14 Şubat’ta sevgilisinin aldığı hediyeleri beğenmeyen kızlar

Bu siteden hiçbir şey anlamasanız bile, asosyal medyaya bakarak temel inançlar geliştirmemeniz gerektiğini, daha doğrusu asosyal medyanın gerçek hayatla bir alakası olmadığını anlasanız yeter.

Beni Patreon’dan izleyecek kadar takip eden bir takipçinin şunu sorması açıkçası üzücü:

Selamlar, bir kaç gündür asosyal medyada dolanıyorum 14 şubatta sevgililerinin hediyelerini beğenmeyen varoşlar video çekip yayılmaya başlamış konu hakkında ne düşünüyorsunuz denk geldiniz mi? Bu kadınların kocalarına/sevgililerine gram saygı duymayan gördüğüm bir videoda birisi elit gold digger diğeri de anadolu gold diggeri izlenimi verdi bana 😄

Bu konuya öfke yemi yazısında değinmiştik:

Sosyal medya ve özellikle Twitter, algoritma olarak negatif duyguları körükleme üzerine kurulu. 1980’lerde Twitter olsaydı muhtemelen Sovyetler yarın kafamızda nükleer bomba patlatacak korkusu ile yaşardık ve bu korku o günlerde vardı ama herhalde sosyal medya olsaydı insanların hayatını 1000 kat etkilerdi. Korkarım 2020’ye kadar çöküşte olan geleneksel medya da korku yemini keşfetti ve bunun büyük bir yığın üzerinde çok iyi çalıştığını gördü. Bundan sonra her şeyi olduğunun 100 katı yoğunlukta yaşayacağız gibi görünüyor. Fakat siz kendiniz için bir iyilik yapın. Ya sosyal medyadan uzak durun ya da sosyal medyada durduğunuz süreyi azaltın. Ama sizde korku, öfke, kaygı, vs. oluşturan girişlerin tuzak olduğunun, yem olduğunun ve sizi manipüle etmek için yaratıldıklarının bilincinde olun.

Bu nedenle konuyu bana Twitter’da soran birine şu cevabı verdim:

Yine Patreon’da soruyu soran arkadaşa cevaben bir takipçi şöyle yazmış:

öfke yemi. tamamen ilgi amaçlı. ilgi orospusu narsist kadınlar sosyal medya sayesinde iyice arttı. maalesef erkekler kollektif bir birlik gösterip bu tiplere prim vermeyi bırakamıyor. instagramı kapatalı yıllar oldu ve kullanırken bile ne yorum ne beğeni ne takip ederek bunları yücelttim. aksine aşırı müstehcen çıkan içeriği müstehcenlikten şikayet ettim. ama yok. orası bizim kulvarımız değil. uzak durmak en iyisi.

“İlgi orospusu narsist kadınlar sosyal medya sayesinde iyice arttı” kısmına bir değinmem lazım. Daha önce Jordan Peterson’ın bu konudaki bir söyleşini burada Sosyal medya toksik feminen patolojiyi devasa boyutlara taşıdı  yazısında yazmıştım:

Nüfusun bu 5%lik dilimini kontrol altında tutmak zordur zira bu insanlarda zerre içsel kontrol olmadığı için üzerlerindeki tüm kontrol dışsaldır. Ve ben bu insanları online olarak kontrol altında tutabileceğimizi öngörmüyorum. Tam tersi sanal dünya bu özellikleri ödüllendiriyor ve hatta para ile ödüllendiriyor.(*)

Şu an gördüğümüz kutuplaşmanın itici gücü bu olabilir. Bir açıdan kutuplaşmanın gerçek olduğunu düşünmüyorum zira bence burada itici güç, karanlık dörtlüye (dark tetrat), Makyavellizm, narsisizm, psikopati artı sadizm, verilen aşırı dikkat. Bu her şeyi kirletiyor zira bu insanlar sanal dünyada hiçbir kısıt gözetmeden konuşabiliyorlar. Dünya böyle sanıyoruz ama dünya böyle değil. Sadece böyleymiş gibi reaksiyon gösteriyoruz.

Bu konu üzerindeki araştırmalar giderek daha açık hale geliyor. Örneğin Instagramı aşırı kullanan kadınların aynı zamanda sadist, Makyavellist, psikolat ve narsist oldukları görülüyor. Aynı zamanda kısa vadeli çiftleşme stratejilerini optimize ediyorlar yani genellikle oldukça fazla sayıda kişiyle birlikte oluyorlar. Bu bir anti sosyal davranış özelliği ve anti sosyal insanlar genel olarak daha fazla cinsel partnere sahiptirler ve erken yaşlarda seks yapmaya başlarlar.

Bu toksik dişilik (toxic femininity). Anti sosyal davranışın feminen versiyonu itibara vahşice saldırıdır. Dedikodu, taşlama, sırtından bıçaklama, vs. ve bazı kadınlar bu konuda çok usta olabiliyorlar. Bunu erkeklerde yapabilirler özellikle de sosyal medyada. Ama sosyal medyanın dişil anti sosyal tip davranışa olanak verdiği ve büyük ölçeklere taşıdığı çok açık. Feminen değer sisteminin ölçeklenemediğinden bahsetmiştik, feminen patoloji sosyal medyada devasa boyutlara çıkıyor ve bunun sonuçlarının ne olacağını Tanrı bilir.

Bir artış mutlaka var ama asıl olan bu kadınların sayısının artması değil, sosyal medya algoritmalarının hemen hemen sadece bu kadınları öne çıkarması.

Bu tip kadınların oranı 1995’te %1 ise bugün %3 olmuştur en fazla. Ama 1995’te bu tür kadınları en öne çıkarıp cebinizden gözünüze sokan uygulamalar yoktu.

“maalesef erkekler kollektif bir birlik gösterip bu tiplere prim vermeyi bırakamıyor”

Sosyal medya öncesinde ortalama bir erkek bu tiplerle hayatında birkaç kere karşılaşırdı, görmezden gelmesi gereken bir şey yoktu. Şimdi de kollektif birliği falan bırakın, gerçek hayatta kırk yılda bir karşınıza çıkacak kadar az insanların cebinizden beyninize girip zihninizi, inançlarınızı, dünya görüşünüzü darmadağın etmesine izin vermeyin. Gerçek hayatta kalın.

Ama moruk sen bilmiyorsun, hemen hepsi / çoğu böyle!

Bir kere açık söyleyeyim, bunu diyenler genellikle gerçek dünyadan habersiz insanlar, beni bırak 75 yaşındaki bir dede bunlardan daha iyi bilir. Ama gerçek hayatta da deneyiminiz buysa, şu aşağıda kadın takipçiye verdiğim tavsiyeyi size de vermek istiyorum:

Sorularınızı bana uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Youtube, Spotify ve Patreon kanallarımızı da takip etmeyi unutmayın.

İnsanlar karmaşık sinyaller, belirsiz işaretler vermezler

Ağustos 2022’de, doğup büyüdüğüm şehirde dövüş sporlarının yapıldığı bir spor salonuna katıldım ve ilk derste, Noa adında 31 yaşında, yarı beyaz yarı Kübalı bir adamla eşleştim. Hemen çok iyi anlaşmaya başladık ve yaklaşık bir ay içerisinde de çok iyi arkadaş olduk. Her gün birkaç kez mesajlaşıyorduk, şehir merkezinde tişörtsüz koşuya gidiyorduk ve kişisel problemlerde birbirimize destek oluyorduk.

Noa bir yıl sonra, görüşmek için bir türlü uygun olmamaya ve mesaj başlatmamaya başladı. Bir yanım artık benimle görüşmek istemediğini söylüyordu ama ben bu inancı bastırdım zira ben mesaj attığımda, her zaman normal bir şekilde cevap veriyordu.

Fakat ben içimdeki sesi görmezden gelmek için ne kadar çabalasam da, bir şeylerin yolunda olmadığını düşünmeden edemiyordum. Çünkü Noa karmaşık sinyaller gönderiyordu: bir yandan benim mesajlarıma gayet makul bir hızda ve normal bir şekilde cevap veriyordu ama bir yandan da hiç buluşmuyordu.

Noa’nın “birdenbire” buluşmak istemediğini düşünüyordum. Benim çıkarımın (ya da tahminim) her iletişime geçtiğimizde negatif şeylerden konuştuğum için benimle zaman geçirmek istemediğiydi.

Noa özellikle dümdüz konuşmayı seven biriydi ve bu nedenle kendisine benimle görüşmek istememesinin sebebinin, benimle sürekli depresif takılmam olup olmadığını sordum. Bunun böyle olmadığını temin etti ve kişisel bazı problemleri nedeniyle benimle buluşmaya vakit bulamadığını söyledi. Buna tam olarak inanmadım zira sonuçta gerçek bir arkadaş, sizinle zaman geçirmek ister ve arada bir hal hatır sorar. Ama iç güdülerime güvenmek yerine, açıklamasını doğru kabul ettim ve ona normal bir şekilde mesaj atmaya devam ettim. Bunun sonucunda da tahmin ettiğim gibi, her buluşma teklifimi bir bahane ile reddetmeye devam etti.

Bu noktada arkadaşlığımızın sona erdiğini kabul ettim ve Noa’ya ulaşmayı bıraktım çünkü kendime olan saygımı korumak istiyordum. Ona ulaşmayı bırakmamın üzerinde koca bir yıl geçmesine rağmen bana bir kere bile ulaşmadı.

Bu yaz şehir merkezinde yürürken, bir uyanış yaşadım: Noa aslında bana hiçbir zaman karmaşık sinyaller vermedi. Aslında, verdiği sinyallerde belirsiz olan hiçbir şey yoktu. Noa sadece dolaylı olarak benimle nasıl görüşmek istediğini göstermeye çalışıyordu.

İnsanlar uyuşmazlıktan hoşlanmazlar

Evet, insanlar uyuşmazlıktan, çatışmadan, zıtlaşmadan hoşlanmazlar. Bu bariz görünebilir ama durup hiç, insanların uyuşmazlıktan kaçmak için neler yapabileceklerini düşündünüz mü?

