Vaka Çalışması – “İlişkide” feminenleşme ile terk edilmek

Popüler kültür erkeklere ilişkilerinde problem çıktığında, stoik – maskülen yani sakin ve güçlü bir şekilde davranmak yerine duygusal ve feminen davranmaları gerektiğini sadece öğretmemiş, otomatik çalışan bir program olarak beyinlerine kablolamış vaziyette.

Aşağıdaki arkadaş, çoğu erkek gibi, sonradan neden ve nasıl yaptığını bilmeden, bu program tarafından ele geçirilmiş. Yaşı genç ve hatasının utancıyla kıvranıyor yani kendisinde umut var.

Arkadaşlar, feminen – maskülen, tam olarak kadın – erkek demek değil.  Feminen enerji daha çok duygusal yatırım, daha çok ilişki fedakarlığı, ilişkiyi ve partneri daha merkeze koyma, daha çok ilişki çabası, maskülen enerji ise daha çok hedef ve çalışma odaklı olma, ilişkiyi ikinci planda tutma, partneri yoldaş olarak görme ile alakalı.

Kadınlar erkekte maskülen enerjiyi, erkekler ise kadında feminen enerjiyi daha çekici bulurlar. Aynı şekilde kadınlar, erkekte feminen enerjiyi itici bulurlar. Örneğin bir kadının erkeğine bütün gün seni düşünmekten çalışamadım demesi erkeğe çekici gelir (ilişkiyi merkeze koyan feminen enerji) ama bir erkeğin bunu demesi kadınına genellikle itici gelir. Kadın ilk duyduğunda yalanını seveyim diye pek ciddiye almayacağı için kurtarır ama ciddiye alırsa itici gelir.

Erkekte feminen enerji ve kadında maskülen enerji itici. Ama sorun şu ki, erkek daha çok görsel olarak etkilendiğinden, kız güzelse kızdaki maskülen enerjiye toleransı daha yüksek ama kadın daha çok davranışlardan etkilendiğinden, erkek ne kadar yakışıklı olursa olsun erkekte feminen enerjiye toleransı düşük.

Şimdi aşağıdaki hikayeye bakın. Erkek burada sadece kaygı ve korkudan değil, böyle davranırsan kazanırsın diye iplerini ele alan otomatik programlama nedeniyle de feminen tarafa kayıyor. Başlangıç noktası zaten maskülen tarafta olmadığından (sanal ilişki masalları) kayışı çok hızlı.

Selamın aleyküm Mahmut abi,

Aleyküm selam.

Size kendimden ve yaşamış olduğum kısa dönem (4 Ay) ilişkimden bahsetmek istiyorum. Yaklaşık 6-7 ay önce dış görünüşünü beğendiğim birisini instagramdan ekledim ve yazışmaya başladım. Kendisi 2004 Doğumlu gayet bakımlı ve güzel bir kızdı ve başka şehirde oturuyordu ben ise İstanbulda. Daha önce ilişki işleriyle pek uğraşmadığım için uzak mesafe olup olmamasını umursamamıştım.  Herkesin yaşadığı gibi bizim de ilişkimiz güzel ilerliyodu.

Çoğu aç gencin yaşadığı gibi sanal mastürbasyonu ilişki sanıyordun.

Övgülü sözler, iltifatlar ve hediyeler benim tarafımdan havalarda uçuşuyordu.

Bu leylalığının cezasını çekmemen mümkün değil ve çekmen de lazım ki ders alıp bir daha yapmayasın.

Şimdi dönüp bakıyorum da sürekli iltifat eden taraf benmişim.

Uydu erkeklik pişmanlıktır, sanal uydu erkeklik daha beter pişmanlıktır.

Kendisine kanım çok ısındı hatta böyle ilişkilerin olmazsa olmazı evlilikten vs bile bahsettik ve ilk 1. ayda ondan hoşlandığımı, onu sevdiğimi söyledim.

Kıza tek söylediğin şey, nasıl aç abazan ve tercih edilmeyen bir erkek olduğun. Kendinizi bu kadar aç bırakıp düşmeyin. Yahu İstanbul’da oturuyorsun!

Kendisi de aynı sözleri 15 20 gün sonra doğum gunumde söyledi.

Ne kadar şirin. Sanal uyduluktan olmayan ilişki sanrısına terfi ettin.

Belirli süre geçtikten sonra bir tavrı dikkatimi çekti. Mesajımı yazdıktan sonra mesajı umursamayıp instagramda gönderi beğendiğini gördüm.

Bu kız seni neden umursasın? Gerçek hayatta yoksun ki? Ayrıca sen de yavaş yavaş feminen ağırlıklı bir ruh haline bürünüyorsun. Şu laf tamamen bir kadın lafı. Instagram stalklaması yapıp, erkeği başkalarıyla kırıştırıyor şüphesi ile kıvranan kadın halleri.

Başlarda bunu dert etmedim ve görmezden geldim ama sonraki günlerde görmezden gelinmek veya yanlış anlaşılmak hiç istemediğim ve hoşlanmadığım şeylerdir diye kendisine bahsetmiştim.

Ee? Yine yapsa ne yapacaksın? Kuzu kuzu sineye çekecek bir aç erkek izlenimi veriyorsun çünkü.

İlişkimizin 3. ayında

Off ya yokluk bir insanı bu kadar da zavallı yapmamalı. Sizin ilişkiniz milişkiniz yok.

İngiltere’deki kız kuzeniyle beraber istanbula geleceğini söyledi. Gelmeden öncede Kuzenine ” Hayatımda biri var, sana ondan bahsetmek istiyorum ama yüz yüze gelince” dedi. Normalde kuzeniyle aynı günde geleceğini ama ben olduğum için 3 4 gün erken gelmek istediğini söyledi ben de çok sevindim. Günü geldi ve İstanbuldaydı. Onu aracımla havalimanından aldım sarıldım, öptüm ve yengesinin evine götürdüm.

İlk defa şimdi bir şeyler başladı ve işin içine koku, vücut dili, duruş, vs. gibi bir sürü faktör girdi.

2. gün de buluştuk herşey çok güzeldi.

Sen fazla hayal dünyasında olduğun için sana öyle gelmiş olabilir. Ya da bu hayal dünyasındaki şapşikliğin yüzünden kısa sürede her şey kötüye dönebilir.

3. gün de buluştuk. 4. gün buluşmayalım şüphelenmesin yengem dediYengesinde kalıyordu) ve başka güne erteledik. Buluşmadığımız süre içinde beni çok özlediğini, Şehrine dönünce bu özlemle ve yokluğumla nasıl baş edeceğini sordu hatta ve hatta evlilik, söz nişan gibi konuları açtı ve ciddi ciddi bunu tartışmaya başladı. Onu çok seviyordum ama böyle birşey söylemesini beklemiyordum biraz da olsa aklımı bulandırmaya çalılştı ama ben pek oralı olmadım.

İyi biraz da olsa kafan çalışıyor.

3. Buluşmamızdan hemen önce, önceki geceden yorulduğunu, boynunun ağrıdığını ve üşüttüğünü söyledi. Ben de gayet normal karşılayıp ”Başka gün yine buluşuruz o zaman bugun dinlen dedim”. O ise konuyu uzatıp ”Ben öyle demek istemedim”e getirdi ve tartışma çıkardı.Haklı olduğum bir konuda özür dilemek zorunda kaldım.

Özür dilemek zorunda değildin, seni “bırakır korkusu” ile boyun eğdin. Burada artan oranda feminenleşiyorsun. İlişki devam etsin diye çilelere katlanan, alttan alan, hırpalanan kadın modundasın.

Ben de o zaman buluşalım dedim ama bu sefer kendisi istemedi çünkü ben ”O zaman sonra buluşalım dinlen” dediğim için buluşmak istemiyordu. Gönlünü almak için önceden hazırladığım çiçeği alıp yengesinin evinin önüne gittim ve kapının orda olduğumu söyledim(Büyük hata farkındayım).

Yaltaklanarak boyun eğmeye devam.

Şaşkınlık ve sinirli bir biçimde neden böyle yaptığımı. Aşağıya gelemeyeceğini, temizlik vs yaptığını söyledi. Ben de gelmeyeceğini anladıktan sonra biraz daha bekleyip eve gittim. Bir kaç mesajına geç cevap verdim çünkü o sinirle birşey yazıp yeni bir tartışmaya girmek istemiyordum. geri dönüş yaptım ama o 4 5 saat boyunca yazmadı ve üstte de bahsettiğim şeyi tekrarladı. Mesajıma cevap vermeyip İnstagramdan birkaç post beğendiğini gördüm.

Full stalk modundasın, aşırı feminenleşmiş vaziyettesin. Erkek adam olsan bunu fark etmezdin bile. Gerçi erkek adam olsan olay buraya kadar da gelmezdi.

Bu sefer ciddi ciddi söyledim.

Sadece arıza bir stalker olduğunu itiraf etmekle kalmıyorsun aynı zamanda ilgi dileniyorsun.

Kendisinin kusurunu bir kenara koyup benim nasıl böyle bir şeye takıldığımı ve öyle birşey olmadığını dile getirdi. Yine haklı olduğum bir konuda geri adım atmak zorunda kaldım.

Korkaklığından, zayıflığından, kendine değer vermemenden ve kadını kaybetme korkusundan eğilip itaat ettin. Daha da sub (alt) oldun. Kızı da dom (üst) yaptın. Aranızdaki dinamikte sen feminensin, o maskülen. Buradan genelde tamamen kaybedwrek çıkarsın.

Şimdi bu öğrenilmiş çaresizlik size popüler kültürden dikte ediliyor. Gerçekten bir erkek olarak ilişkide en iyi şekilde ilerlemenin, sorun çözmenin, kadınlaşmak olduğunu öğreniyorsunuz. Sen de çoğu erkek gibi, ne kadar feminen olursam o kadar beğenilirim diye bir programa sahipsin.

