Saha Raporu – Işıkları Kapatın !!!

Merhaba Mahmut Abi ve Değerli Blog sakinleri, Ben Mr.Deer. Önceki yazılarımda yaklaşma korkumu yenmemi ve  sonrasında olanlardan bahsetmiştim. Yaklaşma korkumu yendim ve sınır tanımıyorum artık. Şunu da not düşmeliyim oyun ne Eskişehir de kolay, ne Adana da zor önemli olan mentalite ve teknik. Elimden geldiğince açık ve detaylı yazmaya çalışacağım ama hatırlamadığım kısımlar için üzgünüm. İki rapor birden yer alacağı için yazının biraz uzun olacağını şimdiden söylemeliyim. Önceki yazılarımda kullandığım teknik yüzünden insanlar beni Dark Triad bozuntusu birisi zannetmişti. Ben Robert Baker ’ın Sperm Wars kitabındaki gibi olayları betimleyerek ve yapabildiğim kadarıyla psikolojik çözümlemeler yapmaya çalışıyorum. Bu pek alışa gelmiş bir teknik değil sanırım ya da ben bu tekniği henüz sağlıklı kullanamıyorum. Yazardan farkım o olayları kurguluyor ben ise yaşıyorum.  Dip not saha raporunda ki tüm sözler Arsız-Komik tavırlarla söylenmiştir. Sağlık bakanlığına sesleniyorum ışıkları kapatın aq 😎 .

‘’Ciddiyet sığ insanların biricik sığınağıdır.’’

                                                                                                                  ~ Oscar Wilde ~

Saha Raporu; Migros Yürümesi ve Fclose

Günlerden 16 Nisan Pazartesi benim İf (intermittent fasting)’de Dört saatlik açlık günüm, ekibimle Rock Fest öncesi toplantı yapmak için telefonlaştım. Normalde o gün evden çıkmak istemiyordum çünkü açlık günlerinde benim enerjim olmuyor. Sabah günlük antrenmanımı yapmış ve birkaç saat de ders çalışmıştım. Açlık yüzünden huzursuz hissediyorum kalbim arada çarpıntı yapıyor ve arada hafif sarsılmalar hissediyorum.  Öğrenci Kanadım ile Adana ‘nın en işlek semtlerinden biri olan Baraj yolunda buluştum ve Ghost ‘ın spordan çıkıp gelmesini beklerken biraz gezinelim ve benden iş çıkmaz düşündüm bari Öğrenci Kanadım set açsın bende izlerim hatalarını falan düzeltirim diye düşündüm. Biraz yürüdükten sonra Migros‘a bir şeyler almak için girdik. Reyonların arasın da gezinirken kızın biri dikkatimi çekti göz göze geldik gülümsedim, kızda gülümsedi. Kız 1,70 boylarında sarışın, kıvırcık saçlı balık etli Hb5 ama tatlı suratı, konuşması ve dar alanda ki göstermiş olduğu performans için +0,5 daha Hb 5,5 diyelim. Neyse bakışı aldım ve ‘’Kanat vur ben buna gitmezsem olmaz, kalp krizi geçirirsem suni teneffüs sende hehehe’’ dedim. O vur kelimesi aramızda bir tür motivasyon ve destek mesajı, evrimsel psikolojik olarak maymun atalarımızda da görüldüğü gibi dokunmanın (kino) verdiği rahatlık birbirimizin omzuna hafifçe vurunca uçuşa geçiyoruz. Neyse fazla uzatmadan ben kızın arkasından çikolatalı atıştırmalıkların olduğu reyona gittim yanında yürürken yarım metre önünde kafamı çevirip seti açtım.

H: Hedef            D: Ben

D: Merhaba (sakin ve yumuşak bir sesle)

H: Merhaba (heyecanlı ve samimi bir sesle, vücut dili beni beklediğini anlatıyor.)

D: Az önce seni gördüm, tanımaya değer biri olduğunu düşündüm ve işte buradayım. Tarzından çıkardığım kadarıyla öğrencisin edebiyat falan mı.

H: Hayır anestezi bölümünde okuyorum sen ?

D: Bilmem tahmin et.

H: Konservatuar veya güzel sanatlar olabilir. (Tavus kuşu tarzıma ithafen)

D: Hayır bilemedin, Hogwarts ta Harry ‘nin sınıf arkadaşıyım ehehehe.

H: Nasıl yani büyücü falanmısın.

B: Büyüde yapabiliyorum ama hayır sokak sihirbazıyım. Söylesene anestezist olmak nasıl bir duygu insanları bayıltmak falan biraz da Nuri amca geldi aklıma ama. (gülüşmeler)

Ondan sonra kız başladı bölümünü anlatmaya, hastanede çalışıyormuş. Bir kız arkadaşı oradaymış (iş arkadaşı) onunla tanıştırdı sonra bende Öğrenci Kanadımı çağırdım kızlarla tanıştırdım. Hedefim bir şey almıyormuş onunla önden çıktık, bir iki sihir numarası yaptım ve neşeli bir sohbet ediyoruz. Öğrenci Kanadım ve hedefimin arkadaşı ortalıkta yok, kanadım içeride işimi kolaylaştırmak için diğer kızı lafa tutmuş. Sohbet arasında kız fazla soğuk kanlı olduğumu söyledi, bende bugün açlık günüm ve şuan modumun düşük olduğunu normal de eğlenceli bir insan olduğumu söyledim. (HATAAA) Orada biraz sıçtım tabi kafa yerinde değil ki ama kız da çok umursamadı. Normalde eğlenceli bir insanım ne aq. Neyse diğerleri geldi. Hedefim arkadaşına benim sihirbaz olduğumu falan söyledi. Tabi arkadaşı da numaralarımı görmek istedi, iskambilleri Öğrenci Kanadıma verdim gösterdi bir iki numara. Sonra hedefimden numarasını alıp yarın kendime gelince eğer müsait olursam onu arayacağımı ve bir şeyler içmek için buluşabileceğimizi söyleyip yanlarından ayrıldık. Ghost ile buluştuk bir mekana oturup hem olanları anlattım hem de Fest için planlama yaptık. Biraz zaman geçti saat 7.30 PM kızı numaramı alması için aradım.

D: Merhaba ***** ‘mı görüşüyorum.

H: Evet benim buyurun.

D: Ben yakışıklı sokak sihirbazı Deer

H: Eheheh senin olduğunu tahmin etmiştim. Ne yapıyorsun neredesin.

D: Arkadaşlarımla oturuyorum. Sen?

H: Alışverişi bitirdik, arkadaşımla geziyoruz. Hala yakınlardaysan bugün de bir şeyler içebiliriz.

D: Olabilir ama biliyorsun enerjim düşük sohbeti fazladan neşelendirmen gerekecek. (kafami s*kem boş ver yarın buluş sana aq o nasıl bir cümle.)

H: Hmm neşelendirmek diyorsun tamam o iş bende senin için elimden geleni yapmaya çalışacağım.

Bla bla bla bla

Ekibimle biraz yürüdük ve ATM den para  çekip geri dönüyorduk kızlar gelmiş, bana doğru yürümesini söyledim yolda karşılaştık direk sağ elimi beline koyarak yanaklarından öptüm (bu vazgeçilmez hareketim sayesinde, setten sonra ister günler ister saatler geçsin şaşmaz yakınlık kurarım) . Ghost ve Öğrenci Kanadım gitti ben kızları alıp yakınlardaki bir kafeye oturduk samimi söylüyorum ben gece boyu sıçtım kız topladı. Mekâna girince yüzümde kocaman bir gülümseme ve tanımadığım garsonlarla el sıkışma, ayak üstü hâl hatır sorma (full charge) falan, güzel bir yer seçtim ve oturduk vücut dilim iyiydi yalnız bazen teknikten uzaklaştım, çok sorun yaratmayacak shitleri umursamadan battım. Bu mekana çok sık gelir misin, garsonlarla samimi gibisin (bunlar dan biri İngilizce gecesinden tanıdığım çüksüz garson) falan basit shitler. Çeşitli sihirbazlık ve zihin oyunları yapıp geceyi bir şekilde atlattım. KissClose yapma fikrim vardı ama yarın sakin kafa ile daha iyisini yaparım diyerek vazgeçtim. Birkaç saat sonra kalktık kızlarla durağa yürüyüp yanaklarından öptüm, oradan da kanatlarımı arayıp yanlarına geçtim olanları anlattım.

“Başarıya ulaşamayanların yüzde doksanı yenilgiye uğramamış, sadece pes etmiştir.”

                                                                                                                     ~ P.MEYER ~

Evvelsi gün akşam üstü 5.00 PM gibi hedefimi aradım. Naber, nasılsın falan biraz lafladık sonra kız‘’ kapamam lazım yemek sipariş etmeliyim’’ dedi. Dedim ‘’dur akşam 8 gibi hazır ol alırım seni’’. ‘’Nereye gideceğiz’’ dedi. Dedim ‘’sürpriz’’ ve kapattım. Bu ‘’sürpriz’’ kelimesi çok kral bir şey kızları ikileme sokuyor kız diyor acaba eve mi çağıracak veya hangi mekan güzel mi vs. Yanında arkadaşının da gelme ihtimaline karşı Öğrenci Kanadımı da aldım yanıma aksi bir durumda bir bahane bulup geri yakınlarda bir yerlere bırakırım diye düşündüm. Saat 8:30 falan aradım meşgule attı ve mesaj attı;

H: Hastanedeyim istersen buraya gel. Çikamiyrum jsghhsjfsd.

D: Bende uyuşturulması gereken biri olarak yoldayım.

H:  İyi bakalım. 😀

Vardıktan sonra aradım açmadı. (biraz shit birazda mesaiye kalmış ameliyattaymış)

D: Lokasyon ver kurtarmaya geliyorum seni.

H: Amaliyathane 2.kat.

Kapıya gittim güvenlik var bırakmıyor.

D: Son bölüm canavarını geçemedim, Gel yanıma.

Mesajı attım ama yarım saat falan cevap yok, o sırada Öğrenci Kanadım acıktı, açık bir büfe bulmaya gittik. İçimden diyorum ‘’şuna bak benimle oyun oynuyor şapşal şey pıttığını yerim senin eheheheh’’. Sonra aradı ameliyatta olduğunu o yüzden arayamadığını söyledi. Yanına gittik ve ilk çalımı attım ‘’beni beklettiğin her 5 dk için bir öpücük borcun var’’ dedim. Kız güldü hoşuna gitti aşüftenin gülerek ‘’hastanede olmaz ama’’ dedi.  Dedim ‘’bakacağız artık’’ 😎 . Sonra beni ameliyathane kısmına götürdü sette tanıştığım arkadaşı ile saçma sapan bir sterilize ameliyat önlüyü giydirdiler yetmiyormuş gibi bone ve terlikte giydirmeye kalktılar kabul etmedim galoş getirttim. İçeride hemşire odasına aldı. Burası beni dardı dışarı çıkalım asistanım tek başına dedim. Aşağıdaki kafeterya ’ya giderken hastanenin altındaki karanlık bir alandan geçiyoruz sağa sola baktım yandaki sütunun altı tenha çektim kızı dudağından öptüm ‘’mal’’ oldu. Sonra Öğrenci Kanadımın yanına geçtik biraz sohbet ettik, kız arkadaşına arayıp aşağı kafeterya ya çağırdı. Kıza ‘’arkadaşın gelir asistanımla otururlar sen beni gezdir’’ dedim. Hastanenin içerisinde gezinirken kızı sohbete tutuyorum otoparka giden koridoru arıyorum bulamadım ve kızda bilmiyormuş. Binanın dış kısmın dan dolaşırken neden oraya gittiğimizi sorduğunda bende yavru ceylanımı orada bıraktığımı ve yanlış park ettiğim için kimse çarpmasın diye düzeltmem gerektiğini söyleyerek oyaladım. Sonra arabanın yanında kızı öpmeğe niyetlendim ama yok neymiş millet görürmüş işyerinin otoparkında elit değilmiş bende arabanın koltuklarını öne çektim, oturdum içeri ve kızı da yanıma çağırdım. Sonra öpüştük falan gitmek istediğini söylüyor ama öpüşmeye devam ediyor (SDD), sevişmeye giden planlı yoluma girdim artık. Konuşarak rahatlatıp kucağıma oturttum sonra vajinasına elimi attım, ne itirazlar (tamamen naz) ne shitler atıyor aşüfte ama ben yermiyim daha rahat olması için arabayı yakınlardaki bir ağaçlık alana çektim. Son sürat devam ettik memeleri ile oynuyorum, sütyenini çıkarmaya yeltendim naz yapıyor çok hızlı gidiyoruz diyor. Durdum ve ‘’ben hızlı değilim dünya yavaş’’ deyip öpüşmeye devam ettim. Bir iki dakika sonra sütyenini önlüğün altından çektim çıkardım. Sonra önlüğünü çıkarırken yok falan diyor, bende bir dakika rahatla çıkarmayacağım dedim ama tabi ki çıkardım her şeyini, üzerimdeki ameliyat önlüyünü kıza giydirdim rahat olsun millet görür derdi olmasın diye sonra blowjop yapmak istemedi eliyle kaldırdı, taktım kondomu aldım kucağıma işlem tamam. Sonra arabayı otoparka park ettim ve gençlerin yanına geri dönüyorduk çizmelerimin büyük gözüktüğünü ve kaç numara olduğunu sordu. 47 numara olduğunu söyledim, aşüfte ‘’ayağı büyük olanların şeyide büyük olurmuş lafının gerçekliği yok mu acaba eheheh’’ (shit) dedi. ‘’Bilmem ağızına alınca ölçersin‘’ dedim. Gençlerin yanına gittik. Hedef kahve ısmarlamak istedi oturduk kafeteryada sohbet ediyoruz iki kız iki erkek, biz yokken Öğrenci Kanadım doktorun birine sihirbaz seti açmış kendine abur-çubur aldırmış orasından burasından bisküvi, kek falan çıkarıyor gülmekten yarıldık. Kahveler bitti falan kalktık ayrıldık hastaneden.

‘’İnsanın yaptığı yanlışlardan en büyüğü başkaları karşısında gülünç olmaktan korkmasıdır.’’

