Pook’un Kitabı – 15 Ders – Dokuzuncu Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Sekizinci Ders

Kadınlarla başarılı olmayı ne kadar da çok istiyordu! Neden başkaları başarılı iken kendisi başarısızdı? Berkecanların kızlara ulaşmak için tek yaptığı nefes almak iken kendisi her yolu denese de kızlara ulaşamıyordu. Ah ah, o aşkın sağ gösterip sol vuran acısı! O kız çok güzel ve harika ama onu sadece arkadaş olarak görüyor. Aslında bugüne kadar genç adamın arzu duyduğu her kadın onu arkadaş ya da daha alt rütbeli olarak gördü.

Artık değişim zamanıydı! Bilgi bu işin anahtarıydı, bunu biliyordu. Kitapları, makaleleri, kadın doğası ve kadında romantik ilgi yaratmakla ilgili her bilgiyi yalayıp yuttu.

Ve birgün Manual isimli İspanyol elemanla karşılaştı.

Manual dedi ki : “Dikkatini bana ver! Senin savaş planını açıklıyorum : “

Psikolojik manevralar! NLP (Neuro-linguistic programming) öğrenmelisin! Artık şöyle konuşacaksın : “Biriyle O BAĞI KURDUĞUNDA, o SICAK, GÜVENLİ ve RAHAT hissi, aranızda bir şeyler olabilir …” Manual ile beraber kadınlar, ayarları ile oynayabileceğin psikolojik enstrümanların toplamı haline geldi.

“Rehberler! Kadınlarla Sosyal Durumlar kitapçığını okuyup ezberlemelisin.” Genç adam artık kadın şöyle yaparsa böyle yapması gerektiğini ya da böyle yaparsa şöyle yapması gerektiğini, vs  vs … biliyordu. Manual’in rehberini takip ederek, sürekli başarıya ulaştı.

“Bilgi sonsuz! Her zaman daha fazla bilgiye ihtiyacın var,” dedi Manual. Bunu genç adamın gözlerinin önünden geçen sayısız makale takip etti. Genç adam sabahtan akşama kadar bilgisayar başındaydı.

“Seni seviyorum Manual” diye ağladı genç adam. Durum ne olursa olsun Manual’ın bir çözümü vardı. Sabah akşam Manual’a danışıyor, Manual’ın öğretisini ezberliyor ve Manual’a tapıyordu.

Ama … Ama yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. “Telefonda 20 dakikadan fazla konuşma” kuralını kafasına kazımıştı ama sürekli ihlal ediyordu … ve yine de başarılıydı! “Asla taviz verme” kuralını beynine kazımıştı ama … Bu kuralı ihmal ettiğinde çok yanmıştı ama bu sefer başarılıydı. Kısa sürede fazlaca katı takip ettiği kurallar yaptıklarını baltalamaya başladı.

“Ahhh” dedi genç adam. “Bu kural ve rehberler benim kendine güvenime ayağa kalkması için baston oldular. Ama bunların bir limiti var.” Genç adam gülümsedi. “Kural ve rehberler yürümeyi öğrenene kadar tutunacağın destekler.”

Artık İspanyol eleman Manual’in öğretisinin diktası altında olmamalıydı! Artık kendi başına uçup kükreyebilirdi. Yani …

Formüllerle sınırlı kalma!

“Peki rehberler ve kurallar başarı getirdi ise, onları neden kullanmayı bıraksım ki?”

“Zira genç adam başarısını kurallar ve rehberlerin kendilerine borçlu olmadığının farkına vardı. Başarı, kuralların ve rehberlerin dayattığı eğlenen zihin yapısından geliyordu.”

Diğer genç adamın hikayesini dinleyen genç adamın kafası karıştı. Bunun üzerine Pook, hiç bitmeyen sihirli yetenekleri ile, 2 erkeğin bir anda yanlarında belirmesini sağladı.

“Bunlardan biri” dedi Pook. “Bir aktör”. Ve üçü aktörün bir Herkül, bir 5. Henry, bir Hamlet ve sırayla H ile başlayan tüm kahramanlara dönüşümünü izlediler. Ama gerçekte aktör, kaybedenin tekiydi.

“O kahramana ne oldu?” diye içinden geçirdi genç adam.

Sonra diğer adamı izlediler.

“Bu adam kahramanca davranıyor” dedi genç adam.

“Gerçekten de öyle,” dedi Pook. “Biri doğal diğeri ise senaryo.”

“Ama senaryonun problemi ne?”

“Bir problemi yok! Ama senaryo ve rehberlerin amacını anlamak lazım.”

“Nedir bu amaç?”

Pook bunun üzerine genç adamı iki farklı erkek grubuna tepeden bakan bir yere götürdü. Bir grup ortadaki tahtta oturan Manual isimli İspanyol elemanın etrafında dönüyordu. Diğer grup ise ara sıra Manual’a danışsalarda, kendi yollarına gidiyorlardı.

“Burdaki mesaj nedir?”

“Basit” dedi Pook. “Manual’ın esprisi sana başarı sağlaması değil. Öyle olsa hayat boyu ona muhtaçsın. Manual’ın varolmasındaki tek amaç, sana başarıya giden yolları ve başarının nasıl bir şey olduğunu göstermektir, başarı sağlamak değil.”

“Yani …?”

“Yani geçmişte birkaç adam başarıya ulaştılar ve Manual’ı yarattılar. Manual onların otomasyonu, yeni gelenlere sürekli cevap veren robotu. Baştan çıkarma sanatında ve başarıda nihai amaç işin erkeğin doğası halini almasıdır. Bir kere içselleşirdin mi, Manual’a ihtiyacın kalmaz ve hayatın sana fırlattığı her kadınla başa çıkabilirsin.”

“Agghh!” dedi genç adam saçını başını yolarak. “Eskiden kadınları nazik melekler sanıyordum ve problemin kötü çocuklar olduğunu düşünüyordum! Bu bilgiler kadınlar hakkında inandığım tüm idealleri tuzla buz ediyor.”

Pook başını salladı. Şu aşağıdakiler bilmem gereken birkaç sert gerçek :

Kadınlar kendilerine sadık bir kaybedenle olmaktansa başarılı bir erkeği paylaşmayı tercih ederler.

Birçok kadın aşk için evlenmez.

Birçok boşanma erkeğin kadını sevdiği ama kadının erkekten iğrendiği bir durumda olur.

Uzun süreli evliliklerde bile Don Juan olmanız gereklidir.

Masum tatlı kız genellikle en azgınıdır ve muhtemelen masum da değildir.

Birçok kadın tipinize, kariyerinize ve onlara verebileceğinize, karakterinizden ve ahlakınızdan daha fazla önem verir.

Kadınlar erkeklerin hayal edebileceğinden çok daha fazla cinselliğe sahiptir.

Kadınlar dahiliğe değil güce ve hayal gücüne çekim duyarlar.

Kadınların tek amacı birlikteliktir, zevk ya da çocuk yapmak için. Senin felsefeni takmaz.

Kadınlar seks esnasında seks objesi gibi davranılmayı isterler ve bunu takdir ederler.

Kadınlar sosyal bağlantılara önem verirler, onlara bu öğretilir. Sen onun egosu olursun.

Sonraki Bölüm : Onuncu Ders

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)

 

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Yedinci Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Altıncı Ders

Genç adam, artık arzularına hükmedebildiğini düşünüyordu. Artık kız arkadaş – erkek arkadaş ilişkisindeydiler ve o mahçup ilk zamanlar geride kalmıştı. Her şey güzel gidiyordu! Bir şey hariç …

“Ben açım,” dedi kız (zaten sürekli aç değiller mi?). “Bana öğle yemeği alsana.”

Zavallı genç adam. İlişki öncesinde ve başlarda bunu yapmayacak kadar biliyordu. Ama şimdi kendi kendine şöyle dedi : “O benim kız arkadaşım. Onu mutlu etmeliyim!”

Ve kıza öğle yemeği getirdi. Kız karnını doyurduktan sonra tatmin olmuş muydu? HAYIR! Kız şöyle devam etti : “İşte şunu şunu yapmam lazım. Gerekli malzemeleri alıp getirebilirsen çok güzel olur.”

Ve efendi adam hemen alışverişe çıktı! Ve alışverişten geri geldiğinde, onu yeni işler beklemekteydi. Zavallı efendi adam! Bu böylece sürüp gitti! Daha fazla iş, daha fazla ödev ve bir de baktı ki kızın parmağının ucundaydı.

Sonra ne oldu : “Sanırım biz sadece arkadaş olarak kalmalıyız” dedi kız.

Efendi adam yıkılmıştı. Ama aynı zamanda kafası da karışmıştı. Onu hoş tutmak için elinden geleni yapmıştı ve sonuç bu muydu?