Kuzeni gelmişti ve onunla geziyordu. Kuzenine benden bahsettin mi dediğimde evet bahsettim. Öyle yani kötü birşey söylemedi dedi ama hoşuma gitmeyecek sözler sarfettiğini anlayabiliyordum yine de uzatmadım. Yeni yerler gördüğümde hep ona atardım ve ondan da aynısını beklerdim ama o kendince story atmaya ve gezmeye devam etti. Anlayışla karşılamaya çalıştım ve ses etmedim.

Neredeyse %100 feminen enerjiye geçtin. Şu aşamada inanılmaz iticisin. Hoşlandığın kız kıllarla kaplı bir şekilde karşına çıksa seni nasıl itecekse sen de öyle iticisin.

Kuzeni için kuaföre gittiklerinde ”Sen de bir şeyler yapsana sana çok yakışır dedim”. Ama o sanki ben ona saldırmışçasına ”Ben halimden memnunum herhangi bir değişiklik istemiyorum yani”. vs dedi ben de yine uzatmadım.

Çoktan nextlemen gereken kızı kendini küçülterek takip ediyorsun. Senin kendine saygısız hareketlerin onu da sana saygısız hale getiriyor.

Gezmelerinin 5. gününde Nusrete gitmişlerdi ve attığı hikayeden çok yakında yabancı uyruklu bir erkek sesi geliyordu. ”Ona Senle kuzenin mi gittiniz?, Sadece ikiniz gittiniz zannediyordum dedim” o ise ”Diğer sevgilimle gittim. Yani bu soruya böyle cevap verilir dedi”. O an çok ama çok bozulmuştum çünkü ona böyle konuşmalardan hoşlanmadığımı önceden de ifade etmiştim. Bozuntuya vermeyip mantık çerçevesinde cevap verdim ama 10 saat boyunce mesajıma dönmedi.

Kız artık peşini bırakman ve yakasından düşmen için iyice kabalaştı.

Ben de onun yanı sıra sohbet başlatma amaçlı konu dışı birkaç şey yazmıştım onlara da cevap vermedi.

Maalesef sülük gibi yapıştın ve peşinden koşup kendini alçaltmaya devam ediyorsun.

Mesajları okuyamıyordu çünkü uzun yazılardı.

 Bu aşamada engel yemen lazım. Duygusal yatırımın aşırı düzeyde. Aranızdaki etkileşimin kadını sensin, onu da erkekleşmeye itiyorsun.

Bakmamaya devam edince mesajları sildim Ona ”Sen böyle değildin” yazdım ve uzun bir yazıyla ondan ayrıldım.

Birincisi ayrılacak bir ilişkin yok, sadece 2 gün flört ettiğin ve sonra göremediğin bir kız var (evet 2 gün). İkincisi bu “bak gidiyorum ha bak bak giderim ha” blöfüdür kimse yemez. Gerçekten bıraksan kıza bir şey yazmadan bırakırdın.

Belki konuşularak daha iyi yere gelinirdi belki de onun gözünde artık bir betaydım çünkü sizin de dediğiniz gibi.

Betadan da öte, erkek vücudunda %100 feminensin.

Bizi alfa özelliklerimizden ötürü seçiyorlardı.

Normal maskülen bir erkek olsan yeterdi. İstenmediğim yerde durmam, beni istemeyenin peşinde koşmam demeniz için alfa kral olmanız gerekmiyor. Bu hiç de zor değil, özellikle hemen hemen hiçbir tarihçeniz olmayan kızla.

Senin bir erkek olarak bu aşamada çok az duygusal yatırıma sahip olman gerekirken, 5 senelik ilişkide bile adamı madara edecek kadar yüksek bir duygusal yatırıma sahipsin.

Şu podcastımızı dinlemeni şiddetle tavsiye ederim.

Ertesi gün gözyaşımın fotoğrafını çekip ona attım( Bunu yaptığıma hala inanamıyorum).

%100 feminen enerjide devam. İşin ilginç tarafı, sen bunu yaparak kadının seni seveceğini falan sanıyorsun. Şimdi popüler kültürün çoğu Batı’dan ithal ama bu seviyesi bizim kendi kültürümüze has bir arabesk. Ağıt yakarak kendisini zengin çocuk için terk eden kızı ağlatan, yeni ünlü türkücü arabeski.

Şuanki aklım olsa asla böyle birşey yapmazdım.

Neyse sende en azından umut var. Abi bu kızı çok istiyorum diye zırlamıyorsun. Hatandan duyduğun utanç canını yakıyorsa, sende umut var demektir.

Arkadaşlarım aracılığıyla bir kaç kere saçma sapan ”Bulunmaz hint kumaşı değilsiniz” veya ”Bizden olmadı kendine iyi bak kendine cok dikkat et” gibi şeyler de yazdım ama son 1.5 – 2 aydır birbirimizi engelledik ve iletişim kurmuyoruz. Daha çok gencim henüz 21 yaşındayım. Bu ilişkiyi atlattım ama ileride böyle olmaması için kendimi Yüksek değer erkek olma yoluna koydum.

Bakın arkadaşlar, tabii ki yüksek değerli erkek olun ama en azından hızlı bir şekilde erkek olup kalmayı öğrenin. Bir kadınla aranızdaki flört ya da ilişkide sorun çıktığında, bu sorunu en hızlı şekilde feminenleşerek çözmeye çalışma refleksinden kurtulmanız gerekiyor. Bunu yapmanız bile sizi ilişkilerde tepe %10’a sokar.

Böylesinin benim için daha iyi olduğunu ve bir sonraki ilişkimde ne yapmamam gerektiğini sizin sayenizde öğreniyorum. İyi çalışmalar.

Bir sonraki sefere gerçek bir ilişkin olduğunda ya da bir kızla flört ederken her zaman maskülen tarafta kalman gerektiğini öğrenmen lazım. Göğsünü yumruklayıp kabalaşmaktan bahsetmiyorum. Duygusal patlamalar yerine bırakıp kendi işine bakmaktan, gözyaşı acındırmaları, peşinden koşmalar, ilişki için saçını süpürge etmeler yerine olmadığı yerde bırakmaktan bahsediyorum. Haklı iken omurgalı olmaktan, omurgasız bir şekilde eğilip özür dilememekten bahsediyorum.

Unutmayın, %100 kibar be %100 maskülen olabilirsiniz. %100 kaba ve %100 feminen olabileceğiniz gibi.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Sorularınıza Patreon chat alanında daha hızlı cevap verebiliyorum.

Fresh & Fit ve Tomassi’nin Silikondan Kanunları

Amerika’da manosphere / red pill (kırmızı hap) yayınlarını son bir senedir ele geçiren bir saçmalık var. Miami gece kulüplerinden (ABD’yi biraz biliyorsanız Miami kızları ekstra enteresan kızlar diyelim) en embesil, yozlaşmış kevaşeleri büyük bir gayretle arayıp şova çıkarıyorlar ve sonra da tokat manyağı yapıyorlar. Rollo Tomassi gibi bazı kırmızı hap guruları da bu programlara katılıp, program sunucusu palyaçolarla birlikte “aha hipergami“, “aha bak solipsizm“, “ahan da kırmızı hap ispatlandı” diye kendilerini gülünç duruma düşürüyorlar.

Bunların en bilineni, Fresh & Fit denilen yayın. Bu yayın konsepti çok başarılı şimdi, adamlara hakkını verelim. Eyaletteki herkese veren ama bir kendilerine vermeyen kevaşalere kızgınlıktan bilenmiş oğlanlara, “aha nasıl koydu o**spuya, oh olsun oh” diye mastürbasyon yapma, kızgınlıklarını boşaltma imkanı veriyor. Ve bu sayede de milyonlarca kayıtlı (muhtemelen botları çıkar yüzbinlerce) takipçiye ulaşıyorlar. Fakat Fit olan Myron ile Fresh denilen ve yeni milli olmuş gibi duran sunucular tek kelimeyle berbatlar.

Bu ikiliye geçmeden önce bir de son zamanlarda her yerde gördüğüm ve konuyu kafamda canlandıran Whatever podcast var. Konsept aynı ama F&F’in konseptine ek olarak bunlar bir de kızlara IQ testi yapıyorlar ve 70 üzerinde alanları programa almıyorlar gibi. Hani maalesef ciddi zeka düşüklüğü konuşmaya, gözlere yansır ya, bu kızların çoğundan da bu akıyor. Tabii kevaşelik, yozlaşmışlık vs. aynı. Burada da bu kızları tokatlayıp “bakın hepsi böyle biz de nasıl koduk değil mi” diye mastürbasyon imkanı sağlıyorlar.

Image

Fresh & Fit’e dönelim. Bu ikili, Rollo Tomassi alıntılarını ezberlemiş, kafaları çalışan ama pek de entelektüel birikimleri olmayan iki adet oyunsuz adam. “Av sahaları” da sanırım Miami gece kulüpleri ve havuz partileri ile sınırlı. Programa katılan ve Rollo Tomassi gibilerin utanmadan “bakın kadın doğası bu” diye gösterdikleri örnek kadınlar ve Myron hakkında bir bilgi versin diye anlatıyorum. Myron geçen sene bir influencer kıza mesaj atıp “bizim programa katılır mısın ama önce benim altımdan geçmen lazım” diyor. Kız kabul etmeyip “o ne be?” deyince de Rollo Tomassi’den ezberlediği bir repliği yazıyor : “Çünkü yüksek değerli erkek az, güzel kadın çok” 😀

Bu arada bu yayınlara çok katılan DJ Akademik diye bir eleman var. Onun da kız arkadaşıyla kavga ettiği bir video var. Kız sadece tek kelime edip elemanın çerçevesini darmadağın ediyor ve adam bu aşamadan sonra “I am the price, I am the price!” diye bağırmaya başlıyor 😀

Her neyse, ahlaksız teklifin yapıldığı kız da “geleyim de sana kadınlarla nasıl konuşulur öğreteyim, bunu da yayınlayacağım” deyince “sen herkese veriyorsun o***pu” diye hakaretler. Myron bunu yalanlamadı zaten, “açıkla lan o***pu” dedim diye programında itiraf etti.

