15 yıllık harika bir evliliğim var ama evliliğin bir erkek için, bir kadının asla anlayamayacağı ve takdir edemeyeceği fedakarlıklar içerdiğini de masallar ardına saklamayacağım. Ben evliliğe karşı değilim. Ben bilgisizce yapılmış, Polyana kafasıyla girilmiş, ruh ikizi gazlı, utandırma taktikleri ile yönlendirilen, “böyle olacağını görmeliydim” ve iflas sonucuna giden, çocukları hayat boyu yaralayacak olan evliliğe karşıyım.
Bir kadın seni elde gördüğünde seni seviyordur. Bunu duymak size garip gelebilir ama sürekli seninle oynaşmadığında ve evliliğin 10. yılında bu sevgi hergünkü konuşmanızın bir parçasıdır. “Tamam, seni seviyorum, bye” telefon konuşmalarını bitiren cümledir. Bu konu hakkında düşünmüyorsundur zira düşünmene gerek yoktur. Eğer “beni sevdiğini nasıl bileceğim?” diye soruyorsan zaten sorun vardır. Kadın hergünün alışılmışlığı ve rahatlığı bozulduğunda sevgiyi takdir edebilir. Ama bir kere sıradanlık yerli yerine oturduğunda sevgi nadiren açıkça belirtilir. Aslında bunu belirtmek sizden beklenir.
Bütün o sevgililer günü kartlarındaki ya da yıldönümü yazılarındaki çiçek dolu saçmalıklar başkaları tarafından yazılan şeyler. Arada sırada çiçek fena bir şey olmasa da, ayrıntılara boğulup büyük resmi kaçırmamak lazım. Evlilik, sıradan zamanlarda ve hergün ne yaptığınızla alakalı. Ara sıra yapılan yakınlık gösterileriyle, çiçeklerle vs. değil. Her Cumartesi sabahı beraberce 300 kez mısır gevreği yedikten sonra ne olduğunuzla alakalı. Ya da siz masada hangi faturayı önce ödemek gerektiğini konuşurken çocukların televizyon kumandası ile ilgili kavga etmesi ile. Ya da çimlerin ne kadar kötü biçilmiş olması ile. Evet, ona yürürken ya da onu tabaktan daha başka bir şey olarak görmeye başladığınızda zerre düşünmediğiniz şeylerle.
Evlilik budur. Her ne kadar sıklıkla sıkıcı olsa da illa sıkıcı olmak zorunda değildir. Ama sıradandır. Normal, olağan bir şeydir ve öyle olmaya da evrilir. Sizden önce kaç insanın aynı şeyleri yaparak yaşadığını, evlendiğini ve öldüğünü düşünün. Evliliği tecrübe etmemiş bir insanın kesinlikle anlayamayacağı ama evliliğin asıl test edildiği şey budur : sıradanlık. Mutlu, Oprahvari fikir “evliliği sürekli taze tutmalısınız” şeklinde. Ama tazeleyici bir akşamdan ve Wal-Mart iç çamaşırlarından sonra yapacağınız şey, sabah çocukları teyzelerinden alıp her zamanki sıradanlığı ile evliliğe devam etmektir. “Evlilik hayali” size satılırken kimsenin bahsetmediği şey budur. Bir tanesini bulduktan ve planlı program yaparak ya da onunla 3 ay maraton seksi yaptıktan sonra hatun hamile kalması ile yaptığınız evlilikten hemen sonra gelen “iyi tamam da bundan sonrası ne?” hissi.
Takdir
Bence birçok erkek, yaptıkları fedakarlıkların kadın tarafından eninde sonunda takdir edileceğini düşünerek kendilerini kandırıyorlar. Bunu hemen şimdi öğrenin : fedakarlıklarınız hiçbir zaman takdir edilmeyecek. Hiçbir kadın onun gerçekliğini tesis etmek yolunda yaptığınız fedakarlıkları anlayıp takdir edemez. En bilge, en sevecen kadın bile feminen odaklı gerçeklik içinde yaşar. Erkeğin onun onurlandırmak, ona saygı duymak ve onu sevmek için yaptığı fedakarlıklar sıradan şeylerdir. Sizden zaten beklenen şeyler bunlar. Kendi hırs ve potansiyelinizden fedakarlık yapıp ona daha iyi bir hayat mı sağladınız? Zaten yapmanız gereken şey buydu. Ağzınızın içine bakan ve tek hareketinizle sizinle olmayı bekleyen güzel sekretere hayır deyip karınızı aldatmadınız mı? Zaten yapmanız gereken şey buydu. Evliliği, aileyi vs. sürdürmek için aldığınız sorumluluklar? Beklenen şeyler. Sadece eksikliklerinde takdir edilen şeyler.
