Türk kızlarının %90’ı ruh hastası mı?

Ekşi sözlükte biri, Türk kızlarının %90’ının ruh hastası olması başlığına “tabii ki ruh hastaları bunlar” diye kendi deneyimini yazmış, bir inceleyelim dedim.

Önce tamamen bir okuyun ve bakalım bu adamın asıl derdini görebilecek misiniz?

biri nişanlılık olmak üzere son 5 sevgilimde de illallah etmiştim artık. dünya bile değil, evren bunların etrafında dönüyor resmen. hiçbir konuda hiçbirini tatmin edemiyorum. mutlu olmuyorlar. ne yaparsanız yapın her an ilgi bekleyen, kendinizle 10 dk zaman geçirseniz “benle ilgilenmiyosun” zorbalığına başlayan, istekleri hiçbir zaman bitmeyen bir topluluk bunlar.

bir uğraş ya da hayata dair merak ettikleri, dert edindikleri bir şey yok. bir hobileri yok. müzik zevkleri yok. spor, sanat, genel kültür ne bileyim sikindirik siyaset falan bile “ıyghh öff püff” şeyler bunlar için. statü denen şeyi follower sayısıyla eşdeğer görürler. örneğin bir tanesiyle bile açıp cosmos belgeseli izleyemedim, biriyle bile hayata dair ya da özel niş alanlara dair bir sohbetim olmadı. daha doğrusu olamadı. çünkü çok denedim. bu arada bu arkadaşlar bildiğin yüksek fakültelerden mezunlar ve çalışan insanlar. ama birinden bile bir konuda etkilenmedim. beni açacak, merak ettirecek, hayret ettirecek hiçbir anım olmadı.

damızlık adam gibiydim. kamış istediklerinde hazır bir şekilde görevimi yapmam gerekir. ben 2 saat atıyorum satranç oynadığımda oooo “beni unuttun yine”. araban varsa o haftasonu hanfendiyi istediği yere götürceksin. bak senin istediğin de değil. araban var olum sonuçta. hatta sen hastasın köpek gibi evde yatıyosun, hanfendi yazıyor paydosa doğru “alcak mısın beni çıkışta aşkooo”. sen hastaysan banane amk servise mi bindirceksin beni yaa ıyghh.

nişan yapıp evimi açtığım insan her gün beni birinden kıskanıyodu. her allahın günü. ayrılık ultimatomları veriyodu. evli çoçuklu insanlara yürümedigimin hesabını verirken buluyodum kendimi. bi süre sonra ben de ruh hastası oldum tabi. iş yerinden ayrılan bir arkadaşın fotoğraf karesinde olduğum icin birilerine yürümekle suçlanıyodum. ve ben bu psikopatlara her seye ragmen saygılı davranıyordum. bildiğin açıklama falan yapıyodum.

o kadar çok ruh hastası tanıdım ki artık bu genellemeyi yapacak seviyeye geldim. türk kızı %90 ı ilgi budalası, bencil, hayata dair hiçbir merakı, ilgisi ya da dert edindiği bir uğraşı olmayan boş bir topluluktur. nokta

Şimdi de sazı ben elime alayım.

biri nişanlılık olmak üzere son 5 sevgilimde de illallah etmiştim artık.

Bir, iki kadında aynı şeyi yaşasan,  bunlar ruh hastası dersin. 5 kadında da aynısını yaşayınca “acaba bütün bu ilişkilerin ortak paydasında – bende – bir yanlış var mı” diye düşünmen lazım. “Kadınlar bana niye böyle davranıyor, benden neden sürekli ödemem, itaat etmem, alttan almam bekleniyor?” dersin. Arkadaş kendisini bir kez bile suçlamış mı? Hayır. Bu şekilde de tabii ki egosunu sıvazlayıp duruyor ama bu tür kaybeden narsizmi maalesef %90 kendisine zararlı.

Bu adam kendi arızaları nedeniyle, normal kızlar tarafından sürekli reddedilip, sadece ruh hastası kızlarla birlikte olabiliyor olabilir. Bu tür bir “tüm kadınlar / erkekler şöyle böyle” ağlamasında çoğu zaman durum bu. Örneğin “tüm erkekler sikip atan, aldatan götlerdir” diye ağlayan kadın size saçma geliyor zira muhtemelen kendinizi ve birçok erkeği biliyorsunuz ve bu tür erkeklerin azınlıkta olduğunu da biliyorsunuz. Ama bu kız için gerçeklik bu. Neden? Zira normal erkekler onun için görünmez (itici, heyecan verici değil) ve sürekli bu tip adamları buluyor. Sonra da tabii onun için “tüm erkekler” kötü, göt, piç. Burada da aynı durum olabilir. Sen mazoşistsen, seni sadece sadistler çekici bulur ve sonra da tüm kadınları sadist sanarsın mesela. Oysa gerçekte sorun, senin normal kadınlar tarafından tercih edilmemendir.

Örneğin ben burada çok görüyorum. Kız arkadaşım çok kıskanç, sürekli bir şey istiyor, kavga çıkarıyor, vs. diyen adamlarla biraz konuşunca şu çok bariz. Adam kendine güvenmeyen, öz değer yoksunu biri ve kendine hep böyle kızları çekiyor. Sonra da tüm kızlar bu şekilde kendine güvensiz, drama sanıyor.

Fakat burada başka bir mekanizmanın olma ihtimali daha yüksek. Kadınlar omurgasız, kendi çizgilerini savunamayan, bu çizgiler ihlal edildiğinde çekip gidemeyecek kadar muhtaç ve korkak erkeklere çok acımasız davranırlar. Aynı kadın böyle bir erkeğe arkadaşın yazdığı gibi eziyet ederken, omurgalı, eğer çizgilerini fazla ihlal ederse elinden kaçırabileceğini bildiği bir erkeğe feminen, sevgi dolu ve gayet iyi davranabilir.

Bu arkadaşın temel probleminin omurgasızlık olabileceğini nereden anlıyoruz? Şu iki örneği verelim:

“araban varsa o haftasonu hanfendiyi istediği yere götürceksin. bak senin istediğin de değil. araban var olum sonuçta. hatta sen hastasın köpek gibi evde yatıyosun, hanfendi yazıyor paydosa doğru “alcak mısın beni çıkışta aşkooo”. sen hastaysan banane amk servise mi bindirceksin beni yaa ıyghh.”

ve ben bu psikopatlara her seye ragmen saygılı davranıyordum

Sen, kadın seni şoför olarak kullanmak istediğinde, gıkını çıkarmadan itaat ediyorsun, hasta olsan bile. Ya da belki gıkın çıkıyor ama ben senin şoförün değilim diye yerini bildirecek cesaretin olmadığı için, kıza yerini bildiremiyorsun.

Dikkat edin, kız ağzıma sıçsa da korkumdan (kızı kaybederim, yalnız kalırım, kimse beni sevmez korkusu muhtemelen) gıkımı çıkaramıyorum demek, kırılgan narsist egosunun kaldırabileceği bir gerçek değil. Bunun yerine “ve ben bu psikopatlara her seye ragmen saygılı davranıyordum” diyor. Buna da muhtemelen inanıyor. Ben “zayıfım”, “muhtaç davranıyorum” demek yerine, “büyüklük bende kalıyor”, “ben yine de çok efendiyim” diye zayıflığına güzelleme düzüyor.

Arkadaşlar, kadınlar bu noktaya birgünde gelmezler. Bu sitede defalarca belirttiğimiz gibi, bir kadın sizin erkek adam mı yoksa bir sünepe mi olduğunuzu size bakarak tam olarak göremez. Arada sizin sünepe iseniz ona göre davranacağınız küçük testler yaparlar. Bu testler başında çok küçüktür ama siz muhtaçlık, kaybederim ve beni kimse sevmez korkularının esiri bir erkekseniz, bu testlere hafif bir omurga bile gösteremeyebilirsiniz. Bu durumda da kadın acaba ne kadar sünepesiniz diye testlerin şiddetini arttırır ve bir de bakarsınız hasta yatağınızdan kalkıp ona şoförlük yapmıyorsunuz diye size telefonda bağırıp çağırdığı bir noktaya gelmişsiniz.

o kadar çok ruh hastası tanıdım ki artık bu genellemeyi yapacak seviyeye geldim. türk kızı %90 ı ilgi budalası, bencil, hayata dair hiçbir merakı, ilgisi ya da dert edindiği bir uğraşı olmayan boş bir topluluktur. nokta

Sen de bu kadın çöplüğünün kıymetini bilmediği bir pırlantasın değil mi? Yersen. Maalesef kendi yiyordur. Muhtemelen bunu okusa direkt savunmaya geçer. Şişkin ama aşırı kırılgan egosu bu gerçekleri kaldıramaz. Ama sorun şu ki, egomu koruyacağım diye ilişki hayatını cehenneme çeviren, üstelik düzeltme olanağı kendi elinde olan hatalarını düzeltemiyor. Bunun yerine sorunu kadınlara atıyor ve egosunu rahatlatıyor ama bu sefer de sorunu çözmesi mümkün değil. Zira “tüm Türk kadınları ruh hastası” ve bu konuda yapabileceği ne var ki?

Bakın beraber olduğunuz kadın gerçekten ruh hastası olabilir. Ama durum buysa sizin bu kadını bırakmanız lazım. Fakat şimdi bu çocuğu düşünün. Kız arkadaşı gerçekten ruh hastası olsa bile nasıl bıraksın? Zira ona göre ruh hastası olmayan bir kız yok ki?

Oysa azıcık alçak gönüllü olsa, 5 kızda da aynı şeyi yaşadım o zaman bendeki problem ne olabilir diye kafa yorsa, kendi zayıflıklarını bulup giderse, hem böyle kızları kendine çekmeyi bırakacak, hem daha nitelikli kızları kendine çekecek hem de omurgasızlığı yüzünden normal kızları bile ruh hastası canavarlara çevirmeyecek! Evet, yeterince uzun süre böyle omurgasız davranırsanız, en iyi kızı bile çıldırtabilirsiniz. Gerçi normalin üstünde niteliğe sahip kızlar sizi ilk aylarda terk edeceği için, onlarla tecrübeniz çok olmayabilir.

Bu arada, iyi çocuk sendromu olan adamlar normal kadınları iterken, narsist kadınları kendilerine çekerler. Bu konuda iyi çocuklar narsist kadınları kendilerine çekerler yazımıza da bakabilirsiniz.

Bu konu, Modern iyi kocalar ve erkeğe psikolojik şiddet uygulayan kadınlar cehennemi podcastında da işlenmişti.

Sorularınız varsa site yorumlarında sorabilirsiniz ya da bana özel olarak ulaşabilirsiniz. İlişkiler konusundaki ilişkiler setimizi de tavsiye ederim.

Birer bilinçaltı programlama olarak inançlar

Bilinç ve Bilinçaltı Nedir?

