Bu hafta Kırmızı hap dünyasının üstadı Rollo Tomassi‘nin meşhur demirden kanunlarını konuştuk. Yayında adı geçen bazı başka yazılar:
Yayınları sitemizin Odysee kanalından ya da spotify kanalından da izleyebilirsiniz.
Youtube videosu aşağıda.
Maskülenite, disiplin, ilişkiler, kadınlarla tanışma
Bu hafta Kırmızı hap dünyasının üstadı Rollo Tomassi‘nin meşhur demirden kanunlarını konuştuk. Yayında adı geçen bazı başka yazılar:
Yayınları sitemizin Odysee kanalından ya da spotify kanalından da izleyebilirsiniz.
Youtube videosu aşağıda.
Sizden öğrendiğim şeyler sayesinde harika bir kadınla tanıştım. İstediğim her şeye sahipti ve onu çok ama çok sevdim.
“Onu çok ama çok sevdim” ne demek biliyor musunuz? Ben onu, onun beni sevdiğinden çok daha fazla sevdim demek! Dakika bir, (kendi kalene) gol bir.
Ama 6 aylık ilişkinin sonunda ayrıldık. Ayrılık nedenimiz şu: Birgün bana Instagram fotoğraflarıma yorum bırakan kadınların kim olduğunu sordu. Ben mimari fotoğrafçıyım ve hesabımda benim ve yüzümün tek bir fotoğrafı bile yok. Hesabımdaki fotoğrafların %100’ü profesyonel mimari fotoğraflar. Ona bunların geçmişte tanıştığım arkadaşlarım olduğunu söyledim ve hiçbirinin geçmişte bir flört ya da eski kız arkadaş olmadığını da belirttim. Gerçekten de hepsi ya arkadaş ya da iş arkadaşı. Hesabıma erkek iş arkadaşlarım ve arkadaşlarım da geliyorlar tabii ki.
Bana bu kadınları sessize almamı ve onların fotoğraflarına kesinlikle beğeni bırakmamamı söyledi. Bunların kendisini kötü hissettirdiğini söyledi.
Mimari fotoğraflar yüzünden güveni sarsılıyorsa kızın kendine güven problemi var. Hesabında etkileşime giren tüm kadınları sessize almanı beklemesi mantıklı değil.
Ona bu kadınların fotoğraflarına kesinlikle flört amaçlı beğeni atmadığımı, sadece destek amaçlı beğeni attığımı anlattım.
Bu kızın geçmişinde bu şekilde bir aldatma olabilir, bilemem. Ama yine de bu büyük bir sorun değil ve kolayca halledebilmen lazımdı.
Bu sorun birçok konuşmayı getirdi ve bir türlü ikna olmadı. Sonunda işi “ya o kadınları sessize alırsın ya da bu ilişki biter” noktasına getirdi. Sosyal medyanın umrumda olmadığını ama bu insanların benim arkadaşlarım olduğunu söyledim. Bu insanları sessize almak benim prensiplerime aykırı dedim. Kadın olmaları umrumda değil.
Sonunda ayrıldık.
Bu kadın seni çok seviyor falan değil. Bu belli. Temelleri anlamak yerine benim yazdıklarımdan sadece bir kızın donunun içine girebileceğin kadarını almışsın sanki.
Kadın senden ayrılmaya bahane olsun diye kavga çıkarıyor gibi. Zira şu ana kadar gördüğüm, kadının seni, senin onu sevdiğin kadar sevdiğine dair bir ipucu yok. Başta söylediğini hatırla:
Onu çok ama çok sevdim.
Sen onu çok ama çok sevdin ama o seni o kadar sevdi mi sence? Hayır. Zira onu çok ama çok sevdim, onu beni sevdiğinden çok ama çok daha fazla sevdim demek.
Prensiplerimden ödün vermediğim için onu kaybettim ve bu canımı sıktı. 1.5 ay ayrı kaldık ve bu hafta ona ulaştım. Bana daha yeni bir erkekle ilişkiye başladığını ve bu çocukla ilişki denemek istediğini söyledi.
😀 Ayrılık kızı gerçekten yıkmışa, uykusuz geceler geçirmesine neden olmuşa benziyor 🙂 Bu kızla 6 aydır beraberdiniz ve 1.5 ay geçmeden başkasıyla beraber. Bunu söylediğim için kusura bakma ama hislerim bana bu kızın zaten bu çocuğu sıraya koyduğunu söylüyor. Belki de ikiniz beraberken onunla konuşmaya başlamıştı.
Şimdi kız adamın instagramda başka kadınların fotoğraflarını beğenmesine kızıyor. Bunlar bikini fotoğrafları mı, bundan bahsedilmemiş. Ama kız kıskançlık yapıyor, adamın bu kadınlarla geçmiş bir ilişkisi olmamasına rağmen.
Kadın neden bu kadar kıskanç olabilir? Direkt yansıtmaya benziyor. Kendi zayıflığını elemana yansıtmış zira derinlerde bir yerde o kadar sadık değil. Bunu söyleme nedenim 6 aylık ilişkiden en fazla 6 hafta sonra (belki daha önce buldu ama henüz diyor) başka biriyle olması.
Kız bu adamı muhtemelen siz ilişkideyken sıraya koymuş ve bu instagram olayını bahane olarak kullanıyor. Kadınlar bunu yapabilirler. Bir erkekten ayrılmak istediklerinde bir kavga çıkarıp küçük bir şeyi büyük bir probleme çevirebilirler. Eski kız arkadaşının sana sadık kalmadığını varsayabilirsin. Onu çok ama çok sevdim diyorsun ve bu da seni olanlara tamamen kör yapmış. Onun seni, senin onu sevdiğin kadar sevmediği belli. Sen muhtemelen ilişki boyunca onun peşinde koşup durdun. 6 aylık ilişkiyi birden bitirmesi ve birkaç hafta sonra başkasıyla olması sana ne diyor? Senin eski sevgilinin sana ilgisi o kadar da yüksek değilmiş diyor.
Yazdıklarım rahatsız edici olabilir ama benden fikir belirtmemi istedin ben de eğip bükmeden gördüklerimi anlatıyorum. Benim işim kıçınıza gökkuşağı üflemek değil. Benim işi sizi sarsarak ve gerekirse tokat atarak kendinize getirmek.
Gerçek şu ki sen bu kızı premses yapıp tahta oturtmuşsun ve kız orada olmayı da hak etmiyor. Sonradan olanlara bakarsak kızın seni suçlamaları, kendisi aldatma eğiliminde olan ya da aldatan yalancının yansıtmaları gibi. Kız muhtemelen bu çocuğa yöneldi, belki senin daldan atlamadan onun dalı tuttu ve sonra bir bahaneyle senden ayrıldı. Ama kız tabii bunu itiraf etmeyecektir.
Kendisine güvenen ve kendisi ile barışık biri partnerinin sosyal medyasındaki karşı cins ile etkileşimini gözlemlemekle yetinir ve onun bu fırsatı aldatma için kullanıp kullanmadığına bakar. Yani karşısındakine kendi kendisini topuğundan vurmaya niyeti varsa o silahı verir. Zira bu tür şeyleri paranoyakça engellemeye çalışıp ileriye ötelemektense başından görmeyi ve bitirmeyi tercih ederler.
Durduk yere bu tür kıskançlıklar yapan kadının kendisinin bir halt yemekte ya da yemeye niyet etmekte olduğundan şüphelenmelisiniz.
Kız senden ihanet imasıyla ayrılmış, birkaç hafta sonra başkasının kucağında ve bu arada da tabii haftalarca sana ulaşmıyor. Üzülmüşe de benzemiyor. Umrunda değil ve muhtemelen hiçbir zaman da o kadar umrunda olmadı.
Bu yazdıklarım senin için şok edici olabilir ama ben kadının davranışlarına bakıyorum ve onların anlamını sana söylüyorum.
Başkasıyla olduğunu duyunca ona iyi şanslar diledim ve o iş olmazsa beni aramasını söyledim. Arkamı dönüp gitmeye ve o bana ulaşmadan asla ardıma bakmamaya karar verdim. Ama onu hala istiyorum.
Birader ona asla ulaşmamalıydın. Çünkü en iyi pazarlık pozisyonu blöf yapmadan gerçekten arkanı dönüp gitmektir. Dik durmuş ve instagram isteklerine hayır demişsin ama bir buçuk ay sonra kızı aramışsın. Ayrıldıktan sonra no contact yapmalıydın ve no contact demek no contact demektir. Birkaç hafta ulaşmayım sonra artık ulaşabilirim demek değildir.
Kız sana iyilik yapmış ve sen kafanı kuma gömmene rağmen kendisi gibi sadakatsiz birini kız arkadaşın mertebesinden elemiş. Bu tür kadınlar genellikle ilgileri düşük iken başkasını sıraya koyarlar ve bir de karşılarındakini sadakatsizlik ile suçlarlar.
Fol yok yumurta yokken seni sadakatsizlik ile suçlayan hatuna yerini bildirmeliydin: “Beni sadakatsiz olduğumu ima etmen hiç hoşuma gitmedi.” demeli ve topu onun suratına atmalıydın. “Beni böyle basit bir şey yüzünden sadakatsizlikle suçluyorsan bence kendi içindekini bana yansıtıyorsun ve ben senin güvenilir biri olmayabileceğini düşünüyorum.”
“Onu yeniden istesem de no contact (iletişimi kes) tekniğine sadık kalacağım.”
No contact bir teknik değil. No contact kalıcı bir pazarlık pozisyonudur.
Ama olayların böyle gelişmesi çok canımı sıkıyor.
Uçurumun kenarından dönmüşsün bence iyi hissetmen lazım. Daha fazla birlikte kalıp aldatıldığını da öğrenebilirdin. Bu kadın iyi bir ilişki materyali olsaydı ve seni gerçekten sevseydi 6 aylık ilişkiden 6 hafta sonra başkasının kollarında olmazdı. Bu adamın siz beraberken ortaya çıkıp kızın hedefine girmiş olması çok büyük ihtimal. Düşünsene. Ayrılıyorsunuz, problem de çok büyük bir sorun değil. İşleri düzeltmeye çalışmıyor ve “kendine iyi bak ben de gideyim başkasının kollarına varayım” diyor.
Onu çok ama çok sevdin yani tüm gücü ona verdin. Bu nedenle de zaten ayrılmanız onu zerre etkilemedi ve kız hızlıca hayatına devam etti. Bunu yaparken de seni manipüle etti ve instagram bahanesi ile bir de seni suçlu çıkardı ve senin kendini kötü hissetmene neden oldu.
Bu kız muhtemelen yalancı ve sadakatsiz. Kurtulmuşsun. Kendi betalığın sayesinde olsa da kurtulmuşsun. Şimdi canın çok yanıyor eminim ama bu uzun vadede iyi bir şey. Senin için de güzel bir ders.
