“Kim olduğunu gerçekten öğrenmek isteyen biri, hayal kırıklıklarını durup dinlenmeden, tutkuyla biriktirmelidir ve hayal kırıklığı doğuran deneyimleri biriktirmek bir hastalık gibi olmalıdır, hayatının her şeyi belirleyen hastalığı; çünkü öyle olursa, hayal kırıklığının yakıcı, zararlı bir zehir olmadığını, bizi oluşturan gerçek çizgiler konusunda gözlerimizi açan serin, yatıştırıcı bir merhem olduğunu apaçık görebilir.
-Pascal Mercier
Belki de bu yüzden ilişkiler öğreticidir. Tabi öğrenmek isteyen kişiler için. Hiç ilişki yaşamadığımızda bile belli beklentilerimiz olur. Güzel olsun, zeki olsun, beni sevsin vb. başlangıç beklentilerimizin tamamını karşılayan birini bulsak bile genelde o kişi doğru olmaz bizim için. Şaşırır, boşluğa düşeriz. Aslında bu durum kendimizi tanımamamızdan kaynaklanır. İlişkilerdeki hayal kırıklıkları eğer dinlersek, bize bizi öğretir. Nasıl bir insan istediğimizden yola çıkarak nasıl bir insan olduğumuzu keşfederiz. Bu keşif de her zaman doğrusal ve bilinçli bir şekilde gerçekleşmez.
Bir gün o ilişkinin sizin için doğru olmadığını kabullenip bir sonrakine geçme cesaretini gösterebilirseniz, beklentilerinizi baştan sona değişmiş bulursunuz. Öncelikleriniz ve aradığınız özellikler değişmiştir. Bunların keşfi açısından ilişkiler bulunmaz fırsatlardır.
Bir ilişki içerisindeyseniz eğer, ilişkinin başından bugüne yaşadığınız hayal kırıklıklarını yazın. Bunları önemli ve önemsiz diye ayırmayın. Ufak tefek şeyleri bile not alın. Bunu yaparken karşıyı suçlayıcı bir tavır takınmamaya özen gösterin, çünkü bu konularda siyah ve beyaz yoktur. Herkes kendi doğrularınca hareket eder. Suçlamak için değil, kendinizi anlamak için hayal kırıklıklarınızı yazın.
İkinci aşama biraz daha zor. Çünkü hayal kırıklıklarınızı deşmelisiniz.
Neden bu yaptığı bana kötü hissettirdi?
Nasıl olmasını isterdim?
Bu konudaki beklentilerim benim önceliklerim hakkında neler söyler?
…
Yüzleşme aşaması biraz daha zorlasa da kendinizi keşfetmeniz açısından gereklidir. Ancak kendinizi tanıdıktan sonra başkalarına tanıtabilirsiniz. Hayal kırıklıkları kendini tanımak noktasında hayati ipuçları sağlar.
Kendinizi tanıdıktan sonra bu keşiflerinizi doğru şekilde ifade etmek vardır ki bu en zorudur. Sizi hayal kırıklığına uğratan bir insana, onu suçlamadan hayal kırıklığına uğradığınızı anlatmak çok zordur. İster istemez size kötü hisler getiren bu insana karşı öfkelenirsiniz. Eğer karşınızdaki sizin doğru ifadenize rağmen sizi anlamıyorsa… bazen vazgeçmek çok da kötü bir seçenek değildir. Büyümenin bir parçası da devam edebilmekte yatar.
Yetişkin bir insanın ilişkilerinin gidişatını dikte eden önemli psikolojik faktörlerden biri de, o insanın bağlanma stili (aynı zamanda seçtiği partnerin bağlanma stili).
Bağlanma Teorisi (Bağlanma Kuramı) oldukça ilginç ve sağlam bir psikolojik keşif. 1950’lerde İngiliz Psikanalist John Bowlby tarafından yaratılmış ve Amerikalı Psikolog Mary Ainsworth tarafından genişletilmiş. Bu teoriye göre, birincil bakıcılarınızla (genelde annemizle ama aslında temel olarak bize bakan yetişkin insanlarla) aramızda oluşan bağ; yetişkin hayatımızda kuracağımız ilişkileri nasıl geliştireceğimizi, bu ilişkilerde ne gibi tutum ve davranışlarda bulunacağımızı belirliyor. Nöroplastisite 301 kitabında bunlarla ilgili bir bölüm var ve bu bölümde, çocukken ebeveynlerimizle ilişkimizi yöneten sinir devrelerinin, yetişkinlikte romantik ilişkileri yönetmek üzere yeniden kurulup kullanıldığından bahsediyor.
Yetişkin bağlanma stillerine bakarsak, ilk başta iki ana stil var: güvenli bağlanma ve güvensiz bağlanma.
Güvenli bağlanma stiline sahip kişiler, ilişkilerini iyi yönetme eğilimde olan kişiler. Pozitif, güvenilir ve partnerlerine karşı sevgi dolu olduklarını gözlersiniz. Bu kişiler hem birine bağlanmaya ve güvenmeye, hem de birinin kendilerine bağlanmasına ve güvenmesine açıktırlar. Bu insanlar saf değiller, temelde sevilmeye layık olduklarını ve herhangi bir dış güvenceye ihtiyaç duymamaları gerektiğini içselleştirmiş olan kimselerdir. Yani eğer reddedilirlerse, terk edilirlerse, ihanete uğrarlarsa, bunlarla başa çıkabilirler ve yeniden pozitif ilişkiler kurabilirler.
Güvenli bağlanan insanlara, kondukları daldan çok kendi kanatlarına güvenen kuşlar diyebiliriz.
Güvensiz bağlanların da alt tipleri var. Bunlardan birisi kaygılı bağlanma.
Kaygılı bağlanma stilinin gelişmesinde rol oynayan 4 temel sebep var:
Terk edilme korkusu
Reddedilme korkusu
Birine bağımlı hale gelme eğilimine sahip olma
Duyguların düzenlenmesi ve doğrulama konularında bir partnere ihtiyaç duyma
Aslına bakarsanız, bu 4 sebebi okuyunca bu bağlanma stilinin ne olduğunu da anlamış olursunuz.
Kaygılı bağlanma stiline sahip bireyler kendilerini sevilmeye değer görmemeye eğilimlilerdir. Bu nedenle de bu bireyler, partnerlerinden sürekli güvence beklerler.
Ayrıca bu kişiler genellikle ilişkide yaşanan tüm olumsuzluklardan ve zorluklardan daima kendilerini sorumlu tuttarlar, düşük bir öz saygıya sahiplerdir. Pek çok kez kıskançlık krizleri yaşayabilirler, güvensizlik çekerler.
Tüm bunların derininde; reddedilme, terk edilme ve yalnız kalma gibi durumlara karşı gelişmiş olan köklü ve yüksek bir korku vardır. İlişkilerdeki tutum ve davranışlar, duyulan korkunun ifade ediliş biçimidir.
İyi çocuk ya da efendi erkek dediğimiz erkekler ki erkek nüfusunun önemli bir kısmını oluşturuyorlar, kaygılı bağlanma stiline sahipler.
Efendi erkek genellikle normal kadınlara itici gelir. Yalnız kalmamak için de, ciddi sorunları olan kadınlar bulup onlara hizmet etmeye çalışır. Onların da karşılığında kendi ihtiyaçlarını karşılayacağı umudunu besler. Bu strateji ile sevilmeye layık olmadığını düşündüğü benliğini, fedakarlık karşılığı, alış veriş ile sevdirmeye çalışır.
Fakat bu tip sorunlu kadınlar temelde arızalıdırlar ve iyi çocuğa iyi veya sadık davranmaz. İyi çocuk sonunda kaçınılmaz bir şekilde yaralanır ve birkaç tercübeden sonra tüm kadınların böyle olduğunu düşünmeye başlar. Başka türlüsünün olamayacağını düşünmeye başlar.
Bir kısmı da internette sorunlarına dert ararken örneğin kırmızı hap gibi düşüncelerle karşılaşır. Günümüzde maalesef birçok kırmızı hap sitesi, bu erkeklere güvensiz bağlanmadan (kaçıngan) güvenli bağlanma stiline geçmeyi öğreteceğine, başka bir güvensiz bağlanma stili olan kaçıngan bağlanma stili öğretiyor yani yakın duygusal ilişkilerden kaçınma eğiliminde olmayı. “Tüm kadınlar sizi kullanmak isteyen, gerçekten sevmeyen insanlar o zaman onları kullanın, basın geçin ama duygusal ilişkiye, uzun süreli ilişkiye, evliliğe girmeyin” propagandası yapıyorlar.
Kaçıngan bağlanma stiline sahip insanlar, duygusal yakınlık kurma noktasında eksiktirler ve romantik ilişkilerde herhangi bir duygusal derinliğe girmezler.
Ama gördüğünüz gibi bağlanma stilleri esnekler. Kaygılıdan kaçıngana geçtiğiniz gibi, güvenli bağlanmaya da geçebilirsiniz (ve maalesef güvenli bağlanma stiline sahip biri daha sonra güvensiz bağlanma stiline de geçebilir).
Birinci adım tabii ki bu tür bağlanma stillerinin olduğunun farkında olmak ve hemen ardından gelen adım da kendi bağlanma stilinizi bilmek. Örneğin kaygılı bağlanma stiline sahipseniz, sakinken aldığınız bütün kararların, verdiğiniz sözlerin paniğe kapıldığınızda nasıl işe yaramadığını şaşkınlıkla fark edebilirsiniz.
Partnerimizin her farklı davranışını ilişkinizin kötü gittiğine dair bir belirti, her mesafe isteğini sevilmediğinize dair bir kanıt olarak gördüğünüzü, sevdiğiniz insan tarafından tamamen rahatlatılmadıkça kabuslar aleminde gezinmeye devam ettiğinizi fark edersiniz.
