Oyun robotu – Oyunu kadınlara anlatmak (Vaka Çalışması)

Merhaba, 21 yaşındayım ve üniversiteye gidiyorum. Hem okuduğum hem de yarı zamanlı çalıştığım için oldukça yoğunum.

3 aydır bir kız arkadaşım var. Kız benim yaşadığım şehirden 3 saat uzaklıkta başka bir şehirde yani uzak mesafe ilişkisi.  Ama neredeyse her hafta görüşüyoruz. Ama sürekli ben oraya gidiyorum, o ailesiyle yaşadığından buraya gelemiyor zira dönüşü çok geç oluyor. Kız bu arada 18 yaşında ve sınava hazırlanıyor.

Üniversite okuyorsun, yakınında bir sürü kız var muhtemelen ama sen 3 saat uzaklıkta ve sürekli gidip görmen gereken, özgürlüğü oldukça kısıtlı bir kızla çıkmayı tercih ediyorsun. Uzak mesafe tercih edilir bir ilişki şekli değil. Seninkisi bunun da kötü versiyonu yani onun da sana gelmesi lazım ama hep sen oraya gidiyorsun. Git gel 6 saat yol.

Son haftalarda bana daha az mesaj atmaya başladı. İlgisinin düştüğünü hissediyorum. Eskisi gibi muhabbet heveslisi de değil. Bir haftasonu çıkamayacağını zira rahatsız olduğunu söyledi ki bu, benim her hafta yollarımı gözleyen bir kız.

Ben de bunun üzerine ona daha az ulaşmaya ve kendime odaklanmaya karar verdim. Fakat birgün mesajlaşmadıktan sonra bana mesaj atıp bir sorun olup olmadığını sordu.

Bir sorun olmadığını, iyi olduğumu söyledim. Sonra da “dürüst olmam gerekirse, aramızdaki iletişimin azaldığını fark ettim ve ama sorun değil” dedim.

Son kısımda saçmalayana kadar iyiydi. Yani sorun olmasa bunu neden belirteceksin ki? Bariz sorun ediyorsun zira bunu ona söylüyorsun.

“Sana ulaşıp duracağıma senin bana olan ilgin artana kadar kendime odaklandım” diye de ekledim.

Offf daha kötüsü geliyormuş meğerse. Yahu arkadaşlar, oyunu oynayın, kıza anlatmayın. Bu sizin acemiliğinizi gösterir, saçmalamayın. Sizi karizma değil palyaço yapar. Balık nasıl balık avlandığını bilmez, balığa onu nasıl avlayacağınızı anlatmak sizi komik duruma düşürür.

“Senin bana ilgin artana kadar kendimi geri çekiyorum zira Youtube’da Maho Abi öyle dedü”.

Neden bilmem ama kız sinirlendi.

Neden acaba? Allah Allah. Oysa “benim erkekim oyunun taçsız kralı olmuş, çok gururluyum” diye ağlamalıydı.

“Sana olan ilgimde bir azalma yok ama çok çalıştığın için sürekli arayıp rahatsız etmek istemedim” dedi.

Aranızdaki muhabbet azaldığında bundan etkilenmemelisin.  Yapman gereken tek şey, kızın mesajlaşma sıklığına ve uzunluğuna uygun mesajlaşıp kendi hayatına bakmak. Eğer bir iki hafta böyle devam ederse konuşabilirsin ama Allah aşkına “bana ilgin azalmak o zaman ben seni çok aramamak, Oturan Mahmut böyle dedi” diye zırvalama. Sadece nasıl olduğunu, bir sorunu olup olmadığını sorup öğrenebilirsin.

Oyunu söze döküp anlattığında karizma olmuyorsun. Bu senin karizmanı sıfırlıyor. Tam tersi genellikle kuyruk acın olduğunu, üzgün ya da kızgın olduğunu sinyalliyorsun. Kızı pasif agresif bir tavırla cezalandırıyorsun gibi duruyor.

Ona her gün yüz yüze görüşemediğimizi ve telefonda sürekli konuşmamızın bizim beraber geçirdiğimiz zamanın değerini azalttığını söyledim.

Bu konuda bana katılmadığını, böyle bir durumu hiç yaşamadığını söyledi.

Bana çok kastığımı, robot gibi konuştuğumu, daha fazla duygu ifade etmem gerektiğini söyledi.

Senin robot gibi olduğuna inanırım. Yalnız sen şimdi buradan aşırı uca kayarsın. Kız senden duygusal bir kıza dönüşmeni, duygularını üstüne kusmanı istemiyor.  Metaverse tanıtan Mark Suckerberg gibi değil de bir insan gibi davranmanı istiyor.

Arada bir mesaj atıp onu hala önemsediğimi göstermemi istiyor.

Arada bir mesaj at sen de. Yani altın oran 2:3 gibi bir şey ya da ilk ulaşmada 1:3 gibi bir şey. 1:10 ya da 1:5 değil. Altın oranı ve çekimi kıza fazla ulaşarak da bozabilirsiniz, kıza çok az ulaşarak da.

Kızın kendine güven problemi var sanırım.

Belki. Belki de sen gerçekten yetersiz ilgi gösteriyorsun.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Sevgilim bana karşı saygısızlık yaptı – Vaka Çalışması

Merhaba, ben 25 yaşındayım, kız arkadaşım 23 yaşında. Bir ortak arkadaşımız vasıtasıyla tanıştık ve çok fazla ortak noktamız olduğundan, hızlıca ilişkiye başladık. Neredeyse hergün birlikteydik. Bunun yanlış olduğunu şimdi biliyorum.

Evet bu genellikle, kadını hayatınızın merkezi yapmanıza, kadın hariç hayatınızda bir şey kalmamasına neden olur. Çocuk yetiştirmek için yuva kurmak adına hergün beraber yaşarsın ama evlilik hariç hergün birlikte olmak iyi bir fikir değil. Yine de eğer kendi sosyal hayatına ayrı olarak devam edebildiysen, beraber olma isteklerinin ya da mesajların çoğu ondan geliyorsa o kadar da hayati bir hata değil.

Bir süredir bir kızla birlikte olan erkekler eğer kızın hala kendilerine çok da ilgili olmadığını söylüyorlarsa problem %90, erkeğin kıza çok daha fazla ulaşması ve hatta 50 – 50 ulaşması oluyor. İlişki için adımlar atmak feminen enerjidir ve aynı zamanda erkeğin fazlaca ulaşması, kadının erkeğe aşık olması için gerekli olan ayrı süreyi vermez. Kadınların aşık olmaları için merak etmeleri gerekli ve siz sürekli ulaşarak bunu kadının elinden alıyorsunuz.

Soğuk davranın demiyorum tam tersine. O aradığında sıcak davranın ama size ulaşmayı başlatması için kadına bir şans verin. Eğer ulaşmıyorsa “bunu da kaybediyorum, bu da gidecek” kaygısı ile kadına ulaşmak yerine işinize gücünüze odaklanın.

Kadın size ulaştığında, size buluşma teklif etmez. O sizin işiniz. Kadın size daha fazla ulaşsın, siz bundan mutlu olduğunuzu gösterin ve buluşma teklif edin.

Onun için çok ulaşılır olduğumu hissediyorum. Bu nedenle de eskisine göre daha uzaklaştık.

Bu durumda yapman gereken, özellikle sen daha çok ulaşıyorsan, kıza ulaşmayı azaltman. Son zamanlarda sen çok ulaşıyorsan örneğin, bir iki kere ilk o ulaşmalı. İlişki içerisinde kadına daha fazla ulaşmak sizi ilişkinin kadını yapar ve iticileştirir. Kadını da ilişkinin erkeği olmaya iter. Normal bir kadın bunu size karşı, anlamlandıramadığı bir soğuma olarak hisseder. Neden ilgisini kaybettiğini bilmeden size olan ilgisini kaybetmeye başlar.

Beni yanlış anlamayın, ilişki harika.  Geçen Pazar’a kadar bana sürekli ulaşıyordu. Size ulaşma sebebim de bu.

İlişki harika olsa bize ulaşmazdın.

Pazar bir arkadaşla halı sahaya gittik ve ona mesaj attım. Arabama geri döndüğümde, ona bu akşam görüşelim mi dedim. Tabii ki dedi. Ne zaman uygunsun dedim, 5 gibi işim biter dedi.

5 dediğin zaten 1 saat sonraydı ben de trafiği de hesaba katarak yola çıktım. Fakat ona varmama 15 dakika kala bana bir mesaj attı. Bir arkadaşı ile alışveriş merkezinde takılmaya devam etme kararı almış.

Benimle hala görüşüp görüşmek istemediğini sordum.

Bunu asla yapma.  Kız arkadaşın seninle görüşmek istemiyor iması yapma. Senin de katılacağını var say. Aksini söylemezse.

Bana sen eve gitsen iyi olur dedi.

“Seninle plan yaptık, oraya varmama 15 dakika var ve bu planı değiştiriyor musun?” diyeceksin. “Geri dönmem. Tabii dönmemi istersen istersin ama bu yaptığın hiç hoş olmaz onu da söyleyeyim” diye devam edersin.

Ona oraya 15 dakikam kaldı, yarım saattir yoldayım dedim. Kendini kötü hissetti ve alışveriş merkezinde buluşalım dedi. Sorun şu ki onun benimle buluşmak istemediğini hissettim. Sırf bana acıdığından buluşmak da istemedim. O nedenle “hayır, sonra görüşürüz” dedim. Gelmem için ısrar etti ama ben de gelmeyeceğim konusunda ısrar ettim.

Şimdi burada sorun bu tekil olaydan ziyade, kızın seni son anda ekebilmesine neden olan ilgi seviyesi. Az önce eskisine göre uzaklaştığınızı söylemiştin ve bu da bu uzaklaşmanın bir göstergesi. Senin sormaman gereken “benimle görüşmek istiyor musun” sorusunu sorma sebebin de, bunu hissetmen.

Sonradan olayı yönetişin kötü değil. Onu söyleyeyim. Ama sorduğun soru bana zihin yapının ayrılıktan korkan bir noktaya gittiğini söylüyor. Ya da sonrada söylediğin “acıdığı için buluşma” lafları. Kızın sana ilgisinin düştüğünün farkındasın ve bundan duyduğun beklentili kaygı çok yüksek.

Bunun yanında aslına bakarsan ben oraya giderdim. İstenmediğin yerde durmuş olacaksın gibi gelebilir ama sonuçta kız sana söz verdi, kendini zorla bir olaya eklemiyorsun.

Asıl sorun şimdi başlıyor. Birden telefonu suratıma kapadı ve o günden beridir de ondan bir haber almadım.  Normalde hergün konuşuruz.

Aranızdaki ilişki o kadar da harika değilmiş 🙁

Bu beni kaygıya boğuyor.

Telefonu suratına kapaması çok kaba ve saygısız bir hareket. Sinirlenmiş ve bunu seninle konuşmak yerine pasif agresif bir şekilde halletmeye çalışıyor. Oldukça çocukça.

