Seni karın beta yapmadı : Sen KENDİN YAPTIN

“Her erkeğin doğası, onu lider olmaya çağırır. Diğer erkeklerin reisi anlamında lider olamasa bile, her erkek evinin reisidir. Evinin koruyucusudur. Karısının ve çocuklarının yanlış yola sapmasını engeller, onlara yol gösterir ve doğanın meyvelerini çekirgelere ve kasırgalara karşı korur.” – Pook

İnsanların, genellikle dile getirdiklerinden farklı olan kırmızı çizgilerini test ederek, onların gerçek sınırlarını ve beklentilerini anlamaya çalışmak, evrensel bir insanlık özelliğidir.

  • Oyuncaklarını toplamayı ya da yatağa gitmeyi reddeden bir çocuk.
  • Hız sınırını aşan bir sürücü
  • İşine geç gelen bir çalışan ya da çalışanına ekstra para ödemeden ondan gece geç saatlere kadar çalışmasını isteyen bir patron.
  • Kendisi daha kolay alabilecek iken kocasından kendisi için bir şeyi getirmesini isteyen, ya da aylık harcama bütçesini aşan, ya da aylarca seks yapmayı reddeden kadın.
  • Kız arkadaşının cinsel kırmızı çizgilerini sürekli zorlayan bir erkek arkadaş.
  • Sofradan yemek çalan bir köpek.

Test edilenler eğer makul sınırlar ve sonuçları bastırırlarsa, ki yetkin bir erişkinden beklenen budur, karşılıklı olarak kabul edilebilir kurallar konulur ve doyurucu ilişkiler kurulabilir. Ama insan sürekli olarak bu sorumluluğundan feragat ederse, kötü sonuçlar ortaya çıkar :

  • Çocuklar, ebeveynlerine saygı duymayan şımarık veletlere dönüşürler.
  • Herkes hız sınırlarını aşmaya başlar ve bazıları öyle aşar ki ölümlü kazalar artar.
  • Çalışanlar işe geç gelmeyi alışkanlık haline getirirler. İşverenler işçilerini sömürmeye başlarlar.
  • Kadın kocasına olan tüm saygısını ve arzusunu kaybeder ve seks hayatı ölür. Bbazı durumlarda kadınlar kocalarına kötü davranır ve onlara duygusal şiddet uygular.
  • Kız arkadaş cinsel istismara uğrar.
  • Cesar Milan gelip de onlara alfa davranışları öğretene kadar, köpek sahiplerine dünyayı dar eder.

Makul sınırlar ve beklentiler dayatmak, tüm yetişkinlerin tüm ilişkilerde temel görevidir, özellikle de evlilikte. Birçok nedenle (çatışma korkusu, safsalak romantik aşk kavramı, iyi çocukların “gizli anlaşmaları” ile (*) istediklerini alma çabası, oneitis tek boynuzlu atının kendisini terk edeceği korkusu ya da kendisini sekssiz bırakacak korkusu, vs …) bazı kocalar, hayatlarının başka alanında gayet sınırlar koyabilen adamlar iken, yetişkin ve evli bir erkeğin ödevi olan bu “makul” sınırlar koyma işini evlilik içinde yapmaktan çekinirler. Bu adamların karıları, bu zayıflığı, insan ilişkilerinin normal akışı içinde cereyan eden bu bilinçaltı sınır test etme süreci sayesinde fark ederler. Bilinçsiz olsa da bu testlerin çok az dirençle karşılaşması onları ilişki yıpratıcı bir yere götürür.

Kendi bağımsız iradeleri olmadığından ve sürekli başkalarının çerçevesine girerek onların ihtiyaç duydukları onaylarını arayan, bildiğimiz çerçevesiz ve alıngan betalar, yanlışlıkla tüm iradeyi ve sorumlulukları başkalarına yansıtırlar. Bu adamlar özellikle karılarının kazara ya da fırsatçı bir şekilde sınırlarını test etmelerini, ya da onların kendine güvensiz ve kaygılı davranışlarını, kendilerini betalaştırmak için bilinçli bir şekilde açılmış bir savaş sanarlar. Gerçekte ise sebep – sonuç ilişkisi tam tersidir; erkeği betalaştıran süreç, kendi gizli anlaşmalarına uymaya kendilerini adamaları ve oneitis karılarını sinirlendirmekten ya da kaybetmekten korkmalarıdır.

Bu standart beta davranışı, örneğin bir kocanın, kendine güveni olmayan, sürekli endişeli ve bağımlı karısının sınır testlerini asla sınırlarını dayatmakla karşılamamasına ve bu nedenle de kadını bu ultra efendi salağın bir açıklık / bir yön göstermesine muhtaç bırakarak kadının  gittikçe daha fazla sınırda kişilik bozukluğu davranışları göstermesine neden olur.

Bizim bahtsız (kırmızı hap) radikalleri ise kadının çerçevesinden bakmaya devam ederek ve temel iradeyi ve kötülüğü kocaya değil de kadına atarak (böylece de erkeğin egosunu okşayarak) buldukları çözümler, kadını değiştirmeye odaklıdır, erkeği değil. Bu radikallerin bulduğu çözümler kadının egosunu kırmak üzerinedir. Bu hem faydasızdır hem de zaten erkeğin kontrolü dışındadır. Üretken olmayan ve kendi egonuzu sıvazlamaya yönelik bu düşünce tarzına karşı koyun.

Bir daha bu forumda asla “karım beni betalaştırdı” demeyin. Bu erkek hamsteringi (rasyonalleştirme makinesi) ve sizin ilerlemenize engel olan bir bencillik (solipsizm). SİZ kendiniz BETALAŞMAYI seçtiniz, süreci SİZ, iyi çocuk gizli anlaşmaları stratejisi ve oneitis eşinizi kızdırıp kaybetme konusundaki hastalık seviyesindeki korkunuz ile bu noktaya sürdünüz .

İyi haber ise şu : kendinizi kendi ellerinizle betalaştırdığınız için, süreci tersi şekilde işletmek de yine sizin ellerinizde.

Çeviri : Your wife didn’t make you beta; YOU did

(*) İyi çocuk gizli anlaşmalar (nice guy covert contracts) – Dr. Robert Glover‘ın meşhur eseriNo More Mr. Nice Guy“, gizli anlaşmaları şöyle tanımlar : iyi çocuğun karşı taraftın farkında olmadan karşı tarafla yaptığı şu 3 anlaşmadır : eğer iyi / efendi / kibar davranırsam, insanlar beni severler (ve benimle seks yapmak isterler); eğer insanların ihtiyaçlarını karşılarsam onlar da benim ihtiyaçlarımı karşılar; eğer doğru şeyleri yaparsam, hayat kolay olur.

Uzun süreli ilişkide kadın erkek düşünce şekli

Uzun süreli ilişkilerde erkeklerin çoğu ilişkiye daha kuşbakışı ve uzun vadeli bir şekilde bakarlar. Popüler deyişle erkekler olaya büyük resim açısından bakarlar. Erkekler İlişki yatırımı, mantıklı önceliklendirmeler, ileriye yönelik planlar yapmak, vs … gibi düşüncelere meyillidir. Örneğin erkek bakış açısından bugün herhangi bir şekilde başarısız olursam ya da hata yaparsam bunca yılın ilişki yatırımı benim bu hatamı fazla fazla telafi edecektir gibi bir çıkarım yapar. Erkek, hatun şu an bana kızgın olabilir ama geçmişteki mutluluğu düşünüp kısa sürede sakinleşecektir diye düşünür.

Fakat kadınları düşünce yapısı erkeklere göre daha ayrıntıya ve kısa vadeye odaklıdır (kadınlar uzun vadeli / büyük resim açılı, erkekler kısa vadeli / ayrıntı seviyesinde düşünemez demiyorum, ama erkeklerin eğilimi uzun vadeli, kadınların eğilimi ise kısa vadeli düşünmektir). Kadınlar iletişimin ve deneyimin belli bir zaman içinde onları nasıl hissettirdiğine daha fazla odaklıdırlar ve iletişim / deneyim her zaman bir duyguya göbekten bağlıdır.  Örneğin evlilikte kadın bir olaydan dolayı kocaya kızdığında, kadın o anda erkeğe sanki bütün evlilik boyunca öfkeliymiş, erkek tüm evlilikte öyle davranmış ve davranmaya devam edecekmiş gibi hissedecektir.Kadın erkeğe bağırabilir, erkeği dırdır seline boğabilir ve götün teki olduğunu iddia edebilir. Erkek isterse o ana kadar dünyanın en mükemmel kocası olsun, o gün sıçmıştır ve sanki hergün sıçan bir erkek gibi görünür. Ama aynı koca birgün sonra eğlenen ustalık ve kino yardımı ile hatunu çevirdiğinde, sanki dün adamı neredeyse boşayacak kadın kendisi değilmiş gibi kocası ile birlikte olup onu ne kadar sevdiğini söyleyebilir. Bu davranış şekli erkeğe tamamen yabancıdır. Kadınlar daha irrasyonel ve ana odaklıdır. Şu an nasıl hissettikleri onların tüm gerçekliğini tanımlayabilir. O gerçeklik ise bugün ak yarın kara olabilir.

Bu nedenle de kızgınlık anında kadınla tartışmaya girmek bir erkeğin yapmaması gereken büyük bir hatadır. O kızgınlık anında kadın erkeğin geçmişte yaptıklarını zerre umursamaz / umursayamaz. O an gerçeklik kızgınlıkla tanımlıdır. Bu nedenle de bir erkekle tartışırken ecnebilerin DEER dediği Savun – Açıkla – Mazur Göster – Rasyonelleştir (SAMR), erkeğin yapabileceği en büyük hatadır! Siz bunu nasıl yaparsanız yapın, SAMR boyun eğmek demektir.

SAMR davranışından kurtulmak kolay değildir. Erkeklerin kadınlarla başarısız olmasına neden olan davranışlarının hemen hepsi gibi bu da erkeğin kadına, kendisini iyi hissetmek için kadının onayına muhtaç olmasından kaynaklanır. 5 yaşından itibaren feminen öncelikli propoganda işe beyni yıkanan birçok erkek için kadın onayı olmadan kişisel değer yoktur yani kadın onayı olmadan kendilerini değerli hissedemezler.

Erkek SAMR işine giriştiğinde, SAMR işine girişen bir erkeğin gerçekte olduğu şey kadının önüne apaçık serilir : zayıf bir erkek. Kadın açısından erkeğin o an zayıflık göstermesi, erkek her zaman zayıftı olarak algılanır. Oysa erkek değişen rüzgarla sarsılan zayıf bir ağaç değil, fırtınalar karşısında tutunabilen sağlam bir kaya olmalıdır.

Bir kadın, kaprisleri, istekleri ve sürekli değişen ruh hali ile sizin üzerinizden geçmeyi istemez. Kadının duyguları kasırga, ruhu ise kundakçıdır. Kendinizi onun fırtınalarına karşı duran bir kale duvarı gibi düşünün. Güçlü rüzgarlar ve en kötü dürtülerinin yarattığı fırtınalar karşısında tutunabileceği bir kaya aradığında, orada siz olmalısınız … güçlü, sağlam, sarsılmaz ve yerinden oynamayan.
Amcığın 16 Buyruğu

Erkeğe ne kadar garip görünse de, kadının bu tür gelgitleri sadece doğal değil aynı zamanda büyük ihtiyaç duyduğu, ilişkisinde bulamazsa saçma sapan dizilerde aradığı bir şeydir.

