Sosyalleşmeye üşeniyorum – Vaka Çalışması

Bir takipçi, sosyal hayatınızı geliştirin yazısının altında sormuş:

Merhaba, 27 yaşında bir bilgisayar mühendisiyim. 4 yıldır çalışıyorum ve işe giriş zamanım pandeminin başlarına denk geldiği için şirketimizde o zamandan beri home office olarak çalışılıyor. Rahatlık olarak çok güzel olmasına rağmen sosyalleşmek açısından da bi o kadar kötü denilebilir.

Beni arayanlar arasında bu şekilde çalışan çok sayıda insan oluyor. Bu takipçilere tavsiyem, mümkün olduğunca ofise gitmeleri. Mesela haftada 2-3 gün. Eğer bu mümkün değilse, paralarına kıyıp, evlerine yakın bir yerde coworking (beraber çalışma) ofislerinden birisinde sıcak sandalye (hot seat) tutsunlar. Buralarda boş bulduğunuz yere oturuyorsunuz ve birçok çalışan insanla tanışabileceğiniz bir ortam oluyor. Bu da mümkün değilse, çalışmanın en az dörtte birini, alışveriş merkezinde bir kafede yapın.

İş yerinden tanıştığım 1.5 yıllık bir ilişkim vardı, geçen sene Nisan’da ayrıldık. Yani 1 seneden fazladır ilişkim yok. Geçen seneden beri olan bu süreçte sosyal medyadan ve dating applerden tanıştığım 6-7 kişiyle buluştum. 2 kişiyle cinsel birliktelik yaşadım.

Evden çalışan ve büyük şehirde yaşayan birinin iş dışı sosyal hayatı olmalı ve buradan da insanlarla karşılaşmalı. Online tanışma buluşma sayın da çok az. Bekar bir erkek, çalışıyor olsa bile 6-7 kızla 2 ayda buluşur, 1 senede değil.

Ama ben düzenli olarak sosyal ortama girip yüz yüze yeni kişilerle tanışmak istiyorum. Kafamın uyuşacağı uygun bir kadını o şekilde tanımak istiyorum.

Yap o zaman. Görünen o ki şimdiye kadar hiç yapmamışsın.

Bir kadının sosyal medyada profilimi görüp etkileneceği bir fiziksel görüntüye sahip değilim, tamamen ortalama bir tipim var diyebilirim.

Ben de dahil buradaki çoğu erkek öyle zaten. Online uygulamalarda erkeğin çekiciliğinin en önemli göstergeleri olan kişiliği kısmen sergilenebiliyor ki ilk bakışta hiç sergilenemiyor. Erkeğin duruşu, vücut dili zaten buluşmaya kadar sergilenemiyor. Tip öne çıkıyor. Zaten sosyal özürlü, tanışmak için sosyal medyaya bağımlı erkeklerin, tip en önemli, ultra önemli şey sanmalarının sebebi de bu. O çöplükte tip daha önemli.

Statüm iyi, kültürlü bir insanım. Sosyal becerilerimin genel olarak iyi olduğunu düşünüyorum. Muhabbet açıp yönlendirebiliyorum, bulunduğum her arkadaş ortamında mizahımın iyi olduğu hakkında övgü aldım.

Ama görünen o ki, yeni insanlarla tanışacak şekilde sosyal bir şeyler yaptığın falan yok. O zaman bunları kullanıma sokamıyorsun.

Benim sorunum üşengeçlik. Son birkaç yılda gelen bir durum bu aslında. Üniversite yıllarımda böyle bir durumum yoktu. Şimdi evime yarım saat uzaklıkta bi yerde arkadaşlar buluşmaya çağırdığında hiç gidesim gelmiyor, o çekeceğim git-gel yol gözümde büyüyor ve külfet geliyor.

Bu üşengeçlik değil korkaklık. Arkadaşımla buluşmanın neresinden korkayım diyorsun ama o ilk adım. Senin o adımdan sonrasını atıp yeni insanlarla ve kadınlarla tanışacağın sosyal ortamlara girmen, sosyal paslanmanı aşana kadar, negatif ve nahoş duygulara maruz kalman gerekiyor.  Yüksek değerli erkek ol, kadınlar sana gelecekler yazısında bundan bahsetmiştim:

İnsanlarla nasıl sosyalleşmeniz gerektiğini bilmenize gerek yok. Sosyal kaygıya sahip, sosyal yetenekleri kullanılmadığı için körelmiş ya da hiç gelişmemiş insanların en büyük hatası da bu düşünce şekli. Sosyalleşmek için önce sosyalleşmeyi öğrenmeye ihtiyacınız yok zaten bu mümkün de değil. İhtiyacınız olan tek şey, sosyal beceriksizliğiniz yüzünden hissedeceğiniz negatif duygularla başa çıkabilmek! Başarmanız gereken tek şey bu.  Sosyal beceriksizliğiniz ortadan kalkana kadar yaşayacağınız negatif duygularla başa çıkabilecek güç. Gerisini beyniniz halleder zira insan beyni sosyalleşmeye programlı zaten. Çocuklara sosyalleşme matematik gibi derslerde öğretilmiyor. Çocuklar bir araya konuluyorlar ve sosyalleşmeyi kendiliklerinden öğreniyorlar.

Sosyalleşmeyi önceden okuyarak, bilgilenerek öğrenmeniz gerekmiyor ve böyle öğrenemezsiniz. Nasıl sosyalleşeceğinizi Mamut Abi’nin size söylemesi gerekmiyor ve söyleyemez. Sizin probleminiz sosyalleşmeyi bilmemek değil, sosyalleşmenin başında, sosyal güdüklüğünüz nedeniyle yaşayacağınız stresi kaldıramayıp erkenden pes etmek.

Şimdi sen bundan da kötü durumdasın. İlk adımları atıp pes etmeyi bırak, ilk adımları atmıyorsun. Neden? Üşendiğinden değil. “Üşenmek”, “içinden gelmemek” veya işleri ertelemek, bir başa çıkma mekanizması, daha spesifik olarak söylersek duygusal başa çıkma mekanizması. Kısa vadede nahoş duygulardan kaçmanı ve iyi hissetmeni sağlıyor ama çoğu duygusal başa çıkma mekanizması gibi uzun vadede kendini daha da kötü hissetmene neden oluyor.

