Benim bildiğim ve kadın için intihar eden ilk erkek kayınbiraderimdi. Bu konu halkında çok detaya girmek istemiyorum zira manosphere’e bu nedenle girdiğim düşünülebilir ama bu intiharın 20 yıllık bir evlilik ve 2 çocuktan sonra geldiğini söylemem yeterli. Baldızım daha adam toprağa verileli 1 sene geçmeden, ilişki yaşadığı milyonerle evlendi. Bu onun ile ailesinin ve benim aramda ciddi bir problem fakat kayınbiraderimin kendini asmasının asıl suçlusu kendi amansız betalığı / ONEitis koşullanması idi. İçimdeki psikolog bana bir insanı intihara iten birçok dengesizlik olduğunu söylüyor ama kişinin bu konuda harekete geçme ihtimalini arttıran birçok dış etken olduğunu da biliyorum.
Kayınbiraderimin kendini asma sebebi, hiç aklına gelmeyecek birşeyin olmasından dolayı idi ; hayatının kadını, ruh ikizi, gözünden sakındığı kadın, 20 yıllık evlilikten sonra kendisini terkediyordu (sonradan keşfettik ki bir milyoner için). Bu kadın onun hayatında TEK seks yaptığı kadındı (bilebildiğim kadarıyla) ve kayınbiraderim 18 – 19 yaşında evlendiklerinden itibaren çok sadık ve güvenilir bir koca ve baba idi. Kız 17 yaşında hamile kaldığında “doğru olanı” yapmış ve onunla evlenip ona sadık kalmıştı. Tüm hırslarını bir kenara koyup çocuklarını üniversiteye göndermek için eşek gibi çalışmıştı – kendisinin hiçbir zaman gidemediği üniversiteye. Tabii ki bir aziz değildi ve baldızımın motivasyonunu tartışmayacağım zira benim değinmek istediğim nokta bu değil : benim değinmek istediğim nokta, kayınbiraderimin hiç yüzleşmediği AFCliği ve hayatının sadece hayatının kadını ile tam olacağı inancı. Kelime anlamı ile onsuz yaşayamadı ve içindeki betayı öldürmediği için (içindeki betadan haberi bile yoktu gerçi), kendisini öldürdü.
Kayınbiraderim hiçbir ruh hastalığı belirtisi göstermedi ve hayatında terapist yüzü görmedi. İntihar ettiği gün de dahil hiçbir zaman depresyon sorunu olmadı ve çoğunlukla hayatı boyunca hep kendi işlerini yolunda tuttu. Deliye deli diyebiliriz ama 16 yaşında bir oğlanın “alınlarında yazıldığı gibi beraber olabilmek” için 14 yaşındaki kız arkadaşının anne ve babasını vurup öldürdüğünü okuduğumuzda, burada sadece ruh hastalığından başka birşey olduğunu da düşünmemiz lazım.
Hastalık
AFClik / Betalık (daha iyi bir terim bulamadık) benim görüşüme göre bir tür koşullanma. Bir erkek hayatı boyunca “hayatında bir kadın olmadan yaşayamayacağına” inanırsa, en hafif bir kendine güven sorunu ya da kişilik bozukluğu ile bile kelime anlamı ile kızarkadaşı ya da karısı olmadan yaşayamaz.
Hayatına son veren ve tanıdığım ikinci kişi ise Nick adlı bir radyo DJ idi. Nick hayatında o BİR kadın olmadan yaşamaktansa kendi ağzına mermi sıkmayı tercih etti. Burada Nick’i terk etti diye kızı suçlamıyorum, tam tersi. Erkeklerin AFCliğe / betalığa yatkın bir şekilde sosyalleşmesi bu tür öldürücü hareketlerin nedeni. Üniversitede iken eğitimin bir parçası olarak eski erkek arkadaşı kendisini uğruna terk ettiği erkeği 30 bıçak darbesi ile öldüren 17 yaşında bir kıza psikolojik danışmanlık yapmıştım. Ömür boyu parmaklıkların ardında kalacak zira “o kız onun ruh ikizi” idi. The Game kitabında usta PUA Mystery’nin içindeki AFC ile yüzleşmediği için nasıl intiharın eşiğine geldiğini okuyunca kafamı sallamıştım.
Baştan açık açık belirteyim, kesinlikle bu kadınların bu ölümlerden en ufak da olsa bir sorumluluğu olduğunu söylemiyorum. Onlar sadece hipergami ve kendi durumları neyi gerektiriyorsa onu yaptılar. Bu erkekler kendi ölümlerinden %100 sorumlular. Ölümlerindeki tüm suç onların kendi betalıklarına ve ONEitislerine yaptıkları ego-yatırımı. Onları intihara iten içlerindeki AFC.
Bu nedenle ONEitis’in aşırı durumlarında ölümcül olan bir ruh hastalığı olduğunu iddia ediyorum. Daha önce belirttiğim gibi, eğer bir erkek hayatının büyük bir kısmında “bir kadın olmadan yaşayamam” düşüncesini içselleştirirse ve de üstüne az da olsa bir psikolojik veya kendine güven problemi varsa, gerçekten de bir kız arkadaş ya da eş olmadan yaşayamayacağı bir noktaya gelebilir. Bu durumda ben kadını suçlamam – kadınları kendilerinin durumuna göre ne yapmaları gerekiyorsa onu yapıyorlar. Bir kadın bir AFC ile eşleştiğinde ve daha sonrada çok da anlaşılmaz olmayacağı gibi kendi iyiliği ya da daha iyi bir opsiyon için onu terk etmek istediğinde, bu AFC aşırılığı görülür. Bu tip bir AFC zihniyeti, sinir hastalığı bulunan kadınlardaki borderline kişilik bozukluğuna denktir.
Manosphere’de yazma nedenim, eğer erkekleri (ve kadınları) bu tür yıkıcı ideolojilerden kurtarmak hayat kurtaracaksa, çabaya değer olmasındandır. Bunu kelime anlamıyla söylüyorum. Bu engelleme yakın ve hızlıca can alan intiharı engellemek ya da AFC evliliğinden yavaş yavaş ölmek şeklinde de olsa.
İntihara meyilli AFClerin temel sanrısı, BİR KADIN yanılgısı. Bu erkekler ONEitis’e yatkınlar, taa eline kadın eli değmemiş bakir oğlan oldukları günlerden beri. Biliyorum bu dediğim, ONEitis’in tek bir kadına bağlanmak olduğu ile ilgili inanca ters. Bu AFC’nin bir etten – kemikten ONEitis’e kendini adayacağı bir uzun süreli ilişkide olması gerekiyor anlamına geliyor fakat bu sadece elmanın bir yarısı. Birçok erkek ONEitis koşullanmasını daha hayatlarında tek bir uzun süreli ilişki olmadan önce kazanıyorlar. Temel olarak feminize toplumun onlara bir erkeğin sorumluluğu diye aşıladığı şeye kendi kendilerini hazırlıyorlar. Bir kez bu amaç ellerinden alındı mı, bir kere en hafifinden bile hipergami ile başa çıkamadılar mı, feminen buyruk tarafından koşullanan erkek, intiharı bir opsiyon olarak düşünmeye başlıyor
Birinin yüzüne baka baka yalan söylediniz mi hiç? Arkadaşınızı, sevgilinizi ya da konuştuğunuz herhangi bir insanı aptal yerine koydunuz mu? Feminize olmuş medyanın çirkefliğine, ikiyüzlülüğüne illa ki tanık olmuşsunuzdur ama bu gerçekten başka bir şey. İngilizcede ” cringe” denilen bir kavram vardır. Başkası adına utanmak anlamına gelir. Ben bunu feminizm içerikli görsel, işitsel her öğede iliklerime kadar hissediyorum. İnanılmaz yalanlarla örülü, erkek düşmanı safsatalarla, kurban felsefesinden hareketle gözümüzü boyarlar. Bunu o kadar ustaca yaparlar ki, en büyük yalanlarını ideoloji olarak benimsemişlerdir.
Onedio.com, mor bülten, feminist gündem, 5 harfliler gibi çeşitli feminist medya unsurlarını takip ediyorum. Üniversitede aldığım toplumsal cinsiyet ve medya derslerinin etkisiyle konuya yabancı olmamakla birlikte, söyledikleri şeylerin tutarlılığını ve gerçekliğini ölçüp tartmaya çalışıyorum fakat neresinden tutarsan tut, elinde kalıyor. Hep tek taraflı, hep erkek düşmanı, hep öfke ve hırs temeline oturtulmuş çarpık fikirlerle karşılaşıyorum. Yalanlardan kurulu mağdur edebiyatı beni sinir ediyor. Yaşadığımız dünyada ciddi anlamda ezilen ve ikinci sınıf insan muamelesi gören erkeklerken, erkeklerin hep avantajlı konumda, hükmeden, otorite ve güç sahibi insanlar gibi yansıtılması bana mide bulandırıcı geliyor. Bir sistem düşünün ki, erkeklerin intihar oranı %70 küsürlerde, iş kazalarında ölenlerin %93’ü erkek, savaşlarda ölenlerin %99’u erkek, erkekler kadınlardan ortalama 6 sene daha az yaşıyor, bir erkek bir kadına göre aynı suçtan hapse girince %60 daha fazla hapis yatıyor, her 4 evsizin sadece 1’i kadın. Erkeklerde oyun ve porno bağımlılığı gibi psikolojik sorunlar had safhada ve hala kadınların ezildiği iddia ediliyor. Daha da beteri, bu fikirlere muhalif olduğunuzda, erkek düşmanı, faşist, yobaz, geri kafalı oluveriyorsunuz. Sırf bu yobaz tutum bile feminizmin şövenist bir fikir akımı olduğunu gözler önüne seriyor.
