Soru Cevap İlişkiler – Eylül 2023 (Youtube Soruları)

Youtube kanalında sorulan sorulara cevaplar verdim. Uzun süredir soru – cevap videosu yapmıyordum, arada böyle yapmak lazım.

Arkadaşlar, Youtube kanalına Katıl da ekledim. Kısa süre içerisinde oraya da video koyacağım.

Aşağıda yayının Youtube videosu var. Yayına Spotify kanalımızdan da ulaşabilirsiniz.

00:00 Giriş
00:11 Betaların sevgilisi var, benim neden yok?
05:51 Neden iyi kadınları itiyorum, toksik kadınları çekiyorum?
08:24 Toksik olmayan kadınlardan hoşlanmıyorum, toksik seviciyim.
08:36 Buralarda düzgün kız yok, ne yapacağım?
10:43 Çıktığım kadınlarda neden güven oluşturamıyorum?
10:56 Türk kadınlarının çoğu mavi haplı erkek mi istiyor?
12:02 Bir kıza aşırı duygusal yatırım yaptım. Bu kızı nasıl unutacağım?
17:00 Sosyal medya hesabından imalı atıflar yapan kızın amacı nedir?20:54 Üniversite sınavına hazırlanırken kızlardan uzak durayım mı?22:21 Kaygılı hareketlerin kendi kendini gerçekleştiren kehanete dönmesi
23:04 Kararlılık ile saldırganlık arasındaki farklar nelerdir?
25:29 Psikolog takipçi yorumu
25:51 Lise ve üniversite yıllarında kız yoksa sonra geleni ne yapayım?
26:58 Bir kadın beni ben olduğum için sevemeyecekse, ben öyle sevgiyi neyleyim?
29:34 Erkek kadına problemlerini yansıtmalı mı?
30:47 Benden 16 yaş genç bir kızla evleniyorum. Yaş farkı sorun olur mu?
33:44 Kadınlara çok istekli görünen birisi ne yapmalı?
35:00 Davranışları kontrol etmek rol yapmak değil mi?
37:04 Toksik eski kız arkadaşı engellemek zayıflık mı?
37:46 Toksik kadınların aşk bombardımanını normal kadınla balayı dönemini nasıl ayıracağız?
39:10 Kapanış

Enkaz devralıp onarmanın riski

Twitter’da şöyle bir girdiye rastladım. Zaten viral oldu ve çoğu da benim yazacaklarıma benzer on binlerce yorum var o nedenle ifşa gibi olmayacak, ben de paylaşıyorum.

Bakın arkadaşlar, enkaz devralıp onarmak, sizin kurtarıcı planınıza oynuyor olabilir, sizin efendi erkek olarak arızalı kadınları alıp onarma stratejinize oynuyor olabilir ama buradaki büyük risk, böyle ayağa kaldırdığınız bir enkazın, enkaza neden olan kişi resme yeniden girerse hemen ona gitmesi olacaktır. Umarım buradaki arkadaşın başına bu gelmez, risk gerçekleşmez, mutlu mesut olurlar ama risk büyük. Online akıl verenlere baksan %100 risk gibi bahsediyorlar ama arkadaşlar hayır, risk çok büyük. Böyle şeyler %100 değildir. Ne çok saf bir kızın sizi başkası için bırakmaması kesindir, ne de eski sevgilisine hala duygu yüklü olan kızın sizi bırakması kesindir. Risk vardır ve bu risk alınmaya değmeyecek kadar yüksektir.

(Bu arada ortam öyle yalama oldu ki, bir kadın çıkıp bir erkeğin – belki birçok erkeğin – enkazı oldum iması olan video paylaşabiliyor, bunun hem kendi cinsel pazar değerine hem de erkek arkadaşının saygınlığına ne yapacağını zerre umursamıyor. Kadınlar betalarını aşağılamadan duramazlar diye bir laf var, doğruluk payı yüksek)

Yanlış anlamayın. Bir kadın bir ilişkiden sonra çok çöktü diye o kadından artık sevgili olmaz demiyorum (gerçi hem kadın hem de erkek çok çöküyorsa o düşkünlükte biri ile ilişki akıllıca olmayabilir). Ama bir kadın ya da erkek, ilişkinin yaralarını kendi başlarına sarıp, enkaz olmaktan kurtulmak yerine, duygularını işleyip aşk acısını geride bırakmak gibi acılı ama sağlıklı bir süreçten geçmek yerine, bu “acı işlemeyi ve unutmayı” geçmeden kolaya kaçıp başkasına atlayandan iyi bir sevgili olma ihtimali yüksek değil.

Twitter’da aslında bunu paylaşan bir hesabı paylaştım. O şöyle yazmış:

enkaz devralan erkek kardeşlerime kızların yapıyı onardığı ilk durumda enkaza çeviren kişiye geri döndüklerini hatırlatalım

Başka biri şöyle demiş:

Max 1 2 ay sonra sktiri boktan bahaneyle benim kafam karışık sevemiyorum diyip üzecek olanın yanına gider

Evet bu tehlike yüksek. O nedenle size bu topa girmenizi tavsiye etmem.

Bir başkası şöyle yazmış:

Exinden kalma travmaları olan kızlar benden uzak dursunlar bi zahmet

Evet, özellikle alfa dul olanlarından uzak durun. Böyle bir kadın tüm süzgün, masum, acılı gözleri ile size bakıp “beni iyileştir, ilacım sensin” diye yanaşabilir o nedenle onların uzak durması yetmez. Sizin de böyle bir kadından aktif olarak uzak durmanız gerekli.

Biri şöyle yazmış:

her gün geçmişiyle ilgili kavgalar döndüğüne yemin edebilirim ama kanıtlayamam

Muhtemeldir. Bu çok yaygın bir durum.

Devam edelim:

yara bandı olmak yerine ‘gerçekten’ hak ettiğiniz sağlıklı birlikteliklerin içinde yer alın.

bildiğin yarabandi bunu mu hayal ediyorsunuz cidden

Yara bandı ilişkiyi genelde terk eden eski sevgili bağlamında ele alıyoruz ama terk edilenler de kullanabiliyorlar.

Şu hoşuma gitti:

Her ayrılığın bir yas süreci vardır ve yas surecini yasamak gerekir, yasini tamamlamadan başlayan yeni bir ilişki mutluluk getirmez, tam tersine üstüne yeni depresyon getirir.

Bundan daha önce bir daha onun gibisini bulamayacağını sanmak yazısında bahsetmiştim:

Uzun süreli bir ilişkiden, özellikle de 1 sene ve üstü olanından sonra, hemen piyasaya çıkmanız ve birini bulmanız gerekmiyor. Tam tersi, ayrılıktan hemen sonraki ilk 2 ayda, piyasaya çıkmama isteğiniz ve bu konuda kilitlenmeniz normal. Özellikle ilk 1 ya da 1.5 ay, kendinizi piyasaya çıkmaya zorlamayın. Hayatınızın başka alanlarına odaklanın ve eğer böyle bir uğraşınız yoksa, kendinizi sosyal bir aktivite bulup onu yapmaya zorlayın. Özellikle çiviyi çiviyle sökme peşine düşmeyin zira kendinizi çiviyi çiviyle sökmeye zorlarsanız, çiviye bağımlı olursunuz.

Bir başkası olaya arabeskinden bakmış:

dönüştüremedim maalesef yanımda mutlu olacak kadar sevmemiş mutlu edebilecek kadar önemli olamamışım hayatında

Captain save a hoe, kurtarıcı planı, arıza kadını bulup iyileştirerek kendisine borçlu çıkaracak efendi erkek:

 

İyi çocuk ya da efendi erkek dediğimiz erkekler ki erkek nüfusunun önemli bir kısmını oluşturuyorlar,  kaygılı bağlanma stiline sahipler. Bu erkekler genellikle normal kadınları iterken, ciddi sorunları olan kadınlar bulup onlara hizmet ederek, onların da karşılığında kendi ihtiyaçlarını karşılayacağı umudunu beslerler. Bu strateji ile sevilmeye layık olmayan benliklerini fedakarlık karşılığı, alış veriş ile sevdirmeye çalışırlar.

Fakat bu tip sorunlu kadınlar temelde arızalıdırlar ve iyi çocuklara iyi veya sadık davranmazlar. Bu erkekler sonunda kaçınılmaz bir şekilde yaralanacakları için, birkaç tercübeden sonra tüm kadınları böyle sanmaya başlarlar ve başka türlüsünün olamayacağını düşünürler. – İyi çocuklar, kaygılı bağlanma, kırmızı hap ve kaçıngan bağlanma

 

Nöroplastisite ile Beyni Yeniden Kablolama Kitap Seti

 

(PDF ve EPUB formatlarında e-kitap)

(Shopier’de sepete 225 TL ve üstü alışverişte %30 indirim var.)

Bu seri, insan sinir sisteminin, yetişkinlikte bile sahip olduğu nöroplastisite (sinir sisteminin değişebilir olması) ve dopamin sistemi gibi sinir sistemi mekanizmaları ile ilgili en son bilimsel verileri kullanarak, öğrenme, yeni alışkanlıklar edinme, alışkanlıklardan kurtulma, motivasyon ve başarı için uygulanabilir bilgilerin bir derlemesi.

Kitaplar günümüzde çok popüler olan nörobilim podcastlarından derlendi.

Kitaplarla ilgili bilgi linkleri aşağıda. Kitap setini satın almak için:

Kitabı Türkiye’den almak için tıklayınız.
(Not: Sepete ekleyerek %30 indirim alabilirsiniz).
(Alım güvenilir Shopier ödeme sisteminden olup sizin ödeme bilgileriniz bize gelmiyor.)

Kitabı Türkiye dışından almak için tıklayınız.
(Alım güvenilir Payhip ödeme sisteminden olup sizin ödeme bilgileriniz bize gelmiyor.)

Kitaplar:

  1. Nöroplastisite 101 –  Nöroplastisite ve Dopamin Sistemi ile Beyni yeniden kablolama
  2. Nöroplastisite 201 – Nöroplastisite ve Dopamin Sistemi ile Odaklanma, Hafıza ve Mutluluk
  3. Nöroplastisite 301 – Motivasyon kazanma, işleri erteleme hastalığından kurtulma, gelişim zihniyeti, zihinsel antrenman, erkek hormon eniyilemesi ve ilişkiler
  4. Nöroplastisite 401 – Stres, Kaygı, Depresyon, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu ve Travma

Özdeğer / ben ödülüm zihin yapısı nasıl kazanılır?

Mest rumuzuyla bir takipçi yazmış:

Mahmut abinin belki de cevaplandirmadigi tek soru. Abi nasıl ödül mentalitesine geçeriz gerçek anlamda.

Bunu birçok yerde cevaplandırdım aslında.

Taklitle de oluyor ama gerçek anlamda. İkincisi ödül mentalitesinde bir erkek nasıl davranır. Ben bunu işe bağlıyorum bir erkek işinde ne kadar başarılıysa işiyle alakalı o kadar ödül mentalitesinde oluyor. Tabak çevirme ya da seçenek gibi olaylara girmeyecegim. Hayatta başarı sağladıkca ödül hissediyorsun bu kadar genel basit bir kural diye düşünüyorum sence?

Şimdi öncelikle taklit dediğin şey öyle küçümsenecek bir şey değil. Taklit, insanın konuşmayı, yürümeyi, sosyal ilişkiler, vs. öğrenmesini sağlayan en güçlü mekanizmalardan birisi. Direkt olarak sinir sisteminin kendini değiştirme yeteneğini (nöroplastisite) kullanmanın en etkili yolu.

Öncelikle ödül zihniyeti ile özdeğer pek farklı şeyler değil. Bizim camiada ödül zihniyeti pratikte, kadın erkek ilişkilerinde özdeğerli olma, kendini kadın erkek ilişkileri piyasasında değerli görme ile eş anlamlı olarak kullanılıyor.

Senin taklit dediğin şey, özellikle özdeğer gibi görece soyut konularda oldukça somuttur. Bir şeyin piyasa değeri, o şeye biçilen değerdir. Burada özdeğerini yükseltmenin yolu, özdeğerini yükseltecek şekilde davranmaktır.

