Hızlı başlayıp hızlı biten ilişki – Vaka Çalışması

Selam Mahmut abi. Çıra alevi gibi hızlı başlayıp, hızlı sönen aşırı duygusal yatırım ve ayrıldıktan sonra peşinden koştuğum bu kısa ilişkiyi anlatmak istiyorum.

Çıra alevi gibi yanıp sönen ilişki, çok yoğun bir ateş ile başlar ve yakıtını hızlıca tüketip biter. Erkeğin ve aslında kadının da, bu yoğun dönemde duygusal yatırımını frenlemesi lazım. İyi ve sağlam ilişkiler genellikle yavaş yavaş ısındığınız ve sevdiğiniz bir şekilde başlar. O nedenle çok yoğun, hiç olmadığı kadar güzel, hiç sevilmediğiniz kadar sevildiğiniz, hiç hissetmediğiniz kadar yoğun duygular hissettiğinizde, kendinizi hayal dünyasına bırakmak yerine, temkinli olmanız sizin yararınıza zira aslında uzun sürebilecek iyi bir ilişkinin kısa süre içerisinde bitmesine neden olabilirsiniz. Ya da aşk bombardımanı yapan bir arızanın ağına düşebilirsiniz.

Yürüme olmadan aynı kafede 3-4 gün önce karşılaşıp yürüme davetiyesi almama rağmen kaygıdan yürümeyip, bir kaç gün duygusal yatırım yapmam dışında:), yürüme kısmını iyi yaptığımı düşünüyorum. Kızın bakışlarını yakaladım. Senin kadınlarla tanışma kitabında bahsettiğin “baş selamını verip gülümsedim”. Kız da selam verip karşılık verdi.

Aslında yürüme davetiyesini altın yaldızlı davetiyeye çevirmek bu kadar basit olabiliyor. Başınızla selam verirken hafif bir tebessüm etmek. Bunun yararı şu ki eğer kız sizden uzaktan da olsa hoşlandıysa, refleks olarak ya gülümseyerek selam veriyor ya da belli belirsiz bir gülümseme ile gözlerini kaçırıyor. Gerçi çok utangaç kızlar suratları bozularak da göz kaçırabiliyorlar ama bu kadar utangaç kıza yürümenize gerek yok.

Kalkıp yanına gittim. Normalde böyle şeyler pek tarzım değildir. “Hoş kızsın gelip selam vermek istedim” dedim.

Bunu demene gerek yok. Sadece “selam” deyip havadan sudan normal bir muhabbete de başlayabilirsiniz. Bu tür hafif iltifat gündüz oyunu gibi tamamen soğuk yaklaşmalarda söylenebilir. Yürüme davetiyesi atan kızın ilgisi yeterince yüksek değilse risklidir.

Kafe doluydu, birden kalkıp gittim. “Ne desem” diye düşünmeye devam etseydim muhtemelen hiç gidemezdim. Aklıma geleni söyledim.

Saçmalamadığın sürece ne dediğinin değil nasıl dediğin yani rahat ve sakin olman önemli.

Biraz sohbet ettik. Ne okuduğunu vs 10 dk ya yakın sürdü. “Tanıştığıma memnun oldum. Seninle tekrardan iletişime geçmek isterim. Sana nerden ulaşabilirim?” dedim. İnstagramını verdi.

Buraya kadar medeni cesaretin için tebrikler. Bunu herkes yapamaz. Aslında Instagram zayıf bir bağlantı şekli, telefon kadar dönüşü yüksek değil. Ama eğer telefon değil Instagram veriyorsa hiç yoktan iyidir.

Şimdi arkadaşlar, bir kız yalnızsa, bir yerlerde beyaz atlı prensi ile karşılaşma hayali kurar. Önüne gelenin kendisine yürümesini ve bunları eleyip durmayı hayal etmez tabii ki ama bakışları ile süzdüğü erkeğin kendisine yürüyecek cesarete sahip olmasını umar. Sizin karşılaşma şekliniz en ideal karşılaşmalardan biri. Kız bakıyor, sen gülümseyerek selam veriyorsun, kız buna olumlu karşılık veriyor. Size bakan, beğendiğiniz kızları yalnızlıklarıyla başbaşa bırakmayın arkadaşlar, ayıptır, yazıktır, günahtır.

Beni arayarak danışan kadın takipçilerimin çoğu eski sevgili, biten flört için arıyor ama bu konulardan sonra ise “abi adama bakıyorum, o da bakıyor ama gelip konuşmuyor, ne yapacağım?” konusu geliyor.

Kızı ekledim 2 dk sonra kendisi mesaj attı. İlgisinin yüksek olduğunu düşünüyorum bu anlar.

Evet ilgisi gayet yüksek.

Sohbet edip buluşmaya çağırdım.

Evet. Online tanıştığınız kadın ile 2-3 gün mesajlaşırsınız ama gerçek hayatta tanıştığınız kadınla ilk mesajlaşmada buluşma ayarlayın.

Buluştuğumuz zaman baya İlgiliydi. Sürekli bana iltifatlar ediyordu. Buluşmanın çoğunda kızı konuşturdum. Semaver çayını doldurma bahanesi ile yanına geçtim. Öpücüğe kolay gittim. Böyle hafta da bir kaç kez buluştuk.

Buraya kadar her şey yolunda.

Daha 2. buluşma da bana sevgili imaları yapmaya başladı. Bu hızlı gidişin ve benim bu kadar hızlı kapılmam sayesinde.

Kadınlar bunu genellikle hemen yapmaya başlarlar. Burada bir hızlı gidiş yok ama senin hemen kapılmaman lazım. Bence senin kapılman sayesinde olmadı, muhtemelen sen bu imalar sayesinde kapıldın.

Bu hızlı gidiş, hızlı bir şekilde aşağıya çakılması supriz olmaz sanırım:). Kız tarafından gelen “sevgilim” sözleri ile birlikte daha 3. günden sevgili olmaya başladık.

Bunda da bir sorun yok. Sevgili etiketi seni sadece tabak çevirmekten alıkoyar. Daha üçüncü buluşmadan sana sevgilim diyen kıza sanki çocuklarının anası olacakmış gibi kapılma da. Gerçi çocuklarınızın anası olacak kıza da kapılmayın ama etiketi koysanız da, ilk 4-6 ayın karşılıklı birbirini tanıma dönemi olduğunu, kızın ve ilişkinin her yöne gidebileceğini bilerek devam edin.

Birçok erkeğin yaptığı hata, kendini kandırmadan, gözlemleyerek sevmenin gerçek sevgi olmadığına, kendini kaptırmadan sevmezsen sevmiyorsun anlamına geldiğine inandırılmış olması. İlk 4-6 ayda hem beraber iyi vakit geçirmek, hoşlanmak, yavaş yavaş sevmek ve aynı zamanda ilişkinin kısa sürede bitebileceğine, kızın aslında arıza olabileceğine, vs. hazır olmak mümkün.

Her gün buluşmaya başladık. Sürekli mesajlaşıyorduk. İçten içe biliyorum hata yaptığımı, ne yapmam gerektiğini de okudum.

Evet, hergün buluşmak ve sürekli mesajlaşmak, gayet kolay bir şekilde engelleyebileceğin ilişki katilleri. Bunu kızlar ister, kız sizden çok hoşlanıyorsa tüm zamanınızı ona ayırmanızı arzular ama bunu yaparsanız da sizden hızlıca soğur. Burada bir hinlik, sinsi bir plan yok. İçgüdüsel olarak alabileceğinin en fazlasını almak ister ama değerli bir erkeğin hayatının bazı şeyler ile dolu olduğu için bunun bir sınırı olduğunu için için bilir. Aslında bu sınırı nazik bir şekilde koyarsanız, yüzeysel olarak yakınsa bile bunu takdir eder. Bu sınırı koymazsanız, sizin hayatınızın boş olduğunu, ya da sizin hayatınızı bir kadının arzularına feda edecek kadar muhtaç ya da beyni yıkanmış olduğunuzu anlar ki böyle bir erkek çok iticidir.

Ama o kaygıyı kontrol etmek yerine kıza ayak uydurdum.

Bakın arkadaşlar, hemen hemen her kadın sizin daha fazla zamanınızı, daha fazla ilginizi ister ama sağlıklı hiçbir kadın sizin hergün buluşmamanızı, sürekli mesajlaşmamanızdan problem çıkarmaz hatta bir hayatınız olmasını takdir eder. Sağlıklı sınırlar çizdiğinizde, problem çıkar, kısa sürede ayrılırız ve bu iş biter kaygınız gerçekte sadece ve sadece arıza veya özdeğer / özgüven problemi olan kadınlarla sorun çıkarır.

Ben burada sıklıkla söylüyorum. Bizim tavsiyelerimizi uygularsanız, bazı kadınlarla ilişkiniz çok daha hızlı biter. Çünkü tavsiyelerimizin amacı sizin bir kadınla ne olursa olsun birlikte olmanız değil, sağlıklı bir kadın bulmanız, ona sağlıklı bir şekilde yaklaşmanız ve en az bunlar kadar önemlisi de, sağlıksız kadınları elemeniz.

Birçok erkek maalesef bunu duysa bile, “hacı yapayalnızım zaten arıza kız da olsa ben devam edeceğim sen bana nasıl yapacağımı söyle” diyor ve bu erkekler tavsiye için yanlış yerdeler. Buralarda vakit kaybetmemelerini ve bize de boşa zaman harcatmamalarını dilerim.

Buluşma sonrası düşüncelerimi meşgul etmeye başladı. Kızın instagramına bakmaya başladım.

Son zamanlarda birçok takipçiden flört – ilişki hayatlarını önemli ölçüde iyileştirdiğini duyduğum tavsiyem şu: flört ettiğiniz, yeni birlikte olmaya başladığınız kızın sosyal medyasına bakmayın. Bakın takip etmeyin demiyorum, karşılıklı takipleşebilirsiniz ama takip etmeyin yani haftada bir iki bile olsa girip bakmayın. Bir kızla bilgi akışınız telefonda konuşma, direkt mesajlaşma ve yüzyüze konuşma olsun.

Bir kadının Instagramına bakıp durmaya başladığınızda, ona duygusal yatırım yapmaya başlarsınız ve kısa sürede de yatırımınız kadını geçer. Duygusal yatırım yayınında belirttiğim gibi, bir ilişkinin sağlıklı olması için kadının duygusal yatırımının, erkeğin duygusal yatırımından iki üç tık üstte olmalı.

Takip ettiği erkek sayısı kızlardan fazlaydı. Fazla olmasa bile bir kaç farkla kızlar galip gelebilir. Bu durumdan rahatsız olduğumu söylediğim zaman. Bana ” şu an kimle olduğuma bak. Onlar çok önemli değil. Bundan sonra dikkat ederim” dedi.

Bu iyiye işaret değil, özellikle de sanki “geçmişte ne halt yediğimin ne önemi var, sen şimdiye bak” der gibi demesi. Yani bunu demese daha iyiydi.

Bu durumdan rahatsız olsam da devam ettim.

Edebilirsin ama bu kızın muhtemelen hayatında çok kalmayacağını tahmin edip hazırlıklı olarak edebilirsin. Kızla 8 ayı devirirseniz şaşıracak şekilde, devirmezseniz değil.

Bir kızın bu kadar erkek takip etmesi kabul edilir bir şey mi Mahmut abi?

Kızın pek de güvenilir olmadığına işaret. Kabul edilebilirliği kızla ilişki seviyene bağlı. Senin gibi yüzüne gülüp sevgilim diyene yapışan, ayrılınca yırtılacak şekilde yapışan adam uzak durmalı.

Baş başa buluştuğu bir erkek kankası da vardı. Bu eleman buna not vermiş. Teşekkür etmek için bir kafe de  bir şeyler içmiş. Güya okulda adı çıksın istemiyormuş. O yüzden başka bir yerde buluşmuş. Şu an düşününce bana alarm olarak geliyor. Senin fikrin nedir bu konuda merak ediyorum.

Bir iki kere buluştuğu biri ise dert değil, düzenli ise dert.

Başka bir alarm gelen konu beni başka erkeklerin varlığı ile sopalamaya çalışması.  Ara ara sorduğu sorulara esprili cevaplar verdiğim zaman (soruları hatırlamıyorum) “yurdun önü bunu diyenler ile dolu. Hepsi barışmak istiyor” anlamına gelen şeyler söylüyordu.

Bu tek başına bu kızı ciddiye almaman için yeterli. Bu aşamada da kopabilirsin, gittiği yere kadar da deyip kopabilirsin. Bu alarm. Sadece sopalamıyor, çok erkekle takıldığını da itiraf ediyor.

Kızla yılbaşı gecesi sonrasi bir yerde bir şeyler içmek için oturduk. O gün öncesi buluştuğumuz zaman yurduna bırakırken bana hasta olduğunu duştan çıkınca yazacağını söylemişti. Yazmadı ve bende mesaj atmadım. Bana buluştuğumuz gün “o gün hasta olduğumu bile bile neden yazmadın” sorusu ile birden yükselmeye başladı. Bende kendisinin yazacağını söylediği için yazmadığımı söyledim. “Her şeyi karşılıklı yapıyorsun o zaman. İnsan sevgilisini merak eder” diye sesini yükseltmeye başladı.

Şimdi normalde yazman lazım ama yazmadın diye yükselmesi de aşırı tepki.

“Bu kadar tepki vereceğin bir şey yok ortada. Toplum içerisindeyken sesini yükseltme” dedim. Sinirlendi ve benim umursamaz olduğumu söyleyip durdu. Bizim yan masada da 2 tane erkek oturuyordu. Sinirden onların olduğu tarafa bakıyordu dalgın bir şekilde. Ben de o an ” ben de şu an başka kızlara baksam hoş mu olur?” Dedim. O da ” ne diyorsun be sen , neyi ima ediyorsun” dedi. Bende her şeyin ortada olduğunu söyledim.

Umarım dediğin gibi bakıyordu zira bunu dediğin yerden sonra sizin devam etmeniz çok zor olur.

O da birden yükselmeye başladı. ” sen sevgiline,  sevdiğin kıza bunu nasıl yakıştırır, söylersin. Kapıya bakıyorum. Beni yurda bırak” dedi.  Yurda bıraktım mesaj atmadım.

O da gece ”  bu şekilde devam et. Hatalı olduğun halde yazmıyorumsun. ” mesajını attı. Yaptığının yanlış olduğunu belirten bir mesaj attım. ” İşine geliyorsa böyle” dedi. Bende bu mesaja sinirlenip ayrıldım.

Siz aşırı uyumsuzmuşsunuz.

3 hafta süren ilişki bu şekilde bitti.

3 haftalık ilişki olmaz, sizinki ilişki bile olamamış. O kadar uyumsuzsunuz ki 3 haftada bitmiş. Senin kıza güvenmene engel davranışları var, kız fazla atar yapmış, sen kavgada söylenmeyecek şey söylemişsin, bunun dönüşü yok.

Ayrıca kız sanki ayrılmak için bahane arar gibi kavga çıkarmış. Zor bir karaktere benziyor.

Gece boyu düşünmeye başladım. Kızın bir suçu olmadığını düşünüp tekrardan barışmak istedim.

Kızın hiç bir suçu olmadığını düşünmedin. Kızla bittiğini kabul edemedin, kızın sana dönüş yapmayacağını anladın ve beta davranışlara sardın.

O da ” hemen beni bıraktın. Ben gururumu ayaklarımın altına almam” diyerek red etti.

Umarım sen de ayaklar altına almazsın.

Çevremdeki insanlar hep benim hatalı olduğumu söylediler bu konuda.

Çevrendeki insanlar yanlışlar ve çoğu zamanda yanlış tavsiye verirler. Senin hatan var, kıza başkalarına bakıyorsun iman var ama çevrendekiler sana kısaca git beta öder ol, ödün ver, taviz ver erkek olmak bunu gerektirir zırvası temelinde tavsiye veriyor.

Ve ben barışmak için sürekli ona ulaştım.

Kızın döneceği varsa da dönmez. Siz sadece 3 haftada bu duruma geldiyseniz, uyumsuzsunuz.

Ve hep red etti.

İyi olmuş.

Aşırı duygusal yatırım yaptığım için unutmam zor oldu. 1 aydır ayrıyız.

Kızın sana karşı diklenmesi de muhtemelen bundan. Erkek sandık 3 haftada eridi böyle garip bir yumuşakçaya dönüştü diye. Sonra da zaten bu şüphelerini kanıtlar şekilde sürekli peşinden koştun, tam emin oldu.

Sürekli ulaştığım için beni her yerden engelledi.

Güzel.

Geçen gün engelleri açtığını fark ettim.

Bunu fark etmemen lazımdı.

Ve tekrardan ulaşmaya başladım.

Dipte betalığın, gurursuzluğun, zayıflığın mide bulandırıcı seviyeye inmiş. Bu senin ruhunu da zedeler.

Ve aynı tarz şeyler ile beni reddetti.

Artık yazmıyorum.

İnşallah.

Ama aklımdan da çıkmıyor. Sürekli ulaşmak istiyorum.

Bu aşamada her ulaştığında kendini küçük düşüreceksin ve şu an içinde debelendiğin ve tamamen kendi ellerinle kazdığın kuyuyu daha derine indireceksin. Ulaşman başka bir halta yaramaz.

Kısa süren ilişkiye bu kadar duygusal yatırım yaptığım için kendime kızıyorum ve utanıyorum.

Güzel. Sonuna kadar hak ettiğin acıyı çek, yaptığının sorumluluğunu al. Sadece 3 haftalık ilişki ile bu kadar yumuşakçalaşmak bile ortalama beta erkek dediğimiz adamın çok altında bir seviye gerektirir.

Duygusal olarak güçlenme şansını kaçırdım sanırım.

Hayır. Bu tecrübeni duygusal olarak zayıflamak için kullandın. Tek avantajın, hala yazmak istiyor olman. Bu isteğe karşı koymak seni duygusal olarak güçlendirir, en azından eski seviyene getirir.

Ulaşmak istediğim anlar kendimi tutup yazmamam gerekiyordu.