NOT: Corey Wayne’in videosundan özetleyerek çevirdim. Kendi danışmanlık konuşmalarımda çok karşılaştığım bir olay bu. Oradaki şeyleri burada paylaşmıyorum ama Corey Wayne’in bu videosunu görünce çevireyim dedim zira yaygın bir durum. “Abi burada öğrendiklerim yüzünden çok “iyi” bir kızı kaybettim” diye başlıyor ve biraz konuşunca anlıyorsunuz ki kaybettiği yok, iyi kız yok, o yok bu yok. Kırmızı hapı hanzoluk sanıp aptallıkla ilişkisine zarar veren adamlar olduğunu inkar etmiyorum ama çoğunun durumu böyle değil. Kırmızı hapı bir kızı “elde etmek” için teknikler olarak okuyan ve hedefi hala ne olursa olsun kiminle olursa olsun ilişki sahibi olmak şeklindeki adamların başına çok gelen bir şey.
The Rational Male kitabının yazarı Rollo Tomassi‘ye büyük saygım var. Kendisi hakkında hergün yapılan eleştirilere rağmen, Rollo’nun kadın cinsel seçim stratejileri ile ilgili bilgi dağarcığımıza yaptığı büyük katkı yadsınamaz. Fakat bazen onun son 10 yılda yazdığı efsanevi makalelerin oldukça hacimli olmasının, sevenlerinin ve sevmeyenlerinin Rollo’nun bazı önemli fikirlerini anlamasına engel oluyor diye düşünüyorum. Rollo’nun verimliliği ve ürettiği metin hacmi onun önemli fikirlerini anlamaya engel olabiliyor.
Bunun en bariz olduğu alan hipergami ve tip konusu. Rollo, tip konusunda iki harika makale yazdı ve bunları her erkeğe tavsiye ederim: “Looks count” ve “Bir stilin olsun”. Ama Rollo aynı zamanda hipergami konusunda da çok fazla sayıda makale yazdı. Hipergami kelimesi “kadınlar her zaman en iyi çiftleşme adayını ararlar” demenin cafcaflı bir yolu.
Bu makale kümelerinin ikisini ya da herhangi birini okuyan birçok erkek ya “tip hiç önemli değil, şişmanlasam, dilenci gibi giyinsem ya da duş almasam bile olur” ya da “tip her şeydir, 1.70 boyunda ve kızıl saçlıysam bittim ben bittim” sonucunu çıkarıyor. Bu iki sonuç da yanlış.
Kırmızı Hapın bir tarikat olmadığını kanıtlamak için Rollo’nun “Looks Count” yazısındaki bir sözüne katılmadığımı söyleyeceğim.
“Sarsılmaz oyununuz ve çekici kişiliğiniz, gömleğinizi çıkardığınızda ortaya çıkan görüntüyü daha iyi yapmayacak.”
Benim tecrübeme göre gömleğimi çıkardığımda kız zaten çıplak oluyor yani o aşamadan sonra geri dönüş yok. Ama bu söz yazının ana fikrinden uzak. Benim görüşüme göre hipergami niceldir, “bu adam benim standartlarımı karşılıyor mu?”, “benim içime girmek için yeterli değere sahip mi?”, “onun üstüne atlamam için yeterince uzun mu?” gibi.
Tip ise niteldir. “Bu benim içimi kıpır kıpır eden bir tip mi?” En son Red Man Group bölümünde Modern Life Dating kanalından Jon buna şöyle bir örnek verdi: “Aman Tanrım, pembe gömlek giymiş beni hemen sikmesini istiyorum” ve onun karşısında “Aman tanrım pembe gömlek giymiş, homoseksüel olmalı.”
Cinsel Pazar Değeriniz (CPD) yeterince yüksek ise, yeterince güçlü bir çerçeveye sahipseniz, yeterince dominantsanız, bir kadın size karşı koyamayacak diye düşünmek, içine çok kolay düşülen bir hata. “Kadınlar yüksek değerli erkeğin karşısında erir biterler” düşüncesi gerçek dışı bir düşünce.
Yüksek cinsel pazar değerine sahip olmanız size çok daha fazla çiftleşme şansı verir. Sizin daha az reddedilmenizi sağlar ve daha çok kadınla beraber olmanıza imkan verir. Ama hiçbir zaman 100% seviyesine ulaşamazsınız. Eğer iş sadece kadınların nicel değerlendirmesi olsaydı, evet o zaman belki yeterince değerli bir erkekseniz tüm kadınlar sizi karşı konulmaz bulabilirdi. Ama maalesef bu sadece kötü porno filmlerinde olan bir şey ve gerçek hayatı yansıtmayan bir düşünce.
İşte tam burada nitel taraf devreye girer. Bazı kızlar müzisyenlerden hoşlanırlar, bazı kızlar üniformalı erkeklerden, bazıları bunları itici bulur, vs. Kadınların bu tür nitel tercihleri ise “evet hemen şimdi” kadını ile “himmm belki belki” kadını arasındaki farktır.
Kadınlar cinsel pazar değerleri kendilerininkinin altında olan erkekleri görmezler. Bu erkekler kadınlar açısından görünmezdir. Ama kadınlar CPDsi yeterince yüksek erkekleri görebilseler bile onlardan hoşlanmayabilirler. “Aslında çok çekici ama … bilemiyorum” burada ortaya çıkar.
Kadınların da erkekler gibi tercihleri vardır ve yeterince çekici olmak yeterli değildir. Bir kadın için mükemmel CPD’ye sahip olabilirsiniz ama onun tipi olmayabilirsiniz. Erkekler için cinsel pazarda başarı stratejileri geliştirirken, bu durum gerçek bir güçlük yaratır.
Size oyunu öğretebiliriz. Sizi düzenli olarak ağırlık kaldırmaya, iyi beslenmeye, o berbat ayakkabılardan ve pantolondan kurtulmaya ikna edebiliriz. Ama sizin spesifik one-itis hatunun bütün bu alanlarda en iyi olsanız bile sizinle yatağa atlayacağını garanti edemeyiz.
Bu nedenle Kırmızı Hapın mottosunun daha çok “sana o kızla beraber olmanı sağlayamayabiliriz ama sana kızlarla beraber olmanı sağlayabiliriz”. Zira size o spesifik kızla beraber olmanızı garantileyemeyiz. Ama size dediğimiz şeyleri yaparsanız, sizin tipinizi beğenen yeterince kızla beraber olabilirsiniz.
Özet ve Sonuç
Bu görece kısa yazıyı özetlemem gerekirse, sizin yapabileceğiniz ve cinsel pazarda değerinizi arttıracak nicel şeyler var. Bu iş dünyasında ürün ve servis kalitesini arttırmaya benzer. Aynı zamanda sizin yapabileceğiniz ve sizi cinsel pazarda ayrıştıracak nitel şeyler var.
Ben hergün işe takım elbise ile gidiyorum. Bazı kızlar takım elbise giyen erkeklere bayılırlar ama bazıları bunun erkek ayrıcalığının sembolü olduğunu düşünüp itici bulurlar. Tüm kızların her zaman 100% hoşuna giden biri olamazsınız, ama bir kızı yaklaşık olarak okuyup onun hangi gruba girdiğini anlayabilirsiniz. Ama eğer kızın tipine uymadığınızı anlar ve buna rağmen buluşmada onun tipiymişsiniz gibi davranırsanız, çevirmek için fazlaca emek harcayacağınız bir tabak yapabilirsiniz.
Kısacası cinsel pazar değerinizi 1o üzerinden 11 yapsanız bile tüm kızların sizi istemesini sağlayamazsınız. Kadınların da erkekler gibi tercihleri vardır ve bence çoğu erkeğin kafası bu konuda karışıyor.
“Kendimi 10 üzerinden 10 yaparsam istediğim kızı elde edebilirim.”
Hayır, maalesef. 10 üzerinden 7 ama doğru tipe sahipsen belli bir tipi çekici bulan kızlar sana karşı koyulmaz bir çekim duyabilirler. 10 üzerinden 10 iken kızın tipi değilsen kızın sana ilgisi olmayabilir.
Kaynak: Hipergami and the looks
“Rollo kadınların utandırma taktikleri ile ilgili konuşuyor. Eğer erkek buluşmaları ödemezse, feminen ve pasiftir ve daha maskülen, kaba saba kızları kendine çeker diye bir şey duymaya başladım. Çünkü hesabı ödemeyen erkek, yürüme işinden feragat ediyormuş ve yemeği/içkileri/buluşmayı vs. ödemeyen erkek, feminen kadınlar için iticiymiş.
Bana göre bu, kadınların öteden beridir sahip oldukları bir avantajı, bedava şeyleri, kaybetme korkusu gibi.
Sen bu konuda ne diyorsun? İlk buluşmada kahve içilir, bunu öder misin? Yoksa kendi kahvesini kendisi mi öder? Eğer o ilk kahveyi sen satın alırsan ucuz biri gibi mi görünürsün? Eğer o ilk kahveyi sen satın alırsan, muhtaç mı görünütsün?
Yasa #40: Bedava Yemeği Aşağıla
Bedava sunulan şey tehlikelidir … ya hile ya da gizli bir zorunluluk içerir. Değerli olan için para vermeye değer. Kendiniz için ödeyerek minnetarlıktan, suçluluk duygusundan ve üçkağıttan uzak durursunuz. Sıklıkla, tüm hesabı ödemek de akıllıcadır – mükemmellik için yapılmayacak şey yoktur. Paranızı harcamaktan çekinmeyin. Bonkörlük, gücün göstergesi ve mıknatısıdır.
Şunu tekrar okuyun: değerli olan için para vermeye değer. Kültürün feminizasyonu, erkeğin hesabı ödemesi formalitesini bir yandan maskülen bir zorunluluk iken bir yandan da maskülen bir kontrol olmaya doğru yamulttu. Bu bir Catch 22(*) durumu: ödesen de hatalısın, ödemesen de hatalısın!
Daha önce de bahsettiğim gibi, bir erkek seks için o ya da bu şekilde HER ZAMAN para öder. Bu bir kahve veya içki almak olabilir, konser bileti olabilir, nişan yüzüğü ya da ev kredisi olabilir. Ama siz ve seks söz konusu olduğunda bunun her zaman bir bedeli olacak. Bu sizin o bulanık “kaliteli kadın“ınız ya da yarım saatliğine kiraladığınız fahişe de olsa değişmez. Seks için ödeyeceksiniz.
İkinci bakış açısı da “centilmenlik ölmedi” şeklinde. Hiçbir şey feminen önceliğe, erkek nüfusunu, kadın yakınlığı için ödeme kapasitesini gösterme zorunluluğuna inandırmak kadar hizmet etmedi. Bu bakış açısının tarihsel olarak birçok çeşidi var ve geleneklere, zorunluluğa ve cinsiyete göre başlangıç noktası içkileri/buluşmayı vs ödemektir.
