Enkaz devralıp onarmanın riski

Twitter’da şöyle bir girdiye rastladım. Zaten viral oldu ve çoğu da benim yazacaklarıma benzer on binlerce yorum var o nedenle ifşa gibi olmayacak, ben de paylaşıyorum.

Bakın arkadaşlar, enkaz devralıp onarmak, sizin kurtarıcı planınıza oynuyor olabilir, sizin efendi erkek olarak arızalı kadınları alıp onarma stratejinize oynuyor olabilir ama buradaki büyük risk, böyle ayağa kaldırdığınız bir enkazın, enkaza neden olan kişi resme yeniden girerse hemen ona gitmesi olacaktır. Umarım buradaki arkadaşın başına bu gelmez, risk gerçekleşmez, mutlu mesut olurlar ama risk büyük. Online akıl verenlere baksan %100 risk gibi bahsediyorlar ama arkadaşlar hayır, risk çok büyük. Böyle şeyler %100 değildir. Ne çok saf bir kızın sizi başkası için bırakmaması kesindir, ne de eski sevgilisine hala duygu yüklü olan kızın sizi bırakması kesindir. Risk vardır ve bu risk alınmaya değmeyecek kadar yüksektir.

(Bu arada ortam öyle yalama oldu ki, bir kadın çıkıp bir erkeğin – belki birçok erkeğin – enkazı oldum iması olan video paylaşabiliyor, bunun hem kendi cinsel pazar değerine hem de erkek arkadaşının saygınlığına ne yapacağını zerre umursamıyor. Kadınlar betalarını aşağılamadan duramazlar diye bir laf var, doğruluk payı yüksek)

Yanlış anlamayın. Bir kadın bir ilişkiden sonra çok çöktü diye o kadından artık sevgili olmaz demiyorum (gerçi hem kadın hem de erkek çok çöküyorsa o düşkünlükte biri ile ilişki akıllıca olmayabilir). Ama bir kadın ya da erkek, ilişkinin yaralarını kendi başlarına sarıp, enkaz olmaktan kurtulmak yerine, duygularını işleyip aşk acısını geride bırakmak gibi acılı ama sağlıklı bir süreçten geçmek yerine, bu “acı işlemeyi ve unutmayı” geçmeden kolaya kaçıp başkasına atlayandan iyi bir sevgili olma ihtimali yüksek değil.

Twitter’da aslında bunu paylaşan bir hesabı paylaştım. O şöyle yazmış:

enkaz devralan erkek kardeşlerime kızların yapıyı onardığı ilk durumda enkaza çeviren kişiye geri döndüklerini hatırlatalım

Başka biri şöyle demiş:

Max 1 2 ay sonra sktiri boktan bahaneyle benim kafam karışık sevemiyorum diyip üzecek olanın yanına gider

Evet bu tehlike yüksek. O nedenle size bu topa girmenizi tavsiye etmem.

Bir başkası şöyle yazmış:

Exinden kalma travmaları olan kızlar benden uzak dursunlar bi zahmet

Evet, özellikle alfa dul olanlarından uzak durun. Böyle bir kadın tüm süzgün, masum, acılı gözleri ile size bakıp “beni iyileştir, ilacım sensin” diye yanaşabilir o nedenle onların uzak durması yetmez. Sizin de böyle bir kadından aktif olarak uzak durmanız gerekli.

Biri şöyle yazmış:

her gün geçmişiyle ilgili kavgalar döndüğüne yemin edebilirim ama kanıtlayamam

Muhtemeldir. Bu çok yaygın bir durum.

Devam edelim:

yara bandı olmak yerine ‘gerçekten’ hak ettiğiniz sağlıklı birlikteliklerin içinde yer alın.

bildiğin yarabandi bunu mu hayal ediyorsunuz cidden

Yara bandı ilişkiyi genelde terk eden eski sevgili bağlamında ele alıyoruz ama terk edilenler de kullanabiliyorlar.

Şu hoşuma gitti:

Her ayrılığın bir yas süreci vardır ve yas surecini yasamak gerekir, yasini tamamlamadan başlayan yeni bir ilişki mutluluk getirmez, tam tersine üstüne yeni depresyon getirir.

Bundan daha önce bir daha onun gibisini bulamayacağını sanmak yazısında bahsetmiştim:

Uzun süreli bir ilişkiden, özellikle de 1 sene ve üstü olanından sonra, hemen piyasaya çıkmanız ve birini bulmanız gerekmiyor. Tam tersi, ayrılıktan hemen sonraki ilk 2 ayda, piyasaya çıkmama isteğiniz ve bu konuda kilitlenmeniz normal. Özellikle ilk 1 ya da 1.5 ay, kendinizi piyasaya çıkmaya zorlamayın. Hayatınızın başka alanlarına odaklanın ve eğer böyle bir uğraşınız yoksa, kendinizi sosyal bir aktivite bulup onu yapmaya zorlayın. Özellikle çiviyi çiviyle sökme peşine düşmeyin zira kendinizi çiviyi çiviyle sökmeye zorlarsanız, çiviye bağımlı olursunuz.

Bir başkası olaya arabeskinden bakmış:

dönüştüremedim maalesef yanımda mutlu olacak kadar sevmemiş mutlu edebilecek kadar önemli olamamışım hayatında

Captain save a hoe, kurtarıcı planı, arıza kadını bulup iyileştirerek kendisine borçlu çıkaracak efendi erkek:

 

İyi çocuk ya da efendi erkek dediğimiz erkekler ki erkek nüfusunun önemli bir kısmını oluşturuyorlar,  kaygılı bağlanma stiline sahipler. Bu erkekler genellikle normal kadınları iterken, ciddi sorunları olan kadınlar bulup onlara hizmet ederek, onların da karşılığında kendi ihtiyaçlarını karşılayacağı umudunu beslerler. Bu strateji ile sevilmeye layık olmayan benliklerini fedakarlık karşılığı, alış veriş ile sevdirmeye çalışırlar.

