Görüştüğüm kız bana yeterince aşık değil – Vaka Çalışması

Selam. Yaptığınız işi kitaplar ve Youtube da dahil bir süredir takip ediyorum. Ama şimdi anlatacağım kızı çözemedim.

Bakalım ben “çözebilecek” miyim? Ya da senin hoşuna gitmeyecek ama asıl seni “çözebilecek” miyim?

38 yaşındayım ve iyi kazanıyorum (dolara vurursan 6 haneli kazanıyorum).  Bu yaşa kadar evlenmedim ve belli bir birikime de sahibim.  Kız 23 yaşında ve üniversiteden yeni mezun oldu. Çok, çok, çok ama çok güzel.

Çok güzel demek yerine dört kere “çok” demen gerçekten anormal. Bu bana, kızın güzel olduğunu ve senin ona aşırı düştüğünü gösteriyor. Bu kadar aşırı düştüğün kızın önünde, kendini istediğin kadar yüksek değerli gör, yüksek değerli davranman ya da yüksek değerli sinyalleri vermen imkansıza yakın. Kız muhtemelen senin gelirin – statün ile davranış uyumsuzluklarından dolayı da git gelli davranacaktır.

Her gittiği yerde başları çeviren bir kız.

Biraz da başkalarının onayı ihtiyacın var sanki. Birazdan daha fazla.

10 aydır çıkıyoruz. Tüm prensipleri aynen takip ettim.

Onun güzelliğini görmezden gel prensibini teğet geçmişsin 🙁 Bakalım tek görmezden geldiğin bu prensip mi.

Mesajlaşmanın çoğunu o yapıyor, haftada en fazla 1 kere görüşüyorum.

Haftada bir az. Başlangıçta normal ama 10 aydır görüştüğün kız (aslında sevgilin olan kız ilk 3-4 haftadan itibaren) seni daha fazla görmeye çabalar ve haftada 2-3 kere görüşürsünüz. Sen mi kızı özellikle itiyorsun yoksa kız mı haftada bir kereden memnun?

Bu arada bu haftada 2-3 kereyi düz adamlar her hafta sadece 2-3 kere anlıyorlar. Kızla bazen 1 hafta beraber geçer, bazen 1 haftada 1 kere buluşursunuz. Ortalamada 2-3. Yani arada 4 gün kalmaya çalışan kızı “aman Allah’ım 3 günü geçecek yapamam nayır” diye evden göndermeye çalışan adamlar var 🙁

Mesajlaşmanın çoğunu onun yapması iyi ve normal. Birçok erkek özellikle başlarda, kadına sürekli ulaşarak, erkeği düşünmesine ve merak etmesine fırsat vermiyorlar. Kadının sizden uzakta ve sizden haber almadığı bu zamana ihtiyacı var.

Aslında ilişkinin 3üncü ayından itibaren haftada 2 kere görüşmeye başladık.

Sen bunu özel yapmadıysan kız seni görmese de pek bir sorun yaşamıyor gibi. Kızın sana ilgisi çok yüksek değil gibi görünüyor. Az önce mesajlaşmanın çoğunu o başlatıyor derken ilk aylardan bahsediyordun sanırım. Belki de daha çok başlatan sen olmaya başladın ve bu da kızın sana gelme hızını yavaşlattı.

Aramızdaki seks olağanüstü, neredeyse kendimden geçiyorum. Kız bunun yanında hem eğlenceli hem de çok zeki. Hayatımda ilk defa onun gibi bir kızla beraber oluyorum. Şimdiye kadar gördüğüm en harika kız. Ona sırılsıklam aşığım.

Düşün bir. Bu kelimeleri kullanıyorsun ve bunlar hanginizin diğerine daha aşık, daha duygusal yatırımlı olduğunu gösteriyorlar?

Bunları 18 yaşında yeni seks yapan adamın söylemesi normal de, 38 yaşında bir adam sekse ya da bir kadına bu kadar düşmemeli? Yıllardır para ve statü kazanacağım diye kendini aç mı bıraktın acaba? Ona sırılsıklam aşığım dediğin yerde, seksi ve kızın güzelliğini tanımlama şeklini de eklersek, senin bu kıza aşırı duygusal yatırım yapmış olduğunu anlıyoruz. Bir erkek bir ilişkide bir kadından daha fazla duygusal yatırım yaparsa, genellikle o ilişkinin kadını olur ve kadını ya tamamen iter ya da sanırım senin kızda olduğu gibi bir türlü yeterince çekmez.

Sorun ne diyeceksin? Sorun şu ki, hala ilişkide miyiz değil miyiz belli değil? Yeterince görüşmüyoruz. Son 5 aydır, 5 ay önce olduğumuz yerdeyiz.

Kadın gibi konuştuğunun farkındasın değil mi? Serseri erkeğin sevgisini tam hissedemeyen, onu ilişkiye kafesleyemeyen kadın gibi.

Bana aşık olduğunu hissetmiyorum.

Ama sen ona sırılsıklam aşıksın.

Bazen kendini geri çekmeyi denedim. Mesela ilk ben aramadım ve 4-5 gün bekledim. 4-5 günü hiç geçirmeden mesaj attı.

Bak işte burada olan olayı görmen lazım. Az önce bana daha çok o ulaşıyor dedin ama muhtemelen o işin başındaydı. Sonra bir yerde sen ona daha fazla ulaşmaya başladın. Ara ara kendini çeksen de genelde sen peşinde koştun.

Bunu yapma nedenin de sen sırılsıklam aşıksın, o ise eh işte.

“Bir ilişkide daha güçlü olan taraf, diğerine daha az ihtiyaç duyan taraftır.” – İlişkilerin Temel Kuralı

“Sağlıklı bir ilişki için, İlişkinin her aşamasında kadın sizden daha fazla duygusal yatırım içinde olmalıdır.” – Duygusal yatırım nedir?

Bu iki kuralı çok uzun süre ihlal etmişsin ve bu da (olacağı varsa) kızın sana aşık olmasını engeller. Senin için o 4 x çok güzel kız, sen ise onun için muhtemelen “ya yakışıklı adam işte, parası da vay”.

Bu arada kendini geri çekmeyi manipülasyon olarak yapıyorsun. Ben kendini geri çekmeyi bir duruş olarak öğretiyorum, sen manipülasyon olarak yapıyorsun. Bir duruş olarak yapsan, kız sana daha çok ulaşana kadar ona daha fazla ulaşmazdın. Bir kere yapıp eski haline dönüyorsun.

Kızın bana olan duyguları güçlü olsa, o kadar beklemezdi diye tahmin ediyorum.

Doğru tahmin ediyorsun. Ama sen, kızın sana olan duygularının güçlenmesine izin vermiyorsun.

Aramızdaki şeyin adı konulmadığı için, kızın da olaya takılma gibi baktığı şüphesi ile başka kadınlarla görüşmeye devam ediyorum ama ben bu kızla sevgili olmak istiyorum.

38 yaşındaki bir erkeği değişik kadınlarla seks yapmak tatmin etmez artık. Özellikle de bunu yapabilen bir erkekse. Eş bağlanması, sevgili ilişkisi, hem seks hem de duygu tatmin eder. Ama sen sevgili istiyorsun, sadece bu kıza odaklanmaman lazım.

Ama onu biraz zorlasam kaçacağını hissediyorum.

Birader sen zaten peşinde koşarak sürekli zorluyorsun ve bu nedenle muhtemelen kaçacak. Kız senin ondan, onun senden daha fazla hoşlandığını biliyor. Bunu zorla gösteriyorsun. Kız senin ona olan ihtiyacının, onun sana olan ihtiyacından fazla olduğunu biliyor. Bunu sen zorladın. Kız gücün elinde olduğunu biliyor ve bir kadının karşısında daha güçlü olduğunu hissettiği bir erkeğe aşık olma ihtimali çok düşüktür.

Ne tavsiye edersin?

Buluşma aralarınızda bir süre ilk o sana ulaşsın. Sadece bir kere değil. Ne kadar uzun süreli sana ulaşmadığı önemli değil. Bir süre ilk o sana ulaşacak. Başında olduğu gibi. Sen muhtemelen bir kere manipülasyon ayağına ulaşmayı ona bırakıyorsun ve bu olunca hemen kızın peşine düşmeye devam ediyorsun.

Sen buluştuğunuzda sadece iyi vakit geçirmeye, eğlenmeye ve fiziksele odaklan. İlişki işini ona bırak. Kızın peşini bıraktıktan sonra aranızdaki denge değişir ve bu yeni dengede ilişki isteği ondan gelirse bakarsın.

Üçüncüsü ve bu çok önemli, bu kızın rütbesini düşür. Yani haftada bir kere buluşmanız yeterli. Sevgili istiyorsan başka kızlarla da o amaçla görüş ve bu kızı sevgili yapacağım takıntısını bırak. Senin gibi kafası bir kıza takıntılı biri, normal kafa ile sevgili olarak görebileceği kadınları sevgili olarak göremez. Kafan tamamen bu kızla dolu. İlla bu olacak diye takmışsın. O şansı kullanmamış, kızı özel olmaktan çıkar. Eğer kendisi daha fazla görüşmek isterse bunun için sana daha fazla ulaşır ve eğer sen de ona daha fazla ulaşmaya başlamazsan biz neyiz noktasına gelebilir. Gelemeyebilir de. Bu konuda ona bağlı olmayı bırak.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Üniversiteye yeni başlayanlara tavsiyeler Türkçe Podcast (kızlar konusu ve daha fazlası)

Üniversiteye yeni başlayacak olan arkadaşlara tavsiyeler verdim ama üniversiteye başlayalı çok olmadıysa da sizin için faydalı olabilecek bir yayın oldu.

Arkadaşlar, Youtube kanalına Katıl da ekledim. Kısa süre içerisinde oraya da video koyacağım.

Aşağıda yayının Youtube videosu var. Yayına Spotify kanalımızdan da ulaşabilirsiniz.

00:00 Üniversiteye yeni başlayanlara tavsiyeler
00:26 Kızlarla ilgili tavsiyeler
12:28 Genel üniversite tavsiyeleri
18:30 Soru #1 – Alkol sigara kullanmıyorum, üniversitede zorluk çeker miyim?
19:15 Soru #2 – Üniversitede iş kuruyorum, üniversite bitince başka üniversite okuyayım mı?
20:50 Soru #3 – Üniversitede sosyalleşmesem ve ineklesem normal olur mu?
22:35 Soru #4 – Üniversitede kızlarla iyi iş çıkarmak için kendi evinde kalmak mı lazım?
24:54 Soru #5 – İyi bir üniversite / bölüm aile ile kalmak mı, daha kötü bir bölüm ama kendi başına kalmak mı?
25:45 Soru #6 – İstanbul’da üniversite okumak mantıklı mı? Depremden çekiniyorum.
25:59 Soru #7 – Ailemle yaşıyorum o nedenle kızlarla sonuna kadar gidemiyorum. Ne yapayım?
27:58 Soru #8 – Tıpçılar nasıl sosyalleşebilirler?
29:07 Soru #9 – Alkolsüz – sigarasız sürekli bara giden arkadaşlarla nasıl sosyalleşeceğim?
29:50 Soru #10 – Lisede çok sosyaldim, İstanbul’da üniversitede sosyalleşmekte zorlanıyorum.
33:03 Soru #11 – Üniversitede kaç aktivite kulübüne gitmeli?

Efendi Adamın Toksik Kırılganlığı (No More Mr. Nice Guy) Kitap Özeti

Dr. Robert Glover’ın No More Mr. Nice Guy adlı eseri, her erkeğin en az 3-4 kez okuması gereken bir klasik. Tam adı No More Mr Nice Guy: A Proven Plan for Getting What You Want in Love, Sex, and Life olan 2003 tarihli bir kitap, 2 asır sonra Türkçe’ye Efendi Adamın Toksik Kırılganlığı adıyla çevrildi.

Dr. Robert Glover alanında uzman bir psikoterapist ve kitap hem kendisini efendi erkeklikten çıkarma sürecindeki tecrübelerinden, hem de bu konuda çalıştığı sayısız erkeğin deneyimlerinden süzülerek oluşturulmuş.

Bu yazıda size bu kitaptaki fikirleri özetleyeceğim. Bu kitabı Türkçesinden okumadığımı belirteyim ama eğer İngilizceniz yoksa Türkçesini alın ve okuyun.

***

İyi çocuk, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde, yaptığı şeylerin hemen hepsini, birilerinin onayını kazanmaya ya da hoşnutsuz etmemeye göre ayarlar.

Dr. Robert Glover – Efendi Adamın Toksik Kırılganlığı (No More Mr. Nice Guy)

Çocukluğunuz boyunca büyürken anne babanızdan ve çevrenizden sürekli olarak çeşitli mesajlar aldınız. Bazıları için bu mesajların önemli bir kısmı gerçekte olduğunuz kişi olmanın güvenli, istenilir ve kabul edilebilir olmadığıydı. Bu mesajlar, insanlarla ve özellikle kadınlarla oldukça zayıf ilişkiler kuran, zamanlarının önemli bir kısmını kendilerinde problem olarak gördükleri şeyleri saklamaya, onay ve kabul edilirlik için sürekli olarak başkalarının isteklerini ve ihtiyaçlarını kendi istek ve ihtiyaçlarının önüne koymaya çalışan iyi çocuklar ortaya çıkarır.

Bebek dünyaya geldiğinde ve ondan sonraki yıllarda hayatta kalması tamamen ebeveynlerine ya da kendisine bakan büyüklere bağlıdır. Bu nedenle bir çocuğun en büyük korkusu terk edilmektir.

Çocuk terk edilmeyi çeşitli seviyelerde yaşayabilir. Ebeveynlerin boşanması, anne ya da babanın terk etmesi, kendisine bakmakla yükümlü olan büyüklerinin kendisini fiziksel ve duygusal olarak ihmal etmesi, fiziksel veya duygusal şiddet uygulaması, vs.

Bu şekilde “terk edilen” ya da “ihmal edilen” çocuk ben merkezli hale gelir. Çocuklar doğuştan gelen bir dünyanın merkezi olma düşüncesine sahiplerdir ve çocuklara göre her şey onların etrafında döner. Bu nedenle de başlarına gelen her şeyin sebebinin kendileri olduğuna inanırlar.

