Kaplan terbiyecisi

Sunshine Mary geçen hafta yorumlarda ilginç bir soru sormuş :

Hipergaminin farkında olduğumuzu biliyoruz – bu doğuştan gelen birşey ve hiçbir şeyi takmıyor – ve yine biliyoruz ki kadınlar yumurtlama döneminde alfa erkekleri daha çekici bulmaya meyilli oluyorlar … bir erkek, sürekli daha iyisini bulmak ve yumurtlama döneminde bir alfayla aldatmak için içten gelen bir arzuyla savaşmak zorunda kalan (savaştığını varsayıyoruz tabii ki) bir kadınla başa çıkabilir mi?

Kısa cevap : Evet, gerçekte erkeklerde, avcı – toplayıcı başlangıcımızdan beridir hem sosyal hem de psikolojik olarak hipergamiyi bastıracak donanımlar evrimleşmiştir. Aslında tüm kültürel ve tür seviyesindeki başarılarımız erkeklerin kadınlardaki doğal hipergami dürtüsü ile başa çıkabilmek için gizli motivasyonları sonucu ortaya çıkmıştır.

Mary’nin burada yaptığı çok yaygın bir hata : hipergaminin vakum içinde bir doğal dürtü olduğunu varsayıyor. Hipergami statik birşey değil. Bir kadının hipergamisini eniyileme kapasitesi kadından kadına değişir. Kadının kendi cinsel pazar değeri konusundaki görüşüne etki eden karmaşık değişkenler vardır.

Genelleme yaparsak, 22 yaşındaki bir dilber, hipergami dürtülerine yenilmeye 44 yaşındaki boşanmış ve iki çocuklu bir kadına göre daha meyillidir zira bunu yapabilecek kapasitesi çok daha fazladır. Birçok erkek hipergaminin sürekli tetikte olmayı ve kadına arkasını dönmemeyi gerektirdiğini düşünür ama marjinal bir kadın grubunu saymazsak çoğu kadın kendi hipergami dürtüsünü kendi algıladığı gerçekleştirme kapasitesine göre kontrol altında tutacaktır.

Kadının doğal dürtüsünün hipergami olması, kadının bunu eniyileyebileceği anlamına gelmez. Buna fırsatı olmayabilir (i.e. doğru zaman ve doğru yerde ulaşabileceği alfa erkek yoktur), kadın güzel değildir, hipergamiyi harekete geçirmesinin önüne geçen inançları vardır, kendine güven sorunları vardır (fazla özgüvenli ya da özgüvensiz olabilir), ya da en basitinden hipergamiyi harekete geçirirse tepesine binecek bir tutucu toplumda yaşıyordur. Bütün bu sebeplerle içindeki hipergami bastırılabilir.

Kadınların karşılaştığı temel çatışma budur; içten gelen hipergami dürtüsünün karşısında bu kısıtlayıcı faktörleri yönetmek hem de sonunda kaçınılmaz olarak vuracağı duvara yol alırken. Çok erkenden seçimi yapsa içinde hep daha iyisini bulabilir miydim acaba kuşkusu kalacaktır. Seçimini yapmakta geç kal ve artık solan güzelliğinin, sosyal baskının ve diğer kısıtlayıcı faktörlerin etkisi ile daha önce bulabileceklerinin çok daha altında bir erkeğe razı ol (alfa dul). Bütün bunların kişisel kısıtlamalar ile oluşan pratik kapasite içinde olacağını da unutmayın.

Dizginsiz Hipergami

Erkeklerin hipergami konusundaki en büyük yanılgısı, bu dürtünün sürekli tetikte olmayı gerektirdiği. Birçok MGTOW çeşitli derecelerde de olsa bu mantığı takip ederler, kadının hipergamisini kontrol altında tutmak ve böylece de dengeli bir ilişki sürdürmek için gerekli çabanın sürekli kadının aklından geçenleri okumaya çalışmak ya da süreli vajinal tuzakları aşmak anlamına geldiğini düşünürler. Bu durumda da sonunda kazanacaklarının, harcadıkları emeğe değmeyeceğini düşünürler. Kendi bireysel durumlarında haklı olabilirler ama hesaba katmadıkları şey, kadın – erkek arasında halihazırda bulunan doğal dengedir. Kadının hipergamisini gerçekleştirecek kapasitesi ne kadar az ise, erkeğin hipergamiyi kontrol etmesi o kadar kolaydır.

Kadının hipergamisine sınırlar koymak gerçekten de yapılabilecek birşeydir. Kıskanç bir adamı otomatik olarak “kendine güvensiz” diye yaftalama sebebi nedir? Çünkü bu adamın aşırı kontrol manyağı olmasının altındaki nedenin, kadınında gerçek bir arzu oluşturarak kadının hipergamisini kendi kendine kontrol etmesini sağlayacak kapasitesinin  bulunmaması olduğunu biliriz. Yine de dozunda bir eş savunmanın (mate guarding) akıllıca bir hareket de olduğunu biliriz. Ve işte bu da hipergamiyi kontrol edebileceğiniz çizgidir – Oyundaki herşey gibi, bunu açıkça ve abartılı uygularsan “kendine güvensiz” damgası yersin ama dolaylı ve dozunda uygularsan kendine güvenli ve kontrol elinde görünürsün.

Bunu gerçekten kavramak için Alfa / Beta tepokisi dinamiğini de göz önüne almanız lazım. Kadının hipergamisi, erkeğine en sağlam bağlarla bağlı kadını bile erkeğe shit test uygulamaya itecektir. Bir erkek bunun farkına vardığında, rasyonel aklı bunun sürekli başa çıkması gereken bir özgüvensizlik ve başağrısı olduğunu düşünür. Ama aslında doğa zaten bu testlerle başa çıkacak ve varlığından bile haberdar olmadığımız psikolojik silahları erkeklerin içine yerleştirmiş vaziyette. En beta erkeklerin bile kaba bir shit test sonucunda karılarına “siktir git” diyerek pozisyonlarını koruduklarına şahit oldum. Bu çileden çıkma sonucu olsa da, bunu provoke eden şey ve erkeğin karşılığında verdiği tepki zaten testi geçmek demek. Bu erkekler bunu yaptıklarının farkında değiller belki, sadece çileden çıktıklarını düşünüyorlar ve hatta belki ardından özür diliyorlar. Fakat verdikleri doğal tepki tam da kadınlarının istediği şey : erkeğin itilip kakılabilecek bir ezik olmadığını görmek.

Eş koruma da hipergami kontrolünün bilinçaltı yöntemlerinden biridir. Çoğu erkek (genelde betalar) kadınların yumurtlama döneminde,tanımadıkları alfaların spermlerine olan meyilli oldukları zamanda bu korumacı tutuma girdiklerinin farkında değildir. Kadının bu dönemde verdiği davranışsal ipuçları, erkeğin bilinçaltınca kaydedilir ve erkeğin içindeki doğal korumacı reflekslerce karşılanır. Doğa her zaman hipergaminin farkındadır ve buna karşı tedbirler geliştirmiştir.

Hipergamiyi sınırlayan bir başka şeyde kadınların cinsel pazarda birbirleri le rekabetleridir. Kadınlar arasında hipergami pratik olarak tepeye doğru bir yarıştır. Yüksek değerleri kaynaklar (yüksek CPD değerine sahip erkekler) düşük değerdekiler için maliyeti (çabayı) azaltırlar. Yüksek değerli erkeğin değeri, düşük değerli erkeklerin daha çok olması nedeniyle aşağı basamaklara iner ama hipergami kendi seviyesini değil kendisinden daha iyisini arar. Bir kadın için, biyolojik piyango vurması, kadının CPD değerinden daha yüksek bir erkeğin genetik materyalini ve kaynaklarını kendisine adamasıdır.

Hipergaminin doğası kadınlar arasında eleme etkisi yapar. Sanki yaklaşan duvar ve kendi kişisel kısıtlamaları yetmezmiş gibi, kendi cinsiyetleri içindeki rekabet de hipergamiyi kısıtlar

Doğayı Dize Getirme

Bir erkek çan eğrisinin “beta salak” tarafına savrulursa, bu yeni durum kadında yeni bir özalgı seviyesi yaratacak ve kadının içindeki hipergami dürtüsünü yeniden hayata geçirecektir. Aynı zamanda sosyal medya, kendi CPDleri hakkında gerçekten tamamen kopuk bir algıya sahip bir kadın nesli yetiştiriyor ve bu kadınlar da kendi hipergami kapasitelerini gerçekte olduğunun çok üstünde görüyorlar.  Kadınların aşırı şişkin CPD algıları ve buna neden olan tüm faktörler manosphere’de meme zaten. Bütün  bunlar kadın – erkek arasındaki dengeyi altüst etti ve bu da yeni bir sosyal ve psikolojik adaptasyon gerektiriyor.

 

Manospheredeki birçok yorumcu, kadınların hipergami dürtülerinin feminizmin ve fem-merkezciliğin yükselişi ve nesillerdir kültürü daha feminen yapma baskısı nedeniyle nasıl sınırsız bir hal aldığını söylüyor. Hiçbirşeyin hipergaminin umrunda olmadığı doğru, ve birçok erkek kullanma tarihi geçmiş ilişki yatırımı beklentisinin sonuçları ile yanmış olabilir ama ben Feminen Mecburiyet tarafına doğru olan sosyal kaymanın modern toplumu yıkacağına inanmıyorum.

Tabii ki cinsel devrim ve yaygın hormonal doğum kontrol yöntemleri gücü Feminen Mecburiyet tarafına kaydırdı ve bunun ana direktifi hipergami. Fakat bu Maskülin Mecburiyetin kendini yeniden ayarlaması gerektiği anlamına geliyor. İnternetin ve manosphere dediğimiz meta oyunun yaygınlaşması ile bu adaptasyonun başladığını görüyoruz. Geçmişte toplum ve doğa hipergamiyi kontrol altına almak için bugün varlığından bile haberdar olmadığımız şekillerde evrildi, fakat hipergamiyi başarılı bir şekilde kontrol eden yöntemler hep bulundu. Bu denge eninde sonunda yeniden kurulacak, bu ya erkeklerin geleneksel yöntemleri terk etmesi ile olacak ya da kadınların sınırsız hipergamiyi ve fem-merkezciliğin yalanlarının peşine takılan anne ve anneannelerinin yaşadığı acıları görerek kendilerini kontrol etmeleri ile

Çeviri : Taming the beast

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.

Seksodus Bölüm 2 : İkiyüzlü feminizmin yarattığı panik erkek cinselliğini krize soktu

Öncesi, birinci bölümde.

Cinsel işlevsizlik 21. yüzyıla ya da Batı’ya ait bir olay değil. Japonya’nın “otobur erkekleri” – seksten uzak duran ve para biriktirmeyi, gezmeyi – tozmayı vs. tercih eden erkekler – oldukça iyi dökümante edilmiş bir fenomen ve bilim adamları tarafından erkek cinselliğinin kendi içine kapanmasına iyi bir örnek.

Seksodus, Batılı erkeklerin sığındığı yeni bir yalnızlık, kendine özgü bir tada ve daha önce görülen sosyal krizlerden daha değişik bir nedenbilime sahip olsa da birçok karakteristik özelliği aynı. Ve hem Batı’da hem de Doğu’da havlu atan erkekler ile ilgili sorun, sadece cinsel tatminsizlik sonucu değil ekonomik ve eğitimsel baskılar sonucu ile de gazlanan bu olgunun tüm bir nesil içinde yayılma hızı.

