Vaka Çalışması – Friendzone manipülasyonu

Burada friendzone ile ilgili sıklıkla söylediğim bir şey var: erkekler, arkadaş çağrışımı yapan davranışlarla, kendi kendilerini friendzone’a atıyorlar. Örneğin buluşmadan haftalarca mesajlaşmak ya da cinsel / duygusal olarak yürümeden defalarca buluşmak gibi.

Bu genellikle doğru bir önerme ama bazı kadınlar erkekleri özellikle friendzone diyarına atmaya çalışıyorlar ve bunun için manipülasyon yapıyorlar. Burada aktaracağım hikayedeki kadın, bu tür bir manipülasyon peşinde ve bu manipülasyonu bilmeniz sizin yararınıza. Soru bana gelmedi, internette gördüm.

Çok güzel, beni ne zamandır ilk defa böyle heyecanlandıran bir kızla tanıştım, telefon numarasını aldım ve çok güzel iki buluşmamız oldu. Birçok ilgi işareti aldım ve ilk buluşmamızın sonunda öpüşüp seviştik ama seks olmadı.

Yiyiştiniz yani, sevişmediniz. Her neyse. Ama asıl problem, senin daha başından kıza bu kadar düşmüş olman. Bu sana çok hata yaptırır. Sakin.

Ama ikinci buluşmanın sonunda soğuk davrandı ve kendini geri çekti. Bir önceki sefer öpüşüp sevişen kadın, …

Yiyişen olacak.

… bu sefer öpüşmedi.

Buluşmada, kızın ilgi seviyesini düşüren bir şey oldu muhtemelen. Belki konuşmalarda bir şeyler oldu, belki birinci buluşma sonunda yiyişmeyi abarttın, belki de kızın kötü bir günü. Ama eğer kız başında ilgili ise genellikle sen aptalca bir şey söylemeyip yapmadığın sürece bu şekilde bir ilgi düşüşü olmayacaktır. Ama eğer kızın ilgisi başından düşük ise, çok da ahım şahım olmayan bir iki hata ile kız bu seviyeye gelebilir. Yani ya kızın ilgisini kafanda abarttın ya da ciddi bir hata yaptın.

Bir tahminde bulunmam gerekirse kendi aşırı ilgini (Abi çok güzel, beni ne zamandır ilk defa böyle heyecanlandıran bir kızla tanıştım) kıza yansıttın. Yani ya o ilgi kızda da var fantezisine daldın ya da kızı kızın seni istediğinden çok daha fazla istediğini ona gösterdin.

Üçüncü buluşma için akşam bir yer düşünmüştüm ama ulaştığımda bana şu aralar pek vakti olmadığını ve vakti olduğunda bana haber vereceğini söyledi. Ben de tamam haber verirsin dedim ve kafamda kızı nextledim.

Güzel. Sen ona bana haber verirsin diyeceksin ama asla beklemeyeceksin. Burada kızı nextle ve kendi işine bak. Kız sana geri dönerse bir şans daha verecek misin buna bakarsın.

3-4 gün ne mesaj attım ne de aradım. Aslına bakarsan, eğer bana ulaşmasaydı, ona bir daha ulaşmayacaktım.

Aynen, burayı güzel uygulamışsın.

4 gün sonra o bana geri döndü.  2 gün sonra vakti olduğunu söyledi ve öğlen bir kafede buluşmayı teklif etti. Bu bana çok arkadaşça geldi. Bir şekilde friendzone gibi.

Evet, kesinlikle. Bunu yakalaman güzel.

Ona daha önceki teklifimi hatırlattım ve akşam orada buluşalım dedim. Kabul etti.

Güzel.

Ama buluşacağımız günün sabahı, akşam değil de öğlen bir kafede buluşabilir miyiz diye mesaj attı.

Kötü. Planı değiştirmeye çalışıyor. Kabul etmemen lazım.

“Güzel bir şarap içmek varken kahve içmeyi mi tercih edeceksin diye dalga geçtim. Sonra da, planı değiştirmeyelim, bu gideceğimiz yer eğlenceli, iyi vakit geçirebileceğimiz bir mekan.”

Güzel.

Cevabı şöyle oldu: Ben şu an bir ilişki istemiyorum …

Evet, bir kadın sana bunu söylüyorsa, o kadına fazla ilişki öncelikli erkek sinyali vermişsindir. Soğuma nedeni bu olabilir. Kız “bu adam benimle, benim onunla istediğimden çok daha fazla ilişki istiyor” dedi mi, adama ilgisi genellikle yokuş aşağı gider. Kadınlar, bir kadın tarafından çekilmeden kafese girmek için can atan kuşların bir arızası (tercih edilmemek, muhtaçlık, zayıflık, efendi erkeklik, vs.) olduğunu sezebilirler.

“ama umarım arkadaş olabiliriz.”

Friendzone teklifi geldi. Aslında çoğu kadın bunu darbeyi yumuşatmak için öylesine söyler ve arkadaş olmaya niyeti yoktur.

Ona kendisi ile arkadaş olmakla ilgilenmediğimi, daha fazlasını düşündüğümü söyledim ve fikrini değiştirirse beni aramasını söyledim. Burada bitse burada da bırakırdım zaten.

Güzel. Teklifini yapmış ve masadan kalkmış.

Bunun üzerine, daha fazlası ile ne demek istediğimi sordu. Ben de buluşmak, birlikte iyi vakit geçirmek, kadın erkek romantizmi yaşamak ve bunun nereye gideceğini görmek dedim.

Güzel.

Bunu anlayamadığını söyledi. Eğer daha fazlasını istiyorsam neden çok az mesaj atıyorsun ve sadece buluşuyoruz diye sordu. Sürekli aranmayı bekliyormuş ve buluşmalarda yaşadığımız şeyin mesajlaşma veya telefonla konuşmaya dönüşmemesine şaşırmış.

Palavra. Manipülasyon. Adam 3. buluşmayı ayarlamak istiyor. Kız ise arkadaş kalalım dedikten sonra bunu kabul etmeyince “sen beni aramadın / mesaj atmadın, vs.” diye faturayı ona kesmeye çalışıyor. Bazı kadınlar böyle karın ağrısıdır ama biraz düşünürseniz, demeye çalıştığı şeyin palavra olduğunu anlarsınız:

Beni yeterince aramadın, sormadın o nedenle sana arkadaş kalalım diyorum.

Yersen diyeceğim de, yiyen çok.

Bu aralar çok yoğun olduğumu söyledim (bu gerçekti) ve eğer mesajlaşmak veya konuşmak istiyorsa bana ulaşabileceğini söyledim.

Az önce arkadaşlıkla ilgilenmiyorum dedin ama şimdi bunu nezaketen söylemediysen mektup arkadaşlığını kabul etmiş oluyorsun! Oltayı yuttun sanki. Bu durumda eğer normalden az mesajlaşma sebebin buysa bir kere söyler orada bırakırdın. İstediğin zaman mesaj at dememeliydin zira sana mesaj attığında, fikrinin değiştiğini varsayman lazımdı. Şimdi bunu nasıl varsayacaksın?

Bu dediğinde haklı olduğunu düşündüm ve gündüz kafede buluşmayı kabul ettim?

Haydaaaa. İyi sıçmışsın. Buna kesinlikle hayır demen gerekiyordu. Kızın çerçevesine giriyorsun. Bu önemli deme, zira önemli. İlgi seviyesi düşük ve sana friendzone teklif eden bir kadınla karşı karşıyasın ve zamanını boşa harcaman önemsiz değil. Belki belki daha iyi bir yer önerseydi giderdin.

Buluşmada uzun uzun konuştu ve bana daha önce bu şekilde bir erkekle buluşup ilk buluşmada öpüşmediğini, bugüne kadar çıktığı erkeklerle önce arkadaş olarak başladığını ve oradan sevgililiğe gittiğini anlattı.

Eject, eject! Seni hala friendzone’a atmaya çalışıyor. Birbirini tanıyan ve sonradan araya hoşlanma giren iki arkadaş değilsiniz dikkat edersen. Senin ilgin arkadaşlıktan öte. Durum buyken bir erkeğin “arkadaşlıktan başlayalım bakalım nereye gidecek?” teklifini kabul etmesi, ilişki isteyen bir kadının “fuck buddy olarak başlayalım bakalım nereye gidecek” teklifini kabul etmesine benzer. Daha önce de belirtmiştik: Kadınlar için ilgi daha önemlidir, erkekler için seks. Erkeğin seks yapmadan arkadaşlık ilişkisinde sırasını beklemesi, kadının ilişki içinde olmadan seks yapıp ilişki sırasını beklemesine benzer.

Eğer geri dönebilecekleri bir arkadaşlık yoksa, hayatına giren kişi ile ilişkileri biterse onun tamamen hayatında çıkmasından korkuyormuş.

Traş. Sana da bravo, orada no contact yapacağına bu saçmalıkları dinliyorsun.

 Ona aynı şeyi tekrarladım: Seninle arkadaş olarak başlamakla falan ilgilenmiyorum.  Ama ilişki sürecinin bir parçası da zaman içinde arkadaşlığın da gelişmesidir …

Burada hem ilişki, hem arkadaşlık kelimelerini kullanman yersiz olmuş.

Sonunda kafede iyi vakit geçirdik ve sonra arabada öpüşüp seviştik.

Yiyiştiniz. Pump up the jam, pump it up yok. Your blue balls on the floor tonight (mavi topların yerlerde bu gece), bilmem farkında mısın?

Gerçi çok kötü değil ama bu kızla arkadaş olarak buluşmama planına sadık kal ve bir yerde yiyiş yiyiş nereye kadar deyip bırak.

Kız 23 yaşında ama ilişkiler konusunda pek tecrübeli birine benzemiyor.

Bunu bilmiyorsun. Yaptığın ya da yapmak istediğin şeyleri rasyonelleştirmeye çalışıyorsun. Yani la-pompa olmadan arkadaşça buluşmaları.

Belki de korkuları var ve kendini korumaya çalışıyor.

Ya da seninle o kadar ilgilenmiyor ve çevresinde uydu olarak dönmeni sağlamaya çalışıyor.

Çünkü, geçmişte kalbinin kırıldığından bahsetmişti.

23 yaşındaki her genç insan gibi. Buradan kurtarıcı planına düşersin. Pardon bir yere düşemezsin, kurtarıcı planı olan uydu olarak yörüngede yaşarsın.

Kızı birçok açıdan beğeniyorum o nedenle kararsız kaldım. Bu şekilde buluşmaya devam etsem mi, bıraksam mı?

Şu arkadaş olamayız dediğin yerde bıraksaydın ve kızın aramasını beklesen iyiydi. Orada tükürdüğünü yalamışsın. Kızın kafe buluşması isteğine boyun eğmişsin.

Kızın ilgi seviyesi sınırın azıcık üstünde. Bu aşamada 3-5 gün zaman ver belki o sana ulaşır ve bu şekilde olursa buluşmada kızla daha fazlası şansı yüksek olur. Eğer o sana ulaşmazsa ona ulaş ve buluşma ayarla. Sen mesaj atmadın zart – zurt olayına girerse “1950’lerde yaşamıyoruz, bak ben atıyorum sen de atabilirsin, başarabilirsin ha gayret” diye dalga geç.

Ama bu kızla bir yere gitmesi ihtimali düşük o nedenle 2-3 buluşmada da bir şey çıkmazsa, kızı hayatından çıkar.

