Genel mesajlaşma prensipleri – bir kızla nasıl mesajlaşılır

Oyun – Kadınlarla Tanışma kitabındaki genel mesajlaşma prensipleri (toplam 13 prensip) alınmıştır. Bir kızla nasıl mesajlaşılır diye merak ediyorsanız, okumaya devam edin.

Öncelikle şunu belirteyim ki mesajlaşmak kişisel bir şeydir ve herkesin kendisine ait bir stili ve kendisi için çalışan bir mesajlaşma şekli vardır. Fakat yine de bu, bazı genel mesajlaşma prensipleri olmayacağı anlamına gelmez.

Mesajlaşmak artık kadın erkek ilişkilerinin önemli ve kaçınılmaz bir parçası. Buluşmak ve yüzyüze konuşmak her zaman birinci iletişim şekliniz olsa bile, artık mesajlaşmadan kaçmanız çok zor. Tanıştığınız kadınlar sizinle mesajlaşmak isteyecekler ve sizin normal biri olup olmadığınızı, kendi hayat çerçevenize ne kadar bağlı olduğunuzu anlamaya çalışacaklar.

Mesajlaşma prensibi 1 : Her şey çok güzel

İşinizden zevk alıyorsunuz ve stresli falan değil. Hayatınız güzel. Hiçbir şikayetiniz yok ya da siz hiçbir zaman şikayet etmiyorsunuz. Nokta. Bir de hayatınızın ince detaylarına çok girmeyin ve gizemi koruyun.

Örnek:

Kız: Selam, ne haber? Günün nasıl geçti?

Siz: Biraz stresliydi, senin nasıl geçti?

Sıkıcı ve negatif. Ne dedik, her şey çok güzel.

Bir de şuna bakın:

Kız: Selam, ne haber? Günün nasıl geçti?

Siz: Öğlen yemeğinde baklava yedim. Dişçim üzülecek ama harikaydı!

Ne dedik, her şey çok güzel. Eğer kötü bir gün geçirdiyseniz, yakın arkadaşlarınızla konuşun, yürüdüğünüz kadınlarla değil. Yürüdüğünüz kadın sizin anneniz değil, sizin dertleriniz de onun problemi değil. Yürüdüğünüz kadın söz konusu olduğunda sizin hayatta bir sorununuz yok.

Bu size fazla katı gelebilir ama bir erkek güçlü olmak ve dertleri ile kendi başına mücadele etmek zorundadır. Bir erkek, dertlerini kadına yansıtmaz, kendisi halleder. Bütün o modern duyarlı, duygularını ve dertlerini kadınıyla paylaşan erkek saçmalıklarını unutun. Siz bir kayasınız, size hiçbir rüzgar ya da dalga işlemez.

Siz kadının anaç duygularına ne kadar oynarsanız, dertlerinizi onunla ne kadar çok paylaşırsanız, kadın sizi o kadar oğlan çocuğu olarak görür. Sizin için üzülebilir, size acıyabilir ama sizi bir erkek olarak göremez ve size saygı duyamaz.

Bakın bunun istisnaları var tabii, çok ciddi bir problemle karşı karşıya kaldığınızda mutlu mesut davranın demiyorum. Ama derdinizi olabildiğince kendinize saklayın. Kadının üzerine kusmayın. Çok ciddi bir probleminiz varsa ve canınız sıkkın ise ona şunu diyebilirsiniz:

 Kız: Selam, ne haber? Günün nasıl geçti?

Siz: Eh işte.

Kız: Ne oldu?

Siz: Çok önemli değil. Birkaç biranın halledemeyeceği bir şey değil.

Mesajlaşma prensibi 2 : Cevap gerektirmeyen ifadeler kullanın

Kadınlarla mesajlaşmalarınıza dikkatli bakarsanız, çok az soru sorduklarını görürsünüz. Bu, yüksek değerli ve sizin de baz almanız gereken bir davranıştır.

Soru, hemen her zaman ilgi göstergesidir. Bir kadın size soru soruyorsa, sizinle ilgileniyordur. Sizin ona soru sormanız da sizin ilginizi gösterir. Her ne kadar hiç soru sormamanız mümkün olmasa da, özellikle mesajlaşmada soru yerine ifadeler kullanmanız daha iyi.

Örnek:

Kız tatilde.

“Tatil nasıl gidiyor?” diye sormak yerine, “Bahse girerim güneş altında fazla yandın.” deyin. 

Örnek:

Sabah “Günaydın, ne haber?” diye sormak yerine, “Eminim benim kahvaltım senin kahvaltını döver” deyin (ve belki de bir kahvaltı fotoğrafı atın.

Örnek:

“İyiyim, sen, ne yapıyorsun?” diye cevaplamak yerine, “Şu an benden daha eğlenceli bir şey yapıyor olamazsın :)” deyin.

Mesajlaşma prensibi 3 : Yoklama mesajları kullanın

Aslında yukarıda bu konuya biraz girdik. Kadınla mesajlaşma başlatmak için soru sormak yerine, onunla aranızdaki iletişim ile alakalı bir yoklama mesajı ya da fotoğrafı gönderebilirsiniz.

Yoklama mesajları genellikle sizin ile ilgili gündelik hayatta olan şeylerle alakalıdır. Daha önce konuştuğunuz bir konuda olabilir. Örneğin işe giderken kullandığınız bir yoldaki yoğun trafikten konuştuysanız, ertesi gün ona trafiğin fotoğrafını gönderip, “budur” yazabilirsiniz. Kahvaltıdan ya da herhangi bir yemekten, ya da bir mağazada satılan ilginç bir şeyden konuştuysanız, bunlara rastladığınızda çekeceğiniz fotoğrafı gönderebilirsiniz.

Yoklama mesajı özellikle aranızdaki mesaj iletişimi birkaç gün durduysa oldukça etkilidir. Böyle bir durumda mesajlaşmayı yeniden başlatmak için (ideal olarak öğleden sonra 1 – 2 gibi) bir yoklama mesajı gönderebilirsiniz. Göndereceğiniz fotoğraf bu stock image denilen hazır fotoğraflardan olmasın ve mümkün olduğunca sizin çektiğiniz fotoğraflar olsun. Fotoğraf yoklaması sonrası karşılıklı mesajlaşmak en iyisi. Eğer mesajlaşma yine ölürse, 2-3 gün bekleyip yine yoklama fotoğrafı gönderebilirsiniz ama eğer mesajlaşma uzun süre duruyorsa, haftada 2-3 kereden fazla yoklama yapmayın.

Fotoğraf yoklamaları çok daha etkilidirler ama yoklama mesajı metin şeklinde de olabilir. Mesela “bugün beyaz bir güvercin gördüm, bilet alsam iyi olur” ya da “bu bahsettikleri kuru baklavadan aldım” gibi ( daha önceden konuştuğunuz konularla alakalı olursa çok etkili olur).

Yoklama mesajlarından sonra cevap gelmiyorsa ASLA ama ASLA kadının size cevap vermediğini onaylayan saçma sapan bir mesaj atmayın. Şu gibi mesajlardan bahsediyorum:

  • “?”
  • “Orda mısın?”
  • “Uzaylılar mı kaçırdı?”
  • “Alooo”
  • “Niye cevaplamıyorsun?” (Feci!)

Bunun yerine dediğim gibi 2-3 gün bekleyin ve yine bir yoklama mesajı gönderin. FAKAT mesajlarınız 2 kere arka arkaya cevapsız kalıyorsa, o kadını hemen orada bırakın. Bir daha o size ulaşmadan siz ona asla ulaşmayın. Diğer kadınlara zaman harcayın.

 Mesajlaşma prensibi 4 : Ne kadar az, o kadar iyi.

Genel kural olarak uzun mesajlardan kaçının. Her bir mesajınız genellikle 2 satır, maksimum 3-4 satır olsun. Evet arada bir bundan daha fazlasına ihtiyacınız var. Ama o zaman ara sıra gerektiğinde mesajı tek mesaj olarak gönderin, 2 veya 3 parçaya bölüp göndermeyin zira kadının telefon notifikasyonlarında birden fazla arka arkaya mesaj sizi fazla aç gösterebilir.

Mesajlarınızı kısaltmak için göndermeden önce üzerinden geçmeniz gerekiyorsa geçin ve anlatmak istediğiniz şeyi daha kısa bir metin ile anlatmayı öğrenin.

Mesajlaşma prensibi 5 : Cevap aralığı önemlidir.

Mesaj aralığı önemlidir. Bir kadın size ne kadar hızlı cevap veriyorsa, genellikle size olan ilgisi o kadar çoktur. Aynı zamanda siz bir kadına ne kadar hızlı cevap veriyorsanız, o kadar çok ilgili olduğunuz görünür.

Bunun bir matematiği yok ama cevap verme aralığınızı şöyle ayarlamaya çalışın:

Eğer karşılıklı mesajlaşıyorsanız ve işiniz de yoksa, 10 dakika içinde cevap yazın. 

Kız size 5 dakika sonra cevap yazıyorsa, siz ona 5-20 dakika içinde cevap yazın.

Kız size 1 saat sonra cevap yazıyorsa, siz ona 30 dakika – 1 saat içinde cevap yazın.

Kız size 5 saat sonra cevap yazıyorsa, siz ona 1 saat sonra cevap yazın.

Kız size 1 gün sonra cevap yazıyorsa, 2-3 saat sonra cevap yazın.

Neden? Her ne kadar kadından çok daha fazla ilgili davranmanız sizin aleyhinize olsa da, mesajlaşmada onun çerçevesine de girmek istemezsiniz. Yani siz ona yürüyorsunuz ve işi soğutup uzatmasına da izin vermemeniz gerekli.

Şunu unutmayın, özellikle başlangıçta birçok kadın size özellikle geç cevap verecektir. Bunun temel nedeni, sizi test etmesidir. Çoğu erkek, kadının cevap yazmadığı bu uzun aralıkta duygularına yenilir ve “neden bana cevap yazmıyorsun?” diye ağlamaya başlar. Bunu ne kadar karizma yapmaya çalışırsanız çalışın, bir kadının neden size yazmadığını sorduğunuzu ima etmeniz, testi geçememeniz anlamına gelir. Kadınlar neden bu oyunu oynuyorlar diye sorarsanız, sizin duygusal olarak ne kadar güçlü ve ne kadar tercih edilen bir erkek olduğunuzu test ediyorlar. Zira tercih edilen ve duygusal olarak güçlü bir erkek, tek bir kadının kendisine neden cevap yazmadığı ile ilgili endişelenip, neden yazmadığını soran mesajlar atmaz.

