Kadınların erkekleri manipüle etme teknikleri

Sağlıklı bir ilişki, karşılıklı olarak alıp verdiğiniz bir zeminde yürür. Siz ilgi, sevgi ve destek verirsiniz, karşınızdaki de size aynı şeyleri hemen hemen aynı seviyede verir. Kısa dönemlerde iki taraftan biri diğerine daha az verebilir ama bu norm değil şartlarla ortaya çıkan geçici bir istisnadır. Aynı şekilde kısa ve geçici süre boyunca kendinizden fedakarlık ederek de vermeniz gerekebilir ama eğer bu ilişkide norm olmaya başlamışsa, manipüle edilip edilmediğinizi düşünmeniz gereklidir.

Özellikle istediğini manipülasyon ile almaya alışmış ve bunu kendine hak gören bir kadın ile ilişkide, almadan vermek ve kendinden fedakarlık etmek norm olmaya başlar. Bu nedenle manipülasyonu ve manipülasyonu özel olarak kullanan kadınları anlamanız ve bu tür ilişkilerden uzak durabilmeniz sizin için önemli.

Manipülatif kadınlar kurnaz olsalar da manipülasyonları genellikle belli kalıpları takip eder ve eğer erkek duygusal düşünmeye, duygularının esiri olmaya dirençli biri ise bu kadınlar son derece anlaşılır ve tahmin edilebilir insanlardır. Bu yazıda bu kalıpların en ciddilerinden bahsedeceğiz. Eğer bir kadında bunları sıklıkla görüyorsanız, ondan uzak durmanız sizin için en iyisi.

1 – Tartışma esnasında ani ve aşırı duygusal patlama: Bu, tartışma esnasında birden bire ağlama veya bağırıp çağırma şeklinde olabilir. Manipülatif insanlar köşeye sıkıştıklarını ya da tartışmanın istedikleri yönde gitmediğini düşündüklerinde, duygusal patlama kartını kullanırlar. Bunun en ciddi ve tolerans gösterilmemesi gereken versiyonu, kalabalık içinde, çevredekilerden sempati toplamak ya da sizi küçük düşürmek için bir silah olarak kullanılan duygusal patlamadır.

2 – Sizden bir şey isteyeceği zaman normalden çok daha fazla iyi olması bir diğer manipülasyon tekniğidir. Bu sizi seks rüşveti ile kandırmaya kadar gidebilir. Şimdi bu normal bir ilişkide ara sıra olabilir ama manipülatif kadının farkı, size genellikle soğuk ve mesafeli davranması ama bir şey elde edeceği zaman birden sıcak davranmasıdır.

3 – Sizi sadece sizden bir şey isteyeceği ya da size bir şey için ihtiyacı olduğunda araması.

4 – Eğer istediği şeyi elde edemezse, sizi dünyanın en kötü erkek arkadaşı / kocası / insanı hissetirecek şekilde davranması ya da konuşması. Bunu isteklerini size dayatamadığında öfke nöbeti şeklinde de yapabilir, sizin bir partner olarak değerinizi size sorgulatarak da. Örneğin sizi birinin sevgilisi veya kocası ile karşılaştırması, bu yönde bir manipülasyondur.

5 – İlişkiye finansal olarak katkısının çok az olması. Fakir kızdan bahsetmiyoruz. Daha çok size sürekli bir şeyler aldırması ama kendisinin size bir şeyler almaması, ortak bütçeye katkı sağlamaması. Erkeğin daha fazla parca harcaması sorun değildir ama manipülatif kadınlar katkı sağlamaya çalışmazlar bile.

Fakat, tersi durumda aşırılık da kırmızı alarmdır yani sürekli hediye alması, sizi sonradan aleyhinize kullanacağı “borç” altına sokmak için tasarlanmış olabilir.

6 – Kendisi hatalı olsa bile sürekli mağduru oynaması. Bu genellikle tartışma esnasında ani ve aşırı duygusal patlama ile beraber gelir. Böyle bir kadını yaptığı bir şey yüzünden uyardığınızda, olayı çevirip sizi suçlu çıkarmaya çalışır. Öyle ki, böyle bir kadını yatakta biriyle yakalasanız bile bunun sebebi sizin ilgisizliğinizdir.

7 – Sizi terk ederek ya da ortadan kaybolarak cezalandırmaya çalışması. Tartışmadan sonra bir süre birbirinizi aramamanız normaldir ama manipülatif bir kadın siz onu bir daha aramazsanız umrunda olmaz gibi davranır. Birçok erkek maalesef bu tür davranışlara “ama o çok egolu / inatçı” diye bahane bulmaya çalışıyor ve muhtaçlıklarından manipülasyona uğradıklarını anlamıyorlar. Tartışmalardan sonra bir süre araşmamanız ve bazen ilk aramayı sizin yapmanız normaldir ama her defasında siz arıyorsanız, siz aramasanız o haftalarca aramıyorsa, bu bir manipülasyondur.

8 – Sizin istek ve ihtiyaçlarınız önemli değilken onunkilerin çok önemli olması manipüle edildiğinize işarettir. Kadın eğer sizin istediğiniz bir şeyi önemsemiyor ama aynı seviyede kendi isteğini size dayatıyorsa, burada vermeden almaya alışmış ve bir manipülatör vardır. Manipülatif insanlar, aşırı bir bencillik ve empati yoksunluğu sergilerler.

9 – Sürekli olarak size kendinizi suçlu hissetirmeye çalışmak. Özellikle de benim sorunlarım senin davranışların sebeplidir tarzı manipülasyonlar. Suçlu hissettirmeye çalışmak duygusal manipülasyon taktiklerinden biridir.  Eğer kendinizi suçlu hissederseniz, o suçluluktan kurtulmak için karşınızdakinin sizden istediklerine itaat eder hale gelebilirsiniz.

(4) ve (9), kişinin kendinden şüphe etmesini sağlayacak şekilde davranmaktır. Manipülatif insanlar genellikle aşağılık kompeksi hissederler ve ilişkide seviyeleri eşitlemek için sizi aşağı çekme yoluna giderler. Bu şekilde siz zaman içinde onun avcunda olursunuz ve böylece o sizi terk etmek isteyene kadar siz onu terk edemez hale gelirsiniz.

Şunu da belirtmek gerekiyor ki, kişinin manipülasyon ile zincirlenmesi birden olmaz. Daha çok “bin kağıt kesiğiyle kan kaybından yere yığılmak” şeklinde olur. Manipülatif kadın, erkeği önce çok zararsız görünen küçük manipülasyonlar ile test eder ve bunlar sonucu gördüğü zayıflıkları da yine erkeğe kağıt kesiği gibi birden öldürmeyen şekilde kullanmaya başlar. Bu şekilde manipüle edilen birçok kişi, manipülasyondan şüphelenmeye başladığında çoktan zayıf bir pozisyona düşmüş halde olur.

Bu manipülasyonun hastalık seviyesine ise gaslighting denir.

10 – Tehdit, korkutma ve ültimatom. Bunlar çok değişik şekillerde gelebilirler. “Ben sildim mi tam silerim” mesela yaygın bir tehdittir. Bir kadın bunu başka birilerini konuşurken söylese bile bu aslında size iletilen bir tehdittir. Bunu lafa döken kişiler genelde en silemeyip yapışan tiplerdir ve başlarına böyle bir şey gelmemesini tehdit ile sağlamaya çalışırlar.

Kültürel beyin yıkama

Kadın manipülasyonları ile ilgili en büyük problemlerden biri, toplumun erkeği (a) kadın manipülasyonlarının gülün dikeni şeklinde katlanılması gereken şeyler olduğu ve (b) sürekli olarak kadının gönlünü alması gereken taraf olduğu yönünde programlaması. Burada erkeğin kendi ailesi bile oğullarını yaktıklarının farkında olmadan bu yönde çalışabiliyorlar. Örneğin bariz manipülatif bir şekilde duygu patlaması / suçluluk duydurma kullanarak “küsen” kadına adam bazen “canın cehenneme” diyecek gibi oluyor ama çevre, ailesi, arkadaşları vs. onu bir çiçek alıp kapısında yalvarmaya itiyor.

Bakın kadınlar fiziksel olarak güçsüz olduklarından, istediklerini almak için manipülasyon yapma yoluna her zaman giderler. Belli aralıklarla manipülasyon kullanmaları normaldir. Ama normal bir kadınla manipülatif bir kadını ayıran farklar barizdir ve erkek aslında bunları apaçık görebilir. Ama “onu kaybetme korkusu” yüzünden bunları rasyonalize eder. Örneğin her kadın bir şeyler yaptırmak için size fazla iyi davranabilir ama manipülatif kadının istediğini aldıktan hemen sonraki soğuması normal bir kadının normale dönmesinden bariz farklıdır. Normal bir kadın ile ilişkinizdeki her tartışmadan sonra eğer görüşmeye devam edecekseniz istisnasız siz aramak zorunda kalmazsınız.