Fakat bu tip sorunlu kadınlar temelde arızalıdırlar ve iyi çocuklara iyi veya sadık davranmazlar. Bu erkekler sonunda kaçınılmaz bir şekilde yaralanacakları için, birkaç tercübeden sonra tüm kadınları böyle sanmaya başlarlar ve başka türlüsünün olamayacağını düşünürler. – İyi çocuklar, kaygılı bağlanma, kırmızı hap ve kaçıngan bağlanma

 

Çağın Vebası : Oneitis illeti

Öncelikle Mahmut Bey ve diğer kıdemli yazar ve yorumculara teşekkür ederim. Kendi oneitis deneyimimi paylaşmak istedim. Gençler diyecek ki “zaten pek çok oneitis öyküsü okuduk, yenisine ne gerek var?”

Birincisi, benim yaşım kırkın üzerinde. Eğer aklınızı başınıza almazsanız, zihin yapınızı değiştirmezseniz, yaşını başını almış koca bir herif bile olsanız bu illetin sizi nasıl perişan edeceğini görün istedim.

İkincisi, bu konu ne kadar vurgulansa yeridir. Bakınız bu sitenin ilk yazısı neymiş?

Yaptığım ve şimdi erkekadam sayesinde tövbe ettiğim dangalaklıkları benim yaşımda itiraf edebilmek çok gurur kırıcı ve hiç de kolay değil gençler. Bunun kıymetini bilesüüz ve linç etmeyesüüz! 😀

Boşandıktan sonra yalnız geçen 2 yılın ardından yaşı yaşıma yakın, uzun yıllardır bekar takılan bir bekar anne ile tanıştım. Kadın oldukça fit ve hoştu. Geçimi kolay, hamarat ve iyi bir insandı. Eski karımla kıyaslayınca hayatım her açıdan 10 level atlamış gibiydi. Onunla tanışmadan bir kaç ay önce erkekadamı keşfetmiş, uzun süreli ilişkilerden ve evlilikten uzak durmaya karar vermiştim. Ancak hapı henüz sindirmemiştim. (halen de sindiremedim) Çerçeve, bolluk zihniyeti falan hak getire!

İlişkimiz sanki bir patlama gibi, yıldırım hızıyla başladı. Liseli aşık gibiydik. İnanılmaz bir kimya vardı aramızda; 1 yıllık ilişkimizde ayrı geçen bir tek günümüz olmadı. (afferim bana!) Burada yazılan istisnasız ama istisnasız tüm yap/yapma kurallarını (ilk 3 ay seni seviyorum deme, tabak çevir, aynı evde yaşama, erken duygusal yatırım yapma, muğlak ol…. aklınıza ne geliyorsa), hem de siteyi tamamen okumuş olduğum halde itinayla ihlal ettim ve çiğnedim. (Halt ettin!) Ama az da olsa kırmızı hap içimize kaçmış ya, makul mantıklı tarafım da (artık ne kadar kaldıysa geriye) yapabildiği kadarıyla beni frenlemeye çalışıyor. Ama tabii çerçeve merçeve olmadığından “ben evlenmek istemiyorum” denilemedi ve iş oraya doğru ilerlemeye başladı.

Bu arada ben hatunun çok ciddi bir sorunu olduğunu (daddy issues) keşfettim (o benim bildiğimi bilmiyordu) ancak sorun etmedim ve ona yansıtmadım. Çünkü o sorunları yaşamış olmasına rağmen gerçekten de şaşılacak derecede geçimi kolay ve iyi bir insandı. Sorunlarına göğüs germiş, hayata tutunmuş, olabildiği kadar normalleşmişti. Ancak benim açımdan daha ciddi bir sorun vardı: Boşanma sonrası geçirdiği uzun bekarlık döneminde doğal olarak ilişkileri olmuştu ve cinsel tecrübesi benden fazlaydı. Ona bir şey yansıtmadım ama bu durum bende hoşnutsuzluk ve kıskançlık yaratıyordu. Özellikle de o üzerimdeki evlilik baskısını gittikçe arttırmaya başlayınca. “O bunca sene bekarlığın tadını çıkarmışken ben neden hemen şimdi tekrar evlenmek mecburiyetinde hissediyorum ki?” diye düşünmeye başladım. Ama dürüstlük ve cesaret gösterip ayrılamadım. Yine de zihnim ikiye bölünmüştü artık. Evlenmek istemiyor ancak ondan da kesinlikle vazgeçemiyordum.

İkircikli ruh halim ister istemez ilişkiye yansıdı ve neticede ben ondan ayrıldım. Çok rahatlamıştım. Erkekadam ile bu sefer gerçekten de yeni bir başlangıç yapacaktım. Ancak hatun çok hızlı çıktı; ayrılıktan sonra dağılan, depresyona girip dibe vuran kız, 3-4 hafta sonra çivi çiviyi söker mantığıyla yeni birisini buldu. Adama benimle yaşadığı her şeyi bir bir anlatmış. Adam da kurtarıcı kahraman rolüne soyundu herhalde ki yaklaşmakta olan kırmızı alarmı görmezlikten geldi. Ben ise henüz yalnızdım. Başlangıçtaki o özgürlük ve sevinç duygusu gitti; içimi burukluk kapladı, boğazım düğümlendi. Sonraki 2 ay boyunca ruh halim gittikçe kötüleşti ve ben kıskançlık krizine, yalnızlığa, umutsuzluğa düştüm.

