Nöroplastisite ve beyni yeniden kablolamak

Nöroplastisite, beynimizdeki nöron (beyin hücresi) ağlarının yeniden organize olabilmesi anlamına geliyor. Sinir sistemi, insanın deneyimlerine tepki olarak değişebiliyor. Beynin deneyim sonucunda kendisini yeniden “kablolayabilmesi” doğumdan 25 yaşına kadar oldukça kolay yapabildiği bir şey. Özellikle çocukların beyinleri, deneyimlerine göre sürekli ve neredeyse kendiliğinden yeniden kablolanabiliyor. 25 yaşına kadar beyin kendisini, çevre ile uyumlu olacak şekilde sürekli güncelliyor.

Çocuklar mesela 3 dili aksansız konuşabilecek kadar yüksek nöroplastisiteye sahipler. Bunu 25 yaşından sonra yapmak ise oldukça zor. Beyin hayatın ilk 25 yılında çevreye adapte olmak ve sonrasında da bu kablolamayı sürekli olarak kullanmak üzere evrim geçirmiş gibi.

Fakat beynin sinir ağlarını 25 yaşından sonra yeniden şekillendirmek zor olmasına rağmen imkansız değil. Ama bunun için yaptığınız şeye odaklanmanız gerekiyor. Örneğin yetişkin birinin, daha kaygısız biri olmaya ya da yeni bir dil öğrenmeye çalışıyorsa, öğrenme sürecine odaklanması gerekiyor.

Bunun kimyasal bir altyapısı var. Bütün gün düşünmeden refleksif bir şekilde hareket ediyorsunuz ama yapmaya başladığınız şeye yoğun bir şekilde dikkat edip ona odaklandığınızda beynin nucleus basalis adlı iki çekirdeğinden o an kullanmakta olduğunuz sinir hücrelerine asetilkolin kimyasalı salgılanıyor. Bu kimyasal da yeni şeyde aktif rol oynayan sinirleri uyku esnasında değişmek üzere işaretliyor.

Bu nedenle yeni bir şey öğrenmek ya da bir davranışlarını değiştirmek isteyenler için odaklanmak ilk yapmaları gereken şey. İkincisi ise bu odaklanmaların ardından gece iyi ve derin bir uyku çekmek. Zira nöroplastisite yoğun bir odaklanma ile harekete geçiyor olsa da asıl değişim uyku esnasında gerçekleşiyor.

Beyniniz en fazla sayıda davranışı otomatik hale geçirmeye meyilli. Fakat beynin yeni bir davranışı otomatik hale getirmesi için süresine (bu şey ne kadar sürüyor), yoluna (nasıl oluyor) ve sonuçlarına odaklanması gerekiyor.

Yeni bir dil, yeni bir spor, yeni bir konsept öğrenmede ya da bir travmayı atlatmak için terapi sürecinde bu kavramlar önemli: Süre – Yol – Sonuç. Bunlar beynin yapabileceği şeyler ama yetişkin birinin bunun için çaba harcaması gerekiyor ve bu çabaya girişmek maalesef başlangıçta her zaman acı ve isteksizlik duyguları uyandırıyor.

Bunun nedeni ise asetilkolin salgılanmadan hemen önce harekete geçen sistemin stres sistemi olması. Yeni bir şey öğrenmek istediğimizde beyin köküne norepinefrin yani nöradrenalin salgılıyoruz. Bu kimyasal insanın dikkat kesilmesine neden oluyor. Dikkat bir çeşit el feneri gibi bir süre – yol – sonuç dizgisini aydınlatıyor. Bu dikkat zahmetli bir iş ve yetişkin beyni ise eldeki zahmetsiz algoritmaları kolayca değiştirmeye direnç gösteriyor. Ama siz bu acı ve isteksizliğe karşı koyup devam ederseniz beyin direnç gösterse de yeni davranışın veya düşüncenin gerektirdiği sinir hücrelerini değişim için işaretliyor.

Tekrar etmek gerekirse eğer yeni bir davranış, düşünce ve hatta duygu geliştirmek istiyorsanız:

1 – Yeniliğin getirdiği acı ve isteksizliğe rağmen yeniliği yapmanız.

2 – Yeniliğin süresine, yoluna ve sonuçlarına olabildiğince odaklanmanız.

3 – Sonra da tam tersi odağı tamamen bırakıp iyi ve derin bir odaksızlanmaya (uyku) dalmanız lazım.

Stanford Üniversitesinden Eric Knudsen’in araştırmalarına göre odaklanma olduğu sürece yetişkin beyni de çocuk beyni kadar değişime açık olabiliyor.

Burada odak kadar önemli bir şey de bir çeşit aciliyet hissi. UCSF’ten Mike Mirza’nın araştırmalarına göre örneğin odaklanmanız gereken şey sizin için günlük ciddi bir sorun çözüyorsa mesela o şeyi yaptığınız sürece günlük yemeğinizi alıp yoksa aç kalıyorsanız, beynin bu şeyi öğrenmedeki esnekliği oldukça yüksek oluyor. Zira doğa gerçek bir ihtiyaç sonucunda beyni adapte olmaya zorlayacak şekilde geliştirmiş.

Peki bir şeye aciliyet hissi getirmek için o şeyi aşkla mı korkuyla mı yapmalısınız? Cevap ise ikisinden biri olabilir, beynin değişimi için fark etmez. Yani ödül sistemi dopamin sonra işin içine giriyor.

Bu bilgi aynı zamanda bize bir şeye başlamanın neden o şeyi yapmaktan daha zor olduğunu da gösteriyor. Yeni bir şeye başlarken beynin salgıladığı norepinefrin ve adrenalin başlangıçta sıkıntı ve isteksizlik hissi yaratıyor.

Asetilkolin dikkat ile alakalı norepinefrin ise bir nevi başlama stresi ile. Burada önemli bir diğer hormon ise dopamin. Dopamin doğanın tüm hayvanlara doğru yolda olduklarını bilmeleri ve onları doğru yolda tutmak için geliştirdiği bir hormon. Birçok insan dopamini bir işi başarınca salgılanan bir hormon olarak biliyor ve evet dopamin bu durumlarda da salgılanıyor. Ama dopamin hormunu asıl hedefe giden her köşe taşına ulaştığınızda veya kendinizi o hedefe doğru yürüyor hissettiğinizde salgılanıyor.

Örneğin toplam 300 sayfa bir kitabı bitirme hedefiniz olsun. Evet, o kitap bittiğinde de dopamin salgılıyorsunuz ama asıl örneğin kendinize günde 5 sayfa yazacağım hedefi koyup hergün 5 sayfa yazdığınızda da hergün dopamin salgılıyorsunuz. Süre (günde 2 – 3 saat) – yol (yazma) – sonuç (5 sayfa) üçlüsüne odaklanmayı hatırlayın. Süre – yol – sonuç üçlüsüne yoğun odaklanma da diyebilirsiniz.

Susamış bir geyik düşünün. Susuzluk ona büyük bir rahatsızlık duygusu olarak geliyor. Bu geyik bir su kokusu aldığında (geyikler suyun kokusunu alabilirler) ve onu takip edip bir su kaynağı bulup bir iki yudum içtiğinde dopamin salgılıyor. Bu dopamin ise onu daha büyük bir su kaynağı arama yoluna koyuyor.

30 kilo verme hedefi koyduğunuzda haftada 1 kilo vereceğim şeklinde köşe taşları koymalısınız. Her hafta 1 kilo vermeye odaklanıp verdiğinizde her hafta dopamin salgılarsınız ve bu da sizi 30 kilo verme yolunda tutar.

Burada bir parantez açıp alkol, uyuşturucu, oyun, vs. gibi bağımlılıkların tehlikesine dikkat çekmek gerekiyor. Hedefleriniz yolunda yürümeniz özellikle de başlangıçta stres demek. Bu stres kapısını geçmek yerine uyuşturucu gibi dopamin kaynaklarına kapılırsanız, dopamini tek bir yerden sağlıyorsunuz ve diğer kaynakları sallıyorsunuz. Bu da “mutlu” ama yıkık bir yola girmenize neden oluyor.

Stres sisteminize dayanmayı öğrenmeniz lazım. Evet o sistem rahatsız edici olsa da sizi yataktan kaldırmak, bir şey yapmaya zorlamak gibi bir işlevi var. Stres sisteminin zorladığı yola girip köşe taşlarında dopamin salgılamak yerine oldukça dar dopamin kaynaklarına bağımlı olmak çok ciddi bir problem.

Bu üç hormonun sırayla çalışması gerekiyor:

Rutin dışı bir şeye başladığınızda norepinefrin ile stres.

Bu şeyi odaklanarak yaptığınızda asetilkolin ile yeni bir kablolamanın işaretlenmesi (ve uyku ile o kablolamanın inşaa edilmesi)

Doğru yolda ilerlediğiniz sürece salgıladığınız dopamin.

Sonuç? Beyninizin yavaş yavaş, yeni davranış – düşünce biçimini otomatik hale getirecek kablolamayı inşaa edip sağlamlaştırması.

Burada şu önemli şeye daha açık bir şekilde dikkat çekeceğim:

Yeni bir şeye başladığınızda hissettiğiniz ve çoğu insanı yeni bir şeyi öğrenmeye başlamaktan alıkoyan stres/acı/isteksizlik hissi, odaklanma ve yeniden kablolama evresine ulaşmak için içinden geçmeniz gereken bir kapı ya da aşmanız gereken bir engel. Bu nedenle sizin için önemli bir şeyi öğrenmeye başladığınızda bu size zevk vermeyecek. Acı verecek! Bu şeye büyük bir istek duymayacaksınız. Tam tersi isteksizlik duyacaksınız. Bu acı, isteksizlik ve stres, ilk köşe taşlarına ulaşmaya başladığınızda dopamin ile mutluluğa dönüşecek.

Bu nedenle bir hedefi akıllıca köşe taşlarına bölüp bu taşlara ulaştınız mı kendinizi kutlayın. Örneğin gitar çalmayı öğrenme hedefini önce şu parçayı çalacağım gibi seyrek taşlara değil günde en az 2 saat pratik yapacağım gibi köşe taşlarına bölün. Hergün 2 saat pratik yaptığınızda bu pratiğe odaklanın ve işiniz bittiğinde kendinizi kutlayın. Gitar çalmaya olan büyük isteğinizin elinize gitar alınca isteksizliğe dönüşmesinin sürecin giriş kapısı olduğunu anlayıp bu kapıyı geçecek kadar sabırlı olun. İlk başta kendinizi gitar çalarak elde edebileceklerinizle motive edebilirsiniz ya da bunu da yapmayarak sıkışacağınız hayat ile korkutabilirsiniz. Ama asıl isteği, hergün yaptığınız küçük başarılardan (2 saat pratik) alacaksınız.

Sonraki Yazı: Dopamin ve “sınırsız” zihinsel enerji

Change Your Brain podcastından derlendi.

Çarpıtılmış Kadın Algısı ve Erkeğin hayal dünyası

Birçok konuda olduğu gibi kadın- erkek ilişkilerinde de yapay bir gerçeklik yaratarak biz erkekleri kandıran bir mekanizma var. Kadınmerkezli sistem ya da feminizm, adı ne olursa olsun, kadını erkeğin gözünde vazgeçilmez ve biricik kılan bu yapı bana kalırsa tüm kötülüklerin anası. Filmlerde ve dizilerde ışıklandırmayla, makyajla yaratılan görsellik, instagram’da bir ton filtre, edebiyatta aşırı idealize edilen kadın karakterler… Bunların hepsi aslında kadınlar üzerinden milyonları cebe indiren sistemin biz erkeklere dayattığı çarpık algının ürünü.

Sinemada izlediğimiz o mutlu sonlu filmler, Okuduğumuz hikayelerde ve romanlarda kızın peşinden koşarak en sonunda kızı kendisine aşık eden genç, kadınların salya sümük üzerine atladığı ve sevişmek için sıraya girdiği o erkek tamamen hayal ürünü. Malesef gerçek hayatta işler böyle yürümüyor. Çok zengin olsanız da, çok iyi görünseniz de sizi reddeden milyonlarca kadın olacak. Hatta bazıları yüzünüze bile bakmayacak. Şaşırdınız mı? Bu, tavşan deliğinin sadece görünen kısmı.

Erkek beyni, karşı cinsin görselliği üzerine kendi hayal gücünü inşa eder. Elbisenin altındakini tam olarak görememesi onu heyecanlandırır ve tahrik eder. Bir erkeği kadına çeken en önemli şeylerden biri budur. Gerçekte olan değildir. Erkeğin kendi kafasında kurduğudur. Bu yüzden biz erkekler mini etek severiz. Taytla vücut hatları az çok belli olmuş kadınlar bizi etkiler. Çıplaklar kampına gitsek halk plajındaki kadar karı- kız kesmeyiz. Dolgulu sütyen, burun estetiği, makyaj, korseler, kalçayı diri gösteren tayt vs vs. Burada sayamayacağım daha bir çok şeyin dışında kadını maskeleyen ve biz erkeklere düzenli olarak mavi hap aldıran elementler vardır.