Bunların ışığında, eğer bu sizin bir ödevinizi tamamlamanız duygusuna hizmet ediyorsa, kadının içkisini/yemeğini ödemeye devam edin. Ama bunu kadın sizi ahlaki zorunluluğunuz olduğuna inandırdığı için yapmayın. Benim yaklaşımım bu “geleneği” gerçekte olduğu şey olarak kavramaktır. Siz bir ERKEKsiniz. Bir erkek, bedava yemeği horlar. Bir iş arkadaşı ödese de horlar, ve tabii ki zevk pınarı yapmayı planladığı kadın ödese de.
Değerli olan için para vermeye değer. Kendiniz için ödeyerek minnetarlıktan, suçluluk duygusundan ve üçkağıttan uzak durursunuz.
Mecburiyetten de uzak durun. Cinsiyetler arasında eşitlikçilik olamaz; biz birbirimizden farklıyız. İyi haber şu ki, tüm o feminizasyon koşullanmalarına rağmen, kadınlar hala cinsiyetler arasında fark olmasını istiyorlar. Gizlice de olsa kadınlar, bir Erkeğin yürümesini, olayı yürütmesini ve evet, hesabı ödemesini istiyorlar. Ama eğer bir kadını bu konuda sıkıştırırsanız, bu isteğini inkar edecek ve “ben kendi hesabımı öderim” diyecektir. Zira koşullanması ona hesabın yarısını ödemesini, erkeklere yürümekten korkmamasını, buluşmaları başlatmasını, vs. söylüyor. Sadie Hawkins’i gurulandıracak şeyler yapmasını söylüyor.
Bunlar maskülen beklentiler ama çalışan kadının “erdemleri” gibi, feminen maskülenizasyon kendisi hala bir kadın iken, değerini maskülen şartlara bağlamaya itiyor. Buradaki yanlış inanç, bir erkeğin kadına çekici gelen maskülen özellikleri çekici bulması gerektiği düşüncesi. Ve tahmin edilebileceği gibi, kadının içindeki dişi doğa, bununla çatışma halinde.
Yani evet, içkileri, yemeği, buluşmayı, vs. ödeyin. Ama ne için ödediğinizi bilerek. Değeri olan için ödemeye değer de, bu kadın için ödemeye değer mi? Siz Prenssiniz, ilginizin bir bedeli var. Kadın bunu takdir ediyor mu? Plan yapın, kararları verin, buluşmayı yönlendirin. Ama kadın tepkisizse ya da tepkisi soğuk ise – NEXT! Hipergami her kadını değişik seviyelerde fırsatçı yapar, bunu kabul edin. Dünya böyle işliyor. Para avcısı kadınlar (golddigger) bu fırsatçılığı sözleri ve davranışları ile açık açık gösteren kadınlardır. Eğer gözlerinizi açarsanız, bir kadın para avcısı mı değil mi anlamanız hiç de zor değildir.
Hatun hakkında, hatunu deliler gibi düzdüğünüz gecenin sabahında, sade ve rahat bir akşam yemeğine göre çok daha fazla bilgiye sahip olacaksınız.
Beni ben olduğum için istemeni istiyorum
,… fakat, Rollo beni ben olduğum için istemesini istiyorum, param için değil.
Bu rahatsız edici bir gerçek, birçok adam da bunu duymaktan hoşlanmayacak ancak sizin ödeme gücünüz aynı zamanda kim olduğunuzun bir PARÇASI.
Başarılarınız, kariyeriniz, tutkularınız, ilham aldıklarınız, fiziğiniz sizi siz yapan birer PARÇA. Sizi diğerlerinden daha çekici yapan bazı parçalar var, bunların toplamı sizi siz yapan şeyler bütünüdür. Bir hafta önce SoSuave forumunda kariyer seçiminin kadınlara ve hayatınıza etkileri hakkında tartışılıyordu. O zaman fark ettim, ne kadar çok söylenen bir şey olmasa bile yapmayı seçtiğiniz meslek de sizin kim olduğunuzu oluşturan bir unsur. Sizin temel karakteriniz olmasa bile iyi ya da kötü işiniz zamanla sizi siz yapan, kişiliğinizin bir parçası haline gelir. Fiziksel olarak nasıl göründüğünüz gibi bu da bir parçanız. Kadınların erkeklerin fiziğine ve yaptığı meşgalelere bakmamasını düşünmek rahatlatıcı bir kurgu olsa da – bunların hepsi sizi siz yapan parçalar bütünüdür.
Eşitlikçilik kendi kendini imha eden bir şey. İki cinsiyetin de yanlış zamanlarda doldurmaya çalıştığı bir güç ve sorumluluk boşluğu yaratıyor. Mesela erkeklerden gerçekte sahip olmadıkları feminen özellikler beklemek ve bunları gösterememesinden yine de onu sorumlu tutmak. Başka bir deyişle, eğer bir kadın kocasının kendisi ve çocukları için güvenli ve kararlı bir liderlik sağlamaktan yoksun olduğunu hissederse, koca rolünü üstlenebilir ve kocası da pasif, itaatkar karı rolüne geçirilebilir. Eşitlikçi modele göre bu kabul edilebilir, sosyal olarak dayatılan ve çocuklarına öğrenilmiş davranış olarak geçirilebilen bir şeydir. Ve bu neslin (belki de bir önceki neslin de), modern erkek itaatkarlığını ana babalarından öğrendiklerini varsaymak hiç de gerçek dışı olmaz. Size fazlaca analiz kasıyor görünebilirim, ama bu çerçeveye uzun süreli ilişkinin hatta tabak çevirmenin ilk evrelerinde buluşmayı/içkiyi/yemeği vs. ödeme perspektifinden bakın. Bu eşitlikçi model erkek kimliğine öyle eklemlendi ki, artık bir erkek bir kadının yürümesinin ve buluşma teklif etmesinin normal bir şey olduğunu düşünebiliyor. Bir kadının hesabı ödemesini, kendisi için kapı açmasını,vs. normal bir şey olarak görebiliyor. Bunlar geleneksek Erkek davranışları ve AFCler bunların kadının daha güçlü ve çekici gösterdiğine inanıyor.
Dedeleriniz hesabı kendileri mi yoksa ileride neneleriniz mi ödeyecek diye düşünüp tartışmadı. Bu konu akıllarına bile gelmedi. Dedeleriniz hesabı ödedi, neneleriniz ise bunu takdir etti. Ama işte sorun da tam olarak bu – takdir etmek. Feminizasyon kartları erkekler aleyhine öyle bir kardı ki, artık erkekler kadınların amaçlarını sorguluyorlar. Kadınlar bonkörlüklerini takdir ediyorlar mı yoksa bunu hak olarak mı görüyorlar?
Çeviri : Free Lunch
Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.
(*) – Catch 22: Birbiri ile çelişen kurallar ve kısıtlar yüzünden kişinin içinden çıkmasının imkansız olduğu durum. Örneğin “iş bulmam için tecrübeye ihtiyacım var ama iş bulmadan nasıl tecrübe kazanacağım?”
Günümüzdeki cinsel pazarın genel bir panoramasını çıkarmaya çalıştığım dönemlerde, kadınların düşen CPD’lerini fark etmeye başladıkları ve duvara çarpma tarihine gitgide yaklaştıklarını anladıkları bir dönem olduğunu gördüm. Bu farkındalık, genellikle 20’li yaşların sonunda veya bazen de 30’lu yaşların başında gerçekleşir. Ancak daha önce de verdiğim grafikte gördüğünüz gibi bu dönem aslında kadınların cinsel değerleri tavan döneminde olan diğer kadınlarla artık hipergamik olarak rekabet edemeyeceklerini anlarken erkeklerin de kendi artan CPD’lerinin iyiden iyiye farkına vardıkları döneme denk gelir. Bu kesişim noktasına da karşılaştırmalı CPD noktası adını vermiştim. Bu dönemin kadınların sosyal bir gelenek olarak dile getirmeyi çok sevdikleri biyolojik saat kavramıyla da kesiştiğini gözden kaçırmamak gerekir.
Aydınlanma Dönemi
Bu dönemin kadın tanımlı erkek orta yaş krizine benzer bir dönem olduğunu söylemiştim. Bu dönem aslında kadınlar için bir belirsizlik dönemidir. Genellikle 28 ile 30 yaş arasında ortaya çıkar ve kadın hayatının son 10 yılını değerlendirmeye başlar. Dolayısıyla kadınların hamster diye bildiğimiz psikolojik bahane bulma mekanizması, kadının güzelliği ile doğru orantılı olarak bir alfa erkekten uzun dönemli ve tek eşli bir ilişki koparamamasının sebeplerini aramak için inanılmaz bir güç sarf eder ve çeşitli bahaneler bulmaya çalışır. Bu döneme rastlamadan önce evlenen kadınlar bile bir tür “kendinden şüphe etme” veya “kendine acıma” halindedir ve eş seçimiyle ilgili olarak hipergamik bir şüphe yaşar (“Elde edebileceğim en iyi adam gerçekten bu muydu?”)
İşte bu dönemde kadın, daha önce bir erkekte “çekici” bulduğu başlıca özelliklere dair kökten değişiklikler yapma yoluna giderek ve kendisi için yeni bir kişilik yaratarak davranışlarını değiştirmeye ve hayatlarında yeni bir sayfa açmaya çalışırlar. Daha önce kendisinde arzu yaratan fiziksel durum, erkeğin cinsel tecrübesi ve alfa dominantlığı gibi meziyetler artık kadının cinsel değer açısından zirvede olduğu dönemlerdeki erkeklerden pek gelmediği için bir erkekte aradığı özellikleri strese katlanma, sağlayıcılık kapasitesi, mizah anlayışı, zekâ, uyum ve samimiyet gibi daha iç dünyaya dönük özellikler ile değiştirmeye başlar.
Bu değişim, manevi eğilimleri yüksek olan kadınlar için (ki sorsanız kadınların çoğu zaten böyledir) ergenlik döneminde göz ardı ettiği çeşitli özelliklere birden dönüş yapmasıyla ortaya çıkar. Bazıları ise bir tür “zorunlu yalnızlık” dönemine girerek “parti yıllarındaki” hipergamik seks hayatını tamamıyla reddeder ve iyi bir sağlayıcı erkeğin (daha doğrusu henüz CPD yükselişini fark etmemiş bir erkeğin) bu “iffetli” halini görüp kendisine gelmesini umut eder, sanki son on yılda kendisi dahil onlarca kadın bu adamı hiç reddetmemiş gibi.
Bu kendi kendini onaylatmaya çalışan psikolojik yapının sloganı da “sonunda doğru yolu buldum” cümlesidir. Hâlbuki kadının yaptığı uzun dönemli bir sağlayıcı erkek ihtiyacını sanki bir erdemmiş gibi sunmaya çalışmaktır. Kabul etmeyen erkekleri de “adam olamıyorsunuz” diye utandırmaya çalışarak hem pastam dursun hem karnım doysun anlayışını benimser.