Feminen – odaklı gerçekliğin tamamı budur.Erkeğin tek varoluş amacı, feminen gerçekliği gerçekleştirmektir. Buna karşı çıkan hatta bunu analiz etmeye kalkan ise “erkek” / “adam” değildir. En ben merkezli, en başınabuyruk erkek bile feminen önceliğe göre tanımlanmıştır. O asidir zira feminenin tanımladığı gerçeklikte “adam” gibi davranmamıştır. İşin ironisi şudur ki feminene uyan (ya da daha fazlasını yapıp onun taraftarı olan) erkek değil, bu serseri erkek feminen tarafından takdir edilir.
Takdir, kadın – erkek ilişkilerinin diğer başka tarafları ile iç içe geçmiş bir kavramdır.
Örneğin, opsiyonları olan 40 yaşındaki bir erkeğin, daha genç kadınlara yürümek yerine “doğru olanı” yapıp kendi yaşındaki bir kadın ile ilişki kovaladığını düşünün. Yaşını almış bir kadına ikinci baharını yaşattığı için takdir edilecek mi? Yoksa zaten yapması gerekeni yaptığı mı düşünülecek? Ya da çocuklu bir bekar anne ile evlenen ve başka bir erkeğin çocukları için ebeveynlik yatırımı yapan erkek takdir edilecek mi? Kadın bunu adamın karakterini değerlendirirken düşünecek mi yoksa adam zaten kendisinden bekleneni ve yapması gerekeni mi yapıyor? Takdir, beyaz şövalyenin ikilemidir.
İlişkiler çaba işi değildir.
Alışılmışlık, horgörüyü, vasatlığı, banallığı vs … besler. Birçok evlilik bu nedenlerle bok çukurunda biter. Hem kadın, hem de erkek kendisini tamamen salar.
İlişki çaba gerektirir lafı bir sosyal gelenektir.Erkeklerin bunu sıklıkla söylüyorlar. Bu artık erkeklerin bile bilincine işlemiş bir gelenek. Uzun süreli ilişkideki birçok erkeğin kafasında, kendileri ilişki için sürekli çalışan ve çaba harcayan taraf ve kadınlar da kendilerine ve çabalarına “not” veriyorlar. Bu mitin bekar erkeklere yutturulabilmesi için, her birinin uzun süreli ilişkinin ancak böyle olabileceği konusunda beyninin yıkanması gereklidir. Bu mit ise, erkeklerin yaptıkları fedakarlıkların ve davranışların, kadınlar tarafından takdir edilebileceği gibi yanlış bir inanca dayanır.
Bir erkeği, bir kadının mükemmel erkek konusundaki ideallerine uydurmanın en iyi metodu nedir? Kadınlar “erkeği düzeltmeye”, “onun üzerinde çalışmaya”, “onu yontmaya” bayılırlar. “Aslında harika biri olabilir ama şöyle şöyle olursa” ya da “onu yontmaya çalışıyorum.” Ne zaman ki “onu yontmaya çalışıyorum”, “illişkimiz için çalışıyoruz” a evrilir, o zaman erkek kadının çerçevesi içine girmiş demektir. İlişki çaba işidir mitinin çıktığı yer burasıdır. Kadınlar ne sıklıkta “ilişki için çabalarlar?” Ve eğer çabalayan kadınsa, ilişki terminolojisi hemen değişir (erkeğin takdiri için çalışan kadın değil, erkeği yontmaya çalışan kadın). Burada çaba, erkeğin kendi kimliğini onun ideal ilişki kavramına göre değiştirdiğini, feminen merkezli gerçekliğe daha iyi uyduğunu belirtir. Bunu yapmanın, erkeği daha eline kadın eli bile değmemiş iken, kadın ideallerine göre kendisini yontmaya güdülemekten daha iyi bir yolu var mı?
Çeviri : Appreciation
Bu yazı Patreon patronlarının katkıları sayesinde Türkçe’ye çevirilmiştir.