Bu arada kız beni unutamamış ve yeni sevgilisine çaktırmadan beni takip etmekteymiş. Hatta sosyal medyada bir sahte hesap açıp benle bir süre sohbet bile etmiş; sonradan itiraf etti. Neyse, ayrıldıktan 2 ay kadar sonra biz kızla bir vesile ile görüştük. Karşılıklı ağlamaktan konuşamadık. (Bu salaklıkları yapan 3 kişinin de yaşı kırkın üzerinde gençler, dikkatinizi çekerim. İbret alın)

Pişman olduğum her halimden belli ama ona açıkça “geri dön” demedim, diyemedim. Çünkü insan ne olursa olsun aldığı ayrılık kararının yerinde olduğunu derinlerde hissediyor. Birkaç gün sonra mesaj attı ve diğer adamla devam edeceğini, benimle artık iletişimini kestiğini söyledi. Keyfi yerindeydi, hatta bana da iyi dileklerde bulundu. Kuyruğu dik tutmaya çalışıp “Eyvallah, saygı duyarım, ben de artık kendi yoluma bakayım” dedim. Ama artık depresyonun dibindeydim. Yine de onu arayıp sormadım, rahatsız etmedim.

O da çok kötü zamanlar geçiriyordu. Ruh hali dengesizleşmişti. İletişimimiz olmasa da birbirimizi sosyal medya üzerinden görebiliyorduk. (İşte önemli bir kural ihlali daha). Birkaç hafta sonra onun sosyal medya hesaplarında tuhaf bir hareketlenme başladı. Benim ilgimi çekmek için sürekli bir şeyler yapıyordu. “Seninle son görüşmem” diyerek eski defteri kapatıp gittiği için açıkça arayamıyor ancak beni onunla iletişim kurmaya teşvik eden paylaşımlar yapıyordu. Bu durum bir kaç gün sürdü. Ben onun yaptıklarını farkediyor, o da benim onun yaptıklarını farkettiğimi biliyordu. Yine de birbirimize açıkça yazamıyorduk. Ancak psikolojim artık laçka olmuştu. Psikolog ile görüşmeye karar verdim, hemen birkaç gün sonrasına bir randevu aldım. Ancak daha henüz gitmeye fırsat bulamadan kız pat diye yanıma gelince ben şok geçirdim. Benden vazgeçememiş. Uzunca konuştuk. Konuşmak çok iyi gelmişti ikimize de.(Pırıl pırıl masmavi muhtaç kafa! Üstelik neredeyse son 1 yıldır düzenli erkekadam okuru olduğum ve yazılanlara tamamen hak verdiğim halde; dikkatinizi çekerim. Demek ki sadece okuyup anlamak yetmiyor)

Kadın bana doğru büyük bir adım atmıştı. Bu sefer bana geri dönmesini açıkça istedim ve evliliği açıkça telaffuz ettim. (Linç yok gençler, linç yok!😀) Düşünmek üzere gitti. Bana geri dönmek istiyor ancak cesaret edemiyor ve diğer adama karşı vicdan azabı çekiyordu. Ruhsal durumu çok dengesizleşmişti. Bir hafta sonra diğer kişi ile ilişkisi bozuldu ve yanıma geldi ama artık eskisi gibi değildi. Psikolojisi tamamen dağılmıştı. (Adam, onu, kendisini kullanmakla suçlamıştı ve haklıydı. Ama adam kesinlikle saf bir tip değil ve kendisini kullandırmanın nimetlerinden de faydalanmasını bilmişti. Kurtarıcı kahraman rolüne bizzat kendisi soyunmuş, kadının yaşadıklarını bildiği halde erkenden duygusal yatırım yaparak belaya davetiye çıkarmıştı) Ben kıza destek olacak ve düzelmesini bekleyecektim.

Ama artık bu iş bitmişti. Bana döndükten 2 hafta sonra bir veda mektubu bırakıp tamamen hayatımdan çıktı. Mektupta benden bir türlü vazgeçememesinin nedenini sonunda keşfettiğini yazıyordu: Daddy issues. Tekrar o adama döneceğini söylüyordu ama anladığım kadarıyla palavra atıyordu. Ona ulaşma çabalarım sonuçsuz kaldı. İyi ki de kalmış. Üçümüz için de çok hayırlı oldu. Bu arada ben psikoterapiye devam ediyordum; halen de danışmanlık alıyorum. Ancak samimiyetle itiraf etmeliyim ki erkekadam yazılarını iyileşme sürecimde tekrar tekrar okudum ve ciddi fayda gördüm. (Hem de bilabedel! Psikoloğa ise dünyanın parasını saydık! Hakkını helal et Mahmut Abi!😀)

1 ay sonra kızı sosyal medyada tesadüfen gördüm. Maalesef kendini dinlemek ve sorunları ile gerçekten yüzleşmek için yine kendine yeterince zaman tanımamış ve hemen yeni ilişki arayışına girmişti. Sanırım sürekli arayış içinde olma hali artık onun için bir alışkanlık olmuştu. Beni fark edince hemen engelledi. Profilinde hook-up dahil her türlü ilişkiye açık olduğu yazıyordu. Belli ki kriterlerini daha da gevşek tutuyor artık. İçim acıdı ikimizin hali ve yaşadıklarımız için. Umarım daha fazla yıpranmaz.

