Bu yazı çocuk yapmak isteyen erkekler ve genç erkekler için ki çoğunuz öylesiniz. Hacı ben yaşlanana kadar genç kadınlarla takılırım ya da evlensem bile çocuk yapmam ve gerisi beni ilgilendirmez diyen 35 yaş üstü biriyseniz evet daha zor olsa da eğer oyununuz iyiyse, fitseniz ve finansal olarak sağlamsanız bunu yapabilirsiniz. Bu yazıyı pas geçebilirsiniz. 30 yaş altındaysanız okuyun zira bu konudaki fikriniz (bu yazıyla alakasız olarak) büyük ihtimalle değişecek.
Pad Stedman’dan acımasız gerçekler. 35 – 40 arasında erkekler için dedikleri biraz abartı olsa da gerçeklik payı var. O nedenle paylaşmak istedim.
İnternetteki en yıkıcı, en mantıksız tavsiyelerden birisi de, erkeklerin “duvar” konusunda endişelenmemelerini söyleyen kırmızı hap tavsiyesi.
Erkeklerin çocuk yapmak için “potansiyel” olarak daha çok vakti olduğu doğru olsa da, çocuk yapma potansiyelinizi devam ettirmek için daha da genç kadınlarla birlikte olmanız gerekli.
Fit ve finansal olarak sağlam durumda olsanız bile, 35 yaşını geçtikten sonra bunu yapmanız zorlaşır. Uygulamalarda 20’lerinde kadınlarla eşleşmeniz seyrekleşir. Sosyal çevreniz, aynı yaşlarda çiftlerle dolmaya başlar.
40 yaşına geldiğinizde, bu zorluklar size karşı kurulmuş bir komplo teorisi gibi görünmeye başlar. Karşınıza çıkan her opsiyon ya doğurganlığının sonlarındadır ya da doğurganlık dönemini geride bırakmıştır.
Özellikle 35 – 40 yaş arası yine de doğurganlığı sonlarda olmayan kadın bulmanız zor değil ama 40’ından sonra her geçen yıl, bahsettiği şey daha da doğru hale geliyor.
Genç kadınlarla buluşsanız bile, yaşıtınız bir erkeğe göre çok sıradışı bir yaşam sürmeniz gerekir ve daha genç insanlarla takılmanız gerekir (bunun da kendine has problemleri var).
Buna tam olarak katılmıyorum zira kendinden 10 yaş büyük bir erkeğin yaptıklarına uyan genç kadın bulmanız mümkün ama arkadaşlar, dediği kısmen doğru.
Ya da, kadınlarsa soğuk yaklaşmayı öğrenmeniz gerekir. Bu kolay değil ve kendini adamayı gerektirir.
Kendini adamayı gerektirir demek abartı ama zor olduğu ve daha fazla çaba gerektirdiği gerçek. Fakat yürümeyi öğrenmeyi çoğu erkek 40’larına bırakmıyor. Bırakmadığınızı umuyorum.
Bunu hayatınızın ortasında kolayca öğrenebilirmişsiniz gibi davranmak saçma.
Evet, evlenmeseniz bile bunu daha önce öğrenmeniz çok daha iyi.
Bu arada daha yaşlı bir erkeğin seks için daha genç kızları tavlayabilmesi ile onu çocuklarını yapmaya ikna etmesi aynı şey değiller.
“Çocuklarını yapmaya ikna etmesi” lafı ezik olmuş be Pad. Kadının çocuklarını yapmayı istemesi daha doğru.
Çoğu zaman kadınlar çok daha yaşlı erkeklerle çeşit olsun diye yatabilirler.
Doğru.
20 – 59 yaş arası erkeklere düzenli olarak danışmanlık yapıyorum. Eğer çocuk istiyorsanız kadınlarla buluşma konusunda gerçeklik şu:
20’lerinde: Çözmesi kolay bir problem
20’lerinin ikinci yarısında evet. İlk yarısında değil.
30’larında: Çok çözülebilir bir problem ama değişiklikler yapmanız lazım ve zaman kaybedemezsiniz.
Doğru.
40’larında: Çok fazla çaba ve ciddi yaşam stili değişiklikleri gerekir.
50’lerinde: Hayatın birçok yönden tersine çevrilmesi gerekir ve ekstrem bir kendini adama gerektirir.
Paradoks şu ki yaşlandıkça daha fazla değişiklik yapmanız gerekir ama değişiklik yapmak daha da zorlaşır.
Bu, 40’ında ve 50’sinde olan erkekler için çok geç anlamına gelmiyor, çok geç değil.
Evet çok geç değil ama hiç çocuk sahibi olmama ihtimaliniz ciddi oranda artıyor.
Ama sizin başa çıkabileceğinize göre çok daha fazla zorlukla karşılaşacaksınız. Şarap gibi yıllansanız bile (ki böyle olması en temel gereksinim), oyunu hayatın ileri yaşlarında öğrenmek , başka her şeyi öğrenmek gibi, daha da zorlaşıyor.
Oyunu daha önceleri öğrenseniz bile, doğurganlık penceresinde bir kadınla çocuk yapmak üzere birleşmeniz yine de zorlaşıyor.
Ama daha genç kadınlara ulaşmak asıl problem. Eğer (genç kadınlara ulaşımı kolay olan) çok spesifik bir alanda çalışmıyorsanız, bu sorun büyük zorluklarla uğraşmadan aşılmıyor.
Bu nedenle, sırf erkeksiniz diye 10 yıllarca daha fazla zamanınız olduğunu söyleyenlere inanmayın. Teknik olarak doğru olabilir.
Biri adama yorumlarda teknik olarak bu doğru olabilirse neden mantıksız diyorsun diye sormuş. Pad Stedman’da teknik olarak mevsimi geçtiğinde, güz aylarının sonlarında ağaçta elma bulma ihtimalinizin olması, elma toplamayı güze bırakmanızın saçma olduğu gerçeğini değiştirmez diye cevaplıyor.
Pratik olarak ise doğru değil. Genç kadınlarla buluşmaya çok geç başlarsanız, aile kurma ihtimaliniz zaman içinde azalır. Gerçek “kırmızı hap” budur. Bununla (bu acı gerçekle) şimdiden yüzleşmeniz çok daha iyi.
Bu konuda ben de bir yazı yazmıştım: 20’li yaş kadın, 40 yaş erkek evliliği. Orada 40’ına kadar kadınlarla takıl, 40’ında 20’lik bir kadın bul ve evlen tavsiyesinin kötü bir tavsiye olduğunu (gördüğüm kadarıyla Rollo Tomassi böyle bir tavsiye veriyor) söylemiştim. Bu arada bana hay velüyü men olursanız çocuk oyuncağı diye gelmeyin, onu zaten linklediğim yazıda ve podcast yayınında eleştirdim ama daha da önemlisi ben tavsiyemi %0.1 elit erkekler kulübü ile sınırlandırmıyorum. Çoğunuz milyoner olmayacaksınız, olamayacaksınız. Çocuk yapmanızın “garanti” olması için milyoner ya da ona yakın biri olmak zorunda olmamalısınız. Çünkü o zaman bir kadının sizden çocuğu boşanıp nafaka yerim diye mi yoksa sizden çocuk yapmak için mi evlendiğini anlamanız da çok güç.
Vakaya geçmeden önce belirtmem gerekli ben ilişkilere kaygılı bağlanan biriymişim bunuda videolarını izleyerek öğrendim. Vaka incelemesi de yapabilirsin istersen dilediğin gibi.
Bundan yaklaşık bir ay önce bir kızla tanıştım. Bir kahve içmeye davet ettim kabul etti ve kahvemizi içtik tatlımızı yedik. Daha sonra ertesi gün ertesi gün derken hergün görüşmeye (bu görüşmeler hep benim davetim üzerine gerçekleşti) devam ettik.
Bir kadınla başlangıçta tüm görüşmelerin sizin davetinizle gerçekleşmesinde bir problem yok. Problem, hergün görüşmen. Kadınların bir erkekten hoşlanıp aşık olmaları için, acaba ne zaman arayacak gibi bir belirsizliğe, gizeme ihtiyaçları var. Sen hergün buluşarak kızı arkadaşa çeviriyorsun.
Herşey keyifli geçiyordu ta ki ilk haftadan ben bu kızı karşıma alıp bir konuşma yapana kadar.
Eyvah. Açılmak pişmanlıktır. Genelde bir yere gitmiyor, lafla kurtarıyım şeklinde yapılan bir hamledir. Genelde geri teper.
Kendisiyle arkadaş olmak istemediğimi, kendisine olan ilgimin sebebinin bir ilişki olabilir mi düşüncesi olduğunu belirtmemdi.
Yani, aranızdaki etkileşimin bir yere gitmediğini görünce, ilişkinin kadını olarak bir yere götürebileceğim fikrine kapıldın. Kadından daha fazla ilişki öncelikli olman, hadi oldun bunu belirtmen, genelde ters teper. Şimdi kızın ilgisi yüksekse bu aptalca açılmaya rağmen de olur ama eğer kızın ilgisi henüz düşükse, pişmemiş yemeği ocaktan çıkarıp masaya koyman gibi olabilecek işi de mahvedersin.
Neyse ben bu konuşmayı yaptım. Kendisi ”Bir haftada bir insanın bir insandan hoşlanamayacağı anca beğenebileceğini söyledi ve arkadaş olarak kalıp kalamayacağımızı sordu”.
Söylediklerinde doğruluk payı var ama olan oldu. Bundan sonra evet haklısın, hoşlanmanı bekleyeceğim diye kızla görüşmeye devam etme.
ben tekrar niyetimin bu yönde olduğunu belirttim ve sonra ben bu kızı evine bıraktım. Akşam eve gidince loser gibi kendimi açıklama hissi duydum ve ilk haftadan kimsenin kimseyi birinci haftadan sevemeyeceğini benimde bildiğimi sadece ilgimin sebebinin kendisiyle ciddi bir ilişki kurmak istediğimi belirten bir text yazdım.
Zıçmak yetmez, zıvamak da lazım. Bu iş burada bitti mi, olmayacak mı, çok büyük hata mı yaptım kaygısına karşı durmanız, bu tür kaygılardan güçlü olmanız lazım. Aslında hayatınız sosyal açıdan, kızlar açısından, iş açısından az çok doyumlu olursa bu kaygılar şiddetli olmaz. Şiddetli olsa bile sizin bunlarla başbaşa kalıp, bu kaygıları rahatlatmaya yönelik ve hemen her zaman uzun vadede zararlı davranışlardan kaçmanız lazım.
Daha sonraları ben hergün bu kızın iş yerine gitmeye kendisiyle görüşmeye çalışmaya devam ettim.(Ama hergün gidiyorum gitmediğim günler yazıyorum falan) Kız her çıkma teklifimi kabul ediyor ve geziyor eğleniyorduk.
Kızın istediği oldu. Sen kızla daha fazlası isteğini çöpe attın ve kızın friendzone alanında birgün yüzüme bakar diye beklemeye başladın.
Birbirimizi tanımaya çalışıyorduk. Ben o aralarda kızın ailevi sıkıntılar yaşadığını falan öğrendim.
Daha sonra yine bir buluşmamızda yemek yerken ben buna eski ilişkileriyle ilgili bir soru sordum.
Çok kız kıza muhabbet.
Kız önce anlatmak istemedi daha sonra anlattı ben yorumsuz dinledim ve sonra anlattığına pişman oldu keşke sana anlatmasaydım vs. dedi.(Kızın erkeklere karşı güvensizliği mevcut ve pesimist bir ruh haline sahip bundan sonra bir ilişki yaşarsa yine aynı şeyleri yaşamaktan korkuyor).
Bu da senin gibi efendi erkekler için istenmediğini kabul etmeme bahanesine dönmeye yatkın bir hikaye. “Onun yanında olursam, en efendi, en iyi erkek ben olursam, onun erkeklere güvenmesini yeniden sağlarsam, beni ister. Aslında bana arzusu yok değil, erkeklere karşı güvensiz. Erkeklere karşı güveni gelince, beni de erkek olarak görecek”. Bu hikaye genellikle, kız erkeklere yeniden güvensin diye saçını süpürge eden oğlumuzun, kızın ilişkiye hazır olduğunda başka bir erkeğe gitmesi ile biter.
Daha sonraları yine buluşmalarımızda konuşmaya eğlenmeye devam ettik bu buluşmalarda yine eski ilişkilerinden bahsetmeye devam etti(bu durum bende kuşkular yaratmaya başladı acaba eski ilişkisini mi unutamıyor gibi).
Kızlar kendi aralarında böyle kız kıza konuşurlar. Sana eski ilişkisini anlatıp durması, seni istediği bir erkek olarak değil de, kız arkadaş olarak gördüğüne işaret.
Bu arada sen de bol bol duygusal yatırım yaparak kendini içinden çıkmanın aylar alacağı bir deliğe gömüyorsun.
Şunu da belirtmem gerek ki yani biz 30-35 gün bi flört süreci geçirdiysek rahat bi 25-26 gün dışarda buluştuk(hepsi benim gayretimle).
Daha önceki videolarında belirttiğin gibi ben çok duygusal yatırım yapıyordum kendisinden bir karşılık göremiyordum ve bu durum canımı çok sıkıyordu.
Senin gibi duygusal yatırım yapan adam sonra gelip neden acım hemen geçmiyor diye soruyor. Kendine ne kadar derin kuyu kazarsan, çıkman o kadar zaman alır.
Bunu kendisine de belirtiyordum sürekli ben sana yazıyorum ben seni arayıp buluşalım diyorum diye, kendisi ise bu duruma karşılık bunun benimle bir ilgisi olmadığını kendisinin bütün arkadaşlarına karşı böyle davrandığından bahsediyordu.
Bütün arkadaşlarıyla aynı statüde bir arkadaşsın. Kızın bu noktada sana erkek olarak hiçbir ilgisi kalmamış. Seninle ilgisi var, sana karşı bir ilgisinin olmaması ile ilgisi var.
