Eğlenen Ustalık (Amused Mastery) nedir?

Rollo Tomassi’nin Amused Mastery yazısını çevirmesini Çeviri Manyağı’ndan istemiştim. Bugün yorumlarda bu çevirinin bir daha istendiğini gördüm. Konu önemli, çeviri gelmeden ben birkaç şey yazayım dedim.

Amused Mastery’yi daha önce yazdım aslında. Bir kadına yürürken bir erkeğin takınabileceği en iyi ruh hali olan amused mastery olayına daha önce Kadınlarla Uğraşmak yazısında değinmiştim :

Johnny DeLusion geçenlerde güzel bir tweet attı :

“Eğer erkekler tanıştıkları kızlara 12 yaşındaki yaramaz kız kardeşine davranır gibi davransaydı. Tüm ilişki problemleri çözülmüş olurdu.”

Evet, Johhny DeLusion’ın burada sıklıkla söylenen haliyle anlattığı bu ruh halinin resmi adı amused mastery yani eğlenen ustalıktır. Yukarıdaki gibi söylenince pek ciddiye alınmayabilir ama aslında amused mastery çok önemli bir kavram. Hatta bu kavrama kırmızı hapın kadın – erkek ilişkilerinde nihai hedefi diyebiliriz.

Amused Mastery’yi üstad Rossie’de 2008 tarihli Girls Love It When I Don’t Take Them Seriously yazısında aynı şekilde açıklar :

Kızlar … hatta siktiğimin yetişkin kadınları bile … sürekli beni test ediyor. … Siz insani bir muhabbet etmeye çalışıyorsunuz ama onlar bir test ardı başka test, sürekli sınırları zorlayarak stres altında alfa kalıp kalamadığınızı deniyorlar sürekli. Çoğu erkek bir yerde havlu atıp Mike’s Apartment’a (porno) yol alır ama ben kalıp bu kan emici dişi şeytanların oyununu tersine çevirmekten zevk alıyorum. Kararlılık yoksa am da yok.

Kadınların size attıkları bokları ciddiye almadığınızda, onların kızışmış Pavlov köpekleri gibi tepki verdiğinin farkına vardım. Sizin derinizin içine nüfus etmek için söyledikleri, tersine çevrilerek herşey Jedi zihin hilesine çevrilebilir ve bu da onların arzu düğmelerine basar. Bunun anahtarı, kadınların dediklerini ciddiye almamaktır. Amused Mastery, takınmanız gereken tavırdır. Kadının yaptığı herşey şirindir. Her shit testi, arsız bir çocuğun taşkınlığıdır. Küçük ve saçma fikirleri çok tatlıdır. O, sizin onu kızdırmanız, takılmanız ve küçük görmeniz için oradadır.  Ona tepeden ve küçük ve şımarık bir çocuğa bakıyor gibi bakın.

Bir kızı ciddiye almayı reddetmeniz onu kızgınlık ve azgınlıkla doldurur.

Amused Mastery ustalığı, bir erkeğin bir kadına onun hareketlerini daha önce çok gördüğünü, bunların ne anlama geldiğini bildiğini ve bunlardan çok eğlendiğini gösterme şeklidir. Erkek, görmüş geçirmiş bir erkek olarak kadını ciddiye almamaktadır ve bu da onun kadına hem egemen / dominant olmasına yardımcı olur hem de onun kendine güvenen biri olduğunu gösterir.

Bu ruh halini taklit etmeye çalışabilirsiniz ama içinizde güçlü bir amused mastery inşaa olmamış ise çoğunlukla soğuk, kaba ve küstah görüneceksinizdir. Gerçek Amused Mastery için, Nirvana’ya varan Budist rahip açıklığı ile şu iki nihai gerçeği görmeniz lazım :

Hayat, oynanması gereken bir oyundur. Diğer herşey gibi kadın – erkek ilişkileri de, oynanması gereken bir oyundur.

Amused Mastery ruh halini, herhangi bir ortamda kızlara yürüyen erkeklerin çoğunluğunun acı hali ile karşılaştırın. Ben genelde çevrede kadınlara yürüyen erkekleri gözlemliyorum. Çoğu ne yaptığının, oyunun nasıl işlediğinin zerre farkında değil. Vücutlarının her hareketinden, karşılarındaki tanrıça ile iki laf etme şerefi bulmuş sefil ölümlünün büyük şükran ve sevinci akıyor. Ve bir hata yaparım da bu ilahi anı mahveder ve tanrıçayı kaçırırım heyecanı ve stresi : Sürekli gülümsemeler, hızlı ve ürkek konuşma, uzun ve sıkıcı konularda konuşma, ağırlıklarını sürekli bir ayaktan diğerine verme, ellerini nereye koyacaklarını bilememe, saçma kız esprilerine bile gülmek, parmakları ile ara ara burunlarına ve kulaklarına dokunmak, parmaklarını bardağa sürtmek, vs .. vs … Karşılarındaki kızı ve kendilerini çok ama çok ciddiye almak. Tamamen amused mastery’nin tersi : stressed apprenticeship (gergin çaylaklık). (Eğer kızlara yürümeniz başarılı gitmiyorsa, ruh halinizin eğlenen ustaya mı, stres içindeki çaylağa mı yakın olduğuna iyi dikkat edin. Eğer stresli çaylak haliyle yürürseniz, 1,000 kere de yürüseniz, bir sonuç çıkarmanız zordur.)

Oysa ortada bu kadar ciddiye alınacak, üzerinde stres olacak bir durum yok. Bir kıza yürüdüğünüzde, o an sizin hoşunuza gidebilecek milyonlarca kızdan sadece birine yürüyorsunuz. Hayatın eğlenceli bir alt oyununu, sizin için hiçbir önemi olmayan bir kadınla oynuyorsunuz. Oyunu oynamak güzel, eğlenceli ama ortada stres olacak ya da karşındakini ciddiye alacak birşey yok.

Bu oyun eğlenceli ve oyunun kuralları var. Kadın senin yürümeni ciddiye almayacak veya ciddi tersleyecek. Ee? Oyunun bir parçası bu. Az önce hayatında olmayan biri idi, bundan sonra da olmayacak biri. Ne önemi var? Ya da kadın ilgilenip konuşmaya başlayacak ama niyetinin cinsel olduğunu anladığında (zaten anlayamıyorsa yürümemen lazım) shit test başlayacak. Oyunun parçası, sen de bu testleri bekleyen, bilen ve geçen bir oyuncu olarak shit testleri tek tek tersine çevireceksin. Sen bu testleri daha önce çok gördün, neden varlar biliyorsun (seni aşağılamak için değil) ve nasıl başa çıkacağını da. Suratında sırıtış, sakin, güvenli ve sağlam bir çerçeve içinde, kadının shit testlerini, küçük bir çocuğun tatlı yaramazlıkları gibi karşılıyorsun.

“12 yaşındaki yaramaz kız kardeşi” ne kadar ciddiye alıyorsanız bu kadını da o kadar ciddiye alıyorsunuz. Gerçekle uyuşan ruh hali de bu zaten. Zira bu aşamada bu kadın ciddiye alınacak biri değil. Neden olsun? Sırf genç ve güzel diye mi? Ya genç ve güzel ama aşağılık biri ise?

Söylemesi kolay biliyorum, bu ruh halini kazanmak için ONEitis gibi saçmalıklardan kurtulmak lazım. ONEitis’ten kurtulmak öyle sandığınız kadar kolay değil. Siz “tamam abi biliyorum dışarda bana uygun binlerce kız var” diyebilirsiniz ama o an yürüdüğünüz kızı anlık ONEitis yapma dürtünüzün kolay silinmediğini farkedeceksiniz.

Kadın ve erkeklerin aynı olduğu safsatasını kafanızdan atmanız lazım (ki kadın şımarık ve çocukça davrandığında, bir erkek böyle davransa göstereceğiniz siniri göstermemek için).

İşte 90 sonrası doğanların feminizmin eşitlikçilik akımından etkilenmesi tam olarak bu. 22 yaşında bir kızın kız gibi (genelde de çocuk bir kız gibi) değil de, 22 yaşında bir erkek gibi davranmasını beklemek.

Feminizmin oldukça ulvi olan kadın – erkek eşitliğini 70lerdeki cinsel devrim sonrası kadın – erkek aynılığına bozması sonucu, toplumda çok yaygın bir propoganda var ve bu da kadın ve erkeğin aynı olduğu yanılgısı yaratıyor.

Eğer “delikanlı adamın delikanlı sevgilisi” olur diyen gay bir erkek değilseniz, elinizdeki malzeme bu arkadaşlar. Kadınlar ve erkekler, hormonal, fiziksel ve zihinsel olarak çok farklılar. Fakat bu basit gerçek, maalesef gençlerin farkında oldukları birşey değil. Bu farkı bilerek hareket eden bir erkek için oldukça eğlenceli olan shit testler, bunu bilmeyen çoğunluk için bir işkenceye dönüşüyor. Çünkü birçok erkek, bu tür bir davranışı bir erkekten gördükleri zamanki gibi davranıyorlar ve sinirleniyorlar. (Şimdi düşünün, kız gibi davrandığı için karşısındaki erkeğin birden ciddileşmesi ve sinirlenmesine maruz kalan kadının hayal kırıklığını ve şaşkınlığını).