Geç olsun ama güç olmasın.

Vaka çalışması olarak uygun görürsen yayınlarsın abi. İyi günler seviliyorsun.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Beyninizi aşırı cinselleşmiş düşünce ve fantezilerden arındırın

Bugün daha iyi bir yaşam için beyninizi cinselleştirilmiş, işgalci düşüncelerden arındırma hakkında konuşacağız. Beyninizi porno ya da internet üzerinden kolayca ulaşılabilen çok ama çok yüksek miktarda cinselleştirilmiş içerik nedeniyle meydana gelen hasardan iyileştirme hakkında konuşacağız.

Beyniniz aşırı miktarda cinselleşmiş düşünce, arzu ve fantezilerle dolu olabilir ve bu birçok insanın gündelik hayatına tam olarak odaklanmasına engel olan bir durum. Bu yazıyı kendiniz ve dürtüleriniz üzerinde yeniden kontrol sahibi olmanız ve porno gibi cinsel içeriklerin zihninize doldurduğu bu yükten kurtulmanız için yazıyorum. Çünkü dürtü kontrolü zayıf ya da neredeyse hiç olmayan bir erkekseniz, hayatınız kötü bir durumda olmaya meyilli olur. Disiplinden, sağlıklı karar verebilme kabiliyetinden uzak olmaya meyilli olursunuz. Bugün birçok erkek farkında olarak ya da olmayarak bu problem ile mücadele ediyor.

Günümüzde cinselleştirilmiş içeriğe hem ulaşım inanılmaz kolay hem de dönüp baktığınız hemen her yer bu tür içerikle dolu. Günümüzde “seks satar” mantığı ile hemen her alan bu tür içerikle tıka basa dolu. Kötüsü, sosyal medya ya da Youtube gibi algoritma temelli uygulamalar, bir iki cinselleştirilmiş içerik tükettiğinizde, önünüze daha fazla sayıda ve oranda bu tip içerikler çıkıyor.

Günümüzde hemen her şey cinselleştirilebiliyor. İnsanlar Youtube’da kadınlar sırıkla yüksek atlama müsabakalarını, kadın plaj voleybolu müsabakalarını izliyorlar zira kadın sporcular oldukça cinselleştirilmiş şekilde giyiniyorlar. Youtube sürekli olarak bikini ya da iç çamaşırı deneyen kadınların videolarını öneriyor. Birçok erkek Youtube ya da Instagram gibi uygulamalarda, açlık tuzaklarına düşüyor.

Bu arada bir ebeveynseniz, oğlunuzun da bu tür içeriklerin bombardımanı altında olduğunu unutmayın. Bugün bir erkek çocuk, porno veya türevlerinden herhangi birine 8 – 12 yaş arasında rastlıyor.

Peki bu konuda neler yapabilirsiniz? Bunları sıralayalım.

#1 – Negatif duygularınızla, ekrana ve cinselleştirilmiş içeriklere kaçmadan başa çıkmayı öğrenin.

Birçok erkeğin, cinselleştirilmiş içeriğe boğulmasının en temel sebeplerinden birisi, kaygı, can sıkıntısı, yalnızlık gibi negatif duygulardan kaçmak. Bu duygular her zaman var oldular ama onlardan kaçmak ya da onları bastırmak hiçbir zaman bu kadar parmaklarımızın ucunda, bu kadar kolay olmadı.

Herhangi bir nedenden dolayı stres, kaygı, yalnızlık, can sıkıntısı, dışlanmışlık, vs. hissettiğinizde bunlardan kaçmak için Instagram, TikTok ya da herhangi bir porno sitesine girerek bu duygudan kaçıyorsunuz. Bu kaçıştan hemen önce de, kafanızda cinsellikle alakalı düşünceler geçiyor.

Yapmanız gereken şey, bu tür bir negatif duygu hissettiğinizde, ekrana kaçmak yerine daha verimli ve yararlı kaçış mekanizmaları bulmak ya da bu duygularla baş başa kalmayı öğrenmek. Örneğin kalkıp yürüyün, evin içinde bile olsa yürüyün. Temizlik yapın, odanızı toplayın, çıkıp birkaç kişiyle muhabbet edin. Ya da kaçmayın ve yürüyerek ya da pencereden dışarı çıkarak bu duyguların sıkıntısını hissedin.

#2 – Hayatınıza heyecan getirin.

Hayatınızı ne kadar az seviyorsanız, internette aşırı cinselleştirilmiş içeriklerin ağına düşme ihtimaliniz o kadar artar. Eğer işiniz, medeni durumunuz, sosyal hayatınız, vücut şekliniz, vs. yüzünden mutsuzsanız, hayatınızda tutunabileceğiniz bir zevk ve heyecan yoksa, internette aşırı cinselleştirilmiş içeriklerin ağına düşme ihtimaliniz yüksektir.

Aşırı cinselleştirilmiş içerik, size hayatınızda olmayan heyecanın, zevkin ya da dopaminin bir kısmını verir. Bu nedenle de istemeseniz bile bu tür içerikleri uzun süre tüketir durumda yaşayabilirsiniz.

Bunu önlemek için bir hobi edinmek, daha iyi arkadaşlar edinmek, hayatınızı daha da renklendirmek için bir şeyler yapın. Bunlar sizin aşırı cinselleştirilmiş içeriklere yönelen dikkatinizin bir kısmını çalacaktır. Aslına bakarsanız, yaptığınız şeyin üretken bir şeyler yapmanıza bile gerek yok. Heyecan verici ama gerçek dünyada bir şey olması yeterli.

#3 – Açlık tetikleyicileri kapatın.

Bu biraz zaman isteyen bir şey ama Instagram’da, Youtube’da, vs. karşınıza birdenbire çıkan az giyinmiş çok sergilemiş kadın imajlarını gördüğünüzde, bu hesapları takip ediyorsanız takipten çıkın, bu içerikle ilgilenmediğinizi algoritmaya bildirin (bunun için örneğin Youtube menüsünde bir konut var) ve zaman içinde bu uygulamalarda bu tür içeriklerin görünmemesini sağlayın.

İnternette tükettiğiniz içeriğin ne olduğuna dikkat etmeye başlayın. Diyet yapan birinin ne yediğine dikkat etmesi gibi, bu içeriğe dikkat verin. Özellikle aşırı cinselleşmiş içerikleri paylaşan hesapları engelleyin.

Aşırı cinselleştirilmiş içerik, boş kalori gibidir, sağlığınızı bozar. Bunları tüketmek yerine, daha besleyici içerikler tüketmelisiniz. YouTube’da can sıkıntısından bikinili kadın videolarına bakmak size zararsız görünebilir ama bu tür içerik size anlık olarak boş dopamin verseler de, uzun vadede sizin daha kötü hissetmenize neden oluyorlar.

Ayrıca birçok erkek, Instagram’da vücuduna yapışmış ve fazla bir bölgesini kapatmayan giyeceklerle açlık tuzağı kuran, pardon spor eğitimi veren bir kadının videosuna bakarken transa geçiyor ve 15-20 dakika sonra düzinelerce aynı şekilde içeriği tükettikten sonra birden kendine geliyor. Bu kadar çok cinsel içerikle dolduktan sonra da daha pornografik sitelere girip mastürbasyon yapıyor ve çalışırken geçirmesi gereken bir saatte ne çalışıyor ne de dinleniyor. Bu maalesef çok sayıda erkek için günlük ve hatta günde birkaç kerelik bir rutin.

#4 – Boş dopamin tüketmeyi bırakın ve dopamin için çaba harcamaya başlayın.

İnternetteki aşırı cinselleştirilmiş içerik, size çok kolay ve hiç çaba göstermeden dopamin sunuyor. Sorun dopaminden çok dopaminin hiç çaba harcamadan ve çok büyük miktarda ulaşılabilir olması (sorunun karbonhidrat değil de karbonhidratların hiç çaba harcamadan ve çok büyük miktarda ulaşılabilir olması gibi).

Bu tür beleş dopamin sizin sıkıntı, kaygı, hayat kavgasının bunaltması, yalnızlık, kızgınlık, kırgınlık gibi negatif duygulardan kaçmanızı sağlıyorlar. Bu tür duyguları yönetmek için dopamin ile kaçış, sizi bu tür duygulara karşı daha zayıf yapar. Bunun yerine bu tür duyguları yönetmek için daha sağlıklı mekanizmalara yönelin. Meditasyon, nefes egzersizleri, uzun yürüyüş, günlük tutmak, volta atmak gibi.

Yani örneğin içinizde büyük bir porno izleme isteği oluştuğunda, bunun yerine yapacağınız yararlı duygu yönetim mekanizmasını önceden seçin. Örneğin evin içinde volta atmak gibi. Sonra porno izleme isteği geldiğinde ya da kendinizi porno izlerken yakaladığınızda, bu mekanizmayı devreye sokun.

#5 – Çalışırken internetten kopun.

Çalışırken telefonunuzun ya da bilgisayarınızın uçak modunu kullanın. Çalışma süresince mümkün olduğu sürece offline olur. Pornoyu ya da belli siteleri bloklayan ya da belli süreler içinde bloklayan uygulamalar kullanabilirsiniz ama mümkün olduğunca internetten kopun. Bunun için en pratik araç, bilgisayarınızdaki uçak modu. 1.5 saatlik çalışma dilimlerinde, bilgisayar ve cep telefonunuzu mümkün olduğunca bu modda tutun.

#6 – Medyadaki cinselleştirilmiş görsellere bakmayın.

Bugün sanal dünyanın yanında gerçek dünyada da birçok mekan aşırı cinselleştirilmiş durumda. Reklamlar, gazetelerin ilgi çekmek için koydukları içerikler, aşırı cinselleştirilmiş durumda. Gözlerinizi bu tür materyallerden kaçırmayı alışkanlık haline getirin.

#7 – Vücut hatlarını veya vücutlarını sergileyen kadınlara, kadınların vücutlarına bakmayın.

Erkek erkeğe konuşuyoruz ve ara ara hepimizin gözü önümüzde yürüyen ya da karşımıza çıkan güzel bir kadına takılıyor. Ama bu günde bir belki iki günde bir olmalı. Dışarıdayken kadınların vücutlarına bakmayın, önünüzdeki kadın ne kadar açık giyinirse giyinsin. Bunu utangaçlıktan değil, durduk yere ve zamansız bir şekilde cinsel olarak uyarılmaktan korunmak için yapacaksınız.

Bütün bu arındırma süreci uzun bir süreç ve öyle birkaç haftada olacak bir şey değil. Etkilerini aylar içinde görebileceğiniz bir süreç. Ama zihninizdeki aşırı cinselleşmiş düşünce ve fantezileri beslemeyi bırakırsanız, zaman içinde ciddi miktarda zihinsel enerjinizin boşta kaldığını, daha berrak düşündüğünüzü görebilirsiniz. Zihinsel enerjinizin önemli bir kısmını sadece aşırı cinselleşmiş düşüncelere değil aynı zamanda sürekli tetiklenen düşünce ve fantezileri bastırmaya da harcıyorsunuz:

Gerçekten ilginç olan bir başka zihin özelliği de, cinsel aktivitenin bastırılmasının, irade tükenmesinin bir numaralı sebebi olması. Kendimizi düzenleme kabiliyetimize bakarsak, bunun bir sınırı olduğunu görürüz. Örneğin gerçekten yoğun bir iş gününden sonra eve geldiğimizde gerçekten yorgun oluruz ve hiçbir şey yapmak istemeyiz. Bir pizza ısmarlarız zira salata yiyecek irademiz kalmamıştır. Duygusal ya da zihinsel olarak tükenmiş hissettiğimizde, irademiz kalmaz.

İşin bilimine baktığınızda, irade tükenmesinin en güçlü nedenlerinden birinin, cinsel düşünceleri ve cinsel aktiviteleri bastırmak olduğunu görürsünüz. NOFAP yapmanın çok zor olmasının nedenlerinden biri de bana göre, tüm bu cinsel düşünce, arzu ve aktivitelerimizi düzenlememizi gerektirmesi. Tüm irademizle NOFAP yapacağız ama altta yatan arzular ve hormonlar hakkında bir şey yapmadığınızdan irade gücü bulamayız. Yani cinsel düşünce ve arzularınızı sürekli düzenlemek zorunda kalırsınız ve bu da iradenizi tüketir.

Klinik çalışmamda gördüğüm bir şey var. İnsanlar sürekli seks yapıyorlar anlamında değil, düşüncelerinin çoğunun azgınlık, şehvet hakkında olması, sürekli seks düşünmeleri anlamında cinsel takıntıya kapıldıklarında, hayatları donuyor. Daha çok araştırma yaptıkça, bu adamların hastalıklı ya da beta olduklarından değil de, beyinlerinin cinsel dürtülerini düzenlemeye çok fazla zaman ve enerji harcamasından ötürü böyle olduklarını anladım. Beyinleri bu işe o kadar çok zaman ve enerji harcıyor ki, hayatlarının başka alanlarında başka şeyler inşaa etmeye yakıt kalmıyor.

Bakir Erkekler Gerçekte Nihai Alfa Erkeklerdir

Bu tür konularda daha iyi bir yaşam için serimize ve pornoyu bırakmanın çok kolay yolu kitabımıza da göz atabilirsiniz.

Kız arkadaş bulmak gerçekleştirilebilir bir hedef değil

Daha iyi bir yaşam için serisine girmeyen Dr.K podcastlarından birini burada yayınlıyoruz.

“Aranızdan biri gerçekten bir kız arkadaş edinebildi mi? Bu topluluk içinde kız arkadaş bulamayan çok fazla sayıda insan var. Dr. K’da bu konuya sık sık değiniyor ve tavsiyeler veriyor. Ama merak ediyorum, aranızdan biri gerçekten bir kız arkadaş edindi mi?”

Şimdi bu yorumu anlamaya çalışalım. Aşk arıyorsunuz. Bunun için internet dediğimiz bu aleme geliyorsunuz ve soruyorsunuz:

“Bir insan kendisine nasıl bir sevgili bulur?”

Bu soruya cevap bol. Youtube tonlarca tavsiye ile dolu. Reddit tonlarca tavsiye dolu. Sayısız forumda tonlarca tavsiye var. İnternette insanların nasıl ilişki bulunabileceğini konuştukları bir sürü yer var.

Bu konuda alfa erkek videoları izliyorsunuz, beta erkek videoları izliyorsunuz, sigma erkek videoları izliyorsunuz. Kendileri ile duygusal olarak bağlantıda olan insanların videolarını izliyorsunuz. Gelişim hakkında videolar izliyorsunuz. Dr.K’yı izliyorsunuz. İzliyorsunuz da izliyorsunuz. Herkes size cevaplar veriyor. O kadar çok çeşit cevap var ki!

İlişki tavsiyeleri subredditine bakalım. En tepedeki yorumlara:

“Kız arkadaşımla ortak arkadaşımız aracılığı ile bir partide tanıştık. Ben ona yürümeyi bile düşünmüyordum, sadece iyi vakit geçiriyordum. Birkaç hafta sonra bir gece ikimiz de sarhoşken birlikte olduk ve ilişki başladı.”

“Benim standartlarım mı çok yüksek yoksa ilişkiler pazarı berbat bir yer mi?”

“’Mükemmel’ bir kız buluşmayı, buluşmaya 20 dakika kala iptal etti. Ben taksi ile buluşmaya gidiyordum.”

Bu konu ile ilgili güçlük şu: Bir ilişki arıyorsanız, siz motive bir insansınız değil mi? Bu konu sizin için önemli ve bu konuya odaklanacağım diyorsunuz. Bu nedenle de gidip bilgi topluyorsunuz, araştırma yapıyorsunuz.

İnsanlar size kendiniz üzerinde çalışın, çok fazla kasmayın, sadece kendiniz olun, olabileceğiniz en iyi versiyonunuz olun gibi tavsiyeler veriyorlar. Siz de tamam diyerek işe koyuluyorsunuz. Kendiniz üzerinde çalışıyorsunuz, kendinizi geliştiriyorsunuz. Çünkü herkes size, “ilişki bulmaya çalışma zira bu senin muhtaç görünmene neden olur” diyor. “Sadece kendini geliştir ve ilişki sana gelir” diyor. “Tek yapman gereken evrene kendini açmak ve ilişki sana gelecek” diyor. “Kendine odaklan. Başkalarının davranışlarını kontrol edemezsin, sadece kendi davranışlarını kontrol edebilirsin.”

Siz de kendinizi geliştirmek için çalışıyorsunuz. 6 ay, bir yıl hiçbir ilişki olmadan kendinizi geliştirmeye odaklanıyorsunuz. Sonra bir miktar şevkiniz kırılıyor ve bu işe bir süre ara veriyorsunuz. Çünkü sigma sürekli çalış çalış çalış işini nereye kadar sürdürebilirsiniz ki?

Birkaç ay geçiyor ve kendinizi yine yalnız hissetmeye başlıyorsunuz. Bu nedenle internete yine dönüyorsunuz. Bu konu hakkında ne yapacağım diye düşünüyorsunuz ve herkes size yine aynı tavsiyeleri veriyor:

“Kendini geliştir, kendin üzerinde çalış.”

Siz de tamam hadi bir daha başlıyoruz diye işe girişiyorsunuz. 6 ay böyle geçiyor. 8 ay böyle geçiyor. Bir yıl böyle geçiyor. İlerleme kaydediyorsunuz. Daha iyi bir vücuda sahip oluyorsunuz. İşte terfi alıyorsunuz ve hem geliriniz hem de statünüz artıyor. Terapiye gidiyorsunuz. Her şeyi doğru yapıyorsunuz.

İkinci senenizi de bu şekilde geçiriyorsunuz. Bir iki buluşmaya gittiniz ama biri az önce gördüğümüz adamın başına geldiği gibi 20 dakika kala buluşmayı iptal etti.  Bir diğeri birden mesajlaşmayı kesti. Siz de yavaş yavaş “bir dakika yahu! Bu şeyler gerçekten işe yarıyor mu?” diye sormaya başlıyorsunuz.