Çocuk ihmal edildiğinde ya da terk edildiğinde, bunun sebebinin kendisi olduğuna ve kendisinde bir sorun olduğuna inanır. Bu toksik utancı gidermek için, ihmal edilen veya terk edilen çocuk, başkalarının onayını aramaya başlar. Bu onay arayışı kendini değişik şekillerde ortaya koyabilir:

  • Agresif bir şekilde başarı hırsı
  • Fiziksel görünümüne aşırı dikkat ve aşırı vücut geliştirme uğraşı
  • Komiklik yaparak ya da başkalarını memnun ederek ortamda var olma çabası

İyi Çocuk Sendromu

İyi çocuk / efendi erkek sendromunu açıklamadan önce, buradaki iyi ve efendi kelimelerinin iğneleyici bir anlamı olduğunu belirtelim.

Buradaki “iyi”, iyi insandaki iyi gibi değil daha çok iyi maskesi altında sinsi bir amacı olan erkekler için kullanılır. Bu erkekler, kendilerinin çok iyi, efendi bir erkek olduklarını düşünürler ve bu özelliklerine inandıkları gibi, başkalarını da bu özelliklerine inandırmaya çalışırlar.

Oysa iyi çocuk sendromuna sahip kişinin yaptığı şeyin iyilikle alakası yoktur. Amaçları pasif bir şekilde kadınları kendileri ile birlikteliğe ikna etmektir. Bu erkekler genellikle uyumlu, kibar, duyarlı ve kırılgandırlar. Başkalarının özellikle de hedeflerindeki kadının ihtiyaç ve isteklerini, kendi ihtiyaç ve isteklerinin önüne koyarlar, çatışmalardan kaçmak için yapabilecekleri her şeyi yaparlar, insanlara duygusal destek sağlarlar.

Fakat iyi çocuklar bunları karşılıksız ya da iyi birer insan olduklarından yapmazlar. Bu kişiler iyi insan olabilirler ama bu davranışlarını karşılık bekleyerek yaparlar. Bu karşılığı talep etmedikleri için karşılıksız bir fedakarlık yapıyor gibi görünselerde, aslında insanlardan bu yaptıklarını ödüllendirmelerini beklerler. Örneğin iyi çocuk, cinsel birliktelik istediği kadına yürümek yerine onun arkadaşı olmaya, ona duygusal destek vermeye, onun ihtiyaçlarını karşılamaya çalışır. Tamamen arkadaşça davransa da, kadının bu yaptıklarını takdir ederek onun özellikle kötü çocuk olarak tanımladıkları ve aslında çoğu kararlı olan erkeklerden farklarını anlamalarını ve onlarla seks yapmasını bekler.

İyi çocuklar kadınlara ve diğer insanlara karşı yaptıkları bu “iyiliklerin” karşılığını beklerler ama bunu kararlı bir şekilde talep etmezler. Örneğin yine ilişkiler temelinde konuşursak, iyi çocuk cinsel ilişki beklemektedir ama kadından görünürde tek talebi arkadaşlıktır.

Gizli Sözleşmeler

Bu tür karşı tarafın haberi olmadan iyi çocuğun karşılık beklemesine, No More Mr. Nice Guy kitabının yazarı Dr. Glover gizli sözleşme diyor. Dr. Glover’a göre iyi çocuklar temel olarak 3 adet gizli sözleşmeye göre hareket ederler.  Gizli derken hem iyi çocuğun kendisi bilinçli olarak farkında değildir hem de iyi çocuğun etrafındakilerin bu sözleşmelerle ilgili en ufak fikri yoktur. Yani ailesi, kız arkadaşı, iş arkadaşları, vs … bu sözleşmelerin varlığından haberdar değillerdir.

Gizli sözleşmelerin 3’ü de “eğer … öyleyse …” şeklindedirler. Hepsi karşılık bekleyerek ver şeklindedir.

1. Gizli sözleşme : Eğer iyi çocuk olursam benden hoşlanır(lar) ve beni sever(ler). Birçok erkek için bu sonunda (kadınla) yatarım şeklindedir. Eğer iyi çocuk olursam hoşlandığım kadın benim iyi çocuk olduğumun farkına varır ve benden hoşlanır ve sonunda benimle seks yapar.

2. Gizli sözleşme : Eğer onlar sormadan ben diğerlerinin ihtiyaçlarını karşılarsam, ben sormadan onlar da benim ihtiyaçlarımı karşılarlar.

3. Gizli sözleşme :Eğer herşeyi doğru yaparsam problemsiz ve tasasız bir hayatım olur.

Hayatı bu gizli sözleşmelere göre yaşamanın getirdiği bazı problemler var tabii. Birincisi böyle yaşamak oldukça çocukça ve disney masalı tarzı düşünmek demek. Ama bir diğer problem de kimse bu sözleşmelerin farkında değil! Bu nedenle diğer insanlar “sözleşmenin” kendi taraflarını ihlal ettiklerinde ki iyi çocuk bunu bilir ve sürekli “ben şunu yaptım, bunu yaptım” diye bir liste ve skor paneli tutar ve “ama bu takdir edilmedi, şunun karşılığı verilmedi, vs …” diye not alır durur. Bu nedenle de iyi çocuk yaptıkları ile almaya hak kazandığı ama alamadığı herşeyle ilgili zamanla dünyaya ve Tanrıya kin beslemeye başlar ve öfkeli hale gelir.

Problem şu ki bütün bunlar masallarda yaşamakla alakalı. Biliyoruz ki gerçek hayatta istediğiniz kadar düzgün biri olun herkes sizden hoşlanmayacaktır. Ve tabii ki herkes sizinle yatmak istemeyecektir. İnsanlar için bir şeyler yapıp onların da aynı şekilde karşılıksız bir şeyler yapacağını beklemek çocukçadır. Zira yetişkin demek zaten kendi ihtiyaçlarının karşılanması, isteklerinin yerine getirilmesi ve davranışları konusunda 100% sorumluluk alan kişi demektir. Yani bir yetişkin olarak ihtiyaçlarımın nasıl karşılanacağını bulmak ve çevremi ihtiyaçlarımı karşılayacak insanlarla doldurmak benim kendi sorumluluğum. Ve son olarak da her şeyi kitabına göre yaptım diye dertsiz tasasız bir hayat beklemek gerçek hayatta karşılığı olmayan bir şey. Problemsiz bir cennette yaşamıyoruz, kaotik ve kontrolümüz dışında olayların olduğu bir dünyada yaşıyoruz.

Sonuç olarak bütün bunlar iyi çocuğu çocukça hayallere saplanmış kalmış, hayal kırıklığı içinde, öfke ve kinle dolu biri yapar. Bu da onların kafalarını allak bullak eder zira iyi çocuk olarak hiçbir zaman öfkelenmeyeceklerini düşünürler ama birçok iyi çocuk sürekli bir öfke içinde yaşar. Zira kimse gizli sözleşmelere uymamaktadır.

Bu nedenle kendilerine her alaycı bir şekilde ne kadar iyi çocuk denilse de, iyi çocuklar genellikle sinsi ve pasif agresif kişilerdir. Başka insanlara sınır çizmek konusunda büyük zorluk yaşarlar.

İyi çocuk sendromundan kurtulmak

İyi çocuk sendromundan kurtulmanın doğru yolu, pasif ya da pasif agresif olmaktan, agresif olmaya geçiş değil, kararlı biri olmaya geçiştir. Çatışmalardan korkmayan, bunları kararlı bir şekilde halleden, sınırlar çizmekten ve bunları korumaktan çekinmeyen biri olmaktır.

Dr. Glover bunu şöyle açıklıyor:

“Efendi erkek mi piç erkek mi” paradigmasından farklı bir paradigma daha var. İnsanoğlu doğası gereği olaylara siyah – beyaz bakan bir varlık. “Biri çıkıp da erkeklere iyi çocuk olmamalarını öğreten bir kitap yazdı ise onlara götün teki olmalarını öğretiyordur” sanan birçok insan var.

Temel aksiyomum şu :

Çoğu iyi çocuk aslında götün teki piçe (asshole jerk) bir tepki olarak iyi çocuk olmuşlardır. Ben bunu korku ve kaygıya karşı “savaş – dona kal – kaç reaksiyonu” çerçevesine sokuyorum. Göt herif piç savaşçıdır, fiziksel olarak egemen, sözel olarak zorbadır. Çoğu iyi çocuğa küçüklüklerinde anneleri ve diğer kadınlar tarafından “aman o adam gibi olma sakın” diye öğretilir. İyi ol, efendi ol denir. İyi çocuk ise bu götün teki piçe reaksiyon olarak diğer aşırı uca gider ve kendi korku ve kaygıları ile başa çıkmayı “dona kalma – kaçma” şeklinde yönetir. Silik bir profil çizer, çatışmadan kaçınır, vs … Götün teki piç de ayak paspası iyi çocuk da aslında korku ve kaygılarını yönetmeye çalışıyorlar.

Bir erkek çıkıp “ben iyi çocuk olmak istemiyorum ama götün teki piç de olmak istemiyorum, ve mutlu bir orta nokta bulmaya çalışıyorum” dediğinde benim cevabım şu : bu iki ekstrem işlev bozukluğu arasındaki denge noktası nerede bilmiyorum!

Yani mutlu bir orta yol aramıyoruz ama bunun yerine paradigmayı yeniden tanımlamaya çalışıyoruz. Erkekler kaygı ve korkularını dışlarında olan şeyleri yönetmeye çalışarak değil içlerinde yatıştırmayı öğrenmeleri paradigması. “Ben ne istiyorum, istediğimi nasıl elde ederim” gibi sorular sormaya ve kendi kendini onaylayan ve özdeğeri dışarda aramak yerine içinde arayan biri olma paradigması.

Yani ağlak bir kapı paspası olmaktan götün teki piç olmaya evrilmiyoruz. Onun yerine seviye atlıyoruz ve yetişkin biri olma ile ilgili yetenekler ediniyoruz.

Kendi ihtiyaç ve isteklerini öncelik yapmak

İyi çocuklar genellikle başkalarının ihtiyaç ve isteklerini, kendi ihtiyaç ve isteklerinin önüne koyarlar. Bunun nedeni, çocukluklarında kendi istek ve ihtiyaçları zamanında ve sağlıklı bir şekilde karşılanmadığında, ihmal edilmelerinin veya terk edilmelerinin nedeninin bu istek ve ihtiyaçlar olduğuna inanmış olmalarıdır. Bunun sonucu olarak da bütün o fedakar ve hiçbir talebi ve ihtiyacı olmayan iyi biri görüntüsünün altında iyi çocuk, aşırı muhtaç biridir. Kendi ihtiyaç ve isteklerini karşılamaya çalıştıklarında, manipülatif ve kontrol manyağı biri gibi davranırlar.

İyi çocuğun öncelikli olarak anlaması gereken şey, kendi istek ve ihtiyaçları yüzünden ihmal edilmediği ve bu istek ve ihtiyaçlara öncelik vermesinin, muhtaç olduğu onayı tamamen kaybetmesine ya da deli gibi kaçtığı hoşnutsuzluğa boğulmasına neden olmayacağıdır. Evet, kendi ihtiyaçlarını ve isteklerini öne koyarak bazı insanların onayını kısmen ve tamamen kaybedecektir ve bazı insanları kısmen ve tamamen hoşnutsuz edecektir. Ama toplamda gördüğü onay azalmayacak, hoşnutsuzluk artmayacaktır.

Fakat burada dikkat etmeniz gereken şey, kendi istek ve ihtiyaçlarını ilk sıraya koymanın, başkalarının istek ve ihtiyaçlarını tamamen göz ardı etmek demek olmadığı. İhtiyaçlarını gidermeye çalışırken iyi çocuklar dolaylı, belirsiz, manipülatif ve kontrol manyağı olabilirler.

Bir insanın kendi ihtiyaçlarının karşılanmasını sabote etmesinin birden fazla yolu var. Bir tanesi, başkalarının size ihtiyacınız olan şeyi vermesini zorlaştırmaktır. En çok ihtiyaç duyduğunuz zaman aynı zamanda en fazla terk edilmiş hissettiğiniz zamandır zira insanları itersiniz. İnsanların size yardım etmesine izin vermelisiniz.

İkincisi yolu da gizli sözleşmelerdir. İyi çocuğun gizli sözleşmesi şudur: ben senin için bir şey yapacağım ve sen de karşılığında benim için bir şey yapacaksın ama ikimiz de böyle bir sözleşmeden habersizmiş gibi davranacağız. Bu nedenle size şu ödevi veriyorum: sevdiğiniz biri ile aranızda yaptığınız gizli sözleşmelerden en az bir tanesini bulup ortaya çıkarın.

Gücünüzü geri kazanmanın 5 yolu

İlk yapmanız gereken şey, sınırlarınızı çekmektir. Önümüzdeki hafta boyunca kendinizi gözlemleyin ve aslında hayır demek isterken evet dediğiniz durumları bulun. Neye toleransınızın olduğunu ve neye toleransınızın olmadığını açık bir şekilde ortaya çıkarın. Örneğin benim ilişkide sınırlarımdan biri, hayatımın geri kalanında haftada en az 5 gün sağlıklı beslenmeden ödün vermemek.

İkinci yapmanız gereken şey, kontrol edemeyeceğiniz şeyleri kontrol etmeye çalışmayı bırakmaktır.

Üçüncü yapmanız gereken şey, korkularınız ile yüzleşmektir.

Dördüncü yapmanız gereken şey, bir ahlak geliştirmektir.

Beşinci yapmanız gereken şey de, duygularınızı ifade etmeyi öğrenmektir. Burada biraz durmak istiyorum. Bence en önemli şey, duygularını başkalarına ifade etmekten çok, kendi duygularınızla yüzyüze gelmektir. Kendinizi kendi duygularınızdan, kendinizden uzaklaştırmak ve kendinizle yüzleşmemek için sürekli olarak dinlediğiniz müziği kapatın ve kulağınıza taktığınız o kulaklığı çıkarın. Sizin kendi duygularınız ve hisleriniz, sizin bütünlüğünüzün bir parçasıdır. Duygularınızın dilini öğrenerek, iyileşmekte olan bir iyi çocuk olarak, hayat boyu taşıdığınız o yükü sırtınızdan attığınızda, kendinizi Willy Wonka’nın Çikolata Fabrikasına altın bilet kazanmış Charlie gibi hissedebilirsiniz.

Maskülenitenizi yeniden kazanın

Erkek rol modeli olmadan büyüyen erkekler, günümüzün iyi çocuk sendromu problemini ortaya çıkardılar. Endüstri Devriminden sonra babalar oğullarını evde bırakıp, fabrikalara ve ofislerde çalışmaya gittiler ve oğulları da daha çok anneleri ve başka kadınlar tarafından yetiştirildi. Bu sosyal koşullanmanın da, iyi çocukların diğer erkeklerden kopması gibi bir etkisi oldu.