 

Erkek Adam Türkçe Podcast – Freddie & Mahmut Abi ile cevaplanmayan sorular

Discord adminimiz ve yazarımız Freddie’nin Youtube kanalı var. Burada Mahmut Abi ile cevaplanamayan soruları konuşuyor. Şimdiye kadar yapılmış olan videoları buraya koyuyoruz. Videoların devamı gelecek, Freddie’nin Youtube kanalına abone olarak oradan takip edebilirsiniz.

Freddie bunları kendi spotifyına koyacak ama henüz bu kanalı açmadı.

Cevaplanmayanlar 1 – Nasıl çevre yaparım?

Cevaplanmayanlar 2 – Okumak, Okumak ama Yapamamak!

Cevaplanmayanlar 3 – Neden Evlenmelisin ve Neden Boşanmalısın?

Cevaplanmayanlar 4 – Her Şey “250 Gram” İçin Mi? Bu Ne Saçma Düşünce!

Cevaplanmayanlar 5 – İnancın Karşı Cinsle İlişkini Gerçekten Engelliyor Mu?

Cevaplanmayanlar 6 – Bir Zaman Gelip Her Şeyin Yoluna Gireceğini Mi Düşünüyorsun?

Cevaplanmayanlar 7 – Tanışmak İstediğin Kadın Çığlık Atar Mı ve Tesbih Testi

Cevaplanmayanlar 8 – İlk Buluşmada Neden Donup Kalıyorsun ve Eğlenen Ustalık

Cevaplanmayanlar 9 – İlk Buluşmalardaki 3 Aşama ve Kino Nedir?

Cevaplanmayanlar 10 – Uzak Mesafe İlişkileri Nedir, Neden Yapılır, Nasıl Sorunlarla Karşılaşılır?

Cevaplanmayanlar 11 – Aldatma Üzerine

Cevaplanmayanlar 12 – Var Olmayan İlişki Türü: Sanal İlişkiler

Cevaplanmayanlar 13 – Kadınlarla İlişkilerinde 20’lerindeki Erkekler

Yedekte tutan kadın

Bu siteyi okuyanlar, yedekte tutan kadın başlığını okuyunca, uydu erkek diye düşünmüşlerdir. Ama uydu (ilişki ihtimali olmayan ya da çok az olan kadının çevresinde dolanan, arkadaş oyunu ile sinsice don içine gireceği günü bekleyen) erkeklerin önemli bir kısmı, yörüngede kendi kendilerine dolanıyorlar. Bu erkekler yedekte tutulmuyorlar, kendileri bir şekilde yörüngeye yerleşiyorlar. Burada bahsedeceğimiz erkekler, uydu erkeklerin bir alt grubu. Bu grubun derdi, yedekte aktif olarak tutulmaları.

İngilizcede bunun argosu benchning yani (yedek kulübesindeki) bankta bekletmek. Burada bekleten kişi, bekleyeni aktif olarak bankta / yörüngede tutuyor:

“Birinin sizinle tam olarak ilgilenmemesi ama aynı zamanda sizin yörüngeden çıkmanınız / banktan kalkıp gitmenizi de istememesi”

Türlü türlü yedekte tutma var. Özellikle internette tanışma yaygınlaştıkça, online olan yedekte tutmalar artıyorlar zira bunlar daha kolaylar. En yaygını, sizinle çok sıcak konuşan ama sizinle buluşmaya yanaşmayan kadınlar. Eğer kadın erkek ilişkilerinde tecrübesiz ve çocuksuysanız, yörüngeye yerleşebiliyorsunuz. Zira bırakıp gideyim deseniz ortada sıcak bir konuşma, arayıp soran bir kadın var. Ümit var, icraat yok. Bu nedenle birçok erkek, özellikle de opsiyonsuz ve yokluk zihniyetindeki erkek, birgün ilk 11’e girerim umuduyla yedek kulübesinde bekliyorlar.

Diğer yaygın bir yöntem de, bir kızın sizinle buluşması ama buluşmaların ısrarla bir yere gitmemesi. Bu bir yere gitmeyen buluşmalar sonucunda erkek bir yerde bırakıp gitse bile, kadının hemen peşinden koşması. Ama peşinden koşmaya kanıp kalan erkeğin yine bir kol mesafesi uzakta tutulması. Örneğin kız erkekle buluşuyor, evine bile geliyor ama kanepede bir kol mesafesi uzakta duruyor, öpmeye bile izin vermiyor. Ama erkek bırakıp gidince peşine düşüyor, konuşmak, buluşmak istiyor. Bu da bir yörünge işlemi. Adı üstünde yörünge: kadının erkeği yörüngede tutacak kadar çekim vermesi lazım yoksa erkek yörüngeden uçar gider. Ama yeri geldiğinde itmeli ki Apollo karanlık deryalara splashdown (suya iniş) yapamasın.

Bunun bir de yarı çekimli versiyonu var. Kadın hiç aramıyor mesela ama adam aradı mı gayet güzel muhabbet. Ya da adamla buluştu mu eğlenceli, güzel (güzel eksi cinsellik) zaman geçiriyor fakat iki buluşma arası adam aramasa varlığını gösterir hiçbir hareket yapmıyor.

Yedekte tutulmaktan nasıl kurtulursunuz?

Öncelikle “biraz daha çabalasam belki olur”, “bıraktım ama belki bir adım daha atsam olurdu” gibi sinsi düşüncelerden kurtulmanız lazım. Ayrıca yedek kulübesinde oturmaya gönüllü olmanıza neden olan asıl problemi ele almanız lazım: İlk 11’de oynayacağınız başka bir takım olamayacağı inancı. Bunun “ben olabileceğini biliyorum, istesem bulurum ama bu takımı istiyorum” versiyonundan kurtulmanız lazım. Egonuzun birinci vazifesi sizi rahatlatmak ve başka takım bulamayacağınızı düşünüp sizi strese sokmak yerine “ben istesem olur ama istemiyorum” diye sizi pışpışlıyor. Burada egonuz sizin dostunuz değil.

Next (bir sonraki), aslında sizin bir kadınla gereksiz yere vakit kaybetmemeniz için var ama sizi yedekte olmaktan da koruyacak bir araç. Bir kadına iki buluşma teklif ediyorsunuz ve bunları reddediyorsa next. Bir daha o sizi arayana kadar siz onu aramıyorsunuz. Bir daha sizi ararsa ama buluşma lafını ağzına almazsa, bir süre sonra kısa ve aralıklı iletişim ile kibarca başınızdan savıyorsunuz. Bir daha sizi ararsa ve buluşursa bakarsınız.

Bir kadınla 3 bilemedin 4 kere buluştunuz ama sizinle ileri gitmiyor mu? Sizi “arkadaş” olarak mı görüyor? Duygularından emin değil mi? Next. Emin olunca daha doğrusu duyguaları sizin istediğiniz yere gelince sizi arasın. O zamana kadar (ki o zaman gelirse eğer) görüşmüyorsunuz.

Bakın unutmayın, yedekte tutan kadın, sizi özellikle orada tutmak için her zaman bir çekim yaratacaktır. Siz onu nextlediğinizde, sizi arayıp peşinize düşecektir. Burada sizin için kriter, sizin istediğiniz şey oluyor mu olmuyor mu? Belki bir buluşmada değil, belki 3-4 buluşmada ama daha da uzuyorsa, o kadın sizi yeterince istemiyordur. Bırakır gidersiniz, çoğu kadın da orada burakır. Ama yedekte tutan kadın, sizin peşinizden gelir fakat yine bir şey olmaz.

Burada sizin için en önemli oyun, kadının ilgisinin yeterli olup olmaması. Ama ilgi yeterliliği ne demek bunu unutmayın:

(İlgisi yetersiz derken) ilgisi, kendine değer biçen bir erkeğin ilgisine değecek seviyede görünmüyor diyorum. Kız seni istiyor mu acaba şeklinde ilgiden bahsetmiyorum. NEXT ile bazen aslında size ilgisi olan kız, ilgisini zamanında, yeterince gösteremediği için sizi kaybeder şeklinde bakmanız lazım. Ben 100% elinin altındayım yeterki biraz da olsa ilgisi olsun şeklinde değil.

Kızın yanlış adımlar atması, zamanında adım atmaması, vs … ile aslında istese de şansını kaybedeceği adamlar olun.

Bu tür manipülasyonlardan kendinizi korumak için, ilgi yetersizliği konusunda, abartmadan olduğundan az görmeye meyilli olun.

Pırlanta gibi mutsuz erkekler, piç gibi it gibi mutlu herifler

33 yaşında biri şöyle yazmış:

Kendimden ve çevremden gördüğüm kadarıyla hep paralı ya da karaktersiz erkekler evliliklerinde mutlular. Tabi istisnalar kaideyi bozmaz. Parasız erkeği yalnızca annesi sever misali … Adam zengin, itin teki ama karısı kocasından başkasını görmüyor. Ya da adam şerefsizin teki zengin değil ama bu tip te hep mutlu tapılıyor adeta bu tiplere. Hadi parası olanı anladık karşı taraf kullanıyor bu durumu peki ya şerefsiz itlik yapan insana neden tapılıyor anlamış değilim. Ciddi anlamda pırlanta gibi insanlar (erkekler) tanıyorum ya mutsuzlar ya boşanma aşamasına gelmişler ya da boşanmışlar. Karılarına lüks hayat sunamayan çoğu erkek, evliliğinde mutsuzlar, sevilmiyorlar ve sayılmıyorlar.

Bunu yazanın, kadınlarla başarılı erkeklere karşı hıncını ve kıskançlığını hissedebiliyor musunuz? Kullandığı kelimeler, “karaktersiz”, “it”, “şerefsiz”, vs. Bunun efendi çocukların geliştirdiği bir savunma mekanizması olduğundan daha önce bahsetmiştik. Kendileri gibi “iyi çocuk” (pırlanta gibi erkek) olmayan erkeklere bu çamurları atarak üste çıkmaya çalılıyor. Aslında “ben bu kadar iyiyim, farklı olmak için en efendi benim ama neden onlar kazanıyor?” diyor.

Şimdi pırlanta gibi çocukların erkekliklerinden utanır hale gelmeleri ve erkekliklerinden başarı ile kurtulmaları sonucunda, meydanın erkekliklerinden utanmayan piçlere kaldığından da daha önce bahsetmiştik. Piçi çekici yapan kötülükleri değil, erkekliklerinden utanmamaları. Koca bir Pook’un Kitabı bu konu etrafında dönüyor:

İyi çocuklar mı piçler mi olayına bir şey ekleyeyim: piçler kazanıyorlar zira kendini beğenmiş duyarsızlıklarında, ham cinselliklerini hiçbir zaman saklamıyorlar. İyi çocuklar ise duyarlılıklarında cinselliklerini saklıyorlar zira bunun kadınları ezdiğini düşünüyorlar.

Fakat iyi çocuk bunu göremez, görse zaten “iyi” kalamaz. İyi çocuk kendisini erkeklikten arındırdığını kabul edemeyeceği için, karşısındaki adamlarda çekici olanın kötülükleri olduğunu, kötülük “sevici” oldukları için de kadınların kötü olduğunu düşünürler.

Karılarına lüks hayat sunamayan çoğu erkek, evliliğinde mutsuzlar, sevilmiyorlar ve sayılmıyorlar.

Bu erkeklerin mutsuz olma sebepleri lüks hayat sağlayamamaları değil, sağlayıcılıkları hariç çekici bir taraflarının olmaması. Olmayan çekicilik yerine ödemeleri talep ediliyor ve bu talebe de boyun eğdikleri için daha da yeriliyorlar. Daha önce de belirtmiştik: Özellikle evlilikte, bir kadını mutsuz etmenin en kolay yolu, onun her istediğini yapmaktır. Özellikle de bu istekler sizin gücünüzü aşıyorlarsa.