Kızın hareketlerine baktığımızda, seninle olup olmamayı o kadar da umursamıyor gibi görünüyor.

Nasıl hareket edeceğimi bilemedim. El yardım lütfen! Beni cebinde gördüğünü hissediyorum. Yaptığı çok saygısız bir hareket.

Doğru. Sana katılıyorum.

Onu ben ararsam bunun beni zayıf göstereceğini düşünüyorum.

Doğru. Sana katılıyorum. Zira sen onu ararsan, beni son anda ekmeye çalıştın, telefonu suratıma kapadım. Teşekkür ederim, lütfen bana daha fazla saygısızlık yap” gibi bir mesaj verirsin.

Bazı kadınlar “kavga ettik, sinirlendim, trip attım / suratına kapadım, erkek olan arar” gibi bir havaya girerler. Bir kadını bu havaya sokmayın, fabrika ayarı bu olan kadınları da sevgili yapmayın. Ama seninkisi muhtemelen sana karşı ilgi eksikliğinden böyle.

İyi de ne yapacağım?

Bu kızla iletişim konusunda hiçbir şey yapmana gerek yok. Sen bunu soruyorsun. Saygısız kızı gerekirse bir daha asla görüşmemeyi göze alıp aramayacaksın, sormayacaksın.

Beni cebinde gördüğünü hissediyorum diyorsun ya. Eğer bu davranış konusunda geri adım atmazsan, sınırlarını korursan bu ilişki bitebilir ve bundan korkup eğilip büzülürsen, seni cepte olduğun için cepte görüyor olur. Cepten çık önce. Cepten çıkarsan seni cepte göremez.

Bu kız seni aramazsa, nasıl becerecekse artık sana kendini affettirmezse, bu işi bitiyor. Bunu göze alacak şekilde kendini hazırla. Yoksa kız seni olduğun gibi yani cepte görmeye devam eder. Tabii seni görmeye devam ederse.

Bak bunu yapmak kolay değil. Oldukça acılı. 1.5 senelik ilişki senin canını aylarca yakar. Ama bunu göze almak zorundasın. Bunu göze alamayıp bugün 3-4 ay 100 birim acı çekmekten kaçanların hemen hemen tamamı, yarın küçük düşerek terk edilip  7-8 ay 1000 birim acı çekiyorlar.

Ben onu aramam. Ama o ararsa ne olacak? Aramazsa ne olacak?

Sana 2 hafta içinde ulaşmazsa ayrıldığınızı var say. Bir hafta içinde sana ulaşmazsa, bundan sonra ulaştı mı kendini nasıl affettirecek hiçbir fikrim yok açıkçası. Bunu onun yaratıcılığına bırak. Ama üste çıkmasına izin verme. Sana saygısı azalmış bir kadın beni niye aramıyorsun diyebilir.

Sen sakin ama sert bir şekilde “suratıma telefonu kapadıktan sonra seni aramamı bekleme. yaptığın kabul edilir bir saygısızlık değil ve kendini nasıl affettireceksin merak ediyordum” de ve geri adım atma. Kendini affettirmiyorsa bu iş bitti. Senin duruşun bu olmalı.

Şimdi uzun süredir sana saygısı azalıyorsa, senin birden omurga kazandığına inanmayabilir ve o nedenle “ben bir şey yapmadım” diye geveleyip kavga çıkarmaya çalışabilir ya da kapatabilir. Kavga çıkarmasına izin verme. “Tekrar ediyorum, kendini nasıl affettireceksin merak ediyordum. Arayıp kavga etmene de toleransım yok, eğer bu konuyu sakince konuşacak duruma gelirsen ara” de. Bir daha da o arayana kadar arama.

Bak eğer bu yanlışını düzeltme gereği görmeyen bir kızla berabersen, artık bitmiş bir ilişkiyi alttan alarak uzatmaya çalışmanın bir anlamı yok. Dediğim gibi, bugün acıyı engelleyeceğim diye yarın daha beter acı çekmen çok büyük ihtimal.

Bir kadının sana saygısı yoksa, seni sevemez. Bu konuda geri adım atmaman, onun sana saygısının olmasının tek yolu. Sert, kavgacı, saldırgan olmana gerek yok. Sakin ol ve geri adım atma. Ha o sana saygısını kazansa bile sen hala onunla olmak ister misin ayrı mesele. Ama sen omurgalı olmak zorundasın.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Başka vaka çalışmalarında görüşmek üzere.

Siyaset ile kafayı bozmuş insanların hayatları problemli ve mutsuz

“Siyaset ile kafayı bozmuş olmak, bir insanın kişilerarası ilişkilerinin kötü durumda olduğunun iyi bir göstergesidir. Eğer siyaset ile ilgili finansal yatırımları yoksa, kişi siyaseti fazla kafaya takarak, hayatındaki güçsüzlüğün acısını çıkarmaya çalışıyordur. – Adam Lane Smith”

Eğer sizi kurtarması için bir insana bel bağladıysanız, bu insan muhtemelen sizi kurtarmayacak. Bu bir.  Kendi hayatınızı yukarı çıkarmak için sizin çalışıp çabalamanız lazım.  Evet, sizin kontrolünüz dışınızda olan ve hayatınızı etkileyen şeyler var ama sizi ve tüm toplumu “kurtaracak” doğru insan ya da kadro konusunu takıntı yapmalı mısınız?

Siyaset içinde olmadıkları halde siyaset ile neredeyse fanatik bir futbol taraftarı gibi ilgilenen kaç kişi gördünüz? Muhtemelen oldukça fazla sayıda.  Twitter’a girdiyseniz, Twitter’ın işinin çoğu bizi kimin kurtarabileceği, kimin düşman olduğu, kimin grubunda olduğumuz, kimi dışladığımız, vs. ile ilgili.

Bu tür tartışmalar büyük çoğunlukla mutsuz insanlar tarafından yapılıyorlar. Ya da tersinden söylersek, en mutlu insanlar sosyal medyaya girip siyaset konusunda atıp tutmuyorlar. Bu insanlar ara sıra sosyal medyaya girseler bile çocuklarının fotoğraflarını atmaya giriyorlar. Çoğunlukla da sosyal medyadan uzakta, gerçek hayatta, çocukları ile, aileleri ile, arkadaşları ile vakit geçiriyorlar. Yaşamlarını inşaa ediyorlar ve siyaset konuşup düşünmekten çok daha önemli işleri var.

Siyaset konusunda çok düşünüp, çok konuşmak bir telafi etme mekanizması. Bazen terapi ofisime siyaset konusunda konuşmaya çok hevesli insanlar geliyorlar. Ben de “tamam, şimdi gel istersen senin hayatına bakalım” diyorum. Ama kısa sürede konuşmayı kendi hayatlarından çıkarıp yine siyasete getiriyorlar. Çünkü kendilerinni, “doğru” şeyleri takip ederek, “doğru” siyasi görüşe sahip biri olarak tanımlıyorlar ve değerlerini buradan alıyorlar. Bu aynı zamanda onları güvende hissettiriyor zira bu konu hakkında konuşabiliyorlar. Bu şekilde daha ilgi çekici, daha kamçılanmış olmaya çalışıyorlar. Ama gerçek bir konuşma içinde oldukları yok. Bunu kendi hayatlarındaki problemleri konuşmamak için, onlardan kaçmak için bir telafi aracı olarak kullanıyorlar.

Bu kısmen denetim merkezini dışsallaştırma ile alakalı mı merak ediyorum. “Hayatım olmasını istediğim yerde değil, ilişkilerim olmalarını istediğim yerlerde değiller. Ve bu da benim dışımda olan şeyler yüzünden oluyor. Ekonomi yüzünden, sosyal medya yüzünden, göç yüzünden, Ukrayna Savaşı yüzünden, ilaç fiyatları yüzünden, sudaki östrojen yüzünden, vs. vs. 

Suçu kendi dışınızda, üzerinde etkiniz olmayan bir şeylere atabildiğinizde, şu anki problemlerinizi sizin çözemeyeceğinizi biliyorsunuz. Bu gerçekten de  sapkın bir mağdur zihniyeti zira suya östrojen katılmasını engelleyemeyeceğinizi biliyorsunuz. Ukrayna’daki savaşı siz bitiremeyeceksiniz.

Bu, bu tür şeylerle probleminiz olmayacak ya da bunların farkında olmayacaksınız anlamına gelmiyor. Ya da bunlarla ilgili kampanyalara katılamayacaksınız anlamına da gelmiyor. Ama bu tür dışsal şeyler sizin hayatınızda yönetici güçler haline geldiklerinde, örneğin parmağınızı ekonomiye uzatıp “ekonomi yüzünden ruh halim, tüm ilişkilerim ve tüm hayatım böyle” diyebiliyorsunuz.  

Önemli sayıda insan, siyaset ile ilgili düşünüp konuşmayı, karşılaştıkları güçlüklerle doğru bir şekilde yüzleşmekten kaçmak için kullanıyor. 

Siyaset önemsiz demiyorum. Evet ekonomi de berbat. Ama gerçek test şu: Biri siyasetten yakındığı zaman ona “bu konuda sen ne yapacaksın?” diye sorun. Eğer bu konuda bir cevapları varsa evet, bu insanlar kendi kişisel hayatlarının kontrolünü ele alabilen insanlardır. Ama eğer cevapları “şunu seçersek, şunu düşürürsek kurtulacağız, karşı tarafı yenmeliyiz, vs …” gibi şeylerse, siyaset ile ilgili konuşmaları, yazmaları ve düşünmeleri, bu insanlara hiçbir şey kazandırmayacak.

 

 

Adam Lane Smith

Stresi Gerçek Zamanlı Olarak En Hızlı Şekilde Düşürme: “Solunum Sinus Aritmisi”

Nöroplastisite 401 – Stres, Kaygı, Depresyon, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu ve Travma kitabından alıntıdır.

Parasempatik sinir sisteminin, stres tepkisini gerçek zamanlı olarak bastırmanıza ve stres tepkisini yok etmenize yarayacak, böylece hızlı bir şekilde daha sakin hissetmenizi sağlayacak manivela kolu denilen kontrol noktaları var.

Şimdi fazla zaman geçirmeden ilk tekniği öğreteyim. Bu teknik, psikoloji ve nöroloji bilimi temellerine sahip, stresi en hızlı ve güçlü şekilde bastırıp yok etme potansiyeline sahip bir teknik: fizyolojik iç çekme.

Fizyolojik iç çekmeden daha önce de bahsetmiştik4. Ama burada bunu solunum sisteminizi, sakinleşmek için genel olarak nasıl kullanabileceğimiz bağlamında açıklayacağım.

Araştırmalar gösteriyor ki, fizyolojik iç çekmeyi sürekli olarak ama istemsizce yapıyoruz. Fakat bu sistemleri gerektiğinde, örneğin stres tepkisi ortaya çıktığında, istemli bir şekilde de kullanabiliriz.

