Erkek Adam Türkçe Podcast : Psikolog Nevzat Saraycıklı ile söyleşi #2

Sitede sıkça ele aldığımız psikoloji ile ilgili soruları psikolog Nevzat Saraycıklı ile konuşmaya devam ediyoruz.

Nevzat Saraycıklı Youtube adresinde gayet güzel videolar var. Takip etmenizi tavsiye ederim.

Nevzat Saraycıklı Instagram adresi: @psk.nevzatsaraycikli

Yayınları sitemizin Odysee kanalından ya da  spotify kanalından da izleyebilirsiniz.

Söyleşide adı geçen online eğitimler:

Youtube yayını aşağıda. Bu yayını beğenerek ve youtube kanalına üye olarak yayınların daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz. İyi izlemeler.

Kızlarla tanışırken çerçeveyi kurmak

Kızla muhabbet yüzeyde eğlendirici ve ikna edici olabilirken alt katmandaki çerçevemiz zayıfsa yüzeyde yapacağımız şeyler boşa gidecektir. Ayaküstü neredeyse stand-up yaptığım ve kızın aşırı eğlendiği birkaç tanışma girişimimi hatırlıyorum. Normalde öyle espriler düşünsem aklıma gelmezdi. Ancak çerçevemde sorun vardı. Çünkü çerçevem genel olarak daha istekli olan ve çabalayan tarafın ben olarak göründüğü şekildeydi.

Öncelikle “kızla tanışmaya giden sensin, bu durumda daha istekli taraf olanın senin olman normal değil mi?” diye sorulacaktır. Evet öyle ama zaten tanımadığın bir kızla tanışacaksan bu var olan bir dezavantaj. Eğer kızlar bizle muhabbete başlasalardı bunu yaşamazdık 🙂

Yabancı pua kaynaklarında hep tanımadığın bir kızla tanışmaya gidiyorsan, böyle bir özgüven gösterdiğin için 1-0 önde başlıyorsun gibi şeyler söyleyebiliyorlar. Bu tamamen yanlış. Gerçekte olan onunla konuşmayı talep eden sen olduğun için 0-1 geride başladığın (Bu söylemin nedeni bence işin biraz pazarlama yönü biraz da erkekleri şevklendirmektir). Ancak o kadar da dezavantajlı değiliz, sadece birazcık ve bu aşılıyor.

Tüm bu yüzeydeki oyunun altında bir çerçeve var. Tabi ki oyununla bu çerçeveye etki ediyor ve onu değiştiriyorsun, zaten tüm olayda burada. Daygame yaparken kadınla ilk başta konuşmak isteyen benim, sonrasında ondan numara talep eden benim. Bunlar çerçevemi zayıflatan şeyler. Ama bunu oyun ile dengeliyorum. Muhabbetim güzelse ilk baştaki dezavantajlı durumumu dengeledim bile. Çoktan 1-1 olmuşumdur.

Ancak bazı durumlarda erkekler bu çerçeveyi çok kötü kuruyorlar. Tüm bunlarla skoru dengelemeden önce kendi kalesine çok gol yiyorlar. Erkeklerin en fazla gol yedikleri 4 yer şunlar:

  • Daha istekli taraf olmaları
  • Kızdan çok daha fazla çabalamaları
  • Kızı ikna etmeye çalışmaları
  • Talepkar olmaları

Bunları yaparken yüzeyde iyi oynasanızda skor olarak öne geçemezsiniz. Çünkü çerçeveni mahvetmiş oluyorsun. Olay da burada 1-0 geride başlığının bilincinde olmak ve çok fazla negatif olarak içeri kaçmadan başlayabilmek (erkekler çabalayarak, fazla istekli olarak, ikna etmeye çalışarak iyice içeri kaçıyorlar). Öncelikle şunu söyleyeyim bir kadını ikna etmeye çalışmanın hiçbir mantığı yok. Bir kadını ikna ederek numarasını almak, ikna ederek buluşmaya çağırmak kendi topuğuna sıkmaktır. Bir kere kadını ikna etme sarmalının içine düştüğünde işin çok zorlaşır. Çünkü çerçeven kötüleşir. Ne seninle 1 dakika daha fazla konuşması için, ne telefonunu vermesi için, ne de seninle buluşması için bunu yapmalısın. (Eğer kız sadece göstermelik bir direnç göstermiyor ve shit test atmıyorsa-bunu da kızın genel tavrından anlarsın). Çünkü arzuyu kızla pazarlık ederek uyandıramazsın. Bunun yerine kadının ikna olacağı bir görüntü sergilemelisin ve teklif ettiğinde kadının “evet” diyebilmek için nedeni olmalı.

İkna ederek buluşmaya getirdiğin kıza karşı 3-0 geriden başlıyor olacaksın, kız muhtemelen senden bir şeyler bekleyecektir, ona pahalı bir yemek ısmarlaman gibi. Öyle olmasa bile “çok fazla peşimde koştu, böyle devam edip egomu beslesin bakalım” diye düşünecektir. Burada ödül kadın, sense kendini tercih edilmeyen bir ürün olarak konumlandırdın. Çerçeve olarak hiç olmak istemeyeceğin bir yerdesin.

Kızı ikna ederek telefon numarası aldıysan da, kız aslında ikna olmadı. Burada kızın sana telefon numarası vermesinin senin için bir ödül olduğu düşüncesini vurguladın, yani çerçeveni mahvettin. Kız sana cevap vermeyecek, cevap verse bile muhabbete yatırım yapmayacak, buluşma sözü verse bile ekecek, ekmese bile mutlaka başka bir şey olacak.

Peki burada ne yapılabilir? Yapman gereken şey, ikna etmenin, orantısız çabalamanın kıyısından geçmeden kendini pazarda tercih edilen bir ürün şeklinde konumlandırmaktır. Bu aslında bu sitede ödül olmak dedikleri şey. Bunu yapmak için özgüven göstermeli, eğlenceli muhabbet yapmalı ama bu tarz çerçevelere dikkat etmelisin. Kız bolca shit test atarak ve genel tavrıyla seni o çerçeveye sokmak isteyecektir. Ne de olsa burada kızın hipargamik filtresi çalışıyor. Kızın sunduğu bu kötü çerçevelere girmemen gerekir. Shit testleri zaten mümkün mertebe geçmek gerekiyor. Ona burada değinmeyeceğim.

Şimdi sana tanımadığın bir kıza tanışırken çerçeveni güçlendirmek için birkaç tavsiye vereceğim. Şu çok önemli bir detay: Kızı çabalamaya iten her türlü hareket çerçevemizi güçlendirir. Yabancılar bu yüzden “kıza işini tahmin ettir, yaşını tahmin ettir” vb. diyorlar. Burada amaç kızın bilişsel olarak enerji harcaması, senin hakkında bir şey bulmaya çalışırken çaba harcaması çünkü kızın enerji harcadığı şey zihninde değerli hale gelir.

Mesela yapabiliyorsan kız sorduğu halde hakkındaki bazı şeyleri söylememek ve gizemli bir şekilde bırakmak bu çerçeve için etkilidir. Diğer türlü sorguda bildiği her şeyi dökülen acemi bir suçluya benzeyebilirsin. Gerçekten kızın sana soracağı sorular karşından yüksek değer göstergesi bir bilgi vermeyeceksen bildiğin her şeyi kıza anlatmak sana toplamda faydası “0” olacak bir şey. Hatta eksisi olan bir şey.

Buraya tanıştığım bir kızla olan örnek bir yazışma bırakıyorum. Yüz yüze tanıştığımız zaman sorduğu halde ona mesleğimi söylememiştim:

Kız: Hala işinden bahsetmedin
Ben: Buluşmada son derecede şeffaf olacağıma emin olabilirsin 🙂
Kız: Zaten beni durdurup tanışmak istedin 1.gizem burada başladı. Kime çalışıyorsun 🙂
Ben:Bir ipucu olsun. X’e :))
Kız:Tatmin olmadım pek. Başıma ilk kez geliyor. O kadar gezdim dolaştım tek başıma.
Ben:Şaşırmadım buna. Herhalde kafaya martı pislemesi gibi bir şey benim de 2 hafta önce başıma gelmişti. Şans demek ki.
Kız:Hayır, daha bilimsel ve gerçekçi bir neden olmalı. Benim genel izlenimim dışardan burnu havadadır.
Ben:Demek ki bazı erkekler benim gibi bunu meydan okuma olarak görebiliyorlar.
Kız:Sevdim bunu.

