Merhaba millet ben Mr. Deer, daha önceki yazılarımdan veya videolarım dan beni fazlası ile tanıyorsunuz veya tanımaya başlayacaksınız. Bu sefer konumuz kitaplar. Kadın- Erkek İlişkilerine meraklı dostlarımın mutlaka okuması gereken bir liste.Yeni başlayan dostlarım içinde özel bir sıraya dizdim.
Listedeki kitaplar; Kırmızı Hap ‘ın Oyun kısmı diye adlandırılan Kadın- Erkek İlişkileri konusunda yol gösterici olurken, insanlarla konuşacak konu bulma konusunda ve genel kültür konusunda fayda sağlayacaktır.
Video ‘da kitapların sizlere ne katabileceğine ve benim hayatıma neler kattıkları konusuna kısaca bahsettim. Bu kitaplar benim kitaplığımın en değerli parçaları. Bu liste deki kitapları her yıl en az bir kere okurum ve hem günlük yaşamım daki sohbetlerimde hem de verdiğim eğitim ve seminerlerde mutlaka alıntılarım.
Mahmut abi beta zihnimizle kendimiz olduğumuzda boku yiyoruz sıçıyoruz bu bir gerçek. Fakat rol yaptığımızda da bu belli oluyor.
Bu sitede çok işlendi ama bu alfa erkek – beta erkek konusunun aslını ara ara hatırlatmak gerekiyor. Özellikle de yeni gelenlere. Here we go.
Yapana kadar yapıyormuş gibi yapmak, rol yapmak değil örtüşmedir. Bir süre sonra içselleştirir ve değişirsin. Sikerim zihin yapısını ben işimi görecek kadar taklit yapayım diyen adam olmadığın şey imajı çizmeye çalışırsan rol yapmakta takılır ve her zaman rol yaptığı da belli olur. Sen yapana kadar yapıyormuş gibi yapmakla imajı çizmek arasındaki farkı bilmiyorsun muhtemelen.
Hem biz rahatsız oluyoruz hem başkaları. Kendimden örnek verirsem günlük hayatta oldukça şakacı gülen spiderman, deadpool, ninja kaplumbağalardaki mikey veya palyaço gibi saçma sapan espriler yapan biriydim.
Saçma sapan espriler yapman iyi bir şey değil.
Sonra baktım alfalar neredeyse hiç şaka yapmıyor.
Alakası yok. Sen algıda seçicilik yapıyorsun. Esprili olmak ile ciddi olmak karakter meselesidir. Alfa davranış – beta davranış böyle ayrılmaz. Dikkat et, alfalar betalar ya da alfa erkek – beta erkek demedim.
Ciddi takılıyorlar.
Bazıları ciddiler muhtemelen, ciddi takılmıyorlar.
Bende ciddi takılmaya başladım e bu seferde sahte oldum. Kasıntı oldum.
Ciddi takılmaya bırakıp ciddi olmaya çalışsan kasıntı olmazdın ama zaten ciddi – esprili gibi aşırı uçlarda gidip gelmek senin tamamen kendi kafanda uydurduğun bir saçmalık. Fazla sulu biriysen bunu yontacaksın, gidip fazla ciddi birine dönüşmeye çalışmayacaksın.
Hayattan aldığım zevk düştü. E salınca da hem daha rahatım hem kasıntı değilim ama betayım. Olduğumuz kişilikte sıçıyoruz. Olmadığımız kişilikte kasıntı oluyor gene sıçıyoruz. Ki ben kasmayı bıraktıktan sonra çevreden gerçekten güzel tepkiler almıştım.
Kasma o zaman. Kim kasıp da iyi tepki alır ki?
Aynı şekilde alfa olmaya çalışırkende kötü tepkiler almıştım.
Muhtemelen alfa olayım derken Kemal Sunal’ın kabadayı taklidine dönen ergen gibi davrandın ve sitede yarım yamalak okuduğun şeylerden alakasız bir alfa karikatürü çıkarıp onu taklit etmeye kalktın. Alfa erkek olmaya çalışırsan başına gelecek olan budur.
Abi bu durumda ne yapmamız lazım?
Sitede alfanın erkeğe değil davranışa sıfat olduğunu defalarca yazdık. Gerçi konuşma kolaylığı olsun diye alfa erkek diyoruz ama aslında öyle bir şey yok. Alfa davranışları daha baskın erkek var sadece.
Alfa davranış ben ödülüm, çekip gitmeyi göze alabiliyorum (cesaret) ve bolluk temelli davranıştır. Beta davranış ben yetersizim, bırakamam ve yokluktayım zihniyeti kaynaklıdır.
Şimdi burası önemli:
Senin yapman gereken kafandaki götün teki alfa erkek saçmalığını taklit etmek yerine şunu analiz etmekti :Benim esprilerim kendimi yetersiz görme, dışlanma, yokluğa düşme korkularım yüzünden insanları güldürmeye çalışma kaynaklı mı (aşırı esprili insanların çoğunun derdi) yoksa eğlenceli biri olmamdan mı geliyor. Yetersizlik + Korku + Yokluk temelli ise bunu törpülemekle uğraşacaksın (onay ihtiyacı için espri yapmamak ), somurtkan bir herife dönüşmeye çalışmayacaksın!
Aslolan yokluk + yetersizlik + korku temelli davranışları azaltıp bolluk + ödül + cesaret temelli davranışları arttırmak. Yok alfa somurturmuş, yok götünden ateş osururmuş, yok Victoria’nın Sırrını bir o bilirmiş, yok sayıları sıfıra bölebilirmiş, yok Freddy Krueger‘in kabuslarına girermiş, vs. vs. gibi saçmalıklarla uğraşmak değil.
Optimum bir kişilik var mıdır ?
Maskülenitenin taktik erdemlerine sahip olmayla uğraşsan daha iyi:
Bunlar taktik erdemlerdir :
Güç
Cesaret
Ustalık
Onur
Bunlar, erkeklerin bir ölüm – kalım senaryosunda birbirlerinden isteyecekleri, ihtiyaç duyacakları, talep edecekleri özelliklerdir.
Tabii liderlik, çerçeve, özgüven, vs… gibi cesaret ve güç kombinasyonlarına da sahip olmayı hedeflemelisin.
Atıyorum erkek adam Thomas Shelby stili ciddi mi olmalı ) Yoksa serseri spiderman stili şakacı mı olmalı ? (Ki pasif Peter Parker’ın Flash’tan zorbalık görürken Marry Jane’i karşısında titreye titreye tavladığı o çizgi filmlere hiç güvenmiyorum.)
Yani erkek her kızı tavlamak için nasıl eğilip büzülmelidir diye soruyorsun. Yok böyle bir şey. Bak işte bu, onay ihtiyacı ile rol yapmaktır.
Kişiliğimizi nereye çekmeliyiz? Nasıl bir kişilik yaratmalıyız ? Ki su üstündede yürüsen bile birileri çünkü yüzemiyor diyecek mevzusundan bahsetmiyorum bile asla herkesin seni sevmesini sağlayamazsın.
Hah! Sen herkese hitap edecek bir Marvel kahramanı olmaktan bahsediyorsun. Yaşın kaç bilmem ama büyüme zamanın geldi muhtemelen.
Herkese hitap etmeye çalışan kimseye hitap edemez. Herkesin sevdiği tek kişi, herkesçe sevilmeye çalışan tavşan iyi çocuktur. Ama o da sadece arkadaşça “sevilir”, saygı duyulmaz. Cinsel istek hiç duyulmaz.
Güçlü, cesur, yetkin ve onurlu olduktan sonra (hepsinde iyi olmayabilirsin ama olsan iyi olur) senin kişiliğin bir çoğunu çekecek bir çoğunu itecek. Yetişkin ve kendi stili olan alfa davranışları baskın bir erkek stilinden dolayı, (en tepedeki 0.1%si hariç) kadınların bir çoğuna hitap etmez.
Sorumu özet geçsem şu olurdu abi optimum olmamız gereken bir kişilik var mıdır ?
Varsa nedir ? (En çokta şu ciddi şakacı ayrımına takılıyorum.)