Bunu düzeltmek için maskülen erkek rol modelleri ile arkadaş olun.

İstediğiniz sevgiyi nasıl alacağınızı öğreneceksiniz

İyi çocuklar neden istedikleri sevgiye ulaşamazlar? Çoğu iyi çocuk, çocukluklarında babaları ile yakın ilişkileri olmadığını anlatıyor. Bunun sonucu olarak da birçok iyi çocuk, anneleri ile sağlıksız bir bağ geliştiriyorlar. İyi çocukların anneleri ile tek eşli ilişkiye yatkınlıkları, büyüdüklerinde gerçek bir kadın partner ile iyi ilişki kurabilmelerini engelliyor.

İyi çocuklar, kırılganlıklarının açığa çıkması korkularını, yalnız kalma korkuları ile dengelemeye çalışırken, işlevsiz ilişkiler yaratırlar. Burada kırılganlıklarının açığa çıkması korkusu, biri kendileri ile yeterince yakınlaşırsa, ne kadar zayıf / kötü olduklarını anlar korkusudur. İyi çocuklar, başkaları bunu keşfederse, alay edileceklerine, yaralanacaklarına ya da terk edileceklerine inanırlar. Bunun alternatifi de hiç iyi değildir zira kendilerini diğer insanlardan izole ederlerse, bu sefer de çocukluklarında çok korkutucu olan terk edilme deneyimleri yeniden canlanır.

Kırılganlıkları açığa çıkacak korkusu ile terk edilecekleri korkusunu dengelemek için, iyi çocuklar yardıma ihtiyaç duyarlar ve bu yardımı aynı şekilde yaralı ve yakınlık kurmakta zorlanan insanlarda bulurlar ve beraberce iki tarafı da hüsrana uğratan ilişkiler yaratırlar.

Aslında ne olduklarının açığa çıkmasını engellemeye çalışırken, iyi çocuklar iki çeşittirler: yapışkanlar ve mesafeliler. Yapışkanlar, kendilerini ve kendilerine ilgi gösteren diğer insanları hiçe sayacak şekilde ilişkilerine yapışırlar. Mesafeli olanlar ise asıl partnerlerine duygusal olarak mesafeli dururlarken, ilişki dışında iyi çocuk rolü oynarlar.

Peki bu durumda iyi çocuklar istedikleri aşka nasıl ulaşırlar? İyileşmekte olan bir iyi çocuk, bunu başarmak için sınırlarını belirlemelidir. İyileşmekte olan iyi çocuk, partnerleri ile aralarındaki sınırlarını belirleyip korumaya başladıklarında, bu partnerlerinin kendilerini güvende hissetmesine neden olur. Kadınlar güvende hissettiklerinde, seviliyor da hissederler.

Sınırlarını belirlemek aynı zamanda saygı da yaratır. İyi çocuk sınırlarını belirleyip koruyamadığında, partnerine kendilerine saygılarının olmadığını sinyallerler. Bu durumda kadınları onlara neden ve nasıl saygı duyabilir ki?

İstediğiniz seksi nasıl alırsınız?

İlk yapmanız gereken şey, kendinizi hapsettiğiniz içselleştirilmiş utanç ve korku hücresinden dışarı çıkmaktır. Bunlar, doyurucu bir seks hayatının önündeki en büyük engellerdir. Ne kadar kitap okursanız okuyun, ne kadar kursa katılırsanız katılın, cinsellik konusunda çözmediğiniz utanç ve korkularınız olduğu sürece bunlar bir işinize yaramayacaktır.

İkincisi, bu konu hakkında konuşun. Cinsel geçmişiniz ve erken cinsel hatıralarınız hakkında konuşabileceğiniz güvenli bir yer bulun. Varsa çocuklukta cinsel taciz ya da travma deneyimlerinizi, ailenizdeki cinsel problemleri konuşun.

Üçüncüsü, porno ve fantezi kullanmadan kendi cinselliğinizi yaşayın. Porno ve fantezinin dikkat dağıtması olmadan kendi cinselliğinizi yaşayana kadar, sağlıklı bir cinsellik yaşayamayacaksınız.

Porno, sizin utanç ve korkularınızdan uzaklaşarak içinde cinsellik yaşayabileceğiniz bir trans hali yaratır. Ama porno utanç duygusunu katlayarak arttırır zira genellikle gizli saklı yapılır. Fantezi de bir çeşit kopmadır ve birinin vücudunu zihninden ayırmaya yarar. Fantezinin tek sağladığı şey, sizin utanç ve korkularınızı geçici olarak unutmanızı sağlamaktır ya da kötü seks hayatınızı saklamaktır.

Dördüncüsü, kötü sekse hayır deyin. Size kötü haber vermek istemezdim bayanlar ama zamazingonuzu Bangkok’ta kolay altılılara batırma fantezilerinizi bırakma vakti geldi. İyi seks haricinde seks yapmamayı kafaya koyarsanız, değişik bir şey yapmak için sorumluluk da almaya başlarsınız. Harika bir aşık olma kavramını bırakırsınız, açık ve direkt davranmaya başlarsınız, uygun bir partner seçersiniz ve kötü seksin, hiç seks yapmamaktan daha iyi olmadığına karar verirsiniz.

Son olarak, ben erkek Amerikan geyiğini kendime örnek alıyorum. Doğada alfa erkek ve Amerikan geyiği erkeği oturup kızların kendisini beğenmesini neyin sağlayacağını düşünmez. Bu erkekler acımasız, rekabetçi ve cinsel olarak gururludurlar zira neyseler olar ve ne yapıyorlarsa onu yaparlar. Dişiler onlardan böyle etkilenirler.

Size son bir mesajım olacak. hayatınızın gerçekliğine bakın ve kendinize şu iki soruyu sorun:

Birincisi, istediğiniz hayatı yaratıyor musunuz? Ve ikincisi, eğer yaratmıyorsanız neden yaratmıyorsunuz?

Bunun sebebi muhtemelen korku. Korkularınızla kafa kafaya gelecek şekilde yüzleşin. İstediğiniz hayatı elde etmenin tek yolu bu.

Aşırı duygusal yatırım yaptığım kadını unutamıyorum (Vaka çalışması)

Mahmut Abi, aşırı duygusal yatırım yapılan kız nasıl unutulur? Aklımdan çıkmıyor. Sosyal hayatımı dolduruyorum, haftada 2 gün kurs 3 gün kickbox geri kalan gunlerde de sürekli üretken calışıyorum ama aklımdan çıkmıyor.

Aramızda cinsel etkileşim oldu birkaç kez. Sorun şu gece uyurken uyuyamıyorum, uykum 3-4 kez bölünüyor. Bir çok kez rüyalarıma dahi giriyor rahatsiz oluyorum. Stalkı bırakma konusunda sıkıntı çekiyorum. stalk yapmak duygusal yatırıma mi yol açar ?

Aranda sadece birkaç kere “cinsel etkileşim” olan yani hemen hemen hiçbir şey olmayan kızı, geceleri uyuyamayacak kadar kafaya takman, ağır ama maalesef yaygın bir zayıflık. Bunun için hayatının gerçekten çok renksiz olması lazım. Cinsel etkileşim dediğine göre cinsel ilişki bile yok. Cinsel ilişki bile olsa, kadınlar cinsel ilişkide oksitosin salgılayıp bağlanmaya meyillidir, erkekler ise daha çok dopamin salgılayıp işin zevkine varmaya. Senin erkek olarak bu kıza yapışman doğandan kaynaklanmıyor, öğrenilmiş ve kurtulman gereken bir çaresizlik.

Altta yatan patoloji varsa bunu psikologlara bırakıp bundan nasıl kurtulacağına bakalım. Bu arada da duygusal yatırım ile ilgili yanlış anlaşılan bir konuyu açıklığa kavuşturalım.

Duygusal yatırım bildiğiniz gibi (bilmiyorsanız mutlaka öğrenin) bir kişinin düşünce ve duygularınızda yer etmesi demek. Bu yatırım genellikle davranışlarınızla olur ve buradan engellenebilir.

Öncelikle bir kadına karşı duygusal yatırımı bıraktığınız ya da minimuma indirdiğiniz anda, daha önceden yaptığınız devasa duygusal yatırım bile aylar içinde erir biter. Duygusal yatırımınızın yüksek olması, hala duygusal yatırım yapıyor olmanızdandır. Şimdi burada yaptığın duygusal yatırımlardan oluyor.

Şimdi sen kızı stalklıyorum (gizlice takip ediyorum) diyorsun. Bugün sosyal medya maalesef bu işi o kadar kolaylaştırdı ki, eskiden bir iki haftada atlatılacak olay aylarca atlatılamıyor. Sosyal medya insanları ama özellikle erkekleri maymun etti maalesef.

Şimdi şöyle düşün. Bu kızın evinin karşısında bir daire kiraladın. Hergün gidip o daireden kızı gizli gizli gözetliyorsun. Bu kızı nasıl unutacaksın? Sosyal medyadan stalklaman aynı şey! Her stalkladığında devasa duygusal yatırım yapıyorsun.

Sosyal medyada ya da mesajlaşma uygulamasında stalklamayı hafife almayın. Yıllarca stalkla yıllarca unutamazsın. Bir insanı unutman için onu önce davranışsal olarak bırakman lazım. Bunu zihinsel ve duygusal bırakma, maalesef haftalar veya aylar sonra takip eder (ama her geçen gün daha iyi hissederek yani haftalarca kötü hissetmeyeceksin).

Şimdi sen sadece birkaç “cinsel etkileşimin” olan kızı unutamamanda kronik “dam” eksikliğinin de etkisi var. Gerçi ben o tadı da almış gibi yazmamışsın ama en azından tatmaya milimetreler kalmıştı 🙂 Yani oldukça fazla sayıda kadınla olan adamlar bile bir kız için böyle olmayı becerebilseler de, bu genelde kendini kadınlardan uzun süre uzak tutmuş adamların başına gelir.

Sadece bir iki cinsel etkileşimle nasıl devasa duygusal yatırım yaptın anlatmamışsın. Belki de daha önce çok konuştun, peşinde koştun.  Ama şu an devasa yatırım yapmaya devam ediyorsun ve bunu hemen bırakman lazım.

Kıza ulaşmak büyük yatırımdır o nedenle ulaşmamalısın ki bunu yapıyorsun. Ama stalk da belki de aynı ölçüde büyük yatırım. 5 sene stalkla 5 sene unutamazsın. O nedenle stalklamayı bırak, gerekirse sosyal medya hesaplarından çık (silme), uygulamaları sil ve 2-3 ay girme. Bu da yetmiyorsa kızı her yerden engelle.  Engellemek normalde zayıf bir davranış olabilir (kız normalse; eğer kız toksikse değildir) ama stalklamayı engelleyecekse oldukça makul bir zayıflıktır.

Son olarak hayatına odaklanman ve sosyal hayatını geliştirmen lazım. Onu yapıyora benziyorsun ama daha kızlı erkekli, aktivite merkezli, kurslar daha hızlı etki eder. Aynı zamanda eğer durup durup bu kızı unutmak için başladıysan ya da yeni başladıysan etki etmesi zaman alır. Biraz zaman da lazım.

Şimdi düşünce ile duygusal yatırıma gelelim. Bu en zoru. Nörobilimci Andrew Huberman’ın dediği gibi “zihni zihinle değiştirmek zordur, zihni mümkün olduğunca davranışlarla değiştirmek lazım”. Ama iş oraya gelirse zihni zihinle değiştirmek de gerekebilir.

Bu kadın aklına her geldiğinde, durup 5 dakika nefes meditasyonu yapabilirsin. Nefesine odaklan ve tabii ki başlarda aklın defalarca kıza kayacaktır. Zaten odaklanma meditasyonlarının asıl ismi odak kaybedip yeniden odaklanma meditasyonu olmalı zira işin pratiği bu. 5 dakika aklın kaydıkça ısrarla nefesine dön, zaman içinde aklının daha az kaydığını, zihnini daha iyi kontrol edebildiğini göreceksin. Ben meditasyon yapmam diyorsan koyun say fark etmez. Ama koyunlara odaklanmaya çalış.

Şunu defalarca söyledim ama orada burada söylediğimden çoğu insanın görmesi için tekrar edip duruyorum: Senin gibi unutamayanların çoğunun ortak özelliği, kızın sevgili gibi tarihçesi olmayan bir kız olması. Bir erkek 5 senelik sevgilisini, 5 günde 2 kere yattığı kıza takıntı yapan adamdan daha hızlı unutuyor. Belki de ne olursa olsun doymuş bir geçmişi olmasından, bilmiyorum ama beni arayanlar arasında aynı kız için 1-2 sene boyunca arayanların hepsinin ortak özelliği, kızla aralarında pek bir şey olmamasıydı.

Özellikle şu düşünceler devasa duygusal yatırım sebebi:

“O zaman şöyle yapsam olur muydu, şöyle yapmasam olur muydu?”

“Belki o zaman istiyordu ama ben şöyle yapmadım / yaptım olmadı.”

“Benim aramamı mı bekliyor, aramıyorum diye olacak iş olmayacak mı?”

Bu düşünceleri aklınıza getirmemek için elinizden geleni yapın.

Onu cok sevmiyorum ama özlem oluyor söylediğiniz gibi ne soylediğine değil ne yaptığına bakıyorum sevilmeyi hakedicek davranışlar da bulunmuyor.

Bu seviyesi sevgi değil takıntı zaten. Bunda bir gariplik yok. Ayrıca duygusal yatırımın sevgi veya aşk ile aynı olmadığını da söylemiştim. Bir kadını çok sevebilirsiniz ama ona çok duygusal yatırım yapmayabilirsiniz. Karınızı sevgilinizi çok seversiniz ama gün içinde işe güce dalıp onu unutursunuz, sürekli düşünmezsiniz. Mesela düşünün, çoğunuz kız arkadaşınızın instagramını muhtemelen bu arkadaşın bahsi geçen kızın instagramını kontrol ettiği kadar kontrol etmiyorsunuz.

ne yaptığına bakıyorum sevilmeyi hakedicek davranışlar da bulunmuyor.

Ne yaptığına bakma yahu, zaten baktığın için böylesin. Kız sevilmeyi hak etmiyor diyorsun ama kız asıl böyle takip edilmeyi, böyle duygusal yatırımı hak etmiyor. Bunu bırakman lazım. Bence stalkı bıraksan zihnini kontrol etmeye bile gerek kalmayabilir.