“Ahh” diye ayıldı. “Onun isteklerini tatmin ederken kendi yolumu kaybettim. Sen onun hizmetkarı oldun mu, o seni arkadaş olarak görecektir”. Zira …

“Saygı her şeydir.”

“Ama Pook, neden? Neden saygı bu kadar hayati?”

“Böyle bir soru beni aşar. Gel büyük bir filozofa soralım.”

Ve birden bire Sokrates belirdi!

“Sokrates! Sen buraya çağırıldın! Bunu biliyor muydun? Saygı neden hayatidir sorusunu cevapla.”

Ve Sokrates cevapladı : “Bu kolay bir soru Pook. Saygının olduğu her yerde korku da vardır, ama korkunun olduğu her yerde saygı yoktur. Çünkü korku saygıdan çok daha geniş bir alanı kaplar.” Bunu dedikten sonra Sokrates mavi bir dumana karışıp gözden kayboldu.

“Oh ulu bilge! Eşsiz ruh! Saygı, konulmuş sınırların farkına varmaktır. Sonuçta, bir korku hissi olmadan (senin çekip gidebileceğin korkusu), saygı nasıl kazanılabilir? Kadındaki gerçek tutku, sadece erkek kolayca çekip gidebilecek biri olduğunda ortaya çıkar; Büyük Avı’ın çekip gitmesi kadın için en büyük korkudur.”

“Çekip gitmek?”

“Evet. Şimdi karşı cinse bir soru soralım. Ey kadın, buraya gel!”

Kadın ateş ve kıvılvımlar içinde yanlarında belirdi.

“Bilmeceyi cevapla : bir erkeğin çekip gitmeye istekli / hazır olması sizi neden baştan çıkarıyor?”

Kadın güldü : “Bunu herkesin bildiğini sanıyordum. Bırakıp gidebilen erkek, alternatifleri olan bir erkektir ve bu erkek, kadının yerine başka bir kadını kolayca koyabilir. Başından bir kadına bağlanmış bir avukat, doktor ya da politikacı bulamazsın.”

“Gidebilirsin!” ve kadın bir ateş ve kıvılcım yumağında gözden kayboldu.

“Yani İyi Av her zaman çekip gitmeye hazır mıdır?”

“İyi Av saygıdır. Kadın seni emir eri olarak kullanmak yerine seninle hayatın tadını çıkarmalıdır. Sen Erkek Adam ol ve saygı istiyorsan önce kendine saygı duy.”

Sonraki Bölüm : Sekizinci Ders

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)

 

Kadının ilgisini abartmak

PUA Cemiyeti’nin YouTube kanalındaki Kıza Nasıl Açılırsın? Nasıl Çıkma Teklif Edersin? videosunun altında şöyle bir diyalog var :

Mertmen : Abi kizin beni sevdigini biliyorum ama utaniyorum ne yapmaliyim.

Joker : Mertmen utangaç kaybeder. Biraz cesaret ele ele gezeceğin o güzel günleri düşün ve senden hoşlanıyorum de. Sadece 2 kelime edecek cesaretin yoksa yanmışsın sen zaten.

Mertmen : Abi bugun tum cesaretimi toplayip gittim yanina noldu dedi felan neyse sonra acildim hayir dedi bi daha beni rahatsiz edersen seni idareye sikayet ederim dedi. Ben de hani beni seviyordun felan dedim yok oyle bisey dedi. Arkadaslarina sordum Bilmiyoruz bize oyle dedi diye soyledi Ama simdi tum arkadaslarim pes etme diyo ne yapmaliyimm.

“Hani beni seviyordun ?” 😄

Bu çocuk saçmalamış ve abartmış ama yaşadığı hayal kırıklığı anormal bir durum değil. Araştırmaların tekrar tekrar gösterdiği üzere erkekler kafalarında, karşılarındaki kadının kendilerine olan cinsel ilgisini, olduğundan çok daha yüksek kurguluyorlar. (Dipnot : Kadınlar da tam tersi erkeğin kendilerine olan ilgisini, olduğundan daha az olarak kurguluyor).

Bunun nedeni muhtemelen erkeğin karşısındaki kadının ilgisini olduğundan daha az algılamasının, fırsat kaçırmasına neden olması. Günümüz feminenleşmiş erkeği, reddedilmeyi dünyanın başına yıkılması olarak algılasa da, reddedilmenin ahım şahım bir masrafı yok. Ya da kadının ilgisinin sandığından az olmasının çok büyük bir maliyeti yok. Bu nedenle, kadın ilgisini abartma sayesinde, erkek daha fazla kadına yürüyerek daha fazla kadınla birlikte olma şansını arttırıyor (kadınlar için erkeğin ilgisinin sandığından az olması ise,  tek başına hamilelik nedeniyle maliyeti ağır olabilir o nedenle kadınların ilgiyi olduğundan az görmesi de anlaşılır bir şey).

Maalesef reddedilmekten ölesiye korkan mavi haplı çocuklar dünyası için ilgiyi abartmak maliyetli. İdealindeki “dişi tanrıçayı” karşısındaki etten kemikten insan kadınının bedenine koyup ona tapan (oneitis) mavi haplı için, bir kadın tarafından terk edilmek asla o spesifik kadın tarafından reddedilmek olarak algılanmaz. İnsan ve tanrıça, tüm kadınlık tarafından reddedilmiş gibi algılar. Bu nedenle mavi haplı çocuk yürüyüp boyunun ölçüsünü almaktan korkar. Genellikle ilgisini abarttığı kadının çevresinde uydu olur ve haftalarını, aylarını ve bazen yıllarını çöpe atar.

Siz eğer tabak çeviriyorsanız, ilgili olduğunuz 5 kıza yürüyorsanız, belki 4 kızdan red yiyeceksiniz ama biri sizinle birlikte olacak. Tamam 4 tanesinde yanıldınız ama bir ayda ard arda ya da paralel 5 kıza yürümeseniz, kırmızı haplı çocuk gibi, bir ayın sonunda bir kızla bile birlikte olmayacaktınız. Ama siz yılda bir kıza yürüyor ve bu kızı da aylarca uzaktan sevip her hareketinden nem kapıyor, uzaktan sürekli papatya falı bakıyorsanız, ilgiyi abartmak sizi fena halde bağlıyor.

Buradaki çocuk ne yapmalı? Öncelikle hiçbir kızın ilgisinden 100% emin olamazsınız bunu öğrenmeli. Bu genç arkadaşın, böyle bir dersle öğrenmiş olması lazım. Bu nedenle de kırmızı haplı çocuk oyunu oynamalı.

Ama maalesef bir de çocuğın bahsettiği arkadaş etkisi var. Pes etme, aynı duvara kafanı vurup dur diye tavsiye vermişler. Bu tavsiyeyi “ya sen başkalarına da yürü ama bu kızı bir iki yine yokla” şeklinde veriyor olsalar yine işe yarar da, uzaktan uzaktan haftalarca duygusal yatırım yapmış ve kazanma şansı az olan adama, tüm kaynaklarını bu sepete koy ve çöpe at diye tavsiye veriyorlar.

Yeri gelmişken kısaca kıza nasıl açılırsın, nasıl çıkma teklif edersin sorusuna cevap vereyim. Belki daha uzun bir yazı yazarım. (Not: Sonradan yazdım) Bir kıza açılmazsın, bir kıza çıkma teklif etmezsin. Bunlara gerek yoktur. Bence senden hoşlanıyorum da açılmaya girer. Hem gereksiz, hem zararlı olabilir.

Uzaktan uzaktan “beni seviyor” hayalleri ile avunmak, kızın sizi sevmediğinizi öğrenmenin acısından iyidir gibi geliypr. Ayrıca bu sayede güya kadın – erkek arasındaki pozitif cinsel gerilimi arttırmak için gerekli oyunun stresine bulaşmadan yaşıyorsunuz..

Bir kızdan hoşlanıyorsanız ve gidip kızla konuşursanız, kız bunu 99% anlar zaten. Yani açılma kısmını geçin. Çıkma teklif etmeyeceksiniz, kızı bir yerlere çıkmaya davet edeceksiniz ve aranızdaki pozitif cinsel gerilimi arttırıp el tutma, sarılma, öpme, seks gibi şeylere yönlendireceksiniz. Çiftleşme dansı yapacaksınız yani.

Üstelik pat diye çıkma teklif ettiğinizde, belki de o aşama aşama tırmanışla olabilecek, sizi belki olabilir sahasından (oyununuz ile= olur bu sahasına geçebilecek kızı, daha henüz belki sahasında iken karar vermeye zorlayarak şansınızı azaltıyorsunuz.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Jordan Peterson Türkçe – Sosyal kaygı ile başa çıkma

Diyelim ki sosyal kaygı bozukluğunuz var. Peki, sosyal kaygınız varken ne olur.

