Erkek doğulmaz olunur

Bir okuyucu “alfa olunmaz doğulur” diye özetlenecek bakışı yorumlara yansıtmış :

Doğuştan gelen bir alfalık yoksa sadece taklit edersin, onu da iyi hissettiğin zamanlar yapabilirsin.

Bunun başka bir alternatifi yok.

Kötü hissettiğin zamanlar, mesela defalarca mastürbasyon yaptığın dönemlerde siksen taklitle bile alfalık hak getire.

Kırmızı hap veya oyun ile sadece alfalık hakkında bilgi sahibi olursun, alfa olmazsın. Taklit ile bir süre alfa davranabilirsin ama karşına gerçek bir alfa gelene kadar.

Abdurrahman Çelebi ayağı yani. Kırmızı hap veya oyundan tüm beklentiniz sadece salak salak kullanılmamak hatta daha gerçekçi olmak gerekirse daha az salak yerine konulmak olsun.

Bu evlilikten minimum zararla çıkmakla aynı mantık.

Sonradan alfa olmak, evlenip çocuk yapıp boşanınca hiç nafaka ödememek gibi bir şey.

Tekrar diyorum, taklit edenlerin alfalığı karşılarına bir alfa çıkana kadardır.

Ya alfanın dostu ol ki bu potansiyel olarak kızları ona devretmektir, aynı zamanda artıklarından beslenmektir ya da toz ol.

Bu iş böyle.

Herşeyi sosyal yapı sayan radikallerin (maskülenite tamamen bir sosyal koşullamadır, doğuştan gelen hiçbir şeyle belirlenmezcilerin) karşısında bu doğuştan alfacılar var. Size tavsiyem iki radikal uçtan da uzak durmanız. İnsan sosyal hayvanının alfalığını betalığını kurt sürüsünün ya da aslan sürüsünün alfalığı ve betalığına indirgerseniz genetik determinizm radikalliğine varırsınız. Ama biz kurt sürüsü değiliz ve alfalığın çoğu zihinsel, fiziksel değil.

Unutmayın ki kadınlar kız çocuğu olarak doğarlar ve sadece fiziksel olarak gelişerek daha 16 yaşında belli bir değere ulaşırlar. Erkekler ise oğlan çocuğu olarak doğarlar ama erkek olmaları kendiliğinden olmaz. Disiplinle, çalışarak, rekabet edip kazanarak, acı çekerek, zorda kalarak, zor durumları aşarak erkek olursunuz. Ve eğer hiçbir şey yapmazsanız hayat boyu oğlan çocuğu olarak kalabilirsiniz ki günümüzde 20lerinin 2. yarısına kadar bile oğlan çocuğu olarak gelmiş birçok erkek var. Doğuştan gelen genetik artıların olumlu etkisi olsa da maskülen bir erkeğin sonuçta dönüştüğü halin büyük kısmı kendisinin hayatta nasıl mücadele ettiği ile alakalıdır.

Doğuştan gelen artı özelliklerinizin üzerine ne eklediğiniz, maskülenitenizi bastırıp bastırmamanız önemli. İlk başlarda taklit edeceksiniz ve düşeceksiniz tabii. Ama yeterince ısrarlı olursanız bu sizin kendi benliğiniz olacak. Bunun bilimsel olarak fizyolojik değişikliklerle nasıl sabitlendiğini yapana kadar yapıyormuş gibi yapmak yazısında anlattım:

Bizim duygu diye hissettiğimiz şeylerin hormon salgılanması ile alakalı olduğu artık bilinen birşey. Yeni yeni keşfedilen şey ise hareketlerle hormon salgısının değişebileceği ve bunun da duygu yaratabileceği. Belgeselin aşağıdaki Fake It To Make It (Yapana kadar yapıyormuş gibi yapmak) bölümünde, alfa maymun hareketleri yapmanın (örneğin kollar havada açık V duruşu) testosteron seviyesini 20% arttırdığı ve tam tersi itaatkar ve boyun eğer hareketlerin ise 10% azalttığı verisinden yola çıkarak bir deney yapılıyor.

Testosteron, erkeklik hormonu ve yüksek seviyeleri erkeklerin egemenlik ve hırs dürtüsü ile alakalı. İşin ilginci, bu tür özgüven hareketleri sadece testosteronu arttırmak ile kalmıyor, kortizol seviyesini de (stres hormonu) azaltıyor. Bu da alfa erkekliğin sadece agresif bir hırsla değil, stres karşısından serinkanlı bir şekilde davranmayla da ilişkisini açıklıyor.

Benlik değişir ve plastik birşey. Alkolün ya da uyuşturucunun etkisi ile yıllar içinde birer çöpe dönüşen ya da korkunç bir savaş tecrübe etmiş adamların kişiliklerindeki gerçek değişime bakın ne dediğimi anlarsınız.

Bu konuda kimseye inanmaya ya da alfa olacağım falan diye hedefler koymanıza gerek yok. Kendinize her gün bir önceki gününüzden az da olsa daha iyi bir versiyonunuza dönüşme hedefi koyun ve bunu tavşan ve kaplumbağa masalındaki kaplumbağa gibi azar azar ama düzenli şekilde yürüyerek yapın. 2 sene sonra bakın bakalım doğuştan gelmiyorsa taklit edersinciler mi doğru söylüyor yoksa biz mi.