Belki de şaşırmamamız lazım. İnsana pusulasını şaşırtan modern dünyada, erkeklerin karşı cinsle iletişim kurması ve istediklerini alması için ekstrem şeyler yapmaları gerekebiliyor. Bu belki de Julien Blanc gibilerinin yükselişini açıklayabilir. Blanc, seminerlerine katılan erkeklere, kadınların kendilerine olan tepkisini değiştirmeyi vaadediyor. Blanc bu hareketin uç noktalarından biri olan Pick Up Artist ya da PUA camiasından.

Fakat PUA ya da kırmızı hap camiasından yükselen diğer sesler, Roosh V olarak bilinen Daryush Valizadeh gibiler, toplumun cinsler arası rahatlıktan uzaklaşmasına neden olan yapısal nedenler olduğunu söylüyor. Sorunun bir kısmı, gerçekçi olmayan kadın beklentiler diyer Valizadeh. “Ortalama bir erkek için çekici bir kadınla yatmak oldukça zorlaştı. Bugün ortalama ve ortalamanın altı çekiciliğe sahip bir kadın bile ortalamanın üstü yakışıklılığa, kaslara, zekaya ve kendine güvene sahip elit bir erkeğin peşinde.”

“Ortalama bir kadın yeterince çabalarsa, ortalamanın üstü bir erkekle ara sıra da olsa tek gecelik ilişki yaşayabilir (bu adamların azgın olduğu ve kolay seks aradığı bir zamana denk gelerek). Bu kız bu durumda böyle bir adamı aslında uzun süreli bir ilişkiye çekebileceği yanılgısına kapılmaya ve ortalama bir erkeğe hiç şans vermemeye başlar. Çıtası, geçmişte kısa bir seks ilişkisi yaşadığı bu aygırdır artık.”

Valizadeh’in modern kadınlar üzerinde tartışma yaratacak görüşleri de var : “Kadınların çekiciliğinin de, çoğunlukla obezite salgını nedeniyle, hızlıca azalması da tahrip edici bir problem. “Fat acceptance” (şişmanlığın kabulü) akımının üyeleri ne derse desin, erkeklerin fit kadınlara olan doğal bir ihtiyacı var. Olay şu ki inanılmaz bir erkek ilgisini çeken çok az sayıda çekici kız kaldı piyasada.”

Valizadeh’ye göre bugünün cinsel pazarı Pareto dağılımını temsil ediyor : “tepedeki yüzde 20lik erkek grubu, en iyi hatunların yüzde 80’ine ulaşabiliyor” ki bu durumda da kadınlar mükemmel erkeği beklemeye başlıyorlar, tabii ki hayatlarına hiç girmeyecek olan mükemmel erkeği.

Valizadeh, erkeklik konusunda yazan Jack Donovan ile aynı fikirde : erkek karakter özelliklerini reddeden ve alaya alan hakim kültür erkekleri feminize ediyor. “Erkekleri gerçek erkek yapmakta yardımcı olan bir tane erkek rol modeli ismi düşünmeye çalışın … bulamazsınız” diye vurguluyor. Bu düşünceler çoğunlukla kaba ama ilgi uyandıran erkeklere yönelik bloglarda, örneğin oldukça popüler Chateau Heartiste sitesinde, sık sık dile getiriliyor.

Cinsel savaşların bugünkü garip durumu da bu görüşleri destekliyor. Son dönemde feministlerle olan çarpışmaların göze çarpan unsurlarından biri de çok az sayıda ana akım, heteroseksüel erkeğin  bu çarpışmalarda yer alması. GamerGate video oyunun tartışmasında, “social justice warrior” sürüsüne ve bunların Twitter üzerindeki sansür çabalarına muhalefet sosyal hayattaki daha olgun yaşlardaki gay erkeklerden ve genç oyun tutkunlarından ve asosyal gençlerden geldi; Matt Taylor olayında görüldüğü gibi, bazen hem asosyallerden hem de diğer kadınlardan.

Heteroseksüel erkekler basitçe artık daha fazla bilmek istemiyor. Bu tartışmalara girmiyorlar. Lezbiyenleşmiş 3. dalga feministlerin kendi adlarına yaptıklarından dehşete kapılan bazı kadınlar da tartışmadan çekiliyorlar. Bunun absürt sonucu da asosyal inekler, eşcinseller, lezbiyenler, erkek ve kadınların nasıl etkileşim içinde olacağı tartışmasının dominant figürleri. Jack Donovan örneğin eşcinsel bir erkek, bu yazıyı yazan Milo Yiannopoulos’da öyle. Sanki eşcinsel erkekler erkekliğin köşesinde savaşmayı göze alan tek erkek grubu gibiler.

Valizadeh, erkeklerin seks de dahil olmak üzere normal ilişkiler istediklerini söylüyor. Olayı anlamamışlarsa ya da feminen kültürün aşıladığı beyaz şövalye beyin yıkanmasından kurtulmaları gerekiyorsa bazılarının PUA seminer ve kitaplarına yöneldiklerini söylüyor (Erkeklere iyi çocuk olmanın onlara seks getireceği söyleniyor ki yalan).

Birçok kadına garip gelen şey ise erkeklerin bu karar sürecinin sonuna kadar rasyonel ve sistematik olması. Genç erkekler kelimenin gerçek anlamı ile maliyet – zarar analizi yapıyorlar ve kadınların çabaya değmeyeceğini hesaplıyorlar. Bu senaryoda kaybedenler aslında kızlar : erkeklerin cinsel ilişki ile gelen duygusal samimiyete ihtiyaçları yok ve mastürbasyon, fahişeler ve tek gecelik ilişkiler içeren bir hayata rahatça çekilebiliyorlar.

Ama erkeklerin bakış açısından durum tam da bu : eğitimden, iş hayatından ve evlilikten, yeter artık deyip rasyonel bir kararla vazgeçmek, Dr. Helen Smith’in geçen yılın Temmuz ayında piyasaya çıkan ilgi çekici Man on Strike kitabında verdiği uyarı (bu konu hakkındaki ortak görüş ise hızla büyüyor).

Erkekler duyguları ile değil gerçeklerin ışığında hareket ettiklerini söylüyorlar : toplum adil değil ve giderek erkekler için tehlikeli olmaya başladı. Erkekler, cinayete kurban gitme ihtimalinin erkekler için çok daha fazla olması, intihar edenlerin çoğunun erkek olması, orduda sadece erkeklerin savaşması ve iş kazalarında ölenlerin ezici çoğunluğunun erkekler olması gibi gerçeklere dikkat çekiyorlar.

Aynı suçta kadınlar genelde daha az hapis yatıyorlar. Üniversitelerde kadınlara daha çok burs olanağı var. Kadınlar daha iyi ve daha ucuz sağlık hizmetleri alabiliyorlar ve sadece kadınlara hitap eden daha iyi sağlık sigortalarından faydalanabiliyorlar. Çocuklar konusunda kadınlar asıl ebeveyn statüsünde kabul ediliyorlar ve boşanmada çocuklar kadına veriliyorlar. Kadınların daha iyi doğum kontrol opsiyonları var.

Kadınların evsiz kalma, işsiz kalma ve uyuşturucu bağımlısı olma ihtimali erkeklere göre daha az. Depresyona girme ve akıl hastalığına yakalanma şansları da daha az. Kadınlar üzerindeki finansal başarı baskısı daha az. Acil durumlarda ve medikal servislerde öncelikliler.

Bazıları bu istatistiki trendleri “kadın ayrıcalığı” olarak tanımlayabilir. Buna rağmen erkek hakları aktivistleri, medyada kadın sorunları ve kadına yönelik baskı konularının, kadınlar her alanda eşitliği yakalayıp birçok alanda avantajlı olmalarına rağmen yüzde 100 yayın zamanı bulduğunu söylüyorlar. Geriye kalan eşitsizlikler ise kadınların tercihi nedenli diyor saygın feminist akademisyen Christina Hoff Sommers, yapısal ön yargı sonucu değil.

Buna rağmen erkekler tuhaf tecavüz kültürü (rape culture) ve ataerkil öncelikler iddiası ile sürekli hırpalanıyorlar. Bunun tuhaf ama önlenemez sonucu ise kadınların erkekleri kadınları sadece seks objesi olarak görmeye itmeleri zira kadınlarla ilişki içine girmek korkunç ve yıpratıcı birşey düşüncesi ortaya çıkıyor. Ve seksodus kadınları orantısız bir şekilde daha acımasız etkileyecek çünkü araştırma sonuçları gösteriyor ki “erkek gibi davranan” ve bir sürü cinsel ilişkiye giren kadınlar, ileride daha mutsuz oluyorlar, depresyonda olmaya daha fazla meyilliler ve uzun süreli ve anlamlı bir ilişki içinde olma şanslarını yok ediyorlar

*

Erkeklerin kaçtıkları şey sadece video oyunu ve ayaküstü seks ilişkileri değil. Aynı zamanda dedelerinin neslinde hapsi boylayacakları fetişlere de yöneliyorlar ve bu da onları eskinin adil seks yaşamından daha da uzağa savuruyor. Kürklü kültürünü ve antromorfobik hayvanlı seks fetişini ele alın örneğin, internet aracılığı ile ikisi de yükselişte.

Jack Rivlin’in öğrenci gazetesi The Tab, Bölüm 1‘de değinmiştik, İngiltere’de kampüslerde bu trendin yayıldığını görmüş. Bu şu an zaten Amerika’da dolu dizgin. Diğer alternatif cinsel davranışlar, homeseksüellik ve tanseksüellik de kampüslerde artık daha görünür.

Cambridge Union başkanı Tim Squirell, kendisinden Bölüm 1‘de haberdar olmuştuk, bu gözleme katılıyor : “daha büyük sayıda insan kendini homoseksüel, biseksüel ya da diğer cinsel kimliklerle tanımlamaktan mutlu bu aralar. Sanırım değişik hayatlar yaşayan insanlara karşo daha açık ve hoşgörülü olduk.”

Gay özgürlüğü ise kadınlar için iyi birşey olmamış olabilir. İnandığınız kaynağa göre – ki gay aktivistlerin rakamlarına pek inanmamak daha mantıklı – erkeklerin yüzde 1 ila yüzde 10luk bir kısmı gay (muhtemelen rakam yüzde 1’e bayağı yakın).

Sadece birkaç on yıl önce, bu gay erkeklerin birçoğu – sterotipleştirmek tehlikesine rağmen en duyarlı, sanatçı ruhlu, çekici ve yüksek kazananları diyeceğim – yani mükemmel koca malzemesi olanları – evlenir, birkaç çocuk yapar ve saklı arzularını tatmin için çifte hayatlar sürdürürdü. Karılarını seks için rahatsız etmezler ama yine de çocuklarına çok iyi babalık yaparlardı.

Ama artık bu adamların böyle bir zorunluluğu yok ve çoğu durumda çocuk da yapmıyorlar. Yani, en tercih edilen erkeklerin önemli bir kısmı artık piyasada değil ve kadınların seçenekleri daha da az.

(Yan not olarak, başka yerde okuyamayacağınız bir argüman söyleyeyim : gay erkekler ortalama olarak IQ testlerinde önemli ölçüde yüksek skor elde ediyorlar ve IQ’nun en azından kısmen kalıtsal olduğunu biliyoruz. Gay erkekler artık hetero görünme zorunluluğu olmadığı için eskisi gibi üremiyorlar. Aslında araştırmalara göre gay erkekler neredeyse hiç çocuk yapmıyorlar.

Toplumun yeni keşfettiği homoseksüellik hoşgörüsünün toplumu biraz aptallaştırıcı etkisi olduğunu söylesem çok mu ileri giderim? Tamam, biraz abartı duruyor. Gay erkekleri gizli çifte hayattan kurtarmak her ne kadar moral zorunluluk olsa da, hiçbir hızlı sosyal değişim yan etkisiz olmuyor maalesef.)