Not: Bahsettiğim kişilik tiplemelerinden bazıları
Şakacı/ Sert
Güleryüzlü/ Ciddi (Poker face)
Alçakgönüllü/ Egolu(sarkastik Tony Stark stili)
Yalnız kurt(Wolverine)/Ekip adamı(Lider işte)
Kafasına eseni yapan işinize gelirse diyen/ Çoğunluğun kararına uyan
Umursamayan duygusuz/ yardım eden (Biri kötü hissederse iyi hissettirmeye çalışan)
samimi/soğuk
İnsanlarla ilk tanışan/ insanların onla tanışmak istediği
Manyak(Kafasına eseni yapan)/Oturaklı (toplum içinde düzgün davranan)
……… böyle uzar gider
Tekrar aynı şey. Sen bu soruyu hangi kişiliğe bürünürsek daha çok kız tavlarız diye soruyorsun. Öyle bir dünya yok. Bahsettiklerin de film kahramanları, hayal ürünü hepsi.
Bence kırmızı hap ve PUA (pick up artist) sistemleri birbirini tamamlayan şeyler. Pua nın eski sisteminde kalmış robotlaşmış bir şekilde taklit ederek uygulamaya dayalı olan yönleri haklı olarak eleştirilse de, kırmızı hap ile pua nın çok fazla ortak noktası olduğunu görüyorum.
Öncelikle kırmızı hap ya da pua olsun, bu kavramlar bilgilerin insanlara sunulmak, pazarlanmak vs. için organize edilerek paketlenmiş ve bir isim takılmış halleridir. Kendi içinde tutarlılığı olan bu bilgi havuzlarına bireyin “acaba benim burada kendime katabileceğim neler var” diye düşünerek dalması sağlıklı olur.
Zaman zaman erkekler kendilerini Pua ya da redpillci olarak tanımlayabiliyorlar. Kendini böyle tanımlamayı uygun gören insanlar kendilerine hiç yoktan bir sorun yaratıyorlar. Bu yöntemler tarikat gibi benimsenmek için değil erkeğe bir bakış açısı katmak için varlar. Hayatlarında başka yönler de olmayan erkeklerse kendilerini bir etikete sıkıştırıp olayı radikalleştirerek kendilerini iyi hissediyorlar. (mgtow gibi akımlar)
Bu sistemlerin farklılıkları neler ?
Kırmızı hap feminenleşen dünyada erkeğin küçüklükten beri ana akım medya kaynaklarından yayılan zehirleyici bilgiler karşısında gözlerin açılması konusunda çok hayır duası alacak cinsten. Puanın içinde de gene bu bilgilerin bir kısmı olmasının yanında daha çok kızlarla tanışma pratiği üzerinde duruluyor. Ancak Puada eleştireceğim birkaç nokta olacak:
Bir örnek üzerinden gideyim: Bir erkek hayatında kendi kriterlerine göre başarılı olmuş, çok koşturmuş, insanlarla iyi ilişkiler kurmuş vs. Senin o adamın özgüvenini ve kızlara davranış şeklini taklit etmen zor. Kırmızı hap o adam olman için bu uzun yolu neden yürümen gerektiğini sana gösteriyor ve yürümeye teşvik ediyor. Zaten kırmızı hap adını da buradan almadı mı ? Neo gerçekleri görmek için kırmızı hapı almayı seçer. Boktan bir dünyaya uyanır. Ve artık önünde gitmesi gereken uzun bir yolu vardır.
Puada ise şu söylenebiliyor, taklit et. En azından puanın eski versiyonu bunu söylüyordu. Haliyle evde yatan, insan ilişkilerine, kendi başarı kriterine göre başarılı olmaya emek vermeyen kişi o adamı taklit etmeye kalkınca haliyle başarısı zayıf bir sonuç olarak ortaya çıkıyordu. Daha kötüsü zamanını yanlış yerde tüketiyordu. Sonrasında pua olayı çok daha gelişti ve artık robot gibi ezbere dayalı şeyler değil, doğalında olan meziyeti, özgünlüğü ortaya çıkarmaya yönelik tavsiyeler gelmeye başladı.
Kırmızı hapın sevdiğim yanı bu iki ucun arasındaki mesafeyi gerçekten kat etmen ve erkekleşerek o sonuca doğal olarak ulaşman gerektiğini vurgulaması. Sen zaten bir kere beyninin içinde erkek gibi hissedince kızı etkileyecek cümleler ağzından daha kolay çıkacak. Mesele de zaten kendini bu adam olduğuna ikna edebilmek değil mi ? Bu kendini ikna işlemi için uzun bir yapılacaklar listesi gerekiyor. Ve bu yol da aslında erkeğin yolu oluyor.
Pua nın sevmediğim yanları
Puada sevmediğim diğer şeyse olayın özünü vermeyen rutinler, taktikler gibi şeylere fazla yer verilmesi. Bunlar pazarlanmak için ya da kitabın kalan sayfalarını dolu göstermek için olan şeyler. Bu kitlenin dikkatini çekmek için youtube da ilginç bir başlık koymak gibi bir şey.
Aslında sorun kitlede başlıyor. Kitleler kolaycılar ve haliyle yanlış soruları soruyorlar (kıza ne söyleyip de etkilemeliyim, nasıl bir taktik yapmalıyım gibi). Pua sisteminde bu içerikler işleniyor çünkü kitlede karşılık buluyor ama yapılan sadece bu sorulara cevap verir gibi yapmak. Toplam oyunun içinde ise tüm bu taktikciklerin sonuca olumlu etkisi kendi tahminime göre %3’ ü geçmez.
(Bu sitede “eski sevgili nasıl geri döner?” kitabı da aslında klasik olarak kitlelerin yanlış soruları sormasından dolayı o ismi almış bir kitap (bence), ancak içinde kitleyi bu konuda gerçekten aydınlatmaya yönelik gerçek bilgiler var diye biliyorum. Eğer kitabın adı “eski sevgili zaman kaybıdır” olsaydı kitabı kimse almazdı)
Bunun yanında 10 senede 5000 tanımadığım kadınla konuşmuş biri olarak söyleyebilirim ki Pua da beden dili ve ses tonu bölümleri tamamen atılması gereken şeyler. Yabancı bir kızla konuşunca eğer gergin hissediyorsan istediğin kadar beden dili ya da ses tonu bil, bu ikisi hep kötü olacak. Beden dilin muhtaç görünecek ve sesin zayıf çıkacak. Gerginliğini atarsan bu ikisi de kendiliğinden düzeliyor zaten. Amaç rahatlayabilmeyi öğrenmek olmalı. Bu mantıkla kızın karşısındaki beden dilini ve ses tonunu analiz etmek Allah’ın affetmeyeceği zaman israflarından biridir 🙂
Pua nın sevdiğim yanları
Gündüz oyunu (daygame) dediğimiz şey zaten bir erkeğin normal davranış örüntüsünde olan bir şey. Damarlarında fazlaca testosteron dolaşan ve kendine biraz inanan, kendini iyi hisseden bir erkek bir yerde hoşuna giden kız görünce onunla konuşmak için adım atmak isteyecektir. Ama dünyada ve özellikle Türkiye’de o kadar feminen bir rüzgar esiyor ki, normal olan bu durumu bir erkeğin yapması büyük olay olmuş. Bu feminen durum oyunu kızların sahası olan kızların kendilerine kolayca vitrin yapabildikleri, ellerinin en güçlü olduğu ve tam bir kadın oyunu olan sosyal medyaya itiyor. Ve ortaya instagram dışında kızlarla tanışamayan, “merhaba” demeye korkan erkekler çıkıyor.
Ben son 5 senede internetten hiçbir kıza yazmadım. Hayatımda hiçbir zaman arkadaşlarıma “beni şu kızla tanıştırsana” gibi cümleler kurmadım. Çünkü bunu ya sıkıcı buldum ya ihtiyacım olmadı.
Gündüz oyununun sevdiğim taraflarından bir diğeri de nispeten zor olması. Zor olduğu için daha az erkek rahatını bozarak bunu yapıyor. Zor bir şeyi zamanla yapılabilir hale getirmek bolca mutluluk hormonu salgılatan bir şey. Prof. Dr. Mihaly Csikszentmihalyi’nin Mutluluk bilimini anlatan “Akış” kitabında mutluluk tasvirlerinden biri Pua sistemindeki bu bahsettiğim şeyle aynı. Şöyle bir şey diyordu: “Eğer zor bir şeyde, beceride vs. uzmanlaşıp onu kolaya çevirebiliyorsanız bu beyninizde akış(mutluluk) deneyimi başlatır ve onu yaparken gerçek bir haz almaya başlarsınız.”
Daha sevdiğim çok yönü var ama kısa kesiyorum.
