E-mail ile “Last minute resistence” (son dakika direnci) nedir ve buna karşı nasıl davranılmalıdır? sorusunu birkaç kere aldık, buna bir yazı ile değinmek lazım.
Son dakika direnci (SDD), kadının tam seksten hemen önce çark etmesidir. SDD kadının ilk buluşmada vermemesi değildir, daha çok yiyişmeye başlamışsınız ve mesela kilodu çıkarma aşamasında iken karşı koymasıdır. Bu duruma “kadın seks yapmadan rahat ve güvende hissetmelidir”i aşırıya kaçıran erkekler düşer ama eğer yeterince alfa çocuk gibi davrandıysanız sizin de başınıza, hem de tam bu yüzden gelebilir.
SDD’nin biyolojik bir mekanizma olduğunu iddia eden de var, sosyal bir mekanizma da. Biyolojik teoriye göre SDD kadının, doğabilecek çocuğa kalıp da bakma potansiyeli olmayan bir adamdan hamilelikten korunmak için varolan bir dürtü. Sosyal teoriye göre de kadının son anda hafifmeşrep görünme korkusunun ortaya çıkması.
Peki SDD durumunda ne yapmalı? Bu konuda “aldırmayın siz aynı hızda kadının donunun içine olan yolculuğunuza devam edin” diyen çoktur ama benim şahsi görüşüm SDD’nin eğer gerçekse (yani kadın birkaç atağınızı püskürtüyor ise) yavaşlama gerekliliğine işaret ettiği. Yavaşlayın ama vazgeçmeyin. Yani yiyişmeye devam edebilir ve kadın rahatlayınca tekrar ileri atağa başlayabilirsiniz. Burada yapılacak hata “tamam canım, sen nasıl istersen, bu gece yapmasak da olur” gibi bir muhabbete girmeden, tempoyu düşürmek ve sonra yeniden yükseltmek. Bence “hatun donuna kadar soyundu, kesin naz yapıyor ve sertlikten hoşlanıyor” diye düşünüp zorlamak, belaya davetiye çıkarmaktır. Hele bir kadının erkeği tacizle suçlamasının çok kolay olduğu bu devirde … Zorlarsanız nasıl seks yoksunu bir aciz görüneceğiniz de ayrı konu.
Bu konuda en taze anı, kayıp yazar Hank Moody’de. Saha raporu olarak yazar umarım kısa zamanda.
Bununla bazı karşılaşmalarım çok enteresan olmuştu. Hatun ile internette tanıştıktan sonra ilk defa buluşmuştuk. Bayağı bir içtik. Yanağıma öpücük manevralarım başarılı olunca, olay dudağa geçti. Taksiye atladık ve onu evine bırakacağım derken kendimi hiç tanımadığım bir kadının evinde buldum ki kötüsü o sarhoşlukla şehrin neresinde olduğum konusunda da en ufak bir fikrim yok.
Neyse evde koltuk üzerinde sevişirken, hatun bir anda SDD moduna geçti. İlk gece olmazmış, beni tanımıyormuş henüz falan. Ben olayı yavaşlattım (sonra yeniden atağa geçerim diye). Fakat yavaş yavaş hatunu kollarımda öperken hatun sızdı gitti! Hatun sızdıktan ve benim bir hevesle şahlanan “arkadaşım” geceyi masmavi geçirecek arkadaşlarının yanına inerken ben bir anda ayıktım ve kollarımda sızmış, hiç tanımadığım bir kadınla, hiç bilmediğim bir evde olduğum gerçekliği ile başbaşa kaldım.
Bu kafayla, bu saatte o evin güvenliğinden çıkıp bilmediğim bir semtte taksi aramak da içimden gelmedi. Kızı kucaklayıp (zaten 1.59 boyunda, 45 kg bir hatun) yatağına götürdüm, bebek gibi yatırıp, üstünü örttüm. Kendim de geçip koltuğa sızdım.
Sonrasında ise öğlen uyanıp hiçbirşey olmamış gibi yanıma geldi. Koltukta başladık ve ben onu kucağımda yine yatağına taşıyıp gece 3te olması gereken mutlu sona öğlen 2’de ulaştım.
Bir erkek aldatıldığı zaman aldatan kadını hızlıca hayatından çıkarmalı. Bunun aması, maması yok. Bu kız arkadaş ise zaten çok kolay birşey (genç arkadaşlar size zor geliyor; emin olun öyle değil) ama eğer işin içinde evlilik, hatta çocuk bile olsa yapılması gereken, o ilişkinin hemen orada bitirilmesi. Burada aldatan kadının kız arkadaş olduğunu varsayarak aldatan kadını terk etmenin en iyi yolunu konuşacağız.
Aldatma sonucu ilişkiyi bitirirken genelde başvurulan yol, kadının karşısına çıkıp ondan hesap sormaktır. “Bana bunu nasıl yaptın”, “bunca yıldan sonra …” vs. vs. Boşverin. Bir kere, kadınlar için genel olarak aldattılarsa bile bu genelde erkeğin suçudur. Yeterince ilgili değildir falan filan. Ya da içkili bir anlık birşeydir ve üstü kapalı olarak onu affetmezse erkek aslında bunca yıla ve emeğe ihanet etmiştir. Ve daha böyle bir sürü boktan bahane. Kısacası yüzde 90, aldatılmış olmanızın suçlusu siz olacaksınız.
Hatun salya sümük ağlayıp size affet diye yalvarabilir ki, zaten bu ilişki bittiği için bunları dinlemeye de gerek yok.
Aldatan kadını terk etmenin yolu, onu hayatınızdan silmektir. Bakın mesela siz aldatıldığınızdan emin oldunuz ama kadının haberi yoksa, hiçbir şey söylemeden silmekten bahsediyorum. Sanki gezegenden ışınlandınız gibi. Facebooktan, sosyal medyadan, telefondan falan direk silin, size ulaşmasına da izin vermeyin. Neden bunu yaptığınızı da anlatmak zorunda değilsiniz.
Bu aslında iyi bir intikam aynı zamanda zira onun sizi suçlu çıkarırken kendi vicdanını da temizlemesine engel olacağından, yaptığı ile başbaşa kalacak. Ama siz bunu sadece intikam için yapmıyorsunuz. Bu sayede bu hatunu kafanızdan en hızlı şekilde çıkaracaksınız ki zaten amacınız bu.
Evli olmadığın ya da 6 ay içinde evlenmeyi planlamadığın bir kadınla ASLA aynı evde yaşama. Şimdi bu beraber yaşama karşı olmamız ahlaki değil, pragmatik bir durum. Beraber yaşamak demek, sizi erkek yapan özgürlüğünüzü kaybetmeniz demek. Tabak çevirememeniz demek. Yani opsiyonsuz kalmanız ve kadının avucunun içinde olmanız demek. Kadının düşgücünü ve seks performansını ateşleyen bilinmezlik, rekabet stresi, gizem gibi unsurları pencereden dışarı atmanız demek (evet bu hata genelde daha az seks olarak geri dönecektir). Evlilikde tamam da, evlenmeden neden bu duruma düşesiniz.
Peki hatun fiziksel olarak ulaşmaya çalışır ise? Mesaj ve telefonu cevaplamamak kolay ama birden karşına çıkarsa, kapında beklerse. O da basit. Artık kendisi ile görüşmek istemediğini, bu ilişkinin bittiğini söylersin ve tabii ki neden sorusuna da ben öyle istiyorum der geçersin.
Dediğimiz gibi aldatılan erkeğin, aldatılan kadınla artık bir işi kalmamıştır. Açıklama falan yapmanın, kavga etmenin bir gereği olmadığı gibi hayatınızda bir daha varolmayacak biri için gereksiz zaman ve enerji harcamanıza neden olur.
Aşağıdaki olay, bir erkeğin ne durumda olursa olsun bir kadından ilişki tavsiyesi almaması gerektiğinin kanıtı :
(Yeni baba olmuş bir eleman Mumsnet adlı bir siteye girip doğum sonrasında kendi ile seksten tamamen soğuyan karısı ile ilgili “karım benimle ilişkiye girmek istemiyor” deyip tavsiye istiyor).
Kullanıcı PseudoDad siteye şunu yazıyor : “2.5 yıl önce oğlumuz doğduğundan beridir sadece 5 kere seks yaptık. Bundan önce, tavşanlar gibi sevişmiyorduk ama haftada iki kere seks yapmaktan gayet mutlu idim.” Bu konuyu 6 yıllık “mükemmel” karısına uygun şekilde açmak istediğini söyleyen kullanıcı soruyor : “ne zaman yeter artık diyebilirim?”