Eğer daha önce, öz farkındalığı yüksek ve bilgili insanlarla sohbet ettiyseniz “Bilinç” ve “Bilinçaltı” gibi terimleri eminim ki duymuşsunuzdur. Bu bölümde, bu terimlerin ne anlama geldiğini ele alacağız.

Şöyle bir durum düşünün:

Araba sürmeyi ilk öğrendiğiniz zamanlar son derece odaklanmış, uyaranlara tepki vermeye hazır bir haldesinizdir. Zihniniz bir işle meşguldür ve %100 kapasite ile o işi yapıyordur.

Bir süre sonra, şoförlüğünüz ilerledikçe, Zihninizin hepsini bu iş için kullanmanıza gerek kalmadığını fark edersiniz. Uzuvlarınızı koordinasyonlu bir şekilde kullanarak aracı sürerken bir yandan da müzik dinlemek ya da başkasıyla sohbet etmek gibi şeyler de yapabilirsiniz.

Bu seviyeye ulaştığınızda, araba sürme eylemini gerçekleştiren kısım beyninizin neresidir? Başka şeyler ile uğraşırken araba sürme işini beyninizin hangi kısmına emanet ettiniz?

Yüzünüze doğru aniden bir nesne fırlatılsa, daha ne olduğunu anlamadan gözlerinizi kırparsınız. Bilinçsizce yapılan bu eylemi gerçekleştiren şey nedir?

Yanan bir ocağa ya da bir elektrik teline dokunduğunuzda, daha ne olduğunu bile tam anlamadan, elinizi aniden geri çektiren içinizdeki o gizemli güç nedir?

Son olarak, bazı davranışları ve alışkanlıkları değiştirmek, bilinçli bir şekilde bu değişimi istiyor olsanız bile neden zordur? Bu huya dönüşmüş hareketleri gerçekleştiren şey nedir?

Bu soruların hepsinin cevabı “bilinçaltı” denen olguda saklıdır.

Bilinçaltı

Zihniniz kabaca iki kategoriye ayrılabilir: Bilinç ve bilinçaltı. Karakterinizin ve davranışlarınızın büyük bir kısmı bilinçaltınızın programlanma şeklinin bir sonucudur.

Bir eylem gerçekleştiriyorsanız ve bu eylemi gerçekleştirdiğiniz farkındaysanız, bilincinizle bu işi yaparsınız.

Örneğin, size bir kitabı masaya koymanızı söylersem, bu hareketi gerçekleştirmeniz bilinçli bir eylem olacaktır. Bilinciniz (Yani siz) verdiğim sözlü komutu algılayacak, anlamlandıracak, sonra da eylemi gerçekleştirecektir.

Tam tersi şekilde, bir şey yapıyorsanız ve bunu yaptığınızın farkında değilseniz, otomatik pilota bağlamış gibi davranıyorsanız, o zaman da bilinçaltınız direksiyona oturmuştur.

Bilinçaltı Bir Metafordur

Bilinçaltı tabiri, aslında beyninizin (prefrontal korteks gibi) daha yeni olan bölgelerine oranla çok daha eskiden evrimleşmiş kısımları tarif etmek için kullanılan bir metafordur.

(Prefrontal korteks frontal lobun (beynin ön tarafında yerleşimli, bilinçli düşünmeden sorumlu olan beyin bölgesi) korteksi ve altında bulunan beyaz cevher en üst düzeydeki davranışların bütün bileşenlerinin bağlantılarını yapan ve onları bütünleştiren, önemli duyu ve motor sistemlerinin arasındaki geri bildirim döngülerinin ve bağlantılarının yer aldığı alandır. Varsayılan durum şebekesine dahildir.)

Bilinçaltının görevi olan eylemlerin bazıları -nefes almak gibi – bilinçli olarak da kontrol edilebilirlerken, bazıları üzerinde de – refleks hareketler gibi – hiçbir kontrolümüz yoktur.

Sadece bilinçaltının algıladığı uyaranların farklı nöro-fizyolojik etkilerde bulunup, bilinciniz ile algıladığınız dünyada verdiğimiz kararları etkilediğine dair birçok veri mevcuttur.

Ayrıca, daha eski olan korteks altı yapıların duygusal uyaranları yorumlama işleminde, bilincimiz bunu algılamasa bile, önemli bir role sahip olduğunu gösteren araştırmalar da yapılmıştır.

“Duygusal Zekâ” kitabında David Goleman da bu konuyu vurgulamıştır. Çevreden gelen uyaranlar, daha henüz bilincimiz algılayamadan, daha ilkel ve eski olan korteks altı beyin yapılarımız tarafından yorumlanabilir.

Nörogörüntüleme çalışmaları her ne kadar bilincin ve bilinçaltının kullandığı sinirsel yolların rahatça birbirinden ayırt edilebildiğini tespit etse de, bilinçaltından doğan düşüncelerin kendine özgü bir işleme yolu yok gibi gözüküyor. Anlaşılan, hem bilincimiz hem de bilinçaltımız aynı ortak veri işleme yollarını kullanıyor.

Muhtemelen bu sebepten dolayı bulunduğumuz ortamdaki sürekli değişen uyaran seline karşı savunmasız robotlar değiliz, bilinçli olarak bilinçaltımızdan doğan davranışlara müdahale edip değiştirebiliyoruz.

Dikkat Süresinin Önemi

İnsanların çok kısıtlı bir dikkat süresi vardır. Bilincimiz tekrar tekrar yapılması gereken bir işin ne olduğunu öğrendikten sonra görevini bilinçaltına teslim eder. Böylelikle daha çok dikkat veya ivedilik isteyen bir iş çıktığında, ona odaklanmak için müsait olur.

Örneğin gece dişlerinizi fırçalarken bilinciniz düşüncelere dalabilir, o gün yaşadığınız önemli olayları anımsayıp üzerinde düşünebilir. Bu sırada da bilinçaltınız, fırçalama eylemini gerçekleştirmenizi sağlar.

Filtreleme ve Kaydetme

Bilinciniz dış dünyadan gelen bilgileri filtreleme ve mantıklı bir şekilde işlemeye yarar. Bu bilgilerden hareketle, bazı kanaatlere varır ve bu kanaatleri bilinçaltınıza depolar. Böylelikle bu kanaatleriniz ile tutarlı eylemleri, üzerinde fazla düşünmeden otomatikman gerçekleştirebilirsiniz.

Size dünyanın düz olduğunu söylersem öncelikle bilinciniz bu veriyi işleyecek, doğru olmadığını fark edecek (Hâlihazırda dünyanın yuvarlak olduğuna dair elinizdeki bilgiyle çeliştiği için, eğer düz dünyacı değilseniz) ve bu yüzden bu veriyi filtreleyip bir kanaate/inanca dönüşmesini engelleyecektir.

Bilinciniz bilgiyi işlemek için her zaman süreye ihtiyaç duyarken (genelde yavaş bir işlemdir), bilinçaltınız her zaman hızlı ve otomatiktir. Çevrenizi sürekli tarar, gelen verileri kayıt altına alır, güncel ve gelecekteki davranışlarınız için işe yarayan programlara dönüştürür.

Bilinçaltınızı ömrünüzdeki şu ana kadar maruz kaldığınız her türlü veriyi kaydeden bir kamera olarak düşünebilirsiniz, bütün hatıralarınız, hayat tecrübeleriniz ve becerileriniz bu kameranın hafızasındadır.

İnsanın binlerce yıllık evrimsel geçmişiyle şekillenmiş davranışsal programlar da bu hafızadadır.

İnsan davranışı denen olgu, bilinç ile bilinçaltının, iç (psikolojik) ve dış (çevresel) faktörlerin etkisinde daimi etkileşiminin bir ürünüdür.

Bilinçaltı Programları Olarak İnanç Sistemleri

Kanaatlerinizle oluşturduğunuz, düşünce ve hareketleriniz üzerinde büyük etkisi olan inanç sistemleriniz, aslında bilinçaltında çalışan programlar gibidirler. Farkındalığınız yüksek seviyede değilse bırakın bu programların etkilerini, muhtemelen varlıklarından bile haberiniz olmaz. 

Psikoloji veya insan davranışları hakkında hiçbir şey bilmiyor olsanız bile, inanç sistemi denen kavramı bilmeniz zihnin çalışma mekanizmasının özünü kavramınızı mümkün kılar.

İnanç sistemi, bilinçaltımızda depolanmış kanaatler topluluğudur. İnançlarımız, davranışlarımızı en çok etkileyen faktörlerdir.

Bilinçaltınızı veri depolama merkezi olarak, hayatınız boyunca maruz kaldığınız her bilginin bulunduğu bir yer olarak düşünün. Bu bilgilere bütün geçmiş anılarınız, tecrübeleriniz ve fikirleriniz de dahildir. Şimdi, bilinçaltı bu kadar veri ile ne yapabilir? Bunun bir amacı olmalı.

Bilinçaltınız bütün bu bilgilerden hareketle belli inançlar oluşturur ve bunları kaydeder. Bu kanaatleri bilgisayara nasıl çalışması gerektiğini söyleyen yazılımlara benzetebiliriz.

Benzer şekilde, bilinçaltınıza kaydedilmiş inanışlar hayatta belli şartlarda nasıl davranacağınızı büyük ölçüde belirler. Peki, bu kanaatler tam olarak nedir?

İnançlar Bilinçaltı Programlarıdır

İnançlar, benimsediğimiz fikirlerdir ve temel olarak davranışlarımızı etkileyen inançlar, kendimiz hakkında doğru olduklarına inandıklarımızdır.

Örneğin, bir insan özgüvenli biri olduğuna inanırsa, bu kişinin bilinçaltında bir yerlerde “ben özgüvenli biriyim” inancının bulunduğunu söyleyebiliriz. Sizce bu insan nasıl davranır? Elbette özgüvenli biri olarak.

Hemen her zaman, kendi inanç sistemlerimiz ile tutarlı olacak şekilde davranırız. İnandıklarımız davranışlarımızı şekillendirmede bu kadar güçlüdürler ve bu nedenle de,  bunları nasıl oluşturduğumuzu anlamaya çalışmak önemlidir.

İnançların Oluşma Şekli

İnançların nasıl oluştuğunu anlamak için bilinçaltınızı bir bahçe, inançlarınızı da o bahçede yetişen bir bitki olarak düşünün. İnançların bilinçaltında oluşumu, bir bahçede yetişen bir bitkiye benzer.

Bir bitkinin yetişmesi için ilk olarak toprağa tohumu ekeriz. Bunu yapmak için toprağı kazmanız gerekir ki tohumu ekebilelim. Bu tohum fikirdir, maruz kaldığınız herhangi bir fikir olabilir.

Örneğin, öğretmeniniz size “Sen bir aptalsın!” demiş olsun, bu mesela bir tohumdur. Toprak ise bilincinizdir, gelen bilgileri filtreler, neyi kabul edip neyi reddedeceğinize karar verir. Bilinçaltına hangi fikirlerin geçip hangisinin kalacağına karar verir. Bir nevi bekçilik vazifesi görür.