Feminist medyanın, özellikle onedio.com’un idealize ettiği erkek tipine bakınca hayret ediyorum. O videolarda oynayan kadınlar, kadraj inip de gerçek hayata geçiş yaptıklarında bu adamlardan tiksiniyorlar. Bakın, bu adamları ” beğenmiyorlar” demedim. Bu adamlardan ” tiksiniyorlar” dedim. Karakteri elinden alınmış, cinsiyeti bastırılmış, doğası yerle bir edilmiş erkek, kadınların görmeye bile tahammül edemediği erkektir. Çoğu kadın bu tip erkekleri son çare olarak bile tercih etmeyecektir. Kariyeri, parası, statüsü ne kadar iyi olursa olsun bu adamlar erkek olarak değer görmezler. Meta olarak kadınların hayatında yer ederler ve bu yer, paranın, statünün, kariyerin bittiği yerde sona erer. İşte tam da burada red pill’in en önemli ilkesi devreye girer: Bir kadının ne dediğine değil, ne yaptığına bakılmalıdır.
Sözlerinin Erleri yazısında, Tristan rumuzlu okurun şu yorumu üzerine birkaç şey yazmak istiyorum zira bu çok yaygın bir durum :
“Hocam bendeki sıkıntı çoğu zaman şu: Böyle fırıldak hatunlar, istedikleri ilgiyi veya alakayı gördükleri andan itibaren hemen pasif-aktif bekleyen konumuna alıyorlar kendilerini. Sonra da etraftaki bir başka erkekte aynısını deniyorlar. Bir tür ego tatmini herhalde.”
Ben de şöyle bir yorum ile bu konuya açıklık getirmeye çalıştım :
“Hocam o sıkıntı bizim e-mail ile en çok soru aldığımız sıkıntı. Maalesef genellikle hatunların fırıldaklığı ile ilgili değil. Hatunların istedikleri ilgi ve alakayı görmeleri ertesi pasif – aktif olmalarından ziyade olan maalesef şu : Uzaktan cool ve alfa görünen birçok erkek, elinde çok opsiyon yok iken bir kız ilgi gösterince o kız karşısında betalaşır. Heyecanlanır, fazla ilgi gösterir, duruşu – sesi pasifleşir falan.
Burda ego tatmini de vardır ve bazen hatunlar fırıldaktır muhakkak ama asıl olan maalesef benim dediğim dinamik. Unutma, kadınlar erkeklere göre çok daha fazla sıklıkta tabak çevirir (onların farkı az bir kısmı hariç kadınlar tabaklarıyla paralel yatmazlar, bir tabak esas oğlan olur diğerleri Plan B) ve sen ilgi karşısında betalaşırsan, betalaşmayan öne geçer.
O yüzden ya opsiyonlarını arttıracaksın ya da yapamadığın zaman (ki çoğu zaman durum budur) opsiyonların varmış gibi davranacaksın.”
Tristan’un şu devam yorumu üzerine bir yorum atıyordum ama uzun uzun yazınca bunu ayrı bir post yapmaya karar verdim. Dediğim gibi bu çok yaygın bir şey ve bu konuda çok e-posta alıyoruz:
Burada yapılması gereken şey, başta takındığın tavrı takınmak mıdır? Öyleyse pek başarılı olmuyorsun, çünkü başta neysem, kendimi bozmuyorum. Çoğunlukla reddedilmekten çok, kızlar sıkılıp gidiyor. Etrafta tabak çok nasılsa.
Uzaktan size ilgi gösteren kızın sizin onun ilgisini farkedip iletişime geçmenizin ardından size ilgisini kaybetmesi çok yaygın bir durumdur. Özellikle tipi ve fiziği iyi ama içten toy erkeklerin sık olarak başına gelir. Hatta bu gençlerin bir kısmı için olay şöyle gelişir : sikerim bu ilişkileri deyip yalnız kalmaya çalışırken bir kız çıkar erkeğe ilgi gösterir ya da erkeği ilişkiye çeker (bunun bir başka yaygın versiyonu da erkeğin yalnız iken alfa olup, ilişkide beta olmasıdır) ama bu erkek iletişimde / ilişkide kızı hemen ONEitis yapar ve betalaşır ve ilişkiden ağzı yanar yine. Bu döngü devam eder.
Kızların sıkılıp gitmesine gelelim. Bu genellikle erkeğin işi bir üst seviyeye taşıyıp olayı hızlıca bağlayamaması ile olur (bazen de başka bir erkeğin çok daha şanslı ve hızlı olması ile). Genç ve güzel kadınların çevresinde, çevirebilecekleri çok tabak vardır ama bu tabakların çoğu uydu erkektir. Burada erkeklerden farklı bir dinamik olsa da (aşağıda değineceğiz) kadınların bu meriç sürüsünü hayal güçleri ile lehlerine kullanma yeteneklerinden alınacak dersler yok değildir. Aslında bu meriçlerin çoğu alternatif olmasa da (bir meriç kadına, çok şişman ve bakımsız bir kadın erkeğe nasıl görünüyorsa öyle görünür) ve meriç olmayan erkek az bulunur olsa da kadınlar bu erkeklerin hepsi alternatifmiş gibi hissedip “aman elimi sallasam ellisi” diye kendilerini gazlayabilirler.
Ama burada hiç unutmamanız gereken nokta, kadınlar ve erkekler arasındaki çok önemli bir ayrım.
Kadınların ilişkilerde ödül birimi ilgidir, erkeklerin ise seks.
Kadın sekse erkek kadar ihtiyaç duymaz (bunun aksini iddia edenler size yalan söylüyor ve bu konuda sıradaki bir yazı), erkeğin ilgiye kadın kadar ihtiyaç duymaması gibi. Bu nedenle kadının çevresinde dönen uydu erkekler (seks almadan yakın ilgi veren erkekler), erkeğin elinin altında tuttuğu fuckbuddy kadınlara (ilgi almadan seks veren kadınlar) denktir. Bu nedenle uydusu olan kadınların ( eşittir güzel kadınlar) tatmin seviyesi, fuckbuddysi olan erkek tatmin seviyesindedir. Eğer bir erkeğin düzenli pompaladığı ya da pompalama ihtimali olan kadınlar olsa idi (uydu erkekler kadar yaygın değiller ve bu da erkeklerin hanesine yazılacak bir utançtır) onun egosu da tepelerde olurdu. Fakat tabii ki çoğu erkeğin böyle bir lüksü yok. Kötüsü, uydu erkek sayısı hızla artıyor ve özellikle sosyal medya ile kadınların bu ego şişmesi kronikleşti.
(NOT : İşte tam bu yüzden ilginize karşılık vermeyen kızı hemen bırakın. Toplam kadın egosunu şişiren sürüye katılıp işleri daha da zorlaştırmayın)
Burada yapılması gereken şey, başta takındığın tavrı takınmak mıdır?
Burada yapılması gereken ilk şey, tabak çevirmektir. Erkekler, opsiyonları kadar güçlüdür ve uzaktan alfa erkeklerin kadın ilgisi ile betalaşma sebebi ellerinde opsiyon olmadığı için ilgi gösteren kadına çölde su muamelesi yapmalarıdır.
Tabak çevirme ile ilgili yanlış anlaşılan birşey var. Tabaklarınızla yatıyor olmanız gerekmez. O çeşit tabak çevirmek daha iyi ama elinizde tek bir opsiyon yokken bile birden 2 – 3 kadın bulup yatmaya nasıl başlayacaksınız ki? Hele bunu yapamayacağınız yerleşim yerlerinde. Şuradaki kırmızı haplı çocuk gibi opsiyon sayısını yüksek tutmak, opsiyonlardan ilgisi az olanları hemen düşürmek ve kadından karşılığını görmeden ona ilgi vermeyerek diğer kadınlara daha açık olmak da tabak çevirmektir. Yalnızken alfa ve kız görünce beta olan erkekler, mavi haplı çocuklardır genelde.
Yani birincisi, fiziksel olarak olmasa bile zihinsel olarak tabak çevirmek, kadın ile elinizdeki kartları eşitleyecektir. Eğer kızdan başka opsiyonununuz yoksa şu an en hızlı yapabileceğiniz şey bu kız ile olmazsa olmaz psikolojisine girmektir (ama bunu kıza karşı adım atmama bahanesi olarak kullanmayın).
İkincisi, muhtaç olduğunuz kudret damarlarınızdaki asil kanda mevcut mu diye düşünmeniz lazım. Testosterondan bahsediyorum. Genç erkeklerin testosteron seviyeleri genellikle acınacak seviyelerde ve bu eksiklik hem onların bir kadına dominant ve çerçeveyi korur bir şekilde yürüme dürtülerini baltalıyor hem de kadınlar testosteron yüküne olumlu tepki verdiklerinden kadınlar tarafından çekici bulunma ihtimalini azaltıyor :
Eğer düzenli olarak gyme gitmiyorsanız ve ağırlık kaldırmıyorsanız,
Yediğinize içtiğinize dikkat etmiyorsanız (özellikle de aşağı doğru bakınca göbeğinizden pipinizi göremiyorsanız emin olun testosteron seviyeniz çok çok kötü durumda),
Televizyon ve bilgisayar karşısında saatlerinizi harcıyorsanız,
işiniz yaş. Bunu ikinci yazdım ama aslında hem ilk başta yapmanız gereken şey testosteron dostu bir yaşama geçmek hem de bunu yapmamak için bahaneniz çok çok az. Genelde fiziksel bir engeliniz yoksa bunları yapmamanın suçu size ait. Eğer daha bu temel taban yok ise tavsiyemiz rahip modu.
