Narsistin zırt pırt engelleyip sonra engeli kaldırmasının 10 yaygın nedeni

Bu bölümde, bir narsistin sizi neden ara ara ya da sıklıkla engelleyip iletişimi kestiği ve sonra engeli açıp sizinle iletişim kurduğu hakkında konuşacağız.

Bir narsistin engelle – engeli aç döngüsü, sürekli bir kafa karışıklığı ve duygusal fırtına yaratarak, sizi duygusal olarak dengesiz hale getirerek üzerinizde egemenlik kurmak için oynanan bir güç oyunudur.

Narsist partner, sizin narsist olduğunuz sanar, kendi narsist özelliklerini ve eğilimlerini sizde ve başkalarında görür. Bu nedenle de toksik davranışlar sergileyenin siz olduğunu düşünür.

Bu tür bir psikolojik yansıtma (projeksiyon), narsistin suçlamalardan kaçmasını ve kendi “mükemmel” öz imajını korumasını sağlar. Sizi engelleyerek, kendisini sizden koruduğuna inanırken, kendi sorunları ile karşı karşıya kalmaktan kaçar.

Sizi engelleyen narsist, ya başkalarından yeterli narsist yakıt alamadığından ya da istediği zaman sizin ilginizi yeniden alıp alamadığını görmek için bir süre sonra engeli açar.

Narsistin sizi sıklıkla engellemesinin ikinci nedeni de, bunu bir güç ve egemenlik gösterisi olarak görmesidir. Sizi engelleyerek, ilişkide ve ilişkinin nereye gideceği konusundaki gücün onda olduğunu size göstermeye çalışır. Narsistin engellediği partner, kendini güçsüz hisseder, ilişkinin ne durumda olduğu konusunda belirsizliğe düşer.

Narsist daha sonra engeli açarak, engellediği partnerin yeniden oyuna katılıp katılmadığına bakar. Eğer partner yeniden devam ediyorsa, bu narsisti ilerde daha fazla engelle – engeli aç manipülasyonu oynamaya teşvik eder. Narsist her döngüde, kendisini daha güçlü, üstün ve egemen hisseder.

Narsistin partnerini engelleme nedenlerinden üçüncüsü de, kendi “kurban” anlatısını desteklemektir. Bu partner kırılgan narsist ise, partnerini engeller, iletişimi keser ve kendisini mağdur göstermek üzere partnerinin arkasından bir karalama kampanyası başlatır. Ama daha sonra engeli açarak, partnerinin onun yokluğundan etkilenip etkilenmediğine bakar. Bu aşamada narsist, aslında nasıl da yanlış anlaşıldığı ya da istismara uğradığı konusunda yeni bir anlatı yaratır. Ama kendisi “çok nazik ve bonkör biri olduğu için”, partnerine kendisini kanıtlaması için yeni bir şans(!) daha verir.

Narsistin partnerini engellemesinin dördüncü nedeni, partnerini cezalandırmak istemesidir. Narsist, saygısızlığa uğradığını ya da kendisine yanlış yapıldığını düşündüğünde, misilleme olarak partnerini engeller. Haklı olsanız da olmasanız da, engelleme, size duygusal olarak acı vermek ve kafanızı karıştırmak için yapılan bir misillemedir.

Narsist daha sonra, sizin “dersinizi alıp almadığınızı” ve size uyguladığı cezanın acı çekmeniz ve kafa karışıklığına düşmeniz gibi amaçlarına ulaşıp ulaşmadığını kontrol etmek için engeli kaldırır.

Narsistin sizi engellemesinin beşinci nedeni, sizde duygusal reaksiyon yaratmaktır. Bir narsist genellikle herhangi bir duygusal reaksiyon almaktan da mutlu olur ama en çok yaltaklanma tepkisinden yani partnerinin peşinde koşup özür dilemesinden, yalvarmasından ve onayı peşinde koşmasından zevk alır. Partnerine kötü davransa bile partnerinin ona olan duygusal yatırımını sergilemesi ve ona bağımlı olması, narsistin ilgi ihtiyacını karşılar, özdeğerini onaylar.

Narsist, partnerini engelleyerek partnerinde kaybetme, reddedilme, ortada bırakılma duygularını tahrik eder ve partnerinin bu duygulara kapılıp verdiği duygusal tepkileri, partnerini kontrolü altında tutmak için kullanır.

Narsist daha sonra engeli ve iletişimi açarak, partnerinin reaksiyonunu ölçer. Narsist bazen daha fazla kafa karışıklığı, çatışma ve kaos körüklemek için de engeli açabilir.

Narsistin partnerini engellemesinin ve sonra da engeli kaldırmasının altıncı nedeni, gizlilik ve mesafeyi korumaktır. Narsist bazen birdenbire kavga çıkarıp partnerini engelleyerek, bir bedel ödemeden başka sömürü kaynaklarını kullanabilir.  Bu sayede narsist partnerinden geçici olarak uzaklaşabilir ve başka kaynakları sömürürken bunun hesabını vermek zorunda kalmaz. Bu sahte ayrılıklar sürecinde narsist, partnerinin haberi olmadan başkaları ile iletişime geçebilir. Bu aynı zamandan başka kaynakların da partnerden haberlerinin olmamasını sağlar. Böylece hiçbir şeyin hesabını vermeden istediğini yapabilme imkanına kavuşur.

Narsist gönlünü eğlendirdikten sonra, partnerinin engelini kaldırır ve ilişkiye devam eder. Partner bu süreçte narsistin ne yaptığını sorguladığında, narsist partnerinin ayrı olduğu zamanların hesabını vermek zorunda olmadığını iddia eder.

Narsistin partnerini engellemesinin ve sonra da engeli kaldırmasının yedinci nedeni, partnerini kendisini ve dönüşünü beklemeye ve merak etmeye güdülemektir. Bu engelleme – engel açma döngüleri sonucunda, partner narsistin öngörülemez davranışlarına tolerans göstermeyi, birgün yeniden bir arada olacakları beklentisi ile sürekli narsistin yörüngesinde kalmayı öğrenir.

Narsistin partnerini engellemesinin ve sonra da engeli kaldırmasının sekizinci nedeni, narsistin sağlıklı bir ayrılık için gerekli duygusal olgunluğa sahip olmamasıdır.  Sağlıklı bir insan, ayrılığın duygusal yönünden, kendi iç dünyasını gözlemlemekten ve sorumluluk almaktan kaçmaz. Narsist ise partnerini ard arda engelleyerek, herhangi bir açıklama gereği kalmadan, partnerine bir kapanış vermek zorunda kalmadan, çoğunlukla zaten kenarda hazır bekleyen başka sömürü kaynağına atlar.

Narsist arada (eski) partnerinin engelini açarak, kendisi başka kanı emilecek eleman ararken, hala onu bekleyip beklemediğini ya da ona kanını emdirmeye devam edip etmeyeceğini görmeye çalışır.

Dokuzuncu neden, itibar yönetimidir. Narsist için imaj her şeydir.  Partnerini engelleyerek, ayrılık hikayesini istediği gibi yazabilir ve başka insanların gözündeki imajını koruyabilir. Böylece insanlara nasıl görünmek istiyorsa, öyle görünmeyi garantileyebilir.  Örneğin ayrılıkta kendisini mağdur olarak gösterebilir, sizden ayrıldıktan sonra mutlu mesut bir şekilde hayatına devam ettiğini gösterebilir.

Bu nedenle engelleyen narsist engeli açtığında, kendi anlatısının tutup tutmadığını, ortak tanıdıklarınızın tepkilerini ölçmeye çalışır. Engelle – engeli kaldır döngüsü ile, başkalarının sizi nasıl algıladığını manipüle etmeye çalışır. Böylece üstünlük tiyatrolarını, imajlarını korumaya ve kendi sosyal çevresinden gelecek eleştirileri savuşturmaya çalışır.

Onuncu neden ise dürtüselliktir. Narsist çoğunlukla dürtüsel davranır. Duyguları yükseldiğinde, tamamen siyah – beyaz düşünmeye başlarlar ve bu da partnerlerini çok hızlı bir şekilde şeytanlaştırabilmelerine neden olur. Narsist kızdığında ya da kırıldığında, partnerini engellemek, negatif duygularını sağlıklı bir şekilde işleyememe ve gerçeklikle bağı devam ettirmekte zorlanma gibi nedenlere dayanır.

Narsistin duyguları soğuduğunda, engeli açıp sanki hiçbir şey olmamış gibi ya da partneri bunu sonuna kadar hak etmiş gibi davranır. Partneri, işleri düzeltmek için bir şans kazandığından için ona minettar olmalıdır.