Erkeklerin burada yaptığı hata, kendi makro düşünüş şekillerini terkedip – feminen yetiştirilişlerinin de etkisi ile – kadının o kavga anındaki şiddetli duygusal tepkilerini makro ölçekte bir problem olarak algılamaktır. Bu borsada oynayan ve uzun vadeli yatırım yapan yatırımcının, anlık ve keskin bir düşüş ile paniğe kapılıp hisseleri satmaya çalışmasına benzer. Böyle bir duygusal zayıflık yatırımcıyı kötü yatırımcı, erkeği ise kötü bir erkek yapar (erkek olmakta kötü).

İki kutupluluk sağlıklı bir ilişkinin çekirdeğidir.
Amcığın 16 Buyruğu

Günümüzün kadın – erkek eşittir (aynıdır anlamında eşittir) propogandası hem kadınların hem de erkeklerin kafalarını karıştırıyor ve onların ilişkilerini sabota edecek şekilde davranmasına neden oluyor. Daha önce “bu ne ya bununla mı uğraşacağım ben?” diyen gençlik bu yazıyı okuduğunda “böyle insan mı olur ya, ben kadınlardan en uzağından MGTOW olacağım” diye şikayete başlayacaktır. Oysa bu iki kutupluluk (erkeğin uzun vadeli / makro kadının ise kısa vadeli / mikro bakış açısına odaklanması) kadın ve erkeğin ilişkide birbirini tamamlamasını sağlar. Unutmayın ki ilişki burun buruna koklaşmak için değil çocuk yetiştirmek için var ve insan yavrusu tek ebeveyn tarafından bakılmak üzere dizayn edilmemiş 15 senede olgunlaşan (tarihsel olarak 8 – 9 çocuk yapıldığından toplam 23 – 25 senelik bir süreç) bir varlık olduğundan insanın kadın ve erkeği birbirini tamamlar şekilde uzun süre birbirini tamamlayacak şekilde 2 kutuplu olmaya meyillidir (*). Erkek uzun vadeli makro perspektifi sağlar iken kadın ise kısa vadeli ve mikro perspektifi sağlar ki ikisi de gereklidir.

Örneğin çocuğu olan erkeklerin bileceği gibi bir çocuğun ateşi 39 dereceye çıktığında kadın genellikle panikler. Erkek ise daha sakin olmaya meyillidir. O anda erkek uzun vadeli ve makro seviyede bakar ve bu ateşin belli şeyler yapılınca düşeceğini varsayarak daha sakin kalır ama kadın sanki çocuğun ateşi hep 39 derecede kalacakmış gibi endişelidir. Bu tür bir hastalık durumunda erkeğin sakinliği ve kadının paniği birbirini dengeler. Erkek evde kalıp ateşi düşürecek şeyleri yapmayı akıl eder ya da gidilecekse acile gitmek ve o süreçte yapılacak şeyleri planlamak ile ilgilenir. Kadın ise çocuğu o an rahatlatmak ve ateşi düşürmekle. Böyle bir senaryoda erkek genellikle fazla rahattır, kadın ise fazla endişeli. İkisinin birbirine dengesi ise olması gerekendir.

Kadının duygusal gelgitlerinden etkilenen erkek, duygusal olarak zayıf  bir erkektir. Kadının kavga olarak erkeğe fırlattığı şey, gel benimle kavga et çağrısı değil, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde attığı shit testtir.

İlişkide olduğunuz kadının kısa vadeli / makro bakış açısına meyilli olduğunu, bunun sizin bakış açınızdan farklı olduğunu unutmayın. Kadının sizin gibi düşünmesini, yani erkek olmasını beklemeyin. Dırdıra ve kavga çıkarmaya meyilli hatuna karşı çenenizi kapalı tutmak en etkin yöntemdir. Sular durulunca o anın ateşinin söneceğini bilen sakin ve tecrübeli bir erkek olmak yerine, yıllarını kadın onayına muhtaç geçirmiş bir erkek olarak o ateşin ısısına dayanamaz yanarsanız, kadın bilinçaltında sizden tiksineceği için bu tür patlamalar çoğalacaktır.

(*) – 25 senenin sonunda da torunlar başlıyor yani tarihin büyük bölümünde ömür boyu süren bir süreçti bu.

Çeneni kapalı tut

Kırmızı hapın birinci kuralı, çenenizi kapalı tutmak olmalı. Dövüş klübü hakkında asla konuşma. Dövüş klübü hakkında asla konuşma.  Dövüş klübü hakkında asla konuşma. Kendi sikine sıkma.

Kırmızı hap davranışlarla gösterilir, açıklanıp hakkında konuşulmaz. Bu kırmızı hapa yeni başlayanları bırakın uzun süredir kırmızı hap bilen adamların bile yapmakta zorlandığı bir kuraldır. Zira eğer kırmızı hapı davranışlarınla gösteremiyorsan, aslında kırmızı haplı değilsindir (ya da en azında konuşmak zorunda kaldığın alanda değilsindir) ve bu açığını kapamak için konuşman gerekmektedir.

Kırmızı hapı sosyal çevrenizde konuşmayın. Ama özellikle de kız arkadaşınıza ya da karınıza açıklamayın. Kırmızı hap olun. Davranışlarınızla gösterin. Uygulayarak gösteremiyorsanız, anlatarak hiç gösteremediğiniz gibi, ültimatom vermiş olur ve tam tersini gösterirsiniz.

Bugün bu “çeneni kapama” konusuna ilişkiler çerçevesinden bakarak örnekler vereceğim. Bu kural özellikle ilişkisinde dırdır ve kavga bol olan adamların hayat kalitesini ciddi oranda arttırabilir. Birçok erkek evli ya da uzun süreli ilişki içinde mavi haplı iken kırmızı hapa uyanıyor. Halihazırda karısının saygısızlığına ya da dırdırına maruz kalan erkek için zor bir durum bu. Kırmızı hapı okuyunca “evin reisi ben olmalıyım / ilişki benim çerçevemde olmalı” diyor ama bu öyle hemen olabilecek bir şey değil. Kadın o aşamaya erkeğin küçük küçük shit testlerle dürtüp her seferinde 5 cm geri adım attırarak gelmiş ama erkek artık 10 km geride. Bu da iki üç sıçrayışla alınacak bir mesafe değil. Shit testlere göğüs gere gere, her seferinde 5 cm değil ama taş çatlasa 30 cm ileri giderek alabileceği bir mesafe.

Erkek tabii ki 2 haftada kırmızı hapın kendisi olamayacağı için aynı davranışlara da artık kör olmadığından “bana bak bundan sonra bana evin reisiymişim gibi davranacaksın” gibi işi söze dökecek ama hayır. Bu iş konuşarak, kavga ederek olmaz. Çeneni kapayıp yaparak olur.

Erkek mavi haplı bile olsa ilişkinin bu aşamasında karısı ve kız arkadaşı ile sık sık kavga ediyor olabilir. İlgi yönetimini bilmeyen erkek, kavganın kadına yoğun ilgi vermek olduğunu, bu nedenle de kadınla kavga ederek, bir şekilde o kavgada üstün gelse bile, kadını ödellendirip daha fazla kavgayı teşvik ettiğini bilmez. Erkeklerin bir diğer problemi de kadınların düşünce yapısı açısından kendileri ile eşit (aynı) olduğunu sanmalarıdır. Erkek için sorun çividir, bu da barizdir ama kadın için sorun çivi değildir. Erkek sorunun mantıklı nedenlerine inip kadını ikna etme çabasına girse de kadın beyni böyle çalışmaz.  Karınız ya da kız arkadaşınız sizinle kavga ediyorsa çenenizi kapayın. Onunla ağız dalaşına girmek ve birbirinize bağırıp çağırmak sizi bir yere götürmeyecek. Yaptığınız tek şey her şeyde kendini kurban ve haklı gören biri ile ağız dalaşı. Bunu yaptığınızda ne olacak sanıyorsunuz? Ben söyleyeyim, hatunu kendini daha fazla kurban ve haklı hissetmesi! Kavgada verdiğiniz ilgiyle beraber bu, size daha şiddetli kavga olarak geri dönecektir.

 Sorun çivi değil!

Yeni uyanan erkeklere tavsiyem kavgaya girmeyin ve kavga çıkarmayın. Eşiniz bir dahaki sefere sizi aşağıladığında, sizinle bir şey yüzünden kavga etmek istediğinde, sizin yeterince iyi olmadığınızı ima ettiğinde, veya herhangi bir sebepten size kızdığında ne bir açıklama yapın ne de sorular sorun. Onu memnun etmeye de çalışmayın. Çenenizi kapatın. Eğer bulunduğunuz bağlamda tam sessizlik sizi moron gibi gösterecek ise “anladım” ya da “ilginç” gibi şeyler söyleyin ama ağzınızdan anlamlı bir kelime çıkmasın. Bu da bir çene kapamadır.

Eskiden böyle şeylerle kolayca tahrik edip ilgi sağdığı inek – pardon erkek – çenesini kapayınca kadın ısrarla “neden konuşmuyorsun?” ya da “bir şey söyle” gibi şeyler söyler. “Dinliyorum” ya da “diyecek bir şeyim yok” deyip geçin.

O nedenle de “kavga edip ağzının payını vermezsem ezilmez miyim” gibi bir yanılgıya kapılmayın. Size bunu bir erkek yaptığında kavga edersiniz bir çocuk ya da kadınla yaptığında kavga ederseniz komik duruma düşersiniz. 2 yaşında bir kız çocuğunun öfke nöbetini ya da kavga kışkırtmalarını bir baba nasıl karşılarsa öyle davranın. O çocuk ile kadının öfke nöbetinin amacı aynı : ilgi çekmek ve istediğini elde etmek ki buna sizin duygularınıza hakim olamayıp öfkelenmeniz, üzülmeniz hatta ağlamanız da dahil. Kadın beyni erkek beyni gibi çalışmaz ve sizin bunu bilmeyip kadının yaptıklarına, onları size yapan bir erkekmiş gibi sinirlenmeniz, kavgayı kazansanız bile sizin kaybetmenize yol açar.

Çenenizi kapatın, duygusal tepki vermeyin ve o öfke nöbetlerinin, kışkırtmaların sönüşünü izleyin. Bu hemen olmaz, bazen haftalar ya da aylar sürebilir. Ama genelde bir iki aya kalmaz bu tür dırdır ve kavga azalmaya başlar.

 Bill Burr Meriçler ve kızgın karıları / kız arkadaşları

Üstad Bill Burr’un dediği gibi siz kavgaya girmediğiniz zaman ne yapabilir? Döner tekme ile duvara mı yapıştıracak? Kim dedi size tekvando şampiyonu ile evlenin diye? 🙂 Seksi mi kesecek? Bir süre elinize mesai yaptırın, ya da bunun için kurulu müesseselere başvurun. Trip mi atacak, dırdır mı yapacak? Bunun karşısında sakin kalamayacak kadar duygusal güç yoksunu iseniz zaten bir ilişki ve evlilik size her zaman kabus olacaktır.

Eğer sizin bu sakinliğiniz karşısında aşırı bağırıp çağıran ya da hır çıkaran ve fiziksel şiddete başvuran bir kadınla iseniz, öncelikle o kadın kız arkadaşınız değil eski kız arkadaşınız olmalı. Hem de hemen şimdi. Karınız ise de işiniz daha zor ama o kadın da eğer bir aya medeni bir insan gibi davranmaya başlamıyor ise korkarım eski karınız olma yoluna girmeli.

