Temel nefes meditasyonu teknikleri

Nefes meditasyonu, Budist meditasyon çeşitlerinin en etkili ve temel tekniklerinden biri. Muhtemelen tüm meditasyon teknikleri içinde de vücuda en yararlı olanı. Nefes üzerine çalıştığımızda sadece ciğerlerimize giren ve çıkan hava ile uğraşmıyoruz, aynı zamanda vücudumuzda dolanan enerji ile de uğraşıyoruz. Eğer nefes meditasyonu tekniği ile bu enerjiye karşı duyarlılık geliştirebilir ve enerjinin vücudunuzda engellenmeden dolaşmasını sağlayabilirseniz, vücudunuzun daha iyi çalışmasına da yardımcı olursunuz.

Nefes meditasyonu nasil yapilir hemen anlatalım. Hatta hemen şimdi birkaç dakika nefes meditasyonu yapalım. Rahat, dik ve dengeli bir şekilde oturun (sırık yutmuş gibi oturmanıza gerek yok, herhangi bir yöne eğilmeden dik durmanız yeterli). Gözlerinizi kapatın ve kendinize şunu söyleyin : “Gerçekten mutlu olayım ve acılardan kendimi özgür kılayım”. Bu siz meditasyona başlamak için garip hatta bencil bir yol gibi gelebilir ama meditasyona böyle başlamanızın iyi bir sebebi var. Öncelikle eğer kendinize mutluluk dileyemiyorsanız, başkaları için samimi olarak mutluluk dileyemezsiniz. Bazılarımızın kendimizin de mutlu olmayı hakettiğimizi kendilerine hatırlatması lazım. Hepimiz mutlu olmayı hakediyoruz ve eğer bilinçli veya bilinçsiz mutlu olmaya hakkınız olmadığına inanıyorsanız, hem kendinizi hem de başkalarını cezalandırmak için güç algılanan yollar ararsınız.

İkincisi, gerçek mutluluğun ne olduğu ve nerede bulunabileceğini de kendinize hatırlatmanız gerekli. Mutluluğu çoktan gitmiş olan geçmişte ya da ne olacağı belli olmayan gelecekte bulamazsınız. Gerçek mutluluğu sadece şimdiki zamanda bulabilirsiniz. Ama şimdiki zamanda bile nereye bakmanız gerektiğini bilmeniz gerekli : mutluluğu sürekli değişken olan hisler, duyular, diğer insanlar ya da sizin dışınızdaki şeylerde ararsanız sonunuz hep hayal kırıklığı olacaktır. Bu şekilde inşaa edilen mutluluk, sürekli heyelan olan bir yamaçta inşaa edilen eve benzer. Gerçek mutluluğu arayacağınız yer kendi içiniz. Meditasyon bu açıdan bir hazine avına benzetilebilir : kendi zihninizde, ölümün bile dokunamayacağı sabit ve değişmeyen bir hazine arayışı.

Bu hazineyi bulmak için araçlara ihtiyacımız var. İlk aracınız şu anda yapmakta olduğunuz şey : kendimiz için iyi dilekte bulunmak. Sonra bu şekilde tüm canlılar için de iyi dilekte bulunmak. Şunu söyleyin kendinize : “Tüm canlılar, kim olurlarsa olsunlar ve geçmişte bana ne yapmış olurlarsa olsunlar, mutluluk bulsunlar. Eğer bu düşünceyi zihninizde yeşertmezseniz ve kafanızdaki garezleri meditasyona taşırsanız, meditasyondan bir yarar sağlayamazsınız. Sadece zihninizi bu şekilde temizledikten ve meselelerinizi meditasyon dışında bıraktıktan sonra, nefesinize odaklanmaya hazır olabilirsiniz.

Şimdi dikkatinizi nefesinize getirin. Birkaç kere derin nefes alıp verin ve vücudunuzda nefes alıp verişinizi en kolay hissettiğiniz ve rahatça zihninizi odaklayabileceğiniz bir nokta bulmaya çalışın. Bu burnunuz, göğsünüz, karnınız ya da herhangi bir nokta olabilir. Dikkatinizi bu noktaya toplayın ve nefes alıp verişinizi bu noktada nasıl hissettiğinizi not edin. Nefesinizi zorlamayın, bırakıp vücudunuz doğal bir şekilde nefes alıp versin. Siz basitçe bu seçtiğiniz noktada nefes alıp verişinizi hissetmeye devam edin ve aklınızı nefes alıp vermekte tutun. Eğer zihniniz başka şeylere kayarsa cessaretiniz kırılmasın. Eğer zihniniz 100 kere başka yere kayarsa, 100 kere zihininizi nefesinize geri getirin. Zihninize ciddi bir işinizin olduğunu gösterin, eninde sonunda zihniniz size itaat edecektir.

Dilerseniz, değişik nefes alıp verme şekillerini deneyin. Eğer uzun uzun nefes alıp vermek daha rahatsa, öyle nefes alın. Eğer öyle değilse, vücudunuz nasıl iyi hissediyorsa, o şekilde nefes alıp verin. Kısa nefes alıp vermeyi, yavaş nefes alıp vermeyi, derin nefes alıp vermeyi, sığ nefes alıp vermeyi deneyebilirsiniz – hangisi şu an rahat hissettiriyorsa …

Seçtiğiniz noktada rahat nefes alıp vermeye başladıktan sonra dikkatinizi nefesin vücudun diğer noktalarında nasıl hissedildiğine odaklanmaya geçin. Önce göbek deliğinizin hemen altındaki noktaya odaklanın ve nefes alıp verin. O noktada nasıl hissettiğinizi gözlemleyin. Eğer hiçbir şey hissetmiyorsanız, hiçbir şey hissetmediğinizin farkına verin ve bunu zihninize kaydedin. Eğer birşey hissediyorsanız, hissettiğiniz şeyin nasıl olduğuna dikkat edin. Nefes alıp verişiniz orada dengesiz mi, bir gerginlik mi var yoksa orayı sıkıyor musunuz gibi … Eğer gerginlik varsa, bunu gevşetmeyi düşünün. Eğer nefesiniz düzensizleşiyorsa, nefesinizi düzeltmeye odaklanın. Sonra dikkatinizi o noktanın sağına kaydırın – karnınızın sağ alt kısmının ortasına … aynı süreci tekrar edin … Sonra dikkatinizi o noktanın soluna kaydırın – karnınızın sol alt kısmının ortasına … aynı süreci tekrar edin … Sonra göbek deliğine … sonra göbek deliğinin sağına … sonra göbek deliğinin soluna … sonra solar plexusa … sonra solar plexusun sağına … sonra solar plexusun soluna … sonra göğsün ortasına .. sonra göğsün ortasının sağına … sonra göğsün ortasının soluna …  sonra boğazınızın ortasına … sonra boğazınızın ortasının sağına … sonra boğazınızın ortasının soluna … sonra yüzünüzün ortasına … sonra yüzünüzün ortasının sağına … sonra soluna … Her noktada birkaç dakika harcayın.

Eğer evde meditasyon yapıyorsanız bu prosesi tüm vücudunuz için yapabilirsiniz – kafanızın üstü, sırtınız, kollarınız, bacaklarınız, elleriniz, parmaklarınız vs … Ama şimdi zaman kısıtlı olduğundan sizden dikkatinizi yukarıdaki noktalardan herhangi birine getirin yine. Dikkatinizi orada odakladıktan sonra yavaş yavaş bilinçliliğinizle tüm vücudunuzu doldurun, kendinizi bir ağın ortasında oturan ve hem kendisini hem de ağı hisseden bir örümcek gibi hayal edin. Farkındalığınızı bu şekilde genişletme pratiği yapın zira farkındalığınız bir noktaya çekilme eğilimindedir. Ve nefesiniz sadece ağzınızdan ve burnunuzdan değil vücudunuzun her noktasında alınıp veriliyormuş gibi düşünün. Bir süre bu şekilde devam edin ve sonra yavaşça meditasyondan çıkın.

Vaka çalışması – Bir kırmızı hap hikayesi

Biraz uzun olacak belki ama hikayemi anlatayım ister parça parça ister hikayenin tamamını yayınlayın. Buradaki birçok başlık bana çok faydalı oldu ve hemen hemen her yazınız-çeviriniz bana faydalı oldu diyebilirim.

Öncelikle yaş 25 yüksek lisans yapıyorum, entelektüel birikimim fena değildir ağzım da iyi laf yapar, kilo problemim var biraz ama genel olarak tercih edilebilecek bir tipim.

Anlatacağım ilişkiye dek kısa süreli ilişkiler yaşadım ve bu benim için çok verimliydi aslında, ihtiyacım olduğu anda kadınlarla diyalog kurup kendime partner ayarlıyor, onlarla biraz sevişip, takılıp ayrılıyordum. Buraya kadar olan kısma bakarsak alfa bile sayılabilirim:) ama işin özünde azılı bir beta, iğrenç bir meriçmişim onu fark ettim.