Eğer bilinç filtreleri devre dışı kalırsa ya da kapatılırsa (Toprağı kazmak), Fikir (Tohum) bilinçaltına giriş yapar (Toprağın kendisi). Orada, bir inanç olarak depolanır.

Bilinç filtreleri aşağıdakiler tarafından kapatılabilir veya devre dışı bırakılabilir:

  1. Güvenilir Kaynaklar/Otorite Figürleri

Ebeveynler, arkadaşlar veya öğretmenler gibi güvenilir kaynaklardan veya otorite figürlerinden gelen bilgiler, bilinç filtrelerinizi kapattırıp gelen mesajların bilinçaltınıza sızmasını sağlayabilir. Bu mesajlar daha sonra inançlara dönüşür.

Şöyle düşünün: Zihniniz her zaman enerjiden tasarruf etmek ister. Bir bilgiyi işlemek gibi karmaşık bir işe enerji harcamaktan kaçınmak için, güvenilir bir kaynaktan gelen bilgiyi, sadece kaynağa güvendiği için depolayabilir. Yani zihnin tutumu “Niye analiz edip filtrelemeye uğraşayım ki?” şeklindedir.

  1. Bol Tekrar

Bir fikre tekrar tekrar maruz kalırsanız bilinciniz aynı bilgiyi tekrar tekrar filtrelemekten yorulur. Eninde sonunda bu fikrin belki de filtrelenmeye ihtiyaç duymadığına karar verebilir. Bunun sonucu olarak mevzubahis fikre, yeteri defa maruz bırakılırsanız bilinçaltınıza yerleşebilir, böylelikle bir inanca dönüşür.

Yukarıdaki örneğe devam edersek, eğer öğretmeniniz (güvenilir bir kaynağınız / otorite figürü) size aptal olduğunuzu söylüyorsa (fikir) ve bunu tekrar tekrar yapıyorsa (bol tekrar), sounda aptal olduğunuz kanaatine varırsınız. Buna inanmaya başlarsınız. Çok saçma geliyor değil mi? Buradan sonrası daha da kötü.

Tohum ekildikten sonra baş verir, henüz ufak bir fidandır. Eğer su vermeye devam ederseniz büyüdükçe büyür. Bir inanç bilinçaltında oluştuktan sonra, elinden geldiğince orada kalmaya çalışır.

Bu da inancı destekleyen delilleri bularak olur, Bir bitkinin sulandıkça büyümesi gibi, deliller inancı sürekli güçlendirir. Peki, bilinçaltı inançlarını nasıl sular?

Kendi Kendini Güçlendiren Döngü

İnsanlar hemen her zaman, inanç sistemlerine uygun olacak şekilde hareket ederler. Bu nedenle aptal olduğuna inanan bir insan, gitgide artan oranda aptal bir insan gibi davranmaya başlar.

Bilinçaltınız hayat tecrübelerinizi kaydetmeye devam ettikçe, yaptığınız aptallıkları aptal olduğunuza bir “delil” olarak kabul edip, zaten var olan inancınızı desteklemek için kullanacaktır ve kalan her şeyi de görmezden gelecektir.

Yani zekice bir hareket yapsanız bile, daha güçlü ve yaşanan olayla çelişen bir inancın (aptal olduğunuz inancı) varlığı yüzünden, bilinçaltınız bunu görmezden gelecektir. Doğru ya da yanlış birçok delil toplayacak, içinizdeki inancı sürekli daha da çok besleyip, yıkıcı ve kendi kendini doğrulayan bir döngü kuracaktır.

Döngüyü Kırmak: İnançlarınızı Nasıl Değiştirebilirsiniz?

Bu enkazdan çıkmanın yolu, kendi inanç sisteminize meydan okuyup:

“Ben gerçekten bir aptal mıyım?”

“Hiç mi akıllıca bir şey yapmadım?”

Gibi soruları kendinize sormaktır.

İnançlarınızı sorguladıktan sonra sarsılmaya başlarlar. Bir sonraki adım da bilinçaltınıza, vardığı kanaatin yanlış olduğunu hareketlerinizle kanıtlamaktır.

Bilinçaltınızı yeniden programlamanın en iyi yolu eylemlerinizdir. Daha iyi bir yöntem yoktur.

Bilinçaltınıza zeki biri olduğunuza dair yeteri kadar delil verirseniz, zeki biri olmadığınıza dair inancını çöpe atmaktan başka çaresi kalmayacaktır.

Tamam, şimdi aslında zeki biri olduğunuza inanmaya başladınız. Bu yeni inancınızı destekleyecek deliller topladıkça (yeşeren tohumu sulamak), bunun zıttı olan fikir gitgide zayıflayacak, en sonunda da yok olacaktır.

Bir inancın ne kadar kolay değiştirilebileceği, bilinçaltında o inancın ne kadar uzun süredir bulunduğuna bağlıdır. Çocukluğumuzdan itibaren sıkıca sarıldığımız inançları değiştirmek sonradan edindiklerimize göre daha zordur. Ot yolmak, bir ağacı sökmekten çok daha kolaydır.

Zihninizin bahçesinde hangi bitkiler yetişiyor?

Onları kim ekti? Orada olmalarından memnun musunuz?

Eğer değilseniz, kendi istediklerinizi ekmeye başlayın.

Geçmiş Tecrübelerimiz Kişiliğimizi Nasıl Şekillendirir?

Burada, temel inançlar kavramından ve geçmiş tecrübelerimizin kişiliğimizi nasıl etkilediğinden bahsedeceğiz.

İnançlarımız ve ihtiyaçlarımız, davranışlarımızı etkileyen en önemli faktörlerdir. Fakat en nihayetinde, tüm olay inançlarımızdadır. Çünkü ihtiyaç duygusu da bir inançtır, bir şeye ihtiyacımız olduğuna dair beslediğimiz inançtır.

Doğduğumuzda beynimiz henüz tam gelişmemiştir, fakat çevremizden bilgi toplamaya ve bu bilgilerden yola çıkarak belli inançlar oluşturmaya hazırızdır. Hayatımızın geri kalanında bize rehberlik edecek o nöron bağlarını kurmaya hazır bir beynimiz vardır.

Bir çocuğu büyürken çok dikkatli gözlemlediyseniz neyden bahsettiğimi anlarsınız. Çocuklar çevreden gelen o kadar fazla veriyi o kadar hızlı emer ki 6 yaşına geldiğinde kafasında binlerce kanaat oluşur, bu kanaatler de dünyanın geri kalanıyla iletişime geçmesini sağlar. 

Temel İnançlar, Kişiliğimizin Özü

Çocukluğumuzda ve erken ergenlik döneminde oluşturduğumuz inançlar “temel inançlarımızı” oluşturur. Kişiliğimize etki eden en önemli faktörler, bu temel inançlarımızdır, fakat bu onlar ile sonsuza kadar ayrılmayacağımız anlamına gelmez.

Temel inançların değiştirilmeleri zordur fakat imkânsız değildir. Hayatımızın daha sonraki aşamalarında oluşturduğumuz inançlar, bunlara oranla daha esnektir ve çok çaba sarf etmeden değiştirilebilir.

Kişiliği Değiştirmek İçin İnançları Değiştirmek

Peki, inançlarımızı nasıl değiştireceğiz? İlk aşama, kişiliğimizi şekillendiren inançların bilincine varmaktır. Bunları teşhis ettikten sonra, geçmişinizi eşeleyip bu inançları neden oluşturduğunuzu anlamanız gerekir ki burası işin zor kısmıdır.

İnançların inşası bilinçaltındadır. Bu yüzden de inançlarımızla yüzleşirken, kendimizi güçsüz hissederiz. Fakat bilinçaltımızı bilince döktükten sonra bu savaşta güçlenmeye başlarız.

Değiştirmek istediğiniz inançları tespit edip bunları nasıl oluşturduğunuzu anlamak, bu inançların pençesinden kurtulup sizin davranışlarınızı etkilemelerine izin vermemek için yeterlidir. Farkındalık etrafındaki her şeyi eriten bir ateş gibidir.

Şöyle bir örnek ile açıklayalım: Örneğin bu ay işyerindeki performansınız çok kötüydü ve patronunuzu hayal kırıklığına uğrattınız. Patronunuz bir sonraki ay bu durumu telafi etmenizi bekliyor.

Fakat size bir performans raporu vermedi ve neyin düzeltilmesi gerektiği konusunda tek bir şey söylemedi. Yanlış giden şeyin ne olduğunu bilmeden bir şeyi düzeltebilir misiniz?

Kesinlikle düzeltemezsiniz! Bir şeyi düzeltmek için önce neyin yanlış olduğunu bilmek gerekir. Sadece bu da yetmez, nasıl ve neden yanlış olduğunu da bilmeniz gerekir. İnsan davranışlarında da durum aynıdır, davranışlarınızın altında yatan mekanizmayı çözemezseniz, onları değiştiremezsiniz.

Bazı Örnekler

Geçmiş tecrübelerimizin (özellikle çocukluk dönemi) davranışlarımızı etkileyen güçlü inançları nasıl oluşturduğunu göstermek için size birkaç örnek vereyim:

Çocuklukta istismara uğramış bir kadın yaşadığı olaylar yüzünden başkalarından daha değersiz olduğunu düşünür. Bu yüzden hayatı boyunca utanç ve düşük seviyede özsaygı ile boğuşması ihtimali çok yüksektir. Bu yüzden, muhtemelen utangaç ve içine kapanık biri olacaktır.

Ailenin en küçük çocuğu çevresindekiler tarafından sürekli ilgiye maruz kaldığı için sürekli ilgi odağı olma ihtiyacı besler.

Büyüdüğünde sırf ilgi odağı olmaya devam etmek için ilgi budalası, başarılı veya çok ünlü biri olabilir.

Kendisini ve annesini terk edip giden bir babaya sahip bir kız çocuğu, erkeklerin güvenilmez olduğuna dair bir inanç oluşturabilir. Yetişkin bir birey olduğunda erkeklere güvenmekte zorlanabilir, bir erkekle duygusal bir birliktelik kurmakta zorlanabilir. Sebebini bilmeden, girdiği bütün ilişkileri sabote edecek davranışlarda bulunabilir.

Ailesinin sürekli maddi kaygılara sahip olması yüzünden çocukken eline pek para geçmeyen çocuklar büyüyünce zengin olmayı takıntı haline getirebilir. Çok hırslı ve rekabetçi bir insan olabilir, finansal hedeflerine ulaşmayı başaramazsa depresyona girebilir.