Günümüz erkek düşmanı aile yasalarını erkek aleyhine kullanan kadınlar yüzünden bu tür şiddet gösterilerinin korkusu ile kadına karşı koymacak erkekler olacaktır. Mesela evden çıkarken kadın engel olmaya çalışırsa ne yapacaksınız? Burada bir arkadaş kız arkadaşı ile kavga ettiğini ve benim tavsiye ettiğim gibi evden çıkmaya çalışırken kızın fiziksel olarak engellemeye çalışması yüzünden arbede çıktığını ve kızın kendisini karakola şikayet ettiğini anlatmıştı. Bu durumdan kurtulmanın bir yolu var. Cep telefonu.

Bir kadın ne zaman sizin fiziksel olarak üzerinize gelirse ya da siz ne zaman aranızda geçen olayın kadın tarafından çarpıtılıp yasal olarak aleyhinize kullanılacağını düşünürseniz cep telefonunuzu çıkarın ve hatuna göstere göstere video çekmeye başlayın. Birinden gizli onun çekimini yapmak yasal değil ama burada gizli çekim yapmıyorsunuz. Kıza göstere göstere çekiyorsunuz. Kız üstünüze atlayıp teli almaya çalışacaktır ya da “ne yapıyorsun sen?” diye soracaktır. Gerçeği söylemenize bile gerek yok, “sakinleş sana izletmek için çekiyorum. Gör nasıl gözünün döndüğünü” falan deyin. Telefonu elinizden düşürmesini engellemek için göğüsünüze yakın tutun. 99%unuzun hatununda o telefonu sizden alacak güç yoktur merak etmeyin. Siz telefona çekim yaparken sakin olun, en teslimiyetçi halinizle alttan alın ve asla hatuna “orospu vs …” demeyin. Olduğunuz şeyi, yani kadın şiddetinin kurbanını oynayın. Erkeğin kurbanı oynamasının farz olduğu ender durumlardan biridir bu.

Kurabiye bekleyen akıllı oğluş, sen de kapa çeneni

Evde kırılan bir şeyi onardığınızda, işinizde başarılı bir şey yaptığınızda, arabanın motorundaki sorunu kendi kendinize çözdüğünüzde, partnerinize gidip annesinden onay ve takdir bekleyen oğlan çocuğu gibi anlatmayın. Siz erkeksiniz ve işlerinin ve hayatının kontrolü elinde olan bir erkek için sıradan şeyleri onay malzemesi yapmayın.

Kadın Mantığını Anlamak

Bugün “piliç mantığı” hakkında konuşmak istiyorum.

Başından söyleyeyim – KADIN MANTIĞI MANTIKLI DEĞİLDİR. GRÖNLAND’in (GreenLand yani Yeşil Toprak) yeşil değil buz olması gibi.

Oksimoron kısaca.

Şimdi, eğer gerçekten derine, evrimsel seviyelere, inerseniz, aslında kadınların nasıl düşündüğünün bir mantığı VAR ama bugünün toplumunda kadınların neye (cinsel) çekim HİSSETTİĞİ tamamen metruk ve artık mantıklı değil.

Dürüst olmak gerekirse, cinsel çekim iki cinsiyet için de zaten mantıklı bir şey değil, kadın ya da erkek farketmez.

Ama erkekler için cinsel çekim basit – güzel bir kadın gör, cinsel çekim hisset.

Ama kadınlar için olay biraz daha KARMAŞIK. Kadının size duyduğu çekim temel olarak sizin DAVRANIŞLARINIZA bağlı.

Ve bu davranışların neler olduğunu mantıkla bulmanız da neredeyse imkansız!

Gördüğünüz gibi erkeklerin kadınlar hakkındaki fikirleri tamamen yanlış.

Mesela erkek şöyle düşünür : “Hey, bu kadın güzel. Eğer ona yürü ve özel olduğunu hissettirecek şekilde davranırsam, ona iltifat edersem, bunu takdir eder ve belki benimle çıkar. Sonuçta, istediği herhangi bir erkeği seçebilir, kendisine EN İYİ ŞEKİLDE davranan, en İYİ/KİBAR erkeği istemez mi?”

Ya da şöyle bir başka örnek :

Kız arkadaşınla kavga ettin. O da en az senin kadar suçlu ama tamamen senin suçlu olduğunu söylüyor. Onu seviyorsunve bu nedenle onu sinirlendirmemek ve böylece seni sevmeye devam etmesini sağlamak için alttan alıyorsun. Sonuçta onu kızdırıp başka bir adamın kollatına itmek istemiyorsun. “Büyüklük” sende kalsın diyorsun, onu arıyorsun ve özür diliyor, ona onu sevdiğini ve onun mutlu olmasını istediğini söylüyorsun.

Bunu takdir etmeli değil mi? Seninle beraber olmak istemeli, zira sen ona özel hissettiriyorsun ve bu da onu biliyor, değil mi?

DEĞİL.

Siz erkek olduğunuzdan böyle düşünüyorsunuz. Kadınların düşünce yapısı böyle işlemez. Kadınlar erkeklerden farklı şekilde düşündükleri için de kadınların erkek mantığı ile hareket ettiğini düşünmek ÇOK KÖTÜ bir hata.

Kadınlar yukarıda anlattığımız davranışlardan TİKSİNİRLER. Yanlış anlamayın bu, kadınlar kendilerine kötü davranılmasını isterler demek değildir – öyle bir şey de istemezler – ama kadınlar “İYİ” çocuklara karşı SIFIR arzu duyarlar. “İYİ” kelimesini tırnak içine aldım zira bu bağlamda “İYİ” aslında “UYSAL” / “İTAATKAR” demektir.

Bir kadın bu tür teslimiyetçi davranışlar için erkeğe minnettar OLMAYACAKTIR. Aslına bakarsanız bu tür davranışlar yüzünden size BOK GİBİ davranacaktır. Neden, neden, neden, diye soruyorsunuz değil mi?

Kadınlar “iyi”/”efendi” (uysal/itaatkar) erkeklerin ÇARESİZ olduklarını düşünürler. “İYİ” davranışları MUHTAÇLIK, kıç yalama ve zayıflık olarak algılarlar. Bu özellikle erkeğin kadınla ilk tanıştığı zamanlarda geçerlidir. Daha sonraki dönemlerde, bir kez muhtaç biri olmadığınız ispatlandıktan sonra, sık sık “kibarlık” gösterebilirsiniz.

Bir kadın bir erkek eğer gerçekten cinsel olarak bir değere sahipse, eğer arzulanan bir erkek ise, böyle “iyi” davranmayacaktır – asla bu şekilde teslimiyetçi olmayacaktır. Birazdan açıklayacağım gibi itaatkar ve teslimiyetçi olmak MASKÜLEN değildir. Bir erkeğin hem maskülen hem de uysal / itaatkar olması mümkün değildir.

Sizin “iyi” çocukluğunuza hatunun tepkisi çoğunlukla “eğer seksi bir erkek olsa idi, asla böyle efendi çocuk olmazdı” olacaktır. Mantıklı mı? Tabii ki hayır.

Ama bir düşünün :

Bir milyon yıl önce, hayat ACIMASIZdı. İNSANIN YAŞAMI hergün sabit tehdit altında idi.

Hayatta kalmak için büyük mücadele gerekiyordu – yemek için avlanmak, vahşi hayvanlara karşı korunmak, diğer erkeklerle yiyecek ve seks için sürekli mücadele altında olmak. Oyun oynamak gibi lüks için fazlaca yer yoktu. Böyle bir ortamda bir erkeğin SERT olması gerekli idi.

Bugünkü toplumda ekonomik yapı değişti ve erkekler artık hayatta kalmak için avlanmak zorunda değiller. Erkeklerin sürekli çelik gibi sinirlere sahip olması ve bir saldırı için her an tetikte olması da gerekmiyor. Ama bu insanlık tarihinde görece yeni bir ortam. Kadınların cinsel dürtülerinin değişen durumu yakalaması biraz zaman alacak (en az birkaç bin yıl).Gördüğünüz gibi, tarih boyunca “sert” erkeklere ve “kötü” çocuklara bağlanan kadınlar hem kendilerinin hem de çocuklarının hayatta kalması için büyük avantaj sağladılar. Aslına bakılırsa bu kadınlar DNA’larını geleceğe aktararak “ölümsüzlük” kazandılar.

Sert erkeklerin çocukları da sert hayatta kalma özellikleri edindiler ve bir kalıtım zinciri ile bugüne ulaştılar. Sert erkeklere değil de “iyi” erkeklere bağlanan kadınlar ise babaları gibi zayıf erkek çocuklar yaptılar ve hayatta kalamadılar. Bu da “iyi” erkeklere çekim duyan kadınların NESLINI TÜKETTİ. Evet, dünyada “iyi” çocuklara çekim duyan kadın kalmadı.

Bu sizin götün teki olmanız anlamına mı geliyor?

Hayır.

Kesinlikle hayır.

Götün teki olmak KESİNLİKLE en YÜKSEK cinsel arzu nesnesi olmak değildir zira bu da bir miktar kendine güvensizlik gösterir.

Ama erkeklerin milyonlarca yıldır HAYATTA KALMALARINI sağlayan karakter özelliklerini göstermeniz ÇOK ÖNEMLİDİR.

Bu, bilinçaltı seviyesinde çalışır. Çok ilkel ama çok GÜÇLÜ bir seviyede.

Duygusal olarak zayıfın hayatta kalması ve başarıya ulaşması zordur. Benim inancıma göre kadınlar tarih boyunca duygusal olarak güçlü erkeklere arzu duyarak onların yanında hayatta kalma şanslarını arttırdılar … kendi çocukları ve onların çocukları için …

Duygusal gücün hayatta başarı için zekadan daha önemli olduğunu Daniel Goleman Duygusal Zeka kitabında yazmıştır.

Bunun anlamı, aç ve muhtaç davranan, yeni tanıştığı kızı sürekli arayan, ona nasıl ihtiyacı olduğunu sürekli gösteren, kısacası taşaklarını hatuna teslim eden erkekler kadına ZAYIF görünürler.

ZAYIF, MASKÜLEN değildir. Kadınlar açısından erkeğin DUYGUSAL olarak güçsüz olması onun cazibesini tuzla buz eden bir şeydir. Bunu ÇİRKİN olmak gibi düşünün. Zayıf ya da güçlü olmak derken DUYGUSAL güçten bahsediyorum. Duygusal güç, fiziksel güçten önemlidir. Bu arada kıskançlık ve kıskançlık göstermek zayıflık işaretidir zira eğer arzu edilir biri olduğunuzu BİLİYORSANIZ, kıskançlık hissetmezsiniz.

Kadının sizi kıskandırmaya çalıştığı zamanların çoğunda amacı sadece sizin tepki gösterip göstermeyeceğinizdir. Siz ona muhtaç mısınız ve bu nedenle onu kıskanacak mısınız görmek istediği için yapar. Eğer kıskanırsanız ne olur? Kadın kontrolün kendinde olduğunu düşünür, SİZDE değil. Ve kadın KONTROLÜN erkekte olmasını ister.

Kıskançlık duymadığınızda, kadın kontrolün SİZDE olduğunu düşünür (DUYGUSAL GÜÇ) ve size karşı çekim duyar.

