Pook’un Kitabı – 15 Ders – Onuncu Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Dokuzuncu Ders

Neden bazı erkekler kadınlar konusunda hiç çaba göstermeden başarılılar ama bazı erkekler ne kadar çaba gösterirlerse göstersinler başarısızlar? Neden görünüşte kendini beğenmiş olan bu erkekler kızları elde ediyorlar? Neden bu piç herifler başarılı oluyorlar da iyi çocuklar yeniliyorlar?

“Çünkü sen pısırığın tekisin!” diye cevapladı piç herifler. Ama iyi çocuk çekingen bir ses tonuyla cevapladı, “ama ben sadece kendim oluyorum. Kimse için değişmeyeceğim.”

Ama bu iyi çocuk tek bir kızla bile buluşamıyordu.

“Hahaha, sen pısırık herifin tekisin!” diye dalga geçti piçler. Çekici hatunlar arkasından gülüp, “nasıl da muhtaç bir kaybeden bu” dediler.

Muhtaç! Neden kızlar kendisinden daha iyiymiş gibi davranıyor? Neden o kızı kazanmak zorunda ki, bırak kız onu kazansın! Neden kıza hediyeler alıyor? Bırak o sana hediye alsın! Bu yeni duruş ona ihtiyacı olan buluşmaları sağladı. Ama daha önce neden muhtaç zihin yapısına sahipti?

Eskiden kafasındaki sesleri hatırladı. Ne diyordu bu sesler? Hadi kulak verelim :

“Senin kasların yok. Çekici kızları elde edebileceğini mi düşünüyorsun?”

“Zeki değilsin. Sana grubun en iyilerini elde edebileceğini düşündüren ne?”

“Yüksek maaşlı bir işin yok! Çekici bir kızı hakettiğini düşünmen neden?”

Ve en yüksek, aynı zamanda en gıcık ses : “Sen diğer erkekler gibi yakışıklı değilsin. Bu nedenle de çekici bir kadını hak etmiyorsun.”

Ne kadar üzücü! Yakışıklı prens değildi ve bu nedenle de öyleymiş gibi davranmıyordu. Ama artık yakışıklı prens olmanın kendine güven düşüncesini kazandıran şey olmadığını farketmişti. Tam tersine, kendine güven düşüncesi onu yakışıklı prense çevirmişti. Hayatta başarılı olmak için zihninde başarılı olmak lazımdı.

“Sır budur,” diye muştuladı.

“Ne düşünürsen, o olursun. Ve özgürlüğün, düşüncenle sınırlıdır.”

“Ama Pook! Nedir bu, kişisel gelişim semineri mi veriyorsun? Kadınlar bunun neresinde?”

“Kadınlar gelip giderler ama (senin hayatında) SEN kalıcısın. Odağın kendin olmalı. SEN bir kızda ne arıyorsun? SEN bir buluşmadan ne bekliyorsun? SEN nasıl bir ilişki istiyorsun?

“Ama Pook! Ya kız benim istediğim buluşmayi beğenmezse? Kız ya benim aradığımdan farklı ise?

“O zaman o kız sana uygun değildir! Kadınların nefret ettiği şey senin bir buluşmayı tasarlayamaman (ki bu kendi istediklerini düşünmeden kadını mutlu etmeye odaklanan erkeklerin başına çok gelir). Senin bir takım hobi ve zevklerin var. Eğer hatun senin planladığın buluşmayı beğenirse bu iyi. Eğer beğenmezse git başka kız bul. Dışarda milyarlarcası var.”

“Ama … bu … reddedilmek anlamına gelir!”

Pook genç adama okkalı bir tokat attı. “Bu sadece sen odağını kadın yaparsan bir reddedilmedir. Eğer bunu yaparsan, sen aslında tercihleri senin değil kadının yaptığına inanırsın. Ortada reddedilme yok; sen sadece hatunun zevkleri iyi mi onu test ediyorsun. Sonuçta, o da kendi ilgi ve zevklerine uygun bir erkek arıyor. Eğer bir nedenden dolayı senden hoşlanmazsa bırak gitsin! Ve bunun için de ona teşekkür et.”

“Kıza teşekkür etmek mi?”

“Ne tercih ederdin? Kendi ilgi ve zevklerini sırf bir erkek arkadaşı olsun diye bastıran bir hatun mu yoksa senden sen olduğun için hoşlanan bir hatun mu?”

“Zevklerime ve isteklerime paralel olan hatunu!”

“Tabii ki! Şimdi acıların çocuğu olduğun o iyi çocuk günlerini düşün. O sürekli her şeyi kabul edip, çatışmadan, uyumsuzluktan ve fikir ayrılığından kaçındığın acı dolu günleri. O günler sana uygun bir hatun bulmanı sağladılar mı?”

“Maalesef hayır!” Eski halini hatırlayınca, genç adamın yüzü tiksintiden bembeyaz oldu. “O halimden çok utanıyorum!”

“Bu yoldan geçen tek sen değilsin,” dedi Pook. “Bak, vadinin dibine bak! Erkeklerin orada nasıl yığılıp kaldığına bak!”

Ve genç adam vadiden aşağıya baktı. Vadinin dibinde iyi çocuklar, sürüler halinde kendilerini bir puta doğru fırlatıyorlardı, altın kadın heykeli. Hiç durmadan bu heykele çiçekler, çikolatalar, berbat şiirle ve ilanı aşklar bu heykele adıyorlardı. Sonra bir şimşek çaktı.

Ve birden gök yüzünden, zarif bir ışık hüzmesi ve ilahi harp melodileri içinde Don Juan inmeye başladı.

“Ne oluyor ya?” dedi Pook. “Bu yazıda bunu planlamamıştım.” [Sosuave Notu: Don Juan ruhu canının istediği yazıda istediği zaman belirir!]

Genç adam seslendi, “Konuş kutsal ruh!”

“Onunla ben konuşacağım” dedi Pook. “Sen nereden çıktın?”

Don Juan ruhu sessiz ve dingin bir şekilde, yıkılmaz bir edayla duruyordu.

“Konuş be ruh! Mutlak gerçeği konuş!”

Ve Don Juan ruhu, erkeklerin dönüştükleri aşağılık hayvanlara büyük bir kızgınlıkla bakarak, elindeki tabletleri, Don Juanı görünce çil yavrusu gibi kaçışan iyi çocuklara fırlattı. Şu sözleri konuştu ve bir ışık demeti içinde gözden kayboldu :

“Kendini olduğun gibi göremezsen kendin olamazsın. Karakterini mutluluk için feda edersen, eninde sonunda mutluluğunu da yıkıp geçersin. Durumu kontol edemeyebilirsin, ama kendini, duygularını ve hayatını kontrol edebilirsin. Sen kendini sevmeye başlamadan, bir kadın seni sevmeyecek. Kendi erkek doğana hakim olmadan, kadın doğasına hakim olamazsın. Önce onun seni nasıl elde edeceğine odaklanmadan, sen onu elde edemezsin. Bu forumun prensiplerini, bu forumu terk etmeden tam olarak anlayamazsın. Başkasının sevgisini, kendi sevgini bedava peşkeş çekerek elde edemezsin. Kendi arzularını, arzularının ahlakını yıkıp geçmesine izin vererek tatmin edemezsin. Hayallerini ve onları gerçekleştirmek için yürümen gereken yolu reddederek kendin olamazsın, kendini bulamazsın.