Günümüzde insanlar romantik ilişkide oldukları insanlara artık ilişkiye devam etmek istemediklerini söylemek yerine, onları ghostlamayı tercih ediyorlar. Birinin davranışlarından hiç haz etmediklerinde, sorunu direkt söylemek yerine, hüsranlarını pasif agresif davranışlar ile göstermeye çalışıyorlar. Birbirleri gücendirmekten kaçmak için, dolaylı ve belirsiz bir dil ile anlaşmaya çalışıyorlar. Eski arkadaşım Noa, benimle iletişime geçmek istemese bile, benimle konuşmaya devam ediyordu. İnsanlar direkt zıtlaşmaktansa, paslı çivilerle dolu bir olimpik yüzme havuzuna atlamayı tercih ediyorlar.

Şimdi ben burada, insanların uyuşmazlıktan korkmalarının ne kadar hastalıklı bir şey olduğunu, oldukça geçerli gerekçelerle, uzun uzun yazabilirim. Ama insanoğlunun evrimsel geçmişinde, yüzbinlerce yıl önce, kabile üyeleri arasındaki uyuşmazlıklar, ölüm ile sonuçlanabiliyorlardı.

Bunun yanında artık hem kadınlar hem de erkekler,uyuşmazlıkları yönetmek gibi geleneksel maskülen kabiliyetleri öğrenmiyorlar çünkü babalar ev yaşamında, endüstri devrimi öncesine göre çok az varlık gösterebiliyorlar. Bu nedenle hem erkekler hem de kadınlar, buna yatkınlıklarından ya da evrimsel bir adaptasyon olarak, uyuşmazlıklardan kaçmak için ne gerekirse yapıyorlar ki buna karmaşık sinyaller göndermek de dahil.

Karmaşık sinyaller

Karmaşık sinyaller, insanların davranışları arasındaki uyuşmazlıklardır. Daha spesifik bir şekilde söylersek, davranış kalıplarından ya da beklenen davranışlardan sapmadır. Bir insanın söyledikleri ile yaptıklarının birbirine uymaması, karmaşık sinyallerin en göze çarpanı. Ya da bir insanın davranış ve tutumlarının tutarsız olması.

Karmaşık sinyaller, bu sinyallerin hedefindeki insanları deli eden şeyler özellikle de romantik ilgi durumunda. Zira bir kapanış olmaması çoğu zaman, insanın zamanında oldukça iyi anlaştığı birinin neden birden bire garip davranmaya başladığını öğrenmek istemesine neden oluyor.

Bunu söyledikten sonra şunu da söyleyebilirim ki, Noa ve daha önce yaşadığım “karmaşık” sinyal vakalarını etraflıca düşündüğümde, karmaşık sinyal diye bir şeyin olmadığına emin oldum.

Karmaşık sinyal diye bir şey yok

Peki neden karmaşık sinyal diye bir şey yok? Çünkü “karmaşık” sinyal, mesajın kendisi. Karmaşık sinyal, gönderen kişinin sizin hakkınızda ne düşündüğünün ya da ne hissettiğinin, oldukça doğru bir göstergesi.

Noa’nın benim mesajlarıma normal bir şekilde cevap verip bana hiç ulaşmaması ve benimle hiç buluşmaması, ben ona mesaj attığım sürece benimle konuşmaktan hoşlandığını ama bu hoşlanmanın mesaj atacak ya da buluşacak kadar yüksek olmadığını gösteriyordu. Burada karmaşık sinyal diye bir durum yok.

Bir kişinin size karmaşık sinyaller gönderdiğini düşündüğünüzde, bu kişinin ne dediğine bakmayın, tamamen davranışlarına bakın. Sözler yalan söylerler ama davranışlar genellikle yalan söylemezler. Ve tekrar söyleyecek olursak, insanlar direkt uyuşmazlıktan kaçarlar ve direkt uyuşmazlıktan kaçmak için gerçekten hissettiklerini ya da düşündüklerini söylemekten kaçınırlar.

Davranış bir insanın nasıl hissettiğinin gerçek göstergesidir

Karmaşık sinyaller hayatın her alanında deneyimlenebilecek şeyler olsalar da, en çok romantik ilişkiler alanında kendilerini gösteriyorlar. Romantik ilişkilerde, “davranışlar sözlerden daha yüksek sesle konuşurlar” (“actions speak louder than words”) cümlesini içselleştirmeniz gerekli.

Bir insan sizin mesajlarınıza tek kelimelik cevaplar ya da emojiler atıyorsa, sizin varlığınızı kabul edecek kadar sizden hoşlandığını ama sizinle romantik bir ilişkiye ilgisi olmadığını anlayın. Bu  kişi muhtemelen sizi ghostlamayı isterdi ama bunun çok kaba bir şey olacağını düşündüğünden size kısa da olsa cevap veriyor.

Karmaşık sinyallerin çeşitleri bu yazının kapsamı dışında ama en manidar olanına değinmeden geçemeyeceğim: kişinin sözleri, ses tonu ve vücut dili arasındaki uyumsuzluk.

Bir insanlar konuşurken bir şeylerin yanlış olduğunu hissettiğinizde, bilinç altınız bilincinize, beklenen davranışın dışında bir şeylerin olduğunu söylemeye çalışıyor. Beyniniz, karşınızdaki kişinin ağzından çıkanlarla, vücut dili ya da ses tonu arasında uyumsuzluk olduğunu, zihinsel olarak not ediyor.

İnsanlar homo sapiense evrilmeden yani 200 bin yıl önce, vücut dili ve sözel olmayan işaretlerle anlaşıyorlardı. İnsanlık tarihindeki iletişimin çoğu sözel olmadığı için, insanların sözel olmayan iletişimleri ve davranışları, gerçek duygularının çok daha doğru birer göstergesi.

Yani bir insanın sözleri, davranışları ve ses tonu uyumsuz olduğunda, söylediklerine oldukça eleştirel bir şekilde yaklaşın çünkü sözler, kendi başlarına bir insanın ne hissettiğini doğru bir şekilde yansıtmazlar.

Örneğin bir insan sizinle konuşurken bu insanın vücudunun özellikle de ayaklarının, size dönük olmadığını (ve bu şekilde kaldığını) gördüğünüzde, bu insan muhtemelen sizinle konuşmak istemiyordur. Bir insanın vücut dili bir şey söylerken, sözleri başka şeyler söylüyorsa, bu insan size karmaşık sinyal göndermiyor. Bu insanın tek yaptığı, dolaylı olarak, sizinle konuşmak yerine vücutlarının işaret ettiği yere gitmek istediğini göstermek. Düşünün bir: bir insan sizinle konuşmak istemediğinde ya da sizden hoşlanmadığında, pat diye yanınızdan uzaklaşıp gitmez zira bu çok kaba bir davranış.

Son olarak da, bir insan bir soruya güvensizlik içeren bir tonda cevap verdiğinde, mesela cevabı evet ya da hayır olan bir soruya bir süre durup “tabii ki”, sizin önerdiğiniz şeyi yapmayı gerçekten istemiyordur. Ama normal bir insan gibi bunu size söylemek yerine, sizin bu ipucunu yakalayıp “emin misin?” diye sormanızı umuyordur çünkü insanlar sizinle zıtlaşmak yerine bunu yapmayı tercih ederler. İnsanlar gerçek duygularını bu şekilde belli edip sizin önerdiğiniz şeyi yapmak istemediklerini söze dökmeden anlamanızı umarlar. Kelimeler, daha doğrusu kelimeleri nasıl söyledikleri, sinyalin kendisidir. Karmaşık sinyal diye bir şey yoktur.

Bundan sonra birinden karmaşık sinyaller aldığınızdan şüphelendiğinizde, ne yaptıklarını rasyonel bir şekilde değerlendirirseniz, gönderdikleri sinyallerin o kadar da belirsiz olmadığını görebilirsiniz. Sinyallere bakıp endişelenmek ve karşınızdaki kişinin neden böyle davrandığını düşünüp durmak yerine, durumu olduğu gibi kabul edin ve yolunuza devam edin. İnsanların direkt uyuşmazlıktan nefret ettiklerini ve vebadan kaçar gibi kaçtıklarını hatırlayın ve hiçbir zaman, insanların gerçek duygularını size direkt ve açık açık söylemelerini beklemeyin.

Eğer size gerçek duygularını açık açık ve direkt söylemekten çekinmeyen bir nadide insan ile karşılaşırsanız, sizi azarlamadıkları sürece, kendinizi şanslı kabul edin, çünkü böyle insanlarla karşılaşmak ve arkadaş olmak çok nadir rastlanan bir durum.

Sorularınızı bana uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Youtube, Spotify ve Patreon kanallarımızı da takip etmeyi unutmayın.

Kaynak: People Don’t Send Mixed Signals

Beta özelliklere sahip kadınlar

Erkek Adam Patreon hesabındaki muhabbet (chat) bölümünde Ahmet sormuş:

“Erkek Adam sitesinde beta özelliklere sahip kadınlarla ilgili bir yazı var mı?”

Bunun üzerine Second Life rumuzlu kullanıcı “kadınlarda alfa – beta olayı yok, ilişki materyali olan/olmayan olarak ayırıyoruz genelde” demiş.

Ahmet, beta özelliklere sahip kadınlar demiş ki beta erkek dediğimiz adam da genellikle beta özelliklere sahip erkektir. Kadınlar da beta davranışlar sergilerler ama buna alfa – beta demek yerine kaygılı davranışlar da diyebiliriz.

Bu arada devam etmeden belirteyim, Second Life bunu söylemiyor olabilir ama birçok erkek ilişki materyali olan/olmayan ayrımını sadece sadakat, geçmişinde (çok) erkek olmaması veya çok sevmesi kriterlerine göre yapıyor. Ama sadık ve geçmişinde çok erkek olmayan bir kadın, aynı zamanda toksik ve karın ağrısı olabilir ve bunun da onu bir erkek için ilişki materyali olmayan kadın kategorisine sokması lazım. Fakat bilinç altında sevilmeye değer biri olmadığına dair temel bir inanç olan erkek, kendisini çok seven kız ne kadar toksik olursa olsun onu bırakamayabiliyor. Ya da “piyasada sadık kız kalmadı” sanan adam, kız adamı duygusal şiddet manyağı yapsa bile kızı ilişki materyali sanabiliyor.