Bunun nasıl çalıştığına bakalım. Bugünlerde nefes hareketleri çok popülerler. Bir yere gidip 5-10 dakika belli bir şekilde nefes alarak, fizyolojiyi ya da zihinsel durumları değiştirme alıştırmaları. Bunların faydalı olduğu yerler var ama ben burada bundan bahsetmiyorum.

Burada bahsettiğim fizyolojik iç çekme, beyin ile vücut arasındaki, tıp okulu kitaplarına uygun ilişkiyi kullanıyor. Burada vücut, solunumu sağlayan aparatlar yani diyafram, akciğerler ve kalp.

Şimdi stres tepkisinin en ayırt edici özelliğini düşünün. Kalp daha hızlı atmaya başlar. Kan, sizi stres eden şey her neyse ondan uzaklaşmanız için büyük kaslara pompalanır ya da hareket etmek ya da konuşmak isteyecek şekilde huzursuzlanırsınız. Yüzünüz kızarır, vs.

Kalp atış hızı çoğumuzun istemsiz olduğunu hissettiği, sadece hızlı ya da yavaş hareket etmemizin bir fonksiyonu olan bir şey. Aslında düşünürseniz kalp hızınız tamamen otonom değil zira daha hızlı koşarak kalp atış hızınızı arttırabilir ya da daha yavaş koşarak azaltabilirsiniz. Bu şekilde kalp atış hızını dolaylı olarak kontrol edebilirsiniz.

Ama belli bir şekilde alacağınız nefes, kalp atış hızınızı, sempatik ve parasempatik sinir sistemleri arasındaki etkileşim üzerinden, direkt olarak kontrol edebilir.

Bunun nasıl çalıştığına bakalım.

Ağzınızdan ya da burnunuzdan nefes aldığınızda, diyaframınız aşağı doğru hareket eder ve akciğerleriniz genişler. Aslında o genişlemiş boşlukta, kalbiniz de bir miktar büyür. Bunun sonucunda da kalpte bulunan kan daha düşük hacimde olur ya da daha geniş hacimde, nefes almadan öncekine göre daha yavaş hareket eder.

Yani diyafram aşağı iner, daha fazla yer açılır, kalp hacimce büyür ve kan daha yavaş hareket eder.

Kalpte, sinoatrial düğüm denilen bir grup sinir var. Bu sinirler kalpteki kan akışı hızını takip ediyorlar ve beyne, kanın daha yavaş hareket ettiği bilgisini gönderiyorlar. Beyin de kalbe, daha hızlı atması için sinyal gönderiyor. Yani kalbin daha hızlı atmasını istiyorsanız, nefes verişlerinize göre daha uzun veya daha güçlü nefesler alın.

Bunu yapmanın birkaç şekli var ama nefesin ağızdan ya da burundan alınması fark yaratmıyor. Nefes alışlarınız nefes verişlerinizden daha uzunsa, kalbinizi hızlandırırsınız. Ya da nefes verişleriniz daha uzun olsa bile nefes alışlarınız daha güçlü ise, kalbinizi hızlandırırsınız.

Kalp atışınızı yavaşlatmak istiyorsanız, örneğin stres tepkisi geldiğinde, bunun tersini de yapabilirsiniz.

Nefes verdiğinizde, diyaframınızı yukarı çıkar ve kalbiniz de daha küçük bir hacme sıkışır. Kan ise bu daha dar alanda daha hızlı akmaya başlar. Sinoatrial düğüm kanın daha hızlı aktığını beyne bildirir ve beyin de kalbe daha yavaş atması sinyali gönderir.

Yani eğer hızlı bir şekilde sakinleşmek istiyorsanız, nefes alışına göre daha uzun ve/veya daha güçlü nefes verin.

Bu tekniğin en iyi tarafı her istediğiniz zaman yapabilmeniz. Bir yere oturmanız, konsantre olmanız, hazırlanmanız, vs. gerekmiyor.

Görüştüğüm kız bana yeterince aşık değil – Vaka Çalışması

Selam. Yaptığınız işi kitaplar ve Youtube da dahil bir süredir takip ediyorum. Ama şimdi anlatacağım kızı çözemedim.

Bakalım ben “çözebilecek” miyim? Ya da senin hoşuna gitmeyecek ama asıl seni “çözebilecek” miyim?

38 yaşındayım ve iyi kazanıyorum (dolara vurursan 6 haneli kazanıyorum).  Bu yaşa kadar evlenmedim ve belli bir birikime de sahibim.  Kız 23 yaşında ve üniversiteden yeni mezun oldu. Çok, çok, çok ama çok güzel.

Çok güzel demek yerine dört kere “çok” demen gerçekten anormal. Bu bana, kızın güzel olduğunu ve senin ona aşırı düştüğünü gösteriyor. Bu kadar aşırı düştüğün kızın önünde, kendini istediğin kadar yüksek değerli gör, yüksek değerli davranman ya da yüksek değerli sinyalleri vermen imkansıza yakın. Kız muhtemelen senin gelirin – statün ile davranış uyumsuzluklarından dolayı da git gelli davranacaktır.

Her gittiği yerde başları çeviren bir kız.

Biraz da başkalarının onayı ihtiyacın var sanki. Birazdan daha fazla.

10 aydır çıkıyoruz. Tüm prensipleri aynen takip ettim.

Onun güzelliğini görmezden gel prensibini teğet geçmişsin 🙁 Bakalım tek görmezden geldiğin bu prensip mi.

Mesajlaşmanın çoğunu o yapıyor, haftada en fazla 1 kere görüşüyorum.

Haftada bir az. Başlangıçta normal ama 10 aydır görüştüğün kız (aslında sevgilin olan kız ilk 3-4 haftadan itibaren) seni daha fazla görmeye çabalar ve haftada 2-3 kere görüşürsünüz. Sen mi kızı özellikle itiyorsun yoksa kız mı haftada bir kereden memnun?

Bu arada bu haftada 2-3 kereyi düz adamlar her hafta sadece 2-3 kere anlıyorlar. Kızla bazen 1 hafta beraber geçer, bazen 1 haftada 1 kere buluşursunuz. Ortalamada 2-3. Yani arada 4 gün kalmaya çalışan kızı “aman Allah’ım 3 günü geçecek yapamam nayır” diye evden göndermeye çalışan adamlar var 🙁

Mesajlaşmanın çoğunu onun yapması iyi ve normal. Birçok erkek özellikle başlarda, kadına sürekli ulaşarak, erkeği düşünmesine ve merak etmesine fırsat vermiyorlar. Kadının sizden uzakta ve sizden haber almadığı bu zamana ihtiyacı var.

Aslında ilişkinin 3üncü ayından itibaren haftada 2 kere görüşmeye başladık.

Sen bunu özel yapmadıysan kız seni görmese de pek bir sorun yaşamıyor gibi. Kızın sana ilgisi çok yüksek değil gibi görünüyor. Az önce mesajlaşmanın çoğunu o başlatıyor derken ilk aylardan bahsediyordun sanırım. Belki de daha çok başlatan sen olmaya başladın ve bu da kızın sana gelme hızını yavaşlattı.

Aramızdaki seks olağanüstü, neredeyse kendimden geçiyorum. Kız bunun yanında hem eğlenceli hem de çok zeki. Hayatımda ilk defa onun gibi bir kızla beraber oluyorum. Şimdiye kadar gördüğüm en harika kız. Ona sırılsıklam aşığım.

Düşün bir. Bu kelimeleri kullanıyorsun ve bunlar hanginizin diğerine daha aşık, daha duygusal yatırımlı olduğunu gösteriyorlar?

Bunları 18 yaşında yeni seks yapan adamın söylemesi normal de, 38 yaşında bir adam sekse ya da bir kadına bu kadar düşmemeli? Yıllardır para ve statü kazanacağım diye kendini aç mı bıraktın acaba? Ona sırılsıklam aşığım dediğin yerde, seksi ve kızın güzelliğini tanımlama şeklini de eklersek, senin bu kıza aşırı duygusal yatırım yapmış olduğunu anlıyoruz. Bir erkek bir ilişkide bir kadından daha fazla duygusal yatırım yaparsa, genellikle o ilişkinin kadını olur ve kadını ya tamamen iter ya da sanırım senin kızda olduğu gibi bir türlü yeterince çekmez.

Sorun ne diyeceksin? Sorun şu ki, hala ilişkide miyiz değil miyiz belli değil? Yeterince görüşmüyoruz. Son 5 aydır, 5 ay önce olduğumuz yerdeyiz.

Kadın gibi konuştuğunun farkındasın değil mi? Serseri erkeğin sevgisini tam hissedemeyen, onu ilişkiye kafesleyemeyen kadın gibi.

Bana aşık olduğunu hissetmiyorum.

Ama sen ona sırılsıklam aşıksın.

Bazen kendini geri çekmeyi denedim. Mesela ilk ben aramadım ve 4-5 gün bekledim. 4-5 günü hiç geçirmeden mesaj attı.

Bak işte burada olan olayı görmen lazım. Az önce bana daha çok o ulaşıyor dedin ama muhtemelen o işin başındaydı. Sonra bir yerde sen ona daha fazla ulaşmaya başladın. Ara ara kendini çeksen de genelde sen peşinde koştun.

Bunu yapma nedenin de sen sırılsıklam aşıksın, o ise eh işte.

“Bir ilişkide daha güçlü olan taraf, diğerine daha az ihtiyaç duyan taraftır.” – İlişkilerin Temel Kuralı

“Sağlıklı bir ilişki için, İlişkinin her aşamasında kadın sizden daha fazla duygusal yatırım içinde olmalıdır.” – Duygusal yatırım nedir?

Bu iki kuralı çok uzun süre ihlal etmişsin ve bu da (olacağı varsa) kızın sana aşık olmasını engeller. Senin için o 4 x çok güzel kız, sen ise onun için muhtemelen “ya yakışıklı adam işte, parası da vay”.

Bu arada kendini geri çekmeyi manipülasyon olarak yapıyorsun. Ben kendini geri çekmeyi bir duruş olarak öğretiyorum, sen manipülasyon olarak yapıyorsun. Bir duruş olarak yapsan, kız sana daha çok ulaşana kadar ona daha fazla ulaşmazdın. Bir kere yapıp eski haline dönüyorsun.

Kızın bana olan duyguları güçlü olsa, o kadar beklemezdi diye tahmin ediyorum.

Doğru tahmin ediyorsun. Ama sen, kızın sana olan duygularının güçlenmesine izin vermiyorsun.

Aramızdaki şeyin adı konulmadığı için, kızın da olaya takılma gibi baktığı şüphesi ile başka kadınlarla görüşmeye devam ediyorum ama ben bu kızla sevgili olmak istiyorum.

38 yaşındaki bir erkeği değişik kadınlarla seks yapmak tatmin etmez artık. Özellikle de bunu yapabilen bir erkekse. Eş bağlanması, sevgili ilişkisi, hem seks hem de duygu tatmin eder. Ama sen sevgili istiyorsun, sadece bu kıza odaklanmaman lazım.