Yani o ortamda olmak istiyorum, oraya direkt ışınlansam, keyifli zamanımı geçirsem sonra da tekrar eve ışınlansam ben muhtemelen her gün bir sosyal ortama girmek isterdim. Mesela arkadaşım bana “sizin evin oraya geleyim orda kafede takılalım” dediğinde keyifleniyorum.

Bu arada 1.5 sene önce kendime araba aldım. Toplu taşıma ile vs de uğraşmama gerek yok ama bu üşengeçlik hissi nerden geliyor tam çözemedim. Kendimi 40 yaşındaki bezmiş bi adamın ruh halindeymiş gibi hissediyorum. Ama tabii ki hayat böyle bir şey değil, oraya buraya gitmek gerekecek elbet. Ara ara gittiğim bir psikoloğum var, bana bazen çık arabayla tek başına random bi cafeye git tek başına otur kahve iç sonra da dön eve dedi. Sanırım zamanımın çok büyük kısmı evde geçtiği için ev konforuna alışmaktan dolayı bir yerlere gitmek bana yük gibi geliyor olabilir.

Psikoloğun daha iyi bilir ama senin “üşengeçlik” sandığın şey, duygusal başa çıkma mekanizması. Çok uzun süredir sosyal ortama çıkamamış ve çıkması gereken birinin, ilk acemilik aylarında yaşayacağı nahoş duygulardan kaçma bahanesi. Zira sen sosyalleşmeye çalıştığında bir sürü şeyi çözmen gerekecek. “Hangi aktiviteler, nereye gideyim? İnsanlarla nasıl tanışayım? Kızlara gerçek hayatta nasıl yaklaşayım?” Aynı zamanda bir espri yapacaksın kimse gülmeyecek, kıza yürüyeceksin tersleyip gidecek, bir ortama gireceksin kimse seni ortama katmayacak, vs. gibi bir sürü nahoş durumu aşman gerekecek.

Ama dediğim gibi aslında asosyal bir insan değilim, sosyal ortamda bulunmaktan, sohbet etmekten, insanları güldürmekten ve yeni insanlarla tanışmaktan zevk alıyorum.

Ama yapmıyorsun. Uzun süredir yapmıyorsun. Nasıl yapacağını da bilmiyorsun. Bunlar katlanman gereken negatif duygular üretiyor ve senin refleks tepkin “üşeniyorum bro” diye mağarana kapanmak oluyor.

Tabii sosyal enerji için gerekli enerjiyi iş ve online boş işlerle de yiyor olabilirsin. Geceleri çok geç yatmak, porno, vs. Depresif olma ihtimalin de yüksek.

Senden bu durumdan sıyrılıp tekrar 20lerimde gibi hareket etmek için tavsiyeler istiyorum.

Burada ilk adım, gerçekten neden yapmadığının farkına varmak. Üşeniyorum, istemiyorum, içimden gelmiyor vs. gibi sahte bahaneler, korkuyorum demekten kolaylar ama seni çözümsüz bırakıyorlar. Psikoloğun dediği gibi en azından otur gel ama daha da iyisi yukarıda söylediğim şeyleri yap.

Mesela İngilizce seviyem gayet iyi olmasına rağmen acaba sırf sosyal ortam olması açısından (tabi ingilizcem daha da gelişirse de iyi olur) bir İngilizce kursuna mı yazılsam diye düşünmeye başladım.

Olabilir ama ben, ortak aktivitenin tahtaya bakıp diğerleri ile etkileşim olmadan sürdüğü resim, dil, vs. kurslarından çok, trekking, doğa sporları, tiyatro, dans, vs. gibi çoğu diğerleri ile etkileşim gerektiren kursları tavsiye ederim.

Senin konu hakkında düşüncelerini de merak ediyorum.

Aslında konu hakkındaki düşüncelerimi sosyal hayatınızı geliştirin ve yüksek değerli erkek ol onlar gelecekler yazılarında söyledim. Ayrıca asosyal ve yalnız biriyseniz bunları yapın yazısı var. Geçenlerde Patreon’da Daha fazla sosyalleşmeniz için tavsiyeler yayını yapıp, sosyal hayatı geliştirmek için daha fazla alternatif öneri verdim. Orada birkaç kadınlı erkekli organizasyon tavsiyesi de verdim ama ipini koparan da gitmesin, kadın çoğunluklu bu yerlerde erkek çoğunluk olmasın diye burada bahsetmiyorum, Patreon’a koydum.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Sorularınıza Patreon chat alanında daha hızlı cevap verebiliyorum.

 

Yüksek değerli erkek ol, kadınlar sana gelecekler

Erkeklere yönelik alanda salgın gibi yayılan “yüksek değerli erkek” merkezli tavsiye, “tip – para – statü en iyilemesi” şeklinde. Eğer bu üçüne en yüksek seviyede sahip olursanız, “kadınlar size gelecekler” şeklinde. Bu tavsiyeye uyup üçüne de sahip çoğu erkek, sadece bu üçüne sahip olup kadınların kendilerine gelmelerini bekliyorlar ama gelen giden olmadığını görüp hüsrana uğruyorlar. Bu insanların bir kısmı, gelen giden olmadığını görünce dünyaya ve kadınlara yönelik bir öfkeye kapılıyor.

Tip – para – statü ancak kadın – erkek ilişkilerinde gelişmek için sosyalleşmeye, kadınlarla tanışmaya zaman ve emek harcadığınızda işinize yarar. Haftada 2 ama bir dönem 3 kere sosyalleşmek için dışarı çıkmalısınız. Ev – iş – spor salonu üçgeninde kızların sizi keşfetmesini beklemeniz aptalca. Sosyalleşme kabiliyetiniz, sosyal ortamda kadınlarla tanışma kabiliyetiniz güdükse, işiniz zor. Tipiniz, paranız ve statünüz yerinde bile olsa, bir kadınla konuşurken rahat, abartmadan esprili ve belli bir karizmaya sahip olmanız lazım.