Kırmızı hap ve Pua nın uyuşan yönleri
Mahmut Abi harekete geçmek için kızdan işaret beklenilmesine gerek olmadığını söylüyordu. “Senin erkek olarak görevin konuşma başlatmak, ilerletmek ve eylemde bulunmak. Buna karşılık verip vermemek kızın bileceği iş. İşaret beklemek feminen bir özelliktir” diyordu. Aynı şekilde gündüz oyununda tanımadığın bir kızla konuşacakken işaret beklemen de saçmadır. Çünkü belki o kız seni görmedi bile, belki seni kesti ama bunu senin görmeyeceğin şekilde ustaca yaptı(kızlar genelde böyle yapar) ve her kızla konuşmak istediğinde işaret bekleyeceksen baya zaman kaybedeceksin demektir.
Diğer bir kırmızı hap tavsiyesi kızın kafasına girmeye çalışmamaktır. Gündüz oyununda da kızın yerine düşünüp neden sana bakmayacağı konusunda kendini elememen gerekiyor. “Konuşmak istediğim kız benimle neden uğraşsın ?” diye mi düşünüyorsun. Bu kararı tamamen kıza bırakacağız.
Mahmut Abi’nin anlattığı ve geyik haline gelmiş olmuyorsa “next (sonraki kıza geç)” mekanizması tam olarak puanın özünde var. (Tavşan gibi hızlıca gezip 20 kızdan reddedilmeyi kastetmiyorum, bu kötü bir şey.) O an tanıştığın ve kahve içtiğin kadınla her şey harika gitmiştir ama 2 gün sonra mesaj atarsın cevap gelmez. Yapacağın şey numarasını silmektir.Puada buna numbers game (sayılar oyunu) deniliyor. Senin o anki iyi oyununla-kadının o anki uygunluk durumu (kadının ruh hali, kadının o an çevirdiği tabaklar arasında senden daha iyi tabaklar olmaması vs.) nun bir araya gelmesi gerekiyor.
Dışarıda gördüğün kızların %50’si ne yaparsan yap sana bakmayacak kızlardır (Hipergamin yetmez, evlilerdir, sevgilileri vardır vb.) %20’si sana bakabilirler ama o gün iyi günlerinde değillerdir. %15’i belki sana bakarlar ancak o gün gerçekten iyi oynarsan ve muhabbet edersen. Kalan %15’i de normal bir muhabbet yaparsan her zaman şansın olan kızlardır.
Kalan %15 çirkin diye düşünme, en güzel kızlar da bu grubun içindeler. Çirkin kızlarla hiç konuşmadığım için onlar bu yüzdelerin içinde bile değiller zaten.
İyi uygulanan pua sistemi nasıl olmalı ?
Devam ettirilebilir bir model olmalı:
Yabancı pualara bakınca hızlıca koşup kızın önüne atlayan açılış şekilleri görebiliyoruz. Bu model yurt dışında bile yeterince kötü. En azından ben koşup oradan oraya zıplama modunda kendimi iyi hissetmezdim. Daha önemlisiyse bu açılış tarzının kendini dışarıdan çok belli etmesi. Yani kızın önüne hızlıca zıplayınca kalabalık içinde fazla kontrast oluşturduğunuz için fazla dikkat çekersiniz. Aynı bölgede sürekli kızlarla tanışma yapacağınız içinde bir hafta sonra sizi oradaki herkes tanımaya başlar. Bir yerden sonra da açılış yapamamaya başlarsınız. Çünkü çok dikkat toplayıcı olan bir şeyin doğası gereği devam ettirilebilirliği yoktur. Yurt dışındaki gündüz oyunu modelini süzgeçten geçirmek şart. Türkiye’ye göre uyarlanmış gündüz oyununu anlattığım eğitim setimde bu gibi detayları da anlatmıştım.
Uyguladığın şey içine sinmeli:
Düşünsene sokakta tanıştığın her kıza saniyesinde iltifatlar ediyorsun, bir yerden sonra “lan bu kızların durduk yere *ötünü kaldırıp duruyorum, bu kızlar bu kadar iltifatı hak etmiyorlar ki” diye düşünmeye başlar ve psikolojik olarak kendini kötü hissetmeye başlarsın. Bu iltifatlar gerektiğinde yapılmalı ve yapılacaksa belli belirsiz şekilde yapılmalıdır. En azından seni durup dinlemeye niyeti olmayan kızlara bu iltifatcıklar yapılmamalı.
Kendi cümlelerini kullanmalısın:
Kıza söylediğin cümleler sağdan soldan ezbere cümleler olmamalı. Bu çok kritik bir şey. Eğer söylediğin cümleler sana ait olmazsa yapay durursun, konuşmadaki samimiyet faktörü ortadan kalkar. Önemli olan o an hakkında konuştuğun şeyden kendi cümlelerinle inanarak bahsetmek çünkü inandığın zaman kişinin gözünün içine bakarsın. Gözünün içine inanarak baktığın zaman o kişiye etki etme şansın olur. Bağ kurmak diye buna diyoruz zaten. Başkasının cümlelerini söylemek ya da aynı cümleleri ezbere kalıp olarak kullanmak sonradan “numara alıyorum ama kızlar mesajıma cevap vermiyorlar. Neden acaba ?” diye düşünmene neden olur.
Kültürel uyarlama yapmak:
Geçen yaz Antalya’da gündüz oyunundan tanıştığım Ukraynalı kız arkadaşım 2 haftalığına yine beni ziyarete geldi. Bebek sahilinde gezerken bana şu soruyu sordu: “Erkekler kızlara bakıyorlar ama gidip tanışmıyorlar. Neden ?” Evet, ciddi ciddi bunu merak etmişti. Bu cümleyi mesela bir Türk kadını kurmaz. Çünkü cevabını bilir. Ama yabancı birine garip geldiği için bu soruyu merak ediyor. Kültür farklı çünkü.
İlk bakışta yolda tanımadığın bir kızla konuşma fikrinin korkutucu gelmesi bizim kültürümüzde tanımadığın karşı cinsle iletişim kurmanın kaygan bir zemine sahip olmasındandır. Yabancılarda ise “small talk” kültürü var. Yani birbirini tanımayan iki insanın kısaca bir muhabbet etmeleri daha garipsenmeyecek bir durum. Yani tanımadığın birine “merhaba, naber ?”, “Ne güzel gün di mi ?” gibi şeyler söylemek olağan. Türkiye’de gene her zaman bu tarz muhabbet açmalar işe yarıyor (işe yaramasa bu kadar sene ben yapmazdım 🙂 ) ancak konuşacağın kızı muhabbeti ilerletmeden önce bir tık tartmak yerinde olacaktır. Türkiye’nin insan mozaiğinde “Merhaba” kelimesini asılmak olarak algılayabilecek kafa yapısında kızlar olduğu için bu kızları erkenden tespit edip, onları kınamadan, cevaplarını kişisel almadan muhabbeti bitirip uzaklaşmayı öğrenmen gerek. Türkiye’de karşıma çok az da olsa çıkan bu tarz şeylere yabancı pua kaynaklarında, yayınlarında yer verildiğini görmedim. Çünkü onlarda small talk kültürü var ve kız erkek ilişkileri daha yumuşak. Dediğim gibi bu tarz kızlar çok az ama denk geliyorlar. Ve savuşturması da çok kolay. Ben şahsen bu tarz kızları matrix sistemindeki hatalar(buglar) olarak görüyorum, onları konuşmayı devam ettirmeden önce erkenden tespit ediyorum, onları değiştirmeye çalışmıyorum ve uzay boşluğuna atıp görmezden gelerek sonraki kıza geçiyorum. Tüm bu detayları eğitim setinde anlattım.
Hobi olarak yapılmalı:
Gündüz oyununu hayatının merkezine koyarak uygulayan kişiler kendilerine zarar verirler. Hem de hayatları tek yönlü olduğu için zayıf sonuçlar alırlar. Hobi olarak bakıldığında ise tüm hobilerde olduğu gibi bu da insanın hayat kalitesini bir hayli yükselten bir şey.
Doğru kafa yapısına gelmelisin:
Yıllar içinde anladım ki tanımadığı bir kıza gidip selam vermekte çekinen, bunu saçma bulan vs. bir erkek ile gündüz oyununu iyi bir şekilde yapabilen bir erkek arasında çok temel bir inanış farkı var. Ve aslında bu iki erkek de kendine göre haklı. Bu konuya mesafeli bir erkek, yanlış anlaşılacağını, kızı rahatsız edeceğini, kızın onunla konuşmaya tenezzül etmeyeceğini, hatta tacizci gibi görüneceğini düşünür. Ve kendi beyin paradigması içinde haksız da değildir. Eğer sen kendini kafanda o düşük değerli erkeklerin sınıfına koyuyorsan evet varlığın bile o kızlar için tüm bunlara neden olabilir.