Ama yine de birkaç ay daha, 6 ay daha, kendiniz üzerinde çalışmaya devam ediyorsunuz:

“Başkalarının yaptıklarını kontrol edemem. Sadece kendi yaptıklarımı kontrol edebilirim. Kendimi kontrol etmeliyim ve kendim üzerinde çalışmalıyım. Daha fazla çalışmalıyım. Daha fazla çalışmalıyım. Daha fazla çalışmalıyım!”

Ama bir noktada bunun bir getirisi olmalı değil mi? Bu döngüye birkaç kere girdikten sonra, bir getiri olmayınca, sorular soruyorsunuz. Ama cevap “birader o zaman kendin üzerinde daha fazla çalış” oluyor.

Siz de “tamam” diyorsunuz ve uzun süredir çalışmanıza rağmen sonuç alamamanın hüsranını aşmak için çok fazla miktarda irade gücü kullanarak kendiniz üzerinde çalışmaya devam ediyorsunuz.  Çünkü birkaç yıldır kendi üzerinizde azimle çalışıyorsunuz ama bu kimsenin umrunda değilmiş gibi görünüyor. Ne kadar ilerleme kaydettiğiniz kimsenin umrunda değil gibi görünüyor.

Sonra belki yine de kendi üzerinizde çalışmaya devam ediyorsunuz ama bir yerde boğa sizi sırtında atıyor. Siz de “kendi üzerimde çalışmaktan, kendimi geliştirmekten çok yoruldum” diyorsunuz.

“Ne zaman sonuç alacağım ha ne zaman? Herkes sürekli nasıl yapacağımı söylüyor. Kimse ne zaman sonuç alacağımı söylemiyor. Kimse sonuç var mı, kazanacak mıyım diye konuşmıyor.”

Kendinizden şüphe etmeye başlıyorsunuz. Burada ne olduğu konusunda hiçbir fikriniz yok. Bunu nasıl halledeceksiniz? Halletmeyi bırakın, burada ne olup bittiğini nasıl anlayacaksınız?

Her şeyden önce neden herkes kendine odaklan, kendini geliştir deyip duruyor?

Ve neden bu tavsiye işe yaramıyor gibi görünüyor?

Bu tavsiye işe yarıyor mu ya da neden işe yaradığını düşünüyorlar?

Ya da neden onların işine yarıyor ama benim işime yaramıyor?

Neyi göremiyorum?

Bu sorulara cevap aramaya, inanç yapılarının nasıl oluştuğunu anlamaya çalışarak başlayacağız. Bilginin internette nasıl çok kötü bir şekilde yayıldığı hakkında konuşacağız. “Temel inançlar” hakkında konuşacağız.

Yaşamımızda yol alırken beynimiz sürekli olarak şeyleri anlamlandırmaya çalışıyor, hayatı daha kolay yapacak formüller bulmaya çalışıyor. Beynimiz bunun için bir sürü değişik deneyime bakıyor ve bunlardan bir sonuç elde ediyor.

Eğer çocukken bana çok bağırıldıysa, beynim “ben iyi bir insan değilim” sonucunu çıkarıyor ve bu adaptif (uyumlu) bir şey.

Yetenekli bir çocuğu ele alalım. Bu çocuk gerçekten başarılı ve ebeveynleri çocuğu feci şekilde kıskanıyorlar (bu arada bu gerçekten olan bir şey). Çocuğu kıskandıkları için ne yapıyorlar? Çocuğa bağırıyorlar, çocuğu aşağılıyorlar, dövüyorlar, vs. Çocuğa iyi bir çocuk olmadığını söylüyorlar.

Çocuk bir süre sonra bu inancı içselleştirmeye başlıyor.  Ben ne zaman iyi iş çıkarsam annem babam bana bağırıyor. O zaman ben kötü bir insan olmalıyım diyor.

Kötü bir insansan olduğuna ikna olan çocuk ne yapıyor? İyi iş çıkarmayı bırakıyor. Bunun yerine ebeveynlerinin beklentilerine uymaya çalışıyor. Bu daha az can yakıyor, çocuk oyunu nasıl oynaması gerektiğini anlıyor. Ve böylece çocuğun kendisi ile ilgili kötü biri olduğu düşüncesi temel bir inanç haline geliyor. Temel inançlar, “ben sevilecek biri değilim”, “sonsuza kadar yalnız kalacağım” gibi inançlar.

Temel inançlar daha sonra adaptasyonlar oluşturuyor. Yani insan temel inançlarına göre varsayımlar yapmaya, hayatı bu temel inançlara göre nasıl yaşayacağını belirleyen kurallar koymaya başlıyorlar. Bu kurallar ise otomatik düşünce denilen şeyleri yaratıyorlar. Örneğin bir kadın mesajını hemen cevaplamadı diye, otomatik olarak kadının seni umursamadığını düşünmek gibi. Bu düşünce anında ortaya çıkıyor, oldukça yoğun ve otomatik.

Yogiler sindirilmemiş duygusal deneyimlerinizin dibe çökeceğini ve orada atıl bir şekilde bekleyeceğini söylerler. “Bu duygular daha sonra tetiklenebilirler ve bu duygu ile gelen tüm o düşünceler, şu anki durumunuza uygulanırlar” derler.

Örneğin en son partneriniz mesajlarınıza cevap vermemeye başlıyor ve siz daha sonra aldatıldığınızı öğreniyorsunuz. Bu, insanın yönetebileceğinden çok daha fazla duygusal yük getiriyor. Bu insandan ayrılıyorsunuz ama bu duygusal yük, sırtınızda bir ilişkisel yük olarak duruyor.

Hepimiz, insanların ilişkisel yüklere sahip olduğunu biliyoruz. Bunlar, geçmiş ilişkilerden bugünküne taşınan duygular, kalıplar ve varsayımlar. “İnsanlar güvenilmezdir” varsayımı gibi. Bu varsayımı taşıyorsanız, partneriniz size bir iki saat cevap vermediğinde, otomatik olarak onun sizi aldattığını düşünmeye başlarsınız.

Bu düşünceler nereden geliyorlar? Çünkü bu insan sizin ona güvenmemenizi gerektirecek hiçbir şey yapmadı. Bu güvensizlik aslında sizden kaynaklanıyor.

Eğer ilişkiler havuzuna giriyorsanız, ilk anlamanız gereken şey, bu havuz hakkındaki inançlarınızın neler olduğu.

Birini bulabileceğinize inanıyor musunuz?

Sevilebilir biri olduğunuza inanıyor musunuz?

İyi bir ilişkiyi hak edecek kadar değerli olduğunuza inanıyor musunuz?

Bir ilişkiyi hak edeceğinize inanıyor musunuz?

Bu konuda başka temel inançlarınız da olabilir. Mesela bir ilişkiyi hak ettiğinize ama sizin kontrolünüz dışındaki faktörlerin bir ilişki bulmanıza engel olduklarına inanıyor olabilirsiniz.

Bu tür inançları, cinsel Pazar değeri gibi kavramlarda görebiliyoruz. Bunlar, “yalnız kalmaktan çok korkuyorum” gibi fikirleri yatıştıran adaptif inançlar.

Temel inançların içten gelip dışarı doğru etki ettiğini düşünmeye meyilliyiz. Bir şekilde tetiklendiğinizde, duygusal olarak kötü hissediyorsunuz ve bu da zihninizde düşüncelere neden oluyor ve bunlar da davranışlar üretiyor. Yani sizin düşüncelerinizi belirleyen bir inanç var. Bu düşünceler de duygularınızı şekillendiriyor, davranışlarınızı şekillendiriyor.

Burada insanların kaçırdıkları nokta, temel inançların sadece düşünceleri değil, aynı zamanda büyük ölçüde algıyı da etkilediği. Eğer sevilemez biri olduğunuza inanıyorsanız, size gelen sinyallerin bazılarını yükselteceksiniz ve bazılarını da alçaltacaksınız. Yani örneğin bir kadın size yeniden görüşmek istediğini söylese ama bir başka kadın mesajlarınıza geri dönmese, zihniniz mesajınıza dönmeyene çok daha fazla takılı kalır. Pozitif bilgiyi filtreleyip dışarıya tutmaya ve etkisini azaltmaya, negatif bilgiyi ise filtresiz bir şekilde içeri almaya, etkisini yükseltmeye eğilimli olursunuz.

Bu problem binlerce yıldır var ama günümüzde bir şey çok ciddi bir şekilde değişti. Artık negatif bilgiyi yükselten ve pozitif bilgiyi alçaltan sadece sizin zihniniz değil. İnternetin kendisi de negatif bilgiyi yükseltiyor ve pozitif bilgiyi alçaltıyor.

Bunu biraz düşünmenizi istiyorum. İnternette hangi sitede olursa olsun ilişkiler konusunda bilgi aradığınızda, sağlıklı ilişkiler içindeki insanların ard arda girişler yazdıklarını görüyor musunuz? Harika giden ilişkilerini paylaşan topluluklar var mı?

İlişki tavsiyeleri ile ilgili bir forumda ne kadar harika bir ilişkiniz olduğuna dair bir şeyler yazsanız ne olur? Yazınız hunharca eksilenir ve böbürlenmek ile, kibirli biri olmakla suçlanırsınız. Forum üyeleri size karşı öfke dolarlar.

İnternette nasıl ilişki bulacağınıza dair on binlerce video var ama harika ilişkim için minettarım tadında video sayısı çok daha az. Zaten kim, harika ilişkim için minettarım videosu izlemek ister ki? Ne gereği var?

Yani bireylerin bireysel çarpıtmalarının yanında internet o bireysel çarpıtmaları daha da arttırıyor. Yani hem kişinin kendisi hem de internet pozitif olanı azaltırken, negatif olanı yükseltiyor. Görünen o ki, bu ikisi beraber, negatifi aşırı şekilde abartırken, pozitifi aşırı şekilde düşürüyorlar. Bunun sonucunda da belli bir algıya sahip oluyoruz.

Yorumlarda bir takipçi, “29 yaşındayım ve bugüne kadar bırakın kız arkadaşı, bir kadının yanına bile yaklaşamadım” diye yazmış. Bu, otomatik düşüncelere güzel bir örnek. “Ama ben diğer insanlar gibi değilim, ben ümitsiz bir vakayım”. “İyi olmadığıma, kimsenin hiçbir zaman beni istemeyeceğine inanıyorum” temel inancından kaynaklanıyor.

Bir başka takipçi cevaben “ben de eskiden senin gibi düşünürdüm ama şu an nişanlıyım” demiş. “Yakın bir arkadaşımın ilk defa 30 yaşında bir kızarkadaşı oldu ve bu kızla milli oldu.”

Problem şu ki, çoğu insan kendine odaklan – kendini geliştir tavsiyesinin çalıştığını ve nasıl çalıştığınız anlatıyor. Ama kimse size ne zaman sonuç alacağınızı söylemiyor. Sonra birkaç sene dediklerini yapıp uğraştıktan sonra bir yerde “zittir et ben bunu bırakıyorum” diyorsunuz. “Bana söylenen her şeyi yaptım ama bu çalışmıyor” diyorsunuz.

Bu tohumdan meyve ağacı yetiştirmeye benziyor. Bir meyve ağacı ektiğimizde, hemen önümüzdeki sene meyve beklemeyiz. Bu meyve ağacının birkaç sene içerisinde olgunlaştıktan sonra meyve vereceğini biliriz.

Başka bir benzetme yaparsak, iş bulmak için üniversiteye gitmeye karar verdiniz ama kimse size ne kadar süre üniversiteye söylemiyor. Bir senedir bu üniversitedeyim ama peki iş nerde derseniz bu çok aptalca. Sonra üniversiteyi bir süre bırakıp geliyorsunuz ve ikinci senesinde de iş nerede diye soruyorsunuz. İnsanlar size sürekli olarak üniversiteye git diyorlar ve siz üç senedir üniversitedesiniz. Ama hala iş yok!

İş ilişkilere geldi mi, kimse size bunun ne kadar süreceğini söylemiyor. Bu nedenle de ne beklemeniz gerektiği konusunda hiçbir fikriniz olmuyor. Peki neden kimse bu konu hakkında konuşmuyor? Zira bu işin ne kadar süreceği, ne kadar süre sonra sonuç alabileceğiniz tamamen kişiye bağlı bir şey. Ama biz burada verilere bakıp olayı bir miktar daha iyi anlayabiliriz.

İlişkiler konusunda size verilen ve kendine odaklanma – kendini geliştirme merkezli tavsiyeler işe yarıyorlar mı? Evet işe yarıyorlar ama sonuç getirmeleri çok uzun zaman alıyor. 3, 4, 5 ve bazı insanlar için 7 sene gibi sürelerden bahsediyoruz.

Sizin için ne kadar süreceğini ve şansınızın ne olduğunu bilemem ama eğer hiç sosyal yeteneğiniz yoksa ve hayatınız hiçbir yere gitmiyorsa, en az bir 5 yıl verin derim.

“Ama ben bunu yapamam, 5 sene çok uzun bir süre, bu kadar sürmesi aşırı depresif bir şey” diyebilirsiniz. Ama size başka ne diyebileceğimi bilmiyorum. 5 sene o kadar da uzun bir süre değil. Bu süre boyunca sosyal yeteneklerinizi geliştirin, iş yaşamınızda bağımsız hale gelin, finansal olarak bağımsız hale gelin, iyi bir fizik yapın, fiziksel ve zihinsel sağlığınızı düzeltin, vs.

Ama bir yandan da ben bunun gerçekten 5 sene süreceğini düşünmüyorum. Burada sihirli bir şekilde çalışan şey şu: siz bir hedef belirlediğinizde, mesela 5 sene verdiğinizde, önümüzdeki 2 sene boyunca pek bir şey beklememeye başlarsınız. Bu işin de, en az beklediğiniz zaman olma ihtimali yüksek.

Az önce ilişkiler subredditteki en tepe yorumu hatırlayın:

“Ben ona yürümeyi bile düşünmüyordum, sadece iyi vakit geçiriyordum. Birkaç hafta sonra bir gece ikimiz de sarhoşken birlikte olduk ve ilişki başladı.”

Bu en başarılı yollardan birisi. Karımla tanıştığımızda romantik buluşmalara gittiğimizin farkında bile değildim. Bana “beni buluşmalara götürüyorsun” diyordu ama ben “hayır, öyle yapmıyorum, sadece sana şehri gezdiriyorum” diyordum. “Sen şehirde yenisin ve ben de sana şehri gösteriyorum. Sen Tayland yemeği seviyorsun ve ben de çok iyi bir Tayland yemeği restoranı biliyorum mesela. Hadi oraya gidelim.”

Kendinize kesinlikle odaklanın ve buna 2-5 yıl kadar süre verin. Ama asıl gerekli olan şey olayın farkında olmamak. Bu garip gelebilir ama bir kez kafanızın içinden çıktınız mı, her şey çok daha kolay olur. Çünkü bunun neden bu kadar zor olduğunuzu düşünürseniz, insanlarla buluşurken kendi kafanızın içinde kalırsanız, diğer insana dikkat veremezsiniz. Bu durumda da onunla empatik bağlantı kuramazsınız. Bunun yerine, kaygılı benliğiniz ile empatik bağlantı kurarsınız. Bunu yaptığınızda da, kaygılı birine dönüşürsünüz.

Burada süreç şöyle çalışır: kadına dikkat vermeyi bırakırsınız. Dikkatiniz dağılmıştır, boş bakmaya başlarsınız ve bu, karşınızdakine rahatsız edici, arıza görünmenize neden olur. Karşınızdaki biraz rahatsız olur ve kafanızın içindeki kaygı da “oh hayır, artık zevk almıyor, artık eğlenmiyor” vs. demeye başlar. Şimdi ne yapmalıyım? Onu nasıl eğlendireceğim?” diye sormaya başlar. “Onu eğlendirmek için ne yapmalıyım?” “

Siz bu kaygılı düşüncelerle dolmaya başladığınızda, kadın yüzünüzdeki muhtaçlığı görmeye başlar ve birdenbire ne olduğunu anlamaya çalışır. Bir kadınla buluştuğunuzda ya da genel olarak, kafanızın içinden çıkmanız, kendinizi ve dikkatinizi dışarı vermeniz lazım.

Sonuç olarak bu işe zaman vermeniz gerekiyor. Muhtemelen ilk bir iki sene bir iş çıkaramayacaksınız. İlk bir iki sene olaya hazırlanıyorsunuz, seviyenizi arttırıyorsunuz ve henüz tam anlamıyla cepheye çıkmıyorsunuz. Ama olay birçok insan için seneler gerektirebiliyor.

Bugün bir erkek için ortalama evlenme yaşı 30. Ama ben 33 yaşındayım ve bekarım diyenlere hatırlatayım, ortalama yaş 30. Yani 35 yaşında evlenen bir sürü erkek de var, 35 yaşında evlenen bir sürü erkek de var.

Size son vereceğim tavsiye, tüm bu süreç ile ilgili hissettiğiniz tüm o kızgınlık %100 haklı ve kesinlikle hakkında bir şeyler yapmanız gereken bir kızgınlık. Umutsuz ve öfkeli hissetmeniz normal.

Kızgın olmanız normal ve bu kızgınlığı ilişkiler pazarının dışında yönetmelisiniz. Çünkü kızgınlık ilişkiler pazarına yansıdığında, sizin ayağınıza çok fena sıkmaya başlıyor. Örneğin birine bir mesaj atıyorsunuz ve görüldü yiyorsunuz. Bu durumda kızgın bir mesaj daha attığınızda, kendi kendinizi sabote ediyorsunuz, olayı kendini gerçekleştiren kehanete çeviriyorsunuz. Zira insanların zerre umrunda olmadığınıza dair temel bir inancınız var ve kızgınlık ile hareket edip insanları kendinizden uzaklaştırdığınızda, bu inancınız güçleniyor. İnsanların uzaklaşma nedeni umurlarında olmamasından çok, o kızgınlığı hissedip rahatsız olmaları. Dışarı kızgınlık sinyalleri gönderdiğinizde ne olacağını sanıyorsunuz? Bir kadının size kızgınlık sinyalleri gönderdiğiniz için aşık olacağını mı düşünüyorsunuz?