Okulda zorbalığa maruz kalmış bir çocuk, güçlü olma ihtiyacı hissedebilir ve dövüş sporlarına veya vücut geliştirmeye çok ilgili olabilir. Salona bağımlılık derecesine giden insanlarla konuştuysanız, çoğunun küçükken zorbalığa maruz kaldığını veya kavgaya bulaştığını fark etmişsinizdir. Sadece görsellik için bu işi yapanlar azınlıktadır. İnsanlar hayat tecrübelerinden dolayı bazı güçlü inançlar, ihtiyaçlar ve düşünce sistemleri geliştirirler.

Bu örneklerin hepsi ihtiyaçlarını karşılamak için belli kişilik özellikleri geliştirmiştir, bu kişilik özelliklerine neden sahip olduklarını bilemeyebilirler, fakat zihinleri arka planda sürekli çalışarak ihtiyaçlarını karşılamaya uğraşır.

Bilinenin aksine, istediğimiz kişilik özelliğini geliştirmek için kendimizi eğitmemiz mümkündür. Geçmişinizin size bahşettiği bazı kişilik özelliklerini seviyor olabilirsiniz, fakat hoşunuza gitmeyenlerden de bunlarla bağlantılı olan inanç sistemlerinizi değiştirerek kurtulabilirsiniz.

Vaka çalışması – İlgisi yetersiz kızın peşinde koşmak

Selam. Konumuzun esas kızı ile geçen sene Ağustos’ta görüşmeye başladım. İlk aylarda her şey çok güzeldi ama başlarda oldukça sıcak olan kız, sonra hızlıca soğudu ve sene bitmeden ayrıldık.

Yani ilk başta her şey çok güzeldi sanıyordun ama değilmiş.

Benimle konuşmaya ve mesajlaşmaya can atan kıza ulaşmak ve buluşma ayarlamak zorlaştı.

Yani, kızın ilgisi azalmaya başlamış. Bunu söylemek için uzman olmaya gerek yok ama bahse girerim sen de kendini geri çekeceğine peşinden koştun. Aslına bakarsan peşinden koşmana da gerek yok. Onun sana olan ilgisi azalırken senin aynı seviyede kalman bile yeterli ama erkeklerin %90’ı bu durumda tam tersi ilgisini arttırıyor.

Aralık sonu bana hayatında ilişkiden daha öncelikli işleri olduğunu, beni kırmak istemediğini ama kendisinin zaten ilişki yürütmekte pek başarılı olmadığını söyledi.

Şimdi buradan çıkardığım birkaç sorun var. Birincisi bir kadın bunu genellikle bir erkek fazla ilişki öncelikli oldu mu söyler. Ortalama bir erkek bir kadını ilişki ile “kafeslemeye” fazlaca heveslidir zira kendini ödül olarak görmediğinden eğer ekstra bir çaba ve ilgi göstermezse, bir kadının kendisi ile uzun süre durmak istemeyeceğine inanır. Maalesef bu inanç, erkeğin tüm davranış ve mimiklerinden akar : “Seni hak etmiyorum, senin için yeterince iyi değilim”. Ve bu “eksiğini” kapatmak için daha fazla araması, daha fazla peşinden koşması, daha fazla ilişki öncelikli olması gerektiğini düşünür. Kadınla arasındaki ilişkide omurga göstermekten korkar. Kötüsü, kadın bunu sezmeye başlar ve adamı ufak ufak test ederek, adamın omurgasız davrandığı birçok durumun ortaya çıkmasına neden olur.

Fakat bu erkeği çok kolay ve cepte yapar ayrıca bu zayıflıktır ve zayıflık özellikle bir kadın için iticidir. Yeterince uzun bir süre “seni hak etmiyorum, senin için yeterince iyi değilim” inancı ile davranın, bir yerde kadına “evet beni hak etmiyor, benim için yeterli değil” dedirtirsiniz.

İkincisi, “seni kırmak istemiyorum” bana kadının senin kırılgan bir erkek olduğunu düşündüğünü ima ediyor.  Ya da bundan şüpheleniyor. Eğer bu aşamada, “senden hoşlanıyorum ve seninle görüşmeye devam etmek istiyorum ama kararın buysa yapabileceğim bir şey yok. Fikrin değişirse beni ara” deyip gerçekten gitsen senin o kadar da kırılgan olmadığını görür. Ama tahminim sen, peşinde koşmaya yani kırılgan bir erkek olduğunu ispatlamaya çalıştın.

O günden sonra aramızdaki şey görüşmeden mektup arkadaşlığına döndü 🙂 Ben aslında o konuşmadan sonra iletişimi kes kuralı uygulamaya başlamıştım.

Doğru yapmışsın.

Ama o bana sıklıkla mesaj atıp havadan sudan mesajlaşıyordu.

Erkek olarak istemiyorum ilgin de şimdi bedavaysa neden kullanmayayım 🙂 Seni aradığında buluşmak istediğini varsayıp buluşmaya çağıracaktın ama 2 buluşma teklifini reddederse ya da buluşmalardan iş çıkmazsa, mesajlarına geç dönerek ve gerekirse dönmeyerek başından savacaktın.

Nisan’a kadar bu şekilde devam etti.

Bir umuttur betalaştıran insanı, aldım elime whatsapp’ı.

Sonunda Nisan ayında buluştuk.

2 kere çağırıp gelmezse başından atmak yerine, birgün kabul eder umuduyla buluşmaya çağırıp durdun değil mi?

“Göz göze durup bakınca
Göreceğiz,
Neyiz ve nerelerdeyiz,
Bilemiyoruz
Şimdi”

Ne olduğunuz belli ama illa kafana vurulması gerekiyor demek ki 🙁

Aslında her şey çok iyi gelişti. Bana aşkım demeye başladı ve sık sık buluşuyorduk.

Hadi Mahmutlar bunu da açıklayın! Ne oldu 🙂 Belki de mesajlaşmaya devam etme hatana rağmen, 2 kereden fazla buluşmaya çağırma hatasını yapmadın, hep o aradı. Sonuçta en azından no contact ne biliyorsun. Bu durumda uzaktayken çok beyaz görünebilirsin ama işte kızı başından atacak kadar gücünün olmaması seni sonra fena ısırır. Ama bakalım ne olacak?

Çok negatifsin demeyin, bundan sonra boka sarmasa bana soru döşemezdi. Bir de erkeklerin %90’ı bu şekilde yarım yamalak no contact ile kız geri geldiğinde, 3-5 buluşmaya kalmaz ayrılığa götüren hallerine dönerler ve kadını hayatlarından çıkmaya iterler. Kadın eskiden verdiği kararın doğruluğuna inanır ve bu sefer daha kesin gider.

Ama aramış ve buluşmak istemiş demeyin. Eğer 2 buluşmada kızı başından savsaydı (götlük yapmadan, öfkelenmeden), bu kız %99 Nisan’a kalmadan buluşmak isterdi.

Ama sorun şu: 9 aydır görüşüyoruz fakat hala bana hayatında öncelikli biriyim gibi davranmıyor. Yani nasıl anlatsam, öylesine takılıyor gibi. Sevgili olamadık.

9 aydır görüşmüyorsunuz. 5 ay görüştünüz, 3 ay mektup arkadaşlığı yaptınız ve 1 aydır görüşüyorsunuz. O 5 ay zaten çöpe gitti.

Sen hala sevgili olmaya odaklısın. Seninle sevgili olmaya “ıyy bilmem ki” diyen bir kadınla. Oysa bir kadının sevgili olmaya değer bulup bu amaçla peşinden koştuğu erkekler, sevgili olmaya bir tık dirençlidir ya da en azından kadına göre daha az isteklidir. Kadından daha çok sevgili olma, evlenme hevesindeki erkekler genellikle tercih edilmeyen, bir kadını ilişkiyle bağlamak için sürekli emek harcaması gereken yoksa yalnız kalacaklarından korkan erkeklerdir.

Bu nedenle biraz özgür erkek adam ruhu edinin ama şu an ona sahip değilseniz, en azından öyleymiş gibi davranın. İlişkiye kızdan daha hevesli olmayın, ilişki kızın fikriymiş ve kız istemezse aslında ne güzel takılıyorduk modundaymışsınız gibi davranın. Bakın bunu da yanlış anlarsınız diye söyleyeyim: Kıza skor gibi davranın, gözüne başka kızlar sokun, hafife alın demiyorum, sadece hani ne güzel özgürdük modunda olun.

Arkadaşlar, bir erkeğin bir kadını ilişki ile “kafesleme” isteğinin temelinde, kendi içinden gelmeyen özdeğeri, romantik ilgi odağının onayından (aramaları, sevmesi, ilgi göstermesi) devşirmek istemesi yatar. Bu nedenle mesela burada birçok erkeğin “ama kız beni seviyor, bana ilgi gösteriyor” kriterine aşırı derecede önem verdiğini görüyoruz.

Aslında kızın işi çok yoğun ama boş zamanlarında başka bir sürü şey yapıyor ve bana ayırdığı zaman çok kısıtlı. Sonuçta sürekli olarak onun boş zamanını bulmaya çalışıyorum.

Bu kızın fazlaca peşinden koştuğunu, kendini prensesin zaman lütfetmesini bekleyen sıradan insan pozisyonuna soktuğunu söylüyorsun. Ağzından çıkanı kulağın duyuyor değil mi? Benim kendime değer verdiğim yok, kendime saygım yok, kendimi öncelik yaptığım yok ama o neden bana yeterince değer vermiyor, saygı duymuyor ve beni önceliği yapmıyor? Sence neden? Davranışlarınla ben beklerim, senin boş zamanının peşinde koşarım ve gıkımı çıkarmam diyor olabilir misin? Yani seni hak etmiyorum zaten, tabii ki bana verdiğin her anın peşinde koşacağım diyor olabilir misin?

Bu kadın seni terk etti. Muhtemelen aynen böyle sana attığı kırıntılara minettar davranman yüzünden. Senin yapman gereken aynı senaryoyu yeniden oynamak değil, bu kadının seni aramasını, seninle buluşmak için zamanın olup olmadığına bakması lazım. Ama sen kimsin ki, ondan bunu talep edeceksin değil mi? (Talep edeceksin derken söyleyerek değil davranışlarınla, o aramadan onu aramayarak mesela).

Bu kız ne kadar güzel olursa olsun alt tarafı bir kız. Ama sen muhtemelen çok yalnız kaldığın ve tercih edilmediğin için bir kadının peşinde koşman, bulursan yapışıp bulaşmaman gerektiğine inanıyorsun. Fakat maalesef sen böyle davrandığın için yalnız ve tercih edilmezsin. Bu döngüyü bir yerde kırman lazım.

Senin için ne kadar zor olursa olsun, eğer buluşmak için zamanı yoksa, sürekli arayıp ne zaman buluşabileceğinizi sormak yerine, “tamam, zamanın olduğunda bana haber ver, buluşalım” deyip kapatman ve bir daha o seni arayıp buluşma teklif edene kadar asla buluşma teklif etmemen lazım. Yatağında cenin pozisyonuna geçip ağlar mısın, spor salonunda kendine işkence mi edersin bilemem ama dişini sıkacaksın. Ve duruşun, “aramazsa, buluşmazsak bir daha buluşmuyoruz”. Böyle yaparsan döngüyü kırarsın. Bu kız olmaz belki ama sen bambaşka biri olursun.