Anlayacağın bu ilişki için sadece kendimin yatırım yapmasından sıkılmıştım. İlişkinin üçüncü haftasında Yine bir gün ben kafamda bir konuşma kurdum.
Birincisi aranızda bir ilişki yok. İkincisi, arzunun pazarlığını yapmaya çalışacaksın. Hüsran is loading.
kızla buluştuk eğlendik eve dönüş yolunda kendisine eski ilişkisini unutup unutmadığını sordum. Kendisi işte unuttuğumu düşünüyorum falan dedi. Daha sonra eve dönüş yolunda benim artık bu ilişkiyi bu şekilde sürdürmeye hem duygusal hem de mental açıdan takaatimin kalmadığını bütün yatırımın benim tarafımdan yapıldığını kendisinin bana bir ilgisinin olup olmadığını sordum.
Bu sorunun cevabını biliyorsun. Niye soruyorsun?
Kendisi bana şu an için bir ilgisinin olmadığını söyledi
Bana sorsan ben sana söylerdim.
ve ben bunun üzerine madem ilgin yok benimde senin için yapabileceğim birşey kalmıyor dedim ve artık kendisine artık seni ne arayacağım nede yazmayacağım dedim.
Bunun arkasında durmaya niyetin yoksa, “bak ben gidiyorum ha, gidiyorum bak, durdurmazsan giderim” blöfü.
Eğer ki sende birgün bana karşı bir ilgin olduğunu hissedersen yaz yoksa hiç ümit verme yazma dedim.
Ümit verme çok ezik olmuş ve aynı zamanda çok çok aptalca. Düşünsene. Diyelim sen erkek gibi bıraktın gittin ve kız istemeye başladı. Diyelim bu oldu. Tam arayacakken “ya şimdi zavallı ümit verme yıkma beni dedi, ben de emin değilim adamı arayıp üzmeyeyim” diye seni aramayacak.
Tam bir ayrılık konuşmasıydı
Af buyur aranızda ne var ki ayrıldınız? Arkadaşınla küstün sadece.
yani daha sonra ayrılık vakti geldi el sıkıştık ve ayrıldık. Ben evime dönerken bir baktım arabada kendisinin oturduğu yerde telefon kabını unutmuş.(Kabını unutmamış bilerek bırakmış kendisi daha sonra söyledi.) Ben kendisini aradım telefon kabını unuttuğunu söyledim ve evet dedi ve bende kendisine daha sonra vereceğimi söyledim. Ayrılık konuşmasının üzerinden bir saat geçmişti ki
Ayrılık yok birader. Sen hayal dünyasındasın.
bana instagramdan reels göndermeye başladı eski sevgilim kahrolsun yeni sevgilim var olsun gibisinden göndermeli.
Sana mı? Eski sevgilisine olmasın. Seninle ne alaka? Açlıktan rüya görüyorsun. Ha sana özel gönderiyorsa o zaman o da seni yörüngede fıldır fıldır çevirmek için ama asıl sen sözünün eri bir erkek misin yoksa ilk ekmek kırıntısında sözünü çöpe atacak bir zavallı mısın diye shit test atıyor.
bende kısa kısa cevaplar vermeyi sürdürdüm ertesi günlerde yine kendisi bana kendi selfielerini kendi videolarını atmaya başladı.
İlk ekmek kırıntısında sözünü çöpe atan insansın. Şaşırtıcı değil.
Yine ben bunu birgün buluşmaya çağırdım buluştuk eğlenceli zaman geçirdik ama benim kafamda hala oturmayan taşlar var bu kız acaba eski sevgilisini unutamıyor mu acaba diye? dönüş yolunda yine kendisine bu soruyu sordum. Kendisi bunu cevapladığını söyledi ben unuttuğunu mu düşünüyorsun? yoksa gerçekten unuttun mu? ikisi farklı şeyler dedim. unuttum dedi ben de tamam dedim evine bıraktım. Ama ben kıza hergün mesajlar atıyorum hergün görmeye gidiyorum. Tam bir takıntılı adam portresi çiziyorum anlayacağın.
İki ekmek kırıntısına, yine birgün sıram gelir diye friendzone diyarındaki pozisyonuna geçen bir adamsın.
Bu ikinci eski ilişki sorgusu sonrası kız bana soğuk davranmaya başladı. İyi olmadığından bu kadar sorgunun kendisini yorduğundan falan bahsetti iki üç gün böyle soğuk devam etti hala ilk mesajları ben atıyorum falan derken.
Sana niye ilk mesajı atsın ki? Yüzüne tükürse yarabbi şükür, hem belki bu french kiss tükürük alışverişinin ön adımıdır diye umutlanıp yörüngede beklemeye devam edeceksin.
Birgün yine ben buna bu şekilde devam etmek istemediğimi belirttim bu sefer sen bilirsin dedi ve kesti attı.
Sen bu şekilde devam etmek istemediğini daha önce belirttin hatırlarsan. İlk kuyruk sallamaya ağzından salyalar akarak dönmeden az önce.
Ben ertesi gün buluşmak istediğimi söyledim. Kendisi bir arkadaşıyla buluşacağını vaktinin olmadığını ama çok önemliyse bi yarım saat ayırabileceğini söyledi ve buluştuk.
Lütfetmiş prenses. Bu yarım saati iyi değerlendir 😀
Kendisi bu konuşmada belli bir üslup içerisinde ilgimin onu boğduğunu, benimkinin bir takıntı olduğunu(Büyük ihtimalle kız benden korktu acaba bu sapık mı takıntılı mı diye) söyledi. Sorgulamalarının onu irite ettiğinden bahsetti oysa ki önceleri ne kadar eğlendiğimizden falan bahsetti.
Ne biçim arkadaşsın sen, sürekli soru soru.
Bende toparlamak ve ilişkiyi kurtarabilmek için resmen yalvaran bir pozisyona girdim
There is no ilişki Neo. Yuh yahu, hala kendini ilişkide sanıyorsun.
ben artık senin eski ilişkini unuttuğunu düşünüyorum benim için herşeyin netleştiğinden falan bahsettim.
Senden zerre hoşlanmadığı kısmına bir türlü kafan basmıyor.
O da artık bilmiyorum senin yanında artık eğlenebileceğimi düşünmüyorum.
Pipini görmek istemiyorum. Pipisiz arkadaş olarak iyiydin ama işte ne biliim artık olmasan da olur.
Bu sorgular beni gerçekten rahatsız etti vs dedi. bende bu durumu düzeltebilmek için gerekirse kendimi ve ilgimi çekebileceğimi söyledim
Utanç verici.
ve ne yapabileceğimi sordum ve o da dediğini yap yani kendini geri çek dedi ben de tamam dedim ve ayrıldık.
Hahaha. Kız sana git başımdan demiş ama sen şimdi tabii 2 gün kendini çekip sonra yine kızın peşine düşeceksin.
Ben yaklaşık beş gündür kıza yazmadım.
Zavallısın ama ben 2 gün dayanırsın diye tahmin etmiştim 😀 Bu kız sana ulaşana kadar ona ulaşmaman lazım ama zaten senin bu kızı artık tamamen bırakman lazım.
Daha sonra benim bu kızın yöneticisiyle(kadın) bir öğlen yemeği planım vardı ve yemeğe çıktık. Kadın bana kızın bizim her yaşadığımız olayı, yazışmaları kendisine anlattığını söyledi. Ben şok oldum. Sizin yaşadıklarınızı bütün işyeri biliyor dedi. Kız yöneticisine bana yol verdiğini söylemiş. daha sonra yemeğimizi yerken yine kadın laf arasında bana kızın işyerinden başka bir çocukla görüşmeye başladığını ve galiba çocuktan hoşlandığını söyledi.
Kıza hiç kızma. Kız sana seni istemediğini 50 kere belli etti. Sen ise kendini bedava peşkeş çektin, arkadaş olarak kullan belki birgün verirsin diye kapına ayak paspası olurum dedin!
Gerçi kızda da karakter problemi var. Flört ayağına birini bulana kadar senin ilgini yiyor. Ama sen kendini korumayı, böyle durumlara düşmemeyi bileceksin, kızların insafına kalmayacaksın.
Ben bi afalladım iyice acaba diyorum ki bunlar gerçekler mi yoksa ikisi bir olup bana shit test mi uyguluyorlar anlamlandıramadım düşüncelerini merak ediyorum.
Oha! Ben de hatanı anlamışsındır diye okuyorum. Birader kız senden hoşlanmıyor, bu kadar uyduluk sonrası bir daha senden hoşlanamaz. Azıcık erkek ol, onurlu ol ve kızı tamamen bırak git. Bu kızın arkadaş alanında sırasını bekleyen yedek lastiksin ve çoğu yedek lastik gibi sıra mıra gelmeyecekti zaten. Bir daha bu kızla asla görüşme. Bir daha o sana ulaşsa bile kızla görüşme. Bu iş olmaz.
Abi selam, 35 yaşındayım ve ticaret işiyle uğraşıyorum. Bu sene içerisinde başımdan geçen ve nişanın kıyısından dönen bir ilişkim oldu. Ben bu işin içinden bir şekilde çıktım ve sonradan hatalarımın da genel anlamda farkına vardım ancak tanıdığım Mahmut Abi’nin mutlaka yüzüme çarpacağı çok daha fazla hata çıkacağını biliyorum o sebeple yazmak istedim.
Ben geçen seneye kadar evlilik konusundan uzak, geçici ilişkiler yaşayan ve ilişkinin ciddiyete döneceğini hissettiğim an yavaş yavaş karşı tarafı soğutarak kaçan bir adamdım.
Yani 34 yaşına kadar uzun süreli ilişki kabiliyeti ve tecrübesi edinmedin. Uzun süreli ilişki tecrübesi için bu kadar beklemeyin. Senin durumunda olanlar genellikle uzun süreli ilişkiye geçmek istediklerinde çok zorluk yaşıyorlar.
“ilişkinin ciddiyete döneceğini hissettiğim an yavaş yavaş karşı tarafı soğutarak kaçan bir adamdım” neyden kaynaklanıyor bilmiyorum ama geçmişteki bir travmadan olabilir. Fakat bu dediğin genellikle ciddiye döneceğini hissettiğinde, çok bağlanıp acı çekmekten korktuğundan olur.
Öncelikle yaşım artık biraz yürüdüğünden, tahmin edersiniz ki şuan bile evlenmem konusunda yoğun ailevi ve çevresel baskıya maruz kalan birisiyim. Bu baskı, etraftaki herkesten gelen o “hala evlenmedin mi?” baskısı derken ben de artık bir şekilde geciktiğime inandım …
Evet gecikiyorsun. Bence erkekler için ideal evlilik yaşı 32 ya da 30 – 32 ama bir iki tane uzun süreli denemesi ve olmamasına da pay bırakırsan (2 x 2 yıl), 28 yaşında başlaman gereken işe 6 sene sonra başlamışsın. Ama bunun yanında çok da geç sayılmaz o nedenle aceleye getirip de daha fazla vakit kaybetmemen ya da kötü bir evliliğe girmemen lazım.
ve karşıma çıkacak ilk, evliliği yürütebileceğimi düşüneceğim bir hatun kişisiyle bu kez kaçmamak üzere ciddiyete gitmeye karar verdim.
Karşına çıkacak ilk evliliği yürütebileceğini düşüneceğin kadınla olmayacak. Olması için zorlamamalısın.
Yürütebilmek derken aklımdaki evlilik; fiziksel olarak güzel bir kızdan çok, orta halli, kendini bilen ve olgunlaşmış bir kızla karşılıklı saygı çerçevesinde bir evlilikti diyeyim.
Neyse, kızla bir şekilde tanıştık hikayeyi uzatmamak adına detaya inmiyorum. Gel zaman git zaman 2 ay kadar vakit geçirdik. Başlarda biraz agresif davranan, hızlı parlayan ve gereksiz kıskançlıklar yapan bu hanımefendiye ağzının payını verip bastırıyordum …
Hayır. Başından agresif davranmayan, hızla parlamayan ve gereksiz kıskançlık yapmayan birini bulacaksın. Agresif ama ben bastırıyorum saçma bir düşünce. Bir yere kadar ağzının payını verir bastırırsın sonra köprüyü geçene kadar kocişe koca der ve köprüyü geçince bastıramazsın. Daha başından elemen için bir işaret varmış.
ve tripli de olsa hatasını anlayıp özür dileyerek geri dönüyordu. Bir süre bu şekilde devam etti. 4-5. aydan sonra agresifliği azaldı ancak kıskançlık seviyesi arttı ve her dışarı çıktığımda baskı yapmaya başladı. Gittiğim mekanlardan fotoğraf istemeye, şu arkadaşın yanına gidiyorum dediğim halde arayıp “nerdesin? kimlesin?” şeklinde sormaya başladı. Ben tabi ilk başlarda yine bu davranışlarına gereken cevabı verip susturup yolluyordum yani fotoğraf falan atmıyordum. O da tribe girip kapatıyor ancak yine bir kaç saat sonra “kusura bakma biraz duygusalım bu ara vb…” klasik bahanelerle özür dileyerek geri dönüyordu.
Ben çok anlayışlı bir insanım. İyi niyetli ve hoşgörülü olduğumu düşünüyorum. Hani şu bütün mahalle esnafının “çok efendi çocuk ya” diye tanımladığı adamlar olur ya onlardan biriyim.
Efendi çocuk genelde iyi ve hoşgörülü olduğundan değil, kaygı ve korkudan “anlayışlı” olur.
Her özür dileyerek geri döndüğünde, kızın bundan sonra yapmayacağına nasıl olduysa kendimi bir şekilde ikna ettim sanırım. Ancak o devam etti.
