Kendini beğenmiş, liberal akademisyenlerin insanlığın karşılaştığı her sorun için erkekleri suçlaması alışılmış birşey ama Yale Üniversitesi’ndeki bilimadamları bu suçlama oyununu yeni absürb seviyelere taşıyor.
Bu bilimadamları günümüz erkeklerinin aptallıklarından ya da korktuklarından dolayı 30lu yaşlarında, başarılı ve kariyer sahibi kadınların kendileri ile çiftleşmeye münasip bir erkek bulana kadar yumurtalarını dondurmak zorunda kaldıklarından bahsediyorlar.
Bu yukarıdaki çıkarım, Yale tarafından, Amerika ve İsrail’de IVF (Tüp Bebek) kliniklerine başvuran 150 kadın ile mülakattan çıkarılmış. Birleşik Krallıkta da (İngiltere) durum aynı imiş.
Bu kadınların 81%si üniversite mezunu iken, 90%sinden fazlası yumurta dondurma işlemini, eğitimli erkek kıtlığına karşı önlem olarak, zaman kazanmak için yapıyorlarmış.
Yale Üniversitesi Antropoloji Profesörü Marcia Inhorn “büyük bir eğitimli erkek kıtlığı var ve ortada kelimenin tam anlamıyla eğitimli kadın fazlası var”.
Herşeye kadir entellektüel kapasitesi ile profesörümüz şöyle buyurmuş : “belki bu kadınlar kendilerinden daha az eğitimli erkeklerle birlikte olma fikrine daha açık olabilirler”.
Bu noktada muhtemelen birçok erkek ellerini yüzlerine vurup, bardaklarına viski döktükten sonra Tinder ayarlarını 30lu yaşların ikinci yarısındaki kariyer kadınlarını dışarda tutacak seviyeye getirmişlerdir.
Profesör birşey yakalamışa benziyor ama teleskopun ters tarafından yakalamış maalesef. Açıklamama izin verin.
Hipergami, kadınların alaycı bir şekilde sadece kendilerinden statü ve gelir olarak daha “yukarıda” bir erkekle evlenecekleri kavramı, manosphere’deki tartışmaların en çok tekrarlanan ana teması. Fakat Telegraph gazetesinde çıkan bu yazının altındaki yorumlar, bu alaycılığın ana akım medyaya da sızdığını gösteriyor.
On yıllarca Bay Doğru’yu (Mr. Right) bekledikten sonra, biyolojik saatin soğuk tik-taklarını enselerinde hissetmeye başlayan bu kadınlara, artık Bay Doğru yetmiyor, Bay Hemen Şimdi (Mr. Right Now), temel işlevi yürüyen sperm bankası olmak olan eleman, lazım.
Pek de şaşırtıcı olmayan bir şekilde birçok erkek, özellikle de bu tip kadınların şiddetle arzuladığı, aşırı-çekici, yüksek eğitimli alfa erkekler, bu oyunu oynamaya pek gönüllü değil.
Yale araştırmasının olağanüstü bir şekilde kaçırdığı nokta, bu erkeklerin kariyer sahibi kadınlardan uzak durmasının sebebinin, bu kadınlardan korkmak ya da bu kadınları taşıyamamak olmaması. Bu erkekler, sözü edilen kariyer kadınlarını istemiyorlar! Peki neden?
Öncelikle, erkekler “artık hazırım” kadınlarına karşı daha temkinliler. Hangi erkek, beraber birkaç eğlenceli ve çocuksuz yıl geçirmeden direk Tinder‘dan IKEA’nın çocuk reyonuna geçmek ister ki? Bu basit ve oldukça mantıklı bir riskten kaçınma dürtüsü : kadının anne materyaline sahip olduğunu tartabileceği uzun flört dönemini yaşamadan bir erkek neden baba olmaya çalışssın? Erkeğin bekleyecek vakti var ama 30larının sonuna doğru koşan kadının, doğurganlık yüzünden, beklemeye vakti yok. Bu nedenle de erkekler bu kadınlardan uzak duruyorlar.