Tanıştığım bu kıza işimi söylememiştim, hala söylemiyorum. İşin güzel tarafı da şurada: Merak ediyor, tahmin etmeye çalışıyor, kendini anlatmaya çalışıyor, bunları yaparken aslında bana değer katıyor, çerçevem daha iyi hale geliyor.

Bunun tersi kızın çabalamadığı ama senin ondan daha fazla çabaladığın, kızın çabalamadığı içinde ikna edilmeyi beklediği, adeta bir mülakatta sana sorular soran, senin de doğru cevapları vermek için çabalar halde olduğun durum bulunabileceğin en kötü durumdur.

Tanımadığın bir kızla konuşurken çerçeveni iyileştiren şeyler:

  • Kıza istediği her bilgiyi vermeme, eksik verme (bunu susarak değil, kızla dalga geçerek, bir yandan eğlendirerek yapmak)
  • Kızın kendini sana anlatması (kız kendini anlatarak bir çaba gösteriyor-kendi reklamını iyi yapmaya çalışıyorsa çok daha iyi)
  • Kıza ancak kahve ısmarlarsa gelebileceğini söylemek (bu aslında oyuncu bir şey, kahveye paran olmadığı için değil – ama bunu öncesinde oyuncu bir tavır sergilemediysen söyleme)

Tanımadığın bir kızla konuşurken çerçeveni kötüleştiren şeyler:

  • Shit testlerden kalmak (bu shit testler daha çok davranışsaldır, kızın peş peşe sana 3 soru sorması ve seni gayret ederek bu sorulara cevap verir hale sokması da shit testtir-çerçeveni bozar)
  • İkna etmek (numara almak için, buluşmak için)
  • Pazarlık yapmak
  • Komik olsa bile kendini küçülten, kendini komik duruma sokan espriler yapmak
  • Tek taraflı olarak konuşman (konuşmak çabalamaktır ve efor sarf etmektir, bir şey satmak isteyen satıcılar çok konuşur. Bunu tek taraflı yapman sana kötü bir çerçeve kurar)
  • Soruları kızın sorması ve senin sürekli cevap vermen (“Ne güzel kız bana soru soruyor, demek ki ilgili” diye sevinme, kız burada soruları soran taraf olarak patronluk taslıyor, sen de bir mülakata girmişsin ve mülakatı geçmeye çalışan kişi konumunda kalıyorsun)
  • Kızın dümdüz sorularına, dümdüz doğru yanıtları vermen (Bazı normal sorulara normal yanıtlar ver ama bunlardan yarısı için esprili yanıtları kullan – unutma kızın o soruların doğru cevabını alması sana hiçbir artı kazandırmayacak, kaçırdığın şey ise dalga geçme, espri yaparak kızı zorlama şansı)
  • Kızın şüpheyle seni sorguladığı durumlarda önüne çıkan çukurlardan zıplamaya çalışan Mario gibi tepki vermen (Mario olma, ispat etmeye çalışma, dalga geç)

Son olarak kızlarla tanışma girişiminde bulunmuş “KÜÇÜKÇEKMECELİ KEİRAN LEE” nickli okuyucunun yorumuna cevap vermiştim, konuyla bağlantılı olduğu için buraya da taşıyorum.

Yorum şuydu:

“Abi bugün bir tane kıza yürüdüm. Selam tanışabilir miyiz? Ile girdim. Tabi dedi sonra sevgilim var dedi kız. Bende bozuntuya vermeden heeee yaptım. Ve kız dedi “ben bu tür yurumeleri doğru bulmuyorum. Işte karşındakinin yaşını bilmeden yürüyorsun falan dedi. Bende “yaşın kaçtı?” dedim. Benden 3 yaş büyükmüş. Sonra bende dedim “çok güzel bakıyordun bende yürüdüm” dedim. Oda” öyle… normal bakıyordum” dedi. Sonra benim yaşımı sordu bende söyleyince “iste bak yaşın küçükmus benden”dedi. Bende” ne olmuş yani insanlık hali değilmi, ama tabi sevgilin olunca olay daha farklı gelisiyor” dedim. Oda bana ” yinede ben böyle insanları kötü karsilamam dedi . Bende ” teşekkür ederim :)))) ” dedim .sonra bozusmadan ayrıldık oradan. Kız tamamen sosyal ortamımda olmayan bir kızdı ve onun negatif cevaplarına karşı çok rahat ve dik başlı konuşdum. Onun redlerine güzel cevap verdim rahat olunca. Oda benim rahatligimdan yararlandı ve bozmadan beni konuyu kapattık. Abi boyle sevgilim var diyenlere karşı nasıl tepki vermeliyiz.?Bazen de abi red aldıktan sonra sabah oyunu motivasyonum düşüyor. Böyle zamanlarda ne yapmalıyım. Teşekkürler.”

Cevabım şöyleydi:

1-Kıza asla “tanışabilir miyiz” deme, bu kıza çok fazla insiyatif yüklüyor ve kız normalde tanışmak istese bile özgüvenli bir kız olsa bile buna hayır der.
2-Kızlar “doğru bulmuyorum” gibi şeyler derlerken aslında betalara kural koyuyorlar senin bu kuralları yiyen bir beta olup olmadığını anlamak istiyor.
3-Kızın sana yaşının küçük ve bu yüzden aranızda bir şeyin zaten olmayacağıyla ilgili ifadesine karşı verdiğin “ikna etme” çabası o kadar yanlış ki. Burada kızı ikna etmeye asla çalışmamalısın, dünyanın en mantıklı argümanını masaya koysan da kendini çerçeve olarak kızdan aşağı bir yere çekmiş oluyorsun! Karşındakini ikna etmeye çalışan değeri düşük bir ürün olarak konumlandırmışsın kendini. Kendine harakiri yapmışsın.
4-“Sevgilim var” diyen kızlara cevap vermek konusunda da şunu söyleyeyim: bu bir reddetme cümlesi, baştan kendini reddettirmeyecek şekilde oynayacaksın. Bazı nadir durumlarda da shit testtir ve dalga geçerek 1 kez şansını deneyebilirsin bu soruya mantıklı bir cevap vermeden.
Kolay gelsin.

Yazar: Secret

Bu arada tanımadığın kızlarla etkili bir şekilde tanışma ve muhabbeti ilerletme konusunda kendini iyi bir şekilde geliştirmek istiyorsan bu yazıdakine benzer ve çok daha kapsamlı bilgileri eğitim setimden öğrenebilirsin.

Eski sevgili nasıl unutulur?

Şu kelimeleri her duyduğumda kenara 10 Lira atsam iyi para biriktiririm:

“Abi unutamıyorum. Onu unutabilsem zaten hayatıma devam edebileceğim, onu takip etmeyi bırakabileceğim, onu aramamayı becereceğim, vs …”

Bu siteyi uzun süredir takip edenler, bunları söyleyen birisinin insan sinir sisteminin çalışma şeklini, gerçek çalışma şeklinin tam tersi sandığını görebilir. Buna sitede birçok yazıda değindik. Örneğin Fizyoloji ve Örtüşme ya da Harekete Geçmek, Düşünce Duygu ve Algı yazıları:

Hissetmek – algılamak – duygular – düşünmek – davranmak sıralamasını düşünün. Dışardan gelen sesi algılarız, bu bizde duygu ve düşünce oluşturur ve davranırız. AMA sinir sisteminizi kontrol etmenizin yolu bu süreci tersten çalıştırmaktır. Eğer davranışlarınızı değiştirirseniz, düşünce ve duygularınız ve daha sonra algılarınız da bu davranışlarınıza göre değişir. Herkes önce algı – duygu – düşünce üçlüsünü değiştirmeye çalışıyor ama işin özü değişim davranışlardan başlar.

Günümüzde yaygın olan New Age kültürü (düşünce dalgalarını evrene gönder evren sana Ferrari versin, seni başarılı yapsın tarzı The Secret / Sır saçmalıkları) nedeniyle insanlar oturdukları yerde kendilerini telkin ederek değişebileceklerini sanıyorlar. Sanki önce zihinlerini değiştirebilirlerse sonra istedikleri gibi davranabilecekler gibi düşünüyorlar.

