Narsist sevgili ile ilişki bittikten sonra alacağınız 10 ders

Bu bölümde, bir narsist ile ilişkiniz bittikten sonra öğreneceğiniz derslerden bahsedeceğiz. Burada “bittikten” kelimesini göreceli kullanmak gerekiyor zira bir narsist genellikle sizin gerektiğinde kanınızı emmek üzere ikincil yakıt kaynağı olarak, siz buna izin verdiğiniz sürece ara ara dürter. Bölümün sonunda size, bir daha narsist istismar kurbanı olmamanız için almanız gereken en önemli dersi söyleyeceğim.

#1 – Bir narsist ile ilişkiniz bittikten sonra, narsistin sevgisinin yüzeysel, alışverişe dayalı ve koşullu olduğunu öğreneceksiniz. Aşk, sevgi sandığınız şeyin, narsist ile olan ilişkide çok daha farklı bir şey olduğunun farkına varacaksınız.

Narsist partnerler “sevgilerini”, genellikle oldukça gerçek görünen bir şekilde dışa vururlar ama sevgileri aslında oldukça yüzeysel ve alışverişe dayalı bir sevgidir, sizin ona ne sağlayacağınıza bağlı olarak koşulludur. Bu sağlayacaklarınız hayranlık olabilir, para olabilir, seks ya da başka şeyler olabilir.

Narsist ile ilişkinizde, otantik ve karşılıklı bir bağ olmadığını, aldığınız sevginin her zaman belli koşullar, narsistin belli ihtiyaçları karşılandığında verildiğini anlayacaksınız. Bu koşulları ve ihtiyaçları sağlamadığınız zamanlarda, sevginin geri çekildiğini, cezalandırıldığınızı ve çöpe atıldığınızı fark edeceksiniz. Eninde sonunda, aldığınız duygusal tepkilerin narsistin ihtiyaçları, çıkarları ve kontrolü elinde tutma arzusu temelli olduklarını, sevgi ile alakalı olmadıklarını göreceksiniz.

#2 – Birçok yalanının, hilesinin farkına varacaksınız. Narsistin sahtekarlığının ve hilebazlığının ne kadar derin olduğunu görmek size acı verebilen bir uyanıştır. Narsistler manipülasyonda ve hilede ustadırlar. İlişki bittikten sonra uyanmaya başlarsınız ve karşınızda gördüğünüz şeyin bir maske olduğunu anlamaya başlarsınız. Kim oldukları ile ilgili, geçmişleri, geçmiş ilişkileri, cinsel aktiviteleri, finansal durumları ile ilgili ufak tefek uydurma şeylerden, çok ciddi kandırmalara uzanan bir yelpazede birçok yalan yakalarsınız.

Bu uyanış sizin dengenizi bozabilir ve size hasar verebilir zira size, gerçekliğinizin ne kadar da çok eğilip büküldüğünü gösterebilir.

#3 – Sizi bir başkası ile değiştirmenin ne kadar da kolay olduğunu göreceksiniz. Bu insanın bir başkasına çok hızlı ve kolay bir şekilde geçtiğini görmek oldukça kalp kırıcı bir deneyim olabilir. Ama narsist zaten size hiçbir zaman bağlı değildi, gerçek bir duygusal yatırım hiç yapmadı. Tüm gördüğünüz şeyler, sizi kendisine bağımlı kılmak ve bu sayede kullanmak için yaptığı yüzeysel bir aşk bombardımanı idi.

Narsistler, sürekli olarak hayranlık duyulmaya ve kontrolü ellerinde tutmaya muhtaçtırlar. Bu da onları, ilişki eskisi kadar tatmin edici olmadığında, partnerleri artık kontrol edilemez hale geldiklerinde ya da çok zor kontrol edilebilir hale geldiklerinde, sürekli olarak yeni kanı emilecek kurban aramaya iter. Günümüz sosyal medya ve dating uygulamaları çağında, genellikle sınırsız sayıda emilecek kan kaynağına ulaşabilirler.

Narsist sizi çok kısa sürede bırakıp başkasına koşarak, size kendileri için nasıl da kullan-at biri oldunuzu gösterirler.

#4 – İlişkiden önce muhtemelen, narsizmin gerçekten ne içerdiğini tam olarak bilmiyordunuz. Eğer narsizm konusunda bir fikriniz varsa bile bunu sadece aşırı kendine güvenen, sürekli böbürlenen ve hayran olunmayı isteyen, büyüklenmeci narsist olarak biliyordunuz. Kırılgan narsizm ya da bu ruh bozukluğunun karmaşıklığı hakkında bir fikriniz yoktu. Narsistin üzerinize salacağı psikolojik manipülasyon ve istismar taktiklerini bilmiyordunuz. Narsistin ne olduğu, neler yaptığı konusunda aldığınız ders, size hiç görmeseydim keşke dediğiniz yepyeni bir dünya açtı.

#5 – Narsistin değişmeyeceğini, narsisti hayatınızdan tamamen atmanız gerektiğini öğreneceksiniz.

#6 – İlişki bittikten sonra narsiste izin verirseniz, sizi arkadaşlarınız ya da aileniz üzerinden manipüle etmeye çalışabilir. Sizi bir engelleyip bir engeli açarak, rastgele mesaj atarak, sosyal medyada şifreli ya da bazen bariz gönderiler yaparak, ilginizi çekmeye, sizi duygusal davranacak şekilde tahrik etmeye çalışabilir.

Bu insanın sosyal medyasına bakma, ne yapmaya çalıştıklarını görmeye çalışma arzunuza karşı koyun. Ondan, arkadaşlarınız üzerinden haber alma isteğine karşı koyun. “Ne yaptığı, benim için ne söylediği benim derdim değil” sloganı ile yaşayın. Eğer ne yaptığını, sizin için ne söylediğini kendi derdiniz yaparsanız, bu kişiye psikolojik olarak mahkum kalmaya, daha fazla istismar edilmeye devam edersiniz.

#7 – Çok fazla sayıda gaslighting manipülasyonuna maruz kaldığınızı fark edeceksiniz. Algınızın, duygularınızın ve yargılarınızın geçersiz sayıldığını göreceksiniz. Belki bunu ilişki sırasında da görebiliyordunuz ama sizi seven birinin size bunu yapabileceğine inanmıyordunuz.

Bu kişiden uzaklaştığınızda, ilişki süresince duygularınızın, düşüncelerinizin, anılarınızın ve yargılarınızın altlarının sürekli olarak oyulduğunu, güvenilirliğinizin ve değerlerinizin sürekli olarak sorgulandığını göreceksiniz. Umulan odur ki, bu deneyimden sonra, bir şeylerin yanlış gittiğine dair hislerinize güvenmeyi öğrenirsiniz. Sizi rahatsız eden davranışlar gördüğünüzde bunları görmezden gelmemeyi, karşınızdakine saygılı ama kararlı bir şekilde söylemeyi öğrenirsiniz. Bir daha böyle bir şey olduğunda ve siz bunu partnerinize söylediğinizde, tepkisine ya da reaksiyonuna çok dikkat edin. Hemen savunma pozisyonuna mı atlıyor? Olgunluktan uzak ve dürtüsel reaksiyon mu gösteriyor? Eğer öyleyse, durumu ciddi bir şekilde yeniden gözden geçirin ve açık sınırlar çizin.

#8 – Narsist ile ilişkinizde, kendinizle ilgili çok şey öğrenirsiniz. Bu ilişkide muhtemelen Gölge tarafınızla karşılaşırsınız. Narsist sizin güvensizliklerinizi, duygusal tetiklenmelerinizi, psikolojik zayıflıklarınızı dürttükçe, karakterinizin daha karanlık tarafınızla karşılaşırsınız

Narsist ile ilişkinin faydalarından birisi, bittiğinde Pandora’nın kutusunu açması ve sizi birçok cevaplanmamış soru ile başbaşa bırakmasıdır. Önce onlarla ilgili sorular, sonra da sizinle ilgili sorular. Kaybolmuş ve kafası feci şekilde karışmış bir duruma düşebilirsiniz ve bu nedenle de benliğinizi yeniden inşaa etmek için, öz gelişimden ve içgözlemden başka şansınız kalmaz. Bu, kendiniz hakkında derin düşünce, analiz ve kendinizi dönüştürmek için bir fırsattır.

Narsist ile ayrılık sonrası süreçte, korkularınızla, bağımlılıklarınız ile, özdeğeriniz ya da değersizliğiniz ile ama aynı zamanda sağlıksız davranış ve duruşlarınızla karşı karşıya gelip onlara meydan okumanız gerekecek.

#9 –  Narsist ile ilişkinizden sonra bu konuda muhtemelen tonla araştırma yapacaksınız ve narsistin psikolojik zayıflıklarınızı nasıl sömürdüğünü ve size karşı silah olarak kullandığını derin bir şekilde kavrayacaksınız. Sizin korkularınızı, güvensizliklerinizi, geçmiş travmalarınızı ve kendinizle ilgili şüphelerinizi manipüle etmek için birçok yolu kullandığını anlayacaksınız.

Narsistin başlangıçta sizi nasıl da onay ve ilgi seline boğduğunu ve sonra da bunları stratejik olarak birden bire nasıl çektiğini anlayacaksınız. Daha sonra, sizin narsistin ihtiyaçlarını karşılamak için kendinizi ispatlamak için yırtınıp durduğunuz değer verme – değersizleştirme toksik döngüsünü sürekli hareket halinde tuttuğunu göreceksiniz.

#10 – Kendinizi manipülasyon ve istismardan korumak için güçlü sınırlar koymanın ve korumanın önemini anlayacaksınız. Ama narsist sürekli olarak sizin sınırlarınızı delmeye çalışacak ve ne kadarının yanına kalacağını sürekli olarak test edecek.

Partnerinizle neye tolerans gösterip neye göstermeyeceğiniz konusunda sağlam durmanız gerekli. Bir insan sizin sınırlarınıza saygı duymuyorsa, bu konuda ne yapacağınıza  karar vermeniz gerekecek.

Bana göre, bir insanla romantik ilişkinizde açık açık sınırlar koymanız ve sürekli olarak bu sınırları korumanız gerekiyorsa, değer ve ihtiyaçlarınızın bu insanla uyumsuz olduğunun en kısa sürede farkına varmanız ve bu konuda ne yapacağınızı düşünmeniz gerekli.

Şimdi ileride yeniden bir narsist ile ilişkiye girmemek için öğrenmeniz gereken en önemli şeyi söyleyeceğim. Narsist istismara uğramak istemiyorsanız, kimsenin aşk bombardımanını kabul etmeyin! Çünkü bir kez bir insana bağımlı oldunuz mu, bu insan sizin üzerinizde çok daha fazla kontrol sahibi olur.

Narsist partner konusunda hiçbir şey öğrenmediyseniz bile, en azından aşk bombardımanının (love bombing) sizi manipüle ve kontrol etmek için tasarlanmış bir taktik olduğunu öğrenin.

Narsistin toksik manipülasyon ve kandırma ağına bir kez düştünüz mü, oradan çıkış yolunu bulmanız gerçekten çok zor. Eğer şu an bu durumdaysanız, bir ruh sağlığı uzmanına ulaşın ve yardım alın.

Toksik ilişkiler konusunda Toksik İlişkiler Rehberi kitabımıza bakabilirsiniz. İlişki sorunlarınız konusunda tavsiye için Mahmut Abi ile görüşme yapabilirsiniz. Patreon kanalımızda yayınlarımız ve üyeler ile sohbet alanımız mevcut.

Çeviri kaynak: 10 Key Lessons After Being Discarded by A Narcissist

Sosyalleşmeye üşeniyorum – Vaka Çalışması

Bir takipçi, sosyal hayatınızı geliştirin yazısının altında sormuş:

Merhaba, 27 yaşında bir bilgisayar mühendisiyim. 4 yıldır çalışıyorum ve işe giriş zamanım pandeminin başlarına denk geldiği için şirketimizde o zamandan beri home office olarak çalışılıyor. Rahatlık olarak çok güzel olmasına rağmen sosyalleşmek açısından da bi o kadar kötü denilebilir.

Beni arayanlar arasında bu şekilde çalışan çok sayıda insan oluyor. Bu takipçilere tavsiyem, mümkün olduğunca ofise gitmeleri. Mesela haftada 2-3 gün. Eğer bu mümkün değilse, paralarına kıyıp, evlerine yakın bir yerde coworking (beraber çalışma) ofislerinden birisinde sıcak sandalye (hot seat) tutsunlar. Buralarda boş bulduğunuz yere oturuyorsunuz ve birçok çalışan insanla tanışabileceğiniz bir ortam oluyor. Bu da mümkün değilse, çalışmanın en az dörtte birini, alışveriş merkezinde bir kafede yapın.

İş yerinden tanıştığım 1.5 yıllık bir ilişkim vardı, geçen sene Nisan’da ayrıldık. Yani 1 seneden fazladır ilişkim yok. Geçen seneden beri olan bu süreçte sosyal medyadan ve dating applerden tanıştığım 6-7 kişiyle buluştum. 2 kişiyle cinsel birliktelik yaşadım.

Evden çalışan ve büyük şehirde yaşayan birinin iş dışı sosyal hayatı olmalı ve buradan da insanlarla karşılaşmalı. Online tanışma buluşma sayın da çok az. Bekar bir erkek, çalışıyor olsa bile 6-7 kızla 2 ayda buluşur, 1 senede değil.

Ama ben düzenli olarak sosyal ortama girip yüz yüze yeni kişilerle tanışmak istiyorum. Kafamın uyuşacağı uygun bir kadını o şekilde tanımak istiyorum.

Yap o zaman. Görünen o ki şimdiye kadar hiç yapmamışsın.

Bir kadının sosyal medyada profilimi görüp etkileneceği bir fiziksel görüntüye sahip değilim, tamamen ortalama bir tipim var diyebilirim.

Ben de dahil buradaki çoğu erkek öyle zaten. Online uygulamalarda erkeğin çekiciliğinin en önemli göstergeleri olan kişiliği kısmen sergilenebiliyor ki ilk bakışta hiç sergilenemiyor. Erkeğin duruşu, vücut dili zaten buluşmaya kadar sergilenemiyor. Tip öne çıkıyor. Zaten sosyal özürlü, tanışmak için sosyal medyaya bağımlı erkeklerin, tip en önemli, ultra önemli şey sanmalarının sebebi de bu. O çöplükte tip daha önemli.

Statüm iyi, kültürlü bir insanım. Sosyal becerilerimin genel olarak iyi olduğunu düşünüyorum. Muhabbet açıp yönlendirebiliyorum, bulunduğum her arkadaş ortamında mizahımın iyi olduğu hakkında övgü aldım.

Ama görünen o ki, yeni insanlarla tanışacak şekilde sosyal bir şeyler yaptığın falan yok. O zaman bunları kullanıma sokamıyorsun.

Benim sorunum üşengeçlik. Son birkaç yılda gelen bir durum bu aslında. Üniversite yıllarımda böyle bir durumum yoktu. Şimdi evime yarım saat uzaklıkta bi yerde arkadaşlar buluşmaya çağırdığında hiç gidesim gelmiyor, o çekeceğim git-gel yol gözümde büyüyor ve külfet geliyor.