Benim “beta erkeğin kadın versiyonu” dediğim bir kadın tipi var. Bu kadınlar, narsizm ya da borderline gibi duygu durumu bozuklukları olmasa bile kaygılı bağlanma stiline sahipler (gerçi çoğu beta kadın ve erkekte sürekli olarak kırılgan narsizm kokusu alıyorum):

“Düşük özsaygı, şiddetli reddedilme veya terk edilme korkusu ve ilişkilerde yapışkanlık, bu bağlanma şeklinin yaygın belirtileridir … kaygılı bir kişi ilişkide hangi konumda durduğu ve partnerinin onu kendisi kadar sevip sevmediği konusunda güvensiz olabilir. Sonuç olarak, partnerin en ufak bir hayal kırıklığı ya da reddedilme belirtisi, zaten düşük olan özgüvenine zarar verebilir.”

Genel olarak beta özellikler gösteren (kaygılı bağlanan) erkek, sıklıkla tetiklenen bir “acaba beni sevmiyor mu / gerçekten istemiyor mu?” kaygısı ile karşı koyamadığı ya da (kaygısını silecek bir rahatlamanın getirdiği hazza bağımlılık nedeniyle) karşı koymadığı şekilde fazlaca ilgi gösterme, kaynak harcama ve arama dürtüsü hisseder. Burada amaç, partnere ulaşarak ya da fazlaca ilgi, kaynak ve arama ile, partnerinin onayını görmek ve kaygısını rahatlatmaktır. Biz erkeklere burada, kaygılarını, flört ya da partnerlerinin üzerine kusmadan yönetmelerini öğretiyoruz. Zira birinin sırtına çocukluğunuzdan ve daha önceki ilişki başarısızlıklarınızdan gelen kaygıyı yükleyemezsiniz, çoğu kişi bunu görünce kaçar. Daha da kötüsü, insanlar genellikle empatik yaratıklar olduklarından, sizin kaygı kusmanız, “ben sevilmeye layık değilim sanırım” gibi bir sinyal verir ki bunu birkaç kez tekrarlarsanız, karşınızdakinin sizinle aynı fikirde olmasını sağlayabilirsiniz.

Ek olarak, kaygı nedenli davranışları yapmanız, kaygınızı geçici olarak rahatlatırken, toplam olarak kaygınızı arttırır. Bunun tersine kaygının sizi ittiği şeyleri yapmazsanız, geçici olarak daha kötü hissetseniz bile, toplam kaygınız azalır ve daha sonra bir miktar daha güçsüz bir kaygı dalgasına maruz kalırsınız. Örneğin, 1 saat mesaj atmadı diye rahatlamak için bir önceki mesajınıza ek bir mesaj atma itkisine karşı koymazsanız, ikinci mesaja aldığınız cevap ile geçici rahatlarsınız ama biraz daha kaygılı biri olursunuz. Bu isteğe karşı koymanız, sizi geçici rahatlamadan mahrum bırakırken, toplam kaygınız bir miktar azalır. Bu mekanizmadan retroaktif kıskançlık yazısında bahsetmiştik.

Beta özellikler gösteren kız dedik, bu konuya neden girdik? Öncelikle birçok erkeğin problemini bir tekrar etmek istedim ve ayrıca beni arayan birçok kadının temel problemi bu olduğu için onlara da konuyu özet geçmek istedim. Fakat kadınların kaygı yönetimi sorunu erkeklerden farklı ortaya çıkar.

Genel olarak beta özellikler gösteren (kaygılı bağlanan) kadın, sıklıkla tetiklenen bir “acaba beni sevmiyor mu / gerçekten istemiyor mu?” kaygısı ile karşı koyamadığı ya da (kaygısını silecek bir rahatlamanın getirdiği hazza bağımlılık nedeniyle) karşı koymadığı şekilde fazlaca ilgi isteme, kaynak talep etme ve aranma dürtüsü hisseder. Burada amaç, partnerin kendisine ulaşması ya da fazlaca ilgi, kaynak vermesi ile onay görmek ve kaygısını rahatlatmaktır.

Biz bu tip kızlara burada genellikle karın ağrısı kızlar diyoruz. Yeterince ilgi ve alaka göstermenize rağmen, sürekli olarak yeterince aranmamaktan, ilgi görmemekten şikayet eden bu kızlar, eğer siz yeterince ilgi gösteren biriyseniz, muhtemelen karın ağrısı insanlardır.

Beta özellikler gösteren kadın da erkek gibi, kendi ilişkisini baltalamaya programlıdır ve ilişkisini mahvetmesine partneri de dahil kimse engel olamaz. Böyle bir kadının özgüven ve özdeğer eksikliği sürekli ilgi talep eder ve bu aşırı ilgi gelmezse çok büyük sorunlar çıkarır. Bu aşırı ilgi gelirse de, bu sefer içgüdüsel kadın tarafı erkeğin boyun eğmesinden dolayı erkeğe çekim duymayı bırakır ve kadın yine sorun çıkarır. Ve hayır, yeterince alfa erkek, yüksek değerli erkek vs. olmanız bir şeyi değiştirmez. Böyle bir karın ağrısını, hiyerarşide zirvede bir erkek olarak normal bir kadına çeviremezsiniz. Zaten bu kadını normal bir kadına çevirme, kurtarma, vs. fantezisini, kadın erkek ilişkilerinde rütbesi düşük erkekler kurarlar, yüksek erkekler ise bu kadınları hayatlarından çıkarırlar.

Beta özellikler gösteren kadınlar, erkekler için daha büyük bir sorun zira erkeklerde kadınlara yönelik bir arketip kurtarıcı rolü var. Yani beta erkek çok erken aşamalarda kadını itebilirken, beta kadın tam tersi muhtaçlıkları ile bir erkekte kurtarıcı içgüdüsünü tetikleyebilir. Bu kadın zaten bir de narsist ise, bunu özellikle yapar.

Ahmet bununla ilgili bir yazımız olup olmadığını sormuş, bu konuya değinen bir yazımız var aslında: Vaka Çalışması – Sevgilim ilgisiz oldugumu söylüyor:

“Bakın tekrar ediyorum. İlgisizseniz ayrı konu. Ama günde 3-4 saat iletişimde olduğun kız ilgisizlikten şikayet ediyor ve fazlasını vermiyorsunuz diye soğuyorsa, bu karakterde bir kadının kendi ilişkisini baltalamasına engel olamazsınız. İlgiyi arttırmazsınız soğur, arttırırsınız daha fazlasını talep eder ve/veya yine soğur. Beta erkekler de böyle, kendi ilişkilerini baltalamaya programlılar (özgüven ve özdeğer krizine girdikleri için) ve karşılarındaki kadın bu konuda pek bir şey yapamaz.”

Şimdi tabii bir de bazı kadınlar normalde bu kadar kaygılı bağlanmasalar bile, erkek çok omurgasız, efendi adam olarak davranınca, bu hale gelebiliyorlar. Fakat çoğu normal kadın erkeği terk eder, kalıp da daha fazlasını talep etmez. Yine de yeterince sayıda görece normal kadın, yalnızlık korkusu ile hem gidemeyip hem de eksik olan çekimi zaman – ilgi – para ödeme olarak talep edebilir.

Burada eğer kadın karın ağrısı ise o kadını bırakmanızı tavsiye edeceğim. Zira dediğim gibi, böyle bir kadın ilişkisini baltalamaya programlı. Bir kadın sizin davranışlarınızdan mı böyle yoksa içsel olarak mı karın ağrısı nereden anlayacaksınız? Karın ağrısı kadın gerçekten manasız bir ilgi ve ulaşım talep eder. Öyle gri çizgi falan değil. Örneğin iş yerindesiniz, mesajına 15 dakika dönmediniz diye problem çıkarır. Adam çalışıyor, 15 dakika dönememesi normal diye düşünmez, kaygıya kapıldığı için düşünceleri değil duyguları yönetimdedir. Sabah işiniz gücünüz yok gibi gece saatlerine kadar konuşmak ister, kendine hediyeler aldırmaya çalışır, başkalarına ayırdığınız zamanı sabote etmek için uğraşır.

Bu site yorumlarında bu şekilde düzinelerce vaka var aslında. Bir ara onlardan örnekler bulup buradan linklemek lazım.

Çok sık gördüğüm ve kadının ilgi talebinin, erkeğin kadını istemediğini hissetmesinden kaynaklandığı şu duruma da bir bakın derim: İlgisizlik ve ters davranışlar yüzünden terk edilmek – Vaka Çalışması

Sorularınızı bana uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Youtube, Spotify ve Patreon kanallarımızı da takip etmeyi unutmayın.

Eski sevgilimi kocası ile gördüm, kendime gelemiyorum – Vaka Çalışması

Mahmut abi merhabalar. 8 yıl önce 2 yıllık bir birlikteliğim oldu. İlk kez aşık olmuştum ve gerçekten değer veriyordum. İlk sene aynı şehirdeydik ama 2.sene farklı şehirlerde üniversiteye başladık.

İlişki 18 yaşında başlasa, bittiğinde 20 yaşı civarındaydınız.

Her şey güzel devam ediyordu, evlilik hayallerimiz vardı,onun sınırlar koyduğu bir cinsel hayatımız da vardı.

Şirin ama o yaşlarda iki öğrencinin ilişkisi, genellikle 2-3 seneyi geçmez.

Neyse zamanla tartışmalarımız arttı, ben de biraz saçmaladım ve bolca hata yaptım ve ayrıldık. O benden ayrılmaya cesaret edemedi ama artık beni bitirdiğini hissettiğim için ben ayrıldım. Susan kadın için bitmişsinizdir olayını tam anlamıyla yaşadım yani.

Bittiğinde bazı kadınlar susar, bazı kadınlar seslerini açarlar.

1 ay gerçekten dibine kadar aşk acımı yaşadım ve sonra içime gömerek devam ettim. O, biraz zaman geçince; fake hesaplardan yazdı bana ama çok sallamadım ilk zamanlar. Aslında canım çok acıyordu ama gurur yapıyordum sanırım.

Bence Fake hesaptan yazılıyorsa, “o” yazıyor diye düşünmeyin. O yazıyor olsa bile.

Aradan 6-7 ay geçti bir vefat ile iyice duygusallaştım ve ona baya destan yazarak içimi döktüm. O,beni kötü hatırlamadığını,üzmek istemediğini falan söyleyerek reddetti. Ben de onun için aynı dilekleri ileterek hayatıma devam ettim.