Gerek beni arayanlar gerek de yorumlarda takip ettiklerim bana şunu gösterdi: iletişimi kes kuralını eksiksiz uygulayanlar, istemeseler bile unutuyorlar. Unutmadan edemiyorlar. Duygusal yatırımları sönüp gidiyor. Yoksa unutamıyorsun, üç ayaktan birini yapmadın mı (ulaşma, bilgi alma, kendine odaklan) sana bir cigara yakıp faydalar faydasız, imkanlar imkansız demekten başka bir şey kalmıyor.

Unut onu unut.

“Unutamıyorum Mahmut Abi … Kendimi unuttum, onu unutamıyorum.”

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Kadınlar fikirlerini değiştirme imtiyazına sahiptir

Merhaba, aşağıdaki paragraflar tamamını, kolay okunur bir şekilde, yeni çevirmeye başladığım Rollo Tomassi-The Rational Male kitabından küçük bir alıntıdır. Bu kitabın birkaç yerde google, chatGPD çevirileri dolanıyor ancak bunlar insanı okumaktan soğutur cinsten. Ben yavaş yavaş elle çevirerek bu eseri tamamlayıp, okuyucu karşısına ücretsiz şekilde çıkaracağım.

Şimdi çevirdiğim kitaptan önemli bulduğum, küçük bir bölümü sizlerle paylaşıyorum. Bu da “Fair Use” olacağı için sıkıntı yaratmayacaktır. Rollo diyor ki:

“Kadınlar kendi üreme stratejilerini daha iyi hale getirmek için genetik avantajlarına olacak şekilde sosyal sözleşmeler ve psikolojik şemalar başlatmışlardır. Bu yüzden kadınlar her zaman “fikirlerini değiştirme imtiyazına” sahiptir. Ve en kaypak, dönek davranışlar bile sosyal olarak maruz görünebilir, bunun yanında erkeklerin davranışları “doğru olan şeyi yap” denilerek daha yüksek bir standarda çekilir, bu da kadının üreme stratejisine hizmet eder. “Oyuncu” olan erkekler ve eşlerini terk ederek kendi doğalarında olan üreme stratejilerini ortaya koyan babalar bu yüzden kötü adam ilan edilir. Ve hatta kendinden olmayan çocuklar için finansal, duygusal yatırım yapan ve hayatını ortaya koyan tarzdaki babalar da toplumsal kahramanlar olarak ilan edilir ki bu da kadının genetik stratejisine hizmet ettikleri içindir.

Bu, kadınlara özgü sosyal dinamikler, örneğin “sadece arkadaş olalım”  (LJBF) reddetmelerine ve kadınların kendilerini kurban gibi hissetmelerine yol açan temel motivasyondur. Kadınlar erkeklerdeki “kurtarıcı” (Cap’n Save a Ho) zihinsel şemasını tetikleyerek erkeklerde kadınların üreme stratejisine uyum sağlama motivasyonu yaratır.

Kadınların metodolojisinde (stratejinde) üstesinden gelmeleri gereken iki büyük zorluk bulunur. Kadınlar sadece kısa bir zaman aralığında cinsel çekiciliklerinde en tepede olabilirler (genelde 20’lerinin başları) ve bu sürede iyi, uzun vadeli partner (iyi baba) bulabilme niteliğine sahip olurlar. Ve bu nitelikler, iyi bir üreme becerisiyle (iyi genler) daha iyi genleri elde etme kabiliyeti getirir, ancak bu ikisi nadiren aynı erkekte bulunur. Sağlayıcılık ve güvenlik kapasitesi iyi baba ile eşleşmek için fantastik bir motivatördür ama aynı karakteristik bu erkeği genellikle dezavantajlı konuma da sokar. Daha iyi genetiğe sahip, fiziksel olarak çekici olan, risk alma niteliği daha gelişmiş olan bir erkek, çocuklarına çevreye adapte olma kapasitesini daha iyi aşılayacaktır (Çocuklar kendi genetik malzemelerini gelecek jenerasyonlara geçirmek üzere diğerlerinden daha güçlü, hızlı ve çekici olacaklardır). Bu Piç vs Efendi Erkek paradoksudur, evrimsel ölçekte karşımıza çıkar.

Erkekler ve kadınlar doğuştan olacak şekilde (bilinçaltında) bu dinamiği anlarlar, o yüzden kadının iyi genlere sahip babayı kullanırken, iyi babanın da verebileceği en iyiye sahip olması için sürekli olarak sosyal sözleşmeler icat etmesi ve değiştirmesi gerekmektedir. Bu kadının avantajı elinde tutacak şekilde biyolojik faydasına ve çoğulcu cinsel stratejisine uygun olarak yapılır.”

Kitabın çevirdiğim tüm bölümlerini şuradan okuyabilirsin, çevirdikçe yavaş yavaş yazılar artacak ve sonunda kitap tamamlanacaktır.

https://www.centilmenkulubu.com/category/rollo-tomassi-rational-male-kitabi-turkce-ceviri/

Sana tavsiye edeceğim 2 adet ürünüm var:

Enkaz devralıp onarmanın riski

Twitter’da şöyle bir girdiye rastladım. Zaten viral oldu ve çoğu da benim yazacaklarıma benzer on binlerce yorum var o nedenle ifşa gibi olmayacak, ben de paylaşıyorum.

Bakın arkadaşlar, enkaz devralıp onarmak, sizin kurtarıcı planınıza oynuyor olabilir, sizin efendi erkek olarak arızalı kadınları alıp onarma stratejinize oynuyor olabilir ama buradaki büyük risk, böyle ayağa kaldırdığınız bir enkazın, enkaza neden olan kişi resme yeniden girerse hemen ona gitmesi olacaktır. Umarım buradaki arkadaşın başına bu gelmez, risk gerçekleşmez, mutlu mesut olurlar ama risk büyük. Online akıl verenlere baksan %100 risk gibi bahsediyorlar ama arkadaşlar hayır, risk çok büyük. Böyle şeyler %100 değildir. Ne çok saf bir kızın sizi başkası için bırakmaması kesindir, ne de eski sevgilisine hala duygu yüklü olan kızın sizi bırakması kesindir. Risk vardır ve bu risk alınmaya değmeyecek kadar yüksektir.

(Bu arada ortam öyle yalama oldu ki, bir kadın çıkıp bir erkeğin – belki birçok erkeğin – enkazı oldum iması olan video paylaşabiliyor, bunun hem kendi cinsel pazar değerine hem de erkek arkadaşının saygınlığına ne yapacağını zerre umursamıyor. Kadınlar betalarını aşağılamadan duramazlar diye bir laf var, doğruluk payı yüksek)

Yanlış anlamayın. Bir kadın bir ilişkiden sonra çok çöktü diye o kadından artık sevgili olmaz demiyorum (gerçi hem kadın hem de erkek çok çöküyorsa o düşkünlükte biri ile ilişki akıllıca olmayabilir). Ama bir kadın ya da erkek, ilişkinin yaralarını kendi başlarına sarıp, enkaz olmaktan kurtulmak yerine, duygularını işleyip aşk acısını geride bırakmak gibi acılı ama sağlıklı bir süreçten geçmek yerine, bu “acı işlemeyi ve unutmayı” geçmeden kolaya kaçıp başkasına atlayandan iyi bir sevgili olma ihtimali yüksek değil.

Twitter’da aslında bunu paylaşan bir hesabı paylaştım. O şöyle yazmış:

enkaz devralan erkek kardeşlerime kızların yapıyı onardığı ilk durumda enkaza çeviren kişiye geri döndüklerini hatırlatalım

Başka biri şöyle demiş:

Max 1 2 ay sonra sktiri boktan bahaneyle benim kafam karışık sevemiyorum diyip üzecek olanın yanına gider

Evet bu tehlike yüksek. O nedenle size bu topa girmenizi tavsiye etmem.

Bir başkası şöyle yazmış:

Exinden kalma travmaları olan kızlar benden uzak dursunlar bi zahmet

Evet, özellikle alfa dul olanlarından uzak durun. Böyle bir kadın tüm süzgün, masum, acılı gözleri ile size bakıp “beni iyileştir, ilacım sensin” diye yanaşabilir o nedenle onların uzak durması yetmez. Sizin de böyle bir kadından aktif olarak uzak durmanız gerekli.

Biri şöyle yazmış:

her gün geçmişiyle ilgili kavgalar döndüğüne yemin edebilirim ama kanıtlayamam

Muhtemeldir. Bu çok yaygın bir durum.

Devam edelim:

yara bandı olmak yerine ‘gerçekten’ hak ettiğiniz sağlıklı birlikteliklerin içinde yer alın.

bildiğin yarabandi bunu mu hayal ediyorsunuz cidden

Yara bandı ilişkiyi genelde terk eden eski sevgili bağlamında ele alıyoruz ama terk edilenler de kullanabiliyorlar.

Şu hoşuma gitti:

Her ayrılığın bir yas süreci vardır ve yas surecini yasamak gerekir, yasini tamamlamadan başlayan yeni bir ilişki mutluluk getirmez, tam tersine üstüne yeni depresyon getirir.

Bundan daha önce bir daha onun gibisini bulamayacağını sanmak yazısında bahsetmiştim:

Uzun süreli bir ilişkiden, özellikle de 1 sene ve üstü olanından sonra, hemen piyasaya çıkmanız ve birini bulmanız gerekmiyor. Tam tersi, ayrılıktan hemen sonraki ilk 2 ayda, piyasaya çıkmama isteğiniz ve bu konuda kilitlenmeniz normal. Özellikle ilk 1 ya da 1.5 ay, kendinizi piyasaya çıkmaya zorlamayın. Hayatınızın başka alanlarına odaklanın ve eğer böyle bir uğraşınız yoksa, kendinizi sosyal bir aktivite bulup onu yapmaya zorlayın. Özellikle çiviyi çiviyle sökme peşine düşmeyin zira kendinizi çiviyi çiviyle sökmeye zorlarsanız, çiviye bağımlı olursunuz.

Bir başkası olaya arabeskinden bakmış:

dönüştüremedim maalesef yanımda mutlu olacak kadar sevmemiş mutlu edebilecek kadar önemli olamamışım hayatında

Captain save a hoe, kurtarıcı planı, arıza kadını bulup iyileştirerek kendisine borçlu çıkaracak efendi erkek:

 

İyi çocuk ya da efendi erkek dediğimiz erkekler ki erkek nüfusunun önemli bir kısmını oluşturuyorlar,  kaygılı bağlanma stiline sahipler. Bu erkekler genellikle normal kadınları iterken, ciddi sorunları olan kadınlar bulup onlara hizmet ederek, onların da karşılığında kendi ihtiyaçlarını karşılayacağı umudunu beslerler. Bu strateji ile sevilmeye layık olmayan benliklerini fedakarlık karşılığı, alış veriş ile sevdirmeye çalışırlar.

Fakat bu tip sorunlu kadınlar temelde arızalıdırlar ve iyi çocuklara iyi veya sadık davranmazlar. Bu erkekler sonunda kaçınılmaz bir şekilde yaralanacakları için, birkaç tercübeden sonra tüm kadınları böyle sanmaya başlarlar ve başka türlüsünün olamayacağını düşünürler. – İyi çocuklar, kaygılı bağlanma, kırmızı hap ve kaçıngan bağlanma

 

Özdeğer / ben ödülüm zihin yapısı nasıl kazanılır?

Mest rumuzuyla bir takipçi yazmış:

Mahmut abinin belki de cevaplandirmadigi tek soru. Abi nasıl ödül mentalitesine geçeriz gerçek anlamda.

Bunu birçok yerde cevaplandırdım aslında.

Taklitle de oluyor ama gerçek anlamda. İkincisi ödül mentalitesinde bir erkek nasıl davranır. Ben bunu işe bağlıyorum bir erkek işinde ne kadar başarılıysa işiyle alakalı o kadar ödül mentalitesinde oluyor. Tabak çevirme ya da seçenek gibi olaylara girmeyecegim. Hayatta başarı sağladıkca ödül hissediyorsun bu kadar genel basit bir kural diye düşünüyorum sence?

Şimdi öncelikle taklit dediğin şey öyle küçümsenecek bir şey değil. Taklit, insanın konuşmayı, yürümeyi, sosyal ilişkiler, vs. öğrenmesini sağlayan en güçlü mekanizmalardan birisi. Direkt olarak sinir sisteminin kendini değiştirme yeteneğini (nöroplastisite) kullanmanın en etkili yolu.

Öncelikle ödül zihniyeti ile özdeğer pek farklı şeyler değil. Bizim camiada ödül zihniyeti pratikte, kadın erkek ilişkilerinde özdeğerli olma, kendini kadın erkek ilişkileri piyasasında değerli görme ile eş anlamlı olarak kullanılıyor.

Senin taklit dediğin şey, özellikle özdeğer gibi görece soyut konularda oldukça somuttur. Bir şeyin piyasa değeri, o şeye biçilen değerdir. Burada özdeğerini yükseltmenin yolu, özdeğerini yükseltecek şekilde davranmaktır.

Örneğin, seni iki kere reddeden bir kızı her nextlediğinde, “özdeğerim beni 2 kere reddedene kendimi bedava peşkeş çekeceğim kadar az değil” diyorsun ve bu da senin özdeğerini arttırıyor. Taklit bile değil bu. Kendine yüksek bir değer biçip, piyasada düşük değere el değiştirmeyi reddediyorsun.

Bunun oldukça çalışır bir yöntem olmasının en önemli nedeni maalesef çok acıklı. Çoğunuz aslında piyasada düşük olmayan bir değere zaten sahipsiniz ama bizim mavi hap dediğimiz programlamanız yüzünden, kendinizi piyasada gerçekte olabileceğinizden çok daha düşük değere konumluyorsunuz. Bu nedenle başka hiçbir parametreyi değiştirmeseniz bile zihin yapınızın değişmesi, tek başına ödül değerinizi yükseltiyor.

Örneğin birçoğunuz gayet eli yüzü düzgün, birçok kadının hayatında isteyebileceği adamlarsınız ama mesela bir kadınla ilişkiye girdiğinizde ve bu ilişkide ilk soğuma olduğunda çok yüksek kaygıya kapılıp, ilişkinin kadını olarak kendinizi kısa vadeli rahatlatmaya ama erkek olarak ödül değerinizi düşürmeye programlısınız. Hiçbir şey yapmasanız 7/10 iseniz, sürekli olarak sadece kaygılı bağlanmanızın sizi ittiği davranışlar ile 4/10 oluyorsunuz.