Bir partiye gidersiniz ve kalbiniz küt küt atıyordur.

Neden?

Çünkü parti bir “canavardır”.

Peki neden (bir canavardır)?

Zira sizi yargılıyor! Ve sizi egemenlik hiyerarşisinde aşağıya koyuyor.

Negatif yargının anlamı budur. Ve bu da sizin cinsel başarınızı etkiliyor.

Bu demek ki kısmen doğanın kendisi tarafından değerlendiriliyorsunuz.

Yani o sosyal duruma girdiğinizde, kaosun ejderhası ile yüzyüze geliyorsunuz.

Peki siz ne yapıyorsunuz?

Böyle eğiliyorsunuz, omuzlarınızı düşürüyorsunuz.

Bu da düşük egemenlik (dominance) demek. Ben tehdit değilim duruşu.

Bu şekilde hayatta pek bir yol alamasınız ama bir tiranla karşı karşıya geldiğinizde yapılması mantıklı olan şey böyle durmaktır. Eğik durup “ben tehdit değilim (bana saldırma)” sinyali vermek. (Zorba) krala dimdik baktığın anda ölürsün.

“Tehdit değilim, bak öne eğik duruyorum”.

Dışarda bu olurken içinizde ne oluyor?

Sürekli olarak “insanlar benim hakkında ne düşünüyor” diye düşünüyorsunuz.

“Aptal görünüyor muyum?” “Gülünç görünüyor muyum?” “Çok tuhafım.” “Burada olmaktan nefret ediyorum.” “Off, çok terliyim.”

Bunların hepsi içselleştirilmiş. Ve hepsi benliğe odaklı.

Gözler çalışmıyor (dışarı bakmıyorlar).

Peki böyle insanlara ne tavsiye edebilirsiniz?

Kendin hakkında düşünmeyi bırak diyemezsin zira bırakamazlar. Beyaz fil hakkında düşünme dediğinde onu düşünmeye başlarlar. Birine bir şeyi düşünme diyemezsin zira bunu dediğinde bir döngüye kapılıp giderler.

Sosyal kaygısı olan insanlara şunu dersin : Diğer insanlara bak! Onlara bak!

Değil mi? Neden?

Çünkü onlara bakarsan ne düşündüklerini görebilirsin.

Eğer sosyalleşmekte gerçekten berbat değilseniz … ki bazı insanlar böyleler yani sosyal yetenekleri sıfır. Bu insanların bir partiye gitmeme sebepleri daha kendilerini nasıl tanıtacaklarını bile bilememeleri. Onlara kimse nasıl davranmaları gerektiğini öğretmemiş. Bu insanlar davranışsal terapi için çok uyun adaylar. Bu adamlara adım adım sosyal kabul için gerekli basamakları gösterebilirsin.

Ama çoğu insan böyle değil. Aslında sosyal kabiliyetleri var. İçe dönük ve yüksek kaygıya sahip insanlar olsalar bile biri ile yüz yüze konuşabilirler.

Neden?

Zira yüz yüze konuşmada o insana bakarlar.

Bir gruba konuşurken yapmanız gereken şeylerden biri de bu. Asla insanlara konuşmayın! “İnsanlar” (soyut bir şey), gerçekte insanlar diye bir şey yok. Bireylere konuşun. Ve onlar size tüm grubu yansıtırlar. (Belli bir anda) bir kişiye bakarsın ve baktığın kişi sana grubun düşüncesini yansıtır.

Kendinizi dışarda birine odakladığınızda ilginizi dışarı odaklıyorsunuz. İlginizi dışarı itmek için gözlerinizi kullanın.

Çevrenizi izlemeye başlarsanız tüm otomatik mekanizmalar devreye girerler.

Ve tuhaf görünmeyi bırakırsınız. Zira konuşurken yere bakıyorsam sizin ne yapacağınızı bilemem ve konuşma parça parça olur. Bir parça çalarken yanlış notalara basmak gibi.

Bu yüzden birçok mitolojide göz piramidin üstündedir. Tüm egemenlik hiyerarşilerinde kazanmanı sağlayan şey “gözdür”. Dikkatini dışarda olana ver. Bu kritik bir problem.

Mısırlıların Horusa tapmasının nedeni bu. Horus’un Sirus’u kurtarabilmesi de bu nedenle:  dikkat verebilme kabiliyeti.

En çok neye dikkat edersiniz?

Beyninizin sol lobunun anormallik diye işaretlediği şeye. Bu sizin dikkatinizi çeker. “Bu işte bir terslik var” gibi, “ona bakmıyorum”.

YANLIŞ!

Asıl bakman gereken şey o! Yolunda gitmeyen şey. Ona bakman lazım.

Tamam bu sizi yiyebilecek korkunç canavar olabilir ama aynı zamanda tüm ihtiyacınız olan bilgiler de orada.

Örneğin bu nedenle düşmanlarınızla tartışmak önemlidir. Zira onlar size sizin bilmediğiniz şeyler söyleyeceklerdir. Ve bu da harika bir şey zira siz onları bilmiyorsanız o kadar da zeki değilsiniz, değil mi?

Bazen istemediğin yerlere gidersin ama bilmen gereken şey oradadır. Düşmanın sana neden aptalın teki olduğunu söyler … Tabii gerçek olmayan bir sürü şey de söyleyecektir. Ama tek bir doğru söylese yeter. “Teşekkürler adamım, sayende şimdi bunu görebildiğime göre bunu düzeltmek için çalışabilirim. (Sayende) bunu daha fazla taşımak zorunda değilim.”

Bu nedenle korkunç canavar aynı zamanda altının sahibidir. O, size duymak istemediğiniz mesajı ileten kişidir.

Tamam bu zor. Çok zor. Ama zor olması önemli değil. Hayat zordur.

Video JBP Türkçe kanalında yayınlanmıştır.

Jordan Peterson Türkçe Kitap

İlgisi Yetersiz Kız

Bazen bazı kelimeleri kullanırken, aslında anlatmak istediğinizin çok yanlış anlaşıldığını farkedemiyorsunuz. Karşınızdakinin zihin yapısı, aynı kelimeleri tamamen farklı anlamasına neden olabiliyor.

Örneğin “bir kadının ilgisi yetersiz … bırak gitsin (next)” derken kastettiğim şey ile anlaşılan şeyin farklı olduğunu yeni farkettim. Youtube’da bir videonun altındaki soru – cevaba bakın :

Varnalı Pua : Buluşmaya gelmeyen kıza cevap olarak ne yazılmalı? Buluşmada 2 normal 1 flörtöz kuralındaki flörtöz kısmında neler denilebilir?

Mahmut Abi: Kızın ne yazdığına bakar. Eğer bir şey yazmadıysa NEXTlersin. Eğer bahanesi sudansa veya saygısızsa yine bir şey yazmadan nextlersin. Kız eğer makula benzer bir neden belirtiyorsa (belki yalan ama en azından aranızdaki etkileşime saygısı var gibi davranıyor) dert değil ben de zaten bir arkadaşı gördüm ona takıldım gibi bir şey söyler savuşturursun. Nextlemek ya da bir daha denemek sana kalmış. 2 kere eken kızı nextle.

Varnalı Pua : Gelebileceğimi pek düşünmüyorumu nasıl yorumlarsın Mahmut abi? Buna ne denmeli birde ikinci buluşma kaç gün aradan sonra teklif edilmeli.

Mahmut Abi: “Gelebileceğimi pek düşünmüyorum” eğer seninle buluşmayı düşünmüyorum anlamında ise yani “bir planım var o nedenle o gün gelebileceğimi düşünmüyorum” şeklinde bahaneli değilse ikinci buluşmayı teklif etmeye gerek yok. NEXT! Kız seninle ilgilense şansını azaltmamak için bir bahane koyardı, seninle buluşup buluşmamak umrumda değil ve kesine yakın reddetmiş.

Eğer şansını devam ettirmek için bahane üstüne bunu söylüyorsa “yarın bir planım var gelebileceğimi pek düşünmüyorum” diyorsa bir hafta sonra yine teklif et. Yine gelemiyorsa şansını kaybetti.

Burada temel probleminiz zihin yapınız. Kız sizinle şansını arttırmak için hiçbir şey yapmıyorsa illa peşinden koşup kendinizi kıza ucuzundan peşkeş çekmeye çalışmayın. Bu kendinizi kendi kafanızda çok ucuz / değersiz gördüğünüze işaret ki sizin bilinçaltınız bunu söylerken size kimse değer vermez. Kendinizi az ya da çok bir ödül olarak görmeniz lazım. O zaman kime ne zaman ne kadar teklif edeceğinizi otomatik ayarlarsınız.

