Sevdiğinin peşinde koşmak neyden kaynaklanır? O sevmese de sırf sen seviyorsun diye birinin peşinden koşmak gurursuzluk mu yoksa mücadele mi?
Gurursuzluk tarafında daha yakın bir şey ama daha çok takıntıdır. Sebebi insanın geçici olarak ruhsal düşüklük yaşaması da olabilir, “aşkta gurur olmaz, sevdiğinin peşinde yeterince koşarsan sevdiğin bir süre sonra pes eder ve seni kabul eder” propagandasına inanmak da olabilir. Ama genellikle sebebi, kişinin öz değerinin çok düşük olması, kendini sevilmeye layık görmemesidir.
Öz değeri yüksek, kendilerini sevilmeye layık gören insanlar, kendilerine değer veren ve kendilerini seven insanlara yönelirler, değer vermeyen ve sevmeyenden soğurlar.
Öz değeri düşük, kendilerini sevilmeye layık görmeyen insanlar, kendilerine değer vermeyen ve kendilerini sevmeyen insanların peşinde koşarak bir değeri ve sevgiyi onlardan dilenerek alabileceklerine inanırlar. Tam tersi, kendilerine değer veren ve seven insanlara da değer vermezler. Sanki “ben değersizim ve sen beni kendiliğinden seviyorsan demek ki sen de değersizsin” gibi bir zihin yapısına sahiplerdir.
Peki karşılıksız aşk duygusunu kendi içimizde nasıl bitirebiliriz? Diğer şeylerle başa çıkabilsem de bu duyguyu bir türlü yenemiyorum ve işlerime odaklanmama bazen engel oluyor.
Birinci, bunu “aşk” diye ulvi bir şeymiş gibi düşünmeyi bırakıp, bunun geçici bir hastalık, düşkünlük olduğunun farkına varmak. Maalesef senin durumundaki birçok kişi, popüler kültürün propagandası ile, durumunu kurtulması gereken bir şey olarak görse bile, derviş çilesi gibi ulvi bir şeymiş gibi anıyor.
İkincisi, bu kişiyle asla birlikte olmayacağınızı, kendi kendine yaratıp sarıldığın ya da bu kişinin sana attığı kırıntıların hiçbir zaman istediğin romantik birlikteliğe dönüşmeyeceğini, bunların seni sefil bir durumda tuttuğunu kabul edeceksin. Şimdi tabii ki peşinden koşup koşup da istediğini elde eden ya da en azından dışarıdan istediğini elde etmiş görünen birçok insan var. Ama bunun olma olasılığı çok düşük. Oldu mu devam etme ya da en azından tatminkar bir şekilde devam etme olasılığı daha düşük. Her bir “abi kaynım işte 1 sene peşinden koştu, yenge çok hayır dedi ama şimdi çok mutlular” hikayesine karşın, kimsenin anlatmadığı 99 tane “1 sene peşinden koştu, süründüğüyle kaldı” hikayesi var.
Üçüncüsü, karşılıksız aşk duyduğun kişiyi hayatından tamamen çıkaracaksın. Örneğin ona ulaşıyorsan, ona ulaşmayı bırakacaksın. O sana ulaşıyorsa, onun sana ulaşmasına engel olacaksın.
Bu şekilde takıntı yaptığın kişinin hayatında olmadığını sanabilirsin ama bu kişiyi sanaldan ya da uzaktan görüyorsan, o kişi maalesef hayatında. Bu nedenle sanal tüm bağlantını da kesmen gerekiyor. Bu kişi yeryüzünden silinmiş gibi davranmalısın. Sosyal medya takipleşmesini de bırak. Öyle bir hale gelmelisin ki, bu kişi evlense ya da hayatını kaybetse bile uzun süre haberinin olmamalı.
Eğer bu kişiyi uzaktan görüyorsan, o tarafa bakmayı da bırak. Resmen görmezden gel. Çocukça gelebilir ama bu oldukça etkilidir.
Eğer bu kişi ile aynı arkadaş grubunda ya da iş yerindeysen, durumun daha sıkıntılı. Yapabileceğin en iyi şey, bu kişiyle etkileşimini en aza indirmek ama bunu trip atmadan yap.
Bu üç adım altta yatan özdeğer problemine karşı bir şey yapmıyor. Ama şunu unutmayın ki bir alkol bağımlısının alkol bağımlılığına neden olan ruhsal problemi ne olursa olsun, alkol bağımlılığından kurtulmanın ilk adımı, alkolden tamamen uzak durmaktır.
