Disiplin sağlayamıyorum diye bana ulaşan çok sayıda insan var. Bana ulaştıklarında kafalarında disiplinli olup yapmak istedikleri birçok şey var. Aynı zamanda neden disiplinli olmadıklarına dair birkaç fikirleri de var.
Bana disiplinsiz ve darmadağın bir hayatım var ve bu konuda ne yapacağımı bilemiyorum diyenlerin hemen hemen tamamıyla aramda şuna benzer bir diyalog geçiyor:
“Disiplinsizim, ders çalışamıyorum / işe geç gidiyorum / dükkanı zamanında açamıyorum, vs. vs.”
“Peki yataktan kaçta kalkıyorsun?”
“Evet çok geç kalkıyorum. 10 – 12 arası. Geç kalkmam büyük sorun değil mi?”
“Kaçta yatıyorsun?”
“Sabaha karşı 2 – 4 gibi.”
“Senin büyük sorunun geç kalkmamak değil geç yatmak.”
Gece 2 – 4 arası yatıp sabah erkenden nasıl kalkacaksın ki? Asıl sorun gece yatmamak. Şimdi “ben gece çok daha verimliyim” diye çıkışacak arkadaş, tamam sen azınlıksın ve bundan sonrasını okumana gerek yok. Ama insanların büyük çoğunluğu saatlerce çalışıp gece 2 – 4 gibi yatmıyorlar. Gördüğüm kadarıyla özellikle 23:00 – 03:00 arası tek yaptıkları şey internet, sosyal medya, boş youtube videoları, vs. Belki kitap da okuyorlar ama bu 4 saatlik dilimin %90’u çöpe gidiyor.
Eskiden bu çoğunlukle erken kalkmama lüksleri olduğunu sanan üniversite öğrencilerinin ya da liseyi bitirip üniversiteye ilk sene kazanamamış öğrencilerin sorunuydu. Ama şimdi eve kapanan ve evden çalışan büyük bir beyaz yaka nüfusu da bu problemle karşı karşıya. Bana bazen evde çalışan kimse 10:30’dan önce işe başlamıyor gibi geliyor.
Hayatınızda disiplin istiyorsanız ve böyle bir uyku düzeniniz varsa size açıkça söyleyeyim: bu problemi çözmediğiniz sürece disiplini unutun. Birkaç bohem sanatçı dışında geceleri bu şekilde yaşayıp geç kalkan ve buna rağmen başarılı olan insan sayısı yok denecek kadar azdır. Yahu bunu bilmeyen mi var diyeceksiniz ama maalesef çok var. Benim görüştüğüm çoğu insan, asıl sorunun bu olduğunu öğrenince çok şaşırıyor zira bunu o kadar önemsemiyorlar.
Burada asıl sorun geç yatmak. Bunu erken yatmaya ve hep aynı saatte yatmaya çevirmeniz gerekli. Hep aynı saatte zira hayatınızdan depresyonu uzak tutmak ve diğer şeyleri disiplin altına almak için böyle bir sabite ihtiyacınız var.
Depresyonla mücadele eden insanlarda sıklıkla gördüğünüz birşey, ve depresyonun nedeni konusunda çok genel bir önerme ortaya koymuyorum zira depresyonun bir sürü nedeni var, hayatlarında yeterince düzen olmayan insanlar, hayatın ağırlığı altında ezilmeye meyillidirler.
Örneğin birileri bana gelip depresyonda olduğunu söylerlerse, onlara her zaman standart bir soru setini sorarım.
İşin var mı? Eğer bir işin yoksa, toplumumuzda cidden başın beladadır. Öncelikle biyolojik ritminiz sapıtır zira akşam belli bir saatte yatmak ve sabah belli bir saatte kalkmak için bir nedeniniz yoktur. Çoğu insanın hergün aynı saatte uyanmamaları, günlük ritimlerinin (circadian rythm) çalışmasını takip ettiklerinden, yataktan kalkar kalkmaz depresyona girmeleri için tek başına yeterlidir. Özellikle de öğleden sonra uyuklamaya başlarlarsa.
İdeal zaman 11:00 ama 10:30 da olabilir. Eğer 11’de yatıp 7 saat uyursanız sabah 6’da kalkabilirsiniz. Sabah 6’da kalktıktan sonra 12:30 gibi 30 dakika – 1 saat öyle uykusu da yapabilirseniz süper.
Sabah bilinciniz yeni açılırken özellikle de gece geç yatmışsanız, kendinizi yataktan çekip çıkaramayabilirsiniz. Gece erken yatma konusunda daha fazla kontrolünüz var. Ama hemen heveslenmeyin, daha fazla kontrolünüz var ama bu birçoğunuz için kolay değil. Çoğunuz gece sosyal medya, netflix, mesajlaşma gibi artık bağımlılık olan alışkanlıklar geliştirmiş vaziyettesiniz. Bunların varlığında erken yatmanız çok zor olacaktır. Bunun için genellikle şunu tavsiye ediyorum:
1 – 23:00’de yatacaksanız 22:00’de bilgisayarı ve cep telefonunu bırakın.
2 – 23:00’de ışıkları söndürün, cep telefonunu uzağa koyun ve yatağa girin. Cep telefonunuzun hiçbir notifikasyonu açık olmasın. Airplane mode’a alıp yatabilirsiniz mesela.
3 – Uykuya dalmasanız bile yataktan çıkmayın! Biraz televizyon izleyeyim, instagram bakayım, vs. uykum gelir diye düşünmeyin. Tavana bakın, pencereden dışarıya bakın, gözlerinizi kapayıp koyun sayın, vs. 23:00’de yatağa girip 01:00’de uykuya dalabilirsiniz ama yataktan çıkmayın ve ekran açmayın. Işık açıp kitap da okumayın.
Birçoğunuz bir sıkıntıdan dolayı gece ayakta o nedenle bu dediğimi yaparken çok zorlanacaklar. Zira bu kişilerin temel motivasyonlarından biri de canlarını sıkan şeyi düşünmekten kaçmak.
5 – Günde 15-30 dakika meditasyon yapmanızı şiddetle tavsiye ederim. Bunu yatmadan önceki 4 saatte yapmayın.