Narsistin eski sevgilisini engelleyip sonra engeli açması çok sık görülen bir şey. Eski sevgilinizi engellediniz ve engeli açtınız diye siz bir narsistsiniz demiyorum ama bu sizin sık yaptığınız ve size göre olağan bir şey ise, kendi duygusal olgunluğunuzu ve altta yatan motivasyonunuzu sorgulamanızı tavsiye ederim. Aynı zamanda duygularınızı yönetmenin ve ihtiyaçlarınızı diğer insanlara belirtmenin daha iyi yollarını öğrenmenizi tavsiye ederim.

Son olarak bir narsist kurbanıysanız, narsizm ve narsist istismar hakkında araştırma yapmanız önemli. Ama bu, deneyiminizin her ayrıntısını analiz etmeye çok fazla zaman harcadığınız ve narsist davranış ve motivasyonlar konusunu takıntı yaptığınız seviyelere giderse, kendi iyileşmenize odaklanmanızı engelleyebilir.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize (özellikle konu ile ilgili olan Toksik İlişkiler Rehberi kitabına) bakabilirsiniz. Sorularınıza Patreon chat alanında daha hızlı cevap verebiliyorum.

Kaynak: 10 Reasons A Narcissist Keeps Blocking You!

Toplu taşıma aracında kıza yürüyen takipçinin başına gelenler – Vaka Çalışması

“Abi toplu taşıma araçlarında yürüme davetiyesi atan kızlara nasıl yürüyeceğiz?”

Buna itiraz eden çok olacaktır ama ben erkekadam.org sitesinde birçok yorumda, toplu taşıma araçlarında kızlara yürümenin riskli olduğunu söylüyorum, yürüme davetiyesi alsanız bile bunu yapmamanızı tavsiye ediyorum. Dar alanda çok fazla sayıda “beyaz şövalye” var.

Bu konuda bir vaka çalışması değerlendireceğim. Burada arkadaşın başına gelen şeyin nedeni tam olarak toplu taşımada yürümesi değil, başka hataları da var.

“Buraya toplu taşıma yürümeleriyle ilgili başımdan geçen bir anıyı eklemek istiyorum ben dersimi aldım bazı arkadaşlar da umarım başına musibet gelmeden nasihatı dinlerler.

Dolmuşa bindim, ortam sıkış sıkış. Önümde iki kız var. Benim yürüyeceğim hatunla aramda 1 metre mesafe var aramızda kız arkadaşı var. Dolmuşta bir yandan da arkadaşlarla gülüşüyorum. O esnada kızın bana bakışlarını fark ettim. Gel donuma gir der gibi bakıyor.”

Yavaş. Yürüme davetiyesi dediğiniz şeyin adı yürüme davetiyesi. Ye beni davetiyesi değil. Rastgele 30 kıza yürüyüp biriyle bir şey olacaksa, yürüme davetiyesi varsa 10 kızdan biriyle olur gibi bir şey.

“Hemen kıza da gülümsedim, kız da karşılık verdi ekstra olarak gözler aşağıya doğru kaçırıldı. Dedim “oğlum yaldızlı davetiye yürüme koş!”

Kıza “üniversite öğrencisisin galiba” dedim, biraz okulu bölümü hakkında tahminde bulundum. Kız gülerek cevap verdi ama bana soru sormadı. Birkaç tahminde daha bulundum. Ayrıca yanımızdaki abla da sağolsun çöpçatanlık yapmaya bizi konuşturmaya çalıştı.”

Yanındaki abla olayı iyi olmamış.

“5 dakika falan böyle arada konuşuyoruz kız daima gülümsüyor, gözlerini kaçırmıyor ama bana ekstra soru da sormuyor. Çok arada kaldım ama dedim “oğlum en fazla başına ne gelebilir kız utangaç belki o yüzden soru soramıyor.” Kıza “daha sonra düzgün bir yerde konuşmak ister misin?” diye sordum.”

Hayır. 3-5 dakikalık bir muhabbeti ilerletmek için yatırım yapmayan (soru sormak gibi), yeterince sıcak olmayan bir kızı bir yere davet etmeyin, kızdan telefon numarası istemeyin. Kendinizi böyle bedavaya vermeyin. Kendinizi kendi gözünüzde düşürürsünüz.

Bir de senin şöyle bir durumun var ki bunu hiç hesaba katmıyorsun. Bir kız, en azından normal bir kız, başka bir kız arkadaşının yanında sokakta tanıştığı birine telefon ya da randevu vermeye de çekinir. Zira yanlarındaki kızın arkalarından “Merve sokakta tanımadığı adamlara randevu veriyor” diye dedikodu yapma ihtimali düşük değil.

“Kız reddetti.”

Tabii kız seni kötü kız görünmemek için reddetmedi muhtemelen. İstemediği için reddetti.

“Daha sonra inecekleri durağa geldiler, arkadaşı bana döndü “ben böyle bir yavşama görmedim yuh, pes falan” dedi. Ben çerçevemden ödün vermiyorum yüzümde piç gülümsemesi yürüdüğüm hatun da hala gülümsüyor. Kızlar dolmuştan indiler.

2 dakika sonra arkamdan bir eleman saçımdan tuttu “sen ne yapıyorsun lan” dedi. “Abi sarkıntılık yapmadım, taciz etmedim sadece konuşmak istiyor mu onu sordum” dedim. Eleman “herkesin içinde teklif edilir mi lan dedi” Dolmuş şoförü dolmuşu durdurdu arkamdaki elemanın göğsüme tekme atmasıyla dolmuştan indirildim.”

Oha, seninkisi uç bir örnek olmuş ama dediğim gibi toplu taşıma araçları riskli. Zira çoğu araçta böyle bir beyaz şövalye olabilir. Şimdi bir de kızın arkadaşının tepkisini duyduğu için, senin gerçekten de hayırdan anlamayan biri olduğunu düşünmüş olabilir. Burada olayı tetikleyen öbür cockblocker kız.

Bir de kızın muhabbeti uzatmak istemediğini anlayıp selam verip kızdan dönsen başına bu gelmeyecek.

Ben zamanında İstanbul’da gördüğüm bir olayı yazmıştım:

“Toplu taşımada bayağı bakıştık. Kız inecekken de bana baktı ”acaba bu da inecek mi?” der gibi. Daha sonrasında inip yürürken arkasını dönüp yine bana baktı. Fazlasıyla davetiye almışım gibi geliyor ancak kulağında kulaklık olması falan sıkıntı. Senin yazında da kızların bizi düşünüp ”aa şöyle yapayım da çocuk rahat yürüsün bana” demediğini ve işi kolaylaştırmadığı yazıyordu. Bir de toplu taşımada yürümek fazlasıyla riskli bir durum benim için.“ – Hepimiz için öyle. Bir keresinde bir kadının otobüsü durdurtup taciz etti diye polis çağırdığını ve kapıların bile açılmadığını görmüştüm. Muhtemelen adam gerçekten taciz etti zira gören vardı diye hatırlıyorum ama etmese de başına gelebilir.

“Kavgaya karışmamam gereken bir dönemdeydim arkamı döndüm gittim. Bana ders oldu bundan sonra böyle bir olayda teklif kısmını kızın arkasından inip yapmam gerektiğini öğrendim.”

Hayır, sokak yürümesinde takip olmaz, ısrar olmaz. Bu ikisi başını belaya sokar. Bir de tenha olmaz. Buna loş ve ıssız sokaklar da dahil, asansör de. Ben mesela asansörde birine yürümem (kadınlarla ve erkeklerle çok sayıda ufak asansör muhabbeti yaptım ama yürümem). Burada asansörde yürüyüp sonra üniversitede kızın erkek arkadaşı ve ekibi tarafından yakasına yapışılan bir elemanın hikayesi vardı.

“Ayrıca yürüme davetiyesi ne kadar yaldızlı olursa olsun konuşmayan soru sormayan kıza da konuşalım dememek gerekiyor ben bunu bilmeme rağmen risk aldım elimde patladı.” 

Riski bir yerde, gereksiz bir risk almışsın ve patlamış. Bu kadar kötü patlama ihtimali düşüktür ama bu en kötüsü değil. En kötüsü güvenlik kuvvetlerinin işin içine girdiği durumlar.

Her yürüme davetiyesi atana yürüyemezsiniz. Aslında çoğuna yürüyemezsiniz. Olayın doğası bu. Zorlamayın. Yürüme davetiyelerini değerlendirmenin en kabul edilir olduğu yerler sosyal etkinliklerdir bu arada, sokaklar değil. Dışarıda bunu yapamazsınız demiyorum ama son zamanlarda yürüme deyince sadece sokakları ve sadece daygame’i anlayan bir kesim türedi. Adama kızlara daha fazla yürü diyorum, adam bana otomatik olarak “ben sokakta yürüyemem, daygame yapamam” diyor 😀 Bunun arkadaş çevresinin çevresi var, hayat oyunu var, sosyal hayat oyunu var, gece oyunu var, vs. vs. Daygame yürümelerden biri sadece. Yani daygame’i aşağılamıyorum ama neden sadece bu akla geliyor?

