Özdeğer / ben ödülüm zihin yapısı nasıl kazanılır?

Mest rumuzuyla bir takipçi yazmış:

Mahmut abinin belki de cevaplandirmadigi tek soru. Abi nasıl ödül mentalitesine geçeriz gerçek anlamda.

Bunu birçok yerde cevaplandırdım aslında.

Taklitle de oluyor ama gerçek anlamda. İkincisi ödül mentalitesinde bir erkek nasıl davranır. Ben bunu işe bağlıyorum bir erkek işinde ne kadar başarılıysa işiyle alakalı o kadar ödül mentalitesinde oluyor. Tabak çevirme ya da seçenek gibi olaylara girmeyecegim. Hayatta başarı sağladıkca ödül hissediyorsun bu kadar genel basit bir kural diye düşünüyorum sence?

Şimdi öncelikle taklit dediğin şey öyle küçümsenecek bir şey değil. Taklit, insanın konuşmayı, yürümeyi, sosyal ilişkiler, vs. öğrenmesini sağlayan en güçlü mekanizmalardan birisi. Direkt olarak sinir sisteminin kendini değiştirme yeteneğini (nöroplastisite) kullanmanın en etkili yolu.

Öncelikle ödül zihniyeti ile özdeğer pek farklı şeyler değil. Bizim camiada ödül zihniyeti pratikte, kadın erkek ilişkilerinde özdeğerli olma, kendini kadın erkek ilişkileri piyasasında değerli görme ile eş anlamlı olarak kullanılıyor.

Senin taklit dediğin şey, özellikle özdeğer gibi görece soyut konularda oldukça somuttur. Bir şeyin piyasa değeri, o şeye biçilen değerdir. Burada özdeğerini yükseltmenin yolu, özdeğerini yükseltecek şekilde davranmaktır.

Örneğin, seni iki kere reddeden bir kızı her nextlediğinde, “özdeğerim beni 2 kere reddedene kendimi bedava peşkeş çekeceğim kadar az değil” diyorsun ve bu da senin özdeğerini arttırıyor. Taklit bile değil bu. Kendine yüksek bir değer biçip, piyasada düşük değere el değiştirmeyi reddediyorsun.

Bunun oldukça çalışır bir yöntem olmasının en önemli nedeni maalesef çok acıklı. Çoğunuz aslında piyasada düşük olmayan bir değere zaten sahipsiniz ama bizim mavi hap dediğimiz programlamanız yüzünden, kendinizi piyasada gerçekte olabileceğinizden çok daha düşük değere konumluyorsunuz. Bu nedenle başka hiçbir parametreyi değiştirmeseniz bile zihin yapınızın değişmesi, tek başına ödül değerinizi yükseltiyor.

Örneğin birçoğunuz gayet eli yüzü düzgün, birçok kadının hayatında isteyebileceği adamlarsınız ama mesela bir kadınla ilişkiye girdiğinizde ve bu ilişkide ilk soğuma olduğunda çok yüksek kaygıya kapılıp, ilişkinin kadını olarak kendinizi kısa vadeli rahatlatmaya ama erkek olarak ödül değerinizi düşürmeye programlısınız. Hiçbir şey yapmasanız 7/10 iseniz, sürekli olarak sadece kaygılı bağlanmanızın sizi ittiği davranışlar ile 4/10 oluyorsunuz.

Başka bir örnek vereyim. Birine kararında duygusal yatırım yapmayı becerdiğinde, özdeğerin artıyor. Senin değerin artıyor. Sen kendine yüksek bir değer biçiyorsun ve piyasaya bu değeri koyup bununla alan alır, almayanın peşinden koşmam diyorsun.

Şimdi zaten dediğim gibi durduğun yerde, kısa vadeli kaygılara dayanmak yerine onları yatıştırmak için saçmalamasan, kendi ayağına sıkmasan değerin az değil. Kendi ayağına sıkmayıp da ödül değerini azaltmadan piyasada durmaya inat etsen, seni gerçek değerinde alan sonradan çıkıyor ve pratik yeni değerin de belirlenmiş oluyor.

Senin hayatına değer değil drama katan, ilgi budalası, betasın lan öde mantıklı kadını için kan ağlayarak bıraktığında, özdeğerini yüksek tutuyorsun. Piyasada değersiz bir şekilde kullanılmaya izin vermiyorsun.

Seni terk eden kadının peşinde koşmak yerine, için kan ağlayarak da olsa kendini yeniden piyasaya koyduğunda, senin değerin artıyor. En azından terk edenin peşinde koşarak değerini azaltmıyorsun.

Yani piyasada değerli bir erkek olduğunuz ilkesine göre yaptığınız her hareket taklit değil, size bir yüksek bir değer biçen, veren ya da en azından içsel değerinizi aşağı çekmeyen somut bir artı değer. Sonradan olan da bu yeni ve yüksek değerinizle alıcınızın çıkması ve sizin zihninizde de yeni değerinizin tam oturması.

Bazı insanlar, insanın en etkili kendini değiştirme mekanizması olan taklidi aşağılıyorlar. Bunu ben ilişki sihirbazı zamanından beridir bilip öğretiyorum ama özellikle nöroplastisite notları ile aslında ne kadar bilimsel olduğunu da anladım.

Kadın erkek ilişkilerinde bizim mavi hap dediğimiz bir sürü davranışı içselleştirmiş oluyorsunuz yani bunlar için sinir sisteminizde otomatik devreler geliştiriyorsunuz. Bu otomatik davranışlar oldukça uyumlu ve bu nedenle güçlü. Hem egonuzu koruyor (reddedilmekten kaçıyorsunuz) hem de aslında size evrimsel avantaj bile sağlıyor. Ama karşılığında çok acı çekiyorsunuz. Zira evrimsel açıdan adaptif ama size zararlı bir otomatik algoritma koleksiyonu içinde sürekli değerinizi düşürerek davrandığınız için değeriniz düşüyor tabii ki.

Şimdi örneğin hoşlandığınız bir kadın sizin esprili bir mesajınıza dönmediğinde otomatik algoritmanız “kaygılan ->  o mesaji geri alan uzun bir ikinci mesajı döşe -> kaygıdan kurtul” şeklinde. Bu algoritmanın amacı kısa vadede kaygıdan kurtulmanızı sağlamak ama uzun vadede daha kaygılı olmanıza neden oluyor ve değerinizi düşürüyor. Siz değerli bir erkeği taklit ettiğinizde, beyniniz tabii ki bilişsel enerji açısından ucuz ve kaygı yönetimi açısından uyumlu olan otomatik algoritmayı zorluyor ve tabii ki değerli erkek gibi davranmak size doğal olmayan, taklit bir şey gibi geliyor. Zira otomatik algoritması yok! Tamamen zorlama! Ama sizin doğal dediğiniz de yıllar önce, uzun aylar belki de yıllar boyu zorlaya zorlaya, tekrarlaya tekrarlaya otomatik hale getirdiğiniz davranışlar. Bu zorlamaları çok genç yaşlarda yaptığınız için ya da toplumda kabul gördüğü için hatırlamasanız da durum bu.

Siz yeni “zorlama” davranışı yeterince yaparsanız beyniniz “demek ki bundan sonra böyle tepki verilecek ve ben her seferinde karşı koyarak çok enerji harcıyorum” diye pes edip yeni otomatik devre kuruyor. Bu devrenin kurulması tekrar gerektirdiğinden ve beynin direnci nedeniyle zaman aldığından, bir süre (belki aylarca) “hissetmeden” “taklit ediyorsunuz”. Ama siz ısrar edince o devre kuruluyor ve o devre de daha üstün bir adaptasyona sahip olduğundan (uzun vadede kaygı azaltıcı, değer katıcı) sağlam ve kalıcı oluyor.

Özdeğer sonuçta bir duygu olsa da sadece size bağlı değil. Sosyal bir varlık olduğumuz için çevrenizin geribildirimlerine de bağlı. Ama zaten yukarıdaki örneklerdeki gibi davrandığınızda çevreniz de size pozitif geri bildirim yapıyor. Yani 2 kere reddedildiğinizde nextlediniz mi, daha önceki gibi yedek lastik olup bir kızın küçümseyen bakışları altında beklemediğiniz gibi, o kızın size geri dönüşünde daha saygılı olduğunu görüyorsunuz. Geri dönmese bile en azından değer kaybınız olmuyor.

Özdeğeri desteklemek için somut şeyler de gerekli. Yani tembel, koltuk patatesi, vs. bir adam olmanız durumunda özdeğerli “taklidi” çok zor. Ama sadece çalışkan, fit, vs. olmak da yetmiyor. Otomatik algoritmaları yıkıp yenisini yapmanız için “taklit” lazım.

Siz taklit ederek sıfırdan dil öğrendiniz, yürümeyi öğrendiniz, yetişkin biri olarak kendi başına yaşamayı öğrendiniz. Taklidi küçümsemeyin.

Özdeğerinizi arttıracak diğer yöntemler

Erkekler için uzun süreli ilişkiler rehberinde ilişkiler konusunda hiçbir metinde olmayan bir bölüm yazdım: kararlılık (assertiveness). Onu aslında kendi başına bir eğitim haline getirmem lazım zira özdeğerinizi ve özgüveninizi arttıracak en etkili yöntemlerden birisi de kararlı olmak.

Kararlı olmak bu bağlamda pasif ya da pasif agresif bir insanın, omurga kazanmak için saldırgan (agresif) olmak yerine karşısındakinin istek ve ihtiyaçlarını da gözeterek, kendi istek ve ihtiyaçlarını öne çıkarmasıdır. Karalılık temel olarak hayır diyebilme becerisi, talepte bulunma becerisi, olumlu ya da olumsuz düşüncelerini ifade edebilme becerisi, konuşmaları başlatabilme ve sürdürebilme becerisi gerektirir.

Birçok erkek, pasif veya pasif agresif davranarak kendi değerini düşürüyor zira (davranışlarıyla, lafla değil) değer talep etmek yerine değersizleştirilmeye boyun eğiyor.

Birçok erkek bunu zayıflıktan ve korkaklıktan yapıyor ama birçoğu, belki de çoğu, aslında kararlılık ile saldırganlık arasındaki farkı bilmiyorlar ve kararlı olmayı saldırgan olmakla karıştırdıklarından pasif ya da pasif agresif davranıyorlar. Çoğu erkek “efendi / iyi çocuk” olarak yetiştirildiği için, saldırgan olmaktan aşırı korkuyor ve saldırgan olmayayım diye özel çaba harcarken kararsız ve pasif oluyorlar (çoğu efendi erkeğin kararlı erkek ile saldırgan erkek arasındaki farkı göremeyip kararlı erkeklere kötü çocuk demeleri de bundan).

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Zor(!) tercih: Toksik eski kız arkadaşım mı, yeni görüştüğüm kız mı?

Abi eski sevgilim ile yeni görüştüğüm kız arasında kaldım. Eski sevgilim ile 2 senelik, toksik bir ilişkimiz oldu ve kendisi bu iki sene boyunca benden 4 kez ayrıldı.

Gerisini okuyacağım ama toksik, kendisini dört kez terk eden kızla yeniden olmayı düşünen adam, o kızı ve başına gelecek her şeyi hak ediyordur ve yeni kız açısından düşünürsek, yeni kızı bırakıp eski sevgilinin çukurunda boğulmanı tavsiye ederim. En azından yeni kızın başı yanmaz.

Şimdi senin açından bakalım.