Sonradan öğrendiğime göre o bu sürede yeni bir ilişkiye başlamış. Üstelik ayrılmak üzere iken instagramda görüp kim bu diye sorduğumda arkadaşım dediği biriyle. Bu beni biraz soğuttu ve uzunca bir süre çok düşünmeyip işlerime odaklandım. Elbetteki ara sıra aklıma geliyordu ve benim için çok özeldi tabi orası ayrı.

Neyse aradan yıllar geçti ve evlendiğini öğrendim, hafif bir burukluk yaşadım ama çok da sallamadım. Ancak; bundan 14 gün önce kocası ile el ele bir AVM’de karşılaştık. Bambaşka şehirlerdeyken nasıl denk geldik bilmiyorum ama sanırım benim yaşadığım şehre yerleşmişler. Bu görüntü ilk 2 gün bendeki bütün eski travmaları,aynı ayrılık acısını geri getirdi. 3.günden sonra kendimi iyi hissetmeye başladım,bir yazılım mühendisi olarak işlerime odaklandım ama online çalıştığım ve çok sosyal bir ortamım olmadığım için sık sık aklıma geliyor.

Yaklaşık 28 yaşlarında, karısı ve çocuğu olmayan bir adamsın. Akşam eve karına ve çocuklarına gitmen gerekmiyor. Gelirinin önemli bir kısmı ailene gitmiyor. Evden çalışmak bahane değil, evden çalışmak aslına bakarsan sosyal hayat için avantajlı. Senin profilinde bir adamın sosyal hayat edinememesinin sebebi zamansızlık, evden çalışma falan değil, asosyalliktir.

Senin sorunun, sosyal olarak, belki de ilişkisel olarak kızın bıraktığı yerde donmuş vaziyette olman. Derdin bu kız değil. Bu kız sana ne kadar renksiz, duygusal ve sosyal olarak çöl bir hayatın olduğunu hatırlattı. Hem de bunu, gerçeği suratına kamyon gibi çarparak hatırlattı.

Bu çektiğin çileyi hüsranı, fırsata çevir ve asıl problemini, sosyalleşmeyi hallet. Burada bu konuda yazdım, Patreon’da devam yayını da yaptım.

Bu süreçte ben hep kısa ilişkiler yaşadım ve ciddi ilişkiye mesafeleydim ama artık ben de ciddi bir ilişki istediğimi ve o duyguları tekrar hissetmek istediğimi anladım.

Kısa süreli ilişkiler belli bir tecrübe ve doyum yaratabilirler ama özellikle 25 yaşın üstündeki  çoğu erkek için, uzun süreli ilişkinin yerine geçmezler. Kısa süreli ilişkilerde, hemen hemen her zaman sizden 5 kat daha fazla erkekle yatan bir grup kadınla yatarsınız ve bu kadınlarla duygusal bağ kurmazsınız, kuramazsınız.

Sen, alt tarafı 2 senelik bir ilişkiden travmaya uğrama başarısı(!) göstermişsin. Bu nedenle uzun süreli ilişkilere girmekten korkar hale gelmişsin ve hayatın duygusal çöle dönmüş.

Bu kız masum,anlayışlı,iyi biriydi ve onun gibi birini bulamayacağımı düşündüm sanırım uzun bir dönem.karşıma da hayalimdeki gibi biri çıkmadı zaten.

Son günlerde ilk gördüğümde hissetiklerimi tekrar hissetmeye başladım. Sanki ayrılık acısı gibi acı çekiyorum.

Sanmam. Olay 8 sene önce olup bitmiş. Daha çok yerinde saymış olduğunun farkına varmak acı veriyordur.

Saçmalık olduğunun farkındayım ama keşkeler, pişmanlıklar kafamdan çıkıyor. Hayatımda başka kimseye aşık olmadım.

Ve bu tamamen senin suçun. 2 sene ilişki sonrası 8 sene geçmiş. Benim sık söylediğim bir şey var. Piyasada ve böyle bir ilişkiye açık bir adamsanız, uzun süreli ilişkilik ve aynı zamanda anlaşabildiğiniz kız karşınıza 1.5 senede bir çıkar. Yani sen bu tür bir ilişkiye açık olsaydın, 3-4 kere daha “aşık olabilirdin”.

Onları 2 sene önce de görmüştüm ve 5 dk şaşırıp sonra çok sallamamıştım. Bu sefer böyle olmadı,sanki bütün acılarım flashback ile geri döndü.

2 sene önce 25-26 yaşında daha kafana dank etmemiş demek ki.

Ben bu bataktan nasıl çıkarım çok huzursuzum. Evde bile duramıyorum duvarlar üstüme üstüme geliyor. Günümüzdeki kadınları gördükçe onun gibi birini bulamayacağımı düşünüyorum.

Eskiden, kısa süreli ilişkileri abartan adamlar bile “günümüz kadınları şöyle böyle” diye düşünmezdi. Beraber oldukları kadınların, kadın milletini temsil etmediğini bilirlerdi. Siz kısa süreli ilişkiler yaşadığınızda, çoğunlukla sizden daha da çapkın kızlarla beraber oluyorsunuz. Bana bazen çok genç çocuklar gelip ağlaşıyorlar. “Abi adam 100 kadınla yatıyor, onun gibi 10 bin adam olsa 1 milyon kadın böyle kötü çocuklarla yatıyor” gibi absürt matematikler öne sürüyorlar.

Her biri 100 kadınla yatan 10 bin adam genellikle, her biri 200 adamla yatan kadınlarla yatarlar. Yani sizin 10 bin kötü çocuğunuzu, 5 bin kötü kız çeviriyor. Arada tabii ki bu olayla alakasız kızlar da olur ama bu adamların elinden geçen kız sayısı, bu adamların sayısından azdır! Yani bunu bu “özde” kötü çocuklar da bilirler ama nedense aslen efendi erkek olan ve kafası hep öyle kalan elemanlar, fazla sayıda kızla olurken bu gerçeği göremiyorlar.

Son zamanlarda sosyal medyada ciddi bir redpill mankafa akım çıktı, yıllarca dejenere kısa süreli ilişki yaşayıp, oradan kadınlarla ilgili bilgelik çıkarmaya çalışan adamlar türedi.

Günümüz kadınları arasında senin eski kız arkadaşından çok var ama sen yaşam tarzın, uzun süreli ilişkiden kaçarak dejenere olan zihin yapın nedeniyle o kızlara ulaşamazsın, ulaşsan da onlar seni istemezler. Yaşam tarzını ve zihin yapını değiştirmen lazım. “Ya hacı günümüzde öyle kız yok” demek kolay ve egonun kıçına gökkuşağı üflüyor ama hem gerçek değil hem de gerçek olsa zaten yapacak bir şey yok. Günümüzde az sayıda “iyi kız varsa” o az sayıdaki iyi kızın senin gibi birine kalma ihtimali SIFIR. “Günümüzde kızların birçoğu böyle, ben ulaşamıyorum” dediğinde, olduğun düşük seviyeyi kabul edip acı çekmen lazım ama bu durumda güç sende zira bunu değiştirebilirsin.

Sen şu an böyle kızlardan çok az var diye kendini kandırıyorsun, az ise zaten hayatta bir kere karşına çıkar, o zaman bir daha asla bulamayacağına emin olduğundan duvarlar üstüne üstüne geliyor. Zira senin zihninde o kızı kaçırdın, bir daha asla olmayacak.

“Günümüz kadınları bozdu, düzgün kız çok az” olayına bir inandıktan sonra bunun nasıl kendi kendini gerçekleştiren kehanete dönüşeceğini bir düşünsenize! Buna inanan adam, bir şekilde düzgün bir kız bulduğunda, ona bulunmaz Hint kumaşı gibi davranacak, onu büyük bir ödül olarak görecek ve önünde efendileşip terk edilecek (bu tür masallara inanan çocukların, sonradan “kötü çocuğu” oynayan iyi çocuklar olduklarını unutmayın). Hem de zayıf davranışları yüzünden muhtemelen kaba bir şekilde terk edilecek. Ve “bu kız düzgün sanmıştım, ama o da değilmiş” diyerek, “günümüz kadınları çok bozdu, düzgün kız çok az” inancını pekiştirecek.

Tekrar ediyorum. Senin derdin bu kız değil. Senin derdin, asosyalliğin, kısa süreli ilişkilere kapılıp duygusal olarak doyamadığın ilişki hayatın. Eskiden mutlu olduğun bir kızın seni aşıp kendi hayatına devam etmesi, yaşının gerektirdiği ilişki aşamalarından geçmesi, senin 20 yaşından beridir olduğun yerde saydığını suratına çarptı.

Sorularınızı bana uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Youtube, Spotify ve Patreon kanallarımızı da takip etmeyi unutmayın.

İyi bir ilişkim var ama toksik eski sevgilim aklımdan çıkmıyor. Ne yapmalıyım? – Vaka çalışması

Abi sana genel bir durum soracağım, 29 yaşındayım aktif bir ilişkim var.

Pasif ilişki nasıl oluyor?

5 aydır devam ediyoruz. Her şey on numara gidiyor. Kız birçok erkeğin hayalinde isteyeceği tarzda güzel, alımlı, naif bir kadın. Fakat abi ben eski sevgilimi unutamıyorum, kendisi ile ilgili cinsel fanteziler kuruyorum kafamda zaman zaman. Eski sevgilim sizin borderline diyeceğiniz tipte ciddi ruhsal sıkıntıları bulunan bir kadındı.

Travmatik bir biçimde karşılıklı aldatma, kavga kıyamet son buldu ilişki.Aradan 3 ay geçtikten sonra yeni ilişkime başladım. Eski sevgilim cinsellik konusunda çok daha çılgındı deyim yerindeyse sabahlara kadardık.

Bazı insanlar psikolojik ve/veya genetik nedenlerle bağımlılığa yatkınlar. Ya da kişilikleri yetişkin bir erkekten çok uzak olduğu için, zevke hayır diyecek iradeye sahip değiller.

Toksik kadınların bu tip zayıf erkekler üzerindeki etkisi, ağır uyuşturucularla aynı. Senin eski sevgilin uyuşturucu, yeni sevgilin ise sağlıklı yaşam. Ama sen, kendi hayatını zevk peşinde mahvetmeye meyilli bir müptezel olduğun için, uyuşturucu istiyorsun, zevk (dopamin) zirvesi istiyorsun. O geçici zirvelerden geriye kalan ilişki seni maymun ediyor, kukla ediyor, aşağı bir erkek yapıyor ve büyük acı veriyor ama sen müptezel olduğun için sürekli o zirvelerin peşindesin.