Bu zor olacak biliyorum ama duygularınızı ilişkilerin dışında yönetin. Bir terapist ya da yaşam koçu ile çalışın mesela. Arkadaşlarınızla konuşun, Discord’da bağırıp çağırın. Bu negatif duyguları yönetmeniz lazım ama bunu ilişkiler alanı dışında yapın.

Çeviri: Getting a Girlfriend is NOT an Achievable Goal

Aynı sınıftan birine aşık olmak ama karşılık bulamamak – Vaka çalışması

Merhaba mahmut abi.

1.5 yıldır tanıdığım bir kız var. Aynı sınıftayız. Biliyorum aynı ortamdan kızlara yürümek yanlış olduğunu düşünüyorsun ama ben hoşlanıyorum bu kızdan.

Şimdi arkadaşlar, aynı sınıftan veya iş yerinden bir kadına yürümek doğru ya da yanlış olduğundan değil, sonuçları nedeniyle tavsiye etmediğim bir şey. Çoğu insanın sosyal olarak izole olduğu için sınıf ve iş yeri gibi ortamları çıkartırsan, önemli bir tanışma ortamından mahrum kalacağını biliyorum. Ama aynı iş yerinde bir kadına yürüyen erkeklerin en çok karşılaştıkları ve başa çıkmakta zorlandıkları senarya, reddedilmek ve sonra da aynı mekanda hergün gördüğü için unutamamak, takıntı yapmak.

Reddedilmeyip ilişkiye başladıktan sonra da bir yerde ayrıldığınızda, bu sefer daha beter bir durum ortaya çıkıyor. Flört dediğinin hiçbir hükmü yok, gerçi takıntı yapacak kadar zayıf olan onu da takıntı yapıyor, ama bu sefer eski kız arkadaş ile aynı mekanda olma, hergün görme var.

Bu kıza olan ilgimi en baştan beri belli ettim.

En baştan dediğin 1.5 yıldır mı ilgilisin ve bir şey olmadı? 😮

İlgini belli etmek dediğin sürekli ilgi göstermek ise hata etmişsin. Bir kadının aşık olmak için bir erkeğin bir miktar belirsiz olması, kadının erkek için çabalaması gerektiğini düşünmesi gerekli. Sen “ben seni %100 istiyorum, sen he de yeter” modunda ilgi belli ediyorsan, belirsizlik ve çaba tamamen ortadan kalkıyor. Sana aşık olabilecek kızın olamamasını sağlıyorsun.

İlgi duyduğu konular hakkında muhabbetler açtım, konuştum.

Efendi erkek modu.

Belli derecede yakınlaştık. Fakat kız işi bir üste taşımaya hiç yanaşmadı.

Kız seni arkadaştan fazlası olarak istemiyor.

Birkaç kere birlikte oturma, ders çalışma voleybol maçı izleme gibi tekliflerde bulundum. Ama bahane buldu hep.

Kız seni en fazla iki kere reddetti mi, seni istemediğini kabul etmeyi bileceksin. Bir kadının seninle başbaşa bir şey yapmaması, çok açık bir şekilde seninle ilgilenmediği anlamına gelir. Kaldı ki bu kız sınıf arkadaşın olduğu için, aslında normalde seninle bir yere gelirdi. Gelmiyor zira senin ondan hoşlandığını biliyor ve sana aranızda bir şey olabilir imajı vermemek için özellikle gelmiyor.

Kızın nasıl biri olduğunu bilmem ama bu kaliteli kız davranışı bu arada. Kendisinden hoşlanan adamın hoşlanmasını görmezden gelip arkadaş takılıyoruz ayağına uydu yapmak yerine, araya sağlıklı bir mesafe koyuyor.

Kızı tanıdığım kadarıyla zaten çok bi karşı cinsle birlikte zaman geçiren biri değil ama 0 da değil yani.

Kızın sana ilgisi yok. İlgisi olduğu bir erkekle işi yukarıya taşıyacaktır. Sana ise gayet kibar ve medeni bir şekilde, bana o şekilde yaklaşma diyor.

Ben kıza inatla yakın olmaya çalışmaya devam ettim.

Seni istemeyenin peşinden koştun yani. Aferin. Kibarlıktan anlamıyorsan, bir süre sonra kız kabalaşmak zorunda kalacak.

Öğrenci temsilcilerinden olduğun için özellikle okul ile ilgili bir çok işini gördüm.

Efendi erkek, aşırı iyi çocuk, kişisel sekreter, best friend forever modu. Bunların işe yaramamayı bırak, olabilecek işi bile oldurmayacak, itici, muhtaç davranışlar olduğunu artık herkesin bilmesi gerekiyor yahu.

Fakat bir süre sonra bana saygısızca davranmaya başladı. Dinlememe, beklememe vs.

Normal. Kız gayet medeni bir şekilde araya mesafe koyuyor, ben seni istemiyorum diyor. Sen kibarca hayırdan anlamıyorsun, seni istemeyenin yörüngesinde, peşinde dolanıyorsun. Neredeyse kızın uşağı modundasın. Kendine saygın yok, kızın da yavaş yavaş bu muhtaçlığa tahammül edememesi normal. Kibar ve medeni davranmayı bırakıp kabalaşmak zorunda olması da normal.

Burada “fakat” demen de saçma. Tabii ki bir süre sonra sana saygısızca davranmaya başladı.

Sonra burayı takip etmeye başladıktan sonra uzak durmaya saygısızlık yapmasına müsade etmemeye başladım.

Geç de olsa doğru yapıyorsun ama burada kız sana saygısızlık yapmıyor. Senin hayırdan anlamaman artık tahammül edemeyeceği bir noktaya gelmiş.

Başta “Noldu küs müyüz” tarzı birkaç defa yokladı beni. Daha sonrasında ise bıraktı.

Normal. Ama dediğim gibi, kızdan kaliteli davranışlar geliyor. Seni yörüngeye almaya çalışmamış. İstemiyor ve yörüngede de istemiyor.

Şu an daha çok “cockblocker” diyebileceğim yakın kız arkadaş grubuyla takılıyor.

Senin yaklaşmanı engelleme gibi bir amacı da olabilir. Kızlar zaten senin hayırdan anlamadığını bilip, senin kıza yaklaşmana izin vermiyorlardır. Gerçi o grupta olmasa da pek bir şey değişmez.

Ben kaybettiğim saygıyı nasıl alabilirim bilmiyorum. Nasıl etkileyebileceğimi bilmiyorum.

Senin sorunun da tam olarak burada. Seni istemeyen bir kadının onayı peşinde olman. “Nasıl etkilerim, nasıl saygısını kazanırım, gözüne nasıl girerim?”

Sen önce kendine saygı duyacaksın ve seni istemeyenin peşinde koşmayacaksın. Koşmamakla da kalmayacaksın, aklına “nasıl etkilerim” geldiğinde, “ben daha çekici olabilirim ama onu etkilemek zorunda değilim” diyeceksin.

Sonra önce kendini etkileyeceksin. Seni reddeden kıza arkanı dönüp, onun onayını dilenme ile ilgili tüm fantezilerine rağmen arkanı dönüp giderek kendini etkileyeceksin.

Önce sen kendine saygı duymadan, saygı duyulacak bir insan gibi davranmadan, sana başka kimse saygı duymaz.

Önce sen kendini etkilemeden, başka kimse senden etkilenmez.

Genel olarak bir kızla birlikte olmak onu etkilemeye çalışmaktan geçmez. Onunla iyi vakit geçirip, aranızda duygusal ve cinsel bir bağ kurmaktan geçer. Kızı nasıl etkilerim zihin yapısı, kızı etkilememek için her türlü zayıflığı yaptırır.

Bu konuda tavsiyeni istiyorum.

Bir insanı, yenilgilerle başa çıkıp, yenilgilerde hayatta kalmak güçlendirir, başarılar değil.

Bu kız seni istemiyor. Kızın saygısını kazanma, etkileme gibi ezik kafa yapısını bırak. Sen o kafa yapısını tabii ki sabahtan akşama bırakamayacaksın. Ama bırakan bir insan nasıl davranıyorsa öyle davranarak, kızı etkilemeye çalışmayarak ve yukarıda dediğim gibi kendini telkin ederek, zaman içinde bu kafayı tersine çevirebilirsin. Bu yola girersen, bonus olarak da duygusal yatırımını bir daha ilk yüzüne gülen kızın üstüne kusmamayı öğrenirsin.

Dediğim gibi aynı sınıftayız ve hergün yüzünü görüyorum.

Onu daha önce düşünecektin. Ama abartma. Bu kız, eski kız arkadaşın değil. Aranızda hiçbir bağ yok. Her ne kadar sen aptalca bir inatla kıza aşırı yatırım yapmış olsan da, aranızda hiçbir tarihçe ve bağ olmadığı için, olduğundan çok daha ezik davranmak ve düşünmek için ne kadar uğraşırsan uğraş, bu kızı hergün görsen bile unutman çok zor değil.

Bir ‘başarısızlık örneği’ gibi yüzüme çarpıyor onu görmek. Modumu düşürüyor fazlasıyla gün içerisinde kafama takıyorum.

Anasının gözüne girmeye çalışan oğluş, premsesin gözüne girmeye çalışan serf kafasını bırakmadığın sürece de kafaya takacaksın. Seni istemeyeni etkilemeye çalışmayı bırakmadığın için böylesin.

Yarın öbür gün sevgili yapsa ki galiba biriyle görüşüyor, çok kötü bir psikoloji yaşayacağım.

Dediğim gibi şu lafların %90’I gerçek dışı bir abartı. Bu kız eski sevgilin değil.

Biliyorum bırak diyeceksin, ama dediğim gibi onu ‘başarısızlığım’ olarak görüyorum ve buna katlanamıyorum.

Kadınlarla başarısız, tercih edilmeyen erkeklerin, kadınlarla başarılı olana kadar anlamadıkları şey, reddedildiğinde bırakamamanın başarısızlık, eziklik ve acizlik olduğu. Seni istemeyen bir kızın peşinde koşup koşup durmanın başarısızlık, eziklik acizlik olduğu. Ve bu, o kızı “elde etsen”, “etkilesen” bile başarısızlık, eziklik, acizlik.

Bakın sizi reddedene siktir çekin, soğuk yapın, haddini bildirin demiyorum. Peşinden koşmayın, kendi hayatınıza odaklanın diyorum. Kız da size adım atmıyorsa, peşinden koşarak arada bir doğru zamanda doğru yerde doğru muhtaçlıkta kızla beraber olabilirsiniz. Ama bu hem düşük ihtimal hem de olduğu zaman genellikle erkeğin sürekli çabası, acısı ile devam eden bir şey.

Kız size somut bir adım atana kadar bu kızla olmayacak diye düşünün. Size şans lütfeden prenses kafasıyla değil, “ben de adım atmaya değerim, bana adım atmayan için uğraşmak ne bana ne de başka bir insana yakışır” diye olmayacak. Size adım atarsa, o zaman bir şans daha verebilirsiniz. Ama bu adım gelecek diye beklemeyin.

Onu başarısızlığın olarak görmen, senin hala onun takdirini, onayını dilenmeye hazır biri olman, onu nasıl etkilerim diye bir muhtaçlığa odaklanmandan. Bunu bıraktın mı umrunda olmaz. Bu hemen olmaz ama davranışlarınla vazgeçersen ve sonra kendine sürekli olarak “herkes daha çok reddediliyor, benim de reddedilmen normal. Normal olmayan, benim bir efendi erkek, uşak modunda kızın peşinde koşmuş olmam. Ama dersimi aldım ve bir daha bunu yapmayacağım. Bu kız da hayatımdan böyle ezik bir erkek olmaktan kurtulmamı sağlayacak kısa bölümde oynamak için geldi geçti” gibi şeyler düşüneceksin.

Evet arkadaşlar. Hayatınıza birçok insan, size bir şeyler öğretmek için girer çıkarlar, kalıp hayatı sizinle paylaşmak için değil.

Tavsiyelerini bekliyorum. Teşekkürler

Reca ederim, ne demek.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Çocukluktan Yetişkin İlişkilerine Güvenli Bağlanma Stili

Giriş yazısı için Bağlanma Stilleri ve İlişkilerdeki Rolleri
Bir önceki bölüm Dengesiz Bağlanma Stili: Sebepleri ve Belirtileri

Güvenli Bağlanma nedir?

Güvenli bağlanma şekli batı toplumunda en yaygın şekilde görülen bağlanma şeklidir. Araştırmalara göre Avrupa Birliğinde yaşayan insanların aşağı yukarı yüzde 66sı güvenli bağlanma şekline sahip.

Bu bağlanma şekline sahip insanlar özgüvenli, sosyal, sıcak ve kolay iletişim kurulan insanlardır. Hislerinin farkındadırlar ve hislerini kolayca ifade edebilirler. Ayrıca derin, anlamlı ve uzun süreli ilişkiler kurma eğilimindedirler.

Güvenli bir şekilde bağlanan yetişkinler iş hayatında bile daha çok sevilirler.

Güvenli bağlanan çocuk yetiştirmek isteyen ebeveynlerin konuyu araştırmaları ve varsa kendi bağlanma sorunlarını çözmeleri faydalı olabilir.

Güvenli bağlanmayla alakalı sık sorulan sorulara göz atalım:

  • Bağlanma teorisi nedir?
  • Erken çocukluk döneminde bu bağlanma nasıl oluşur?
  • Çocuklarda güvensiz bağlanmanın gelişmesine ne sebep olur?
  • Çocuklar güvenli bağlanmayı nasıl geliştirir?
  • Güvenli bağlanmayı geliştirmek için gerekli beş koşul nelerdir?
  • Yetişkin bir ilişkide güvenli bağlanmanın on yaygın belirtisi nedir?
  • Güvenli bağlanan bir yetişkini fark ettiren  üç ipucu nedir?
  • Bir yetişkin olarak güvenli bağlanma geliştirebilir misiniz?

Bağlanma Teorisi Nedir?

İnsanlar genelde terapistlerin “çocukluk dönemiyle alakalı” sorular sorması üzerinden espiri yaparlar. Her konuda olmasa da, ilişkiler üzerine bir terapiste giderseniz, kesinlikle “çocukluğunuz” hakkında sorulara maruz kalacaksınız.

Neden? Cevap, tarihi 1950’lere kadar giden Bağlanma teorisinde.  Psikiyatrist ve psikanalist John Bowlby’ye göre ebeveynlerimizle (veya bize bakan kişilerle) erken dönem ilişkilerimiz, hayatımız boyunca ilişkileri algılama ve hareket etme şeklimizi etkiler.

Peki bu nasıl tam olarak nasıl olur? Bebekler/çocuklar olarak ebeveynlerimize veya bize bakan kişilere bağımlıyız. Hayatta kalmak için onlara ihtiyacımız var, bu yüzden onlara bağlanmaktan ve bize iyi bakacaklarına güvenmekten başka seçeneğimiz yok.

Çoğu durumda, ebeveynler yapabileceklerinin en iyisini yaparak bizim tüm taleplerimizi karşılamaya ve bize sıcak ve doğal bir ortam yaratmaya çalışırlar.

Eğer onlar bizim ihtiyaçlarımıza uyum sağlar ve cevap verirlerse, onlarla güvenli ve istikrarlı bir ilişki ve dolayısıyla güvenli bir bağlanma şekli inşa edebiliriz.

Ancak eğer ihtiyaçlarımız karşılanmıyorsa ya da ihtiyaçlarımızın karşılanmadığı algısına kapılıyorsak, büyük olasılıkla güvensiz olarak sınıflandırılan üç bağlanma şeklinden birini geliştiririz.

Güvensiz Bağlanmaya Ne Sebep Olur?

Güvensiz bağlanma şekilleri genellikle yanlış ebeveynlik, çocukluk travması veya istismardan kaynaklanır.

Güvensiz bağlanmak bireyin zihinsel sağlığı, sosyal davranışları ve yetişkinlikte istikrarlı ve uzun süreli yakın ilişkiler kurma yeteneği üzerinde güçlü bir olumsuz etkiye sebep olabilir.

Mükemmel ebeveyn diye bir şeyin olmadığını unutmayın.

Bize bakan insanlar büyük olasılıkla bizi büyütürken hatalar yaptı ve biz de bazen ebeveyn olarak işleri batırırız (batıracağız). Bu mutlaka bağlanma sorunları yaşadığımız veya bu sorunlarla çocuk yetiştireceğimiz anlamına gelmez. Çocukların yaklaşık üçte ikisinin güvenli bağlanma şekli geliştirdiğini unutmayın.

Çocuklarda güvenli bağlanma şekli nasıl geliştirilir?

Bir çocuk dünyaya geldiğinde kendiliğinden ebeveynlerinin ihtiyaçlarını karşılamasını bekler.

Bebek, ebeveynlerine bir şeylerin ters gittiğini bildirmek için sorunlarını fiziksel şekilde dışa vurur (ağlamak gibi) ve onların sorunu çözeceğine güven duyar.

Çocuklarını güvenli bağlanma şekliyle yetiştirmeyi başaran ebeveynler, bu güveni asla kırmazlar. Ancak bu her zaman göründüğü kadar basit değildir.

Güvenli bağlanma şekline sahip bir çocuk yetiştirmeye kararlıysanız, ebeveyn olarak dikkate almanız gereken beş temel şart vardır.

  1. Çocuğa Kendini Güvende Hissettir

Her şeyden önce, bir ebeveyn olarak çocuğunuzun kendini güvende hissetmesini istersiniz. Çocuğunuz korunduğunu hissederse kendini güvende hisseder.

Bebek ve yeni yürümeye başlayan çocuk için güvenlik, anneye yakınlık anlamına gelir; anne besinin, sıcaklığın ve korumanın kaynağıdır.

. Tehlike, anneden ayrılma; konfor alanından kopma anlamına gelir.