Söz konusu ilişkimdeki hatunu ayarlamam the game’deki stratejileri bilmeden uygulamam sayesinde oldu -ki kız bana bunu ilişki içerisinde defalarca söyledi. Kendisi sosyal çevremdendi zaman zaman arkadaş ortamında sohbet ederdik ve ben o aşırı entelektüel, politik doğrucu ortamda taban tabana zıt fikirlerimi çekinmeden söylerdim. Üstüne üstlük arada bu kıza ve diğerlerine de neg atardım ki -kızın söylediğine göre ortamdaki diğer kızlar da benden etkileniyormuş. Ben tabi bunları farkına varmadan yapıyordum. Neyse ben bu 10 üzerinden 9 güzellikteki kızımızla ilişkiye başladım. Fakat başlardaki o rahat, kendine güvenli tavrım bozulmaya başladı. Bir-iki ay içerisinde kız yavaş yavaş hayatımın merkezi haline geldi. bu noktada tekrar yüksek sesle söylüyorum *ONEITIS DİYE BİR ŞEY YOK* yazıyı okuyan herkes bunu dışından tekrar etmeli:) Neyse efendim ben bunu bir hayli özel biri diye pohpohluyorum, her istediğine evet demeye başladım, sürekli onun arzularını isteklerini tatmin etmeye çabalıyorum. nasıl etmeyeyim ki o benim tanıdığım en özel kadın! neticede.

Kendisi Ankara’da bir ameliyata girecekti, annesi babası dahi umursamazken ben kalkıp gittim, hemşireliğini yaptım üzerine bir de orada ufak bir şey yüzünden günlerce trip yedim. Yetmedi, maddi olarak elini cebine attırmadım, sürekli hesapları ben öderdim zira o benim için çok özeldi paranın lafı mı olurdu. Boktan arkadaş çevresinin yaptığı saygısızlıklara eyvallah dedim, zira arkadaşlarının bana yaptığı saygısızlığın bir önemi yoktu ve onun özür dilemesi gereksizdi, önemli olan kızın mutluluğuydu ve ben alttan almalıydım.

Sınavlarına doğru dürüst hazırlanmadı üzerine benim de bir dersten kalmama sebep oldu ve yüksek lisanstaki diğer derslerde de başarılı olmamı engelledi zira sürekli ilgi istiyordu ve sürekli ottan çöpten şeylerden kavga çıkarıyordu. Oturup sınavlara hazırlanmamız gerek diyordum ama hanımefendinin derdi gezmek tozmaktı. Bunu da aşırı sinsi bir şekilde yapıyordu özellikle belirtmem lazım çünkü her seferinde vicdanıma oynuyor ve beni manipüle ediyordu. Velhasıl maddi olarak elimde beş kuruş kalmamış, derslerimde performansım yarı yarıya düşmüştü ( bu beladan kurtulduktan sonra derslere yoğunlaştım ve bir sohbet esnasında hocam bana -geçen dönem neden o kadar kötüydün derslerde? dedi) sürekli bir kavga-gürültü ve sonu gelmez istekler listesinin içine boğulmuştum. Aylık olarak 800 tl öğrenim bursu almama rağmen kredi kartına bir o kadar borçluydum ve cebimdeki para 3 gün içerisinde bitiyordu tabi hanımefendinin özel istekleri yüzünden olduğunu belirteyim.

Ayrıldığımız gün bunun telefonunda mesajlaşmalar gördüm. Alenen tabak çeviriyordu yani, adamı elinin altında tuttuğunu fark ettim ve konuşmak istediğimde yine bağırıp çağırıp üste çıkmaya çalıştı, ben de o gün bu işi bitirdim.

Bu işin ilişki boyutuydu ve içerisinde ibret alınacak onlarca nokta var. ancak şunu özellikle belirtmeliyim bu yazdıklarımı edilgen bir perspektiften kaleme alsam da burada yüzde yüz suçlu benim. Zira kız bile aslında o kadar özel biri olmadığını ve kusurları olduğunu söylediği halde ben inatla onu hayatımın merkezi haline getirdim. Başka şeylerin acısını benden çıkarmasına müsaade ettim ve sınırlarımı asla koruyamadım. Benden hoşlanan diğer kızlarla ilişkilerimi sıfıra indirdim ve ona kendisinden başka kimseyle birlikte olmayacağıma dair yeminler ettim. işin bu noktaya gelmesi benim kabahatim kısaca.

Ancak değinmem gereken önemli bir nokta daha var ki o da kızın ALFA DUL olması. Evet ben çokça hata yaptım ancak şimdi düşününce kız çok ciddi alfa dul özellikleri gösteriyordu, tabi suçlu benim, bu yüzden kızın alfa dul olup olmaması önemsiz bunu unutmayalım. Kızın benden bir önceki sevgilisi olan şahıs bir hayli zengin biriymiş ve kızla sürekli gezip tozmuşlar, adam yeri geldiğinde kızı siktir etmeyi de bilmiş, kız aylarca aldatıldığından şüphelendiğini söylemişti mesela, yatağın altından kadın tokası bulduğu halde sineye çekmiş vs. onlarca şey. Kısaca adam kaba hatlarıyla alfa gibi davranmış ki asıl bomba şu: kız bir ara psikoloğa gitmişti, psikolog’un tespiti kızın 3 yıldır depresyonda olduğu şeklindeydi. İşin en civcivli tarafı da şu. 3 sene öncesi, kızın aldatılarak ve dayak yiyerek adam tarafından siktir edildiği tarihe denk geliyor. Muhteşem değil mi? Tam bir alfa dul ile karşı karşıyaymışım, o bitmez tükenmez isteklerin, sürekli mutsuzluğun, agresifliğin, boş ve manasız dalıp gitmelerin, ‘benim bir beklentim yok’ ‘artık benim canımı hiçbir şey yakamaz’ cümlelerinin arkasında meğer bunlar varmış, sonradan uyandım. bu arada yazıyı okuyan biri şunu söyleyebilir: neden durum bu kadar kötüyken o zaman ilişkiyi bitirmedin? Yanıtı basit aslında: birkaç kez bitirmeye çalışsam da kız demagoji yaparak beni ne kadar çok sevdiğini söyleyerek ayrılmak istemedi. evet ne diyorduk KADINLARIN DEDİĞİNE DEĞİL YAPTIĞINA BAK.

Neyse olay anlattığım gibi sonlandı, bana ‘senin benim üzerimdeki emeğin babamdan daha fazla (biri daddy issues mi dedi ehe ehe ) diyen kız ilişki bitiminde benden gördüğü zararın o dayak yediği, aldatıldığı, terk edildiği ilişkiden daha fazla olduğunu söyledi (bir not daha: ben ameliyatından sonra hemşireliğini yapmıştım demiştim, kendisinin zarar görmediği benden önceki erkek arkadaşı, kız hastalanıp kan revan içinde kaldığında bunu umursamadan kendi yaşadığı şehre dönüp kızı tek başına bırakmış, yani kıyasladığı adam buydu kısaca, tabi adamın yaptığının ne kadar doğru olduğunu şimdi anlıyorum ehe ehe) . Tekrar edeyim neredeyse kızın mutluluğu için kendimi paraladığım halde bunu duydum.

Her neyse, altın kural neydi ‘HYPERGAMY DOESN’T CARE‘. uzattım ve karıştırdım ama şu ana dek heralde bu sitede okuduğum hemen her makaleden bir kesit var benim yaşadıklarımda. Hepsini de anlatmak istedim ki ‘o kadar da olmaz’ diyen arkadaşlara bir kez daha düşünme imkanı vereyim.

AFTER THE RED PİLL

Kırmızı hapın gerçekleriyle tanıştıktan sonra ciddi manada işler benim için farklılaştı. Öncelikle hem bu sayfadaki makaleleri yazan-çeviren arkadaşlara hem de ekşi sözlük’teki skeptico, 1f, sonsuzluk ve bir gün, toroslardır benim yurdum, honorious ve karanlıkrüya nikli abilere-arkadaşlara teşekkürü borç biliyorum. Her birinden çok şey öğrendim ve işler bu sayede ciddi manada düzeldi. Öncelikle ilk öğrendiğim şey kendimi değersiz görmemem gerektiği oldu. Gerçekten kızdan önce ben, kendi kendime değer vermiyormuşum bunu fark ettim. Hayatımın merkezinin kendi mutluluğum olması gerektiği konusunda artık bir şüphem yok. Hatta bu sayede bana ekstra iş yıkacak ve beni kullanacak bir iki kişiyi direkt def ettim başımdan. onlar yüzünden ayıracağım zamanı kendi geleceğim için kullandım.

*Oneitis zırvalığının farkına vardım. Özel kadın yokmuş, ortada özel olan tek şey karşımızdakine yüklediğimiz anlamlarmış bunu gördüm. Bu sayede gündelik yaşamda da biri sırf güzel diye ‘hale etkisi’ne kapılmadan yapmam gerekeni yapmaya başladım -ki bu bana ekstra bir tabak olarak döndü.

*Spora başladım. Yavaş da olsa değişimi fark ediyorum ve bundan memnunum. Bunu da özellikle vurguluyorum her ne tür olursa olsun spor elzem ama vücut geliştirme estetik yönünü de düşündüğümüzde daha tercih edilesi bence. Zira görünüş çok önemli. Crazy, stupid, love filminden bir alıntı yapılmıştı bu sayfadaki bir makalede filmi onun üzerine izledim ve şu sahne çok dikkatimi çekti: Ryan Gosling (karakterin adını unuttum) dönüştürmeye çalıştığı adama ”şimdi tekrar et ben en iyisini hak ediyorum” dedirtiyordu. Bunun gibi ben de paramı kendim için kullanmaya başladım ve gardrobu yeniledim. Güzel, kendime yakışan şeyler aldım, dış görünüşümü bir nebze daha düzeltti bu ve etrafımdakiler de fark edilir bir değişim olduğunu söyledi.