Yazısı yüzlerce yanıt alıyor ve kadınlar ona daha fazla ev işi yapması, evlilik danışmanına gitmesi veya şu an kendisi ile ilgilenmiyor olabileceğini kabul etmesi gibi tavsiyeler yazıyorlar.
Mumsnet kullanıcısı monkeysox adama yeterince ev işi yapıp yapmadığını soran ilk kullanıcı. PseudoDad kendi payına düşeni yaptığında ısrar ediyor ama başka bir anne ise “karısının şu an kendisi ile ilgilenmediğini kabul etmesini ve karısı yeniden kendisi ile ilgilenene kadar dişini sıkmasını” tavsiye ediyor. BravoPanda adlı anne de “sırf sen seks istiyorsun diye karının sana seks borcu yok” diyor.
Aslında bir eş olarak hem seks hem de sadece eşinizle seks borcunuz var. Yoksa, çocuğun babasının kim olduğunun belli olması hariç evliliğin bir gereği yok ki.
Oyunun farkında olan okurlar buradaki problemi hemen farketmişlerdir : tavsiye isteyen erkeğin sosyo-seksüel rütbesi, karısının cinsel ilgisini çekemeyecek kadar düşük. Ev işi yapan, karısına saygı konusunda kaygılı ve daha da önemlisi kendisine karşı buzdağı kadar soğuk karısına hala “mükemmel” diyen bir ezik, herhangi bir kadının ilgisini çekemez zaten.
Bu erkeğin yapması gereken 1 yıl önce karısını terk etmekti; 18 ay bir kadının eş olmanın en önemli fonksiyonunu yerine getirmeyerek evliliğe bağlı olmadığını göstermeye yeter de artar bile. Fakat tabii bu talihsiz eleman boşanmaya giderse, büyük ihtimalle boşanma – tecavüzüne (divorce rape) uğrayacak. En büyük zarar kontrolü, bu kadınla bir çocuk daha yapmamak ki zaten o da pek mümkün değil.
Burada asıl ilgi çekici olan ise kadınların verdikleri tepkiler. İlk dürtüleri kadının yaptıklarına kılıf uydurmak. Adama empati pek yok. Gerçi birader, sen de bu soruyu neden kadınlara sorarsın ki?
Bu adam evli kalırsa ne olabilir. Ya da arka planda ne oluyor. Olası nedenlerden ve çok muhtemel sonuçlardan biri şu:
Benim gerçek hayat hikayem şöyle : Boşanmadan önceki yıllarda karım benimle seks yapmayı bıraktı. Seks yapmayı bırakması, paralelinde benimle ilgili herşeyin ona batması ile çok uyumlu idi (ne giydiğim, şakalarım, vs …) Not : Daha önce de seks, ayda birdi.
Onunla bunu konuşmaya çalıştım ve aramızın iyi olmadığını söyledim. Tepkisi ise aramızda bir problem olmadığını söylemek idi. Ona göre tek problem bendim. 15 yıllık evlilik ve çocuklardan sonra problem benim evlilikten gerçekçi olmayan şeyler beklemem imiş. Kariyeri zaten onun sekse önem vermemesine bir neden idi. Akşamları çok yorgun oluyordu ve çocuklar da sabahın köründe ayakta idi. Haftasonları ise ev işleri vardı ve çocuklara bakmamız lazımdı. Tatiller de zaten çocuklara ayrılan zamanlar idi. Bahanesi de ÇOCUKLARI SEVMİYOR MUYDUM?
Karıma göre benim bir başka problemim de ÇOK HASSAS olmam idi. Seks konusunda sürekli mızmızlanmam da buna işaret idi.
Ne yazık ki, onun hikayesine inanıp bunu içselleştirdim. Kendi kendimi sansürledim, seks konusunda şikayet etmeyi bıraktım ve bunu olduğu gibi kabul ettim. Bana hergün kötü davranmasına toleransım azaldı giderek ama o durumda bile çok şikayet edemedim (mızmız görünmemek için).
Evliliğimizi daha iyi hale getirmek için çabaladım. Pozitif olmak için elimden geleni yaptım, ev işlerini yaptım. Zamanla onun ipleri eline almasına izin verdim. Zaten fiziksel olarak gayet iyi durumdaydım, daha da iyi duruma geldim.
Sonuç? Meğerse karım beni yıllardır aldatıyormuş. Sevgilileri ile haftada 4 veya 5 kez seks yapıyormuş (öğle yemeğinde, otoparkta, plaj kabininde, vs.). Benim mızmızlanmam konusundaki hikayesi sadece beni gölgede bırakıp ilişkilerine devam edebilmek içinmiş. Boşanmanın alevli tartışmalarının sonunda bana söylediği ise evlilik dışı ilişkinin yasak meyveleri çok heyecan verici imiş. En uzun süreli aşığı (3 yıl) sonunda ona aşkını itiraf ettiğinde ise kahkaha patlatmamak için kendini zor tutmuş (başka bir alevli tartışmada ağzından kaçırdığı üzere).
Kıssadan hisse :
1) İçgüdülerinize güvenmeniz lazım. Hatun herşey yolunda derken bile bir hinlik olduğunun farkında idim. Geçen sene karımın duygusal olarak tamamen soğuk hale gelmesini görmezden geldiğim için suçlu bile hissetmeye başlamıştım.
2) Ayak paspası olmayın … Kendi isteklerimi çok bastırdım.
“Anlaşılmaz sinyaller” ya da “anlaşılmaz mesajlar”. “Bilmiyorum be kanka, hatun bana çok karmaşık sinyaller veriyor”, birçok mavi haplı erkeğin ağzından duyabileceğiniz birşey.
Çoğunlukla ortada “anlaşılmaz” olan birşey yoktur aslında. Burada olan bilerek ya da bilmeyerek kadının ilettiğini okuyamamak. Çoğu erkek, kadının konuştuğu kelimelerden ne demek istediğini anlamaya çalışır, ama kadının davranışını okumak ve bu okuduklarını doğru şekilde yorumlamak için tecrübe ve öz disiplin gereklidir.
Bir kadın sıcakkanlı iken mesafeli oluyor ve sonra tekrar sıcakkanlı oluyor ise, mesaj BUDUR – klasik “satın alan pişmanlığı” (buyer’s remorse), sen onun ilk önceliği değilsin, seninle kafasındaki daha iyi bir hipergamik aday arasında gidip geliyor, sarhoşken daha yakışıklı görünüyordun, vs. – mesaj “ya öyle ise”ler değil, mesaj kadının tereddütleri ve davranışının bu tereddütleri nasıl yansıttığı. Seks yapmadan önce en az 10 kere buluşmak? Mesaj budur. Buluşmaları iptal etmek? Son anda ekmek? Güçlü ilgi ya da az ilgi? Mesaj BUDUR.
Size olan ilgi seviyesi (IL) güçlü olan kadın kafanızı karıştırmaz.Bir kadın sizinle sikişmek isterse, sizinle sikişmenin bir yolunu bulur. Eğer bir kadının size olan ilgisi bir artıp, bir azalıyorsa, onu hemen bir kenara koyun ve başka tabaklar çevirin. Eğer seninle ne yapacağını çözer ve senin peşinde koşarsa, sen yine kendi çerçevendesin ve senin ilginin bir değeri olduğunu gösterdin. Eğer sabırla bekleyerek acaba onun sana ilgisini arttıracak sihirli formül nedir diye merak edersen, onun çerçevesine düşersin. Bu, senin ona, onun sana olduğundan daha fazla ihtiyacın olduğunu gösterir ve bu da onun kendi ilgisinin koşullarını sana dayatabilmesi anlamına gelir.
Çoğu erkeğin kadının verdiği “anlaşılmaz mesaj” ya da kafa karıştırıcı davranış olarak düşündüğü şey, onun neden böyle davrandığını anlayacak kabiliyete sahip olmamalarından ya da anlamayı reddetmelerinden kaynaklanır. Bu genelde bir erkeğin bir kızın içine düşmesi ve onun davranışlarını olduğu gibi kabul etmek yerine bunlara kılıf uydurmaya çalışmasıdır. Çünkü kadının karmaşık ve anlaşılmaz davrandığını düşünüp “kadınları anlamak zor hacı” demek kolaycılıktır, oğlumuzun aslında bu kızdan başka alternatifi olmadığından kendini bu kızın peşinde tutma çabasıdır. Bir erkeğe olan ilgi seviyesi yüksek bir kadının, erkeğin gözünde statüsünü şüpheli hale getirecek davranışlara ne ihtiyacı vardır ne de motivasyonu. Tamam, ilgi seviyesi ne olursa olsun kadınlar erkeklere shit test atar ve erkekler bunu geçer ya da bundan çakar ama shit testler ortamı ve durumu göz önüne aldığınızda kolayca görülebilecek şeylerdir.