Ama eğer senin arar ve buluşmak isterse, sanki arada başka kızlarla görüşmüşsün ve “ha Merve’de vardı” diye hatırlamışsın gibi gayet normal bir şekilde buluşursun. Çoğu erkeğin sandığının aksine burada sinirlenmek, trip atmak zoru oynamak değil (o artık her neyse) “telefon başında seni bekliyorum, kaç gündür ağlıyorum” demektir.

Sonuçta neyin çalışıp çalışmadığını gözlemleyebiliyorsun ama bir kadını ya da bu kadını hak etmediğine olan inancın ağır basıyor ve peşinden koşuyorsun. 3 ay görüşme talep etmeden durmuşsun, kız konuşsanız bile peşinden koşmaman nedeniyle senin değiştiğini, artık değerli biri olduğunu düşünüp, oldukça ilgili bir şekilde gelmiş. Sen ise hemen peşinden koşmaya başlamışsın.

Sen eğer bir kadının önceliği olmaya değer, bunu hak eden bir erkek olmadığına inanırsan, bu inancına göre davranırsan, karşındaki kadını da zorla buna inandırırsın.

Şimdi bu aşamada ne yapabilirim? Onun önceliği olmak istiyorum.

Dediğim gibi spesifik olarak onun önceliği olmak istemen, kendi içinden gelmeyen değeri ve saygıyı, spesifik olarak bu kadının onayından devşirebileceğini sanman. Sonuçta içinden gelmiyorsa dışarıdan gelecek. İyi çocuklar bunu bir kadın bulup kendilerini zorla da olsa ona adayarak bir kadında ararlar, piç çocuklar skorda ararlar (bkz. dildo vatandaşlar).

Böyle hissetmesen bile, özdeğerin kendinden geliyor gibi davranman ve bu kadından devşirmeye çalışmayı bırakman gerekiyor. İlk aramaların çoğunu bu kız yapacak, buluşma isteklerinin çoğu ondan gelecek. O peşinde koşacak ya da sen kendine seni önceliği yapacak başka birini bulacaksın. Gidip bunları söyleyerek kızı tehdit etmeyeceksin tabii. Davranışlarınla bunu gösterip, tek kelime etmeden yapacaksın. Böylece belki hayatın boyunca içinde olduğun “değersizim – bu nedenle peşinde koşmam gerek – değersiz erkek – değersizim” döngüsüne darbe vurabilirsin. Sonuçta zihinsel değişim, oturduğun yerde kendinle ilgili hislerini değiştirmekle değil, davranışlarını değiştirmekle olur.

NOT: Ben psikolog değilim ama çoğu erkekte bu döngü öğrenilmiş davranıştır ve davranışlarını acı çeke çeke de olsa değiştirerek kırılabilir. Ama özdeğer ve özsaygı yoksunu olmanın daha derin sebepleri varsa, terapi alman iyi bir yatırım olacaktır.

Vaka çalışması – Başka erkekle kıskandırmaya çalışan kadın

2 aydır bir kızla çıkıyorum. Bana ilgisi her geçen gün artıyordu ve telefonda “beni özledin mi?” diye soruyordu. Bu süreçte tabak çeviriyordum ama bunu asla onun gözüne sokmadım. Buna rağmen ne yaptığımı hissettiğinden olacak, “ben birden fazla kızla flört eden bir erkekle çıkmam” gibisinden bir laf etti. Aslına bakarsan, ben bu kızla tek eşli ilişkiye geçmeye hazırım ama bana bunu istediğine dair bir söz söylemedi ya da ima etmedi. Yine de ben, bunu söylemese de buraya gittiğimizi düşünmeye başlamıştım.

Evet, kadınlar genellikle “biz neyiz?” diye sorarak (direkt bu şekilde olmayabilir) erkeğe seninle sevgili olmak istiyorum derler ama bu her zaman olmayabilir. Sevgili gibi davrandığında da biz neyizi sormuş kabul edebilirsin. Ama bu sevgili gibi davranma, arkadaş gibi fizikselden uzak takılan ama kendini sevgili zanneden uydu erkeğin “sevgili gibiyiz” demesi gibi değil. Aranızda fiziksel var, buluşmalar var, yani duygusal ve fiziksel olarak birliktesiniz. O zaman düşünebilirsin.

Fakat bir haftadır konuşmuyoruz ve senin bu konuda fikrini merak ediyorum.

Ondan önce şu “beni özledin mi?” sorusuna gelelim. Burada erkeklere tabak çevirmelerini tavsiye ediyorum ama bugüne kadar kimseye FWB, Fuck Buddy ya da tek gecelik ilişki önermediğimi belki fark etmemişsinizdir. Aynı zamanda eğer bir kadınla tek eşli ilişki yaşamak istemiyorsanız, bunu ona dolaylı olarak belirtmenizi söylüyorum. “Şu an ilişkiye hazır değilim” gibi. Şimdi biliyorsunuz, ilk 3 ay seni seviyorum da yok. Fakat birçok erkek bu kuralı kafasına göre genişletiyor.

Tabak çeviriyor olsanız da, tek kadınla görüşüyor olsanız da, bir kadının onunlayken sizin için özel olduğunu hissetmesi önemli. Birden fazla kadını görüyor olsanız bile bir kadınla birlikteyken, dikkatiniz onda olsun. Kendisini skor tahtanızda bir skor olarak görmesin ya da ona öyle davranmayın.

“Beni özledin mi?” sorusu genellikle seni görmek istiyorum, beni gör demektir. Henüz tek eşli ilişkide olsanız da olmasanız da kız bu soruyu sorduğunda “tabii ki, yarın buluşalım mı? Ne kadar özlediğimi uygulamalı göstereyim :)” gibi bir şey söyleyebilirsiniz.

Birçok ilişki, iki insanın birbiriyle henüz bir söz vermeden buluşup “kaynaşması” ile başlar. Kadınlar, birçok opsiyonu olan erkekleri, kendilerinden başka opsiyonları olmayan erkeklere göre daha çekici bulurlar ama kadının artan ilgisinin devam etmesi için, kadının sizin yanınızda kendisini sizin için diğer kadınlara göre daha özel hissetmesi gerekirlidir. Kadınlar kendilerini istese aldatabilecek ama aldatmayan erkekleri çekici bulurlar, istese bile aldatamayacak erkekleri değil. Ama bu, kadınlar aldatılmak isterler, sadece skor olmak isterler ya da  başka kadınların suratlarına vurulmasını isterler anlamına gelmez. Sizin alternatiflerinizin olduğu davranışlarınızdan akar zaten. Başka kadınları bir kadının gözüne sokmaya çalışan erkek, genelde alternatifi olmayan erkektir. Alternatifi olan çapkın erkekler, suda yürüyüp iz bırakmamaya meyillidirler.

Çoğu kadın, onu sadece seks için kullanıyorsanız, kendisi de sizi sadece seks için kullanma niyetinde değilse, size karşı ilgisini kaybeder.

Her neyse, kadının “beni özledin mi” gibi sorular sorması aslında kendi artan ilgisinin belirtisidir.

Şimdi ben 35 yaşındayım, kız ise 29 yaşında. Ben eli yüzü düzgün bir adamım. Kız ise oldukça güzel. Bir organizasyonda gözüme kestirdim ve gidip muhabbet ettikten sonra telefonunu istedim. Telefonunu alıp benimkini kaydetsin diye mesaj attım. Ertesi sabah ben henüz mesaj atmadan bana mesaj attı.

Yürümen gayet cesur. Kendini orada gösteriş şeklin sonucu da kızın sana ilgisi yüksek.

Hemen buluşma ayarladım. İlk buluşmamız çok iyi geçti.

Güzel, hemen buluşma ayarlanışsın. Bir kadının telefonunu henüz onunla hiç görüşmeden alıyorsanız (örneğin Tinder tanışması), bir iki gün ısınma mesajlaşması iyidir ama zaten yüzyüze tanıştıysanız, hemen buluşma ayarlayabilirsin.

Bana şimdiye kadar kimsenin kendisine bu şekilde yaklaşmadığını ve cesaretimden etkilendiğini söyledi.

Evet, bu konuda dışarıda pek rekabet yok.

Arkadaşlarım da bana olan ilgisinin yüksek olduğunu görüp bana söylüyordu.

Yanlış! Henüz yeni tanıştığın kızı hemen arkadaş ortamına sokup grup buluşması yapma! Burada hata yapmışsın. Bir kız, kız arkadaşın değilse, arkadaşlarınla tanıştırma.

3. buluşmada başlayan seks cinsel uyumumuz harikaydı.

Tanıştığımızın 4. haftası sanırım, bana başkalarıyla flört ediyorsam bırakmamı, başkalarıyla flört eden bir erkekle görüşmeye devam edemeyeceğini söyledi.

Biraz çatışmacı girmiş ama biz neyiz sorusu gelmiş aslında.

Ben de merak etmemesini, onun açık ara bir numara olduğunu söyledim.

Espri olarak iyi aslında, bakalım espriden anlıyor mu? Bunu demen fena değil ama aslında burada biz neyiz sorusu var. Eğer kızla tek eşli ilişkiye geçmiyorsan, böyle devam edebilirdin. İstiyorsan, espriyi yapsan bile, onun ilişki konusunda ne düşündüğünü sorarsın ve ilişki istediğini söylerse sen de aynı şekilde düşündüğünü söylersin ve devam edersiniz. Bu aşamada varsa diğer kızları bırakırsın.

Buna güldü ama sonra neden ona çok sık mesaj atmadığımı sordu. Özellikle sabahları günaydın mesajının kendisini çok mutlu edeceğini söyledi.

Burada iki espri koymana gerek yok, sulu görünürsün. Yine gülümseyerek “robot gibi belli saatlerde mesajlaşmak zorlama olur, ben her şeyi heyecanlı ve süpriz olacak şekilde yapmayı seviyorum” diyebilirsin.

“Mesajlaşmayı çizelgeye bağlamayalım, daha spontane olsa çok daha iyi. Ama beni ne zaman özlersen, bana mesaj atabilirsin, seninle konuşmak çok hoşuma gidiyor” dedim.

Bu da iyi.

Burada bu talebe boyun eğmemen iyi. Bu kadın muhtemelen erkeklerin kendisini mesaja boğmasına alışmıştır. Bu talebe boyun eğmemen eğer bu bir test ise testi geçmeni sağlayacak. Eğer test değil de kız arıza ise, kızın arızalığı ortaya çıkacak. Kız arıza ya da fazla maliyetli ise, ne kadar erken görsen o kadar iyi.

Ondan sonra her haftasonu beraberdik. Sanırım bu biraz fazla oldu.