Tekrar ediyorum, gece çalışan biri değilseniz, hergün aynı saatte erken yatıp erken kalkmadan (arada bir bir şeyi yetiştirmek için 3 – 4 gün arka arkaya sabahlamanız gerekebilir ama biz burada normalinizden bahsediyoruz) başarılı olma şansınız çok düşük. Disiplinli olmanız neredeyse imkansız. Disiplinsiz biriyseniz ve uyku düzeniniz kötüyse ilk uğraşmanız gereken şey o.
Jordan Peterson’un Kişilik ve Dönüşümleri derslerinde sıklıkla referans verdiği primatolog Frans de Waal’ın Ted Talk konuşmasının metni. Oldukça ilginç gözlemler. Videonun Türkçe altyazısı da var.
Hayatım boyunca pek çok alfa erkek tanıdım; alfa erkek şempanzeler. Bugün alfa erkeğin ne olduğu hakkında konuşacağım. Çünkü bence hepimiz, alfa erkeklere sahip yakın akrabalarımızdan bu konuda çok şey öğrenebiliriz.
Tanıdığım bir alfa erkek olan Amos’ı örnek vereyim. Bu genç alfa erkek oldukça popülerdi, ama birgün hastalandı ve konumunu kaybetti. Erkek şempanzeler zayıf düştüğünüzü bir 1 km öteden anlarlar. Dolayısıyla üzerine geldiler ve o da konumunu kaybetti. Sonra gitgide daha da hastalandı, ve biz de onu izole etmek zorunda kaldık.
Bu grup çok yeşil bir adada yaşıyordu. Amos’u bir kafesin içine almak zorunda kaldık ama kafesin bir yanını açık bıraktık ki diğer şempanzeler ona ulaşabilsin.
Sonra yaşananlar çok etkileyiciydi. Diğer şempanzeler ona yiyecek, ahşap korunak getiriyorlardı. Üzerinde uyumak ve yuva yapmak için kullandıkları şeylerden. Dişiler de bu korunakları arkasına yerleştiriyordu. Sıkı bir şekilde duvara dayanıyordu ve dişiler de tıpkı bizim yatan bir hastamıza yastıklarla yaptığımız gibi bu şeylerle sırtını besliyorlardı.
İşte bir alfa erkeğe bu şekilde muamele edilir, diye düşündüm. Seviliyor ve saygı duyuluyordu ve herkes de onunla ilgileniyordu. Ancak her zaman böyle olmuyor. Çünkü alfa erkekler konumlarını kaybettiklerinde iyi tepki vermiyorlar. Amos liderken sevilen bir alfa örneğiydi.
Alfa erkek terimine internetten baktığınızda, alfa erkek nasıl olunur diye anlatan işletme kitaplarıyla karşılaşırsınız ve bunlar genelde başkalarını
yenmek üzerinedirler. Başkalarını yenip onlara patron olduğunuzu nasıl gösterirsiniz, benimle uğraşmaya kalkma gibi. Yani temel olarak alfa erkeği
bir zorba olarak tanımlıyorlar.
Ben bu tanımlamayı hiç sevmiyorum çünkü ”alfa erkek” teriminden
kısmen ben sorumluyum. ”Chimpanzee Politics” kitabını ben yazdım ve kitap, Newt Gingrich tarafından yeni meclis üyelerine tavsiye edildi. Ne işe yaradı bilmiyorum ama onlara bu kitabı tavsiye etti. ”Alfa erkek” teriminin popülerlik kazanması da böyle oldu.
Fakat ben yanlış bir sınıflandırmada kullanıldığı kanısındayım. Alfa erkek terimi üstünkörü bir şekilde kullanılıyor ve ne gerçek bir alfanın ne anlama geldiğini gösteriyor ne de alfa erkek nasıl olunur konusunda doğru bir bilgi veriyor. Ben size alfa erkek me demek onu anlatmak için buradayım.
Alfa erkek teriminin kendisi çok daha eskiye dayanıyor. 40’lı ve 50’li yıllarda kurtlar üzerinde yapılan araştırmalara dayanıyor ve aslında tanım çok basit. En yüksek kıdeme sahip erkeğe alfa erkek deniyor. En yüksek kıdeme sahip dişi de alfa dişisi. Her primat grubunda bir alfa erkeği, bir de alfa dişisi olur, bir taneden fazla olmaz. Bunun nasıl olduğunu açıklayacağım.
Öncelikle beden dili. Burada aynı boyutlarda iki erkek şempanze görüyorsunuz, biri dik pozisyonda yürüyor, tüyleri havaya kalkmış, elinde büyük bir taş var ve alfa erkek kendisi. Diğer erkek onu selamlayan bir ses çıkarıyor, otoritesini kabul ediyor ve onun önünde eğiliyor.
Dengeli bir ilişki yürütebilmek için bu ritüeli her gün birkaç kez tekrarlamaları gerek. Size ortamlarından bir video göstereyim. Burada bir dişinin bir alfa erkeğini nasıl selamladığını göreceksiniz. Erkek ona doğru yaklaşıyor, dişi onu selamlıyor. Tüm tüyleri kalkmış durumda ve kendini gösteriyor. Aslında burada ben aşırı yakın duruyorum. Şempanzeler benden çok daha güçlü o nedenle bu videoyu çekerken çok ihtiyatlı olduğum söylenemez.
Erkeğin yaptığını, iki ayağı üzerinde durarak kendini daha uzun göstermek ve kollarını yana açmak. Buna iki ayaklı gösteriş deniyor. Kıdemli erkekler arasında oldukça yaygın bir duruş ve çok da bilinen bir şey çünkü insanlar da benzerini yapıyor. İnsanlar bunu her zaman yapıyor. Bu resimde gerçekten sevdiğim şey yan taraftaki iki olgun adam 🙂
Şempanzeler de böyle. Şempanzelerde genellikle yaşlı erkekler olur. Kendileri artık alfa olamayacaklardır ama oyunlar oynayarak başkalarının sırtından koalisyon kurarlar. Sonra inanılmaz etkili hâle gelirler. bizim dünyamızda da alfanın kendisinden daha etkili olan olgun erkeklerimiz var.