Mutsuz Kadınlar

40’Lı yaşlara gelip de evlenememiş, çocuksuz kadınların ya da eşinden boşanmış dul kadınların içinde bulunduğu nevrotik, agresif, alıngan, ruh halini, mutlu görünme çabalarına rağmen ne kadar da mutsuz olduklarını görmüşsünüzdür. Çocuksuz olmak kadınlar için travmatik etkileri olan berbat bir ruh halinin temel sebebi olsa da erkeksiz olmak da bir kadın için en az bunun kadar yaralayıcıdır.

20’Lerinde feminizmin gazlamasıyla dilediğini yapan, özgür kadın portresi çizenler ve hoyrat yaşamlarıyla övünenler, ilerde kendilerini mutsuzluğun dibine vurmuş halde oradan oraya savrulurken bulacaklar. Tabi siz bunu anlatmak için ne kadar çabalarsanız çabalayın, solipsist doğaları gereği kadınlar bunu görmezden geleceklerdir. Mantıklı düşünme becerisi olmayan bir canlıya bunu anlatamazsınız. İş işten geçtikten sonra da mutsuz yaşamları için erkekleri ve sözde erkek egemen sistemi suçlayacaklardır. Hatta bir adım ileri gidip erkeklerin ne kadar iğrenç, berbat, ilkel canlılar olduklarından bahsedeceklerdir. Bu genellikle yüksek değerdeki erkekler tarafından ilgi göremeyen, çevresinde sadece meriçler ve sapıklar olan kadınların, yaşadıkları travmadan kurtulmak için tüm erkekleri suçlu ilan etmesidir. Böylelikle vicdanlarını rahatlatıp asıl meseleyi görmezden gelirler. Evet, bu da solipsist doğalarının bir ürünüdür.

Kadınlar sorumluluk almaktan mümkün mertebe kaçarlar. Hatalarıyla ve başarısızlıklarıyla yüzleşmekten nefret ederler. Bu yüzden çoğu kadın sadece bir yere kadar işinde yükselebilir. Strese dayanamazlar. Bunları bir kadına söylediğinizde kesinlikle sizi yalanlayacak, başarılı kadınları örnek gösterecektir. Halbuki bu kadınların sayısı bir elin parmaklarını geçmez.

Özel olduklarını düşündüklerinden pozitif ayrımcılığa karşı olduklarını dile getirseler de bunu önlemek adına asla somut bir adım atmazlar. Bu da yine solipsist doğalarının en temel özelliklerindendir. Her kadın en iyi erkeği hak ettiğini düşünür. Size bunu söylemese, tam tersini savunsa da içinde hep bu düşünce vardır. Mutsuzluklarının bir diğer sebebi de budur. İstediği gibi bir erkekle birlikte olabilen kadın çok azdır. 30’larından sonra seçim şansları azalır. Çekici buldukları erkekler artık onlara yüz vermez olur.

Öte yandan size 30’lu yaşlardaki kadınların ne kadar çekici ve güzel olduklarını savunan gerzek soy boylar vardır. Bunlar, porno kültürünün ve mavi hapın etkisiyle 30’luk kadınları gözlerinde ilahlaştıran saf tiplerdir. Gençliklerinin ve güzelliklerinin zirvesinde olan cinsel market değeri yüksek kadınları elde edemediklerinden erkeklerin yavaşça elini eteğini çektiği kadınları överler. Sizi de cahil ve tecrübesiz olmakla suçlarlar. Gerçekten de içlerinde bulundukları ruh hali acınasıdır. Kadın her yaşta güzeldir safsatasını içselleştirmiş, mavi hap yerine serum almışlardır.

30’lu yaşlarda genç gösteren, güzel kadınlar olabilir ama hiçbiri 20’lerinin başlarındaki genç, orta halli kadınlarla yarışamaz. Gençlik ve güzellik kısa süren bir sermayedir. Ayrıca kadınlar cinsel tecrübeleri arttıkça değer kazanmazlar, aksine değer kaybederler. Her erkek ve her ilişki, ruhlarından bir şey koparıp götürür. Sonunda ruhsuz, duygusuz, hayattan soğumuş zombi tipler olarak kalırlar. Her farklı partner, onları kedileriyle yaşayıp yalnız ölen mutsuz kadın portresine biraz daha yaklaştırır.

Sinir Harbi: Red Pill’i Sindirememek

Bugün aynı konu hakkında aldığım 2 mesaj bu yazıya esin kaynağı oldu. Mesajların içerikleri şöyle: Bir kızla bayadır konuşuyorduk. Hatta cinsel mevzulara dahi girdik. Sevişeceğimize %100 ihtimalle bakıyordum ama kız, bahaneler uydurarak bir şekilde görüşmeyi sekteye uğrattı. Ben de bunun üzerine kıza hakaret edip ” zaten benim seninle işim olmaz, pis orospu! diyerek kızı her yerden engelledim. ”

Şimdi burada yatan sinir harbi, mavi haptan tam olarak kurtulamamakla yakından ilgili. ” Kırmızı hapı aldığımda her kadın bana verecek, iyi bir işim olacak, çok para kazanacağım. Tek eksiğim kırmızı haptı, onu da aldım” kafası, emeksiz ziyafet çekmek isteyen arkadaşların çok sık içine düştüğü bir durum. Dahası, Red Pill’in büyük üstadları bile her kadına garanti gözüyle bakamıyorken ve reddedilme riskinin var olduğunu biliyorken sitedeki tüm yazıları okuyup ” tamam, artık ben oldum. ” düşüncesine sahip arkadaşların bu tavrı bana çok saçma geliyor. Sanıyorlar ki iki- üç kez kızla buluşup bir şeyler içince kesin sevişirim. Bir kızla bakıştım ve yanına gidip numarasını aldım. O halde kesinlikle bu benim manitam olur.