Çoğunlukla kadınlar tüm gerçeği davranış ve tutumları ile açık açık gösterirler ama burada olan sadece kadının iletişim kanallarının erkeğin anlayamayacağı şeyler olmasıdır. Ama sizin erkek olarak öğrenmeniz gereken şey, gerçek motivasyonunu öğrenmek için onun (dediklerine inanmak yerine) davranışlarını gözlemlemektir. Yapılması gereken tek şey davranışları ve onların sonuçlarını karşılaştırarak burdan amacı çıkarmaktır.
Eğer bir erkek kadının sadece söylediklerini değil, davranışlarını ölçü alırsa, kadının aslında ona büyük miktarda bilgi aktardığını anlayacaktır. Erkek aynı zamanda anlamalıdır ki kadının davranışları ile işaret ettiği gerçek, erkeğin kabul etmek istemediği şeydir.
Kadınlar, erkeklerden daha değişik şekilde iletişim kurdukları için erkekler çoğunlukla çileden çıkarlar. Kadınlar örtülü bir şekilde iletişim kurarlar, erkekler ise alenen. Erkekler bilgi iletirken, kadınlar genelde duygu iletirler. Erkekler iletişim kurarken içeriğe öncelik verirler, kadınlar ise duruma ve duygulara. Çeyrek yüzyıldır doludizgin esen feminizasyon rüzgarının en büyük aldatmacalarından biri, kadınların erkekler kadar analitik, problem çözücü ve akılcı davrandıkları fikridir. Eşitlikçi zihniyet, erkekleri (yanlış bir biçimde) kadınların kendilerinden hiç de farklı olmadığına inandırır. Bu demek değildir ki kadınlar problem çözücü olmayı öğrenemez, demek istediğimiz kadınların feminen bir iletişim formuna sahip oldukları.
Bu konuya daha önce güzel bir örnek vermiştik : Yalvarırım terk et beni. Ben seni arkadaş olarak görüyorum / arkadaş kalalım da standart bir üstü kapalı iletişim (reddetme) şeklidir mesela. “Benden 1000 km uzak dur Hilmi” demek bir kadın için fazla alenen iletişimdir ve arkadaş kalalım daha feminen bir iletişim şeklidir.
Yine iyi bir örnek de senden hoşlanıyorum ama ilişkiye hazır değilim yazısındaki durumdur. Kadının burada asıl iletmek istediği mesaj “senden hoşlanmıyorum, ilişkiye hazırım ama başkasıyla” iken ağzından tam tersi çıkmaktadır.
“Çekingen / utangaç bir erkeğim, kızlara yaklaşma korkumu nasıl aşarım?”. E-posta hesabımıza sıklıkla aldığımız bir soru bu. Bu soruyla en son karşılaştığımda, biraz da yazıya çevrilebilsin diye uzun bir cevap verdim, oradan bir yazı çıkarayım şimdi.
Erkeklerin çekingenlik diye algıladıkları, reddedilme korkusudur. Her erkekte olan bu korku, erkeklerin büyük bir kısmını felç eder. Mektupların yazılış şeklinden anladığımız genelde istenen şeyin, önce bu çekingenliği yenecek bir terapinin / kendini geliştime alıştırmasının tavsiye edilmesi ve beklenen de bu terapi ile kızlara yaklaşırken duyulan utangaçlığın azalması ya da yok olması. Maalesef arkadaşlar, işler böyle yürümüyor. Eğer böyle bir “formül” ya da “ilaç” varsa bile biz farkında değiliz, bilse idik emin olun şimdi dolar milyarderi olmuştuk. Tabii ki önden kendini geliştirerek, pornodan uzak durarak, mastürbasyonu azaltarak, rahip moduna girerek çok avantajlı konuma geleceksiniz ama o ilk yaklaşma anının korkusunu aşmanın yolu tek : kızlara yürümek.
Bu tabii hemen şimdi çıkın ve önünüze gelen güzel kıza yürüyün demek değil. Havanızı alırsınız. Bir insanın korkularının yarattığı problemleri gidermenin yolu, onu korkularından tamamen soyutlamak ya da telkin değil, onu korkuları ile yüzleştirmek. Yani reddedilme korkusundan kurtulmak diye birşey yok, ona maruz kalarak güçlenmek ve artık bu korkunun senin hareketlerini kontrol edememesi diye birşey var. Jordan Peterson‘un korkuların bu şekilde aşılması ile ilgili güzel bir örneği var. Diyelim ki, asansör korkusu yüzünden gökdelenlerin merdivenlerini tırmanmak zorunda kalan biri var. Bu adamın asansör korkusunu aşmasının yolu, korkuyla azar azar yüzleşmek :
1 – Önce onun asansör fotoğraflarına bakmasını sağlamak
2 – Sonra onun uzaktan asansöre bakmasını sağlamak
3 – Bundan sonra onun asansör yakınına gelip kapısından içeri bakmasını sağlamak
4 – Sonra onun asansörden içeri girmesini sağlamak
5 – Sonra onun asansörle bir kat çıkmasını sağlamak
Çekingen ve utangaç erkeklerin de izlemesi gereken yol buna benzer birşey. Mesela şuna benzer bir yol :
1 – Öncelikle reddedilme korkusunu, sosyal çevrede rezil olma korkusundan soyutlayın. Bu nedenle, kızlara yaklaşma işini kendi sosyal çevrenizde yapmayın. Mesela üniversite öğrencisi iseniz bunu kendi kampüsünüzde yapmayın. Başında çok kötü sıçışlarınız olabilir ve bunların sosyal çevrenizde konuşulmasını istemezsiniz. Uzaklarda bir üniversitede ya da sizin üniversitenin takılmadığı barlarda yapmanız daha iyi.
2 – Önce güzelliğe karşı nötr olmayı öğrenmeniz lazım. Sırf güzeldiye bir kadını kendinizden tepeye koyma meriçliğinden kurtulun. Kadınlarla, onların güzelliğinden etkilenmeden göz teması kurma alıştırması yapın. Buna şaşıracaksın ama bu sizin için kolay bir adım olmayabilir. Şu tip videolarla alıştırma yapabilirsiniz.
3 – Sonra sizinle konuşmak zorunda olan kadınlarla iletişim alıştırması yapın. Mesela birşey alacak gibi dükkanlara girip, satıcı kızlarla konuşun. Amaç sadece konuşmak ve göz kontağı. Öncelikle hem güzel hem de çirkin kızlarla alıştırma yapmalısınız. Sonra sadece güzel kızlara yönelebilirsiniz. Sonra yavaş yavaş hafiften şakalaşın kızlarla ama Türkiyede dükkanlarda yazmayı tavsiye etmem. Unutmayın, Türkiye’de hanzo erkek kadar hanzo kadın da var. Bunlardan biri ile izole karşılaşmayı tercih edersiniz, emin olun.
4 – Sonra ise yavaş yavaş bir oyun geliştirerek (bir kıza yaklaşma cümleleri, devamında ne söyleyeceğin, vs …) kızlara yazmanız lazım.
5 – İlk başta davranışların çok beta olacağınızdan ciddi anlamda beginner’s hell (yeni başlayan cehennemi) yaşayacaksın. Yani çoğu yürümeden iş çıkmayacak hatta bazen ciddi şekilde aşağılanarak reddedileceksin. Bunun sebebi beta utandırma (beta shaming) kavramıdır. Alfa davranışlar gösteren bir adamın olumlu karşılanacağı şeylerin, beta davranışlı biri söylediğinde ciddi tepki çekmesidir. Kişisel algılamayın. Burada matrix, hep fişte olmasını beklediği pil adamın fişten çekilme çalışmalarına, kadının suretinde karşı koymaktadır. Yılmayın. Bunun sosyal yükünü azaltmak için alıştırmalarını hep aynı mekanda yapmayın. Bar game, gündüz oyunundan daha mantıklı ama eğer sizin için gündüz daha uygunsa onu yapın.
6 – Hank’in monk mode yazılarını okuyun.
Peki tamam da kadınlara nasıl yanaşacağız. “Oyun“a hoşgeldiniz. Daha önce oyunla ilgili soyut yazdık ama şimdi pratikte ne olduğunu anlatma zamanı.
