Bugün ilginç bir konuk yazı var. Tartışma yaratacak cinsten. Sitenin ziyaret verilerinden tahmin ettiğim kadarıyla toplam 6 bin kadar düzenli ziyaretçinin 500 kadarı kadın. Eğer toplamdaki oranı kadınlara uygularsak yarısının 25 yaş altı olması lazım. Bu ziyaretçilerden feminist olmayanlardan ve benimle iletişime geçenlerden, kırmızı hapı nasıl gördüklerini yazmalarını istiyorum. Freudyen böyle bir yazı gönderdi. Yazar çoğunuz gibi 25 yaş altında (23) ve üniversite öğrencisi.
Kendisine teşekkür ediyorum ve sizi kadın gözünden feminizm kırmızı hap yazısı ile başbaşa bırakıyorum:
Merhabalar, ben Kırmızı Hap öğretilerinden yaklaşık bir senedir haberdar olan ve bu konsepti konu edinmiş blogları/sayfaları takip eden bir bayanım (evet bayan diyorum çünkü kulağıma daha kibar geliyor ve dildeki zorlama feminist düzeltmeler bana saçma geliyor.). Öncelikle şunu söylemeliyim, ilişkiler konusunda hep sorunlar yaşadım ve çevremdeki insanlar da ilişkilerinde mutlu değillerdi. İlişkiler insanlar için mutluluk kaynağı olmaktan çok bir zorunluluk, devasa bir yük haline gelmeye başlamıştı. Bu sorunu irdelemeye başladığımda, özellikle Türkiye’de cinsiyetlerin birbirine düşmanca yaklaştığını gördüm. Maskülen hareket sayfalarını da, feminist bloglarını da okudum. Maskülen hareket sayfalarında erkekler Türk kadınının kezbanlığından, yetersiz cinsellikten, cinsel etkileşim için çok çaba sarf etmeleri gerektiğinden, yurtdışında bu işlerin çok daha kolay/rahat olduğundan, kadın problemlerinin feministler tarafından abartılarak erkek problemlerinin üstünü örttüğünden şikayetçiydiler. Maskülen formun en üst level’ı da tamamen kadın düşmanı olan ve asla evlenilmemesi gerektiğini savunan, kadınların şeytan olduğundan bahseden insanlardı. Bu insanlar muhtemelen bir iki sorunlu kadınla yaşadıkları ilişkilerini genelleyerek ‘Kadınlar kötüdür’ algısı oluşturup çevresindeki insanları da etkileyerek kadın düşmanlığını yaydılar.
Feminist sayfalara baktığımda da şunları gördüm: taciz olaylarına gereken cezalar verilmiyordu, toplumda kadın güçsüz olarak görülüyordu ve kadınlar çoğu yerde negatif ayrımcılığa maruz kalıyordu. Kadınlar erkeklerin onları sadece seks objesi olarak gördüğünü söylüyor, kezban/kaşar kadın ayrımına kızıyor, nasıl davranacağına karar veremiyor, toplumdaki ‘namus’ kavramından dolayı eğlenilecek kadın olarak görülmemek için cinsellikten çekiniyorlardı. Feminist dalganın da düşmancıl üst level’ı erkeklerin her hareketini düşmanca değerlendirerek davranışı ‘cinsellik/kadını aşağılama’ bazlı görenlerdi. Nasıl olur da bir erkek onlara ‘bayan’ diyebiliyor, ‘Kadınlar çiçektir’ diyerek onları güçsüz/narin olarak görüp aşağılıyordu? Mutlaka her sözün ardında bir art niyet olmalıydı. Ya da bir erkeğin amacı her zaman kadınları yatağa atmaktı ve erkekler kadınları sadece seks objesi olarak görürdü (Çünkü muhtemelen bunu iddia eden kişi erkeklerle kötü deneyimler yaşamıştı ve deneyimini genelleyip erkek düşmanlığını yaymaya çalışıyordu). Bu yüzden erkekler kötü varlıklardı ve erkeklerden uzak durulmalıydı.