Ama onu biraz zorlasam kaçacağını hissediyorum.

Birader sen zaten peşinde koşarak sürekli zorluyorsun ve bu nedenle muhtemelen kaçacak. Kız senin ondan, onun senden daha fazla hoşlandığını biliyor. Bunu zorla gösteriyorsun. Kız senin ona olan ihtiyacının, onun sana olan ihtiyacından fazla olduğunu biliyor. Bunu sen zorladın. Kız gücün elinde olduğunu biliyor ve bir kadının karşısında daha güçlü olduğunu hissettiği bir erkeğe aşık olma ihtimali çok düşüktür.

Ne tavsiye edersin?

Buluşma aralarınızda bir süre ilk o sana ulaşsın. Sadece bir kere değil. Ne kadar uzun süreli sana ulaşmadığı önemli değil. Bir süre ilk o sana ulaşacak. Başında olduğu gibi. Sen muhtemelen bir kere manipülasyon ayağına ulaşmayı ona bırakıyorsun ve bu olunca hemen kızın peşine düşmeye devam ediyorsun.

Sen buluştuğunuzda sadece iyi vakit geçirmeye, eğlenmeye ve fiziksele odaklan. İlişki işini ona bırak. Kızın peşini bıraktıktan sonra aranızdaki denge değişir ve bu yeni dengede ilişki isteği ondan gelirse bakarsın.

Üçüncüsü ve bu çok önemli, bu kızın rütbesini düşür. Yani haftada bir kere buluşmanız yeterli. Sevgili istiyorsan başka kızlarla da o amaçla görüş ve bu kızı sevgili yapacağım takıntısını bırak. Senin gibi kafası bir kıza takıntılı biri, normal kafa ile sevgili olarak görebileceği kadınları sevgili olarak göremez. Kafan tamamen bu kızla dolu. İlla bu olacak diye takmışsın. O şansı kullanmamış, kızı özel olmaktan çıkar. Eğer kendisi daha fazla görüşmek isterse bunun için sana daha fazla ulaşır ve eğer sen de ona daha fazla ulaşmaya başlamazsan biz neyiz noktasına gelebilir. Gelemeyebilir de. Bu konuda ona bağlı olmayı bırak.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Efendi Adamın Toksik Kırılganlığı (No More Mr. Nice Guy) Kitap Özeti

Dr. Robert Glover’ın No More Mr. Nice Guy adlı eseri, her erkeğin en az 3-4 kez okuması gereken bir klasik. Tam adı No More Mr Nice Guy: A Proven Plan for Getting What You Want in Love, Sex, and Life olan 2003 tarihli bir kitap, 2 asır sonra Türkçe’ye Efendi Adamın Toksik Kırılganlığı adıyla çevrildi.

Dr. Robert Glover alanında uzman bir psikoterapist ve kitap hem kendisini efendi erkeklikten çıkarma sürecindeki tecrübelerinden, hem de bu konuda çalıştığı sayısız erkeğin deneyimlerinden süzülerek oluşturulmuş.

Bu yazıda size bu kitaptaki fikirleri özetleyeceğim. Bu kitabı Türkçesinden okumadığımı belirteyim ama eğer İngilizceniz yoksa Türkçesini alın ve okuyun.

***

İyi çocuk, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde, yaptığı şeylerin hemen hepsini, birilerinin onayını kazanmaya ya da hoşnutsuz etmemeye göre ayarlar.

Dr. Robert Glover – Efendi Adamın Toksik Kırılganlığı (No More Mr. Nice Guy)

Çocukluğunuz boyunca büyürken anne babanızdan ve çevrenizden sürekli olarak çeşitli mesajlar aldınız. Bazıları için bu mesajların önemli bir kısmı gerçekte olduğunuz kişi olmanın güvenli, istenilir ve kabul edilebilir olmadığıydı. Bu mesajlar, insanlarla ve özellikle kadınlarla oldukça zayıf ilişkiler kuran, zamanlarının önemli bir kısmını kendilerinde problem olarak gördükleri şeyleri saklamaya, onay ve kabul edilirlik için sürekli olarak başkalarının isteklerini ve ihtiyaçlarını kendi istek ve ihtiyaçlarının önüne koymaya çalışan iyi çocuklar ortaya çıkarır.

Bebek dünyaya geldiğinde ve ondan sonraki yıllarda hayatta kalması tamamen ebeveynlerine ya da kendisine bakan büyüklere bağlıdır. Bu nedenle bir çocuğun en büyük korkusu terk edilmektir.

Çocuk terk edilmeyi çeşitli seviyelerde yaşayabilir. Ebeveynlerin boşanması, anne ya da babanın terk etmesi, kendisine bakmakla yükümlü olan büyüklerinin kendisini fiziksel ve duygusal olarak ihmal etmesi, fiziksel veya duygusal şiddet uygulaması, vs.

Bu şekilde “terk edilen” ya da “ihmal edilen” çocuk ben merkezli hale gelir. Çocuklar doğuştan gelen bir dünyanın merkezi olma düşüncesine sahiplerdir ve çocuklara göre her şey onların etrafında döner. Bu nedenle de başlarına gelen her şeyin sebebinin kendileri olduğuna inanırlar.

Çocuk ihmal edildiğinde ya da terk edildiğinde, bunun sebebinin kendisi olduğuna ve kendisinde bir sorun olduğuna inanır. Bu toksik utancı gidermek için, ihmal edilen veya terk edilen çocuk, başkalarının onayını aramaya başlar. Bu onay arayışı kendini değişik şekillerde ortaya koyabilir:

  • Agresif bir şekilde başarı hırsı
  • Fiziksel görünümüne aşırı dikkat ve aşırı vücut geliştirme uğraşı
  • Komiklik yaparak ya da başkalarını memnun ederek ortamda var olma çabası

İyi Çocuk Sendromu

İyi çocuk / efendi erkek sendromunu açıklamadan önce, buradaki iyi ve efendi kelimelerinin iğneleyici bir anlamı olduğunu belirtelim.

Buradaki “iyi”, iyi insandaki iyi gibi değil daha çok iyi maskesi altında sinsi bir amacı olan erkekler için kullanılır. Bu erkekler, kendilerinin çok iyi, efendi bir erkek olduklarını düşünürler ve bu özelliklerine inandıkları gibi, başkalarını da bu özelliklerine inandırmaya çalışırlar.

Oysa iyi çocuk sendromuna sahip kişinin yaptığı şeyin iyilikle alakası yoktur. Amaçları pasif bir şekilde kadınları kendileri ile birlikteliğe ikna etmektir. Bu erkekler genellikle uyumlu, kibar, duyarlı ve kırılgandırlar. Başkalarının özellikle de hedeflerindeki kadının ihtiyaç ve isteklerini, kendi ihtiyaç ve isteklerinin önüne koyarlar, çatışmalardan kaçmak için yapabilecekleri her şeyi yaparlar, insanlara duygusal destek sağlarlar.

Fakat iyi çocuklar bunları karşılıksız ya da iyi birer insan olduklarından yapmazlar. Bu kişiler iyi insan olabilirler ama bu davranışlarını karşılık bekleyerek yaparlar. Bu karşılığı talep etmedikleri için karşılıksız bir fedakarlık yapıyor gibi görünselerde, aslında insanlardan bu yaptıklarını ödüllendirmelerini beklerler. Örneğin iyi çocuk, cinsel birliktelik istediği kadına yürümek yerine onun arkadaşı olmaya, ona duygusal destek vermeye, onun ihtiyaçlarını karşılamaya çalışır. Tamamen arkadaşça davransa da, kadının bu yaptıklarını takdir ederek onun özellikle kötü çocuk olarak tanımladıkları ve aslında çoğu kararlı olan erkeklerden farklarını anlamalarını ve onlarla seks yapmasını bekler.

İyi çocuklar kadınlara ve diğer insanlara karşı yaptıkları bu “iyiliklerin” karşılığını beklerler ama bunu kararlı bir şekilde talep etmezler. Örneğin yine ilişkiler temelinde konuşursak, iyi çocuk cinsel ilişki beklemektedir ama kadından görünürde tek talebi arkadaşlıktır.

Gizli Sözleşmeler

Bu tür karşı tarafın haberi olmadan iyi çocuğun karşılık beklemesine, No More Mr. Nice Guy kitabının yazarı Dr. Glover gizli sözleşme diyor. Dr. Glover’a göre iyi çocuklar temel olarak 3 adet gizli sözleşmeye göre hareket ederler.  Gizli derken hem iyi çocuğun kendisi bilinçli olarak farkında değildir hem de iyi çocuğun etrafındakilerin bu sözleşmelerle ilgili en ufak fikri yoktur. Yani ailesi, kız arkadaşı, iş arkadaşları, vs … bu sözleşmelerin varlığından haberdar değillerdir.

Gizli sözleşmelerin 3’ü de “eğer … öyleyse …” şeklindedirler. Hepsi karşılık bekleyerek ver şeklindedir.

1. Gizli sözleşme : Eğer iyi çocuk olursam benden hoşlanır(lar) ve beni sever(ler). Birçok erkek için bu sonunda (kadınla) yatarım şeklindedir. Eğer iyi çocuk olursam hoşlandığım kadın benim iyi çocuk olduğumun farkına varır ve benden hoşlanır ve sonunda benimle seks yapar.

2. Gizli sözleşme : Eğer onlar sormadan ben diğerlerinin ihtiyaçlarını karşılarsam, ben sormadan onlar da benim ihtiyaçlarımı karşılarlar.

3. Gizli sözleşme :Eğer herşeyi doğru yaparsam problemsiz ve tasasız bir hayatım olur.

Hayatı bu gizli sözleşmelere göre yaşamanın getirdiği bazı problemler var tabii. Birincisi böyle yaşamak oldukça çocukça ve disney masalı tarzı düşünmek demek. Ama bir diğer problem de kimse bu sözleşmelerin farkında değil! Bu nedenle diğer insanlar “sözleşmenin” kendi taraflarını ihlal ettiklerinde ki iyi çocuk bunu bilir ve sürekli “ben şunu yaptım, bunu yaptım” diye bir liste ve skor paneli tutar ve “ama bu takdir edilmedi, şunun karşılığı verilmedi, vs …” diye not alır durur. Bu nedenle de iyi çocuk yaptıkları ile almaya hak kazandığı ama alamadığı herşeyle ilgili zamanla dünyaya ve Tanrıya kin beslemeye başlar ve öfkeli hale gelir.

