Her ne kadar kırmız hap erkekleri evlilikten soğutsa da özellikle çocuk sahibi olmak isteyenler için bu kaçınılmaz bir yol. Şahsi olarak kırmızı hapın evlilik ve uzun süreli ilişkilerde daha çok işe yaradığını düşünüyorum. O yüzden Rollo Tomasi’nin evlenecek erkeklere nelerden vazgeçtiklerini ve neye dikkat etmesi gerektiğini anlattığı bu yazıyı çevirdim. Yazı erken evlilikten bahsetse de her türlü evlilik için geçerli olduğunu düşündüğüm noktalar mevcut.
Okurlarımın da bildiği üzere kızım üniversite ikinci sınıfa gidiyor. Onun kendi hayatında aştığı her eşik, benim de geçmişe gitmeme ve o yaştayken deneyimlerimin kızıma göre ne kadar da farklı olduğunu düşünmeme neden oluyor. 19 yaşındayken kızım kadar düzenli ve – dürüst olmak gerekirse – varlıklı biri olabileceğim asla aklıma gelmezdi. O zamanlar, kısa bir süreliğine, yaptıklarım ve düşüncelerimle ilgili bir günlük tutmuştum. İlk “gerçek” kız arkadaşım bana düşüncelerimi yazmam için bir defter hediye etmişti (o da günlük tutan kızlardan biriydi); ben de o dönemki betalığımın gereğini yaparak kızlara karşı aslında mavi haptan kaynaklanan öfkemi bu deftere dökmüştüm. Bu günlüğü ilerde beni aldattığı zaman hissedeceği suçluluk duygusundan kurtulmak için bana hediye ettiğini ise çok sonra anlamıştım. Böylelikle kız arkadaşım, 18 yaşındayken ve heyecanla beklediği “parti yıllarına” henüz girmişken, ilk kız arkadaşıyla evleneceğini zanneden görev aşığı bir betadan da kurtulmuş oluyordu.
Bu olay 1988’de yaşandı. O zamanlar 19 yaşında olan Rollo Tomassi, klasik bir mavi haplı betaydı. O zamanlar nasıl bir düşünce yapım olduğunu tekrar görmek için ara sıra günlüğümden birkaç sayfa okuyorum ve ne kadar da idealist bir beta olduğumun farkına varıyorum. Üstelik aynı hülyalara dalmış birkaç arkadaşım da vardı. O zaman bu durumun benden önce de sonra da var olmaya devam edecek bir süreç olduğunu fark ettim. Bu dönem, Koruyucu Tıp (Preventive Medicine) kitabımda “Kırılma Süreci” adını verdiğim dönemdi.
Bu bahsettiğim kız benim ONEitisim olmuştu. Benimle (arzulu bir şekilde) sevişen ilk kızdı, benim gibi bir adamla birlikte olduğu için “kaliteli” olduğunu düşündüğüm kızdı. Dolayısıyla ben de “sıradan bir erkek” olmadığım için onun başkasıyla yatabilecek ve erkeklerle gönlünü eğlendirecek bir kız olmadığını düşünüyordum. Hatta bu kızla evlenmeyi istiyordum; çünkü mavi haplı kafa yapım kendimi feda edip kadına “destek” olmanın, onun hayallerini gerçekleştirmesine yardımcı olmanın en doğru yol olduğunu söylüyordu. Yol gösterenim de olmadığı için bu kararı vermem gayet kolaydı.
Kızım geçenlerde okuldaki en yakın kız arkadaşının 19 yaşındaki erkek arkadaşından evlenme teklifi aldığını söyledi. İki genç de üniversite ikinci sınıftalar. Bunu duyunca anılarım aklıma geldi. 49 yaşında şu bloğu yazarken yararlandığım bilgi ve deneyimi elde etmemi sağlayan ilk kız arkadaşımın beni terk etmiş olmasından memnuniyet duyuyorum. Bunu kabullenmek zor biliyorum, özellikle de bipolar kız arkadaşımla geçirdiğim sefil yılları düşününce. Ancak bu kötü deneyimler de iyi olanlar kadar gerekliydi. Bu yüzden kızımın arkadaşına “Tebrikler” demekte cidden zorlanıyorum.