Dönüm Noktası
Hephzibah Anderson’un Uslandım: Sekssiz Geçen Yılımın Beklenmedik Öyküsü adlı kitabı tam da anlattığım konuyu örnekliyor. Kitapta bir kadının gittikçe düşen CPD’sini kabul ederken nasıl bir mantıklı sebep bulma sürecinden geçtiğini, uzun dönemli erkek sağlayıcılığına olan ihtiyacını ve hareketlerindeki dönüşüme kılıf bulmak için nasıl yeni bir psikolojik paradigma değişikliğine gitmeye çalıştığını açık seçik görebiliyoruz.
Bu röportaja üç kadının bir araya gelip kamera önünde hamsterlarını çalıştırdıkları bir başka klasik program deyip geçmek kolay. Ama kırmızı hap perspektifi ile baktığımız zaman kadınların “aydınlanma dönemi” ile ilgili birçok şaşırtıcı bilgiyi gün yüzüne çıkardığını düşünüyorum.
Röportaja Hephzibah’ın eski erkek arkadaşından duyduğu pişmanlığın yeni kazandığı bakış açısı için nasıl bir hızlandırıcı görevi gördüğü klişesiyle başlıyoruz. Bu adam yeni nişanlısı için yüzük alırken bizim alfa dulumuzun zihnine “bir kadın bu adamı evlenmeye layık gördü” düşüncesi doluyor. Ardından da tahmin edebileceğiniz üzere “30 yaşına geldim, artık hayatıma çeki düzen vermem lazım” sözü geliyor ki bu kafa yapısı birçok kadının aylık dergilerde yazarlıktan ekmek yemesini sağladı.
Daha önce de belirttiğim gibi, bu dönem tam olarak kadının doğurganlık seviyesinin ciddi manada düştüğü bir dönemdir. O yüzden acil doğum yapma içgüdüsü ve sözde biyolojik saat bu iç krizin derinleşmesine neden olur. Bunlar birleşince de kadının hamsterı inanılmaz ölçüde çaba göstererek davranışını haklı çıkarmaya çalışır.
Aslında bu düşünceler aklıma bir iki kez gelmişti ama hiçbir zaman seksi gönüllü olarak tamamıyla hayatımdan çıkaracağımı düşünmezdim. Bu aslında garip ama tatlı bir tesadüf. İhtiraslı bir ilişki ve kazara yaşadığım olaylar silsilesi, beni 21. yüzyılda Batılı feminist bir kadın olarak yaşamam gerektiği söylenen seks türünün – yani duygusal yakınlık olmadan fiziksel yakınlık – benim adıma pek de cazip olmadığını fark etmemi sağladı.
Geç olsun da güç olmasın diye düşünüyorsunuz değil mi? Maalesef işin aslı böyle değil. Her ne kadar bu farkındalık ahlaki açıdan baktığımızda asil bir duruşmuş gibi görünse de bu kadın aslında bizden ihtiyaçları sebebiyle farkına varmak zorunda kaldığı durumu sanki içsel bir yolculuğun sonucuymuş gibi takdir etmemizi bekliyor. Yani aslında Hephzibah’ın gurur duyduğu “uslanma” hali tamamıyla kendi yaşam gereksinimlerinden kaynaklanan bir durum.
Tabii ki hayatın devamı için seksin gerekli olduğu birçok durum var; ancak aşna fişne etmeden de gayet sağlıklı ve mutlu bir şekilde varlığımızı sürdürebiliriz diye düşünüyorum. İnsanlar seks yapmadan da onlarca sene yaşayabilir. Hatta bazıları tüm hayatlarını seks yapmadan geçiriyor.
Bu arada bir dipnot: Kadın merkezli dünyamızda bir kadının bir sene boyunca seks yapmaması önde gelen bir yayınevi tarafından kitap olarak basılabilecek kalitede bir fedakârlık gibi görülürken, 40 senedir seks yapamayan bir erkeğin derdi ancak bir spor salonundaki pilates dersini basıp 7 kadını birden öldürdüğü zaman gündeme gelebiliyor. Her zaman söylediğim gibi, bir kadın size “Ya bu erkekler neden seksi bu kadar büyütüyor anlayamıyorum” dediği zamanda aslında size doğruyu söylüyor.
Mesela Birinci Elizabeth Bakire Kraliçe olarak bilinirdi, üstelik bu öylesine benzetme için verilmiş bir unvan da değil. Tarih bize bunu söylüyor.
Kraliçenin Robert Dudley’i de içeren uzun sevgili listesi böyle demiyor ama. Burada gördüğümüz şey şu: Hephzibah’ın bahane bulma mekanizması onu bu kararı mantıklı bir şekilde aldığına inandırmak istiyor. Nasıl olsa geçmişte binlerce insan seks olmadan müthiş bir hayat yaşadılar değil mi? Ama bunu söylerken de seksin olgun bir insanın hayatındaki gerekliliğini inkâr ediyor. Seks, bir ilişkinin dağılmasını önleyen yapıştırıcıdır. Seks sunmayan bir kadın, bir erkeğin annesi, kız kardeşi, kızı, halası, teyzesi, arkadaşı vs. olabilir; ama asla sevgilisi ya da eşi olamaz. Seksin öneminin olmadığını söylemenin ve daha fazla seks bulurum umuduyla kendinizi aktif olarak cinsel dürtülerden uzaklaştırmaya çalışmanın sonu her zaman hüsrandır.
Yukarıda duvar zamanına yaklaştığı için 20’li yaşlarındaki hipergamik dürtülerinin sonuçları nedeniyle erkekler konusunda yaptığı hatalarla barışmak isteyen ve (beta bir erkekten gelecek olsa bile) “gerçek bir samimiyet arayan” bir kadının abartılı öz değerlendirmesini okudunuz. Duvara çarpmadan hemen önce denklemden seksi çıkarmak için bilinçli bir çaba gösteren kadınlar, aslında bir erkeğin uzun dönemli ilişki partneri olabilmek uğruna hipergamisini süreçten atmaya çalışıyor. Böylelikle ilişkinin seks tarafını önemsizmiş gibi göstererek normalde gayet de uyum sağlayacağı erkekleri istemiyormuş gibi davranıyorlar. Çünkü geçmişteki başarısızlıklarının sebebinin kendileri, yüksek egoları ya da feminizmin yarattığı yanılsamalar değil de seks olduğuna inanmak istiyorlar. Bu kadınların sorunu seks değil. Zaten içindeki hipergami bunu önünde sonunda anlamasını sağlayacak. Esas sorun, bunu inanarak yapıyor olmaları ve kendi acil ihtiyaçları nedeniyle bu yeni “aydınlanma” dönemine girmiş olmaları.
Aslında Hephzibah, kırmızı hap bilgisine sahip ve çükten atlıkarıncaya bindiği için (bunu röportajında kendisi de üstü kapalı olarak kabul ediyor) kadınları suçlamak isteyen erkeklerin kolayca fark edecekleri birisi. Ama değinmek istediğim esas mesele bu değil. Bu kadının hikâyesinin bize gösterdiği şey, tam olarak doyurulmamış bir hipergamiyle barışmak için girdiği zihinsel değişim süreci.
Kırmızı hap ve oyun bilgisine sahip erkekler için bu aydınlanma dönemi kadınların olgunlaşma süreci içerisinde çok dikkat edilmesi gereken bir durumdur. Aydınlanma döneminde “yeni bir başlangıç” arayan bir kadın bunu herhangi bir ilham ile değil çok daha ilkel bir içgüdüyle yapıyor. Bu motivasyon da erkeklerin önüne kadının geçmişteki “yaramazlıklarını” affederek bağlılık sözü vermeleri adına bir çok davranışsal ve sosyal geleneğin sürülmesi demek. Roosh’un da daha önce belirttiği gibi, bu döneme giren kadınlar (ya da bu döneme giren kadınların anneleri) genellikle erkeklerin uzun dönemli bir bağlılık sözü vermemesinden şikâyet ederler. Hephzibah’ın da acı şekilde fark ettiği üzere, CPD’lerinin zirvelerinde olan kadınlar erkeklerin evlilikten kaçmasını sorun etmezler. “Adam ol” lafı, aydınlanma dönemine girmiş kadınların milli marşıdır.
Çeviri: The Epiphany Phase
Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.
Merhaba Mahmut Abi ve Değerli Blog sakinleri, Ben Mr. Deer. Yeni bir Pick-Up (Pua) İnfield videosu ile karşınızdayım. Mart aylarının başında İstanbul’da kanat arkadaşım (Puya) ile birlikte yolda gördüğümüz iki kızı durdurup eğlenceli bir sohbet başlatıp (set açmak) sonrasında hedefimdeki hatunla aramdaki fiziksel yakınlığı artırmam ile alakalı olayın video kaydını sizlere sunuyorum. Video da sadece hatunlar ile aramızda olanları izlemeyeceksiniz yanı sıra o an kullandığımız her türlü beden dilinden tutunda konuştuğumuz konuları dinleyip mantığını öğreneceksiniz.
Bu video ile inanıyorum ki ”bu iş Avrupa da kolay, bizim ülkede ki hatunlar kezban” vs gibi kısıtlı inançlarımızı beraber yıkmış olacağız. Önemli olan iletişimde altyapıyı kurabilmek sonrasında Özgüven ve Cesareti birleştirerek yeni tanıştığımız Hatunlar ile ”Flört” (ki bu kelime bende kusma istediğimi uyandırır) dönemi yaşamadan istediğimiz yakınlığı herhangi bir yerde ve anda kurmamızı sağlayabiliriz. Biliyorum bu video yayınlandığı günlerde dünyayı saran bir salgın hastalık (COVID-19) ile karşı karşıyayız ve yeni insanlarla tanışmaya fırsatımız yok ve olsa dahi (alışveriş yaparken vs) dikkatli olmamız gerektiğini unutmayalım. İyi seyirler ve iyi oyunlar.
Az sonra çevirisini okuyacağınız yazı, kuvvetle muhtemel ABD’de liberal denilen solcu ve feminist bir kadın tarafından yazılmış. Yani Trump’tan ve partisi Cumhuriyetçilerden ölesiye nefret eden, başkan seçildiği zaman “Benim Başkanım Değil” diye tweet atarak günlerce eylem yapmış bir kitleye mensup bir kadın. Ama aynı zamanda, başlıkta da okuduğunuz üzere, kendi ifadesiyle “Trump destekçileriyle vuruşmaktan” da geri duramayan bir kadın. Olayı daha iyi anlamanız için şöyle bir benzetme yapayım: Kadıköy’de yaşayan vegan, solcu, feminist bir kız, yobaz olarak göreceği reis sevdalısı bir gencimizle duvardan duvara seks yapıyor 😀 Ortada öyle absürt ve yazan kadının bile anlam veremediği, ama ucundan kıyısından kırmızı hap okumuşların da şıp diye anlayabileceği bir dinamik var. Filmlerin ve şarkıların bize pompaladığı “çiftler ne kadar birbirine benzerse, daha doğrusu erkek ne kadar kendini kadına benzetirse o kadar yüksek ilişki şansı olur” klişesinin yıkılışını ve hatunun adamlara çekimi hissettikten sonra politik görüş farklarını nasıl da rasyonalize ettiğini gelin hep birlikte okuyalım, ibret alalım, genç dimağlara nesilden nesile aktaralım.