Problem şu ki bütün bunlar masallarda yaşamakla alakalı. Biliyoruz ki gerçek hayatta istediğiniz kadar düzgün biri olun herkes sizden hoşlanmayacaktır. Ve tabii ki herkes sizinle yatmak istemeyecektir. İnsanlar için bir şeyler yapıp onların da aynı şekilde karşılıksız bir şeyler yapacağını beklemek çocukçadır. Zira yetişkin demek zaten kendi ihtiyaçlarının karşılanması, isteklerinin yerine getirilmesi ve davranışları konusunda 100% sorumluluk alan kişi demektir. Yani bir yetişkin olarak ihtiyaçlarımın nasıl karşılanacağını bulmak ve çevremi ihtiyaçlarımı karşılayacak insanlarla doldurmak benim kendi sorumluluğum. Ve son olarak da her şeyi kitabına göre yaptım diye dertsiz tasasız bir hayat beklemek gerçek hayatta karşılığı olmayan bir şey. Problemsiz bir cennette yaşamıyoruz, kaotik ve kontrolümüz dışında olayların olduğu bir dünyada yaşıyoruz.

Sonuç olarak bütün bunlar iyi çocuğu çocukça hayallere saplanmış kalmış, hayal kırıklığı içinde, öfke ve kinle dolu biri yapar. Bu da onların kafalarını allak bullak eder zira iyi çocuk olarak hiçbir zaman öfkelenmeyeceklerini düşünürler ama birçok iyi çocuk sürekli bir öfke içinde yaşar. Zira kimse gizli sözleşmelere uymamaktadır.

Bu nedenle kendilerine her alaycı bir şekilde ne kadar iyi çocuk denilse de, iyi çocuklar genellikle sinsi ve pasif agresif kişilerdir. Başka insanlara sınır çizmek konusunda büyük zorluk yaşarlar.

İyi çocuk sendromundan kurtulmak

İyi çocuk sendromundan kurtulmanın doğru yolu, pasif ya da pasif agresif olmaktan, agresif olmaya geçiş değil, kararlı biri olmaya geçiştir. Çatışmalardan korkmayan, bunları kararlı bir şekilde halleden, sınırlar çizmekten ve bunları korumaktan çekinmeyen biri olmaktır.

Dr. Glover bunu şöyle açıklıyor:

“Efendi erkek mi piç erkek mi” paradigmasından farklı bir paradigma daha var. İnsanoğlu doğası gereği olaylara siyah – beyaz bakan bir varlık. “Biri çıkıp da erkeklere iyi çocuk olmamalarını öğreten bir kitap yazdı ise onlara götün teki olmalarını öğretiyordur” sanan birçok insan var.

Temel aksiyomum şu :

Çoğu iyi çocuk aslında götün teki piçe (asshole jerk) bir tepki olarak iyi çocuk olmuşlardır. Ben bunu korku ve kaygıya karşı “savaş – dona kal – kaç reaksiyonu” çerçevesine sokuyorum. Göt herif piç savaşçıdır, fiziksel olarak egemen, sözel olarak zorbadır. Çoğu iyi çocuğa küçüklüklerinde anneleri ve diğer kadınlar tarafından “aman o adam gibi olma sakın” diye öğretilir. İyi ol, efendi ol denir. İyi çocuk ise bu götün teki piçe reaksiyon olarak diğer aşırı uca gider ve kendi korku ve kaygıları ile başa çıkmayı “dona kalma – kaçma” şeklinde yönetir. Silik bir profil çizer, çatışmadan kaçınır, vs … Götün teki piç de ayak paspası iyi çocuk da aslında korku ve kaygılarını yönetmeye çalışıyorlar.

Bir erkek çıkıp “ben iyi çocuk olmak istemiyorum ama götün teki piç de olmak istemiyorum, ve mutlu bir orta nokta bulmaya çalışıyorum” dediğinde benim cevabım şu : bu iki ekstrem işlev bozukluğu arasındaki denge noktası nerede bilmiyorum!

Yani mutlu bir orta yol aramıyoruz ama bunun yerine paradigmayı yeniden tanımlamaya çalışıyoruz. Erkekler kaygı ve korkularını dışlarında olan şeyleri yönetmeye çalışarak değil içlerinde yatıştırmayı öğrenmeleri paradigması. “Ben ne istiyorum, istediğimi nasıl elde ederim” gibi sorular sormaya ve kendi kendini onaylayan ve özdeğeri dışarda aramak yerine içinde arayan biri olma paradigması.

Yani ağlak bir kapı paspası olmaktan götün teki piç olmaya evrilmiyoruz. Onun yerine seviye atlıyoruz ve yetişkin biri olma ile ilgili yetenekler ediniyoruz.

Kendi ihtiyaç ve isteklerini öncelik yapmak

İyi çocuklar genellikle başkalarının ihtiyaç ve isteklerini, kendi ihtiyaç ve isteklerinin önüne koyarlar. Bunun nedeni, çocukluklarında kendi istek ve ihtiyaçları zamanında ve sağlıklı bir şekilde karşılanmadığında, ihmal edilmelerinin veya terk edilmelerinin nedeninin bu istek ve ihtiyaçlar olduğuna inanmış olmalarıdır. Bunun sonucu olarak da bütün o fedakar ve hiçbir talebi ve ihtiyacı olmayan iyi biri görüntüsünün altında iyi çocuk, aşırı muhtaç biridir. Kendi ihtiyaç ve isteklerini karşılamaya çalıştıklarında, manipülatif ve kontrol manyağı biri gibi davranırlar.

İyi çocuğun öncelikli olarak anlaması gereken şey, kendi istek ve ihtiyaçları yüzünden ihmal edilmediği ve bu istek ve ihtiyaçlara öncelik vermesinin, muhtaç olduğu onayı tamamen kaybetmesine ya da deli gibi kaçtığı hoşnutsuzluğa boğulmasına neden olmayacağıdır. Evet, kendi ihtiyaçlarını ve isteklerini öne koyarak bazı insanların onayını kısmen ve tamamen kaybedecektir ve bazı insanları kısmen ve tamamen hoşnutsuz edecektir. Ama toplamda gördüğü onay azalmayacak, hoşnutsuzluk artmayacaktır.

Fakat burada dikkat etmeniz gereken şey, kendi istek ve ihtiyaçlarını ilk sıraya koymanın, başkalarının istek ve ihtiyaçlarını tamamen göz ardı etmek demek olmadığı. İhtiyaçlarını gidermeye çalışırken iyi çocuklar dolaylı, belirsiz, manipülatif ve kontrol manyağı olabilirler.

Bir insanın kendi ihtiyaçlarının karşılanmasını sabote etmesinin birden fazla yolu var. Bir tanesi, başkalarının size ihtiyacınız olan şeyi vermesini zorlaştırmaktır. En çok ihtiyaç duyduğunuz zaman aynı zamanda en fazla terk edilmiş hissettiğiniz zamandır zira insanları itersiniz. İnsanların size yardım etmesine izin vermelisiniz.

İkincisi yolu da gizli sözleşmelerdir. İyi çocuğun gizli sözleşmesi şudur: ben senin için bir şey yapacağım ve sen de karşılığında benim için bir şey yapacaksın ama ikimiz de böyle bir sözleşmeden habersizmiş gibi davranacağız. Bu nedenle size şu ödevi veriyorum: sevdiğiniz biri ile aranızda yaptığınız gizli sözleşmelerden en az bir tanesini bulup ortaya çıkarın.

Gücünüzü geri kazanmanın 5 yolu

İlk yapmanız gereken şey, sınırlarınızı çekmektir. Önümüzdeki hafta boyunca kendinizi gözlemleyin ve aslında hayır demek isterken evet dediğiniz durumları bulun. Neye toleransınızın olduğunu ve neye toleransınızın olmadığını açık bir şekilde ortaya çıkarın. Örneğin benim ilişkide sınırlarımdan biri, hayatımın geri kalanında haftada en az 5 gün sağlıklı beslenmeden ödün vermemek.

İkinci yapmanız gereken şey, kontrol edemeyeceğiniz şeyleri kontrol etmeye çalışmayı bırakmaktır.

Üçüncü yapmanız gereken şey, korkularınız ile yüzleşmektir.

Dördüncü yapmanız gereken şey, bir ahlak geliştirmektir.

Beşinci yapmanız gereken şey de, duygularınızı ifade etmeyi öğrenmektir. Burada biraz durmak istiyorum. Bence en önemli şey, duygularını başkalarına ifade etmekten çok, kendi duygularınızla yüzyüze gelmektir. Kendinizi kendi duygularınızdan, kendinizden uzaklaştırmak ve kendinizle yüzleşmemek için sürekli olarak dinlediğiniz müziği kapatın ve kulağınıza taktığınız o kulaklığı çıkarın. Sizin kendi duygularınız ve hisleriniz, sizin bütünlüğünüzün bir parçasıdır. Duygularınızın dilini öğrenerek, iyileşmekte olan bir iyi çocuk olarak, hayat boyu taşıdığınız o yükü sırtınızdan attığınızda, kendinizi Willy Wonka’nın Çikolata Fabrikasına altın bilet kazanmış Charlie gibi hissedebilirsiniz.

Maskülenitenizi yeniden kazanın

Erkek rol modeli olmadan büyüyen erkekler, günümüzün iyi çocuk sendromu problemini ortaya çıkardılar. Endüstri Devriminden sonra babalar oğullarını evde bırakıp, fabrikalara ve ofislerde çalışmaya gittiler ve oğulları da daha çok anneleri ve başka kadınlar tarafından yetiştirildi. Bu sosyal koşullanmanın da, iyi çocukların diğer erkeklerden kopması gibi bir etkisi oldu.

Bunu düzeltmek için maskülen erkek rol modelleri ile arkadaş olun.

İstediğiniz sevgiyi nasıl alacağınızı öğreneceksiniz

İyi çocuklar neden istedikleri sevgiye ulaşamazlar? Çoğu iyi çocuk, çocukluklarında babaları ile yakın ilişkileri olmadığını anlatıyor. Bunun sonucu olarak da birçok iyi çocuk, anneleri ile sağlıksız bir bağ geliştiriyorlar. İyi çocukların anneleri ile tek eşli ilişkiye yatkınlıkları, büyüdüklerinde gerçek bir kadın partner ile iyi ilişki kurabilmelerini engelliyor.

İyi çocuklar, kırılganlıklarının açığa çıkması korkularını, yalnız kalma korkuları ile dengelemeye çalışırken, işlevsiz ilişkiler yaratırlar. Burada kırılganlıklarının açığa çıkması korkusu, biri kendileri ile yeterince yakınlaşırsa, ne kadar zayıf / kötü olduklarını anlar korkusudur. İyi çocuklar, başkaları bunu keşfederse, alay edileceklerine, yaralanacaklarına ya da terk edileceklerine inanırlar. Bunun alternatifi de hiç iyi değildir zira kendilerini diğer insanlardan izole ederlerse, bu sefer de çocukluklarında çok korkutucu olan terk edilme deneyimleri yeniden canlanır.

Kırılganlıkları açığa çıkacak korkusu ile terk edilecekleri korkusunu dengelemek için, iyi çocuklar yardıma ihtiyaç duyarlar ve bu yardımı aynı şekilde yaralı ve yakınlık kurmakta zorlanan insanlarda bulurlar ve beraberce iki tarafı da hüsrana uğratan ilişkiler yaratırlar.