Dördüncüsü, ağlaya ağlaya da olsa işlerine, hayatına odaklanacaksın. Arada bir işlerine odaklanamaman normal ama bu şekilde karşındakini hayatından atarsan, çok hızlı bir şekilde toparlamaya başlarsın.
Biraz önce söylediğimiz gibi karşılıksız aşk bir bağımlılık gibidir. Bağımlının bağımlı olduğu maddeye sarmasının temel nedeni, kendi hayatından kaçmaktır. Yani sen de bu takıntını, kendi hayatından kaçmak için kullanıyor olabilirsin. Bu kişi ile tek bir etkileşiminiz olmasa bile, onun hayali, senin aşırı renksiz ve doyumsuz hayatından kaçtığın bir vahaya dönüşebilir. Bu nedenle bağımlılık mekanizmasının tersini uygulaman yani, gerçek hayatına daha fazla dalman ve bağımlılığı hayatından çıkarman lazım.
Kendi hayatınıza dalmanız, birine yaptığınız karşılıksız duygusal yatırımın, kurtulması en zor çeşitlerinden biri olan düşünüp durmaya karşı da oldukça etkili. Zihninizi zihninizle kontrol etmeniz yani kendi kendinizi onu düşünmeyeceğim diye telkin etmeniz çok zor. Bunun yerine düşünme zamanınızı başka şeylerle doldurmak daha etkili. Başlangıçta bu neredeyse hiç işe yaramıyor görünebilir ama eğer ilk üç adımı attıysanız, dördüncü adım kısa sürede düşüncelerinizi değiştirmeye başlar.
Ayrıca dördüncü adım, önemli bir öz değer ve öz sevgi adımı. Zira siz, kendi hayatınıza her odaklandığınızda ya da odaklanamasanız bile odaklanmak için uğraş gösterdiğinizde, kendinize değer verdiğiniz ve sevdiğiniz biri gibi davranıyorsunuz. Kendi yapmanız gerekenleri, ihtiyaçlarınızı ve isteklerinizi kenara atıp başkasını düşünmek yerine, kendinize sevdiğiniz biriymişsiniz gibi bakıyorsunuz. Bu şekilde öz sevgi ve değeriniz arttıkça, takıntının hızlıca azaldığını göreceksiniz.
Yani kendine sürekli telkin ile evrene “ben değerliyim, ben sevilebilirim” sinyalleri göndermeler, çiçekler, böcekler, çakralar, uçan kaplumbağalar yerine somut bir şekilde kendinize sevdiğiniz ve değer verdiğiniz biri gibi davranırsanız, değişiminiz daha hızlı ve kolay olur.
Beşinci adım ise, hayatınızda karşı cinsle karşılaşma sıklığınızı arttırmaktır. Daha fazla sosyalleşmek ve proaktif olarak kızlara yürümek. Bu takıntınız nedeniyle ilk başta bunların hiçbiri için isteğiniz olmayabilir. Zira bağımlılık, bağımlılık kaynağı hariç hayatın başka zevklerini zevksiz hale getirir. Çoğu insan öz değerini ve öz sevgisini bir insana bağladığında, sanki bunları sadece ondan alabilecekmiş ve başka hiçbir şeyden alamayacakmış gibi hisseder. Bu hisse karşı koyup çok zevk almasanızda kendinizi başka şeyler yapmaya odaklarsanız, önce belirttiğimiz adımlarla beraber kısa sürede daha iyi hissetmeye başlarsınız.
Altıncı adımda ise, eğer bunu kendi kendinize halledemiyorsanız, terapi almaya çalışın. İşin kaynağına inin. Çoğu insanın terapiye ihtiyacı olmasa da, bazı insanların içsel problemi kendi başlarına aşamayacakları kadar zor olabiliyor.
Yedinci adım ise bunları yaptıktan sonra zamana bırakmaktır. Uzun süreli, karşılıksız duygusal yatırımı bıraktığınız an, duygusal yatırımınız azalmaya başlar. Yani bir kişiyi takıntı halinde tutmak için sürekli yatırım yapmanız lazım. Bu yatırımı bıraktıktan sonra maalesef hızlı bir şekilde iyileşmeseniz bile, iyileşirsiniz. Ne kadar çok yatırım yaptıysanız, o kadar çok zaman alabilir ama merak etmeyin. Bu, 2 sene karşılıksız aşk yaşadıysanız, iyileşmeniz 2 sene alacak demek değil. Daha uzun sürecek ama hızlıca yatırım kesmeniz, aylar içinde iyileşmenizi sağlar.