Size acımasız görünse de, bunu yapmazsanız kadınlara çekici gelmezsiniz

Bu bölümde bahsedeceğim şey size ilk başta kadınlara karşı acımasız davranmak gibi gelebilir. Ama kadınların size bunu yaptığını ve bu yaptığının aranızdaki dinamikte gücü kadınlara verdiğini, birçok durumda kadından daha fazla hoşlanmanıza neden olduğunu ve bir kadının size yaptığında, bunun acımasız bir şey olduğunu düşünmediğinizi fark ettiğiniz zaman, bu bahsedeceğim şeyi siz de kadınlara yapabileceksiniz.

Bunu uyguladığınızda kadın bir miktar rahatsız hissedebilir, kendinden emin hissetmeyebilir ama sonuçta size karşı daha fazla saygı ve çekim hisseder. Bu şey çoğu durumda da, kadın – erkek ilişkileri dinamiğinde gücü elinize almanızı sağlar.

Şimdi öncelikle birçok erkeğin, hoşuna giden, aradığı gibi bir kadınla etkileşime girdiğinde ne yaptığına bakalım. Bu kadını güzel, tatlı veya feminen bulur, “bu kızdan gerçekten hoşlandım, tam aradığım sevgili, tam seks yapmak istediğim kadın tipi” der.

Peki bundan sonra çoğu erkek ne yapar? O kadar video izlemesine, yazı okumasına, “efendi erkek / iyi çocuk olma, muhtaç olma, şunu yapma, bunu yapma” diye öğrenmesine rağmen, çekici bulduğu bir kadınla etkileşime girdiğinde, klasik hatayı yapar.

Ben size bu klasik hata yerine ne yapmanız gerekeceğini anlatacağım. Benim size anlatacağım şey, kadınların size karşı daha fazla çekim ve saygı duymasını sağlayacak. Bu size acımasız gibi görünen ama çalışır bir yöntem.

Çoğu erkeğin, onca içerik tüketse bile yaptığı klasik hata, kadının onayını kazanmaya çalışmaktır. Hoşuna giden kadının kendisinden hoşlanmasını sağlamaya çalışmak, gücü kadının eline verdiği bir pozisyona düşmektir.

Beğendiği kadının onayını almaya çalışan erkek, beğendiği kadın için “o bir kadın, kırılgan, narin bir varlık” diye düşünür. “Onu rahatsız edecek hiçbir şey yapmamalıyım, ona tamamen nazik davranmalıyım” der.

Bu tip bir erkek için güç kadınlardadır, her şey kadınların kararına bağlıdır. Kadına karşı nazik davranırsa, yeterince iyi çocuk gibi görünürse, beğendiği kadının ona bir şans vereceğini umar. Çünkü böyle bir erkeğe göre, şans verme gücü kadınlardadır.

Bir erkek, beğendiği bir kadına böyle davrandığında, bundan hoşlanmaz. Çünkü zaten koca bir erkek sürüsü kendisine böyle davranıp durmaktadır. Kendisine yaklaşan hemen her erkeğin otomatik davranışı, onun onayını almaya çabalamaktır.

Başka bir erkek tipi daha var. Bu erkek tipinin yaptığı şey, bunu daha önce yapmayan bir erkeğe kaba, küstah ya da acımasız gelecektir. Ama bunu bir kadın yaptığında, aynı erkek kadına saygı ve daha fazla çekim duyar, onun onayını kazanmaya çalışır.

Çoğu erkek, kadınların, özellikle de güzel kadınların kendileri gibi karşı cinsin onayına ihtiyaç duymadıklarını, kendi kendilerini onayladıklarını düşünür. Sonuç olarak da çoğu erkek beğendikleri bir kadınla etkileşime girdiklerinde, o kadının kendi onaylarını aramadığını, erkeğin kendisinden hoşlanması sağlamaya çalışmadığını hisseder. Arka planda kadın, erkeğin etkileşim ile başa çıkmaya yetecek kadar kendine güvene sahip olduğunu ve erkeğin çekici davranacağını umsa bile, bunu göstermez.

Çoğu kadın, güzel bir kadın olmasa bile, erkek nüfusunun çoğunun onay peşinde koşmasına şahit olur, onay peşinde koşmayan, kendi onayını kendi içsel dünyasından alan bir erkekle nadir olarak karşılaşır.

Kadın onayı arayan bir erkek, kadınla konuşurken doğru şeyleri söylemek için uğraşır. Sözlerini filtreden geçirir ve otosansür uygular. Söyleyeceği şeylerin, kadının onayını kazanması açısından “doğru” şeyler olması için uğraşır.

Kadın onayına ihtiyaç duymayan bir erkek ise, ne isterse onu, kendine güvenli ve rahat bir şekilde söyler. Etkileşime girdiği kadınlar, bu davranışlarını okuyarak, erkeğin kadın onayına ihtiyaç duymayan, içsel olarak kendisini onaylayabilen biri olduğunu hissederler ve bu, çoğu kadın için çekici bir şeydir.

Fakat kadın onayı aramayan erkek, söyleyeceklerini ve davranışlarını yumuşatmadığı için, kadın bir miktar rahatsız, kayglı hissedebilir, kendinden emin olmamaya başlayabilir.

Bir kadına bunları hissettirmek size acımasızca görünebilir ama aslına bakarsanız bu şekilde davranmak acımasızca değil. Az miktarda hissettirdiğiniz negatif duyguların yanında, size karşı yüksek miktarda saygı ve çekim hissetmesi acımasızca değil.

Kendini onaylayabilen, kadın onayına ihtiyaç duymayan bir erkeğin, davranış ve sözlerini, kadın tarafından kabul görmek adına yumuşatmaması, onun kadına kaba davranması, onu küçümsemesi ya da aşağılaması anlamına gelmez. Fakat karşısındakine kaba ve küçümseyici davranmadığı sürece nasıl isterse öyle konuşur.

Bazı erkeklerin, erkeğin nasıl isterse öyle konuşmasını, kadınları narin, kırılgan yaratıklar olarak düşündükleri için rahatsız edici bulurlar. Kadınlara karşı son derece yumuşak, temkinli ve nazik davranılması gerektiğini düşünürler. Ama kadınlar bu erkeklere çekim duymazlar zira bu erkeklerin aslında kadının vereceği reaksiyondan korktukları için böyle davrandıklarını hissederler. Ve daha önce birçok kez söylediğim gibi:

“Bir kadının size vereceği tepkiden korkuyorsanız, o kadın size karşı çekim hissedemez.”

Kadınlar korkuya, kendinden şüphe etmeye çekim duymazlar. Eğer korkmadan ve kendinden şüphe etmeden konuşursanız, kadınlar bunu kendini onaylamak, onay peşinde koşmamak olarak algılarlar.

Peki bir erkek, bunları duyduktan sonra, hoşuna giden bir kadınla etkileşime girdiğinde, onun onayını aramadan, kendine güvenli, rahat ve kendinden emin bir şekilde konuşabilir değil mi? Maalesef. Çoğu erkek bunu yapamaz ama bunları duyan bazı erkeklerin “bunu yapabilirim” der.

Sorun şu ki, bir şekilde özdeğerli, “ben yeterliyim” zihin yapısı ile davranmayı becerirseniz, kadın sizi denemek için, sıklıkla size karşı ilgisini kaybediyor gibi davranabilir. Birçok erkek maalesef, bu tür fitness (shit) testler karşısında, baskı karşısında, kaygılarına yenilerek hemen otomatik modları olan kadın onayı peşinde koşma moduna dönerler.

Bir kadın bunu yaptığında, erkeğin üzerine baskı koyar, erkeğin kendisini bir miktar rahatsız hissetmesine neden olur. Bu olduğunda, erkek o kadını daha az çekici bulur mu? Hayır. Çoğu durumda, bu baskı karşısında erkek kadını daha çekici bile bulur.

Peki bu testlere maruz kalan erkek, kadının kendisine acımasız davrandığını düşünür mü? Bazı erkekler bu soruya evet cevabı verirler. Çoğu erkek, nazik, arkadaş canlısı ve uyumlu bir kadın ister. Ama kadınlar ne isterler?

Bir kadın, erkeğin onay peşinde koşma noktasına gelecek kadar itaatkar ve uyumlu olmasını mı ister? Ya da daha kendine güvenli, daha az onay arayan biri olmasını mı?

Kadınlar gerçekte ne istediklerini size söylemezler zira bunu bir erkeğe söylediğinizde, o erkek büyük ihtimalle kadınlar kaba, küçümser ve küstahça davranmaya başlayabilir.

Kadınlara iyi ve nazik davranın ama onların onayı peşinde koşmayın. Kibar olun ama kadının tepkilerinden korkmayın.

Çeviri: It May Feel Cruel, But it Attracts Women Like Crazy

Dan Bacon yayının geri kalanında olayı, kitabımı ve programımı alın, bunları uygulamayı öğrenin demiş. Siz benim kitaplarımı alın öğrenin 🙂

Şaka bir yana, ben size bunu nasıl yapabileceğinizi madde madde yazacağım.

Bir meziyet nasıl öğrenilir yazısında belirtildiği gibi, önce bir teoriye ihtiyacınız var. Efendi adamın toksik kırılganlığı, efendi adam – piç erkek zıtlığı, kaygılı bağlanma stili gibi şeyleri ve bunlardan kurtulmak için yapılacakları okuyup öğrenin.

Sonra da pratiğe ihtiyacınız var. Çoğumuz bir müzik aletiyle pratik yapmanın ne demek olduğunu anlayabiliyorken, özdeğerini ve onayını kendinden alma gibi zihinsel – davranışsal kabiliyetin pratiğinin nasıl olacağını düşünmekte zorlanıyoruz.

Öncelikle, hoşunuza giden bir kadın ile etkileşim halindeyken, onun onayını kazanmak için yaptığınız şeyleri bir listeliyorsunuz. Aynı şekilde bu listeye, onay dilencisi davranışın yerine, onayı kendinden alan adamın ne yapacağını da her madde için listeliyorsunuz.

Hoşunuza giden bir kadınla etkileşime girmeden önce bu listeyi okuyorsunuz. Bu listedeki şeyleri yapabileceğinizi ve önemli olanın bunları yakalamak ve yapmamak olduğunu kendinize hatırlatıyorsunuz. Sonra, bu davranışları yakaladığınızda, idealinde hiç başlamadan ya da hemen farkına vardığınız yerde, bu davranışı kesiyorsunuz. Onun yerine, listede alternatif olarak yaptığınız davranışı yapıyorsunuz. Bir meziyet nasıl öğrenilir yazısında belirtildiği gibi, bir duruma farkındalık ile girerseniz yani ne olabileceğini bilip nasıl davranacağınızı daha önceden planlarsanız, nefsinize hakim olma ihtimaliniz çok daha yüksek.

Bu tür güzel ya da hoşlandığınız kadından onay bekleyen davranışları yapmadığınızda, ciddi bir kaygı hissedeceksiniz. Bu süreçten erkek adam zihniyeti nasıl içselleştirilir yazısında bahsetmiştim. Onay dilenen davranışınız, sizin kaygınızı geçici rahatlatır (ama sonra sizi daha fazla kaygılı biri yapar). Bu geçici rahatlamaları bıraktığınızda, kısa süreliğine (birkaç haftalık sürelerde) kaygınız artar. Dürtü sörfü ile bu sürecin içinden geçmeniz gerekecek.

Kadın onayı peşinde koşmak gibi maladaptif davranışlardan kurtulmanın zorluğu, bunların bir işlevi (geçici kaygı azalması) olduğu kadar, otomatik olmaları. Yukarıdaki tekniklerle, hoşunuza giden kadın ile etkileşime girdiğinizde, otomatik davranışlarınızı engelleyip, otomatik olmayan davranışları dikkatinizi vererek tekrarladığınızda, bir yerde beyin pes ediyor ve bu maladaptif otomatik davranış devreleri kullanılmıyor diye o devreleri yok edip, sizin zorlayarak yaptığınız şeyi otomatik hale getiriyor.

Bkz, içsel oyunun evrimi.

İki parmak piyano çalmayı öğrenmiş birinin, 10 parmak öğrenirken beyninin yaptığı gibi. Böyle biri, 2 parmak piyano çalmayı doğal, 10 parmak çalmak yapay gibi hisseder. 2 parmak çalarken otomatik pilottadır, 10 parmak çalarken, özellikle başlarda parmaklarına sürekli dikkat vermek, komut vermek zorunda kalır. Yeterince tekrarla, beyin 2 parmak piyano çalma devrelerini bozar ve 10 parmak devreleri kurar.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize özellikle de toksik ilişkiler rehberi kitabına bakabilirsiniz.

Mahmut Abi ve ‪Centilmen Kulübü‬ söyleşisi – Türkçe Podcast

Uzun bir aradan sonra Secret (Centilmen Kulübü) ile söyleştik. İlişkilerden girdik, yapay zekaya daldık, kadınların tercihlerinden geçtik ve dil öğreniminden çıktık.

Görüşmenin YouTube yayını aşağıda. Bizi YouTube kanalından da takip edebilirsiniz. Yayını Spotify kanalımızdan da izleyebilirsiniz.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize özellikle de toksik ilişkiler rehberi kitabına bakabilirsiniz.