Her iki tarafı da okuyup anlamaya çalıştıktan sonra şunu fark ettim: bu iki cinsiyetin birbirlerini düşman olarak görüp aldığı tavırlar, toplum olarak düzgün ilişkilerin kurulmasını engelliyor ama aslında iki tarafın da şikayetleri birbirlerini tamamlayıcı cinsten. Kadınlar ve erkekler geçmişte yaşadıkları sorunları genellemek yerine, kendi sorunlarını çözmeye ve karşı cinsi anlamaya yönelik hareket etse, her iki taraf adına da mutluluğu baz alarak davranışlarına yön verse sorunların yavaş yavaş azalacağını düşünüyorum. Çünkü negatif duygular çoğu zaman kişinin kendisine olan özsaygısındaki eksiklikten gelir ve bu negatif duygular bir süre sonra karşılıklı olur, bulaşıcıdır; tıpkı pozitif yaklaşımların da karşılıklı/bulaşıcı olduğu gibi. Özetle Red Pill bazlı gidersek, karşı cinse düşmanca yaklaşmak ve bu düşmanlığı genelleyerek yaymak yerine; herkes öncelikle kendini geliştirmeye ve özgüvenini yükseltmeye adasa, hobiler edinse, kitaplar okusa, statüsünü yükseltmeye çalışsa, spora başlayıp kilo vererek düzgün bir fiziğe sahip olsa, özsaygısını ve sınırlarını farkında olsa, karşı cinsle ilişkilerini düzeltse ve karşı cinsi anlamaya çalışsa sorunlar büyük ölçüde azalır. Kendisine saygı duymayan insan ne başkasını sevebilir ne de ilişkilerinde mutlu olabilir. Kendisine saygı duyan ve kendisini seven insan ise etrafına pozitif enerji verir, pozitif ilişkiler kurar. Bu döngünün devamlılığı için ilk önce kendimize odaklanmalı ve daha sonra diğer insanları anlamaya çalışmalıyız. Herkesin birbirine pozitif yaklaştığı bir toplumda ilişki sorunlarının da minimumda olacağını düşünüyorum.
Konuk Yazar : Freudyen
Yazıyla alakasız veya 500 kelimeyi geçen yorumlar cevaplanmıyorlar. "Yazıyla alakasız ama ..." ya da "en son yazı bu olduğundan buraya yazdım" diye başlamanız kurtarmıyor. Mahmut Abi ile özel görüşme yapmak isterseniz Erkek Adam Sanal Görüşme sayfasından sanal görüşme ayarlayabilirsiniz. Not: Burada soru sırası çok yüksek, Patreon destekçilerini, Patreon'da cevaplamaya öncelik veriyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=u6aX3zA58uE
Bu video bağımlılıkları tanımak için işe yarar
Hocam konuyla alakasız olacak ama Atatürk, Tesla veya insanlık için hayırlı işler yapan kişiler alfa mıdır?
Hocam alfalık insanlık için hayırlı işlerle ölçülmez. Çoğu alfa topluma zarardır ama az sayıda alfa toplumda lider çıkar. Atatürk alfa ama Tesla pek alfa.değil.
Topluma hayırlı insanların çoğu betadır bu arada. Toplumu betalar inşaa edip ayakta tutarlar.
Burada yanılıyorsunuz hocam. J. P. ında dediği gibi insanlığın bugünkü seviyeye gelmesini erkeklerin yüzde 20 lik kısmına borçluyuz.
eğer yaratıcı ve icst edici diyorsan yüzde 20den daha az. JP’nin alfa tanımı sadece değer üzerinden. Bu konuda en son Rollo Tomassi yazmıştı.
Jordan Peterson tam bir blue pill. Rollo Tomassi’nin Rational Male blogunu takip edin, o adam kesinlikle nokta atışı yapıyor.
Bu görüşe katılmam mümkün değil. Akademisyenlerin, yazarların, bilim adamlarının, insanlığa hayırlı işler yapan veya işinde iyi bir konuma gelmiş pek çok insanın vücut diline, hal ve hareketlerine baktığımızda tam bir beta olduğunu görürüz. Alfaların belirgin öne çıkan özellikleri liderlik karakterleri. Atatürk bir alfa, ama Hitler ve Stalin de öyle. Onun için bu konuda genelleme yapmak zor. Çevremize ve günlük hayatımıza baktığımızda da alfaların bir kısmı liderlik özelliklerini kendi çıkarları için kullanıyorlar. Bunu rahatlıkla görebilirsiniz. Bu nedenle bu konuda genelleme yapmak zor.