                                                                                            ~ Fyodor Dostoyevski ~

Pazar gününe kadar kızı ne aradım ne sordum. Pazar öğlen arayıp akşam onu almak istediğimi evde takılacağımızı söyledim ‘’tamam’’ dedi. (HATAAAA). Saat yaklaştı aradım arkadaşının bir sorunu olduğunu ve başka zaman buluşmak istediğini söyledi. Telefonu kapattıktan birkaç dakika sonra Chianski‘nin yıllar önceki benzeri bir olayla alakalı söylediği laflar kulağımda çınladı ‘’Kıza orospu gibi davranma ilgi ver’’. Kızı dışarıya çağırıp bir şeyler içip öyle eve getirmeliydim. Sonra telefon konuşmasında yanımda olan Ghost ile bu konuyu konuşup next kararı aldım. 9 gün sonra bir sonraki saha raporu ile alakalı olan kızla buluşmaya Öğrenci Kanadım ile giderken aradı telefonu açmadım, birkaç dakika sonra yürürken şansıma edim o sırada oturduğu mekânın yanından geçerken görmezden geldim ama o beni fark etmiş ki aradı beni gördüğünü söyledi bende onu fark etmediğimi söyledim sadece on metre ileride olduğumdan yanına biraz ilgi vermek için döndüm o sıra buluşacağım kızı arayıp bir işim çıktı 10 dk gecikeceğimi belirttim. Yanına vardığımda kalkıyordu yanında gene aynı arkadaşı vardı. Biraz yürüdük Öğrenci Kanadım hemen diğer kızı önden götürüyor sohbet ediyor. Birkaç gündür şehir dışında seyahat ediyormuş bunu anlattı, yolda  yürürken durup dudağına öpücük falan kondurdum. Ona ayırmış olduğum 10 dk ’nın sonuna gelince sarılıp boynundan öptüm ve seni bir iki güne arayacağım değip yanından ayrıldım. Bu arada bu kız manyak bir şey bir ara gel seni ameliyata ziyaretçi olarak aldırayım diyor fuck yeahh. İşte bu böyle tabağa can kurban ilimle bilimle besliyor beni 😀

‘’Kadınlarla başarılı olmak istiyorsan Kedi gibi ol, ancak sen istediğin zaman yaklaşabilsinler.’’ (çerçeve)

                                                                                                                              ~ Mr.Deer ~

Tinder ‘dan Hastane bahçesine BClose;   

              

Öncelikle Tinder ve Whatsapp konuşmalarını ss olarak koyacağım, yazı fazla uzamasın. Ss ‘lerde sağ taraftakiler benim, soldakiler kızın mesajlarıdır. Özellikle dikkat edilmesi gereken kısımlar zaman dilimleri, bir kızla günlük mesajlaşma sayısı 2-3 hadi en fazla 6 mesaj olmalı kız kankalarından farklı olunmak isteniyorsa ve telefonun başında bekleyip hemen ardına cevap atmak aşırı duygusal yatırımdır zaten erkek adamın her dakika telefonun başında olacak boş vakti de yoktur. Bu arada kızın sesi ilk karşılaştığımızda biraz toktu olay sonrası daha kadınsı oldu, herhalde tıkanıklığını açtık. İlk defa resimlerde Hb 4,5 olup ta reel de Hb 6 olanı gördüm genelde ters olurdu. Sağlam vücut varmış kız da, bu arada 19 yaşındaymış hanım kızımız 😀

   

Önce 6.30 PM civarı kızı aradım.                                                                                            H: Hedef            D: Ben

H: Alo efendim.

D: Merhaba, ne yapıyorsun.

H: x kafede oturuyorum arkadaşımla sen ?

D: Evdeyim ufak tefek ev işleri falan. Saat 8 de Barajyolun ‘da buluşuruz eve git de hazırlanmaya başla anca biter ehehehehehe.

H: Geç kalmam merak etme hazırım zaten.

D: okey görüşmek üzere by by.

H: By by.

****10 dk sonra geri aradı açmadım işim vardı. 7 PM gibi geri aradım.

D: Efendim beni aramışsın.

H: Evet bir şey soracağım, bir arkadaşım da benimle gelebilir mi senin için sorun olur mu.

D: Niye babası dışarımı atmışta yanından ayrılamıyor mu. 😀

H: hayırr gelsin işte. (bebeksi konuşma ile)

D: Seni bıraksın beni görsün geri gitsin  Ehehehe.

H: Bebeğimi çalmandan korkmuyor öyle bir şey değil eheheheh.

D: Nerden bilim böbreğimi çalmayacağınızı ikinizle baş edemem.

H: Yok yok bir şey olmaz hehheheh.

D: Umarım arkadaşın eğlenceli biridir akşamım mahvolmaz eheheheh.

H: Allah Allah özgüvene bak yaaa.

Bla bla bla bla

Öğrenci Kanadım ile önceden buluşup bir iki set açıp öyle gidelim dedik. 15 dakika önceden buluştuk yürüyoruz kızların yanına doğru yukarıda anlattığım olay yaşandı tabağıma rastladım falan geçiyorum oraları 8.20 PM civarı oldu kızlarla buluştuk. Elimi uzattım kız ‘’böyle samimiyetsiz selamlaşmaları sevmiyorum’’ dedi. Elimi beline koydum çektim yanaklarından öptüm. Geç kalmam ile alakalı bir iki shit attı savurdum. Yolda aklımda ki mekana yürüyoruz nereye gittiğimizi sordu ‘’sürpriz’’ dedim. Neyse mekana geçtik. Hareketli bir sohbet başladı bir iki ilizyon ve sihirbazlık yaptım. Kızlar yalvarıyor bunların sırrını anlat falan yemezler. Arada göğüs kaslarımı oynatıyorum dikkat dağıtmak için kızların bayağı hoşlarına gitti. İki tane Numarayı öğrettim  hedefe, dedim ‘’her numara için bana bir öpücük borcun var’’. İkinciyi öğrenemedi çok uğraştırdı dedim üç oldu. Kız da öpücük borçlarına ‘’tamam’’ diyor, o anda zaten fark ettim bu kız da iş var. Sonra biraz vakit geçti dedim kalkıp biraz yürüyelim.

Çıktık yürüyoruz ilerde kavşaktan ‘’L’’ yapıp diğer taraftaki sessiz yoldan yürüyecektik Öğrenci Kanadım diğer kız ile önden karşıya geçti hedef ve ben yakınlardaki büfeye gittik. Sonra bizde karşıya geçtik diğerlerine bakınıyoruz. Dedim ‘’arkadaşın asistanımı kaçırdı gitti gül gibi çocuk eheheh’’. ‘’Asıl benim arkadaşıma bir şey yapmasında ‘’ dedi. ‘’ Arkadaşının gözü göz değil’’ dedim. Aradık telefonla bunlar kavşaktan ‘’U’’ çekmişler geri dönmelerini söyledik. Arabanın birine yaslandım hedefte yanıma yaslanmıştı, ‘’şu borcun birini alim ama sadece şu anlık yanağımdan öpebilirsin’’ dedim sırıttım. He aq bırakırım ya bende yaklaşırken yapıştım dudişlere kız mal gibi kaldı. ‘’Çok hızlısın ’’ (shit) dedi. ‘’Ben hızlı değilim dünya yavaş’’ dedim ardına piç gülümsemesi ve shit geçildi. Bizimkiler geldi devam ediyoruz arada onlara laf atıyorum falan hoş bir sohbet var. Apartman aralarından giderken diğeri önden gidiyor tuttum çevirdim yapıştım hedefin dudağına bir daha. Diğerleri neler olduğundan habersiz önden gidiyorlar az daha ilerledik hedefe ‘’gel benimle onlara yetişiriz’’ dedim. Önce bir duraksadı ‘’sakin ol bir şey olmaz gel iki dakika rahat ol’’ dedim, ‘’Bende public ’ciyim ama ne bilim daha yeni tanıştık’’ falan dedi ben tabi public ne bilmiyorum ama umursamadımda.  Çektim karanlık sokakta ağacın altına sarılıp öpüştük ve sağ el götte 😎 . Sonra gittik bizimkilerin yanına, meraklı gözlerle bakıyorlar dedim ‘’kedi seviyorduk’’, ha yediler mi bilemem ama hedefin dudağındaki ruj yok olmuş. O sırada dağılırız diye düşündüğümden ortaya ‘’bi ara beraber göl kenarında bisiklet sürmeye gidelim’’ dedim.  Sonra diğer kıza ‘’asistanımla ile birbirinizin numarasını alın, asistanım planlar haber verir’’ dedim. Gencimiz numarayı aldı. Sonra dağılmıyormuşuz kızların vakti varmış devam ettik. Yolda tuttum hedefi park halinde ki otobüsün arkasına çektim yapıştım dudağına, diğerleri önde devam ediyorlar. Birkaç dk sonra yetiştik bizimkilere, kıza sordum ‘’public’’ neydi diye başladı anlatmaya.

‘’Mümkün olduğu kadar çok düşün düşündüğünü de hep yap.’’

                                                   ~ Napoléon Bonaparte ~

Sonra bir hastanenin yanından geçiyoruz ‘’hadi içeriyi gezelim’’ dedim. Girdik içeri Öğrenci Kanadım ile diğer kız kafeterya ya giderken ben hedefi çektim hastanenin karanlık köşesine ayakta öpüştük falan, cinsel sohbetler sonra hastanenin kapalı kafeteryasına gittik. Duvar dibindeki banka oturduk kucağıma alacağım, hadi gidelim arkadaşımın eve gitmesi lazım, hızlı gidiyoruz falan diyor. ‘’Rahat ol gel bakim Noel babanın kucağına’’ dedim. Aldım kucağıma öpüşürken bir iki dakika sonra attım elimi pantolonun üzerinden vajinaya önce izin vermedi elimi çekti (SDD). Biraz sonra bir eli sırtımda diğerini de tuttum tekrar elimi attım bu sefer tepki vermedi. Elimi  donuna soktum ovaladım biraz, memelerini falan öptüm neyse, dedim ‘’beni rahatlat yoksa sonra taşaklarım ağrıyacak’’, dedi ‘’ya biri gelirse’’, ‘’gel buraya korurum seni’’. Karanlığın içindeki kamelyaya geçtik bastırdım kafasına aşağı aldım. Çözdü kemeri çıkardı çükü ben oturdum o dizlerinin üzerinde yaklaşık 20 dakika blowjop yaptı. Arada kafasına bastırıyorum ‘’yapma canım açıyor falan diyor’’. Hiç sikimde olmaz kapıdaki ite vuru gibi sikeceksin. En son ‘’geliyorum’’ dedim, ‘’nereye boşalacaksın’’ dedi. ‘’Bir damla nimet damlamayacak yere ’’ dedim. Diyor ‘’bu kadar rahatsak içime de girebilirsin’’,  ‘’ o sonra pantolonunla olmaz’’ dedim. Sonra kalktık toplandık gittik. Öğrenci Kanadımı aradım kızı evine bırakmış KissClose yaptım diyor, bende dedim ben bir üst leveldeyim. Kızla ana yola doru yürüyorduk telefonuna mesaj geldi kızın kuzeni gelip alacakmış. Yolda bana shitler savuruyor. Aklı sıra benden iltifat koparmaya çalışıyor.  Bana ‘’insanların beynini okumak nasıl bir his ’’ dedi. Dedim ‘fena değil’’. ‘’Bence güzel değil herkesi basit ve değersiz görüyorsundur’’ dedi. Tuttum kolundan çevirdim ve gözlerinin içine baktım ‘’ben sana değersizsin demedim’’ dudağına buse kondurdum ‘’değerlisinde demedim’’ dedim, sonra yürümeye devam ettik. Burnu estetikli gibi gözüküyordu sordum doğalmış. ‘’Hadi biraz burnumu öv ’’ dedi bana, bana la bana vay aq. Dedim ‘’övmek!! yermediğime dua et sen’’. Durakta bıraktım, biraz ilerledim aradım telefonda ‘’bu açıdan popon hoş gözüküyor’’ dedim. ‘’Sapıksın eheheheheh’’ dedi, ‘’evet eheheheh’’ dedim. (Alfie fliminden)

THE END

 

Tinder Rehberi

Saha raporu – Kadının beyanı esastır (ama olmayabilir de)

Bugün size tarihin tozlu sayfalarından bir saha raporu çıkaracağım. Aslında bu sitedeki klasik saha raporlarından farklı. Adına analiz, tecrübe, hayat dersi vs. ne isterseniz deyin artık. Ama taciz ve tecavüz iftiralarıyla hayatı karartılan erkeklerin olduğu bu devirde çıkarılacak dersler içerdiğini düşünüyorum.

Birkaç sene önce esmer minyon bir hatunla tanıştım. Kırmızı hapla tanışmamın üzerinden yaklaşık 1.5 sene geçmişti, oyunum pek mükemmel olmasa da geçmişe göre gözle görülür gelişme kaydediyordum. 2-3 haftalık bir ön tanışma ve mesajlaşma faslından sonra buluşmaya karar verdim. İstanbul’da yaşamasam da neredeyse her hafta gittiğim için olayı reele taşıma fırsatım vardı.

İlk buluşmayı gidilecek mekan bolluğu ve kalabalık bir ortam olduğundan kızın rahat hissetmesi için Taksim’de ayarladım. Amacım mekana geçmeden önce 10-15 dakikalık kısa bir yürüyüş seansıyla nabız ölçmek ve ışık yoksa geceyi erken bitirmekti. Hem de etraftaki olaylardan ve dükkanlardan eğlenen ustalık fırsatları çıkarmam mümkün olacaktı. Düşündüğüm gibi de oldu, başta gergin davranan kız yürüyüş seansının sonunda çeşitli kinolarla samimiyet göstergesi sergiliyordu.

Mesele bu değil tabii, sadece havanın pozitif olduğunu anlatmak için yazıyorum. Gayet güzel gülüp eğlenirken birden bana bekaret konusundaki fikrimi sordu. Şöyle bir yerimde doğruldum, aslında şaşırdım. Beklemediğim anda gelen bir soruydu. Çünkü bu boşuna açılmış bir muhabbet değildi. Hele ilk buluşmada bu muhabbetin geçmesi pek hayra alamet değildi. Bana özellikle fikrimi sorması ise hiç hayra alamet değildi!

Kızın anlatmak istediği bir şeyler olduğunu anladım, dolayısıyla cesaretini kırmamak için olumsuz bir fikir beyan etmedim. Daha doğrusu olumlu veya olumsuz herhangi bir fikir beyan etmedim. “İnsanları tanımadan hayatı hakkında yorum yapmak doğru olmaz” diyerek geçiştirdim. Ve tahmin ettiğim gibi arkasından bakire olmadığını ve bunu “mantıklı bir sebebe bağlamak” için bana yem attığını anladım. Benden olumsuz bir yorum görmeyince anlatmaya başladı.