00:00 Giriş
00:40 Mahmut Abi’nin ilişkiler konusunda daha fazla diyecek bir şeyi kaldı mı?
02:25
Asosyal medyanın ilişkilerle ilgili temel inançları bozması
12:44
Kırmızı hap (redpill) bozdu mu? Sorun takipçilerinde mi kırmızı hapta mı?
16:42
Rollo Tomassi hakkında muhabbet
22:07
Kırmızı hapın erkekler için feminizme dönmesi, evlilik karşıtlığı
24:01
Kırmızı hapın efendi adamları ıssız adama çevirmesi
39:14 Kırmızı hapın online dating verilerinden yaptığı yanlış çıkarımlar
46:18 Telegoni gerçek mi? Kadınların önceki partnerlerinin DNA’sı çocuklara geçer mi?
48:40 Ortalama tuzağı mı manevi ihtiyaçların artması mı?
52:43
Sylvester Stallone’un berbat babası
57:40
Yapay Zeka meslekleri etkileyecek mi? Patlayan bilişim sektörü finansal balonu
01:13:43
Feminist oğlan çocuğu yetiştiren anneler
01:19:03
Kadınların seksi ertelemesi ile erkeklerin en kısada yapmak istemesi 01:25:03 Kısa süreli cinsel pazar ile uzun süreli cinsel pazarın aynı olmaması 01:29:33 Türkiye’de yaşayan biri ileri derecede dil öğrenmek için ne yapmalı? 01:33:30 “poliglot” veya “çokdilli” insanlar

Zor, saygısız ve istismarcı kız arkadaşım – vaka çalışması

Corey Wayne’in Zor, Kaba ve İstismar Edici Kız Arkadaşım yayınının çevirisidir.

Bugün konumuz “zor, kaba ve istismar eden kız arkadaş”.

Bunca yıl boyunca, rahat, kolay anlaştığınız ve size nazik davranan bir kız arkadaş bulun tavsiyemi defalarca duymuşsunuzdur. Şimdi ele alacağımız vakadaki erkek ise, böyle olmadığı bariz bir kız arkadaşa sahip.

Kendisine insaflı davranmak adına, benim çalışmalarımla, bu kadınlar birlikteliğe başladıktan çok sonra tanışmış. Kendisinin de itiraf ettiği gibi son derece muhtaç biriymiş ve kadının peşinden çok fazla koşmuş. Yani temel olarak, kız arkadaşını kendisine bir beta erkek, üstünde tepinebileceği bir ayak paspası ve korkutup sindirebileceği gibi davranması yönünde eğitmiş.

Vakayı okurken göreceğiniz gibi, kadın sinirlendiğinde “çok özür dilerim majesteleri” moduna geçiyor. Yani tüm gücü kadına verdiği gibi, kadını ufak çaplı bir despot olacak şekilde eğitmiş ama aynı zamanda kadın da fabrika ayarından arızalı bir tip gibi görünüyor. Birazdan duyacaklarınız, sınırlar çizip bu sınırları korumazsanız, bir kadının size ayak paspası gibi davranmasına izin vermeniz durumunda neler olacağını göstermesi açısından iyi bir vaka.

Bu ikili yaklaşık 2 yıldır beraberler. Yani birkaç haftadır beraber olduğu bir kadından bahsetmiyor, bu sağlıksız ilişki dinamiği uzun süredir devam ediyor. 2 senedir bu şekilde devam eden ilişkiyi düzeltecek adımlar atmak ve bu adımların işe yaraması, yeni başlamış bir ilişkide bu adımları atmaktan ve bu adımların işe yaramasından çok daha zor.

Şimdi vaka çalışmasına geçelim.

“Merhaba, ismim Bob. 40’lı yaşların başındayım ve eşim vefat ettiğinden beridir, 2 erkek çocuğa tek başına babalık yapıyorum. Sizi bir buçuk yıldır takip ediyorum ve “3% Man” kitabını 10 kez okudum. İki çocuklu, boşanmış bir kadınla yaklaşık 2 senedir beraberim.

İlişkinin başlarında fazla peşinde koşmak, fazla muhtaç davranmak gibi birçok hata yaptım ve bunun sonucunda sürekli olarak bir sıcak bir soğuk davrandı. 

Bu genellikle erkek, bir maskülen, bir feminen davrandığı zaman olur. Maskülen davrandığında, sana ilgisi artar, beta ve feminen davrandığında sana ilgisi azalır ve senden uzaklaşmak ister. İlgisi azaldığında ve uzaklaşmak istediğinde, daha cadaloz, daha huysuz ve daha kaba davranır çünkü erkeğe saygı duymamaya başlar. Erkek kancık gibi davranmaya başladığında saygısı azalır. Siz kancık gibi davranırsanız, o da size kancıkmışsınız gibi davranır.

Tam bu sırada sizin yayınlarınızla karşılaştım. Davranışlarımı büyük oranda düzelttim ama ilişkimiz düzelmeye başladığında, soğuk, uzak davranmaya başlıyor ve bana ilgisini tamamen kaybetmiş gibi görünüyor.

Kitapta “Kadınlar kedi gibidir” adlı bir bölüm var. Bir kadınla uzun süreli beraber olduğunuzda, bazen bir miktar soğuk ve mesafeli olabilir ve erkeğin bundan etkilenmemesi gerekli. Erkek kadını kendi haline bırakırsa, kadın birkaç gün sonra geri (eski haline) döner. Ama erkeğin muhtaç ve fazlaca kadın peşinde koşan bir geçmişi varsa, kadının en ufak bir sessizliğinde ya da ufacık bir coşku azalmasında, erkek korkuya ve kaygıya kapılır. Kadının duygularının hava durumu gibi rastgele değişebileceğini anlamak yerine, otomatik olarak, “bir şeyler yanlış gidiyor, bunu hemen düzeltmem lazım” diye düşünmeye başlar.

Oysa erkeğin, kadının inip çıkan duyguları ile dalgalanmaması, kısa süreli inişlerde kuyruk acısı hissetmemesi, kadını o süre boyunca kendi haline bırakması lazım. Ama eğer kadın çizgiyi aşmaya başlarsa, istismarcı ve kaba davranmaya başlarsa, erkeğin bunu suratına vurması gerekir.

Eğer partneriniz size iyi davranıyorsa, ödül olarak sizin zamanınızı ve ilginizi almalı. Eğer size kötü ve kaba davranıyorsa, bu davranışı ise sizi özlemek ile ödüllendirilmeli. Partneriniz size kaba davranıyorsa, size kötü davranıyorsa, sizinle zaman geçiremeyeceğini öğrenmeli. Bu kadar basit. Çünkü neye tolerans gösteriyorsanız, o şeyin daha fazlasını davet edersiniz. Kimse, size yapılmasını teşvik etmediğiniz bir şeyi size yapamaz. Eğer bu şeyleri kabul ederseniz, karşınızdakine “bana bunları yapabilirsin, problem değil” dersiniz.

Bana yeniden nazik davranmaya karar verdiği zamanlarda, bu şeyleri defalarca konuştuk. Bana, hiçbir duygu hissetmediği, donuk, en ufak şeylerin bile kendini boğduğu bir moda girdiğini söyledi.

İşte bu nedenle de, bu duygusal donukluk zamanlarına karşı umursamaz olmalısın, bunları kişisel ya da seni reddetme olarak algılamamalısın. Sabah, uyumadan öncekinden değişik bir ruh haliyle uyanması, senin düzeltmen gereken bir şeylerin yanlış olduğu anlamına gelmez.

Sürekli olarak partnerinin gözündeki yerini merak edip duramazsın, bu çok muhtaç bir davranış. Bu muhtaç mod, çocukken genellikle annenden ve babandan yeterince ilgi ve takdir görmediğin için, yeterince sevildiğini hissetmediğin için olur. Böyle bir geçmişin sonucu, senin yetişkin hayatında yeterince sevilmeyeceğini var sayıp durman olur. Yeterince sevilmeyeceğine inandığında da, bu tahmini sevgi eksikliğini, karşındaki insandan sevgi dilenecek şekilde ona yapışarak kapatmaya çalışırsın. Partnerin üzgün, kızgın ya da kötü bir ruh halinde olduğunda, bunun senin suçun olduğunu var sayarsın. Partnerinin kötü ruh halinin sorumluluğunu ve suçunu üstüne alırsın.

Oysa partnerin huysuz olduğunda, “sakinleştiğinde bana ulaşabilir” de diyebilirdin. “Kaba olduğu zaman ona yakın olmak istemiyorum” diyebilirsin. Partnerin sana nazik davranmak zorunda. Bir kadının sana kötü davranmasına, gıkını çıkarmadan katlanmamalısın.

Bir kadının sana kötü davranmasına, gıkını çıkarmadan katlanırsan, daha fazla kötü davranmasına davetiye çıkarırsın ama bununla da kalmaz, partnerin tarafından kötü davranılmaya ses çıkarmadığını gören başka kadınlar da sana kötü davranmaya başlarlar. Örneğin kız çocuğun varsa, o da sana kötü davranmaya başlar çünkü sen çevrene, “bana kötü davranabilirsiniz, bu hiç sorun değil” mesajı veriyorsun.

Sevgilimin, bu yaşında bile devam eden, bir sürü anne ve baba problemi olduğunu biliyorum. 

Yetişkin bir kadını düzeltmek ve kurtarmak, senin işin ya da görevin değil. Eğer anne problemleri, baba problemleri varsa, bunu kendi başına düzeltmeli.

Anne ve babasının, erkek kardeşlerini ve küçük kız kardeşini kayırdıklarını düşünüyor.

Bu düşünce onu nasıl etkilemiştir? Tabii ki mağdur olduğunu düşünmesine neden olmuştur. “Başka herkes kendisinden daha fazla ilgi ve sevgi görüyor” diye düşünüyor. Bu nedenle de otomatik olarak “zavallı ben, ben mağdur edildim. Kimse beni sevmiyor. Kimse beni önemsemiyor” diye düşünüyor. En ufak şeyleri bile kendisine karşı yapılmış olarak algılıyor ki vakanın ilerleyen bölümlerinde bunun nasıl ortaya çıktığını göreceğiz. Erkekten, erkeğe söylemeden anlamasını beklediği, mantıksız beklentileri var. Erkek, kendisinden direkt istenmeyen bu şeyleri yapmadığında, kadın öfke nöbetine kapılıyor. Göreceğiniz gibi bu mantıksız beklentilerin bazıları son derece gülünç şeyler.

Uzun, mutsuz ve istismar içeren bir evlilik yapmış. Çocuklarından biri otizm spektrumunda olduğu için oldukça zor bir çocuk ve sevgilimin dediğine göre çok fazla strese yol açıyor.

Neden böyle biri olduğunu anlamak için terapiye başladı ama daha sonra terapide konuşulan konulardan hoşlanmadığı için terapiyi bıraktı.

Başka bir terapist bulabilirdi. Kadının bir sorunu var, sorunu olduğunu biliyor ve terapiye başlıyor. Terapist kaba ya da kendisini rahatsız eden şeyler söyleyince de terapiden kaçıyor.

Jim Ran’ın zamanında dediği gibi “ben senin için kendime iyi bakacağım, sen de benim için kendine iyi bak.” Kız arkadaşının kendine iyi bakması lazım. Eğer problemleri varsa, bunları çözmesi lazım. “Ay bu çok zor”, “ay terapist kaba şeyler söyledi” ya da “terapist kendimi kötü hissetmeme neden oldu” …

Terapinin amacı ne? Tüm terapistlerin iyi olduğunu iddia etmiyorum, eğer birinden hoşlanmadıysan başkasını bulursun. Başka terapistlerle görüşüp, kendisine yardım edebileceğini düşündüğü birini seçmesi iyi olur.

Geçen Noel Bayramında, eski kocası çocukları aldı ve o da benim evimde kalmaya geldi. Her şey çok güzel gidiyordu ve beraber vakit geçirmekten zevk alıyorduk. Sonlara doğru, sarılarak televizyon izleyip sakin sakin otururken, birdenbire bana döndü ve, iyi tarafının tükenmek üzere olduğunu söyledi.

Yani “önümüzdeki günlerde biraz manyaklaşabilirim, sana pek de nazik davranmayabilirim. Bu konudaki fikrin nedir?”

Burada izleyici doğru şeyi yapıyor ve “ne demek istiyorsun?” diye soruyor.

Bana, duygusal olarak donuk hissettiğini, bana kaba davranmak istediğini hissettiğini söyledi.

İzleyiciye kaba davranmanın sorun olmadığını düşünmesinin nedeni ne? Çünkü geçmişte defalarca kaba davrandı ve tüm bu davranışları yanına kaldı.

Kabalaşacaksa onu evine bırakacağımı, kendisi ile nazik biri olduğunda görüşmeyi tercih edeceğimi söyledim.

Sana karşı kabalaşacağını söylediğinde, sen ona karşı kabalaşmaya başlarsın. “Sana bir taksi çağırayım” dersin. “Tatildeyiz ve iyi vakit geçirmek istiyorum. Çocuklarım burada ve senin bana çocuklarımın önünde kötü davranmana izin vermeyeceğim” dersin. “Eğer kabalaşmaya başlayacaksan, evine gidiyorsun, senin kabalığınla uğraşamam” dersin. Bazen tek yapman gereken budur. Bunu yaparsan, muhtemelen özür diler.