Ve daha “kişisel hakların yeni cephesi” transeksüelliğin gençliğinin sado-mazoşistliğe olan ilgisindeki patlamaya gelmedik bile (transeksüellik, solun alternatif cinsel hayat stili diye pazarlamaya çalıştığı ama aslen psikiyatrik bir bozukluktur.)

*

Bölüm 1’e tepki devasa idi. Bugüne kadar yazı Facebook’ta 300,000 kere paylaşıldı ve 16,500 okur yorumu aldı. 500’den fazla erkek bana özelden yazarak şükran ve desteklerini bildirdiler, her kıtadan ve her yaş grubundan. Daha genç erkekler özellikle çok duygulandırıcı şeyler söylüyorlar (tahmin edileceği gibi yüzlerce kızgın feminist de twitter’dan bunun “herşeyi hakkı gören ağlak beyaz erkekler” olduğunu yazıyorlar, ki bu da zaten hikayenin ana fikrini haklı çıkaran bir tepki). Aşağıda yaptığım yazışmaların en temsil edicileri var, izin alarak yayınlıyorum.

Mark, 24: “Bildiğim herkes aynı şekilde hissediyor. Makalen tam olarak bize hitap ediyor. Biz kaybeden ya da inek değiliz,sadece acımasız kadınlarca korkunç suçlamalara uğramaktan korkan normal erkekleriz ya da artık umrumuzda değil. Bunu söylediğime inanamıyorum ama artık kadınların derdi ile uğraşamıyorum.”

Mickey: “Bütün ilişki olayına hayır dedim, heteroseksüel olmama ve karşılıklı saygı temelli yakınlığı istememe rağmen. Daha doğrusu istiyorum sanıyordum ama uzun zaman oldu ve kadınların davranış standartları (benim flört bokuna olan ilgimle beraber) o kadar düşük ki, bana artık gerçekçi bir istek gibi gelmiyor.”

Francis, 28: “Ben sporcuyum. Ebeveynlerim çok zengin. Bir sürü arkadaşım ve iyi bir sosyal çevrem var. Ama artık kadınlarla çıkmıyorum. Sıklıkla tek gecelik ilişki yaşıyorum, ama çoğunlukla zamanımı başka şeylerle dolduruyorum. Üniversitede bir kızı tacizle suçlandım ve o zamandan beridir siktir et diyorum. Spora zaman harcasam daha iyi.”

Tilo, 20 : “tam emin değilim ama makalen sanki benim ve bir sürü arkadaşım için yazılmış. Gizlice online kürklü şeysinden yapıyorum. Ebeveynlerim öğrenir diye çok korkuyorum ama bana hitap eden şey bu. Kızlar kabus. Benden 10 yaş büyük bir erkek kardeşim var ve oda aynı şeyi hissediyor. Biz ümidi kestik.”

Hector, 26 : “Ciddi ilişki isteğinin yaşlandıkça geleceğini düşündüm ama bu hiç olmadı ve ben de artık ümidi kestim. Bu yazıyı okumadan birkaç saat önce annemle yemek yiyorduk ve annem kız arkadaşlardan ve evlenmem gerektiğinden falan bahsediyordu. Ben de “neden hayatımı bu bokla çöpe atayım?” diye düşünüyordum. Yazını okudum ve anladım. Bunun sadece benim neslimi etkilediğini sanmıyorum.”

Artık emin olabiliriz ki seksodus, MGTOW’un sıklıkla karakterize edilmeye çalışıldığı gibi, marjinal ve izole bir internet hareketi değil. Felaket sosyal mühendisliğin, kadın ayrıcalıklarının, sonu gelmez beyaz erkek alaylarının (cinsiyetleri ve ten renkleri üzerinden), erkeklerin eğitim ve iş yaşamından çekilmelerinin toplamında, bir hatta belki iki nesil kaybedildi halihazırda.

Dünyada iyi olan şeylerin hemen hepsini erkekler yarattı. Maskülinitenin aşırısı da tabii ki kötü olanın çoğundan sorumlu. Ama eğer sığlığa ve erkeklerin sürekli ayrımcılığa uğradığı bir dünyaya doğru yokuş aşağı inmeyi önlemek istiyorsak, önce erkeklere yönelik tavrın değişmesi lazım. Birçok kurban artık geri dönüşü olmayan noktadayız diyor. Eğer bu noktaya gerçekten gelirsek, asıl ızdırap çekecek olan, kadınlar.

Çeviri : The Sexodus, Part 2 : Dishonest feminist panics leave male sexuality in crisis

Seksodus, Bölüm 1 : Erkekler kadınlardan vazgeçip toplumdan elini eteğini çekiyor

“Benim neslimin erkekleri s..i tuttu” diyor Rupert adlı, video oyunu tutkunu Alman genç. Kendisini son birkaç aydır tanıyorum. “Evlilik öldü. Boşanma hayatının ömür boyu içine edilmesi demek. Kadınlar tek eşlilikten vazgeçtiler ve bu da onları bizim gözümüzde uzun süreli ilişki ve aile kurmak için uygunsuz hale getiriyor. Durum bu. Eğer riski alsak bile, çocuklarımızın bizden olmama ihtimali olacak. Fransa’da, kadının aldatarak yaptığı çocuklara bile bizim para ödememiz gerekiyor.”

“Okulda, erkeklerin hayatının içine ediliyor. Okullar, kadınlara göre dizayn ediliyor. Amerika’da oğlanlara zorla Ritalin gibi Skittles veriliyor, “uysallaştırmak” için. Kotaları doldurmak için kızlara ayrıcalık tanınırken, erkekler ikinci plana itiliyor.”

“Benim neslimdeki kimse anlamlı bir emekliliğe sahip olacağına inanmıyor. Biz, bir önceki neslin elde ettiği servetin sadece üçte ya da dörtte birine sahibiz. Herkes işsizlik ve yoksulluktan kurtulmak için yüksek öğretime kayıyor zira iş yok”

“Acımızı kızlarla dindirebilseydik tüm bunlar bile katlanılabilir olabilirdi. Ama sadece ilgi gösterince bile pedofil ya da tecavüzcü gibi davranılıyoruz. Benim neslim deneydeki “güzeller” (1960 yılında yapılan ve insan ırkının geleceği ile ilgili karamsar sonuçlar ön gören Fare Ütopyası deneyine referans veriyor)”.

Nüfus artışı kontrolden çıktığında, John Calhoun’un “fare evrenindeki” dişi fareler çiftleşmeyi bırakıyor ve erkek fareler diğerlerinden kendilerini soyutlayarak sadece yiyip – içip – yatıp – sıçıp – süslenip yaşadıkları bir hayata çekiliyorlar. Çok parlak kürkleri ama bomboş hayatları olan bu farelere Calhoun “the beautiful ones” yani “güzeller” ismini veriyor (*).

“Aradaki paralellik inanılmaz” diyor Rupert.

Tarihin hiçbir döneminde cinsiyetler arasındaki ilişki bu kadar stres, husumet ve yanlış anlama dolu olmadı. Son on yıllarda toplumda meydana gelen fay hattı kaymasının itici gücü olan radikal feministler için bu bir zafer : toplumun temellerindeki enstütüleri ve güç yapılarını alaşağı etmek istiyorlardı, sonucunda ortaya çıkacak yıkımı zerre kadar düşünmeden. Nihilist bir yıkım, onların yol haritası.

Ama geri kalanlarımız için, küçük ama organize bir kışkırtıcı grup tarafından toplumun yıkıldığını, sıradan kadın ve erkeklerin birbirlerinden soyutlanıp aynı şiddette ızdıraba itilmeleri görmek acı verici. Özellikle, hızla artan sayıda gözlemcinin farketmeye başladığı bir olgu : koca bir neslin – özellikle erkeklerin – bu sosyal mühendislik projesinin enkazı altında kalması.

Sosyal yorumcular, gazeteciler, akademisyenler, bilimadamları ve genç erkeklerin kendileri trendin farkına vardılar : 15 – 30 yaş arası erkeklerin giderek artan sayıda bir kısmı toplumdan tamamen kendilerini çekiyorlar, kadınlardan, seks ve ilişkiden ümidi kesiyorlar ve porno, seks fetişizmi, alkol, uyuşturucu bağımlılığı, video oyunları ve bazen hanzo erkek kültürüne çekiliyorlar. Bunların hepsi bu çekilen erkekleri, modern feministlerin yarattığı düşmanca, yıkıcı sosyal ortamdan soyutluyor.

Onları suçlayamazsınız. Okulda, barlarda, klüplerde ve ötesindeki adaletsiz koşullara isyan ettiklerinde ksaba çocuk-adam, ağlak bebe aşağılamalarına maruz kalan erkekler bir şeyi yapsalar da suçlular, yapmasalarda: saldırgan, gerçeklikten kopuk beklentileri olan kadınların peşinde koşmadıkları zaman bodrum katında yaşayan sivikceli veletleri diye dalga geçilirken, en ufak bir cinsel ilgi gösterdiklerinde tecavüzcü ve kadın düşmanı yaftası yiyorlar.

The Tab adlı öğrenci gazetesinin baş editörü Jack Rivlin, 30 kadar öğrenci gazetesinin arkasındaki kişi olarak bu trendi en iyi gözlemleyebilecek kişilerden biri. Ve o da şimdiki neslin erkeklerinin kadınlarla iletişimi zor bulduklarını kabul ediyor.

“Ergen erkekler her zaman kızlar konusunda başarısızlardı ama bugün gerçekten de iyi niyetli olmanın yetmeyeceği ve eğer beceriksizliğin başınız belaya sokabileceği fikri baskın” diyor Rivlin. “Örneğin, bir öpücük için eğilmek bile sizin beceriksizden ziyade sapık olarak görülmenize neden olabilir.”

Erkeklerin bugün uyması beklenen kuralların ne olduğu onlara hiç açıklanmıyor diye devam ediyor Rivlin. Bu da oğlanları kızlarla etkileşimde stresli ve bilgisiz bırakıyor. “Bu sanki iyi bişeymiş gibi görünebilir zira erkekleri romantik olmayan ama pratik bir şekilde kıza nasıl davranması gerektiğini sormaya itebilir. Fakat bu durum onların oyundan vazgeçip kendi oğlan gruplarına çekilmeye itiyor, kadınlara karşı kaba olmanın grup içinde onayınızı arttırdıpı ve karşı cinsle bire bir etkileşimi tamamen bırakabileceğiniz gruplar.”

“Nasıl davranacaklarını bilmedikleri ve cesaretleri olmadığı için kadınlara yaklaşmayan oğlanlar da var. Kadınlarla başbaşa zaman geçirmemiş oğlanların onlarla ilişkide iyi olmayacaklarını söylemeye gerek yok”.

Rivkin madde bağımlılığında artış olduğunu da gözlemlemiş, özellikle oğlanların sinirlerini yatıştırmak için kullandıkları alkolde. “Birçok erkek öğrencinin hiç ayık seks yapmadıkları ile övündüklerine çokça şahit oldum. Korktukları belli, bu doğal, ama eğer “kuralları” bilseler çok daha az korkak ve işlevsiz olacaklar.”

Sonuç? “Bir sürü iyi ama mahçup erkek kadınlara yaklaşmayı bırakıyor zira onlar için çok kötü bir utandırılmaya uğramadan hata yapma şansı yok.”

Daha kötüsü, bu etki erkeklere ayrılan destek paketlerinin olmadığı daha fakir ve eğitimsiz topluluklarda daha fazla hissediliyor. Benim bulunduğum Cambridge Üniversitesinde bu olgu farkedilir değil diyor Tim Squirrell. “Son yıllarda bir değişim gözlemlemedim. Bu yıl zorunlu rıza seminerleri konuldu ve sanırım bu iyi birşey ve Kadın Gruplarının lad kültürüne karşı kampanyaları devam ediyor. Ama burada atmosfer yine geçen yılki gibi – çoğunluğu kimseye yaklaşacak cesareti olmayan inek erkekler ve kızlara yaklaşmaya cesareti olan küçük bir grup erkek. Kadınlar da erkeklere yaklaşıyor tabii. Kampüste seks kıtlığı olduğuna dair henüz kampüs gazetesinde bir yazı çıkmadı.”