Bir örnek vereyim. Birlikte en çok çalıştığım üç erkek, uzun zaman önce çalıştığım Hollanda hayvanat bahçesinde, ortadaki erkek 17 yaşında bir alfa.Yan tarafta tüylerini düzelten erkek ondan iki kat daha büyük ve bu yaşlı erkek onu lider yaptı. Anlayacağınız üzere yaşlı erkeğin inanılmaz bir gücü var, çünkü alfayı o alfa yaptı. Sağ taraftaki erkek ise tek başına en güçlü erkek. Doğada olmadıklarında bunu test edebiliyorsunuz. Bu erkeğin diğer ikisiyle hiçbir sorun yaşamadığını görebilirsiniz. Yalnızca diğer ikisi birlikteyken onlarla sorun yaşıyor. Yani şempanze topluluğundaki koalisyonun oluşması da sandığınızdan çok daha karmaşık.
Bir örnek vereyim. Bir gruptaki en küçük erkek alfa erkek olabilir. En büyük ve en güçlü olmanıza gerek yok. En küçük erkeğin doğru arkadaşları varsa
ve onları memnun ediyorsa ya da dişi desteği varsa alfa erkeği olmasında bir engel yok. Bu koalisyon sistemi her şeyi karıştırıyor. Ben de ABD’de her zaman seçimlerin sona ermesini merakla bekliyorum, çünkü birliktelik göstermeniz gereken bir an oluyor. Şempanzelerin nasıl birliktelik
gösterdiğini size göstereyim.
Burada sol tarafta birlikte duran iki erkek görüyorsunuz. Hatta büyük köpek
dişlerini de görebilirsiniz. Birlikte duruyorlar ve grubun geri kalanını temsil ediyorlar:
”Birlikteyiz. Hep beraberiz.”
Sağ taraftaki erkekler senkron içinde yürüyorlar. Birlikte olduğunuzu göstermenin başka bir yolu daha var. Bir koalisyon sisteminde birliktelik göstermek aşırı derecede önemli. Dediğim gibi, seçimlerde de her zaman o anu bekliyorum çünkü aynı partiden olup birbiriyle tartışan iki kişi oluyor ve bir noktada birliktelik göstermeleri gerek.
Tabii bu da sıkıntılı durumlara yol açıyor. Birbirini sevmeyen insanlar birbirlerine kucak açıyor ve birlikte hareket ediyorlar. Bir partinin bütünlüğü için çok önemli bir etken ve eğer bunu yapmazsanız parti yıkılabilir. Burada olduğu gibi eğer işler yolunda gitmezse o zaman partinin işi bitti demektir çünkü bütünlük göstermediler. Yani koalisyon sisteminde bu çok önemli ve insanlar ve şempanzelerde bu durum benzer.
Peki nasıl alfa olunur?
Etkileyici ve taviz vermiyor olmanız lazım, ara sıra kudretinizi göstereceksiniz ve güçlü olduğunuz görünecek. Bunu yapmanın pek çok yolu var. Ancak bunun yanında cömert olmanız da gerek.
Lideri yerinden etmek için karar kılmış erkekleri örnek verelim, bunu yapmak iki üç ay sürebilir çünkü grutaki tüm koalisyonları test ediyor olacaklar, ayrıca çok cömert olmaları da lazım. Bu süreçte herkesle yiyecek paylaşırlar. Dişilerin bebekleriyle oynarlar. Erkek şempanzeler genellikle
yavrulara pek ilgili olmaz ama konu siyaset yapmaya geldiğinde yavrulara çok ilgili olur, onlarla oyun oynarlar ve dişilere yalakalık yaparlar.
Biz insanlarda da başkanlığa aday olup bebekleri kucaklayan erkekler her zaman ilgimi çekmiştir. Bu, bebeklerin sevdiği bir şey değil. Ama dünyanın geri kalanına mesaj vermek için onları böyle havaya kaldırmaları gerek. Bu benim gerçekten ilgimi çekiyordu, son seçimlerde bir kadın adayımız vardı ve bebeği tutuş şekli daha çok böyleydi, böyle tutunca hoşlarına gidiyor. Ama kadının amacı dünyaya mesaj verip bebeği düşürmeden tutabileceğini göstermek değildi, adam tam da bunu yapıyordu. Bu çok yaygın bir taktik, erkek şempanzeler de siyaset yaptıklarında her tür grupla vakit geçirerek yalakalık yapıyorlar.
Peki bir alfa erkek olmanın imtiyazları ve sonuçları ne? En büyük imtiyaz dişiler. Yiyecek pek önemli değil. Çiftleşme döneminde ve ilgilendikleri bir dişi olduğunda erkek şempanzeler yemek yemeden bir hafta geçirebilir. Erkek şempanzeler de seks, yiyecekten daha ağır basıyor. Tabii ki biz evrimsel biyologların buna dair açıklaması var. Seks üreme için gereklidir, üremedeki evrimsel başarının ölçüsüdür. Her şey bu şekilde evrilir.
Yani erkekler kıdemleri sayesinde üreme başarısını artırıyorlarsa otomatik olarak erkekler arasındaki kıdem hırsına kapılıyorlar. İşte imtiyaz bu. Sonuçlarına gelince…
Biri tabii ki partnerlerinizi memnun tutmak. Yaşlı bir erkeğin desteğiyle
bu güce sahip olursanız o yaşlı erkeğin dişilerle çiftleşmesini sağlamanız gerek. Bunu yapmazsanız o yaşlı erkek size kızacak ve partner olarak onu kaybedeceksiniz. Yani ortada bir anlaşma var. Bu şekilde alfa olursanız
ortaklarınızı memnun etmeniz lazım. İşte sonuçlardan biri bu.
İkinci bir sonuç da herkesin konumunuzda gözü olması. Alfa erkek pozisyonu çok önemli bir pozisyon ve herkes bunu elinizden almak ister. O yüzden sürekli arkanızı kollamanız gerek. Aşırı dikkatli olmanız lazım. Örneğin başkalarının koalisyonlarını bozmanız lazım ve erkek şempanzeler
bunu oldukça sık yapıyor. Stratejilerini bozarak onları bölüyor. Yani oldukça stresli bir durum, bu konuda verilerimiz var. Vahşi doğadan edinilen veriler, şempanzeler değil ama babunlardan. Babunlardan dışkı örneği topluyorlar ve glukokortikoid olup olmadığına bakıyorlar. Buradaki grafikte gördüğünüz erkek babunun kıdemi ne kadar düşükse, dışkıdaki kortizol seviyesi o derecede yüksek. Bir de alfa erkeğe bir bakalım. Düşük kıdemli erkeklerle aynı seviyede, yani alfa olmanın harika bir şey olduğunu düşünebilirsiniz, ama aslında oldukça stresli bir konum ve bunu fizyolojik
olarak da gösterebiliyoruz.