Aslına bakarsanız bugünlerde 19 gibi erken bir yaşta evlenen hiç kimseye destek vermek istemem. Modern evlilik, bir erkek için hayvanat bahçesi gibidir. İnsanlar bana “Rollo, sen de evliyken neden evliliği bu kadar çok eleştiriyorsun?” diyorlar. Sanıyorlar ki evliliğim kötü olduğu için bu kadar olumsuz konuşuyorum. 21 senedir gayet mutlu bir şekilde devam eden evliliğime rağmen bugünün erkeklerine evliliği önermememin sebebi, evliliğin günümüz dünyasındaki halidir. MGTOW ve PUA camiasının üzerinde mutabakata vardığı belki de tek nokta evliliğin bir mavi hap düşüncesi olduğudur. Bu fikre karşı olduğumu daha önce birçok yazımda belirttim; ama bunu diyenlere hak vermiyor da değilim. Evliliğin riski, güzelliklerini kesinlikle aşıyor; ancak kırmızı hapla tanıştığı halde evliliğe adım atacak erkekler de mevcut. Bu erkekler, evlendikleri kadının tek bir sözüyle kendilerini evden attıracaklarını ve çocuklarını elinden alacaklarını gayet iyi biliyor. Evli erkekler olarak tabiri caizse hayatımızı ortaya koyup bir erkeğin girebileceği en riskli dünyaya adım atıyoruz. Çocuklarımızın ve ailemizin geçim derdi, mutluluğu ve gelecek kaygısı çoğu erkeğin yaşam enerjisini sömürüyor. İşin kötüsü, aldığımız riskten ötürü karılarımızın bizi anlamasını veya takdir etmesini de bekleyemiyoruz.
İşte kızımın arkadaşının 19 yaşındayken aldığı evlilik teklifinden sonra bunları düşündüm. Bu evliliğin gerçekleşmesi halinde, istatistiki olarak, 28 yaşına gelmeden boşanacaklar. Eminim ki bu teklifi yapan erkek bunu tam bir mavi hap idealizmiyle yapıyor ve ne yazık ki bu idealizm feminist buyruğun eşitlikçi hülyalarından fena halde etkilenmiş durumda. Doğal olarak da bunun iyi bir düşünce olduğunu söyleyemeyeceğim. Bu çocuğun babası olsaydım evlenmesini engellemeye çalışırdım; ama manosphere camiasında bunun doğru olduğunu söyleyen de çıkabilir elbette.
“Büyüyen” Erkekler
Gelenekçi muhafazakâr çevrelerde evliliğin bir erkeğin “büyümesi” için son şansı olduğuna dair yaygın bir inanış var. Bugünkü evlilik kavramına bakarak bu fikre de karşı çıkıyorum; ama büyümeyi pek istemeyen erkeklerle dolu bir sosyal düzende bu gibi basmakalıp sözlerin kulağa ne kadar hoşa geldiğini de biliyorum. Bu fikir, AMOG (Alpha Male of Grup, Grubun Alfa Erkeği) olmanın yeni bir yolu olarak görülüyor (özellikle de dindar çevrelerde); evlenip aile kurmaktaki kerameti görebilecek kadar kendini bilen bir erkekseniz, ergenliğini uzatmak isteyen oğlan çocuklarına göre “daha iyi bir adam” olarak kabul ediliyorsunuz. Bu da pek yeni bir düşünce değil.
Bahsettiğim düşüncenin bu kadar yaygın olmasının sebebi ise uzun vadeli düşündükleri partnerlerine yatırım yapan erkeklerin birden fazla partner bulamadıkları için bu beceriksizliklerine kılıf uydurmaya çalışmasıdır. Böylelikle mecbur kaldıkları durumu aslında bir erdemmiş gibi sunuyorlar. Ama atladıkları ayrıntı şu ki bir kadınla hayatlarını geçirerek uzun vadede doğru kadını bulmalarını sağlayacak birden çok kadından kendilerini mahrum etmiş oluyorlar. Mavi hap, bir erkeğe daima tek bir kadınla ilişki kurmasını tavsiye ederken kadınları birden fazla eş potansiyelini değerlendirmeye teşvik eder.
Erkeklerin CPD’lerinin zirvesine varması daha uzun sürüyor demiştik; fakat esas sorun, bu erkeklerin kendilerini aile/evlilik hayatına hazırlayacak ve kadınların hipergami odaklı cinsel stratejilerine göre davranmalarını sağlayacak ilişkileri yeterince tecrübe etmemiş olmalarıdır. Kadınlar da erkekler de artık geç evleniyorlar. 34-35 yaşına kadar evlenemeyen kadınlar ise muhtemelen hiç evlenemeyecekler.