Huylu olarak huyundan asla vazgeçmeyeceğini sana açık açık göstermiş aslında. Kendinize başından uygun birini bulun. Uygun olmayan birini yontarım fantezisi çoğu zaman elinizde patlar. Bir insanın mükemmel olması gerekmiyor, bu mümkün değil ama seninkisi ince bir çizgide değil, bariz uygun olmadığını bağıran biri.
Ben de farkında olmadan yavaş yavaş artık fotoğraf çekip atmaya başladım.
Aferin.
Dışarıya çıkarken arayıp konuştuğum, ben şuraya geçiyorum haberin olsun dediğim halde, oraya gittiğimde yarım saat sonra arayıp “nerdesin? kim var?” şeklinde sorduğunda bir şekilde terslemek yerine artık cevap vermeye başladım. Bunun sebebini bilmiyorum belki de kendimi kazanova gibi hissediyordum ki evden çıkıp alt sokaktaki bakkala gitsem, sanki bir kız düşürüp onu aldatacakmışım gibi davranması sanırım hoşuma gitmiş. Yani aptalmışım.
Ağzımdan aldım 😀
Maalesef bu tür bir istek derin bir güvensizlikten kaynaklanır. Kadın derin güvensizliğe sahip ve kendi kaygısını kontrol etmek yerine (“ya abartma Nalan, adam sadece bakkala gidiyor, sakin” diyeceğine), kaygısını dış dünyayı kontrol altına alarak yönetmeye çalışıyor. Ama bu, hem geçici bir yatıştırma hem de kaygıyı besleyen bir şey. Böyle biri, kaygısı konusunda özkontrol kazanana kadar, güvensizliğini besleyip daha arttırmadan kaçamaz. Yani bu kız büyük ihtimalle, zamanla daha da kötü olacak, daha da iyi değil.
Sonradan bu olayı tamamen benim üzerimde hakimiyet kurmak için yaptığını anlamış olsam da bu tabi ki ilişkiden çıkmaya yakın oldu. Yani ilişki bitene kadar bu olay bende normalleşmiş ve artık kıza attığım her adımı haber verir hale gelmiş bir olaya dönüşmüştü. Öyle ki, ilişkinin sonlarına doğru, başlarda bana böyle davrandığında terslediğim zamanlardaki beni unutmuştum bildiğin. Sanki hiç öyle zamanında ağzının payını veren adam değildim.
Sonradan olay farklı konularda bana karışmasıyla devam etti tahmin edeceğin üzere. Bu kez harcadığım paraya, dışarıdan yediğim yemeğe kadar hesap tutmaya başladı. Her gün düzenli olarak ne yedin, ne kadar verdin şeklinde sormaya başladı. Ben tabi daha önceki ilişkilerimde hiç bu kadar ciddi düşünmemiş ve bu tür yaklaşımlarla karşı karşıya kalmamış birisi olarak, sanırım evliliğe yürümek böyle bir şey, tabi ki harcamaları bilmesi lazım düşüncesine düştüm.
Söylememe gerek yok ama evliliğe yürümek böyle bir şey değil.
Ve hesap verdim. Bildiğin, “tavuk şiş yedim, jokerle aldım 200 TL’ye geldi” şeklinde 🙂 Ek olarak yalnız yaşadığım için karnımın doyup doymadığını da merak ediyor diye düşünüyorum tabi. Aç kalırsam napar aman aman.
Kıyamam. Çok şirin.
1. seneyi bir şekilde devirdik. İçimde başından beri hep bir “problem olduğu” hissi olmasına rağmen bir şekilde devam ettim. Sen de “yokluk” ben diyim 2. paragraftaki sebep
Diyeyim, yokluk. Kadına ulaşıyorsun ama uzun süreli ilişkiye ulaşamıyorsun. O alanda bir yokluğun var.
veya artık çocuk sahibi olmam gerektiği ve ilk yıl çocuğu yapsam 56 yaşına girdiğimde çocuğun 20 olacağını düşünmem, bir şekilde devam ettim işte.
56 yaşında çocuğunun 20 yaşında olması çok büyük problem değil. Geç kalıyorsun doğru. Bunun üzerinde bir miktar baskı yaratması normal ve aslında iyi. Ama “Aman Allahım bittim ben hemen bulmalıyım” yaşında değilsin. Sakin.
Aslında devam etmemdeki sebep, karşı tarafta kendimden bir şeyler görmem (bazı davranışlarında, söylediklerinde) ve bu kadınla evliliği idare edebileceğimi düşünmemdi. Yani saygısızlık yapmadığını düşünüyordum, birbirimizi öyle çok sevmesek de saygı varsa bir şekilde yürütürüz diyordum.
Olay köprüyü geçtikten sonra saygısızlığa da gidebilir. Bu kadın muhtemelen güvensizliklerini, kaygısını kontrol edemeyen bir kadın ama bu sebeple de olsa kötü bir aday.
15. ay gibi söz olayına girdik. Biz gittik, onlar geldiler. Sonraki hafta kızla gittik nişan tarihi aldık. Bu esnada kızın ailesi her şeye müdahale ve karışma çabası içerisinde, aslında başından beri öylelerdi.
Birçok psikopatoloji nesilden nesile aktarılır. Genetik faktörler de olabilir ama genetik olmasına da gerek yok. Yetiştirilişle de nesilden nesile aktarılabilirler.
Başından beri kızın yediğim yemeğe kadar annesiyle paylaştığını tahmin ediyordum ama “ne güzel işte, annesiyle arası iyi diye” kendimi kandırıyordum. Kızla bu karışma konusunu her tartıştığımda da “onlar iyiliğimizi istiyor” cevabını alıyordum ama sanki kendi karıştırtmak istiyor gibi sürekli aynı konuyla “annem şöyle diyor” diye bana geliyordu.
Sana yalan söylemiyor. Muhtemelen kendisini inandırdığı yalanı sana da söylüyor.
Neyse, iş ciddiyete bindiğinde kızın istekleri de başladı tabi. Bilezik, kolye vb…
Bu da böyle hatunlarda ve ailelerde standart paket içinde geliyor 😀
Sabah 5 bilezik istiyorum diyen kız, akşam canın sağolsun hiç alma şeklinde kafa karıştırır, kafamı bulandırır oldu.
Her isteğinin arkasında “bizde gelenek böyle şöyle” dayanağı vardı.
Bu da böyle hatunlarda ve ailelerde standart paket içinde geliyor 😀
Hani çocuk alma der, tamam almayayım dersin, sonra trip atar ya 🙂 aynı öyle bir olay. Ek olarak bazı şeyleri ucuza getirmeye çalışmam (örn: elbise, ayakkabı) kavga gürültü çıkarıp 2 gün triplenmesine sebep oluyordu.
Allah’ın sevgili kulusun, köprüden önce, kocadan kocişe dönmeden önce sana yüz tane son çıkış gösteriyor.
Takip eden günler; kardeşlerimi de gezdirelim, doğum günümde şunu istiyorum, çocuk doğurunca altın istiyorum gibi devam etti.
Evlenince gelecek istekleri tahmin etmek istiyorsan bunu minimum 5 ile çarp.
Aslında bu noktada geriye dönük ilk aydınlanmamı yaşadım. Öncesinde yaptığı bir çok şeyin aslında manipülasyon olduğuna ikna olmama bu aşama sebep oldu. İlk zamanlar seksi ben istemeden dayatması, çıkıp gezmek dolaşmak varken haftada 3-4 kez ısrarla seks istemesine kadar manipülasyona maruz kaldığımı gördüm. Şayet sonradan bu istek azaldı. 2 haftada 1’e kadar düştü.
Aydınlandığım ikinci nokta, bana ailemi/arkadaşlarımı kötülemeye kalkması ve bunu ara ara yapmaya başlaması oldu.
Kişilik bozukluğu, kaygı bozukluğu vs. olan kadınlarda bu da standart pakette bulunur.
Bunu her yaptığında karşılığını verdim. Yine önceki olaylarda olduğu gibi özür dileyerek geri geldi.
Köprü daha geçilmedi, devlet arkaya alınmadı. Bakın ben evliliği teşvik eden biriyim ama ne olursa olsun evleneceksiniz diye bir olay yok.
Ama yapmaya, denemeye devam etmeyi bırakmadı. Aileme gelince, zaten ailemden hiçbir bireyin, akrabalara kadar, kızda gönlü yoktu bana sürekli “iyi düşün” deyip duruyorlardı uzun zamandır.
Açık açık evlenme demeleri lazımdı ama bu da iyi. Birçok aile adam 35 yaşına geldi illa evlenmeli diye oğullarını ateşe atıyorlar. Seninkiler en azından o konuda iyilermiş.
Kız benimkilere dil uzatırken aynı anda kendi ailesini de tahmin edersiniz ki hep iyi anlatıyordu. Öyle ki, ileriye dönük kurduğu hayallerde bile ben değil annesi veya kardeşleri vardı diyim siz anlayın.
Nişan’a 2 ay kalaya geldik. Dikkatli bir bakınca, ailemin iyice huzursuz olduğunu gördüm. Aldım karşıma hepsini ve konuştum, benim de kafamda çok şey var, anlatın bakalım dedim. Anlattıkları her şeye tabi ki hak verdim, detaya girmiyorum, kızdaki hal ve davranışlar, ailesindeki hal ve davranışlar baya bir anlattılar. Kaldı ki hak vermesem bile, ailem istemedikten sonra bu işe girecek birisi değilim. Sadece bu kızla değil hiçbir kızla.
Birçok aile adam 35 yaşına geldi illa evlenmeli diye oğullarını ateşe atıyorlar. Seninkiler en azından o konuda iyilermiş.
Burada fark ettiğim bir diğer nokta da kızın etkisi altına girmiş olduğum ve o zamana kadar olaylara objektif bakamadığımdı. İlişki ciddiyete döndükten sonra yaptığım en büyük hata da, ailemi olaya çok geç dahil etmiş ve fikirlerini çok geç sormuş olmamdı. Kendimi baya bir söğüşlettikten sonra oturup konuşmaya karar vermişim 🙂 Ya vermeseydim acaba beni çekip çıkarırlar mıydı diye de düşünmeden edemiyorum, okuyan arkadaşlara tavsiyem ben yaptım siz aman geç kalmayın 🙂
Evet doğru.
Neyse, sonra güvendiğim ve daha önce de kızla tanıştırdığım bir arkadaşımı karşıma aldım son olarak. Ondan da aynı yorumları aldım aşağı yukarı. Zaten çocuk lafa, “çok konuşuyor, hiç susmuyor” diyerek başlamıştı 🙂
Çok konuşan, hiç susmayan kadın çekilmez.
Çevremden gereken fikir ve görüşleri topladım. Tahmin edersiniz ki hepsi olumsuz. Kızın bana ulaşamaması gibi bir durum söz konusu değil. Yani bir ulaşamasın napar napar beni 🙂 ah ben kendimi ne duruma düşürmüşüm… Sırf kendi iç sesimi dinleyip muhakeme yapmak için buna “iyi geceler” diyene kadar bekledim sonra da sabaha kadar oturup düşündüm. Düşündükçe dehşete düştüm, düşündükçe kendimi nasıl bir durumun içine göz göre göre soktuğumu anladım. Ateşe gittiğimi anladım. Ve bu durumdan çıkmaya, bu işi bozmaya korkacak kadar paralize olduğumu hissettim. Daha önce hiç hissetmediğim bir şeydi. İlişkinin neredeyse başından beri içimden bir his “bitir” demesine rağmen bitirmemiştim bir şekilde hep iyi taraflarını görmeye çalışmış, kötü taraflarını tamamıyla görmezden gelmiştim.
Geriye dönük düşündüğümde aslında kızın bana karşı olan davranışlarının çoğunda saygısızlık olduğunu anladım. Çoğu davranışı manipülasyondu. Öyle ki doğal olduğu anları hatırlayamadım bile veya hiç yoktu. İkiyüzlü ve yalancı olduğunu anladım. (Doğum tarihini bile net bilmiyordum, bir şekilde söylemeyip geçiştiriyordu) Geçmişi hakkında hiç bir şey bilmiyordum. Bir düşündüm. Bu kız neleri sever nelerden hoşlanır? Bilmiyordum, aklıma gelen tek şey bilezik oldu 🙂
😀 Kolyeyi unutma. Gelinin amcasının yengesi için de zincir.
Kendini yalnızca aileme değil bana bile tanıtmamıştı veya uğraşmama rağmen tanıtmak istemiyordu. Karşıt görüş olduğumuz hiçbir konu yoktu. Ne kadar ilginç değil mi? Yani ben olmadığını sanıyormuşum. Karşıt görüşü geçtim, hiçbir ortak ilgi alanımız yokmuş ben oldurmaya çalışıyormuşum.
Düşündüm, bol bol vay awk dedim ve sonra sabahın 8’inde viskimden son yudumu alıp ayağa kalkıp kendimi tokatladım 🙂 Senin dedim kafanı si….
Güzel.
Öğlene doğru uyanacağını bildiğimden uyumadım ve bekledim. Uyanır uyanmaz da kısa ve net bir şekilde “bizden olmaz, ben bitirmek istiyorum” dedim. Karşılığında hiçbir duygusal reaksiyon alamadım desem şaşırır mısın abi?
Fırtına öncesi sessizlik derim.
Gayet ciddi ve öfkeli bir ses tonuyla neden, sebep ne? şeklinde bir karşılık aldım. Yani seven, değer veren bir insanın o an o kadar duygusuz kalamayacağı şekilde bir reaksiyondu.
Sen muhtemelen sperm bağışçısı ve sonrasında da nafaka kaynağısın. Plan o.
Takip edecek şeyin çirkefleşmesi olduğunu da biliyordum ve saniyesinde geldi.
Fırtına öncesi sessizlik demedim mi?