Tipinizi, finansal durumunuzu ve statünüzü en iyilemeyin demiyorum ama bunları kadınlarla tanışmaktan kaçmak için yapıyorsanız, siz aylardır veya belki yıllardır kendinizi en iyileyip kızların gelmesini beklerken, her gece sizden daha tipsiz, daha fakir ve daha düşük statülü ama sosyal ortamdan kaçmayan adamların, sırf daha fazla kızla karşılaştığı için kızlarla olduklarını bir düşünmenizi tavsiye ederim.

Aslına bakarsanız iş modeli olarak statü, finans ve fizik açısından en tepeye oynayın tavsiyesi oldukça başarılı bir tavsiye. Zira statü-para-fizik açısından en tepede insanların oranı binde birden daha az ve bu kadar başarması zor bir hedef koyduğunuzda, kadınlar nerede diye şikayet edenlere yıllar boyunca “daha o seviyeye gelmedin” demeniz mümkün.  Ayrıca bunu piyasaya çıkıp reddedilme ve hüsran ile dolu olan eşleşme ritüelinden aşırı derecede korkan erkeklere çok rahat satabiliyorsunuz. Bu erkekler sosyalleşmekten, kadınlar tarafından reddedilmekten o kadar korkuyorlar ki, “Everest’e tırmanman ve ünlü ol, kadınlar sana gelecek” desen, sosyal aktivitelerde 10-15 kadına yürümek yerine Everest’e doğru yola çıkarlar.

Yüksek değerli erkek tavsiyelerinin temel mantığı “tepe %1 erkekler kadınlarla başarılılar, o zaman kadınlarla başarılı olmak istiyorsan sen de tepe %1 içine girmelisin”. Oysa kadınlarla az çok başarılı erkeklerin %90’ından fazlası, tepe %1 içinde olmaktan çok uzaklar.

Tabii burada kadınlarla başarılı olmaktan ne anladığınıza da bağlı. Son zamanlarda Andrew Conman Tate ve Flesh and Filth gibi oluşumlar, parayı veren herkese açılan bacaklarla ard arda yatmayı başarı kriteri yaptılar. Kutsal kitap gibi The Rational Male’i ekrana sallayıp duran Flesh and Filth ikilisi, onlyfans kızlarıyla yatmak ya da sugar baby sitelerinden kadın bulmak gibi “giga beta öder” varoluşu “alfa” olarak tanımlamaya başladılar.

Oysa çoğu erkek için kadınlarla başarı, duygusal ve cinsel olarak az çok doyumlu, uzun süreli ve tek eşli ilişki. Özellikle Batılı dünyadaki kırmızı hapçılar ve genel manosphere dünyasındaki guruların çoğu, bu tür ilişkiler ve evlilik konusunda ya çok az tecrübeye sahipler ya da başarısız bir geçmişe.

Konumuza dönersek, araştırmalar bize kazanılan para, tip ve statü ile ilişki başarısı arasında doğru orantı olduğunu gösteriyor. AMA bu, sihirli üçlüye yüksek seviyede sahip olmayanların ilişkilerde başarılı olamayacağı anlamına gelmiyor. Bu aynı zamanda para- tip – statü üçlüsünün kendi başlarına ilişki başarısı sağladığı anlamına gelmiyor.

Kadın erkek ilişkilerinde tavsiye verenlerin birçoğunun derdi de bu zaten. İstatistik biliyor gibi durmuyorlar. İstatistik paylaşıp duruyorlar ama dünyayı olasılıksal değil, deterministik çalışıyor sanıyorlar. Dünya “tipi zirve %10 içinde puanlananların ilişki başarısı, ortalama erkeklere göre %35 daha fazla” şeklinde çalışıyor, “tipi %10 içinde puanlananlar ilişkilerinde başarılıdır” şeklinde değil. Tip – para – statü, kadın erkek ilişkilerinde başarı şansını önemli ölçüde arttıran faktörler ama tek başlarına “yeterli” değiller.

Burada hem araştırmaların hem de internetin yarattığı, devasa bir yanlış bilgi var. Örneğin araştırmaların çoğunda, “nasıl biri ile ilişki isterdiniz?” diye soruluyor. İnsanlar da bu sorulara “1.85 boyu olsun”, “90-60-90 olsun”, “ayda 5000 Dolar geliri olsun”, “çok güzel yemek yapsın, hamarat olsun” gibi cevaplar veriyorlar. Fakat “nasıl biri ile ilişli isterdiniz?” sorusu, “nasıl biri ile ilişkidesiniz” ya da “nasıl insanlarla ilişkiniz oldu?” sorularından çok farklı bir soru.

Twitter’da, İncel “It is oveerrrrr” hesaplarında bu tür “nasıl biri ile beraber olmak isterdin” araştırmalarına çok vurgu yapılıyor ama bu araştırmalar problemli. İnsanlara sorduğunuz “ne istersin” sorusunun cevabı ile ne yapacakları birbirlerinden farklı şeyler. Aslına bakarsanız birçok durumda bu ikisinin birbirleri ile bağlantılı olmadığını gösteren araştırmalar var.

Yani kadınların ve erkeklerin “nasıl birisi ile ilişki isterdin?” sorusuna verdikleri cevaplar ile gerçekten ilişkiye girdikleri insanların özellikleri birbirlerinden önemli ölçüde farklılar. Bu gerçeğe rağmen sosyal medyada “1.85 olsun, 5000 Dolar kazansın, yoksa asla beraber olmam” yazılarının altına, bunu ciddiye alıp öfke ile “sen kimsin ki ne istiyorsun?” diye döşeyen bir sürü insan var ya da bunları ciddiye alıp “abi kadınlar çok ama çok fazla şey istiyor” diye dünyayı kendine dar eden çok erkek var.

Bu arada bir parantez açayım ve bazılarınızın aklına gelen şu itirazı cevaplayayım. “İyi de öylesini istiyorlar, alamadıklarından daha azı ile ilişkiye giriyorlar ve sonra da hep akıllarında o oluyor. Öylesini buldukları anda terk ederler.” İnsanlar öyle çalışmıyorlar arkadaşlar. İstedikleri ile gerçekte yaptıkları farklı ama gerçekte yaptığı ile mutlu insan sayısı çok daha fazla.