Ben bu zamana kadar hiçbir filmde ya da dizide tabak çeviren, sevgilisi varken 2-3 adamla flört eden, ilişkilerinde yalan söylemeyi hayatının bir parçası haline getirmiş kadın görmedim. Varsa yoksa pişman olup af dileyen, erkeğin ayaklarına kapanan kadınlar, sevgilisini annesi yerine koyan ve çok mutlu olan erkekler gördüm. yani bu filmler, betaları duygusal açıdan tatmin edecek şekilde dizayn ediliyordu. İnstagram’da tanışıp buluştuğum kadınlar nadiren fotoğraflardaki gibiydi. Hoşuma giden birkaç youtuber’ı makyajsız gördüğümde soğudum. Hatta daha da çarpıcı olanı, geçen gün arkadaşım komik bir anısını anlatırken ” sevgilisinin çocukları” tabirini kullandı. O ne demek, lan? Diye sorduğumda ” kadın boşanmış. önceki eşinden de 2 çocuğu varmış. Ne güzel işte, hazır paket olarak iki çocuk da hatunla beraberinde geliyor” dedi. Şöyle bir suratına baktım. Bir şey demek bile içimden gelmedi.

 

 

Kızlarla mesajlaşırken eğlence yaratmak

Çok özet bir şekilde kızlarla mesajlaşırken eğlence yaratma konusu üzerinde duracağım. Kızla mesajlaşırken eğlence yaratmak önemlidir. Özellikle ilk 3-5 mesajında az çok komedi malzemesi içeren, gülümseten bir mesaj yazmanı şiddetle tavsiye ederim. Kızlar seni tanıma aşamasında ne mesajlaşırken ne de buluşmalarda ciddi konular ve felsefe tartışmak istemez, bundan zevk de almazlar. Önemli olan kızı basit bir şekilde güldürebiliyor olup olmadığındır.

Şu benzetme üzerinden gideyim: senin burada sıkıcı bir tarih programı değil, eğlenceli bir talk şov programı olman gerek. Talk şov programında konuklara nasıl davranırlar ? Onlara şaşırtmalı sorular sorarlar, takılırlar, konuğun söylediği bir sözle alakalı komik bir benzetme yaparlar. Herkes güldüğü sürece sorun yoktur ve şov başarılı sayılır. Derinlik ikinci plandadır. Olmasa da olurdur.

Şöyle düşün, kafan dolu ve yorgunsun. Eve geldin. İlk ne yapardın ? Sen de herkes gibi normal bir insansan kafanın dağılması için basit eğlence içeren, kafa dağıtan bir youtube videosu açıp izlemek gibi bir şey yapardın. Kafan tüm gün dolmuşken onu boşaltabileceğin yerde gidip ağır bilgiler içeren bir şeyler izlemek istemezdin. Senin de aynı mantıkla daha kolay tüketilebilir bir muhabbet sunman gerekiyor.

Mesajlaşmadaki mantık da öyle, kimse telefonda seninle saatlerce mesajlaşarak uzun, anlamlı sohbetler yapmak istemiyor. Basitçe gülüp eğlenebilecekleri zekice muhabbetler arıyorlar. Bunu “naber?” deyip ardından birkaç sıkıcı soru daha sorarak yapman çok zordur. Bahsettiğim şeyi yapabilmen için şunlar gerekir;

  • Kıza basit bir şekilde takılman
  • Kızın dediklerini eğlenceli bir şekilde çarpıtman
  • Kelime çağrışımı yaparak, kelime benzerliklerini kullanarak basit espriler üretmen
  • Şakayla karışık laf sokman
  • Şakayla karışık büyüklük taslaman, ukala olman
    Vb…

Mesajlaşmanın başarıya ulaşmasını sağlayan bu konu bazen “ben kızı hep eğlendirmek zorunda mıyım?” denilerek yanlış anlaşılıyor.

Burada eğlenceden kastım, kızın özel soytarısı olmaya adaylığını koyman değil. Eğlenceli olmandır: Kendine karşı, hayata karşı ve dolayısıyla kıza karşı eğlenceli olman. Mesela ben sadece kızlarlayken espri yapmıyorum ki erkek arkadaşlarımla konuşunca da espri yapıyorum. Bunlar benim karakterimi yansıtan şeyler. Ama bunu “beni beğensinler, sıkıcı görünmeyeyim, kızı eğlendireyim” diye yapmıyorum. Arada fark var. Biraz eğlenceli konuşabilme becerisi sana çok şey katar. Yani esprileri aynı zamanda kendin için yapıyorsun.

Kızla konuşurken de onu bu kafada eğlendir. Kızı eğlendirme baskısı altında ezilen ezik erkek olma. Sen zaten kendin için eğlen.

Eğlenme yöntemleri

Genelde erkeklerin attığı mesajlar iyi çocuk mesajlarıdır, kibardır ve çok iltifatvaridir.  Mesajlarınla komik durumlara dikkat çekmelisin. Kıza biraz zor zamanlar yaşatmalı, onu kışkırtmalı ve zorlamalısın. Aşağıda bunu yapabilmek için birkaç ipuçları bulacaksın:

  1. Kıza suç atma yöntemini kullan:

Kıza esprili bir şekilde suç atarsan, kolayca güldürebilirsin. Aşağıda verdiğim örnekler kızın normal bir cümlesini bel altına çekip onu haksız yere suçlama içerir:

  • Edepsiz aklın fikrin nerelerde… 🙂
  • Ben seviyeyi yükselttikçe sen seviyenin altından limbo yapıyorsun 🙂
  • Ben senin bildiğin erkeklerden değilim 🙂
  • Çok hızlısın 🙂
  1. Kızın söylediği belli şeylere çağrışımlı espriler yap:

Eğlence yaratma konusunda şimdi anlatacağım benim çok kullandığım bir yöntem. Bu yöntemi uygularsan senin de işin kolaylaşacaktır. Yöntem basit, bir yerde duyduğun, okuduğun ufak ve komik esprileri unutmuyorsun (Bir yere kaydedebilirsin). Hatta bunların espri bile olmasına gerek yok. Bunların sadece komik bir durumu çağrıştırması yeterlidir. Bir durum karşısında söylenmiş gülümseten, basit laflar olabilir. Böylece ilgili konu açılınca hiç düşünmeden kıza yönelteceğin tonla komik malzemen olmuş oluyor.

Mesela günün birinde bir kız sana “içindeki çocuk” ile ilgili bir cümle kurarsa, onu şöyle diyerek kolayca güldürebilirim “içimdeki çocuğu kürtajla aldılar :)”

Bu benzer diğer örneklerle devam ediyorum. Dediğim gibi bunların hepsi çok komik olmak zorunda değil. İlginç, komik bir duruma gönderme yapması ve kızı tebessüm ettirmesi yeterli:

(Not: Bu örnek cümleleri aynen alın bunları söyleyin diye vermiyorum. Bu örnek cümleleri vermemdeki sebep cümlelerle biraz oynayın, dümdüz konuşmayın, duyduğunuz belli ifadelere komik kalıplar oluşturun konusunu anlatmak içindir. Kelimelerle bu şekilde oynama tarzı hoşuna gitmediyse, kendi tarzınla bunu yapacaksın. Yazıdaki fikir “bunları söyleyin” demek değil, ana fikri kaçırmayınız)

  • Kız kitap okuduğunda ona şöyle demen komik olacaktır (Ya da içinde kitap olan bir gönderi paylaştığında): “Ne okuyorsun Harry Potter mı ? :)” (Harry Potter öyle olmasa bile daha çok çocuk kitabı gibi algılandığı için, ona eğlenceli bir şekilde takılmış olursun)
  • Kediden konu açıldığında: “Kaç tane kedin var ?” diye sor. Kız söyledikten sonra şunu söyle: “Tamam 2 den azsa sorun yok. 3 tane kediden fazlaysa sıkıntı olabilir 🙂 Çünkü evde kaldıkça kedilerin sayısı her sene yükseliyor :)”
  • (Kızın kıyafetleri rengarenk ve abartılıysa) “Bülent Ersoy aradı kıyafetlerini geri istiyormuş :)”
  • (Kız çocukça bir şey söylediğinde) “Sen kaça gidiyorsun bakayım ? :)”
  • (Eğlenceli bir insanım gibi bir şey derse) : “En eğlenceli halin bu mu ? :)”
  • (Sana beyefendi derse) : “Ne adamlığımı gördün ? :)”
  • (Kız kişiliğiyle alakalı bir şey söylediğinde): “Aferin. Güçlü bir kişiliğin var çocukken çok mu dayak yedin ? :)”

Bunun dışında espri ve komedi malzemesi üretmek için bol bol gözlem yap, komik şeylerden kopya çek ve yaratıcılığını kullan. Acayip şeyler bulmak zorunda değilsin. Kendini Cem Yılmaz olmak zorunda hissetme. Konuşmanı diğer erkeklerden sadece %25 daha esprili, ilginç hale getirmen çok büyük bir fark yaratacaktır.

3.Normal cümleleri daha ilginç şekilde söyle:

Espri cümlelerin haricindeki normal cümlelerini de daha ilginç şekilde söylemeye çalış. Mesela “haftaya müsait misin görüşelim” demek yerine “Bu yakışıklıya haftaya programında yer var mı ?“ diyebilirsin (Bunu söylemek için yakışıklı olmana gerek yok, buradaki olay oyuncu şekilde soruyor olmak, çirkin bir adam için bu söz tipiyle tezat oluşturup komik-tipiyle barışık bir hava yaratacağı için daha etkili olur). Bu versiyonu dikkat ettiysen daha flörtöz ve renklidir.  Tabi bunu artık muhabbetin biraz oturmuş ve senin değerini belli ölçüde kabul etmiş bir kıza söylersen daha iyi olur.

Örnek bir muhabbet

Aşağıda yabancı bir kızla Alışveriş merkezinde tanışmam sonrası aynı gün seks yapmakla sonuçlanan bir mesajlaşma örneğimi paylaşacağım. (Tanışma yöntemi olarak +10 senedir kendi geliştirdiğim daygame – gündüz oyunu modelimi uyguluyorum – Nasıl yapıldığını kitabımı okuyarak öğrenebilirsin – Kitaplarıma buradan ulaşabilirsin)

Bu kızla spor salonundan çıktıktan sonra alışveriş merkezinin içinde gezerken tanışmıştım demiştim. Annesi Arap, babası Amerikalı bir kızdı. Muhabbeti son derece keyifli, espri anlayışı olan bir kızdı. Yaptığı espriler beni gerçekten güldürmüştü.

Öncelikle ilk yüz yüze tanıştığımızda bana yarın ülkesine uçacağını söyledi. Bu yüzden hemen 1 saat sonra mesaj attım. Yüz yüze tanıştığımız sırada “haberleşelim aklımda birkaç tane güzel yer var seni oralara götüreyim” demiştim. Bu yüzden mesajda ilk olarak hemen Beşiktaş bölgesinin bir lokasyonunu attım ve istersen buraya gidebiliriz güzel kafeler vs. var dedim.

Dediğim gibi normalde bu kadar hızlı buluşalım vs. demem ama kız İstanbul’dan ülkesine uçacağı için hızlı davranıyorum. O da “güzel yermiş” diye cevap veriyor.

Ardından kız tam 35 dakika bana cevap vermiyor. Normalde burada 1 hafta kıza ikinci bir mesaj atmam. Ancak saat 22:30 ve kız yarın uçacak. Tekrardan şansımı denemem gerekiyor.

Bunu da “neden cevap vermiyorsun” vs. gibi bir sitemle değil. Daha baskın ve sorgular şekilde yapıyorum. “Kafanda ne var ?” diye soruyorum ikinci bir mesaj atarak.

Kızda “kafamda bu var” diyerek çalıştığını gösteren bilgisayar ekranının fotoğrafını gönderiyor.

Şimdi burada fotoğraf atması iyi bir şey. Konuşmaya fazladan bir katkı yapmış oluyor.

Sonrasında kıza takılmaya, onu sözel olarak biraz kaşımaya başlıyorum. Aramızda şöyle eğlenceli bir mesajlaşma geçiyor:

Ben: “Nesin sen, gizli ajan falan mı ?”

