Erkek Adam Türkçe Podcast – 2022 yılbaşı programında cevaplanmayan sorular

2 Ocak 2022’de yaptığımız yayında, zaman kalmadığı için cevaplayamadığım soruları cevapladım.

Yayınları spotify kanalından da izleyebilirsiniz.

Youtube yayını aşağıda. Bu yayını beğenerek ve youtube kanalına üye olarak yayınların daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz. Sorular ve dakikaları da videonun altında.

00:30 Kadınlar neden çevrelerindeki yüksek değerli erkekler yerine beta uydu erkekleri seçerler?

02:20 İlişki sohbetleri kanalı senin mi? Kadınlar tavsiye için seni arıyorlar mı?

03:40 Büyüklerimiz keşke daha önce evlenseydim diyorlar. Bu konuda ne düşünüyorsun?

07:10 Üniversitede aileden finansal bağımsızlık nasıl olur?

09:11 Sigara sosyalleşmek için iyi değil mi? İçmeyen iyi çocuk görünmüyor mu?

11:00 Modern dünya neden erkeklerdeki masküleniteyi baskılamaya çalışıyor?

17:23 Fight Club’da “kendini geliştirmek mas***dur” diyor. Sen ne düşünüyorsun?

20:13 Yürüyorum sorun yok ama buluşmaya gidemiyorum. Sence sorun ne?

Partner (Sevgili) ile Tartışma | İlgi Yönetimi | Dırdır Eden Kadın (video)

Merhaba millet, Ben Mr. Deer. Kadınlar genel olarak dırdır eder, söylenir. Bu o kadar bilindik bir şey ki mizahta bile kullanılır. Kadınların söylediklerini direk ciddiye almak ve duygusal tepki vermenin hatalı bir davranış olduğundan daha önce çok kez bahsettik. Aslında kadınları duymazdan gelmeyi bir çok insan biliyor ama çoğu insan saygısızlık ve küçük görme karşısında ne yapmaları gerektiğini bilmiyorlar. Bilmedikleri diğer bir şeyde ilgi yönetimi, olaydan sonra ilgiyi azaltmak. Başımdan geçenlerle birlikte bunlardan bahsettiğim bir video hazırladım. Bir önceki postumda ilişki içerisindeki olmadığımız kadınlarla tartışma konusunu ela almıştım. onun içinde; link

 

Blog içi İlgili yazılar:  İlgi Yönetimi İlgi Yönetimi 2 | Solipsizm, Duygu Ve Tartışmalar

 

 

 

Kadınlarla Asla Tartışma | Bağıran Kadınlar (video)

Merhaba millet. Ben Mr. Deer. Daha önce mutlaka durup dururken sesini yükselten veya bağıran kadınları görmüşsünüzdür. Özellikle kendine her şeyi hak gören bu sesi ile insanları etkisi altına almaya çalışan kadınların rezillik videoları internette epey dolu. Belki de sizin başınıza da gelmiştir. Benim başıma mutlaka geliyor. Tamam bende bazen eğlencesine özellikle feministlerle alay etmeyi ve tatlı kızları tatlı tatlı kızdırmayı seviyorum. Bazen de hiçbir alakam olmasa da bu çığırtkan kadınları mıknatıs gibi çekiyorum. Bunları ciddiye almak boşa uğraş. Zaten genel olarak kadınlarla tartışmak ve ciddiye almak saçmalık. Çünkü kadınların doğası Solipsist’dir. Kadınlarla mantıklı tartışma mümkün değildir.  Başta bahsettiğim saygısız, çırğırtkan kadınlarla ve genel olarak kadınlarla tartışma konusunu sizler için başıma gelen olaylarla ele aldım, İyi Seyirler.

Konu ile alakalı Sonsuzluk ve Bir Gün ‘ün yazısına da göz atamak için; link

 

Erkek Adam Türkçe Podcast: Mutsuz, pırlanta gibi erkekler, piç gibi it gibi mutlu herifler

Bu hafta sitede yayınlanmış olan 3 yazı üzerinden, ortak temalı bir podcast yaptım:

  1. Duygusal anlamda birşey hissetmemiş olması dış görünüşle mi alakalı?
  2. Anneciğim gibi olmazsa olmasın (a.k.a Dar Paçalı Go Cadde!)
  3. Mutsuz, pırlanta gibi erkekler, piç gibi it gibi mutlu herifler

Yayınları sitemizin Odysee kanalından ya da  spotify kanalından da izleyebilirsiniz.

Youtube yayını aşağıda. Bu yayını beğenerek ve youtube kanalına üye olarak yayınların daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz.

Pırlanta gibi mutsuz erkekler, piç gibi it gibi mutlu herifler

33 yaşında biri şöyle yazmış:

Kendimden ve çevremden gördüğüm kadarıyla hep paralı ya da karaktersiz erkekler evliliklerinde mutlular. Tabi istisnalar kaideyi bozmaz. Parasız erkeği yalnızca annesi sever misali … Adam zengin, itin teki ama karısı kocasından başkasını görmüyor. Ya da adam şerefsizin teki zengin değil ama bu tip te hep mutlu tapılıyor adeta bu tiplere. Hadi parası olanı anladık karşı taraf kullanıyor bu durumu peki ya şerefsiz itlik yapan insana neden tapılıyor anlamış değilim. Ciddi anlamda pırlanta gibi insanlar (erkekler) tanıyorum ya mutsuzlar ya boşanma aşamasına gelmişler ya da boşanmışlar. Karılarına lüks hayat sunamayan çoğu erkek, evliliğinde mutsuzlar, sevilmiyorlar ve sayılmıyorlar.

Bunu yazanın, kadınlarla başarılı erkeklere karşı hıncını ve kıskançlığını hissedebiliyor musunuz? Kullandığı kelimeler, “karaktersiz”, “it”, “şerefsiz”, vs. Bunun efendi çocukların geliştirdiği bir savunma mekanizması olduğundan daha önce bahsetmiştik. Kendileri gibi “iyi çocuk” (pırlanta gibi erkek) olmayan erkeklere bu çamurları atarak üste çıkmaya çalılıyor. Aslında “ben bu kadar iyiyim, farklı olmak için en efendi benim ama neden onlar kazanıyor?” diyor.

