Bir önceki yazıda nöroplastisiteden ve yeni bir davranış geliştirmek için geçilmesi gereken aşamalardan bahsettik.
Rutin ve alışkanlık dışı herhangi bir şey için beyinde yeni bir nöron devresi oluşturma sürecinin başında, isteksizlik ve stres olarak kendini gösteren bir giriş olduğundan bahsettik. Modern toplumda bir şeyi öğrenmeye başlarken büyük bir heyecan duyulması gerektiğine dair bir yanlış görüş var ama gerçekte bir yenilik her zaman isteksizlik ve stres kapısından geçmenizi gerektiriyor. Bu hormon nedenli kapıdan geçmek ve sonra devam etmek için ise uzakta ve soyut olan hedefleri gündelik küçük köşe taşlarına bölmek, bu köşe taşlarına ulaştıkça dopamin salgılayarak adım adım ilerlemek en iyi strateji.
Şimdi biraz düşünceleri konuşalım. İnsanın gün içinde düşündüğü şeylerin çoğu internet sitelerinde gezinirken fırlayan küçük pencereler gibi birden ortaya çıkıyor ve çoğunlukla kontrol dışı düşünceler. Eğer negatif düşünceleri alırsak bunlar da kontrolümüz dışında aklımıza gelip duruyorlar.
Negatif düşünceleri ya da genel olarak hoşumuza gitmeyen düşünceleri bastırmaya çalışmak nafile bir çaba. Bu konuda benim tavsiyem şu: Bu düşünceleri bastırmaya veya kafanızdan atmaya çalışıp boşa enerji tüketmeyin. Daha pratik bir yaklaşım istiyorsanız, yavaş yavaş başka düşünceleri ortaya çıkarın.
Bunun için de Gelişim Zihin Yapısı (Growth Mindset) öneriyorum. Carol Dweck tarafından ortaya atılan bu teori, sonuçta başarılı olamasalar bile zor bulmacaları çözmeye çalışmaktan zevk alan çocukların gözlemlenmesi üzerine ortaya çıkmış. Bu çocuklar bir şekilde bulmacaların çözülmesini beklemeden bu çözün sürecinden zevk alan çocuklar. Temel özellikleri, dopamin salgısını köşe taşları olarak bile olsa başarılara değil sürece bağlamış olmaları. Çocuklar daha sonra gözlemlendiklerinde, diğer çocuklara göre çok daha başarılı yetişkinlere dönüşmüşler.
Gelişim Zihin Yapısına sahip insanların kafasında “ben doğru yoldayım” fikri var. Bu, insanın kendisini pozitif içses ile motive etmesi değil. Zira pozitif motivasyon, “aslında çok iyisin” telkini, her zaman pozitif sonuca bağlı. Oysa şu an çok kötü bir durumdaysam ama kendime “merak etme iyisin, aslansın, kaplansın” diye telkinde bulunuyorsam, kendi kendime yalan söylediğimi biliyorum. Bu durumda dopamin salgısı olmaz.
80lerin ve 90ların kişisel gelişim dalgasında çok duyduğumuz “eğer gülümsersen depresyon gider” lafını hatırlayın. Elbette ki yüz kaslarının zihne verdiği bir geri besleme var ama olay o kadar basit değil.
Asıl güçlü olan süreç içindeyken gösterdiğiniz çabayı takdir etmektir. Önce bir sürece girerken hissettiğiniz isteksizlik ve kaygının bir kapı olduğunu ve bunları hissediyorsanız doğru kapıdan geçtme ihtimalinizin yüksek olduğunu anlayın. Bu kapı sizi durdurmasın zira eğer biraz zorlarsanız fark edeceğiniz şey, bu kapının kolayca açılabildiği olacak.