Bu arada bazıları gerçekten farkında olmuyorlar ve bu da bana çok gülünç geliyor ama senin eski sevgilin muhtemelen 100 tane adamın altından geçtiği için öyle “zevkli”. Erkeğe neyi nerede nasıl vereceğini öğrenmek için iyi mesai harcamış bir kız. Önüne gelene veren, aldatmaya meyilli deli tabii ki yatakta normal bir kadından iyidir. Sen de zaten aldatmışsın yani sen de eski sevgilinden farkın yok ama eski sevgilin, kendine azıcık saygısı olan bir adamın elini sürmeyeceği bir kız ama işte sen öyle olmadığından, fantezilere boğuluyorsun.

Mevcut kız arkadaşım ise bu konularda çok daha geleneksel. Eskiye yönelik bir duygusal isteğim de yok. Yaptığımın yanlış ve saygısızca olduğunun farkındayım. Verebileceğin bir öneri var mı kafada bitirmek için? Bu tip eğilimlerin azaltılması için nadiren başka bir kadınla cinsellik yaşamak hakkında ne düşünüyorsun?

“Karşılıklı aldatma” ve son yazdığın cümle, senin kendini olduğundan çok daha kaliteli sandığına işaret. Sen de eski sevgilin gibi, sevgili değeri olmayan, aşağı birisin. Öyle “yaptığımın yanlış ve saygısızca olduğunun farkındayım” falan diye olayı hafifletme. Sen tamamen yanlış birisin, seninle çıkmak kızın kendisine yaptığı bir saygısızlık.

Verebileceğim tavsiye?

Bağımlılık tedavisi görmen lazım. Büyümen lazım. Çikolatalı pastaya karşı iradesi sıfıra yakın olan 6 yaş altı çocuk olgunluğundasın. Yetişkin bir erkek, senin eski sevgilin bir kadından tiksinir, sen ise orospuyu tepene çıkarmışsın. Büyü biraz, 29 yaşındasın. Azıcık kendinden utanmayı öğren.

Bu tip eğilimlerin azaltılması için nadiren başka bir kadınla cinsellik yaşamak hakkında ne düşünüyorsun?

Yapman gereken en önemli şey, şimdiki kız arkadaşından ayrılmak.

Sen bir müptezelsin, henüz iyileşmemişsin de. Kız arkadaşın düzgün birine benziyor. Sen berbat birisin aynı zamanda erkek olarak da düşük rütbelisin. Senden daha iyisini hak ediyor. Kızı bırak, yalnızken kendi kendini tedavi et. Kızı bırakman kız için iyi ama asıl senin için iyi. Senin gibi toksik kadın mütezeli adamların en önemli sorunlarından biri de kadın onayı bağımlısı olmaları. Genelde anneleri ile sorunları olan insanlar ama bu tür bir düşkünlük sadece anne sorunundan ortaya çıkmıyor. İyileşemeden kıza atlamışsın, hala da başka kızlarla iyileşebileceğini sanıyorsun.

iddiyim, kız arkadaşını bırak. O kız senden daha iyisine layık. Ama en önemlisi, kızı bırakman, senin iyileşmen için de çok önemli bir adım. İkinci adım da bağımlılığını uyuşturucu ile gidemek gibi gülünç yöntemler yerine (bu tip eğilimlerin azaltılması için nadiren başka bir kadınla cinsellik yaşamak), uzun süre (6 ay gibi) yalnız kalman lazım. Yoksa senden iyi bir sevgili olmaz, sen de toksik kadınların elinde inim inim inleyen kukla olarak yaşamına devam edersin.

Yeri gelmişken de söyleyeyim, bazı gerçekten kafası iyice erimiş adamlar “ne yani, sen bize sıradan ol, bayat bir hayata razı ol mu diyorsun” diye karşı çıkıyorlar. Toksik kadınların verdiği zevk zirveleri gerçekten yüksektir, normal kadın bu kadar büyük zevk vermeyebilirler. Diyelim ki sıradan kadınla zevk zirven 10 ise, toksik kadın ile 100’dür. AMA sıradan kadınla sürekli zevk zirven 10 ise, geri kalan zamanlarda zevk 5’tir mesela. Toksik kadın ile zevk zirvesi 100 ise, acı dibi de -100’dür ve zamanla zevk zirvesi 50’ye düşerken, acı dibi -200’e düşer ve daha uzun sürer. Yani toksik bir kadınla 2 sene geçirdiğinizde, bir sürü zirveye rağmen toplamda net -10,000 acı yaşarsınız, normal bir kadınla +1000 zevk.

Toksik kadının ne kadar da uyuşturucu batağına benzediğini fark edebiliyorsunuz değil mi? Maddeyi kullanmanın verdiği zevki başka hiçbir şeyden alamazsınız ama toplam olarak acı içinde kıvranır durursunuz.

Daha da beteri, toksik kadınla ilişki, dopamin zirveleri nedeniyle sizin zevk algılarınızı da köreltir ve artık normal kadınla hiç zevk de hissedemezsiniz. Uyuşturucu bağımlılarının hayatın normal zevklerinden zerre zevk alamamaları gibi. Hayatın normal zevkleri yine zevkliler ama bağımlının alıcıları artık körelmiş vaziyette. Senin içinde olduğun durum da bu yani sen artık normal bir kadınla 2 senede toplam 1000 zevki bile alamayacak durumdasın. Zevk alır durumda olmak için de müptezelliği bırakman ve uzun bir süre içerisinde alıcılarının iyileşmesini beklemen lazım.

Sorularınızı bana uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Youtube, Spotify ve Patreon kanallarımızı da takip etmeyi unutmayın.

28 yaşındayım, hiç sevgilim olmadı, görücü usulü evlilik için görüşsem mi? – Vaka çalışması

Mahmut Abi, 28 yaşındayım ve şu ana kadar hiç sevgilim olmadı. Son zamanlarda bu konuda, senin sosyalleşme ile ilgili tavsiyelerini uyguluyorum ve yavaş yavaş ilerleme de kaydediyorum. Sorum şu. Annem bir yandan da bana kız bakıyor. Geçen gün bana üniversite mezunu, 23 yaşında bir kız bulmuş. Kızın ailesini tanıyor ve aynı zamanda üçüncü kaynaklardan da kız hakkında bilgi almış.  Kızın fotoğrafını gösterdi ve kız güzel, iyi bir bölümden mezun.

Sana sorularımı yazayım. Birincisi görücü usulü evliliğe nasıl bakıyorsun?

Ben bu kızla tanışmalı mıyım?

28 yaş evlilik için erken mi?

Tanışıp da bu kızla ilerlersem ve evlenirsem, kendimi ilişkiler konusunda başarısız hissedeceğim. Sonuçta hiç sevgilim olmadı ve kızı da kendim bulmadım. İlerde pişman olur muyum?

Şimdi anektod gibi olmasın, tek vakadan örnek alamazsın ama ben kendi bulduğum kadınla değil de, annemin bulduğu ve “ya 26 yaşında ne evliliği” diye görüşmeye bile gitmediğim kadınla evlenseydim, muhtemelen çok daha iyi bir evlilik yapardım 😊 Fakat benim şimdi yazacaklarımda bu olaydan dolayı bir ön yargı yok, daha çok çevremde gözlemlediğim şeyleri ve bazı araştırma sonuçlarını konuşacağım.

Önce, görücü usulüne nasıl baktığım sorusunu cevaplayayım. Ben, görücü usulüne olumlu bakıyorum. Bugüne kadar görücü usulü evlenmiş bir sürü çifti tanıdım, aynı zamanda birbirlerini sevgili olarak bulmuş bir sürü çift de tanıdım. Görücü usulü çiftlerin daha mutsuz, kötü durumda, vs. olduklarını görmedim. Aslına bakarsan, bir miktar daha iyi durumda olduklarını bile söyleyebilirim.

Benim birçok danışanım beni görücü usulü tanıştığı bir kızla olan etkileşimi konusunda arıyor. Hemen hepsinde gördüğüm, tanışma olduktan sonra işin evlilik hedefli sevgililik gibi olması. Beni görücü usulü tanıştığı kızla ilgili arayan erkeklerin çoğunda, kız sonradan ilgisini kaybettiği için vazgeçmiş oluyor yani bilmeyen varsa söyleyeyim, görücü usulü öyle “babam uygun görmüşse bana söz düşmez” şeklinde olmuyor. Çift tanıştıktan sonra, erkeğin yine çekici kalması, burada bahsettiğimiz oyuna sahip olması gerekiyor.

Görücü usulünde tabii ki evlilik odaklı buluşmalar yapıyorsunuz ve bizim tavsiye ettiğimiz buluşmadan nikaha minimum 18 ay kuralını uygulamanız çok zor. Ama kızı tanımak için gereken sürenin kısalmasının dezavantajını, ailelerin kızı ve ailesini bilmesi ile kapayabilirsiniz.

Evlenmeye niyetiniz varsa, istediğiniz kadar modern olun, görücü usulüne de bir şans verin derim. Yalnız görücü usulü evlilik, günümüz insanının sahip olduğundan farklı bir zihin yapısı gerektiriyor.

Dr.K buna kararsızlık ile ilgili yayınında değinmişti. İnsanlar bir ilişkinin veya evliliğin çalışması için, en baştan en doğru kişiyi bulup, işin olurunu daha çok tercihin iyiliğine bırakmaya meyilliler. Görücü usulünde ise, münasip birini seçip, onunla ilişkinin çalışması için emek harcamak gerekiyor. Kararın “doğru” olmasının yarısı münasip kişiyi doğru seçmek ise, yarısı seçimin çalışması için emek harcamak.

Ben bu kızla tanışmalı mıyım? 28 yaş evlilik için erken mi?

Bence bir erkek için ideal evlilik yaşı 30 – 32 arası ama 33 – 35 yaş evlenmek için nasıl geç değilse, 27-29 yaş da evlenmek için erken değil (şimdi ha desen 29 yaşında evleneceksin, 28 değil).

