Kırılgan narsist nasıl anlaşılır?

“Kırılgan” ve “narsizm” genellikle aynı cümlede bir araya koymayı düşüneceğiniz kelimeler değiller. Narsizm deyince muhtemelen aklınıza tavuskuşu gibi kabaran, sürekli ilgi talep eden, empati yoksunu ve diğer insanların kendisine tapmasını bekleyen biri geliyor.

Fakat buna rağmen tüm narsizmler büyüklenmeci (grandiose) ve hak sanrısı içinde – yani sözde “vurdumduymaz” değiller. Bazı narsistler oldukça “kırılganlar” ve daha çok kırılgan özellikler gösterirler. Bu özellikler ise kendilerini açık seçik bir şekilde ya da belli belirsiz ve üstü kapalı bir şekilde gösterebilirler.

Narsist kişilik özelliklerinin temeli aynı olabilir ama nasıl ortaya çıktıkları farklılık gösterebilir. Narsistler, genellikle çocukluk döneminde, varlıklarında gerçekte oldukları şekilde görülmemekten kaynaklanan bir yara sonucu evrim geçirirler. Görülmek, duyulmak ve onaylanmak için – açlığını duydukları ilgiyi elde etmek için – narsistler, başkalarının daha kabul edilir bulacaklarını düşündükleri “sahte bir benlik” oluştururlar. Bu insanlar büyüdükçe, herkesin bu sahte benliğe hayran olması işine büyük bir yatırım yaparlar ve gerçek benliklerinin görülmemesi için her türlü işkenceye ve zahmete katlanırlar.

Narsist özellikler

Psikiyatristlerin sinir hastalıklarını tanımlamakta kullandıkları el kitabı olan DSM-5’te tanımlandıkları şekilde narsist özellikler şunlar:

  • Öz saygıları, başkalarının kendilerine hayran olmasına bağlıdır ve duyguları, bu dışsal  tanınmayı sağlayıp sağlayamadıklarına göre dibe iner ve yukarı çıkar.
  • Hedef belirlemeleri, başkalarından onay elde etme üzerine kuruludur. Kendilerini olağanüstü görmek için yüksek standartlar koyarlar ya da hak sanrısından dolayı düşük standartlar koyarlar.
  • O duygu ve ihtiyaçlar kendileri ile ilgili olmadığı sürece, başkalarının ihtiyaç ve duygularını göz önüne almakta zorlanırlar.
  • Diğerleri üzerinde nasıl bir etkileri olduğunu anlayamazlar.
  • İlişkileri yüzeyseldir ve genellikle öz saygılarını yükseltmek amacıyla girdikleri ilişkilerdir.
  • Büyüklenme ve kibir doludurlar. Başkalarından daha iyi olduklarına inanırlar ve  başkalarını küçümserler.

Özetlersek, yüzeyin altında narsistler kendilerini bomboş ve kırılgan hissederler ama bunu saklamak ve telafi etmeye çalışmak için bir persona (Carl Gustav Jung’un terminolojisinde egonun, gerçek kişiliğini ve yüzünü toplumdan saklamak amacıyla yarattığı bir dış çehre, maske) geliştirirler ve bu sayede özel ve olağanüstü olduklarına inanabilirler.

The International Journal of Psychoanalysis‘te Mayıs 2018’de yayınlanan bir makalede Ricardo Bernari ve Monica Eidlin kırılgan (vulnerable) ve büyüklenmeci (grandiose) narsizmin benzerliklerini ve farklılıklarını ortaya koyuyorlar.

Kırılgan narsistler

Büyüklenmeci narsistler başka birine bağımlı olduklarını asla itiraf etmezler ve derin duygulara ilgi göstermezler. Bunun tersine kırılgan narsistler:

  • Çok duyarlıdıtlar ve çok kolay kırılırlar.
  • Büyüklenmeci narsistlere göre daha fazla içe kapanıklardır.
  • Herhangi bir başarısızlık ya da travmayla başa çıkmakta çok zorlanırlar.
  • Negatif duygulara daha meyillidirler (nevrotik) ve nasıl algılandıkları konusunda kendilerini yiyip bitirirler.
  • Yara aldıklarında veya hayal kırıklığına uğradıklarında kendilerine zarar verebilirler (büyüklenmeci narsistler genellikle başkalarına saldırırlar).
  • Reddedildiklerinde utanç duyarlar ve utanç duygularını azaltmak için kendilerini reddeden kişinin suyuna gitmeye çalışırlar.
  • Depresyon, boşluk ve işe yaramazlık duyguları ile dolu olabilirler.
  • Başkaları ile baş edemediklerini düşündüklerinde sosyal durumlardan kaçıp gidebilirler.
  • Hayal kırıklığına uğramaktan korkarlar ve başkalarına bağımlı olmaktan utanç duyarlar.
  • Onaylanma talepleri karşılanmadığında, hiddet dolu öfke patlamaları gösterebilirler (ve bunu daha fazla utanç hissetme takip eder).
  • Başkalarını suçlamaya meyillidirler.
  • Kendilerini olması gerektiğini düşündükleri şeyleri kıskanırlar.

Yukarıdaki özelliklere sahip olmanız sizin narsist kişilik bozukluğuna sahip olduğunuzu göstermez. Bunu sadece bir psikiyatrist söyleyebilir. Ama eğer kendinizde ve başkasında bu özellikleri görüyorsanız ve kendinizi daha iyi anlamak için bu konuyu daha fazla anlamak istiyorsanız, araştırın ve profesyonel yardım alın.

Çeviri: How To Spot A Vulnerable Narcissist

Daha fazla ayrıntı için, Toksik İlişkiler – Narsist / Borderline Partner Rehberi kitabımıza da bakınız.

Ayrıca bakınız Kırılgan narsist kadınların kullandığı 10 toksik taktik

Narsist eski sevgili nasıl geri döner? Eski sevgilim narsist mi?

No contact kuralı narsist eski sevgiliyi geri döndürme yarar mı?

Şimdi narsizm / narsist moda bir kavram ve birçok insanın eski sevgililerini narsist diye tanımladıkları görüyorum. Sebep?

“Çünkü beni terk etti, ilişkimize kıydı gitti … Zalım.”

Terkedilen tarafından öyle görülebileceğini farkındayım ama bir insan sırf sizi terk etti diye narsist olmaz ya da bu onun narsist olduğuna işaret etmez. İyi, sevgi dolu, şefkatli, başkalarının önemseyen ve duygusal olarak sağlıklı biri de sevgilisini veya eşini terk edebilir. Hatta terk ettikten sonra bu çok az etkilemiş gibi görünebilir.

Bir insanın diğerini terk etme sebebi hemen hemen her zaman o insana olan duygusal ve cinsel ilgisini belli bir seviyenin altına düşmesidir. Bu düşüş tam ayrılık gün olmaz ve hatta tam tersi görece uzun bir süredir düşüktür ve düşük kalır. Eski sevgiliniz bu duyguyla bir süre savaştıktan sonra en sonunda ayrılık adımını atar.

Bir insanı, ilgisinin azaldığı birinden ayrıldı diye suçlayamazsınız ya da onu duygusal olarak dengesiz sayamazsınız.Kaldı ki bu sitede sürekli gördüğümüz gibi sıklıkla bu ilginin azalmasına terk edilenin katkısı terk edenden daha büyük.

Bunu belirtilip bir kenara koyalım. Şimdi senin soruna gelelim. Evet bazı ayrılıklar, olgunlaşmamış, bencil ve ben merkezli bir insanın partnerini genellikle posasını çıkardıktan sonra terk etmesiyle oluyor. Yani terk eden gerçekten narsist biri oluyor.

Şimdi şu sayacağım şeylere bak ve biten ilişkinde bunları gördün mü diye düşün.

Eski sevgilin sadece kendisini düşünen biri gibi görünüyor muydu? Yani neredeyse kendine tapan ve sizin ya da diğerlerinin kendisine tapmasını bekleyen biri miydi?

Senin yapmak istediğin şeyler onun yapmak istediği şeyler kadar önemli değil miydi? Senin yapmak istediğin ve sevdiğin şeylere bir ilgisi var mıydı yoksa umrunda değil gibi miydi?

Seninle olmasının tek nedeni ona kendisini daha çekici, istenen ve arzulanan biri gibi hissettirmen gibi geldi mi hiç?