Yani onu unutabilsen arkanı dönüp hayatına devam edeceksin diye bir olay yok. Arkanı dönüp hayatına devam edeceksin ve böylece onu unutacaksın. Sinir sistemimiz böyle çalışıyor. Belki hemen unutmayacaksın ama duygu ve düşüncelerimiz eninde sonunda davranışlarımızı takip ederler.

Yani eski sevgilini unutmak istiyorsan önce eski sevgilini unutmuş olsan nasıl davranırdın onu bir düşüneceksin.

1) Eski sevgilini unutmuş olsan onun hakkında konuşur muydun? Hayır. O zaman onun hakkında konuşmayı bırakacaksın. Arkadaşlarınla, daha da kötüsü ortak arkadaşlarınla, onunla bununla bu konuyu konuşmayı bırak. Onu sorma, ondan sana gelen bilgiyi kibarca kısa kes ve ilgilenme. Onu düşünmekten hemen kurtulamayabilirsin ama unutmayın ki davranışlarınız düşünce ve duygularınızı peşinden sürüklerler.

2) Eski sevgilini unutmuş olsan onu arar ya da ona mesaj atar mısın? Hayır. O zaman ona ulaşmayı keseceksin. Tamamen. Ona ulaşmak zorunda olduğun şeklinde krize girersen git helada ağla ama ona ulaşma. Yatağına kıvrıl, cenin pozisyonunda ağla ama ulaşma. Eğer bu krizleri ona ulaşmadan atlatırsan, bu krizlerin daha az sıklıkta ve şiddette geleceğini ve yok olacağını göreceksin.

3) Eski sevgilini unutmuş olsan onun sosyal medyasını takip eder miydin? Seni sosyal medyasından çıkarmış bile olsa takipçi sayısını takip edip eğer takipçi sayısı arttıysa acaba yeni erkekler ekliyor mu diye düşünür müydün? Whatsapp’ta online mı diye bakar mıydın? Çok uzun süre online ise acaba biriyle mi konuşuyor, uzun süre offline kalmışsa biriyle mi sevişiyor diye adamı ruh hastası yapacak şeyler düşünür müsün? Daha kötüsü onu gerçek hayatta takip eder miydin? Hayır. O zaman onu stalklamayı tamamen bırak. Onu stalklamak zorunda olduğun şeklinde krize girersen git helada ağla ama onu stalklama. Yatağına kıvrıl, cenin pozisyonunda ağla ama stalklama. Gerekirse birkaç ay sosyal medyaya, vs. hiç girme. Kendi hesaplarını kapa. Ama stalklama. Eğer bu krizleri onu stalklamadan atlatırsan, bu krizlerin daha az sıklıkta ve şiddette geleceğini ve yok olacağını göreceksin.

4) Eski sevgilini unutmuş olsan, onu gördüğünde surat mı asardın yoksa görüp görmediğin umrunda olmaz mıydı? Muhtemelen umursamazdın. Umursamamak demek kasmak, soğuk davranmak değil, minimum sosyal kibarlığı muhafaza edip fazlasında bir şey yapmamak demektir.

5) Eski sevgilini unutmuş olsan onu doğum gününü, mezuniyetini, yeni işini, vs. kutlar mıydın? Muhtemelen hayır.  Ama nezaketen demeyin, unutmuş olsanız diyoruz. Unutursan aklına gelmez. O nedenle bu bahanelerle bile ulaşmayın. Unutmuş olsan arkadaş kalmazsın. Umrunda olmaz. Arkadaş da kalmayın.

6) Eski sevgilinizi unutmuş olsanız ondan intikam alma fantezileri içinde kıvranır mıydınız? Hayır. Umrunuzda olmazdı. Çok karşılaştığım bir bahane bu: “Onun pişman olduğunu görsem / bana çektirdiklerini çektiğini görsem / gelse de yatsam sonra kapıya koysam / vs … sonra bir rahatlayıp bırakırım.” Nah bırakırsın. Bunlar eski sevgiliye yapışık kalmak isteyen tarafının bahaneleri. Eski sevgilini unutmuş olsan bunlar aklından geçmez. Daha da iyisi, eski sevgiliyi unutmak genellikle en iyi intikamdır zaten.

Birçok erkekte bu 80’ler arabeski tadında intikam fantezisini görüyorum. Kafalarındaki kadın imajı Nikah Masasını söyleyen Ümit Besen’e bakıp, o büyük aşkı kaybettiği için kıvranarak ağlayan Banu Alkan 😀 Hatun gelsin, pompalayayım sonra kapıya atayım ve o da saf melek ya hüngür hüngür ağlayıp pişman olsun.

Peki bu olsa bile genellikle gerçekte ne oluyor biliyor musunuz? “Yahu Mahmut’a geri döndüm ama bir süre birlikte olduktan sonra beni bıraktı. Herife nasıl koymuşsam artık kuyruk acısıyla bir de bana sana değmezmiş falan dedi. Manyak mı nedir? Her neyse canım sıkkın Ayten bugün alışveriş yapalım hem şu tanıdığın çocuğu konuşuruz.”

Arkadaşlar size bu narin premsesler imajını bırakmanızı ve acilen 2021 yılına gelmenizi şiddetle tavsiye ederim. Aşkın zıttı öfke değil umursamamaktır. Bunun harici her şey sizin kuyruk acınızı yansıtmanız olacaktır.

7) Eğer onu unutmuş olsanız eski sevgilinizi düşünmekten kendinizi ihmal ediyor olur muydunuz? Hayır. Kendinize çok faha fazla odaklanmış olurdunuz. O nedenle arkanızı dönün, kendi hayatınıza yürüyün ve kendinize odaklanın.

8) Eski sevgilinizi unutmuş olsanız, sizi bıraktığı yerde otlamaya devam mı ederdiniz yoksa yeni limanlara mı açılırdınız? Yeni limanlara açılırdınız. O zaman yeni limanlara açılın. Biliyorum ki (a) sevgili seviyesinde biri hemen karşınıza çıkmayacak ve (b) diğer insanlar “onun gibi olmayacak (!)” ama şunu unutmayın: eski sevgilinizi unutmuş olsanız illa sevgili seviyesinde birini bekleyerek vakit kaybetmez hayatın tadını çıkarırdınız. Ve daha önemlisi, karşınıza çıkan etten kemikten insanları kendi kafanızda yarattığınız ve kaideye koyup olduğundan çok fazla değer verdiğiniz bir tanrıça imajı ile karşılaştırmazdınız. Gerçek ile karşılaştırırsınız. Gerçek ne peki? Şu an yalnızsınız, hayatınızda insan ya da tanrıça bir kadın yok. Hergün yalnız yatıyorsunuz, yalnız geziyorsunuz, vs. Karşınıza çıkan insanları gerçekle karşılaştırın.

9) Eğer unutmak istiyorsanız, o size ulaşırsa kibar olun ama kısa kesin. Buluşmayın, buluşmak isterse bahanelerle savuşturun. Sonra görüşürüz deyin sonra bir bahane daha bulun. Kısa sürede sizin peşinizi bırakacaktır.

Şimdi şunu da ekleyeyim, eski sevgilinizi geri istiyorsanız bile bunun en iyi yolu önce onu unutmanızdır. Yani eğer geri dönmesini istiyorsanız bu maddeyi yapmayın ama istemiyorsanız yapın. Fakat önceki maddeleri uygulayın ve önce unutmanız sonradan bir arada olma şansınızı en çok arttıracak şeylerden biri.

Bu konuda birçok kişiyle konuşmuş ve yazışmış olan biri olarak şunu söyleyebilirim: Arkasını dönüp hayatına devam eden, kendine odaklanan, ona ulaşmayan ve ondan bilgi akışını kesen erkeklerin 99%u kendilerini de şaşırtacak kısa sürede (9 senedir unutamayan adamın 4 ayda tamamen unuttuğunu bile gördüm!) eski sevgililerini unutuyorlar. Bu hemen olmuyor yani ilk haftalarda ve aylarda duygu ve düşüncelerinde sanki en ufak bir değişiklik olmuyor gibi görünüyor ama kendileri başlangıçta fark etmeseler de duygu ve düşünceleri değişmeye başlıyor. Hatta şunu da ekleyeceğim:

a) Eski sevgilisini unuttuğunda nasıl davranacaksa öyle davranan adamlar eski sevgililerini unutmalarına engel olamıyorlar. Davranışları değişti mi, istedikleri sonuca uygun davrandılar mı, bir süre bu değişimi hissedemeseler bile duygu ve düşünceleri ve sonra algıları da değişmeye başlıyor. Belki ilk bir ay aramasalar, bilgi almasalar bile sürekli eski sevgililerini düşünüyorlar ve kötü hissediyorlar ama sonra bu düşünceler azalıyor ve iyi hissetmeye başlıyorlar. Ve sonra da eski sevgili ile ilgili algıları değişiyor. Onun dünyanın en güzel kızı olmadığını anlıyorlar mesela.

b) Eski sevgilisini unutamayan adamların hemen hemen hepsi bu davranışları sergileyemedikleri ya da yeterince sergileyemedikleri için unutamıyorlar.