“Sanırım daha önce ne kadar seks yapılıyorsa şimdi de aynı” diye ekliyor. Cambridge University’de bu çok anlamlı olmayabilir tabii. Sosyoekonomik ve sınıfsal nedenlerle Cambridge ve Oxford gibi yerler erkeklerin çatlaklara düşmesinden kendilerini izole etmiş olabilirler.

Ama çoğu orta ve ortanın üstü sınıftan öğrencilerle dolu bu üniversitelerde bile bu zorunlu ve kibirli “rıza” sınıfları hayata geçiriliyor. Ortanın solunda bir feminist olduğunu belirten Squirell bunun iyi bir fikir olduğunu düşünüyor. Ama Camille Paglia gibi akademisyenler yıllardır kampüslerde devam eden “tecavüz kültürü” (**) çığırtkanlığının kadınları daha büyük tehlike altında bıraktığını söylüyor.

Kadınlara bugün mağdur edebiyatı öğretiliyor, saldırgan bir şekilde kırılgan olmaları ve en küçük bakış, yaklaşma ve sözün ya da beceriksiz bir yanlış anlamanın “saldırı”, “istismar” ve “taciz” olduğu anlatılıyor. Bu erkeklerin sadece bir kızın ağzından çıkanlarla akademik kariyerinin mahfolacağı kampüslerde işe yarayabilir.

Ama Paglia’ya göre bu kadınlar gerçek dünyaya adım attıklarında ve üniversitelerin tecavüz komitelerinin koruyucu kanatlarının altından çıktıklarında, gerçekten şiddet içerebilecek erkek cinselliğine karşı tamamen hazırlıksız oluyorlar. Ve ortaya çıkan panik ve korku havası da erkekleri daha da kötü etkiliyor. Toplamda eğitim -öğretim, erkek çocuklar için ızdıraplı bir deneyim haline geliyor.

İngiltere ve Amerika’daki okullarda bugün erkek çocukları utanmazca hastalıklıymış gibi davranılıyorlar, akademisyenlerin 2001den itibaren uyarmaya başladıkları şekilde. Erkeksi ve taşkın olmak artık problem olarak görülüyor ve kız davranışları, bu defolu erkeklerin uyması gereken altın standart olarak kabul ediliyor.  Çözüm ise çoğunlukla ilaç.

Amerika’da her yedi erkek çocuktan birine eğitim hayatının bir yerinde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu teşhisi konuluyor. Milyonlarca oğlan çocuğa, Ritalin adlı güçlü bir hiperaktivite ilacı yazılıyor, erkek olarak doğma suçunu işledikleri için. Bu ilacın, ani ölüm gibi çirkin yan etkileri var.

Bütün bunlar olurken de erkekler akademik olarak kızların gerisine düşüyor, belki de son on yıllarda kızların başarılarına odaklanan bonkör fonlar etkisi ile. Bu arada tabii kötü notlar alan, daha başarısız oğlan çocukları tamamen görmezden gelinerek. Batı’da kızlara odaklanma o kadar güçlü ki, erkeklerin akademik problemleri tamamen görünmez halde.

2001 yılında bile kızların gerisine düşen, ihtiyaçları olmayan bir ilaca boğulan, kendine güven problemleri tamamen görmezden gelinen, üniversiteye gitme ihtimalleri de az ve bütün bunların üstüne eğitim sendikalarında ve solcu partilerde yuvalanan feminist birlik tarafından sürekli alaya alınan olan bu oğlanlara ne oldu?

Kısa cevap : büyüdüler, işlevsiz, toplum tarafından ihmal edilmiş, ciddi sıkıntı içinde ve çoğunlukla karşı cinsten tamamen kopuk bir haldeler. 1990 ve 2010 yılları arasında kültür ve okullar tarafından asıl ihanete uğrayanlar erkekler. Bu erkekler benim seksodus dediğim dalganın ilk nesli, kadınlarla sağlıklı bir ilişki kurulamayacağına ya da bu çabaya değmeyeceğine inanmış erkeklerin ana akım toplumdan toplu olarak vazgeçişi.

İkinci dalga seksodus nesli ise şu an yetiştirilmekte. Muhtemelen 3. dalga feminizmi, Kaliforniya’nın “Yes means Yes” yasası gibi kibirli, saçma, çalışması mümkün olmayan ve açık açık erkek düşmanı dolmaları ile Guardian, Vox, Gawker gibi medya organlarında histerik partilerinin son saatlerini yaşıyorlar, kadınların kendileri de bu saçmalıkları reddedip, artık s-kelimesi (sikiş)ten komple kendilerini soyutlamadan önceki son saatler.

***

Sexodus öyle yok yere olmadı ve birçok y kuşağı genci toplumun dışına sürükleyen kuvvetler, bu gençlerin ebeveynlerine de baskı uyguluyor. 30larının sonlarında olan ve bu konuda birkaç aydır görüştüğüm profestonel araştırmacı bir erkek esprili bir şekilde açıklıyor durumu : “En azından son 25 yıldır, bir kadını elde tutmak için sürekli daha fazlasını yapmam gerektiğini duyup durdum. Ama kimse bana onlar beni elde tutmak için ne yapacak söylemedi.”

“Yönetici olarak çalışan, heteroseksüel ve evli ve toplumdan kendini soyutlamamış bir erkek olarak, piliçlerden bana verilen mesajı şöyle özetleyebilirim : ‘çeneni kapamak sadece arzu edilir değil aynı zamanda mecburi’. Herşeyi çeneni açmadan ödemeli ve çalışır halde tutmalısın : ama sen, kendin ve tercihlerin siktirip gidip geberebilirsiniz.”

Son birkaç on yıldır kadınlar erkeklere karmaşık sinyaller gönderiyorlar, oğlanları kadına nasıl davranacakları konusunda tamamen kafası karışık bir hale sokan, belki de bu nedenle bazı erkekler içinde bulundukları durumu bu kadar ağır kelimelerle anlatıyorlar. Kendilerinden daha fazla kazanan ve akademik olarak daha iyi performans gösteren kadınlarca eve ekmek getiren rolü ellerinden alındıktan sonra erkekler ne yapacaklarını sezmeye çalışır halde kaldı, kadınların birbirine zıt olan ne istedikleri ile ilgili söyledikleri ve aslında neyin peşinde koştukları arasında erdemli bir yer bulmaya çalışır bir halde kaldılar.

Erkekler, kadınların dedikleri ile yaptıkları arasındaki uçurumun hiç bu kadar fazla olmadığını söylüyorlar. Erkeklere sürekli feminist yolda kadınlara yoldaş olan kibar, duyarlı erkekler olmaları söyleniyor. Ama iyi, zararsız bir erkek arkadaş istediğini söyleyen kadın eve gidip Game Of Thrones’taki kaslı, testosterona boğulmuş, geniş göğüslü erkekleri ağızlarının suları aka aka izliyor. Erkekler bunu biliyorlar, bu büyük tutarsızlık bütün oyunu çok fazla çaba gerektirir hale getiriyor.(***) Kadınlar ne ister diye anlamaya çalışmaya ne gerek var, maç yapmak, yatak odandan rahat rahat mastürbasyon yapmak veya video oyunu oynamak varken.

Her biri kült bir hit olan erkekler ve maskülinite ile ilgili kitaplar yazan Portland merkezli yazar Jack Donovan, bu fenomenin çoktan yetişkin nüfus içinde endemik olduğunu söylüyor. “Aslında flört edip evlenme opsiyonu varken kadınlardan ümidi kesen bir sürü genç erkek görüyorum” diye açıklıyor. “Ya da aile ve eş edinme fikrinden ümidi kesen. Bu hem geleneksel olarak kadınlar konusunda utangaç olan erkekleri de kapsıyor hem de kadınlarla normalde utangaç olmayan erkekleri de.”

“Bu erkekler maliyet – fayda analizi yapıyorlar ve bunun kötü bir alışveriş olduğunu farkediyorlar. Biliyorlar ki eğer evliliğe ve çocuklara yatırım yaparlarsa, bir kadın bunu istediği zaman yıldırım hızıyla ellerinden alabilir. Bu nedenle Tinder ve OK Cupid gibi uygulamalardan kadın bulup, korunmalı seks yapıyorlar ve kendilerini “oyuncu” sınıfına atıyorlar. Oyunculuktan sıkılınca da en fazla erkek arkadaş oluyorlar.”

Evliliğin Uluslararası Sembolü

Donovan şöyle devam ediyor : “Hemen hemen tüm erkekler zorunlu cinsel taciz ve anti-tecavüz seminerlerine katıldılar ve biliyorlar ki bir kadının kendilerini suçlayıcı sözleri ile bile işlerinden olabilirler ya da tutuklanabilirler. Biliyorlar ki birçok durumda, suçsuzlukları kanıtlanana kadar suçlu muamelesi görecekler.”

Donovan suçun modern feminist hareketinde ve bu hareketin kendi görüşüne göre samimiyetsizliğinde olduğunu söylüyor. “En çok kafası karışık ve zorlanan erkekler ise feministlerin iyi niyetli olduğu varsayımıyla hareket eden erkekler” diyor. “Gerçekte ise modern feministler cinsel, sosyal, politik ve ekonomik statü için sıfır toplamlı bir mücadele içindeler – ve şu an mücadeleyi kazanıyorlar.”

“Medya şu an bütün tartışmaları radikal feministlerin çerçevesine almasına izin veriyor, bu kısmen sansasyonculuğun her türlü adil ve dengeli tartışmaya göre daha çekici olmasından. Kadınlar temel olarak erkekler hakkında her şeyi söyleyebilirler, ne kadar iftira olursa olsun dedikleri alkışlar ve tezahürat ile karşılanır”.

Durum gerçekten de medyadaki bazı gevşek erkek koalisyonları için bu oldu, Dr Matt Taylor’a feministlerin yaptığı saldırıya tepki gösteren bilimadamları da aynı durumla karşılaştı, basın etiği için yürüttükleri kampanya, yalancı aktivist feministler ve “social justice warrior” denilen insanlarca kadın düşmanı nefret söylemi olarak yaftalanmaya çalışılan video oyunu camiası da karşılaştı.

Donovan’ın feministlerin medya savaşlarında kolayca kazanmalarının sebebi konusunda görüşü şu : “Çünkü erkekler içgüdüsel olarak kadınları savunmak ve kahraman olmak için öne atlıyorlar. Bir erkek ucundan da olsa kadınları ve feminizmi eleştiren birşeyler yazsa, hem kadınlar hem de erkekler tarafından radikal bir alçak olarak tanımlanıyor. Açıkça feminizim taraftarı olmayan birçok “erkek çalışmaları” ve “erkek hakları” kitap ve blogları, kadınlardan özür dileyenlerin yorumlarıyla dolu.

The Myth of Male Power gibi kitaplar ve A Voice For Men gibi kitaplar favori öcüler, ama sadece feministlerin “eşitlik” peşindeyiz deyip yaptıklarının ikiyüzlülüğünü yüzlerine vurdukları için.

