“Kadınlar tarih boyunca savaşların asıl kurbanları olmuşlardır. Kadınlar kocalarını, babalarını ve oğullarını savaşta kaybetmişlerdir. Kadınlar savaş yüzünden evlerini terk etmek zorunda kalmışlar, mülteci olmuşlar ve günümüz savaşlarında çoğunlukla kurban olmuşlardır. Kadınlar çoğunlukla çocuklarını tek başlarına büyütmek zorunda kalmışlardır.” – Hillary Clinton
Hillary’nin artık tarihe geçmiş olan (!) bu sözlerini, kadınların doğuştan gelen bencillikleri ile kültürel yabancılaşma nedenli narsisizm arasındaki farkı ele alacağım bir yazıda kullanmayı planlıyordum ama kader bu sözleri geçen hafta derin bir şekilde kullanma ihtiyacı doğurdu.
Daha yazmadan şunu belirtmeliyim ki Hillary’nin politik ve ideolojik perspektifine paralel biri değilim ve kadın-öncelikli politikalarına karşı olduğumu da belirtmeme gerek yok sanırım.
Ama “feminen bencillik” (solipsism) kavramına daha iyi örnek olabilecek bir alıntı arıyorsanız, ben bundan daha iyisini bulabileceğinizi sanmıyorum. Birçok erkek,
kırmızı hapı yutmuş erkekler de dahil, bencilliğin kadın ruhuna nasıl cuk diye oturduğunu algılamakta zorlanır. Eşitlikçi kafa yapısını empoze eden sosyal koşullanma o kadar güçlü ki, kadın ve erkek psikolojik iç aksamının farklı olduğunu düşünmekte zorlanırız. Eşitlikçi söylem bizi kadın ve erkeklerin aynı temellere ve aynı dürtülere sahip olduğunu empoze eder.
Eşitlikçi beyin yıkama bizi “büyün kadınlar öyle değil” diye düşünmeye zorlarken kadın ve erkeklerin fonksiyonel olarak aynı olduğu fikrini aşılar. Bunun aksini gösteren / söyleyen şeyleri / kişileri es geçmemize neden olacak bahaneler bulmakta zorlanmayız.
Cinsel Stratejilerin Temel Kuralı :
Bir cinsiyetin cinsel stratejisinin başarılı olması için diğerinin stratejisinden ödün vermesi ya da onu terk etmesi gerekir.
Bir cinsiyetin zorunlulukları, koşullanmaları ve biyolojisi, cinsiyetler arasındaki uyuşmazlığın kaynağıdır. Tabii ki binlerce yıldır kadınlar ve erkekler aile kurmak, çocuk büyütmek ve türümüzü devam ettirmek için binlerce yıldır, karşılıklı fayda sağlayacak şekilde, işbirliği içindedir. Ama bu işbirliği, ortak cinsel zorunluluklardan ve cinsel stratejilerden kaynaklanmaz.
Daha önceki bir yazımda kadınların nasıl fırsatçı sevdiklerini ve erkeklerin idealist aşıklar olduklarını yazdığımda, bu basit ve sıklıkla gözlemlenebilecek gerçeği kabul etme zorluğu, kadın ve erkeklerin temelde aynı olduğuna dair kör bir inancın sonucu. Bu nedenle bir kadından yukarıdaki gibi bir açıklama duyduğumuzda, bu sözlerin vurdumduymaz küstahlığı ile dalga geçeriz, ya da kadınların çıkarlarının korunmasının erkeklerin çıkarlarının korunmasının gerekliliği olduğuna inanıp bu sözleri kanıksarız.
Kadınların bencil feminen perspektifine göre Hillary’nin burda söylediği sözler gayet gerçek. Kadın hipergamisini herşeyin üstünde tutan perspektife göre bu cümleler, pragmarik olarak oldukça mantıklı. Savaşta erkeklerin hayatlarını kaybetmelerinin onları savaşın kurbanları yapması (hele hele temel kurbanları yapması) üstünde düşünmeye değmez birşey; aslolan kadınların uzun dönemli çıkarları.
