Abi Bi Kız Var – Reloaded

bana ne kadar yardımcı olabilirsiniz bilmiyorum ama kendi hayatım ile ilgili çok önemli şeyler paylaşmak istiyorum, çünkü ağzıma kadar boka batmış vaziyetteyim. en önemlisi öyle bir durumdayım ki düşünmekten kafayı yeme noktasına geldim.

Gelen mesaj tam olarak böyle başlıyor.
Birçoğunuz da böyle başladınız. Birçoğumuz böyle başladık.
“Buradasın çünkü bir şeyler biliyorsun. Bildiğin şeyi açıklayamıyorsun, ama hissediyorsun. Tüm hayatın boyunca hissettin. Bu dünyada yanlış giden bir şeyler var, ne olduğunu bilmiyorsun, ama orada. Zihninde bir kıymık gibi, seni çıldırtıyor.”

Birçok erkek, Rollo’nun “Sıfırlanmak” dediği süreçten geçip dibe vurduktan sonra Kırmızı Hap ile tanışır. Bu kimisi için terk edilmedir, kimisi için boşanma, kimisi için iflâs, kimisi için peş peşe uzun yıllar kadınlarla ilişki kuramamak (incel), ve diğer benzeri olayların sonucunda yaşadığı travma sonrası stres bozukluğu, çöküntü ve KH farkındalığının yokluğunda saftirik AFC optimizminin yerini alan majör depresyon.

İlk paragrafı görüp “Bu kadar ciddi ne olabilir?” diye düşünürken devamında destansı bir wall-of-text geldiğini fark ettim. Bunun şimdiye kadar karşılaştığım yüzlerce “Abi bir kız var” hikâyesinden biri olmama ihtimali %1’den daha azdı. Nitekim bu da o hikâyelerden biriydi.

Abi Bi Kız Var
“- Abi Bi Kız Var”

Esas oğlan, bir yandan üniversitede okumaktayken, bir yandan da 3-4 senelik bir ilişki yürütüyor ve esas kızla okul bittikten sonra evlilik plânları yapıyorlar. İlk paragraftaki falsonun haricinde, bu hikâyedeki ikinci falsoyu sanırım hemen şimdi fark ettiniz.

Fakat, adamımız hikâyesini uzunca anlatmadan önce, kırmızı hapa zaten bir süredir vakıf olduğunu fakat kabullenme sürecini tamamlamadığını belirtiyor:

öncelikle redpill ile ilgili olarak 2015 yılından beri bilgi sahibiyim,sıfır değilim. red pill ile ilk tanıştığımda çok şaşırmıştım ve açıkçası pek inanmadım. tabi zaman içerisinde belli başlı konularda doğru olduğunu gördüm ama %100 doğrudur kafasında hiçbir zaman olmadım bu güne kadar. taki xxx günü göt gibi ortada bırakılıncaya kadar…

İşte “abi bir kız var” destanının bundan sonrasının özetinin özeti; kızla tanışmaları, kızın bunun peşinden koşması, onun da zamanla kıza bağlanması, kızın zor günlerinde erkeğe maddi-manevi destek olması, birbirlerini çok sevmeleri, evlilik plânları yapmaları, derken erkeğin okulu uzatması, kızın tekrar destek olması, görünüşte hiçbir sorun olmaması, sonra bir sebepten kızla kısa bir ayrılık yaşaması, bu ayrılık döneminin sınavlara denk gelmesi nedeniyle erkeğin sınavlarda tekrar patlaması, okulun bir sene daha uzaması, kızın bu arada mezun olması, kızın iş için cv bıraktığı bir işyerindeki çalışan bir başka elemandan hoşlanmaya başlaması, okulunu 2.defa uzatmanın eşiğinde olan oğlumuz ile gündelik sohbetlerinde ikide bir diğer elemanın lâfını açmaya başlaması, oğlanımız rahatsız olmasına rağmen kıza toz konduramaması, bu muhabbet git gide sıklaştıkça sonunda kıza öfkelenip ültimatom vermesi, kızın “bana güvenmiyor musun” shit-testi atması, kavgalar, mavi haplının göremediği kırmızı bayraklar, oğlanın bu arada okulu 2.defa uzattığını söylemesi, tepeden yuvarlanan kar tanesinin kar topuna, kar topunun çığa dönüşmesi…

Ve beklenen son:

beni seven kız bir anda dökülmeye başladı.
eskisi gibi duygularıyla hareket edemeyeceğini,mantığının ağır bastığını,aşkın karın doyurmadığını,gözünün açıldığını ve okulumu bitirmemi bir yarım dönem daha beklemeyeceğini söyleyip,ayrıldı. işin en komik kısmı, buluştuğumuzda benimle sevişen,sarılan,öpen kadın gitti,bir anda inanılmaz soğuk kanlı ve duygusuz bir insan geldi. onu ikna etmeye çalıştım ama bir türlü ikna olmadı. üzerine bir de bana kendisinin benim üzerimde yük olduğunu benimde artık kafamın rahatlayacağını söyledi. ileride birbirimizi daha fazla üzeriz dedi(neden böyle bir şey söyledi bilmiyorum) bir şekilde arkasına bile bakmadan beni her yerden engelleyerek gitti.

Bundan sonrası, abi bana bunu nasıl yapar, inanamıyorum, ne yapacağımı bilmiyorum, kandırıldım, bittim mahvoldum, bana bir yol göster temalı paragraflar.

Abi Bi Kız Var
“- Abi Bi Kız Var”

Belirli bir kadına odaklanan ve destan gibi upuzun “abi bi kız var” tipi hikâyeler %99.9 olsılıkla fişten çekilmemiş olmanın işaretidir.

Ve bu hikâyeler, mavi haplı çocuk bunun kendine özel, nadide, mühim bir hikâye olduğunu zannetse de, çok yaygındır. Kendi destansı uzunluklarına kıyasla aslında çok kısa yanıtları hak ediyorlar. Fakat o kısa yanıtları anlayıp kavramak için de uzun bir birikim ve deneyim gerekiyor.

Mavi haplı erkek, başına gelenleri “kız arkadaşım bana saygısızlık gösterdi, beni sevmeyi bıraktı, benden uzaklaştı, beni aldattı…” vs diye yorumlar.

Asıl olan şeyi söyleyeyim:
– Kadın sana saygı duymayı bırakır; çünkü sen kendine saygısızlık göstermiş, kendine saygı duymayı bırakmışsındır.
– Kadın seni sevmeyi bırakır; çünkü sen kendini sevmeyi bırakmış, kendi zihnini kendi odağın yapmayı bırakmışsındır.
– Kadın senden uzaklaşmıştır, çünkü sen kendi hedeflerinden uzaklaşmışsındır.

Kadın, erkeğin başarılı olmasına, ya da gelecekte başarı potansiyeli taşımasına yatırım yapar.
Erkeğin, ilişki dinamiğinde asla kaçınamayacağı bir performans yükü vardır.
Sen potansiyelini gerçekleştiremeyeceğini gösterir, üstelik bu potansiyeli göz göre göre baltalarsan, hipergami buna çok uzun süre sabır gösteremez, çünkü genç bir kadın için bunun fırsat maliyeti yüksektir. Okulu mu uzattın? Hipergaminin umurunda değil. Yapılmış çok mühim plânlar, verilmiş sözler mi var? Hipergaminin umurunda değil.

Briffault Kanunu şunu der, bilseydi tüm bu destansı hikâyenin ve mavi hap ideallerinin anlamsızlığını baştan sona görebilirdi:

0. Kadın-erkek arasında bir ilişki olup olmayacağına, kadın karar verir. Erkekle olan ilişkisinde kadının artık bir fayda elde edemediği durumlarda, ilişki devam etmez/sonlandırılır.
1. Erkek tarafından geçmişte sağlanan bir fayda, ilişkinin devam edeceği ya da gelecekte ilişki yaşanacağı anlamına gelmez.
2. Erkeğin kadına sağladığı faydanın karşılığında gelecekte bir ilişki yaşanacağına dair verilen karar, erkek faydayı sağladığı anda geçersiz kalır.
3. Gelecekte gerçekleşeceği sözü verilen bir faydanın, mevcut/gelecekteki bir ilişki üzerinde sınırlı etkisi vardır: etki, faydanın verilmiş olacağı ana kadar geçen zamanla ters orantılı, kadının erkeğe güvenme oranıyla ise doğru orantılıdır.

briffault kanunu

Şimdi şu soruyu kendine sor:

Sen kadının yerinde olsan ne yapardın? İki eliyle bi siki doğrultamayıp okulu habire sündüren, üstelik bu konuda verdiği sözleri de tükürüp yalayan, devam eden süreçte de krizi yönetemeyen bir adamla gelecek plânları kurar mıydın? Nereye kadar? A, B, C plânlarını düşünmeye başlardın.

“Ölene kadar beklerim, aşk her şeyden yücedir” masallarına inanmadığı için kadını bu konuda suçlama.

İşin iyi tarafına gelince; bunun sana önemli bir ders olacağını düşünüyorum. Kendine ve okulu bitirmene odaklan. Maddi durumunu düzeltene ve kadınları iyi tanıyana kadar da evliliği aklına bile getirme. Bu kafayla evliliğe adım atmanın mayın tarlasına adım atmaktan farkı yok.

Vaka çalışması – Kırmızı alarmlarla dolu bir evlilik macerası

servisci_16 rumuzlu takipçimiz Instagram’da mesajlarda şu hikayesini paylaştı. Kendisinden izin alarak buraya aktardım

30 yaşındayım. Siteye denk gelene kadar mavi hap – kırmızı hap bilmezdim. Ancak babadan görme bi erkekliğimiz vardı. Kıza oyuncak olmayacak şaklaban olmayacak kadar. Ama bizim de güzel bir kızın peşinde koşmuşluğumuz bitmemesi için çabamız oldu. Evlenene kadar görüştüğüm çok kız oldu. Bir o kadar da red edilmişliğimde oldu ama hayatım beni tatmin ediyordu. İyi bi Alman markası fabrikadasında işçiyim. Altımda 70 milyarlık arabam vardı. Birgün doğru kızın çıkacağını, diğerlerinden farklı olacağını bu hayatıma son vereceğimi düşünürdüm. Askerden sonra sanki dünyada başka iş kalmamış gibi ummalı bir kız bulma çabası başlattı ailem. Bir an panikledim.

Takıldığım orospulara güvenemem hiç tanımadığım sevmediğim kızla evlenemem. Çevreme artık ciddi kız arama gözüyle bakmaya başladım. Kilo almıştım bi spor salonunda üye kaydı yapan bir kızı gördüm. Her yerden ekledim ama kabul etmedi. Ben üyelik işini düşüneyim dedikten sonra numaramı almıştı. Artık ümidimi kestiğim bi anda kız aradı. Üyelik hakkında ne düşünüyorsunuz dedi, dedim siktir et üyeliği. Bak dedim ben senden çok hoşlandım, araştırdım.  Annen baban ayrıymış, baban cezaevindeymiş. Ben dedim senle ciddi düşünüyorum sen dedim güzel bir yuvanın kıymetini bilirsin. Etkilendi, anlattıklarımdan bir saat dinledi. Velhasıl oldu.

Evlenicez arabamı sattım. Ev yaptırdım, onun üstüne gitmedim. Çeyizi yoktu. Taksitle aldıklarını bana ödettirdi. Zaten hamile kaldı. Dedim yatırım olsun güzel bi araba alalım. Sen de ben de çalışır öderiz. Tamam dedi ama ben biraz evliliğin tadını çıkarayım. İşsizlik maaşı alıyorum 6 ay yatayım dedi. Tamam dedim. 600 TL para alıyor. Neyse gittim 120 milyarlık araba aldım. Onun aldığı parayla krediyi öderiz. Benim maaşımla da evi geçindiriz diye ama kızı tanıyamamaya başladım. Hatta ciddileştikten sonra değişti. Birçok kez bitirmek istedim annem burdan dönülmez babam para harcadık nişan yaptık o sebepten bitmez bu sebepten bitmez diye ısrar etti. Kaderime yürüdüm. Resmen bu evlilikte de sürdü. Birgün 2018 yılbaşı gecesi arkadaşlarına gittiğimizde konu çalışmaya geldi. Önümüzdeki ay da işsizlik maaşı bitecekti. İş bakması gerekti. Arkadaşlarının yanında “ben çalışmıycam” dedi. “Adamsan ben çalışmasamda bana bakarsın” dedi.