Zorunluluklar neler? Bu aşamayı hep ilginç bulmuşumdur, aklınıza yerleşmiş klasik alfa algısından o kadar çok farklılık gösteriyor ki.
Alfa erkeğin iki zorunluluğu var. Birincisi grupta barışı sağlamak. Buna kontrol görevi diyoruz. Gruptaki kavgalar kontrol ediliyor. İkincisi de empati kurmak. Tıpkı bir milletin barış elçisi gibi. Öncelikle barışı sağlamak.
İki dişi arasındaki kavgayı durduran bir erkek. Sağ ve sol taraftaki iki dişi yiyecek yüzünden birbirlerine bağırıp çağırıyorlar, çünkü yiyecek dişiler için çok önemli. Alfa erkek kavgayı durdurup aralarında bu şekilde duruyor. Aslında çok ilginç, alfa erkekleri bunu yaptıklarında tarafsız oluyorlar. Annelerini veya en iyi arkadaşlarını savunmuyorlar. Kavgaları durduruyorlar ve genelde zayıf olanlara destek çıkıyorlar. Bu da onları grupta oldukça popüler yapıyor. Çünkü grubun en düşük kıdemli üyeleri için güvence sağlıyorlar.
Tarafsız olduklarından bahsettim. Tarafsızlık, şempanzeler için pek de
alışılmış bir durum değil, çünkü arkadaşlarına çok düşkün olurlar. Bu konuda iyi olan alfa erkekler, gruptaki barışı sağlamakta da çok etkili olabiliyorlar.
Yaptıkları ikinci şey de diğerlerin için empati kurmak. Empati üzerine inanılmaz çok araştırma yapıyorum ve bunun derinine inecek zamanımız yok ama empati bugünlerde kemirgenlerde, köpeklerde, fillerde, primatlarda ve daha birçok hayvan türünde üzerinde çalıştığımız bir konu oldu.
Burada iki bonobo görüyorsunuz. Ön taraftaki bir kavgada yenilmiş. Arkada duran da kollarını ona sarmış, onu teselli ediyor. Çocuklarda da empatiyi
bu şekilde ölçüyoruz. Sıkıntılı bireylere nasıl tepki verdiklerini inceleyerek. Kıdemli erkekler bunu çok sık yapıyor. Kıdemli erkekler grupta inanılmaz
seviyede teselli sağlıyorlar, deprem, fırtına gibi afetlerin yaşandığı yerlere gidiyorlar ve tesellide bulunuyorlar. Papa da aynını yapıyor. Devlet başkanları da. Dünyadaki tüm liderler bu işi yapmak zorunda. Kraliçe de yapıyor. Bu işten hepsi sorumlu, yani tesellide bulunmak çok önemli bir görev.
Bu iki konuda iyi olan erkekler, barış ve teselli konusunda, inanılmaz popüler liderlere dönüşüyorlar. İşin içinde bireysel çıkar da var. Bunu yalnızca grup için yapmıyorlar, bunu yapmak konumlarını sağlamlaştırıyor. Bir erkek, alfa olarak ne kadar popüler olursa geri kalanlar da o derece ona saygı duyuyor ve imreniyor. Konumları o derece savunma kazanıyor, çünkü başka bir tanesi tarafından meydan okunabilir ve böyle bir durumda tüm grup o erkeği savunur. Çünkü kendileri için iyi olan bir lider isterler. Yani grup iyi lider olan erkeklere genellikle destek çıkıyor ve zorbalara kesinlikle arka çıkmıyor.
Zorbalar konumlarını kaybettiklerinde kendilerini çok kötü bir durumun içinde bulabilirler. Bu verilerde teselli davranışını görüyorsunuz. Şempanzeler arasındaki teselli, orta ve düşük kıdemli olanlara bir bakın, dişiler bunu erkeklerden daha çok yapıyor. Aslında tüm topluluğu kapsıyor. Bu durum memelilerde empati üzerine yapılan tüm araştırmalarda geçerli, dişiler erkeklerden daha çok empati sahibi. Ancak alfa erkeğe bir bakın. Alfa erkek diğer herkesten daha çok empati kuruyor. Yani temelde barış elçisi görevindeki alfa erkeklere ait veriler.
Bahsetmek istediğim son şey alfa dişiler hakkında. Mama’nın bir resmi,
Arnhem Hayvanat Bahçesi’nde alfa dişi. Orada çalışıyordum. Şimdi internette çok izleniyor, 59 yaşında hayatını kaybederken çekilmiş videosu sanırım şu an 100 bin kez izlendi. Bu geçen seneydi.
Mama kesinlikle grubun merkeziydi. Erkekleri domine edecek fiziksel kapasitede değildi. Erkeklerden kıdemde aşağıdaydı ama yine de yopluluğun merkeziydi ve toplulukta bir sorun olduğunda herkes soluğu Mama’nın kollarında alırdı. Oldukça önemli bir figürdü. Bu yüzden şempanze gruplarında alfa dişilerin konumunu minimize etmek istemiyorum.
Bir de bize eşit derecede yakın bir tür var, şempanze, bonobo örneği. Bonoboları unutuyoruz ama ana erkil bir topluluk yapılar var ve genellikle dişiler alfa oluyor. Genelde topluluğun başında bir dişi var ve bunu nasıl yaptıkları, o konuma nasıl geldikleri ve işi nasıl yürüttükleri hakkında
çok daha az şey biliyoruz. Çünkü bonobolar hakkında çok az şey biliyoruz.
Ama şunu vurgulamak istiyorum, bir gruptaki alfa erkek olmak zorunda değil ve en yakın akrabalarımızdan birinde alfa bir dişi. Yani vermek istediğim mesaj şu, toplumumuzdaki erkeklere baktığınız zaman diyelim ki bir ailenin veya bir şirketin, hatta Washington’ın lideri diyelim. Onu alfa olarak görüyorsunuz, yanlış etiket kullanarak. Şempanzelere hakaret etmeyin.