Sosyal kaygının fizyolojik belirtileri, heyecan belirtileriyle hemen hemen aynıdır; Her ikisi de terli avuç içlerine, hızlı kalp atışına veya adrenalin patlamalarına neden olabilir.
Tek fark, kötü bir şey olacağını düşündüğümüzde endişelenmemizdir. Aksine, iyi bir şey olacağını düşündüğümüzde heyecanlanırız.
Bir kişi için Skydiving yapmak heyecan verici olabilir çünkü gerçekten adrenalin patlaması yaşatan bir şeyi deneyimleme şansını elde etmiştir ve bu deneyim onun için eşsizdir.
Başka bir kişi için Skydiving yapmak korkunçtur çünkü bu, aşağı düşmek ve potansiyel olarak ölmek olarak algılanabilir.
Her iki insan da kabaca aynı fizyolojik semptomları yaşar, ancak bu semptomların anlamları kişilere göre değişir. Anlamlar değiştiğinde, yaşanılan deneyimde değişir.
Bir kişi en yüksek deneyimi yaşarken, diğeriyse en kötü deneyimini yaşıyor.
Kısaca bir deneyimin heyecan verici veya stresli olduğu inancı, kişinin inançlarınına dayanır.
Kısaca, sizi rahatsız eden veya strese sokan bir şeyi heyecan verici olarak yaşamayı kendinize öğretebilirsiniz.
Aynı strateji sosyal kaygıyı aşmak için de geçerli.
Yaklaşma korkusunu gerçekten aşmanın tek yolu, ona maruz kalmaktır.
Bir kadınla tanıştığınızda, kötü bir şey olmayacağına dair bir inancınız olmalı – çünkü endişeniz yersiz ve anlamsız. Hatta çoğunlukla kuruntular üzerine kurulu (ki buna sonraki yazılarda değineceğim).
Eğer, bir kadınla hiç tanışmadıysanız (ya da en azından yakın zamanda yapmadıysanız), ilk tanışmanız/ilk adımınız çok zor olabilir.
Not; Öyle olursa bu çok normal bir durum.
Beklentilerinizi yükselttiğinizde ve onları karşılayamadığınızda, sonunda kendinizi hayal kırıklığına uğratırsınız ve bu zamanla artarak kişisel başarısızlığa ve hiçliğe dönüşebilir.
Bunu yaşamamak için nerede olduğunu anlamaya çalışın ve başarı çıtanızı düşürün, ki bu yapabileceğiniz bir şey olsun. Diğer türlü yapamayacağınız bir şey olduğunda bu sizin için bir hedef olmaktan çıkıp, ulaşamayacağınız ve kendi başarısızlıklarınızı suçladığınız bir sürece dönüşür.
Kadınlarla veya erkeklerle tanışmak için ilk kez dışarı çıktığınızda herhangi bir şey yapamayabilirsiniz. Sorun değil, bu başarısız olduğunuz anlamına gelmiyor.
Tek başarısızlığınız; evde kalmanız ve denememeniz olabilir. Tanışma niyetiyle çıktığın sürece ilerliyorsun. Seni rahatsız eden bir sürece giriyorsan bu seni geliştirmeye başlamıştır ve konfor alanından uzaklaşmak pozitif bir şeydir.
Ne zaman dışarı çıkıp kadınlarla tanışmaya çalışırsanız ve tanışmakta zorlanızsanız bu sizin hayal kırıklığınızı arttıracak: aynı kalmanın acısını daha da pekiştirecek.
Eğer kötü bir sosyal hayatınız varsa ve başka çareniz yoksa, aynı kalmamalısınız. aynı kalmak değişmekten daha kötü hissettirir. İnsanı tüketir.
Değişmek; istekle, azimle, hayalle ve delicesine inat olmakla gelir. Bir kere karar verdiğinde ve gerçekten çalıştığında engelleri tek tek aşarsın. Ya da en azından çabalarsın.
Her şeyin sonunda, bir şekilde kendinizi sohbet başlatmanız gereken durumlara sokacaksınız.
Açılış yapamamanın acısı, açılış yapma acısından daha ağır geldiği noktada herkes kaçınılmaz olanı yapar.
Kendinize o kadar sinirleneceksiniz ki, sonunda , “Anasını satayım ne olacaksa olsun” diyeceksiniz ve yapacaksınız.
Bu 30 dakika da sürebilir, 1 ayda. Her iki durumda da, tanışma aşamasında deneyimlediğiniz ilk direnci aşarsanız, kuruntularınızı anlamaya başlarsınız. İlk ve en zor olan direnci geçersiniz.
Eğer gerçekten yapamıyorsanız veya tek başınıza bununla baş edemeyeceğinizi düşünüyorsanız bizimle iletişime geçin; bir profesyonelden destek alın.
Aslında bizim dert olarak görmediğimiz şeylerden biri bu, ama insanlar için öyle değil. Gelin hep beraber ilk buluşmayı konuşalım.
Eğer teklifinizi yaptıysanız ve buluşmanız garantilendiyse, en zorlu aşamayı geçmişsiniz diyebiliriz. Çünkü normalde zor olan buluşmayı garantilemektir. O kız sizinle buluşsa onu etkileyeceğinizi veya kızın sizden hoşlanacağını düşünüyor olabilirsiniz. Ki bu bazen haklı bir sebeptir. O kız sizinle buluşsa kızı etkilersiniz. Zor değil. Ama biz bugün buluşmadan bahsedeceğiz.
Öncelikle şunları sormak istiyorum;
-kızla buluşurken tüm ayrıntıların planını yapıyor musunuz?
-çok heyecanlanıp yerinizde duramayacak gibi oluyor musunuz?
-bu kız size uygun biri mi?
Kendinize sorular sorun, bazı şeylerin farkında olmak size kaybettirmez aksine kazandırır.
..
Kızla buluştunuz mesela bir kafede oturuyorsunuz. Kız karşınızda bıcır bıcır, amanın ne tatlı olmuş öyle.. ne yapacaksınız? güzelliğinden etkilenebilirsiniz normal olarak. Ama bu normal olmazdı. Açıkçası şu anki şartlar içerisinde normal olurdu ama normal şartlar içerisinde normal olmazdı. Kadın o güzelliği elde etmedi, çabalayarak sahip olmadı, sadece şans eseri avantajlı doğdu. Sizde Brad pitt gibi doğabilirdiniz ve eğer öyle olsaydı gerçekten şanslı olurdunuz.
Şöyle düşünebilirsiniz; hayat denen oyunda insanlar var (bunlar karakterler) ve siz oyuncular rasgele olarak bu insanların içine atılıyorsunuz. Seçim hakkınız olmuyor, sadece şansınıza ne çıkarsa o insan oluyorsunuz ve hepsi birbirinden farklı. İlginç özellikli.
Kısaca güzellikten etkilenmek önemli değil. Güzellik geçici ve şans eseri oluşan bir şey. Elde etmediler veya sahip olmadık. Sadece genetik açıdan avantajlı doğdu bu insanlar.
Tabii bunlar böyle diye de sinirlenmiyorsunuz insanlara. Kabullenmişsiniz bunu.
Neyse…
-kızla buluştuğunuzda sıkıcı ve monoton konuşmalardan kaçınmaya özen gösterin.
İlk izlenimi iyi bırakmak önemli. Çünkü siz sonrasında gidip arkadaşlarına anlatacağı kişisiniz ve arkadaşları bu durumda önemli bir faktör.
Önemli not;
eğlenceli olacaksınız diye bokunu çıkarmayın. Arada sırada ciddi olun, bazen eğlenin yeri geldiğinde düşük modda konuşun, yeri geldiğinde kanatlarınızı göğe doğru uzatın ve bırakın kendinizi. Tamamen eğlenceli olacaksınız diye bir şey yok, normal insanlarsınız unutmayın.
-Aynı mekanda saatlerce durmayın. Diyelim 2 saat buluştunuz 1 saatten sonra kalkıp başka bir yere gidin. Yürürken insanlar hakkında veya diğer şeyler hakkında konuşun. Böylece sohbetiniz asla tıkanmaz. Şu tarz bir rota olabilir; kahve, yürüyüş, sigara içme veya mekanlara bakma, yemek, yürüyüş, sokakta sohbet, kitapçı gezme, durma ve ayrılma olarak görülebilir.
Tüm bunları yapmanız bir saatte sürebilir, üç saatte, ama sakın buluştuk diye saatlerce takılma hatasına düşmeyin. Eğer o gün cinsel birliktelik olmayacaksa veya eve gidilmeyecekse 1-1.5 saat takılın ve ayrılın.
Önemli not;
Eğer her şey iyiyse 2. Buluşmanın planını yapabilirsiniz. Hatta daha da iyisi ortam oluşursa eve çağırabilirsiniz.
-gelelim konuşacak konu problemine, eğer sosyal yeteneklerini kötü olmayan biriyseniz her şey hakkında konuşabilirsiniz. Bakın HER ŞEY diyorum.
Şahsen kendi buluşmalarımı düşündüğümde, özellikle birinde yaklaşık 1.5 saat ağaçlar hakkında konuştuğumu hatırlıyorum. Çok eğlenceliydi ve kızın da çok hoşuna gitmişti. Açıkçası saçmalıyordum, ama ağaçlar üzerine kendimle hasbihal yapmak çok hoşuma gitmişti ve bunu yaklaşık on kişinin üzerinde daha yaptım. Hepsi eğlenmedi, eğlenmeyenler benim deli olduğumu düşündü, onlara cevap verdiğimde beni haklı buldular. Onlara “herkes gibi bende deliyim” demiştim, haklıydım. O kızlarda deliydi. Birbirimizden hoşlanmamızın sebebiydi bu.