Siz ödülsünüz derken kız değersiz demek istemiyorum. Ama bu etkileşimden bir ilişki çıkacaksa o size ne kadar ödülse siz de ona o kadar ödülsünüz. Hatta kadınların verdiği bazı şeyleri piyasadan alabilecekken erkeklerinki satılmadığı için siz bir miktar daha fazla ödülsünüz.

Varnalı Pua : Mahmut abi şunu belirtmedim kıza ilk önce şu zamanda film var ona gidelim dedim o da gideriz dedi fakat o tarihten önce farklı bir yerde buluşma teklifime (Tel nosunu aldığım günün hemen ertesine) bu cevabı bahane belirtmeyerek verdi.

Mahmut Abi : Sana ilgisi az. Diğer kızlara bak. Çok istiyorsan bir kez daha teklif et ama pek bir dönüş bekleme.

Varnalı Pua : ilgisi az ise ilkini niye kabul etti?

Mahmut Abi :

Gördüğüm kadarıyla henüz kabul ettiği bir buluşma falan olmamış. İlkinde zaten reddetmiş, ikincisinde gideriz demiş ama yer – gün – saat teklif veya kabul yok. Bir kız için bu kadar akıl yürütmeye değmez. Çok istiyorsan yer – gün – saatli filme çağır, geliyorsa git. Gelmiyorsa nextle. Bir kıza bu kadar kafa yorma.

Kızın neyi neden yaptığı onun problemi. Akıl yürütme ile olmaz. Yer – gün – saat vererek davetine tepkisine göre varsayım yapacaksın. Hepsi bu. Bir kız 2 teklifte bir yere gelmiyorsa ilgisi yetersiz deyip nextleyeceksin.

Sanırım sen ilgisi yetersiz kelimelerini kızı merkeze alıp anlıyorsun. İlgisi, kendine değer biçen bir erkeğin ilgisine değecek seviyede görünmüyor diyorum. Kız seni istiyor mu acaba şeklinde ilgiden bahsetmiyorum. NEXT ile bazen aslında size ilgisi olan kız, ilgisini zamanında, yeterince gösteremediği için sizi kaybeder şeklinde bakmanız lazım. Ben 100% elinin altındayım yeterki biraz da olsa ilgisi olsun şeklinde değil.

Kızın yanlış adımlar atması, zamanında adım atmaması, vs … ile aslında istese de şansını kaybedeceği adamlar olun.

Evet, “ilgisi yetersiz … next” (1) kendisini merkeze koyan, (2) satışı oldu kabul eden ve (3) “ben ödülüm” zihin yapısındaki biri için “ilgisi benim ilgimi hakedecek kadar yeterli değil o zaman ben de dikkatimi, ilgimi daha hakedenini aramaya yöneltirim” diye algılanır. Eğer kızı merkeze koyar ve kendinizi ödül saymazsanız “beni (yeterince) istemiyor o zaman ben de mecburen next” olarak algılarsınız.

Tekrar ediyorum : Kızın yanlış adımlar atması, zamanında adım atmaması, vs … ile aslında istese de şansını kaybedeceği adamlar olun.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Sorularınıza Patreon chat alanında daha hızlı cevap verebiliyorum.

Kırmızı hap ve acımasız (!) bilgiler

Derdini Karınla Paylaş. Hem Karınla Hem Derdinle Uğraş yazısının YouTube kanalındaki seslendirmesine bir arkadaş şöyle bir yorum bırakmış :

Redpillde en üzüldüğüm kısım acımazsız bilgilerin bulunması. İnsan dertlerini önemseyen bir eş beklerken, kırmızı hap camiyasında derdimizi anlatmamamız gerektiği söyleniyor. Hayattan bizi destekleyen bir eş beklemek yerine, hipergami yüzünden birlikte olduğumuz ve sürekli çerçevemizi korumak için çabaladığımız bir ilişki içinde buluyoruz kendimizi. Bu bakış benim aşk, sevgi üstüne olan inancımı aşkın mental bir hastalık olduğu yönünde değiştirmeye başladı. Başarısız bir düşünce yapısı olarak etiketlemeden önce, birinin hayatta onu destekleyecek, derdine ortak olarak bir eş beklemesinin gerçekçi olmasını isterdim. Tabi bu kırmızı hap felsefesine ayrı düştüğü için fikir ayrılığında kaldığım doğrudur. Fikirlere açığım.

Bu çok sık dile getirilen bir serzeniş.

40ına yaklaşmanın yanında bu sitede birçok erkeğin derdi ile uğraşmak kafamda şunu netleştirmeye başladı : Kırmızı hap veya mavi hap etiketleri aslında yetişkin erkek ve oğlan çocuğu hallerine verilen isimler. Biraz masallar içinde, el bebek gül bebek yetiştirilmişinden oğlan çocuğu. Burada size yeni keşfedilmiş ve 1999 yapımı bir filmden isim takılmış bir şeyden bahsetmiyoruz. Yetişkin bir erkek olmaktan bahsediyoruz (*). Aslına bakarsanız bana yeni bir şeyler yazıyormuşum gibi gelmiyor. Daha çok bir enkazın altında kalmış eski bilgileri günışığına çıkarıyorum gibi geliyor.

Gerçekten yetişkin bir erkek olduğunuzda bunlar zaten sizin doğal davranışınız olacak. Umarım çoğu erkek gibi bu aşamaya geçmek için 40 hatta 50 yaşına kadar beklemezsiniz. Zaten kırmızı hap – mavi hap kavramlarını erişkin erkek – oğlan çocuğu olma ile ilişkilendirme sebebim de biraz bu 40lık amcalar. Arkadaş çevrem artık 40ına merdiven dayadı ve çoğu ile muhabbet ederken burada yazdığımız şeyleri, kırmızı hapı zerre bilmeden söylediklerini duyuyorum.

Her neyse. Şimdi çoğunuza oğlan çocuğu psikolojisinden bakınca bunlar kasıntı veya acımasız geliyor ama tam yetişkinliğinize ulaştığınızda doğal gelecek ve “başka nasıl olacaktı ki” diyeceksiniz.

Bu dert konusuna gelelim. Siz eğer evlenirseniz, kuracağınız ailenin temel direği olacaksınız. ATMsi değil. Direk demek, kaya gibi sağlam olmak demek. Karınız da çocuklarınız da gerektiğinde hep beraber size yaslandığında sapasağlam durması gereken bir direk. Bu devirde bile çocuklu bir ailenin erkeği olmanın ne kadar zor olduğunu bekarken aklınızdan bile geçiremezsiniz. Karınız çalışıp para kazansa bile zorluklar geldiğinde ki merak etmeyin gelecek, size dayanmak ister. Kadınların bugün para kazanabiliyor olmaları, onların duygusal stres altında kocalarının sağlamlığına ihtiyaç duymalarını ortadan kaldırmıyor. Parayla duygusal güç satın alınamıyor maalesef.

Karınızı dert ortağı olarak görürseniz kriz anlarında onun içinde oluşan varoluşsal kaygıyı ateşlersiniz. Kadınlar erkeklere göre (ortalama olarak) çok daha fazla kaygı duymaya meyilliler. Bir erkeğin buluruz bir çaresini diyeceği bir çok şey birçok kadını geceleri uyutmayabilir.

Bu demek değildir ki karınız derdinize ortak olamaz yani sonuçlarına sizinle beraber göğüs geremez ya da ilk fırtınada gemiden atlar gider. Yapmanız gereken bir planınız olması, bu plana göre oynamak ve gemidekilerin önüne dertleri serip onları korkutmamak. Bugün karısını dert ortağı yapan adamların en büyük derdi, o gemiye kaptanlık edebilecek gibi görünmemeleri. Genelde de karılarını anaları yerine koyuyorlar. Dert anlatırken de ondan duygusal destek bekliyorlar.

Arkadaşın yazdıklarındaki tezat şu ki siz eğer yetişkin bir erkek gibi derdinizi mümkün olduğunca kendinize saklarsanız, karınızdan destek bulursunuz. Saklamazsanız ise sıklıkla desteksiz kalırsınız. Bir kadın erkeğe derdin ne olduğunu tam bilmeden de sessizce duygusal destek verebilir.

Şöyle akıl yürüyelim. Toplumun eskiden kadına bu yönde yaptığı baskısını görmezden gelmeyeceğiz ama yazıda Haldun Abi’nin bahsettiği eski devir anneleri / neneleri, dedelerinizin işlerinden ve dertlerinden haberdar değilken bir elinde cımbız bir elinde ayna umurunda mı dünya şeklinde mi davranıyordu?!?  Onlar mı daha çok destek olmaya meyilliler yoksa bugün erkeklerin her dertlerini kanka gibi paylaştıkları modern kadınlar mı?