Şimdi bu Myron denilen herifin seeking denilen sugar baby sitesinde sugar daddy profili var. Bakın istediğini yapabilir, bir adam parayla, ünle kadın götürebilir. Ama bu herifin oyunu sıfır ve utanmadan mesaj oyunu öğretiyoruz, Rollo kefil diye programlar satıyorlar.

İkilinin Fresh’i ise tam akıllara zarar. Myron olayın ardındaki kötü ana karakter gibi belli bir zekası var ama Fresh her şeyi bok eden minion gibi bir şey. Eleman yine geçen sene programa bir kız getirdi, bu kız farklı, çok masum, materyalist değil, benim kişiliğimden etkilendi falan filan diye. Sonra tabii internet hafiyeleri kızın seeking sitesinde kendini pazarlayan bir sugar baby olduğunu buldular. Yanlış anlamayın, Fresh bunun gayet farkında. Sonra kızla bir program yaptı ve kız biz seeking sitesinde tanıştık dedi zaten. Sonuçta eleman bir adet şeker bebekle seeking sitesinde tanışıyor ve kıza iyi kız rolü yapması için muhtemelen para verip programa çıkarıyor.

Bu şeker bebek olayı şurda. Bu elemanları takip ediyorsanız İngilizce biliyorsunuz diye tahmin ediyorum.

Babasının Wall Street’ten tokatlayıp kaçırdığı milyonları çok zekiyim pokerde kazandım diye yutturan, kiraladığı villada kiraladığı kadınlarla parti verip evimde parti veriyorum kızlar akıyor diye ergenlerin ağzının suyunu akıtan Dan Bilzerian vardı. Maalesef onun iş modelinin belli bir başarısından sonra (sahtekarlıkla internet fenomeni ol ve sahtekarlığın ortaya çıkmadan internetten zengin olarak sahtekarlığının ortaya çıkmasını engelle) bu tür kurmacalar çokça olmaya başladı.

Açıkça söyleyeyim, bu programları ilk gördüğümde Rollo’nun arada bir katıldığı bir şey sanmıştım ama sonra bunlarla ciddi ciddi ilişki içinde olduğunu gördüğümden beridir Rollo Tomassi’yi takip etmeyi de bıraktım. Kendisinin zirvesi 2013 civarı ve gördüğüm kadarıyla 2022’den itibaren yeni söyleyecek bir şeyi olmadığı gibi, arkasında durduğu saçmalıklarla genç erkekler için düpedüz zararlı biri haline geldi. En son gördüğüme göre bimbolar ve pornocularla poz verip takipçi kasmak için Twitter’a atıyor.

 

İçerik üreticilerinin takipçilerinin saygısını kaybetme pahasına kısa dönemli palyaçoluklar yapması acıklı ama dediğim gibi Rollo takipçi kazansa da içlerinde benim de olduğum birçok takipçisinin saygısını kaybetti.

Rollo Tomassi yıllarca “Roosh V’nin en zayıf noktası hayatını bundan kazanması ve o nedenle de bitti, benim kendi işim var ve bu sayede benim bitirilmem zor” diyordu (Las Vegas’ta likör promosyonu yapıyordu).  Kendisi tüm hayatını bundan kazanmaya başlayınca ya bitmemek için ya da daha fazlası için bu saçmalıklara daldı. Siz ne yaparsınız bilmem ama ben kendisinin yeni içeriklerini tüketmemenizi tavsiye ederim.

Aslında The Rational Male sitesinde örnek verdiği hikayeleri ve 27 senedir evli olduğunu düşünürseniz (evet Rollo Tomassi en son piyasada olduğunda, çoğunuzun anne ve babası tanışmamıştı bile!), gerçek oyunu sadece Rock barlarda ve sonrasında Las Vegas kulüplerinde gözlemleyen birinin, Miami Kulüplerinden gelen kadınları tüm kadınlara örnek alması çok şaşırtıcı gelmiyor.

Peki ama bütün kızlar en azından ABD’de bütün kızlar böyle değil mi diyenler oluyor. Kızların sadece en tepedeki erkekleri gördüğü ve diğer erkeklerin görünmez olduğu şikayeti kırmızı hapta çok dile getirilir. Uzun süredir bunun erkekler için de doğru olduğunu görüyorum. Özellikle kadın tecrübesi az olan ya da sadece gece kulüplerinde takılan erkekler, kendini pazarlayan, en bimbo kızları görüp diğerlerini görmüyorlar bile. Oysa Youtube’a girip birkaç ABD üniversitesi kampüs turu izleyin (öğrencilerin çektiği) çoğunlukla sıradan insanlar görürsünüz.

Ama abi sen spring break partilerine ve kulüplere bak, gece çok değişiyorlar!

Gece değişmiyorlar birader, o kızların %5-10’u oralara gidiyor. ABD CDC rakamlarına göre ABD’de kadınların hayat boyu partner ortalaması 4.3 iken haftalık veya gecelik partner ortalaması 4-5 olan kadınları, tüm kadınların temsilcisi sanıyorsanız, kusura bakmayın feministler yarın çıkıp en embesil tecavüzcülerle program yapıp bakın tüm erkekler böyle diye çığırırlarsa şikayet etmeyin.

Arkadaşlar bu programlara Rollo çıkıyormuş, Tate çıkıyormuş hiç önemli değil. Bu programlardan kadın erkek ilişkileri konusunda öğrenecekleriniz, Kısmetse Olur programlarından öğrenebileceğinizden daha fazla değil. Oyunu olmayan ve kızları para ve ün ile altlarına almaya çalışan iki adet devasa SIMP ve onların bildiği tek kadın tipi olan bu bimbo topluluğundan öğrenebileceğiniz tek şey öfke ve yozlaşmışlık.

Bu arada Rollo Tomassi’yi tekrar tebrik ediyorum, yıllardır ipliğini pazara çıkarıyorum diye sükse yaptığı yozlaşmışlığın militanı oldu.

Erkek ruh sağlığını tedavi etmek için kadın ruh sağlığı modelini terk etmemiz lazım

Maskülenite krizi gerçek. Erkekler nüfusun %49’unu oluşturmalarına rağmen intihar edenlerin %80’i erkek.  Amerika Birleşik Devletleri’nde her 13.7 dakikada bir, bir erkek intihar ediyor. Kanada’nın İntihar Engelleme Merkezine göre, intiharların %50’sinde depresyon var.

İlaç ve psikolojik terapi, depresyon belirtilerini azaltma konusunda yardımcı olabilirler. Kadınlar için durum bu. Erkekler için ise bunlar daha az etkili. Ve bunun nedeni de, depresyon konusunda tamamen yanılıyor olmamız.

Kadınlar ve erkekler dünyayı tamamen farklı şekillerde görüyorlar ve beyinleri tamamen farklı şekilde kablolanmış durumda. Bu aynı zamanda kadınların ve erkeklerin, depresyonu farklı şekillerde deneyimledikleri anlamına da geliyor.

Amerika Birleşik Devletleri’nde psikologlara yetki veren American Psychological Association (APA) – Amerikan Psikolojik Topluluğu – zamanında “erkek depresyonu” fikrine açıktı. 2005 yılında APA, psikologların, “üzüntü, değersizlik hissi ve aşırı suçluluk duygusu gibi geleneksel depresyon belirtilerinin, birçok erkeğin depresif dönemlerindeki deneyimlerinde varolmadığını düşünmeye başladıklarını” söylüyordu.

Maalesef çok da uzun olmayan bir süre sonra, “cinsiyet kurmacadır” fikri yayılmaya ve APA’da cinsiyetler arasındaki farkları inkar etmeye başladı.  Ve kısa süre içerisinde de APA, geleneksel maskülenite özelliklerini “psikolojik olarak zararlı şeyler” olarak yaftalamaya karar verdi.

Böylece APA pratikte erkeklere sırtını döndü. Bu nedenle bugünkü sistemin, Amerikan erkeklerine yardım etme konusunda yetersiz olduğunun düşünülmesi şaşırtıcı değil.

Buradan da “erkek depresyonuna” geliyoruz. Hem erkekleri hem de kadınları iyileştirme konusunda uzmanlaşmış lisanslı psikoterapist Adam Lane Smith, erkek depresyonunun çaresizlik ve güçsüzlük duyguları etrafında döndüğünü söylüyor:

“Erkekler, çevrelerini değiştirme, kalıcı etki bırakma kabiliyetine; ya acılarını durdurmaya ya da acıya bir amaç yaratmaya  ihtiyaç duyarlar.”

Erkekler duygularının onaylanmasıyla daha az , çözüm bulmayla daha çok ilgilenirler. Cevaplar bulmayı ve bu cevapları şimdi bulmayı isterler.

Smith’e göre ise kadın depresyonu daha çok “sevilmeme ya da sevdiklerine faydasız olma hissi merkezli olmaya meyillidir. Kadınlar dikkate alınmaya, takdir edilmeye ve faydalı olmaya ihtiyaç duyarlar.”

Erkekler için ise çevrelerini pozitif şekilde etkileyememe hissi, derin depresyona açılan kapı gibi görünüyor.

“Önce” diyor Smith, “bu alanlarda çaresiz hissetmeye başlarlar ve bu negatif duygulardan asla çıkamayacaklarını düşünürler. Bir süre sonra da intihar düşünceleri oluşmaya başlar”

Smith’in sözleri korkutucu zira erkek depresyonu dramatik bir şekilde artıyor.