Eski sevgilimin davranışları çok değişmiş, şu an her istediğimi yapıyor, bana karşı inanılmaz iyi davranıyor.

İnanma zaten. Köprüyü geçene, sen öbür kızı atana kadar sana dayı muamelesi yapıyor olabilir.

Değiştiğini, benim değerimi anladığını ve terapiye gitmeye başladığını söylüyor.

Köprüyü geçince ne olacak hiçbir fikrin yok. Şu an seni o kızdan ayırıp (o kızı bilmese bile senin alternatifin olduğunu hisseder) seni kendisine bağlayana kadar da böyle davranacaktır. Ama sonra?

Bir yanım ona inanmak istiyor ama özellikle son bir sene ayrıl barış psikolojim bozuldu. Bir yanım bu topa asla girme diyor.

Burada çok önemli birkaç ilkeyi vurgulamam gerekiyor. Bu ilkeleri takip ederseniz, ilişki hayatınız çok daha doyurucu olur.

Birinci ilke, hayatınıza alacağınız kadının mümkün olduğunca dramasız, ilişkinin mümkün olduğunca kolay ve mutlu olması. Kadını iyi seçerseniz ve siz de erkek olarak kalırsanız, kadın hayatınıza neşe, mutluluk ve enerji katar. Bu durumda sorman gereken soru şu: Bu kadın hayatıma enerji mi kattı yoksa benden enerji mi sömürdü. Eski sevgilin için bunun cevabının, “enerji sömürdü” olduğu bariz.

İkinci ilke, bir kadının (kadınsanız erkeğin) sizi sadece 2 kere terk etmesine izin verin. İkinci terk edişinden sonra da yeniden bir araya geliyorsanız, bu kişiyi sizi terk etmeye programlıyor ve teşvik ediyorsunuz. Zira sizi istediği zaman, sürekli terk etmenin hiçbir negatif sonucu yok. Eski sevgilin seni ve kendisini bunun son olduğuna istediği kadar inandırsın, onu yeniden alırsan, onu “beni istediğinde terk et, ben burada seni beklerim ve hatta hayatımda biri olsa bile onu bile atar seni alırım” diye kuruyorsun. Bu durumda bir araya geldiğinizde, bu kadın seni istediği zaman terk etmeye daha bir programlanmış olacak.

Üçüncü ilke, toksik bir sevgiliyi ya da insanı hayatınızdan tamamen çıkarın. Arkadaş, arada bir görüştüğünüz biri olarak bile tutmayın. Tamamen ghostlayın. Özellikle toksik eski sevgili, seni manipüle etme sanatında uzmanlaşmış biridir ve bu konuda alçak gönüllü davranıp, bu kadının senin üzerindeki etkisinin, “sana büyü yapabilmesi” seviyesinde olacağını kabul etmen ve bu kadının sana ulaşmasını tamamen engellemen lazım. Bu kadın sana ulaşırsa seni manipüle edebilir o nedenle yazdıklarını okumamalısın ve dinlememelisin. Ben bana danışanlara, yazdıklarını okuyup cevaplamamanız yetmez, okumayın bile diyorum. Zira okudular mı, “büyü” altına girebiliyorlar. Bak, şu an hayatında bir başka kadın olmasaydı bile bunu yapmalıydın. Tercihin ya toksik eski sevgili ya da uzun süre yalnızlık olsa bile, uzun süre yalnızlığı tercih etmelisin.

Benim önümde başka erkeklerle flört etmesine, başka erkeklerle mesajlaşmalarını sildiğine şahit olduğum bir kız.

Bu tek başına, bu kızı tamamen hayatından çıkarman için yeterliydi.  Bunu seni kızdırmak, kıskandırmak için yapıyor olması fark etmez. Bu, her erkek için bir kadını otomatik olarak kız arkadaşlıktan atmak için yeterli bir problem.

Bu kızla ilgili duyguların var biliyorum ama söylemeden edemeyeceğim: senin eski kız arkadaşın sokaklara ait, sevgililik ya da evlilik kurumuna değil.

Başka bir erkekle fiziksel bir şey yapmadı …

Senin bildiğin kadarıyla ama yapmamış olsa da fark etmez. Her an yapmaya açıktı ve açık.

ama ilişki boyunca bana çok saygısızlık yaptı. Arkadaşlarımın önünde bana bağırıp çağırmak da dahil.

Bu da tek başına kızı çoktan başından atman için bir nedendi.

Bunları ilk yaptığında kavga ettik ve beni terk etti. Peşinden koşmadım ve bana gelip resmen yalvardı. Bir daha yapmayacağını, değişeceğini söyledi.

Oh süper. Daha önceden de bu kandırmacaya girmiş, şimdi gelip samimi mi diye soruyorsun. Sana köprü bile satılır.

Sonrasında daha az da olsa bunları yaptı ve benden birkaç kere daha ayrıldı.

Değişeceğim demişti değil mi? 😀

Aslında başlangıçta o kadar iyi, o kadar uyumluyduk ki, ruh ikizimi buldum diyordum.

Ruh ikizin yok, olsaydı bile bu kız değil. Klasik aşk bombardımanına maruz kalmışsın. Toksik kadınlar aşk bombardımanı evresinde seni dikkatle gözlemleyip, sana %100 uyumluymuş gibi rol yaparlar.

Ara ara da harika olabiliyordu. Belki de o ilk ayların anısı ile ya da aradaki o harika zamanlar için ona şans verip durdum. Ama her zaman bir problem bulup, birden düğmeye basılmış gibi saygısızlaşmaya, beni küçük görmeye başlıyordu ve başkalarıyla flört ediyordu.

Toksik kadınlar idealizasyon – değersizleştirme döngüsünü sürekli hale getirerek seni kendilerine bağımlı yaparlar. Sen bu kadına bağımlısın, olay sevgi vs. değil. Ve bu kadına eski sevgili değil, uyuşturucu gibi davranmalısın. Uyuşturucudan kurtulmanın yolu, %100 hayatından çıkarmaktır.

Bu kadınla evlendiğini ve çocuk yaptığını düşünsene! Sürekli drama yaratacak ve emin ol, o zamana kadar yapmasa bile seni aldatıp duracak.

Anlattığın kadın oldukça arıza birine benziyor. Bu senin suçun değil. Bu kadını düzeltmek senin görevin değil. Kendi hayatının içine sıçarak tolere etmek senin görevin değil. Aslına bakarsan bu kadının düzelme konusundaki tek umudu, bir yerde bir ilişkide senin gibi bir zavallıyı posasını %100 sömürüp çöpe atana kadar kalmak yerine, senin gibi bir zavallının omurga gösterip onu çöpe atması. Böyle bir kadın anca böyle bir tokat ile değişme ihtimaline sahip olabilir. Hem kendine hem de eski sevgiline bir iyilik yap ve onu geçmişin çöpüne at.

En son terk ettiğinde bu kadar yeter dedim.

Sonunda!

Daha önce terk ettiğinde tamamen kilitleniyordum.

Bağımlılık ve bağımlılık sonrası yoksunluk sendromu.

Onun peşinde koşuyordum. Ama bu sefer yeter dedim ve başkaları ile görüşmeye başladım ve 2 ay geçmeden yeni görüştüğüm kızla karşılaştım. Şu an görüşüyoruz ve eski sevgilim bana yalvarmaya başladıktan 2 gün sonra biz neyiz sorusunu sordu. Kız gerçekten iyi birine benziyor. Eski sevgilimle olan o ilk 2 aylık yoğun dönemdeki gibi değiliz ama …

Normal bir kadınla, bağımlılık yapacak derecede “uyumlu” ve aşkın bir aşk bombardımanı evresi olmayabilir, olmaması iyidir. Kendini kaptırarak sevmek yazısında yazdığım gibi hergün çikolata, içki, vs. ile zevk dolu bir dönem, besleyici ve doyurucu yemekler yenilen dönemden çok daha zevklidir ama hangisini seçmen gerektiği de barizdir.

bu kızla denemeyi çok istiyorum.

Dene zaten. Ortada zor bir seçim yok. Şu satırları yazman bile absürt. Bak tekrar ediyorum, bu yeni kız olmasaydı bile eskiyi geçmişin çöpüne atmalıydın. Tabii eğer biraz kafanı çalıştırırsan bunun aynı zamanda tercihin eski ile yeni arasında değil, yalnızlık ile yeni arasında olduğunu da anlardın. Zira eski sevgilin seni elde etti mi eninde sonunda tam olarak, geri dönüşsüz çöpe atacak. Ya da eğer gerçekten çok şansız bir zavallıysan, seni bırakmayacak ve hayatının geri kalanını cehenneme çevirecek.

İlk ayların sarhoşluğu olmasa da bu kızla her şey çok kolay ve öyle devam edecekmiş gibi geliyor.

Evet bu ihtimal yüksek ama eskisiyle kolay devam etme ihtimalin sıfıra yakın. Kaldı ki bu sitenin yorumlarında ya da görüşmelerde, eski sevgilisi yeni kız arkadaşıyla başladığı ya da başlamak üzere olduğu anda hayatına giren, eski sevgilisine bir şans verip yeni kızı bıraktıktan haftalar sonra eski sevgilisi tarafından tekrar terk edilen bir sürü hikaye dinledim. O kızların çoğu toksik bile değiller, sadece bir kere terk etmişlerdi. Senin durumunda ise eski sevgilinle bunun olma ihtimali çok ama çok daha yüksek.

Şunu da belirteyim, bu adamlar eski terk edince yeniye geri dönmeye çalışıyorlar ama başarılı olanı hatırlamıyorum.

Ama eski sevgilim kafamı çok karıştırıyor ve yeni kızla devam etmek konusunda kararsınız.

Sen aslında alfa dulun erkek versiyonusun ve yeni kızı bıraksan kız için daha iyi olur. Ama hem yeni kız için hem de senin için en iyisi, senin eskiyi tamamen ghostlayıp (en kaba şekilde yapabilirsin sorun değil), yeni kızla devam etmen. Yeni kızla olmasa bile pişman olmanı gerektirecek bir şey yok zira eskisi ile çok daha büyük ihtimalle bombok olacaktı.

Eski sevgilim değiştiği konusunda o kadar samimi ki …

Hayır sen o kadar gerizekalısın ki!

Onun bu halini o kadar uzun süredir hayal ediyordum ki.

Allah’ım sana geliyorum! Birader, kız seni havada karada manipüle ediyor. Ve sen zokayı yuttun mu aynen eski haline dönecek.

Şimdi bu adam neden bu kadar embesil diye okuyanlara söyleyeyim. Bu adam, toksik ilişkinin kendisini kurduğu şekilde, tamamen bağımlılık ve duygular tarafından yönetiliyor, mantığının gücü, bu güçlü programlamaya yetmiyor.

Sana gelince, git bir aynaya, ben gerizekalı mıyım bu kızı bir alternatif olarak bile düşünüyorum diye kendini 100 kere tokatla.

Terapi çalışıyor gibi ayrıca eski kötü arkadaşlarını ve alışkanlıklarını da tamamen bırakmış.

Eski sevgilinin şahane bir oyuncu olma ihtimali var ama sen o kadar kafasız davranıyorsun ki, o kadar iyi oynamasına da gerek yok muhtemelen.

Bu durum o kadar stresli hale geldi ki!

Gelmemeliydi.

Eski sevgilimi hala seviyorum ama geçmişte beni o kadar mahvetti ki, ona güvenebilir miyim bilmiyorum.