Şimdi pırlanta gibi çocukların erkekliklerinden utanır hale gelmeleri ve erkekliklerinden başarı ile kurtulmaları sonucunda, meydanın erkekliklerinden utanmayan piçlere kaldığından da daha önce bahsetmiştik. Piçi çekici yapan kötülükleri değil, erkekliklerinden utanmamaları. Koca bir Pook’un Kitabı bu konu etrafında dönüyor:

İyi çocuklar mı piçler mi olayına bir şey ekleyeyim: piçler kazanıyorlar zira kendini beğenmiş duyarsızlıklarında, ham cinselliklerini hiçbir zaman saklamıyorlar. İyi çocuklar ise duyarlılıklarında cinselliklerini saklıyorlar zira bunun kadınları ezdiğini düşünüyorlar.

Fakat iyi çocuk bunu göremez, görse zaten “iyi” kalamaz. İyi çocuk kendisini erkeklikten arındırdığını kabul edemeyeceği için, karşısındaki adamlarda çekici olanın kötülükleri olduğunu, kötülük “sevici” oldukları için de kadınların kötü olduğunu düşünürler.

Karılarına lüks hayat sunamayan çoğu erkek, evliliğinde mutsuzlar, sevilmiyorlar ve sayılmıyorlar.

Bu erkeklerin mutsuz olma sebepleri lüks hayat sağlayamamaları değil, sağlayıcılıkları hariç çekici bir taraflarının olmaması. Olmayan çekicilik yerine ödemeleri talep ediliyor ve bu talebe de boyun eğdikleri için daha da yeriliyorlar. Daha önce de belirtmiştik: Özellikle evlilikte, bir kadını mutsuz etmenin en kolay yolu, onun her istediğini yapmaktır. Özellikle de bu istekler sizin gücünüzü aşıyorlarsa.

Yanlış anlamayın. Bir evlilikte seks ve finans en önemli şeylerden ikisi. Bu ikisi kötü ise o evlilik kötüye gider. Ama bu arkadaşın bahsettiği sorunu yaşayan insanların büyük kısmı normalde orta ve ortanın üstü insanlar. Yani görece olarak paraları yok değil. Bu adamlar, omurgalı olmadıkları için sevilip sayılmıyorlar. Güçlerini aşan bir lüksü sağlayamadıkları için değil.

Haldun Abi bu pırlanta gibi mutsuz erkekler ile onların mutsuz karıları konusunu, 20 sene önce Magandalar Kadınları Daha Çok Mutlu Ediyor yazısında anlatmıştı:

Örneğin izlediğim ailelerin en mutlusu, en çok para kazanını olsaydı ve mutsuzu da en fakiri çıksaydı, bilimsel açıdan iş çok kolaylaşacaktı. Bana yıllık maaşını göster, sana ne kadar mutlu olduğunu söyleyeyim deyiverecektik. Ama bu kadar kolay olmadığını biliyoruz.

Sonunda aşağıda anlatacağım noktaya geldim ve en azından, bizim “maganda” diye adlandırdığımız türden bazı insanların, kadınlarına “aydın” diye adlandırdığımız kişilerden daha doğru davrandıklarına inanmaya başladım.

Hayır maganda olmamız gerekmiyor. Ama magandaların her şeyi yanlış yaptıkları saplantısından kurtulup, onları incelememizde hatta bazı davranışlarından ders almamızda hiç bir sakınca yok.

Öncelike bir kadınla evli ya da uzun bir ilişki içindeyseniz vereceklerinizin sınırını çok iyi çizin ve bu sınır aşıldığında ölümü bile göze aldığınızı çok ama çok açık bir dille belirtin (ve gerektiğinde uygulayın).

‘Toksik Maskülenite’ ve Erkek Olmanın Güçlü İkiliği

Erkekler, geçenlerde  Amerikan Psikoloji Derneği tarafından yayınlanan ‘Erkekler için Psikolojik Pratikler Rehberi’ adlı raporun içerisindeki tavsiyelere uymamalılar. Bu tavsiyeler ‘Geleneksel Erkeklik’ dediğimiz; stoacılık, rekabetçilik, dominantlık ve atılganlık gibi şeylerin zararlı olduğunu ima ediyor (*).

Bu tavsiyeler yanlış.

Stoacı duygu kontrolü gereklidir. Rekabetçi ruh size başarıyı getirir. Dominantlık ve dominant olmak için gereken fiziksel ve duygusal güç, sizin başkaları tarafından domine edilmenize neden olacak bir güçsüzlükten çok daha onurludur.

ŞU AN, ERKEKLERİ UYANDIRIP BU HASTALIKLI DÜŞÜNCE YAPISIYLA MÜCADELE ETMENİN TAM ZAMANI

Ve atılganlık, amacınıza giderken kullanacağınız bir araçtır. Cesurca eylemler olmadan, bu eylemleri gerçekleştiren bir başkasının cesaretine boyun eğmek zorunda kalırsınız.

Elbette bu ‘Geleneksel Erkeklik’ özelliklerinin çağ dışı ve gereksiz olduğu bir evrende yaşamak güzel olurdu.  Belki de bu hayali evrende herkes duygularını rahatça dışarı vurabilirdi.

Bu evrende rekabet olmazdı, herkes her daim kazanırdı. İnsanlar birbirlerini domine etmek yerine işbirliği yapıp tamamiyle eşit yaşarlardı. Ve son olarak bu hayali evrende atılgan davranışlar da olmazdı, insanlar birbirlerine sarılır ve geçinip giderlerdi.

Ama böyle bir evren yok. Olsa iyi olur muydu? Olurdu. Ama yok.

Dünya zorlu bir yer. Hayat acımasız. İnsanoğlu her zaman kibar ve iyilik sever değil. Hayırseverlik, hoşgörü ve merhamete bel bağlayamazsınız.

Eğer duygularınızı belli ederseniz, avantajınızı kaybedersiniz. Duygusal kararlar alırsanız, bu kararların sizi yanlış yöne sevk etmesi muhtemeldir.

Eğer mücadeleci ruhtan yoksunsanız, işe girme, girdikten sonra yükselme, maaşınız hakkında pazarlık yapma ve hatta kendinize bir eş bulmak gibi bir çok konuda kaybeden konumunda olursunuz.

Son olarak, eğer yeterince atılgan değilseniz karşınıza çıkan fırsatları iyi değerlendiremezsiniz. Hayatta güzel şeyler size gökten yağmaz, onlara saldırmalı ve onları ‘fethetmelisiniz’. Bunları yapmazsanız tonla fırsat kaçıracaksınız. Siz hayatınızı değil, hayat sizi kontrol edecek.

Yani: Stoacı olun, rekabetçi olun, dominant olun, atılgan olun.

Ama o kadar da basit değil, işlerin karmaşıklaştığı yer de zaten tam burası. Bu özelliklerin hiçbirinde aşırıya kaçmamanız çok önemli.