Aslına bakarsanız hastalıkların, çocuk ölümlerinin, türlü kazaların, vahşi cinayetlerin, vs … olduğu dünyada hatunun birinin sizi reddetmesi ya da karınızın dert anlatınca sizden soğuyabilecek olması acımasız bilgiler falan değiller. Nahoş bilgiler desek daha doğru. Bir şekilde daha da olgunlaşırsanız, acımasız gerçek dediğiniz şeyler değişmese de siz onlardan daha güçlü olacaksınız. Eğer ölüm oyunu kısa kesmezse, siz isteseniz de istemesenizde olgunlaşacaksınız zaten. Bu süreci hızlandırmanız lehinize. Süreci yavaşlatmayın.

(*) Gerçi bunu kadın – erkek ilişkilerinde yetişkin erkek olma ile sınırlamak da doğru olabilir. Zira dağa elinde çakı ile koysan bir tabur düşmanı yenecek kadar maskülen erkekliğin yeryüzü simgesi olup da kadın erkek ilişkilerinde tam bir oğlan çocuğu olan adamlar da var.

Jordan Peterson Türkçe – Olduğumuz kişiden memnun olmalı mıyız?

Psikologların, özellikle de sosyal psikologların, son 20 yılda yaptıkları şeylerden biri de (Türkçeye özsaygı olarak çevrilen ama asıl anlamı şimdi olduğun kişi hakkında iyi hissetmek olan) self esteem fikrini öne çıkarmak oldu.

20 yaşında birine şu an olduğu halinden memnun olması gerektiğini neden söylersin ki?

Hayır, kim olduğundan memnun olmak zorunda değilsin! Kim olabileceğin konusunda iyi hissetmelisin. Bu daha iyi zira olmak istediğin kişiye dönüşmek için önünde 60 yıl var.

İnsanların özgüvenli olmamaları gerektiğini söylemiyorum. Ama 16 – 32 yaş arasında olan genç insanlara bakarsak genellikle ne olduklarından memnun olmadıklarını görürürüz. Çünkü hayatları kaotik ve karmaşıktır ve nereye gittiklerini ve ne yapmaları gerektiğini pek bilmezler.

Kendine değerli biriymişsin gibi davranman lazım. Özellikle de potansiyelin olduğunu düşünerek. Ama özellikle de gençsen, olabileceğin insana odaklanmalısın.

Diyelim ki perişan bir haldesin. Nihilistsin, hayatın kaos içinde ve depresifsin. Bunun için geçerli sebeplerin de var. Berbat ebeveynler, istismar, vs. Peki kendinden memnun olmalı mısın? Hayır doğru messaj bu değil. Daha çok, (hangi pozisyondan başlarsan başla) hayatını yoluna koymak için içinde nasıl büyük bir potansiyel olduğunu anlamalısın. Ve sonra bu potansiyeli realize etmek için elinden geleni yapmalısın ki bu sayede hayatın yoluna girecektir.

Bu self-esteemden iyidir. Çok kötü durumdasın, olabilir. Bu hayatta çok fazla acı ve ızdırap var. Bu durumdayken şu an olduğun durumda kendinden memnun olamazsın zira iyi bir halde değilsin. Ama bu konuda bir şeyler yapabilirsin. Ve tüm deliller bu konuda bir şeyler yapabileceğini gösteriyor.

Gençlere diyorum ki : “Hayatın ne kadar kötü durumda olursan olsun, sanki her şey yolundaymış gibi davranma. Her şey yolunda değil. Olay trajik. Dünya kötü insanlarla dolu. Bazı insanlar gerçekten kötü insanların ellerinde acı çekiyorlar. Bazen hiç iyileşemiyorlar. Bu gerçekten korkunç bir şey.

Ama sende düşündüğünden çok daha fazla güç var. Eğer ayağa kalkar, soylu bir vizyon ve disiplinle bu durumunla yüzleşirsen, hayal edebileceğinden çok daha fazla şekilde dertlerinden kurtulabilirsin.

Ve senin davranışların bu prensipler üzerine inşaa edilmeli.”

Klinik psikolog olmanın güzel yanlarından biri bu işin sadece tahmine dayalı bir iş olmaması. Klinik psikolojide 2 şeyi biliyoruz.

Birincisi, gerçeği konuşmak insanları kurtarır. Zira bir psikoloğa gittiğinde gerçeği konuşursun : “Hayatımda yanlış giden şey şu ve nedeni de şu”. Belki bu gerçekliği konuşmak 1 yıl alır. Ve iki taraf da sorunu çözmek için ellerinden geleni yapıyorlardır. “Bunu düzeltmek için yapman gereken şu. Faydalı bir gelecek şöyle olacak”. Eğer iyi işliyorsa gerçeği konuşmak şöyle işler : iki insan iyi bir şey yapmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bakalım işleri daha iyiye götürebilecek bir konuşma yapabilecek miyiz? Bu konuşmanın işe yaradığını biliyoruz.

İkincisi, diyelim ki işleri düzeltmen konusunda yolun üzerinde duran ve seni korkutan şeyler var. Ne olmak istediğin konusunda bir vizyonun var. Örneğin kariyerinde iyi bir yere gelmek ve bunun için de bir topluluk önünde iyi bir konuşma yapabilmek istiyorsun.

Ama bundan korkuyorsun. Küçük düşmekten korkuyorsun. Peki bu konuda ne yapacağız?

Belki önce tek bir kişi önünde konuşmaya alışırsın. Sonra 3 kişi önünde. Önce 5 dakika ve sonra alışınca 10 dakika.

Korkutuğun gönüllü ve aşamalı olarak kendini maruz bırakmak seni iyileştirir.

Bu işe yarıyor. Gerçek bu ve araştırmalar da bunu gösteriyor. İnsanlar bir şeyleri böyle öğreniyorlar.

İnsanlara dünyaya yüzünü dönüp ona kendini açarak yüzleşirsen, doğruyu söylersen, kendini korktuğun şeylere cesurca açarsan, hayatın ve çevrendekilerin hayatları daha iyi olacak.

Bence bu reddedilemeyecek bir gerçeğe en yakın şey. Bu bildiğimiz arketip kahramanlık hikayeleri ile de uyuşuyor. Git ve ejderhayı bul ve onunla yüzleş.

Ejderhadan bahsediyoruz. Seni yiyebilir. Tehlikeli bir şey bu.

Ama olduğun yere sinip, korku içinde hiçbir şey yapmadan ejderhanın gelip seni yemesini beklemek daha kötü! Git ve onunla yüzleş. Onu yen ve altını al (Ejderha mitolojisinde ejderhalar genellikle altın, hazine saklarlar). Altını halkınla paylaş. İşte bu, insanlığın en eski öyküsü.

Video JBP Türkçe kanalında yayınlanmıştır.

Jordan Peterson Türkçe Kitap

Bilişsel empati nasıl geliştirilir?

Empati anahtarı yazısından :

Empati çoğunlukla iki alt gruba ayrılır : bilişsel empati ve duygusal empati. Biz empati denilince ikincisini düşünmeye meyilliyiz. Bilişsel empati zihin teorisinin bir parçası ve birini illa onun duygularından etkilenmeden onun yerine koyup onu anlayabilme yeteneğine denir. Duygusal empati ise diğer bir insanın duygularını hissedebilmektir. Bu, başkasının ya da sürünün duygularına kapılıp boğulmak anlamına gelen duygusal salgın hastalıktan farklıdır.

Heaven rumuzlu okur sormuş :

1-)Bilişsel empati nasıl geliştirilir?

2-)Gereksiz dozda duygusal empatiden nasıl kurtulunur?

3-)500’üncü yürümemde korkum sıfıra yaklaştı diyelim, fakat oyunum gelişmedi. Bu ne işe yarar, bana hatun getirir mi?

special question – yirmili yaşlardan sonra (23üm) doğal alfa olunur mu?

Baştan başlayalım.

1-)Bilişsel empati nasıl geliştirilir?

Çoğunuzun bilişsel empatisi aslında size yetecek de artacak kadar fazla. Temel derdiniz bilişsel empatinizin (yazıda sinyal denilen şey) gelişmemiş olması değil, gürültünün yani duygusal empatinin çok fazla olması! Aşağıda ayrıntılı bahsettiğim gizli sözleşmeleriniz ve dürtüleriniz sizi duygusal empatiye zorlamasa aslında çoğunuzda yeterince bilişsel empati var. Bu şey gibi : aslında kızla buluştuğunda rezil olacak mıyım, beni beğenecek mi gibi korkuların gürültüsü olmasa çoğu erkeğin bir kadınla normal bir konuşmayı götürecek zekası ve bilgisi var. Temel sorun konuşmayı becerememesi değil, konuşmasını engelleyen korku – kaygı gürültüsü.