Uyumlu bir anne son derece koruyucudur ancak bunaltıcı, müdahaleci veya dikkate almayan bir anne değildir. Çocuğuna dünyayı keşfetmesi için alan ve özgürlük verir, ancak çocuğun kendini güvende hissetmesini sağlayacak kadar yakınında olur

Bebek çok uzağa gittiğinde ve korktuğunda, ona koşabileceklerini ve onu sıcak, koruyucu bir kucaklamayla, dünyaya karşı güvende olacak şekilde sarabileceklerini bilirler

Bu şu mesajı verir: “Güvendesin. Seviliyorsun. Sevimlisin.”

  1. Çocuğa görüldüğünü ve bilindiğini hissettir

Uyumlu ebeveynler bebeklerinin verdiği ipuçlarını doğru bir şekilde okuyabilir ve onların ihtiyaçlarına doğru bir şekilde yanıt verebilirler.

Uyumlu yanıtlar, bebeklere davranışlarının etkileri hakkında bilgi verir.

Çocuklar bir ihtiyacın sinyalini verdiklerinde hızlı, öngörülebilir ve doğru bir yanıt bekleyebileceklerini öğrenirler.

Bebeğin vardığı sonuç, erkenden başlayan hayatının üstünde kontrole sahip olduğu hissidir.

Acıktığımı sinyallediğimde, karnım doyuyor

Yorgun olduğumun sinyalini verirsem, ebeveynim beni sallıyor ve uyutuyor.

Üzgün olduğumu sinyallediğim zaman, ebeveynim beni rahatlatıyor.

  1. Çocuğa rahat, sakin ve güvende hissettir

Uyumlu ebeveynin kolları açık ve davetkardır.

Çocuk sıkıntılı olduğunda, ebeveyn çocuğu teskin eder ve rahatlatarak yeniden sakinleştirir.

Çocuğun sıkıntılarını ve hayal kırıklıklarını yönetmesine yardımcı olmak, onun içsel bir sakinleşme ve rahatlama modeli geliştirmesine yardımcı olacaktır.

Zamanla çocuk kendi sıkıntısını yönetme ve kendini sakinleştirme yeteneğini geliştirecektir.

  1. Çocuğuna Değerli Hissettir

Değerli hissetmek bebeklik döneminde başlar ve sağlıklı özsaygı gelişiminin temelidir.

Çocuklarını sağlıklı bir özsaygıya sahip yetiştiren ebeveynler, çocuğun ne yaptığından çok, kim olduğundan duydukları memnuniyeti defalarca dile getirirler.

Yapılandan ziyade olana odaklanırlar.

Bu tür ebeveynler, çocuğa ve çocuğun yaptığı hemen hemen her şeye “memnuniyetlerini ifade eder”

5.Çocuğa keşfetme konusunda desteklendiğini hissettir

Son olarak çocukların dünyalarını sevinçle ve güvenli bir şekilde keşfedebilmeleri için desteklendiklerini hissetmeleri gerekir.

Buna destek olan ebeveynler çocuklarına derin bir güven duyar ve ona her zaman bir güvenlik ağı sağlar. Çocuklarının hayatına derinlemesine dahil olan ebeveynler, çocuğa alan tanır ve onu özerkliğe ve bağımsızlığa doğru iter.

Bu güvenlik duygusu çocuğun keşfetmesine, anlamasına, başarılı olmasına ve başarısız olmasına olanak tanır; ve böyle bir keşif yoluyla çocuk iyi, özerk, güçlü ve benzersiz bir benlik duygusu geliştirir.

Çocukla beraberken mümkün olduğunca öngörülebilir olun

Şimdi çocuğun size olan güvenini kırmama konusuna dönelim. Buradaki anahtar ayrıntılarda değil, ebeveynliğe yönelik genel yaklaşımınızda yatmaktadır. Tek tük yapacağınız küçük hatalar, çocuğunuzun size güvensiz bir şekilde bağlanmasına neden olmayacaktır.

Ancak hedeflemek isteyebileceğiniz birkaç şey var. Ebeveynlerdeki Tutarsızlık Çocuklarda güvensiz bağlanma şekillerinin gelişimi için ana risk faktörlerinden biridir.

Stratejinizi çok sık değiştirmeyin. Ne bekleyeceğini bilmek çocuğa istikrar ve sakinlik duygusu sağlar. Çocuğunuzun her zaman gergin olmasını istemezsiniz.

Çocuğunuzla güvensiz bir bağ kurmanın bir diğer ana risk faktörü de kendi duygularınızın ve duygusal ihtiyaçlarınızın farkında olmamanızdır. Eğer siz de güvensiz bir bağlanma şekline sahipseniz, bunu bir sonraki nesle aktarmanız muhtemeldir.

Dolayısıyla, bağlanma sorunlarınız olabileceğinden şüpheleniyorsanız, yakınınızdaki biriyle, bir terapistle veya kişisel gelişim kitapları ve çevrimiçi kurslar aracılığıyla bunları anlamak iyi bir fikir olabilir.

Burada son bir not: sakin olun. Ebeveynliğinizin veya çocuğunuzla olan ilişkinizin her ayrıntısı üzerinde stres yapmanıza gerek yok: güvenli bağlanma tamamen çocuğun size ve sizin sevginize olan güveniyle ilgilidir.

Yetişkin ilişkilerinde güvenli bağlanmanın 10 işareti

  • Bir ilişkideki duygu ve hisleri ayarlayabilme
  • Yalnızken amaca yönelik güçlü davranışlar
  • Başkalarıyla bağ kurma, onlara açılma ve onlara güvenme konusunda iyi olma
  • Hayatta neyle ilgili olduğunuzu ve hangi amacı gerçekleştirmek istediğinizi bilmek
  • İhtiyaçlarınızı etkili bir şekilde iletebilme
  • Çevrenizdeki dünya üzerinde bir etkiniz olduğunu hissetmek
  • Yakınlık ve karşılıklı bağımlılık konusunda rahat olma
  • Partnerinizden aktif olarak duygusal destek isteyin ve aynı zamanda partnerinize duygusal destek de verin
  • Yalnız kalmanın rahatlığı ve bu zamanı keşfetmek için kullanma
  • Bir ilişkide nasıl olduğunuzu yansıtma konusunda güçlü kapasite

Yetişkinlerde güvenli bağlanmayı bulmak için 3 ipucu

Güvenli bağlanma şekline sahip yetişkinler, sosyal temaslar, bağ kurma ve yakın ilişkiler söz konusu olduğunda daha kolay olma eğilimindedir. Duygularının ve duygusal ihtiyaçlarının farkındadırlar ve bunları hem deneyimleyebilir hem de ifade edebilirler. Açık ve basittirler ve aşırıya kaçmazlar.

  1. Kendine olumlu bakmak

Güvenli bağlanan yetişkinler kendileri hakkında olumlu bir görüşe sahiptirler. Değerli olduklarını veya sevgiye layık olduklarını hissetmek için güvenceye ihtiyaçları yoktur. Ancak bu onların yakınlığı veya duygusal yakınlığı reddettikleri veya istemedikleri anlamına gelmez. İlişkilerde olduğu gibi kendi başlarına da kendilerini iyi hissederler.2. Başkalarına Olumlu Bakmak

Bu bireyler aynı zamanda başkalarına karşı da olumlu görüşe sahiptirler. Partnerlerine güvenme eğilimindedirler ve kıskanç olma ihtiyacı hissetmezler ya da sevdiklerinin niyetlerinden şüphe etmezler. Sevgi gösterilerini korkmadan veya kafa karışıklığı yaşamadan kabul edebilirler. Güvenli bağlanma şekline sahip kişiler genellikle sıcakkanlı, sevgi dolu ve sevecen kişilerdir. Anlamlı ve uzun süreli romantik ilişkiler kurmayı ve sürdürmeyi hedefler ve bu becerilere sahiptirler. Yakınlık konusunda rahattırlar ve başkalarıyla kolayca bağ kurarlar.

  1. Çocukluğa Olumlu Bakmak

Güvenli bağlanan yetişkinler çocukluklarına ilişkin olumlu bir bakış açısına sahip olma eğilimindedirler. Çocuklukları mükemmel geçmemiş olsa bile geçmiş deneyimleri üzerinde düşünebilir ve bunları anlamlandırabilirler. İyiyi takdir edip kötüyü anlayıp yoluna devam ederler.

Yetişkinlikte güvenli bağlanma şekli geliştirebilir misiniz?

Yukarıda açıklanan profille eşleşiyorsanız, muhtemelen biraz zaman ayırıp buna minnettar olmalısınız.

Anne babana teşekkür et. Bağlanma şeklinizin tamamen güvenli olmadığından şüpheleniyorsanız, onu değiştirip güvenli hale getirip getiremeyeceğinizi merak ediyor olabilirsiniz.

İyi haber şu ki, bir yetişkin olarak güvenli bağlanma geliştirebilirsiniz.

Öncelikle güvensiz bağlanmanın üç türünü tanımak iyi bir fikir olabilir.

Bazı makaleleri okumak, resmin neresinde durduğunuza dair size daha iyi bir fikir verebilir. Belirli bir profille tam olarak eşleşmeniz gerekmediğini unutmayın. Siz eşsizsiniz ve eşsiz bir yaşam geçmişiniz var.

(150 sayfa – PDF & EPUB)
(Shopier sepetinde 138 TL ve üzerinde %30 indirim var.)

Dengesiz Bağlanma Stili: Sebepleri ve Belirtileri

Giriş yazısı için Bağlanma Stilleri ve İlişkilerdeki Rolleri
Bir önceki bölüm Kaçıngan Bağlanma Stili: Sebepleri ve Belirtileri

Dengesiz Bağlanma Stiliyle Alakalı Bilmeniz Gereken Her Şey

En zorlu güvensiz bağlanma stili dengesiz bağlanma stilidir. Genelde çocukluklarında fiziksel, sözlü yahut cinsel istismara maruz kalmış kişilerde meydana gelir.

Dengesiz / korkak-kaçıngan bağlanma stili çocukların koruyucusu olan ebeveynlerin korku kaynağı haline gelmesiyle meydana gelir.

Yetişkinlikte bu bağlanma stiline sahip insanlar son derece tutarsız olurlar ve insanlara güvenmekte zorluk çekerler.

Bu kimseler madde bağımlılığı depresyon veya borderline kişilik bozukluğu gibi diğer mental hastalıklardan da mustarip olabilirler. Süreç zorlayıcı olsa da bu bağlanma stili uygun tedavi ile değiştirilebilir.

Dengesiz bağlanma stiline dair sık sorulan sorulara göz atalım:

  • Bu bağlanma stili erken çocukluk döneminde nasıl oluşur?
  • Çocuklar güvensiz bağlanma stillerini nasıl geliştirirler?
  • Çocuklarda dengesiz bağlanmanın spesifik sebebi nedir?
  • Dengesiz bağlanma sorunu olan çocuklar ona bakan kişilere nasıl tepki veriyor?
  • Dengesiz yetişkinlerle ilişkiler nasıldır?
  • Dengesiz bağlanma stilini değiştirebilir misiniz?
  • Dengesiz bağlanma nasıl tedavi edilir?

Yeni başlayanlar için, erken çocukluk döneminde bağlanma nasıl oluşur?

Bebek dünyaya gelir gelmez sorumlularıyla – genelde aile bireyleri – ilişki kurmaya başlar. İlk birkaç yılda bebek onlara tamimiyle bağımlıdır.

Diğer yandan çocuğa bakan kişiler çocuğun temel fizyolojik (Yiyecek, barınma vs) ve duygusal (Rahatlık, sevgi, şefkat) ihtiyaçlarından sorumludurlar.

Bu ihtiyaçlara karşı duyarlı ve uyumlu olmaları durumunda çocuk, varlığı güven ile özdeşleşen sorumlularla güvenli bir bağ kurar.

Çocuk dolaylı olarak diğer insanlara bağlanabileceğini ve dolayısıyla güvenebileceğini öğrenir. Çocukta Güvenli ve istikrarlı bir bağlanma oluşur.

Ancak bazı durumlarda çocuk, ihtiyaçlarının karşılanmadığını ve sorumluların ilgisini, şefkatini veya desteğini aradığında sorumluların duygusal olarak ulaşılabilir veya duyarlı olmadığını algılar. Sonuç olarak çocuk güvenli bir bağ kuramaz.

Çocukluk dönemindeki güvensiz bağlanma sorunu çoğu zaman geride bırakılamaz Büyüdükçe zamanla ortadan kaybolmaz.

Erken bağlanma deneyimleri bağlanma şekillerini şekillendirir. Dolayısıyla bakıcılarla ilk sosyal bağlarımızı deneyimleme stilimiz, gelecekte ilişkilere bakış açımızı ve davranışlarımızı belirleyecektir.

Erken çocukluk döneminde güvensiz bağlanma şekilleri nasıl gelişir?

Güvensiz bağlanma şekilleri tipik olarak uyumsuz ebeveynliğe bir tepki ve bir adaptasyon biçimi olarak gelişir.

Kaygılı Bağlanma Stili

Örneğin, bir çocuk ebeveynlerini ne yapacağı belli olmayan veya ihmalkâr insanlar olarak algılıyorsa aşırı derecede yapışkan ve muhtaç hale gelebilir. Yani çocuk dikkat eksikliği yaşar ve bunu elde etmek için daha çok çalışmaya başlar.

Bu çocuk (artık bir ergen veya yetişkin) hayatının ilerleyen dönemlerinde yeterince iyi, sevimli veya değerli olup olmadığını sorgulamaya devam eder. Bu tür bireyler düşük bir özgüven geliştirebilir ve partnerlerinden sürekli güvenceye ihtiyaç duyabilirler. Bu, güçlü bir terk edilme ve reddedilme korkusuyla karakterize edilen kaygılı bağlanma stili olarak bilinir.

Kaçıngan Bağlanma Stili

Çocuk, duygusal ihtiyaçlarının ebeveynleri tarafından reddedildiğini algılarsa, ebeveynlerinden herhangi bir yanıt beklemekten vazgeçer. Böylece çocuk, duygularını açıkça ifade etmemesi veya destek aramaması gerektiğini, çünkü böyle bir şey alamayacağını öğrenir.

Zaman geçtikçe bu tür çocuklar (artık büyümüşlerdir) kendi kendine yeterli ve bağımsız hale gelirler. Diğer insanlar zaten duygularını reddedeceklerdir, öyleyse neden onları ifade etmeye çalışınlar ki? Kaçıngan bağlanma stilinin ardındaki ‘strateji’ budur.

Dengesiz Bağlanma Stili

Yukarıda anlatılan iki bağlanma stilinin her birinde bir çeşit süreklilik ve tutarlılık olduğunu görüyoruz.

Dengesiz/korkak-kaçıngan bağlanma stilini farklı kılan adından anlaşılacağı gibi bireyin sosyal davranışlarında tutarlılık eksikliğine işaret etmesidir.

Bağlanma uzmanlarının çoğu, dengesiz bağlanma stilinin hem kaygılı hem de kaçıngan şekilleri içermesi nedeniyle üç güvensiz bağlanma stili arasında tedavi edilmesi en zor olanı olduğuna inanmaktadır.

Çocuklarda dengesiz bağlanmanın nedeni nedir?

Dengesiz bağlanma stilinin çocukluk çağı travması veya istismarının bir sonucu olduğuna inanılmaktadır. Algılanan korku, gelişiminin ana noktasıdır.

Bebeğin/çocuğun hayatta kalması sorumlulara bağlıdır. Çocuk bunu bilinçaltında bilir ve bakıcılarda güven arar. Güven kaynağı korku kaynağı haline geldiğinde sorun ortaya çıkar.

Eğer sorumlular, oldukça zıt, tutarsız ve öngörülemeyen davranışlar sergilerlerse, çocuk kendi güvenliğinden korkmaya başlayabilir.

Çocuk ne bekleyeceğini bilemez. Ayrıca sorumlunun ihtiyaçlarını ne zaman karşılayacağını da bilemez.

Korkunun bir başka nedeni de bağlanma figürünün dahil olduğu travmatik bir deneyime sahip olmak veya buna tanık olmaktır.

Örneğin, Sorumlunun çocuğu istismar etmesi (sözlü, fiziksel veya cinsel) veya çocuğun sorumlunun birini istismar etmesine tanık olması.

İki türlü de çocuk ebeveynine güvenini kaybeder. Çocuk, ebeveynine fiziksel ve duygusal anlamda güvenemeyeceğini fark eder.

Bir güven kaynağı olması gereken ebeveynler sadece güvenilmez olmakla kalmaz, aynı zamanda korkuya da neden olurlar.

Dengesiz bağlanma stiline sahip çocuklar, sonrasında ne olacağını asla bilemedikleri için bakıcılarının davranışlarına gerçek anlamda uyum sağlayamazlar. Bu tür çocuklar, bakıcılara karşı davranışlarında tutarlılıktan yoksundurlar: yakınlık isteyebilirler, ancak aynı zamanda korku nedeniyle bakıcıların yakınlığını reddederler ve kendilerine mesafe koyarlar.

Dengesiz Yetişkinlerin İlişkileri Nasıldır?

İlişkilerde dengesiz bağlanma stiline sahip yetişkinler istikrarlı bir yaklaşım gösteremezler. Bir yandan ait olmak, Sevmek ve sevilmek istiyorlarken

Öte yandan gardlarını indirmekten de korkarlar. En yakınındaki kişilerin kendilerine zarar vereceğine dair güçlü bir korku taşırlar.

Dengesiz bağlanma stiline sahip yetişkinler, kaçıngan bağlanma stiline sahip bireylere benzer şekilde yakınlıktan korkar ve yakınlıktan kaçınırlar. Dengesiz yetişkinlerin temel farkı, onların ilişki istemesidir.

Bu yetişkinler reddedilmenin, hayal kırıklığının ve acının muhakkak geleceğini düşünürler ve gelmesini beklerler. Onların algısına göre bu kaçınılmazdır.

Duygusal yakınlığı redetmez, ondan korkarlar. Dengesiz bağlanma stiline sahip yetişkinler bağlanılan kişiyi (Eskiden ebeveynler şimdi partnerler) öngörülemez olarak görmeye devam ederler.

Partnerlerinin onları olduğu gibi seveceğine ve destekleyeceğine inanmakta güçlük çekerler. Bu yetişkinler reddedilmenin, hayal kırıklığının ve acının muhakkak geleceğini düşünürler ve gelmesini beklerler. Onların algısına göre bu kaçınılmazdır.