Kız: “:) 🙂 Hayırrr. Ya da onun gibi bir şey :)”

Ben: “Tamam o zaman bugün benim korumam(bodyguard) olacaksın”

Kız: “:) 🙂 Ciddi misin ? Ben ancak onlara seni kaçırmaları için yardım edebilirim”

Ben: “Neden ? Benden nefret etmek için çok kısa bir zaman geçirmedik mi 🙂 ?”

Kız: “Nefret değil. Çok uzunsun ve ağırsın seni kurtarmaya gücüm yetmez :)”

Ben: “Merak etme, bugün benden bir şeyler kaçırmaya izin vereceğim tek kişi sensin 🙂 Bu arada ellerin çok yumuşak.”

Kız: “:) Seninkiler de çok soğuktu” (Birkaç saat önce Avm de tanışınca el sıkışmıştık)

Ben: “Soğukkanlı bir erkeğim. Sebebi bu”.

Kız: “Belki de havadandır :)”

Ben: “İpuçlarını toplamaya tekrar başladın bakıyorum. Öyleyse. İşin ne zaman bitiyor ? Ara ver de biraz eğlenelim ?”

Kız: “Nerede yaşıyorsun?”

Ben: “Nerede yaşadığımı söylersem, orasının nerede olduğunu bilebilecek misin ? 🙂 Seninle tanıştığımız yere çok yakın. Sanırım sen otelde kalıyorsun ?

Kız: “:) Ben değil ama Google bilir”

Sonrasında birbirimize konum atıyoruz. Ve biraz daha konuşuyoruz.

Ben: “Orada ne yapıyorsun ?”

Kız: “Uyuşturucu kaçakçısıyım 🙂 :)”  ,”Hilton otelinde kalıyorum”

Ben: “Sen hostes falan olmadığına emin misin ? Ama hostes olmak için biraz kısasın. Uyuşturucu kaçakçısıysan iyi anlaşacağız :)”

(Kızın benimle karşılıklı esprileşmesi harika bir şey, buna ek olarak ne iş yaptığımı sorması da gene istediğim bir sonuç. Ve sonraki mesajda kızın “ne iş yapıyorsun?” sorusuna harika bir yanıt yapıştırıyorum 🙂 )

Kız: “Ne iş yapıyorsun :)?”

Ben: “Senin gibi ateşli turistleri kaçırıyorum :)”

Kız: (Buraya ağlama surat ifadesi ve farklı emojiler koyar)

Ben: “Seni görmek istiyorum…”

Kız: “Biliyor musun ? Benim yanıma geldiğinde adres falan soracaksın sanmıştım. (onunla tanışmak için konuşmaya başladığım zamanı kastediyor)

Ben: “Anlıyorum… Adres sorma hakkımı şimdiye sakladım :)”
(Kızın oteline gitmek için adres sormayı kastettiğim cuk diye yerine oturan bir espri)

Kız: “:)”    (Gülmekten ağlayan surat koyuyor)

Sonrasında biraz daha konuşuyoruz. Ona güzel manzaralı yerleri göstereceğimi ve oralarda fotoğraf çekebileceğini tekrar söylüyorum. “:) Gizli ajanlar fotoğraf çekmez ! :)” Deyip sonra da… “Şaka yapıyorum” diyor.

Bu kızın espri anlayışını gerçekten sevdim. Sonrasında buluşuyoruz.

Tabi eğlence yaratmanın, şakalar yapmanın çok fazla yolu var. Ben doğal olarak bu yazıda az bir kısmına değindim. Her erkeğin espri tarzı da birbirinden çok farklı olacaktır.

Buna ek olarak mesajlaşmalarda normalde ben de bu kadar gülücük ifadelerini kullanmıyorum, gülücük kullanırsam sade bir sırıtmayı tercih ediyorum ancak bu örnekteki gibi eğer konuşmadaki enerji çok yüksekse gülen yüz ifadelerini arttırıp biraz kıza uyum sağlamak gerekir. Aksi taktirde kız sürekli gülerken senin somurtkan kalman gibi uyumsuz bir durum oluşur.

Yazar: Secret

 

Ayrılık Acısını Hızlı Atlatma Yöntemi

Not: Yazı ilişkileri kız arkadaşları tarafından bitirilmiş erkekler düşünülerek yazılmıştır. Erkek tarafı terk etmişse bu yazıyı üstünüze alınmayın. 

Erkeğin ayrılık / aşk acısını atlatması beceri isteyen bir süreçtir. Her ilişki bir gün biter, bitmeyen ilişki yok gibidir. Ve o gün geldiğinde erkekler alışkanlıklar, aradaki bağ, güzel anılar, partnerine yüklediği anlamlar yüzünden hayat kalitesini altüst eden acılılar  yaşayabiliyorlar. Daha kötüsü bu acılı süreç uzun olabiliyor. Bu uzun, acı çekilen dönemde erkeklerin hayattaki motivasyonları azalıyor ve tamamen atıl-verimsiz bir dönem geçirmelerine neden oluyor.

Gençlik yıllarda en boş geçirilen, insanın kendisine bile faydasının olmadığı zamanlar karşılıksız aşk beslenildiği ya da ayrılık acısı yaşanıldığı zamanlardır. Sadece gençlikte de değil, bir erkek ne kadar tecrübeli olursa olsun aşağıdaki şeyleri uygulamazsa kendini ayrılık acısı çekerken bulabilir.

Burada erkeklerin ayrılık acısı çekmelerine neden olan hatalarından bahsedeceğim. Bu hataları yapmaktan kaçınırsanız istenmeyen ayrılıkları az hasarla atlatabilirsiniz.

İşte erkeğin uzun, acılı bir ayrılık / aşk acısı yaşamasına neden olan hatalar:

1-Pratiği bırakıp kendini silahsızlaştırmak:

Bence ayrılık acısını en hızlı atlatmanın yolu kendini pratikten mahrum etmemek. Yazımın başında belirtmiş olduğum “her ilişki bir gün bitmeye mahkumdur” sözünü hatırlamalısın.

Erkek ve kadınların partner bulma süreçleri birbirinden çok farklıdır. Kızlar partner bulma sürecinde pasif kalabilme lüksüne ve rahatlığına sahiptir. Erkekler ise aktif ve çabalama hali içinde olmak zorundadırlar.

Yani senin ilişki sırasında kızlarla iletişim pratiğini kesmemen lazım (kadınlar da erkeklerle olan iletişimlerini kesmiyorlar). Bu pratiği azaltabilirsin ama kendini diğer, normal kızlardan izole etme. Bu durum iyi çocukların (efendi erkeklerin) hemen “ilişkiye saygısızlık” diyerek itiraz edebilecekleri bir durumdur. Ancak dikkat edersen aldatın, gidip diğer kızlara yazın demiyorum. Bunu yapmayın. Ancak kendinizi aktif tutun. 2 çocuk babası, işten eve gelip tüm gün Tv izleyen bir erkek gibi davranmayın. Çünkü oyunun bu kısmında kadın ve erkek eşit değil ! Bu durumda aynı davranmak eşitliğe değil, dengenin kadın tarafına ezici bir şekilde kaymasına neden oluyor. Senin kızla burada eşit olabilmen için, onun pasif kalarak sevgili bulamabilmesiyle mücadele edebilmen için aktif olman gerekiyor.

İlişkiye saygı göstermek adı altında başka kızlarla iletişimi kesen, hatta var olan normal (flört amaçlı değil) kız arkadaşlarıyla bile ilişkisini kesmiş erkek Atatürk’ün Gençliğe hitabesindeki “Tüm tersanelerine girilmiş, ordusu dağıtılmış” devlete benzer. Ordun silahsızlandırılmış ve dağıtılmıştır. Ve ortada savunmasız kalakalırsınız. Ayrılık olasılığında kızla duygusal noktada pazarlık gücünüzü kaybedersiniz ! Pazarlık gücünden kastım şu: İlişki sonrası size lazım olacak alternatiflerinizi yok ettiğiniz için başta ayrılık / aşk acısı olmak üzere her türlü darbeye açık hale gelirsiniz. Acı çekeceğinizi bildiğiniz için de kızdan ayrılmaya cesaret edemezsiniz, kızın anlamsız taleplerine daha fazla evet demek zorunda kalırsınız.

Kızlar özellikle ilişki sırasında ilişkiye saygı adı altında sizi silahsızlandırmak isterler, böylece onların taleplerine daha fazla cevap verecek psikolojide olursunuz, elinizin güçlü olmasını istemezler. Ama bir yandan kızların çoğu aynı şeye kendi hayatlarında dikkat etmezler. Sadece dikkat ediyormuş gibi görünürler. Sizin arkanızdan işler çevirdiklerini söylemiyorum. Kızın çevresinde normal arkadaşı sıfatında birçok kişi vardır, arkadaş sıfatında olmasa bile tanıdığı olarak çevresinde birçok erkek vardır. Bu erkeklerin arasında mutlaka kızdan işaret bekleyen, pasif konumda bekletilen partner adayları vardır.  Bu erkekler pasif konumda beklerler ve izin verildiğinde oyuna girerler. Ama sorarsanız “hayır sadece arkadaşım” derler ki bu bir yalan da değildir. Pek çok erkek için zaten arkadaş gibi olup kızın çevresinde bir süre takılmak, uygun şartlar altında onunla sevgili olmanın, sevişmenin ilk adımıdır. Kızlarda bu oyunu bilirler.

İlişkide silahsızlandırılmış bir erkek, ilişki bittiğinde doğal olarak acı çekeceğinden korktuğu için ayrılmaya cesaret edemez. Ve o noktaya gelip ayrılma yaşandığında ise olması gerekenden çok daha uzun acılı bir süreç onu bekliyor olacaktır.

Normalde o erkek için yeni kızlarla tanışmak, flört etmek kolay bir şey olsa bile buna tekrar alışana kadar acı çekmesi uzayacaktır. Çünkü biz erkekler ayrılık acısını en çok farklı güzel kızlar görünce unuturuz.

Tüm tersanelerine girilmiş, ordusu silahsızlandırılmış erkek kızdan ayrılır ayrılmaz oyuna tekrar dahil olmaz. Çünkü erkeğin etkili şekilde partner bulma süreci bir alışkanlık ve ivme kazanma meselesidir. Burada demek istediğim erkek flört ve kızlara yazma işine bir süre ara verdiğinde bu becerisi sandığınızdan çok daha hızlı şekilde geriler. Çünkü erkeğin bu tanışma, flört konusunu alışkanlık haline getirmesi gereken ve arkasına rüzgarı alıp bir ivme kazanarak başarılı olacağı bir süreçtir. (İvmeden kastım şu: Mesela 1-2 ay boyunca bol bol kızlara yazdınız ve elinizdeki sonuç 0’dı diyelim, ancak 3.aydan sonra sadece tek bir sonuç gelmez, birbiri ardına sonuçlar gelmeye başlar gibi. Çünkü ivme kazanılmıştır. Arkaya alınan rüzgarla hareket edilir. Hızlandıkça daha hızlı gidilir.)

Bu yüzden flört yeteneklerini evcilleştirme, kızı aldatma ancak performanstan da düşme. Bu adil bir durum. Sonuçta partnerini aldatmıyorsun. O da muhtemelen seni aldatmıyordur ama şundan eminim ki senden ayrılınca onay vereceği olası partnerleri çevresinde tutmaya devam ediyor.

2-İlişkinin rahatlığına alışmak:

Ortalama bir erkek olmayı vasatlık kabul eden bir erkek için yeni partnerler bulmak, flört oyununda aktif olmak mesai isteyen bir süreçtir. Belli bir mesai harcayıp kendi kalite standartlarını karşılayan bir partner bulunduğunda ise dinlenme moduna geçip kendimizi güvenli limana atarız. Bir süre sonra ilişkinin rahatlığına iyice alışırız.

Mesela erkeklerin terk edildikleri ilişkilerine üzülmeleri de aslında kendilerini güçsüz hissedip güvenli limana dönme çabası değil midir ? Çünkü kendilerini flörtün ve yaşamın dalgalı denizleri için yeterince güçlü, çalışkan hissetmiyorlardır. Üstelik araştırmalara gösteriyor ki uzun ilişki ve evlilik testosteronu düşürüyor. Düşen testosteron erkeğin mücadele ruhundaki azalma demektir. Bu da erkeğin gömülerek oturduğu rahat bir koltukta atalet hissetmesi gibi ilişkiye yapışmasını sağlayacaktır.

Erkek ilişkide kendini tembelliğe teslim eder “Şuan kollarımda güzel bir kız var, neden kendimi yorayım ki” diye düşünür. Artık o kızla ilişkisi tükenmiş olsa bile rahatlığını bozmaz ama bu rahatlık büyük bir bedelle gelir. İlişkinin rahatlığına fazla alışmak sonunda acıya neden olabilir.