Örneğin, seni iki kere reddeden bir kızı her nextlediğinde, “özdeğerim beni 2 kere reddedene kendimi bedava peşkeş çekeceğim kadar az değil” diyorsun ve bu da senin özdeğerini arttırıyor. Taklit bile değil bu. Kendine yüksek bir değer biçip, piyasada düşük değere el değiştirmeyi reddediyorsun.

Bunun oldukça çalışır bir yöntem olmasının en önemli nedeni maalesef çok acıklı. Çoğunuz aslında piyasada düşük olmayan bir değere zaten sahipsiniz ama bizim mavi hap dediğimiz programlamanız yüzünden, kendinizi piyasada gerçekte olabileceğinizden çok daha düşük değere konumluyorsunuz. Bu nedenle başka hiçbir parametreyi değiştirmeseniz bile zihin yapınızın değişmesi, tek başına ödül değerinizi yükseltiyor.

Örneğin birçoğunuz gayet eli yüzü düzgün, birçok kadının hayatında isteyebileceği adamlarsınız ama mesela bir kadınla ilişkiye girdiğinizde ve bu ilişkide ilk soğuma olduğunda çok yüksek kaygıya kapılıp, ilişkinin kadını olarak kendinizi kısa vadeli rahatlatmaya ama erkek olarak ödül değerinizi düşürmeye programlısınız. Hiçbir şey yapmasanız 7/10 iseniz, sürekli olarak sadece kaygılı bağlanmanızın sizi ittiği davranışlar ile 4/10 oluyorsunuz.

Başka bir örnek vereyim. Birine kararında duygusal yatırım yapmayı becerdiğinde, özdeğerin artıyor. Senin değerin artıyor. Sen kendine yüksek bir değer biçiyorsun ve piyasaya bu değeri koyup bununla alan alır, almayanın peşinden koşmam diyorsun.

Şimdi zaten dediğim gibi durduğun yerde, kısa vadeli kaygılara dayanmak yerine onları yatıştırmak için saçmalamasan, kendi ayağına sıkmasan değerin az değil. Kendi ayağına sıkmayıp da ödül değerini azaltmadan piyasada durmaya inat etsen, seni gerçek değerinde alan sonradan çıkıyor ve pratik yeni değerin de belirlenmiş oluyor.

Senin hayatına değer değil drama katan, ilgi budalası, betasın lan öde mantıklı kadını için kan ağlayarak bıraktığında, özdeğerini yüksek tutuyorsun. Piyasada değersiz bir şekilde kullanılmaya izin vermiyorsun.

Seni terk eden kadının peşinde koşmak yerine, için kan ağlayarak da olsa kendini yeniden piyasaya koyduğunda, senin değerin artıyor. En azından terk edenin peşinde koşarak değerini azaltmıyorsun.

Yani piyasada değerli bir erkek olduğunuz ilkesine göre yaptığınız her hareket taklit değil, size bir yüksek bir değer biçen, veren ya da en azından içsel değerinizi aşağı çekmeyen somut bir artı değer. Sonradan olan da bu yeni ve yüksek değerinizle alıcınızın çıkması ve sizin zihninizde de yeni değerinizin tam oturması.

Bazı insanlar, insanın en etkili kendini değiştirme mekanizması olan taklidi aşağılıyorlar. Bunu ben ilişki sihirbazı zamanından beridir bilip öğretiyorum ama özellikle nöroplastisite notları ile aslında ne kadar bilimsel olduğunu da anladım.

Kadın erkek ilişkilerinde bizim mavi hap dediğimiz bir sürü davranışı içselleştirmiş oluyorsunuz yani bunlar için sinir sisteminizde otomatik devreler geliştiriyorsunuz. Bu otomatik davranışlar oldukça uyumlu ve bu nedenle güçlü. Hem egonuzu koruyor (reddedilmekten kaçıyorsunuz) hem de aslında size evrimsel avantaj bile sağlıyor. Ama karşılığında çok acı çekiyorsunuz. Zira evrimsel açıdan adaptif ama size zararlı bir otomatik algoritma koleksiyonu içinde sürekli değerinizi düşürerek davrandığınız için değeriniz düşüyor tabii ki.

Şimdi örneğin hoşlandığınız bir kadın sizin esprili bir mesajınıza dönmediğinde otomatik algoritmanız “kaygılan ->  o mesaji geri alan uzun bir ikinci mesajı döşe -> kaygıdan kurtul” şeklinde. Bu algoritmanın amacı kısa vadede kaygıdan kurtulmanızı sağlamak ama uzun vadede daha kaygılı olmanıza neden oluyor ve değerinizi düşürüyor. Siz değerli bir erkeği taklit ettiğinizde, beyniniz tabii ki bilişsel enerji açısından ucuz ve kaygı yönetimi açısından uyumlu olan otomatik algoritmayı zorluyor ve tabii ki değerli erkek gibi davranmak size doğal olmayan, taklit bir şey gibi geliyor. Zira otomatik algoritması yok! Tamamen zorlama! Ama sizin doğal dediğiniz de yıllar önce, uzun aylar belki de yıllar boyu zorlaya zorlaya, tekrarlaya tekrarlaya otomatik hale getirdiğiniz davranışlar. Bu zorlamaları çok genç yaşlarda yaptığınız için ya da toplumda kabul gördüğü için hatırlamasanız da durum bu.

Siz yeni “zorlama” davranışı yeterince yaparsanız beyniniz “demek ki bundan sonra böyle tepki verilecek ve ben her seferinde karşı koyarak çok enerji harcıyorum” diye pes edip yeni otomatik devre kuruyor. Bu devrenin kurulması tekrar gerektirdiğinden ve beynin direnci nedeniyle zaman aldığından, bir süre (belki aylarca) “hissetmeden” “taklit ediyorsunuz”. Ama siz ısrar edince o devre kuruluyor ve o devre de daha üstün bir adaptasyona sahip olduğundan (uzun vadede kaygı azaltıcı, değer katıcı) sağlam ve kalıcı oluyor.

Özdeğer sonuçta bir duygu olsa da sadece size bağlı değil. Sosyal bir varlık olduğumuz için çevrenizin geribildirimlerine de bağlı. Ama zaten yukarıdaki örneklerdeki gibi davrandığınızda çevreniz de size pozitif geri bildirim yapıyor. Yani 2 kere reddedildiğinizde nextlediniz mi, daha önceki gibi yedek lastik olup bir kızın küçümseyen bakışları altında beklemediğiniz gibi, o kızın size geri dönüşünde daha saygılı olduğunu görüyorsunuz. Geri dönmese bile en azından değer kaybınız olmuyor.

Özdeğeri desteklemek için somut şeyler de gerekli. Yani tembel, koltuk patatesi, vs. bir adam olmanız durumunda özdeğerli “taklidi” çok zor. Ama sadece çalışkan, fit, vs. olmak da yetmiyor. Otomatik algoritmaları yıkıp yenisini yapmanız için “taklit” lazım.

Siz taklit ederek sıfırdan dil öğrendiniz, yürümeyi öğrendiniz, yetişkin biri olarak kendi başına yaşamayı öğrendiniz. Taklidi küçümsemeyin.

Özdeğerinizi arttıracak diğer yöntemler

Erkekler için uzun süreli ilişkiler rehberinde ilişkiler konusunda hiçbir metinde olmayan bir bölüm yazdım: kararlılık (assertiveness). Onu aslında kendi başına bir eğitim haline getirmem lazım zira özdeğerinizi ve özgüveninizi arttıracak en etkili yöntemlerden birisi de kararlı olmak.

Kararlı olmak bu bağlamda pasif ya da pasif agresif bir insanın, omurga kazanmak için saldırgan (agresif) olmak yerine karşısındakinin istek ve ihtiyaçlarını da gözeterek, kendi istek ve ihtiyaçlarını öne çıkarmasıdır. Karalılık temel olarak hayır diyebilme becerisi, talepte bulunma becerisi, olumlu ya da olumsuz düşüncelerini ifade edebilme becerisi, konuşmaları başlatabilme ve sürdürebilme becerisi gerektirir.

Birçok erkek, pasif veya pasif agresif davranarak kendi değerini düşürüyor zira (davranışlarıyla, lafla değil) değer talep etmek yerine değersizleştirilmeye boyun eğiyor.

Birçok erkek bunu zayıflıktan ve korkaklıktan yapıyor ama birçoğu, belki de çoğu, aslında kararlılık ile saldırganlık arasındaki farkı bilmiyorlar ve kararlı olmayı saldırgan olmakla karıştırdıklarından pasif ya da pasif agresif davranıyorlar. Çoğu erkek “efendi / iyi çocuk” olarak yetiştirildiği için, saldırgan olmaktan aşırı korkuyor ve saldırgan olmayayım diye özel çaba harcarken kararsız ve pasif oluyorlar (çoğu efendi erkeğin kararlı erkek ile saldırgan erkek arasındaki farkı göremeyip kararlı erkeklere kötü çocuk demeleri de bundan).

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Beta babanın zehirli kızı (Vaka Çalışması)

Eski sevgilim (25) ile 3 yıllık ilişkimi (ben 27) yeni bitirdim ve birazdan okuyacaklarınızı tavsiye almak için değil, teşekkür etmek ve ibret olması için yazıyorum.

Eski kız arkadaşımın babası ile görünürde çok iyi bir ilişkisi vardı. Ama daha sonra yakından tanıdıkça, eski sevgilimin babasının en rütbesizinden bir beta erkek olduğunu gördüm. Kendisi hem karısı hem de kızları tarafından ayak paspasına çevrilmiş bir adam. Evet, sevgi dolu bir aile ama bu, ailenin babasının gıkını çıkarmadan ayak paspası ve bankamatik görevlerini yerine getirdiği için böyle.

Bu nedenle hem eski kız arkadaşım, hem kız kardeşleri hem de anneleri, bir erkeğin her dediklerini itirazsız ve gecikmeden yapmasına fena halde alışmışlar.

Maskülenitesi tam bir alfa erkek bile bu tip bir ortamda şımarmış ve kibirle dolmuş bir kadınla büyük problemler yaşayacaktır.

Bu camiada beraber olacağınız kızı seçerken babası ile ilişkisinin iyi olmasına da dikkat etmenizi tavsiye ediyoruz. Ama babası ile ilişkisinin neden iyi olduğu da çok önemli. Kızın babası, annesinin emir kulu olmuş bir beta erkekse, kızları ile iyi anlaşabilir zira kızınakarşı da omurgası olmaz ve her dediğini yapmak için sürekli olarak kendini feda eder. Bu nedenle kızın babası ile ilişkisinin iyi olması yetmez, evde ailenin reisi olan bir baba ile iyi olması lazım, yanaşmanın baba versiyonu değil.

Bu arada kız babalarının da bu hikayeyi iyi okuması lazım zira eğer karınızın elinde hizmetçiye döndüyseniz, karınız tarafından domine edildiyseniz, zayıf bir baba olarak toksik ve ilişkilerinde dikiş tutturamayan bir kadın yetiştirirsiniz 🙁 Evde herkesin korktuğu bir despot olmanızdan bahsetmiyoruz (her ne kadar çocuklarınızın sizden bir miktar korkması lazım olsa da) omurgalı ve sözü dinlenen bir erkek, bir baba olmanızdan bahsediyoruz.

Böyle ayak paspası bir babanın kızı genellikle ilişkilerinde erkekte aynı kişilik özelliklerini ve babası gibi kesin itaati bekler ve talep eder.

Hem eski kız arkadaşım hem de kız kardeşi çok güzel kızlar ama ikisi de doyurucu ve mutlu bir ilişki yürütme kabiliyetinden tamamen yoksunlar.

Evet, erkek adam olan erkek böyle bir kadını istemez, kısa süre içerisinde bırakır. Erkek adam uzun süreli ilişkiye görece iyi huylu, problemi varsa trip atmak, sessizlikle cezalandırmak, kavga çıkarmak yerine dile getirecek olgunlukta bir kadınla girer.

Böyle bir kadın ilişkilerini kesin olarak mahvedecek şekilde davranır. Yılların güdülediği bir tarafı erkeğin tam itaatini bekler ve eğer erkek itaat ederse bu sefer de dişi tarafı, hipergamisi, bu erkekten en içten şekilde tiksinir ve sürekli olarak arıza çıkarır. Erkek itaat etmezse güdülenmiş tarafı erkekten tiksinir ve sürekli olarak arıza çıkarır. Zaten itaat etmeyen erkek böyle bir kadını hızlıca terk eder, itaat eden erkeği de böyle bir kadın eninde sonunda terk eder.