Cinsiyetler arasına nifak tohumları eken modern feministlerin aksine “Erkek Hakları Aktivistleri” gerçekten cinsel eşitlik peşindeler diyor Donovan. Ama erkek çalışmaları yapan yazarlar ve erkek akademisyenler aşırı radikal görünmemek için attıkları her adıma dikkat etmek zorunda kalıyorlar. Bunun aksine karşılarındaki feministlerin ise böyle bir derdi yok tabii ki. Donovan’ın “hipster feminist” dediği bu kadınlara ve onların umursamaz aşırılıklarına örnek olarak Guardian’dan Jessica Valenti’nin ortalıkta “ERKEK GÖZYAŞLARINDA YIKANIYORUM / I BATHE IN MALE TEARS” yazılı t-shirt ile dolaşmasını örnek veriyor.

Jessica Valenti adlı feminazi ve ERKEK GÖZYAŞLARINDA YIKANIYORUM t-shörtü.

“Ben feminizmi eleştiriyorum” diyor Donovan. “Ama hiçbir zaman üstünde “KADINLARI AĞLATIRIM” yazan bir t-shirt ile dolaşmam. Böyle yapsam öküzün teki ve düpedüz zorba biri olarak görünürüm.”

Akademisyenlerin, sosyologların ve Jack Donovan gibi yazarların görüşüne göre kibirli orta sınıf medya figürlerinden ve bunların işbirlikçisi kafası karışık erkeklerden gelen insafsız, alaycı düşmanlık, kısmen de olsa hiçbir şey bilmek istemeyen erkek neslinden sorumlu.

Bölüm 2’de toplumdan kendilerini çeken, ilişkilerden, kadınlardan vazgeçen ve alkol gazlı lad kültürüne dalan bu erkeklerin bazıları ile görüşeceğiz. Ve modern feminizmin asıl kurbanlarının, daha da yalnız ve tatminsiz bir hayata itildikleri için kadınların ta kendisi olduğunu keşfeceğiz

Devamı ikinci bölümde.

Çeviri : Milo Yiannopoulos’un artık klasikleşen 2014 yılında yazdığı  The Sexodus, Part 1 : The men giving up on women and checking out of society yazısı.

(*) – Bu Fare Ütopyası Deneyi ile ilgili bir yazı yazmak lazım. Fareleri içinde yemeğin ve içeceğin sınırsız olduğu bir ütopik kafese kapıyorlar. Herkesin eşit olanakları bulduğu ve kimsenin çalışması gerekmeyen ütopya gerçek olursa ne olur diye. Daha kafesin kapasitesine yanaşamadan hızla üreyen fare toplumu boka sarıyor. Yemek sınırsız olmasına rağmen yamyamlıklar oluyor, dişiler bir grup erkeğe verirken dişisiz kalan erkekler kafesin dibinde toplanıp çeteler halinde cinayetlere başlıyor, dişiler sapıtıp bebelerini öldürüyor. Güzeller (The Beautiful Ones) ise kafesin en tepe bölümlerinde (kafes kat kat), kendilerini sadece yemeye, içmeye ve bütün gün tüylerini yalamaya veren ve bu nedenle de dış görünüş olarak oldukça güzel erkek farelere deneyi yapan elemanların taktığı isim. Toplumu aşağıda bok götürürken bunlar karıdan – kızdan ve toplumdan elini eteğini çekmiş bir yaşam sürüyorlar. Sonunda mutlu mesut bir fare ütopyası olması gereken kafeste farelerin nüfusu hızla azalıyor ve eskiden arttığı seviyelere inmesine rağmen yozlaşma kökleştiği için kafesteki farelerin nesli tükeniyor.

(**) – Rape Culture (Tecavüz Kültürü), şu an Batıda Üniversitelerde radikal feministlerin propogandasını yaptığı birşey. İstatistik Bilimini hiçe sayan (bilim dediğin ataerkil toplumun baskı aracı değil mi zaten (!)) araştırmalar ile kampüste tecavüzün ve cinsel saldırının yüzde 20 gibi bir oranda olduğu yalanı ile (buna göre Amerikada bir üniversitede tecavüz oranı ile tecavüzün savaş aracı olarak kullanıldığı Afrika ülkesi Kongo’daki tecavüz oranı aynı) kendi ajandalarını üniversitelere dayatıyorlar. Örneğin şu an 2 ay önce ayrıldığınız sevgiliniz sizi yeni sevgilinizle görünce bu kampanya sonucu faaliyete geçen üniversite mahkemelerine gidip “biz bu herifle beraberken aslında düşündüm de rızam yokmuş, bu herif bana tecavüz etti” diyebiliyor ve siz de tabii “kadının beyanı esastır” diye yaptırıma uğrayabiliyorsunuz. Bunlar bir 5 – 10 seneye kalmadan Türkiye’ye de gelir merak etmeyin.

(***) – Siz sevgili okurlar ise 2014’te göre daha donanımlısınız ve burada bir tutarsızlık olmadığının farkındasınız. Olan dizginsiz hipergami, alfa siker – beta öder ve iyi çocukları bekleyen betalar olarak tutmak, yeterince beklerlerse en iyisinin kendilerine kalacağını sanan.

Kırmızı hap – Toksik feminene karşı erkeklerin tepkisi

Kırmızı hapa neomaskülinite ismini Roosh V kırmızı hapı bulan benim diye atladığı sırada koymaya kalktı diye hatırlıyorum ve isim çok tutmadı. Paul Joseph Watson’ın videoda neomaskülinite dediği şey, bildiğiniz kırmızı hap. Yorumlarda “keşke gerek olmasaydı” havasına katılmıyorum zira oyun, kendini geliştirmek vs. hep lazım. Fakat yine de olayı özetleme açısından iyi bir video (Türkçe alt yazılı).

Erkek Adam Twitter hesabı

Gençler, genç kalanlar twitter hesabı açtık. Bizi bu hesaptan takip edebilirsiniz.

Erkek Adam Twitter Hesabı

Daha önce e-mail ile takip et koymaya çalıştık ama becerememiştik. Buradan her yeni yazıya link tweetlemeyi de düşünüyoruz. Böylece yeni kırmızı hap yazılarından haberiniz olabilir, hapınızın günlük dozunu kaçırmadan alabilirsiniz.

Öfke Yönetimi

Kırmızı hapın kadın düşmanı olduğuna dair propaganda ile karışık bir suçlama var. Buna göre, kırmızı hap öğretisini yayanlar, erkeklere güya kadınlardan nefret etmesini öğretiyorlar. Burada son yılların gözde ilgi orospuluğu olan duyar kasma (virtue signalling) ve açıkça bir feminen karalama kampanyası olduğu gerçek. Bunların genelde odaklandığı ise erkeklerin kırmızı hap farkındalığı ile ilk karşılaştıklarında yaşadıkları kızgınlık aşaması. Bu aşamada uzun süre takılan olsa da sonuçta erkeklerin çoğu, buradan bir sonraki aşamaya geçiyorlar.

Kırmızı hapa saldıranların (bilerek) es geçtikleri şey şu : kırmızı hap hiçbir zaman erkekleri kadınlardan nefret ettirmek amacı gütmedi. Kırmızı hapın amacı her zaman erkekleri kadınların doğal dürtüleri konusunda bilinçlendirerek erkeklerin kadınların hiçbir zaman olamayacakları ideallerine uymadıkları için kadınlardan nefret etmemelerini sağlamak! Mavi hap idealizmine yapışıp kalan erkeklerin aşamadıkları bu ideallerin, kırmızı hap tarafından darmadağın edilmesi, mavi haplı erkeklerde kızgınlık yaratıyor tabii. Eğer sonunda kırmızı hapı yutarlarsa da çoğu öncelikle kendilerine kızıyorlar (yıllardır bu masallara inandıkları için ve bu ideallere bu kadar yatırım yaptıkları için).

Çoğu dedik ama hepsi değil tabii ki. Özellikle kırmızı hap konusunda önde olan bazı isimlerin bu tür kadın düşmanlığı suçlamalarını gazlayan ve meşrulaştıran çıkışları yok değil. Örneğin Ekşi Sözlükte bu konuda çokça yazan 1f’in kadınlardaki kaybetme anksiyetesini canlı tutmak başlığına giriş yazısı (*):

….

bir kadın beraber olduğu erkeği kaybetmekten korkmadığı sürece ona karşı herhangi bir bağ hissedemez. gece her yatağa girişinde “ya onu kaybedersem” diye düşünmüyorsa o ilişki bitiktir. evli değilseniz ve ayrılmaktan korkmuyorsa sizinle beraber olmasının tek sebebi paranız ya da sömürebileceği başka bir şeyin var olmasıdır. evliyseniz ve rüyasında sizin onu terk ettiğinizi görmüyorsa geçmiş olsun, çekeceğiniz çok var demektir.

6/gerçek anlamda sert seks yapın. ileri derece spankingli, kafaya yumrukla finali yapılan bol sertlik içeren seksin ardından aynı yatakta sarılıp yatıyorsan o yüzeysel olarak sert seks oluyor. yapılması gereken seksin ardından uyuyacağınızı söyleyip evden yollamak.

Yukarıda yazının duygusal ve fiziksel şiddet içeren iki kısmını aldım. Yazıda doğru noktalar da bol ama aslında oldukça faydalı olan kadınlardaki kaybetme anksiyetesinde oyunun bokunu çıkaran noktalara gitmiş. Bir kere yazıdaki kafaya yumruklu seks nedir yahu? İkincisi, tabak bile olsa bir kadını seksten sonra eve göndermek? Eskort mu bu? Ya da hatunla ilişki bu kadar yüzeyselse neden eskort değil de tabak? Neyse. Kadınlardaki kaybetme korkusunu canlı tutmak için bu kadar kasmaya ve sosyopati sınırlarına gitmeye gerek yok. Sizin “ben bu adama ne yaparsam yapayım beni bırakmaz” sünepesi beta olmak yerine “ben bu adama yanlış yaparsam beni bırakır” erkeği olmanız, kendinize ait bir hayatınızın olması, kadın ve video oyunu hariç bir tutkunuzun olması yeterli.

Kadın Nefreti (!)

Kırmızı hap için “kadın cinayetlerinin artmasından başka bir şeye hizmet etmeyecek aptalca şey” diye yazmış bir Ekşi Sözlük yazarı. Kadın cinayetlerini, kadınlar kendi kafalarındaki saçma sapan ideallere uymuyor diye omega – beta tayfası işlemiyor sanki. Kırmızı hap ile tam tersi, kadınlara yönelik şiddet azalır. Daha önce okur Hexa ile yorumlarda yaptığımız muhabbetten :

Bugün mavi haplı olduğu için kadınlara zarar veren o kadar çok erkek var ki, aciliyet bence kırmızı hapı yaymakta. Bu kadınların da yararına. Öldürülen kadınların önemli bir kısmı kendisini terk etti diye eski kocası veya sevgilisi tarafından, ya da bir insanın en doğal hakkı olan kiminle ilişkiye gireceğini seçme özgürlüğünü kullandığı için “aşkına” karşılık diye alakasız erkekler tarafından katlediliyor. Takdir edersin ki bu erkekler boğazlarına kadar mavi haplılar, “onsuz yaşayamam” = “ya benim olur ya kara toprağın” mentalitesi, ONEitis‘in radikal bir hali.