Pek tabii ki bir kadın sizinle sürekli oyunlar oynuyorsa, mesele sizi sürekli kıskandırmaya çalışıyor ise, onu TERK edin ve size ertesi hafta, gün, saat geri koşmasını gülerek izleyin.

Kıskançlık konusu kendi başına yazı gerektiren bir konu ve bunu kitabımda ayrıntılı işledim. Ama şimdilik kıskançlığın genellikle sizin onu ne kadar önemsediğinizi görmek için sizi TEST etmek isteyen kadın tarafından provoke edildiğini unutmayın. Eğer testi geçemezseniz ve kendine güvensizlik ile öfkelenirseniz hatun sizin ona çok ihtiyaç duyduğunuzu düşünecektir.

Bu da tabii ki onun size olan arzusunun ZAYIFLAYACAĞI anlamına gelir.

Bu size mantıklı geliyor mu? Yüzeysel olarak hayır : bir kadın sizin umurunda olup olmadığını anlamak için sizi neden kıskançlık ile öfkelendirmeye çalışsın ki?

Zira kadının kafasında, düşünce dizgesi şöyle işler :

Eğer bir erkeğin muhtaç hissedecek kadar umrunda isem, o erkek duygusal olarak zayıf bir erkektir. Ve duygusal olarak zayıf adamlar, hayatın tehlikelerine meydan okuyabilecek erkek adam değillerdir.

Şunu hatırlamanızı istiyorum :

Milyonlarca yılın geride kalmış olmasına rağmen hala tarih öncesi çağların DNASını taşıyoruz. Hala çok çok uzun zaman önce çekici bulmanın mantıklı olduğu şeyleri çekici buluyoruz.

Peki tamam, bu durumda her şey çok basit olmalı, değil mi? Sadece MASKÜLEN olduğuna emin ol yeter, değil mi?

Cool ol, girişimci ol ve dominant ol, değil mi?

Aslına bakarsanız olay bundan biraz daha fazla karmaşık. Açıklayayım.

KADINLAR SİZİ SÜREKLİ TEST EDECEKLER AMA AYNI ZAMANDA GÜNÜMÜZ TOPLUMUNDA SÜREKLİ ÇELİŞKİ İÇİNDE OLACAKLAR :

TOPLUM KADINLARIN KAFASINI YIKIYOR VE ONLARI ASLINDA “İYİ” ÇOCUKLARI İSTEDİKLERİNE İNANDIRMAYA ÇALIŞIYOR. Kadınlar “iyi” çocukları pek arzu etmeseler bile.

Bunun sonucunda da kadınlar sizi her türlü taktik ile ASLINDA SÜPER İYİ bir çocuk istediklerine inandırmaya çalışıyorlar.

Evet.

Utandırma taktikleri, korkutma taktikleri, gerekirse şantaj yapacaklar hatta sizi buna inandırmak için size İYİ bile davranacaklardır.

Ama buna kanıp İYİ ÇOCUK olur olmaz başınıza ne gelecek, tahmin edin?

Doğru tahmin ettiniz. SIÇIŞ! Sıçarsınız.

Sizin daha fazla İYİ olmanızı talep eder. Örneğin sizden daha fazla lütuf, yardım vs … isterken siz çabayı arttırdıkça giderek teşekkür azalır.

Bu döngü, hatun sizi terk edene kadar devam eder!

Bu dediklerimi onaylayanlar, yorumlara yazsınlar. Dünya üzerinde yaşayan ne kadar erkeğe yardım edebilirsem o kadar iyi. Sizin onaylarınız daha fazla erkeğin bu gerçeği görmesini sağlayacak.

Dürüst olmak gerekirse ben bu işlere girdiğimde, ne olursa olsun hiçbir gerçeği SAKLAMAMAYA and içtim.

Bu arada, bu yazdıklarıma öfkelenen kadınlar genellikle bahsettiğim şeylerin CANLI KANITLARIDIRLAR. Başka değişle bir kötü çocuğa kafayı vermiş ve bu arada da bir iyi çocukla takılıp onu yolan hatunlardır.

Bu yazılanları onaylayan hatunlar da genellikle güzel, zeki, espri anlayışı gelişmiş ve bağımsız kadınlardır. Bu kadınlar davranışları ile tamamen MASKÜLEN erkekleri çok severler.

Bir kadın çekici ve kendine güvenen bir kadınsa, FEMİNEN hissetmek için duygusal olarak GÜÇLÜ bir erkeğe ihtiyaç duyar.

Başka deyişle, SEKSİ kadınlar ERKEK gibi davranmaktan utanmayan ERKEK ADAM isterler. SEKSİ kadınlar dominant (dominant diyorum, despot demiyorum) ve her yaptığı şeyde kadın onayı aramayan erkeklere bayılırlar.

Peki seksi kadınlar böyle erkeklerden hoşlanıyorlarsa, neden bazen o erkeklerin “İYİ” davranması için baskı yapıyorlar? Zira eğer adam gerçekten ERKEK ise, bu saçmalık olan baskıya itaat etmeyecektir! Burada hile, bu isteği COOL, SAKİNCE ve ASLA duygusal tepki vermeyerek  reddetmektir. Bu da birçok erkeğin beceremediği kısımdır.

Bir erkek olarak, mantık çerçevesinde hareket eden bir varlık olarak, size yakın birinin sizi gerçekten erkek misiniz diye TEST ETTİĞİNE inanmak zordur. Ama gerçekte olan budur. Ve bunun için kadınları suçlayamazsınız. Bu, erkeklerinin DUYGUSAL olarak güçlü olduğunu bilmek, onların erkeklerine çekim hissetmelerinin tek yoludur. Kadının yüzünü göremediğinizi ama onunla çıktığınızı düşünün.

Hatun gerçekten güzel mi değil mi bulmak için her şeyi yapardınız! Bunu anlamak için bir sürü yöntem geliştirirdiniz … Kızın suratını görmüş birini bulmaya çalışırdınız, veya kız suratını göstermezse oradan ayrılacağınız tehditi savururdunuz, vs.

Kadınlar da aynı şeyi yapıyorlar ama terk farkı anlamaya çalıştıkları şey sizin DUYGUSAL OLARAK DURDURULAMAZ biri olup olmadığınızdır.

Kadınların testlerini başarılı olarak geçmenin en iyi yollarından biri de espridir.

Örneğin, yeni kız arkadaşınıza gayet uygun davrandığınızı, “iyi” çocuk ya da götün teki olmadan dengeli davrandığınızı düşünelim. Ve birkaç hafta sonra hatun siz ona bir şeyler almıyorsunuz ya da onu yeterince aramıyorsunuz ya da ona onu sevdiğinizi günde 10 kere söylemiyorsunuz diye şikayet etmeye başlasın. Size söylediğim, eğer bu isteklere boyun eğerseniz kadının size olan ilgisinin azalacağıdır.

Bir kadınla çıktığınızda, arzunun nasıl tetiklendiğini bilmeniz lazım. 7 aylık kız arkadaşınıza onu sevdiğinizi söyleyin tabii ama yeni çıkmaya başladığınız bir kıza “seni seviyorum” diyemezsiniz, hele de GÜNDE 3 KERE.

Ve pek tabii ki, eğer bir kadın size iyi davranmıyor ise, buna tepkiniz muhtaç bir erkeğe dönüşüp ona sürekli “SENİ SEVİYORUM” demeye başlamayın! Aslına bakarsanız eğer hatun size kötü davranıyor ise, o size 3 kere “seni seviyorum” diyor ise siz ona bir kere “seni seviyorum” deyin. Size olan çekimi artacaktır.

Hatun aşırı derecede kendine güvensiz değil ise, eksta “İYİ” çocukluğunuz, sizin onun isteklerine boyun eğmeniz, hatun tarafından sizi tamamen kontrol etmek için kullanılacaktır.

Ve bu olduğunda, hatunun size “güle güle”sinin eli kulağındadır.

Bunun yerine ona “demek seni telefonla arayış şeklimi değiştirmek istiyorsun? Tamam, o zaman sana Nancy demeye de başlayayım mı?” Eğer tepki verirse “Tamam tamam, Angela diyeceğim” deyin.

Bunu devam ettirin ve hatun olayı anlayacaktır (istediğiniz espiriyi kullanmakta özgürsünüz, prensibi anlayın yeter).

Ama eğer sinirlenirseniz, hatun gerçekten önemli bir açık yakaladığını düşünür ve siz de yanlış bir şeyler olduğu fikrini güçlendirirsiniz.

Çeviri : Understanding the Woman Logic

Makaleyi kaleme alan Michael W., İlişki Sihirbazı – Kadınlarla Başarının Sırları Kitabının yazarıdır.

Klark Kent’in türküsü

Lois Lane Süpermen ile tanıştığında, Süpermen suçlularla savaşıyor, elleri ile çeliği bükebiliyor, lokomotifleri durdurabiliyor, tek sıçrayışta gökdelenden gökdelene atlayabiliyor ve uçabiliyordu! Ve Süpermen Lois Lane ile tanıştığında onun aklını başından aldı, dünyasını sarstı ve o da Lois’e aşık oldu zira Süper-MEN dediğin böyle yapardı. Bir yıllık birlikteliğin ardından Lois, Süpermen ile ilişkisinde bir şeylerin eksik olduğunu fark etmeye başladı.

“Neden suçlularla savaşmak için sürekli dışarda olmak zorunda ki?”

“Maço olduğunu neden sürekli kanıtlamak zorunda? Bu egosunu mu sarsıyor.”

“Feminen tarafı ile bağ kurmalı.”

“Ya benim ihtiyaçlarım?”

“Neden o da olgunlaşıp düzgün bir işe girmiyor?”

“Günüm geçiyor, üstüne alması gereken bazı sorumlulukları var. Ne zaman bir yüzük göreceğim?”

Sonunda bu dırdır Süpermen’i pes ettirir ve Süpermen Lois’in isteklerine (zorlamalarına?) boyun eğer. Zaten eninde sonunda “büyümesi” gerekli değil midir? Zaten doğru olan budur. Ve Süpermen ismini Klark Kent olarak değiştirir (Süper-MEN çok fazla erkek böbürlenmesi bir isim zaten) ve büyük şehirde gazeteci olarak iş bulur. Klark X-Ray görüşe ve lazer yayabilen gözlere sahip olmasına rağmen gözlük takmaya başlar zira Lois gözlüklerin onu kalburüstü, entellektüel gösterdiğini düşünür. Ayrıca Lois Klark’ın gözlüklü halini sevmektedir.

Zaman su akıp gider ve Lois ile Klark evlenirler. Evliliklerinin 5. yılında Lois sıkılmaya başlar. Klark çok sıkıcı ve sıradandır. Onun uçabildiği günleri, çıktıkları zaman yaptığı o komik çelik sütun bükme gösterilerini özlemeye başlar. Klark bunları uzun süredir yapmamıştır. Yapamayacağından değil ama Lois kızacak ve ukala davranırsa o akşam yanına yanaşmayacak diye korktuğundan. Aslına bakarsanız Lois zaten eskiye göre Klark ile cinselliği yarı yarıya azaltmış durumdadır.

Bir hayır gecesinde Lois, zengin ve yakışıklı Bruce Wayne ile tanışır. Bruce karanlık, gizemli ve oldukça fittir! Bruce uçamaz ama birçok başka yetenek ve güce sahiptir. Suçlularla savaşmaktadır! Maske giyio kısa ve anlamlı kelimelerle konuşmaktadır ve kelimelerini boşa  harcamaz. Bruce gözlük takmaz Lois’in istediği değil kendi kafasına esen zamanda gidip gelmektedir. Bruce, her karşılaştıklarında Lois’in omurlarından aşağı  (ve uzun süredir gıdıklanma yaşamayan yerlerinde) titreşim yaratır.