Yaptığım görüşmelerde çoğu erkeğin, manipüle edildiğini bırakın, kadınların manipülasyon yapabildiğinin bile farkında olmadıklarını görüyorum! Anladığım kadarıyla modern dizi ve filmlerde manipülasyon zaten normal bir davranış olarak gösteriliyor. Toplum sürekli olarak erkeği elde çiçek, çikolata “affet beni bebeğim, ben tam bir eşeğim” notları ile “gönül almaya” itiyor. “Kadındır, şöyle yapar böyle yapar” diye toplumsal propagandayı papağan gibi tekrarlamayı bilgelik sanan bir çoğunluk var. Öyle ki, BPD bir kadınla beraber olmuş ve enkaza dönmüş bir adam bile beni ilk aradığında, ben ne eşeklik yaptım da bu premsesi kaybettim diye arayabiliyor 😀 Arkadaşlar, hayatınız boyunca psikolog yüzü görmemişken 1 senelik ilişki sonrası psikiyatriye gidip ilaç alıyorsanız, bir premsesin değil manipülatif bir narsistin elinden geçtiğinizi anlayın bir zahmet. Herkes bu duruma düşmüyor ama bu hale gelip manipüle edildiğini anlayamayan insanlar var. Şimdi bunu okuyup Mahmut Abi benimle konuşmasından örnek veriyor diye düşünen arkadaşlar varsa söyleyeyim, bunu 20 – 25 vakada gördüm yani herhangi birinizi örnek vermiyorum ve maalesef istisna değilsiniz.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Patreon kanalımızı da takip etmeyi unutmayın.

Daha ileri seviye ruhsal problemlerden kaynaklı manipülasyonlar hakkında bilgi edinmek için:

Kırılgan narsist kadının en güçlü manipülasyon taktiği

Kırılgan narsist kadınların kullandığı 10 toksik taktik

İyi çocuklar neden narsist kadınların eline düşerler

Aşk bombardımanı

Pornoyu Bırakmanın Çok Kolay Yolu

Pornoyu Bırakmanın Çok Kolay Yolu Kitabı

(E-Kitap | 146 Sayfa | PDF & Epub)

Pornodan acı çekmeden; irade gücüne ihtiyaç, yoksunluk ve fedakarlık hissi duymadan hızlıca kurtulun.

Bu kitap, Allen Carr’ın Easyway to Stop Smoking kitabının pornografi için yeniden yazılmış halidir.

Muhtemelen çoğu insan gibi porno ile erken yaşlarda tanıştınız ve tanıştığınız günden beridir de porno izliyorsunuz. Büyük hacimli ama bir şekilde sansürlenen, pornonun zararları literatürüne rastlayana kadar da hiç düşünmeden porno izlemeye devam ettiniz. Bundan sonra ara ara ve değişik sürelerde pornodan uzak durmayı başardınız ama her defasında hayali dürtülere yenik düştünüz. Burada anlatılan yöntemin çok değişik olduğunu ve çalışan tek yöntem olduğunu size haber vermek bana büyük mutluluk veriyor.

Belki de bu kitaba bakmanız önerildi ve kitap konusunda tereddütleriniz var. Öncelikle en azından bir göz attığınız için teşekkür ederim. Hayatınızda ilk defa porno izlediğiniz zamanı hatırlamaya çalışın. Hayatınızın geri kalanı boyunca dönüp dönüp porno izleyeceğinizi düşünmüş müydünüz? Bu konuda yaptığım (bu kitabı okumaları konusunda arkadaşlarımın kafasını yemek şeklinde) resmi olmayan araştırmalara göre, ÇokKolay arasıra porno izleyenler üzerinde de en az porno bağımlıları üzerinde olduğu kadar etkili. Kitap uzun değil ama faydaları çok büyük o nedenle okumaya devam etmenizi şiddetle tavsiye ederim.

Kitabı temin etmek için tıklayınız.

Kitabı Türkiye dışından temin etmek için tıklayınız.

Kitabın içindekiler ve ilk iki bölümü (PDF)

Bu kitapta bahsedilen yöntem:

  • Çok hızlı sonuç veriyor.
  • Hem arada bir porno izleyenler hem de ağır porno bağımlıları için aynı derecede etkili.
  • Berbat yoksunluk sancılarına neden olmuyor.
  • İrade gerektirmiyor.
  • Şok tedavi, yardım, hile, vs. gerektirmiyor.
  • Porno bağımlılığını aşırı yemek, sigara, alkol, vs. gibi başka bir bağımlılıkla değiştirmenize neden olmuyor.
  • Ve kalıcı etki sağlıyor.

Anahtar Kelimeler: Porno Bağımlılığı, Cinsel İşlev Bozuklukları, Cinsel Sağlık

İçindekiler:

İçindekiler
Başlamadan 5
Bölüm 1: Giriş 8
Uyarı 9
Bölüm 2: ÇokKolay Metodu 15
Bölüm 3: Pornoyu bırakmak neden zor? 18
3.1 Şeytani Tuzak 21
Bölüm 4: Doğa 24
4.1 Küçük Canavar 25
4.2 Sinir Bozucu Alarm 26
4.3 Haz mı koltuk değneği mi? 28
4.4 Kırmızı çizgiyi geçmek 29
4.5 Kırmızı çizgi etrafındaki dansla kafayı bulmak 31
4.6 Sigara Tiryakiliği Örneği 32
Bölüm 5: Beyin Yıkama 34
5.1 Bilimsel muhakeme 34
5.2 İradeye dayanmanın problem olması 35
5.3 Pasiflik 36
5.4 Yoksunluk Sancıları 37
Bölüm 6: Beyin Yıkama Yönleri 38
6.1 Stres 38
6.2 Can sıkıntısı 40
6.3 Konsantrasyon 41
6.4 Rahatlama 42
6.5 Enerji 44
6.6 Sosyal aktivite seansları 45
Bölüm 7: Neyden vazgeçiyorum? 47
7.1 Vazgeçtiğiniz bir şey yok 47
7.2 Boşluk, boşluk, güzel boşluk! 48
Bölüm 8: Zaman kazanmak 50
Bölüm 9: Sağlık 53
9.1 Uğursuz siyah gölgeler 58
Bölüm 10: Porno izlemenin faydaları 60
Bölüm 11: İrade gücü yöntemi 61
Bölüm 12: Azaltmakta yönteminden sakının 69
Bölüm 13: Bir kerecikten bir şey olmaz 72
Bölüm 14: Arada sırada izleyenler 74
Bölüm 15: YouTube / Twitch / Instagram izleyicileri 83
Bölüm 16: Sosyal alışkanlık mı? 86
Bölüm 17: Zamanlama 88
Bölüm 18: Eğlenceyi özleyecek misiniz? 92
Bölüm19: İzole bölümlere ayırabilir miyim? 94
Bölüm 20: Sahte teşviklerden uzak durun 96
Bölüm 21: Pornoyu bırakmanın kolay yolu 99
Bölüm 22: Yoksunluk dönemi 105
Bölüm 23: Sadece bir kere daha bakmak 110
Bölüm 24: Benim için daha zor olacak mı? 111
24.1 Yenilginin temel nedenleri 112
Bölüm 25: İkame etmek 114
Bölüm 26: Ayartıcı durumlardan kaçınmalı mıyım? 117
Bölüm 27: Aydınlanma anı 119
Bölüm 28: Son ziyaret 121
28.1 Son bir uyarı 124
Bölüm 29: Geri bildirim 125
29.1 Yapılacak işler listesi 129
Bölüm 30: Batan gemidekilere yardım edin 131
Bölüm 31: Kullanıcı olmayanlara tavsiyeler 134
31.1 Porno izleyen arkadaşınızın bu kitabı okumasını sağlayın 134
31.2 Bağımlılığımı sevdiğime söyleyebilir miyim? 135
31.3 Partnerim pornoyu bırakıyor 135
31.4 Pornoya dönme (hastalığın nüksetmesi) 137
31.5 Peki ya MO (mastürbasyon, orgasm)? 140
31.6 Standart tavsiyeden sapmalar 141
31.7 Bu skandalın sonlandırılmasına yardımcı olun 142
31.8 Son uyarı 144
Bölüm 32: Talimatlar 146
32.1 Olumlamalar 146

Erkek Adam Türkçe Podcast : Psikolog Nevzat Saraycıklı ile söyleşi

Bu yayını neden kaçırdık diye sormayın, canlı bir yayın olmadı. Sitede sıkça ele aldığımız psikoloji ile ilgili konuları bir uzmanıyla konuşmayı istedim ve  sitemizi de yakından takip eden psikolog Nevzat Saraycıklı ile duygusal dengesizlik, porno ve mastürbasyon bağımlılığı, inseller üzerine sohbet ettik.

Nevzat Saraycıklı Youtube adresinde gayet güzel videolar var. Takip etmenizi tavsiye ederim.

Nevzat Saraycıklı Instagram adresi: @psk.nevzatsaraycikli

Yayınları sitemizin Odysee kanalından ya da  spotify kanalından da izleyebilirsiniz.

Youtube yayını aşağıda. Bu yayını beğenerek ve youtube kanalına üye olarak yayınların daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz. İyi izlemeler.

Jordan Peterson – Erkekliğe Geçiş Ritüeli

Bu yazı, Kişilik ve Dönüşümleri Kitabından ders notlarından alıntıdır.

Erkeklerin geçiş ritüellerinin olması, genç kadınların geçiş ritüellerinin olmasından çok daha fazla rastlanan bir şey. Bunun neden böyle olduğunu bilmiyoruz ama erkekler kadınlara göre çok daha görkemli bir şekilde yanlış yollara sapabiliyorlar. Ama bu konuda birbiriyle çatışan teoriler var. Mesela bazı teorilere göre kadın geçiş ritüellerine gerek yok zira onların geçiş ritüellerini zaten doğa hallediyor. Bence bu olaya bakmak için kötü bir yöntem değil.

Kadınlar doğanın kaba gücü ile karşı karşıya kalacaklar. Ama erkekler bununla karşılaşabilirler ya da karşılaşmamayı seçebilirler yani burada bir bakımdan seçme şansı var. Erkekliğe geçiş ritüelleri bu seçim şansını ortadan kaldırıyorlar.