Kadının erkeğe böyle bir şey söylemesi, erkeğin bunu onun yanına bırakıp bırakmayacağını görmek için. Çünkü erkek bir şey söylemezse, bir şeyler yapmazsa, omurgalı davranmazsa, erkeğe kötü davranmaya başlayacak. Kötü davranmaya başlayacak ve erkeğin kendisine haddini ve yerini bildirmesini bekleyecek. Bazen kadınınızı kucağınıza yatırıp kıçına şaplağı basmanız gerekir.

Tatilin kalanında normal davrandı.

Evet, çünkü sen kendisine tolerans göstermeyeceğini söyledin ve yapman gereken de buydu. Burada iyi iş çıkardın.

Tatilden sonraki 3 ay boyunca, oldukça uzak davranmaya başladı. Birkaç hafta önce de, benim yüzümden böyle davrandığını söyledi.

Söylediklerinde gerçeklik payı var zira onun böyle davranmasına izin verip durdun. Yani bu davranışa sen davetiye çıkardın.

İlk buluşmamızda bir içki aldığını ve tüm içkileri benim ödemem gerektiğini söylemek zorunda kaldığını, bu olayı kafasından atamadığını söyledi.

Para, bu çiftin ilişkisinde çokça sorun olan bir durum. Görünen o ki kadın, erkeğin daha fazla şeyin ödemesini yapmasını istiyor.

Bana soğuk davrandığı zamanlarda, bu konu tekrar gündeme gelip duruyor. “Eğer o içkiyi kendisi almamış olsaydı, her şeyin çok daha farklı olacağını söyleyip duruyor. Bunu inandırıcı bulmuyorum.

Kadınlar abartarak konuşurlar. Gerçekte söylemek istediği, ki bu vakadaki kadının iletişim becerileri berbat gibi, daha fazla şeyin masrafını karşılamanı istediği. Muhtemelen kazandığı para yeterli gelmiyor.

Benim cimri olduğumu söyledi ki bu doğru değil.

Cimri olan muhtemelen kendisi.

Birkaç hafta önce doğum günümdü. Beni ve çocukları yemeğe çıkaracağını söyledi. Doğum günümde ise, yeterince parası olmadığı, beni iyi bir yere götürmeye yetecek parası olmadığı için umutsuz hissettiğini söyledi.

Sana para konusunda zorluk çıkarmasının nedeni, kendisinin para konusunda zorluk yaşaması.Ama bunun suçunu sana atmaya çalışıyor. Bu kadının kendini aklama yöntemi bu. Kadının nasıl yetiştirildiğini, bir “mağdur” olarak büyüdüğünü unutma. “Yeterince sevgi görmüyor”. “Yeterince para almıyor”. “Zavallı ben” modunda yaşıyor.

Sevgi ve bağ ihtiyacını karşılamak için kullandığı sağlıksız yöntemlerden birisi, mağduru oynamak. “Annecik ve babacık bana yeterince sevgi vermedi. Abilerimi ve küçük kız kardeşimi daha çok sevdiler, onları daha fazla kayırdılar. Sahip olmadığın parayı harcamam gerekiyor. Sen çok kötüsün. Tüm paramı sana harcamama neden oluyorsun. Ay ben çok mağdurum. Zavallı ben. Benim için üzül.”

Pahalı bir yere ihtiyacım olmadığını, aslında dışarı çıkıp yemek yememize bile gerek olmadığını söyledim. Ama dışarı çıkma konusunda kendisi ısrarcı oldu.

Yemekte bana çok soğuk davrandı ve kızgın görünüyordu. Kendi doğum günümde çok rahatsız hissetmeme neden oldu.

Onu kenara çekip, “bugün benim doğum günüm ve sen herkesin önünde bana berbat davranıyorsun. Ya kendine çeki düzen ver, ya da neyin var neyin yoksa toplayıp git” demen gerekiyordu. Bazen kadınına bunu demen gerekir. Özellikle de seni ailenin önünde rezil ediyorsa. Onu kenara çekip “buna bir son vermen gerekiyor. Eğer böyle davranmaya bir son veremiyorsan, hayatımdan çıkıp gitmen gerekiyor. Seni daha fazla tolere etmeyeceğim” demen gerekiyor.

Sorun şu ki, sen fazla “naziksin”. Fazla yumuşaksın ve kadın sana ne yaparsa yapsın katlanıyorsun. Yani bu tür istismar edici davranışların daha fazlasına davetiye çıkarıyorsun.

Birkaç gün sonra buluştuğumuzda, doğum günümdeki davranışlarından dolayı özür diledi ama benim yüzümden öyle davrandığını da ekledi. Tırnaklarını ve saçını yaptırması için ona para vermeliymişim.

Senin yerinde olsam, “hayır, bu senin sorumluluğun” derdim. “Sen bir yetişkinsin ve ben bir yetişkin ile ilişki yaşıyorum. Bir çocukla değil” derdim. “Bir yetişkin gibi davranman lazım. Benimle bir daha bu şekilde konuşmayacaksın. Çok gülünç davranıyorsun.”

Eğer ona para verseymişim, güzellik için harcadığı parayı benim için harcayabilirmiş. Bu beni çok kötü hissettirdi.

Tekrar ediyorum, senin sorunun tam olarak bu. Onun sorunlarını kendi üstüne alıyorsun. Yani tam bir kancık, ayak paspası gibi davranıyorsun ve bu kötü davranışların daha fazlasına davetiye çıkarıyorsun.

Geçen hafta onu mangal yapmaya davet ettim. Bana geldiğinde aç olmadığını söyledi ve bu nedenle de mangal yapmayı bıraktım.

Şimdi bu aşırı bariz bir hata. Yaptığın hata bariz olmalı. Mangala çağırıyorsun, geliyor ve “aç değilim” diyor. Sen de mangal yapmayı bırakıyorsun. Bir şey yapıyorsun ve sırf onun için yaptığın şeyi bırakıyorsun. Bu bariz bir zayıflık.

“Ben kırmızı arabaları seviyorum” diyorsun ama kız “kırmızı arabalardan nefret ederim, ben mavi arabaları seviyorum” diyor. Bunun üzerine sen de “ya aslında kırmızı arabalar beni bazen gıcık etmiyor değiller, bu arada mavi benim favori rengim demiş miydim?” diyorsun. Kendi fikrini, ona uyumlu olmak için değiştiriyorsun.

Mangal yapmak istiyorsan, mangal yaparsın. Seninle kalabilir ya da isterse gidebilir. Sen zevk için gezintiye çıkmışsın, nereye gideceğini söylüyorsun. Önce geleceğim diyor sonra arabaya binince “ben oraya gitmek istemiyorum” diyor. Yapman gereken “tamam o zaman, eğer oraya gitmek istemiyorsan seni evine bırakayım” demek.

Birdenbire, hiçbir sebep yokken kızgın davranmaya başladı. “Ben eve gidiyorum” dedi. “İyi misin?” diye sordum. “İyiyim” dedi. “Geç oldu, çocukları uyutmam lazım”.

Bir kadın “iyiyim” dediğinde, genellikle iyi değildir, kızgındır. Kızgın olmasının nedeni, bir kancık gibi davranman. Sırf o aç değilim dedi diye, mangal yapmaktan vazgeçtin. Tahmin ediyorum ki mangal partisine sadece o gelmedi.

Acele ile evden ayrıldı. Saat 6:30’du ve çocukları saat 9’da uyurlar. İki oğlum da, olanları fark ettiler. 12 yaşındaki oğlum, “bütün bunlara neden katlanıyorsun hiçbir fikrim yok” dedi.

12 yaşındaki oğlunu dinlemen lazım. Bir kancık gibi davrandığını, 12 yaşındaki oğlun bile fark etmiş. Bütün bunlara tolerans göstermeye devam edersen ne olacak biliyor musun? 12 yaşındaki oğlun da sana bir kancıkmışsın gibi davranmaya başlayacak.

Birader, kendine biraz saygı göstermen lazım. Kimse sana, senin davet çıkarmadığın bir şey söylemez ya da yapmaz.

Gece beni aradı ve bana çok öfkeli olduğunu söyledi. Mangalda yeterince et pişirmediğimi ve evde yemek yapmak zorunda kaldığını söyledi.

Problem şu ki sen bir o yana, bir bu yana sallanıyorsun. Yapmak istediğin şeyi yapmıyorsun çünkü sürekli olarak onun onayını arıyorsun. Kadını, ilişkinin erkeği yapmaya çalışıyorsun. Bu oldukça mide bulandırıcı ve itici bir şey. Böyle davranmayı acilen bırakman lazım.

Kendisine, aç olmadığını ve bir şeyler yemek istemediğini söylediğini hatırlattım. “Sen yine de mangal yapmaya devam etmeliydin, mangal yapmaya devam etsen yerdim” dedi.

Mangal sırasında “ben mangal yapıyorum ve sen et yemek istemiyorsan, kapı orada” demeliydin. Çocukların orada ve sen sırf o aç değil diye mangal yapmayı bırakıyorsun.

Bu kadının ne düşündüğü konusunda aşırı endişe gösteriyorsun.”Mangal yapıyordum ama kadınım mangal istemiyor. Ben de onun bana kızmasını istemiyorum. O zaman mangal yok.”

Benimle güvende hissetmediğini söyledi.

Birçok kadının bacaklarını kapatan ve erkekleri neden seks yapmayı bıraktık diye merak içinde bırakan şey bu. Kancık gibi davranıyorsun, kız arkadaşın sana kızacak, bir şeyi beğenmediğini söyleyecek diye ödün kopuyor.

Maç izlemek için arkadaşlarını çağırmışsın, kız arkadaşını da çağırıyorsun. Kız geliyor ve “maç izlemekten nefret ederim” diyor. Sen de “herkes evlere, kız arkadaşım maç izlemek istemiyor” diyorsun. Bütün arkadaşların senin tam bir kancık olduğunu düşünüyorlar ve bir daha seninle maç izlemeye gelmeyecekler. Senin burada yaptığın şey bu. Seninle güvende hissetmediğini söyleme sebebi de bu. Çünkü, onun hoşuna gidip gitmediğine bakmaksızın, yapmak istediğin şeyi yapacak kadar erkek değilsin.

Ondan ayrılmayı çok düşündüm, ondan ayrılmaya çok karar verdim. Ama onunla iletişimi kestiğimde, bana gelip bu yaptığımın hiç hoşuna gitmediğini söylüyor.

Sen de bunun üzerine muhtemelen diz çöküp özür diliyorsun, belki ayaklarını öpüyorsun.

Ona karşı hislerim olduğu için, onu bırakamıyorum.

Senin muhtaçlığın ve yapışkanlığın bariz zaten. Kadının kancık davranmasının önemli bir nedeni de bu. Senin korkudan altına yapman, planlarını değiştirmen, onu memnun edeyim diye taklalar atman için, sinirlenmesi yeterli. Sen insanları hoş tutmak için her şeyi yapmaya hazır birisin ve bu da oldukça itici bir özellik.

Geçen gün ona, bensiz daha mutlu olacaksa, neden bana dönüp durduğunu sordum.

Kitabı 10 kere okudum diyorsun ama sonra kadına “beni neden seviyorsun?” diye soruyorsun. Bu aşırı zayıf bir hareket.

Bensiz tek başına yaşamaktan korktuğunu söyledi.

Böyle davrandığında, düzgün bir cevap alabileceğini düşünmüyorsun değil mi? Onun yanında kancık gibi davranıyorsun ve kadını ilişkinin erkeği yapmaya çalışıyorsun. “Ben aç değilim” diyor ve sen de “beni affet kraliçem, mangalı hemen bırakıyorum” diyorsun. Bu davranışların yüzünden senden tiksiniyor ve erkenden çekip gidiyor.

Buraya kadar anlattıklarımdan, bu kadının narsist olduğunu söyleyebilir miyiz?

Bu olası ama kadını yeterince bilmiyorum ve uzaktan teşhis konulamaz. Zaten ben psikiyatrist değilim. Ama yazdıklarına bakarak, problemin önemli bir kısmının senden kaynaklandığını söyleyebilirim. Kancık gibi davranman büyük problem. Bunu çocukların bile fark ediyorlar. Kadının seni, çocuklarının önünde istismar etmesine izin veriyorsun. Kendine gel birader!

Bensiz daha iyi olacağını söylüyor ve ben de onun gitmesine izin veriyorum. Ama sonra neden bana geri geliyor?

Kitabı okuduğuna emin misin? 10 defa okuduğunu söylemiştin. Kitabı 10 kere okuyan birinin sormayacağı bir soruyu soruyorsun. Geri gelmesinin sebebi, gittiğinde peşinden gitmemen, gitmesini umursamaman.

Kitapta yazılan şeyleri bazen uyguluyorsun, bazen uygulamıyorsun. Omurga kazanman ve kadınına yerini bildirmen lazım.

Rahmetli eşimle böyle problemler yaşamamıştım. Beni haşlayacağını biliyorum ama tavsiyelerin benim için çok değerli.

Probleminin önemli bir parçası, onu memnun etmek için taklalar atmak. Onun seni herkesin önünde istismar etmesine izin veriyorsun. Bu gerçekten çok kötü. Omurgasız olduğun için sana saygısı yok. Sen bir erkek olarak omurga göstermediğinde, kadın senin yanında güvende hissetmez. Sen aşırı omurgasız olduğundan o da aşırı saygısız ve gülünç davranıyor. Senin maskülen özüne güveni yok. Böyle davranman onu kurutur, senin etrafında olmak istememesine neden olur.