Hayır, ona güvenemezsin, bunu biliyorsun. Ayrıca eski sevgilini seviyorsan, onun hayatında bir ilk ol ve onu sil. Bu tokatı at. O kızın da bu tokata ihtiyacı var.

Abi ne diyeceğini biliyorum ama sence ne yapmalıyım?

Eski sevgiline, terapiye gittiğine sevindiğini, en kısa sürede fayda görmesini dilediğini ama ikinizden artık olmayacağını söyle. Bunu telefon ya da mesajla yap. Sonra da ona şu an ilişkide olduğunu, bir daha seni aramamasını söyle. İlk başta kibar ol. Sonra eğer sana ulaşırsa tamamen ghostla.

Bu konuşmaların kaydını tut ve eski sevgilin seni geri alamayınca o kıza ulaşıp yalan söylemeye çalışırsa kıza da göster. Onun harici eski sevgilin senin derdin. Onunla görüşmediğin sürece, ghostladığın sürece yeni sevgilini bu derdinle sıkma.

AMA kızla yeni bir ilişkiye başladıysan ve hala eski sevgilinle konuşmaya devam edersen, benim dediğim gibi eski sevgilini açık seçik birkaç mesajla silmezsen, sırf onla konuştuğunu yeni kıza gösterir ve yeni kız da çok haklı bir şekilde seni terk edebilir.

Eğer senin yeni kızın bundan haberi varsa, bunu bir an önce yap. Benim tavsiyem, kadın ya da erkek, eski sevgilisi hayatında olan insanla, bu onun suçu olmasa bile birlikte olmayın. Senin yeni kız beni arasa ona, seni bırakmasını söylerdim.

Toparlarsak, eski sevgilin gibi sana saygısız, sadakatsız şeyler yapıp sonra “ben değiştim” diye geri gelen insanları hayatınıza almayın. Bu insanlara yeniden şans verirseniz, size aynısını yeniden yapmasında sorun olmadığını, aynısını yaparsa bunun kötü bir sonucu olmayacağı garantisi de verirsiniz. Geçmişinde yaptıkları ile şimdi söyledikleri çelişiyorsa, geçmişinde yaptıklarını baz alın.

Sorularınızı bana uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Youtube, Spotify ve Patreon kanallarımızı da takip etmeyi unutmayın.

Bu kızın amacı ne?

Hem yorumlarda, hem de görüşmelerde açık ara en çok sorulan soru:

“Bu kızın amacı ne?”

“Bu kız ne yapmaya çalışıyor?”

“Bu kız”, genellikle oğlumuzun uzaktan kesiştiği, yakında flört ettiği, farkında olmadan yörüngesinde döndüğü bir kız. Yine sıklıkla da eski sevgili ya da flörtün bir aşamasında erkeği reddetmiş bir kadın.

Örneğin uzaktan kesişilen kızın hareketleri ile ilgili sorulabiliyor. Örneğin,

Mahmut Abi, kızla sürekli göz göze geliyoruz, gülümsüyor. Ben de gittim yanına tanıştık. Bir iki gün sonra kantine davet ettim reddetti. Fakat şimdi sürekli bakıyor. Bu kız ne yapmaya çalışıyor?

Bu “ne yapmaya çalışıyor” sorusunun içinde tabii ki gizli bir umut var: “Abi yoksa beni istemiyor gibi davranıyor ama gizli gizli istiyor mu?”.

Şimdi arkadaşlar bu sorulara her zaman cevabım şu: Bu soruyu düşünmeyin. Kızın yakınınızda, iletişim halindeyken ne yaptığına bakın. Bunun harici “abi kız bana 45 derece açıyla bakarken, gözlerini 20 Hertz ile kırpıp, dudaklarını 3 mm araladı, bu ne anlama geliyor, 2 mm olsa sormazdım ama bu kızın amacı ne?” gibi düşünceler size zararlılar. Evet zararlılar.

Bakın duygusal yatırımın ne olduğunu hatırlayın:

Duygusal yatırım bir kişinin düşünce ve duygularınızı işgal etmesidir.

Erkekler için ilişkilerin temel kurallarından biri ne idi?

İlişkinin her aşamasında kadının daha fazla duygusal yatırım içinde olmasıdır.

Evet arkadaşlar, “bu kız bunu neden yaptı”, “bu kızın amacı ne?” diye düşünmeniz, daha da kötüsü daha güçlü bir düşünme şekli olacak şekilde yazıya dökmeniz, o kızın sizin düşünce ve duygularınızı fazladan işgal etmesine yani sizin durduğunuz yerde duygusal yatırım yapmanıza neden oluyor. Bu kız özellikle size duygusal yatırımı az ya da azalmış (eski sevgili ya da flört) bir kız ise, bu soruları sormanız ve cevap aramanız, kızla aranızda bir şey olma ihtimalini azaltıp kendi ayağınıza sıkmanız demek.

Bu soruları sormayın ve düşünmeyin. Uzaktan bakan kızın ne yaptığı önemli değil, sizin bilmeniz gereken sadece iki şey var (1) gidip konuştuğunuzda sıcak mı, (2) sıcak konuşmalardan sonra teke tek buluşmaya geliyor mu?

Kızın yanına gittiniz ve konuşmak istediniz ama sıcak değil diyelim. Bilmeniz gereken şey bu. Sonra uzaktan bakması bir anlam ifade etmiyor. Bunun ne anlama geldiğini düşünmeyin bile. Ha bakmaya devam mı ediyor? Düşünmeyin. Gidin bir şans daha verin. 2 kere soğuksa, belki de utangaçtı düşüncesini çöpe atabilirsiniz.

Kız konuşuyor ama teke tek buluşma isteğinizi reddetti. Bitti. Bilmeniz gereken şey bu. Uzaktan yaptıkları bir anlam ifade etmiyor. Kızlar kendi aralarında “bu çocuk Merve’ye yürüdü” diye bakıp kıkırdıyor olabilirler. Sorun değil. “Merve aslında seni seviyor” hiç değil.

Sosyal Medyada Yaptıklarının Amacı Ne?

“Abi amacı ne?” olayının bir de tabii en yiğidi bile maymun edebilme kudretine sahip sosyal medya ayağı var.

“Kız beni terk etti, istemiyorum dedi. Peşine düştüm daha beter reddetti. Ama sürekli acılı parçalar paylaşıyor, bana gönderme yapıyor. Abi bu kızın amacı ne ya?”

Şimdi birincisi, sen no contact kuralı uygulasan, bunları bilmesen çok çok daha iyi olurdu. Ama hadi gördün, bunların anlamını düşünmek, seni eziklerden ezik yapıyor. Ayrıca bunların bir anlamı yok. Kız seni reelde terk etti, reelde yine reddetti. Bitti. Ne dediğine değil ne yaptığına bak.

Ama sosyal medyada yaptıkları?

Sosyal medyada yaptıklarının çoğu aslında “söz”, davranış değil.  Seni terk etti, sana ulaşmıyor ama sürekli acılı sözler, göndermeler paylaşıyor. Anlamı ne (daha doğrusu aslında beni seviyor mu)? Seni terk etti ve sana ulaşmıyor, burada başka bir bilgi yok. Sana ulaşırsa seninle buluşmak istiyor diye bir anlamı olur.

Abi ulaşmıyor ama hikayelerime bakıyor, yorumlarımı beğeniyor? Anlamı ne (abi aslında sevmiyor gibi davranıyor ama benim açığa çıkarmamı beklediği bir sevgi mi var)?

Bu kız sana ulaşmıyor. Buradaki tek somut bilgi bu.

Bakın tekrar ediyorum, bir kızın uzaktan yaptığı şeylerin anlamını merak etmeniz, zaman kaybı, boş bilgi değil düpedüz zararlı bir alışkanlık. Durduğunuz yerde ekstra duygusal yatırım yapıyorsunuz. Gündüz düşünden daha zararlı zira bence merak, daha da fazla duygusal yatırım yatıran bir şey.

Özellikle bir ilişki öncesinde bir kadınla flört ederken, bu tür sorular kafanıza gelmesin, geldiği anda da ne yapıp edip bunları düşünmeyin. Aman ha konuşmayın ve yazmayın. Bu hareketler sizin bu kıza fazla duygusal yatırım yapmanıza, belki olabilecek bir işin olmamasını sağlayacak şekilde kurulmanıza neden olur.

Ama abi buna engel olamıyorum!

Aslında başından engel olsan, bu aşamaya gelmezsiniz. Ama ne olursa olsun bir şekilde engel olmak zorundasınız. Bir köşeye kıvrılıp çocuk gibi “düşünmicem, düşünmicem, düşünmicem” diye kendi kendinize sayıklar mısınız, koyun mu sayarsınız, çakralarınıza mı odaklanırsınız ya da gidip tuvalette aynaya bakıp kendinizi sağlı sollu tokatlar mısınız bilmem. Ama bunu bir şekilde yapmayın. Kadınlarla başarınızın arttığını göreceksiniz.

 

 

Hayal Kırıklıkları

“Kim olduğunu gerçekten öğrenmek isteyen biri, hayal kırıklıklarını durup dinlenmeden, tutkuyla biriktirmelidir ve hayal kırıklığı doğuran deneyimleri biriktirmek bir hastalık gibi olmalıdır, hayatının her şeyi belirleyen hastalığı; çünkü öyle olursa, hayal kırıklığının yakıcı, zararlı bir zehir olmadığını, bizi oluşturan gerçek çizgiler konusunda gözlerimizi açan serin, yatıştırıcı bir merhem olduğunu apaçık görebilir.

-Pascal Mercier

 

Belki de bu yüzden ilişkiler öğreticidir. Tabi öğrenmek isteyen kişiler için. Hiç ilişki yaşamadığımızda bile belli beklentilerimiz olur. Güzel olsun, zeki olsun, beni sevsin vb. başlangıç beklentilerimizin tamamını karşılayan birini bulsak bile genelde o kişi doğru olmaz bizim için. Şaşırır, boşluğa düşeriz. Aslında bu durum kendimizi tanımamamızdan kaynaklanır. İlişkilerdeki hayal kırıklıkları eğer dinlersek, bize bizi öğretir. Nasıl bir insan istediğimizden yola çıkarak nasıl bir insan olduğumuzu keşfederiz. Bu keşif de her zaman doğrusal ve bilinçli bir şekilde gerçekleşmez.

 

Bir gün o ilişkinin sizin için doğru olmadığını kabullenip bir sonrakine geçme cesaretini gösterebilirseniz, beklentilerinizi baştan sona değişmiş bulursunuz. Öncelikleriniz ve aradığınız özellikler değişmiştir. Bunların keşfi açısından ilişkiler bulunmaz fırsatlardır.

 

Bir ilişki içerisindeyseniz eğer, ilişkinin başından bugüne yaşadığınız hayal kırıklıklarını yazın. Bunları önemli ve önemsiz diye ayırmayın. Ufak tefek şeyleri bile not alın. Bunu yaparken karşıyı suçlayıcı bir tavır takınmamaya özen gösterin, çünkü bu konularda siyah ve beyaz yoktur. Herkes kendi doğrularınca hareket eder. Suçlamak için değil, kendinizi anlamak için hayal kırıklıklarınızı yazın.

 

İkinci aşama biraz daha zor. Çünkü hayal kırıklıklarınızı deşmelisiniz.