Unutmadan bir ara birkaç kişiye penguenlerin ne kadar harika ve mükemmel canlılar olduğundan bahsetmiştim. Mükemmel sohbetlerdi. Penguenler ve ağaçlar benim için bu sohbetlerden sonra ciddi önem kazanmıştı çünkü düşündüklerimi hiç dile dökmüyordum.
Kısaca her şey üzerine konuşabilirsiniz. Eğer sohbetler ilerlemiyorsa ya karşınızdaki iletişim kuramıyordur ya da enerjileriniz uyuşmamıştır. Bu durumlarda benim yaptığım gibi kafanızdan rastgele hoşunuza giden hikayeler anlatabilirsiniz.
İnsanların ilgisini çekmek için; dünyanın en mükemmel şey ne biliyor musun?
tarzı sorular sorabilirsiniz. Yaratıcı olmaktan çekinmeyin.
Not; nasıl sorular sorduğunuz sizin kim olduğunu gösterir. Basit klasik sorular, klasik cevaplar almanıza yardımcı olur. Eğer bir iletişim içerisindeyseniz ve karşınızdakine değer veriyorsanız, onu tanımak istiyorsanız ona daha derin sorular sorarsınız.
Nöroplastisite 301 kitabının “David Buss: İnsanlar Romantik Partnerlerini Nasıl Seçerler ve Kısa ya da Uzun Süreli Olarak Ellerinde Tutarlar?” bölümünden alıntıdır.
Şimdi biraz sadakat sözü verilmiş ilişkilerde ihanete bakalım. Uzun süreli ilişkilerde erkeklerin ve kadınların aldatma sebepleri ve aldatmanın sonuçları konusunda istikrarlı bulgular neler? Aldatma ne sıklıkta oluyor?
Aldatmanın ne sıklıkta olduğunu bulmak güç zira aldatma, insanların sır olarak tutmak için büyük çaba harcadığı şeylerden birisi. 70 yıl önce yapılan klasik Kinsey araştırmalarına bakarsanız, ihanet ile ilgili soruların, insanların cevaplamaktan en çok kaçındıkları sorular olduğunu görürsünüz. Bu soru sorulduğunda daha fazla insan çalışmalara katılmayı bırakıyordu. Bu tabii insanlar neleri saklıyorlar sorusunu gündeme getiriyor. İhanet, ensest ve cinayet gibi insanların evrensel olarak büyük bir çabayla saklamaya çalıştıkları küçük bir davranış kümesi var.
Kinsey, 70 yıl önce, evli kadınların %26’sının, evli erkeklerin %50’sinin, evliliklerinin bir noktasında ihanet ettiğini tahmin etmişti. Başka çalışmalar ise genellikle daha düşük rakamlar verdiler. Yani rakamlar anketi yapanın gizlilik sözüne, bunun inandırıcılığına, vs. göre değişiyor.
Burada “duygusal ihanetten” bahsetmiyoruz bu arada. Evli partner dışında biriyle, partnerin bilgisi dışında seks yapmaktan bahsediyoruz. Başka ihanet şekilleri de var tabii. Duygusal ihanet ya da finansal ihanet gibi. Ama burada cinsel ihaneti konuşuyoruz.
Cinsel ihanette ilginç olan şey ise, ihanet motivasyonu açısından cinsiyetler arasında büyük fark olması. Burada ortalama cinsiyet farklarından konuşacağız yoksa erkekler için bahsettiğim şeyler bazı kadınlar için, kadınlar için bahsettiğim şeyler bazı erkekler için geçerli olabilir.
Erkekler için temel motivasyon, cinsel çeşitlilik. İhanet eden erkeklerin %70’i için eğer şartlar uygun olursa (iş gezisindeydim ve karşıma şu fırsat çıktı), düşük risk ve maliyet varsa, cinsel çeşitlilik ve yenilik temel motivasyon. Sanırım Chris Rock bir keresinde “erkekler sadece fırsatları kadar sadıklardır” demişti. Ya da telefon şifrelerinin partnerlerine olan açıklığı kadar diyelim.
Kadınlar için ise bu çeşitlilik ve yenilik çok daha önemsiz bir motivasyon. Aldatan kadınlar sebep olarak uzun süreli ilişkilerinde duygusal veya cinsel olarak mutsuz olduklarını (tipik olarak bu ikisi birden oluyor) söylüyorlar.
Bir insanın uzun süreli ilişkisinde mutsuz olması durumunda ihanete yatkın olacağını düşünmek çok mantıklı gelebilir. Ama erkekler için durum bu değil. Evliliklerinde mutlu erkeklerle evliliklerinde mutsuz erkekleri karşılaştırdığımızda, aldatma oranlarında bir fark görülmüyor. Bence bu, çeşitlilik arama motivasyonuna gidiyor.
Peki kadınlar neden aldatıyorlar? Bu kadınlar için oldukça riskli. Uzun süreli ilişkilerini kaybetme riski yüksek. İtibarlarının zedelenme riski yüksek ki bu iki cinsiyet için de geçerli.
Kadınların neden aldattığı konusunda iki rakip hipotez var, en azından iki tane diyelim. Evrimsel psikoloji literatüründe iki ana hipotez var.
Birincisinde, kadın bir partnerden kaynak ve yatırım alırken diğer partnerden iyi genler alıyor hipotezi. Prensipte bu çalışır bir yöntem. Bu hipotez benim değil, Bu hipotez, ikili çiftleşme hipotezi (dual mating hypothesis), Steve Gangestad, Randy Thornhill ve benim eski bir öğrencim olan Marty Hazelton tarafından ortaya atıldı.
Başlangıçta bu hipotezi ben de savunuyordum zira veriler hipotezi destekliyor gibi görünüyordu. Ama zaman geçtikçe bu hipotez ile ilgili kuşkularım artmaya başladı ve bu konudaki ana hipotezlerden ikincisi olan Eş Değiştirme Hipotezini (Mate Switching Hypothesis) desteklemeye başladım.
Kadınların neden aldattığı ile ilgili tüm verilere bakarsanız, bunların İkili Çiftleşme Hipotezi ile uyumlu olmadığını görürsünüz. Veriler diğer hipotez ile uyumlular. Yani veriler kadınların kendilerini eldeki ilişkiden çıkarma, kendileri ile daha uyumlu ya da eldekinden iyi bir partner bulma ya da en azından yeterince arzu edilip edilmediklerini görme gibi motivasyonlarla aldatıyorlar. Yani eşleşme havuzuna ısınmak için ya da benim eş sigortası dediğim potansiyel bir yedek eş bulmak için aldatıyorlar.
Peki bu konudaki kanıtlar neler? Öncelikle aldatan kadınların %70’i, yasak aşklarına aşık oluyorlar. Ona karşı derin duygular besliyorlar. Bana göre bir erkekten iyi genler almak istiyorsanız, kesinlikle yapmamanız gereken bir şey bu. Ama eğer eş değiştirme hipotezine göre bunu yapmaları oldukça anlaşılır. Bu, kadınların aldatmasında, eş değiştirme hipotezinin motivasyon olduğunu gösteren bir veri.
Genetik Boynuzlanma ve Yumurtlamanın Çiftleşme Tercihlerine Etkisi
Şimdi bu iki hipotez birbirlerine tamamen zıt hipotezler değiller. Mesela bir kadın gerçekten de ikili çiftleşme stratejisi ile aldatıyor olabilir ama genetik boynuzlanmanın oranı ne? En azından modern ortamda oranı görece düşük. Yaklaşık olarak %2-3. Genetik boynuzlanma dediğim şey, bir erkeğin kendisinin olduğuna inandığı ama aslında kendisinin olmayan bir çocuğa babalık yapması.
İkili Çiftleşme Stratejisi hipotezini destekler gibi görünen veriler, yumurtlama devrelerinden geliyor. Eski çalışmalara göre doğum kontrol hapı almayan kadınlar yumurtlama döneminde daha maskülen ve simetrik erkekleri çekici bulmaya başlıyorlar ki bunların iyi genlerin işaretleri olduğu hipotezi var. Ama sonradan görüldü ki, kadınların yumurtlama dönemindeki eş tercihlerindeki değişimin, ilk çalışmalarda gösterilenden çok daha zayıf olduğu görüldü ve bazı geniş kapsamlı çalışmalarda bu bulgular yenilenemedi. İkili Çiftleşme Stratejisi Hipotezini destekleyen en anahtar verilerden bahsediyoruz.
Yumurtlama dönemi değişiminde, kadınların genlerin peşinde gittiği zira sadece yumurtlarken başka bir erkekle seks yaparsa hamile kalabileceği fikrini destekleyen, kadınların aldatma zamanlamasını yumurtlama zamanlamasına göre ayarladıklarını gösteren kanıtlar vardı. Ama sonradan yapılan çalışmalar, bu sonuçları yineleyemedi ya da doğrulayamadı. Böylece de İkili Çiftleşme Stratejisi konusundaki fikirlerim değişti.
Ben artık Eş Değiştirme Stratejisi Hipotezini, kadınların aldatma motivasyonu konusundaki en olası açıklama olarak destekliyorum.
Dr. David Buss. Teksas Üniversitesi’nde Psikoloji profesörü ve aynı zamanda evrimsel psikolojisi alanının kurucularından birisi. Dr. Buss ve laboratuvarı, insanların eş seçme ve kısa/uzun vadede ellerinde tutma stratejileri ile ilgili bilgilere kaynaklık ediyor.
Uzun yıllardır takip ettiğim Corey Wayne’in en popüler videosu olan 7 Principles To Get An Ex Back videosunu yorumsuz çeviriyorum.
Bu bölümde eski sevgiliyi geri döndürme konusundaki en genel prensipler hakkında konuşacağım. Bundan birkaç yıl önce, “eski sevgiliyi geri döndürmek için en iyi strateji” (The best strategy to get an ex back) adında bir video yapmıştım. Bunlar ise benim oluşturduğum, buluşma nasıl ayarlanır gibi konuları kapsayan maddeler olacaklar. Çünkü bu tip sorular, bana en çok sorulan sorular.