İkinci bölüm burada.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

 

Mecburi Beta Oyunu

Kırmızı hapı bilsen de mecburi beta oyununu oynamak zorunda kalabilirsin. Belki erkekadam sitesini baştan sona okumuşsundur. Ama gene de o kız tek geçilenin oluyordur ya da sana yazmadığında ona ikinci muhtaç mesajı atmamak için kendini zor tutuyorsundur.

Redpill’i bilmenin pratikte muhtaçlık konusunda seni durdurmamasının önemli bir nedeni var. Bir yolu bilmekle o yolda yürümek ayrı şeyler. Erkekadam sitesi sana yolu gösterir ama o yokuş, dikenli ve zorlu yolda yürümeyi sen tercih etmelisin.

İnsana bilgi yüklendikçe mucizevi bir şeyler gerçekleşiyor olsaydı, tek önemsenenin daha fazla bilgi yüklemek olduğu lise çağındaki çocukların epey yol kat etmeleri gerekirdi ama böyle bir şey olmuyor.

Peki, mecburi beta oyunu derken ne demek istiyorum? Beta oyunu oynamana neden olan şey aslında tam olarak bilgi eksikliğinden kaynaklanmıyor. Bu siteden doğru bilgiyi alman çok önemli ama her şey buna bağlı değil. Erkeklerin beta oyunu oynamalarının temel nedeni içlerindeki muhtaçlık ve becerilerinin, alternatiflerinin dar olmasıdır. (Arada benim siteme de bakabilirsin, güzel redpill çeviri yazıları yayınlıyorum)

Yoksa dışarısı kendisine redpill ve ilişkiler konusunda herhangi bir yatırım yapmamış tonla alfa dolu. Ama bu adamlarda muhtaçlık olmadığı için içgüdüsel olarak alfa oyunu oynuyorlar. Yani diyeceğim o ki redpill literatüründeki tüm bilgileri hatmetmiş olsan da o kızla beraberken oyununun neye benzeyeceğini redpill öğretisinin tavsiye ettiği yolda yürümek için efor sarf edip etmediğin belirliyor.

Mecburi beta oyunu oynamak zorunda kalan erkek güçten düşmüş bir aslan gibidir. Bu aslan aslında aslan olmanın neye benzediğini tabi ki bilir. Ama kavgada yenilmiştir, hiyerarşide aşağılara düşmüştür ve artık dişiler ona saygı durmaz, tek başına kalır, açlıktan ölecektir.

Redpill biliyor ama onun tavsiye ettiği yolda yürümek için bir şeyler yapmıyorsan kadınlar konusunda kendini günbegün güçsüz bırakıyorsun demektir. Becerilerin daha fazla kaynağa ve kadına ulaşmak için yetersiz kalmaya başlar ve alternatifsiz kalırsın. Bu aşamada Mahmut Abi her gün kulağına redpill aforizmaları fısıldıyor olabilirdi ama bu bile seni kurtarmazdı.

Kendini her güçlendirmek için çalışmak yerine kendini zayıf bıraktığında artık belirli bir kızın hareketlerine karşı daha fazla duyarlı olmaya başlarsın, “bana neden cevap vermedi?”, “bir şeyler yapıp ilgisini kazanmalıyım”, “ben ne yaptım da ilgisi azaldı?”, “bu bir reddetme anlamına mı geliyor?” gibi sorular kafanda fazlaca belirmeye başlar. Sonra alternatifsizliğin ve becerilerine olan güvensizliğin verdiği muhtaçlıkla mecburi beta oyunu oynamaya başlarsın. İçinde bulunduğun alternatifsiz zihin yapısında bu oyun tarzı sana çok mantıklı gelir. Öyledir de, oynadığın oyun güçsüz duygusal dünyanla tutarlıdır sonuçta. Tamam, Redpill’i biliyorsan belki kendini yerlerde paspas etmezsin ama içinde bulunduğun duygusal durum daha iyisini yapmana da izin vermez. Çünkü elini zayıflattın, sen artık güçten düşmüş bir aslansın.

Bilmekle yetinmeyip yolda yürüdüğünde, her gün biraz daha güçlendiğinde ise “neden cevap vermedi? Ben bir hata mı yaptım?  Yoksa başkası mı var?” gibi sorular yerine “Bu olmazsa başkasını bulurum” hissiyatı gelir. Telefon başında beklemektense gidip elinin altındaki diğer kızlarla konuşursun ve bir süre sonra o kız önemini tamamen yitirir.

Diğer senaryoda beğendiğin kız bir mesajına cevap vermeyi es geçtiğinde bu sana çok koyar, ikinci mesajı atmamak için kendini zor tutarsın. Aslında çoğu durumda beğendiğin kız bir illüzyon, alternatifin olmadığı için belli bir kıza çok anlam yüklemenin bir tezahürüdür. Sen yolu bilmekle yetinmeyip yolda yürüseydin, farklı kızlarla sürekli irtibat halinde olan o halin bu kıza bir daha o yazana kadar mesaj falan atmazdı. Ama yolda yürümedin, bu yüzden o kız sana hayatın anlamı gibi geliyor olabilir ama gerçekte olan şey şu: o kız bir karın ağrısı.

Erkek kendini nasıl zayıflatır?

Erkekler güçleneceklerine kendilerini yavaş yavaş zayıflatırlar. Bu farklı şekillerde olur. Mesela erkek işinde ve kariyerinde odaklanacağı bir rotayı henüz seçememiş olabilir. Kendine bir alan seçememeye belli bir süreliğine hak verebilirim çünkü bu kadar seçenek arasında nereye odaklanacağını seçip sadece oraya odaklanabilmek zor ve zaman alan bir şey. Bunu yapamadıysan biran önce yapmaya çalış. Arnold Schwarzenegger’in konuyla alakalı güzel bir sözü var: “Büyük şeyler kazayla olmazlar. Nereye gideceğine bilmezsen bir oraya bir buraya savrulursun ve sonuçta hiçbir yere varamazsın”.

Kendini zayıflatmanın diğer bir yolu kötü alışkanlıklarını bırakmamaktır. Mesela porno izlemek yeni kızlarla tanışma istediğini, azmini baltalar. Seni yatıştırarak yırtıcı bir hayvandan ev kedisine çevirir. Porno sekse ulaşamayan bekâr erkekleri sedatize etmek, yani yatıştırmak amaçlı materyallerdir. Bu materyalleri almayı bırakmalısın.

Tüm siteyi ezberlediğinde ama elini taşın altına koyup kendi kurtuluşun için bir şeyler yapmadığında, biyolojin kapını çalıp bir kıza beraber ol diye seni zorladığında ne yapacaksın? Kendini geliştirmediysen ve kötü, verimsiz alışkanlıklar girdabından kurtulup daha iyi versiyonuna yönelmediysen ne olacak? Söyleyeyim: mutsuz ve umutsuz hissetme olasılığın çok yüksek. Bu mecburi beta oyunu oynamak zorunda olacağın anlamına geliyor çünkü elindeki kartlar bunlar. Sonuçta gerçek dünyada yaşıyoruz, kuralları biz koymuyoruz. Bu dünyada beta oyunu satmıyor.

Yazar: Secret

Birçok erkeğin başucu kitabı olarak tanımladığı “kadınlarla tanışma rehberi” kitabımı içeren kitap setini incelemek istersen buraya tıklayabilirsin.

Masalların ardından ağıt yakmak

İnstagram’da ya da Twitter’da çok karşılaşılan ve muhtemelen öfke yemi olan kısa bir hikaye var:

“Yeni evliyken Ankara’ya gitmiştik. İnce mont almış kışın, tüm uyarılarıma rağmen. Montumu vermiştim sonra. Boşanırken seni hiç sevmedim dedi. Gerek yok yani. “

Bunu benimle paylaşıp duruyorlardı, en son bir takipçi şöyle yazarak paylaşmış:

Artık ilişki düşünmek bile midemi bulandırıyor. Herhangi bir kızla flörtleşsem cok fazla iyi gitsek bile ileriyi düşünemiyorum. Bu durumdan nasıl çıkılır.

Bu sitenin Youtube kanalında en son Joker ve Nevzat ile yaptığımız söyleşide de söylemiştim. Bizim siteye gelip soru soran çocukların %90’ının derdi, sorunları kadınlaşarak çözemeyeceklerini anladıkları zaman çözülür. Sadece ilişkiler konusunda değil.

Bu arkadaş da burada tamamen kadın gibi düşünüyor. Kadın gibi ileriyi düşüneceğine, erkek gibi hatunu beraberliğin tadını çıkarıp, ilişki bitince de özgür kaldığını düşünse, böyle pembe hayalli genç kız dertlerinden muzdarip olmaz.

Sizin ileriyi düşünmeniz gerekmiyor. Erkek bıraksan, ilişkiye bağlamasan yuvadan uçacak modda olur.  Gözünüzün dışarda olmasından, dışarda kaçamaklardan falan bahsetmiyorum. Ama kadın bir şekilde ilişkiye bağlayıp durmazsa, yavaş yavaş uçup gidecek moddadır.

Arkadaş ben bunu yazınca şunu söyledi:

Öyle yapıyorum zaten de genelde hatunu yatağa attıktan sonra soğuyorum.

Ben yatağa attıktan sonra soğuyun demiyorum. İlişki gittiği yere kadar tadını çıkar, bittiğinde “ne güzel özgürüm” diye yoluna bak. Sen yatağa attığında soğumuyorsun. Daha fazla kapılırsam yapışırım, ayrılırsak yırtılırım korkusu ile kovulmadan istifa ediyorsun. Bunun bir dengesi var. Benim dediğimin bas – soğu – geç ile alakası yok.

Kadın gibi sevmeyin, erkek gibi sevin diyorum. Erkek gibi sevmeyi beceremem o zaman sevmeyim gibi saçma sapan bir stratejiden uzak durun. Hayattan zevk alamazsınız. Çok gençken özellikle de kadın onayı bağımlısı iseniz, dildo vatandaş olmak size bir şey başarıyormuş hissi verebilir ama o şekilde hayattan ve ilişkilerden alabileceğiniz zevkin çok azını alabiliyorsunuz.

Yukarıdaki mont hikayesine bakıp ilişkilere değmez demeniz için masal dünyasında yaşıyor olmalısınız. İlişkiler başlarlar, gelişirler ve biterler. Her şey doğar, yaşar ve ölür. Ne demiş dilenci kıyafetleri içindeki prens:  “Ey keşişler, size söylüyorum: Hayatınızdaki her şey değişir. Hiçbiri sonsuza kadar yaşamaz. Kendi kurtuluşunuz için çok çalışın.”