Oyun önceden düşünülmüş ve neredeyse algoritma gibi adımlandırılmış teknikler şeklinde ilerler genelde. Örneğin, aşağıdaki bir örnek (hem gündüz oyununda, hem de gece oyununda kullanılabilir).
Bu oyunda yürünecek hatundan mutlaka ilk ışık alıyoruz. Bu bir bakış hatta daha iyisi sizin varlığınızda, klasik olarak saçları ile oynaması gibidir. Kızın sizin için çekici olduğunu varsayıyoruz.
Kızın bakışında gülüş varsa ya da kız hemen yakınınızda ise (gidip) merhaba deyin. Bunlar yoksa, ikinci bir bakış bekleyin, gelirse (gidip) merhaba deyin, gelmezde kızı pas geçiyoruz. Varyasyonlar : Cesaretiniz arttığında tek bakış bile merhaba için yeterli olacak.
Konuşmaya merhaba ile başla. İsmini sorulmadan söyleme. Bir açılış konuşması hazır olsun. Mesela tahmin oyunu oynayabilirsin. Kızda gördüğün birşeyden tahmin çıkarma. Mesela gym kıyafeti giymiş ise, tahmin ediyorum gyme gidiyorsun diye başla (London Day Game’in köprü kavramı). Eğer yoksa ve ortam bar ise “dışarda kavga eden iki kadını gördün mü” diye gir ve hikayeyi geliştir. Buna yalan değil, flört denir (Mystery’yi andık burada). Burada amaç herkesin en çok karşılaştığı sorunu gidermektir. Eğer klasik olarak sorular sorarak (nasılsın, ne yapıyorsun, vs …) 15 saniyeye o konuşma tıkanacak ve karşınızda “eee?” diye bakan bir kızla karşı karşıya kalacaksınız.
Eğer kız konuşmaya ilgili ise bu ilk IOI (İlgi Göstergesi; yine Mystery üstadı andık). Bunu cebinize atın. Eğer kız isminizi sorarsa bu ikinci IOI. Bunu da cebinize atın. Konuyu bir yerde duracağınız ve kızın devam etmeniz için “ee sonra?” gibi birşey soracağı bir şekilde geliştirin. Kız devam etmeniz için soru sorarsa, bu da 3. IOI.
Eğer 3 IOI toplayamayacak gibi iseniz ya da konuşmanıza rağmen 5 – 7 dakika içinde 3 IOI toplayamazsanız, izin isteyin ve kızdan uzaklaşın. Kızı hemen unutup başka hedef arayın. Reddedildiniz (ya da kız gereksiz ilgisizlikten şansını kaybetti. Farketmez.)
Eğer 3 IOI toplarsanız, biraz daha muhabbet edin, “şimdi gitmem lazım ama seninle sonra konuşmak isterim, telefonunu versene / whatsapp var mı?” gibi birşey söyleyerek telefonunu alın. Ve gidip başka ava odaklanın.
Kızı hemen ertesi gün değil, 2 gün sonra arayın. Spesifik bir günde, spesifik bir yere davet edin. Çoğu kadın size telefon numarasını, orada sizi yüzyüze reddedemediği ve telefonda reddetmek daha kolay olduğu için verecektir. Bu nedenle tek telefon numarasında çok heyecan yapmayın. Kızla uzun bir mesaj oyununa da girmeyin. Amacınız yüzyüze görüşmek. Telefonda seks yapamazsınız. Kızlar her türlü bahane ile son anda sizi ekecektir. Paralel yazın, mutlu sona ulaştığınız kızlarla devam edin.
Oyun aslında insanın kendi kişiliğine göre geliştirebileceği birşey. Ama bu tür bir sürece girerseniz zamanla reddedilme korkusunu takmamaya başlayacaksınız.
Ben 2017 yılı içinde yaklaşık 10 değişik kadınla yattım (eskortu at 9). Kaba hesapla 50 kadar kadına yürümüşüm ve 40ı da beni reddetmiş (bir ikisi ciddi yüz kızartıcı şekilde). Bunu böbürlenmek için anlatmıyorum. Uzun süredir yalnız olan ve bize yazan adamlara bizim sorduğumuz ilk soru şu : yalnız olduğun süre boyunca kaç kere reddedildin? Sosyal medyadan yürümeler sayılmaz, reddedilme yüzyüze olur. Tinderdan bile bulsan kızı, reddedilme dediğin buluşman ve sen beğendiğin halde onun seni reddetmesidir. Bu sayı en fazla 3. Bu adamların, dışarda kızlarla başarılı olduğunu gördükleri adamlarla temel farkları da bu, onlar onlarca kere reddediliyorlar. Bu işin kolayı, sırrı falan yok.
Olay aynı zamanda bir sayı oyunu (number game). Kırmızı hapı bir ömür boyu okuyabilirsiniz ama eğer öğrendiklerinizden sonra incel değil de kadınlarla daha risklerden haberdar şekilde ilişki istiyorsanız, dışarı çıkıp oyunu oynamanız lazım. Buna sizi hazırlayacak zihinsel bir egzersiz yok. Reddedilerek pişmeniz lazım.
Kırmızı hap dünyasında, ilişkide erkeğin dominant olması gerektiğini, ilişkide dominant bir taraf olmazsa ya da dominant taraf kadın olursa, o ilişkinin çoğunlukla kısa sürede ayrılıkla sonlanacağını duymuşsunuzdur. Peki, dominant olmak ne demektir ve nasıl dominant olunur?
Dominant kelimesinin Türkçe karşılığı, egemen. Eğer egemen ne demek diye bakarsanız, aşağıdaki anlamları görürsünüz :
(sıfat) hiçbir kısıtlama, denetleme altında olmaksızın, bağımsız olarak yönetimini sürdüren, yönetimi dışarıdan herhangi bir şeyin güdümünde olmayan, egemenliğini yürüten.
(mecaz) duygu ve davranışlarını kendi istenciyle denetleyebilen (kimse)
(mecaz) başta gelen, baskın olan
(mecaz) başkasına boyun eğdiren, buyruğunu yürüten, güçlü
İlişkiler konusunda egemenlik ikinci ve üçüncü anlamların bir birleşimidir. Dördüncü anlamda ise zorbalık nüansı olduğundan, çoğu insan egemenliği zorbalık ile karıştırır ki buna da geleceğiz.
Öncelikle şunu belirtelim, ilişkilerde çoğunlukla dominant bir taraf vardır. Bu heteroseksüel ilişkilerde de böyledir, homoseksüel ilişkilerde de. Lezbiyen çiftlerin çok büyük bir kısmında bile kadınlardan biri dominanttır. Benim yurt dışında yaşarken bir kız arkadaşımın ev arkadaşı böyle dominant bir lezbiyen hatundu. Kendisi pek güzel olmasa da çok çapkındı ve hep genç ve güzel kızlarla çıkardı ve oldukça dominant idi. Kıza bakıp “lan hatuna bak, erkek olarak resmen bundan dominantlık konusunda öğrenecek şeyler var amk” çok demişimdir.
İlişkide bir tarafın dominant olması sağlıklı birşeydir. Günümüzde feminen yetiştirilen erkekler ilişkide eşitlik takıntısından çok gol yiyorlar. Feminizm ve kadınlar ne derse desinler, heteroseksüel ilişkilerde beklenen erkeğin dominant olmasıdır ve kadınların önemli bir kısmı da söylemeseler de bunu beklerler.
Şimdi nasıl dominant olunur sorusuna gelelim.
Lider, Karar Verici Olmak
Kadın erkek ilişkilerinde dominant olmanın en büyük ayağı, karar verici olmaktır. Nasıl dominant olunur sorusunun da asıl cevabı budur : ilişkide dominant olmak demek, öncelikle karar verici taraf olmak demektir. Kadınlar genelde karar vermek zorunda kalmaktan hoşlanmazlar ve erkeklerinin karar vermesini beklerler. Burada çatışmadan bahsetmiyoruz, o durumlarda da karar verici olmanız lazım ama ilişkide dominant olamayan erkeklerin asıl yaptığı hata, ikisinin de anlaşacağı kararları erkeğin verememenizdir.
Örnek, kız arkadaş aradı ve “bu akşam dışarı çıkacak mıyız?” diye sordu. Dominant olmayan bir erkeğin cevabı şöyle birşeydir, “Oh, bilmiyorum hayatım, sen ne yapmak istersin?” ya da “Bilmiyorum bebeğim. Sen ne istersin?” ya da daha kötüsü “Himmm, bilmem ki. Senin kafanda birşey var mı?” (yazarken ben bile utandım).