Bu üşengeçlik değil korkaklık. Arkadaşımla buluşmanın neresinden korkayım diyorsun ama o ilk adım. Senin o adımdan sonrasını atıp yeni insanlarla ve kadınlarla tanışacağın sosyal ortamlara girmen, sosyal paslanmanı aşana kadar, negatif ve nahoş duygulara maruz kalman gerekiyor.  Yüksek değerli erkek ol, kadınlar sana gelecekler yazısında bundan bahsetmiştim:

İnsanlarla nasıl sosyalleşmeniz gerektiğini bilmenize gerek yok. Sosyal kaygıya sahip, sosyal yetenekleri kullanılmadığı için körelmiş ya da hiç gelişmemiş insanların en büyük hatası da bu düşünce şekli. Sosyalleşmek için önce sosyalleşmeyi öğrenmeye ihtiyacınız yok zaten bu mümkün de değil. İhtiyacınız olan tek şey, sosyal beceriksizliğiniz yüzünden hissedeceğiniz negatif duygularla başa çıkabilmek! Başarmanız gereken tek şey bu.  Sosyal beceriksizliğiniz ortadan kalkana kadar yaşayacağınız negatif duygularla başa çıkabilecek güç. Gerisini beyniniz halleder zira insan beyni sosyalleşmeye programlı zaten. Çocuklara sosyalleşme matematik gibi derslerde öğretilmiyor. Çocuklar bir araya konuluyorlar ve sosyalleşmeyi kendiliklerinden öğreniyorlar.

Sosyalleşmeyi önceden okuyarak, bilgilenerek öğrenmeniz gerekmiyor ve böyle öğrenemezsiniz. Nasıl sosyalleşeceğinizi Mamut Abi’nin size söylemesi gerekmiyor ve söyleyemez. Sizin probleminiz sosyalleşmeyi bilmemek değil, sosyalleşmenin başında, sosyal güdüklüğünüz nedeniyle yaşayacağınız stresi kaldıramayıp erkenden pes etmek.

Şimdi sen bundan da kötü durumdasın. İlk adımları atıp pes etmeyi bırak, ilk adımları atmıyorsun. Neden? Üşendiğinden değil. “Üşenmek”, “içinden gelmemek” veya işleri ertelemek, bir başa çıkma mekanizması, daha spesifik olarak söylersek duygusal başa çıkma mekanizması. Kısa vadede nahoş duygulardan kaçmanı ve iyi hissetmeni sağlıyor ama çoğu duygusal başa çıkma mekanizması gibi uzun vadede kendini daha da kötü hissetmene neden oluyor.

Yani o ortamda olmak istiyorum, oraya direkt ışınlansam, keyifli zamanımı geçirsem sonra da tekrar eve ışınlansam ben muhtemelen her gün bir sosyal ortama girmek isterdim. Mesela arkadaşım bana “sizin evin oraya geleyim orda kafede takılalım” dediğinde keyifleniyorum.

Bu arada 1.5 sene önce kendime araba aldım. Toplu taşıma ile vs de uğraşmama gerek yok ama bu üşengeçlik hissi nerden geliyor tam çözemedim. Kendimi 40 yaşındaki bezmiş bi adamın ruh halindeymiş gibi hissediyorum. Ama tabii ki hayat böyle bir şey değil, oraya buraya gitmek gerekecek elbet. Ara ara gittiğim bir psikoloğum var, bana bazen çık arabayla tek başına random bi cafeye git tek başına otur kahve iç sonra da dön eve dedi. Sanırım zamanımın çok büyük kısmı evde geçtiği için ev konforuna alışmaktan dolayı bir yerlere gitmek bana yük gibi geliyor olabilir.

Psikoloğun daha iyi bilir ama senin “üşengeçlik” sandığın şey, duygusal başa çıkma mekanizması. Çok uzun süredir sosyal ortama çıkamamış ve çıkması gereken birinin, ilk acemilik aylarında yaşayacağı nahoş duygulardan kaçma bahanesi. Zira sen sosyalleşmeye çalıştığında bir sürü şeyi çözmen gerekecek. “Hangi aktiviteler, nereye gideyim? İnsanlarla nasıl tanışayım? Kızlara gerçek hayatta nasıl yaklaşayım?” Aynı zamanda bir espri yapacaksın kimse gülmeyecek, kıza yürüyeceksin tersleyip gidecek, bir ortama gireceksin kimse seni ortama katmayacak, vs. gibi bir sürü nahoş durumu aşman gerekecek.

Ama dediğim gibi aslında asosyal bir insan değilim, sosyal ortamda bulunmaktan, sohbet etmekten, insanları güldürmekten ve yeni insanlarla tanışmaktan zevk alıyorum.

Ama yapmıyorsun. Uzun süredir yapmıyorsun. Nasıl yapacağını da bilmiyorsun. Bunlar katlanman gereken negatif duygular üretiyor ve senin refleks tepkin “üşeniyorum bro” diye mağarana kapanmak oluyor.

Tabii sosyal enerji için gerekli enerjiyi iş ve online boş işlerle de yiyor olabilirsin. Geceleri çok geç yatmak, porno, vs. Depresif olma ihtimalin de yüksek.

Senden bu durumdan sıyrılıp tekrar 20lerimde gibi hareket etmek için tavsiyeler istiyorum.

Burada ilk adım, gerçekten neden yapmadığının farkına varmak. Üşeniyorum, istemiyorum, içimden gelmiyor vs. gibi sahte bahaneler, korkuyorum demekten kolaylar ama seni çözümsüz bırakıyorlar. Psikoloğun dediği gibi en azından otur gel ama daha da iyisi yukarıda söylediğim şeyleri yap.

Mesela İngilizce seviyem gayet iyi olmasına rağmen acaba sırf sosyal ortam olması açısından (tabi ingilizcem daha da gelişirse de iyi olur) bir İngilizce kursuna mı yazılsam diye düşünmeye başladım.

Olabilir ama ben, ortak aktivitenin tahtaya bakıp diğerleri ile etkileşim olmadan sürdüğü resim, dil, vs. kurslarından çok, trekking, doğa sporları, tiyatro, dans, vs. gibi çoğu diğerleri ile etkileşim gerektiren kursları tavsiye ederim.

Senin konu hakkında düşüncelerini de merak ediyorum.

Aslında konu hakkındaki düşüncelerimi sosyal hayatınızı geliştirin ve yüksek değerli erkek ol onlar gelecekler yazılarında söyledim. Ayrıca asosyal ve yalnız biriyseniz bunları yapın yazısı var. Geçenlerde Patreon’da Daha fazla sosyalleşmeniz için tavsiyeler yayını yapıp, sosyal hayatı geliştirmek için daha fazla alternatif öneri verdim. Orada birkaç kadınlı erkekli organizasyon tavsiyesi de verdim ama ipini koparan da gitmesin, kadın çoğunluklu bu yerlerde erkek çoğunluk olmasın diye burada bahsetmiyorum, Patreon’a koydum.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Sorularınıza Patreon chat alanında daha hızlı cevap verebiliyorum.

 

Friendzone’dan daha dibi var mı?

Bu yazı ve içindeki ibretlik skeç çok kısa ama olayı oldukça güzel şekilde özetlemiş.

Friendzone, bir arkadaşlık ilişkisi içerisinde bulunan kişilerden birinin, diğer kişi ile romantik veya cinsel bir ilişki içine girmek istemesini, ancak diğer kişinin bunu istememesini tanımlayan bir durum. Kadın erkek ilişkilerinde bir erkeğin içine düşebileceği en dipte durumlardan biri ama en dibi mi? Değil. Friendzone’dan da aşağısı var. Bunun ne olduğu da videoda.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Youtube, Spotify ve Patreon kanallarımızı da takip etmeyi unutmayın.

 

Aldatan kadının sapkın sırları – Bölüm 8 – Mia’nın sonu (2) ve kapanış

Önceki bölüm için, Aldatan kadının sapkın sırları – Bölüm 7 – Mia’nın sonu (1)

Mia mektubuna, okuldaki olaylardan sonra serbest bırakıldığını söyleyerek devam ediyor. O gece eski arkadaşları ile bağlantı kurmaya çalışmış ama kendisi ile konuşan çok az arkadaşı da onun suratına direkt olarak ne düşündüklerini, onunla artık görüşmeyeceklerini söylemişler. Birçoğu ise onu tanımıyormuş gibi davranmış ya da tamamen görmezden gelmiş. Birkaçı ise eğer Mia’nın kendi kocaları ya da erkek arkadaşları ile yattığını duyarlarsa, bunu burnundan getireceklerini söylemişler.

Mia, doğup büyüdüğü şehrin kendisine karşı tamamen zehirlendiğinin farkına varmış. Eski patronu ve iş arkadaşları olayı bildiği için eski işine dönmesi de imkansızmış. Diğer aracın sürücüsünün sigortası, Mia’ya her ay iyi bir para gönderiyormuş ama Mia kliniğe kapandıktan sonra fizik tedaviye gidemediği için, olayın kapandığını söyleyip para göndermeyi bırakmış.

Beş parasız ve yakın zamanda iş bulamayacağının bilincinde, çocuklarla da yakın zamanda görüşemeyeceğini anlayınca, online iş aramaya başlamış ve online olarak Avustralya’dan yaşayan bu adamla tanışmış. Birkaç gün yazıştıktan sonra adam Mia’yı Avustralya’ya davet etmiş. Mia zaten emeklilik parasını bozdurmayı düşünüyormuş ama vergi cezasından korkuyormuş. Avustralya daveti, sahip olduğu tek serveti de bozdurup cebine atmasını sağlamış.

Bu adam gerçekten iyi biriymiş ve adamın oğlunun da bir anneye ihtiyacı varmış. Zavallı çocuk, Joan Crawford’u anne olarak, zavallı adam da Amber Heard’ı karı olarak aldıklarından habersizler. Adamın, Mia’nın geçmişinden haberi olmadığı belli ve Mia artık onun sorunu.

Avustralya vatandaşı olacağı için vergi dairesine emeklilik fonu için yüksek miktarda vergi ödemek zorunda kalmayacakmış. Bundan sonra hiçbir zaman benim için problem de olmayacak. Bu mektup benimle son iletişimi idi ve umarım son iletişimi olarak da kalacak. Haydi hayırlısı.

Avustralya’da ve benden çok uzakta kalacaksa istediğini yapabilir. Yeni bir zehirli türe ev sahipliği yapacağından dolayı Avustralya için üzülüyorum. Benim hayatımdan sonsuza kadar çıktığı için çok mutluyum ama Avustralya vatandaşları, dualarım sizinle. Antidepresan ve STD masrafları ile tüm ülkenin sağlık sistemini çökertebilecek bir belayı başınıza aldınız. Umarım bizden uzak durur ama ülkeye geri döndüğü zaman vergi kaçırma suçundan hapse girmesi, bizden tamamen uzak durmasını garantiler.

Terapistim, öfkeden kurtulma yolunda bana çok yardımcı oldu. Bu yazdıklarımdan anlaşılmıyor olabilir ama terapi sürecinde birgün, bir uyanış anı yaşadım. O seans çok hararetli idi. Uyanışım, Mia’dan çok daha fazla oranda kendime karşı öfkeli olduğumu anlamam ile oldu.

İnsanlar affetmenin bir insanı nasıl özgür kıldığını söyleyip duruyorlar. İçimde çok fazla miktarda öfke birikmişti ve ben bunun %100’ünün Mia’ya yönelik olduğunu düşünüyordum. Ama hayır. Mia’nın tüm yanlışlarına rağmen, kendimi yüksek etik standartlarla değerlendirip kendime karşı büyük bir öfke besliyordum çünkü bu kadar yanlış bir seçim yaptığıma inanamıyordum. Evet, Mia yalancıydı, manipülatif biriydi ama sonuçta bu kadını ben seçmiştim, hayatımı ben mahvetmiştim. Mia’yı hiç sevmemiş olsam, hayatımın çok daha iyi olacağı konusunda zerre şüphem yok.

Birçok insan Rebecca’yı sormuş. Mia ailesinin evinden kovulduktan sonra gerçekten de Rebecca’ya gitmiş. Görünen o ki Mia, Rebecca’nın evliliğimizin bitmesindeki katkılarından dolayı, kendisine en azından kalacak bir yer borçlu olduğunu düşünüyormuş. Rebecca ise tek yaptığının, Mia’nın zaten yapmak istediği şeyi yapmasına yardımcı olmak olduğunu, Mia’ya zerre borcu olmadığını düşünüyormuş. Bu tartışmayı kim kazandı bilmiyorum ama arkadaşlıkları saç saça, baş başa kavga ve küfür ve karşılıklı atılan yumruklar ile sona ermiş.

Sonuçta ne olursa olsun Rebecca benim evliliğimin yok olmasına katkıda bulundu. Sosyal medya kullanmıyorum, hayır Reddit’i sosyal medya saymıyorum, ama sosyal medyada insanlar Rebecca’yı takipten çıkmışlar ve hakkında çok kötü şeyler konuşmuşlar. Orada hala nasıl çalıştıklarını ya da başka salona geçip geçmediklerini sorup duran müşteriler yüzünden iki kuaförü işten ayrılmış, Rebecca iki ay sonra kirasını bile ödeyemediği için kuaför dükkanını kapamak zorunda kalmış. Rebecca hakkındaki en son duyum, Connecticut’ta abisinin restoranında garson olarak çalıştığı.

Rebecca şehirden ayrıldıktan sonra, apartmanını alıp, Forrest Gump’ın Jenny’nin çocukluğunu geçirdiği eve yaptığı gibi binayı yerle bir etmek istedim. Ama diğer iki dairenin sahipleri, bu fikre sıcak bakmadılar.

Birçok yorumcu, Nadia ile aramda bir şeyler olduğunu söylüyordu. Bu insanların deli olduklarını düşünüyordum ama sonuçta gördüm ki ben bir kadının benimle ilgilendiğini anlayamayacak kadar saf biriymişim. Boşanma işlemleri bittikten ve Nadia beni temsil etmeyi bıraktıktan sonra,  Nadia ve avukatlık bürosundan birkaç çalışan ile kutlama yaptık. Gece diğerleri birer birer gittikten sonra Nadia benimle konuşmak istediği bir şeyler olduğunu söyledi. Ben, kendisi için çok iyi bir değerlendirme verip vermeyeceğimi soracağını düşünüyordum. Benim davamda çalışırken benim karıma ne kadar da sadık ve adanmış bir erkek olduğumu gördüğünü, çocuklarıma hala aynı şekilde sadık ve adanmış olduğumu gördüğünü söyledi. Sonra da dava sürecinde benden hoşlanmaya başladığını ama avukatı olduğum sürece bir şey yapamadığını itiraf etti. Benim ona karşı bir şey hissedip hissetmediğimi anlamanın çok zor olduğunu ama tek bildiğinin, benim iyi bir adam olduğum ve şansını denemesi gerektiği olduğunu söyledi. Bunlar tabii ki gururumu okşadı. Kadınlara güven konusunda dipte olmama rağmen, Nadia’nın samimi olduğuna inanıyorum.