*Oyun ve porno işini bıraktım. Zaten pek oyun oynamazdım ama artık sıfıra indi. Porno ise ciddi bir sorundu çünkü seks yapsam da resmen porno ve mastürbasyon bağımlısı biri haline gelmiştim. Bu bağımlılığı bırakınca ciddi manada enerjim arttı. Çok net bir şekilde söyleyebilirim ki hem bilişsel becerilerim (bilhassa dikkat konusu) hem de genel enerjim arttı. Artık bütün gün kendimi sağa sola atıp bir yerlere yığılmıyorum. kendimi kesinlikle daha iyi hissediyorum. Bu biraz gözden kaçan bir nokta ama bunu da vurgulamak istiyorum MASTÜRBASYONDAN UZAK DURUN.

Gelelim karşı cinse. Henüz rahip modunu tamamlamama daha vakit olmasına rağmen ısınmak için denemelere başlamıştım. İzban’da (İzmir’in raylı sistemi) evet basbayağı manyaklık yapıp toplu taşımada bir tabak buldum. Kıza başta hiç bakmadım ve beni ara sıra kestiğini gördüm. Ardından kolundaki dövmeden lafa girip önceden hazırladığım bir hikayeyi anlattım. kızdan üç-dört işaret aldım (ılı idi sanırım kısaltması) ve tüm bunlar beş dakikada oldu. benim ev onun gideceği yerden daha yakın olduğu için erken inecektim, inmeden numaranı versene dedim, o an, yeni tanıştığı adama tereddüt etmeden numarasını verdi. Bu arada kız da 10 üzerinde 7,5 ya da 8 (boyu kısa diye yarım puan kesilebilir:) diyeyim. Yani baya güzel bir hatun, ben erkek halimle çekinir numara vermezdim mesela ama hatun hiç tereddüt etmedi. Tekrar burada okuduklarımın işe yaradığını görmüş oldum bu vesileyle. Şu an bir tanesi şehir dışında fuckbuddy statüsünde diğer ikisi aynı şehirde açık ilişki tarzında üç tabağım var ki bu tabakları daha kendimle ilgili birçok hususu doğru dürüst düzeltemeden, tabak bulmanın çok zor olduğu yerlerden buldum.

Çok uzattığımın farkındayım ama şunu vurgulamak için bunları detaylarıyla anlattım: Gerek ekşi sözlükte gerek burada bahsedilen birçok konu uyduruk Disney masalları gibi değil, tamamen gündelik yaşam pratiklerine ve kadın doğasına dokunan şeyler. Özellikle bir metropolde yaşıyorsanız (şehrin olanakları vs dolayısıyla) bence işe yaramama şansı yok. Bırakın tabak koleksiyonu yapmayı, içgüdülerinizi serbest bırakarak, gerçek bir erkek gibi, inandığınız ve düşündüğünüz şekilde, iğdiş edilmeden yaşamak bile büyük bir lutuf. Hiç tabak çevirmesem, gidip porno ve mastürbasyon bağımlısı bile olsam sırf bundan sonra kadınlar hakkında gözümü açtığı için bile red pill öğretisine ve öğretiyi yayanlara minnet duyuyorum. Artık eski kız arkadaşıma kızmayı, kendimi ezdirmeyi-kullandırmayı, birilerinden onay beklemeyi bıraktım. Henüz red pill’le tanışalı kısa süre olsa da hem okul-iş hem de sosyal hayatım ciddi manada düzene girdi. henüz dönüşümüm tamamlanmasa ve öğreneceğim çok şey olsa da şimdiden, gözümün açılmasında faydası dokunan herkese teşekkür ederim.

Not: Hikaye biraz karışık gitti ve dağıldı ama sorunlu kısımlar olursa bir düzeltme yazarım yine.

Konuk Yazar : Pyrrhus

Küçük/Muhafazakar şehirler ve kırmızı hap pratiği

Öncelikle bu 7 yıla 2 LTR (Long Term Relationship – Uzun süreli ilişki) sığdırdığım ve daha öncesinde de pek sosyal tavşan olmadığım için yazdıklarımı çok ciddiye almanızı önermiyorum. Sadece bir kaç senedir kendi kendime üstüne bir kaç aydır da TRP sayesinde geliştirmeye çalıştığım yöntemler bütünüdür.

Öncelikle Küçük/Muhafazakar şehirlerin zorluklarından bahsedeyim metropollerden hiç çıkmamışlar için (ki ben de İzmirliyim):

  • Şehirlilik kültürü yerleşmediği için herkes birbirinin arkasından dedikodu yapar, aktivite azlığından buna tüm çevreniz çanak tutacak ve katılacaktır. İşinizi yakın çevreniz dışında gizlilikle yürütmeye dikkat edin, çekemeyen ve cockblock yapan çok olacak.
  • Şehirde eğlence merkezi yokluğu çekeceksiniz ki bu insanı en çok yıpratan sorun; dışarı çıkacak bira içecek dans edecek yeriniz olmayacak (olduğu zaman da bir iki yere gitmek zorundasınız bu da tanınmak ve afişe olmak anlamına geliyor aynı zamanda kadınların da tanınması ve çekingen davranmasına yol açıyor), kültürel aktiviteler çöp ayarında olacak (eğer şehir tiyatrosu geliyorsa şanslısınız kullanın yoksa recep ivedik vizyona girmesini bekleyen sürüyle sığırla tıkılı kaldınız).
  • Mekan azlığının tek iyi yanı bir yerin müdavimi olabilmek, kafeye bara hatta saçma bir okey salonuna girerken mekan sahibi ve çalışanlarının selam veriyor olması bile nedense kadınların ilgisini çekiyordu.
  • Sokaktaki erkek/dişi popülasyonu yüksekliği olan bir şehirde olmadığımdan çok zorluk yaşadığım bir konu olduğunu söyleyemem fakat kendinizi geliştirerek zaten yüksek yüzdeye girmeye çalışıyoruz.

Benim nacizhane tavsiyelerim:

  • Üstte de belirttiğim gibi kültürel etkinlikleri kaçırmayın, kültürlü kadın erkekle konuşabilmenin zevki başka ve size bir şey katabilecekler.
  • Spor Spor Spor, merdiven altı olmayan (her şehirde kalburüstü oteller var artık) bir salona kayıt olun ve düzenli gidin bir nevi şehir klübü gibi hizmet görüyorlar ve gelişiyor olmak da cabası. Bunun yanında ben eski yüzücü ve sutopu oyuncusu olduğumdan arada üniversite havuzuna da gitmeye çalışıyordum. Takım oyunu oynuyorsanız sosyal halkanızı genişletin bu aktivitelerle.
  • Hobilerinize ayırabileceğiniz zamanınız bol oluyor çünkü vakit kaybı yaşatmıyor küçük şehirler. Kendinize yatırım yapın bir şekilde dans (en ideali), müzik, tiyatro, fotoğrafçılık ucuz ve her yerde kursu ve katılımcısı olan etkinlikler.
  • Kesinlikle yabancı dilinizi geliştirin.
  • Para kazanmaya çalışın hatta iyi para kazanmaya çalışın, küçük şehirlerde gerçekten arabaya eve değer veriyorlar çünkü sosyal statüyü göstermenin ve hipergaminin en kolay yolu.
  • Sosyal medya kullanımına önem verin; instagram ve tinder hayatınızı kolaylaştıracak. (Yaptıklarınızı egzajere edip milletin gözüne sokun ve yürüyün cevap alma yüzdeniz kesin artacak çünkü onlar da sıkılıyorlar).
  • Evli kadınların ahlaksızlığına güvenebilirsiniz AWALT, eğer ilginiz varsa bunlardan sosyal medyadan çok iş düşecektir.
  • Eğer şehirde gerçekten sizi eğlendirecek hiçbir şey yoksa para ve zaman biriktirin ve istediğiniz şehirlere kaçamak düzenleyin. Hem gerçek hayattan kopmamış olursunuz.
  • Öğrenci iseniz boktan da olsa iş fırsatlarını değerlendirin sosyal çevre katacaktır, evde anime izlemekten yeğdir.
  • Öğrenci iseniz boktan da olsa meslek gruplarınıza katılın özellikle ilk senelerde (tıp öğrencileri birliği TurkMSİC’ten ekmek yiyenlerin haddi hesabı yoktu).
  • Yine öğrenci iseniz sosyal çember ve eğlenceli olmak kadına giden en kolay yol birbirinden farklı sosyal çemberler ile birbirinden farklı ve habersiz tabak çevirebilmeniz pek mümkün.
  • Yine öğrencilere; Yakın arkadaşlarınızı, ev arkadaşlarını iyi seçin olabildiğince alfalaşmaya çalışanlardan bir seçin ve birbirinden ne kadar uzak sosyal çevreleri olursa o kadar iyi (Biri mühendislik öğrencisi, biri güzel sanatlarda olması gibi ya da farklı kampüsler). Halısaha, Playstation, batak, evde tombul efes içmek kız düşürülebilen aktiviteler değil (ben baya denedim düşmedi ).

Bu arkadaşlarınızın sosyal çevrelerinden faydalanacaksınız bu de farklı tabaklar demek, ayrıca ufak şehirde götünüzü tutuşturacak bir durumda playstation ekibindense geniş çevreli şehirde tanınan bir dost grubu avantaj.

Belirttiğim gibi çok başarılı bir rehber olmadı biraz taşra öğrencilerine yönelik olmuş bile olabilir kusura bakmayın deneyimsiz ve öğrenmeye çalışan bir kardeşinizden cheatsheet olsun, üstadlara saygılar.