Her neyse, kısacası tenhada yürümeyin, takip etmeyin, ısrar etmeyin, dar alanda paslaşmaya kalkmayın, kısa cevaplar veren, nezaketen konuşanları darlamayın. Bir de kız grubu içinde bir kızın size telefon numarası vermesinin o kızın dedikodusunu çıkarabileceğini ve kız gruplarına yürümenin zor olduğunu bilin.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Youtube, Spotify ve Patreon kanallarımızı da takip etmeyi unutmayın.

Evlendiğim kadının sonradan bana hayatı zindan etmeyeceği ne malum?

Dünkü sosyal medyaya bakıp, ilişkiler konusunda temel inançlar geliştirmek yazısına örnek olabilecek bir yorumu ele alacağım.

Mahmut Abi selamlar,

Kadınlarla iyi kötü bir şeyler yaşayabiliyorum. Genelde Elizabeth dolaşıyorum ama 20’li yaşlarımın ortalarında olmama rağmen, bu zamana dek 20’den fazla hanımefendi ile öpüşmeden tut bir şeyler yaşadım iyi kötü. Bazen düşürüyorum, genelde ise yalnız takılıyorum.

Eğer çok uzun süreli bir ilişkin yoksa, 20 – 25 yaş arası daha çok yalnız olman anormal değil. Çoğu erkek öyle. Kız arkadaşlarım ve arada daha kısa süren şeyler olsa da, ben de öyleydim.

Sürekli düşürebilen, çekici ve başarılı bir erkek olabilmek için elimden gelen bütün çabayı vermeyen, sadece ara sıra düşeni edeni, tutanı kaçanı yakalamaya çalışan bir tipim. Kendimce çok yetersiz olsam da ortalama kitleye göre biraz daha kadın geçmişim var.

Neyse soruma gelelim. Ben hanımefendilerle cinsellikten, ilişkilerden, sohbet-muhabetten, tanışmaktan ve görüşmekten zevk alan birisi olsam bile, bir yuva kurmak, ilişkinin aşırı ciddileşmesi, onunla birlikte evlenmek fikirleri bana aşırı derecede korkutucu geliyor. Çünkü kendi çıkarlarım açısından oldukça batık bir “yatırım” gibi algılıyorum ben bu durumu.

İlişkiler emeklilik yatırımı gibi şeyler değiller. Daha başından bitimine kadar, alırsın verirsin. İlişki iyi ise genellikle aldığın, verdiğini geçer (kadına verdiğini değil, ilişki verdiğini çoğaltan bir şey ya da öyle olmalı). Sonra ilişki boktan şekilde bitse de, ayların ya da yılların pozitifte geçmiş olur. İlişki bitimine, almadan sürekli vererek yatırım yaptığın ve sonra da batan bir emeklilik hesabı gibi bakmak, genellikle ilişki için sürekli vermesi gerektiğine inanan efendi erkek kafasının eseridir. Efendi adam genellikle gizli sözleşmeler ile, karşısındakinin de kendisine vereceğini umarak verir de verir.

Çok sevdiğim, çok iyi anlaştığım, ilişkimizde bana hep iyi hissettiren ve sadece bana ait olduğunu, gözü çok dışarıda gezmeyen bir hanımefendiyle uzun süreli bir ilişki yaşadığımı varsayalım.

Şimdi buraya dikkat edin. Aşırı mükemmel bir senaryodan başladı. Sevdiğim, iyi anlaştığım değil, çok sevdiğim ve çok iyi anlaştığım. Bana iyi hissettiren değil, hep iyi hissettiren (bir kadın ya da ilişki size hep iyi hissettirmez. Hayatın zorlukları, anlaşmazlıklar olur). Bembeyaz bir tablo çizdi zira zihni oradan simsiyah bir tabloya atlayacak.

Hadi 4-5 sene olsun bu ilişki. Evlilik vakti gelmeye başladı, birbirimizden hoşlanıyoruz, artık birbirimizle olan ilişkideki beklentileri artırıp daha da ileri ve ciddi safhalara geçmek için ikimiz de hazır hissediyoruz. Bu kadının, evlendikten sonra karakterinin değişmeyeceği, bana ters hareketler yapmayacağı, benim canımı sıkıp, psikolojimi bozup, kafamı attıracak derece ‘arıza’ hareketler sergilemeyeceği, bana hayatı zindan ettirmeyeceği ne malûm?

Birden simsiyah tabloya atladı. Bu, siyah – beyaz yani mantıklı değil duygusal düşünme şeklidir. Bundan Dr. K, “4 saat Youtube izledikten sonra neden hiçbir şey yapasınız gelmiyor?” bölümünde bahsediyor (Daha İyi Bir Yaşam İçin Psikoloji ve Nöron Bilimi Temelli Pratik İpuçları – 201 kitabında var, bir de Patreon yayını var):

“Siyah – beyaz düşünme şekli amigdalada (limbik sistemde yer alan, kişinin korku, kaygı, öfke ve endişe gibi duygu alanlarını yöneten beyindeki bir bölge) ve hipokampusda (yaşanılan anıların olaylarla ilişkilendirilmesinde ve kişinin yön bulma duyusunu kontrol etmede de önemli bir rol oynayan beynin hafıza merkezi) duygusal aktiviteye işaret eder. Bu da, duygusal olarak yüklendiğiniz ve mantıklı düşünemediğiniz anlamına gelir yani duygusal düşündüğünüz anlamına gelir.

Çok fazla oranda siyah – beyaz dili kullanan insanlar duygusal düşünürlerdir. Mantıklı konuştuklarını, acı gerçekleri söylediklerini düşünürler ama gerçekten mantıklı düşünemezler. Çünkü gerçek dünya nüanslarla doludur ve çok az şey siyah – beyazdır. Siyah – beyaz düşünce gerçeklikten kopuktur. 

Siyah – beyaz düşünen insanlara meydan okuduğunuzda, itiraz ettiğinizde, karşıt görüş bildirdiğinizde, aşırı derecede duygusal tepkiler verirler. Sözlerinde mantık kullanırlar ama mantığın arkasında büyük bir duygusal yük vardır. Bu duygusal yükü boşaltmanız gerekiyor.

Siyah beyaz düşünce şeklinizin farkına varın ve böyle kötü hissetmeye nasıl başladım diye kendi kendinize sorun.”

Şimdi soruna gelelim. Ne malum?

Bana mı soruyorsun? Bilmiyorum, ne malum? Ama onun riski, bunun riski diye adım atamayan adamların hayat boyu iyi ilişkiden ve çocuklardan mahrum yaşayacağı %100.

Hipergamisi çok azan birisi olmasa bile, oldu ben saçma sapan birine dönüştüm, ezik-büzük, depresif ve duygusal bir moda aldım hayatı, götüme tekmeyi koyup dış dünyaya gözlerini açarak, başka erkeklere kuyruk sallamayacağı ne malûm?

Söyle bana Mahmut Abi, ne malum? 😀 Bilmiyorum ne malum? Ben anlamıyorum, hayatın normal ve olması gereken adımlarına geçmek için başkalarından garanti mi bekliyorsun? Ben sana söyleyeyim, kimse hiçbir alanda sana garanti veremez. En iyisi sen bu işlere bulaşma. Otobüs bileti alacaksın, 2000 kilometre gideceksin, kaza yapmayacağı ne malum diye sorup duruyorsun gibi. Bilmiyoruz ne malum? Sen söyle.

Hayatta hiçbir şeyin kesinliği yok ama (1) erkek adam ol, dönüşme ve alma ve (2) kadın bunu yaptın mı anında terk eder diye bir şey yok. Geri sayım başlar. Hipergami nedeniyle yolda yürürken tökezleyip duvarı tuttunuz ve kafanızı kaldırınca hatun yoldan geçen bir yakışıklı ile yalaşıyor gibi bir şey mi canlanıyor kafanızda? Kırmızı hap mankafalılığı bu.

Özgüveni aşırı yüksek birisi olmasam bile, yeterince özgüvenli değilim, ama özgüvensiz de değilim.

Oldukça özgüvensiz laflar ediyorsun ama daha kötüsü, düşünce yapın çok duygusal. Biz erkekler duygusallık deyince ağlamayı, üzülmeyi düşünüyoruz ama birçok erkek öfke, kaygı ve korku ile duygusal olabiliyor.

Ortalama yurdum insanıyım, hâliyle hayatta her şeyin olabileceğini göz önünde bulundurarak kendimde de düşüş olma ihtimalini düşündüğüm için bu soruyu soruyorum. Yoksa ben ileride kesin malın önde gideni olurum diyerek özgüvensiz bir zihniyetim ve kişiliğim yok yanlış anlaşılsın istemem.