Sonraki Bölüm : Onbirinci Ders

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)

 

Reddedilme korkusu ve reddedilme ile başa çıkmak

Reddedilme ile başa çıkabilmek yetişkin bir insan olmanın en önemli özelliklerinden birisi ama daha önemlisi, başarılı bir insan olmanın da ön şartlarından biri. Hayatta dişe dokunur bir şey başarmadan önce defalarca reddedilmek, doğa kanunu gibi sabit bir şey.

İyi bir işe girmeden önce 20 bazen 50 özgeçmiş gönderip belki 4 – 5 görüşme yapıp reddediliyorsunuz. Bunlardan bazılarında 2 – 3 seviye görüşme geçiyoruz ama yine de reddedilebiliyoruz. Birçok şirket ya sizin iş için yeterince iyi olduğunuzu düşünmüyor ya sizden daha iyisini buluyor ya da sizin masrafınızın sağlayacaklarınızdan daha fazla olduğunu düşünüyor ve sizi reddediyor. Bir yazar dişe dokunur okur sayısına ulaşmadan önce bazen bir düzine yayıncı tarafından reddediliyor. Bir kızla birlikte olmadan önce belki 5 belki 25 tane kız tarafından reddediliyorsunuz.

Reddedilme ile başa çıkabilmenin zor olmasının en önemli nedeni, insana eksik olduğu şeyler konusunda ayna tutması. Normalde bu eksikliklerle uğraşmak hatta bunları görmek bile istemeyen kişi için karşısında bu eksiklikleri görmek oldukça rahatsız edici. Bu o kadar rahatsız edici ki çoğu insan bu aynaya bakmaktansa reddedilme ihtimalleri olan durumlardan kaçmayı tercih ediyor. İş aramak yerine yıllarca sevmediği işte çalışmak, tek bir hatuna bile yürümeden yıllarca yalnız kalmak gibi.

Reddedilmeyi zorlaştıran şeylerden biri de masal aleminde yaşamak. Bu özellikle kadınlar tarafından reddedilme ile başa çıkamayan erkeklerin en büyük sorunlarından biri. Bu erkekler bir kadını beğendiklerinde, o kadın artık sadece bir kadın olmaktan çıkıyor. Jordan Peterson’un Reddedilme korkusu nasıl yenilir videosunda bahsettiği dişi ideal olayından bahsediyorum. Yeterince olgunlaşmamış bir erkek, beğendiği kadını bir kişi ya da insanın dişi bir bireyi olarak görmüyor. Onu idealindeki, hayal dünyasındaki masalsı kadının (tanrıçanın) yeryüzündeki tezahüratı olarak görüyor. Shakespeare’in lafıydı sanırım : “ideallerimizdeki kadını koyacak bedenler bulup o bedenlere aşık oluruz”.

Erkek hayallerindeki dişi tanrıça / melek suretini bir kadının üzerine geçirdiğinde, o kadın tarafından reddedilmek onun için inanılmaz bir korku haline geliyor. Zira artık o kadın tarafından reddedilmek erkek için bir kadın tarafından değil,  kadın ideali tarafından reddedilmek anlamına geliyor. Daha da kötüsü, mavi haplı erkeğin idealindeki kadın ile tüm kadınlık birbirine bağlı kavramlar olduğundan, masal dünyasında yaşayan erkek için bu kadın tarafından reddedilmek, tüm kadınlar tarafından reddedilmek anlamına geliyor.

Oysa dünya bu şekilde çalışmıyor. Oneitis, altın dişi, unicorn, vs … falan yok. Karşınızdaki kadın sadece bir kadın. Ne bir melek ne bir şeytan, ne bir tanrıça ne de tüm çekici kadınların üyesi olduğu gizli bir süper örgütün temsilcisi. Siz istediğiniz kadar kendinizi kandırmaya çalışın, özel değil, eşsiz değil az bulunur hiç değil. Erkek olarak yapmanız gereken ilk şey bunları anlamanız.

Maalesef bu en az anlaşılan konu. Mesela bir kıza iki kere yürü, eğer ilgilenmiyorsa nextle gibi basit (tamam burada çok basitleştirdim ama cidden basit) bir algoritma olmasına ve bunu da en az on kere okumuş olmalarına rağmen birçok erkek nextlesem mi nextlemesem mi diye soruyor. Neden? Zira durumlarını ve hatunu özel sanıyorlar. Kafa şu : “Next başka her durumda geçerli ama bu durum farklı!”. Maalesef değil. Bakın burada bu soruyu bin kere gördüm, bin çeşit durum ayrıntılı anlatılıp soruldu ve biri bile özel değildi! Tek bir kere bile özel ve farklı bir durum görmedim!

İş başvurusu yaparken bunu biliyorsunuz. Reddeden her şirketin kapısında sabahlayıp işe alınmak için yalvarmıyorsunuz ya da aslında beni reddetmediler neyi doğru yaparsam bu işe girerim diye düşünmüyorsunuz. 10 şirket sizi reddetti diye kimse artık sizi işe almayacak sanmıyorsunuz. Ya da işe girdiğinizde önceden reddeden 20 şirketi hatırlamıyorsunuz bile. Kadınlar konusunda da durum aynı ama o hayali tanrıça işleri çok karıştırıyor.

Tabii ki sizin eksikleriniz yüzünden her kadın tarafından reddediliyor olabilirsiniz. Her kadın yüzünüze aynı eksikliği vuruyor olabilir. Ama hepsi sizi ayrı birer birey olarak reddediyor. Karşınızda size vermeme yemini etmiş bir gizli teşkilat yok. Birine odaklanmak yerine eksiğinize odaklanmanız gerek.

Şunu da unutmayın ki her kadının aradığı şey farklı. Ya da elindeki imkanlar. Bazı kadınlar bara bile takım elbise ile giden iş adamı / yüksek seviye plaza çalışanı gibi adamlara hastadır, bazıları dövmeli Rock star tipli adamlara. Bazıları kel sevmez, bazıları kel sever. Bazıları kendinden 8 yaş büyük adam ile birlikte olmaktan iğrenir, bazıları takmaz ve yine bazıları kendilerinden 10 yaş büyük değilse ilgilenmez. Yani reddedilirken karşınızdakinin kişisel tercihine göre de reddediliyorsunuz.

Peki abi ben takım elbiseli adamım ama kız dövmeli seviyor, nasıl tavlarım?

Tavlamayla uğraşmazsın. Senin gibi adamı seven kızları tavlamaya zaman harcarsın. Doğan seni kızlarla birlikte olmaya itiyor ama emin ol doğan seni asla “şu kızla birlikte olman lazım” diye itelemiyor. “İlla şu kız” diyen tarafın doğal falan değil.