Deniz kuvvetlerinden takım arkadaşım (**) Leif Babin’le beraber çıkardığımız son kitabım ‘Liderlik İkiliği’nde yazdığım gibi: Bir lider dengede kalmak için çaba göstermeli, bir erkek de.

Eğer duygularınızı tamamen kapatıp Stoacılığın dozunu kaçırırsanız hiç kimseyle duygusal bir bağ kuramazsınız. Ayrıca insanlara liderlik edemezsiniz çünkü insanlar duygularını hiçbir şekilde belli etmeyen bir lideri takip etmezler.

Ayrıca, eğer duygularınızı tamamen kapatırsanız sizi başarıya iten o eğlence ve mutluluk duygusunu tecrübe edemezsiniz. Hayatı yaşamaya değer kılan bu pozitif duygulardan yoksun kalırsınız.

Eğer fazla rekabetçiyseniz, hiçbir şeyden zevk almadığınız bir konuma doğru sürüklenebilirsiniz. Kazanmaya takıntılı hale gelirsiniz ve kafayı yersiniz. Tek bir mağlubiyet sizin bütün ilerlemenizi yerle bir eder.

Kısa vadede kazanmak için ahlaksızca ve yasal olmayan şeyler yapmak size cazip gelir. Bu hareketler de bir gün gelir mutlaka canınızı yakar. Uzun vadede ise sizi bitirir.

Domine etme isteği de kontrol altında tutulmalıdır. Her türlü durumu domine etmeye odaklanırsanız, bu pek de sizin yararınıza olmayacaktır. Eğer tek amacınız domine etmekse insanları dinlemeyeceksiniz ve böylece kendi fikirlerinizden daha iyi olan fikirleri duyamayıp kaçırmış olacaksınız.

Zamanla insanların hoşgörüsü azalacak, ilişkileriniz zarar görecek ve tüm liderlik kredinizi tüketeceksiniz. Hiç kimse, işlerin sadece kendi istediği yoldan halledilmesini isteyen birinin etrafında bulunmak istemez.

Son olarak, aşırı atılgansanız da kendinizi yakarsınız. Çok fazla risk alırsınız, çok fazla köprü yıkarsınız ve tüm cephanenizi bir anda harcarsınız.

Bir lider ve erkek olarak; ne zaman geri çekilip, toparlanıp, tekrar organize olacağınız zamanı da anlamanız gerekiyor ki başka bir vakit tekrar gelip savaşabilesiniz.

Bu ikilemler uzar gider; bir lider ve erkek olarak sizin sürekli dengeyi gözetmeniz gerekiyor. Siz; deli dolu değil cesur olmalısınız, diktatör değil kararlı olmalısınız, kaskatı değil disiplinli olmalısınız, açık fikirli ama aynı zamanda da ilkeli olmalısınız.

Yani size, erkeksi özelliklerinizi bastırmanızı söyleyen medyayı dinlemeyin. Erkek adam gibi davranmanın kötü olduğunu söyleyen reklamları umursamayın.

Ama aynı zamanda da bu veya diğer başka özelliklerin sizi uçlara sürüklemesine de izin vermeyin. Yoksa bir lider, erkek ve insan olarak kaybedersiniz. Bunun yerine, sizi bir zıt kutuptan diğerine fırlatan bu ikilemleri dengede tutun.

Ve bu dengeyi nasıl sağladığınızı oğullarınıza ve kızlarınıza öğretin çünkü bu sözümona ‘Erkeksi Özellikler’ sadece erkeklere ait olması gereken özellikler değiller.

Çeviri: Ex-Navy SEAL Jocko Willink: ‘Toxic masculinity’ and the powerful dichotomy of being a man

Çeviren: Thomas Aquinas

(*) APA aslında açıkça  “geleneksel maskülenite, psikolojik olarak zararlıdır diyor. Şurada bir başka eleştirisi var (İngilizce).

(**) Çevirenin Notu: Bu makalenin yazarı Jocko Willink, ABD Deniz Kuvvetleri’nin elit birliği olan ‘Navy SEALS’ın eski bir üyesi.)

Mahmut Abi’nin notu: Evet, bu sitede yayında bulunan 1000 numaralı yazı oldu ve bu köşe taşı için de çok güzel bir yazı oldu.

Ayrıldıktan sonra yalvaran erkek neden iticidir?

Hepsi olmasa da kadınların büyük çoğunluğu, ayrıldıktan sonra yalvaran erkeği itici bulur. Bunun 3 temel nedeni var ve bugün bu nedenleri konuşacağız.

1 Duygusal güçsüzlük kadınları iter.

Evet ayrılık çok zor bir şey, özellikle de terk edilen için. İnsan duygular içinde boğulabiliyor ve birazcık nefes almak için bile olsa çırpınmaya çalışıyor.

Ama ayrılığı nasıl karşıladığınız, bu duygularla nasıl başa çıkabildiğiniz, sizin ne kadar hızlı bir şekilde eski sevgilinizi geri döndürebileceğinizi (ya da yeni birini bulabileceğinizi) önemli oranda etkiliyor.

Duygusal olarak güçlü, kendisine güvenen ve kendisini ödül olarak yani değerli gören bir erkek, kendi düşünce ve davranışlarına çekici olacak şekilde değişiklikler yapmaya odaklanır. Bu sayede de eski sevgilisi ile yeniden iletişim kurulduğunda, eski sevgilisine çok daha çekici görünebilir. Mesela ayrılık öncesi aşırı gergin ve control manyağı gibi davrandıysa, eski sevgilisi yeniden aradığında sakin ve Rahat davranabilir.

Kendine güvenen ve duygusal olarak güçlü bir erkek aynı zamanda yaptığı ve yapmakta olduğu değişikliklerin yeterli olacağına güvenir. Kendisini ispatlamak için gösterişe ya da manipülasyona başvurmaz.

Kendine güven, duygusal güç ve öz değer, kadınlar için doğal olarak çekici erkek özellikleridir. Bir kadın terk ettiği eski erkek arkadaşını arayıp onunla buluştuğunda, karşısında ayrıldığı günde kalmış, hatta daha da zayıflamış bir erkek değil de arkasını dönüp kendisini geliştirmeye başlamış bir erkek görürse, bundan etkilenir.

Fakat eğer erkek kendine güvensiz, duygusal olarak zayıf, kendisini değerli görmeyen birine dönerse ve öyle devam ederse, eski sevgilisine bu zayıflıkların etkisi ile yalvarırsa, ona ne istersen yapacağım, yeter ki geri dön gibi şeyler söylerse, bunlar kadını daha da soğutacaktır.