Eğer seçebilirlerse erkekler erkek terapistlerle konuşmayı tercih ediyorlar ve bunun cinsiyet ayrımcılığı ile alakası yok. Veriler erkeklerin erkek terapistlerle daha iyi sonuçlar aldıklarını gösteriyor. Ama maalesef yeterince erkek terapist yok. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki psikologların üçte ikisi kadın ve klinik psikologların yüzde sekseni kadın. Bazı üniversitelerde kadın psikoloji mezunlarının oranı %75.

Terapinin erkeklerde daha az fayda sağlamasının nedenlerinden birisi bu.

Smith’e göre bir diğer nedeni de çoğu terapi seansının erkekleri daha iyi hissetirmeye, “daha fazla seviliyor ve bağ kuruyor” hissettirmeye odaklanması. Fakat Smith çoğu zaman sorunun erkeğin güçsüz hissetmesi olduğunu ve erkek güçsüz hissetmeye devam ederken seviliyor hissetmesini sağlamanın, erkeğin daha fazla yük altında hissetmesine neden olduğunu söylüyor.

Başka bir deyişle, erkek depresyonunu, kadın merkezli yaklaşımla tedavi etmeye çalışıyoruz ve bu da erkek terapi hastalarının daha da kötü hissetmelerine neden oluyor.

Peki bu konuda yapılabilecek bir şey var mı?

İlk yapılması gereken, kadın ve erkekler arasında hem fiziksel hem de zihinsel olarak biyolojik farkların olduğunun, genel psikolog camiası tarafından kabul edilmesi ki bu da şu anki gidişatın tersine dönmesi gerektiği anlamına geliyor.

Smith, “herkese aynı gömleği giydirmeye çalışmanın, intihar ve uyuşturucu salgınını ve ruhsal sağlık merkezli diğer salgınları azaltmayacağını” söylüyor.

Erkeklerin içine düştükleri delikten çıkmaları için sadece daha iyi hissetmeleri yetmiyor. Aynı zamanda etkili ve anlamlı sonuçlar da almaları gerekiyor ve tüm ruhsal sağlık tedavilerinin amacı da bu olmalı.

Erkeklerin çektiği acıları gerçekten azaltmak istiyorsak, bir erkeğin acısının kadının acısından çok farklı olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.

Çeviri: We must stop using a female model to treat men’s mental health

Podcast – Borderline (sınırda kişilik) bozukluğu olan kadınla evlilik

Bir süredir yapmaya başladığımız takipçi söyleşilerinde bu sefer borderline (sınırda kişilik) bozukluğu olan bir kadınla evlilik yaşamış bir takipçimiz ile görüştük.

Daha önceki narsist veya sınırda kişilik bozukluğu gibi sorunları olan kadınlar podcastımızı da tavsiye ederim.

Zehirli ilişkiler konusunda daha fazla ayrıntı için Bu yazı, Toksik İlişkiler – Narsist / Borderline Partner Rehberi kitabımıza bakabilirsiniz.

Youtube yayını aşağıda. Bu yayını beğenirseniz, beğenmeyi unutmayın. Yayını spotify kanalımızdan da dinleyebilirsiniz.

 

Toksik evlilik hikayesi

“Toksik (çok zararlı) bir ilişkide olduğumu nasıl anlarım?”

“Ben toksik bir partner miyim?”

Bu yazıda toksik ilişkide olup olmadığınızı anlama konusunda zihin bulanıklığınızı açmaya çalışacağım ve yazının sonunda da size kendinize sormanız için bir soru vereceğim.

Şimdi sıklıkla duyduğum yorum ve mesajlardan birini okuyacağım. Eğer bu yazılanlar size hitap ediyorlarsa, maalesef toksik bir ilişki içindesiniz. Beni takip edenlerin ve danışanlarımın çoğu erkek olduğu için, bu yazı erkek bakış açısından yazıldı ama bunlar cinsiyet ve cinsel seçim ne olursa olsun geçerli şeyler.

Başlayalım:

“Hayatımı perişan hale getiriyor.”

Sadece bu ilk cümleye bakalım. Bu size hitap eden bir cümle ise, ilişkiniz kesinlikle toksik bir ilişki! Bu tabii ki partnerinizin tek sorun olduğu anlamına gelmiyor ama  partnerinizin hayatınızı perişan ettiğini hissediyorsunuz.

“Tüm umudumu kaybettim zira sürekli bir kötü bir iyi yaşamayı artık kaldıramıyorum. Buna ne sabrım, ne iradem ne de gücüm kaldı. Benim narsist olduğumu söyleyip duruyor ve ben de artık buna inanmaya başladım. Zira kavga gürültü çıkardığında onu tamamen görmezden geliyorum. Ona ultimatom verip duruyorum ve toksik davranırken ona duygusal destek veremiyorum.

Onunla dışarı çıkmayı reddediyorum zira her zaman bir olay oluyor. Karım tam anlamıyla bir bela mıknatısı. Terapiye gitmesi için baskı uyguluyorum, değişmesi gerektiğini söyleyip duruyorum. Bunun gibi yaptığım ve narsist diye tabir edebileceğimiz başka şeyler de var. Yani kendime sorup duruyorum: Çizgi nerede? Ben narsist miyim?”

Onun istismarlarının beni yıllar içinde kötü bir yönde değiştirdiğini biliyorum. Temel olarak o kadar stresli ve kaygılı bir hale geldim ki, doğru dürüst iş bile yapamıyorum. Tükenmiş, motivasyonsuz, verimsiz ve işte ihtiyacım olan yaratıcılıktan uzak hissediyorum. Sanki hiçbir anlaşılır nedene dayanmayan ve nereden çıkacağı belli olmayan saçma sapan belaları engellemek benim 7/24 işim olmuş gibi.

Bu kadınla karşılaşmadan önce bir sürü hobim, ilgi alanım, arkadaşım vardı. Ama bütün bunları yavaş yavaş yok etti. Beni sürekli aşağıladı, bana empati göstermedi ve ihtiyaçlarımı görmezden geldi. Buna paralel olarak hergün eleştirildim.

Tabii her şey kötüydü diyemem. Bu kadının çok iyi yanları da vardı ama ben kötü yanlarının ortaya çıkmamasını nasıl önleyebileceğimi bulamadım.

Zamanla bu kötü yanın ortaya çıkmasını beklemeyi ve bundan korkmayı öğrendim. Hatta yavaş yavaş bu kötü yanın adımlarını büyük bir kesinlikle tahmin edebilmeye de başladım.

Birinci Gün: Büyük bir kavga ve ayrılık noktasına gelme.

İkinci Gün: Barışma ve gelmiş geçmiş en iyi ilişki. Onun sevecen tarafına kavuşmam (ki bu benim sürekli ümit etmemi sağlıyor).

Üçüncü veya Dördüncü Gün: İstisnasız olarak gerilimin yeniden yükselmeye başlaması. Aman bir patlama olmasın diye parmak uçlarımda yürümem, onun kızgınlığını savuşturmak için buyurduklarını yapmam, dediği her şeyi onaylamam, istediğinde öpüp sarılmam. Ama zaman içinde artan oranda benim varlığımdan nefret etmeye başlaması ve …

Beşinci Gün: BAM. Tüm o çabamın boşa gitmesi, büyük bir kavga ve ayrılık noktasına gelme.

Bu döngü bazen daha kısa bazen de daha uzun süreli olabiliyor. Bazen omurgalı davranmaya ve karşı koymaya çalışıyorum. Bazen kendimi tamamen görünmez yapmaya çalıştım. Ve bunların arasında bir sürü şey de denedim. Ama hiçbir şey işe yaramıyor.

Bu döngüyü görmem zaman aldı ama gördükten sonra bunun bir kısır döngü olduğunu anladım. Bir şey yapsan da perişansın, yapmasan da.

Her zaman çok iyi bir problem çözücü oldum. Ama bu problemin iyi bir çözümü yok. Sonuçta ilişkiye devam ettim, daha fazla çabaladım ve sadık bir köpek gibi onun yoktan varettiği tüm sorunları çözmek ile uğraştım.

Kendime sürekli olarak hayatımı bu şekilde mahvetmeye devam edip etmeyeceğimi, 80 yaşında geriye bakıp da hayatımı nasıl çöpe attığımı anlamaya çalışıp çalışmayacağımı soruyorum.

Bu aşamada onun toksik davranışları yüzünden hiçbir yere gitmiyorum ve sosyalleşmiyorum. Aşırı kıskanç. Sürekli olarak gereksiz tartışma ve problemler yaratıyor. Bu çok yorucu.

Kendimi tükenmiş ve kapana kısılmış hissediyorum. Bu ilişkiyi bitirmek istiyorum. Ama yeniden başlamak için çok yaşlı olduğumu düşünüyorum. Çocuklar için kalmalıyım, finansal olarak perişan olmak istemiyorum. Karımın en büyük düşmanın olduğunu, ondan tamamen uzaklaşmam gerektiğini biliyorum ama gitmek imkansız gibi geliyor.

Bazen tek çözüm ölmek gibi geliyor. Kendimi onun ölümünü hayal ederken buluyorum. Dışa dönük, sosyal, hayalleri olan ve iyi niyetli biriyken içine kapanık, tutkusuz, sinirli ve umutsuz bir hale gelmem çok üzücü.  Suçluluk duygusunun, sorumluluk duygusunun ve korkunun beni nasıl olup da buraya getirdiğini görebiliyorum.

Yıllar boyunca sürekli bıçak sırtında olmaktan, aman ağzımızın tadı kaçmasın diye alttan alıp kıvırmaktan bıktım. Artık damarıma bastı mı ben de sözel olarak saldırganlaşıyorum. Bunu yaptığımda da bana hastasın, canavarsın diyor. Beni yıllardır bu şekilde suistimal eden kendi değilmiş gibi davranıyor. Artık kötü olan benmişim.