Reddedilmek ve İntikam

Reddedilmeyi hazmedemeyen erkeklerin intikam fantezilerine boğulabildiğini görüyoruz. Bunların çok büyük bir kısmı ilerde ayağıma kapanır ve siktir çekerim gibi zararsız daha doğrusu erkeğin kendinden başka kimseye zararı olmayan fanteziler.

Bu tür fantezilerin en büyük problemi, erkeğin o kıza hala büyük ölçüde duygusal yatırıma devam etmesi demek. Aşkın zıttı umursamamaktır, öfke ya da nefret değil. Bu ikisi aşkın kardeşleridir. Günü gelip de hatundan intikam alma arzusu ile yanmak, hatuna atmak üzere aylarca elinde kor kömür tutmaya benzer. Hem atamazsın hem de aklın başına gelip de kömürü yere atana kadar sen yanarsın. Sen elinde kömür yanarken bir sürü fırsatı da kaçırırsın.

Bir şirkete iş başvurusu yapıp reddedildiğinizde, “göstereceğim gününüzü” diye öfkeye kapılıp başka şirkete girip bunlara yeni şirketinizin ofisinden “kaybettiğiniz zeki, çevik ve ahlaklı elemana bakın istedim” diye fotolar gönderdiğinize dair fanteziler kurmazsınız. Öncelikle o şirketin kapısında “acaba başvursam mı” diye haftalarca bekleyip, “yahu patron geçerken göz kırptı, belki BDdir (Başvuru Davetiyesi)” diye analizler falan yapmazsınız. Böyle aptallıklar yapmadığınız için de işe alınmadığınızda pek takmazsınız. İkincisi haftalarca bir şirketin kapısında yatıp sonra bir cesaret başvuru yapıp reddedildikten sonra 2 ay bunalım gezip ya da aynı şirkete 5 kere yeniden başvurup sonra aylar sonra yeni bir şirkete başvurmazsınız. Aynı anda 10 şirkete başvuru yaparsınız.

Yürüme olayına da yukarıdaki gibi bakıyor olsaydınız, intikam ya da gününü gösterme fantezileri kurmazdınız.

Sor sor ki öğrenesin #1

Bana yani Güzin pardon Mahmut Abiye, bu yazı altında istediğinizi sorabilirsiniz. Istediğinizi derken Dolar ne olur, Fenerin dertleri nasıl çözülür gibi sorular sormayın tabii. Site teması ile ilgili sorular sorun.

Sorularınızdan beğendiklerimi yorumlardan yazıya çıkaracağım.

NOT : Yazı sorulara kapanmıştır. Henüz yanıtlanmamışlar yavaş yavaş yanıtlanacak.

Kadının ilgisini abartmak

PUA Cemiyeti’nin YouTube kanalındaki Kıza Nasıl Açılırsın? Nasıl Çıkma Teklif Edersin? videosunun altında şöyle bir diyalog var :

Mertmen : Abi kizin beni sevdigini biliyorum ama utaniyorum ne yapmaliyim.

Joker : Mertmen utangaç kaybeder. Biraz cesaret ele ele gezeceğin o güzel günleri düşün ve senden hoşlanıyorum de. Sadece 2 kelime edecek cesaretin yoksa yanmışsın sen zaten.

Mertmen : Abi bugun tum cesaretimi toplayip gittim yanina noldu dedi felan neyse sonra acildim hayir dedi bi daha beni rahatsiz edersen seni idareye sikayet ederim dedi. Ben de hani beni seviyordun felan dedim yok oyle bisey dedi. Arkadaslarina sordum Bilmiyoruz bize oyle dedi diye soyledi Ama simdi tum arkadaslarim pes etme diyo ne yapmaliyimm.

“Hani beni seviyordun ?” 😄

Bu çocuk saçmalamış ve abartmış ama yaşadığı hayal kırıklığı anormal bir durum değil. Araştırmaların tekrar tekrar gösterdiği üzere erkekler kafalarında, karşılarındaki kadının kendilerine olan cinsel ilgisini, olduğundan çok daha yüksek kurguluyorlar. (Dipnot : Kadınlar da tam tersi erkeğin kendilerine olan ilgisini, olduğundan daha az olarak kurguluyor).

Bunun nedeni muhtemelen erkeğin karşısındaki kadının ilgisini olduğundan daha az algılamasının, fırsat kaçırmasına neden olması. Günümüz feminenleşmiş erkeği, reddedilmeyi dünyanın başına yıkılması olarak algılasa da, reddedilmenin ahım şahım bir masrafı yok. Ya da kadının ilgisinin sandığından az olmasının çok büyük bir maliyeti yok. Bu nedenle, kadın ilgisini abartma sayesinde, erkek daha fazla kadına yürüyerek daha fazla kadınla birlikte olma şansını arttırıyor (kadınlar için erkeğin ilgisinin sandığından az olması ise,  tek başına hamilelik nedeniyle maliyeti ağır olabilir o nedenle kadınların ilgiyi olduğundan az görmesi de anlaşılır bir şey).

Maalesef reddedilmekten ölesiye korkan mavi haplı çocuklar dünyası için ilgiyi abartmak maliyetli. İdealindeki “dişi tanrıçayı” karşısındaki etten kemikten insan kadınının bedenine koyup ona tapan (oneitis) mavi haplı için, bir kadın tarafından terk edilmek asla o spesifik kadın tarafından reddedilmek olarak algılanmaz. İnsan ve tanrıça, tüm kadınlık tarafından reddedilmiş gibi algılar. Bu nedenle mavi haplı çocuk yürüyüp boyunun ölçüsünü almaktan korkar. Genellikle ilgisini abarttığı kadının çevresinde uydu olur ve haftalarını, aylarını ve bazen yıllarını çöpe atar.

Siz eğer tabak çeviriyorsanız, ilgili olduğunuz 5 kıza yürüyorsanız, belki 4 kızdan red yiyeceksiniz ama biri sizinle birlikte olacak. Tamam 4 tanesinde yanıldınız ama bir ayda ard arda ya da paralel 5 kıza yürümeseniz, kırmızı haplı çocuk gibi, bir ayın sonunda bir kızla bile birlikte olmayacaktınız. Ama siz yılda bir kıza yürüyor ve bu kızı da aylarca uzaktan sevip her hareketinden nem kapıyor, uzaktan sürekli papatya falı bakıyorsanız, ilgiyi abartmak sizi fena halde bağlıyor.

Buradaki çocuk ne yapmalı? Öncelikle hiçbir kızın ilgisinden 100% emin olamazsınız bunu öğrenmeli. Bu genç arkadaşın, böyle bir dersle öğrenmiş olması lazım. Bu nedenle de kırmızı haplı çocuk oyunu oynamalı.