Ben konuyu uzatmayıp, “bir sebep yok, istemiyorum, hadi hoşçakal” deyip telefonu suratına kapattıktan sonra ısrarla aramaya başladı. Arka arkaya 15 kez araması ve hiç durmaması aslında bu ilişkinin başından beri üzerimde nasıl bir baskı kurduğunun özeti gibiydi. Açmayınca bu kez mesaj atmaya başladı. “Aç konuşucaz, benim 1 yılımı yedin, ne demek olmaz, seni mahvederim, Allah belanı versin” tarzı mesajlar onları da tahmin edebiliyorsundur.
Şimdi bu aşamada kızın ağladığını, kendini yerlere vurduğunu düşünürsün değil mi?
Düşünmem. Olsa olsa hırsındandır. Sevgi veya aşk acısından değil.
Ben de öyle düşündüm 🙂 Ve mesajlardan sonraki aramasını açtım. Karşımda daha ciddi bir ton vardı. Ve bana tekrar ailemi kötülemeye başladı. “Sen onları sevmiyorsun” temalı saçma sapan sözler duydum. Ağzının payını verdim, beni bir daha arama dedim ve bu kez telefonu komple kapattım.
Çirkeflik tabi akşamına ailesinin ailemi aramasıyla devam etti. Bir posta da onlar münakaşaya girdi. Sağolsunlar benimkiler de bir güzel ağızlarının payını verdi ve bu işi bitirdik.
Güzel ama bir seneden fazla zamanı da çöpe attın. Maalesef muhtemelen bu zamanda uygun bir kızla tanışırdın ve o fırsatı kaçırdın.
Sonradan düşününce kızda tespit ettiğim çok daha fazla kırmızı ışık var, “evlenir evlenmez hemen çocuk istiyorum” bir örnek mesela ve bunun yüzlercesi var.
Evlenir evlenmez çocuk istemesi alarm değil, özellikle de 28 yaş üstünde bir kızsa.
Benim ilişki içerisindeyken bunları görememe sebebim yazının başında bahsettiğim midir yoksa hapı hala içselleştirememem midir bilemiyorum ancak her tecrübe bir kazanımdır gözüyle olaya bakıyorum.
Senin uzun süreli ilişkilerden kaçma sebebin işte tam olarak bu. Bırakamayacağını ya da kolay bırakamayacağını bilmen. Ama bu zayıflığına rağmen denemeye devam etmelisin.
Bugüne kadar evliliğe en fazla yaklaştığım ilişki buydu ve bundan da öğrendiğim bir sürü şey oldu. Yaşadığım her şeyi paha biçilmez bir tecrübe olarak görüyorum.
Yaşadığım tecrübeden çıkardığım net bir şey var buradan okuyan arkadaşlara da bunu aktarmak isterim. Evlilik olayına giriyorsanız eğer, bunu tek başınıza yapmaya kalkmayın. Ailenizin ve çevrenizdekilerin fikirlerini mutlaka alın.
Evet haklısın aile fikri almak gerekiyor. Bu çok doğru. Ama bazı aileler oğlanı ne olursa olsun evlendirmeye meraklı, onlara da karşı koyabilmeniz lazım.
Dışarıdan bakan güvendiğiniz insanlar size çok objektif yorumlar yapabiliyor ve bu bazen sizi büyük bir hatadan döndürebiliyor. Herkese saygılar, sevgiler.
Doğru. Fakat sizin de bir miktar sağduyu geliştirmeniz, olaya sürüngen beyniniz ile değil, rasyonel insan beyniniz ile bakmayı her zaman öncelik yapmanız lazım.
Abi selam. 32 yaşındayım ve işim gereği yurt dışına çok fazla çıkan biriyim. En son ilişkiye girdiğim bir Rus kadınla olan tecrübemi anlatmak istiyorum. Kendisi ile İstanbul’da tanıştık ve ben işi sıçıp batırdım. Hatalarımı görmek istiyorum o nedenle de sana yazmaya karar verdim. Hem ben ders alırım hem de başkaları ders alabilir. Ayrıca bana bu hatalarımı nasıl düzeltebileceğimi anlatabilirsen sevinirim. Kendimi kontrol edemedim ve istemsizce yaptığım saçmalıklar yüzünden olay bitti.
Bu “istemsizce” kelimesini her duyduğumda irkiliyorum. Siz hayvan değilsiniz arkadaşlar, koca kafanızın içindeki beynin yine koskoca iki tane ön lobu var. Bu ikili yüzbinlerce yıldır dürtülerinizi kontrol edebilmenizi sağlayacak şekilde oldukça gelişmiş yapılar.
Öz kontrol sağlayabilirsiniz ama “istemsizce” yaptım diye anlatanların büyük çoğunluğu bunun oldukça doğal olduğunu ve kontrolleri altında olmadığını düşünüyorlar ya da en azından öyle düşünüyor gibi davranıyorlar.
Hepimizin özellikle yoğun ve negatif duygularla dolduğumuz anlar olur. Büyük bir öfkeye, kaygı veya korkuya kapıldığımız anlar olur. Bu anlarda tüm hayvan sisteminizin tek hedefi kaygıyı ve öfkeyi en kısa sürede yatıştırmaktır, sonucu ne olursa olsun. İnsan beyninizin burada devreye girmesi ve hayvan beyninizi kontrol etmesi gerekiyor.
Buna hepiniz sahipsiniz ve o istemsizce denilen şeyi kontrol edebilirsiniz. Aslına bakarsanız bunu anında yapabildiğinizi deneyimlemişsinizdir. Mesela lisede bir arkadaşınızla öfke ile kavga ederken sertliği ile bilinen bir öğretmen koridorda belirdiğinde, az önce kontrol edemediğinizi sandığınız tüm o öfkenizi bir kenara bırakıp, hiçbir şey olmamış gibi davranabiliyorsunuz.
Maskülenitenin ya da yetişkin erkek olmanın en önemli özelliklerinden birisi, dürtü ve duygularınızı istemsizce hareketler yapmanıza fırsat vermeyecek şekilde kontrol edebilme yetinizdir. Bir ergen, henüz beyni gelişmekte olduğu için istemsizce hareket yapabilir, 32 yaşındaki bir adam değil.
Maskülen erkek tehlikeli olabilecek derecede güçlüdür ama tamamen kibar ve centilmendir zira gücünü (ve güçsüzlüğünü) kontrol edebilir. Asıl gücü, duygusal gücüdür. Öfkelenebilir ve öfkeyi oluşturan koşullarda gereğini yapabilir ama öfkesi onu kontrol etmez, o öfkesini kontrol eder. Kontrolü kaybederseniz, kadın ilk başta bunu yanlışlıkla güç algılasa bile zamanla sizin en temel alanda, duygusal güç alanında zayıf olduğunuzu anlar. Sizin çevrenizde kendini güvende hissetmez.
Bu kıza Twitter’da yazdım ve biraz mesajlaştıktan sonra onu buluşmaya davet ettim. 26 yaşında, fotoğrafından da güzel bir kız çıktı karşıma. Çok iyi vakit geçirdik ve geceyi benim evimde gece sporu ile bitirdik.
Güzel.
Birkaç gün hiç mesajlaşmadık ama sonra mesaj atıp buluşmaya çağırdım. İkinci buluşma da güzel bir gece ve gece sporları ile bitti. Bu şekilde 3 kez buluştuk.
Üçüncü buluşmada bana gezdiğim yerlerde kız arkadaşlarım olup olmadığını ve hatta evli olup olmadığımı sordu.
Biz neyiz sorusu geliyor.
Benim şu ana kadar birilerini görüyor olsam bile, sevgilim ya da karım yoksa artık başkası ile görüşmezsem çok mutlu olacağını, benden hoşlandığını ve benimle bir ilişki istediğini söyledi.
Biz neyiz sorusu geldi.
Ben bunun için çok erken olduğunu söyledim. Çerçevemi koruyarak ona tek istediğimin iyi vakit geçirmek olduğunu söyledim.
Çerçeveni, çerçevenin ne olduğuna göre korudun ya da korumadın diyebilirim. Yani eğer gerçekten bu kızla ilişki istemiyorsan ya da olsun ihtimalini açık tutmak önemli değilse, çerçeveni korudun. Ama eğer bu kızla ilişki olabilir diyorsan yanlış şeyler söyledin. Zira bu sözlerden sonra kadınların büyük kısmı soğur ve gider, kalanın büyük kısmı da sen iyi vakit geçiriyorsan ben de geçiririm der. Sana demez ama yapar. Ve sen de buna ses çıkaramazsın zira tek eşli ilişki istemiyorum, birden fazla kadınla görüşmek istemiyorum (eğlenmek istiyorum) diyorsun.
Eğer bir kızla uzun süreli ilişki olabilir diyorsan, “bunu konuşmak için erken ama ben de buna sıcak bakıyorum” daha iyi bir cevap. Fakat bu sırada başkası ile yakalanırsan, henüz tek eşli ilişki sözü vermediğin için aldatmaya girmez ama kızla bir yere gitme ihtimaliniz aşırı azalır. Bu nedenle eğer bir kızı uzun süreli ilişki olabilir diye değerlendiriyorsanız, diğer kızlarla bir süre görüşmeyin.
Ama dediğim gibi eğer eğlenmene bakmak, tek eşli ilişkiye girmeden görüşmek istiyorsan dediklerinde problem yok. Sonra bu kız neden başkasını da görüyor diye ağlama da.
Bir dördüncü kez daha görüştük ve sonra ben bir haftalığına yurtdışına çıktım. Bu süre boyunca Instagram’dan beni takip etti, gönderilerimi beğendi ve biraz da mesajlaştık.
Mesajlaşmanız dışında diğer beğendi, takip etti, hikaye izledi kısmı hiçbir anlama gelmiyor.
Ama bu haftanın içinde bir erkekle buluştu. Öyle eski bir arkadaş değil, çok bir bilgi vermedi ama yine benim gibi kendisine yürüyen bir erkekle buluştu. Buna inanamadım?
😀Sebep? Sen kıza ben eğlenmek istiyorum dedin. Bu arada onun “ben yiğidim eğlenmesini bitirene kadar beklerim” diyeceğini mi var sayıyordun? Yani aslında daldan dala atlamasa iyiydi ama seni beklemek zorunda değil. Sen kızın bir şeyi değilsin, olmak gibi bir niyetin olduğunu gösterir bir hareketin de yok.
Kıskançlık ve öfke ile doldum. Döndüğümde onunla tatil planlamıştık ama bunu yapacak modum kalmadı.
Birader sen hani eğlenmene bakacaktın? Ben eğlenceme bakarım, benimle tek eşli ilişkiye geçmek isteyen kız ben içerde vuruşurken kapımda bekler diye var sayıyorsun. Şimdi bu kızın böyle daldan dala atlaması onun ilişki materyali olmadığına işaret ama senin o beni bekler varsayımın da trajikomik. Git tatiline eğlenmene bak.
Bir kıza ben eğlenceme bakmak istiyorum dediğinizde, o kızın sizi bırakacağını ya da kalırsa başkalarıyla görüşeceğini var saymalısınız. Eğer görüşmezse bonus olur.
Ona telefonda çıkıştım.
Hakkın yok. Dış kapının arada bir kilide girip çıkan dış mandalısın.
Bana benimle ilişki istediğini ama bunu benim kabul etmediğimi, başkaları ile de görüşmeye açık olmamız gerektiğini söylediğimi söyledi.
Haklı.
Ona ben sana bunu demedim, eğlenelim birbirimizi tanıyalım demek istedim dedim.
Birader sen kıza aynen bunu dedin. Kız ilişki istiyorum dedi ve sen eğlenmek istiyorum dedin. Bu, birbirimizi tanıyana kadar başkalarına açığız demek. Saf mısın, saf ayağına mı yatıyorsun? Senin bahsettiğin “şu an bunu düşünmek için erken ama birbirimizi tanıyalım, kimseyle görüşmeyelim” gibi bir şey demen lazımdı.
Erkek arkadaşı olmadığım için ona hesap soramayacağımı söyledi.
Haklı.
Zaten gittiğim yerlerde kızlarla olmadığımı, çok çalıştığımı söyledim.
İyi çocuk kartını oynuyorsun ama bu aşamada bunun bir önemi yok. Sen sanırım bir kızı isterken piç oğlan rolü oynamayı cool bir şey sandın ama o cool şeyin sonucunu kaldırabilecek misin düşünmedin bile.
Çok kötü kavga ettik, kendimi kaybettim, bağırıp çağırdım. Türkçe biliyor, ağza alınmayacak küfürler ettim, orospu olduğunu söyledim.
Çok korkutucu, çok sosyal olarak, cinsel olarak düşük rütbeli hareketler bunlar. Erkeklik tehlikeli ama kontrol altındadır. Senin erkeklik kontrol altında değil. O nedenle zayıf ve tehlikeli görünüyorsun.
Bir de Allah aşkına, hiçbir zaman ama hiçbir zaman küfür etmemeyi öğrenin. Erkeklere edersiniz başınız belaya girer, kadınlara edersiniz yine başınız belaya girer ya da ne kadar sosyo ekonomik olarak düşük rütbeli bir hanzo olduğunuzu gösterirsiniz. Yani sosyo ekonomik olarak yüksek olabilirsiniz ama bu davranış sizi güçsüz, kontrolsüz ve alt tabaka gösterir.
Egom çok yaralandı.
Seninle hayallerimiz vardı, hepsine ihanet ettin diye ağlıyorsun resmen yahu! Birader daha dört kez buluştuğun kızla iki tane saçma sapan şey yapmışsın: (1) bilinçaltında sevdiceğim bu olacak demişsin ve (2) bilincinde bu kıza “ya eğlenelim güzelim ben vuruşurum” demişsin ve bunun “ben senin erkek arkadaşın değilim, olmayacağım o nedenle istediğini yapmakta özgürsün” demek olduğunu da farkında değilsin. Kız buna rağmen hemen biriyle yatmayabilirdi ama yattı mı hayal kırıklığına uğraman aptallık.
Birkaç gün hiç mesajlaşmadık. Ben dayanamayıp ona “selam, nasılsın?” yazdım.