Bu düşünce yapısı kendine zarar verme halini alabilir ve Dengesiz kişinin ilişkiyi erkenden bitirmesiyle sonuçlanabilir.

Bu aynı zamanda “kendini gerçekleştiren kehanet” halini de alabilir. Yani Dengesiz yetişkin, partneri tarafından reddedileceğini bekler ve tahmin eder. Böyle belirtiler olmasa bile beklentilerin karşılanmasına (ilişkinin sona ermesine) yol açacak şekilde davranmaya başlar.

Dengesiz bağlanma stiline sahip bir bireyin korku uyandıran partnerleri seçmesi de kendini gerçekleştiren bir kehanettir. Böylece her halükârda diğer insanlara (duygusal veya fiziksel olarak) güvenemeyeceklerine dair algılarını doğrulamış olurlar.

Dengesiz yetişkinler hem kendilerine hem de başkalarına karşı olumsuz bir bakış açısına sahip olma eğilimindedir.

Bu insanların madde bağımlılığı, suça eğilimli/saldırgan davranışlar ve kendi çocuklarına yönelik istismar gibi zihinsel sağlık sorunları geliştirme riski daha yüksektir.

Araştırmalar ayrıca yetişkinlerdeki Dengesiz bağlanma şekili ile borderline kişilik bozukluğu arasında bir bağlantı olduğunu da gösteriyor.

Dengesiz Bağlanma Stili Değiştirilebilir mi?

Dengesiz bağlanma stiliyle yaşamak kolay değildir.

Kurallarını anlamadığınız bir oyunu oynamaya çalıştığınızı düşünün. Başkalarıyla oynamak istiyorsunuz ama kimse size nasıl yapılacağını öğretmemiş. Sıra size geldiğinde hamlenizi yaparsınız ama sonrasında ne bekleyeceğinizi asla bilemezsiniz. Nedenini bilmeden kaybetmeye devam edersiniz.

Neyse ki iyileşmenin bazı yolları var. Bunu kendiniz için, sevdikleriniz için ve en sonunda çocuklarınız için yapmanız gerek.

Dengesiz bir bağlanma stili, sosyal etkileşimler ve yakınlık söz konusu olduğunda çok fazla sıkıntıya ve kafa karışıklığına neden olabilir. İlişkilerinize zarar verebilir ve hayatınızda gerçekten istediğiniz birini kaybetmenize yol açabilir.

Bu bağlanma stiline sahip birinin etrafında veyahut yanında olmak zordur. Bu kişinin öngörülemezliği, şüphesi ve güven eksikliği kırıcı ve korkutucu olabilir.

Dengesiz bağlanma stiline sahip bir ebeveynin çocuk yetiştirmesi, çocuğun duygusal gelişiminin temel belirleyicilerinden biridir.

Dolayısıyla, eğer bir ebeveyn olarak çözümlenmemiş bir travmanız veya kaybınız varsa, muhtemelen Dengesiz bağlanma stiline sahip bir çocuk yetiştiriyorsunuz.

Yetişkinlerde Dengesiz bağlanma şekili nasıl tedavi edilir?

Bu bağlanma stiline sahip kişilerin en önemli sorunlarından biri güvendikleri birinin kendilerine zarar vermesinden korkmalarıdır. En kolay çözüm? Kimseye güvenme. Ancak bu çok yaratıcı ve verimli bir çözüm değildir.

Sadece yakınlıktan kaçınmak travmayı veya acı veren çocukluk deneyimlerini iyileştirmez. Güvenli ilişkiler kurmayı öğrenmek için önce insanlara güvenmeyi öğrenmelisiniz.

Bu kulağa kolay geliyor ancak dengesiz bağlanma stiline sahip yetişkinler için bu oldukça zorlayıcı olabilir. Bu nedenle, Kendinizi zorlamadan, kolaydan zora doğru ilermek en doğrusudur..

İyileşmeye başlamanın bir yolu bir psikoterapistle çalışmaktır. Terapist güvenebileceğiniz bir kişidir çünkü size açılmanız için yargılamayan, kabul eden, sakin ve öngörülebilir bir alan sunar.

Deneyimlerinizi, duygularınızı ve ihtiyaçlarınızı güvenli bir ortamda ifade edebilir ve anlamlandırabilirsiniz.

Göz önünde bulundurabileceğiniz başka bir seçenek de kendi başınıza iyileşmeye çalışmaktır. Bu da umut verici bir yaklaşım olabilir çünkü sınırlarınızı çok fazla zorlamaz. Bir yabancıya hemen güvenmeyi gerektirmez.

(150 sayfa – PDF & EPUB)
(Shopier sepetinde 138 TL ve üzerinde %30 indirim var.)

Kadınlar, duygularından emin olamadıkları adama aşık olurlar – Vaka Çalışması

Merhaba hocam, 😊 28 yaşındayım, videolarınızı yeni gördüm ve harika tespitleriniz var. Başımdan geçen olayı yayın şeklinde yorumlar mısınız?

Çevremde efendi, kibar ve muhafazakar olarak bilinirim. Bir kızla tanışalı 4 ay oldu. Çalıştığımız birim farklıydı.İlk başlarda ona karşı bir ilgim yoktu. Zamanla hal ve hareketleri dikkatimi çekti. Telefon numarasını istedim, telefonumu alarak telefon numarasını kendisi yazdı. Ara sıra telefonla ve yüzyüze görüşmeye başladık.

Buraya kadar güzel.

Her buluştuğumuzda en sevdiği çikolatayı verirdim.

Bir kızla sevgili olup 3 ay geçmeden ona hediye almayın. Duygusal yatırım bölümünde belirttiğimiz gibi biri için bir şey yaptığınızda, o size değil siz ona bağlanırsınız. Yine o bölümde belirttiğimiz gibi erkeğin bağı – duygusal yatırımı bir iki tık az olmazsa o ikili ilişki genelde olmaz. Bu kadına sürekli bir şey aldığında, ona daha fazla bağlanırsın ve fazla bağlandın mı da fazla muhtaç davranabilirsin. Muhtaç davranmasan bile kadının aşık olmak için ihtiyaç duyduğu “emin olamama” durumunu elinden alırsın.

Kadınların, karşılarındaki erkeğin duygularından emin olamadıklarında, aşık olma ihtimalleri artar. Bu bilimsel bir şey. Bununla ilgili Psychological Science sitesinde “‘He Loves Me, He Loves Me Not…’: Women Are More Attracted to Men Whose Feelings Are Unclear” makalesinin linki burada ama maalesef İngilizce.

Konuşurken benim ona çok iyi geldiğimi, bana çok değer verdiğini söylerdi.

Bu maalesef seni arkadaş olarak gördüğüne işaret. İki laf da (“bana çok iyi geliyorsun” ve “sana çok değer veriyorum”) genellikle ben seni arkadaş olarak görüyorum demenin Türkçe’sidir.

Ben de benim için diğer kızlardan farklı olduğunu ve benim içinde değerli olduğunu her fırsatta bildirdim. 5 Namaz kıldığını ve Kur’an okuduğunu söyler tesettüre gireceğini bildirmişti. Bir ara mesajlarımda güller gönderdim ve o tebessümle karşıladı.

Az önce bahsettiğim araştırmadan:

“Çok sayıda popüler kitap, potansiyel romantik partnerlere olan duygularımızı çok açık bir şekilde göstermemiz gerektiğini tavsiye ediyor. Bu araştırmada kadınlar, erkeklerle ilgili tercihlerini çok az bir veriye göre yaptılar ama bu zaten günümüzde yaygın olan online buluşma uygulamalarında olandan farklı değil. “Buluşmalarda verilen popüler tavsiye doğru: karşımızdakinden ne kadar hoşlandığımızı karşımızdakine açık açık göstermememiz, karşımızdakinin bizi daha fazla düşünme ve bu sayede ilgilerinin artma ihtimalini arttırıyor.”

Burada bazen kadına duygusal yatırım nasıl yaptırılır diye soruyorlar. Böyle yaptırılır. Buluşur, iyi vakit geçirir ve fiziksele yürürsünüz ama ilginizi, kartlarınızı masaya açık bir şekilde masaya koymazsınız. “Bu adam benden hoşlanıyor mu, hoşlanmıyor mu” ya da “Bu adam benimle ne yapıyor” diye düşünmek, kadının ilgisinin yükselme ihtimalini arttırır. Birini düşünmek, hayal kurmak duygusal yatırım demek. Kadına sürekli ulaşmamak, sürekli buluşmamak da aynı şekilde.

Yani, yanlış yapıyorsun 🙂

Bir süre konuşmalar bu şekilde devam etti. Yalan yok ileriye dönük çok güzel hayaller kurmaya başlamıştım.

Kızın sana duygusal yatırım yapma mekanizmasını tıkarken, sen bol bol duygusal yatırım yapıyorsun yani. Kötü. Gündüz düşleri, hayaller, oturduğun yerde yatırım yapmana neden olur ve ileriye dönük zararlıdır.

Son zamanlarda biraz üstüne düşmeye muhtaç davranışlarda bulunmaya başladım.

Az önce anlattığım şekilde kadının ilgisini azaltacak, kendi ilgini arttıracak şekilde davrandığında, bir noktada kadın kendini az da olsa geri çeker ya da işin bir yere gitmediğini fark edersin. Bu andan sonra da kaygı devreye girer ve seni daha fazlasını yapmaya ve daha fazla ihtiyaç duymaya iter.

O sıralarda bana işten ayrıldığını, kafa dinlemek için farklı bir şehre kız arkadaşının yanına geçici bir süreliğine gideceğini vedalaşmak için yanıma gelmek istediğini söyledi. O gün ben müsait değildim, ona geldikten sonra bulaşabileceğimizi bildirdim. Ertesi gün tesadüfen işyerinde karşılaştık ve işten ayrıldığını bildirmesine rağmen neden işe geldiğini sordum. Bana işyerinde eleman bulamadığından işe geri başladığını bildirdi. Ben ise bir şey diyemedim. Sonraki zamanlarda işten çıktığını 3 defa tekrarladı. Onun bölümündeki arkadaşım sürekli işyerinde gördüğünü ve bana yalan söylediğini söyledi. Aklımda ona karşı tereddütlü düşünceler oluşmaya başlamıştı. Ama yüz yüze görüşmeler, mesajlaşma ve aramalar devam ediyordu.

Yanıma her geldiğinde işimi bırakıp iyi bir şekilde ağırlardım. Böyle bir günde süs niyetine taktığı parmağındaki yüzüğü çıkarıp benden incelememi istedi. Aldıktan sonra yüzüğün güzel olduğunu söyledim. Geri verirken avucunu açacağını bekledim ama parmağını uzattı ve bende parmağına yüzüğünü taktım. İçimden artık niyetimi belli etmemin zamanı geldi dedim.

NAYIR! Açılmak pişmanlıktır! Açılmak, yine yukarıdaki mekanizma ile kadının sana ilgi duymasını engeller. Zaten ilgi duyan bir kadına açıldın mı bir sorun olmayabilir ama ilgi duymayan ya da henüz ilgisi orada olmayan kadını soğutursun.

Gerçi senin bir hatan da, bir yere gitmeyen bir sürü buluşma yapman. 5-6 buluşmada bir yere gitmiyorsa (kız ilgisiz ise 2-3 buluşmada) bu işin peşini bıraksan daha iyi ederdin. Hem vakit kaybetmezdin, hem sonra sana çok acı verecek duygusal yatırımı yapmazdın ve hem de bırakıp gitsen kızla ihtimalin de artardı.

2 gün sonra niyetimi belli eden mesaj gönderdim o ise aramızdaki ilişkinin arkadaşça olduğunu ve başka bir şey düşünmememi söyledi.

Maalesef başından beridir arkadaşa meyilli sözler söylüyordu ama başında hoşlansa bile eğer sonradan soğursa, biz arkadaşız diye reddedecektir.

Ben ise arkadaş olarak görmediğimi bildirdim. Arkadaş kalalım dedi ve ben arkadaşlığını kabul edemem dedim.

Doğru adım. Ama önceki bir sürü adımı yanlış attın.

Helalleştik, iletişimi kestim. O gece uyuyamadım. Aradan 3 gün geçince beni aradı

Yoğun duygusal baskıya karşı güç gösterip peşinde koşmaman, çok çekici bir hareket.

ve konuşmasında seni rüyamda gördüm ve benim sana ilgim var ancak net değilim, korkuyorum bir önceki ilişkisinde karşı tarafın ağır ithamlarda bulunduğunu bildirdi.

Dikkat et, 3 gün önce arkadaşız diye kestirip attı. Şimdi ilgim var ama bilmem seviyesinde seni aradı. Bunun sebebi, senin güçlü davranman ve kızın “bu adam muhtaç” yargısını kırman.

AMA çoğu erkek burada bir hata yapar. Kadın bu aşamada çok ilgili değil ama meraklı diyelim. Haftalardır muhtaç davranan adam yoksa aslında gerçek bir erkek mi şüphesi oluştu. Bu arama aynı zamanda bir test. Çoğu erkek burada kızın peşine düşer. Oysa kızla beraber olmak istiyorsan, “Eğer arkadaşlıktan fazlasını istersen görüşelim diyeceksin”. Ve ilk 2-3 kere o sana ulaşacak! Seni reddeden geri geldiğinde, onun sana en az 2-3 kere ulaşması lazım. Sen peşine düşersen “yok erkek değilmiş, numara yapıyormuş” deme ihtimali çok yüksek.

Peki sen ne yaptın?

Ben ise ona her zaman saygılı bir şekilde davranacağımı ve ondan vazgeçmeyeceğimi söyledim. O ise tamam dedi ve bundan görüşeceğini bildirdi.

Az önceki oldukça tebrik edilesi adımdan sonra zıçtın. Senden asla vazgeçmeyeceğim diye dile getirdiğin beyaz şövalyelik, bir çuval inciri berbat etti yahu 🙁

Aradan 2 hafta geçti ve bu süre içinde iletişime geçen taraf hep ben oldum.

Sıvadın.

En son mesajında hala beni arkadaş olarak gördüğünü ve benimle başkaca düşünemeyeceğini söyledi.

Şimdi neden böyle olduğunu anlıyorsundur umarım.

Tekrar arkadaş kalmakta ısrar etti. Ben ise duygusal davranarak ve belki ileride sevgisini kazanırım diye arkadaşlığını kabul ettim.

Zıçtın, sıvadından sonra ne geliyordu? Arkadaş kalayım oradan sevgiliye çıkayım diye bekleyenler, genelde kızın bir sevgili yapmasına şahit olup yıkılırlar.

Gece uyuyamadım ve o hafta depresyona girdim.

Tüm mal varlığını bir hisse senedine yatırsan ve o hisse senedi dibe inse (arkadaş kalalım reddi) gece uyuyamaz ve o hisse çıkmazsa ne olacak diye depresyona girersin. Aynı mekanizma.

1 hafta tesadüfen yol üstünde başka bir erkekle yürürken gördüm ve erkeğin eli kızın belindeydi. Aynı erkeği 2 ay önce yine yürürken yol üstünde yan yana görmüştüm. Ama bu sefer eli belinde değildi. O zaman arkadaşı olabileceğini zannetmiştim.

Beklenen son.

Yalan söylediğini anladım ve iletişime geçmedim. 3 gün sonra yanıma geldi ve ona göre arkadaşça muhabbet etmeye başladık. Görücü usulü olarak yeni biriyle görüştüğünü söyledi. O esnada yüzüne tüküresim geldi ve ondan iğrenmeye başladım.

Kötü bir durum ama bu durumda kızdan daha fazla suçun var.

Ben de hayatında mutluluklar diledim. Doğru mu yapıyorum bilmiyorum ama hala arada sırada görüşürüz. Bir süre sonra Mantıksal değil duygusal hareket ettiğimi fark ettim.

Hayır, iletişimi tamamen kesmelisin.

Benim kaygılı, aşırı duygusal olduğumu, ilişkide özgüvenim olmadığını anladım. Bunların önüne geçebilmek için spora, yeni bir dil öğrenmeye karar verdim. İnsan ne kadar zamanını boşa harcarsa karşıdaki insana o kadar bağlanırmış. Benim hatalarımı bir ve de sizin düşüncelerinizle öğrenmek isterim. Saygılarımla…

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Kaçıngan Bağlanma Stili: Sebepleri ve Belirtileri

Giriş yazısı için Bağlanma Stilleri ve İlişkilerdeki Rolleri
Bir önceki bölüm Kaygılı Bağlanma Stili: Sebepleri ve Belirtileri

Çocukluk döneminde kaygılı-kaçıngan olarak adlandırılan kaçıngan-ilgisiz bağlanma şekli, psikoloji literatüründe tanımlanan üç güvensiz yetişkin bağlanma şeklinden biridir. Katı ve duygusal açıdan mesafeli, duyguların ifade edilmesine tahammülü olmayan, çocuğunun bağımsız ve dayanıklı olmasını bekleyen ebeveynler, çocuklarını kaçıngan bağlanma şekline sahip olmasına sebep olabilirler.

Yetişkin hallerinde bu çocuklar kendinden emin ve kendi kendine yeterli görünürler. Duygusal veya fiziksel yakınlığa tolerans göstermezler ve sağlıklı ilişkiler kuramayabilirler. Ayrıca, iş hayatında genellikle bağımsız, ‘yalnız kurt’ olarak etiketlenirler. Ancak bu bireylerin değişerek güvenli bağlanma şekli geliştirmeleri mümkündür.

Kaçıngan bağlanma şekline dair sık sorulan sorulara göz atalım:

  • Erken çocukluk döneminde bu bağlanma şekli nasıl oluşur?
  • Çocuklar bu güvensiz bağlanma şekillerini nasıl geliştirirler?
  • Çocuklarda kaçıngan bağlanmaya özellikle ne sebep olur?
  • Yetişkinlerde kaçıngan bağlanmanın belirtileri nelerdir?
  • Kaçıngan yetişkinlerle ilişkiler nasıldır?
  • Kaçıngan bağlanma şeklini değiştirebilir misiniz?
  • Kaçıngan bağlılıktan nasıl kurtuluruz?