Hayır, o hatunun senin manitan olma ihtimali var. Bu ihtimali oyunla, parayla, görünüşle, maskülenlikle, statüyle arttırabilirsin ya da azaltabilirsin. O hatunun %100 senin olma ihtimali yoktur. Bu, Rollo Tomassi de olsan böyledir. Belki şansın %95 olur ama asla %100 olmaz.

Bir diğer mevzu da ” Millennial Nesli Ve Snowflake Kavramı” isimli yazıda belirttiğim gibi erkeklerdeki prens kompleksi. ” Ben her şeyin en iyisini hak ediyorum, o halde her şeyi elde edebilmeliyim. ” düşuncesi. Hayır, bu imkansız. Hiçbirimiz hayal dünyamızdaki şeyleri gerçekte elde edemeyiz. Güzel bir kadınla yatamayabiliriz, son model BMW’ye binemeyebiliriz ya da lüks bir villada oturamayabiliriz. Bunları elde etmek için çalışıp gereken emeği sarf edebiliriz ama bunları elde etme garantisi diye bir şey yoktur.

Başarısızlık halinde duygusal manipülasyona ve ajitasyona girmeden başarısızlığın esas sebeplerini bulup bunlar hakkında kafa patlatırsanız bu tip başarısızlıklarla bir daha karşılaşma ihtimaliniz azalır. Ağlayıp sızlarsanız ve mantığınızı devre dışı bırakırsanız yine aynı hataları yapma ihtimaliniz artacaktır.

Başarısızlıklarınızı gözünüzde büyütüp dev yapmayın. Onlara bakarak ne kadar talihsiz bir insan olduğunuzu düşünmeyin. Bazen %100 doğru hareket etseniz bile bir şeyin olmayacağı varsa olmaz. Kadınlar mantıklı canlılar değildir. Erkek arkadaşına kızıp size yazmış olabilir, sizi kafasında çok farklı hayal etmiş olabilir( online datingte sık karşılaşılan bir sorun) , diğer kızlara kendini ispatlamak için sizle buluşmuş olabilir vs vs. ” Her yürüme başarılı olmak zorunda, eğer olmuyorsa tek sorumlusu benim. ” kafası sizi ruhen ve fiziken tüketir. Kadınların dengesiz ruh hali yüzünden neden kendinizi tüketesiniz?

Öncelikle böyle ilgisiz bir tutum içine giren kadınla ilişkinizi sınırlandırın. Baktınız artık hiç yazmıyor ya da aramıyor, o zaman siz de onu aklınızın hurdalığına atın. Farklı hatunlarla yolunuza devam edin. Geçmiş hatunda yaptığınız yanlışları bir daha yapmamaya özen göstererek gelişme kaydedin.

Erkekler kadınlardan zeki midir?

Dünyayı siyah – beyaz gören adamların yaptığı en büyük hata popülasyonların uçlarına bakmaktır. erkekler kadınlardan daha zekidir önermesi IQ’nun PHD veya akademisyen seviyesi ucunda doğru olabilir ama ortalama IQ’nun 2 standart sapma üstünde böyle birşeyin gözlemlendiğini okumadım. 130 ve üstü (2 standart sapma ötesinde olabilir).

Bakın aşağıdaki grafik IQ dağılım grafiği :

100 ortalama (Türkiye ortalaması 93, Hong Kong 105 yani bölgeden bölgeye değişir) ve üniform dağılmış değil. Normal dağılım. İstatistik bilmeyen için yukarıdaki dağılım normal dağılım. Popülasyonun çoğunun ortalama etrafında toplandığı ve çoğu karakteristik (örneğin güzellik) için kullanılabilecek dağılım.

Zeki deyince eğer dünyaya siyah – beyaz bakan bir adamsanız 120 ya da 130 üstüne bakarsınız. Ama orası çok az kişinin hatta çok az kadının girdiği bir alandır.

Kadın ve erkek nüfusunda zeka ortalaması eşit ama 115 üstünde ezici çoğunluk erkek.  Aynı şekilde 85 altında da ezici çoğunluk erkek. IQsu 120 olan bir kadın mesela çok zekidir, Türkiye’de IQsu 105 olan kadın da görece çok zekidir.

Eğer uçlara bakma eğilimi olan biri iseniz “erkekler kadınlardan zekidir” diyebilirsiniz. Ama sokaktan rastgele bir erkek ve rastgele bir kadın seçtiğinizde ve erkeğin daha zeki olduğuna bahse girdiğinizde, paranızı kaybetme ihtimaliniz 50%ye yakın.