Bence geri dönüşsüz hasar verilmiştir, özür dilemek için mesaj atıp bir daha görüşmeyeceğinizi var sayarabilirdin.
Bir daha görüşmenin zor olduğunu bitirdim ama aramızdaki tatsızlığı gidermek istedim.
Kıza orospu dedikten sonra mı? Yahu insan bir mesajı özürle açar, “selam nasılsın?” ne demek?
Anında engellendim.
En doğrusunu yapmış. Yahu genç ve güzel bir kızla takılacaktın işte, şu yaptığın ergenlik çok saçmaydı. En fazla benimle yattıktan bir hafta sonra başkasına atlayan kızdan kız arkadaş olmayacak derdin geçerdin.
İş yerini biliyorum, ona çiçek gönderdim.
Bugün de senin adına utandık. Of ya çok kötü. Kız seni engellemiş. Kapıyı suratına kapayıp kilitlemiş, bacadan sürüne sürüne girmeye çalışıyorsun. Allah’ın Noel Betası.
Mesajda ona söylediklerim için çok üzgün olduğumu, affedilir şeyler olmadığını ve benimle görüşmek istemeyeceğini bildiğimi ve bunu anladığımı yazdım. Kendine iyi bak diyerek bitirdim.
En azından mesajda yazman gereken şeyleri bir şekilde iletmişsin ve bencil bir şekilde “gel buluşalım düzeltelim” dememişsin. Çiçek çok saçma olmuş, bunu ilk mesajında “selam ne haber” yerine yazacaktın.
Bunun üzerine engeli açtı.
Mesajın doğru ama bu hasar düzelir hasar değil. Bakalım ne oldu?
Bir yemek yedik ve gayet sıcak görünmesine rağmen bana gelmedi.
Kızı orospu saydığından gelmek istememiş olabilir mi?
Sonra bir daha buluşmaya çağırdım. Aslında o buluşmanın sıcaklığı bana devam edeceğiz izlenimi verdi ama bu buluşmayı son anda iptal etti. Ondan beridir de mesajlarımı kısa cevaplarla geçiştiriyor, buluşmak için hiç vakti yok.
Yaptığın öküzlüğü bir kenara koyarsak, seni istemeyenin peşinde koşma. Bırakman lazım. Next. Olan oldu. Dersini al ve bir daha böyle bir şey yapma. Öfke patlaman ve küfürlerin senin bir arıza olduğunu sinyaller. Hem zayıf hem de korkutucu biri olduğunu sinyaller. Bu durumda (1) senin öfkelenmene gerek yoktu ve (2) öfkeni kontrol edebilmen lazımdı. 2 senelik kız arkadaşının seni aldattığını öğrenmiyorsun yani bu kadar öfke duymaman lazım. İkincisi kıza sen git başkaları ile de olabilirsin ben senin erkek arkadaşın değilim ve bir süre de olmak istemiyorum dedin!
Bu kadar gezmem aslında bir ilişki yaşamamı engelliyor ve çok da kadınla beraber olamıyorum.
Piçi oynamaya çalıştın ve bunda sorun yok. Ama bunun sonuçlarını kaldıramadın. Zira senin o “ilişkiyi boşver gel eğlenelim” piçliğini yapan adam, bunun kıza açık çek de verdiğini bilir ve kız biriyle olursa afallamaz. Sen o kısmı hesaba katmadın.
Yine de yalnızlığın bu davranışına bahane olamaz. Sen kendini kontrol etmeyi bilmelisin. Yapayalnız olsan da, biriyle olsan da. Zira bu kontrolsüzlüğün huyun ise, azıcık dürtükleyen (shit test) kadınla bile baş edemezsin.
Kafam da karışmadı değil. O son yemekte çok sıcaktı, iyi vakit geçirdik. Aynen bu olay olmadan önceki yemekler gibiydi. Ben de devam edeceğiz sandım. Neden etmedik anlamadım.
Aynen diğer yemekler gibi değildi zira seninle birlikte olmamış. Sadece bir yemek yemişsiniz. Devam edeceğinizi sanman ilginç. Ayrıca diğer elemanla görüşüyor olabilir.
Kafamı karıştıran bir başka şey de, daha önceden planladığımız tatili yeniden planlamaya açık olması. Gelebilirim diyor.
Gelebilirim diyor. Belki seninle tatile gelmek, yapacak bir şeyi olmamasından iyidir. Yani kız tatile gelsin o zaman umut kırıntısı çıkarmaya çalış. Ortada laf var, icraat yok. Kız seninle buluşmuyor bile.
Bana artık neden yazmadığını sordum.
Off çok kötü. Yoksa beni artık sevmiyo musun? Ağlarım bak.
Bana ilk mesajları erkekler yazar dedi.
Bahse girerim bu olaydan önce o da mesaj başlatıyordu.
Hikayelerimi izliyor, iletilerimi beğeniyor.
Çok şirin. Fındık, fıstık da atıyor mu? Sosyal medya koca koca adamları maymun etti yahu.
Ben yazdım mı bana cevap veriyor ama bana hiç yazmıyor.
Uydu erkek oldun, yörüngesinde birgün belki sıram gelir, bana bir şans verir diye dönüyorsun. Tebrik ederim. Eğlenmemize bakalım piçliğinden, beta uydu erkek yörüngesine çok hızlı geçmişsin.
Belki sadece kibar davranmak için yapıyor?
Muhtemelen.
Buluşmak istemiyor. Bunu direkt söylemiyor ama hep meşgul.
Buluşmuyorsanız kızı geride bırak ve yörüngesinden çık git. Kız seni çoktan bırakmış. Seni uydu tutan o değil sen kendin uyduluk için çalışıyorsun. Sen yazmasan yazmıyor bile. Instagramda önüne postun düşüyor ve çok da düşünmeden beğeniyor. Sen de bundan “birgün beni sever” diye kırıntı çıkarıyorsun. Kıza ulaşmayı bırak. Bu iş olmaz. Ama o sana ulaşırsa normal davran. İki kere ilk o sana ulaşırsa buluşmaya çağır. İkisini de kabul etmezse bundan sonra buluşmaya çağırma ve başından sav. Bu süreçte de bu kızla olma ihtimalinin çok düşük olduğunu kabul et ve başka maçlara bak.
Merhaba, 25 yaşındayım ve kız arkadaşımla 3 yıllık bir ilişkim var ve bu benim ilk ciddi ve uzun süreli ilişkim. İlk karşılaştığımızda 22 yaşında ve hiç kız arkadaşı olmamış biri olmama rağmen, kız arkadaşı olmadığı için bir problemi olmayan, mutlu, kendine güvenen, rahat bir adamdım. Kızı çekici bulsam da onunla olup olmayacağını da çok umursamıyordum. Bu rahatlığım ve kendine güvenim onun bana karşı yüksek ilgi duymasını sağladı.
Evet, bir erkek özellikle başlarda umursamaz olmalı. Kızı umursamaz ve kızı önemsemez anlamında değil, bu kızla olmasa da mutlu ve rahatım, bu kızla olsa da anlamında umursamaz olmalı. Duygusallaşmamalı, sinirlenmemeli ve kuyruk acısı yaşamamalı. Sakin ve stoik olmalı.
Balayı dönemi yaklaşık 9 ay sürdü. Bu dönemde beni görmek sanki dünyadaki tek mutluluğuymuş gibi davranıyordu ve ben de çok mutluydum. Güzel beni seven bir kız arkadaşım vardı ve kendimi erkek adam gibi hissediyordum. Dediğim gibi, ondan önceki birkaç yılımda da öyleydim ama bu ilişkide daha bir erkek adam hissettiğimi itiraf edeyim.
Erkek adamlığın bu kızın varlığına ve seni sevmesine bağlı olmadığı sürece çok dert değil.
Ama dokuzuncu ayımızda değişmeye, çerçevemi kaybetmeye başladım.
Here we go …
Çok kısa bir süre içerisinde kaygılı, kendine güvensiz, neredeyse paranoyak diyebileceğimiz birine dönüştüm. Çerçevemi kaybetmemeliydim biliyorum ama kız arkadaşımın bazı güven vermeyen ama konusu her açıldığında benim aşırı tepki verdiğim cevabıyla karşılaştığım davranışları neden oldu.
Bir kadınla birlikteliğinizin ilk 3-5 ayı balayı aylarıdır. Ondan sonra herkes birbirinin gerçekte ne olduğunu görmeye başlar. Genellikle gördüğün gerçek yüz kötü değildir ve devam edersin ama bazen karşındaki kadının ilişki için o kadar da uygun olmadığını anlarsın. Maalesef bazen bunu anlamak için balayı aylarından geçmen gerekir. Burada önemli olan uzun süreli ilişkide olsan da ilk 8-9 ayı test ayları olarak görmek ve balayı döneminden sonra sevmediğin şeyler görebileceğini unutmamak. Bunu yaparken kadınla iyi bir ilişki yaşayabilirsin, sadece duygusal yatırımın kararında olmalı. Birçok insan sevgiyi ve yakınlığı duygusal yatırımdan ayırmayı beceremiyorlar ve duygusal yatırım azsa sevgi de azdır sanıyorlar. Oysa duygusal yatırım bölümünde bahsettiğim gibi duygusal yatırım sevgi demek değil. Duygusal yatırım bir kişinin düşünce ve duygularınızda yer etmesi demek. Biri düşünce ve duygularınızda kararında yer tutmalı dediğimizde o zaman nasıl seveceğiz diyenler oluyor. Ama örneğin anne babanızı da seviyorsunuz ama gün içinde ne yapıyorlar diye düşünmüyor, aradığınızda niye açmadı artık beni sevmiyor mu, daha iyi bir çocuk mu evlat edinmeyi planlıyorlar diye paranoya yapmıyorsunuz. Yani seviyorsunuz ama duygusal ve bilişsel yoğunluklu yatırım yapmıyorsunuz. Aradaki farkı umarım anlatabilmişimdir.
Eğer kız arkadaşınız kırmızı alarmlara sahip biri çıkarsa bunu sakin karşılamalısınız. Eğer bu durumda ilişkiye devam etmeniz mümkün değilse ama siz devam ederseniz, çerçeveniz sırf bu ilişkiye devam ettiğiniz için parçalanır gider.
Arkadaşı olan erkeklerle buluşması en büyük sorundu. Örneğin bir keresinde bir erkek iş arkadaşı ile başbaşa kalacağı bir yemekten bahsettiğinde kavga ettik. Bu arkadaş işten ayrılıyordu ve onu yemeğe davet etmişti. Böyle basit bir öğle yemeği benim kızgınlıkla dolmama yetiyordu.
Bu kabul edilebilir bir şey değil. Aile ve ilişki merkezli bir kadın, sadakata veya sadık bir kadın görünmeye dikkat eden bir kadın, erkek arkadaşı varken bir erkekle başbaşa yemek yemez. Ne kadar yakın oldukları önemli değil. Birçok erkek evli ya da ilişkisi var diye bakmaz, yemeğe geliyor mu, geliyorsa bir şansım var diye bakar. Bir kadının kendisini, sen söylemeden böyle bir duruma sokmaması lazım. Orada sen olsan veya kadınlı erkekli iş grubu olsa sorun değil (herkes gittikten sonra başbaşa kalması sorun).
Senin kızın o adama hiçbir ilgisi olmayabilir ama olay en azından kötü görünüyor. Arkadaşlarının bu ikili yemek yerken onları gördüğünü düşünsene. Otomatik olarak aralarında bir şeyler olabileceğini düşünecekler. İlişkilik bir kadının kendisini ve seni bu potansiyel duruma düşürmemesi lazım.
Bilmiyorum. Bir iki hafta öncesinde ben de çok güzel ama hiçbir şekilde ilgilenmediğim bir iş arkadaşımla baş başa öğle yemeği yemiştim. Ve zerre bir hissim yoktu. Ama o yapınca paranoya yapıyordum.
Ama kural senin için de geçerli. Sevgilisi veya eşi olan bir erkek olarak senin de iş ya da normal arkadaşın kadınlarla baş başa bir şeyler yemeye çıkmaman lazım. Niyetin ne kadar iyi olursa olsun. Tekrar ediyorum, orada başka arkadaşlarınız olabilir, o sorun değil. Belki belki diyelim ki sigorta satıyorsun ve müşterilerinle kafede buluşuyorsun, anca öyle olur.
İlişki, sadakat, tek eşlilik değerleri zayıf insanlar bunda sorun görmezler hatta buna hakları olduğuna inanırlar. Bu insanlar buna karşı olanları geri kafalı olmakla da suçlarlar. Bunun uygunsuz olduğunu söylediğinizde fikirlerinize sinirlenerek cevap verirler, üste çıkmaya çalışırlar.
Eğer sadakata önem veren bir kadın istiyorsan, sen buna uygun davranacaksın ve sonra ondan talep edeceksin.
Zamanla bu sanki kızın 10 metre çapı içindeki her erkeğin onu çok istediği gibi bir paranoyaya kapılmaya başladım.
Abartı ama eğer baş başa erkeklerle buluşuyorsa, içgüdülerin sana bir şey söylüyorlar. Ateş olan yerden duman çıkıyor, ateş biraz hararetli o kadar.
Beraber yaşamaya başladıktan sonra bile bu paranoyalar geçmedi.
Sonra birgün bu adamla yine buluşacağını söyledi. Sinirlerim tepeme çıktı.
Sana tavsiyem bunu kendi başına düşünen bir kız bulman ya da en azından bu konuda sakince bir bilemedin iki kez uyarman. Ultimatom vermeden. Yani bunun uygunsuz olduğunu ve buna toleransın olmadığını söyleyeceksin. Sen de yapmayacaksın tabii ki. Sonrasında kızı tehdit etmeyeceksin (bunu bir daha yaparsan ayrılırız gibi). Sadece tolerans göstermeyeceğini söyle, eğer buna rağmen yapıyorsa tehdit olarak söylemediğin şeyi yap.