Kötü olan şu ki ben değiştim. Bazen kendi davranışıma bakıp, ne kadar kötü davrandığımı görerek dehşete düşüyorum. Bu ilişkiden önce, kesinlikle saldırgan biri değildim. İyi bir insandım. Artık bundan emin değilim.

Bu oldukça üzücü ve çok duyduğum bir hikaye. Eğer buna benzer bir durumdaysanız, toksik bir ilişki içinde olduğunuz %100.

Siz kendiniz narsist veya toksik bir insan mısınız? Geçmiş ilişkilerinize bakın. Sıklıkla bu duruma düşüyorsanız, siz de sorunun bir parçasısınız. Sorun sizin eş seçiminizde olabilir ve neden sizin en kötü halinizi ortaya çıkaran toksik insanlara çekildiğinizi anlamanız gerekiyor. Belki de güvensiz/kaygılı bağlanma gibi negatif başa çıkma mekanizmalarına sahipsiniz.

Sorun sizin iletişim yetenek seviyeniz ya da duygusal olgunluğunuz olabilir.  Herkes ilişkilerine belli miktarda sağlıksız davranış ve zihin yapısı getirir. İnsanın arada bir kötü davranması veya ilişkisinin sınırlarını test etmesi de doğasının bir parçası.

Ama sizi kronik olarak aşağılayan, aşağı çeken, yalnızlaştıran, tüketen ya da kapana kısılmış hissettiren ilişkiler toksiktir ve bu durumdaysanız bir profesyonele danışmanızı şiddetle tavsiye ederim.

Çeviri: Are YOU in a Toxic Relationship?

Zehirli ilişkiler konusunda daha fazla ayrıntı için Bu yazı, Toksik İlişkiler – Narsist / Borderline Partner Rehberi kitabımıza bakabilirsiniz.

Aldatılarak terk edilmek

Bozuk üzümden iyi şarap yapamazsınız. Ama kaliteli üzümden kötü şarap yapabilirsiniz.

Şarap ustası bozuk üzümden iyi şarap yapabilen kişiye değil, kaliteli üzümden çok iyi şarap yapan kişiye denir.

İyi üzüm seçmek ustalığın en önemli adımı. 

Birçok erkek gerçekten erkeksen sokaklara ait bir kadını iyi bir kadına çevirebilirsin sanıyor.

Birçok kadın, gerçekten kadınsan hapishanelere ait bir erkeği iyi bir erkeğe çevirebilirsin sanıyor.

Okur yorumu, yazıya taşımamı istedi, bence yazıya taşımaya değer:

Arkadaşlar bende 8 aylık ilişkiden terk edilerek kazık yiyerek ayrıldım. Kız veya karı diyeyim ben 30 o 26 yaşında kendi gece hayatında çalışan bir kadın. Daha önce bir sürü ilişkisi olmuş benim de oldu.

Şimdi bu kızdan kazık yemeyeceğini sanıyorsan 30 yaşına çok ama çok saf gelmişsin maalesef. Önden kazık yemelik kız seçmişsin.

neyse ilk zamanları bu yazılarla anlarılan aşk bombardımanı gibi şeylere kadın tarafından çok maruz kaldım benim amacım ilişki değildi bir kaç düzenli sex ondan sonra tekmeyi atmak

Kadınlarla ilgili aşırı mesafeli yüklü “tekmeyi basarım”, “basar geçerim” adamları, bunu hemen her zaman aşırı yapışkan bir tarafı içlerinde saklamanın belli belirsiz bilincinden yaparlar. Bu kelimeleri kullanmayın, sarkaç o tarafa fazla sarktı mı eninde sonunda öbür tarafına da sarkacaktır.

ben otelde çalışıyorum bu yüzden narsist ve kişilik bozukluğu olan kadınlar çok çıkıyor karşıma bazen günde 2 kadınla yattığım oldu neyse bu kadın gel zaman git zaman bana yapıştı etrafımda iki üç tane kadın vardı bu beni onlardan izole etti

1. Hatam diğer tabaklardan vazgeçmem

Bir kadınla tek eşli ilişkiye geçecekseniz, diğer kızları görmeyi bırakırsınız. Hatan bu değil. Hatan ilişkilik olmayan kadınla ilişkiye geçmen.

2. Hatam güvenilmez bir kadınla ilişkiye başlamam heryerinden kırmızı alarm veren bir kadın alkol var daha önce bir sürü ilişkisi olmuş düzgün bir yaşamı yok

Birinci hatan bu.

Uzun süreli ilişkiye başladım ilk zamanlar güzel maraton seks yaptık bursa da Mahmut abi kafamda bir soru var ilk zamanlar aşırı seks çabuk soğutuyor iki tarafı ilişkinin ilk ayları günde 3 defa 4 defa sex oluyordu sonra yavaş yavaş bu sayı azalmaya haftada bir iki defaya düştü klasik uzun ilişki çukuruna düştük

Olabilir ama günde 3-4 kez seks yapacak kadar boş bir adam olman ya da ilişki içinde muhtaç düşüp betalaşman daha etkili olabilir.

ben ilişkiye ilk zamanlar çok güçlü girdim etrafımda tabaklarım vardı kendi giyim kuşamım enerjim iyiydi duygusal yatırım az dengeli zaman ilerledikçe tabi bu kız beni diğer kadınlardan soyutladı odağa kendisini koydu bende uzun ilişkinin verdiği rahatlık yüzünden saldım ilişki monotonlaşmaya başladı kız spesifik alkol alınca tam bir arızaydı ailesinden uzak alkol kullanan odasını bile toplamayan hayatta hiç bir sorumluluk almayan ilk zorlukda çekip gidebilecek bir tip. buradan tüm erkeklere uyarıyorum çıktığınız sevdiğiniz kızları iyi analiz edin aşk gözünüzü gör etmesin ufak tefek kızın içinden canavar çıkıyor

Senin kızın içinden canavar çıkacağı başından kızın bir alnında yazmıyormuş zaten.

birde eski sevgililer abi kızın telefonunu kurculardım eskiden yattığı çocuklar sayfalarca mesaj yazarlardı ben okurdum kızın mesajlar sikindw bile olmazdı buraya dikkat bir ilişki bittiyse bitmiştir yazmayın kendinizi gülünç duruma düşürürsünüz kizları ne kadar sevdiğiniz neler çektiğinizin kızların umurunda değil burası çok acı siz o mesajı yazarken o başkasının altında sikişiyor olabilir

Bir insanın (sadece kadının değil) başkasının kendisini ne kadar sevdiği, eğer o da o kişiyi sevmiyorsa umrunda bile olmaz ama ee? Sen de öylesin. Herkes öyle.

kızların anı bulunduğu anı yaşıyorlar sizin ona önceden ne kadar değer verdiği izin ne yaptığınızın önemi yok o şuan bulunduğu anı yaşıyor yanındaki bulunduğu adamla sizin mesajı bakıp geçiyor kızlar solip kendi zevklerini ve kendini düşünüyorlar çıkarçılar önceden ne verdiğinizi n hisettirdiğiniizin önemi yok spesifik tüketen bencil bir kadına melek gibi davranmayın kadınlar tüketir günümüz kadınları alışveriş para harcama zamanınızı enerjimizi tüketir bitirir sonra siktir olup sizin posanızı çıkarıp giderler uzun ilişkiyi opsiyonlarınız çok olsun hayata güçlü olduğunuzda ve emin olduğunuz kadınla girin zorunlu kadınlardan uzak durun kurtarıcısı oynamayın onu kurtarayım derken kendiniz bitersiniz

Şimdi kusura bakma da, sokaklara ait bir kadınla ilişki yaşayıp buradan tüm kadınları kapsayan bir deneyim çıkarman, 19 tane sabıkası olan adamla çıkıp da bıçaklanınca erkekler şöyle böyle diye tavsiye veren kızın yaptığına benzer. Yani normal bir kadınla bir ilişkin olmamışa benziyor. Dediklerini yapan çok kadın var ve onlara karşı uyanık olun ama olayı tüm kadınlar diye genellerseniz öncelikle siz kendi kendinizin doyumlu ilişki ihtimalini ortadan kaldırırsınız.

bu site çok değerli biz erkekler için veli nimet hayatımda bir kaç kazık yediden sonra tanıştım bu siteyle bir yerde bende hata vardı kadınları istediklerimi davranıp taneıçılaştırıyordum önceleri masallar aleminde yaşayan mavi haplıymışım bu site sayesinde öğrendim oneties mi bu site sayesinde bertaraf ettim sitede yazılar yazıların hepsini iki üç defa okuyup ilişkiler üzerine sorgulayıp uyguladım

bir kızı elimde tutmayı başaramadım ama

Bir kızı elinizde tutmanız gereken ödül olarak görmeyi bıraksan nasıl olur? Sen bir kızla istediğin uzunlukta ilişki sürdüremiyorsun.

o terkedincede darmadağın ağlak bir çocuğa dönmüyorum hatalarımı aylarını onu düşünerek geçir miyom

Yetmez ama evet.

8 aylık ilişkim yeni bitti aldatılarak hemde.