Erken Evlilik
19 yaşında evlilik teklifi yapan bu çocuğa “aferin” demek erdemli gibi görünse de bu teklifi yapmasına neden olan mavi hap düşünceleri evliliği tamamıyla bu genç adamın aleyhine çeviriyor. Ne genç erkekler ne de genç kadınlar ileride ulaşacakları potansiyeli görebiliyorlar. Dindar bir çevrede “meşru” sekse giden tek yol evlilik olduğu için erkenden evlenenler var; ancak “sürekli” seks yapabilmek için bir an önce evlenmesi gerektiğini düşünen erkeklerin de sayısı az değil. Aslında bu devirde kadınların evliliğe sıcak bakmaması bizim için bir lütuf; çünkü birçok genç erkek bu yatırımı yapabilmek için kendi hayallerinden vazgeçmeye hazır.
20 ile 24 yaş arasında yapılmış evliliklerin yüzde 39’u boşanmayla sonuçlanıyor. Bu durum aslında kadınların “gençliğimi yaşayamadım” sendromunun bir sonucu. Erken evliliğin mavi haplı idealist erkekler için en büyük dezavantajlarından birisi de hanımlarının hipergamisini bilmemeleridir. Kadınların yaptıkları tercihler ne kadar kötü olursa olsun hipergamilerinden vazgeçmediklerini daha önce yazmıştım. Tabii ki kültürel veya şahsi faktörler bunun etkisini azaltabilir; ama evrimin getirdiği dürtü asla tamamen kaybolmuyor. 20 yaşında evlenip çocuk sahibi olan bir kadın, 30’una geldiğinde etrafındaki bekâr arkadaşlarının heyecan verici deneyimlerini görüp öfkeyle dolacak. Olaylar ve kişiler değişebilir; ama hipergami değişmez.
Erken evlilik, bir erkeğin potansiyelini kısıtlar. Gelenekçi muhafazakârlar bu dediğime kızacak biliyorum; fakat evliliğin ve babalığın sorumlulukları erkeği bekârken değerlendirebileceği fırsatlardan alıkoyar. Aristo, “Erkekler için ideal evlilik yaşı 35, kadınlar içinse 18’dir.” demiş. Bunun sebebi, bir erkeğin gerçekten erkek olmak için çok uzun bir süreye ihtiyaç duymasıdır. Erkeğin evlenirken yapığı fedakârlıklardan biri de bekârken önüne çıkacak fırsatlardan vazgeçmektir. Hatta bazı fırsatlardan sırf evli olduğunuz için yararlanamayabilirsiniz. Erken evlenen erkeklerin çoğu bunun farkında bile değil.
Erken evlenip CPD’lerinin zirvesine gelene dek boşanmayan erkekler, orta yaş krizini daha sert yaşıyor. Bu da bir kadının CPD’si düştüğü için daha iyi bir adam bulamadığı zaman yaşadığı öfkeye denk geliyor. Aslında erkeklerin yaşadığının kriz olduğunu da sanmıyorum. Bu durum, oyunu ve dolayısıyla kadınları daha iyi anlamaya başladıkları zaman kendileriyle yaptıkları hesaplaşmanın bir yansıması. Mesele erkeğin evli olması değil; işin püf noktası erkeğin oyunu önceden bilseydi “yaşayabileceği” hayata dair pişmanlığıdır, yaptığı fedakârlıkların ve karşılığında elde ettiklerinin (tabi elde edilen bir şey varsa) bir muhasebesidir.
Erken evliliğin en büyük yararı, erkeği daha sonraki eşinin saygı duyacağı bir dünya kurma yolunda eğitmesidir. Dediğim şey kadınların din ve sosyal gelenekler gibi faktörlerden ötürü erkeğe saygı duymak zorunda kaldığı zamanlarda ve kültürlerde çok daha sık görülüyordu; ancak o günler geri kaldı. Şu anda kadınlar istemedikleri her türlü ilişkiden kafalarına göre çıkabilirken erkekler kendilerini kadınlara beğendirmek için birçok sorumluluk üstlenmek zorunda.
Avantajlar
Erken evliliğin birkaç avantajı var; ancak bunlar biraz da erkeğin evlendiği kadının karakterine bağlı. Eğer sağlam bir çerçeve ve erkeğin gücüne saygı duyan bir kadınla evlenirseniz uzun vadede mutlu olma ihtimaliniz bulunuyor. Hele ki kadın bakire ise güçlü bir çerçeve ve dominantlığın getirdiği alfa karakter kadının erkeğe daha da bağlanmasını sağlıyor. Dolayısıyla bakire kızlarla tabak çevirmenizi asla tavsiye etmiyorum. Alfa erkekle veya alfa görünmeye çalışan bir erkekle bile seks yapan bakire kız, o adama çok daha kolay bağlanır. Zaten bu tür kadınlara alfa dul diyoruz; ama böyle ilişkiye girdiğiniz bir kızla yapacağınız evlilikte çok güçlü bağlarınız olacaktır.