Hayatı olduğu gibi kabul etmeniz lazım. Ne olduğundan iyi, ne de olduğundan kötü. Yoksa acı çekersiniz. Evet ilişkiler biterler. Gerçi bu arkadaşın derdi ilişkinin bitmesinden ziyade, kadının seni hiç sevmedim ki demesi. Kadınlar tarihi yeniden yazarlar.  Bugün seni sevmiyorsa, hiç sevmemiştir. Yarın seni yeniden sever aslında hep sevmiş ama sonradan anlamıştır. Bunu çok acımasız bulabilirsiniz (o zaman sevdiğimiz insanların ölmesi, ölümcül hastalıklar, savaşlar, vs. karşısında ne yapacaksınız bilemem) ama bu böyle. Kadınların doğasından kaynaklanıyor ve siz istediğiniz kadar ağlayın, türün devamlılığında bunun bir işlevi var. Sizden ayrılan kadının sizin aşkınızla mecnun olup zaten görece kısa olan doğurganlık döneminin önemli bir kısmını boş geçmesi insan türü için kötü, sizi hemen tamamen hiç olmamışsınız gibi unutup hemen bir başkasına gidebilmesi tür için iyi. Bu kadar basit.

Kadından ayrıldınız mı,  Hollywood masalları ile var olduğunu sandığınız ağlak ihtiyaçlarınızı bir kenara atarsak, onun sizi geçmişte hiç sevmediğini düşünmesinin veya sizi büyük aşkla sevdiğini düşünerek yaşayıp gitmesinin sizin için hiçbir önemi yok.

Kadınlar tarihi yeniden yazarlar. Bugün sevmiyorsa hiç sevmedim der. Yarın bırakır gidersin yeniden hoşlanır, hep sevmişim der. Rollo’nun dediği gibi bunları bilmeniz “kadınların kafanızdaki aptal masallara uymamasına öfkelenerek kadınlara düşman olmanızı” engellemek ama tabii zamanında Rollo, uzun süre boyunca da ben, bu masalların ne kadar derine işlediğini hafife almışız. Ben buna benzer şeyleri ilk öğrendiğim dönemde forumlarda (2003-5) genel hava “tabii ya, budur abi. Bunu yanlış bilip anlıyor muşuz. Demek ki gerçekte olan buymuş, o zaman doğrusunu öğrenelim” havası hakimdi. Bugün ise dehşet verici bir “masallar çok güzel, onlar gerçek olsun istiyorum, pis karılar onları gerçek oldurun” ağıdı var.

Burada anlattığımız erkek adam tipi, gerçeği olduğu gibi kabul edebilecek yetişkin bir erkektir. Her şey, ilişkiler de dahil, doğar, yaşar ve ölürler. Siz, kız, çocuklarınız, torunlarınız, vs.  Masallardaki gibi sonsuza dek olmazsa olmaz diye ağlamayın. Masalların ardından ağlamayın. Masallar kısa süreli pozitif duygu patlamaları ve uzun süreli depresyonlarla dolu bir hayata çıkarlar. Gerçekliği olduğu gibi kabul etmek, sizi patlamalardan uzak olsa da daha istikrarlı olarak pozitif duygu içinde tutar.

Erkek Adam Türkçe Podcast – Hank ve Mahmut Abi ile soru cevap

Eski kayıtlardan birini daha ilk defa yayınlıyoruz. 2020 Kasım ayından.

Yayınları sitemizin Odysee kanalından ya da  spotify kanalından da izleyebilirsiniz.

Youtube yayını aşağıda. Bu yayını beğenerek ve youtube kanalına üye olarak yayınların daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz. Sorular ve dakikaları da videonun altında.

Kendini geliştirmenin matematiği

Odaklandığım ana alanlardan biri de kendini geliştirmek. Her yıl doğum günüm yaklaştığında, iyi bir viski alıp otururum ve bir önceki yılın hesaplarını kapatırım. Geçen yıl başladığında nerede olduğuma ve şimdi nerede olduğuma bakarım ve bunlardan gelecek sene nerede olmak istediğimle ilgili kararlarımı çıkarırım.

Yaptığım şey temelde “geçmiş, şimdi ve gelecek” paradigmasını, ölçülebilir küçük parçalara ayırmak. Yönetim gurusu Peter Drucker’in eski bir sözünü temel prensibim yaptım: “Ölçülebilen şeyi yönetebilirsin.” Şimdi kendine güven seviyesi, kaygı ve depresyon gibi ölçü yaratması zor şeyler de var ama egzersiz sayısı, hacim ve yoğunluk ile ağırlık kaldırmada ilerleme, uyku, yeme içme gibi şeyler ölçülebilirler.

Böyle ölçüler bulup takip etme sebebim, kendimi yaptıklarımdan sorumlu kılmak. Aynı zamanda böylece birçok şeyi önceden planlamanın daha kolay olduğunu gördüm. “Bugün yorgunum, spor salonuna yarın giderim”, “biraz daha çalışmam lazım ama zaten dün “4 saat çalıştım” gibi tuzaklara düşmek çok kolay. Eğer her şeyi planlarsanız ve alışkanlık haline getirirseniz, bunları yapmadığınız zaman kendinizi çok huzursuz hissedersiniz. Ama bu tür ölçüler kullanmamın temel sebebi şu: A’dan Z’ye gitmek istiyorsanız, yolda ne kadar ilerlediğinizi takip etmezseniz, Z’ye vardığınızı nasıl anlayacaksınız? Yoldan çıkıp çıkmadığınızı hatta tam tersi yönde gitmediğinizi nasıl bileceksiniz? Eğer ölçüler kullanmazsanız, bilemezsiniz.

Bu yazıyı, Kendini geliştirmenin matematiği olarak adlandırdım zira bu yazıda hayatlarını tamamen ya da bazı alanlarda iyileştirme konusunda birçok insanın yanlış anladığı matematik prensiplerden bahsedeceğim.

Doğrusallık ve Süreklilik

Daha önce, birçok insanın geleceği doğrusal bir şekilde tahmin ettiğinden bahsetmiştim. Bu durumu reductio ad absurdum (karşındakini gülünç duruma düşürerek) şekilde şöyle ifade etmiştim: “dün öyle oldu o zaman sonsuza kadar da öyle olacak”. Bu aptalca görünüyor ama “biz bu işi böyle gördük, böyle yaptık” diyen kaç kişi duydunuz? Bu etkinlikte veya onun bağlamında hemen hemen hiçbir değişiklik olmayacağını varsayıyor. 10 – 15 yıl öncesine giderseniz, kimse “online oyun” ya da “mesaj oyunu” hakkında konuşmuyordu. Ama bugünlerde bunlar baştan çıkarma camiasının önemli konuları. Oyun prensipleri fazla değişmedi ama oyunun içinde bulunduğu bağlam çok değişti.

Benzer şekilde, emek ile sonuç arasında doğrusal bir ilişki olduğunu varsayarız. “Eğer bir yıl önce günde 1 dolar biriktirmeye başlarsanız, bugün cebinizde 365 dolar olur” örneğini, küçük görünen çabanın, büyük sonuçlara yol açacağını göstermek için kullanmayı seviyorum. Fakat birçok insan yolculuktan nefret ediyor ve sadece sonucu seviyor. Bu nedenle de sonuca bir an önce ulaşmak için kendilerini büyük ama sürdürülebilir olmayan bir çabanın içine atıyorlar. Bir tanıdığım yeni yıl sözü olarak sağlığını düzeltmeye karar verdi ve kahveyi, sigarayı, işlenmiş gıdayı, şekeri hemen bırakıp haftada 6 gün spor salonuna gitmeye karar verdi. Bunu sadece 3 hafta sürdürebildi ve 3 haftanın sonunda 2 haftalık bir kahve, sigara, işlenmiş gıda ve şeker “ziyafetine” dalarak eskisinden daha sağlıksız bir hale geldi. Bu tanıdığım, “ne kadar çok, o kadar iyi” zihin yapısının kurbanı oldu.

Ne kadar çok, o kadar iyi

Bu sürekli, takıntılı bir şekilde emek harcama kültürü, bazı grup ve topluluklarda çok yaygın. Eğer insanüstü bir çaba harcamıyorsan, tembelsin kültürü. Sabah 4’te kalk, 2 saat spor yap, kahvaltı yap, saat 7’de işte ol, akşam bir daha spor, ek işinle uğraş, gece yarısı uyu, erken kalk ve bir yandan da güzel kadınlara yürü, eğlen ve dünyayı gez. Bu, “çok erken, çok fazla” kadar kötü bir şey zira hayati öneme sahip ama üretken görülmeyen şeyleri kısıtlamak anlamına geliyor. Bu hayati şeyler de genellikle uyku gibi dinlenme ve kendine gelme rutinleri. Bu tür “sürekli zorlama” prensibinin problemi, kişinin sürekli emek harcamasına rağmen ayarlama ve yaptıklarını gözden geçirmek için zaman bulamaz hale gelmesi.

Zamanında sıklıkla verilen “100 kadına yürü” tavsiyesi, oyunda iyi olmak için değil, yürüme kaygısını aşmak için yapılırdı. İlk önce kızlara yürüyüp yön ya da saat sormaktan başlayarak aşama aşama, yabancı biriyle konuşma kaygısını aşma şeklinde tavsiye edilirdi. Bir kez tanımadığınız insanlara “açılış yapma” kaygısını aşınca, gerçek “oyuna” geçebilirdiniz. Bugün ise “100 kadına yürümek”, oyunda iyi olmak için mucize bir rakam olarak görülebiliyor.  3 set x 12 tekrarın, kas kütlesini arttırmak için mucize rakam olarak görülmesi gibi.  Mucize rakam 3 x 12 değil. Kasların 45 – 60 saniye kadar stres altında kalması, kas kütlesinin arttırılmasını sağlayan şey. Eğer her tekrarda 4 saniye harcarsanız, bir set 48 saniye sürer. Hızlı hızlı 20 saniyede tekrar işinize yaramaz. Aynı şekilde, günde 100 kadına yürürseniz ama yürümeleriniz üzerinde düşünüp bunlardan sonuçlar çıkarmazsanız, nereleri düzeltmeniz gerektiğini anlamaya çalışmazsanız, gelişemezsiniz.