Kadın bu soruyu senin kendisine soru sorman için sormuyor fakat bu cevapları veren erkekler feminen yetiştirildiklerinden karar vermekte de zorlanırlar.
Dominant bir erkek “Evet, hadi çıkıp birşeyler içelim ve sonra sahilde yürüyelim” ya da “Bugün birşey yapasım yok. Yarın konuşalım” der. En kötüsü, “evet çıkalım, ben birşey düşüneyim ararım seni” der.
Dominant olmak “ben ne diyorsam o olacak leyn kadın” diye Osmanlı tokatı atmak gibi birşey algılanır ama asıl dominantlık bu tür kararları erkeğin vermesi ile ilgilidir. Ve çoğunlukla çatışma değil, sorun çözme arka planlıdır. Yani eğer kadın aradığında direk şuraya gidelim mi dediğinde illa “yok ora olmaz benim dediğim olacak o zaman şuraya gidelim” demek değildir.
Bir başka örnek. Kızla ilk defa buluşacaksınız. Dominant olamayan bir erkeğin kıza buluşma teklifi genelde şöyle birşeydir : “Peki hangi gün müsait olursun? Nerede buluşmak istersin?”
Dominant erkek ise şöyle sorar : “Peki öyleyse, Çarşamba müsaitsen XXX diye bir deniz mahsülleri lokantası var. Orda yer YYY barına çıkarız” Kadın uygun değilse de başka bir gün önerir.
Bir başka örnek daha. Restorana girdiğinde erkek, nerede oturacağını da seçer. Ama işte zorbalık ile farka gelelim, eğer kız orada değil de burada oturalım derse de illa benim dediğim olacak diye tutturmaz.
Kısacası bir ilişkide erkekten liderlik ve sorumluluk alması beklenirken kadınların genelde istedikleri şey yönlendirilmektir. Burada liderlik zorbalıkla olmaz, karar verici ve planlayıcı olmakla olur. Evet zorbalıktan hoşlanan bir grup kadın vardır ve kadınların önemli bir kısmı sünepe bir efendi çocukla olacaklarına zorba bir adamla olmayı tercih ederler ama bu kadınlar zorbalıktan anlar / hoşlanır anlamına gelmez.
Bu karar vericiliğin, ciddi bir zaman ve kaynak isteyen sorumluluk olduğunu da unutmayın. Ne dedik daha önce :
Eğer erkekseniz bunu kafanıza kazıyın, erkek ilişkinin kapı bekçisidir. Kadının seksi amaç haline getirmesi nasıl ona bazı aşağı sıfatlar getiriyorsa, erkeğin ilişkiyi amaç haline getirmesi aynı sıfatları hak eder. Seks nasıl kadının ilişkiye getirdiği kaynağı ise, ilişki de (yanı zaman ve emek) erkeğin getirdiği kaynaktır ve bu kısıtlı kaynak sadece kadın bunu hakederse ona verilmelidir.
Sizin kadını seks yapmaya nasıl ikna etmeniz gerekiyorsa, kadının da sizi ilişkiye ikna etmesi lazım. Bir erkeğin büyük bir dikkatle koruduğu “İlişki Kapısı”nın ardında her kadının yaşamak istediği cennet bulunur. Bu cennette en sıkışmış kavanozlar bile kolayca açılır, örümcekler ezilir, kadına şoförlük edilir, aletler onarılır, cesaret ve siparişler verilir. Bu cennet, erkeğin zamanı ve emeği ile işler.
Bir erkek olarak sizin zaman ve emeğiniz en değerli kaynaklarınızdır. Bu kaynaklarınızı “işler yapmak” için kullanırsınız – özellikle de hayattaki amacınızı gerçekleştirecek işler. Bu nedenle bu zaman ve emeği bir başkasına verdiğinizde, o kişinin bu muazzam armağana saygı duyması ve takdir etmesi gerekir.
Kadının Kuralları ile Oynamamak
Dominant olmak için bir erkeğin kendi kuralları olmalıdır ve kadının kuralları ile oynamamalıdır. Roissy’nin meşhur Amcığın 16 Buyruğu listesinden (çeviri aşamasında) :
IV. Onun kuralları ile oynama. Eğer kadının kuralları koymasına izin verirseniz sizden en azılı tecavüzcülerin bile nail olmadığı bir şekilde tiksinecektir. En güçlü kadın da, en azılı feminist de güçlü bir erkeğe itaat etmeyi ve onun tarafından yönlendirilmeyi arzular. İki kutupluluk sağlıklı bir ilişkinin çekirdeğidir. Bir kadın, kaprisleri, istekleri ve sürekli değişen ruh hali ile sizin üzerinizden geçmeyi istemez. Kadının duyguları kasırga, ruhu ise kundakçıdır. Kendinizi onun fırtınalarına karşı duran bir kale duvarı gibi düşünün. Güçlü rüzgarlar ve en kötü dürtülerinin yarattığı fırtınalar karşısında tutunabileceği bir kaya aradığında, orada siz olmalısınız … güçlü, sağlam, sarsılmaz ve yerinden oynamayan.
Ne istediğini bilmek ve bunu ön plana koymak
Dominant olmak için bir erkeğin bir misyonu olmalıdır ve bu misyonu öncelik yapmalıdır. Yine Roissy’nin meşhur Amcığın 16 Buyruğu listesinden :
III – Önceliğin kendi misyonun olmalı, kadının değil. Esas oğlanın kendisini tamamlayan kadına ilanı aşk ettiği tüm o romantik klişeleri unutun. Bunun her fırsatta aksini iddia etmelerine rağmen kadınlar bir erkeğin “herşeyi” ya da varlığının merkezi olmayı istemezler. Tam tersine değerli bir erkeğin hayat amacına itaat etmeyi arzularlar, o erkeğin amacını gerçekleştirmesine yardım eden dişil güç olmak ve o erkeğin gösterdiği yolu takip etmek isterler. Bir kadının bütünlüğüne saygı gösterin ve ona “benim herşeyimsin” diye yalan söylemeyin. O sizin “herşeyiniz” değil, ve eğer öyle ise, yakında öyle olmayacak merak etmeyin.
Yatakta dominant olmak
Bakın bu da çok önemli. Dışarda dominant olup yatakta olmamak olmaz. Yani hem her sikiş, sanki son sikişinizmiş gibi tutku dolu olmalı, hem de kadını yönlendirme konusunda cesaretli olmalısınız. Şimdi bunu dedik diye açıp Cosmopolitan’dan kadınların nasıl orgazm olmasını sağlarım diye araştırma yapmak gibi şaklabanlıklar yapmayın. Öncelikle kendi tatmininize odaklanın, tutkulu olun ve hatunu başından sonuna misyoner pozisyonunda siken efendi çocuklar gibi olmayın. Kadının vücut dilinden onu ne zaman çevirip domaltmanız, ne zaman kıçına tokatı patlatmanız (kadın bunu söyler zaten), ne zaman başını yastığa bastırmanız gerektiğini bilin. Bunları yaparsanız, efendi çocuklar “G noktası nerde, şurayı uyarsam, burayı yalasam” diye zihin jimnastiği yapıp hatuna orgazm vermekte sıfır çekerken, size dakikada 3 orgazm sağlar, sabah aynada vücudunuzda bir düzine morluk ve ısırık sayarsınız.
Bahsettiğimizin tutkulu bir seks olduğunu, fiziksel zorbalık ve şiddetten çok farklı birşey olduğunu tekrar belirtelim.
“Kadınlar aşık olmazlar, onlar sadece kendilerini düşünürler”. Bu bir süre önce bir centilmenin yazdığı ve benim de rastladığımda durup düşünmeme neden olan bir yorum. Ve şimdi okuyacağınız yazıyı kaleme aldım. Bu yazıyı yazmama ilham veren yoruma katılmıyorum. Bu yorumu yazan erkeğin bu dediğine vücudunun her zerresi ile inandığını tahmin etmekle birlikte yorumun yanlış olduğunu düşünüyorum. Yine de kendisini anlıyorum. Her ne kadar doğru düşünmese de, tamamen yanlış düşünmüyor. Kırmızı hap topluluğunun eskiden beri bilinen bir gerçeği var : kadınlar erkekleri, erkeklerin kadınların kendilerini sevmesini istediği şekilde sevemez.