Benden önce bir sevgilisi varmış, kendisi aşka değer veriyormuş ama adam beraber olmak istiyormuş. Bir gün de evine gittiği zaman “tüm çabalarına rağmen” kendisiyle  “zorla” beraber olmuş. O yüzden bakire değilmiş. Aşkım sen ikincisin😀

Konuşmayı bitince ne diyeceğimi anlamak için yüzüme baktı ama ben ne diyeceğimi cidden bilmiyordum. Bahsettiği konuyu açıkçası hiç merak etmemiştim, etsem de sormazdım, zaten evlenmeyeceğimiz ve uzun ilişki de uzakta bir ihtimal olduğu için benim açımdan pek önemli değildi. Ama ısrarla benden cevap beklediği için “Senin adına üzüldüm, böyle bir şey yaşamamış olmanı isterdim.” dedim ve geçmişi konuşmanın keyif kaçıracağını söyleyerek konuyu kapattım.

Sonraki haftalar gayet güzel geçti. Her hafta görüşüyorduk, aynı şehirde olsak da zaten benim işlerden ötürü haftada en fazla iki kere görüşebileceğimiz için bu buluşma sıklığı gayet işime geliyordu diyebilirim. Kızın ilgisi iyiydi, hatta bir iki defa “geleceğin günü beklemek zor” diyerek buluşmak için sabırsızlandığını da belirtiyordu. Farklı şehirde olduğumuz günlerde de mesajlaşma ve aramalarla iletişimi koparmadım. Kızda bana ilgisi bakımından hiçbir kırmızı bayrak emaresi yoktu, hatta bir defasında İstanbul’da yerim olmadığı için beni kendi arkadaşının evine bile atmıştı 😀 İlişkinin adı yoktu, aşkım, seni seviyorum vs. gibi ifadeleri de kullanmamamıza rağmen fiziksel yaklaşmalar her hafta artıyordu.

İlk buluşmadan yaklaşık 3 ay sonra ise ilk kırmızı bayrak gelmişti ve bu da ilişkinin sonu oldu. Yine İstanbul’dan döndükten bir gün sonra kıza mesaj attım. Normalde kıza mesaj attıktan sonra hemen unutulması tavsiye edilir, ama bu kız o güne kadar mesajlarıma en geç bir iki saat geçmeden döndüğü için o gün mesajıma cevap alamamak bana garip gelmişti. Kız beni sallamıyor korkusundan ziyade başına bir şey geldiğinden endişelendim, çünkü daha önce hiç yapmadığı bir şeyi yapıyordu.

Yine de ikinci mesaj için acele etmeden ertesi günü bekledim. 24 saat cevap alamayınca artık merakıma dayanamayıp bir sorun olup olmadığını öğrenmek için aradım. Karşımda daha önce hiç duymadığım buz gibi bir ses vardı. Bize ayrılan sürenin sonuna geldiğimizi anladım; sadece bunun sebebinin ne olduğunu sordum. Cevabı ise “o nasıl iş amk?” dedirtecek cinstendi. Bununla “zorla” beraber olan eski sevgilisi evlenmiş, düğün fotoğraflarını da kıskandırmak için kızımıza atmış, o yüzden morali bozukmuş ve benimle konuşmak istememiş 😀

Bak şimdi beynini kullanabilen herkesi iki dakika düşünmeye davet ediyorum: Bir adam sizinle isteğiniz dışında beraber oluyor, ama siz bu adamdan kurtulduğunuz ve evlenerek bir daha size musallat olmayacağı için sevineceğinize baya baya üzülüyorsunuz.

Kadın mantığını daha iyi anlatan bir örnek olamazdı herhalde 😀 Lafını bitirince “Benle dalga mı geçiyorsun sana zarar veren adamın neyine üzüldün?” deyince beni duygusuz ve anlayışsız olmakla suçladı. Artık sinirlendiğim için dayanamadım ve “Ya bi siktir git” deyip telefonu kapattım, tabii ki bu son görüşmemiz oldu.

Olayın aslı şuydu: Adamın muhtemelen maskülen karakterine dayanamayıp bekaretini verdi, ama ardından adam kendisini terkedince alfa dul oldu. O arada ben karşısına çıktım, beni adamın yerine yara bandı olarak kullandı. Ama adamın ilk iletişiminde tabii eski hipergamik yaralar depreşti ve ben unutuldum.

Kızı nextlerken canım acımadı diyemem. Birden o ilgiyi kaybetmek elbette zoruma gitmişti, ama eski mavi haplı halim olsa salya sümük kızın ilgisini kendime çekmeye çalışacakken şimdi gereken zamanda işi bitirmeyi öğrendiğim için duygusal olarak pek zarar görmeden uzaklaşmayı bildim.

Çıkardığım derslere gelirsek:

  1. Eğlenen ustalığı her zaman kızın üstünde uygulamak değilsiniz. Etraftaki olaylardan da malzeme çıkıyor, kullanmak gerek.
  2. Kızın dert dinleyen pasif merici asla olmayın. Mümkün olduğunca bundan kaçının. Eğer ister istemez böyle bir durumda kalırsanız benim yaptığım gibi fikir belirtmeden konuyu kapatmaya çalışın. Normalde ben yeni tanıştığım hatundan dert dinlemem, ama bu konu önemli olduğu ve gideceği yeri görmek için dinledim.
  3. Geçmişinde cinsel travma yaşadığını belirten kızlarla iletişimi kesin. Benim yaptığım hataydı, hele ki benim bilmediğim bir yere gidip kızla birlikte olmam daha büyük hataydı. Kız geçmiş deneyiminden ötürü yapacağım bir hareketi yanlış yorumlayıp beni de zor durumda bırakabilirdi. Duygusal yükleri ve sorunları sizden fazla olan kadınlarla birlikte olmayın. Hiçbir şey yapmasa bile “beni kullandın” muhabbetiyle kafa siker.
  4. Başlıkta da belirtildiği üzere kadınların geçmiş ilişkileriyle ilgili söylediği hiçbir şeyi tamamen doğru olarak kabul etmeyin. Kadınlar o anki deneyimlerini duygusal durumlarına göre yorumlarlar. Anlattıklarımda da gördüğünüz üzere dün bana travma yaşattı dediği adama bugün ağıt yakarken bulabilirsiniz, tamamen anlık duygusal bir tepki. Her zaman dediğimiz gibi kadının söylediklerine değil yaptıklarına bakın.
  5. Ben yaptım ama siz kırmızı bayrak görünce sessizce kenara çekilin, hesap sormaya, ultimatom vermeye kalkmayın. Gördüğünüz üzere işe yaramıyor 😀

Saha raporu – 1 senelik haplanma süreci

Herkese selamlar. 21 mayıs 2018 tarihinde, Kırmızı hapın 50 tonu Bölüm II
Notlarım arasına kayıt ettiğim ilk redpill yazısı olmuş haplanmamın başlangıcı olarak da bu tarihi sayıyorum. Bugün 12 mayıs 2019 kırmızı hapla tanışmamın üzerinden 1 yıl geçti.

Öncelikle bu site 1 senede hayatımı inanılmaz etkiledi bunun için Mahmut Abiye buradan selamlar sevgiler, sağolsun. İlk başlarda 2 hafta gibi bir sürede sabah akşam sitedeki yazıları yorumlar dahil inanılmaz bir istekle okumuştum. Hani işte bu ya diye hayıflanır ya insan kendine adını koyamadığı veya anlamlandıramadığı birşeyi anladığında, her öğrendiğim bir bilgide aynen öyle tepki veriyordum. Benim problemim fap bağımlılığıydı. Zaten bu siteyide neverfap akademi facebook sayfasında paylaşılan -notlarıma ekledigim- bu yazıyla bulmuştum.

Ben haplanmadan önce de dışarıda daygame benzeri deli cesaretiyle yaklaşmıştım bir kac tane kıza ama sıfır oyun bilgisiyle tam bir beta olarak yaklaşıyordum yanlarına. Haplandıktan sonra sahaya hızlıca atılmama bu sebep oldu sanırım. Burada yorum olarak paylaşmaya da başlamıştım hatta açtığım setleri. Mahmut Abi de sağolsun yardımcı oluyor ve eksiklerimi söylüyordu. Haplanmamın üzerinden 2-3 ay geçmişti ve baya set açmaya başlamıştım. Ta ki burada bir saha raporum paylaşılana kadar ( dans yürümesi). O güne kadar acaba oluyor mu becerebilecek miyim diye soru işaretleriyle doluydu kafam ancak burada yazım paylaşıldıktan sonra resmen “oldum ben” havalarına girdim. Bu arada paylaşılan saha raporu da başarısız bir rapordu ama gel gör ki o bile benim kendimi bişey sanmama yetmişti.

Daha sonra ben bu gereksiz özgüvenin de bir getirisi olarak sanırım inanılmaz pozitif ilgi görmeye, sosyal ortamlarda kızları kolayca elde etmeye başladım. Resmen bu güne kadar potansiyelimin farkında değilmişim ve bu işler gerçekten bu kadar basitmiymiş ya falan diye düşünüyordum. Eskiden dışarıda görsem ulan bunları kim beceriyor acaba diye düşündüğüm hb8 lik kızları çok rahat etkiler oldum. Kadınlar hakkında anlayamadığım birşey kalmadı ya diyordum kendi kendime.

Yazın bitmesiyle ve benim okulumun son senesinin başlıyor olmasıyla birlikte. İçimde bir huzursuzluk ve kafamda soru işaretleri oluşmaya başlamıştı ee? kızlarla istediklerin olmaya başladı iyi hoş da bu mu senin istediğin? Sadece kadınları etkileyip onu bunu becermek mi ?
Bu soruların kafamı kurcalamasını susturmak için aldığım karar monk mode a girmekti.

1. Dönem monk mode da o kadar keyifsiz ve acılı geçti ki. Nofap, stajlar, dersler, erken uyanma, kitap okuma, idmanlar derken ite kalka dönemi bitirdim. Yıl içinde aldığım YD leri değerlendirmek bir kenara dursun açıkça yürüyen kızlara bile yüz vermedim. Yani %100 bir monk mode yapamasam da elimden geldiğince uygulamaya çalıştım. Son 6 dönemdir ilk kez bu kadar başarılı sınav sonuçları almıştım. Ve bu dönem için benim adıma en iyi olan şey de fap bağımlılığımı bırakmam oldu resmen enerjimim 2-3 katına çıktığını hissediyorum nofap yaptığım dönemlerde. Eskiden başlayıp bıraksam da nofap bu dönem de baya başarılı geçmişti.

2. Dönem monke mode yapmayacağım yazın yaptığım gibi sahalara ineceğim ortalığı kasıp kavuracağım mantığıyla sömestr tatilim başladı. Tatilde önce şehir sonra ülke değiştirdim ve ortalığı kavurma hayalleriyle monk mode da kendini sıkan ben sorumlulukların üzerimden kalkmasıyla birlikte fap bağımlılığına tekrardan müptela oldum. Hemde öyle kötü bir haldeydim ki bütün enerjim bitmiş. Sahaya inmeyi bırak dışarı çıkma isteğim bile kalmamıştı. Tatili bu şekilde bitirdim. 2. Dönem başladı bu berbat tatil sonrası aldığım diğer kötü kararda monk mode yapmayıp sahalara inmek oldu. Sahalarada indim dediğim öyle bir sürü set falan açmadım sadece tekrardan kızlarla vakit geçirmek istiyorum sağa sola bakıyorum ama öyle çok denemiyorum garip bir hal yani. Vizelerim berbat sonuçlandı çünkü ilgi odağım dağılmıştı. 2. Dönemin ilk 3 ayı yaptığım pozitif tek şey idmanları bırakmamam oldu diyebilirim. Resmen hiç hayal etmediğim kadar yükselmiş ama şimdi yere çakılmıştım.

Şimdilerde biraz daha ayaklarım yere basmaya kendime gelmeye başladım diyebilirim 1 yıllık bir süreç bu şekildeydi. Hatalarımı, yanlışlarımı eleştirip bana tavsiye verirseniz mutlu olurum.

Son olarak da açtığım son 5 seti paylaşmak istiyorum bunlarla ilgilide tavsiye almak isterim. Setleri kampüste açtığım için daygame tarzı değil de Mahmut abinin söylediği lifegame tarzı yapmaya çalıştım. Çünkü küçük bir şehirde yaşıyorum ve hemen hemen herkes birbirini tanıyor.

Bu arada ben: 23 yaşındayım 3 senedir ağırlık kaldırıyorum boy: 1.80

1-) Yer kütüphanenin bilgisayar salonu, kız Hb6.5
Ben pc de oturuyordum bu da gelip yan masama oturdu. Kyk yurt sonuçlarına bakıyor. (Ben: b , kız: k)

B: Ne bu yurt sonuçları mı? (Ekranı elimle işaret ederek sordum)
K: Evet (bana döndü ve suratında şaşkın bir gülümsemeyle baktı)
B: yurda girmeye mi çalışıyorsun ya ?
K: Evet (gülümseyerek) ama sıra bir türlü gelmiyor. Zaten ek yerleştirmeyle gelmiştim o yüzden baya gerideydim.
B: Beğenmiyor musun kaldığın yeri ?
K: Beğeniyorumda pahalı kaldığım yer.

Falan diye ilerledi muhabbet. Hatta konuşmaya diğer masadaki bir kız arkadaşı da dahil oldu ben zaten daha sonra görürüm diye numara istemeden kalkıp gittim yanından. Kızı 1 ay kadar sonra garson olarak çalıştığı cafe de gördüm orada da aa sen şu kütüphanedeki kız değil miydin falan diye muhabbete girdim. Kız hafızan baya iyiymiş ya falan diye samimi bir şekilde muhabbet etti benimle ama sonra okulda gördüğümde selam vermeden yanımdan geçip gitti (Beni gördüğünü düşünüyorum). Next eyledim.

2-) Yer: kantin, kızımız Hb6 mini bir etek giymiş. Dikkatleri hemen üzerine çeken cinsten süslenmiş. Kantine girerken Yd attı. Oturduğunda 2. Yd yi aldım ve arkadaşları yanından kalkıp gitti. Ve arkadaşları giderken 3. Yd yi aldım. Oturduğu masaya doğru yürüdüm arkasında ki masadan bir sandalye çekip tam yanına oturdum. Yüzüm diğer masalara doğru bakıyor o sağımda duruyor, sadece konuştuğumda ona dönüp bakıyorum sonrasında karşıma bakıyorum.

B: Merhaba
K: Merhaba ?!?!?
B: Sen hangi bölümdesin ya
K: x
B: 1. Sınıf mısın ilk kez gördüm de seni buralarda.
K: yoo 2. Sınıftayım. Sen hangi bölümdesin ki ?

Kız soru sormaya başlamıştı baya iyi ilerliyor bu yürüme diye düşünüyordum ki biraz konuştuktan sonra kız memleketi mi sordu. Çölde kutup ayısı misali kız hemşerim çıktı hemde aynı ilçede yaşıyormuşuz. Ailelerin işin içine girmesi riskini alamadım çünkü bizim ilçede küçük bir ilçe. Çok az daha konuştuktan sonra kızın yanından direk kalkıp gittim kendine iyi bak diyerek 🙂 şaşkın şaşkın baktı arkamdan bu neydi şimdi der gibi.