Nadia eğer istersem kendisini arayabileceğimi, buluşabileceğimizi ve bir şeyler içebileceğimizi söyledi. Nadia çok güzel, akıllı ve yetenekli bir kadın. Spor salonuna gittiği bariz. Avukatlar mahkeme salonunda iyi görünmek isterler ve Nadia ham şık hem de seksi giyinmeyi bilen bir kadın. Bir duruşmaya ince çizgili bir elbise ile geldiğinde, yargıcın onu görür görmez çocukların velayetini bana vereceğinden emin olmuştum. Görme engelli olmadığı sürece herhangi bir erkeğin, Nadia’nun bu teklifi reddedebileceğini düşünmüyorum. Çok bitkin olmama rağmen, onun bir erkek için iyi bir partner olduğunu düşünüyorum. Ama ben artık buna değeceğini düşünmüyorum. Onu geçmişi ile yargılayıp duracağımı biliyorum ki bunu gerçekten hak etmediğini de biliyorum. Maalesef ilgilendiğim her kadın bu haksız yargılamaya maruz kalacak gibi görünüyor.

Bir dating uygulamasına girmemi ve Mia’nın sadece bir kadın olduğunu anlamak için rastgele kadınlarla yatmamı tavsiye eden de çok oldu. Bunu asla yapamayacağımı söylediğim için üzgünüm. Bu olayın gerçekten zevk aldığım bir aktiviteyi sonsuza kadar hayatımdan çıkarması beni öfkelendiriyor. Ama geçmişte yaptığım seks aklıma geldikçe, Mia’nın bunu birçok erkekle de yapıyor olduğunu düşünmek bana büyük rahatsızlık veriyor.

Günümüz Batı toplumunun gözünde, benim sadece bir kadınla birlikte olduğum gerçeğinin, beni erdem taslayan biri haline getirdiğini biliyorum. Ama Mia’yla yattığım için kendimi Victoria döneminde Londra sokaklarında dolaşan bir fahişe kadar kirli hissediyorum. Mia bu aktiviteyi benim için özel yapan her şeyi elimden aldı ve biriyle beraber olmayı, sözleri ve birleşmenin benim için artık imkansız olmasını sağladı.

Mia rastgele erkeklerin disko soslu şeylerini deneyimleyip bana yalan söyledi. Bana sürekli olarak yalan söylediği için, geçmişte hakkında söylediği her güzel şeyin yalan olduğunu düşünüyorum. Söylediği pozitif bir söz bile benim aklımdan, babalığımdan, gücümden ve değerimden kuşku duymama neden oluyor. O şeye yeniden dönmek istemiyorum. O şeye yeniden dönmeyeceğim. Kimsem yok ama yine de yaşıyorum. Bu da onsuz yaşayamayacağım bir kadın olmadığını gösteriyor.

Kadınlardan nefret etmiyorum, kesinlikle nefret etmiyorum ve onlar için en iyisini istiyorum çünkü Carrie de birgün bir kadın olacak. Ama bu dünyada hayatımı zenginleştirecek bir şeye sahip olan bir kadın yok. Bir kadın hayatımı en azından daha karmaşık yapar.

Birçok insan Carrie’nin biyolojik babası hakkında sormuş. DNA soybağı siteleri hakkında biraz araştırma yaptım ama problem şu ki, eğer bir eşleşme olursa şirketler diğer kişiye de uyarı gönderiyorlar. Eğer Carrie biyolojik babası,  kuzen ya da amca ile eşleşirse, onun koruyucusu benim ve kimsenin gelip onu aramasını istemem.

Carrie sağlıklı bir çocuk ve genetik bir problemi görünmüyor. Bir DNA testi yaptırmak için bekleyeceğim. Şu an zihin yapım, Carrie en azından ergen yaşların ortalarına gelene kadar beklemek ama 20’lerine gelene kadar bekleyeceğimi ve kararı ona bırakabileceğimi de görebiliyorum. Aslında, babası olmadığımı ona hiç anlatmamayı da düşündüm. Bu konuda tavsiyelere açığım. Sonuçta yapmam gereken Carrie için en iyi olan ne ise o. Ona bunu anlatmak sizce iyi mi yoksa kötü mü? Ergen yaşlarına kadar mı beklemeliyim, 18 yaşına kadar mı? Kendim için endişe etmiyorum zira ben gerçeği zaten biliyorum ve kendimi gelecekte olabilecek iyi ya da kötü senaryolara hazırlıyorum. Biyolojik babasının sağlık geçmişini bilmesini gerektirecek bir hastalığı olma ihtimali nedir?

Annesi de hayatından çıktığına göre, bir DNA soy kütüğü testi yaptırmasına daha yıllar var. Ben de onun kendisini güvensiz hissetmesine neden olacak bir şey yapmak istemiyorum.

Bitirmeden önce Reddit kullanıcılarına özellikle de Cranic rumuzlu kullanıcıya teşekkür etmek istiyorum. Cranic, sen muhtemelen 187 yaşında değilsin ama o kadar yaşlı olsaydın bile yaşına göre çok daha bilge biri olurdun. Eski karımı analiz etme ve bana saldırabileceği açıkları bulup kapama konusunda bana çok yardımcı oldun. Mia çaresiz durumda dediğinde sana inanıyordum ama sonunda bu şekilde duvara toslayacağı şeyler yapacağı aklıma bile gelmemişti.

Bana yardım eden, yol gösteren, cesaret veren herkese teşekkür ederim. Şu anki planım bu girişi yazmak, yarım gün beklemek ve gelen mesajları birkaç gün boyunca cevapladıktan sonra hikayemi resmi olarak bitirmek.

***

Artık Mia’yı nadiren düşünüyorum çünkü hayatın oldukça meşgul geçiyor. Çocuklarım benim hayatım ve işimi gerçekten seviyorum, öyle seviyorum ki maaş benim sevdiğim bir şeyi yapmamın ekstrası gibi geliyor.

Terapistim ile redditte yazdığım son notu ve cevapları paylaştım. Herkesin beni Nadia ile bir şeyler yaşamaya teşvik etmesine bayıldı. Bana işi yavaştan almamı ve hem kendime hem de Nadia’ya karşı dürüst olmamı tembih etti.

Terapiden sonra Nadia’yı aradım ve bir konuda uzman görüşünü almak için kendisine uğrayıp uğrayamayacağımı sordum. Çocukları dedelerine bıraktıktan sonra ofisine gittim. Benim oyunum hiç yok zira bir oyun geliştirmem hiç gerekmedi. Nasıl flört edileceğini bilmiyorum. Ben sadece benim. Tek sahip olduğum şeyler nezaket, espri yeteneği ve içtenlik.

Sebebi ziyaretimin bir hukuk işi ile ilgili olmadığını anladığında yüzünde bir sırıtma belirdi. Ona en son konuştuğumuzdan beridir çok düşündüğümü ve arkadaşlarımla konuştuğumu söyledim. Ona açılmanın ve bir şans vermenin beni yüz üzerinden yüz seviyede korkuttuğunu ama benim de erkek gibi davranmam gerektiğini zira kendisinin bir kadın olarak yapabileceği kadarını yaptığını söyledi.

Nadia’ya bu bu kadar farklı yanlarımıza rağmen bu işin nasıl yürüyeceğini bilmediğimi söyledim. Farklı yanlarımızı sorduğunda örneğin benim çocuklu olmamı, onun ise çocuksuz olmasını belirttim. Nadia çocuklarımla zaman geçirmeyi sevdiğini söyledi ve onun henüz anne olmamasının benim için sorun olup olmadığını sordu. Bu konuda bir problemim yoktu.

Daha sonra onun bu kadar minyon benim ise çok uzun olmamdan biraz çekimdiğimi, zira sakarlık yapıp ona zarar vermekten korktuğumu söyledim. Nadia ise minyon olmasına rağmen oldukça dayanıklı olduğuna emin olabileceğimi söyledi ve büyük şeyler küçük pakette gelirler diye de ekledi. Ben fazla heyecanlıydım ve henüz fiziksel yakınlık aramadığımı ama teklifi için teşekkür ettiğimi söyledim. Nadia kızardı, gerçekten büyük bir kahkaha attı. En azından benim çarpık espri anlayışımı sevmişe benziyor.

Kısaca anlatmam gerekirse, ikimiz de Cuma ve Pazartesi tatildeyiz ve bu nedenle Perşembe akşamı güzel bir restorana gidiyoruz. Oradan harika bir martini bara geçeceğiz. Bunun ilk adım olduğunu biliyorum. Endişeli olsam da onunla konuşmak ve vakit geçirmek beni rahatlatıyor. İşleri yavaştan alacağız ama bunu seyirciler önünde yapamam. Bu nedenle  bu benim son yorumum olacak. Eğer aramızdaki şey çalışırsa bu harika. Eğer çalışmazsa sorun değil.

Hepinize bana yardım ettiğiniz, o cehennemden çıkmam için el verdiğiniz için teşekkür ederim. Online olarak bir insanın darmadağın olan hayatını toparlamasına yardımcı oldunuz. Tanrı sizi korusun.

***

Yorum: Birader, ne diyeceğimi bilemedim ama Tanrı hem senin hem de çocuklarının iyileşmesini ve güçlenmesini hızlandırsın diyorum. Güncel bilgiler için teşekkürler. Sonunda ulaştığın nokta için gerçekten mutlu oldum. Sen iyi bir yolda olan iyi bir adamsın. Şu ana kadar seni tavsiye bombardımanına tuttuğum için sana son olarak iki tavsiye daha vereceğim.

Yalanların nelere neden olduğunu bilen biri olarak Carrie’ye bazı şeyleri hasır altı ederek de olsa yalan söyleme. Bir aile terapisti ile konuş, durumu ve Carrie’ye gerçeği söyleme isteğini anlat. Bu gerçek senin onu sevdiğini de içermeli ve bu aslında en önemli nokta. Carrie’ye söyleyeceklerini terapist ile planla ve Michael’i de sürecin bir parçası yap. Fakat bu konuda acele etme zira geçen yıl zaten çok şey yaşadınız. Her şeyin iyice soğuması için zaman ver.

İkinci tavsiyem de kendine karşı dürüst olman. Kalbinin ve değerlerinin doğru yerde olduğunu görebiliyorum. Ne olursa olsun inançların konusunda güçlü ol ve kendine karşı her zaman dürüst ol. Senin için en iyisini diliyorum dostum.

***

Chronic, senin yorumunu okumak harika. Yine çok güzel tavsiyeler verdin. Carrie’ye gerçeği söyleme konusundaki tereddütlerim, hayatımda gördüğüm bazı evlatlık insanlardan kaynaklanıyor. Evlatlık edinilen bazı insanlar, anne ve babaları ile her sürtüşme yaşadıklarında, “gerçek” anne ve babalarını bulmaya çalışıyorlar. “Gerçek” anne ve babalarının kendilerine böyle davranmayacaklarını, istedikleri gibi davranmalarına izin vereceklerini söylüyorlar. Evlatlık olduklarını bilmek sanki ellerindekinin değerini daha az bilmelerine neden oluyor.

Carrie’nin biyolojik babasını bilmesi fikri beni korkutmuyor. Ama Carrie’nin biyolojik babasının kötü bir insan olması ve buna rağmen Carrie’nin onu pembe gözlüklerden görmesi fikri beni korkutuyor. Ama bütün bunlar birkaç yıl sonrasının dertleri o nedenle şu an hayatını daha da karmaşık hale getirmek için bir neden görmüyorum. Carrie daha sadece ilkokula giden bir çocuk.

Kendime karşı dürüst olmak, kendime karşı her açıdan dürüst olmamı gerektiriyor. Kazandığım bütünlük şu an kişiliğimin önemli bir parçası. Karşılaştığım herkese karşı gerçek ve adaletli davranmaya çalışıyorum ama bu bazen kolay değil. İnsanlar bunu zorlaştırıyorlar. Ama günün sonunda kendime karşı dürüst olmam lazım zira tek bir insanın sana karşı dürüst olmasına bel bağlayamazsın. Hayat bunu bana çok sağlam bir şekilde kanıtladı.

Bitti.

Aldatan kadının sapkın sırları – Bölüm 7 – Mia’nın sonu (1)

Önceki bölüm için, Aldatan kadının sapkın sırları – Bölüm 6 – Mia’nın sırrı

Yorum: Sanırım bir önceki yazının yorumlarında Becca ile ilgili soru soran kişi bendim. Görünen o ki artık arkadaş değiller zira ailesinin evinden atıldıktan sonra onun evinde bulunmamış.

Mia avukat toplantısında cevap verdikçe resim daha da netleşiyor. Mia cevabında, seninle birlikte olma sebebinin, ona sağladığın güvenlik olduğunu belirtmiş. Ona utanç duyup duymadığını sorduğunda, utanç duyduğunu ama senin öğrenmenden sonra değil de özellikle ailesinin bunu öğrenmesinden sonra utanç duyduğunu belirtmiş.

Mia imajı, güvenliği ve seni kaybettikten sonra az da olsa elinde kalan konforu kaybetmek gibi bir çok şeyden korkuyor. Ama endişe duymadığı tek şey, sen, seninle olan evliliği ve çocuklar. Burada yazdıkların bana, Mia’nın gerçekten sadece kendisini düşündüğünü gösteriyor. Bu aslında anlaşılır bir şey zira son 6 yıldır kendini bu zihin yapısına sahip olacak şekilde eğitti. Bu öyle birdenbire geride bırakabileceği bir şey değil.

Geçen yorumunda sana dikkatli olman gerektiğini söylediğim zihin yapısı da bu. Mia artık daha fazla kaybedecek bir şeyi olmadığını anlayacağı bir noktaya konuldu. Şu an çaresiz bir durumda ve çaresiz insanlar öngörülemez şeyler yapabilirler. Karşı saldırıya karşı hazır olman lazım.

Benim aklıma iki olasılık geliyor. Birincisi, çocuklara ulaşıp, annelerine ne kadar kötü davrandığını onlara göstermeye çalışabilir. Onları sana karşı manipüle edebilir ya da senin dikkatini çekmek için daha kötü şeyler de yapabilir ki umarım o noktaya gitmez.

Kendine ve çocuklara çok iyi bak. Eğer Mia’nın anne ve babasına ulaşabiliyorsan, onlara çocukları istedikleri zaman görebileceklerini söyle. Terapiye ve güçlü durmaya devam et. Ve hazırlıklı ol.

Selam Krantik. Son avukat toplantısına kadar Mia’nın teşhis edilmemiş bir ruh hastalığı olduğunu hiç düşünmemiştim. Depresyonda olduğu konusunda şüphem yok, en azından şu an. Ama bir olay yüzünden depresyonda olmak ile klinik, uzun soluklu depresyon farklı şeyler. Michael doğduktan sonra depresyona girmişti ama bunun çoktan geçtiğimi düşünüyordum.

Nadia, Mia’nın kötü göründüğünü ve her an kriz geçirebilecek gibi durduğunu söylüyor. Son toplantıda ona söylediklerimin bu konuda pek de yardımcı olacak şeyler olmadığını söyleyebilirim. Ama ne olursa olsun, davranışları affedilecek şeyler değiller. Ruh hastası olsun ya da olmasın, benden sempati görmeyecek ama terapi onun en azından makul bir insan gibi davranmasına yardımcı olacaksa terapiye gitsin. Ama umarım bunu sürekli olarak ben ödemem.