Bakire Kız Arayışı ve Evlilik | Bakire Kız Miti

Selamlar Dostlarım ben, Mr. Deer. Bu sefer konumuz Bakire kız miti. Konuyu Kırmızı Hap yazarı Karanlık Ruya ile birlikte ela alıyoruz. Erkeklerin neden evlilik için ilk kriteri bakireliktir? Bu strateji doğru mudur? Bir kadının geçmişi uzun dönemli ilişkide ne kadar önemdir? Geçmişini nasıl öğrenebiliriz, evelenmeyi düşündüğümüz bir kadında nelere dikkat etmeliyiz; Sorularını ve daha fazlasını aşağıdaki podcast de inceliyoruz.  İyi Seyirler!

Sınırda Kişilik Bozukluğu – Borderline Personality Disorder

“O kadına mı bakıyordun ?!! BAKMIYOR MUYDUN ?!!! Eminim onu düzmek istiyorsun değil mi? … DEĞİL Mİ!!!!

Erkek topluluğunun tuhaf özelliklerinden biri de benim oyuncak hastalıklar dediğim şeyleri kapma eğilimleri. Genel bir sosyal zeka geriliğini ya da sosyal olgunlaşmamışlığı Asperger’s Sendromuna bağlamak çok ama çok kolay. Asperger’s diye bir hastalığın olmadığını iddia etmiyorum ama erkeklerin sosyal özürlülüklerini bu tür durumlara bağlama sıklıkları, gerçek hastalığın geçerliliğini düşürüyor. Birçok beta,  yürüme ve oyun konusundaki rahatsızlıklarını çeşitli derecelerde sosyal kaygıya bağlayıp bunu hayatları boyunca bu şekilde kabul etmeye çalışıyorlar.

Yani kendileri ile ilgili çok uzun süredir inanmaya koşullandırıldıkları engelleri kaldırmak için yapılması gereken çok iş olduğunu kabul etmek yerine durumlarını psikolojik bir bozukluğa bağlamak çok daha kolay. Asperger’s Sendromuna sahip erkekler yok demiyorum (neden kadınlar için bu çok nadir bir sendrom?) ama kendi kendilerine teşhis koymadan önce çok ciddi bir iç gözlem şart.

Erkek topluluğunda kadınlara sıklıkla atfedilen bir sinir hastalığı da Sınırda Kişilik Bozukluğu:

*DSM-IV-TR Teşhis Kriteri : Kişiler arası ilişki ve öz imaj konusunda yaygın bir dengesizlik, şu beş ya da daha fazla şeyle belirtilen, erken yetişkinlikte başlayan ve çeşitli bağlamlarda varolan belirgin bir dürtüsellik: Gerçek ya da hayali bir terk edilmeyi engellemek için gösterilen çılgın bir çaba. İdealize etmekten yerin dibine sokma uçları arasında gidip gelme ile karakterize edilmiş bir kişilerarası ilişki dengesizliği. Kişilik kargaşası: Belirgin ve dengesiz bir öz imaj ve öz benlik. En az iki alanda (para harcama, seks, madde bağımlılığı, ihtiyatsız araba kullanmak, aşırı yemek) potansiyel olarak kendine zarar veren dürtüsellik. Note: Bunlar, 5. kriterde kapsanan intihara meyilli ve kendine kesici aletlerle zarar verme eğilimlerini içermiyorlar. Tekrarlanan intihara meyilli davranışlar, hareketler ya da tehditler ya da kendine kesici aletlerle zarar verme. Ruh halinin belirgin tepkiselliği nedenli duygusal dengesizlik (aralıklı, yoğun hoşnutsuzluk, sinirlilik/alınganlık ya da genellikle birkaç saat, bazen günlerce sürebilen kaygı). Sürekli hissedilen boşluk/manasızlık hissi.  Uygunsuz, çok yoğun öfke ya da öfke kontrolünde güçlük yaşama (örneğin sıklıkla öfke nöbeti sergileme, sürekli öfke, tekrarlanan fiziksel kavga). Gelip geçici, stres ile alakalı paranoyak düşünceler ya da ağır dissosiyatif (kişide kimlik, bellek, algı ve çevre ile ilgili duyumlar gibi normalde bir bütün halinde çalışan işlevlerin bütünlüğünün bozulması) belirtiler.

Bunun hakkında yazmak konusunda tereddüt ettim zira günümüz cinsiyetler arası ortamda, erkeklerin şikayet ettikleri “deli karıları”, bu belirtiler ve eğilimler ile yaftalamak çok ama çok kolay. Hatun yatakta deli ama yatak dışında da deli. Son on yılda, yukarıda listelenen klinik tanıların bazılarını taşıyan en az bir kadınla birlikte olmamış bir erkek olduğunu sanmam.

Cinsiyetler sahasının son 40 yılda evrimine paralel olarak sinir hastalık çeşitleri de evrildi. Bu nedenle de, gerçek bir sınırda kişilik bozukluğunu (SKB) anlamak ve kadınların eğilimli oldukları genel kendine güvensizlik kaygılarından ayırabilmek önemli.

Gerçek SKB

20’li yaşlarımda, Sınırda Kişilik Bozukluğu hastalığına sahip bir kadınla 4 sene kadar bir uzun süreli ilişkim oldu. Bu tecrübeye dayanarak şunu söyleyebilirim ki SKB kesinlikle komik ya da hafife alınacak bir şey değil. Özellikle de insanın ruhunu öldüren ruh ikizi hastalığına yakalanmış, kendisini kızın tüm depresyonunun ve sinir hastalığının kaynağı olarak gören ve SKB’nin negatif geribildirim döngüsüne hapsolmuş bir AFC için bu durum oldukça yıkıcı.

Gerçek SKBler, kurbanlarını, SKB’nin sinir hastalığının sebebi olduklarına adım adım inandırırlar. Kurban artık kendisi değildir ve SKB’nin onu şekillendirdiği şeydir. Zamanla kurban, SKB’nin sinir hastalığını kontrol etmek için, onun istediği şeye dönüşmenin kendisi için en iyi şey olduğuna ve dahası kendi sorumluluğu olduğuna inanmaya başlar.

SKB ile ilişki içinde kalmaya devam ederseniz, zamanla tüm aile ve arkadaşlarınızdan vazgeçersiniz (ya da onlar sizden vazgeçerler). Direkt olarak kendinizi odağa aldığınız tüm hırs ve tutkularınızı çöpe atarsınız ve gerçek, bağımsız kimliğinizi terk edersiniz. Bütün bunları terk etme nedeniniz de, bunların onun kendisi için oluğturduğu ve yaşadığı söyleme tehdit oluşturmalarıdır.

Onun sinir hastalığına dönüşmenizi ise ara ara yapacağınız çılgın seks ile ödüllendirecektir ama bu sizin onun etrafınızda ördüğü anlatıya hapsolmanızı sağlayan bir araçtır. Zamanla eskiden bildiğiniz SİZ yok olur ve sizin için yarattığı karaktere bürünürsünüz. Bu özellikle de SKBlerini elde edebileceklerinin en iyisi ve uzun süreli romantik ilişki için tek aday olarak gören beta salaklar için geçerlidir. Bu kız (onun gözünde) HB 9‘dur, daha önce HB 5’ten daha iyisi ile yatmamıştır ve bu nedenle de feci bir kayıp gerçek ve her zaman olasıdır. Onları kader bir araya getirmiştir ve eğer onun korkularını hafifletmek konusunda ona yardımcı olabilirse (evet bir olabilirse) sonsuza kadar birlikte ve mutlu yaşayabilirler.