Yazıyla alakasız veya 500 kelimeyi geçen yorumlar cevaplanmıyorlar. "Yazıyla alakasız ama ..." ya da "en son yazı bu olduğundan buraya yazdım" diye başlamanız kurtarmıyor. Mahmut Abi ile özel görüşme yapmak isterseniz Erkek Adam Sanal Görüşme sayfasından sanal görüşme ayarlayabilirsiniz. Not: Burada soru sırası çok yüksek, Patreon destekçilerini, Patreon'da cevaplamaya öncelik veriyorum.
Bu makale benim için manidar bir zamanda geldi. ben de daha önce istendiği üzere kendi evliliğimden yola çıkarak birşeyler karalamıştım. Gün içerisinde göndereceğim.
Burada özellikle bir yere dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum ; eksildiğinde takdir edilen davranışlar. Sizin yaparken takdir beklediğiniz bir davranış mesela aldatmamak. Yazı da da söylendiği gibi kadın bunu olması gereken görür ve beklediğiniz takdiri alamazsınız. ANCAK, ne zaman ki aldatma-kıskandırma oyunu oynamaya başlarsınız ve kadını terk edilme korkusuyla başbaşa bırakırsınız işte o zaman sıradanlık bir anlığına bozulur ve ”takdir” (buradaki takdiri özellikle tırnak içinde yazıyorum) toplarsınız ve sonucunda kadın kendisini size ispatlamaya çalışır. Yanlışım varsa lütfen düzelt Mahmut Abi bu benim kendi gözlem ve tecrübelerime dayanıyor.
Bu da bir mesaj ama asıl fikir takdir beklememek, takdir toplayacağını sanarak bir şeyler yapmamak ve ilişkiyi bunun üzerine kurmamak. Korku oyunu, ortada bir sorun yokken sırf takdir ihtiyacı ile oynanacak bir oyun değil. Zira gerilimli bir oyun ve gerilim de çocuklar için sağlıklı bir ortam değil. Gerektiğinde mesela saygısız ve karın ağrısı kadında mecbursun ama takdir bekleyen zayıf bir herifsen tamamen zararlı. Sen tabii muhtemelen evlilik görmüş biri değilsin ve asıl konusu evlilik olan bu yazıyı ilişki ekseninde okuyorsun. Asıl mesaj takdir yok o nedenle oyunu ona göre kurmayın ve takdir için ekstra şeyler yapmayın. Ve takdir yanılsaması ile… Read more »
Arkadaşlar bu yazıyla ilgili bir kaç sorum var;
1. Biz yavru köpek falan mıyız? Neden bir şeyleri takdir edilmeyi bekleyerek yapıyoruz ki? Biz istediğimizi yapsak ve kadın isterse bize ayak uydursa olmaz mı?
2. Özellikle eski evliliklere bakıyorum, adam hayatı boyunca karısına bir kere bile seni seviyorum dememiş. Ama evlilik 80 sene sürmüş. Yenilere bakıyorum, daha ilk aydan, her gün günde 5 sefer sevgi sözcükleri söyleniyor. Sonra 6 ay sonra boşanmalar oluyor. Sizce burada bir gariplik yok mu? belki mahmut hoca bu konuyu başka bir yazıda da inceler ama burada da sormak istedim.
1. Doğru da çoğu erkek ilişki yatırımına ve takdir mekanizmasına inanıyor. Örneğin hatunun öğrenim kredisini ödediği için ya da iyi bir baba olduğu için takdir göreceğini sanıp çekici ol / itici olma gibi temelleri sallıyor.
2. Ben bu sürekli seni seviyorum isteğine komutana içima vermek diyorum 😄 Eskiyle şimdiyi karşılaştırmak doğru değil zira o zamanda erkeklerin daha erkek olması da var ama asıl güç kadınları boşanmadan ya da aldatmaktan caydıran toplumsal baskı. Bundan yazı çıkabilir.
1. Beklemesek dahi takdir görmek hoşuna gider, gururunu okşar insanın. Takdir bekleyerek yapılan şeyin sonu hüsran olur. Bunun yanında her hareketten sonra ne diyecek, takdir edecek mi diye kadının ağzına bakmak büyük yanlış. Sadece erkek dostlarının anlayabileceği ve takdir edeceği şeyler çoğu kadına göre saçma ve yersiz gelebiliyor. 2. Eski mazide kaldı. Gören okuyan ders alırsa ne âlâ. Geçen anneme sordum rahmetli babam hiç seni sevdiğini söyledi mi diye. Annem mahçup olup, bilmem hiç sormadım, baban şöyle bir bakıp bıyık altından güldü mü küslük dargınlık kalmazdı aramızda dedi. Yani kadın sevildiğini duyma ihtiyacı bile hissetmemiş. Babamın küçük şeylerle memnuniyetini belli… Read more »
Tabiki takdir edilmek güzel ama her davranışı da takdir edilmek için yapan bir kesim var. Kadın mıçma dese mıçmayacak arkadaşlar. İşte bu biraz garip.