Yanlış anlamayın. Bir evlilikte seks ve finans en önemli şeylerden ikisi. Bu ikisi kötü ise o evlilik kötüye gider. Ama bu arkadaşın bahsettiği sorunu yaşayan insanların büyük kısmı normalde orta ve ortanın üstü insanlar. Yani görece olarak paraları yok değil. Bu adamlar, omurgalı olmadıkları için sevilip sayılmıyorlar. Güçlerini aşan bir lüksü sağlayamadıkları için değil.

Haldun Abi bu pırlanta gibi mutsuz erkekler ile onların mutsuz karıları konusunu, 20 sene önce Magandalar Kadınları Daha Çok Mutlu Ediyor yazısında anlatmıştı:

Örneğin izlediğim ailelerin en mutlusu, en çok para kazanını olsaydı ve mutsuzu da en fakiri çıksaydı, bilimsel açıdan iş çok kolaylaşacaktı. Bana yıllık maaşını göster, sana ne kadar mutlu olduğunu söyleyeyim deyiverecektik. Ama bu kadar kolay olmadığını biliyoruz.

Sonunda aşağıda anlatacağım noktaya geldim ve en azından, bizim “maganda” diye adlandırdığımız türden bazı insanların, kadınlarına “aydın” diye adlandırdığımız kişilerden daha doğru davrandıklarına inanmaya başladım.

Hayır maganda olmamız gerekmiyor. Ama magandaların her şeyi yanlış yaptıkları saplantısından kurtulup, onları incelememizde hatta bazı davranışlarından ders almamızda hiç bir sakınca yok.

Öncelike bir kadınla evli ya da uzun bir ilişki içindeyseniz vereceklerinizin sınırını çok iyi çizin ve bu sınır aşıldığında ölümü bile göze aldığınızı çok ama çok açık bir dille belirtin (ve gerektiğinde uygulayın).

Hipergami yine yeniden

Hipergami konusunda gerçeğe dayanmayan düşünce ve korkular arada bir yorumlara geliyor. Bunu arada bir hatırlatmakta fayda var yoksa sırf bu kavram bile klasik mavi haplı masallardan kaynaklanan yanlış anlaşılamalarla birleştiğinde, erkeği negatife itmeye yetiyor:

Mahmut abi, kızların hipergamik olduğunu kabul ettikten sonra nasıl kızlara güvenmeye hâlâ devam edebiliriz? Özellikle 20-27 yaş aralığı yani hipergaminin zirve yaptığı dönemde.

Bkz. Kadınlara güvenmek İlişkilerde bindiğiniz dala değil kanatlarınıza güveneceksiniz ve yetişkin erkekliğe, oğlan çocukluğunda ihtiyacınız olan güven ihtiyacını taşımayacaksınız.

Kızlar hep erkekler arasında en iyisini secmek istiyorsa …

Böyle bir şey yok. Kadınlar erkekler arasından, kendi kapasitelerinin elde edebileceğinin en iyisini seçmek istiyorlar. Bazı kırmızı hap mankafası insanlar ki sayıları camiada çok, bunu aynen senin dediğin gibi yazıyorlar. Bu, kadınları tanrıça gören mavi kafanın uzantısıdır. İnsanlar, en önce kendi kapasiteleri ile sınırlıdırlar. Kadınların öyle en iyisini seçme gibi bir lüksü yok. Sosyal medya tarafından egosu şişmiş bir kadın bile genellikle kendi kapasitesini için için bilir. Bilemeyecek azınlığa bulaşmayın yeter.

… ve biz bi ciddi ilişki içindeyken bizden daha iyi bir erkek ona yürürse kız neden “daha iyisini cepte buldum, bununla devam edebilirim” demesin ki?

Çünkü karşında dürtülerinin esiri bir süper yaratık değil, bir insan var. Öncelikle hipergami tek çalışır dinamik değil. Kadınlarda hipergami var demek, kadınlar sadece hipergaminin esiridir demek değildir. Bkz.  kaplan terbiyecisi, bkz. Hipergami üzerine notlar, bkz. awalt

Kısacası (a) her kadında aynı seviyede hipergami vardır ama her kadındakiahlak, dürtü kontrolü, vs. seviyesi aynı değildir. O nedenle kadını seçmek önemli. (b) Kadının erkeği yeterince erkekse, eldekini bırakıp gitmenin kaybı yüksek olursa, çoğu kadın bu atlamayı düşünmez bile. Erkek adam olarak değersiz, masküleniteden uzak, iyi / efendi çocuk sünepesini bırakmak pek kayıp olmadığından, o tip adamlar hipergaminin insafındadır. Yani senin yeterince erkek olman önemli.

Erkekler de önüne gelen güzel kadına kayma dürtüsüne sahip ama sırf o dürtü ile mi yaşıyorlar? Erkeklerin tohumlarını yayma dürtüsü en öncesinde kapasiteleri sonra kendi ahlak anlayışları ile sınırlı. Kadınlarda da aynı.

Sırf duygusal bir bağ var diye daha etkileyici olan erkeğe gitmeyen kız bize sevgisinden değil ilişkiye saygısından devam edecekse bence etmese daha iyi. Gitsin o alfa bireyle takılsın, çiftleşsin.

Vay. Çok romantiğiz. Bence sen bu absürt romantik düşüncelerden kurtulamazsan git masal dünyasında pembe pembe yaşamaya devam et. Kafandaki kutsal aşk çocuğu hayatına hastalıklı bir çocuklukla bağlı kalmaya devam ediyorsun ve yetişkin bir erkek olmak istemiyorsun henüz. Fakat egonu şişire şişire “gitsin onlarla takılsın” dersin, kadınlar da hay hay derler ve sen de kadınlardan, kendinden, dünyadan nefret ede ede yaşar gidersin. Zihin yapın hala mavi haplı bundan hızlıca kurtulman lazım.

Anlayamıyorum hâlâ bu durumu, yanımıza her alfa gelişinde onu kıskanmamız mı gerekecek?

Cinsel rakiplerini kıskanmak kadınlara özgü bir harekettir. Erkekler böyle işlemezler ama günümüzde erkekler feminenleştiği için cinsel rakiplerini kıskanmaya başladılar. Yeterince erkek adam isen, kimseyi kıskanmana gerek yok.

Erkek adam aldatılmaz mı? Aldatılır. En alfa adam da aldatılabilir. Ama yetişkin bir erkek bundan korkmaz. Zira hem bunun ihtimali azdır hem de oldu mu erkeğe zarar verme şansı yoktur. Bu tür korkular, erkek cinsel çekiciliğinden yoksun ve bir kadına tamamen yatırım yapıp terk edilince yıkılacak adamların derdi.

Hipergami gerçeğini bilen bir erkek söylemesi ayıp gavat gibi hissetmez mi bu duruma kayıtsız kaldığında?

Gavat ne alaka? Yukarıda sıraladığın kırmızı hap mankafalılığı düşüncelerine devam edersen böyle absürt, saçma sapan ve alakasız şeyler düşünürsün.

Kırmızı hapı her bünye kaldırmıyor zira böyle gerçekten kopuk ve izole yorumluyorlar. Senin şu anki durumun şuna benziyor: Kırmızı hap sana trafik kurallarına uymazsan, iyi sürücü olmazsan başına gelecekleri gösteriyor. Zira sana nasıl sürersen sür, gideceğin yere mutlu mesut gideceğin anlatılmış. Kendin gibi sür, kimsenin sana şöyle ol demesine izin verme masalından uyanmışsın. Bu durumda trafik kurallarını öğrenmek, uymak ve iyi sürücü olmak şeklinde davranman gerekirken sen trafiğe çıkmaktan korkar hale geliyorsun.

Anneciğim gibi olmayacaksa olmasın

Bir Ekşi sözlük yazarı, erkeğin ilişkide yaptığı hatalar girişine şunu yazmış:

Herkes hatalardan bahsetmiş. Ben size kadınların en temelde ne istediğini yazayım. oradan uyarlayın kendinize. Kadınlar güç ister sayın amına koduklarım. (beylere sesleniyorum).

Evet güç.

Aklınıza hemen para ya da sosyal statü geliyor ama öyle değil işte. sadece paralı ve sosyal statüye sahip andavalların yanındakilere kadın demiyoruz, önce bunu bir aklınıza sokun.

Fiziksel güç ister kadınlar. Çünkü milyarlarca yıldır dönen evrende kadının vazgeçemediği tek şey budur. Çük kadar yengeçler bile dişiyi etkilemek için güç gösterisi yapıyorlar amk, insanız diye farklı mı olacak sandınız? Boylu poslu diye tabir boşuna mı çıkmış ortaya? Vücudunuz %5 yağ oranına sahip olmak zorunda değil, ama dayanıklı ve cesur olacaksınız. Korkak görünürseniz sıçtınız.

Mental güç ister kadınlar; ki bu modern kadın için fiziksel güçten daha önemlidir. Neden? Çünkü M.Ö. 500 yılındaki gibi yaşamıyoruz artık. Sadece fiziksel güce sahip olmak, sürdürdüğümüz hayattaki çoğu şeye yetmez. Mental güç deyince, kafadan 25 basamaklı iki sayıyı çarpıp sonucu söylemek değil amk. Fizik alanında yeni bir buluş yapmanız da değil. Kıvrak zekaya sahip olmak, psikolojik ve duygusal olarak güçlü olmak, cesur olmak. parlamanız lazım anlıyor musunuz lan?

Açalım biraz:

Denizde ayağınıza yosun deyince ödünüz patlıyorsa,
ne yesek acaba diye kararsız kalıyorsanız,
abuk subuk durumlara ağlıyorsanız,
sürekli “sen bilirsin”, “çok yoruldum”, “canım istemiyor” diyorsanız,
şikayet üretmeyi seviyorsanız,
kararlı davranmıyorsanız,
yalan söylüyorsanız,
çok konuşuyorsanız, (hele ki boş konuşuyorsanız)

Sıçtınız.

Şimdi diyeceksiniz ki her kadın aynı değil. Biliyoruz herhalde. Kişilerin karakterleri, değerleri, mizaçları farklı olacak elbette. ama ne olursa olsun, güç isteği kadının yaradılışında vardır. Peki bunlara sahibiz, neden hala ilişkimiz bok gibi? nerede hata yapıyoruz?

Çünkü bir erkek ne kadar güçlü olursa olsun, sevdiği kadına karşı gardın hemen indirir. yani bir kadın, erkeğe hata yaptığını söylediği zaman erkek kişisi kafasında hemen bir soru işareti yakar.

“haklı mı acaba?”

Haaah afferin. (kamyoncu bi dayı vardı kaza yapanlara haaah afferim size diyen, o tonlama ile söylüyorum). işte büyük sıçış. Kadınlar dener. Sürekli gardınızı indirecek misiniz, geri adım atacak mısınız diye denerler. Kararınızdan, söylediğinizden, beklentinizden, Yaptığınızdan kısa bir süreli bile olsa vazgeçerseniz, geri dönüşü olmaz.

Zion’un duvarını ilk delen makineyi hatırladınız? sonrasını da hatırlayın.

Not: hayatınızdaki kadının/erkeğin mutluluğunu kendi mutluluğunuzun “önüne/arkasına değil”; yanına koyun.

Tamamını buraya aldım zira sonra bunlar silinebiliyorlar. Bugün bu girişten konuşmayacağız. Bu girişe cevaben yazılan aşağıdaki girişi konu edeceğiz:

Üst edit: işbu entry, bu yazılanlara cevap olarak yazılmıştır.