Ve pratik lazım. Gerçekten görüp geçirmiş olmak lazım.

Son olarak da uyaralım, amused mastery’yi “ben çok gördüm bunu kızım, bana işlemez bunlar” tadında sözel çıkışlarla karıştırmayın. Bu tür “ilgisiz” tavırlar, genelde başka alanlarda büyük eksikleri olduğundan egosu aşırı büyümüş ergen veya ergen kalmış erkek büyüklenmeleridir.

 

 

 

 

 

 

AWALT – All Women are Like That

All Women are Like That (AWALT) ve bunun karşıtı Not All Women are Like That ( NAWALT ) manosphere’de çok kullanılan kavramlar.  AWALT’ın kelime kelime Türkçe anlamı “Tüm Kadınlar Öyledir”. NAWALT ise “Tüm Kadınlar Öyle Değildir”.

AWALT’ın ekşi sözlükteki açıklaması şöyle ve yanlış :

“all women are like that anlamina gelir. kadinlarin cikarci, bencil, ve dogru damizlik erkegi elde edene kadar hicbir pislikten kacmayacagini varsayar. hoslanmadigi erkegi kisisel amaclari icin kullanir, bir nevi kadinligini kullanir.

bu tur kadinlar evlendikten sonra da, kafesledigi erkegi cesitli kavga, sorun, cocuk ile mesgul tutup iliskide baskinligi saglamaya calisir. buraya kadar, neredeyse kezban tanimi ile ortusmektedir.

bosanma arifesinde, kocasinin mal varligini hupletmek icin avukatlara ruhunu teslim eder.”

AWALT tüm kadınların aynı (ve kötü) olduğunu iddia etmez, öyle olsa idi AWAS (All Women are Same = Tüm Kadınlar Aynıdır) denirdi. Entellektüel tembelliği olan birçok insan “tüm kadınlar” kısmını görür görmez hemen atlayıp, “tüm kadınlar aynı abi, hepsi hipergami kölesi, boşandın mı ağzına sıçar, bla bla” çıkarımları yapar. AWALT’ın anlamı şu :

Tüm kadınların davranışlarını yöneten evrensel biyolojik ve psikolojik prensip, kural ve dürtüler vardır. Bu evrensel özellikler yüzünden kadınlar belli durumlarda belli tepkiler verme eğilimindedir.

Örneğin bir kadının partneri güçsüzlük göstermeye başladığında, o kadın partnerinden cinsel olarak soğur. Hipergami, bencillik, duygusal davranma gibi özellikler AWALT şemsiyesindedir.

Yanlış anlaşılan konu ise, AWALT dürtüsünün etkisi ile her kadının aynı şekilde harekete geçeceğidir. Örneğin yukarıdaki örnekte her kadın partnerinden cinsel olarak soğusa da, her kadın kendi yetiştiriliş, inanç ve değer çerçevesinde farklı şekilde aksiyon alacaktır :

Örneğin bir kadın sadece partneriyle seks yapmamaya ya da seks sıklığını azaltmaya giderken, diğeri partnerle sekse devam edecek ama çevresinde henüz cinsel ilişkiye girmediği uydu erkek çemberi yaratacaktır. Bir diğer kadın hemen partnerini alfa serseri ile boynuzlarken, bir başkası bunu yapmayacak ama dırdır ile erkeğe hayatını zehir edecektir. Bir kadın erkeği tek kelime etmeden terk ederken, diğeri kalıp erkeğe bir süre destek olacaktır.

Yukarıdaki kadınların hepsi güçsüz erkeğe karşı cinsel olarak soğuyacaktır. Ama bu, hepsi erkeğini boynuzlayacak ve radarları dışarı çevirecektir anlamına gelmez! Ama erkeğin güçsüzlüğü erkeğin suçu ise ve kronikleşirse, çok büyük bir kısmı eninde sonunda erkeği terk edecektir.

AWALT, kadınların bir doğası olduğunu, her kadının bu doğanın dayattığı dürtüleri hissettiğini kabul eder. Ama o dürtüye aynı tepkiyi verir demez. Erkeklerden örnek verelim. Hepimiz, ilişki durumumuz ne olursa olsun, güzel bir kadından ilgi görürsek ya da güzel bir kadın görürsek, onunla yatmak isteriz. Bu dürtü her erkekte vardır. Ama bu, her erkek güzel bir kadından ilgiyi gördüğü anda partnerini aldatır anlamına gelmez.

Niye? Zira bu tür dürtüler çok güçlü olabilirler ama insanın işletim sisteminde bunlarla çatışan ve bunları yenebilecek başka programlar var. Yani hipergami ya da bir erkeğin tohumlarını birçok güzel kadına bırakma isteği, başka biyolojik ve sosyal dürtü ve geleneklerin de yanında çalışıyor, tek başına değil.

AWALT kavramının asıl çıkış noktası ise NAWALT yanılgısı. NAWALT, tipik bir mavi hap yanılgısıdır. Bir erkek, ya kadın doğasının var olduğunu ve kadınların bu doğanın dayattığı dürtülere sahip olduğunu kabul etmez ya da daha kötüsü bunu kabul eder ama bunun etkisinde olmayan kadınların olduğuna ( bu ne tesadüftür ki o sıralar sevdiği kadındır) inanır. Kendi 5 yıllık ilişkilerine bakıp, “Canan en kötü zamanımda destek oldu, demek ki erkek düştüğünde her kadın kıçına tekme vurmuyormuş, her kadın aynı değilmiş” der. Burada Canan’ın bu “destek” için kendi ile savaştığını bilmez. Tehlikeli olan da budur zaten.

AWALT’ı reddetmek tehlikelidir zira kadın doğasının dayattığı dürtüleri bilmeyen ya da kendi ruh ikizinin bu dürtülerden muaf olduğunu sanan erkek, erkek olmanın getirdiği sorumluluklardan kaçmaya ve bu dürtüleri sürekli kaşımaya başlar.

Daha da kötüsü, feminen öncelikli beyin yıkama ile yetişen erkek nesli, kadınların negatif özellikleri olabileceğini bile düşünemez.  Bu erkeklerin azımsanamayacak bir kısmı, kadın milletini bir bütün olarak tepelerine çıkarır, bir kadından en ufak bir ilgi görse, o kadını ONEitis yapar ve eğer o kadının en negatif dürtüleri ile işkence görse dahil o dürtüleri “bazı kötü kızlara özgü özellikler” diye es geçer.

Erkek çoğunluğunun AWALT’ı reddetmesi nedeniyle kaliteli kadın miti vardır :

Manosphere dünyasının bitmek tükenmez temalarından biri kaliteli kadındır. Kaliteli kadın nasıl tanımlanır temalı bu zihniyet kadınları da ikiye ayırır : kaliteli kadın ve orospular. Sanki bu ikisi arasında grinin türlü tonları yokmuş gibi.

Kaliteli kadın kavramı, bunu kullanan her erkeğin objektif kriterleri ile şekillenir. Erkeğin kendi istediği kalıba uyan kadın (ki Disneyvari bir idealizasyondur bu istediği kadın) kaliteli olur, kendi ulaşamayacağı ve tavlayamayacağı ya da kendine yüzvermeyen, terk eden kadın ise kolayca orospu kategorisine atılır. Şimdi ortamda gerçekten kötü karakterli ve ciğeri beş para etmez kadınlar da olduğunu inkar etmeyeceğim ya da bu tür davranışları eleştirmeye karşı çıkmayacağım. Demek istediğim karşısındaki etten kemikten kadını kafasındaki varolmayan ama güçlü bir ideale sokuşturmaya çalışmak ve buna uymayan ya da bu idealin varsayacağı şekilde davranmayan kadını orospu diye yaftalamak tipik ve yaygın bir AFC davranışıdır.

Bu kafanın ahlaksızlığı bir yana, pratik zararı çok büyüktür. Zira bu kaliteli kadın / orospunun teki zihniyetine kendini kaptırmış AFC (ya da Kırmızı Haplı), kendini kaliteli kadın algısına hapseder. Örneğin bir AFC, arayıp arayıp sonra kaliteli bir kadın bulur ki aslen bu kadın kendisi ile cinsel munasebete girmeyi hasbelkader kabul etmiş bir kadından başka birşey değildir. Bu elemanlar temel olarak oku atarlar, okun saplandığı yerin etrafına hedef dairelerini boyarlar ve kendilerini hedefi tam 12den vurduklarına inanırlar.

Kaliteli kadın mitine hapsolmuş ortalama AFC, kadınını ya da daha elde edemediği kadını bu hayali ideale sokuşturmaya çalışacaktır. Kadın kendine ne yaparsa yapsın dizinin dibinde fino köpeği gibi karşılıksız bir sevgi ile bekleyecektir. Kendi etten kemikten kadının erkeğin erkek adam olmamasına verdiği doğal tepkileri “kancık orospu” davranışları olarak algılayacaktır.