Hergün görüşmediğiniz ve iyi vakit geçirdiğiniz sürece değil. Bir kadının size karşı ilgi seviyesi arttıkça sizin ilginizin ve zamanınızın daha fazlasını isteyecek. Kendi normal hayat fonksiyonalitenizi engellemediği ve hergün görüşür hale gelmediğiniz sürece buna artan zaman ve ilgi ile karşılık verebilirsiniz.

Sonra birgün yatakta yine eğer başka kızlarla görüşüyorsam bırakmamı istediğini söyledi. Aslında onunla sevgili olmayı istiyordum fakat buna cevap vermedim. Ogün biraz soğuk davranınca da bir süre kendi haline bırakmak üzere onu 3 gün aramadım.

Şimdi bir kızla sevgili olmayacaksanız yalan söylemeyin. Yani kıza evet kimse yok deyip gidip başkasıyla yatmaya devam etmeyin. Ama bu durumda çoğu kızın sizi bırakmasına da hazır olun. Hem o olsun, hem de bu olsun diye bir şey yok. Fakat sen şimdi hem sevgili olmak istiyorsun, hem de çoğu kızın bırakıp gideceği bir gerilime giriyorsun. Dediğim gibi, eğer ilişki istemiyorsan, gitmen gereken yer orası. Ama senin durumun bu değil.

Neyse, 3 gün o da aramadı. Sonra aradım ve buluşma ayarlamak istedim. Fakat akşam ailesi ile buluşacağını, beni ertesi gün arayacağını söyledi. Ertesi gün gerçekten de aradı ve 2 gün sonra akşam buluşmayı kararlaştırdık.

Ok, sorun yok.

Bu süreçte bana mesaj atıyordu ve güzel şeyler yazıyordu ama bu mesajlaşmanın öncesine göre daha soğuk olduğu barizdi.

Bu en son soğukluk yüzünden olabilir. Ya da gerçekten hayatında olan bir şeyden dolayı dikkati dağılmıştır. Fakat sebep ne olursa olsun, bir kadın soğudu mu “aman kız kaçıyor” diye kaygıya kapılıp üstüne gitmemek, daha fazla mesaj atma isteğine karşı koymak lazım.

Bu arada beni aradı ve onu özleyip özlemediğimi sordu. Ben de belki diye cevap verdim.

Ses tonun nasıldı bilemem belki ciddi olmadığını belli ettin, belki ciddi bir şekilde söyledin. Ama burada bu doğru bir davranış değil. Kadın sana ulaşıp beni özledin mi diyor. Seni özlediğini var sayıp, “evet tabii ki” demen daha doğru.

Ertesi gün sabah biraz mesajlaştık ve mesajlaşmayı akşam görüşürüz diye kapadım. Bana o akşam bir başka plan yaptığını söyledi ve ben sormadan X ile (bir erkek ismi) buluşacağını söyledi.

Ups!

Siz buluşma ayarladınız ama sana söylemeden onu iptal edip başka bir erkekle buluşma ayarlıyor. Burada kız seni bariz bir şekilde kıskandırmaya çalışıyor, hem de manipülasyon seviyesinde. Bu yaptığı bir kere saygısızlık.

Ama bizim planımız vardı dedim fakat başka bir şey demedim. Üzgünüm dedi ama sonra buluşabileceğimizi söyledi.

Burada böyle kapaman çok pasif. Bunun saygısız bir hareket olduğunu söylemen daha iyi olurdu. Bir kadın sana bu şekilde ikinci sınıf vatandaş gibi davranırsa, sakin ama kesin bir şekilde ona yerini bildirmen lazım. Yani sadece bu şekilde buluşma iptal etmesi bile kötü ama ailesiyle buluşmuyor. Başka bir erkekle buluşuyor.

Ne zaman müsait olduğunu sordum. Salı günü müsait olacağını söyledi ve Salı görüşmek üzere anlaştık.

Ne? Burada sıçmışsın. Bana bunu yapabilirsin diyorsun. Sakin bir şekilde yaptığının saygısızca olduğunu söyleyecektin ve görüşme falan ayarlamadan kapatacaktın.

Yaptığımın aptalca olduğunu anlayınca ona Salı bir işim olduğunu sonra söyledim ve sonra görüşelim dedim. Sadece Tamam diye cevap verdi. Bu 5 gün önceydi. Bu süreçte no contact uyguladım ve aslında başka bir kızla buluştum. Fakat bu kızı daha fazla istiyorum ve no contact gerçekten zor oldu. Sanırım başka kızlarla görüşmeye devam etmem ve onu istediği kadar aramamam temel problem. Ama ben diğer kızı asla onun suratına çarpmadım.

Şimdi kız senin başkasıyla görüşmemeni istemiş ve bu konuda düzgün bir yanıt alamayınca, normal bir kızın yapacağı gibi seni bırakmak yerine, seni cezalandırmak için suratına başka bir erkeği çarpmış. Bir kadının bu şekilde başka bir erkeği suratına çarpması, tolerans gösterilecek bir hareket değil. Aslına bakarsanız tabak çevirirken siz de bir kızı başka kızın suratına çarpıyorsanız, kızlar buna da tolerans göstermemeli. Bu çok kaba ve saygısızca bir davranış.

Burada senin hatan, biz neyiz sorularına soğuk bir şekilde cevap vermen. Biz bir şey değiliz ama takılıyoruz diyorsun. Bu durumda bir kız seni bırakabilir hatta seni tabak yapsa ona bile tamam diyeceğim. Ama suratına başka bir erkek çarpmak? Hayır. Kızın karakteri de kötüymüş.

Sen anladığım kadarıyla sevgili olmak istiyordun. Bir kızla sevgili olmak istiyorsan, onun dolaylı dolaysız biz neyiz sorusunu havada bırakma. Çoğu kız bu davranış üzerine gider. Özellikle de böyle bir buçuk aydır haftada 3 gün görüştüğün ve yattığın bir kız ise. Bazı kızlar buna tamam der ve onlarla tabak çevirirsin. Ama dediğim gibi burada olay başka bir boyuta geçti.

Aslına bakarsan sen, “şu an ilişki istemiyorum” da demedin. Yani çok büyük bir faülün yok. Burada olay kızın karakter sorununa döndü.  Bir olay hatırlıyorum, adam kız arkadaşına iş stresi yüzünden gerçekten götlük ediyor ve iki üç gün konuşmuyorlar. Hata adamda olduğu için adam kızı arıyor. Bu arada 1.5 senedir beraberler.

Kız buna görüşmedikleri süre içinde bir erkek arkadaşıyla buluştuğunu söylüyor. Bu adam aslında kızla olmak isteyen bir uydu erkek. Kız aslında erkek arkadaş yapınca bu adamla teke tek görüşmeyi kesmiş. Kız adama “buluştuk, aramızda olanı duyunca bana destek oldu ve seninle ayrılmamı söyledi” diyor (çakala bak).

Adamda kıza “iki gün konuşmadık diye hemen bu küçük yılana gidiyorsun ve ikimiz arasındaki özel şeyleri anlatıyorsun” diye çıkışıyor. “Eğer bana kızgınsan bunu bana söylemelisin, imkanı olsa donunun içine girmek için sıra bekleyen o zavallıya değil” diyor.

Kız bunun üzerine hata yaptığını anlayıp özür diliyor ve ağlıyor. Tamam adam götlük etmiş olabilir ama kızın başka bir adamla buluşması, içmesi ve ilişki dertleri anlatması ve üstüne bu uyduyu sevgilisinin suratına çarpması başka bir şey.

Sonuç : Orada ayrılık. Olması gereken de bu.

Tamam sen ilişkiye evet demiyorsun ama hem hayır demiyorsun hem de başka bir kızı saygısızca bu kızın suratına çarpmıyorsun.  O ise intikam alır gibi hem sana söylemeden buluşmanızı iptal ediyor hem de bunu başka bir erkekle buluşmak için yapıyor. Hem de bunu senin suratına çarpıyor.

Bu adam belki kuzeni bilemezsin ama burada bariz ve bilinçli bir kıskandırma manipülasyonu var. Birçok zavallı, senin aslında az daha yapacağın gibi, kıskanıp kız kaçıyor korkusu ile kızın peşinde koşmaya başlar. Kızın da amacı bu.

Şimdi bu durumda nasıl bir yol izlemeliyim. Bu iş sence ne olur?

Bu kız bu davranışı ile artık senin sevgilin olamaz. Kendi kendisini eledi.

Bakın bu arada burayı kadınlar da okuyorlar ve bazı kadınlar (yorumlarda var), bu tür bir manipülasyonun iyi bir fikir olduğunu sanıyorlar. Sonra da adam kendisini tamamen bırakınca ağlıyorlar ama iş işten geçiyor. Bu kadınların birçoğu aslında başkası ile görüşmüyor. Sırf ders vermek, kıskandırmak için aslen aralarında bir şey olmayan birini kullanıyorlar. Daha aptalları, eski sevgilileri ile konuşuyorlar. Bunun çoğu durumda karşılarındaki erkek için bitmelerine neden olacağını düşünemiyorlar.

Partnerinin ya da partner adayının yüzüne başkasını çarpan insan (kadın ya da erkek), aşırı özgüvensiz ve manipülatif bir insandır. Bu tip bir insan ile sevgili olmak kötü bir fikir.

Bu kızı bir daha arayıp sorma. Eğer sana ulaşırsa ve kızla resmi olmayan bir şekilde görüşmek istersen buluş. Ama bundan sonra bu kızı sevgilin yapma.

Erkek Adam Türkçe Podcast – Secret ile gündüz oyunu (daygame) nasıl yapılır?

Gündüz oyunu yapmak isteyen ama nasıl yapılacağını, nereden başlanacağını bilemeyenler için yaptığımız bu yayın, doğaçlama oldu ama umarız bu konuda çekinceleri olanlara, bilgi edinmek isteyenlere faydalı olur.

Yayınları Odysee ve Spotify kanallarından da izleyebilirsiniz.

Centilmen Kulübü Çekici Erkek Eğitim Seti burada.

Aşağıda Youtube linki var. Youtube kanalımıza henüz üye değilseniz, kayıt olmayı ve uyarıları (çan işareti) açmayı unutmayın.

Kadınlarla tanışma kitabı

Kadınlarla nasıl tanışılır?

Kadınlarla Tanışma Rehberi
(E-Kitap – 197 sayfa – PDF / EPUB)

Kitaptan örnek bir bölüm:
Genel mesajlaşma prensipleri

(Shopier’de sepete 225 TL ve üstü alışverişte %30 indirim var.)

Birçok erkek kadın erkek ilişkileri konusunda oldukça acemi ve başarısız. Hayatın bu önemli alanında başarısız olmak da birçok erkeğin diğer alanlardaki başarısını etkiliyor. Kendi tecrübelerim, erkekler için kadın – erkek ilişkilerinin doğası hakkında yazdığım bu site ve yaptığım görüşmeler neticesinde edindiğim deneyim ile verdiğim tavsiyeleri, Oyun kitap serisinde toplamaya karar verdim.