Konuk Yazar : Christian Troy

Kırmızı hap ve pratiği soruları

Hexa İlişki Yatırımı yazısına şu yorumu bırakmış :

Bu siteyi buldum ve içerikler epey hoşuma gitti. Çoğu ilişki propagandasından daha rasyonel, ayakları yere basar buldum. Benim merak ettiğim, bu yazılanları sadece çevirip koyuyor musun, yoksa kendi yorumun da var mı? Yani kişisel olarak bu felsefeyi yaşıyor musun? Ne kadar işe yarıyor, teoriden öte şahsen yaşamışlığın ve uygulamışlığın var mı? Önceden nasıldın, şimdi nasıl, doyuma ve refaha erdin mi? İlişkiler konusunda birçok öğüt genelde teoride güzel şeyler vaat eden- pratikte pek geçerli olmayan şeyler. Mesela Red Pill konusunda uzman birinin, bu yöntemin bilimsel açıdan geçerli olduğunu vurgulaması için epey örnek üzerinde deneyim yaşamış-gözlem yapmış olması gerekir, yani senin en az 50 civarında bir kadınla birlikte olup bir o kadar da üçüncü şahıs olarak gözlemde bulunman gerekir. 5-10 kadın üzerinde tutabilir ama bu onun gerçek olduğunu kesinlemez. Deney evreni ne kadar büyükse o kadar isabetli sonuçlar alınır. Senin deney evreninin boyutunu sormak istiyorum. Saygılar.

Sorular güzel o nedenle bir yazıyla yanıtlamak istedim.

Benim merak ettiğim, bu yazılanları sadece çevirip koyuyor musun, yoksa kendi yorumun da var mı?

Çeviri yazıların hemen hepsi, çeviri için gerekli yorum kadarı hariç yorumsuz. Bu sitede olmaları tabii ki genel olarak fikirlerimize paralel olması ama her yazının her bölümüne katılıyoruz diyemeyiz. Çeviri olmayan yazılarımız da var (çeviri olanları çoğunlukla belirtiyoruz) ama şu an önemli bulduğumuz kırmızı hap yazılarını çevirme işine öncelik verdiğimizden, kendi yazılarımıza daha az zaman ayırabiliyoruz. Aklımızdaki temel liste çevrildikten sonra, bizim tecrübelerimize göre kendi yazılarımızın sayısı artacak.

Yani kişisel olarak bu felsefeyi yaşıyor musun? Ne kadar işe yarıyor, teoriden öte şahsen yaşamışlığın ve uygulamışlığın var mı?

Evet, kişisel olarak şahsen yaşıyor ve uyguluyoruz. Kırmızı Hap sonucu genelde insanlar 3 yola giriyor : (a) MGTOW ki hızla yaygınlaşan yol, (b) risklerini bilerek ve Disney masallarından arınmış bir uzun süreli ilişki / evlilik ki erkeğin yaşına bağlı olarak uygunluğu artan bir yol ve (c) tabak çevirmek. Biz bloğun 2 yazarı tabak çeviriyoruz.

Önceden nasıldın, şimdi nasıl, doyuma ve refaha erdin mi?

Kendimi ele alırsam : Bu kavram ile daha camia ve kırmızı hap yokken çok uzun yıllar önce tanıştım. Bir adet oneitis / sadece kendin ol / ilişki yatırımı temelli ve aylarca seks yapamayan tipik bir betaydım. Zamanla bir yerlerde  yanlış yaptığımı anlayıp sorun ve çözüm nedir diye araştırma yaparken Michael W. adlı bir PUA’nın bloguna rastladım. Diğerlerinin aksine bu adam işin içine baştan evrimsel psikoloji katıyordu. Tüm bloğu bir haftada hatmettikten sonra ise gittim 45 USD verip e-kitabını aldım. Hayatımda aldığım ilk ve tek e-kitaptır. Kitabın adı da evlere şenlik : “The Dating Wizard : Secrets to Sucess with Women”. Neyse, kitabı bir oturuşta okudum ve bittiğinde hemen iki şey oldu (1) o anki oneitis bitti ve hayatımda bir daha hiç oneitis olmadı (2) depresyonum geçti. Hemen spor salonuna yazıldım, gardrobu yeniledim ve reddedilme korkusuna rağmen kızlara yürümeye başladım. O zaman siberalemi ve yoncayı keşfetmemiştim ve başka da online mecra yoktu. Geçmişte elde olan tek sahada, sokakta ve barlarda kızlara yürümeye başladım. Kısa bir yeni başlayan cehenneminden sonra ise düzenli seks yapmaya başladım.

Aslında bu olaya “bende zaten malzeme iyiymiş” ya da “ben zaten hazırmışım” diyebilirdim. Ama bu e-kitabı 3 kişiye daha verdim. 3’ü de birden değişti. Bunlardan biri müzmin abaza iken bir sene içinde kadın avcısı bir playboya dönüştü ve hala da evlenmedi, öyle yaşıyor. Hit countu yüzlerle ifade ediliyordur muhtemelen. İşin ilginci bu materyal artık bayağı eski olmasına rağmen (2003) Şubat 2017’de genç bir elemana verdim ve adam da 3 aya kız avcısı oldu. 2 senedir kız arkadaşı olmayan herif Temmuz 2017’de sabah tabak 1’in yatağından “canım sen uyu ben bir spor yapayım ve sonra brunch yaparız” diye kalkıp tabak 2’nin evine kahvaltı ve sekse gidip sonra tabak 1’e bruncha dönen biri oldu.

Fakat bunlar PUA işleri. Kafa hala az çok mavi hap. Bolluk sayesinde çoğunlukla kurtarıyorum ama arada mavi hap tuzağına düşüyorum. Mavi haplı bir şekilde çok yanlış bir kadınla evlendim ve çocukla beraber betalaştım. Daha önce Roosh ve Roissieyi biliyordum ama nedense Rollo ile geç tanıştım. Büyük resmi ise çoğu gibi ben de Skepticonun the redpill yazılarından reddit grubunu keşfederek gördüm.

Bugün boşanmış bir erkek olarak ayda bir yeni bir kadınla yatıyorum. Buna tabak çevirmek diyorum ama kızlar o kadar kısa süreli ki aslında çok azı birbirine denk geliyor. Seksten oldukça zevk alıyorum, kadınların da zevk aldığını ve benden bunu talep ettiklerini biliyorum ama eğer mavi haplı olsa idim bugün muhtemelen hem bu yaşadığım “kaka hayatı” kendim kaka bulduğum için yaşamazdım hem de muhtemelen yalnız bir ihtiyar olarak yaşamamak için ikinci evlilik belasını başıma sarmak üzere zaman ve kaynaklarımın önemli bir kısmını 30unu iyice aşmış bir hatuna adıyor halde olurdum. Yok pardon, mavi haplı olsa idim bugün muhtemelen hala aynı cehennem evlilikte acı çeken bir kayıp ruhtum.

İlişkiler konusunda birçok öğüt genelde teoride güzel şeyler vaat eden- pratikte pek geçerli olmayan şeyler.

Kırmızı hap öğretisi de mavi hap öğretisi gibi bir yol haritası. Benim şahsi gözlemim ve fikrime göre kırmızı hap, mavi hapa göre çok daha iyi bir harita. Zira ikisinin de hedef aynı gibi ama mavi hap seni alıp saray görünümlü bir barakaya tıkıyor. Mavi hapın tek esprisi, toplumca kabul edilen, kolay ve kestirme bir yol çizerken, kırmızı hap daha az kabul gören ve çetrefilli bir yol çiziyor. Ama kırmızı hapın çıktığı yer, vaadettiğine daha yakın ve daha mutlu olunabilecek bir hedef. Bir tehlike de mavi hapın artık gittikçe erkek aleyhine olan bir hedefe sürüklemesi.

Teori güzel ama işe yaraması için uygulamak lazım. Tamam harita iyi de, haritayı istersen hayat boyu koy masaya çalış, yürümeden hiçbir yere gidemezsin. Ben bir konuda aynı fikirdeyim seninle : teoriyi okuyanların önemli bir kısmı, kriter seks yapmak ise başarıya ulaşamıyor. Sebebi de yolu yürümemeleri. Ya da tam yürümemeleri. Bir erkek istediği kadar kırmızı hap zihniyeti kazansın, istediği kadar işini ve vücudunu geliştirsin, reddedilme korkusunu aşıp eğer dışarı çıkıp kadınlara yürümüyorsa (ki çoğu erkek bunu yapmıyor) evet öğreti / teori güzel de pratikte işe yaramıyor maalesef. Öyle en fazla kadınların ayak paspası olmaktan kurtulursun (ki fena da bir sonuç değil) ama seks konusunda başarılı olman kolay değil. Hatta ortalama bir beta klasik olarak ayak paspası olacağı kadınla evleneceği ve görece düzenli seks yapacağı için, kırmızı hap bir erkek için daha az seks anlamına bile gelebilir.