3-Düşünülmemesi gereken şeyleri düşünmek:

İlişki bittiğinde kafanda o ilişkiye dair sana acı veren şeylerden kurtulmak istiyorsan şu 2 şeyi yapma (aramızda acıdan zevk alan kişiler varsa bu maddeleri dikkate almayabilir) :

  1. Kızın ne düşündüğü düşünme
  2. Kızın kimlerle görüşebileceği düşünme

Kızın o anki durumunuz hakkında ne düşündüğünü düşünmek sürekli olarak kafanda durum değerlendirmesi yapmana neden olur. Bunun yerine kendini dünyaya aç ve farklı şeyler yap.

Beynimiz her zaman en kötü ihtimali düşünmeye programlı olduğu için de diğer düşünmemen gereken şey kızın başka erkeklerle görüşme ihtimalidir. İlişki yaşadığı kızı başka bir erkekle görmek erkeğin canını çok yakan bir şeydir. Zamanında uzunca bir süre beraber yaşadığı kız arkadaşı evinden gitsin ve ilişki bitsin diye dua eden arkadaşımın çok şükür ilişkisi bittikten sonra kızı Beşiktaş’ta yeni sevgilisiyle beraber görünce 1 ay kadar berbat bir ruh halinde kaldığını biliyorum. Çünkü erkek ne kadar tecrübeli de olsa kendini pasifleştirdiği zaman böyle şeyler yaşayabiliyor. Bu tıpkı beraber anılar yaşadığın ve daha iyisini almak için sattığın araban başkasına geçince buruk hissetmek gibi bir şey. Yenisini alınca eskiyi unutuyorsun.

Kız arkadaşından ayrılan erkekler için belki de ayrılıktan daha büyük darbe kız arkadaşlarının başkasıyla beraber olduğunu bilmek, görmek oluyor. Bunu görmeye gerek yok. Acıdan zevk almıyorsan, bu riski en aza indirmek için senin de biran önce rahatlıktan pratiğe dönmen, çıkıp hayatına bakman gerekiyor. Gene bu riski azaltmak için sosyal medyadan kızı takipten çıkmayı unutma.

Yazar: Secret

Flört oyununda uzmanlaşmak ve sürekli olarak nasıl yeni, güzel kızlarla tanışacağını öğrenmek istiyorsan buradan eğitim setime ulaşabilirsin. Senin için aşağıya bana gelen yüzlerce okuyucu yorumundan bir tanesini bırakıyorum:

 

 

Efendi Erkek Sendromu – 1

Sosyal yapıda ve geleneksel aile yapısındaki hızlı değişmeler günümüzde diğer insanların onayı peşinde koşan bir erkek türü yarattı. Bu erkeklere efendi erkekler (iyi çocuklar) diyoruz. Bu efendi erkeklerin temel ortak noktaları şunlar:

  • Başkalarının onayı peşinde koşarlar.
  • Kendi kusurlarını birer defo olarak görür ve gizlemeye çalışırlar. Çünkü kusurları açığa çıkarsa sevilmeyeceklerini düşünürler.
  • Diğer insanların önceliklerini ve ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önüne koyalar.
  • Hemcinsleriyle (özellikle babaları) ve kendi maskülen doğalarıyla olan bağlarında kopukluk yaşarlar.

Bu iyi çocuklar dışarıdan nasıl göründüklerini ve hata yapmamayı fazla önemserler. Başkalarını memnun etmek onlar için hayati bir mesele haline gelmiştir. İnsanlarla çatışma yaşamaktan, anlaşmazlığa düşmekten coronadan korktukları gibi korkarlar.

İyi çocuklar özellikle kadınları memnun ederek, kadınların yakındıkları “kötü, umursamaz” erkek sürüsünden kendilerini olumlu anlamda farklılaştırarak kadınlar tarafından fark edilmeyi, kabul görmeyi strateji edinmişlerdir. Kendilerine mantıklı gelen bu strateji aslında son derece kötü ve insan çiftleşme ritüelinin acımasız savanasında bu erkekleri yem edecek cinstendir.

Kim bu efendi erkekler ?

Bu erkekler bazen en yakın arkadaşlarımız, bazen abilerimiz, kardeşlerimiz, bazen de ta kendimizizdir. Bu erkekler her kimseler hepsi birbirinden çok farklı, şahsına münhasır kişiler ancak ortak bir inanç onların kesişim kümesini oluşturuyor : “Eğer yeterince iyi olurlarsa ve her şeyi doğru yaparlarsa, sevilecekler, kabul görecekler, özellikle kadınlar onları fark edecek, ihtiyaçları karşılanacak ve problemsiz, rahat bir hayat yaşayacaklar”.  Bu kafa yapısı onları kendi hatalarını gizlemeye, kendi ihtiyaçlarını ve duygularını arka plana atıp diğerlerinin ihtiyaçlarına öncelik veren bir anlayışı kılavuz edinmelerini sağlıyor.

Efendi erkekler tam da bu yüzden hayatta, özellikle de ilişkilerde yüzleri gülmemeye en büyük adaylar. Çünkü bu erkekler kendi isteklerini ikincil öncelik yapmaya devam ettikçe kimse onların yerine bunu yapmayacak ve toplumda istekleri göz ardı edilen görünmez biri gibi yaşamaya devam edecekler.

Efendi erkeğin karakteristiği

Efendi erkekliğin temelleri erken yaşlarında içselleştirdikleri bir inanç sisteminden gelir. Ve bu yanlış inanç sistemi hayatları boyunca onlara önderlik eder. Normal erkeklerde şimdi sayacağım özelliklerin birkaç tanesi var olabiliyorken, efendi erkekler bu özelliklerin çoğuna sahiptirler:

  • Efendi erkekler onay ararlar: Efendi erkeklerin evrensel değeri başkalarının onayını aramaktır. Efendi adamın yaptığı ve söylediği çoğu şey birinin onayını alma ve almama meselesidir. (Bunu birçok erkek farkında olmadan da yapıyor)
  • Efendi erkekler çatışmadan kaçarlar: Efendi erkekler kendi dünyalarını problemden soyut bir şekilde tutmak isterler. Çünkü tersine dayanacak duygusal güçleri yoktur. Bunu sağlamak için insanları sinirlendirecek şeyler yapmaktan korkarlar.
  • Efendi erkekler kişisel hassaslıklarını, kusurlarını gizlemeleri gerektiğini düşünür: Kişisel kusurları sevilmeme nedeni olarak algılarlar. Kendilerini kusurlarıyla sevmeyi başaramazlar.
  • Efendi erkekler için hata yapmak tehlikelidir: Hataları dışlanma ve yalnız kalma nedeni olarak algılarlar.
  • Efendi erkekler fazla düşüncelidirler: Bu erkekler başkalarının önceliklerini ön plana alıp iyi davranışlarda bulunmanın diğer insanların onları sevmelerini sağlayacağı inancı içindedirler. Eğer birinin bir ihtiyacı varsa ya da kızgınsa, depresyondaysa kendine böyle bir talep gelmese bile iyi çocuklar o kişinin problemini çözmeye çalışırlar.
  • Efendi erkekler babalarından farklı olmaya çalışırlar: Pek çok efendi erkek pasif, kızgın ya da ilgisiz babaları olduğunu söyler. Bu yüzden bu erkeklerin babalarından 180 derece daha farklı olmaya çalıştıkları çok görülen bir şeydir. Babalarıyla bağ geliştirip, yeterli paylaşım yapamayan erkekler zaten rol model bulmakta zorlanır ve anneleriyle çok vakit geçirdikleri için dünyaya feminen bir gözlükten bakarlar.
  • Efendi erkekler erkek hemcinsleriyle problemli iletişim yaşarlar: Diğer erkeklerle iletişim kopukluğu kendi maskülen özlerinden kopukluğun bir sonucudur. (Zaten bir erkek kızlarla başarılı olmak istiyorsa önce erkeklerle iletişiminde belli oranda başarılı olması şarttır.)
  • Efendi erkekler kendi ihtiyaçlarını öncelik haline getirmekte zorlanırlar: Eğer kendi ihtiyaçlarını ön plana koyarlarsa kendilerini bencil, suçlu hissederler.
  • Efendi erkekler partnerlerini kendi dünyalarının merkezi yaparlar: Çoğu efendi erkek mutluluklarını partnerlerinin mutluluğuna bağlamış durumdadır. Bu yüzden sıklıkla ilişkilerine orantısız bir enerji harcarlar.

Sorarsanız eğer çoğu efendi erkek size “iyi erkek olmakta yanlış nedir ki ?” diyecektir. Bu erkeklerin uyumaya devam etmesi toplum ve feminizm tarafından destekleniyor. Mesela hassas erkeklerinin toplumumuzda birer komedi unsuru olarak kullanılması az görünür bir durum değil. Ancak Tvde gösterilen şapşal, kızı görünce eli ayağına dolaşan efendi erkek filmin sonunda gene de kızı kapabiliyor. Fakat gerçek hayatta bu senaryonun sonunun böyle gelişmesi söz konusu değil. Tüm bu ve benzeri beyin yıkamalar sayesinde çoğu efendi adam kalıplarını, inançlarını sorgulama gereği bile duymuyor.

Aslında sözlükteki “iyi” tanımıyla efendi erkeklerin dünyasında “iyi” tanımı birbirine uyuşmuyor. Bir erkeği iyi, efendi erkek diye etiketlemekle aslında onun pek az iyilik barındıran gerçek davranışlarına doğru bir referans yapmış olmuyoruz.  Bu erkekler toplum, ana akım medya, feminizm ve yüzeysel kadın söylemleri tarafından manipüle edilmişler ve başkalarının, özellikle de kadınların karşılıksız faydasını gözetmeyi kafalarında “iyi” olarak tanımlamışlar.

Efendi erkek adlandırılması bu söz konusu erkekler için aslında yanlış bir tanımlamadır. Çünkü efendi erkeklere aslında iyi demek yanlış bir tanımlama olur. İyi den ziyade bu erkekler düşünce bozukluğuna ve yanlış beklentilere sahipler. İşte “iyi, efendi” erkeklerin hiçte iyi olmayan ! özellikleri:

  • İyi, efendi erkekler gerçek değillerdir: İnsanların onları nasıl göreceklerini çok umursadıkları için kendilerini farklı göstermeye çalışırlar. Varsa hatalarını, kusurlarını sürekli gizlerler.
  • İyi, efendi erkekler karşılık umarak yardım ederler: Efendi erkekler karşılık bekler şekilde “iyi” olurlar. Bu karşılık çoğu zaman bir materyal değildir. O kişinin ona minnet duyması, o kişinin ona bir dahaki sefer kızmaması, kendisini kabul etmesi, diğer erkeklerden daha iyi bir sevgili adayı olduğunu anlaması gibi şeylerdir. Sonuç olarak efendi erkeğimiz çok fazla şey verir ve karşılığında çok az şey alır ve bu durum içinde hayal kırıklıkları birikmesine neden olur. Mesela bir kızın dertlerini dinleyip, yardımına koşup, hatta adet sancısı duyduğunda masaj yapıp sonra o kız başka bir adama gittiğinde buna yakınması klasik bir efendi adam davranışıdır. Bu hareketlerin hepsi özde iyi olduğundan değil, çıkar amaçlı yapılan şeylerdir.
  • İyi, efendi erkekler kapalı kutudurlar: Onay arayışı temelli hareket etmeleri, normalde ifade etmeleri gereken şeyleri bastırmalarına neden olur. Olası tepkilerden dolayı dışarı yansıtmadıkları o içlerindeki kopan fırtınalar en olmadık yerde birikip patlayınca herkesi şaşırtırlar.
  • İyi, efendi erkekler manipülatiftir: Efendi erkekler kendi isteklerini öncelik haline getirmedikleri ve istekleri konusunda açık olamadıkları için istediklerini almaları için ellerinde tek bir çare kalır. Bu çare de yan yollara dalıp manipüle ederek onu dolaylı yoldan elde etmeye çalışmaktır.
  • İyi, efendi erkekler pasif-agresiftirler: Efendi erkekler kendi hayal kırıklık ve içerlemelerini direk olarak yansıtmak için yeterince güçlü değillerdir. Bu yüzden de bu biriken olumsuz duyguları dolaylı yollardan, geç bir şekilde muhatabına yansıtırlar.  Bu mesajın karşıdaki kişi tarafından anlaşılması mümkün değildir ve iletişim bozulur. Pasif agresiflik aynı zamanda kişisel sınır çizmeyi becerememenin bir sonucudur.
  • İyi, efendi erkekler kızgınlık doludurlar: Efendi erkekler hayat boyu “iyi” çabaları sonucu elde ettikleri karşılığın çok az olduğunu görürler. Ve içine düştükleri bu durum bünyelerinde kızgınlık, umutsuzluk biriktirir. İçlerinde bastırılmış bu duygular her an düdüklü tencere gibi patlayacak halde gezmelerine neden olur.
  • İyi, efendi erkekler bağımlılıklara eğilimlidirler: Bağımlılıklar stresi azaltma, ruh halini değiştirme amaçlı kullanılır. Efendi erkekler içlerinde çok fazla şey biriktirdikleri için bu biriken enerjinin bir yerden çıkması gerekir. Diğer maddeler gibi efendi erkekler arasında cinsellik takıntısı da bağımlılık seviyesinde görülebilir. En efendi görünen erkeklerin bile internet geçmişlerinin başkalarına tarafından görülmesi fikri tüylerini diken diken edebilir.
  • İyi, efendi erkekler kişisel sınırlarını çizmekte zorlanırlar: Çoğu efendi erkek “hayır”, “şunu yapmak istemiyorum”  gibi şeyler söylemekte zorlanır. Bu yüzden kendilerini çaresiz kurbanlar olarak görebilirler. Bu onları pasif-agresif bir düdüklü tencere yapar.
  • İyi, efendi erkekler yalnızdırlar: Sevilme ve beğenilme arzularından dolayı kendileri olamazlar ve doğal olmayan hareketlerinden dolayı diğer insanların onlarla gerçekten bağ kurması zorlaşmıştır.
  • İyi, efendi erkekler samimi ilişkilerde problemler yaşarlar: Efendi erkekler kendileriyle çok meşgul oldukları için, berbat dinleyicilerdir ve muhtemelen o an kendilerini nasıl koruyacaklarını, ne derlerse iyi etki bırakacaklarını falan düşünüyorlardır.
  • İyi, efendi erkekler cinsel sorunlara eğilimlidirler: Efendi, iyi erkeklerin tatminsiz bir cinsel yaşamları vardır. Çünkü iyi bir cinsel yaşam feminen enerjiyle maskülen enerjinin birbirini ateşlemesiyle oluşur. Bluetooth cihazının eşleşmesi gibi düşünün. Feminen enerji karşısında eşleşecek yeterli güçte bir maskülen enerji bulamadığı için evliliklerde dahi son derece isteksiz bir partnerle karşılaşırlar.