Uzun süredir sosyalleşme konusuna değiniyorum. Bu konuda sosyal hayatınızı geliştirin diye yazmıştım, en son Patreon’da Daha fazla sosyalleşmeniz için tavsiyeler yayını yaptım. Bu konuda en çok sorulan soru, nasıl sosyalleşeceğim, insanlarla nasıl konuşacağım?

İnsan ilişkilerinin belli bir doğal gelişimi var. Doğal gelişim dediğim, “şu insanla gidip arkadaş olacağım” diye yapamadığınız, kasıtlı olmayan, kendiliğinden gelişen bir tarafı var. Niyet bu işin bir parçası ama hem arkadaş grubu, hem de kız arkadaş bulmanın yolu, spesifik kişilerle arkadaş / sevgili olmak için bir şeyler yapmaktan ziyade, yeterince insanla etkileşime girip organik olarak gelişen ilişkileri bulmak.

Burada insanın oyunu önemli değil mi peki? Önemli ve oyunda belli bir niyet de var. Bir kızı beğenip ona yürüyorsunuz, “o piti piti karamela sepeti” diye seçip yürümüyorsunuz. Ama yürüdüğünüz insanla olmanız sizin niyetinize, planlarınıza bağlı değil yani şu kıza yürüyeceğim diyorsunuz ama (1) yürüyemiyebiliyorsunuz ve (2) yürüdüğünüzde çoğunlukla o spesifik insanla olmuyor.

Bu nedenle tipe – paraya – statüye ya da oyuna sahip olmanız kadar ve bunlardan daha önemlisi, yeni insanlarla / kadınlarla etkileşime sıklığınızı arttırmanız lazım. %100 yürüme amacında da olmayın, orada eğlenmeye, iyi vakit geçirmeye, yeni insanlarla etkileşime girmeye ve bazı şeylerin kendiliğinden olmasına da olanak sağlayın.

Bir sosyal ortama girdiğinizde “burada kız bulmalıyım”, “burada arkadaş yapmalıyım” baskısı ile hareket ederseniz, tedirgin olursunuz, rahat olamazsınız. Rahatlık, insanı çekici yapan şeylerin başında geldiği için iticileşirsiniz. Yapmanız gereken haftada 2-3 kere sosyal ortama çıkmak, spesifik bir ortamda spesifik bir insanla konuşmaya odaklanmaktan ziyade, her hafta 4-5 yeni insanla etkileşime girmeye odaklanın. Kırk yılda bir sosyalleşip her sosyalleşmenizde diken üstünde olmak, performans beklentisi ile tedirgin olmak yerine, önünüzde her hafta 3 sosyal etkinlik olacağını, bu ortamda olmazsa o ortamlardan birinde bir şeylerin olacağını düşünerek rahatlayın.

İnsanları en çok strese sokan ve iticileştiren şeylerden birisi, spesifik bir sonucu, gerçeklikten koparak nihai hale getirmek. Örneğin “bu toplantıda mutlaka biriyle tanışmalıyım” kafası sanki bu son toplantın ve bu toplantıdan biri ile tanışmazsan bittin gibi gerçekdışı bir nihai sonuç varsayıyor. “Bu buluşmada bu kızı tavlamalıyım” da aynı bilinçaltı varsayımına sahip. Oysa gerçekçi düşünmeniz lazım. “Bu toplantıdan biriyle tanışmazsam bile bundan sonrakilerde biriyle tanışırım” ya da “bu buluşmadan bir iş çıkmazsa bundan sonrakilerden birinde çıkar” demeniz lazım. Gerçekçi olan bu. Sizi rahatlatacak ve daha çekici yapacak zihin yapısı da bu.

Eğer sosyal etkileşim konusunda kötüyseniz ve bu konuda iyi olmak istiyorsanız, sosyal etkileşimde iyi olmanın pratik gerektirdiğini bilmeniz lazım. Espri yeteneği, sosyal ortamda rahatlık, iletişim kabiliyeti, vs. %80 pratiğe bağlı. İnsanlarla ne kadar çok ve sık etkileşime girerseniz, bu işte o kadar iyi olursunuz.

“İnsanlarla nasıl sosyalleşeceğimi bilmiyorum, ne yapmalıyım?”

İnsanlarla nasıl sosyalleşmeniz gerektiğini bilmenize gerek yok. Sosyal kaygıya sahip, sosyal yetenekleri kullanılmadığı için körelmiş ya da hiç gelişmemiş insanların en büyük hatası da bu düşünce şekli. Sosyalleşmek için önce sosyalleşmeyi öğrenmeye ihtiyacınız yok zaten bu mümkün de değil. İhtiyacınız olan tek şey, sosyal beceriksizliğiniz yüzünden hissedeceğiniz negatif duygularla başa çıkabilmek! Başarmanız gereken tek şey bu.  Sosyal beceriksizliğiniz ortadan kalkana kadar yaşayacağınız negatif duygularla başa çıkabilecek güç. Gerisini beyniniz halleder zira insan beyni sosyalleşmeye programlı zaten. Çocuklara sosyalleşme matematik gibi derslerde öğretilmiyor. Çocuklar bir araya konuluyorlar ve sosyalleşmeyi kendiliklerinden öğreniyorlar.

Sosyalleşmeyi önceden okuyarak, bilgilenerek öğrenmeniz gerekmiyor ve böyle öğrenemezsiniz. Nasıl sosyalleşeceğinizi Mamut Abi’nin size söylemesi gerekmiyor ve söyleyemez. Sizin probleminiz sosyalleşmeyi bilmemek değil, sosyalleşmenin başında, sosyal güdüklüğünüz nedeniyle yaşayacağınız stresi kaldıramayıp erkenden pes etmek.

İlişkiler konusunda da bu geçerli. Kızlara nasıl yürüyeceğinizi, kızlara yürüye yürüye öğrenirsiniz. Önden bilgi alabilirsiniz ve bu da önemli ama asıl iş yürümek. Kadınlara yürümeyi bilmeyen erkeklerin temel problemi, yeterince yürüme yapmadan strese ve belirsizliğe dayanamayıp pes etmeleri.