Çaresiz olduğu konusunda haklısın. Köşeye sıkışmış vahşi bir hayvan gibi çaresiz. Şimdi söyleyeceklerim için bana yılın pis herifi diyebilirsiniz ama yine de söyleyeceğim. Beni 6 yıl boyunca ona sağladığım stabilite sayesinde kandırdı. Şimdi sadece o stabilite gitmedi. Aynı zamanda onunla tanışmadan önce bile sahip olduğu stabiliteyi elinden aldım. O benim hayatımı mahvetti ben de ondan hayat boyu sahip olduğu bir şeyi aldım.

Yani evet, bu noktada her şeyi yapabilecek kapasitede olduğunu biliyorum. Kaybedecek hiçbir şeyi yok. Şu an çocukları bile göremiyor. Anne ve babası çocukları gördüler ama kendisi Mandy ile konuştuğumuz günden beridir çocukları göremiyor. Bu onu daha çaresiz yapıyor olmalı ama çocukları görebileceği bir mekanı yok. Arabada göremez zira bu onun zaten dibe vuran imajını daha da mahveder. Herkes onun hakkında konuşuyor ve hasar yönetimi yapacak imkanı yok. Her geçen gün kendisi için daha kötüye gidiyor.

Sanırım kendi geleceği konusunda hiçbir şey yapamadığını fark etmek onu tüm ağırlığı ile eziyor. Geleceği benimle yazılmıştı ama o bunu mahvetmeyi tercih etti. Bunu kendi ile mahvetmesi onu daha beter kahrediyor olmalı.

***

Bu hesaba neredeyse bir yıldır girmiyordum. Birkaç hafta önce yeniden girdiğimde bir sürü yorum ve mesaj gördüm. Birçoğu çocukların be benim nasıl olduğumu, en son yazdığımdan beri neler olduğunu soruyorlar.

Bir tarafım tüm bu mesajları görmezden gelmemi ve hesaptan bir daha hiç girmemek üzere çıkmamı söyledi. Çünkü hem kendi hayatımı, hem de çocukların hayatını yoluna koymayı başardım ve geçmişi deşmek, geleceğe doğru ilerlememizi sekteye uğratan bir şey. Ama Reddit’ten aldığım tavsiyeler, başından beri ve en dipte olduğum zamanlarda hep destekleyici ve faydalı oldular. Bana yardımcı olan tüm insanlar için son bir güncelleme yapacağım çünkü mayın tarlasında yürüdüğüm günlerde bana yardımcı olan insanlara borcum var.

En son yazmamın üzerinden çok zaman geçti. O kadar çok şey oldu ki, bunlar öyle bir iki paragrafta özetlenecek sayıda değiller. Sonuçta işler benim niyet ettiğim ya da hayal edebileceğimden çok farklı bir noktada finale erdi.

***

En son yazdığımda, kısa süre sonra eski karım olacak olan Mia, Carrie’nin biyolojik babası olmadığım bilgisini ailesine söylemeyi ihmal ettiği için, ailesinin evinden kovulmuştu.

Onlara aramızdaki enkazı anlattığım gün, kızlarını bana ihanet ederken yakaladığımı söylemiştim. Ama Mia onlara bu adamın, çok uzun bir erkek listesinde sadece bir kişi olduğunu söylememişti.

Mia ailesi tarafından kovulduktan sonra arabasında yaşamak zorunda kaldı zira gidebileceği başka hiçbir yer yoktu. Bu arada ben de Carrie’yi, mahkeme yoluyla onun biyolojik babası olmadığımı kayıtlara geçirdikten sonra, yasal olarak evlat edinme sürecindeydim.

Avukatım Nadia ise, Mia’nın bir ruh sağlığı uzmanı ile konuşması için çalışıyordu ve bunun benim lehime olacağını umuyordu. Nadia, Mia’nın avukatına yerel iki psikiyatrist önerdi. Mia bunlardan birini ya da istediği birini görebilirdi. Ben Mia’nın psikiyatrist masraflarını ödeme ya da ona yararı olacak herhangi bir şey yapma konusunda son derece isteksizdim. Benim hikayemden öğrenebileceğiniz tek bir şey varsa, o zaman onları sevseniz de nefret etseniz de, her zaman avukatınızı dinlemeniz gerektiği.

Kısaca anlatmak gerekirse, Mia yerel bir psikiyatrist seçti. Psikiyatrist ise Mia’nın ruhsal olarak dengesiz olduğunu anında fark etti ve kendi iyiliği için bir geceliğine hastanenin psikiyatri kliniğine yatırılmasına karar verdi. O bir gece aylara dönüştü. Gizlilik nedeniyle ne teşhis aldığını hiç öğrenemedim ama avukatı Mia’yı her gördüğünde ağır yatıştırıcı etkisinde olduğunu söyledi. Bu süreçte boşanma ve vesayet duruşmalarını erteleyebildiği kadar erteledi ama Mia karşı çıkmadığı ve avukatı onu temsil edebildiği için, Carrie’yi evlat edinmem ertelenmedi. Hayatımdaki onca üzücü şeye rağmen, Carrie’nin yargıcın sorularına verdiği cevaplar beni inanılmaz mutlu etti. Carrie benim nüfusumdan çıkarıldığını bile bilmiyordu ve bu nedenle yargıcın ona benim onun babası olmamı isteyip istemediğini sorması komikti. Ona onu sevdiğimi söylediğimde neden mutlu olduğunu bile tam anlayamasa da, sonunda evlatlık olarak babasına ilk defa sarıldı. Michael’in de orda olmasından mutluydum ve daha da mutluluk verici olan şey, Mia’nın orada olmamasıydı. Ne Carrie ne de Michael, duruşmanın ne hakkında olduğunu anlamadı ama sonuçta Carrie biyolojik olarak alakasız olsak da artık yasal olarak benim kızım.

Annesinin ihanetinden sonra Carrie’ye hiç sevgi duymayacağımdan ya da ondan nefret edeceğimden çok korkuyordum. Onu hala eskisi gibi sevdiğimi hissetmek beni çok ama çok rahatlattı. Kim ne derse desin, ona karşı sevgi duyamamaya da sonuna kadar hakkım vardı ve duymasam da yanlış bir şey yapmış olmazdım. Eğer bir erkek kendi çocuğuna mahkeme kararı ile nafaka ödemek zorunda ise, kendisinin olmayan bir çocuğu da kabul etmek zorunda değil. Ama benim Carrie’nin hayatımda olmasına gerçekten ihtiyacım var. Çok fazla şey kaybettim bir de onu kaybedemem. Onun da zaten hayatı boyunca kendisini sevmekte olan bir babaya ihtiyacı var.

Dürüst olmam gerekirse, kalbimin bir tarafı her zaman kırık kalacak çünkü o benim biyolojik olarak kızım değil. Bunu öğrenmenin ve kabul etmenin nasıl yıkıcı bir şey olduğunu anlatamam.

Böyle bir durumda bir ebeveyn olarak yapabileceğimin en iyisini yaptığımı biliyorum. Çocuklara sevgi ile verilen zamanın, bir ebeveynin çocuk için alabileceği her şeyden daha değerli olduğuna inanıyorum. Bu nedenle bunu sağlamak benim her zaman odağımda olacak.

Mia’nın ruhsal problemleri dışında, boşanmanın tamamlanmaması için hiçbir neden yoktu. Benden tek kuruş almayacaktı ve avukatı bile içinde bulunduğu durumda vesayet için hiçbir umudu olmadığını söylüyordu. Hücre cennetinden çıktığında, o da çıkarsa, yaşayacak güvenli bir yer bulursa, mahkemeye gidip bir ziyaret hakkı ve vesayetini isteyebilirdi.

Mahkeme Mia’nın ne yaptığının bilincinde olduğuna kefil olması için bir yardımcı atadı. Avukatı Mia’nın boşanma kağıdını şahit huzurunda imzalamasını sağladı ve notere onaylattı.

Bir hafta sonra, avukatların hakim ile birkaç sorunu halletmesi için, Nadia ile beraber mahkemeye gitmem gerekti. 2 hafta sonra da, hayatımın en büyük hatasından ve en büyük ömür israfından yasal olarak boşanmıştım. Bu beni mutlu etmeliydi ve benim kağıtları imzalamam, evliliğimizin tabutunun sembolik çivileriydi. Ama tüm olay bir şekilde hissizdi.

Mia’nın ailesinin, her şeyi öğrendikten sonra onu evlatlıktan reddetme kararlılığı beni çok şaşırttı. Bunun bir kısmının, benimle iyi geçinerek torunlarını görebilme isteğinden kaynaklandığına eminim. Ebeveynleri ve kız kardeşi, onun psikiyatri kliniğinde yattığını bilmelerine rağmen, bir kere bile ziyaretine gitmediler. Ben de tabii ki bir kere bile gitmedim. Ebeveynleri ile yaptığım birkaç konuşmada, kızlarının ahlaksızlığından ne kadar da midelerinin bulandığını görebiliyordum. Kızlarının ne yaptığını bilen insanlardan utanıyorlardı.

Mandy kız kardeşinin ve Rebecca’nın babalık sahtekarlığı yaptıklarını sosyal medyada ve yüz yüze görüşmelerde elinden geldiğince arkadaşlarına anlatıyordu. Birkaç ay içerisinde, Mia’nın aldatma maceralarından hemen hepsinin haberi oldu. Onunla karşılaşan herkes bu konudaki fikirlerini yüzüne söylemek zorunda hissediyordu. Herkesin yıllarca nasıl da bir aptal olduğumu bilmesi beni utandırmadı diyemem. Ama sonuçta bir ilişkide karşınızdakine ya güvenirsiniz ya da güvenmezsiniz.

Mia beni aldattığı süre boyunca bana kendisine güvenmemem için tek bir sebep vermedi. Onu yakalamadan birkaç ay öncesine kadar, beni aldatacağı aklımdan bile  geçmemişti. Geriye dönüp baktığımda birkaç kırmızı alarm görebiliyorum ama Mia kendini saklamayı çok iyi becermişti.

Depresyonu azaldığında, kız kıza geceleri dışarı çıkmalara prensip olarak tabii ki bir son vermeliydim. Ama tüm gece dışarıda kaldığı o gece, tüm gece dışarıda kaldığı ilk ve son geceydi. Daha önce 15 dakika bile gecikecek olsa arardı ki bu gecikmeler de çok nadirdi. O gece aramadığı zaman gerçekten endişelenmiştim zira bunu daha önce hiç yapmamıştı.

Birçok insanın bunca zaman aldatıldığımı bilemediğim için benim gerizekalı ve kör olduğumu düşündüğünü biliyorum. Mia işi sadece fizikselde tutup, her erkekle çok az görüştüğü için iz bırakmadan hareket edebilmiş. Bu işi gerçekten bir profesyonel gibi icra etmiş. Örneğin telefonuna yapışık değildi ya da telefonunu hiç gizlemiyordu. Hiçbir zaman telefonuna göz atma isteği duymadım.

Mia tüm bu süreç boyunca kendini güzel ve sevgi dolu bir anne olarak gösteriyordu. Tek kandırılan ben değildim. Birçok arkadaşım bana, Mia’nın beni aldattığını duyduklarında şok olduklarını söylediler.

Herkes Mia’ya sırt çevirdi. Bunun tek problemi ise, hastane Mia’yı taburcu etmeye karar verdiğinde, kimsenin haberinin olmaması ve bizi uyarmamasıydı. Yasalar da bunun bize haber verilmesini engelliyordu. Nasıl dışarı çıktı bilmiyorum. Belki doktoru iyi olduğuna ikna etti, belki de hastane yapabilecekleri her şeyi yaptıklarını düşünüp Mia’yı taburcu etti.

Mia’yı bir Salı güne tam öğleden önce taburcu etmişler. Bir şekilde, avukatının ofisinin önünde park etmiş olarak duran arabasına ulaşmış. Ondan sonra da arabayla çocukların okuluna gitmiş.

Mia’ya çocukları kontrol edemeyeceğini veya alamayacağını söylendiğinde olay çıkardığı için okul beni aradı. Onlara polisi aramalarını söyledim ve en kısa sürede orada olacağımı söyledim. Yolda da Mandy’yi arayıp, küçük kız kardeşinin dışarıda olduğunu ve oradan salındı mı yoksa kaçtı mı bilmediğimi söyledim. Okula vardığımda Mandy bana, ebeveynlerini, Doug’ı ve benim anne babamı aradığını söyledi.

Okula vardığımda iki polis arabası ve bir ambulans vardı. Arabayı park ettikten sonra en yakındaki polise yaklaştım ve kendimi eski koca olarak tanıttım. Beni okul kantinine götürdü. Neyse ki kimse, Michael ve Carrie’ye okul ofisinin önündeki dramadan bahsetmemişti.

Polis Mia’yı kantinde bir sandalyeye oturtmuştu. Mia beni görünce ayağa kalkmaya çalıştı ve çocuklarını görmek istediğini söyledi.  Bana yaklaşmasına izin vermediler. Polise psikiyatri kliniğini arayıp, Mia’nın taburcu olup olmadığını kontrol ettiler mi diye sordum. Mia’yı taburcu etmişlerdi.

Mia ağlamaya başladı ve çocuklarını görmeyi talep etti. Ona çocuklarım tüm vesayetinin bende olduğunu ve onu bu duygu durumunda görmelerine izin vermeyeceğimi söyledim. Bana “çocuklarımı görmek istiyorum” diye bağırdı. Ona avukatına gitmesini ve çocukları görme hakkı için yasal başvuruyu yapmasını söyledim. Ama bir psikiyatrist aksini gösterir bir belge sunana kadar, benim için Mia manyak bir anne ve annelik yapamayacak biriydi.

Mia çocuklardan başka kendisini seven kimsenin kalmadığını söyledi. Ona bunun muhtemelen doğru olduğunu ama çocuk oldukları için her şeyin farkında olsalar durumun böyle olmayabileceğini söyledim. Bazı okul çalışanları gülüştüler.

Mia bana doğru gelmeye çalıştı ama polis buna izin vermedi. Çocukları aylardır görmediğini ve kendisine hastanede dayanma gücü veren tek şeyin çocuklar olduğunu söyledi. Ona kendi davranışlarının sonucunda hastanede ne ile mücadele ettiğinin beni ilgilendirmediğini, ama çocukları bugün onun yalanlarına ve dramasına maruz bırakmayacağımı söyledim.

Polise, Mia’yı benden ve çocuklardan uzak tutmak için uzaklaştırma kararı aldıracağımı söyledim. Polis bana gerekli kağıtları dolduracağını ama kararın çıkmasının yargıca bağlı olduğunu söyledi.

Polis daha sonra Mia’ya, çocukları görmesine izin vermeyeceğimi söyledi. Okul müdürü ile konuştuklarını ve okulu hemen terk etmesi ve bir mahkeme kararı olmadan okula adım atmaması gerektiğini söyledi. Sanırım yapabileceği hiçbir şey olmadığının farkına vardığı için, sürpriz bir şekilde daha fazla olay çıkarmadı. Çantasını ve anahtarlarını aldı ve polis eşliğinde arabasına binip gitti. Bu arada polisle ben uzaklaştırma kararı için dökümanları doldurduk.