Dedim ki “haklısın sen çalışmasanda sana bakmak zorundayım ama lüks yaşatmak zorunda değilim”. Bir tartışma eve geldik ve  bana dedi “ne olurdu arkadaşlarımın yanında tamam desen” dedi. Şimdi salonda yat gelme yatağa dedi. Biz de erkeğiz ya gururluyuz geçtim salona. Hamile normalde onu gönderirdim de karnındakine dua etsin. Ulan aradan bir hafta 1 ay yok tükürdüğünü yalamıyor bende erkekliğe bok sürdürmüyorum. Bir gece dedim ki yeter sen istedin artık dışarı çıkmaya başladım. Hazırlanmamdan giyimime saçıma dikkat etmemden anladı. Birşeylerin bende değiştiğini bi gece kapıyı çaldı. Yanıma geldi dedi ki “belli ki sen beni aldatıyorsun bana para ver ayrılalım” dedi. Şok oldum. Ben ondan çeyiz istemedim taksitlerini ben ödedim. Bir anda herşey maddiyat oldu.

Neyse ben kızdım bağırdım ama umrunda değil. Sesimize annemler geldi. Dedim yarın bu evden git. Ertesi gün telefonuma mesaj geldi. Karakoldan hakkımda şikayet olduğuna dair. Karımı darp etmişim yapmadım dedim. Kimse sallamadı eve geldim hala evde yatıyor. Pişkinliğin bu kadarı tehdit etmeler. Meğer anası “elini kolunu öyle sallayarak gelme, delil bul delil yarat gel” demiş.

Düğün usb leri fotoğrafları darp raporu, kuzeninden bana attığı 19 yaşındaki kızın çıplak fotoğrafı. Bir yorum yapsam götün memelerin güzel diye onu da mahkemeye sunacak. 300 milyara yakın boşanma davası açtı evime hiç gelmeyen arkadaşları şahitlik yaptı.

Allah acıdı halime. T.C. kimlik nosu şifresinden hamileliğinden itibaren 17 tane erkekle yazışmasını yakaladım, sundum. Fotoğraf ses kaydı mahkeme siklemedi bile. 850 TL nafaka bağladı hala davam sürüyor.

EVLENMEYİN AQ AŞK YOK BU SİTEDE NE YAZIYORSA HEPSİ GERÇEK CANLI ÖRNEĞİM….

Burada evlenmeyin diye kestirip atmak kolay ama asıl meseleleri de kaçırmamak lazım.

Askerden sonra sanki dünyada başka iş kalmamış gibi ummalı bir kız bulma çabası başlattı ailem.

Türkiye’de birçok erkeğin başına gelen ve çoğu erkeğin başını yakan bir durumdur bu. Askerliği bitiren ve işe başlayan erkeklerin aileleri bir evlilik kuduzuna yakalanıyorlar. Herşeyi o kadar aceleye getirip olaya o kadar körlemesine dalıyorlar. Size tavsiyem ailenize karşı direnin. İlla evlenmeye direnin demiyorum ama acele etmeye direnin. Hem kızı bulmada hem de kız ile evlenmede aceleye getirmeyin.

Annen baban ayrıymış, baban cezaevindeymiş. Ben dedim senle ciddi düşünüyorum sen dedim güzel bir yuvanın kıymetini bilirsin.

Bu da servisci_16’nın en büyük hatası. Ailesi dağılmış, babası cezaevinde ve muhtemelen baba etkisinden uzakta, erkeklere düşman bir annenin elinde yetişmiş kız, güzel bir yuvanın ne olduğunu bilmeyebilir ve onu kuracak donanımı da olmayabilir. Bu bir problem. Aynı durumdaki her kız psikolojik hasarlıdır diye bir durum yok ama böyle bir aile ortamından gelen kızın güzel bir yuvanın kıymetini bilebileceğini düşünmek büyük saflık.

Maalesef evet erkeğin ailesi de kızın ailesine bakarak karşı çıkması beklenirken resmen seni kıza itmişler. Bakın her anası babası ayrı ya da babası cezaevinde olan kız sorunlu değil ama bu nüfusta sorunlu kız oranı fazla olacaktır. O nedenle ya bulaşmayacaksınız ya da kız acaba sorunlu mu diye en az 8 ay test edeceksiniz. Tam tersi kız yuva görmemiş kıymetini bilir demeyeceksiniz. Kız babasına öfkeli ise ve sen hayatına ailesel erkek figürü olarak girdiğinde o öfkeyi senden çıkaracaktır.

Burada erkek resmen gözlerini bantlayıp ters yönden trafiğe dalmış sonra bir kamyonla kafa kafaya girmiş. Şimdi insanlara trafiğe çıkmayın diyor. Ama öz eleştiri yapması gerekiyor. Diğer erkeklerin de bu hatalardan ders alması lazım.

Evlenicez arabamı sattım. Ev yaptırdım, onun üstüne gitmedim. Çeyizi yoktu. Taksitle aldıklarını bana ödettirdi …  Tamam dedim. 600 TL para alıyor. Neyse gittim 120 milyarlık araba aldım. Onun aldığı parayla krediyi öderiz.

Bu aşamadan sonra maalesef yine klasik : bu aşamada erkek ve ailesi, dünyanın en düşük rütbeli beta öderi benim diye göstermeye kasıp büyük paralar harcamaya başlıyor. Bu aşamada ise en sorunsuz kızı bile adamdan erkek olarak tiksindirecek bir ödeme furyasına giriliyor. Gerçi sorunlu hatun bu aşamada hemen her zaman kendisini belli eder. Bu da etmiş.

Benim maaşımla da evi geçindiriz diye ama kızı tanıyamamaya başladım. Hatta ciddileştikten sonra değişti.

Burada erkek maalesef kendi hayatının iplerini eline alamamış. Olayı görmüş ama gerekli donanımı (kırmızı hap gibi) olmadığı için bariz ortada olan kırmızı alarmları değerlendirememiş. Yine klasik şekilde aile baskısı devreye girmiş.

Birçok kez bitirmek istedim annem burdan dönülmez babam para harcadık nişan yaptık o sebepten bitmez bu sebepten bitmez diye ısrar etti. Kaderime yürüdüm.

Ama servisci_16 başka bir hata daha yapmış.

Zaten hamile kaldı.

Çok erken ve bu kadar kırmızı alarm varken büyük hata. Birçok erkek maalesef doğum kontrolünü kadına bırakıyor. Böyle ödeyen bir erkeği ve aileyi bulan kadın da kontrolü güce çeviriyor. Ya da yine birçok erkek kötü giden evliliği çocuk kurtaracak sanıp çocuk yapıyor. Yok böyle bir şey. Asla böyle bir hata yapmayın.

Bundan sonrası ise tamamen yokuş aşağı felaket.

Meğer anası “elini kolunu öyle sallayarak gelme, delil bul delil yarat gel” demiş.

Bizim memleketteki anasına bak kızını al lafını güzellik ile ilgili falan sanıyorlar. Bir kızı tanımak için anasına bakacaksınız. Burada ise annenin ne olduğu belli. Kızın babası boktan biri ya da değil. Ama kızın anası kızı erkek olana düşman olarak yetiştirmiş.

Kıssadan hisse

Evlilik, erkeklerin ciddiye alması gereken büyük riskler içeren bir kurum. Ama bir rus ruleti değil.

Risk karşısında iki seçeneğiniz var : riskten tamamen uzak durursunuz ya da riski elinizden gelen en iyi şekilde yönetirsiniz. Hangisini seçeceğiniz sizin tercihiniz, benim için hava hoş. Ama neyi tercih ederseniz edin, avcı donanımı ile yaratılmış iken kurban / mağdur gibi davranmayın.

Dr. Shawn Smith

1 – Aile gazı ile evlenmeyin.

2 – Eğer evlenecekseniz, ideal evlilik yaşınıza kadar evlenmeyin. Bugün 30 yaş altında olup da evlenme donanımı olan erkek yok. 50 sene önce bir erkek 25 yaşında olgunlaşıyordu belki ama şimdi bu yaş 35.

3 – Bilinmeyen ile evlenmeyin.

4 – Evlilik konusunda kadını kırmızı alarmlarına dikkat edin. Kadını gözlemleyin ve eğer kırmızı alarmları varsa yol yakınken (imzadan önce bitirin).

5 – Bir tanecik oğlumuz evleniyor, hayatta bir kere evleniyorum bahanesi ile musluğu açıp en beta öder erkek benim yarışına girmeyin. Kız ne yaparsa yapsın bunu fazla ödeyerek ödüllendirmeyin. Böyle yaparak sadece şu planı yeşertiyorsunuz : bunlar ben ne yaparsam yapayım ödüyorlar. O zaman imzayı atarım, bebeyi koyarım ve hayat boyu ödetirim. Şimdi kızabilirsiniz ama kadına verilen mesaj bu maalesef. Kötü davranışları sürekli ödüllendirirseniz, kötü davranışları beslersiniz.

Saha Raporu – Hapı Yutmak

Mahmut abi bayadır bunu yazmamı istiyordu benden. Ben hapı nasıl yuttum onu anlatıcam size. Bu aslında biraz da Erkek Adam’ın nasıl doğduğunun da hikayesi.

Hikayeye başlamadan önce, Mahmut Abi ile tanışmadan önce nasıl bir hayatım vardı onu açmam lazım. Mahmut Abi ile tanıştığımızda 20’li yaşların ortalarında, hayatında toplamda 6-7 hatun girmiş bir adamdım. Ortalama bir tipim, fena sayılmayacak bir işim vardı.

Özellikle son 3-4 yılda kadınlarla olan ilişkilerim aşırı dengesizdi. Bazen bir kızı kafaya takıp 6 ay mal gibi peşinde koşuyor, kırk yılda bir de hatun düşürüyordum. Ortam olarak bir sorunum yoktu, çevremde her zaman yazılmaya uygun bir hatun bulunurdu ama bende sonuca gidecek ekipman yoktu. Daha doğrusu yokmuş, sonradan öğrendim.

Bu noktada, dönüp baktığımda yaptığım hataları çok net görebiliyorum. Aşırı alkol tüketimi, düzensiz yaşam, kendine bakmama gibi bir sürü etmen o dönemki başarısızlığımı tetiklemiş. Ama en önemlisi, erkeğin hayatı düzenli olmayınca, psikolojisi de düzenli olamıyor. Düzenli olarak depresif, kaygılı bir ruh hali ile yaşayınca da hatunlar ile ilgili başarılı olma şansı pek olmuyor.

Gelelim asıl hikayeye, Mahmut abi ile tanışmam aslında o dönem Türkiye’den taşınma planları ile başladı. Taşınmayı planladığım ülkeye Mahmut abi’de düzenli olarak seyahat ediyordu, o dönem bana baya bir yardımcı oldu bu konuda.

O dönem gidip gelirken tanıştığı HB7 bir sarışın doğu avrupalı hatun ile tanıştırdı beni. Bir akşam denk getirip bir etkinliğe gittik. Hatun gayet hoş, hatta baya da pas veriyor olmasına rağmen gerizekalı ben hiçbir sinyali alamadım tabi. Kız en sonunda facebook’umu istemese belki de bu hikaye orada son bulacaktı. Ama o gece kızla konuşurken ne kadar tedirgin olduğum hala aklımda.