Bazen birisi bana en kötü flört deneyimimi sorduğunda verebileceğim birden çok cevabım olsa da kendimi genelde hep aynı hikâyeyi anlatırken buluyorum: Barda bir Trump destekçisi ile hararetli bir tartışmaya girdikten sonra daha ne olduğunu anlayamadan bir sonraki sabah adamın yatağında uyandığım hikâye. Odanın her yerinde bayraklar vardı. Mesela bir tanesinin üstünde Ronald Reagan’ın (çevirmen notu: 1980’ler boyunca ABD başkanlığı yapmış eski muhafazakâr Cumhuriyetçi parti başkanlarından) resmi bulunuyordu, diğerinin üstünde ise büyük harflerle Don’t Tread on Me (Üstüme Basıp Geçme) (çevirmen notu: Amerikan devrimini simgeleyen milliyetçi bir bayrak) yazıyordu. Buna en kötü flörtümdü diyorum ama aslında bu durum seksin kötü olmasından kaynaklanmıyordu. Gerçek sebebi öğrenmek için okumaya devam edin.
Anlattığım olay 2016 yılı başlarındaydı, yani – her ne kadar partner seçimim için bahane olmasa da – Trump’ın Pussygate skandalı, (çevirmen notu: Trump’ın grab them by the pussy (kadınları amından tutacaksın) dediği gizli ses kaydını kastediyor), rakiplerine karşı yaptığı şiddet eylemi çağrıları ve başkan adaylığının iyiden iyiye ciddiye binmesinden önceydi. Dolayısıyla her ne kadar Trump’ın çoğu yorumunu mide bulandırıcı bulsam da görünen o ki bu ahlaki bakış açısı birkaç ay sonra destekçilerinden biriyle yatmama pek engel olmamıştı.
Her ne kadar hareketime kendim bile şaşırsam da ve siyasi görüşlerimiz neredeyse taban tabana zıt olsa da bu adamla yatıyor olmak bana garip hissettirmiyordu. Onunla mesajlaşırken doğal olarak politika hakkında tartışıyorduk ama hangi mekanın yemeğinin daha iyi olduğu ya da Drake’in mi yoksa Kendrick Lamar’ın mı daha iyi bir rapçi olduğu gibi günlük meseleleri de konuşuyorduk. Baş başa buluştuğumuzda ise mesajlarda biriken gerilim saatli bir bombaya dönüşüyor ve bu durum da eninde sonunda seksle biten rekabetçi bir gerilimin yolunu açıyordu.
Birbirimizle sadece yatak arkadaşı olmaktan öteye gidemeyeceğimizi biliyordum ama açıkçası bu durum pek umurumda değildi. Seks çok ateşliydi ve ikimizin de bağlanma gibi bir beklentisi ya da isteği olmadığı için kafa karıştırmıyordu. Ben kendi siyasi görüşlerimi özgüvenli bir biçimde savunduğumu zannederken bu hararetli tartışmaların aslında sürekli ihtiyacım olan bir tür ön sevişme ritüeli olduğunu nedense fark edememiştim. (çevirmen notu: kız ne dese he canım he gülüm diyen meriçler duyuyor musunuz :D)
Bu adamın benim için tek seferlik bir deney olduğunu varsaydım. Ama çok kısa bir süre sonra anlaşılamaz bir şekilde ilgi duyduğumu hissettiğim başka bir Trump’çıyla yatmaya başladım. Bu olay da, maalesef üzülerek söylüyorum, Trump’ın kesin adaylığını açıklamasından sonraydı. Yine de Hillary Clinton’ın seçileceğinden çok emindim; dolayısıyla bu adamın aile üyelerinin giydiği Make America Great Again yazılı şapkaları görmezden gelebilirdim. Hillary kazanırsa otomatik olarak bizi savaşa sokacağına ve bir kadının duygularından ötürü ülkeyi savaşa sokmaya daha meyilli olduğuna dair fikirlerini görmezden gelmek ise pek kolay değildi. Cidden hiçbir anlam veremiyordum ona. Bilgileri yarım yamalaktı, cinsiyetçiydi ve benimle sürekli tartışma başlatmayı seviyordu. (çevirmen notu: erkek feministler peki siz duyuyor musunuz :D)
Seçim havasının yarattığı gerilim ve farklılıklarımızın yarattığı sürtüşme, yataktaki tutkuyu doyumsuz bir hale getirmişti. Ben de bu adamın içine işlemiş yobazlığı bir kenara atarak bedenimde baştan aşağıya akmasına izin verdim. İçim onu yanıltma isteğiyle ya da sadece onun üstüne çıkma isteğiyle (çevirmen notu: bu ifadeyi hem tartışmada hem yatakta anlamında kullanıyor) doluyordu.
Değerleri benimkilerin tamamen zıttı olan erkeklerle yatma fikrini sevmememe rağmen seçimden bu yana bu tarz adamları bir türlü bırakamıyorum. İnanılmaz derecede rekabetçi bir insan olduğum için birlikte olduğum adamın “kazanan” takımda olduğunu bilmek (kendi görüşümü haklı bulmama rağmen) içimdeki rekabet duygusunu dizginleyemediğim bir arzuya dönüştürüyor. Trump’a ve destekçilerine olan kızgınlığım zaman zaman depresyon, kaygı ve öfkeye dönüştüğü için o destekçilerden biriyle yatınca sanki kendimi haklı çıkarmış gibi garip bir his duyuyorum. Bu kesinlikle “Ya onu değiştirebilirsem?” gibi klişeleşmiş bir düşünce değil. Trump’çılardan herhangi birinin beni sevmesine ihtiyacım yok. Sadece bu çılgınca politik gerilimin aynı zamanda harika bir cinsel gerilim yarattığını keşfettim.
Ayrıca, garip bir şekilde, Trump destekçileriyle yatmak aynı zamanda kendi siyasi ve kişisel değerlerimi de bir kez daha doğruluyor. Bunların hiçbiriyle ciddi bir ilişkiye giremem. Yani bazı haberlerin neden beni gözyaşlarına boğduğunu anlamayacak ya da Trump’ın son tweetini okuduğum zaman neden telefonu duvara atmak istediğimi bilemeyecek biriyle yaşayamam. Benim için farklılaşan siyasi fikirler ilişkiden soğutan bir durum (çevirmen notu: ama vermeme engel değil :D). Fakat bu durum aynı zamanda yukarıdaki kaçamakları da daha kolay kabullenmemi sağlıyor: bunlar aslında nefret seksi yapmak için harika fırsatlar. Başım ağrımadan, duygusal yük taşımadan ve cinsel açıdan tatmin olmuş bir şekilde çekip gidebilmek beni benim gibi liberal eğilimleri olan kişilerden daha güçlü biri haline getiriyor.
Bu sürdürebilir bir durum mu? Muhtemelen değil. Aslında nadiren de olsa bana ekstra stres getiriyor ve uzun vadede bu tarz bir uzun ilişki içinde olmak istemiyorum (çevirmen notu: Şair burada sinir olduğum alfalar beni sikti, artık ilişkide beni pohpohlayacak beta arıyorum diyor 😀). Ama şimdilik siyasi görüşünden nefret edeceğiniz biriyle yatağa girmenizi şiddetle önerebilirim.
bana ne kadar yardımcı olabilirsiniz bilmiyorum ama kendi hayatım ile ilgili çok önemli şeyler paylaşmak istiyorum, çünkü ağzıma kadar boka batmış vaziyetteyim. en önemlisi öyle bir durumdayım ki düşünmekten kafayı yeme noktasına geldim.
Gelen mesaj tam olarak böyle başlıyor.
Birçoğunuz da böyle başladınız. Birçoğumuz böyle başladık.
“Buradasın çünkü bir şeyler biliyorsun. Bildiğin şeyi açıklayamıyorsun, ama hissediyorsun. Tüm hayatın boyunca hissettin. Bu dünyada yanlış giden bir şeyler var, ne olduğunu bilmiyorsun, ama orada. Zihninde bir kıymık gibi, seni çıldırtıyor.”
Birçok erkek, Rollo’nun “Sıfırlanmak” dediği süreçten geçip dibe vurduktan sonra Kırmızı Hap ile tanışır. Bu kimisi için terk edilmedir, kimisi için boşanma, kimisi için iflâs, kimisi için peş peşe uzun yıllar kadınlarla ilişki kuramamak (incel), ve diğer benzeri olayların sonucunda yaşadığı travma sonrası stres bozukluğu, çöküntü ve KH farkındalığının yokluğunda saftirik AFC optimizminin yerini alan majör depresyon.
İlk paragrafı görüp “Bu kadar ciddi ne olabilir?” diye düşünürken devamında destansı bir wall-of-text geldiğini fark ettim. Bunun şimdiye kadar karşılaştığım yüzlerce “Abi bir kız var” hikâyesinden biri olmama ihtimali %1’den daha azdı. Nitekim bu da o hikâyelerden biriydi.
Esas oğlan, bir yandan üniversitede okumaktayken, bir yandan da 3-4 senelik bir ilişki yürütüyor ve esas kızla okul bittikten sonra evlilik plânları yapıyorlar. İlk paragraftaki falsonun haricinde, bu hikâyedeki ikinci falsoyu sanırım hemen şimdi fark ettiniz.