  • Neden bu yaptığı bana kötü hissettirdi?
  • Nasıl olmasını isterdim?
  • Bu konudaki beklentilerim benim önceliklerim hakkında neler söyler?

Yüzleşme aşaması biraz daha zorlasa da kendinizi keşfetmeniz açısından gereklidir. Ancak kendinizi tanıdıktan sonra başkalarına tanıtabilirsiniz. Hayal kırıklıkları kendini tanımak noktasında hayati ipuçları sağlar.

 

Kendinizi tanıdıktan sonra bu keşiflerinizi doğru şekilde ifade etmek vardır ki bu en zorudur. Sizi hayal kırıklığına uğratan bir insana, onu suçlamadan hayal kırıklığına uğradığınızı anlatmak çok zordur. İster istemez size kötü hisler getiren bu insana karşı öfkelenirsiniz. Eğer karşınızdaki sizin doğru ifadenize rağmen sizi anlamıyorsa… bazen vazgeçmek çok da kötü bir seçenek değildir. Büyümenin bir parçası da devam edebilmekte yatar.

İyi çocuklar, kaygılı bağlanma, kırmızı hap ve kaçıngan bağlanma

Yetişkin bir insanın ilişkilerinin gidişatını dikte eden önemli psikolojik faktörlerden biri de, o insanın bağlanma stili (aynı zamanda seçtiği partnerin bağlanma stili).

Bağlanma Teorisi (Bağlanma Kuramı) oldukça ilginç ve sağlam bir psikolojik keşif. 1950’lerde İngiliz Psikanalist John Bowlby tarafından yaratılmış ve Amerikalı Psikolog Mary Ainsworth tarafından genişletilmiş. Bu teoriye göre, birincil bakıcılarınızla (genelde annemizle ama aslında temel olarak bize bakan yetişkin insanlarla) aramızda oluşan bağ; yetişkin hayatımızda kuracağımız ilişkileri nasıl geliştireceğimizi, bu ilişkilerde ne gibi tutum ve davranışlarda bulunacağımızı belirliyor. Nöroplastisite 301 kitabında bunlarla ilgili bir bölüm var ve bu bölümde, çocukken ebeveynlerimizle ilişkimizi yöneten sinir devrelerinin, yetişkinlikte romantik ilişkileri yönetmek üzere yeniden kurulup kullanıldığından bahsediyor.

Yetişkin bağlanma stillerine bakarsak, ilk başta iki ana stil var: güvenli bağlanma ve güvensiz bağlanma.

Güvenli bağlanma stiline sahip kişiler, ilişkilerini iyi yönetme eğilimde olan kişiler. Pozitif, güvenilir ve partnerlerine karşı sevgi dolu olduklarını gözlersiniz. Bu kişiler hem birine bağlanmaya ve güvenmeye, hem de birinin kendilerine bağlanmasına ve güvenmesine açıktırlar. Bu insanlar saf değiller, temelde sevilmeye layık olduklarını ve herhangi bir dış güvenceye ihtiyaç duymamaları gerektiğini içselleştirmiş olan kimselerdir. Yani eğer reddedilirlerse, terk edilirlerse, ihanete uğrarlarsa, bunlarla başa çıkabilirler ve yeniden pozitif ilişkiler kurabilirler.

Güvenli bağlanan insanlara, kondukları daldan çok kendi kanatlarına güvenen kuşlar diyebiliriz.

Güvensiz bağlanların da alt tipleri var. Bunlardan birisi kaygılı bağlanma.

Kaygılı bağlanma stilinin gelişmesinde rol oynayan 4 temel sebep var:

  • Terk edilme korkusu
  • Reddedilme korkusu
  • Birine bağımlı hale gelme eğilimine sahip olma
  • Duyguların düzenlenmesi ve doğrulama konularında bir partnere ihtiyaç duyma

Aslına bakarsanız, bu 4 sebebi okuyunca bu bağlanma stilinin ne olduğunu da anlamış olursunuz.

Kaygılı bağlanma stiline sahip bireyler kendilerini sevilmeye değer görmemeye eğilimlilerdir. Bu nedenle de bu bireyler, partnerlerinden sürekli güvence beklerler.

Ayrıca bu kişiler genellikle ilişkide yaşanan tüm olumsuzluklardan ve zorluklardan daima kendilerini sorumlu tuttarlar, düşük bir öz saygıya sahiplerdir. Pek çok kez kıskançlık krizleri yaşayabilirler, güvensizlik çekerler.

Tüm bunların derininde; reddedilme, terk edilme ve yalnız kalma gibi durumlara karşı gelişmiş olan köklü ve yüksek bir korku vardır. İlişkilerdeki tutum ve davranışlar, duyulan korkunun ifade ediliş biçimidir.

İyi çocuk ya da efendi erkek dediğimiz erkekler ki erkek nüfusunun önemli bir kısmını oluşturuyorlar,  kaygılı bağlanma stiline sahipler.

Efendi erkek genellikle normal kadınlara itici gelir. Yalnız kalmamak için de, ciddi sorunları olan kadınlar bulup onlara hizmet etmeye çalışır. Onların da karşılığında kendi ihtiyaçlarını karşılayacağı umudunu besler. Bu strateji ile sevilmeye layık olmadığını düşündüğü benliğini, fedakarlık karşılığı, alış veriş ile sevdirmeye çalışır.

Fakat bu tip sorunlu kadınlar temelde arızalıdırlar ve iyi çocuğa iyi veya sadık davranmaz. İyi çocuk sonunda kaçınılmaz bir şekilde yaralanır ve birkaç tercübeden sonra tüm kadınların böyle olduğunu düşünmeye başlar. Başka türlüsünün olamayacağını düşünmeye başlar.

Bir kısmı da internette sorunlarına dert ararken örneğin kırmızı hap gibi düşüncelerle karşılaşır. Günümüzde maalesef birçok kırmızı hap sitesi, bu erkeklere güvensiz bağlanmadan (kaçıngan) güvenli bağlanma stiline geçmeyi öğreteceğine, başka bir güvensiz bağlanma stili olan kaçıngan bağlanma stili öğretiyor yani yakın duygusal ilişkilerden kaçınma eğiliminde olmayı. “Tüm kadınlar sizi kullanmak isteyen, gerçekten sevmeyen insanlar o zaman onları kullanın, basın geçin ama duygusal ilişkiye, uzun süreli ilişkiye, evliliğe girmeyin” propagandası yapıyorlar.

Kaçıngan bağlanma stiline sahip insanlar, duygusal yakınlık kurma noktasında eksiktirler ve romantik ilişkilerde herhangi bir duygusal derinliğe girmezler.

Ama gördüğünüz gibi bağlanma stilleri esnekler. Kaygılıdan kaçıngana geçtiğiniz gibi, güvenli bağlanmaya da geçebilirsiniz (ve maalesef güvenli bağlanma stiline sahip biri daha sonra güvensiz bağlanma stiline de geçebilir).

Birinci adım tabii ki bu tür bağlanma stillerinin olduğunun farkında olmak ve hemen ardından gelen adım da kendi bağlanma stilinizi bilmek. Örneğin kaygılı bağlanma stiline sahipseniz, sakinken aldığınız bütün kararların, verdiğiniz sözlerin paniğe kapıldığınızda nasıl işe yaramadığını şaşkınlıkla fark edebilirsiniz.

Partnerimizin her farklı davranışını ilişkinizin kötü gittiğine dair bir belirti, her mesafe isteğini sevilmediğinize dair bir kanıt olarak gördüğünüzü, sevdiğiniz insan tarafından tamamen rahatlatılmadıkça kabuslar aleminde gezinmeye devam ettiğinizi fark edersiniz.

Aktif olarak yapabileceğiniz şeyler ise 24 saat kuralını uygulamakyeni bir meziyet öğrenirken kullanabileceğiniz, felsefi günlük tutma gibi stoacı teknikler kullanmak, duygusal ihtiyaçları daha geniş bir sosyal çevreden karşılamak, yapana kadar yapıyormuş gibi yapmak ve tabii ki eğer imkanınız varsa bu konuda uzman biriyle terapi.

Sorularınızı bana uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Youtube, Spotify ve Patreon kanallarımızı da takip etmeyi unutmayın.

Cinsel Sadakatsızlık: Çeşitlilik Arama, Mutsuzluk ve Eş Değiştirme

Nöroplastisite 301 kitabının “David Buss: İnsanlar Romantik Partnerlerini Nasıl Seçerler ve Kısa ya da Uzun Süreli Olarak Ellerinde Tutarlar?” bölümünden alıntıdır.

Şimdi biraz sadakat sözü verilmiş ilişkilerde ihanete bakalım. Uzun süreli ilişkilerde erkeklerin ve kadınların aldatma sebepleri ve aldatmanın sonuçları konusunda istikrarlı bulgular neler? Aldatma ne sıklıkta oluyor?

Aldatmanın ne sıklıkta olduğunu bulmak güç zira aldatma, insanların sır olarak tutmak için büyük çaba harcadığı şeylerden birisi. 70 yıl önce yapılan klasik Kinsey araştırmalarına bakarsanız, ihanet ile ilgili soruların, insanların cevaplamaktan en çok kaçındıkları sorular olduğunu görürsünüz. Bu soru sorulduğunda daha fazla insan çalışmalara katılmayı bırakıyordu. Bu tabii insanlar neleri saklıyorlar sorusunu gündeme getiriyor. İhanet, ensest ve cinayet gibi insanların evrensel olarak büyük bir çabayla saklamaya çalıştıkları küçük bir davranış kümesi var.

Kinsey, 70 yıl önce, evli kadınların %26’sının, evli erkeklerin %50’sinin, evliliklerinin bir noktasında ihanet ettiğini tahmin etmişti. Başka çalışmalar ise genellikle daha düşük rakamlar verdiler. Yani rakamlar anketi yapanın gizlilik sözüne, bunun inandırıcılığına, vs. göre değişiyor.

Burada “duygusal ihanetten” bahsetmiyoruz bu arada. Evli partner dışında biriyle, partnerin bilgisi dışında seks yapmaktan bahsediyoruz. Başka ihanet şekilleri de var tabii. Duygusal ihanet ya da finansal ihanet gibi. Ama burada cinsel ihaneti konuşuyoruz.

Cinsel ihanette ilginç olan şey ise, ihanet motivasyonu açısından cinsiyetler arasında büyük fark olması. Burada ortalama cinsiyet farklarından konuşacağız yoksa erkekler için bahsettiğim şeyler bazı kadınlar için, kadınlar için bahsettiğim şeyler bazı erkekler için geçerli olabilir.

Erkekler için temel motivasyon, cinsel çeşitlilik. İhanet eden erkeklerin %70’i için eğer şartlar uygun olursa (iş gezisindeydim ve karşıma şu fırsat çıktı), düşük risk ve maliyet varsa, cinsel çeşitlilik ve yenilik temel motivasyon. Sanırım Chris Rock bir keresinde “erkekler sadece fırsatları kadar sadıklardır” demişti. Ya da telefon şifrelerinin partnerlerine olan açıklığı kadar diyelim.

Kadınlar için ise bu çeşitlilik ve yenilik çok daha önemsiz bir motivasyon. Aldatan kadınlar sebep olarak uzun süreli ilişkilerinde duygusal veya cinsel olarak mutsuz olduklarını (tipik olarak bu ikisi birden oluyor) söylüyorlar.