Neyse ki, kendi adım atmış bir kıza yürümeyecek kadar salak bir adam değildim, kızla bir yemeğe çıktık, gayet de güzel geçti ama tabi o zaman ilk buluşmadan adım atmak falan ne haddime! 2 gün sonra Türkiye’ye geri döndüm ama kızla iletişim devam etti. 2 ay sonra taşınacaktım ve kızı “sıcak” tutmalıydım. Her gün mesajlaşmaya başladık, tabi o zaman oyun falan da yok, mal gibi aklıma ne gelirse yazıyorum falan. 1 ay kadar sonra Mahmut abi ile denk geldiğimizde kızı sordu, “süper gidiyor her gün konuşuyoruz” dedim, “oğlum her gün mesajlaşmak iyi birşey değil kızı soğutursun kendinden” dedi. Hala unutmam içimden “siktir lan ordan sen ne biliyon sanki” dedim. Pişmanım!

Neyse, kızla ilk yemeğe çıktığımızdan 2 ay sonra falan valizimi topladım ve tek yön bilet ile taşıma işlemini gerçekleştirdim. Bu arada muhabbet o kadar ilerlemişti ki kız beni havaalanında karşıladı. Hatta 1 hafta sonraki bir konsere plan yapıp bilet falan da almıştık, hatun cepteydi yani. Daha doğrusu salak ben öyle zannediyordum.

Aslında burası biraz şanssızlık ama kızın çalışma izni ile ilgili bir sorunu oldu ve 3 hafta kadar ülkesine dönmesi gerekti bn taşındıktan 1 hafta sonra. Neyse dedim bekleriz, ne olacak. Kız ülkesindeyken de muhabbet aynen devam etti, ama o zaman beta olan ben, muhabbeti hiçbir zaman tam olarak flört etme kıvamına getiremiyordum. Baya kendi kendimi friendzone’a itiyordum ama farkında bile değildim.

Bu arada taşındıktan sonra Mahmut abi ile fazlaca zaman geçiriyorduk, o ara ara beni eğitme girişimlerinde bulunsa da umursamıyordum, her şey yolundaydı nasılsa. Hatun döndüğünde ben “bir şekilde” bu işi çözecektim. Şimdi dönüp kendime bakınca beni bir gülme alıyor.

Neyse hatun döndü, ilk buluşmayı yanağa güzelce bir öpücük ile kapattım. Ama ikinci buluşmada bir sorun vardı, kızın istediği restaurant’a gidip, onun istediği yerlerde takılmıştık ama kız pek de memnun gözükmüyordu. Hatta kız buluşmanın sonunda açıkca “ben daha dominant, güçlü bir erkek istiyorum” cümlesini açıkca kurdu.

Bu noktada kıza bir parantez açmak lazım, Doğu Avrupa (Rusya ve civarı diyelim genel olarak) kültürü bu konuda baya sert. Erkekler genel olarak aşırı dominant ve mental olarak sağlam. Bizim hatun biraz spirituel ve hafif feminist olmasına rağmen bu kültür ona da net bir şekilde işlemiş durumda. Garip olanı çoğu kadının aksine bu hatun ne istediğini açıkca söyledi. Bunun tam olarak nedenini hala çözebilmiş değilim.

Tahmin edeceğiniz üzere bu buluşma çok daha soğuk bitti ve ben eve kuruldum. Eve gitmeden kıza “ya noldu sorun ne?” gibisinden bir mesaj attım ve konuşmaya başladık. Bu arada eve vardığımda da güzelce içmeye başladım. Kıza gel konuşalım sorun ne diyince, “gel burda konuşalım” dedi, kalktım evine gittim. Kız alkollü olduğumu anlayınca, “eve çıkmayalım arkadaşlarım uyuyor” dedi, apartmanın bahçesinde konuşmaya başladık. Tahmin edeceğiniz üzere kız “bizden sevgili olmaz arkadaş kalalım modunda noktalandırdı konuşmayı. Ben de mal gibi “tabi olur” diyerek kabul ettim bu durumu. Kafada hala bir yerlerde ben bu kızı döndürürüm düşüncesi var tabi.

Kafam allak bullak olmuştu, 3 ay emek verdiğim kız 2 buluşmada kıçıma tekmeyi basmıştı. Birkaç gün sonra Mahmut abi’ye anlattım olayı, adam resmen suratıma kahkaha attı. Sonra biraz neden böyle olduğunu anlatmaya başladı bana, “dur lan bu adam hakatten birşey biliyor galiba” dedim kendi kendime.

Mahmut abi’nin anlattığı şeylerden yola çıkarak aramaya başladım internette, sadece bu adam biliyor olamazdı ya bu işleri. Reddit’te The Red Pill’i bulduğumda altın madeni bulmuşa döndüm resmen. Ben Mahmut abi’ye reddit’i, o da bana eskiden kalma kaynakları göstermeye başladık.

İlişki Sihirbazı kitabının ilk 20 sayfasından sonra kafayı kaldırdıp “hassiktir lan bu adam haklı” dediğim anı unutamam. The Red Pill bugüne kadar ilişkilerimle ve kadın davranışları ile ilgili anlamlandıramadığım her şeyi açıklıyordu. Neden peşinden koştuğum hatunlardan sonuç alamadığımı, neden çok kötü davrandığım hatunların peşimden ayrılmadığını, neden 3 yıllık kız arkadaşımın benden tiksinerek benden ayrıldığını.

İnsan bir konuyu teorik olarak öğrendiğinde o konuyu çok rahat uygulayabileceğini sanıyor. Ben konuyu çözdüğümü düşünüyordum ama asıl sancılı süreç yeni başlıyordu.

Sarışın hatun ile bağımı kopardım, yürüdüğüm hatun ile arkadaş olmanın bir mantığı yoktu. Hayatım çok da dağınık değildi aslında, yakşalık 15 yıldır ailemle yaşamadığım için her işimi kendim görmeye alışmıştım. Kilolu bir adam değildim ama yıllardır bilgisayar başında olmaktan postür konusunda baya bir kötüydüm. Spora başlamam gerektiğini farkettim.

Aslında bu kararları aldıktan sonra, herşey iyileşmeye başladı. Yalan söylemeyeceğim, ilk 3 ay en zor kısmıydı. Hem yıllardır spor yapmamış bir bünyeyi haftada 3 gün ağır spor yapmaya zorluyordum, hem de Tinder, bar v.s. gibi ortamlardan date kovalıyordum. Buluştuğum ilk 10 hatundan falan hiçbir sonuç alamadım. Shit testleri anlamak ve onlara buluşma esnasında modunu düşürmeden cevap verebilmek en zoruydu başlarda.

Zamanla işler güzelleşmeye başladı. Yatağa atabildiğim ilk hatun kendime olan güvenimi baya bir yerine getirdi. Ordan aldığım gazla da devamı geldi. Tabi çok reddedildim, moralimin bozulduğu zamanlar da oldu, ama her kötü giden buluşmadan sonra dönüp nerde yanlış yaptığımı anlayıp kendimi geliştirmeye devam ettim. Bu noktada sağolsun Mahmut abi ile baya bir mesai harcadık. O da konuya yıllardır uzak olduğu için bir anlamda onu da canlandırmış oldum.

Benim için konuyu tam anlamıyla iki şey oldu. Birincisi, tabak çevirmeye başlayınca insanın kafası çok daha rahat oluyor buluşmalarda. Bu olmazsa yarın başkası nasıl olsa olacak düşüncesiyle, erkek çok daha özgüvenli hareket edebiliyor ve bu kadınları çok ciddi anlamda etkiliyor. İkincisi de reddit’de okuduğum “Bir kadın sizinle buluşuyorsa kafasının bir yerinde sizinle yatma fikri vardır. Bu fikri ancak ve ancak sen mahvedebilirsin” lafıydı. Bunu kafama koyduktan sonra herhangi bir kadın karşısında çok daha rahat ve özgüvenli olabilmeye başladım ve başarı oranım inanılmaz arttı.

İşte tam bu sıralarda Mahmut abi 2000’lerin başında erkekadam.com diye bir site olduğundan bahsetti, site falan kalmamış tabi. Farkettik ki bu konu ile ilgili Türkçe çok çok kısıtlı kaynak var, dedik biz neden yapmıyoruz birşeyler, hiç olmazsa çeviri yapar ingilizcesi olmayan erkeklere okuyacak kaynak yaratırız diyerek başladık yaklaşık 3 sene önce. İyi de yapmışız.

Kendi adıma konuşmak gerekirse, benim açımdan hapı alıp dönüşümümü geçirip sonuç almaya başlamam yaklaşık 2 ayımı aldı. Tabi bu kişiden kişiye farklılık gösterebilecek bir durum. Ben çevremde kadın olmasına alışkın bir adamdım, sadece oyun konusunda beceriksizdim. Oyunumu biraz geliştirdikten sonra ortaya çıkan sonuçları eski saha raporlarımda görebilirsiniz zaten.

Bu arada sarışına ne oldu onu da anlatmadan bitirmeyeyim. Birkaç ay sonra bir mekanda karşılaştık, yanıma geldiğinde ben başka bir hatuna yürüyordum. Sarışın biraz ilgi göstermeye başlayınca diğer hatun ortadan kayboldu, kadınlar sarı saçlı, mavi gözlü ve kendilerinden daha güzel bir kadın ile yarışmaya girmeyi pek sevmezler. O gece dudaktan güzel bir öpücük verip gitti, ama 2 gün sonra hatun “sen beni öptün ben öpmedim, yok ben seni arkadaş olarak görüyorum” deyince, hayatımdan temelli çıkardım gitti.

Kadınların muhtaç erkeği terk etmesi

Ekşi sözlükte bir yazar, muhtemelen muhtaç – pardon aşık – olduğu kadın kendisini terk etmiş ki şöyle yazmış :

bir kadın kendi değerinden çok değer verildiğini görünce sizi ezik, pısırık, loser görür,

onun bilinçaltı, aşkınızın, hayranlığınızın kendisinin sizden üstün olduğunu söyler ona ve kendindeki bir sürü kompleksi, eksikliği bildiği için sizin ona aşkınızı taşıyamaz….

çok seviyorsanız çok aşıksanız da belli etmeyin yok ben aşkımı göstereceğim ona ne kadar çok sevdiğimi göstereceğim diyorsanız da terk edilmeye hazır olun.

Insanların zayıflıklarını süsleme, o zayıflıklardan aşk gibi sözde kutsallar yaratma kapasitesinin sınırı yok maalesef.

bir kadın kendi değerinden çok değer verildiğini görünce sizi ezik, pısırık, loser görür,

Sizi olduğunuz gibi görür yani. Aslen muhtaç olmasanız, özellikle de kırk yılda bir yüzünüze bakan bir kadına yapışacak kadar muhtaç olmasanız, kadına olduğundan daha fazla değer vermezsiniz.

onun bilinçaltı, aşkınızın, hayranlığınızın kendisinin sizden üstün olduğunu söyler ona ve kendindeki bir sürü kompleksi, eksikliği bildiği için sizin ona aşkınızı taşıyamaz….

Aşk, muhtaç sevenin kendini kandırmak için zayıflığına kılıf olarak uydurduğu bir kutsamadır. Ona aşkınızı taşıyamaz demiş ya? 😀 Eskiden hatunlar “beni taşıyabilecek erkek arıyorum” derdi sonra bunun “taşınması gereken bir yüküm” anlamına geldiğini anladılar da artık çok az hatundan duyuyoruz 🙂

çok seviyorsanız çok aşıksanız da belli etmeyin yok ben aşkımı göstereceğim ona ne kadar çok sevdiğimi göstereceğim diyorsanız da terk edilmeye hazır olun.

Sen muhtaçsan (çok sevip çok aşık isen) istediğin kadar kas, kokusu 100 metreden alınır. Muhtaç olmayın. Muhtaçlığa aşk gibi süslü sıfatlar takmayın.