Evet, stres toleransının bir parçası da belirsizliğe dayanabilmek. Çoğunuz beklemeye dayanamayıp mesajınıza hemen cevap vermeyen kıza ulaştığınızda, belirsizliğe dayanamadığınız için yeniliyorsunuz. İstiyor mu istemiyor mu belirsizliğine dayanamayıp “istemiyorsa bileyim daha iyi” diyerek kıza ulaşıyorsunuz. “İstemiyorsan söyle” demenizin ve bunun zayıflık olmasının nedeni de bu.

Stres ve belirsizlik toleransınızı arttırmanın yolu da pratik ama bence insanın niyetinin gerçekten etkili olduğu yerlerden birisi de burası. Sosyalleşirken ya da kadınlara yürürken, negatif duygulara dayanmak için elinizden gelenin en iyisini yapmaya niyet edin. Bu konuda kendinizi zorlayın. İnadınız bu konuda olsun. Yüksek değerli erkek olmadan önce düşük değerli erkek olmayı bırakın derken bahsettiğim şey bu. Strese ve belirsizliğe dayanacak duygusal güç, tip – para – statü üçlüsünden çok daha önemli.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Youtube, Spotify ve Patreon kanallarımızı da takip etmeyi unutmayın.

21 yaşına girmek üzereyim ve hala incelim

Merhaba Mahmut Abi, ben birkaç ay sonra 21 yaşında olacağım. Üniversitede dil okuyorum, ikisi iyi derecede üç dilim var, profesyonel sporcuyum ve her gün de spor yapıyorum. Ayrıca internette dijital işler üretiyorum. ama benim sorunum şu ki ben de incelim.

Teknik olarak incel değilsin zira incel en sığ anlamı ile “21 yaş üstü ve istemesine rağmen son 6 aydır seks yapamayan” birey demek. Bence 21 yaş sınırı makul zira onun altında seks imkanı zaten kısıtlı olduğundan, 21 yaş altı çocuklara incel demek saçma olurdu.

Ama incel artık, bu seksiz yaşamını hiç tercih edilmeyecek (tipsiz, çok kısa, vs.) biri olmasına bağlamış ve bunu kimliğinin parçası yapmış adamlara deniyor. Yani 25 yaşında ve son 3 yıldır cinsel ilişkisi olmayan adam eğer bunu kimliğinin parçası haline getirmemişse incel demek zor. Ama 18 yaşında bir çocuk, nasıl tercih edilmeyeceği, nasıl it is over olduğu ile kimlik bağlantısı yarattıysa o incel oluyor.

Çok uzattım ama sen incel değil abazansın muhtemelen ki yaşına göre normal sayılır. Ben de 21 yaşına kadar çoğunlukla kızsız ve abazandım, çoğu erkek de öyledir.

bu yıl 3.sınıf olacağım depremden beri okullar kapalı sosyal hayatım yok

Pandemi diye genç insanların hayatını sosyal olarak mahvettiler, sonra da deprem gelince bu tahribat iyice uzadı. 6 yıldır bu site ile uğraşıyorum, 2020 öncesi aklımın almayacağı oranda bir sosyal izolasyon var. Bunu aşmak için özel çaba harcamanız lazım arkadaşlar zira ortam insanı asosyalliğe itiyor.

Öncelikle büyük şehirde yaşıyorsan, sosyalleşmek için üniversiteye ihtiyacın yok.

sadece 2-3 arkadaşım var arada çıkıyoruz. üniversitede de 2 tane arkadaşım var.

Çok acı ama az önce belirttiğim toplumsal yıkımın etkisi yadsınamaz olsa bile, bu durumun sadece dış güçlerin değil, aynı zamanda senin kendi eserin.  Bu konuda bir şeyler yapman, buna öncelik vermen şart.

aslında 18 yaşından beri redpilli biliyorum ama o zamandan beri daha çok blackpill kafasında kalıp yazın başlarında tekrar redpill oldum.

Sosyal hayatınızı geliştirin yazısında değinmiştim. Bu izolasyon ile istediğiniz kadar oyundur, red pilldir bilin. Kadınlar konusunda işinize yaraması, kadınlarla başarılı olmanız çok zor. Tüm sıkıcılığınıza rağmen online, sokakta oyun, vs. ile bir kız bulsanız bile, onun sizin sıkıcılığınıza katlanıp devam etmesi de zor.

Bu nedenle de ara ara siyah hapa kayman anormal değil. Senin gibi sosyal izolasyon içindeki, sosyal olarak güdük biri için oyunun, kırmızı hapın çalışma ihtimali çok düşük.

ama benim sorunum tipim ve sosyal hayatım sanırım.

Sosyal hayatının olduğu kesin. Tipinde sorun var mı bilmem ama muhtemelen tipindeki tek sorun, aşırı sosyal özürlü olmana rağmen bazı kızların yine de gelip seni deliğinden çıkarmaya çalışacakları kadar aşırı yakışıklı olmaman. Yoksa ben 42 yaşında senden 10 kat sosyal bir adamım ve sosyal çevrelerde insanları gözlemliyorum. Tipsiz hatta sizin keko demeyi sevdiğiniz adamların, sırf çok sosyaller ve özgüvenliler diye (en azından özgüvenli görünüyorlar diye) kimlerle olduğunu gidip biraz izlesen, tuvalete gider hüngür hüngür ağlarsın.

Önce bir sosyal hayatını düzelt de sonra tipine laf et. Gerçi şunu da söyleyeyim, senin gibi sosyal olarak güdük bir adamın sosyal hayata atılma süreci acılı ve sonuç alma süresi uzun olacak. Ama bunu yapmak zorundasın.

okul başlayınca sosyal hayatı düzeltmek istiyorum aslında rahat konuşan biriyim ama erkeklerde vs ilk tanışmada biraz çekingenlik var.