Bir insanın uzun süreli ilişkisinde mutsuz olması durumunda ihanete yatkın olacağını düşünmek çok mantıklı gelebilir. Ama erkekler için durum bu değil. Evliliklerinde mutlu erkeklerle evliliklerinde mutsuz erkekleri karşılaştırdığımızda, aldatma oranlarında bir fark görülmüyor. Bence bu, çeşitlilik arama motivasyonuna gidiyor.

Peki kadınlar neden aldatıyorlar? Bu kadınlar için oldukça riskli. Uzun süreli ilişkilerini kaybetme riski yüksek. İtibarlarının zedelenme riski yüksek ki bu iki cinsiyet için de geçerli.

Kadınların neden aldattığı konusunda iki rakip hipotez var, en azından iki tane diyelim. Evrimsel psikoloji literatüründe iki ana hipotez var.

Birincisinde, kadın bir partnerden kaynak ve yatırım alırken diğer partnerden iyi genler alıyor hipotezi. Prensipte bu çalışır bir yöntem. Bu hipotez benim değil, Bu hipotez, ikili çiftleşme hipotezi (dual mating hypothesis), Steve Gangestad, Randy Thornhill ve benim eski bir öğrencim olan Marty Hazelton tarafından ortaya atıldı.

Başlangıçta bu hipotezi ben de savunuyordum zira veriler hipotezi destekliyor gibi görünüyordu. Ama zaman geçtikçe bu hipotez ile ilgili kuşkularım artmaya başladı ve bu konudaki ana hipotezlerden ikincisi olan Eş Değiştirme Hipotezini (Mate Switching Hypothesis) desteklemeye başladım.

Kadınların neden aldattığı ile ilgili tüm verilere bakarsanız, bunların İkili Çiftleşme Hipotezi ile uyumlu olmadığını görürsünüz. Veriler diğer hipotez ile uyumlular. Yani veriler kadınların kendilerini eldeki ilişkiden çıkarma, kendileri ile daha uyumlu ya da eldekinden iyi bir partner bulma ya da en azından yeterince arzu edilip edilmediklerini  görme gibi motivasyonlarla aldatıyorlar. Yani eşleşme havuzuna ısınmak için ya da benim eş sigortası dediğim potansiyel bir yedek eş bulmak için aldatıyorlar.

Peki bu konudaki kanıtlar neler? Öncelikle aldatan kadınların %70’i, yasak aşklarına aşık oluyorlar. Ona karşı derin duygular besliyorlar. Bana göre bir erkekten iyi genler almak istiyorsanız, kesinlikle yapmamanız gereken bir şey bu. Ama eğer eş değiştirme hipotezine göre bunu yapmaları oldukça anlaşılır. Bu, kadınların aldatmasında, eş değiştirme hipotezinin motivasyon olduğunu gösteren bir veri.

Genetik Boynuzlanma ve Yumurtlamanın Çiftleşme Tercihlerine Etkisi

Şimdi bu iki hipotez birbirlerine tamamen zıt hipotezler değiller. Mesela bir kadın gerçekten de ikili çiftleşme stratejisi ile aldatıyor olabilir ama genetik boynuzlanmanın oranı ne? En azından modern ortamda oranı görece düşük. Yaklaşık olarak %2-3. Genetik boynuzlanma dediğim şey, bir erkeğin kendisinin olduğuna inandığı ama aslında kendisinin olmayan bir çocuğa babalık yapması. 

İkili Çiftleşme Stratejisi hipotezini destekler gibi görünen veriler, yumurtlama devrelerinden geliyor. Eski çalışmalara göre doğum kontrol hapı almayan kadınlar yumurtlama döneminde daha maskülen ve simetrik erkekleri çekici bulmaya başlıyorlar ki bunların iyi genlerin işaretleri olduğu hipotezi var. Ama sonradan görüldü ki, kadınların yumurtlama dönemindeki eş tercihlerindeki değişimin, ilk çalışmalarda gösterilenden çok daha zayıf olduğu görüldü ve bazı geniş kapsamlı çalışmalarda bu bulgular yenilenemedi. İkili Çiftleşme Stratejisi Hipotezini destekleyen en anahtar verilerden bahsediyoruz.

Yumurtlama dönemi değişiminde, kadınların genlerin peşinde gittiği zira sadece yumurtlarken başka bir erkekle seks yaparsa hamile kalabileceği fikrini destekleyen, kadınların aldatma zamanlamasını yumurtlama zamanlamasına göre ayarladıklarını gösteren kanıtlar vardı. Ama sonradan yapılan çalışmalar, bu sonuçları yineleyemedi ya da doğrulayamadı. Böylece de İkili Çiftleşme Stratejisi konusundaki fikirlerim değişti.

Ben artık Eş Değiştirme Stratejisi Hipotezini, kadınların aldatma motivasyonu konusundaki en olası açıklama olarak destekliyorum.

Dr. David Buss. Teksas Üniversitesi’nde Psikoloji profesörü ve aynı zamanda evrimsel psikolojisi alanının kurucularından birisi. Dr. Buss ve laboratuvarı, insanların eş seçme ve kısa/uzun vadede ellerinde tutma stratejileri ile ilgili bilgilere kaynaklık ediyor.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

21 yaşına girmek üzereyim ve hala incelim

Merhaba Mahmut Abi, ben birkaç ay sonra 21 yaşında olacağım. Üniversitede dil okuyorum, ikisi iyi derecede üç dilim var, profesyonel sporcuyum ve her gün de spor yapıyorum. Ayrıca internette dijital işler üretiyorum. ama benim sorunum şu ki ben de incelim.

Teknik olarak incel değilsin zira incel en sığ anlamı ile “21 yaş üstü ve istemesine rağmen son 6 aydır seks yapamayan” birey demek. Bence 21 yaş sınırı makul zira onun altında seks imkanı zaten kısıtlı olduğundan, 21 yaş altı çocuklara incel demek saçma olurdu.

Ama incel artık, bu seksiz yaşamını hiç tercih edilmeyecek (tipsiz, çok kısa, vs.) biri olmasına bağlamış ve bunu kimliğinin parçası yapmış adamlara deniyor. Yani 25 yaşında ve son 3 yıldır cinsel ilişkisi olmayan adam eğer bunu kimliğinin parçası haline getirmemişse incel demek zor. Ama 18 yaşında bir çocuk, nasıl tercih edilmeyeceği, nasıl it is over olduğu ile kimlik bağlantısı yarattıysa o incel oluyor.

Çok uzattım ama sen incel değil abazansın muhtemelen ki yaşına göre normal sayılır. Ben de 21 yaşına kadar çoğunlukla kızsız ve abazandım, çoğu erkek de öyledir.

bu yıl 3.sınıf olacağım depremden beri okullar kapalı sosyal hayatım yok

Pandemi diye genç insanların hayatını sosyal olarak mahvettiler, sonra da deprem gelince bu tahribat iyice uzadı. 6 yıldır bu site ile uğraşıyorum, 2020 öncesi aklımın almayacağı oranda bir sosyal izolasyon var. Bunu aşmak için özel çaba harcamanız lazım arkadaşlar zira ortam insanı asosyalliğe itiyor.

Öncelikle büyük şehirde yaşıyorsan, sosyalleşmek için üniversiteye ihtiyacın yok.

sadece 2-3 arkadaşım var arada çıkıyoruz. üniversitede de 2 tane arkadaşım var.

Çok acı ama az önce belirttiğim toplumsal yıkımın etkisi yadsınamaz olsa bile, bu durumun sadece dış güçlerin değil, aynı zamanda senin kendi eserin.  Bu konuda bir şeyler yapman, buna öncelik vermen şart.

aslında 18 yaşından beri redpilli biliyorum ama o zamandan beri daha çok blackpill kafasında kalıp yazın başlarında tekrar redpill oldum.

Sosyal hayatınızı geliştirin yazısında değinmiştim. Bu izolasyon ile istediğiniz kadar oyundur, red pilldir bilin. Kadınlar konusunda işinize yaraması, kadınlarla başarılı olmanız çok zor. Tüm sıkıcılığınıza rağmen online, sokakta oyun, vs. ile bir kız bulsanız bile, onun sizin sıkıcılığınıza katlanıp devam etmesi de zor.

Bu nedenle de ara ara siyah hapa kayman anormal değil. Senin gibi sosyal izolasyon içindeki, sosyal olarak güdük biri için oyunun, kırmızı hapın çalışma ihtimali çok düşük.

ama benim sorunum tipim ve sosyal hayatım sanırım.

Sosyal hayatının olduğu kesin. Tipinde sorun var mı bilmem ama muhtemelen tipindeki tek sorun, aşırı sosyal özürlü olmana rağmen bazı kızların yine de gelip seni deliğinden çıkarmaya çalışacakları kadar aşırı yakışıklı olmaman. Yoksa ben 42 yaşında senden 10 kat sosyal bir adamım ve sosyal çevrelerde insanları gözlemliyorum. Tipsiz hatta sizin keko demeyi sevdiğiniz adamların, sırf çok sosyaller ve özgüvenliler diye (en azından özgüvenli görünüyorlar diye) kimlerle olduğunu gidip biraz izlesen, tuvalete gider hüngür hüngür ağlarsın.

Önce bir sosyal hayatını düzelt de sonra tipine laf et. Gerçi şunu da söyleyeyim, senin gibi sosyal olarak güdük bir adamın sosyal hayata atılma süreci acılı ve sonuç alma süresi uzun olacak. Ama bunu yapmak zorundasın.

okul başlayınca sosyal hayatı düzeltmek istiyorum aslında rahat konuşan biriyim ama erkeklerde vs ilk tanışmada biraz çekingenlik var.

Okulu beklemene gerek yoktu ama okula da az kaldı. Git biraz sosyalleş. Ayrıca çok ayrıntı vermemişsin ama senin spor rejimin bana sanki sosyallikten kaçıp izole olmaya çalışan adamların yaptığı türden aşırı gibi geldi. Bunu bizim siteye gelen birçok insanda görüyorum. Sosyal hayata atılmaktan deli gibi korkan adam, “ya ben gyme yalnız ve asosyal takılıp kendimi öyle geliştirebilirim” diyerek spora abanıyor ve bunu sosyal hayattan kaçmak için bir bahaneye çeviriyor. Profesyonel sporcu olduğun için belki sosyal hayatını sekteye uğratacak kadar spor yapman anormal değil ama yine de bundan para kazanmıyorsan, spor için sosyal hayatından yaptığın fedakarlığa değmez.

yine de her şeye rağmen evrimsel süreçte elenme hissi içime çok ağır oturuyor.

Evrimsel süreç seni neden elemesin ki? Mağarana tıkılmış dışarıyı seyrediyorsun. Gerçi ben de 21 yaşında uzun süreler cinsellik yaşayamayan bir çocuktum, çoğu erkek de 21 yaşında yalnız ve cinsellikten uzak bir çocuktur.

biraz geç kalmış gibi hissediyorum ve bunun için sürekli arayış içindeyim

Bende bu yoktu işte. Senin sadece 20 yaşında bunu demen, duygusal zeka yaşının 14-15 civarında olduğuna işaret. 14-15 yaşında birinin zihniyle kendine bakınca tabii 21 geliyor çok geç diye panik yaparsın. Sosyal hayatını geliştirip insan ağına girmen, seni akıl yaşı olarak da olgunlaştıracaktır.