Ama maalesef bir de çocuğın bahsettiği arkadaş etkisi var. Pes etme, aynı duvara kafanı vurup dur diye tavsiye vermişler. Bu tavsiyeyi “ya sen başkalarına da yürü ama bu kızı bir iki yine yokla” şeklinde veriyor olsalar yine işe yarar da, uzaktan uzaktan haftalarca duygusal yatırım yapmış ve kazanma şansı az olan adama, tüm kaynaklarını bu sepete koy ve çöpe at diye tavsiye veriyorlar.

Yeri gelmişken kısaca kıza nasıl açılırsın, nasıl çıkma teklif edersin sorusuna cevap vereyim. Belki daha uzun bir yazı yazarım. (Not: Sonradan yazdım) Bir kıza açılmazsın, bir kıza çıkma teklif etmezsin. Bunlara gerek yoktur. Bence senden hoşlanıyorum da açılmaya girer. Hem gereksiz, hem zararlı olabilir.

Uzaktan uzaktan “beni seviyor” hayalleri ile avunmak, kızın sizi sevmediğinizi öğrenmenin acısından iyidir gibi geliypr. Ayrıca bu sayede güya kadın – erkek arasındaki pozitif cinsel gerilimi arttırmak için gerekli oyunun stresine bulaşmadan yaşıyorsunuz..

Bir kızdan hoşlanıyorsanız ve gidip kızla konuşursanız, kız bunu 99% anlar zaten. Yani açılma kısmını geçin. Çıkma teklif etmeyeceksiniz, kızı bir yerlere çıkmaya davet edeceksiniz ve aranızdaki pozitif cinsel gerilimi arttırıp el tutma, sarılma, öpme, seks gibi şeylere yönlendireceksiniz. Çiftleşme dansı yapacaksınız yani.

Üstelik pat diye çıkma teklif ettiğinizde, belki de o aşama aşama tırmanışla olabilecek, sizi belki olabilir sahasından (oyununuz ile= olur bu sahasına geçebilecek kızı, daha henüz belki sahasında iken karar vermeye zorlayarak şansınızı azaltıyorsunuz.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Buluşmaya arkadaş gibi gelirim diyen kız

Özgür’ün şu saha raporu standart bir shit teste dikkat çekiyor :

Ben: ee mark zuckerbergi daha fazla zengin etmek yerine bir kafeye geçip milli ekonomiye can getirsek ya
Kiz: Olabilir 🙂
B:Tamam yarın aksam 17:00, xxx’de bir seyler icer ordan sahile ineriz.
K: Tamam olabilir Özgür. Ama arkadașça bir buluşmadan daha çok mutlu olurum.

Burda bazı acemi arkadașlar hemen “Friendzone mu girecez lan. Delikanli adamim ulan ben!!!” gibi bi kafa yapisiyla kizi direkt nextleyebilir, daha kötüsü ultimatom verebilir. Bunu yapmayin. Arkadaș kartı her zaman friendzone yediginizi garantilemez. Bazen (burda oldugu gibi) bariz bir shit testtir. Eğlenin
B: Hayir hayır arkadașça olmaz.
K: anlamadim. Neden olmasın?
B:Peki o zaman plani degistirmem gerekiyor. Yarin 5 gibi cikariz. Emreyle İboyu da cagiririz sahilde 101 atariz. Biralari ben getiririm okey gittigimiz yerde var. Sanada tuzlu fistik getirmek kaliyor. Yarim kilo kadar getir ibo ayısı yiyor zaten hepsini.

Evet bu bir shit test. Birçok genç bu lafı duyduğunda mavi hap algoritması devreye girer ve kızı rahatlatmak, korkutmamak adına teste arkadaşı oynayan tavşancığa dönüşerek karşılık verir ve shit testi geçemez. Fakat kırmızı hap okumuş ama sindirememiş birçok genç de bu testten “aman beni uydu erkek yapacak”, “aman beni friendzone’a atacak” paranoyası ile geçemez. Olmayan alfalıklarına zarar gelecek korkusu ile abazan ama gururlu bir hareketle kızı hemen NEXTlerler.

Yapmayın.

Kız sizin niyetinizi biliyor. Her kız bilir zaten de burada kız bunu dolaylı olarak dile getiriyor. Ve yine de buluşmaya geliyor. Oysa sizinle birlikte olma ihtimalini değerlendirmeyen hatun o buluşmaya gelmez zaten. Shit test yazısından hatırlarsanız, kız sizinle ilgilenmiyorsa shit test atıp size eziyet etmez zaten.

Burada onayla abart işe yarar. Özgür’ün yaptığını yapmaya bile gerek yok. “Ooo arkadaş ne demek, sırlarımızı paylaştığımız en yakın arkadaş olacağız” gibi dalga geçebilirsiniz.

Bu shit testin birkaç versiyonu var. Örneğin Tinder‘da hatunlar sıklıkla “burada ne arıyorsun” diye sorarlar. Bu durumda da verilecek yanlış cevap “seviyeli bir ilişki arıyorum” gibi bir şey söylemektir. Tamam belki arıyorsun ve tikiş tokuş mekanında belki bulursun da sonuçta tikiş tokuş mekanındasın! “Tabii ki kanka / BFF – Best Friend Forever arıyorum” gibi bir şey deyip dalga geçmek daha mantıklıdır.
Aklıma gelen bir diğer versiyonu da en az 10 kere buluşmadan yatmayız versiyonu. Şu saha raporunda bir örneği vardı :
Restoranda öpmedi ama sonra gidip bir barda iki şişe daha şarap açılmaya başladı (adam başı 1.5 şişe şarap içtik). Önce yanağa öpücüğü aldım ve sonra “en az 10 kere buluşmadan yatağa girmeyeceğiz” uyarısı ile dudağa. Gece saat 12 civarı ise sarhoş kafayla evine yanlız gitme bahanesi ile onu taksiye koyup evine götürdüm. Evde bana ayılma kahvesi yapmaya hazırlanırken arkasından kavrayıp kendime çevirerek kucakladım ve hatunu koltuğa attım.
Tek parça elbisesinin altında tanga giydiğini farkedince sevişme ihtimali yüksek psikolojisi ile benimle buluşmaya geldiğini anladım. Fakat tam o tangayı çıkaracak iken Son Dakika Direnci geldi. İki ileri bir geri rahatlatmaya çalışıyorum bir yandan da sızmasa bari diye düşünüyorum zira bıraksan duvarlara tırmanacağım. Fakat hatun yaklaşık yarım saat süren tüm ileri ataklarımı sinirlenmeden ve şakacı bir şekilde püskürttü ve o kilodu bana çıkarttırmadı. “6 kere buluşacaktık önce” (ben şaka yollu onu yarıya indiririm diye pazarlık ederken 6’ya anlaşmıştık(!)) diyor başka birşey demiyordu.
Saha raporunda örnek bir son dakika direnci var ama sonuca bakarsanız o gece seks idi. Burada oyuna devam ederseniz çoğunlukla o gece ya da ikincisinde yatarsınız. Dikkat edin, hatun açık açık seninle yatmayı düşünüyorum diyor : (15 kere buluştuktan sonra) seninle yatmayı düşünüyorum.