Erkekler kadınlardan daha zekidir diyenlerin kafasında canlanan şu aşağıdaki uç :

Bu fotoğrafta tek bir kadın var zira yukarıdaki IQ dağılımının yüksek zeka ucunda bu adamlar. Ortalamaları 140 – 160 arası. Aralarında Max The Great Plank ve Niels Awesome Bohr (adamım) var. Ortadaki Einstein!

Böyle fotoğraflarda neden yeterince kadın yok diye bağırıp çağıran ikiyüzlü feministlerin teorisi “ataerkil toplum kadınların potansiyelini kullanmalarına izin vermiyor, erkek egemenliği kadınları bastırıyor”dur. İkiyüzlü dedim zira bu kadınların dağılımın öteki ucu olmayan siklerinde değildir. IQ 85 altında da pek kadın yok ama oradaki nüfusun da ezici çoğunluğu erkek. Basit işleri bile yapamayan bu erkekleri toplumca görmezden geliyoruz ama orada bir yerde sessizce acı çekiyorlar. Feminist ablaların teorisi ne “ataerkil toplum bu erkekleri bastırıyor mu?” Teorileri yok zira umurlarında değil.

Kısacası erkekler kadınlardan zeki midir sorunun cevabı, nereye baktığına göre değişir. Sokağa bakıyorsan orada değildir hatta sokağın az gelişmiş bölgesinde (IQ eğrisinin 100 değerinin altı) kadınlar ortalama olarak daha zeki bile olabilir. Ama üniversiteye bakıyorsan, orada erkeklerin ortalaması daha yüksektir.

Evlilik: Mayınlı arazide yürüme

Yargıtaydan çıkan son karara göre düğünde takılan altınların ve paraların geline ait olduğu kesinleşti.

2016’dan beri üzerinde çalışılan süresiz nafakanın kaldırılması konusunda hala bir gelişme yok.

Boşanan erkek, hukuki anlamda kusursuz olsa bile kadına tazminat veriyor.

Boşanan erkek, kadınla aynı statüde olup aynı parayı kazansa bile çocuğu olmadığı halde kadına süresiz nafaka veriyor. Süresiz!

Kadın nafaka ücretinin arttırılması için mahkeme başvurabiliyor ve erkek bu parayı ödemezse hapis yatıyor.

Kadın %90 ihtimalle çocuğun velayetini alıyor ve eğer istemezse çocuğu babasına göstermeyebiliyor.

Yasalar ve hukukçular açıkça kadına pozifif ayrımcılık tanımaya yönelik çalışıyor. Mağdur olan taraf erkekmiş, çocukmuş bunun hiçbir önemi yok. Nafaka kadının hayat sigortası. Çalışmadan beleş hayat sürmesi için ayrılmış fon.

Günümüzde kadınlar için evlenip boşanmış olmak evli olmaktan çok daha avantajlı. Kadınlar bunun farkında. Hatta bir kısmı, çocuklarını yalnız büyütmek için can atıyor. Bu durumda o çocuğun sağlıklı bir şekilde büyümesini bekleyebilir misiniz?

Kadınların sorumluluk almaktan muaf tutulduğu, erkeğin sürekli suçlamalara maruz kaldığı bir dönemde evlenmek ne kadar mantıklı?

Evlendiğiniz kadının sizden daha iyisini bulduğunda çekip gitmemek için hiçbir sebebi yok. Yasalar, ahlak, düşünce yapısı, her şey kadının üstünlüğüne göre inşa edilmiş.

Malesef günümüzde evliliğin mayınlı arazide yürümekten hiçbir farkı yok. Size düşen, mantıklı kararlar verip pişman olacağınız şeyleri yapmamak.

Saha raporu – HB7 ÖB9 hatuna yürüme

Selam mahmut abi ben Captain Charisma.

Sosyal ortamım dışında ilk game tecrübem oldu bu. Red pillle tanışalı 1 ay oldu

Day game diyemeyeceğim tam olarak çünkü fırsat resmen ayağıma geldi.

Metroda su alım yerinde para attım ve 0 tl yazıyordu yanımda birisi vardı ona dedim makine bozuk mu bir baktım ki 175 civarı bir hb7.

Bundan sonra kızın afetleğini fark edince muhabbet etmeye başladım ve bir de unide okuduğumuz bölüm birbirine benzer bölümler çıktı.

Kızla muhabbet etmeye başladık buralar rutin bölüm hakkında aile hakkında memleket vs anlatmayacağım tek shit test attığı kısma geleyim.

Konuşma devam ederken kızın telefonu çaldı bi erkek ismi vardı sevgilim yada abim diye kayıtlı değildi.

Konuşmaya başladılar ve çocuğu azarladı niye arayıp duruyosun vs internetim bitti geliyorum bla bla başta çocuk sevgilisi mi acaba dedim ama çok ağır bir betalık hissettim kız resmen çocuğu azarladı.

Sonra telefonu kapatınca tek shit test aldığım kısım böyle gelişti.

Ben: Abin galiba arayan 😀
HB7: Yok ya bi arkadaş
Ben: Abin zannettim abiler biraz böyle olur
HB7: Sen de abisin oradan biliyorsun herhalde
Ben: Evet hatta bazı abiler kız kardeşlerini çok kısıtlar
HB7: Ben onlara g*vat diyorum, yoksa sen de mi onlardansın
Ben: Öyle birine mi benziyorum😏 (shit saydım ve siklemez alaycı bir ses tonuyla verdim cevabı)
HB7: Tipten anlaşılmıyor

Neyse sonra gene konuşmaya devam ettik ben metrodan inecektim ne zaman ineceksin dedim.