Aslında ne olduklarının açığa çıkmasını engellemeye çalışırken, iyi çocuklar iki çeşittirler: yapışkanlar ve mesafeliler. Yapışkanlar, kendilerini ve kendilerine ilgi gösteren diğer insanları hiçe sayacak şekilde ilişkilerine yapışırlar. Mesafeli olanlar ise asıl partnerlerine duygusal olarak mesafeli dururlarken, ilişki dışında iyi çocuk rolü oynarlar.

Peki bu durumda iyi çocuklar istedikleri aşka nasıl ulaşırlar? İyileşmekte olan bir iyi çocuk, bunu başarmak için sınırlarını belirlemelidir. İyileşmekte olan iyi çocuk, partnerleri ile aralarındaki sınırlarını belirleyip korumaya başladıklarında, bu partnerlerinin kendilerini güvende hissetmesine neden olur. Kadınlar güvende hissettiklerinde, seviliyor da hissederler.

Sınırlarını belirlemek aynı zamanda saygı da yaratır. İyi çocuk sınırlarını belirleyip koruyamadığında, partnerine kendilerine saygılarının olmadığını sinyallerler. Bu durumda kadınları onlara neden ve nasıl saygı duyabilir ki?

İstediğiniz seksi nasıl alırsınız?

İlk yapmanız gereken şey, kendinizi hapsettiğiniz içselleştirilmiş utanç ve korku hücresinden dışarı çıkmaktır. Bunlar, doyurucu bir seks hayatının önündeki en büyük engellerdir. Ne kadar kitap okursanız okuyun, ne kadar kursa katılırsanız katılın, cinsellik konusunda çözmediğiniz utanç ve korkularınız olduğu sürece bunlar bir işinize yaramayacaktır.

İkincisi, bu konu hakkında konuşun. Cinsel geçmişiniz ve erken cinsel hatıralarınız hakkında konuşabileceğiniz güvenli bir yer bulun. Varsa çocuklukta cinsel taciz ya da travma deneyimlerinizi, ailenizdeki cinsel problemleri konuşun.

Üçüncüsü, porno ve fantezi kullanmadan kendi cinselliğinizi yaşayın. Porno ve fantezinin dikkat dağıtması olmadan kendi cinselliğinizi yaşayana kadar, sağlıklı bir cinsellik yaşayamayacaksınız.

Porno, sizin utanç ve korkularınızdan uzaklaşarak içinde cinsellik yaşayabileceğiniz bir trans hali yaratır. Ama porno utanç duygusunu katlayarak arttırır zira genellikle gizli saklı yapılır. Fantezi de bir çeşit kopmadır ve birinin vücudunu zihninden ayırmaya yarar. Fantezinin tek sağladığı şey, sizin utanç ve korkularınızı geçici olarak unutmanızı sağlamaktır ya da kötü seks hayatınızı saklamaktır.

Dördüncüsü, kötü sekse hayır deyin. Size kötü haber vermek istemezdim bayanlar ama zamazingonuzu Bangkok’ta kolay altılılara batırma fantezilerinizi bırakma vakti geldi. İyi seks haricinde seks yapmamayı kafaya koyarsanız, değişik bir şey yapmak için sorumluluk da almaya başlarsınız. Harika bir aşık olma kavramını bırakırsınız, açık ve direkt davranmaya başlarsınız, uygun bir partner seçersiniz ve kötü seksin, hiç seks yapmamaktan daha iyi olmadığına karar verirsiniz.

Son olarak, ben erkek Amerikan geyiğini kendime örnek alıyorum. Doğada alfa erkek ve Amerikan geyiği erkeği oturup kızların kendisini beğenmesini neyin sağlayacağını düşünmez. Bu erkekler acımasız, rekabetçi ve cinsel olarak gururludurlar zira neyseler olar ve ne yapıyorlarsa onu yaparlar. Dişiler onlardan böyle etkilenirler.

Size son bir mesajım olacak. hayatınızın gerçekliğine bakın ve kendinize şu iki soruyu sorun:

Birincisi, istediğiniz hayatı yaratıyor musunuz? Ve ikincisi, eğer yaratmıyorsanız neden yaratmıyorsunuz?

Bunun sebebi muhtemelen korku. Korkularınızla kafa kafaya gelecek şekilde yüzleşin. İstediğiniz hayatı elde etmenin tek yolu bu.

Aşırı duygusal yatırım yaptığım kadını unutamıyorum (Vaka çalışması)

Mahmut Abi, aşırı duygusal yatırım yapılan kız nasıl unutulur? Aklımdan çıkmıyor. Sosyal hayatımı dolduruyorum, haftada 2 gün kurs 3 gün kickbox geri kalan gunlerde de sürekli üretken calışıyorum ama aklımdan çıkmıyor.

Aramızda cinsel etkileşim oldu birkaç kez. Sorun şu gece uyurken uyuyamıyorum, uykum 3-4 kez bölünüyor. Bir çok kez rüyalarıma dahi giriyor rahatsiz oluyorum. Stalkı bırakma konusunda sıkıntı çekiyorum. stalk yapmak duygusal yatırıma mi yol açar ?

Aranda sadece birkaç kere “cinsel etkileşim” olan yani hemen hemen hiçbir şey olmayan kızı, geceleri uyuyamayacak kadar kafaya takman, ağır ama maalesef yaygın bir zayıflık. Bunun için hayatının gerçekten çok renksiz olması lazım. Cinsel etkileşim dediğine göre cinsel ilişki bile yok. Cinsel ilişki bile olsa, kadınlar cinsel ilişkide oksitosin salgılayıp bağlanmaya meyillidir, erkekler ise daha çok dopamin salgılayıp işin zevkine varmaya. Senin erkek olarak bu kıza yapışman doğandan kaynaklanmıyor, öğrenilmiş ve kurtulman gereken bir çaresizlik.

Altta yatan patoloji varsa bunu psikologlara bırakıp bundan nasıl kurtulacağına bakalım. Bu arada da duygusal yatırım ile ilgili yanlış anlaşılan bir konuyu açıklığa kavuşturalım.

Duygusal yatırım bildiğiniz gibi (bilmiyorsanız mutlaka öğrenin) bir kişinin düşünce ve duygularınızda yer etmesi demek. Bu yatırım genellikle davranışlarınızla olur ve buradan engellenebilir.

Öncelikle bir kadına karşı duygusal yatırımı bıraktığınız ya da minimuma indirdiğiniz anda, daha önceden yaptığınız devasa duygusal yatırım bile aylar içinde erir biter. Duygusal yatırımınızın yüksek olması, hala duygusal yatırım yapıyor olmanızdandır. Şimdi burada yaptığın duygusal yatırımlardan oluyor.

Şimdi sen kızı stalklıyorum (gizlice takip ediyorum) diyorsun. Bugün sosyal medya maalesef bu işi o kadar kolaylaştırdı ki, eskiden bir iki haftada atlatılacak olay aylarca atlatılamıyor. Sosyal medya insanları ama özellikle erkekleri maymun etti maalesef.

Şimdi şöyle düşün. Bu kızın evinin karşısında bir daire kiraladın. Hergün gidip o daireden kızı gizli gizli gözetliyorsun. Bu kızı nasıl unutacaksın? Sosyal medyadan stalklaman aynı şey! Her stalkladığında devasa duygusal yatırım yapıyorsun.

Sosyal medyada ya da mesajlaşma uygulamasında stalklamayı hafife almayın. Yıllarca stalkla yıllarca unutamazsın. Bir insanı unutman için onu önce davranışsal olarak bırakman lazım. Bunu zihinsel ve duygusal bırakma, maalesef haftalar veya aylar sonra takip eder (ama her geçen gün daha iyi hissederek yani haftalarca kötü hissetmeyeceksin).

Şimdi sen sadece birkaç “cinsel etkileşimin” olan kızı unutamamanda kronik “dam” eksikliğinin de etkisi var. Gerçi ben o tadı da almış gibi yazmamışsın ama en azından tatmaya milimetreler kalmıştı 🙂 Yani oldukça fazla sayıda kadınla olan adamlar bile bir kız için böyle olmayı becerebilseler de, bu genelde kendini kadınlardan uzun süre uzak tutmuş adamların başına gelir.

Sadece bir iki cinsel etkileşimle nasıl devasa duygusal yatırım yaptın anlatmamışsın. Belki de daha önce çok konuştun, peşinde koştun.  Ama şu an devasa yatırım yapmaya devam ediyorsun ve bunu hemen bırakman lazım.

Kıza ulaşmak büyük yatırımdır o nedenle ulaşmamalısın ki bunu yapıyorsun. Ama stalk da belki de aynı ölçüde büyük yatırım. 5 sene stalkla 5 sene unutamazsın. O nedenle stalklamayı bırak, gerekirse sosyal medya hesaplarından çık (silme), uygulamaları sil ve 2-3 ay girme. Bu da yetmiyorsa kızı her yerden engelle.  Engellemek normalde zayıf bir davranış olabilir (kız normalse; eğer kız toksikse değildir) ama stalklamayı engelleyecekse oldukça makul bir zayıflıktır.

Son olarak hayatına odaklanman ve sosyal hayatını geliştirmen lazım. Onu yapıyora benziyorsun ama daha kızlı erkekli, aktivite merkezli, kurslar daha hızlı etki eder. Aynı zamanda eğer durup durup bu kızı unutmak için başladıysan ya da yeni başladıysan etki etmesi zaman alır. Biraz zaman da lazım.

Şimdi düşünce ile duygusal yatırıma gelelim. Bu en zoru. Nörobilimci Andrew Huberman’ın dediği gibi “zihni zihinle değiştirmek zordur, zihni mümkün olduğunca davranışlarla değiştirmek lazım”. Ama iş oraya gelirse zihni zihinle değiştirmek de gerekebilir.

Bu kadın aklına her geldiğinde, durup 5 dakika nefes meditasyonu yapabilirsin. Nefesine odaklan ve tabii ki başlarda aklın defalarca kıza kayacaktır. Zaten odaklanma meditasyonlarının asıl ismi odak kaybedip yeniden odaklanma meditasyonu olmalı zira işin pratiği bu. 5 dakika aklın kaydıkça ısrarla nefesine dön, zaman içinde aklının daha az kaydığını, zihnini daha iyi kontrol edebildiğini göreceksin. Ben meditasyon yapmam diyorsan koyun say fark etmez. Ama koyunlara odaklanmaya çalış.

Şunu defalarca söyledim ama orada burada söylediğimden çoğu insanın görmesi için tekrar edip duruyorum: Senin gibi unutamayanların çoğunun ortak özelliği, kızın sevgili gibi tarihçesi olmayan bir kız olması. Bir erkek 5 senelik sevgilisini, 5 günde 2 kere yattığı kıza takıntı yapan adamdan daha hızlı unutuyor. Belki de ne olursa olsun doymuş bir geçmişi olmasından, bilmiyorum ama beni arayanlar arasında aynı kız için 1-2 sene boyunca arayanların hepsinin ortak özelliği, kızla aralarında pek bir şey olmamasıydı.