Kısa süre sonra çocuklar okuldan çıktılar. Onları arabaya bindirdim ve eve doğru yola çıktım. 3 kilometre kadar gitmiştik ki, biz yanından geçtikten hemen sonra, Mia’nın arabasının bir ayaküstü yemek restoranından yola çıktığını gördüm gibi geldi. Hemen bir sonraki sağa, sonra yine sağa ve sonra son kez sağa dönerek aynı yola çıktım. Mia’nın arabasını ileride görebiliyordum. Biraz hızlanıp ne yaptığını kontrol etmek istedim. Benim manevra yaparak arkasına geçtiğimi görememişti. Birini aradığı kesindi ve o aradığı insan çocuklarla ilgilendiği için Mia’nın aracını önünde görememişti. Neyse ki bir Reddit kullanıcısı aracıma, ses kaydı da yapabilen ön ve arka kamera taktırmamı tavsiye etmişti. Bu kameralar, Mia’nın bizden uzak durması konusunda polis tarafından uyarılmasına rağmen, bizi takip ettiğine dair kanıtları kaydetmişlerdi. Soluğu karakolda aldım ve tüm kanıtları polise verdim. Polis bunun uzaklaştırma kararı için dosyaya konulacağını söyledi.

2 gün sonra polis bana uzaklaştırma kararının çıktığını ve Mia’ya tebliğ edildiğini söyledi. Mia artık bize 200 metreden daha fazla yaklaşamayacaktı. Aynı zamanda avukatı aracılığıyla benim avukatımla iletişime geçmek dışında bizimle hiçbir şekilde iletişime geçemeyecekti. Mia eğer uzaklaştırma kararını ihlal ederse, hemen kendilerini aramamı söylediler.

Yasalar yanımda olduğu için rahattım ama bir yandan da Mia’nın yasaları çiğneyerek bize ulaşmaya çalışacağını bekliyordum. Ama sürpriz bir şekilde, o günden sonra kimse Mia’dan haber alamadı. Kız kardeşine ve ailesine hiç ulaşmadı. Çocuklarla görüşebilmek için bir başvuru yapacağını düşünüyordum ama bunu da yapmadı.

Mia’dan hiç haber alınmayan aylar geçti. Dürüst olmak gerekirse, ortadan kaybolma süresi arttıkça, olay endişelendirici olmaya başladı. Ama 3 ay kadar önce eve geldiğimde, posta kutusunda büyük bir zarf buldum. Adres elle yazılmıştı ve geri dönüş adresi olarak da Sidney Avustralya yazılmıştı. Zarfı kimin gönderdiğini tahmin bile edememiştim ama zarfın içinde Mia’dan çok uzun bir mektup vardı. Nerede olduğunu anlatıyordu ve bir daha asla geri gelmeyeceği konusunda bana garanti veriyordu.

Mektubun bu kadar uzaktan gelmesi çok şaşırtıcıydı ama daha şaşırtıcı olan şey, mektupta yazanlardı. Geceleri bir sürü adamla yatmasına gerekçe olarak öne sürdüğü şeytani ve hedonistik bahaneler, deli saçması manifestosu, ne yaşadığı ve neden oraya gittiği konusunda boşlukları dolduruyordu.

İlk terapisinde sinir krizi geçirmiş ve psikiyatri kliniğindeki ilk iki ayı da genelde ağır sakinleştirici etkisinde geçmiş. Grup terapi seanslarında kendini anlatırken diğerleri ona, tüm hayatını böyle çöpe attığı için embesilmiş gibi bakıyorlarmış. Diğerleri berbat ailelerden, istismar dolu evlerden, madde bağımlılığı ve şiddet içeren çocukluktan gelen insanlarmış. Kendisinin onlara göre çok daha rahat bir hayattan geldiğini fark etmesi, birdenbire nasıl da her şeyi mahvettiğini anlamasını sağlamış.

Geçmiş yaşamının bir daha asla geri gelmeyeceğini anladığında bir sinir krizi daha geçirmiş. Birinci sinir krizi geçmişi yüzünden olmuş, ikincisi ise geleceği ya da bir geleceğinin olmaması yüzünden.

Mia mektupta bundan sonra kendisine sempati çekmek için nasıl da kaybolmuş ve kalp kırıklığı içinde olduğunu anlatıyor. Utanmadan, onu aldatırken yakaladığım gece, kendisini üzen şeyin benim onu birden bire sevmeyi bırakmam ve bir daha asla sevmeyecek olmammış. Yıllar boyunca yaptıkları konusunda utanç duyduğunda, bu yaptıklarını duyarsam onu sevmeyi bırakacağımı düşünerek yaptıklarına kılıf uydurmuş. Onu hep sevmemi istemiş.

Onu yakaladığım gün, ona karşı tüm sevgimin anında silindiği konusunda haklıydı.

Kendisini birden bire sevmiyor olmam Mia’yı çok yaralamış. Tüm bunlara rağmen o hala beni çok seviyormuş. Tüm o adamlarla maceralarının beni daha az sevdiği anlamına gelmediğini yazmış. Bir de benden nefret etseydi bana neler yapardı acaba diye düşünmeden edemedim.

Mia daha sonra hiç utanıp sıkılmadan benim onun en iyi arkadaşı ve ruh ikizi olduğumu yazmış. Benden başka kimseyle romantik bir bağlantı kurma isteği yokmuş. Erkeklerle temel içgüdülerine düşünmeden dalmasının sonuçlarının çok ağır olduğunu yazmış.

Mektupta Mia, Rebecca’nın kendisini, insanların tek eşli olmak üzere yaratılmadığına ikna ettiğini itiraf ediyor. Benim başka kadınlarla da yatmama gönül rahatlığı ile izin verebileceğini ama benim böyle bir şeyi asla istemeyeceğimi bildiğini söylemiş. Rastgele karşılaştığı rastgele bir adamla yatabilmenin, sadece bir anne ve eş olmanın umutsuzluğunu ve yavanlığını daha az hissettirdiğini yazmış.

Sonra da onun başka erkeklerle yatmasından benim de faydalandığımı açıklamaya çalışıyor. Zira bu maceralar ona benimleyken daha iyi bir aşık olmayı öğretmiş. Oysa ben tamamen ölü bir yatak odasını, profesyonel olmaya can atan ahlaksız bir fahişeye tercih ederdim. Ayrıca hangi erkek, kendisini başka erkeklere bu kadar çabuk veren bir kadını ister ki? Tüm o adamlar da en az Mia kadar değersiz insanlar. Bana eski kafalı diyebilirsiniz ama eğer macera yaşamak istiyorsanız, bunu evlenmeden ve çocuk yapmadan önceki dönemlerde yapın. Tabii ki evliyken kocanızın arkasından bir sürü adamla yatıp, sonra birinden hamile kalıp, çocuğu kocanızınmış gibi adamın nüfusuna geçirmeden yapın.

Eğer dışarıda macera yaşama dürtüsüne karşı koyamayacaksanız, sadece en muhtaç ve zavallı erkekler sizi karısı diye alırlar. Eğer sevgiliyken herhangi bir noktada Mia bana ayrılmamız gerektiğini zira rastgele adamlarla yatmak istediğini söyleseydi, bu benim için sorun olmayacaktı. O adamlardan biri ben olmadığım sürece, kaç erkekle yattığı umrumda bile olmazdı.

Mia ya başından beri benim zamanıma değmeyecek biriydi ya da affedilmesi mümkün olmayan davranışları ile öyle birine dönüştü. Yaptıkları kimsenin zamanına değecek biri olmadığını gösterdi ki zaten sevgiye değecek biri asla değilmiş. Muhtemelen Avustralya’da bir dalış barında gecenin sonunda 15 dakikalık zevk arayanların oyuncağı olacak.

Mia daha sonra ismimi Carrie’nin doğum belgesinden sildirmek için dava açtığımı öğrendiğinde nasıl da kalp kırıklığı yaşadığını yazmış. Yaptıklarından sonra onu görmeye tahammülüm olmadığını ve kızımızın da ona bu aldatmayı hatırlattığını anladığını yazmış. Fakat canını daha da acıtan şeyin, sonradan Carrie’yi evlat edinmem olduğunu yazmış. Çünkü bu ona ikinci bir şansı asla vermeyeceğimi ama kalbimde Carrie’ye ikinci bir şans verecek kadar sevgi olduğunu göstermiş. Mia daha sonra, artık kendisinin asla sahip olamayacağı kaynaklarla büyüyeceği için Carrie’ye karşı kıskançlık duyguları ile boğuştuğunu yazmış. Aslına bakarsanız yazdıkları, Mia’nın nasıl da ben merkezli biri olduğunu gösteriyor. Hadi beni umursamıyor ve bana öncelik vermiyor ama kendi çocuklarını bile umursayıp önceliği yapamıyor.

Bunun yanında çocuklarının hayatlarındaki önemli anlarda orada olamayacağını bilmekten nefret ediyormuş. Sosyal medyada paylaşılacak resimlerin ona neleri kaçırdığını hatırlatacağını ve nasıl da kalbinden bıçaklanmış gibi acı çekeceğini düşünüyormuş.

Sonraki bölüm, Aldatan kadının sapkın sırları – Bölüm 8 – Mia’nın sonu (2) ve kapanış

Aldatan kadının sapkın sırları – Bölüm 6 – Mia’nın sırrı

Önceki bölüm için, Aldatan kadının sapkın sırları – Bölüm 5 – Boşanmadan Önceki ve Yeni Hayat

Güncellemelerim arasında atıp tuttuğum için, kötü sözler için özür dilerim. Çocuklarla beraber geleceğimize doğru yürürken, daha iyi yazmaya çalışacağım. Ve hepinize teşekkür ederim.

Yorum: Siz benim gördüğüm en güçlü erkeklerden birisiniz. Sizi seven, size sadık ve sizi tamamlayan bir kadını hak ediyorsunuz. İleride böyle bir kadını bulacağınıza eminim. Daha fazla güncelleme yapmanızı umuyorum, birçok insana ilham kaynağı oluyorsunuz. 

Cevap: Ben diğer insanlardan daha güçlü değilim ama teşekkür ederim. Yolculuğum sırasında neyi nasıl yapacağımı öğreniyorum. Eğer yazdığım bir kelime, böyle bir durumdan geçen bir kişiye bile yardımcı olacaksa, yazdıklarıma değer.

Her insanın ya da en azından çoğu insanın içsel bir güce sahip olduğuna samimi bir şekilde inanıyorum. İnsanlar bu güce ihtiyaç duymadıkları sürece bu gücün farkında değiller. Umarım kimse bu güce ihtiyaç duyacağı bir duruma düşmez ama bir insan kanser teşhisi aldığında, sevdiği biri aniden hayatını kaybettiğinde ya da finansal olarak mahvolduğunda, ihtiyaçları olan güç, kendilerine yardımcı olmak üzere, orada içlerinde bekliyor olacak.

Eskiden o olmadan yaşayamayacağını düşündüğüm kişi hayatımdan çıktı gitti ve ben hala yaşıyorum. Bu, hayatımda kimseye ihtiyacım olmadığını kanıtlıyor. Sonuçta, bir kadının hayatıma getirebileceği her türlü yarar, hayatıma getirebileceği potansiyel kaosun yanında ufacık kalır. Las Vegas’ta buna sucker bet (bile bile lades) derler. Artık bu kumarı oynamayacağım.

Yorum: Bu yazdıklarını okurken gözlerim yaşardı. Sen gerçekten iyi bir insan ve iyi bir babasın. Sana bol şans diliyorum.

Cevap: Ben iyi bir babayım. Kıyamet gününden beridir en zorlandığım şeylerden biri de, onları Amazon’dan hediye sevgisine boğma içgüdüme karşı koymak oldu. Onlara o kadar çok şey alabilirdim ki! Ama onları zamanım ve ilgim ile şımartmak istiyorum.

Evet, onlara tüm haftasonu için yepyeni kıyafetler aldım ve her haftasonu, annelerinin yanına gittiler. Ama o kıyafetleri, anneleri kötü hissetsin diye aldım. Mia’nın çocuklarına kıyafet alacak parası bile yok ve ona çocukların benimle ve onsuz çok iyi durumda olduklarını göstermek istedim.

Carrie’ye bir midilli almadım ama eğer isteseydi, almak için bir bahane mutlaka bulurdum. Çocukların ikisi de oldukça hareketliler ve materyalistik değiller. Bu da enkazdan sonra benim için büyük avantaj.

Ağlamanızı istemezdim. İyi dilekleriniz için teşekkür ederim.

Yorum: Bugün nasıl hissettiğin, yarın nasıl hissettiğini belirlemek zorunda değil.

6 ay kadar önce, daha önce yaşadıklarına göre çok daha büyük ve kötü bir travma yaşadın. Şu an, gelecek ilişkileri ya da seksi düşünüyor olman şaşırtıcı olurdu. Neden böyle konuştuğunu anlıyorum şu an, bir daha bir kadınla asla romantik ilişkiye girmeyeceğini düşündüğünü (ve bunun değişeceğini) bilmeni isterim. Bu sorun değil ve hatta şu an senin için en iyisi. Ama bir yıl sonra ya a iki yıl sonra daha farklı düşünme ihtimalin var. Bu nedenle kendine karşı nazik ol ve kendine iyi bak. Zamana bırak.

Mia konusunda sana iki şey söylemek istiyorum. Sanırım avukatlarla toplandığınızda giydiği kıyafetleri ve saçını, en iyi ihtimalle senin bir tepki vermeni sağlamak ya da en kötüsü ona acımanı sağlamak için özel seçti. Bu kadın seni biliyor ve senin acıma duygularını ortaya çıkarmak üzere seni manipüle etmek istiyor. Senden istediği reaksiyonu alamadığını okumak güzel.

Şimdi bunu söyledikten sonra diğer konuya geleyim. Nefret daha fazla nefrete neden olur. Bence Mia, senin onu bir daha asla geri almayacağını anlayacağı noktaya çok yakın. Şu an sana karşı hissettiği ve kendisinin aşk diye tanımladığı duygular, dava nedeniyle değişecekler. Eski arkadaşlarının ve ailesinin onu nasıl bileceklerini düşünüyor. Çocukların eninde sonunda bu olanları öğreneceğini de biliyor. Rebecca ile bağlantısı da devam ediyor. Sana olan duyguları kısa süre içerisinde büyük bir nefrete dönüşecek.

Senin hislerin, nefret de dahil haklı. Sen bu nefreti, onun hayatını bir cehenneme çevirerek dışarı atıyorsun. Bunu yapabiliyorsun ama Mia’nın yakın zamanda karşı saldırıya geçmesine hazır ol. Mia sizin artık bir daha asla birlikte olmayacağınızı anladığında, bu saldırıya başlayacak.

Bu saldırıya hazır olmalısın. Bu kadın seni biliyor, senin canını nasıl acıtacağını da biliyor. Senin canını nasıl acıtacağını sen de ona söyledin. Aşıklarını çocuklardan uzak tutmasını söyledin ve o da bunu seni öfkelendirmek ya da senin canını acıtmak için kullanabilir. Böyle bir şeye hazır ol. Böyle bir şey olmazsa ne güzel, en kötü boşuna hazırlanmış olursun. Ama bana öyle geliyor ki, yakın bir zamanda, bambaşka bir Mia ile karşı karşıya kalacaksın. İki adım sonrasını düşünmeye ve sana nasıl tepki vereceğini tahmin etmeye çalış. Böylece Mia’nın saldırılarına karşı hazır olabilirsin.