HB7: Daha çok var
Ben: (Cebimden telefonu çıkartıp) Ben şimdi iniyorum, telefonunu verirsen… Güzel bir sohbet oldu
HB7: Hadi vereyim bari

Telefonu aldım ve gittim saat 10 sularıydı bu olay olduğunda.

1 gün boyunca hiç mesaj atmadım 1 gün sonra da dedim ki betalar mesaj atar biraz farkımız olsun dedim ve kızı aradım planım buluşma ayarlamaktı konuşma böyle gelişti telefonu açınca;

Ben: Selam, naber
HB7: İyiiiiiii
Ben: Tanıdın mı beni?
HB7: Hayır maalesef
Ben: Nasıl tanımazsın ya… tahmin et 😏
HB7: Metrodaki kişisin
Ben: Evet doğru tahmin
HB7: Aramak için çok yanlış bir zamanı seçtim ama ailemle birlikteyim
HB7: Ben mesaj atmanı BEKLERDİM aramandan ziyade(umursamaz bi ses tonu vardı ama sanki mesaj atmamı beklemiş gibi bir mesaj aldım sanki siz ne diyorsunuz bilmiyorum)
Ben: Mesaj da atarım xD
HB7: Bu saate kadar mı bekledin aramak için(bence %100 garanti shit test)
Ben: Hayır, şuan gene metrodayım senin muhabbetini aradım bulamadım ben de seni arayayım dedim 😏
HB7: İyi yapmışsın ama müsait değilim, iyi yolculuklar
Ben: İyi akşamlar
HB7: İyi akşamlar

Nasıl bir yol izlenmeli bu kıza karşı ne dersiniz, 1 gün geçti numaran artık kız da var ve daha bir şey yazmadı game over mı yoksa hala devam etmelik bir şans var mı? (BEKLERDİM kısmı düşündürdü beklemiş mesaj atmamı).

Yorumlarınızı bekliyorum arkadaşlar.

Yorum geliyor ama hiç hoşuna gitmeyecek :

Ben: Abin galiba arayan 😀

Kıza yürüyorsun, kız bunu biliyor. Tam yürüken bir erkekle konuşuyor ve sen duygusal zayıflık gösterip kendini tutamayarak “abin galiba” diye soruyorsun. Kendi topuğuna iyi sıkmışsın. Kız o aşamada hiç kimse ve sen hiç kimseyi kim aradı merak etmezsin …

Müzminbeta86 bu hikayedeki faciayı yakalamış :

“Ben onlara g*vat diyorum, yoksa sen de mi onlardansın” diyerek terbiyesizlik etmiş. Hakettiği cevabı verip, şutlamak yerine netalık edip yürümeye devam etmişsin. Hep böyle götleri kaldırılıyor bu kaltak kızların. Ben olsam şahsen bu cevabı vardım.
“Evet öyleyim, zaten o yüzden yanındayım, işe ihtiyacın olduğu anlaşılıyor”

Senin Hot Baby (HB) skalasında 7 olan hatun Öküz Bebek (ÖB) ölçeğinde 8 çıkmış. müzminbeta86 doğru söylüyor. Shit test terbiyesizlik seviyesine çıkmış ve sen kızı orda şutlamak yerine ciddi betalık yapıp yazmaya devam etmişsin. “Konuşmaya başladılar ve çocuğu azarladı niye arayıp duruyosun vs internetim bitti geliyorum bla bla” başladılar zaten kızın seviyesi konusunda ekstra ipucu vermeli.

Shit testi her zaman aşıp kızı kapacaksınız diye bir kural yok. Bazen özellikle ciddi narsisism problemi olan bir kadına rastlarsınız ve oldukça rahatsız edici shit teste tabii kalırsınız. Bu tür durumlarda hatunu radardan atmak mantıklı olabilir. – Shit Test Nedir?

müzminbeta86’nın yazdığı cevap bu devirde aptal bir karının elinde silaha dönüşebilir. Kızı daha oturtacak olanı “wow, değilim ve aslına bakarsan kadınlar konusunda standartlarım var ve sen onun çok altındaymışsın” demek.  Tabii standartların varsa. Zira genç bir kızın “gavat” demesi bana normal gelmedi. Hayatımda bir kızdan duymadım böyle birşey, bir kızın tanımadığı bir adama uluorta gavat mısın demesi anormal bir şey.

Ama birşey biliyorum ki gavat kelimesinin geldiği tesadüfi değil. Zayıflık yapıp kızı arayanın kim olduğunu sormanın ardından geliyor. Bir kadın bir erkekten etkilendi ise ona daha terbiyeli görünmeye çalışır. Bu kız tam tersi davranmış. Yanılıyor olabilirim ama tahminim her kızın yapacağı gibi bilinç altında senin orda gösterdiğin zayıflıktan tiksindi ama öküz olduğundan normal bir kızın shit test atacağı yerde sıçtı.

Uzman sorusu : Kısıtlayan abiye gavat diyen hatunun kız arkadaş materyali seviyesi ve ilerde seni aldatma ihtimali nedir? Hani kızı tavlasan bile beklentilerini yüksek tutma derim.