Özellikle şu düşünceler devasa duygusal yatırım sebebi:

“O zaman şöyle yapsam olur muydu, şöyle yapmasam olur muydu?”

“Belki o zaman istiyordu ama ben şöyle yapmadım / yaptım olmadı.”

“Benim aramamı mı bekliyor, aramıyorum diye olacak iş olmayacak mı?”

Bu düşünceleri aklınıza getirmemek için elinizden geleni yapın.

Onu cok sevmiyorum ama özlem oluyor söylediğiniz gibi ne soylediğine değil ne yaptığına bakıyorum sevilmeyi hakedicek davranışlar da bulunmuyor.

Bu seviyesi sevgi değil takıntı zaten. Bunda bir gariplik yok. Ayrıca duygusal yatırımın sevgi veya aşk ile aynı olmadığını da söylemiştim. Bir kadını çok sevebilirsiniz ama ona çok duygusal yatırım yapmayabilirsiniz. Karınızı sevgilinizi çok seversiniz ama gün içinde işe güce dalıp onu unutursunuz, sürekli düşünmezsiniz. Mesela düşünün, çoğunuz kız arkadaşınızın instagramını muhtemelen bu arkadaşın bahsi geçen kızın instagramını kontrol ettiği kadar kontrol etmiyorsunuz.

ne yaptığına bakıyorum sevilmeyi hakedicek davranışlar da bulunmuyor.

Ne yaptığına bakma yahu, zaten baktığın için böylesin. Kız sevilmeyi hak etmiyor diyorsun ama kız asıl böyle takip edilmeyi, böyle duygusal yatırımı hak etmiyor. Bunu bırakman lazım. Bence stalkı bıraksan zihnini kontrol etmeye bile gerek kalmayabilir.

Gerek beni arayanlar gerek de yorumlarda takip ettiklerim bana şunu gösterdi: iletişimi kes kuralını eksiksiz uygulayanlar, istemeseler bile unutuyorlar. Unutmadan edemiyorlar. Duygusal yatırımları sönüp gidiyor. Yoksa unutamıyorsun, üç ayaktan birini yapmadın mı (ulaşma, bilgi alma, kendine odaklan) sana bir cigara yakıp faydalar faydasız, imkanlar imkansız demekten başka bir şey kalmıyor.

Unut onu unut.

“Unutamıyorum Mahmut Abi … Kendimi unuttum, onu unutamıyorum.”

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Soru Cevap İlişkiler – Eylül 2023 (Youtube Soruları)

Youtube kanalında sorulan sorulara cevaplar verdim. Uzun süredir soru – cevap videosu yapmıyordum, arada böyle yapmak lazım.

Arkadaşlar, Youtube kanalına Katıl da ekledim. Kısa süre içerisinde oraya da video koyacağım.

Aşağıda yayının Youtube videosu var. Yayına Spotify kanalımızdan da ulaşabilirsiniz.

00:00 Giriş
00:11 Betaların sevgilisi var, benim neden yok?
05:51 Neden iyi kadınları itiyorum, toksik kadınları çekiyorum?
08:24 Toksik olmayan kadınlardan hoşlanmıyorum, toksik seviciyim.
08:36 Buralarda düzgün kız yok, ne yapacağım?
10:43 Çıktığım kadınlarda neden güven oluşturamıyorum?
10:56 Türk kadınlarının çoğu mavi haplı erkek mi istiyor?
12:02 Bir kıza aşırı duygusal yatırım yaptım. Bu kızı nasıl unutacağım?
17:00 Sosyal medya hesabından imalı atıflar yapan kızın amacı nedir?20:54 Üniversite sınavına hazırlanırken kızlardan uzak durayım mı?22:21 Kaygılı hareketlerin kendi kendini gerçekleştiren kehanete dönmesi
23:04 Kararlılık ile saldırganlık arasındaki farklar nelerdir?
25:29 Psikolog takipçi yorumu
25:51 Lise ve üniversite yıllarında kız yoksa sonra geleni ne yapayım?
26:58 Bir kadın beni ben olduğum için sevemeyecekse, ben öyle sevgiyi neyleyim?
29:34 Erkek kadına problemlerini yansıtmalı mı?
30:47 Benden 16 yaş genç bir kızla evleniyorum. Yaş farkı sorun olur mu?
33:44 Kadınlara çok istekli görünen birisi ne yapmalı?
35:00 Davranışları kontrol etmek rol yapmak değil mi?
37:04 Toksik eski kız arkadaşı engellemek zayıflık mı?
37:46 Toksik kadınların aşk bombardımanını normal kadınla balayı dönemini nasıl ayıracağız?
39:10 Kapanış

Enkaz devralıp onarmanın riski

Twitter’da şöyle bir girdiye rastladım. Zaten viral oldu ve çoğu da benim yazacaklarıma benzer on binlerce yorum var o nedenle ifşa gibi olmayacak, ben de paylaşıyorum.

Bakın arkadaşlar, enkaz devralıp onarmak, sizin kurtarıcı planınıza oynuyor olabilir, sizin efendi erkek olarak arızalı kadınları alıp onarma stratejinize oynuyor olabilir ama buradaki büyük risk, böyle ayağa kaldırdığınız bir enkazın, enkaza neden olan kişi resme yeniden girerse hemen ona gitmesi olacaktır. Umarım buradaki arkadaşın başına bu gelmez, risk gerçekleşmez, mutlu mesut olurlar ama risk büyük. Online akıl verenlere baksan %100 risk gibi bahsediyorlar ama arkadaşlar hayır, risk çok büyük. Böyle şeyler %100 değildir. Ne çok saf bir kızın sizi başkası için bırakmaması kesindir, ne de eski sevgilisine hala duygu yüklü olan kızın sizi bırakması kesindir. Risk vardır ve bu risk alınmaya değmeyecek kadar yüksektir.

(Bu arada ortam öyle yalama oldu ki, bir kadın çıkıp bir erkeğin – belki birçok erkeğin – enkazı oldum iması olan video paylaşabiliyor, bunun hem kendi cinsel pazar değerine hem de erkek arkadaşının saygınlığına ne yapacağını zerre umursamıyor. Kadınlar betalarını aşağılamadan duramazlar diye bir laf var, doğruluk payı yüksek)

Yanlış anlamayın. Bir kadın bir ilişkiden sonra çok çöktü diye o kadından artık sevgili olmaz demiyorum (gerçi hem kadın hem de erkek çok çöküyorsa o düşkünlükte biri ile ilişki akıllıca olmayabilir). Ama bir kadın ya da erkek, ilişkinin yaralarını kendi başlarına sarıp, enkaz olmaktan kurtulmak yerine, duygularını işleyip aşk acısını geride bırakmak gibi acılı ama sağlıklı bir süreçten geçmek yerine, bu “acı işlemeyi ve unutmayı” geçmeden kolaya kaçıp başkasına atlayandan iyi bir sevgili olma ihtimali yüksek değil.

Twitter’da aslında bunu paylaşan bir hesabı paylaştım. O şöyle yazmış:

enkaz devralan erkek kardeşlerime kızların yapıyı onardığı ilk durumda enkaza çeviren kişiye geri döndüklerini hatırlatalım

Başka biri şöyle demiş:

Max 1 2 ay sonra sktiri boktan bahaneyle benim kafam karışık sevemiyorum diyip üzecek olanın yanına gider

Evet bu tehlike yüksek. O nedenle size bu topa girmenizi tavsiye etmem.

Bir başkası şöyle yazmış:

Exinden kalma travmaları olan kızlar benden uzak dursunlar bi zahmet

Evet, özellikle alfa dul olanlarından uzak durun. Böyle bir kadın tüm süzgün, masum, acılı gözleri ile size bakıp “beni iyileştir, ilacım sensin” diye yanaşabilir o nedenle onların uzak durması yetmez. Sizin de böyle bir kadından aktif olarak uzak durmanız gerekli.

Biri şöyle yazmış:

her gün geçmişiyle ilgili kavgalar döndüğüne yemin edebilirim ama kanıtlayamam

Muhtemeldir. Bu çok yaygın bir durum.

Devam edelim:

yara bandı olmak yerine ‘gerçekten’ hak ettiğiniz sağlıklı birlikteliklerin içinde yer alın.

bildiğin yarabandi bunu mu hayal ediyorsunuz cidden

Yara bandı ilişkiyi genelde terk eden eski sevgili bağlamında ele alıyoruz ama terk edilenler de kullanabiliyorlar.

Şu hoşuma gitti:

Her ayrılığın bir yas süreci vardır ve yas surecini yasamak gerekir, yasini tamamlamadan başlayan yeni bir ilişki mutluluk getirmez, tam tersine üstüne yeni depresyon getirir.

Bundan daha önce bir daha onun gibisini bulamayacağını sanmak yazısında bahsetmiştim:

Uzun süreli bir ilişkiden, özellikle de 1 sene ve üstü olanından sonra, hemen piyasaya çıkmanız ve birini bulmanız gerekmiyor. Tam tersi, ayrılıktan hemen sonraki ilk 2 ayda, piyasaya çıkmama isteğiniz ve bu konuda kilitlenmeniz normal. Özellikle ilk 1 ya da 1.5 ay, kendinizi piyasaya çıkmaya zorlamayın. Hayatınızın başka alanlarına odaklanın ve eğer böyle bir uğraşınız yoksa, kendinizi sosyal bir aktivite bulup onu yapmaya zorlayın. Özellikle çiviyi çiviyle sökme peşine düşmeyin zira kendinizi çiviyi çiviyle sökmeye zorlarsanız, çiviye bağımlı olursunuz.

Bir başkası olaya arabeskinden bakmış:

dönüştüremedim maalesef yanımda mutlu olacak kadar sevmemiş mutlu edebilecek kadar önemli olamamışım hayatında

Captain save a hoe, kurtarıcı planı, arıza kadını bulup iyileştirerek kendisine borçlu çıkaracak efendi erkek:

 

İyi çocuk ya da efendi erkek dediğimiz erkekler ki erkek nüfusunun önemli bir kısmını oluşturuyorlar,  kaygılı bağlanma stiline sahipler. Bu erkekler genellikle normal kadınları iterken, ciddi sorunları olan kadınlar bulup onlara hizmet ederek, onların da karşılığında kendi ihtiyaçlarını karşılayacağı umudunu beslerler. Bu strateji ile sevilmeye layık olmayan benliklerini fedakarlık karşılığı, alış veriş ile sevdirmeye çalışırlar.