Sonra ise süreç içinde harcadığınız çabayı takdir etmenin bir yolunu bulun. Eğer uzun mesafe koşusuna hazırlanıyorsanız, sınırlarınızı bir iki tık zorlayarak ulaşabileceğiniz bir nokta belirleyin ve bu noktaya vardığınızda kendinizi ödüllendirin. Henüz maraton için çok yolunuz olsa da. Bu size dopamin salgılatacaktır.
Dopamin ise toplam adrenalin miktarını baskılayarak size daha fazla çaba harcamak için “enerji” sağlayacaktır. Bu bilimsel bir şey. Bir araştırma, insanların neden bir işi yarıda bıraktığına bakıyor. Tamam her şeyi yapamayız mesela bir otomobili sırtlayamayız. Eğer bu çabaya girişiyorsanız eninde sonunda bir yerde bırakırsınız. Ama biz burada koşmak, spor yapmak, ders çalışmak, iş yapmak gibi yapılabilir şeyleri neden yarıda bıraktığımızı konuşuyoruz.
Beyin her nöroadrenalin salgıladığında beyin kökünde bir sayaç bunun kaydını tutuyor ve bir noktada “bu kadar yeter” deyip yaptığımız şey üzerindeki bilinçsel kontrolü kaldırıyor. Ama eğer bu süreçte dopamin salgılarsanız, dopamin bu sayacı geriye alıyor ve size daha fazla çabalamak için istek ve zihinsel kontrol veriyor.
Bir şeyi bırakmadan yapabilen insanların sırrı, sürece harcadıkları emeği dopamin ile ödüllendirmektir. Bu size enerji verir. Fiziksel glikoz ya da keton enerjisinden bahsetmiyorum, o enerjiden herkeste yeterince var. Olay dopamin’in beyin kökünün bu kadarı yeter diyen sayacını geriye alması.
Güzel olan şey de bunun öğrenilebilir bir şey olması. Hem de bunu bir alanda öğrenip hayatımızın diğer alanlarına da yayabiliriz. Zira dopamin sistemi genel bir sistem, spesifik bir çabayı veya hedefe varmayı ödüllendirmiyor. Bir kitabı yazma sürecinde de, bir maçta da salgılanan aynı kimyasallar, çalışan sistemler aynı sistemler.
Örneğin spor salonundasınız ve tüm setleri tamamlamadan bırakmak üzeresiniz. Acınıza ve yorgunluğunuza ya da kalan setlere değil “iyi ama bak buraya kadar geldim” kısmına odaklanın. Bir set daha yapayım diye hedef koyun ve yapınca kendinizi takdir edin. 10 set yapmak isterken 5.de tıkandığınızda 7’yi hedefleyin ve yapınca kendinizi takdir edin. 10 taneyi bitiremezseniz 5 tanede durmadığınız için kendinizi takdir edin. Çoğu zaman 5te durmaz 7yi hedeflerseniz 10’u da yaparsınız.
Nöropinefrin miktarını azaltıp size ekstra zihinsel enerji veren dopamin. Sizin kendi salgıladığınız bir şey. Kendinizi kek ya da biraz tembellikle ödüllendirmenize bile gerek yok. Dışsal bir ödüle ihtiyacınız yok.
Bing Anaokulunda yapılan bir Stanford araştırması var. Bu araştırmada çocuklara istedikleri resmi tamamlamaları durumunda “altın” yıldız veriyorlar. Bu dışsal ödül ise ortalamada çocukların resim çizme isteklerini arttırmıyor ama azaltıyor. Eğer dopamini dışsal ödüllere bağlarsanız, insanların birçok şeyi dışsal bir ödül olmadan yapabilme kabiliyetlerini azaltırsınız. Dışsal ödül kötü bir şey değil ama bunları kullanırken kendi kendinizi ödüllendirme kabiliyetinizi güdük bırakmayın.