Bu yazıyı “No More Mr Nice Guy” kitabından faydalanarak kendi eklemelerimi ve yorumlarımı katarak yazdım. Devam yazısında efendi erkek sendromunun kökenlerine iniyoruz.

Devam yazısı: Efendi Erkek Sendromu – 2

Yazar: Secret

Kızlarla başarının gerçeklerini anlattığım kitap setime buradan ulaşabilirsin, senin için aşağıya bana gelen yüzlerce okuyucu yorumundan bir örnek sunuyorum.

 

 

İlişkilerde kıskançlık nedenleri ve çözümü

Daha kendine güvenli biri olmanın büyük problemleri nasıl çözebileceğine iyi bir örnek kıskançlıktır. Kadınlar erkekleri kıskandırmaya, erkeklerin kadınları kıskandırmaya çalıştığından çok daha fazla çalışırlar. Ama erkeğini kıskandırmaya çalışan kadınların bunu yapma nedeni, çoğunlukla erkeği cezalandırmak değil. Kadınların erkeklerini kıskandırmaya çalışmalarının birinci nedeni, erkeklerinin kendilerini kıskanacak kadar önemseyip önemsemediklerini test etmektir.

Sizin buna verebileceğiniz en güzel tepki ise gülüp geçmek! Ona “çok komik” olduğunu söyleyin. Neden güldüğünüzü sorarsa, onun sizin için deli divane olduğunu bildiğinizi söyleyin. Bu onu sarsacak ve sizin için daha da fazla deli olmasına neden olacak. Ve aynı zamanda bu şekilde sizden bir reaksiyon alamayacağını öğrenecek.

Yukarıdaki şekilde davranmak, bir taşla iki kuş vurur: KENDİNE GÜVENİNİZ sizi onun gözünde daha seksi yapar ve aynı zamanda sizi manipüle edemeyeceğini öğrenir.

Eğer abartı şekilde sizi kıskandırmaya çalışıyorsa, yukarıdaki yaklaşıma ek olarak, siz de onu kıskandırın. Mesela sizi elde etmek isteyen başka bir kızdan bahsedin. Ama bunu daha inanılır kılmak için birkaç gün bekleyin ki kuyruk acısından intikam için söylüyor gibi görünmeyin. Tekrar ediyorum, bunu sadece gerçekten aşırıya kaçarsa kullanın, yoksa boş yere kavga çıkarırsınız.

Bir kadın sizi sürekli kıskandırmaya çalışıyorsa, sebebi ne olursa olsun, O KADINI TERK EDİN. Bu aslında bu tür problemleri önceden tespit etmek için, kadının başlangıçtaki davranışlarını gözlemlemenizin önemine bir örnek.

Unutmayın ki eğer kız güzelse ilişkinin ilk aşamalarında hatuna birçok erkek yürüyor olacak (sizin ERKEK ADAM olduğunuzu anladıklarında kızların sizinle flört etmeye çalışacakları gibi). Mesela diyelim ki bir restorandasınız ve tuvalete gittiniz. Geri geldiğinizde bir erkeğin kızla konuştuğuna şahit oldunuz. UNUTMAYIN, SİZ BİR SÜRÜ KIZI ELDE EDEBİLİRSİNİZ VE O DA BUNU BİLİYOR. Sizi kaybetmemek için aptalca bir şey yapmayacaktır. Hiçbir kadın ERKEK ADAMı kaybetmek istemez.

ERKEK ADAM kendine güvenir ve arzu edilir. Herhangi bir ENDİŞE sinyali vermez zira ENDİŞELİ DEĞİLDİR!

Çoğu erkek bu aşamada sıçar zira kendini yetersiz hissetmeye başlar ve aynı zamanda söz konusu kadının gerçekte olduğundan daha İYİ BİR AV olduğunu düşünmeye başlar.

Kadınlar bu kendine güvensizlik sinyallerini, sizin endişeli davranış ve yüz ifadelerinizden anlar. Bu nedenle bundan sonra, böyle bir şey başınıza geldiğinde yani bir erkek sizin kıza yürürse, şöyle düşünün:
EĞER HATUNUN BENİ DELİ GİBİ İSTEDİĞİNİ VE BAŞKASINI GÖZÜNÜN GÖRMEDİĞİNİ BİLSEM NE YAPARDIM?

Muhtemelen kendi yanlarında kız olmayan ve başkasının yanındaki kızı “kazanmaya çalışan” bu erkeklerin acınası denemelerine bakıp gülerdiniz. Kadın sizin bu kadar kendinden emin olduğunuzu görünce, SİZE DAHA FAZLA ARZU DUYAR!

Ama eğer kız başkalarının ilgisinden BESLENEN tip bir kızsa, KIZI SAKİNCE TERK EDİN. KIZGINLIK GÖSTERMEYİN.

Onu yüzünüzde bir gülümseme ile terk edin. Gülümsemeniz “bir ERKEK ADAM ile şansını kendi ellerinle mahvettin, senin için üzüldüm” mesajı versin.

Böyle bir kadından daha iyisini çok kolay bulursunuz, hiç merak etmeyin.

Komik olan şu ki, böyle bir kızı sakince terk ettiğinizde, bunlar size sürünerek, koşarak vs. geri gelirler. Telefonunuz susmaz, mesaja boğulur, vs.

Ama onun için artık çok geç. Bu kadını geri almayın. NE OLURSA OLSUN BİTTİ.

Size kötü davranan bir kadına geri dönmeyin. ASLA.

Kendi beyninize “ben bundan daha iyisini bulamam” gibi yanlış ve zehirli bir mesaj gönderirsiniz.

BUNDAN DAHA İYİSİNİ BULABİLİRSİNİZ.

Kıskançlık: Kadın ve Erkek Arasındaki Temel Fark

Yol açabileceği problemler nedeniyle, kıskançlık konusuna özel bir kısım ayırdım. Hem kadınlar hem de erkekler kıskançlık gösterirler ama farklı sebeplerle.

İnsan evriminde kadınlar, erkeklerinin kaynaklarını başka bir kadına aktarma ihtimali belirdiğinde kıskançlık hissedecek şekilde adapte oldular. Bu erkeğin başka bir kadınla gerçekten seks yapmasından ziyade böyle bir ihtimalin yarattığı tehditti. Kadınlar, bebeklerinin kendilerinden olup olmadığını 100% bilirler. Bu nedenle seksin kendisinden ziyade erkeklerinin kaynaklarını başka bir kadına yönlendirmesi sorundur.

Erkekler ise kadınlarının başkaları ile seks yapmasından korkarlar zira bu kendi genlerinin geleceğe aktarılmasını riske sokar. Bir erkeğin yakın zamana kadar çocuğunun kendisinden olup olmadığını bilme şansı yoktu. Bu nedenle de erkek kıskançlığı seks aktivitesine odaklanır.

Kıskançlık çirkin yüzünü gösterdiğinde, bunu düşünün.

Ama bir kadın sizi kıskandırmaya çalışıyorsa, amacının muhtemelen sizin onu ne kadar önemsediğinizi görmek olduğunu hatırlayın. Eğer bunun çalışmadığını görürse, bu tekniği kullanmanın hiçbir zevki kalmaz.

Eğer kadının kıskandırma denemesini sizin canınızı acıtmak için yaptığını görüyorsanız, ki bu nadirdir, onu kıskançlıktan deli edecek şeyi düşünün – bir başka kadına duygusal olarak ilgi duymanız, sadece onunla gerçekten seks yapmanız değil.

Eğer siz masumken sizi kıskandırmaya çalışıyorsa, bunun sizi etkilemediğini gösterin ve bir iki denemeden sonra sizi kıskandırmaya çalışmayı bırakacaktır.

Ama eğer kıskançlığı, onun önünde bir kıza bakmak gibi bir olay ile yanlışlıkla ortaya çıkmışsa, aranızdaki sevginin ve bağın ne kadar derin olduğu konusunda ona güven verin. Kadına “sanki seks yapmışım gibi abartma” gibi bir karşılık vermeyin. Ama eğer masumsanız ve kadın sizi test etmek için kıskançlık yapıyorsa, ONA GÜVEN FALAN VERMEYE KALKMAYIN zira hatun size yalakalık yaptırmaya çalışıyor. Kadınlar drama çıkarmaya ve çok üzgünlermiş gibi davranmaya bayılırlar. Ama amaçları genellikle, sizin bu duygusal manipülasyonlar altında ezilip ezilmediğinizi test etmektir. Ve bu tür manipülasyonlara sıklıkla düşerseniz, size olan ilgisini kaybeder.

Kaynak: İlişki Sihirbazı – Kadınlarla Başarının Sırları Kitabı (Bu kitaptan bir bölümdür).

 

Kadın- Erkek İlişkileri Kitap Tavsiyesi (Yenilere Özel Sırlama)

Merhaba millet ben Mr. Deer, daha önceki yazılarımdan veya videolarım dan beni fazlası ile tanıyorsunuz veya tanımaya başlayacaksınız. Bu sefer konumuz kitaplar. Kadın- Erkek İlişkilerine meraklı dostlarımın mutlaka okuması gereken bir liste.Yeni başlayan dostlarım içinde özel bir sıraya dizdim.

Listedeki kitaplar; Kırmızı Hap ‘ın Oyun kısmı diye adlandırılan Kadın- Erkek İlişkileri konusunda yol gösterici olurken, insanlarla konuşacak konu bulma konusunda ve genel kültür konusunda fayda sağlayacaktır.

Video ‘da kitapların sizlere ne katabileceğine ve benim hayatıma neler kattıkları konusuna kısaca bahsettim. Bu kitaplar benim kitaplığımın en değerli parçaları. Bu liste deki kitapları her yıl en az bir kere okurum ve hem günlük yaşamım daki sohbetlerimde hem de verdiğim eğitim  ve seminerlerde mutlaka alıntılarım.

İyi Seyirler!

 

Erkek Özgüveninin Temeli: Beceriler

Erkekler beceri kazanarak özgüven ve sosyal sorunlarının çoğundan kurtulabileceklerinin yeterince farkında değiller.  Beceri kazanmakla özgüven kazanma arasındaki bağlantıyı kuramadıkları için de sorunlarının çözümlerini uzaklarda arıyorlar. Ve süreç onlar için çok uzamış oluyor.