Haberin olsun diye söylüyorum, asosyalliğe devam edip de senin durumunda olan 28 yaşında adamlar da var. Senin için bunu “başarmak” çok zor değil. O nedenle kıçını kaldırıp sosyalleş. Sonra buna online mı eklersin, hayat oyunu mu eklersin orası senin bileceğin iş.

en azından bir tane bile bulsam en azından yapabildiğimi görüp bu konularda özgüvenim olacak

Bu işte çok ciddi bir sorun. Kendini bu şekilde paniğe sürüklersen, her kızla buluşmana “lütfen bu sefer olsun” diye gidersin ve bu muhtaçlık da her yerinden akar. Öyle hissetmesen bile elinden geldiğince, “daha 21 yaşındayım, bakalım bu kızla nereye gidecek” rahatlığında olman lazım.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

40 yaş üstü erkekler kadınlara nasıl yürüyebilir ve yürümeli?

Arda rumuzlu takipçimiz şöyle sormuş:

1) 40 yaşında erkek için nerelerde avlanmak en verimlisi olur. Aynı yaşlarda sayılırız bu konulardaki tecrübeleriniz benim için çok değerli olacaktır.

40’larımda hiç “avlanmadım” ama 30’larımın ikinci yarısından tecrübemle sanırım bu soruyu cevaplayabilirim 🙂

35 yaşı bir erkeğin gündüz oyunu yapmak isteyeceğini sanmıyorum. En azından benim görüştüklerimin hepsi bunu yapmak istemeyen adamlardı. Açıkçası ben de gündüz oyunu yapmazdım.

Sizin için birinci adım bence sosyal hayatınızı geliştirmek. Dışarıda hayat oyunu oynayabilirsiniz ki bu konuda yazdığım kadınlarla tanışma kitabı bunun nasıl yapılacağı ile ilgili.

Üçüncüsü, mutlaka uygulamaları deneyin. Bizim gibi abilerin uygulamalarda şöyle bir şansı oluyor: normalde bizim yaşımızdaki adamlardan hoşlanan ama bizimle tanışacak ortamı olmayan kızlarla tanışabiliyorsunuz. Bu tür uygulamalarda daha yaşlı adamların (bir yere kadar) gençlere göre daha fazla şansı var.

Ama daha fazla kadına ulaşmak için yaşınızı 4 yaş altına ayarlayın. Denendi ve görüldü ki kızlar buluşmada asıl yaşınızı öğrenince pek takmıyorlar. Tabii bu sizi bazı kızların radarından çıkaracak ama yine de nette daha fazla kızla özellikle daha fazla genç kızla eşleşiyorsunuz. 4 yaşın üstüne çıkmayın, sorun olabilir yani 10 yaş gençmiş gibi davranmayın. Bu da gereksiz buluşmalara gitmenize neden olabilir.

Ayrıca meetup.com gibi sitelerdeki etkinliklere katılabilirsiniz. Çalışan erkekler için iş toplantı etkinlikleri verimli olabiliyor özellikle de şehir dışından gelenler oluyorsa.

2) En çok takıldığım konu. Flört aşamasında kızla yazışırken ya da buluşunca ne yapmam gerektiği kırmızı hap çerçevesinde bilmeme rağmen sanki kız taktik yaptığımı anlayacakmış gibi hissediyorum ve oyunu tam oynayamıyorum. Kesin oyundan haberleri vardır gibi geliyor.

Öncelikle buluşmalarda yaptığın şeyler oyundur, kırmızı hap değil.  Ve maalesef senin kafandaki oyun kavramının, oyunun gerçekte ne olduğu ile hiçbir alakası yok.

Oyun kelimesini duyunca insanlar hile-manipülasyon düşünüyorlar. Oyunun kelimesinin öyle bir anlamı da var (oyuna gelmek) ve ayrıca gerçekten de özellikle eski tip PUA oyunlarında çokça hile de vardır. Ama oyunun anlamı bu değil.

Kadın erkek ilişkilerinde kadınlarla tanışma sanatı anlamında oyunu kitapta açıklamıştım. Buraya da yazayım:

Bu kitap boyunca oyun derken, neyi kastettiğimi çok iyi anlamanız gerekiyor. Oyun deyince insanların aklına genellikle hile, düzenbazlık ve manipülasyon gelir. Biz bu kitapta oyun derken, bu tür bir oyundan değil, çocukların ve gençlerin oynadığı, hem rekabet hem işbirliği içeren aktiviteden bahsediyoruz. İki tarafın da isteyerek, manipülasyon olmadan katıldığı, iyi vakit geçirdiği ve bitmesini istemediği aktiviteden bahsediyoruz. Birçok hayvan türünde olduğu gibi insanlarda da karşılaşmadan çiftleşmeye giden yol, genellikle iki tarafın karşılıklı olarak oynadığı bir çiftleşme dansı şeklinde. Oyun derken bu dansı ve bu dansın erkek tarafınca yapılan figürleri kastediyoruz.

Bu nedenle burada öğrendiğiniz şeyleri kadınları kandırmak ya da onlara zarar vermek için kullanmaya çalışmayın. Kadınları baştan çıkarma sanatı (pick up) camiasında sürüyle manipülasyon, hile ve düzenbazlık taktikleri var ama bu kitapta onları bulamayacaksınız. Bu tür hilelere, zayıf, aslen itici erkekler ihtiyaç duyarlar ve bu erkekler hile kullanarak pek bir başarı elde edemezler veya çok kısa süreli başarı elde edebilirler. Aslına bakarsanız eğer bu tür eğilimleriniz varsa, kadın erkek ilişkilerini de aşan bir zayıflığın pençesindesiniz ve bundan kurtulmak için terapi de dahil elinizden geleni yapmanızı tavsiye ederim.

Bu kitapta size öğreteceğim oyun, pozitif cinsel gerilim temelli oyun olacak. Bir kadını kandırmadan, manipülasyon yapmadan ve kendi isteğiyle oyuna dahil edebilirsiniz. Kadın sizinle iyi vakit geçirerek oynayabilir ve sizinle arzu ile birlikte olabilir. Bu kitapta, bu tür bir baştan çıkarma ve oyundan bahsedeceğiz.

Senin oyun öğrenmen, dans öğrenmekle, tenis öğrenmenle, golf öğrenmenle hemen hemen aynı şey.  Öğrendiğin şey hem bir kas – hareket bilgisi hem de bilişsel bir bilgi. Öğrenme şeklin de aynı.  Oyunun ya da dansın kurallarını öğreneceksin, adımları doğru atmayı, ellerini kollarını ayarlamayı, vücudunu ayarlamayı, dönüşleri, dans ettiğin kadını yönetmeyi öğreneceksin. İlk başlarda kötü dans edeceksin ve bir süre dans ederken her hareketini bilinçli ve doğal olmayan şekilde yapman gerekecek. Ama dans ettikçe (kaslarını ve bilişini otomatiğe bağlayan devreler oluşunca) hiç bilinçli düşünme olmadan dans edeceksin.

Bu konuyu sonradan öğrenip içselleştirdin mi, önemli olan iyi dans etmen, iyi tenis oynaman, iyi golf oynaman. Kimse ya bu adam kuralları sonradan öğrendi, doğal hali bu değil demez.  İnsanlar oyunundan etkilenirler.

Yani oyun derken böyle bakman lazım. Sen oyunu hile hurda taktiği sanıyorsun ve öyle baktığın için de başarılı olma şansın düşük. Biz burada fizyoloji – ötrüşmenöroplastisite tabanlı bir eylem planı yapıyoruz, taktik değil.

Birde bu yaşlarda neg atmak eğlenen ustalık dalga geçmek falan biraz garip geliyor. İçimdeki mavi hap daha oturaklı seviyeli davranmamı söylüyor.

Bunlar asıl olgun adamlara doğal. Belki bazı olgun kadınlar bunlara test tepki verebilirler ama kızla yaş farkın oldukça, açık söylemek gerekirse aranızda bir yandan daddy – baby ilişkisi kuruluyor. Kızlar senin eğlenen ustalığına daha iyi tepki veriyorlar. AMA eğlenen ustalığı sululuğa götürmene toleransları, genç bir erkeğe gösterecekleri toleranstan daha az.

Ben eğlenen ustalığı genelde hafif bir dalga geçme ve İngilizce’de dry humor denilen ve duygusal tepki göstermeden ya da gülmeden (gülümseyerek olabilir) espri şeklinde yapmayı tercih ediyorum. Muhtemelen de 90’lar ve 2000’ler ABD sitcomlarının mirası.

Neg ile ilgili söylediğin neg konusunu da anlamadığını gösteriyor. Oyunu, negi ve eğlenen ustalığı, bir kadın erkek çiftleşme dansının figürleri olarak gör. Dans benzetmesi hoşuma gidiyor zira dansların çoğunda erkeğin kadını yönetmesi gerekir. Çoğu dansta kadın, erkek yönetmezse ne yapacağını bile bilemez. Bu nedenle bir erkeğin dans öğrenmesi, kadına göre daha zordur, kadından daha fazla düşünür (sonraki hareketleri düşünmek). Lider / kontrolde olmanın sıkıntıları ama getirisi de büyük.

Bu yazıyı 40’lık abilere yazdım ama gençler erkekler için de geçerli.

Sıkıntılı zamanlarınızda ilişkinizde nasıl davranmalısınız?

Maskülenite sakin, rahat, acele etmeden, neşeli, eğlenceli ve esprili davranmaya neden olur ve bir erkeğin kadını ile etkileşiminde de en iyi davranış şekli, bu tür maskülen davranışlardır.

Ama erkek kadını ile beraberken yeterli sıklıkta duygusal kontrolünü kaybediyorsa, kadın erkeğin gücünden ve sağlamlığından şüphe duymaya ve bunun hemen ardından da kendini güvende hissetmemeye başlar.

Bunun uzantısı olarak örneğin kadın erkeğine problemlerini anlatıp, erkeğine sığınabilir, ama erkek (kadınlar aksini iddia etseler de) bu lükse sahip değillerdir ya da en azından bu lükse kısıtlı bir süre için sahiplerdir. Kadının erkeğe olan sevgi ve saygısına ve ilişkinin uzunluğuna bağlı olarak bir erkek, ilişkisine zarar vermeden en fazla 6 – 9 ay finansal ya da psikolojik olarak düşük modda kalabilir. Şimdi siz söylemeden yazayım, bunun tabii ki birçok istisnası var belki istisna dediğimiz durum daha çok da olabilir ama buna bel bağlamayın. O durumlarda çekim yine etkileniyor ama başka sosyal, ahlaki güçler devreye giriyor.

Çifte standart mı? Evet belki ama doğanın çifte standardı bu. Ben size kadın erkek ilişkilerinde neyin çekim yarattığını, neyin çekim yaratmadığını anlatıyorum.

Bu tabii ki kötü günleriniz olmayacak ya da örneğin kötü finansal durumunuzu saklamak için gücünüzü aşan harcamalar yapmalısınız anlamına gelmiyor. Finansal durumunuz kötü olabilir, kötü günler geçiriyor olabilirsiniz ama burada önemli olan sizin “ben bunları aşacak bir yolu kısa süre içerisinde bulacağım” ruh halinde olmanız. İşsiz kaldıysanız, kadınınız hissetmesin diye çalışırken harcadığınız parayı harcamayın tabii ki ama işsizliğin üzerinizdeki psikolojik baskısını kadınınızla paylaşmayın ve bunu aşacağım modunda olun.