Ama tabii ki şeylerin gerçek doğasını öğrenmek de bilişsel empatinizi arttırır. Örneğin shit testi bilmek, kadının ya da aslında insanların dediklerine değil yaptıklarına bakmanız gerektiğini bilmek, vs … sizi bu konuda ileri taşır.

Benim çok gözlemlediğim ve geçenlerde Robert Glover’ın da bahsettiği bir problem de bilişsel empati önünde engel :

Danışmanlık yaptığım ve kadınlarla bağlantı problemi olan birçok erkeğin en büyük problemlerinden biri sürekli kendi kafalarının içinde olmaları. Sürekli “aptal gibi mi görüneceğim, aptalca bir şey yapar mıyım, bunu yanlış yapıyor muyum, reddedilecek miyim, benden hoşlandı mı, …” diye düşünüyorlar.

Yukarıda bahsettiğim gürültü bu ama kendinize gömülü kalınca bir problem de karşı tarafı gözlemleyememeniz. İkili ilişkilerde kendi kafanızdan çıkıp gözlemlemeniz lazım. Az konuşup dinlemeniz lazım.

2-)Gereksiz dozda duygusal empatiden nasıl kurtulunur?

Bu zor bir olay. Mavi haptan kırmızı hapa geçişin büyük kısmı bu ama aşırı dozda duygusal empatinin bir işlevi var ve bunu yapan kişi böyle yapmanın başarılı bir strateji olduğuna derinden inanıyor.

Bakın, aşırı duygusal empatiye genetik yatkınlık diye bir şey de var ama bunun çoğu öğrenilmiş davranış. Bunlar gizli sözleşmelerin (covert contract) bir parçası. Bunu yapan adamın bunu yapma sebebi, böyle davranarak istediğini elde edeceğine inanması :

İyi çocuklar temel olarak 3 adet gizli sözleşmeye göre hareket ederler. Gizli derken hem iyi çocuğun kendisi bilinçli olarak farkında değildir hem de iyi çocuğun etrafındakilerin bu sözleşmelerle ilgili en ufak fikri yoktur. Yani ailesi, kız arkadaşı, iş arkadaşları, vs … bu sözleşmelerin varlığından haberdar değillerdir.

Gizli sözleşmelerin 3’ü de “eğer … öyleyse …” şeklindedirler. Hepsi karşılık bekleyerek ver şeklindedir.

1. Gizli sözleşme : Eğer iyi çocuk olursam benden hoşlanır(lar) ve beni sever(ler). Birçok erkek için bu sonunda (kadınla) yatarım şeklindedir. Eğer iyi çocuk olursam hoşlandığım kadın benim iyi çocuk olduğumun farkına varır ve benden hoşlanır ve sonunda benimle seks yapar.

2. Gizli sözleşme : Eğer onlar sormadan ben diğerlerinin ihtiyaçlarını karşılarsam, ben sormadan onlar da benim ihtiyaçlarımı karşılarlar.

3. Gizli sözleşme :Eğer herşeyi doğru yaparsam problemsiz ve tasasız bir hayatım olur.

Bu sözleşmelerin içinizde olduğunu farkedip yırtıp atmanız lazım ama bu zor. Zira bunların eğer şunu yaparsam şunu kazanırım anlamı yanında eğer şunu yapmazsam çok kötü kaybederim tehditi de var. Unutmayın, mavi hapta örneğin zırıl zırıl ağlamayı dinleyip onunla empati kurmadığınız zaman sıradan bir kadını değil hayatta karşınıza bir kere çıkacak bir kadını kaybediyorsunuz. O nedenle de duygusal empati kurmamaktan deli gibi korkuyorsunuz. Kadın sizi manipüle etmek için ağlarken içerde sakince oturmanız gerek ama mavi haplı beyin yıkamanız size “eğer gidip onunla ağlamazsan şimdi seni bırakıp gidecek ve sen de hayatının kadınını kaybedeceksin” diyor! Bu durumda oneitis olayından kurtulmak bile bilişsel empati “zorunluluğunuzu” ve seviyenizi azaltacaktır.

Bir diğer nokta da şu : Mavi hapı küçümsüyoruz zira erkeği maymun ediyor ama mavi hap aslında bir adaptasyon stratejisi. Mavi hap, her ne kadar aşağı olsa da evrimsel olarak başarılı ve çevreye uyum için geliştirilmiş güçlü bir strateji. O nedenle kurtulmak zor. Kısaca anlatmaya çalışırsam :

– evrimsel mekanizma “survival of the fittest” (uyumlu olanın hayatta kalması).

– uyumlu olan demek güçlü demek değil çevreye uyumlu olan demek. 65 milyon yıl önce dünyaya everest büyüklüğünde bir dağ çarptığında ufacık memelilerin ve ufacık kuşların atalarının hayatta kalıp en güçlü hayvanlardan biri olan t-rexin yok olmasındaki gibi uyum gücü döver.

– hayatta kalmak da Darwinsel anlamda gelecek nesle gen aktarmak demek. Aynı yıl doğan 2 arkadaş düşünün. Biri 25 yaşında evleniyor, 35 yaşında 3 çocukla hayatın stresiyle falan kalpten gidiyor. Diğeri hiç çocuk yapmayıp macera ve eğlence dolu bir hayat yaşıyor. Bu adam 90 yaşında doğum gününü kutlarken 55 yıl önce ölen arkadaşı hayatta kaldı ama kendisi hayatta kalamadı. İşin mekanik anlamı bu.

– Dawkins’in Gen Bencildir kitabında yazdığı gibi gen bencildir ama birey fedakar. Çocuğu için kendini feda eder mesela. Ya da çocuk yapmak için hayatın zevklerini feda eder. Kendini dırdırıyla ordular telef edebilecek bir kadının kuklası eder.

– Meriç dediğiniz adamlar feminen bir toplumda “hayatta kalmak” (yukarıdaki anlamıyla) için başarılı bir strateji izliyorlar. Belki 20lerinde yüzlerine bakılmıyor ama mesela 30larında bir şekilde eğlenceyi tamamlamış bir kız tarafından kapatılıp ürüyorlar. Tamam acı çekiyorlar, tamam bekleyen beta durumuna düşüyorlar ama güçlü bir dürtüyü tatmin ediyorlar : “uyum sağlayıp” hayatta kalıyorlar.

KH gören adamların büyük çoğunluğu MGTOW oluyor. Birey için daha az stresli ve eğlenceli bir hayat olabilir ama MGTOW olanlar uyum sağlayamayıp hayatta kalamayacaklar. Evrimsel olarak. Bakın burada bu kavramlara iyi – kötü demiyorum ama temel bir içgüdüye ters hareket ediyorlar ve temel içgüdülere zıt yaşamak kolay değil.

Ha KHlı, maskülen bir baba da olabilirsiniz ve bu da mavi haplının ızdırap dolu hayatından çok daha iyi bir strateji ama bu da sosyal yapının ezmeye çalışacağı ve sizin büyük bir irade ile elde edebileceğiniz bir şey.

Bu tür güçlü dürtüleri yenip kırmızı haplı tarafa geçmeniz için sabırla o dürtülerin sizi ittiği şeyi değil tersini yapmanız ve kaybetmediğinizi görmeniz lazım.

special question – yirmili yaşlardan sonra (23üm) doğal alfa olunur mu?

Doğal alfa nedir, alfanın kökeni yazısına bakın. Sizin derdiniz maskülen bir erkek olmak olmalı. Ve erkek doğulmaz, olunur. Doğanın kanunun sizin oğlan çocukları olarak doğmanız ve sonra acı çeke çeke erkeğe dönüşmeniz. Doğal olan bu. Doğal olmayan ise kafanıza mavi haplı fantaziler sokulması. Bunlardan kurtulmaya, erkek olmaya, performans yükünüzü sırtlamaya, olabileceğinizin en iyisi olmaya, beta davranışlarınızı kırpmaya bakın. 23 yaşında çalışmalara başlayıp 28 yaşında erkek adam olsan, 13 yaşından beridir erkek adam olan adamdan bir eksiğin olacağını mı sanıyorsun?