Ben: (Cebimden telefonu çıkartıp) Ben şimdi iniyorum, telefonunu verirsen… Güzel bir sohbet oldu

Aferin. Kıza HB7 – HB8 diye hitap etmeyi, böyle kızlara yürümeyi marifet sayan bir havayla yapan her mavi haplı gibi kızın güzel olması seni yere sermiş ve kadının öküzüne rastladığını fark etmemişsin bile. Bunu söyleyen hatuna yürümeye devam etmen çok vahim. Güzel bir sohbet oldu? İlginç. Daha önce de yazdım bu shit test denilen şey terbiyesizlik değildir. Kız yüzünüze tükürse yarabbi şükür shit test demeyin. Shit test değil ciddi kabalık ve kızı orada bırakarak cevaplanmalı.

Bu HB7 – HB8 olayına dikkat edin. Bir kıza sadece kız değil HB7 falan diyerek kızın güzelliğinden etkilendiğinizi gösteriyorsunuz. Üstad Rossie’nin başucu eseri Amcığın 16 Buyruğundaki 10. maddeyi ihlal ediyorsunuz :

X. Onun güzelliğini görmezden gel

Güzel bir kadını düşünürken beyninin ödül merkezini kontrol altına alabilen erkek, kadınlarla olan etkileşimini inanılmaz bir şekilde dönüştürebilir. Böyle yapabilirse, heyecanı ve endişesi kaybolur ve arzularının nesnesi ile daha samimi ve içten bir etkileşime girebilir. Büyük çapkınların idare edebileceklerinden çok fazla aşka boğulmalarının sebeplerinden biri budur – bir sürü güzel kadınla bir sürü pozitif deneyimden sonra güzellik önünde ortaya çıkan saygı ile karışık korkuları kaybolur, ve bununla beraber güzellik karşısındaki güçsüzlük de ortadan kalkar. Hoşunuza giden kızları tanımlamak için “güzel”, “tatlı”, “bomba”, “afet” gibi kelimeleri tamamen lugatınızdan çıkarmak size çok doğru bir zihinsel çerçeve kazandırır. Bunun yerine kendinize “bu kız ilginç” ya da “bu kız tanımaya değebilir” gibi şeyler söyleyin. Bir kadına asla güzelliği konusunda iltifat etmeyin, özellikle de henüz sikmediğiniz hatunlara. Beyninizin onları “gökten düşmüş meleğe” ya da “nadide bir kar tanesine” dönüştürmeye çalışan kısmının fişini çekin. Bu tür bir Zen Nirvanası seviyesine ulaşmak için yapabileceğiniz ileri eğitim tekniklerinden biri de yatabileceğiniz kadar güzel kadınla yatmanız (gerilemek istemiyorsanız çok fazla çirkin kadınla yatmayın). Kısa zamanda bir Jedi aşığa dönüşeceksiniz.

Bu önemli. Kullandığınız kelimelere dikkat edin. Kendi kendinizi betalaştırmayın.

 

Millennial nesli ve snowflake kavramı

Batı’daki Red Pill üstatları, iki kavram üzerinden günümüz erkeğini ve kadınını yorumlarlar. Bunlar millennial ve snowflake’dir.

Millennial diye tabir edilen nesil, 80’lerin ortasından 2000’lerin başına kadar olan süreçte doğmuş nesli ifade eder. Bu nesil, genellikle anne- babaları çalışmak zorunda kaldığı için evde yalnız büyüyen, bilgisayar ve televizyonla çok fazla haşır neşir olan, inatçı, bir dediği iki edilmemiş, şımarık gençlerden ve orta yaşa doğru ilerlemekte olanlardan oluşur. Genellikle feminizm, veganlık, solculuk, anarşizm gibi ayrıştırıcı sol akımlar bu nesil içinde hayli rabet görmüştür. Bunun sebeplerinden biri de aşırı rahat ve hayalperest bir şekilde büyütülmeleridir.

Bu neslin insanlarıyla konuştuğunuzda genellikle söyledikleri şeylerin tersini iddia ederseniz ya cahil olmakla suçlanırsınız ya da hakaret işitirsiniz çünkü onlar, babalarının, annelerinin prensleri- prensesleridir. İşte snowflake kavramı da tam olarak bunu ifade eder. Çocukluklarında fazla pışpışlandıklarından kendilerini özel sanmaya meyillilerdir.

Bu kesim sürekli bir arayış içindedir. Mutlu olmaları zordur. Hep en iyisini hak ettiklerini düşünürler. Bu yüzden de hak etmedikleri muameleyi gördüklerinde aşırı tepkiler verebilirler. Biyolojiden ve evrimden bihaber olup vegan olabilir, sosyalizmden bihaber olup çevrelerinden etkilenerek sosyalist olabilirler. Tabi bu çoğunlukla gösterişte kalır. Esas önemli olan, farklı olmak ve ilgi çekmektir. Bugün televizyonlarda, kampüste, meydanlarda özgürlük, adalet, kardeşlik naraları atan kesim çoğunlukla millennial neslindendir. Tıpkı 68 kuşağı gibi hayalperest, fazla iyimser, özgürlüğüne düşkün ve sancılıdırlar.