SKB ilişkilerin ileri evrelerinde, açık açık boynuzlamalarının bile sizin için kabul edilibilir bir durum olduğu bir noktaya gelirsiniz. Bu durumu onunla bir “açık ilişki” pazarlığı yaparak çözebileceğinizi sanırsınız. Onun arzusunu pazarlık yapmanın onu kaybetmekten daha iyi olduğuna kendinizi inandırırsınız. Açık ilişkinin ikinizi de başkaları ile yatmasının uygun olduğu anlamına geldiğini söylersiniz ama bu siz onun sinir hastalığında mahkum iken onun başkaları ile yatmasına bahane olmaktan öte bir şey değildir. Onun başkaları ile yatmak istemesinin suçlusu bile sizsiniz ve siz de buna inanırsınız.

Ama sizin başka bir kadınla birlikte olma imanız bile onun korkunç bir kıskançlık nöbetine ve öfke krizine girmesi için yeterlidir. SKB ile birlikte iken korku içinde yaşarsınız. Dik durur, omurgalı davranırsanız onun intihar etmesinden (klasik bir SKB tehditidir) korkarsınız. Ama bana güvenin: o kendine bir şey yapacak duruma gelmeden çok daha önce siz kendini öldürürsünüz. Ben SKB ilişki nedeniyle intihar eden iki erkeği kişisel olarak tanıyorum.

Biliyorum, kalan arkadaşlarınızın ve ailenizin çoğu size bu ilişkiyi bitirmenizi ve hayata devam etmenizi söylüyor. Ama hayatınız bu tavsiyeyi dinlemenize bağlı. Sizi çarpık ilişkiniz hakkında dışsal bakış açılarından uzaklaştırıp izole etmek, SKB’nin hastalığı için çok önemli. Eğer onları dinlemezseniz, aileniz ve arkadaşlarınız bir süre sonra “yeni sizden” tamamen vazgeçerler.

Şunu da eklemeliyim ki eğer birgün SKB’nizi terk edebilirseniz, onun tüm sinir hastalığının baraj kapılarının açılmasına hazır olun. Bir SKB’nin kurbanından daha isteksiz olduğu şeylerden biri, başka birini kapana kıstırmaktır. Sizin rolünüzü dolduracak bir sürü beta salak vardır ama sizin onun için temsil ettiğiniz tahmin edilebilirlik ve rahat size duyusal bir bağımlılık yaratır. SKB, kurbanını kaybetmemek için vahşi bir hayvan gibi mücadele eder. Yani onu terk ederseniz, akla hayale gelmez bir sönümleme patlaması bekleyin.

SKB’nin sinir hastalığına alışmış bir erkeğin ilk izlenimi, “ilişkiyi düzeltmek” için kadının gerçekten değişmeye başladığıdır. Durum bu değildir ama onun davranışlarındaki radikal değişiklikler sizi buna ikna eder. Siz de başka alternatifiniz olmadığını ve ondan daha iyisini bulamayacağınızı düşünüyorsanız, buna düşersiniz.

Çeviri: Borderline Personality Disorder

Bu konuda toksik ilişkiler – narsist / borderline partner rehberi kitabımıza da bakabilirsiniz.

Kendi Liginin Dışındaki Kızlara Yürümek | Yetersizlik Hissiyatı

Erkeklerde özellikle belli bir kıza yürüyecekken, o kızı “kendi liginin dışında” olarak görme, kendini yeterince “değerli, yeterli” görmeme durumu sık karşılaşılan durum. Yani kız kendilerinden daha değerlidir ve kendileri o kızı elde etmek için yeterli değillerdir.

Bu yazıda kendini yeterli ve değerli bir erkek olarak hissetme ve olduğun kişiyle barışık olma durumunu nasıl içselleştirebileceğinden bahsedeceğim. Kendini yürüyeceğin kızla yan yana düşündüğünde içinde “yetersizlik” hissiyatını beliriyorsa bunu aşmanın birkaç güzel yolu var.

İlk yol bir erkek olarak değerli, yeterli biri olduğunu gösterebilecek mantıksal nedenleri bir araya toplamandır. Bir liste yap. Bir kız için iyi bir seçim olduğunu gösteren ve gerçekten inandığın 10 tane sebep yaz ve bu listeyi görebileceğin bir yere koy.

İkinci olarak yaptığın – denediğin şeylerdeki olumlu geribildirimlere özellikle dikkat et. Mesela bir kızdan genel olarak red cevabı aldın ama aslında onunla diyalogunun belli bir kısmı iyiydi. Bu olumlu geribildirimi üstüne alınmalısın!

Erkekler genelde sadece sonuca bakarlar ve her konuştuğu kızdan sonra “gene reddedildim, tercih edilmedim” tarzında kendilerine sürekli olumsuz geribildirim veriler. Bu değersiz erkek imajını adil olmayan bir şekilde pekiştirir. O an meşgul olduğun şey kızlarla diyalog ya da hayattaki başka beceriler olsun her denemende – girişiminde olumlu yaptığın birkaç şey vardır, bunları bulup çıkar ve olumlu geribildirimle kabul et.

Evet, ilk tavsiye mantıksal nedenler bulmaktı, ikincisiyse kendin ile alakalı olumlu geribildirimleri gözden kaçırmamaktı. Şimdi de bence en iyi olan yolu söyleyeyim:

Kızı hak ettiğine inan ya da inanma, sen hayatta kendi köşendesin, yani sadece kendi tarafını tutuyorsun. Kendine karşı bir başarı borcun var. O anda kendine dönük olarak değerini ölçen bakış açın nasıl olursa olsun, ister kendini o kıza karşı yetersiz hisset ya da kendinle alakalı başka negatif hislerin olsun yapabileceğin tek alternatifinin hamle yapmak olduğunu unutma.

O kızla konuşmak istediğinde kendini yeterli bulman ya da bulmaman tamamen konu dışı bir şeydir. Çünkü sen kendi tarafındasın ve sonuç istiyorsun. Sonuç içinde hamle yapman gerek.

Varsayalım ki kendine karşı değersizlik hissin ve o kızı hak etmediğin, hatta onunla konuşmaya bile yeterince layık olmadığın hissin gerçek olsun. Bu düşüncen gerçek olsa bile, bu varsayımın istediğin sonuç için sana yardım etmeyecek. Bu yüzden eğer günün sonunda bir yere varmak istiyorsan içindeki bu değer tartma terazisini pek de önemsememelisin.

Hayatı sadece kendi gözünden yaşıyorsun. Kendinden başkası olamazsın bu yüzden eğer kendini düşük değerde hissediyorsan bunu neden o kadar önemsiyorsun ki?

Elbette kendini geliştireceksin ve olabileceğin en iyi versiyonun olmaya çalışacaksın ama şu anda bir kızla beraber olmak için yeterince değerli misin yoksa değil misin neden önemli olsun? Önemli değil çünkü sen sonuç istiyorsun ve sonucu elde etmek için de eyleme geçmelisin.

Sana güzel bir örnek vereceğim. Mesela futbolda normalde karşısındaki takımı yenme olasılığı düşük olarak görülen takımlar vardır. Ve aslında bu takımlar da yeterince sık bir şekilde galip gelirler. Bu takımlar karşılarındaki daha güçlü ve köklü takımları yenmeye layıklar mı? Aslında genel olarak değiller ama yeterince sık bir şekilde kazanıyorlar. Dünyadaki farklı liglerde farklı takımlar her zaman kazandıkları şampiyonlukları en fazla hak eden takım mı oluyorlar? Hayır. Ama sonuçta kazanıyorlar. Bu takımların kazanma olasılıkları düşük görülen, yeterince üst klasman takımlar olmamaları kimsenin umurunda değil. Sen de kendinsin ve şuan olabileceğin tek kişisin, o yüzden elinden gelen şeyleri yapmaya başlamak senin görevin.

Mesela sana “bu kız bu adamdan daha iyisini bulamamış mı?” dedirtecek birçok çift göreceksin. Muhtemelen kızın çevresinde gerçekten de çok daha yüksek değerli olarak algılanacak adamlar vardır. Ancak bu sefer dışarıdan şansı daha az olarak görünen adam oyunu doğru oynamıştır ve kızla beraberdir. Ve bunda da bir yanlışlık yoktur.