Doğal alfadan kastın alfa davranışları içselleştirmek ise evet, 33 yaşında başlasan bile alfa davranışları içselleştirebilirsin. Daha zordur tabii ama mümkündür. Fakat şunu da söyleyeyim, “Berkecan 6 yaşından beridir kızlara yürüyor ben ise daha yeni başladım”gibi düşünceler bu içselleştirme sürecine zarar verirler. Bunlar aklınızdan geçiyorsa biraz kafanızı çalıştırıp kendinizi gözlemleyin. Bu şeyleri size, ölmek istemeyen içinizdeki beta, yoldan dönün diye fısıldıyor olabilir mi?

Empati Anahtarı

Bir süre önce Kırmızı Hap ve empati konusunda bir tartışmaya girdim. Empati konusunu tartışması sorunlu bir konu olarak görüyorum çünkü çoğu insanın empatinin ne olduğuna dair kişisel bir fikri var ve eğer bu fikirleri birer venn şeması olarak çizersek bu kümeler büyük oranda sempati ve merhamet üzerinde kesişeceklerdir. Fakat kesişimde aynı zamanda daha az cazip olan acıma duygusu da olacaktır. Bu bile tek başına tartışmaya sorunlu bir şekilde başlama nedeni ama bu tartışmaları daha da karmaşıklaştıran bir şey daha var : duyguları tartışırken insanlar kendilerini referans almaya meyilliler ve bu kadar ego-yatırım içinde verimli bir tartışma yapmak çok zor.

Empati çoğunlukla iki alt gruba ayrılır : bilişsel empati ve duygusal empati.  Biz empati denilince ikincisini düşünmeye meyilliyiz. Bilişsel empati zihin teorisinin bir parçası ve birini illa onun duygularından etkilenmeden onun yerine koyup onu anlayabilme yeteneğine denir. Duygusal empati ise diğer bir insanın duygularını hissedebilmektir. Bu, başkasının ya da sürünün duygularına kapılıp boğulmak anlamına gelen duygusal salgın hastalıktan farklıdır.

Empati konusunda bu ayrımı yapma nedenim, Kırmızı Hap ve Oyun Teorilerini kavramlaştırmamda, bilişsel empatinin merkezi rol oynamasıdır. Sağlam bir oyun için etkileşim içinde olduğunuz kadını anlayabilmeniz şarttır. Kurgulanmış, ezberden yapılan oyunun bu kadar popüler olmasının nedeni, zihin teorisi konusunda cahil erkeklere destek olması ve onların kadınların neye neden ve nasıl tepki vereceğini anlamadan, sadece neye bakıp ona göre ne yapacaklarını ezberleyerek yürümelerine olanak vermesidir.

Bilişsel – Duygusal Empati Farkı

Birçok erkeğin ilişkilerinde karşılaştığı problem, yeterince  duygusal empatilerinin olmaması değil. Tam tersi çoğu kadın – erkek ilişkisi tamamen kadının duygusal çerçevesi ve erkeğin bu çerçeveye reaksiyonu tarafından yönetiliyor. Kadın üzgün hissediyor ve erkek bunu düzeltmek için koşturuyor. Kadın mutlu ise erkeğin gülleri yarılıyor. Kadın kızgınsa, erkek onu yeniden mutlu etmek için elinden geleni yapıyor, vs.   Bu, mavi hapın ilişkilerin nasıl yürütüleceğine dair teşvik ve tavsiye ettiği klasik ilişki şekli. Kadınla duygusal seviyede bağlantı kur, duygusal olarak kendini ifade et ve açık ol. Onun duygularını kendin yaşıyormuş gibi hisset. Bu ilişki şeklinde erkek kadının güçlü rüzgarlar ve fırtınalar zamanında tutunabileceği sağlam bir kaya değil, onunla beraber fırtınada savrulan ve fırtına hasarından aslan payını alan bir yelkendir.

Erkekler için shit test listelerini hazırlama sebebimiz, çoğu erkeğin kadının çerçevesine nasıl adım atacağını bilmemesi, neyin test olduğunu ve niye yapıldığını anlamamasıdır.Bağlamı anlamak yerine kendine söylenenleri kelime anlamıyla alan erkek, durumun alakasız bir analizini yapar. Size çerçeveyi kontrol edin dediğimizde bu, onun çerçevesini anlama zorunluluğunuz ortadan kalkmıyor. İşte tam bu noktada “ALFACI” tayfa devreye giriyor. Bu erkekler, bu ilişki olayının gerçekten çalışması için, onun çerçevesine girmemenin ve onun çerçeveyi kontrol etmesine engel olmanın yetmeyeceğini ve onun çerçevesini bilişsel empati seviyesinde anlamaları gerektiğini de anlamıyorlar.

Deli kadınlarla ilgili yazımda, psikopatların çoğu durumda inanılmaz seviyede bilişsel empatiye sahip olduklarını, yani kimin kolay bir av olacağını, ne yapacağını, kimin nasıl kandırılacağını anlamayı bırakın tahmin etmek konusunda çok yetenekli olduklarını yazmıştım. Bunun nedeni, tüm sinyali gürültü olmadan apaçık görebilmelerini sağlayan özel durumları. Sinyal ve gürültü ile anlatmak istediğim şu : çoğumuz hem bilişsel hem de duygusal empati kurabilme kapasitesine sahibiz. Burada bilişsel empati sinyal, duygusal empati ise gürültü. Kendimizi başkaları yerine koyabilme yeteneğimiz, onların perpektifini, davranışlarını ve potansiyel olarak gelecekte yapacaklarını anlamamızı sağlıyor ama kendimizi onların çerçevesine koyarken duyduğumuz duygusal bağ bunun etkisini azaltıyor.

Psikopat ise bir insanla tamamen bilişsel seviyede empati kurabiliyor yani onların hissettiğini hissetmiyorlar. Yani onların ne hissettiklerini ve neden hissettiklerini bilişsel seviyede anlıyorlar ve neler yapacaklarını tahmin ediyorlar. Asperger ya da otizm spektrumunda biri ise onlarla duygusal seviyede bağ kurabilir belki ama bilişsel olarak neden öyle hissedip davrandıklarını, hareketlerinin başkalarını nasıl etkileyeceğini anlayamazlar.

Shit testlere gelirsek : erkek, shit testi eğlenen ustalık, onayla abart veya aldırmama ile geçebilir. Bu başarı, kadının shit test ile erkeği bir reaksiyon vermesi için provoke ettiğini ve erkeğin bu reaksiyonuna göre erkeğin aslında ne olduğunu anlamaya çalıştığını bilmesinden kaynaklanır.  Bu, kafesteki fareler “yemek” düğmesine her bastıklarında onlara elektrik verip, “kaç şoka kadar düğmeye basmaya devam edecekler”, “bireyler arasında bir fark var mı?”, “ortalama bir fare düğmeye basmamayı ne kadar zamanda öğrenir?” gibi sorulara cevap aramaya benzer. Bu, bilişsel empatinin pratik halidir. Kadının gerçek niyetini ve beklediği sonucu anlamak ve bu bilgiyi kendi niyetinin çıkarına kullanmak. Satranç oyunu gibi.

Eğer erkek shit teste duygusal reaksiyon verirse, onun duygusal çerçevesine girerse ya da davranışlarını ona göre değiştirirse, shit testi kaybeder zira artık kadın, istediği tepkiyi almak için hangi düğmeye basması gerektiğini biliyordur. Örneğin kadın bir öfke nöbetine girerse, erkek de onun suyuna giderse, onu konuşarak ikna etmeye çalışırsa bu kadının, erkeğin davranışlarını kontrol edip onu çerçevesine sokabildiğini gösterir.

Kırmızı hap ise kadınla bilişsel empati kurmanız gerektiğini yani onun duygusal durumlarını anlayıp bunlarla ilgili işaretleri okumanız gerektiğini söyler. Kırmızı hap bunu şu önermesinde dile getirir : “Dediklerine değil yaptıklarına bak  – Mesaj (dediklerinde değil) yaptıklarında / Medium is the message”. Kadının davranışlarının verdiği mesajı okumayı öğrenmelisiniz ve bunu yapmak için de onunla bilişsel empati kurmalısınız. Yani onun çerçevesine adım atıp onun dünyayı ne perspektiften gördüğüne anlamalı ama onun çerçevesine kapılıp, çerçevesi tarafından yutulmamalısınız.

Empati ve Kırmızı Hap

Kırmızı hapın empati konusunda söylediklerine bakarsak, empati kurmamayı ya da erkeklere birer sosyopat olmak için çabalamalarını öğütlemediğini görürüz. Kırmızı hap daha çok stoizm benzeri bir felsefe ve kendini aşamalı olarak maruz bırakma terapisi gibi bir yol ve bunun sonunda kadının hareketlerinden duygusal olarak etkilenmeyeceğiniz bir seviyeye gelmenizi öğütler.