Bu tip erkekler (tüm kadınlar ya da o an kendine ilgi gösteren kadın melek sanan erkekler), Aşk Hiyerarşisi yazısında belirttiğimiz romantik aptallıktan müzdariptir. Bunların bir üst versiyonunda ise kırmızı hap görmüş ama kırmızı hap yöntemlerini hayatlarının kadını olacak o istisnai güzeli tavlamak ve onunla mavi haplı disney masalı aşkını yaşamak için kullanmaya çalışan erkeklerdir. Hayallerin kadınları ve çocukların eline dinamit vermek. Bunlara camiada purple pill (mor haplı) denir.

Bu noktada yeri gelmiş iken belirtelim, kırmızı hapı görüp de hipergamiyi okuyunca bütün kadınları orospu gören azımsanamayacak bir grup daha vardır. Bunlar Hipergami Üzerine Birkaç Not yazısında belirttiğimiz uyarıyı es geçen ve yukarıda bahsettiğimiz dürtü – aksiyon ayrımını anlamayan erkeklerdir. Bu erkekler genelde “kadın milleti hep aynı hacı, sikip geçicen” ve “kadın milleti hep aynı hacı, tamamen uzak duracaksın” uçlarına savrulur.

Ve yine yeri gelmişken belirtelim, bir de azınlıkta olan, kadınlarla başarılı grup vardır. Bu adamların sosyal statüleri ve alfa karizmaları o kadar iyidir ki, karşılaştıkları hiçbir kadında hipergami gibi dürtülerle muhatap olmazlar. Bu adamlar da “ne AWALT’ı ya, ben hiç görmedim yok öyle şeyler” diyecektir. Doğrudur, bu şanslı azınlık böyle şeyler görmemiştir ama bunlara bakıp AWALT dürtüler yok demek, sıradan bir erkeği hüsrana götürecektir.

AWALT’ı kabul etmek zordur. Bunun nedeni ise bir erkek AWALT (kadın doğası) gerçeğini kabul ederse, kadınlardan nefret edeceğinden, hayatı boyunca kadınlara öfke duyup, onlarla sağlıklı bir ilişkiye giremeyeceğinden korkar. Daha da kötüsü, birçok erkeğin beyni, mutluluk = disney masallarındaki gibi hayatının aşkını bulup onunla ölene kadar birlikte yaşamak masalıyla o kadar uzun süre yıkanmıştır ki, eğer bu masalsı aşk yoksa, kendisini 100% mutsuz bir hayatın bekleyeceğini sanarak, kadın doğasını, AWALT’ı ve kırmızı hapı reddeder.

Oysa mutlu olmak için kendini masallarla uyutmak ve doğal gerçekliği reddetmek gerektiğine inanmak, bir erkeği hem hayat boyu oğlan çocuğu olgunluğunda tutar, hem de bu masalların hizmet ettiği feminen merkezli simulasyonun kullandığı bir köleye dönüştürür. İşin aslı, birçok erkeğin en acı yoldan anladığı gibi, bu peri masalının vaadettiği mutluluk bile masalda kalıp rolünü oynayan erkekten esirgenir ve AWALT’ı inkar eden erkekleri, acı ve kölelik dolu bir hayat beklemektedir.

Kıssadan Hisse

AWALT’ın farkında olmanız sizi kadınların içindeki doğal dürtüleri yönetebilir ve lehinize kullanabilir hale getirir. Sadık, hipergamisini tamamen kontrol edebilen bir kadın buldum yanılgısı ile ilişkide yayarak en anne eliyle seçilmiş, bakireler bakiresi kızın bile hipergamisini azdıracak bir mavi haplı / mor haplı olmanızı engeller. Aynı zamanda her kadına orospu gözüyle bakmanızın da önüne geçer.

 

 

Jordan Peterson – Tartışmada çirkefleşen tarafı alaşağı etmek ve galip gelmek

Tartışma esnasında size saldıracak bir kişi, bunu çok değişik konuşma zorbalıkları ile yapabilir. Fakat en belli başlı konuşma zorbalıkları genelde aynıdır ve bunları bilmeniz sizi tartışmalarda galip duruma getireceği gibi, size olan saygının artmasını da sağlayacaktır.

Yakın zamanda Jordan Peterson, İngiltere’de bir kanalda Cathy Newman adlı feminist bir gazeteci ile ropörtaj yaptı. Gazetecilik adına utanç verici bu ropörtajda, Newman salağı karşısındakinin neonazi bir kadın düşmanı salak olduğuna emin bir şekilde çıkmış belli ki. Fakat karşısındaki Jordan Reis, klinik psikolog ve zor insanlarla konuşma uzmanı. 30 dakika boyunca kadının yaptığı klasik tüm tartışma çirkefliklerine bir tarafına soktu ve en sonunda Newman boyunun ölçüsünü fena aldı (Yakaladım seni kısmına bakın :)).

Aşağıdaki klip, bu ropörtaj üzerinden, konuşarak ve konuşmada çirkefleşerrek saldıran insanlara karşı taktikleri örnekliyor. Jordan Reis’in destan yazdığı bu 30 dakikalık konuşmayı, İngilizceniz varsa mutlaka izleyin.

Not : Televizyonda Jordan Peterson tarafından alaşağı edilen Newman, hemen klasik feminist taktik ile “Peterson takipçileri beni tehdit ediyor, kadın düşmanı tehditler aldım” çığlıkları ile kurban ayağına yattı. Bu sayede de ana akım medyada tüm haberler ropörtajın içeriği ve Newman’ın nasıl rezil olduğu ile değil de bu sözde tehditlerle alakalı idi. Bütün yayın organları, tek bir tehdit örneği göstermeden tehdit iddialarında bulundu.

Bu “kadın düşmanı” tehdit iddialarının sahte olduğu zaten kadının polise başvurmamasından belli ama birileri oturup tweetleri analiz etti. Newman’a yönelik saldırgan tweet sayısı 8, kadın düşmanı saldırı sıfır. Tweetler içinde Jordan Peterson’a yönelik erkek düşmanı saldırı sayısı 55. Büyük kısmı da Peterson’ı yumruklamak üzerine.

Toronto Üniversitesi Psikoloji Profesörü Jordan Peterson,  ilkin Social Justice Warrior‘larla (SJW) girdiği başarılı mücadele ile gündeme gelse de, genç erkeklerin hiç duymadıkları, ama eksikliğini derinden hissettikleri sorumluluk ve hayatına yön verme mesajları ile kısa zamanda erkek popülasyonu tarafından yoğun takip edilen biri haline geldi. Peterson’u erkekler arasında bu kadar meşhur eden şey, erkeklerin babalarından duymaları gereken ama artık hiç duymadıkları mesajları veriyor olması. 12 Rules for Life: An Antidote to Chaos adlı kitabı Ocak 2018'de piyasaya çıkan kitap, Peterson'un Maps of Meaning: The Architecture of Belief  adlı bir kitabı da mevcut. Jordan Peterson'un Türkçe çevirilerini burada Jordan Peterson Türkçe etiketinden takip edebilirsiniz.

Ağlayan kadın – Kahraman otelci Youtuberlara karşı

Elle Darby, balık dudaklı, tanesi 5,000 Dolara satılan iyi kalite seks doll mu gerçek insan kadını mı anlamak için bir 5 – 10 saniye bakmanız gereken plastik kadın modeli sosyal medya ünlüsü Youtuber hatunlardan biri. Bu YouTuber ve kendisi gibi kuru kalabalık 80,000 takipçisi ile Dublin’de bir otel sahibi arasındaki savaşı buraya taşımak istiyorum. Zira feminen ağlak bebekliğine iyi bir örnek. Ve bu saldırı geri teptiği için de eğlenceli bir olay.

Efendim, bu Youtuber, Dublin’deki The White Moose Cafe otelinin sahibine bir mail atıyor ve diyor ki : “Erkek arkadaşımla Dublin’e geleceğim. Otel bakıyordum ve sizin oteli gördüm. İkimiz bedava 5 gece kalabilirsek karşılığınızda oteliniz ile ilgili Youtube kanalımda video yaparım. 100,000 takipçim var.”

Youtuber “Balık Dudak” Elle Darby (ağır plastik makyaj ve fotoşop eşliğinde)

Bunda bence bir sorun yok. İsteyenin bir yüzü kara.

Otel sahibi ise bu maili, balık dudaklının ismini kapayarak yayınlıyor ve bedava kalma karşılığında iyi izlemin yazma olayını eleştiriyor. Özel bir maili yayınlamaması lazım diyebilirsiniz ama sonuçta kadını ifşa etmeden, muhtemelen sıklıkla aldığı bu bedava kalayım sana iyi yorumlar yazayım teklifini eleştiriyor. Sonuçta dediği şu ve bence haklı : “Bu YouTuberlar bedava kaldıkları için bir otel ile ilgili beğeni yazısı yazıyorlar. Bunların yorumlarına nasıl güvenebilirsiniz ki?”