Bir zorbayı alfa kabul edemezsiniz. Büyük ve güçlü olan ve herkesi korkutan ve inciten bir kişi alfa demek değildir. Bir alfa erkeğin pek çok niteliği var, şempanzelere arasında da zorbalar gördüm. Ama rastladığım alfa erkeklerin çoğu liderlik yetilerine sahip ve toplulukla bütünleşmiş erkekler. İşin sonunda Amos gibi saygı duyuluyor ve seviliyorlar. Yani sandığınızdan çok farklı bir durum.
(Mor etiketli kitap ve setleri sepete atarsanız, 250 TL ve üzeri sepette %30 indirim var.)
İnsan olmanın temel motiflerinden biri, “bir engel ile karşılaştığımda, kendimi dönüştürebilirim ve böylece bu engeli aşacak bir yol bulabilirim” motifidir. “Kişilik ve Kişiliğin Dönüşümleri”, sizin sadece olduğunuz kişi olmamanız ve sürekli değişen bir varlık olmanızdan hareketle, sizi nelerin oluşturduğunu, bunların istaediğiniz yönde nasıl dönüşebileceğini ve dönüşüm potansiyelinizi işliyor.
Toronto Üniversitesi Psikoloji Profesörü Jordan Peterson, Kişilik ve Dönüşümleri dersi, bu konuyu tarihsel, felsefi, evrimsel ve biyolojik temellerine oturtarak size kişisel serüveninizde kullanabileceğiniz güçlü bilgiler sağlıyor.
Bu kitap, Jordan Peterson’ın kamuya açık psikoloji derslerinden derlendi ve bildiğim kadarıyla kendisi ile ilgili Türkçe’deki ilk kitap. Jordan Peterson’ın bu popüler derslerinin Youtube’da milyonlarca kez izlenmesinin bir nedeni var: Dersler arada teknikleşse de psikoloji derslerinden ziyade bir hayat dersleri. Ayrıca sürekli olarak kendinizle, başkaları ile ve başkaları ile etkileşiminiz ile ilgili bir şeyler öğrendiğiniz inanılmaz bir deneyim.
Her şeyden önce bakmanız gereken şey, kadınlara güvenme ihtiyacınızın yaşınıza, ilişki durumunuza ve aslında gerçek dünyaya uygun olup olmadığı. Çoğu erkeğin maalesef kadına güven ihtiyacı, yetişkin bir erkeğin olması gereken ihtiyacının çok üstünde. Bir yatırım tavsiyesi olarak kırmızı hap yazısında bu işlere biraz yatırım gibi bakmanızı ve böyle bakarak kırmızı hapın ne olduğunu daha iyi anlayacağınızı söylemiştik:
Toplumda erkeklere pompalanan yaygın yatırım danışmanlığı şu. Senin yatırımını yapacağın tek bir şirket var ve bu şirketi buldun mu tüm paranı ona yatıracaksın. Böyle yaparsan zengin ve mutlu olacaksın. Eğer 20lerinde şirketler yüzüne bakmıyorsa ve senin yatırımlarını kabul etmiyorsa üzülme. Sabredersen kötü yatırımcılarla iş yapmaya hevesli şirketler sonra senin değerini anlayacak ve senin değerini anlayarak senin ona yatırım yapmanı isteyen o özel şirkete tüm yatımını yapacaksın.
Birçok erkeğin bir kadınla birlikteliği, varını yoğunu satıp borca girip tek bir şirkete gömen yatırımcı ile o şirket arasındaki ilişki gibi. Siz bir kadına sağlıklı bir ilişkide olması gerekenden çok daha fazla duygusal yatırım yaparsanız, onu hayatınızın merkezi yaparsanız, her şeyiniz o olursa, büyük bir güven ihtiyacı hissedersiniz. Sonra o kadın bu güveninizi sarsarsa, büyük bir travma geçirirsiniz.
Kadınlara güvenme ihtiyacı mı muhtaçlığı mı?
Kadınlara nasıl güveneceğim diyen adamın altta yatan motivasyonunu kontrol etmesini şiddetle tavsiye ederim. Bu soruyu güveneceğim bir kadın bulayım ve tüm duygusal yatırımımı ona boca edeyim hayaliyle mi soruyorlar analiz etmeliler.
Bana bu soruyu 20 yaşında çocuklar soruyor. Ben de soruyla cevap veriyorum. Bu yaşta bir kadına neden güvenmen gerekiyor? Boşayıp nafaka mı takacak, başkasının çocuğunu sana mı kakalayacak, 20 yıllık evlilikten sonra onu manav Mahmut’la mı yakalayacaksın? Yavaş!
O yaşta bir hatunun size yapabileceği en kötü şey … başkasından size hastalık taşımak olur. Tamam sizi aldatabilir, birden terk edebilir ama bunlar çok can sıkıcı olsa da size siz istemezseniz zarar veremez.
Daha 20 yaşındayken hayatını %90’ına masallara dalmak dışında ihtiyacın olmayan güvene neden bu kadar önem verirsin. Bakın boşverin kız arkadaşınız içerde uydusuyla vuruşurken siz takmayın televizyon izleyin gibi bir genişlikten bahsetmiyorum. Siz erkek olun, biraz uyanık olun ama sonra elinizde bir şey yokken arkamdan iş mi çeviriyor diye kendinize işkence etmeyin. Çevirse size ne yapabilir ki?
Tamam, bundan başka yapmanız gereken şeyler de var:
(1) Erkek adam olmalısınız ki kadının hipergamisini azdırıp başınıza bir iş gelme ihtimalini azaltasınız.
(2) Uzun süreli ilişkiye gireceğiniz kadınla ilgili kriterleriniz olmalı ve kadını bu konuda 120 gün gözlemlemeli ve sonra tamam mı devam mı diyebilmelisiniz. 120 gün hiç yatırım yapmayın demiyorum ama onsuz yaşayamam moduna da girmeyin.