Yetişkinlikte İlişkileri Kurma Şekliniz Çocukluğunuza Bağlıdır.

Bazı insanların bir ilişki içindeyken bile neden kimseye güvenmek ya da gerçekten bağlanmak istemediklerini hiç merak ettiniz mi? Çoğumuz hayatımız boyunca güçlü ilişkiler kurmayı amaçlıyoruz.

Sevgiye ve şefkate ‘açız’. Neden? Çünkü duygusal yakınlığın birçok avantajı vardır. Yani düşüncelerimizi ve duygularımızı açıkça paylaşabiliyoruz, destek ve güvence alıyoruz, dinlendiğimizi, takdir edildiğimizi, değer gördüğümüzü hissediyoruz ve bunun sonucunda kendimizi sakin ve güvende hissediyoruz.

Duygusal yakınlık bize bir istikrar duygusu sağlayabilir; hayatı yalnız yaşamıyoruz, güvenebileceğimiz biri var. Eğer kendimizi güvende hissedersek ve başkalarından değer görürsek daha yüksek bir özgüvene sahip olabilir ve hayata karşı olumlu bir bakış açısına sahip olabiliriz.

Yakın ilişkiler kurması gereken ve başkalarına güvenmek isteyen (ve başkalarının da kendisine güvenmesini sağlamak isteyen) biriyseniz, muhtemelen bazı insanların bu temel insan arzularından neden yoksun olduğunu merak etmişsinizdir. Bunu nasıl yapabiliyorlar?

Gerçek şu ki, bu çoğunlukla bilinçli bir seçim değildir. Yetişkinler olarak ilişki kurma şeklimiz, çocukluğumuzda ebeveynlerimizle ilk sosyal bağlarımızı kurma şeklimizle büyük ölçüde bağlantılıdır. Bu teoriye göre dört yetişkin bağlanma şekli vardır:

1: Kaygılı (endişeli olarak da tanımlanır)

2: kaçıngan (İlgisiz olarak da tanımlanır)

3: Dengesiz (korkak-kaçıngan olarak da tanımlanır)

4: Güvenli.

Çocuklar erken çocukluk döneminde güvenli bağlanmayı nasıl oluştururlar?

Bağlanma teorisi der ki: bizi büyüten kişilerle çocukken kurduğumuz ilişkiler yetişkinlikte nasıl ilişkiler kuracağımıza bir zemin hazırlar.

Ebeveynlerimizin davranışları, Karşılaştığımız ilk sosyal etkileşimdir. Bundan dolayı, ilişkilerin nasıl işlediğine dair bize bir izlenim verirler.

Başkaları benimle ilgilenecek mi? Onlara güvenebilir miyim? Onlara bağlanabilir miyim?

Ebeveynlerin duygusal olarak ulaşılabilir olduğu ve bebeğin ihtiyaçlarına duyarlı olduğu güvenli bir ortamda bebek büyütürken, bu (bilinçaltındaki) soruların cevapları muhtemelen evet olacaktır. Buna güvenli bağlanma diyoruz.

Çocuklukta güvensiz bağlanma nasıl gelişir?

Ancak çocuk temel ve duygusal ihtiyaçlarının karşılanmadığını algıladığında insanlara güvenmekte zorlanacaktır. Bu tür çocuklar tarafından sosyal bağlar güvenli veya istikrarlı bir şey olarak algılanmayabilir.  Çocuk bu şekilde güvensiz bir bağ oluşturur.

Kendi kendine yeten ve başkalarına güvenmeyen (güvenmek istemeyen) tanıdığınız o kişiye geri dönelim. Bağlanma teorisine dayanarak, söz konusu kişinin bağlanma şeklini güvensiz bağlanma şekli olarak sınıflandırabiliriz. Daha spesifik şekilde, kaçıngan/ilgisiz olarak bilinir.

Nasıl olur da Çocuklar kaygılı-kaçıngan bir bağlanma stili geliştirirler?

Bir çocukta Kaygılı/Kaçıngan bağlanma şeklinin gelişimi, ebeveynlerin duygusal açıdan ulaşılabilirliğiyle büyük ölçüde bağlantılıdır. Ebeveynler genel olarak çocuğu tamamen ihmal etmezler. Hatta onun yanındadırlar. Bununla birlikte, duyguların ve yakınlığın sergilenmesinden kaçınma eğilimindedirler ve çoğu zaman çocuğun duygusal ihtiyaçlarına yanlış ayak uydururlar. Bu tür ebeveynler çekingen davranır ve çocuk destek, güvence ve şefkat istediğinde geri adım atar gibi görünür. Durumun duygusal yoğunluğu arttıkça ebeveynlerin daha da uzaklaşması muhtemeldir. Bunalabilir ve dışarı çıkmak isteyebilirler. Bu, onların ulaşılmazlığının en belirgin olacağı zamandır. Çocuk yakınlık ihtiyacını dile getirir, ancak yakınlık görmek yerine kapının yüzüne kapandığını fark eder. Çocukları çekingen hale gelen ebeveynler, yalnızca kendi duygularını ifade etmekten kaçınmakla kalmayabilirler. Ayrıca, ister olumsuz (üzüntü/korku) ister olumlu (heyecan/sevinç) olsun, çocuklarının herhangi bir belirgin duygu gösterisini onaylamayabilir ve tolere etmeyebilirler. Bu tür duygular ortaya çıktığında ebeveynler sinirlenebilir ve çocuğa sert olmasını söyleyerek çocuğun davranışını bozmaya çalışabilirler. Ebeveyn, çocuğundan bağımsız, ciddi ve içine kapanık davranmasını bekler. Böyle bir ortamda yetişmek, büyük olasılıkla kaçıngan bağlanma şekline neden olacaktır. Çoğu zaman aile bireylerinin kendisi de bu bağlanma şekline sahiptir. Ebeveynler bu şekilde büyüdüğü için bunu istemeden bir sonraki nesile aktarırlar.

Yetişkinlerde kaçınmacı bağlanma stilinin belirtileri

Kaçıngan/İlgisiz bağlanma şekline sahip yetişkinler, dışarıdan bakıldığında olduğu kişiden ve bulunduğu yerden oldukça memnun gibi gözükürler.

Çok sosyal, uyumlu ve beraber vakit geçirmesi eğlenceli kişiler olabilirler. Ayrıca bu bireylerin çok sayıda arkadaşı ve/veya cinsel partneri olabilir.  Yani genelde, yalnız ya da kimsesiz değillerdir.

Kaçıngan yetişkinler bağımsız olma eğilimindedirler. Benlik saygıları yüksektir ve güvence veya duygusal destek için başkalarına güvenmezler.

Bu tür bireyler mesleki gelişimlerine yatırım yapabilir ve muhtemelen her kişisel başarıyla kendilerine olan güvenleri de artar. Daima her şey kontrolleri altındaymış gibi gözükür.

Kaçıngan bir yetişkin ilişkilerde nasıl davranır?

Kaçıngan yetişkinler için sosyal etkileşimler ve bağlar yüzeyseldir. Bir ilişkinin anlamlı ve tatmin edici olabilmesi için derinleşmesi gerekir. İşte o zaman kaçıngan bağlanma tarzı bir kişiyle beraberseniz   ‘duvara çarparsınız’. Bu kişiler etraflarında olmanıza izin verir, ancak içeri girmenize izin vermezler. Güçlü yakınlık ve samimiyet gösterilerinden kaçınma eğilimindedirler. İşler ciddileştiğinde ilgisiz/kaçıngan bireylerin kendilerini kapatmaları muhtemeldir. Bu noktada bu kişiler ilişkiyi bitirmek için bir neden bulmaya çalışabilirler. Eşlerinin davranışlarından, alışkanlıklarından ve hatta fiziksel görünümlerinden son derece rahatsız olabilirler. Sonuç olarak tutarsız davranıp partnerlerini kendilerinden uzaklaştırırlar. Bu bağlanma şekline sahip yetişkinler, hayatlarında duygusal yakınlığa ihtiyaç duymadıklarına inanırlar. Bu onların yetiştirilme tarzının doğrudan bir sonucudur. Ebeveynleri onlara insanlara güvenilemeyeceğini öğretmiştir. Geçmişte duygusal destek aradıklarında bu sağlanmamıştı. Bunu başkalarından aramayı veya beklemeyi bıraktılar. Sanki ‘kontak kapatmış’ gibidiydiler.

Kaçınan yetişkin için duygusal yakınlık ve Samimiyet genellikle söz konusu bile değildir.

Dışarıdan bakıldığında kaçıngan bağlanma şekline sahip bir yetişkin kendinden emin, güçlü ve aklı başında görünebilir. Ancak bu, kişinin acı çekmediği, çevresindekilere acı çektirmediği anlamına gelmez.

Kaçınan yetişkin için duygusal yakınlık ve mahremiyet genellikle söz konusu değildir. Fayda elde edemeyeceklerinden değil, nasıl yapılacağını bilmediklerinden.

Her halükârda derin, anlamlı ve uzun süreli bir ilişki kuramama bu bağlanma şekline sahip kişiler için acı verici olabilir. Onları sevenler için de yürek parçalayıcı olabilir.

Ayrıca ebeveyn olarak kaçıngan bağlanma şekline sahip olmak çocuğunuzun bağlanma şeklini de etkileyebilir. Eğer sizde varsa muhtemelen sonraki nesle aktaracaksınız.

Kaçıngan bağlılanıyor olabilirim… şimdi ne olacak?

Kayıtsız/kaçıngan bağlanma şeklini kendinize uyduğunu fark ettiyseniz veya kaçıngan bağlanma şekline sahip biriyle birlikte olduğunuzu fark ederseniz ne yapabilirsiniz?

Önemli olan, duygusal yakınlık ‘kontağının’ açılması gerektiğini anlamak ve kabul etmektir. Bu zor olabilir ve çok çaba gerektirebilir.

Ne hissediyorum? Kaçıngan yetişkinin duygusal yakınlık anında ortaya çıkan duygusal ve fiziksel hislere dikkat etmeye başlaması gerekir. Öz düşünüm, kişinin mevcut kalıpları anlamasına ve analiz etmesine yardımcı olabilir.

Neye ihtiyacım var? Bir diğer önemli adım ise duygusal ihtiyaçları keşfetmek, anlamak ve nihayetinde ifade etmektir.

Ne yapmalıyım? Bir noktada kaçıngan yetişkinler, insanlarla daha yakın ilişkiler kurmaya başlayabilir. Başkalarını içeri alma ve yakınlarının duygusal ihtiyaçlarına yanıt verme konusunda kademeli bir yaklaşım izleyebilirler.

Kaçıngan Yetişkinlerin Bağlanma Şekillerini Değiştirmesi mümkün müdür?

Açıkçası, bu model üzerinde bir terapistle çalışmak, güvenli bağlanma kazanma yolunda ilerlemenin muhtemelen en faydalı yolu olacaktır. Bu sizin için bir seçenek değilse, kendi üzerinizde çalışmanız gerekecek. Her iki durumda da bağlanma şeklinizi değiştirmek istiyorsanız bunun için çaba harcamanız gerekir. İster yakın bir arkadaşınızla, ister bir terapistle, ister bir kitapla bu sorun üzerinde çalışıyor olun, tutarlılık ve çaba esastır.

Sonraki bölüm: Dengesiz Bağlanma Stili

(150 sayfa – PDF & EPUB)
(Shopier sepetinde 138 TL ve üzerinde %30 indirim var.)

Kaygılı Bağlanma Stili: Sebepleri ve Belirtileri

Giriş yazısı için Bağlanma Stilleri ve İlişkilerdeki Rolleri

Kaygılı bağlanma, 3 güvensiz bağlanma şeklinden biridir. Çocuklarda kaygılı-değişken bağlanma olarak adlandırılan bu bağlanma şekli, erken çocukluk döneminde gelişir. En yaygın sebebi uyumsuz ve tutarsız ebeveynlerdir.

Düşük özsaygı, şiddetli reddedilme veya terk edilme korkusu ve ilişkilerde yapışkanlık, bu bağlanma şeklinin yaygın belirtileridir. Her ne kadar çaba gerektirse de bu tür bağlanma sorunları yaşayan insanlar zamanla güvenli bir bağlanma şekli geliştirebilirler.

Kaygılı bağlanmayla alakalı sık sorulan soruları ele alalım:

● Erken çocukluk döneminde bu bağlanma nasıl oluşur?
● Çocuklar bu güvensiz bağlanma şeklini nasıl geliştirir?
● Çocuklarda kaygılı bağlanmaya özellikle ne sebep olur?
● Hangi çocukların kaygılı bağlanma geliştirme riski daha yüksektir?
● Kaygılı yetişkinlerle ilişkiler nasıldır?
● Kaygılı bağlanma şeklinden kurtulabilir misiniz?
● Kaygılı bağlılıktan nasıl kurtulurum?

Kaygılı Bağlanma ile Alakalı Bilmeniz Gereken Her Şey

Birçoğumuz takdir, dikkat ve destek istiyoruz. Sevilmek, güvende hissetmek, değer görmek, takdir edilmek istiyoruz. Hiç kimse soğuk havada yapayalnız kalmak istemez. Onay aramak normaldir, Ailenizden, arkadaşlarınızdan ve partnerlerinizden onay aramak ve duygusal duyarlılık beklemek normaldir.

Birinin sevgisini kaybetmekten korkmak da normaldir. Ancak ya bu istek ve korku haddinden şiddetli hale gelirse?

Güvenlik ihtiyacı ve terk edilme korkusu ilişkilerinizi kontrol altına alacak kadar güçlü olabilir ve yetişkinlerde güvensiz bağlanma şeklini fark etmek her zaman kolay olmayabilir.

İlk olarak bağlanma teorisine kısa bir giriş

Tarihi 1950’lere kadar dayanan “bağlanma teorisine” bir göz atalım,

Psikiyatrist ve psikanalist John Bowlby’e göre, bir kişinin kendisine çocukken bakan kişiyle ilişkisi, çocuğun tüm hayatı boyunca sosyal etkileşim ve ilişkilere nasıl yaklaşacağını etkiliyor

Konsepti kavramak oldukça kolay. Bir bebek dünyaya geldiğinde ona bakan kişiyle kurduğu sosyal bağ (genelde ebeveynler) kurduğu ilk sosyal bağdır ve çocuğun kafasında sosyal bağlara dair algılar ilk olarak bu zamanda oluşur.

Çocuk, ona bakan kişilerin çocuğun duygusal ihtiyaçlarına duyarlı olduğu, sıcak ve koruyucu bir ortamda büyürse, güvenli bir bağ (güvenli bağlanma olarak adlandırılır) oluşur.

Çocuğa dolaylı yoldan duygularının ve ihtiyaçlarının tanınacağı, destekleneceği ve sevileceği ayrıca genel olarak insanlara güvenilebileceği öğretilir.

Buna karşılık, çocuk; ihtiyaçlarının karşılanmadığını algılarsa, ona bakanlarla güvenli ve istikrarlı bir bağ kuramaz.

Bu ilişkilerin nasıl ilerlediğine dair çarpık bir perspektife neden olur.

Yetişkinlerde görülen 3 tip güvensiz bağlanma çeşidi vardır:

  • Kaygılı (Endişeli olarak da bilinir.)
  • Kaçıngan (İlgisiz olarak da bilinir)
  • Dengesiz (Korkak-kaçıngan olarak da bilinir.)

Çocukluk çağında kaygılı bağlanma stiline ne neden olur?

Kaygılı/Endişeli bağlanma silinin (çocuklarda kaygılı kararsız olarak adlandırılır) oluşumu genelde tutarsız ebeveynlik modeliyle ilişkilidir. Bazı zamanlar ebeveynler çocuğun ihtiyaçlarına destekleyici ve duyarlı, bazı zamanlar da uyumsuz olurlar.

Bu tutarsızlık çocuğun ebeveynlerinin davranışlarının anlamının ne olduğunu ve gelecekte onlardan ne beklemesi gerektiğini kavramasını zorlaştırır. Çocuğun, ona karışık sinyaller gönderen ebeveynleriyle olan ilişkisi konusunda kafası karışabilir

Çocuklarda kaygılı, kararsız bağlanma şeklinin gelişmesiyle bağlantılı bir diğer faktör de çocukla ilgilenen kişilerin “duygusal açlığıdır”. Bu durumda çocuğu büyüten kişiler, çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamaktan ziyade kendi ihtiyaçlarını karşılamak için çocuklarla duygusal/fiziksel yakınlık arayışına gireceklerdir. Bu tür ebeveynler müdahaleci veya aşırı koruyucu olabilirler. Çocuğu, kendi sevgi ‘açlıklarını’ kapatmak için veya kendilerini belirli bir şekilde göstermek (örneğin mükemmel ebeveyn olarak) için kullanabilirler. Çocuğun bu şekilde yetiştirilmesinde, yetiştiren yetişkinlerde de doğuştan gelen ve istemsiz bir kalıp olabileceğini unutmamak gerekir. Çocuğu kaygılı bağlanma şekli geliştiren bakıcıların kendilerinin de kaygılı bağlanma şekline sahip olmaları muhtemeldir. Ve bu genetik bir durum değil, davranış kalıplarının nesilden nesile aktarılmasıyla ilgili bir durumdur.

Hangi çocukların kaygılı (kararsız) bağlanma geliştirme riski daha yüksektir?

Önceki paragraf, çocuğa bakan kişinin hangi davranışlarının çocuğun güvenli bağlanma yeteneğini tehdit edebileceğine dair bir özet sunmuştu.

Çocuğun duygusal ihtiyaçlarına tutarsız tepki verme, uyumsuzluk ve duygusal mesafenin yanı sıra çocuğun yaşamına aşırı ilgi ve müdahalecilik, çocuklarda kaygılı bağlanma şeklinin gelişimi için risk faktörlerinden bazılarıdır.