Ayrıca hocam bu söz baya ağır bence.Toplumun bize dayattığı Beta zihniyetini düşününce eğer kendimizi geliştirmeye bir yerden başlamazsak sonumuz ağır betalık ve atm olmak üzerine… Zaten her şeyi gizleyen ve bilmemizi istemeyen bir toplum var. Sorum olacak Betalar medeniyeti inşaa ettiyse dünya onların emekleri sayesinde ayakta duruyorsa-bizim bu günlerde rahat yaşamamızda emeği geçen insanlar -bu çok değerli bir şey- biz iyi erkekler (kırmızı haplı erkekler iyi olabilir ama saf değildir ) neden Alfa olmak için yada öyle görünmek için uğraşıyoruz?Kötülere, katillere( eski çağ Darktriad-ALFA) karşı bizim iyilerin yanında olmamız gerekmez mi ? Eski çağlarda darktriad insanlara karşı kendini ve ailesini… Read more »
Alfa beta gibi kavramlar o kadar uzaklara gidip içi boşaltılıyor ki hocam .Mesela toplumu iyi seviyeye taşıyıp ayrıca maskülen özelliklerimizi geliştirip topluma faydalı olabiliriz.Alfa olmadan(Admin alfalık hep kötülükle zihnimde canlanıyor ) iyimser konuşuyor gibi anlaşılmasın ben de zor şartlardan geçtim…Bir de ortamlarda üç beş kız tavlamak için elemanlar barzoluk ,maçoluk yapacak seviyeye geliyor .. (Yıllarımı savunma sporlarına vermiş biri olarak böyle barzo, maço görünümlü çakallarla hep kavga edip dağıtmışımdır lisansıma zarar gelip ceza alacağımı bilmeme rağmen ) Maskülenik ile maçoluk birbirne giriyor.Piç erkeklerin bazı yönleri ile Alfa (!) özellikleri çakışıyor kadınlar onu da anlamıyor.Kafam allak bullak cümleler birbirine giriyor hocam… Read more »
Bu konuda daha önce Rollo’nun Alfa yazısını çevirmiştik. Alfa – beta kafa karışıklığının nedeni, alfa ile betanın kişileri tanımladığı düşüncesi. Konuşma kolaylığı olsun diye biz de “alfa erkek”, “beta erkek” diyoruz, kafa karışıklığına neden oluyoruz maalesef. Bu konuda Alfa erkek beta erkek üzerine diye bir yazı yazmıştık daha önce. Alfa bir kişiye değil, bir davranışa sıfat olabilecek bir kelime aslında. Yani alfa davranışları daha baskın erkek var, beta davranışları daha baskın erkek var. Bu zamanla da dalgalanabilir. Yalnızken alfa olan ama ilişkide betalaşan çok erkek vardır. İlişki götüne girince bir daha alfalaşan. En beta erkek bile bir noktada alfa bir… Read more »
Aradığım cevap buydu teşekkür ederim hocam 🙂
Elon Musk, Amber Heard’den ayrıldıktan sonra ergen moduna girip, bi süre götü başı dağıtmış bi herif zaten. Hala da gizli gizli stalklıyormuş ki, betalığın dipleridir.
Tesla deyince ben MGTOW kralı Nicholas Tesla diye düşündüm 🙂
Tesla adamdır. Efendi adam vs piç adam ayrımı gelir hep: Tesla vs Edison.