Bir üstte yazan yazar arkadaş “ne sikik tavsiyeler veriyorsunuz demeyeceğim” demiş. ben diyorum ne sikik tavsiyeler bunlar.

“Açalım biraz:

denizde ayağınıza yosun deyince ödünüz patlıyorsa,
ne yesek acaba diye kararsız kalıyorsanız,
abuk subuk durumlara ağlıyorsanız,
sürekli “sen bilirsin”, “çok yoruldum”, “canım istemiyor” diyorsanız,
şikayet üretmeyi seviyorsanız,
kararlı davranmıyorsanız,
yalan söylüyorsanız,
çok konuşuyorsanız, (hele ki boş konuşuyorsanız)

sıçtınız.” bak bak yazdığına bak.

Ben bir kadını sevdiğim zaman; sen bilirsin, çok yoruldum, canım istemiyor diyemeyeceksem, çok konuşmayacaksam, onunla boş yapamayacaksam, ne yesek diye salak salak fikirler üretemeyeceksem, “yosun” burada metafor ise atıyorum ben de “palyaçodan” korkamayacaksam, canım sadece ağlamak istiyor diye onun mis gibi kokan vücuduna sarılıp doya doya ağlamayacaksam, kararsız kaldığımda ona soramayacaksam. ee ne sikime var o kadın benim hayatımda.

Kadın, güçlü erkek istermiş, yengeç bile güç gösterirmiş, hassiktir ordan rıfat abi. ben bütün güçsüzlüklerimde yanımda olacak kadın isterim, bunu küçük gören kadının da yeri belli. internet geldi de daha fazla görüyoruz. “rakı seven kadınların, kısa paçalı reyis “güçlü” sevgililerini.

Bizler artık mağara adamı değiliz beyler, koynuna girip ağlayamayacağınız kadınlarla işiniz olmasın. sonunda ya atm olursunuz, ya bombok bir ilişki içerisinde boğulursunuz. bırakın “rakı” seven, hayatında bir bok olamayıp, karşısındaki adamın gücüyle statü kazanan kadınları da kendi ayakları üzerinde duran, zaten “güçlü” olan kadınlarla birlikte olun. bu ayı oğlu ayılar gibi güçlüyüm ben diyip de vasıfsız, korunmaya muhtaç kadınların peşinde koşmayın.

Debe editi: dün geceden beri mesaj kutusunun içi bmw anahtarları dolmuş. rica ediyorum “alfa” beyler, benim mesaj kutum nargile cafe değil, en çok siz “erkekkkkk”siniz. hadi, siz yavaştan cadde’ye akın
bir de “sevgili olmayalım” videosunu çeken “alfa” seven hanımlar, sizi de mesaj kutum yerine cadde’ye alalım.

Şuku veren herkese de teşekkür ediyorum, iyilik kazanacak kısa paça bitecek 🙂

Şu bölüm can alıcı:

Ben bir kadını sevdiğim zaman; sen bilirsin, çok yoruldum, canım istemiyor diyemeyeceksem, çok konuşmayacaksam, onunla boş yapamayacaksam, ne yesek diye salak salak fikirler üretemeyeceksem, “yosun” burada metafor ise atıyorum ben de “palyaçodan” korkamayacaksam, canım sadece ağlamak istiyor diye onun mis gibi kokan vücuduna sarılıp doya doya ağlamayacaksam, kararsız kaldığımda ona soramayacaksam. ee ne sikime var o kadın benim hayatımda.

Kadın, güçlü erkek istermiş, yengeç bile güç gösterirmiş, hassiktir ordan rıfat abi. ben bütün güçsüzlüklerimde yanımda olacak kadın isterim, bunu küçük gören kadının da yeri belli. internet geldi de daha fazla görüyoruz. “rakı seven kadınların, kısa paçalı reyis “güçlü” sevgililerini.

Ben bana anne olacak kadın isterim, yoksa istemem diyor yani. Aşk hiyerarşisindeki büyüyememiş oğlan çocuğu bu. Bir idealizm içinde yaşayan, performans yükünü reddeden ve muhtemelen bunun sonuçlarını yaşayacak biri.

Bu girişin debeye girdiğini hatırlatayım. Ekşi sözlük yazarlarının genel olarak içinde bulunduğu okumuş kesimde şu videoda anlattığım korkunç hayatları yaşayan kocaların oranının neden daha yüksek olduğuna şaşırmıyorsunuz umarım.

Şu kısımla ilgili de yazmak istiyorum:

Debe editi: dün geceden beri mesaj kutusunun içi bmw anahtarları dolmuş. rica ediyorum “alfa” beyler, benim mesaj kutum nargile cafe değil, en çok siz “erkekkkkk”siniz. hadi, siz yavaştan cadde’ye akın

Bunların en büyük problemlerinden biri de, kendilerini bir elit, modern, ileri sanmaları. Maskülenite ile ilgili söylenen her şey ise “cahil”, “kro”, vs. yaftası ile kafalarına girmeden çöpe atılıyor. Ben şahsen bu adamlara neden laf anlatmak istiyorsunuz, neden mesaj atıyorsunuz, neden onlar için zaman harcıyorsunuz anlayamıyorum. Sizden yardım istemeyi bırak, herhangi bir yardım teklifinizi sizi aşağılamaya çalışarak karşılayacak insanlara kesinlikle bir yardımda bulunmaya çalışmayın. Bu insanlarla tartışarak vakit de kaybetmeyin. Siz inandığınız şeyleri yaşayın, bu tür bilgileri anlamaya çalışanlara yardım edebilecekseniz edin ama bu adamları bırakın yazsınlar, çizsinler, kuduz köpek gibi her tarafa cahil, kro cadde insanı yaftaları atıp kendilerini taze soğan sansınlar ve sonra karılarının kırbacı altında Acun izlerken kurdeşen döksünler. Bu kötü bir şey olabilir ama bu adam gibiler bunu tamamen hak ediyorlar ve ilerde ancak gelip nerede hata yapıyorum diye kendileri araştırırlarsa belki bir şeyler anlatılabilir.

Şuku veren herkese de teşekkür ediyorum, iyilik kazanacak kısa paça bitecek 🙂

Bu insanlara bir şey anlatamazsınız zira bu insanlar tamamen “iyiler” ve herkesin tepesinde bir “elitler”. Buna kendilerinden başka kimse inanmıyor ama olsun. Bunların dünyasında en küçük bir doğal gerçek kro, toksik maskülen ve kötü.

Yanlış anlamayın, burada okuduklarınızı başkalarına ulaştırabilirsiniz. Birçok insan burayı başka birinin tavsiyesi ile buluyor. Arkadaşından, hiç tanımadığı bir yabancıdan, oğlundan (evet oğlundan), kuzeninden, vs. duyup gelen çok. Ben şahsen bir kişiye kırmızı hapı bir kere hafif bir şekilde açıklarım, eğer şu yukarıdaki moda girerse bir daha asla onunla bu konuyu konuşmam.

Arkadaş meclislerinde bu konuları tartışırken zorlandıklarını söyleyenleri duyuyorum. Neden tartışıyorsunuz ki? Bana ne yaptığımı soruyorlar. Ben böyle tartışmalara hiç girmiyorum, zorlarlarsa anlamadığım sıkıcı konular deyip geçiyorum. Size de aynısını tavsiye ederim. Kırmızı hap, en iyi yaşanarak ve senin nasıl böyle olduğunu öğrenmek isteyenlere anlatılarak yayılır. Boş içki masası tartışmaları ile değil.

Sevgilim / flörtüm mesajlarıma geç cevap veriyor ne yapmalıyım

Bugün modern teknoloji kurbanı gençlerini üzüp duran geç mesaj atma davranışını konuşacağız. Mesajlarıma geç cevap veriyor? Neden? Ne yapmalıyım?

Bunları sorular üzerinden tartılacağım:

Sevgilim mesajlarıma geç cevap veriyor çok sinirleniyorum ne yapabilirim?

Arkadaşlar sevgilimle mesajlaşıyoruz ama mesajlarıma geç cevap veriyor 3 dk 5 dk 15 dk 25 dk bile oluyor kaç kez söyledim etki etmiyor ne yapmam gerekiyor siz olsanız ne yapardınız kendimi önemsiz ve ciddiye alınmamış hissediyorum haksızmıyım siz ne düşünüyorsunuz ne yapmalıyım cevaplarınız için teşekkürler

Bunu yazan kişinin sorusu sevgilisinin geç cevap vermesi değil zira sevgilisi geç cevap vermiyor. 25 dakikayı bırak bazen bir iki saat sonra cevap verir, neresi geç bunun? Bu şekilde sevgilim geç cevap veriyor diye soranlar, kendilerine güven problem yaşayan, terk edilme korkuları olan ve negatif duygulara aşırı yatkın insanlardır. Bu insanlar için küçük ve genellikle bir problem olmayan şeyler bile onların terk edilme, yalnız bırakılma korkularını tetikler.

Bunu yazan erkeğin yapması gereken, kendisine böyle saçma şeyler sorduran zayıflıklarını düzeltmeye çalışmaktır. İzolasyon korkusunun temeli geçmişte terk edilmek ya da bunun korkusunu yaşamak olabilir. Terapi işe yarayacaktır ama terapisiz de ilk yapması gereken, burada mesajın geç gelmediğini anlamak.

Tekrar edeyim, burada olduğu gibi, sevgilim geç mesaj atıyor sorularının önemli bir kısmında sevgili geç mesaj atmıyor, soruyu soran en ufak tetikleyicide korkularına kapılan biri.

Aslında bunu yazan erkek ama bu kadınlarda daha yaygın olan bir problem. Muhtemelen sebebi de kadınların Beş büyük kişilik özelliğinden biri olan negative duygulara yatkınlık boyutunda erkeklere göre daha negative duygulara yatkın olmaları. Bir insan negative duygulara ne kadar yatkınsa, ufak tetikleyicilerden felaket senaryoları yaratmaya da o kadar yatkındır.

Kadınlar neden negatif duygulara daha yatkınlar? Tam sebebi bilinmese de en mantıklı açıklaması, kadınların hamilelik ve bebek bakımı sorumlulukları nedeniyle, her şeyin en negatif sonucunu düşünmeye ve böylece en çok güvenlik önlemi almaya yatkın olmaları. Fakat işte türümüzün devamı için faydalı olan bu özellik, kadınların kişisel hayatlarında negatif sonuçlara neden olabiliyor.

Kadınları neden anlattım? Sadece kadın okuyucular için değil, erkek okuyucular için de önemli olduğu için. Zira siz aslında geç cevap vermiyorsanız fakat sevgiliniz geç cevap veriyorsunuz diye trip atıyorsa, kızın kendine güven, özdeğer problemleri ile uğraşıyorsunuz. Gerçekten mesaj ve ilgi problemi ile değil.

Her neyse. Negatif duygulara daha az yatkın olan insanlar, sevgilisi bir saat mesaj atmazsa işi var herhalde der ve işlerine bakarlar. Bu olayda genellikle pozitif nedenler ilk akıllarına gelen nedenlerdir. Negatif duygulara çok daha yatkın olan insanlar ise 10 dk geç cevap aldıklarında, “artık beni sevmiyor mu”, “ben yeterince sevilmiyor muyum” gibi şeyler düşünürler. Özellikle de geçmişte terk edilme, aldatılma travmaları varsa, negatif duygulara daha yatkın hale gelirler.

Yukarıdaki durumdaki arkadaşlara vereceğim önemli tavsiyelerden biri de, bu negatif duygulara kapılarak hareket etmemeleri. Birçok kadın ve erkek, ilişkilerini ya da flörtlerini bu tür bir “geç mesaj yazıyorsun” çıkışması ile başlayan süreç sonucunda kaybediyorlar. Karşı taraf açısından baksanıza.