Sinirlenmenin bir manası yok. Böyle kızlar var ve böyle kızları alan adamlar da var. Böyle olmayan kızlar da var. O kızlardan bul. En iyisi başından bunu kendisi düşünebilen ama en azından bir kez belirttin mi hata olduğunu kabul edip buluşmayacağını söyleyen.
Gerçi sen de aynısın, tencere kapaksınız.
Ona ilk buluşmalarında bunun uygunsuz olduğunu, bu herife güvenmediğimi vs. söyledim. Yine de buluştu. İkinci kez daha sinirli bir kavga ile söyledim.
İyi de, ilkinde söyledin, buluştu ve bir şey olmadı. Şimdi neden dinlesin? Daha fazla göğsünü yumruklayıp “aaaaaaaa Tarzan” yaptın diye korkup mu yapmayacak?
Yeni arkadaş yapmakta zorlanan bir kız, çok kız arkadaşı da yok. Erkeklerle daha iyi anlaşıyor. Bunu söylüyorum zira bunu bahane etti.
Bu da bir alarm. Bir kadın erkeklerle daha iyi anlaşıp kızlarla anlaşamadığından az kız arkadaşa sahip olmaz. Yani ben kızlarla arkadaşlığı sevmiyorum der ama aslında olan kızların onu dışlamasıdır. Kızlar onunla arkadaş olmak istemezler.
Gitsin kız arkadaş yapsın, kızlı erkekli arkadaş grubu yapsın. En küçük içkili bir hatada içine kaçmayı hedefleyen bir akbaba ile arkadaş olmasın.
Bilmiyorum belki de masum bir şey ve buna tolerans göstermeliydim.
Belki masum bir şey ama olay o değil. Olay, ilişkilik bir kızın veya erkeğin kendisini bu duruma sokmayacağı. Senin kız sokuyor. Sen de sokuyorsun ama bana senin kız yazmıyor, sana tavsiye veriyorum.
En sonunda sinirden delirdim ve “buluşman iyi geçer umarım” diyerek evden çıktım. Şimdi annem babam ile kalıyorum.
Çok çocukça. Maskülen sükunet ile alakası yok. İçine sinmeyen bir şeyi sineye çekmeye kendini zorluyorsun ve patlıyorsun. İçine sinmeyen şeyi için kan ağlayarak bile, ilkesel olarak reddedip sakince gitsen bu kadar dolup patlamazsın. Sakin bir şekilde bunu ona açıkladığını ve buna rağmen bunu yaptığını, artık birlikte olmak istemediğini söyle ve kızdan ayrıl. İlkinde bunu yapmalıydın. Blöf ayrılığı da değil. Sen ayrıldıktan sonra ben artık yapmayacağım diye yemin etse de orada bitmeli.
Eğer uzun süreli ilişki istiyorsan kural bu olmalı. Hem senin için hem de onun için. Abartma diyeceksiniz ama siz bekarken erkek arkadaşı olan ya da evli kız arkadaşlarınızla bile baş başa bir şeyler yapmayın. Bir şey yapacaksanız ikisini de çağırın ya da arkadaş grubu ile yapın. Kız ilkokul arkadaşınız olsa ve kardeşiniz gibi olsa bile, nasıl görüneceğini düşünerek böyle yapın, bir şey olacağından değil.
Bu kız ben bir kadın iş arkadaşı ile yemek yesem veya bir partiye yalnız gitsem kesinlikle ses çıkarmayan bir kız. Bu nedenle ona haksızlık ettiğim düşüncesi ile kıvranıyorum.
Hayır. İkiniz için de karşı cinsle başbaşa buluşma olmamalı. Parti olayı biraz daha gri alan. Arkadaş grubu ile gidilebilir.
Bu düşünce kafamı kemirip duruyor. Sence çok aşırı tepki mi verdim?
Öfkelenip evden bağıra çağıra çıkarak aşırı tepki vermişsin ama ayrılarak değil. Öfke nöbetin çocukça, maskülen değil. Bu ruh hali kadınların seninle güvende hissetmemesine, sana saygı duymamasına neden olur. Ama ayrılık kararın varsa doğru. Yani aslında ayrılık diyorum ama sadece evden çıktın. Ayrıldın değil mi?
3 gün hiç konuşmadık. Sonra ben dayanamayıp aradım.
Sebep?
Yarın buluşalım dedim ve kabul etti. Buluşmaya gideceğim ama bu adamla yemeğe gitti mi gitmedi mi bilmiyorum.
Artık fark etmez.
Ondan ayrılmalı mıyım? Tavsiyen ne?
Evet ayrılmalısın. Ama sen de bir daha ilişki içindeyken başka kadınlarla baş başa bir yere gitme.
Ya çok pişman olduğunu söylerse?
3 gün aramayan ve görünen o ki sen arayana kadar da aramayacak olan kız mı? Ben paramı o buluşmada seni terk edeceğine koyarım. Sen ayrıl bence. Terk etmeyecek olsa, özür dilese bile. O eşiği geçmeyecekti.
Benim lise yıllarında tanıştığım ve 2 yıl beraber olduğum ilk sevgilim yaklaşık bir sene önce benden ayrıldı. Ben ilişkinin son zamanlarında ilgisiz davranıyordum ve ona pek de fazla vakit ayırmıyordum.
Bu konudan daha yeni bahsettim ama önemli olduğu için bir daha değineceğim. Senin durumunda olup bana danışanların birçoğunun sorması gereken ama hemen hemen hiç birinin aklına gelmeyen bir soru var: Son zamanlarda neden ilgisiz davranıyordun? Neden daha önce ilgiliyken artık ilgisiz olmaya başladın?
Bu soruya verilen ilk cevaplar genellikle şu anki “reddedilmek takıntıyı besler” kafasıyla verilen “onun kıymetini bilemedim” ya da “onu cepte gördüm” şeklinde oluyor. Evet, bunun doğru olduğu zamanlar var ama çoğu zaman bir iki seviye aşağı indiğimizde (“neden kıymetini bilmez hale geldin?”, “onu neden cepte görmeye başladın?” gibi devam soruları ile), danışanın aslında kızdan sıkıldığını, artık o kadar da istemediğini ya da ilişkinin ömrünü doldurduğunu görüyoruz.
İlişki sadece almayı değil aynı zamanda vermeyi içerir. Sen vermeyi neden bıraktın? Muhtemelen ilişkiyi artık değerli görmediğin için. Bunların farkına varmak önemli zira eski sevgili geri dönerse ve terk edilenin bilinçaltında çalışan mekanizma buysa, terk edilen ilişkide tamamen aynı şekilde ilgisiz davranıyor ve ilişki hızlı bir şekilde tekrar bitiyor. Zira kişinin hissettiği “terk edilme ya da reddedilme ile beslenen bir takıntı” ise, terk edilme durumu sona erdiğinde, kişinin sevgilisi için bir şeyler yapma motivasyonu yeniden ortadan kalkıyor.
Oysa gerçek duyguları ile yüzleşen kişi, bu ilişkinin burada bitmesi gerektiğini, aslında o kadar da istemediğini acı da olsa kabul edip boşa vakit kaybetmiyor.
Eski sevgilisi tarafından ilgisizlik, değer vermeme veya cepte görme gibi nedenlerle terk edildiğini düşünen herkese, bu olasılığı da göz önüne almalarını şiddetle tavsiye ederim.
Bir de üniversiteyi farklı şehirlerde kazandık ve ilişkinin sadece son aylarında uzak mesafe olsak da eğer devam etseydik yıllarca uzak mesafe ilişkisi olarak kalacaktı. Bunun da bir rolü olduğunu düşünüyorum.
Ayrılıkta mı? Evet. Senin tahmin ettiğim ilgi azalmanda da rolü oldu muhtemelen. Sadece uzak mesafe değilsin. Çevren senin yaşında birçok kadınla çevrili. Çevrede bu kadar genç kadın varken, hep uzak mesafe kalacak kadına ilgini canlı tutman çok zor.
Ayrılıktan sonra hata olduğunun zerre farkında olmadığım ama sizinle tanıştıktan sonra büyük birer hata olduklarını anladığım hemen her şeyi yaptım. Onu arayıp sormaya devam ettim, birgün yeniden başlarız umuduyla arkadaşı oldum, sosyal medyada onsuz ne kadar üzgün bir hayatım olduğunu ima eden paylaşımlar yapıp durdum, onun çoktan öldürdüğü ilişkiye sadakat adına başka kadınlardan uzak durdum.
Eski sevgiliyle sürekli iletişim halinde olman ve onu unutma fırsatını kendine vermen nedeniyle muhtemelen başka kadınlara yaklaşsan da bir başarın olmazdı.
Bir türlü aklımdan çıkmıyordu, onu unutamıyordum.
Birincisi, ayrılana kadar o kadar da umrunda değildi ama terk edilir edilmez onu takıntı yaptın. Kız umrunda değildi ama ayrılınca “hayatımın aşkı o, onu yeniden kazanmalıyım” zırlamaya başladın. İkincisi, sürekli ulaştığın, hayatında tuttuğun eski sevgili ve ondan gelen gerçek ya da hayali kırıntılarla yaşadığın sürece nasıl unutacaksın ki?
Şimdi tüm o yaptıklarımın beni muhtaç, ezik ve itici yaptığını biliyorum ama bunları çok uzun süre yaptım. 3 aydır yeni erkek arkadaşı olmasına rağmen arkadaşı olarak kaldım.
Kusura bakma ama söyleyeceğim: YUH!
Tabii ki yıkıldım ama onu hala istediğim için onunla iletişimi bırakamadım.
Onunla iletişimde olduğun sürece onunla yeniden olma ihtimalin yoktu zaten.
Şimdi keşke bu taktikleri daha önceden bilseydim diye kendimi yiyip bitiriyorum.
Bunlar taktik değil, yetişkin, maskülen erkek zihin yapısı. O nedenle taktik öğrenmeye değil, zihin yapısı geliştirmeye bak. Ayrıca mesela benden veya benim yaşımdaki birçok erkekten daha iyi durumdasın (en azından daha iyi olacak durumdasın) zira bu zihin yapısı üniversite eğitiminin daha başlarında, 20’lerinin başlarında bir iki tıklama uzağında duruyorlar. Bu zihin yapısını ilişki hayatının başında öğreniyorsun.
Sen iletişimi kes kuralı ile taktik öğrenmiyorsun, onurlu, özsaygı ve özdeğer sahibi bir erkek nasıl davranır, öyle bir erkek nasıl olunur diye öğreniyorsun. Bunları taktik, hile şeklinde öğrenmeye çalışırsan, ordan burdan parça parça bilgilerle bir şeyler yapmaya çalışıp sürekli olarak kaybedeceksin.
Şimdi bir aydır iletişimi kes kuralı uyguluyorum. O bana ulaşana kadar da devam edeceğim.
Umarım o sana ulaşacak diye beklemeye devam etmezsin. Yani eğer iletişimi kes kuralını üç ayağıyla da yapmıyorsan, seninkisi iletişimi kes taktiği oluyor, kuralı ya da zihniyeti değil.
Onu sosyal medyada takip etmeyi bıraktım. Kendime ve hayatıma odaklanmaya çalışıyorum.
Güzel. Ondan hiçbir şekilde haber almama ve arkanı dönüp giderek kendi hayatına bakma ayakları olmadan iletişimi kes kuralı olmaz.
Sormak istediğim, bu kızla yeniden birlikte olma ihtimalimiz var mı?
Bakalım: Sen eski sevgilinin yörüngesinde aylarca dönmüşsün. Friendzone diyarında paslanmışsın. Kızın yeni erkek arkadaşı var, siz ayrıldıktan 6 ay sonra başlamış, 6 aydır beraberler. Uzak mesafedesiniz. Kız ayrılsa bile yakın mesafede birçok erkek var. Yani yeniden birlikte olma ihtimaliniz pratik olarak sıfır. Onu bırak da, kızın erkek arkadaşı var yahu, şu soruyu sorma bile. Bitti, gitti. Acı ama bunu kabul etmen, edemeyip uzak yörüngede bir umutla dönmekten daha acı değil.
Tamamen üniversite çevrenle ve yakın mesafede olan yeni kızlarla ilgilen. Geleceğe umutla bakmaman için hiçbir neden yok. Bu kızla bitmesi iyi oldu. Çok iyi oldu. Muhtemelen o kadar istediğin bir kız değildi, uzaktaydı, vs.
Onu beklemeli miyim?
Kusura bakma ama söyleyeceğim: YUH!
Bir yanım onu beklemezsem, geri dönse bile ben beklemedim diye hayal kırıklığına uğrayıp gider diye korkuyor.
Yüzünü tükürme emojisi varsa bile ben bilmiyorum. Tüh boyu devrilesice, dediğin şeye bak yahu! Hatun 6 aydır başkasıyla gece olimpiyatında, sen kırık kalpler sokağında, çöpe attığı aşkınızı fedakar bekçisi olarak onun birgün değerini anlamasını ve kollarını açıp sana koşarak “Mahmudum senin gıymetini bilememişim” diye gelmesini bekliyorsun. Ha hanımefendi gelip de seni bulamayınca sana “tüh nankör alt tarafı 1-2 adamlar 1 sene tepiştim diye aşkımız bırakılır mı” diye lanet okuyacak. Neyse fena oldum, daha yazarsam kolonya lazım olacak. Git aynaya bak ve benim yerime kendine bir tokat at. Sert olsun.
Yanu azıcık kendine saygın olsun. 5-6 sene sonra ne soracaksın? Mahmut Amca nikahına beni çağırır da gitmezsem bana dönmez değil mi?” diye mi soracaksın?
Yahu sen kız seni daha kolay atlatsın diye kızın çevresinde dönmüşsün, başkasını bulmuş hala düşündüğün şeye bak!
Hala çok kötü hissediyorum.