Haftalar birbirini kovalar. Birgün Daily Planet gazetesinde haftada 60 saatlik haftalar sonunda (o lüks apartman dairesi kirası ucuz değildir) Klark metro ile evine döner (uzun süredir uçmak söz konusu olmadığı için). Yolda Lois’e süpriz yapmak için bir demet gül alır (Lois’e kendi feminen yanını gösterdiğinde Lois’in kendisinden uzaklaştığını düşünür) . Dairesine girdiğinde amacı Lois’e süpriz yapmaktır ama asıl süprize uğrayan zavallı Klark olur. İçeri girdiğinde Bruce Wayne Lois’i mutfak masasında domaltmaktadır. Bruce pantolonunu yukarı çekmeye çalışırken Klark, ağzı bir karış açık ve dili tutulmuş vaziyette kalakalır.

“Bunu bana nasıl yapabildin? Birbirimiz için bu kadar çok şey ifade ederken! Bruce kendini ortamdan çıkarmaya çalışırken Klark ağlamaya başlar. Klark duyarlı yanını göstermek adına bugünlerde çokça ağlamaktadır.

“Böyle bir adamda ne buldun?” der Klark, ilköğretim öğrencisi kız çocuğu gibi hıçkırırken.

“Ben … ben kendime hakim olamadım” der Lois umursamadan. “Batman bir süper kahraman.”

Ve tehlike de budur, nerede sen bitersin ve o başlar? 5 yıl kadar önce Identity Crisis yazısını yazma sebebim buydu:erkekler kendilerini, kadının yakınlığına sürekli layık olmaya çalışacakları bir pozisyona koyuyorlar ve kadınlarda anlaşılabilir bir şekilde, kadın çerçevesinin kontrolü eline almasını sağladığı ve cinsel seçilim açısından kendilerine yardımcı olduğu için bu pozisyonu teşvik ediyorlar. Çoğu erkek bunun kendilerine daha fazla kadın yakınlığı olarak döneceğini düşünürlerse kendi hayatlarında temel değişiklikler yapmaya meyilliler. Gerçekten motiveler mi yoksa bunun kendilerine seks olarak döneceğine mi inanıyorlar – A + B = Seks?

İşin en sinsi yanı da şu : erkek kadın yakınlığından ne kadar yoksunsa, kadın için yaptığı değişikliklerin aslında gerçekten istediği şeyler olduğuna o  kadar fazla inanır. Ne zaman bir erkeğin ya da kadının “ilişkimiz için çaba harcıyoruz” ya da “ilişkiler çok fazla emek ve fedakarlık ister” dediğini duysam, bunun hemen her zaman erkeğin kadın idealine göre değişmesi ve taviz vermesi anlamına geldiğini görürüm. Erkek “yontulmuştur”, bozuktur ve değişime ihtiyacı vardır. Bu erkeğin kendisinde gerçekten bir sorun olduğuna inanması aşırılığına kadar gidebilir. O, kadının gerçekliğine uymalıdır zira feminen gerçeklik, doğru gerçekliktir. Acı uyanış ise kadının “yonttuğu” kocasının, başlangıçta arzu duyduğu adamın tamamen zıttı olduğunu keşfetmesi ile gelir.

Çeviri : The Ballad of Clark Kent

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz , Süperman başlamak ve Klark Kent’e dönmemek için ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.

Erkeğin ilişkide kırmızı çizgilerini çizmesi

Johnny DeLusion şöyle bir tweet atmış :

Bir kadın sana değer veriyorsa, sen söylemeden, hoşuna gitmeyen tüm davranışlarını düzeltir.

Ciddi ilişki düşünen gençler buna dikkat etsin.

Uzun süreli ilişkilerde gerçekten de dikkat edilmesi gereken bir olgudur bu. Kadın eğer erkeğe erkek olarak değer veriyorsa, erkeğin hoşuna gitmeyen davranışlarını kendi kendine düzeltir. Peki erkek söylemeden erkeğin hoşuna gitmeyen davranışların hangisi olduğunu nasıl bilecek?

Böyle bir kadın bu gibi durumların çoğunda erkeğin hoşuna gitmeyen davranışını erkeğin bakışından ve rahatsızlığı sonucu ortaya çıkan ruh halinden kapar ve ona göre düzeltme yapar. Örneğin beraber dışarı çıkacaksınız ve çok mini giyinmiş olsun. O eteğe bakışınızdan gider değiştirir (ya da bir daha giymez).

Bazı durumlarda ise kadın erkeğin rahatsız olacağını önceden kestirip harekete geçer. Örneğin normal zekaya sahip her kadın ortalama Türk erkeği olan erkek arkadaşının Instagramdaki bikinili fotoğrafından hoşlanmayacağını bilir. O nedenle de kadının erkeğe değer verdiği ilişkilerde o fotoğraflar hesaptan kendiliğinden kalkar. Bir daha aynı tip fotoğraflar postalanmaz. Aynı şekilde sürekli story atmak, fotoğraf atmak gibi alışkanlıklar da kendiliğinden gider.

Bu tweet altında bana şöyle bir soru soruldu :

Ultimatom vermeden, beğenmedigimiz davranışlarını ona nasıl aktarırız?

Her durumun kıza sözsüz aktarılamayacağının farkındayım. Ama bu duruma gelmeden birkaç aşama atlanmıştır genelde ve bunları atlamamış olmanız lazım.

Birinci savunma hattınız sizin gerçekten bir değeri olan, cinsel pazar değerini yaşına göre tepeye çıkarmış bir erkek olmanız. Günümüzde bir kadının maskülen ve kendini gerçekleştiren bir erkek bulması, bir erkeğin dört dörtlük bir kız bulmasından daha zor. O nedenle de aslen değer vermediği erkek ile çıkan ama bunu da erkeğin burnundan getiren oldukça fazla sayıda hatun var. Siz bu erkeklerden olmamaya bakın. 36 yaşında CPD zirvesine çıkmak yerine göbekli, bezgin, gym yolu görmemiş, para kazanmaktan başka artısı olmayan bir erkek olursanız, göreceğiniz standart muamele bu zaten. Ya bekar kalacaksınız ya da size saygısı olmayan bir kadınla beraber olacaksınız.

İkinci savunma hattı ise o ilişkiye hiç girmemek. Örneğin yukarıdaki örnekte ilk savunma hattı, Instagramda sürekli vücudunu teşhir eden, ilgi avlayan hatunla zaten uzun süreli ilişkiye girmemeniz. Beğenmediğiniz davranışı belki de size o kızı baştan elemenizi söylüyordur. İlgi budalalığı, instagram modelliği, kızdan çok erkek arkadaşı olması, teke tek erkeklerle çok görüşüyor olması, aşırı kıskançlığı, başka insanlara karşı kaba davranışları, vs … Bunlar sonradan düzeltmesini isteyeceğiniz beğenmediğiniz davranışlar değil, size aslında o kıza hiç bulaşmamanız için birer kırmızı alarmdır.

Ŭçüncü savunma hattı ise yukarıda belirttiğim gibi kızın kendiliğinden bazı davranışlara sizin için son vermesidir. Hepimiz biliyoruz ki erkek arkadaşı ya da kocası olan bir kadının bekarken yaptığı ama birliktelikte yapmaması gereken şeyler vardır ve bir kadın eğer ciddi ilişki yaşayacaksa bunları bırakmalıdır. Bu herkesin bildiği ama yazılı olmayan bir şeydir.

Ŭçüncü savunma hattında öncelikle yapmanız gereken şey, daha önce de belirttiğimiz gibi uzun süreli düşündüğünüz kızla ilk 4 – 5 ayınızda kızı ve kızın uzun süreli ilişki materyali olarak değerini ölçmektir. Bunun anlamı bu 4 – 5 ayda uzun süreli ilişki yaşamanız ama eğer kızın değerlendirmeden kalabileceği ve kızı bırakacağınız ihtimalini hep canlı tutmanızdır. Bu 4 – 5 aylık dönemde kızın bahsettiğimiz gibi kendiliğinden yapmasını beklediğiniz şeyler olmuyorsa, burada düşünmeniz gereken şey kızın (en azından sizin için) uzun süreli ilişki materyali olmayabileceğidir. Örneğin o bikinili fotolar kalkmıyorsa, ilk aklınıza gelen şey erkekadam.org’a gelip “ağabey kıza o fotoları kaldırması gerektiğini nasıl hissettiririz” gibi abuk bir soru sormak olmamalı. İlk aklınıza gelen şey kızın sizin için uzun süreli ilişki materyali olmayabileceği olmalı.

Dördüncü savunma hattı, bakışlar ve davranışlardır. Bunu en sağlam ilgi yönetimini stratejik kullanarak sağlarsınız :

Birçok erkek kız arkadaşı ile arası iyi iken, kız kendisinin üstüne düşerken temel bir hata yapar ve kadına ilgi vermeyi bırakır. Birçok erkek bunu kadın ilgi çekmek için sorun çıkarana kadar yapar ve hır çıktığında da tam tersi kadına ilgi göstermeye başlar. Bu ilgi illa “tamam hayatım haklısın” diye hatunu onaylamak şeklinde olmak zorunda değildir. Hır çıktığında kavga etmek, kızla dakikalarca soğuk bile olsa mesajlaşmak şeklinde de olabilir. Bunlar da kadın için ilgidir ve kadınlar kavga şeklinde ilgiyi bile ilginin hiç olmamasına tercih ederler.

Yapmanız gereken tam tersidir : kadına iyi zamanlarda yeterince (abartmadan) ilgi göstermenin yanında, kadın sizin için bir şey yaptığında ilginizi arttırmak, kadın hır çıkardığında ya da hoşunuza gitmeyen bir şey yaptığında ise ilgiyi azaltmak veya tamamen geri çekmek. Aynı şekilde özellikle sizin için yaptığı ekstraları ilgi ile ödüllendirmek ama hataları ilginizi tamamen çekerek karşılamak.

Eğer kadına iyi zamanlarda, beğendiğiniz şeyleri yaparken dengeli bir ilgi gösteriyorsanız, beğenmediğiniz davranışı yaptığında ilginizi çekmeye ve birden soğumaya hem krediniz olur, hem de çektiğiniz ilgi hemen hissedileceğinden kadın kendini otomatik olarak size göre ayarlar. Beraber olduğunuz kadın aptal değil. Erasmus’a gitmeyi planlıyorum dediğinde bunu onaylamadığınızı gözünüzden anlar. Eğer bunu bir daha açarsa ilginizi çekerseniz ağzınızı açmanıza bile gerek yok. O bu ilginin neden birden çekildiğini anlar.

Ve son olarak da Rollo Tomassi’nin “anlatma – yap” kuralını uygulamanız gerekebilir. Diyelim ki hatun ben Erasmus’a gitmek istiyorum diye ısrar ediyor ve siz de buna karşı çıkıyorsunuz. Bu gerginlik tırmandığında “Erasmus’a gitmeni istemiyorum, gidersen bu ilişki biter” diye ultimatom vermemeniz lazım. “Erasmus’a gitmeni istemiyorum” demeniz ve ultimatom kısmını söylememeniz lazım. Eğer Erasmus’a gitmek istemediğinizi bildiği halde gitmeye karar verirse o zaman ilişkiyi bitirirsiniz. Bu aşamada kız Erasmus’a gitmeyi ya da sizinle kalmayı seçer.