Diyelim adam toplantıda ve mesaja cevap vermedi. Hatta toplantıda mesaja baktı yani görüldü attı. Duygusal olarak güçlü birinin, hayat boyu uzun süre birlikte olduğu insanların hepsi, ben mesaja bir saat, iki saat geç cevap veriyorsa bunun iş, arkadaşlarla buluşma, vs. nedeniyle olduğunu bilen ve hır çıkarmayan insanlardır. Neden? Zira bu olaydan kavga çıkaran insanların uzun süreli ilişkide karın ağrısı olduklarını bilirler ve bu insanları elerler. Siz de bu nedenle elenen insanlardan olmayın.

Şimdi bir de şu örneğe bakalım:

Merhaba. Şu an flört ettiğim adamla bir arkadaş etkinliğinde tanıştık ama o hemen sonrasında uzak bir şehre yerleştiği için iletişimimiz uzak mesafeden oldu. 3 aydır görüşüyoruz ve ayda 1 kere buraya geldiğinde de buluştuk. Buluşmalar güzeldi ama benim sorunum şu: Mesajlarıma çok geç cevap veriyor. Bazen birkaç saat sonra ve bazen ertesi gün cevap veriyor. Bir de çoğu zaman ben mesaj atıyorum. 

Bu iki insan sevgili değil ve tanıştıktan sonra 3 ay geçmesine ragmen hala sevgili değiller. Bu ayrı bir problem ama mesaj kısmına gelelim. Yeni tanıştığınız ve flört etmeye başladığınız kişi, size birkaç saat sonra cevap verebilir. Bu onun size karşı ilgisiz olduğunu göstermez. Sadece, hemen cevap veren kadar ilgili ya da boş değildir (işi gücü olmaması anlamında).

Fakat burada sıklıkla ertesi gün cevap alıyorsa, ilgi azlığı var demektir. Bu durumda yapmasi gereken şey, hatasından dönmek zira yaptığı hata ilginin daha da azalmasına neden oluyor. Nedir hatası? Aslında 2 hatası var ama mesajlaşma ile ilgili olandan başlayalım.

Çoğu zaman ben mesaj atıyorum diyor. Aynı zamanda söylemese de, karşısındaki kendi mesajlarına geç dönerken, kendisi muhtemelen çok daha hızlı dönüyor. Kadınların bir tık daha fazla mesaj yazması normaldir ama sürekli mesajlaşmayı o başlatıyorsa, bunun nedeni bir önceki örnekte olduğu gibi korkudur, zayıflıktır. Karşısındaki bunu hisseder ve kimse korkularına yenilen, zayıf biri ile birlikte olmak istemez.

Yapması gereken, onun her mesajına karşılık, maksimum 2 kere mesaj başlatmak. Eğer bir veya iki kere mesaj başlattı mı, karşısındaki başlatmadan mesaj atmamak. 2 taraf da yaklaşık olarak aynı oranda birbirinin peşinde koşmalı. Bir taraf diğerinin daha fazla peşinde koşuyorsa, bunun sebebi ya karşı tarafın o kadar da ilgili olmamasıdır ya da peşte daha fazla koşan tarafın karşı tarafa mesaj atma fırsatı vermeyecek şekilde aceleci olmasıdır ki bu da genellikle peşinde koşanı soğutur. Özellikle de peşinde koşulan taraf az çok tercih edilen biriyse.

Mesajlaşmada eğer peşinden koştuğunu fark ediyorsanız, karşı tarafın daha çok mesajlaşma ihtimalini en çok arttıracak şey, karşı taraf ile aynı hızda, aynı aralıkta ve aynı uzunlukta mesajlaşmaktır. Burada yapması gereken, karşısındaki 1 gün sonra mesaj atıyorsa, ona 1 gün sonra cevap vermektir. Karşı taraf bir kere mesajlaşma başlatıyorsa, 2 kere mesaj başlatmaktır. Karşı taraf ne uzunlukta yazıyorsa o uzunlukta yazmaktır. Böylece hem ilgisi olan insanı az mesajla ilgisiz bırakmaz, hem ilginin yeşermesine izin verir hem de ilgisi zaten yeşermeyecek adama fazla duygusal yatırım yapmaz. Bu önemli zira siz birinin peşinde fazla koşarsanız, bu sizin fazlaca duygusal yatırım yapmanıza neden olur.

İlişkilerin Temel Kuralı şudur:

Bir ilişkide daha güçlü olan taraf, diğerine daha az ihtiyaç duyan taraftır.

Sorun şu ki peşinde koşmanızın nedeni daha fazla ihtiyaç duymak gibi dursa da aslında peşinde koşarak daha fazla ihtiyaç duyarsınız.

Konumuzla alakalı olarak burada yaptığı ikinci hata, uzak mesafe ilişkisi. Günümüz teknolojisi maalesef bizi çevremizden, şehrimizden koparırken, uzakta insanlarla bağlantıyı arttırıyor. Çok küçük bir yerde, gerçekten karşı cins açısından çok fırsat olmayan bir yerde yaşamıyorsanız, uzak mesafe ilişkisi başlatmak kötü bir fikir. Yani eğer zaten bir ilişkiniz varsa ve bu bir nedenle uzak mesafe ilişkisine evrilmişse o anlaşılır ama henüz ilişki yok ve uzaktan ilişki başlatmak istiyor sanız o tür ilişkiler iyi ilişkiler değiller. Buluşmalar ve fiziksel bir bağ yerine, mesajlaşma / arama gibi daha az etkileşim olan ortamlarda yürüyorlar ve aranızda bir bağ kurulması ve bunun korunması çok zor.

Şimdi bu konuştuklarımızdan sonra şunu yorumlayalım.:

Akşam mesaj yazdım instagramdan. Son seyehatinin nasıl geçtiğini sordum. Müthişti falan yazmış. Gülücük falan koymuş. Ben de sohbeti uzatmaya çalıştım sorular sordum. Mesajlarıma hep geç cevap verdi. 15 dk 20 dk 30 dk falan. Son mesajımı ise nerdeyse 10 saattir görmedi ya da görüldü olmadı cevap da yok.

Benimle ilgilenmiyor değil mi?

Şimdi daha önce konuştuğumuz gibi, 15 – 30 dk aralıklı mesaj burada normal. Aralarında bir ilişki yok. Ama, mesajını 10 saattir görmemesi mesela normal değil.

Bu tür sorularda hemen hiç yazmasalar da, tüm mesajlaşmaları muhtemelen yazan başlatıyor.

Sorusunun yani “benimle ilgilenmiyor değil mi” sorusunun cevabını ise şöyle bulabilir. O mesaj atmadan ona mesaj atmaz. Eğer mesaj atmazsa ilgilenmediğini anlar.

Bir başka soru ki, mesaj konusunda çok sorulan bir soru:

Bir aydır ilişkiye doğru giden bir flörtüm var. Bir kere buluştuk çok ilgiliydi. Fakat mesajlarıma geç cevap veriyor. Yazıyorum 15 dk sonra cevap veriyor, geçenlerde bir iş için yardım ettim. Nasıl gitti dedim: 5 saat sonra cevap verdi. Aradım mesela görüntülü konuşalım dedim, şu an işim var dedi. Sonra mesaj attı özür diledi. Bu tür saygısızlıklara gelemem dedim, kavga ettik.

Şimdi bu ilişkiye doğru giden bir flörtüm var lafını her duyduğumda içimden “onun ilişkiye giden bir flörtün olduğundan haberi var mı” acep diyorum. 1 ayda sadece bir kere buluşulan flört ile nasıl ilişkiye gidiliyorsa. Bu laf “sevgili gibiyiz” lafına benziyor. Sevgili gibiyiz genellikle söyleyenin kendisini “sevgili gibi sandığı ama friendzone diyarında olduğu flörtlerdir. Birçok durumda flört bile değildir aslında.

Neyse burada bir flört olduğunu varsayıyorum. Şimdi 15 – 30 dk mesaj normal dedik. 5 saat biraz geç olmuş ama sürekli değilse o da normal ki daha önce 15 dk yazdığına göre sürekli değil. Fakat daha önemlisi burada kız saygısız değil, erkek fazla alıngan ve kendi zayıflıklarına, korkularına kapılmaya başlamış.

Arkadaşlar. Bir kişinin sizinle, sizin istediğiniz kadar ilgilenmemesi, saygısızlık değildir, ilgisizliktir. Kimsenin size ilgi borcu yok.

Sonuçta erkeğin burada yaptığı muhtemel hata, mesajlaşmayı buluşmalar ayarlamak için kullanacağına, ilişki yürütme ortamı olarak kullanması. “Ama uzak mesafe” ise az önce dedim, o ilişkiyi başlatmasa daha iyi. Fakat yakın mesafe is eve ilişkiye gitmek istiyorsa, buluşma ayarlayacak.

Erkek mesajlaşmayı ilişki yürütmek için kullanırsa ve buluşmaları ihmal ederse, o ilişkiler pek gelişemezler. Erkek genellikle mektup arkadaşına döner. Aynı zamanda eğer kızın başka alternatifleri varsa, buluşmaya odaklanan bu erkekleri çok kolay geçerler. Haftada bir veya 2 kere  buluşmanız, hergün 1 saat mesajlaşmanızdan iyidir.

Özetlersek, flörtüm / sevgilim mesajlarıma geç cevap veriyor diyorsanız ilk önce sorgulamanız gereken şey, kendinizin bir hata yapıyor olup olmadığınız:

Acaba mesajlarınıza gerçekten geç mi cevap veriyor yoksa siz negatif duygulara fazla hızlı kapılıp geç mi sanıyorsunuz?

Acaba buluşma yerine, mesajla ilişkiye mi odaklandınız?

Acaba sürekli siz mi mesaj başlatıyorsunuz?

Eğer bunlar yoksa, karşınızda ilgisiz biri var demektir. Ya da yeterince ilgisi olmayan biri. Bu durumda bu kişiye mesajlarına daha sık cevap ver diyerek mesajlarınıza daha sık cevap verdiremezsiniz. Gerçekten işi gücü olan adama söylerseniz tamam ama ilgisi az ise bir işe yaramaz hatta ters teper. Yapabileceğiniz en iyi şey, onun mesaj başlatma sıklığını – mesaja cevap verme hızını, mesaj uzunluğunu geçmemektir.

Biliyorum (gerçi siz biliyor musunuz bilmiyorum), sürekli mesaj atma sebebiniz, mesaj atmazsanız kaçacağı, uzaklaşacağı korkusu. Ama gerçekte, bu korku ile sürekli mesaj atmanız, ilk mesajları hep sizin atmanız gibi hareketler, kendi kendini gerçekleştiren kehanet olarak korktuğunuz şeyin olmasını hızlandırır.

Yapabileceğiniz en iyi şey, sizin de karşınızdaki için bir ödül olduğunun farkına varıp, sizin peşinizden en az sizin onun peşinden koştuğunuz kadar koşmayan insanlara kendinizi bir değeriniz yokmuş gibi yamamaya çalışmamaktır.

2 mesaj başlattınız ama o 3 gündür başlatmıyor mu? Düşünmeniz gereken şey, “benim peşimden koşmazsa, benim için çaba göstermezse, ben ona kendimi çabasız, uğraşsız vermem. Ben, benim için emek harcayan birine layığım, değersiz ve tercih edilmeyen bir insan gibi kendimi emek harcayarak yamaman gereken birine değil.”

Bu konuda genel mesajlaşma prensipleri yazısına da bakabilirsiniz.