Ama gündüz oyununda belli bir başarı sağlamış bir oyuncu, özellikle geçmiş olumlu deneyimlerinin de ona güçlü geri bildirimler yapmasıyla kızla konuşmasının kız için de iyi bir şey olduğunu, eğer durup dinlerse kızın da eğleneceğini ve onunla beraberken mutlu olan kız arkadaşlarından biri olabileceğini düşünür.
Mesele de zaten burada bahsettiğim kafa yapısına ulaşabilmekte, kendini de ödül olarak görebilmekte. Bu kendi beyninin içinde kendini ödül olarak hissedebilme noktası aynı zamanda tüm kırmızı hap sisteminin de ana hedeflerinden biri. Dolayısıyla Pua ve Kırmızı hap burada güçlü bir kesişim noktasına sahipler.
Beynin “ben de ödülüm”e inanması kolay bir iş değil. Hiçbir şey yapmadan, içinden her gün 100 kere “ben ödülüm” diye tekrar ederek bunu yapamazsın. Art arda eylemler yapmayı, nehre karşı yüzmeyi gerektirir.
Bunun sonunda elinde o gerçek “ödül ve erkek adam” kafa yapısından çıkan etkileyici cümleler ve davranışlar kalır. Bizim kendi kurduğumuz tüm cümleler ve davranışlar kafamızdaki mevcut düzenin ürünleri değil midir ? Kendini ödül gibi hissedersen kıza nasıl davranırsın bir düşün bakalım!
İşte kendinin de en az kız kadar ödül olduğuna inanabilmiş ve karşısındaki kızı hak ettiğine inanabilen adam olmak kırmızı hap ve pua da her şey demektir ve tüm oyunun amacıdır.
Uzun zamandır hiç Türkçe konuşabildiğim bir saha raporum olmamıştı, biraz da komik bir olay olduğundan yazayım dedim.
Saat öğlen 2 sıralarında 1km yakınlarında bir hatunla eşleştim Tinder‘dan Cumartesi günü. Profilinde 2 tane resim var, hafif çekik gözlü ama belli Çin’li ya da Uzak Doğulu değil. Profil açıklamasında sadece “Türk ya da Arap’larla ilgileniyorum” yazıyor dedim dur bakalım ne çıkacak.
Ufak bir konuşmadan sonra anladım ki hatun Kırgız ve 5 sene kadar Türkiye’de yaşamış, baya iyi Türkçe biliyor. Korona yüzünden burada mahsur kalmış, benim evime 200m mesafede bir otelde kalıyor. 8-10 mesaj sonrasında:
– Akşam işin var mı?
– Yok, hayır.
– Tamam artık var, 8’de benimle şurada buluş.
– Hahahah tamam.
Tabi burda kızın pek İngilizce bilmemesinin, Türkçe konuşabilmesinin falan çok çok ciddi bir avantaj sağladığı kesin.
Buluşma saati geldi, bir baktım hatun benden rahat 4cm falan uzun (179cm), şişman değil ama hafif yapılı bir hali var. Vücut gayet iyi, ama ben hatunun yanında biraz ufak kaldım resmen.
Yakınlarda bir bara gittik, sohbet falan çok iyi, Türkçe konuşmayı özlemişiz ikimiz de. Önce emin olamadım hatun benden hoşlandı mı diye ama dışarı çıktığımızda hafif hafif “yanlışlıkla” çarpıp koluma dokunmalarından anladım, niyeti belli. Bir sigara arasında yine, gelip omuzlarımızı ölçtü ve “sen kısaymışsın yaa” dedi, hiç bozuntuya vermeden gülüp elimi beline attım, baktım yanaştı iyice, dedim tamam gidişat iyi. 4’er birayı gömdükten sonra dışarı çıktığımızda zaten kendi gelip elimi tutmaya başlamıştı.
Ev ile otel çok yakın ve önce benim evin önünden geçiyoruz. Bu arada hatun biraz sarhoş olmuş mekandan çıkınca farkettim ama kaldığı otelin resepsiyonu da belli bir saatte kapandığından geri dönme şansım yok. Biz el ele bizim eve dönerken bu başladı saçmalamaya:
– Bak senin evine gidiyoruz ama sen benim biraderimsin başka birşey olmaz..
Döndüm alaycı bir tavırla
– Lan böyle el ele tutuşan bilader mi olur amına koyayım, ibnemiyiz biz. Gel sen bakarız geceyi hangi sıfatla bitireceğimize…
Hatun baya afalladı bu cevap üzerine, bir iki defa daha denedi şansını ama baktı benden geri vites yok geldi eve. Bu sırada beklemediğim birşey başıma geldi, hatun gitti kusmaya başladı, 4 bira yaramıyormuş pek. Üstünü değiştirmesi için birşeyler verdim, 5 dakika önce birader diyen hatun salonda gözümün önünde soyundu, üstünü değiştirdi sonra da gitti benim yatağa yattı.
Prensip meselesidir, çok sarhoş hatuna dokunulmaz, şansıma küseyim dedim yattım uyudum bende. Gece 4 gibi su içmeye kalktım, baktım bu da uyanmış. Bir şansımı deniyeyim dedim, sonuç olumlu oldu. Sabah bir tur daha derken oglene dogru çıktı oteline gitti.
Bazen son dakika direnci çok garip şekillerde insanın karşısına çıkabiliyor. İlk defa evime gelen bir hatun bana “birader” demeye kalktı ama biraz sakin kalarak sorun çözülmüş oldu. Tabi burda ikinci hasssas nokta, hatun çok sarhoşken hamle yapmamak oldu. Orada hamle yapmaya kalksam sapık muamelesi yeme ihtimalim çok çok yüksekti. Özellikle alkol içeren buluşmalarda, biraz daha sakin ve düşünerek karar vermek çok önemli.
Bir erkeğin mesaj oyununda dikkat etmesi gereken genel detaylar neler abi, bir mesaj oyunu nasıl olmalı? İlk mesajdan buluşmaya giden süreçte mesajlaşma nasıl kullanılmalı? Mesajlaşmada ne tarz konular konuşulmalı?
Hoşlanılan kıza nasıl mesaj atılır, sevgiliyle nasıl mesajlaşılır, mesajdan buluşmaya nasıl geçilir konusunu bu sitede birçok yerde ve en son Erkekler İçin Tinder Rehberi kitabında uzun uzun ve ayrıntılı anlattım. Burada genel hatları ile toparlayayım:
Öncelikle mesajlaştığınız her kızla hatta çoğu kızla buluşmayacaksınız. Sayıları bilin ve kendinize işkence etmeyin. Sosyal medya ya da Tinder gibi uygulamalarda olsun, sokak oyununda olsun, aldığınız telefon numaralarının çoğundan iş çıkmayacak. Hayatın gerçeği bu. Kabul edin. Bir kıza çok takılmayın.
Mesajlaşma uzatılmamalı. Uzatılırsa kızın mektup arkadaşına dönersiniz. Uzun süre buluşmadan mesajlaşmanın kendisi tek başına olacak işi oldurmayan ve çok sık yapılan bir hatadır. Ama abi kızla aynı şehirde değiliz gibi bahaneler bahane değildir. O zaman kendine aynı şehirde olduğun bir kız bulacaksın.
Mesajlaşma aşamasında mutlaka tabak çevirin. Kızlar çeviriyorlar, sizin de çevirmeniz sizin için önemli. Tüm dikkatinizi muhtemelen sizden başka birkaç erkekle daha yazışan tek kız odaklamanız, yazma sıklığı ve umursama konularında paniğe kapılıp muhtaç duruma düşme şansınızı arttırır.
Mesajlaşma kadın oyunudur. Ne kadar kısa tutarsanız o kadar iyi. Günde toplam 20 dakikadan fazla mesajlaşmayın.
Mesajlaşmaları ilk bir iki kere erkek başlatır ama sonra kızın erkekten 2 kat fazla mesaj başlatması beklenir. Mesela 2 kere sen başlattıysan ondan sonra 2 kere o 1 kere sen başlatacaksın. Kızdan daha sık veya onunla eşit miktarda mesaj başlatmanın kendisi tek başına olacak işi oldurmayan bir hatadır.
Burada geldik bir erkeğin kadın – erkek etkileşiminde elindeki en önemli silahına. Gerektiğinde çekip gidebilme gücü. Bakın kız hapşırdınız mı çok yaşa demedi diye çekip gitmekten bahsetmiyorum, gerektiğinde diyorum! Kız size mesaj atmıyor mu? Atana kadar kızı unutun. Siz en son mesajı attınız, o bir daha mesaj atmadı ve bitti. Biterse bitsin. Paniğe kapılıp kızın peşine düşmeyin.