Örneğin hatun size saygısız. Saygı bir erkeğin kazandığı birşeydir, sorarak aldığı ya da kıza “ya saygı ya ben” diye ültimatom vererek elde ettiği bir şey değildir. Bu nedenle de kıza ültimatom verirseniz, kızın size saygısı daha da azalır. Aslına bakarsanız kız belki de size saygısını kaybettiğinin farkında bile değildir ve bunu konu ederek kızın bilinçaltında giden bir olayı ona da farkettirip daha da hızlandırabilirsiniz.

Yapmanız gereken kız size saygısızlık yaptığı zamanlara kızı tolere etmemeniz. Bakışlarınızla ve hatta sözel olarak “böyle davranmayı kes” demeniz yeterli. Böyle davranmayı kesmez ise ne yapacağınızı ise söylemeyeceksiniz (ultimatom). Eğer buna devam ediyorsa da elinizde ise kızı postalamanız elinizde değilse kendinizi hemen kızın yanından postalamanız yeterli. Asla nedenini açıklamadan (bana saygı göster diye dilenmeden). Daha önceden belirtmiştik, ültimatomlar özellikle sevgili ya da evlilik hallerinde erkeğin karizmasına zarar verici şeylerdir.

Bir örnek daha vereyim ya da daha önce vermiştik tekrarlayalım. Diyelim ki hatun sizinle seks yapmaya isteksiz ve seksi hep siz başlatıyorsunuz. “Ya seks yaparız ya da …” diye ültimatom vermek ya da seks istediğinizi sözel olarak belirtmek zararlıdır. Sonuçta evli ya da uzun süreli ilişki içinde iseniz birbirinize başkaları ile seks yapmama sözü veriyorsunuz. Bu madalyonun diğer yüzünde ise birbirinize seks sözü vermiş oluyorsunuz. Eğer karınız ya da kız arkadaşınız böyle bir sözleşme yokmuş gibi davranıyorsa ne söyleyeceksiniz? Tabii ki hiçbir şey. Uzun süreli ilişki erkeğin ilgi, kadının seks verdiği  bir alışveriş gibidir (kabaca böyle yoksa erkek de seks, kadın da ilgi verir ama iki cinsiyetin karşıdan beklediğinde öncelikler farklıdır). Alışverişin kadın tarafı artık vermiyorsa, erkek tarafının yapacağı şey kendi verdiğini geri çekmektir. Birincisi, asla seks başlatmazsın ve kadın ne zaman başlatacak beklersin. Birden bire seks istemeyi bırakmanın kendisi zaten kadına sözle söyleyemeyeceğiniz kadar güçlü bir mesajdır. İkincisi ise ilginizi kadından özellikle dışarıda uzun süre kalacağınız alanlara kaydırmanızdır. Bu dışarıda daha fazla zaman geçirmenin korku oyunu olduğunu da söylemeye gerek yok. Ve son olarak eğer düzelme olmuyorsa sözel olarak “ya seks yaparız ya da boşanırız” diye ültimatom vermezsin. Bir avukata gidersin ve boşanma işlemlerini başlatırsın.

Tekrar edeyim. İlişkilerde erkeğin kırmızı çizgilerine saygılı bir kadınla birlikte olmasının en sağlam yolları (a) erkeğin öncelikle ilişki materyali bir kadını seçmesi ve ilişki materyali olmayan bir kadını elemekten korkmaması ve (b) kırmızı çizgilerini sözel olarak belirtmek yerine kırmızı çizgilere yaklaşmanın ve o çizgileri geçmenin sonuçlarını kadınına yaşatmasıdır.

Kırmızı çizgi ihlali sonrası ise yumuşak bir sonraki yöntemini kullanabilirsiniz.

Çoğunuzun bu konuda elinin kolunun bağlı olmasının nedeni kızın sizi seçmeyip çizgiyi aştığında kızı bırakma cesaretinizin olmaması. Kızı illa bırakmayacaksınız belki ama mesele kırmızı çizgi (çerçeve) olduğunda bunu göze alacak cesaret lazım. Cesaret eksikliği kadar önemli bir problem de feminen öncelikli toplumun kadını ölçüp biçme fikrinden erkeği utandırması. Bu belki daha güçlü bir problem. Birçok erkeğin bu konuda bocalama nedeni kıza kırmızı çizgi çizmekten utanması ya da utandırılması. Kızın çok fazla erkek arkadaşı olmasından rahatsız olsa da bunu korktuğundan değil de geri kafalı olmaktan utandığı ya da utandırıldığı için belirtmeyebiliyor. Bu tür utançlarınızı sorgulayın ve sizin kendi kendinizi kurban etmeniz temelli olanları atmaya bakın.

 

İlgi Yönetimi 2

Bir önceki yazıda ilgi yönetimi konusuna girdim ve ilginin ne zaman verilip ne zaman verilmeyeceğini ayarlama konusuna değindim. Bugün ise yönettiğiniz bu ilgiyi nasıl değerli kılacağınıza, ilgi yönetimi konusundaki modern zaman problemlerine ve bunları nasıl aşabileceğinize değineceğim.

Fakat şu da var. Bir şeyin çokluğu onu değersiz yapar. Günümüzde bu hem bir problem hem de bir nimet.

Bir erkek ilgisini çok fazla miktarda kadınına verirse, ilgisinin değeri düşer. Fazla basılan paranın değerinin düşmesi gibi. Aynı şekilde erkeğin ilgisi her zaman ve her koşulda fazla fazla ulaşılır ise, o erkeğin ilgisinin değeri düşer. İlginizin değerli olması için, ilişkinizin hayatınızın merkezi değil, bir alanı olması lazım. Dikkatinizin ve ilginizin işiniz, arkadaşlarınız, ilgi alanlarınız, ilişkiniz, vs. arasında dağılması lazım. Eşit miktarda olmak zorunda değil ama toplam ilginizin çoğu hiçbir zaman partnerinizde olmamalı.

Yalnız ilginizin kısıtlı olmasının onun değerini arttırmasının da bir sınırı var. Bir seviyenin altına düşerseniz ve orada çok kalırsanız, yani partnerinizi sürekli ihmal eder ya da ona mesafeli olursanız, ilginizinin değeri azalmaya başlar. Yani bu konuda belli bir denge noktasında durmanız çok önemli.

Bu denge noktasını bulmak aslında erkeğin doğal olarak yapabileceği bir şey ama birçok erkek maalesef “o denge noktasını nasıl bulacağım” diyor. Genel kural ilginizin kadının bir iki tık altında olması yani bu bir iki tık altında seviyesi ile onun ilgisi yüksekse yükselir, düşükse düşer. Örneğin kadının ilgisi genelde hormonal dalgalanmaları ile azalır ve artar. Azaldığı yerde kendi işinize daha çok bakarsınız yani siz de azaltırsınız. Arttığı yerde kendi işinize daha az bakarsınız. Fakat bu bir tık altı olayının istisnaları var mesela kadın hastayken 3-4 gün onunla çok fazla ilgilenmeniz gerekir, bazen işiniz çok yoğundur 3-4 gün hiç ilgi göstermezsiniz.  Belli bir süre içinde ortalamadan bahsediyoruz.

Yalnız kadınlar arzu duydukları erkeğin tüm ilgisini ve zamanını isteyebilirler. Buna da karşı koymanız önemli zira bu kadının içgüdüsel ve bilinç altında yaptığı bir testtir. Erkeğin bunu ayarlaması aslında çok zor değil. İşinizden, sporunuzdan, sosyal hayatınızdan çok geri kalmaya başladınız mı anlayın ki fazla ilgi veriyorsunuz. Temel ölçüt bu.

Sizin ilginizi değerli yapan en önemli şeylerden biri de, sizin dikkatinizle ne yaptığınız. Bütün gün oyun oynayan, porno izleyen, aylaklık yapan adamın ilgisi değersizdir zira o ilgisini zaten değerli bir şeyden arttırmaz ve ikincisi kendisi değersizdir.

İlginizi değerli yapmak istiyorsanız öncelikle zamanınızı, emeğinizi ve dikkatinizi değerli bir amaca yöneltin. Kendi zamanınıza ve dikkatinize önce siz değer verin. Henüz yüksek değerli bir erkek olmasanız bile o yolda yürüyen ve potansiyeli olan bir erkek olun. Kendi kafanızda en azından. Disiplinli bir şekilde yaptığınız şeyler olsun.

Dikkat edin bunların kadınlarla ya da kadınların sizin ilginize olan tepkisi ile zerre alakası yok. Tamamen sizin kendinize bağlı ve kırmızı hapta sık sık söylediğimiz gibi buraya kadınlar yüzünden gelseniz de temelde probleminiz emeğinize ve zamanınıza saygısızlığınız, kendi zamanınızı ve emeğinizi değersiz görmeniz ve sonuc olarak da kendinizi değersiz görmeniz.

Vereceği ilginin ve ilişkinin kadınların gözünde değeri olmayan adamlara bakın. Hemen hepsi zaten kendi zamanına ve dikkatine değer vermeyen, disiplinsiz, tembel ve zamanlarını boşa harcayan adamlar. Buraya kendi zaman ve emeklerine yani kendilerine değer vermemeye devam ederek kadınların kendilerine değer vermesini sağlayacak mucizeler aramaya geliyorlar.

Kadınları suçlamak kolay, “ben kendime değer vermiyorum ama olsun asıl mesele bu orospuların bana değer vermemesi “ gibi aptalca bir anlamı olmasına rağmen. “Birader kadınlar sana ve dikkatine değer vermiyor tamam da bunun nedeni senin kendine ve dikkatine değer vermemen olabilir mi” diyor. Bu mesajı kabul etmek ciddi anlamda kişisel sorumluluk ister, sonrasında harekete geçmek ise disiplin, sabır ve çalışkanlık. Keşke mucize hap olsaydı gençler. Satar milyarder olurdum.

Neyse, konuya donelim. İlginizi bir kez bu şekilde değerli kıldıktan sonra zaten otomatik olarak kısıtlayacaksınız ama ek olarak da kısıtlamanızı, her durumda ve sürekli kadına yöneltmemenizi tavsiye edeceğim. Öncelikle amacınız ve hedefiniz için çalışmaktan arta kalan ilginin odağında kadın olmamalı. Bu kalan ilginizi arkadaşlarınız, hobileriniz ve kadınınız paylaşmalı. Haftada bir kere de olsa erkek arkadaşlarınız ile çıkıp erkek erkeğe yaptığınız aktiviteler olmalı. Bilgisayar başında olmayan bir hobiniz olmalı.

Dikkat edin, kadına ilgisizlik kasın demiyorum. Öncelikle siz ilgisiz imajı çizmek için ilginizi piyasadan kasarak çekebilirsiniz ama eğer ilginizi değerli yapacak bir misyonunuz yoksa hem bu ilgi çekme esnasında kendi kendinizi yersiniz hem de zaten değerli olmayan bir ilginin kadının gözünde de değeri yoktur. Ha çekmişsiniz, ha vermişsiniz.

İlgi kısıtlamaya kasmak  yerine ilginizi hedefiniz, hobileriniz, arkadaşlarınız ve kadınınız arasında paylaştırırsanız, hedefiniz harici ilginin çoğunu kadınınız bile alsa o ilgi kısıtlıdır ve değerlidir. Bu şekilde kasmadan ilginiz kısıtlanmış ve değerlenmiş olur.