Bana gelen insanların %90’ının, ilk defa bir ayrılık ardından ya da eski sevgilisini geri kazanmak için geldiğini söyleyebilirim. Ama bir kez sorunlarını irdelemeye başladık mı, yeni gelenlerin kadınlarla tanışma yetenekleri, ilişki yetenekleri, hayat kaliteleri, vücutları, vs konularında problemleri olduğunu, hayat amaçlarını bulmaları gerektiğini görüyoruz.
Kadın ya da erkek, karşı cinsle gerçekten başarılı olmak, çok iyi olmak, yalnız ya da biriyle yeniden olmaya çalışıyor bile olsan gurur duyduğun, sevdiğin ve zevk aldığın, çok iyi bir yaşama veya yaşam stili yaratmak ile alakalı.
Telefon ile görüştüğüm erkeklerin çoğunun büyük problemi, hayatlarında bir amacın veya misyonun olmaması. Bu erkekler mutlu değiller ve bir erkek olarak gerçekten odaklanmaları gereken şeylere, hırslarına, hedeflerine ve hayallerine odaklanmalarını sağlamak, onların dengeye gelmelerini ve kaba kenarlarının yontulmasını sağlıyor. Bu, onların sadece eski sevgililerine değil ama genel olarak kadınlara daha çekici gelmelerini de sağlıyor.
Şimdi önce yazdığım bir alıntıyı okuyacağım ve sonra da tüm bu sorunları kapsayan maddeleri sıralayacağım:
“Kişisel ve profesyonel insan etkileşimlerindeki en güçlü pazarlık pozisyonu, blöf yapmadan, gerçekten masadan kalkıp gidebilme kabiliyetidir.
Terk edildiğinizde, terk eden kişi sizi hayatında tutmaya devam etmek istiyorsa, ne istediğinizi söylemeli ve sonra da arkanızı dönüp, bir daha arkanıza bakmadan gitmelisiniz. Eğer umurlarında olursa ya da size karşı hala romantik duygulara sahiplerse, gelecekte birgün size ulaşacaklardır.
Eğer terk eden, siz arkanızı dönüp gittikten sonra size ulaşırsa, sadece iyi bir buluşmaya, beraber eğlenmeye ve fiziksel ilişki kurmaya odaklanın.”
(Corey Wayne buna Have a Date, Have Fun, Hook Up – Buluş – Eğlen – Seviş diyor.)
İlişki bağlılığına ya da buluşmalara bir isim koymaya odaklanmayın! Sizinle yeniden tek eşli ilişkiye girmek terk edenin fikri olmalı.
Eğer terk eden sizseniz ve şimdi eski sevgilinizi yeniden istiyorsanız, ona ulaşın, götün teki olduğunuz için özür dileyin ve buluşmak istediğinizi söyleyin. Eğer buluşmak istemezse, ona fikrini değiştirirse sizi aramasını söyleyin ve arkanızı dönüp, bir daha geriye bakmadan yürüyün gidin.
Eski sevgilinize, sizi romantik olarak yeniden görmek isteyip istemediğine karar vereceği özgürlüğü, tercih hakkını, mesafeyi ve zamanı her zaman verin. Bu nedenle fikrini değiştirmesi için eski sevgiliye ulaşıp durmak zayıf bir pozisyondur ve hiçbir zaman işe yaramaz.”
Şimdi ilk madde ile başlayalım. Burada hem maddeler, hem de maddelerle ilgili açıklamalar var. Bunları okuyarak, tüm önemli konuları kapsamak istiyorum.
Temel olarak yazdığım 13 adet madde var. Şanslı 13 değil mi? 🙂
Madde #1 – Terk edildiğinizde ne yapmalısınız?
Terk edildiyseniz ve ayrılmak istemiyorsanız, friendzone’a girmeyi ya da ayrılmayı kabul etmeyeceğinizi ama görüşmeye devam etmek istediğinizi iletin. Eğer o sizinle romantik şekilde görüşmek ya da size bir şans daha vermek istemiyorsa, fikri değişirse sizi aramasını söyleyin. Eski sevgilinizin sonsuza kadar hayatınızdan çıkmasına izin verin. Hangi sebeple olursa olsun bir daha onunla iletişime geçmeyin. Sadece arkadaş kalmayı asla kabul etmeyin. Ya romantik ilişki ya da görüşmüyorsunuz.
Madde #2 – Arkanıza bakmamak üzere dönün ve gidin.
Arkanızı dönüp gidin ve bir daha da arkanıza bakmayın. Bu, kişisel ve profesyonel insan etkileşiminde en güçlü pazarlık pozisyonudur. Ne istediğinizi bir kere söyledikten sonra karşınızdaki istediğiniz şeyi size vermek istemiyorsa, araba almak isterken verilen fiyatı beğenmediğinizde karşınızdakine fikri değişirse sizi aramasını söyleyip nasıl çekip gidiyorsanız, o şekilde gidin. Platonik bir arkadaşlık ile ilgilenmiyorsunuz ve eski sevgilinize lütfen romantik olarak görüşmek istemediğin sürece benimle iletişime geçme” diyorsunuz.
Bu amacınızı, ne istediğinizi söylemektir. Siz yeniden bir araya gelmek istiyorsunuz, platonik bir şeyler istemiyorsunuz. Birçok kadın erkeği friendzone diyarında tutmak isteyecektir. Buna asla razı olmayın, asla. Zira friendzonedan asla çıkamayacaksınız ve daha da önemlisi bu, sizin istediğiniz şeyle uyumlu değil. Ne istediğinizle, kalbinizde olanla uyumlu yaşamalısınız. İstediğinizi, kalbinizden geçeni söyleyin. Karşınızdaki bunu vermeyecek ise de çekin gidin, ardınıza bakmayın.
#3 – Çekin gitmek ve bir daha ardına bakmamak demek, sizin eski sevgilinize bir daha asla ulaşmamanız demek.
Hiçbir bahane ile eski sevgilinize ulaşmayın. Bu konuda çok soru alıyorum ve hayır, doğumgünü kutlaması, aileden birinin ölümü bahanesi ile bile eski sevgilinize ulaşmayın. Bu aşamada eski sevgiliniz numarasını değiştirmiş, başka bir yere taşınmış, sizin için ölmüş gibi davranın.
Bu duruma bakışınız böyle olmalı. Böyle açık konuştuğum için kusuruma bakmayın ama gerçek bu.
“Ama doğumgünü geliyor şimdi arasam ol …”
Hayır. O sizi terk etti, sizinle o iletişime geçecek. Sizin açınızdan eğer o size ulaşmazsa, hayatınız boyunca onunla görüşmeyeceksiniz.
Eğer bu kişiyle ortak çocuklarınız varsa, tüm ayarlamaları önceden yapın ki sizinle iletişime geçmeleri için hiçbir neden kalmasın.
Şimdi bu çok önemli: Eski sevgilinizin ya da sizden hoşlanmamaya başlayan birinin, sizi hayatından çıkarma kararını yeniden düşünmesi ve bu karardan pişmanlık duyması için, aranızda mesafe ve tamamen ayrı geçen zaman olması lazım.
Sizden bir daha hiç haber almayacaklarını anladıklarında, size ilk ulaşma fikri ondan gelmeli.
Eski sevgiliniz sizinle iletişime geçebilir ya da geçemeyebilir. Sizinle iletişime geçmesinin tek yolu, size karşı bir miktar ilgilerinin kalması ve sizin sessizliğinizin kalıcı olduğunu, size ulaşmazlarsa bir daha asla görüşmeyeceğinizi anlamasıdır.
Eski sevgiliniz eğer sizinle bir daha görüşmeme fikrinden hoşlanmazsa, size karşı fazla katı davrandığını, belki bir şans daha vermesi gerektiğini, ayrıldıktan sonra buluştuğu bir iki adamın götün teki olduğunu, beraberken nasıl da iyi vakit geçirdiğinizi ve sizi arasa iyi olabileceğini düşünmeye başlayabilir.
Eğer eski sevgiliniz ya da buluşmalarda davranışlarınız ile ittiğiniz biri sizinle telefon, mesaj veya eposta aracılığı ile iletişime geçerse, sizi görmek istediğini varsayın.
Şimdi söyleyeceklerim önemli zira bu söyleyeceğin erkeğin değerlendirilmesinde çok önemli yer tutuyor. Muhtaç ve ümitsiz erkekler, kadınla yeniden iletişime geçme bahanesi olarak en ufak şeyleri bile kullanabilirler.
“Bak, Facebook’da yazdığım şeyi beğenmiş, yani onu arayıp buluşmaya çağırmalı mıyım?”
Kesinlikle hayır! Sosyal medya girişlerinizi beğenmesi, izlemesi ve hatta onlar üzerine yorum bırakması, sizinle iletişime geçtiği anlamına gelmez!
Eski sevgiliniz sizinle iletişime geçtiğinde, saçma sapan ve boş muhabbetlerle zaman kaybetmeyin. Direkt ve kararlı olun, ne istediğinizi söyleyin:
“Hey, senden haber almak güzel, görüşmek isterim, ne zaman müsaitsin?”
Birçok erkek bu hatayı yapıyor. Geçenlerde e-posta ile danışmanlık yaptığım bir erkeğin eski kız arkadaşı, erkekle iletişime geçti. Aralarında “ne haber nasılsın, sen nasılsın, işte televizyon izliyorum, ” diye 5-6 mesajlık bir mesajlaşma geçti ve kız cevap vermeyi bıraktı. Benim buna tepkim şu oldu:
“Kız seninle buluşmak istersin diye sana ulaştı ve sen de kızı sıkıntıdan öldürdün. Olduğun yerde daireler çizeceğine, senden haber almak güzel, görüşmek isterim, ne zaman müsaitsin? diye sorman lazımdı.”