Carrie ile olan durumunuza yaklaşımını sevdim. Birgün bu durumda ne yaptığının, onun için neler yaptığının farkına varacak.Umarım Mia’nın mektubunu çöpe atmadın. Eğer o mektubu atmadıysan, o mektubu zamanı geldiğinde çocuklara göstermek için saklamanı tavsiye ederim. İleride Mia çocuklara senin bir yalancı olduğunu, evliliği senin mahvettiğini söylerse, o mektup bir sürü itiraf ile dolu.

Böyle devam et ve bu durumu nasıl yönettiğin konusunda kendinle gurur duy.

Cevap: Bu çok ilginç bir bakış açısı ve ben bunu düşünmemiştim. Teşekkür ederim.

Mia ne giydiğine ve nasıl göründüğüne her zaman çok dikkat eder. Savaştan kaçan sığınmacı gibi görünmesi aklımı karıştırmıştı. Yani siz bunun bir manipülasyon girişimi olduğunu söylüyorsunuz. Beni avlamak için, onunla ilgili küçük de olsa pozitif şeyler hissetmemi umuyordu. Ama sanırım hem kendisi hem de avukatı, bunun olmayacağını çoktan anlamışlardır.

Evlilik danışmanlığı konusunu ortaya atması beni gerçekten de şoke etti. Bunun boş bir hile olduğunu biliyorum ama Mia’nın yaptıklarından sonra evlilik danışmanlığı, ölüyü diriltmeye çalışmak gibi bir şey.

Mia onu severken birden bire ondan nasıl nefret etmeye başladığımı anlamıyor. Ben duygularını kontrol edebilen bir insanım. Duygularımı istersem kapatabilirim, onlara köle değilim.

Mia’nın mektubunu Nadia’ya verdim. Avukatım, tüm kanıtlar ve belgeler ile, mahkeme için büyük bir dosya hazırlıyor.

Evet haklısın, ileride bana karşı saldıracağını bilip önlem almalıyım. Eğer evime gelmeye kalkarsa uzaklaştırma kararı aldırırım. Bunu o kadar hızlı yaparım ki, kendisine neyin çarptığını bile anlayamaz.

Çocukları manipüle etmeye kalkarsa, onu yasal yollardan süründürürüm, ailesine rezil ederim. Ailesi şu an Mia hakkında pek de mutlu değiller ve torunlarını çok seviyorlar.

***

Daha sık bilgi verme sözümü tutmak için, daha sık ama daha kısa yazılar yazacağım. Eğer daha önceki yazılarım gözlerinizi yorduysa ya da anevrizmaya neden olduysa özür dilerim.

Biri daha önceki yazılarımdan birinde, Rebecca hakkında soru sormuştu ve onunla hiç etkileşime girip girmediğimi öğrenmek istemişti. O yorumu bulup okumanıza gerek yok, burada açıklayacağım.

O kader gecesinden sonra Becca’yı ne gördüm ne de kendisi ile herhangi bir iletişimim oldu. Becca’nın şu an Mia’nın hayatında ne kadar yer kapladığını bilmiyorum. Görüşüp görüşmediklerini bilmiyorum ama tahminimce iletişim halindedirler.

Çocuklar Becca’dan hiç bahsetmediler. Ama cehennem kapıları açıldıktan birkaç hafta sonra, neler olup bittiğini bir arkadaşıma anlattım. Bu arkadaşımı özellikle seçtim zira arkadaşımın karısı, çok ünlü bir dedikoducudur. Kendisi de zaten benim yakın arkadaşım, bu nedenle onun negatif bir özelliğini kendi yararıma kullandığım için suçluluk duymuyorum.

Becca’nın 9 kişi çalıştırdığı bir kuaför dükkanı var. Dedikodu yavaş yavaş yayıldıktan sonra, iki çalışanı Becca’nın salonundan ayrıldı. Daha iyi iş buldukları için mi gittiler yoksa Becca’nın bu hikayedeki rolünü protesto etmek için mi gittiler bilmiyorum. Ama bu işler bittiğinde, Becca’nın tüm kirli çamaşırlarını ortaya dökeceğim ve umarım bu, insanların onunla çalışmak istememelerini ve kuaförüne gitmek istememelerini sağlayacak. Ama yapacaklarımın onun hayatını mahvedeceğini garantileyene kadar bekleyeceğim.

***

Alışveriş yaparken Mia’nın kızkardeşine rastladım. Bana sarıldı ve kız kardeşinin aptallığı ve aptallığı için benden özür diledi. Buradaki birçok insan bana onunla iletişime geçmememi zira onun düşman tarafta olduğunu söyleyecekti. Ama Mandy ve kocası Doug’ı her zaman sevdim ve bu nedenle onları ve çocukları havuz başında bir şeyler yemeye davet ettim.

Doug çocuklara ve barbeküye bakarken ben de Mandy ile konuşma fırsatı buldum. Çocukların konuştuklarımızı duymamasına çok dikkat ettik. Neyse ki çocukların dikkati tamamen havuzda ve yiyeceklerdeydi.

Kısacası Mia’nın ailesi, Mia’nın beni birden fazla erkekle aldattığını biliyorlar ama Mia toplam sayı konusunda ailesine yalan söylemiş. Mandy ve ailesi, Mia’nın Michael’in doğumundan sonra birkaç tane kısa süreli ilişki yaşadığını düşünüyorlardı.

Mandy’ye birkaç tanenin kaç tane olduğunu varsaydığını sordum. Belki iki üç tane diye cevapladı. Bunun üzerine Mia ve macera yaşadığı erkekler arasındaki mesajlaşmaları içeren dosyayı alıp getirdim. Ona şu ana kadar 47 değişik erkek ile seks yaptığını kesin olarak belirlediğimizi söyledim. Ona, 47 erkeğin, buzdağının görünen yüzü olduğunu da açıkladım zira Mia’nın birçok telefon uygulamasından iz bırakmadan yaptığı aktiviteleri bilmiyoruz bile.

Mandy bunu duyunca ne diyeceğini bilemedi ama hemen ailesini arayıp haber vermek ve Mia’ya küfür etmek istedi.

Mia’nın aldatmaları ve erkek sayısı zaten kabul etmesi zor bir şeydi ama konuşmamız sırasında Mia’nın ailesinin, Carrie’nin benim çocuğum olmadığı konusunda en ufak bir fikirleri olmadığını fark ettim. Ama Mandy’ye bunu söylediğimde kocası Doug, karısının gözyaşları yüzünden barbeküyü bırakıp yanımıza gelmek zorunda kaldı. Mandy masanın etrafından dolaşıp bana sarıldı ve sürekli olarak ne kadar üzgün olduğunu söyledi. Doug ise şok olmuştu, sadece sırtıma elini koyabildi ve sonra içmeye gidebileceğimizi söyleyebildi. Kısa süre içerisinde eski karım olacak kadın ciğeri beş para etmez biri olabilir ama ailesi ve ailenin damatları pırlanta gibi insanlar. Yine de onlara güvenmek konusunda dikkati elden bırakmayacağım.

Mandy’ye o gece ne olduğunu ve babalık testini anlattım. Şok olmuş bir şekilde dinledi ve Becca’nın kahrolmasını diledi. Mandy’ye Becca hakkında ne düşündüğünü sordum.

Mandy Becca’dan çocukken bile nefret ettiğini anlattı. Mandy benden, Becca ve Mia’dan 4 yaş büyük. Biz liseye başladığımızda o liseyi bitiriyordu.

Becca’yı birkaç kez kendisinden makyaj malzemesi çalarken yakaladığını ama Becca’nın yakalanmasına rağmen hiç de özür dilemediğini söyledi. Becca manipülatif ve drama yaratmayı seven biri olduğu için ondan hep nefret etmiş. Becca’nın babası annesini boşadığında, ona ablalık yapmaya bile çalışmış ama Becca her zaman nankör ve diğer insanları hiç dinlemeyen bir kızmış.

Mandy’ye Mia’nın Rebecca’yı baş nedimesi yapmak istediğini bilip bilmediğini sordum. Cevap vermedi ama gözlerinden geçen yoğun uyanış bana bunu bilmediğini söyledi.

Mandy, Mia’nın daha liseye geçmeden bile, hayatı boyunca sadece benimle olmak istediğini söylediğini anlattı. Bunun Mia’nın çok erken yaşlardan kendini kandırdığı anlamına mı geldiğini yoksa sonradan mı değiştiği anlamına geldiğini bilemedim. Tek bildiğim şey, bir insan hem bir insanı sevip hem de vücudunu başka insanlara veremeyeceği. Mia’nın sevgisi ya başından beri gerçek değildi ya da çoktan ölmüştü. Mia’nın kalbinin şu an bana ait olduğunu ve hep bana ait olacağını söylerken yalan söylediğini biliyorum. Aslına bakarsanız, artık Mia’nın birini sevme kapasitesi olduğundan bile emin değilim. Gerçi bu artık önemli değil. Zira Mia’nın kalbi gerçekten bana ait olsaydı bile, o kalbin ne kadar defolu olduğunu bilsem de, söküp başkasına takmaları için bağışlardım.

Yemekten sonra çocuklar oynamaya devam ettiler. Ben de Mandy ve Doug’a daha fazla bilgi verdim. Çocuklara dondurma vermek için kalkıp geri geldiğimde, Doug’un gözlerindeki yaşları görebiliyordum. Doug geri döndüğümde bana büyük bir erkek kardeş gibi sarıldı.

Doug daha sonra bana Mia’yı beraber yakaladığım adamla ne olduğunu sordu. Tek bildiğim şeyin, adamı en son gördüğümde bilincinin kapalı olduğunu ve sol taraftaki alt göz kapağının darmadağın olduğunu söyledim. Bu konuda polis kapımı çalmadığına göre, arkadaşı onu polise götürmemişti. Ama kemiklerindeki kırıkların müdahale gerektirdiğine eminim ve bunun faturasını da bana göndermediler.

Doug adama daha fazla hasar vermem gerektiğini söyledi. Mia ve Becca üzerime atlamasalar muhtemelen adama daha fazla zarar verirdim ama bunu yapamadığım için mutluyum. O zaman aşırı derecede öfke ile doluydum, oradan uzaklaşabilmem iyi oldu.

Doug Carrie’nin babasının kim olduğunu bilen birinin olup olmadığını sordu. Ona Mia çok ama çok sayıda adamla yattığı için bunu bilmenin zor olduğunu ama hem boşanma hem de tazminat davası sırasında bu arayışın en yüksek seviyede yapılacağını söyledim. Her ikisi de, Mia’nın mahkemede mahvedileceğine sevinmişti. Bu terapi hepimize iyi gelecekti.

Onlara Mia’nın çalışıp iştirak nafakasını ve tazminatı ödeyebilmesinden endişelendiğimi söylediğimde, Doug bana babalık dolandırıcılığı bir suçsa, Mia’nın bu suçtan en yüksek cezaya çarptırılması gerektiğini söyledi. Ona Mia’nın annelik dolandırıcılığı yaptığını, Mia gibi bir kadının asla bir anne olamayacağını söyledim.

Mandy ve Doug evimden ayrıldıktan bir saat kadar sonra Mia’nın annesi ve babası beni telefon bombardımanına tuttular. Bir de gizli numaradan bir sürü arama aldım. Sonra Mandy aradı ve onun telefonunu açtım. Arka planda çok fazla çığlık ve bağırma olduğu için dışarı çıkmak zorunda kaldı.

Mandy anne ve babasına durumu anlatmış ve babası Mia’nın eşyalarını arabasına yüklemekle meşguldü. Annesi ağlayarak Mia’ya nasıl da büyük bir hayal kırıklığı olduğunu ve onun gibi bir kadın yetiştirdikleri için nasıl da utanç içinde olduklarını söylüyordu. Bana eski kafalı diyebilirsiniz ama anneniz size nasıl bir orospu olduğunuzu söylüyorsa, Ahlaksız Köye giden trende bir iki durak, hatta en az 47 durak fazla yolculuk yapmışsınız demektir.

Mia’nın ağlayarak gidecek bir yeri olmadığını söylediğini duyabiliyordum. Onun hak ettiği cezayı görmesine sevineceğime birden çocukları düşünmeye başladım. Çocukların büyükanne ve büyükbabaları ile kalmasında bir problem yoktu ama Mia’nın gidebileceği yerlerin hiçbirine çocukları götürmesini kabul edemezdim. Çocukların Becca’da kalmasına izin veremezdim. Çocukları her nası ödeyebilecekse bir otel odasına götürürse, oraya alabileceği adamlar yüzünden çocukları almasına izin veremezdim.

Ailesinin gerçeğin bir kısmını bilmesine sevindim ama bunun çocukları ziyaret konusunda sorun yaratacağını biliyordum. Eğer sabit ve güvenli bir ikamet bulamazsa, mahkeme onun çocukları bir gözetim olmadan almasına izin vermez. Çocukları gözetim altında sadece birkaç saat görmek can acıtıcı olsa da bu mezarı kendisine o kazdı. Bu kadın evsizler sığınağında da kalsa, lağım çukurunda da kalsa umrumda değildi, hala da umrumda değil.

Mia dışarı gelip telefondakinin ben olup olmadığımı sorduğunda, Mandy ile hala konuşuyorduk. Mandy Mia’ya ne söylememi istediğimi sordu. Muhtemelen gerçeği söylememem lazımdı zira Mia telefonu kaptı ve histerik bir şekilde yalvarmaya başladı. Onun hayatını mahvetme konusunda neden bu kadar istekli olduğumu sordu. Kısaca “çünkü sen benim hayatımı mahvettin” dedim. Bana sadece onu affederek hayatımı geri alabileceğimi söyledi. Ona o hayatın artık bittiğini ve onun yalanlarından dolayı aslında hiç var olmadığını söyledim. Yine yalan söyledi ve beni sevdiğine yemin etti. Ona, onun hayatında tek sevdiği şeyin kendisi ve seks olduğunu söyledi. Onların hiçbirinin kendisi için hiçbir şey ifade etmediğini söyledi. Ona onların benden ya da ailesinden daha fazlasını ifade ettiğini, yoksa bütün ailesini defalarca riske atmayacağını söyledim. Onu neden ailesine gammazladığımı sordu ben de onlara neden doğruyu özellikle de Carrie’nin babasının ben olmadığımı söylemediğini sordum. Bana lanet okudu ve benim Carrie’nin babası olduğumu ve her zaman da babası olacağımı söyledi.

Ailesinin onu evlatlıktan reddettiğini ve evden attıklarını söyledi. Ona bundan mutlu olduğumu ve hayatını daha da kötü hale getirmek için elimden gelen her şeyi yapacağımı söyledim. Bana beni sevdiğini söyledi ve beni seven birine karşı nasıl bu kadar acımasız olduğumu söyledi. Bunu kendisine 6 sene önce sorması gerektiğini söyledim. Ona sadece her şeyi kaybetmekte olduğu ve insanlar gerçekleri duyduğu için pişman olduğunu söyledim. Ama yaptıklarının onu uzak durulması ve hakkında kötü konuşulması gereken biri yaptığını söyledim. Ailesi ile yaşadıklarını hak ettiğini söyledim.

3 gün sonra Nadia aradı ve Mia’nın avukatının bir görüşme daha ayarlamaya çalıştığını söyledi. Görüşmeyi geçen Cuma’ya, Nadia’nın ofisinde olacak şekilde ayarladık. Mia’yı görmeyi ve onunla konuşmayı hiç istemediğimi söylememe gerek yok sanırım. Ama Mia’nın evsiz kalmasının, velayet konusunda sonuçlar doğurabileceğini biliyordum.