Bu kızın özellikle de sen ipleri verdiysen bunu yapmaması şaşırtıcı olurdu. Her kızda hipergami vardır ama hipergamisine ahlaksız bir şekilde hemen yenilecek kızla da olmazsın.

buradaki yazılarda bahsedilen konuların hepsini yaşadım shit testleri en sert şekilde yedim savuştutabildiklerimi savuşturdum. Bazen kıza ben rest çektim bazen sustum bazen afc ye dönüştüm ama hiç bir zaman kızın geçmişi bildiğim için aşırı o giderse ben ölürüm aptallığına düşmedim

Hocam sen bu kızla birlikte olarak zıçıp zıvamışsın, daha fazla sıvamadın güzel ama yine de düşmüşsün. Bir daha böyle bir kızla uzun süreli ilişki içine girme.

ilişkiler başlar yaşanır biter bir insanın sizi aldatarak terk etmesi koymuyor değil ama biraz uyanık olursanız o sinyalleri ilişkinin gidişatına göre görebiliyorsunuz zaten en büyük sorun orada kız sizi terk etmek için aylarca kafasında gel git düşünceler oluşuyor kendini ayarlıyor bulabiliyor sa dal bile buluyor ki günümüzde bir kadın ne kadar hb değeri düşük olsada kapısında bekleyen bir iki erkek oyuna girmek için daima hazır onun için kendi özbenliğinizi yitirmeyin derim bu site sayesinde kendimi bir haftada toparladım

Rollo zamanında confidence and  safety net diye bir yazı yazmıştı. Anlatılanları bilseniz bile ara ara düşeceksiniz ama hiçbir zaman bir önceki gibi düşmeyeceksiniz.

ilk gün kıza küfürler ettim refleks olarak geri dön dedim ama hemen ayıldım no kontak yaptım bu sitedeki yazılar sayesinde beynimi zor olsada durdurabildim mavi hap çukuruna düşmedim enerjimi ve zamanı mı çok çalan biriydi şimdi kendime zaman ayırxam acıyı yeni bir ben olarak değiştirmeye çalışcam ilk ilişkilerimde bir iki ay kendime gelemezdim sigara paketleri ikiden 3 e çıkardı alkol kullanımı artardı şimdi bir hafta biraz sigara ve stres çoğaldı alkol yok yalan atmayayım

toplumunun kadınlara pompalanan amın var değerlisin yaftasını yemeyin onların ilişkilere getirdikleri sadece amları var buda erkek aptallığın eseri kadınları silkmek için her türlü yalakalığı yardımı yaparak yüceltmek

Senin ilişkiye amından başka bir şey getirmeyen kadınlardan uzak durman lazım. Ama bir yandan da ilişkilerine seksten başka şeyler getiren kadınların beraber olmak isteyecekleri biri olman lazım.

Kadınların hepsi böyle deyip kırılgan egonu korumak uğruna kendini hayat boyu iyi bir ilişkiden mahrum edeceğine,  bir kadın benim için neden ilişkiye amından başka bir şey getirme gereği duymuyor diye bir sorman lazım.

değerli olan bizler erkekleriz bu medeniyeti biz yarattık arabaları evleri silahları savaşları ülkeleri biz yarattık bakın tarihe kaç kadın padişah var bakın ülkelerin kurucularından hep erkekler icatların yüzde 99 erkekler bu dünyayı biz var ettik 10 gram ama yenik düşmeyin

Bir kadının ilişkiye getirebileceği tek şeyin 250 gram olduğunu kabul etmişseniz ve aksini kabul etmeyecekseniz işiniz kolay. Gidin kendinize yapay am alın. Bakın bakalım tatmin olabiliyor musunuz ya da ilişkiye getirdikleri şey sadece am mıymış?

kadınların yüzde 90 böyle günümüzde tüketirler iyi ev iyi ev eşyası araba eskidimi yenisi alalım aşkım VS tutmayın bunları bir evin atm si olmayın

Senin gibi kadınların 90%’ı böyle sanan adamlar ya bu kadınlara ya da yalnızlığa mahkumlar.

kadın sizi istiyorsa herşeyi ile hayat arkadaşı olarak kabul eder

Bu da beni olduğum gibi, sahip olduğum kısıtlı imkanlarla kabul eder aşırı ucu. Sizin hayatın bunların arasında bir yerde olduğunu anlamanız lazım.

hatta böyle tüketen kadınlardan uzak durun ne kadar güzel ve iyi olması önemli değil günümüz türkiye sinde bir düğün için çok para harcanıyor altın ev eşyası balayı vb bu kadar yüke giriyorsun sonra ilk kavgada boşanıyorsun çoçukda varsa nafaka erkekler artık ilişkilerde kadınlardan dikkatli olması lazım hemde çok aşk balayı ayları çabuk geçer bir piliçi ateşleyen para araba hediyeler değil öyle sanıyorsanız mutlaka yanılacaksınız o evlerin içinde belli bir zaman sonra klişe götü göbeği salmış çocuklar için her türlü noktan işe katlanıp ömür tüketmeyin evlenin ama en güçlü zamanınızdave iyi yetiştirilen yetişen kadınlarla evlenin
Bunu yazı olarak yayınlarsanız sevinirim Mahmut abi… Saygılar

Zehirli ilişkiler konusunda daha fazla ayrıntı için Bu yazı, Toksik İlişkiler – Narsist / Borderline Partner Rehberi kitabımıza bakabilirsiniz.

Odaklanarak çalışma ve Ultradiyen Ritim

Ne kadar süreyle odaklanmaya çalışmalıyım sorunu çok sık alıyorum. Bu konudaki araştırma literatürü, ultradiyen ritimlerin anahtar önemde olduğunu gösteriyor.

24 saatlik sirkadiyen ritmi duymuşsunuzdur. Beynimiz ve vücudumuz, bu 24 saatlik döngüde, 90 dakikalik ultradiyen döngülere göre çalışır.

Odaklanma ve yoğunluk gerektiren şeylerin süresini 90 dakikada civarında tutun. İki belki üç saat aralıksız odaklanma ve yoğunlaşma mümkün olsa da, biyoloji hakkında bildiklerimize ters. Uyku aşamaları da, uyanıklık aşamaları da, 90 dakikalık dilimler şeklinde oluyor.

Ben 90 dakikalık bir zaman sayım sayacı kuruyorum. Çok kısa sürede bitirmem gereken acil bir şey olmadığında ya da optimal oranda kafein almadıysam, bu 90 dakikanın ilk 5-10 dakikasının odaklanmaya geçiş, ısınma süresi olduğunu kabul ediyorum ama bu 5-10 dakikayı da 90 dakikaya dahil ediyorum.

Bu ısınmadan sonra kalan zamanda, zihinsel işe ya da öğrenmeye odaklanmaya çalışıyorum. Bu süre boyunca dikkatimin ve odaklanmamın dağılıp yeniden toparlanacağını kabul ediyorum. Odaklanma kabiliyetinin büyük parçalarından biri de, odaklanma dağıldığında odaklanmaya geri dönmek.

Ben bunu kafamda, okun başının birden çok genişlemesi, birçok şeye odaklanması ya da odada başka bir yere odaklanması şeklinde canlandırıyorum. Burada anahtar, oku alıp yeniden olmasını istediğimiz yerin üzerine koyup daraltmak. Bu oldukça aktif ve çokça metabolik enerji gerektiren bir şey. Beyniniz, metabolik enerjinizi en çok yiyen organ. Bazal metabolik enerjinizin çoğunu hareket etmeye, kalp atışına ya da nefes alıp vermeye değil, beynin çalışmasına gidiyor.

Odaklanma ve odağı koruma süreci, yüksek oranda metabolik enerji tüketen bir aktivite olduğu için, 90 dakika sonunda ve hatta 45 dakika sonunda yorgun veya bitkin hissetmeniz mümkün. Bu nedenle 90 dakikalık odaklanma seansı sonrasında, en az 10 dakika ama idealinde 30 dakika, benim kasti odak dağıtma dediğim şeyi yapın. Bu süre boyunca yoğunlaşmanızı gerektirmeyen, adi işler yapın. Biraz oraya buraya yürüyün ama mesela tuvalete giderken telefonunuza bakmayın ve tabii ki tuvalette de telefonunuza bakmayın. Kendinize gevşeyeceğiniz, zihninizi rölantide tutacağınız ve bir şeye odaklanmayacağınız bu süreyi tanıyın. Bu şekilde zihinsel olarak boş durma süreleri, ağırlık kaldırırken set aralarında vermeniz gereken kısa molalar gibi, odaklanma kabiliyetiniz için çok önemli.

Evet biliyorum bu zor zira cep telefonlarımızın ya da başka cihazların ekranlarından yayılan, inanılmaz derecede zengin duyusal bilgi bombardımanına çekilip duruyoruz. Ama şunu sürekli vurgulamak istiyorum ki, odaklanma kabiliyetimiz sadece odaklanma devresine girerken ve devrenin içindeyken ne olduğuna değil, o odaklanma devrelerinden sonra ne olduğuna da bağlı. Odaklanma kabiliyetinizi korumak ve arttırmak istiyorsanız, kasıtlı olarak odaklanmamanız gereken bir dinlenme devresine girmelisiniz. Ve tabii ki bu odaklanmadan geçirilen dinlenme devrelerinin en büyüğü de, uyku. Zihnimizin nerede olduğunu kontrol etmediğimiz bu derin ve uzun sürenin, en yoğun rüyalar görürken bile beyin için en iyi restorasyon evresi olması da oldukça mantıklı.

Yani 90 dakika ya da daha az bir odaklanma devresinden sonra, yaptığınız şeyi bırakın ve en az 10 dakika, idealinde 30 dakika boyunca otomatik ve refleksif olan, fazla zihinsel enerji gerektirmeyen işler yapın. Bu dinlenme devresinde ortada daireler çizerek yürümeniz ve gökyüzüne boş boş bakmanız gerekmiyor ama eğer bunu yapabiliyorsanız yapın. Bu dinlenme devresinde odaklanarak bir şeyler okumaktan ve görsel dikkatinizi dar bir alana vermekten yani cep telefonu ekranından uzak durun. Bu şekilde dinlenmek, sizin bir sonraki odaklanma devresine daha kolay girip bu devreyi daha kolay tamamlamanıza ve gün içinde bu tür odaklanma devrelerini defalarca yapmanıza yardımcı olacaktır.