Mesajlaşmada kızla aynı hız taktiği izleyeceksin. Ondan uzun ve ondan kısa yazmayacaksın. Ondan daha sık veya daha az sıklıkta yazmayacaksın. Böylece ilgisi olmayan kıza zaman harcamaz, ilgisi olan kızı ilgisizlikten kaçırmazsın.
Sitedeki mesaj oyunu yazılarını okuyun. En çok yapılan hataları görebilirsiniz.
İrrasyonel bir kendine güven ile yaklaşıp “hayal kırıklığına” uğramak taktik açıdan rasyonel bir temkin ile yaklaşıp hayal kırıklığının etkisini azaltmaktan daha başarılı bir stratejidir. Bir kız size telefonunu verdi ise sizinle mesajlaşmak istiyor varsayımı ile hareket edin. Örneğin 1 gün mesaj atmazsa bile mesaj atacak zira benimle buluşmak istiyor diye düşünün. Evet çoğunlukla hayal kırıklığına uğrayacaksınız ama “ya zaten bu da istemiyor” temkinliliği genellikle bayık bir mesajlaşmaya, her yerinizden saçılan kendine güvensizliğe, kızın mesajlaşma sıklığına ters tepki göstermenize veya spesifik bir kızın peşine düşmenize neden olur.
Bir kızla ilk iletişime geçtikten sonra onunla birlikte olmak ya da en azından öpüşüp sarılmak için toplam 8 saatiniz var. Yani 3 saat mesajlaşsanız, ilk buluşma 3 saat olsa ondan sonra kaldı 2! Şimdi bu matematik formül değil tabii kızın size ilgisine bağlı olarak 5 saat de olabilir 15 saate. Ama belli bir hızla ve sonuç odaklı hareket etmezseniz, o etkileşimden bir fiziksel yakınlık çıkma şansı hızlıca azalır.
Günümüzde erkekler daha bir kez buluşmadan 2 – 3 mesajlaşma ve konuşma ile 8 saati sanalda harcayıp bitiriyorlar. Siktir lan oradan sen ne biliyon sanki demeyin, bunu çok gördüm 🙂 Telefon aldıktan sonra sabah 2lere kadar mesaj / konuşma (ekstra olarak hatuna hayatınızda bir baltaya ya da güzele sap olmak açısından bir halt olmadığını da kanıtlıyorsunuz) ve sonra da kız neden soğudu neden arkadaş kalalım dedi, neden ortadan kayboldu!
Bu kadar şey yazdık ama erkeklerin mesajlaşmada yaşadıkları tüm sorunların ana kaynağı kadınlaşmış olmaları maalesef. İki mesaj arasında kız kendisini hatırlatana kadar kızı doğal olarak unutuyor olmanız lazım. 13 yaşında boyband hayranı kız çocuğu gibi sürekli onu düşünmek gerçekten yetişkin bir erkeğin yapabileceği bir lüks değil. Sizin bir sürü şeyle meşgul olmanız lazım (bir sürü kızla olmasa bile). İlk mesajlaşmaları ve yürümeyi yapmanız ne kadar doğalsa, kadının aranızdaki “ilişkiyi” inşaa etmek için sizi bir iki tık daha fazla dürtüyor olması da o kadar doğaldır. Çoğu kadın için bu, eğer içinde arzu yüksekse dert değildir. Eğer bu olmuyorsa bunun iki nedeni vardır:
1) Kadının size olan arzusu yeterli değildir. Bu kızı çok fazla aramak, arzusunu arttırmaz. Tam tersine azaltır. Bu kızı bırakmakla çok fazla bir şey kaybetmezsiniz.
2) Günümüz feminen öncelikli propagandasından erkekler kadar kızlar da etkileniyorlar. Kız, erkek arayacak, sürekli arayacak propagandası ile kendi ilişkilerini sabote eden bir kız olabilir. Erkeğin fazla arayıp muhtaç duruma düşerek ilişkisini sabote etmesi gibi. Bu kızı bırakmakla da çok fazla bir şey kaybetmezsiniz.
Son birkaç haftadır çeşitli şekillerde karşıma çıkan bir kafa karışıklığı var: maskülenite ve cinsel pazar değeri birbirine karıştırılıyor. Cinsel Pazar Değeri, heteroseksüek ilişkiler bağlamında, karşı cinsin sizi ne kadar arzulanır bulduğunun bir ölçüsü. Maskülenite ise erkeğin güç, cesaret, yetkinlik ve onur boyutlarındaki seviyesinin bir ölçüsü. Bunun Maskülenitenin Evrimi yazısında tanımlamıştık:
Bunlar taktik erdemlerdir :
Güç
Cesaret
Ustalık
Onur
Bunlar, erkeklerin bir ölüm – kalım senaryosunda birbirlerinden isteyecekleri, ihtiyaç duyacakları, talep edecekleri özelliklerdir.
İçinde bulunduğunuz binanın birdenbire zombilerce çevrelendiğini düşünün. Bu değerler, bir anda sizin yanınızdaki erkeklerde olmasını isteyeceğiniz değerler olacaktır.
Maskülenite seviyenizi kadınlar belirlemezler. Masküleniteyi de kadınlardan alamazsınız. Sebep ile sonuç birbirine karıştırılıyor. Çok kadınla yatmak sizi maskülen yapmaz, maskülenite genellikle sizin çok kadınla birlikte olmanızı sağlayabilir. Kadınlar erkeğin cinsel pazar değerini belirlerler ama cinsel pazar değeri erkeğin tip, statü, maskülenite, para gibi özelliklerinin bir toplamıdır.
Geçenlerde bir tweet ile Pook’un Dünyanın Düzeni yazısından bir parça paylaşmıştım:
“Skor peşinde koşup skor çetelesi tutan adamlar hakkında ne düşünüyorsun?”
Pook ile aynı şeyi. Dildo vatandaşlar 🙂
Dildo Vatandaşlar (benim baştan çıkarıcı/oyunculara taktığım bir isim), maskülenitelerini kaç tane kızla yattıklarına göre ölçerler. “Fetihlerini” ispatlamaları için herkesten “kanıt” ve “rapor” beklerler.
Oraya bir arkadaş, “Ama 26-27 yaşına kadar dildo vatandaş gibi takılmak daha iyi sanki” yazınca da şöyle demiştim: “Masküleniteni kadın onayından almak ve kadın onayına bağımlı olmak hiçbir yaşta iyi değil. O onay seks bile olsa.”
Mahmut abi twitterda böyle güzel bir cümle kullanmışsın.Biraz açar mısın? Maskülenite kadınlardan bağımsız bişey evet ama sonuçta kadınlarda arzu uyandırabilen adamlara maskülen diyebiliyoruz. Bu cümle söylediğim şeyden farklı bir şey mi?
Kadınlarda arzu uyandırabilen adamlara maskülen demiyoruz, maskülenite kadınlarda arzu uyandırabilir ama tanımı kadınlara bağlı değildir. Yukarıdaki tanımları düşünürseniz hiçbirinin kadınlarla alakası yoktur.
Hiçbir kadın sizi arzulamıyor olsa bile maskülen olmalısınız ve olabilirsiniz. Mesela Notre Damme’ın Kamburundaki kambur mert ve sırtını dayayabileceğin bir adamdır. Her ne kadar kadınları tiksindirse de.
Abi özellikle kadınlarla sıkıntı çeken erkeklerde maskülenite sıkıntısı olmuyor mu? Buna vurgu yapmıyor muyuz? Şahsen ben ona vurgu yapıyorum,yanılıyor olabilirim tabii. Her maskülin erkek,kadınlarla başarılı olacak diye bişey yok ama maskülin adamın CPD çok düşük değilse başarılı olması beklenir? Alfa kafa yapısı bu denklemin neresinde? Özellikle Rollo Corey’i örnek verdiğinde herkes maskülen olmadığını söylemişti. Sanırım kavram kargaşası.
Evet birçok erkekte maskülenite sıkıntısı var ama git masküleniteni kadın onayından al demiyoruz. Zaten böyle bir şey mümkün değil. Makülenite kadınlardan bağımsız bir erkek özelliği. Diğer erkeklerle arandaki takım ve hiyerarşi oyunundan geliyor. Maskülenite sana mal mülk kadın arzusu sağlayabilir. Ama bolluk maskülenitenin sonucudur. Maskülenite bolluğun değil.