Eğer 20 – 30 kadar kadına gidip “pardon, saatiniz var mı” diye sorarsanız, yürüme kaygınızdan büyük oranda kurtulursunuz. 30’un üstünde ise yürümelerinizin size faydası hızlıca azalır.

Azalan getiriler (diminishing returns)

Emek harcadığınızı çoğu alanda er ya da geç azalan getiriler noktasına ulaşırsınız. Azalan getiriler, aynı verimi almak için zaman içinde daha fazla emek harcamanız gerektiği anlamına gelir. Bu gerçek, örneğin tahvil piyasasında tam rakamlar yerine oranlar kullanılarak gizlenir. Bir tahvilin değerinin %10 artması için,  piyasa değerinin %10 artması lazımdır (hisse fiyatı x hisse senedi sayısı). Bir şirketin piyasa değeri 1 Milyar Dolar ise, %10 artış 100 Milyon Dolar eder ama şirket değeri 100 Bin Dolar ise, %10 artış 10 Bin Dolar eder. İkisinde de artış %10’dur ama genellikle 100 Milyon artış için gerekli emek, 10 Bin artış için gerekli emekten çok daha fazladır.

Azalan getiriler genellikle zaman ve ilerlemenin bir fonksiyonudur.  Malcolm Gladwell, bir alanda ustalaşmak için o alana konsantre olarak 10 bin saat çalışmak gerektiğini açıklamıştı. Ama birçok durumda şunu iddia edebiliriz: getirinin %80’inin, ilk %20’lik emek diliminde elde edebilirsiniz ve kalan %20’sini de, son %80’lik emek diliminde. Burada olayı çok basitleştirdik ama ana fikir şu: bir şeye başladığınızda, o şey ne olursa olsun, başlangıçta görece az bir emek ile çok hızlı gelişirsiniz ve siz o şeye hakim oldukça, daha da ilerlemek için vermeniz gereken emek hızlıca artar. Yani zaman içinde sizin bir işe vereceğiniz emek artacak ama o işte elde edeceğiniz ilerleme hızı azalacaktır. Bu nedenle de fazladan bir fırsat maliyeti (opportunity cost) ile karşılaşırsınız ve şu an uğraştığınız şeyde daha da ilerlemek mi, yeni bir şeye başlayıp onda ilerlemek mi diye bir hesaplama yapmanız gerekir.

Sabit kaynaklar ve fırsat maliyeti

Öğrendiğiniz ve iyileştirmek istediğiniz her şeyde, zaman ilk seviye maliyettir. Eğer günde bir saat daha fazla yatmak isterseniz, başka şeylere harcamak için haftada 7 saat daha az zamanınız kalır. Zaman sabit bir kaynaktır belli bir miktar zamanınız vardır ve herkes için gün 24 saattir. İlerlemek istediğiniz alana bağlı olarak mesela o alan için gerekli şeyler almak için paraya ihtiyacınız vardır ki bu da saat şeklinde hesaplanmalıdır. Diyelim ki, haftada 3 gün spor salonuna gitmeye karar verdiniz. Bu durumda maliyet sadece spor salonuna girmek ve spor için harcadığınız zamanın üstüne bir de salona, spor elbiselerine, yola, vs. ödediğiniz paradır.  Bu nedenle harcadığınız zamanın üzerine bunları ödemek için kaç saat çalıştığınızı da eklemeniz gerekir. Bunlar, değişken maliyetlerdir zira eğer gelirinizi arttırıp, giderlerinizi azaltabilirseniz, hayat stilinizi sürdürmek için daha az  çalışarak zaman kazanabilirsiniz.

Ekonomide fırsat maliyeti, bir şeyi yapmak için vazgeçtiğiniz kazanımları belirtir. Birkaç yıl önce, ofiste harcadığım zamanı başka alanlara aktararak ne kazanabilirim diye düşünmüştüm. Haftada 60 – 80 saat çalışmayı azaltırsam ve artan zamanı yazmaya, spora ve başka şeylere aktarırsam ne kazanabilirim diye düşünmüştüm.

Bu kararıma neden olan şey, ofiste çalıştığım ekstra 20 – 40 saatin bana fazla bir ekstra getirisi olmadığını fark etmemdi. Bu zamanı kısmamın da kariyerime etkisi çok azdı. Yani “kayıp yok ama  kazanç da yok” ile “kazanç var ama kayıp yok” arasında idi.

Özet ve sonuçlar

Bu yazıyı yazma amacım, erkeklerin kendilerini geliştirmeye çalışırken hata yaptıkları 4 ana alanı göstermekti. İlk hata, çok fazla şeyi çok hızlı bir şekilde yapmaya çalıştırmaktır. Bu genellikle, yıllardır yapılan hataları, birkaç haftada düzeltmeye çalışmaktan kaynaklanır. İkincisi, birinci hatanın yenilgilerini daha da zaman harcayarak gidermeye çalışmaktır. Bu, insanın süreç üzerinde düşünüp, hatalarını bulup düzeltmesine zaman bırakmaz. Üçüncüsü, acemiden ustaya giden yolun doğrusal olmadığını görememek ve azalan getiriler batağına saplanıp kalmaktır. Dördüncü ve son hata da, kaynak gereksinimlerine ve seçimlerle vazgeçilen şeylerin getirilerinin de maliyet olduğuna dikkat etmemektir.

Bu 4 ana başlığın hepsinde ortak olan şeyler, maliyet, beklentiler ve sonuçlardır. Senelik hayat gözden geçirmemi yaparken, maliyet ve sonuç arasındaki ilişkiye özellikle dikkat ederim. Eğer daha fazla emek harcamanın optimum olmadığını görürsem, gelecek sene bu alana daha fazla yatırım yapmak ile ona sadece gerilemeyecek kadar yatırım yapıp o zamanı başka şeylere harcamak arasında seçim yaparım. Bu nedenle zaman içerisinde, yapmaktan keyif alsam bile bir aktiviteye harcamak istediğim zmaanın, o aktivitede istediğim ustalığa ulaşmak için yeterli olmayacağını görüp aktiviteyi yapmayı bıraktığım çok oldu.  Örneğin satranç oynamayı 10 sene önce bıraktım çünkü istediğim kadar iyi bir satranç oyuncusu olmak için, başka şeylerden feda etmem gereken çok fazla zamana ihtiyaç duyacağımı gördüm.

Bu maalesef kendini geliştirmeye odaklanmış erkek camiasında gözden ırak olan bir şey. Tamam, spor yapmalısınız, parasal durumunuzu iyileştirmelisiniz, yeme içmenize, stilinize dikkat etmelisiniz, oyunu öğrenmelisiniz, vs ama bunları başarılabilir ve sürdürülebilir şekilde yapmalısınız. On yılların kötü hayat yönetimini, çok yoğun çalışarak bile olsa  üç ayda düzeltemezsiniz. Yapmanız gereken şeyleri, önem ve gereken emek sırasına sokmanız lazım. Hangi alanların sizin için daha önemli olduğuna, ancak siz karar verebilirsiniz. Sonrasında da bu alanlarda ulaşmak istediğiniz başarıya karar vermelisiniz. Son olarak da bunu sürdürebilecek misiniz diye düşünmelisiniz.

Bu soruların cevaplarını düşündükten sonra, ilerlemeyi planlayıp, ölçmek için parametreleri yaratarak çalışmaya başlayabilirisiniz.

Çeviri: The Mathematics of Self-Improvement

Partner (Sevgili) ile Tartışma | İlgi Yönetimi | Dırdır Eden Kadın (video)

Merhaba millet, Ben Mr. Deer. Kadınlar genel olarak dırdır eder, söylenir. Bu o kadar bilindik bir şey ki mizahta bile kullanılır. Kadınların söylediklerini direk ciddiye almak ve duygusal tepki vermenin hatalı bir davranış olduğundan daha önce çok kez bahsettik. Aslında kadınları duymazdan gelmeyi bir çok insan biliyor ama çoğu insan saygısızlık ve küçük görme karşısında ne yapmaları gerektiğini bilmiyorlar. Bilmedikleri diğer bir şeyde ilgi yönetimi, olaydan sonra ilgiyi azaltmak. Başımdan geçenlerle birlikte bunlardan bahsettiğim bir video hazırladım. Bir önceki postumda ilişki içerisindeki olmadığımız kadınlarla tartışma konusunu ela almıştım. onun içinde; link

 

Blog içi İlgili yazılar:  İlgi Yönetimi İlgi Yönetimi 2 | Solipsizm, Duygu Ve Tartışmalar

 

 

 

Kadınlarla Asla Tartışma | Bağıran Kadınlar (video)

Merhaba millet. Ben Mr. Deer. Daha önce mutlaka durup dururken sesini yükselten veya bağıran kadınları görmüşsünüzdür. Özellikle kendine her şeyi hak gören bu sesi ile insanları etkisi altına almaya çalışan kadınların rezillik videoları internette epey dolu. Belki de sizin başınıza da gelmiştir. Benim başıma mutlaka geliyor. Tamam bende bazen eğlencesine özellikle feministlerle alay etmeyi ve tatlı kızları tatlı tatlı kızdırmayı seviyorum. Bazen de hiçbir alakam olmasa da bu çığırtkan kadınları mıknatıs gibi çekiyorum. Bunları ciddiye almak boşa uğraş. Zaten genel olarak kadınlarla tartışmak ve ciddiye almak saçmalık. Çünkü kadınların doğası Solipsist’dir. Kadınlarla mantıklı tartışma mümkün değildir.  Başta bahsettiğim saygısız, çırğırtkan kadınlarla ve genel olarak kadınlarla tartışma konusunu sizler için başıma gelen olaylarla ele aldım, İyi Seyirler.

Konu ile alakalı Sonsuzluk ve Bir Gün ‘ün yazısına da göz atamak için; link

 

Kendi Kırmızı Hap Vaka Analizim

Bu yazıda kendi kırmızı hap vaka analimizi yapacağım 🙂

2 yıldır beraber olduğum Ukraynalı kız arkadaşım (Son yıllarda her yaz tatile Antalya’ya giderim ve oradaki yabancı hatunlarla daygame’den tanışırım, bu kızla da o şekilde tanıştım) ilerleyen yaşından kaynaklanan evlenme telaşı içindeydi. Bir yandan da daha iyi bir hayat için Türkiye’ye taşınmak ve burada çalışmak istiyordu. Kendisine evlenme konusunda pek yardımcı olmadığım için sonunda bana “ara vermek” 🙂 istediğini söyledi. Bu beklentilerini karşılayamadığım ve artık bana dert olmaya başladığı için ayrılmak benim için de güzel bir seçenekti ve buna itiraz etmedim. Zaten itiraz etmiş olsam da sonuç değişmezdi.