Çocuğu da yaptık diyelim, ..

Çocuk mu? Bittin abiciğim sen 😀

çocuktan sonra iyice huyu suyu değişti, bana iyice ters yapmaya, beni itin götüne sokmak için adeta şeytanlaşmaya başladı mesela. Ulan ben bu ihtimalleri düşündükçe aşırı korkuyor ve çıldırıyorum.

O zaman, hayatın önemli zevklerinden ve amaçlarından birinden mahrum kalacaksın.

Bence sen genel olarak zaten korku ve kaygı içindesin, düşünce şeklin ondan siyah beyaz. Tabii bu düşünceler de korkunu ve kaygını besliyorlar ve bir geri besleme döngüsüne hapsoluyorsun.

Senin durumunda olanların temel derdi de, daha uzun süreli bir ilişkisi yokken, bu sarmalda boğulmaları. Önce bir ilişki yapabil de sonra bunları düşün.

Çünkü kanunlarımıza göre boşanınca benim g*tüme girecek. Benim aylık kazandığıma, varlıklarıma çökecek, hayatta yarım yamalak kalan birisi olarak yaşayacam, çocuk olsa onu da elimden alacak resmen, kendi daha fazla hak sahibi olacak, ben daha az göreceğim.

Sosyal medyada boşanmaların bu tür en kötü uçları çok öne çıkıyor. Zaten senin durumunda birinin bu sarmaldan çıkmasını güçlendiren şeylerden birisi de, gerçek olaylara dayanıyor olması.

Bir kere boşanırsan böyle bir tecavüze uğrama ihtimalin az. İkincisi, çocuğu babasına göstermeyecek kadar manyak kadın da az. Düşünsene bir. Çocuk babasındayken kadın istediği gibi yaşayabilir. Benim ve birçok bildiğim adamın eski eşi, çocuğu ne zaman istesek o zaman görmemize engel olmaz. Çocuk ne kadar çok bizimleyse, o kadar özgür çünkü. Ayrıca çoğu kadın, babayı görmemenin kazık kadar adamdan çok, çocuğun psikolojisini altüst ettiğini de bilir. Eski kocasından intikam almak için çocuğun psikolojisini hiçe sayan narsist kişilik bozukluğu tipinde kadınlar var ama çoğu kadın bunu göze alamaz. Aslında çoğu kadın, çocuğun psikolojisi için eski kocasına ağır finansal yük de bindirmeye çekinir.

Ama dediğim gibi böyle boşanmalar var ve eğer senin zihnin %3 ihtimali, %3000 yapıyorsa, sana bunu kabul ettirmek çok zor.

Bu ihtimalleri düşündükçe ettikçe, evlilik fikrinin bir erkek için, mantıklı, tutarlı, faydalı hiçbir yanı olmadığını hissediyorum.

O zaman nasıl çocuk yapacaksın? Daha doğrusu çocuk evlilik olmadan da yapılır ama nasıl sağlıklı çocuklar yetiştireceksin. Geçmişi ağır efendi erkek olan adamlar, asosyal medyada “haplanınca”, eski zihinlerini negatif kulvarda da olsa devam ettiriyorlar. Evliliği, ilişkiyi, kendilerini bir kadın için feda ettikleri bir kurum olarak algılıyorlar. Oysa fedakarlığı bir kadın için değil çocuklarını yetiştirmek için yapıyorsun.

Acaba bu düşüncelerim, benim sadece “cesur, bir kadın ile hayatını birleştirmeye g*tü yemeyen, bir şeyleri geçindirmekten, idare etmekten aciz, çocuk bile yetiştirmeye bahaneler üreten, cesur kararlar alamayan pasif” birisi olduğumu, yani beta bir kişilik olduğumu mu gösterir, yoksa kendini düşünen, akıllı, iyi kötü ekmeğinde (kadın anlamında) olan, çok da ilişkiler konusunda ciddi olmayan biri olduğumu mu gösterir?

Pembe masallardan fişi çekilip, simsiyah masallara fişi takılan, hala iliklerine kadar bir beta erkek olduğunu gösterir. Evlilik – ilişki için, kendini kadına feda etmeye hazır betadan, yine feda edecek ama bunu istemeyen betaya dönüşüyorsun.

Nasıl bir tiplemeyim ben çözemedim doğrusu. Belki senin bana sunacağın perspektif sayesinde kendimi biraz daha iyi tanımlayabilme ve düşüncelerimde değişikliğe gitme fırsatım olur.

Asosyal medyada kafanızı sikiyorlar, oradan bir çık bence. Sonra da bu tür sitelerden çık. “Böyle riskler var, dikkat edin, önlem alın” diye anlatılan şeylerle kafayı yakıp, %5’lere indirebileceğiniz riskten korkmaktan evden çıkamaz hale gelmişsin. Kimse sana hiçbir şeyin garantisini veremez. Yarın hayatta olacağının garantisi yok, gelmiş burda o ne malum, bu ne malum diye ciddi ciddi soruyorsun 😀

Hayat risktir, riski göze alamayan kendi mağarasında çürür gider. Riski bilmeyen pembe masallarda yaşayan adam olmak 10 kötü ise, riski 1000 ile çarpıp kara masallarda yaşayan senden olmak 1000 kötü.

Ben evlendim, iki kez de evlendim, çocuk da yaptım. Yarın terk edilmeyeceğim, aldatılmayacağım, evde oturmak varken karımın ısmarladığı ekmekleri alırken ölmeyeceğim, vs. vs. ne malum? Bilmiyorum hepsi olabilir. Ama hayatın akışında tatması güzel, hem manevi, hem dopaminerjik hem de evrimsel olarak tatmin edici şeylere atılmadan beklediğimde, hiçbir şey yapmadan çürüyeceğimi, her geçen sene daha da yaşlanıp çıkışa yürüdüğümü de biliyorum.

Bir de kafayı, kadının sana yapabileceği şeylerle bozmuşsun zira tek önemsediğin, inanılmaz şişkin ama kırılgan egon. Bunca şey döşemişsin mesela çocuğuma bir şey oldu, aileme bakamaz oldum gibi daha kötü şeyler aklında bile değil. Gerçek bir aile babası asıl böyle şeylerden korkar. Ama sen bunları şeklen bile yazmıyorsun. Bana ne olacak, bana ne yapılacak, bana zart, bana zurt. Bu kadar bencil, narsist adamlar evlenmesin zaten, ya da bu tür bir bencillikten kurtulmadan evlenmesin. Çocuklarına yazık.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Youtube, Spotify ve Patreon kanallarımızı da takip etmeyi unutmayın.

Sosyal medyaya bakıp, ilişkiler konusunda temel inançlar geliştirmek

Twitter’da Alexander’ın bir tweeti üzerinde başlayan tartışmada, “genç erkeklerin önemli bir kısmının hayatları boyunca tek bir kadına bile yürümedikleri” verisine bir yorum yapılmış:

“Bence bu berbat bir çıkarım (erkeklerin kontrolün kendi dışlarında olduğunu düşündüklerini söyleyen bir yoruma yazılmış).  Bunun (genç erkeklerin önemli bir kısmının hayatları boyunca tek bir kadına bile yürümemelerinin) sebebi, tüm medyada kadınların yıllardır hatta on yıllardır “bizden uzak durum ucubeler” deyip durmaları. Bu nedenle de erkekler zaman içinde, kadınlara yürümemeye koşullandılar.

Google’da iki saniye araştırma ile, kadınların “bizden uzak durun” dediği, hepsi son aylarda yapılmış 500 tane video bulabilirim.”

Bunun üzerine de Alexander şunu yazmış:

“Gerçeklikten kopukluğun sonucu budur.

İnsanlar, sosyal medyada duydukları en aşırı sesler üzerine (“Google’da iki saniye araştırma ile, kadınların “bizden uzak durun” dediği, hepsi son aylarda yapılmış 500 tane video bulabilirim.”) inanç inşa ediyorlar. Bu şekilde inanç geliştirmek, eğer seçim önyargısı (selection bias) denilen şeyi anlıyorsanız aptalca bir şey. Kızgın feministlerin internete yükledikleri atıp tutmalarının, genel kadın nüfusunu temsil ettiğini sandığınızı düşünsenize!

Peki en aşırı seslerin (diğerleri bastırdığı) öz seçim olmadan, gerçek bir örnek nüfusa baktığınızda ne görüyorsunuz? Çoğu kadının, kendilerine daha fazla yürünmesini istediğini görüyorsunuz.