Ben aslında 30-32 yaşı, günümüz erkeklerinin geç olgunlaşmasından ve 30 yaş altında yanlış kararlar verme riskinin yüksek olmasından söylüyorum. Yoksa “30’una kadar girebildiğiniz kadar ilişkiye girip tecrübe kazanın” olayından değil. Bir insan ilişki tecrübesini 2-3 sevgilide kazanabilir. 20 tane kadınla yatmanızın uzun süreli ilişki ve evlilik dinamiği konusunda size sağlayacağı tecrübe ve bilgi de kısıtlı. Yani bana göre bir erkek 25 yaşında duygusal ve zihinsel olarak olgunsa, 25 yaşında evlenmesi de erken değil. Günümüzde maalesef çoğu erkek 25 yaşında ama zihin ve duygu dünyası 18 yaşında.

Bu kızla tanışmalı mısın? Yani kız evlenmek için uygun birine benziyor ise tanışman iyi olur bence.

Tanışıp da bu kızla ilerlersem ve evlenirsem, kendimi ilişkiler konusunda başarısız hissedeceğim. Sonuçta hiç sevgilim olmadı ve kızı da kendim bulmadım. İlerde pişman olur muyum?

Şimdi bu zor bir soru. Aslında eğer görücü usulü iyi bir kız bulup evlenirsen, iyi bir evlilik yaparsan, ilişkiler konusunda başarılı olursun, başarısız değil. Yani iyi bir ailen varsa, geçmişte 2-3 sevgilin olmadı diye neden başarısız olacaksın ki? Ayrıca kızla arkadaş çevrenin çevresinde tanışman başarı, aile tanıştırınca neden başarısızlık olsun.

“Kızı kendim bulmadım, bu başarısızlık mı” derken kafanda kızın görücü usulü tanıştırıldığı için, sana hemen evet diyeceğini sanmak gibi bir yanılgı var sanırım. İlk telefonlaşmadan itibaren, kızla bir etkinlikte tanışan adamın oyunu neyse, sen de onu oynuyorsun. Yani tamam, birinde evlilik odaklı olduğundan oyun daha farklı ama oyun zorluğu farklı değil.

İlerde pişman olur musun? Olabilirsin ama ben evlilik konusunda kendi bulup evlenenlerin daha iyi durumda olduklarını görmiyorum ama öyle evlenen hiç kimse “acaba görücü usulü olmadığı için pişman olur muyum?” diye sormuyor nedense.

Şimdi soru neden zor ona gelelim. 28 yaşına kadar hiç sevgilinin olmaması bazı spesifik nedenler dışında normal değil. Kadınlarla olan bu başarısızlığın yüzünden, uzun süreli bir açlık içinde olman kaçınılmaz. Bu açlık, senin görücü usulünde tanıştığın kızı doğru değerlendirmene engel olabilir. “E abi kendi tanışsa da engel olmaz mı” diyebilirsin ama kendi tanışmandan hemen evliliğe atlamıyorsun.

Benim kendi görüşmelerimde çok karşılaştığım bir problem var. Oğlan 30’una dayandı, hemen evlendirelim acelesi ile, aileler kızı gerçekten araştırmadan buluyorlar, aceleden birçok kırmızı alarm gözlerine görünmüyor. Yani görücü usulünde “bizimkiler tanıyorlar, bilgi almışlar, o konu dert değil” diye salmayın hemen. Bu kulaklar, herkesin “çok feminen, sadık, tecrübesiz” diye bildiği kızın erkek arkadaşının, oğlumuzu “birader bu hatun 2 senedir sevgilim, bana ailem görücü buldu ama buluşmadım dedi, siz görüşüyor hatta yatıyormuşsunuz” diye araması tadında ne hikayeler dinledi 😮 Ya da “ya bizim Mustafa’nın kızı, elimizde büyüdü, çok şekerdir” diye bilinen kızın, adama bıçakla saldırıp “seni bana tecavüz etti diye polise şikayet ederim, hayatını kaydırırım” diye tehditler savurması tadında hikayeler. Bana anlatılan bu hikayelerin hepsinde, kırmızı alarmlar aylardır orada çalıyorlar ya da aile azıcık ciddi sorup soruştursa olayı bilecek ama hem adam hem de ailesi kafalarını kuma gömmüş vaziyette evliliğe gidiyorlar.

Yani birincisi aileni kızı iyi araştırıp araştırmadıkları konusunda sıkıştırıp işe koyacaksan, kendin de toksikliğe gözlerini kapamayacaksan, hemen tanışır tanışmaz 2-3 ayda nişan yaparız diye atlamayıp en az bir 6 – 8 ay kızı tanımak için zaman koyacaksan, açlığının farkında olup onun gözünü boyamasına izin vermeyeceksen bence bu işe girebilirsin. Sana nacizane tavsiyem, bu süreci dışarıdan gözlemleyebilecek, ailenin dışında bir bilen adam bulman ve ona danışman. Güvendiğin bir büyüğün en iyisi, o yoksa bir iki kere bana ulaşıp durum değerlendirmesi yapabilirsin ve böylece ilk görüşmemizin “Mahmut Abi afedersin sıçtım” şeklinde olma ihtimalini azaltabilirsin.

Yani kısacası, hiç kız arkadaşın olmasa bile, görücü usulü iyi bir evlilik yaparsan başarısız sayılmazsın, pişman olma ihtimalin de kendin bularak bir iki sevgiliden sonra evlensen pişman olma ihtimalinden fazla olmaz. AMA, görücü usulü, senin 28 yaşına kadar sevgilisiz bırakan “şeytanların” ile yüzleşmekten kaçman için bir fırsat değil. O şeytanlarla yüzleşmen yine gerekecek, bu sefer daha ciddi bir ilişki yolunda yüzleşmen gerekecek. Ama merak etme, günümüzde görücü usulü ile tanışıp evlilik yoluna girdin diye, hemen hiçbir kadın senin zayıflıklarına tolerans göstermeyecektir. Yani bu kızla görücü usulü tanış ama daha ilk buluşmadan elektrik alamaması ya da  iki ay sonra ben hissetmiyorum diye çark etmesi gibi olaylara hazırlıklı ol.

İlk buluşmada neler yapılır ya da neler yapılmaz konuları ile ilgili bir podcastımız var. Discord kayıt sisteminin dandikliği sağolsun, kayıt kalitesi düşük ama faydalı bilgilerle dolu bir yayın. Onu tavsiye ederim. Bu işin ayrıntılarına da, erkekler için ilişkiler seti içindeki kadınlarla tanışma kitabında girdim.

İlk buluşmadan sonra ilk mesajı kim atar, ne zaman atar, mesaj olarak ne yazar?

Buluşmadan sonra ilk mesajı kim atar, ne zaman atar, mesaj olarak ne yazar?

Bu soruları çeşitli yazı ve yayınlarda defalarca cevapladım ama sürekli sorulduğu için kendisine ait bir yazısı olsa iyi olacak.

İlk buluşmayı yaptığınızda ya buluşma bittiğinde ayrılırsınız ya da buluşma baş başa kaldığınız bir yere ve sabaha uzar. İkinci durumda, gece sporları da olabilir. Bu iki durumu ayrı değerlendireceğiz.

Çoğu çift için ilk veya ilk birkaç buluşma, birkaç saat sürüyor ve aynı gün bitiyor. Bu durumda genel kural (1) erkeğin aynı gün kıza ulaşmaması ve (2) en geç ertesi gün kıza ulaşmasıdır.

Eski bilgi, ilk buluşma sonrasında 2-3 gün bekleyip kıza ulaşmayı tavsiye ediyordu ama bu bilgi doksanlardan, telefonların tuşlu ve kablolu olduğu zamanlardan kalma. Günümüzde 2 gün beklemek bile geç, 3-4 gün beklemek ise ciddi hata. Eğer kızın size ilgisi yüksekse tabii ki bekleseniz de problem olmayabilir ama problem çıkmazsa, beklemenize rağmen çıkmaz, beklemeniz sayesinde değil.

Birçok erkekten kızın kendisine ulaşmasını beklediğini duyuyorum. Bu da çok yanlış. Kızlar karşı taraftan ulaşmasını beklerler, erkekler değil. İlk ulaşımı özellikle başlarda hep siz yaparsınız. Ama bakın hergün ulaşırsınız demedim. Yeni tanıştığınız bir kızla hergün görüşmenize gerek yok ve sürekli siz ulaşıyorsanız hergün ulaşmanız zararlı. Haftada bir iki ulaşmanız ve bunlardan birinde bir sonraki buluşmayı ayarlamanız yeterli. Ama tabii kız size ulaşırsa mesajlaşın ve kız size birden fazla kez ulaşırsa siz de bu bir iki ulaşma sayısını arttırın.

İlk buluşma günü siz mesaj atmayın ama kız mesaj atarsa da kızı görmezden gelmeyin. Kızla mesajlaşabilirsiniz.

İkinci durumda yani geceyi kızla geçirdiğiniz durumda, ertesi gün ayrıldıktan sonra birkaç saat içinde kıza ulaşabilirsiniz. Özellikle de seks yaptıysanız çok gecikmenizi tavsiye etmem. Bazı arkadaşlar bağlama bakmadan ertesi gün mesaj atacağım diye anlıyorlar yani kızla diyelim Salı buluşuyorlar, Salı’yı Çarşamba’ya bağlayan gece beraber oluyorlar, Çarşamba sabahı da kızdan ayrılıyorlar. Bu durumda da Perşembe’ye kadar kıza ulaşmıyorlar. Bu yanlış.

Peki ilk buluşma sonrası ilk mesaj ne olmalı? Öyle çok özel bir şey yazmanıza gerek yok. Buluşmanın iyi geçtiğini ya da en azından kötü geçmediğini varsayarsak, dün iyi vakit geçirdiğinizi ve en kısa sürede tekrarlamak istediğinizi söyleyerek, bir sonraki buluşmayı teklif edersiniz. Bundan önce ya da sonra biraz muhabbet edebilirsiniz ama uzatmayın.

Nedendir bilinmez, bazı erkekler ilk buluşma sonrasında hiç buluşma teklif etmeden günlerce mesaj arkadaşına dönüyorlar. Oysa bir kızla ilk başlarda haftada bir – iki (en fazla iki) buluşmanız, olayı gerçek bir şeylere götürmenin en hızlı ve sağlam yolu.

İlk buluşmada neler yapılır ya da neler yapılmaz konuları ile ilgili bir podcastımız var. Discord kayıt sisteminin dandikliği sağolsun, kayıt kalitesi düşük ama faydalı bilgilerle dolu bir yayın. Onu tavsiye ederim. Bu işin ayrıntılarına da, erkekler için ilişkiler seti içindeki kadınlarla tanışma kitabında girdim.