Pick up ta bahsedilen “kendi liginden olmayan kızı elde etmek” bir manipülasyon çabası değildir. Senin o kızı bağlamak için yeterince değerli olup olmadığını kimse umursamıyor, git doğru oyunu oyna ve bu sefer sen kazan. Böylece pratikle ve tecrübeyle gerçekten de değerli olmaya başlarsın.

Hepsini geçelim “değerlilik” gerçekte nedir? Yani bir erkeğin kendini o kızla beraber olmak için “yeterince değerli” hissetmesi? Buradaki değerlilik kavramı kendini kızın gözünden görmek. Eğer kız senin değerli olduğunu düşünürse sen de değerli hissedeceksindir. Eğer kız senin yanında pozitif ruh halinde olursa, güzel zaman geçirirse sen de kendini yeterli hissedersin.

Özetleyelim, şuan olduğundan başka biri olma seçeneğin yok, o yüzden git ve değersizlik hissine rağmen eyleme geç. İkinci olarak neden değerli olduğun fikrine vurgu yapacak niteliklerini içeren bir liste yap ve üçüncü olarak bulabileceğin tüm pozitif geribildirimleri al.

Bir kız gördüğünde ve içten içe o kızın sana bakmayacağını ve senin o kız karşısında yeterince yüksek değerde olmadığını, yetersiz olduğunu düşündüğünde, kendini o kızla başarı konusunda düşük şansı olan bir erkek olarak görme fikriyle barış. Bunda bir sakınca yok. Kendini düşük değerli olarak algılarken de o kızla beraber olma şansın var. Tıpkı favoriyi yenen alt klasman bir takım gibi. Önemli olan senin o kızı hak ediyor gibi durup durmadığın değil, önemli olan kızla beraber olmak. Ben de bu mantıkla ilk gördüğümde bana bakmayacağını düşündüğüm çok fazla kızla beraber oldum, sonra da bu kızlar bana bakıyor demek ki değerliyim diye düşünmeye başlamıştım. Yetersizlik ve değersizlik hissi burada konu dışı bir şey. Sonuç istiyorsun, git ve oyununu oyna, kazanırsan kazanırsın.

Yazar: Secret

Bu arada “çekici erkek olmak için her erkeğin bilmesi gereken bilgiler” adında 30 dakikalık bir podcast hazırladım. İstersen göz atabilirsin.

Eski sevgili neden terk etti?

Eski sevgilim, neden bizden vazgeçti? Neden ilişkimizden ve benden vazgeçti? Terk edildikten sonra birçok insanın kendi kendisine ya da başkalarına sorduğu bir soru bu.

Yüzeysel olarak bakarsanız, eski sevgilinizin sizi bırakmasının çeşit çeşit nedeni var. Sizin yaptığınız ya da onun yaptığı bir şey olabilir. Onda değiştiğini söylediği bir şey olabilir. Klasik bahaneleri biliyorsunuz. “Eskisi gibi hissetmiyorum”, “sorun sende değil bende”, vs.

Ama aslında yüzeysel neden ne olursa olsun, bunun altında hemen her zaman tek bir sorun vardır: Eski sevgiliniz sizden neden ayrıldı? Sizden neden vazgeçti? Sebebi şu:

Size karşı artık eskisi kadar çekim duymuyor. Yani size olan ilgisi belli bir seviyenin altına düştü. Fiziksel, duygusal veya cinsel çekim azalmış vaziyette.

Bu çekim bir seviyenin altına pat diye düşmüyor. Eski sevgiliniz bir sabah kalkıp “dün iyiydim ama bugün birden bir şey hissetmiyorum. Hadi sevgilimden ayrılayım” demiyor. Eski sevgilinizin size olan ilgisini 1 – 10 arası bir skalada düşünürseniz, beraber olduğunuz dönemde bu seviye 5’in üstünde. 5’in altına indiği zaman ise, tamamen sıfıra inmese bile, artık ilişkiyi ciddi bir şekilde sorgulayıp çıkışa yönelmeye başlar. Bu ilgi düşüşü sürecinde eski sevgiliniz muhtemelen haftalarca ve hatta aylarca bu duyguyla mücadele ediyor. Büyük ihtimalle ilk başta tam mücadele halindeyken daha sonra ayrılık mantıklı gelmeye başlıyor. Ama bu aşamada da henüz buna cesaret edemiyor ve bunun size olan etkisinden de korkuyor. Ama belli bir süre sonra, bu artık olgunlaşıyor ve ilgi seviyesi yeterli bir süre 5’in altında kaldığında, eski sevgiliniz sizden ayrılıyor.

Bu ne demek? Sizinle konuştuğunda, eski sevgilinizin size olan ilgisi artık haftalardır 5’in altında. Çoğu insan bunu belli eder ama terk edilen de genellikle kafayı kuma gömdüğü için bu işaretleri görmez ya da görmemeyi tercih eder. Ama bazen de terk eden taraf bu ilgi düşüşü ile mücadele ederken, terk edeceği insana daha ilgili görünmeye çalışır. Burada terk edecek olanın karşısındakine daha fazla zarar vermek gibi bir amacı yoktur. Aslında kendi kendini kandırmaya çalışıyordur ama kandıramadı mı terk edilene daha ağır bir tokat vurmuş olur.

Ama sonuçta sebep bu: Eski sevgiliniz sizden ayrıldı zira artık size karşı eskisi kadar çekim hissetmiyor. Şunu maalesef çok duyuyorum. “3 ay önce benim için deli olduğunu söylüyordu ama şimdi …” O üç ay önceydi. Artık senin için deli olmuyor. Artık 3 ay öncesinde değilsiniz.

Eski sevgili tabii başka bahaneler ileri sürecektir. Diyelim ki uzak mesafe ilişkisi içindesiniz. Ve eski sevgiliniz terk ederken şunu söyledi: “Aramızdaki mesafe çok uzak. Ben artık buna dayanamıyorum.”

Şimdi düşünün bir. Diyelim ki 2 senedir berabersiniz ve 2 senedir bu mesafe sorun değildi. Karşılıklı gidip gelmişsiniz ve bunu pek de sorgulamamışsınız. Peki bu mesafe şimdi neden sorun? Ya da daha doğrusu, sorun gerçekten mesafe mi?

Eskiden mesafe sorun değildi zira eskiden size olan ilgisi yeterince yüksekti. Size karşı bir çekim hissediyordu ve bu çekim bir motivasyon sağlıyordu. Bu motivasyon ile de eski sevgiliniz mesafeyi umursamıyordu. Ama artık size olan ilgisi belli bir seviyenin altına indiği için, bu mesafe ona batmaya başladı. Artık bu mesafenin yükünü görmezden gelmesini sağlayacak bir motivasyonu yok.

Zaten ilişkinin bitmek üzere olduğu son haftalarda, terk edilecek olan, terk edecek olana batmaya başlar. Çünkü eskiden birçok şeye gözünü kapatmasına neden olan ilgi seviyesi azalmış vaziyette.

Bu ilginin büyük kısmı cinsel çekim ama cinsel çekim derken tam olarak fiziksel çekimden bahsetmiyorum. Zaten uzun süreli bir ilişkideyseniz ve fiziğiniz de son zamanlarda çok değişmediyse, fiziksel çekimin azalması zor. Gerçi eğer fiziğiniz aşırı değiştiyse, örneğin aşırı kilo aldıysanız, siz ne kadar yüzeysel bulursanız bulun fiziksel çekim de ciddi oranda azalır.

Bu neden önemli? Şu nedenle: Bir insanın size olan cinsel / duygusal çekimi azaldıysa, bu azalmaya sebep olan şeyi düzeltmeniz, çekimin eski seviyesine çıkmasını sağlamaz.

Diyelim ki eski sevgilinin size olan ilgisinin azalmasının nedeni, sizin hedefsiz ve tembel biri olmanız. Bir kadının size olan ilgisi bundan azalabilir. Diyelim ki bu nedenle terk edildiniz. Hemen bir misyon edindiniz, bununla ilgili gerekli çalışmaya disiplinli bir şekilde başladınız ve sorun çözüldü değil mi? Gidip onu buna ikna ettiniz ve bitti. Maalesef. Bitmedi.