Gen Z’nin (1995 – 2010 arası doğanlar) yarısı, tek bir kıza bile yüz yüze yürümemiş, yani gerçek tek bir tane bile reddedilme tecrübeleri yok. Reddedilme korkusunu tamamen sosyal medyadan öğreniyorlar! Bu en korkak nesil, insanlarla gerçek etkileşimlere girmeden, internetten hayattan korkmayı öğreniyorlar.

“Anti feminist” erkeklerin bir alt kümesinin, herkesten çok radikal feminist azınlığı dinlemesi gerçekten ironik bir şey. TikTok’ta rastgele kadınların, erkeklerin kendilerine yürümelerinden şikayetlerini dinleyip, bunun davranışlarınızı etkilemesine veya değiştirmesine izin verdiğinizi düşünsenize!

İnsanlar, ilişkiler ve buluşmalar üzerine basit araştırmalar yapmama deli oluyorlar. Bence bunun nedeni, onların dertlerini paylaşmamam. Bu insanlar, toplumun ne kadar bozuk olduğunu, yalnız olmalarının sebebinin toplum olduğunu duymak istiyorlar. Kendi davranışlarının en ufak sorumluluğunu bile üzerlerine almak istemiyorlar. Yaşamlarının geldiği yeri, kendilerine bağlama yeteneğinden yoksunlar.

Bu tam olarak dışsal kontrol odağı (external locus of control) ile ilişkili. Dışsal kontrol odağı düşüncesine daha yatkın erkeklerin, hayatta her alanda daha başarısız olduklarını biliyoruz. Yalnız olma, incel olma, ilişkilerinin kötü olması, işsiz olma, ruhsal problemlere sahip olma ve daha az kazanma ihtimallerinin daha yüksek olduğunu biliyoruz.

İçsel kontrol odağına değil dışsal kontrol odağı düşüncesine yatkın olmak, sizin kötü bir hayata sahip olmanıza neden olur. Sadece romantik ilişkilerde değil, arkadaşlık ilişkilerinde de bocalarsınız, daha az arkadaşınız olur. Daha az dışa dönük, daha az sosyalleşen biri olursunuz.

Günümüzde genç erkeklerin zorlandığı tek ilişki alanı romantik ilişkiler değil. Genç erkeklerin ilişkiler konusunda bocalamaları, kendisini ağ kurma, arkadaşlık, hobiler, vs. alanlarında da gösteriyorlar.

Birbirlerine zıt uçlarda, iki tip insan var ama sonuçta hepimiz aynı toplumda yaşıyoruz. Bir grup insan, bardağın yarısını dolu olarak görüyor. Bu insanlar iyimserler ve zorlukları, aşılması gereken şeyler olarak görüyorlar. Risk almaktan korkmuyorlar. Bir grup insan ise, bardağın yarısını boş görüyor. Bu insanlar zorluklarla karşılaştıklarında, oldukları yere yatıp orada çürüyüp gidiyorlar. “Toplumun” üstlerinde tepinmesine izin veriyorlar ve bunun için “toplumu” suçluyorlar. Bu insanlar korku içindeler ve risk almaktan kaçınıyorlar.

Evrimin temel prensibini düşünün: çevrelerine uyum sağlayan organizmalar, genlerini gelecek nesillere aktarırlar, daha az uyum sağlayanlar ise aktaramazlar ya da daha az aktarırlar. Çevre değişirse, evrimsel seçim baskıları da değişir.

Hepimiz, 2 milyon yıllık geçmişi olan ve hiçbir halkada kopmamış bir insan üreme zincirinin ürünüyüz. Ama bunun yanında her nesilde, bazı soy zincirleri ölürler. Hepimiz ait olduğumuz zinciri devam ettiremeyeceğiz. Sahip olduğumuz özellikler ve bunların içinde bulunduğumuz çevreye uyumu, hangimizin devam edeceğini, hangimizin etmeyeceğini belirleyecekler.

30 yaşına kadar tek bir kadına bile yürümemiş bir erkeğin soy zinciri devam edecek mi? Muhtemelen hayır. Eğer böyle bir erkeğin hayatını korku ve çaresizlik yönetiyorsa, böyle bir erkeğin aleyhine seçilim göreceğiz. Ama bir şey kesin: Kadınlara yürümeyi daha az korkutucu hale getirmek için, tüm toplum sizin keyfinize göre eğilip bükülmeyecek. Kimse elinizden tutmayacak. Feministlerin “erkekler bizi rahat bırakın” videoları atmalarına kimse engel olmayacak.  İçinde yaşadığınız çevre içinde nasıl hareket edeceğinize, sizin karar vermeniz gerekecek.

Bonus:

Bu yazının üzerine biri, bu yazıyı ispatlamak istercesine yorum yazmış:

themountaingoat: Evet, çoğu kadın kendilerine yürünmesini istiyor. Ama erkeklere yıllardır, “kadınlara her türlü yürümek tacizdir” deniliyor. Eğer spesifik bir kadın, sizin ona yürümenize taciz diyorsa, çaresiz kalıyorsunuz.

Alexander: Hayatım boyunca kimse bana, bir kadını buluşmaya çağırmanın taciz olduğunu söylemedi. Bu lafı sadece ve sadece sosyal medyada duydum. İnsanlar tüm o “yasak” yerlerde karşılaşıyorlar, buluşuyorlar, seks yapıyorlar ve evleniyorlar.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Sorularınıza Patreon chat alanında daha hızlı cevap verebiliyorum.

Vaka çalışması – Sevgilim için tüm yaptıklarıma rağmen terk edildim

Mahmut Hocam merhabalar. Ben 43 yaşındayım, sevgilim 46 yaşında. 3 yıldır devam eden bir ilişkimiz vardı.

Eski sevgilin, sevgilin değil.

Bu süre zarfında gelgitlerimiz ve ayrıl barış gibi şeyler çok yaşadık.

Devamını okumadan, sadece şu cümleye bakarak, şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Çok ayrıl barış olan ilişkiler kötü ilişkilerdir, bitmeye ya da sizinki gibi sürünmeye mahkumdur. Kötü bir ilişki içerisindeymişsin ve bitmiş. Bir daha başlamasın. Sizden olmayacağı bariz.

Bana karşı net değildi. Gösterdiği ilgili tavırları bırakmış, kendini geriye çekmiş, umursamaz tavırlar takınıyordu bana.

Sana ilgisi düşük, seni pek umursamıyor. Bu oldukça net.

Oysa benim ona olan tavrım hiç değişmemişti.

Onun sana ilgisi azalmış, seninki azalmamış. Senin onu ne kadar istediğin, o seni pek istemiyorsa önemli değil. Onun için hiç önemli değil.

Son bir buçuk yıl kendimi değersiz hissetmeye başlamıştım.

Seni istemediği, ama muhtemelen yaş ve yalnızlık korkusu gibi nedenlerle tam olarak da bırakamadığı belli bir kadınla berabersin. Muhtemelen o ayrıl – barışların çoğu da senin onu ikna çabalarınla oluyor. Kendini değersizleştirmişsin, değersiz hissetmen normal değil mi?

Bir sıcak bir soğuk yapıyordu ve bu beni bıktırmaya başlamıştı.

Terk edilene kadar beklemek zorunda değildin.

Bir tarafım ayrılmak isterken, bir tarafım ona alıştığı için ve ona duyduğum sevgiden dolayı kal diyordu.

Muhtaçlık bu. Sen durumunda olanların tercihin kal – git arasında da değil. Kal ve süründükten sonra terk edil – şimdi git arasında. Bunu fark edememişsin ya da görmemeyi tercih etmişsin.

Senin durumunda bu oldu mu bilemem, oldu diye bir şey de yok ama, yalnız kalırım korkusu nedeniyle istemediği bir adamla birlikteliğe devam eden kadın, genellikle yalnız kalmamayı garantilediğinde bırakır yani gitmeyip beklersen, daldan dala atlama ya da belki aldatma gibi çirkin durumlarla karşılaşabilirsin.

İlk başlarda güzel giden bir cinsel durumumuz varken, son bir buçuk yıl da çocuklarının yüzüne bakamayacağını, evinde kendini rahatsız hissedeceğini bahane edip, cinsellik talebimi reddediyordu.

Sana ilgisi aşırı düşmüş. Seninle birlikte olmamak için bahane uyduruyor.

Halbuki ben ona yalvarmıyordum ki. Normal bir sevgili isteğiydi benimkisi.

Birincisi, istek sürekli senden geliyorsa ve sıklıkla da reddediliyorsan, pratik olarak yalvarıyorsun aslında. İkincisi, kadın sonuçta bir nedenden seni istemiyor. Muhtemelen zayıf, muhtaç yani itici davrandığın, istenmediğin yerde durduğun için seni istemiyor.

İşteyken onu aradığımda telefonumu meşgule atardı. 

Peki sen neden aramaya devam ediyorsun? Kendini küçültmek seni daha da itici yapar ki zaten pek çekici de değilsin.