Tinder Rehberi

İlk buluşma yemeği

Ekşi sözlükte bir ilgi budalası kızımızın şu tweeti tepeye çıktı :

Profile baktım. Gerçeğe benziyor. İTÜ Makine Mühendisi kızın üslubu zaten ayrı bir olay ama bu yemek konusunu yeri gelmişken tekrarlayalım.

Bir kızla ilk buluşmada yemek yemeye gitmeyin diye daha önceden birçok kez söyledik. Bir şeyler içmeye gidin ama yemek yemeye gitmeyin. Ama tabii çalışan biriyseniz kızla genelde akşam buluşacağınızdan, buluşmaya gitmeden karnınızı doyurmanız gerekebilir. Bu nedenle de yemek için hızlı ve hesaplı şeyleri tercih edin. Dürümcü, pilavcı, köfteci benim favorilerimdir.

Kaldı ki kadınlar da ilk buluşmada yemek yemek istemezler. Çoğu kadın yemek yerken nasıl görünüyorum, ağzımı şapırdatıyor muyum, üstüme döker miyim, ağzımın kenarında yemek kalır mı diye heyecan yapar. Kızı ve kendinizi aç bırakmayın ama yemek işini ayak üstü halledin.

Oğlan yukardaki hareketi parasızlıktan yapmış olabilir ama aslına bakarsanız bu aynı zamanda iyi bir hatun test etme mekanizması. İlişki materyali olmayan hatunu yakalayıp tekmeyi basmak için taktik olarak kullanılabilir.

Paranız olsa da pahalı yere gitmeyin. Akşam yemeğini dışarda 500 TL üstüne yiyen adamsanız bile ilk buluşmada yemek yenilecek ise dürümcü veya köfteciden şaşmayın. Ama burada asıl konu, ilk buluşmada planın beraber yemek yemek olmaması.

Benim canımı sıkan olayı ise anlatayım. Birkaç kişi adamla ilgili alfa oğlu alfa gibi şeyler yazdı. Bunun üzerine ben de “neresi alfa bunun, standart bu zaten” gibi bir şey yazdım. Şu yorum geldi :

Artık kızı pilavcıya götürebilmek alfa hareketi oldu. Çünkü günümüz erkekleri illa ki kızı buluşmada lüks restoranlara götürüp lüks mekanlarda takılmak zorunda hissediyor kendisini. E haliyle bu lüks mekanlarda takılma zorunluluğunu takmadan kızı pilavcıya felan götürebiliyorsan.

Bakın işte “beta öder” tam olarak budur! Bazılarınız hesabı ödedi mi puff diye beta kurbağaya dönüşecek sanıyor. Ya da hesabı kıza ödetmeyi marifet gibi, sanki böyle alfa olunurmuş gibi gerile gerile anlatıyor. Oysa beta öder hesap öder ile alakalı değil. Beta öderin anlamı şu :

bir kadının kendisi ile beraber olması için erkek olarak ortaya koyamadığı eksikliklerini, gereğinden fazla ilgi, kaynak ve zaman harcayarak kapamaya çalışan, bunları yapmazsa kadını elde edemeyeceğini veya kaçıracağını sanan adam.

Lüks yerlere götürüp, lüks yemekler yeme zorunluluğu hissetmek beta öderdir. Öğrenilmiş çaresizliktir. Bunun büyük kısmı erkeğin beyninin yıkanmasından kaynaklanıyor. 2 dürüm 2 çayı kıza ödettin diye alfa olmazsın, kızı lüks yere götürüp hesabı paylaştın mı dipte beta olursun. Zira yapman gerektiğini hissetmen, zihin yapın problem.

Öğrencilik yıllarında da, şimdi cebimde para olduğu zaman da, hatunlarla ilk buluşmada onları alıp köfteci gibi yerlere götürdüm. Alışveriş merkezlerindeki masalarda yemek yedik. Bundan rahatsız olan hatuna da rastlamadım. Çoğu hatunun bunu dert edeceğini sanmam. Dert edenin de kıçına tekmeyi basarsınız olur biter.

Üniversiteye yeni başlayanlara Tavsiyeler

Benden üniversiteye yeni başlayanlara tavsiye vermem istenmişti. Bunu yazmışım ama yayınlamamışım. Şimdi Mr. Dee’nin videosunu görünce aklıma geldi. Yayınlayayım.

Birincisi arkadaşlar, üniversiteyi 4 senede bitirin. Uzatmayın. Üniversiteyi uzatan çok adam tanıdım ama hayırlı bir iş için uzatan (kendi şirketi vardı) tek bir örnek biliyorum.

İkincisi, üniversitede kazanabileceğiniz en değerli şeylerden biri iş çevresi – sosyal ağ. Arkadaşlıktan bahsetmiyorum, o da lazım ama bir çeşit ağ kurmalısınız. Bunu da örneğin iyi hocalarınızla beraber proje yaparak, kulüp faaliyetlerine katılarak ya da okul dışında aktivitelerle sağlayabilirsiniz.

İyi hocaların ağlarını küçümsemeyin. Ben üniversiteden mezun olalı 16 sene oldu, hayatımın önemli bir kısmı yurt dışında geçti ve hala her sene en az iki üç kere bir hocam beni arar ve bir öğrencisiyle buluşup akıl vermemi, iş için yardım etmemi, vs. … ister. “Mahmut İstanbul’a gelince şu çocukla bir konuşabilir misin, kendisi Asya’ya gidiyor …”, “Mahmut şu ülkede iken şu çocuğu arar mısın yeni mezun bir yol göster”, vs. Düşünün ki bu adamların bu şekilde yüzlerce öğrencisi var ve ben ne en parlağıyım ne en tepedeki (birçok sınıf arkadaşım CXO seviyesindeler) ne de en çok gidilmek istenen ülkelerdeyim.

Bu ağ olayı Türkiye’nin büyük üniversitelerinin sağlayacağı değerlerin en önemlilerinden biri. Staj ise böyle bir ağa ulaşmanızın bir başka yolu. Tek bir bağlantı sizin hayatınızı değiştirir. Özellikle de şu videoda Jordan Peterson’un bahsettiği şekilde sorumluluk alarak üzerinize yüklenen küçük işleri iyi yapmak için çabalarsanız. Daha önce anlatmıştım. Beraber çalıştığım ve oldukça takdirini topladığım yabancı müdürümün ikimiz de işten ayrıldıktan ve o Avrupa’ya gittikten 2 sene sonra bile bir iş olunca beni düşündüğünü, aradığını ve böylece yurt dışında çalışmaya başladığımı anlatmıştım. 20li yaşlar, Bangkok, ekstra faydaları ile 5,000 USD maaş (kafanızda canlanması açısından 25 – 26 yaşında Türkiyede 5000 USD aldığınızı düşünün).

Alkolden özellikle de fazla alkolden uzak durun. Alkol erkeklerin 10%unu bok çukuruna atıp yok eder. Özellikle üniversite dönemindeki o “büyük” dertler nedeniyle alkole boğulup çok zaman kaybeden adamlar gördüm. Tabii uyuşturucudan da uzak durun. Üniversiteler alkol ve uyuşturucu yuvası olduğundan bunları demiyorum. Değiller ama ailenizden ayrı ve gençsiniz, ve dışarda bunları kullanmayı marifet sanan çok insan var.