Eğer direkt ve kararlı olmazsanız, kız kısa süre içerisinde sıkılacaktır ve mesajlaşmadan çıkacaktır. No Contact (iletişimi kes) kuralını uygulamanızın tüm amacı, eski sevgilinizin size ulaşması. Ama eski sevgili ulaşınca birçok erkek, “önce biraz mesajlaşıp / konuşup kızı ısıtmalıyım” diye düşünüyor. Hayır, bunu yapmanız gerekmiyor. Siz onunla iletişimi kestiniz ve sizinle iletişime geçmesinin tek sebebi, sizin onu görmek isteyeceğiniz umudu ya da sizin hala kenarda onu bekleyip beklemediğinizi anlamak. Belki de diğer elemanla işler yürümedi.
Direkt ve kararlı olmak, kısa sürede hedefe gelmek çok önemli.
Eski sevgilinizi kendi evinize çağırın. Bir şişe şarap, kahve ya da evde ne içiyorsunuz ondan getirmesini ve beraber yemek yapacağınızı söyleyin.
Eski sevgiliniz ile akşam buluşun. Neden? Zira buluşmak, eğlenmek ve fiziksel birlikteliğe gitmek istiyorsunuz. Kitabımda (3 Percent Man) bahsettiğim gibi.
Bu buluşma sanki bu kızla ilk defa buluşuyormuşsunuz gibi olmalı ve beraber geçmişinize ya da geçmiş ilişkilerinize atıfta bulunmayın. Yeniden beraber olmayı, ilişkiyi ya da eski sevgilinizi ilişki ile kilitlemeyi konuşmayın.
İlişki, terk edenin fikri olmalı ve ondan gelmeli. Siz sadece sonunda seks olacak eğlenceli ve romantik fırsatı yaratmaya yani buluşmaya odaklanın.
#5 – Eski sevgilinize yedek lastik olmayın.
Buluşma ayarlamaya çalıştığınızda karşılaşabileceğiniz bazı durumlara bakalım.
Eski sevgiliniz sizinle buluşmaya açık olmayabilir ya da sizi yörüngesinde dönen bir uydu erkek olarak tutmak istiyor olabilir. Yani eğer buluşmak için sizin evinize gelmek istemezse, başka bir yerde buluşmak isterse şöyle cevap verin:
“Çok uzun bir hafta oldu, şu an sadece evimde takılma modundayım. Eğer buraya gelip beraber yemek yapmak istemiyorsan, bir iki hafta içinde bana ulaş ve belki bir buluşma ayarlarız.”
Ya gelmeyi kabul edecektir ya da etmeyecektir. Eğer gelmeyi kabul etmezse, “şimdi kaçmam lazım ama fikrin değişirse beni ara” deyin ve bırakın. Aynı şekilde arkanızı dönün ve gidin.
Eğer eski sevgiliniz arka arkaya iki kere size ulaşırsa ve bu iki ulaşmasında da teklif edeceğiniz buluşmayı kabul etmezse, ona buluşma teklif etmeyi bırakın. Bu çok önemli. İki kere ard arda reddedilirseniz, bir daha buluşma teklif etmeyin.
Bundan sonra da o size ulaşmaya devam edecek ve buluşma olacaksa bunu o teklif edecek. Bu aşamada size hangi uygulamadan ulaşıyorsa ulaşsın, sadece 2-3 mesaj cevabı atın. Bu çok önemli, bu kuralı ihlal etmeyin. Mesajla boş muhabbete gerek yok. Ya buluşun ya da hiç görüşmeyin.
Eğer size telefonla ulaşıyorsa ya da görüntülü konuşuyorsanız, muhabbeti maksimum 2-3 dakikada tutun.
Mesajla ya da konuşarak olsun, her zaman şu şekilde bitirin:
“Senden haber almak güzel ama şimdi kaçmam lazım. Görüşürüz.”
Yani eski sevgilinize söze dökmeden şunu diyorsunuz:
“Meşgulüm, dikkatim başka yerde ve seninle telefonda konuşmak şu an benim için son sırada olan bir aktivite zira ben bu işin peşini bıraktım. Eğer benimle görüşmek istemiyorsan, yeniden denemek istemiyorsan, sana ayıracak tek saniyem yok.”
Bu kelimeleri eski sevgilinize söylemeyeceksiniz ama zihin yapınız bu olacak. Kısa keserken tatlı ve nazik olacaksınız ama “hey şimdi meşgulüm sonra görüşürüz” diye kısa keseceksiniz. Bu eski sevgilinize dolaylı olarak, sizin artık bu işin peşini bıraktığınızı, bir çaba harcamadığınızı, ona zaten iki fırsat verdiğinizi söyleyecek.
Bu aşamada eski sevgiliniz ya sizinle buluşmak ister ya da sizinle iletişime kesmeyi tamamen bırakır.
#6- Sizinle iletişimi hep eski sevgiliniz başlatacak.
Bu da çok önemli bir prensip. Tüm mesajlaşmaları, aramaları ve başka türlü direkt ulaşmaları eski sevgiliniz yapsın. Bir kişi sizinle buluşmak istemiyorsa, aranızdaki ilişkinin yeniden alevlenmesi için bir fırsat vermek istemiyorsa, sizi hayatından itiyorsa, size hep onun ulaşması lazım.
Bu benim kitabımda erkeklere ilk flört etmede yapmalarını söylediğim şeyin tersi. %100 karşı tarafın ulaşması, sadece terk edildiğinizde, karşınızdaki flörte devam etmek istemediğini belirttiğinde ve siz de görüşmeyi bitirmek istemiyorsanız uygulayacağınız bir şey.
Normalde ilk flört ederken karşınızdaki kişiye, o size ulaşmaya başlayana kadar haftada bir ulaşırsınız. Bu iş pozitif gelişirse, bir süre sonra kadının size ulaşmaya başlar ve sizin ulaşmanıza bile gerek kalmaz. Örneğin kadın size haftada 3 kere ulaşır ve siz her seferinde buluşma ayarlarsınız ve haftada 3 kere görüşürsünüz. Yani meşgul bir insan olarak sizin ulaşmanıza gerek kalmaz. Telefonda boş muhabbete zamanınızın olmaması lazım. Bu şekilde daha gizemli olabilirsiniz ve kadına sizi düşünmesi, sizi merak etmesi için zaman bırakırsınız. Kadınların sizi merak edip sizi ve sizin gözünüzdeki yerini düşünerek geçirecekleri, sizden uzak zamana ihtiyaçları var.
#7- Siz terk ettiyseniz
Eski sevgilinize ilk sizin ulaşmanızın uygun olduğu tek senaryo, sizin onu terk etmeniz ve daha sonra yeniden birlikte olmak istemenizdir. Ama bu durumda da eski sevgilinizle sadece bir kere iletişime geçeceksiniz.
Eski sevgilinize bir kere ulaşın, yaptığınız hatadan dolayı özür dileyin ve yeniden görüşmek istediğinizi söyleyin. Bu durumda buluşma için eski sevgilinizi gidip almanız, sizde buluşmak istemiyorsa dışarda buluşmanız sorun değil.
Onu siz terk ettiniz. O nedenle eğer kararınızdan pişmansanız, biraz gurur kaybını göze alıp özür dileyeceksiniz ve buluşacaksınız.
Eğer terk ettiğiniz eski sevgiliniz buluşmak istemiyor ceya size başka bir şans daha vermek istemiyorsa, fikri değişirse sizi aramasını söyleyin. Eğer bundan sonra size ulaşırsa, aslolan yine buluşma ayarlamaktır. Ama siz, ilk ulaşmanızda reddedilirseniz, arkanızı dönüp, bir daha arkanıza bakmayacak şekilde gidin. O size ulaşmazsa bir daha görüşmüyorsunuz.
Zira arıyorsunuz ve “bilmem ki” diye ya da daha kesin reddediliyorsunuz. Bu durumda “fikrin değişirse beni ara” deyin. Filmlerdeki gibi sürekli peşinde koşmayın. “Üzgünüm, yaptığım bir hataydı, kendimi sana affettireceğim, buluşmak için ne zaman müsaitsin” deyin.
Eğer “şu an biriyle görüşüyor gibiyim” gibi bir şey duyarsanız, “ben yeniden beraber olmak istiyorum ama eğer sen istemiyorsan kendine iyi bak demekten başka bir şey yapamam. Eğer fikrin değişirse bana habe ver” deyin.
Eğer size ulaşırsa buluşun, iyi vakit geçirip sevişin. Bu şekilde ilerlerseniz o zaman kız yeni flörtmüş gibi yani siz ona haftada bir ulaşarak yeni ilişkiyi yeşertin. Bunun sadece sizin eski sevgilinizi terk ettiğiniz ve sonra pişman olduğunuz durum için olduğunu unutmayın.
Bu durumda eski sevgiliniz sizinle iletişime geçme konusunda güvende ve rahat hissetmeye başladığında, son buluşmadan sonra arayıp buluşma teklif etmeyin ve bekleyin. O size ulaştığında buluşma ayarlayın.
Merhaba Mahmut Abi, ben birkaç ay sonra 21 yaşında olacağım. Üniversitede dil okuyorum, ikisi iyi derecede üç dilim var, profesyonel sporcuyum ve her gün de spor yapıyorum. Ayrıca internette dijital işler üretiyorum. ama benim sorunum şu ki ben de incelim.
Teknik olarak incel değilsin zira incel en sığ anlamı ile “21 yaş üstü ve istemesine rağmen son 6 aydır seks yapamayan” birey demek. Bence 21 yaş sınırı makul zira onun altında seks imkanı zaten kısıtlı olduğundan, 21 yaş altı çocuklara incel demek saçma olurdu.