Okulu beklemene gerek yoktu ama okula da az kaldı. Git biraz sosyalleş. Ayrıca çok ayrıntı vermemişsin ama senin spor rejimin bana sanki sosyallikten kaçıp izole olmaya çalışan adamların yaptığı türden aşırı gibi geldi. Bunu bizim siteye gelen birçok insanda görüyorum. Sosyal hayata atılmaktan deli gibi korkan adam, “ya ben gyme yalnız ve asosyal takılıp kendimi öyle geliştirebilirim” diyerek spora abanıyor ve bunu sosyal hayattan kaçmak için bir bahaneye çeviriyor. Profesyonel sporcu olduğun için belki sosyal hayatını sekteye uğratacak kadar spor yapman anormal değil ama yine de bundan para kazanmıyorsan, spor için sosyal hayatından yaptığın fedakarlığa değmez.

yine de her şeye rağmen evrimsel süreçte elenme hissi içime çok ağır oturuyor.

Evrimsel süreç seni neden elemesin ki? Mağarana tıkılmış dışarıyı seyrediyorsun. Gerçi ben de 21 yaşında uzun süreler cinsellik yaşayamayan bir çocuktum, çoğu erkek de 21 yaşında yalnız ve cinsellikten uzak bir çocuktur.

biraz geç kalmış gibi hissediyorum ve bunun için sürekli arayış içindeyim

Bende bu yoktu işte. Senin sadece 20 yaşında bunu demen, duygusal zeka yaşının 14-15 civarında olduğuna işaret. 14-15 yaşında birinin zihniyle kendine bakınca tabii 21 geliyor çok geç diye panik yaparsın. Sosyal hayatını geliştirip insan ağına girmen, seni akıl yaşı olarak da olgunlaştıracaktır.

Haberin olsun diye söylüyorum, asosyalliğe devam edip de senin durumunda olan 28 yaşında adamlar da var. Senin için bunu “başarmak” çok zor değil. O nedenle kıçını kaldırıp sosyalleş. Sonra buna online mı eklersin, hayat oyunu mu eklersin orası senin bileceğin iş.

en azından bir tane bile bulsam en azından yapabildiğimi görüp bu konularda özgüvenim olacak

Bu işte çok ciddi bir sorun. Kendini bu şekilde paniğe sürüklersen, her kızla buluşmana “lütfen bu sefer olsun” diye gidersin ve bu muhtaçlık da her yerinden akar. Öyle hissetmesen bile elinden geldiğince, “daha 21 yaşındayım, bakalım bu kızla nereye gidecek” rahatlığında olman lazım.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Sosyal hayatınızı geliştirin

“Muhtaç erkekler mutlu hissetmek için kendilerini tamamlamaya, kendilerini tamamlamak için de bir kadına ihtiyaç duyarlar. 
Bu erkekler olayı tersten anlamışlardır. Önce kendilerini tamamlamalı ve mutlu olmalılar, sonra da kadınlara yönelmeliler. 
Yaşa, gül ve sev.
Sıralamayı görüyor musunuz? Önce hayatını düzene sok ve kendini mutlu et. 
Sonra kadınlara yönel.”

 

Birçok erkeğin kadınlarla bir başarı elde etmek konusunda görüşmelerde ya da yorumlarda sorduğu sorulardan gördüğüm bariz bir gerçek var. Bu siteye ya da bu gibi sitelere kadınlarla başarısız oldukları için gelen erkeklerin büyük çoğunluğu, oyundan ya da kadınlar konusunda maskülen bir erkek zihniyeti elde etmeden önce ya da bunların paralelinde, sosyalleşme konusundaki problemlerini halletmeliler. Ve şunu da rahatça söyleyebilirim ki eğer sosyalleşme konusundaki problemlerini hallederlerse,  oyunu ve maskülen davranmayı geliştirmeden bile kadınlarla daha fazla başarılı olurlar. Sadece kendi eski hallerine göre değil, oyunu ve kadınlarla maskülen davranma konusunu ezbere bilen ama kadınlarla etkileşime girmeyen adamlardan da daha başarılı olurlar. Yalnız daha başarılı olurlar derken özellikle ilişkilerinde dikiş tutturma konusunda başarılı olurlar demiyorum yani oyunu öğrenmek, maskülen bir erkek olmayı öğrenmek ve uygulamak da önemli.

Şimdi sosyalleşin diye partilerden partilere akan, son modaya göre hareket eden bir hipster olun demiyorum. Genel olarak insanlarla sosyal bir şeyler yapın, iletişim yoğunluğunuzu arttırın ve belli bir ortak frekansı yakalayın diyorum.

Sorun şu ki çoğu genç erkek ve kadın, uzun süreli izolasyon nedeniyle, kendi kafalarına hapsolmuş bir şekilde yaşıyorlar. Günümüzde birçoğumuz uzun süreler boyunca yalnız çalışıyoruz ya da çok dar bir ofis ortamına hapsoluyoruz. Çalışırken çok yoruluyoruz ve sonra da direkt eve gidip internete ya da televizyona fişimizi takarak, %99’u hiçbir işimize yaramayacak enformasyonu, kaygılı zihnimizi bastırmak için damardan uyuşturucu niyetine alıyoruz. Bu bizi daha fazla izole ediyor ve bizi daha da fazla internete gömüyor ve bir sarmal içinde aşağı doğru yuvarlanıp gidiyoruz.

15 sene öncesine kadar böyle yaşamak insanı çok hızlı bir şekilde sıkar ve bunaltırdı. Bu yoğun sıkıntı da insanın resmen kıçına tekmeyi vurur ve evinden dışarı atardı. Günümüzde maalesef eve kapandığınızda yoğun bir sıkıntıdan mahrumsunuz. Gerçek dünyadaki hayatınız boktan, izole ve tamamen siyah beyaz olabilir. Ama bugün birkaç ekrandan sınırsız “zevk” akıyor. Porno, oyun, sosyal medya, youtube, vs. ile yıllarca sıkılmadan, dışarı çıkma zorunluluğunuzu uyuşturarak yaşayabilirsiniz.

Bir de parantez açayım. Benim sitem ve kanallarım da dahil, bu tür erkek kişisel gelişim sayfaları da eğer gereğinden fazla takılırsanız aynı şekilde uyuşturucuya dönüyor. Biliyorum, bu sizi çok rahatlatıyor ama en güzel şeyin bile fazlası zararlı.