3-) Yer: Okulun bahçesi kız Hb 6.5 belkide 6
Tam karşımdan yürüyerek bana doğru geliyor. Merhaba dedim önünde sayılabilecek bir açıda durarak. (Suratimda piç gülümsemesi, dik duruyorum, ses tonum daha iyi olabilirdi). Kız ilk başta durmadı ama benim durduğumu görünce şöyle etrafımda dönüp sol arka çaprazıma gelince durup merhaba dedi.

B: ben redist( bana uzak duruyordu elimi uzatmadım. Uzatmam gerekiyor muydu bilemedim)
K: K bende x de ?!?!?!?
B: öyle bir mehaba demek istemiştim.
K: eee? Merhaba ?!?!?
B: hangi bölümdesin sen.
K: x sen ?
B: x mi bende aynı. Kaçıncı sınıfsın?
K: 1 sen ?
B: son
K: ee iyiymiş bitmiş senin.
B: aynen . Sen sevmiyorsun heralde burayı (ses tonundan anladım bitmiş seninki dediğinde)
K: aynen ya alışamadım bir türlü. Özellikle ilk dönem kötüydü.
Alttan dersin varmı ne var falan diye bölüm derslerine girdik ordan memleket falan iyice tanıştık. Bi ara bir sessizlik oluştu ve kız benden uzaklaşarak iyi ben gidiyorum o zaman dedi. Bende iyi madem tanıştığıma memnun oldum dedim o giderken bende dedi ve gitti.
Bu kızı niye nextledigimi 4. Yürüme sonunda yazacağım.

4-) Yer: kampüsün içinde sayılabilecek park gibi bir alan. Kız Hb 6.5 belki 7
Tek başına bir bankta oturuyor arkası yürüme yoluna dönük kulaklıkları takılı. Önüne geçtim.

B: merhaba
K: (kulaklıkları çıkarttı)
B: neden bu kadar keyifsizsin ya ( sadece o an öyle söylemek geldi içimden planlamadan yürümüştüm)
K: ne bileyim öyle güzel havanın tadını çıkartıyorum işte.
B: iyi bende oturayım bari ( yanında çantası hırkası falan vardı ben elimi uzatirken o çekti kendine doğru. )
Burada mı okuyorsun ?
K: evet
B: hangi bölüm ?

Diye muhabbet devam etti 10-15 dk kadar konuştuk. Sonra ben iyi arkadaşlarımın yanına gidiyorum diye ayağa kalktım.
K: Memnun oldum redist elini sıkayım bari ( o elini uzattı ben yeltenmemiştim bile direk gidiyordum)
Bu kızı zaten sonra yine görürüm diye bundanda numara almadan uzaklaştım.

Ama sonradan öğrendim ki 3. saha raporundaki kızla bu ev arkadaşı çıktılar ve elime yüzüme bulaştırırım diye ikisinide next eyledim.

5-) Son açtığım set çok taze henüz bugün oldu. Yer kütüphane, kız hb 7 belki 7.5 ( kız soğuk görünümlü, hani böyle gözlerini kısarak etrafa havalı havalı bakan tipler olur ya öyle bir tipi var)

Bu kızı defalarca okulda gördüm bir sürü Yd aldim ama bildiğimiz üzere her zaman yürüme için uygun olmuyor. Ve samimi olmak gerekirse aklımın bir köşesinde bir süredir bu kıza yürümek vardı ve fırsatı görür görmez gideyim ve aradan çıksın diye düşündüm. Ama öyle hayır desinde gideyim gibi bir ruh halim yoktu satışı olmuş varsayarak gittim yanına.

Kütüphaneye girdim oturacak yer arıyorum. Kızı gördüm henüz o beni görmemişti kafasını masaya koymuş yorulmuş gözüküyordu. Yanından geçerken o bana baktı ama ben ona bakmadan arkasında ki masaya oturdum aramizda 2 kitap rafı vardı ve ben onu görüyordum ama o beni görmüyordu. Ama muhtemelen nereye oturduğumu anlamıştır. Kafamda kurgulamaya çalıştım nasıl giriş yapsam diye. 30 dakika kadar geçtikten sonra, önce tanışıp sonra mola verdim aşağıya inelim biraz diye dışarıya çıkartıp muhabbet açmayı planlıyordum.

Yanına gittim kütüphanede olduğumuz için biraz kısık bir sesle merhaba dedim beni bir süzdü baştan aşağıya ve cevap vermedi. Yanındaki sandalyede çantası vardı kaldırıp masaya bıraktım ve yanına oturdum.
B: ben redist (Tamamen ona dönük bir şekilde) ve elimi ona doğru uzattım tokalaşmak için.

K: (Elime şöyle aşağılar gibi bakıp önüne döndü) Bende x de eeee ?!?!? Gibi sessiz bişey söyledi .
B: (biraz duraksadım arkama yaslandım, olumlu bir tepki beklerken bu tavır beni yıkmıştı ne diyeceğimi bilemeden)
Neden bukadar soğuksun ya ?
K: sizi tanımıyorum çünkü
B: merhaba demek istemiştim
K: bu ne cürret ya ( biraz yükselerek)
Lütfen gider misiniz yanımdan.

Birşey demeden tekrar masama geçtim ders çalışmaya devam ettim 5-10 dakika kadar sonra o kalkıp gitti kütüphaneden. Bu set sonrası oh be denedim diye bir rahatlama geldi içimden ama nerede hata yaptım diye de için burkuldu biraz.

Tavsiyelerinizi bekliyorum.

Konuk Yazar : Redist

Spontane neg örnekleri

Bilinçsiz neg kullanımı yine can aldı (ana haber spikeri ses tonuyla okuyun).

Kral rumuzlu okuyucu şöyle bir yorum yapmış:

Göz altı torbası olan bir kıza “Göz altı torbalarına bayıldımmm” demek sizce neg midir yoksa hakaret mi?

Mahmut Abi’nin cevabı:

Neg, aşağılama değildir. Neg, ilgisizliği gösteren, çoğu zaman şaka yollu yorumdur. Tecrübesiz erkekler ve çaylak PUAlar negi anlamadıklarından, negleyim derken kıza hakaret ederler ya da kaba davranırlar. Negin amacı bu değildir.

Negin sonucunda kadın genellikle güler. Bu gülüş sinirli de olabilir. Ama bozulmazlar. Neg mi yaptınız kaş – göz mü yardınız bu kritere göre anlayabilirsiniz. Derler ki bir kıza hakaret ederseniz size saldırır, eğer neglerseniz kendinden şüpheye düşer.

Öncelikle şunu söyleyeyim, kızın dış görünüşüyle ilgili neg atmamaya çalışın. Kız gerçekten güzel ve seksiyse bunu zorlama yaptığınız belli olur ve özgüvenli imajı çizmeye çalıştığınızı düşünebilir, ortalama bir tipse de kabalık olur ve itici görünürsünüz. Negin içeriğiyle ilgili bir yazımız da var ama denk geldiğinde hızlıca kullanabilmek için spontane bir kaç örnekle olayı nasıl kotarabiliriz diye kendi yaşadıklarımdan örnek vermek isterim.

1. Bu sitedeki ilk yazımdan bir örnek vereyim. Uçakta ben tuvalete gidip geldikten sonra koltuğuma oturmak için bana yol açmayan ve bunun farkında olmayan kızın yüzüne eğilip “akşama kadar çekilmiş olursan ben de geçerim artık” bakışı atmıştım. Daha doğrusu dibinde durduğumu görmeyecek kadar dalgın olmasıyla dalga geçmiştim. Neg için konuşmama gerek bile kalmamıştı, o bakış olayı tanışmaya ve iletişim adresi almaya götürmüştü. Sonra sıçıp sıvadık orası ayrı tabi 😁

2. Bir gün çeviri için gittiğim bir konferansta başörtülü bir kızla tanıştım. Konferans çocuklara dil öğretimi üzerineydi ve farklı sınıflarda çocuklarla dil öğrenme teknikleri üzerine çalışmalar yapılıyordu. Verilen 10 dakikalık molada ayaküstü ve ortamdan ötürü mecburen resmi bir şekilde kızla sohbet ettim. Aradan sonra kızın bulunduğu sınıfa girip aktivitesini izlemeye başladım, bir yandan da yanımdaki yabancı konuğa çeviri yapıyorum. O sırada kız benden ayak işi denilebilecek bir iş için adımla hitap ederek yardım istedi. Normalde asla kuzu kuzu dediğini yapmam ama negim hazır olduğu için “sen de hemen iş kitledin farkında değilim sanma” bakışıyla yanına gittim. Ardından da daha yeni tanıştığı bir adama bu kadar rahat iş buyurmasının garip olduğunu kasteden imalı bir ses tonuyla “Asistan aradığınızı bilmiyordum Duygu hanım” dedim. Mahçup gülücükler ve estağfurullahlar sözümün işe yaradığını gösteriyordu.

3. Berlin’de bir hostelin lobi sayılabilecek aktivite alanında oturuyordum. Hem tv izleyebiliyorsun, hem de ufak tefek oyunlarla eğlenilen bir alan. Bir yandan dünya kupası maçını izlerken bir yandan da etrafımdaki tanışma potansiyellerini kesiyordum. O sırada yan masam sayılacak bir noktada iki kızın tahta kulenin parçalarını kuleyi devirmeden çekmeye çalıştığımız (jenga mıdır ne sikimse) oyunu oynadığını farkettim. Aradığım fırsat ayağıma gelmişti. Kızlardan biri daha ilk tahta çekişinde kuleyi yıktı ve ikisi birlikte gülmeye başladılar. Hemen bir kağıda “I hope you do not want to be an architect in the future” (umarım ileride mimar olmak istemiyorsundur) yazıp hiçbir şey demeden kızlara uzattım. Normalde bunu sözlü olarak da söyleyebilirdim; ama kızlar kağıdı alırken acaba ne yazdı diye merak edeceklerdi ve okuyana kadar arada geçen süre kağıttaki takılmanın etkisini daha artıracaktı. Tahmin ettiğim gibi devamında tanışma ve instagram değiş tokuşu yapıldı.

4. Yine daha önce yazdığım bir saha raporunda havaalanında telefonunu kaybettiği için benim telefonumu kullanmak isteyen bir kıza uçaktan indikten sonra “iyi bari kaybolmadan pasaport kuyruğuna kadar gelmişsin” diyerek güldürmüştüm ve kızdan “senin de diline düştük” şeklinde ilgi belirten bir sitem gelmişti.

5. Flört dışında kendi kız öğrencilerime de zaman zaman sırf şımarıkça isteklerde bulundukları için neg atarım. Mesela bir gün öğrencim “Hocam ya ders saatleri çok erken, ben o saatte kalkıp gelemiyorum” gibisinden bir şikayette bulunduğunda çok ciddi bir yüz ifadesiyle “Ya aslında ben bölüm başkanına söyledim, bu saat Zeynep’e uymaz yapmayın etmeyin dedim ama dinletemedim” demiştim. Devamında gelen “Yaa hocam ben öyle mi dedim?” sözü ve gülücükler aslında bir flört ortamı olsa baya iyi sinyal sayılabilirdi, ama malum ortam müsait değil. Benzer şekilde İngilizcenin dünya dili olduğunu ve herkesin öğrenmesi gerektiğini bildiği halde basit dilbilgisi kurallarının zorluğundan dem vuran bir kız öğrenciye “Haklısın bence de, gelecek hafta İngiliz Dil Kurultayı’nda bu konuyu Kraliçe Elizabeth’e ileteceğim” gibisinden bir neg atmıştım. Siz de tanıştığınız veya flört aşamasında olduğunuz kız dersleriyle ilgili mızmızlandığında bu tip bir abartı yoluyla neg atma yönteminden yararlanabilirsiniz.

Şu kısa sürede aklıma gelen birkaç örnek bu. Tabii ki her kızla farklı yer ve koşullarda tanışacaksınız. O yüzden her duruma uyacak spontane bir neg örneği vermek imkansız. Fakat size formül oluşturabilecek bir nokta var: Örneklerde hep kızın görünüşünden ziyade o andaki davranışlarıyla ilgili neg atıyorum. En kötü ihtimalle kıyafet veya bir takısına, aksesuarına da neg atılabilir.

Bu taktik, hem dış görünüşle dalga geçen sığ insan görüntüsü vermiyor, hem de kızın kendisi hareketinin garipliğinin farkında olduğu için bir toparlama ve kendini size açıklama ihtiyacı hissediyor. Hakaretvari bir kelime kullanmadığım ve gülümseyerek söylediğim için de çoğu zaman neglerden pozitif dönüş alıyorum. Etrafınızdaki kızların hareketlerini ve önemsiz mızmızlanmalarını gözlemleyin ve hakaret içermeyen kelimelerle ufak ufak dalga geçin, bunu da ufak bir gülümsemeyle yapın. Hatta uzun süreli ilişkilerde veya evlilikte (sık sık olmamak kaydıyla) bile sevgiliniz/karınız boktan konularda mızmızlandığında bu yönteme başvurabilirsiniz. Etkileri beklediğinizden fazla olacak.

Saha Raporu – Defalarca set açılmış kızı etkileyerek numara alma

Sporumu yapmış eve doğru yollanıyordum. Saat 10’a geliyorken  bulunduğum avm kapanmak üzereydi. Derken o an arayıp da bulamadığım fırsat ayağıma geldi ve “sonunda güzel bir kız görebildim” diye düşündüm. Metallica tişörtünün üzerine şık bir deri ceket giymişti. Grimsi ve vücudunu saran kotu güzel vücut hatlarını ortaya çıkarıyordu.

Not: Konuşmaları hatırladığım kadarıyla yazıyorum, ufak değişiklikler ve nüans kaymalarının olması kuvvetle muhtemeldir.