Bu yazıyı dinlemek isterseniz:

Hayat oyunu ile kızlarla nasıl tanışılır?

Erkek adam sitesinde hayat oyunu ile ilgili birkaç yazı var. Başka yazılarda ve yorumlarda da buna değindim ama tek bir yerde hiç değinmedim. Bugün bu konuyu daha derli toplu bir şekilde ele alacağım zira insanlarla yaptığım konuşmalarda görüyorum ki siteyi uzun süredir okuyanlar bile bu kavramın farkında değil.

Kızlarla tanışmanın türlü türlü yolu var. Kendi sosyal çevrenizin çevresinden kızlarla tanışabilirsiniz, online uygulamalardan kızlarla tanışabilirsiniz, sosyal medyadan kızlarla tanışabilirsiniz, üniversitede iseniz kulüp faaliyetlerinden mesela kızlarla tanışabilirsiniz, hiç tavsiye etmesem de iş yerinden tanışabilirsiniz, sınıftan tanışabilirsiniz, vs. Bir de gerçek hayatta hiç tanımadığınız kızlarla tanışabilirsiniz.Bunun için çokça konuşulan yöntemlerden biri gündüz oyunu, ecnebilerin daygame dediği şey. Diğeri de gece oyunu yani night game. Gece oyunu, bar veya kulüp gibi ortamlarda yapılıyor.

Gündüz oyunu ile ilgili sitede Secret’ın yazıları ve yakın zamanda Discord admini Freddie ile yaptığı harika bir podcast var. Londra gündüz oyunu yazısı var. Secret’ın Centilmen Kulübü Çekici Erkek Eğitim Seti var. Kısaca ne olduğunu söylememiz gerekirse gündüz oyununda bir kıza genellikle sokakta soğuk yürüme yapıyorsunuz. Soğuk yürüme derken (1) kızı hiç tanımıyorsunuz ve (2) kızdan size bir bakışla bile olsa yürüme davetiyesi almıyorsunuz. Kızı beğeniyorsunuz, gidiyor ve şapkadan çıkar gibi “merhaba” diyorsunuz. Çoğunlukla olaylar gelişmiyor ama yeterince yaparsanız bazen olaylar gelişiyorlar.

Benim hayat oyunu dediğim şey biraz farklı. Öncelikle şunu söyleyeyim, bu oyunu İlişki Sihirbazı kitabının yazarı Michael W.’nun artık ayakta olmayan blogundan öğrenmiştim ama buna hayat oyunu demem, şimdi arayıp bulamadığım bir videodan. Orada bu oyuna life game deniliyordu.

Hayat oyunu şu: Siz hoşunuza giden bir kızla iki şekilde tanışıyorsunuz (1) Kız size yürüme davetiyesi atıyor. Yani mesela bir etkinliktesiniz ve size kaçamak bakışlar atıyor. (2) Kız size yürüme davetiyesi atmıyor ama kendinizi stratejik olarak kızın yakınına yerleştirip ortamdan gerçek ya da sahte bir bahane ile kızla konuşma başlatıyorsunuz. Kız açısından siz tesadüfen ordasınız, açtığınız konuşma ortamın bağlamında “masum” bir sebepten. Yanlış anlamayın, her kadın, hiç tanımadığı bir erkek neden pat diye konuşma açıyor bilir. Ama hayat oyununda konuşma açılış şekliniz o kadar ortamın içindendir ki, medeniyet gereği genellikle bir iki laf eder. Gündüz oyununda böyle değil. Şapkadan çıkar gibi “ta tam ben geldim merhaba” dediğinizde kız sizi görmezden gelip yürüyebilir. Hayat oyununda da hiç istekli olmasa bile bir iki kelime ediyor genelde. Tabii asıl hedefiniz kısa cevaplarla ve bu konuşma bitse ne güzel olur modunda olan kızlar değil, daha konuşmaya istekli kızlar. Fakat uyarayım: hayat oyununda kızlar siz heyecandan veya kaygıdan saçma sapan bir ses tonu ve vücut diliyle konuşmadığınız sürece gayet kibar konuşuyorlar yani her yüzünüze gülen size düştü sanmayın.

Şimdi bu oyunu örneklerle anlatmak daha kolay. Ama onlara geçmeden önce, yürüme davetiyesi nedir bilmeyenler için onu açıklayalım. Erkek adam sitesinde bu konu ile ilgili Yürüme Davetiyesi 1 yazıları var. Daha ayrıntılı olarak öğrenmek isteyenler o yazılara bakabilirler. Özellikle o yazılardaki yorumlarda da kavramla ilgili soruları cevapladık, yorumları okumanız da faydalı olacaktır.

Yürüme davetiyesi (YD), kadınların oyunudur. Kadınlar bir erkeği beğendiklerinde, ölüp bitseler bile, genellikle o erkeğe yürümezler. Bunun istisnaları tabii ki var ama kadınlar bunun yerine genellikle erkeğin yakınında kendilerini konumlarlar ve/veya erkeğe kaçamak bakışlar atarak erkeğin açılışı yapmasını umarlar. Yani kadın yürümez ama erkeğin yürümesini de şansa bırakmak istemez.

Yürüme davetiyesi, ye beni davetiyesi değildir. Gel konuş davetiyesidir. Yani “ahaaa baktı, kesin sevecek” diye bir olay yok. Aynı zamanda her bakış gel konuş demek de değildir. Kız sizi beğenmiş olabilir ama hoş bir çocuğa bakmaktan başka bir şey yapmıyor olabilir. Yine de yürüme davetiyesi, yürümeniz ile bu kadınla iyi bir iletişim kurma ihtimalinizi yükselten bir şeydir.

Örneklere geçelim.

Birinci örnek:

Starbucks’a girdim birgün ama girmeden bir tarama yaptım. Hoş bir kız tek başına oturmuş kitap okuyor ve kahve içiyordu. Kız hoş, parmakta yüzük yok ve kahve almış yani özel birini beklese kahve almazdı muhtemelen. Öyle çevreye bakmadan rastgele oturacağıma, çok yakınına oturup okuduğu kitaba baktım. Yazarı ve kitap hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Olsun, internet var. Açıp 5 dakikada hızlandırılmış kurs aldım ve sonra kırk yıllık – ismi atıyorum – Fowles okuru gibi kafamı kaldırıp sordum:

“Fowles’in The Magus kitabını çok övdüler, bu kitabı da iyi mi?”

Kız kitaptan kafasını kaldırıp gülerek: “Daha iyi” dedi. “Fowles bilen birini görmek güzel. Hiç okudunuz mu?”

(5 dakika daha ekşi sözlük araştırması yapsam okumuştum muhtemelen ama şimdi okudum desem foyam daha kolay ortaya çıkar)

“Okumak istiyorum, ben şunu şunu okurum, onlar gibi iyi bir yazar”. Sence neyden başlamalıyım? Bu kitap ne anlatıyor.

Ve kız bana kitabı anlattı ve öyle tanıştık.

Şimdi kelimesi kelimesine hatırlamıyorum ve yazarı da attım zira Fowles’i biliyorum. Fransız Teğmenin Karısı güzel kitaptır ve betacan Charles Smithson’ın öyküsü ibretliktie ama ne demek olduğunu anladınız sanırım.

Burada önemli olan kendini uygun pozisyona aktif yerleştirme, tatlı bir yalan ve araştırma.

Örnek 2:

Süper markete girdim bira – cips alıp çıkacağım. Meyve sebze reyonunda güzelcene bir kız var. Karpuza vurup kelek karpuz ayıklıyor. Anında karpuz da almam gerekti. Kızın yanında bir karpuz elime aldım ve “çok utanç verici ama öyle nasıl seçiliyor hiç bilmiyorum” dedim (biliyorum bu arada). Kız bana nasıl yapıldığını anlatmaya başladı.

Örnek 3:

Hank’in hapı yutmak yazısında yorumlarda anlatmıştım. Starbucks’a girdim, ortamı bir süzdüm ve yüksek sandalyelerde arkası bana dönük sarışın güzel bir kız var. Doğu Avrupalı olduğu belli. Kahvemi alıp yanına oturdum. Kız yabancı. Nerelisin demem yeter. Otururken ilkin burası boş mu dedim gülümseyerek. Evet dedi gülümseyerek ve kendi işine bakmaya devam etti. Benim konu açma hazır ama bilgisayarı çıkarıp kurarken dönüp bana çikolata ister misin dedi ve bir paket çikolata uzattı. Öyle tanıştık. Ukraynalıymış. Ben o zaman medeni durumum nedeniyle ileri gitmiyorum ama kız iş aradığı için telini almıştım. Sonra kızı Hank ile tanıştırdım. Gerisi Hank’in bir çuval inciri berbat edip kırmızı hapla tanışma sürecinin hikayesi.

Bu istisna bir durum değil yalnız. Kendinizi doğru konumlamanız ve biraz tebessüm ile kadınlar da sizinle konuşma başlatıyorlar. Sık olmuyor ama bunu sürekli yapan biriyseniz çoğunuzun hayat boyu tanışabildiği sayıdan fazla kız sizinle tanışabiliyor.

Örnek 4:

Çok eski PUA taktiğidir ve taktiği canlı olarak Black Mirror’ın en iyi bölümlerinden biri olan White Christmas’ta görebilirsiniz. Genelde gece hayatında kullanılır ama bazen gündüz de kullanılabilir. “Dışarıdaki kavgayı gördün mü” açılışı. White Christmas’ta dışarıda atla gezen adamı gördün mü versiyonu vardı. Kızın yanına konumlanıp, “az önce dışarıda bir kavga oldu ve çok absürttü gördün mü” diyorsunuz ve kız tabii ki hayır deyince de anlatıyorsunuz artık.

Örnek 5:

Bu olayı Saha Raporu – AVM’de hayat oyunu yazısında anlatmıştım:

Hayat oyunu temelde karşına çıkan fırsatları değerlendirmek üzerine kurulu. Burada kendini doğru zamanda doğru ortama yerleştirerek fırsat sayısını arttırmak mümkün olsa da gündüz oyunundan en büyük farkı tamamen kendiliğindenmiş gibi görünmesi. Mesela Starbucks kuyruğunda yanına düştüğün kızla havadan sudan konuşma başlatmak gibi. Daha çekingen arkadaşlara tavsiye ederim ama bu tür fırsatlar kişinin karşısına ayda bir çıkar.

Bunu düzeltmem lazım. Normal hayat akışında ayda bir çıkar ama hayat oyunu için ekstra olarak dışarı çıkıyorsan ve kendini konumlandırıyorsan daha sık çıkar.

Neyse, çok az boş yer olan AVM yemek katında oturuyorum. Kafamı kaldırdım ve karşımdaki kasadan 30 – 32 yaşlarında, oldukça güzel bir kadın ile göz göze geldim. Belli ki oturacak yer bakıyordu. Bu göz göze gelme ile benim suratımda belli belirsiz bir gülümseme belirdi. Genelde hoşuma giden bir kadın gördüğümde aklımdan “yerim lan ben seni, bu ne güzellik” gibi bir şey geçer. Bu sefer de hatuna bakarken “gel sen gel Mahmut Abinin yanına gel” diye aklımdan geçerken suratıma bir belli belirsiz bir gülümseme geliyor tabii. İlk göz temasında hatun gözünü kaçırmadan ben gözümü kaçırmam. Size de kaçırmamanızı tavsiye ederim. Hatun zaten gözlerini kaçıracak ve gözlerini kaçırış şeklinden az çok ilgi var mı yok mu anlarsınız. Ayrıca uzun süreli göz teması maskülen bir hareket. Göz temasında gözlerinizi kaçırmamanızın bir yararı daha var: kadının cesaretini kırmamak. Çoğu erkek farkında değil ama kadınlar genelde utangaçtırlar ve reddedilmekten de çok korkarlar. Böyle bir göz teması eğer kadın ilgili ise daha fazla göz temasına girmesini ve hatta şimdi anlatacağım şekilde daha bariz yürüme davetiyesi atmasını tetikleyebilir.
Devam edeyim. Kadın ile 2 – 3 saniye göz temasımız oldu ve hatun gözünü kaçırdı. Benim için yürüme davetiyesi anlamına gelecek bir şekilde aşağı doğru ama yemeği bırakıp yürüyeceğim yok.