Şimdi çoğu takipçim beni sürekli takip etmiyor. Olması gereken de bu. Ben 20’lerimde böyle sitelere bazen bir iki hafta, bir yerde hata yapıyorum neydi doğrusu der girer ve bir daha da aylarca uğramazdım. Pook’un Kitabında Pook bir yerde, “önce çok kaba hatları ile okuyun sonra sahaya çıkın ve yanın. Yandınız mı acaba bunun doğrusu nedir diye okuyun ama sonra sahaya çıkın” diyordu. Önce her şeyi öğrenmeye ve bir zihin yapısı kazanmaya aylar harcayıp sonra aktiviteye geçmeyin.  Önce aktivite, sonra okuma. Tersi değil.

Maalesef büyük bir grup takipçi sürekli böyle içerikleri okuyor ve izliyor. Bunu yapmanızı tavsiye etmem. Bakın sizin sürekli okumanız ve izlemeniz bana yarar, fazla etkileşim alırım, biraz daha fazla kazanırım belki ama buna rağmen böyle yapmayın diyeceğim arkadaşlar.  Siz rahatlamak, benim gibi içerik üreticilerine etkileşim sağlamak ya da teorik bilgiler deposu olmak için burada değilsiniz (tabii ki çok kötüyseniz ve okumak rahatlatıyorsa birkaç gün belki bir iki hafta gelin sığının ama abartmayın). Siz, gerçek hayatınızı daha iyi olmak için buradasınız. Eğer bir şeyler kapıp piyasaya döndükten sonra “Mahmut biliyoz bunları, bunlar artık çocuk oyuncağı, bize başka şeylerle gel” diyorsanız bu iyi bir şey.

Yalnız bir podcastte belirttiğim şekilde de yuvadan uçup sonra şöyle geri gelmeyin: Bir kız bulunca “Mahmut Emmi iyi diyon da bunlar genelleme, her kızda geçerli değil benim kız öyle değil bak salıyom bir şey olmuyor” diye uçup 3-4 ay sonra “Mahmut Ağabeeeeyyyy” diye gelmeyin 😀 Yani gelin Al Haplılar Dergahının kapısı açık da bu duruma düşmeyin.

Sizin dışarı çıkmak, sosyalleşmek için gerçekten çabalamanız lazım. Sadece sosyal fobinizi ve başlarda yaşayacağınız bocalamanın korkusunu yenmeniz yetmiyor. İzolasyonunuz içinde alıştığınız uyuşturuculardan da arınmanız gerekiyor.

Dışarı çıkmak, sosyalleşmek ve sadece sosyal bir ortamda işten güçten uzaklaşıp rahatlamak için çabalamanız lazım. Bunun için arkadaşlarınızla biraz daha fazla dışarı çıkın. Dışarı sadece kafeye, bara ve spor salonuna gitmek için çıkmayın. Etkinliklere gitmeye çıkın, birkaç hobi faaliyetine gitmeye çıkın. Hiçbirine gücünüz yetmiyorsa ya da gücünüz yetse bile ara ara yürümeye çıkın, caddelere çıkın.

Bu arada bana faaliyetler için parası olmadığını söyleyenler oluyor. Ben üniversitede parasızlıktan bazen haftalarca kampüsten çıkamazdım ama üniversitede ücretsiz yapabileceğim hemen her şeyi yapmaya gayret ederdim. Ya da yarı zamanlı çalışarak sosyalleşirdim. Bugün konuştuğum üniversiteliler, hadi kampüsü olmayan üniversitelerde okuyanları anlarım da, İTU, ODTÜ ya da Boğaziçi gibi üniversitelerdekiler bile tek bir kulüp faaliyeti içine girmiyorlar.

Hiçbir şey bulamayan ya da hiçbir şeye gücü yetmeyenlere söyleyeceğim ise en azından gönüllü kuruluşlara gidin bir şeyler yapın. Bu arada arkadaşlar, gönüllü çalışmak, özellikle psikolojik olarak depresif bir durumdaysanız oldukça etkili bir anti depresan. Denemenizi şiddetle tavsiye ederim.

Sosyal Fobi

Geçmişten gelen bir sosyal fobiniz yoksa bile, uzun süre izaolasyon ile de sosyal fobi geliştirebilirsiniz. Bu da size başka insanlarla rahat bir frekans yakalamanıza ve doğal bir etkileşime girmenize engel olur. Örneğin onlarla ya etkileşime girmezsiniz ya da etkileşime girseniz bile

  • fazla hızlı konuşmak
  • hareket etmek,
  • göz teması kurmamak,
  • kendi düşüncelerinize boğulup konuşamamak,
  • insanların en ufak iğnelemelerinde bile aşırı sinirlenmek ya da kapanmak,
  • kaygılı bir şekilde kıpraşmak,
  • nasıl bir izlenim bıraktığınıza aşırı dikkat etmek ve bu nedenle çekingen olmak,
  • kapalı bir vücut diline sahip olmak

gibi hatalar yaparsınız.

Ya da kendinizi fazlaca satmaya çalışabilir ve genel olarak rahat, sakin ve neşeli olamazsınız. Bütün bunlar da dışarıya kaygılı ve muhtaç biri olduğunuz sinyalleyerek insanların sizinle iletişim kurmak istememesine neden olabilirler. Yani bir ortama girseniz bile özellikle sabırsız ve erkenden pes eden biriyseniz, hiç arkadaş edinmeden o ortamdan çıkarsınız.

Kimse kaygılı, huzursuz ve muhtaç sinyalleri yayan biriyle sosyalleşmek istemez. Siz de istemezsiniz. Yukarıdaki listeyle ilgili başlangıçta yapmanız gereken şey, bunları bilip bunları yapıp yapmadığınız konusunda sürekli olarak kendinizi taramak ve herhangi birini yapıyorsanız tam tersini yapmak.

Bakın sosyalleşmenin kitabını yazmanıza, insanları eğlendirmenize ya da bir palyaço olmanıza, ortamda gözleri ve dikkatleri üzerinize çekmenize falan gerek yok. Sadece insanların sizinle konuştuklarında bir miktar eğlenmeleri, negatif sinyaller almamaları yeterli. Burada amacınız insanlarla ve tabii ki kızlarla etkileşiminizi arttırmak.