İngilizce öğrenin. İngilizceyi iyi öğrenin. Eğer yapabiliyorsanız ikinci bir dil daha öğrenin. Rusça olur, Almanca olur, Arapça olur, olur da olur. İkinci bir dil öğrenin.

Not ortalamanızı yüksek tutmaya bakın. İlk bulacağınız işlerde size artı puan getirecektir. 4 üzerinden 4 olmak zorunda değil ama 3.5 gibi tutmaya çalışın.

Üniversitede bir gym var mı bakın ve varsa düzenli gidin. Ben üniversitede iken gyme falan param yoktu ama üniversitenin gym bedava idi ve hep onu kullandım. Liseden sonra özel bir gyme ilk kez maaş kazanmaya başladığımda gidebildim ama üniversitenin gym yeterli idi ve ciddi anlamda da boştu.

Biliyoruz ki çoğunuz için üniversite demek, kadın – erkek ilişkilerinde ilk dişe dokunur deneyim demek. Bunun buhranları olacak, özellikle de hormonların ipleri elinde tuttuğu 18 – 22 yaş arasında. Bu buhranların veya hatun aktivitelerinin notlarınıza, derslerinize ve diğer faaliyetlerinize etki etmesine izin vermeyin. Tam tersi canınızın sıkıntısını, hayal kırıklıklarını, öfkeyi derslere asılarak yakın.

Ve şimdi size vereceğim en önemli tavsiyeye geldik. Üniversiteye hayatınızın 4 senesi boyunca çalışacağınız bir iş olarak bakın. Onu ciddiye alın. Hakkını verin. Özellikle devlet üniversitelerinde okuyanlarınız için söylüyorum, orada sadece anne ve babanızın emeğiyle değil çocuklarını üniversiteye göndermeyi hayal bile edemeyecek vatandaşların da katkıda bulunduğu vergiler sayesinde okuyorsunuz. Ben de devlet üniversitesinde okudum ve şimdi keşke olaya böyle bakıyor olsaydım diyorum. Yaşıtınız gençlerin sadece 11%inin devam edebildiği bir kuruma gidiyorsunuz ve bu da bir ayrıcalık.

Jordan Peterson Türkçe – Sosyal kaygı ile başa çıkma

Diyelim ki sosyal kaygı bozukluğunuz var. Peki, sosyal kaygınız varken ne olur.

Bir partiye gidersiniz ve kalbiniz küt küt atıyordur.

Neden?

Çünkü parti bir “canavardır”.

Peki neden (bir canavardır)?

Zira sizi yargılıyor! Ve sizi egemenlik hiyerarşisinde aşağıya koyuyor.

Negatif yargının anlamı budur. Ve bu da sizin cinsel başarınızı etkiliyor.

Bu demek ki kısmen doğanın kendisi tarafından değerlendiriliyorsunuz.

Yani o sosyal duruma girdiğinizde, kaosun ejderhası ile yüzyüze geliyorsunuz.

Peki siz ne yapıyorsunuz?

Böyle eğiliyorsunuz, omuzlarınızı düşürüyorsunuz.

Bu da düşük egemenlik (dominance) demek. Ben tehdit değilim duruşu.

Bu şekilde hayatta pek bir yol alamasınız ama bir tiranla karşı karşıya geldiğinizde yapılması mantıklı olan şey böyle durmaktır. Eğik durup “ben tehdit değilim (bana saldırma)” sinyali vermek. (Zorba) krala dimdik baktığın anda ölürsün.

“Tehdit değilim, bak öne eğik duruyorum”.

Dışarda bu olurken içinizde ne oluyor?

Sürekli olarak “insanlar benim hakkında ne düşünüyor” diye düşünüyorsunuz.

“Aptal görünüyor muyum?” “Gülünç görünüyor muyum?” “Çok tuhafım.” “Burada olmaktan nefret ediyorum.” “Off, çok terliyim.”

Bunların hepsi içselleştirilmiş. Ve hepsi benliğe odaklı.

Gözler çalışmıyor (dışarı bakmıyorlar).

Peki böyle insanlara ne tavsiye edebilirsiniz?

Kendin hakkında düşünmeyi bırak diyemezsin zira bırakamazlar. Beyaz fil hakkında düşünme dediğinde onu düşünmeye başlarlar. Birine bir şeyi düşünme diyemezsin zira bunu dediğinde bir döngüye kapılıp giderler.

Sosyal kaygısı olan insanlara şunu dersin : Diğer insanlara bak! Onlara bak!

Değil mi? Neden?

Çünkü onlara bakarsan ne düşündüklerini görebilirsin.

Eğer sosyalleşmekte gerçekten berbat değilseniz … ki bazı insanlar böyleler yani sosyal yetenekleri sıfır. Bu insanların bir partiye gitmeme sebepleri daha kendilerini nasıl tanıtacaklarını bile bilememeleri. Onlara kimse nasıl davranmaları gerektiğini öğretmemiş. Bu insanlar davranışsal terapi için çok uyun adaylar. Bu adamlara adım adım sosyal kabul için gerekli basamakları gösterebilirsin.

Ama çoğu insan böyle değil. Aslında sosyal kabiliyetleri var. İçe dönük ve yüksek kaygıya sahip insanlar olsalar bile biri ile yüz yüze konuşabilirler.

Neden?

Zira yüz yüze konuşmada o insana bakarlar.

Bir gruba konuşurken yapmanız gereken şeylerden biri de bu. Asla insanlara konuşmayın! “İnsanlar” (soyut bir şey), gerçekte insanlar diye bir şey yok. Bireylere konuşun. Ve onlar size tüm grubu yansıtırlar. (Belli bir anda) bir kişiye bakarsın ve baktığın kişi sana grubun düşüncesini yansıtır.

Kendinizi dışarda birine odakladığınızda ilginizi dışarı odaklıyorsunuz. İlginizi dışarı itmek için gözlerinizi kullanın.

Çevrenizi izlemeye başlarsanız tüm otomatik mekanizmalar devreye girerler.

Ve tuhaf görünmeyi bırakırsınız. Zira konuşurken yere bakıyorsam sizin ne yapacağınızı bilemem ve konuşma parça parça olur. Bir parça çalarken yanlış notalara basmak gibi.

Bu yüzden birçok mitolojide göz piramidin üstündedir. Tüm egemenlik hiyerarşilerinde kazanmanı sağlayan şey “gözdür”. Dikkatini dışarda olana ver. Bu kritik bir problem.

Mısırlıların Horusa tapmasının nedeni bu. Horus’un Sirus’u kurtarabilmesi de bu nedenle:  dikkat verebilme kabiliyeti.

En çok neye dikkat edersiniz?

Beyninizin sol lobunun anormallik diye işaretlediği şeye. Bu sizin dikkatinizi çeker. “Bu işte bir terslik var” gibi, “ona bakmıyorum”.