Böyle şeyler yazan erkekler kendilerininin dipte olduklarını anlamadıklarından, kızların götleri kalkıyor sanıyorlar. Oysa kızın götünü görmek için kafanı 90 derece yukarı kaldırmak zorunda kalman, kızın uçmasından değil senin bok çukurunun dibinde olmandan. İyi haber şu ki o çukurun dibine düşmelerinin sebebi, kendilerinin başka açılardan dipte adamlar olmalarından ziyade, mavi haplı aşk meşk masalları. Çoğu durumda sırf bunlardan kurtulmak bile adamı en azından yer seviyesine çıkarır.

Entarinin altına bakınca çoğu kadının “sevmeyi bilmiyorsunuz, aşırı kısıtlıyorsunuz” gibi şeyler söylediğini, erkeklerin ise genelde “haklısın kardeş bu karı milletinin binecen sırtına, vuracan kırbacı” diye yakındığını göreceksiniz.

kendilerini kullanan, zavallı ve hakir gören, hatta döven, ipsiz sapsız erkekleri seçme konusundaki başarılarınızı takdirle izliyorum, aferin kızlar- lordstar

Bu adamlar bile seçilirken, seçilmemeyi başardığınız için ben de sizi tebrik ediyorum.

yüksek doğruluk içeren tespittir. kadın cinsi baskı ve boyunduruk altından kalmadıkça olumsuz sonuçlara sebep olan davranışlarda bulunmayı çok sever. – aromatic hydrocarbon

Sünepelerimiz sünepe kalsın, kadını zorla koynuna koysunlar. Şimdi kim uğraşacak erkek olmaya?

sevgiyle alakası olmayan durum.
sorun sevmeyi bilmemektir.
sen hayvan gibi kısıtlarsan gider, cıvık cıvık abartılı sevgi gösterileri yaparsan kaçar.-defoe

Standart kadın tepkisi.

bu kadar mutlu olmaya alışmadıkları için onlara hayal gibi geliyor. ve birgün gördükleri bu rüyanın biteceğinden korkarak yaşamak istemiyorlar. bu nedenle daha gerçekçi olan yani onları daha az seven, daha az ilgi gösteren, aldatma ihtimali daha yüksek ve her zaman mutlu olunmayacağını bildikleri insanları tercih ediyorlar.

çünkü öyle davranan kişilerin yaptıkları akla mantığa daha çok uyuyor. ve daha gerçekçi göründüğü için seçimleri o yönde oluyor. – krmngdn

Şu an ağlıyorum biliyor musun?

erkek versiyonu da olan önerme.- nihilisst

Doğru. Çevirisi tamamlanan ama henüz yayınlamadığım Pook’un Kitabındaki “Öldür Şu Muhtaçlığı” yazısından :

Yukarıdakileri size bir kadının yaptığını düşünün. Bir kadının sizinle KAFAYI bozduğunu, size sürekli aradığını, sürekli elinizin altında olduğunu, tüm boş zamanını SİZİN İÇİN harcadığını düşünün. Ona olan tüm ilginiz kısa sürede buhar olup uçacaktır. Neden? Zira iki şeyi düşünmeye başlarsınız: “Bu kızı kimse istemiyor olmalı,” VE “eğer bu kız beni KAFAYA bu kadar takıyorsa, demek ki benimle ilgilenecek DAHA İYİSİNİ bulabilirim.” Kızın muhtaçlığı sizin ondan soğumanıza neden oluyor. Aynı mekanizma kadınlar için de geçerli.

Şu kızımız da olayı yakalamış :

genellemeleri sevmem, seveni de sevmem. o nedenle kadınlar ne yapar bilmem. kendimi bilirim, kendim gibi kadın arkadaşlarımı bilirim. benim bildiğim kadınlar, ve ben, karşısındaki adam tüm acziyetiyle ve gerçekten bensiz yaşayamaz halde ise terk-i vaciptir. bu bir hastalık, sakatlık vs durumu için geçerli değil tabii ki. bağımlılık derecesinde kendinden geçişler, kendi başına bir iş beceremeyen hale gelişler, kendi hayatı işi hobileri vs olmadan omurgasızsa sırf kendini sevdirmek için çırpınışlardır insanı terk edilmeye mahkum kılan. açıklaması uzun uzadıya yapılabilir ama anlayan bu kadarıyla da anlar, anlamayıp ipe sapa gelmez mesajlar atacak olanlar bu kadarına da yazacak laf bulur.

özet: sadece karşınızdaki sizi sevsin diye çırpındığınız zaman karşınızdaki size acır ama sevgi değildir hissiyatı ve nihayetinde terk edilirsiniz. kendiniz olun, kendiniz olurken sizi sevenle bir arada olabilmek için gerekiyorsa tabii ki taviz verin ama kendinizden geçmeyin. – miss copernicus cadisi

 

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Onuncu Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Dokuzuncu Ders

Neden bazı erkekler kadınlar konusunda hiç çaba göstermeden başarılılar ama bazı erkekler ne kadar çaba gösterirlerse göstersinler başarısızlar? Neden görünüşte kendini beğenmiş olan bu erkekler kızları elde ediyorlar? Neden bu piç herifler başarılı oluyorlar da iyi çocuklar yeniliyorlar?

“Çünkü sen pısırığın tekisin!” diye cevapladı piç herifler. Ama iyi çocuk çekingen bir ses tonuyla cevapladı, “ama ben sadece kendim oluyorum. Kimse için değişmeyeceğim.”

Ama bu iyi çocuk tek bir kızla bile buluşamıyordu.

“Hahaha, sen pısırık herifin tekisin!” diye dalga geçti piçler. Çekici hatunlar arkasından gülüp, “nasıl da muhtaç bir kaybeden bu” dediler.

Muhtaç! Neden kızlar kendisinden daha iyiymiş gibi davranıyor? Neden o kızı kazanmak zorunda ki, bırak kız onu kazansın! Neden kıza hediyeler alıyor? Bırak o sana hediye alsın! Bu yeni duruş ona ihtiyacı olan buluşmaları sağladı. Ama daha önce neden muhtaç zihin yapısına sahipti?

Eskiden kafasındaki sesleri hatırladı. Ne diyordu bu sesler? Hadi kulak verelim :

“Senin kasların yok. Çekici kızları elde edebileceğini mi düşünüyorsun?”

“Zeki değilsin. Sana grubun en iyilerini elde edebileceğini düşündüren ne?”

“Yüksek maaşlı bir işin yok! Çekici bir kızı hakettiğini düşünmen neden?”

Ve en yüksek, aynı zamanda en gıcık ses : “Sen diğer erkekler gibi yakışıklı değilsin. Bu nedenle de çekici bir kadını hak etmiyorsun.”

Ne kadar üzücü! Yakışıklı prens değildi ve bu nedenle de öyleymiş gibi davranmıyordu. Ama artık yakışıklı prens olmanın kendine güven düşüncesini kazandıran şey olmadığını farketmişti. Tam tersine, kendine güven düşüncesi onu yakışıklı prense çevirmişti. Hayatta başarılı olmak için zihninde başarılı olmak lazımdı.

“Sır budur,” diye muştuladı.

“Ne düşünürsen, o olursun. Ve özgürlüğün, düşüncenle sınırlıdır.”

“Ama Pook! Nedir bu, kişisel gelişim semineri mi veriyorsun? Kadınlar bunun neresinde?”

“Kadınlar gelip giderler ama (senin hayatında) SEN kalıcısın. Odağın kendin olmalı. SEN bir kızda ne arıyorsun? SEN bir buluşmadan ne bekliyorsun? SEN nasıl bir ilişki istiyorsun?

“Ama Pook! Ya kız benim istediğim buluşmayi beğenmezse? Kız ya benim aradığımdan farklı ise?

“O zaman o kız sana uygun değildir! Kadınların nefret ettiği şey senin bir buluşmayı tasarlayamaman (ki bu kendi istediklerini düşünmeden kadını mutlu etmeye odaklanan erkeklerin başına çok gelir). Senin bir takım hobi ve zevklerin var. Eğer hatun senin planladığın buluşmayı beğenirse bu iyi. Eğer beğenmezse git başka kız bul. Dışarda milyarlarcası var.”

“Ama … bu … reddedilmek anlamına gelir!”

Pook genç adama okkalı bir tokat attı. “Bu sadece sen odağını kadın yaparsan bir reddedilmedir. Eğer bunu yaparsan, sen aslında tercihleri senin değil kadının yaptığına inanırsın. Ortada reddedilme yok; sen sadece hatunun zevkleri iyi mi onu test ediyorsun. Sonuçta, o da kendi ilgi ve zevklerine uygun bir erkek arıyor. Eğer bir nedenden dolayı senden hoşlanmazsa bırak gitsin! Ve bunun için de ona teşekkür et.”

“Kıza teşekkür etmek mi?”

“Ne tercih ederdin? Kendi ilgi ve zevklerini sırf bir erkek arkadaşı olsun diye bastıran bir hatun mu yoksa senden sen olduğun için hoşlanan bir hatun mu?”

“Zevklerime ve isteklerime paralel olan hatunu!”

“Tabii ki! Şimdi acıların çocuğu olduğun o iyi çocuk günlerini düşün. O sürekli her şeyi kabul edip, çatışmadan, uyumsuzluktan ve fikir ayrılığından kaçındığın acı dolu günleri. O günler sana uygun bir hatun bulmanı sağladılar mı?”

“Maalesef hayır!” Eski halini hatırlayınca, genç adamın yüzü tiksintiden bembeyaz oldu. “O halimden çok utanıyorum!”

“Bu yoldan geçen tek sen değilsin,” dedi Pook. “Bak, vadinin dibine bak! Erkeklerin orada nasıl yığılıp kaldığına bak!”

Ve genç adam vadiden aşağıya baktı. Vadinin dibinde iyi çocuklar, sürüler halinde kendilerini bir puta doğru fırlatıyorlardı, altın kadın heykeli. Hiç durmadan bu heykele çiçekler, çikolatalar, berbat şiirle ve ilanı aşklar bu heykele adıyorlardı. Sonra bir şimşek çaktı.

Ve birden gök yüzünden, zarif bir ışık hüzmesi ve ilahi harp melodileri içinde Don Juan inmeye başladı.

“Ne oluyor ya?” dedi Pook. “Bu yazıda bunu planlamamıştım.” [Sosuave Notu: Don Juan ruhu canının istediği yazıda istediği zaman belirir!]

Genç adam seslendi, “Konuş kutsal ruh!”

“Onunla ben konuşacağım” dedi Pook. “Sen nereden çıktın?”

Don Juan ruhu sessiz ve dingin bir şekilde, yıkılmaz bir edayla duruyordu.

“Konuş be ruh! Mutlak gerçeği konuş!”

Ve Don Juan ruhu, erkeklerin dönüştükleri aşağılık hayvanlara büyük bir kızgınlıkla bakarak, elindeki tabletleri, Don Juanı görünce çil yavrusu gibi kaçışan iyi çocuklara fırlattı. Şu sözleri konuştu ve bir ışık demeti içinde gözden kayboldu :

“Kendini olduğun gibi göremezsen kendin olamazsın. Karakterini mutluluk için feda edersen, eninde sonunda mutluluğunu da yıkıp geçersin. Durumu kontol edemeyebilirsin, ama kendini, duygularını ve hayatını kontrol edebilirsin. Sen kendini sevmeye başlamadan, bir kadın seni sevmeyecek. Kendi erkek doğana hakim olmadan, kadın doğasına hakim olamazsın. Önce onun seni nasıl elde edeceğine odaklanmadan, sen onu elde edemezsin. Bu forumun prensiplerini, bu forumu terk etmeden tam olarak anlayamazsın. Başkasının sevgisini, kendi sevgini bedava peşkeş çekerek elde edemezsin. Kendi arzularını, arzularının ahlakını yıkıp geçmesine izin vererek tatmin edemezsin. Hayallerini ve onları gerçekleştirmek için yürümen gereken yolu reddederek kendin olamazsın, kendini bulamazsın.