Çok acı. Muhtemelen çocuklarım kavga gürültü içinde büyüyüp arıza birer insan olmasınlar diye yıllarca acı çekiyorsun ve çocukların arıza oluyorlar, senin de hayatın boşa geçiyor. Karısı olacak aptal da yıllarca, muhtemelen nesilden nesile aktarılan bir psikopatoloji güdümünde kendini tatmin etmeye çalışırken, kölesinden faydalanmanın zevkinin, çocuklarının hayatını mahvetmek gibi bir bedeli olduğunu ya görmez ya da muhtemelen narsist biri olduğu için çocuklarını mahvetmek zaten bilinçli ya da bilinçsiz bir hedeftir.

Zayıf erkekler zor zamanlar yaratıyorlar. Zehirli kızlar ve zayıf erkekler de yaratıyorlar.

Ben eski kız arkadaşımın itaat isteklerine hiçbir zaman boyun eğmedim.

Güzel ama bu karın ağrısını neden 3 sene boyunca çektin? Özdeğere ve özgüvene sahip bir erkek böyle bir kadınla 3 sene harcamaz.

Fakat itaat etmem çok fazla drama ve gerilim yaratıp durdu.

3 sene? Sendeki zayıflık ne acaba buna 3 sene katlandın.

Beni arayanlara sıklıkla söylediğim bir şey var. Böyle bir kadınla en erkek adamı da koyun, kadın ondan da itaat talep edip durur ve onun için asla feminenleşmez. Erkek adamın senden farkı erkek adam bu karın ağrısını belki 3 ay çeker, sen 3 sene çekiyorsun. Hatta erkek adamı narsist kişilik bozukluğu olan bir kadınla 3 sene ilişkiye sokun, o da senin gibi ezik maymuna döner. Erkek adamın farkı, 3 sene orda kalmaması. Yani “öyle alfa, öyle yüksek değerli, öyle errrrrrrkkkkkeeeeek olacaksın ki ağa, her kadın önünde feminenleşecek” diye bir olay yok. Var diyene inanıyorsanız ABD’de Gotham City diye bir şehir olduğuna ve orada yarasa kılıklı bir herifin yaşadığına da inanıyorsunuzdur. Arıza kadın maskülenite ile, yüksek değerle, zartla zurtla düzelmez. Bu bir. Yüksek değerli veya alfa erkek böyle kadınları adam etmeye çalışmakla uğraşmaz.

Böyle bir kadın belki belki duvarı delip geçtiğinde, bu arızası nedeniyle yeterince arzu edilir erkek tarafından terk edildiğinde kendisinde bir problem olduğunu görüp tedaviye başlayabilir ama ben paramı bu ihtimale yatırmazdım.

Bir erkeğin böyle bir kadınla (kadının da karın ağrısı bir erkekle) düşünmesi gereken şey, “ben yeterince denedim, kaç ay şans verdim ama hayat kısa ve yeterince zorken bu saçmalıklarla uğraşmam”. Böyle biri ile isteklere boyun eğmenin sınırı yoktur. Bir isteğe boyun eğerseniz hemen 3 tanesi daha karşınıza çıkar.

İlişki sürekli bir savaş haliydi. Sadece bir örnek vereyim. Evlilik konuşmaya başladığımızda (biliyorum ama fazla vurmayın :)) nerede yaşayacağımızı konuştuk ve bundan bile saçma sapan bir çatışma çıktı. Ben iyi kazanan bir satış elemanıyım, o pek iyi kazanmayan bir ofis işinde çalışıyor.

Ona göre yaşamamız gereken semt, onun ofisine yürüme mesafesinde, benim ise tek yönde 1.5 saat yolculuk yapmam gereken bir lokasyondu. Ortada bir yer de değil, illa o semt!

Bazen günde 10 saat çalışıyorum ve bundan çok rahatsız. Bu 10 saate 3 saat daha eklemek sana uyar mı dedim ama hayır.

Ha bu arada hanımefendinin biz evlenip çocuk yaptığımızda ki ikimiz de düğün tarihinde 2-3 aylık hamile olacağı şekilde bir plan yapıyorduk,  işten ayrılıp ev hanımı olma planı da vardı. Ben hepimize yetecek kadar kazanabilirmişim! Hayır kazanırım da, saçmalığa bakın. Ben 3 saat yolda geçireceğim, kızımız evde yan gelip yatacak.

Biz buna halk arasında hak sanrısı diyoruz. Siz karın ağrısı da diyebilirsiniz. Hemen hemen hiç evde olmayan ama tüm faturaları ödeyen bir koca. Bir kadın daha ne ister ki? 🙂

Bunları asla kabul etmedim tabii ki.

İstediğin kadar ona boyun eğmedim, buna dik durdum diye büyüklen, bu ağır zehirli kızla 3 sene geçirmişsin. Bu tek başına çok büyük bir taviz ve omurgasızlık.

Ne giydiğine, nereye gittiğine, ne yaptığına dair ufacık bir yorumum “bana karışmaya hakkın yok” kavgasına gidiyordu. Ben ise her yaptığımda ondan onay almalıydım. Tabii ki onay falan almadığım için sürekli sinir krizi geçiriyordu.

Babasından öğrendiği, eğer öfke nöbetine girer, ağlar ve sızlarsa, erkeğin boyun eğip istediği şeyi yapacağı.

İlişkinin son aylarında bana soğuk davranmaya başlayınca ben de ayrılma kararı aldım ve ayrıldık.

3 yıl yahu, 3 yıl.

Fakat 2 ay sonra bana ulaşıp ikinci bir şans için neredeyse yalvarması ile yeniden başladık.

acicekmektenhoslaniyorum.com

Aslına bakarsan zaten onu çok özlemiştim ve ayrılığın onu biraz olgunlaştıracağını umuyordum.

2 ayda?

2 ay sonraysa aynı zehirli ilişkiye döndük. Bu sefer ondan geri dönüşsüz ayrıldım. Onun ve tüm yakınlarının numaralarını, sosyal medya hesaplarını engelledim.

Şu an ne yapıyor, kiminle bilmiyorum. Aslına bakarsan ayrıldığım günden itibaren bunun zerre umrumda olmadığını fark ettim.

Bir daha bu kıza 1 km yaklaşmam ama aramızdaki fiziksel kimya ve iyi günlerimizdeki duygusal birliktelik çok iyiydi.

Crazy in head, crazy in bed (kafada deli, yatakta deli). İyiler çok iyi, kötüler çok kötü şeklinde bipolar bir ilişki iyi bir ilişki değildir. İyisi daha az iyi ama kötüsü çok daha az kötü ilişki her zaman daha iyidir.

 

Umarım aynı kimyayı başka bir kızla yakalayabilirim.

Aşırı zararlı şeylerin zirveleri, yararlı şeylerin zirvelerinden çok daha yüksektir. Tabii çöküntüleri de çok daha dibe götürür. O nedenle ne istediğine dikkat et. Aynı “uyuşturucu” zirvelerinin peşinde koşarsan aynı tip kadının elinde 3 sene daha “ben hiç boyun eğmedim” diye diye sürünürsün.

Senin sorman gereken şey, böyle bir kadını neden kendime çektim ve neden böyle bir kadınla 3 sene harcadım? Hangi zayıflığım buna neden oluyor? Bir daha zehirli bir kadın gördüğümde, onun zehrini fark ettiğimde bırakıp gitme gücünü bulmak için nasıl hazırlanmalıyım?

Sorun şu ki, zehirli kadınların zehirli olduğu genelde, 3-5 aylık yoğun ve rüya gibi bir aşk bombardımanından sonra anlaşılır. Gerçi aşk bombardımanı (ve daha beter bağımlılık yapan seks bombardımanı) eğer ilişki tecrübesi olan bir erkek isen önemli göstergelerden biridir ama çoğu erkek, bu cennet bahçesinin mayın tarlası olabileceğini gösteren işaretleri boşverip, aşk ve seks bombardımanına dalmayı tercih eder. İşte bu “muhteşem” 3 aydan sonra kızın zehirli olduğunu anladığında bırakabilecek misin? Nasıl bırakabileceksin? Bunları düşünüp üzerinde çalışman lazım.

Biraz daha az pırıltılı, daha az güzel, daha az heyecanlı ama stabil ve akıl sağlığı yerinde bir kadını her zaman ama her zaman çok daha pırıltılı, güzel ama zehirli kadına tercih edin.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

İlişkide kendi hatalarını düzeltmek yerine şikayet ederek terk edilmek

Dün 2 yıldır beraber olduğum kız arkadaşım tarafından terk edildim. İlişkinin ilk 18 ayı çok güzeldi.

Muhtemelen sürekli olarak çekici davranıyordun ve o da çekici olmak için çaba harcıyordu.

Üniversiteye başladığımızın ilk günlerinde tanışmıştık ve şimdi üniversitede onsuz ilk günlerimi geçirmeye hazırlanıyorum. Canım zaten çok yanıyor ama üniversiteye gittiğimde daha da yanacak gibi.

Geriye dönüp baktığımda, sanırım en büyük hatam kızı cebimde görüp sıkıcılaşmamdı.

Bu, uzun süreli ilişkiye girenlerin ya da evlenenlerin en çok yaptığı hatalardan biri. Bununla ilgili uzun süreli ilişkinizle çıkmaya devam edin adlı bir yazı yazmıştım:

“Uzun süreli ilişki ve evlilikte sorunlarla ilgili görüştüğüm erkeklerin çoğunluğunda rastladığım bir problem var. Bu erkeklerin kadın bir kez aşık oldu mu “tamam, artık yayarım zaten bu kadın aşık, benim bir şey yapmama gerek yok” kafasına girmeleri ve buna göre davranmaları. Bu sitenin en önemli temalarından biri biliyorsunuz ki denge. Birçok erkek, ilişkilerin devam etmesi için çok çaba göstermeleri gerektiğini sanıyor ve kaybediyor ama bunun diğer aşırı ucunda da birçok erkek ilişkilerin devam etmesi için hiç bir şey yapmalarına gerek kalmadığını düşünerek kaybediyorlar. Her şeyin olduğu gibi bunun da bir dengesi var.”

Bir diğer hatam da eski halime yani sürekli zırlayan ve şikayet eden bir beta erkek olmaya geri dönmemdi.

İlk işaretler aramızdaki cinselliğin azalmasıydı. Eski kız arkadaşım eskisi gibi arzulu davranmamaya başladı ki o zamana kadar çoğunlukla seksi o başlatırdı.

Bunu gördüğün zaman ilk yapman gereken şey son zamanlarda ilişkide itici davranıp davranmadığını sormak ve bulabildiğin iticiliklerin varsa bunları bırakmak. İlişkinin monotonlaşmasına izin vermek de bu iticiliklerden biridir. Bu varsa, çaktırmadan iyi vakit geçirebileceğiniz ve sonunda da sekse gidebileceğiniz buluşmalar ayarlamak.

Bundan sonra yapman gereken ve oldukça önemli bir başka şey de, seks başlatmaya çalışmayı veya bu konuda eğer yapıyorsan şikayet etmeyi bırakmak. Bu da çok önemli zira sebebi ne olursa olsun arzu ve seks azaldıysa, senin bu konuda şikayet etmen ya da seks dilenir gibi olayı zorlaman arzuyu çok daha hızlı bitirir.

Seks konusunda onu havaya sokmak ve bazen de sekse çekmek için uğraşmaya başladım.

Kız arkadaşın daha doğrusu eski kız arkadaşın sekse istekli veya hazır değilken seks başlatmaya çalışman, birkaç kere yaptıktan sonra senin seks dilenmeye başlaman anlamına gelir ve kendi başına iticidir.

Kısa süre içerisinde ondan daha fazlasını beklediğim, ihtiyaçlarımın karşılanmadığı konusunda şikayet etmeye başladım ve hatta beni reddettiği durumlarda trip atmaya başladım.