Ama güven ihtiyacınızın güvene muhtaçlık seviyesinde olup olmadığını bilmeniz ve eğer muhtaçlık seviyesinde ise bu konuya eğilmeniz çok önemli. Çoğu erkeğin ilişkideki güven ihtiyacı onun ölümsüzlük gibi bir beklentiye girmesine neden oluyor. Riski hiçbir zaman sıfıra indiremezsiniz. Yapabileceğiniz tek şey riski en aza indirmek ve bu en aza inmiş riske hayatınızı bağlamamak. Dar bir tahtanın üstünde yürürken düşme ihtimalini %5’e indirmeniz yetmeyebilir zira o %5 ihtimal tahta yerden 2 metre yukarıdayken çok mühim değildir ama yerden 200 metre yüksekteyse çoğu insan o tehlikeyi göze alamaz. Tahtayı aşırı yükseltmemek de lazım.
İstediğiniz kadar alfa erkek olun, erkek adam olun, ihtimali çok daha az olsa da aldatılabilirsiniz veya terk edilebilirsiniz. Erkek adam terk edilmeyen bir süpermen değil terk edilirse yıkılmayan ve hayatına devam eden yetişkin bir erkektir.
Kadınlara güven ihtiyacı abartı olan erkek, terk edilirse veya aldatılırsa yıkılıp yıllarca kendine gelemeyeceği için güvene ihtiyaç duyuyor. Hayatta hiçbir şey risksiz veya sonsuz değil. İlişkinizi bırakın siz kendiniz, çocuklarınız, onların çocukları ve onların da çocukları bile birgün ölecek iken ilişkiler nasıl “sonsuza kadar mutlu yaşadılar” şeklinde olsun!
Eskilerin kadınlara güven olmaz lafının içinde kadınlara güvenmeye ihtiyacın olmayacak uyarısı da olduğunu düşünüyorum.
Kendi kendini gerçekleştiren kehanet
İşin kötü tarafı, aşırı güven ihtiyacına neden olan zihin yapısı, bir ilişkinin kısa süreli olmasının ya da aslında başlayamamasının da en önemli sebeplerinden birisi. Aşırı duygusal yatırım yapan, kadını hayatının merkezine alan, kadını kafaslemeye çalışan adam dışarıya muhtaçlık, zayıflık ve korkaklık sinyalleri yaydığı için, kadını erkeğe bağlayan en sağlam tutkal olan “muhtaç olmayan, güçlü ve cesur bir erkeğe duyulan arzu” uçup gidiyor ve en çok güvene ihtiyaç duyan, ayrılmaktan en çok korkan adam en çok terk edilen adam oluyor.
Anima Projeksiyonu
Burada fonksiyonel olan bir mekanizmadan daha bahsetmek istiyorum. Güven ihtiyacının sağlıksız seviyelerde olmasının sebeplerinden biri.
“Çünkü öncelikle karşılarında hoşlandıkları kadını görmüyorlar. Zaten onun hakkında ne biliyorlar ki? Kadını bir kişi olarak görmüyorlar … Gördükleri, ideallerindeki kadının tezahüratı.
Ancak kadınla iletişime geçtikten sonra karşılarındaki kadın ile kafalarındaki ideal kadın arasındaki ayrımı kavramaya başlıyorlar. Bu da fedakarlık gerektiren bir iş. Fedakarlık şu : hiçbir zaman ideal bir kadın bulamazsınız.
Yani gerçek bir kadınla ilişki yaşamak için kafanızdaki ideal kadını feda etmeniz lazım.
Etten kemikten kadını görmen lazım ve onu kafandaki ideal kadından ayırman gerekli.”
Jordan Peterson burada açık açık söylemese de, Carl Jung’un anima yansıtmasından bahsediyor. Erkeğin içindeki ideal kadın arketipini (anima) karşısındaki kadına yansıtması. Bana göre birçok erkeğin masalsı derecede güvene ihtiyaç duymasının nedeni, bu anima yansıtması.
Jung’a göre başlangıçta anima kişinin annesinden ayırt edilemez zira erkek çocuk, annesiyle çok sıkı bir bağlantı içinde olmadan fonksiyonel olamaz. (Havva aşaması) İkinci aşama ise, anima kollektif ve ideal cinsel imgedir. Truvalı Helen. Erkeklerde bu geçişin başarılamamasının nasıl bir problem yarattığına aşk hiyerarşisi yazısında değinmiştik.
Bir erkeğin hayatının ilk yarısındaki psikolojik önceliği, anneye olan anima hayranlığından kendisini kurtarmasıdır.
Birlikte olduğunuz partnerinizin bir peri / melek / prenses (anima) değil bir insan kadını olduğunu kabul etmeniz, bu tür bir aşırı güven ihtiyacını olması gereken boyutlara çekecektir.
Bu yayını neden kaçırdık diye sormayın, canlı bir yayın olmadı. Sitede sıkça ele aldığımız psikoloji ile ilgili konuları bir uzmanıyla konuşmayı istedim ve sitemizi de yakından takip eden psikolog Nevzat Saraycıklı ile duygusal dengesizlik, porno ve mastürbasyon bağımlılığı, inseller üzerine sohbet ettik.
Nevzat Saraycıklı Youtube adresinde gayet güzel videolar var. Takip etmenizi tavsiye ederim.
Dopamin doğanın tüm hayvanlara doğru yolda olduklarını bilmeleri ve onları doğru yolda tutmak için geliştirdiği bir hormon. Birçok insan dopamini bir işi başarınca salgılanan bir hormon olarak biliyor ve evet dopamin bu durumlarda da salgılanıyor. Ama dopamin hormunu asıl hedefe giden her köşe taşına ulaştığınızda veya kendinizi o hedefe doğru yürüyor hissettiğinizde salgılanıyor.
Sosyal medyanın hayatımızın merkezine bu kadar yerleşmesinin sebebi, dopamin sistemini, insanları sosyal medyaya bağlamak için kullanması. Bu hiç de tesadüf eseri olan bir şey değil. Daha fazla reklam görmeniz için mümkün olduğunca sosyal medyada kalmanızı sağlayan algoritmaların ve mekanizmaların tamamı bu tür nöropsikoloji çalışmalarının sonucunda tasarlanıyor.