Narsisizm değil bencillik
Kadınların kendi varlıklarının en acil ihtiyaçları haricindeki herşeye kayıtsızlığı tanımlamak için bencillik kelimesini kullanmam,
kırmızı hapı yeni yutmaya başlayan birçok erkeğin kafasını karıştırıyor. Kendini büyük görme ya da narsisizm bu durumu açıklamaya daha uygun kelimeler gibi görünüyor ama ben ayn fikirde değilim.
Kadın bencilliği insan neslinin hayatta kalması ve evrim açısından bakıldığında, aslında negatif olmak zorunda değil. Yüzeysel bakıldığında insanı çileden çıkarsa da, kadın bencilliği erkeğin biyolojik ve sosyal çıkarları ile çatıştığında onu çileden çıkaran birşey. Kadın bencilliği, kadınların kaotik ve vahşi binyılları kendi ve gelecek nesillerinin hayatta kalması için oldukça işlevsel olan evrimsel bir araç olarak algılamak lazım.
Tabii ki kadın bencilliğinin önemini kabul etmek, onun anti-sosyal ve çoğunlukla acımasız yan etkilerini onaylamak anlamına gelmiyor.
Kadın bencilliğinin bir uzantısı olan narsisizmin canını yaktığı erkeklerin dişlerini gıcırtdatma nedenini anlamak zor değil. Sosyal olarak batı toplumlarındaki modern kadınların çoğunun sergilediği, dünyanın şimdiye kadar hiç görmediği bir narsisizm ile karşı karşıyayız.
Tarihin hiçbir çağında kadınlar, günümüz modern toplumlarındaki kadar kişisel güvenlik, her alanda sosyal kontrol ve hipergami özgürlüğünün güvence altında olmasına bir arada sahip olmamıştı. Tarihin hiçbir döneminde kadınların cinsel çıkarları, toplum için en önemli öncelik haline gelmemişti. Fakat bu narsisizm, kadınları küstahlığın sınırlarında yaşatan kültürel bryin yıkamanın sonucu. Narsisizm uzun zamandır o kadar çok besleyip büyütüldü ki bugün kadın gücünün kendisi olarak teşvik ediliyor.
Öte yandan kadın bencilliği, evrimin milyonlarca yılda geliştirip kadın psikolojisine gömdüğü bir mekanizma. Bu bencillik, türümüzün devamı için evrimleşmiş bir araç. Kırmızı hapı yutmuş her erkeğin şahit olacağı gibi, bu kabul etmesi zor bir doğa kanunu. Bu acımasız bir mekanizma ve daha da kötüsü birçok erkeğin hayatını nasıl şekillendireceğine dair temel bilgilerinin tam tersi bir kavram.
Daha da kötüsü, kadın bencilliği beta erkeklerin
romantizm ve beta erkeğin kendi önceliklerini kadın için geri plana attığı (ve aynısını da kadından beklediği eşitlik beklentileri ile de uyuşmaz. Kadın ve erkeğin aşk kavramları arasındaki fark, betanın kırmızı hap yolunda kavraması gereken birçok gerçekten biri.
Empati adlı yazımda kadının empati duyabilmesi konusunu işlemiştim. Burada mesaj kadının empati yoksunu olduğu değil, kadının erkekten daha empatik olduğu fikrinin kadın bencilliğini maskelemek için oluşmuş olan toplumsal koşullama olduğu idi. Bu yazı pek hoş karşılanmadı ve kadınların ana oldukları ve çocuklarını besleyip büyüttükleri argümanı ile karşı karşıya kaldı. Oysa burda mesaj, kadınların kendilerinin ve çocuklarının sağlık ve selametinin, erkeklerinin sağlığı ve selametinden önce olması.
Zihinsel Merkez Noktası
Kadınların zihinsel odağı kendi iyilikleri ve bunun yansıması olarak kendi biyolojik çocuklarının iyiliği merkezlidir. Bu fikre karşı çıkan kadın okurlar, çocuklarının iyiliğini kendi iyiliklerinin önüne koymalarının bencillik argümanını çürüttüğünü iddia etmişlerdi. Fakat kadınların burada yaptığı, kendi çocuklarını kendilerinin bir uzantısı olarak görmesi. Burada iyi haber, kadın bencilliğinin türümüzün başarısında büyük katkısı olduğu gerçeği.
Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.