Fakat, adamımız hikâyesini uzunca anlatmadan önce, kırmızı hapa zaten bir süredir vakıf olduğunu fakat kabullenme sürecini tamamlamadığını belirtiyor:
öncelikle redpill ile ilgili olarak 2015 yılından beri bilgi sahibiyim,sıfır değilim. red pill ile ilk tanıştığımda çok şaşırmıştım ve açıkçası pek inanmadım. tabi zaman içerisinde belli başlı konularda doğru olduğunu gördüm ama %100 doğrudur kafasında hiçbir zaman olmadım bu güne kadar. taki xxx günü göt gibi ortada bırakılıncaya kadar…
İşte “abi bir kız var” destanının bundan sonrasının özetinin özeti; kızla tanışmaları, kızın bunun peşinden koşması, onun da zamanla kıza bağlanması, kızın zor günlerinde erkeğe maddi-manevi destek olması, birbirlerini çok sevmeleri, evlilik plânları yapmaları, derken erkeğin okulu uzatması, kızın tekrar destek olması, görünüşte hiçbir sorun olmaması, sonra bir sebepten kızla kısa bir ayrılık yaşaması, bu ayrılık döneminin sınavlara denk gelmesi nedeniyle erkeğin sınavlarda tekrar patlaması, okulun bir sene daha uzaması, kızın bu arada mezun olması, kızın iş için cv bıraktığı bir işyerindeki çalışan bir başka elemandan hoşlanmaya başlaması, okulunu 2.defa uzatmanın eşiğinde olan oğlumuz ile gündelik sohbetlerinde ikide bir diğer elemanın lâfını açmaya başlaması, oğlanımız rahatsız olmasına rağmen kıza toz konduramaması, bu muhabbet git gide sıklaştıkça sonunda kıza öfkelenip ültimatom vermesi, kızın “bana güvenmiyor musun” shit-testi atması, kavgalar, mavi haplının göremediği kırmızı bayraklar, oğlanın bu arada okulu 2.defa uzattığını söylemesi, tepeden yuvarlanan kar tanesinin kar topuna, kar topunun çığa dönüşmesi…
Ve beklenen son:
beni seven kız bir anda dökülmeye başladı.
eskisi gibi duygularıyla hareket edemeyeceğini,mantığının ağır bastığını,aşkın karın doyurmadığını,gözünün açıldığını ve okulumu bitirmemi bir yarım dönem daha beklemeyeceğini söyleyip,ayrıldı. işin en komik kısmı, buluştuğumuzda benimle sevişen,sarılan,öpen kadın gitti,bir anda inanılmaz soğuk kanlı ve duygusuz bir insan geldi. onu ikna etmeye çalıştım ama bir türlü ikna olmadı. üzerine bir de bana kendisinin benim üzerimde yük olduğunu benimde artık kafamın rahatlayacağını söyledi. ileride birbirimizi daha fazla üzeriz dedi(neden böyle bir şey söyledi bilmiyorum) bir şekilde arkasına bile bakmadan beni her yerden engelleyerek gitti.
Bundan sonrası, abi bana bunu nasıl yapar, inanamıyorum, ne yapacağımı bilmiyorum, kandırıldım, bittim mahvoldum, bana bir yol göster temalı paragraflar.
Belirli bir kadına odaklanan ve destan gibi upuzun “abi bi kız var” tipi hikâyeler %99.9 olsılıkla fişten çekilmemiş olmanın işaretidir.
Ve bu hikâyeler, mavi haplı çocuk bunun kendine özel, nadide, mühim bir hikâye olduğunu zannetse de, çok yaygındır. Kendi destansı uzunluklarına kıyasla aslında çok kısa yanıtları hak ediyorlar. Fakat o kısa yanıtları anlayıp kavramak için de uzun bir birikim ve deneyim gerekiyor.
Mavi haplı erkek, başına gelenleri “kız arkadaşım bana saygısızlık gösterdi, beni sevmeyi bıraktı, benden uzaklaştı, beni aldattı…” vs diye yorumlar.
Asıl olan şeyi söyleyeyim:
– Kadın sana saygı duymayı bırakır; çünkü sen kendine saygısızlık göstermiş, kendine saygı duymayı bırakmışsındır.
– Kadın seni sevmeyi bırakır; çünkü sen kendini sevmeyi bırakmış, kendi zihnini kendi odağın yapmayı bırakmışsındır.
– Kadın senden uzaklaşmıştır, çünkü sen kendi hedeflerinden uzaklaşmışsındır.
Kadın, erkeğin başarılı olmasına, ya da gelecekte başarı potansiyeli taşımasına yatırım yapar.
Erkeğin, ilişki dinamiğinde asla kaçınamayacağı bir performans yükü vardır.
Sen potansiyelini gerçekleştiremeyeceğini gösterir, üstelik bu potansiyeli göz göre göre baltalarsan, hipergami buna çok uzun süre sabır gösteremez, çünkü genç bir kadın için bunun fırsat maliyeti yüksektir. Okulu mu uzattın? Hipergaminin umurunda değil. Yapılmış çok mühim plânlar, verilmiş sözler mi var? Hipergaminin umurunda değil.
Briffault Kanunu şunu der, bilseydi tüm bu destansı hikâyenin ve mavi hap ideallerinin anlamsızlığını baştan sona görebilirdi:
0. Kadın-erkek arasında bir ilişki olup olmayacağına, kadın karar verir. Erkekle olan ilişkisinde kadının artık bir fayda elde edemediği durumlarda, ilişki devam etmez/sonlandırılır.
1. Erkek tarafından geçmişte sağlanan bir fayda, ilişkinin devam edeceği ya da gelecekte ilişki yaşanacağı anlamına gelmez.
2. Erkeğin kadına sağladığı faydanın karşılığında gelecekte bir ilişki yaşanacağına dair verilen karar, erkek faydayı sağladığı anda geçersiz kalır.
3. Gelecekte gerçekleşeceği sözü verilen bir faydanın, mevcut/gelecekteki bir ilişki üzerinde sınırlı etkisi vardır: etki, faydanın verilmiş olacağı ana kadar geçen zamanla ters orantılı, kadının erkeğe güvenme oranıyla ise doğru orantılıdır.
Şimdi şu soruyu kendine sor:
Sen kadının yerinde olsan ne yapardın? İki eliyle bi siki doğrultamayıp okulu habire sündüren, üstelik bu konuda verdiği sözleri de tükürüp yalayan, devam eden süreçte de krizi yönetemeyen bir adamla gelecek plânları kurar mıydın? Nereye kadar? A, B, C plânlarını düşünmeye başlardın.
“Ölene kadar beklerim, aşk her şeyden yücedir” masallarına inanmadığı için kadını bu konuda suçlama.
İşin iyi tarafına gelince; bunun sana önemli bir ders olacağını düşünüyorum. Kendine ve okulu bitirmene odaklan. Maddi durumunu düzeltene ve kadınları iyi tanıyana kadar da evliliği aklına bile getirme. Bu kafayla evliliğe adım atmanın mayın tarlasına adım atmaktan farkı yok.
Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders
Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Onuncu Ders
Adam, artık kendisi ile barışık ve başarılı bir erkek olarak rahatladı ve arkadaşları ile tekrar görüşmeye başladı. Kısa sürede onların “kadın” problemleri olduğunu gördü.
Bir arkadaşı, “kadınlar neden kadın ki?” diye fikir belirtti. “Eğer kadın olmasalardı her şey çok daha kolay olurdu ve mantıkla açıklanabilir hale gelirdi!”
“Doğru! Kadınlar sadece kadın değiller, sinir bozucu derecede kadınlar.”
Ve şikayetleri böyle sürüp gitti.
Yıllar sonra, genç adam arkadaşlarının evlendiğini ya da ciddi ilişki içinde olduklarını gördü. Her bir arkadaşını, kız arkadaşı seçmişti. Arkadaşlarının her biri kronik olarak mutsuzdu.
Ama, arkadaşları bunu kendilerine itiraf edemiyorlardı. Ona şöyle diyorlardı, “Ne? Hala yalnız mısın? Zavallı çocuk! Birgün sen de bizim gibi bir hatun bulmayı başaracaksın.”
“Tabii ki,” dedi bir diğeri. “Ben daha yeni bir kız arkadaş buldum ama sen hala yalnızsın! Hah!”
Üçüncüsü ise şöyle dedi : “Biz hepimiz ya evliyiz ya da kız arkadaşlarımız var. Ama sen, zavallı dostum, hala yalnızsın. Bizim tavsiyelerimizi dinlemelisin.”
Ve hep beraber dediler ki, “Kadına çiçekler, çikolata, şiir, ilanı aşk, tüm ilgini, tüm sözlerini, tüm zamanını, tüm hayallerini ve tüm HAYATINI ver! Onun tüm arzularını, planlarını, manipülasyonlarını ve geleceğiniz için tasarladığı her şeyi gerçekleştirmeye bak.”
Genç adam güldü. “Erkekliğimi bir kız için çöpe at diyorsunuz? İstemez zira …”
“Başarı, Kızı elde etmek değildir.”
“Pook! Bununla ne demek istiyorsun?”
“Çoğu erkek hala kadın gibi düşünüyor. Birçok kadınla uyuyarak, kız arkadaşı sahibi olarak ya da bir kadınla evlenerek kadınlarla başarılı olacaklarını düşünüyorlar.”
“Yani dilenciler seçici olamazlar mı diyorsun? Yani erkeğin kadını seçmesi yerine onun tarafından seçilmesi.”
“Yaklaştın ve dediğin doğru. Ama kadınlar birçok bahane ile bir erkekle çıkarlar. Ve birçok değişik sebeple bir erkekle evlenirler. Yine birçok sebeple bir erkekle yatarlar. Yukarda dediğine ek olarak sen SENİNLE ilgilenen bir kadın bulmalısın.”
“Anlamadım.”
Bunun üzerine Pook 4. Erkek ve kız arkadaşını çağırdı. Erkek kasım kasım kasıldı : “Artık bir kız arkadaşım var! Yabadabadu!” Pook bir de bekar erkek çağırdı. Kız arkadaşı olan erkek daha da bir kasıldı, “ah, zavallı şey! Üzülme! Birgün sen de benim yaptığım gibi bir kız bulacaksın!”
Bekar erkek kafasını eğdi. Üzgün görünüyordu. Kız arkadaşı yoktı. Herhangi bir kızla herhangi bir ilişkisi yoktu. Yuuuuuuh.
“Şimdi,” dedi Pook. “Birkaç yıl ileriye saralım.”
Yıllar sonra, kız arkadaşı olan erkek ve kız arkadaşı evlenmişlerdi. Neden evlenmişlerdi? “Zira bu atılacak bir sonraki adım gibi görünüyordu!” Ama, birkaç yıl sonra da boşandılar.
“Bu adamların hatası, başarıyı bir kadını veya kadınları elde etmek olarak tanımlamalarıydı. Bunun yerine kendilerinden GERÇEKTEN HOŞLANAN bir kız bulmaya bakmalıydılar.”
“Bunu neden söylüyorsun Pook? Dediğin eksta emek istiyor gibi.”
“Evet, ama bunu yaparsan ilerde şunları söylemekten kurtulursun : “
“Beni sevdiğini söylüyordu ve evlendik! Ama şimdi neden boşanmak istiyor?”
“Bütün arkadaşlarım “beni sahiplendiğini” söylüyordu. Ama neden beni eski erkek arkadaşı ile aldattı?”
“Telefonlarıma çıkmıyor? Ne oluyor?”
“Buluşmaları onun istediği gibi ayarladım ama o benim “sıkıcı” olduğumu söyledi. Ne demek istiyor?”
Pook kafasını salladı. “Eğer uzun süreli bir şeyler düşünüyorsan, kadının SENDEN hoşlandığından emin olmalısın. Seninle çıkıyor, seninle yatıyor, ve evet maalesef seninle EVLENİYOR olması senden hoşlanıyor anlamına gelmez.”
“Peki ne yapmalıyım?”