Başka bir örnek vereyim. Birine kararında duygusal yatırım yapmayı becerdiğinde, özdeğerin artıyor. Senin değerin artıyor. Sen kendine yüksek bir değer biçiyorsun ve piyasaya bu değeri koyup bununla alan alır, almayanın peşinden koşmam diyorsun.

Şimdi zaten dediğim gibi durduğun yerde, kısa vadeli kaygılara dayanmak yerine onları yatıştırmak için saçmalamasan, kendi ayağına sıkmasan değerin az değil. Kendi ayağına sıkmayıp da ödül değerini azaltmadan piyasada durmaya inat etsen, seni gerçek değerinde alan sonradan çıkıyor ve pratik yeni değerin de belirlenmiş oluyor.

Senin hayatına değer değil drama katan, ilgi budalası, betasın lan öde mantıklı kadını için kan ağlayarak bıraktığında, özdeğerini yüksek tutuyorsun. Piyasada değersiz bir şekilde kullanılmaya izin vermiyorsun.

Seni terk eden kadının peşinde koşmak yerine, için kan ağlayarak da olsa kendini yeniden piyasaya koyduğunda, senin değerin artıyor. En azından terk edenin peşinde koşarak değerini azaltmıyorsun.

Yani piyasada değerli bir erkek olduğunuz ilkesine göre yaptığınız her hareket taklit değil, size bir yüksek bir değer biçen, veren ya da en azından içsel değerinizi aşağı çekmeyen somut bir artı değer. Sonradan olan da bu yeni ve yüksek değerinizle alıcınızın çıkması ve sizin zihninizde de yeni değerinizin tam oturması.

Bazı insanlar, insanın en etkili kendini değiştirme mekanizması olan taklidi aşağılıyorlar. Bunu ben ilişki sihirbazı zamanından beridir bilip öğretiyorum ama özellikle nöroplastisite notları ile aslında ne kadar bilimsel olduğunu da anladım.

Kadın erkek ilişkilerinde bizim mavi hap dediğimiz bir sürü davranışı içselleştirmiş oluyorsunuz yani bunlar için sinir sisteminizde otomatik devreler geliştiriyorsunuz. Bu otomatik davranışlar oldukça uyumlu ve bu nedenle güçlü. Hem egonuzu koruyor (reddedilmekten kaçıyorsunuz) hem de aslında size evrimsel avantaj bile sağlıyor. Ama karşılığında çok acı çekiyorsunuz. Zira evrimsel açıdan adaptif ama size zararlı bir otomatik algoritma koleksiyonu içinde sürekli değerinizi düşürerek davrandığınız için değeriniz düşüyor tabii ki.

Şimdi örneğin hoşlandığınız bir kadın sizin esprili bir mesajınıza dönmediğinde otomatik algoritmanız “kaygılan ->  o mesaji geri alan uzun bir ikinci mesajı döşe -> kaygıdan kurtul” şeklinde. Bu algoritmanın amacı kısa vadede kaygıdan kurtulmanızı sağlamak ama uzun vadede daha kaygılı olmanıza neden oluyor ve değerinizi düşürüyor. Siz değerli bir erkeği taklit ettiğinizde, beyniniz tabii ki bilişsel enerji açısından ucuz ve kaygı yönetimi açısından uyumlu olan otomatik algoritmayı zorluyor ve tabii ki değerli erkek gibi davranmak size doğal olmayan, taklit bir şey gibi geliyor. Zira otomatik algoritması yok! Tamamen zorlama! Ama sizin doğal dediğiniz de yıllar önce, uzun aylar belki de yıllar boyu zorlaya zorlaya, tekrarlaya tekrarlaya otomatik hale getirdiğiniz davranışlar. Bu zorlamaları çok genç yaşlarda yaptığınız için ya da toplumda kabul gördüğü için hatırlamasanız da durum bu.

Siz yeni “zorlama” davranışı yeterince yaparsanız beyniniz “demek ki bundan sonra böyle tepki verilecek ve ben her seferinde karşı koyarak çok enerji harcıyorum” diye pes edip yeni otomatik devre kuruyor. Bu devrenin kurulması tekrar gerektirdiğinden ve beynin direnci nedeniyle zaman aldığından, bir süre (belki aylarca) “hissetmeden” “taklit ediyorsunuz”. Ama siz ısrar edince o devre kuruluyor ve o devre de daha üstün bir adaptasyona sahip olduğundan (uzun vadede kaygı azaltıcı, değer katıcı) sağlam ve kalıcı oluyor.

Özdeğer sonuçta bir duygu olsa da sadece size bağlı değil. Sosyal bir varlık olduğumuz için çevrenizin geribildirimlerine de bağlı. Ama zaten yukarıdaki örneklerdeki gibi davrandığınızda çevreniz de size pozitif geri bildirim yapıyor. Yani 2 kere reddedildiğinizde nextlediniz mi, daha önceki gibi yedek lastik olup bir kızın küçümseyen bakışları altında beklemediğiniz gibi, o kızın size geri dönüşünde daha saygılı olduğunu görüyorsunuz. Geri dönmese bile en azından değer kaybınız olmuyor.

Özdeğeri desteklemek için somut şeyler de gerekli. Yani tembel, koltuk patatesi, vs. bir adam olmanız durumunda özdeğerli “taklidi” çok zor. Ama sadece çalışkan, fit, vs. olmak da yetmiyor. Otomatik algoritmaları yıkıp yenisini yapmanız için “taklit” lazım.

Siz taklit ederek sıfırdan dil öğrendiniz, yürümeyi öğrendiniz, yetişkin biri olarak kendi başına yaşamayı öğrendiniz. Taklidi küçümsemeyin.

Özdeğerinizi arttıracak diğer yöntemler

Erkekler için uzun süreli ilişkiler rehberinde ilişkiler konusunda hiçbir metinde olmayan bir bölüm yazdım: kararlılık (assertiveness). Onu aslında kendi başına bir eğitim haline getirmem lazım zira özdeğerinizi ve özgüveninizi arttıracak en etkili yöntemlerden birisi de kararlı olmak.

Kararlı olmak bu bağlamda pasif ya da pasif agresif bir insanın, omurga kazanmak için saldırgan (agresif) olmak yerine karşısındakinin istek ve ihtiyaçlarını da gözeterek, kendi istek ve ihtiyaçlarını öne çıkarmasıdır. Karalılık temel olarak hayır diyebilme becerisi, talepte bulunma becerisi, olumlu ya da olumsuz düşüncelerini ifade edebilme becerisi, konuşmaları başlatabilme ve sürdürebilme becerisi gerektirir.

Birçok erkek, pasif veya pasif agresif davranarak kendi değerini düşürüyor zira (davranışlarıyla, lafla değil) değer talep etmek yerine değersizleştirilmeye boyun eğiyor.

Birçok erkek bunu zayıflıktan ve korkaklıktan yapıyor ama birçoğu, belki de çoğu, aslında kararlılık ile saldırganlık arasındaki farkı bilmiyorlar ve kararlı olmayı saldırgan olmakla karıştırdıklarından pasif ya da pasif agresif davranıyorlar. Çoğu erkek “efendi / iyi çocuk” olarak yetiştirildiği için, saldırgan olmaktan aşırı korkuyor ve saldırgan olmayayım diye özel çaba harcarken kararsız ve pasif oluyorlar (çoğu efendi erkeğin kararlı erkek ile saldırgan erkek arasındaki farkı göremeyip kararlı erkeklere kötü çocuk demeleri de bundan).

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Beta babanın zehirli kızı (Vaka Çalışması)

Eski sevgilim (25) ile 3 yıllık ilişkimi (ben 27) yeni bitirdim ve birazdan okuyacaklarınızı tavsiye almak için değil, teşekkür etmek ve ibret olması için yazıyorum.

Eski kız arkadaşımın babası ile görünürde çok iyi bir ilişkisi vardı. Ama daha sonra yakından tanıdıkça, eski sevgilimin babasının en rütbesizinden bir beta erkek olduğunu gördüm. Kendisi hem karısı hem de kızları tarafından ayak paspasına çevrilmiş bir adam. Evet, sevgi dolu bir aile ama bu, ailenin babasının gıkını çıkarmadan ayak paspası ve bankamatik görevlerini yerine getirdiği için böyle.

Bu nedenle hem eski kız arkadaşım, hem kız kardeşleri hem de anneleri, bir erkeğin her dediklerini itirazsız ve gecikmeden yapmasına fena halde alışmışlar.

Maskülenitesi tam bir alfa erkek bile bu tip bir ortamda şımarmış ve kibirle dolmuş bir kadınla büyük problemler yaşayacaktır.

Bu camiada beraber olacağınız kızı seçerken babası ile ilişkisinin iyi olmasına da dikkat etmenizi tavsiye ediyoruz. Ama babası ile ilişkisinin neden iyi olduğu da çok önemli. Kızın babası, annesinin emir kulu olmuş bir beta erkekse, kızları ile iyi anlaşabilir zira kızınakarşı da omurgası olmaz ve her dediğini yapmak için sürekli olarak kendini feda eder. Bu nedenle kızın babası ile ilişkisinin iyi olması yetmez, evde ailenin reisi olan bir baba ile iyi olması lazım, yanaşmanın baba versiyonu değil.

Bu arada kız babalarının da bu hikayeyi iyi okuması lazım zira eğer karınızın elinde hizmetçiye döndüyseniz, karınız tarafından domine edildiyseniz, zayıf bir baba olarak toksik ve ilişkilerinde dikiş tutturamayan bir kadın yetiştirirsiniz 🙁 Evde herkesin korktuğu bir despot olmanızdan bahsetmiyoruz (her ne kadar çocuklarınızın sizden bir miktar korkması lazım olsa da) omurgalı ve sözü dinlenen bir erkek, bir baba olmanızdan bahsediyoruz.

Böyle ayak paspası bir babanın kızı genellikle ilişkilerinde erkekte aynı kişilik özelliklerini ve babası gibi kesin itaati bekler ve talep eder.

Hem eski kız arkadaşım hem de kız kardeşi çok güzel kızlar ama ikisi de doyurucu ve mutlu bir ilişki yürütme kabiliyetinden tamamen yoksunlar.

Evet, erkek adam olan erkek böyle bir kadını istemez, kısa süre içerisinde bırakır. Erkek adam uzun süreli ilişkiye görece iyi huylu, problemi varsa trip atmak, sessizlikle cezalandırmak, kavga çıkarmak yerine dile getirecek olgunlukta bir kadınla girer.

Böyle bir kadın ilişkilerini kesin olarak mahvedecek şekilde davranır. Yılların güdülediği bir tarafı erkeğin tam itaatini bekler ve eğer erkek itaat ederse bu sefer de dişi tarafı, hipergamisi, bu erkekten en içten şekilde tiksinir ve sürekli olarak arıza çıkarır. Erkek itaat etmezse güdülenmiş tarafı erkekten tiksinir ve sürekli olarak arıza çıkarır. Zaten itaat etmeyen erkek böyle bir kadını hızlıca terk eder, itaat eden erkeği de böyle bir kadın eninde sonunda terk eder.

Çok acı. Muhtemelen çocuklarım kavga gürültü içinde büyüyüp arıza birer insan olmasınlar diye yıllarca acı çekiyorsun ve çocukların arıza oluyorlar, senin de hayatın boşa geçiyor. Karısı olacak aptal da yıllarca, muhtemelen nesilden nesile aktarılan bir psikopatoloji güdümünde kendini tatmin etmeye çalışırken, kölesinden faydalanmanın zevkinin, çocuklarının hayatını mahvetmek gibi bir bedeli olduğunu ya görmez ya da muhtemelen narsist biri olduğu için çocuklarını mahvetmek zaten bilinçli ya da bilinçsiz bir hedeftir.

Zayıf erkekler zor zamanlar yaratıyorlar. Zehirli kızlar ve zayıf erkekler de yaratıyorlar.

Ben eski kız arkadaşımın itaat isteklerine hiçbir zaman boyun eğmedim.

Güzel ama bu karın ağrısını neden 3 sene boyunca çektin? Özdeğere ve özgüvene sahip bir erkek böyle bir kadınla 3 sene harcamaz.

Fakat itaat etmem çok fazla drama ve gerilim yaratıp durdu.

3 sene? Sendeki zayıflık ne acaba buna 3 sene katlandın.

Beni arayanlara sıklıkla söylediğim bir şey var. Böyle bir kadınla en erkek adamı da koyun, kadın ondan da itaat talep edip durur ve onun için asla feminenleşmez. Erkek adamın senden farkı erkek adam bu karın ağrısını belki 3 ay çeker, sen 3 sene çekiyorsun. Hatta erkek adamı narsist kişilik bozukluğu olan bir kadınla 3 sene ilişkiye sokun, o da senin gibi ezik maymuna döner. Erkek adamın farkı, 3 sene orda kalmaması. Yani “öyle alfa, öyle yüksek değerli, öyle errrrrrrkkkkkeeeeek olacaksın ki ağa, her kadın önünde feminenleşecek” diye bir olay yok. Var diyene inanıyorsanız ABD’de Gotham City diye bir şehir olduğuna ve orada yarasa kılıklı bir herifin yaşadığına da inanıyorsunuzdur. Arıza kadın maskülenite ile, yüksek değerle, zartla zurtla düzelmez. Bu bir. Yüksek değerli veya alfa erkek böyle kadınları adam etmeye çalışmakla uğraşmaz.

Böyle bir kadın belki belki duvarı delip geçtiğinde, bu arızası nedeniyle yeterince arzu edilir erkek tarafından terk edildiğinde kendisinde bir problem olduğunu görüp tedaviye başlayabilir ama ben paramı bu ihtimale yatırmazdım.

Bir erkeğin böyle bir kadınla (kadının da karın ağrısı bir erkekle) düşünmesi gereken şey, “ben yeterince denedim, kaç ay şans verdim ama hayat kısa ve yeterince zorken bu saçmalıklarla uğraşmam”. Böyle biri ile isteklere boyun eğmenin sınırı yoktur. Bir isteğe boyun eğerseniz hemen 3 tanesi daha karşınıza çıkar.

İlişki sürekli bir savaş haliydi. Sadece bir örnek vereyim. Evlilik konuşmaya başladığımızda (biliyorum ama fazla vurmayın :)) nerede yaşayacağımızı konuştuk ve bundan bile saçma sapan bir çatışma çıktı. Ben iyi kazanan bir satış elemanıyım, o pek iyi kazanmayan bir ofis işinde çalışıyor.