Hexa’nın cevabındaki şu bölümü de not etmek lazım :

Alternatifleri olan erkekler bir kadın için hayatlarını mahvetmezler, bunu yapmaktaki bilinçaltı dürtü, terkedilen erkeğin sanki seks yapma hakkı elinden alınmış gibi hissetmesi, ve cinnet geçirmesi olabilir. 3. sayfa cinayet haberlerine bakarsak o erkeklerin ezik, fakir, pek alternatifi olmayan kişiler olduğu görülüyor, sanırım burada sosyal bir dramın farkına vardım. Üniversitedeyken tanıdığım birkaç “piç” adam vardı, bunların bazen uzun süreli sevgilileri olurdu, bu adamlar ayrıldıkları zaman birkaç küfürleşme ve atışmadan sonra yollarına devam ettiler, çok büyütetine rastlamadım. Ama ilk sevgilisini üniversitede yapmış efendi “beta” bir arkadaş vardı, kıza tapıyordu herif. 3 arkadaş fahişeye gidecektik, ona gel dedik, cevabı: “ona ihanet edemem” olmuştu. Kız ondan ayrılınca kafayı yemişti. Abartmıyorum, biz tutmasak gidip kıza zarar verecekti neredeyse. Kaç gün sakinleştirmeye çalıştık. Feminizm tüm topluma zarar veriyor gerçekten, feminizmin yarattığı erkek tipi işte o “beta” arkadaş. Kadınlara desekki bir erkek seni o şekilde sevecek, büyük çoğunluğu kabul eder, ama asıl tehlikenin böyle adamlardan geldiğinin farkında değiller.

Eğer bu siteyi düzenli okuyorsanız, kırmızı haplı bir erkeğin kendisini terk eden bir kadına olan bakışının ne olacağını anlamış olmanız lazım (kırmızı haplı erkek, alfa erkek terk edilmez diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz). Bir kadının bir erkeği terk etmesi demek, o kadının o erkeği yeni kadınlara yelken açmak için serbest bırakması demektir. Kırmızı haplı bir erkek için terk edilmek, özellikle daha ileri yaşlarda, yeni hatunlara yelken açmak için kadının kendisine lütfudur. Bu adam mı kadından nefret eder ve ona zarar verir, hayatının aşkına, alın yazıları olan büyük aşklarını çöpe atan oneitis’ine saplantılı aşkı öfkeye dönüşen beta mı? Yine kırmızı haplı bir erkeğin bir kadın tarafından reddedilince yapacağı şeyin o kadını hemen unutup (NEXT eyleyip) başka kadınlara yelken açacağını biliyorsunuzdur. Bu adam mı kadından nefret eder ve ona zarar verir, reddedilince psikopat egosunun şişirdiği saplantılı aşka meyleden öfkeli beta mı?

Modern hastalık : Mağdur psikolojisi

Birçoğunun inanışının aksine, kırmızı hap farkındalığı, erkeklerin kadınlardan nefret etmesine neden olmaz. Hipergami konusunda yazdığımız Hipergami üzerine birkaç not yazısında da belirttik, ilişki ve evlilik, bir erkeğin öyle “oh artık yan gelip yatarım, göbeği salarım” diyerekten alfalığı bırakacağı bir kurum değil. Orada direk yazmadık ama kadının içindeki hipergami dürtüsünü doludizgin yayan şeylerden biri zaten erkeklerin bu disney masalı zihniyetli betalar olması. Bu tip bir beta dünya görüşü, en anne eliyle seçilmiş, bakire prensesin içindeki hipergamiyi bile açığa çıkarır. Kadın için asıl tehlikeli olan da bu, mavi hapın sefil öğretisi ile, kendi suçu olan yenilgilerin öfkesini yıllarca biriktiren betanın, her an patlamaya hazır psikolojisi. Burada kırmızı hapın mesajı, Ekşi Sözlük yazarı Sonsuzluk ve bir gün’ün şu tweetinde altını çizdiğimiz yer :

Türk kızı rerörö edebiyatı yapacağınıza niye bu hatunlar bana böyle davranıyor amk, diye kendinize sorun.

(Türk kızı rerörö diyenlerin çoğu da hayatında yabancı kadınla beraber olmamış erkekler)

Kadına yönelik bu tür bir öfkede, kesinlikle bir kurban psikolojisi öfkesi var. Bu konuda ise burada hatrı sayılır miktarda çevirisini yaptığımız, üstadımız Rollo Tomassi‘nin şu söylediklerine kulak verin :

Kırmızı hap farkındalığı olan bir erkekseniz ve hala sizi kadınları tepenize çıkartan eski mavi hap zihniyeti nedeniyle kendinizi “kurban” olarak görüyorsanız, şunu kafanıza koyun ki siz sadec kendi dargörüşlülüğünüzün kurbanısınız. Kırmızı hap farkındalığı sizi mavi hap körlüğünü nedeniyle düşüp durduğunuz kadın – erkek ilişkilerinin dipsiz kuyularından ve bir erkeğin ayağına vurulan süslü aşk-meşk masallarından kurtarmış olabilir. Ama bu farkındalığın bir bedeli var; gerçek sizi özgür kılabilir ama gerçeğin kendisi öyle şirin birşey değil. Eğer kırmızı hap farkındalığı olan bir erkeğin bir sorumluluğu varsa, hiçbir zaman mağdur edebiyatı yapmamaktır.

Dünya acımasız bir yer, size siz olduğunuz için vaadedilen (!) aşkı bir kez buldunuz mu, hayatınız boyunca huzur içinde, tembel tembel yatabileceğiniz bir cennet değil. Kırmızı hap farkındalığı hayatın yükünü ağırlaştırmaz ya da azaltmaz, sadece yükün ve mavi hap ile aslında sizin o yükü taşımaktan itina ile sakındığınızın farkına vardırır. Eğer hapı yuttu iseniz, yüke lanet okumayı bırakın zira yük hayatın kendisi zaten. Yükü taşımanızı sağlayacak, daha güçlü omuzlar için çalışmaya başlayın. Ve ilginçtir ki siz hayatın yükünü, kurban psikolojisine düşmeden taşımaya başladığınızda, bu hatunlar size böyle davranmamaya başlayacak.

Ne dedik daha önce, erkeklik yan gelip yatma yeri değildir.

(*) : Konuyla alakasız ama 1f’in entrysinde belirttiği şu şey, eğer doğru anlamış isem çok yanlış : “1/ kendi çekicilik değeriniz ve onunkini kıyaslayacaksınız. (bkz: erkeklerin çekicilik değeri). onun değeri sizinkinden yüksekse pek kasmayın derim” Kadının çekicilik değeri erkeğinkinden 1 – 2 puan yüksek olmalı. Aslında kırmızı hap yolunda ne kadar ilerlediğinizin en iyi göstergelerinden biri bu. Kendinizden daha düşük çekicilik değerli bir kadını zaten tavlayabiliyor olmanız lazım. Ortalama bir betanın çekcilik değeri değeri 6 falan desek, değeri 4 – 5 olan kadınları tavlayamaz değil, genelde ortalama beta bu kadınları görünmez sayar. Fakat şuna da katılırım, kendi çekicilik değeri 5 olan bir erkek, HB8‘e yazarsa havasını alır. Bu erkeklerin en büyük problemi zaten, kadınlar kendi çekicilik değerindeki erkekleri nasıl tamamen görüş dışında tutuyorlar ise, kendileri de kendilerine eş çekicilik değerine sahip kadınları görmüyorlar hiç.

 

Beta Tuzağı (Beta bait)

Daha önce shit test nedir yazımızda ve devamında birçok yazı ve yorumumuzda shit testten bahsetmiştik. Bu yazımızda ise beta bait (beta tuzağı) adı verilen başka bir tür testten bahsedeceğiz. Beta tuzağı, adından da anlaşılacağı gibi bir betanın düşeceği ve genellikle shit test gibi direk erkeğe yöneltilmek yerine alakasız bir açıklama, ifade olarak direk erkeğin suratına değil ortaya atılan testlerdir.

En yaygın beta tuzakları şunlardır.

İltifat avı – Bunun çok çeşitli versiyonları vardır. Sosyal medya ile bu beta tuzağının en yaygın hali hayatımıza girdi, kadının seksi ya da güzel göründüğü bir fotosunu paylaşması. Bu fotonun altında hemen “çok güzelsin”, “çok can yakıcı”, “bu ne güzellik”, “Allah seni özen bezene yaratmış” gibi beta erkek yorumları dolar. Kadın burada özellikle yorum yazın dememiştir genelde. Tabii bu tür yorumları sadece erkekler yapmaz ama erkekler açısından bu bir beta tuzağıdır. Bu tür iltifatlar yağdıran erkekler kadının bilinç altında beta olarak etiketlenir. Arada tek tük de olsa fotodaki komik bireyle ilgili ince zekalı ve alaycı şeyler yazan erkekler ise bu tuzağı lehlerine kullanabilirler.

“Ben şişmanladım ama” = beta tuzağı. Beta erkek burada anında kızın gay erkek arkadaşı moduna girerek “hayır canım, çok fitsin” tadında birşeyler saçmalar. “Onayla – abart” (agree – amplify) gibi bir shit test savar daha faydalıdır. “Evet ya, spora başla şimdi yoksa daha da şişersin Allah Korusun” gibi

2 – Çok erkenden seks konusuna girmek. Kadınlar bunu bilinçsizce yaparlar ve bir erkeğin buna hemen atlayacak kadar aç olup olmamasını test ederler. Kadını seks eşiğinden aşırmak yazımızda belirtmiştik, seksi olabildiğince erkenden masaya koymak lazım ama arada kimya gelişmeden bu işe girişmek oldukça tehlikeli. Eğer bunu kız yapıyor ise de hemen atlamayın. Şakacı bir şekilde “ama dur ben daha manastırdan yeni çıktım, yavaşla biraz” gibi bir şekilde savuşturulması elzemdir.

3 – Kötü erkek arkadaş senaryosu. Bu, adından da anlaşılacağı gibi kız arkadaşınızın yapacağı bir şey. Kızın sizin kötü / yetersiz / ilgisiz bir erkek arkadaş olduğunuza dair dırdırı şeklinde başlar ve devam eder. Burada aslında kız sizin kötü değil beta olduğunuzu düşünmektedir. Bu drama şovu kadının sizden sıkılması ve ayrılmak istemesi ile içine dolan suçluluk duygusuna karşı bir kalkandır aynı zamanda. Ortalama beta hatunu memnun etmek için ekstra çaba harcamaya başlayarak tuzağa düşer ki bu da kızın erkeği daha da küçümsemesine neden olur. Buna en iyi ilaç şikayeti es geçmek ve kızda kaybetme korkusu yaratacak moda geçmektir. Bu yoksa, terk edilmek yakındır.

4 – Onayla beni betacığım. Bu beta tuzağında kız, feminen çerçeveden mantıklı görünen birşey söyleyerek erkekten onay bekler. Erkek onayladı mı, feminen çerçeveye girmiş olur. Örneğin, kızın “seni tanımam lazım, birbirimizi tanımadan seks yapmam mümkün değil” gibi bir laf etmesi. Ortalama beta (erkeklerin çoğu) burada hemen feminen çerçeveye girerek “seni anlıyorum, sana saygı duyuyorum” moduna geçerek tuzağa
düşer. Burada klasik shit test aşma yöntemleri kullanmanız faydalıdır. Yani örneğin “hadi ya, kaç kere buluşursak birbirimizi seks yapacak kadar tanırız sence” diye gülümseyerek sormak daha iyidir (kız rakam verirse “iyi ben onun yarısına kendimi tanıtırım” dersiniz.

5 – Destekle beni betacığım. Burda kızın mesajlaşma ile destek beklemesi söz konusudur. Yeni yazışmaya başladığınız kız birden hastayım dedi. Burada kız cidden hasta diyelim. Beta çoğunluk burada hemen “ay kıyamam, acil şifalar, iyi bak kendine” ve hatta “birşeye ihtiyacın var mı” moduna girerek bunu bir kıç yalamaya ve beta tuzağına çevirirler. Sade bir geçmiş olsun daha mantıklıdır.