Aslında ben kadınların da bir şekilde o eski adamları daha çekici bulduğunu düşünüyorum. Tabi benimki sadece bir kaç gözleme dayalı bir durum ama öyle peşinde dolaşan yavru köpek modunda olunca daha az değer görüyorlar.
eski evlilikler değil benim aklıma annem babam geldi.
Babam annemden insani olmayan seviyede dırdır yiyor, babamı bir kere bile takdir ettiğine denk gelmedim. bizim pederin de aynı şekilde sevgi gösterisinde bulunduğuna denk gelmedim.
ancak, kardeşim evlendi, annemin ilk dediği şey baban çok üzülecek oldu. babam hasta olduğunda annem ardından hasta olurdu çünkü babama bakarken yorulurdu. babam dışarıya çıktığında baktığı her şeye resmen içine annem girmiş gibi onun gözüyle inceler annen bunu sever, sevmez ister istemez olur.
sonuç olarak dediklerine bakarsak ikisi bir birini sevmiyor, yaptıklarına bakarsak ikisi bir birini seviyor.
Bu yazıyı okurken aklıma klişe olmuş “sevgi emektir” sözü geldi. Mavi hapın da ötesinde, bir türk filmi repliğindeki yansıma gibi “şimdi ananı laciverte boyadım”.
Sanırım kadınlardan sadece takdir değil, hiçbirşey hatta sadakat bile beklememek lazım. Hipergami devreye girince, meselesi. Neyse ki genel anlamda evlilik kurumu sarsıntı yaşa da, bir şekilde bağlılık tamamıyla bitmiş değil.
Lacivert linki:
https://www.youtube.com/watch?v=Dxpy_MC_fmc
feminist biri olduğum dönemde takdir edilme isteğimi açık bir şekilde ortaya attığım zamanlar aklıma geldi, gerçekten feminist erkeğin takdir görmek için yaptığı maymunluklar(her ne kadar doğru olduğuna inansada maymunluktur!), beyaz şövalyenin acınası durumu.. geriye dönüp baktığımda nasıl bir zavallı olduğumu ve bunun utanç duyulacak bir durum olduğunu ne kadar anlatsam azdır, mavi haplının talihsizliği feminist ideolojiye ne kadar yakın olursa o kadar ezik görünüyor olması..
aşırı feminist olan çok yakın kız arkadaşım sevgilisinden 2 kere tekme tokat dayak yiyip 2 kez barıştığı halde, ulan bu işte bi yanlışlık var diyememek sezememek matrix’in içinde olmanın verdiği bir gaflet..
Okurken ben utandım. Ne mutlu sana şu an.
Genç ve evli bir erkek olarak Reddit’in “marriedredpill” kanalını takip ediyorum. Orada takdir/onaylanma ihtiyacı konularında güzel makaleler var.
Aşağıda yazdığım linklerdeki makaleler gibi takdir/onaylanma ihtiyacı hakkında bir çok makale mevcut. Yazılar Türkçe’ye çevrilip burada da paylaşılabilir.
https://www.reddit.com/r/marriedredpill/comments/bh8xko/confronting_the_need_for_validation/
https://www.reddit.com/r/marriedredpill/comments/4wwg2i/validation_seeking_the_great_black_heart_of/
https://www.reddit.com/r/marriedredpill/comments/aexeau/validation_and_interdependency/
Evet tmrp şu anki en iyi red pill kaynaklarından biri. oradakilerin en azından bir kadınla beraber olduğunu biliyorsun trp reddit gibi gündüz düşü gören incel yuvasına dönmedi. Ben moderatör Ryan Stone’un youtube kanalını takip ediyorum şu aralar.