Ona göre yaşamamız gereken semt, onun ofisine yürüme mesafesinde, benim ise tek yönde 1.5 saat yolculuk yapmam gereken bir lokasyondu. Ortada bir yer de değil, illa o semt!

Bazen günde 10 saat çalışıyorum ve bundan çok rahatsız. Bu 10 saate 3 saat daha eklemek sana uyar mı dedim ama hayır.

Ha bu arada hanımefendinin biz evlenip çocuk yaptığımızda ki ikimiz de düğün tarihinde 2-3 aylık hamile olacağı şekilde bir plan yapıyorduk,  işten ayrılıp ev hanımı olma planı da vardı. Ben hepimize yetecek kadar kazanabilirmişim! Hayır kazanırım da, saçmalığa bakın. Ben 3 saat yolda geçireceğim, kızımız evde yan gelip yatacak.

Biz buna halk arasında hak sanrısı diyoruz. Siz karın ağrısı da diyebilirsiniz. Hemen hemen hiç evde olmayan ama tüm faturaları ödeyen bir koca. Bir kadın daha ne ister ki? 🙂

Bunları asla kabul etmedim tabii ki.

İstediğin kadar ona boyun eğmedim, buna dik durdum diye büyüklen, bu ağır zehirli kızla 3 sene geçirmişsin. Bu tek başına çok büyük bir taviz ve omurgasızlık.

Ne giydiğine, nereye gittiğine, ne yaptığına dair ufacık bir yorumum “bana karışmaya hakkın yok” kavgasına gidiyordu. Ben ise her yaptığımda ondan onay almalıydım. Tabii ki onay falan almadığım için sürekli sinir krizi geçiriyordu.

Babasından öğrendiği, eğer öfke nöbetine girer, ağlar ve sızlarsa, erkeğin boyun eğip istediği şeyi yapacağı.

İlişkinin son aylarında bana soğuk davranmaya başlayınca ben de ayrılma kararı aldım ve ayrıldık.

3 yıl yahu, 3 yıl.

Fakat 2 ay sonra bana ulaşıp ikinci bir şans için neredeyse yalvarması ile yeniden başladık.

acicekmektenhoslaniyorum.com

Aslına bakarsan zaten onu çok özlemiştim ve ayrılığın onu biraz olgunlaştıracağını umuyordum.

2 ayda?

2 ay sonraysa aynı zehirli ilişkiye döndük. Bu sefer ondan geri dönüşsüz ayrıldım. Onun ve tüm yakınlarının numaralarını, sosyal medya hesaplarını engelledim.

Şu an ne yapıyor, kiminle bilmiyorum. Aslına bakarsan ayrıldığım günden itibaren bunun zerre umrumda olmadığını fark ettim.

Bir daha bu kıza 1 km yaklaşmam ama aramızdaki fiziksel kimya ve iyi günlerimizdeki duygusal birliktelik çok iyiydi.

Crazy in head, crazy in bed (kafada deli, yatakta deli). İyiler çok iyi, kötüler çok kötü şeklinde bipolar bir ilişki iyi bir ilişki değildir. İyisi daha az iyi ama kötüsü çok daha az kötü ilişki her zaman daha iyidir.

 

Umarım aynı kimyayı başka bir kızla yakalayabilirim.

Aşırı zararlı şeylerin zirveleri, yararlı şeylerin zirvelerinden çok daha yüksektir. Tabii çöküntüleri de çok daha dibe götürür. O nedenle ne istediğine dikkat et. Aynı “uyuşturucu” zirvelerinin peşinde koşarsan aynı tip kadının elinde 3 sene daha “ben hiç boyun eğmedim” diye diye sürünürsün.

Senin sorman gereken şey, böyle bir kadını neden kendime çektim ve neden böyle bir kadınla 3 sene harcadım? Hangi zayıflığım buna neden oluyor? Bir daha zehirli bir kadın gördüğümde, onun zehrini fark ettiğimde bırakıp gitme gücünü bulmak için nasıl hazırlanmalıyım?

Sorun şu ki, zehirli kadınların zehirli olduğu genelde, 3-5 aylık yoğun ve rüya gibi bir aşk bombardımanından sonra anlaşılır. Gerçi aşk bombardımanı (ve daha beter bağımlılık yapan seks bombardımanı) eğer ilişki tecrübesi olan bir erkek isen önemli göstergelerden biridir ama çoğu erkek, bu cennet bahçesinin mayın tarlası olabileceğini gösteren işaretleri boşverip, aşk ve seks bombardımanına dalmayı tercih eder. İşte bu “muhteşem” 3 aydan sonra kızın zehirli olduğunu anladığında bırakabilecek misin? Nasıl bırakabileceksin? Bunları düşünüp üzerinde çalışman lazım.

Biraz daha az pırıltılı, daha az güzel, daha az heyecanlı ama stabil ve akıl sağlığı yerinde bir kadını her zaman ama her zaman çok daha pırıltılı, güzel ama zehirli kadına tercih edin.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

İlişkide kendi hatalarını düzeltmek yerine şikayet ederek terk edilmek

Dün 2 yıldır beraber olduğum kız arkadaşım tarafından terk edildim. İlişkinin ilk 18 ayı çok güzeldi.

Muhtemelen sürekli olarak çekici davranıyordun ve o da çekici olmak için çaba harcıyordu.

Üniversiteye başladığımızın ilk günlerinde tanışmıştık ve şimdi üniversitede onsuz ilk günlerimi geçirmeye hazırlanıyorum. Canım zaten çok yanıyor ama üniversiteye gittiğimde daha da yanacak gibi.

Geriye dönüp baktığımda, sanırım en büyük hatam kızı cebimde görüp sıkıcılaşmamdı.

Bu, uzun süreli ilişkiye girenlerin ya da evlenenlerin en çok yaptığı hatalardan biri. Bununla ilgili uzun süreli ilişkinizle çıkmaya devam edin adlı bir yazı yazmıştım:

“Uzun süreli ilişki ve evlilikte sorunlarla ilgili görüştüğüm erkeklerin çoğunluğunda rastladığım bir problem var. Bu erkeklerin kadın bir kez aşık oldu mu “tamam, artık yayarım zaten bu kadın aşık, benim bir şey yapmama gerek yok” kafasına girmeleri ve buna göre davranmaları. Bu sitenin en önemli temalarından biri biliyorsunuz ki denge. Birçok erkek, ilişkilerin devam etmesi için çok çaba göstermeleri gerektiğini sanıyor ve kaybediyor ama bunun diğer aşırı ucunda da birçok erkek ilişkilerin devam etmesi için hiç bir şey yapmalarına gerek kalmadığını düşünerek kaybediyorlar. Her şeyin olduğu gibi bunun da bir dengesi var.”

Bir diğer hatam da eski halime yani sürekli zırlayan ve şikayet eden bir beta erkek olmaya geri dönmemdi.

İlk işaretler aramızdaki cinselliğin azalmasıydı. Eski kız arkadaşım eskisi gibi arzulu davranmamaya başladı ki o zamana kadar çoğunlukla seksi o başlatırdı.

Bunu gördüğün zaman ilk yapman gereken şey son zamanlarda ilişkide itici davranıp davranmadığını sormak ve bulabildiğin iticiliklerin varsa bunları bırakmak. İlişkinin monotonlaşmasına izin vermek de bu iticiliklerden biridir. Bu varsa, çaktırmadan iyi vakit geçirebileceğiniz ve sonunda da sekse gidebileceğiniz buluşmalar ayarlamak.

Bundan sonra yapman gereken ve oldukça önemli bir başka şey de, seks başlatmaya çalışmayı veya bu konuda eğer yapıyorsan şikayet etmeyi bırakmak. Bu da çok önemli zira sebebi ne olursa olsun arzu ve seks azaldıysa, senin bu konuda şikayet etmen ya da seks dilenir gibi olayı zorlaman arzuyu çok daha hızlı bitirir.

Seks konusunda onu havaya sokmak ve bazen de sekse çekmek için uğraşmaya başladım.

Kız arkadaşın daha doğrusu eski kız arkadaşın sekse istekli veya hazır değilken seks başlatmaya çalışman, birkaç kere yaptıktan sonra senin seks dilenmeye başlaman anlamına gelir ve kendi başına iticidir.

Kısa süre içerisinde ondan daha fazlasını beklediğim, ihtiyaçlarımın karşılanmadığı konusunda şikayet etmeye başladım ve hatta beni reddettiği durumlarda trip atmaya başladım.

Bir kadını seni daha fazla arzulamaya, konuşarak ikna edemezsin. Ayrıca sevgiline ilişki içerisinde seksin sana karşı görevlerinden biri olduğunu ima etmen, kısa süre içerisinde seksin arzu seksinden görev seksine dönüşmesine neden olur. Evet tek eşli ilişkide başkalarıyla yatmama sözü verdiğinizden birbirinize karşı böyle bir sorumluluğunuz var ama bunu sözel olarak talep etmek hiç de akıllıca değil. Oldukça da itici.

Ayrıca bu tür şikayet ve zırlamalar tipik iyi çocuk – beta erkek davranışıdır ki zaten böyle davranmaya başlamışken daha da betalaşıyorsun.

Seksin ciddi oranda azalmasıyla sevilmediğimi ve istenmediğimi hissetmeye başladım. Bu konuda onunla konuşmaya başladım.

Doğru. Ama sevgi ve ilgi uyandırmak yerine talep etmen, seni bir yandan da ilişkinin kadını yapıyor. Daha da iticileşiyorsun ve bu da daha az sevilmene ve istenmene neden oluyor. Yapman gereken şey, aşağıdaki silah arkadaşınla değil, iki kulağının arasındaki makineyle düşünmek:

“İlk bir sene bana yüksek arzu ve sevgi duyuyordu. Ne değişti? Davranışlarımda ne değişmiş olabilir ki artık arzu ve sevgi duymamaya başladı.”

Şimdi tabii bazılarınız belki de başkasıyla oluyordur ya da gözü dışarıdadır diyebilir. Bu bir ihtimal olsa da güçlü bir erkeğin ilk yapacağı şey, başkalarını suçlamadan önce kendinde bir hata varsa düzeltmek. Tabii ki sen ne kadar beta olursan ol, bir kadının dışarı açılması, anında ve geri dönüşsüz terk ile sonlanmalı ama böyle bir şey olduğuna dair bir işaret yok.

Birçok erkek, özellikle bizim camiada, bir kızla tanışma ve tanışmayı fiziksek ve duygusal birlikteliğe götürmeyi öğreniyor ama uzun süreli ilişki yürütmeyi öğrenmiyor.  Bu konuda kaynak az ama birçok erkek kızın ilişki başındaki yüksek ilgisi nedeniyle yayıyor, gevşiyor ve uzun süreli ilişki yürütmeyi öğrenmeyi sallıyor. Ta ki terk edilene kadar.

Bu konuşmalar ters tepti ve bana yetmediğini düşünerek incindiğini söylemeye başladı.

Bu bir manipülasyon da olabilir ama çoğunlukla bunun nedeni senin aslında çok iyi biri olduğunu bilmesine rağmen, tam olarak neden cinsel arzu duymamaya başladığını bilememesidir. Kadınlar kendilerinde cinsel ve duygusal çekim yaratan şeyleri pek bilmezler. O nedenle sordun mu “duyarlı olsun, sevsin, çiçekler alsın, vs.” derler.

Sen yapmaman gereken ilk şeyi defalarca yapıyorsun: Seni artık itici yapan şeyleri bulup eskiye döndürmek yerine değişme konusunda adım atmadan şikayet ediyorsun!

Bizim camiada yaygın “bilgeliklerden” biri, biliyorsunuz hipergami. Yani “senden daha üst bir erkek bulmuştur ya da bulmak için piyasaya bakıyordur”. Belki ama bu varsa bile acaba sebep mi yoksa sonuç mu? Bu olasılık konusunda radarları açmanızda sakınca yok ama güçlü bir erkek önce kendine bakar zira en kolay değiştirebileceği şeyler, kendi hatalarıdır. Birçok erkeğe kırılgan egolarına “ben iticileştim mi, betalaştım mı” demek zor geliyor. Ama çoğunlukla sebep, erkeğin ilişkide yayması ve kadınlaşması oluyor.

Aslına bakarsan bu konuşmalardan sonra daha fazla çaba harcamaya ve seks yapmaya başladı ve ben de bu konunun kapandığını düşündüm. Fakat bana karşı özensiz ve kaba davranışları devam etti.

Muhtemelen sen sinirlenme ya da kuyruk acısından kıvranma diye, sana olan ilgisi hala 10 üzerinden 5’in üstünde olduğu için kendini zorladı ama bu, sen itici ve ihmalkar davranışlarını değiştirmezsen çok uzun sürmez. Daha da kötüsü bu zoraki seksin kendisi de seni daha itici yapar. Seni itici yapan şeyler üzerinde çalışmazsan, ilişkinin erkeği olmaya başlamazsan, sonunda terk edilirsin. Ve sizi itici yapan şeyler sadece betalaşmanızla alakalı değil. Erkek olarak ilişkideki temel liderliğinizi kaybetmeniz ya da sallamamanız da sizi itici yapar:

İlişki kadının zorlaması gereken bir şey ama ilişkinin başında buluşmaları ayarlamak, iyi vakit geçirmek, gizem, “aşk hikayesini” yönetmek erkeğin işi. Fakat birçok erkek uzun süreli ilişkiye girdikten sonra kız arkadaşlarına ya da karılarına 40 yıllık anacağızı gibi davranmaya başlıyor. İşe git, evde buluş, bir şeyler ye, TV izle, arada seviş, sonra yat döngüsüne giriyorlar. Kısacası, karılarıyla ya da kız arkadaşlarıyla “çıkmayı” bırakıyorlar.

Bir ay kadar önce gerçekten soğuk ve mesafeli davranmaya başladı.

Zorlama seksin ve senin eski arzu edilir haline dönmemenin sonuçları. Bunlar sana olan saygısını kaybettirir ve ilişkide kadının size saygı duyması, sevgi duymasından daha önemlidir. Sen şikayet ettin, zorlama da olsa istediğini aldın ve seni itici yapan şeyler üzerinde çalışmadın.

Birden bire dokunmalar, sarılmalar, seks ve sevgi sözleri azaldı.