Tipik bir erkekliğe geçiş ritüeli şöyle: yeni ergenliğe adım atmış genç erkekler, ailelerinden ve aile bağımlılığından, ki bu gerçekte annelerinden anlamına geliyor, koparılıyor. Bu erkekler, iliklerine kadar işleyen bir korkuya kapılacakları bir durumun içine atılıyorlar. Erkekler bunu az ya da çok gönüllü yapıyorlar.

Diyelim ki 13 yaşındasınız. 13 yaşınızı düşünün. 13 yaşındayken insanlara aksini söylüyor olsanız bile karanlıktan korkuyor olacaksınız. 13 yaşında çıplak bir şekilde, zifiri karanlıkta bir ormanın içine bırakılırsanız korkudan dona kalırsınız. Korku sizi ele geçirir ki bu iyi bir şey zira dışarısı o saatlerde gerçekten tehlikeli bir yer. Tamam belki bir orman değil de bir parka konuluyorlar. Ama yine de dışarıda ve zifiri karanlık ve korku içindeler. Orada neyden korkacaksın ki diye sorabilirsiniz. Bu soruya, hayal gücünüzün yarattığı hayali şeylerden korkuyor olabilirsiniz diye cevap verebilirsiniz. Sonra şunu sorabilirsiniz: kendi hayal gücünüzden mi korkuyorsunuz yoksa hayal gücünüzün temsil ettiği şeylerden mi? Eğer orada gerçek bir tehlike yoksa hayali şeylerden korktuğunuzu düşünebilirsiniz.

Blair Cadısı filmini izlediniz mi? Kaçınız izledi? … Kaçınız izlemedi? Blair Cadısı bir korku filmi. Şimdi iki çeşit korku filmi vardır. Birincisi, kanın gövdeyi götürdüğü korku filmleri ve bence bu filmler sizi iğrenme duygusuna maruz bırakıyorlar. İkincisi ise korku içeren korku filmleri ve bu filmlerde kanın gövdeyi götürmesine gerek yoktur. Bu filmler sizi öylece korkutmak üzere yapılırlar ve Blair Cadısı filmi bu türe iyi bir örnek. Zira tüm film boyunca olan şey, hiçbir şeyin olmaması. Ama siz her saniye çok korkunç bir şeyin olmak üzere olduğundan korkarsınız. Ve korkunç bir şey olacağı hissi, film boyunca sürekli tırmanıştadır.

Yani sizi oldukça radikal bir belirsizlik haline koyuyorlar ve sizin rahatlamanıza izin vermiyorlar. Yani temel olarak sizin hayal gücünüzle oynuyorlar. Bu oldukça etkili bir şey. Korku filmleri genelde o korkunç sesleri çıkaran şeyleri göstermeyerek sizi daha çok korkutabilirler. Zira size ne gösterirlerse göstersinler, bu şeyin sizin hayal gücünüzde canlandırdığınız canavardan daha korkunç olma ihtimalinden azdır.

Karanlıktan korkmak oldukça anlaşılır bir şey zira biyolojik geçmişimiz boyunca birçok şanssız insan karanlığın derinliklerinde dolaşan yaratıklar tarafından parçalandılar ya da ağır yaralandılar. Aynı zamanda biz gündüz dolaşan yaratıklarız ve karanlıktan hoşlanmayız.

Bir erkeğe geçiş ritüeli yapacaksanız, onu 13 yaşındayken alıp karanlık bir mağaraya koyabilirsiniz. Mağaralar çok karanlık yerler. Bir mağaranın ne kadar karanlık olabileceğine inanamazsınız. Karanlık bir mağarada hiçbir şey göremezsiniz. Mağaranın ne kadar büyük ya da küçük olduğunu göremezsiniz. Mağaranın kafanıza çöküp çökmeyeceğini bilemezsiniz. Ve yerin ne kadar altında olduğunuzu bile bilemezsiniz, özellikle sizi oraya getirenler gözlerinizi bağlayıp sizin nerede olduğunuzu bilmemenizi sağlamak için sizi dolambaçlı yollardan oraya getirmişlerse. Belki de sizi oraya bırakıp giderler ve belki 3 gün geri gelmezler.

13 yaşındasınız ve orada oturup düşünüyorsunuz. Peki tam olarak ne düşünürsünüz? Aklınıza gelebilecek en korkunç şeyleri düşünürsünüz.

Bir daha buradan asla çıkamayacağım.

Beni bir daha asla bulamayacaklar.

Karanlıkların içinde yaşayan bir yılan gelip beni yavaş yavaş mideye indirecek hızlıca yemesi oldukça merhametli olacaktır.

Beni bir şey yemese bile burada aklımı kaçıracağım ve dışarı çıktıktan sonra ölmüşten beter olacağım.

Orada karanlıkta yaptığınız şey kısmen kendi hayal gücünüzün iblisleri ile yüzyüze gelmektir. Ve eğer buna dayanabilirseniz yetişkinliğe adım atarsınız.  Ve erkekliğe geçiş ritüeli budur.

Psikolojinin klinik teorilerine bakarsanız, bulabileceğiniz birçok şeyde aynı motif geçerlidir. Eğer daha iyi olmak istiyorsanız, neyle yüzleşmekten korktuğunuzu, neyden korktuğunuzu ve hatta belki neyden iğrendiğinizi bulmak zorundasınız. Ve kendinizi buna gönüllü olarak maruz bırakmalısınız ve bunun sizi dönüştürmesine izin vermelisiniz. Bu hiç de hoş bir deneyim değil, papatyalarla dolu bir kırda dans ede ede ilerlemek gibi bir şey değil. Bu sizin mutluluğunuz ve pozitif bir sürecin içinde olan bir şey değil. Bu, hayatın korkunç yanlarını meydana getiren şeylerle gönüllü olarak yüzleşmeyi gerektiren bir şey.

Fakat ilginç olan şu ki orada yüzeyin altında dolaşan arketip bir fikir var. Sizin hakkınızda göze görünenden çok daha fazla şey var. Ama bunlar dışarı çıkmak zorunda kalmadıkları sürece göze görünmeyecekler. Siz kendinizi tehlikeye atmadığınız sürece bunların ne olduğunu bile bilemeyeceksiniz.

Diyelim ki siz içe dönük, sosyal olarak uyumsuz ve nevrotik birisiniz yani fazlaca kaygı ve depresyon içindesiniz. Partilere gitmek istemiyorsunuz zira partilerde o korkunç tiran geziniyor ve sizi izliyor, sizi yargılıyor ve size ne kadar yetersiz ve gereksiz biri olduğunuzu söyleyip duruyor.

Partiye gittiğinizde insanlara bakmak bile istemiyorsunuz zira onlara her baktığınızda sizi acımasızca yargılayan tiranın yüzünü görüyorsunuz. Aslına bakarsanız insanların yüzlerine bakabilseniz onu görmeyeceksiniz ama bakmadığınız için orada olduğunu sanıyorsunuz. Neyse oraya gideceksiniz ve kendinizi bu korkunç duruma sokacaksınız. Eğer biraz şanslıysanız ve uyanıksanız, dış dünyadan size gelen tüm o bilgileri bir araya koyacaksınız ve bunlar sizin sosyal becerilerinizi geliştirmenizde size yardımcı olacaklar. Bu sizi daha sofistike biri yapacak. Bu olmasa bile en azından kendi korkularınızı tolere edebildiğinizi göreceksiniz.

Hangisi daha iyi? Korkmamak mı yoksa korkuyla başa çıkabildiğinizi bilmek mi? Tabii ki korkmamak ama onu boşverin zira korkmamak diye bir şey yok. Yani en iyi ikinci ve gerçekçi şey ise sizin kendi korkularınıza hükmedebileceğinizi bilmeniz. Klasik kişilik teorileri ile ilişkili konuşacağımız şeylerin çoğu tam olarak bu. Dünya toz pembe bir yer değil. Dünya korkunç bir yer. Ama siz sandığınızdan çok daha güçlüsünüz.

Kazandığınız güç ise kısmen iyi olmadığınız bir yere giderek orada elde ettiğiniz bilgidir. Böylece yeni yetenekler kazanıyorsunuz, üniversitede olduğu gibi. Ama bunun size dersin başında gösterdiğim videoyla igili ilginç bir kısmı daha var.  DNA aslında sanılandan daha karmaşık bir yapı. Sizi bir A durumuna koyarsak, DNA sizin beyninizin çalışma şekline göre yeni proteinler üretmeye başlayacak. Ama sizi tamamen farklı bir duruma koyarsak, bambaşka proteinleri üreten genler aktive oluyorlar. Bunun anlamı sizin potansiyel kullanımları olan ve en yüksek molekül yapısı seviyesinde kullanılmayı bekleyen biyolojik bir bilgi deponuz var. Ve siz kendinizi değişik yönlerde zorlarsanız, kendinizi test edebileceğiniz yeni şeyler bulursanız, şu an aktif olmayan bazı yanlarınızı aktive edeceksiniz. Tanrı bilir kendinizi tamamen aktive ettiğinizde neye dönüşebileceksiniz.

Şamanik ritüellerden biraz daha bahsedeceğim. Yetişkinliğe geçiş ritüeli arketipi var. Siz bunu kendi kendinize yapabilirsiniz ve size nasıl yapabileceğinizi anlatayım. Bu iyi bir hayat yaşamanın yollarından biri, en azından alternatifinden çok daha iyi. Diyelim ki peşinde koştuğunuz bir hedefiniz var. Ve bu hedefe aşırı sıkı bir şekilde bağlı olmak istemezsiniz zira bunun doğru bir hedef olduğu konusunda yanılıyor olabilirsiniz. Gerekirse bu hedefi bırakıp başka bir hedefe yönelebilirsiniz ama bir hedefe ihtiyacınız var.

