Bir okuyucu “alfa olunmaz doğulur” diye özetlenecek bakışı yorumlara yansıtmış :
Doğuştan gelen bir alfalık yoksa sadece taklit edersin, onu da iyi hissettiğin zamanlar yapabilirsin.
Bunun başka bir alternatifi yok.
Kötü hissettiğin zamanlar, mesela defalarca mastürbasyon yaptığın dönemlerde siksen taklitle bile alfalık hak getire.
Kırmızı hap veya oyun ile sadece alfalık hakkında bilgi sahibi olursun, alfa olmazsın. Taklit ile bir süre alfa davranabilirsin ama karşına gerçek bir alfa gelene kadar.
Abdurrahman Çelebi ayağı yani. Kırmızı hap veya oyundan tüm beklentiniz sadece salak salak kullanılmamak hatta daha gerçekçi olmak gerekirse daha az salak yerine konulmak olsun.
Bu evlilikten minimum zararla çıkmakla aynı mantık.
Sonradan alfa olmak, evlenip çocuk yapıp boşanınca hiç nafaka ödememek gibi bir şey.
Tekrar diyorum, taklit edenlerin alfalığı karşılarına bir alfa çıkana kadardır.
Ya alfanın dostu ol ki bu potansiyel olarak kızları ona devretmektir, aynı zamanda artıklarından beslenmektir ya da toz ol.
Bu iş böyle.
Herşeyi sosyal yapı sayan radikallerin (maskülenite tamamen bir sosyal koşullamadır, doğuştan gelen hiçbir şeyle belirlenmezcilerin) karşısında bu doğuştan alfacılar var. Size tavsiyem iki radikal uçtan da uzak durmanız. İnsan sosyal hayvanının alfalığını betalığını kurt sürüsünün ya da aslan sürüsünün alfalığı ve betalığına indirgerseniz genetik determinizm radikalliğine varırsınız. Ama biz kurt sürüsü değiliz ve alfalığın çoğu zihinsel, fiziksel değil.
Unutmayın ki kadınlar kız çocuğu olarak doğarlar ve sadece fiziksel olarak gelişerek daha 16 yaşında belli bir değere ulaşırlar. Erkekler ise oğlan çocuğu olarak doğarlar ama erkek olmaları kendiliğinden olmaz. Disiplinle, çalışarak, rekabet edip kazanarak, acı çekerek, zorda kalarak, zor durumları aşarak erkek olursunuz. Ve eğer hiçbir şey yapmazsanız hayat boyu oğlan çocuğu olarak kalabilirsiniz ki günümüzde 20lerinin 2. yarısına kadar bile oğlan çocuğu olarak gelmiş birçok erkek var. Doğuştan gelen genetik artıların olumlu etkisi olsa da maskülen bir erkeğin sonuçta dönüştüğü halin büyük kısmı kendisinin hayatta nasıl mücadele ettiği ile alakalıdır.
Doğuştan gelen artı özelliklerinizin üzerine ne eklediğiniz, maskülenitenizi bastırıp bastırmamanız önemli. İlk başlarda taklit edeceksiniz ve düşeceksiniz tabii. Ama yeterince ısrarlı olursanız bu sizin kendi benliğiniz olacak. Bunun bilimsel olarak fizyolojik değişikliklerle nasıl sabitlendiğini yapana kadar yapıyormuş gibi yapmak yazısında anlattım:
Bizim duygu diye hissettiğimiz şeylerin hormon salgılanması ile alakalı olduğu artık bilinen birşey. Yeni yeni keşfedilen şey ise hareketlerle hormon salgısının değişebileceği ve bunun da duygu yaratabileceği. Belgeselin aşağıdaki Fake It To Make It (Yapana kadar yapıyormuş gibi yapmak) bölümünde, alfa maymun hareketleri yapmanın (örneğin kollar havada açık V duruşu) testosteron seviyesini 20% arttırdığı ve tam tersi itaatkar ve boyun eğer hareketlerin ise 10% azalttığı verisinden yola çıkarak bir deney yapılıyor.
Testosteron, erkeklik hormonu ve yüksek seviyeleri erkeklerin egemenlik ve hırs dürtüsü ile alakalı. İşin ilginci, bu tür özgüven hareketleri sadece testosteronu arttırmak ile kalmıyor, kortizol seviyesini de (stres hormonu) azaltıyor. Bu da alfa erkekliğin sadece agresif bir hırsla değil, stres karşısından serinkanlı bir şekilde davranmayla da ilişkisini açıklıyor.
Benlik değişir ve plastik birşey. Alkolün ya da uyuşturucunun etkisi ile yıllar içinde birer çöpe dönüşen ya da korkunç bir savaş tecrübe etmiş adamların kişiliklerindeki gerçek değişime bakın ne dediğimi anlarsınız.
Bu konuda kimseye inanmaya ya da alfa olacağım falan diye hedefler koymanıza gerek yok. Kendinize her gün bir önceki gününüzden az da olsa daha iyi bir versiyonunuza dönüşme hedefi koyun ve bunu tavşan ve kaplumbağa masalındaki kaplumbağa gibi azar azar ama düzenli şekilde yürüyerek yapın. 2 sene sonra bakın bakalım doğuştan gelmiyorsa taklit edersinciler mi doğru söylüyor yoksa biz mi.