Bu kesim maskülenliği zehirli görür ve sürekli magandalıkla bağdaştırır. Erkekler doğuştan mavi haplıdır ve kendilerinden emin görünüşlerinin altında pısırık, çekingen, üşengeç bir adam yatar. Kadınlarsa annelerinin evlilik karşıtı fikirleriyle büyümüş, bekaret ve ahlak gibi kavramları sallamayan, 25 yaşına kadar iki haneli partner sayısına ulaşabilme potansiyeli olan kadınlardır. Ne acı ki bunu özgürlük olarak görürler.

Bu neslin bir kısmı şu an 30’lu yaşlardadır ve aile kurmaktan, çocuk sahibi olup stabil bir yaşama sahip olmaktan çok ama çok uzaktır. İtiraf etmeye çekinseler de 2. dalga feminizmin kendilerine kazık attığının yavaş yavaş farkına varmaya başlamışlardır. 3. Dalga feminizm ise zihinlerini adeta enkaza çevirmiştir. Aile mevhumunu yitirmişlerdir. Eş sevgisine ve düzenli, mutlu bir aile yaşamına yabancılaşmışlardır. Erkekleri sürekli rekabet edilecek kişiler olarak görmektedirler. Şu haliyle Don Kişot’tan farksızdırlar.

Kaybedecek Hiçbir Şeyiniz Yok

İlişkilerde en sık karşılaştığım sorunların başında erkeğin çekingenliği ve ürkekliği geliyor. Birçok erkek, kadınlar tarafindan tacizci olarak damgalanmaktan veya hakaret işitmekten korktuğu için kadınlara yaklaşamıyor. Özellikle park, cafe, kantin, konser alanı gibi umuma açık yerlerde bir hatundan hoşlandığımızda gidip hatuna selam verip birkaç kelime ederek tanışmakla, hatunun kıçını ellemeyi aynı kefeye koyuyoruz. Halbuki birisi açıkça tacizken diğeri normal bir insan davranışıdır.

Rastgele bir hatunla tanışmayı geçtim, hergün okulda, iş yerinde, spor salonunda gördüğümüz hatta muhabbet ettiğimiz hatunlarla bile konuşurken ezilip büzülüyoruz. Ağzımızdan çıkacak kelimelere ekstra dikkat edip karşı tarafa, zararsız, masum çocuk imajı vermeye çalışıyoruz. Bu davranışımızın taktir göreceğini koşulsuz kabullenmişiz. Böyle yaparak hatunu etkileyebileceğimizi sanıyoruz. Tabi işin içine biraz da narsizm giriyor ve eşsiz bir erkek olduğumuzu, bizim dışımızdakilerin hanzo olduklarını düşünüyoruz. Bu kafa yapısı genellikle snowflake( kar tanesi) denen ve kendini çok özel zanneden erkeklerde görülüyor. Bu erkekler, hüsrana uğradıklarında ise kadını kezbanlıkla, ortadoğulu pis bir çomar zihniyetine sahip olmakla suçlayıp kendilerini aklamaya çalışıyorlar.

Kadınlara dair kesinlikle bilinmesi gereken şeylerden biri, başta kendine güveni olmayan erkeğe karşı sevgi ya da saygı besleyemeyecekleridir. Kadın, kendini yanında güvende hissedebileceği, onu koruyan ve gerek mental gerekse fizilsek yönden tamamlayabilen erkeği sever. Fiziksel görünüşünüz ne kadar iyi olursa olsun, içinizde bir soy boy yatıyorsa ya aldatılırsınız ya da terk edilirsiniz. Mental güç bir erkeğin en çekici yanıdır ve kararlı bir erkek gerçekten de çekicidir. Azimli bir erkek seksidir. Mücadeleci bir erkekse kadınların değer verdiği erkektir. Bunların hepsinin bileşeni sizi kadın nezdinde baş tacı yapar. Fakat siz tereddüt eder, korkar ve kararsız kalırsanız kadın size sırtını döner.

Neredeyse her yazımda söylediğim şey şu: Risk almaktan korkmayın. Kaybetmeyi öğrenin çünkü bu da oyunun bir parçası. Reddedileceksiniz ama inanın, cesur olduğunuz için kimse sizinle taşak geçemeyecek. Bir kadında ısrar edip kendinizi kısır döngüye sokmadığınız sürece saygı duyulan bir adam olacaksınız. Doğru yerde, doğru zamanda, doğru şeyi yaptığınızda büyük ihtimalle istediğiniz şeyi elde edeceksiniz. Yüzleşmekten korkmayın, deneyin ve ders alın. Oyunun kuralı basit: Kaybetmekten korkan kaybeder!

Konuşmaktan çekindiğiniz kadın büyük ihtimalle sizden daha ürkek ve çekingen. İster tecrübeli olsun isterse tecrübesiz, sizden gelecek hamleyi bilmediği için heyecanlı. Yani siz aslında tedirginken karşınızdaki rahat değil. O da sizi tanımadığı için ürküyor. Onu rahatlatmak ve ona erkek gibi erkek olduğunuzu göstermek sizin elinizde.

Hatunla mesafenizi koruyun, konuşurken gözlerinin içine bakın, rahat olun. Çok dinleyin, az anlatın. Her sözünü onaylamayın. Bazen reddedin ve kendi argümanınızı sunun. Açıksözlü olun, küfretmeyin, nazik olun ama nezaketi abartıp komik duruma düşmeyin. Karşınızdakine olumlu sinyal vermek adına hoşlanmadığınız şeyleri onaylamayın. Kendinizden ödün vermeyin. En önemlisi, hatunla konuştunuz diye %100 ilişkiye başlayacağınızı düşünmeyin. Diğer hatunları da değerlendirin. Sakın çekinmeyin, kaybedecek hiçbir şeyiniz yok.