Sen ise erkek ile kancık arasında gidip geliyorsun. İstikrarlı bir şekilde erkek gibi davranmaman senin probleminin çok önemli bir öğesi. Bazen erkeksin, bazen küçük, yaralı bir çocuk.

Kontrol edebileceğin şeyleri kontrol etmeye başlaman lazım. İstikrarlı bir şekilde omurgalı, maskülen olman lazım. Kadının kıçını öpmek için taklalar atmayı bırakman lazım. Bu şekilde davranman seni kötü duruma sokuyor ve çocuklarına da berbat bir örnek oluyorsun. Çocukların bile sana “baba sana böyle davranmasına neden izin veriyorsun? Ona haddini bildir, erkek ol” diyorlar.

Davranışlarını düzeltmezsen, bir sonraki kadınla da sorunlar yaşayacaksın.

Tabii senin kız arkadaşının da sorunlu biri olduğu çok bariz. Kendini düzeltmesi lazım ama bu konuda hiçbir şey yapmıyor. Ama sen de sürekli zayıf ve beta davranarak, bu davranışları besliyorsun.

Mahmut Abi’nin notu: Corey Wayne’in tavsiyelerine katılmakla beraber, kadının erkek ne yaparsa yapsın aşırı sorunlu ve arıza biri olduğu çok açık. Erkek davranışlarını mutlaka düzeltmeli ama bu kadını hayatından geri dönüşsüz olarak atması gerekecek.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize özellikle de toksik ilişkiler rehberi kitabına bakabilirsiniz.

Suçluluk hissettirme (guilt trip) nedir?

Birçok insanın toksik bir ilişkiyi bırakamama sebebi sevgi ya da korku değil, suçluluk duygusu. Bu suçluluk duygusu da hemen hemen her zaman, gerçek bir suçluluğa değil, ilişkide manipülatif ve toksik olan partnerin karşısındakinde aktif bir şekilde ortaya çıkarmasına dayanıyor.

Evet bu bölümde, suçluluk hissetirme (ingilizce’de guilt trip) denilen ve birçok insanın farkında olmadan içine düştüğü bir manipülasyona değineceğiz.

Suçluluk hissetirme tuzağına düşen birçok insan, bu manipülasyonun farkında değil. Eğer bu manipülasyona uğrayan biriyseniz, bu manipülasyonun farkına varmanız, daha doğrusu hissettiğiniz suçluluğun sizde özel olarak yaratıldığının farkına varmanız önemli. Manipülatif partnerin sizin aleyhinize olacak şekilde kullandığı bu silah, sizin kendi duygularınız olduğu için, bunun farkına vardığınızda, aslında kontrolü elinize alıp bu silahı etkisiz hale getirebileceğinizin de farkına varacaksınız. Çünkü siz suçluluk duymanız gerektiğine inanmadığınız sürece, kimsenin size suçluluk duyduramayacağının farkına varacaksınız.

Duygusal olarak dengeli ve dayanıklı bir insan, toksik partnerin ihtiyaç ve isteklerini onun yerine kendi sırtında taşımaz, taşıması gerektiğine inanmaz ve inandırılamaz. Toksik ve manipülatif insanın dışardan baktığınızda zeka yoksunu bir aptallıkla, çocukça bir inatla ve gülünç bir şekilde tekrarladığı bu talep ve söylemler, karşısında duygusal olarak dengeli ve dayanıklı bir insan olduğunda, toksik ve manipülatif insanın kıçına tekmeyi yiyip kapının önüne konulması ile, aşamayacağı şekilde ghostlanması ile sonuçlanır.

Duygusal olarak dengeli ve dayanıklı olmayan, çocukluklarından itibaren sevilmek ve değer verilmek için böyle şeyleri kabul etmeleri gerektiğine inanmış, kabul edilmek için sorumluluk ve suç kendinde olmasa bile bir şeyler yapması gerekenin kendisi olduğuna inanmış, duygularını yönetemeyen ebeveynlerinin gazabını üzerlerine çekmemek ya da onlar tarafından ihmal edilmemek için sürekli onların duygularının sorumluluğunu yüklenmiş insanlarsa, sevilmek ve değer verilmek için başka çareleri olmadığını düşünerek, bu talepleri sırtlarına alırlar. Kendilerini kullanan ve manipüle eden toksik partner için üzülürler, ona yardım etmeye çalışırlar ve bunun için bizzat bu insanın üzerlerinde uyguladığı istismara boyun eğerler.

Bu zihin yapısındaki birçok manipülasyon kurbanı, bunu bir güç olarak bile görür.  Birçoğu bütün bu istismara dayanarak, yeterince acı çekerek, toksik partnere onu ne kadar sevdiklerini ispatlayabileceğini ve birgün onun tarafından istismarsız ve acısız bir şekilde sevileceğini umar. Ama maalesef toksik partnerin elinde istismar edilen patner ne yaparsa yapsın ve ne kadar uzun süre yaparsa yapsın, hiçbir zaman, toksik partnerin umrunda olmayacaktır. Toksik partner bir ihtimal karşısındakini istismar ettiğini kabul etse bile, unutmayın bu düşük bir ihtimal, partnerin bu istismarı sonuna kadar hak ettiğini, ona onun yüzünden böyle davrandığını söyleyecektir.

Bu yolun sonunda mutluluk yok. Birgün birdenbire ya da zaman içinde, artık mutlu bir ilişki yaşamanızı sağlayacak bir dönüşüm asla olmayacak. Böyle bir ilişkideyseniz tüm emeğiniz ve zamanınız, dipsiz bir kuyuya akıyor ve emeğinizin karşılığını asla alamayacaksınız.

Narsist bir kadın ya da erkekle ilişkilerde çok görülen suçluluk hissettirme, istisnaları olsa da, çoğu zaman diğer partnerde zaten varolan bir zayıflığın kullanılmasına dayanır. Burada istismar edilen partnerin, çocukluktan öğrendiği bir başkalarının sorunlarını kendi sorunu yapma, kendi sırtına alma, kendi sorumluluğu haline getirme problemi vardır. Böyle bir zaafı olmayan insan, narsistin suçluluk manipülasyonuna “mal mıdır nedir?” diye tepki verirken, böyle bir zaafı olan insan, narsistin suçluluk hissetirmek için dediklerine dünden razıymış gibi inanır.

İyi olan şu ki, böyle sağlıksız bağlanma stilleri çok erken çocukluktan gelseler bile, sebepleri ve neden olduğu yaralar bilinç seviyesine çıkarılarak iyileştirilebilirler. Bu, söylemesi kolay yapması oldukça zor bir şey olsa da, ilişkilerde istismara dünden razı bir şekilde girmemek için, içinden geçmeniz gereken bir süreç.

Fakat bazı insanlar, başka insanların duygu yönetimini yüklenmeyi bırakmak istemez çünkü öz değerlerinin, oynadıkları bu role bağlı olduğunu düşünürler. Böyle bir insan, partneri tarafından istismar edilmeyi istemez ama öz değerini karşısındakinin tüm duygularının sorumluluğunu almaya endekslemenin, hemen hemen her zaman duygusal istismara gittiğini anlamaz.

Bir insan diğerinin duygularının sorumluluğunu sırtına aldığında, diğer insan her kötü veya üzgün hissettiğinde, bunun suçunu da yüklenir. Durumun doğası gereği, suçu üstüne almaktan kaçış yoktur. “Bu insanı mutlu etmek benim görevim ama bu insan mutsuz ise bu benim suçum değil” diyemezsiniz. Eğer bir insanın mutluluğu sizin göreviniz ise, mutsuzluğu sizin suçunuzdur.

Tabii ki gerçekte, bir insanın mutlu olması sizin göreviniz değil. Her yetişkin insanın mutluluğu, o yetişkin insanın kendi görevidir, mutsuzluğu ise kendi suçudur. Hiçbir yetişkinin, başka bir yetişkini, mutluluğunu görev edinmeye zorlamaya hakkı yoktur.  Başka bir yetişkinin mutluluğunu üzerinize almamak, istismar ya da kötülük değildir.

Örneğin bir romantik ilişkiye devam etmek istemiyorsanız, karşınızdaki insanı, o üzülecek ya da üzülüyor diye terk edemediğinizde, karşınızdaki kişinin mutluluğunu göreviniz haline getiriyorsunuz. Kendi ihtiyaçlarınızı ve geleceğinizi düşünmeniz ise otomatik olarak suç, suçluluk duymanız gereken bir şey oluyor. Oysa her yetişkin insan, reddedilme ve terk edilme ile kendi başına, kendi duygularını yöneterek başa çıkma ile görevlidir. Bu görevi üstlenmeyip, ayrılmak istediniz diye suçlu veya kötü bir insan değilsiniz.

Aslına bakarsanız bir insanın sizi koltuk değneği gibi kullanmasına izin vermemeniz, o insanın ruhsal ve duygusal olarak gelişimine katkı sağlar ve o insana yaptığınız bir iyiliktir. Bu insanın kendi duygusa gücünü yönetmesi için onun duygu yönetimini üstlenmemek, o insana verebileceğiniz en iyi hediyelerden biridir.

Toksik ve istimara uğranan bir ilişkiden, suçluluk hissi nedeniyle çıkamamak, hemen her zaman, ilişki sırasında karşı tarafın duygularını çok fazla ve sağlıksız bir oranda görev edinmekten kaynaklanır. Bu da hemen her zaman kişinin özdeğer eksikliğini, partneri tarafından kullanım değeri ile karşılamaya çalışmasından kaynaklanır.

Toksik ve istimara uğradığınız bir ilişkiyi bitirmek istediğinizde, istismarcı partneri çok üzdüğünüzü ya da onun hayatını mahvettiğinizi duyabilirsiniz. Tüm bu melodram içerikli suçlamalar, sizin kendinizi düşünme cüreti gösterdiğiniz için yoğun bir suçluluk hissetmeniz için tasarlanmış manipülasyonlardır.

Burada ilk yapmanız gereken şey, şunu ortaya çıkarmak: Gerçekten suçluluk mu duyuyorsunuz yoksa suçluluk hissini, bu kişinin birgün size istediğiniz değeri vereceği fantezinize sarılmak için mi kullanıyorsunuz? Bunu yaparken, bu kişinin size istediğiniz değeri asla vermeyeceğini aklınızdan çıkarmayın.

Eğer gerçekten suçluluk duyduğunuza karar verirseniz, kendinize şu soruları sorun:

“Yetişkin bir insan, kendi davranışlarının sonuçlarını yaşamak istemiyor diye, neden siz suçluluk duyuyorsunuz?”

Eğer kendi davranışları yüzünden mutsuz olduysa, öyle davranmamalıydı.

“Neden, daha iyi davranılmayı hak ettiğinizi düşünüyorsunuz diye suçluluk duyacaksınız?”

Eğer daha iyisini hak ettiğinizi düşünmüyorsa, sizi çok da umursamıyor demektir.

İlişkinize dışardan bakarak bu soruları tekrar sorun.

“Ahmet, Selin’e kötü davranıyor, bağırıyor, küfrediyor, sürekli kavga çıkarıyor. Bu durumda Selin, Ahmet’i terk ederse, bu Ahmet’in suçu mu, Selin’in mi?”

“Selin, kendisine daha iyi davranılmasını istediği için suçlu mu?

Selin’in kendisini düşünerek Ahmet’i terk etmesi suç değil. Ahmet ne kadar üzülürse üzülsün suç değil. Bunu iddia edenler, Ahmet ya da Ahmet’in arkadaşı, Selin’in hayatından hemen atması gereken toksik insanlar.

İlişkide neyin sizin suçunuz, neyin onun suçu olduğunu yazın. Eğer sizin suçunuz olan şeylerin listesi çok kısa ise, neden tüm suçu üstünüze almanız gerektiğini hissediyorsunuz? Bunu düşünün çünkü sorununuzun kaynağı tam olarak bu temel inanç.

Neden böyle davranılmayı hak ettiğinizi düşünüyorsunuz?

Böyle davranılmayı hak etmiyorsanız, neden size böyle davranılmasına izin veriyorsunuz?

Bunları düşünmeye başladığınızda, asıl şeytanın karşınızda değil içinizde olduğunu, içinizdeki bu şeytanı sizi kullanmak üzere karşınızdaki hastalıklı insana yönelttiğini göreceksiniz. O kişiyi hayatınızdan atmak tabii ki içinizdeki şeytana büyük bir darbe vuracak ama asıl savaş içinizde, dışarıda değil.

Bu arada önemli bir suçluluk hissettirme manipülasyon aracı da göstere göstere, bak beni ne kadar üzdün, yıprattın diye ağlamaktır.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize özellikle de toksik ilişkiler rehberi kitabına bakabilirsiniz.

 

Üniversitede ilk yılımın yarısı bitti ve bir türlü kız arkadaş bulamadım. – Vaka çalışması

Bu vaka çalışmasını, Patreon’da yayınlamıştım. Her 3-4 ayda bir oradaki yayınlardan bir tanesini, ücretsiz üyelere açıyorum. Ücretsiz üye olarak oradaki ücretsiz üyeler için açık yayınlara da erişebilirsiniz.

Üniversiteye yeni başlamış bir takipçi, ilk senesini yarılamasına rağmen kız arkadaş bulamadığını ve bunun ne kadar kötü bir durum olduğunu soruyor ve ben de cevaplıyorum. Sonra da kadınların kıçı, onların kıçını kaldıran bir beta sürüsü yüzünden kalkık sanan bir elemanı, siteden atmak yerine cevaplamışım nedense.