Ben de bir yorum yapmak istiyorum; Alfa diye tabir edilen, kendine güven, disiplin ve akılcılık zaten birşeyler yaratmak/inşa atmek için gerekli. bu kafa yapısı vücut diline hatta hatta konuşmadaki tavrına bile yansımayabilir. buradaki kastım sistem içindeki bir dişli olmak değil. gerçekten çarka çomak sokan yada kendi sistemini kuran insanlardan bahsediyorum. aklıma gelen ilk örnek bill gates olurdu. kendisi gerçekten cool birisi değil, hareketleri yürüyüşü bile maskülenlikten uzak. ancak, ticari hamleleri, risk almaları karar vermesi eşine az rastlanır cinsten kendine güvenli. bir tomar şirketi hunharca batırmış, olmayan ürünü IBM(dos’u ibm e sattıklarında ellerinde dos yoktu. sonradan bir programcıdan satın aldılar)’e satması… Read more »
Yazıyla ilgili pek çok şeye katılıyor lakin şöyle bir ekleme yapmak istiyorum. Feminizm hareketi bence bugün birçok genç tarafından yeni bir etiket edinme isteği olarak kabul görüyor. Bunu destekleyen kadınların birçoğu kadına zorbalığa karşı oldukları için bu örgüte destek veriyor. Oysa gerçek bu değil. Birgün bir kız arkadaşımla otururken sadece kadınların doldurmasının istendiği bir anket dağıtıldı ve içinde erkeğe düşmanlık besleyen; “Gerekirse linç ederim”, “Erkeklere siber saldırılarda bulunurum” gibi, erkeğe karşı olan savaşı güncellemeye, tepki ölçmeye çalışan maddeler vardı. Onun haricinde zaten zorbalığı kadın tekeline almak ve dolaylı ya da doğrudan erkek düşmanlığı yapmak, kadına karşı nefret yaratmak için başlı… Read more »
“Kadın eli değmiş Red Pill” diyesim geldi. Tüm negatif tarafları ayıklanmış şekilde yazılmış. Eline sağlık. Freudyen’in ekşideki entrylerini severim. Güzel yazıyor.
Bilmem ki bu Freudyen o Freudyen mi?
Freudyen, sözlükte böyle sakin ve dingin entryler girer genelde. Bence aynı kişi.
Biri MGTOW olup TABAK ÇEVİREBİLİR mi ? Mentaliteye uyar mı bu durum ?
Evet. MGTOW kadınlarla uzun süreli ilişkiye girmekten kaçınan tüm erkekleri kapsar. Seksodus sadece bunun bir alt kolu.
Tabak çevirmek aslında MGTOW’dur. Tabak çevirin tavsiyemiz yanlış anlaşılıyor. Evliyken ya da uzun süreli ilişkide iken karınızı / kız arkadaşınızı aldatın demiyoruz.
Çevirebilirsin kardeşim. Sadece oyun kısmını içinden geldiği gibi “oynarsın”, olmazsa da alıp başını gidersin. Dönüp arkana bakmamak kaydıyla tabii. Ama hayatında kadının olmadığı uzunca zamanlar olacak. İşte o zamanlarda seni meşgul edip, ilerletecek gelişmelere odaklanmalısın. Bir müddet sonra, kendin bile farkedemediğin şekilde kadınların ilgisine maruz kalacaksın. Tabak çevirmekle ilgili çok önemli bazı veriler elde ettim. ErkekAdam’la paylaşacağım.