 

 

Otuzluk bir abladan genç kızlara öğütler

Ekşi Sözlük’te otuzluk ablalarından genç sözlük kızlarına öğütler başlığında bir entry :

eğer ileride çocuk sahibi olmayı düşünüyorsanız, hayatınızı belli noktalarda planlamak zorundasınız. hamilelik bazıları için çok kolay geçse de bazı kadınlar için oldukça zorlu bir süreç. bu tamamen şans. ilk 3 ayında içtiği sudan bile midesi bulanıp kusan da oluyor, ilk 3 ayı sorunsuz geçirse de vücudu hamileliğin yükünü kaldıramayıp yüksek tansiyondan sık sık hastanede yatmak zorunda kalan da oluyor. tamamen sorunsuz hamilelikler de var. bir de hamilelik stresli bir iş. yaşınız geçtikçe yumurta kaliteniz düşeceği için düşük yapma riskiniz, ya da sağlık problemleri olan bir çocuk doğurma riskiniz artacak. 35 yaş ve üzerinde hamile kalanlar çok daha endişeli bir hamilelik önemi geçiriyor. bu nedenle zamanın önemini bilmeniz lazım. hatta bence lisedeyseniz meslek seçiminizi yaparken çok dikkatli olun. seçtiğiniz meslek ileride kendi işinizi kurmaya müsait olsun. ya da çalışma koşulları iyi olsun ve hamilelik veya çocuğa bakım döneminde işsiz kalma riskiniz olmasın. örneğin doktorluk gibi bir mesleğiniz varsa sosyal haklarınızdan ne devlet, ne özel şirket çalar. kendi işinize sahipseniz çocuğunuza daha kolay bakarsınız, çocuğunuz ile daha çok vakit geçirebilirsiniz. özel şirkette çalışan ve 2. çocuğunu düşünebilen bir kadın arkadaşım yok.

gençlik döneminde sevgililerinizi çok iyi değerlendirin. 2 tane çok güzel, yetenekli ve iyi huylu arkadaşım vardı. ikisinin de çok iyi, yakışıklı erkek arkadaşları oldu. saçma sapan sebepler ile ilişkileri bitti. ikisi de 35 yaşına geldi şimdi biri kelli göbekli bir adam ile, diğeri de eski erkek arkadaşlarına göre baya ezik duran bir erkek ile nişanlı. karşınıza çıkan herkesin ufak tefek kusurları olacaktır ama inanın yaşınız ilerledikçe aşık olmanız iyice zorlaşacak. ve maalesef türk erkeklerinin kadınlar konusunda yaş takıntısı var. 35 yaşındaki erkek de 25-28 yaşlarında bir kadın arıyor. siz 35 iken size 40-45 yaş grubu erkekler kalacak. aksi için çok şansa ihtiyacınız var. 28 yaşınıza kadar aşkı bulma şansınız daha yüksek. her ne kadar çoğu kişi 30’dan önce evlenmeyin dese bile şunu kabul etmeliyiz ki seks erkekler için oldukça ulaşılabilir oldu. erkeklerin şu an tek evlenme motivasyonu çocuk sahibi olmak. çocuk sahibi olmak istemeyen evliliği aklından bile geçirmiyor zaten. çocuk düşünenler ise 30 yaş üstü kadınları riskli görüyor. istisnalar olsa da genel maalesef böyle düşünüyor.

Abla genel olarak fena yazmamış. Benim de yazı listemde buna benzer bir şey var ama daha çok “kadınlar için kırmızı hap” tadında. Yazıda hamstering de yok değil. Birkaç konuyu yorumlamak lazım :

eğer ileride çocuk sahibi olmayı düşünüyorsanız, hayatınızı belli noktalarda planlamak zorundasınız.

Jordan Peterson’un bu konudaki 30 yaşındaki kadın ya da modern kadının karmaşık yaşamı videosunu tavsiye ederim.

gençlik döneminde sevgililerinizi çok iyi değerlendirin. 2 tane çok güzel, yetenekli ve iyi huylu arkadaşım vardı. ikisinin de çok iyi, yakışıklı erkek arkadaşları oldu. saçma sapan sebepler ile ilişkileri bitti. ikisi de 35 yaşına geldi şimdi biri kelli göbekli bir adam ile, diğeri de eski erkek arkadaşlarına göre baya ezik duran bir erkek ile nişanlı.

Burada tipik bir alfa siker beta öder durumu da olabilir, ama kadınların feminist yalanların balonu ile daha çok vaktim var diye düşünerek, yüksek CPD‘nin de etkisi ile, gençken eldekinin kıymetini bilmeme durumu da çok yaygındır. Yazarın bu kadınları konu etmesinden, edilgen bir şekilde terk edilmediklerini varsayıyorum tabii.

Erkekler de aynı şekilde kıymet bilmez davranmıyor mu? Davranıyor ama erkeklerin gerçekten zamanı var.

Bu arada ablanın hikayesinde “kelli göbekli” ve “ezik” diye tanımlayıp geçtiği bekleyen betalara da dikkat çekeyim. Ablanın arkadaşları da bu sperm donörü (yine de bir babalık testi tavsiye edilebilir) beta sağlayıcılar hakkında için için daha değişik hissetmiyorlardır. Çocuk yapmanın aciliyeti geçsin bir, bu ablalar bu abilere hayat cehennem edecekler. Bu adamlar olmayın diye düzinelerce yazı yazdık. Kıçınızı kaldırıp kendinizi geliştirmezseniz olacağınız tip bu. Yalnız kalın daha iyi. MGTOW olun daha iyi.

karşınıza çıkan herkesin ufak tefek kusurları olacaktır ama inanın yaşınız ilerledikçe aşık olmanız iyice zorlaşacak.

Yaş ilerledikçe tabii ki aşk gibi masallara inanma kabiliyeti azalır ama burda asıl mekanizma “aşık olunmanın iyice zorlaşması”. Kadın CPDsi düşüşte olacağından. Abla kadın olduğundan bunu açıkça söyleyemez tabii.

ve maalesef türk erkeklerinin kadınlar konusunda yaş takıntısı var.35 yaşındaki erkek de 25-28 yaşlarında bir kadın arıyor. siz 35 iken size 40-45 yaş grubu erkekler kalacak.

Kıvır hamster kıvır. Biyolojinin zorunluluğunu sanki erkeklerin takıntısı imiş gibi yaz. 35 yaşında bir erkek tabii ki daha genç bir kadın isteyecek. Hem doğurganlığı yüksek hem de hemen şimdi çocuk yapma stresi yok. Bir kadının balayından hemen IKEA bebek odası reyonuna atlama aciliyetini niye paylaşsın. Erkeklerin kadınlara böyle bir borcu yok. Ve neden başından kendini sıfır ya da en fazla bir çocuğa mahkum etsin? 40 – 45 yaş bandı bile muhtemelen 28 – 32 yaşlara bakıyordur. Abla iyimser yazmış.

her ne kadar çoğu kişi 30’dan önce evlenmeyin dese bile şunu kabul etmeliyiz ki seks erkekler için oldukça ulaşılabilir oldu.

Kadınlar için oldukça zararlı bir yalan bu. 30undan önce evlenen kadını ayıplama noktasına gidiyor. Kadınlar için ideal evlilik yaşı 27dir.

Evet seksin pazar değeri çok düştü. Bu bireysel olarak bazı erkekler için iyi ama kadınlar için iyi değil. Fakat burada da erkekleri değil bir zahmet feminist teyzelerinin sonuçlarını pek düşünmeden açtıkları pandora kutusunu, cinsel devrimi suçlayın.

erkeklerin şu an tek evlenme motivasyonu çocuk sahibi olmak. çocuk sahibi olmak istemeyen evliliği aklından bile geçirmiyor zaten.

Doğru. Eğer erkeklerin çoğu böyle düşünüyorsa durum sandığımız kadar vahim değil. Yani yaşlı yalnız adam miti o kadar güçlü değil belki.

çocuk düşünenler ise 30 yaş üstü kadınları riskli görüyor. istisnalar olsa da genel maalesef böyle düşünüyor.

Doğanın kanunu bu. Biyoloji 101. Ama abla bunu erkeklerin düşünce yapısına yerleşik bir sosyal yapı gibi anlatıyor. “Erkekler riskli görüyor” diyor. Erkekler riskli görmüyor, olay gerçekten riskli. Erkekler bu gerçeği görüyor, “maalesef” kadınların hayal dünyasını paylaşmıyor ya da kendisinin istemediği sürece paylaşmayacağı riski sırf sizin çıkarınıza diye üstüne almak istemiyorlar. İyi de ediyorlar.

Asyalı kızlar – Kısım 2

Daha önceki Asyalı Kızlar – Kısım 1 yazımızda belirtmiştik, Asyalı kızların karakter özelliklerini yazarak devam edeceğiz. Ama önceden şu uyarıyı verelim : iki birey arasındaki fark veya benzerlik her zaman iki grubun arasındaki fark ve benzerlikten daha farklı olabilir. Yani bizim yazacaklarımız genel ortalamalar, işler tek tek kızlar için daha farklı olabilir.

Asyalı kadınların en önemli özelliği, Türk ve Avrupalı kadınlara göre daha feminen olmaları. Tavırları, konuşmaları, sevişmeleri daha kadınsı. Erkeğin daha dominant olmasına hem daha yatkınlar hem de istekli. Uzakdoğu’da çalışan Batı Avrupalı erkeklerin hatta biz Türklerin bile Asyalı kızları orada çalışan Avrupalı kızlara tercih etme sebebimiz budur. Tabii Batılı kızlara sorsan “Asyalı kızlar daha kolay” diye kendilerini kandırırlar ama tabii ki durum tam olarak bu değil. Bir süre Asyalı kızlarla haşırneşir olunca Avrupalı kadınlar, genelde tavırları nedeniyle, kadınmış gibi gelmiyor. Geçenlerde birine bunu anlatmaya çalıştım kibarca : bir kadın nasıl efemine erkeği itici buluyorsa (o erkek ne kadar kaslı ve yakışıklı olursa olsun), bir erkek de maskülin kadınları itici buluyor, istediği kadar güzel olsun. Batılı kadınlar maskülin olmasalar bile erkek gibi yaşamaya kalkınca (partilerde iç/sıç, önüne gelenle yat), erkeklere öyle görünüyorlar. Türk kadınları parti kızı ve önüne gelenle yatma konusunda ne mutlu ki Avrupalı kızlarla aynı seviyede değiller ama hal ve tavırlardan feminenin silinmesi olayı memlekette de var maalesef. Asyalı bir kadın ise, alfalığı korursanız, geyşaya dönüşebiliyor. Hele hele ilişkinin başlarında.

Filipinler. Yaş 20.

Asyalı kadınların diğer en önemli özelliği, kendilerine aşırı bakmaları. Asya’daki güzellik kasıntısı aslında birçoğunu rahatsız edecek seviyede ama kadınlar sırf daha güzel görünmek ve yavaş yaşlanmak için (1) direk güneşten sanki vampire gibi kaçıyorlar (daha bebeklikten bir Asyalı kızın annesi güneşli havada şemsiye açar ve kız büyüyünce buna devam eder), (2) şişmanlıktan deli gibi korkarlar, (3) çok azı sigara içer, (4) çok az içki içerler, (5) spor yapmaya dikkat ederler ve (6) uykuya aşırı önem verirler. Sonuçta da Türkiye’de 40 yaşında sandığın 29 yaşındaki kız kadar, Asya’da 29 yaşında sandığım 40 yaşında kadınla karşılaşırsın. Yaşlanmayı bir 10 – 15 sene yavaşlatmak mümkün ve Asyalılar bu konuda uzmanlar.