Ve üçüncüsü evet, burada yapılması gereken şey dominant davranışları ve çerçeveyi kızla iletişimde bilinçli bir şekilde devam ettirmektir. Uzaktan alfa görünüp, yakından betalaşmamaktır. Erkekler bunu zilyon şekilde yaparlar :
Kızla konuşurken fazla gülümsemek,
Fazla konuşmak ki özellikle ara ara olacak sessizlikleri idare edecek yüreğe sahip olmadığı için sürekli konuşmak,
(Sanki kimse kendinden böyle birşey istiyor gibi) kıza kötü çocuk / azgın teke olmadığını göstereyim derken zararsız bir tavşan gibi görünmek
Kendisi ilgili çok şey anlatarak kızın hayalgücü ve gizem ihtiyacını baltalamak
Kendi çekiciliğinden emin olmadığı için cool konuşmalara, ilginç konularda engin bilgisini gösterme vs. gibi gereksiz kasıntılara girişmek (özellikle başında konuşmayı hafif tutmak gerekirken),
Kızla ilgili hayaller kurmak ve kızla ilgili fazla düşünmek,
Kızı takip etmek (özellikle sosyal medyada ki betanın dibi bir davranıştır)
Bir kız ilgi gösterince radardaki diğer kızları hemen unutmak ve radarı komple kapamak
Kızdan başka opsiyonunun olmadığını açık açık kıza göstermek (örneğin kızı sürekli mesajlamak ve aramak, kıza bir mesaj atmak ve kız hemen cevap vermeyince ardından “yanlış birşey mi attım?”, “neredesin” gibi bir mesajla takip etmek, …)
vs … vs …
Bunlar çerçeveyi ve dominantlığınızı kızın ayaklarının altına attığınız anlamına gelir. Bunları yaptınız mı, kız sizi uzaktan yanlış anladığını ve aslında bir beta olduğunuzu anlar ve sizden hemen sıkılır. Erkeklerin yüzde 90%i böyledir zaten ve böyle elinin altında bir sürü erkek vardır, neden sizden sıkılmasın ki!
“Kız arkadaşım bana saygısız davranıyor / davranmaya başladı, ne yapmalıyım?”
“Kızı karşıma alıp, ‘senden beklediğim saygıyı gördüğümü düşünmüyorum ve bu beni çok rahatsız ediyor’ mu diyeyim?”
Hayır. Direkt “bana saygın yok” demeyin zira kadınları yönlendirme gücünüzü hafife almayın. O zamana kadar saygısızlığının farkında değilse, birden “evet ya bu adama saygım” yok diye düşünmesini teşvik etmeyin. Ayrıca burada dikkat ederseniz “bana saygı göster” dilenmesi de var.
“‘Bu saçmalığa hemen son ver. Ya bana saygı göster ya da bu iş burda biter’ mi desem?”
Bu saçmalığa son ver ya da bunun gibi birşey demen doğru ama orda durman lazım. Bir şeyi neden istediğini söylediğinde, isteğinin etkisi azalır. Bir kıza “bana saygı göstermene ihtiyacım var” demen (ki nasıl söylersen söyle böyle anlaşılır) neredeyse bebek gibi zırlamaktır. Eğer saygı gösterilmesini sözel olarak soruyorsan, saygıyı haketmiyorsun demektir ve zaten bu yüzden de saygı görmüyorsundur.
Saygı, bir erkeğin kazandığı birşeydir, sorarak aldığı ya da kızı “ya saygı ya ben” diye seçime zorlayarak elde ettiği bir şey değildir. Bu nedenle de kıza bunu sözel olarak sorarsanız, kızın size saygısı daha da azalır. Aslına bakarsanız kız belki de size saygısını kaybettiğinin farkında bile değildir ve bunu konu ederek kızın bilinçaltında giden bir olayı ona da farkettirip daha da hızlandırabilirsiniz.
(Ara not : Feminen kültürün erkekleri betalaştırma propogandasının en önemli ayaklarından birisi, erkeklere isteklerini açık açık kadınlarıyla pazarlık ederek elde edebilecekleri dolmasını yedirmektir. İlişkilerde iletişim önemli ama açık iletişim adı altında pazarlanan pazarlık tam bir saçmalık)
Peki abi ne yapacağız?
Öncelikle saygı talep etmiyoruz. Dedik ya, saygısızlığını söze vurup, bunu onaylayıp onun sizin kadın saygısı dilenen bir erkek olarak saygıyı haketmediğinizi düşünmesini sağlamak yapılacak şey değil.
Bunun yerine kızın size saygısızlık yaptığı zamanlara kıza tolerans göstermemeniz. “Böyle davranmayı bırak” diye davranışını hedef alın. Böyle davranmasından hoşlanmadığınızı da ekleyebilirsiniz. Sonrasında buna devam ediyorsa da elinizde ise kızı yanınızdan postalamanız elinizde değilse kendinizi hemen kızın yanından postalamanız yeterli. Asla uzun uzun nedenini açıklamadan (bana saygı göster diye dilenmeden). Zira merak etmeyin, siz alıngan değilseniz ya da kız embesil değilse, dişe dokunur bir saygısızlık varsa, o nedenini çok iyi biliyor.
Eğer kız saygısızlığı son zamanlarda kendinizi salıp bir beta gibi davrandığınız için shit test olarak yapıyorsa, kıza o anki davranışına tolerans göstermeyeceğinizi söylemek ve kıza yerini bildirmek, kız eğer devam ediyorsa kızı bırakıp gitmek yeterli olacaktır. Muhtemelen hatun size geri gelecek ve özür dileyecektir (üstüne bir de barışma seksi olur ki tadından yenmez).
Eğer hatun size cidden geri dönüşsüz olarak ilgisini yitirmiş ise kız size geri gelmeyecektir ve bu ilişki orada biter. Kazan – kazan durumu, sizinle ilişkiye devam etmemesi kendi hayrına olan kız da kazanır, maskülen özsaygınızı muhafaza ederek ilişkiyi bitiren taraf olan siz de.
Evli kadınlarda 35 yaşını geçince sıkça görülmeye başlayan bir “ileri yaş alfa” arama huyu başladı. Rollo Tomassi buna ileri yaş hipergamisi diyor. Bu şekilde karısı tarafından boşanan birkaç erkek biliyorum. Fakat bu tür olayların gelişimi ve sonucu olarak sonunda kim beta, kim alfa kafam karışıyor. Tamam, terk edilen erkek genelde ilişki içinde betalaşmış ya da başından kadının evde kaldım mantığı ile atladığı başından beta bir abi. Uğruna “yuva” yıkılan alfa abi ise daha yaşlı ve daha karizmatik … ama, ki kocaman ama … genelde olan şu : terk edilen güya beta erkek gidiyor daha genç bir kadın buluyor iken bu daha karizmatik güya alfa ise bazen çocuklu da olan, yaşı geçmiş bir kadınla takılıyor.
Böyle bir adam tanıyorum, 38 yaşında karısı tarafından aniden terk edildi, gitti 1.5 sene sonra 30 yaşında bir kadınla evlendi ve bir çocuk yaptı. Çocuk isteyen ama çocuk istemeyen karısına aşırı bağlı bir adam idi (tipik ilişki içinde betalaşmış bir zat), terk edilince süper üzüldü ama 4 ay sonra toparladı, yeniden evlendi ve şimdi kucağında bir bebesi var, tam da istediği gibi kız bebe. Sanırım ikinciyi de yapacaklar yakında. Eski karısı ne yapar bilmem ama kadınlar genelde bu yaşta yeni dal bulmadan terk etmezler, tahminim başka bir adamla.
Yine aynı şekilde yıllar önce beraber çalıştığım 56 yaşındaki müdürümü karısı terk etmişti (2 çocukları var). Adamın 5 aya kalmadan 38 yaşında, 20lerinde olan benim bile beraber olacağım, Taylandlı bir taş abla ile beraberdi. Karı resmen bu adama dede olmadan önce git daha genç kadınlarla takıl diye bilet verdi. Zira tipik bir beta olan eleman eğer karı terk etmese ölene kadar sadık bir şekilde yaşardı muhtemelen.
Herşeyin göründüğü gibi olmadığı bu fenomenle ilgili şu meşhur The Red Pill Reddit yazısı var örneğin :
“Bugün futbol maçına gittim. Normalde onun (eski eş) çocuklarla günü, ama kızım için orda olmayı istedim … ve oğullarımı görmeyi istedim. Çocuklarla beraber daha fazla zaman geçirebileceğim her fırsat iyidir. Her ne kadar onları haftanın 5 günü görsem de, 7 kere görmeyi tercih ederim.
Vardığımda onları göremedim. Hava çok sıcaktı. Ah işte benim küçük oğlan beni gördüğü için yukarı aşağı zıplıyor. “Baba, baba!”. Koşup kucakladım, öptüm ve biraz da gıdıkladım. Bana güreşip güreşemeyeceğimizi sordu. “Şimdi olmaz. Kız kardeşininin maçını izleyeceğim”. En büyük oğlum yanıma geldi ve bana suratına nasıl futbol topu geldiği ile ilgili birşeyler anlattı.
Yerime yerleştim ve o işte önümde idi, sahaya dönmüş vaziyette. Onu tanıyamadım. Saçları daha bir boktan görünüyordu bugün. Ve eleman da yanında idi. Diğer erkek. Ha siktir.
Bir yıl kadar önce 15 yıllık karım beni über alfa erkek için terketti.
Ben tatlı olan idi, o ise serseri.
Ben altbezi değiştirebilen ve bebe poposunu en hızlı şekilde silen erkektim. O ise koca bir evi kaldırabilecek olan erkek.
O, karımı anal sekse ikna eden erkekti. Ben ise “annem bizi neden terketti” diye ağlayan kızımın kafasını okşayıp teselli eden erkek
Son 15 aydır, hep bu anı kafamda canlandırıyodum. Cep bıçağımla herifçioğlunu boynundan mı bıçaklayacaktım? Fiziksel üstünlüklerimi göstermeye mi çalışacaktım? Ona benim de tıfıl olmadığımı mı gösterecektim? “Adamım, hava çok sıcak, çıkaralım şu t-shirtleri” deyip baklava karın kaslarımı mı ortaya serecektim? Ya da ona ne kadar acı yarattığı ile ilgili uzun bir nutuk mu çekecektim? Herkesin önünde büyük bir cıngar çıkarıp futbol tarihine mi geçecektim?