Geçenlerde twitter’da blokladığım arıza biri “çirkin adam nasıl maskülen olacak ey bunu açıkla Mahmut piçi” diye bir şey yazmış. Hadi o adam gerçekten rahatsız biri ama bunu sonra birkaç yerde daha duydum. Sorunun absürtlüğünü anlayabiliyorsunuz değil mi?
Bunun demeye çalıştığı şu: “Ben kadınlarca arzulanmayan bir erkeksem neden ve maskülen olayım.” Kafası hala kadın onayına bağımlı bir erkek için rasyonel ama gerçekte saçma bir soru bu.
Maskülenite tek bir kadın yüzünüze bakmasa bile sizin hayatınıza olumlu katkı yapar arkadaşlar. Yakışıklı olmak, uzun boylu olmak, zeki olmak sizi daha öne çıkarmaz mı? Çıkarır tabii ki. Belki bunlara sahip değilsiniz diye diğer alanlarda sizinle eşit olan adamların hiçbir zaman önüne geçemeyeceksiniz. Onlar sizden hep daha önde olacaklar. Eee? Siz mesela maskülen (güçlü, cesur, yetkin ve onurlu) olarak ayda 5,000 TL değil 15,000 TL kazanabileceksiniz diyelim. Ama çirkin ve kısa birisiniz. Ve yakışıklı ve uzun biri sırf bu ikisi nedeniyle 30,000 TL kazanacak. Şimdi “hiçbir zaman onun gibi olamayacağım o kadar kazanamayacağım” diye 15,000 TL kazanmayıp 5000TL ‘ye mi talim edeceksiniz?
NOT: Yanlış anlamayın. Sitede ara ara yorumlar yazan umutsuzlara da aldanmayın. Kırmızı hap sayesinde, daha maskülen bir erkek olmanın sayesinde tipinin getirdiği avantajsızlıkları yenen birçok erkek var. Yani çirkinsem demek ki maskülen olsam da, oyunum iyi olsa da benim cinsel pazar değerim düşük olacak diye bir şey yok.
Merhaba millet ben Mr. Deer, daha önceki yazılarımdan veya videolarım dan beni fazlası ile tanıyorsunuz veya tanımaya başlayacaksınız. İnfield videosu, sahada PUA veya Daygame oyuncularının kızlarla tanışma ve baştan çıkarmalarını gözler önüne seren videolardır. Bir çok dostumun bildiği üzere ben uzun süredir bu konularla ilgileniyorum, online içerik üretiyorum ve eğitimler veriyorum.
Bu video da sokakta kızları durduruyorum (diğer İnfield videom) ve eğlenceli bir iletişim başlatıp daha sonra buluşmak için numaralarını alıyorum. Kızlarla konuşurken kullandığım tekniklere oyun (game), durdurup numaralarını almama Daygame(gündüz oyunu) deniyor. Genelde YouTube da ”kız tavlama” diye aratırsanız bir dünya video gelir önünüze, infield videoları ile bunları birbirinden ayıran şey ise; genelde insanlar içerik çıksın diye ya kurgu bir tiyatro sergiliyorlar yada sosyal deney adı altında çekiyorlar ama infield videoları; PUA veya Daygame konusunda bilgi sahibi yada benim gibi hatırı sayılır tecrübeye sahip insanlar tarafından çekiliyor. Aslında tam olarak farklarını anlamak isterseniz daha önce yayımladığım Çekici Erkeğin Sırları Serisi adlı yazıma bakabilirsiniz, orada özellikle beden dili ile alakalı olan video da karşı tarafa muhtaç bir görüntü verebilecek hareketlerden bahsediyorum ve dikkatli bakarsanız kurgu olan videolarda bu muhtaçlık harekelerini sergilerler çünkü gerçekten bir kızla nasıl konuşmaları gerektiğini bilmezler onlar sadece -miş gibi yaparlar. Ne demek istediğimi birazdan anlayacaksınız, iyi seyirler.
Geçen gün twitter da elemanın bir tanesi sana ‘ilgimi belli etmek gibi bir hata yaptım’ şeklinde bir cümle kurmuş , sende kadına ilgi belli etmek , afc davranışı değil erkekadam davranışıdır demişsin çok da doğru söylemişsin. Bu arkadaşın bu cümleyi sana kurma sebebi şu , kadın erkeğin ilgisini gördükten sonra , kendini geri çekmeye başlamış , naz yapmaya , soğuk yapmaya başlamış ( BENİM TAHMİNİM ) , eleman da bunu gördüğü için , yanlış birşey yaptığını düşünüyor.
Kadın erkeğin ilgisini gördüğünde kendisini geri çekiyorsa bunun iki nedeni vardır: (1) Ya kadının erkeğe ilgisi yoktur ya da (2) erkeğin gösterdiği ilgi kadından daha çoktur ki bir erkeğin bu şekilde bir kadından daha fazla ilgi duyması için o erkeğin muhtaç olması lazımdır. Yani durum (1) ise ilgini belli ederek vakit kaybetmezsin. Tabii bu arkadaşların çoğu olmayacak kızın yörüngesinde hayaller kurmayı reddedildiklerini anlamaya tercih edeceklerinden açıldıklarına pişman olacaklardır.
Durum (2) ise burada sebep ilgini belli etmek değil, kadınsı bir ilgiye sahip olmaktır. O ilgiyi istediğin kadar kendine saklasan ne olacak? Bir işine mi yarayacak? Kadınsı bir ilgiye düştüysen senin o kızla işin olmaz zaten. Bu adamların aşırı ilgiye düşmemeleri lazım, ilgilerini belli etmeleri değil.
Bu arada ilgini belli etmek demek, bir kızın telefon numarasını istemek ya da buluşmaya davet etmek ve muhabbeti kurup öpmeye girmektir. Bu elemanların ilgiyi belli etmekten kastı saatlerce mesajlaşmak, “senden hoşlanıyorum” veya “benimle çıkar mısın?” demek, hediyeler almak, iltifatlar etmek vs. ise evet o sapşallıkları yapmamak lazım.
Özetle sosyal çevresinden bu şekilde tavsiye alan kadınlar , erkeğe ilgi duysa bile , biraz kendimi ağırdan satayım ki adamın gözünde ‘basit kadın’ olmayayım , kıymetim bilinsin şeklinde düşünüp , kaçan kovalanır mantığıyla hareket ediyor ve kendini ağırdan satıyor.
Satsın. Sen her şey için 2 şans veriyorsun ve ilgin belli. Ağırdan alıyorsa NEXTliyorsun. Kızın sana ilgisi varsa ve sen NEXTledin mi ne olacak sanıyorsun? Senin ilgin vardı ama kız ağırdan alınca sen bıraktın gittin? Büyük ihtimalle seni arayıp olayı daha fazla şevkle devam ettirecek. Ettirmeyen de zaten NEXT.
Bazen erkek 2 adım daha atsa olacak şey olmuyor. Sorun değil. Çoğu kadın bu durumda ileriye adımı atar. Atmayan 20 – 30% ile de olmayıverir. Olmaması da iyidir zira böyle oyunlar oynayan hatundan çok iyi karın ağrısı olur.
Bu durumda trp ile yeni tanışmış bir erkekte de şu düşünce oluyor . Baktı kadın kendisine soğuk yapıyor ‘ oldu amk , ben seni kovalıyacam , sen kaçacaksın , ondan sonra sen beni parmağında oynatacaksın , ilişkiyi sürekli yöneten taraf sen olacaksın , seks vermeyeceksin , ben sana çerçeve mi dayatamayacağım , nazla , triple , gitmekle tehdit ederek , beni duygusal anlamda manipüle edeceksin, sana karşılıksız , zamanımı , enerji mi , kaynaklarımı vericem en sonunda bu senaryo da sonuç = erasmuslu muharrem ‘ diye düşünerek kadına HAMLE yapmıyor.
TRP’de bin yerde homo mesaj arkadaşı olma hemen buluşma teklif et + 2 kere yürü olmazsa NEXT + 2 – 3 buluşmada bir yere gitmezse NEXT üçlüsü varken ne vakit kaybından, ne enerji harcamasından, ne ersamus muarreminden bahsediyorsunuz?