Ben: “Merhaba” 🙂
Kız: “Merhaba”
Ben: “Nasılsın ?”
Kız: (Kafasında bir çok soru işareti olduğunu belli eden bir “iyiyim” çıktı ağzından)
Ben: “Genelde erkekler yolda yürürken gelip selam verirler mi sana ?” deyip sırıttım.
Kız: “Hayır.. ama evet burada çok oluyor, buraya özel bir şey mi var bilmiyorum.”
Ben: “Aynen buraya özel bir şey var. Hayır ya, tam da kimmiş o beni taklit edenler diyecektim 🙂 Senle neden konuşuyorlar bilmiyorum ama belki para filan istiyorlardır senden :)”
Kız: !!
Ben: “Üzerindeki Metallica tişörtünü görünce konuşayım dedim. Ali Sami Yen yıkılmadan önce konserlerine gitmiştim, ondan sonra da gelmediler zaten. Sen gider misin konserlere ?”
Kız: “Evet, böyle röportaj gibi oluyor, çok ilginç ya :)”
Ben: “Evet ne yaparsın işte :)”

(Bir süre konuşuruz)

Kız: “Bir dakika .. ne kadar özgüvenlisin !” (gözlerimden başlayarak aşağı doğru hızlı ve ufak bir süzüş atar)
Ben: “Teşekkür ederim. Bazı erkekleri daha böyle ilk dakikadan iltifata boğar mısın ?”
Kız: 🙂 🙂 “Sen beni nerede gördün ? Xx mağazasının içinde mi ? ”
Ben: “Yok hayır, hemen şurada. Bu arada ne işe yapıyorsun sen bakayım ?”
Kız: (Anadolu ajansında muhabirmiş)
Ben: “Yandaş medya sizi. Daha bugün Ekrem İmamoğlu size kızıyordu Tv’de :)”
Kız: “Hahah, evet ben daha çok sağlık bölümündeyim ama siyasetle pek ilgilenmiyorum.”
Ben: “Diyetisyenlerden görüş almak, Canan Karatay falan :)”
Kız: “Evet 🙂 Sene ne yapıyorsun ?”

(Bir süre bunun gibi muhabbetler yaptık)

Kız: (Yürüyen merdiveni gösterir) “Yukarı çıkacaktım ama.”
Ben: “Tamam beraber çıkalım.”
Kız: “Böyle durumlar başıma geliyor ve direk cevap vermeden geçiyorum. Ama bu sefer farklı oldu. Çok özgüvenlisin gerçekten. Nerelisin sen ya ?”
Ben: “Erkek olsan yanmıştın sen. Özgüvenli olacaksın, sonra kızı bulup tanışacaksın falan hep zor şeyler bunlar, uzun iş 🙂 Belki de diğer erkekler seninle konuşmak istediklerinde ikibüklüm oluyorlardır karşında ondan olabilir. XXX liyim. Sen ?
Kız: “Zonguldak”
Ben: (Daha önce motosiklet sürdüğümü söylemiştim ve kızlar arkama binince korkuyorlar vs. demiştim) “İş yerimde çok sevdiğim bir arkadaşım Zonguldaklı, hatta bu yaz motosiklet turu yapıcam, belki Zonguldağa da uğrayabilirim.”

(5 dakika kadar konuştuktan sonra artık arkadaşlarının yanına gitmesi gerektiğini söyler)

Ben: “Olur, gelelim sebebi ziyaretime. İkimizin de müsait olduğu bir zaman kahve içelim.”
Kız: “Ben bu aralar hiç müsait değilim ya.”
Ben: “Tamam seneye kadar bir kahve içeriz o zaman. Tabi o zamana kadar evlenmezsem sana bir kahve sözüm olsun 🙂
Kız: “Teveccüh ettin ya teşekkür ederim 🙂
Ben: (Tamam al yaz numaranı diye telefonumu uzatırım)

Kız çok güzel ve tarz bir kızdı. Onunla konuşurken adeta bir oyunun sonundaki bölüm sonu canavarıyla cebelleşiyor gibi hissetmiştim. Tavırlarımdaki ufak bir muhtaçlık göstergesinde ya da muhabbetin sıktığı bir noktada yanımdan kolayca ayrılabileceğini biliyordum. Özgüven, kararlılık göstererek ve cevaplarda birazcık sıradanın dışına çıkıp basit esprilerle ilgiyi tuttum. Böylece erkeklerin benzer şekillerde defalarca yaklaşarak kendilerini dinletemedikleri kızla keyifli bir sohbet yaparak numarasını alabilmiştim.

Genel hatırlatma: Daygame’de önemli olanın bir şeyi nasıl söylediğiniz olduğunu tekrardan hatırlatmak isterim.  Yani cümleler pek az anlama geliyor. Eğer doğru enerji ve zihinsel durumdaysanız en alakasız şeyi  söyleyebilir ve gene de ne kadar işe yaradığını şaşırarak izleyebilirsiniz. Kendinizi kırılgan bir özgüvene sahip hissediyorken söylediğiniz en iyi pua materyallerinin ise ne kadar da karşılık bulmadığı sayısız kere tecrübe edilmiştir. Sözüm o ki, önemli olan birilerinin size “doğru” diyerek dayattığı oyun tarzı değil, sizin kendi içinize sinen ve ağzınızdan çıkan cümlelerin emanet gibi durmadan uygulayabildiğiniz oyun tarzıdır.

Saha Raporu – Hatalarla geliş ve geliştir

Merhaba Mahmut Abi ve Değerli Blog sakinleri, Ben Mr.Deer.  Önceki yazımda kendimden ve yaklaşma korkumu nasıl yendiğimden bahsetmiştim. Bu yazıda sonrasında yaşananlardan ve yeni öğrenci wingman’ımı geliştirirken olanlardan bahsedeceğim. İlk yazımın yayınlanmasının ardından Twitter hesabıma onlarca Dm geldi. Tebrik, eleştiri ve kendi hayatlarından kesitleri aktarıp yorum/öneri isteği içerikli mesajlar geldi. Benim en çok ilgimi çeken nokta yorum/öneri yaptığım insanların olumlu geri dönüşleriydi. Benim nezdimde en önemli husus bir şeyi ne kadar bildiğin değil ne kadar aktarabildiğindir. Hala o kadar süre geçmesine rağmen yine mesajlar alıyorum.

“Bir adamın büyü dediği şey, diğer adamın tekniğinden ibarettir.”
~ Robert Heinlein ~

O mesajların arasında şimdilerde ekip arkadaşım olan iki insanında mesajı vardı : Ghost ve Yeni Öğrenci Kanadım. Ghost doğrudan yaklaşımda ustalaşmış şimdilerdeki kanadım ve onun destekleri ile hem ben iyiden iyiye sahada direk açılışlara alıştım hem de kısıtlı zamanım da Öğrenci Kanadımı gözle görülür şekilde yetiştirdim. Daha önceleri Adana da dört kişiyi eğitme, kendime kanat geliştirme girişimlerim oldu ama onları şuan ki Öğrencimden dan ayıran nokta teorik bilgisi ve konuya olan inancıydı. Diğerleri benim potansiyelli ve istekli arkadaşlarımdı, hiçbir bilgileri yoktu ve ben kuralları çiğnemiştim ‘’ Kırmızı hapın birinci kuralı, çeneni kapalı tut. Dövüş kulübü hakkında asla konuşma.  Dövüş kulübü hakkında asla konuşma.  Dövüş kulübü hakkında asla konuşma. Kendi sikine sıkma ‘’. Onlar benim dışarıda sosyal ortamlarımda nasıl kadınları baştan çıkardığıma ya duymuş ya da bir şekilde şahit olmuş kişilerdi. İlk iki tanesinin bünyeleri kabul etmedi bu gerçekleri, bir tanesi biraz gelişim gösterdi ama eğitimin ilk kuralını çiğnedi ve baştan çıkardığı ilk kıza bağlılık gösterdi. Yaklaşık bir buçuk yıl ona sadakat yemini etti ama bilin bakalım ne oldu? Kız geçenlerde bunun götüne tekmeyi koydu bu aptal da saçını sakalını kestirdi depresyon önlüğünü giydi. İlk üç tanesinde bakıyorum da benim de bir hayli hatalarım varmış, birini yetiştirmek için yeterli bilgi ve birikime sahip değilmişim. O zamanlar RedPill ya hayatımda yoktu ya da sindirememiştim.

”Cahillik nedeniyle yapılmış bir hata yahut taksir, kasten suç işlemekten daha kötüdür.”
                                                                                                                          ~ Joseph Fouche~

Bir diğeri ise on yıldır beraber büyüdüğüm kardeşimden ayrı görmediğim genç dostum Güllü (yazı boyunca bu isimle anılacak). Bu dünya ya girdiğimden beri yaşamış olduğum olaylar nedeniyle hiç kimseye güvenmez herkesle arama mesafe koyardım ama Güllü farklıydı belki de nedeni genç yaşlarda anne sevgisinden mahrum kalmış olmasıydı bilemiyorum hiç düşünmedim bunu.

“Hatalarından utananlar asla gelişemezler, kendinle yüzleş ve derinlere dal.”
~ Mr.Deer ~

Vaka Çalışması-RedPill ve BluePill Bir Çatı Altında.

Yazın Bodrum da görev yaparken telefonum çaldı. Hattın diğer uçunda Güllü vardı. Bana Eskişehir de üniversite kazandığını ve Eskişehir’in ucuz, eğlenceli bir öğrenci şehri olduğundan bahsetti. Gelecek yıl planlarım için Eskişehir’ in bir alternatif düşünce olabileceğini söyledi. Hatalı bir düşünce olduğunu söylemek içimden pek gelmese de (üniversiteye tekrar dönmek için sınava hazırlanacakken) o zamanlar artık Adana’dan ailemin yanından taşınıp başka bir yerde ayaklarımın üstünde durmam gerektiğini düşünüyordum. Kendi evimi kurmak ve hem bir işte part-time çalışıp hem de sınava hazırlanırım diye düşünüyordum. Kasım ayının sonları önce Adana’ ya sonra Eskişehir’e geçtim. Taşınma öncesi Güllü ile oraya gelince sözümden çıkmayacağı ve hayatını düzene koymak için adımlar atacağı hakkında uzun bir telefon görüşmesi sonrası yapıp sözünü aldım. Bir buçuk günde sıkı bir disiplinle neredeyse bir ayda bitirilecek öğrenci evi temizliğini bitirdik. İlk hafta her şey yolunda, Güllü ye evde yemek yapma alışkanlığını kazandırmaya başlıyorum arada antrenman yapıyorum. Akşamları tek başıma setler açıyor hem şehir’e alışıyor hem geniş bir çevre kazanıyordum. Bu arada Discord grubundan tanıştığım (Eskişehir deki wingmanın) Travis ile tanışmış vakit buldukça takılıyorduk. Bir akşam üstü Güllü beraber takıldığı üç arkadaşını benimle tanıştırması için beraber evden çıktık. İki tanesi ile anayol üzerinde buluştuk. Bir erkek ve “içine şeytan kaçmış arsız” kız kankası Düldül (bu yazıda böyle anılacak). Düldül oturunca katlanan itici göbeğini gösteren kısa bir kazak giymiş hemen ilk dakika bastım negi. Dedim “kaç derecede yıkadın da çekti böyle söyle de ona göre dikkatli olalım” kazağını göstererek. Kız “yaa Güllü ne diyor bu kötümü olmuş” dudağını büzerek. İşte tam bu anda Robert Greene ‘nin “Baştan Çıkarma Sanatı” adlı kitabında Marilyn Monroe’ dan bahsettiği Seksi Deniz Perisi kısmı geldi aklıma.

Döndüm göz kırptım Güllü ’ye ,o da cevap vermeden gülümsedi. Beraber Eskişehir ’in tadı damağım da kalmış olan barlar sokağına doğru gidiyoruz. Yolda kızı arsız-komik çıldırtırken diğer erkek Alfalığımı (dip not; alfalığı kafaya takmış bir Dark Triad değilim betimleme yapılması kolay olsun diye kullandım) hemen den kabul etmiş aramızda sağlam bir bağlantı oluşmuştu. Anladığım kadarıyla Düldül gurubun iplerini elinde tutuyordu. Yolda kızla muhabbet cinselliğin çevrisinde geziniyor bir şey oldu tam hatırlamıyorum Güllü ‘nün götünü göstererek ‘’bak işte göt dediğin böyle olmalı nice kızlara taş çıkarır’’ deyip şaplak attı . Belli etmesem de nutkum tutuldu. On beş yıllık arkadaşım Güllü lan Güllü arada homofobik şaka yaparak kızdırdığım adam yohhh amk. Güllü ’ye baktım mına koduğumun mavi haplısı gülüyor hemen fırsatı gole çevirdim durdum geriye doğru eğilerek yanımda ki Düldül’ün götüne bakarak ‘’haklısın seninkin den daha iyi biraz squat yapmalısın böyle kız mı olur aq’’ dedim. Kız kızardı bana bir bakışı var aynı Arsız-Komik ustam Chianski ‘nin daire teorinde ki (buna ayrı başlıkta değinilecek ) bakışı resmediyor. Kız bunlardan harem kurmuş resmen, ne zaman istese avuçluyor çocukları. Neyse bara geldik ve benim oyunum başladı. Numaralarımı sergiledim masanın kontrolü bende kızda bana yürüyor tabi. Normalde aşırı yüksek sesli ortamlarda eğer mekana alışık değilsem gerilir her an tetikte hissederim. Kortizol seviyem tavan yapardı bu sefer hiç bir şey yok rahatım. Kıza bir iki zihin falı ve nlp numarası yaptım dudağıma yanaşıp duruyor “bak diyorum benim tikim var bir buçuk karış sonrası yapışırım bak” falan. Bu arada masa altından Güllü ‘ye mesaj attım “merak etme ellemeyeceğim sadece biraz eğleniyorum”. Kızın neredeyse suyu aktı sıcaklık tavan, dedim artık yeter kız 18 yaşında hb max 4 amk. Fazla genç olmaz soğuttum dışladım kız dönüp bana shit attı. “İstediğin her kızı alabileceğini mi sanıyorsun sen” sadece gül ve shiti geç. Biraz vakit geçti muhabbet sıktı beni etrafı süzdüm mekanın diğer köşesinde ki Hb 6,5’ luk iki kıza gözüm takıldı. Güllü ’nün kulağına ‘’ben biraz oyun oynayacağım bir şey olursa beni tanımıyorsunuz’’ değip göz kırpıp gittim.

Önceki yazımda bahsettiğim klasik Mystery açılışım ile açtım seti oturdum yanlarına değişik numaralar yapıyorum. İlk beşinci dakikada hedef bana ben kazan-kazan oyunlarımdan birini yapmadan bira ısmarlamayı teklif etti. Sette her şey yolunda kahkaha kinolar gırla yaklaşık kırk dakika sonra Düldül geldi elinde ceketim gözünden ateş atıyor resmen. Kalkıp yakındaki bilardo salonuna geçiyorlarmış gelip gelmeceğimi sormak ve gelmeyecek isem de ceketimi vermek için gelmiş. Sete dönüp soruyu onlara yönetircesine baktım gitmemi istemediklerini belirttiler. Dönüp cevabını aldın dercesine baktım Düldül ’e ve aldım ceketimi elinden. Setteki kızlar aynı evde yaşıyorlarmış prizlerini bana güzel bir akşam yemeği yapmaları karşılığında tamir edebileceğim konusunda anlaştık ve sözleştik. Biraz vakit geçti yavaştan bizde kalktık sokağın başında hedefim olan kız bana bilardo salonunu tarif ettikten sonra son bir nlp numarası yapıp sonra cebimden çıkarttığım ufak kağıttan kayığı verdim ve bir daha ki görüşmemizde o kayığa atlayıp onu tüm bu hayatın ızdırap ve acılarından uzaklaştıracağımı söyledim (tohumlama). Sonra bizim gençlerin yanına geçtim ve Güllü ’nün üçüncü, çüklü arkadaşı ile de tanıştım. Gece boyu Düldül gözleri ile bana nefret savurup shitler savurdu.