“Lütfen, lütfen ama lütfen geri dön. Biliyorum her şeyi mahvettim ama sana söz veriyorum her şeyi düzelteceğim. Sana söz veriyorum değişeceğim. Dersimi aldım. Bebeğim lütfen geri dön. Bana bir şans daha ver. Tek istediğim bir şans daha vermen. Aşkımız için bunu yap lütfen. Sen nasıl istersen öyle olacak, sen ne isteren onu yapacağım.”

Sorun şu ki, kadın eski sevgilisinin paramparça olmasını görmek ve muhtemelen tutamayacağı sözlerini dinlemek istemiyor.

Şimdi bazılarınız : “Neden ki? Bir kadın bir erkeğin kalbinin kendisi için paramparça olduğunu gördüğünde, onun aşkının büyüklüğünü anlayıp bundan hoşlanmaz mı? Erkeğin her şeyi olduğunu görmek, onun erkeği daha çok istemesini sağlamaz mı? Sonuçta kadınlar kendisinden başkasını gözü görmeyen, kendisi olmadan yaşayamayacak kadar aşık bir erkek istemiyorlar mı?”

Filmlerde öyle ama gerçek hayatta bunlar çalışır şeyler değiller. Kadının yalvarmasını ve geri dönmesi için sürekli ikna etmeye çalışmasını isteyen kadınlar elbette vardır ama çoğu kadın bunları istemez ve aslına bakarsanız karşılaştıklarında da erkekten daha da soğurlar.

Kadınların duygusal gücü çekici bulduklarını ve duygusal olarak zayıf bir erkeği ise itici bulduklarını unutmayın.

Yani erkek yalvardığında kadın “ah ne kadar da tatlı. Böyle paramparça olduğuna göre beni çok seviyor. Ne kadar harika bir erkek. Beni mutlu etmek için ne istersem yapacağını, benim için değişeceğini söylüyor. O kadar seviyor ki ayaklarıma kapanıp bana bir şans daha ver diye yalvarıyor. Böyle erkeği nerede bulacağım? O beni çok seviyor, ben de onu çok sevmeliyim” demiyor. Daha çok şöyle düşünüyor:

“Neden böyle davranıyor? Böyle yalvararak, ikna etmeye çalışarak, kendisini alçalttığının farkında değil mi? Ben ağlak bir bebeğe annelik yapmak istemiyorum. Benim yaslanabileceğim bir erkeğe ihtiyacım var, bana bağımlı kocaman bir oğlan çocuğuna değil. Bensiz bile yapamayacak kadar zayıfsa, daha zor şeylerle karşılaştığında ne yapabilecek ki? Ayrıldıktan sonra doğru mu yaptım diye düşünüyordum ama bunu gördükten sonra artık çok doğru bir karar verdiğimi biliyorum. Bu kadar yalvarmasına ragmen hala neden ayrıldığımızın farkında değil. Her şeyi halı altına süpürüp hiçbir şey olmamış gibi devam edebileceğimizi sanıyor.”

Burada erkeğin anlayamadığı, cinsel çekimin bir tercih değil, cinsel olarak çekici özelliklere verilen otomatik bir tepki olduğu ve cinsel olarak itici özellikler gösteren bir erkeğin, lafla çekim yaratamayacağı.  Tam tersi, bu kadar dil dökerek, erkeğin karşı cins gözündeki en itici özelliklerini, duygusal zayıflık ve öz değersizlik sergilediğini göremiyor.

Bir kadın olmadan yaşayamayacak tek erkek topluluğu küçük erkek bebeklerdir. Kadının o tür sevgi kapasitesi, gerçek erkek bebeklere ayrılmıştır, kocaman ağlak bebeklere değil.

2 – Yalvarmak, kadının erkeğe olan saygısının kaybolmasına neden olur.

“Lütfen bize bunu yapma. Seni çok seviyorum. Seni hep seveceğim. Bunun hiç mi değeri yok? Hiç mi anlamı yok? Biliyorum, sorunlar yaşıyoruz ama aşk her şeye galip gelir. Birlikte geçirdiğimiz güzel günler adına, lütfen ilişkimize bunu yapma. Bana bunları düzeltmem için bir şans daha ver. Seni kaybetmek istemiyorum.”

Arkadaşlar, ilk anlamanız gereken şey, kadın ya da erkek, bir kişiyi ne kadar sevdiğiniz, onu sizden daha fazla sevecek birinin olmaması, ancak ve ancak o kişi de size yeterince seviyorsa değerli ve anlamlıdır. Bu yoksa hiçbir anlamı yoktur. Geçmişiniz ne olursa olsun, gerçeklik şimdiki zamandır. Şu an size eskisi gibi sevmiyorsa, sizin sevginizin bir önemi yoktur.

Bir de “aşk her şeye galip gelir” nedir yahu? Bu arkadaşın acilen kadınlar için hazırlanan fantezi dizi filmleri, arabesk şarkıları ve Hollywood romantik komedilerini bırakması lazım.

Yukarıdaki kelimelerin duygusal anlamı ki kadınlar erkeklere göre çok daha fazla oranda sözlerin duygusal anlamlarını yakalayacak ve daha fazla önemli görecek şekilde programlanmışlardır, “ben bir kadın olmadan yaşayamayacak bir erkeğim, yeterince erkek değilim. Zayıfım.” Daha derinde ve bilinçaltında ise bu kelimelerin anlamı şudur: “Bir terk edilme ile bile duygusal olarak dağılıyorum, ilerde kucağında bebekle çok stresli bir durum ortaya çıktığında nasıl dağılacağımı ve bebekle beraber bana da annelik yapmanın gerekeceğini düşün artık.”

Bütün bunlar, kadının erkeğe saygısını yok eder. Neden etmesin ki? Yalvararak kendine saygı göstermeyen adama kadın neden saygı duysun ki?

Oysa erkeğin ilk yapması gereken şey, kadına onsuz da yaşayabileceğini ve o hayatından çıksa ve bu çok zor olsa bile ona yalvarmayacak kadar kendisine saygısı olan, duygusal olarak güçlü bir erkek olduğunu göstermektir. Bunu da sadece ve sadece kızla iletişimi keserek yapabilir. Bunun yanında arkada kendine odaklanır ve kendini geliştirirse, kadın ona ulaşıp da konuştuklarında, tüm bu özsaygı, kendine güven ve öz değer her tarafından akacaktır.