Neyse hatun önümde durup bir süre etraftaki 6 – 8 yere baktı. Benim arkama doğru yürüdü ve görüş alanımdan çıktı. Ben sürekli bakmadım, ilk göz temasında ilgimi gösterecek kadar bakmıştım. Zaten 2 – 3 saniye sonra “burası boş mu” diye solumdan eğildi. Ben de “tabii, buyurun” dedim ve yarışma başladı.

Örnek 6:

Saha Raporu – Plajdaki kız, konserdeki abla yazısında anlattığım yürüme.

Gündüz vakti bir arkadaşımla plajda tembellik yapıyoruz. Grubumuz kalabalık ama o sırada orada sadece ikimiz varız. Arkadaşım liseden beri aynı kızla beraber ve yürüme olaylarına tamamen fransız bir çocuk (zaten o kızla da evlendi ve şu an 2 çocukları var).

Birden önümüzden bikini içinde cıvıl cıvıl 3 kız koştu ve suya atladı. Kızlardan biri oldukça hoş ve diğerlerinin aksine reşit gösteriyordu (sonradan öğrendik ki bu kız 22, diğerleri 16 yaşındaymış). Kızla tanışmak lazım dedim ve arkadaşıma “Osman kalk abiciğim suda top oynayacağız” dedim.

Osman: “Abi yat ya bu sıcakta ne işin var?”
Mahmut : “Abi gel ben şu sarışın kıvırcığa yürüyeceğim sen de bana yardım edeceksin.”
Osman: “Git yürü abi bana ne? Hem Necla görürse bütün gün dırdır yerim.”
Mahmut: “Abi topu atacağım biri lazım. O da sensin. Hadi gel.”

Topu aldım, Osman peşimde suya girdik ve topu birbirimize ata ata kızlara yaklaştık. 22 yaşında olana (Selma) bakarak “kızlar, plaj topu oynamak ister misiniz?” dedim. Birbirlerine bakıp olur dediler ve 5 kişi oynamaya başladık. Sonra Osman Necla gelecek, Mahmut ve cıbırlarla oynarken görecek diye hemen kaçtı. Ben arada ayıp olmasın diye diğer kızlara da birkaç şey söylüyorum ama genelde Selma ile konuşuyorum. Bu arada kızın nerede okuduğunu, nereli olduğunu, yaşını, vs. her şeyi öğrendim.

Örnek 7:

Siteye Auldin rumuzlu okuyucunun yazdığı Saha Raporu – Kütüphanede açılış. Kütüphanede arkadaşları ile oturuyor ve hemen arkasındaki masada da kızlar var.

Kızı mızı boşver, kalf kasına dön birader derken kız sandalyeme çarptı, ofladı pufladı. O an dedim tamam, bu iş bende. Benim çantada çikolata vardı, dedim kız pası verdi çikolata ile golü atarım. Çıkardım çantadan çikolatayı, döndüm arkamı uzattım kıza.

“Al abi bi snicker ye” dedim hafif gülümseyerek. Herkes güldü tabii, ortam bi ısındı. Kız “yok diyetteyim ben, tatlı, şeker yemiyorum” minvalinde bir söyledi. Aha dedim, ben Spor Bilimleri öğrencisiyim. Beslenme dedim mi bana soracaksın.

Şimdi biliyorum, bununla ilgili neden yazı yazdın ve buna bir isim koydun ki diyenleriniz olacak. Bu zaten normal, bildiğin, dededen kalma yürüme. Ama beni yürüme problemi ile ilgili arayanların önemli bir kısmı nedense dışarıda oyun deyince gündüz ve gece oyununu anlıyorlar. Bu insanların çoğu akşam iş çıkışı evlerine gidiyorlar, TV, bilgisayar, sosyal medya, porno, vs. zaman geçiriyorlar.

Onlara tavsiyem genellikle şu: Dışarı çıkın! Kendinizi uygun yerlerde konumlandırın. Ayda 60-90 saat bomboş sosyal medya sörfü yapacağınızı, 90 saat hayat oyunu imkanları yaratmak için dışarıda sörf yapın. Evden mi çalışıyorsunuz? Alın bilgisayarını git bir kafede çalışın.

Gündüz oyununda yürüdüğün kadın sayısı yüksektir ama bunlardan bir şey çıkma oranı düşüktür. Hayat oyununda yürüdüğün kadın sayısı daha kısıtlıdır ama bunlardan bir şey çıkma oranı daha yüksektir. Ayrıca eğer gündüz oyunu yaparsam kız sapiiiiik diye bağırır, esnaf dayak atar, vs. gibi şeylerden korkuyorsan, hayatın içinde gelişiyor gibi görünen bu oyun daha emniyetlidir.

Ama dışarı çıkın yahu. Aylar boyunca eve 7-8 gibi varıp gece 2’ye kadar internette dolanarak yaşamayın. Bekarsın, evde çocuk yok hanım yok. Hergün olmasa bile haftada 2-3 kere eve yatma saatinde gel ne olacak? Bir Cumartesi ya da Pazar evde kendine acımakla meşgul olacağına çık dışarı yürü. Günümüzde insanlar sanal olarak ne kadar bağlantılı oluyorlarsa, gerçek hayatta o kadar izole olabiliyorlar. Ama bu sizin zararınıza.

İnsanlar bazen kendi sıkıcı rutinlerine o kadar kapılıyorlar ki, rutinin dışına çıkmak çok kolay olsa bile bunu göremiyorlar. Örneğin bir öğrenci ile konuşuyorum. Akşam üniversite dersleri bitince en geç 5-6 gibi üniversiteden uzakta olan yurduna gittiğini ve yurt uzak olduğu için kampüsteki ortamdan yararlanamadığını söylüyor. Akşam yurtta ne yapıyorsun diyorum, toplu çalışma alanında ders çalışıyorum diyor:

Mahmut Abi: “Kampüsteki kütüphane kaçta kapanıyor?”
Öğrenci: “10 sanırım.”
Mahmut Abi: “Son servis kaçta?”
Öğrenci : “11.”
Öğrenci : “Kız erkek karma olan kütüphanede 10’a kadar çalışıp, 10:30 servisi ile yurda dönmek yerine neden erkek yurdunda çalışıyorsun? Haftada 3-4 gün orada çalışsan, daha çok kızla karşılaşmaz mısın?”
Öğrenci: ” … ”
Mahmut Abi: “?”
Öğrenci: ” … ”
Mahmut Abi: “?”
Öğrenci: ” Hakkaten abi neden öyle bir şey yapmıyorum?”

Daha ekstrem bir örnek. İmkan olsa bile insanın zihni kapanabiliyor. Danışan çok iyi para kazanıyor ama pandemi sürecinde evden çalışıyor, evde bunalmış. O zaman Nisan başı, yeni kapama geliyor. O nedenle daha da bunalmış:

Danışan: “İşte böyle abi, evde bunaldım?”
Mahmut Abi: “Neden evdesin ki? Çık dışarı.”
Danışan: “İstanbul’dan da bunaldım. Her yer kapalıydı, yine kapanacak.”
Mahmut Abi: “Yok, daha dışarı.”
Danışan: “Nasıl?”
Mahmut Abi: “İngilizcen iyi.”
Danışan: “Evet.”
Mahmut Abi: “Şu an Dubai’ye, Ukrayna’ya, Sırbistan’a, Makedonya’ya, vs. kaçmama nedenin ne? Para değil. İş değil. Ne?”
Danışan: “…”
Mahmut Abi: “?”
Danışan: “………………………………………..”
Mahmut Abi: “Orda mısın?”
Danışan: ” …. Evet abi. Düşünüyorum.”

Biraz daha fazla yaratıcı olmanız lazım. Dışardayken de biraz yaratıcı olun. Kafedesin, kuyruğa güzel bir kız mı girdi ve sana da bir bakış attı. Gir arkasından kuyruğa. Sonra da ortaya bir laf at bak bakalım yeme atlıyor mu? Ne bileyim kendi kendine menüye bak ve kıza “bu frappuccino çilekli güzel mi acep” de. En azından ortaya yüksek sesle konuş. Bak bakalım atlıyor mu?

Modern sanatlar sergisi var. Hoşuna giden biri bir tabloya bakıyor. Git sen de bak. “Bu tablodan ne anlamamız gerekiyor” de. En azından ortaya yüksek sesle konuş. Bak bakalım atlıyor mu? Ama bunun için önce yaşadığın yerde ne olup bitiyor diye araştırıp, o sergide olman lazım. Bilgisayar başında Jenna’nın Rocco’ya olan sevgisini değişik pozisyonlarda verişini izlerken öyle şeyler yapamazsın.

Son olarak hayat oyunu aynı zamanda görece olarak çok ucuz. Ben gece oyununu sevmiyorum, konuşurken sesimi duyamadığım zaman oyunum düşüyor ama gece oyunu aynı zamanda pahalı. Hayat oyunu ise AVM’de, sokakta, bir kitapçıda, sanat galerisinde, süper markette, vs. oynanabilir. Öyle sürekli bir yerlere oturup para ödemenize bile gerek yok.

Bu konuyu ve genel olarak kadınlarla tanışma konusunu, Kadınlarla Tanışma Rehberi kitabında da geniş bir şekilde ele aldık.

Pozitif cinsel gerilim nasıl yaratılır?

Bir kadınla etkileşiminizin cinsel birlikteliğe ya da ilişkiye gitmesi için, aranızda pozitif cinsel gerilim olması lazım. Bu gerilimi yaratmak ise erkeğin işi. Günümüzde maalesef çoğu erkek, kızı ürkütme ve kötü çocuk görünme korkusu ile sıfır cinsel gerilim yaratıyor ve her ne kadar annesinin altın günü tayfası teyzelerin takdirini kazanan birer efendi çocuk olsalar da kızlarla aralarında pek bir şey olmuyor. Ya da zıt ucunda negatif cinsel gerilim yaratıyor ve saldıray / abazan, kaba, düşük sınıf bir konuma düşüyor.

Şimdi mazide kalsa da pozitif cinsel gerilim eskiden kültürde her yerde örneğini gördüğünüz bir şeydi. Türkiye’de Yeşilçam her zaman bu konuda cılız olsa da tam olarak arabesk film istilasında yani 80’lerde, Batıda ise 80’lerin sonunda bu bitti. Şimdi ise durum daha vahim. Daha önce bir podcastta değinmiştim. Yıldız Savaşlarında Han Solo’nun Prenses Leia’ya yaptığı kur sözde “kötü çocuk” pozitif cinsel gerilimidir. Bunları günümüz uyuyan “uyanık”(woke) kültürü cinsel taciz olarak tanımlıyor. O nedenle erkek kitlesinin ezici çoğunluğu ne pozitif cinsel gerilim nasıl yaratılır onu biliyor, ne de bilse bile yapacak cesareti var. Cesaret konusuna sonda değineceğim. Şimdi pozitif cinsel gerilime giriş dersi yapalım.