Bir hedefin peşinde koşarken yolunuzun üzerinde engeller olduğunu fark edeceksiniz. Bu engellerden bazıları muhtemelen korkutucu ya da hatta iğrendirici engeller. “Öyle bir insana dönüşmek istemiyorum” diyebileceğiniz şeyler. Mesela sosyalist, solcu ütopya tipinde olanlarınız iş insanları ile ilgili böyle düşünebilir. Eğer böyle biriyseniz bundan yapabileceğiniz en hızlı şekilde kurtulmanızı tavsiye ederim.

Neyse siz “ne olursa olsun öyle olmayacağım” diyebilirsiniz. Yani bunu bir kenara koyup bundan uzak durabilirsiniz. Ya da bu şey sizi korkutuyordur. Kısacası, hedefinizin peşinde koşarken yapmasınız gereken ve sizde negatif duygular ortaya çıkaran şeyleri yapmaktan kaçınmayın.

Aslında tam tersini yapmalısınız. Diyelim ki bir hedefin peşinde koşuyorsunuz ve bir şeyin sizi korkuttuğunu ve bu şeyden kaçındığınızı gördünüz. İlk yapmanız gereken şey “İŞTE BAK! Bundan korkuyorum ve bunu yapmaktan kaçınıyorum! EJDERHA yani hazine! Tam olarak burada.”

Bu gerçekten doğru. Bir şeyden korkuyorsanız bunun anlamı sizin onunla başa çıkacak kadar gelişmemiş olduğunuzdur. Ve bununla başa çıkacak kadar gelişmiş biri olmanız lazım. Yani buna pozitif bir keşif olarak bakmalısınız. Zayıf olduğunuz bir yer buldunuz. Artık bunun ne olduğunu biliyorsunuz ve bunun üzerinde çalışabilirsiniz.

Diyelim ki içine kapanık birisiniz ve Cuma akşamı bir parti var ve siz bu partiye gitmek istemiyorsunuz. Hemen şunu düşünmelisiniz: “AHA! Demek ki bu partiye gitmeliyim!” Ve evet bu partiye gitmelisiniz. Zira nasıl yapacağınızı bildiğiniz şeyleri yapmayı zaten biliyorsunuz. Sizi asıl nasıl yapacağınızı bilmediğiniz şeyler rahatsız ediyor ve eziyor. Bu şeyleri öğrenmek tabii ki zor olacak ama bunları öğrenmek zorundasınız. Zira kendinizi aktive etmeniz gerekiyor. Zira bunu yaparsanız hayatın temelde ızdırap dolu olduğu gerçeğini daha fazla tolere edebilirsiniz.

Siz geliştikçe dünya daha güvenli bir yer haline gelmez. Aslında tam tersi, siz daha kendine güvenen biri haline gelirsiniz. Bu daha iyi zira zaten aslında güvenlik istemiyorsunuz. Muhtemelen macera istiyorsunuz. Muhtemelen sınırlarınızı zorlamak ve hayata katılmak istiyorsunuz.

Eğer güvenlik istiyorsanız ölü olsanız daha iyi. Zira o zaman başınıza bir şey gelmez ve tehlike de yoktur. Yaşamak demek dünyayla mücadele etmek demektir. Ve siz de dünya ile mücadele etme konusunda olabileceğinizin en iyisi olmayı istersiniz. Bütün bu ders boyunca kısmen bunu öğreneceğiz ve tabii ki kesinlikle klinik psikolojinin öğelerini öğreneceğiz. Zira tüm bunlar temel bir temanın etrafında dönüyorlar ve hepimiz bu temel temanın ne olduğunu bilmek istiyoruz. Zira hepimiz birer insanız. Bu öyküyü bilmek zorundasınız. Bu öyküyü bilmelisiniz ki nasıl davranacağınızı bilesiniz. Ama en azından ilk önce bu öyküyü bilmek zorundasınız.

Jordan Peterson Türkçe Kitap

Ortamın Alfası Olmak | Gerçek Liderlik?

Merhaba millet ben Mr Deer, daha önceki yazılarımdan ve videolarım dan beni birçoğunuz fazlası ile tanıyorsunuz. Bu bu video, sıkça sorulan Ortamlarda nasıl alfa olabilirim? ve Ortamdaki insanları nasıl domine ederim? Sorularına ithafen hazırlanmıştır. Gerçek Alfanın (Lider) ne olduğunu ve ortamalar da insanları gereksiz domine etmeye çalışan insanlara karşı ne yapılmalı konularını tartışırken yeni girilen ortamda ezik gözükmemek için ne yapılmalı? Sorusuna da bir iki tüyo ekliyoruz. İyi Seyirler!

Aileyi suçlamak, aileyi sevmemek

Mahmut Abi selam. Herhangi kötü bir durumda olduğumuzun sorumlusu sadece biziz diyorsun ya, ben kırmızı haptan sonra çok fazla anneme ve babama suç yükler oldum.

İçinde bulunduğun durumun suçlusu ya da sorumlusu illa sen olmayabilirsin. Suçlu sen de olabilirsin ama dünya adil bir yer değil. Ama içinde bulunduğun durumdan çıkmanın sorumluluğu senin. Ayrıca sen erkeksin. Bir erkek olarak senin düşmen, harcanıp gitmen falan toplumun umrunda değil. Bu toplumun da değil, en gelişmiş toplumun da. Bugünkü modern toplumun da umrunda değil, 1000 yıl önceki toplumlarında. Benim düşmem de kimsenin umrunda değil senin düşmen de ya da başka bir erkeğin düşmesi de.

Kırmızı hap romantik bir akım değil. İçinde bulunduğun dünyayı veri kabul edip burada nasıl yukarı çıkarım diye bir yol planı yapma akımı. Çoğu insan gücünün yetmeyeceği şeyleri değiştirmeye zihin enerjisi harcar ki aslında bu daha zor bir şey olan kendini değiştirmeme bahanesidir. Örneğin askerlik yazısında ben askerliğin zorunlu olmasını veri alırken biri gelip “askerlik zorunlu olmamalı neden bunu tartışmıyoruz?” derken askerlik zorunlu iken nasıl en iyi planı yaparım diye düşünmek yerine askerlik kaldırılsın diyerek plan falan yapmayabiliyor.

Aynı şekilde ailen de bir veri. Çoğu insanın ailesi tarafından çeşitli seviyelerde kötü yetiştirildiği de bir veri. Birçok aile bildiğin patolojik ve bunlar da nesilden nesile aktarılan patolojiler.

Enerjinin sınırlı olduğu da bir veri. Sen bir yandan ailenden nefret ederken bir yandan “durum bu burdan yukarı nasıl çıkarım” diye plan yapamazsın. Birinden birini bırakman lazım. Hayatın boyunca ailenden nefret edebilirsin ama bu arada da sokaklara düşebilirsin. Annen baban göçüp gittikten sonra kimse seni takmaz. Sorumluluk sende derken bunu diyorum.

evet çoğu şey benim sorumluluğum ama anne ve babaya düşen çocuğu doğru tarafa yönlendirmek olduğunu düşünüyorum. bu imkanı ve gücü kendilerinde görmeme rağmen misal çeşitli doğru alışkanlıklar erken saatte kalkma, sigara içmeme, diş fırçalama gibi. genelde ebeveynler çocuklarını kıyaslarlar ve bunun ben tam tersini yapmaya ve ikisinden de nefret etmeye başladım. hakikaten bütün sorumluluk bizde mi? çünkü bir çıkmaza girdim.

sanırım depresyon aşamasından daha çıkamadım.

Depresyondan çıkmanın ilk adımı, aileni Coca Cola Ramazan Bayramı reklamlarındaki gibi ütopik ailelerle değil ortalama Türk ailesi ile kıyaslaman.  Herkesin mükemmel ailelere doğmadığı gerçeğini görmen lazım. Mükemmel aile diye bir şeyin olmadığını görmen lazım. (Yabancı kırmızı hap camiasında çokça yapılan ve her zaman güldüğüm bir absürt hareket var. Bakın ABD 1950’lerde ne kadar güzelmiş, kadınlar kadın gibi, erkekler erkek gibi, her şey pırıl pırıl, kuşlar böcekler, … Paylaştıkları foto ve videolar da hemen hemen istisnasız 1950lerden reklam filmleri!)

Dünyanın adil olmadığını anlaman lazım. Senden daha kısa çöpleri çekmiş insanları görmen lazım ki sadece anlattıklarından gördüğüm senin kısa çöp konusunda dibten bayağı uzaktasın. Anne babasının terk ettiği, taciz ettiği, taciz edilmesine ses çıkarmadığı, sürekli olarak aşağıladığı, vs. bir sürü insan var.  Kendini biraz da onlarla karşılaştırman lazım. Bu durumdan bile hayatlarının sorumluluğunu alıp çıkan insanları görmen lazım. Bu dünyanın o ya da bu şekilde ızdırap dolu olduğunu ve adil olmadığını görmen lazım. İnan bana 3 yaşında çocuğun beynine tümör koyabilen dünya size sandığınızdan çok daha insaflı davranıyor.

Depresyondan çıkmanın ikinci adımı ise bahsettiğin disiplinin yetişkin bir erkeğin kendi kendine öğrenebileceği bir şey olması. Nöroplastisite diye bir şey var sonuçta.