  1. Yalvarmak, kadının erkeğin hayatın gerçek zorlukları ile başedebilme gücünden şüphe duymasına neden olur.

İkinci maddede buna biraz değindik. Ayrılık, hayatın karşınıza çıkarabileceği zorluklar içerisinde, gerçek acı ve stres açısından ilk ona bile girmez. Bir ayrılıkla bile yıkılan erkeğin hayatın gerçek zorlukları karşısında nasıl paramparça olabileceği fikri, kadının ona olan ilgisinde büyük hasara neden olur.

Erkek ne kadar yalvarırsa, kadın ona olan saygısını ve sevgisini o kadar çok kaybeder. Bir ayrılık ile darmadağın olan erkeğe nasıl bel bağlayabilir, kendisini ve çocuklarını nasıl güvende hissedebilir?

Ne çocuğu abi biz sevgiliyiz demeyin. Sonuçta sevgili de olsan evli de olsan, aşk ilişkisi aynı üreme ve eş bağlanması temel içgüdüleri üzerinden işliyor. Bu nedenle de kadının erkeğin hayatın gerçek zorlukları ile başedebilme gücünden şüphe duymasına neden olacak hareketler, kadının en temel korkularına hitap ediyor.

“Benimle ayrılıkla bile erkek gibi baş edemiyor, bundan daha zor şeylerle nasıl baş edebilecek? Ya ona dönersem ve bu iş ilerlerse ve ilerde daha büyük zorluklar karşımıza çıkarsa. Yine böyle darmadağın mı olacak? Bunlarla baş edebilmek için bana mı sırtını yaslamaya çalışacak? Ben neden kendine güvenen, duygusal olarak güçlü bir erkekle değil de onunla olayım?”

Bu düşünceler bilinçli değil ve bunları duyunca da “tüüüü hani sevgi, aşk her şeyi hallederdi, aşka önem vermeyen çıkarcı kadınlar, tu kaka bunlar” diye ağlamayın. İsyanınız doğaya ve fıtrata. Kadınlarda bu zayıf davranışların soğumaya neden olması bile isteye olan bir şey değil.

Birçok erkeğin anlamadığı, kadın ve erkeğin karşı cinste önem verdikleri özelliklerin sıralamasının ve öneminin farklı olması. Erkekler, hemen hepsi sağlıklı doğurganlık sinyalleyen fiziksel çekiciliğe verdiği önem, kadınların erkeklerde fiziksel çekiciliğe verdiği önemden daha fazladır. Kadınlar ise fiziksel çekiciliğe tabii ki önem verirler ama duygusal güce, özgüvene ve özdeğere daha çok önem verirler. Erkeklerin çoğu, kadın çirkinleşirse – kaza yüzünden değil ama kendisini salması ile – ona olan cinsel ilgilerini yitirirler. Ama o zaman “ama aşk, ama sevgi, tu kaka erkekler” demezler. Erkeğin kazara değil de kendisini salması yüzünden güçsüz olması da kadında aynı etkiyi yaratır.

Bu nedenle siz yalvardıkça sizden soğuyan kadın bunu kabalığından ya da inatçılığından yapmıyor. Onu soğutmanız nedeniyle yapıyor. Kadın erkeği insani seviyede sevse bile erkek bir kez kadının temel içgüdüleri seviyesinde iticileşti mi, o kadının ondan soğumaması çok zordur.

Tamam, anladım ama artık çok mu geç? Ben çok yalvardım.

Üzülmeyin, bu dünyanın sonu değil. Şimdi hemen ona ulaşma, onu takip etme çalışmalarınızı bırakın. Bu, duygusal olarak çok zor olan iki şeyi yani ona ulaşmamayı ve onu sosyal medyadan takip etmemeyi başararak hem kendinize hem de ona duygusal olarak güçlü olabileceğinizi gösterin.

Kendinize odaklanarak, hatalarınızdan ders alarak, kendinizi bunları yok edecek şekilde geliştirerek hem ona hem de kendinize hatalarınızı gerçekten düzeltebileceğinizi gösterin.

İyi de bunu o nasıl bilecek ki? Görüşmüyoruz dedin?

Her şeyden önce sırf ona ulaşmaya çalışmamanız bile kendi başına bir duygusal güç gösterisi. Daha da iyisi, eğer siz arka planda kendinizle uğraşırsanız, o size ulaştığında bunu sesinizden iki dakikada kapar. Diyelim ki ulaşmadı, o zaman modern teknolojiyi lehinize kullanabilirsiniz.

En istemeden terk eden bir kadın bile eski sevgilisini stalklar. Eski sevgilisini ara sıra stalklamayan kadın çok azdır. Sizi engellese, benden olabildiğince uzak dur dese bile size stalklar. Sizi stalklaması kendi başına pek bir şey ifade etmez ama siz bunu sosyal medyadan gelişiminizi – göze sokmadan – sergileme şansı edinebilirsiniz.

Yapmanız gereken şey GERÇEKTEN kendinize odaklanmak ve bir iki ay sonra sosyal medyadan abartmadan yeni size yansıtmak. Merak etmeyin. Eğer siz değişmişseniz bu normal fotoğraflardan bile akar. Eğer siz bıraktığı yerde ağlıyorsanız, istediğiniz kadar kurgu yapın, bu da fotoğraflardan akar.

Hemen şimdi yalvarmayı bırakın. Ona ulaşmayı bırakın. Onu takip etmeyi bırakın. Tüm enerjinizi kendinizi geliştirmeye harcayın. Yeniden çekici olmaya odaklanın. Cinsel çekimin bir seçim olmadığını, eski sevgilinizin size karşı soğumayı seçmediği gibi size karşı çekim duyarsa buna karşı koyamayacağını da unutmayın.

Bundan sonra o size ulaşırsa, iknaya çalışmayı, vs. bırakın. Sesinizden, vücut dilinizden gelişmekte olan kendine güveninizin akmasına odaklanın. Şimdi bunu söyleyince bazı erkeklerin kafasında Kemal Sunal’ın kabadayı ya da çapkın erkek canlandırmaları canlanıyor ama kendine güvenin göstergesi büyüklenmek değil neşe ve esprili olmaktır. O nedenle kasılmanızdan değil hafif flörtöz olmanızdan bahsediyorum.

Bir kadın size geri dönecekse, bu sizin boş vaatlerinizle değil sizin yeniden kazandığınız çekiciliğinizle olacak. Ve siz her ne kadar bu senaryoya şu an şans vermek istemiyor olsanız da, yeniden kazandığınız çekiciliğiniz sadece eski sevgilinizin dikkatini çekmeyecek.

Alfa erkek ne demek?