Onunla bir daha hiçbir şekilde iletişime geçmedim. 6 ay kadar sonra bana ulaştı. Bana neden haber verdiğini bilmediğini ama Antalya’ya taşınıyor olduğunu ve orada iş arayacağını söyledi. Benimle güzel giden ilişkisini mahvettiğini de ekledi.

Yaşı gereği olan bu telaşının (kadınların duvara toslama evresi) yanında ona gelecek vadetmeyen bana daha fazla zaman ayırmak istememesini anlayışla karşılaşmıştım zaten. Şimdi tam olarak neler dediğini hatırlamıyorum ama kız aslında benden bayağı kavgalı ve saldırganlaşarak ayrılmıştı. Ben de bu ilişki miadını doldurduğu için ona ulaşmamıştım bile. Aslına bakarsanız bu kadar kavgalı giden bir kızın bana ulaşmasına şaşırmıştım. Demek ki “no contact” yapınca bu durumdayken bile ulaşabiliyorlarmış. Neyse, Antalya’da ev tuttuğunu ve olurda görüşme şansımız olursa çok sevineceğinden bahsediyordu.

Ben de o sıralar motosikletle yarım Türkiye turu yapmak üzereydim ve rotam Antalya’dan da geçiyordu. Yanına uğrayacağımı söyledim. 1 ay sonra yanına gidene kadar zaten konuşmadık. Arada “ne zaman geliyorsun?” diye soruyordu. Sonunda oturduğu eve gittim, ben yakınlaşmak istedim ama aramızda bir şey olmadı. Artık arkadaş olduğumuzu söyledi. Ben biraz zorlayınca yeni bir ilişkiden çıktığını söyledi. Tabi böylesine gözden çıkardığım bir kız da olsa, hatırı sayılır bir geçmişim olan bir kızın başka bir erkekle olduğunu duymak beni biraz sarstı. Çıkıp gittim. Antalya’ya tatil için gitmiştim, yeni yabancı kızlarla tanışmak için bu her sene benim için kaçırılmayacak bir fırsattı. Bu tatili zaten eski sevgilimle harcamak istemiyordum. Ona gitme amacım da bir skordu sadece.

Neyse… Kıza benden sonra başka bir erkekle beraber olduğu için artık onunla bir ilişkiye başlamamızın imkansız olduğunu ve bunu kabul etmeyeceğimi söyledim. Kız “bu durumu anlamıyorum, seni bekleyemezdim ki tabi ki kendime bir ilişki arayacaktım. Ne önemi var ki başka biriyle beraber olmuş olmamın ?” gibi konuştu.

Kırmızı Hapta kızların sizle ilişkilerine “ara vermek” istediklerini söyleyerek başka erkeklerle beraber olup, umduklarını bulamayınca tekrar size dönmek istemeleri çokça işlenen bir konudur. Ama bir erkeğin bu noktada doğru seçimi yapması için kırmızı hap okumasına gerek yok. İçgüdüsel olarak onu kabul etmemeniz gerektiğini biliyorsunuz çünkü bu durumu mideniz kaldırmıyor. Artık başka birinin olmuş eski sevgilinizi kabul etmek kendinize aşırı bir saygısızlık olarak geliyor. Ben de bu durumu söyledim, tabi ki salağa yattı. Güya bu durumda nasıl bir yanlışlık olduğunu anlayamıyordu. Kız başka limanlara açılmıştı ama aradığını bulamamıştı. Şimdi ayrıldığı liman ona daha mantıklı geliyordu. Alternatifsiz bir erkek bu durumda onu kabul ederdi tabi. Bir erkek için onu tekrar kabul etmenin gurur kırıcılığını yaşamaktansa elime kadın eli değmemesi daha güzel bir seçenek.

Antalya’ya geliş amacım tatil yapmanın yanı sıra rus ve ukraynalı kızlarla tanışmak demiştim. Artık hangisi denk gelirse :)… Bu kızla görüşmemizden 1 gün sonra daygame (gündüz oyunu) sayesinde bir otelde animatör olarak çalışan Kiev’li bir kızla tanıştım. Avm’de gezerken kızı gördüm, biraz muhabbetten sonra Starbucks’ta kahve içmeye davet etim ve kabul etti. Akşamına bu kızla canlı müzik dinlemeye gitmek falan derken bayağı eğlendik. Tabi samimi fotolarımız da oldu. Fotoğraflardan birinde Antalya’daki tarihi Hadrian kapısının önünde kızla ayakta ve yan yana poz verirken, ben kızın belinden tuttum, kızda bir dizini kırıp bacağını kaldıraraktan benim vücuduma yapıştırdı. Dansçı olduğu için bu tarz hareketlerde kıvraktı 🙂 Tabi bu fotoğrafı hemen instagrama attım.

Normalde benden ayrılınca eski kız arkadaşımı instagramdan engellemiştim ancak dün gene onunla instagramda ekleşmiştik. Beklediğim üzere bu fotoğrafı görür görmez bana mesaj attı. Bana tekrar bir ilişki için şans vermek istemiş güya, ama şimdi gerçek yüzümü görmüş. Yeni kız arkadaşımla mutluluklar diliyormuş falan. Böyle diyordu.

Bu kız onun benden sonra başka bir adamla olmasının onunla bir ilişki kurmamı net olarak engelleyecek olması durumunu bir türlü anlamıyordu. Yani hayal dünyasında geziyordu. Ya da anlamamazlıktan geliyordu! Ne de olsa birçok kadın bir erkeği ne kadar betalaştırabileceklerini görmek için bu tarz şeyleri hobi olarak dibine kadar denerler.

Neyse bu yeni ve güzel dansçı Ukraynalıyla takılınca eski kız arkadaşımın başka bir adamla beraber olması fikrinin rahatsız ediciliğinden ışık hızında uzaklaştım. Onun bana geri dönerek ilişkiyi altın tepside gibi sunma durumuna da güzel bir cevap vermiş oldum.

Kırmızı hapı bilmesem, kızlarla tanışmayı (daygame) bilmesem ve kadınlarla tecrübesiz bir erkek olsam kabus bir senaryo yaşamam çok olasıydı. Oysa oldukça sarsıcı olabilecek bu olayı çok hızlı atlatmayı başarmıştım.

Öncelikle bu kız beni bırakıp gittiğinde alternatif yaratabileceğime güvenim olmasaydı ona daha fazla yapışırdım. Sonrasında no contact yapamayarak onu arar ve reddedilirdim. Ve bana ulaşmasına fırsat vermemiş olurdum. En önemlisi başka bir adamla takılıp, umduğunu bulamayarak bana geri gelmek istediğinde bunu kabul etmek durumunda kalabilirdim. Başka kızlarla hızlı bir şekilde tanışarak kafamı bana değer veren başka kızlara odaklayamazdım ve tatilim zehir olurdu. Mutlu tatil anıları biriktiremeden eve dönerdim.

Sonuçta benim de başıma kırmızı hap camiasında yaygın olarak yaşanan bir olay geldi. Ve kadınların başka limanlara açılıp tekrar eski sevgilisine geri dönüp erkeği betalaştırması gibi şeyleri kestirebiliyordum. Aslına bakarsanız bu olayı ilk elden kırmızı hapta okumamıştım, başıma geldikten sonra bu konseptten Dr.Redpill’in youtube kanalında bahsettiğini duydum. Bu yalnızca içgüdüsel olarak reddettiğim bir durumdu. Duygusal olarak yıkılmamak ve başka kızlarla tanışma becerimin yüksek olması da beni güçlü kıldı.

Diğer tanıştığım Kiev’li kızla olan macerayı bir sonraki yazımda anlatacağım.

Yazar: Secret

Hemen her sene Antalya’da dünyanın en güzel kızlarıyla tanışıyorum. Gerçekten öyleler. 5 yıldızlı otellere ya da gece kulüplerine gitmeme gerek kalmıyor. Tek yapmam gereken güneş yanığı olmamaya dikkat etmek 🙂 Tabi ki bunları daygame sayesinde yapıyorum. Daygame konusunda bildiklerimi mezara götürmek istemediğim için bu konuyla ilgilenenler için detaylı bir eğitim seti hazırladım. Şimdiye kadar çok beğenildi. İsterseniz buradan inceleyebilirsiniz.

Erkek Adam Soru Cevap – Youtube yorumlarında kalan sorular

Youtube kanalımızda sorulan ve orada kalan soru – cevapları buraya taşıyorum. Zaman zaman sosyal medyada geçen soru – cevapları siteye taşıyacağım. Anladığım kadarıyla sitenin soru – cevap kısımları, en az yazıların kendisi kadar ilgiyle takip ediliyorlar:

***

“Mahmut abi, bir kızın kıskandırma shit testlerini geçtikçe kızın onu kıskandığımı anlayana kadar bu testlerin sıklığını ve büyüklüğünü artırması durumu normal mi ?”

Shit test ile ilgili anlamanız gereken şeylerden biri, bunların belli bir sınırı aşması durumda kızın şansını kaybetmesi gerekliliği. Yani kız yüzünüze tükürse “yarabbi şükür shit test” demeyeceksiniz. Sıklık ve büyüklük artıyorsa bir yerde kızın kıçına tekmeyi basmanız lazım.

Senin durumuna gelelim. Şimdi burada iki durum olabilir:

(1) Eğer kıza yürüyorsan ve aranızda henüz cinsel / duygusal bir ilişki yoksa, kız muhtemelen sana shit test atmıyor. Seni kanka olarak görüyor ve her geçen gün daha fazla kanka olarak gördüğü için sana her geçen gün daha fazla şey anlatıyor. Bu durumda kızı tamamen bırak. Ya birden değere binersin ve senin peşine düşer (ama bu durumda da çok şans vermezsin) ya da seni kanka gören kızla boşa zaman harcamazsın.

Şunu unutmayın. Size ilgisi yüksek olan kız, size artan oranda shit test atmaya cesaret edemez.

(2) Eğer kızla cinsel / duygusal ilişkin varsa, kız ya arızadır ya da seninle casual takılıyordur.  Bu şekilde kıskandırmaya çalışan sevgili, rütbe düşümü gerektirir, bir daha yukarı çıkmamak üzere. Kızı tamamen bırakabilirsiniz de. Eğer kız casual ise, bırak anlatsın. Sen yemene bak.

***

Bir takipçi youtube’a yazmış:

Saat 2.53 olmuş ben hâlen bu videonu izliyorum o kadar seviyorum yani seni mahmut abi. Adamsın.