Sonra onu şöyle baştan aşağı süzdüm. Düşüncelerimle baş başa sessizce oturdum.
Bu onun suçu değil. O da bir erkek sonuçta, sikini bulduğu deliğe sokuyor. Biz de o durumda olduk. Üstelik şu an 40 yaşında 3 çocuklu bir kadınla beraber. En güzel günleri yıllar önce geçip gitmiş bir kadınla. Her sabah 3 çocuğunu ve kocasını ilk heyecanlı deneyim kapısını çalınca terk edip gitmiş bir kadına bakarak uyanıyor. Yakında o kadının çocukluk travmalarını öğrenecek. Bağımlı ve fevri yapısını görecek … kendine bu kadın bu kadar saçma sapan şeye neden bu kadar para harcıyor diye sormaya başlayacak. Benim daha önce bulunduğum yere kısa sürede gelecek. Ve beni hiçbir kuvvet o zamanlarıma döndüremez!
Oturduğum yerden kalktım ve arkasında durup ismini söyledim. “David?” Arkasını döndü, biraz şaşırmış görünüyordu. “Sonunda seninle tanışmak güzel” dedim. El sıkıştık ve geri sırama döndüm.
Aşağıdaki fotoğraf serisi, şişmanlığın kadının cinsel pazar değerini nasıl alaşağı ettiğinin bir kanıtı. Kızımız oldukça şişman olan (197 pounds yaklaşık 90 kilo) ve en fazla HB 4 diyebileceğiniz halinden istikrarlı bir şekilde zayıflayarak 56 kiloya düşüyor ve gerçek bir HB 7.5 güzele dönüşüyor.
Bu fotoyu neden paylaştık? Şunun için : Kadına tapan, feminen ve çekingen bir beta erkek, bir kadına yukarıdaki fotoğraflardaki 194 poundluk hatun nasıl görünüyorsa öyle görünür. Dış görünümü bile kurtarmaz. Bu erkeğin oyun (öğrenilmiş karizma) edinmesi + kas yapması + giyimine özen göstermesi + ise, bu kızın 34 kilo vermesi gibidir. Oyun özellikle zaman alır, öğrenme sürecinin ilk yarısında ilerleme olsa da çekicilik ve kadınlarla başarı pek artmaz ama azimli bir çaba ile yolun sonunda erkek bir kadına, yukarıdaki kızıl saçlı ve kırmızı elbiseli hatun nasıl görünüyorsa öyle görünecektir.
İnternette bu tür transformasyonların erkek versiyonları da var ama erkekte CPD sadece kaslara bağlı değil fakat bu transformasyonları dökümante edenler genelde hep kas kısmına odaklanıyor. Aşağıdaki eleman gibi. Şu transformasyon için tek ihtiyacınız olan şey azim, niyet ve çok çalışmak. Ne para lazım, ne kadın ilgisi ne de destek. Sağlam bir rahip modu, tek ihtiyacınız olan şey.
Not : Oyununuz, statünüz ve nüfusunuz varsa soldaki halde bile oyunsuz ama sağdaki gibi vücutlu bir elemandan daha fazla kız tavlarsınız …
Ekşi Şeylerde şu yazıya denk geldim : Bu İyiliği Size Herkes Yapmaz: Kadınlardan Erkeklere Seks Tavsiyeleri. Şu siteyi yazmaya başladığımdan beridir böyle saçmalıkları da okumaya başladım maalesef. Ama aslında bu saçmalıkların ne kadar traji – komi olduğunu görmekte oldukça ilginç.
Kadınlardan ilişki tavsiyesi almaktan da ileri bir meriçlik, kadınlardan seks tavsiyesi almak sanırım. Ama ekşi meriçliği elden bırakmamış ve yazıyı şöyle tanıtmış :
Seks konusunda kendinizi geliştirmek isteyen biriyseniz, bu konuda karşı cinsten birinin tavsiyelerini dinlemek hiç de fena olmaz.
Hahaha. Hiç okumaya başlamadan içeriğin ne olduğunu tahmin etmek zor değil. Sikinizi şu açıyla sokarsanız G noktasına vurma şansınız artar, şurayı şöyle sıkarsanız, burayı böyle yalarsanız diye bir yazı beklemeyin. Zira öncelikle;
kadınların verdiği seks tavsiyelerinin seksle alakası yoktur! Bu yazılar kadınların kendilerinin duygusal olarak ne hissettikleri ile alakalıdır. Özünde narsisisttir.
İkincisi, kadınlar bu tür yazıları geçmişte canlarını yakmış alfalara yazarlar ve ana mesaj genelde şudur : alfa siktin tamam da bir de (beta) gibi kalıp ödesen, ikisi birden olsan. Az bulunur erkeğe (hem alfa genleri, hem de beta kaynakları olan adama) bir özlemdir bu. Hani biz kadınlara seks tavsiyeleri yazsak “yatakta orospusu ol, dışarda ise rahibe gibi takıl” ya da “her fırsatta iyice emin, erkek zaten sizi orgazmdan duvara tırmandıracak şekilde düzer” tadında, kendi fantazilerimize göre tavsiye vereceğiz ve bunun kadına pek faydası olmayacak ya. Aynı hesap. Yani içinde erkeklere yararlı birşey olmadığı gibi, genelde bu yazıları kadınlardan anlamayan erkekler okudukları için sürekli onlara da düpedüz zararlıdır.
(Bu arada bu tür bir yazıyı erkek tarafından yazılmış şekilde zor göreceğiniz gibi haklarını vermek lazım, kadın nüfusu içinde erkekler tarafından yazılmış seks tavsiyelerine uyacak kadar aptalı zor bulursunuz, erkek tarafında tersine kanan mal çok olsa da.)
Gözümde bir anda yaşlanmaya başlayan poposu yoga pant içinde canlanan kızımız tabii ki tantra, masaj, edging falan gibi ne idiğü belirsiz teknik birşeyler yumurtlamış ama tabii ki asıl mesajı sona saklamış :
bahsettiğim şey, matris. enerjilerin tanışması ve yepyeni, benzersiz, üçüncü bir şey oluşturması. her yakınlaşma, bir yaratım süreci. dolayısı ile enerji alışverişinizin kim(ler)le olduğuna dikkat edin.
son not: feminen tarafınızı ne kadar anlar ve içselleştirirseniz, o kadar maskülen olabilirsiniz.
içinizdeki kadını tanıyıp, onunla barışırsanız çok daha güzel bir sex hayatınız olacak.
İyi dinleyin gençlik, erkek gençlik, sizin içinizde kadın madın yok. Hiç yok. Bu 60ların 70lerin kafasını otla siken hipilerinin sıçması demek isterdim ama arkasında sevdiğimiz Carl Jung abi gibi ağır toplar var. Yine de şunu unutmayın : içinizde kadın falan yok. Feminen bir tarafınız yok. Bu, çok çok temel bir feminizm propogandası. Betalaştırma süreci böyle başlıyor.
feminen tarafınızı ne kadar anlar ve içselleştirirseniz, o kadar maskülen olabilirsiniz.
Bu cümleyi neden mi tekrar ettim : Bu tür yazılar sosyal ölçekte shit test amk. Buna kanıp kendi kendini iğdiş edecek erkekler bunu evlerinde kadınlara görünmeden yapsınlar ki kadınlar ideal erkeği ararken kalabalık bile yapmasınlar.
Aslında ablanın bu tavsiyesi kendinin canını yakan (“son olarak, bununla ilgili epey canım yandığından, eklemek istiyorum”) alfayı evcilleştirme fantazisi ama bilinçsiz de olsa bunu kendisine yazdığı adamın böyle saçmalıkları siklemeyeceğinin farkındadır.
Ya bu arada, bütün yazının ana propogandasının, “içinizdeki kadını tanıyın ve içselleştirin”, seksle alakası yok farkındasınız değil mi?
Cinsel işlevsizlik 21. yüzyıla ya da Batı’ya ait bir olay değil. Japonya’nın “otobur erkekleri” – seksten uzak duran ve para biriktirmeyi, gezmeyi – tozmayı vs. tercih eden erkekler – oldukça iyi dökümante edilmiş bir fenomen ve bilim adamları tarafından erkek cinselliğinin kendi içine kapanmasına iyi bir örnek.
Seksodus, Batılı erkeklerin sığındığı yeni bir yalnızlık, kendine özgü bir tada ve daha önce görülen sosyal krizlerden daha değişik bir nedenbilime sahip olsa da birçok karakteristik özelliği aynı. Ve hem Batı’da hem de Doğu’da havlu atan erkekler ile ilgili sorun, sadece cinsel tatminsizlik sonucu değil ekonomik ve eğitimsel baskılar sonucu ile de gazlanan bu olgunun tüm bir nesil içinde yayılma hızı.
Belki de şaşırmamamız lazım. İnsana pusulasını şaşırtan modern dünyada, erkeklerin karşı cinsle iletişim kurması ve istediklerini alması için ekstrem şeyler yapmaları gerekebiliyor. Bu belki de Julien Blanc gibilerinin yükselişini açıklayabilir. Blanc, seminerlerine katılan erkeklere, kadınların kendilerine olan tepkisini değiştirmeyi vaadediyor. Blanc bu hareketin uç noktalarından biri olan Pick Up Artist ya da PUA camiasından.