Vaka çalışmasını dinlemek için:

Üniversitede ilk yılımın yarısı bitti ve bir türlü kız arkadaş bulamadım. – Vaka çalışması

Beni hor görerek terk eden eski sevgilim bana geri dönmek istedi – vaka çalışması

25 yaşındayım ve eski kız arkadaşımla, bir buçuk senelik bir ilişkim olmuştu.

İlişki aşırı dramalı başladı ve devam etti. Sürekli kavga ediyorduk, ikimizin de güvensizlikleri tavan yapmıştı. Öyle ki ilişkinin ilk aylarında yemeden içmeden kesildim, kaygı içinde yaşamaya başladım. İşime odaklanamaz, düzenli olarak gittiğim spor salonuna gidememeye başladım.

Hiç girilmemesi, yanlışlıkla girilmiş ise hemen çıkılması gereken toksik bir ilişkiymiş. Ama toksik olan o mu, sen misin yoksa ikiniz birden mi toksik insanlarsınız, onu göreceğiz.

Bütün gün bir mesaj gelmiş mi diye telefonuna bakıyordum ve mesajlaşarak bile günlerce kavga edebiliyorduk. O zamanlar bu ilişki devam etsin diye elimden geleni de yapıyordum.

Sanırım o da ilişki devam etsin istiyordu zira bir süre sonra kavga etmekten bıktık. İlişkide kavgaların sıklığını takip etmeye, belli kurallar koymaya ve daha az kavga edip daha çok konuşmaya çalıştık. İlişki yavaş yavaş daha iyiye gitmeye başladı. Yemek yemem, spor salonuna gitmem ve işe odaklanmam iyileşti.

Kadınlarla başarılı bir adam değilim ama artık iyi kötü bir ilişkim olmuştu ve kız arkadaşımla ilişkim de iyi bir ilişkiye dönmeye başlamıştı. Fakat kız arkadaşım sanırım drama olmadan yaşayamayan biriydi. Bir süre sonra beni ve ilişkimizi, arkadaşlarının erkek arkadaşları ve ilişkileri ile karşılaştırmaya ve şikayet etmeye başladı. Hızını alamadı, ilişkimizi Instagram’da gördüğü ilişkilerle karşılaştırmaya başladı. Yok efendim onun erkek arkadaşı ilişkilerinin daha ikinci ayında çok pahalı bir hediye almış, yok şu kız erkek arkadaşı ile yaşamaya başlamış, yok şunlar tatile çıkmışlar, şurada yemek yemişler. Tabii ki hepsinin ortak noktası, bizim neden böyle olmadığımız daha doğrusu benim neden böyle olmadığımdı.

Kız arkadaşının içindeki kaosu yönetmeyi beceremediği için, dışarı daha doğrusu senin üstüne kusmadan rahatlayamayan birine benziyor. Sanki ilişkinizdeki kaos durulduğu için, dışardan kaos ithal etmek zorunda kalıyor gibi.

Bir keresinde bir arkadaşının erkek arkadaşı ona çok pahalı bir saat aldığı için benim önümde ağlamıştı.

Kaç birader kaç! Topuk topuk kaç. Böyle bir kadından ayrılmak zor olabilir özellikle de kadınlarla başarısız ve kendisini sevilmeye layık görmeyen biriysen. Ama bu kadınla kalmak, ayrılmaktan çok daha zor ve acılı.

Onu nasıl mutlu edeceğimi bilemiyordum. Sanırım hormonal problemleri vardı.

Onu nasıl mutlu edeceğini bilemiyorsun zira onu mutlu edemezsin. Problemleri hormonal değil, psikolojik olmalı. Bu insanın mutsuzluğu içsel ve içsel olarak iyileşerek mutlu olabilir. Bu zor yola girmeyi göze alamadığından ya da bunun farkında bile olmadığından, içindeki kaosu, erkek arkadaşının çözmesini talep ediyor. Ama sen ne kadar çözmeye çalışırsan çalış, sadece kendisinin çözebileceği bu sorunu çözemezsin. Tam tersi sen çözmeye çalıştıkça, talepleri artar.

Sonunda yine bilmem kimin çıktığı bir tatil sonrası bunalıma girince, beraber para biriktirip tatile çıkmaya başladık. Bir süre mutlu oldu ama sonra biriktirdiğimiz paranın yetmemesinden şikayet etmeye, tatili yurt dışına kaydırıp uzatarak, çok büyük bir masraf çıkarmaya başladı. Sonunda ben 40 bin lira biriktirdim, o ise 5 bin lira. Toplam ihtiyacımız olan daha fazla olduğu için tatili bütçemize uydurma kavgaları başladı. Ben bütçemize göre tatil yapalım diyordum o ise tatil isteğimize (isteğine) göre bütçe ayırmamı. Sonunda 100 bin liralık bir masraf çıkardı ve erkek olarak hepsini benim ödemem gerektiğini, onun biriktirdiği parayı ise ikimiz için, geleceğimiz için biriktireceğini söyledi. Evlendiğimizde kullanır mışız.

Oha. O paradan bir kuruş kullanamazsın.

Ben karşı çıkınca, kısa süre kavga ettik ve benden ayrıldı.

Güzel. Senin ayrılman lazımdı ama kimin ayrıldığı önemli değil. Bu kızı asla geri almaman lazım. Kızın kaosu içinde, içsel. Dışsal şeylerle, çabayla söndüremezsin. Sen taviz verdikçe, çabaladıkça, kızın içindeki yangın sönmüyor ve kız, “bu benim ruhsal problemim, benim terapiyle çözmem” lazım demediğinden, “bu adamın çabası yetmiyor, daha fazla çabalamalı” gibi embesil bir düşünce döngüsüne giriyor.

Ben tabii o zaman ayrıldığıma sevineceğime, kendimi yetersiz hissederek internette arama yapmaya başladım. Daha iyi iletişim diye ararken sizin uzun süreli ilişkilerde iletişim sanatı yazınızı buldum. Benim durumum o yazıyla alakalı değildi ama siteyi keşfetmemi ve okumaya başlamamı sağladı. Bu arada sizden no contact kuralını öğrendim ve uygulamaya başladım. Gerçi kızın Instagramını sürekli takip ettiğim için, sen no contact yapmadığımı söyleyeceksin.

Söyleyeceğim zira no contact yapıyor olmak demek, üç ayağı ile de yapıyor olmak değil. İki ya da bir ayak yetmez. Bu ayaklar (1) kıza ulaşma, (2) kızdan haber alma ve (3) kendi hayatına odaklan.

Kıza asla ulaşmıyordum ve kendi hayatıma odaklanmak için çok büyük bir çaba harcadım. Yine yemeden içmeden kesilecek noktada idim ama spora, işe devam ettim. Tavsiyeniz üzerine, bir sosyal hayat kurmaya başladım. Gerçi bir şey kuramadım ama bu çaba beni psikolojik olarak rahatlattı.

Rahatlatır zira sen sosyal hayata sahip değilsen, kızlarla etkileşime girmiyorsan, zihnin sana bakıp, “bu adam böyle giderse hayat boyu yalnız kalır, bu kız tek şansı” diyor. Sen sosyalleşme yoluna girip bu yolda direttiğinde zihnin “bu adam böyle giderse yalnız kalmayabilir, bu kız tek şansı değil” demeye başlıyor.

Bu arada o, instagramda insanların gözüne hayatının ne kadar da güzel olduğunu sokmaya çalışıyor.

Bir insan instagramda ne kadar çok mutluluk sergiliyorsa, genellikle gerçek hayatta o kadar mutsuz oluyor. Ama senin kızın rahatlama evresinde kızı takip etmen çok sakıncalı. Zira zihnin bu gördüklerini “bensiz çok mutlu, hemen unuttu” diye kaydediyor.

Fotoğraflarda yoktu ama fotoğraflarda girdiği gece hayatında yeni erkeklerle takılmıyor olma ihtimali azdı. Barlardan, gece kulüplerinden ve bazen gündüz buluşmalarından, karşısında oturan kadın mı, erkek mi anlayamayacağın şekilde fotoğraflar atıyordu.

Bu arada bizim planladığımız daha doğrusu onun planlayıp bana ödetmeye kalktığı tatile de gitti. Öğrenci haliyle o parayı nereden buldu bilmem.

Hayırsever, gönlü zengin bir vatandaşımız sponsor olmuştur.

Benim onu ezik ezik izlemem, seninle konuşmama kadar sürdü. Beni, kızın hayatını stalklamam için ikna ettin. Bana “kızı instagramda stalklamak, senin her gün onun mahallesine gidip, bir köşeden gizlice onun hayatını izlemen gibi bir şey” demiştin. “Bunu kafanda canlandır ve kendini nasıl küçülttüğünü gör” demiştin. Gerçekten kafamda canlandırdım ve kızı hemen takipten çıktım.

Ben bu arada aylarca sosyalleşmenin, düzenli sporun ve çalışmanın sonuçlarını almaya başladım. Yeni kızlarla tanıştım, eskiden bir senede karşılaştığım yeni kızla bir haftada karşılaşır hale geldim. Hiç sosyalleşmeyen adamın, yeni başladığı sosyalleşmenin ekmeğini yemeye başlaması 8-10 ay sürebilir demiştin. Bende de neredeyse o kadar sürdü.

Ama itiraf edeyim, yeni kızlara şans vermeye zorlama konusundaki tavsiyeni dinlemedim. “Önce yürürsün, istek sonra gelir” tavsiyeni dinlemedim. Kendimi “hala rahip modundasın” diye kandırdım.

Rahip modu maksimum 4-5 ay sürer. 4-5 aydan fazlası, kadınlardan kaçmaya girer.

Ve birgün artık aklıma hiç gelmemeye başlayalı haftalar olmuşken, gece telefonuma bir mesaj geldi. Mesaj eski kız arkadaşımdandı. Ne yalan söyleyeyim, onca zamandır aklıma bile gelmemesine rağmen, mesajın kimden geldiğini görünce kalbim küt küt atmaya başladı.

Bir saat kadar cevap versem mi, vermesem mi diye düşündüm ve sonunda cevap verdim. “Selam ne haber yazdım?” Beni özlediğini söyleyen bir mesaj ile devam etti ve buluşma teklif etti.

Sakın.

Aslında o teklif etmese bile ben edecektim. Hatırlamazsın ama bu kızı pas geç, sana ulaşmasına izin verme, ulaşırsa da buluşma demiştin. Ben birden tüm kırmızı alarmları, kızın benden ayrılıp başka erkeklerle görüşmesini (direkt bir kanıtım yok ama bunu yaptığı barizdi) görmezden geldim. O boktan ilişkinin en güzel günlerini düşünmeye başladım.

Manipülatif, toksik insanların akıl oyunları yazısından:

Manipülatif ve istismarcı kişiyi terk etmeyi gerçekten zorlaştıran bir şey daha var. Toksik kişi her zaman o kadar da kötü biri değil. Aslına bakarsanız benim gördüğüme göre, manipülatif ve istismarcı kişi ilişkinin yarısında berbat biri ama ilişkinin kalan yarısında da gayet iyi, en azından iyi olmaya çalışan biri.

Manipülatörlerin, aralıklı pekiştirme tekniğini doğal bir şeymiş gibi kullanabilmeleri gerçekten çok ilginç.

Ama senin durumun daha kötü zira yukarıdaki bölüm en azından o ilişki içinde olanlar için. Sen ise ilişkiden aylar sonra, iyileşme sürecinin sonuna doğru ilerliyordun.

Sonradan öğrendiğime göre ortak bir arkadaşımız ona, benim harika göründüğümü, işte yükseldiğimi söylemiş. Beni bir kızla görmeye başladığını da eklemiş. Evet tam yeni bir kızla görüşmeye başlamıştım. Bana ulaşmasını tetikleyen de muhtemelen bu oldu.

Bu kızla buluşarak çok büyük bir hata yapıyorsun.

Buluşmada çok sıcaktı, sonra bana gelmeyi kendisi zorladı ve evde resmen onun zoruyla birlikte olduk. Bana seksten sonra bana bir zihin açıklığı geldi 🙂

Gavur dilinde, “post nut clarity” dediği, Türkçe’ye “boşaldıktan sonra gelen zihin açıklığı” ya da bir çok durumda “boşaldıktan sonra gelen pişmanlık” diye çevirilebilecek bir kavram var. Kanın aşağıdakinin başından, senin başına çıkması ile gelen bir zihin açıklığı diyebiliriz. Aslında son çevirdiğim daha iyi bir yaşam kitabında Dr.K burada tabii ki kanın bacak arasından beyne çıkmadığını, boşalma öncesi hedefe kilitlenmişken beynin bilişsel taraflarına giden kanın azalıp, hayvani taraflarına giden kanın arttığını ve boşalma sonrası ise tam tersi olduğunu söylüyor. Çoğu insanın abazan ve ibre 200’deyken kontrol, plan ve temkin gibi bilişsel yeteneklerini kaybettiğini biliyoruz.

Kafamda tüm o saçma sapan kavgalar, beni saçma sapan bir nedenle terk etmesi, sonrasında Instagram’da sergilediği ve kucaktan kucağa bir yaşamı çağrıştıran hayat geçmeye başladı. Kucaktan kucağa olduğuna dair bir şey duymadım ve görmedim ama, öyleymiş gibi görünmesi bile tek başına büyük bir hata bence.