3 hafta flörtleşilen kızın sevgili yapması – Vaka çalışması

3 haftalık ama hızlı gelişen bir flörtüm vardı. Çok iyiydik anlaşıyorduk ve 3 hafta boyunca neredeyse her gün buluştuk. Bazı günler günde iki kere buluşuyorduk.

Neredeyse her gün buluşmanız iyi bir şey değil ki! Her gün buluşacak kadar boş biri olmak, alternatifsiz olmak ve daha da önemlisi tahmin edilebilir olmak, sevgililiğe ya da yakın temasa değil, arkadaşlığa çıkar. Bir kızla özellikle başlarda, haftada 2-3 kere buluşmanız yeterli, daha fazlası zararlı.

Yani bazen iki gün ard arda buluşulur ama sürekli olarak buluşmak kötü. Aynı şekilde telefonda saatlerce, gece yarılarına kadar konuşmak da kötü.

Her şey çok iyi gidiyordu fakat sevgili değildik.

“Sevgili gibiydik ama değildik” tadında laflar bana bir erkeğin hayal alemine daldığını, kendi fantezisini kıza yansıttığını (projeksiyon) ve kızın kendisini arkadaş olarak gördüğünü algılayamadığını söylüyor. Tabii ki bu her zaman geçerli değil ama genellikle durum bu. “Sevgili gibiydik” dediğiniz yerde bir durup gerçeklik kontrolü yapın.

“Sevgili gibi ama sevgili olmadan” yakın temas, öpüşme ve hatta seks varsa (buraya yazanların çoğunda olmuyor ama), kız sizinle takılırken sizin çok fazla ilişki isteği ile dolduğunuza işaret.

Sonra aramız boş sebeplerden ve benim kız çevremden dolayı biraz bozuldu.

Senin kız çevren nedir bilmem ama kanka kız arkadaşların varsa, uzun süreli ilişki bulmakta zorluk çekersin. Çoğu erkek yakın erkek arkadaş istemez ve çoğu kadın da yakın kız arkadaş istemez.

Ve bir türlü eski hale dönemedik. En son da benim 1 hafta il dışına gitmem gerekti ve bu süreçte hiç konuşmadık, belirsizlikteydik.

Sen belirsizliktesin ama kız acaba öyle mi?

Geri döndüğümde yılbaşını başka bir erkekle geçirdiğini öğrendim, ama bu kadar kısa sürede yani 10 günde birisini bulması imkansız.

İmkansız değil ama tabii siz görüşürken görüştüğü biri olma ihtimali yüksek.

Sanırım belirsizlik dönemindeyken bile hayatına birisini almış.

Kız için belirsiz bir şey yokmuş demek ki.

En son konuşmak için mesaj attığımda, benim hayatımda birisi var mutluyum artık beni rahatsız etme şeklinde cevap aldım.

Sadece bir kere mesaj attıysan ve bunu söylediyse, kabalık bu. “Beni arama” dese tamam ama “rahatsız etme” nedir? Ama hayırdan anlamayan biriysen ve birkaç kez ulaştıysan hak etmişsin.

Şimdi asıl problem şu ki, yılbaşını bir erkekle geçirdiğini öğrendiğin kızla ne konuşacaksın çok merak ettim. “O kim?” mi diyeceksin, “onu bırak beni al” mı diyeceksin, “bana bunu nasıl yaparsın mı?” diyeceksin? Yani olayın ne olduğu belli, kıza ulaşmadan kızı silecektin.

Ama 3 hafta boyunca her gün beraberdik il dışına vs. gezmeye gitmiştik o yüzden onunda bağlandığını düşünüyorum.

Bu kadar samimiyet genellikle arkadaşlığa çıkar, bağlanmaya değil. Bağlanmak için kadının sizden uzakta zaman geçirmesi, sizi düşünmesi, özlemesi ve merak etmesi yani duygusal yatırım yapması lazım. Ortak tecrübe de duygusal yatırım yaptırır ama fazlası arkadaşlığa çıkar.

Bu kızın geri dönme ihtimali nedir?

Başkasıyla birlikte olan kızın geri dönme ihtimalini sorman çok kötü. Kendini küçük düşürme. Sen kızın hiçbir şeyi değildin, kız da senin hiçbir şeyin değildi. Nereye dönecek? Kız başkası ile hoplaşırken sen “geri döner mi?” sorusu ile mi uğraşacaksın?

Beni rahatsız etme mesajından sonra no contact uygulamaya başladım cevap dahi vermedim.

O mesaja cevap vermemen, bu anlattığın hikayede yaptığın en doğru şey. Sana tavsiyem, bu aşamaya geldiğin kızı ghostlaman. Normalde kıza ulaşıp o lafı yemesen ilerde belki takılabilirdin ama “beni rahatsız etme” diyen kızın sana ulaşamaması lazım.

Fakat twitter hesabımı biliyordu ve ara sıra baktığını biliyorum, orada da tamamen sessiz mi olmalıyım yani twitterda mesela yeni iş değiştirdin farklı bir şirkete geçtim o şekilde bir paylaşım yapmam no contactı bozar mı?

Bu soruyu “eski sevgili nasıl geri döner” yazısına yazmışsın. Birincisi bu kız eski sevgili değil. Flört gibi insanlara bir sonraki (next) yapılır. İkincisi, sorduğun sorular, “nasıl davranırsam geri dönme ihtimalini arttırırım” tadında. Bilinçaltında ya da üstünde, “kız adamı bıraksın bana gelsin” gibi bir akbabalık var.

Sen istediğin gibi sosyal medya kullan, istediğini paylaş. Bu kıza yönelik şeyler paylaşıp kendini küçük düşürme yeter. Senin “geri döner mi” kafa yapın tamamen fantezi dünyası. Zaten sana bir daha ulaşma ihtimali çok düşük. Yok diyebilirsin.

Twitter’la ilgili nasıl aksiyon alınmalı? Instagram hesabım zaten gizli. Numarasını da sildim, kendi yoluma bakarak no contact uyguluyorum.

İletişimi kes (no contact) değil, “bırak geç” (next). Bu kızın sana ulaşmasına da izin verme.

Sosyal medyayı nasıl kullanmalıyım bu süreçte?

Kızı takipten çık, sonra da kız hiç olmamış gibi davran.

Bir daha da böyle duygusal yatırım yapmamayı öğren. Böyle duygusal yatırım yapmamayı öğren, hiç duygusal yatırım yapmamayı öğrenme.

Sorularınızı bana uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Youtube, Spotify ve Patreon kanallarımızı da takip etmeyi unutmayın.

Bakire veya ilişki yaşamamış kız, otomatik olarak sadık, iyi bir kız değildir

Uzun süredir görüşmelerde rastladığım bir konu var. Pek makalelik bir şey çıkmayacağı için yazmamıştım ama önemli bir konu olduğu için, kısa bile olsa burada değineceğim.

Bazı erkeklerde, bakire = temiz, bulunmaz hint kumaşı gibi saçmasapan bir romantizm var. Kız duygu durumu bozukluğuna sahip, triplerle, kavgalarla, vs. adamın hayatını cehenneme çeviriyor. “Abiciğim bırakman lazım” dediğinde “abi ama bakire kız (hiç ilişkisi olmamış), ben onun gibisini bir daha nereden bulacağım” diyor!  Böyle düşük seviye boktan bir kızı bulamamayı nasıl başaracak hiçbir fikrim yok ama adam “bakire” kısmına takmış bir kere, bırakamıyor.

Bunun daha çok rastladığım versiyonu da “bakire ama yollu” kızlar. Kız bakire, adamla da yatmıyor. Ama geçmişi seri veya bazen paralel flört dolu, bazen sosyal medyası erkek dolu, adam onunla bununla konuşurken yakalıyor. Böyle bir kız, önüne gelenle yatan kızdan pek de fazla güvenilir değil, sağlam ayak değil. Birçok durumda kız bakire ama penis vajinaya girmemiş, başka her şey olmuş bakiresi. Yani yersen, saftiriksen bakire.  Ama diyelim ki gerçekten hiçbir şey yapmamış bir bakire olsun. 20 yaşında 20 adamla flört etmiş ya da hala ara ara ne olduğu belirsiz erkekler ekliyor, bazen konuşuyor, vs. Bu kız temiz, bulunmaz hint kumaşı, onun gibisini nasıl bulacağım bir kız değil. Yahu 20 yaşındaki kızların kaşar olanlarının yarısı böyle kaşar zaten, neyi nereden bulamıyorsunuz?

Bakın bakire kız isteyebilirsiniz, ben bunu istemeyin demiyorum. Ama bir kız bakire diye o kız bulunmaz hint kumaşı denklemine sahipseniz, bundan bir an önce kurtulun. Adam bir iki tane erkek arkadaşı olmuş, bunlardan biri ile seks yapmış kıza “kirli” diyor, 10 tane flörtle anal sekse varan şeyler yapmış kız “temiz” çünkü bakire! Bakın bakire olmayan kızı istemiyorum diyebilirsiniz ama bu flörtlerin efendisi bakire kız temiz, bir iki erkek arkadaşı olmuş kız kirli falan değil.

Ya da adam erkek arkadaşından başka erkeğe bakmayan, flört geçmişi kabarık olmayan kıza bakire değil diye burun kıvırıyor ama gidiyor önüne gelenle “flört” etmiş ve ediyor gibi görünen kız bakire diye bırakamıyor. Kıza güveni yok, acı çekiyor ama kız bakire diye bırakamıyor.

Bana itiraz etmeden önce, böyle bir kafa yapısının sizi nasıl büyük bir yokluğa sürükleyeceğini, ruhsal problemlere  sahip kızların elinde oyuncak edebileceğini bir düşünün. Asosyal medyadan zehirlendiyseniz size göre zaten piyasada “bakire” kız kalmadı.  Bu az bulunur sandığınız kızlardan birini bulduğunuzda, onu tepenize çıkarmama, kaybetme korkusu ile yaşamama ve bu nedenle de ezilip büzülüp kaybetmeme şansınız çok düşük zaten. Bulunmaz bir prenses önünde eğilip büzülerek kızın gerçekten size saygı duymamasını sağladığınızda, ilişkiniz canınız yanarak, saygısızlığa uğrayarak bittiğinde, “bak işte iyi kız gerçekten yok” diye, kendi kendini gerçekleştiren kehanetin kabusunda debelenip gidiyorsunuz.