Artı bir kere dünyaya siyah – beyaz at gözlüğü ile – yani işe yaramaz bir mantıkla – bakmaya başladın mı, ilgini belli edip 2 – 4 hamlede sonuç çıkmıyorsa nextlemenin yani bir miktar enerji ve zaman harcamanın karşısına 7 sene bir kızın peşinden mesaj maymunu olmuş ekstrem ruh hastasını koyarsın. Dikkat et. Aklına Erasmus Muharrem gibi ekstrem bir olayın gelmesi tesadüf değil.
da ne yapıyor? Ya hiçbir kadına hamle yapmıyor 31 çekiyor ya da hamle yapmadan bir kadının çevresinde dönüp uygun zamanı ya da ilgiden emin olmayı bekliyor. Yani = UYDU! Ya da kadın reddedildi sanıp adamı bırakıyor. Ya da daha atağı kızı kapıyor.
Burada özellikle flört ün ilk başlarında MUHTAÇ erkekle ERKEKADAM’ın farkı nedir?
Bir kadına diye soruyorsan cevap yukarıda. Kaç kadına diye soruyorsa işi / okulu / havuzu el verdiği sürece bunun sınırı yok. Genelde aynı anda 3 kadına paralel yürümek iyidir.
Bu hamlelerden ne zaman vazgeçmelidir.
Cevap yukarıda.
Flört hangi kıvama geldik ten sonra kendini geri çekmeli
Flört dediğin beta erkek oyunu. Flörtü kıvamına getirmek ise tam dipte beta oyunu. Reddedilmeyle yüzleşmekten korkan erkeğin yörüngede dönüp uygun zamanı, vs. beklemesi. Bunlar kadınsı şeyler, erkek davranışları değil. Erkek adam şöyle oynar.
Bu soruları samini soruyorsan senin zihin yapın mavi haplı oyunu kırmızı hap taktikleri ile en iyi nasıl oynarım kıvamında maalesef. Bu telegram grubunu, siteyi okuyup anlayan insanlar yönetmiyor sanırım. Zira bunların temel ve bariz olması lazım.
Şu “görüldü” özelliği kadar toplu erkeklik katliamı yapan çok az şey var. Kitlesel iğdiş etme makinesi mübarek. Eskiden ne güzel bir mesaj atardık, cevap gelmeyince görmedi herhalde der işimize bakardık. Şimdi ise genç erkekler telefon başında kız gibi görüldü atanın yollarını gözlüyorlar.
Bir kere şu “görüldü attı” takibini hayatınızdan çıkarmanız lazım. Hani “görüldü atan” da sevgilileri falan olsa neyse. 90%ı, kendi aşırı ilgilerini yansıtıp “ilgili” olduğuna “emin oldukları” kızlardan bahsediyorlar.
Neyse bu yazıda asıl yazmak istediğim şey bu değil. Görüldü atılması genelde ilgisizlik de gösterir ama her zaman ondan olmuyor. Şimdi yazacağım şeyin de farkında olun.
Yıllardır bu görüldü attı şikayetini, görüldü atılan mesajlarla gören biri olarak şunu söyleyebilirim: Çoğu erkek görüldü yemiyor, kızlarla konuşmayı bilmiyor.
Sadece bir örnek vereyim:
Sen: Selam. Ne haber?
Kız: İyiyim senden ne haber?
Sen: İyilik. Ne yapıyorsun?
Kız: Youtube’dan yemek videosu izliyorum. Sen?
Sen: Ben de dizi izliyorum.
Kız: Hangi dizi.
Sen: Dark.
(Görüldü)
Buradaki hatayı görebiliyor musunuz? Kız adama yemek programı izliyorum diye yem atmış. Adam ise kendi kafasına gömülmüş, yemin farkında değil. İlgisiz kız genellikle youtube izliyorum der genelde. Burada ise kızın “benimle konuşma aç” diye yem attığını varsayabilirsiniz (evet ilk buluşmada ne konuşulur yazısındaki prensipleri mesajlaşmada da kullanabilirsiniz).
Oğlumuz ise konuşmayı kendisine park etmiş. Konuşmayı tıkamış. Şimdi kız buradan konuşma açmaz ki. Hani ilgisi yüksek kız belki açar ama o bile bir süre sonra erkeğin (kendisine park ettiği) son mesajına bön bön bakar ve yazacak bir şey bulamayıp orada bırakır. Kızın yazacak bir şey bulamamasının adamın sıkıcı olması, çok soru sorması, uygunsuz bir şeyler yazması gibi sebepleri de var ama burada bahsettiğim oldukça yaygın.
Buradan konu nasıl açılır? Mesela şöyle:
Kız: Yemek programı izliyorum. Sen?
Sen: Dizi izliyorum. Ooo yemek programı, bugün ne yemek yapmayı öğrendin bakalım?
Kız: Ispanaklı börek 😀
Sen: Ooo makarnadan fazlasını yapabilen bir hatun. Babamı annemi çikolata ile ne zaman gönderiim?
Kız: Hahahaha. Ben zaten bir sürü yemek yapıyorum ki!
Ben : Lazanya da yapıyorsan şahinimi alıp direkt kaçırmaya geliyorum.
Kız: Evet hem de çok iyi yaparım 🙂
Ben: Hazırla bohçanı!
Kız: Hahahah …
Böyle gider.
Tabii yanlış bir şey söylerim de kızı kızdırırım diye bıçak sırtında yürüyen tedirgin iyi çocuklar bunu nasıl söyleyecek o ayrı konu ama bakın burda yem üstüne yemi kullanmaya bir örnek var. Kız ıspanaklı börek diyor bam, bir sürü yemek diyor bam, lazanya yaparım diyor bam.
Ortalama bir iyi çocuk egosunun kuklası olduğu için yanılıp şaşırıp ıspanaklı böreğe gelse bile “ay bayılırım, annemin yaptığı özellikle çok iyidir, bla bla …” diye konuyu kendine getirip orada bırakır.
Eğer dikkat ederseniz burada iki şey daha var:
1 – Erkek Adam’ın Espri Anlayışı (Bu ilişki sihirbazı kitabında uzun uzun anlatılıyor ama buraya özet olarak yazı şeklinde koyacağım). Biz buna eğlenen ustalık da diyoruz.
2 – Erkek Adam’ın espri anlayışı ile tırmanan bir pozitif cinsel gerilim var. Kız isteme, kız kaçırma şeklinde ilerliyor ama alt metin belli. Kız kaçıran genelde kızla yatar sonra el öpmeye giderler biliyorsunuz.
Gördüğüm kadarıyla birçok erkek konuşmaya kızın liderlik etmesini, konuşmayı kızın geliştirmesini bekliyor. Ama siz henüz yürüme aşamasındayken konuşmayı geliştirmesi gereken kişisiniz. “Bana ne ya oynamıyorum, onlar da konuşma açsın” diye mızıkçılık yapacaksanız buyrun gidin yapın. Ama bu tür bir konuşma mekaniği, feminenleşmemiş yetişkin erkeğin doğal halidir. Konuşmayı, çok konuşan değil az konuşup dinleyebilen yönetir. Ortalama bir kadın normalde ortalama bir erkeğin 2 – 3 katı konuşur. Doğalı bunlardır. Kızı “etkileme” (onayını dilenme) derdiyle çok konuşan iyi çocukluk doğal değildir. Kadından liderlik beklemek doğal değildir.
Mahmut Abi. Özelden cevap vermediğini biliyorum ama bunu yazı yapıp cevaplamak istersin diye gönderiyorum. Eğer hayır dersen yorumlara yazacağım.
Yorumlara yazsaydın iyi olurdu zira e-postaya gelen yazıları cevaplamıyorum ancak bazıları yazılık ise yazıya alıyorum.
Hatunla ortak bir arkadaşımızın sosyal hesabında bir mesajıma yazdığı cevap ile tanıştım. Özel mesajlaşmadan telefona geçtim ve whatsapp üzerinde de iyi bir oyun çıkardığımı düşünüyorum. Kızı, mesajlaşmayı uzatmadan, yeri ve zamanı ayarlayarak buluşmaya davet ettim.
Buraya kadar siteyi okumuş ve uyguluyor görünüyorsun.
Buluşma saatinde, buluşma mekanına gittim. Bilmiyorum, belki de kıza mesaj atıp geliyor musun diye sabahtan kontrol etmem gerekliydi.
Yeri – günü – saati belliyse gerekli değil.
Kız buluşmaya gelmedi abi. 20 dakika orada bekledim. Aslında kıza mesaj atmadan oracıkta nextleyecektim ama dayanamayıp “yolda mısın?” diye mesaj attım.
Kız günü – yeri – saati belli buluşmaya gelmemiş. Mesaj atmanda bir problem yok.