Diğer terk edilen arkadaşın da sosyal medyada bir hesabını gördüm. Romantik, ağlamaklı bir şarkı sözü yazılıydı profilinde. Burada yazılı kuralları uygulamadığı, yara bandı vazifesi görmekte olduğunu bile bile onunla ilişkiye girdiği ve erkenden duygusal yatırım yaptığı için neticede onun hissesine düşen de terk edilip şarkı sözü paylaşmak oldu. Belki de yakın zamanda bu siteyi ve yazıyı okuyacak, kendi hesabına dersini çıkaracak.

Şimdi gençler diyebilir ki “Yok vebaymış yok ebolaymış; amma da abarttın be moruk. Kadının ve senin kafadan kırık olduğunuz belli. Çözümlenmemiş çocukluk problemleriniz olduğundan oneitisi biraz şiddetli yaşamışsınız. Biz artık haplandık, bize vız gelir tırıs gider” Haklısınız muhtemelen. Ancak oneitisiniz azıtırsa veya uzun sürerse bu yazdıklarımı hatırlayınız ve profesyonel yardım almaktan çekinmeyiniz. Bırakın bu oneitis işi kabakulak, suçiçeği gibi çocukluk hastalığı olarak kalsın. Erişkinliğinize taşımayın. Emin olun vazgeçmeden ya da sahaya inmeden önce ruhunuzu didiklemek ve karanlık yönlerinizle yüzleşmek, bu siteden edineceğiniz ve şüphesiz hepsi de pek kıymetli olan oyun taktiklerinden çok daha öncelikli. Gnothi seauton!

Peki şimdi ne yapacağım? Spora devam ve erkekadam yazılarını birkaç hafta içinde hızlıca ama daha artık daha fazla uzatmadan özümseme. Sonra da o sürekli ertelediğim ama kaçınılmaz olan şey: yani sahaya inip oyuna katılmak. Kırkından sonra, hem de hayatında ilk kez saz çalmaya kalkmak nasıl yusuflatıyor bilemezsiniz! Bana şans dileyin! Birkaç ay sonra bir moruğun saha raporlarını okursunuz belki burada, kim bilir? Genel prensiplerin değişeceğini pek sanmam ancak benim gibi kırkını geçkin kart çömezlerin bilhassa dikkat etmesi gereken püf noktaları aklınıza gelirse yazın lütfen.

Yazan: Rabbit Hole

Vaka Çalışması – “İlişkide” feminenleşme ile terk edilmek

Popüler kültür erkeklere ilişkilerinde problem çıktığında, stoik – maskülen yani sakin ve güçlü bir şekilde davranmak yerine duygusal ve feminen davranmaları gerektiğini sadece öğretmemiş, otomatik çalışan bir program olarak beyinlerine kablolamış vaziyette.

Aşağıdaki arkadaş, çoğu erkek gibi, sonradan neden ve nasıl yaptığını bilmeden, bu program tarafından ele geçirilmiş. Yaşı genç ve hatasının utancıyla kıvranıyor yani kendisinde umut var.

Arkadaşlar, feminen – maskülen, tam olarak kadın – erkek demek değil.  Feminen enerji daha çok duygusal yatırım, daha çok ilişki fedakarlığı, ilişkiyi ve partneri daha merkeze koyma, daha çok ilişki çabası, maskülen enerji ise daha çok hedef ve çalışma odaklı olma, ilişkiyi ikinci planda tutma, partneri yoldaş olarak görme ile alakalı.

Kadınlar erkekte maskülen enerjiyi, erkekler ise kadında feminen enerjiyi daha çekici bulurlar. Aynı şekilde kadınlar, erkekte feminen enerjiyi itici bulurlar. Örneğin bir kadının erkeğine bütün gün seni düşünmekten çalışamadım demesi erkeğe çekici gelir (ilişkiyi merkeze koyan feminen enerji) ama bir erkeğin bunu demesi kadınına genellikle itici gelir. Kadın ilk duyduğunda yalanını seveyim diye pek ciddiye almayacağı için kurtarır ama ciddiye alırsa itici gelir.

Erkekte feminen enerji ve kadında maskülen enerji itici. Ama sorun şu ki, erkek daha çok görsel olarak etkilendiğinden, kız güzelse kızdaki maskülen enerjiye toleransı daha yüksek ama kadın daha çok davranışlardan etkilendiğinden, erkek ne kadar yakışıklı olursa olsun erkekte feminen enerjiye toleransı düşük.

Şimdi aşağıdaki hikayeye bakın. Erkek burada sadece kaygı ve korkudan değil, böyle davranırsan kazanırsın diye iplerini ele alan otomatik programlama nedeniyle de feminen tarafa kayıyor. Başlangıç noktası zaten maskülen tarafta olmadığından (sanal ilişki masalları) kayışı çok hızlı.

Selamın aleyküm Mahmut abi,

Aleyküm selam.

Size kendimden ve yaşamış olduğum kısa dönem (4 Ay) ilişkimden bahsetmek istiyorum. Yaklaşık 6-7 ay önce dış görünüşünü beğendiğim birisini instagramdan ekledim ve yazışmaya başladım. Kendisi 2004 Doğumlu gayet bakımlı ve güzel bir kızdı ve başka şehirde oturuyordu ben ise İstanbulda. Daha önce ilişki işleriyle pek uğraşmadığım için uzak mesafe olup olmamasını umursamamıştım.  Herkesin yaşadığı gibi bizim de ilişkimiz güzel ilerliyodu.