Ama şunu da söyleyeyim, bunu son adımına kadar (reddedilme korkusuna göğüs gererek) sabırla yürüyen ve belli bir başarı elde etmeyen birini de görmedim. Sabırla diyorum zira bu geçiş döneminin başında yeni başlayan cehennemi denilen bir evre var. Beta hayatında yılda bir hatuna yürüyen ve böylece de sadece yılda bir kere reddedilen erkek, ayda 10 hatuna yürüyüp 10 kere reddedilince haliyle “amk bu ne lan, ben omegalığın taçsız kralıymışım, kırmızı hap çalışmıyor ya da çalışsa bile ben umutsuz vakayım” diye düşünüyor. Bir de tabii şu var :

İlk başta davranışların çok beta olacağınızdan ciddi anlamda beginner’s hell (yeni başlayan cehennemi) yaşayacaksın. Yani çoğu yürümeden iş çıkmayacak hatta bazen ciddi şekilde aşağılanarak reddedileceksin. Bunun sebebi beta utandırma (beta shaming) kavramıdır. Alfa davranışlar gösteren bir adamın olumlu karşılanacağı şeylerin, beta davranışlı biri söylediğinde ciddi tepki çekmesidir. Kişisel algılamayın. Burada matrix, hep fişte olmasını beklediği pil adamın fişten çekilme çalışmalarına, kadının suretinde karşı  koymaktadır. Yılmayın.

Mesela Red Pill konusunda uzman birinin, bu yöntemin bilimsel açıdan geçerli olduğunu vurgulaması için epey örnek üzerinde deneyim yaşamış-gözlem yapmış olması gerekir, yani senin en az 50 civarında bir kadınla birlikte olup bir o kadar da üçüncü şahıs olarak gözlemde bulunman gerekir.

İstatistik ilmine göre örnek sayısı en az 50 olmalı değil mi? 🙂 Ben sanırım senin rakamlara ulaştım. Paralı askerleri saymazsan 50yi geçmişimdir (maalesef toplamda 10 sene süren bir uzun süreli ilişki ve elimden geldiğince sadık olduğum bir evlilik yaşadığımdan sayıyı 100e çıkaramadım). Bir o kadar da üçüncü şahısta gözlemledim diyebilirim. Bu dinamiği aslında sürekli gözlemleyen biriyim.

Fakat şu uyarıyı da vereyim : Bizim çevremiz Türkiye standartlarında iyi kazanan ve ortanın üstü bir çevre. Sonuçta oldukça seküler bir büyük şehir ortamındayız. Her sosyo-ekonomik sınıfta işe yarayacağını yabancı kaynaklardan varsayabiliyoruz ama kendimizin bu tip gözlemi kısıtlı.

Şimdi bitirirken kendi kafamda olan ama hakkında bilimsel bir veri olmayan bir teoriyi paylaşalım. Dediğim gibi bunu biraz zihin egzersizi olarak paylaşıyorum, “belge göster” dersen öyle birşey yok elimde.

Bence erkeklerin doğal alfa – beta – omega dağılımı, normal dağılım. Yani kabaca doğal alfa ve doğal omega azınlık uçlar ve ortadaki yığın beta. Betaların alfa tarafındaki yarısı hayat boyu 5- 6 seks partneri ortalamasının üstünde, omega tarafına yakın kısmı ise altında. Bu durumda :

  1. İnsanların doğal hallerinde doğal alfaların tamamı (top 5 – 10 civarı) ve alfa tarafındaki betalar, toplam tepe yüzde 20 erkek grubu, hatunların büyük çoğunluğunca arzulanan erkek kitlesi.
  2. Klasik ve geleneksel toplumda her betaya bir eş sistemi var. Bu sistem eski bayağı. Muhtemelen bir ara erkeklerin 17’de 1’inin tüm hatunları kapadığı çılgın bir dönemden sonra doğal 80 – 20 dürtüsünü bastırılarak çalışan sistem 5000 yaşında olmalı.
  3. Şimdi ise özellikle Batı merkezli, üçüncü dalga feminizm gazlı, endişe verici bir dönüşüm yaşanıyor. Buna genelde eskiye (avcı – toplayıcı toplumun 20 – 80 oranına) dönüş diyorlar ama bence durum daha vahim. Feminizasyon ve erkeklerin “aşk”, “hayatımın kadını”, “kendim olursam hayatıma girecek doğru insan”, “Disney Masalları”, “sensiz yaşayamam” propogandaya 40 yıldır maruz kalması ile Betaların çoğunluğu Omega tarafına kayarken, omega sayısı hızla artıyor. Kırmızı hap işte bu büyük sosyal mühendisliğe bir tepki aynı zamanda. Bu açıdan kırmızı hap sadece kişisel gelişimden ziyade ana akımın saldırdığı bir tehlike olmaya başladı. Daha yeni CNN saldırdı yine.

NOT : Yukarıda bahsettiğim The Dating Wizard kitabı pualib’de bedava. İngilizceniz varsa okumanızı tavsiye ederim. Kırmızı hap öncesi ve oldukça erken dönem olsa da hala yararlı bilgiler var. Türkçesi ise burada : İlişki Sihirbazı – Kadınlarla Başarının Sırları

Testosteron doğal yollardan nasıl arttırılır?

Erkeklik hormonu testosteron, bir erkeğin ergenlikte gelişimi kadar, yetişkinlik ve hatta yaşlılık çağlarında bile optimal oranlarda gerek duyduğu, erkeği erkek yapan hormon. Testosteron eksikliği erkekte depresyon, sürekli yorgun hissetme, yağ dokusunda artış, Alzheimer riskinde artış, düşük enerji, sertleşme problemi ve cinsel arzu gibi yan etkilere sahip. Testosteronun sağlıklı seviyelerde olması ise erkeğe kendine güven, daha fazla kas, sağlıklı bir kalp, mutluluk, güçlü sertleşme ve cinsel arzu ile enerji veriyor.

Son yıllarda, testosteron seviyesinde endişe verici bir azalış trendi var. Burada yaş ile gelen azalıştan bahsetmiyoruz, yaş ne olursa olsun bir azalış trendi var. 2017 yılında 20 yaşında olan erkeklerin testosteron seviyeleri, 2007de 20 yaşında olanlara göre az ve 2007deki 20liklerin de 1997ye göre daha az. Bu her yaş grubunda böyle ve son 30 yılın büyük betalaşmasında da rolü olan (ya da o nedenle olan) birşey.

Trendi yenmek, sağlıklı testosteron seviyelerine ulaşmak ise sizin elinizde. Bunun için yapabileceğiniz, araştırmalarla desteklenmiş şeyler şunlar.

Testosteron Nasıl Artırılır?
Testosteron Nasıl Artırılır?

Egzersiz ve Ağırlık Kaldırmak

Düzenli egzersiz yapmak, vücudunuzdaki testosteron seviyesini arttıracak en iyi yöntem. Ama bütün egzersiz çeşitleri aynı değil. Araştırmalar, ağırlık kaldırmanın, testosteronu en çok arttıran egzersiz olduğunu gösteriyor. Bunun hemen ardından ise High-Intensity Interval Training geliyor.

Sağlıklı beslenmek, yeterince protein, karbonhidrat ve yağ almak

Ne yediğiniz, testosteron seviyenize direk etki ediyor. Uzun süreli diyet veya aşırı yemek, testosteron seviyesini düşürüyor. Testosteron kolestrolden sentezlendiği için kolesterolü düşük diyetler, testosteron seviyesini düşürecektir (bu nedenle kadınlar gibi diyet ağırlıklı kilo vermekten kaçınmalısınız).

Kısacası aşırı yemek yemekten veya fazlaca diyet yapmaktan kaçının. Eğer bunları yapıyorsanız, dengeli beslenmek, testosteron seviyenizi arttıracaktır.

Stresi ve kortizol seviyesini azaltmak

Uzun süre strese maruz kalmak, stres hormonu diye bilinen kortizolün artmasına neden oluyor. Araştırmalara göre, kortizol seviyesinde artışla beraber testosteron seviyesinde azalma oluyor. Bu hormonlar tahteravalli gibi : biri artarken, diğeri azalıyor (testosteron seviyesinde artışın mutluluk ve rahatlık olarak geri dönmesi de bundan).

Güneş ışığına çıkın ve D vitamini alın

D vitamini, muhtemelen dünyanın en popüler vitamini. D vitaminin birçok sağlık avantajından biri de testosteron seviyesini arttırması. 12 aylık bir araştırmanın sonucuna göre D vitamini takviyesi alanlarda (günde 3,000 IU vitamin D3), testosteron seviyesi yüzde 25 artıyor. Yaşlılarda vitamin D ve kalsiyum takviyesi ise hem testosteron seviyesini hem de kemik gücünü arttırarak, düşmeleri azaltıyor.

Testosteron seviyenizi arttırmak için günde 15 dakika kadar güneş ışığına çıkın ve günde 3,000 UI D vitamin takviyesi alın.

Vitamin ve mineral takviyesi alın

Multi-vitaminlerin yararları tartışma konusu olsa da bazı vitaminlerin yararları biliniyor. Bir araştırmaya göre, çinko ve vitamin B takviyesi, sperm kalitesinde yüzde 74 artış sağlıyor. Çinko, atletlerde testosteron artışını da sağlıyor. Bilinen tüm vitamin ve mineraller içinde testosteron arttıran en önemlileri çinko ve D vitamini.

Yeterli ve kesintisiz uyku uyuyun

Egzersiz ve sağlıklı beslenme kadar önemli bir başka faktör ise yeterli uyku. Günde sadece 5 saat uyumak, testosteron seviyesini yüzde 15 düşürüyor. Günde ideal 7 – 10 saat arası uyumak iste testosteron seviyelerini sağlıklı veya yüksek tutmak için oldukça gerekli.

Testosteron arttırıcı duruş ve hareketler yapın.