Buna ek olarak, nadir bazı risk faktörleriyse şunlardır:

  • Fiziksel veya psikolojik istismar
  • Ebeveynden erken ayrılma

Bu arada, güvensiz bağlanma stiline sahip olmanın ruhsal bir hastalık ya da bozukluk olmadığını unutmamak gerekir. Güvensiz bağlanma stilleri, yetişkinler arasında yaygındır ve çoğu durumda endişelenecek bir durum yoktur. Yine de dengesiz/güvensiz bir bağlanma stiline sahip olmak, sıkıntıya neden olabilir veya ilişkilere zarar verebilir.

Yetişkinlikte kaygılı bağlanma şekline sahip olmanın belirtileri

Kaygılı bağlanmaya sahip birisi nasıl fark edilir? Kaygılı/endişeli bağlanma şekline sahip yetişkinler, başkaları hakkında olumlu düşüncelere sahip olabilir ancak genellikle düşük öz saygıdan mustariptirler.

Bu kişiler hassastır ve partnerlerinin ihtiyaçlarına duyarlıdır, ancak genellikle güvensizdirler ve bir ilişkide kendi değerleri konusunda endişelidirler.

Eğer sevdiği kişi onu reddederse ya da ihtiyaçlarına cevap vermezse, kendisini suçlayabilir ya da kendisini sevgiye layık biri olarak görmeyebilir.

Genel olarak kaygılı bağlanan yetişkinler, sevildiklerine, değerli olduklarına ve yeterince iyi olduklarına dair sürekli güvenceye ihtiyaç duyarlar.

Güçlü terk edilme korkusu çoğu zaman kaygılı yetişkinlerin partnerlerini yoğun bir şekilde kıskanmasına veya şüphelenmesine neden olabilir.

Bu korku aynı zamanda umutsuzluğa kapılmalarına, takıntılı olmalarına ve ilişkilerini kafalarına takmalarına da yol açabilir. Kaygılı bağlanma şekline sahip yetişkinler genellikle yalnız kalmaktan korkar, hatta yalnız kalmayı beceremezler.

Samimiyet ve yakınlık ararlar, son derece duygusaldırlar ve başkalarına bağımlıdırlar. Sevgilinin varlığı onlara, onların güçlü duygusal ihtiyaçları için bir ilaç gibi gelmektedir.

İlişkilerde Kaygılı Bağlanma Şekli

Güvensiz bir bağlanma şekline sahip olmak yorucu olabilir. Her zaman duygusal bir hız trenindeymişsiniz gibi hissedebilirsiniz.

Kaygıya, strese, mutsuzluğa ve hayattan keyif almamaya neden olabilir. Kaygılı bağlanma stiline sahip yetişkinler söz konusu olduğunda ilişkiler hem ‘hayat kurtaran’ hem de ‘hayat için bir tehdit’ konumunda olabilir.

Bir yandan, yalnız kalma ya da reddedilme korkusu zehirdir; sürekli şüphe ve endişeye yol açan rahatsız edici bir duygudur. Diğer yandan, sevilen kişinin varlığı ve daha da önemlisi sevgi göstermesi ilaçtır.

Dahası, kaygılı bir kişi ilişkide hangi konumda durduğu ve partnerinin onu kendisi kadar sevip sevmediği konusunda güvensiz olabilir. Sonuç olarak, partnerin en ufak bir hayal kırıklığı ya da reddedilme belirtisi, zaten düşük olan özgüvenine zarar verebilir.

Bağlanma Stilinizi değiştirebilir misiniz?

Şanslıyız ki, bağlanma stilleri değişebilirler. Bazen değişim kendiliğinden gerçekleşir: Güvenli bir şekilde bağlanan bir kişiyle ilişki, duygusal yakınlığı, sakinlik ve istikrar duygusuna erişmeyi kolaylaştırabilir.

Bu yeni deneyim, algıda bir değişime, yeni alışkanlıklara ve kalıplara yol açabilir. Diğer türlüsünde, bağlanma şekliniz üzerinde daha çok çalışmanız gerekebilir. Geçmişinizi değiştiremezsiniz ama bugünü değiştirebilirsiniz.

Güvensiz bağlanma şeklini iyileştirmenin anahtarlarından biri, sevdiklerinizle, özellikle de partnerinizle olan etkileşim şeklinizi anlamaktır. İlişkilerdeki davranış kalıplarınızı tanımak ve bunlara dikkat etmek sorunun çözülmesini kolaylaştıracaktır. Kendi üzerinize düşünmek önemlidir. Çocukluk deneyimlerinizi analiz etmek ve anlamlandırmak da önemli bir adımdır.

Geçmiş deneyimlerin bugünü etkilemesinin ve belirlemesinin bir zorunluluk ya da kader olmadığını fark etmek, yerleşik davranış kalıplarından ve alışkanlıklardan kurtulmayı kolaylaştıracaktır.

Açıkçası, bu model üzerinde bir terapistle çalışmak, güvenli bağlanma kazanma yolunda ilerlemenin muhtemelen en faydalı yolu olacaktır.

Her iki durumda da bağlanma şeklinizi değiştirmek istiyorsanız bunun için çaba harcamanız gerekir. İster yakın bir arkadaşınızla, ister bir terapistle, ister bir kitapla bu sorun üzerinde çalışıyor olun, süreklilik ve çaba gerek şarttır.

Bir sonraki : Kaçıngan Bağlanma: Sebepleri ve Belirtileri
Giriş yazısı için Bağlanma Stilleri ve İlişkilerdeki Rolleri

 

(150 sayfa – PDF & EPUB)
(Shopier sepetinde 138 TL ve üzerinde %30 indirim var.)

Bağlanma Stilleri ve İlişkilerdeki Rolleri

Bağlanma stilleri ve ilişkilerde oynadıkları roller hem araştırmalarda hem de insanların düşünce ve davranış kalıplarını anlamaya yönelik dürtülerinde geniş kapsamda ilgi uyandıran bir konu. Bağlanma stillerindeki farklılıkların insan ilişkilerini emsali olmayan şekillerde etkileyebileceğinden, bu ilgi de gayet olağan.

Bağlanma stilleri genelde çocukluk çağlarında oluşur ve sonraki dönemlerde durağan kalır. Ancak bu, onların daha sağlam bağlanma stilleri ile değiştirilemeyeceği anlamına gelmez. Bu sadece bağlanmayla alakalı sorunlarınızı çözerek öz farkındalığınızı geliştirmeniz gerekeceği anlamını taşır. Sorunu çözmenin ilk adımı, “güvensiz” bağlanmanın nasıl geliştiğinin ve ilişkileriniz içindeki düşünce ve hareketlerinizi nasıl etkilediğinin farkına varmaktır.

Güvensiz Bağlanma stilleri ilişkilerimizde nasıl negatif davranış kalıpları oluşturuyor?

Hiç ilişkilerinizin partner fark etmeksizin neden aynı uyumsuz durumlarda kaldığını merak ettiniz mi? Belki kıskançlık ve yapışkanlık sizin için sık görülen davranışlardır? Ya da belki de bir ilişki duygusal açıdan ciddileştiğinde kaçma eğilimindesinizdir? Eğer aşk hayatınızda olumsuz ve duygusal açıdan uğraştırıcı bir davranış kalıbı fark ettiyseniz, derinlere inmenin ve yakınınızdaki insanlara nasıl bağlandığınızı keşfetmenin faydası olabilir. Bağlanma stillerinin ne olduğunu ve bağlanma teorisinin temellerini anlamak, bu süreçte önemli bir faktördür.

Bağlanma stilleri nedir ve ilişkilerimizi nasıl etkiler?

Psikiyatrist ve psikanalist John Bowlby’e göre,bir kişinin kendisine çocukken bakan kişiyle kurduğu bağın kişinin gelecekteki sosyal, samimi ve hatta iş ilişkileri üstünde ciddi bir etkisi vardır. Başka bir deyişle, bebekken kurulan bu bağ, bir yetişkin olarak nasıl ilişkiler kuracağınıza ve değerlendireceğinize dair bir kalıp yahut esaslar meydana getirir.

Bowlby’in çalışmaları 1950’li yıllara dayanmaktadır ve konuya dair sürekli araştırmalar yapıldığı için, teori gelişmeye devam etmektedir.

Bağlanma teorisine göre, 4 bağlanma şekli tanımlanmıştır;

1: Kaygılı (endişeli olarak da tanımlanır)

2: kaçıngan (İlgisiz olarak da tanımlanır)

3: Dengesiz (korkak-kaçıngan olarak da tanımlanır)

4: Güvenli

Evrimsel açıdan, güçlü ilişkiler kurmak ve sürdürmek hem hayatta kalma hem de üreme açısından avantajlara sahip. Bu nedenle Bowlby’nin çalışması, insanın başkalarında iletişim, sevgi destek ve rahatlık arama arzusuna, yani doğuştan gelen “ait olma ihtiyacına” ve bu ihtiyacın bireylerin eylemlerinin ardındaki başlıca itici güçlerden biri olmasına odaklanıyor.  Ait olma ihtiyacımıza rağmen, aşk ve ilişkiler nadiren olmasını istediğimiz kadar mükemmel ve sorunsuz olur ve insanların aralarındaki sorunların çoğunun kökeni, bağlanma stillerimizdeki sorunlara kadar dayanıyor olabilir. Dört bağlanma stilinin ayırt edici özelliklerine geçmeden önce, çocuklarda bağlanma şekillerinin nasıl geliştiğini anlamak faydalı olacaktır.

Bağlanma şekilleri Çocuklukta Nasıl Gelişir?

Esasen, çocuğa büyüten kişinin (genellikle ebeveynler) çocuğun ihtiyaçlarına yönelik nasıl davrandığı ve bu ihtiyaçları nasıl karşıladığı çocuğun yakın ilişkilerde nasıl algıladığı ve davrandığının temelini oluşturur.

Bunun nedeni çocuğun onu büyüten kişiye bağımlı olması ve onlardan şefkat, rahatlama ve destek istemesidir. Çocuğu yetiştiren bu kişiler, sıcak ve şefkatli bir ortam sunarsa ve çocuğun fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarına uyum sağlarsa – bu ihtiyaçlar açıkça ifade edilmese bile – çocuk güvenli bağlanma şekline sahip olur.

Diğer yandan, büyüten kişilerin çocukların ihtiyaç ve isteklerine olan uyumsuzluğu, güvensiz bağlanma şekline önayak olur.

Çocuğu yetiştiren kişinin uyumsuzluğu kasıtlı olmayabilir. Buna rağmen çocuk, kendi ihtiyaçlarının karşılanmadığı algısına sahip olabilir.

Dört bağlanma şekli yetişkinlerde nasıl kendini gösterir?

1. Kaygılı Bağlanma / Endişeli Bağlanma

Kaygılı bağlanma stiline sahip yetişkinler, kendilerine olumsuz, başkalarına olumlu bir perspektiften bakma eğilimindedirler. Bu, partnerlerine kendilerinden daha iyi olan yarıları gözüyle bakabilecekleri anlamına gelir. Bu bağlanma stiline sahip kimse kendisini diğer insanlara nispetle sevgiye daha az layık gördüğü için, partneri olmadan yaşama (ya da genel olarak yalnız kalma) düşüncesi ciddi miktarda kaygıya neden olur. Diğer bir deyişle, terk edilmekten derinden korkar.

Bu terk edilme korkusunu hafifletmek için kaygılı bağlanma şekline sahip kişiler ilişkilerinde ciddi bir “güvenlik” istenci duyarlar ve partnerlerinden gelen ilgi, dikkat ve hevesin onların kaygılarına “çare” olacağını düşünme eğilimindedirler.

Diğer yandan, kaygılı bağlanma stiline sahip birisinin algıladığı ya da korktuğu destek ve yakınlık eksikliği, daha yapışkan ve daha talepkâr hale gelmesine, ilişkiyi takıntı haline getirmesine ve sevildiğine dair muhtaç bir şekilde güvence aramasına neden olabilir.

Ezcümle, bu bağlanma stiline sahip kimseler ilişkilerine yüksek değer atfederler ama genellikle güvenliklerine dair tehditlere karşı aşırı tetiktedirler ve sürekli olarak, partnerlerinin ilişkiye kendileri kadar bağlı olup olmadığına dair kaygılı ve endişelidirler.

2: Kaçıngan Bağlanma / İlgisiz Bağlanma

Kaçından/İlgilisiz bağlanma şekline sahip insanlar, kendilerine karşı olumlu, başkalarına olumsuz bir perspektiften bakma eğilimindedirler. Haliyle, özellikle duygusal düzeyde, yüksek bir bağımsızlık ve kimseye muhtaç olmama duygusu geliştirmiştirler.

Kaçıngan bağlanma şekline sahip insanlar, tamamlanmış hissetmek için bir ilişkiye ihtiyaçları olmadığını düşünme eğilimindedir. Başkalarına bağımlı olmak veya başkalarının kendilerine bağımlı olmasını istemezler yahut sosyal bağlarda destek ve onay aramazlar.

Bu bağlanma şekline sahip yetişkinler, genelde cinsel ve duygusal yakınlıktan sakınırlar dolayısıyla eğer partnerlerinin kendilerine bağımlı hale geldiğini hissederlerse, ilişkiden uzaklaşabilirler. Ayrıca anlaşmazlık gibi potansiyel olarak duygusal anlamda yoğun bir durumla karşı karşıya kaldıklarında duygularını gizleme ve bastırmaya meyillidirler.

3. Dengesiz Bağlanma / Korkak-Kaçıngan Bağlanma

Dengesiz bağlanma şekline sahip insanlar ruh hallerine ve koşullara bağlı olarak hem kaygılı hem de kaçıngan bağlanma özellikleri arasında gidip gelme eğilimindedir. Bu nedenle bu bağlanma şekline sahip kişi, sosyal ilişkilerinde kafa karıştırıcı ve muğlak davranışlar sergileme eğilimindedir.
Dengesiz bağlılığa sahip yetişkinler için partner ve ilişkinin kendisi genellikle hem arzunun hem de korkunun kaynağıdır. Korkak-kaçınan kişiler bir yandan samimiyet ve yakınlık isterken diğer yandan başkalarına güvenme ve bağlı olma konusunda sıkıntı yaşarlar.

Bu bağlanma şekline sahip kişiler genellikle duygularını tanımlama ve ayarlama konusunda zorluk çekerler ve acı çekmekten çok korktukları için güçlü duygusal bağlanmadan kaçınma eğilimindedirler.

4. Güvenli Bağlanma

Şu ana kadar ele alınan üç bağlanma şekli, (kaygılı, kaçıngan ve dengesiz) güvensiz bağlanma şekilleridir, Dolayısıyla sağlıklı ilişkiler geliştirme ve sürdürmedeki zorluklarıyla karakterize edilirler. Bilakis, güvenli bağlanma şekli, adı üstünde, kişinin duygularını açıkça ifade etmede rahat olması anlamını taşır. Dolayısıyla güvenli bağlanma şekline sahip yetişkinler partnerlerine güvenebilir ve partnerlerinin de kendilerine güvenmesine izin verebilirler. Güvenli bağlanma şekline sahip biriyle kurulan ilişkiler dürüstlüğe, hoşgörüye ve duygusal yakınlığa dayanır. Bu bağlanma şekline sahip biri ilişkilerinde sıklıkla başarılı olsa da yalnız kalmaktan da korkmaz. Güvenli bağlananlar kendileri ve başkaları hakkında olumlu bir görüşe sahip olma eğilimindedirler, bu nedenle aşırı derecede dış onay veya tasdik aramazlar; duygularını başarılı bir şekilde tanımlayıp düzenleyebilirler ve hatta bir partnerin kendi duygularıyla bunu yapmasına yardımcı olabilirler.

Sizin Bağlanma şekliniz ne?

Artık yetişkinlerin dört bağlanma şekline aşina olduğunuza göre, muhtemelen eylemlerinizin ve inançlarınızın hangisine yakın olduğu hakkında bir fikriniz vardır.

Romantik ilişkilere dair geçmişinizde bir veya birden çok bağlanma şeklinin varlığını tespit etmeniz oldukça normal. Bağlanma şekillerinin hayattaki önemli dönüm noktalarından sonra, hatta partnerlere göre değişebileceğini söylemek gerekir. Mesela, güvensiz bağlanan bir kişi, güvenli bir şekilde bağlanan bir partnere sahip olduğunda güvenli bir bağ kurabilir. Diğer yandan, güvenli bağlanan bir kişinin tramvaya bağlı olarak ya da sevdiği birini kaybettikten sonra sağlıksız ilişki davranışları göstermesi mümkündür. Yani pek çok insan tek bir profilin özelliklerini “tam olarak” karşılamıyor.

Bağlanma Şekliniz Hakkında endişelenmeye ne zaman başlamalısınız?

Muhtemelen çoğumuz “tam olarak” güvenli bağlanmıyoruz. Sağlıklı ilişkilere sahip olduğumuzu düşünsek bile, davranışlarımızda bizi sürekli rahatsız eden, strese sokan veya mutsuz eden örüntüler olabilir.
Maalesef ki, bazılarımız kendinde üç güvensiz bağlanma türünden birinin özelliklerini görecek.

İlişkilerde güvensiz bağlanma şekillerinden biriyle kendinizi özdeşleştiriyorsanız, öz farkındalığınızı artırarak, kişisel gelişim üzerinde çalışarak ve gerekirse psikolojik yardım alarak konuyu aktif şekilde ele almanızı şiddetle tavsiye ediyoruz. Güçlü bir şekilde kendini gösteren güvensiz ve dengesiz bağlanma şekilleri, şayet ele alınmazsa, kaygıya, depresyona ve diğer zihinsel sağlık sorunlarına neden olabilir.

Kaygılı Bağlanma Stili: Sebepleri ve Belirtileri

Kaçıngan Bağlanma Stili: Sebepleri ve Belirtileri

Dengesiz Bağlanma Stili: Sebepleri ve Belirtileri

Çocukluktan Yetişkin İlişkilerine Güvenli Bağlanma (Yakında)

Kaynak: Attachment Project (attachmentproject.com)

(150 sayfa – PDF & EPUB)
(Shopier sepetinde 138 TL ve üzerinde %30 indirim var.)