Alfa erkek – beta erkek kavramları 2015’ten itibaren özellikle kırmızı hap camiasında sıklıkla kullanılmaya başladı ve anlamı da hızlı bir şekilde orjinal kullanımından saptı. O nedenle arada bir alfa erkek nedir, beta erkek nedir, kime denir diye hatırlatmak gerekiyor.

Şimdi okuyacağım bölüm Red Pill Handbook adlı kitaptan:

Arkadaşlar. İyi dinleyin. Alfa ve beta ak – kara gibi aralarında hiç gri olmayan uç noktalar değil bir spektrumdur. Hepimizin içinde alfa da vardır beta da.

Sözde gerçek alfa konusunda tartışıldığını çok görüyorum. “Sen gerçek bir alfa değilsin, gerçek alfa böyle yapmaz …”, “forum beta doldu (yani biz alfayız ona göre demek istiyor)”

Bunun aptalca olduğunu söylemek istiyorum. Bu saçmalığı hemen bırakmanız lazım.

Birbirinizi alfa – beta diye etiketlemeyi bırakın. Bunlar zamanında belli davranışları sınıflandırmak ve iyi davranışları kötülerinden ayırmak için kullanılan terimlerdi. Kimse doğuştan alfa değildir. Bazı insanlarda daha fazla alfa özellikler vardır. Yapıcı eleştiriden şaşmayın ve bu embesil “sen betasın, o alfa” tartışmalarına son verin. Bu, forumu karikatüre çevirdi. Biri bir hata yapıyorsa düzeltin ama alfa – beta tartışmasına girmeyin.

Ayrıca burada tabii ki beta özellikleri baskın erkekler var. Burada durmadan nasıl öğrenecekler ki?”

Evet, alfa – beta biyolojideki alfa erkek tanımındakinden farklı bir anlama sahip. Daha doğrusu orjinalinde öyleydi. Alfa bir zihin yapısı ve davranış sıfatıdır, bir grup insanı temsil eden bir sıfat değil. Ha, burada biz de sürekli olarak alfa erkek – beta erkek diyoruz maalesef. Zira alfa karakterleri baskın erkek demesi zor, alfa erkek demek daha kısa.

Alfayı betayı bu şekilde tanımlamak yerine kafanızda kabilenin lideri alfa şempanze gibi bir şey olarak tanımlarsanız, kendinizi daha maskülen bir erkek olarak geliştirmek için ne yapabileceğinizi anlamanız çok zorlaşır. Ayrıca moraliniz de bozulur. İki nedenden dolayı. Birincisi, ben alfa erkek değilim, nasıl olacağım gibi şeyler düşünürsünüz, ikincisi kendinizi düşünce ve davranışlarınız sanarsınız. Buna konuya geleceğim.

Alfa davranışlar – beta davranışlar düşüncesi ise sizin nasıl öğreneceğinizi daha açık kılar. Şu an beta davranışları ve zihin kalıpları baskın bir erkekseniz yapmanız gereken şey kabaca bu davranışları listelemek ve bunlar için her geçen gün daha fazla oranda alfa davranışları koymaktır. İçindeki alfayı cilalayıp parlatmak yazısında, bu değişimin %5 alfa – 95% beta davranışlardan tam tersi oranlara sıçrayamayacağınızı, hergün alfa karakterler %0.5 artarken beta davranışlar %0.5 azalacak gibi bir yolu yütümeniz gerektiğini ama bu yavaş değişimi oranlar belli bir eşiği aşana kadar hissetmeyeceğinizi anlatmıştım.

Ben bir betayım demek yerine ben beta davrandım demeniz ise, gereksiz moral bozukluğunu engelleyecektir. Zira olaya mesafeli bakmayı bu şekilde öğrenebilir ve beta davranışlar sergilersen sonuç bu olur o zaman bu davranışları bir daha sergilememeye çalışayım dersiniz.

Peki alfa davranış nedir? Bunu birkaç açıdan tanımlayabilirsiniz. Kabaca ama daha soyut seviyede “ben de ödülüm” ve daha iyisini hak ediyorum öz algısı, cesaret ve kendine güven temelli davranışlar alfa davranışlardır. Beta davranışlar ise tam tersi “ben değersizim ve anca bunu hak ediyorum”, korku ve özgüvensizlik kaynaklı davranışlardır.

Başka açıdan pasif ve pasif-agresif davranışlar beta, asertif yani girişken davranışlar ise alfadır. Peki saldırgan davranışlar? Onlar korku temelli saldırganlıksa beta, kibir merkezli saldırganlık ise alfadır. Burada tabii şunu hemen belirtelim, saldırganlık kötü bir şeydir ve uzun vadede genellikle saldırgan insanı diğer insanlar yok ederler. Yani alfa demek iyi, erdemli demek değildir. Asertif yani girişken olmak tam olarak alfa davranıştır yani sınırlarını korumak ama bunu saldırganlıkla değil karşı tarafın ihtiyaçlarını da düşünerek fakat kendi ihtiyaçlarını öne koyarak ve savunarak olur.

Başka bir şekilde alfa zihin yapısını ve davranışlarını maskülenite yani güç, cesaret, ustalık ve onur ile tanımlayabilirsiniz. Beta ise güçsüz, korkak, beceriksiz ve onursuz olarak tanımlanabilir. Bu arada birçok insan onurun anlamını bilmiyor. Onur, kişinin kendi varlığına, kendi kişiliğine karşı beslediği saygı, insanı insan yapan iç değer.

Son olarak alfa – beta zihin yapısının ve davranışlarının dinamik olduğunu söylemek gerekiyor. Yani para gibi alfa özellikler kazanılıp alfa erkek (zengin) olunabilir ama bu kazanımları aynı hızda kaybedebilirsiniz. Bekarken özgür ve vahşi bir aygır iken ilişkiye girince korkak bir süt beygirine dönüşen erkekler mesela alfa davranışları kaybederler. Aynı şekilde yıllarca evliliğinde  ayak paspası olmuş beta erkek, boşanma tecavüzünün şoku ile hızlıca bir alfaya dönüşebilir. Buradan tabii evli / ilişkide ise beta, bekarsa alfa sonucu çıkarmayın. Alfa – betanın ilişkide olup olmamakla ilgisi yok.

Bu son söylediğimizi düşünürseniz erkeklerin 20%si alfa derken o 20%nin sabit bir grup olmadığını anlayabilirsiniz. Hergün on binler o gruba girerken 10 binler çıkarlar. Uzun süre öyle olanlar da vardır ama bu grup dinamiktir. Bir grup erkeğin kapattığı ve diğerlerini dışarıda tuttukları elit bir dernek gibi değildir yani.