Bizim duygu diye hissettiğimiz şeylerin hormon salgılanması ile alakalı olduğu artık bilinen birşey. Yeni yeni keşfedilen şey ise hareketlerle hormon salgısının değişebileceği ve bunun da duygu yaratabileceği. Belgeselin aşağıdaki Fake It To Make It (Yapana kadar yapıyormuş gibi yapmak) bölümünde, alfa maymun hareketleri yapmanın (örneğin kollar havada açık V duruşu) testosteron seviyesini 20% arttırdığı ve tam tersi itaatkar ve boyun eğer hareketlerin ise 10% azalttığı verisinden yola çıkarak bir deney yapılıyor. Buna Alfa Kuralları – Yapana kadar yapıyormuş gibi yapmak yazımızda değindik ve bununla ilgili bir deneyi, yazıdaki videoda görebilirsiniz.

Doğal testosteron arttırıcılar

Bilimsel araştırmalarca etkisi belirlenmiş testosteron arttırıcı doğal madde sayısı sınırlı. Geleneksel Hindistan tıbbında yüzyıllardır kullanılan ashwagandha adlı bitkinin kısır erkeklerde yüzde 17 testosteron artışı ve yüzde 167 sperm sayımı artışı getirdiği belirlenmiş. Bitkinin sağlıklı erkeklerde testosteron arttırışı ise yüzde 15. Bitki, kortizol seviyesini ise yüzde 26 azaltıyor.

Zencefil özünün de testosteron arttırıcı etkileri belirlenmiş durumda. Fakat araştırmaların çoğu hayvanlar üzerinde yapılmış. Kısır erkekler üzerinde yapılan bir araştırmada ise zencefil özünün bu erkeklerde yüzde 17 testosteron arttırdığı belirlenmiş.

Bilimsel araştırmaların testosteron artışı sağlayabileceğine işaret ettiği bazı diğer bitkiler ise horny goat weed (azgın keçi tohumu), Mucuna pruriens, shilajit ve tongkat ali. Fakat bu araştırmaların çoğunun fareler üzerinde yapıldığını, insanlar üzerinde yapılanların da kısır erkeklerle sınırlı olduğunu belirtelim.

Östrojen benzeri kimyasallardan uzak durun

Plastiklerde bulunan BPA ve paraben gibi östrojen benzeri hormonların testosteron seviyesini azalttığı biliniyor.

Düzenli seks yapın

Düzenli seks, testosteron seviyenizi olumlu etkiliyor. 60 yaş üstü ve düzenli seks yapan amcalarda testosteron seviyesinin, yapmayanlara göre önemli miktarda fazla olduğu gözlenmiş.

 

 

 

 

 

 

Tinder Mesajlaşma Taktikleri – Profilde yazandan yürümek

Erkek Adam kitapları serisinden Erkekler İçin Tinder Rehberi kitabı için tıklayınız.

Sosyal medya ve ekşiden takip edebildiğim kadarıyla erkeklerin Tinder’da mesajlaşma konusunda ciddi problemlemleri var. Eşleştikleri kıza ne yazacaklarını bilmiyorlar. Yazdıklarına çoğunlukla cevap gelmiyor. Zira kıza zaten 100 tane mesaj geliyor ve eğer erkeğin mesajı bunlardan daha özgün ve farklı değilse kendisine cevap dönülme ihtimali yüzde 1 oluyor.

Burada tinder mesajlaşma taktikleri vereceğiz biraz. Gerçi bunu başka sosyal medya mecralarından da kullanabilirsiniz. Bu yazıdaki taktik aslında en basiti. Kızın profiline koyduğu toplardan sağlam bir tanesine girip gol atmak.

Aşağıdaki benim gerçek mesajlaşmalarımdan biri var örnek olarak. Kız 21 yaşında, profilde “… Eğer sadece seks arıyorsanız aradığınız ben değilim. Önce arkadaş olalım beyler!!! Adem, Havva’n burada” diye birşey yazmış.

Eşleşme sonrası mesajlaşma aynen şu :

Ben : Selam.
Ben : Demek cennetten atılma sebebim sensin.
Ben : Ama sen şimdi tabii tüm suçu yılana atacaksın …

(22 dakika sonra)

Hatun : Hahahahahaaaa …
Hatun : Evet o benim.
Ben : Bana cennette bir yaşama maloldun kadın … O zaman bana bir buluşma borçlusun. Kahve mi, bira mı?
Hatun : Bira 😀
Ben : Şimdi seninle buluşmak için denizi aşmam lazım sanırım (profilde yaşadığı semt boğazın karşısında). Musa’nın asası burda çok işime yarardı ama köprüyü kullanacağım bu sefer.
Ben : Bana numaranı ver, whatsapp’tan yazayım …
Hatun : Tamam … Numaram XXXX XXX XX XX.

Whatsappta ise hemen buluşma ayarladım, bira içmek için buluştuk.

Bazı notlar

  • Hatunun profilinden eğlenceli bir giriş her zaman daha iyi sonuç verir. Selam, ne haber yazan çoğunluğun hemen üstüne çıkarsınız. Burada topa girin diye hatun koymuş zaten topu. En basit yürümeler böyle. O topa eğlenceli bir şekilde girmek.
  • Dikkat edin 3 karşılıklı mesajlaşmada telefon numarası alıyorum. Tinderda mesajlaşmada ilk amaç hemen telefon numarası almak. Her zaman böyle hızlı olmayabilir ama amacınız bir mektup arkadaşı edinmek değil, hemen buluşmak.
  • Bu nedenle buluşma konusuna hemen giriyorum. Dikkat edin kıza buluşma borcu çıkardım. Bunu her zaman yapamazsınız ama çokça yapabilirsiniz. Konuya giriş şeklini buluşma borcuna gidecek şekilde ayarladım zaten.
  • Whatsappta da önce birbirimizi tanıyalım yok. Mesajım çok kısa ve net oldu. “Selam Dila. Adem ben. Yarın akşam XXX’te buluşalım. Saat kaç sana uygun”.

 

 

Oyunun bokunu çıkarmak

Oyun (The Game)nun bilinmesi gereken ama çoğunlukla es geçilen oldukça önemli taraflarından biri, oyunun yolunun iki aşırı uç arasında bir denge çizgisinde devam ettiğidir. Örneğin genelde aşırı bir iyi çocuk geçmişi olan beta, eskiden bir kıza hiçbir sonuç almadan çok yatırım yaptığından, oyuna ilk başladığında tamamen öbür uca atlayarak bir sürü kıza yürürken, hepsine yetersiz yatırım yaparak yine havasını alır. Eskiden bir kadını çok takarken ve ona entellektüelliğin tepesinde muhabbetle yaklaşırken, kırmızı hap sonrası oyunu oynarken yürüdüğü hatuna aşırıya kaçmış bir “sikimde değilsin Nalan” zihniyeti ve çok havadan sudan bir muhabbet ile yanaşır.

Oyunun bokunu çıkarmak denilen bu aşırılıklardan en yaygını da ukala – eğlenceli (cocky – funny) yaklaşımının bokunu çıkarmaktır. Mavi hap oyunu nedeniyle ezik – sıkıcı oyunundan gelen bir erkek, ukala – eğlenceliyi aşırı uçlara çekebilir ve zararsız bir tavşan gibi görünmemeye çalışırken, tehlikeli bir sırtlan gibi görünebilir.

Yakın zamanda internette dolaşan şu hikaye, uç bir örnek olsa da bu duruma iyi bir örnek. Buradaki elemanın kırmızı hap öğretisine bulaşmışlığı var mı bilmiyoruz ama kırmızı hap öğretisine yeni gelenlerin sıklıkla yaptığı bir hataya çok benzer birşey yapıyor. Ukala – eğlenceli olayım derken sapık – korkutucu oluyor :

“… kız arkadaşımla yemek yiyordum ve hemen arkamızda bir çift vardı. Buluşma hiç iyi gitmiyordu. Erkek bayağı iğrençti ve çok uygunsuz şeyler söyleyip duruyordu. Kız da bayağı rahatsız olmuş görünüyordu.

Kız çorbasını hızlıca yedi. Tahminim, bitse de gitsek diye acele ediyordu. Eleman bu durumla ilgili yüksek sesle şu yorumu yaptı : “en azından yutabildiğini görmüş oldum” (İngilizce’de swallow (yutma) kelimesini oral sekste erkek boşalınca spermi yutma anlamında kullanıyor).  

Kız kıpkırmızı oldu ve bu dediğinin çok uygunsuz birşey olduğunu söyledi. Eleman hiç takmamış gibi elini sallayarak “sakin ol nasıl olsa birkaç saat içinde görmüş olacaktım” dedi. Kızın tam ne dediğini duyamadım ama bir sürü ha siktir duydum. Eleman buna “güzelim, seni evinden aldım, nerede yaşadığını biliyorum” diye cevap verdi. Kızın beti benzi attı ve tek kelime edemedi.

Ben böyle pek etrafa karışan biri değilim ama buna sessiz kalamazdım. Ayağa kalktım. Ne yapacağımı bilmiyordum ama 23 yaşındayım ve oldukça fitim ve bu orospu çocuğunu gerekirse duvara yapıştıracaktım.

Yolu yarılamıştım ki biri omzuma dokundu ve beni durdurdu. 50li yaşlarında ama oldukça fit bir adam “yavaş … bu benim” dedi, sesinde büyük bir özgüvenle.

Gitti, bir sandalye çekip çiftin masasına oturdu. Sonra polis kimliğini çıkardı ve masaya koydu. Beti benzi atma sırası erkekte idi.

Polis “burada sessizce kızımın doğumgününü kutluyordum ailemle ve senin bu genç kadını tehdit ettiğini duydum. Bunun nedenini açıklayabilir misin?”