Tabii ki kötü günleriniz olacak, sinirleneceksiniz, üzüleceksiniz ve bu durumda duygularınızı paylaşmak isteyeceksiniz. Birçok erkek bu durumda “kardeşim 3 aylık kız arkadaşımsa anladım ama 3 senelik ve çocuğumun anası kadınla da mı paylaşamayacağım?” diyebiliyor. Kusura bakmayın ama sadece 3 aylık kız arkadaşına yaslanamayacağını protesto edenleri ciddiye almıyorum ama uzun süreli ilişkide ve evli adamların bu sorusu aslında güzel bir soru. Bu konuyu daha önce işlemiştik. Derdini karınla paylaş, hem derdinle hem karınla uğraş yazısına bakabilirsiniz.

Benim tavsiyem mümkün olduğu kadar desteği karınızda aramamanız ama burada bir örnek üzerinden olaya daha detaylı bakalım ve beni dinlemeyecek olanların neler yapabileceğini de konuşalım. Yalnız burada bir ebeveynin kanser olması gibi çok ciddi bir problemden ziyade, erkeğin kendini kötü hissettiği ve bu durumda kadını kendisine dayanmak istediğinde ne yapması gerektiğini konuşacağız.

Temel olarak her erkeğin kötü hissettiği günler ya da birkaç aylık bir süreç olabilir. Bu dönemde erkeğin kendisinin desteğe ihtiyacı olabilir.  Normalde sinirli ve ters bir kadınla eğlenen ustalık ile başa çıkabilecek bir erkek, şu an iyi bir modda olmadığını sakin ve sevecen bir şekilde söyleyip düşünmek için biraz kendine çekilmesi gerektiğini belirtmeli.

Eğer kadın aynı şekilde anlayış ile karşılık vermezse, erkek “bir yürüyüşe çıkacağını” ya da “bir arkadaşını ziyaret edeceğini” ve kafasını boşaltıp gelip konuşacağını söyleyerek kadının yanından ayrılmalı. Bu durumda şöyle bir açıklama yapabilir:

“Bebeğim şu aralar biraz zor günler geçiriyorum ama problem toparlayamayacağım bir şey değil. Senin de iyi bir ruh halinde olmadığını görebiliyorum ama şu an uğraşmam gereken bazı şeyler var. Biraz zaman ver ve sonra seni rahatsız eden şeyleri konuşalım.”

Bakın burada ilişkiye ara vermiyorsunuz ya da zamana ihtiyacım var konuşması yapmıyorsunuz. Alt tarafı onu rahatsız eden konuyu konuşmayı, bir iki gün erteliyorsunuz. Fakat sizin sakin ve sevecen tavrınıza rağmen sizi anlamıyorsa (özellikle tersi durumda siz anlayışlı biriyseniz), daha da karın ağrısı oluyorsa, burada partnerinizin bir size olan sevgi ve saygısı ile ilgili bir fikir de edinebilirsiniz. Gerçi o an öyle davranır sonra özür dilerse duygusal kontrolsüzlüğüne verebilirsiniz ama kalıcı bir arıza çıkarıyorsa, sorununuzu hallettikten sonra bu kadının gözündeki yerinize de bir bakmanız gerekebilir.

Ama merak etmeyin, çoğu normal kadın burada size anlayışlı davranır. Tabii ki siz sürekli olarak problemlerinize gömülüp onunla konuşmayı erteliyorsanız o başka.

Merhaba, ben 32 yaşında evli bir erkeğim. Eşim 28 yaşında. Çocuğumuz yok ama istiyoruz. Eşimle iyi bir ilişkimiz var. Fakat özellikle adet döneminde sinirli ve ters olabiliyor ama bazen dediğim ve yaptığım bir şeyi yanlış anlayarak sinirli ve ters davranabiliyor.

Çoğu zaman böyle bir durumdayken beni çekmeye çalıştığı tartışma tuzağına düşmüyorum. Genellikle sevecen, esprili ve eğlenceli bir davranışla kısa sürede onun da modunu değiştirebiliyorum. Ya da modu kısa sürede deği

Aynı zamanda sınırlarımı çizmesini de biliyorum. Zaten bana saygısızlık eden bir kadın değil.

Benim sorunum, yorgun, hasta ve iş gibi sebeplerle stresli olduğum günler. Bu çok sık olmuyor ama sonuçta ara ara oluyor. Böyle günlerde, karım da eğer bir şekilde ters ise, tartışma tuzağına çekilmeme konusunda sorun yaşıyorum.

Böyle bir durumda, kibarca ortamdan uzaklaşıp kendi odana, yürüyüşe, vs. çekileceksin ve karın da buna saygı duymayı öğrenmeli. Özellikle de zaten ters tarafından kaltıysan ve daha da sinirlenmeye başladığını hissettiysen bunu yapmalısın. Konuşmaktan ve problemlerden kaçmıyorsun, o ruh halindeyken değil birkaç saat sonra daha sakin bir durumda konuşmak istiyorsun. Ama karın özellikle ters olduğu bir gün, saçma sapan bir nedenden tartışma çıkarıyorsa, o zaman böyle saçma sapan bir şeyi konuşmaktan kaçmış oluyorsun tabii ki 🙂 Bu da kötü bir şey değil.

Yalnız özellikle size ilgisi yüksek bir kadın, sürekli olarak sizin dikkatinizi ister ve böyle bir zaman isteğinden hoşlanacağını düşünmeyin. Özellikle normal halinizde esprili ve sevecen bir şekilde sorunları çözmenize alışmışsa, gereğinden fazla hoşnutsuz da olabilir. Böyle bir durumda “biliyorsun ihtiyacın olduğunda yanındayım ama şimdi üzerinde çalışmam gereken problemlerim var, sonra konuşalım” deyin.

Burada kadın okuyuculara bir bilgi vermek istiyorum. Kadınların bazen  anlamadığı şey, erkeklerin sorunları olduğunda kadınlardan farklı olarak yalnız kalmaya, kendi “mağaralarına” çekilmeye ihtiyaç duydukları.  Ya da sorunlarını kendi erkek arkadaşlarıyla paylaşmaya ihtiyaç duydukları. Kadınlar sorunlarını erkekleriyle paylaşmak, erkeklerine yaslanmak isterler. Bu onlar için sevgi göstergesidir. Erkekleri ile paylaşmamaları ise her zaman olmasa da erkeklerine olan sevgi ve güven azlığına denk gelir. Bu nedenle kadınlar erkeklerin sorunlarını paylaşmamalarını sevgi ve saygı azlığı olarak algılayıp paniğe kapılabilirler.  Erkeklerin bu durumda olabildiğince sakin kalıp, kadına sevecen ama kararlı bir şekilde bunun böyle olmadığını hissettirmeleri gerekebilir. Kadınlar ve erkekler sorunlarını farklı şekillerde çözerler ve aslında cinsel kutupluluğun güzelliği olan bu farkı ortadan kaldırmaya çalışmak, kadının ya da erkeğin ilişkisini baltalamasına yol açar.

Bu duruma tersinden bakarsak, bir sorunu varsa kadınınız size dayanmak ister ve hatta sizin bunu kısmen sırtlamanızı da ister. Bunda bir sorun yok. Ama erkek olarak aynı şeyi beklemeyin. Yani kadınınız sizin sorunlarınızı sırtlayamayabilir.

Kırmızı hap camiasında erkeklere, kadınların duygusal tamponu olmamaları gerektiği söylenir ki doğrudur. Ama bu genellikle beraber olmadığınız kadın için söylenir. Beraber olduğunuz kadının da duygusal tamponu olmamalısınız ama aynı zamanda onun bilge çınar ağacı da olmalısınız. Bunun dengesi maalesef KH materyalinde yok. Bir başka yazıda bunun dengesine de değinelim. Zira bazı arkadaşlar “ne ya bunla mı uğraşacağım” modunda olabilirler ama uzun süreli ilişki ve evlilik sürekli “evet kocişim, sen ne dersen kocişim” modunda olmaz ve bu durumlarda sizin liderliği ele almanız gerekir.

Kendi sıkıntılı dönemlerimde, karım ufak bir şeyden öfkelendiğinde, odağımı kaybedebiliyorum. Böyle durumlarda karımı tolere etmekte zorlanıyorum ve ondan destek görmediğimi hissediyorum.

Burada saplıklı sınırları, yukarıda anlattığımız gibi çizeceksin.

Böyle durumlarda aptal tartışmalara girebiliyoruz.

Kadınlar küçük şeyleri alıp büyük problem haline getirmeye meyilli olabilirler. Erkek, en azından erkek adam ise, “büyük problemleri” alıp küçültmeye meyillidir.

Kadınlar neden böyleler, neden problemleri büyütürler diye protesto edebilirsiniz ama bunun evrimsel bir adaptasyon olduğunu çocuğunuz olunca fark edebiliyorsunuz.  Kadınların psikolojik donanımlarının önemli bir kısmı hamilelik ve annelik etrafında şekillenmiş vaziyette ve kadının en ufak kaygıyı, tehlike hissini büyütmesi, çoğu zaman yanlış alarm olsa da, bebeğin hayatta kalma ihtimalini arttıran bir şey. Fakat erkek de, kadın panik haline giderken sağlam ve soğuk kanlı duracak şekilde evrimleşmiş.

Bu nedenle kadınlar daha çok oranda nevrotik (negatif duygulara eğilimli), erkekler daha az oranda nevrotik oluyorlar (bu, erkeğinden daha soğukkanlı kadın, kadınından daha panik erkek olmaz demek değil ama genel dağılımda kadınların nevrotiklik ortalaması erkeklerin ortalamasından yüksek).

Bunu kendisine söyledim. Bazen modunun değiştiğini ve bunu yönetebileceğimi ama bazen başka dertlerle uğraşırken onun nazını çekmeye istekli olamayabileceğimi söyledim. Bunu anlıyor gibi görünüyor ve hatta haklı olduğumu söylüyor.

Evet ama kadınların bazen gücünüzü test edeceklerini unutmayın. Zira siz onun erkeğisiniz, erkek her şeyi çözebilir ama arada hala güçlü mü diye test etmek gerekir. Kadınların bilinçaltı mekanizmaları bu şekilde çalışır. Erkek yükünü taşımak istemiyorsanız, kadınlarla olmayıverin.

Benim sorum, bu durumları nasıl yönetebileceğim.

Bence bunu konuştuğunda haklı olduğun cevabını alıyorsan çok da kötü bir iş çıkarmıyorsun.  Ama yukarıda belirttiğim gibi, kendine çekilme kısmını tartışmaya çekilmeden önce yap. Bir de böyle günlerce kaçamazsınız yani bu kendine çekilme saatlik olarak toleransınızın tükenmeye başladığı zamanlarda kullanılmalı. Her kötü hissettiğinizde değil.

Ölçülü bir şekilde kendinize çekilmenize rağmen kadınınız hala tartışma çıkarmaya, sizi kaçmakla suçlamaya çalışıyorsa, orada olay sizin ne kadar erkek adam olduğunuzdan çok, nasıl bir kadın seçtiğinizle alakalı olabilir.

Sorularınızı bana uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Youtube, Spotify ve Patreon kanallarımızı da takip etmeyi unutmayın.

GASLIGHTING: Gözardı etmemeniz gereken 5 Temel İşaret

Toksik İlişkiler – Narsist / Borderline Partner Rehberi kitabımıza da bakmayı unutmayın.