Bakın arkadaşlar, örneğin borderline ya da narsist kişilik bozukluğuna sahip bir bakire, sırf bakire olduğu için iyi bir eş olmayacak ve çok muhtemel ki hayatınızı kabusa çevirecek. Önüne gelenle flört eden kız, bakire olduğu için ya da ilk defa sizinle yattığı için, güvenilir bir iyi kıza dönüşmeyecek. Bir kadın, bakire olarak ve kalarak da sokaklara ait olabilir.

Bakın tekrar ediyorum, bakire kız istiyor olabilirsiniz, sorun bu değil. Sorun, “bakire = yeşil bayraklı / bulunması zor kız” fikrini aklınızdan çıkarın. Bence Türkiye’de bulunması en kolay kız (sayıca en çok olduklarından değil piyasada çok aktif olduklarından) “yollu bakire” kızlar. O yüzden adam bana “instada bir sürü erkek eklemiş, çıkarmadı kavga ettik” diye anlattıktan sonra “ama abi kız bakire, bakire kızı nasıl bulacağım” dediğinde bana bir gülme geliyor. Abiciğim böyle “gönlü zengin” kızlar, sen bul, o bulsun, o da bulsun diye piyasada 2-3 tanenizi idare ediyorlar merak etme.

Sorularınızı bana uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Youtube, Spotify ve Patreon kanallarımızı da takip etmeyi unutmayın.

Sürekli trip atan kızı alttan aldım, sonunda istemiyorum dedi – Vaka çalışması

Merhaba Mahmut Abi yaklaşık 1 ay önce otobüsde gördüğüm, aynı universitede okuduğum kıza itiraf yazdım. Kız bana instadan mesaj yazdı, baya bi konuştuk. Üniversitede büfede buluştuk, ama daha önemlisi üniversite dışında 1 kere buluştuk.

Konuşmanızın ayrıntısını bilemem ama buraya kadar iyi gitmişsin.

Whatsappa geçtikten sonra “Görüldü” nü neden kapattığımı sorguladı, ben de görünce okuyorum zaten falan düşüncesini uzun-uzun savundum.

Uzun uzun savunmak “ne olur anla beni” diye yalvarmaya girer. Bir veya iki kere sebebini söylersin belki ama ondan sonra hiçbir şey yapmana gerek yok.

Bunun gibi birçok şeyde trip yiyordum ama 2-3 iltifatla falan kendisine geliyordu.

Kız karın ağrısı bir şeye benziyor. Sen de tribe karşı yalakalık yaparak kızı daha fazla trip atmaya teşvik ediyorsun. Bana yazdığına göre “aman kızı kaybetmemeyim” diye yaptığın saçmalıklara rağmen kız seni bırakacak.

Buluşunca mükemmel beden dilimle bankta oturdum elimi arkaya attım. Yakın durdu hava soğuktu, daha yakın durmasını söyledim itiraz falan hiçbir şey olmadı. Hatta bir ara dudaklarına ruj falan sürdü onun hakkında konuştuk. (Ah benim mal kafam, kiss close yapamadım ve 2 ci defadır bunu yaşıyorum).

Fırsat olduğunda öpüşe gitmek önemlidir ama hayati bir şey değil.

“Biz neyiz”, “Beni alacakmısın” sorusu da geldi, “İki yakın insan” “Hadi gel şimdi gidip kağıtları imzalayalım” tarzı cevaplarla geçiştirdim.

Burada bir yerde, kızla sevgili olmayı hiç istemediğiniz durumda çerçeve ile ilgili bir örnek yazmıştım. Herkes onu kopyalıyor ama bu tavrın aynı zamanda kızların %80’inin sizi bırakması ile sonuçlanacağını biliyorsunuz umarım. Öyle de olmalı zaten, siz sevgili istemiyorken, bu %20 azınlığı arıyorsunuz.

Kalkınca koluma falanda girdi yani herşey mükemmeldi.

Uçtu uçtu, takipçi uçtu. Buluşma iyi geçmiş olabilir ama bunun nesi mükemmel? Bu tür yüklü kelimeler, buluşmanın çok iyi olduğundan çok senin kendini fazla kaptırdığına işaret.

Buluşma esnasında 70% o konuştu bazen kendimin sıkıcı olup konu açamadığımı farkettim, sadece onun söylediği şeylerden sorular sorarak konuşturuyordum.

Yeni yıla girince 00:00 da kıza tebrik mesajı yazmadım, dışarıda olduğum için, ama bunun tripi gerçekten çok ağır oldu. Buna baya bi takıldı, baya konuştuk açıklama falan verdim ( Çerçevem gg ), bende konuşmamızın yarısında ona cevap vermeyi durdurdum.

Kız karın ağrısı, özdeğeri düşük (her haltı kendi kişiliğine saldırı olarak algılayıp atar yapıyor). Ben bunlara beta erkeğin kadın versiyonu diyorum. İstediği kadar güzel olsun, böyle bir kızı bırakmanız lazım. Bırakmazsanız, çoğunlukla önce kendinizi küçük düşürüp sonra siz bırakılırsınız.

Burada bu kızın sana trip atmaya hakkı yok, öyle bir statüsü yok. Bu kıza yerini ve haddini kibarca bildirmek yerine açıklama yapıyorsun? Çerçeve darmadağın tabii.

1 gün dişimi sıkıp bekleye bildim …

Çerçeve gg ama yetmedi gg olan çerçeveyi açmaya çalışıyorsun.

Bu aşamada bu kızı salman lazımdı. Aşırı abazansın sanırım. Bu aşamada “bu nasıl saçmasapan bir karın ağrısı, en iyisi ben kaçayım” diyerek, ipleri eline alman ve kızın artık istese de sana ulaşmasını engellemen lazım.

ve “Nasılsın, bence sen bu tebrik mesajı yazmamamı boşver, bende bundan sonra daha dikkat göstereyim böyle şeylere, sorunumuz çözülsün” yazdım.

Bu şekilde %90 omurgasızlığınız ile başbaşa kalırsınız ve size yol verilir ama Allah korusun bu tavırla böyle bir kızla ilişkiye girerseniz, ayak paspası olduğunuz berbat bir ilişki yaşarsınız ve terk edilirsiniz.

“Istemiyorum” dedi. Bu kızın büyük ihtimalle geri dönüşü yoktur ( Keşke olsaydı ), ama ben burada kendimi analiz yapmak istiyorum.

Bu karın ağrısı ile keşke olsa diyorsan, fazla açsın muhtemelen.

Biraz analiz yaptıktan sonra bu kız beni rebound yapmış ola bilirmi düşüncesi aklıma geldi. Bide neden bu kadar herşeye takılıyordu anlamadım.

Kız karın ağrısı, özdeğeri düşük. Özdeğerini dışarıdan ilgi ile almaya çalışıyor, en ufak şey bile kırılgan egosunun tepkisi ile (kendi üzerine alınarak) atara, tribe dönüşüyor. Daha önce de çok bahsettim, böyle kızlar kendi ilişkilerini mahvetmeye programlıdırlar. Erkek bunların isteklerine boyun eğerse ayak paspası olur ve aşırı zayıf ve itici olduğundan terk edilir. Erkek bu kadına omurga gösterse, kadın bu seferde ego savaşına girer, yine erkeği terk eder. Ama bu tabii beta tipi erkekler için geçerli. Bu kızlar genellikle daha doymuş erkeklerden tekmeyi yer dururlar.

Uzun zamandır kızlarla da doğru düzgün iletişimim olmadı, bu en yakın olduğum kızdı. Kız olunca tüm redpill teorilerini unutduğumu farkettim.

Uzun süredir abazan olduğun belli. Bunu kendinize yapmayın yani kendinizi çölde bırakmayın. Zihniniz “bu adam kızlarla iletişimde değil, bu son şansı” diyerek sizi muhtaç hale getiriyor. Çölde bir bardak su bulsanız ve ufukta da başka su görünmüyorsa, o su için her türlü maymunluğu yaparsınız. O su burada olduğu gibi çamurlu olsa bile içersiniz. Oysa ufukta başka bardaklar görseniz, o suya muhtaç olmazsınız.

Bakın muhtaçlıktan kurtulmak için hemen birini bulmanız, birileriyle görüşmeniz bile gerekli değil. Bazı erkekler kadın ilgisine muhtaçlar ve 1 hafta kadın olmazsa, kendilerini aşağı hissederler ama çoğu erkek, sadece yakın gelecekte kız bulmaya gidecek yola girse bile, muhtaçlığın çoğundan kurtulur.

Ben bunu üniversitede birkaç kere deneyimlemiştim. Muhtaç his ve davranışlarım, kızlı erkekli yeni insanlarla sosyalleşmenin artması ile beraber, gerçekten bir kadınla bir şeyler yaşamadan aylar öncesinde giderdi. Hatta o zamanlar “önce muhtaçlığın gittiğini, sonra kadın geldiğini” gözlemlemiştim.

Hem yaşım 20 ve şuan ciddi bir ilişki düşünmüyorum, bazen bir şeyi anlamıyorum.

Ciddi ilişki düşünmüyorsun, kızlarla doğru düzgün iletişimin yoksa herhangi bir ilişkin de olmaz. Yani yalnız devam edersin.

Kızın bizi ilişkiye sokmaya çalışıp seks vermemesi, bizim ilişki vermeyip seks almamızdan daha kolay mı?

Konuyla alakası ne? Senin bir sokabiliten olsun önce. Ayrıca kızlar size seks vermezler, siz kızlarla seks yaparsınız. Siz de onlara ilişki vermezsiniz, onlarla ilişkiye girersiniz.

Yoksa bu tür şeyler benim beynimin yuyulduğunu mu gösteriyor?

Beynin fazla hap dolmuşa benziyor. Ama bir yandan da klasik abazan gibi davranıyorsun. Yani buraları hiç okumasan da daha kötü davranmazdın herhalde. Ya da belki buraları okuduğun için peşinde koşmuyorsun. O da iyi bir şey ama asıl kızla iletişimde doğru ve güçlü davranman lazımdı.

Sorularınızı bana uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Youtube, Spotify ve Patreon kanallarımızı da takip etmeyi unutmayın.