Beni sevmek yerine dinleseydin de 1100’den sonra ekrandan uzak durup en geç 11:30‘da yatsaydın. Gece vardiyan varsa onu bilemem.

***

Mahmut abi sevgilim bana haksız yere küfür edip engelledi , bende onu engelledim , 1 gün sonra engeli açtı ,bende açtım ama 3 gün geçti hâlâ yazmadı , cevap verirsen sevinirim uzun zamandır sıkı takipçinim.

Küfür eden kız özellikle de haksızsa ve engellemişse biter. Bence haklı olsa bile bitmesi lazım, küfür eden kızla ne işiniz var? Bu kız maalesef kendisini bitirmiş, zaten engellemiş de. Bu fırsatla hayatından çıkar ve bir daha da hayatına alma. Başka limanlara yönel. Sana yazsa da buluşma, görüşme, başından sav, yakandan düşür.

***

Abi ben kız arkadaşım olmasını gerçekten çok istiyorum, ama bi kızla o amaçla konuşmak için çıktığımda sebepsizce vazgeçiyorum. Eminim tek değilimdir, güzel bir konuşma konusu olabilir.

Alakalı bir diğer soru:

yks sürecinde karı kız meselerini nasıl halletmeliyiz sanırım set açma bağımlısı gibi bir şey oldum %80 istediğim kızı elde edebilecek gibi hissediyorum ve çabuk sıkılıyorum tamamen bırakmalı mıyım ?

Genç yaşta kız arkadaşının olmasını gerçekten çok istemen saçma, kızlarla cinsel ve duygusal ilişki istemen daha mantıklı. Şu sulu romantizmi bir  tarafa bırakırsak, sen sebepsizce vazgeçmiyorsun, reddedilme korkuna yeniliyorsun. Egonu kurtarnak için de sıkıldım, sarmadı, sebepsizce bıraktım, vs. gibi şeyler uydurup kendini kandırıyorsun.

İkinci çocuk da benzer durumda: “Ben var ya ben, istesem yapardım ama işte istemiyorum. Ah bir istesem var ya …” Egonuzun birincil işlevi, sizi rahat hissettirmek. O nedenle de böyle şeyler düşünmenizi sağlıyor. Bu durumda egonuza fazla kapılırsanız, zarar görürsünüz çünkü sizin egonuzca pışpışlanmanız, gerçekleri acı da olsa kavrayıp onlara göre harekete geçmenizi engeller.

Bu arada YSK sürecinde kız meselelerine bulaşmayın. O soruyu da yanıtlayayım. Kağıttan kaplan yazısına bakın.

Bazı erkeklerde bu durum, kızla azıcık ilerlese ve kız ilgili olsa da var. Yani geçmişte başında kendilerine ilgili kızları, hemen muhtaçlaşarak soğutup durdukları için, “hacı kız ilgiliydi ama sonra birden soğudum bıraktım” gibi de büyüklenerek konuşurlar. Ama aslolan korkudur. Yani birçok kızı ilişkiye girdikten sonra beğenmeyip bırakırsın, o sorun değil. Ama bu nedenle hiçbir kızla ilerlemiyorsan sebebi senin korkundur.

***

Bir kızı mükemmel olarak görme ve ondnan daha iyisini gelecekte bulamayacağını düşünmek (bir kız var ve beni böyle peşinden koşturuyor ) bu düşünceden nasıl vazgeçebilirim bu kızdan daha iyisi bulabilceğimi kendime nasıl anlatabilirim ? Duygusal kontrol güçle mi alakalı mahmut abi 2 3 cümle yazda kendime gelim gerekirse fırça at bana

Öncelikle muhtemelen bu kız var ama seni peşinden koşturmuyor. Seni istemiyor ama sen buna rağmen peşinde koşmaya devam ediyorsun.

Bu iş daha çok pratikle ilgili. Evet duygusal güç kontrolü gerekli ama duygusal güç kontrolünü kendi kendini telkin ederek veya okuyarak kazanamazsın. Kas gücünü kazandığın gibi ağırlık altına girerek kazanırsın. Yani duygusal olarak güçlü biri gibi davrandın mı, duygusal gücü olmayan biri olarak çok acı çekeceğin bir durumda, kendi isteğin ile ve ağlaya ağlaya, duygusal olarak güçlü biri gibi davranmayı seçerek acı çekerek kazanırsın. Ve sadece o anlarda kazanırsın. Okuduğun şeyler seni fazla dönüştürmez ama o anlarda ne yapacağını sana anlatır. Sen tam o anlarda acı çekmeyi seçerek dönüşüm konusunda sıçrama yaparsın.

Şimdi senin örneğine bakalım. Bu kızın yüzüne kapadığı ya da arada açar gibi yapıp içeriye almadığı  kapısına arkanı dönüp gitmen senin için çok zor. Sen duygusal olarak zayıf her erkek gibi, muhtaç ve aç bir şekilde çevresinde dolanıyorsun ve bunu da ah bu kız çok mükemmel gibi saçma sapan bahanelerle yapıyorsun. Ondan daha iyisini bulamam ise komik bir bahane zira sanki bunu bulabilmişsin de bırakacaksın gibi kendini avutmandan kaynaklanıyor. Sen muhtemelen bu kızla hiç beraber olmadın. Ama bir de şu var: Sen kendini dibe batırmadan, bir kızı mükemmel bir tanrıça yapamazsın. Senin şu anki halin gerçekten daha iyisini bulamaz. Aslında daha kötüsünü de bulamaz.

Her neyse, duygusal olarak güçlü bir adam ne yapardı? Bu kızı tamamen, geri dönüşsüz bırakırdı. Sen eğer duygusal güç kazanmak istiyorsan, bu kızın çok mükemmel olmadığını, aslında senin çok aşağıda olduğunu görmek istiyorsan, bu kızı ağlaya ağlaya bırakacaksın. Hayatından çıkaracaksın. Kendi gelse bile almayacaksın. Erkekliğe geçmek için, oneitisini sembolik olarak kurban edeceksin.

Bunu yaparsan, ilerde duygusal olarak güçlenebilirsin. Hem bu kızın yörüngesinde bir zavallı gibi döneyim, hem de duygusal olarak güçlü olayım diye bir şey istiyorsan, hem bütün gün Netflix izleyip hazır gıda tüketeyim, hem de sağlıklı ve iyi vücuda sahip bir erkek olayım gibi bir şey istiyorsun. Olmaz. Her geçen gün daha kötüye gidersin.

Bu kız senin hayatına beraber olman için girmedi. Bırakıp giderek erkekliğe geçişine yardımcı olmak için girdi.

***

abi şimdi 11 aylık samimiyetimin olan hoşlandığım kız geçen ekimde bana açıldı sevgili olduk geçen hafta da ayrıldık şimdi kız bana aniden hiç bir şey yokken soğuk yapmaya başladı bende yapmam gerekeni yaptım şimdi bana karşı hiç birşey hissetmiyormuş Eyvallah. Bu kızın 1-2 tane kız arkadaşı var şuan kızı bana karşı kışkırtmaya çalışıyolar beni aşağılamaya ve rezil etmeye çalışıyor bunlara karşı nasıl bi çizgi çekmeliyim.

Kız arkadaşlarının dolduruşuna gelebilen ve bu nedenle bir şans daha vermemen gereken kızla ayrıldığına göre, artık o kızlarla ilgili yapman gereken tek şey, hepsini hayatından çıkarıp kendi aralarında ne hale yerlerse yesin umursamamak.

***

Merhaba Play Türk diye bir kanal var Manüpulasyonla kız tavlamayı üstelik bunun bir öğreti olduğunu iddia ediyor. Kızları belirli tiplere bölüyor ve her bir kız tipini detaylı olarak analiz edip onlara nasıl davranmalısın gibi psikolojik taktikler veriyor birnevi nabza göre şerbet olayı. Sizin bu konudakı fikirlerinizi önemsiyorum. Yazım hatalarım olabilir şimdiden affola. Teşekkürler.

Kanalı bilmiyorum ve izlemedim o nedenle senin yazdığın yoruma göre fikir bildireceğim. Eski usül Pick up Artist genelde manipülasyondur. Kadınları analiz edip, sınıflandırma, NLP temelli manipülasyonlar, vs.

Benim bu konuda bir şansım oldu. PUA’ları bilmeden önce İlişki Sihirbazı ile tanıştım, Pook‘u okudum (2004 – 2005 civarı) ve başından itibaren odağım erkek adam olmak, kadınları değil erkek olmayı analiz etmek oldu. Kadınlar bizim için birer ayna olarak analiz ediliyorlar yoksa dikkat et saatlerce, “dokumacı kadınlar”, “yıkamacı kadınlar” vs. diye tartışmıyoruz.

Manipülasyon işe yarar mı? Kısa süreli olarak yatmak için eskiden çok işe yarıyordu ama bunlar filmlere bile girecek kadar bilinir olunca, kızlar bunları öğrendiler. Şimdi o kadar etkili olmadığını diye düşünüyorum. Dediğim gibi ben genel olarak bunlara hiçbir zaman sıcak bakmadım ve gereksiz olduklarını, aslolanın erkek adam olmak olduğunu düşünüyorum. Hele bir de NLP tabanlı manipülasyonlar var ki onlarla ilgili düşüncelerim tamamen negatif var.

***

Mahmut abi geçen günlerde geçen bir muhabbetten bahsetmek ve size danışmak istiyorum:

Ben: akşam parti var orda çok güzel kızlar olacak onlarla takılacağım

Kız : (alaycı bir gülüşle)sanki kızlar da seni bekliyordu gelse de eglensek diye

Böyle bir shit teste nasıl karşılık verilmeliydi abi cevaplarsan sevinirim.

Senin yaptığın manipülasyona girer ve genelde ters teper. Kızlara erişim olan adamlar bunu gizli yaparlar, erişimi olmayan adamlar ise erişimi varmış gibi laf yaparlar. Senin erişimin ne bilmem ama bu laf ile “benim kızlara erişimim yok” diyorsun. Kız söylemesi gerekeni söylemiş. Senin bu konuya hiç girmemen gerekiyordu.

Bugün şöyle bir tweet gördüm, onu da konuyla ilgili olduğu için bırakayım buraya:

Babam psikolog olarak derdi ki “oğlum, bir kişi sürekli bir özelliğini dile getiriyorsa, o özellik büyük olasılıkla onda yoktur.” Bir insan dürüst ise neden sürekli ben dürüstüm deme ihtiyacı duysun, bir insan ahlaklı ise neden sürekli hatırlatma yapma ihtiyacı duysun ki.