12 aydır dibine doğru yürüdüğün delikten bir sıçrayışta çıkmayı beklemiyorsun değil mi? Bir sene sürmez iyileşmen ama aylar sürecek. İletişimi tamamen kes, üniversitendeki hayatına odaklan, başkası ile hoplayan kızın gelmesini falan bekleme! Bunu inatla yaparsan, iyi hissetmemeyi başaramazsın.
Hocam iyi akşamlar benim sorum daha genel olacak. Ben geçen yıl başında kırmızı hap ile tanıştım ve 25 yıldır boşa yaşadığımı hayal dünyasında yaşadığımı farkettim.
43 yaşındaysan belki ama böyle konuşanları biraz biliyorsam 25 yaşındasın. Yani taş çatlasa 6-7 senen hayal dünyasında geçti ya da boşa yaşadın.
Bu kerteden sonra kendimi geliştirmek için adımlar attım yabancı dil kursuna başladım. Hiç bilmiyordum c1 seviyesine geldim. 10 aydır fitness yapıyorum hiç bırakmadım. Devam ettiriyorum ve vücudumu forma soktum.
Çok güzel ama burada bir sorun var. Birazdan ne olduğunu söyleyeceğim.
Kadınların ilgisi bana karşı ciddi oranda artı ancak bende eski çaba ve uğraştan eser kalmadı.
Muhtemelen kadınlardan hemen hemen tamamen izole oldun.
Sanki olsa bile bitecek ve birine kendimi kaptırırsam gene hayatım kötü yönde değişecek diye endişe ediyorum.
Şimdi az önce kendini geliştirme konusunda bir sorun olduğunu söyleyeyim. Buralara gelen birçok erkek gibi, çocuksu hayal dünyasından uyanınca, yetişkin ilişkiler dünyasına adapte olmak yerine, ondan kaçıyorsun. Sen de birçoğu gibi kendini geliştirmeye kaçmışsın.
Yetişkin ilişkiler dünyasına adapte olmaya çalışmak ilk başta birçok negatif duygu ile başa çıkmanı gerektirecek. Sen içsel duygusal mücadeleden kaçmak için dışsal bir uyuşturucuya yöneliyorsun. Senin uyuşturucun da kendini geliştirmek olmuş. Pornodan, alkolden, bilgisayar oyunundan ve maddelerden çok daha iyidir ama asıl sorunundan kaçmanı sağladığı için sana zarar da veriyor. Kendini geliştirme, korkudan dolayı izole bir hayata sinmenin bahanesi haline geliyor. “Ben çoğu erkek gibi bilgisayar ekranında kendimi uyuşturmuyorum, kendimi geliştiriyorum” diyorsun ama onlar gibi yetişkin erkek dünyasından kaçıyorsun.
Şimdi unutmadan söyleyeyim, sanki olsa bile bitecek demen, senin hala Happily ever after Disney masalına inandığına işaret. O tarafın hala çocuk. Hayatta güzel şeyler, hayatın kendisi de dahil başlarlar, gelişirler ve biterler. Bazen ölene kadar bitmezler, çoğunlukla biterler. Bu eğer masal dünyasında yaşamıyorsan kötü veya dayanması zor bir şey değil.
Bu soruyu yazıya almamdaki asıl sebep şu bölüm:
Birine kendimi kaptırırsam gene hayatım kötü yönde değişecek diye endişe ediyorum.
Bu, kesinlikle olacak. Yetişkin erkek olmayı bir adımda başaramayacaksın. Kadın erkek ilişkilerine yeniden döndüğünde, büyük ihtimalle kendini kaptır – acı çek – düş (hayatın kötü yönde değişecek) – kalk döngüsünden 2-3 kere daha geçeceksin ve ancak öyle pişeceksin. Süreç bu. İki blog okuyup, 2-3 Youtube kanalındaki videoları ard arda izleyince içselleştirme diye bir şey kendiliğinden olmayacak.
Kötü gitme ihtimaline meydan okuyup yetişkin erkek dünyasının ilişkilerine giren hemen herkes için bu 2-3 döngü yukarı doğru giden eğilim çizgisi gibi olur. Eğilim yukarıdır ve her düşüş bir öncekine göre çok daha az diptedir. Hiçbir eğilim düz çizgi şeklinde yükselmez ama düşüşler daha az acılıdır. 2-3 döngüde de içselleştirme olur, bir daha çok şiddetli düşmezsin.
2-3 döngüye gir ve kendini sal kendini demiyorum. Salmamaya çalış ama salacaksın. Eskisinden daha az. Böyle böyle öğreneceksin.
içimde boşluk hissi var ve geçmiyor
Korktuğun bir şey karşısında standart kaç – savaş – dona kal tepkilerinden en yaygın olanlarını veriyorsun. Kendini geliştirme robotu olmaya kaçıyorsun ve ilişki hayatında dona kalmışsın. Bu 2-3 döngü olmazsa, yetişkin ilişkiler dünyasından kaçarsan, sen sadece okumuş ama sindirememiş adam, büyüyememiş çocuk olarak kalacaksın. Bu bildiğin korkaklık ve bu korkaklığını aşıp bir an önce o 2-3 döngüden geçmen lazım yoksa eskisinden daha kötü olursun.
Kaçmaya ve dona kalmaya devam edersen, içimde boşluk hissi var ve geçmiyor dediğin şey artarak devam eder zira sen hayatının önemli bir boyutunu dondurdum ama zaman geçiyor ve yaşlanıyorsun. O dondurduğun boyutun karşıladığı ihtiyaçların (duygusal yakınlık, fiziksel yakınlık, seks, vs.) karşılanmıyor ve sen de eksik, boş bir şeyler hissediyorsun.
sizin bu konuda bana verebileceğiniz tavsiyeleriniz varsa dinlemek isterim iyi akşamlar diliyorum
Ben şahsen mavi haplı olmayı, kırmızı hap okuyup korkudan felç olmuş adam olmaya tercih ederim. Tabii ne mavi haplı olun ne de donup kalın. Siz donup kalsanız da zaman donup kalmıyor, 5 sene sonra 30 olacaksın, 10 sene sonra 35. O döngüye gir yoksa ilerde daha yaşlı ve daha paslanmış girmen gerekecek.
sizin bu konuda bana verebileceğiniz tavsiyeleriniz varsa dinlemek isterim iyi akşamlar diliyorum 👋
Sana tavsiyem şu. Endişelendiğin şeyin gerçekleşecek. Muhtemelen birine kendini kaptıracaksın, hayatın yine kötü yönde değişecek. Ama bu işi içselleştirmenin ve hayattan almaya hakkın olan şeyleri almanın tek yolu, edindiğin bir miktar donanımla bu gerçeğe meydan okumak. Korkudan donup kalmak ve bu donup kalmışlığını, kendini geliştirme robotuna dönerek rasyonelleştirmek değil.
Bir de kendini geliştirmen iyi ve buna devam et ama kendini geliştirmeyi, kadın erkek ilişkilerindeki duygusal problemlerini bastırmak için dışsal bir uyuşturucu olarak kullanma. Kadın erkek ilişkilerindeki duygusal problemlerini, sadece o alandaki korkularına meydan okuyarak aşabilirsin, başka şeylerde başarı sağlayıp aşamazsın.
Bu arada kişisel gelişim bağımlılığı diye bir şey var ve bu konuya da eğilmek lazım. Bir ara bunu da yazarım.
Karşılıksız aşkın insanı kontrolü dışında olan yoğun bir arzuya boğduğuna şahit olmuşsunuzdur. Belki siz de hayatınızın bir döneminde bunu yaşadınız ya da şu an yaşamaktasınız. Bazı insanlar reddedildiklerinde, içlerinde bir düğmeye basılıyor. Reddedilmeden önce bir arzuluyorlarsa, reddedildikten sonra bin arzuluyorlar.
Fakat reddedilmeye veya artık sevilmemeye her insanın verdiği tepki aynı olmuyor. Hemen her insan bu konuda belli bir acı çekse de, bazı insanlar reddedilmeyi ve artık sevilmemeyi görece hızlı bir şekilde atlatıp, yollarına devam edebiliyorlarken, bazı insanlar ise saplantılı bir aşkın pençesinde aylar ve hatta maalesef yıllarca kıvranabiliyorlar.
Yine birçok insan çok istedikleri bir iş yeri tarafından reddedilmek gibi aşk dışı reddedilmeleri görece kolay sindirip bir sonraki başvuruya geçebilirken, iş aşka geldi mi, reddedilme büyük bir takıntı ortaya çıkarıyor.
Saplantılı aşka neden olan tek bir faktör olmasa da birçok saplantılı aşk vakasında çalışan temel faktör, insanın bağlanma stili (attachment style).
Güvenli bağlanma, genellikle çocuklukta ebeveynlerin çocuklarını karşılıksız sevmesi ve sağlıklı sınırlar koyması ile gelişen bir bağlanma stili. Burada ebeveynler çocuklarına istikrarlı bir şekilde dikkat ve şevkat gösteriyorlar. Bu çocuklar genellikle yetişkin hayatlarında daha bağımsız ve kendine yeten biri oluyorlar. İlişki hayatlarında ise bir ilişki içinde olmaya istekli, ama yalnız olmakla da problemi olmayan insanlar oluyorlar.
Güvenli bağlanan biri reddedildiğinde, bu durumdan çabuk toparlanıyor ve ilişki hayatına bakışı iyimser kalıyor. Bir kişiyi sevse de o kişinin kendisini sevmediğini daha çabuk kabul edebiliyor ve kendisini sevmeyen insanın peşinde koşmak yerine, hızlı bir şekilde duygusal toparlanmaya giriyor.
Kaygılı bağlanma, genellikle ebeveynlerin çocuklarına istikrarlı bir şekilde sevgi ve dikkat vermediklerinde ortaya çıkan bir bağlanma stili. Bu da, temel ihtiyaçların giderilmesi ile ilgili sürekli bir kaygı ve korku meydana getiriyor. Bu çocuklar büyüdüklerinde genellikle, düşük özdeğere sahip, başkalarına bağımlı insanlar oluyorlar. Bir partnerin yakınlığına şiddetle ihtiyaç duyarlarken yine şiddetli bir terk edilme korkuları oluyor. Aynı zamanda başkalarının duygularına da aşırı duyarlı oluyorlar.
Kaygılı bağlanan biri reddedilmeye çok şiddetli bir negatif tepki verir (bağlanma stilleri içindeki en negatif tepkiyi verir). Reddeden kişiyi geride bırakmayı inanılmaz derecede zor bulur ve diğer insan olmadan yaşayamayacak ya da en azından mutlu olamayacak gibi hisseder.
Korkulu kaçıngan bağlanma stili geliştiren çocukların ebeveynlerinden biri ya da ikisi birden, korkutucu davranışlar sergilemişlerdir. Kişinin bakımını ve korunmasını üstlenen kişi ya da kişiler, güvenlik ve rahatlık kaynağı değillerdir. Korkulu kaçıngan bağlanma stili geliştiren çocukların, çocukluk dönemlerinde ciddi travmalar ve istismarlar yaşamış olma ihtimalleri yüksektir.
Korkulu kaçıngan bağlanan birisi ilişki içinde olmayı arzular ama kendisini korumak için ilişkilerden (ya da en azından yakınlıktan) ve diğer insanlardan kaçar. Korkulu kaçıngan bağlanan birisi reddedildikten sonra reddeden kişiyi hızlıca geride bırakmaya meyillidirler. Başkalarının ilgisinin arzusu ile yanıp tutuşurlar ama bu ilginin düşüncesinden bile çok korkarlar.
Bir de hor gören kaçıngan bağlanma var. Bu kişilerin ebeveynleri çocukluk döneminde kişinin ihtiyaçlarını görmezden gelirler. Çocuk ihtiyaçlarını belirtmenin, o ihtiyaçların giderileceği anlamına gelmediğini öğrenir.
Hor gören kaçıngan bağlanma stili geliştiren biri ilişkilerden ve bağlanmaktan (sağlıklı bağlanmaktan bile) kaçar. Takıntı derecesinde kendisine yetmeye çalışan biri olur.
Hor gören kaçıngan bağlanma stiline sahip kişi reddedildiğinde, bunu takmamaya ve saplantı haline getirmemeye meyillidir. Zaten başkalarının sevgisini ve onayını kazanmakla pek ilgilenmez. Hor gören kaçıngan bağlanma size karizmatik görünebilir ama bu tip insanlar acıdan kaçmak için hayatın önemli zevklerinden birinden kendilerini mahrum bırakan insanlardır ve genellikle de en fazla, aşırı derecede kaçıngan bağlanan kişilerle beraber olabilirler.
Gördüğünüz gibi, reddedildiğinde ya da terk edildiğinde, saplantılı aşk geliştiren birinin kaygılı bağlanma stiline sahip olma ihtimali yüksek. Kaygılı bağlanma stiline sahip birisi reddedildiğinde, beyni otomatik olarak kişinin çocukluğuna döner. Geçmişin bırakılıp gidilme korkusu, yalnızlığı, ihmal edilmişliği yeniden ortaya çıkar. Beyin reddeden kişiyi ve bu kişiyi elde etmek için yapılabilecek şeyleri düşünmekten başka bir şey yapamaz hale gelir. Beyin sanki bunu, çocukken hiçbir zaman “kazanılamamış” olan sevgiyi kazanmak için “son bir şans” olarak algılamaya başlar.
Peki, kaygılı bağlanma stilinden nasıl kurtulursunuz? Ya da kaygılı bağlanma stiline sahip biriyken, nasıl güvenli bağlanma stiline sahip biri olabilirsiniz? Bu konuda terapist görmenizi şiddetle tavsiye ederim ama psikolog dışında yapabileceğiniz başka şeyler de var.