Jordan Peterson’un dediği gibi “kendinizi başkalarının bugünüyle değil, kendinizin dünüyle karşılaştırın.” Bak adam alfa erkek ben betayım diye ağlayacağınıza, düne göre hangi beta davranışlarımı törpülediniz, nasıl geliştiniz, doğru yolda mısınız onunla uğraşın, ona odaklanın. O adamların alfa olmalarının sizin için bir önemi yok, sizin olabileceğiniz potansiyele engel değil.

Erkek adam duygusuz robot mudur?

Mahmut Abi selam. Kadın psikolojisi, davranışları, ilişkideki rolü gibi konularda gerçekten çok aydınlatıcı bilgiler veriyorsun.

Aslına bakarsan daha çok erkek adam olma konusunda bilgi veriyorum. Kadın psikolojisinin sadece erkek adamlığı yansıtan öğeleri ile ilgileniyorum. Bir nevi barometre. Kadınlarla olan problem de öyle. Erkeğin erkekliğindeki bazı problemlerin belirtileri.

Ancak ben bundan kadınlarla asla sahici ve derinlikli bir ilişki içinde olmamam gerektiğini, kendim gibi davranıp duygularımı açmamayı, yalnızca oyunu kurallarına göre oynayıp kazanmaya bakmam gerektiğini çıkarıyorum.

Burada anlattığımız şekilde ilişkiler, maskülen bir erkek adam için doğal, sahici ve derinliklidir. Sen mavi haplı beyin yıkamanı doğal, muhtaç sevmeyi derinlikli, oyunu çocukların eğlenerek öğrendiği anlamda oyun değil de manipülasyon sandığın için böyle düşünüyorsun.

Şu “kendim gibi davranıp duygularımı açmamak” dediğin şey de bir erkeğin gerçek erkek adam özünü inkar ederek duygularını kadının üstüne kusmasının süslenip püslenmesinden başka bir şey değil. Erkek doğal olarak zayıflıklarını kendine saklar. Duygular zayıflıktır demiyorum, senin gibi isyan eden arkadaşların çoğunun duygu dediği zayıflık, duygularına kapılmışlık.

Yalnızca oyunu kurallarına göre oynayıp kazanmaya bakmam gerektiğini çıkarıyorum. 

Oyun dediğin doğal ve beyin yıkama altında gömülü olan benliğin. Sahicisi o. Bir erkek çocuk oyun oynar, ukala eğlenceli davranır. Doğal olan odur. Salya sümük sevip, yapışıp sonra aylarca arabesk yaşamaz.

Daha önce dediğim gibi kırmızı hap bağlamında oyun çocukların eğlenmek, birbirlerine takılmak ve öğrenmek için oynadığı oyuna benzer ama bu doğal oyuncu yeteneğini kaybetmiş, sosyal koşullama ile öğrendiği beta oyununu oynayan erkeğe bunlar manipülasyon olarak görünür.

Bu “oyun oynamak” eşittir manipülasyon düşüncesine takılı erkeklerin çoğunun farkında olmadıkları şey, kendilerinin de ciddi ciddi oyun oynadıkları. Dışardan bakamadıkları ya da çoğunluğun oynadığı oyunu oynadıkları için fark edemiyorlar ama asıl bu adamların doğal dediği duygularına kapılıp duygularını kızın üzerine kusmalı, ne kadar iyi, içten, açık ve duyarlı olduğunu göstermeli oyunu manipülatif. Siz bir efendi erkek, efendi ve iyi çocuk yanını sergileyerek kıza yürüdüğünüzde, cinsel isteğinizi bu kılıfın arkasına gizlediğinizde, kızın bunu donunun içine girmek için yaptığınızı bilmediğini mi sanıyorsunuz? Sonra bu iki yüzlü efendilik reddedilince, “kızlar iyilikten anlamazlar”. Kızlar iyilikten anlamıyor değiller, iyilik ve efendilik postu ardına gizlense de zayıflıkların kokusunu alabiliyorlar sadece.

Benim istediğim bu değil.

O zaman yapma. Erkek adam olmak için tek yol bu sitede yazanlar olmayabilir. Onlar neyse onları ara. Ama sen istediğim bu değil diye eski haline dönersen, kimseyi ama özellikle kendini oyun oynamıyorum, kendim gibiyim diye kandırma. Yıllarca tekrarlaya tekrarlaya doğallaştırdığın bir oyun oynuyorsun sadece. Tekrar ile içine kazıdığın şeyi kendin sanıyorsun.

ilişkide bir erkek olarak duygusal yönden tatmin olmayı beklemek hata mı?

Bir erkek olarark masal dünyası duygusallığını, duygusal yönden tatmin olmak sanmak hata. Ortalama bir kırmızı haplı, kadını ile gerçekten sahici, derin bir şey yaşıyor. Senin derdin, kadınlarla başarı için kurtulman gereken hastalıklı duygusallığı derin ve sahici sanman.

Kırmızı hapı en azından okuyacak kadar anlayan çoğu erkeğin yaptığı bir hata bu. Masalsı, salya sümük, muhtaç, kızın donunu içine girmeyi bir sürü süslü efendi erkek davranışı arkasına saklamalı aşk olmadan karşısındakini derinlikli ve doyurucu bir şekilde sevemeyeceğini ya da bu şekilde sevilmeyeceğini sanmak. Kırmızı haplı olunca bir robot olacağını sanmak.  Kırmızı haplı olduğunuzda olan tek şey, yıllarca tekrarlaya tekrarlaya içselleştirdiğiniz ve ben dediğiniz senaryoyu atıp, yeni bir senaryoyu tekrarlaya tekrarlaya içselleştirip ben diyorsunuz. Bu yeni senaryonun farkı, sizin doğal erkek adam içgüdülerinize daha uyumlu olması ve bizce size daha çok kazandıracak olması.

Bu olaya kırmızı hap denilmesinin en büyük handikapı, fişten çekilince açığa çıkan gerçekliği Matrix filmindeki o karanlık, distopik dünya gibi bir şey sanmak sanırım. Yani birçok insan ciddi ciddi, erkek olmak için sevme ve sevilme kapasitelerini feda etmeleri gerektiğini sanıyor. Oysa erkek olmak için tek feda ettiğiniz şey, ana kucağı arayan oğlan çocuğu tarafınız. Ama onu siz isteseniz de istemeseniz de terk etmek zorunda kalacaksınız zira her geçen gün küçülmüyorsunuz. Yani merak etmeyin, bu tip şeyleri öğrendikten ve içselleştirdikten sonra daha sağlam ilişkiler yaşayacaksınız. Duygusal olarak daha fazla tatmin olacaksınız.