Fakat PUA ya da kırmızı hap camiasından yükselen diğer sesler, Roosh V olarak bilinen Daryush Valizadeh gibiler, toplumun cinsler arası rahatlıktan uzaklaşmasına neden olan yapısal nedenler olduğunu söylüyor. Sorunun bir kısmı, gerçekçi olmayan kadın beklentiler diyer Valizadeh. “Ortalama bir erkek için çekici bir kadınla yatmak oldukça zorlaştı. Bugün ortalama ve ortalamanın altı çekiciliğe sahip bir kadın bile ortalamanın üstü yakışıklılığa, kaslara, zekaya ve kendine güvene sahip elit bir erkeğin peşinde.”
“Ortalama bir kadın yeterince çabalarsa, ortalamanın üstü bir erkekle ara sıra da olsa tek gecelik ilişki yaşayabilir (bu adamların azgın olduğu ve kolay seks aradığı bir zamana denk gelerek). Bu kız bu durumda böyle bir adamı aslında uzun süreli bir ilişkiye çekebileceği yanılgısına kapılmaya ve ortalama bir erkeğe hiç şans vermemeye başlar. Çıtası, geçmişte kısa bir seks ilişkisi yaşadığı bu aygırdır artık.”
Valizadeh’in modern kadınlar üzerinde tartışma yaratacak görüşleri de var : “Kadınların çekiciliğinin de, çoğunlukla obezite salgını nedeniyle, hızlıca azalması da tahrip edici bir problem. “Fat acceptance” (şişmanlığın kabulü) akımının üyeleri ne derse desin, erkeklerin fit kadınlara olan doğal bir ihtiyacı var. Olay şu ki inanılmaz bir erkek ilgisini çeken çok az sayıda çekici kız kaldı piyasada.”
Valizadeh’ye göre bugünün cinsel pazarı Pareto dağılımını temsil ediyor : “tepedeki yüzde 20lik erkek grubu, en iyi hatunların yüzde 80’ine ulaşabiliyor” ki bu durumda da kadınlar mükemmel erkeği beklemeye başlıyorlar, tabii ki hayatlarına hiç girmeyecek olan mükemmel erkeği.
Valizadeh, erkeklik konusunda yazan Jack Donovan ile aynı fikirde : erkek karakter özelliklerini reddeden ve alaya alan hakim kültür erkekleri feminize ediyor. “Erkekleri gerçek erkek yapmakta yardımcı olan bir tane erkek rol modeli ismi düşünmeye çalışın … bulamazsınız” diye vurguluyor. Bu düşünceler çoğunlukla kaba ama ilgi uyandıran erkeklere yönelik bloglarda, örneğin oldukça popüler Chateau Heartiste sitesinde, sık sık dile getiriliyor.
Cinsel savaşların bugünkü garip durumu da bu görüşleri destekliyor. Son dönemde feministlerle olan çarpışmaların göze çarpan unsurlarından biri de çok az sayıda ana akım, heteroseksüel erkeğin bu çarpışmalarda yer alması. GamerGate video oyunun tartışmasında, “social justice warrior” sürüsüne ve bunların Twitter üzerindeki sansür çabalarına muhalefet sosyal hayattaki daha olgun yaşlardaki gay erkeklerden ve genç oyun tutkunlarından ve asosyal gençlerden geldi; Matt Taylor olayında görüldüğü gibi, bazen hem asosyallerden hem de diğer kadınlardan.
Heteroseksüel erkekler basitçe artık daha fazla bilmek istemiyor. Bu tartışmalara girmiyorlar. Lezbiyenleşmiş 3. dalga feministlerin kendi adlarına yaptıklarından dehşete kapılan bazı kadınlar da tartışmadan çekiliyorlar. Bunun absürt sonucu da asosyal inekler, eşcinseller, lezbiyenler, erkek ve kadınların nasıl etkileşim içinde olacağı tartışmasının dominant figürleri. Jack Donovan örneğin eşcinsel bir erkek, bu yazıyı yazan Milo Yiannopoulos’da öyle. Sanki eşcinsel erkekler erkekliğin köşesinde savaşmayı göze alan tek erkek grubu gibiler.
Valizadeh, erkeklerin seks de dahil olmak üzere normal ilişkiler istediklerini söylüyor. Olayı anlamamışlarsa ya da feminen kültürün aşıladığı beyaz şövalye beyin yıkanmasından kurtulmaları gerekiyorsa bazılarının PUA seminer ve kitaplarına yöneldiklerini söylüyor (Erkeklere iyi çocuk olmanın onlara seks getireceği söyleniyor ki yalan).
Birçok kadına garip gelen şey ise erkeklerin bu karar sürecinin sonuna kadar rasyonel ve sistematik olması. Genç erkekler kelimenin gerçek anlamı ile maliyet – zarar analizi yapıyorlar ve kadınların çabaya değmeyeceğini hesaplıyorlar. Bu senaryoda kaybedenler aslında kızlar : erkeklerin cinsel ilişki ile gelen duygusal samimiyete ihtiyaçları yok ve mastürbasyon, fahişeler ve tek gecelik ilişkiler içeren bir hayata rahatça çekilebiliyorlar.
Ama erkeklerin bakış açısından durum tam da bu : eğitimden, iş hayatından ve evlilikten, yeter artık deyip rasyonel bir kararla vazgeçmek, Dr. Helen Smith’in geçen yılın Temmuz ayında piyasaya çıkan ilgi çekici Man on Strike kitabında verdiği uyarı (bu konu hakkındaki ortak görüş ise hızla büyüyor).
Erkekler duyguları ile değil gerçeklerin ışığında hareket ettiklerini söylüyorlar : toplum adil değil ve giderek erkekler için tehlikeli olmaya başladı. Erkekler, cinayete kurban gitme ihtimalinin erkekler için çok daha fazla olması, intihar edenlerin çoğunun erkek olması, orduda sadece erkeklerin savaşması ve iş kazalarında ölenlerin ezici çoğunluğunun erkekler olması gibi gerçeklere dikkat çekiyorlar.
Aynı suçta kadınlar genelde daha az hapis yatıyorlar. Üniversitelerde kadınlara daha çok burs olanağı var. Kadınlar daha iyi ve daha ucuz sağlık hizmetleri alabiliyorlar ve sadece kadınlara hitap eden daha iyi sağlık sigortalarından faydalanabiliyorlar. Çocuklar konusunda kadınlar asıl ebeveyn statüsünde kabul ediliyorlar ve boşanmada çocuklar kadına veriliyorlar. Kadınların daha iyi doğum kontrol opsiyonları var.
Kadınların evsiz kalma, işsiz kalma ve uyuşturucu bağımlısı olma ihtimali erkeklere göre daha az. Depresyona girme ve akıl hastalığına yakalanma şansları da daha az. Kadınlar üzerindeki finansal başarı baskısı daha az. Acil durumlarda ve medikal servislerde öncelikliler.
Bazıları bu istatistiki trendleri “kadın ayrıcalığı” olarak tanımlayabilir. Buna rağmen erkek hakları aktivistleri, medyada kadın sorunları ve kadına yönelik baskı konularının, kadınlar her alanda eşitliği yakalayıp birçok alanda avantajlı olmalarına rağmen yüzde 100 yayın zamanı bulduğunu söylüyorlar. Geriye kalan eşitsizlikler ise kadınların tercihi nedenli diyor saygın feminist akademisyen Christina Hoff Sommers, yapısal ön yargı sonucu değil.
Buna rağmen erkekler tuhaf tecavüz kültürü (rape culture) ve ataerkil öncelikler iddiası ile sürekli hırpalanıyorlar. Bunun tuhaf ama önlenemez sonucu ise kadınların erkekleri kadınları sadece seks objesi olarak görmeye itmeleri zira kadınlarla ilişki içine girmek korkunç ve yıpratıcı birşey düşüncesi ortaya çıkıyor. Ve seksodus kadınları orantısız bir şekilde daha acımasız etkileyecek çünkü araştırma sonuçları gösteriyor ki “erkek gibi davranan” ve bir sürü cinsel ilişkiye giren kadınlar, ileride daha mutsuz oluyorlar, depresyonda olmaya daha fazla meyilliler ve uzun süreli ve anlamlı bir ilişki içinde olma şanslarını yok ediyorlar
*
Erkeklerin kaçtıkları şey sadece video oyunu ve ayaküstü seks ilişkileri değil. Aynı zamanda dedelerinin neslinde hapsi boylayacakları fetişlere de yöneliyorlar ve bu da onları eskinin adil seks yaşamından daha da uzağa savuruyor. Kürklü kültürünü ve antromorfobik hayvanlı seks fetişini ele alın örneğin, internet aracılığı ile ikisi de yükselişte.
Jack Rivlin’in öğrenci gazetesi The Tab, Bölüm 1‘de değinmiştik, İngiltere’de kampüslerde bu trendin yayıldığını görmüş. Bu şu an zaten Amerika’da dolu dizgin. Diğer alternatif cinsel davranışlar, homeseksüellik ve tanseksüellik de kampüslerde artık daha görünür.
Cambridge Union başkanı Tim Squirell, kendisinden Bölüm 1‘de haberdar olmuştuk, bu gözleme katılıyor : “daha büyük sayıda insan kendini homoseksüel, biseksüel ya da diğer cinsel kimliklerle tanımlamaktan mutlu bu aralar. Sanırım değişik hayatlar yaşayan insanlara karşo daha açık ve hoşgörülü olduk.”
Gay özgürlüğü ise kadınlar için iyi birşey olmamış olabilir. İnandığınız kaynağa göre – ki gay aktivistlerin rakamlarına pek inanmamak daha mantıklı – erkeklerin yüzde 1 ila yüzde 10luk bir kısmı gay (muhtemelen rakam yüzde 1’e bayağı yakın).