Eğer üniversite ortamınız yoksa, mesela hiç okumadıysanız ya da mezunsanız size tavsiyem, gelirinizin bir kısmını bu faaliyetlere ayırın. Ortam pahalı ve geçinmek zor ama bu tür şeylere ihtiyacı olan adamların da sırtında bir aile yükü yok. O nedenle bütçeleri içinde faaliyetlere girmelerini tavsiye ediyorum, bunun için artan bir miktar paraları oluyor. Benim izleyici kitlem çok geniş bir yelpazeden, öğrencisi de var, beyaz yakası da var, esnafı da var, işçisi de var, teknisyeni de var. Hepsiyle şöyle bir oturduğumuzda yapacakları bir şeyler buluyoruz. Bazen biraz kendi düşüncelerinizden çıkmanız gerekiyor.

İzolasyona yatkın ve inek biriyseniz, mümkünse kendiniz gibi adamların doluştuğu inek gruplara odaklanmayın. Bakın eğer saatlerce maket uçak yapıp bundan zevk alıyorsanız bunu yapın ama sadece bununla kalmayın. Konfor alanınızdan çıkın ve sosyal bir iki şey daha yapın.

Hayır, spor salonu sayılmaz. Spor yapın ama spor salonu tek başına yetmez ve hatta gördüğüm kadarıyla sayılmaz. Hani bir bisiklet grubu falan gibi şeyler tamam ama spor salonlarını biliyorsunuz, herkes kendi halinde takılıyor.

Ortamın saldırayı olmayın.

Sosyalleşmek için birden fazla faaliyet grubuna katılabilirsiniz ve her birinde bazen fırsatları değerlendirebilirsiniz. Ama bazen sosyalleşmeleri için kendi imkanları içinde bazı sosyalleşme gruplarına gönderdiğim arkadaşlar, birden bire önlerine gelen güzel kadına yürümeye başlayıp bir anda tüm kızların arkalarından dalga geçtikleri saldıray abilere dönüşüyorlar. Bunu da yapmayın.

Bu tür faaliyet gruplarında en iyisi, gelip geçen kızlara yürümek. Örneğin dans kursuna yazıldıysanız, kendi grubunuzda sosyalleşin ama dans gecelerinde gördüğünüz başka kızlara yürüyün ama bunlar küçük topluluklar olduğu için orada da abartmayın. Ya da siz sosyalleşin, 2-3 hafta gelip sonra bir daha gelmeyen kızlara yürüyebilirsiniz. Ben mesela üniversitede kulüpte çekirdek kulüp takımına yürümezdim. 2-3 hafta kalıp sonra gelmeyenlere kampüste yürürdüm.

Bu tür faaliyetlerde en önemli şey, o faaliyeti öğrenmek için çaba harcamanız ve bir kabiliyet edinmeniz. Bu tür kulüplerde en çok göze batan adamlar, kulübün faaliyetlerine çok az zaman harcayıp sadece lak lak yapan ve kızlara yürüyen adamlar. Hep örnek veriyorum ama diyelim bir dans kursuna gittiniz ve 6 ay bir şey çıkmadı. Ama en azından dans etmeyi öğrendiniz ve hayat boyu sosyalleşmenize yardımcı olacak bir yetenek geliştirdiniz.

Bu tür faaliyetlerde nereden ne çıkacağı belli olmaz. Yıllar önce sadece 3 ay bir tekvando kursuna gitmiştim. Öyle beyaz yaka bir şey de değil, gecekondu mahallesinde bir yerdi. Gelenlerden biri, polis bir kızdı. Normalde benim sosyal ortamım polis bir kızla etkileşeceğim bir ortam değil ama oradan mesela o kızla çıkmaya başlamıştık. Silahı olan bir kız arkadaş azıcık stres yapıyor ama yine de çok cici ve güzel bir kızdı.

Yahu kızı bırakın, normalde yine aynı ortamda olmadığım adamlarla tanışmıştım. Tekvando hocası ve diğer birçok öğrenci barlarda ve kulüplerde güvenlikte çalışıyorlardı ve onların çalıştığı barlara gittiğimde damsız giriyordum. Yani böyle güzellikler de oluyor.

Son not olarak da bu bahsettiğim kabuğundan çıkma hikayesini birçok filmde görebilirsiniz. Fight Club filminde ofis – ev – IKEA / alışveriş döngüsüne sıkışmış bir beyaz yakanın, — spoiler –  içindeki Tyler Durden’ı o döngüden ve kendi kafasından çıkıp,  destek gruplarında ve kulüp faaliyetlerinde (ama ne kulüp :)) devşirdiğini hatırlayın. Tabii umarım kişilik bölünmesi yaşayacak kadar batmadınız – spoiler -. Yine 99’un Ofis / Kendini bırakma üçlemesinin bir diğer güzel filmi Office Space filminde Peter da kabuğundan çıkarak hayatı buluyordu. Ya da üçlemenin üçüncü filmi olan Matrix’te Thomas Anderson kendini, beyaz tavşanı takip etme davetini kabul ederek, kabuğundan çıkıp kulübe giderek buluyordu. 

Bu üçleme aslında dörleme de diyebiliriz. Bir de American Psycho var ama onun tonu çok daha karanlık. Orada Patrick Bateman diğer üçündeki ana kahramanlar gibi sarmaldan çıkmak için adım atmadığından (daha doğrusu narsist olduğundan atamadığından) ve sosyal hayatta takındığı maskesini kıramadığından, Jung’cu anlamdaki gölgesince ele geçirilip korkunç fantezilerde yok oluyordu (filmdeki cinayetlerin gerçek olmadığı ama Bateman’ın içinde boğulduğu fanteziler olduğu yönünde büyük bir ima var ki bence de öyle).

Bu kadar ağır konulara belki sonra başka yazıda gireriz ama 90’ların sonunda birden patlayan “çalışma – ev – tüketim hayatından, izolasyondan gına gelmesi” akımının devam edemedi. Önce ekonomik krizler ve sonrasında ama daha önemlisi internet – sosyal medya – porno ile uyuşturuldu gitti.  

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Bu konuda Patreon kanalımızda daha fazla yayın ve içerik var:

Daha fazla sosyalleşmeniz için tavsiyeler

Sosyalleşmek için kullanabileceğiniz oluşum ve uygulamalar