“İlk buluşmaları ve bu buluşmalarda ne yapacağınızı hep sen planla. Eğer kız SENDEN hoşlanıyorsa, bir şekilde o buluşmalara gelecektir. Bir iki ay sonra bu konuda yumuşayabilirsin ve buluşmaları onun istediği şekilde de ayarlarsınız. Ama başlangıçta buluşmaları sen ayarladığında, hatun seni ekiyorsa, seni peşinden koşturuyorsa ve planları hiç uymuyorsa, bunlar kızın aslında senden hoşlanmadığının belirtileridir.”
“Anladım … ama ya sen berbat biri isen ve HİÇBİR kadın senden hoşlanmazsa?”
“O zaman biraderlerinle istediğini yapacak bol bol vaktin olur. Kızı elde etmek başarı olamaz zira bu yalnız olmak kaybetmektir anlamına gelir. Hayır. Kaybetmek, mutsuz bir evlilik içinde olmak ya da kadınının aslında senden hoşlanmamasıdır.”
“Yani odak sen olmalısın, onun ilgisi de dahil?”
“Evet. “Kızı elde etmek başarıdır” kafasını bırak ve hiçbir zaman TERK EDİLMEZSİN.”
Sonraki Bölüm : Onikinci Ders
Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)
Bana sorarsanız şu an üretilen en iyi kırmızı hap içeriği, Richard Cooper ve Dr. Shawn Smith’in beraber hazırladıkları “Before The Train Wreck” (Enkaz altında kalmadan önce) adlı podcast. İngilizce bilenlere şiddetle tavsiye ederim. Özellikle burayı arayıp sorulan sorular ve bunlara verilen cevaplar çok öğretici. Sorulara kırmızı haplı, oldukça gerçek (abi gerçekten tuttuğunu koparan, zengin ve maskülen) ağır abi Richard Cooper ve yöntemi daha yumuşak olsa da kırmızı hap tarafında olan psikolog Dr. Smith’in ortaklaşa verdikleri cevaplar, arayanları soru – cevap olayın özüne çekmeleri vs … çok iyi.
Programı arayan birçok erkek, bir erkeğin hayatını zorlaştırmak, kendini kandırmak, kadın – erkek ilişkilerinin doğasını görse bile bunu lafta görüp özdeki problemine inmeye direnmek gibi konularda ne kadar marifetli olabileceğine örnekler verip duruyorlar. Bu haftakilerden birini buraya taşıyacağım.
Son programın konusu “dump her or keep her” (terk et ya da devam et) ve arayan adam konuyla ilgili aradığını söyleyerek / sanarak arıyor ve soruyor. “Hep aynı cümleyi duyuyorum” diye olayın özüne inip duraksayana kadar asıl problemi nasıl sürekli dışarı attığına dikkat edin :
Arayan Adam : 6 aydır kızlara yürüyorum. Uzun süreli ilişki için karşıma çıkanlara ilgim var. Son 6 kız gibi. Hepsiyle de aynı duruma düştüm. 3 hafta sonra onların bir önceki ilişkileri için yedek olmak … hep aynı şey oldu.
Dr. Smith : Sürekli aynı şey oluyor dediğin nedir?
Arayan Adam : Son 6 kızın hepsi uzun süreli ilişkiden çıkmışlardı. Hemen ayrılık sonrası. Hepsinde de tanıştıktan 3 hafta sonra, buluşmalar devam ederken ya onların yedek erkek arkadaşı oldum ya da onlar eski ilişkiyi geride bırakıp yeniden başlamaya hazır değillerdi. Ve hepsi sıkıcılaştığı için bitti.
Dr. Smith : 6 veri noktası burada ortak bir durum olduğunu ve bunun da sen olduğunu gösteriyor. Benim anlamak istediğim sen bu olaya ne getiriyorsun ki sürekli bu tür kızlarlasın.
Arayan Adam : Asıl soru bu işte. Ne olduğunu bilmiyorum. Oldukça stabil biriyim. İkinci masterımı yapıyorum ve gelecek planlarım var. Bence bu güvenlik görüntüsü onları bana çekiyor.
Dr. Smith : Peki sen (kızlarda) ne arıyorsun?
Arayan Adam : Koluma takmak için güzel bir kız.
Dr. Smith : Ne için? Uzun süreli ilişki mi, ya da?
Arayan Adam : Benim değerlerim şu ki şu an bir imparatorluk inşaa ediyorum ve sonunda bu imparatorluğu onu daha iyi yapacak biri ile paylaşmak istiyorum. Bunu geriletecek biri değil. Bu imparatorluğu paylaşacak birini arıyorum.
Richard Cooper : Bu çok ilginç çünkü sen biriyle paylaşmak için bir imparatorluk kuruyorsun. Ve onun bunu daha iyi yapacağını umuyorsun.
Arayan Adam :Ben bir imparatorluk inşaa ediyorum ve buna iyi şeyler getirecek birini arıyorum.
Richard Cooper : Bu imparatorluk neye benziyor?
Arayan Adam :Şu an nursing okulu sonra MPA ve belki tam bir tıp eğitimi.
Richard Cooper : Kaç yaşındasın?
Arayan Adam : 24. Ve aynı zamanda kilo vermeye çalışıyorum. Eskiden oldukça şişmandım. 48 kilo verdim. Hem okula gidiyorum hem de hemşirelik teknisyeni olarak çalışıyorum. Önceden tecrübe edinmek için. Dediğiniz gibi en iyi olmanın peşinde koşmak, egzersiz, tecrübe ve rüyalarımın peşinde koşmak.
Richard Cooper : Buluştuğun kızların yaş aralığı ne?
Arayan Adam : 21 – 22 ile 25 arası.
Richard Cooper : Birini imparatorluğuna katmak üzere ölçüp değerlendirmek için çok gençsin değil mi?
Arayan Adam : Evet ama ben uzun süreli ilişki arıyorum.
Richard Cooper :Evet ama şu an sorunun şu ki bu kadınlar hayatına geliyorlar ve anlamadığın garip şeyler yapıyorlar. İşte burada “kadınları anlamak” konusuna geri döneceğim. Karl geçen hafta podcastte “kadın doğasını anladıktan sonra onları melek tanrıça gibi göremezsin” demişti.
Diyorsun ki hayatıma bir kadın girsin ve o benim imparatorluğunu yönetmemde bana yardım etsin. Bence hayatına giren bu feminen enerjileri ölçüp biçme olayına gereğinden fazla önem veriyorsun. Bu tür şeyleri 28 – 30 yaşlarında ve cinsel pazarı daha iyi anladığın yaşlarda yapman lazım. Sen daha yeni başlıyorsun. “Hayatıma iyi etkisi varsa kalır, kötü etkisi varsa gider” değil mi?
Ama senin bundan daha derine inmen ve kadın doğasını anlaman lazım. Shawn’ın Tactical Guide to Women kitabını okudun mu?
Arayan Adam :Hayır. Şu an Rollo Tomassi‘nin The Rational Male kitabını okuyorum ve Preventative Medicine yolda.
Richard Cooper :Evet o ikisi The Rational Male serisinden her zaman tavsiye ettiğim kitaplar ve bunları iki üç kere oku. Shawn’ın kitabını da oku ve ne gibi davranışlar beklemen ve nasıl sınırlar çizebileceğini anla.
Dr. Smith : Bu imparatorluğu kurarken yanında bir kadın da olsun istiyorsun. Nasıl bir kadın arıyorsun?
Arayan Adam : Beraber eğlenebileceğim. Zira okul iyi ama çok yoğun. Arada beraber mola verebileceğim ve dışarı sinemaya vs … giderek kafamı boşaltabileceğim biri.
Dr. Smith :Peki bu uzun süreli ilişkiden çıkıp gelen kızlar … seninle ilgili bir şeyin onları çekiyor olması lazım.
Arayan Adam :Evet can sıkıcı olan şey bu.
Dr. Smith : Peki stabil biri olduğunu ve kadınların bunda güven arayabileceklerini söyledin …
Arayan Adam : Arkadaşlarımın dediğine göre ben güven veren, sosyal ve konuşması kolay biriyim. Bir kuyruğa girip de orada biriyle muhabbet başlatan biri.
Dr. Smith :Senin için yeni ilişkiden çıkmış birine yaklaşmak kolay zira onlar bunda güven bulabiliyorlar … Peki başka kimlerle konuşma başlatıyorsun? O küçük niş gruptan dışarı çıkmaya çalışıyor musun?
Arayan Adam : Şöyle söyleyeyim. Parmağında yüzük olmayan bir kız görürsem konuşuyorum …
Dr. Smith :Peki onlarda seni çeken şey ne?
Arayan Adam :Hepsi kariyer kafalı. Tıp derecesi almak için uğraşıyorlar. Fiziksel olarak da istediğim gibiler : kısa boylu ve tatlı. Oldukça bağımsız. Sadece eğlence peşinde koşmak yerine bir anlamı olan diploma peşindeler.
Dr. Smith : Onların eski ilişkilerinden gelen ve sizin aranızdakileri bozan şey ne?
Arayan Adam : Hep aynı cümleyi duyuyorum : “şu an hazır değilim”. Ya da “şu an ilişki aramıyorum”
(Uzun bir sessizlik)
Dr. Smith : Tamam. Seninle konuşmaya başladıklarında seninle bir şeyler istiyorlar ve sonra bir şey oluyor ve istemiyorlar.
Arayan Adam : (Kısa bir sessizlik) Evet, başında ilgililer ama bir iki haftaya aramızda bir duvar yükseliyor.
Dr. Smith : O zaman şu da bir ihtimal ki kızların “ilişkiden yeni çıktım (hazır değilim)” lafları senin kendine anlattığın bir hikaye ve belki senden uzaklaşmalarına neden olan başka şeyler var. Böyle bir ihtimal olabilir mi?
Arayan Adam : Sanırım nereye gidiyorsun anladım … çekicilik seviyesi ve …
Richard Cooper : Burada araya girmek istiyorum. Çok fazla iyi / efendi çocuk olabilir misin?
Arayan Adam : (Derin bir iç çekiyor) … Sanırım küçük bir kısmı bununla ilgili. İyi oldukça göreceli bir şey.
Richard Cooper : İyi ve kibar (çocuk) …
Arayan Adam : … ne dediğine saygı duyuyorum ama …
Dr. Smith : Ne yapıyorsun da onlara efendi çocuk sinyali veriyorsun?
Arayan Adam : Sanırım genel olarak kibar bir insan olmam …
Dr. Smith : Kadınlar kibarlığa ters tepki vermezler, başka bir şeye ters tepki verirler. Onların karşı olduğu neyi yapıyorsun?
Arayan Adam :Belki yeterince saldırgan değilim?
Dr. Smith : Ne anlamda?
Arayan Adam : hımmm … (uzun bir sessizlik) … sanırım istediğim çekim seviyesini ortaya çıkaramamak … doğru zamanlarda …
Richard Cooper : Sana bir soru sormama izin ver. Bunu babanla konuştuğunda sana ne söylüyor?