Bir kadını seni daha fazla arzulamaya, konuşarak ikna edemezsin. Ayrıca sevgiline ilişki içerisinde seksin sana karşı görevlerinden biri olduğunu ima etmen, kısa süre içerisinde seksin arzu seksinden görev seksine dönüşmesine neden olur. Evet tek eşli ilişkide başkalarıyla yatmama sözü verdiğinizden birbirinize karşı böyle bir sorumluluğunuz var ama bunu sözel olarak talep etmek hiç de akıllıca değil. Oldukça da itici.

Ayrıca bu tür şikayet ve zırlamalar tipik iyi çocuk – beta erkek davranışıdır ki zaten böyle davranmaya başlamışken daha da betalaşıyorsun.

Seksin ciddi oranda azalmasıyla sevilmediğimi ve istenmediğimi hissetmeye başladım. Bu konuda onunla konuşmaya başladım.

Doğru. Ama sevgi ve ilgi uyandırmak yerine talep etmen, seni bir yandan da ilişkinin kadını yapıyor. Daha da iticileşiyorsun ve bu da daha az sevilmene ve istenmene neden oluyor. Yapman gereken şey, aşağıdaki silah arkadaşınla değil, iki kulağının arasındaki makineyle düşünmek:

“İlk bir sene bana yüksek arzu ve sevgi duyuyordu. Ne değişti? Davranışlarımda ne değişmiş olabilir ki artık arzu ve sevgi duymamaya başladı.”

Şimdi tabii bazılarınız belki de başkasıyla oluyordur ya da gözü dışarıdadır diyebilir. Bu bir ihtimal olsa da güçlü bir erkeğin ilk yapacağı şey, başkalarını suçlamadan önce kendinde bir hata varsa düzeltmek. Tabii ki sen ne kadar beta olursan ol, bir kadının dışarı açılması, anında ve geri dönüşsüz terk ile sonlanmalı ama böyle bir şey olduğuna dair bir işaret yok.

Birçok erkek, özellikle bizim camiada, bir kızla tanışma ve tanışmayı fiziksek ve duygusal birlikteliğe götürmeyi öğreniyor ama uzun süreli ilişki yürütmeyi öğrenmiyor.  Bu konuda kaynak az ama birçok erkek kızın ilişki başındaki yüksek ilgisi nedeniyle yayıyor, gevşiyor ve uzun süreli ilişki yürütmeyi öğrenmeyi sallıyor. Ta ki terk edilene kadar.

Bu konuşmalar ters tepti ve bana yetmediğini düşünerek incindiğini söylemeye başladı.

Bu bir manipülasyon da olabilir ama çoğunlukla bunun nedeni senin aslında çok iyi biri olduğunu bilmesine rağmen, tam olarak neden cinsel arzu duymamaya başladığını bilememesidir. Kadınlar kendilerinde cinsel ve duygusal çekim yaratan şeyleri pek bilmezler. O nedenle sordun mu “duyarlı olsun, sevsin, çiçekler alsın, vs.” derler.

Sen yapmaman gereken ilk şeyi defalarca yapıyorsun: Seni artık itici yapan şeyleri bulup eskiye döndürmek yerine değişme konusunda adım atmadan şikayet ediyorsun!

Bizim camiada yaygın “bilgeliklerden” biri, biliyorsunuz hipergami. Yani “senden daha üst bir erkek bulmuştur ya da bulmak için piyasaya bakıyordur”. Belki ama bu varsa bile acaba sebep mi yoksa sonuç mu? Bu olasılık konusunda radarları açmanızda sakınca yok ama güçlü bir erkek önce kendine bakar zira en kolay değiştirebileceği şeyler, kendi hatalarıdır. Birçok erkeğe kırılgan egolarına “ben iticileştim mi, betalaştım mı” demek zor geliyor. Ama çoğunlukla sebep, erkeğin ilişkide yayması ve kadınlaşması oluyor.

Aslına bakarsan bu konuşmalardan sonra daha fazla çaba harcamaya ve seks yapmaya başladı ve ben de bu konunun kapandığını düşündüm. Fakat bana karşı özensiz ve kaba davranışları devam etti.

Muhtemelen sen sinirlenme ya da kuyruk acısından kıvranma diye, sana olan ilgisi hala 10 üzerinden 5’in üstünde olduğu için kendini zorladı ama bu, sen itici ve ihmalkar davranışlarını değiştirmezsen çok uzun sürmez. Daha da kötüsü bu zoraki seksin kendisi de seni daha itici yapar. Seni itici yapan şeyler üzerinde çalışmazsan, ilişkinin erkeği olmaya başlamazsan, sonunda terk edilirsin. Ve sizi itici yapan şeyler sadece betalaşmanızla alakalı değil. Erkek olarak ilişkideki temel liderliğinizi kaybetmeniz ya da sallamamanız da sizi itici yapar:

İlişki kadının zorlaması gereken bir şey ama ilişkinin başında buluşmaları ayarlamak, iyi vakit geçirmek, gizem, “aşk hikayesini” yönetmek erkeğin işi. Fakat birçok erkek uzun süreli ilişkiye girdikten sonra kız arkadaşlarına ya da karılarına 40 yıllık anacağızı gibi davranmaya başlıyor. İşe git, evde buluş, bir şeyler ye, TV izle, arada seviş, sonra yat döngüsüne giriyorlar. Kısacası, karılarıyla ya da kız arkadaşlarıyla “çıkmayı” bırakıyorlar.

Bir ay kadar önce gerçekten soğuk ve mesafeli davranmaya başladı.

Zorlama seksin ve senin eski arzu edilir haline dönmemenin sonuçları. Bunlar sana olan saygısını kaybettirir ve ilişkide kadının size saygı duyması, sevgi duymasından daha önemlidir. Sen şikayet ettin, zorlama da olsa istediğini aldın ve seni itici yapan şeyler üzerinde çalışmadın.

Birden bire dokunmalar, sarılmalar, seks ve sevgi sözleri azaldı.

Birden bire azalmadı aslında. Kızın ilgisi sürekli azaldı ama 10 üzerinden 5’in altına indiği an davranışları değişti.

Peki bu durumda sen ne yaptın?

Bunun üzerine bu sefer ben de kendimi geri çektim. Onun davranışlarına uygun şekilde mesafeli davranmaya başladım.

Bu durumda özellikle kıza şikayet etmekten iyidir ama yetmez. Zira sıkıcılığın devam ediyor ve beta davranışların artık göz önünde olmasa bile alfa davranışlar sergilemiyorsun. Daha iyi bir yöntem, yakınlık olarak kızı zorlamamak ve kendini geri çekmek ama bunun yanında mesela beraber eğlenceli bir şeyler yapıp orada yeniden kur yapman.

Burada uzun süreli ilişkilerde iletişim yazısındaki gibi konuşmak, ama “ben seks istemek, dokunulmak istemek ama sen vermemek” yerine ne hissettiğini konuşmak uygun olur.

Belki de onu karşıma alıp taleplerimi söylemeliydim.

Hayır, ne hissettiğini açığa çıkaracaksın, “ben seks istemek” diye zırlamayacaksın 🙁

Artık neredeyse görüşmemeye başlamıştık ve bu, bir akşam benimle konuşması gerektiğini söyleyene kadar bir iki hafta devam etti.

Seni terk edecek yani sevgiliyle ayrılığı kabul etme konuşmasını hazırlaman gerekir.

Davranışlarını, mesafeli olmasını onun yüzüne vurdum.

Eğer davranışları senin uzun süreli betalığın ve liderlik yoksunluğun nedenliyse ki öyle, bu ters teper.

Beni dinledi, artık sevgili gibi değil arkadaş gibi olduğumuzu söyledi ve terk etti.

Bu sözler bana senin, aranızdaki cinsel kutupluluğu tamamen yok edecek şekilde iyi – efendi erkek gibi davrandığını söylüyor. Senin betalaşman ile sana daha kaba davranmaya başladı ve sen de bunları sineye çektin muhtemelen.

Benim dediklerime hak verdiğini ve ondan daha iyisine layık olduğumu söyledi. Ben de ona ondan başkasını istemediğimi söyledim.

Sen daha iyisilerine layıksın aslında ben daha iyisine layığım demek.

Kız: Ben daha iyilerine layığım.
Sen: Ama ben senden başkasını istemiyorum!

Aslında bir yandan da sana daha iyi davranması gerektiğini biliyor ama sen erkek gibi davranmadığın için hem kızgın hem de iyi davranacak arzusu, isteği veya motivasyonu yok. Bu söz biraz da bu anlama geliyor.

Ayrılık geliyorum diyordu ama yine de orada kilitlendim, fazla bir şey söyleyemedim. Beni bırakma gibi bir şey söylemedim ama başka bir şey de söyleyemedim.

Daha sonra ayrıldığımızda ne kadar betalaştığımı, ilişkinin kadını olduğumu anladım.

Klasik. Jeton terk edilince düşüyor.

No contact kuralı uygulayacağım. Bunu yapacağımdan eminim.

Evet bu aşamada içinde bir şans daha verse ve yeniden ilişkinin erkeği olsam ve kızı tavlasam isteği yoğun olur ama eski sevgili neden terk etti yazısında bahsettiğim gibi bir kadının arzusu ve sevgisi söndüğünde, o arzu ve sevgiyi söndüren nedenleri ortadan kaldırmanız, o arzu ve sevgiyi otomatik olarak geri getirmez:

Bir insanın size olan cinsel / duygusal çekimi azaldıysa, bu azalmaya sebep olan şeyi düzeltmeniz, çekimin eski seviyesine çıkmasını sağlamaz.

Diyelim ki eski sevgilinin size olan ilgisinin azalmasının nedeni, sizin hedefsiz ve tembel biri olmanız. Bir kadının size olan ilgisi bundan azalabilir. Diyelim ki bu nedenle terk edildiniz. Hemen bir misyon edindiniz, bununla ilgili gerekli çalışmaya disiplinli bir şekilde başladınız ve sorun çözüldü değil mi? Gidip onu buna ikna ettiniz ve bitti. Maalesef. Bitmedi.

Eski halime dönmeye kararlıyım.

Bu kız için 4 ay vaktin vardı yapmadın ama hayatının geri kalanı için doğru karar.

Bu kızın bana olan ilgisi 6 ay içinde azaldı, birden bitmedi.

Evet.

Bana kötü davrandığını itiraf etti ve bu konuda sorumluluğu aldı. Bu güzel bir şey.

Evet ama sana kötü davranmasına izin vermemeliydin. Omurga göstermeliydin. Bir kadın sana olan kötü davranışlarına karşı koymadığını görürse, senin erkek olarak değerinden, gücünden daha da şüpheye düşer.

İkimiz de çok değiştik ve başladığımız gibi değiliz dedi.

Sen ilk başta aşık olduğum adamdan çok farklısın demeye çalışıyor. Aslında muhtemelen tek yapman gereken, “bu kız eskiden çok ilgiliydi, şimdi ilgisiz ve bunun böyle olmasına neden olan hatalarım neler” diye düşünüp onları bırakmaktı.

Sizce bu ilişki doğal ömrünü tamamladığı için mi bitti?

Hayır ve bunun böyle olmadığını sen de biliyorsun. Sanırım ben sıçtım demek hala zor geliyor ve ben sıçmasam da zaten bitecekti diye avunmaya çalışıyorsun.

Bu ilişkideki hatalarından ders almazsan, bir dahaki sefere yeni kız arkadaşınla da aynı hataları yaparsın ve hata yaptığını fark edip düzelme şansın da pek olmaz.

Güçlü bir erkek düzeltmek için önce kendi hatalarına odaklanır, zayıf bir erkek başkalarını veya kendi dışındaki güçleri suçlamaya.

Sakin ve samimi konuşarak ayrıldık. Arkadaş kalmak istedi ama onunla arkadaş kalamayacağımı söyledim. Peki bu durumda yeniden ilişki şansı var mı?

Çok yok. Hasar uzun vadeli ve geri dönüşsüz muhtemelen. İletişimi kes kuralı bu konuda ihtimalleri arttırabilir ama kızı unutmaya ve önündeki yaşama doğru yürümeye odaklan.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Reddedilme Duyarlılığı

İnsanları gözlemlediğinizde,  iki grup insan olduğunu fark edersiniz. Birinci gruptakiler, insani ilişkilerini zor modda ve sürekli olarak zihinlerinin içinde yaşıyorlar. Sürekli olarak “şunu söylersem ya da yaparsam onu kızdırır mıyım / soğutur muyum”  diye düşünüyorlar ve sürekli olarak ip üstünde, her an düşeceğim korkusu ile yürüyorlar. İş ilişkilerini, romantik ilişkilerini, arkadaş ve hatta aile ilişkilerini sürekli olarak zor bir şekilde yaşıyorlar.