Evet öyle.

Ben tavana bakmış bunları düşünürken, kendisi de zamanında beni ezmek için kullandığı çiftlerin birer birer nasıl duvara tosladığını anlatıyordu. Yok o pahalı hediye alan adam sonra o kızı aldatmış da, yok tatile Bali’ye götüren adam meğer borç almış ve sonra ödeyemeyince zor duruma düşmüşte, vs. vs.

Kucağımda birdenbire aşk bombardımanı ve gelecek planları yapmaya başladığını görünce kendisine, artık bir ilişkiye giremeyeceğimizi söyledim.

Orada o şekilde geçiştirip de dışarıda ve en iyisi mesajla söyleseydin keşke. Bir sürü manipülasyon duymak zorunda kalmazdın.

Hemen hüngür hüngür ağlamaya başladı.

Ağlayan kadınlarla ilgili daha yeni bir yazı yazmıştım.

Ve ağlarken güya bana iltifat ettiğini sanarak itiraf etti: Benden sonra flört ettiği tüm o adamların çok boş insanlar olduklarını, benimle olan ilişkinin çok değerli olduğunu, “bizi” çok özlediğini, vs. söylemeye başladı ama …

Tabii senin kafa “senden sonra “flört ettiği” adamlar kısmını duyunca gerisi hikaye oldu 😀

ben “flört edilen boş adamlar” kısmını duyunca zaten gerisini boş gözlerle dinledim. 

Aslına bakarsan kızın eline erkek eli değmese bile kızı geri almaman lazım.

Beni tüm o kendini beğenmişliği ile terk eden kız, birdenbire “bize bir şans daha ver” ağlaya ağlaya yalvarmaya, “değişeceğim, terapiye gideceğim” diye sözler vermeye başladı.

Bu kızı geri almazsan, kıza söz verdiği şeyleri yapması için motivasyon verirsin yani kıza da iyiliğin dokunur.

Pişman olsun, geri dönsün fantezilerim olmuştu. “Abi pişman olsun istiyorum” dediğimde bana “o zaman en hızlı şekilde unut, pişman olması bile umrunda olmayacak hale gel, o zaman pişman olabilir” demiştin. Fantezim gerçekleştiğinde kıza karşı bir şey hissetmediğim için, önümdeki tiyatrodan hiç zevk veya ego tatmini almadım. Allah var, kötü de hissetmedim zira kendi etti kendi buldu. Ben aslında bir yandan bunları dinliyor bir yandan da bitse de gitsek diye bekliyordum.  

Pişman olsun fantezileri, kıza olan sevginiz sönünce geçiyor. Umrunuzda olmuyor.

Ağlaması dursun diye düşüneceğimi söylemek zorunda kaldım. Gece boyunca tüm uğraşlarına rağmen çeşitli bahaneler ile bir daha seks yapmamayı başardım. Sabah kızı gönderdim ve bana ilk mesaj attığında da “düşündüğümü, bu işin olmayacağını” söyleyerek kendisini bir daha görmek istemediğimi, ama söz verdiği gibi terapi göreceğini umduğumu söyledim.

Değişeceğim yalvarmalarına ise, “olay o değil, sorun sende değil ben eskisi gibi hissetmiyorum” diyerek karşı koydum. Sonrasında bir hafta ulaşıp beni ikna etmeye çalıştı. Önce kibarca uyardım ama dinlemeyince, engelledim. Bundan sonra çirkinleşti ve bana “şu an görüştüğün kıza benimle yattığını söyleyeceğim” gibi tehditler savurmaya başladı. Görüştüğüm dediği kızla aramızda bir şey yok ama bunu ona söylemedim. 

Sonra bir ara evime geldi, kapıyı açmadım. Kapının önünde ağlamaya başlayınca da sakin bir şekilde eğer sorun çıkarırsa polis çağıracağımı söyledim ve korkup kaçtı.

Bu da böyle bir hikayemdir. Google bana sizin siteyi göstermeseydi böyle güçlü olabilir miydim bilmiyorum. Sana da teşekkürü borç bilirim abi.

Hikayeni paylaştığın için ben teşekkür ederim. Sonunda doğru olanı yapmışsın. Tek eleştirim, bu kızla buluşman, bu kadar drama çekmen gerekmeyecekti. O da senin kendini rahip moddayım diye kandırıp aç bırakman ile alakalı.

Umarım bir daha deneme yapmaz. Bunu vaka çalışması olarak yayınlayabilirsin.

Yayınladım gitti.

Sorularınızı bana uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Youtube, Spotify ve Patreon kanallarımızı da takip etmeyi unutmayın.

 

Bir duygusal yatırım şelalesi olarak “papatya falı” bakmak

Hoşlanılan kızın davranışlarından papatya falı bakmak, özellikle arkadaş çevresinden, sınıftan ya da iş yerinden bir kızdan hoşlanan ve bu kızla ilişki isteyen erkeklerin çok düştüğü bir durum. Papatya falının bu tür bir dinamikte daha yoğun olmasının nedeni, hoşlanılan kızın zaten arkadaş, sınıf arkadaşı ya da iş arkadaşı olarak yakın ve sıcak davranmasının yanında, bu tür bir ortamda hızlı ve daha direkt ilerlemek zor olduğundan, işin olumlu ya da olumsuz nihayetine varmasının haftalar ve bazen aylar sürebilmesi.

Bu süre içerisinde kızın davranışlarının hoşlanma mı, arkadaşça bir ilgi mi olduğunun analizini yapmaya çalışan erkek, kendini papatya falı bakarken buluyor.

“Aysel bana diğerlerinden daha fazla yakın. Seviyor.”

“Aysel bana diğerlerinden daha yakın ama Aysel bana kanka dedi. Sevmiyor.”

“Kanka dedi ama dün omzuma dokundu. Seviyor.”

“Dün omzuma dokundu ama bu sabah Ahmet’in de omzuna dokundu. Sevmiyor.”

“Bu sabah Ahmet’in omzuna dokundu ama senin omzuna 3 saniye 9 salise dokundu. Ahmet’in omzuna 2 saniye 5 salise dokundu. Seviyor.”

“Benim omzuma daha uzun süre dokundu ama iş dışında hiç mesaj atmıyor. Sevmiyor.”

“İş dışında hiç mesaj atmıyor ama sigara içerken hep benim yanıma geliyor. Seviyor.”

“Sevmiyor, seviyor, sevmiyor, seviyor …”

Yaklaşık 2 yıl kadar önce duygusal yatırım yayını yapmıştım ve bu yayın Erkek Adam Youtube kanalının en popüler yayınlarından biri oldu. Orada duygusal yatırım kavramından bahsetmiştim ki, eğer bu yayını henüz izlemediyseniz izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.Bu arada konuyla alakalı olarak, henüz okumadıysanız, bu kızın amacı ne yazısını da okuyun.

Burada, oradaki duygusal yatırım tanımını tekrarlayayım:

“Romantik olarak ilgilendiğiniz kişiye duygusal yatırım yapmak demek, o kişinin sizin düşünce ve duygularınızı meşgul etmesi demek. Ondan hoşlanmak ya da onu sevmek demek değil.”

“Bir ilişkinin en başından en sonuna kadar, erkeğin duygusal yatırımı, kadının duygusal yatırımından bir tık altta olmalıdır (çok az olmalıdır ya da hiç olmamalıdır değil).”

(Bu arada kadınlar için parantez açayım: Sizin duygusal yatırımınız bir erkekten bir iki tık yukarıda olabilir ama çok yukarıda olursa siz de kaybedersiniz.)

Yakınınızda olan bir kızın davranışlarından papatya falı baktığınızda, o kız sizin düşüncelerinizi ve duygularınızı, olması gerekenden çok fazla oranda işgal ediyor. Bu durumda da, eğer kız başından size çok fazla duygusal yatırım yapmış değilse, daha baş başa buluşmadan, kızdan çok daha fazla duygusal yatırım yapmış oluyorsunuz. Bu da, o kızla olma ihtimalini azalttığı gibi, kendi aşırı ilginizi kıza yansıtarak yani onun davranışlarında bulmaya çalışıp, gerçekliği eğip bükme pahasına “bularak”, size ilgisi arkadaştan öteye olmayan bir kızla ilgili hayal dünyasında debelenmenize, hayalleriniz yıkıldığında ise aylarca kendinize gelememenize neden olabilir. Yani papatya falı, hem olabilecek işin olmamasını sağlamanıza, hem de olmayan şeyi var gibi görerek gündüz düşlerinde uçmanız, sonra soğuk gerçeğe uyanınca çok yüksekten yere çakılmanıza neden olabilir.

İş yerindeki bazı kadınların size sıcak davranması ve hatta diğer erkeklerden daha sıcak davranması, bunu romantik ilgi sanarak fazla uçan birçok erkeğin acı yoldan öğrendiği gibi, kadının sizinle arkadaşlıktan öte bir şey istediği anlamına gelmez. Bu nedenle kadın size ne kadar yakın olursa olsun, davranışlarından papatya falı yapmayı bırakmanız lazım. Papatya falı ile romantik ilgiden emin olamazsınız, ne kadar yaparsanız yapın da olamayacaksınız.

Peki ne yapacaksınız? Ben iş arkadaşına, sınıf arkadaşına ya da yakın arkadaş grubundaki kızlara yürünmesini tavsiye etmiyorum ama bu konuda çoğu erkek beni dinlemediği için yapmanız gereken şeyi söyleyeyim.

İlk yapmanız gereken şey, kızın yaptıklarından anlam çıkarmayı bırakmak olmalı. “Şunu yaptı benden hoşlanıyor mu?” soru kafanızda belirdiğinde, analiz sürecine girmek yerine, ayna karşısına geçin ve kendinize şunu söyleyin: “Bu davranıştan benden hoşlanıp hoşlanmadığını anlayamam.”

İkinci yapmanız gereken şey, hoşlandığınız kızla iş, sınıf veya arkadaş grubu içinde bir iki tık daha yakın olmak. Burada diğerleri ile hiçbir şey paylaşmamanız ve hatta diğerleri sizin arkadaştan fazla olduğunuzu söylediklerinde inkar etmeniz gerekiyor. Çoğu erkek büyük bir hata yapıyor ve iş arkadaşlarına bu konuyu açıyor ya da itiraf ediyor. Eğer herhangi bir aşamada bunu yaparsanız, arkadaşlarınız, tüm iyi niyetleri ile ya da bazıları kötü niyetle, bu işin olmaması için ellerinden geleni yaparlar.

Eğer kız size daha yakınsa zaten birinci aşamayı geçmişsiniz demektir.

Üçüncü aşamada, kızla dışarıda buluşmaya başlayın ve dışarıda flört edin. İş yerinde, arkadaş grubu içinde flört etmeyin. Baş başa buluşmalara geliyorsa ve sizden hoşlanıyorsa, o iş olur zaten. Bu tür bir flörtün farkı, dışarıdan bir kadınla olana göre yavaş olmadısıdır. Yani fiziksele gidiş bir iki tık daha yavaştır.

Bunun friendzone olacağını iddia edecek insanlar çıkacaktır. Bu evet arkadaş olarak başlamak demek ama unutmayın, siz zaten arkadaş olarak başladınız. Burada eğer işi 3-4 haftanın üstüne uzatmazsanız ve reddedildiğinizde şapkanızı alıp gitmeyi bilirseniz (reddedildiğiniz aşamadan sonra sizin diğerlerinden daha sıkı olan “arkadaşlığınız” bitti, eskisi gibi devam ederseniz o zaman gerçekten friendzone olursunuz).

Bu baş başa buluşmalar ve eğer kız daha fazla başlatıyorsa özel mesajlaşmalar haricinde yok kız omzuna dokunmuş, sürekli bakmış, arkadaş grubunda hep yanına oturmuş, imalı instagram storyleri atmış, hiçbir önemi yok. Bunlardan papatya falı bakmayın.

Analiz felci genellikle, bir değişkenin değerini bulmak için, diğer değişkenlerinin değerini gerçek dünyada aksiyon alarak bulmanız gereken bir denklemi, aksiyon almadan yani diğer değişken değerlerini bilmeden kafanızda çözmeye çalışmaktan olur.  X + Y + Z = 1. X’in değerini merak ediyorsunuz. Y ve Z’yi aksiyon alıp bulmadan kafada X nedir diye çözmeye çalışmak, analiz felcidir.

Örneğin, evin anahtarını arabada mı unuttum, kapının üstünde mi yoksa kahvaltı yaptığım dükkanda mı denklemini (Kapı + Araba + Kafe = 1), bütün gün araba ve kafede unutup unutmadığınızı hafızanızı zorlayarak bulmaya çalışabilirsiniz ya da arabaya ve kafeye gidip kontrol ederek de bulabilirsiniz. Böylece 5 dakikada arabaya inip orada bulacağınız anahtar kapının üstünde mi diye bütün gün stres olmazsınız, kafa patlatmazsınız.

Romantik ilişkilerde de, kızın sizden hoşlanıp hoşlanmadığını, gerçek dünyada baş başa buluşmaların nereye gittiğine bakmadan bulmaya çalıştığınızda, analiz felcine girersiniz ve papatya falı bakarsınız. Bazıları bu nedenle gidip burç okur, fal baktırır, arkadaşların ağzını arar, vs. Ama bütün bu süreç sizi karşınızdakine, aranızdaki ilişkinin olduğu aşama için çok abartı olacak şekilde aşık eder. Benjamin Franklin yasasını unutmayın:

“A kişisi B kişisi için ne kadar çok şey yaparsa, A kişisi B kişisine o kadar çok aşık olur, tersi olmaz.”