Arayan Adam : Babamla bunu konuşmuyorum. Ortalama biri ve kırmızı hap gibi şeyleri bilmiyor.
Richard : Aranızda bir ilişki yok mu?
Arayan Adam : Yok.
Richard : Tamam. Seni benim kanalıma getiren şey neydi?
Arayan Adam : himm …. nasıl desem … sıfırlanmam.
Richard : Sıfırlanman?
Arayan Adam : Evet.
Richard : Nasıl sıfırlandın?
Arayan Adam : Standart oneitis. Sonra depresyon ve şişmanlık. Şişmanlıktan kurtuldum ve egzersiz. Kırmızı hap şöyle geldi. Kitap değerlendirmelerine bakıyordum ve Rollo Tomassi’nin kitabını gördüm. Bunu Google’da arayarak geldim ve olayın derinlerine indim.
Richard : Peki kırmızı hapla tanıştıktan sonra hangi inançlarını değiştirdin?
Arayan Adam : Oneitis kafasından kurtuldum. 100% kurtuldum. İyi veya kötü kadınlar yoktur, sadece kadınlar vardır. Zorlandığım şey … bu üniversite ve uğraşlara rağmen sürekli kendimi ön planda tutamamam. Ama bunun üzerinde çalışıyorum.
En önemlisi de şimdi yaptığım gibi devam edersen 30 – 35 yaşında şimdikinden çok farklı bir noktada olacağım. Çok çalışıp diplomamı alınca, … , iyi bir evim olacak ve … şimdikinden çok daha fazla seçebileceğim (kadın) …
Richard : Bir yandan da zaten o efendi çocuğu henüz aramayan, parti yıllarındaki genç kadınlarla buluşuyorsun değil mi?
Arayan Adam : Evet.
Richard : Sanırım bunun zaten farkındasın.20li yaşlarının başında. Hayatlarını yaşama aşamasındaki kadınlar.
Dr. Smith : Evet eğlenmeye bakıyorlar ve bu “ilişkiden yeni çıktım, henüz ilişkiye hazır değilim” hikayesi senin işine yarar bir hikaye değil.
Richard :Aynı zamanda bu genç kadınlar uzun süreli ilişkiden çıktıklarında hemen ilişki aramıyorlar. Hayatın tadını çıkarma peşindeler. Doğru mu?
Arayan Adam : Evet.
Richard. Ve sen onlara yeni ilişkiden çıkmışken “hey izin ver erkek arkadaşın olayım” diye davranıyorsun. Onlara yanlış taraftan yaklaşıyorsun. Doğru taraf en azından başlangıçta kısa süre kafasında yaklaşman. Birkaçı ile tek eşli olmadan buluş, tabak çevir ve en iyisinin tepeye çıkmasını bekle. İşler nereye gidiyor bak. Ama her zaman kendini, kendi zihinsel merkezinde tut. Her zaman.
Arayan Adam : Evet.
Dr. Smith : Seninle buluşarak sana iyilik yapıyorlarmış gibi hissediyor musun?
Arayan Adam : İyilik derken?
Dr. Smith : Sen kendini ödül olarak görüyor musun?
Arayan Adam : Himm … bunu düşünmem lazım …
Richard : Eğer bunu düşünmen lazımsa ödül değilsin ve hala kadınları tanrıça mertebesine çıkarıyorsun.
Arayan Adam : Bunun üzerinde uğraşıyorum … ikili ilişkiler açısından bakarsan ödül değilim … Sanırım gerçekten ödül gibi hissetmek için biraz daha beklemen gerek.
Richard : Evet birçok genç erkek kendilerini ödül gibi hissetmiyorlar. 25 yaşında öyle hissetmiyorlar ama daha sonraki yaşlarında belki 30larında hatta 40larında öyle hissetmeye başlıyorlar. İşleri yoluna koyup “evet ben ödülüm” demeye başlıyorlar. Değil mi?
Arayan Adam : Evet.
Richard : Ama gençken öyle değil … kızlara bakıp … himm çok güzel kokuyorlar değil mi diyorlar (Richard’ın kızları fazla değerli bulan adamlarla dalga geçmek için sıklıkla söylediği bir laf).
Arayan Adam : Evet güzel kokuyorlar. Bazıları daha da güzel kokuyor.
Dr. Smith : Ne gördüğümü söyleyeyim. Büyük hedeflerin var ama henüz gerçekleşmiş değiller. Cinsel pazar değerinin tepesine ulaşmamışsın. Bir süre de ulaşmış olmayacaksın. Merak ettiğim şey kızlara iyi çocuk sendromu ile mi yaklaşıyorsun? Bu ne demek biliyor musun? Dr. Glover’ın kitabını okudun mu?
Arayan Adam : İnternette özetlerini okudum.
Dr. Smith : Bu tehlikeli bir strateji. Eğer ben kadınlar için iyi, güvenilir ve tatlı biri olursam onlar da bana iyi, sadık ve tatlı davranacaklar inancı. Ne kadınlar ne de dünya böyle çalışmaz. Ve ben senden, bu yolu yürüyorsun izlenimi ediniyorum. Ne dersin?
Arayan Adam : Kırmızı hapı bulmadan önce evet 100% böyleydim. Bildiğin erkek mantığı : X’i yaparsan Y olur ve karşılık alınır. Ama şimdi öğreniyorum. Efendi davrandığında senden faydalanabilirler, kullanılabilirsin. Ama herkese bir şans verme şeyim var.
Dr. Smith : Burada kastedilen efendi ile kibar arasındaki farkı biliyorsun değil mi?
Arayan Adam : Evet. “Efendi” adamın sinsice gizlediği motivasyonları olduğundan mı bahsediyorsunuz? Bu kıza şimdi efendi davranayım ki sonra onunla birlikte olabileyim. Kibar ise kazanılan ve saygı duyulan bir şey.
Dr. Smith : İyi anlattın. Peki bundan sonra ne yapacaksın?
Arayan Adam : Sanırım öncelikle okula, para kazanmaya ve egzersize odaklanmalıyım. Sonra da daha fazla kızla buluşup, daha fazla deneyim kazanmalıyım ve daha fazla okumalıyım tabii ki.
Dr. Smith : Richard söze girmeden son bir noktayı belirtmek istiyorum. Büyük hedeflerin var ve imparatorluk tahtında yanında bir kraliçe istiyorsun ama bu kraliçe pozisyonu için aday aramaya olması gerekenden çok çok önce başlamışsın.
Arayan Adam :Bu bana söylendi.
Richard : Hem onlar o posizyon için 20lerinin sonuna kadar hazır değiller hem de sen o pozisyonu doldururken kadın doğasını iyi öğrendiğinden emin olmalısın.
Arayan Adam : Tamam da ben o pozisyona 30 yaşında bir kadın aramıyorum. Bence 30 biraz yaşlı.
Dr. Smith : 35 yaşında o kadar yaşlı görünmeyecek … Richard : Himm, ama onları da parti yıllarında ev kadınına çeviremeyeceksin.
Mahmut Abinin Yorumu :
Dikkat ederseniz adam “çıktığı” kızların kendisine aynı bahaneyi söyleyerek ayrıldıklarından başlayarak suçu kızlara atan bir mantıkla başladı. Çıkma kelimesini tırnak içine aldım zira kısa bir sorgu sonrası anladık ki eleman aslında bu 6 kızla çıkmamış.
Hayatınıza giren tüm kadınlar size aynı şekilde davranıyorsa burada durup düşünmeniz gereken şey sizin hep aynı hatayı yapıyor olabileceğiniz ama çocuk bu noktaya (çoğu erkek gibi) kolay gelemedi. Bunu kendi başına gelmesi de en az 5 yılını alırdı! Bu süreçte de kızlar kezban, ego tatmini, rerere rörörö Türk kızları türküsü ile öfke içinde yaşardı.
Oysa karşımızda tipik bir efendi çocuk var. Henüz 24 yaşında ama ilişki öncelikli. İlişki öncelikli derken uzun süreli ilişki istemesinden bahsetmiyoruz, önüne çıkan her kızla ilişki hayaline düşmesinden bahsediyoruz. Bu kafadaki efendi çocuk, karşısına çıkan her hatuna kendisinin aslında ne kadar iyi, sevecen, güvenilir bir tavşan … pardon erkek arkadaş … olduğunu göstermek için özel çaba gösterir.
Burada “efendi adam yerine piç adam tercihi” anlamında “efendi” kelimesinin anlamının tekrarlanması iyi oldu. Kızlar efendi adamları reddediyor derken efendinin aslında ne olduğunu bilmezsek, bu şeytan dölleri kötülükten anlıyor gibi uçlara bile savruluruz.
Efendi adam efendi falan değil, kızın donunun içine girmek için iyi çocuğu oynayan sinsi kişidir. Ya da sinsilik değil (en azından tek başına), reddedilme korkusu.
Oğlumuz ilişki öncelikli efendi çocuk olunca kızlar da uzaktan boylu, muhtemelen tipli, kariyerli vs .. diye hoş görünen 2 metrelik yağız delikanlının (burada çevirmedim ama girişte başka bir soruda 2 metreyim demişti) hala pembe hayallerde yaşayan bir oğlan çocuğu olduğunu görünce “ya ben aslında ilişkiye hazır değilim” diye yalan söyleyip sıvışıyorlar. Bu hem kırıcı değil, hem de güvenli (2 metrelik adama direkt sen daha oğlan çocuğusun deyip sinirlendirmeyi hiçbir kadın göze alamaz).
Efendi çocuk devimiz aslında hala mavi hap oyunu oynuyor. Bakın 24 yaşında ilişki isteyebilirsiniz. Ama 20li yaşların başında bu amaca giden doğru oyun tabak çevirmektir :
Onlara yanlış taraftan yaklaşıyorsun. Doğru taraf en azından başlangıçta kısa süre kafasında yaklaşman. Birkaçı ile tek eşli olmadan buluş, tabak çevir ve en iyisinin tepeye çıkmasını bekle.
Bir diğer önemli nokta da, bu çocuk her ne kadar itiraf etmemeye çalışsa da, kendisine evlenip hayatını devam ettireceği kadını arıyor. Şimdiden! Sonra da oneitisten kurtuldum diyor. Oneitisten güya kurtulmuş olmasına rağmen beraber olacağı hatuna biçtiği rol kraliçe. Maalesef oneitis kafası hala canlı.
Oysa henüz bunu aramak için çok erken. Eğer kırmızı haplı çizelgede evlenecekseniz, yani 33 – 34 yaşlarında, 24 yaşında kız arkadaş yaptıktan sonra 10 yıl aynı hatunla çıkıp evlenmeyeceksiniz. 24 yaşındaki kız arkadaşınız uzun süreli bile olsa karınız olmayacak. Yani olabilir ama ihtimali çok düşük.