Eleman “ben .. şey … görüyorsunuz ki …” falan diyebildi.

Polis “Ben de öyle düşünmüştüm. Bak biz bu tür şeyleri çok ciddiye alırız ve şu an seni almaları için arkadaşlarımı çağırsam mı diye düşünüyorum.”

Sonunda polis elemanın kimlik bilgilerini alıp hesabı ödettikten sonra elemana kızdan uzak durmasını söylüyor ve elemanı siktir ediyor.

Buradaki elemanın “kendine aşırı güvenmek hiç güvenmemekten iyidir”, “ukala ve eğlenceli ol” gibi oyun ilkelerini götünden anlaması gerçekten akıllara zarar ama bunun daha az vahimi oyuna ilk başladığınızda başınıza sık sık gelecek.

Oyun her ne kadar erkeklerin her türlü erkeksi (maskülin) hareketinin zehirli ve zararlı olduğunu öğreten feminen doğmaya karşı olsa da oyun sağduyu dışında değil. Eskiden hatun sizinle ilk buluştuğunda tamamen rahat hissetsin diye tavşan gibi davranmanızın panzehiri, ilk buluşmada tecavüzcü Coşkun’a dönüşmek değil. Eskiden bir kadına çok çok zaman ve ilgi harcayıp da havanızı almanızın panzehiri, şimdi bir kadına öylesine, laf olsun diye yürümek değil. Eskiden muhallebicilerde sevdiceğinizle defalarca buluşurken ağzınızdan kaka ve cinsellik çağrıştırıcı kelimeler çıkmaması için özel çaba harcayıp yanlız gecelerinize yanlız geceler eklemenizin panzehiri porno filmlerinde izlediğiniz sikiş öncesi replikler hiç değil.

4 Alfa bir bara girmiş …

Hikaye şu. Zamanında Jack Nicholson, Warren Beatty, Robert Redford ve Clint Eastwood bir partide biraraya gelmişler. Yapımcı Robert Evans’ın anlattığına göre bu starlardan sadece birisine kadınların büyük çoğunluğu yürüyormuş.

Öncelikle bu abilerin olayın geçtiği tarihlerde hemen hemen nasıl göründüğüne bakalım.

Hangisi diye kadınlara sorarsanız, kadınlar genelde doğru cevap veiyorlar. Peki sizce hangisi?

Cevabı okumadan bir seçim yapın.

İpucu : Erkek gibi düşünmeyin. Kadın gibi düşünün. Erkeklerin saygı duyduğu tipe rağmen kadınlar nasıl erkeklerden hoşlanırlar?

.

.

.

.

.

Evet … En çok am gıdıklayan alfamız

.

.

.

Jack Nicholson.

Yukarıdaki fotoları doğru seçtim mi bilmem (zira Jack Nicholson bu fotoda normalde olduğundan daha yakışıklı ve Warren Beatty’de fazla şeker çocuk) ama eğer bu aktörleri biliyorsanız, çoğu erkek için cevap Clint Eastwood veya Robert Redford olacağını görürsünüz. Zira bu elemanlardan en yakışıklısı Robert Redford ve erkek bakış açısından en saygıdeğer alfası Clint Eastwood. Clint Eastwood sağlam, erdemli, çok konuşmayan ve maço bir alfa.

Jack Nicholson ise hem filmlerde yarı deli, serseri veya kötü çocuk karakterlerini oynayan biri, hem de özel hayatında binlerce kadına kaymış, uyuşturucu, içki, seks alemi ve parti aleminde Hollywod’un en ünlü kötü çocuğu. Bir söyleşide “kadınlara hiçbir zaman doyamadım, zamanında yatağa 4 kadından azıyla gitmezdim” diyen abimizin bir efsaneye göre “Hollywood’un en deli evi” diye bilinen evinden(*) Playboy Mansion’a (Hugh Hefner’in bir sürü playboy güzeliyle yaşadığı malikane) tünel varmış.

Burada Beatty her ne kadar Hollywood’da kötü çocuk olarak bilinen ve siktiği kadın sayısı biyografisini yazan Peter Biskind’e göre 12,775(**) olan biri olsa da kasıntı bir alfa. Redford ise aslında çok yakışıklı olup da sınırda beta izlenimi veren bir şahsiyet. Eastwood, erkeklerin lideri sınıfı alfa iken Nicholson kadınların düzüşmek için birbirini yırttığı kötü çocuk alfa.

Eğer kendinizi bir erkek gibi düşünmekten alıkoyamazsanız, Clint Eastwood en doğal tercih. Eğer kadınların da erkekler gibi güzelliğe önem verdiğini düşünüyorsanız, doğal tercih Redford. Eğer kim olduklarını bilmeyen kadınlara fotolarını gösterseniz, çoğu Redford diyecektir ama tüm paketi gördüklerinde çoğu Nicholson ile yatmayı tercih edecektir. Bir erkek için bir kadının Clint Eastwood gibi bir gerçek alfa yerine Jack Nicholson gibi bir adamın yatağına atlamasının bir mantığı yokmuş gibi görünebilir. Ama bu bloğu okuyorsanız, siz bir mantığı olduğunu biliyorsunuz. Gerçek hayatta da durum buna yakın. Kadınların çekici bulduklarını söyledikleri erkekler ve erkeklerin kadınların çekici bulacağını düşündüğü erkekler ile, kadınların arzuladıkları erkekler çok farklı.

(*) – Evliliğini bitirip şu ana kadar süren bekar hayatına adım atan Jack Nicholson’un boşanmadan sonra Marlon Brando ve Warren Beatty’ye komşu bir malikane aldığını ve bu nedenle de bulundukları sokağa Bad Boy Drive denildiğini belirtelim. Söylentiye göre Nicholson’un yattığı kadın sayısı 2,000. Bugün 78 yaşında olan aktör için yaş farkı da pek sorun değildi zamanında : 50li yaşlarının başında 19 yaşındaki İngiliz oyuncu Karen Mayo-Chandler. Chandler bir röportajda Nicholson için “çok yaramaz bir çocuk” deyip “Jack ile kıça şaplaklar, kelepçeler, kırbaçlar ile dolu durmadan seks garanti” diye eklemişti.

(**) – Biskind bu devasa sayıya aritmetik ile ulaşmış. Beatty bekaretini 19 yaşında kaybetmiş ve 1991’de Annette Bening ile tek eşli ilişkiye girene kadar geçen 35 senede neredeyse (bunun doğruluğu kuşkulu ama) her gece başka bir kadınla yatmış. Biskind burada Beatty’nin gündüz yapmış olma ihtimali kuvvetli hızlı seksleri saymıyor. Sayı muhtemelen abartı ama Beatty’nin karakteri ve nasıl bir kadın avcısı olduğu bilindiğinden bu sayı kuvvetle muhtemel 5000 – 1000 arası bir yerde.

Kadını seks eşiğinden aşıramamak

Dünkü kadını seks eşiğinden aşırmak yazısında, erkeklerin en çok yaptıkları strateji hatasını şöyle belirtmiştik :

Buluşmayı ilişkiye / sekse götüremiyorum sorusu çok geliyor. Bunun en büyük nedeni bir erkeğin kızı rahat hissettireceğim diye zararsız bir tavşana dönmesidir ve ortalama bir kadın bir tavşanla yatmak istemez zaten. Buna camiada Beta Game denir. Bu feminen propoganda temelli oyunda erkek, kadınla önce arkadaşlık temelli bir bağ kurup, ordan işi sekse yükseltmeye çalışır. Önceliği ortak noktalar aramak, beraber iyi vakit geçirebileceği aktivitelere odaklanmak ve bu “kaliteli” zaman harcanan buluşmaların sonucunda da işlerin seks eşiğini aşacağı bir noktaya varacağını ummaktır.

Bu konuyu biraz açmak istiyorum. Eğer okudu iseniz Arkadaşı Oynamak yazısında buna değinmiştik ama uydu erkek (friendzone) bağlamında :

… Bir erkek, “arkadaş olalım / kalalım” reddedişini genelde en standart beta erkek oyunu olan önce arkadaş olalım stratejisi yüzünden yer. Bu erkek daha ilk buluşmadan daha yakın ilişkiyi ima ile de olsa bastırmak yerine, önce tamamen aseksüel ve zararsız görünüp, doğru zamanı bekleyerek, başından kendi kendinin kulaklarından tutup friendzone’a atar. …

Friendzone’a giren erkeklerin burada olmalarının en önemli nedenlerinden biri keskin nişancı taktiğidir (bkz. Tabak Teorisi)

Keskin nişancı stratejisinin temel problemi kadın – erkek ilişkisini yatağa taşıyan o tüm cinsel gerilimden ve tutkudan soyutlanmış olmasıdır. Ancak cinsel birleşme sonrası gelebilecek olan o sıcak, samimi ve güvenli atmosfere, cinsel ilişki öncesi varolması gereken cinsel gerilim prosesini bypass ederek atlar. Bu testasteron yoksunu sureç kadına karşısındaki erkeğin bir şekilde erkek değil yatakta sarılıp uyuyacak bir oyuncak ayı olduğunu bağırır. İşin komiği bu oyuncak ayı “zararsız” sürecin sonunda seks talep ederse kadından alacağı cevap “aman Tanrım sen bunca süredir beni becermek için arkadaş gibi mi davrandın?” sorusu olacaktır 🙂 Tabii bu kısım betamıza söylenmeyebilir ama bunun ardından gelen sözler klasiktir “ama Turgut ben seni arkadaş olarak görüyorum”.