Evvelsi gün market alışverişinden dönerken Güllü bana ‘’dün neden Düldüle öğle davrandın kızın doğal hali o’’ falan zırvaladı bir şeyler, tartışma evde de devam etti. Bir gün evin yakınlarındaki parkta antrenman yaptıktan sonra eve dönmüştüm hemen banyo da elimi yüzümü yıkayıp nefes açıcımı içmeyi düşünüyordum ki, banyo ya girdiğim anda bulutların arasından beyaz ışığı gördüm ciğerlerim beton kesti resmen 25-30 sn nefes alamadım. Bilin bakalım neler oluyor. Güllü tüm uyarılarıma rağmen banyoda sigara içmiş. Birkaç dakika sonra kendime geldim ayağa kalkıp yanına gittim. Bronşitim olduğunu ve sigaradan rahatsız olduğum halde nasıl bu düşüncesizliği yaptığını sordum. Bağırıyordum ama küfür yok. O kadar sözden sonra bana tarihe geçecek bir cevap verdi “ne bağrıyon ki” (Adana şivesi). Beynimde şimşekler çarptı gözüm bi mutfak ta ki oklavaya, bıçağa gidiyor bi arkadaşın daki pencereye gidiyor çıldırıyorum. Ama derin nefes aldım karşımdaki adam benim dostumdu ve küçüktü sakin olmalıydım. Güllü nün tavırların da gözle görülür bir değişim vardı hissediyordum ama anlamıyordum. Çok sonralarında olayın barda yaşananlar ile alakalı olduğunu anlayacaktım. O sıralar Güllü söz dinlemiyor ne zaman şunu yapma demesem yapıyor sıçıp batırıp kafasın öne eğip geliyor. Yardım istiyordu bazen de bile bile göz göre göre hata yapmasını susarak izliyordum.

Üçüncü hafta evin küçük olmasından dolayı daha büyük bir eve geçme kararı aldık. Genç dostumun sebepsiz acelesi ve benim bazı şeylerin önünü alamamamdan kaynaklı iki gün içinde hemen bir yer bulup taşındık. Taşınmaya ve yerleşmeye yardıma Güllü ‘nün o yukarda bahsettiğim 3 arkadaşı da yardıma geldi. Görev dağılımını ben yapıyordum ama birisi bu durumdan rahatsız bilin bakalım kim ‘’bar faciası Düldül’’. İki gruba ayrıldık erkeklerden biri benimle mutfağı diğerleri ise üs kattaki 2 odayı ve banyoyu temizleyecek. Biraz zaman geçti üst kata kontrole çıktığım da benim odam tamam ama genç dostumun odası ve banyo rezalet. Biraz söylenip aşağı indim. Biraz zaman geçti bana yardım eden gençle mutfağı yerleştiriyorum ki diğerleri mola vermiş yandaki boş dairede sigara içiyorlar. Sesleri geliyordu. İşte o an bir şeyler yerli yerine oturuyordu kafamda. Düldül, Güllü ye neden büyük odayı benim aldığımı falan soruyordu. Güllü, Düldül ile aralarında bir çekim hissettiğinden bahsetmişti. Garip ama ne zamandır sadece arkadaşı olan kız Güllü ye yaklaşıyordu. Bu arada yılbaşı yaklaşıyordu Güllü ile paramızın azaldığını yılbaşında dikkatli harcama yapması hakkında konuşuyordum ki daha hesaplı olması için arkadaşları ile evde kutlama yapmak üzere benden izin istedi. Bende hiç değilse gözümün önünde olur diye izin verdim. Gece için sadece 100 tl ayıracağını total de ise 400 tl ye yakın bir harcama yapacaklarmış öküz deviriyorlar sanki tabi uyarılarımı dikkate almadı. Yılbaşı dışarda hava -10, kar var aq evde doğalgaz daha bağlanmamış küçük bir elektrik sobası ile ısınmaya çalışıyoruz normalde montla gezen Güllü nereden bulduysa dar bir basket şortu giymiş neden? Düldül götün güzel demiş mal aq. Bunlar bir on bir bundan karıştırırken zaten uzun zamandır içmiyorum bir tane bira aldım yudumluyorum yanı sıra gençlerin ısrarını kıramadım bir iki shot attım. İlerleyen saatlerde Düldül, Güllü ’nün dudağına yaklaşıyor ama bizimki bitirici vuruşu yapamıyor ben tribe girdim arkadan işaret ediyorum öp mına koyum artık diye. Baktım tık yok dedim ‘’gidin yukarıya şunun odasını toplayın’’ bunlar gitti. Ortalama yarım saat geçti ben hafif çakırım yanımdaki iki çük lü kusmaya falan başladı gittim diğerlerini çağırmaya kapıyı çaldım. İki saniye sonra kız kapıyı açtı Güllü ayağımın dibine kustu. Neyse bir dizi kötü olay yaşandı sabahına öğlene doğru kalktık Güllü geldi yanıma yumurtalarım ağrıyor diyor dedim. ‘’sikemedin dimi ‘’ , ‘’nasıl nerden anladın’’ dedi. ‘’Boşalamamışsındır aq git elle boşalt’’ dedim. Kız buna ‘’hislerimin bu şekilde kullanılmasını istemiyorum’’ demiş içine almamış bunu. Akşamına hemen bilet alıp evvelsi gece Adana ’ya döndüm çünkü farkındaydım kız eve çöreklenmek ve Güllü ile arama girmek istiyordu önceden durumu kestirip kendimi korudum.

‘’Bilgi edinmenin üç temel aşaması vardır; doğayı gözlemlemek, yansıma (derin düşünüş), ve deney. Gözlem gerçekleri toplar, yansıma onları birleştirir ve deney bu kombinasyonun sonucunu doğrular.’’
         ~ Denis Diderot ~

Gelişim Gelişim ve Yine Gelişim

Öğrencimle ilk tanışıp bilardo oynadığımız günü anımsıyorum da bayağı bir yol almışız adeta yeni bir insan yarattık. İlk başta temel dinamiklerden ve kısıtlı hasarlı düşüncelerden bahsettik. Tavus kuşu teorisinden ve uygulanmasından konuştuk ve bir süre sonra ilk küpesini taktırdık ama sağ kulağını deldirmişiz. Oldu bir yanlışlık tabi ben farkında değilim. Kulağını deldirdikten bir gün sonra kampüste yemek yerken bana bir arkadaşının sağ kulağına küpe takanların gay zannedildiğinden bahsettiğini söyledi. Kahkahayı bastım dedim daha iyi işte kızlara gidip bunu sorabilirsin dedim. Yüzü kızarmıştı. Akşam üstü Ghost ile birlikte kampüste gezerken bu konuyu açtım. Kahkahalar gırla baktım çaprazdan yaklaşık 10 kişilik bir kız grubu geliyor. Öğrencime dönüp git şunlara sor dedim küpe olayını ama ciddi değildim. Bir baktım hızlandı gidiyor. Ghost ile birbirimize baktık birbirimize ‘’wtf neler oluyor ‘’ bakışı attık evet daha bir buçuk ay önce Avm de Londra Gündüz oyunu alıştırması yaparken beni izleyen çocuk o an kızlara gidip ‘’hey kızlar bir konu hakkında fikrinizi almalıyım sizce sağ kulağa küpe takanlar eş cinsel oluyormuş duydunuz mu daha önce’’ dedi. Vay aq.  O sıralarda kampüste iki tane kıza çevre kirliliği hakkında sorular sorup set açıp şansı yaver gidip hb3 lük (benim gözümde) bir kızla fclose yaptı aynı günün akşamına. Akşam bu işi bitirmiş tatlı tatlı durakta kızın dolmuşunu beklerken bulduk Ghost ile bunu. Bizde o sırada sokakta açılışlar yapıyorduk. Kızı bindirdi arkasından gidişine bakıp yanımıza geldi ben hiçbir şeyden habersiz ‘’o ne aq sen artık kırmızı haplısın lider maymunsun kızla öyle tatlı tatlı sarılıp millete neden poz veriyorsun bide gidişini bekliyorsun’’ diyeceğim. Gözünde bir mutluluk ‘’sabahki anlattığım kız bu Fclose yaptım’’ dedi. Evet kabul ediyorum tebrik etmeliydim ama hayır ben gene eleştirimi yaptım. Gidiş yoluna puan yok bende :D. Çünkü önemli olan içsel oyun durakta yaptığı hareketler içsel oyununun zayıflığındandı. Bende böyle gördüm iyi bir şey yapınca ağız dolusu tebrik yersizdir. Haa ama gerekten tarihe geçecek bir şey yapar tamam sözlü olur ama genelde maymun atalarım gibi sırtını sıvazlarım.

Buna çelikten bilenmek diyorum; iyi bir şey yaptığında sırtını sıvazla belki bir defa aferin de , hata yapınca ölesiye göm bu sayede hırslandırırsın. Bende aynı eğitimi gördüm o yüzden şuan eskiye göre çok çok daha az hata yapıyorum. Bu yaptığım daha çok evrimsel psikolojiye giriyor maymun akrabalarımızın kafalarındaki böcek ve bitleri temizlemeleri gibi. Ama şu bir gerçek bu ölesiye göm işinde bazen ters tepmeler yaşanabiliyor ama sürekli övmek gibi bir kötülük yapmaktansa arada bir tartışma iyidir. Öğrencim benden sadece pick-up eğitimi değil redpill eğitimide görüyor. Mesela bazen kendi geniş arkadaş topluluklarıma yanımda götürüp, masanın hakimiyetini nasıl alacağını öğretiyor onu izliyor sesli ya da sessiz olarak uyarıyorum. Bunlara bir sonraki yazılarımda detaylı olarak değineceğim. Öğrencim ile mekan açılışları üzerine çalıştığım bir gün şansına bir Gear ‘ı nasıl alt ettiğimi izleme şansıda yakaladı.

‘’Yetenek, sonsuz acıları göze alma becerisidir.’’
~Oscar Wilde ~

Mentalist Açılış

Kampüsteki bir kafeye Öğrencimi  içeriğe zar zor sokmuştum. Bir masaya oturup gözlerimle olası hedefleri seçiyordum ki arka masada oturan kızı gördüm. Öğrencime ben kıza açılış yaparken izlemesini söyleyip gittim ve bu arada rahatlaması için telefonda endişe ve stres seviyemin arttığı zamanlarda bir nevi meditasyon yapmak için hazırladığım ses kaydını açıp gittim.

D: ben
H: hedef (kız)
Kızın yanındaki direk sandalyeye oturdum ve yüzüme dostça bir gülümseme takınıp başladım açılışa;
D: Merhaba ben sokak sihirbazı mr.xxxxx. Elimi uzattım. (Bu arada sihirbazlık için günlük hayatta kullandığım başka bir lakabım daha var. 😉)
K: Merhaba ben …..
D: El yazısı falı üzerine çalışıyorum ve sende açık fikirli ve astrolojik konulara meraklı birine benziyorsun üzerinde deneme yapmak istedim.
K: Bilmem ki nasıl olur gerek yok bla bla bla. (Sıradan utangaçlık ve giriş shit i)
D: Çok zor bir şey değil sadece sıradan bir cümle yazacaksın ve ben senin nasıl biri olduğunu tahmin etmeye çalışacağım. Hadi tesadüfen ömrünün herhangi bir zamanında böyle bir şey yaşayacaksın.
K: Bilmem ki neyse ne yazacağım.
D: Aklına gelen herhangi bir şey ne olursa, ister yorucu bir gün geçiyorum yaz, ister başka bir şey, ister bu adam çok garip ve yakışıklı falan yaz.

‘’Sanırım aklıma hiçbir şey gelmiyor’’ yazdı bende birkaç soğuk okuma cümle salladım inandı tabi. Ben devam ediyordum ki telefonu çaldı her zaman dikkat ederim ponçik bir şeyler yazıyordu 😀 . Telefonu kapadı dedim ‘’sanırım arkadaşın geliyor’’. Anlamıştım erkek arkadaşı geliyor hızlıca finali yapıp kalkacağım kapı açıldı döndü baktı bakışından anladım erkek arkadaşı mekâna girmişti. Çocuk geldi bunu yanağından öptü bana bakıyor kız deftere bakıyor vay aq. Hemen atıldım Merhaba ben Mr.xxxx sokak sihirbazıyım el yazısı falı üzerine çalışıyorum ve arkadaşının üzerinde deneme yapıyordum. Tabi bu sırada tamamen sağlam bir vücut dilim vardı. Elimi uzatırken de avuç içim aşağı bakıyordu üstünlüğümü çocuğun bilinçaltına kavratmıştım. Adı Ayhan mış. Hemen övdüm ‘’havalı bir isim anlamı ne’’.  Çocuk ‘’bilmiyorum dedem koymuş’’ dedi. ‘’Deden zeki adammış nadir ve özel isim vermiş’’ dedim. ‘’Öyleydi rahmetli’’ dedi ani duygu değişimi tamam. Bir yakınlık kuruldu sonra silahını düşüren darbeyi vurdum. ‘’Sanırım gözlük kullanıyorsun burun kenarların kızarmış ‘’ dedim. ‘’Evet dedi burnuna dokundu ’’ kız arkadaşına gösterip onay aldı. İşlem tamam yüzündeki ifadeden de özgüvenin düştüğünü anladım. Tanıştığıma memnun olduğumu belirtip, kıza teşekkür edip masadan kalktım. Oluyor böyle aksilikler hiç unutmam bir keresinde kampüste otobüste beni süzen kızı otobüsten iner inmez doğrudan açmıştım kız tıp asistanıymış her şey güzel ama sonra gün içerinde kampüste açılış yaparken görmüş ve her şey batmıştı. Oluyor böyle aksilikler sıçışlar ama en çok onları seviyorum.

‘’Bilmek her şeyin sonu olur. Çekici olan bilememektir. Sis her şeye harika bir güzellik katar.”   