Yukarıdaki yorumlar hakkında bir kaç kelam edesim geldi. 1/Bugün feminizm diye bir şey yok. Feminizm etiketini benimseyenlerin “çoğunu feministçilik oynayan kız çocukları” olarak tanımlıyorum. Günümüzdekilerin artık düzeni değiştirmekle bir derdi olduğunu sanmıyorum. Yaptıklarının çoğunu ya kadınlara dayatmaları benimsetmek ya da erkekleri mağdur edecek şeyler yapmak. Yorumlarım erkek/kadın;feminist/antifeminist-red pillci demeden herkesi rahatsız edecek seviyede olduğu için şimdilik örneklere girmeyeceğim. 2/Alfa-beta tartışmaları the red pill stereotiplerinin insanları etiketlerken ne kadar yetersiz olduğunu gösteren bir şey. Dünyadaki insanların hepsini iki boyutlu karakter tanımlamaları ile kategorize etmeye kalktığınızda işin içinden çıkamayacağınızı gösteriyor. Kolayınıza geldiği için alfa-beta-AFC-alfa dul-omega-feminazi-kırmızı haptakiler/mavi haptakiler diye ayırıyorsunuz ama insan psikolojisi… Read more »
Geçen hafta, bilen bilir, femosphere’de RP perspektifinde yazılar yazan KittenHoliday nickli blogger’ın twitter’da attığı bir twite yanıt vermiştim, safahatı şurada: https://twitter.com/libermagnus_/status/1011961101406359553?s=19 Verdiğim yanıtı Rollo Tomassi de RT yapınca epey bir gürültü kopmuştu. Özet olarak KittenHoliday twitinde şunu diyordu: “Beyler kız sizi terslerse yeniden deneyin. Olay her zaman sizde. Kadınlar her zaman kovalanmak ister.” İçindeki BP mentaliteyi yok etmemiş bir RP çırağına gayet makul görünen bu tavsiyenin arkasındaki iki yüzlülüğü ancak keskin bir RP lensiyle hayata bakanlar fark edebilir. Bu tavsiyenin hedef kitlesinin, ikili eşleşme stratejisindeki BP kitle olduğunu, kadının gerçek bir Alfa’yı peşinden koşturmayı riske etmeyeceğini, Tomassi’nin açıkladığı “hell yes!”… Read more »
Kitten’in sutlandigi bolumu izledim. o program bir erkek klübü ve aramasi zaten sacmaydi.
Red pill chick konuyu guzel yazmis :
redpillchick.wordpress.com/2018/06/29/female-solipsism-rollo-vs-kitten/
Kitten Holiday diye biri oldugunda Donavan’in tepkisi efsaneydi : “Kitten Holiday sounds like a porn star name!”
Redpillchick de ilginç bir figür 🙂
Bunların varlığını her halükarda olumlu buluyorum.
Ama temkinli olmak kaydıyla:)
Hocam feminizm ile ilgili yerli yabancı bu tarz okumaların bulunduğu forumlar var mı bildiğiniz? Karşılıklı okuma yapmanın bize dayatılanları farketmek için bir de merakımdan iyi olacağını düşünüyorum.
selamlar.
kadınlar ile konuşurken kadın hakları ve feminizm hakkında düşüncelerimizi nasıl aktarmamız gerek? şahsen bir bir hukukçu olarak hem kadınların hem de erkeklerin eksikliklerini, mağdur olduğu konuları söylemekten geri durmuyorum. ama bu seferde toksik maskülenlik ile suçlanıyorum. bu da hoş bir durum olmuyor açıkçası olmadığım biri gibi yaftalanmak hoşuma gitmiyor. ne demek lazım bu konularda? feminist gibi takılamam ya da erkeklerin mağdur olduğu konularda sessiz kalamam. tıpkı kadınların mağdur olduğu konularda kalmadığım gibi. Bu konuda fikriniz nedir?
ben bu konuya girmeni pek tavsiye etmem ortamda konuşuluyorsa sana özel olarak sorulmadığı sürece bence fikrini bile belli etme .ama özel olarak sana sorulursa benim fikrim feminist gibi davranma fakat kadın düşmanlığı da yapma.polemiğe girme. hele kh den asla bahsetme. feminist değilim ama insanlara gerektiği veya hak ettiği saygıyı duyuyorum gibi bir cevap yeterli bana kalırsa .
Kadınlarla kadın hakları ve feminizm hakkındaki düşüncelerini paylaşman gerekecek kadar samimi olmayacaksın. Sen hukukçu olarak belki resmi konuşmalardan bahsediyorsun ama özel konuşmalarda kadınlarla bunu konuşma. Özellikle de karşındakini ikna etme konusunda. Sen erkeklere yardım et, erkeklerle konuş ve yeri geldiğinde dik dur yeter.