Bir şeyi yapmanız için sizi iten değer sisteminiz ve amacınız da burada önemli rol oynar. Zor bir şeyi yaparken tıkandığınız yerde şimdi bu şeyi neden yaptığınızı ve başarırsanız ne beklediğinizi düşünün. Bundan sonra da sadece bir sonraki hedef taşını düşünün ve sürecin tamamına değil o hedef taşına odaklanın. Çoğu durumda o hedef taşına vardığınızda durmadığınızı ve aksine az önce yapamayacağınızı düşünseniz de şimdi daha fazlasını yapabileceğinizi düşündüğünüzü (dopamin salgılanması nedeniyle) göreceksiniz. Az önceki zihin halinde olmadığınızı (nöropinefrin kotasına takıldığınız) göreceksiniz (dopamin sayacı geriye aldığı için).
İnsanlar ödül mekanizmasının içsel olduğunu farkettiklerinde, içsel ödüllerini süre – yol – çıktı üçlüsü ile ilişkilendirdiklerinde ilginç bir sürece giriyorlar.
Bir insanın öğrenebileceği en güçlü şeylerden biri, süreç – yol – çıktı (yüksek odaklanma) üçlüsünü içsel bir ödül hissine bağlamaktır. Doğru yolda olduğunuz için kendinizi ödüllendirmektir. Toplam 1000 kilometrelik doğru yolun 4 kilometresini doğru yolda yürüdüyseniz kendinizi takdir etmektir. Özellikle de düzenli olarak bunu yapıyorsanız. 1000 kilometreye değil de 4 kilometrelik köşe taşlarına odaklanarak (yolu yürüme süreci – yolun kendisi ve yönü – 4 kilometreyi yürümek kısmına odaklanarak) nöropinefrin seviyesinin sınıra çıkmasını ve yolu yürümeyi bıraktıran zihinsel durumu sürekli ileri atarsınız. Başka deyişle eğer büyük amacınızın içinde küçük hedefler belirler ve her defasında önünüzdeki hedefe ulaşıp onu başarınca kendinizi takdir ettiğinizde, sınırsız zihinsel enerjiye sahip olursunuz.
Sonraki Yazı: Harekete geçmek, düşünce, duygu ve algı
Change Your Brain podcastından derlendi.
Yazıyla alakasız veya 500 kelimeyi geçen yorumlar cevaplanmıyorlar. "Yazıyla alakasız ama ..." ya da "en son yazı bu olduğundan buraya yazdım" diye başlamanız kurtarmıyor. Mahmut Abi ile özel görüşme yapmak isterseniz Erkek Adam Sanal Görüşme sayfasından sanal görüşme ayarlayabilirsiniz. Not: Burada soru sırası çok yüksek, Patreon destekçilerini, Patreon'da cevaplamaya öncelik veriyorum.
Bu yazı dizisi 3 yazıya sığmayacak gibi. Sanırım 5 yazıya kadar çıkar.
Çıksın abi gerekirse 10 yazı olsun.
yayini izledim adamin labinda bir türk post-doc ile varmis..
konuk alip bu konu hakkindaki arastirmalarini bir de ondan dinlemek vardi…ama erkekadama gelmez ki 😅🤣
Ya gelirse.
Ozel Kuvvetler egitimini gecen askerlerin,gecemeyenlere gore odul dopamin sistemini daha iyi kullandigini soylemisti.Bilincli veya bilincsiz(mostly)
Tum zorlugu kucuk parcalara bolerek her birindeki basarma hissinin diger hedefler icin bir yakit oldugunu soylemisti…
Yazı dizisinin 3. yazısı tam da bu konudan başlayacak.
3 yıldır KH’lıyım ve kendimi geliştirmekle uğraşıyorum ve 3 yıldır da bu yazılarda anlatılan problemlerle yüzleşiyorum hatta bu zihinsel problemler yüzünden çok depresif takıldığım zamanlar da olmuştu fakat farkettim ki bunlar tek bana özel problemler değil, yani sadece benim beynim de gerçekleşmiyormuş.