Günde kaç ultradiyen döngü yapabiliriz? Bu sizin ne kadar iyi uyuduğunuza, beslendiğinize ve odaklanma kapasitenizi ne kadar iyi eğittiğinize bağlı.
Şimdi paradoks şu ki, siz odaklanma konusunda ne kadar çok alıştırma yapar ve odaklanmaya geçişte ve odaklanmış olarak kalmakta ne kadar iyileşirseniz, o kadar çok odaklanmasız bir şekilde dinlenmeye ihtiyacınız olur. Benim size tavsiyem, günde iki belki de üç tane derin bir şekilde odaklandığınız, 90 dakikalık çalışma devresi yapın.

Yani 90 dakika odaklanmış bir şekilde çalış ve sonra 30 dakika dinlen ve yine 90 dakika çalış ve dinlen diye arka arkaya değil de sabah 90 dakikalık bir derin çalışma ve sonra belki öğleden sonra bir 90 dakikalık derin çalışma daha şeklinde çalışmanızı lazım.

Yalnız bunu söylediğimde birçok insan şaşırıyor ve “bekle bir dakika! Kaç kişi günde sadece 3 saat çalışarak yaşayabilir?” diyorlar. Ama ben günde sadece 3 saat çalışın demiyorum. Zor, zihinsel işlerden bahsediyorum.

Ne kadar çok, ne kadar derin yoğunlaşırsanız, bu 90 dakikalık derin çalışma devrelerinden o kadar az yapabilirsiniz. Fiziksel aktiviteleri düşünürseniz, 100 km ultra maraton koştuğunuzda, yeniden kendinize gelmek için ihtiyacınız olan süre, 10 kilometre koşan birine göre çok daha uzun olacaktır. Yoğun çalışmadan sonraki dinlenme devrenizin uzunluğu da, çalışmanızın ne kadar yoğun olduğu ile doğru orantılıdır.

Ben hayatımın bu aşamasında, telefonumu uzağa koyarak ya da kapatarak, günde 3 tane yoğun, 90 dakikalık çalışma devresini yapabiliyorum. Ama çok acil ve stresli bir şey yoksa, bundan fazlası olmuyor. Bu üç 90 dakikalık derin çalışmanın arasında da, daha az odaklanmamı gerektiren işler yapıyorum.

Bazılarınız günde 4 tane 90 dakikalık yoğun çalışma devresi yapabilir. Benim tavsiyem, günde en az bir tane yapmaya çalışın. Bu arada hafta sonları da dahil günde bir tane. Ben hafta sonları telefonumdan uzakta gerçek bir kitap okuyorum ya da yürürken sesli kitap dinliyorum. Ama öğrenmek istediğim şeye gerçekten konsantre oluyorum.

Eğer bunu hiç yapmıyorsanız, 4 hafta boyunca hergün bir tane 90 dakikalık yoğun çalışma devresi yapın. Yoğunlaşmış şekilde kalmaya ve hissedeceğiniz rahatsızlığa yenilmemeye çalışın. Sonra da günde yaptığınız devre sayısını arttırın.

Şimdi gidip öğretmeninize ya da doktora danışmanınıza “hiçbir şeye 90 dakikadan fazla odaklananam” deyin demiyorum. Derin odaklanma devrelerinden bahsediyorum. Bunlar gerçekten kendinizi odaklanmaya ve yeniden odaklanmaya zorladığınız, okun başını keskinleştirdiğiniz, yoğunlaşmak istediğiniz şeye yönelttiğimiz, gerçekten zor şeyler. Fiziksel olarak spor salonunda ağırlık kaldırdığınız devre gibiler.

20’li Yaş Kadın 40’lı Yaş Erkek Evliliği

Kadın bir takipçimiz 20’li Yaş Kadın 40’lı Yaş Erkek Evliliği Yapmak başlıklı bir yazıyı yorumlamamı istemiş:

mahmut bey bu yazıda haklilik payı var mi?herkes cok farklı şeyler söylüyor bu konuda ve oldukça kafam karıştı.rica etsem bi artilarini eksilerini yorumlar misiniz?

Şimdi yazar kadının bahsettiği dar bir erkek çerçevesi var:

Seksüel pazar değeri grafiği erkeklerin bir kısmının başını döndürdü. Gördüler ki, bir erkeğin partner olarak en istendiği yaşlar 30 ve üstü. Özellikle, 20’lerinde kızlar tarafından reddedilen ve örselenen erkekler, 30’lu yaşlara geldiklerinde kaba tabirle “am içinde yüzeceklerini” vaat eden bu tabloya bayıldı ve gelecek planlarını şekillendirdiler bile: 40 yaşına kadar yatabildikleri tüm kadınlarla yatıp, çocuk ve aile isteyince de 20’lik bir çıtırla evlenmek.

Şimdi 30’lu yaşlarda am içinde yüzecekleri vaadiyle olayı abartmış ve “40 yaşına kadar yatabildikleri tüm kadınlarla yatıp, çocuk ve aile isteyince de 20’lik bir çıtırla evlenmek” dediği şey bütün yazıda bahsettiği erkek tipi olduğu için yazıda haklılık payı var. Ben burada bu senaryoyu tavsiye etmiyorum, dışarıda edeni de pek görmedim.  Dikkat edin, erkekler için ideal evlilik yaşı 33’tür diyorum ve aynı zamanda evlenmeden 2 sene çıkın diyorum. Yani bu ne demek? Son uzun ilişkinizle 30 yaşında olacaksınız. Ayrıca benim tavsiyem en geç 26 yaşından itibaren uzun süreli ilişkilere geçmeleri yani uzun süreli ilişkilerden kaçınma 24-25 yaşına kadar tavsiye edilen bir şey.

40’ına kadar evlenmeyin tavsiyesi görüyorum ama 40’ına kadar yatabildiğiniz tüm kadınlarla yatın sonra da çıkın evlilik arayın tavsiyesi veren var mı? Varsa yanlış bir tavsiye. O kadar kısa süreli ilişkiden sonra uzun süreli ilişki moduna geçmeniz çok zor olur.

Şimdi bu ablanın dediği gibi 40larına kadar sadece kısa süreli ilişki yaşayan adamlar ilk ilişkilerinde genellikle 18 yaşındaki gibi tecrübesiz oluyorlar ve fena oneitis yapıyorlar. Bu adamlarla arada bir konuşuyorum. Ama 40lık bekarların ezici çoğunluğu ya boşanmış ya da uzun süreli ilişkisi bitmiş adamlar yani uzun süreli ilişki tecrübeleri var, 40’ına kadar yatabilecekleri kadar kadınla yatma peşinde koşup bu tecrübeye sahip olmayan adamlar değiller.

Ayrıca 40’ında evlenmeyi 20’lik çıtırla sınırlamak da kendi pazarını fazla kısıtlamak olur. 26 – 33 bandı uygun. Ama evet 40’ına kadar hatundan hatuna atlayın sonra 20lerinde kız bulun evlenin tavsiyesi ve kafası riskli. Hani 40’ında çeşitli nedenlerle bekar kalmış bir erkeksen tamam ama 40’ına kadar özellikle bekar kaldıysan riskli.

Bu arada abla burada bir de cinsel pazar grafiğini yanlış anlıyor. Bu yanlış anlama çok yaygın ve bana  kadınlar özellikle bunu çok soruyorlar. Cinsel pazar değeri grafiği kadınların CPD tepe noktası 23, erkeklerin 38 der. Bu kadar. Bunu Rollo birçok kere açıklamak zorunda kaldı yahu, bu grafik 23’lük kızlar 38’lik abi ararlar, en iyi bu iki yaş grubu eşleşir, 38’lik abiler “tepedeyim o zaman 23’lük kız arayayım” demek değil! Bir erkeğin 38 yaşına doğru tepede olması, hayatı boyunca en yüksek kadın ilgisi alacağı zaman demek, başka bir anlamı yok. Bu ilginin çoğu yine 28-30 üstünden gelecek. 23 yaşında kızla olamaz mı, olur tabii ama sadece o olur ya da 23’lük kızlar peşinizde koşacak sanıyorsanız feci yanılıyorsunuz. Aynı şekilde 30 yaşında bir kadınım, 38lik abiler hep 20lik isteyecek benden geçti diye anlıyorsanız da çok fena yanılıyorsunuz.

Yaşayacağınız ilk risk, tüm bu yıllar içinde hayatınıza kattığınız kısa süreli partnerlerinizin kadının ne olduğu konusunda algınızı bozmasıdır.

40’ına kadar sadece kısa süreli ilişki peşinde koşan erkek için yüksek ihtimalle doğru olacaktır. Ama risk kadın algınızın bozulmasından daha çok, uzun süreli ilişki kabiliyetinizin olmaması.

Düzgün kadınlar büyük ihtimalle sizinle kısa süreli takılmak yerine düzgün ilişkileri veya evliliği tercih edeceklerdir, malum dünyadaki tek erkek siz olmayacaksınız.

Çok kadınca bir yorum ya da AFC kafasına göre bir yorum 🙂 AFC de bir çeşit kadın olduğundan normal. Düzgün kadınlar da sizinle takılacaklar, sizinle uzun süreli ilişki tercih etmeyebilirler. Ederlerse de siz beceremeyebilirsiniz, bunun ihtimali yüksek.

Kişiyi tüm yönleriyle gözlemleyebileceğiniz sağlıklı ortak ortamlar yerine sadece bar, spor salonu veya applere kalma riskinizin bu kadar bir yaş farkında arşa çıkacağını söyleyebiliriz sanırım.

Yazan kadın nereye, kimin tavsiyelerine bakıyor hiçbir fikrim yok. Sırf gece oyunu PUA tipi şeylere bakıyor sanırım ama bizim burada mesela bardır, şudur tavsiyesi pek vermiyoruz. Hayat oyunu oynayın diyoruz. Gündüz oyunu var. Tamam biliyorum, yazan bizi eleştirmek için yazmamış ama merak ettim. Zira cinsel pazar değeri dediğine göre kırmızı hap konusunu biliyor ve bizim camiada bar oyunu çok tavsiye edilen bir şey değil.