Bu yazıda gaslighting denilen karmakarışık ve oldukça kafa karıştıran aleme bakacağız.  Gaslighting nedir ya da ne değildir, tipik gaslighting ifadeleri nelerdir, narsist sosyopatların gaslighting manipülasyonu kullanmalarının temel sebepleri nelerdir ve ruh sağlığı “normal” insanlar neden gaslighting kullanabilir gibi sorulara cevap vereceğiz. Yazının sonunda da gaslighting manipülasyonuna uğradığınızı gösteren 5 temel işarete bakacağız.

Gaslighting konusu ile ilgili daha önce de bir yazı yazmıştık.

Gaslighting bir insanın, genellikle uzun bir süreç boyunca, kendi düşüncelerinin geçerliliğini, hafızasını, yargılarını ve gerçeklik algılarını sorgulamalarına neden olacak şekilde psikolojik olarak manipüle edilmesidir.  Gaslighting kişinin tamamen kafa karışıklığına ve duygusal bir kaosa düşmesine neden olabilir ve aynı zamanda manipülasyonu yapan kişiye bağımlılık geliştirmeye neden olabilir.

Gaslighting genellikle çok küçük manipülasyonlar şeklinde başlar ve zaman içinde bu manipülasyonlar sıklaşıp büyüyerek, istikrarlı bir şekilde devam eden manipülasyon davranışlarına ve taktiklerine dönüşürler.  Bunlar az önce söylenmiş bile olsa daha önce söylenen şeylerin inkar edilmesi, geçmişte olmuş olayların inkarı ya da daha değişik anlatımı gibi taktikleri içerir. Manipülasyonu yapan kişi, çok alıngan ya da aşırı tepki veren biri olduğunu iddia ederek kurbanını suçlar.

Manipülatör kurbanının güvenilirliğini yitirmesi için çabalar. “İnsanlar sana inanmıyorlar” ya da “senin bir akıl sağlığı sorunun var” gibi yalanlar söyleyebilir. Kurbanının duygularını önemsizleştirir ve kurbanının fazla duygusal, irrasyonel veya tepkili olduğunu söyleyebilir.

Gaslight uygulayıcısı, gerçekleri ve bağlamı değiştirerek kurbanının kendi gerçeklik algısına veya hafızasına güvenemez hale gelmesini sağlayabilir. Sizin kafanızı karıştırmak için sizden bazı bilgileri saklayabilir ve sonra bu bilgiyi size verdiğini ama sizin bunu hatırlamadığınızı iddia edebilir. Bir olayla ilgili kendi versiyonunu anlata anlata sizin kendi hafızanıza ve daha sonra ruh sağlığınıza güvenemez hale gelmenize neden olur.  Sizin psikiyatrik vaka olduğunuzu iddia edebilir çünkü tüm bunlar sizin zihninizde yarattığınız şeylerdir.

Gaslighting manipülasyonu yapan kişi, tüm bunları sahte bir empati ile yapabilir. Kurbanını, onun için endişelendiğine, onun iyiliğini düşündüğüne inandırabilir. Kurbanın aile ve arkadaşlarının yardımını isteyebilir, onları kurbanın ruh sağlığına dikkat etmeleri için uyarabilir.

Bu arada manipülasyona inanmayan, buna karşı çıkmaya çalışan herkesi kurbanın hayatından çıkarmak için olağanüstü bir çaba harcar. Kurbanı onlara karşı kışkırtır ve onlara güvenemez hale getirebilir. Böylece kurbanın gerçekliğini doğrulayabilecek tüm insanları hayatından çıkarmaya başlar.

Gaslighting bilinçli ya da bilinçaltı olabilir ve bilinçli yapılmadığında bir savunma mekanizması işlevi görür. Bilinçli yapıldığında ise bir manipülasyon taktiğidir ve narsist kişilik bozukluğu (NKB) olan insanlarda sıklıkla görülür.

NKB sahibi  bir insan sıklıkla ve bilinçli olarak kendi sanrılı dünyasına uymayan duyusal bilgiyi, kendisi için bile çarpıtmaya meyillidir. Kendi yalanlarına inanır ve sürekli inkar halindedir.

Sosyopat insanlar ise ne yaptıklarının tamamen farkındadırlar ve gaslighting manipülasyonunu çıkar için ya da sırf zevk için yaparlar.

Narsistin başkalarına gaslighting uygulamasının genel olarak 5 sebebi var:

  1. Kurbanda yetersizlik, kendine güvensizlik, utanç ve düşük özdeğer yaratmak
  2. Sorumluluk almaktan kaçmak
  3. Kurbanını aşağı çekerek kendini daha üstün hissetmek, kurbanın gerçekliği algılamak için kendisine bağımlı olmasını sağlamak (bu sayede daha kendine güvenli ve kontrol sahibi hissetmek)
  4. Kendi sahte benliklerini korumak
  5. Kendi bilişsel uyumsuzluklarını çözmek

Narsist kendi gerçek benliğini ve gerçekliği, kendi sanrıları lehine reddeder. Bu nedenle kendi sanrıları ile çelişen her şey, narsistte duygusal stres ve bilişsel uyumsuzluk yaratır. Bu uyumsuzluk ne kadar büyükse, narsistin reaksiyonu ve gaslighting manipülasyonu da o kadar büyüktür.

Narsist eğer sizin gerçeklik versiyonunuzu kabul ederse, kendi dünyası ve özdeğer hissi yıkılır ve parça parça olur.  Bu nedenle de, sizin gerçekliğinizi yıkıp parça parça etmek için elinden geleni yapar.

Sosyopatın nedenleri ise narsistten farklıdır. Sosyopat narsist gibi sanrılı değildir ve kurbanını, kendi kaygılarını azaltmak ya da gerçeklik versiyonlarını korumak için manipüle etmezler.

Narsist kendi sanrılı zihin aleminde, kendisini kahraman olarak görür. Sosyopat ise baş kötü karakter olduğunun son derece farkındadır. Sosyopat istediğini almak için başkalarına zarar vermekten çekinmez.

“Normal” insanlar da bazen gaslighting yapabilirler ve bunu genellikle sorumluluktan ve negatif sonuçlardan kaçmak için yaparlar. Mesela partnerini aldatan “normal” bir insan, partneri sorduğunda bunu inkar edebilir ve tekrar sorduğunda onu kendine güvensiz biri olmakla suçlayabilir. Partneri sormaya devam ederse, onu paranoyak olmakla suçlayabilir.  Örneğin karı koca dışarı çıkarlar ve kadın başka bir adamla fazla flörtöz davranır. Geri dönerlerken koca bu durumu açtığında kadın bunun tamamen adamın kafasından uydurduğu bir şey olduğunu ve fazla kıskanç olduğunu söyler. Burada kadın fazla flörtöz davrandığının farkında olabilir ve bu nedenle de kocasıyla çatışmadan kaçıyor olabilir. Ya da belki samimi bir şekilde, bu yaptığının flörtöz olduğunu düşünmüyor olabilir.

Bir başka örnek verecek olursak mesela borderline problemi olan bir arkadaşınız size 40 kere “iyi misin?” diye sorduğu için sinirlendiniz diyelim.  Bir miktar kızgın hissetmenize rağmen, bunu ona söyleseniz olacaklar yüzünden her şey yolunda diyebilirsiniz.

Ya da mesela kardeşinize geçmişte size karşı kötü davrandığı bir anıyı hatırlattığınızda, bunu kabul etmek yerine o olayın hiç olmadığını iddia edebilir ya da tamamen farklı bir versiyonunu hatırladığını söyleyebilir. Bunu belki gerçekten hatırlamıyor ya da imajını korumaya çalışıyor olabilir.

Bu son örneklerde olan manipülasyon mu yoksa samimi bir şey mi bilmek güç. Ama bu tür şeyler uzun bir süreç boyunca düzenli bir şekilde oluyorsa, kendi gerçekliğinizden ve akıl sağlığınızdan şüphe etmeye başladıysanız, bu büyük ihtimalle gaslightingdir.

Neden yapılırsa yapılsın, gaslighting kurban için psikolojik olarak oldukça zararlıdır. Bu nedenle karşınızdakine gaslighting yapmadan önce, onu ne hale getirebileceğinizi iyi düşünüp bundan uzak durun.

Hepimizin bir derecede narsist davranışlara olduğumuzu unutmayın. Bu nedenle hepimiz negatif sonuçlardan kaçınmak için, bir şeyleri rasyonelleştirmeye, önemsizleştirmeye, haklı çıkarmaya veya savunmaya çalışabiliriz. Ama bu tür davranışların psikolojik istismar olarak sınıflandırılması için,  uzunca bir süre boyunca istikrarlı bir şekilde kullanılması, birçok taktik çeşidi içermesi ve kurbanın akıl sağlığından şüphe eder hale gelmesi gerekli.  Yani ara sıra yapılan gaslighting davranışları genelde yalan ya da inkar olarak görülebilir.

Aşırı narsistler, gaslighting manipülasyonları ile bilinirler ama bu insanlar her zaman “ben seni deli olduğunu sanacağın ve seni kullanabileceğim zamana kadar manipüle edeceğim” diye düşünmeyebilirler. Daha çok “kendi sahte kimliğimi ne pahasına olursa olsun korumak zorundayım” diye düşünüyor olabilirler.  Başka bir deyişle, narsist sırf kendi hayatına devam edebilmesine yardımcı olmanız için, sizin kendi zihninde yarattığı sirke inanmanızı sağlamaya çalışır. Çünkü sizin gerçekliğiniz onun sahte benliği ile çeliştiğinde, narsistin varlığı temelden sarsılır ve sanki kafasına dolu bir silah dayamışsınız gibi hisseder.  Bu nedenle sonuçları ve bedeli ne olursa olsun, kendisini korumak için elinden geleni yapar ve bunu da haklı görür.

Şimdi gaslighting manipülasyonuna maruz kaldığınızı gösteren beş genel işarete bakalım.

  1. Alacakaranlık Kuşağına girmiş gibi; ilişkinizin, hayatınızın geri kalanının içinde bulunduğu alemden tamamen farklı bir alemde devam ettiğini hissetmeniz.
  2. Aklınızı kaybediyor gibi hissetmeniz ve gördüklerinizden, duyduklarınızdan sürekli olarak şüphe eder hale gelmeniz.
  3. Acaba çok alıngan mıyım, kendine güvensiz miyim diye düşünüp durmanız. Kendi karar verme yetinizi sürekli olarak sorgulamanız ve artık karar alamaz hale gelmeniz.
  4. Sürekli özür dileyen, ne hata yaptığı konusunda kafası karışık biri haline gelmeniz. Gerçekten hata yaptınız mı ya da daha kötüsü o olay gerçekten oldu mu emin olamaz hale gelmeniz.
  5. Gaslighting manipülasyonunun alameti farikası; aklınızı kaybetmediğinize ikna olmak için, tüm konuşmalarını kayıt eder, her şeyi not alır hale gelmeniz.

Bazen somut delil bulmak zordur zira bazı gaslighting uygulayıcıları bu işte çok ustalardır. Yakalanırlarsa kullanmak üzere alternatif açıklamalar üretirler ya da her zaman bir şüphe payı bırakırlar.

Fakat eğer içgüdüleriniz bir şeylerin ters gittiğini söylüyorsa, taktik ve akıl oyunlarına daha fazla dikkat edin, yardım gruplarına katılın ve  narsist istismar konusunda uzman, sizi gerçekliğe yeniden çekebilecek bir ruh sağlığı doktorundan yardım alın. 

Kaynak: GASLIGHTING: 5 Keys Signs You Shouldn’t Ignore

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.