Aşk Uçurumu
Sorun sadece erkeklerin istedikleri şekilde sevilmeye olan açlığı değil aynı zamanda kadınların sevebilme kapasitesi. Erkekler fedakar bir aşk arzularlar, fedakarlık sadakat ve bağlılık ima eder. Erkeklerin aşktan beklentileri ve kadınların aşk kapasitesi arasında uçurum vardır.
İş aşka geldiğinde (sadece ihtiras değil), erkekler oldukça iyimser eşitlikçilerdir. Bir erkek, sevilmeyi istediği gibi sever. Aşk konusunda bir erkek genç ve kadın doğasından bi haber olduğu yaşlarda, kendini tamamen altın kurala (sana nasıl davranılmasını istiyorsan, karşındakine de öyle davran) adamıştır.
Erkek doğasının aptallığı, kadının anaç içgüdülerinin özüyle ilgili sadakatin, romantik aşk için de ulaşılır olduğuna dair inancıdır. Erkek budala bir şekilde, annesi kendisini nasıl sevdi ise idealleştirdiği kız arkadaşının da kendisini öyle seveceğine inanır. Kadınların çocuklarını nasıl sevdiklerini gözlemleyerek kadınların büyük bir sevgi kapasitesine sahip olduğunu çıkarır. Bu doğrudur, kadınların büyük bir sevgi kapasitesi vardır. Ama maalesef bu büyük sevgi sadece çocuklarına ayrılmıştır ve erkeklerinin ulaşımına açık değildir. Bu nedenle erkeğin kadın aşkı konusundaki ideali gerçekçi değildir.
Erkek arzuladığı sevginin özünde annelik ile ilgili olduğunun ve kendisi için hissedilemeyeceğinin farkında değildir. Doğa burada erkeğin psikolojisi üzerinde acımasız bir oyun oynar. Erkeğe çocukluğunda saf ve yüksek kaliteli bir sevgi verir. Erkeğe, ilerde kadınlar için standart sandığı bir kadın aşkı şeması öğretir. Annesinin sevgisi ile, koşulsuz sadakatın, soylu karakterin, nazikliğin, fedakarlığın ve güvenin kadın doğasının özü olduğunu öğrenir. Bu nedenle çocukluktan erkekliğe adım atarken şu mantıksal çıkarımda bulunur : eğer “iyi bir adam” olursa, aşık olduğu kadın tarafından annesinden öğrendiği şekilde sevilmeyi bekleyebilir. Annesi de iyi niyetli ama oldukça yanlış bir şekilde oğlunun bu düşüncesini onaylar. Oysa bu şeytani bir yalandır ama henüz kalbi kırılmamış erkek bunun farkında değildir. Erkek, kadının sevgisinin değişmez olduğunu sanar. Onun çocuğu için olan sevgisinin, kendisi için olan sevgisinden oldukça farklı olduğunu bilmez.
Yani erkek, bu sevgi sadece çocuklara ayrılmış iken çocuk gibi sevilmeyi arzular. Kafasındaki aşk tipinin anne sevgisi olmasına rağmen romantik sevgi olduğuna inanır. Bu tip bir erkek ikisi arasındaki ayrımı yapacak tecrübeye sahip değildir. Ve onun için trajedi, kadınların erkekleri çocuklar gibi sevemeyeceğini öğrenmektir. Annelik bağının doğasında olan koşulsuz sadakat, çiftleşmek için biraraya gelen iki insanın arasındaki bağda yoktur. Çoğu erkek bunun farkında değildir. Bir kadın tarafından acımasızca ters köşeye yatırılana kadar saf ve erdemli bir aşk ile severler. Burada sorun bu trajik anın olup olmayacağı değil, ne zaman olacağıdır. Eğer şanslılarsa da olduğunda kendilerini bu blog ya da benzeri bir yerde bulurlar.
Buradan itibaren de erkek kadının sevgi kapasitesi konusunda kafasında bulunan normları yeniden değerlendirebilir. Bir kadının eşi için hissettiği sevginin, çocuğu için hissettiği sevgiye göre daha az psikolojik ve ahlaki kaliteye sahip olduğunu öğrenir. Bu güçlü bilgiye nasıl tepki vereceği ise onun nasıl bir erkek olacağına ait kararını şekillendirir. MGTOW da olabilir, kadınları sadece seks için kullanan müzmin bir bekar da olabilir ya da evini iş gibi idare eden, risklerin farkında ve bütün gücüyle bu tehlikelere göğüs geren bir baba da.
Bu ne kadar acımasız olursa olsun bir kadın, erkeğin sevgisine aynı karşılığı veremez. Erkek ve kadın farklı sever. Yukarıdan aşağıya sızan hiyerarşik bir aşk vardır ortada. Erkek kadın için fedakarlık yapar, kadın çocuk için. Nehir çok istisnai durumlarda yukarı doğru akar. Eğer bir erkek kadının kendisi kadar sevebileceğine inanırsa, kaderi hayalkırıklığı ve azaptır zira kadın adamın idealleştirmesine göre değil, doğaya göre hareket edecektir
İkaz
Çoğunuz buraya kadar beni takip edebildiniz, bazılarınız edemediniz. Başlangıçta “Erkek budala bir şekilde, annesi kendisini nasıl sevdi ise idealleştirdiği kız arkadaşının da kendisini öyle seveceğine inanır” demiştim. Bu dediğimde iki anlam var. Gerekli tecrübe ve nuans farkını anlayacak zihne sahip değilseniz ikinci anlamını anlamanız zor. Temel olarak aranızda iyi bir anneye sahip olanlar bu cümleyi okuduğunda, şimdi olmasa bile zamanında “umarım annem kadar tatlı ve ilgili bir kadın bulabilirim” demiştir. Ama annesi narsist, umursamaz ve sevgisiz olanlar için durum farklı. Bu tip anneler her ne kadar da toplum önünde mükemmel anne imajı çizseler de kişiliklerindeki bir bozukluk yüzünden anne sevgilerini oğullarından esirgemişlerdir.
Bu konuyu konuştuğumuzda, annesinin kendisini gerçekten hiç sevmediğini (benimki sevgi dolu bir kadındı) söyleyen erkek sayısının fazlalığı beni şok etti ama bugün bildiklerimden sonra bunun süpriz olduğunu söyleyemem. Annelerinin anne sevgisini kendilerinden esirgediği erkekler, kırmızı hapı daha kolay yutarlar ve yetişkinliklerinde kadın doğasını daha iyi anlarlar. Benim kişisel gözlemim, anne sevgisi olmadan büyüyen erkeklerin yetişkinliklerinde kadınları idare etmek konusunda daha başarılı olmaları. İhmal edilmiş bir oğlan çocuğu olarak büyüyen bir erkek, kız arkadaşının kendisini anne gibi seveceği budalalığına kapılmaz, kadının kendisini kendi annesi gibi seveceğini bilir, aşırı bir şartlılıkla.
Bu demektir ki çocukken anne sevgisini deneyimlemeyen erkekler, olgunluklarında kadın aşkını idealize etmezler. Bu adamların kadın aşkı konusunda kafalarındaki fikir, doğal olana daha yakındır. Çoğu erkek gibi kadınlardan anne sevgisi benzeri bir fedakar sevgi beklemezler zira zaten bu tür bir sevgiyi hiç hissetmemişlerdir. Annesi kendisini anne gibi sevmemiştir, partneri ile olduğu gibi annesi de kendisini sağladığı fayda üzerine sevmiştir. Bu nedenle çocukken annesi tarafından anne sevgisi ile sevilmeyen erkek, yetişkin olarak diğerlerine göre avantaj sahibidir.
Kadın Aşkının Tanımı
Kadının aşkı, öncelikle sizin gücünüze olan arzusudur, ikincil olarak da sizin karakterinizin ona kendini nasıl hissettirdiği ile ilgilidir. Kabaca şöyle diyebiliriz : fırsatçılık ve duygusal ödünün, ihtiras soslanmış hali.