Halbuki ben işteyken o beni aradığında onu asla meşgule atmaz, cevap verirdim.

Ee? O sana bunu yapıyor. Sen neden bu insanlasın? Neden istenmediğin yerden gitmiyorsun? Senin kendine saygın yoksa, karşındakinden saygı bekleyemezsin.

Mahmut hocam ben onu bıktıracak hiç bir şey yapmadım.

Senin bıktırıcı şeyler yapmadığına emin değilim. Çok ayrılıp barışmada kadının ayağına gidip duran sensin muhtemelen. Kadın çok kaba ve arada kendisini aradığında meşgule atıyorsa bilemem ama muhtemelen çok arıyorsun ya da istenmediğin halde arıyorsun. Önemli değil. Ya iticileşmişsindir ya da seninle alakasız senden sıkılmıştır. Senin derdin, istenmediğin yerde durarak daha da itici olmak. Seninle mi uğraşacağım diye başından bıraksan, muhtemelen peşinden gelirdi. Bitmesin diye yaptığın şeyler sayesinde biraz uzamış ve daha sağlam bitmiş.

O neden bana ilk zamanlara göre böyle umarsız, duygusuz davrandı. Yaptıklarım boşunaymış hissi verdi? Kaç kaz telefonumu meşgule atıp, engelleyip sildi.

Tekrar ediyorum: Sana bunu yapanla hala sevgili olacak kadar onurunu çöpe atıyorsan, daha fazla saygı değil, saygısızlık bekle. Sana ilk saygı duyması gereken kişi sensin. Sen kendine saygı duymazsan, engelleyeni hayatından çıkarmazsan, sana saygı duyulmaz, karşındaki seni hayatından atar.

Ayrıca seni pek de istemeyen biri için ekstra şeyler yapman, o kişiyi senden daha da soğutur. Yaptıkların muhtemelen sadece boşuna değil aynı zamanda zararlı. Ayrıca efendi erkeklerin klasik sinsiliği ile konuşuyorsun. Sanki onun için bir şey yapıyorsun ama “bak sen sormadan bunları yaptım o zaman sen de karşılığını vermelisin” modunda kendin için yapıyorsun.

Sonra bir şekilde tekrar kaydedip görüştük.1 gün iyi davranırken, 2.3. Gün yine aynı bir sıcak, bir soğuk hareketlerini devam ettiriyordu. Telefona engel koyma, engel açma alışkanlık haline gelmişti artık.

Durduk yere mi engel koyuyor, istenmediğin halde gereğinden fazla ulaşıp engel mi yiyorsun? Yazmamışsın ama ben paramı ikinci ihtimale koyarım.

Geçen ay birgün gayet normal ve iyi bir konuşma geçti aramızda. Herhangi bir sorun yoktu.İyi dileklerimi iletip, telefonu kapadık.

Ertesi gün, sabah bana mesaj attı sevgilim.

Eski sevgilin.

Olmadığını, yapamadığını, ona artık yazmamamı söyledi. Ben de tamam dedim ama müsait olursa yine de bir konuşmamazı ve daha net bir açıklama yapmasını istedim.

Bu tür buluşalım, konuşalım istekleri hemen her zaman buluşup konuşarak ikna etme fikrine dayanır ve hemen her zaman da ters teper. Mesajla ayrılık kaypak bir ayrılıktır, buluşunca bu ayrılık daha da somut ve kesin olur.

Cevap bile vermedi ve bir iki saat sonra hem vatsaptan, hem normalden telefonumu silip engelledi Mahmut Hocam.

Gözün aydın. Sonrasında aylarca acı çekecek olsan da bu çileden kurtuluyorsun gibi.

Bu çok zoruma gitti ve halen hazmedemedim.

Çok saygısız bir hareket diyeceğim ama sen de masal aleminde yaşadığın için, belki peşini bırakman için tek yolun seni tamamen engellemek olduğunu düşündü.

Senin durumundakilerin hazmedemediği, kendine saygısını, onurunu çöpe atıp, bu iş ne olursa olsun diye kendini küçülttükten sonra yine de terk edilince, o küçülmenin acısı. Robert Glover’ın “Efendi Adam’ın Toksik Kırılganlığı kitabındaki gizli sözleşmeler gibi, sen de onurunu ve kendine saygını zedeleyecek şekilde, senden istenmeden bir şeyler yapıp duruyorsun. Senden istenmese bile bunları yapınca karşı tarafın sana bir şeyler borçlu olacağını ve vereceğini düşünüyorsun. Sonra bu yaptıklarına rağmen (aslında bu yaptıklarının da katkısıyla) terk edildiğinde, “o kadar şey yaptım, benden istenmedi ama yaptım sonuçta! Hani benim ödüşlüm, neden vermiyorsun?” diye derin bir öfkeye kapılıyorsun.

Olgun yaştaki bir kadının yapacağı hareketler midir bu hocam?

Olgun bir adamın yapacağı şeyler mi bunlar? Sen asıl önce ona cevap ver.

3 buçuk yıldır devam eden bir ilişkiyi bu hale sokmak telefon silerek beni manüple etmeye mi çalıştı. Engellemek de neyin nesi?

Belki yeni bir dala atladı belki de senin peşine takılmaman için tek yolu bu olarak gördü.

Benim onu aramamı, bir şekilde ulaşmamı, kapısına mı gitmemi bekliyor eskisi gibi?

Böyle durumlarda kadının kapısına giden adamsın, bir de ben onu bıktırmak için bir şey yapmadım diyorsun 😀 Sen kendini küçültüp iticileştirmişsin. Hayır, kadın senin onu aramanı istemiyor, hiçbir şekilde ona ulaşmanı istemiyor, kapısına gitmeni hiç ama hiç istemiyor.

Hocam evini biliyorum. İstesem evinin önüne gider, ona yaptığı davranışın hesabını sorarım.

Kendini daha fazla küçültürsün.

3 aydır onu sosyal medyadan da takip etmiyorum. Ve no contact var aramızda.

Aslında onu gerçekten çok sevmiştim.

Niye böyle dengesiz tavırlar takındı ?

Zayıf davranmışsın, olmayacak ilişki sürsün diye muhtaçlık yapmışsım.

Bana kendimi değersiz hissettirdi son davranışıyla.

Seni istemeyenin peşinde koşarak, sen kendini değersizleştirdin. O tamamen senin yaptığın bir şey.

İnsan gibi konuşmak bu kadar mı zordu ?

Saygısızca tabii ama senin kendine saygın yok ki başkasının olsun.

Hocam ruhumu, beynimi, kalbimi çok yordu benim.

Arkanı dönüp gitmen ve bu kadını aşman lazım. Bir kere kafanı yoran şey, acaba beni istiyor, peşimden koşmamı istiyor mu? Bu çok yorucu. Ama cevabı kolay zira bu kadın %1000 seni istemiyor, %10000 senin peşinde koşmanı istemiyor. Önce bunu kabul edip kendini yormayı bırak.

Ne yapmam lazım ? Allah rızası için bir akıl verin, yol gösterin bana ?

Bu kadını engelle, bir daha asla ulaşma, sana ulaşmasına izin verme. Seni istemiyor ve asla istemeyecek. Bnuu kabul edecek kadar erkek ol, yahu yaşının adamı ol, gerisi gelir.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Sorularınıza Patreon chat alanında daha hızlı cevap verebiliyorum.

Kadınlara çekici gelen erkek özellikleri

Bugün arzu, cinsel çekim konusunda bazı temel konuları tekrar edeceğiz.

Biz insanların, bilinçli düşünmemizden bağımsız, otomatik olarak tetiklenen temel içgüdülerimiz var. Örneğin, yüksek kalorili yiyecek gördüğümüzde, o şeyi yemeye hazırlanmak üzere, ağzımızda fazla tükürük salgılanması ve bazen aç hissetmeye başlamamız gibi. Bunlar, otomatik olarak tetiklenen temel içgüdüler. Başka bir temel içgüdü de, çocuk yapmak ve genlerimizi devam ettirmek için seks yapmak.

Bir insana karşı duyulan çekim, bir tercih değil. Bu insana karşı çekim duymalıyım diye düşünerek, bu insanın artıları ve eksileri diye liste yaparak duyduğunuz bir şey değil. Arzu, otomatik olarak ortaya çıkan bir dürtü.

Birinci önemli bilgi, cinsel çekimin, arzunun, tercih olmadığı. Bu nedenle de zaten, arzunun pazarlığı olmaz.

Arzu konusunda anlamanız gereken ikinci önemli şey ise, bir kadının bir erkeğe duyduğu çekimin mekanizmasının, erkeğin kadına duyduğu çekimin mekanizmasından çok farklı olduğu.