Bundan sonrasında ise 80,000 takipçisi ve kendisi de genç ve güzel olduğu için her bir boka “hakkı” olan kızımızın, çağın kültürel silahı “kurbanı oynamak” (victimization) ile otele saldırması şeklinde gelişiyor. Yeri gelmişken bu 80,000 takipçinin çoğunun kızımız gibi boş millenial olduğunu tahmin etmek zor değil. Hani şu 300,000 Dolar öğrenim kredisi çekerek Lezbiyen Dansları gibi dandirik bir alanda lisans alıp sonra da Starbuck’ta barista olarak bu krediyi geri ödeyen, bildiğin çulsuz ama en elit (!) ABD gençliği.

İçinde bol bol ağladığı bir video yayınlayarak o maili kendisinin yazdığını ve bunun kendisini çok aşağıladığını belirtiyor. Videonun başlığı “teşhir edildim” ama kendi kendisini teşhir ediyor. Otel sahibinin gönderdiği ekran görüntüsünde kendisinin ismi yok. Tabii ki bol bol ağlıyor. Bedava çikolata istemiş ve sonrasında kahraman bakkalın olmaz demesi üzerine ağlayan velet gibi ağlıyor. “Ağlama Melis” tayfasının en derin ergen duygusallığına oynayan bu gözyaşları karşılık buluyor ve Youtuber’ın kuru kalabalığı otele saldırıyor. Efendim sen nasıl böyle yaparsın, Dublin’e gelince sende kalmayacam, kimse kalmayacak, batacaksın, bik bik bik. Bir de üstüne otel değerlendirme sitelerine girip hiç kalmadıkları otele negatif review bırakıyorlar.

Otel sahibi Paul Stenson kendi kendisini ifşaa etmiş bu Youtuber ve kuru kalabalık 20lik ergen ordusuna karşı ise o bekledikleri pişmanlık dolu özür mesajını değil, şu aşağıdaki “siktirin gidin” mesajını yayınlıyor. Adam kısaca diyor ki “bütün blog yazarlarına yasak koyduk. Otelimize gelirseniz, attırılacaksınız”. Otelci, kızı kendi mesajında hiçbir şekilde teşhir etmemesine rağmen kızın kendi kendini teşhir ettiğini de belirtiyor.

Jordan Peterson’un dediği gibi. Bu insanlardan özür dilemek büyük hata. Zira bu insanlar özürü suçluluk itirafı olarak anlıyorlar.

Otelcinin karşı atağı ise büyük bir destek görüyor ve binlerce kişi, otelcinin arkasında yer alarak balık dudaklı ve çetesini yeriyor. Kısaca hatun kendi hırçınlığından prim yapayım derken hem otelin reklamını yapıyor hem de kendini rezil ediyor.

Beyaz şövalyeler, ağlayan kadın = haklı kadındır gibi otomatik bir reflekse sahip zavallılar. Kadınların zaten kızkardeşlik dürtüsü var, aralarından birinin bir erkekle problemi olsun, hemen haklı mı haksız mı anlamadan arkasında olma dürtüsü var. Fakat, ağlayan kadın genellikle bunu silah olarak kullanan kadındır. Ağlamasının sebebi, haksızlığa uğramasından ziyade nedense kendi hakkı olduğuna emin olduğu birşeyin kendisine verilmemesi ya da birinin kendisine sıradan bir ölümlü olduğunu hatırlatmasıdır.

Otel lüks ve pahalı ama eğer yolum Dublin’e düşerse ilk tercihim The White Moose Cafe olacak.

 

Saha Raporu – Bu Sefer Hatun İşleri Değil

Selam dostlar. Ben Jagdpanzer. Uzun zaman zamandır forumun takipçisiyim ve yazıları ekseriyetle her gün okuyup uygulamaya çalışıyorum var gücümle. Son zamanlarda artan saha raporları üzerine bende bir tane yazayım dedim. Ama bu sefer day game night game falan değil, kariyerimde yaşadığım dönüm noktasını anlatmak istiyorum sizlere. Zaten Red Pill‘in asıl amacı da bu değil miydi ? Nasıl ki mavi haplıyken istediğimiz o çok özel (!) kadının üstünden biz hariç herkesin çatır çutur geçmesi bir sonuç değil semptom ise, kırmızı hap sonrası istediğimiz kadını elde edebilmemiz de bir semptom değil midir ? Asıl sonuç kendimizin nereden nereye geldiğidir diye düşünüyorum. Neyse uzatmadan konuya gireyim.

Kırmızı hap ile tanışmadan önce sevgilimle aynı evde yaşayıp bütün günüm okul hariç bilgisayar oyunu, fastfood ve sadaka seksi ile geçiyordu.(Beraberinde gelen tombiş bir göbek). Okulda ise tam bir görünmez erkektim bir yarış arabası projesine şef mühendsilik yapıyordum. Bu iyiydi ancak sadece bu vardı. Derslerim kötüydü. Red Pill ile tanışınca kendime sağlam küfürler ettim ve bütün hayatımı değiştirdim. Steam ve Origin hesaplarımı sildim. Spora yazıldım direkt falan filan vs (sevgiliden ayrıldım bir de tabi ).

Bir gün spordan çıktım okula geçtim direkt elimde spor çantam spor sonrası şişmeye başlamış kaslarım ve Red Pill sonrası yaptığım agresif tarz değişikliği ile daha önce hafiften bakışları üzerime çekiyordum ama bu yetmiyordu tabi. Merdivenleri çıkıp derse girdim. Dersi de okulun en uyuz, en egoist profesörlerinden biri veriyordu. Adam o kadar uyuz ki kimse doğru düzgün tez bile alamıyordu heriften siz düşünün.

Sonra işte dersin ortalarında konu yarı iletken ve elektronik üzerine herkesin atıp tutup prof.un gözüne girmeye çalıştığı bir ortam oluştu. Hocanın hiç bir konuşulan umrunda değildi. Yaslandım geriye bacak bacak üstüne atıp rahat bir vücut diliyle ve ‘Müsade ederseniz anlatayım’ diye araya girdim ve aniden makineli tüfek gibi saydırmaya başladım tahtadaki devrenin nasıl çalıştığını. Hoca dahil herkes susup bana bakmaya ve dinlemeye başlamıştı. Kendimden emindim skeptico‘nun da dediği gibi ne olurdu ki yanlış olsa bile ‘Canımı mı alırlardı ?’ Konuşmayı bitirdiğimde herkes şaşkınlık içindeydi. Tamamen disiplin dışı bir konuydu. Hocanın aldığı cevap karşısında memnuniyeti yüzünden okunuyordu. Sonra ne mi oldu dersiniz ? Milletle tez bile çalışmayan taşaklı bunak profesör bana laboratuvarda bir proje üzerinde çalıştıklarını ancak yeterli nitelikle lider öğrenci bulamadığını ve bu görevi bana vermek istediğini söyledi. (Bu esnada yere düşen kalemler oldu). Sonrası malum işi aldım şu an CV me altı tane patent başvurusu yazdım, tek sayfaya sığmaz oldu.

Şimdi buraya kadar biraz MGTOW görünüyor ama bu muhabbet olurken sınıfın HB8 lik hatununun bana gülümsediğini fark ettim. Onu da iki biradan sonra yatakta nasıl çıldırtacak hale getirdiğimi sonra anlatırım 🙂

Uzun lafın kısası kendinizin farkında olun ve mücadele ederek hiyerarşide yukarı tırmanın ve spor yapıp ağırlık kaldırın. O hipergamik dürtüleri avantajınız haline getirin. Ha bir de değer yaratın gençler/abiler isminizi ölümsüzleştirin.

Konuk Yazar : Jagdpanzer

Jordan Peterson’ın yeni kitabı “12 Rules for Life” piyasada

Jordan Reis‘in yeni kitabı “12 Rules for Life: An Antidote to Chaos” (Yaşam için 12 Kural: Kaos Panzehiri” kitabı sonunda piyasaya çıktı. Aşağıda, kitabın resmi tanıtım videosunda Jordan Peterson kitabı tanıtıyor.

 

Kitabın resmi tanıtım yazısı şöyle :

Modern dünyada herkesin bilmesi gereken şeyler nelerdir? Ünlü psikolog Jordan B. Peterson’ın bu en zor sorulara cevapları antik geleneğin büyük bir çabayla kazanılmış gerçeklerini en son bilimsel araştırmaların çarpıcı bilgileri ile birleştiriyor.

Komik, şaşırtıcı ve bilgilendirici bir şekilde Dr. Peterson bize neden kaykay yapan çocuklara karışmamamız gerektiğini, çok kolay eleştirmeye yatkın insanları nasıl korkunç bir sonun beklediğini, sokakta bir kedi görürseniz neden durup kafasını okşamanız gerektiğini anlatıyor.