Endonezya. Yaş 23

Asyalı kadınların karakteristiği değil belki ama Asyalı kızların bize göre bir avantajı ise orada herhangi kötü bir imajımızın olmaması. O nedenle Batı Avrupadaki gibi cinsel oyunlara baştan yenik başlamıyorsun. Hatta daha önceki yazıda bahsettiğim gibi beyaz adam olmanın ekmeği ile oyuna baştan galip başlıyorsun. Ben Amerika deneyimlemedim ama Batı Avrupa ve Asya’da Oyun oynamış biri olarak diyebilirim ki, fark inanılmaz.
Ama tam da bu statü olayı nedeniyle birçok Avrupalı, Asyalı kızları hipergamiden muaf sanıyor. Tamam, Asya toplumları tutucu olduğu için hipergami dolu dizgin değil ama bu abiler kendilerini kandırıyorlar. Mitch’in Mor Hapı yazısındaki abinin Doğu Avrupalı kadınlarla ilgili yanılsaması gibi. Yani hatun o İngiliz pasaportu için sadık bir melek olduğunda, orada olayın hipergaminin kendi olduğunun farkında değil. Biz Türklerin pasaportu böyle revaçta olmadığı için, bizim bu tür dertlerimiz yok 😊

Singapur (Çinli). Yaş 24.

Ve gelelim aklınızdan geçen kırmızı noktalı, klasik karakteristiklere. Evet, Asyalı kadınlar darlar. Bunun sebebi bence Asyalı erkeklerin penis boyutları. Siz eğer ortanın bir tık üstü bir alete sahipseniz, Asya’da “çok büyük” muamelesi göreceksiniz ki, hoşa da gitmeyen birşey değil.

Kızların boy ortalaması kısa. Eğer kısa boylu bir erkekseniz, Asya’da öyle hissetmeyeceksiniz. Kısa boylu bir Asyalı kızın, aynı boyda bir Türk kızı gibi 1.80 aramasını da pek görmeyeceksiniz.

Evet, Japonlar ve Çinlilerin önemli bir kısmı seks yaparken eskiden izediğiniz porno filmlerde (bu siteyi okuyup da hala porno izlemiyorsunuz değil mi) gibi miyavlayarak inliyor.

Ve evet, geleneksel toplumda etek traşını sadece fahişeler yapar hurafesi olduğundan, hala çalı gibi etek traşı ile karşılaşmak mümkün.

Bir akşam sizin için, ama sırf sizin için, vaktim olursa Bangkok’un Red Light Districtlerinden birinde go-go bara gidip, bu konudaki bilgilerimi tazeleyerek size bir de o konuda yazı yazacağım. Hatun almam ama. Tinder çıktığından beridir o işe bulaşmıyorum zira gerek yok. Bu akşam, 200 metre ötedeki otelde kalan ve tatil için Bangkokta olan 29 yaşında bir Filipinli ile buluşacağım, bakalım ne çıkacak. Tinder’ın Bangkok’ta nasıl çalıştığı ile ilgili bir video vardı Ekşide. Olay öyle ama o eleman çok sallapati sallıyordu, öyle en az bir düzine de aman diyeyim kadın görünümlü “memeli erkek” ile eşleşirsin burda 😀

Asyalı kızlar – Kısım 1

Gençliğimin baharında, iş için Uzak Doğu’da (Bangkok ağırlıklı) yaşamam gereken birkaç yılım olmuştu. İlk geldiğimde sadece 1 sene kalacağımı sandığımdan buraların sonuna kadar tadına varma aşkı ile çok hedonist bir ilk 6 ay geçirmiştim ve tüm maaşımı kadınlara ve gezip tozmaya gömmüştüm (iyi de etmişim amk). Uzun zamandan sonra yeniden Bangkok’ta olduğum için, Asyalı kadınlarla ilgili yazı yazmanın zamanı geldi.

Bizim memlekette güzellik kavramı genelde Avrupalı (Doğu Avrupalı) kadın standardını merkez aldığından, Asyalı kadınlar, güzel kadın deyince ilk akla gelenler değil. Yani Türkiye’de kaç kişi imkanın olsa Ukrayna’ya yerleşsem bir iki yıl değil de imkanım olsa Güney Kore’ye yerleşşem bir iki yıl der ki. Oysa, Uzak Doğu’da yaşamak, kadın konusunda da oldukça avantajlı birşey.

Uzakdoğu’daki kadınların en önemli farkı, kendilerine inanılmaz bakmaları. Ed ne der buna bilmem ama Avrupalı kadınlar (Doğu Avrupalılar da dahil) içki, sigara, gece hayatı, beslenme, uykusuzluk ve güneş faktörü ile 32 yaşını geçtiğinde hemen hemen tüm 20li yaş güzelliğini kaybediyorlar. İstisnalar var ama genelde durum bu. Asyalı kadınlar ise içkiden, sigaradan, aşırı yemekten, gece hayatından ve özellikle de güneşten uzak durduklarından, güzelliklerini 40larına kadar muhafaza ediyorlar. Asya işimden sonra bir süre Belçika’da yaşamıştım ve Belçika’da kadınlar 29 yaşından 40 yaşına atlıyorlar gibi gelmişti bana. Zira 30 yaşında ortalama bir Belçikalı kadın, en fazla 40 yaşında bir Asyalı kadın kadar genç görünür. Aşağıdaki karikatür meşhurdur ve inanılmaz ama birçok Asyalı kadın için süreç böyledir.

Asyalı genç kadınların yüzde 90’ı (hatta belki daha fazlası), ya neredeyse sadece Asyalı erkekleri çekici buluyorlar ya da yabancı erkeklerin kafalarını çelmesi kolay değil. Bir de utangaçlar zaten. Ama işte geldik o yüzde 10luk kesime. O kesim Asyayı bir erkek için cennet haline getiriyor. Bu kadınların gözünde, sırf beyaz adam statü demek. İkincisi, yabancı olarak zaten cebimizde daha fazla para var, yani daha fazla imkan demek. Fakat maalesef bu kızlara yetecek kadar beyaz adam yok Asya’da. Bu nedenle eğer ciddi bir probleminiz yoksa, Uzak Doğu oldukça rahat bir cinsel hayatın kapılarını açıyor. Asya’da, Türkiye’deki Batı Avrupalıların yaşadığı renkli cinsel hayatı yaşamanız mümkün (biraz yakışıklı bir Batı Avrupalı erkeğin Türkiye’deki kızlardan gördüğü ilgiyi ve devşirdiği seksi az çok gözlemlemiş iseniz ne dediğimi anlarsınız).

Uzak Doğu’da, Avrupa’daki Türk imajı yok, bu da lehinize işliyor. Beyaz adamsınız, o kadar. Suriye savaşından önce kimse Türkiye’nin Ortadoğu’da olduğunu bile bilmezdi, futbolu Avrupa Kupalarında oynadığımız için Türkiye’yi Avrupa’da sanarlardı. Suriye ile sınırımız olduğunu öğrenince şaşıran çok Asyalı arkadaşım oldu.

Bir de sadece beyaz adamlarla beraber olan bir azınlık var ki, onlar zaten hayatı daha güzel yapıyorlar. Bu kızlar genelde akıllarından geçmez iken bir beyaz erkek ile çıkmış ve bir daha geriye dönmeyen kızlar. Bu kızların beyaz erkeklerden vazgeçmemesinin bir sürü nedeni var ama şu meşhur penis boyu da önemli bir faktör.

Neyse, Uzak Doğu’daki ilk 3 ayımda, bu dinamiği çözmüştüm (gerçi bu dinamik bir grup yabancı erkeğin teorisi ama bence gayet pratik bir teori :)). Bir grup kadın arasından bu azınlığı belirle ve git konuş. Bu çok zor değil. Diğerleri yüzüne bakmazken utangaç utangaç sana bakan hatunlar oluyor bunlar. Gidip konuşmanın önündeki en tek engel dil. Özellikle Vietnam bu konuda çok acı çekilebilecek ülke. Uzakdoğu’nun en güzel kadınları burada ve özellikle Saigon’da (Ho Chi Mihn City’nin merkezi) day game oldukça kolay olabilirdi, kızlar İngilizce bilseler. Bütün çabaya rağmen konuşamama acı veriyor, özellikle de gerçek bir HB8 ve ilgisi yüksek bir Asyalı ile sırf bu yüzden bir yere gidememek (Vietnam’da bir Vietnamlı kadının, otelde yabancı bir erkekle kalması yasak, o nedenle kadınları otele gitmeye ikna etmek bir dert).

Vietnam. Yaş 27.

Tayland bu konuda en çivisi çıkık yer. Paralı seksten (seks turizminden) bahsetmiyorum. O zaten kendi başına bir fenomen ama benim bahsettiğim standart yazarak tavladığınız hatunlar. En güzel kadınlar burada değil belki ama herşeyin rahat olduğu bir yer (otele gitmek falan) ve kızlar diğer Asya ülkelerine göre çok daha rahatlar. Seks turizmi için orda olan adamlar yüzünden bazı bölgelerde kadınlar oldukça defansta olabilir ama genel olarak yukarıda belirttiğim azınlığa oynarsanız, işiniz çok zor değil. Bangkok’ta özellikle klüpler çok güzel ve çok renkli bir gece hayatı var. Tek sorun kısa süreli sponsor arayan “kızlar”, her ne kadar bunlar kendilerini fahişe saymasalar da fahişeler ve paraya değil size verecek hatunlardan ayırması zor bunları.

Çinli – Taylandlı melezi. Yaş 19.

Seks konusunda aşabilinecek bir başka ülke de Filipinler. Benim Filipinli deneyimim, Yılmaz Bektaş’ın Filipinlerin Dünya Güzeli Ruffa Gutierrez ile evli olduğu (acayip görkemli bir düğünle evlenmiş) ve yerel medyada çokça yer aldığı dönemin hemen ardına denk geldi. Bu abinin yarattığı Türk imajının çok ekmeğini yedim (abi sonrasından da Porto Riko’lu 2006 Kainat Güzeli Zuleyka Rivera Mendoza ile çıkıyordu ama ondan sonra ne yaptı etti bilmem).  Filipinli bir kıza gidip konuşmanın başında bir yerde Türk olduğunu belirtmek yetiyordu zira hemen ardından gelen “Aaa, Yılmaz Bektaş’ı tanıyor musun?” sorusu ile muhabbete giriyordun. Yılmaz Bektaş’ı ilkin tanımıyordum (sanırım Türkiye’de yaşamıyor) ama abi sayesinde Güneydoğu Asya’nın hemen her başkentinde bir Filipinli ile yattım (konuşacak konu olduğu için seçici olarak mümkünse onlara yazdığımdan). Ama bu faktör bile olmazsa, Manila her ne kadar bir gezip görme özelliği olmasa da, renkli bir yatak hayatı sunuyor.

 

Filipinli. Yaş 27.

Sona ise Jakarta’yı sakladım. Ekşide biri kızlar bıyıklı falan yazmış. Kızlara nerde yazmış bilmem ama kızlar bıyıklı falan değil. Yani vardır öyleleri ama ben Ekşi yazarı ile aynı mekanlarda avlanmamışım demek. Jakarta da, Türkiye gibi. Güzel de var, çirkin de.

Neyse, Jakarta’da kadınlar görece rahat, Türk erkeğine daha sıcak. Şehir alışması zor bir yer ve ben de 5 – 6 günden fazla kalmadım hiç ama burada sadece sokakta sana el sallayan ve gülen (evet el sallayan ve gülen, gülümseyen değil) kızlardan güzellerine yanaşsanız yeter. Burada yerleşik Batılı erkeklerin yaşadığı hayatı ise hala kırk yılda bir yolum düştüğünde, “ha siktir bu ne lan” diye şaşırarak gözlemliyorum.

Hong Kong (Çinli). Yaş 20

Asyalı kızlar – Kısım 2‘de, Asyalı kadınların karakter özelliklerinden bahsedeceğim. Vakit bulursam bir de artık pek bulaşmadığım Tayland bar kızları ile ilgili yazarım. Kıssadan hisse ise arkadaşlar şu : İNGİLİZCE ÖĞRENİN.