Birincisi, birden bire değiştiğinize kimse inanmaz. İkincisi ve daha önemlisi, karşı taraf size inansa bile, çekimi azaltan sebebin ortadan kalkması, çekimi arttıracak şey değil artık. Böyle bir zorunluluk yok ama eğer yeniden beraber olacaksanız yeniden başlamanız gerekiyor. Ve terk edilen sizseniz, bu yeniden başlama kıvılcımının ondan gelmesi gerekiyor.

Bir insanın ilgisi adım adım azaldıysa öyle birden artmaz. Bazen hiç artmayabilir. Ama artmasını istiyorsanız sizin kendinizi geri çekmeniz gereklidir. İlgiyi dil dökerek, pazarlık yaparak, ikna etmeye çalışarak veya yalvararak arttıramazsınız.

Sizin yapmanız gereken, terk eden tarafı terk etmektir, yani iletişimi kes / no contact. Ayrılığın sebebi sizin hatalarınız hatta ilgisizliğiniz bile olsa iletişimi kesmelisiniz. Ancak bundan sonra ilişkiyi bitiren probleme odaklanabilirsiniz. Eğer terk eden size ulaşırsa problemin çözüldüğünü görme şansı olur yoksa bu şansınız kaybeder.

Siz terk edeni terk ettikten sonra terk eden size ulaşırsa, bu her zaman olmasa da genellikle onun ilgisinin ayrılık anına göre daha yukarıda olduğuna işarettir. Bu sizin hala istiyorsanız yeniden başlamaya yönelik biraz çaba göstermeniz için ön koşuldur ama sizi araması ilgisinin sizinle yeniden beraber olmak isteyeceği seviyede olduğu anlamına gelmez. Bu nedenle size ulaştığında nazik davranın ama fazla heyecanlanmayın.

Diyelim ki eski sevgilinizin ilgi seviyesi 3/10 seviyesine düştü ve ayrıldınız. Siz de onu terk ederseniz, ilgi seviyesi 4.5/10 gibi bir yere gelebilir ve bu durumda da eski sevgiliniz size ulaşır. Ama size ulaşmasına rağmen ilgi seviyesi 5/10 değil.

Peki siz hala istiyorsanız bu ilgi seviyesini nasıl arttıracaksınız? Öncelikle o aşamaya kadar arkanızı dönüp yürümeye başlamış olmanız lazım.  Bunu yaptıysanız bundan sonra yapacağınız şey, eski sevgilinize yeni tanıştığınız ve birlikte olmak istediğiniz birine nasıl davranıyorsanız öyle davranmak. Buluşmak, iyi vakit geçirmek, fiziksele gitmek, vs.  Eskiyi açmadan yeni biriyle buluşuyor gibi buluşacaksınız. Bunun bir diğer anlamı da eski sevgilinizin sizinle olan şansı, yeni birinden fazla değil. Yani artık özel bir konumu yok. Yani sizi elde etmek için o da çaba gösterecek. Eğer yeterince çaba göstermezse sizi başkası kapacak.

Ayrılığa neden olan problem gerçekten düzeltmeniz gereken bir şeyse düzeltin. Ama eskinin konusunu açmayın. Eskinin problemlerini konuşmayın. Bu problemi düzeltmeyi onun için yapıyorsunuz diye düşünmeyin. Mesela eski sevgiliniz sizi iyi bir işe sahip olmak istemenize rağmen bu konuda zerre disiplin ve irade gösterememeniz yüzünden terk ettiyse, iyi bir işe sahip olmak için disiplin ve irade göstermeye başlamanız onun değil sizin hayatınızı düzeltecek. Bazı şeyleri düzeltemeyebilirsiniz mesela mesafe gibi. Ama karşınızdakinin sizi terk etme nedenini analiz edin ve düzeltmenin gerçekten iyi olacağını görüyorsanız düzeltin. Bu problemin bir sonraki ilişkilerde size ayak bağı olmasını da engellersiniz.

Eski sevgilinizin sizi terk etme sebebinin size olan ilgisinin azalması olduğunu bilmeniz önemli zira bunu anlarsanız, ayrılık anı ve hemen sonrasında onu ayrılmamaya ikna etmeye çalışmanın neden faydasız olduğunu anlarsınız. Bir insanın artık size ilgisi az ise, sizinle birlikte devam etme motivasyonu da azdır ve  bu motivasyon olmadan sizin ortaya süreceğiniz rasyonel şeylerin hiçbirinin önemi yoktur. Ayrılık günü sizi terk eden insanı terk etmezseniz (iletişimi kesmezseniz), ona sizi kaybettiğini anlamasını sağlayacak zamanı vermezseniz, ilgi seviyesi o seviyenin üstüne çıkamaz. Sizin ayrılık günü tek amacınız olmalı: Ayrılıktan iyileşmek. Bunun için iletişimi kesin yani onu siz de terk edin. Bunu yaparsanız bunun bir sonucu olarak onun ilgi seviyesinin doludizgin düşmesini durdurabilecek etkiyi de yaratma şansınız var: sizi kaybetmesi.

Ayrılık sebebi sizin ilgisizliğiniz bile olsa, bu konuda yanlış yaptığınızı ve bundan sonra olmayacağını söyleyebilirsiniz ama ısrar etmeyip ayrılığı kabul edin. Bu zor bir durum zira ilgisizliğinizden bitmiş bir ilişkinin ardından iletişimi kesmek mantıksız gelebilir. “İlgisizliğimden terk edildim ve sen bana daha da ilgisiz ol diyorsun” diyebilirsiniz. Ama yanlış düşünüyorsunuz. Hala bir ilişkiniz varmış gibi düşünüyorsunuz. Sizin artık bir ilişkiniz yok. Karşınızdakinin size ilgisi de düşük. O nedenle tam o anda sizin ilginizin artmasının da onun için bir anlamı yok. Ancak o size geri gelirse bu konuda çalışmanızın bir anlamı var.

Eski sevgiliniz “bak haklıyım, ilgisizsin işte ne aradın ne sordun” gibi bir şey söylerse biraz da şaka yollu “iyi de en son ayrılmıştık yanlış mı hatırlıyorum” deyin.  Sonra da “özledin beni sanırım, gel buluşalım” diyebilirsiniz. Ya da “ama neyse senden haber almak güzel, buluşalım” diyebilirsiniz.

Yeri gelmişken söyleyeyim, bir insanın size olan ilgisi telefonda ya da mesajla artmaz. Buluşmada artar. Zira bu ilginin önemli bir kısmı tensel, fiziksel ve aynı mekanda olmanız lazım. Vücut dilinizi görebilmeniz lazım. Eski sevgilinizin sizden ayrılma nedeninin ilgi azalması olduğunu bilirseniz, telefonda saatlerce mantık çerçevesinde pazarlık yapacağınıza, onunla buluşur ve buluşmada sanki ilk buluşmanız gibi davranırsınız.

Kadınlarla (Oyun da) 10/10 Başarı Mümkün mü? | Erkeğin Hipergamisi

Merhaba millet, Ben Mr Deer. Daha önceki yazılarımdan ve videolarımdan beni bir çoğunuz tanıyorsunuz. Bu video da, bir çok insanın sayısız kere sorduğu ”her yürüdüğüm kızın numarasını alacak seviyeye gelebilir miyim?” sorusuna cevap arıyoruz. Bir bakıma da ”abi bir kız var” soruları da aynı kapıya çıkıyor, her yürüdüğümüz kızı elde etmek güzel bir hayal ama bir ”hayal”. Bu sorunun net ama tatmin etmeyen bir cevabı var, -hayır, her yürüdüğün kızı elde edemezsin. Fazla kısa ve tatmin etmediğini biliyorum.

Bazı durumlarda bu mümkün olabilir ama bu durumda da erkek ya kendi değerinin farkında olmuyor ya da düşük değerli kızlarla birlikte olmak daha kolay geliyor. Bu söylediklerim kulağa biraz karmaşık geliyor olabilir. Erkek değerini sonradan öğrenir ya da hipergami sinin farkına zamanla varır diyerek açıklayabilirim. Ülkemizde bir çok erkek kendi değerinin farkında olmadığı için düşük değerli kadınların ayak paspası olmakta, bu durumu yaşamamak için seviyemizi bilmeli ve kendi seviyemizde kadınlara yürümeliyiz. Çok daha fazlası videoda sizleri bekliyor dostlarım, İyi Seyirler!

Beyaz At

Bu hikaye muhtemelen, bugün okuyacağınız en önemli at hikayesi ya da en azından ilk üçe girecektir.