Sonraki Bölüm : Onbirinci Ders

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)

 

Kadının ilgisini abartmak

PUA Cemiyeti’nin YouTube kanalındaki Kıza Nasıl Açılırsın? Nasıl Çıkma Teklif Edersin? videosunun altında şöyle bir diyalog var :

Mertmen : Abi kizin beni sevdigini biliyorum ama utaniyorum ne yapmaliyim.

Joker : Mertmen utangaç kaybeder. Biraz cesaret ele ele gezeceğin o güzel günleri düşün ve senden hoşlanıyorum de. Sadece 2 kelime edecek cesaretin yoksa yanmışsın sen zaten.

Mertmen : Abi bugun tum cesaretimi toplayip gittim yanina noldu dedi felan neyse sonra acildim hayir dedi bi daha beni rahatsiz edersen seni idareye sikayet ederim dedi. Ben de hani beni seviyordun felan dedim yok oyle bisey dedi. Arkadaslarina sordum Bilmiyoruz bize oyle dedi diye soyledi Ama simdi tum arkadaslarim pes etme diyo ne yapmaliyimm.

“Hani beni seviyordun ?” 😄

Bu çocuk saçmalamış ve abartmış ama yaşadığı hayal kırıklığı anormal bir durum değil. Araştırmaların tekrar tekrar gösterdiği üzere erkekler kafalarında, karşılarındaki kadının kendilerine olan cinsel ilgisini, olduğundan çok daha yüksek kurguluyorlar. (Dipnot : Kadınlar da tam tersi erkeğin kendilerine olan ilgisini, olduğundan daha az olarak kurguluyor).

Bunun nedeni muhtemelen erkeğin karşısındaki kadının ilgisini olduğundan daha az algılamasının, fırsat kaçırmasına neden olması. Günümüz feminenleşmiş erkeği, reddedilmeyi dünyanın başına yıkılması olarak algılasa da, reddedilmenin ahım şahım bir masrafı yok. Ya da kadının ilgisinin sandığından az olmasının çok büyük bir maliyeti yok. Bu nedenle, kadın ilgisini abartma sayesinde, erkek daha fazla kadına yürüyerek daha fazla kadınla birlikte olma şansını arttırıyor (kadınlar için erkeğin ilgisinin sandığından az olması ise,  tek başına hamilelik nedeniyle maliyeti ağır olabilir o nedenle kadınların ilgiyi olduğundan az görmesi de anlaşılır bir şey).

Maalesef reddedilmekten ölesiye korkan mavi haplı çocuklar dünyası için ilgiyi abartmak maliyetli. İdealindeki “dişi tanrıçayı” karşısındaki etten kemikten insan kadınının bedenine koyup ona tapan (oneitis) mavi haplı için, bir kadın tarafından terk edilmek asla o spesifik kadın tarafından reddedilmek olarak algılanmaz. İnsan ve tanrıça, tüm kadınlık tarafından reddedilmiş gibi algılar. Bu nedenle mavi haplı çocuk yürüyüp boyunun ölçüsünü almaktan korkar. Genellikle ilgisini abarttığı kadının çevresinde uydu olur ve haftalarını, aylarını ve bazen yıllarını çöpe atar.

Siz eğer tabak çeviriyorsanız, ilgili olduğunuz 5 kıza yürüyorsanız, belki 4 kızdan red yiyeceksiniz ama biri sizinle birlikte olacak. Tamam 4 tanesinde yanıldınız ama bir ayda ard arda ya da paralel 5 kıza yürümeseniz, kırmızı haplı çocuk gibi, bir ayın sonunda bir kızla bile birlikte olmayacaktınız. Ama siz yılda bir kıza yürüyor ve bu kızı da aylarca uzaktan sevip her hareketinden nem kapıyor, uzaktan sürekli papatya falı bakıyorsanız, ilgiyi abartmak sizi fena halde bağlıyor.

Buradaki çocuk ne yapmalı? Öncelikle hiçbir kızın ilgisinden 100% emin olamazsınız bunu öğrenmeli. Bu genç arkadaşın, böyle bir dersle öğrenmiş olması lazım. Bu nedenle de kırmızı haplı çocuk oyunu oynamalı.

Ama maalesef bir de çocuğın bahsettiği arkadaş etkisi var. Pes etme, aynı duvara kafanı vurup dur diye tavsiye vermişler. Bu tavsiyeyi “ya sen başkalarına da yürü ama bu kızı bir iki yine yokla” şeklinde veriyor olsalar yine işe yarar da, uzaktan uzaktan haftalarca duygusal yatırım yapmış ve kazanma şansı az olan adama, tüm kaynaklarını bu sepete koy ve çöpe at diye tavsiye veriyorlar.

Yeri gelmişken kısaca kıza nasıl açılırsın, nasıl çıkma teklif edersin sorusuna cevap vereyim. Belki daha uzun bir yazı yazarım. (Not: Sonradan yazdım) Bir kıza açılmazsın, bir kıza çıkma teklif etmezsin. Bunlara gerek yoktur. Bence senden hoşlanıyorum da açılmaya girer. Hem gereksiz, hem zararlı olabilir.

Uzaktan uzaktan “beni seviyor” hayalleri ile avunmak, kızın sizi sevmediğinizi öğrenmenin acısından iyidir gibi geliypr. Ayrıca bu sayede güya kadın – erkek arasındaki pozitif cinsel gerilimi arttırmak için gerekli oyunun stresine bulaşmadan yaşıyorsunuz..

Bir kızdan hoşlanıyorsanız ve gidip kızla konuşursanız, kız bunu 99% anlar zaten. Yani açılma kısmını geçin. Çıkma teklif etmeyeceksiniz, kızı bir yerlere çıkmaya davet edeceksiniz ve aranızdaki pozitif cinsel gerilimi arttırıp el tutma, sarılma, öpme, seks gibi şeylere yönlendireceksiniz. Çiftleşme dansı yapacaksınız yani.

Üstelik pat diye çıkma teklif ettiğinizde, belki de o aşama aşama tırmanışla olabilecek, sizi belki olabilir sahasından (oyununuz ile= olur bu sahasına geçebilecek kızı, daha henüz belki sahasında iken karar vermeye zorlayarak şansınızı azaltıyorsunuz.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

İlk buluşma yemeği

Ekşi sözlükte bir ilgi budalası kızımızın şu tweeti tepeye çıktı :

Profile baktım. Gerçeğe benziyor. İTÜ Makine Mühendisi kızın üslubu zaten ayrı bir olay ama bu yemek konusunu yeri gelmişken tekrarlayalım.

Bir kızla ilk buluşmada yemek yemeye gitmeyin diye daha önceden birçok kez söyledik. Bir şeyler içmeye gidin ama yemek yemeye gitmeyin. Ama tabii çalışan biriyseniz kızla genelde akşam buluşacağınızdan, buluşmaya gitmeden karnınızı doyurmanız gerekebilir. Bu nedenle de yemek için hızlı ve hesaplı şeyleri tercih edin. Dürümcü, pilavcı, köfteci benim favorilerimdir.

Kaldı ki kadınlar da ilk buluşmada yemek yemek istemezler. Çoğu kadın yemek yerken nasıl görünüyorum, ağzımı şapırdatıyor muyum, üstüme döker miyim, ağzımın kenarında yemek kalır mı diye heyecan yapar. Kızı ve kendinizi aç bırakmayın ama yemek işini ayak üstü halledin.

Oğlan yukardaki hareketi parasızlıktan yapmış olabilir ama aslına bakarsanız bu aynı zamanda iyi bir hatun test etme mekanizması. İlişki materyali olmayan hatunu yakalayıp tekmeyi basmak için taktik olarak kullanılabilir.

Paranız olsa da pahalı yere gitmeyin. Akşam yemeğini dışarda 500 TL üstüne yiyen adamsanız bile ilk buluşmada yemek yenilecek ise dürümcü veya köfteciden şaşmayın. Ama burada asıl konu, ilk buluşmada planın beraber yemek yemek olmaması.

Benim canımı sıkan olayı ise anlatayım. Birkaç kişi adamla ilgili alfa oğlu alfa gibi şeyler yazdı. Bunun üzerine ben de “neresi alfa bunun, standart bu zaten” gibi bir şey yazdım. Şu yorum geldi :

Artık kızı pilavcıya götürebilmek alfa hareketi oldu. Çünkü günümüz erkekleri illa ki kızı buluşmada lüks restoranlara götürüp lüks mekanlarda takılmak zorunda hissediyor kendisini. E haliyle bu lüks mekanlarda takılma zorunluluğunu takmadan kızı pilavcıya felan götürebiliyorsan.

Bakın işte “beta öder” tam olarak budur! Bazılarınız hesabı ödedi mi puff diye beta kurbağaya dönüşecek sanıyor. Ya da hesabı kıza ödetmeyi marifet gibi, sanki böyle alfa olunurmuş gibi gerile gerile anlatıyor. Oysa beta öder hesap öder ile alakalı değil. Beta öderin anlamı şu :

bir kadının kendisi ile beraber olması için erkek olarak ortaya koyamadığı eksikliklerini, gereğinden fazla ilgi, kaynak ve zaman harcayarak kapamaya çalışan, bunları yapmazsa kadını elde edemeyeceğini veya kaçıracağını sanan adam.

Lüks yerlere götürüp, lüks yemekler yeme zorunluluğu hissetmek beta öderdir. Öğrenilmiş çaresizliktir. Bunun büyük kısmı erkeğin beyninin yıkanmasından kaynaklanıyor. 2 dürüm 2 çayı kıza ödettin diye alfa olmazsın, kızı lüks yere götürüp hesabı paylaştın mı dipte beta olursun. Zira yapman gerektiğini hissetmen, zihin yapın problem.

Öğrencilik yıllarında da, şimdi cebimde para olduğu zaman da, hatunlarla ilk buluşmada onları alıp köfteci gibi yerlere götürdüm. Alışveriş merkezlerindeki masalarda yemek yedik. Bundan rahatsız olan hatuna da rastlamadım. Çoğu hatunun bunu dert edeceğini sanmam. Dert edenin de kıçına tekmeyi basarsınız olur biter.

Empati Anahtarı

Bir süre önce Kırmızı Hap ve empati konusunda bir tartışmaya girdim. Empati konusunu tartışması sorunlu bir konu olarak görüyorum çünkü çoğu insanın empatinin ne olduğuna dair kişisel bir fikri var ve eğer bu fikirleri birer venn şeması olarak çizersek bu kümeler büyük oranda sempati ve merhamet üzerinde kesişeceklerdir. Fakat kesişimde aynı zamanda daha az cazip olan acıma duygusu da olacaktır. Bu bile tek başına tartışmaya sorunlu bir şekilde başlama nedeni ama bu tartışmaları daha da karmaşıklaştıran bir şey daha var : duyguları tartışırken insanlar kendilerini referans almaya meyilliler ve bu kadar ego-yatırım içinde verimli bir tartışma yapmak çok zor.

Empati çoğunlukla iki alt gruba ayrılır : bilişsel empati ve duygusal empati.  Biz empati denilince ikincisini düşünmeye meyilliyiz. Bilişsel empati zihin teorisinin bir parçası ve birini illa onun duygularından etkilenmeden onun yerine koyup onu anlayabilme yeteneğine denir. Duygusal empati ise diğer bir insanın duygularını hissedebilmektir. Bu, başkasının ya da sürünün duygularına kapılıp boğulmak anlamına gelen duygusal salgın hastalıktan farklıdır.