Daha basit bir canlı olan istakozun sinir sistemi bize dik durmak (omuzlarımız geride) ve hayatta başarı hakkında ne söylüyor? Antik Mısırlılar neden en yüksek tanrı diye dikkat verebilme kapasitesine taptılar? Kindar, kibirli ve intikam dolu bir hale gelen insanları nasıl ızdırap dolu yollar bekliyor? Dr. Peterson geniş bir çerçevede disiplin, özgürlük, macera ve sorumluluk konularını tartışıyor ve dünyanın bilgeliğini 12 pratik ve derin yaşam kuralına süzüyor. 12 Rules for Life, okuyucusunun zihnini ve ruhunu yüceltip dönüştürürken, modern bilim, inanç ve insan doğası ile ilgili bilinenleri sarsacak.

Toronto Üniversitesi Psikoloji Profesörü Jordan Peterson,  ilkin Social Justice Warrior‘larla (SJW) girdiği başarılı mücadele ile gündeme gelse de, genç erkeklerin hiç duymadıkları, ama eksikliğini derinden hissettikleri sorumluluk ve hayatına yön verme mesajları ile kısa zamanda erkek popülasyonu tarafından yoğun takip edilen biri haline geldi. Peterson’u erkekler arasında bu kadar meşhur eden şey, erkeklerin babalarından duymaları gereken ama artık hiç duymadıkları mesajları veriyor olması. 12 Rules for Life: An Antidote to Chaos adlı kitabı Ocak 2018'de piyasaya çıkan kitap, Peterson'un Maps of Meaning: The Architecture of Belief  adlı bir kitabı da mevcut. Jordan Peterson'un Türkçe çevirilerini burada Jordan Peterson Türkçe etiketinden takip edebilirsiniz.

Yüzde 3

Bugün Aldatan Adam yazısında yorumlarda Benibilenbilir rumuzlu okurla  20 – 80 kuralını tartışırken şu aşağıdaki yorumu yazdım ve yüzde 3 kuralı aklıma geldi :

İkincisi ise benim web loglardan gözlemlediğim buraya günde yeni 600 kişi geliyor ama sadece 20 kadarı kalıyor. Çoğunun “ne saçmalıyor lan bu kadın düşmanları” diye çıkıp gittiğine eminim. Kalan yüzde 3’ün içindeki bu bastırılmış erkek ise “dur burda birşey var” dedirten güç olduğu ve okurlar içinde oyunu öğrenebilecek kişi oranının çok daha fazla olduğu inancındayım. Tabii ki bu böyle mi, yoksa benim iyimserliğim mi, zamanla anlaşılır.

Sanırım 2015 yılında vefat eden self-help yazarı Wayne Dyer anlatmıştı. Amerika Birleşik Devletleri’nde Macy’s adlı büyük bir mağazalar zinciri var. Bu şirket zamanında gazetelere yönetici ve denetçi aradıkları iş ilanları vermiş. İlanları gören sendika da kazan kaldırmış. “Neden böyle nitelikli yönetici işlerini şirket dışından insanlara açıyorsunuz da bizim çalışanlarımıza önermiyorsunuz?”

Macy’s yöneticileri özür dilemişler ve demişler ki “tamam işi çalışanlarımıza önereceğiz ve tek yapmaları gereken haftada sadece iki kere 3er saat fazladan şirkette kalarak eğitim almaları. Biz istekli adayları birkaç ay eğiteceğiz ve yöneticiliğe terfi ettireceğiz. Böyle başlayıp tüm bir mağazanın yöneticisi olmaya tırmanan bir kariyer rotası edinebilirler.”

Düşünürseniz büyük bir fırsat. Saati 7 Dolar çalışan bir kasiyer için örneğin, haftada sadece 6 saat eksta zaman harcayarak, bedava bir eğitim ile yönetici olma fırsatı! Tahmin edin şirket içinde bu pozisyona başvurabilecek çalışanların yüzde kaçı bu işe başvuruyor. Sadece başvurudan bahsediyoruz, eğitime katılıp sonra zorlanıp gitmeyenden falan değil.

Yüzde 3!

Bu oran sadece bu hikayede karşımıza çıkmıyor. Konu ne olursa olsun insanların sadece yüzde 3’ü, fırsat karşılarına çıktığında eksta çaba harcayarak onu yakalamaya çalışıyor. Haftada sadece 6 saat daha fazla zaman harcayarak çok daha iyi bir iş, kariyer rotası, daha iyi bir hayat ve daha fazla para kazanma fırsatı varken sadece yüzde 3 başvuruyor.

Bir konuda tepeye oynarken tabii ki ilk olarak odaklandığınız şey, kendinizi bir önceki güne göre daha iyi hale getirmek. Ama herhangi bir alanda daha iyi olmak için ekstra çaba harcamaya başladığınızda rekabet ettiğiniz kişi sayısı da öyle çok değil : topu topu yüzde 3!

Kırmızı Hap ile kendinizi geliştirirken örneğin, karşınızda Türkiye’de size rakip olabilecek tüm erkekler de tepeye çıkmak için çalışmıyor. Çalışanın oranı yüzde 3 bile değil muhtemelen. Bize en çok sorulan sorulardan biri de neden bu bilgileri herkese açıp rekabet yarattığımız.

Bu siteye her ay 11 bin kişi geliyor. Bu sayı hızla artıyor aslında, daha 2 ay önce bunun yarısı idi, muhtemelen gelecek ay sonunda 2 katı olacak. Sadece kadın – erkek ilişkileri konusunda değil, kendini geliştirme ile ilgili de yazıp çiziyoruz. Peki sizce bu bilgiyi eline alıp harekete geçen erkeklerin oranı nedir?  Yüzde 3? Belki daha az, ama daha fazla olduğunu sanmam. Doğanın kanunu bu, çoğu insan çaba bile göstermiyor. Jordan Peterson‘un dediği gibi “yapmaması gerektiğini bildiği halde yaptığı şeyleri yapmaya devam ederek” ve “yapması gerektiğini bildiği şeyleri yapmaya hiç başlamayarak” yaşıyor ve ölüyor. Bu konuda Skeptico daha yeni şu tweeti atmıştı.

Oyun da aynı. Dışarı çıkıp daygame oynamayı deneyenlerin oranı nedir? Hani kızları görünce nutku tutulup da tek kıza yürüyemeyenden bahsetmiyorum. Bu işe niyet ederek dışarı çıkan ve en azından deneyen oranı. Yüzde 3.

Eğer disiplinli bir şekilde harekete geçebiliyorsanız aklınızdan çıkmasın, rakibiniz sadece yüzde 3.

Vaka Çalışması – Aldatan Adam

Sizin Boşanan Adam’ın yazılarını –şimdilerde yazmasa da- halen keyifle okuyorum. Ben de bir Boşanan Adam’ım. Ama bana asıl yakışan isim Aldatan Adam…

Oysa ben mazbut, evine bağlı, eşinden başka hiç kimseye bakmayan, baksa bile kısa sürede gözünü çeviren, hatta baktığından dolayı pişmanlık duyup kızaran ve bu yüzden de karısına yakalanan bir adamdım.

Eşimi çok seviyordum. Hatta aptallık derecesinde seviyordum. Gözümde hiçbir kusuru yoktu. Hayatımın bütün 20’li yıllarını onunla geçirmiştim. 10 yıllık beraberliğimizin 6 yılını evli olarak yaşadık. Aldatmıyordum. Oysa cinsel hayatımız da öyle ahım şahım değildi. Bir çok kez “Bu gece olmaz” sözüyle karşılaşmama rağmen, bunu pek de kafama takmıyordum.

Ama bir gün her şey değişti…

O gün eşimin işten çıkacağı saatlerde iş yerine telefon ettim. Arkadaşları biraz önce çıktığını söylediler. Bu ilk kez oluyordu. Şaşırdım. Erken çıkmak hiç adeti değildi. Olağanüstü bir durum varsa zaten bana haber verirdi. Ben eve döndüm ve onu beklemeye başladım. Gece yarısı olduğunda hala gelmemişti. Ve ben bütün saflığımla başına bir şey gelmiş olabileceğinden korkuyordum.

Saat 2 olduğunda kapı açıldı ve o içeri girdi. Kalktım ve telaşla onu merak ettiğimi, bir şey mi olduğunu sordum. Bir anda içkili olduğunu farkettim. Aman tanrım… Bu benim karım olamazdı. Bana yanıt bile vermedi ve içeri gidip yattı. Sabah uyandığında konuşmak istediğimde ise, dışarıda arkadaşlarıyla içmeye hakkı olduğunu ve buna karışmamam gerektiğini söyledi.

Haklı gibi görünüyor değil mi?

Oysa karımın benim tanımadığım hiç arkadaşı yoktu ki. İçmeye de gideceksek hep birlikte giderdik. Demek ki yeni arkadaşlar edinmişti. Yani ben iyi niyetle öyle düşünmüştüm.

