Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders
Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Onbirinci Ders
Genç adama artık gökten kadın yağıyordu. Hayat ne kadar da güzel görünüyordu! Ama etkileri de ne kadar yıpratıcıydı! Kendisini bomboş hissediyordu … sanki bir konuda kendisini kandırıyormuş gibi hissediyordu. Ve birgün, içinde bir ses belirdi.
İÇ SES : “Hey kımıl zararlısı! Beni hayatının sonuna kadar bu kafese tıkamazsın!”
“Sen kimsin ey zalim ses? Sözlerin kalbime bir hançer gibi saplanıyorlar.”
İÇ SES : “Öyleyse sen korkaksın. Ben senim, senin derinlerdeki benliğinim, senin kendi hayalgücünüm, ve … eğer … öyle hoşuna gidecekse … senin ruhunum. Beni kafese kapalı tutmaya devam edersen, kadınlarla başarın seni artan oranda hüsrana uğratarak canını acıtacak.
“Ne! Benliğimi bir virüs gibi saran bu BOŞLUĞU sen mi yayıyorsun?”
İÇ SES : “Seni gidi ödlek, imansız şapşal! Şimdi arzuladığın gibi kadınları elde edebiliyorsun. O zaman neden böyle mutsuzsun?
“Ah iç ses, çok acımasız ve iğrençsin. Bu dünyaya davetsiz gelen bir kabalıksın. Benim cevabım şu : henüz ruh ikizimi / ONU bulamadın …”
İÇ SES : “Seni gidi gidi sivilceli, ahmak saksağan! Duygularını benliğinden kopardığın için mutsuzsun. Hayalgücünü gerçeklikten kopardığın için mutsuzsun. Gerçek kişiliğini evrenden soyutladığın için mutsuzsun.”
“Ama değişmek zorundaydım çünkü kadınlar yüzüme bakmıyordu!”
İÇ SES : “Ve sonunda kaybettin zira beni kafese kapatarak kendini sınırladın.”
“Kadınlar neyi istiyorssa onu yaptım.”
İÇ SES : “Ama kadınlar senin kendi dünyanda yaşamanı, kıçına şaplak yemek için sürekli domalmayı ve önüne gelene duygusal tampon olan bir zavallı olmayı bırakmanı isterler. Sen erkekleri mutlu etmek için yapabileceği herşeyi yapan bir kadın gibisin. Evet, şu her erkeğin bifteğini içine soktuğu hatunlardan. Sen her kadının içinde yeri olan bir mucize tamponsun …”
“Ah seni acımasız doğa kuvveti!”
“Kadınların tüm istediği … kendine güvenmen … eğlenceli olman … spontane olman … Bunlar kendi hayalgücüne göre yaşayan erkeğin özellikleri. Kendi rüyalarını gerçekleştirmeye bak! Kadınların gözünde mükemmel olmaya çalışmayı bırak yoksa cinselliğin en gerçek buyruklarından birine karşı gelirsin : Kadınları sıkıntıdan öldürme ve …”
“Rüyalarını ve günlük hayatını birleştir.”
“Genç, sana bir mektup var.”
Genç adam heyecanlandı. “Mektup? BANA?” Mektubu yırtarak açtı. “Kimden bu?”
“Oku.”
Ve genç adam okudu. Pook’a baktı. “Adrese göre bu mektup Kadın Evreninden geliyor!”
“Evet! Üzerimizdeki gökkubbe gibi, Kadın Evrenindeki hanımlar bizi gözlüyorlar. Evet, seni sürekli izliyorlar. Hayatına bakıyorlar ve erkek olanı dişi unsur ile ödüllendiriyorlar.”
“Ama her erkek eşit şekilde almıyor bu ödülü?”
“Tabii ki hayır! Bazıları saf altınından alırken şapşallara dökme demiri düşüyor.”
“Bu feminen unsur hakkında daha fazla bilgi istiyorum.”
“Feminen unsur oldukça rahatlatıcıdır, spor arabada çok güzel aksesuar olur, nedensiz yere patlar ya da donar ve altın, platin gibi değerli metallere ve taşlara çok iyi reaksiyon gösterir. Kendisinden daha iyi bir örneğin yanında yeşile döner.”
“Ne diyorsun Pook? Bu unsur bizim dengeleyicimiz olan bir unsur mu?”
“Ah salak oğlan. Bırak bu süslü sözleri de mektubu oku.”
“Kadınlar biz erkeklere sık mektup yazarlar mı?”
“Nadiren. Kadınlar kadınca konuşurlar ve biz erkekle bunu duymayız bile. Ama ben, emektar Pook, bu mektubu erkekçeye çevirdim.”
“Teşekkürler. Demek bu nedenle 19. Yüzyılda yazılmış gibi.”
“Traşı kes, mektubu oku.”
Genç adam mektubu okumaya başladı.