Empati konusunda bu ayrımı yapma nedenim, Kırmızı Hap ve Oyun Teorilerini kavramlaştırmamda, bilişsel empatinin merkezi rol oynamasıdır. Sağlam bir oyun için etkileşim içinde olduğunuz kadını anlayabilmeniz şarttır. Kurgulanmış, ezberden yapılan oyunun bu kadar popüler olmasının nedeni, zihin teorisi konusunda cahil erkeklere destek olması ve onların kadınların neye neden ve nasıl tepki vereceğini anlamadan, sadece neye bakıp ona göre ne yapacaklarını ezberleyerek yürümelerine olanak vermesidir.

Bilişsel – Duygusal Empati Farkı

Birçok erkeğin ilişkilerinde karşılaştığı problem, yeterince  duygusal empatilerinin olmaması değil. Tam tersi çoğu kadın – erkek ilişkisi tamamen kadının duygusal çerçevesi ve erkeğin bu çerçeveye reaksiyonu tarafından yönetiliyor. Kadın üzgün hissediyor ve erkek bunu düzeltmek için koşturuyor. Kadın mutlu ise erkeğin gülleri yarılıyor. Kadın kızgınsa, erkek onu yeniden mutlu etmek için elinden geleni yapıyor, vs.   Bu, mavi hapın ilişkilerin nasıl yürütüleceğine dair teşvik ve tavsiye ettiği klasik ilişki şekli. Kadınla duygusal seviyede bağlantı kur, duygusal olarak kendini ifade et ve açık ol. Onun duygularını kendin yaşıyormuş gibi hisset. Bu ilişki şeklinde erkek kadının güçlü rüzgarlar ve fırtınalar zamanında tutunabileceği sağlam bir kaya değil, onunla beraber fırtınada savrulan ve fırtına hasarından aslan payını alan bir yelkendir.

Erkekler için shit test listelerini hazırlama sebebimiz, çoğu erkeğin kadının çerçevesine nasıl adım atacağını bilmemesi, neyin test olduğunu ve niye yapıldığını anlamamasıdır.Bağlamı anlamak yerine kendine söylenenleri kelime anlamıyla alan erkek, durumun alakasız bir analizini yapar. Size çerçeveyi kontrol edin dediğimizde bu, onun çerçevesini anlama zorunluluğunuz ortadan kalkmıyor. İşte tam bu noktada “ALFACI” tayfa devreye giriyor. Bu erkekler, bu ilişki olayının gerçekten çalışması için, onun çerçevesine girmemenin ve onun çerçeveyi kontrol etmesine engel olmanın yetmeyeceğini ve onun çerçevesini bilişsel empati seviyesinde anlamaları gerektiğini de anlamıyorlar.

Deli kadınlarla ilgili yazımda, psikopatların çoğu durumda inanılmaz seviyede bilişsel empatiye sahip olduklarını, yani kimin kolay bir av olacağını, ne yapacağını, kimin nasıl kandırılacağını anlamayı bırakın tahmin etmek konusunda çok yetenekli olduklarını yazmıştım. Bunun nedeni, tüm sinyali gürültü olmadan apaçık görebilmelerini sağlayan özel durumları. Sinyal ve gürültü ile anlatmak istediğim şu : çoğumuz hem bilişsel hem de duygusal empati kurabilme kapasitesine sahibiz. Burada bilişsel empati sinyal, duygusal empati ise gürültü. Kendimizi başkaları yerine koyabilme yeteneğimiz, onların perpektifini, davranışlarını ve potansiyel olarak gelecekte yapacaklarını anlamamızı sağlıyor ama kendimizi onların çerçevesine koyarken duyduğumuz duygusal bağ bunun etkisini azaltıyor.

Psikopat ise bir insanla tamamen bilişsel seviyede empati kurabiliyor yani onların hissettiğini hissetmiyorlar. Yani onların ne hissettiklerini ve neden hissettiklerini bilişsel seviyede anlıyorlar ve neler yapacaklarını tahmin ediyorlar. Asperger ya da otizm spektrumunda biri ise onlarla duygusal seviyede bağ kurabilir belki ama bilişsel olarak neden öyle hissedip davrandıklarını, hareketlerinin başkalarını nasıl etkileyeceğini anlayamazlar.

Shit testlere gelirsek : erkek, shit testi eğlenen ustalık, onayla abart veya aldırmama ile geçebilir. Bu başarı, kadının shit test ile erkeği bir reaksiyon vermesi için provoke ettiğini ve erkeğin bu reaksiyonuna göre erkeğin aslında ne olduğunu anlamaya çalıştığını bilmesinden kaynaklanır.  Bu, kafesteki fareler “yemek” düğmesine her bastıklarında onlara elektrik verip, “kaç şoka kadar düğmeye basmaya devam edecekler”, “bireyler arasında bir fark var mı?”, “ortalama bir fare düğmeye basmamayı ne kadar zamanda öğrenir?” gibi sorulara cevap aramaya benzer. Bu, bilişsel empatinin pratik halidir. Kadının gerçek niyetini ve beklediği sonucu anlamak ve bu bilgiyi kendi niyetinin çıkarına kullanmak. Satranç oyunu gibi.

Eğer erkek shit teste duygusal reaksiyon verirse, onun duygusal çerçevesine girerse ya da davranışlarını ona göre değiştirirse, shit testi kaybeder zira artık kadın, istediği tepkiyi almak için hangi düğmeye basması gerektiğini biliyordur. Örneğin kadın bir öfke nöbetine girerse, erkek de onun suyuna giderse, onu konuşarak ikna etmeye çalışırsa bu kadının, erkeğin davranışlarını kontrol edip onu çerçevesine sokabildiğini gösterir.

Kırmızı hap ise kadınla bilişsel empati kurmanız gerektiğini yani onun duygusal durumlarını anlayıp bunlarla ilgili işaretleri okumanız gerektiğini söyler. Kırmızı hap bunu şu önermesinde dile getirir : “Dediklerine değil yaptıklarına bak  – Mesaj (dediklerinde değil) yaptıklarında / Medium is the message”. Kadının davranışlarının verdiği mesajı okumayı öğrenmelisiniz ve bunu yapmak için de onunla bilişsel empati kurmalısınız. Yani onun çerçevesine adım atıp onun dünyayı ne perspektiften gördüğüne anlamalı ama onun çerçevesine kapılıp, çerçevesi tarafından yutulmamalısınız.

Empati ve Kırmızı Hap

Kırmızı hapın empati konusunda söylediklerine bakarsak, empati kurmamayı ya da erkeklere birer sosyopat olmak için çabalamalarını öğütlemediğini görürüz. Kırmızı hap daha çok stoizm benzeri bir felsefe ve kendini aşamalı olarak maruz bırakma terapisi gibi bir yol ve bunun sonunda kadının hareketlerinden duygusal olarak etkilenmeyeceğiniz bir seviyeye gelmenizi öğütler.

Örneğin bir erkek kadınlara 100 kere yürüdüğünde, bunun amacı mükemmel bir oyuna sahip olmak değildir. 1,000 kere yürüyüp de berbat bir oyuna sahip olabilirsiniz. Burada amaç yürüme korkusunu azaltmaktır.Geçmişte arkadaşlarımla en olağanüstü kötü şekilde reddedilenimizin içtikleri bizden oyunu oynadığımda, amaç reddedileye karşı bu kalın zırhı geliştirmekti. Bir hatun 200 kişi önünde suratınıza içki fırlattıktan sonra, reddedilme korkusunu takmamaya başlarsınız.

Amaç empatisiz biri olmak değildir. Amaç duygusal empatinizin sizin üzerinizdeki etkisini azaltmaktır. Açık olmak gerekirse, kadınlara yürüyen bir erkeğin sinirlerinin zayıf olması gibi bir lüksü yok. Son 6 haftada, günde 1 – 2 kadın tarafından reddedildim ve bunlardan bazıları beni 2. veya 3. buluşmada reddetti. Ben yürürken eski erkek arkadaşına dönen,bağırıp çağıran, duygusal olarak beni manipule etmeye çalışan ve her şekilde beni duygusal olarak etkilemeye çalışan kızlar oldu. Eğer bu kızların hepsi ile, artı olarak çıktıklarımla  duygusal seviyede empati kurmaya kalksa idim, kendi duygusal çalkantılarımla uğraşmam gerekir ve bunun yarısı bile bir erkeği delirtmeye yeter.

Bir doktoru düşünün. Bu doktor hergün 5 – 10 odaya girip, bir hastanın ailesine hastanın ölmek üzere olduğunu ya da öldüğünü söylemek zorunda kalıyor. Bu haberi aldıktan sonra o aile o gün çalışmayacak ama bu doktor çalışmak zorunda. Bu nedenle de bir duygusal zırh edinmek zorunda. Bu, doktoru psikopat yapmaz. Adamın kendine verilen görevi yapmak için yapması gereken bir şey bu.

Aynı şekilde bir kadınla çıkıyorken, özellikle uzun süreli ilişki içindeyseniz, görevlerinizden biri de onun “sağlam kayası” olmaktır. Yani o duygusal olarak fırtınaya kapılsa bile, siz de onunla beraber fırtınaya kapılmamalısınız ve onun denize kapılıp gitmesini engelleyecek çıpa olmalısınız. Sizi duygusal olarak manipüle etmek için yatak odasında saatlerce ağladığında, sizin yapmanız gereken içeriye girip onunla beraber ağlamak değil, ona sizi duygusal şantaja maruz bırakamayacağını göstermektir.

Özet ve Sonuçlar

Borderline Personality Disorder (Sınırda Kişilik Bozukluğu) hastası kadınlarla ilgili deneyimlerini daha önce paylaşmıştım. Bu kadınların sizi manipüle etmek için kullandığı anahtar empatidir. Empati sahibi biri, empati sahibi olmayan birinden daha zayıf bir konumda olacaktır. Bilişsel empatisi daha güçlü olan bir kişi ise, olmayan kişiye göre daha güçlü bir durumda olacaktır.

Bu açıdan ilişkileri karşılıklı pazarlığa benzetebilirsiniz. İki taraf da aynı sonuca ulaşmak istiyorsa sorun yoktur. Ama gerçekte iki tarafta birçok konuda fikir ayrılığına düşecektir. Bu ayrılıklar hangi sonuçların arzu edilir olduğu, bu sonuçlara yürümek için en uygun yol, bu sonuçlara ne sürede erişilmesi gerektiği, vs … hakkında olabilir

Ama sonuçta birçok erkeğin bir kıza empati duymak sandıkları, aslında korku, görev algısı ve suçluluk duygusu. Yalnız kalma korkusu, reddedilme korkusu, sosyal pozisyonunu kaybetme korkusu, başkalarının gözündeki yerini kaybetme korkusu, vs. Geleneksel kadın – erkek rollerine göre görev aşkı, kendi ödev ve onur anlayışları. Ve son olarak da, sonunda kendilerini ve kendi isteklerini öne koymanın verdiği suçluluk duygusu. Bunları kabul edip kendilerine karşı dürüst olmak yerine, bunu kıza yüklüyorlar ve kendilerini duyarlı, empatik, nazik, kız için en iyisini yapmaya çalışan erkekler olarak satmaya çalışıyorlar.

Bu aynı zamanda onları kendilerini duygusal olarak kontrol etme ve kendi arzularını kabul etme yükünden de kurtarıyor. Örneğin siz “aldatabilirim ama karımı üzmek istemiyorum” ya da “boşanırdım ama karımı üzmek istemem” diyebilen bir adamsanız, sizin yaptığınız kendi yapmak istediğiniz şeyi yapamamanızın sorumluluğunu karınıza yükleyen birisiniz.Onunla açık ilişki konusunda ya da onunla beraber yaşamaktan tatmin olmadığınız konusunda konuşmak yerine, bunu ona yükleyip, kendinizi “iyi insan” ilan ediyorsunuz. Siz ve sizin kendinizle ilgili “iyi insan” imajınız en tepede. Bu empati değil, sinsi sözleşme.