Çoğu aç gencin yaşadığı gibi sanal mastürbasyonu ilişki sanıyordun.

Övgülü sözler, iltifatlar ve hediyeler benim tarafımdan havalarda uçuşuyordu.

Bu leylalığının cezasını çekmemen mümkün değil ve çekmen de lazım ki ders alıp bir daha yapmayasın.

Şimdi dönüp bakıyorum da sürekli iltifat eden taraf benmişim.

Uydu erkeklik pişmanlıktır, sanal uydu erkeklik daha beter pişmanlıktır.

Kendisine kanım çok ısındı hatta böyle ilişkilerin olmazsa olmazı evlilikten vs bile bahsettik ve ilk 1. ayda ondan hoşlandığımı, onu sevdiğimi söyledim.

Kıza tek söylediğin şey, nasıl aç abazan ve tercih edilmeyen bir erkek olduğun. Kendinizi bu kadar aç bırakıp düşmeyin. Yahu İstanbul’da oturuyorsun!

Kendisi de aynı sözleri 15 20 gün sonra doğum gunumde söyledi.

Ne kadar şirin. Sanal uyduluktan olmayan ilişki sanrısına terfi ettin.

Belirli süre geçtikten sonra bir tavrı dikkatimi çekti. Mesajımı yazdıktan sonra mesajı umursamayıp instagramda gönderi beğendiğini gördüm.

Bu kız seni neden umursasın? Gerçek hayatta yoksun ki? Ayrıca sen de yavaş yavaş feminen ağırlıklı bir ruh haline bürünüyorsun. Şu laf tamamen bir kadın lafı. Instagram stalklaması yapıp, erkeği başkalarıyla kırıştırıyor şüphesi ile kıvranan kadın halleri.

Başlarda bunu dert etmedim ve görmezden geldim ama sonraki günlerde görmezden gelinmek veya yanlış anlaşılmak hiç istemediğim ve hoşlanmadığım şeylerdir diye kendisine bahsetmiştim.

Ee? Yine yapsa ne yapacaksın? Kuzu kuzu sineye çekecek bir aç erkek izlenimi veriyorsun çünkü.

İlişkimizin 3. ayında

Off ya yokluk bir insanı bu kadar da zavallı yapmamalı. Sizin ilişkiniz milişkiniz yok.

İngiltere’deki kız kuzeniyle beraber istanbula geleceğini söyledi. Gelmeden öncede Kuzenine ” Hayatımda biri var, sana ondan bahsetmek istiyorum ama yüz yüze gelince” dedi. Normalde kuzeniyle aynı günde geleceğini ama ben olduğum için 3 4 gün erken gelmek istediğini söyledi ben de çok sevindim. Günü geldi ve İstanbuldaydı. Onu aracımla havalimanından aldım sarıldım, öptüm ve yengesinin evine götürdüm.

İlk defa şimdi bir şeyler başladı ve işin içine koku, vücut dili, duruş, vs. gibi bir sürü faktör girdi.

2. gün de buluştuk herşey çok güzeldi.

Sen fazla hayal dünyasında olduğun için sana öyle gelmiş olabilir. Ya da bu hayal dünyasındaki şapşikliğin yüzünden kısa sürede her şey kötüye dönebilir.

3. gün de buluştuk. 4. gün buluşmayalım şüphelenmesin yengem dediYengesinde kalıyordu) ve başka güne erteledik. Buluşmadığımız süre içinde beni çok özlediğini, Şehrine dönünce bu özlemle ve yokluğumla nasıl baş edeceğini sordu hatta ve hatta evlilik, söz nişan gibi konuları açtı ve ciddi ciddi bunu tartışmaya başladı. Onu çok seviyordum ama böyle birşey söylemesini beklemiyordum biraz da olsa aklımı bulandırmaya çalılştı ama ben pek oralı olmadım.

İyi biraz da olsa kafan çalışıyor.

3. Buluşmamızdan hemen önce, önceki geceden yorulduğunu, boynunun ağrıdığını ve üşüttüğünü söyledi. Ben de gayet normal karşılayıp ”Başka gün yine buluşuruz o zaman bugun dinlen dedim”. O ise konuyu uzatıp ”Ben öyle demek istemedim”e getirdi ve tartışma çıkardı.Haklı olduğum bir konuda özür dilemek zorunda kaldım.

Özür dilemek zorunda değildin, seni “bırakır korkusu” ile boyun eğdin. Burada artan oranda feminenleşiyorsun. İlişki devam etsin diye çilelere katlanan, alttan alan, hırpalanan kadın modundasın.

Ben de o zaman buluşalım dedim ama bu sefer kendisi istemedi çünkü ben ”O zaman sonra buluşalım dinlen” dediğim için buluşmak istemiyordu. Gönlünü almak için önceden hazırladığım çiçeği alıp yengesinin evinin önüne gittim ve kapının orda olduğumu söyledim(Büyük hata farkındayım).

Yaltaklanarak boyun eğmeye devam.

Şaşkınlık ve sinirli bir biçimde neden böyle yaptığımı. Aşağıya gelemeyeceğini, temizlik vs yaptığını söyledi. Ben de gelmeyeceğini anladıktan sonra biraz daha bekleyip eve gittim. Bir kaç mesajına geç cevap verdim çünkü o sinirle birşey yazıp yeni bir tartışmaya girmek istemiyordum. geri dönüş yaptım ama o 4 5 saat boyunca yazmadı ve üstte de bahsettiğim şeyi tekrarladı. Mesajıma cevap vermeyip İnstagramdan birkaç post beğendiğini gördüm.