Böyle biriyseniz sürekli olarak “bu insan hakkımda ne düşünecek?”, “bu insan ne yapacak?”, “bu insanın bana bozulmaması ya da sinirlenmemesi için nasıl davranmalıyım?” gibi şeyler düşünürsünüz ve bunlara aşırı duyarlı olursunuz.

Böyle biriyseniz diğer gruptaki insanlara bakıp, bu insanlar böyle olmayı nasıl başarıyorlar diye kendinize sorup durursunuz. Çünkü bazı insanlar “bazı insanları kızdırırsam kızdırırım, ne yapayım onların problemi?”, “başkalarını mutlu etmek için davranışlarımı kontrol edip duramam, benim de bir hayatım var” diye yaşıyorlar. Bu insanlar size oldukça yabancı görünüyor olmalılar.

İnsani ilişkilerinde rahat ve umursamaz insanların her türlü ilişkilerinde daha başarılı olduklarını, bu insanlara daha fazla tolerans gösterildiğini görürsünüz. Eğer bir şeyi yanlış yaparlarsa “yanlış yaptım yahu” diye kestirip attıklarını ve diğer insanların da onlarla birlikte gülüp eğlenip, yanlışı genelde görmezden geldiklerini görürsünüz.

Ama siz “aman Allah’ım yanlış bir şey yaptım” diye kendinizi yer bitirirsiniz ve “işten kovulacağım”, “herkes benden nefret edecek” korkularına boğulursunuz. İlişkilerinde daha umursamaz insanları kıskanırsınız ve onların nasıl mutlu olabildiğini, nasıl sınırlarını çizip bunları başkalarının ne diyeceğini pek umursamadan koruyabildiklerini, nasıl zihinlerinin dışında yaşayabildiklerini anlamaya çalışıp, onlar gibi olmak istersiniz.

Bu insanlardan tavsiye isterseniz size “sınırlarını çiz”, “omurgalı ol”, “karşındakine bunun senin için kabul edilebilir olmadığını söyle” gibi tavsiyeler alırsınız. Ama bu insanlar reddedilmeye sizin gibi duyarlı değiller ve bu nedenle de sizden farklı bir evrende yaşıyorlar. Aslına bakarsanız bu insanların beyinleri sizden daha farklı kablolanmış durumda zira reddedilme duyarlılığı oldukça gerçek ve somut bir şey.

Bu yazıda reddedilme duyarlılığını ve reddedilme duyarlılığını nasıl geliştirdiğimizi konuşacağız. Reddedilme duyarlılığının kendisini nasıl gösterdiğini ve bu konuda değişmek için neler yapabileceğinizi de konuşacağız.

Reddedilme Duyarlılığı Nasıl Meydana Gelir?

Şimdi önce reddedilme duyarlılığının nasıl geliştiğine bakalım. Genel olarak reddedilme duyarlılığı büyüdüğümüz ve ideal olmayan ortama uyum sağlama – hayatta kalma mekanizmasıdır. Anlaşılması için biraz uç örnekler vereceğim.

Diyelim ki güvende hissetmediğiniz bir ev ortamında büyüdünüz. En klasik örnek, sizi hot gören ya da ihmal eden bir ebeveyne sahip olmanız. Böyle bir ortamda çocukken öğrendiğiniz hayatta kalma mekanizması, ebeveyninizden size gelen en göze çarpmayan işaretleri bile okumaya çalışarak onun nasıl bir duygu durumunda olduğunu anlamaya çalışmak ve onu kızdırmamak için nasıl davranmalıyım diye düşünüp durmaktır.

Eğer anneniz ya da babanız sizi kendi kötü duygu durumları yüzünden suçlayan bir insansa, onu kızdırdığınız ya da üzdüğünüz için sizi cezalandırmaya meyilliyse, reddedilmeye karşı aşırı bir duyarlılık geliştirirsiniz. Sürekli bıçak sırtında yürüyor gibi hissedersiniz ve evdekilerin ruh hallerine karşı aşırı ihtiyatlı olursunuz.

Gerçekten travmatik ailelerden gelen insanlara “o günün kötü bir gün olacağını anlaman ne kadar sürüyordu” diye sorduğunuzda genellikle şöyle bir cevap verirler:

“Annem / babam kapıdan girer girmez anında, neredeyse bilinçaltında anlayabiliyordum. Hemen hayatta kalma moduna girmem gerektiğini biliyordum.”

Çocuk için ev ortamı duygusal ya da fiziksel olarak güvenli değilse çocuk, riskli davranışlardan ölesiye kaçmayı öğrenecektir.

Bu insanlar yetişkinliklerinde de hayatta kalma seviyesinde, uyum sağlamaya yönelik davranışlar sergilemeye devam ederler. Örneğin neredeyse görünmez, silik biri olurlar ya da ilişkilerinde aşırı ihtiyatlı davranırlar. Böylece de negatif durumları tetiklemekten kaçınıp dururlar.  Böyle bir insan yetişkinliğinde reddedilme duyarlılığı içinde yaşayacaktır.

Bu arada uydurma bir şeyden bahsetmiyorum. Bilimsel olarak onaylanmış bir kavramdan bahsediyorum. Mesela sizin reddedilme duyarlılığınızı ölçebilecek anketler ve reddedilmeye aşırı duyarlı insanlar üzerinde yapılan beyin resimleme çalışmaları mevcut.

Detaylara girmemize gerek yok ama onaylanmamaya aşırı duyarlı insanlarda onaylanmama durumunda bazı beyin bölgelerinin yılbaşı ağacı gibi ışıldamaya ve hiperaktivite göstermeye başladığı gözlemlenmiş. Bu insanların beyinlerinin, öfkeye, korkuya ya da diğer negatif duygulara bile böyle tepki vermedikleri, ama kendilerini onaylamayan bir surat gördüklerinde, bazı beyin bölgelerinin ışıl ışıl “aydınlandığı” gözlemlenmiş.

Yani reddedilme duyarlılığı, beyni spesifik şekillerde kablolayan bir uyum sağlama / hayatta kalma mekanizması.

Reddedilme Duyarlılığının Anahtar Özellikleri

Reddedilme duyarlılığının üç anahtar özelliği var.

Birincisi kaygılı beklentiler. Reddedilmeye duyarlı insanlar her zaman reddedilme kaygısına sahipler ve neredeyse her zaman reddedilmeyi bekliyorlar. Bunun sonucunda da sosyal etkileşimlerinde aşırı ihtiyatlılar ve zihinlerinin bir köşesinde sürekli olarak reddedilmeyi düşünüyorlar ya da bekliyorlar. Bu nedenle sosyal etkileşimlerde rahat ve kendileri gibi davranamıyorlar. Sürekli olarak “şunu yaparsam / dersem şu kişi nasıl tepki verecek” modundalar.  Örneğin “eğer işe şunu giyerek gelirsem şu insan onu taklit ettiğimi düşünür mü?” gibi şeyler düşünüyorlar.

İkincisi hazır algı. Bunun anlamı, ortamda nötr bir uyaran olsa bile bunu negatif bir uyaran olarak algılıyorlar. Mesela diyelim ki böyle biri başka birine mesaj atıyor ve mesaj attığı kişi mesajına hemen cevap vermiyor. Bu aslında nötr bir uyaran ve karşısındaki kişinin kendisinden hoşlanmadığı ya da kendisini istemediği anlamına gelmiyor.  Ama reddedilme duyarlılığı olan kişinin beyni bu nötr uyaranı hemen negatif algılıyor.

Bu durumda reddedilmeye aşırı duyarlı kişinin hayatının zor olması şaşırtıcı değil zira hayat tonla nötr ve zararsız uyaran ile dolu. Kişinin beyni bunları ya da bunların önemli bir kısmını kişinin kendisine yönelik negatif uyaran olarak algılıyorsa, reddedilme duyarlılığının üçüncü anahtar özelliğini ortaya çıkarmaya meyilli oluyor.

Reddedilme duyarlılığının üçüncü anahtar özelliği aşırı tepkiler göstermektir. Bu aşırı tepkiler duygusal, davranışsal veya sözel olabilirler. Kaygılı beklenti ve sonrasında nötr uyaranları bile kendine yönelik negatif işaret olarak algılama sonucunda kişi aşırı tepkiler göstermeye meyilli oluyor.

Diyelim ki birine mesaj atıyorsunuz ve size belki yarım saat belki daha fazla süre cevap vermiyor. Eğer reddedilmeye aşırı duyarlı biriyseniz, amigdalanız ve hipokampüsünüz aşırı aktive olur ve limbik sisteminizi harekete geçirir.  Tonla aşırı negatif duygu hissetmeye başlarsınız ve  birden aşırı tepkiler verirsiniz. Örneğin karşınızdakini engelleyebilirsiniz, neden yazmıyorsun, bir şey mi oldu diye sorabilirsiniz daha da kötüsü mesaj gönderdiğiniz için özür dilemeye başlayabilirsiniz ya da daha daha kötüsü sinirlenip kötü şeyler yazabilirsiniz.

Yani reddedilmeye aşırı duyarlı bir insansanız, tüm nötr ya da gerçekten negatif uyaranları negatif algılarsınız ve sürekli sinirlenir, kaygılanır, özür diler, her an kötü bir şey olacak gibi hissedersiniz. İlişkilerinizi sürekli mahvediyor hissedersiniz ve kendi kendini gerçekleştiren kehanetlere dönüşen negatif algınızla mahvedersiniz de.

Reddedilme duyarlılığının zor tarafı, gerçek bir hayatta kalma mekanizması olması. Reddedilmeye aşırı duyarlı insanlar, daha önce bir şekilde işe yarayan ama artık hayatta kalmanıza katkısı olmayan ve bir sürü probleme neden olan bir hayatta kalma stratejisini içselleştirmişlerdir. Yetişkinlikte ise insan bu stratejinin sonuçlarından kaçınmak için kaçıngan, ilişkilerini mahvetmemek için ilişkilerden kaçan biri olabilir.

Şimdi bu stratejiyi evde ve çok küçük yaşlarda öğrendiğimizi söyledik. Bu stratejiyi içselleştirmiş bir yetişkin ve çocuk arasındaki en büyük fark, çocuk için bu mekanizmayı kullansa bile ilişkinin sürekli olması. Yani 6-7 yaşlarında bir çocuğun reddedilmeye aşırı duyarlı olması, insanlardan kendini çekmesi, vs. durumunda bile, ebeveynleri büyük ihtimalle orada olmaya devam ederler. Yani çocuklar bu stratejiyi, önemli ilişkilerin (aile) sabit ve istikrarlı olduğu bir dönemde öğrenirler. Ebeveynlerine mesafeli olsalar bile ebeveynleri onları bırakmazlar.

Fakat yetişkinlikteki temel sorun, insanın ilişkilerin sabit ve garanti olmadığı bir dünyaya adım atmasıdır. Yani bu strateji artık ilişkilerimizi de negatif etkilemeye ve bitirmeye başlar. Arkadaşlarınıza, sevgilinize, eşinize, iş arkadaşlarınıza, vs. reddedilme duyarlılığı ile aşırı duygusal ve davranışsal tepkiler vermeniz, insanların sizinle ilişkiden uzaklaşmasına neden olur. Bu aşırı tepki insanlardan kaçınmak, onları cevaplamamak gibi “umursamaz” görünen davranışlar bile olsa, ilişkilerinizi zedelerler. Bu da zaten karşısındaki ile ilişkisinin biteceği, kötüleşeceği korkusu ile dolu olan aşırı reddedilme duyarlılığına sahip kişiyi “aman Allah’ım beni bırakıyor(lar)” diye felç eder.  İnsanlar kendilerinden uzaklaşmasın, soğumasın, kendilerine kızmasın diye öğrendikleri mekanizma, insanların kendilerinden soğumasına, uzaklaşmasına ve kendilerine kızmasına neden olmaya başlar.

Aşırı Reddedilme Duyarlılığına Karşı Ne Yapılabilir?