Çeviri : The Empathy Key

Erkek adam’ın kerameti

Biliyorum cok uzun zaman oldu,  Mahmut Abi ara ara insanlar seni soruyor diyor. Kusura bakmayın hayat baya yoğundu bir süredir. Şu 1 yılda başıma gelenleri halen daha uzunca bir saha raporu ile anlatmayı planlıyorum ama ona bu akşam enerjim yok.

Sitede ayda 1-2 kere sorun yaşanmakta bu ara, onun için de kusura bakmayın ana sebebi benim. Siteyi bir süre önce başka bir sunucuya taşımamız gerekiyordu ama vakitsizlikten yapamadık.

Şimdi gelelim ben neden böyle bir başlık attım diye. Duydum ki site göçtü diye Mahmut Abi’yi maile boğuyormuşsunuz. Ya hani burası bir sosyal platform olsa herkes birşeyler paylaşıyor olsa bir nebze anlayacağım da, biz bu siteyi size gerçek hayatta kadınlarla olan ilişkilerinize destek olsun diye açtık. 1 gün okuyamadığınızda çıkın sokağa pratik yapın lan teknik bilgi bir bokunuza yaramaz uygulamazsanız.

Özellikle Z kuşağında (1998 ve sonrası doğumlu arkadaşlar, evet siz) internetten birşeyler aratıp bulup okuyunca tüm dertlerinin çözüleceği gibi bir anlayış var. Kusura bakmayın ama NAH çözülür. Bu sitede yazılanların hiçbiri gidip 20-30 kadın tarafından ağzının tadıyla reddedilmeden hiçbir boka yaramaz.

Erkeklerin ancak ve ancak %20’si gerçek anlamda kırmızı hap’ı kabullenebilir ve uygulayabilir derken götümüzden mi uyguluyoruz? Bu siteyi bulup okudunuz diye hayatınızda değişecek tek şey mavi haplı yerine siyah haplı olup kadınlardan nefret etmek olacak eğer kıçınızı sıkıp uygulamaya dökmezseniz. Şu siteye takılan adamların %90’ıö kaldır kıçını haftada 3 kere hiç sektirmeden spor salonuna git desem ikinci hafta bırakır.

Lafı açılmışken gelelim son dönemde Mahmut Abi’nin dediğine göre burada kadınlardan nefret eden siyah hap tayfasına. Arkadaşlar siz kafanızdaki pembe dünyadan çıkamayıp, kadınların kafanızdaki pembe dünyaya uymadığını anlayınca onlardan nefret etmeyi seçmiş özünde hala mavi haplı olan kardeşlerimizsiniz. Şu sitede her zaman şunu yazmaya çalıştım (tamam lan biliyorum 1 yıldır yazmadım) kırmızı hap kadınları anlamaya yarar. Burada yazılanlar kadınlardan nefret etmek için değil onları anlayıp onlarla birlikte olabilmek için var.

Yakında temelli döneceğim. Ben hapı alıp benimsedikten sonra gidip gerçek hayatta ciddi anlamda test etme şansı yakaladım. Nacizane Mahmut Abi kadar olmasa da, anlatacağım, paylaşacağım çok şey birikti. Ama döndüğümde burada kadın düşmanı tayfanın ağzına vurmak için de güzelcene bir kürek edindim kendime, hazır olun.

Before The Train Wreck Notları – Henüz sindirilmemiş kırmızı hap

Bana sorarsanız şu an üretilen en iyi kırmızı hap içeriği, Richard Cooper ve Dr. Shawn Smith’in beraber hazırladıkları “Before The Train Wreck” (Enkaz altında kalmadan önce) adlı podcast. İngilizce bilenlere şiddetle tavsiye ederim. Özellikle  burayı arayıp sorulan sorular ve bunlara verilen cevaplar çok öğretici. Sorulara kırmızı haplı, oldukça gerçek (abi gerçekten tuttuğunu koparan, zengin ve maskülen) ağır abi Richard Cooper ve  yöntemi daha yumuşak olsa da kırmızı hap tarafında olan psikolog Dr. Smith’in ortaklaşa verdikleri cevaplar, arayanları soru – cevap olayın özüne çekmeleri vs … çok iyi.

Programı arayan birçok erkek, bir erkeğin hayatını zorlaştırmak, kendini kandırmak, kadın – erkek ilişkilerinin doğasını görse bile bunu lafta görüp özdeki problemine inmeye direnmek gibi konularda ne kadar  marifetli olabileceğine örnekler verip duruyorlar. Bu haftakilerden birini buraya taşıyacağım.

Son programın konusu “dump her or keep her” (terk et ya da devam et) ve arayan adam konuyla ilgili aradığını söyleyerek / sanarak arıyor ve soruyor. “Hep aynı cümleyi duyuyorum” diye olayın özüne inip duraksayana kadar asıl problemi nasıl sürekli dışarı attığına dikkat edin :

Arayan Adam : 6 aydır kızlara yürüyorum. Uzun süreli ilişki için karşıma çıkanlara ilgim var. Son 6 kız gibi. Hepsiyle de aynı duruma düştüm. 3 hafta sonra onların bir önceki ilişkileri için yedek olmak … hep aynı şey oldu.

Dr. Smith : Sürekli aynı şey oluyor dediğin nedir?

Arayan Adam : Son 6 kızın hepsi uzun süreli ilişkiden çıkmışlardı. Hemen ayrılık sonrası. Hepsinde de tanıştıktan 3 hafta sonra, buluşmalar devam ederken ya onların yedek erkek arkadaşı oldum ya da onlar eski ilişkiyi geride bırakıp yeniden başlamaya hazır değillerdi. Ve hepsi sıkıcılaştığı için bitti.

Dr. Smith : 6 veri noktası burada ortak bir durum olduğunu ve bunun da sen olduğunu gösteriyor. Benim anlamak istediğim sen bu olaya ne getiriyorsun ki sürekli bu tür kızlarlasın.

Arayan Adam : Asıl soru bu işte. Ne olduğunu bilmiyorum. Oldukça stabil biriyim. İkinci masterımı yapıyorum ve gelecek planlarım var. Bence bu güvenlik görüntüsü onları bana çekiyor.

Dr. Smith : Peki sen (kızlarda) ne arıyorsun?

Arayan Adam : Koluma takmak için güzel bir kız.

Dr. Smith : Ne için? Uzun süreli ilişki mi, ya da?

Arayan Adam : Benim değerlerim şu ki şu an bir imparatorluk inşaa ediyorum ve sonunda bu imparatorluğu onu daha iyi yapacak biri ile paylaşmak istiyorum. Bunu geriletecek biri değil. Bu imparatorluğu paylaşacak birini arıyorum.

Richard Cooper : Bu çok ilginç çünkü sen biriyle paylaşmak için bir imparatorluk kuruyorsun. Ve onun bunu daha iyi yapacağını umuyorsun.

Arayan Adam :Ben bir imparatorluk inşaa ediyorum ve buna iyi şeyler getirecek birini arıyorum.

Richard Cooper : Bu imparatorluk neye benziyor?

Arayan Adam :Şu an nursing okulu sonra MPA ve belki tam bir tıp eğitimi.

Richard Cooper : Kaç yaşındasın?

Arayan Adam : 24. Ve aynı zamanda kilo vermeye çalışıyorum. Eskiden oldukça şişmandım. 48 kilo verdim. Hem okula gidiyorum hem de hemşirelik teknisyeni olarak çalışıyorum. Önceden tecrübe edinmek için. Dediğiniz gibi en iyi olmanın peşinde koşmak, egzersiz, tecrübe ve rüyalarımın peşinde koşmak.

Richard Cooper : Buluştuğun kızların yaş aralığı ne?

Arayan Adam : 21 – 22 ile 25 arası.

Richard Cooper : Birini imparatorluğuna katmak üzere ölçüp değerlendirmek için çok gençsin değil mi?

Arayan Adam : Evet ama ben uzun süreli ilişki arıyorum.

Richard Cooper :Evet ama şu an sorunun şu ki bu kadınlar hayatına geliyorlar ve anlamadığın garip şeyler yapıyorlar. İşte burada “kadınları anlamak” konusuna geri döneceğim. Karl geçen hafta podcastte “kadın doğasını anladıktan sonra onları melek tanrıça gibi göremezsin” demişti.

Diyorsun ki hayatıma bir kadın girsin ve o benim imparatorluğunu yönetmemde bana yardım etsin. Bence hayatına giren bu feminen enerjileri ölçüp biçme olayına gereğinden fazla önem veriyorsun. Bu tür şeyleri 28 – 30 yaşlarında ve cinsel pazarı daha iyi anladığın yaşlarda yapman lazım. Sen daha yeni başlıyorsun. “Hayatıma iyi etkisi varsa kalır, kötü etkisi varsa gider” değil mi?

Ama senin bundan daha derine inmen ve kadın doğasını anlaman lazım. Shawn’ın Tactical Guide to Women kitabını okudun mu?

Arayan Adam :Hayır. Şu an Rollo Tomassi‘nin The Rational Male kitabını okuyorum ve Preventative Medicine yolda.

Richard Cooper :Evet o ikisi The Rational Male serisinden her zaman tavsiye ettiğim kitaplar ve bunları iki üç kere oku. Shawn’ın kitabını da oku ve ne gibi davranışlar beklemen ve nasıl sınırlar çizebileceğini anla.

Dr. Smith : Bu imparatorluğu kurarken yanında bir kadın da olsun istiyorsun. Nasıl bir kadın arıyorsun?

Arayan Adam : Beraber eğlenebileceğim. Zira okul iyi ama çok yoğun. Arada beraber mola verebileceğim ve dışarı sinemaya vs … giderek kafamı boşaltabileceğim biri.

Dr. Smith :Peki bu uzun süreli ilişkiden çıkıp gelen kızlar … seninle ilgili bir şeyin onları çekiyor olması lazım.

Arayan Adam :Evet can sıkıcı olan şey bu.

Dr. Smith : Peki stabil biri olduğunu ve kadınların bunda güven arayabileceklerini söyledin …

Arayan Adam : Arkadaşlarımın dediğine göre ben güven veren, sosyal ve konuşması kolay biriyim. Bir kuyruğa girip de orada biriyle muhabbet başlatan biri.

Dr. Smith :Senin için yeni ilişkiden çıkmış birine yaklaşmak kolay zira onlar bunda güven bulabiliyorlar … Peki başka kimlerle konuşma başlatıyorsun? O küçük niş gruptan dışarı çıkmaya çalışıyor musun?

Arayan Adam : Şöyle söyleyeyim. Parmağında yüzük olmayan bir kız görürsem konuşuyorum …

Dr. Smith :Peki onlarda seni çeken şey ne?

Arayan Adam :Hepsi kariyer kafalı. Tıp derecesi almak için uğraşıyorlar. Fiziksel olarak da istediğim gibiler : kısa boylu ve tatlı. Oldukça bağımsız. Sadece eğlence peşinde koşmak yerine bir anlamı olan diploma peşindeler.

Dr. Smith : Onların eski ilişkilerinden gelen ve sizin aranızdakileri bozan şey ne?

Arayan Adam : Hep aynı cümleyi duyuyorum : “şu an hazır değilim”. Ya da “şu an ilişki aramıyorum”

(Uzun bir sessizlik)

Dr. Smith : Tamam. Seninle konuşmaya başladıklarında seninle bir şeyler istiyorlar ve sonra bir şey oluyor ve istemiyorlar.

Arayan Adam : (Kısa  bir sessizlik) Evet, başında ilgililer ama bir iki haftaya aramızda bir duvar yükseliyor.

Dr. Smith : O zaman şu da bir ihtimal ki kızların “ilişkiden yeni çıktım (hazır değilim)” lafları senin kendine anlattığın bir hikaye ve belki senden uzaklaşmalarına neden olan başka şeyler var. Böyle bir ihtimal olabilir mi?

Arayan Adam : Sanırım nereye gidiyorsun anladım … çekicilik seviyesi ve …

Richard Cooper : Burada araya girmek istiyorum. Çok fazla iyi / efendi çocuk olabilir misin?