Yazıyı okurken yarısına geldiğimde zihnim yazıyı bırakmam gerektiğini söylüyordu fakat yan taraftaki sayfa imlecinin ortada olduğunu görünce “Zaten yarısını okudun ,kalan yarısını da bitirebilirsin”diyerek yazıyı bitirdim 🙂
Bu yazıdan anladığım kadarıyla spor mantığı her yerde. Tek seferde 150kg kaldıramazsın ama kademe kademe o noktaya gelebilirsin. Aynı şekilde duygusal güç (duygusal vücut, duygusal kaslar), mental güç, disiplin gücü, genel kültür, hayatta kalma donanımları ve beceri gücü, kendine yatırım yapma gücü… Güzel kadınları çeken tipsiz görünümlü bir erkek, fiziksel vücuduyla olmasa da diğer yönlerden fit ve estetik görünümü ile kadınların ilgisini çekmiştir. Düzenli çalışıp derece yapan bir öğrenci veya nobel alan bir bilim adamının disiplin kasları gelişmiştir, bu anlamda bir sporcu görünümündedir. Her çaba bir gram daha geliştirir ve aynadaki görünümü ufak bir tık daha değiştirir. Yalnız bir detay… Read more »
Mahmut abi nöropinefrin kotasına takıldığımızda tam olarak ne yapacağımızı anlayamadım ve kendinizi taktir edin derken tam olarak neyden bahsettiniz? kendimizi “helal olsun koçum” ya da “tebrikler buraya kadar geldin” şeklinde mi taktir etmeliyiz? bugün çalışırken denemeye çalıştım ama pek bir faydasını hissedemedim
Kıçınıza şaplak atın yada kendinizden bir yanak alın.
Hocam toplum içinde kendi kıçımı şaplaklarken utanıyorum hiç hoş değil. Artık yanak almayı tercih edeceğim.
Mahmut abi bu Bing Anaokulunda yapılan araştırmanın linkini paylaşır mısın
Şu sanırım : Mark Lepper: Intrinsic Motivation, Extrinsic Motivation and the Process of Learning
Üniversite sınavı, KPSS,Tus gibi sınavlara hazırlanıyorsanız bu yöntem çok işe yarar mesela ben bunu bilmeden kızlara yürürken uygulamıştım, ilk başta tanımadığım bir kıza selam verip kısa bir sohbet etmeyi hedef koymuştum zamanla da hedefimi yükselttim ayrıca porno ve mastürbasyon batağına düşüpte dopamin reseptörlerinizin içine etmeyin
Peki ağabey bir soru soracağım.Kose taşlarına bolmekten bahsettin,ancak bunu doğru şekilde yapmanın yolu ne?Mesela ders çalışmayi bölmek basit bir iş,her gün bir konu çalış,iki konu çalış,günde şu kadar saat çalış diye.Ancak bir girişim kurmak gibi işleri belirli parçalara bölmek nasıl olacak?
Sitedeki en sağlam yazılardan birisi sağol abi
Kendimizi dışsal olarak ödüllendirmeden nasıl ödüllendiriyoruz, açıklayabilir misiniz ?
Yazıda açık açık anlatıyor.
merhaba David Goggins ve Jesse Itzler podcastlerini de yayinlayabilir misiniz ?
ayrica hic yazi yok mu cevirelim ?
gerçek kırmızı hap mevzuları ile ilgili yazı görmek sevindirici.”2000doğumlu baskılı tişörtlü hamamböceklerine kız tavlama” öğreten yazılara nazaran çok daha vizyoner yazılar bunlar. ancak siteyi yönetenleri de suçlamoyorum, onlar da “seks herzaman satar”ı biliyorlar.
site yöneticileri hariç mesajlara cevap yazmayacağım.
Sitedeki en güzel yazılardan biri. Dopamin ve dopamin reseptörlerini kavradığımız zaman, alışkanlıklarımızın esiri olmaktan kurtulur, idealimizdeki bizi yaratırız. Ama unutmamız gereken durum sabır ve disiplin. Roma birgün de inşa edilmedi.