Ama incel artık, bu seksiz yaşamını hiç tercih edilmeyecek (tipsiz, çok kısa, vs.) biri olmasına bağlamış ve bunu kimliğinin parçası yapmış adamlara deniyor. Yani 25 yaşında ve son 3 yıldır cinsel ilişkisi olmayan adam eğer bunu kimliğinin parçası haline getirmemişse incel demek zor. Ama 18 yaşında bir çocuk, nasıl tercih edilmeyeceği, nasıl it is over olduğu ile kimlik bağlantısı yarattıysa o incel oluyor.
Çok uzattım ama sen incel değil abazansın muhtemelen ki yaşına göre normal sayılır. Ben de 21 yaşına kadar çoğunlukla kızsız ve abazandım, çoğu erkek de öyledir.
bu yıl 3.sınıf olacağım depremden beri okullar kapalı sosyal hayatım yok
Pandemi diye genç insanların hayatını sosyal olarak mahvettiler, sonra da deprem gelince bu tahribat iyice uzadı. 6 yıldır bu site ile uğraşıyorum, 2020 öncesi aklımın almayacağı oranda bir sosyal izolasyon var. Bunu aşmak için özel çaba harcamanız lazım arkadaşlar zira ortam insanı asosyalliğe itiyor.
Öncelikle büyük şehirde yaşıyorsan, sosyalleşmek için üniversiteye ihtiyacın yok.
sadece 2-3 arkadaşım var arada çıkıyoruz. üniversitede de 2 tane arkadaşım var.
Çok acı ama az önce belirttiğim toplumsal yıkımın etkisi yadsınamaz olsa bile, bu durumun sadece dış güçlerin değil, aynı zamanda senin kendi eserin. Bu konuda bir şeyler yapman, buna öncelik vermen şart.
aslında 18 yaşından beri redpilli biliyorum ama o zamandan beri daha çok blackpill kafasında kalıp yazın başlarında tekrar redpill oldum.
Sosyal hayatınızı geliştirin yazısında değinmiştim. Bu izolasyon ile istediğiniz kadar oyundur, red pilldir bilin. Kadınlar konusunda işinize yaraması, kadınlarla başarılı olmanız çok zor. Tüm sıkıcılığınıza rağmen online, sokakta oyun, vs. ile bir kız bulsanız bile, onun sizin sıkıcılığınıza katlanıp devam etmesi de zor.
Bu nedenle de ara ara siyah hapa kayman anormal değil. Senin gibi sosyal izolasyon içindeki, sosyal olarak güdük biri için oyunun, kırmızı hapın çalışma ihtimali çok düşük.
ama benim sorunum tipim ve sosyal hayatım sanırım.
Sosyal hayatının olduğu kesin. Tipinde sorun var mı bilmem ama muhtemelen tipindeki tek sorun, aşırı sosyal özürlü olmana rağmen bazı kızların yine de gelip seni deliğinden çıkarmaya çalışacakları kadar aşırı yakışıklı olmaman. Yoksa ben 42 yaşında senden 10 kat sosyal bir adamım ve sosyal çevrelerde insanları gözlemliyorum. Tipsiz hatta sizin keko demeyi sevdiğiniz adamların, sırf çok sosyaller ve özgüvenliler diye (en azından özgüvenli görünüyorlar diye) kimlerle olduğunu gidip biraz izlesen, tuvalete gider hüngür hüngür ağlarsın.
Önce bir sosyal hayatını düzelt de sonra tipine laf et. Gerçi şunu da söyleyeyim, senin gibi sosyal olarak güdük bir adamın sosyal hayata atılma süreci acılı ve sonuç alma süresi uzun olacak. Ama bunu yapmak zorundasın.
okul başlayınca sosyal hayatı düzeltmek istiyorum aslında rahat konuşan biriyim ama erkeklerde vs ilk tanışmada biraz çekingenlik var.
Okulu beklemene gerek yoktu ama okula da az kaldı. Git biraz sosyalleş. Ayrıca çok ayrıntı vermemişsin ama senin spor rejimin bana sanki sosyallikten kaçıp izole olmaya çalışan adamların yaptığı türden aşırı gibi geldi. Bunu bizim siteye gelen birçok insanda görüyorum. Sosyal hayata atılmaktan deli gibi korkan adam, “ya ben gyme yalnız ve asosyal takılıp kendimi öyle geliştirebilirim” diyerek spora abanıyor ve bunu sosyal hayattan kaçmak için bir bahaneye çeviriyor. Profesyonel sporcu olduğun için belki sosyal hayatını sekteye uğratacak kadar spor yapman anormal değil ama yine de bundan para kazanmıyorsan, spor için sosyal hayatından yaptığın fedakarlığa değmez.
yine de her şeye rağmen evrimsel süreçte elenme hissi içime çok ağır oturuyor.
Evrimsel süreç seni neden elemesin ki? Mağarana tıkılmış dışarıyı seyrediyorsun. Gerçi ben de 21 yaşında uzun süreler cinsellik yaşayamayan bir çocuktum, çoğu erkek de 21 yaşında yalnız ve cinsellikten uzak bir çocuktur.
biraz geç kalmış gibi hissediyorum ve bunun için sürekli arayış içindeyim
Bende bu yoktu işte. Senin sadece 20 yaşında bunu demen, duygusal zeka yaşının 14-15 civarında olduğuna işaret. 14-15 yaşında birinin zihniyle kendine bakınca tabii 21 geliyor çok geç diye panik yaparsın. Sosyal hayatını geliştirip insan ağına girmen, seni akıl yaşı olarak da olgunlaştıracaktır.
Haberin olsun diye söylüyorum, asosyalliğe devam edip de senin durumunda olan 28 yaşında adamlar da var. Senin için bunu “başarmak” çok zor değil. O nedenle kıçını kaldırıp sosyalleş. Sonra buna online mı eklersin, hayat oyunu mu eklersin orası senin bileceğin iş.
en azından bir tane bile bulsam en azından yapabildiğimi görüp bu konularda özgüvenim olacak
Bu işte çok ciddi bir sorun. Kendini bu şekilde paniğe sürüklersen, her kızla buluşmana “lütfen bu sefer olsun” diye gidersin ve bu muhtaçlık da her yerinden akar. Öyle hissetmesen bile elinden geldiğince, “daha 21 yaşındayım, bakalım bu kızla nereye gidecek” rahatlığında olman lazım.
(Shopier’de sepete 225 TL ve üstü alışverişte %30 indirim var.)
Nöroplastisite serimizin Nöroplastisite 101 ve 201 kitaplarının ardından bu üçüncü kitabının ilk bölümünde, nöroplastisite yani beyni yeniden kablolamayı, çalışma ve yaşam performansınızı arttırmak için kullanmanızı sağlayacak değişik teknikleri ele alarak başladık. İkinci ve daha uzun olan bölüm ise, diğer kitapların aksine daha çok erkeklere yönelik. Erkeklerin motivasyon, başarı ve rekabet güdülerinde önemli bir yer tutan hormonal eniyileme ile başladık ve daha sonra yine hem erkeklerin hem de kadınların yaşam performanslarını arttırmak için çözmeleri ve istikrarlı bir hale getirmeleri gereken bir konuya, ilişkilere ve cinsel yaşama değindik. Özellikle son bölüm, evrimsel psikolojinin kurucularından David Buss’ın, cinsel partner seçiminin evrimsel dinamiklerinden bahsettiği ilginç bir bölüm.
Hem zevkle okuyacağınızı hem de kendi hayatınızı geliştirmek için birçok bilgiye ulaşabileceğinizi umduğum bu kitabı edindiğiniz için teşekkür ederim.
Serinin ana temasını özetleyen ücretsiz kitapçık için burayı tıklayınız.
Kitabın içindekiler bölümünü aşağıda.