Üç soru üç cevap

T.O. sormuş :

Selamlar Mahmut Abi.

3 tane soru soracağım.

1-) Üniversite sınavına hazırlanan bir öğrenci bir nevi monk mode’a mı girsin? Önerin nedir bu konuda?

2-) Çoğu sosyal ortamda erkek-kız konuşmaları açıldığında meriçlerin de desteğiyle erkeği itin götüne sokma ve buna karşı çıkanları da kadın düşmanı kategorisine koyma çabası var. Bu tür durumlarda tavrımız ne olmalı?

3-) Son zamanlarda bazen tv açıp kadınların tek veya eşiyle beraber katıldığı programlara göz atıyorum. KH resmen “Al bak işte. Dediklerimde yanlışlıklar yok.” diyor. Kadınların da kendi aralarındaki shit test yağmuru da açıkça görünüyor. Bu kadınların da hemcinslerine attığı shit test atma olayı da bana keyifli geliyor. Bu konu hakkında ne düşünüyorsun?

Gelecek seneki sınava girecek adamlar bu yaz 2 hafta tatil yapıp çalışmaya otursunlar.

3 tane cevap vereceğim :

1-) Evet mutlaka girsin. Lise insanın en çok kanının kaynadığı ve hayatının en güzel çağı sandığı bir dönem ama aslında hayatın en güzel dönemi 20ler. Lise çağında çoğu erkeğin zaten kızlarla bir başarı şansı yok. Bu dönemde yapılabilecek en iyi şey eğer üniversite sınavına hazırlanılıyorsa tamamen buna konsantre olmak. Bunun yanında da spor ve / veya hobi olabilir. Özellikle son 1 sene tamamen monk moduna girin.

Kağıttan Kaplan yazısını mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Orada bu konu hakkında şöyle demiştim :

Aynı örnekten gidersek, o dayağı önemli bir toplantıdan birgün önce de yemek istemezsiniz. İnsanın hayatındaki önemli dönemeçlerde, benim hem hayatını düzene koy hem de kızlara yürü felsefem (tam olarak paralel değil, belki disiplin 4 – 6 ay pratik edildikten sonra yürümeler başlayabilir) zararlı olabilir. Bunun sebebi şu. Siz ne kadar öğretiyi hatmedip disiplini sağlarsanız sağlayın, ilişkilerde alfa davranışlar gösterecek kadar çelikleşmek, bir iki tavında dövülme gerektirir. Yani ilk bir – iki ilişkinizde sağlam betalık yapıp tekme yiyeceksiniz. Yılların betalığını öyle düşünce gücüyle sakin sakin atamazsınız. İşte bu yanmaların üniversite sınavı gibi bir şeyin hemen öncesinde olması sınavda ayağınızı kaydırabilir. Bu nedenle yürüme kısmını yapmamanız daha hayırlı.

Yanlış anlamayın. Tehlike yürümelerin başarısız değil başarılı olması. Reddedilmek sizi pozitif bir MGTOW dönemine bile sokabilir. Bende öyle olmuştu mesela. Lisenin ve aile ile yaşamanın kısıtlayıcı hayatından kurtulmak ve ortaokuldan bozma bir üniversiteye değil de iyi bir üniversiteye gitme motivasyonunu ateşleyen lisedeki abazanlığımdı ve derece yapıp üniversite kazanmamı sağladı. 16 – 17 yaşlarımda zoraki MGTOW yaşamamı boşa giden zaman olarak görmüyorum. Şimdi olsa yine aynısını yaparım. O sayede 23 yaşından itibaren kendi parasını kazanan, kendi evi olan ve bekar bir erkek olarak hayatın tadını çıkarabilen biri oldum. Üniversitede part – time çalışmadan okuyamayan biri olmama rağmen.

2-) Bu tür ortamlarda gerekmedikçe bulunmayın. Çoğunlukla erkek erkeğe takılın. Okul ve iş ortamında bu tür ortamlara sürekli girmeniz gerekiyor farkındayım ama ortalama bir beta bu ortamlara olması gerektiğinden çok fazla giriyor. Ama bu gerekli sosyalleşmede bile asla kadın – erkek ilişkileri tartışmalarına girmeyin.

Sizin farkına varmadığınız şu : kadınlarla kadın – erkek ilişkisi muhabbetine giren erkeğin kendisi uydudur ya da o konuşma sırasında uydudur. Siz konuşmada ezilin ya da ezin zaten başından batmışsınız. Bu tür konulara kadınlarla giren erkek, bu konularda kadınların tarafını alan uydulardan daha az feminen değildir.

Kadınlarla kadın – erkek ilişkileri konuşmalarına giren adam gelip burda “meriçler kadınların yanında duruyor beni eziyor” diye ağlamasın. O ezilmeyi sonuna kadar hakediyorsunuz.

3-) Kadınlar birbirlerine shit test (fitness test) yapmaz. Bunun yerine birbirlerini cinsel pazarda diskalifiye etmeye çalışırlar.