Beğendiğiniz bir kızın sizi yaşlı bulması ihtimali hiç düşük değil.

Çok doğru ama ee? Yani aksini düşünen veya iddia eden var mı acaba?

Ben daddy issuesdan muzdarip olmayan bir kadın olarak kendimden 5-10 yaş ve daha büyük erkeklerden hoşlanmıyordum.

Senin gibi kadınlar var evet. Az da değiller. Ama yaşça daha olgun erkeklere bakan kadınların çoğu daddy issues yüzünden böyle sanıyorsan o konuda yanılıyorsun.

Kız arkadaşlarımdan da biliyorum ki sıradan bir genç kız için yaş farkı göz korkutucu ve hatta itici olabiliyor. Bakın kadınların çoğu yaş farkından rahatsız oluyor.

Hah işte burada kadınların pek bilmediği ve bilemeyeceği bir konuya geliyoruz. Benim gözlemim ve yine birkaç yerde hemen hemen aynı rakamlara rastladım, kadınların %20 kadarı kendinden 5-10 yaş ve üstü büyük adamın yüzüne bakmaz, ne kadar süper olursanız olsun. O nedenle 40’lık bir abi olarak, 20’lik spesifik bir kıza takılıp kalırsanız, fena çuvallayabilirsiniz.

Kadınların %20 kadarı, büyük yaş farkından alanen hoşlanır hatta çoğu zaman kendinden 5-10 yaş büyük değilse erkeğin yüzüne bakmaz.

Burada yazarın bilmediği şu: Geri kalan %60 ise sorsan asla der ve bunu da inanarak söyler. Ama bu kadınlar doğru adam yürüdü mü “birden nasıl olduğunu anlayamazlar”. O nedenle kadın meclisinde bir muhabbette %80 asla olmaz diyecektir.

20’lerinde bir kıza da orta yaş, orta yaşlı bir kadına olgunluğun göründüğünden daha uzak, itici görünecektir, bu hiç ufak bir ihtimal değil. 

Evet bu ufak bir ihtimal değil. Ama kadınların birbirlerinden bildikleri kadar da yüksek bir ihtimal değil.

Ki, güzel yaşlanacağınızı varsayıyorsunuz. Böyle yakışıklı, kır saçlı, fit vücutlu hayal ediyorsunuz gelecekteki kendinizi.

Doğru. Ey erkekler, 23 yaşında plaj topuna dönmüş bir kadın nasıl cinsel pazar değerinin doruklarında değilse, 30larında koltuk patatesine dönmüş bir adam da sırf yaştan dolayı büyük bir cinsel pazar değerine ulaşamaz. Tam tersi 20lerinden daha düşük değere gelebilir. O nedenle kendinize bakmak zorundasınız. Yunan Tanrısı gibi bir vücuttan bahsetmiyorum, normal kilo, iyi bakım vs. yeterli.

Ancak erkeklerin azımsanmayacak kısmı, aynı kadınlar gibi hiç de güzel yaşlanmıyor.

Evet ama güzel yaşlanmamak için kasıyorlar resmen. Azıcık spor, güneşten, sigaradan ve fazla içkiden uzak durmak, iyi beslenme ve uyku ile iyi yaşlanabilirsiniz. Ama erkeklerin önemli bir kısmı böyle yaşlanmıyor maalesef.

Yaşı kendinden çok büyük erkeklerle ilgilenen bir kızın daddy issues yaşama ya da erkek üzerinden bir an önce sınıf atlamak isteyen biri olma ihtimali küçük değil.

Bu da doğru ama genel kanının aksine bunlar çoğunlukta değiller.

Yazının başında da dediğim gibi birini mutlaka bulursunuz. Ama evleneceğiniz profil iyi huylu, sağlıklı biri olmalı değil mi?

Onu da bulursunuz ama 40ına kadar kısa süreli ilişkide koşan erkek bulunca nasıl uzun süreli ilişki yapacak? Sıfırdan öğrenmesi lazım.

Ancak 40 yaşına yaklaştığınızda sizin 20’li yaşlarındaki bir kızı küçük bulacak olma ihtimaliniz de var.

23 yaş ve altını belki, 24-25 ve yaş üstünü küçük bulacak erkek azdır.

Genç kızlar size hayat arkadaşı olacak gibi değil kaprisli bir çocuk gibi gelebilir, seksin ötesinde bir yönelim hissedemeyebilirsiniz pekala böyle bir insana.

Maalesef, kadınlar erkeklere göre daha erken olgunlaşıyorlar ve sonra da çok büyük bir değişim geçirmiyorlar. 24 yaşında, 34 yaşındaki gibi kişilik olarak olgun çok kız var.

Zaten çocuk büyütmemiş bir insan olacaksınız, o yüzden çocuk gibi bir partneri büyütmeye dair sabrınız da az olacaktır.

Bu da 30 yaşlarında kadının 30 ve üstü erkeklerin 20lik kızlarla birlikte olma konusundaki desteksiz fantezilerinden biri. 20li yaşlarında kadın yetişkin bir kadın, ergen kızlardan bahsetmiyoruz.

Dolayısıyla, sizin partnerinizden her anlamda çok tecrübeli olmanız göz korkutucu ve aşırı bir yük gibi gelebilir ona.

Bu çoğu kadına çekici gelir.

Partneriniz, aradaki 20 yılın farkıyla baş etmeye uğraşmak yerine sizden uzaklaşabilir.

Bu arada söyleyeyim 20 yaş çok bir yaş farkı, tercih edilecek bir şey değil.

Geri kalanında 40ına kadar kısa süreli ilişki adamı varsaymış. Bir tek şu var:

Kadınların ileri yaş gebeliklerinde risk olduğu gibi, erkeklerin de spermleri ileri yaşlarda deforme olmaya başlar ve dölleme başarısı açısından da, bebeğin sağlıklı olması açısından da riskler giderek artar. Mesela otizm için en büyük risk faktörlerinden birinin babanın 40+ yaşta olması olduğu biliniyor artık.

Bu doğru ama özellikle otizm konusundaki sayılar abartılıyor. Ama erkekte de 45 yaş üstünde riskler artıyor hep aynı kalacağız diye bir şey yok. Yani erkek olarak bu durumu da göz önünde bulundurmalısınız. Tabii bir de 50 yaşında küçük çocuk yetiştiriyor, 60’larında liseli okutuyor olma durumunuz olacak ki o yaşlarda bunu ister misiniz düşünmeniz lazım.

The researchers in the 2017 study calculated that about 1.5 percent of children born to parents in their 20s will have autism, compared with about 1.58 percent of children born to parents in their 40s.”

Son olarak tekrar ediyorum, burada 40’lı yaşlarınızda 20’li yaşlarında olan bir kızla evlenemezsiniz demiyorum (kaldı ki 40’lı yaşlarının başında 20’li yaşlarının sonunda bir kadınla evlenmek üzere olan biri olarak yazıyorum) ama evlenmeye niyetiniz varsa bu işi 40’lara hatta 35 sonrasına bırakmayın.

Başkası için terk eden sevgilinin geri dönmesi

Bu podcast yayınında, bir izleyicimizin 5 yıllık ilişkisinin, eski kız arkadaşının başka bir erkek için terk etmesi ile başlayan bitiş hikayesini konuştuk. Başkası için terk eden, aldatarak terk eden, daldan dala atlayan eski sevgili neden geri alınmamalı üzerine bir hikaye. Aslında ilişki de toksik ilişki ama bu bölümde o kısmı çok konuşamadık. Bunun yanında 5 seneden sonra sudan çıkmış balığa dönen bir genç erkeğin, üniversite ortamında kızlara nasıl yürüyebileceğini de konuştuk.

Bu duruma düşmemek için tabii bizim siteyi okumanızı, yayınları izlemenizi ve uzun süreli ilişkiler rehberine bakmanızı tavsiye ederim.

Yayının Youtube videosu aşağıda. Youtube’da izlerseniz, kanalımızın fazla sayıda insana ulaşması için beğenirseniz videoyu beğenmeyi, kanalı izlemeye almayı ve çan işareti ile uyarıları açmayı unutmayın. Tabii daha da iyisi, bir sorunuz ve yorumunuz olursa video altına yorum bırakmayı unutmayın.

Bu içeriğe Spotify ve Odysee kanalımızdan da ulaşabilirsiniz.

Genç yaşta planlamadan ve evlenmeden baba olmak

Bu podcast değişik bir yayın oldu. Bir izleyicimiz ile şu an içinde bulunduğu ve pek de sık rastlanmayan ama eğer dikkat etmezseniz sizin de kendinizi içinde bulabileceğiniz bir durumu konuştuk.

İzleyici kısa bir süre birlikte olduğu kızın hamile kalması ve çocuğu doğurma kararı vermesi üzerine henüz üniversite öğrencisiyken, planlamadan ve evlenmeden baba olmuş. İşi karıştıran şeylerden biri de kızın yurt dışında olması. Biz de bu yayında izleyicinin geçirdiği süreci, babalığı ve çocuğunu kabul ediş sürecini ve bundan sonra neler yapabileceğini konuştuk.

Konuyla ilgili doğum kontrol hapı yazısına da bakmanızı tavsiye ederim.

Yayının Youtube videosu aşağıda. Youtube’da izlerseniz, kanalımızın fazla sayıda insana ulaşması için beğenirseniz videoyu beğenmeyi, kanalı izlemeye almayı ve çan işareti ile uyarıları açmayı unutmayın. Tabii daha da iyisi, bir sorunuz ve yorumunuz olursa video altına yorum bırakmayı unutmayın.

Bu içeriğe Spotify ve Odysee kanalımızdan da ulaşabilirsiniz.