selamlar, bu yazıyı uzun ilişki ekseninde okuyarak bir yorumda bulunmak istiyorum. 20li yaşlarda uzun ilişki tavsiye edilmez. Ama ben de kolay kız bulabilen bir insan değilim. İsterseniz kırmızı hapı yutamamış diyin. 4/4lük kırmızı alarm veren bir kızla ilişkim var defalarca ayrıldık barıştık. Şimdi buradaki yazıya binaen, ilişkiye yaptığım yatırımları takdir görmekten ziyade kızdan fayda görmek için olarak baksam kendimi mi kandırmış olurum. yani demek istediğim şu ben bu kızdan ayrılıp yeni kız bulmaya götüm yemiyor, evdeki bulgura razı oluyorum. pookun kitabında geçiyordu şu tabir “kaza bela size verecek bir kız bulmuşsunuz” aynen öyle bir kız buldum ve ayrılmak istemiyorum onun… Read more »
Sen alternatifsizsin yani muhtaçsın. Muhtaç bir adam olarak eldekinden göreceğin fayda da çok sınırlı. Böyle devam edersen bulup bulabileceğin her kadınla en kötüsünden ilişki yaşayacaksın. Bu sorunun varken gerisi hikaye. 20li yaşlarda değil 20lerin ilk yarısında uzun süreli ilişki gereksiz. Son yazdıkların ise tamanen fantezi. 2 sene sonra daha muhtaç olacaksın. Kendi acizliğinin sorumluluğunu da alamayıp hesabı kıza kesmişsin. Bu aşağılık zihin yapın seni daha da büyük bir öfkeye itecek. Kız umarım senden hemen ayrılır ve kendisini kurtarır. 25 yaşına kadar düşük rütbeli beta gibi davranır sonra birden alfa erkek olurum diye bir olay yok. Nasıl davranırsan öyle düşünür ve… Read more »
çok seviyorum şöyle yüzüme yüzüme yapılan gerçekçi yorumları. Evet abi ben de farkındayım alternatifsiz ve muhtacım. Ama bunu düzelteceğime inancım ve enerjim yok. Kızla ayrıldığımızda yalnız yapamıyorum hemen depresyona giriyorum canım sıkılıyor. Sanki hayatımda birisi olmak zorundaymış gibi hissediyorum, kızı düşünmeden edemiyorum. Sabah uyanıyorum okula gidiyorum, arkadaşlarla buluşuyorum o anlarda hiçbir sorun yok kızı zerre düşünmüyorum ama eve gelip yalnız kalınca veya masaya oturup ders çalışmam gerekince yani zihnimle baş başa kaldığım anlarda kızı özlüyorum ve tekrar birlikte olmak istiyorum. Ha şuna da eminim, dediğin gibi muhtaç olmasam alternatiflerim olsa ayrıldıktan sonra kızı da umursamayacağım. Sanırım aşağılık psikolojisi var bende.… Read more »
Erkeklerin 80%i muhtaç aslında. Ama onlar uyuduğundan öfke biriktirmiyorlar. Yarı uyanıp fişte takılı kaldın mı asıl problem. Sorumluluğu alıp benim tercihim dedin mi bir nebze iyi de sana şunu söyleyeyim : yalnız kalmayı göze alamayan adam kadınlar konusunda muhtaçlığı aşamaz. 100 kadınla beraber olsa da muhtaç kalır. Bolluk zihniyeti alternatifler artı gerektiğinde yalnız kalabilmektir.
Peki bu yalnızlık kompleksini nasıl aşacağız. Yalnızken mutlu huzurlu ve muhtaç olmamayı nasıl başarıcaz? Bence hormonların da bu durum üstünde çok etkisi var. Mesela ben kızdan ayrıldıktan sonra ilk günler sallamıyorum ama birkaç gün geçtikten sonra “ya iyi kötü seksimiz vardı ne diye tartışıyorum ki” diyorum. Artık beynim kıza geri dönmek için bahane mi üretiyor bilmiyorum. Aslında para konusunu önceki yorumumda bu yüzden dile getirdim. Yalnızsan ve paran varsa çağırırsın bir escort geceyi birlikte geçirirsin. Böylece yalnız ve güçlü adam olmayı da başarmış olursun. Düşüncelerimden de tam emin değilim şu aralar aklım çok karışık, bir kızdan ayrılmayı beceremediğim için kendimi… Read more »
Senin özel bir durumun yok. Buraya gelip yardım arayan herkes gibisin. Buradaki maskülen benlik ve opsiyonlar ile ilgili her şey seni o alanlarda geliştirir. Buraya gelen çoğu erkek kendi durumunu farklı sanıyor ama 99%unuz aynı hastalıktan müzdaripsiniz. Ben süper zeki olduğumdan değil hepiniz aynı olduğunuzdan teşhisim doğru ya da hoşunuza gidecek kadar isabetli oluyor. Bu siteyi oku ve uygula. Cevabı bulacaksın.