Karımın geç gelmeleri haftada 2’ye 3’e çıktığında bir gariplik olduğunu sezmeye başlamıştım. Ama özgür ve çağdaş düşünceli olan ben, bir hesap sorma olayına giremiyor, içim içimi yerken ona sadece, “Bari giderken haber ver de merak etmeyeyim” diyordum. Ama o, bunu bile yapmıyordu.

Bu durum birkaç ay daha devam ettikten sonra, onun olmadığı bir akşam ben de dışarı çıkmak istedim. Beyoğlu’nda karımın ve benim severek gittiğimiz bir bara gittim. Bardan içeri girdiğimde gözüm bir masaya takılı kaldı. Masada oturan kişi, nişanlılığımız sırasında karımı tavlamaya çalışan, bizimle aynı meslekten bir adamdı. Karşısında da bir kadın oturuyordu. Kendi kendime “Demek sonunda birini bulabilmiş” diyerek yürüdüm. O masayı geçtim ve karşısındaki kadının kim olduğuna bakmak istedim.

İşte o an bütün bar üzerime yıkıldı. Çünkü onun karşısında oturan kişi benim resmi nikahlı karımdı…

Sonrası basit…

Eve döndüğümüzde iyi bir kavga, ertesi gün benim evden ayrılışım ve 1 ay sonra da boşanma…

Boşandıktan sonra eve kapadım kendimi. Her akşam bir küçük rakı ve beyaz leblebiyle sarhoş oluyor, ancak öyle uyuyabiliyordum. Yapılanı bir türlü içime sindiremiyordum.

O günlerde karşıma biri çıktı. Alımlı, akıllı, sevgi dolu ve tabii ki güzel vücutlu biri…

Harika günler geçirmeye başlamıştım. Hep tek eşliliğe inandığımdan çok geçmeden ona evlenme teklif ettim. Etmez olsaydım… Bir anda onun aslında psikolojik rahatsızlıkları olan, kompleksli ve kıskanç biri olduğu ortaya çıktı. Ayrılmaya kalktığım zamansa yaptığı şey bana çok pahalıya mal oldu. Cinsel ilişkilerimiz sırasında hep ben korunurdum. Ama bir gece şiddetli bir kavganın sonucunda, tutkuyla sevişmeye başladığımızda ilk kez “Prezervatif istemiyorum. Zaten günüm de yaklaştı” dedi. Kandım. Bana hamile olduğunu ve artık evlenmemiz gerektiğini söylediğinde beynimden vurulmuşa döndüm. Bunu neden yaptın diye sorduğumda ise “Seni kaybetmemek için” deyiverdi. Resmen bir kez daha aldatılmıştım. Çocuğu aldırmaya razı ettim elbette. Ama bu olayın yarattığı yıkıcılığı anlatmama gerek yok sanırım.

Ondan ayrıldıktan sonra kısa süreli ilişkiler yaşadım. Ama vazgeçmiş değildim. Hayatımda sadece bir kişinin olmasını ve evlenmeyi düşünüyordum.

Biri daha çıktı karşıma…

Yine mükemmel başladı, mükemmel gelişti. Tam sırasında yine aynı aptallıkla evlenme teklif ettim. Üstüne bir de araba hediye ettim. Ama arabayı alan hatun ortalarda görünmemeye başladı. Üstüne üstlük benden soğuduğunu falan da gevelemeye başlayınca olay koptu…

Ve birden içimdeki canavarın harekete geçtiğini hissettim. Bu canavarın adı –her ne kadar kabullenemesem de- intikamdı.

Öncelikle acayip severken, beni piç gibi ortada bırakan bu kadına dersini vermeliydim. Hemen birini buldum. Bu onun çevresinden biriydi. Benim o kişiyle olduğum da çok geçmeden onun kulağına gitti. Ve telefonlar başladı. Hata yaptığını aslında beni hiç unutamadığını söylüyordu. Kozlar artık elimdeydi. Üstelik diğer kişiden ayrılmadan, onunla da birlikte olmaya başladım.

Tanrım bu ne büyük bir zevkti. Yalan söylüyordum. Yalan söylerken de keyif alıyordum. Birinin kulağına fısıldadığım aşk sözcüklerini, aradan bir saat geçtikten sonra buluştuğum diğerine de fısıldıyordum ve bu beni hiç rahatsız etmiyordu.

Biri daha çıktı karşıma. Onu da ikiletmedim tabii ki. Aynı anda üç kişiyle beraberdim. Trafiği idare etmek zor oluyordu ama aldığım keyif bu zorluğa değiyordu.

Artık Aldatan Adam’dım. Aldattıkça da değerleniyordum. Biri bana ‘İş çıkışı buluşalım’ dediğinde, “Gelemem, hem işim var, hem de yalnız kalmak istiyorum” diyor, bir başkasının kucağına koşuyordum. Böyle yaptıkça da “gizemli” biri oluyordum. Artık kadınların aradığı adamdım. Gizemli, kendinden emin, hükmeden, istediği zaman gelen, istediği zaman giden, bazen ortadan kaybolan, yatakta iyi bir aşık, sevgililerini iyi yerlere götüren, şık hediyeler alan…

Abarttığım zamanlar da oldu elbette. Hele bir kere kalabalık bir grup içinde 4 sevgilimi de aynı masaya oturtmuştum. (Bunun öyküsünü bir başka yazıda anlatırım). İnsanlar cesaretime inanamamıştı. Ama ben zaten onları baştan yok sayıyordum. Olsa da olurlardı, olmasa da… Bu rahatlığı hissettiğim için de korkmuyordum.

Aldatmaya devam ediyorum. Şu anda, yine 4 kişiyle beraberim. Hepsi mutlu. Tabii ki birbirlerinden haberleri yok. Ama benim bir tek şikayetim var. Bu trafiği yürütmek için iyi paraya ve zamana ihtiyaç var. Birincisiyle ilgili sorunum yok. Ama zamanım yetmiyor. Zaman sorununu da çözersem, sayıyı ikiye katlamayı düşünüyorum. Ne zamana kadar böyle devam eder falan diye de felsefik yaklaşımlar içine girmiyorum. Çünkü ben Aldatan Adam’ım ve aldattığım kadar yaşarım…

Unutmayın, size önemli bir ipucu, insanlar inanmak istedikleri şeye inanır. Gördüklerine değil…

Kaynak : Erkekadam.com (2000 yılında Demir Gönül tarafından yazılmıştır.)

Kadınları anlamak : Tarihi yeniden yazmak

Tarihi yeniden yazmak – daha aylar önce size aşk mesajları gönderiyor olmasının hiçbir önemi yok. Aslında o aylardır mutsuzdu.

Ben buna aç-kapa düğmesi efekti diyorum. Bir kadın size artık ilgi duymadığında ve artık yoluna bakmakta olduğunda meydana gelir. Aldatmış olup olmaması önemli değildir.

Kadın geçmişte yaşanmış tüm iyi ilişkileri kötülemekte değildir, bu şeylerin hiçbir zaman yaşanmadığına inanmaktadır. Bunu biraz açıklamama ve Briffault Yasasına bağlamama izin verin.

Kadınlar duygusal hallerini gerçekliği tanımlamak için kullanırlar – bunu zaten biliyoruz. Bir erkek bir duygu hissettiğinde, bu duyguya ne sebep oldu diye sorar. Bu duygu makul ve rasyonel mi? Belki öyle, belki değil ama bu şekilde düşünmek duygunun objektif gerçeklikle uyup uymadığını anlamaya yarar. Gerçeklerce desteklenmiyorsa, belki de erkeğin reaksiyonu yanlıştır.

Bir kadın bir duygu hissettiğinde, o bunu objektif gerçekliği olarak kullanır. Bir kişi ona ihanet etmedi ise neden ihanet edilmiş gibi hissetsin ki? Eğer biri onu üzmedi ise neden üzgün hissetmiş olsun ki?

Bu nedenle kadının kendi gerçekliğine göre verdiği karar erkeğe deli saçması gelebilir (kadınlar deli değil mi zaten?). Bunun nedeni kadının kendi gerçekliğini bildiği tek temel gerçeklik üzerinden tanımlamasıdır : kendi duygusal hali. Eğer bir kadın üzgün ise size “sen beni üzüyorsun” der. Kadın kendi duygusal halini belirlememiştir, bunu siz yapmışsınızdır. Kendi duygusal halini değiştirmek bir kadının kolay kolay yapabileceği birşey değildir.

Yani, kadının deneyimlediği duygusal hal, bu hale sizin neden olduğunuz anlamına gelir, bilerek ya da bilmeyerek. Kadın üzgün olduğuna göre, siz onu üzmüşsünüzdür. Kadının objektif gerçeklik hali sizin onu üzmek için yanlış birşey yapmış olmanızı gerektirir. Burası çoğu tartışmanın başladığı yerdir, çünkü erkek yanlış bir şekilde şöyle iddia edecektir “dediklerimi yanlış anladım, tabii ki öyle demek istemedim”. Ve kadın için rasyonel ve makulun bir anlamı yoktur. Eğer o üzgün ise, üzgün olmasının bir nedeni vardır, yoksa üzgün olmazdı ki! Üzüntüsü onun şimdiki gerçekliğini tanımlar. Eğer siz onu üzecek kadar önemli birşey yapmamış olsa idiniz, üzgün olmazdı.