~ Oscar Wilde ~

Chianski Daire Teorisi

Geçenlerde kampüste ustam ile buluştum çay içiyoruz. Masada bölümden arkadaşı iki kız da var. Arada kızları arsız-komik negliyorum ustam onaylarcasına gülüyor. Üç yılın ardından bunlar olabildi yanında tamamı ile rahattım. Rahatlık konusu diğer yazıda detaylıca bahsedilecek. Aklımda kalan bir örnek. Kızlardan biri bana festivalde çalışan arkadaşım olup olmadığını sordu. Döndüm ustama ‘’bu benden yardım mı istiyor, ben kızlara yardım etmem’’ dedim. Kız bana ‘’ bunu tam olarak bir kıza yardım gibi düşünme’’dedi. Ve işte goooollll döndüm Chianski ‘ye ‘’ne diyor bu çükümü var bunun’’ dedim. Kızın tabi ki hoşuna gitti. Chianski ile biz gülmekten yarıldık. Sonra bir ara konu benim sokak sihirbazı olmama geldi. Kızları kandırmanın daha kolay olduğunu ve salak olduklarını söyleyip ortamı kızıştırdım. Kızlardan biri atladı ‘’Ne alaka kızlar daha zeki’’ dedi. ‘’Öyle bir şey yok seni kandırmışlar’’ dedim. Kız hala diretiyordu ki Chianski araya girdi. ‘’Kadınlar daha kurnaz’’ dedi. ‘’Bizim erkekler mal benim sakallarımı kes peruk tak bende kandırırım bunları’’ dedi Sensei. Kız bir şeyler dedi falan Chianski devam etti ‘’siz kadınlar dairenin içindeki erkekleri parmağınızda oynatabilirsiniz ama daire dışında ki bir erkeği görünce ananı sikim erkek mi la o vay amına koyim değip kalıyorsunuz’’ dedi. Kız ‘’dairenin dışında erkek olmaz’’ dedi. Chianski ‘’nasıl olmaz olur’’ dedi. Kız ‘’dairenin dışında kız da olur’’ dedi. Chianski ‘’yok öyle bir şey dairenin dışında kız mı olur ’’ dedi. Tüm bunlar olurken kızın mimiklerinden Chianski nin her lafını onayladığını ve karşı çıkışlarında söylediklerine kendinin bile inanmadığını da okuyabiliyordum.

‘’İki şey sever gerçek erkek ,tehlike ve oyun. Bu yüzden kadını en tehlikeli oyuncak olarak görür.’’
                                                                                       ~ Friedrich Nietzsche ~

Kısaca Chianski; toplumun bir daire içinde olduğunu düşünürsek. Dairenin içindeki erkekler manipülasyon edilebilen basit (iğdiş edilmiş, mavi haplı, beta) erkekler ve kadınlar onları oyuncak gibi görüyor. Kadınlar daire dışındaki güçlü bir erkekle (Alfa) karşılaşınca şaşırıp aptala bağlayıp silahlarını kaybediyorlar. Bu kadınların aptala bağlamaları genelde aniden ilk öpüldüğü zamanlar basitçe gözüküyor yüzlerinden. Ha şunu da ekleyim kadınlar asla silahını bırakmaz sağlam bir oyunla sen alırsın. Daire dışında bir kadının olması herhangi bir alfa erkek tarafından silahlandırılamayacak kadar kurnaz bir kadının var olması demek ki böyle bir şey olamaz belki lezbiyendir ama en feminist kadın bile güçlü bir erkeğe boyun eğmeyi arzular.

THE END

 

 

Saha Raporu – Feminist Kız’a İnstagram Close

Tramvayda sevimli bir kızın yanında oturdum gidiyordum. Kız elinde bir dergiye göz atıyordu. Dikkatlice baktım ve ne göreyim feminist dergisi! 😀 😀
“Dur şu feministle bir kafa bulayım.” dedim ve sohbete başladım
S:Samurai
F:Female (şaka şaka feminist kız :D)

S:Dergiyi baya baya okuyorum yanından ama rahatsız olmadın umarım 😀 (sakin ses tonu ve 7saniyeden uzun lazer göz teması (Rsd Julien)

F:Hahaha hayır okuyabilirsin tam tersine hoşuma gitti. ( dergiyi elime verir) Al hatta oku biraz.

S:(Dergiyi inceler) Hmm bu dergi feminizmle alakalı bir şeye benziyor. Feminizm nedir?

F:(Yemi yuttu ve uzun uzun anlattı. Karşıyı konuşturmak social hook pointe girmek için etkilidir)

S:?Hmm sen bir feminist misin? Adın ne? 😀

F:(Bir an duraksadı) Ben Femininur :DD Evet ama yani (Açıklama yapacaktı +1 puan)

S:(Açıklamasını keserek) Harika! çak bakalım (çakarız ve elini elimin üstünde bir kaç saniye tutar. İLİ) Ben de Samurai.

F:Hehehe. Memnun oldummmm :)) (yavru köpek gülüşü)

S:Feminizm erkek haklarını da koruyor değil mi? Mesela bir Kuzey Avrupa ülkesinde bir kadın kocasını aldatıp başkasından çocuk yapmış. Bunun üstüne de yüzsüzce mahkemede “Çocuğun babası biyolojik olmak zorunda değildir. Bir aile olduğumuz için sosyal babası konumunda olarak çocuğa ve bana para göndermek zorundadır” diye iddiada bulunmuş ve adamdan yüklüce nafaka almış. Adam sonrasında intihar etmiş. Bu gibi durumlar hakkında ne düşünüyorsun? (Piç sırıtışı)

F:(Tam bu noktada benim onunla uğraşan bir tatlı serseri olduğumu fark etti ve gözlerindeki parıldamayla ve 6 yaşındaki kızların munzur gülüşlerini suratına takmasıyla bana bunu belli etti. Biz flört ediyorduk. Flörtün böyle bir şey olduğunu anlamak yüzlerce hatamın sonucuydu. Onu azdırdığımı fark ediyordum onun beden dilinden)

Heheheheehe tabi ki Samurai’cığım… böyle şeyleri yanlış buluyorummmm hihihihihihi 😀

Tüm vücudunu bana döner bileklerini aşağı çevirerek kolunun içini bana gösterir ve gülümseyerek göz teması kurar.

-Burada önemli bir not geçmek istiyorum. Bu kız dişil enerjiye sahipti ve sevimliydi. Neden feminist olsundu ki?
2 sebep vardı bildiğim.
1- Çok şişman çirkin olur erkeklerden rağbet görmezsin
2-Ağır bir travma yaşarsın (tecavüz vb) ve psikolojin bozulur erkeklere karşı cephe almaya başlarsın.

İkincisi kesinlikle değildi. Çünkü travmatik bir kadın yeni tanıştığı biriyle böyle güzel sohbet etmezdi. Bu kız DHVsi yüksek erkeklerden ilgi görmüyordu!!! Ama nasıl! Çok sevimli! Nofapin mi etkisi yoksa derken… sonra instagramına göz atmamla sebebini anlayacaktım…

S:Femininur ben bir sonraki durakta ineceğim. Seninle bir ara kahve içelim.

F:Olurr 😀

S:(Telefonu çıkarırım. İnstagram açar eline veririm. O da kendini arayıp takip eder.Sormaktansa bu hamleyi yapmak her zaman daha etkili oluyor.Numarada da bunu uyguluyorum. Özellikle İnstagram almanın sebebi DHV dolu video ve foto oluyor bu yüzden genelde İnstagram tercih ediyorum. RSD Max “İnstagramın senin ekürindir.” der.

S:Bir sonraki durakta iniyorum. Çok memnun oldum enerjin güzel. (Kısaca ve düşük temasla sarılırım o da karşılık verir sarılır) görüşürüzzz 🙂

Tramvaydan inince salonda İnstagram fotoğraflarına baktım. Bu kızın doğuştan yüksek dişil enerji ve anaçlık potansiyeli olmasına rağmen lise çağına kadar erkek gibi yetişmiş. Metal müzik dinlemeler (5 sene elektro gitar çaldım Dream Theaterdan tut Slayer’a Kadar solosuyla çalarım size ama kardeşlerim metal erkek müziğidir. Kız arkadaşımın dinlemesini asla istemem. Eskisen böyle düşünmezdim ama metalci kardeşlerim beni linç etmeden önce bunun bir tecrübe sonucu olduğunu bilin :).
Kız evde tek kız çocuğu bir sürü erkek kardeşi var. Okulda da erkek kankaları olmuş hep. Falan ama yüksek dhvli sevgilisi hiç olmamış belli çünkü böyle makyajına dikkat eden, güzel hanım hanımlık giyinen davranan bir moda üniversitede anca girmiş. 2015’de gotfather gibi dizini bacaklarının üstüne atıp arkasına yaslandığı fotoğrafı var hahahaha 😀

Ertesi gün: merhaba Feministnur. Bugün sana bir kahve ısmarlayım bir 20 dakika Pablo’da oturalım.

10 dakika sonda cevap:
F:Selammm 🙂 Bugün HD’de hödö projesi var müsait olmicam ama yarın zaman ayırabilirim 🙂

(bu güzel bir cevaptı bence. Kızın ilgisini buluşma soruma verdiği cevaptan anlıyorum genelde. Reddettiklerinde Yüzde 80 “O gün doluyum” diye cevap veriyorlar. Ama eğer “O gün doluyum ama şu gün boşum” diyorsa bu 3 ilgi işareti değerinde bir İLİdir bana göre.

S: Ama ben yarın taşınıyorum 🙂 (Cidden taşınıyordum hahaha şu an bu postu uçağı beklerken bavullarımın yanında yazıyorum. Kız feminist olduğu için koz arkadaş materyaline çok sokmamıştım ama bir deneyim olarak yürümüştüm. İyi kızmış ama sohbeti güzeldi.)

Konuk Yazar : Samurai

Saha Raporu – Renkli Ayakkabılar

Selam millet, hemen konuya gireyim. 1 aydır görüşemediğim bir arkadaşla buluşmak ve bir kaç set açmak için bir AVM’de buluştuk. Ortalıkta HB-6 yukarısı olmadığı için 30luk ablaları açtım lakin beni bir sinek gibi savuşturdular, bir iki daha böyle olması ve etrafta set olmaması ile, yakındaki bir AVM ye transfer olduk.

Girdiğimiz gibi arkadaşa “şu hatunu açsana ayakkabılardan iyi neg atarsin” dedim.

– Hayır, istiyorsan sen aç (bu kelimeler beni harekete geçirir).
+Bla bla..

+ Ben – Hatun

+Hey(omzuna dokunur,önüne geçerim), merhaba arkadaşımla ayakkabılarının ne kadar dikkat çekici olduğu hakkında konuşuyorduk ve dedim ki “acaba ayakkabıları gibi pozitif mıdır” ve işte (3 numaralı gülüş)

-ahh merhaba, teşekkür ederimm.

+Tahmin edeyim moda tasarımı okuyorsun.

-hahaha hayır, annem moda tasarımcısı.

+Bunu biliyordum, elini uzatsana birşeye bakmaliyim..

-(uzatır, erken teslim oldu)

+Düz tut, hayır birleşik. Bunun ne demek olduğunu biliyor musun ? Hiç birşey hahaha. Şaka yapıyorum, dinle(parmak rutini)

-(gözleri parildiyor, dinliyor)

+Seninle 20 yıl sonra evleneceğim, o zamanlarda iyi bir anne bulacağımı pek sanmıyorum.

-hahahaha. Şu an YouTube için video falan yapmıyorsun değil mi?

+MMM, sanmıyorum(çevreye bakarım) sanırım şu kız benim için çalışıyor.

Hatuna dönüp bakarız ve

+Hayir, degilmiş.

TAKUR TUKUR

Birkaç şey daha, özgüven, insanlar ve çevredeki karakterler…….

TAKUR TUKUR

Birkaç şey daha, özgüven, insanlar ve çevredeki karakterler…….

+Adın ne?

-Hatun (sonradan unutuyorum)

+Hatun mu? Bisküvi ismi gibi.

-Nasil ya böyle bisküvi ismi mi olur?

+Sen ne diyorsun, eskiden bunlar Bim ve Şok da satiliyordu, dandik ve yan marka bilirsin;)

– ya tam bir saçmalık böyle bisküvi mi olurmuş(Neg yerine oturdu), bu arada nerede oturuyorsun?

+Bla bla.

-Uzakmışşş

+Bu bana gelemeyeceğin anlamına geliyor

-ahh, evet bu çok kötü(küçük kız hareketleri)

+Merak etme seni alırım..

TAKUR TUKUR..

+Bak ne diyeceğim, seninle sohbet güzeldi, buna devam etmeliyiz(telefon çıkar).

– O zaman burda tekrar karsilasiriz tekrar devam ederiz.

+Buraya yolumun düşeceğini sanmıyorum hem bu an bir daha hangi insanın başına gelir, bak reddetmek bir seçenek ama önemli olan doğru bir adım atabilmek.

Numara alınır ama devam edilmelidir

Biraz sohbetin ardından,

+Hafta sonu ne yapiyorsun?

-Aslında boşum ama sınav olabilir takvime bir bakayım.

+Ooo randevu ile çalışıyoruz.

-hahaha. Hayır sınav şeysi(kolay kız olmak istemiyor).

Bla bla takur tukur..

-Cumartesi muhtemel.

+Çok karamsar, karamsar insanları hiç sevmem.

-bla bla.

Velhasıl kelam Cumartesi için sözleştik. Olur olmaz sorun değil, bu cümleler 5 dakikalık kısım, 10-15 dakika konuştuk. Bu set aslında biraz sancılı idi, çünkü 20 gündür set açmıyordum ve hızlı konuşuyordum, tabii tonlamalar hariç. Beden dili iyiydi, ses tonu iyi olmasa da doğru yerde doğru tonlamalar seti kurtardı.

Yazıyı şu efsane söz ile bitireyim;
Ne dediğin dediğin değil nasıl dediğin olay.

Konuk Yazar : Casanova

Saha Raporu – Bazen Tabak Seni Bulur

Merhaba arkadaşlar, neredeyse 1 senedir yazı yazamamıştım. Belki de sitedeki çoğu kişi beni unutmuştur, doktora vs. işleriyle uğraşırken bir türlü fırsat bulup yazamadım, dolayısıyla yazacak konu da birikti. Buradan ayrıca o doktora denen illeti akademik literatüre sokan kimse onun taa amk. Saçım beyazladı genç yaşta. Sırf kırmızı hapın sürekli kendini geliştir felsefesi hatırına devam ediyorum. Yoksa ben de bilirim maaşımı alıp kahvede okeye dönerken”Tayyip gitse kim gelecek yeğenim, Kılışdarda liderlik vasfı mı var?” demeyi.

Neyse şahsi dertlerimle sizi sıkmak istemem. Malum hem doktora yapıp hem de adı büyükşehir ama potansiyeli ufak şehirde yaşayınca tabak bulmak zorlaşıyor. Benim dertten muzdarip bir arkadaştan bahsedilen ve başlığıyla güldürürken içeriğiyle düşündüren şu yazıyı görünce aklıma bir soru geldi.