Fahişe kalıcı çözüm olsa idi burada tavsiye ederdik. Sanırım sen pek fahişe yememişsin. Adamın açlığını alır ve HB8 ve üstüne erişimi olmayan adam için hoştur ama kalıcı doyurmaz. Normal bir ilişki elde edemeyip paralı askere muhtaç olman gerçeğini pekiştirir. O sıklıkla kesin hastalık kaparsın. Asgari ölçüde doyurucu hatun min 800 liradır ve 25 yaşında o para sende olacak mı?
“Ama bunu düzelteceğime inancım ve enerjim yok” Burası erkek olmanın ilk adımı. O inancı, enerjiyi ve özgüveni bulamazsan erkek olamazsın ve bir değerin olmaz. Ayrıca sen bu işi başarabilirsin çünkü kendinin durumun farkındasın ve bunu buralara yazacak kadar cesaretlisin. Herkes içindeki ezikliği açıkça dile getiremez ve bunu dile getirmeden de başarılı olamaz.
Bu iş inanç ve enerji meselesi değil. Bu iş disiplin meselesi. Ortalama adam inanç ve enerjiye sahip olduğu için gyme gider, erkek adam salı akşam 7 olduğu için. Ortalama adam inanç ve enerji (motivasyon) varsa yürür erkek adam kızı beğendiyse yürür. Inanç ve motivasyon kaypaktır. Disiplin gerek.
Merhaba. Bahsettiğin tarzda bir ilişkideydim. Tek fark kızın toksik olmasıydı. Şöyle düşünüyordum “Şu an bu kızı zerre sevmiyorum. Bana bok gibi davranıyor. Ama ayrılsam yeni bir tane bulamam. Kızı insan olarak sevmesem de hayvan olarak seviyorum. Ateşli buluyorum. O zaman he diyip, onun istediklerini yapıp gittiği yere kadar götüreyim. Sikebildiğim kadar sikerim işte.” Aradan bir ay geçti. Kız asla katlanamayacağım bir söz söyledi. Anneme,aileme,onuruma kamyonu gibi kaba ağır küfürler söyledi. O an dedim ki “tamam şu ana kadar omurgasızca katlandım belki. Ama böylece onurum çiğneneceğine, gerekirse ömür boyu otuzbir çekip o Onur’a sahip olarak yaşamak daha iyidir.” dedim. Aylardır ilk… Read more »
Abicim eskidendi o muhtaçlık, çevrede kız yok abi muhabbetleri. 80lerde ne internet var ne böyle bir kültür. Mecburen millet bulduğu ile evleniyordu.
Şimdi elinin altında internet var, her köşede üniversite klupleri vs. var. Şunu yap bunu yap konusundaki tavsiyeleri her yerde bulacaksın zaten. Eskiden mahallede kızla konuşmak bile olaydı, şimdi çık dışarı eskiye göre 100 kat rahat day game yaparsın.
Hiç yaş ilerleyince olur diye ümitlenme, asıl yaşın gençken yaparsın o fırlamalıkları. Yaş ilerledikçe mecburen daha ağır durman gerekecek.
“Yaş ilerledikçe mecburen daha ağır durman gerekecek.”
Ağır durman şart değil neşeli, eğlenceli, esprili halini sürdürebilirsin ama sağlam durmak zorundasın.
Bahsettiğin tarihler de belki şimdi ki gibi iletişim ve bilgiye ulaşma imkanları yoktu. Ama her nedense muhtaçlık ta yoktu. Evlenme hususunda da şimdiki zamanın kültürüne göre daha seçici davranılıyordu.
Şimdi bilgi haddinden fazla. Kafalar zihinler duygular karışmış durumda.
O zamanlardaki 18 yaşındaki erkek 3 aşağı 5 yukarı ne yapacağını bilirdi. Şimdi 30 yaşına gelmiş adamlar ne yapacağını bilemiyor.
Dikkatimi çeken en büyük şey erkekler kendi doyumlu yaşayabilme ihtiyaçlarını kendilerinde değilde onaylanırsa veya takdir edilirse bulmaya çalışıyor. İşin kötü tarafı kadınları geçtim kendine rakip olma ihtimali erkeklerden aranıyor hale gelmiş. Bu blog da dahi her gün aynı şeyi gözlemleyebilirsiniz.