Ve son olarak da ilginize para gibi davranın. Biriktirin, boşa harcamayın. Sağlam bir amaca, hobilere, arkadaşlara vs … harcadığınızdan artanı da bilinçli harcayın. Instagram popolarına like, bir yere gitmeyecek ve nextlemeniz gereken hatunlara zaman olarak harcamayın. Kavgalara, karşılıklı mesajlaşmalara harcamayın. Hoşunuza giden davranışları ödüllendirmeye, sizin zamanınıza değer veren kadınlar, vs … için harcayın.

 

İlgi Yönetimi

Evet arkadaşlar, bugün konumuz ilgi yönetimi daha doğrusu ilişkilerde ilgi yönetimi.

Gün içinde dikkatimizi vermemiz gereken çok fazla şey ve insan var. Bu insanlardan biri de beraber olduğumuz kadın. Ve maalesef birçok erkek, kadınına ilgi gösterme konusunda uçlarda yaşıyor. Ya, kadınını hayatının merkezine koyarak çok fazla ilgi gösteriyor ya da kadınını cepte görerek çok az ilgi gösteriyor. Oysa bir kadınla ilişkinizde dengede olmalısınız. Ne hayatınızın merkezine koyup çok fazla ilgi göstermelisiniz ne de cebinizde görüp çok az ilgi göstermelisiniz.

Yine maalesef birçok erkek kadını kendisine ilgiliyken, iyi davranırken çok az ilgi gösteriyor ve kadını kendisine ilgisizken ya da kötü davranırken çok fazla ilgi gösteriyor. Bu ilgi kavga ya da saatlerce negatif yüklü bir şekilde mesajlaşmak şeklinde de olabiliyor. Oysa yapmanız gereken bunun tam tersi yani ilgiyi ve iyi davranışları abartmadan ilgi ile ödüllendirirken, ilgisizlik ve kötü davranışlarda ilginizi çekmeniz gerekir.

Şimdi devam etmeden ilgi vermek ve ilgi çekmek ne demek onu açıklığa kavuşturalım. Birçok erkek özellikle ilgi çekme olayını çok yanlış anlıyor. İlgi çekmeyi soğuk davranmak, düz trip atmak sanıyor ve sonunda da karın ağrısı bir kadın gibi trip atıyorlar.

Daha fazla ilgi vermek arkadaşlar, daha fazla ilgilenmek, dikkatini vermek, dinlemek, aramak, konuşmak, dokunmak, sarılmak gibi şeyler. Gün içinde çeşitli alanlara dağılmış ilgi ve dikkatinizin daha çoğunu sevgilinizle ya da partnerinizle paylaşmak demek. İlgi çekmek ya da daha az ilgi vermek de, bunları daha az yapıp, hayatınızın daha farklı alanlarına odaklanmak demek. Daha çok sevmek – daha az sevmek, daha sıcak ve daha soğuk olmak değil. Yani ilginizi çektiğiniz bir zaman diliminde işinize veya spora daha fazla zaman ayırıp, partnerinize daha az zaman ayırırken, beraberken partnerinize sevecen ve sıcak davranabilirsiniz.

Şimdi ilgi yönetimini anlatmak kolay, yapmak zor. Zira ilgi yönetimi, birçok erkeğin duygularının zorladığı davranışlara karşı koymayı ya da onların tersini yapmayı gerektiriyor. Maalesef davranışlarımızın ne olacağını belirlerken sadece rasyonel düşünce değil, duygular ve duygusal ihtiyaçlar da önemli rol alıyorlar ve duygularınızı yönetmeyi öğrenmediyseniz, biliyorum ama yapamıyorum oluyorsunuz. Gerçi birçok erkek bunları bilmiyor ama bilip de yapamayanların temel derdi, duygularını yönetecek gücü kazanmaya emek harcamamaları.

Birçok erkek, kadını ilgisizleştiğinde, negatif düşüncelere yatkınlığından dolayı kaygıya kaplıyor. Çok da önemli olmayan ve hatta ilişkiyle alakalı olmayan bir ilgisizlikte (örneğin kadının zihnini meşgul eden bir iş durumu olduğunda), kaygıya kapılıp çok fazla ilgi göstermeye başlayabiliyor. Burada özellikle kaygılı bağlanma eğilimleri varsa, kişinin kendisini tutması oldukça zor oluyor.

Partneriniz yani sevgiliniz ya da eşiniz size ilgi gösterirken de, bu sefer pozitif duygulara fazla kapılıp, karşınızdaki insanın da duygusal ve ruhsal ihtiyaçları olduğunu, ilişkide sadece kendi ihtiyaçlarınızı değil, partnerinizin ihtiyaçlarını da karşılamak gibi bir ödeviniz olduğunu tamamen görmezden gelebiliyorsunuz. Partneriniz bunun sonucunda hır çıkarmaya ya da soğumaya başladığında da, az önce bahsettiğimiz kaygı tarafına geçip aşırı ilgi gösterebiliyorsunuz. Bu aşırı ilgi sadece “affet beni Gönülll” ya da “Tülay evine dön” şeklinde olmak zorunda değil. Kavgalar ve uzun tartışmalar şeklinde de olabilir.

Doğru ilgi yönetiminde ise ilişkinin normal akışında, işiniz ve ilgi alanlarınız içinde partnerinize zaman ayırmayı ve ona ilgi göstermeyi unutmamalısınız. Ayrıca sizin için yaptığı şeyleri de ilgi ile ödüllendirmelisiniz. Örneğin akşam size gelirken sizin için sevdiğiniz bir yemeği alıp getirdiyse, siz de bir akşam onu yemeğe çıkarın. Ya da çiçek alacaksanız ilgisi iyiyken, beklemediği bir anda alın. Çoğu erkek çiçeği, partneri kendisine kızdığında, soğuduğunda ya da sıklıkla kötü davrandığında alır! Resmen sevgilisine, çiçek almak için trip atması gerektiğini öğretir 😊

Partnerinizin size soğuk davranmasını, yanlış yapmasını, çatışma çıkarmasını ise ilgi ile ödüllendirmeyin, ilginizi geri çekin. Örneğin sizi çekmek istediği kavgaya girmeyin. Ya sakin konuşun ya da olmuyorsa sakinleşince konuşuruz diyerek ortamdan çıkın.

İlgi yönetimi ile bir süre sonra karşınızdaki insanın daha fazla oranda istediğiniz şekilde davranmasını sağlayabilirsiniz. Erkek adam sitesinde bu konuyla ilgili yazdığımda birçok insan “ne ya Pavlov’un köpekleri” mi bu diye çıkışmıştı. Ne alakaysa.

Pavlov’un köpekleri olayı yani klasik koşullanma, istemsizdir (ağzından salya akması gibi). Burada bahsettiğimiz şey edimsel koşullanma (operant conditioning) ve bilinçlidir. Edimsel koşullanma ödül ve ceza mekanizmalarıyla istenilen davranışın öğretilme metodudur.

Ama bu olaya sadece ödül – ceza – koşullama olarak bakmak bence yanlış. Bu olay daha çok pozitif ilişki bağını ilgi ile besleme ve negatif ilişki kopukluklarını ilgi ile beslememe olarak görülmeli.

Bir sonraki bölümde yönettiğiniz bu ilgiyi nasıl değerli kılacağınıza, ilgi yönetimi konusundaki modern zaman problemlerine ve bunları nasıl aşabileceğinize değineceğim.

Tekrar ediyorum,  ilgiyi çekeyim derken trip atmayın.

Not 2: Bu yazıyı okuyan bir arkadaş yorumlarda “Pavlov’un köpekleri” gibi demiş. Değil. Pavlov’un köpekleri olayı yani klasik koşullanma, istemsizdir (ağzından salya akması gibi). Burada bahsettiğimiz şey edimsel koşullanma (operant conditioning) ve bilinçlidir. Edimsel koşullanma ödül ve ceza mekanizmalarıyla istenilen davranışın öğretilme metodudur.

İlk buluşmayı ayarlama ile ilgili birkaç tavsiye

15karakteryetmi (anladık yetmiyormuş :)) rumuzlu okuyucu sormuş :

Selamlar,

İki adet sorum olacak biri kısa ötekisi uzun olacak şekilde.

1) Kadınlarla tartışırken özellikle yaptığım bir hamle var. Sessiz kalmak. Aslında her insanla tartışırken işe yaradığını düşünüyorum ama kadınlara karşı etkili bir silah. Karşımdaki kadın bağırıp çağırarak içinde ne varsa boşaltıyor ve sonra kendimden emin bir şekilde doğru argümanlarla onun yanlışını tane tane anlatınca kedi gibi oluyor. Soru ise şu; bu tarz bir davranışın kırmızı hap mentalitesi ile sizce yorumu nasıldır?

2) Bir daha içinde bulunmayacağım ortamlarda tanışıp, telefon numarasını aldığım kadınları görüşmeye davet ettiğimde uzun uzun mazeretler (veya gerçek yoğunlukları) belirterek nazikçe geri çeviriyorlar.

Kendileri ile tanıştığım günkü sohbetlerimde gayet pozitif reaksiyonlar aldığımdan dolayı telefon numaralarını istiyorum ve veriyorlar.

Mesajlaşmayı kullanmamaya çalışıyorum, dolayısıyla davetlerimi arayarak yaparım ve daha önce pek karşılaşmadığım şöyle diyaloglar yaşamaya başladım.

(hal hatır muhabbetinden sonra)
– çok güzel bir mekana gittim geçenlerde. seni de akşam yemeğine götüreyim oraya. perşembe akşamı kaçta çıkıyorsun işten?
– davetin için çok teşekkür ederim ama son zamanlarda çok yoğun bir iş temposundan çıktım. kısa bir süre sonra da sınavım var, ona da hazırlanıyorum bir yandan. perşembe akşamı da aile ziyareti var, biraz dinlendikten sonra ders çalışacağım, ardından da ziyarete gideceğim.

Bu şekilde cevap veren kadınların önceliği olmadığımı dolayısıyla da bana alternatif bir tarih sunmadıklarından dolayı next mi yapmalıyım?

Yoksa, ailesine ve kendi gelişimine değer veren bir kadın olduğunu, next yapmadan önce farklı bir tarihte tekrar bir davette bulunmalı mıyım?

Teker teker alalım, bazı temel bilgileri ara ara tekrarlamakta yarar var :

1) Kadınlarla tartışırken özellikle yaptığım bir hamle var. Sessiz kalmak. Aslında her insanla tartışırken işe yaradığını düşünüyorum ama kadınlara karşı etkili bir silah. Karşımdaki kadın bağırıp çağırarak içinde ne varsa boşaltıyor ve sonra kendimden emin bir şekilde doğru argümanlarla onun yanlışını tane tane anlatınca kedi gibi oluyor.

Kadınla tartışmazsın, hatun duygusal patlamasını yaşarken sessizce dinlersin ya da anahtarını alır gidersin ve hatun sakinleşince söyleyeceğini söylersin ya da gereksiz ise bir şey söylemezsin. Kırmızı haplı bir davranış. Duygularına yenilip karşılıklı bağırışma ise mavi haplıdır.

2) Bir daha içinde bulunmayacağım ortamlarda tanışıp, telefon numarasını aldığım kadınları görüşmeye davet ettiğimde uzun uzun mazeretler (veya gerçek yoğunlukları) belirterek nazikçe geri çeviriyorlar.