YANLIŞ!

Asıl bakman gereken şey o! Yolunda gitmeyen şey. Ona bakman lazım.

Tamam bu sizi yiyebilecek korkunç canavar olabilir ama aynı zamanda tüm ihtiyacınız olan bilgiler de orada.

Örneğin bu nedenle düşmanlarınızla tartışmak önemlidir. Zira onlar size sizin bilmediğiniz şeyler söyleyeceklerdir. Ve bu da harika bir şey zira siz onları bilmiyorsanız o kadar da zeki değilsiniz, değil mi?

Bazen istemediğin yerlere gidersin ama bilmen gereken şey oradadır. Düşmanın sana neden aptalın teki olduğunu söyler … Tabii gerçek olmayan bir sürü şey de söyleyecektir. Ama tek bir doğru söylese yeter. “Teşekkürler adamım, sayende şimdi bunu görebildiğime göre bunu düzeltmek için çalışabilirim. (Sayende) bunu daha fazla taşımak zorunda değilim.”

Bu nedenle korkunç canavar aynı zamanda altının sahibidir. O, size duymak istemediğiniz mesajı ileten kişidir.

Tamam bu zor. Çok zor. Ama zor olması önemli değil. Hayat zordur.

Video JBP Türkçe kanalında yayınlanmıştır.

Jordan Peterson Türkçe Kitap

İlgisi Yetersiz Kız

Bazen bazı kelimeleri kullanırken, aslında anlatmak istediğinizin çok yanlış anlaşıldığını farkedemiyorsunuz. Karşınızdakinin zihin yapısı, aynı kelimeleri tamamen farklı anlamasına neden olabiliyor.

Örneğin “bir kadının ilgisi yetersiz … bırak gitsin (next)” derken kastettiğim şey ile anlaşılan şeyin farklı olduğunu yeni farkettim. Youtube’da bir videonun altındaki soru – cevaba bakın :

Varnalı Pua : Buluşmaya gelmeyen kıza cevap olarak ne yazılmalı? Buluşmada 2 normal 1 flörtöz kuralındaki flörtöz kısmında neler denilebilir?

Mahmut Abi: Kızın ne yazdığına bakar. Eğer bir şey yazmadıysa NEXTlersin. Eğer bahanesi sudansa veya saygısızsa yine bir şey yazmadan nextlersin. Kız eğer makula benzer bir neden belirtiyorsa (belki yalan ama en azından aranızdaki etkileşime saygısı var gibi davranıyor) dert değil ben de zaten bir arkadaşı gördüm ona takıldım gibi bir şey söyler savuşturursun. Nextlemek ya da bir daha denemek sana kalmış. 2 kere eken kızı nextle.

Varnalı Pua : Gelebileceğimi pek düşünmüyorumu nasıl yorumlarsın Mahmut abi? Buna ne denmeli birde ikinci buluşma kaç gün aradan sonra teklif edilmeli.

Mahmut Abi: “Gelebileceğimi pek düşünmüyorum” eğer seninle buluşmayı düşünmüyorum anlamında ise yani “bir planım var o nedenle o gün gelebileceğimi düşünmüyorum” şeklinde bahaneli değilse ikinci buluşmayı teklif etmeye gerek yok. NEXT! Kız seninle ilgilense şansını azaltmamak için bir bahane koyardı, seninle buluşup buluşmamak umrumda değil ve kesine yakın reddetmiş.

Eğer şansını devam ettirmek için bahane üstüne bunu söylüyorsa “yarın bir planım var gelebileceğimi pek düşünmüyorum” diyorsa bir hafta sonra yine teklif et. Yine gelemiyorsa şansını kaybetti.

Burada temel probleminiz zihin yapınız. Kız sizinle şansını arttırmak için hiçbir şey yapmıyorsa illa peşinden koşup kendinizi kıza ucuzundan peşkeş çekmeye çalışmayın. Bu kendinizi kendi kafanızda çok ucuz / değersiz gördüğünüze işaret ki sizin bilinçaltınız bunu söylerken size kimse değer vermez. Kendinizi az ya da çok bir ödül olarak görmeniz lazım. O zaman kime ne zaman ne kadar teklif edeceğinizi otomatik ayarlarsınız.

Siz ödülsünüz derken kız değersiz demek istemiyorum. Ama bu etkileşimden bir ilişki çıkacaksa o size ne kadar ödülse siz de ona o kadar ödülsünüz. Hatta kadınların verdiği bazı şeyleri piyasadan alabilecekken erkeklerinki satılmadığı için siz bir miktar daha fazla ödülsünüz.

Varnalı Pua : Mahmut abi şunu belirtmedim kıza ilk önce şu zamanda film var ona gidelim dedim o da gideriz dedi fakat o tarihten önce farklı bir yerde buluşma teklifime (Tel nosunu aldığım günün hemen ertesine) bu cevabı bahane belirtmeyerek verdi.

Mahmut Abi : Sana ilgisi az. Diğer kızlara bak. Çok istiyorsan bir kez daha teklif et ama pek bir dönüş bekleme.

Varnalı Pua : ilgisi az ise ilkini niye kabul etti?

Mahmut Abi :

Gördüğüm kadarıyla henüz kabul ettiği bir buluşma falan olmamış. İlkinde zaten reddetmiş, ikincisinde gideriz demiş ama yer – gün – saat teklif veya kabul yok. Bir kız için bu kadar akıl yürütmeye değmez. Çok istiyorsan yer – gün – saatli filme çağır, geliyorsa git. Gelmiyorsa nextle. Bir kıza bu kadar kafa yorma.

Kızın neyi neden yaptığı onun problemi. Akıl yürütme ile olmaz. Yer – gün – saat vererek davetine tepkisine göre varsayım yapacaksın. Hepsi bu. Bir kız 2 teklifte bir yere gelmiyorsa ilgisi yetersiz deyip nextleyeceksin.

Sanırım sen ilgisi yetersiz kelimelerini kızı merkeze alıp anlıyorsun. İlgisi, kendine değer biçen bir erkeğin ilgisine değecek seviyede görünmüyor diyorum. Kız seni istiyor mu acaba şeklinde ilgiden bahsetmiyorum. NEXT ile bazen aslında size ilgisi olan kız, ilgisini zamanında, yeterince gösteremediği için sizi kaybeder şeklinde bakmanız lazım. Ben 100% elinin altındayım yeterki biraz da olsa ilgisi olsun şeklinde değil.

Kızın yanlış adımlar atması, zamanında adım atmaması, vs … ile aslında istese de şansını kaybedeceği adamlar olun.

Evet, “ilgisi yetersiz … next” (1) kendisini merkeze koyan, (2) satışı oldu kabul eden ve (3) “ben ödülüm” zihin yapısındaki biri için “ilgisi benim ilgimi hakedecek kadar yeterli değil o zaman ben de dikkatimi, ilgimi daha hakedenini aramaya yöneltirim” diye algılanır. Eğer kızı merkeze koyar ve kendinizi ödül saymazsanız “beni (yeterince) istemiyor o zaman ben de mecburen next” olarak algılarsınız.