Sadece birkaç on yıl önce, bu gay erkeklerin birçoğu – sterotipleştirmek tehlikesine rağmen en duyarlı, sanatçı ruhlu, çekici ve yüksek kazananları diyeceğim – yani mükemmel koca malzemesi olanları – evlenir, birkaç çocuk yapar ve saklı arzularını tatmin için çifte hayatlar sürdürürdü. Karılarını seks için rahatsız etmezler ama yine de çocuklarına çok iyi babalık yaparlardı.
Ama artık bu adamların böyle bir zorunluluğu yok ve çoğu durumda çocuk da yapmıyorlar. Yani, en tercih edilen erkeklerin önemli bir kısmı artık piyasada değil ve kadınların seçenekleri daha da az.
(Yan not olarak, başka yerde okuyamayacağınız bir argüman söyleyeyim : gay erkekler ortalama olarak IQ testlerinde önemli ölçüde yüksek skor elde ediyorlar ve IQ’nun en azından kısmen kalıtsal olduğunu biliyoruz. Gay erkekler artık hetero görünme zorunluluğu olmadığı için eskisi gibi üremiyorlar. Aslında araştırmalara göre gay erkekler neredeyse hiç çocuk yapmıyorlar.
Toplumun yeni keşfettiği homoseksüellik hoşgörüsünün toplumu biraz aptallaştırıcı etkisi olduğunu söylesem çok mu ileri giderim? Tamam, biraz abartı duruyor. Gay erkekleri gizli çifte hayattan kurtarmak her ne kadar moral zorunluluk olsa da, hiçbir hızlı sosyal değişim yan etkisiz olmuyor maalesef.)
Ve daha “kişisel hakların yeni cephesi” transeksüelliğin gençliğinin sado-mazoşistliğe olan ilgisindeki patlamaya gelmedik bile (transeksüellik, solun alternatif cinsel hayat stili diye pazarlamaya çalıştığı ama aslen psikiyatrik bir bozukluktur.)
*
Bölüm 1’e tepki devasa idi. Bugüne kadar yazı Facebook’ta 300,000 kere paylaşıldı ve 16,500 okur yorumu aldı. 500’den fazla erkek bana özelden yazarak şükran ve desteklerini bildirdiler, her kıtadan ve her yaş grubundan. Daha genç erkekler özellikle çok duygulandırıcı şeyler söylüyorlar (tahmin edileceği gibi yüzlerce kızgın feminist de twitter’dan bunun “herşeyi hakkı gören ağlak beyaz erkekler” olduğunu yazıyorlar, ki bu da zaten hikayenin ana fikrini haklı çıkaran bir tepki). Aşağıda yaptığım yazışmaların en temsil edicileri var, izin alarak yayınlıyorum.
Mark, 24: “Bildiğim herkes aynı şekilde hissediyor. Makalen tam olarak bize hitap ediyor. Biz kaybeden ya da inek değiliz,sadece acımasız kadınlarca korkunç suçlamalara uğramaktan korkan normal erkekleriz ya da artık umrumuzda değil. Bunu söylediğime inanamıyorum ama artık kadınların derdi ile uğraşamıyorum.”
Mickey: “Bütün ilişki olayına hayır dedim, heteroseksüel olmama ve karşılıklı saygı temelli yakınlığı istememe rağmen. Daha doğrusu istiyorum sanıyordum ama uzun zaman oldu ve kadınların davranış standartları (benim flört bokuna olan ilgimle beraber) o kadar düşük ki, bana artık gerçekçi bir istek gibi gelmiyor.”
Francis, 28: “Ben sporcuyum. Ebeveynlerim çok zengin. Bir sürü arkadaşım ve iyi bir sosyal çevrem var. Ama artık kadınlarla çıkmıyorum. Sıklıkla tek gecelik ilişki yaşıyorum, ama çoğunlukla zamanımı başka şeylerle dolduruyorum. Üniversitede bir kızı tacizle suçlandım ve o zamandan beridir siktir et diyorum. Spora zaman harcasam daha iyi.”
Tilo, 20 : “tam emin değilim ama makalen sanki benim ve bir sürü arkadaşım için yazılmış. Gizlice online kürklü şeysinden yapıyorum. Ebeveynlerim öğrenir diye çok korkuyorum ama bana hitap eden şey bu. Kızlar kabus. Benden 10 yaş büyük bir erkek kardeşim var ve oda aynı şeyi hissediyor. Biz ümidi kestik.”
Hector, 26 : “Ciddi ilişki isteğinin yaşlandıkça geleceğini düşündüm ama bu hiç olmadı ve ben de artık ümidi kestim. Bu yazıyı okumadan birkaç saat önce annemle yemek yiyorduk ve annem kız arkadaşlardan ve evlenmem gerektiğinden falan bahsediyordu. Ben de “neden hayatımı bu bokla çöpe atayım?” diye düşünüyordum. Yazını okudum ve anladım. Bunun sadece benim neslimi etkilediğini sanmıyorum.”
Artık emin olabiliriz ki seksodus, MGTOW’un sıklıkla karakterize edilmeye çalışıldığı gibi, marjinal ve izole bir internet hareketi değil. Felaket sosyal mühendisliğin, kadın ayrıcalıklarının, sonu gelmez beyaz erkek alaylarının (cinsiyetleri ve ten renkleri üzerinden), erkeklerin eğitim ve iş yaşamından çekilmelerinin toplamında, bir hatta belki iki nesil kaybedildi halihazırda.
Dünyada iyi olan şeylerin hemen hepsini erkekler yarattı. Maskülinitenin aşırısı da tabii ki kötü olanın çoğundan sorumlu. Ama eğer sığlığa ve erkeklerin sürekli ayrımcılığa uğradığı bir dünyaya doğru yokuş aşağı inmeyi önlemek istiyorsak, önce erkeklere yönelik tavrın değişmesi lazım. Birçok kurban artık geri dönüşü olmayan noktadayız diyor. Eğer bu noktaya gerçekten gelirsek, asıl ızdırap çekecek olan, kadınlar.
“Benim neslimin erkekleri s..i tuttu” diyor Rupert adlı, video oyunu tutkunu Alman genç. Kendisini son birkaç aydır tanıyorum. “Evlilik öldü. Boşanma hayatının ömür boyu içine edilmesi demek. Kadınlar tek eşlilikten vazgeçtiler ve bu da onları bizim gözümüzde uzun süreli ilişki ve aile kurmak için uygunsuz hale getiriyor. Durum bu. Eğer riski alsak bile, çocuklarımızın bizden olmama ihtimali olacak. Fransa’da, kadının aldatarak yaptığı çocuklara bile bizim para ödememiz gerekiyor.”
“Okulda, erkeklerin hayatının içine ediliyor. Okullar, kadınlara göre dizayn ediliyor. Amerika’da oğlanlara zorla Ritalin gibi Skittles veriliyor, “uysallaştırmak” için. Kotaları doldurmak için kızlara ayrıcalık tanınırken, erkekler ikinci plana itiliyor.”
“Benim neslimdeki kimse anlamlı bir emekliliğe sahip olacağına inanmıyor. Biz, bir önceki neslin elde ettiği servetin sadece üçte ya da dörtte birine sahibiz. Herkes işsizlik ve yoksulluktan kurtulmak için yüksek öğretime kayıyor zira iş yok”
“Acımızı kızlarla dindirebilseydik tüm bunlar bile katlanılabilir olabilirdi. Ama sadece ilgi gösterince bile pedofil ya da tecavüzcü gibi davranılıyoruz. Benim neslim deneydeki “güzeller” (1960 yılında yapılan ve insan ırkının geleceği ile ilgili karamsar sonuçlar ön gören Fare Ütopyası deneyine referans veriyor)”.
Nüfus artışı kontrolden çıktığında, John Calhoun’un “fare evrenindeki” dişi fareler çiftleşmeyi bırakıyor ve erkek fareler diğerlerinden kendilerini soyutlayarak sadece yiyip – içip – yatıp – sıçıp – süslenip yaşadıkları bir hayata çekiliyorlar. Çok parlak kürkleri ama bomboş hayatları olan bu farelere Calhoun “the beautiful ones” yani “güzeller” ismini veriyor (*).
“Aradaki paralellik inanılmaz” diyor Rupert.
Tarihin hiçbir döneminde cinsiyetler arasındaki ilişki bu kadar stres, husumet ve yanlış anlama dolu olmadı. Son on yıllarda toplumda meydana gelen fay hattı kaymasının itici gücü olan radikal feministler için bu bir zafer : toplumun temellerindeki enstütüleri ve güç yapılarını alaşağı etmek istiyorlardı, sonucunda ortaya çıkacak yıkımı zerre kadar düşünmeden. Nihilist bir yıkım, onların yol haritası.
Ama geri kalanlarımız için, küçük ama organize bir kışkırtıcı grup tarafından toplumun yıkıldığını, sıradan kadın ve erkeklerin birbirlerinden soyutlanıp aynı şiddette ızdıraba itilmeleri görmek acı verici. Özellikle, hızla artan sayıda gözlemcinin farketmeye başladığı bir olgu : koca bir neslin – özellikle erkeklerin – bu sosyal mühendislik projesinin enkazı altında kalması.
Sosyal yorumcular, gazeteciler, akademisyenler, bilimadamları ve genç erkeklerin kendileri trendin farkına vardılar : 15 – 30 yaş arası erkeklerin giderek artan sayıda bir kısmı toplumdan tamamen kendilerini çekiyorlar, kadınlardan, seks ve ilişkiden ümidi kesiyorlar ve porno, seks fetişizmi, alkol, uyuşturucu bağımlılığı, video oyunları ve bazen hanzo erkek kültürüne çekiliyorlar. Bunların hepsi bu çekilen erkekleri, modern feministlerin yarattığı düşmanca, yıkıcı sosyal ortamdan soyutluyor.