Sana nasıl olup da böyle şeyler söyleyebildiğini ve seni gerçekten sevip sevmediğini düşündüğün oldu mu? Canını acıtacağını bilmesi gerektiği halde sana bazı şeyler söylemediği ve canının yandığını zerre fark etmediği ya da görmezden geldiği oldu mu?

Peki “artık yeter” dediğinde ve bu da barizleştiğinde birden bire sana ilgili, sevgi dolu, vs. birine dönüştü mü? Peki bu dönüşüm sonrası her şeyi unuttuğun ve sonra da manipüle edilmiş gibi hissettiğin oldu mu? Ya da şimdi dönüp baktığında burnuna manipülasyon kokusu geliyor mu?

Narsist insanların temel özelliklerinden birisi de karşısındakine ekmek kırıntıları verip ona bunu takdir ettirmeyi bilmeleridir. Bu manipülasyon ve gerçekten sadece kendini düşünmeyi gerektirir ve narsist biri genellikle bu ikisinde de ustadır.

Bu insan sana sürekli olarak onunla olduğun için kendini çok şanslı hissetmen gerektiğini ima etti mi ve aynı zamanda onun için sanki siz olmasanız da olur gibi hissettirdi mi?

Bu soruların önemli bir kısmına evet cevabı verdim. Yani eski sevgilim narsist biri değil mi?

Sana cevabım şu: Ne önemi var? Diyelim ki klinik olarak narsist değil. Bunların önemli bir kısmını yapan insanla ne işin var? Bu karın ağrısını hayatında yeniden istiyor musun?

Yani eski sevgilim bir narsist, bana nasıl geri döner sorusu saçma bir soru. Eski sevgilin bir narsist ise seni Allah kurtarmış, arkanı dön ve bir daha sana dönerse de kaç. Hızlı koş. Açıkçası ben sana bir narsistin kurbanı olman için yardım etmeyeceğim o yüzden bu soruyu hala soruyorsan bana sorma. Aslına bakarsan narsist biriyle beraber isen sana ayrılmayı ciddi ciddi düşünmeni bile tavsiye ederdim.

Ama şunu söyleyeyim, no contact kuralı maalesef narsist eski sevgilinin size geri dönme ihtimalini arttırır. Nasıl arttırmasın ki? Siz bu yarı tanrı / tanrıçaya arkanızı dönüp gidebiliyorsunuz! Bu nasıl olabilir?Narsist birinin bunu kaldırması çok zor.

Ama geri dönüşü muhtemelen manipülasyon için olacaktır. Senden devşirdiği onaylanma hissi için kırıntı atmak üzere sana yeniden ulaşabilir. Bu insana sonuçta yıllarca kırıntıdan memnun olacağını öğreten sensin yani seni nasıl manipüle edeceğini öğreten sensin. Ama daha fazla manipülasyona izin verme.

Eski sevgilin narsist olsa da olmasa da eğer sana ulaşıyorsa peşinden koşma.

Eğer sana ulaştığında alçakgönüllü davranmak yerine oldukça ukala davranıyor ise iletişimi bir bahane ile kısa kes ve sen ona ulaşma.

Sana ulaşıp ulaşıp seninle buluşmaya yanaşmıyorsa, buluşup buluşup ileri doğru adım atmıyorsa iletişimi kısa kes.

Biliyorum bu insanla birliktelik bir şekilde senin sevildiğini hissetmene neden oluyordu ve bu da artık senin elinden alındı. Ama şu koca dünyada senin kendini sevilir hissetmenin yegane kaynağı narsist birisi olamaz. Aslına bakarsan senin kendini seviliyor hissetmenin kaynağı başka bir insan da olmamalı ama bu ayrı konu.

Sonuç olarak eğer geriye baktığınızda yukarıda bahsettiğim şeyleri oldukça çok yaşadığınızı görüyorsanız bu kişinin narsist olup olmaması önemli  değil. Size karşı narsist işkence yapıyordu ve narsist davranıyordu. Bu insanı geride bırakıp gidin geri gelmemesi de sizin hayrınıza. Geri gelirse de kabul etmeyin.