Peki ya iş, sınıf veya arkadaş dinamikleri yüzünden kızı baş başa dışarı çağıramıyorsanız veya çağırsanız bile yürüyemiyorsunuz. O zaman o kızı radarınızdan çıkaracaksınız. Bu kolay olmayabilir ama bu zor şeyi yapmazsanız, çok daha zor problemlerle, çok daha uzun süre boğuşmanız gerekebilir.

Sorularınızı bana uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Youtube, Spotify ve Patreon kanallarımızı da takip etmeyi unutmayın.

 

Bir kadının sizin için çok ağlaması sizi çok sevdiğini göstermez

“Bir kadın bir erkek için ağlıyorsa sevmiştir. Ama ağlayan erkekse, o kadını hiç kimse bir daha o erkek kadar sevemeyecek demektir.” “Aşkta gurur olmaz” kadar gerçek dışı olan bu saçmalığı duymuşsunuzdur. Bugün bir kadının ağlaması daha doğrusu ağlama şiddeti hakkında konuşacağız. Bu biraz kısa bir yazı olacak ama konu, kendi yazısını hak edecek kadar önemli.

Gördüğüm kadarıyla birçok erkek, bir kadının ağlama şiddetin çok yanlış ve genellikle manipülasyona uğramasına neden olan anlamlar çıkarıyor.

Devam etmeden önce, hangi bağlamda konuştuğumu, maalesef bazı düz adamlar için, açıklamam gerekecek. Burada konuştuğumuz bağlam, ilişkide bir anlaşmazlık ya da çatışma durumu. Yoksa bir kadının çok sevdiği bir arkadaşının ölüm haberini alması gibi durumlardan bahsetmiyoruz tabii ki. Ve aynı zamanda bir kadının sizin için sizin görmediğiniz şekilde çok ağlamasından da bahsetmiyoruz. Öyle bir şey kulağınıza geliyorsa burada bir hile olabileceğini de düşünmenizi tavsiye ederim ama konumuz önünüzde ağlanması ya da size sürekli ağladığını söylemesi.

Bir erkeğin ilişki bağlamında bir kadının ağlaması ile ilgili yapacağı en büyük hatalardan biri, ağlamanın şiddetinin kadının üzüntüsü veya sevgisi ile doğru orantılı olduğunu sanmaktır. Şimdi size vereceğim tavsiyeyi ilke olarak edinirseniz, en sinsi ve karşı konulması manipülasyonlardan birine düşmezsiniz:

Bir kadın ile ilişkinizde anlaşmazlık ya da çatışma olduğu durumlarda, kadın ne kadar çok ağlıyorsa ona o kadar az acıyın. Eğer illa birine acıyacaksanız, ağlasa bile ağlamasına karşı koymaya çalışan kadına acıyın. Kadının ağlama şiddetinin çoğu durumda üzüntüsünün veya size olan sevgisinin göstergesi olmadığını, ağlama şiddetinin çoğu zaman sizi manipüle etme çabası ile doğru orantılı olduğunu bilin. 

Bakın burada kadın ilişki çatışmalarında her ağladığında sizi manipüle etmeye çalışıyor demiyorum. Ama aşırı, göstere göstere, sizi suçlu hissettirmek için tasarlanmış gibi duran ağlamalardan bahsediyorum. Yoksa kadınlar hormonal nedenlerle ortada bir şey yokken durduk yere de ağlayabilirler, gerçekten üzgün ya da kızgın olduğu için ağlayabilirler.

Burada özellikle ciddi tartışmalarda karşılaşacağınız ve sizi ne kadar sevdiğini ya da onu ne kadar üzdüğünüzü gözünüze sokmaya çalışan ağlamalardan bahsediyorum. Birçok erkek bu ağlamaları yoğun sevginin ya da üzüntünün göstergesi sanıyor. Bazen kadın ne yapmış olursa olsun, “beni bu kadar seven birini nasıl bırakırım” ya da “ben onu çok üzdüm, onu bırakırsam çok büyük bir suçluluk hissederim” diyerek kadını bırakamıyor.

Bunu ben özellikle bir erkeğin, kadının ciddi bir hatasını yakalayarak terk ettiği durumlarda görüyorum. Örneğin adam kızın geçmişte evli biriyle olduğunu yani birinin metresi olduğunu öğreniyor ve kızı terk ediyor. Sonra bana danışırken “abi sürekli ağlıyor, geçen gece sabaha kadar ağlamış, beni aradığında da ağlıyor. Ne yapacağımı şaşırdım, tamam büyük bir hata ama beni çok seviyor”. Seni çok sevdiğini nereden biliyorsun diye sorduğumda da sanki barizmiş gibi “ama abi çok ağlıyor, bu beni çok sevdiğini göstermez mi?”

Ciddi bir hatası ortaya çıkan kadının çok ağlayarak ayrılığa direnmesi, onun sizi çok sevdiğini değil, muhtemelen çok ağlayarak en aleyhine durumlardan bile yırtmayı öğrendiğini gösterir. Bu gibi durumlarda çok ağlamak bana göre kırmızı alarmdır. Siz kıza yanlış yapıyor olsanız bile normal bir kadın biraz ağlar, biraz karşı koyar ama sonra “ne halin varsa gör” diye sizin peşinizi bırakır. Sürekli ağlayan, çok ağlayan ise genellikle normal bir kadın değil, manipülatif bir kadındır.

Bunu erkekler de yapıyorlar bu arada. Burada ve konuşmalarda kızın önünde ağlayıp sızlayan çok erkekle karşılaştım. Ama erkek ağladığında (bağlamımız hala ilişki anlaşmazlıkları ve çatışmalar), kadınlarda dürtüsel bir şekilde o erkekten soğurlar. Yani erkeğin popüler kültürden öğrendiği ve “bana acırsa beni sever” tarzında bir ahmaklıkla, kadınların çocuklar için varolan anaçlığını yetişkin bir erkek olarak kullanabileceğini sanarak ağlaması, kadınlarda ters teper ve çoğu kadın bu manipülasyona düşmez. Ama kadının ağlaması maalesef erkekteki dürtüsel “koruma” içgüdüsünü harekete geçirir ve erkeğin kadına daha da fazla çekim duymasına neden olabilir. Fakat bu çekimin asıl kısmı suçluluk duygusudur.

Bir kadın aşırı şiddette ağladığında, ona karşı acımasız olun derken, “vurun gahpeye” tarzı bir şey yapın demiyorum. Yapmanız gereken iki şey var. Birincisi, “ah beni ne kadar seviyor, ne kadar çok üzülüyor” varsayıp erimekten kaçınmak. İkincisi, aşk bombardımanında olduğu gibi ağlama krizinde de, “bu kadın beni çok seviyor” diye erimek yerine soğumayı öğrenmek.

Sorularınızı bana uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Youtube, Spotify ve Patreon kanallarımızı da takip etmeyi unutmayın.

 

Kıza yürürken her tuşa bastım yine de olmadı – Vaka çalışması

Mahmut abi selamlar. Merkeze 2 saat uzak, küçük bir ilçede sportif, başka kadınlar tarafından da beğenilen ve dile getirilen ama iletişim anlamında kendimi bir tık eksik gördüğüm bir hekim olarak görev yapmaktayım.

Küçük ilçe olması dolayısıyla fazla kadın popülasyonu yok ve bu yüzden affına sığınarak “bir kız vardı” diyerek lafa giriyorum. Kız işyerindendi ve gerek benim şahsi fikrim ve pek çok kişinin de belirttiği üzere ilçenin en güzel kızı denilebilir.

Bir kıza daha yürümeden bu şekilde kafanda bir zirveye çıkarman yanlış. Kızı bu kadar yukarı koyarsan kıza aşağıdan bakarsın, o da sana tepeden bakmak zorunda kalır. Kızın güzelliğini takdir etme demiyorum ama ilçenin en güzel kızı nedir yahu? Muhtemelen ilçenin en güzel kızı değil.

Süreç boyunca arkadaşlarım da beni onunla fiziksel olarak yakıştırıp durdu.

Kıza yürüme sürecine başkalarını katmayın. Bu arkadaşlar tüm iyi niyetleri ile, ya da niyetini bilemeyeceğinin bazı arkadaşların çaktırmadan kötü niyetleri ile, olacak olayı bile pok etmekle meşhurdurlar.

Kendisini ilk gördüğümde kendisini 25 filan sanmıştım ama 31 olduğunu öğrenince oldukça şaşırmıştım. Kızın işi statü olarak benden bir tık altta ve eczacı. Kızla işyeri flörtüne uygun olarak bir iki ay seviyeyi arttırarak konuştum,diğer kadınlarda işe yarayan flört tarzıma uygun ve tatlı sataşmalarla ve neglere uygun bir oyun sergiledim fakat ilk buluşma teklifimi reddedilince yaşının 31 olması sebebiyle biraz daha beta oyunu sergilemek gerek diye düşündüm.

Ne alaka? Bir kere istersen en iyini oyna, yürüdüğün çoğu kadın seninle olmak istemeyecek. Diğerlerinde işe yarayan bunda işe yarayacak diye bir şey yok. Sonra, kız reddedince paniğe kapılıp eski kaybeden programlamaya dönünce başına ne gelecek sanıyorsun? Kadın 30 yaş üstünde olunca “beta öder arıyorsa beni ödetmeye alsın” gibi absürt bir şey mi düşündün?

Fakat 2.buluşma teklifim de reddedilince artık next gereği hissettim.

Evet next.

Kız buluşma tekliflerinin haftasonu olması sebebiyle ailesinin yanına gidemeyeceğini ve bu yüzden reddettiğini belirtti.

Fark etmez, yine next. Next ne demek? Sen ona, o sana iki hatta en iyisi üç kere ulaşmadan ulaşmayacaksın ve sana iki-üç kere ulaşmadan buluşmaya çağırmayacaksın.

Tam nextlemişken bana hediye getirip konuşma başlatma çabasına girince son kez atağa kalktım.

Hayır, sana en az iki kere ulaşacaktı.

Fakat kız sıcak geçen 3 günlük konuşma sonrasında birden bire soğudu ve en sonunda benden 3 yaş büyük olduğu için ilişki istemediğini belirtince 31 yaşında olduğu için güven istediğini düşünerek artık iyiden iyiye kartları açık oynayıp kendisine açılmanın daha doğru olacağını düşündüm ve uzun süreli ilişki odaklı olduğumu hatta üstü kapalı şekilde dolaylı olarak evlilik dahi istediğimi kendisine belirttim (gerçekten istedim).

Buna kartları açık oynamak denmez, buna sinsi efendi adam modu denir. “Bak Nalan, biliyorum beni çekici bulmuyorsun, bana ilgin yok. Ama ben çok efendi erkeğim, iyi çocuğum, piç değilim ben Sezerciğim. Bana duymadığın ilginin bedeli neyse öderim” modu. Bu şekilde davranınca, çoğunluk olduğunu sandığınız diğer kaka çocuklardan farklı ve daha iyi alternatif gibi davrandığınızı sanıyorsunuz ama tam tersi, zayıf ve muhtaç çoğunluk (ya da azımsanamayacak çokluk) gibi davranıyorsunuz.

,kız konuşma boyunca ağladı ve :

Kız da ne yapsın garibim, koskoca doktorun girdiği hallere bakıp gülse mi ağlasa mı şaşmıştır.

“Ben ömrüm boyunca böyle yalnız kalacağım,ben kabuğumda mutluyum benim konfor alanıma saldırma,senin çevrende başka insanlar var onlara git yaşın genç daha” tarzı aşırı depresif cümleler kurup durdu.

Klasik, “sorun sende değil bende” türevi. Kız sana direkt seni istemiyorum demek yerine, böyle demenin canını acıtacağını düşünerek, “sorun sende değil bende” diyor. Onurlu çıkış kapısını bırakmış kız, müsade isteyip çık ordan.

Gerçekten de bana yürüyen en az 3 kişi daha oldu fakat “ya güzel olsun ya hiç olmasın” düşüncem yüzünden hiçbirine şans vermedim.

Kusura bakma ama, seçiciyim diye kendini avutma, kadınlarla başarısızlığını seçiciyim maskesi ardına saklama. Senin modelinde efendi erkeklerin aşırı güzellik takıntısı, bir çeşit başa çıkma mekanizması. Çirkin bulduğunuz kızla sevgili olun demiyorum ama genelde en başarısız adamlar en güzellik takıntılı adamlar oluyorlar.

Ayrıca kendini aç bırakman iyi mi oldu şimdi? Yılların açlığı ile tüm açlığını hoşuna giden kızın üstüne kusuyorsun ve buna engel olamıyorsun.

Bu arada bu kız sana yürümedi.

Kız bir iki gün boyunca isteksiz davranmaya devam edince artık oneitis olsam da erkeklik onurumu kurtarmak ve yedek lastik olmak istemediğim için kendisine konuşmayı bırakma kararı aldığımı belirttim.

Direkt ve yüzüne baka baka reddedilmene rağmen 2 gün kızın peşinde koştuğun kısmını görmemiş gibi yapalım.