Serinin ilk kitabı olan Oyun – Kadınlarla Tanışma, 5 yıldır gerek yorumlarda gerek de telefon görüşmelerinde verdiğim tavsiyelerden derlendi. Özellikle yaptığım konuşmalar sırasında verdiğim tavsiyelerin birçoğunun,  erkekadam.org sitesinde yazılmadığını ya da derli toplu bir şekilde bulunmadığını fark ettim.

Bu kitabın dörtte biri, erkek adam sitesinde ya da erkek adam kitaplarında bulunan içerikten oluşuyor. Ama %75’i yeni içerik. Eldeki malzemeyi kitaba koyma nedenim, o içeriğin bu içeriğin akışında önemli bir yeri olmasıdır.

Bu kitap, bu serinin ilk kitabı ve ikinci kitap uzun süreli ilişkilerde oyun konusunda. Baştan çıkarma sanatı şeklinde oyun ve uzun süreli ilişkilerde oyun birbirlerinden farklılar ve aynı zamanda bir erkek için medeni durumuna göre birine ya da diğerine ihtiyaç oluyor. Bu nedenle, iki farklı oyun, iki kitap halinde olacak.

Bizi bilmeyen ama bir şekilde bu sayfaya düşenler için site hakkında da biraz bilgi vereyim. erkekadam.org sitesi, 5 yıldan uzun süredir yayında olan, 1000’den fazla yazı ve 60 binden fazla yorum soru – cevap ile, erkeklere kadın erkek ilişkileri, disiplin, maskülenite, başarı, spor konusunda tavsiye veren bir site. Aylık 450 – 500 bin sayfa görüntülemesi ile alanında en çok ziyaret edilen sitelerden biri olan sitemizde, 5 yılda on binlerce erkeğe yol gösterdik, göstermeye devam ediyoruz.

İyi okumalar, iyi oyunlar.

Mahmut Abi

Kitabı edinmek için tıklayınız.
(Alım güvenilir Shopier ödeme sisteminden olup sizin ödeme bilgileriniz bize gelmiyor.)

Kitabı Türkiye dışından edinmek için tıklayınız.
(Alım güvenilir Payhip ödeme sisteminden olup sizin ödeme bilgileriniz bize gelmiyor.)

Kitapla ilgili sorularınızı aşağıda yorumlara ya da erkekadamblogu@gmail.com adresine sorabilirsiniz.

Bu kitapta neler öğreneceksiniz bir fikir edinmek için, kitabın içindekiler aşağıda. Kitapta sahip olmanız gereken zihin yapısını, kadınlarla nerelerde tanışabileceğinizi, nasıl tanışabileceğinizi ve tanıştıktan sonra neler yapmanız gerektiğini uzun uzun anlattım. Özellikle hiç tanımadığı kadınlarla nasıl konuşacağını bilmeyen erkekler için bir başucu eseri.

Konu ile ilgili diğer başucu kitaplarımız:

İlişki Sihirbazı – Kadınlarla başarının sırları
Pook’un Kitabı
Erkekler için Tinder Rehberi

Kitabın içindekiler:

Önsöz 7
Giriş 8
Erkeğin cinsel isteğinden utanması 9
Bir çiftleşme dansı olarak oyun 10
Kadınlar ve erkekler aynı değiller 11
Birinci uyarı : Kadın Merkezli Kültür 12
İkinci Uyarı: Kadınlara nefret duymak 13
Üçüncü Uyarı: Arzunun pazarlığı 14
Oyunda yapılan hatalar 15
Alternatifler 17
Baştan çıkarma Sanatı 19
Baştan çıkarmanın tanımı 20
Oyun 20
Baştan Çıkarmanın Psikolojisi 24
TEMEL Prensip: Baştan çıkarma sürecinden zevk almayı öğrenin 24
Temel Prensip: Uzun süreli, tek eşli ilişki, önceliğiniz olmasın. 25
Temel Prensip: Ödül sizsiniz 28
Temel Prensip: Arzusu, bir seçim değildir. 30
Temel Prensip: Çoğu kadını baştan çıkaramayacaksınız 31
Temel Prensip: Tek bir kadına takılıp kalmayın. 32
Temel Prensip: Duruşunuz, dediklerinizden daha önemli 33
Temel Prensip: Pozitif bencillik 36
Temel Prensip: Ne dediğine değil, ne yaptığına bak 37
Temel Prensip: Kontrol alanı – Etki alanı 39
Temel Prensip: Piç erkek sendromu 42
Oyuna Hazırlık 44
Temel Prensip: Baştan çıkarma dansı 45
Süreklilik 48
Anima yansıması 48
Başarı oranları 50
Kendine güven 51
Başarısızlıklar 54
Davranışlar, örtüşme ve özgüven 57
Fizik, giyim ve özbakım 58
Fizik 58
Sosyal beceriler 60
Dışa dönüklük ve içine kapanıklık 60
Beyin modifikasyonu 63
Sosyal kanıt 65
Ön seçilim 66
Düşünce kontrolü – Gündüz Düşleri 67
Porno ve mastürbasyon 69
Uyku 70
Ortalama başarısız erkeğin oyunu 70
Ortalama umutsuz erkeğin olta avı oyunu 70
Paralel olarak birden fazla kadınla oyun 72

Kadınlarla Tanışmak 76
Sosyal çevrenizi genişletmek 77
Kadınlarla nasıl tanışılır? 83
Hangi kadınlarla tanışacaksınız? 83
Bakış testi 84
Yürüme davetiyesi 85
Oyunun başlangıcı – Yürüme 91
Etkinliklerde Yürüme 91
Hayat oyunu 97
Doğrudan Oyun / Gündüz Oyunu 100
Doğrudan Oyun Önüne Gelene yürümek (spam) mi, ilgi işareti beklemek mi? 103
İçsel Oyun 103
İçsel Oyunun Evrimi 104
Önemli olan duruşunuz, dedikleriniz değil 107
Açılış öncesi hazırlık 109
Açılışlar 111
Fikir isteyerek açılış yapmak 111
Bağlamı kullanan açılışlar 112
Doğrudan açılışlar 112
Rastgele yürümek ya da yürüme davetiyesini zorlamak 113
Oyunun Başlangıcı – Yığma, Paslaşma, Yatırım ve Kapanış 116
Yürümede yapmamanız veya dikkat etmeniz gereken şeyler 121

Mesaj Oyunu 124
İlk mesaj ne zaman atılmalı? 125
İlk mesaj 126
Ne zaman buluşma teklif edilmeli? 127
Kadının arama veya mesaja cevap vermemesi 128
Mesaj Oyunu 130
Mesaj sıklığı ve uzunluğu 130
Marşa basma tekniği 130
Doğru Espri Anlayışı 132
Çok Fazla Soru Sormayın. 136
Kendinizi tamamen ortaya dökmeyin 136
Kızların hesaplarını sessizce izlemeyin 136
Bir kadın ile mesajlaşmak, günün en önemli olayı olmasın 138
Genel mesajlaşma prensipleri 141

Buluşma 152
Buluşma Teklifinin Reddedilmesi 154
Giyim ve Temizlik 155
Buluşma Saati ve Mekanı 155
Kadının buluşma gününü teyit etmemesi 157
Buluşma mekanı 159
Buluşma Sırasında 161
Kadınlarla Konuşmak 162
İlk buluşmada kadınla konuşmalı? 162
Çok Konuşmayın. 163
Bilgi Tohumları 163
Dinlemenin Önemi 165
İlgiyi En Yüksek Seviyede Tutacak Konuşma 166
Hayalgücü 167
Sözel Olmayan İletişim 170
Göz Teması 170
Fizyoloji 170
Dokunma 171
Fitness / Shit Test 172
Standart Fitness Testleri 174
Senden Sonra Arkadaşlarımla Buluşacağım. 174
Fotoğraflarındaki gibi değilsin 175
Sen hovarda biri misin? 175
Boyun kısa / sandığımdan kısaymışsın 176
Kendinin yemeği varken sizin tabağınızdan yemek alması 176
Kadının Başlangıçta Sessiz Olması 176
Kadının Başlangıçta Telefonuna Gömülmesi 177
İlk buluşmalarda konuşmamanız ve yapmamanız gereken şeyler 177
İlk buluşmada yapmanız gereken çok önemli bir şey: alfa oturuşu 178
Öpüşme 182
Başbaşa Kalabileceğiniz Bir Yere Gitmek 183
Kadının buluşmaya geç kalması 184
Kadının buluşmaya gelmemesi 184
Buluşma ve kadının arkadaşları 187
İlk buluşma sonrası 188
10 saat kuralı 190
Fiziksel Yakınlaşma 191
Son Dakika Direnci 196

Anahtar kelimeler:

bir kızla nasıl tanışılır
bir kızla nasıl konuşulur
kadınlarla nasıl konuşulur
kadınlarla nasıl konuşulur kitap
kadınla nasıl konuşulur
bir kadınla nasıl konuşulur
kadınlarla nasıl flört edilir
bir kadınla nasıl flört edilir
kadınlarla nasıl tanışılır
internette kadınlarla nasıl tanışılır
kadınlarla nasıl mesajlaşılır
bir kızla nasıl mesajlaşılır
bir kızla nasıl flört edilir
bir kızla nasıl tanışılır dm
bir kızla nasıl tanışılır ilk mesaj
bir kızla nasıl tanışılır instagram

Mecburi Beta Oyunu

Kırmızı hapı bilsen de mecburi beta oyununu oynamak zorunda kalabilirsin. Belki erkekadam sitesini baştan sona okumuşsundur. Ama gene de o kız tek geçilenin oluyordur ya da sana yazmadığında ona ikinci muhtaç mesajı atmamak için kendini zor tutuyorsundur.

Redpill’i bilmenin pratikte muhtaçlık konusunda seni durdurmamasının önemli bir nedeni var. Bir yolu bilmekle o yolda yürümek ayrı şeyler. Erkekadam sitesi sana yolu gösterir ama o yokuş, dikenli ve zorlu yolda yürümeyi sen tercih etmelisin.

İnsana bilgi yüklendikçe mucizevi bir şeyler gerçekleşiyor olsaydı, tek önemsenenin daha fazla bilgi yüklemek olduğu lise çağındaki çocukların epey yol kat etmeleri gerekirdi ama böyle bir şey olmuyor.

Peki, mecburi beta oyunu derken ne demek istiyorum? Beta oyunu oynamana neden olan şey aslında tam olarak bilgi eksikliğinden kaynaklanmıyor. Bu siteden doğru bilgiyi alman çok önemli ama her şey buna bağlı değil. Erkeklerin beta oyunu oynamalarının temel nedeni içlerindeki muhtaçlık ve becerilerinin, alternatiflerinin dar olmasıdır. (Arada benim siteme de bakabilirsin, güzel redpill çeviri yazıları yayınlıyorum)

Yoksa dışarısı kendisine redpill ve ilişkiler konusunda herhangi bir yatırım yapmamış tonla alfa dolu. Ama bu adamlarda muhtaçlık olmadığı için içgüdüsel olarak alfa oyunu oynuyorlar. Yani diyeceğim o ki redpill literatüründeki tüm bilgileri hatmetmiş olsan da o kızla beraberken oyununun neye benzeyeceğini redpill öğretisinin tavsiye ettiği yolda yürümek için efor sarf edip etmediğin belirliyor.