Bir insan sosyal medyada bir paylaşım yapıp like aldığında, beyni dopamin salgılıyor. Aslına bakarsanız sosyal medya ya da mesaj uygulamalarının notifikasyonları da size dopamin sağlıyor. Burada mekanizma B.F. Skinner tarafından 1930’larda tanımlanan değişken ödül çizelgeleri (variable reward schedules). Ödül rastgele / şansa bağlı bir şekilde verildiğinde (kumarhanelerdeki slot makinelerinde ya da sosyal medyada olduğu gibi) ve ödülü kontrol etmek kolay bir iş ise, dopamini tetikleyen davranış alışkanlık haline geliyor.
Peki kolay yoldan dopamin almanın zararı ne? Zararı sizi dopamine karşı hissizleştirmek ve hemen her zaman çok daha fazla gerçek ödüle sahip, daha zor ama daha az dopamin salgılatan kaynakların artık bir gereğinin kalmaması.
Dopamin bahsettiğimiz gibi şu an harcadığınız emeğin, hedefinize ulaşmanıza katkıda bulunduğunu düşündüğünüzde salgıladığınız bir kimyasal. Üniversite sınavına çalışırken hergün planladığınız gibi 5 saat ders çalışmak dopamin (dopamin) salgılatacaktır. Bu salgılama ise size o yolda yürümek için gerekli “zihinsel enerjiyi” veren şey. İçsel ödül mekanizması.
Peki siz bu ödülü bir telefon ekranını sıklıkla kontrol ederek alıyorsanız, düzenli ders çalışıp başarılı olmak gibi zor bir şeyden dopamin kazanmanıza ne gerek var ki?
Beyindeki dopamin seviyesinin sert bir şekilde yükselmesi ya da uzun süre yüksek kalması zaman içinde beyninizdeki dopamin alıcılarını azaltabilir. Ne kadar az alıcınız varsa, hayatınız için önemli hedeflerin peşinde koşmanın vereceği dopamini o kadar az hissedersiniz ve sosyal medya gibi uyaranlara daha bağımlı hale gelirsiniz.
Peki bunu tersine çevirebilir misiniz? Evet. Eğer aşırı şeker içeren besinlerden bir ay uzak durursanız, bir avuç çilek size en sevdiğiniz dondurma kadar zevk verecektir. Aynı şekilde sosyal medyadan uzak durursanız, planladığınız gibi 2 saat ders çalışmak size binlerce like almışsınız gibi zevk verecektir.
Bu nedenle dopamin detoksu yapmalısınız. Aslında dopamin detoksu yanıltıcı bir isim zira aslında dopamin değil, aşırı dopamin salgılatan, faydasız ve bağımlılık yaratıcı aktivitelerden uzak durup kendinizi gerçek hedeflerin yolunda yürümekten gelen dopamine mecbur bırakıyorsunuz.
Bunun için yapmanız gereken ilk şey sizde yaptıktan sonra stres yaratan, dengenizi bozan ve bağımlılık yapan şeyleri sıralamanız. Günümüzde bu gruba giren en yaygın şeyler şunlar:
Dopamin orucu, dopamin salgılamamak için rahibe dönmek değil (arada onu yapmanın yararı da var(*)) bu şeylerden uzak durmakla alakalı. Bu konuda yapabileceğiniz şeyler şunlar:
Hergün saat 09:00’dan ya da en geç 10’dan sonra telefonunuzdan uzak durun. Cep telefonunuzu yatağınızın yanına koymayın.
Günlük sosyal medya kullanımınızı bir saatin altında tutun.
Her hafta en az bir gün sosyal medyadan tamamen uzak durun. Bunu zamanla arttırın ve haftada en az üç gün sosyal medyadan uzak durun.
En az bir sosyal medya platformundan tamamen çıkın. Bu konuda en gereksiz ve zararlı algoritmalara sahip olan twitter’dan tamamen çıkmanızı şiddetle tavsiye edeceğim. Tüm sosyal medya platformlarında olmayın. Instagramdaysanız Facebook’ta, Facebook’taysanız Instagramda olmayın.
Tüm sosyal medya uygulamalarının notifikasyonlarını kapatın. Mesajlaşma uygulamaları için de aynı şeyi tavsiye edeceğim. İş yerindeyken sosyal medyanızı kontrol etmeyin.
Pornoyu tamamen bırakın. Porno özellikle günümüzde özellikle erkekler için alkol kadar yıkıcı bir bağımlılığa döndü. Bir daha hiç porno izlemeyin. Mastürbasyonu ise haftada 2’ye indirin. Yılda bir veya iki ay da tamamen mastürbasyon orucu tutun.
Ayda bir veya iki gün, tüm sosyal medya, internet, mastürbasyon, abur cubur, alışveriş, vs. gibi şeylerden tamamen uzak durun. Bu günlerde telefonunuzu da sadece aramaya açık tutun ve internetini kapatın.
Bu dediklerimi yapamam diyorsanız tebrikler, siz çoktan bağımlı olmuşsunuz. Sosyal medyadan ciddi para kazanmıyor ama ondan iki gün uzak duramam diyorsanız, siz sosyal medya bağımlısısınız.
Yukarıdakiler sizin ödül ihtiyacınızı karşılamayı bıraktığında, boşluğu spor yapmakla, ders çalışmakla,işinize / ek işinize konsantre olmakla, yeni alışkanlıklar edinmekle doldurun. Karbonhidratları pastadan, dondurmadan, şekerlemeden almayı bırakıp meyveden sebzeden almaya başlamanız gibi dopamin tetiklemelerini sosyal medyadan, pornodan, abur cuburdan almayıp kendiniz için bir şey yapmaya başlayın.
Gençliğinizde dopamini sanal ateşleyicilere bırakıp bu nedenle hedefleriniz için çalışmayı ne kadar ihmal ederseniz, ilerde o kadar doyumsuz, yetersiz ve mutsuz bir hayata sahip olacağınızı unutmayın.
(*) – Yılda bir veya iki kere bir veya iki haftalık %100 rahip modu işinize yarayabilir. Mesela bir haftalığına dağcılık yapmak, tatile giderken interneti ve telefonu geride bırakmak, vs.
Şimdi narsizm / narsist moda bir kavram ve birçok insanın eski sevgililerini narsist diye tanımladıkları görüyorum. Sebep?
“Çünkü beni terk etti, ilişkimize kıydı gitti … Zalım.”