Erkekler aşkın fedakarlık açısından yukarı doğru akmadığını çoğu zaman unuturlar. Bir erkek bir kadına ihtiras duymadan onu sevebildiği için, kadının da aynısını yapabildiğini sanar. Bu mümkün değil zira kadının aşkı fedakarlık üzerine kurulu değildir, erkeğin fedakarlığının takdir edilmesinin, ihtiras ile karşılaşması üzerine kuruludur. Bir erkek bir kadın için fedakarlık yaptıkça, yaptığı yatırım ölçüsünde ona olan aşkı derinleşecektir. Bir kadın içten gelen hayvani bir ihtiras olmadan, erkek için fedakarlık yaptıkça, ona olan sevgisi azalacaktır, kendi fedakarlık gerekliliğinin, erkeğin yetersizliği olduğunu düşünecektir. Yani, bu hiçbir zaman söze dökülmese de, kadının davranışlarından çıkarılabilir : kadın erkeğin kendisini, onun erkeği sevdiğinden daha fazla sevmesini bekler ve böylece aşk hiyerarşisini güçlendirir. Kadının fedakarlığının ihtiras gibi ön koşulları vardır. Erkeğin fedakarlığı ise ondan beklenir ve beleştir
Aşk ve Kadının Kendini Kandırması
Size karşı ihtiras hissetmeyen kadın sizi onun sizi sevmesini istediğiniz gibi sevemez. İhtiras, kadın aşkının temelidir, kadın ihtirassız sizden hoşlanır, sizi sevmez. Fakat bu kadın sizi kullanmak için size aşık numarası yapabilir. Eğer bir kadın için size aşık olmak kendisi için kullanışlı ise, kendisini size aşık olduğu konusunda kandıracaktır. Kadınlar, kendini kandırmanın ustalarıdır, o nedenle kadının kendini inandırdığı şeylere yüzde 100 güvenmemek gerekir. Bu duygulara safsata gözüyle bakın.
Kadınlar genelde duygusal olarak nevrotiktir (negatif duygulara yatkın). Kendi benliğinin fazlaca farkına varan bir kadın, içindeki hayvani öğelerden kurtulamadığı için kendinden nefret edebilir. Kadınlar bunun için özel çaba gösterseler de sizi sizin istediğiniz gibi sevemezler. Bunu zorlarsanız, kadını tarifsiz ızdıraba sevkedersiniz. Kız arkadaşınızın sizi anneniz kadar sevememesi size ne kadar adaletsiz gelse de, onu sizi bu şekilde sevmeye zorlamak, kız arkadaşınız için adaletsizdir. Benim şahsi fikrim, toplumun kendini nesiller boyunca bu nedenle kandırdığı. Gerçek, çekirdek aileyi tehdit edecek kadar güçlü, bunun için sadece MGTOW hareketine bakmanız yeterli. Birçok erkek, kırmızı hap gerçeklerini keşfettiğinde, aile kurma fikrini kabul edemiyorlar. Çoğu erkek için cehalet erdemdir, bu nedenle bu blogdaki bilgiler güçlü olduğu kadar da, tehlikelidirler.
Kapanış
Kadınlar neyse odur, sizin kadınlarla ilgili algınızın ne olduğu, temel doğal gerçekler karşısında önemsiz. Bu öğrendiğiniz bilgiler ile onları olduğu gibi kabul etmeyi öğrenirsiniz, ya da “kadının aşkı derdine değmez” deyip onları hayatınızdan çıkarabilirsiniz. Bu benim sizin için yapacağım bir seçim değil, kendi kişisel tercihiniz. Bir kez bilgilendiniz mi, tercihiniz sizden geri alınamaz. Bu bilgi ile ne yapacağı, hayatın ne aşamasında olduğuna göre değişir.
Kırmızı hap gerçekleri bir erkeğe kadınlarla ve hayatı ile ne yapacağı konusunda karar vermek için büyük bir enerji verir. Bununla ne yapmak isteyeceğiniz, yaşınıza göre değişir. 20 yaşında bir delikanlı, safça hayatı boyunca bekar kalacağını düşünür. Boşanmış, yaşlı bir erkek, budalalık dediği bu işlerden elini eteğini çekebilir. Barlarda bir on yılını hatun kaldırmakla harcayan bir erkek, daha derin birşeyler istediğine karar verebilir. Erkeklerin yapmaya meyilli olduğu gibi, kadınlar nasıl sever, sevgi ihtiyacımı, kendini mahvetmeden nasıl karşıların sorularını sormaya başlar. Kendiliklerini kaybetmeden sevmenin bir yolu bulamayan erkekler ise, sevgiyi reddederler.
Shit test, bir kadına yürürken veya birlikte iken sürekli karşılaşacağınız birşey. Aşağıda biz en yaygın shit testleri, bunların asıl anlamlarını ve de nasıl karşılanabileceğini anlattık.
Kızdın mı? / Kızmadın ya! – Türkçesi, “beta mısın?”. Ya görmezden gel ya da “onayla ve abart” (agree & amplify) : “He ya, ben eve gidiyorum şimdi, Titanic izleyeceğim.”
Sen hovarda biri misin? – Türkçesi, “alfa mısın?”. Ya görmezden gel, ya anlaşılmaz ol ve “belki, takıl bana ve sen karar ver” ya da onayla ve abart : “ooo daha yarısını bile görmedin”.
Boyun kısa / sandığımdan kısaymışsın – Boyunuz kısa ise her zaman, ortalama ise sıklıkla duyacaksınız bu shit testi (hatunlara yürüdüğünüzü varsayıyoruz). Bunu duymak kötü birşey değil zira bu genelde kadının içindeki size karşı olan ilgisi ile kendi kafasındaki “kısa = beta” varsayımının çatışmasının dışa taşmasıdır. Hatun hanzo değilse (maalesef Türkiye’de var böyle hatunlar) ve size karşı ilgisi yoksa ve siz durmanız gereken yeri bilmeyen biri değilseniz bu konuyu açmaz. Burada doğru tepki onayla ve abart : “10 santim topuklumla bile kahrolası bir cüceyim ben” gibi bir lafı, boyum sikimde değil rahatlığıyla söyleyin. O anda hatunun içinde “kısa bak beta bu” diyen şeytan ile “ama fena çocuk değil” diyen melek çatışıyor, bu soru sizi kızdırır ya da stres ederse şeytana “bak ben demedim mi, beta işte” dedirtirsiniz. Şişmansanız ve bu yüzünüze vurulursa sinirlenme lüksünüz var, zira bunu değiştirebilirsiniz. Boyunuzu değiştiremezsiniz, her erkek adam gibi bunu kabul etmeyi öğrenin.
İlk görüşte aşka inanır mısın? – Türkçesi, “beta mısın?”. Uyumluluk testi. Feminen dünya görüşüne taşaklarını teslim etmiş misiniz kontrolü. Bu sorunun cevabı her zaman “hayır” (cevabınız evet ise ceza olarak siteyi ilk yazıdan bu yazıya kadar bir daha okuyun). Dobra bir herifseniz cevaben “inanmıyordum ama gögüslerini gördüğümden beridir bu konudaki inancımı gözden geçiriyorum” diyebilirsiniz.
Kendinin salatası varken senin tabağından yemek alması – Evet, kadınlar bunu neden yapar diye merak ettiyseniz, cevabını buldunuz. Bu da shit test. Hatun bunu yemeğini yemek için değil, neye izin verip, neye izin vermeyeceğinizi test etmek için yapar. Burada yanlış reaksiyon hiçbir tepki vermemek ya da buna kızmaktır. Sizin tabağınızdan birşey alıyorsa en iyi cevap sizin de ondan birşey almanız (eğer izin istememiş ise siz de istemeyin, eğer izin istemiş ise tamam ben de şunu tadayım diyerek).
Arkadaş kalalım / arkadaş olarak görüyorum – Bu aslında pozitif bir shit test değil zira burada kadın sizin beta olup olmadığınızı test etmiyor, kesin olarak beta olduğunuza inanmış. Yine de buna cevap hayır. Hatta şöyle hayır.
Şimdiye kadar kaç kadınla yattın? – Eğer soruyu soran kadını henüz sikmiyorsanız bu soru beta mısın yoksa alfa mı sorusudur. Cevap abartmaktır ama sayıyı şöyle verin : “Bilmem, 30dan sonra saymayı bıraktım …” ya da “bugün mü? saymam lazım … 1 … 2 …”.
Bu sayı bir düzineden az ise bunu itiraf etmeyin dememize gerek var mı? “Bilmem, saymadım” deyin geçin. İlk kız arkadaşım bana bunu “sormaya bile gerek yok sana ama hiç seks yaptın mı daha önce?” diye sormuştu ve ben de bakir olmama rağmen “sorma o zaman” diyebilmiştim 😀 Hey gidi gençlik.
Kız arkadaşın var mı? – Beta mısın, birileri ile yatabiliyor musun? Bunu geçebilmenin yolu sır verir gibi eğilip “şişşt, kimseye söylememi tembihledi”, “Facebook’da daha resmiyete dökmedik” ya da “seviştikten sonra sarılmıyoruz, o zaman o sayılmaz” gibi birşeydir. Pat diye cevabınız hayır olmasın.