Bu konuda sadece Erkekler İçin Tinder Rehberi kitabında doğru düzgün bir bölüm yazmışım. O bölümü burada biraz modifiye ederek yayınlıyorum. Bölümün kendisi de İlişki Sihirbazı kitabından genişletildi.


Kadınlar pozitif cinsel gerilime bayılırlar. Pozitif cinsel gerilim sizin maskülen, seksi ve elde etmesi zor olduğunuzu göstererek kadının sizinle seks yapma düşüncesini oldukça heyecan verici yapar.

Cinsel gerilim tutkulu bir cinsel arzu duymak için en önemli bileşendir. Cinsel gerilim ve çekim, seks önünde aşılması gereken engellerin varolması ile yaratılır. Doğru tip espri anlayışı, mükemmel cinsel gerilimi yaratma açısından çok güçlüdür.

Doğru tip espri anlayışı onun sizin mükemmel bir erkek olduğunuzu hissetmenize neden olur zira eğer ona şaka yollu sataşacak cesaretiniz varsa, siz onun güzelliğinden başı dönen ve çekinen muhtaç bir erkek değilsinizdir. Kapınızı çalan bir sürü kadın olmalıdır.

Sizinle birlikte olma fikri kısa sürede onun için büyük bir meydan okuma halini alır ve onun rüyalarını süsleyen bir fanteziye döner. Sonunda sizinle birlikte olduğunda duyacağı hazzın ne kadar da tatlı olacağını hayal etmeye başlar.

Bu nedenle, doğru espri anlayışı edinmeye zaman harcamalısınız. Sadece yüzeysel bir mizah anlayışı geliştirmek ile yetinmeyip bu işin derinine inmelisiniz.

Peki mizah anlayışınızın, her şeyin kontrolünüz altında olduğunu yansıtmasını nasıl sağlarsınız?

Kadına kaba ve acımasız olmayacak şekilde şaka yollu sataşarak. Bu ukala – eğlenceli duruşu sadece kadına değil başka şeylere de uygulayarak her alanda kendine güvenen ve seçici biri olduğunuzu gösterebilirsiniz.

Eğer espri yapacağım diye kadını kaba ve acımasız bir şekilde alaya alırsanız, bu komik olmaz ve sizi oldukça kendine güvensiz biri olarak gösterir. Yanlış espri anlayışı sizin ERKEK ADAM olduğunuzu değil tam bir kaybeden olduğunuzu gösterir.

Mesela şu örneğe bakalım. Kızın profilinde şu yazıyor:

Eğer sadece seks arıyorsanız aradığınız ben değilim. Önce arkadaş olalım beyler!!! Adem, Havva’n burada …)

Erkek : Selam. Demek cennetten atılma sebebim sensin. Ama sen şimdi tabii tüm suçu yılana atacaksın …
(22 dakika sonra)
Kadın: Hahahahahaaaa … Evet o benim.
Erkek : Bana cennette bir yaşama mal oldun kadın … O zaman bana bir buluşma borçlusun. Kahve mi, bira mı?
Kadın: Bira 😀

Bakın burada beta tuzağına düşmeden esprili bir şekilde buluşma (arkadaşça olmayan, date olan) konusuna giriliyor.

Kız: Evli falan değilsin İnşallah?
Erkek: Aman diyim, daha iki muhabbet ettik hemen evlilik lafı açtın! Benim önce seni tanımam lazım 🙂

Kız: Ben evlenmek için ciddi birini arıyorum.
Erkek: Hımm, o zaman gizli aşık kadrosu boş mu? Ben oraya başvurayım. Umarım CVimde göreceğin tecrübe ve yetenekler yüz yüze bir mülakat yapmamızı sağlar.

Bunların nasıl her şeyin kontrol altında olduğunu ve sizin çekici bir erkek olduğunuzu gösterdiğini anlıyor musunuz? Onun kıçını öpmüyorsunuz. Ama aynı zamanda ona karşı kaba davranmıyorsunuz.

Asla ama asla kendinizi alçaltan espriler yapmayın zira bunu yaparsanız kendinizi alçaltırsınız. Böyle espriler yaparsanız, kadınlar sizin KAYBEDEN olduğunuzu düşünürler, kaybeden biri olduğunuzun şaka olduğunu düşünmezler.

Bir kızla konuşurken kullanabileceğiniz sağlam bir taktik vereyim: Onun söylediklerini sizin eğlenceli – ukala sözleriniz için mermi olarak kullanın.

Onunla henüz yeni tanıştıysanız ve kız “spor salonuna gideceğim” derse, “benim gözüme güzel görünmek için çalışmaya şimdiden başladın ha?” deyin. “Bu çok güzel, sporu sakın aksatma” diye ekleyin.

Eğer size “Aman Allahım sen çok ukalasın” gibi bir şey söylerse özür dilemeyin. Zira hatun sizin gerçekten dominant bir erkek olup olmadığınızı, en küçük karşı çıkmasında hemen geri vitese takıp takmayacağınızı test ediyor.

Bunun yerine ona “İltifatın için teşekkür ederim” deyin. Burada ne döndüğünü anlıyorsunuz değil mi? Bunları yapın ve kadınların bu tür şeyleri nasıl sevdiğine kendiniz şahit olun.

Bu sizin kendine güvenen ve kendisi ile barışık bir ERKEK ADAM olduğunuzu ve her şeyi bir iltifat olarak algıladığınızı gösterir.

Hayatınızın tamamını bu tür bir espri anlayışı ile doldurmanız çok önemli. James Bond’u düşünün. James Bond, durum ne kadar zor olursa olsun her zaman söyleyecek eğlenceli – ukala bir şey bulur. Her zaman kontrolü elinde tutan ve kendine güvenen bir erkektir. James Bond’un daha yeni tanıştığı bir kadınla nasıl konuştuğunu, kinaye ve ince zeka kullandığını hatırlayın.
Bu tip bir espri anlayışı kadınla (ve aslında herhangi bir kişi ile) aranızdaki iletişimin eğlenceli olmasını sağlar, tuzu biberi olur ve her şey için strese girmenin ne kadar anlamsız olduğunu anlamanızı sağlar. Bu ise sizi daha da seksi yapar.

Bir başka deyişler, bu tip bir espri anlayışı sizin ERKEK ADAM olmanıza yardımcı olur. Pozitif cinsel gerilim yaratan doğru espri anlayışını pratik ettikçe, kendine güvenen duruşunuzun sonucu olarak, bu kabiliyet sizde doğal hale gelecektir.


Şimdi burada ayarı kaçırmamayı nasıl sağlayacaksınız?

Ayar konusuna gelmeden şu iki şeye dikkat çekmek istiyorum.

Birincisi, sonunda değineceğini söylediğim cesaret ile ilgili. Ne kadar tecrübeli olursanız olun ara sıra ayarı kaçıracaksınız! Bunları ortalama bir erkeğin yapamama sebebi de zaten bu risk. Ve evet bu risk gerçekten var, düşük olsa da azımsanamayacak kadar düşük değil. Ne kadar tecrübeli olursanız olun, bir yerde yanlış bir espri yapabilirsiniz ya da espriniz doğrudur ama kız yanlıştır. Tecrübe ile yanlış espri yapmamayı öğrenirsiniz, ama yanlış kız her zaman karşınıza çıkacaktır.

Şimdi burada bu riski yani kızın “öeh” demesi ve bazen belki de kaçması riskini göze alacaksınız. Ama aynı zamanda ustalaşıp da denge konusunda yetenek kazandıkça şunu da fark edeceksiniz: pozitif cinsel gerilim aynı zamanda kadına yönelik bir shit test.

Evet, buna ikincisi diyelim, pozitif cinsel gerilim doğru yapıldığında, sizin sizden o şekilde hoşlanmayan ve hoşlanma ihtimali az olan kızı elemenizi sağlar. Burada da cesaret devrede zira çoğu erkek yüzüne gülen kızı nimet saydığından, hoşlanmayan kızı hoşlandırmak için arkadaş gibi çevresinde uydu gibi dönmeyi, biran önce kızın ilgi seviyesini görüp vakit kaybetmeden yeni limanlara açılmaya tercih ediyorlar. Kızın ilgisizliğini ortaya çıkarıp bu ilgisizlik gerçeğine maruz kalmaktan korkuyorlar. Sonra ne oluyor: Gerçekliği reddedebiliyorlar ama onu reddetmenin sonuçları kendilerini eninde sonunda ısırıyor.

Pozitif cinsel gerilim aynı zamanda uzak durmanız gereken, fazla alıngan, aşağılık kompleksi olan, duygusal olarak zayıf kızları da eler. Tabii yine çoğu erkek kadının 1 metre uzaktan hissedilen sıcaklığı için, kurtarıcı planı uygulamayı, kadının yanlış kadın olduğunu bulup elemeye tercih ediyor.

Tamam ayara gelelim.

Pozitif cinsel gerilimi iyi ayarlamak için, onu içselleştirmeniz lazım. İçselleştirmeniz için de :

  1. Kendinizin pozitif veya en azından pozitif, eğlenceli olması için bir yolda çabaladığınız bir hayata sahip olmanız lazım. İş – ev – sanal uyuşturucu (netflix / sosyal medya / porno / oyun) – yat – kalk – iş gibi sıkıcı bir hayatınız varken nasıl pozitif olacaksınız, nasıl eğlenceli olacaksınız, nasıl sıkıcı olmayacaksınız?
  2. Tecrübe ve pratik. Özellikle kalibrasyonu ayarlamak için tecrübeye, neyin aşırı olduğunu görmeye ve kendinizi ayarlamaya ihtiyacınız var. Bunun için de bol pratik gerekiyor.
  3. İçinizdeki erkek adamı ortaya koymaktan, maskülen istek ve arzularınızdan utanmamanız gerekiyor. Çıkarın pipinizi vurun masaya demiyorum ama pipinizin olduğundan ve pipinizin istediği şeyler olduğundan utanmayın diyorum. Yani ne “Sikinin Götürdüğü Yere Git” ne de “Pipisiz Oyuncak Ayı” gibi davran. Bunun için de erkek adam ol.
  4. Okumak, izlemek ve doğru şeyleri okuyup izlemek. 90’ların ve 2000lerin romantik komedilerini, kadın tüketimi için yapılan Türk dizilerini, Avengers Komik Kıyafetler Giyip Orayı Burayı Yıkmaca filmlerini izleyeceğinize, oturup 50’lerin siyah beyaz Humphrey Bogart filmlerini izleyin daha iyi. Çoğunuz eminim bir tane bile izlememişsinizdir o nedenle bu filmlerde kadınların erkeklerin ilgisi ve ilişkisi peşinde koşmasını görmek bünyenizi sarsabilir 🙂

Sor sor ki öğrenesin #6

Mahmut Abiye bu yazı altında istediğinizi sorabilirsiniz. Istediğinizi derken Dolar ne olur, Fenerin dertleri nasıl çözülür gibi sorular sormayın tabii. Kişisel sorular da sormayın. Site teması ile ilgili sorular sorun.

Sadece bir iki paragraflık ve pratik sorulara bakacağım. Yani destan yazmayın ya da “abi her şeyi yapıyorum yine de olmuyor sence neden?” gibi cevabı “ben nereden bileyim?” olan düşük çözünürlüklü sorular da sormayın.

Soruları 300 kelime altında tutarsanız, cevaplanma ihtimalini arttırırsınız. Bir de soruların yayınlanması ve cevaplanması zaman alabilir. Sabırlı olmak lazım. Çok soru geliyor, hepsine bakıp yerinde olan her soruya cevap vereceğim ama cevap zaman alabilir.

Ve son olarak bana Skype‘tan ulaşma imkanınız da mevcut.

Soru alımı bitti.