Toplantı başlar başlamaz Mia’nın avukatı bana Mia’nın aile evinden atıldığından beridir arabasında yaşadığını söyledi. Neden Rebecca ile kalmadığını sordum. Sonuçta onun bu duruma düşmesine sebep olan çürük elma Becca’ydı. Mia buna cevap vermedi. Bunun yerine bana evde kalıp kalamayacağını ve evlilik terapisi almamızın bir yolu olup olmadığını sordu. Ev konusunda anne ve babasına danışmasını, çocuklarla yaşadığımız eve yaklaşmasına bile izin vermeyeceğimi söyledim. Evlilik terapisini, bundan sonra onunla evlenecek aptal ile yapmasını söyledim. Ama o aptala da sadık kalmayacağından emindim.

Mia’nın avukatı kullandığım dile ve sözlerimin kabalığına itiraz etti. Ona, Mia’yı temsil etmekten başka bir şey bilmeyen, para yiyen bir osuruk olduğunu söyledim ve ona parasını OnlyFans ile ödeyip ödemediğini sordum.

Nadia ortamı yatıştırmak için elini omzuma koydu ve biraz daha medeni olup olamayacağımızı sordu. Ara vermek istedim zira yeni sözel bombalarımı zaten yüklenmiştim ve sinirimin yatışması gerekiyordu.

20 dakika ara verdik ve herkesten uzaklaşmak için arabama gittim. Mia’nın arabasını görünce aklımdan arabayı boydan boya çizmek geçti. Ama bunu yapamayacağımı biliyordum ve zaten yeterince avukatla uğraşıyordum.

Arabanın yolcu koltuğunda abur cubur yemek poşetleri vardı. Arka koltukta ise elbise yığınları. Hem kendi hayatını hem de benim hayatımı cehenneme çevirdi.

Bir psikolog yardımı ile nefretten kurtulmaya çalışıyorum ama bu kadına saygı ve nezaketin kırıntısını bile göstermek için bir neden görmüyorum. Kadının kendisine saygısı yok ki.

Nadia toplantıya geri döndüğümüzde, ne olursa olsun, mümkün olduğunca sadece evet ya da hayır cevapları vermemi tembihledi. Bunu yapmaya çalışacağımı söyledim ama eski karımın kaldırabileceğimden çok daha fazla yalan ve bahane ürettiğini söyledim. Bunun üzerine Nadia, toplantının en kısa sürede bitmesi için elinden geleni yapacağını söyledi.

Nadia toplantıya, Mia’nın herhangi bir terapi alıp almadığını sorarak başladı. Mia, fiziksel terapi ile uğraşırken buna vakti olmadığını, ayrıca parasının da olmadığını ve zaten sigortasının bunu karşılamadığını iddia etti. Mia, terapiyi biz ödersek, birkaç seans terapiye gidip gidemeyeceğini sordu. Başımı çok hızlı bir şekilde Nadia’ya çevirdim ama her şeyin kontrolü altında olduğunu belirtmek için masanın altında bacağıma vurdu.

Mia’nın avukatı, ücreti kim öderse ödesin, Mia’nın kendi seçtiği terapiste gideceğini söyledi. Nadia bunun sorun olmayacağını söyledi. Biraz terapinin, daha iyi bir anne olmak için Mia’nın duygularını işlemesine yardımcı olacağını söyledi. Ben hala böyle bir teklifte bulunduğu için Nadia’nın aklını kaybettiğini düşünüyordum ama konuşmasına müdahale etmedim. Mia’nın avukatı bunu aralarında konuşup bize döneceklerini söyledi.

Nadia her ne kadar karşı tarafın avukatı olsa da, bir kadın olarak dava içindeki bir kadının gerekli yardımı aldığından emin olmak istediğini söyledi. Bunu söylerken o kadar ikna ediciydi ki, kendi avukatımın benim aleyhime döndüğünü sandım.

Mia bir aile birliği içinde terapi görüp göremeyeceğimizi sordu. Nadia’yı bunun mümkün olmadığını söylemedi için masanın altından dürttüm ama Nadia beni geri dürttü ve eğer Mia birkaç terapi seansına giderse ve terapist bunun faydalı olacağını söylerse, bunu yapabileceğimizi söyledi. Nadia’nın bunu yapmasının bir nedeni olduğunu biliyordum ama bana önceden amacının ne olduğunu söylemesini çok isterdim. Bunu neden yaptığını sonra öğreneceğimi biliyordum ama toplantı bitene kadar ambale olmuş şekilde kaldım.

Mia’ya şu an yaşadıklarının tüm o ucuz ve anlamsız maceralara değip değmediğini sordum. Onca sene yapabildiği şeylerin, her şeyi kaybetmeye değip değmediğini gerçekten merak ediyordum. Bundan zevk alıyor olması gerektiğini söyledim yoksa bunu defalarca yapmaya devam etmezdi. Tüm bu deneyimlerin, kendisini seven bir kocayı ve çocuklarının velayetini kaybetmeye değip değmediğini gerçekten merak ediyordum.

Mia bana cevap olarak hayır demeden önce, samimi gibi görünen gözyaşlarını dökmeye başladı. Gerçek bir utanç duyup duymadığını sordum. Hiçbir şey için olmasa bile yakalandığı için tonlarca pişmanlık altında ezildiğini zaten biliyordum ama gerçekten utanç duyup duymadığını merak ediyordum. Eninde sonunda herkes yaptığı iğrençlikleri öğrenecekti ve özellikle de şimdi ailesi bunları biliyordu. Ona gerçeği ailesinden sonsuza kadar saklayabileceğini gerçekten düşünüp düşünmediğini sordum. En azından işe başlayana ve kendi evine çıkana kadar saklamayı umduğunu ama bunun eninde sonunda ortaya çıkacağını bildiğini söyledi.

Sonunda benim canımı yaktığı için özür diledi ve bunu yapmayı asla istemediğini iddia etti. Ona benim canımı yakmadığını, beni mahvettiğini söyledim. Hergün, gün boyu acı çektiğimi, acının sadece ruhumun içinde olmadığını, acıyı eklemlerimde, kaslarımda hissettiğimi söyledim. Kalbim o kadar kırık ki, benim ruhumu zehirlediğinde, zehir ikincil organlarıma sızdı. İyi günümde tamamen hissizdim. Kötü günümde ise tüm vücudun geriliyor, depresyon bazen fiziksel ağrıya neden oluyor. Bazen hiçbir neden olmadan hamlamış olarak uyanıyorum.

Acımı ifade etmem üzerine ağlamaya başladı. Ona bu kadar acımasızca ihanet edilmeyi hak edecek ne yaptığımı sordum. Bu soru onun daha fazla ağlamasından başka bir işe yaramadı. Ona onun yaptığını yapan birinin ne hak ettiğini düşündüğünü sordum. Ne istediğini değil, onun yaptıklarını yapan birinin ne hak edeceğini düşündüğünü sordum. Daha beter ağlamaya başladı. Cevapsız gözyaşlarına tahammülüm kalmadı. Benim işim bitmişti, toplantı da bitti.

Mia’nın avukatı onu dışarı çıkarmaya çalışırken, Mia onu affetmem için bana yalvarıyordu. Ona konuşmanın bittiğini ve eve gitmesini söyleyip durdum.

Mia ve avukatı sonunda gidebildiğinde, Nadia ne yapmaya çalıştığını açıkladı. Mia’nın psikoloğunu ödememi önerme sebebi, bunun mahkeme tarafından bizim lehimize bir hareket olarak görülecek olmasıydı. Ama Mia bariz şekilde dengesizdi ve yaşamla baş edemiyordu. Eğer bir psikolog Mia’nın hastaneye yatırılmasında ısrar ederse, bu ona yardımcı olabilirdi ama mahkemenin Mia’nın bu kadar dengesiz olduğunu görmesi asıl bize faydalı olurdu.

6 yıldır beni kandıran bir kadını bu şekilde psikoloğa göndermekten vicdan azabı çekecek değilim. Eğer psikoloğa gitmesi için aile terapisine gitmem gerekirse ona da giderim. Mia kendi kuyusunu kazmakta çok iyi, umarım böyle devam eder.

Evet biliyorum, bu hiç de kısa bir güncelleme olmadı. Ama olabildiğince konsantre bir güncelleme olduğunu umuyorum. Çocuklar iyiler. Michael beyzbol oynuyor ve takımın en uzun boylu çocuğu olduğu için atıcı oldu. Michael’i Doug ve iki oğluyla beraber beyzbol maçına götüreceğim.

Carrie her zamanki gibi çok tatlı ve güzel. Havuzu çok seviyor ve çocuklu arkadaşların gelmesi de onun için çok iyi oluyor. Hayatı dolu dolu yaşayan ve burunlarını telefona gömecek zamanları olmayan iki çocuk yetiştirmek istiyorum.

Hepinize nazik sözleriniz ve desteğiniz için teşekkür ederim. Arkamda bu kadar insanın desteğinin olduğunu bilmek güzel.

Bitirmeden bir not düşmek istiyordum. Bazı insanlar, Mandy ve ailesinin, Mia’nın beni aldattığını, ben öğrenmeden önce bile bildiği fikrine kapılmış. Ben bunu kendi aileme anlattığımda, onun ailesinin olaydan haberi bile yoktu. Mia’nın Carrie’nin babası da dahil birçok erkekle ilişkiye girdiğini çok sonra öğrendim. Mia’ya Carrie’nin babasının ben olmadığımı ilk ben söyledim. Bundan sonra bu bilgiyi ailesi ile paylaştığını var saymıştım. Babası “o adamlardan” bahsettiğinde, çok fazla sayıda adam olduğunu bildiklerini var saymıştım.

Mia’nın ailesini seviyorum ve bu konuda daha fazla acı çekmelerini istemiyorum. Mia onlara birkaç erkek ile aldattığını itiraf etmiş sadece. Ben Carrie’yi korumaya çalışıyordum ve Mia’nın Carrie ile ilgili durumu gizlilik içinde ailesine anlattığını düşünüyordum. Ailesi ile görüşmüyordum ya da Nadia ve Jesicca aracılığı ile haberleşiyordum. Mandy ile karşılaşana kadar, onun ailesinden kimseyle konuşmamıştım. Mia’nın bunun böyle devam etmesini istediğini o zaman anladık. Kafa karıştırdıysam kusuruma bakmayın. Hepinize teşekkürler.

Sonraki bölüm Aldatan kadının sapkın sırları – Bölüm 7 – Mia’nın sonu (1)

Tüm seri:

Erkek Adam Patreon Community -> Chats açıldı.

Merhaba,

Patreon destekçilerinin kendi aralarında sohbet etmelerini sağlayan Community -> Chats açıldı. Community -> Chats, benim de aktif olarak katılacağım bir mini Discord ortamı sağlıyor.

Patreon uygulaması kullanıyorsanız, Chat’i Community sekmesinde bulabilirsiniz. Bilgisayardan bağlanıyorsanız da My Page sayfasının sol tarafında Community içinde.

Erkek Adam Patreon adresi: patreon.com/erkekadam

Erkek Adam Patreon Chats
Erkek Adam Patreon Chats

İlişkiler Soru Cevap Yayını – Temmuz 2024

Sitenin yorumlarında sorulan bazı soruları, yayın yaparak cevapladım.

Patreon’a özel üyelere ayrıca ayda iki kere 10 soru 10 cevap ilişkiler yayını da yapıyorum. Şu ana kadar 12 yayında 120 soru – cevap yapmışız.

Aşağıda yayının Youtube videosu var. Yayına Spotify kanalımızdan da ulaşabilirsiniz.

00:00 Tek gecelik ilişki sonrası hamile kalan kadın kürtaj olmak istemiyor. Ne yapmalıyım?
04:00
Sevgili ile kavga ettikten sonra aramasak trip atmak olmuyor mu? Arasak da gurur gitmiyor mu?
05:08 İlişki öncelikli erkeğin, ilişkilik kadın karşıma 10 senede 2 kere çıkıyorsa bu sayıyı nasıl arttıracağım?
09:09 Flört ettiğim kız beni ghostladı ama sebebi var. Ulaşıp destek mesajı atayım mı?
11:48 Bir kız sürekli kızlarla grup halinde. Tanışamıyorum. Instadan ekledim ama buluşmaya çağıramıyorum.
15:23
Eski sevgilim 5 ay sonra sözlendi. Alfa dul mu oldu?
18:44
Kız arkadaşım hiç hesap ödemiyor. Bu ne iş?

En iyi ek iş fikirleri, en iyi ek gelir tavsiyesi

Yaptığım görüşmelerde birçok erkeğin ek gelir elde etmek için online satış, YouTube kanalı gibi işlerle uğraştıklarını görüyorum. Bazıları da gündüz işlerinin yanında geceleri başka firmalara yarı zamanlı işler yapıyorlar. Örneğin yazılım sektöründe çalışan birçok arkadaş bu şekilde ek para kazanıyorlar.

Benim gördüğüm, hemen hemen herkesin aklında ya borsa al sat gibi işler var ya da insanlar daha çok, Amazon’dan satış yapmak gibi işlere girmek var.

Benim tavsiyem biraz farklı. Diyelim ki ayda 40 bin TL ek gelir elde etmek istiyorsunuz. Genel olarak iki şekilde para kazanırsınız: Ürün satarak ya da servis satarak. Para kazanmak için asıl yapmanız gereken, ürün ya da servis olsun, karşılığını ödeyebilecek müşterilere, bir değer sağlamak. Para, değer alışverişi için kullanılan bir aracı sadece. Yani ayda 40 Bin Lira kazanmak için, ayda 40 Bin Liralık değer yaratmanız ve bu değere ihtiyacı olan ve karşılığını ödeyebilecek müşteri bulmanız lazım.

Çoğu insan, müşteri olarak şahısları düşünüyorlar ve her birine 200 TL değer sağlayarak 200 tane müşteri bulmaya çalışıyorlar. Fakat şahısların ödeme kapasitesi sınırlıdır. Ödeme kapasitesi yüksek şahıs sayısı da azdır. Örneğin 20,000 TL değer sağlayacağınız 2 şahıs bulmanız zordur.

Bir ürüne ya da servise kim 20 bin TL verir diyorsanız, sadece B2C (Business to Customer yani Şirketin bireylere satışı) şeklinde düşünüyorsunuz. 20 bin TL bireyler için büyük para ama çoğu işletme için üstünde düşünülecek bir miktar değil. Yani B2B (Business to Business, Şirketten Şirkete) satış, ek gelir için en iyi iş modeli. Bu tabii 10 bin X 4 de olur, iki ayda 3 tane 30 bin de olur.

ABD’de Amazon’da kozmetik mi satsam yoksa elektronik mi satsam, YouTube kanalı açsam üyelik mi satsam diye düşünmeden önce, büyük ya da küçük işletmelerin ihtiyacı olan ve benim de yapabileceğim ya da öğrenebileceğim bir servis var mı diye düşünün. Örneğin B2C bir ürün için online pazarlama, sosyal medya pazarlama yapacağıma, ürünü veya servisi olan ama online pazarlaması olmayan firmalara (çiçekçi olur, dişçi olur) sosyal medya yöneticiliği servisi satabilir miyim diye düşünün. Mesela İngilizce biliyorsanız yapmanız gereken tek şey, Google Maps ile ABD’de işletmelere bakıp bu servisi sunmak. Bilmiyorsanız bile, Türkiye’de müşteri olarak küçük işletmeleri bile hedefe alsanız, bu işletmelerin bireylere göre çok yüksek olan miktarlara küçük miktarlar olarak bakmaları çok olası.