Bu konuda daha fazla ayrıntı için Bu yazı, Toksik İlişkiler – Narsist / Borderline Partner Rehberi kitabımıza bakabilirsiniz. Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Prenses Sendromu

Giderek artan sayıda kadın tarafından sergilenmeye başlayan prenses sendromu, sosyal medya sebebiyle daha görünür hale geldi ve kadınları pençesine almaya başlayan narsisizm ve son zamanlarda bolca pompalanan 3. dalga feminizmin “girl power” propogandası ile salgın hastalık halinde ilerliyor. Buna bir de her sene artan sayıda piyasaya sürülen “kızım, prensesim benim”, “kızım, ilk aşkı olduğum canım”(*) salya-sümük duygu böceği beta baba sürüsünün bitmek – tükenmez prenses yetiştirme gayretini ekleyin, durumun daha da kötüleşeceğinden emin olabilirsiniz (büyük konuşmayayım, kız babası olunca bu meriçleri anlarım demiştim ama oldum ve bunların anlaşılacak bir tarafı olmadığını gördüm. Neyse bu başka bir yazının konusu).

Sosyal medya, birçok kadının kendi cinsel pazar değerini gülünç duruma düşecek kadar abarttığını gözümüze vurup duruyor. Yanlış anlamayın, bir kadının iyi vücutlu, yakışıklı, eğlenceli, romantik falan bir erkek aramasında bir problem yok, ya da bu tür özellikteki erkekleri sadece CPDsi çok yüksek kadınlar arama hakkına sahiptir de demiyoruz. Fakat ortalamanın derece derece altında hatunların 22 yaşında bir modelin çekiciliğine sahipmiş gibi hareket etmesi de şimdi pek sağlıklı bir ruh haline işaret etmiyor. Yine tekrarlayalım, kimseyi aşağılamak niyetinde değiliz ama gelin eğri oturup doğru konuşalım hanımlar, eğer beyaz atlı yakışıklı prensten aşağısı olmaz diyorsanız, sizin de biraz Pamuk Prenses’ten aşağısı olmamanız gerekmiyor mu?

Aynaya bakmadan süper model sevgili arayan erkek yok mu? Var tabii ama bu tip gülünç narsisizm daha çok kadınlar tarafından sergileniyor. “1.60 boyuyla 1.80in altında adamla çıkmam” tipi bir yaklaşım mesela kadınlar tarafından açıkça ve çokça dile getirirken biz erkekler genelde bunun tam karşılığı olan “kilolu kadınla çıkmam” yaklaşımını bu kadar hevesle dillendirmiyoruz. Geçenlerde televizyonda bir kadın izledim, “ben 10’um erkeğim 12 olmak zorunda” diyordu ama kimse de çıkıp ablaya o kiloyla neyin 10 (maksimum 6.5 bir hatun ve eğer kiloyu takıyorsanız iyi bir 5) demiyordu. Zaten sorun da bu. Kadınlar birbirlerini şöyle harikasın, böyle şahanesin, “Biricik’ciğim çok çok güzelsin” falan diye sosyal medyada aralıksız gazlarken, meriç çoğunlukta gerçeği söylersem ya vermezlerse diye olumlu kafa sallamaktan başka bir iş yapmadığından, bu ablalara “bir dakika ya” diyen kimse yok.

Prenses sendromu yaşayan kadınlardan uzak durun. Mesela Tinder‘da rastladınız mı fotodakinin inanılmaz güzel olmasının bile engel olamadığı bir sola at refleksi geliştirin. Hani şu burnunda inek halkası olan, ya da kısa mavi saçlı hatunları görür görmez geliştirmeniz gereken refleksten. Eğer kız arkadaşınız bu sendromdan müzdarip ise, arşivimize bakın, ve hatundan en kısa sürede kurtulun.

Bu konuya sonra bir yazıda girerim dedim ama dayanamayacağım : kız babası iseniz kızınızı prenses sendromu ile yetiştirmeyin. Sizin sizden başka çok az kimse için çok önemli olan çocuğunuzu, kendinden başka kimsenin yaşamadığı “Egom Krallığı”nın prensesi yetiştirirseniz, kızınızın ilerde mutsuz olmasında büyük pay sahibi olursunuz. Demedi demeyin.