Bir erkek bir kadına bakıp, ona benim ‘anında çekim’ dediğim bir çekim duyar ve sadece görsel tetikleyiciler ile oluşan bu çekim, erkeği en azından kadınla konuşmak istemeye, onunla seks yapmak istemeye ve hatta ilişki istemeye motive eder.

Bugün modern dünyada bile, erkeğin tohumlarını, çekici, sağlıklı ve çocuk yapma çağında yetişkin bir kadının içine ‘ekme’ ilkel üçgüdüsü hala capcanlı. Kadını daha yakından tanımak ve onunla harika bir ilişki yaşamak da istiyoruz, onunla sinemaya, yemek yemeye ve tatile de gitmek istiyoruz ama bütün bunlar, erkeğin tohumlarını kadının içine ekme konusundaki temel, dürtüsel çekimden sonra geliyorlar.

Evet, erkeğin kadına duyduğu çekim saniyeler içinde gelişen, çekici bir kadının sağlıklı, çocuk yapma çağının baharında olduğunu gösteren gössel işaretlerle anında tetiklenen bir his. Bu nedenle kadınlar, erkeklerde çekim yaratmak için makyaj, giyim gibi görsel öncelikli özelliklere ağırlık veriyorlar. Makyajın büyük kısmı, al yanaklar, al dudaklar, sağlıklı pürüzsüz cilt gibi, çiftleşmeye hazır, kızışmış ve bu konuda hayatının baharında olan bir kadının fiziksel özellikleri.

Ama bir kadının bir erkeğe duyduğu çekim, bu şekilde çalışmaz. Kadının temel çekim hissi, erkeğin çocuk yapma çağında, sağlıklı, fiziksel olarak fit olması gibi işaretlerle harekete geçmez. Bir kadın için çekim açısından önemli olan tetikleyici, erkeğin nasıl biri olduğudur. Erkeğin başkaları ile nasıl etkileşime girdiği, tercih edilip edilmediği, kendine güvenli olup olmadığı, başarılı olup olmadığı ya da başarılı olma potansiyelinin olup olmadığı, duygusal olarak güçlü olup olmadığı, zor zamanlarda sırtını dayayabileceği sağlamlıkta mı yoksa zor zamanlarda destek olunması gereken zayıflıkta mı olduğu gibi.

Bir kadının bu tür değerlendirmeler yapması için de, erkekle konuşması, erkeğin vücut dilini bilinçli olmasa bile gözlemlemesi gerekli. Bir erkek bir kadınla konuşurken, ya kadında temel bir çekim dürtüsü tetikler ya da tetiklemez. Örneğin bir erkek bir kadınla konuşurken kendinden şüphe diyorsa, çekingense, kadının temel cinsel çekim içgüdüsünü tetikleyemez. Kadının, bilinçaltında erkek için faydadan çok, yük olacağı değerlendirmesi yapmasına neden olur. Bu erkek harika biri olabilir, başka alanlarda kendine güveni tam bir erkek olabilir, ama kadının temel içgüdüleri, bunlara aldırış etmez. Kadının temel içgüdüleri, kadının cinsel çekim duymasını tetikleyecek özelliklere sahip bir erkek ile konuştuğunda hareketlenirler. Bir kadının bu konuyu düşünmesi gerekmez, bu hareketlenme kendiliğinden meydana gelir.

Evrensel olarak kadınlar, kendine güvenen, eğlenceli, karizmatik, maskülen, tahmin edilmesi zor ve sosyal zekaya sahip erkekleri çekici bulurlar.

Bu özellikler ise, bir erkek ile bir kadın konuşurken ortaya çıkabilirler. Bu nedenle de bir erkek bir kadını gördüğünde, saniyeler içerisinde onunla seks yapmak istediğini hissedebilirken, bir kadın bir erkeği gördüğünde en fazla ‘kim bu adam?’ der.  ‘Bu adam nasıl biri, onunla konuşmalıyım” der.

Burada bir parantez açayım ve zeka ile arzu arasındaki ilişkiye değineyim. Kadınlar zekaya önem vermezler gibi bir algı var ama aslında zekaya önem verirler. Ama cinsel arzu mekanizması, bir erkeğin matematik problemleri çözmesi ile değil, ince zeka, ince espri ve sosyal zeka gibi özellikleri ile tetiklenir.

Bazı kadınlar bir erkeğin sadece dış görünüşüne bakarark onunla seks yapmak isteyebilirler ama bu kadınlar azınlıktır. Kadınların çoğu, çekim duymak için bir erkekle konuşmaya ve temel çekim içgüdülerini erkeğin dedikleri ve davranışları ile tetiklenmesine ihtiyaç duyarlar.

Örneğin erkek kendine güvenli mi yoksa kendine güvensiz mi? Kadının gülümsemesine ve kendisini iyi hissetmesine mi neden oluyor yoksa sıkılmasına ve daha fazla konuşmak istememesine mi? Erkek duygusal olarak güçlü bir erkek mi yoksa kadın kendisini erkekten daha güçlü mü hissediyor?

Bir kadının size cinsel çekim duymasını istiyorsanız, doğru özellikleri sergilemeniz gerekli. Özellikle de kadınla konuşurken.

Örneğin bir kadın ile etkileşiminde, erkek kendine güvenli, eğlenceli ve karizmatik ise, kadının beyininde dopamin hormonu salgılanır ve bu da, kadının erkeğe cinsel ilgi duymasına neden olur.

Erkek kadınla etkileşime devam ettiğinde ise, kadının beyninde oksitosin salgılanmaya başlar ki bu hormon, kadının erkeğin yanında rahat hissetmesine, kendisini erkeğe yakın hissetmesine neden olur.

Bunlar deterministik bir şekilde, şu düğmelere basarsan şu olur şeklinde mekanizmalar değiller. Bu tür özellikler göstermeniz, spesifik bir bir kadının size kesin olarak çekim duyacağı anlamına gelmez ama bir kadının size çekim duyması için bu özellikleri göstermeniz çok önemli.

Kadın görsel olarak çekici ise, bir kadının bir erkekte cinsel çekim tetiklemesi çok zor değil. Birçok erkek çekici, sağlıklı ve çocuk yapma yaşında bir kadını gördüğünde, “evet onunla yatabilirim, bu kızla ilişki yaşamak istiyorum, onunla evlenmek istiyorum, onu kız arkadaşım yapıp ona hediyeler almak istiyorum” diye düşünmeye başlar.

Bir kadın ile etkileşime girdiğinizde, bir kadının sizi cinsel olarak istemesine neden olan özellikler sergilerseniz ve bu özellikler, kadının size cinsel çekim duymasına neden olurlarsa, kadın bu çekimi mantık ile kapatamaz. Çünkü bu çekim temel, otomatik ve kontrolümüzün dışına bir dürtü.

Mantık, çekime rağmen harekete geçmemeyi ya da reddetmeyi sağlayabilir. Örneğin siz de çok güzel bir pavyon kadınına karşı çekim duymaya karşı koyamayabilirsiniz ama çekime karşı koyarak, bağı bahçeyi satan dayılara dönmeye karşı koyabilirsiniz. Burada bahsedilen, arzunun pazarlıkla, mantıkla elde edilmediği, otomatik olarak ortaya çıktığı.

Bir kadının size çekim duyup duymadığını düşünmesine gerek yoktur. Siz kadınla konuşurken, kadınların cinsel olarak arzu duyduğu özellikleri sergiliyorsanız, kadının size çekim duyma ihtimali yükselir. Bu olursa, beyni dopamin salgılamaya başlar ve siz kadınla bağlantı kurmaya başladığınızda, beyni oksitosin salgılamaya da başlar. Oksitosin, kadının kendisini size daha yakın hissetmesini, size bağlanmasını sağlar.

Bazı erkekler, daha çekici olmak için spor salonlarında saatler geçirerek kas yaparlar. Bazı erkekler gecelerini gündüzlerine katarak bir kariyer ve statü sahibi olurlar. Bazıları pahalı ve modaya uygun kıyafetler alırlar, bazıları iyi bir araba ya da motorsiklet alırlar. Bunlar sizin hedefleriniz ise tabii ki yapın ve aynı zamanda bunlar arzu açısından oldukça yararlı olsalar bile, kadınlarla beraber olmak ya da sevgili yapmak için bunlara ihtiyacınız olmadığını bilin.

Bazı kadınlar erkeğin çok iyi vücuda sahip olmasını ön şart koyarlar, bazıları ise çok iyi bir kariyer veya statü sahibi olmasını. Bazıları giyimi ön koşul koyarlar, bazıları ise bir araba sahibi olmasını. Böyle kadınlar var ama böyle kadınlar azınlıktalar. Çoğu kadın için, sizin çekici bir şekilde konuştuğunuz ve davrandığınız 5-10 dakikalık bir muhabbet yeterlidir.