Çocukken sık sık İskoçya’yı ziyaret eden birini tanıyorum. Adamın İskoçya’daki akrabaları, at arabaları ile evlere süt dağıtma işiyle uğraşıyorlardı. Ellerindeki atlardan bir tanesi, adamın şu an adını hatırlayamadığı, beyaz bir at,  ailenin en değer verdiği attı.

Bu zeki at tüm süt dağıtım rotasını ezbere biliyordu. Öyle ki neredeyse hiç yönlendirilmeden hangi yolu gideceğini ve hangi evlere uğrayacağını öğrenmişti (her evin ne kadar süt aldığını da öğrenmişmiydi? Bilmiyorum, adam bundan bahsetmedi.)

Beyaz at aynı zamanda çok iyi huyluydu. Diğer atlardan farklı olarak, hiçbir zaman inatçı davranıp sahibine karşı gelmiyordu. Ve hiçbir zaman da mola istemiyordu. Hergün neredeyse hiç durmadan kendisinden isteneni yapıyordu.

Beyaz at aile için hayatı oldukça kolaylaştırıyordu ve aile de onu çok seviyordu – ya da daha doğrusu sözde çok seviyorlardı. Söyledikleri ile yaptıkları birbirini tutmuyordu. En çok yükü beyaz ata taşıtıyorlardı. En çok beyaz atın sağlığını ihmal ediyorlardı. Onu sürekli çalıştırmalarına rağmen ona çok az özen gösteriyorlardı.

İhmal edilen yük beygirlerinin çok acı veren kemik hastalıklarına yakalandıklarını duymuştum. Sonuçta nedeni ne olursa olsun, adamın anlattığına göre beyaz at genç yaşta öldü. Aile onu ölümüne çalıştırmıştı.

Soru: insanlar mı atları eğitirler, atlar mı insanları? Her iyi davranışçı size bunun iki yönlü bir etkileşim olduğunu söyleyecektir. Daha az uyumlu atlar, beyaz attan daha uzun ömürlüydüler ve bunun nedeni kısmen sahiplerinden daha çok şey talep etmeleriydi.

Bu hikayeyi bana anlatan adam, beyaz attan üzüntü ve yakınlık ile bahsetmişti. “Ben de bütün hayatım boyunca bu beyaz at oldum” demişti. Çevresindeki birçok kişi onun çalışkanlığını ve uyumlu doğasını süistimal etmişti. (Adam artık yeter demişti ve değişim sürecindeydi).

Çok sayıda erkek, beyaz at rolünü oynar. Bu döngüyü kırmak demek, insanları eğitmek demektir ve bu da roket bilimi değil. Bir at süt dağıtım rotasını ezberleyebiliyorsa, bir erkek de “evet lütfen”, “hayır teşekkür ederim” veya “siktir git” demeyi öğrenebilir. Bunlar basitlerdir, ama kolay olmayabilirler.

Beyaz at kendi doğasına göre davranıyordu ama beyaz at gibi davranan erkeklerin iki doğası vardır: birisi, başkalarına vermek için ısrar ederken diğeri bu verdiklerini kabul eden insanlardan nefret eder. Bu erkeklerin kişiliğinin yarısı “izin ver ödeyeyim” derken diğer yarısı da “bu üç oldu, bir kere de ben ödeyeyim de, bencil o.ç.” der. Bu erkek, kendi aleyhine olacak şekilde, ikiye bölünmüş biridir.

Bu çatışmayı çözmek zordur ama beyaz at olacak kadar gücü ve dayanıklılığı olan herkes, bir kez artık yeter dedi mi, bu alışkanlığından kurtulacak donanıma da sahiptir.

Çeviri: Beyaz at

İdeal, uzun ömürlü ilişki ve altın oran

 

Yukarıdaki ekşi sözlük entrisini görünce, Jordan Peterson’un Kişilik ve Dönüşümleri dersindeki şu bölüm aklıma geldi:

“İlişkilerin uzun ömürlü olması konusunda, 1970’lerde yapılmış harika bir araştırma var. Dr. Robert Levenson ve Dr. John Gottman çiftlerden 15 dakika boyunca bir problem üzerinde tartışmalarını istemişler ve daha sonra kaydettikleri bu tartışmadaki etkileşimlerin kaçının pozitif, kaçının negatif olduğunu saymışlar. 9 sene sonra da çiftleri kontrol ederek hangilerinin beraberliğe devam ettiklerine ve hangilerinin boşanmış olduklarına bakmışlar ve bu şekilde ilişkilerin bitip bitmeyeceğini %90 oranında doğru tahmin eden bir sonuç bulmuşlar.

Soru şu: “İlişkinin istikrarlı kalması için partnerinizle aranızdaki etkileşimde her bir negatif etkileşime karşı kaç pozitif etkileşim olmalı?” 

Bu oran bire bir de olabilir, bir negatife karşı yüz pozitif etkileşimde olabilir. Ve bu oranı kullanarak ilişkinin tatminkar ve uzun süreli olup olmadığını tahmin etmeye çalışabilirsiniz. 

Aklınızdan ilk geçen şey oranın bir negatife yüz pozitif gibi bir şey olması gerektiği ve bu tür neredeyse sadece iltifat ve saadet dolu ilişkilerin daha uzun ömürlü olacağıdır. Ama gerçek bu değil. Araştırma sonucu ortaya çıkan şu ki optimal bir oran var. 

İlişki, üç pozitife bir negatif oranının altına düşerse darmadağın oluyor. Bu çok negatif zira insanlar negatif duyguları pozitif duygulara göre çok daha yoğun hissederler ve bir hareketinizle vereceğiniz acı, mutluluktan çok daha fazladır. Yani 3’e bir ilişki oldukça yorucudur ve insanlar bu ilişkiler içinde kalmazlar.

Altın oran 5’e 1.  Ama eğer on bir pozitife bir negatif oranının üstüne çıkarsanız, ilişki yeterince yorucu değildir. 

Yeterince yorucu değil ne demek? Şöyle soralım, bir ilişkiden beklentiniz nedir?

Tamamen saadet beklediğinizi düşünebilirsiniz. Ama görünen o ki gerçekten istediğiniz şey bu değil. Daha çok uğraşabileceğiniz, çekişebileceğiniz birini istiyorsunuz. İstediğinizi yaptırabileceğiniz bir ayak paspası istemiyorsunuz. Her şeyin çok kolay olmasını istemiyorsunuz.

Bu, filozof Kierkegaard şeyleri insanlar için daha zor yapmak gerektiğinden ve insanların buna ihtiyaç duyduğundan bahsederken anlattığı fenomene benziyor. Bunu siz de çok iyi biliyorsunuz. Eğer size tapan, her dediğinizi onaylayan, size sadece pozitif geri bildirim veren biriyle birlikteyseniz, bu kişiye olan saygınızı neredeyse anında kaybedersiniz ve daha ilginç birini bulmak üzere bu kişiden kaçarsınız. Bunun nedeni bence kısmen şu:

Beraber olduğunuz insanın sizi zorlamasını istersiniz. Böylece görece iyi bir gündelik hayata ve beraberce yeterince barışçıl bir ortama sahip olmakla kalmazsınız, aynı zamanda da karşılıklı dönüşüm sürecinden kopmamak için yeterince gerilime de sahip olursunuz.

Bu aynı zamanda insanların negatif ilişkilerde kalmaya devam etmesini de açıklıyor. İki sene önce “zamanın yarısında acınası durumda olacağım biriyle olmak istiyorum” demezdiniz yani bunu asla böyle söylemezdiniz ama aslına bakarsanız gerçekten istediğiniz şey bu olabilir.”

Ekşi sözlük entrisindeki adama gelelim: Tek numarası kendini feda etmek olan, hep iyi olalım diye her çatışmada teslim olan, karşısındaki ne yaparsa yapsın iyi olmazsam onu kaybederim kaygısıyla yaşayan korkak, zayıf ve omurgasız biriyle olacaktı. Aklı varmış sevmemiş. Kimse de sevmez. Kendisine biri böyle davransaydı, kendisi de onu sevmeyecekti.

Bu yazıyı, bir dediğini iki etmedim, hep sevdim, hiç kavga etmedim, hep kendimden verdim ama neden bitti diye düşünenlere armağan ediyorum.