Birden bire azalmadı aslında. Kızın ilgisi sürekli azaldı ama 10 üzerinden 5’in altına indiği an davranışları değişti.

Peki bu durumda sen ne yaptın?

Bunun üzerine bu sefer ben de kendimi geri çektim. Onun davranışlarına uygun şekilde mesafeli davranmaya başladım.

Bu durumda özellikle kıza şikayet etmekten iyidir ama yetmez. Zira sıkıcılığın devam ediyor ve beta davranışların artık göz önünde olmasa bile alfa davranışlar sergilemiyorsun. Daha iyi bir yöntem, yakınlık olarak kızı zorlamamak ve kendini geri çekmek ama bunun yanında mesela beraber eğlenceli bir şeyler yapıp orada yeniden kur yapman.

Burada uzun süreli ilişkilerde iletişim yazısındaki gibi konuşmak, ama “ben seks istemek, dokunulmak istemek ama sen vermemek” yerine ne hissettiğini konuşmak uygun olur.

Belki de onu karşıma alıp taleplerimi söylemeliydim.

Hayır, ne hissettiğini açığa çıkaracaksın, “ben seks istemek” diye zırlamayacaksın 🙁

Artık neredeyse görüşmemeye başlamıştık ve bu, bir akşam benimle konuşması gerektiğini söyleyene kadar bir iki hafta devam etti.

Seni terk edecek yani sevgiliyle ayrılığı kabul etme konuşmasını hazırlaman gerekir.

Davranışlarını, mesafeli olmasını onun yüzüne vurdum.

Eğer davranışları senin uzun süreli betalığın ve liderlik yoksunluğun nedenliyse ki öyle, bu ters teper.

Beni dinledi, artık sevgili gibi değil arkadaş gibi olduğumuzu söyledi ve terk etti.

Bu sözler bana senin, aranızdaki cinsel kutupluluğu tamamen yok edecek şekilde iyi – efendi erkek gibi davrandığını söylüyor. Senin betalaşman ile sana daha kaba davranmaya başladı ve sen de bunları sineye çektin muhtemelen.

Benim dediklerime hak verdiğini ve ondan daha iyisine layık olduğumu söyledi. Ben de ona ondan başkasını istemediğimi söyledim.

Sen daha iyisilerine layıksın aslında ben daha iyisine layığım demek.

Kız: Ben daha iyilerine layığım.
Sen: Ama ben senden başkasını istemiyorum!

Aslında bir yandan da sana daha iyi davranması gerektiğini biliyor ama sen erkek gibi davranmadığın için hem kızgın hem de iyi davranacak arzusu, isteği veya motivasyonu yok. Bu söz biraz da bu anlama geliyor.

Ayrılık geliyorum diyordu ama yine de orada kilitlendim, fazla bir şey söyleyemedim. Beni bırakma gibi bir şey söylemedim ama başka bir şey de söyleyemedim.

Daha sonra ayrıldığımızda ne kadar betalaştığımı, ilişkinin kadını olduğumu anladım.

Klasik. Jeton terk edilince düşüyor.

No contact kuralı uygulayacağım. Bunu yapacağımdan eminim.

Evet bu aşamada içinde bir şans daha verse ve yeniden ilişkinin erkeği olsam ve kızı tavlasam isteği yoğun olur ama eski sevgili neden terk etti yazısında bahsettiğim gibi bir kadının arzusu ve sevgisi söndüğünde, o arzu ve sevgiyi söndüren nedenleri ortadan kaldırmanız, o arzu ve sevgiyi otomatik olarak geri getirmez:

Bir insanın size olan cinsel / duygusal çekimi azaldıysa, bu azalmaya sebep olan şeyi düzeltmeniz, çekimin eski seviyesine çıkmasını sağlamaz.

Diyelim ki eski sevgilinin size olan ilgisinin azalmasının nedeni, sizin hedefsiz ve tembel biri olmanız. Bir kadının size olan ilgisi bundan azalabilir. Diyelim ki bu nedenle terk edildiniz. Hemen bir misyon edindiniz, bununla ilgili gerekli çalışmaya disiplinli bir şekilde başladınız ve sorun çözüldü değil mi? Gidip onu buna ikna ettiniz ve bitti. Maalesef. Bitmedi.

Eski halime dönmeye kararlıyım.

Bu kız için 4 ay vaktin vardı yapmadın ama hayatının geri kalanı için doğru karar.

Bu kızın bana olan ilgisi 6 ay içinde azaldı, birden bitmedi.

Evet.

Bana kötü davrandığını itiraf etti ve bu konuda sorumluluğu aldı. Bu güzel bir şey.

Evet ama sana kötü davranmasına izin vermemeliydin. Omurga göstermeliydin. Bir kadın sana olan kötü davranışlarına karşı koymadığını görürse, senin erkek olarak değerinden, gücünden daha da şüpheye düşer.

İkimiz de çok değiştik ve başladığımız gibi değiliz dedi.

Sen ilk başta aşık olduğum adamdan çok farklısın demeye çalışıyor. Aslında muhtemelen tek yapman gereken, “bu kız eskiden çok ilgiliydi, şimdi ilgisiz ve bunun böyle olmasına neden olan hatalarım neler” diye düşünüp onları bırakmaktı.

Sizce bu ilişki doğal ömrünü tamamladığı için mi bitti?

Hayır ve bunun böyle olmadığını sen de biliyorsun. Sanırım ben sıçtım demek hala zor geliyor ve ben sıçmasam da zaten bitecekti diye avunmaya çalışıyorsun.

Bu ilişkideki hatalarından ders almazsan, bir dahaki sefere yeni kız arkadaşınla da aynı hataları yaparsın ve hata yaptığını fark edip düzelme şansın da pek olmaz.

Güçlü bir erkek düzeltmek için önce kendi hatalarına odaklanır, zayıf bir erkek başkalarını veya kendi dışındaki güçleri suçlamaya.

Sakin ve samimi konuşarak ayrıldık. Arkadaş kalmak istedi ama onunla arkadaş kalamayacağımı söyledim. Peki bu durumda yeniden ilişki şansı var mı?

Çok yok. Hasar uzun vadeli ve geri dönüşsüz muhtemelen. İletişimi kes kuralı bu konuda ihtimalleri arttırabilir ama kızı unutmaya ve önündeki yaşama doğru yürümeye odaklan.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Reddedilme Duyarlılığı

İnsanları gözlemlediğinizde,  iki grup insan olduğunu fark edersiniz. Birinci gruptakiler, insani ilişkilerini zor modda ve sürekli olarak zihinlerinin içinde yaşıyorlar. Sürekli olarak “şunu söylersem ya da yaparsam onu kızdırır mıyım / soğutur muyum”  diye düşünüyorlar ve sürekli olarak ip üstünde, her an düşeceğim korkusu ile yürüyorlar. İş ilişkilerini, romantik ilişkilerini, arkadaş ve hatta aile ilişkilerini sürekli olarak zor bir şekilde yaşıyorlar.

Böyle biriyseniz sürekli olarak “bu insan hakkımda ne düşünecek?”, “bu insan ne yapacak?”, “bu insanın bana bozulmaması ya da sinirlenmemesi için nasıl davranmalıyım?” gibi şeyler düşünürsünüz ve bunlara aşırı duyarlı olursunuz.

Böyle biriyseniz diğer gruptaki insanlara bakıp, bu insanlar böyle olmayı nasıl başarıyorlar diye kendinize sorup durursunuz. Çünkü bazı insanlar “bazı insanları kızdırırsam kızdırırım, ne yapayım onların problemi?”, “başkalarını mutlu etmek için davranışlarımı kontrol edip duramam, benim de bir hayatım var” diye yaşıyorlar. Bu insanlar size oldukça yabancı görünüyor olmalılar.

İnsani ilişkilerinde rahat ve umursamaz insanların her türlü ilişkilerinde daha başarılı olduklarını, bu insanlara daha fazla tolerans gösterildiğini görürsünüz. Eğer bir şeyi yanlış yaparlarsa “yanlış yaptım yahu” diye kestirip attıklarını ve diğer insanların da onlarla birlikte gülüp eğlenip, yanlışı genelde görmezden geldiklerini görürsünüz.

Ama siz “aman Allah’ım yanlış bir şey yaptım” diye kendinizi yer bitirirsiniz ve “işten kovulacağım”, “herkes benden nefret edecek” korkularına boğulursunuz. İlişkilerinde daha umursamaz insanları kıskanırsınız ve onların nasıl mutlu olabildiğini, nasıl sınırlarını çizip bunları başkalarının ne diyeceğini pek umursamadan koruyabildiklerini, nasıl zihinlerinin dışında yaşayabildiklerini anlamaya çalışıp, onlar gibi olmak istersiniz.

Bu insanlardan tavsiye isterseniz size “sınırlarını çiz”, “omurgalı ol”, “karşındakine bunun senin için kabul edilebilir olmadığını söyle” gibi tavsiyeler alırsınız. Ama bu insanlar reddedilmeye sizin gibi duyarlı değiller ve bu nedenle de sizden farklı bir evrende yaşıyorlar. Aslına bakarsanız bu insanların beyinleri sizden daha farklı kablolanmış durumda zira reddedilme duyarlılığı oldukça gerçek ve somut bir şey.

Bu yazıda reddedilme duyarlılığını ve reddedilme duyarlılığını nasıl geliştirdiğimizi konuşacağız. Reddedilme duyarlılığının kendisini nasıl gösterdiğini ve bu konuda değişmek için neler yapabileceğinizi de konuşacağız.

Reddedilme Duyarlılığı Nasıl Meydana Gelir?

Şimdi önce reddedilme duyarlılığının nasıl geliştiğine bakalım. Genel olarak reddedilme duyarlılığı büyüdüğümüz ve ideal olmayan ortama uyum sağlama – hayatta kalma mekanizmasıdır. Anlaşılması için biraz uç örnekler vereceğim.

Diyelim ki güvende hissetmediğiniz bir ev ortamında büyüdünüz. En klasik örnek, sizi hot gören ya da ihmal eden bir ebeveyne sahip olmanız. Böyle bir ortamda çocukken öğrendiğiniz hayatta kalma mekanizması, ebeveyninizden size gelen en göze çarpmayan işaretleri bile okumaya çalışarak onun nasıl bir duygu durumunda olduğunu anlamaya çalışmak ve onu kızdırmamak için nasıl davranmalıyım diye düşünüp durmaktır.

Eğer anneniz ya da babanız sizi kendi kötü duygu durumları yüzünden suçlayan bir insansa, onu kızdırdığınız ya da üzdüğünüz için sizi cezalandırmaya meyilliyse, reddedilmeye karşı aşırı bir duyarlılık geliştirirsiniz. Sürekli bıçak sırtında yürüyor gibi hissedersiniz ve evdekilerin ruh hallerine karşı aşırı ihtiyatlı olursunuz.

Gerçekten travmatik ailelerden gelen insanlara “o günün kötü bir gün olacağını anlaman ne kadar sürüyordu” diye sorduğunuzda genellikle şöyle bir cevap verirler:

“Annem / babam kapıdan girer girmez anında, neredeyse bilinçaltında anlayabiliyordum. Hemen hayatta kalma moduna girmem gerektiğini biliyordum.”

Çocuk için ev ortamı duygusal ya da fiziksel olarak güvenli değilse çocuk, riskli davranışlardan ölesiye kaçmayı öğrenecektir.

Bu insanlar yetişkinliklerinde de hayatta kalma seviyesinde, uyum sağlamaya yönelik davranışlar sergilemeye devam ederler. Örneğin neredeyse görünmez, silik biri olurlar ya da ilişkilerinde aşırı ihtiyatlı davranırlar. Böylece de negatif durumları tetiklemekten kaçınıp dururlar.  Böyle bir insan yetişkinliğinde reddedilme duyarlılığı içinde yaşayacaktır.

Bu arada uydurma bir şeyden bahsetmiyorum. Bilimsel olarak onaylanmış bir kavramdan bahsediyorum. Mesela sizin reddedilme duyarlılığınızı ölçebilecek anketler ve reddedilmeye aşırı duyarlı insanlar üzerinde yapılan beyin resimleme çalışmaları mevcut.

Detaylara girmemize gerek yok ama onaylanmamaya aşırı duyarlı insanlarda onaylanmama durumunda bazı beyin bölgelerinin yılbaşı ağacı gibi ışıldamaya ve hiperaktivite göstermeye başladığı gözlemlenmiş. Bu insanların beyinlerinin, öfkeye, korkuya ya da diğer negatif duygulara bile böyle tepki vermedikleri, ama kendilerini onaylamayan bir surat gördüklerinde, bazı beyin bölgelerinin ışıl ışıl “aydınlandığı” gözlemlenmiş.

Yani reddedilme duyarlılığı, beyni spesifik şekillerde kablolayan bir uyum sağlama / hayatta kalma mekanizması.

Reddedilme Duyarlılığının Anahtar Özellikleri

Reddedilme duyarlılığının üç anahtar özelliği var.

Birincisi kaygılı beklentiler. Reddedilmeye duyarlı insanlar her zaman reddedilme kaygısına sahipler ve neredeyse her zaman reddedilmeyi bekliyorlar. Bunun sonucunda da sosyal etkileşimlerinde aşırı ihtiyatlılar ve zihinlerinin bir köşesinde sürekli olarak reddedilmeyi düşünüyorlar ya da bekliyorlar. Bu nedenle sosyal etkileşimlerde rahat ve kendileri gibi davranamıyorlar. Sürekli olarak “şunu yaparsam / dersem şu kişi nasıl tepki verecek” modundalar.  Örneğin “eğer işe şunu giyerek gelirsem şu insan onu taklit ettiğimi düşünür mü?” gibi şeyler düşünüyorlar.

İkincisi hazır algı. Bunun anlamı, ortamda nötr bir uyaran olsa bile bunu negatif bir uyaran olarak algılıyorlar. Mesela diyelim ki böyle biri başka birine mesaj atıyor ve mesaj attığı kişi mesajına hemen cevap vermiyor. Bu aslında nötr bir uyaran ve karşısındaki kişinin kendisinden hoşlanmadığı ya da kendisini istemediği anlamına gelmiyor.  Ama reddedilme duyarlılığı olan kişinin beyni bu nötr uyaranı hemen negatif algılıyor.

Bu durumda reddedilmeye aşırı duyarlı kişinin hayatının zor olması şaşırtıcı değil zira hayat tonla nötr ve zararsız uyaran ile dolu. Kişinin beyni bunları ya da bunların önemli bir kısmını kişinin kendisine yönelik negatif uyaran olarak algılıyorsa, reddedilme duyarlılığının üçüncü anahtar özelliğini ortaya çıkarmaya meyilli oluyor.