Ne dese beğenirsin? “Ya ben şey unutmuşum, uyuya kalmışım.” Gelmiyorsun yani dedim. Hiçbir şey olmamış gibi “evet gelemeyeceğim.” dedi. Şimdi ben anlamadım. Bu hatun bunu bana ilgisi az olduğundan mı yaptı, arıza mı? NEXTleyim mi? Aramasını bekleyeceğim ama aradı mı bir buluşma daha mı ayarlayayım? Yoksa onun buluşma ayarlamasını mı bekleyeyim. Hani sadece 1 kere oldu ya bu. Ondan kafam karıştı.
Hatun seni çok kaba ve saygısızca ekmiş. Şimdi bir kadın seni son anda ve kayda değer bir sebep göstermeden ekebilir. Ama önceden haber verir. Bu durumda kadının ilgisinin yetersiz olduğunu varsayıp, hatunu NEXTlersin. Hatun bir daha ararsa bu durumda kızın yeniden bir şans kazanması için, yaptığından pişman olduğunu belirtir bir özür dilemesi gereklidir. Yoksa hatunu tamamen radardan çıkarırsın ve bir şans daha vermezsin.
Senin durum farklı. Hatun buluşmayı tamamen sallamamış ve gelmeyeceğini haber bile vermemiş. Aradığında da sallamamış. Şimdi burada asıl sorun hatunun kişiliği. Tamam bunun üstüne sana ilgisi de yetersiz olabilir ama burada ilgi yetersizliği bir kişilik arızasının şiddetini arttırır. Temel neden değildir.
Bu hatun bunu bana ilgisi az olduğundan mı yaptı, arıza mı? Hatunun arıza olduğunu varsayabilirsin.
NEXTleyim mi? Ebediyen.
Aramasını bekleyeceğim ama aradı mı bir buluşma daha mı ayarlayayım? Yoksa onun buluşma ayarlamasını mı bekleyeyim. Birincisi aramasını bekleme. Zira arasa da bir şey olmayacak. Bir kere olmuş olabilir ama kızın kişilik bozukluğu ve saygısızlık seviyesi bir şans daha verilmemesini gerektiriyor. Neden? Kuyruk acısından değil, kızın düşük meziyetli (düşük kalite de diyebilirsin illa o kelimeyi kullanacaksan) olmasından. O kadar düşük ki, fazlaca bir çaba gerektirmiyor olsa bile değmez.
Eğer sana ulaşırsa, fazla konuşmana gerek yok. Kesinlikle sinirlenmeden “o günkü yaptığın kaba ve berbat bir davranıştı” dedikten sonra “her neyse şimdi bir işim var, kapatmam lazım bye” der ve telefonu kapatabilirsin. Kızın artık seninle bir şansı kalmadı.
Eğer kız özür diler ve buluşmaya davet ederse kibarca “teklifin için teşekkür ederim ama bu hafta çok yoğunum, ben seni sonra ararım” gibi bir şey söylersin ve kapatırsın. Sonra da kızı aramayı unutursun.
Bu ekstrem bir durum. Peki eğer sizi önceden haber vererek ama iyi bir bahane belirtmeden ekerse? Aşağıda yazdıklarımın hepsi bu durum için geçerli.
Kızı arayıp verip veriştirmenin, trip atmanın bir manası yok. Çoğu kadın, kötü bir şey yaptığında, eğer aşırı sinirlenip kendisine suçlama savurmaya başlarsanız birden bire sizin onu kötü hissetirmenize odaklanır ve bu nedenle de sizin kötü biri olduğunuz hissine kapılır. Bunun ardından kendi kabahatini unutmayı bırakın, siz kötü biri olduğunuz için bunu hakettiğinizi bile hissedebilir.
Bu nedenle bir kadına en koyan hareket hemen her zaman sessizce çekip gitmektir. Sizin “kötü” bir insan olmanız ilüzyonu ile yaptıklarını “haklı” çıkaramayacağı için, kendi kabahati ile başbaşa kalır.
Birçok erkek çekip gitmeyi bir erkek ile dalaşmadan kaçmak gibi bir şey sanıyor. Karşınızda bir erkek yok. Kadınla kadın olmadan dalaşamazsınız. Zaten yukarıda anlattığım gibi dalaşmanız ona (size yaptığı şey konusunda) kendini iyi hissettirir. Neden kendisini iyi hissetsin ki? Sessizce bırakıp gidin, kendisini kötü hissetsin. Size bir şey ifade etmeyebilir ama “sessiz terk” kadınlar üzerinde çok etkili bir silahtır.
Tekrar ediyorum, ekstrem olmayan ekmede, kızı arayıp mesaj atmayın. En iyi strateji, kızın bu davranışının sizin için bir önemi (yani kızın bir önemi) yokmuş gibi davranın. Sinirlenmeyin, aramayın ve hiçbir şekilde açıklama istemeyin. Kız yeryüzünden buhar olup uçmuş gibi davranın.
Burada sizin kızla ilk buluşmadan önce yapabileceğiniz bir iki şey de var. Örneğin, kız buluşmaya son anda bir mazaret bulup gelmeyecekmiş gibi bir B planı yapın. Mesela kız gelmezse o gece ava çıkıyormuş gibi bir iki yer belirleyin ve oralara gidip yeni hatun için avlanın. Kız buluşmayı iptal edince eve gidip Netflix izleyip kaderinize yanmayın yani. Hatta size tavsiyem hatun B planı olsun. Eğer yalnız kalacaksanız, o gece avlanacaksınız. Eğer hatun gelirse ve birbirinizle iyi vakit geçirirseniz, hatunla devam edersiniz. Kısacası gecenizi ve eğlencenizi daha hiç buluşmadığınız bir hatuna endekslemezseniz, zaten pek umrunuzda olmaz.
Bazen bu hatun siz geceye devam ederken mesaj atıyor. Gece dışarı çıktığınızı ve güzel bir mekanda eğlendiğinizi söyleyin. Onu oraya çağırmayın. Eğer kendi gelmeyi teklif ederse yeri söyleyin, gelirse gelir. Bir daha hatunu siz aramayın. Bir daha sizi ararsa buluşmak istediğini varsayıp yeni buluşma ayarlayabilirsiniz. Tabii ilk kez ekiyorsa.
Evet birçok erkekte maskülenite sıkıntısı var ama git masküleniteni kadın onayından al demiyoruz. Zaten böyle bir şey mümkün değil. Makülenite kadınlardan bağımsız bir erkek özelliği. Diğer erkeklerle arandaki takım ve hiyerarşi oyunundan geliyor. Maskülenite sana mal mülk kadın arzusu sağlayabilir. Ama bolluk maskülenitenin sonucudur. Maskülenite bolluğun değil.
Geçenlerde twitter’da blokladığım arıza biri “çirkin adam nasıl maskülen olacak ey bunu açıkla Mahmut piçi” diye bir şey yazmış. Hadi o adam gerçekten rahatsız biri ama bunu sonra birkaç yerde daha duydum. Sorunun absürtlüğünü anlayabiliyorsunuz değil mi?
Bunun demeye çalıştığı şu: “Ben kadınlarca arzulanmayan bir erkeksem neden ve maskülen olayım.” Kafası hala kadın onayına bağımlı bir erkek için rasyonel ama gerçekte saçma bir soru bu.
Maskülenite tek bir kadın yüzünüze bakmasa bile sizin hayatınıza olumlu katkı yapar arkadaşlar. Yakışıklı olmak, uzun boylu olmak, zeki olmak sizi daha öne çıkarmaz mı? Çıkarır tabii ki. Belki bunlara sahip değilsiniz diye diğer alanlarda sizinle eşit olan adamların hiçbir zaman önüne geçemeyeceksiniz. Onlar sizden hep daha önde olacaklar. Eee? Siz mesela maskülen (güçlü, cesur, yetkin ve onurlu) olarak ayda 5,000 TL değil 15,000 TL kazanabileceksiniz diyelim. Ama çirkin ve kısa birisiniz. Ve yakışıklı ve uzun biri sırf bu ikisi nedeniyle 30,000 TL kazanacak. Şimdi “hiçbir zaman onun gibi olamayacağım o kadar kazanamayacağım” diye 15,000 TL kazanmayıp 5000TL ‘ye mi talim edeceksiniz?
NOT: Yanlış anlamayın. Sitede ara ara yorumlar yazan umutsuzlara da aldanmayın. Kırmızı hap sayesinde, daha maskülen bir erkek olmanın sayesinde tipinin getirdiği avantajsızlıkları yenen birçok erkek var. Yani çirkinsem demek ki maskülen olsam da, oyunum iyi olsa da benim cinsel pazar değerim düşük olacak diye bir şey yok.