Arayan Adam : (Derin bir iç çekiyor) … Sanırım küçük bir kısmı bununla ilgili. İyi oldukça göreceli bir şey.

Richard Cooper : İyi ve kibar (çocuk) …

Arayan Adam : … ne dediğine saygı duyuyorum ama …

Dr. Smith : Ne yapıyorsun da onlara efendi çocuk sinyali veriyorsun?

Arayan Adam : Sanırım genel olarak kibar bir insan olmam …

Dr. Smith : Kadınlar kibarlığa ters tepki vermezler, başka bir şeye ters tepki verirler. Onların karşı olduğu neyi yapıyorsun?

Arayan Adam :Belki yeterince saldırgan değilim?

Dr. Smith : Ne anlamda?

Arayan Adam : hımmm … (uzun bir sessizlik) … sanırım istediğim çekim seviyesini ortaya çıkaramamak … doğru zamanlarda …

Richard Cooper : Sana bir soru sormama izin ver. Bunu babanla konuştuğunda sana ne söylüyor?

Arayan Adam : Babamla bunu konuşmuyorum. Ortalama biri ve kırmızı hap gibi şeyleri bilmiyor.

Richard : Aranızda bir ilişki yok mu?

Arayan Adam : Yok.

Richard : Tamam. Seni benim kanalıma getiren şey neydi?

Arayan Adam : himm …. nasıl desem … sıfırlanmam.

Richard : Sıfırlanman?

Arayan Adam : Evet.

Richard : Nasıl sıfırlandın?

Arayan Adam : Standart oneitis. Sonra depresyon ve şişmanlık. Şişmanlıktan kurtuldum ve egzersiz. Kırmızı hap şöyle geldi. Kitap değerlendirmelerine bakıyordum ve Rollo Tomassi’nin kitabını gördüm. Bunu Google’da arayarak geldim ve olayın derinlerine indim.

Richard : Peki kırmızı hapla tanıştıktan sonra hangi inançlarını değiştirdin?

Arayan Adam : Oneitis kafasından kurtuldum. 100% kurtuldum. İyi veya kötü kadınlar yoktur, sadece kadınlar vardır. Zorlandığım şey … bu üniversite ve uğraşlara rağmen sürekli kendimi ön planda tutamamam. Ama bunun üzerinde çalışıyorum.

En önemlisi de şimdi yaptığım gibi devam edersen 30 – 35 yaşında şimdikinden çok farklı bir noktada olacağım. Çok çalışıp diplomamı alınca, … , iyi bir evim olacak ve … şimdikinden çok daha fazla seçebileceğim (kadın) …

Richard : Bir yandan da zaten o efendi çocuğu henüz aramayan, parti yıllarındaki genç kadınlarla buluşuyorsun değil mi?

Arayan Adam : Evet.

Richard : Sanırım  bunun zaten farkındasın.20li yaşlarının başında. Hayatlarını yaşama aşamasındaki kadınlar.

Dr. Smith : Evet eğlenmeye bakıyorlar ve bu “ilişkiden yeni çıktım, henüz ilişkiye hazır değilim” hikayesi senin işine yarar bir hikaye değil.

Richard :Aynı zamanda bu genç kadınlar uzun süreli ilişkiden çıktıklarında hemen ilişki aramıyorlar. Hayatın tadını çıkarma peşindeler. Doğru mu?

Arayan Adam : Evet.

Richard. Ve sen onlara yeni ilişkiden çıkmışken “hey izin ver erkek arkadaşın olayım” diye davranıyorsun. Onlara yanlış taraftan yaklaşıyorsun. Doğru taraf en azından başlangıçta kısa süre kafasında yaklaşman. Birkaçı ile tek eşli olmadan buluş, tabak çevir ve en iyisinin tepeye çıkmasını bekle. İşler nereye gidiyor bak. Ama her zaman kendini, kendi zihinsel merkezinde tut. Her zaman.

Arayan Adam : Evet.

Dr. Smith : Seninle buluşarak sana iyilik yapıyorlarmış gibi hissediyor musun?

Arayan Adam : İyilik derken?

Dr. Smith : Sen kendini ödül olarak görüyor musun?

Arayan Adam : Himm … bunu düşünmem lazım …

Richard : Eğer bunu düşünmen lazımsa ödül değilsin ve hala kadınları tanrıça mertebesine çıkarıyorsun.

Arayan Adam : Bunun üzerinde uğraşıyorum … ikili ilişkiler açısından bakarsan ödül değilim … Sanırım gerçekten ödül gibi hissetmek için biraz daha beklemen gerek.

Richard : Evet birçok genç erkek kendilerini ödül gibi hissetmiyorlar. 25 yaşında öyle hissetmiyorlar ama daha sonraki yaşlarında belki 30larında hatta 40larında öyle hissetmeye başlıyorlar. İşleri yoluna koyup “evet ben ödülüm” demeye başlıyorlar. Değil mi?

Arayan Adam : Evet.

Richard : Ama gençken öyle değil … kızlara bakıp … himm çok güzel kokuyorlar değil mi diyorlar (Richard’ın kızları fazla değerli bulan adamlarla dalga geçmek için sıklıkla söylediği bir laf).

Arayan Adam : Evet güzel kokuyorlar. Bazıları daha da güzel kokuyor.

Dr. Smith : Ne gördüğümü söyleyeyim. Büyük hedeflerin var ama henüz gerçekleşmiş değiller. Cinsel pazar değerinin tepesine ulaşmamışsın. Bir süre de ulaşmış olmayacaksın. Merak ettiğim şey kızlara iyi çocuk sendromu ile mi yaklaşıyorsun? Bu ne demek biliyor musun? Dr. Glover’ın kitabını okudun mu?

Arayan Adam : İnternette özetlerini okudum.

Dr. Smith : Bu tehlikeli bir strateji. Eğer ben kadınlar için iyi, güvenilir ve tatlı biri olursam onlar da bana iyi, sadık ve tatlı davranacaklar inancı. Ne kadınlar ne de dünya böyle çalışmaz. Ve ben senden, bu yolu yürüyorsun izlenimi ediniyorum. Ne dersin?

Arayan Adam : Kırmızı hapı bulmadan önce evet 100% böyleydim. Bildiğin erkek mantığı : X’i yaparsan Y olur ve karşılık alınır. Ama şimdi öğreniyorum. Efendi davrandığında senden faydalanabilirler, kullanılabilirsin. Ama herkese bir şans verme şeyim var.

Dr. Smith : Burada kastedilen efendi ile kibar arasındaki farkı biliyorsun değil mi?

Arayan Adam : Evet. “Efendi” adamın sinsice gizlediği motivasyonları olduğundan mı bahsediyorsunuz? Bu kıza şimdi efendi davranayım ki sonra onunla birlikte olabileyim. Kibar ise kazanılan ve saygı duyulan bir şey.

Dr. Smith : İyi anlattın. Peki bundan sonra ne yapacaksın?

Arayan Adam : Sanırım öncelikle okula, para kazanmaya ve egzersize odaklanmalıyım. Sonra da daha fazla kızla buluşup, daha fazla deneyim kazanmalıyım ve daha fazla okumalıyım tabii ki.

Dr. Smith : Richard söze girmeden son bir noktayı belirtmek istiyorum. Büyük hedeflerin var ve imparatorluk tahtında yanında bir kraliçe istiyorsun ama bu kraliçe pozisyonu için aday aramaya olması gerekenden çok çok önce başlamışsın.

Arayan Adam :Bu bana söylendi.

Richard : Hem onlar o posizyon için 20lerinin sonuna kadar hazır değiller hem de sen o pozisyonu doldururken kadın doğasını iyi öğrendiğinden emin olmalısın.

Arayan Adam : Tamam da ben o pozisyona 30 yaşında bir kadın aramıyorum. Bence 30 biraz yaşlı.

Dr. Smith : 35 yaşında o kadar yaşlı görünmeyecek … Richard : Himm, ama onları da parti yıllarında ev kadınına çeviremeyeceksin.

Mahmut Abinin Yorumu :

Dikkat ederseniz adam “çıktığı” kızların kendisine aynı bahaneyi söyleyerek ayrıldıklarından başlayarak suçu kızlara atan bir mantıkla başladı. Çıkma kelimesini tırnak içine aldım zira kısa bir sorgu sonrası anladık ki eleman aslında bu 6 kızla çıkmamış.

Hayatınıza giren tüm kadınlar size aynı şekilde davranıyorsa burada durup düşünmeniz gereken şey sizin hep aynı hatayı yapıyor olabileceğiniz ama çocuk bu noktaya (çoğu erkek gibi) kolay gelemedi. Bunu kendi başına gelmesi de en az 5 yılını alırdı!  Bu süreçte de kızlar kezban, ego tatmini, rerere rörörö Türk kızları türküsü ile öfke içinde yaşardı.

Oysa karşımızda tipik bir efendi çocuk var. Henüz 24 yaşında ama ilişki öncelikli. İlişki öncelikli derken uzun süreli ilişki istemesinden bahsetmiyoruz, önüne çıkan her kızla ilişki hayaline düşmesinden bahsediyoruz. Bu kafadaki efendi çocuk, karşısına çıkan her hatuna kendisinin aslında ne kadar iyi, sevecen, güvenilir bir tavşan … pardon erkek arkadaş … olduğunu göstermek için özel çaba gösterir.

Burada “efendi adam yerine piç adam tercihi” anlamında “efendi” kelimesinin anlamının tekrarlanması iyi oldu. Kızlar efendi adamları reddediyor derken efendinin aslında ne olduğunu bilmezsek, bu şeytan dölleri kötülükten anlıyor gibi uçlara bile savruluruz.

Efendi adam efendi falan değil, kızın donunun içine girmek için iyi çocuğu oynayan sinsi kişidir. Ya da sinsilik değil (en azından tek başına), reddedilme korkusu.

Oğlumuz ilişki öncelikli efendi çocuk olunca kızlar da uzaktan boylu, muhtemelen tipli, kariyerli vs .. diye hoş görünen 2 metrelik yağız delikanlının (burada çevirmedim ama girişte başka bir soruda 2 metreyim demişti) hala pembe hayallerde yaşayan bir oğlan çocuğu olduğunu görünce “ya ben aslında ilişkiye hazır değilim” diye yalan söyleyip sıvışıyorlar. Bu hem kırıcı değil, hem de güvenli (2 metrelik adama direkt sen daha oğlan çocuğusun deyip sinirlendirmeyi hiçbir kadın göze alamaz).

Efendi çocuk devimiz aslında hala mavi hap oyunu oynuyor. Bakın 24 yaşında ilişki isteyebilirsiniz. Ama 20li yaşların başında bu amaca giden doğru oyun tabak çevirmektir :

Onlara yanlış taraftan yaklaşıyorsun. Doğru taraf en azından başlangıçta kısa süre kafasında yaklaşman. Birkaçı ile tek eşli olmadan buluş, tabak çevir ve en iyisinin tepeye çıkmasını bekle.

Bir diğer önemli nokta da, bu çocuk her ne kadar itiraf etmemeye çalışsa da, kendisine evlenip hayatını devam ettireceği kadını arıyor. Şimdiden!  Sonra da oneitisten kurtuldum diyor. Oneitisten güya kurtulmuş olmasına rağmen beraber olacağı hatuna biçtiği rol kraliçe. Maalesef oneitis kafası hala canlı.

Oysa henüz bunu aramak için çok erken. Eğer kırmızı haplı çizelgede evlenecekseniz, yani 33 – 34 yaşlarında, 24 yaşında kız arkadaş yaptıktan sonra 10 yıl aynı hatunla çıkıp evlenmeyeceksiniz. 24 yaşındaki kız arkadaşınız uzun süreli bile olsa karınız olmayacak. Yani olabilir ama ihtimali çok düşük.