İçindekiler 4 Giriş 8
Diğer Nöroplastisite ve Kişisel Gelişim Kitaplarımız 9 Dopamin Sistemini Kullanarak İşleri Erteleme Hastalığından Kurtulmak ve Çalışmanızı En İyilemek 10
Giriş 11
Dopamin Beyin Devreleri 12
Hedefler ve Bağımlılık 14
Dopamin Dinamiği : Havuzda Dalga Benzetmesi 15
Şiddetli Arzu, Motivasyon, Bir Şeylerin Peşinde Koşma ve Ödül Tahmin Hatası 16
Geribildirim İşaretleri, Ödül Koşullu Öğrenme, “Puan Tahtası” 18
Bağımlılık; Zevk ve Acı Dengesizliği 21
Dopamin Salgılanması ve Bağımlılık Yapıcı Maddeler / Davranışlar 23
Bağımlılıktan Kurtulmak ve Bağlayıcı Davranışlar 24
Teknik: Taban Dopamin Seviyesini Korumak 24
İyileşme ve Postpartrum Sırasında Dopamin 26
Dopamin Dinamikler, Dopamin “Istifleme” 27
Çalışmayı / Çabayı Ödül Yapmak ve Gelişim Zihniyeti 30
Teknik: İşleri Erteleme Hastalığını Yenme 31
Teknik: Meditasyon ile İşleri Ertelemeyi Yenmek 35 Performansı ve Öğrenmeyi Arttırmak için Gelişim Zihniyeti (Growth Mindset) 37
Giriş 38
Gelişim Zihniyeti , Zihniyet ve Anlatılar 38
Zeka Geribildirimi – Çaba Geribildirimi ve Kimlik Etiketleri 41
Performans, Sebat ve Öz Temsil (Self representation) 44
Zeka Değişmez Zihniyeti – Gelişim Zihniyeti 46
Teknik: Zeka (Performans) – Çaba Anlatısı ve Etiketler 46
Teknik: Başarısızlık ve Kimlik: Çaba ve Eylem 47
Teknik: Sabit Zihniyet – Gelişim Zihniyeti : Yenilgi ve Performans 49
Teknik: Sabit Zihniyetten Kurtulmak 52
Stres Geliştiricidir Zihniyeti 53
Stres Performansı Nasıl Arttırılır? 55
Teknik: Hatalar ve Yardım Arama 58
Teknik: Kendine Öğretme ve Gelişim Zihniyeti 58 Zihinsel Antrenman ve Görselleştirme İçin Bilim Temelli Teknikler 59
Giriş 60
Gelişimsel ve Yetişkin Nöroplastisitesi 61
Yeni Kabiliyetler Öğrenmek : Odak ve Uyku 62
Uzun süreli potansiyel artışı (USPA), Uzun Süreli Bastırma (USB) ve Yeni Kabiliyetler 63
Birinci Prensip: Çok kısa, basit ve tekrarlanan görselleştirme 65
İkinci Prensip: Zihinsel Antrenman ve Görselleştirme, Gerçek Antrenmanın Yerine Geçemez 66
Üçüncü Prensip: Gerçek ve Zihinsel Eğitimi Birleştirmek 68
Dördüncü Prensip: Görselleştirmeye Gerçek Dünya Etiketleri Atamak 70
Beşinci Prensip: Zihinsel Görüntüye Denk Gerçek Dünya Algısı 72
Etkili Zihinsel Antrenman Tekniği : Devir, Tekrar, Setler ve Sıklık 73
Zihinsel Antrenmanı Eklemek: Yaralanma, Seyahat ve Fiziksel Aktivite Yapamama 75
Zihinsel Antrenmanın Zamanlaması ve Uyku 76
Zihinsel Antrenmanda Yaşın ve Cinsiyetin Önemi 77
Birinci Şahıs – Üçüncü Şahıs Görselleştirmesi: Gözler Açık ya da Kapalı 78
Fiziksel Kabiliyetler, Motor Korteksi ve Beyincik 79
Geç Dur Yolları (Go – No go) Pathways 80
Dur Sinyali Görevleri ve Hareketi Kısıtlamak 81 Erkekler İçin Hormon Eniyilemesi 83
Giriş 84
Ergenlik, Boy, Direnç Eğitimi, Çocukluk Obezitesi 85
“Birinci” ve “İkinci” Buluğ Çağı 86
Hormon Eniyilemesi ve Kan Testi 87
Beslenme, Egzersiz, Uyku ve Hormonlar 88
Hormonlar, Stres, Sosyal Bağlar ve Amaç 89
Bireysel Hormon Seviyelerinin Bulunması ve ADAM Anketi 90
Libido, Mastürbasyon, Pornografi ve Dopamin ”Dalga Havuzu” 92
Hormon Sağlığı İçin Sürdürülebilir Egzersiz 93
Testosterone Replacement Therapy (TRT) 94
Takviyeler: Kreatin ve Saç Kaybı, Betain, L-Karnitin ve Allicin (Sarımsak) 94
D Vitamini, Boron; SHGB ve Serbest Testosteron 97
Tongkat Ali ve Steroid Yolları 98
Büyüme Hormonu Eniyilemesi ve IGF-1: Beslenme, Oruç, Takviyeler ve Egzersiz 98
Tiroit Hormonu Eniyilemesi : İyot ve Guatrojenler 99 Arzu ve Bağlanmanın Bilimi 100
Giriş 101
Koku, Algılanan Çekicilik ve Doğum Kontrolü 102
Romantizm: Sevgiyi ve Arzuyu Dengelemek 103
Hayvanlar Üzerinde Yapılan Çalışmalar, Vazopressin ve Tek Eşlilik 105
Garip Durum Ödevi, Çocukluk Bağlanması 106
Güvenli Bağlanma Stili (Secure Attachment Style) 108
Kaygılı-Kaçıngan Bağlanma Stili (Anxious-Avoidant Attachment Style) 109
Kaygılı-Kararsız/Dirençli-Güvensiz Bağlanma Stili (Anxious – Avoidant / Resistant – Insecure Attachment Style) 109
Darmadağın-Kafası Karışık Bağlanma Stili (Disorganized-Disoriented Attachment Style) 110
Yetişkin Bağlanma Stilleri 111
Güvenli Bağlanma Stili 113
Otonom Uyarılma: “Tahterevalli” 114
Teknik: Öz farkındalık ve Sağlıklı Bağlılık 117
Arzunun, Sevginin ve Bağlanmanın Nörobiyolojisi 118
Empati ve Çiftleşme: Otonom Sinir Sistemi 119
Pozitif Aldanma, Dokunma 121
Romantik İlişkilerin Sağlamlığı, İlişkilerin Dört Atlısı 123
Eş Seçimi ve Otonom Tonun Tanınması 125
Romantik Bağlanmanın Sinir Sistemi Mekanizmaları 129
İlişkilerde Otonom Koordinasyon 131
Sadakatsizlik ve Aldatma 132
“Kimya”, Bilinçaltı Süreçler 135
Teknikler: Libido ve Seks Dürtüsü 137
Maca (Maca Kökü) 138
Tongkat Ali 139
Tribulus Terrestris 139 David Buss: İnsanlar Romantik Partnerlerini Nasıl Seçerler ve Kısa ya da Uzun Süreli Olarak Ellerinde Tutarlar? 140
Giriş 141
Eş Seçimi 142
Uzun Süreli Eş Seçimi: Evrensel Arzu Edilir Özellikler 144
Kadınların ve Erkeklerin Uzun Süreli Eşlerinde Aradıkları Özellikler 146
Yaş Farkı ve Çiftleşme Geçmişi 148
Flört Döneminde Kandırma 150
Duygusal Sağlamlık 152
Kısa Süreli İlişki Kriterleri, Kayan Standartlar ve Bağlam Etkileri 153
Cinsel Sadakatsızlık: Çeşitlilik Arama ve Mutsuzluk ve Eş Değiştirme 155
Genetik Boynuzlanma ve Yumurtlamanın Çiftleşme Tercihlerine Etkisi 157
Kısa Süreli ya da Uzun Süreli Yasak İlişki ve Gizleme 158
Duygusal İhanet ve Finansal İhanet 158
Cinsellikte Korunma 160
Statü ve Çiftleşme Başarısı 160
Kıskançlık, Eş Değeri Farklılıkları, Uyanık Olmak ve Şiddet 161
Yakın Partner Şiddetinin Spesifik Olması 165
Partneri Elde Tutma Taktikleri: Aşağılama, Suçluluk vs. 165
Karanlık Üçlü (Dark Triad): Narsizm, Makyavelizm ve Psikopati 166
Takip Etme (Stalking) 168
Çocuk Sahibi Olmanın Partner Değeri Değerlendirmesine Etkisi 169
Alışılmadık İlişkiler 170
Partner Değeri Konusunda Öz Değerlendirme ve Kaygı 172
Kendini Kandırma 175
Kısaca kendimi tanıtmam gerekirse parfüm konusu hobim ve yaklaşık 70-75 kokudan oluşan bir koleksiyonum var. Elimden çıkardıklarımı da sayarsak bu sayı 100 civarı vardır.
Yazıya başlamadan önce ” erkek adam ter kokar ” gibi sanrılarınızın olmadığını ve duş, kişisel bakım gibi konulara dikkat ettiğinizi varsayıyoruz. Verimli, keyifli okumalar.
PARFÜM KONUSUNDA GENEL BİLGİLER
Koku duyusu beyindeki talamus bölgesine uğramadan direkt koku korteksine giden tek duyudur. Kokuların hafıza üzerindeki etkisi yadsınamaz. Bir yerden geçerken bir kokuya denk gelirsiniz ve aniden birkaç sene önceki çok güzel geçen bir yaz tatilinize gidebilirsiniz mesela.
Parfüm pastanın üzerindeki çilek gibidir. Olmasa da olur ama olması daha iyi olur. Fakat ana kriter değildir.
Piyasada BAYAN AZDIRICI PARFÜM, AFRODİZYAK ETKİLİ PARFÜM olarak satılan bir sürü parfüm var, bunların hepsi kolpadır. Gaza gelip böyle elemanlara para kaptırmayın.
Teknik olarak, bir parfüm sıktınız ve hatun sulanmaya başladı diye bir durum pek mümkün değil. Evet bir parfüm hatunun hoşuna gidebilir ama asıl mesele “giyim-kuşam” “iletişim becerileri” gibi konulardır.
Bir parfüm kullandıktan sonra GTA-Vice Citydeki “funnymagnet” hilesi gibi üzerinize kadın yağacağını düşünmeyin.
PARFÜMLER ÜZERİNDE GÖRDÜĞÜMÜZ “EDC, EDT, EDP” NE DEMEK ?
EDC “eau de cologne ” bu parfümler adından da anlaşılacağı üzere kolonya gibidir. Bazı EDC parfümlerin kalıcılığı kolonyadan daha fazladır. Piyasada çok bulunmazlar zaten.
EDT ” eau de toilette” bunlar standart parfümlerdir. Genellikle 4-8 saat kalıcılıkları olur.
EDP ” eau de parfum” EDT’den daha yoğun parfümlerdir. Genellikle 4-12 saat kalıcılıkları olur.
Bir de piyasada az da olsa “parfum” versiyonlu parfümler vardır. Bunlar yoğun kokular olur ve kalıcılık süreleri daha da fazladır. Ama kullanırken çevreyi rahatsız etmemek için ekstra dikkat etmekte fayda var.
NİCHE, DESİGNER PARFÜM NE DEMEK ?
Niche parfümler genellikle “Creed” gibi koku evleri tarafından üretilir ve fiyatları nazaran daha pahalı olur.
Designer parfümler ise daha çok, firmalar tarafından sürümden kazanma amacıyla üretilirler.