Sayenizde artik bir çok şeyin farkına vardım , burda ogrendigim çoğu şeyi yasamimda da deneyimliyorum , ben once çok yikik durumdaydim ve intiharin eşiğindeydim ama simdi buradaki bilgiler sayesinde , tüm zayifliğimi sirtliyorum ,dogaya karsi isyan içerisinde değilim. Hipergamiyi anlamam çok işime yaradı , ornegin kiz arkadasim (kendisi bana yurudu) bana iliskiye hazir degilim dedi ve benden daha yuksek statuye sahip birinin yaninda dolasiyor suan. Ama bunun nedenini , temelini anladigim için kiza kizmiyorum bu onun dogasi, erkeği ise tebrik ediyorum , o vucut için aci çekti demek Verdi o statuye ulasmak için , Benim gibi mizmizlanmamiştir buyuk ihtimalle. Neyse… Read more »
Mahmut bey. mailinize gönderdiğim yazımı uygun bulmadınız sanırım? şayet Bir eksiğim varsa ve dile getirirseniz, gönderilerimde eksik olan noktaya özen gösteririm.
3 ay evli adamın evlilik raporu anlamlı değil. 3 yıl evli adamın raporu anlamlı. Bir de evlilik raporu vermişsin saha raporu ya da vaka çalışması olarak bir değeri yok.
Seks ve ilişkilerin temel ilkesi yazısı bu yazı ile çelişiyor sanırım. O yazıda erkek yaptığı fedakarlıklar için takdir beklemelidir ve edilmelidir diyor fakat bu yazıda kadınların bunları erkeğin zaten yapması gereken şeyler olarak gördüğü için takdir etmeyecekleri ve takdir beklememek gerektiği yazıyor
Çelişmiyor. O yazıda takdir hatunun bir şey almak için vermesi ile alakalı ve erkekleri gruplara ayıran devamını okursan orada olay erkeğin kendi zamanı ve emeğini peşkeş çekmemesi ile alakalı. Almak istiyorsa verecek anlamında. Buradaki takdir ise daha çok aldığı şeyin ahlaki olarak kıymetini bilmekle alakalı. Mesela genç sekreterle yatmaman. O yazıda kabaca hatun bunu kendisi hakettiği sürece kendi iradenle koyduğunu bilmesi. Kaybetme korkusu. Bu yazıda anlatılan da korkuyu kaldırdığında altında başka bir takdir olmaması. Zaten bu nedenle serseri daha çok takdir görüyor.
Türkiyedeko gerçek : Yalnız kalma korkusundan evlenmek. Çevreden özenti , mala varlığına konma, zengin adama varıp hayatını kurtarma düșüncesi,arkadașdan özenti. Kızım seni doktora avukata vereyim mi kalibinin kizlaein beyni sulandirmiș olup kìz avukat doktor bulunca huyuna tipine bakmadan nikah masasina oturmak. Türk dizilerindeki mutlu kari koca hayati. Beklenti : Mutluluk, tospembe bir hayat . Gerçek: Kavga dövüș, tehdit, șiddet. ( kaynana ve kayin validenin devreye girmesiyle iki tarafin düșman olması) Çocuklarin kime gececegi kavgasi, maddi varlik kavgasi, nafaka davalari, mutsuz cinsel tatminsizlik, cinsel sorunlar. Gercekten severek evlnip.mutlu olanlarin orani yuzde 20 Evlilik olsun diye evlenenlerin orani yuzde 80 Türkiye ilișki,… Read more »
Romantizmin amacının mutluluk olduğuna inanarak evlenenin mutlu olma şansı az. Evlilikte tek ya da en önemli kriter sevgi değil. Evlilik materyali olmayan bir kadınla da birbirinizi sevebilirsiniz ya da sizde performans yükünü kaldıracak güç yokken de sevgi pıtırcığı olabilirsiniz. Ama bu şekilde evlenmeniz akıllıca olmaz.
Kadının sizi arzulaması ve sevmesi önemli. Sağladıklarınızı değil. Yani sağladıklarınızı da sevebilir ama onlar ikinci planda olmalı. Hatun sizin çocuğunuzu istemeli, sadece bir çocuğum olsun diye evleniyor olmamalı.
Sitenin özeti de aşağı yukarı budur