Özgüven ve erkek olarak kendini yeterli hissetme niteliklerinde sıkıntı hisseden çoğu erkeği gözlemlediğimde bu erkeklerin ortak noktalarının sıradan günlük hayat becerilerinde yetersiz olmaları olduğunu görüyorum. Günlük hayat becerilerinde yetersizler çünkü hayattaki bu sıradan, küçük işleri küçümsüyorlar. Zaman kaybı olarak görüyorlar. Bu durumda olan erkekler yazının devamını okuduklarında babalarının tavsiyesini dinliyormuş gibi hissedip göz devirebilirler. Ama bunlar gerçek. Şimdi size beceri kazanmanın özgüven ve yeterlilik hissini arttırmadaki önemini anlatacağım.

Genelde kendilerinden ailelerine bir katkı yapması beklenmeden, rahat büyümüş çocuklarda özgüven sorunu gibi şeyler daha fazla olabiliyorken, ailenin ekonomisine-iş gücüne katkı sağlamaya yönlendirilmiş ya da belli oranda kendi başının çaresine bakmak zorunda kalmış erkeklerde özgüven sorunundan pek söz edilmez.

Bu farklılığın oluşmasının temel nedeni ikinci örnekteki çocuğun sıradan, zaman kaybı olarak görülebilecek günlük şeyleri yapmayı becerebilmesi ve tek başına günlük becerilerde daha iyi olmasıyla ilgilidir.

Şöyle düşün, tek bir işi iyi şekilde yapabiliyorsan, onu yaparken o an kendini %100 yetkin, yeterli hatta bazen dahi gibi hissedebilirsin. Bu iyi yaptığın şeyler arttıkça da günlük yaşamında kendini yetkin+yeterli+özgüvenli hissettiğin anların oranı artar.

Çoğumuz küçüklüğümüzde bisikletle mahallemizde tozu toprağa katmışızdır. İlgi eksikliği çeken ve kendini beceriksiz hisseden bir çocukken o bisikletin üzerine çıkınca kendimi bir dahi ve yetenek zengini biri gibi hissederdim. Çünkü bisiklet sürmede kendime çok güvenirdim.

Bisiklet gibi şeyler çok geride kaldı ama aynı mantık hala geçerli. Günlük hayat becerilerin arttıkça oransal olarak yetkin+yeterli+özgüvenli hissettiğin anlar artacak. Ve diğer zamanlarda da kendine olan bakışın, kendini algılayışın bu hissiyatla şekillenecek. Kendini toplamda daha özgüvenli, maskülen ve güçlü hissedeceksin. Çünkü normal zamanlarda da o kimliğinle bağlantı kurmaya başlarsın.

Hayatında uzun süredir meşgul olduğun ve iyi yaptığın bir şeyi düşün. Muhtemelen o an benzer şeyleri hissetmişsindir. Yapman gereken şey hayatındaki “o şey” lerin sayısını arttırmak. Böylece bir yerden sonra becerikli bir tavırla işleri hallettiğindeki kişisel imajın kendine yetersiz, kendine güvenmeyen imaja ağır gelmeye başlayacak.

Kadınların erkekleri en seksi bulduğu an

Yıllar önce nerede okuduğumu hatırlamıyorum ama o kadar doğru bir tespitti ki aklımdan silinmemiş. Bir kadının bir erkeği en seksi bulduğu an o erkeği çok iyi yaptığı bir işi yaparken izlediği anmış. Çünkü olay artık yarı-sanat boyutu kazanıyor.

Biz erkekler en çok bir şeye yoğun şekilde odaklanmış ,onu ustalıkla yapıyorken dışarıdan çekici görünürüz. Çünkü o an erkeğin yüzüne ve bedenine çok iyi yaptığı işten kaynaklı tam bir özgüven yansır ve hareketlerine kendinden eminlik gelir. Vücut dili “bu iş böyle yapılır” diye bağırır.

İster mali tabloları incelemek olsun, ister yemek yapmak olsun, ister marangozluk olsun… Bir şeyi çok iyi yapıyorsan dışarıdan izleyenler için güzel bir görüntü veriyorsun demektir.

Bunun kendimde en basit şekilde söyle gözlemleyebiliyorum, yolda yürürken yanımdaki arkadaşıma inandığım bir şeyi anlatırken normalde bakmayacak kadınlar bile çok fazla bakmaya başlıyorlar.

Sosyal kabul olarak becerilerin önemi

Mesela sosyal olarak tam bir avanaksın ve genelde itilip kakılıyorsun. Halı sahaya gittin ve çok iyi oynadın. Bu muameleye maruz kalmaya devam etme şansın var mı sence? Yok, çünkü insanların saygısını kazanırsın. Çünkü en azından topla alakalı becerilerin gelişmiştir.

Ama bir şey beceremezken kimse sana saygı duymaz. Neden saygı duysun ki ? Hiçbirimiz işini düzgün yapmaya muktedir olmayan iş arkadaşımıza saygı duyamayız. Gerçek dünya böyle. Ama sosyal bir ortamda/işte/hobide birkaç becerisi olan kişi hemen saygımızı kazanıverir.

Ayrı eve çıkmak özgüveni neden yükseltir ?

Ayrı eve çıkmak ailesiyle yaşayan erkekler için büyük bir özgüven zıplaması yaratır.  İstisnasız erkeklerin hepsinin ailelerinin yanından ayrılıp ayrı bir eve çıktıklarında eskisinden çok daha özgüvenli hissettiklerini söylemeleri tesadüf değil. Peki neden ?

Nedeni çok basit: tek başına yaşarken artık fazladan birçok günlük hayat becerisini öğrenmek zorunda kalıyorlar. Artık bir evi çekip çevirebilme (evin temizliği, evin giderlerinin takibi, yemek yapma vs.)  becerisine sahip oluyorlar.

Şuan pedagoglar da bir çocuğa özgüven aşılamanın temel faktörünün çocuğa küçük yaşta sorumluluk vermek olduğunu söylüyorlar.

Yazımın başında erkeklerin günlük hayat becerileriyle özgüven arasındaki bağlantıyı kuramadıklarından söz etmiştim. Pedagogların çocuklarda özgüven geliştirme için verdiği tavsiyelerin bununla aynı olduğunu görebiliyor musun ?

Pedagoglar diyorlar ki:  “çocuğa ‘şunu yap, bunu yap’ diyerek direktif vermek yerine ona bir işin, bir hayvanın vs. sorumluluğunu verin ve gerisini çocuğa bırakın”. Çocuk sorumluluk alanındaki bu sorunları çözdükçe daha becerikli hissedecektir. Böylece karşımıza özgüven sorunu olmayan, kendini yeterli hisseden bir yetişkin çıkar.

Ayrı eve çıkmanın önemi ile ilgili fikrimin temeli böyle. Ailenle yaşıyorsan da belli sorumlulukları üstlen, evde yapılması gereken belli şeyleri yap. Hiçbir şey yapmaya muktedir değilsen en azından kendi odanın temizliğinden %100 sorumlu ol. (Jordan Peterson da odanı temizle diye tavsiye veriyordu)

Sorunlarımız bize özel algısı

Ne kadar beceri ve sorumluluk o kadar özgüven demektir. Kafana taktığın sosyal beceriksizliklerine, özgüvensizliğine odaklanman seni kötü bir çarkın içine sokuyor, kendi moralini bunları düşünerek bozduğun için normal dünyadaki en basit becerilere bile ilgini yitiriyorsun, bunları anlamsız buluyorsun. Bu becerileri öğrenmeyince de gene özgüvenin olmuyor. Sorunlarını çözmeden, hamster gibi yıllarca çarkta dönüp hiçbir yere gidemiyorsun. Becerilere odaklandığında ise kısa bir sürede bu çarktan çıkarak sorunlarını çözebilirsin.

Erkekler bunlara itiraz edip Amerika’yı yeniden keşfetmeye kalkıyorlar. Çünkü o şaşalı ve özel sorunlarının burunlarının ucundaki basit bir çözümünün olduğunu göremeyecek kadar aptal görünmeyi kendilerine yediremiyorlar. Özel sorunlarına, kişiye özel ve çok kompleks bir çözümün olmasını gerektiğini düşünüyorlar. Kendileri o kadar özel ki sorunlarının çözümününde çok özel yöntemlerle aranması gerektiğini düşünüyorlar.(Kendini bu dünyada özel olarak algılama durumu 30lu yaşlarda yok olmaya başlıyor.)

Nedir bu beceriler ?

Sanıyor musun ki daha karmaşık da olsa insan ilişkileri de bir beceriden ibaret değildir. İnsan ilişkileri ve dolayısıyla kızlarla ilişkiler de aslında sadece bir beceridir. Tıpkı çamaşır yıkamak gibi. Her beceride olduğu gibi bu işin de önünü-arkasını bilirsen, nasıl yapacağını öğrenirsen üstesinden gelebileceğin bir şey. Çamaşır yıkamaktan tek farkını aşağıdaki tabloda gösterdim.

  • 1.basamak beceriler ( Kolay beceriler)

5 çeşit yemeği lezzetli bir şekilde yapmak

Mangal yakmak

Türk kahvesi yapmak

Basit eşyaları tamir etmek

Dans etmek

Çamaşır yıkamak (hangi tür giysinin nasıl yıkanıp – yıkanamayacağı öğren)

Piyade tüfeğini 1 dakikanın altında söküp – takmak

  • 2.basamak beceriler (Daha zor beceriler)

Kullandığın aracın çalışma prensibini öğren. Bozulduğunda basit müdahaleleri yapmak (yağ seviyesini ölçmek, lastik basıncını ayarlamak, hava filtresini değiştirmek vs)

El emeği isteyen şeyler (duvar boyamak, resim yapmak vs.)

Olta balıkçılığı (Hangi yemlerle hangi balıkların tutulabileceği, balık türlerine hakim olmak vs)

Kamp yapmayı öğrenmek (ölmeden 1 hafta hayatta kalabilecek şekilde)

Müzik aleti çalmak

Bir dövüş sporu öğrenmek

  • 3.basamak beceriler (Çok daha zor beceriler)

İnsan ilişkilerinde iyi olmak (Kızlarla iyi olmak bunun bir uzantısıdır)

İnsan ilişkilerinde çatışmayla yüzleşmek ve bunları çözümleyebilmek

Profesyonel iş alanında kendini en iyi şekilde yetkin haline getirmek

Para yönetimi bilmek, paranı doğru yatırım araçlarına yatırmak

Bu 3 basamak için çok daha fazla örnek verilebilir. Bana göre bunlara benzer basit becerilerde çok eksik olan kişilerin özgüven sorunundan bahsetmesi mantıklı değil. Bu kişinin özgüven sorununun olması Allah’ın emri.  Dikkat ettiysen bu erkeklerin istedikleri şeyler genellikle 3. Basamakta. Bu erkekler 3.basamaktaki insan ilişkilerinde iyi olmanın bir uzantısı olan kızlarla iyi olmak becerisini istiyorlar. Ama daha 1.basamaktaki ve 2. Basamaktaki becerileri bile yapamıyorlar.  Bunları atlayarak 3.basamağa gelemezler ki.

Konunun özüne dönersek, özgüvenli ve yeterli hissetmek için beynin senden dayanak isteyecektir. Basit ve karmaşık beceriler öğrenerek beynine bu dayanağı ver. Nihayetinde özgüvenli hissetmek de beyindeki bir alışkanlık olduğu için, özgüvenli hissettiğin anlar arttıkça bu özgüven ve yeterlilik hissi tüm hayatına yayılacaktır.

Secret

Daha kapsamlı bilgi için Çekici Erkek Eğitim Setini okuyabilirsin. Bu sette erkek özgüvenini hızlıca geliştirmeye yarayan birçok farklı tavsiye vermiştim.

Nasıl alfa erkek olunur?

Mahmut abi beta zihnimizle kendimiz olduğumuzda boku yiyoruz sıçıyoruz bu bir gerçek. Fakat rol yaptığımızda da bu belli oluyor. 

Bu sitede çok işlendi ama bu alfa erkek – beta erkek konusunun aslını ara ara hatırlatmak gerekiyor. Özellikle de yeni gelenlere. Here we go.

Yapana kadar yapıyormuş gibi yapmak, rol yapmak değil örtüşmedir. Bir süre sonra içselleştirir ve değişirsin. Sikerim zihin yapısını ben işimi görecek kadar taklit yapayım diyen adam olmadığın şey imajı çizmeye çalışırsan rol yapmakta takılır ve her zaman rol yaptığı da belli olur. Sen yapana kadar yapıyormuş gibi yapmakla imajı çizmek arasındaki farkı bilmiyorsun muhtemelen.

Hem biz rahatsız oluyoruz hem başkaları. Kendimden örnek verirsem günlük hayatta oldukça şakacı gülen spiderman, deadpool, ninja kaplumbağalardaki mikey veya palyaço gibi saçma sapan espriler yapan biriydim.