Artık yaşımız ilerledikçe kendi hayatımız ile ilgili kararları alırken daha bilgili ve oturaklı kararlar veriyoruz. Erkeklerin mantıklarını kullanarak kararlar almasının kötü olduğunu düşünmek biraz aşırı değil mi?
Bunun yerine bu erkekler, artan oranda, daha genç kadınlarla flört ediyorlar. Aptal seksistler olduklarından değil, sadece hemen şimdi çocuk sahibi olmak istemediklerinden. Kusura bakmayın bayanlar : kendi vücutları, kendi kararları (nasıl diyordunuz, my body, my choice). Erkekler neredeyse 60larına kadar çocuk sahibi olabilirken neden sizin saatinizin baskısını sizin yerinize hissetsinler ki?
Rapor daha sonra korkutucu demofrafik ve sosyal değişimlerden bahsediyor ve burada birkaç nokta yakalamışlar gibi.
Beklenmedik bir ironi : eğitimde şu an kadınlar lehine olan fark (Batılı ülkelerde ilkokuldan üniversiteye kadınların performansı, erkeklerin performansından daha iyi) bir anda kadınların da problemi olmaya başlamış!
Sanmayın ki bu kariyerciler bir anda artan sayıda erkeğin hayatları boyunca düşük maaşlı işlere mahkum olmasını kendilerine dert ediyorlar. Asıl problemleri eş bulamamak.
Olay nerdeyse çok komik.
Bu problemin bir yere gittiği yok. Bugün İngiltere’de üniversitelerdeki kadın sayısı, erkek sayısının 60,000 fazlası. Kampüslerin üçte ikisinde erkek sayısı, kadın sayısından az. Bu eğitimde cinsiyet aralığı Amerika’da daha kötü durumda.
Bugün İngiltere’de doğan bir kız çocuğu 75% ihtimal üniversiteye gidebilecek. Yine bugün İngiltere’de 20li yaşlarında kadınlar, erkeklerden daha fazla kazanıyorlar.
Çocuk doğurana kadar kadınlar artık erkeklerden daha fazla kazanıyorlar ki, çocuk doğurmak da artık yüksekten uçan kariyer sahibi kadınlar için giderek zorlaşıyor. Bugün İngiltere’de doğurfanlık yaşını geçen her 5 kadından 1’i çocuksuz. Bir önceki nesilde bu oran 10’da 1 idi.
İnsanlık tarihinde ilk kez üreme kaderi kadınların, kendi hayat tarzları yüzünden, ellerinden kayıyor.
Bu noktada Profesör Inhorn, sorumluluğun bir kısmını feminizme de yüklüyor. “Bir feminist olarak kadınların bu kadar başarılı olmasını çok olumlu buluyorum ama bunun bir bedeli oldu ve birçok kadını yalnız ve izole bir hayata mahkum etti.”
Feminizmin en büyük zaferi olan iş yerinde eşitlik, bedeli çocuksuz ve yalnız bir hayat olduğu için geçersiz mi olmaya başladı?
Yale araştırmasına katılan kariyer kadınları pratik olarak kendilerini gen havuzundan elimine ediyorlar. Darvinizm feminizme baskın çıkıyor. Biz genlerden ibaretiz. Ve DNA eşitliği takmıyor. DNA sadece hayatta kalmayı takıyor.
Bugün, çocuk-da-yaparım-kariyer-de kadınları, kendilerini bir sonraki nesilden ayıkladıklarının farkına varmaya başladılar. Bu eşitlik hareketinin en acımasız yan etkilerinden biri mi?
Çeviri : Will Darwinism Kill Feminism
Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Youtube, Spotify ve Patreon kanallarımızı da takip etmeyi unutmayın.