Aç-kapa düğmesi efektine gelelim. Bir kadınla birkaç yıl çıktınız ve işler ekşimeye başladı ise tarihin yeniden yazılmasına şahit olmaya başlarsınız. Kadın “aslında sizi hiç sevmediğini” iddia eder (“sevdim sanmıştım”) ya da bunu direk söyleyemezse siz birden “ona hep kötü davranmışsınızdır”. Evet, meşhur hiçbir-zaman / hep” demeçleri. Bunlar gerçekliği değil, onun yeni duyguları üzerinden inşaa edilmiş yeni gerçekliğini anlatan sözlerdir.

Burdaki düşünce süreci şöyledir : gerçek aşk ölümsüz ise ve gerçekse, ve ben bu adama karşı gerçek aşk değil de soğukluk ve kızgınlık hissediyorsam, karşımdaki bunu hakedecek biri olduğı için böyle hissediyorumdur. Karşımdaki beni kötü hissettiriyor, o nedenle o iyi olamaz zaten. Bu durumda da ben bu adamı sevmiyorum ve zaten beni kötü hissettiren birini sevemem. Bu adam hep böyle kötü olmalı, o nedenle aslında ben bu adamı hiç sevmemişim. Bütün ilişki bir yalanmış. Gerçek aşk ölümsüz olmalıydı, bu ölümsüz değil ise, gerçek de değil.

Yeni duygu halinin yarattığı bu yeni gerçeklikte, aranızda hiçbir şey aslında iyi olmamıştır ve bir yalandan ibarettir. Aç- kapa düğmesi ile açılıp – kapanan bir lamba gibi, ikinizin bunca zamandır kurguladığı herşey bir anda yok olur, zira zaten hiç varolmamıştır.

Bu aşamada pek çok erkek pazarlık yapmaya çalışır : “buraya kadar beraber geldik aşkım, bunu nasıl bir çırpıda çöpe atarsın? İlişkimizi kurtarabiliriz.”

Tamamen anlamsız bir pazarlık. Kadın neyi çöpe atıyor ki? Ona göre hiçbir şey. Eğer ilişki dediğinde değerli birşey olsa idi zaten böyle hissetmezdi ki. Yani kurtarmaya değecek bir ilişki hiç olmadı ki.

Briffault’s Kanunu bu prensip üzerine kuruludur:

Briffault Kanunu :

Bir kadın ile bir erkek arasında birliktelik olup olmayacağına kadın karar verir. Kadın eğer erkek ile birliktelikten bir fayda çıkaramaz ise, o birliktelik gerçekleşmez.

Bu yukarıdaki önermeden iki doğal sonuç çıkaracağım :

1 – Erkek tarafından geçmişte sağlanan fayda, birlikteliğin devam etmesi ya da gelecekte bir birliktelik olması anlamına gelmez (Sonuç 1)

  • Erkeğin gelecekte bir birliktelik için bugün sağladığı fayda, fayda sağlanır sağlanmaz etkinliğini yitirir

2- Gelecekte sağlanması vaadedilen bir faydanın bugün devam eden ya da gelecekte olabilecek birliktelik üzerine etkisi sınırlıdır. Bu etki, fayda ne kadar gelecekte ise o kadar azdır ve kadının bu erkeğe olan güvenine bağlıdır (Sonuç 2)

Özellikle Sonuç 1 derki geçmiş faydalar gelecekte ve şimfi bir birliktelik sağlamaz. Geçmiş faydalar ve sürekli birliktelik objektif bir gerçeklik gerektirir : biz birbirimizi sonsuza kadar seveceğiz, iyi günde ve kötü günde beraber olacağız, ben sana bir ev ve hayat sağlayacağım, sen de gelecekte bunları sağlayamazsan bile sen bu fedakarlıklarımı hatırlayacaksın.

Ama kadının kafasında işler kötüleştiğinde, kadının duygusal durumu yeni bir gerçeklik yaratacaktır. Bu gerçeklikte geçmiş faydaların artık bir önemi yok değildir, gerçmiş faydalar hiç olmamıştır! Eğer erkeğin yaptığı geçmiş faydaların ve fedakarlıkların bir anlamı olsa idi kadın böyle hissetmezdi ki! Kandırılmış ve sizden soğumuş hissetmezdi ki. Gerçek şu ki siz bir fedakar değil bir sahtekarsınız.

“İşler kötü gittiğinde kadın ‘bunu beraber aşacağız aşkım, her zaman senin yanında olacağım’ diyecektir. Hiç hayale kapılmayın, geri sayım başlamıştır. Çanlar çalmadan toparlayamazsanız, yalnız kalacaksınızdır.”

ÖNEMLİ NOT :

Tarihi yeniden yazmak sadece siz veya o değiştiğinde olmaz. Bazen kadının çevresinde birşey değişir ve bunda sizin hiçbir suçunuz ya da etkiniz olmayabilir. Örneğin kız yeni bir işe girer ve sizden daha iyi bir çocuk onunla flört eder.

Eğer kadın bu yeni adama karşı birşeyler hissederse şöyle düşünür : eğer size aşık olsa idi, bu diğer adama karşı birşey hissetmemeliydi. Bu durumda kadın onca zamandır aslında size aşık olmadığını anlar(!) ve onca zamandır aslında mutlu olmadığını kavrar (!!). Bu elemanla karşılaşmadan 2 gün önce sorsanız sizinle evlenecektir, hiç bu kadar mutlu olmamıştır, ve siz onun kahramanısınızdır, yeminle. Ama bugün (aç – kapa düğmesi) sizinle uzun süredir mutlu hissetmemiş gibidir.

Değişen siz değilsiniz. Hata yapan da. Sadece kadının ilgisi artık başka yerdedir ve kadın bu çekimi umursamamazlık edememektedir. Çok az erkek bir kadında gerçek arzu yaratabildiği için kadın buna aşırı duygusal önem yükler ki bunun önemli olduğuna kendisini inandırsın ve daha da önemlisi sizi bırakıp bu yeni adama gitmeye hakkı olduğunu düşünsün.

Çeviri : The Light-Switch Effect – Why Women Re-Write the History of Relationships

Evlenilmeyecek kadın özellikleri

Başlığı Evlenilmeyecek kadın özellikleri diye attık ama bu yazıda hem evlenilmeyecek kadın özelliklerini, hem de evlenilecek kadın özelliklerini verdik. Üstüne bir de uyarı işaretlerini listeledik.

Bu işaretleri uzun süreli ilişki için de kullanabilirsiniz.

Şunu unutmayın ki sadece bir iki kırmızı alarm (kötü işaretler) bir kadını her zaman illa evlenilmez diye diskalifiye etmeyebilir. Aynı şekilde sırf bir iki tane yeşil ışık (iyi şeyler) var olması bir kadını evlilik için ideal yapmaz.

Uyarı işaretleri ile kırmızı alarmların farkına da dikkat etmeniz gerekir. Örneğin kadının bir baba figürü olmadan büyümemiş olması ya da ihmalkar / kötü bir baba figürüne sahip olması bir uyarı işaretidir, kırmızı alarm değil. Bu kadınla ilgili kırmızı alarm var mı diye daha aktif bir dikkat göstermeniz için bir sebeptir ama kendi başına kadını illa uzun süreli ilişki için seçilmez yapmaz. Kimse ebeveynlerini seçemez bu nedenle neden kontrol dışı bir faktör kırmızı alarm olsun ki? Kendileri de kötü eş / ebeveyn olan insanların önemli kısmının ebeveynleri de kötü ama ebeveynleri kötü olan insanların çoğu kötü eş ya da ebeveyn olmuyor.

Önemli Not

Yıkıcı bulduğunuz bir kırmızı alarma sahip birini düzeltmeye çalışmayın. Eğer “kanadı kırık kuşları” düzeltme, onların problemlerini onlar için çözme ihtiyacı hissediyorsanız (size zarar vermesine rağmen), sizin codependency / dependency kişilik bozukluğunuz olabilir. Bu hastalıkta sizin kendi öz – değerin karşınızdakine bağlıdır ve bu insanın tüm problemlerini tolere etmeniz ise kendinizi kurtarıcı hissederek tatmin olmanızdandır.

Kırmızı Alarmlar

Bir kadın, aşağıdaki kırmızı alarmların bazıları tek başına ya da bazılarından birkaçından fazlasına sahipse uzun süreli ilişki için uygun değildir :

Alkol / Uyuşturucu Bağımlılığı – “Ben sosyal içiciyim” gibi şeylere kanmayın. Yeni annesini kaybetmiş bir kadının bir süre alkolü fazla almasından bahsetmiyoruz. Uyuşturucu ise aman aman. Tek başına kırmızı alarm.