Saçma sapan espriler yapman iyi bir şey değil.

Sonra baktım alfalar neredeyse hiç şaka yapmıyor.

Alakası yok. Sen algıda seçicilik yapıyorsun. Esprili olmak ile ciddi olmak karakter meselesidir. Alfa davranış – beta davranış böyle ayrılmaz. Dikkat et, alfalar betalar ya da alfa erkek – beta erkek demedim.

Ciddi takılıyorlar.

Bazıları ciddiler muhtemelen, ciddi takılmıyorlar.

Bende ciddi takılmaya başladım e bu seferde sahte oldum. Kasıntı oldum.

Ciddi takılmaya bırakıp ciddi olmaya çalışsan kasıntı olmazdın ama zaten ciddi – esprili gibi aşırı uçlarda gidip gelmek senin tamamen kendi kafanda uydurduğun bir saçmalık. Fazla sulu biriysen bunu yontacaksın, gidip fazla ciddi birine dönüşmeye çalışmayacaksın.

Hayattan aldığım zevk düştü. E salınca da hem daha rahatım hem kasıntı değilim ama betayım. Olduğumuz kişilikte sıçıyoruz. Olmadığımız kişilikte kasıntı oluyor gene sıçıyoruz. Ki ben kasmayı bıraktıktan sonra çevreden gerçekten güzel tepkiler almıştım.

Kasma o zaman. Kim kasıp da  iyi tepki alır ki?

Aynı şekilde alfa olmaya çalışırkende kötü tepkiler almıştım.

Muhtemelen alfa olayım derken Kemal Sunal’ın kabadayı taklidine dönen ergen gibi davrandın ve sitede yarım yamalak okuduğun şeylerden alakasız bir alfa karikatürü çıkarıp onu taklit etmeye kalktın. Alfa erkek olmaya çalışırsan başına gelecek olan budur.

Abi bu durumda ne yapmamız lazım?

Sitede alfanın erkeğe değil davranışa sıfat olduğunu defalarca yazdık. Gerçi konuşma kolaylığı olsun diye alfa erkek diyoruz ama aslında öyle bir şey yok. Alfa davranışları daha baskın erkek var sadece.

Alfa davranış ben ödülüm, çekip gitmeyi göze alabiliyorum (cesaret) ve bolluk temelli davranıştır. Beta davranış ben yetersizim, bırakamam ve yokluktayım zihniyeti kaynaklıdır.

Şimdi burası önemli:

Senin yapman gereken kafandaki götün teki alfa erkek saçmalığını taklit etmek yerine şunu analiz etmekti :Benim esprilerim kendimi yetersiz görme, dışlanma, yokluğa düşme korkularım yüzünden insanları güldürmeye çalışma kaynaklı mı (aşırı esprili insanların çoğunun derdi) yoksa eğlenceli biri olmamdan mı geliyor. Yetersizlik + Korku + Yokluk temelli ise bunu törpülemekle uğraşacaksın (onay ihtiyacı için espri yapmamak ), somurtkan bir herife dönüşmeye çalışmayacaksın!

Aslolan yokluk + yetersizlik + korku temelli davranışları azaltıp bolluk + ödül + cesaret temelli davranışları arttırmak. Yok alfa somurturmuş, yok götünden ateş osururmuş, yok Victoria’nın Sırrını bir o bilirmiş, yok sayıları sıfıra bölebilirmiş, yok Freddy Krueger‘in kabuslarına girermiş, vs. vs. gibi saçmalıklarla uğraşmak değil.

Optimum bir kişilik var mıdır ?

Maskülenitenin taktik erdemlerine sahip olmayla uğraşsan daha iyi:

Bunlar taktik erdemlerdir :

  • Güç
  • Cesaret
  • Ustalık
  • Onur

Bunlar, erkeklerin bir ölüm – kalım senaryosunda birbirlerinden isteyecekleri, ihtiyaç duyacakları, talep edecekleri özelliklerdir.

Bkz. Maskülenitenin Evrimi

Tabii liderlik, çerçeve, özgüven, vs… gibi cesaret ve güç kombinasyonlarına da sahip olmayı hedeflemelisin.

Atıyorum erkek adam Thomas Shelby stili ciddi mi olmalı ) Yoksa serseri spiderman stili şakacı mı olmalı ? (Ki pasif Peter Parker’ın Flash’tan zorbalık görürken Marry Jane’i karşısında titreye titreye tavladığı o çizgi filmlere hiç güvenmiyorum.)

Yani erkek her kızı tavlamak için nasıl eğilip büzülmelidir diye soruyorsun. Yok böyle bir şey. Bak işte bu, onay ihtiyacı ile rol yapmaktır.

Kişiliğimizi nereye çekmeliyiz? Nasıl bir kişilik yaratmalıyız ? Ki su üstündede yürüsen bile birileri çünkü yüzemiyor diyecek mevzusundan bahsetmiyorum bile asla herkesin seni sevmesini sağlayamazsın.

Hah! Sen herkese hitap edecek bir Marvel kahramanı olmaktan bahsediyorsun. Yaşın kaç bilmem ama büyüme zamanın geldi muhtemelen.

Herkese hitap etmeye çalışan kimseye hitap edemez. Herkesin sevdiği tek kişi, herkesçe sevilmeye çalışan tavşan iyi çocuktur. Ama o da sadece arkadaşça “sevilir”,  saygı duyulmaz. Cinsel istek hiç duyulmaz.

Güçlü, cesur, yetkin ve onurlu olduktan sonra (hepsinde iyi olmayabilirsin ama olsan iyi olur) senin kişiliğin bir çoğunu çekecek bir çoğunu itecek. Yetişkin ve kendi stili olan alfa davranışları baskın bir erkek stilinden dolayı, (en tepedeki 0.1%si hariç) kadınların bir çoğuna hitap etmez.

Sorumu özet geçsem şu olurdu abi optimum olmamız gereken bir kişilik var mıdır ?

Varsa nedir ? (En çokta şu ciddi şakacı ayrımına takılıyorum.)

Not: Bahsettiğim kişilik tiplemelerinden bazıları
Şakacı/ Sert
Güleryüzlü/ Ciddi (Poker face)
Alçakgönüllü/ Egolu(sarkastik Tony Stark stili)
Yalnız kurt(Wolverine)/Ekip adamı(Lider işte)
Kafasına eseni yapan işinize gelirse diyen/ Çoğunluğun kararına uyan
Umursamayan duygusuz/ yardım eden (Biri kötü hissederse iyi hissettirmeye çalışan)
samimi/soğuk
İnsanlarla ilk tanışan/ insanların onla tanışmak istediği
Manyak(Kafasına eseni yapan)/Oturaklı (toplum içinde düzgün davranan)
……… böyle uzar gider

Tekrar aynı şey. Sen bu soruyu hangi kişiliğe bürünürsek daha çok kız tavlarız diye soruyorsun. Öyle bir dünya yok.  Bahsettiklerin de film kahramanları, hayal ürünü hepsi.

 

Kırmızı Hap vs Pua | Hangisi iyi ?

Bence kırmızı hap ve PUA (pick up artist) sistemleri birbirini tamamlayan şeyler. Pua nın eski sisteminde kalmış robotlaşmış bir şekilde taklit ederek uygulamaya dayalı olan yönleri haklı olarak eleştirilse de, kırmızı hap ile pua nın çok fazla ortak noktası olduğunu görüyorum.

Öncelikle kırmızı hap ya da pua olsun, bu kavramlar bilgilerin insanlara sunulmak, pazarlanmak vs. için organize edilerek paketlenmiş ve bir isim takılmış halleridir. Kendi içinde tutarlılığı olan bu bilgi havuzlarına bireyin “acaba benim burada kendime katabileceğim neler var” diye düşünerek dalması sağlıklı olur.

Zaman zaman erkekler kendilerini Pua ya da redpillci olarak tanımlayabiliyorlar. Kendini böyle tanımlamayı uygun gören insanlar kendilerine hiç yoktan bir sorun yaratıyorlar. Bu yöntemler tarikat gibi benimsenmek için değil erkeğe bir bakış açısı katmak için varlar. Hayatlarında başka yönler de olmayan erkeklerse kendilerini bir etikete sıkıştırıp olayı radikalleştirerek kendilerini iyi hissediyorlar. (mgtow gibi akımlar)

Bu sistemlerin farklılıkları neler ?

Kırmızı hap feminenleşen dünyada erkeğin küçüklükten beri ana akım medya kaynaklarından yayılan zehirleyici bilgiler karşısında gözlerin açılması konusunda çok hayır duası alacak cinsten. Puanın içinde de gene bu bilgilerin bir kısmı olmasının yanında daha çok kızlarla tanışma pratiği üzerinde duruluyor. Ancak Puada eleştireceğim birkaç nokta olacak:

Bir örnek üzerinden gideyim: Bir erkek hayatında kendi kriterlerine göre başarılı olmuş, çok koşturmuş, insanlarla iyi ilişkiler kurmuş vs. Senin o adamın özgüvenini ve kızlara davranış şeklini taklit etmen zor. Kırmızı hap o adam olman için bu uzun yolu neden yürümen gerektiğini sana gösteriyor ve yürümeye teşvik ediyor. Zaten kırmızı hap adını da buradan almadı mı ? Neo gerçekleri görmek için kırmızı hapı almayı seçer. Boktan bir dünyaya uyanır. Ve artık önünde gitmesi gereken uzun bir yolu vardır.

Puada ise şu söylenebiliyor, taklit et. En azından puanın eski versiyonu bunu söylüyordu. Haliyle evde yatan, insan ilişkilerine, kendi başarı kriterine göre başarılı olmaya emek vermeyen kişi o adamı taklit etmeye kalkınca haliyle başarısı zayıf bir sonuç olarak ortaya çıkıyordu. Daha kötüsü zamanını yanlış yerde tüketiyordu. Sonrasında pua olayı çok daha gelişti ve artık robot gibi ezbere dayalı şeyler değil, doğalında olan meziyeti, özgünlüğü ortaya çıkarmaya yönelik tavsiyeler gelmeye başladı.

Kırmızı hapın sevdiğim yanı bu iki ucun arasındaki mesafeyi gerçekten kat etmen ve erkekleşerek o sonuca doğal olarak ulaşman gerektiğini vurgulaması. Sen zaten bir kere beyninin içinde erkek gibi hissedince kızı etkileyecek cümleler ağzından daha kolay çıkacak. Mesele de zaten kendini bu adam olduğuna ikna edebilmek değil mi ? Bu kendini ikna işlemi için uzun bir yapılacaklar listesi gerekiyor. Ve bu yol da aslında erkeğin yolu oluyor.

Pua nın sevmediğim yanları

Puada sevmediğim diğer şeyse olayın özünü vermeyen rutinler, taktikler gibi şeylere fazla yer verilmesi. Bunlar pazarlanmak için ya da kitabın kalan sayfalarını dolu göstermek için olan şeyler.  Bu kitlenin dikkatini çekmek için youtube da ilginç bir başlık koymak gibi bir şey.

Aslında sorun kitlede başlıyor. Kitleler kolaycılar ve haliyle yanlış soruları soruyorlar (kıza ne söyleyip de etkilemeliyim, nasıl bir taktik yapmalıyım gibi). Pua sisteminde bu içerikler işleniyor çünkü kitlede karşılık buluyor ama yapılan sadece bu sorulara cevap verir gibi yapmak. Toplam oyunun içinde ise tüm bu taktikciklerin sonuca olumlu etkisi kendi tahminime göre %3’ ü geçmez.

(Bu sitede “eski sevgili nasıl geri döner?” kitabı da aslında klasik olarak kitlelerin yanlış soruları sormasından dolayı o ismi almış bir kitap (bence), ancak içinde kitleyi bu konuda gerçekten aydınlatmaya yönelik gerçek bilgiler var diye biliyorum. Eğer kitabın adı “eski sevgili zaman kaybıdır” olsaydı kitabı kimse almazdı)

Bunun yanında 10 senede 5000 tanımadığım kadınla konuşmuş biri olarak söyleyebilirim ki Pua da beden dili ve ses tonu bölümleri tamamen atılması gereken şeyler. Yabancı bir kızla konuşunca eğer gergin hissediyorsan istediğin kadar beden dili ya da ses tonu bil, bu ikisi hep kötü olacak. Beden dilin muhtaç görünecek ve sesin zayıf çıkacak. Gerginliğini atarsan bu ikisi de kendiliğinden düzeliyor zaten. Amaç rahatlayabilmeyi öğrenmek olmalı. Bu mantıkla kızın karşısındaki beden dilini ve ses tonunu analiz etmek Allah’ın affetmeyeceği zaman israflarından biridir 🙂

Pua nın sevdiğim yanları

Gündüz oyunu (daygame) dediğimiz şey zaten bir erkeğin normal davranış örüntüsünde olan bir şey. Damarlarında fazlaca testosteron dolaşan ve kendine biraz inanan, kendini iyi hisseden bir erkek bir yerde hoşuna giden kız görünce onunla konuşmak için adım atmak isteyecektir. Ama dünyada ve özellikle Türkiye’de o kadar feminen bir rüzgar esiyor ki, normal olan bu durumu bir erkeğin yapması büyük olay olmuş. Bu feminen durum oyunu kızların sahası olan kızların kendilerine kolayca vitrin yapabildikleri, ellerinin en güçlü olduğu ve tam bir kadın oyunu olan sosyal medyaya itiyor. Ve ortaya instagram dışında kızlarla tanışamayan, “merhaba” demeye korkan erkekler çıkıyor.