Örneğin bir erkek kadınlara 100 kere yürüdüğünde, bunun amacı mükemmel bir oyuna sahip olmak değildir. 1,000 kere yürüyüp de berbat bir oyuna sahip olabilirsiniz. Burada amaç yürüme korkusunu azaltmaktır.Geçmişte arkadaşlarımla en olağanüstü kötü şekilde reddedilenimizin içtikleri bizden oyunu oynadığımda, amaç reddedileye karşı bu kalın zırhı geliştirmekti. Bir hatun 200 kişi önünde suratınıza içki fırlattıktan sonra, reddedilme korkusunu takmamaya başlarsınız.

Amaç empatisiz biri olmak değildir. Amaç duygusal empatinizin sizin üzerinizdeki etkisini azaltmaktır. Açık olmak gerekirse, kadınlara yürüyen bir erkeğin sinirlerinin zayıf olması gibi bir lüksü yok. Son 6 haftada, günde 1 – 2 kadın tarafından reddedildim ve bunlardan bazıları beni 2. veya 3. buluşmada reddetti. Ben yürürken eski erkek arkadaşına dönen,bağırıp çağıran, duygusal olarak beni manipule etmeye çalışan ve her şekilde beni duygusal olarak etkilemeye çalışan kızlar oldu. Eğer bu kızların hepsi ile, artı olarak çıktıklarımla  duygusal seviyede empati kurmaya kalksa idim, kendi duygusal çalkantılarımla uğraşmam gerekir ve bunun yarısı bile bir erkeği delirtmeye yeter.

Bir doktoru düşünün. Bu doktor hergün 5 – 10 odaya girip, bir hastanın ailesine hastanın ölmek üzere olduğunu ya da öldüğünü söylemek zorunda kalıyor. Bu haberi aldıktan sonra o aile o gün çalışmayacak ama bu doktor çalışmak zorunda. Bu nedenle de bir duygusal zırh edinmek zorunda. Bu, doktoru psikopat yapmaz. Adamın kendine verilen görevi yapmak için yapması gereken bir şey bu.

Aynı şekilde bir kadınla çıkıyorken, özellikle uzun süreli ilişki içindeyseniz, görevlerinizden biri de onun “sağlam kayası” olmaktır. Yani o duygusal olarak fırtınaya kapılsa bile, siz de onunla beraber fırtınaya kapılmamalısınız ve onun denize kapılıp gitmesini engelleyecek çıpa olmalısınız. Sizi duygusal olarak manipüle etmek için yatak odasında saatlerce ağladığında, sizin yapmanız gereken içeriye girip onunla beraber ağlamak değil, ona sizi duygusal şantaja maruz bırakamayacağını göstermektir.

Özet ve Sonuçlar

Borderline Personality Disorder (Sınırda Kişilik Bozukluğu) hastası kadınlarla ilgili deneyimlerini daha önce paylaşmıştım. Bu kadınların sizi manipüle etmek için kullandığı anahtar empatidir. Empati sahibi biri, empati sahibi olmayan birinden daha zayıf bir konumda olacaktır. Bilişsel empatisi daha güçlü olan bir kişi ise, olmayan kişiye göre daha güçlü bir durumda olacaktır.

Bu açıdan ilişkileri karşılıklı pazarlığa benzetebilirsiniz. İki taraf da aynı sonuca ulaşmak istiyorsa sorun yoktur. Ama gerçekte iki tarafta birçok konuda fikir ayrılığına düşecektir. Bu ayrılıklar hangi sonuçların arzu edilir olduğu, bu sonuçlara yürümek için en uygun yol, bu sonuçlara ne sürede erişilmesi gerektiği, vs … hakkında olabilir

Ama sonuçta birçok erkeğin bir kıza empati duymak sandıkları, aslında korku, görev algısı ve suçluluk duygusu. Yalnız kalma korkusu, reddedilme korkusu, sosyal pozisyonunu kaybetme korkusu, başkalarının gözündeki yerini kaybetme korkusu, vs. Geleneksel kadın – erkek rollerine göre görev aşkı, kendi ödev ve onur anlayışları. Ve son olarak da, sonunda kendilerini ve kendi isteklerini öne koymanın verdiği suçluluk duygusu. Bunları kabul edip kendilerine karşı dürüst olmak yerine, bunu kıza yüklüyorlar ve kendilerini duyarlı, empatik, nazik, kız için en iyisini yapmaya çalışan erkekler olarak satmaya çalışıyorlar.

Bu aynı zamanda onları kendilerini duygusal olarak kontrol etme ve kendi arzularını kabul etme yükünden de kurtarıyor. Örneğin siz “aldatabilirim ama karımı üzmek istemiyorum” ya da “boşanırdım ama karımı üzmek istemem” diyebilen bir adamsanız, sizin yaptığınız kendi yapmak istediğiniz şeyi yapamamanızın sorumluluğunu karınıza yükleyen birisiniz.Onunla açık ilişki konusunda ya da onunla beraber yaşamaktan tatmin olmadığınız konusunda konuşmak yerine, bunu ona yükleyip, kendinizi “iyi insan” ilan ediyorsunuz. Siz ve sizin kendinizle ilgili “iyi insan” imajınız en tepede. Bu empati değil, sinsi sözleşme.

Çeviri : The Empathy Key

Nevzat SARAYCIKLI – Antisosyal Kişilik Bozukluğu (Psikopat-Sosyopat)

Bir insan düşünün sürekli yalan söylüyor. İnsanlara manipüle ediyor ve insanları kandırıyor. Hırsızlık yapıyor, adam yaralıyor ve cinayet işliyor. Her yere girebileceğini düşünüyor. Her şeyi yapabileceğini düşünüyor. Onun için ahlak, hukuk gibi şeyler yok. Yasayla karşılaştığı zaman tutuklanmıyorsa ve cezai yaptırımı yoksa her şeyi yapabilecek bir insan.

Bu, psikopat ya da sosyopat da denilen anti sosyal kişilik bozukluğuna sahip bir insan. Toplumda erkeklerin 3 – 7%sinin, kadınların ise 1%inin psikopat – sosyopat olduğu gözlemleniyor. Anti sosyal kişilik bozukluğu, kendini çocukken belli eden bir bozukluk. Bu çocuklar, hayvanlara ve insanlara zarar verirler, arkadaşlarının eşyalarını çalarlar. Sürekli yalan söylerler ve davranışlarında bir bozukluk vardır ama buna anti sosyal kişilik bozukluğu tanısı koyamazsın zira bu tanıyı koymak için kişinin 18 yaşından büyük olması lazımdır.

Mesela geçenlerde kediye zarar veren çocuklarla ilgili bir haber çıktı.  Bu çocuklar yakalandıklarında “sizi öldürmeye acımayız, kediye mi acıyacağız” gibi şeyler söylüyorlar. Bu çocuklar ilerde muhtemelen psikopat olacaklar ve insanlara zarar verme ihtimalleri de çok yüksek.

***

Psikopat – sosyopat insanlarla ilgili, Hollywood filmlerine bolca konu olduklarından yanlış bilinen birçok şey var. Psikopatların kaba saba, seri katil ya da cinayete meyilli, hiçbir şey düşünmeden kendilerini riske atan adamlar olduğu düşünülür. Evet, böyle bir psikopat sınıfı var. Hapishanede bulunanların 75%’inde anti sosyal kişilik bozukluğu gözlemlenmiş.

Ama bir de işlevsel psikopatlar var. Bunlar adam öldürme gibi şeyler yapmasalar da çok rahat yalan söyleyip, insanları kandırarak olmadıkları gibi davranabilirler. Hukuki bir yaptırımı olmadığı sürece her şeyi yapabilirler. Bu tarz psikopatlar her yerde ve her meslekte olabilirler. Bunlar empati yoksunudur ve insanlara ne yaparlarsa yapsınlar olanlardan karşılarındaki ve başkaları sorumludur.

***

Psikopatlarla ilgili bir diğer yanlış algı da psikopatların zeki olduğudur. Psikopatların ortalama zekası genel popülasyonun ortalama zekasından yüksek değildir. Zekası normal ve normalin altı olan psikopatlar hapishaneye girip çıkarlar. Zaten tüm psikopatlarda dürtüsellik vardır. Zeki olanlar ise yükselip iyi mesleklere gelebilirler.

***

Anti sosyal kişilik bozukluğunun nedenlerinden biri genetik yatkınlıktır. Ama çocuklukta şiddet ve terk edilme gibi durumlar da  nedenler arasındadır ve yatkınlığı olanları tetikler. Genetik yatkınlık olsa da iyi bir ortamda büyüyen çocukta psikopatlık hiç ortaya çıkmayabilir.