Merhabalar… Blogunuzu bir dostumun tavsiyesiyle yeni okumaya başladım. Ancak görüyorum ki “feminzm” hakkında doğru bildiğiniz yanlışlar var. Öncelikle feminizm teorisine inersek; -ki eminim siz benden daha iyi biliyorsunuz- feminizm “kadını yüceltip, erkeği aşağı indirme, erkeğe düşmanlık” ideolojisi değildir. Feminizm “erkeğe değil, kadın-erkek eşitsizliğine ve ataerkilliğe” düşmandır. Yani kadın-erkek eşitliğini sağlayabildiğimiz bir toplumda feminizm ideolojisi de kaybolacaktır. Sizin bahsettiğinize literatür feminizm değil, femi-nazism adını verir. Amacım düşüncelerinizi aşağılamak değil, ortadaki kavram karmaşasını düzeltmekti. Umarım bu yazdıklarımı yapıcı bir eleştiri olarak değerlendirirsiniz ve kaldırmayıp, başka insanların da öğrenmesine yardımcı olursunuz. Bilim daima bizimle olsun. İyi günler, iyi çalışmalar… Akademik okuma için: https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/269956… Read more »
” kadın-erkek eşitliğini sağlayabildiğimiz …… ”
Şu lafa da hastayım ha. Hangi eşitlikten bahsediyorsun. Bence bu çok alelade bir cümle. Böyle yapıcı bir eleştiri olmaz. Bu ve bunun gibi cümleleri zaten çok fazla insan papağan gibi sürekli tekrarlıyor. Yapıcı bir eleştiri için; kadın ve erkeğin hangi alanlarda eşit olması gerektiği, hangi alanlarda eşit olamayacağı, mutlak bir eşitliğin mümkün olup olmadığı, feminizmin ataerkilliğe neden düşman olduğu, hukuksal uyuşmazlıklarda veya herhangi bir spesifik konuda kadın-erkek eşitliği ile ilgili ne düşündüğün ve sonuç olarak tüm bunların kısa/uzun vadede topluma yansımasının nasıl olacağı hakkında yorumda bulunman herkes için daha sağlıklı olacaktır.
Mahmut abi bugünlerde sitenin aylık düzenli okuyucusu kaç kişi oldu, devasa büyüdü kesinlikle tabi de ben sayıyı merak ediyorum, baştaki yazılarda 2000 kişi, yetişkin erkek internet kullanıcılarının %0.1’i demiştiniz, skala ne kadar genişledi?
30 bin civarı düzenli okuyucu var. Toplam ziyaret eden aylık 70 bin kişi ama bunun çoğu kalıcı değil.
Mahmut abi sana bir şey sorucam. Normal şartlarda hayatta en hakiki mürşit ilimdir sözü benim kulağıma doğru gelen bir sözdü. Fakat dünyanın şu yaşadığı feminazi salgını süreci benim bilime olan inancımı biraz kaybetmeme neden oldu. Neden bilim bu feminazi salgınına karşı çıkmıyor ? Neden bilim adamlari çıkıpta eşit partnerlik diye bir zırvalık olmaz diyemiyor. Aksine bu konuda sesi çıkanlar hep gerici yobaz vs dediğimiz din adamları. Yani gönül isterdiki redpillin savunduklarını hacı hocalar falan değilde bilim adamları savunsun. Demekki her zaman bilim doğru yol gösteremiyormuymuş.
Bilimin konusu şeylerin nasıl çalıştığıdır, insanların hayatlarını nasıl yaşayacakları maneviyatın konusudur. Yani eşit partnerlik, vs. bilimin konusu ya da derdi değil.
Bilim size hayatı daha doyumlu bir şekilde nasıl yaşayacağınızı gösteremez. Alanı değil.
Bilemiyorum abi gayet konusudur sanki. Erkeklerin maskülenitelerinden olmasi ailelerin huzursuz olmasi baya baya tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlık. Bunlarda gayet tıpın psikiyatrinin psikolojinin aile terapistlerinin falan baktığı bakması gereken şeyler. Bilimi biz bizi gereksiz acıdan uzaklaştırsın diye sorunlara çözüm bulmak içinde kullanıyoruz. Yani yapılan anketler aile modellerinin incelenmesiyle eşit partnerlik mi daha iyi erkeğin liderlik yaptığı aile modeli mi sorusunu bilimin bulmasi çok zor değil sanki. Hani redpillde bilimsel verilerden besleniyor sonuçta. Bir de abi hep merak etmişimdir çok özel değilse herhangi bir dini inancın var mı ?