Bunlardan birincisi tabii ki böyle bir sorununuz olduğunu bilmeniz. Şiddetli isteğinizin ve onsuz yaşayamam hissinizin, çocukluktaki terk edilme kaygınız ile birleştiğini görmeniz, o zaman hayati tehlikesi olan reddedilmenin / terk edilmenin şimdi hayati tehlike yaratmadığını kendinize söylemeniz gerekli.
İkincisi, güvenli bağlanan kişilerin yaptıklarını yapmanız, buna kendinizi zorlamanız. Burada iletişimi kes kuralı olarak öğretilen şey, güvenli bağlanan birinin yapacağı bir şey mesela. Ya da kendisini istemediği belli olan kişiyi bırakıp gitmek şeklinde olan next. Bunları ilk başta hissetmeden uygulasanız bile sonrasında şunu fark ediyorsunuz: kaygınıza kapılmayıp sağlıklı şekilde davrandığınızda dünya başınıza yıkılmıyor. Tam tersi her şey daha iyi oluyor.
Zihniniz gerçek dışı bir kaygı içindeyken (onsuz mutsuz olacağım, onsuz yaşayamam, onsuz olmaz, ondan daha iyisini bulamam, vs.) zihninize onsuz bir süre acı çekip sonra unuttuğunuzu göstermeniz, kaygıya büyük darbe vuruyor.
Üçüncüsü, çoğu kaygılı bağlanan kişide öz duygu ayarlaması / regülasyonu yok. Kendi içlerindeki yüksek negatif duyguları dışsal şeylerle kontrol altında tutmaya çalışıyorlar. Mesela kaygılarını kendilerini istemeyen kişiye ulaşıp bir kere daha deneyerek ve ondan pozitif bir dönüş alarak azaltmaya çalışıyorlar. Ya da porno, oyun, sosyal medya, alkol, vs. gibi uyuşturucularla bastırmaya çalışıyorlar.
Oysa negatif duygularınızdan kaçmak ya da onları saplantı kaynağınızın rahatlatmasını umarak saplantı çukuruna daha da batmak dışında yapabileceğiniz şey, öz duygu ayarlaması yapmak. Bununla ilgili bir video serisi yapıyorum ama bunlar katıl alanındalar. Sizin bu konuda yapabilecekleriniz:
Herhangi bir negatif duygudan kaçış aracından uzak durup, duygularınızı işlemenizi sağlayacak şeyler yapmanız. Günlük tutmak bu şeylerden birisi. Bunun yanında hiçbir şey dinlemeden yürüyüş yapmak (müzik ya da podcast dinlemeniz buna engel olur), fiziksel işler yapmak, vs. Hiçbirinde bir şey dinlememek ve izlememek.
Büyük negatif duygu patlamalarına /dalgalarına karşı koymak yani bu patlamalar sırasında kendinizi yapmaktan alıkoymakta zorlandığınız şeye ne olursa olsun karşı koymak.
Abi selam, benim sorunum konusunda bir yazı bulamadım. 19 yaşındayım ve üniversite okuyorum. Çevremdeki hemen her erkek, seks yapıyor. Sürekli olarak “buna nasıl çaktım, şuna nasıl koydum”. Sadece çevrem değil. Daha geçenlerde kantinde oturuyorum. Yanımdaki iki eleman da gece nasıl evire çevire olduklarını anlatıp durdular.
Abi kendimi çok kötü hissediyorum. Ben de altta kalmamak için bir şeyler atıyorum ama bunca adam yaparken ben neden yapamıyorum?
Bu konuda daha önce konuşmadım ama özellikle 22-23 yaş altında danışanlarımdan çok duyduğum bir konu. Onlara da sana söylediğim şeyi söylüyorum. Sen bu zeka ile nasıl üniversite okuyorsun?
Tamam, muhtemelen kafan çalışıyor ama gerçekliğin çarpılmış, kafan ise eziklik duyguları ile bulanmış. Ben sana tokat olsun, ayıl diye tek bir şey soracağım:
Altta kalmamak için tek yalan söyleyenin sen olduğuna emin misin?
Başka açılardan gayet akıllı insanların, bu devasa yalana kanmaları gerçekten çok ilginç. Ortada klasik bir yapamamanın ezikliğini, yalan dolan büyüklenmelerle kapamaya çalışma var. Hem de kitlesel boyutta. Bu hikayeleri o kadar çocuktan duyuyorum ki.
“Abi 2 kızla flört ediyorum, bir yere gitmiyor ama ben de altta kalmamak için ikisiyle de yatıyorum diye anlattım.”
Eh birader yalan söyleyebilen tek sen misin sanıyorsun? Öbürleri de ya tamamen uyduruyorlar, ya da bire bin katıyorlar.
Bakın arkadaşlar, bu konuda genel kural şudur. Bir erkek arkadaş çevresine ne kadar çok, ne kadar ballandıra ballandıra “şöyle soktum, şöyle hoplattım” diye anlatıyorsa, onun o kadar abazan olduğunu anlayın. Belki bir veya ikisi gerçekten yapıyordur (o da belki) ama siz yine de benim dediğim gibi ne kadar pompa hikayesi o kadar pompasız adam kuralından şaşmayın. Bu adamlar gece salya sümük lütfen bir şans ver diye kapısında ağladıkları kadını, arkadaşlarına “gece Leyla’nın kapısına gittim, yakamdan çekip içeri aldı, bir daldım, bir daldım” diye anlatırlar.
Bu kuralın tersinde ise, bir kişi kadınlarla ne kadar başarılı ise, maceralarını anlatma konusunda o kadar ketumdur. Libidosunu yatakta atan adamın diline vurmaz pek.
Abi ne biliyorsun belki Leyla’ya gerçekten şey etti? Beni arayıp da “altta kalmayayım diye ben de yalan söylüyorum” diyenlere anlattırdığım yalanlardan biliyorum.
Yahu bu arada, erkekler cinsel maceralarını, hele hele kız arkadaşı ile seks hayatını anlatacak kadar küçülmeye ne zaman başladılar? Eskiden ki 20 sene önce falan, bizim birbirimizin ilişkisi ile ilgili konuşma hacmimiz şu şekildeydi:
“Abi, seni Merve ile gördüm el ele. Çıkıyor musunuz?”
“Evet abi.” “O hadi tebrikler.”
“Sağol abi.”
“Abi Merve’yi bir süredir görmüyorum. Hayrola?” “Ayrıldık abi.” “Orhan Baba, Rakı ve “sana kız mı yok beah hadi iç iç” diyecek lavuk istersen haber ver.” “Tamam abi eyvallah.”
Bir ara ciddi ciddi düşündüm ve hiçbir arkadaşımın kısa süreli macerasını da duymadığımı hatırladım. Ki bunlar yapılan şeylerdi. Hatta sıklıkla abazan olmamıza rağmen, muhtemelen şu an 20li yaşlarında olan adamlardan daha fazla yapıyorduk.
Bir erkek şöyle soktum böyle zittim diye anlatırken hiç utanmıyor mu, “yahu bunun beliyle vuramadığı diline vuruyor demezler mi?” demiyor mu? Demiyor tabii ki. Neden desin? Zira inanan saf çok. Senin gibi. Şu ilüzyona kapılıp kendini ezik ve yetersiz hissediyorsun.
Bunu yapmayın arkadaşlar. Biri uluorta seks macerasını anlatıyorsa, o adamın abazan olduğunu tahmin edin, içinizden acıyın ve gülüp geçin.
İlgisizliğim ve ters davranışlarım sonucu kız arkadaşımı kendimden uzaklaştırdım ve ilişki bitti, kalbini kırdığım için bir anlık duygusal reaksiyon gösterip ayrılan taraf o oldu.
Konuşmalarım esnasında en çok karşılaştığım ayrılık nedenlerinden birisi de bu. İlgisizlik ve ters davranışlar sonucu terk edilmek. Fakat bu şekilde bana gelenlerin çoğunun farkında olmadığı ve biraz konuştuğumuz zaman ortaya çıkan bir durum var. Bu şekilde terk edilenler aslında terk edeni istemiyorlar. Bir miktar sevgi ve istek tabii ki var ama aslına bakarsanız yalnız kalmaktan iyidir diye ya da yalnız kalmaktan korktukları için ilişki içindeler. Partnerlerini cepte gördüklerinden değil, istemedikleri, içlerine sinmediği halde yalnızlık korkusundan onlarla olmak zorunda olduklarından ters davranıyorlar.
Tabii sonra terk edildiklerinde, yalnız kalma korkusu artı terk edilmenin, reddedilmenin takıntı yaratması nedeniyle, eski sevgililerinin peşine düşüyorlar.
Şimdi bir kere bu kız bir anlık duygusal reaksiyon göstermedi. Senin uzun süreli ilgisiz ve ters davranışların ile uzun süre içerisinde soğudu ve son yaptığın ile de bardak taştı. Yani bu ayrılık senin sandığından daha ciddi ve sağlam.
Ben o gün sakince ve mantıklı bir biçimde yaklaşarak onu kaybetmemek istediğimi belirtmeme, kalması için çaba göstermeme ve hatalı olduğum konuların tekrar yaşanmayacak olduğunu söylememe rağmen “önceden önemsemedin şimdi niye önemseyesin” tarzı bir cevap alınca.
Bu tür bir ayrılıkta, normal bir sevgi ve ilgi seviyesinde olan biri, sadece hataları konusunda üzgün olduğunu söyler ve devam etmek istediğini belirtir. Dikkat edersen sen, konuşmaya bencil taraftan başlıyorsun. BEN (oyuncağımı, yalnızlıktan koruyucu kalkanımı) kaybetmek istemiyorum diyorsun. Zaten geç ve inandırıcı değil ama bir de böyle başlaman tam olarak durumu ortaya koyuyor. Burada kız sana inanmamakla doğru yapıyor. Zira derdin “kız arkadaş” kaybetmek, kıza karşı gerçek bir sevgi ya da istek değil.
Ben kendimi yeterince açıkladığımı, onun benim için değersiz olmadığını gösterdiğimi ve inanıp inanmamanın kendisine kaldığını söyleyip konuyu kapattım.
İlişki boyunca kıza senin için değersiz olduğunu gösterdiğini, sen daha mesajına başlar başlamaz söylüyorsun. Af buyur yalnız kalacağını anladığında, seni terk etmez dediğin terk edince egon kırıldığında yaptığın laf salatasına neden inansın? Sen harbi inanıyor musun?
Hiçbir şekilde de o yazana kadar yazmayacağım.
Bunu yapabilirsin zira nedeni ne olursa olsun seni terk etti. Benim sana tavsiyem, bu kızı istemediğin gerçeği ile yüzleşmeye bakman. Bu dediğim %100 değil ama konuştuğum ve anlattığı senaryo senin senaryoya benzeyen birçok erkek, konuşmamız sürecinde bunun farkına varıyor. Aslında için için kızla ilişki istemiyor ama yalnız kalamadığından da kendini ilişkiye zorluyor. Tüm o ters davranışlar da bunun öfkesinin kıza yansıtılması.
Kızı istemediğin gerçeğini sindirebilirsen, kendine ve kıza bir iyilik yap ve geri gelse bile uzak dur.
Geri dönerse ne kadar zaman geçtikten sonra ilişkiyi canlandırma çabasını samimiyetsiz bulup reddetmeliyim?
Burada samimiyetsiz olan sensin. Bu durumlarda kız genelde geri dönmüyor merak etme zira sen aylar süren bir ilgisizlik ve kabalık sürecinde kızın sana olan isteğine darbe üstüne darbe vuruyorsun.
Senin gibi çok insan var. Şaşıracaksınız ama beni eski sevgilim terk etti diye arayan erkeklerde burada bahsettiğim olay, betalık nedenli terk edilişle yarışır. Bunun şaşırtıcı olmaması lazım zira günümüzde özellikle illa bir sevgilin olacak şartı var gibi. Çoğu insan ilişkisi olmadan duygusal dengesini sağlayamıyor. Bu da birçok erkek ve kadını aslında pek de istemedikleri ilişkilerde tutuyor.
Çünkü ayrılıktan 1 ay sonra iletişime geçmesiyle 4 ay sonra iletişime geçmesi pek aynı sebeplerden ve niyetten olur gibime gelmiyor, sana göre bunun maksimumu nedir Mahmut abi?
Bu kız seni daldan dala atlayım da daha iyisini bulamazsam geri döneyim diye terk etmedi. Yani büyük ihtimalle sebep bu değil. Öncelikle kıza karşı pek de istekli olup olmadığını düşün. %90, aslında istemediğini, kıza bu nedenle kötü davrandığını ve kendin için, kız için en iyisinin 1 ay sonra da dönse 4 ay sonra da dönse bir şey başlamamak olduğunu göreceksin.
Hadi bir %10 ihtimal gerçekten elinin altındakinin değerini bilmedin diyelim. O zaman burada iletişimi kes kuralına geçmeden önce kıza az önceki bencil ve kızın seni terk etmesini daha da haklı çıkaran son konuşmanı geri alacak bir mesaj gönder:
“Bunu yeniden beraber olalım diye değil, gerçekten üzgün olduğumu belirtmek için yazıyorum. Hatalı davrandım, bunun için geç olduğunu biliyorum ama yine de bu hatalarım ve seni kırdığım için çok üzgün olduğumu bilmeni istiyorum.”
Bana geri dön, oyuncağımı bana geri ver, gel bir daha aynısını yapmayacağım, vs. değil. Sadece bu kadar. Sonra da iletişimi kes.
Kadınlar bu mesaja ters ya da sizin sinirinizi bozacak cevaplar verebilirler. Onlara cevap vermeyin. Ben bir keresinde buna “Tamam anlıyorum” cevabı almıştım. Ona “zeki kızsın biliyorum” yazmıştım ama bir şey yazmasanız da olur. “Geri dönmeyeceğim zaten” gibi şeyler yazarsa da boşverin. O anki duyguları ile yazıyor. 3 haftalık iletişimi kes sonrası duyguları çok farklı olacak.