Aşırı reddedilme duyarlılığından nasıl kurtulabileceğiniz konusunu ele alırken, reddedilme duyarlılığının üç anahtar özelliğine daha detaylı bir şekilde bakmamız gerekecek.

Kaygılı beklentilerden başlayalım. İnsanlarla etkileşirken kendinizi gözlemleyin. Zihninizin aşırı derecede tetikte olduğunu göreceksiniz.  Bunu yenmenin yollarından birisi, insanlarla olan nötr etkileşimlerinizin sayısını arttırmanız. Zihniniz sürekli olarak tetikte zira öyle olmayı öğrendi : “Sürekli tetikte olmalıyım zira ‘sürekli tehlikedeyim’ (negatif şeyler olmak üzere, reddedileceğim, karşımdakini kızdıracağım, soğutacağım, vs.)”.

Bunu yenmek için nötr etkileşimlerinizin sayısını arttırın ve bunlara aşırı tepkiler vermemek için kendinizi frenlemeye çabalayın.  Bir sosyal etkinliğe gittiğinizde, sadece orada sosyalleşin ve başka bir şey yapmayın. Birinin suratında bir onaylamama gördüğünüzde, kendinizi açıklama dürtüsüne karşı koyun. Zaman içinde siz ne kadar çok nötr etkileşime girerseniz, kaygılı beklentileriniz o kadar çok azalmaya başlar. Burada yaptığınız şey, insanların size nasıl tepkiler verdiği konusunda beyninize daha fazla veri pompalamak. Çocukluktan kalma ve otomatik olarak devreye soktuğunuz çıkarımların doğru olmadığını sürekli olarak beyninize göstermek.

İkinci yapmanız gereken şey ise, nötr uyaranlara nasıl tepkiler verdiğiniz konusunda dikkatli olmak. Reddedilmeye aşırı duyarlı insanların sosyal durumlarda sürekli olarak kendi ayaklarına sıktıkları yer tam olarak burası.  Reddedilmeye aşırı duyarlı biri her türlü durumu, nötr hatta pozitif durumları bile alıp, olabilecek en kötü varsayımları yapmaya, kendilerini suçlamaya meyillidir. Birisi “bugünkü buluşmaya gelemeyeceğim” dediğinde reddedilmeye duyarlı birisi bunu “belki hastadır, belki insanları ekmeye meyillidir, kendi derdi, vs” diye değil de “bende bir problem var” diye algılama eğilimindedir. Bu nedenle böyle biri, karşındakinin kabahatini çok az görürken kendi kabahatini abartması konusunda dikkatli ve belli bir öz bilince sahip olmalı. Zira reddedilmeye aşırı duyarlı kişi için her negatif şey kendi suçudur zira çocukken baba ya da anne kızgınsa bu onun yüzündendir:”Gürültü yapmamalıydın”, “oyuncaklarını toplamadığına inanamıyorum”.

Üçüncüsü, aşırı reddedilme duyarlılığı olan insanlar hem duygusal olarak hem de davranışlarında aşırı tepkiler vermeye meyillidirler. Şimdi bu size çok ama çok zor gelebilir ama böyle bir duruma geldiğinizde yani kendinizi reddedilmiş hissettiğinizde ve duygusal olarak patlamaya doğru gittiğinizde,  hiçbir şey yapmayın! Karşınızdakini mutlu etmeye çalışmayın, özür dilemeye çalışmayın, kızgınlık ile saçma sapan şeyler yapmaya meyilli olacaksınız ama hiçbir şey yapmayın.  Beyninizin olayı olabilecek en negatif ve yanlış şekilde algıladığının bilincinde olun ve bir şey yapmayın, reaksiyon göstermeyin.

Evet içinizde fırtınalar kopacak ve bu çok güçlü dürtüler sizi harekete geçirmeye çalışacaklar. İçinizden “sıçtım, sıçtım, sıçtım, şimdi ne yapmalıyım, şimdi bir şey yapmalıyım ama ne yapmalıyım” diye geçirip duracaksınız. “Çiçek göndermeliyim”, “arayıp özür dilemeliyim”, “bağırıp çağırıp gününü göstermeliyim”, “hemen engelleyip haddini bildirmeliyim”, vs.

Çünkü aşırı negatif duygularla doluyorsunuz ve bunları akıtıp rahatlamak için bir şeyler yapmak için büyük bir dürtü hissediyorsunuz zira bu negatife dayanamıyorsunuz.

Ama aşırı özür dileyip sizin suçunuz olmayan şeylerin sorumluluğunu almak da dahil aşırı tepkiler gösterdiğinizde ilişkilerinize zarar veriyorsunuz. Karşınızdaki insan bu insan zayıf, muhtaç, yapışkan, arıza, vs. olduğunuzu düşünüyor. “Bu insanın negatif duygularını yönetmemin imkanı yok” diyor.

Reddedilmeye aşırı duyarlı insan negatif duyguları ile baş edemediği zaman tamamen kendini çekmek gibi soğukluklar yaptığında da ilişkilerine zarar veriyor.

Bazen de reddedilmeye aşırı duyarlı kişi, kötü niyetli ya da arıza biri ile beraber oluyor ve karşısındaki kişi onu “evet sen suçlusun”, “evet senin yüzünden böyleyim” diye manipüle ediyor. Zaten reddedilmeye aşırı duyarlı birinin yapabileceği en kötü şeylerden birisi, kendisinin bu zayıflığını sömürüp manipüle edecek biriyle beraber olmak. Aslına bakarsanız sadece birliktelikte değil iş yaşamında, arkadaşlıkta, vs. de böyle bir narsistin (örneğin bir patronun) eline düşmesi.

Tekrar edersek, reddedilme duyarlılığı olan insanın aşırı tepki göstereceği anlarda yapması gereken, mümkün olduğunca kendisini negatif duygulara tolerans göstermeye zorlayarak hiçbir reaksiyon vermemek.

Bunlardan başka yapabileceğiniz şeyler de var. Örneğin meditasyonun reddedilme duyarlılığını azalttığını gösteren çalışmalar var.  Meditasyonun hangi özelliklerinin reddedilme duyarlılığına iyi geldiğine bakan araştırmalar da yapılmış. Meditasyonda öğretilen öz şefkatin en önemli özelliklerden biri olduğu bulunmuş. Öz şefkat (self compassion) meditasyonlarını internette ya da youtube’da bulabilirsiniz. Temelde kişi öz şefkat meditasyonu yaptığında, kendisini sürekli hatalı ve herkesin her an reddetmeye hazır olduğun bir kişi olarak görmemeye başlıyor. Böylece de insanlarla daha sağlıklı ilişkilere girebiliyor. Örneğin karşısındaki kişi mesajını cevaplamadığında, “benim bir hatam yok, ben normal bir insanım”

Meditasyonun reddedilme duyarlılığı konusunda insana yardımcı olabileceği bir başka mekanizma da insanın içsel dünyasını gözlemlemesini sağlaması.  Reddedilmeye aşırı duyarlı bir kişinin temel problemi, zihninin otomatik olarak negatif sonuçlar çıkarması ve kişinin bunlara otomatik olarak inanması. “Mesajıma cevap vermiyor çünkü ben mesajına cevap vermeye değecek biri değilim” gibi.

Meditasyon kişinin düşüncelerini dışardan üçüncü bir şahıs gibi gözlemlemesini sağlayarak ve benlik ile deneyimler arasına bir mesafe koyarak, kişinin ani reaksiyonlar gösterme ihtimalini azaltır. Reddedilmeye aşırı duyarlılığın tedavisinde anahtarlardan biri de, kişinin aşırı tepkilerini göstermeyi bırakması.

Reddedilme duyarlılığından kurtulmak kolay değil. Daha önce kendi kendinize kurtulmayı denemiş olabilirsiniz ya da kendi kendinize meditasyon yapmayı da deneyebilirsiniz. Ama birçok insanın bu konuda terapiye gitmesi gerekebilir.

Örneğin reddedilmeye duyarlılık, Sınırda Kişilik Bozukluğu, duygu durumu bozuklukları, kaygı bozukluğu veya beden algı bozukluğu (body dysmorphia) gibi ruhsal hastalıklarla ilişkili bir problem. Bu nedenle böyle bir ruhsal problem teşhisi alırsanız ve tedavi görürseniz, reddedilme duyarlılığınız da azalacaktır.

Reddedilmeye aşırı duyarlı olmanız, ruhsal bir probleme sahip olduğunuz anlamına gelmese de, eğer reddedilme duyarlılığını aşma konusunda problem yaşıyorsanız, bir psikolog ya da psikiyatrist ile görüşmeniz faydalı olabilir. Fakat çok az uzmanın reddedilme duyarlılığı konusunda resmi eğitime sahip olduğunu da söyleyelim.

Reddilme duyarlılığını azaltmanın son ele alacağımız ama en önemli yollarından biri de kendinizi gönüllü olarak reddedilmeye maruz bırakmak ve reddedilmeye karşı duyarsızlaşmak. Örneğin romantik ilgi göstereceği kadınlar tarafından reddedilmeye aşırı duyarlı birisi, kendi isteği ile ve kontrollü olarak kadınlara romantik ilgi göstererek reddedilmeye maruz kalabilir.

Buna maruz kalma terapisi deniyor. İnsanın kendisini korktuğu şeye defalarca maruz bırakarak, korku tepkisinin azalması ve insanın o şeyle ilgili yeni ve daha gerçekçi inançlar kazanması.

Reddedilmeye aşırı duyarlı insanların çoğu, reddedilmeye maruz kalmanın tam tersini yapar ve reddedilebileceği durumlardan kaçar. Örneğin kadınlar tarafından reddedilmeye aşırı duyarlı bir erkek, kadınlara yürümez. Böylece hiç reddedilmez ama tabii ki kadınlar konusunda çok başarısız olur.

Böyle birinin kendisini kadınlar tarafından reddedilmeye daha sık ve tekrarlı şekilde maruz bırakması ve bunu yaparken kaygılı tepkilerini kontrol etmeye odaklanması (örneğin telefonunu aldığı kadın mesajına cevap vermediği zaman beklemek yerine hemen bir mesaj daha atma dürtüsünü kontrol etmesi), zaman içinde bu tepkilerin azalmasına, beynin gerçek dünya verileri ve normal tepkiler ile yeniden kablolanmasına neden olur.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Zor(!) tercih: Toksik eski kız arkadaşım mı, yeni görüştüğüm kız mı?

Abi eski sevgilim ile yeni görüştüğüm kız arasında kaldım. Eski sevgilim ile 2 senelik, toksik bir ilişkimiz oldu ve kendisi bu iki sene boyunca benden 4 kez ayrıldı.

Gerisini okuyacağım ama toksik, kendisini dört kez terk eden kızla yeniden olmayı düşünen adam, o kızı ve başına gelecek her şeyi hak ediyordur ve yeni kız açısından düşünürsek, yeni kızı bırakıp eski sevgilinin çukurunda boğulmanı tavsiye ederim. En azından yeni kızın başı yanmaz.

Şimdi senin açından bakalım.

Eski sevgilimin davranışları çok değişmiş, şu an her istediğimi yapıyor, bana karşı inanılmaz iyi davranıyor.

İnanma zaten. Köprüyü geçene, sen öbür kızı atana kadar sana dayı muamelesi yapıyor olabilir.

Değiştiğini, benim değerimi anladığını ve terapiye gitmeye başladığını söylüyor.

Köprüyü geçince ne olacak hiçbir fikrin yok. Şu an seni o kızdan ayırıp (o kızı bilmese bile senin alternatifin olduğunu hisseder) seni kendisine bağlayana kadar da böyle davranacaktır. Ama sonra?

Bir yanım ona inanmak istiyor ama özellikle son bir sene ayrıl barış psikolojim bozuldu. Bir yanım bu topa asla girme diyor.

Burada çok önemli birkaç ilkeyi vurgulamam gerekiyor. Bu ilkeleri takip ederseniz, ilişki hayatınız çok daha doyurucu olur.

Birinci ilke, hayatınıza alacağınız kadının mümkün olduğunca dramasız, ilişkinin mümkün olduğunca kolay ve mutlu olması. Kadını iyi seçerseniz ve siz de erkek olarak kalırsanız, kadın hayatınıza neşe, mutluluk ve enerji katar. Bu durumda sorman gereken soru şu: Bu kadın hayatıma enerji mi kattı yoksa benden enerji mi sömürdü. Eski sevgilin için bunun cevabının, “enerji sömürdü” olduğu bariz.