Full stalk modundasın, aşırı feminenleşmiş vaziyettesin. Erkek adam olsan bunu fark etmezdin bile. Gerçi erkek adam olsan olay buraya kadar da gelmezdi.

Bu sefer ciddi ciddi söyledim.

Sadece arıza bir stalker olduğunu itiraf etmekle kalmıyorsun aynı zamanda ilgi dileniyorsun.

Kendisinin kusurunu bir kenara koyup benim nasıl böyle bir şeye takıldığımı ve öyle birşey olmadığını dile getirdi. Yine haklı olduğum bir konuda geri adım atmak zorunda kaldım.

Korkaklığından, zayıflığından, kendine değer vermemenden ve kadını kaybetme korkusundan eğilip itaat ettin. Daha da sub (alt) oldun. Kızı da dom (üst) yaptın. Aranızdaki dinamikte sen feminensin, o maskülen. Buradan genelde tamamen kaybedwrek çıkarsın.

Şimdi bu öğrenilmiş çaresizlik size popüler kültürden dikte ediliyor. Gerçekten bir erkek olarak ilişkide en iyi şekilde ilerlemenin, sorun çözmenin, kadınlaşmak olduğunu öğreniyorsunuz. Sen de çoğu erkek gibi, ne kadar feminen olursam o kadar beğenilirim diye bir programa sahipsin.

Kuzeni gelmişti ve onunla geziyordu. Kuzenine benden bahsettin mi dediğimde evet bahsettim. Öyle yani kötü birşey söylemedi dedi ama hoşuma gitmeyecek sözler sarfettiğini anlayabiliyordum yine de uzatmadım. Yeni yerler gördüğümde hep ona atardım ve ondan da aynısını beklerdim ama o kendince story atmaya ve gezmeye devam etti. Anlayışla karşılamaya çalıştım ve ses etmedim.

Neredeyse %100 feminen enerjiye geçtin. Şu aşamada inanılmaz iticisin. Hoşlandığın kız kıllarla kaplı bir şekilde karşına çıksa seni nasıl itecekse sen de öyle iticisin.

Kuzeni için kuaföre gittiklerinde ”Sen de bir şeyler yapsana sana çok yakışır dedim”. Ama o sanki ben ona saldırmışçasına ”Ben halimden memnunum herhangi bir değişiklik istemiyorum yani”. vs dedi ben de yine uzatmadım.

Çoktan nextlemen gereken kızı kendini küçülterek takip ediyorsun. Senin kendine saygısız hareketlerin onu da sana saygısız hale getiriyor.

Gezmelerinin 5. gününde Nusrete gitmişlerdi ve attığı hikayeden çok yakında yabancı uyruklu bir erkek sesi geliyordu. ”Ona Senle kuzenin mi gittiniz?, Sadece ikiniz gittiniz zannediyordum dedim” o ise ”Diğer sevgilimle gittim. Yani bu soruya böyle cevap verilir dedi”. O an çok ama çok bozulmuştum çünkü ona böyle konuşmalardan hoşlanmadığımı önceden de ifade etmiştim. Bozuntuya vermeyip mantık çerçevesinde cevap verdim ama 10 saat boyunce mesajıma dönmedi.

Kız artık peşini bırakman ve yakasından düşmen için iyice kabalaştı.

Ben de onun yanı sıra sohbet başlatma amaçlı konu dışı birkaç şey yazmıştım onlara da cevap vermedi.

Maalesef sülük gibi yapıştın ve peşinden koşup kendini alçaltmaya devam ediyorsun.

Mesajları okuyamıyordu çünkü uzun yazılardı.

 Bu aşamada engel yemen lazım. Duygusal yatırımın aşırı düzeyde. Aranızdaki etkileşimin kadını sensin, onu da erkekleşmeye itiyorsun.

Bakmamaya devam edince mesajları sildim Ona ”Sen böyle değildin” yazdım ve uzun bir yazıyla ondan ayrıldım.

Birincisi ayrılacak bir ilişkin yok, sadece 2 gün flört ettiğin ve sonra göremediğin bir kız var (evet 2 gün). İkincisi bu “bak gidiyorum ha bak bak giderim ha” blöfüdür kimse yemez. Gerçekten bıraksan kıza bir şey yazmadan bırakırdın.

Belki konuşularak daha iyi yere gelinirdi belki de onun gözünde artık bir betaydım çünkü sizin de dediğiniz gibi.

Betadan da öte, erkek vücudunda %100 feminensin.

Bizi alfa özelliklerimizden ötürü seçiyorlardı.

Normal maskülen bir erkek olsan yeterdi. İstenmediğim yerde durmam, beni istemeyenin peşinde koşmam demeniz için alfa kral olmanız gerekmiyor. Bu hiç de zor değil, özellikle hemen hemen hiçbir tarihçeniz olmayan kızla.

Senin bir erkek olarak bu aşamada çok az duygusal yatırıma sahip olman gerekirken, 5 senelik ilişkide bile adamı madara edecek kadar yüksek bir duygusal yatırıma sahipsin.

Şu podcastımızı dinlemeni şiddetle tavsiye ederim.

Ertesi gün gözyaşımın fotoğrafını çekip ona attım( Bunu yaptığıma hala inanamıyorum).

%100 feminen enerjide devam. İşin ilginç tarafı, sen bunu yaparak kadının seni seveceğini falan sanıyorsun. Şimdi popüler kültürün çoğu Batı’dan ithal ama bu seviyesi bizim kendi kültürümüze has bir arabesk. Ağıt yakarak kendisini zengin çocuk için terk eden kızı ağlatan, yeni ünlü türkücü arabeski.