Üçüncü olarak da ailenle çok kısa süre içerisinde gerçek anlamda ebeveyn – çocuk ilişkinin kalmayacak olması. Zira yetişkin bir erkek olacaksın ya da olman gerekiyor. O başka ve daha mesafeli bir ilişki. Bu duygusal yükün olmayacağı bir ilişki.

Efendi Erkek Sendromu – 1

Sosyal yapıda ve geleneksel aile yapısındaki hızlı değişmeler günümüzde diğer insanların onayı peşinde koşan bir erkek türü yarattı. Bu erkeklere efendi erkekler (iyi çocuklar) diyoruz. Bu efendi erkeklerin temel ortak noktaları şunlar:

  • Başkalarının onayı peşinde koşarlar.
  • Kendi kusurlarını birer defo olarak görür ve gizlemeye çalışırlar. Çünkü kusurları açığa çıkarsa sevilmeyeceklerini düşünürler.
  • Diğer insanların önceliklerini ve ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önüne koyalar.
  • Hemcinsleriyle (özellikle babaları) ve kendi maskülen doğalarıyla olan bağlarında kopukluk yaşarlar.

Bu iyi çocuklar dışarıdan nasıl göründüklerini ve hata yapmamayı fazla önemserler. Başkalarını memnun etmek onlar için hayati bir mesele haline gelmiştir. İnsanlarla çatışma yaşamaktan, anlaşmazlığa düşmekten coronadan korktukları gibi korkarlar.

İyi çocuklar özellikle kadınları memnun ederek, kadınların yakındıkları “kötü, umursamaz” erkek sürüsünden kendilerini olumlu anlamda farklılaştırarak kadınlar tarafından fark edilmeyi, kabul görmeyi strateji edinmişlerdir. Kendilerine mantıklı gelen bu strateji aslında son derece kötü ve insan çiftleşme ritüelinin acımasız savanasında bu erkekleri yem edecek cinstendir.

Kim bu efendi erkekler ?

Bu erkekler bazen en yakın arkadaşlarımız, bazen abilerimiz, kardeşlerimiz, bazen de ta kendimizizdir. Bu erkekler her kimseler hepsi birbirinden çok farklı, şahsına münhasır kişiler ancak ortak bir inanç onların kesişim kümesini oluşturuyor : “Eğer yeterince iyi olurlarsa ve her şeyi doğru yaparlarsa, sevilecekler, kabul görecekler, özellikle kadınlar onları fark edecek, ihtiyaçları karşılanacak ve problemsiz, rahat bir hayat yaşayacaklar”.  Bu kafa yapısı onları kendi hatalarını gizlemeye, kendi ihtiyaçlarını ve duygularını arka plana atıp diğerlerinin ihtiyaçlarına öncelik veren bir anlayışı kılavuz edinmelerini sağlıyor.

Efendi erkekler tam da bu yüzden hayatta, özellikle de ilişkilerde yüzleri gülmemeye en büyük adaylar. Çünkü bu erkekler kendi isteklerini ikincil öncelik yapmaya devam ettikçe kimse onların yerine bunu yapmayacak ve toplumda istekleri göz ardı edilen görünmez biri gibi yaşamaya devam edecekler.

Efendi erkeğin karakteristiği

Efendi erkekliğin temelleri erken yaşlarında içselleştirdikleri bir inanç sisteminden gelir. Ve bu yanlış inanç sistemi hayatları boyunca onlara önderlik eder. Normal erkeklerde şimdi sayacağım özelliklerin birkaç tanesi var olabiliyorken, efendi erkekler bu özelliklerin çoğuna sahiptirler:

  • Efendi erkekler onay ararlar: Efendi erkeklerin evrensel değeri başkalarının onayını aramaktır. Efendi adamın yaptığı ve söylediği çoğu şey birinin onayını alma ve almama meselesidir. (Bunu birçok erkek farkında olmadan da yapıyor)
  • Efendi erkekler çatışmadan kaçarlar: Efendi erkekler kendi dünyalarını problemden soyut bir şekilde tutmak isterler. Çünkü tersine dayanacak duygusal güçleri yoktur. Bunu sağlamak için insanları sinirlendirecek şeyler yapmaktan korkarlar.
  • Efendi erkekler kişisel hassaslıklarını, kusurlarını gizlemeleri gerektiğini düşünür: Kişisel kusurları sevilmeme nedeni olarak algılarlar. Kendilerini kusurlarıyla sevmeyi başaramazlar.
  • Efendi erkekler için hata yapmak tehlikelidir: Hataları dışlanma ve yalnız kalma nedeni olarak algılarlar.
  • Efendi erkekler fazla düşüncelidirler: Bu erkekler başkalarının önceliklerini ön plana alıp iyi davranışlarda bulunmanın diğer insanların onları sevmelerini sağlayacağı inancı içindedirler. Eğer birinin bir ihtiyacı varsa ya da kızgınsa, depresyondaysa kendine böyle bir talep gelmese bile iyi çocuklar o kişinin problemini çözmeye çalışırlar.
  • Efendi erkekler babalarından farklı olmaya çalışırlar: Pek çok efendi erkek pasif, kızgın ya da ilgisiz babaları olduğunu söyler. Bu yüzden bu erkeklerin babalarından 180 derece daha farklı olmaya çalıştıkları çok görülen bir şeydir. Babalarıyla bağ geliştirip, yeterli paylaşım yapamayan erkekler zaten rol model bulmakta zorlanır ve anneleriyle çok vakit geçirdikleri için dünyaya feminen bir gözlükten bakarlar.
  • Efendi erkekler erkek hemcinsleriyle problemli iletişim yaşarlar: Diğer erkeklerle iletişim kopukluğu kendi maskülen özlerinden kopukluğun bir sonucudur. (Zaten bir erkek kızlarla başarılı olmak istiyorsa önce erkeklerle iletişiminde belli oranda başarılı olması şarttır.)
  • Efendi erkekler kendi ihtiyaçlarını öncelik haline getirmekte zorlanırlar: Eğer kendi ihtiyaçlarını ön plana koyarlarsa kendilerini bencil, suçlu hissederler.
  • Efendi erkekler partnerlerini kendi dünyalarının merkezi yaparlar: Çoğu efendi erkek mutluluklarını partnerlerinin mutluluğuna bağlamış durumdadır. Bu yüzden sıklıkla ilişkilerine orantısız bir enerji harcarlar.

Sorarsanız eğer çoğu efendi erkek size “iyi erkek olmakta yanlış nedir ki ?” diyecektir. Bu erkeklerin uyumaya devam etmesi toplum ve feminizm tarafından destekleniyor. Mesela hassas erkeklerinin toplumumuzda birer komedi unsuru olarak kullanılması az görünür bir durum değil. Ancak Tvde gösterilen şapşal, kızı görünce eli ayağına dolaşan efendi erkek filmin sonunda gene de kızı kapabiliyor. Fakat gerçek hayatta bu senaryonun sonunun böyle gelişmesi söz konusu değil. Tüm bu ve benzeri beyin yıkamalar sayesinde çoğu efendi adam kalıplarını, inançlarını sorgulama gereği bile duymuyor.

Aslında sözlükteki “iyi” tanımıyla efendi erkeklerin dünyasında “iyi” tanımı birbirine uyuşmuyor. Bir erkeği iyi, efendi erkek diye etiketlemekle aslında onun pek az iyilik barındıran gerçek davranışlarına doğru bir referans yapmış olmuyoruz.  Bu erkekler toplum, ana akım medya, feminizm ve yüzeysel kadın söylemleri tarafından manipüle edilmişler ve başkalarının, özellikle de kadınların karşılıksız faydasını gözetmeyi kafalarında “iyi” olarak tanımlamışlar.

Efendi erkek adlandırılması bu söz konusu erkekler için aslında yanlış bir tanımlamadır. Çünkü efendi erkeklere aslında iyi demek yanlış bir tanımlama olur. İyi den ziyade bu erkekler düşünce bozukluğuna ve yanlış beklentilere sahipler. İşte “iyi, efendi” erkeklerin hiçte iyi olmayan ! özellikleri:

  • İyi, efendi erkekler gerçek değillerdir: İnsanların onları nasıl göreceklerini çok umursadıkları için kendilerini farklı göstermeye çalışırlar. Varsa hatalarını, kusurlarını sürekli gizlerler.
  • İyi, efendi erkekler karşılık umarak yardım ederler: Efendi erkekler karşılık bekler şekilde “iyi” olurlar. Bu karşılık çoğu zaman bir materyal değildir. O kişinin ona minnet duyması, o kişinin ona bir dahaki sefer kızmaması, kendisini kabul etmesi, diğer erkeklerden daha iyi bir sevgili adayı olduğunu anlaması gibi şeylerdir. Sonuç olarak efendi erkeğimiz çok fazla şey verir ve karşılığında çok az şey alır ve bu durum içinde hayal kırıklıkları birikmesine neden olur. Mesela bir kızın dertlerini dinleyip, yardımına koşup, hatta adet sancısı duyduğunda masaj yapıp sonra o kız başka bir adama gittiğinde buna yakınması klasik bir efendi adam davranışıdır. Bu hareketlerin hepsi özde iyi olduğundan değil, çıkar amaçlı yapılan şeylerdir.
  • İyi, efendi erkekler kapalı kutudurlar: Onay arayışı temelli hareket etmeleri, normalde ifade etmeleri gereken şeyleri bastırmalarına neden olur. Olası tepkilerden dolayı dışarı yansıtmadıkları o içlerindeki kopan fırtınalar en olmadık yerde birikip patlayınca herkesi şaşırtırlar.
  • İyi, efendi erkekler manipülatiftir: Efendi erkekler kendi isteklerini öncelik haline getirmedikleri ve istekleri konusunda açık olamadıkları için istediklerini almaları için ellerinde tek bir çare kalır. Bu çare de yan yollara dalıp manipüle ederek onu dolaylı yoldan elde etmeye çalışmaktır.
  • İyi, efendi erkekler pasif-agresiftirler: Efendi erkekler kendi hayal kırıklık ve içerlemelerini direk olarak yansıtmak için yeterince güçlü değillerdir. Bu yüzden de bu biriken olumsuz duyguları dolaylı yollardan, geç bir şekilde muhatabına yansıtırlar.  Bu mesajın karşıdaki kişi tarafından anlaşılması mümkün değildir ve iletişim bozulur. Pasif agresiflik aynı zamanda kişisel sınır çizmeyi becerememenin bir sonucudur.
  • İyi, efendi erkekler kızgınlık doludurlar: Efendi erkekler hayat boyu “iyi” çabaları sonucu elde ettikleri karşılığın çok az olduğunu görürler. Ve içine düştükleri bu durum bünyelerinde kızgınlık, umutsuzluk biriktirir. İçlerinde bastırılmış bu duygular her an düdüklü tencere gibi patlayacak halde gezmelerine neden olur.
  • İyi, efendi erkekler bağımlılıklara eğilimlidirler: Bağımlılıklar stresi azaltma, ruh halini değiştirme amaçlı kullanılır. Efendi erkekler içlerinde çok fazla şey biriktirdikleri için bu biriken enerjinin bir yerden çıkması gerekir. Diğer maddeler gibi efendi erkekler arasında cinsellik takıntısı da bağımlılık seviyesinde görülebilir. En efendi görünen erkeklerin bile internet geçmişlerinin başkalarına tarafından görülmesi fikri tüylerini diken diken edebilir.
  • İyi, efendi erkekler kişisel sınırlarını çizmekte zorlanırlar: Çoğu efendi erkek “hayır”, “şunu yapmak istemiyorum”  gibi şeyler söylemekte zorlanır. Bu yüzden kendilerini çaresiz kurbanlar olarak görebilirler. Bu onları pasif-agresif bir düdüklü tencere yapar.
  • İyi, efendi erkekler yalnızdırlar: Sevilme ve beğenilme arzularından dolayı kendileri olamazlar ve doğal olmayan hareketlerinden dolayı diğer insanların onlarla gerçekten bağ kurması zorlaşmıştır.
  • İyi, efendi erkekler samimi ilişkilerde problemler yaşarlar: Efendi erkekler kendileriyle çok meşgul oldukları için, berbat dinleyicilerdir ve muhtemelen o an kendilerini nasıl koruyacaklarını, ne derlerse iyi etki bırakacaklarını falan düşünüyorlardır.
  • İyi, efendi erkekler cinsel sorunlara eğilimlidirler: Efendi, iyi erkeklerin tatminsiz bir cinsel yaşamları vardır. Çünkü iyi bir cinsel yaşam feminen enerjiyle maskülen enerjinin birbirini ateşlemesiyle oluşur. Bluetooth cihazının eşleşmesi gibi düşünün. Feminen enerji karşısında eşleşecek yeterli güçte bir maskülen enerji bulamadığı için evliliklerde dahi son derece isteksiz bir partnerle karşılaşırlar.

Bu yazıyı “No More Mr Nice Guy” kitabından faydalanarak kendi eklemelerimi ve yorumlarımı katarak yazdım. Devam yazısında efendi erkek sendromunun kökenlerine iniyoruz.

Devam yazısı: Efendi Erkek Sendromu – 2

Yazar: Secret

Kızlarla başarının gerçeklerini anlattığım kitap setime buradan ulaşabilirsin, senin için aşağıya bana gelen yüzlerce okuyucu yorumundan bir örnek sunuyorum.

 

 

Özgüven = Fizyoloji + Örtüşme

Özgüven kazanmaya başlamak için hemen şimdi yapabileceğiniz şeylerden biri de fizyolojinizi, kendine güvenen bir ERKEK ADAM ile örtüşen (congruent) bir fizyolojiye dönüştürmek. Bunun anlamı da vücudunuzu, kendine güveni olan bir ERKEK ADAMın vücudunun yapacağı şeylere zorlamaktır.

Omuzlar hafif geride dik durmak. Şimdi 30 adet YAVAŞ ve DERİN NEFES alıp rahatlayın.

Silik bir konuşmanız mı var? Sesiniz hem sizin kendi kafanızdaki imajınızı hem de diğerlerinin gözündeki imajınızı etkiler. Daha maskülen ve anlaşılır konuşmak için sesinizin oktavını düşürün.

Acılı müzikler izlemeye HEMEN ŞİMDİ bırakın. Bunun fizyolojinizi, duygularınızı ve düşüncelerinizi (olumlu yönde) nasıl değiştirdiğini göreceksiniz.

Beyniniz, belli bir duyguyu güçlü şekilde hissetmek için davranışlarınızın, düşüncelerinizin ve duygularınızın birbirleriyle örtüşmesine şiddetle ihtiyaç duyar. Örtüşme olmadan, duygular tam değillerdir.

Bir duyguyu zayıflatmanın yolu, ne kadar zor olursa olsun bilinçli bir şekilde, o duyguyla örtüşmeyen şeyler yapmaktır.

Eğer depresif iseniz, beyniniz davranışlarınızı, düşüncelerinizi ve fizyolojinizi bununla örtüştürmek ister. Depresif olmayla örtüşen şeyler, acılı müzikler dinlemek ve filmler izlemek, omuzlarınızı çökertmek, başını öne eğmek, fazlaca hareket etmemek gibi davranışlardır.

Depresif olduğunuzda bununla ÖRTÜŞMEYEN şekilde hareket ettiğinizde ne olacağını tahmin edebiliyor musunuz?

Mesela dik durursanız, omuzlarınızı hafif geriye verirseniz, gülümserseniz, insanın moralini yükselten müzikler dinleyip filmler izlerseniz ve spor yaparsanız ne olur?

Depresif hissetmeye devam edemezsiniz. Bu sanki depresyon formülünden bir şeyler eksikmiş gibi, o formülün çalışmasını sekteye uğratır.

Depresyonun sekteye uğramasından hoşlanmayıp şu an depresif olmak istiyorum ve buna karşı savaşmak istemiyorum diyebilirsiniz!

Bu isteğe boyun eğmeyin!

Örtüşmeyen fizyoloji ve davranışlara devam ederseniz, bu sizin depresyonunuzu “mahvedecektir”. Bunu birkaç saat ya da gerekiyorsa birkaç gün yapın. ÇALIŞTIĞINI GÖRECEKSİNİZ.

Tüm o depresif müzik, film ve resim arşivlerinizi çöpe atın. “Eski dalganızın” size ne kadar mutsuz olduğunuzu hatırlatan fotoğraflarını silin. Bunları çöpe atmanın kendisi bile olumlu bir harekettir ve örtüşme prensibi sayesinde bununla paralel olumlu duygular yaratacaktır.

Davranışlarınız, düşünceleriniz ve duruşunuz, mümkün olduğunca POZİTİF DUYGULARLA ÖRTÜŞSÜN.

Sadece pozitif düşünmeyin, negatif duyguları yok etmek için pozitif hareketlerde de bulunun.

Doyurucu bir hayata sahip ve kendine güvenen bir erkeğin davranış ve duruşuna ters her türlü davranış ve duruşu hayatınızdan atın. Sizin güçlü ve arzu edilir olduğunuz fikrini destekleyen şarkılar dinleyin. Ağlak bir erkeğin acı acı çığırdığı şarkılar çıktığında, kanal değiştirin.

Üzücü ve depresif şeyleri düşünmeyi bırakın ve kendinizi daha değişik şekilde düşünmeye zorlayın. Bunu yapmanın bir yolu, zihinsel çevrenizi ERKEK ADAMIN pozitif zihinsel çevresine çevirmektir. Mesela, Bond filmleri gibi erkeklerin kontrolü elinde tuttuğu filmler izleyin. Acılı, ağlak ve yalvarır şarkılar değil de MAÇO şarkılar dinleyin.

Unutmayın. Ne ekerseniz onu biçersiniz. Bu nedenle beyninizi kendine güven ve güç diyeti ile besleyin.

Hayatınızın her alanında, kendinizden şüphe duymayı bırakın ve hedefe doğru harekete geçin.

ERKEK ADAMın hırsları, tutkuları ve hayalleri olur ve ERKEK ADAM hedeflerini GERÇEKLEŞTİRİR. ERKEK ADAM, korkunun zincirleri ile bağlı değildir.

Çevrenizin nasıl düşündüğünüz ve davrandığınız üzerindeki etkisi çok büyüktür. Bu nedenle kadınlar konusunda ya da herhangi bir konuda öfkeli ve negatif erkeklerle kesinlikle takılmayın. Bu adamlarla takılırsanız, onların düşüncelerinden etkilenmemeniz çok zor olacaktır.

Bu kitapta yazılanlar konusunda ustalaşırsanız, BELKİ o zaman geri dönüp onlara yardım edebilirsiniz. Ama bu adamların öğrenmeye istekli olmaları lazım. Bir insanı öğrenmeye zorlayamazsınız.

Bunun yanında, kadınlarla başarılı erkeklerle takılmaya çalışın. Bu adamların kadınlarla etkileşimini gözlemleyin. Bu adamların kadınlarla beraberken, en ince detayına kadar nasıl ÖRTÜŞME içinde olduklarına dikkat edin. Onların başarılı düşünce, davranış, duruş ve duygularını kendinize adapte etmeye başlayacaksınız.