Burada temel hata, erkeklerin büyük çoğunluğunun “önce arkadaş olalım” stratejisi uygulamasıdır. Erkek tek bir kadına ne kadar sevimli ve zararsız olduğunu göstermek (başka bir deyişle kötü bir çocuk olmadığını göstermek) için özellikle içinden gelen tüm cinselliği bastırır ve cinselliği masaya koymak için doğru anı bekler.

 

Kadını seks eşiğinden aşırmak

Okurumuz Tristan sormuş :

… Sonuçta bu kadınla yakınlaşmak istiyoruz. Ben o yakınlaşma (yavşama, yürüme artık hangisiyse) yani sonuca götürecek temas, öpücük ve daha ileri safhalara geçiş kısmında sıçanzi. Ya da hatun istedi, ben anlamadım veya hatun baştan istemedi vs. …

Buna benzer bir okur mektubuna uzun bir yanıt yazmıştım, ondan biraz bozarak cevap vermeye çalışayım.

Buluşmayı ilişkiye / sekse götüremiyorum sorusu çok geliyor. Bunun en büyük nedeni bir erkeğin kızı rahat hissettireceğim diye zararsız bir tavşana dönmesidir ve ortalama bir kadın bir tavşanla yatmak istemez zaten. Buna camiada Beta Game denir. Bu feminen propoganda temelli oyunda erkek, kadınla önce arkadaşlık temelli bir bağ kurup, ordan işi sekse yükseltmeye çalışır. Önceliği ortak noktalar aramak, beraber iyi vakit geçirebileceği aktivitelere odaklanmak ve bu “kaliteli” zaman harcanan buluşmaların sonucunda da işlerin seks eşiğini aşacağı bir noktaya varacağını ummaktır.

Oysa bir buluşmayı en kısa sürede ya da eninde sonunda seks ile sonlandırmanın yolu, seksi masaya en kısa sürede sürmektir. Kıza seks eşiğini aşırmak sizin işiniz, eğer bu nasıl yapılır bilmiyorsanız, daha da kötüsü bunu en az 2 – 3 kere buluşmadan öne sürmenin kaka bir hareket olduğunu düşünüyorsanız, aslında sizinle yatabilecek bir kadınla arkadaş arkadaş takılır ve pastanecileri zengin edersiniz.

Fakat tabii eğer seksi masaya, aranızdaki kıvılcımlar çakmadan önce sürerseniz, sapık damgasını da yersiniz ve o iş orda biter. O yüzden bunun zamanlamasını ayarlamak cidden tecrübe ile olan birşey. Fakat genel olarak şunları söyleyebilirim :

Seks konusuna direk girmeyin. Kadınlar hem alenen konuşmadan hoşlanmazlar hem de bu pek yakışık alan birşey değil. Seks üstü kapalı konuşulmalı. Örneğin sizin ilk kuracağınız şey, yanağa öpücük oyunu gibi birşey olmalı. Kızın tepkisi olumlu ise (oynuyor ise), bu buluşmada o öpücüğün alınması şeklinde devam edecektir. Eğer olumsuz ise, o kızdan bir iş çıkmama ihtimali yüksek. Sonra dudağa öpücük oyununa geçebilirsiniz.

Üstü kapalı seks konuşmak ise birkaç değişik oyunla olur. Mesela eğer kız sizden hatırı sayılır şekilde küçükse prenses oyunu oynayabilirsiniz. “Tamam seni kurtaracağım o sıkıcı hayattan prenses, kulenin koordinatlarını ver. Ejderhayı kesip alacağım seni” gibi bir oyun bu. Uyuyan Güzel iyi bir metafor zira “seni uyandırmak için öpmem lazım” diyebileceğiniz bir ortam yaratıyor. Burdan öpücük olayını geliştirebilirsiniz. Bunlar tabii örnek. Ana fikir kızla fantazi dünyasında örtülü seks muhabbeti yapmak ve bir yandan da kendini öpülebilir bir adam olarak kızın kafasına işlemek.

Bu yukarıdaki gibi oyunlarla üstü kapalı seks konuşamadığınız kadınları NEXT eyleyip sıradakine geçmiyorsanız, bolluk zihniyetine geçememişsiniz demektir. Önce o konuda birşey yapmanız lazım. Bu tür üstükapalı seks topuna girmeyen hatundan iş çıkması zordur genelde.

İkincisi, her buluşmayı sekse kolayca gidecek şekilde ayarlayın. Burada ne kadar ayrıntı düşünseniz, o kadar iyi. Akşam saat 7den sonra buluşun. Eğer kız yanlız yaşıyorsa ve sizde araba yoksa kızın evi sizin evinizle buluşma mekanı arasında olsun ki taksi ile önce kızın evinin oraya gideceksiniz ve orda kızla inme şansın var. Kesinlikle yanyana ve gece sonu sarılacağın bir settingde buluşun. Çatı katı barları mesela ideal. Onların böyle manzaraya bakan ve yan yana oturulan kenarları oluyor. Böyle karşılıklı oturmayın. Mümkünse soğuk bir yer olsun. Kız üşüyeceği için sarılıyım gel üşüme diyeceksiniz. Mekan gürültülü ise daha iyi, yakın oturmanız gerekecek.

Sekse en kolay giden buluşma böyle içip muhabbet edeceğiniz buluşma fakat kaliteli muhabbet olayını fazla kafaya takmayın. Türkiye’de erkeklerin kafasında nedense kızlarla cool ve ilginç konular konuşmak gerektiği var ve bunu nerden çıkarıyorsunuz bana biri anlatabilirse çok sevinirim. Tüm muhabbet tamamen kur yapma ve öpme üzerine kurulu olmalı. Tamam abarttım hepsi değil belki ama sık sık konuyu buraya kaydırın. Öyle ortak ilginizi bulup sadece örneğin sinema konuşmaya başlarsanız o gece yatağa yanlız girersin. Hatta o kızla zor yatarsın. Bunlar feminen propoganda (aranızda entellektüel bağ kurun zırvaları). Amacın yan yana oturmak, içmek, dans edebiliyorsan dans etmek ve öpüşmek (ilk gece seksi hedeflemesen de öpüşme hedefle).

İlk buluşmada yapılan en yaygın cinsellik öldürücü beta davranışı, erkeğin çok konuşmasıdır, hatta eşit konuşmasıdır. İlk buluşmada hedef 30 – 70tir. Yani yüzde 30 erkek, yüzde 70 kadın konuşmalıdır. Eğer 50 – 50 ya da erkeğin daha çok konuştuğu bir buluşma olursa, ordan seks çıkması zorlaşır. Sessiz kalmaktan korkmayın ama ince zeka kullanarak, kısa sorularla konuşmayı geliştirin.

İlk buluşmada yapılan en yaygın cinsellik öldürücü beta davranışlarından bir diğeri ise erkeğin kendisi ile ilgili herşeyi ortaya dökmesidir. Bu kadını rahatlatmak için ya da erkeğin sessizliğin stresine dayanamaması nedeniyle olur ve bir kadının vajinasını kurutmak için en kestirme yollardan biridir.

İlk buluşmada, vücut dili de çok önemlidir. Beta vücut dili sizi kızın yavru köpeği yapar en fazla. Alfa vücut dilini arayın ve öğrenin.

ÖNEMLİ NOT 1 – Kadınlarla başarılı olmak için bu konuda belli bir uçuş saatine ihtiyacınız olduğunu yazmıştık. Bize yazan çoğu okurda gördüğümüz ortak problem, ellerindeki tek oyunun sosyal çevre oyunu olması. Yani tanışacağı kızların arkadaş çevresinde yaptığı aktivitelerde, okuduğu üniversitede falan olması.

Bir kere bu oyundan yeterince av çıkmaz. Eğer yanlız iseniz, haftada en az 2 kadına yürümeniz lazım (günde 1 ideal). Bu sayı, sosyal çevreden çıkmaz. İkincisi ise yukarıdaki eşik aşırma taktiklerini, ustalaşmadan kendi sosyal çevrende denersen adın çıkabilir. Bar game, day game ya da tinder gibi online uygulamalar ile, sosyal çevreniz dışından hatun çıkarmanız gerek.

ÖNEMLİ NOT 2 –  Tomassi’nin 3 Numaralı Demirden Kanunu :

Seninle seks yapmayı erteleyen, ya da seninle seks yapmayı ertelediğini ima eden kadınla seks yapmak HİÇBİR ZAMAN beklemeye değmez ( bir fahişeyle yatmak daha iyi bir alternatiftir).

Bir kadın seni seks için bekletiyorsa, sen o kadının ilk önceliği değilsindir. Seks, kadın – erkek arasında birden alevlenen kimyasal bir reaksiyondur, pazarlıkla alınan ve verilen birşey değildir. Önce seks, sonra ilişki olmalıdır. Bunun tersi olmaz. Seninle seks yapmak isteyen bir kadın, bir yolunu bulup seninle seks yapar. Ülkenin bir ucundan bir ucuna uçması, tel örgülerin altından sürünmesi, senin odana tırmanması gerekse bile gelir ve seninle seks yapar, karın geldiğinde dolapta sessizce uygun bir anda sıvışmayı bekler. Sana biraz zamana ihtiyacı olduğunu, ancak biraz ısındıktan sonra seninle seks yapabileceğini söyleyen kız, doğru zaman, doğru mekan ve doğru alfayla karşılaştığında, o alfaya daha tanıştığı saatte verir.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.