Fakat bu tip sorunlu kadınlar temelde arızalıdırlar ve iyi çocuklara iyi veya sadık davranmazlar. Bu erkekler sonunda kaçınılmaz bir şekilde yaralanacakları için, birkaç tercübeden sonra tüm kadınları böyle sanmaya başlarlar ve başka türlüsünün olamayacağını düşünürler. – İyi çocuklar, kaygılı bağlanma, kırmızı hap ve kaçıngan bağlanma

 

Özdeğer / ben ödülüm zihin yapısı nasıl kazanılır?

Mest rumuzuyla bir takipçi yazmış:

Mahmut abinin belki de cevaplandirmadigi tek soru. Abi nasıl ödül mentalitesine geçeriz gerçek anlamda.

Bunu birçok yerde cevaplandırdım aslında.

Taklitle de oluyor ama gerçek anlamda. İkincisi ödül mentalitesinde bir erkek nasıl davranır. Ben bunu işe bağlıyorum bir erkek işinde ne kadar başarılıysa işiyle alakalı o kadar ödül mentalitesinde oluyor. Tabak çevirme ya da seçenek gibi olaylara girmeyecegim. Hayatta başarı sağladıkca ödül hissediyorsun bu kadar genel basit bir kural diye düşünüyorum sence?

Şimdi öncelikle taklit dediğin şey öyle küçümsenecek bir şey değil. Taklit, insanın konuşmayı, yürümeyi, sosyal ilişkiler, vs. öğrenmesini sağlayan en güçlü mekanizmalardan birisi. Direkt olarak sinir sisteminin kendini değiştirme yeteneğini (nöroplastisite) kullanmanın en etkili yolu.

Öncelikle ödül zihniyeti ile özdeğer pek farklı şeyler değil. Bizim camiada ödül zihniyeti pratikte, kadın erkek ilişkilerinde özdeğerli olma, kendini kadın erkek ilişkileri piyasasında değerli görme ile eş anlamlı olarak kullanılıyor.

Senin taklit dediğin şey, özellikle özdeğer gibi görece soyut konularda oldukça somuttur. Bir şeyin piyasa değeri, o şeye biçilen değerdir. Burada özdeğerini yükseltmenin yolu, özdeğerini yükseltecek şekilde davranmaktır.

Örneğin, seni iki kere reddeden bir kızı her nextlediğinde, “özdeğerim beni 2 kere reddedene kendimi bedava peşkeş çekeceğim kadar az değil” diyorsun ve bu da senin özdeğerini arttırıyor. Taklit bile değil bu. Kendine yüksek bir değer biçip, piyasada düşük değere el değiştirmeyi reddediyorsun.

Bunun oldukça çalışır bir yöntem olmasının en önemli nedeni maalesef çok acıklı. Çoğunuz aslında piyasada düşük olmayan bir değere zaten sahipsiniz ama bizim mavi hap dediğimiz programlamanız yüzünden, kendinizi piyasada gerçekte olabileceğinizden çok daha düşük değere konumluyorsunuz. Bu nedenle başka hiçbir parametreyi değiştirmeseniz bile zihin yapınızın değişmesi, tek başına ödül değerinizi yükseltiyor.

Örneğin birçoğunuz gayet eli yüzü düzgün, birçok kadının hayatında isteyebileceği adamlarsınız ama mesela bir kadınla ilişkiye girdiğinizde ve bu ilişkide ilk soğuma olduğunda çok yüksek kaygıya kapılıp, ilişkinin kadını olarak kendinizi kısa vadeli rahatlatmaya ama erkek olarak ödül değerinizi düşürmeye programlısınız. Hiçbir şey yapmasanız 7/10 iseniz, sürekli olarak sadece kaygılı bağlanmanızın sizi ittiği davranışlar ile 4/10 oluyorsunuz.

Başka bir örnek vereyim. Birine kararında duygusal yatırım yapmayı becerdiğinde, özdeğerin artıyor. Senin değerin artıyor. Sen kendine yüksek bir değer biçiyorsun ve piyasaya bu değeri koyup bununla alan alır, almayanın peşinden koşmam diyorsun.

Şimdi zaten dediğim gibi durduğun yerde, kısa vadeli kaygılara dayanmak yerine onları yatıştırmak için saçmalamasan, kendi ayağına sıkmasan değerin az değil. Kendi ayağına sıkmayıp da ödül değerini azaltmadan piyasada durmaya inat etsen, seni gerçek değerinde alan sonradan çıkıyor ve pratik yeni değerin de belirlenmiş oluyor.

Senin hayatına değer değil drama katan, ilgi budalası, betasın lan öde mantıklı kadını için kan ağlayarak bıraktığında, özdeğerini yüksek tutuyorsun. Piyasada değersiz bir şekilde kullanılmaya izin vermiyorsun.

Seni terk eden kadının peşinde koşmak yerine, için kan ağlayarak da olsa kendini yeniden piyasaya koyduğunda, senin değerin artıyor. En azından terk edenin peşinde koşarak değerini azaltmıyorsun.

Yani piyasada değerli bir erkek olduğunuz ilkesine göre yaptığınız her hareket taklit değil, size bir yüksek bir değer biçen, veren ya da en azından içsel değerinizi aşağı çekmeyen somut bir artı değer. Sonradan olan da bu yeni ve yüksek değerinizle alıcınızın çıkması ve sizin zihninizde de yeni değerinizin tam oturması.

Bazı insanlar, insanın en etkili kendini değiştirme mekanizması olan taklidi aşağılıyorlar. Bunu ben ilişki sihirbazı zamanından beridir bilip öğretiyorum ama özellikle nöroplastisite notları ile aslında ne kadar bilimsel olduğunu da anladım.

Kadın erkek ilişkilerinde bizim mavi hap dediğimiz bir sürü davranışı içselleştirmiş oluyorsunuz yani bunlar için sinir sisteminizde otomatik devreler geliştiriyorsunuz. Bu otomatik davranışlar oldukça uyumlu ve bu nedenle güçlü. Hem egonuzu koruyor (reddedilmekten kaçıyorsunuz) hem de aslında size evrimsel avantaj bile sağlıyor. Ama karşılığında çok acı çekiyorsunuz. Zira evrimsel açıdan adaptif ama size zararlı bir otomatik algoritma koleksiyonu içinde sürekli değerinizi düşürerek davrandığınız için değeriniz düşüyor tabii ki.

Şimdi örneğin hoşlandığınız bir kadın sizin esprili bir mesajınıza dönmediğinde otomatik algoritmanız “kaygılan ->  o mesaji geri alan uzun bir ikinci mesajı döşe -> kaygıdan kurtul” şeklinde. Bu algoritmanın amacı kısa vadede kaygıdan kurtulmanızı sağlamak ama uzun vadede daha kaygılı olmanıza neden oluyor ve değerinizi düşürüyor. Siz değerli bir erkeği taklit ettiğinizde, beyniniz tabii ki bilişsel enerji açısından ucuz ve kaygı yönetimi açısından uyumlu olan otomatik algoritmayı zorluyor ve tabii ki değerli erkek gibi davranmak size doğal olmayan, taklit bir şey gibi geliyor. Zira otomatik algoritması yok! Tamamen zorlama! Ama sizin doğal dediğiniz de yıllar önce, uzun aylar belki de yıllar boyu zorlaya zorlaya, tekrarlaya tekrarlaya otomatik hale getirdiğiniz davranışlar. Bu zorlamaları çok genç yaşlarda yaptığınız için ya da toplumda kabul gördüğü için hatırlamasanız da durum bu.

Siz yeni “zorlama” davranışı yeterince yaparsanız beyniniz “demek ki bundan sonra böyle tepki verilecek ve ben her seferinde karşı koyarak çok enerji harcıyorum” diye pes edip yeni otomatik devre kuruyor. Bu devrenin kurulması tekrar gerektirdiğinden ve beynin direnci nedeniyle zaman aldığından, bir süre (belki aylarca) “hissetmeden” “taklit ediyorsunuz”. Ama siz ısrar edince o devre kuruluyor ve o devre de daha üstün bir adaptasyona sahip olduğundan (uzun vadede kaygı azaltıcı, değer katıcı) sağlam ve kalıcı oluyor.

Özdeğer sonuçta bir duygu olsa da sadece size bağlı değil. Sosyal bir varlık olduğumuz için çevrenizin geribildirimlerine de bağlı. Ama zaten yukarıdaki örneklerdeki gibi davrandığınızda çevreniz de size pozitif geri bildirim yapıyor. Yani 2 kere reddedildiğinizde nextlediniz mi, daha önceki gibi yedek lastik olup bir kızın küçümseyen bakışları altında beklemediğiniz gibi, o kızın size geri dönüşünde daha saygılı olduğunu görüyorsunuz. Geri dönmese bile en azından değer kaybınız olmuyor.

Özdeğeri desteklemek için somut şeyler de gerekli. Yani tembel, koltuk patatesi, vs. bir adam olmanız durumunda özdeğerli “taklidi” çok zor. Ama sadece çalışkan, fit, vs. olmak da yetmiyor. Otomatik algoritmaları yıkıp yenisini yapmanız için “taklit” lazım.

Siz taklit ederek sıfırdan dil öğrendiniz, yürümeyi öğrendiniz, yetişkin biri olarak kendi başına yaşamayı öğrendiniz. Taklidi küçümsemeyin.

Özdeğerinizi arttıracak diğer yöntemler

Erkekler için uzun süreli ilişkiler rehberinde ilişkiler konusunda hiçbir metinde olmayan bir bölüm yazdım: kararlılık (assertiveness). Onu aslında kendi başına bir eğitim haline getirmem lazım zira özdeğerinizi ve özgüveninizi arttıracak en etkili yöntemlerden birisi de kararlı olmak.

Kararlı olmak bu bağlamda pasif ya da pasif agresif bir insanın, omurga kazanmak için saldırgan (agresif) olmak yerine karşısındakinin istek ve ihtiyaçlarını da gözeterek, kendi istek ve ihtiyaçlarını öne çıkarmasıdır. Karalılık temel olarak hayır diyebilme becerisi, talepte bulunma becerisi, olumlu ya da olumsuz düşüncelerini ifade edebilme becerisi, konuşmaları başlatabilme ve sürdürebilme becerisi gerektirir.

Birçok erkek, pasif veya pasif agresif davranarak kendi değerini düşürüyor zira (davranışlarıyla, lafla değil) değer talep etmek yerine değersizleştirilmeye boyun eğiyor.

Birçok erkek bunu zayıflıktan ve korkaklıktan yapıyor ama birçoğu, belki de çoğu, aslında kararlılık ile saldırganlık arasındaki farkı bilmiyorlar ve kararlı olmayı saldırgan olmakla karıştırdıklarından pasif ya da pasif agresif davranıyorlar. Çoğu erkek “efendi / iyi çocuk” olarak yetiştirildiği için, saldırgan olmaktan aşırı korkuyor ve saldırgan olmayayım diye özel çaba harcarken kararsız ve pasif oluyorlar (çoğu efendi erkeğin kararlı erkek ile saldırgan erkek arasındaki farkı göremeyip kararlı erkeklere kötü çocuk demeleri de bundan).

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.