Bu adamlara size yardım etmeleri karşılığında ödeme teklif edin. Ya da onlara hayranlık duyduğunuzu ve bu konuda ciddi şekilde kendinizi geliştirmek istediğinizi söyleyin. Eğer ciddi olduğunuzu düşünürlerse, bu adamlar genellikle size yardım edeceklerdir.

Böyle adamlar bulamazsanız endişelenmeyin. Bu kitap da size “doğru çevreyi” sağlayacak. Her ne kadar sizinle yüz yüze görüşmemiş olsam da, bu kitabın sayfalarında sizinle konuşuyorum ve size kadınlarla başarılı olmak konusundaki her detayı anlatıyorum.

Bu yazı İlişki Sihirbazı – Kadınlarla Başarının Sırları kitabından alınmıştır.

Oo La La!

Oo la la!

Don Juan’ın aklından bu geçiyor.

Oo la la!

Sevimli genç kadınla beraberken Don Juan’ın kafasında sadece bu var.

La Leydi La Güzellik! Oo la la! “Mösyö Pook! Oo la la!”

Ama çoğu erkeğin kafasında “oo la la” yok. Bunun yerine “yeterince eğlenceli miyim? Yeterince ilginç miyim? Hata yapmadan doğru şekilde oynuyor muyum? Tanrım, bana yardım et!”

Böyle bir erkeğin önünde bir kadın yok. Hayır, kadın başka bir şeye, kayıp rüyaların müjdecisi, duyguları için güvenli bir liman, onları cool yapacak sihirli bir makineye dönüşüyor. Erkeklerin kadınlara yürümekten korktuklarına inanamıyorum. Neyden korkuyorlar ki?

“Seks düşüncesi kafama girince taş kesiyorum!” Orada öylece durup, içinde bir korku ile Medusana baka kalmana şaşmamalı. Her şeyi uygun yerlerinde bırakın. Bir kadına yürüyüp konuşuyorsanız, konuşmaya odaklanın. Bir kadınla buluşmaya gidiyorsanız, buluşmaya odaklanın. Bir kadınla seks yapıyorsanız … o zaman …

Oo la la!

Kadınla konuşuyorken aynı zamanda seks düşünüyorsanız, ya da seks yaparken onunla konuşmaya odaklanırsanız, her iki aktiviteyi de iyi bir şekilde yapamazsınız! Kadını öperken, onu öpmekten başka bir şey düşünmeyin. Kadına yürürken, onunla konuşmaktan başka bir şey düşünmeyin.

Ama siz karşı çıkıyorsunuz …

Kadınlar ve Mutluluk

“Benim duygularım tamamlanmadı” diyorsunuz ve kadınlara dönüyorsunuz. Ama bir kadın kendi kendisini süt ile dolduran bir meme değil. Kadınların süt bezlerine “mutluluk” dışsal bir kaynaktan sağlanmıyor. Sizin kadının içine koyduğunuz şey sizin ondan aldığınız şeydir. Ve siz kadını “mutluluk suyu” ile dolu görüyorsunuz. Bu süt ile dolu devasa meme, sizi uçuruma sürükleyecek bir seraptan başka bir şey değil. Sizin “duygusal yaralarınız” var ve feminenliği emmek istiyorsunuz (sizin vücudunuzdan feminenlik aksa da) ve “yaralarınızın” kapanmasını umuyorsunuz. Ama kadınlar sizin anneleriniz değiller. Erkekler kadınlara bu pozisyondan yaklaştıklarında, başarısız olmalarına şaşmamalı. Bu başarısızlığı sonuna kadar hak ediyorlar.

Kadın ve Başarı

“Hayatım daireler çiziyor, bir yere gitmiyor” diyorsunuz ve kadınlara dönüyorsunuz. Ama kadın kendi başına, dışarı doğru parlayan bir görkem meşalesi değil. Ne kadar seks yaparsanız yapın, koynunuzdan ne kadar kadın geçerse geçsin, kiranızı ödemek, işe gitmek ve yaşamınızı kazanmak zorundasınız. Daha fazla kızla birlikte olmanız sizin acınası yaşamınızı dönüştürmeyecek. Kadınlar hiçbir hırs, plan, hedef ve hayale sahip olmayan vasat oğlanları hor görürler ve onları ERKEKLER için terk ederler.

Kadın ve Hayat

“Hayatın çok sıkıcı diyorsunuz” ve kadınlara dönüyorsunuz. Ama bir kadın ev eğlence sistemi değildir ki ne sesini kapama ne de iyi bir ses kontrolü düğmeleri var. Kadınlar bir düğmeye basarak açılıp kapanmıyorlar  ve mantıklı bir çizelgeleri de yok. Sağlıklı bir kadın size “ne kadar da sıkıcısın” diye tepki verecektir ve kendi işlerini yoluna koymuş bir erkeğe gidecektir. İlginç insanların sırrı, her şeyde ilginç bir şey bulmalarıdır. Peki siz ne yapacaksınız? Oturup internette mi gezineceksiniz? Hayır. Yaşa, Gül ve Sev sıralaması hatırlayın. Problemlerin 99%u insanların bu sıralamayı karıştırmasından kaynaklanır. Yaşamadan önce Gülmeye, ya da Gülmeden önce Sevmeye kalkarlar. Hayatınızı yoluna koymak için kızlara odaklanacağınıza, hayatınızı yoluna koyun ve aşk işi kendi kendini halledecektir.

Kadınları elde etmek için Oo La La!

Önce, onlarla konuşmalısınız.

“Madam, nasılsınız?” “Çok iyiyim! Siz nasılsınız?”

Kadınlar yalnız kalmaktansa herhangi biriyle konuşmayı tercih ederler. Bu nedenle sizin onunla konuşmanıza açık olacaktır.

Ama ona olan ilginizi nasıl göstereceksiniz? Şiirle mi? Pick-up sözü ile mi? Hayır. Kadınla konuşmaya devam edin ama ona olan ilginizi gözlerinizle bildirin.

İlk Kanal: Göz Teması

“Tanrım, hava çok kötü.“ “Evet, hava gerçekten çok kötü!”

Çoğu kadın göz temasının farkındadırlar (Unutmayın, kadınların gözleri sevmelerinin bir nedeni var. Bu nedenin, erkek arzusunu ilk gözlerde fark etmeleri olduğunu biliyoruz.) “Bu bakışlar farklı,” diye düşüneceklerdir. “Bu adam göz teması kuruyor.” Çoğu erkek çok korkaktır. Bu nedenle kadın göz teması kurarak sizinle konuşacaktır, zira siz çoktan onun içinde bir şeye dokunmuşsunuzdur.

Göz teması çok önemlidir. Göz temasını BOZMAYIN. Kadının gözlerine kaçamak bir bakış atıp sonra gözlerinizi kaçırmayın. Göz temasını koruyun ve ona arzunuzu gösterin. Cinsel birleşme esnasında bile göz temasını koruyun (kadınların seks sırasında erkeğin gözlerine bakmasına bayılmasının bir nedeni var. Zira kadın tatmini erkeğin arzusundan etkilenir. Onunla göz teması kurmadan seks yaparsanız, kendisini kullanılmış hissedecektir. (Lezbiyenleri seks yaparken izlerseniz, kadınların sürekli olarak birbirlerinin gözlerine baktığını görürsünüz.)

Şimdi onunla ilgili sorular sormaya başladığınızda, kadın ilginizi gerçekten fark etmeye başlayacaktır.

İkinci Kanal: Onunla İlgili Sorular Sormak

“Blah blah blah. Blah blah blah.”

“Sen onu boşver tatlım, bana kendinle ilgili bir şeyler anlat.”

Eskiden kadınla ilgili sorular sorarak, ona konuşurken bencil olmadığınızı göstererek onu “etkilediğinizi” sanırdım. Bu tamamen yanlış. Siz onu tanımak isteyerek zaten TAMAMEN bencilce davranıyorsunuz. Onu değerlendiriyorsunuz. Bunu neden yapıyorsunuz? ÇÜNKÜ ONU İSTİYORSUNUZ.

Onunla ilgili sorular sormazsanız,kaybedersiniz zira “onu istiyorum” diye düşünmek yerine “onun beni istemesini istiyorum!” diye düşünürsünüz.

Erkek olmak İSTEMEK demektir, kadın olmak ise İSTENMEK. Evet, kadınlar erkeğin peşinden sürü gibi koşarlar ama bu kadınlar arası rekabettir, gerçek bir erkek çekimi değildir. Siz bir kızı GERÇEKTEN İSTEDİĞİNİZDE, onunla ilgili her şeyi bilmek isteyeceksiniz: hobileri neler, gelecek planları neler, ayakkabı numarası ne, kuşkonmaz yese sindirebilir mi, vs. Bunları bilmek isteyeceksiniz.

Kız sıklıkla soruları size paslayacaktır. Elinizden geldiğince basit ve normal bir şekilde cevaplayın. “Peki şu an nerede çalışıyorsun?” “Ben çalışarak, çalışmaktan kurtuldum”. Sonra diğer soruya geçin. Merak etmeyin, daha fazlasını bilmek istiyorsa yeniden soru soracaktır. Kızların sorularına evet cevabı vermeyi severim. “Üniversiteye mi gidiyorsun?” “Evet.” Ertesi sene, beni gördüğünde “hangi üniversiteye gidiyorsun?” Bir kadın bir erkekten hoşlandığında, onunla ilgili her şeyi bilmek ister.