Sanırım burada bir de son bir savunma mekanizması var. Bu şeylerin başarı getireceğini görüyorsunuz ve içinizdeki mavi haplı çocuk bu konuda pes ediyor. “Tamam, eyvallah bu şeyler sana kadınlarla başarı getirecek. Tamam, pes ediyorum. AMA … Hayatın yavan, renksiz, sevgisiz olacak. Robot gibi olacaksın. Hep oyun oynayacaksın” diye son bir akıl çelmeye giriyor.

Hayata eşit şartlarla başlamamak

Mahmut Abi, 4-5 yıldır kırmızı hapla iç içeyim, ancak yine de icgüdüsel olarak ana kuzuluğuna meyilliyim, babası tarafından yetistirilmiş biri kırmızı hapin k sini bilmezken daha erkeksi düşünüyor. Ben bir işe girerken 10 kere düşünürken o direk atlıyor. Ben kırmızı hapı bilsem dahi kadınlar konusunda içgüdüsel bir çekinme yaşarken( örmek veriyorum dmden yazarken) o direk balıklama giriyor. Ben kavga anında aşırı tedirgin olurken o rahatlıkla bunu kaldırıyor.

Şimdi Mahmut Abi ben bu adamla nasıl durumu eşitleyeceğim.

Burada çok duyduğum bir şey bu. Hepsinin konusu farklı ama tema aynı: genetik ve yetiştiriliş ile başından sahip olanlar ile kendini karşılaştırmak.

Burada mesela kendini babası tarafından maskülen yetiştirilen erkekle karşılaştırman, fakir bir insanın kendisini babadan zengin biriyle karşılaştırması gibi. Onlara bakıp kendini paralamak ancak kendi parasını kazanma işine girişmeyen adamın zihin mastürbasyonudur. Senin yapacağın şey fakirlikten zenginliğe çıkan adamlara bakmak. Bunlar babadan parası olan adamlara bakıp hayıflanmak yerine kendilerinden önce fakirlikten zenginliğe çıkan adamlara odaklandılar. Senin yapman gereken de o.

“Şimdi Mahmut Abi ben bu adamla nasıl durumu eşitleyeceğim.”

Bu zihin yapısından kurtulman lazım önce. Sen bu adamla eşitlemeyeceksin, kendini zengin edeceksin. Sen bu adamla belki hiçbir zaman eşit olmayacaksın ama kendi paranı kazanıp fakirlikten kurtulursan bu senin umrunda olmaz. Sence memur çocuğu olan ama şu an aylık geliri 65 bin Lira olan adam buraya kendini Sabancı veliahtları ile karşılaştırarak mı geldi? Ya da onlara eşit değil diye parasının tadını çıkaramıyor mu sanıyorsun?

Senin yaptığın zihin mastürbasyonu. Kendi durumundan yukarı çıkmış adamları bulup, onların tecrübelerinden kendine bir yol çizip o yolu yürümek varken, ya babadan yok zaten babadan olanlarla nasıl eşit olacağım diye düşünmek, bir şey yapmamana bahane oluyor.

Bu zihin yapısına bir örnek de şurada:

Abi her zaman spora gidin diyorsun maskülenlik için ama benim tanıdığım böyle ortamlarda gözlemlediğim alfa maskülen erkekler hepsi yemesine düşkün göbekli ama öyle sağlıksız bir görünüme sahip olmayan tipler

Şimdi alfa zihin yapısı denilen şey davranışlarla alakalı ve birçok gym faresi de beta ya da en azından mavi haplı adamlar kısmını bir kenara bırakalım. Davranışsal olarak maskülen ama göbekli bir erkek, sinik davranan ama iyi vücutlu bir adamdan daha fazla iş yapacaktır.

Her neyse, o bahsettiği adamlar için sağlıksız olmaları dezavantaj yani o durumlarına rağmen ekstra oyun ile eksiklerini kapatarak maskülen oluyorlar. Onlarda geçmişten gelen bir avantaj var ve sağlıklı bir tip olmamanın dezavantajını yok ediyor.  Siz özellikle bu zihin yapısında değilseniz bir de bu engelle uğraşamazsınız ve gereksiz zaman kaybedersiniz. Sizin yapmanız gereken en iyisini yaparak en hızlı şekilde hedefe ulaşmak, yük taşımalarına rağmen hızlı yürüyebilen adamlara bakıp kaytarmak değil.

Bazı adamlar doğuştan ve yetiştirilişten sakin, negatif duygulara kapılmayan, duygusal güce yatkınlardır. Bazı adamlar negatif duygulara yatkındır. Negatif duygulara yatkın adamın bu konuda doğuştan güçlü adamlara bakıp “bunların çabasız sahip olduğu için ben çok çalışacağım ama yine de belki başaramayacağım veya başarsam bile asla onlar kadar olamayacağım” diyerek çalışmama lüksü yoktur. Önceki örnekteki gibi fakir bir erkeğin babadan zengin adama bakıp “bunların çabasız sahip olduğu için ben çok çalışacağım ama yine de belki başaramayacağım veya başarsam bile asla onlar kadar olamayacağım” demesi gibi bir şeydir. Saçmadır ama çok fazla sayıda insan bunu yapmaya meyilli. Evet belki hiçbir zaman o kadar zengin olmayacak ama şimdikinden çok daha zengin olma ihtimali yüksek. Ayda 4 bin lira kazanırken bunu 10 bine çıkarma fikrine “millet 20 bin kazanırken ben 10 binle geride kalacağım” diye burun kıvıran, 10 bine çıksa her sene cebinde 72 bin lira ekstra para olmasının bir fark yaratmayacağını sanıyor olamaz. Muhtemelen hayatını değiştirmek zor olduğundan bunu bir bahane olarak kullanıyor.

Kısacası, hayata herkes aynı noktadan başlamıyor. Bazıları çok daha iyi noktalardan başlıyorlar, bazılar ise çok daha kötü noktalardan. Sizin yapmanız gereken eğer şu anki noktadan mutlu değişseniz, daha iyi bir noktaya çıkmaya odaklanmak. O noktanın çok ötesinde olan adamlara bakıp hayıflanmak yerine, oraya sizin olduğunuz yerden çıkan adamların ne yaptıklarına bakmak. “Mahmut sen spor yap diyorsun ama adam göbeği salmış vaziyette piyasada avdan ava atlıyor, boşver sporu falan” demek, “Mahmut sen para kazanın diyorsun ama adam babadan zengin vaziyette piyasada avdan ava atlıyor, boşver para kazanmayı” demek ile aynı.