Sevgili Genç Adam,
Kadınlara nankör davranmayın. Size süpriz yaptılar belki sizi şoke ettiler ama bir yandan da sizin için büyük zaferler hazırladılar. Bu başarılar arasında, kendi hayatınız ve kaderiniz üzerindeki kontrolünüz ve yönlendirmeniz de var.
Ama maalesef çoğu erkeğin kaderi bu değil. Çoğunuz için durum, odağınızı devasa bir yanlıştan kaldırıp başka bir yanlışa odaklanmak şeklinde. Sırtınıza binmiş bu ağır tahtı yıkmak yerine, onun üzerine yeni “sistemler” ve “teknikler” yığıyorsunuz! Kaybedenlik kısır döngüsü!
Doğa yanılmaz ve doğanın sırrına erişilmez diye boşuna dememişler. Eğer bize bir dakikanı ayırırsan (sana birazdan elçimiz olan Mösyo Pook aracılığı ile göstereceğimiz üzere), sana devrimci bir devrim göstereceğiz. Ve senin hayatını yöneten taht, üzerine hangi sistemi koyarsan koy sarsılacak ve kırılacak.
Senin gözleri hırs ile parlayan soylu yoldaşların, senin onların hayatının sınırları içinde yaşaman için, kendilerini o tahta yerleştirmeye çalışacaklar. Senin rüyalarının taç yapıp, “Bana bak! Ben senin hayatının odağıyım. Benim isteklerim senin kanunların olacak. Bugün neyden hoşlandığın, ne yemeyi, hangi kadını, hangi arabaları tercih ettiğin benim tarafımdan dikte edilecek. Ben tek başıma senin dünyanın çerçevesini belirleyeceğim” diyecekler.
Ah seni zavallı genç adam! Ve sen böylece başkalarının önünde eğilip, onların seni kontrol etmelerine izin vereceksin. Ama senin içinde, dışarı fışkırmak için tutuşan, bir anka kuşu gibi küllerinden doğacak bir Prometheus ateşi var. Senin hayallerinden beslenen bir ateş. Tek yapman gereken, düşüncelerini ve hareketlerini, gümlük hayatını ve hayallerini birleştirip, sırtındaki o tiran tahtinin yok oluşunu izlemek.
“Ah Pook! Bu kadınlar ne kadar garipler!”
“Öyleler! Benim Don Juan’a dönüşmem sonrası en çok şaşırdığım şeylerden biri, daha yaşlı kadınların bendeki değişimi farketmeleri değil, “sen sanki yetişkin bir erkek oldun” demeleriydi.”
“Bunu neden dediler Pook?”
“Çünkü gerçek buydu. Başkalarının seni şekillendirmesine neden izin veresin ki? Hayatın aynı kısır döngüye hapsolmuş vaziyette zira kendini birer kaybeden olan arkadaşlarından ve aptalca eğlencelerden koparamıyorsun.”
Don Juan ile bir şapşal arasındaki fark, Erkek Adam ile çocuk arasındaki farktır. Şüphen olmasın, Erkek Adam ile şapşalın dünyaları, cennet ve cehennem kadar birbirinden farklıdır.
Bu, bir zamanlar herkes tarafından bilinen bir gerçekti. Erkekler gelişip kendi dünyalarını kendileri yaratırlardı. Ne isterlerse önce alırlar, sonra sorarlardı. Hayatta ne yapmak istediklerini ve oraya nasıl varacaklarını kendileri tasarlarlardı.
Kadınların en çok iğrendiği şey, yıkık erkeklerdir. Amaçsız, İyi Çocuk ve şapşal erkekler. Bunlar enerjilerini yanlış şeylere harcarlar ve üretici enerjilerini heba ederler. Ömürlerinin tüm yılları böyle trajik bir şekilde geçip gidebilir.
Ya da daha kötüsü, odaklandıkları şey sandıkları şey olmaz. Eğer Doğa onları özgürlüğe doğru yönlendirmezse, Erkeğin İyi Çocuğa, aygırın sütçü beygirine dönmesi gibi.
Erkeğin hayatı yumuşacık ve başkalarının verdiği yönergelerle yürüyen bir hayat değildir. Tüm erkekler liderlik yapmalıdır. Eğer başka erkeklere lider olmasalar bile en azından kendi evlerinde lider olmalılardır. Karılarını ve çocuklarını yanlış yollardan, Doğanın meyvelerini çekirgelerden ve fırtınalardan koruyan bir lider.
Genç adam mektubu bir kenara bıraktı. “Bu ne kadar da garip bir mektup!”
Pook gülümsedi. “Eğer birgün, gerçekten Kadın Evrenine gidersen, daha çok şaşıracaksın.”
“Ve bu evrenin anahtarı nedir?”
“Düşlerini ve gündelik hayatını birleştirmen. Tek yolu bu.”
Sonraki Bölüm : Onüçüncü Ders
Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)