Siz kendinizi ona kanıtlamaya çalışmıyorsunuz. Kadın kendisini size kanıtlamaya çalışıyor! Eğer sizden hoşlanıyorsa, kendisi ile ilgili bilgileri size sıralayacaktır. Nelerden hoşlanır, hırsları neler, vs. vs.

Üçüncü Kanal: Dokunma

Eğer bunu yapma zamanınız geldiğini hissediyorsanız, yapın! Eğer kafanızda “Oo la la” yoksa, tamamen uygunsuz bir şey yapacaksınızdır. Ona dokunmanızın uygun olduğunu düşünürseniz, ona dokunun. Onu öpmenin uygun olduğunu düşünürseniz onu öpün.

Pook kızın çok tatlı göründüğünü fark etti ve onu kollarına aldı.

Kız “oo la la!” diye ciyakladı.

Pook kızın orada oturarak hiç durmadan konuştuğunu fark etti ve kızı susturup öptü.

Kız “oo la la!” diye güldü ve kendisini geri çekti.

Oo la la! Benim felsefem bu! Bunu gökyüzüne ve yıldızlara yazalım ki eskinin zehirli analizciliğini yıkayıp atsın.

Oo la la! Bu sizin misyonunuz ve kaderiniz. Bazı insanlar, Emniyetli Yolu seçip sürekli bıçak sırtında olmanın hayatı kolaylaştıracağını sandıklarından, kolay yaşam ile zor yaşam açısından büyük kafa karışıklığı yaşarlar. Ama ancak kendinizi ateşe attığınızda neyin ne olduğunu görebilirsiniz.

Güle güle analizcilik! Ve kendinden şüphe etme, sana da güle güle! Bu ikisinin sırtında hiçbir güzellik yükselemez. Ve Don Juan, hayal kurmaya devam. Hayat seni bekliyor!

Oo la la! Beyler gelin ve size sunduğum bu iksiri için. Artık şüphe, “ya öyleyse”, kız manipüle mi ediyor gibi aptal kuşkular yok. İçin ve içinizde olgunlaşmasına izin verin.

Oo la la! Bayanlar, bana katılın ve hadi hep beraber söyleyelim.

Kadınlar bir araya geldiler ve ciyakladılar,

“Oo la la!”

Hadi gelin bir daha. Tekrar!

“Oo la la!”

Ah, bir İyi Çocuğun yolu bu yazıya düştü. Bakın bakın. Hüsran terlerinin alnında birikişine bakın. Gel beraber söyleyelim İyi Çocuk. Hadi söyle!

“Oo la la!”

Tekrar!

“Oo la la!”

Ve başka birkaç melankoli dolu varlığın yolu yazıya düştü. Bakın! Üzgün ve yaşlı gözlerle, hayatın anlamını bilmeyen bir filozof geliyor. Onun ardından analizleri ve akıp duran elektronik metinleri ile, kadınlarla ilgili gerçeklerin “korkunç” olmasından “öfkeli” bir baştan çıkarma ustası geliyor. Onun ardından da hayallerinin kadınını kaybetmiş, kadının hayalleri değil hayallerin kadını ulvileştirdiğinin farkında olmadan, kıskançlıktan yemyeşil, bir daha asla “hayallerinin kadını olacak başka birini bulamayacağından” emin bir genç erkek geliyor.

Beyler gelin, benim keyfimi kaçırıyorsunuz. Gelin hep beraber söyleyelim!

“Oo la la!”

Tekrar! Tekrar!

“Oo la la!”

Bir kadına yürüyeceksiniz ve kafanızdan ne geçecek?

“Oo la la!”

Ve kadın sizinle konuşmaya açık. Şimdi ne düşüneceksiniz?

“Oo la la!”

Onu buluşmaya davet ettiniz ve evet dedi! Şimdi bu harika ve büyülü buluşmada aklınızdan ne geçecek?

“Oo la la! Oo la la! Oo la la!”

Onu öpüyorsunuz! Onunla yiyişiyorsunuz! Soyunuyor! Tanrım! Aklınızda ne var?

“Oo la la!”

Aşklarını analizciliğin hesap kitabına feda eden aptallara acıyın! Şimdi dudaklarınızda bir gülümseme ile sahaya çıkın ve ilk adımı atın! Yaşamın bu Emrini aklınızda tutun. Hadi hep beraber!

“Oo la la!”

Bu yazı Pook’un Kitabı (The Book of Pook) kitabından. Kitabın Türkçesini şurada bulabilirsiniz.

Aşk üzerine

“Rousseau, erkeklerin kadınlar üzerinde egemen olduğu büyük varlık zincirine son verdi … Rousseau, Avrupalı erkek kimliğini feminenleştirdi ve ideal erkeğe kadınsı bir duyarlılık verdi.” – Camille Paglia

Alain de Botton – On love “Aşk üzerine” konuşmasını siteye koymak için girmiştim ki şu yorumla karşılaştım:

Biz sanırım aşk konusunun feminize edilmiş dünyada abartıldığını kabul ediyoruz. Hatta bu konuda fikirler ONEitis yazılarında sıklıkla paylaşıldı. Bunda sıkıntı yok, ama kafama takılan bir şey var:

Bu yoğun aşk dürtüleri son feminizm dalgalarından sonra erkekler için uyuşturucu haline gelmiş bir safsatadan ibaretse, örnek veriyorum, 1500 lerde yaşamış “Leyla ile Mecnun” eserinin yazarı Fuzuli de mi ONEitis idi? Bu konuda kafam karışık.

Fuzuli’nin Leyla ile Mecnun’u, Shakespeare’ın birbirlerini gördükten sonra tensel bir delirmeye kapılıp kısa süre içinde intihar ederek ölen 13 yaşındaki çocukları Romeo ve Juliet’i, insanın (daha doğrusu bu trajedilerin esas hitap ettiği cinsiyet olan erkeğin) tensel arzularının esiri bir hayvana dönüşürse nasıl bir felakete yol alacağını gösteren ibretlik hikayelerdi. Doğu’nun hikayelerinde bir de İlahi Aşk yerine tensel aşk peşinde koşarsan nasıl felakete uğrarsın alt metni var.

Bunu daha önce yazmıştık: Leyla’nın ismi Leyladır da asıl ismi Kays olan talihsiz gence neden “Mecnun” denir hiç düşündün mü? Mecnunun bir isim değil, köylülerin Kaysa taktığı ve şeytan ya da cin tarafından ele geçirilmiş / sahipli anlamına gelen bir lakap. Siccin serisindeki gibi korkunçlusundan sahipli. Kays’ın başına gelenleri düşünürsen cuk oturan bir lakap.

Romantik aşkın kutsanması, etkisi azalan din yerine bir mistik inanç haline gelmesi ve bunun erkekleri iğdiş etmesi feminizmin değil (17. yüzyıl ortalarından itibaren başını Rousseau’nun çektiği) romantizmin icadıdır. Bu konuda şu konuşmayı tavsiye ederim (Türkçe alt yazılı).

Romeo ve Juliet

Pook’un Pook’un Kitabındaki Romantizm – Bir Ölüm İlanı adlı yazısında Romeo ve Juliet hikayesini anlatışı konuya iyi bir örnek:

Kadınlar, topluma başkaldıran talihsiz aşıkların hikayesini izlemek üzere Romeo ve Juliet oyununa akın ediyorlar. Ama oyun tam tersine romantizmi lanetleyen bir oyun!

Romeo Rosalind’i seviyordu. Ama Juliet hayatına girince, Rosalind’i tamamen unuttu. Romeo ilk başlarda Don Juanımsıydı. Juliet’e kino uyguladı. Onu öptü. Onu terk etti. Peki trajedi neredeydi?

Kadınlar, “çünkü aşkları kabul görmedi!” diye bağırdılar.

Bayanlar üzgünüm. Gerçek şu ki Romeo mızmız oğlanın teki. Romeo’da Claudio[3] kadar omurga olsaydı, hikaye tatlı bir Kuru Gürültü’ye [4] (Much Ado About Nothing) dönerdi. Oyundaki trajedi, Romeo’nun erkek olmamasından kaynaklandı.

“Pook! Shakespeare’i kendi anlatına sığdırmak için abartıyorsun.”

Ama bakın bu konuda Shakespeare ne diyor:

“Zavallı Romeo, o çoktan ölmüştü. genç, beyaz bir kadının gözlerince hançerlenmiş, aşk şarkıları ile şakağından vurulmuştu; kalbi kör okçunun kör oku ile vurulmuştu: ve bu Tybalt ile karşı karşıya gelecek adamdı.

Çoktan ölmüştü! Ve onun Tybalt ile baş edip edemeyeceğini sorguluyorlar. Hemşire bile Romeo’yu lanetliyordu:

“Zırıldıyor ve ağlıyor, ağlıyor ve zırıldıyor. Ayağa kalk, ayağa kalk; ayağa kalk ve erkek ol: Juliet için, onun için ayağa kalk ve dik dur;”

Romeo o kadar yıkılıyor ki intihar etmek istiyor. Rahibin Romeo’nun intihar girişimine tepkisine bakın:

“Elini tuttum:

Sen erkek misin? Ağlayış şeklin: gözyaşların kadınsı, vahşi hareketlerin ise irrasyonel bir hayvanınkiler gibi.

Görünürde erkek ama görünmeyen yüzünde bir kadın!”

Romeo ve Juliet’in trajedisi, aşklarının kabul görmemesi değildi. Trajedileri, Romeo’nun erkek olmayı reddetmesi idi. İlk fırsatta kendisini öldürdü ve Juliet’in de ölümüne sebep oldu.