Kendileri ile tanıştığım günkü sohbetlerimde gayet pozitif reaksiyonlar aldığımdan dolayı telefon numaralarını istiyorum ve veriyorlar.

Bundan 10 yıl önce telefon numarası almak işin 50%si idi. Şimdi ise pek bir anlamı yok. Çoğu hatun nezaketinden konuşuyor ama telefon verirken aslında telefon vermeyip yüzyüze reddetmek yerine sonra reddetmeyi düşünüyor. Günümüz ilişkilerinin gerçeği. Ortam bu diye kabul edip avlanacaksınız. Hatta şunu söyleyeyim 10 sene önce ortalama bir erkek bugünkü kadar telefon alamazdı. Ama günümüz erkeği daha yetenekli olduğundan değil, telefon vermenin öneminin sıfırlanmasından.

– çok güzel bir mekana gittim geçenlerde. seni de akşam yemeğine götüreyim oraya. perşembe akşamı kaçta çıkıyorsun işten?

İlk buluşmada yapmaman gerekenler listesinin en tepesinden 2 hatan var :

1 – Akşam yemeği : İlk buluşmada bir kızı asla yemeğe götürmeyin. Asla. Sex and the City dizisinde Carrie Bradshaw karısı “kötü ilk buluşma yoktur, iyi ilk buluşma veya bedava akşam yemeği vardır” diye muştuladığından beridir akşam yemeği bedavacı kızların aptal erkek yolma yöntemi oldu. Yani geldi mi neden geldiğini bilemezsin? Oysa bir kahve içip oradan bir iki şey içmeye gelen kızın aptal silkelemek için gelmediği daha barizdir.

Ama akşam yemeğinin asıl problemi şudur : senin kıza “bak yanlış anlama ben sağlayıcı betayım, hani alfa falan sandıysan yanılıyor olabilirsin” demen gibi bir şey bu. Kız ne yapsın? Hayatına giren erkeklerden maskülen alfa olanları hafif bir iki içki / kahve içmeye çağırmış, bunlar dışındaki beta sürüsü ise yemeklere çağırmış. Nasıl bir eşleştirme yapacakları aşikar.

2 – perşembe akşamı kaçta çıkıyorsun işten?

Yarı dominant. Yeri söylemişsin, günü söylemişsin, saati neden soruyorsun? Neden olduğunu ben sana söyleyeyim. Çünkü kızı yeterince geç bir saatte çağırıp (830 mesela) sonra ordan yatağa geçme ihtimalini düşündüğünü belirtmeye cesaretin olmadığı için. Tavşanlık – saldıraylık dengesinde saldıray görünmemek için tavşan görünme riskini göze alıyorsun. Dezavantaj, kızın bilinçaltına uslu çocuk mesajı atıyorsun.

Bu şekilde cevap veren kadınların önceliği olmadığımı dolayısıyla da bana alternatif bir tarih sunmadıklarından dolayı next mi yapmalıyım?

Hayır. Muhtemelen önceliği değilsin ama bu aşamada kızın gerçekten bahsettiği bahanelerle gelmeme ihtimali yeterince yüksek. Tavsiyem, bir kızı iki kere dışarı davet etmek ve eğer ikisinde de reddediyor fakat alternatif sunmuyorsa nextlemektir. İki davet ve sıfır alternatif önerisinden sonra gerçekten bir bahanesi olma ihtimali güvenli bir şekilde ihmal edebileceğiniz kadar azdır.

Hadi bu aşağıdakiler de benden bonus :

1 – İlk buluşmada iki aşamalı geçiş yapın. İlkin ucuz bir yerde, mesela Starbucks’ta veya simitçide buluşun. Sizinle beraber olma ihtimalini düşünen hatun bunlara hayır demez. Burada birbirinizi beğenirseniz daha pahalı içkilerin olacağı mekana geçin, beğenmezseniz kız bir bahane bulur. Bulmazsa siz bir bahane bulup sıvışabilirsiniz.

2 – İlk buluşmayı evinize yakın ayarlayın. İlk buluşmada bir iki öpücükten sonra yatakta son dakika direnci yaratmaya en müsait olay, trafikte 45 dakika taksi ya da araba seyahati ile o buluşmanın ateşinin sönmesidir. Evinizin sokağındaki pastane de olmasın yalnız, o da kızda tam tersi yönden son dakika direnci yaratabilir.

3 – Asla çok içmeyin, çok içirmeyin. Sarhoş bir kadını evinize götürmeyin, sarhoş kadının evine gitmeyin. Güvenli bir şekilde eve gitmesini sağlamak isterseniz okey ama çok sarhoş ise o gece orada biter.

4 – Evde ise eğer içiyorsanız bir iki içkiniz ve yedekte prezervatifiniz olsun.

Saha raporu – Biten uzak mesafe ilişkisinin ardından

Dün hayatımdaki ilk uzak mesafeli ilişkiyi sonlandırdım. Bence sonlandırmakta biraz geç kaldım ama zararın neresinden dönersem kardır diyorum. Bu ilişkinin içindeyken kırmızı hap öğretilerine genel hatlarıyla hâkim olduğum için daha sağlıklı gözlem yapabildiğimi düşünüyorum.

Kızı özetlemem gerekirse tam olarak benim kontrolümde olan, hatta neredeyse bir dediğimi iki etmeyen, kavgasız gürültüsüz ve progresif diyebileceğimiz (dil öğrenmek için türlü yollar deneyen, yanıma gelmek için uçak bileti alması gerekiyordu, bunun için garsonluk yapan, derslerine düzenli çalışan ve sağda solda sürtmeyen) bir kızdı. Hatta tanıştırdığım arkadaşlarım bana sürekli “bu kıza ne yaptın? Ne desen yapacakmış gibi duruyor” tarzı cümleler kuruyorlardı. 3. şahıslardan da bu tarz yorumlar alınca benim de içim iyice rahat ediyordu.(Sanırım ben de burada kendime bir konfor alanı oluşturdum. Güzel bir yüzü ve fiziği, uysal ve feminen tavırları olan ve gece hayatı olmayan Avrupalı bir kızla birliktelikten başka nasıl bir birliktelik isteyebilirdim ki, değil mi?) Aramızda mesafeler varken de sürekli mesaj atıyor, ben sormadan günlerini raporluyor ve en kötü üç günde bir arıyordu.

Şimdi buraya kadar herhangi bir problem yoktu anlayacağınız üzere. Problemler biz eylül sonu tatile gitmeden önce takındığı soğuk tavırlarla başladı. Bu soğukluğunu zaten bir hafta sonra görüşeceğimiz için görmezden geldim ve ciddiye almadım. Tatile gittiğimizde(herkes kendi parasını kendisi ödüyor bu arada, beni yolduğu falan da yoktu) ilk iki gün soğuk davrandıktan sonra benim de çok ilgilenmemem ve düzgün davranmadığı takdirde böyle devam edeceğini söylemem (burada konuşmak bir hata olabilir) neticesinde tekrar eski hale gelmesi; hatta daha da fazla bağlılık göstermesi kafamı iyice kurcalamıştı. Tatilden dönüşte daha da sık araması, sürekli mesaj atması (burada 3e 2’den 5’e 2’ye çıktı ilgi boyutu) derken takribi 10 gün önce son görüşmemizi yaptık. İlginç bir şekilde o günden sonra hiçbir şey olmasa bile bir şeylerin ters gittiğini hissettim ama pek de kurcalamadım, yine tribal bir döneme girmiştir dedim.

Sonrasında bir kere aradım ve geri dönüş olmayınca ertesi gün sıkıntının ne olduğunu sordum ve klasik bir “her şey yolunda, sadece biraz tuhaf hissediyorum” temalı bir cevap aldım. Verdiği cevaptan her şeyin sıkıntıda olduğu açıktı. Cevap vermeyip birkaç gün bekledim ve dün başka bir durumu anlattığım bir mesaj attım ve gerekirse ilişkiyi bitirmek için pozisyon aldım.”Ok” mesajı aldıktan sonra “söyle bakalım sorun ne” dedim. Cevap vermediğini görünce hiçbir şey demeden instagramdan silip engelledim. Hayatımda olmak istemiyorduysa yardımcı olayım dedim bir nevi.

Kırmızı hapı okuyan ve yer yer özümseyebildiğini düşünen biri olarak bir de özeleştiri yapmamda fayda var diye düşünüyorum.

Öncelikle kırmızı hapın düzenli ilişkiye karşı olduğuna inanmıyorum. Kırmızı hapın bize “bak kardeşim, yaşadığın dünya böyle, aklını başına al ve kendini hayatının merkezine koyarak yükselmeye bak. Kadınlar da doğaları gereği böyle canlılar, bunları göz önünde bulundur. Ve herkesin(sadece kadınların değil) ne dediğine değil ne yaptığına bak.” Dediğini düşünüyorum.

Gördüğüm kadarıyla benim hatam sahip olduğum havayı ve gizemi kaybetmeye başlamam ve ilişkinin kontrolüm dışına çıkmaya başladığını görüp panik olmam (aramızda fiziki bir mesafe varken kontrol etmem zaten çok zordu). Bir kere sıkıntı çıkması tamamdı, çözüp olumlu geri dönüşü sağlamıştım. İkincisiyse bunun kronikleştiğini işaret ediyordu ve artık yavaş yavaş rütbesini düşürmesine vesile olmuştu ancak bir yandan da “siktir et git üstüne ve kurtul” kafasındaydım. Bu düşünce yapısı içinde olmak da hatalıydı sanırım. Ama olan oldu, ben de kendime birisinin bu derece saygısız davranmasını karşılıksız bırakamazdım ve verebileceğim en iyi karşılığı vererek hayatımdan çıkardım.

Ayrıca önümüzdeki ay ziyaretime gelmek için biletini almıştı. Durumu düzeltmek için bekleyebilirdim, zira yanımda olduğu zamanki rahatlığını ve mutluluğunu görebiliyordum. (Bununla alakalı gözlemimi daha kısa bir yazıda anlatacağım) Ancak bir durum iki kere gerçekleştiyse bunun düzelmesi için her seferinde çaba harcamayı, ya da böyle bir durumda olmayı, kendimden yemek olarak gördüm ve bitirdim. Bu süreçte kendimi yer yer kötü hissettim ama asla melankoliye kapılıp kendimi dışarıya kapatmak, işlerimi ertelemek/yarım yamalak yapmak ya da sporu aksatmak gibi bana zararı olacak saçma sapan şeyler yapmadım. Kırmızı hapın aynı zamanda bizi “kötü hissetmemeye” programlamadığını, tersine bizim de duygularımız olduğunu, onlarla barışık olmamız ve kaçmamamız gerektiğini ama bu duyguların geçici olduğunu, asla onların akışında gitmememiz gerektiğini ve kontrolü katiyen bırakmamız gerektiğini söylediğini düşünüyorum.

Yaşadığım olay ve sahip olduğum gözlem kabaca bu şekilde. Tabii ki olaya birinci dereceden şahit olmadığınız için detaylı bir yorum yapamayacaksınız ama ufak detaylar dışında bütün ilişkiler birbirine benzer sonuçta.

Hikâyemden diğer arkadaşların da faydalanabileceğini ve faydalı yorumlar yapabileceğinizi düşündüğüm için size göndermeyi düşündüm. Yorumlarınızı takip edeceğim.

Görüşmek üzere.

Konuk yazar : Sontecrübemüzerine