Şuanki aklım olsa asla böyle birşey yapmazdım.

Neyse sende en azından umut var. Abi bu kızı çok istiyorum diye zırlamıyorsun. Hatandan duyduğun utanç canını yakıyorsa, sende umut var demektir.

Arkadaşlarım aracılığıyla bir kaç kere saçma sapan ”Bulunmaz hint kumaşı değilsiniz” veya ”Bizden olmadı kendine iyi bak kendine cok dikkat et” gibi şeyler de yazdım ama son 1.5 – 2 aydır birbirimizi engelledik ve iletişim kurmuyoruz. Daha çok gencim henüz 21 yaşındayım. Bu ilişkiyi atlattım ama ileride böyle olmaması için kendimi Yüksek değer erkek olma yoluna koydum.

Bakın arkadaşlar, tabii ki yüksek değerli erkek olun ama en azından hızlı bir şekilde erkek olup kalmayı öğrenin. Bir kadınla aranızdaki flört ya da ilişkide sorun çıktığında, bu sorunu en hızlı şekilde feminenleşerek çözmeye çalışma refleksinden kurtulmanız gerekiyor. Bunu yapmanız bile sizi ilişkilerde tepe %10’a sokar.

Böylesinin benim için daha iyi olduğunu ve bir sonraki ilişkimde ne yapmamam gerektiğini sizin sayenizde öğreniyorum. İyi çalışmalar.

Bir sonraki sefere gerçek bir ilişkin olduğunda ya da bir kızla flört ederken her zaman maskülen tarafta kalman gerektiğini öğrenmen lazım. Göğsünü yumruklayıp kabalaşmaktan bahsetmiyorum. Duygusal patlamalar yerine bırakıp kendi işine bakmaktan, gözyaşı acındırmaları, peşinden koşmalar, ilişki için saçını süpürge etmeler yerine olmadığı yerde bırakmaktan bahsediyorum. Haklı iken omurgalı olmaktan, omurgasız bir şekilde eğilip özür dilememekten bahsediyorum.

Unutmayın, %100 kibar be %100 maskülen olabilirsiniz. %100 kaba ve %100 feminen olabileceğiniz gibi.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Sorularınıza Patreon chat alanında daha hızlı cevap verebiliyorum.

Vaka Çalışması – Sevgilim ilgisiz oldugumu söylüyor

“Sevgilim ilgisiz olduğumu söylüyor. Acaba ben mi ilgisizim yoksa bu işin içinde başka bir iş mi var?” sorusu ile çok karşılaşıyorum. Aşağıya spesifik bir tanesini biraz değiştirerek koyacağım (en çok rastladığım senaryo). Ama kısa cevap vermemiz gerekirse, eğer ilgisiz olduğunuzu düşünmüyorsanız muhtemelen işin içinde başka bir iş var.

Kız arkadaşımla 8 aydır sevgiliyiz. Son 3 aydır terfi ettim ve işlerim çok yoğun. Daha önce bu kadar yoğun değildim. Haliyle daha önceki gibi çok fazla ilgi gösteremiyorum. Eskiden gün içerisinde hem ona zaman ayırıp hem de işimi yapabiliyordum.

İşiniz hafif de olsa, işsiz de olsanız bu zaman ayırma kısmını fazla abartmayın. Kız arkadaşınıza günde toplam 1 bilemedin 1.5 saat ayırmanız yeterli. Bazı günler hiç görüşmeyebilirsiniz ve bazı günler de 3 saat konuşursunuz ama ortalamada 1 saat yeterli.

(Bu arada geçen bir arkadaşla konuşurken kız arkadaşımla herhangi bir sorun olmadan bazen 1-2 gün konuşmadığımızı veya iletişime geçmediğimizi söylediğimde çok şaşırmıştı. Sanırım hergün görüşmeniz gerekli gibi absürt bir inanç var. Hergün konuşuyorsanız buluşunca konuşacak ne buluyorsunuz, hergün konuşmaktan sıkılmıyor musunuz?)

Kız arkadaşımla sadece akşamları konuşabiliyorum ve mesaj atabiliyorum, güzelce günümüzü anlatıp konuşuyoruz vs. , gün içerisinde de ise tek tük mesaj atıyorum. Çalışırken konuşacak konu bile aklıma gelmiyor, yazasım gelmiyor, asla ona sevgimin az olup olmamasıyla alakası yok.

Normal, işin gücün arasında kız arkadaşınla az miktarda mesajlaşman ya da birçok gün hiç mesajlaşmaman normal.

Yani kız arkadaşıma gün içinde(gece ağırlıklı olarak) ortalama olarak istisnasız 3-4 saat(bu bile bence çok fazla) zaman ayırdığım halde, bana ilgisiz olduğumdan dert yanıyor, gün içinde 4-5 saat ona mesaj yazmadığımı ortadan kaybolduğumu söylüyor, onu eskisi gibi sevmediğimi sevgi sözcükleri vs kullanmadığımı söylüyor.

Evet 3-4 saat çok fazla. Buna rağmen ilgisizlikten dert yanıyorsa sorun ilgisiz olman değil. Ayrıca, balayı ayları bittiğinde eskisi gibi yoğun bir ilişki yaşamamanız da bir dereceye kadar normal. Muhtemelen ilk 5 ayda bundan da daha fazla zaman harcadın ve kendini kıza bir beta öder (zamanla ve ilgiyle öder) olarak alıştırdın. Şimdi ondan geri adım atman zor. Senin kız arkadaşına bazı günler hemen hiç görüşmeden en fazla 1.5 bilemedin 2 saat zaman ayırman lazım.