Onları suçlayamazsınız. Okulda, barlarda, klüplerde ve ötesindeki adaletsiz koşullara isyan ettiklerinde ksaba çocuk-adam, ağlak bebe aşağılamalarına maruz kalan erkekler bir şeyi yapsalar da suçlular, yapmasalarda: saldırgan, gerçeklikten kopuk beklentileri olan kadınların peşinde koşmadıkları zaman bodrum katında yaşayan sivikceli veletleri diye dalga geçilirken, en ufak bir cinsel ilgi gösterdiklerinde tecavüzcü ve kadın düşmanı yaftası yiyorlar.
The Tab adlı öğrenci gazetesinin baş editörü Jack Rivlin, 30 kadar öğrenci gazetesinin arkasındaki kişi olarak bu trendi en iyi gözlemleyebilecek kişilerden biri. Ve o da şimdiki neslin erkeklerinin kadınlarla iletişimi zor bulduklarını kabul ediyor.
“Ergen erkekler her zaman kızlar konusunda başarısızlardı ama bugün gerçekten de iyi niyetli olmanın yetmeyeceği ve eğer beceriksizliğin başınız belaya sokabileceği fikri baskın” diyor Rivlin. “Örneğin, bir öpücük için eğilmek bile sizin beceriksizden ziyade sapık olarak görülmenize neden olabilir.”
Erkeklerin bugün uyması beklenen kuralların ne olduğu onlara hiç açıklanmıyor diye devam ediyor Rivlin. Bu da oğlanları kızlarla etkileşimde stresli ve bilgisiz bırakıyor. “Bu sanki iyi bişeymiş gibi görünebilir zira erkekleri romantik olmayan ama pratik bir şekilde kıza nasıl davranması gerektiğini sormaya itebilir. Fakat bu durum onların oyundan vazgeçip kendi oğlan gruplarına çekilmeye itiyor, kadınlara karşı kaba olmanın grup içinde onayınızı arttırdıpı ve karşı cinsle bire bir etkileşimi tamamen bırakabileceğiniz gruplar.”
“Nasıl davranacaklarını bilmedikleri ve cesaretleri olmadığı için kadınlara yaklaşmayan oğlanlar da var. Kadınlarla başbaşa zaman geçirmemiş oğlanların onlarla ilişkide iyi olmayacaklarını söylemeye gerek yok”.
Rivkin madde bağımlılığında artış olduğunu da gözlemlemiş, özellikle oğlanların sinirlerini yatıştırmak için kullandıkları alkolde. “Birçok erkek öğrencinin hiç ayık seks yapmadıkları ile övündüklerine çokça şahit oldum. Korktukları belli, bu doğal, ama eğer “kuralları” bilseler çok daha az korkak ve işlevsiz olacaklar.”
Sonuç? “Bir sürü iyi ama mahçup erkek kadınlara yaklaşmayı bırakıyor zira onlar için çok kötü bir utandırılmaya uğramadan hata yapma şansı yok.”
Daha kötüsü, bu etki erkeklere ayrılan destek paketlerinin olmadığı daha fakir ve eğitimsiz topluluklarda daha fazla hissediliyor. Benim bulunduğum Cambridge Üniversitesinde bu olgu farkedilir değil diyor Tim Squirrell. “Son yıllarda bir değişim gözlemlemedim. Bu yıl zorunlu rıza seminerleri konuldu ve sanırım bu iyi birşey ve Kadın Gruplarının lad kültürüne karşı kampanyaları devam ediyor. Ama burada atmosfer yine geçen yılki gibi – çoğunluğu kimseye yaklaşacak cesareti olmayan inek erkekler ve kızlara yaklaşmaya cesareti olan küçük bir grup erkek. Kadınlar da erkeklere yaklaşıyor tabii. Kampüste seks kıtlığı olduğuna dair henüz kampüs gazetesinde bir yazı çıkmadı.”
“Sanırım daha önce ne kadar seks yapılıyorsa şimdi de aynı” diye ekliyor. Cambridge University’de bu çok anlamlı olmayabilir tabii. Sosyoekonomik ve sınıfsal nedenlerle Cambridge ve Oxford gibi yerler erkeklerin çatlaklara düşmesinden kendilerini izole etmiş olabilirler.
Ama çoğu orta ve ortanın üstü sınıftan öğrencilerle dolu bu üniversitelerde bile bu zorunlu ve kibirli “rıza” sınıfları hayata geçiriliyor. Ortanın solunda bir feminist olduğunu belirten Squirell bunun iyi bir fikir olduğunu düşünüyor. Ama Camille Paglia gibi akademisyenler yıllardır kampüslerde devam eden “tecavüz kültürü” (**) çığırtkanlığının kadınları daha büyük tehlike altında bıraktığını söylüyor.
Kadınlara bugün mağdur edebiyatı öğretiliyor, saldırgan bir şekilde kırılgan olmaları ve en küçük bakış, yaklaşma ve sözün ya da beceriksiz bir yanlış anlamanın “saldırı”, “istismar” ve “taciz” olduğu anlatılıyor. Bu erkeklerin sadece bir kızın ağzından çıkanlarla akademik kariyerinin mahfolacağı kampüslerde işe yarayabilir.
Ama Paglia’ya göre bu kadınlar gerçek dünyaya adım attıklarında ve üniversitelerin tecavüz komitelerinin koruyucu kanatlarının altından çıktıklarında, gerçekten şiddet içerebilecek erkek cinselliğine karşı tamamen hazırlıksız oluyorlar. Ve ortaya çıkan panik ve korku havası da erkekleri daha da kötü etkiliyor. Toplamda eğitim -öğretim, erkek çocuklar için ızdıraplı bir deneyim haline geliyor.
İngiltere ve Amerika’daki okullarda bugün erkek çocukları utanmazca hastalıklıymış gibi davranılıyorlar, akademisyenlerin 2001den itibaren uyarmaya başladıkları şekilde. Erkeksi ve taşkın olmak artık problem olarak görülüyor ve kız davranışları, bu defolu erkeklerin uyması gereken altın standart olarak kabul ediliyor. Çözüm ise çoğunlukla ilaç.
Amerika’da her yedi erkek çocuktan birine eğitim hayatının bir yerinde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu teşhisi konuluyor. Milyonlarca oğlan çocuğa, Ritalin adlı güçlü bir hiperaktivite ilacı yazılıyor, erkek olarak doğma suçunu işledikleri için. Bu ilacın, ani ölüm gibi çirkin yan etkileri var.
Bütün bunlar olurken de erkekler akademik olarak kızların gerisine düşüyor, belki de son on yıllarda kızların başarılarına odaklanan bonkör fonlar etkisi ile. Bu arada tabii kötü notlar alan, daha başarısız oğlan çocukları tamamen görmezden gelinerek. Batı’da kızlara odaklanma o kadar güçlü ki, erkeklerin akademik problemleri tamamen görünmez halde.
2001 yılında bile kızların gerisine düşen, ihtiyaçları olmayan bir ilaca boğulan, kendine güven problemleri tamamen görmezden gelinen, üniversiteye gitme ihtimalleri de az ve bütün bunların üstüne eğitim sendikalarında ve solcu partilerde yuvalanan feminist birlik tarafından sürekli alaya alınan olan bu oğlanlara ne oldu?
Kısa cevap : büyüdüler, işlevsiz, toplum tarafından ihmal edilmiş, ciddi sıkıntı içinde ve çoğunlukla karşı cinsten tamamen kopuk bir haldeler. 1990 ve 2010 yılları arasında kültür ve okullar tarafından asıl ihanete uğrayanlar erkekler. Bu erkekler benim seksodus dediğim dalganın ilk nesli, kadınlarla sağlıklı bir ilişki kurulamayacağına ya da bu çabaya değmeyeceğine inanmış erkeklerin ana akım toplumdan toplu olarak vazgeçişi.
İkinci dalga seksodus nesli ise şu an yetiştirilmekte. Muhtemelen 3. dalga feminizmi, Kaliforniya’nın “Yes means Yes” yasası gibi kibirli, saçma, çalışması mümkün olmayan ve açık açık erkek düşmanı dolmaları ile Guardian, Vox, Gawker gibi medya organlarında histerik partilerinin son saatlerini yaşıyorlar, kadınların kendileri de bu saçmalıkları reddedip, artık s-kelimesi (sikiş)ten komple kendilerini soyutlamadan önceki son saatler.
***
Sexodus öyle yok yere olmadı ve birçok y kuşağı genci toplumun dışına sürükleyen kuvvetler, bu gençlerin ebeveynlerine de baskı uyguluyor. 30larının sonlarında olan ve bu konuda birkaç aydır görüştüğüm profestonel araştırmacı bir erkek esprili bir şekilde açıklıyor durumu : “En azından son 25 yıldır, bir kadını elde tutmak için sürekli daha fazlasını yapmam gerektiğini duyup durdum. Ama kimse bana onlar beni elde tutmak için ne yapacak söylemedi.”
“Yönetici olarak çalışan, heteroseksüel ve evli ve toplumdan kendini soyutlamamış bir erkek olarak, piliçlerden bana verilen mesajı şöyle özetleyebilirim : ‘çeneni kapamak sadece arzu edilir değil aynı zamanda mecburi’. Herşeyi çeneni açmadan ödemeli ve çalışır halde tutmalısın : ama sen, kendin ve tercihlerin siktirip gidip geberebilirsiniz.”
Son birkaç on yıldır kadınlar erkeklere karmaşık sinyaller gönderiyorlar, oğlanları kadına nasıl davranacakları konusunda tamamen kafası karışık bir hale sokan, belki de bu nedenle bazı erkekler içinde bulundukları durumu bu kadar ağır kelimelerle anlatıyorlar. Kendilerinden daha fazla kazanan ve akademik olarak daha iyi performans gösteren kadınlarca eve ekmek getiren rolü ellerinden alındıktan sonra erkekler ne yapacaklarını sezmeye çalışır halde kaldı, kadınların birbirine zıt olan ne istedikleri ile ilgili söyledikleri ve aslında neyin peşinde koştukları arasında erdemli bir yer bulmaya çalışır bir halde kaldılar.