İkinci ilke, bir kadının (kadınsanız erkeğin) sizi sadece 2 kere terk etmesine izin verin. İkinci terk edişinden sonra da yeniden bir araya geliyorsanız, bu kişiyi sizi terk etmeye programlıyor ve teşvik ediyorsunuz. Zira sizi istediği zaman, sürekli terk etmenin hiçbir negatif sonucu yok. Eski sevgilin seni ve kendisini bunun son olduğuna istediği kadar inandırsın, onu yeniden alırsan, onu “beni istediğinde terk et, ben burada seni beklerim ve hatta hayatımda biri olsa bile onu bile atar seni alırım” diye kuruyorsun. Bu durumda bir araya geldiğinizde, bu kadın seni istediği zaman terk etmeye daha bir programlanmış olacak.

Üçüncü ilke, toksik bir sevgiliyi ya da insanı hayatınızdan tamamen çıkarın. Arkadaş, arada bir görüştüğünüz biri olarak bile tutmayın. Tamamen ghostlayın. Özellikle toksik eski sevgili, seni manipüle etme sanatında uzmanlaşmış biridir ve bu konuda alçak gönüllü davranıp, bu kadının senin üzerindeki etkisinin, “sana büyü yapabilmesi” seviyesinde olacağını kabul etmen ve bu kadının sana ulaşmasını tamamen engellemen lazım. Bu kadın sana ulaşırsa seni manipüle edebilir o nedenle yazdıklarını okumamalısın ve dinlememelisin. Ben bana danışanlara, yazdıklarını okuyup cevaplamamanız yetmez, okumayın bile diyorum. Zira okudular mı, “büyü” altına girebiliyorlar. Bak, şu an hayatında bir başka kadın olmasaydı bile bunu yapmalıydın. Tercihin ya toksik eski sevgili ya da uzun süre yalnızlık olsa bile, uzun süre yalnızlığı tercih etmelisin.

Benim önümde başka erkeklerle flört etmesine, başka erkeklerle mesajlaşmalarını sildiğine şahit olduğum bir kız.

Bu tek başına, bu kızı tamamen hayatından çıkarman için yeterliydi.  Bunu seni kızdırmak, kıskandırmak için yapıyor olması fark etmez. Bu, her erkek için bir kadını otomatik olarak kız arkadaşlıktan atmak için yeterli bir problem.

Bu kızla ilgili duyguların var biliyorum ama söylemeden edemeyeceğim: senin eski kız arkadaşın sokaklara ait, sevgililik ya da evlilik kurumuna değil.

Başka bir erkekle fiziksel bir şey yapmadı …

Senin bildiğin kadarıyla ama yapmamış olsa da fark etmez. Her an yapmaya açıktı ve açık.

ama ilişki boyunca bana çok saygısızlık yaptı. Arkadaşlarımın önünde bana bağırıp çağırmak da dahil.

Bu da tek başına kızı çoktan başından atman için bir nedendi.

Bunları ilk yaptığında kavga ettik ve beni terk etti. Peşinden koşmadım ve bana gelip resmen yalvardı. Bir daha yapmayacağını, değişeceğini söyledi.

Oh süper. Daha önceden de bu kandırmacaya girmiş, şimdi gelip samimi mi diye soruyorsun. Sana köprü bile satılır.

Sonrasında daha az da olsa bunları yaptı ve benden birkaç kere daha ayrıldı.

Değişeceğim demişti değil mi? 😀

Aslında başlangıçta o kadar iyi, o kadar uyumluyduk ki, ruh ikizimi buldum diyordum.

Ruh ikizin yok, olsaydı bile bu kız değil. Klasik aşk bombardımanına maruz kalmışsın. Toksik kadınlar aşk bombardımanı evresinde seni dikkatle gözlemleyip, sana %100 uyumluymuş gibi rol yaparlar.

Ara ara da harika olabiliyordu. Belki de o ilk ayların anısı ile ya da aradaki o harika zamanlar için ona şans verip durdum. Ama her zaman bir problem bulup, birden düğmeye basılmış gibi saygısızlaşmaya, beni küçük görmeye başlıyordu ve başkalarıyla flört ediyordu.

Toksik kadınlar idealizasyon – değersizleştirme döngüsünü sürekli hale getirerek seni kendilerine bağımlı yaparlar. Sen bu kadına bağımlısın, olay sevgi vs. değil. Ve bu kadına eski sevgili değil, uyuşturucu gibi davranmalısın. Uyuşturucudan kurtulmanın yolu, %100 hayatından çıkarmaktır.

Bu kadınla evlendiğini ve çocuk yaptığını düşünsene! Sürekli drama yaratacak ve emin ol, o zamana kadar yapmasa bile seni aldatıp duracak.

Anlattığın kadın oldukça arıza birine benziyor. Bu senin suçun değil. Bu kadını düzeltmek senin görevin değil. Kendi hayatının içine sıçarak tolere etmek senin görevin değil. Aslına bakarsan bu kadının düzelme konusundaki tek umudu, bir yerde bir ilişkide senin gibi bir zavallıyı posasını %100 sömürüp çöpe atana kadar kalmak yerine, senin gibi bir zavallının omurga gösterip onu çöpe atması. Böyle bir kadın anca böyle bir tokat ile değişme ihtimaline sahip olabilir. Hem kendine hem de eski sevgiline bir iyilik yap ve onu geçmişin çöpüne at.

En son terk ettiğinde bu kadar yeter dedim.

Sonunda!

Daha önce terk ettiğinde tamamen kilitleniyordum.

Bağımlılık ve bağımlılık sonrası yoksunluk sendromu.

Onun peşinde koşuyordum. Ama bu sefer yeter dedim ve başkaları ile görüşmeye başladım ve 2 ay geçmeden yeni görüştüğüm kızla karşılaştım. Şu an görüşüyoruz ve eski sevgilim bana yalvarmaya başladıktan 2 gün sonra biz neyiz sorusunu sordu. Kız gerçekten iyi birine benziyor. Eski sevgilimle olan o ilk 2 aylık yoğun dönemdeki gibi değiliz ama …

Normal bir kadınla, bağımlılık yapacak derecede “uyumlu” ve aşkın bir aşk bombardımanı evresi olmayabilir, olmaması iyidir. Kendini kaptırarak sevmek yazısında yazdığım gibi hergün çikolata, içki, vs. ile zevk dolu bir dönem, besleyici ve doyurucu yemekler yenilen dönemden çok daha zevklidir ama hangisini seçmen gerektiği de barizdir.

bu kızla denemeyi çok istiyorum.

Dene zaten. Ortada zor bir seçim yok. Şu satırları yazman bile absürt. Bak tekrar ediyorum, bu yeni kız olmasaydı bile eskiyi geçmişin çöpüne atmalıydın. Tabii eğer biraz kafanı çalıştırırsan bunun aynı zamanda tercihin eski ile yeni arasında değil, yalnızlık ile yeni arasında olduğunu da anlardın. Zira eski sevgilin seni elde etti mi eninde sonunda tam olarak, geri dönüşsüz çöpe atacak. Ya da eğer gerçekten çok şansız bir zavallıysan, seni bırakmayacak ve hayatının geri kalanını cehenneme çevirecek.

İlk ayların sarhoşluğu olmasa da bu kızla her şey çok kolay ve öyle devam edecekmiş gibi geliyor.

Evet bu ihtimal yüksek ama eskisiyle kolay devam etme ihtimalin sıfıra yakın. Kaldı ki bu sitenin yorumlarında ya da görüşmelerde, eski sevgilisi yeni kız arkadaşıyla başladığı ya da başlamak üzere olduğu anda hayatına giren, eski sevgilisine bir şans verip yeni kızı bıraktıktan haftalar sonra eski sevgilisi tarafından tekrar terk edilen bir sürü hikaye dinledim. O kızların çoğu toksik bile değiller, sadece bir kere terk etmişlerdi. Senin durumunda ise eski sevgilinle bunun olma ihtimali çok ama çok daha yüksek.

Şunu da belirteyim, bu adamlar eski terk edince yeniye geri dönmeye çalışıyorlar ama başarılı olanı hatırlamıyorum.

Ama eski sevgilim kafamı çok karıştırıyor ve yeni kızla devam etmek konusunda kararsınız.

Sen aslında alfa dulun erkek versiyonusun ve yeni kızı bıraksan kız için daha iyi olur. Ama hem yeni kız için hem de senin için en iyisi, senin eskiyi tamamen ghostlayıp (en kaba şekilde yapabilirsin sorun değil), yeni kızla devam etmen. Yeni kızla olmasa bile pişman olmanı gerektirecek bir şey yok zira eskisi ile çok daha büyük ihtimalle bombok olacaktı.

Eski sevgilim değiştiği konusunda o kadar samimi ki …

Hayır sen o kadar gerizekalısın ki!

Onun bu halini o kadar uzun süredir hayal ediyordum ki.

Allah’ım sana geliyorum! Birader, kız seni havada karada manipüle ediyor. Ve sen zokayı yuttun mu aynen eski haline dönecek.

Şimdi bu adam neden bu kadar embesil diye okuyanlara söyleyeyim. Bu adam, toksik ilişkinin kendisini kurduğu şekilde, tamamen bağımlılık ve duygular tarafından yönetiliyor, mantığının gücü, bu güçlü programlamaya yetmiyor.

Sana gelince, git bir aynaya, ben gerizekalı mıyım bu kızı bir alternatif olarak bile düşünüyorum diye kendini 100 kere tokatla.

Terapi çalışıyor gibi ayrıca eski kötü arkadaşlarını ve alışkanlıklarını da tamamen bırakmış.

Eski sevgilinin şahane bir oyuncu olma ihtimali var ama sen o kadar kafasız davranıyorsun ki, o kadar iyi oynamasına da gerek yok muhtemelen.

Bu durum o kadar stresli hale geldi ki!

Gelmemeliydi.

Eski sevgilimi hala seviyorum ama geçmişte beni o kadar mahvetti ki, ona güvenebilir miyim bilmiyorum.

Hayır, ona güvenemezsin, bunu biliyorsun. Ayrıca eski sevgilini seviyorsan, onun hayatında bir ilk ol ve onu sil. Bu tokatı at. O kızın da bu tokata ihtiyacı var.

Abi ne diyeceğini biliyorum ama sence ne yapmalıyım?

Eski sevgiline, terapiye gittiğine sevindiğini, en kısa sürede fayda görmesini dilediğini ama ikinizden artık olmayacağını söyle. Bunu telefon ya da mesajla yap. Sonra da ona şu an ilişkide olduğunu, bir daha seni aramamasını söyle. İlk başta kibar ol. Sonra eğer sana ulaşırsa tamamen ghostla.

Bu konuşmaların kaydını tut ve eski sevgilin seni geri alamayınca o kıza ulaşıp yalan söylemeye çalışırsa kıza da göster. Onun harici eski sevgilin senin derdin. Onunla görüşmediğin sürece, ghostladığın sürece yeni sevgilini bu derdinle sıkma.

AMA kızla yeni bir ilişkiye başladıysan ve hala eski sevgilinle konuşmaya devam edersen, benim dediğim gibi eski sevgilini açık seçik birkaç mesajla silmezsen, sırf onla konuştuğunu yeni kıza gösterir ve yeni kız da çok haklı bir şekilde seni terk edebilir.

Eğer senin yeni kızın bundan haberi varsa, bunu bir an önce yap. Benim tavsiyem, kadın ya da erkek, eski sevgilisi hayatında olan insanla, bu onun suçu olmasa bile birlikte olmayın. Senin yeni kız beni arasa ona, seni bırakmasını söylerdim.

Toparlarsak, eski sevgilin gibi sana saygısız, sadakatsız şeyler yapıp sonra “ben değiştim” diye geri gelen insanları hayatınıza almayın. Bu insanlara yeniden şans verirseniz, size aynısını yeniden yapmasında sorun olmadığını, aynısını yaparsa bunun kötü bir sonucu olmayacağı garantisi de verirsiniz. Geçmişinde yaptıkları ile şimdi söyledikleri çelişiyorsa, geçmişinde yaptıklarını baz alın.