Burada 2000’lerde kullanılmaya başlayan, basit ama çoğu erkeğin güzel ya da hoşlandığı bir kadınla karşılaşır karşılaşmaz unuttuğu çekim kanununu hatırlatalım:

“Birinci kural, çekici ol.

“İkinci kural, itici olma.”

Bu kanunu unuttuğu için birçok erkek, hoşuna giden kaç kadınla konuşursa konuşsun, o kadınların içinden tek bir tanesinde bile arzu uyandıramıyor. Örneğin bir erkek zamanının çoğunu spor salonunda kas yapmaya harcıyor ve bir kadının kasları nedeniyle kendisini çekici bulacağını düşünüyor. Ama güzel bir kadınla konuşurken kendine güvensiz, çekingen, kaygılı, vs. bir erkek, çok iyi bir vücuda sahip olsa bile itici oluyor. Sonuçta bir kadını ve çocuklarını koruma ve onlara gelecek sağlama konusunda, kendine güvenen bir erkeğin, kaslı bir erkekten çok daha fazla potansiyeli ve şansı var. Kendinize güveniniz olsun da, isterseniz obez olun ya da toplama kampından yeni çıkmış gibi olun demiyorum. Ama ortalama fizikte bir erkek ile çok iyi vücuda sahip bir erkeği karşılaştırdığımızda, duygusal olarak güçlü ama fiziksel olarak ortalama bir erkek, fiziksel olarak çok iyi ama duygusal olarak güçsüz (en azından hoşuna giden bir kadın karşısında güçsüz, kendinden emin olmayan) bir erkekten daha çekicidir.  Ortalama gelire sahip, faturalarını zamanında ödeyen ve sosyal zekası, sosyal kabiliyetleri, espri yeteneği iyi bir erkek, zengin ve statü sahibi ama sosyal zekası, kabiliyetleri ve espri yeteneği güdük bir erkekten daha çekicidir.

Bazı kadınlar çok yüzeysel bir şekilde sadece çok iyi vücut, çok iyi araba, çok para, vs. peşinde olabilirler ama bu kadınların hem oranı az hem de çoğunun erkeğe olan arzusu şüpheli. Özellikle de para, araba, statü öncelikli kadınların arzusu çok şüpheli.

Bir kadınla etkileşiminizde kaygılı, elini ayağını nereye koyacağını bilemeyen, kendinden şüphe eden bir erkek, “çekici ol – itici olma” kuralını ihlal eder. Bir kadınla etkileşiminde, duruşuna dikkat etmeyen, esprili, rahat olmayan, sadece arkadaşça davranan, efendi erkekliğini gösterip kadının güvenini kazanmaya çalışan erkek, “çekici ol – itici olma” kuralını ihlal eder.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Sorularınıza Patreon chat alanında daha hızlı cevap verebiliyorum.

Çevrimiçi aşk dolandırıcılığı

Son zamanlarda görüşmelere aşk dolandırıcılığı ile ilk defa karşılaşmış ve kafası oldukça karışmış erkekler gelmeye başladılar. Finansal aşk dolandırıcılığı, online aşk dolandırıcılıklarının tespit edilmesi daha güç bir çeşidi. Zira bunu genellikle gerçek bir kişi, kendisini gösterdiği bir hesaptan yapıyor. Bu gerçek kadın, erkekle buluşabiliyor, erkeği annesi ya da kuzenleri ile tanıştırabiliyor, ona gerçekten önemli bir zaman ayırabiliyor hatta bazen erkekle seks bile yapabiliyor (gerçi gördüğüm kadarıyla “el değmemiş, saf kız” numarası daha işe yarar bir strateji). Kadının tanıştıktan hemen sonra para istemeye başlaması, kadının bariz dolandırıcı olduğunu gösterse de, karşısındaki erkek bu kadar ilgi, zaman ve gerçek kişilerle tanışma nedeniyle acaba bu kız gerçekten aşık bir kız ama paraya mı ihtiyacı var diye düşünüyor.

Burada dolandırıcı kadın, genellikle erkek ile aynı şehirde değil. Bu sayede de, erkeğe ciddi bir online zaman harcasa bile, gerçek hayatta çok fazla yüz yüze zaman harcamak zorunda kalmaması ve birden fazla erkeği aynı anda dolandırması çok daha kolay.

İkincisi bu tür bir dolandırıcı kadın, genellikle bireysel olarak çalışıyor ve özellikle başlarda, görece küçük paralar isteyerek başlıyor. Bunu yabancı yayınlarda da görmüştüm, bir kurban “yahu dolandırıcı olsa 500 Dolar ister, 1000 Dolar ister dedim, 50 Dolar, 100 Dolar isteyince dolandırıcı değil herhalde diye düşündüm” diyordu. Bazı kadınlar ise, nakit para peşinde değiller. Hediye ya da normalde yanından geçemeyecekleri restoranlarda yemek yeme peşindeler ama bu finansal aşk dolandırıcılarının çoğu para ile çalışıyorlar.

Senaryo şu: Instagram’dan, çevrimiçi buluşma uygulamalarından bir kızla tanışıyorsunuz. Kız çok ilgili, kısa sürede çok aşık. Rüya gerçek olmuş gibi. Kız sizi arkadaşları ile tanıştırıyor, genellikle size ödetse bile gelip sizi görebiliyor, sizi çok kısa süre içerisinde “annesi” ve “arkadaşları” ile tanıştırıyor, çoğu zaman “evlenmeden olmaz ben temiz bir kızım” rolü oynasa bile bazen işin içinde seks bile olabiliyor. Kızın bu gerçek varlığı, sizi birileriyle tanıştırması, güven kazanmak için.

Senaryonun en ayırt edici özelliği, bu kızın çok kısa süre içerisinde sizden para istemesi. Genelde sizi çok saftirik bulmazsa bu para küçük bir para oluyor ama eğer verirseniz genellikle ya miktarı ya da sıklığı artmaya başlıyor.

Eminim çoğunuz için çok bariz dolandırıcılık işareti olan bu hareket, gerçek bir kadının varlığı nedeniyle bazı erkekleri hemen uyandırmıyor. Kız gerçek, sıklıkla buluşma var, yahu annesi ile tanıştırdı ya da beni annesine gösterdi (kim online tanıştığı bir adamı bir haftada annesine gösterir diye bir soru soramadığınızda bunu samimiyet sanabiliyorsunuz)!

Bu bazı arkadaşlara sesleniyorum. Kafanız karışmasın. Bunların çoğu evde işsiz güçsüz oturan, biraz güzel ve 3-5 erkeği böyle çevirerek her birinden ara ara birkaç bin lira, bazen on binler tırtıklayan dolandırıcılar. Ortada, bir iki hafta tanışıklık sonrasında hemen para istediğinde, kafanız karışsın diye oynanmış bir tiyatro var sadece. Bana bu kadar zaman ayırdı, dolandırıcı olsa neden saatlerce mesajlaşsın demeyin. Kaz yolunacak yerden mesaj esirgenmez. Dediğim gibi bu kızların çoğu fakir ama zamanı bol kızlar.

Peki abi, samimi bir kız ama borca ihtiyacı var belki? Peki kardeş, bana 100 bin Lira ver sana Pamuk Prensesi tavlamayı öğreteceğim. Garantili 🙂 Kızın ne olduğu önemli değil. Online olarak tanıştığınız kız sizden para istiyorsa, kızı gerçek hayatta görmüş olsanız bile, aşk dolandırıcısı varsayıp bırakın.

Fakat maalesef bazı insanların duygusal açlığı, kronik yalnızlığı, bu tür şeyler ne kadar bariz olursa olsun, böyle şeylere düşmelerine neden oluyor. YouTube’da bu tür dolandırıcıları ortaya çıkaran siteler var ve çoğunda insanlar, bir kere bile yüzlerini görmedikleri, seslerini duymadıkları “dilberlere” (dilber de genelde Nijerya’da bir oğlan) yüz binler gönderiyorlar. Bu tür dolandırıcılıkların kurbanları genelde yaşı ilerlemiş insanlar ama maalesef günümüzde artan oranda genç erkek ve kadın (evet, kadınları dolandıran online aşk dolandırıcısı erkekler de çok fazla, belki kadınlardan bile fazla) bu tür insanların ağına düşüyorlar.

Hazır çevrimiçi aşk dolandırıcılığından bahsediyoruz, bu işin özellikle İngilizce konuşan kurbanlara yönelik nasıl organize olabileceğine de değinmek lazım. Mesela şurada adamlar Dubai’de organizasyon kurmuşlar, Domuz Kesme Dolandırıcılığı (Pig Butchering Scam) diye dolandırıcılık icraa ediyorlar, bunu da köle emeği ile yapıyorlar 😮.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Sorularınıza Patreon chat alanında daha hızlı cevap verebiliyorum.