Kız bu kararı kendisine açıkladığım konuşma esnasında yaşın ufak bir bahane olduğunu, şu an için devam eden ailevi bir manzereti dolayısıyla bana ilişkide zaman ayırayamayacağını ve benim bunu tolere edemeyeceğimi düşündüğü için ilişki istemediği gibi bir başka bahane sundu.

Sorun sende değil bende diyor ama tabii ki kız seni istemiyor, sende gönlü yok. Yaşın kesin etkisi vardır ama olay seni istememesi. İstemesi için değil, istememesi için uğraşman da olayı daha kötü hale getiriyor.

Kız yada kadın mı demeliyim bilmiyorum 

İlçemizin en güzeli de.

ama çok güzel ve halen kızı düşünsem de ona yazmıyorum ve hiç bir kontaktta bulunmuyorum, oneitistan çıkmaya uğraşıyorum ama şuan için bana yeniden yazmasını deli gibi istiyorum

Kızın sende gönlü olmadığını kabul edebildin mi anlamadım. 28 yaşındasın, bunu kabul etmen, edebilmen lazım. Erkek olmak, kabul etmesi zor gerçekleri kabul edebilmeni de gerektirir.

ve kızacaksın belki ama kendisi ile deli gibi ilişki yaşamak ve evlilik dahi düşünüyorum. 

Ya reca ederim geç bu efendi, asil duyguların insanı oyununu. Biz de biliyoruz, kız da biliyor ki, deli gibi ikiz tepelere tırmanmak, çayıra karşı yatırıp tırmalamak ve kaşımak istiyorsun 😀

Benim asıl sorum ise kıza en başta yazarken “zaten 31 yaşında, garanti cepte” diye düşünürken ..

Doktor bu ne, bu ne? Ne okudum ben yahu! Yani senin oyun stratejin, bir kadının “ya adama çekim duymuyorum ama yaşım da geçiyor, bu da doktor, ben buna kapağı atayım” demesi mi?

ve hem alfa hem beta oyunu oynamama tabiri caizse tüm tuşlara basmama rağmen

Rağmen mi? Ne ara alfa oyunu oynadığını sanıyorsun onu anlamadım ama senin oyunun yüzünden bu hallere düştün, oynadığın oyuna rağmen değil. Böyle oynamasan belki olabilirdi. Bir de her tuşa basarak hangi oyun kazanılabilir ki?

kızı elde edemememin sebebi ne olabilir?

Öncelikle, bir kızla beraber olmayı, kendi değersiz benliğinin (kendi gözünde değersiz yoksa değersiz değilsin) o kızı elde etmesi olarak algılaman var. Sonra “ya zittir et Mahmut Abi’yi bu kız farklı” diye kıza beta olman, olmak için uğraşman var. Açılman var, en sinsi şekilde efendi erkek olduğunu anlatmaya çalışman var. Bir kere bile buluşmadığın kıza bu kadar düşmene neden olan duygusal yatırımın var. Var da var.

sürekli aile ve sevgi temalı mesajları var alfa dul olabileceğine dair şüphem oldu

Muhtemelen dışarıda uygun taliplerine aile isteyen iyi bir kızım mesajı gönderiyor, alfa dul ne alaka? Bu anlattıkların kızın alfa dul, tarantula ya da sıçrayan örümcek olmasından kaynaklanmıyor, senin azgın betalıklarından kaynaklanıyor. Ha kızın sende gönlü hiç olmayacaktı muhtemelen, oyun ne olursa olsun ama olsaydı bile, bunu bitirmek için özel emek harcamışsın.

ama pek bir emare de göremedim açıkçası ,dilersen daha fazla detay verebilirim ve bunu bir vaka videosu yapabilirsin Mahmut abi uzun oldu ama cevaplarsanız teşekkür ederim, cevaplamasan da şu zamana kadar sadece şu site için bile yine teşekkür ederim hep varol saygıdeğer Mahmut abim

2 kere teklif ettin ve reddedildin. İstenmediğini kabul etseydin, bunca saçmalığa maruz kalman ve kızı da maruz bırakman gerekmezdi. Muhtemelen şu an oneitis kalmana neden olan kafa yapın, yürürken de muhtaçlık olarak üstünden aktı.

Sana tavsiyem, kendini aç bırakmayı bırak. Önüne gelenle birlikte ol demiyorum ama senin seçicilik dediğinin üçte biri seçicilikse, üçte ikisi klasik yürüme, reddedilme korkusu. Gerçekten de bana yürüyen en az 3 kişi daha oldu diyorsun, anladığım kadarıyla oturmuş taliplerini bekliyorsun ve sen aktif olarak yürümüyorsun. O konuda bir şeyler yapman gerekecek.

Beni en çok arayan meslek grubu sanırım doktorlar. Gördüğüm en asosyal meslek grubu da doktorlar. Biliyorum, insani saatlerde çalışmıyorsunuz ama zaten size partilerin gülü olun demiyorum. Biraz sosyalleşin, kızlara yürüyün. Amacınız kız arkadaş ise, 6 ayda ortalama 3-4 kızla buluştuktan sonra bir kız arkadaşınız olur zaten. Vaktim yok diyorsan, hadi senin için bir sene olsun.

Yaşadığın şehir gerçekten küçükse, haftada bir merkeze gidip orada bir şeyler yapabilirsin. Ama o ilçede de 3-4 kızla buluşabileceğin kadar kadın var muhtemelen.

Sorularınızı bana uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Youtube, Spotify ve Patreon kanallarımızı da takip etmeyi unutmayın.

Kadınlar nasıl bu kadar hızlı unutabiliyorlar?

Abi bir sorum var. Arkadaşım bunu bir çok erkeğin yaşadığını söyledi. Bu fenomeni sendende dinlemek istiyorum. Kızlar bir erkeği bırakırken terkederken erkek onlar için bir anda yabancı biri oluyor bu fenomeni bilirsin.

Bu fenomeni bilirim ama bu kadınlara özgü bir fenomen değil. Terk eden erkekler de bunu yapıyorlar. Beni kadınlar da arıyorlar, ayda 5-6 kadınla konuşuyorum. Kadınların çoğu terk eden eski sevgili konusu ile ilgili arıyorlar ve aynı şeyi terk edildiklerinde onlar da yaşıyorlar. Siz tabii kendiniz terk ettiğinizde çok acı çekmediğinizden ve karşı tarafın acısını o kadar sallamadığınızdan ya da belki bir kızı terk etme tecrübeniz olmadığından, bunu bilmiyorsunuz.

Bak burada sadece erkeğe öfkeli olmaktan soğumaktan bahsetmiyorum. Hani yabancı olmaktan.

Yabancı olmak değil o. Artık o kadar da sevmemek. Sevginin tersi öfke değildir, öfke karşı tarafa karşı hala yoğun duygu gerektirir. Sevginin tersi umursamamaktır, bir bağ – yakınlık hissi olmamasıdır. O da yabancı olmaktır işte.

Haftalarca aylarca güldüğün sarıldığın seviştiğin vakit geçirdiğin kız bir anda senle öyle bir konuşmaya başlıyor ki sanki sokaktan geçerken yol soran rastgele birisin. 

Şimdi haftalarca dediğin şeyin hiçbir hükmü yok zaten, insan haftalarca beraber olduğu birini kolayca unutabilir. Ama ilişki bittiğinde ne olacağını bekliyorsunuz, salya sümük aşk şarkısı klibi senaryosu mu?

Bu arada o bir anda olmaz. Bir süreç içinde olur ama bazen bir anda görünür olur ya da siz acemi olduğunuzdan göremezsiniz. 5 yaş daha büyük olsanız görebileceğiniz işaretleri, kendinizi fazla kaptırdığınızdan göremezsiniz. “Haftalarca …” gibi garip bir şey söylemenden zaten, senin kısa sürede kendini fazla kaptıran biri olduğun sonucunu çıkarıyorum.

O mesela daha çok koyuyor hani sana öfkeli olsa tanımazlıktan gelmesinden daha az acır mesela.

Tekrar edelim: Sevginin tersi öfke değildir, öfke karşı tarafa karşı hala yoğun duygu gerektirir. Sevginin tersi umursamamaktır, bir bağ – yakınlık hissi olmamasıdır.

Karşınızdakinin sizi sevmediğini görmek, öfke de olsa yoğun bir duygu hissettiğini görmekten daha çok acıtabilir ama aslına bakarsan böylesi daha iyi. Senin ümit kırıntısı arayan tarafına kırıntı atsa, başında çok acı çekmeyeceksin ama toplamda daha çok acı çekeceksin.

Hani böyle film sahnelerinde görürsün filmde sevdikleri bir insan kötücül bir varlık tarafından ele geçirilir aynen öyle oluyorlar çeşitli derecelerde. Kadınlar bunu nasıl ve neden yapıyor?

Belki öyle belki değil ama sen bu “erkekler idealist, kadınlar fırsatçı sever” gibi boş laflardan etkilendin sanırım. Bunu terk edenler yapıyorlar, sevgi hissetmedikleri için yapabiliyorlar ve yapıyorlar. “Abi erkeklerden bana ne, ben kadınlarla oluyorum ondan kadınlar diyorum” diyeceksen tamam ama bence sen bunu kadınların erkeklerden üstün olduğu bir şey sanıyorsun. Öyle bir şey yok. Hatta tam tersi çok yakın zamana kadar, erkekler daha “acımasız” / kaçıngandı ama son bir iki nesildir, kaygılı bağlanan / efendi erkekler, kadınlardan çok daha fazla kaygılı bağlanıyorlar. Kadınlar da bunun etkisi ile belki daha kaçıngan/acımasızlar ama erkeğine göre değişir. Siz “norm” bile olsanız – ki değilsiniz – gerçek ve doğal erkek psikolojisini temsil etmiyorsunuz.

Bir de tabii şunu da eklemeden geçemeyeceğim, kendini ilişkiye çok kaptıran insan, bunu muhtaçlığından yapar, çok sevdiğinden ya da sevgi insanı olduğundan değil. Ve böyle bir adam, erkek adamdan çok daha kolay terk edilir zira pek çekiciliği yoktur.

Şimdi alt tarafı bir kadın tarafından (yılların sevgilisi de değil, haftalarca ya da aylarca görüştüğün kadın tarafından) terk edilmeyi tanımlama şeklin, senin ilişkilerde çok daha düşen ve çok muhtaç olup çok yaralanan bir insan olduğuna işaret.

1 günde nasıl daha önce hiçbir şey olmamış gibi davranıp bu kadar kolay unutabiliyorlar?

Erkek itici davranışları ile kolay unutulabilir hale geliyor ve dediğim gibi o iş genelde bir günde olmasa bile çok kısa süre içerisinde görünür olabiliyor.

Ayrıca bu çok korkunç bir durum değil mi sence ? En yakınındaki pamuk prenses gibi kız bir anda kötü kalpli cadıya dönüşüyor bununla nasıl baş edicez asla azıcık bile güvenemezsin ki hiçbir kıza?

Birincisi bu, çok korkuncu bırak, erkeğin başına gelebilecekler listesinde korkunç kategorisine bile girmez. Bu sadece, ilişkisine aşırı kapılan, kaygılı bağlanan, efendi adamın toksik kırılganlığına sahip bir erkek için korkunç bir şey. Daha önce de verdiğim örneği vereceğim. Sen yılların hareketsizliği ile kasları erimiş bir adamsan, 50 kilo bench press bile senin için korkunç bir ağırlıktır. Aynı ağırlık, normal kaslara sahip adam için çocuk oyuncağıdır. Ağırlıktan şikayet edeceğine, kaslarını geliştir.

En yakınındaki pamuk prenses gibi kız bir anda kötü kalpli cadıya dönüşüyor

Yıllardır psikolojiye meraklıyım ama psikolog değilim. Psikolog arkadaşlar daha iyi yorumlayacaklardır ama senin bu olayı masal / fantezi öğeleri ile tanımlaman tesadüfi değil. Masal aleminde yaşıyorsun.

Bununla baş etmek için güçleneceksin. Ayrılık acıdır, hiç acı çekmeyeceksiniz diye bir şey yok. Ama erkek adam için aynı avı, senin “nasıl baş edeceğiz”, “çok korkunç” dediğin gibi değildir.

Azıcık bile güvenemezsin ki kızlara? Sanırım yaşın çok genç ve bir kıza neden güvenmen gerekiyor? Her yüzüne gülen kızla “happily ever after” masalına girdiğin için olmasın? Senin kelimelerin yanlış bu arada. Sen bir kadına %100 güvenmeye ihtiyaç duyuyorsun, kadınların annen olmasını bekliyorsun. Oysa buna kendi yetişkin olamamış ruhsal durumunun ihtiyacı var. Konduğunuz dallara (kızlara) değil, kendi kanatlarınıza güveneceksiniz ama onun için güçlü kanatlar lazım. Güçlü kanatların oldu mu, bu soruyu sormayacaksın.

Sizin bünyeniz zayıf, güçlenince bunlar korkunç olmayacaklar. Bir de tabii alt tarafı sevgilinizi hayatınızın merkezi, anlamı, happily ever after prensesi yapmayın, böyle şeyleri korkunçlu yaşamazsınız. Sevmeyin demiyorum, bazı mallar sevmeyin anlıyorlar çünkü. Ama bunu hayatınızın en önemli şeyi yapmayın, kendinizi hedonist aşk kaptırmacasına bırakmayın.

Sorularınızı bana uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Youtube, Spotify ve Patreon kanallarımızı da takip etmeyi unutmayın.