Reddedilme duyarlılığının üçüncü anahtar özelliği aşırı tepkiler göstermektir. Bu aşırı tepkiler duygusal, davranışsal veya sözel olabilirler. Kaygılı beklenti ve sonrasında nötr uyaranları bile kendine yönelik negatif işaret olarak algılama sonucunda kişi aşırı tepkiler göstermeye meyilli oluyor.

Diyelim ki birine mesaj atıyorsunuz ve size belki yarım saat belki daha fazla süre cevap vermiyor. Eğer reddedilmeye aşırı duyarlı biriyseniz, amigdalanız ve hipokampüsünüz aşırı aktive olur ve limbik sisteminizi harekete geçirir.  Tonla aşırı negatif duygu hissetmeye başlarsınız ve  birden aşırı tepkiler verirsiniz. Örneğin karşınızdakini engelleyebilirsiniz, neden yazmıyorsun, bir şey mi oldu diye sorabilirsiniz daha da kötüsü mesaj gönderdiğiniz için özür dilemeye başlayabilirsiniz ya da daha daha kötüsü sinirlenip kötü şeyler yazabilirsiniz.

Yani reddedilmeye aşırı duyarlı bir insansanız, tüm nötr ya da gerçekten negatif uyaranları negatif algılarsınız ve sürekli sinirlenir, kaygılanır, özür diler, her an kötü bir şey olacak gibi hissedersiniz. İlişkilerinizi sürekli mahvediyor hissedersiniz ve kendi kendini gerçekleştiren kehanetlere dönüşen negatif algınızla mahvedersiniz de.

Reddedilme duyarlılığının zor tarafı, gerçek bir hayatta kalma mekanizması olması. Reddedilmeye aşırı duyarlı insanlar, daha önce bir şekilde işe yarayan ama artık hayatta kalmanıza katkısı olmayan ve bir sürü probleme neden olan bir hayatta kalma stratejisini içselleştirmişlerdir. Yetişkinlikte ise insan bu stratejinin sonuçlarından kaçınmak için kaçıngan, ilişkilerini mahvetmemek için ilişkilerden kaçan biri olabilir.

Şimdi bu stratejiyi evde ve çok küçük yaşlarda öğrendiğimizi söyledik. Bu stratejiyi içselleştirmiş bir yetişkin ve çocuk arasındaki en büyük fark, çocuk için bu mekanizmayı kullansa bile ilişkinin sürekli olması. Yani 6-7 yaşlarında bir çocuğun reddedilmeye aşırı duyarlı olması, insanlardan kendini çekmesi, vs. durumunda bile, ebeveynleri büyük ihtimalle orada olmaya devam ederler. Yani çocuklar bu stratejiyi, önemli ilişkilerin (aile) sabit ve istikrarlı olduğu bir dönemde öğrenirler. Ebeveynlerine mesafeli olsalar bile ebeveynleri onları bırakmazlar.

Fakat yetişkinlikteki temel sorun, insanın ilişkilerin sabit ve garanti olmadığı bir dünyaya adım atmasıdır. Yani bu strateji artık ilişkilerimizi de negatif etkilemeye ve bitirmeye başlar. Arkadaşlarınıza, sevgilinize, eşinize, iş arkadaşlarınıza, vs. reddedilme duyarlılığı ile aşırı duygusal ve davranışsal tepkiler vermeniz, insanların sizinle ilişkiden uzaklaşmasına neden olur. Bu aşırı tepki insanlardan kaçınmak, onları cevaplamamak gibi “umursamaz” görünen davranışlar bile olsa, ilişkilerinizi zedelerler. Bu da zaten karşısındaki ile ilişkisinin biteceği, kötüleşeceği korkusu ile dolu olan aşırı reddedilme duyarlılığına sahip kişiyi “aman Allah’ım beni bırakıyor(lar)” diye felç eder.  İnsanlar kendilerinden uzaklaşmasın, soğumasın, kendilerine kızmasın diye öğrendikleri mekanizma, insanların kendilerinden soğumasına, uzaklaşmasına ve kendilerine kızmasına neden olmaya başlar.

Aşırı Reddedilme Duyarlılığına Karşı Ne Yapılabilir?

Aşırı reddedilme duyarlılığından nasıl kurtulabileceğiniz konusunu ele alırken, reddedilme duyarlılığının üç anahtar özelliğine daha detaylı bir şekilde bakmamız gerekecek.

Kaygılı beklentilerden başlayalım. İnsanlarla etkileşirken kendinizi gözlemleyin. Zihninizin aşırı derecede tetikte olduğunu göreceksiniz.  Bunu yenmenin yollarından birisi, insanlarla olan nötr etkileşimlerinizin sayısını arttırmanız. Zihniniz sürekli olarak tetikte zira öyle olmayı öğrendi : “Sürekli tetikte olmalıyım zira ‘sürekli tehlikedeyim’ (negatif şeyler olmak üzere, reddedileceğim, karşımdakini kızdıracağım, soğutacağım, vs.)”.

Bunu yenmek için nötr etkileşimlerinizin sayısını arttırın ve bunlara aşırı tepkiler vermemek için kendinizi frenlemeye çabalayın.  Bir sosyal etkinliğe gittiğinizde, sadece orada sosyalleşin ve başka bir şey yapmayın. Birinin suratında bir onaylamama gördüğünüzde, kendinizi açıklama dürtüsüne karşı koyun. Zaman içinde siz ne kadar çok nötr etkileşime girerseniz, kaygılı beklentileriniz o kadar çok azalmaya başlar. Burada yaptığınız şey, insanların size nasıl tepkiler verdiği konusunda beyninize daha fazla veri pompalamak. Çocukluktan kalma ve otomatik olarak devreye soktuğunuz çıkarımların doğru olmadığını sürekli olarak beyninize göstermek.

İkinci yapmanız gereken şey ise, nötr uyaranlara nasıl tepkiler verdiğiniz konusunda dikkatli olmak. Reddedilmeye aşırı duyarlı insanların sosyal durumlarda sürekli olarak kendi ayaklarına sıktıkları yer tam olarak burası.  Reddedilmeye aşırı duyarlı biri her türlü durumu, nötr hatta pozitif durumları bile alıp, olabilecek en kötü varsayımları yapmaya, kendilerini suçlamaya meyillidir. Birisi “bugünkü buluşmaya gelemeyeceğim” dediğinde reddedilmeye duyarlı birisi bunu “belki hastadır, belki insanları ekmeye meyillidir, kendi derdi, vs” diye değil de “bende bir problem var” diye algılama eğilimindedir. Bu nedenle böyle biri, karşındakinin kabahatini çok az görürken kendi kabahatini abartması konusunda dikkatli ve belli bir öz bilince sahip olmalı. Zira reddedilmeye aşırı duyarlı kişi için her negatif şey kendi suçudur zira çocukken baba ya da anne kızgınsa bu onun yüzündendir:”Gürültü yapmamalıydın”, “oyuncaklarını toplamadığına inanamıyorum”.

Üçüncüsü, aşırı reddedilme duyarlılığı olan insanlar hem duygusal olarak hem de davranışlarında aşırı tepkiler vermeye meyillidirler. Şimdi bu size çok ama çok zor gelebilir ama böyle bir duruma geldiğinizde yani kendinizi reddedilmiş hissettiğinizde ve duygusal olarak patlamaya doğru gittiğinizde,  hiçbir şey yapmayın! Karşınızdakini mutlu etmeye çalışmayın, özür dilemeye çalışmayın, kızgınlık ile saçma sapan şeyler yapmaya meyilli olacaksınız ama hiçbir şey yapmayın.  Beyninizin olayı olabilecek en negatif ve yanlış şekilde algıladığının bilincinde olun ve bir şey yapmayın, reaksiyon göstermeyin.

Evet içinizde fırtınalar kopacak ve bu çok güçlü dürtüler sizi harekete geçirmeye çalışacaklar. İçinizden “sıçtım, sıçtım, sıçtım, şimdi ne yapmalıyım, şimdi bir şey yapmalıyım ama ne yapmalıyım” diye geçirip duracaksınız. “Çiçek göndermeliyim”, “arayıp özür dilemeliyim”, “bağırıp çağırıp gününü göstermeliyim”, “hemen engelleyip haddini bildirmeliyim”, vs.

Çünkü aşırı negatif duygularla doluyorsunuz ve bunları akıtıp rahatlamak için bir şeyler yapmak için büyük bir dürtü hissediyorsunuz zira bu negatife dayanamıyorsunuz.

Ama aşırı özür dileyip sizin suçunuz olmayan şeylerin sorumluluğunu almak da dahil aşırı tepkiler gösterdiğinizde ilişkilerinize zarar veriyorsunuz. Karşınızdaki insan bu insan zayıf, muhtaç, yapışkan, arıza, vs. olduğunuzu düşünüyor. “Bu insanın negatif duygularını yönetmemin imkanı yok” diyor.

Reddedilmeye aşırı duyarlı insan negatif duyguları ile baş edemediği zaman tamamen kendini çekmek gibi soğukluklar yaptığında da ilişkilerine zarar veriyor.

Bazen de reddedilmeye aşırı duyarlı kişi, kötü niyetli ya da arıza biri ile beraber oluyor ve karşısındaki kişi onu “evet sen suçlusun”, “evet senin yüzünden böyleyim” diye manipüle ediyor. Zaten reddedilmeye aşırı duyarlı birinin yapabileceği en kötü şeylerden birisi, kendisinin bu zayıflığını sömürüp manipüle edecek biriyle beraber olmak. Aslına bakarsanız sadece birliktelikte değil iş yaşamında, arkadaşlıkta, vs. de böyle bir narsistin (örneğin bir patronun) eline düşmesi.

Tekrar edersek, reddedilme duyarlılığı olan insanın aşırı tepki göstereceği anlarda yapması gereken, mümkün olduğunca kendisini negatif duygulara tolerans göstermeye zorlayarak hiçbir reaksiyon vermemek.

Bunlardan başka yapabileceğiniz şeyler de var. Örneğin meditasyonun reddedilme duyarlılığını azalttığını gösteren çalışmalar var.  Meditasyonun hangi özelliklerinin reddedilme duyarlılığına iyi geldiğine bakan araştırmalar da yapılmış. Meditasyonda öğretilen öz şefkatin en önemli özelliklerden biri olduğu bulunmuş. Öz şefkat (self compassion) meditasyonlarını internette ya da youtube’da bulabilirsiniz. Temelde kişi öz şefkat meditasyonu yaptığında, kendisini sürekli hatalı ve herkesin her an reddetmeye hazır olduğun bir kişi olarak görmemeye başlıyor. Böylece de insanlarla daha sağlıklı ilişkilere girebiliyor. Örneğin karşısındaki kişi mesajını cevaplamadığında, “benim bir hatam yok, ben normal bir insanım”

Meditasyonun reddedilme duyarlılığı konusunda insana yardımcı olabileceği bir başka mekanizma da insanın içsel dünyasını gözlemlemesini sağlaması.  Reddedilmeye aşırı duyarlı bir kişinin temel problemi, zihninin otomatik olarak negatif sonuçlar çıkarması ve kişinin bunlara otomatik olarak inanması. “Mesajıma cevap vermiyor çünkü ben mesajına cevap vermeye değecek biri değilim” gibi.

Meditasyon kişinin düşüncelerini dışardan üçüncü bir şahıs gibi gözlemlemesini sağlayarak ve benlik ile deneyimler arasına bir mesafe koyarak, kişinin ani reaksiyonlar gösterme ihtimalini azaltır. Reddedilmeye aşırı duyarlılığın tedavisinde anahtarlardan biri de, kişinin aşırı tepkilerini göstermeyi bırakması.

Reddedilme duyarlılığından kurtulmak kolay değil. Daha önce kendi kendinize kurtulmayı denemiş olabilirsiniz ya da kendi kendinize meditasyon yapmayı da deneyebilirsiniz. Ama birçok insanın bu konuda terapiye gitmesi gerekebilir.

Örneğin reddedilmeye duyarlılık, Sınırda Kişilik Bozukluğu, duygu durumu bozuklukları, kaygı bozukluğu veya beden algı bozukluğu (body dysmorphia) gibi ruhsal hastalıklarla ilişkili bir problem. Bu nedenle böyle bir ruhsal problem teşhisi alırsanız ve tedavi görürseniz, reddedilme duyarlılığınız da azalacaktır.

Reddedilmeye aşırı duyarlı olmanız, ruhsal bir probleme sahip olduğunuz anlamına gelmese de, eğer reddedilme duyarlılığını aşma konusunda problem yaşıyorsanız, bir psikolog ya da psikiyatrist ile görüşmeniz faydalı olabilir. Fakat çok az uzmanın reddedilme duyarlılığı konusunda resmi eğitime sahip olduğunu da söyleyelim.

Reddilme duyarlılığını azaltmanın son ele alacağımız ama en önemli yollarından biri de kendinizi gönüllü olarak reddedilmeye maruz bırakmak ve reddedilmeye karşı duyarsızlaşmak. Örneğin romantik ilgi göstereceği kadınlar tarafından reddedilmeye aşırı duyarlı birisi, kendi isteği ile ve kontrollü olarak kadınlara romantik ilgi göstererek reddedilmeye maruz kalabilir.

Buna maruz kalma terapisi deniyor. İnsanın kendisini korktuğu şeye defalarca maruz bırakarak, korku tepkisinin azalması ve insanın o şeyle ilgili yeni ve daha gerçekçi inançlar kazanması.

Reddedilmeye aşırı duyarlı insanların çoğu, reddedilmeye maruz kalmanın tam tersini yapar ve reddedilebileceği durumlardan kaçar. Örneğin kadınlar tarafından reddedilmeye aşırı duyarlı bir erkek, kadınlara yürümez. Böylece hiç reddedilmez ama tabii ki kadınlar konusunda çok başarısız olur.

Böyle birinin kendisini kadınlar tarafından reddedilmeye daha sık ve tekrarlı şekilde maruz bırakması ve bunu yaparken kaygılı tepkilerini kontrol etmeye odaklanması (örneğin telefonunu aldığı kadın mesajına cevap vermediği zaman beklemek yerine hemen bir mesaj daha atma dürtüsünü kontrol etmesi), zaman içinde bu tepkilerin azalmasına, beynin gerçek dünya verileri ve normal tepkiler ile yeniden kablolanmasına neden olur.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.