Defalarca bahsettiğim üzere sağlıklı ve ruhsal dengesi yerinde çocuklar yetiştirmenin en kolay yolu evliliktir. Bu durum bana göre bugünün erkeklerinin evlenmesi için tek sebeptir. Biyolojik saatini dikkate alarak CPD’sinin zirvesinde (22-26 yaş arası) evlenen bir kadınla yapılan evlilikten doğan çocukların mutlu olması kuvvetle muhtemeldir. Hayatının yarısından fazlasını milyoner bir mimar olmak için harcayan bir kuzenim var; ama benimle aynı yaştayken (49) çocuklarının yaşı 5 ve 7. Benzer bir hayatı yaşamaya asla katlanamazdım. Tabii para çoksa işler kolay; ancak evrimsel açıdan baktığımızda bu yaşta dede olmamız gerekirdi. Ben 28 yaşında evlendim; bunun elbet avantajları ve dezavantajları vardı. Fakat bu yaşımdayken hala küçük çocuklarım olduğunu düşünemiyorum bile.
Son olarak, genç bir kadınla evlenmeniz gerektiğini söylememe gerek yok herhalde. Bir kadının evlilikte, özellikle de erken evlilikte, dengeyi korumasının tek yolu hangi konuda fedakârlık yaptığının farkında olmasıdır. Kadınlar da evlenirken kendi geleceklerinden fedakârlık yapıyorlar, bu da daha sonra kızgınlık yaşamalarına neden oluyor. Eğer bir erkek kırmızı hap düşüncelerinden nasibini aldıysa zaten kendi fedakârlıklarının farkındadır; ama kadın da kendi fedakârlıklarının farkına varmalıdır. Bu tabii çok zor bir durum; çünkü kadınların solipsist ve hipergamik doğası toplumun aşıladığı “güçlü kadın” düşüncesiyle birleştiği zaman asla hak ettikleri şeylere ulaştıklarını düşünmüyorlar.
Günümüzde gelenekçi muhafazakâr çevreler, evliliğin sorumluluğunu sürekli olarak erkeklere yüklüyor. Kadınların sorumluluklarından bahseden neredeyse hiç yok. Kadınların hep erkekler yüzünden bu hale geldiği söylenip duruyor. Bunun feminist buyruğun kadınları suçluluk psikolojisinden kurtarma çabaları olduğunu daha önce belirtmiştim. Kadınlara “bir erkek uğruna” bir şey yapmamaları öğütleniyor, yapan kadınlar da erkeğe köle olmakla suçlanıyor. Böylece ortaya solipsist ve erkekten sürekli fedakârlık bekleyen bir kadın nesli çıkmış oluyor. Bu durum evliliklerin başarısız olmasının bir numaralı nedenidir, başka sebep aramaya gerek yok. Evlilik, erkeğin kaynaklarını kadına akıttığı, fakat kadının erkek için yapacağı her şeyin “ayıplandığı” bir ticarete dönüştürülüyor. Bu düşünce sadece mavi saçlı feministlere özgü sanmayın; dindar kadınlar da aynı kafada.
Kadınlar, ancak çerçevesi güçlü olan bir erkeği memnun etmeye çalışır. Kendinize kadının girmekten zevk alacağı bir dünya kurun ve onun size eşlik etmesini, destek olmasını sağlayın. Tabii bu iş zaman alacak. Kadınlar, erkeklerde yeterlilik arayacak şekilde evrimleşmiştir. Bir kadının hipergamisi “potansiyeli” olan bir adama yatırım yapacak kadar bekleyemez, ortada gözle görülür bir değer olmasını ister. Kadınların kendisinden büyük ve uzun boylu erkekleri istemesinin nedenlerinden birisi de budur. Daha da önemlisi, bugünkü feminist ideolojinin telkin ettiğinin aksine, kadının size köstek değil destek olması gerekir. Çünkü kadın erkek eşitliği, karı-koca arasında işbirliğini değil rekabeti körükleyen bir düşünce yapısıdır.
Kaynak : The Marriage Game
Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.