Bahse girerim kız arkadaşın var senin – Süper soru, “seninle yatmak istiyorum ama seninle tek yatmak isteyen kadın be değilim umarım” demek. Bu sorunun yukarıdakinden farkı daha ileri bir aşamada olmanız ama cevap şekliniz aynı olsun.
Hipergaminin erkeğe yaklaşımı çift değişkenlidir, bir erkek ya üstün niteliklidir ya da değersizdir. Bir kadın bir erkeğin kendinden daha aşağıda olduğuna inanırsa, o erkek cinsel olarak görünmez olur, sadece bir kadın bir erkeği daha üstün görürse, o erkek görünür hale gelir.
Kadınlar görünür şekilde güç yayarak kendilerini daha aşağıda hissettiren erkekleri arzularlar. Bir kadın bir erkekten daha aşağıda hissettiğinde, onu çekici bulmaya başlar. Buna hipergami denir, yukarıya doğru eşleşmek ve sosyal merdiveni tırmanmak. Hipergaminin sonucu olarak, kadınlar yüksek statü sinyallerine karşı aşırı hassastır (iyi genler, zenginlik, güven, popülerlik, vs).
Hipergami kendini birçok şekilde gösterebilir. Zenginlik avcılığı en çok bilinenidir, burada bir kadın bir erkekle sadece zenginliği için birlikte olur. Daha az çıkarcı ilişkilerde, bir kadın kendisinden daha fazla kendine güveni olan erkekle beraber olur. Genel olarak, kendine güveni daha az olan kadınlar hipergamiye daha az meyilli iken, egoist kadınlar hipergamiye daha çok meyillidir.
Hipergami, fırsatçılığı besler. Daha yüksek statüye sahip bir erkek cinsel olarak ulaşılabilir ise, dizginlenmemiş hipergamiye sahip bir kadın aldatır. Eğer bu erkek ilişkiye açık ise, bu kadının erkeğini bu adam için terk etme ihtimali çok yüksektir. Bu fenomene “dal değiştirme” denir.
Geleneksel yetiştiriliş ve ailede güçlü bir erkeğin varlığı ile dizginlenmemiş bir hipergami, aşırı fırsatçı ve sadakat yoksunu bir kadın yaratır. Geleneğin güçlü olduğu toplumlarda, hipergami, aile, toplum ve kültür tarafından dizginlenir. Kadınlar sürekli olarak daha iyisini beklemek yerine, yaşıtları ile zamanı geldiğinde evlendirilir.
Bazı kadınlar diğerlerinden daha fazla hipergami pençesindedir ama hipergaminin etkilemediği bir kadın yoktur. Bunu bir derecelendirme gibi düşünün, bazı kadınlarda hipergami çok azdır, diğerlerinde ise aşırı. Hipergami, Pandora’nın Kutusu gibidir, bir kere boyun eğildi mi, ona yine boyun eğme dürtüsü çok çekicidir. Bir kadın ne kadar tecrübeli ise, hipergamisi o kadar güçlenir ve o kadar kötü bir ilişki materyali haline gelir.
Aile ve çocuk yetiştirmek için en uygun kadınlar, hipergami dürtüsü en iyi şekilde dizginlenmiş kadınlardır. Materyalizm ve çok fazla cinsel ilişki hipergami tabanlı davranışlardır, “sürekli bir üst modele geçme” ihtiyacının göstergesidir ki bu da temelde hipergamidir. Bu tip kadınlar ciddi ilişki için uzak durulması gereken kadınlardır. Tutumlu ve alçakgönüllü kadınlar ise ilişki için daha üstün adaylardır.
80/20 Kuralı
80/20 kuralı, hipergaminin doludizgin hüküm sürdüğü toplumlarda yaklaşık olarak erkeklerin yüzde 20sinin, kadınların 80%sini sikeceğini vurgular. 80/20 kuralı basitçe “pareto prensibinin” cinsel stratejiler evrenine uygulanmasıdır. Sadece tutucu ve tek-eşlilik taraftarı toplumlarda her erkeğe kabaca bir kadın düşer. 80/20 ayrımı, aile değerlerinin yok olması ile ortaya çıkacak doğal düzendir.
Aşk Hiyerarşisi
Aşk, hipergami dürtüsünün tatmini üzerine inşaa edilmiştir. Eğer bir kadın sizden daha iyi olduğunu düşünürse, size saygı duyamaz. Eğer size saygı duyamaz ise, sizi sevemez.
Kadınlar, erkeklerden farklı şekilde severler. Kadınların aşkı hayranlık üzerine kuruludur, hayranlık ise takdir ve saygının bir kombinasyonudur ki saygı güçten türer. Bunun sonucu olarak eğer aşık olunmak istiyorsanız, güçlü olmak zorundasınızdır yoksa hiçbir zaman sevilmeyeceksinizdir. Zayıf olduğunuz için aşağılanacaksınızdır. Hipergami dünyasında eğer zayıf olarak algılanıyorsan, sevilme şansın yoktur.
Kadınlar faydacı bir şekilde severler, romantik partnerlerini koşulsuz sevme kapasiteleri yoktur, bu tip bir sevgiyi sadece çocuklarına gösterebilirler. Bu davranış Briffault Kanununun hakimiyetindedir. Bunun karşıtı olarak, erkekler, kişisel yatırımlarının erdemi ile kadınları koşulsuz sevebilirler. Aşkın hiyerarşisi şudur : erkekler > kadınlar > çocuklar.
İş paraya ve aşka geldiğinde, kadınlar erkeklerden daha bencildir. Erkeğin aşkının doğası gereği fedakarca olması beklenir, kadınınkinden ise böyle bir beklenti yoktur. Kadınlar fırsatçı bir şekilde severler, erkekler ise fedakarca.
Aşağıdaki videodaki çocuk, doğal alfaya nadide bir örnek. Tabii ki 20,000 dolar zarara neden olan bir parti verdiği için değil.
Neden peki? Sayalım.
Gerçekten özür dilemiyor. Clintonvari bir özür olmayan özür diliyor.
İlgisizliğin efendisi biri. Güzel ve yaşça daha büyük bir kadın tarafından azarlanmasına ve büyüklük taslanmasına rağmen eleman kendi duruşunu koruyor. Sarsılmadan.
Hiç gülümsemiyor.
Sikinde değil.
Eğer sikinde ise bile bunu hiç göstermiyor.
Çerçevesini koruyor. Ulusal kanalda. Meme halkası ile.
Kendini beğenmiş piçin biri.
Daha yüksek statüye sahip kaltağa karşı savunmaya geçmiyor.
Her zaman cevabı hazır.
Tek kelimelik cevap oyununa hakim.
Kendi beğenirliliğini varsayıyor (satışı varsaymak)
Corey Worthington Aptal-Beta nesli sonrasının Joel Goodsen’i ama daha az kötümseri. Corey, cam yumurtayı yere düşürüp “böyle çatlaklarla daha güzel oldu” diyecek biri. Bazılarınızın “ama bu herif kalasın, götün teki” dediğinizi duyabiliyorum. Evet, bu doğru. Çocuk götün teki ve çoğu zamanda savruğun biri. İşte bu nedenle de onu ayın alfası adayı yaptım. Aranızda bu piçin lisenin en güzel hatununu becerdiğinden şüphesi olan var mı? Corey kalasın en büyüğünün bile saygı değer betalardan ve hatta çoğunlukla saygı değer alfalardan bile daha fazla kaliteli am yediğinin iki ayaklı bir örneği.
Doğuştan betalara tavsiyem, Corey’i taklit edin. Kadınlarla nasıl Corey Worthington oyunu oynayın.
Kız : Kız kardeşimle yattığına inanamıyorum! Ve annemle de!!
Sen : Umm, üzgünüm?
***
Kız : Ben yokken kedimi beslemen gerekiyordu. Ama kedim ölmüş. Ne yaptığını düşünüyordun?
Sen : Düşünmüyordum aslında.
***
Kız : Doğum günümü unuttun. Göt herif. Sik kafalı olmanın cool olduğunu mu düşünüyorsun?
Sen : Evet.
***
Kız : O aptal dövme seni utandırmıyor mu? Annen gördü mü bunu?
Sen : Evet. Herkes gördü. Çok sevdiler.
Kız : Büyü biraz ve kurtul o dövmeden. Yoksa senden ayrılırım.
Sen : Hayır, dövmeyi sevdim, kurtulmaya niyetim yok.