Mecburi beta oyunu oynamak zorunda kalan erkek güçten düşmüş bir aslan gibidir. Bu aslan aslında aslan olmanın neye benzediğini tabi ki bilir. Ama kavgada yenilmiştir, hiyerarşide aşağılara düşmüştür ve artık dişiler ona saygı durmaz, tek başına kalır, açlıktan ölecektir.

Redpill biliyor ama onun tavsiye ettiği yolda yürümek için bir şeyler yapmıyorsan kadınlar konusunda kendini günbegün güçsüz bırakıyorsun demektir. Becerilerin daha fazla kaynağa ve kadına ulaşmak için yetersiz kalmaya başlar ve alternatifsiz kalırsın. Bu aşamada Mahmut Abi her gün kulağına redpill aforizmaları fısıldıyor olabilirdi ama bu bile seni kurtarmazdı.

Kendini her güçlendirmek için çalışmak yerine kendini zayıf bıraktığında artık belirli bir kızın hareketlerine karşı daha fazla duyarlı olmaya başlarsın, “bana neden cevap vermedi?”, “bir şeyler yapıp ilgisini kazanmalıyım”, “ben ne yaptım da ilgisi azaldı?”, “bu bir reddetme anlamına mı geliyor?” gibi sorular kafanda fazlaca belirmeye başlar. Sonra alternatifsizliğin ve becerilerine olan güvensizliğin verdiği muhtaçlıkla mecburi beta oyunu oynamaya başlarsın. İçinde bulunduğun alternatifsiz zihin yapısında bu oyun tarzı sana çok mantıklı gelir. Öyledir de, oynadığın oyun güçsüz duygusal dünyanla tutarlıdır sonuçta. Tamam, Redpill’i biliyorsan belki kendini yerlerde paspas etmezsin ama içinde bulunduğun duygusal durum daha iyisini yapmana da izin vermez. Çünkü elini zayıflattın, sen artık güçten düşmüş bir aslansın.

Bilmekle yetinmeyip yolda yürüdüğünde, her gün biraz daha güçlendiğinde ise “neden cevap vermedi? Ben bir hata mı yaptım?  Yoksa başkası mı var?” gibi sorular yerine “Bu olmazsa başkasını bulurum” hissiyatı gelir. Telefon başında beklemektense gidip elinin altındaki diğer kızlarla konuşursun ve bir süre sonra o kız önemini tamamen yitirir.

Diğer senaryoda beğendiğin kız bir mesajına cevap vermeyi es geçtiğinde bu sana çok koyar, ikinci mesajı atmamak için kendini zor tutarsın. Aslında çoğu durumda beğendiğin kız bir illüzyon, alternatifin olmadığı için belli bir kıza çok anlam yüklemenin bir tezahürüdür. Sen yolu bilmekle yetinmeyip yolda yürüseydin, farklı kızlarla sürekli irtibat halinde olan o halin bu kıza bir daha o yazana kadar mesaj falan atmazdı. Ama yolda yürümedin, bu yüzden o kız sana hayatın anlamı gibi geliyor olabilir ama gerçekte olan şey şu: o kız bir karın ağrısı.

Erkek kendini nasıl zayıflatır?

Erkekler güçleneceklerine kendilerini yavaş yavaş zayıflatırlar. Bu farklı şekillerde olur. Mesela erkek işinde ve kariyerinde odaklanacağı bir rotayı henüz seçememiş olabilir. Kendine bir alan seçememeye belli bir süreliğine hak verebilirim çünkü bu kadar seçenek arasında nereye odaklanacağını seçip sadece oraya odaklanabilmek zor ve zaman alan bir şey. Bunu yapamadıysan biran önce yapmaya çalış. Arnold Schwarzenegger’in konuyla alakalı güzel bir sözü var: “Büyük şeyler kazayla olmazlar. Nereye gideceğine bilmezsen bir oraya bir buraya savrulursun ve sonuçta hiçbir yere varamazsın”.

Kendini zayıflatmanın diğer bir yolu kötü alışkanlıklarını bırakmamaktır. Mesela porno izlemek yeni kızlarla tanışma istediğini, azmini baltalar. Seni yatıştırarak yırtıcı bir hayvandan ev kedisine çevirir. Porno sekse ulaşamayan bekâr erkekleri sedatize etmek, yani yatıştırmak amaçlı materyallerdir. Bu materyalleri almayı bırakmalısın.

Tüm siteyi ezberlediğinde ama elini taşın altına koyup kendi kurtuluşun için bir şeyler yapmadığında, biyolojin kapını çalıp bir kıza beraber ol diye seni zorladığında ne yapacaksın? Kendini geliştirmediysen ve kötü, verimsiz alışkanlıklar girdabından kurtulup daha iyi versiyonuna yönelmediysen ne olacak? Söyleyeyim: mutsuz ve umutsuz hissetme olasılığın çok yüksek. Bu mecburi beta oyunu oynamak zorunda olacağın anlamına geliyor çünkü elindeki kartlar bunlar. Sonuçta gerçek dünyada yaşıyoruz, kuralları biz koymuyoruz. Bu dünyada beta oyunu satmıyor.

Yazar: Secret

Birçok erkeğin başucu kitabı olarak tanımladığı “kadınlarla tanışma rehberi” kitabımı içeren kitap setini incelemek istersen buraya tıklayabilirsin.

Erkekadam sitesi 5 yaşında …

Erkekadam sitesi, 24 Mart 2017’de En büyük hata : O çok özel kadının peşinde koşup durmakDuyarlı Erkek ve Erkek adamın en önemli 12 özelliği yazıları ile yayına geçti. Tam beş sene ve 1062 yazı olmuş.

Youtube kanalıDiscord kanalıInstagram hesapları da çok daha aktif hale geldi. Spotify’da da varız. Aynı zamanda Odysee kanalımızı da takip etmeyi unutmayın.

Bu vesileyle özellikle son bir senede bize gelen arkadaşlar, neden geldiler ve neden kaldılar hikayelerinizi burada paylaşabilirsiniz.

Erkek Adam Türkçe Podcast – Joker, Mahmut Abi ve Nevzat Saraycıklı söyleşi

Nevzat Saraycıklı sayesinde, sonunda Joker ile bir yayın yaptık. Bundan sonra da umarım yapmaya devam edeceğiz. Bu yayın doğaçlama oldu ama bir dahaki yayınlarda belli konuları işleyeceğiz. İşlenmesini istediğiniz konular varsa, yorumlarda belirtebilirsiniz.

Yayınları sitemizin Odysee kanalından ya da  spotify kanalından da izleyebilirsiniz.

Youtube yayını aşağıda. Bu yayını beğenerek ve youtube kanalına üye olarak yayınların daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz. Sorular ve dakikaları da videonun altında.

Erkek Adam Odysee kanalı

Erkek Adam sitesinin podcast ve videolarını artık Odysee sitesinden de izleyebilirsiniz.

Peki neden Odysse?

  1. Odysee Youtube gibi çıt kırıldım kartaneleri mekanı değil. Yani, iki üç tane feministin ya da sjwnin izleyip de hamamda bayılan kocakarılar gibi fenalaşacağı ve şikayet manyağı yapacağı bir yer değil. Aslında yetişkin insanlar için gayet normal olan konuları, Youtube sansür ekibi olmadan işleyebileceğiz. O nedenle de kısa süre içerisinde sadece Odysse’de yer alacak içeriklerimiz olacak ve bu içerikler Youtube’da olmayacak.
  2. LBRY (Odysse), merkezi olmayan, blockchain teknolojisi ile çalışan bir platform ve Youtube gibi totaliter bir merkezi otoritenin kontrolünde, sizi ürün diye reklamcılara pazarlayan bir platform değil. Bu tip yeni teknolojileri desteklemek gerekli diye düşünüyorum. İlk dikkatimi çekme nedeni buydu ve ayrıca bu, kişisel olarak kullanmamın ikinci nedeni.
  3. Odysse’nin uygulaması (app) LBYR, uygulama arka plandayken ya da telefon ekranı kapalıyken de çalışıyor ve videoları kaydetmenize olanak veriyor. Youtube’da Premium ödeyerek sahip olabileceğiniz bu fonksiyonlar, Odysee’de bedava. Ben aslında şahsi olarak ilk bu nedenle kullanmaya başladım. Zaten izlediğim birçok içerik orada var, neden hem tüm premium özelliklere bedava sahip olup hem de üstüne izledikçe azıcık kripto para gelmesin ki? Artık bizim podcastlerimiz de burada olacak.
  4. Odysse içeriğine reklam koymayı planlamıyoruz. Ama eğer Odysse’ye kaydolur izlerseniz, izlemelerinizden hem siz hem de biz cüzi miktarda da olsa kripto para (LBRY) kazanıyoruz. Eğer sitemizin Odysee kanalını izleyecekseniz, lütfen Odysse’ye kaydolup bizim kanalı da takip edin. Eğer kaydolmazsanız ne siz kazanıyorsunuz, ne de biz. Ama kaydolursanız hem siz kazanıyorsunuz hem de biz.
  5. Odysse’de videoları ücretli yapabiliyorsunuz (çok az bir şey tam olarak 2-3 kuruş gibi) fakat biz bunu açmayı düşünmüyoruz. Onun yerine videolar altında “tip” (bahsiş) diye bir düğme var artık gönlünüzden ne koparsa 🙂

Bizim temel motivasyonumuz birincisi zira 10-15 sene öncesine kadar yetişkin insanların gayet doğal tartıştığı içerik, bugün geri kafalı Youtube tarafından sürekli işaretleniyor, düzelt mesajı geliyor, kaldırılıyor. İnsan bir süre sonra ister istemez kendi kendine sansür uygulamaya başlıyor ve bu iyi değil. Ayrıca bu içerikleri Youtube yarın tek kalemde silebiliyor. Bir sabah kalktığınızda Erkek Adam sitesi yerine Hasan Mutlucan türküleri bulursanız, bizi başka nerede bulabileceğinizi biliyorsunuz artık 🙂

Dediğim gibi Youtube’un gerici SJW otoritesinin dışında içerik üreteceğiz ve sadece Odysee’de yayınlayacağız. Ama Youtube’a koyduğumuz her içeriği, Odysee’de de yayınlıyoruz.

O nedenle sitemizi takip ediyorsanız, Odysse’ye kaydolalım, Erkek Adam kanalını takip edelim, etmeyenleri uyaralım.