Terkedilen tarafından öyle görülebileceğini farkındayım ama bir insan sırf sizi terk etti diye narsist olmaz ya da bu onun narsist olduğuna işaret etmez. İyi, sevgi dolu, şefkatli, başkalarının önemseyen ve duygusal olarak sağlıklı biri de sevgilisini veya eşini terk edebilir. Hatta terk ettikten sonra bu çok az etkilemiş gibi görünebilir.
Bir insanın diğerini terk etme sebebi hemen hemen her zaman o insana olan duygusal ve cinsel ilgisini belli bir seviyenin altına düşmesidir. Bu düşüş tam ayrılık gün olmaz ve hatta tam tersi görece uzun bir süredir düşüktür ve düşük kalır. Eski sevgiliniz bu duyguyla bir süre savaştıktan sonra en sonunda ayrılık adımını atar.
Bir insanı, ilgisinin azaldığı birinden ayrıldı diye suçlayamazsınız ya da onu duygusal olarak dengesiz sayamazsınız.Kaldı ki bu sitede sürekli gördüğümüz gibi sıklıkla bu ilginin azalmasına terk edilenin katkısı terk edenden daha büyük.
Bunu belirtilip bir kenara koyalım. Şimdi senin soruna gelelim. Evet bazı ayrılıklar, olgunlaşmamış, bencil ve ben merkezli bir insanın partnerini genellikle posasını çıkardıktan sonra terk etmesiyle oluyor. Yani terk eden gerçekten narsist biri oluyor.
Şimdi şu sayacağım şeylere bak ve biten ilişkinde bunları gördün mü diye düşün.
Eski sevgilin sadece kendisini düşünen biri gibi görünüyor muydu? Yani neredeyse kendine tapan ve sizin ya da diğerlerinin kendisine tapmasını bekleyen biri miydi?
Senin yapmak istediğin şeyler onun yapmak istediği şeyler kadar önemli değil miydi? Senin yapmak istediğin ve sevdiğin şeylere bir ilgisi var mıydı yoksa umrunda değil gibi miydi?
Seninle olmasının tek nedeni ona kendisini daha çekici, istenen ve arzulanan biri gibi hissettirmen gibi geldi mi hiç?
Sana nasıl olup da böyle şeyler söyleyebildiğini ve seni gerçekten sevip sevmediğini düşündüğün oldu mu? Canını acıtacağını bilmesi gerektiği halde sana bazı şeyler söylemediği ve canının yandığını zerre fark etmediği ya da görmezden geldiği oldu mu?
Peki “artık yeter” dediğinde ve bu da barizleştiğinde birden bire sana ilgili, sevgi dolu, vs. birine dönüştü mü? Peki bu dönüşüm sonrası her şeyi unuttuğun ve sonra da manipüle edilmiş gibi hissettiğin oldu mu? Ya da şimdi dönüp baktığında burnuna manipülasyon kokusu geliyor mu?
Narsist insanların temel özelliklerinden birisi de karşısındakine ekmek kırıntıları verip ona bunu takdir ettirmeyi bilmeleridir. Bu manipülasyon ve gerçekten sadece kendini düşünmeyi gerektirir ve narsist biri genellikle bu ikisinde de ustadır.
Bu insan sana sürekli olarak onunla olduğun için kendini çok şanslı hissetmen gerektiğini ima etti mi ve aynı zamanda onun için sanki siz olmasanız da olur gibi hissettirdi mi?
Bu soruların önemli bir kısmına evet cevabı verdim. Yani eski sevgilim narsist biri değil mi?
Sana cevabım şu: Ne önemi var? Diyelim ki klinik olarak narsist değil. Bunların önemli bir kısmını yapan insanla ne işin var? Bu karın ağrısını hayatında yeniden istiyor musun?
Yani eski sevgilim bir narsist, bana nasıl geri döner sorusu saçma bir soru. Eski sevgilin bir narsist ise seni Allah kurtarmış, arkanı dön ve bir daha sana dönerse de kaç. Hızlı koş. Açıkçası ben sana bir narsistin kurbanı olman için yardım etmeyeceğim o yüzden bu soruyu hala soruyorsan bana sorma. Aslına bakarsan narsist biriyle beraber isen sana ayrılmayı ciddi ciddi düşünmeni bile tavsiye ederdim.
Ama şunu söyleyeyim, no contact kuralı maalesef narsist eski sevgilinin size geri dönme ihtimalini arttırır. Nasıl arttırmasın ki? Siz bu yarı tanrı / tanrıçaya arkanızı dönüp gidebiliyorsunuz! Bu nasıl olabilir?Narsist birinin bunu kaldırması çok zor.
Ama geri dönüşü muhtemelen manipülasyon için olacaktır. Senden devşirdiği onaylanma hissi için kırıntı atmak üzere sana yeniden ulaşabilir. Bu insana sonuçta yıllarca kırıntıdan memnun olacağını öğreten sensin yani seni nasıl manipüle edeceğini öğreten sensin. Ama daha fazla manipülasyona izin verme.
Eski sevgilin narsist olsa da olmasa da eğer sana ulaşıyorsa peşinden koşma.
Eğer sana ulaştığında alçakgönüllü davranmak yerine oldukça ukala davranıyor ise iletişimi bir bahane ile kısa kes ve sen ona ulaşma.
Sana ulaşıp ulaşıp seninle buluşmaya yanaşmıyorsa, buluşup buluşup ileri doğru adım atmıyorsa iletişimi kısa kes.
Biliyorum bu insanla birliktelik bir şekilde senin sevildiğini hissetmene neden oluyordu ve bu da artık senin elinden alındı. Ama şu koca dünyada senin kendini sevilir hissetmenin yegane kaynağı narsist birisi olamaz. Aslına bakarsan senin kendini seviliyor hissetmenin kaynağı başka bir insan da olmamalı ama bu ayrı konu.
Sonuç olarak eğer geriye baktığınızda yukarıda bahsettiğim şeyleri oldukça çok yaşadığınızı görüyorsanız bu kişinin narsist olup olmaması önemli değil. Size karşı narsist işkence yapıyordu ve narsist davranıyordu. Bu insanı geride bırakıp gidin geri gelmemesi de sizin hayrınıza. Geri gelirse de kabul etmeyin.