***

Belcikada yasiyorum, fransizca ingilizce ve turkce konusuyorum, turkiyedeki asgari ucretle kiyaslanamayacak para kazaniyorum ,25 yasinda, cevremdekilerin yakisikli diye tanimladigi birisiyim. Ben herhalde yuzde 20 nin icerisindeyim.

Bunların hepsine rağmen kadınlar konusunda çekingen, tutuk ve duygusal olarak zayıfsan değilsindir, bu konularda en azından normalsen öylesindir. Bir de hangi çöplüğün %20’sindesin onu da hesaba katman lazım. Boğaziçi Üniversitesinde okuyan adam mesela statü olarak genelin tepesinde olabilir ama sadece o okul içinde yürüyorsa (ki çoğu öyle yapıyor) orada %20’de mi acep? Sen de gelip TR’da yürüyorsan tamam ama senden binlerce kilometre uzaktaki pazarda tepede olmanın sana bir faydası var mı?

***

Benim kızlar hakında bir inancım var: Bana göre kızların çoğu ilgi peşinde yani karşıdaki erkekten hoşlanma numarası yapıp, dişiliğini kullanarak onun ilgisini sömürmek istiyor. Sırf bu inancım yüzümden kızlardan soğudum, kendimi aseksüel hissediyorum ve aşka olan inancım kalmadı belki yanlış düşünüyorumdur ama tecrübelerim bu yönde.

Bu inancın, senin ve senin gibi olan büyük çoğunluğun gerçekliği maalesef. Sen karşılaştığın her kızda bunu yaşıyorsun sanırım. Bunun sana işaret etmesi gereken şey, senin cinsel / duygusal olarak etkileşime değer olmadığın ve bu nedenle tek işe yarar tarafının ilgin olduğu gerçeği. Ama tabii bunun yerine “kızlar şöyle böyle” demek daha kolay. Zira şöyle böyle olmasalardı var ya … benim  gibi pırlantayı seçerlerdi ama işte şöyle böyle olduklarından seçmiyorlar.”

Ama maalesef tek bir cümleyle kendini ele veriyorsun: “aşka olan inancım kalmadı”. Masal dünyasındasın. Masal dünyasında yaşayan erkek zayıftır, gerçeklikte güçsüz kalır ve kadınlar için iticidir.

***

Abi ben şunu anlayamıyorum, kadın erkeğin çerçevesine girmeyi her halükarda arzular tamam. Fakat girmek istediği çerçevenin tanımı ne tam olarak? Yani çerçevenin %90’ı işi gücü oturtmak iyi paralar kazanmak mı? Örneğin mesleki bir işi olmayan fakat kendi hobileri, dostları, eğlenceleri olan 20’lik bir genç düşünelim (yaşını genç söyleme sebebim anca bu yaştaki bir insanın çalışmıyor olabileceği) kırmızı hapı da çerçeveyi de bildiğini varsayalım bu herifin çerçevesi olabilir mi? Yani ben çerçeveyi spesifik olarak sınıflandırmadım hiçbir zaman, genel anlamda kadının kendi uğraşları ve eğlenceleri olan bir erkek ile birlikte olması olarak yorumladım. Aklımda erkeğin %70 kendine %30 kadına odaklı olması olarak kaldı. Yanlış mı bu söylediklerim?

Çerçevenin dediklerinle hiçbir alakası yok. Kadının erkeğin çerçevesine girmesi demek, onu evin / ilişkinin direği, kaptan pilotu olarak görmesi demek.

İlişkiyi erkeğin yönlendirmesi demek yani. Spesifik tek bir örnek verme şansın var mı buna? Yani ilişkiyi yönlendirmeye.

Sadece yönlendirme değil sorumluluk da demek. Kaptan pilot – yardımcı pilot çok güzel açıklıyor aslında.

Mesela kız arkadaşının nasıl giyineceğini senin çerçeven belirler. Ben istediğimi giyerim diyorsa senin çerçevende değil. Ama genel hatları ile senin ne kadar açık giyineceğine ait çerçevenin içinde istediğini giyer.

iyi de bu kısıtlamak olmaz mı mesela? Yani kıza onu giyemezsin diyeceksin demediğini biliyorum ama örneklendirmen daha iyi olur söylediğin şeyleri. Misal kız elbise giymek istedi fakat elbise senin anlayışına göre kısa, kıza ne diyeceksin? Kız genel hatlarıyla senin çerçevende olsa bile reddedemez mi sonuçta? Aynı şekilde reddederse veya reddetmese bile bunu giymek istiyorum ama derse ne yapacaksın?

Kıza pek bir şey demeyeceksin. Kimseye çerçeveni dayatamazsın. Sen sınırlarını belli edeceksin, o ona uyacak. Uymuyorsa, zorla kısıtlamayacaksın, kızı salacaksın.

Ve evet bu bir kısıtlama. Bir kadının giyiminin açıklığı, dışarı verdiği cinsel sinyal şiddetini belirler. Bir erkeğin bu konuda çerçevesine uymayan hatun, uymamakta özgürdür ama erkek de kızı sevgili olarak tutmamamta özgürdür.

Kız giyim gibi önemli bir konuda senin çerçevende değilse, genel olarak çerçevende falan değildir. Kendini kandırırsın. Son sorunun cevabını yukarıda ve sitede verdim: Bir kız giyim gibi bir konuda dikleniyorsa, o kız çerçevesi olan bir erkekle sevgili olarak kalamaz.

Çerçevenin camiada pek takılmayan anlamı “kişinin kendisini (kendi ilke, ihtiyaç ve isteklerini) zihinsel dünyasının merkezine koyması”. Günümüzde erkeklerin çerçeve konusunda en çok sorun yaşadıkları yer burası. Kadınını ilke, ihtiyaç ve isteklerini merkeze koyması.

Çerçeve nedir? yazısından:

Bir erkeğin eğer bir kadınla ilişkiye girecekse ilk dikkat etmesi gereken şey, bağlılık sözü vermeden önce kendi çerçevesinin ilişkinin temel çerçevesi olacağını garantilemesidir. Tabii ki arada çevçeve dengesi kadın – erkek arasında gidip gelecektir ama toplamda ilişkinin teması erkek tarafından belirlenmeli ve şekillenmelidir.

Yukarıdaki genelde yanlış anlaşılır zira çerçevenin güç ile pek alakası olmamasına rağmen çerçeve güçmüş gibi algılanır ve böylece çerçeve kontrolü kafada zorbalık gibi canlandırılır. Fakat burada zorlama veya zorbalık yoktur. Her kadın, doğru adamın gelip kendi çerçevesi ile hayatına yön vermesini arzular. İkincisi ise çerçeve, duygusal ya da fiziksel şiddet veya duygusal manipülasyon ile değil, bir duruş alıp onu korumakla sağlanır ve korunur.

***

Mahmut abi diğer kişilere nazaran daha iyi bir tipim var 10 üzerinden 7 veya 8 gibisinden bakımlıyım ama bu 50 kg zarganalara kızlar yanılmak için giderken bize gelen yok fiziğim gayet iyi ve ama anlamıyorum neden

Şuradan başlayayım:

diğer kişilere nazaran daha iyi bir tipim var 10 üzerinden 7 veya 8 gibisinden bakımlıyım

Kadın olsan çok işine yarardı ama “maalesef” erkeksin. Tip önemli ama yanında erkek adamlığın, cesaretin, kendine güvenin falan olacak. Eğer oralarda eksiksen, istersen 10/10 adam ol, 50 kg ama kendine güvenli adam sana nal toplatır.

Günümüzde erkeklerin feminist propagandaya düşmesinin ve feminenleşmesinin en önemli sonuçlarından biri de, kadınları kendileri ile aynı sanmaları. Kendileri çoğunlukla tipe bakıyorlar ya, kadınlar da öyle olmalı! Ama durum bu değil. Erkeğin cinsel pazar değeri birçok şeyin toplamı.

Kadınlarla başarılı erkeklerin önemli bir kısmı, bu başarılarını desteklemek için hem kadınlar hem de çevrelerindeki kadınlardan anlamayan erkekler üzerinde bir ilüzyon yaratırlar. Bu adamlar mesela arka planda kızlara yürürler, defalarca reddedilirler, vs. ama bunları ustaca saklarlar ve sadece kızların kendilerine geldiği anları, başarılı oldukları kızları, vs. gösterirler.

Fakat işin pis tarafı şu ki bu adamlar sizi bilinçli olarak sözle de kandırırlar. Kızı gidip tavlamıştır mesela, bununla ne zaman tanıştın dedin mi, kendilerini çok çekici gösteren bir hikaye yazarlar. Atıyorum kıza yürümüş işi ısıtmıştır, kız senin de göreceğin şekilde pat diye geldiğinde ve oğlana düştüğünde sana “ya işte kendi geliyor hacı, başımdan da atamıyorum” gibi bir hikaye anlatırlar. Ya da belki geçmişte acısını çekip erkek adam olmuştur ama sana bunu doğal şeytan tüyü diye satar.

Bu adamlar burada bir taşla iki kuş vuruyorlar: Bir sizin moralinizi bozarak sizi olduğunu başarısız konumda tutuyorlar ve (2) çok revaçtaymış imajı ile daha da tercih edilir oluyorlar.

Siz kadınlarla başarılı olduğunuzda da bunu yapmalısınız. Zira bu önseçilimdir yani tercih edilen erkek imajı. Fakat işte sen kadınlardan anlamadığın ve tecrübesiz olduğun için, bu ilüzyonu yiyorsun.

 

Vaka Çalışması – Friendzone manipülasyonu

Burada friendzone ile ilgili sıklıkla söylediğim bir şey var: erkekler, arkadaş çağrışımı yapan davranışlarla, kendi kendilerini friendzone’a atıyorlar. Örneğin buluşmadan haftalarca mesajlaşmak ya da cinsel / duygusal olarak yürümeden defalarca buluşmak gibi.

Bu genellikle doğru bir önerme ama bazı kadınlar erkekleri özellikle friendzone diyarına atmaya çalışıyorlar ve bunun için manipülasyon yapıyorlar. Burada aktaracağım hikayedeki kadın, bu tür bir manipülasyon peşinde ve bu manipülasyonu bilmeniz sizin yararınıza. Soru bana gelmedi, internette gördüm.