Tekrar ediyorum : Kızın yanlış adımlar atması, zamanında adım atmaması, vs … ile aslında istese de şansını kaybedeceği adamlar olun.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Sorularınıza Patreon chat alanında daha hızlı cevap verebiliyorum.

Kırmızı hap ve acımasız (!) bilgiler

Derdini Karınla Paylaş. Hem Karınla Hem Derdinle Uğraş yazısının YouTube kanalındaki seslendirmesine bir arkadaş şöyle bir yorum bırakmış :

Redpillde en üzüldüğüm kısım acımazsız bilgilerin bulunması. İnsan dertlerini önemseyen bir eş beklerken, kırmızı hap camiyasında derdimizi anlatmamamız gerektiği söyleniyor. Hayattan bizi destekleyen bir eş beklemek yerine, hipergami yüzünden birlikte olduğumuz ve sürekli çerçevemizi korumak için çabaladığımız bir ilişki içinde buluyoruz kendimizi. Bu bakış benim aşk, sevgi üstüne olan inancımı aşkın mental bir hastalık olduğu yönünde değiştirmeye başladı. Başarısız bir düşünce yapısı olarak etiketlemeden önce, birinin hayatta onu destekleyecek, derdine ortak olarak bir eş beklemesinin gerçekçi olmasını isterdim. Tabi bu kırmızı hap felsefesine ayrı düştüğü için fikir ayrılığında kaldığım doğrudur. Fikirlere açığım.

Bu çok sık dile getirilen bir serzeniş.

40ına yaklaşmanın yanında bu sitede birçok erkeğin derdi ile uğraşmak kafamda şunu netleştirmeye başladı : Kırmızı hap veya mavi hap etiketleri aslında yetişkin erkek ve oğlan çocuğu hallerine verilen isimler. Biraz masallar içinde, el bebek gül bebek yetiştirilmişinden oğlan çocuğu. Burada size yeni keşfedilmiş ve 1999 yapımı bir filmden isim takılmış bir şeyden bahsetmiyoruz. Yetişkin bir erkek olmaktan bahsediyoruz (*). Aslına bakarsanız bana yeni bir şeyler yazıyormuşum gibi gelmiyor. Daha çok bir enkazın altında kalmış eski bilgileri günışığına çıkarıyorum gibi geliyor.

Gerçekten yetişkin bir erkek olduğunuzda bunlar zaten sizin doğal davranışınız olacak. Umarım çoğu erkek gibi bu aşamaya geçmek için 40 hatta 50 yaşına kadar beklemezsiniz. Zaten kırmızı hap – mavi hap kavramlarını erişkin erkek – oğlan çocuğu olma ile ilişkilendirme sebebim de biraz bu 40lık amcalar. Arkadaş çevrem artık 40ına merdiven dayadı ve çoğu ile muhabbet ederken burada yazdığımız şeyleri, kırmızı hapı zerre bilmeden söylediklerini duyuyorum.

Her neyse. Şimdi çoğunuza oğlan çocuğu psikolojisinden bakınca bunlar kasıntı veya acımasız geliyor ama tam yetişkinliğinize ulaştığınızda doğal gelecek ve “başka nasıl olacaktı ki” diyeceksiniz.

Bu dert konusuna gelelim. Siz eğer evlenirseniz, kuracağınız ailenin temel direği olacaksınız. ATMsi değil. Direk demek, kaya gibi sağlam olmak demek. Karınız da çocuklarınız da gerektiğinde hep beraber size yaslandığında sapasağlam durması gereken bir direk. Bu devirde bile çocuklu bir ailenin erkeği olmanın ne kadar zor olduğunu bekarken aklınızdan bile geçiremezsiniz. Karınız çalışıp para kazansa bile zorluklar geldiğinde ki merak etmeyin gelecek, size dayanmak ister. Kadınların bugün para kazanabiliyor olmaları, onların duygusal stres altında kocalarının sağlamlığına ihtiyaç duymalarını ortadan kaldırmıyor. Parayla duygusal güç satın alınamıyor maalesef.

Karınızı dert ortağı olarak görürseniz kriz anlarında onun içinde oluşan varoluşsal kaygıyı ateşlersiniz. Kadınlar erkeklere göre (ortalama olarak) çok daha fazla kaygı duymaya meyilliler. Bir erkeğin buluruz bir çaresini diyeceği bir çok şey birçok kadını geceleri uyutmayabilir.

Bu demek değildir ki karınız derdinize ortak olamaz yani sonuçlarına sizinle beraber göğüs geremez ya da ilk fırtınada gemiden atlar gider. Yapmanız gereken bir planınız olması, bu plana göre oynamak ve gemidekilerin önüne dertleri serip onları korkutmamak. Bugün karısını dert ortağı yapan adamların en büyük derdi, o gemiye kaptanlık edebilecek gibi görünmemeleri. Genelde de karılarını anaları yerine koyuyorlar. Dert anlatırken de ondan duygusal destek bekliyorlar.

Arkadaşın yazdıklarındaki tezat şu ki siz eğer yetişkin bir erkek gibi derdinizi mümkün olduğunca kendinize saklarsanız, karınızdan destek bulursunuz. Saklamazsanız ise sıklıkla desteksiz kalırsınız. Bir kadın erkeğe derdin ne olduğunu tam bilmeden de sessizce duygusal destek verebilir.

Şöyle akıl yürüyelim. Toplumun eskiden kadına bu yönde yaptığı baskısını görmezden gelmeyeceğiz ama yazıda Haldun Abi’nin bahsettiği eski devir anneleri / neneleri, dedelerinizin işlerinden ve dertlerinden haberdar değilken bir elinde cımbız bir elinde ayna umurunda mı dünya şeklinde mi davranıyordu?!?  Onlar mı daha çok destek olmaya meyilliler yoksa bugün erkeklerin her dertlerini kanka gibi paylaştıkları modern kadınlar mı?

Aslına bakarsanız hastalıkların, çocuk ölümlerinin, türlü kazaların, vahşi cinayetlerin, vs … olduğu dünyada hatunun birinin sizi reddetmesi ya da karınızın dert anlatınca sizden soğuyabilecek olması acımasız bilgiler falan değiller. Nahoş bilgiler desek daha doğru. Bir şekilde daha da olgunlaşırsanız, acımasız gerçek dediğiniz şeyler değişmese de siz onlardan daha güçlü olacaksınız. Eğer ölüm oyunu kısa kesmezse, siz isteseniz de istemesenizde olgunlaşacaksınız zaten. Bu süreci hızlandırmanız lehinize. Süreci yavaşlatmayın.

(*) Gerçi bunu kadın – erkek ilişkilerinde yetişkin erkek olma ile sınırlamak da doğru olabilir. Zira dağa elinde çakı ile koysan bir tabur düşmanı yenecek kadar maskülen erkekliğin yeryüzü simgesi olup da kadın erkek ilişkilerinde tam bir oğlan çocuğu olan adamlar da var.