DEKANT PARFÜM
Bazı güvenilir siteler ya da instagram hesapları “dekant parfüm” satarlar. Bunlar orijinal parfümlerin 3-5-10 ml gibi şişelere şırınga ya da spreyleme ile aktarılmasıyla olur. Orijinal bir parfümün 50-100mlsi pahalı olacağı için dekant parfümler de alabilirsiniz. Ara sıra özel günlerde kullanmak için sevdiğiniz bir kokunun orijinalinden 5ml-10ml bulundurabilirsiniz.
PARFÜM ALIRKEN NELERE DİKKAT ETMELİYİZ ?
Özellikle İstanbul gibi şehirlerde yaşıyorsanız, Üsküdar’da bir anda yanınızda belirip ” benim dayıoğlu gümrükte çalışıyor bunlar gümrükte kalmış orijinal parfümler, biz de ucuza satıyoruz” diyip size Lacoste parfüm satmaya çalışan tiplere rastlamışsınızdır. Bunların alayı dolandırıcıdır. Asla bunlardan parfüm almayın.
Bunun sanal versiyonu da ” orijinal tester” yalanıdır. Güya orijinal parfümlerin testerları ellerine geçiyormuş ve tester olduğu için daha ucuza satıyorlarmış gibi bir pazarlama yaparlar. Yine bunların da alayı yalancıdır.
Eğer markanın onaylı kendi mağazası değilse, e-ticaret sitelerindeki parfümlerin de çoğu sahtedir.
Pazarda satılan parfümlerin sahte olduğuna girmiyorum bile.
Bu tarz parfümleri halihazırda almışsanız kullanmayı bırakın. Sağlığınız açısından asla sahte parfüm kullanmayın.
“Peki hocam, o sahte bu sahte. Nereden parfüm alacağız o zaman ?” diyorsanız :
Sephora, Boyner, Beymen ve Sevil orijinal parfüm satarlar. Ama orijinal parfümler pahalı olur.
Doldurma parfüm satan kurumsal firmalar var. Bargello, David Walker, D&P, Sansiro gibi. Bu firmalar orijinal parfümlerin notalarını kendi malzemeleriyle harmanlayıp tekrardan üretirler. Mesela normalde piyasada orijinal adı Dior – Savuage olan parfümü kendi malzemeleriyle üretip No 415 gibi isimlerle satarlar.
Burada karıştırmamanız gereken nokta Bargello gibi firmaların sattığı bu parfümler “sahte” parfüm değildir.
PARFÜM KAÇ FIS KULLANILMALI
Kokudan kokuya değişir. Genellikle 2-5 fıs yeterli olur. Eğer koku koyu bir kışlık kokuysa 1-2 fıs bile bazen yeterli olur. Hele ki kapalı alanlara girecekseniz daha da dikkatli olmanızda fayda var öbür türlü çevrenizdeki insanları rahatsız edebilirsiniz.
Kıyafetinize sıkmanızı öneririm. Tabi çok önermemekle birlikte zaman zaman bileğinize ve boynunuza da sıkabilirsiniz, her ne kadar orijinal ya da doldurma parfümler olsalar da sağlık açısından bu size kalmış.
PARFÜM ÖNERİLERİ
Peki, şimdi gelelim parfüm önerilerine. Bu parfümlerin doldurma versiyonlarına “Creed- Aventus Bargello hangi kod” gibi aramalarla ulaşabilirsiniz.
1- Creed – Aventus
Yaz aylarının efsanesi. İçinde ananas, elma, huş ağacı gibi notalar bulunur. 4 mevsime giden, ferah bir kokudur. Orijinali Creed koku evi tarafından üretilir ve Creed, İngiliz Kraliyet Ailesine bile parfüm tedarik eden bir koku evidir.
2- Creed – Green Irısh Tweed & Davidoff – Cool Water
Bu iki koku birbirine benzerdir. “Arko Tıraş Jeli” gibi kokarlar. Genel beğeniye uygun ve 4 mevsime giden kokulardır. İlkbahar ve sonbahar mevsiminde daha iyi gittiklerini düşünüyorum.
3- Dior – Sauvage
Tanıtımı Johnny Depp’in reklam yüzü olduğu bir reklam filmiyle yapılmış parfümdür. İçinde bergamot, lavanta, karabiber gibi notalar bulunur. En sevdiğim kokular arasında gelir. 4 mevsime gider. Sonbahara çok yakışır.
4- Bleu de Chanel
4 mevsime giden bir kokudur. İçinde greyfurt, nane, zencefil gibi notalar bulunur. Sonbahara çok yakışır. Mercedes- BMW karşılaştırması gibi Savuage – Blue de Chanel karşılaştırılır. Ben ikisini de seviyorum.
5- Antonio Banderas – Blue Seduction
Kavun, bergamot, nane, yeşil elma gibi notaları bulunan bu parfüm genel beğeniye uygundur. 4 mevsim kullanılabilmekle birlikte ilkbahar ve yaz parfümüdür.
6- Terre D’Hermes
Tam bir sonbahar kokusudur. Yaz mevsimine gitmez. İçinde greyfurt, karabiber, sedir ağacı gibi notalar bulunur. Tam olarak genel beğeniye hitap etmez ama beğeneni de çok beğenir.
7- Jean Paul Gaultier – Le Male
Yazın kesinlikle kullanılmamalı. Sonbahar ve kış gecelerine gider. Lavanta, nane, tarçın, vanilya gibi notaları bulundurur. Beğeneni çok beğenir.
8- Thierry Mugler – A Men Pure Havane
Bal, tütün, vanilya, kakao, kehribar gibi notaları bulundurur. Sonbahar kış kokusudur ve oldukça da maskülen bir kokudur. Beğeneni çok beğenir. Şahsen kışın en sevdiğim kokular arasında yer alır.
9- Abercrombie & Fitch Fierce
Beyaz gömlek, beyaz tişört kokusu. 4 mevsime gider. Genel beğeniye uygun.
10- Versace – ErosSonbahar kış kokusu. İlkbaharın soğuk günlerinde de kullanılabilir. İçinde nane, yeşil elma, limon, tonka fasulyesi gibi notalar bulunur. Genel beğeniye uygun.
Not : Parfüm beğenisi kişisel bir şeydir. Öneriler fikir vermesi açısından yazılmıştır.
Porno ve mastürbasyon özellikle erkeklerde, birinci gözden seks yapma yerine üçüncü gözden seks yapan başka insanları izleyerek ereksiyon olmaya yönlendiren bir beyin kablolaması durumu yaratabiliyor.
Peki porno ve mastürbasyonun hormonlar üzerinde bir etkisi var mı? Mastürbasyon testosteron seviyesini yükseltiyor mu yoksa düşürüyor mu, internette büyük bir tartışma konusu. Mastürbasyon kesinlikle erkeğin gidip kendisine cinsel bir partner bulma motivasyonunu düşürüyor. Bu konuda çok fazla veri var.
Porno ve mastürbasyon ile boşalma, prolaktin miktarında artış ile alakalı ve bu da belli bir süre libidoyu köreltiyor. Bu körelmenin süresi ise kişiden kişiye ve durumdan duruma değişiyor. Yani sanal dünya olan ekran – porno ve mastürbasyon, gerçek hayatta libidoyu sınırlandırabiliyor.
Mastürbasyon, bir şeyin zehir olup olmadığı, o şeyin dozajına bağlı durumlarından biri. Yani aşırı mastürbasyon, yani mastürbasyonun günde en az bir kere yapılması, beyin kablolamasını göz önüne almasak bile hormonal seviyede oldukça zararlı. Muhtemelen porno kullanımı ile mastürbasyon yapılıyorsa, hormonal denge üzerindeki etki daha da kötü.
Pornonun işi daha da kötü yapmasının sebebi, dopamin duyarlılığı. Bunu anlatmak için, dopamin sistemi – dalga havuzu benzetmesini kullanalım.
Dopamin sistemini, içinde dalga yaratabildiğiniz bir havuz olarak düşünün. Dalga havuzunda çok yüksek dalgalar yaratırsanız ve bu yüksek dalgalar çok sık olursa, havuzdaki “dopamin” dalgalar geldikçe dışarı taşar. Yani sık ve yüksek dopamin zirveleri, dopamin seviyesini, normalde olduğunun da altına indirir.
Ayrıca her dalganın ardından, o dalganın yüksekliğine ve sarplığına (ne kadar hızlı tepeye çıktığına göre) o kadar derin olan bir “çöküntü” (havuzun seviyesinin altına düşen ters dalga gibi) gelir.
Bu nedenle dopamin zirvelerini çok yukarı çıkarmak istemezsiniz. Dopamin zirvesi uyuşturucu maddelerde olduğu gibi çok ama çok yüksekse, dalga havuzundaki dopaminin önemli bir kısmını kaybedebilirsiniz. Ve bundan sonra sadece çöküntü daha derin olmaz aynı zamanda havuzdaki dopamin seviyesi de oldukça azalır.
Dopamin havuzunun derinliği çok hızlı bir şekilde değişebilir. Havuzdaki suyun, havuzun tepesine yakın ama çok da yakın olmamasını istersiniz.
Porno gibi aşırı uyaranlar, mastürbasyon ve orgazmın zevkine eklenirse, büyük bir dopamin dalgası yaratarak, derin dopamin çöküntüsüne ve taban dopamin seviyesinde kayba neden oluyor. Yani porno ile mastürbasyon sonrasında çok daha derin bir zevk yoksunluğu ve depresif bir dönem oluyor. Porno ve mastürbasyon sonrası meydana gelen yoksunluk, uyuşturucu sonrası yoksunluğa benzer özellikler gösteriyor.
Dr. Gillette’e göre çoğu insan için en iyi pornografi artı mastürbasyon miktarı sıfır.