Kim sizden neyi niye alsın? Eğer bir alanda 9-5 iş olarak tecrübeniz varsa alırlar. Benim bir arkadaşım örneğin oturdu Microsoft Power BI diye bir uygulamayı öğrendi, zaten o alanda 20 sene geçmişi var ve sonra İngiltere’de bile bunun bir günlük eğitimini sattı. Başka biri uzmanı olduğu pazarda satış danışmanlığı verdi ki mesela bir müşterisinden bir ara ayda 2500 Dolar kazanıyordu.

Ama ya bir tecrübeniz yoksa? Mesela öğrenci adamdan neden alsınlar? Bir iki referans yoksa almazlar doğru. Bu nedenle ilk bir iki işinizi bedava yapmanız ve bunlarda iyi iş çıkarmanız gerekecek. O kadar iyi iş çıkarmalısınız ki, adamlar sizden bu servisi bedava aldıklarına utanıp size çok iyi bir referans versinler. Bir iki referanstan sonra da zaten genellikle yolunuz açılır.

Bu pasif bir gelir değil. Ama bireylere online ürün ya da servis satışı yapmanız, bir Youtube kanalı yürütmeniz de pasif bir gelir değil. Fakat şirketlere değer katabilecek bir fikriniz varsa, bunu yüksek birim fiyatlara daha az sayıda şirkete satmak, çok sayıda bireye daha düşük birim fiyatla ürün veya servis satmaktan çok daha verimli. Bunun yanında eğer yüksek birim fiyatlara şirketlere servis satabilirseniz, zaman içinde asıl işi yapacak insanlar kiralamanız ve işi yarı pasif hale getirmeniz de mümkün. Bir şirkete ulaşmak, onları ikna etmek, vs. gibi faaliyetler, katma değeri yüksek ve belli bir tecrübe gerektiren faaliyetler. İşleri pasladığınız bireyler tabii ki sizden müşteri çalıp kendi yollarına bakabilirler ama referanslar sizin referanslarınız, yeni müşteri bulma kabiliyeti sizin kabiliyetiniz.

Diliniz yoksa bu işi Türkiye’de yaparsınız. Ama diliniz varsa size tavsiyem ABD ve Avrupa’yı hedeflemeniz. Yıllardır Asya pazarında gördüğüm bir şey var. Ürünlerini kullandığım çoğu yazılım şirketin cirolarına baktığımda hemen hemen hep aynı oranlar var: cironun %40’ı Kuzey Amerika’dan, %30 Avrupa’dan, %10 kadarı eğer hedeflerinde ise Japonya ve Kore’den ve kalan %20’si de dünyanın geri kalanından geliyor. Oranlar tabii ki değişir ama aslan payı her zaman ABD + Kanada, sonra da Avrupa.

Bu arada benim gözlemlediğim, ek gelir olmaktan çıkıp asıl işiniz olmaya en yatkın ek işler, B2B işler. Yani bu işi iyi yaparsanız, bu işi tam zamanlı olarak, hayatınızı kazandığınız iş haline getirebilmeniz, şirketleşebilmeniz ve hatta sonra satabilmeniz, B2C işlere göre daha kolay.

B2C işleri boşverin demiyorum ama konuştuğum çoğu insanın, B2B işleri aklına bile getirmediğini, bunu konuştuğumuzda ise yine birçoğunun böyle bir işi yapabileceğini görüyorum. Müşteri deyince, iş deyince, satış deyince sadece bireyleri düşünmeyin. Şirketlere daha büyük oynayabilirsiniz.

Sanal dünyada öfke kusma ile gerçek hayatta motivasyonsuzluk arasındaki bağlantı

Bu bölümde, sanalda olan şeylere öfkelenmek ile, gerçek hayatta tıkanmak, çıkmazda olmak arasındaki ilişkiye bakacağız. Birçok insan bu iki şeyin birbiriyle bağlantısı olmadığını düşünüyor ve aslına bakarsanız ben de bu şekilde düşünüyordum.

İnternette sanal şeylere öfkelenme dediğimizde aklımıza öfke yemi gibi şeyler geliyor. CEO’nun biri herkesi öfkelendiren bir şey söylüyor ya da popüler biri herkesi öfkelendiren bir şey yapıyor, vs. Ya da dünyadaki çeşit çeşit adaletsizlik hakkında bilgi sahibi oluyoruz, tüm o Karen’ları görüyoruz ve gerçekten öfke hissediyoruz.

Bir yandan da motivasyon problemimiz var. Herkes motivasyon eksikliği ile mücadele ediyor ve Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) yükselişte gibi görünüyor. Yapmamız gereken birçok şey olsa da, bunları bir türlü yapmıyoruz ve isteklerimizi kontrol edemiyoruz. Bunların yanında bir de teknoloji bağımlılığı, oyun bağımlılığı gibi dopaminle alakalı problemler var.

Her geçen gün, gerçek hayatta motivasyonsuzluk ile mücadele eden daha fazla sayıda  insanla çalışıyorum. Bu insanların teknoloji kullanımlarını değerlendirdiğimde, ilginç bir örüntü ile karşılaştım. Bir insanın gerçek hayatında tıkanmış, olduğu yere saplanıp kalmış olması ile internette ne kadar çok öfkelendiği arasında direkt bir ilişki var. Bu ilişkinin, dijital çağda kendisini yeni bir şekilde gösteren ama gerçekten klasik bir travma tepkisi olduğunu fark ettim.

Bunun bir travma tepkisi olduğunu söylemem size aşırı gelebilir. Travmaya uğramadığınızı ve bu nedenle bunun sizin için geçerli olmadığını düşünebilirsiniz. Ama bu bölümde anlatacaklarımdan sonra, umuyorum ki bu size biraz da olsa mantıklı gelecek.

Bunun neden klasik bir travma tepkisi olduğundan başlayalım. Travma konusunda birçok araştırma var. Örneğin savaş esirleri ya da toplama kamplarındaki esirler üzerinde yapılan araştırmalar var. Bunun yanında istismara uğramış çocuklar ile ilgili araştırmalar var. Bu tür araştırmalar bize, travmaya uğramış insanların belli bir içsel dinamiği olduğunu ve bu dinamiğin genellikle bu insanların güçsüz olduklarını gösteriyor. Hayatlarında biri tüm kontrolü ele alıyor ve bir insanın hayatı üzerinde herhangi bir kontrolü olmadığında, öfkelenmesi tamamen faydasız hale geliyor.

Bir savaş esiri gardiyana sinirlendiğinde ya da bir çocuk kendisine tamamen kayıtsız olan anne veya babasına sinirlendiğinde, bu sinir aslında kendisine zarar veriyor zira gardiyan ya da ebeveyn tarafından şiddetle cezalandırılmasına neden oluyor.

Hayatınız üzerinde kontrolünüz olmadığında ve öfke göstermenize izin verilmediğinde, öfkenizi güvenli yerlerde göstermeye başlıyorsunuz. Öfkelisiniz ve bu öfkenin bir şekilde dışa vurulması lazım. Bu durumdaki yetişkinler veya çocuklar, öfkelerini sadece güvenli yerlerde gösterebileceklerini öğreniyorlar. Bu aslında kendileri evde şiddet gören çocukların başka çocuklara zorbalık yapmalarının da sebebi. Evde zorbalığa uğruyorlar ve bu konuda hiçbir şey yapamadıkları için, öfkelerini başka yetişkinlere karşı da dışa vuramayacaklarından, en güvenli öfke dışa vurumu olarak, en küçük çocuğu seçiyorlar ve ona zorbalık yapmaya başlıyorlar.

Öfkenin dışa vurulabileceği güvenli alan demek, öfkeyi istediğiniz kadar dışa vurabileceğiniz, bunun sonucunda başınıza kötü bir şey gelmeyecek yer demek. İnternet tam olarak bu alanı sağlıyor. İnternet zaten öfke yemi dolu ve sürekli olarak bir yerlere öfkenizi kusabiliyorsunuz. İnsanlara çok kötü, yıkıcı yorumlar yazabiliyorsunuz. Onlara “hadlerini bildirebiliyorsunuz”, “senin duyguların gerçeklerin umrunda değil” gibi şeyler söyleyebiliyorsunuz. İstediğiniz kadar öfke kusuyorsunuz ve bunun bir sonucu olmuyor. Sonuçta internette öfke kusmanın en kötü cezası, genellikle bir topluluktan atılmak veya engellenmek. Ama yeni bir hesap açıp başka yerlerde öfke kusmaya devam edebiliyorsunuz.

Şimdi “tamam internette öfke kustuğum oluyor ama ben hiç travmaya uğramadım ki?” diyebilirsiniz. Ama travma tepkisi vermeniz için savaş esiri ya da istismar edilen bir çocuk olmanız gerekli değil. Öfkenizi güvenli bir şekilde dışa vuramadığınız ve bu nedenle öfkenizi dışa vurmak için başka yollar bulmanız gereken bir ortamda büyümeniz yeterli. Örneğin aşırı kontrolcü ebeveynler, sizin ne düşündüğünüzü zerre umursamayan bakıcılar gibi ortamlar sandığınızdan çok daha fazla yaygın. Bunu özellikle motivasyon problemi yaşayan insanlarda daha sık görmeye başladım.

Travma tepkisi vermeniz için Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) gibi bir teşhis almanıza gerek yok. Bu tepki örneğin biri sizi tehdit etse bile öfkenizi dışa vuramadığınız, hatta saygılı bir şekilde bile olsa karşı bile gelemediğiniz bir iş ortamı yüzünden de ortaya çıkabilir. Bu tür ortamlarda yaşayan ve çalışan insanları düşündüğünüzde, aslında travma tepkisi verecek durumda olan insan sayısı çok yüksek.

Peki bütün bunların motivasyon ile alakası ne? Travma literatürüne bakarsanız, öfkelerini güvenli bir şekilde dışa vuramayan insanların aynı zamanda motivasyonsuzluk ile mücadele ettiklerini de görürsünüz. Bu durumun bir ismi bile var: başlama felci (paralysis of initiation). Başlama felci, insanların iş yapmaya başlamakta çok zorlandıkları durumu ifade ediyor.

Öfkenin işlevini ve öfkenin beynimize ne yaptığını düşünürseniz, bunun neden böyle olduğunu anlamanız çok daha kolay olacak.

Öfke ve utanç gibi bazı duygularımız bizim bir şeylerden kaçınmamıza neden olurlar. Bunun yanında diğer bazı duygular ise motive edici duygulardır ve öfke, motive edici duygular listesinin en tepesindeki duygudur. Bunu filmlerde ya da hikayelerde de görebilirsiniz. Bir haksızlık karşısında kahramanın meydan okumak üzere şaha kalkmasına neden olan, kahramanı motive eden duygu öfkedir.

Evrimsel açıdan düşünürseniz, öfkelendiğinizde kendinizi tehlikeli bir duruma sokma iştahınız artar. Öfke, korkuyu, tehlikeyi ve utancı yenen duygudur. Öfke insanın gerçekten odaklanmasını, çok tehlikeli savaşa atlamasına ya da tehlikeli bir hayvanla bile boğuşmasına olanak sağlar.

Öfkenizi motivasyona kanalize edemediğinizde ve bunun yerine internette rastgele insanların üstüne kustuğunuzda, motivasyon için itkinizi kaybedersiniz.

Sizin de hayatınızda bir şeyler yapmanız gerektiğini bildiğiniz ama bir şeyler yapamadığınız için öfkelendiğiniz zamanlar olmuştur. İnsanlar bu durumun irade gücü ile alakalı olduğunu düşünürler. “Erken kalkmalıyım”, “şu şeye başlamalıyım” diye düşünürler. Ama burada olan aslında bir travma tepkisi.

Gerçek hayatlarında motivasyonları olmayan ve internette öfke kusan insanlarla çalışmalarımda gördüğüm, bu insanlardaki bahsettiğim travmaya odaklanıp, öfkeyi gerçek hayatlarına sağlıklı bir şekilde entegre ettiğimizde, ilerlemeye başlayabildikleri.

İlk anlamanız gereken şey, burada anlattığım kalıba girip girmediğiniz. Bunu anlamak için kendinize şu soruyu sorabilirsiniz:

“Öfke hissettiğim ve bu konuda hiçbir şey yapmadığım zamanlar var mı?”

Eğer bunun cevabı evet ise, kendinize şu soruyu sorabilirsiniz:

“Öfkelendiğimde zihnimin bir parçası bana, bu insana öfkelenmenin tehlikeli olduğunu, işleri daha da beter edeceğini söylüyor mu?”

Öfkeye doğal olarak korku ile mi tepki veriyorsunuz yani öfke patlamanızı korku patlaması mı takip ediyor? Bu korku, öfkenizi yeniyor ve size “harekete geçme” diyor mu?

Bu korku sonrası bir miktar kaygınız olabiliyor ve sonra da internete girip bir şeylere öfkeleniyorsunuz, telefonunuzda video kaydırıyorsunuz, öfke yemlerini tıklıyorsunuz, vs. Bu kalıba dikkat edin. Bu gibi bir ruh halinde, şirin kedi videolarından daha çok sizi öfkelendiren şeylere yöneliyor olabilirsiniz.

Eğer kendinizde bu kalıbı görüyorsanız, travma konusunda çalışan bir terapist görebilirsiniz. Ama size şiddetle tavsiye edeceğim bir başka şey, öfke ile  sağlıklı bir ilişki geliştirmeye başlamanız.

Önce öfkelendiğinizin ve korktuğunuzun farkına vararak başlayın. Korkunuzun size neyi yapma diyor? Bunların farkına vardıktan sonra kendinize “başka biri bu durumda olsaydı ona ne tavsiye verirdim?” diye sorun. Bundan sonra yapmaya çalışacağınız şey, öfkenizi de korkunuzu da tatmin edecek bir plan kurmak. Bunu maalesef hiç yapmıyoruz. Bu şekilde geri adım atıp plan kurmak yerine, hemen kaçış mekanizmalarına atlıyoruz. Ama biraz düşünürseniz belki de birine “bu yaptığın adil değil” demenin saygılı bir yolunu bulabilirsiniz. Sorun şu ki, beyniniz böyle bir durumdan korkuyor olacak zira çok uzun bir süre önce, saygılı bir fikir ayrılığının bile cezalandırılacağını öğrendi. Ama şimdi belki 10 yaş, 15 yaş daha büyüksünüz ve durumunuz farklı. Artık o istismarcı aile ortamında değilsiniz. Daha fazla saygının işlediği gerçek bir çalışma ortamındasınız.

Burada yapmanız gereken şey, bir orta yol bulmak. Bu orta yol hem otomatik olarak ortaya çıkan ilk reaksiyona kapılmamayı hem de aynı zamanda ileri doğru hareket etmeyi sağlayacak bir yol.

Kaynak: The Surprising Link Between Anger and Motivation (YouTube)

Dr.K’nın yayınlarını Daha İyi Bir Yaşam İçin Psikoloji ve Nöron Bilimi Temelli Pratik İpuçları Kitap Seti içinde çeviriyoruz.