Vücudunda büyük dövme olması, ciddi dövmeli olması ve anormal piercing – Kadınlar son yıllarda erkek olmaya özendiler ve özendikleri de daha 30 yıl öncesinin kriminal erkekleri gibi dövme yapmak oldu. Bu o kadar moda ki artık vücudunda bir iki küçük dövme uyarı işareti bile değil ama tabii ciddi büyüklükte, fazlaca dövme ciddi bir kırmızı alarm. Bana sorsanız tek başına bir kızı uzun süreli ilişki materyali yapmamaya yeter. Piercing de aynı. Özellikle de son zamanlarda meşhur olan burna öküz haklası, dilde piercing … Vajina ve meme uçlarında piercing varsa topuk topuk kaçın …

Aşırı alışveriş, yüksek kredi kartı borçları ve yeterince para olmadığından çalışmayan kartlar – Bu kız çok zengin bir adamın çocuğu değilse kırmızı alarm. Böyle bir kadın evlilikte sizi mahvetmeye hazır saatli bir bombadır. Uzak durun.

Daha çok erkek arkadaşlarının olması – Özellikle sizinle değil de bu adamlarla daha fazla zaman harcıyorsa. Tamam bu herifler uydu erkek ve zararsız ama kadının bunca uydu biriktirme ve erkek arkadaşı varken de bırakamama huyu kırmızı alarm.

Oğlan gibi kısa saç, tamamen neon renkli saçlar – Evet, kırmızı alarm. İlgi budalalığının günümüzdeki en görünür dışa vurumlarından biri bu. Uzak durun. Bence tek başına yeterli, siz kıyamıyorsanız bir tane daha kırmızı alarm arayabilirsiniz. Eminim bulacaksınız.

Kriminal geçmiş – Kadın tabii her zaman “kader kurbanıyım” diyecektir ama kriminal geçmiş gerçekten büyük kırmızı alarm.

Geçmişte çok yanlış tercihler yaptım ama artık doğruyu seninle buldum – Bunun alfa öder, beta öder denkleminde size biçilmiş beta sağlayıcı rolü olduğunu hemen kavrayamıyorsanız, blogu baştan bir daha okuyun. Şansınıza kadınlar artık hipergamiden o kadar utanmıyor ki (çevrede aç ve sefil beta çok) bunu açık açık söylüyorlar her yerde :

“Steven bana çiçek alan ve benim için kapı açan ilk erkek. Beni gerçekten bir buluşmaya götürdü ki bu onca netflix izleyip keyif yapmaktan sonra çok ferahlatıcı bir deneyim. O gerçekten çok kibar, saygılı ve iyi kalpli biri. Onca kötü ilişkiden sonra sonunda iyi biri karşıma çıktı.”
Vaka Çalışması – Bir ilgi budalası ile evlenmek

Bir yerde Rollo Tomassi, kırmızı hapa en çok neden olan faktörün uluorta hipergami olduğunu söylemişti.

Açık seçik manipulasyon yapmak – Önünüzde başkalarını manipule edenler, yarın sizi de edecektir. Uzak durun. Sizi manipule etmeye çalışıyorsa zaten hemen kapıya yönelin.

Bekar Anneler – Bekar anne kelimesini kocası ölmüş, ya da kendi tercih etmediği kötü bir adamla boşanmış kadınlar için değil de daha çok gençken alfa siker deyip kötü çocuklardan biri ile takılıp çocuk  yapmış ve sonra bu kötü çocuk topuklayınca kendine iyi baba, efendi çocuk arayan spesifik bir kadın tipinden bahsediyorum. Genelde bu öküz / hayvan / iğrenç adamın kendisine nasıl eziyet ettiği ile ilgili hikayeler dinlersiniz. Bu hikayeler genelde yalandır ve sizin Kurtarıcı Erkek Moduna geçmeniz için uydurulmuş manipulasyonlardır. Bu kadınlar kimseyi dinlemeden yanlış tercih yapmışlardır.

Eğer kurtacı moduna hemen geçmeye meyilli bir ezik ONEitis betası değilseniz, yukarıda bahsettiğim kadını, suçu günahı olmayan bir bekar anneden çok rahat ayırt edersiniz. Emin olamıyorsanız, dedektif burada çok işinize yarayacaktır. Ya da kendi dedektifliğiniz. Eğer kadının birden fazla çocuğunun babaları farklı ise 100 metreyi 10 saniyede koşun.

Bu yukarıdaki kadın tipi düşünürseniz alfa siker beta öder idealidir. 20lerinde sikiş, alfanın birinden iyi genleri al sonra da bir betaya kendinin ve veledinin bakımını yükle.

Alfa Dul – Kırmızı hapa gelen genç erkeklerin korkulu rüyası, kh dünyasının melek yüzlü şeytanı, baş öcüsü 🙂 Narsisizm ve gençliğinde önüne gelenle yatmanın birleşimi ile, artık hiçbir erkeği kendisi için yeterince iyi sayamayacak zavallı ruh.

Gençken her haltı yiyip 30unda evlenmek isteyen kızAlfa dul ve bu, tek başına kırmızı alarmlar. Hani Nükleer Saldırıdan önce çalan cinsten.

Ciddi Ruh hastalığı, Narsist (TDKye göre bu doğru) ve özellikle Borderline kişilik bozukluğu – Empati yoksunluğu, manipulasyon ve inanılmaz bir öfke patlaması, ruh hali dalgalanması ile kendini gösterir. Bunu düzeltemezsiniz, ancak beraber acı çekersiniz.

Bu kadınlar tabii imzayı basana kadar empatiyi taklit edebilir. Örneğin kedilere – köpeklere, kuşlara – çiçeklere, buzağılara – ineklere empati gösterir gibi yapabilirler. Size empati gösterip göstermediği iyi bir ölçüdür. Empati eksikliği tek başına kırmızı alarmdır.

Genel olarak ruh sağlığı bozuk kadın ile evlilik kabusa davetiyedir. Ruh hastalıklarının belli başlılarını ve nasıl belirtiler verdiklerini okuyup öğrenin.

Aşırı kıskançlık – İmza yokken size kıskançlıkla hayatı dar eden kadın, imza varken hayatı cehenneme çevirecektir.

Size vurması – Şaka yollu vurmadan bahsetmiyorum. Bir ilişki kavgası esnasında size vurması, tekme atması. Kesinlikle uzak durun. Hatun 50 kere vursa size işlemez muhtemelen ama yarın karınız olarak size vurduğunda parmağını incitse, aile içi şiddetten başı belaya girecek olan sizsiniz. Çağırdığı polise parmağımı kırdı diye anlatacak. Ne karı olur, ne de kız arkadaş.

Aldatma geçmişi – Mesela bir önceki erkek arkadaşını sizinle aldattı ise, sizi de başkasıyla aldatmayacağını düşünmeniz saflık olur.

Taciz İftirası Geçmişi : Aman ha! Bir kere taciz iftirası atan kadın, istediği bir şeyi elde etmek ya da sıkışınca paçayı kurtarmak için bir daha iftira atacaktır. Başınıza böyle bir bela almayın.

Aktivist Feminist : Bugün sorsan çoğu kadın feministim der ama burada bahsettiğimiz aktivist, “evliliğinizin de ailenizin de amına koyacağız” tadında pankart taşıyan ya da bu pankartlarla dolu gösterilere katılan tipte feministlerden bahsediyoruz.

Uyarı İşaretleri

Uyarı işaretleri negatif değillerdir ama sizin başka problemleri gözlemlemek için daha dikkatli olmanıza işaret ederler.

  • İhmal eden / Şiddet uygulayan ebeveyn
  • Çocuklukta cinsel tacize uğramış olması
  • Depresyon dışında psikiyatriste gitmesi
  • Tembellik ve bir işte dikiş tutturamamak
  • Sorumsuzluk
  • Yemek pişirmeyi bilmiyor olması (eğer sonradan uzun süreli ilişkide öğrenmeye de niyeti yoksa kırmızı alarm seviyesine çıkarabilirsiniz)

Yeşil Işıklar

  • Sorumluluk sahibi
  • Tutumlu
  • Empatik
  • Çalışkan ve iş ahlakı olan
  • Düzenli spor yapmak
  • Durduk yere size ufak güzellikler yapması (yatak da dahil)
  • Hafif tutucu, geleneksel ve geleneksel kadın – erkek rollerine saygı duyan
  • Cömert
  • Disiplin sahibi, hareketlerini kontrol etmeye dikkat eden
  • Pozitif ve iyimser
  • Çabuk sinirlenmeyen, olgun
  • Feminen

Son Olarak Evlenmeden önce yapmanız  / yapmamanız gerekenler :

1 – En az 18 ay birbirinizi tanımadan evlenmeyin. Araştırmalara göre ikili ilişkilerde cicim ayı denilen dönem 18 ayı bulabiliyor. Bu cicim aylarında ise birinin gerçekten kim olduğunu görmek çok zor.

2 – 33 yaşından önce evlenmemeye çalışın.