Ben son 5 senede internetten hiçbir kıza yazmadım. Hayatımda hiçbir zaman arkadaşlarıma “beni şu kızla tanıştırsana” gibi cümleler kurmadım. Çünkü bunu ya sıkıcı buldum ya ihtiyacım olmadı.

Gündüz oyununun sevdiğim taraflarından bir diğeri de nispeten zor olması. Zor olduğu için daha az erkek rahatını bozarak bunu yapıyor. Zor bir şeyi zamanla yapılabilir hale getirmek bolca mutluluk hormonu salgılatan bir şey. Prof. Dr. Mihaly Csikszentmihalyi’nin Mutluluk bilimini anlatan “Akış” kitabında mutluluk tasvirlerinden biri Pua sistemindeki bu bahsettiğim şeyle aynı. Şöyle bir şey diyordu: “Eğer zor bir şeyde, beceride vs. uzmanlaşıp onu kolaya çevirebiliyorsanız bu beyninizde akış(mutluluk) deneyimi başlatır ve onu yaparken gerçek bir haz almaya başlarsınız.”

Daha sevdiğim çok yönü var ama kısa kesiyorum.

Kırmızı hap ve Pua nın uyuşan yönleri
  • Mahmut Abi harekete geçmek için kızdan işaret beklenilmesine gerek olmadığını söylüyordu. “Senin erkek olarak görevin konuşma başlatmak, ilerletmek ve eylemde bulunmak. Buna karşılık verip vermemek kızın bileceği iş. İşaret beklemek feminen bir özelliktir” diyordu. Aynı şekilde gündüz oyununda tanımadığın bir kızla konuşacakken işaret beklemen de saçmadır. Çünkü belki o kız seni görmedi bile, belki seni kesti ama bunu senin görmeyeceğin şekilde ustaca yaptı(kızlar genelde böyle yapar) ve her kızla konuşmak istediğinde işaret bekleyeceksen baya zaman kaybedeceksin demektir.
  • Diğer bir kırmızı hap tavsiyesi kızın kafasına girmeye çalışmamaktır. Gündüz oyununda da kızın yerine düşünüp neden sana bakmayacağı konusunda kendini elememen gerekiyor. “Konuşmak istediğim kız benimle neden uğraşsın ?” diye mi düşünüyorsun. Bu kararı tamamen kıza bırakacağız.
  • Mahmut Abi’nin anlattığı ve geyik haline gelmiş olmuyorsa “next (sonraki kıza geç)” mekanizması tam olarak puanın özünde var. (Tavşan gibi hızlıca gezip 20 kızdan reddedilmeyi kastetmiyorum, bu kötü bir şey.) O an tanıştığın ve kahve içtiğin kadınla her şey harika gitmiştir ama 2 gün sonra mesaj atarsın cevap gelmez. Yapacağın şey numarasını silmektir.Puada buna numbers game (sayılar oyunu) deniliyor. Senin o anki iyi oyununla-kadının o anki uygunluk durumu (kadının ruh hali,  kadının o an çevirdiği tabaklar arasında senden daha iyi tabaklar olmaması vs.) nun bir araya gelmesi gerekiyor.

Dışarıda gördüğün kızların %50’si ne yaparsan yap sana bakmayacak kızlardır (Hipergamin yetmez, evlilerdir, sevgilileri vardır vb.) %20’si sana bakabilirler ama o gün iyi günlerinde değillerdir. %15’i belki sana bakarlar ancak o gün gerçekten iyi oynarsan ve muhabbet edersen. Kalan %15’i de normal bir muhabbet yaparsan her zaman şansın olan kızlardır.

Kalan %15 çirkin diye düşünme, en güzel kızlar da bu grubun içindeler. Çirkin kızlarla hiç konuşmadığım için onlar bu yüzdelerin içinde bile değiller zaten.

İyi uygulanan pua sistemi nasıl olmalı ?
  • Devam ettirilebilir bir model olmalı:
    Yabancı pualara bakınca hızlıca koşup kızın önüne atlayan açılış şekilleri görebiliyoruz. Bu model yurt dışında bile yeterince kötü. En azından ben koşup oradan oraya zıplama modunda kendimi iyi hissetmezdim. Daha önemlisiyse bu açılış tarzının kendini dışarıdan çok belli etmesi. Yani kızın önüne hızlıca zıplayınca kalabalık içinde fazla kontrast oluşturduğunuz için fazla dikkat çekersiniz. Aynı bölgede sürekli kızlarla tanışma yapacağınız içinde bir hafta sonra sizi oradaki herkes tanımaya başlar. Bir yerden sonra da açılış yapamamaya başlarsınız. Çünkü çok dikkat toplayıcı olan bir şeyin doğası gereği devam ettirilebilirliği yoktur. Yurt dışındaki gündüz oyunu modelini süzgeçten geçirmek şart. Türkiye’ye göre uyarlanmış gündüz oyununu anlattığım eğitim setimde bu gibi detayları da anlatmıştım.
  • Uyguladığın şey içine sinmeli:
    Düşünsene sokakta tanıştığın her kıza saniyesinde iltifatlar ediyorsun, bir yerden sonra “lan bu kızların durduk yere *ötünü kaldırıp duruyorum, bu kızlar bu kadar iltifatı hak etmiyorlar ki” diye düşünmeye başlar ve psikolojik olarak kendini kötü hissetmeye başlarsın. Bu iltifatlar gerektiğinde yapılmalı ve yapılacaksa belli belirsiz şekilde yapılmalıdır. En azından seni durup dinlemeye niyeti olmayan kızlara bu iltifatcıklar yapılmamalı.
  • Kendi cümlelerini kullanmalısın:
    Kıza söylediğin cümleler sağdan soldan ezbere cümleler olmamalı. Bu çok kritik bir şey. Eğer söylediğin cümleler sana ait olmazsa yapay durursun, konuşmadaki samimiyet faktörü ortadan kalkar. Önemli olan o an hakkında konuştuğun şeyden kendi cümlelerinle inanarak bahsetmek çünkü inandığın zaman kişinin gözünün içine bakarsın. Gözünün içine inanarak baktığın zaman o kişiye etki etme şansın olur. Bağ kurmak diye buna diyoruz zaten. Başkasının cümlelerini söylemek ya da aynı cümleleri ezbere kalıp olarak kullanmak sonradan “numara alıyorum ama kızlar mesajıma cevap vermiyorlar. Neden acaba ?” diye düşünmene neden olur.
  • Kültürel uyarlama yapmak:
    Geçen yaz Antalya’da gündüz oyunundan tanıştığım Ukraynalı kız arkadaşım 2 haftalığına yine beni ziyarete geldi. Bebek sahilinde gezerken bana şu soruyu sordu: “Erkekler kızlara bakıyorlar ama gidip tanışmıyorlar. Neden ?” Evet, ciddi ciddi bunu merak etmişti. Bu cümleyi mesela bir Türk kadını kurmaz. Çünkü cevabını bilir. Ama yabancı birine garip geldiği için bu soruyu merak ediyor. Kültür farklı çünkü.

İlk bakışta yolda tanımadığın bir kızla konuşma fikrinin korkutucu gelmesi bizim kültürümüzde tanımadığın karşı cinsle iletişim kurmanın kaygan bir zemine sahip olmasındandır. Yabancılarda ise “small talk” kültürü var. Yani birbirini tanımayan iki insanın kısaca bir muhabbet etmeleri daha garipsenmeyecek bir durum. Yani tanımadığın birine “merhaba, naber ?”, “Ne güzel gün di mi ?” gibi şeyler söylemek olağan. Türkiye’de gene her zaman bu tarz muhabbet açmalar işe yarıyor (işe yaramasa bu kadar sene ben yapmazdım 🙂 ) ancak konuşacağın kızı muhabbeti ilerletmeden önce bir tık tartmak yerinde olacaktır. Türkiye’nin insan mozaiğinde “Merhaba” kelimesini asılmak olarak algılayabilecek kafa yapısında kızlar olduğu için bu kızları erkenden tespit edip, onları kınamadan, cevaplarını kişisel almadan muhabbeti bitirip uzaklaşmayı öğrenmen gerek. Türkiye’de karşıma çok az da olsa çıkan bu tarz şeylere yabancı pua kaynaklarında, yayınlarında yer verildiğini görmedim. Çünkü onlarda small talk kültürü var ve kız erkek ilişkileri daha yumuşak. Dediğim gibi bu tarz kızlar çok az ama denk geliyorlar. Ve savuşturması da çok kolay. Ben şahsen bu tarz kızları matrix sistemindeki hatalar(buglar) olarak görüyorum, onları konuşmayı devam ettirmeden önce erkenden tespit ediyorum, onları değiştirmeye çalışmıyorum ve uzay boşluğuna atıp görmezden gelerek sonraki kıza geçiyorum. Tüm bu detayları eğitim setinde anlattım.

  • Hobi olarak yapılmalı:
    Gündüz oyununu hayatının merkezine koyarak uygulayan kişiler kendilerine zarar verirler. Hem de hayatları tek yönlü olduğu için zayıf sonuçlar alırlar. Hobi olarak bakıldığında ise tüm hobilerde olduğu gibi bu da insanın hayat kalitesini bir hayli yükselten bir şey.
  • Doğru kafa yapısına gelmelisin:
    Yıllar içinde anladım ki tanımadığı bir kıza gidip selam vermekte çekinen, bunu saçma bulan vs. bir erkek ile gündüz oyununu iyi bir şekilde yapabilen bir erkek arasında çok temel bir inanış farkı var. Ve aslında bu iki erkek de kendine göre haklı. Bu konuya mesafeli bir erkek, yanlış anlaşılacağını, kızı rahatsız edeceğini, kızın onunla konuşmaya tenezzül etmeyeceğini, hatta tacizci gibi görüneceğini düşünür. Ve kendi beyin paradigması içinde haksız da değildir. Eğer sen kendini kafanda o düşük değerli erkeklerin sınıfına koyuyorsan evet varlığın bile o kızlar için tüm bunlara neden olabilir.

Ama gündüz oyununda belli bir başarı sağlamış bir oyuncu, özellikle geçmiş olumlu deneyimlerinin de ona güçlü geri bildirimler yapmasıyla kızla konuşmasının kız için de iyi bir şey olduğunu, eğer durup dinlerse kızın da eğleneceğini ve onunla beraberken mutlu olan kız arkadaşlarından biri olabileceğini düşünür.

Mesele de zaten burada bahsettiğim kafa yapısına ulaşabilmekte, kendini de ödül olarak görebilmekte. Bu kendi beyninin içinde kendini ödül olarak hissedebilme noktası aynı zamanda tüm kırmızı hap sisteminin de ana hedeflerinden biri. Dolayısıyla Pua ve Kırmızı hap burada güçlü bir kesişim noktasına sahipler.

Beynin “ben de ödülüm”e inanması kolay bir iş değil. Hiçbir şey yapmadan, içinden her gün 100 kere “ben ödülüm” diye tekrar ederek bunu yapamazsın. Art arda eylemler yapmayı, nehre karşı yüzmeyi gerektirir.

Bunun sonunda elinde o gerçek “ödül ve erkek adam” kafa yapısından çıkan etkileyici cümleler ve davranışlar kalır. Bizim kendi kurduğumuz tüm cümleler ve davranışlar kafamızdaki mevcut düzenin ürünleri değil midir ? Kendini ödül gibi hissedersen kıza nasıl davranırsın bir düşün bakalım!

İşte kendinin de en az kız kadar ödül olduğuna inanabilmiş ve karşısındaki kızı hak ettiğine inanabilen adam olmak kırmızı hap ve pua da her şey demektir ve tüm oyunun amacıdır.

Daha önce kırmızı hapı anlamakla uygulayabilmek arasındaki fark  makalemde bu konuyu yazmıştım. İkisi beraber uygulanırsa birbirini tamamlayacak ve daha güzel sonuçlar ortaya çıkacaktır.

Secret