Erkek Stil ve Aksesuar Önerileri

Bu benim türkiye de neredeyse gördüğüm 10 erkekten 7’sinin sorunu. Ne giyinmeyi biliyorlar ne de takı kullanmayı biliyorlar. Tabii herkesin stil anlayışı farklı olabilir. Ama bu küçük detaylar bir çok şeyi değiştirebilir. Gelin sizinle bunları konuşalım:

Özellikle yıllardır gözüme batan bir durum var; takı ve kolye seçimi.

Nasıl olduysa büyük ve hantal takılar çoğu erkeğin ilk tercihi oluyor. Bu seçimin en negatif yanı kullanışlı olmaması. Mesela iş ortamlarında bu takıları taktığınızda çok göze batar. Buna alternatif olarak ince gümüş kolye veya zincir tercih edilse o kadar göze batmayabilir, keza bu kolyeleri aparatlar ile süsleyebilirsiniz. Aşağıya bir kaç örnek koyacağım;   

Bu tarz narin kolyelerin en büyük avantajı ne giyerseniz giyin yakışıyor olmaları. Kazak mı giyeceksiniz? sorun yok. Toplantıya gömlekle mi gitmeni gerekiyor? sorun yok. Date için iyi bir kombin mi yapmak istiyorsunuz? iyi bir seçim.

Yıllardan beri farklı şekillerde bu tarz kolyelere sahip oldum. Büyük madalyon uçlu kolyeler biraz revaçtaydı bir aralar, ama bana kalırsa o modellerde biraz hantal görünüyor. ince bir madalyon ucu kullanmanızı tavsiye ederim.

Keza farklı modelleri de kullanabilirsiniz; bu tarz kolyeler hippi tarz gibi görünebilir. İyi bir kombinle bu kolyeler sizin kombininizin ayrılmaz bir parçası olabilir. Kesinlikle birer tane bunlardan çekmecenizde bulundurun. Bir gün sırf farklılık olsun diye biriktirdiğiniz eşyalardan harikalar yaratabilirsiniz.

Tabii bunlar çoğunlukla benim beğendiğim ve kullandığım ürünler, renkler ve zevkler tartışılmaz değil mi? Ancak kalın ve ağır kolyelerden daha estetik ve hoş durduklarını söyleyebiliriz.

Yüzük seçimleri

Bu camiada bence en fiyasko olan şeylerden biridir bu. Tavuskuşu olacağım diye absürt ve anlamsız hayvan figürlü yüzüklerin takılması ve bütün parmakların doldurulması. Casual giyimin var gidiyorsun hiç alakası olmayan, parmaklarında emanet gibi duran yüzükler takıyorsun. Rastgele yüzükler almak ve tüm parmaklarınızı doldurmak yerine bir kaç parmağınızı kullanın, mesela; işaret ve serçe, yüzük parmağı ve serçe, serçe, işaret vs. Örnek olabilmesi için aşağıya bir kaç örnek bırakıyorum. Ve kesinlikle yüzük seçerken stilinize ve kendinize göre seçin. Gidip takım gömlek pantolon giyerken, ayı kafalı yüzükler almayın. O kombine daha sade veya taşlı yüzükler gidebilir. En olmadı karar mı veremiyorsunuz, kadınlardan fikir alın.

Peki nasıl giyinmeliyiz?

Kendi stilini yaratmak zor bir iştir. Zaman, emek ve uğraş ister. Kendine uygun stili bulup, bu stili giyinen bir rol model keşfedersin. bu rol model seninle aynı beden ölçülerine mi sahip, nasıl  giyiniyor ve seçiyor bir bakarsın. İyice inceler sonra alışverişe çıkarsın. Ki şimdilerde alışveriş yapmak maddi olarak zorlaşmaya başladı o yüzden ekstra kontrollü olmakta fayda var. Ben yıllardır dolap oluşturmaya çalışıyorum ve asla giymediğim sağdan soldan aldığım değişik şeyler var. Sebebi tamamen yukarıda yazdığımla aynı; bir gün bir mucize gerçekleşir ve tüm taşlar yerine oturabilir. o anlamsız kıyafetler bir anda anlamlı şeylere dönüşebilir. İtiraf etmeliyim, bu çok fazla yaşanmıyor. Ve bu olayın en büyük avantajı her ortam için uygun bir gardrop oluşturmak.

Kış aylarında benim tercihim yukarıdaki tarz oluyor genelde. Kazak, gömlek kombini çoğu ortam için uygun ve şık bir seçim.

Kombin ve şık giyinme zamanı kıştır arkadaşlar. Kış gelince herkes en iyi dostlarını meydana çıkarır.

Dolaplarda olmazsa olmaz parçalar;

  • Deri Ceket
  • Kot Ceket
  • Fular
  • Kazak
  • Oduncu Gömleği
  • Kaban
  • Beyaz Gömlek

Bu parçalar sizi bir kaç sezon rahat rahat götürür. Hepsini bir anda almak zorunda değilsiniz. Yavaş yavaş eklemeler yapın. Bir kere kullanıp atmayacaksınız sonuçta. Markasından ziyade kumaşı iyi malzemeler tercih edin.

 

Son olarak;

Bİleklik;

 

Bu parçalar bileklerde çok iyi görünüyor. Ayrıca ayak bilekleriniz için de bu parçalardan kullanabilirsiniz gerçekten hoş duruyorlar. tabii sizler kendiniz deneyin.

Bu İki tarz bilekliklerde hoştur.

Çoğu erkek taşlı şeyler tercih ediyor ama biraz zaman ayırıp arasalar daha iyi şeylerin olduklarını ve onları bulabileceklerini anlayacaklar. bu işler bi bileklik taktım çıktım tavus kusu oldum diyerek olmuyor. Kombinleyeceksin.

 

Bu kızın amacı ne?

Hem yorumlarda, hem de görüşmelerde açık ara en çok sorulan soru:

“Bu kızın amacı ne?”

“Bu kız ne yapmaya çalışıyor?”

“Bu kız”, genellikle oğlumuzun uzaktan kesiştiği, yakında flört ettiği, farkında olmadan yörüngesinde döndüğü bir kız. Yine sıklıkla da eski sevgili ya da flörtün bir aşamasında erkeği reddetmiş bir kadın.

Örneğin uzaktan kesişilen kızın hareketleri ile ilgili sorulabiliyor. Örneğin,

Mahmut Abi, kızla sürekli göz göze geliyoruz, gülümsüyor. Ben de gittim yanına tanıştık. Bir iki gün sonra kantine davet ettim reddetti. Fakat şimdi sürekli bakıyor. Bu kız ne yapmaya çalışıyor?

Bu “ne yapmaya çalışıyor” sorusunun içinde tabii ki gizli bir umut var: “Abi yoksa beni istemiyor gibi davranıyor ama gizli gizli istiyor mu?”.

Şimdi arkadaşlar bu sorulara her zaman cevabım şu: Bu soruyu düşünmeyin. Kızın yakınınızda, iletişim halindeyken ne yaptığına bakın. Bunun harici “abi kız bana 45 derece açıyla bakarken, gözlerini 20 Hertz ile kırpıp, dudaklarını 3 mm araladı, bu ne anlama geliyor, 2 mm olsa sormazdım ama bu kızın amacı ne?” gibi düşünceler size zararlılar. Evet zararlılar.

Bakın duygusal yatırımın ne olduğunu hatırlayın:

Duygusal yatırım bir kişinin düşünce ve duygularınızı işgal etmesidir.

Erkekler için ilişkilerin temel kurallarından biri ne idi?

İlişkinin her aşamasında kadının daha fazla duygusal yatırım içinde olmasıdır.

Evet arkadaşlar, “bu kız bunu neden yaptı”, “bu kızın amacı ne?” diye düşünmeniz, daha da kötüsü daha güçlü bir düşünme şekli olacak şekilde yazıya dökmeniz, o kızın sizin düşünce ve duygularınızı fazladan işgal etmesine yani sizin durduğunuz yerde duygusal yatırım yapmanıza neden oluyor. Bu kız özellikle size duygusal yatırımı az ya da azalmış (eski sevgili ya da flört) bir kız ise, bu soruları sormanız ve cevap aramanız, kızla aranızda bir şey olma ihtimalini azaltıp kendi ayağınıza sıkmanız demek.

Bu soruları sormayın ve düşünmeyin. Uzaktan bakan kızın ne yaptığı önemli değil, sizin bilmeniz gereken sadece iki şey var (1) gidip konuştuğunuzda sıcak mı, (2) sıcak konuşmalardan sonra teke tek buluşmaya geliyor mu?

Kızın yanına gittiniz ve konuşmak istediniz ama sıcak değil diyelim. Bilmeniz gereken şey bu. Sonra uzaktan bakması bir anlam ifade etmiyor. Bunun ne anlama geldiğini düşünmeyin bile. Ha bakmaya devam mı ediyor? Düşünmeyin. Gidin bir şans daha verin. 2 kere soğuksa, belki de utangaçtı düşüncesini çöpe atabilirsiniz.

Kız konuşuyor ama teke tek buluşma isteğinizi reddetti. Bitti. Bilmeniz gereken şey bu. Uzaktan yaptıkları bir anlam ifade etmiyor. Kızlar kendi aralarında “bu çocuk Merve’ye yürüdü” diye bakıp kıkırdıyor olabilirler. Sorun değil. “Merve aslında seni seviyor” hiç değil.

Sosyal Medyada Yaptıklarının Amacı Ne?

“Abi amacı ne?” olayının bir de tabii en yiğidi bile maymun edebilme kudretine sahip sosyal medya ayağı var.

“Kız beni terk etti, istemiyorum dedi. Peşine düştüm daha beter reddetti. Ama sürekli acılı parçalar paylaşıyor, bana gönderme yapıyor. Abi bu kızın amacı ne ya?”

Şimdi birincisi, sen no contact kuralı uygulasan, bunları bilmesen çok çok daha iyi olurdu. Ama hadi gördün, bunların anlamını düşünmek, seni eziklerden ezik yapıyor. Ayrıca bunların bir anlamı yok. Kız seni reelde terk etti, reelde yine reddetti. Bitti. Ne dediğine değil ne yaptığına bak.

Ama sosyal medyada yaptıkları?

Sosyal medyada yaptıklarının çoğu aslında “söz”, davranış değil.  Seni terk etti, sana ulaşmıyor ama sürekli acılı sözler, göndermeler paylaşıyor. Anlamı ne (daha doğrusu aslında beni seviyor mu)? Seni terk etti ve sana ulaşmıyor, burada başka bir bilgi yok. Sana ulaşırsa seninle buluşmak istiyor diye bir anlamı olur.

Abi ulaşmıyor ama hikayelerime bakıyor, yorumlarımı beğeniyor? Anlamı ne (abi aslında sevmiyor gibi davranıyor ama benim açığa çıkarmamı beklediği bir sevgi mi var)?

Bu kız sana ulaşmıyor. Buradaki tek somut bilgi bu.

Bakın tekrar ediyorum, bir kızın uzaktan yaptığı şeylerin anlamını merak etmeniz, zaman kaybı, boş bilgi değil düpedüz zararlı bir alışkanlık. Durduğunuz yerde ekstra duygusal yatırım yapıyorsunuz. Gündüz düşünden daha zararlı zira bence merak, daha da fazla duygusal yatırım yatıran bir şey.

Özellikle bir ilişki öncesinde bir kadınla flört ederken, bu tür sorular kafanıza gelmesin, geldiği anda da ne yapıp edip bunları düşünmeyin. Aman ha konuşmayın ve yazmayın. Bu hareketler sizin bu kıza fazla duygusal yatırım yapmanıza, belki olabilecek bir işin olmamasını sağlayacak şekilde kurulmanıza neden olur.

Ama abi buna engel olamıyorum!

Aslında başından engel olsan, bu aşamaya gelmezsiniz. Ama ne olursa olsun bir şekilde engel olmak zorundasınız. Bir köşeye kıvrılıp çocuk gibi “düşünmicem, düşünmicem, düşünmicem” diye kendi kendinize sayıklar mısınız, koyun mu sayarsınız, çakralarınıza mı odaklanırsınız ya da gidip tuvalette aynaya bakıp kendinizi sağlı sollu tokatlar mısınız bilmem. Ama bunu bir şekilde yapmayın. Kadınlarla başarınızın arttığını göreceksiniz.