Erkekler, kadınların dedikleri ile yaptıkları arasındaki uçurumun hiç bu kadar fazla olmadığını söylüyorlar. Erkeklere sürekli feminist yolda kadınlara yoldaş olan kibar, duyarlı erkekler olmaları söyleniyor. Ama iyi, zararsız bir erkek arkadaş istediğini söyleyen kadın eve gidip Game Of Thrones’taki kaslı, testosterona boğulmuş, geniş göğüslü erkekleri ağızlarının suları aka aka izliyor. Erkekler bunu biliyorlar, bu büyük tutarsızlık bütün oyunu çok fazla çaba gerektirir hale getiriyor.(***) Kadınlar ne ister diye anlamaya çalışmaya ne gerek var, maç yapmak, yatak odandan rahat rahat mastürbasyon yapmak veya video oyunu oynamak varken.
Her biri kült bir hit olan erkekler ve maskülinite ile ilgili kitaplar yazan Portland merkezli yazar Jack Donovan, bu fenomenin çoktan yetişkin nüfus içinde endemik olduğunu söylüyor. “Aslında flört edip evlenme opsiyonu varken kadınlardan ümidi kesen bir sürü genç erkek görüyorum” diye açıklıyor. “Ya da aile ve eş edinme fikrinden ümidi kesen. Bu hem geleneksel olarak kadınlar konusunda utangaç olan erkekleri de kapsıyor hem de kadınlarla normalde utangaç olmayan erkekleri de.”
“Bu erkekler maliyet – fayda analizi yapıyorlar ve bunun kötü bir alışveriş olduğunu farkediyorlar. Biliyorlar ki eğer evliliğe ve çocuklara yatırım yaparlarsa, bir kadın bunu istediği zaman yıldırım hızıyla ellerinden alabilir. Bu nedenle Tinder ve OK Cupid gibi uygulamalardan kadın bulup, korunmalı seks yapıyorlar ve kendilerini “oyuncu” sınıfına atıyorlar. Oyunculuktan sıkılınca da en fazla erkek arkadaş oluyorlar.”
Donovan şöyle devam ediyor : “Hemen hemen tüm erkekler zorunlu cinsel taciz ve anti-tecavüz seminerlerine katıldılar ve biliyorlar ki bir kadının kendilerini suçlayıcı sözleri ile bile işlerinden olabilirler ya da tutuklanabilirler. Biliyorlar ki birçok durumda, suçsuzlukları kanıtlanana kadar suçlu muamelesi görecekler.”
Donovan suçun modern feminist hareketinde ve bu hareketin kendi görüşüne göre samimiyetsizliğinde olduğunu söylüyor. “En çok kafası karışık ve zorlanan erkekler ise feministlerin iyi niyetli olduğu varsayımıyla hareket eden erkekler” diyor. “Gerçekte ise modern feministler cinsel, sosyal, politik ve ekonomik statü için sıfır toplamlı bir mücadele içindeler – ve şu an mücadeleyi kazanıyorlar.”
“Medya şu an bütün tartışmaları radikal feministlerin çerçevesine almasına izin veriyor, bu kısmen sansasyonculuğun her türlü adil ve dengeli tartışmaya göre daha çekici olmasından. Kadınlar temel olarak erkekler hakkında her şeyi söyleyebilirler, ne kadar iftira olursa olsun dedikleri alkışlar ve tezahürat ile karşılanır”.
Durum gerçekten de medyadaki bazı gevşek erkek koalisyonları için bu oldu, Dr Matt Taylor’a feministlerin yaptığı saldırıya tepki gösteren bilimadamları da aynı durumla karşılaştı, basın etiği için yürüttükleri kampanya, yalancı aktivist feministler ve “social justice warrior” denilen insanlarca kadın düşmanı nefret söylemi olarak yaftalanmaya çalışılan video oyunu camiası da karşılaştı.
Donovan’ın feministlerin medya savaşlarında kolayca kazanmalarının sebebi konusunda görüşü şu : “Çünkü erkekler içgüdüsel olarak kadınları savunmak ve kahraman olmak için öne atlıyorlar. Bir erkek ucundan da olsa kadınları ve feminizmi eleştiren birşeyler yazsa, hem kadınlar hem de erkekler tarafından radikal bir alçak olarak tanımlanıyor. Açıkça feminizim taraftarı olmayan birçok “erkek çalışmaları” ve “erkek hakları” kitap ve blogları, kadınlardan özür dileyenlerin yorumlarıyla dolu.
The Myth of Male Power gibi kitaplar ve A Voice For Men gibi kitaplar favori öcüler, ama sadece feministlerin “eşitlik” peşindeyiz deyip yaptıklarının ikiyüzlülüğünü yüzlerine vurdukları için.
Cinsiyetler arasına nifak tohumları eken modern feministlerin aksine “Erkek Hakları Aktivistleri” gerçekten cinsel eşitlik peşindeler diyor Donovan. Ama erkek çalışmaları yapan yazarlar ve erkek akademisyenler aşırı radikal görünmemek için attıkları her adıma dikkat etmek zorunda kalıyorlar. Bunun aksine karşılarındaki feministlerin ise böyle bir derdi yok tabii ki. Donovan’ın “hipster feminist” dediği bu kadınlara ve onların umursamaz aşırılıklarına örnek olarak Guardian’dan Jessica Valenti’nin ortalıkta “ERKEK GÖZYAŞLARINDA YIKANIYORUM / I BATHE IN MALE TEARS” yazılı t-shirt ile dolaşmasını örnek veriyor.
“Ben feminizmi eleştiriyorum” diyor Donovan. “Ama hiçbir zaman üstünde “KADINLARI AĞLATIRIM” yazan bir t-shirt ile dolaşmam. Böyle yapsam öküzün teki ve düpedüz zorba biri olarak görünürüm.”
Akademisyenlerin, sosyologların ve Jack Donovan gibi yazarların görüşüne göre kibirli orta sınıf medya figürlerinden ve bunların işbirlikçisi kafası karışık erkeklerden gelen insafsız, alaycı düşmanlık, kısmen de olsa hiçbir şey bilmek istemeyen erkek neslinden sorumlu.
Bölüm 2’de toplumdan kendilerini çeken, ilişkilerden, kadınlardan vazgeçen ve alkol gazlı lad kültürüne dalan bu erkeklerin bazıları ile görüşeceğiz. Ve modern feminizmin asıl kurbanlarının, daha da yalnız ve tatminsiz bir hayata itildikleri için kadınların ta kendisi olduğunu keşfeceğiz
(*) – Bu Fare Ütopyası Deneyi ile ilgili bir yazı yazmak lazım. Fareleri içinde yemeğin ve içeceğin sınırsız olduğu bir ütopik kafese kapıyorlar. Herkesin eşit olanakları bulduğu ve kimsenin çalışması gerekmeyen ütopya gerçek olursa ne olur diye. Daha kafesin kapasitesine yanaşamadan hızla üreyen fare toplumu boka sarıyor. Yemek sınırsız olmasına rağmen yamyamlıklar oluyor, dişiler bir grup erkeğe verirken dişisiz kalan erkekler kafesin dibinde toplanıp çeteler halinde cinayetlere başlıyor, dişiler sapıtıp bebelerini öldürüyor. Güzeller (The Beautiful Ones) ise kafesin en tepe bölümlerinde (kafes kat kat), kendilerini sadece yemeye, içmeye ve bütün gün tüylerini yalamaya veren ve bu nedenle de dış görünüş olarak oldukça güzel erkek farelere deneyi yapan elemanların taktığı isim. Toplumu aşağıda bok götürürken bunlar karıdan – kızdan ve toplumdan elini eteğini çekmiş bir yaşam sürüyorlar. Sonunda mutlu mesut bir fare ütopyası olması gereken kafeste farelerin nüfusu hızla azalıyor ve eskiden arttığı seviyelere inmesine rağmen yozlaşma kökleştiği için kafesteki farelerin nesli tükeniyor.
(**) – Rape Culture (Tecavüz Kültürü), şu an Batıda Üniversitelerde radikal feministlerin propogandasını yaptığı birşey. İstatistik Bilimini hiçe sayan (bilim dediğin ataerkil toplumun baskı aracı değil mi zaten (!)) araştırmalar ile kampüste tecavüzün ve cinsel saldırının yüzde 20 gibi bir oranda olduğu yalanı ile (buna göre Amerikada bir üniversitede tecavüz oranı ile tecavüzün savaş aracı olarak kullanıldığı Afrika ülkesi Kongo’daki tecavüz oranı aynı) kendi ajandalarını üniversitelere dayatıyorlar. Örneğin şu an 2 ay önce ayrıldığınız sevgiliniz sizi yeni sevgilinizle görünce bu kampanya sonucu faaliyete geçen üniversite mahkemelerine gidip “biz bu herifle beraberken aslında düşündüm de rızam yokmuş, bu herif bana tecavüz etti” diyebiliyor ve siz de tabii “kadının beyanı esastır” diye yaptırıma uğrayabiliyorsunuz. Bunlar bir 5 – 10 seneye kalmadan Türkiye’ye de gelir merak etmeyin.
Kırmızı hapa neomaskülinite ismini Roosh V kırmızı hapı bulan benim diye atladığı sırada koymaya kalktı diye hatırlıyorum ve isim çok tutmadı. Paul Joseph Watson’ın videoda neomaskülinite dediği şey, bildiğiniz kırmızı hap. Yorumlarda “keşke gerek olmasaydı” havasına katılmıyorum zira oyun, kendini geliştirmek vs. hep lazım. Fakat yine de olayı özetleme açısından iyi bir video (Türkçe alt yazılı).