Çok güzel, beni ne zamandır ilk defa böyle heyecanlandıran bir kızla tanıştım, telefon numarasını aldım ve çok güzel iki buluşmamız oldu. Birçok ilgi işareti aldım ve ilk buluşmamızın sonunda öpüşüp seviştik ama seks olmadı.

Yiyiştiniz yani, sevişmediniz. Her neyse. Ama asıl problem, senin daha başından kıza bu kadar düşmüş olman. Bu sana çok hata yaptırır. Sakin.

Ama ikinci buluşmanın sonunda soğuk davrandı ve kendini geri çekti. Bir önceki sefer öpüşüp sevişen kadın, …

Yiyişen olacak.

… bu sefer öpüşmedi.

Buluşmada, kızın ilgi seviyesini düşüren bir şey oldu muhtemelen. Belki konuşmalarda bir şeyler oldu, belki birinci buluşma sonunda yiyişmeyi abarttın, belki de kızın kötü bir günü. Ama eğer kız başında ilgili ise genellikle sen aptalca bir şey söylemeyip yapmadığın sürece bu şekilde bir ilgi düşüşü olmayacaktır. Ama eğer kızın ilgisi başından düşük ise, çok da ahım şahım olmayan bir iki hata ile kız bu seviyeye gelebilir. Yani ya kızın ilgisini kafanda abarttın ya da ciddi bir hata yaptın.

Bir tahminde bulunmam gerekirse kendi aşırı ilgini (Abi çok güzel, beni ne zamandır ilk defa böyle heyecanlandıran bir kızla tanıştım) kıza yansıttın. Yani ya o ilgi kızda da var fantezisine daldın ya da kızı kızın seni istediğinden çok daha fazla istediğini ona gösterdin.

Üçüncü buluşma için akşam bir yer düşünmüştüm ama ulaştığımda bana şu aralar pek vakti olmadığını ve vakti olduğunda bana haber vereceğini söyledi. Ben de tamam haber verirsin dedim ve kafamda kızı nextledim.

Güzel. Sen ona bana haber verirsin diyeceksin ama asla beklemeyeceksin. Burada kızı nextle ve kendi işine bak. Kız sana geri dönerse bir şans daha verecek misin buna bakarsın.

3-4 gün ne mesaj attım ne de aradım. Aslına bakarsan, eğer bana ulaşmasaydı, ona bir daha ulaşmayacaktım.

Aynen, burayı güzel uygulamışsın.

4 gün sonra o bana geri döndü.  2 gün sonra vakti olduğunu söyledi ve öğlen bir kafede buluşmayı teklif etti. Bu bana çok arkadaşça geldi. Bir şekilde friendzone gibi.

Evet, kesinlikle. Bunu yakalaman güzel.

Ona daha önceki teklifimi hatırlattım ve akşam orada buluşalım dedim. Kabul etti.

Güzel.

Ama buluşacağımız günün sabahı, akşam değil de öğlen bir kafede buluşabilir miyiz diye mesaj attı.

Kötü. Planı değiştirmeye çalışıyor. Kabul etmemen lazım.

“Güzel bir şarap içmek varken kahve içmeyi mi tercih edeceksin diye dalga geçtim. Sonra da, planı değiştirmeyelim, bu gideceğimiz yer eğlenceli, iyi vakit geçirebileceğimiz bir mekan.”

Güzel.

Cevabı şöyle oldu: Ben şu an bir ilişki istemiyorum …

Evet, bir kadın sana bunu söylüyorsa, o kadına fazla ilişki öncelikli erkek sinyali vermişsindir. Soğuma nedeni bu olabilir. Kız “bu adam benimle, benim onunla istediğimden çok daha fazla ilişki istiyor” dedi mi, adama ilgisi genellikle yokuş aşağı gider. Kadınlar, bir kadın tarafından çekilmeden kafese girmek için can atan kuşların bir arızası (tercih edilmemek, muhtaçlık, zayıflık, efendi erkeklik, vs.) olduğunu sezebilirler.

“ama umarım arkadaş olabiliriz.”

Friendzone teklifi geldi. Aslında çoğu kadın bunu darbeyi yumuşatmak için öylesine söyler ve arkadaş olmaya niyeti yoktur.

Ona kendisi ile arkadaş olmakla ilgilenmediğimi, daha fazlasını düşündüğümü söyledim ve fikrini değiştirirse beni aramasını söyledim. Burada bitse burada da bırakırdım zaten.

Güzel. Teklifini yapmış ve masadan kalkmış.

Bunun üzerine, daha fazlası ile ne demek istediğimi sordu. Ben de buluşmak, birlikte iyi vakit geçirmek, kadın erkek romantizmi yaşamak ve bunun nereye gideceğini görmek dedim.

Güzel.

Bunu anlayamadığını söyledi. Eğer daha fazlasını istiyorsam neden çok az mesaj atıyorsun ve sadece buluşuyoruz diye sordu. Sürekli aranmayı bekliyormuş ve buluşmalarda yaşadığımız şeyin mesajlaşma veya telefonla konuşmaya dönüşmemesine şaşırmış.

Palavra. Manipülasyon. Adam 3. buluşmayı ayarlamak istiyor. Kız ise arkadaş kalalım dedikten sonra bunu kabul etmeyince “sen beni aramadın / mesaj atmadın, vs.” diye faturayı ona kesmeye çalışıyor. Bazı kadınlar böyle karın ağrısıdır ama biraz düşünürseniz, demeye çalıştığı şeyin palavra olduğunu anlarsınız:

Beni yeterince aramadın, sormadın o nedenle sana arkadaş kalalım diyorum.

Yersen diyeceğim de, yiyen çok.

Bu aralar çok yoğun olduğumu söyledim (bu gerçekti) ve eğer mesajlaşmak veya konuşmak istiyorsa bana ulaşabileceğini söyledim.

Az önce arkadaşlıkla ilgilenmiyorum dedin ama şimdi bunu nezaketen söylemediysen mektup arkadaşlığını kabul etmiş oluyorsun! Oltayı yuttun sanki. Bu durumda eğer normalden az mesajlaşma sebebin buysa bir kere söyler orada bırakırdın. İstediğin zaman mesaj at dememeliydin zira sana mesaj attığında, fikrinin değiştiğini varsayman lazımdı. Şimdi bunu nasıl varsayacaksın?

Bu dediğinde haklı olduğunu düşündüm ve gündüz kafede buluşmayı kabul ettim?

Haydaaaa. İyi sıçmışsın. Buna kesinlikle hayır demen gerekiyordu. Kızın çerçevesine giriyorsun. Bu önemli deme, zira önemli. İlgi seviyesi düşük ve sana friendzone teklif eden bir kadınla karşı karşıyasın ve zamanını boşa harcaman önemsiz değil. Belki belki daha iyi bir yer önerseydi giderdin.

Buluşmada uzun uzun konuştu ve bana daha önce bu şekilde bir erkekle buluşup ilk buluşmada öpüşmediğini, bugüne kadar çıktığı erkeklerle önce arkadaş olarak başladığını ve oradan sevgililiğe gittiğini anlattı.

Eject, eject! Seni hala friendzone’a atmaya çalışıyor. Birbirini tanıyan ve sonradan araya hoşlanma giren iki arkadaş değilsiniz dikkat edersen. Senin ilgin arkadaşlıktan öte. Durum buyken bir erkeğin “arkadaşlıktan başlayalım bakalım nereye gidecek?” teklifini kabul etmesi, ilişki isteyen bir kadının “fuck buddy olarak başlayalım bakalım nereye gidecek” teklifini kabul etmesine benzer. Daha önce de belirtmiştik: Kadınlar için ilgi daha önemlidir, erkekler için seks. Erkeğin seks yapmadan arkadaşlık ilişkisinde sırasını beklemesi, kadının ilişki içinde olmadan seks yapıp ilişki sırasını beklemesine benzer.

Eğer geri dönebilecekleri bir arkadaşlık yoksa, hayatına giren kişi ile ilişkileri biterse onun tamamen hayatında çıkmasından korkuyormuş.

Traş. Sana da bravo, orada no contact yapacağına bu saçmalıkları dinliyorsun.

 Ona aynı şeyi tekrarladım: Seninle arkadaş olarak başlamakla falan ilgilenmiyorum.  Ama ilişki sürecinin bir parçası da zaman içinde arkadaşlığın da gelişmesidir …

Burada hem ilişki, hem arkadaşlık kelimelerini kullanman yersiz olmuş.

Sonunda kafede iyi vakit geçirdik ve sonra arabada öpüşüp seviştik.

Yiyiştiniz. Pump up the jam, pump it up yok. Your blue balls on the floor tonight (mavi topların yerlerde bu gece), bilmem farkında mısın?

Gerçi çok kötü değil ama bu kızla arkadaş olarak buluşmama planına sadık kal ve bir yerde yiyiş yiyiş nereye kadar deyip bırak.

Kız 23 yaşında ama ilişkiler konusunda pek tecrübeli birine benzemiyor.

Bunu bilmiyorsun. Yaptığın ya da yapmak istediğin şeyleri rasyonelleştirmeye çalışıyorsun. Yani la-pompa olmadan arkadaşça buluşmaları.

Belki de korkuları var ve kendini korumaya çalışıyor.

Ya da seninle o kadar ilgilenmiyor ve çevresinde uydu olarak dönmeni sağlamaya çalışıyor.

Çünkü, geçmişte kalbinin kırıldığından bahsetmişti.

23 yaşındaki her genç insan gibi. Buradan kurtarıcı planına düşersin. Pardon bir yere düşemezsin, kurtarıcı planı olan uydu olarak yörüngede yaşarsın.

Kızı birçok açıdan beğeniyorum o nedenle kararsız kaldım. Bu şekilde buluşmaya devam etsem mi, bıraksam mı?

Şu arkadaş olamayız dediğin yerde bıraksaydın ve kızın aramasını beklesen iyiydi. Orada tükürdüğünü yalamışsın. Kızın kafe buluşması isteğine boyun eğmişsin.

Kızın ilgi seviyesi sınırın azıcık üstünde. Bu aşamada 3-5 gün zaman ver belki o sana ulaşır ve bu şekilde olursa buluşmada kızla daha fazlası şansı yüksek olur. Eğer o sana ulaşmazsa ona ulaş ve buluşma ayarla. Sen mesaj atmadın zart – zurt olayına girerse “1950’lerde yaşamıyoruz, bak ben atıyorum sen de atabilirsin, başarabilirsin ha gayret” diye dalga geç.

Ama bu kızla bir yere gitmesi ihtimali düşük o nedenle 2-3 buluşmada da bir şey çıkmazsa, kızı hayatından çıkar.