Mahmut bana kız bul lan Allahsız

Hep biz mi tabak bulmak zorundayız? Bazen tabak bizi bulamaz mı? Eğer fırsattan istifade gözümüz açık olursak evet.

Ara sıra sıkılınca vize sorunum olmadığı için 3-4 günlüğüne Avrupa’da bir yere kaçarım. Geçenlerde yine kaçtığım yerden dönerken havaalanında müzik dinleyerek uçuş saatimi bekliyordum. Önce üç saat İstanbul, sonra Ankara, oradan da yaşadığım şehre gidecektim, aktarma süresiyle birlikte neredeyse 12 saatlik bir yolculuk beni bekliyordu. Dolayısıyla bezgindim ve ışınlanmayı hala bulamayan bilim adamlarına içimden sövmekle meşguldüm.

Bunları niye anlatıyorum? Böyle olumsuz bir kafa yapısıyla kalabalık yerlerde bulunmayın diye. Zira o vücut dilinize ve belki de size yürüme davetiyesi atacak hatuna yansıyacak. Her zaman hayattan zevk alıyor gibi görünmekte ve davranmakta fayda var, içimiz sıkılsa bile. Unutma, her yer senin için bir tabak sahası. Tabağın nerede geleceği belli olmaz.

Velhasıl kelam, bu duygularla kulağımda kulaklık müzik dinlerken bekleme salonunda hemen sağ tarafımdaki koltukta oturan hatunun beni kestiğini farkettim. Uzun boylu değilim, Aralık ayında zatürre olma pahasına extra small tişört giymemi sağlayacak kaslarım da yok. Bugüne kadar ekmeği tipten değil genelde oyundan yemişiz. Dolayısıyla bu hatunun bana bakması için bir sebebi olmalıydı ve bu sebep ne olursa olsun o anda hiç aklımda olmayan tabak ihtimalini gündeme getirecek, bana yürüme yolu açacaktı.

Hemen o tarafa doğru dönüp hatuna Bağcılar’da kavga çıkarmaya çalışır gibi “Hayırdır birader?” bakışı attım. Yüzü pek güzel olmasa da vücudu gayet sağlam bir hatundu. Anında da deminden beri bana baktığını onaylayacak o soru geldi: “Telefonunuzu kullanabilir miyim?”

Şimdi sahneyi burada durduralım Uğurcum. Normalde tanımadığı kıza iyilik yapmanın meriçliğe giden yolun en temel taşlarından biri olduğunu bilen bir adamım. Geçmişteki acı tecrübelerimle sabit. Yalnız geçmişten bir farkı var bugünün, artık oyunu biliyorum ve bu iyiliği meriçlik yapmadan fırsata çevirebilirim.

Oynatalım Uğurcum.

Hemen suratıma az önceki hayırdır birader bakışından daha sert bir ifade takınıp “Hayır kullanamazsın” dedim. Üç saniyelik düello öncesi kovboy filmi sessizliği, kızın suratında “yuh ayı” bakışı. Ardından hemen gülümsedim ve tabii ki diyerek telefonu uzattım. Kız da doğal olarak az önceki gergin ve ters cevabın aslında güldürmek için söylendiğini anlayıp birden gülümsedi ve bazen bize dünyanın en zor işiymiş gibi gelen tanışma faslını iki kelimeyle pozitife çevirmiştim.

Bundan sonra top kızdaydı. Neden mi? Normalde erkekler olarak hele de kırmızı hap pratiği başlarında kızı ürkütmeden veya sıkmadan konuşma görevinin bizde olduğunu düşünüyoruz. Lakin bu sefer kız benden bir iyilik istemişti ve dolayısıyla da aradaki bağı kurmak, sohbeti ilerletmek onun göreviydi. Bu derdi de tanışma faslı gibi kıza yüklemiştim.

Oradan sonra güzel bir sohbet başladı. Geldiği yerde plaja gitmiş, çantası çalınmış, telefon, pasaport vs. hepsi gitmiş. Hatta Türkiye’ye dönebilmek için konsolosluğa gidip pasaport yerine geçecek bir belge almış. Allah’tan parası cebindeymiş de havaalanına gelebilmiş. O yüzden evini aramak için benim telefona ihtiyaç duymuş falan filan.

15-20 dk süren bu sohbetin ardından karşılıklı gezi deneyimlerimizi paylaşıp uçağa bindik. Benim o anki en büyük derdim kızın benden uzağa oturmasıydı. Çünkü biliyorum ki kız yanımda otursa dayanamayıp sohbet edeceğim ve olay sıradan hale gelecek, kız gizemimi kaybettiğimi düşünecek. Çaktırmadan elindeki biniş kartına bakıp taa uçağın arka tarafına oturduğunu görünce rahatladım. Yerime geçerken iyi yolculuklar diledim, “Türbülans falan korkarsan beni çağır” (yalan amk esas ben altıma sıçıyorum türbülansa girince) diyerek de esprili takılmayı ihmal etmeden kızı yerine gülümsemeyle gönderdim.

Artık geriye sadece numara almak kalmıştı. Uçaktan inerken doğrudan yanına gitmek onu aşırı derecede ve çok erken benimsediğimi gösterecek, dolayısıyla haneme eksi puan olarak yazılacaktı. Dolayısıyla yanına gitmeden pasaport kuyruğunda “tesadüfen” karşılaşmalıydım.

Düşündüğüm gibi de oldu. Havaalanındaki pasaport yerlerini bilirsiniz, tek sıraya kolayca girilsin diye sarmal şeklinde yapılmıştır. Oraya girdiğimizde ben öndeydim, kız da hemen yan tarafımdaki dönemeçte benim gibi ilerlemek için bekliyordu. Bu esnada yine olduğu tarafa doğru bir bakış daha attım.

Tekrar durduralım Uğurcum. Bu bakışı atmamın sebebi, kıza muhtaç görünmeden tekrar yaklaşmak için yeşil ışık almak. Eğer gülümserse çantasını kaybetmesi üzerinden takılacaktım yine.

Oynatalım tekrardan. Kız gülümsedi, ben de sırada tam benim hizama gelip yaklaştığı anda “iyi bari pasaport kuyruğuna kadar kaybolmadan gelmişsin” deyip yine takıldım. Kız yine güldü, bu sefer “senin de diline düştük yani” diyerek. Daha 3 saat önce tanıdığı adamla konuşurken biraz fazla samimi değil mi sizce?

Pasaport işi bitti. Çıkarken valizim de yanımda olduğu için artık hızlıca iç hatlara geçeceğimden numara isteme faslına gelmiştik. Zaten kızın vücut dili de veda etmeye hazırlandığının göstergesiydi. Tanışırken bana çok yardımcı olsa da burada devreye girip numarayı alarak kapanışı yapmak benim görevimdi.

Kıza “Numaranı verir misin?” diye sordum. İki üç saniye kızların tanımadığı adama numara verirse hakkımda ne düşünür endişesinden kaynaklanan o “ne münasebet” bakışına şahit oldum. Bakışma devam ederken acilen bir hamle yapmam lazımdı, ve bu hamle tabii ki daha önceki iki seferde olduğu gibi çantasını kaybetmesi üzerinden yürüyecekti. Hemen gülümseyip “Numarayı kendim için istemiyorum ya, İstanbul’da kaybolursun falan yardıma koşarım yine” diye iğneledim. Burada önemli olan kıza “ya valla ben sapık değilim iyi çocuğum” hissiyatı vermeden tanımadığı adama numara verme endişesini rahatlatacak bir şeyler söylemekti. Ufak takılmalar da çoğu durumda olduğu gibi burada da işe yarıyor.

Tabii o arada unuttuğum bir şey vardı. Kız telefonu kaptırdığı için sim kart da orada gitmişti ve yeni numara almayı düşünüyordu. Bu yüzden instagram hesabıyla yetindik. Açıkçası çok da önemli değil benim için, elimde bir iletişim kanalı olması yeterli. Cevap verecekse her türlü verir.

Şu anda tek sorun İstanbul’da olmamam. İnstagram alma ile buluşma arasındaki boşluğun çok kısa olması gibi fazla olması da olumsuz bir durum, ancak elimde olan bir şey yok. Gittiğimde bir yerlere çağırıp gidişata bakacağım.

Fakat şu kesin ki kızdan iş çıksın ve çıkmasın, her yerde her an yeni tabaklar sizi bulabilir. Yeter ki hazırlıklı olun, mizahı cebinizden eksik etmeyin.

Saha Raporu – AVM Mağaza yürümesi

Dün akşam 8 gibi Avm’de yeni bir şeyler almak için geziyordum. Mağazaya girdim klasik size nasıl yardımcı olabilirim diyen reyoncu bir kız geldi. Gösterdiğim pantolona uygun bir gömlek bakmasını söyledim. Getirdi ve “gelin kabine deneyebilirsiniz, ben burada olacağım beden seçiminde veya renk uyumu sorununda yardımcı olabilirim” dedi. Getirdiği gömlek benim hoşuma gitmedi. Yeni bir şeyler getirdi durdu. Bari hazır dışarıdayım az kendimi geliştireyim demiştim. Buradan tanıdığım bir arkadaşımdan öğrendiğim soğuk okumaları denedim.Ben(B)
Kız( reyoncu)

(B)- Part time çalışıyorsun belli kesinlikle okuyorsun hatta kimya mühendisliği bölümün değil mi?
(reyoncu)- Hayır ya(gülümseyerek) nereden çıktı kimya?
(B)- Böyle her an gizli karışımı çıkartıp üstüne döküp yok edicekmişsin gibi duruyorsun.
(reyoncu)- Cidden o kadar yorgun mu duruyorum? /Burada sohbeti uzatmak için bu tepki.
(B)- Perişan duruyorsun beni de olumsuz etkiledin bak şimdi almasam mı gömleği acaba?
(reyoncu)- Hayır çok yakıştı almalısın.

Bana bir kaç soru sordu. Sporcu(karate) olduğumdan bahsettim. Kendisi de judocuymuş, iyi denk gelmişti. İkimizinde spor dalları aynıydı konu oradan ilerlemişti. Kabine bir kız arkadaşı geldi. Gelen arkadaşı da konuya dahil oldu onlar aralarında konuşmaya başladı. Ben ise beğendiğim gömleği aldım kabinin kapısını açtım çıktım.

Benimle ilgilenen kız sohbete yeni dahil olan kızın götüne şaplak attı, sırıttı. Ben de şaşırmadım değil ne tepki vereceğimi şaşırdım :d Kız beni görünce çok özür dilerim felan dedi. “Neden özür diliyorsun?” dedim, “bu durum için” dedi. “Sorun yok benim için de hoş bir anı oldu” dedim.

(B)- Seninle hoş bir sohbet ettik. Saat 10 gibi işin biter diye tahmin ediyorum. Benim bir eve uğramam gerekli daha sonrasında seninle bla bla yerde ki cafede oturup kahve içelim dedim.

(reyoncu)- Bilemiyorum yeni tanıştığım biriyle ne kadar uygun olabilir ki?

(B)- Kararını verirsin sen ben dediğim yerde olucam(gülümsedim)

10.15 geçe felan mekana gittim. Ben zaten gidicektim gelmese de sorun olmayacaktı. 10.35 civarı geldi aslında beklemiyordum ama geleceğinden eminmişim gibi bir yüz ifadesi sergiledim. Ayağa kalktım elini uzattı elini sıktım. Yanak yanağa öpüşmeye geldi öptüm ve oturduk. Güzel loş ışıklı bir mekandı.

“Filtre kahve söylüyorum iki tane. Senin ki sütlüdür diye tahmin ediyorum.”

“Evet” dedi. Sipariş verdim sohbet ettik. Genel tanışma felan buraları çok detaya girmiyorum. Zaten yukarıda bir çok şeyi detaylı anlattım.

Sporumdan sorular yöneltti. İkimizin de ilgi alanıydı aslında gerçekten iyi bir tesadüftü. Hiç sıkılmadan konuşuyor keyif alıyordu. Beni salonuna davet etti. Klubunde ki hocalarını tanıdığımı söyledim. Bir tanesi öz amcam oluyor.

(reyoncu)- Çevren çok geniş herhalde? / Burada ah evet böyle geniş dersen büyük hata olur.

(B)- Yeteri kadar olduğunu düşünüyorum.

(reyoncu)- Peki daha önce neden denk gelmedik çevremde bu kadar tanıdığın olduğu halde?

(B)- Gelmişizdir belki de?

(reyoncu)- Evet olabilir. Olsun sonuç olarak şuan denk geldiğimizi biliyoruz.

Sohbet böyle devam etti. Bir tek çevre konusunda tetikleyici bir soru ile karşı karşıyaya bıraktı beni. Ondan da gayet başarılı şekilde ne kendimi büyük göstererek veya küçük göstermeden atlatmış oldum.

Hoş bir sohbetti ama artık kalkma vaktimiz geldi. Hesabı ben ödedim davet benimdi sonuçta orada ben ödeyeyim. Bırak lütfen demeye başladı tamam bir sonra ki buluşmamızda sen ödersin dedim.(ikinci buluşmaya da sinyal çakıldı burada)

İkimizin de yolları ters olduğundan metroya kadar beraber gittik .

(B)- Başka bir zaman görüşürüz reyoncu
(reyoncu)- Olur görüşelim 🙂
(B)- Telefonunu ver.

Numaramı yazdım kaydetti. Gece için teşekkür etti ben evime o evime ayrılmış olduk.

İlk kez bir set sonrası buluşma yaptım. Gerçekten kendini inanılmaz iyi hissediyorsun. Burada beni tetikleyen kısım kızın götüne şaplak atması olmuştu. Eğer böyle bir olay yaşanmasa böyle bir sete girişmecektim. Gömleğimi alıp mağazadan çıkıp evime gidicektim. Hem güne +1 skor eklemiş oldum, hem de benim için çok iyi bir anı olmuş oldu. Geri döneceğini biliyorum. Numaramı da bu yüzden vermedim. Bıraktığım etkileşimle ,gece sonunda kendisinin yanağımdan öpmesiyle, ve bir çok detaylarla anlamış oldum.

Detayların bir çoğunu kaçırmış olabilirim. Çok detay verip sıkmakta istememiş olabilirim karışık o durumlar bilemiyorum. Herkesin dışarıya çıktığında algılarını açık tutmasını, bir yere gittiğinde mekanı enerjisiyle parlatmalı diye düşünüyorum. Gün sonunda hiç bir şey yolunda gitmiyorken çok güzel olaylarla karşılaşılabiliyor. Bu olaylar sadece kadınlar felan değil bir çok şeyden o yüzden Anı değerlendirebilmek gerçekten harika bir olay.

Okuduğunuz için teşekkür ediyorum. Herkese iyi oyunlar

Konuk Yazar : Oxampyl