Bir de tabii günümüzde popüler kültür dolmalarını erkeklerden daha çok yiyen, ilgi kusmayı sevgi sanan, kendine güvensiz ve hak sanrılı kızlar var. Bu kızlar da popüler mavi hap kültürünü yiyen beta erkekler gibi kendi ilişkilerini baltalamaya, yüksek değerli partnerlerle uzun süre birlikte olamamaya programlı, mahkum kızlardır. Kala kala beta erkeklere kalırlar ve onlara da eziyet ederler. Yüksek değerli erkekler bunların arıza mızmızlanmalarını çok çekmez ve bu kızları bırakırlar.

Son olarak da eğer çok az buluşuyorsanız bu senin hatan. Yani haftada 2-3 kere buluşmanız lazım yoksa evet ilgisizlik.

Dediğim gibi sen mesaj ve aramada beta öder seviyesinde ilgi gösteriyorsun. Kız senden talep edince muhtemelen çizgilerimi çizersem ayrılırız korkusu ile kıza sınırlarını da gösteremediğin için kız daha da azıyor.

Tartışma çıkarmaya çalışıyor. Kendisi de sabahtan akşama kadar çalışıyor, üstelik benim de yorulduğumu gayet iyi biliyor. Normal hayatında sosyal medyada vs ilgi dilenen biri de değil, fakat benim ilgimi aşırı şekilde istiyor.

Önemli değil. Dediğim gibi popüler kültürden bunları öğrenen birçok kadın, erkek işte eşek gibi ödeyecek kafasında olabiliyor. Ya da özgüven veya özdeğer problemi nedeniyle çok ilgi görmezse yalnız kalacağım korkusuna kapılıyor. Fakat sorun şu ki bu zayıflık nedenli ihtiyaçları giderirseniz bu davranışlarınız ilkel kadın beyninin zayıf bulduğu erkeğe dönüşmenize neden olduğundan genelde daha fazla ilgi isteği ve sizden daha fazla soğuma ile karşılanır.

Ben zaten işyerinde posası çıkmış halde eve dönerken, bir de kız arkadaşımdan böyle şikayetler duymak beni acayip bunalttı.

Ama buna rağmen kız seni bunaltıp durmasının negatif sonuçlarını yaşıyor mu? Normalde beta öder kafada bir erkek olmasan bu kıza çoktan çizgini çekmiş, hala anlamıyorsa da bırakmış gitmiştin. Alt tarafı 8 aydır berabersiniz. Önce tatlılıkla çizgini çekersin, bir iki kere açıklarsın, anlamıyorsa bırakırsın. Sen ne yapıyorsun? Katlanıyorsun.

Bu tartışmadan sonra günlerdir eskisi gibi samimi davranmadığını hissediyorum.

Seni soğuklukla cezalandırıyor olabilir zira kadının soğuması kadın erkek ilişkilerinde zayıf bir erkeğin korkup boyun eğmesini sağlar. Bir yandan da kendini savunamadığın ve kavga ettiğin için iticileşmiş olabilirsin.

Bakın tekrar ediyorum. İlgisizseniz ayrı konu. Ama günde 3-4 saat iletişimde olduğun kız ilgisizlikten şikayet ediyor ve fazlasını vermiyorsunuz diye soğuyorsa, bu karakterde bir kadının kendi ilişkisini baltalamasına engel olamazsınız. İlgiyi arttırmazsınız soğur, arttırırsınız daha fazlasını talep eder ve/veya yine soğur. Beta erkekler de böyle, kendi ilişkilerini baltalamaya programlılar (özgüven ve özdeğer krizine girdikleri için) ve karşılarındaki kadın bu konuda pek bir şey yapamaz.

Bir insana bu kadar meşguliyetin yanında 3-4 saatimi ayırdığım halde neden böyle yapıyor?

Muhtemelen kızın gözünde bir beta ödersin. Erkek olarak eksikliğini eşek gibi ödeyerek kapayacaksın. Tabii bu kıza “senle mi uğraşacağım” diye yol vermek yerine bunalmaya devam etmen senin gerçekten beta öder olduğunu gösteriyor. Ekstra olarak da eksta olarak da kız muhtemelen erkeğin beta versiyonu yani sürekli ilgi görmezse yalnızlık korkusuna kapılıyor.

Beni hayatının merkezine koymuyorsun ben seni koyuyorum, çalıştığım halde sana vakit ayırabiliyorum, sen gün içinde yoksun sadece geceleri benimle konuşuyorsun, ben senin objen miyim vs diyip duygu sömürüsü yapıyor.

Dediğim gibi bu kızların kendi ilişkilerini sabote etmesine engel olamazsın ve kızı kibarca “sorun sende değil bende güzelim yapamadık” deyip terk etmen gerekebilir.

Bu ilgiyi vermezsem kız arkadaşımın bu ilgiyi başka yerde aramaya başlayacağından çekiniyorum.

(Buraya kadar arkadaşa beta öder dememi haksız buluyorsanız haklısınız ama bakın bu cümle bu adama bu şekilde hitap etmemi haklı çıkarıyor.)

İşte bu yüzden sen düşük değerli beta öder bir erkeksin ve kendi ilginin değerini bilmek yerine kızın ilgisine aşırı değer verip korku içinde yaşadığın sürece de böyle eziyete mahkumsun. “Seninle mi uğraşacağım git kimi bunaltacaksan bunalt bana bulaşma” kafasında bir erkek senden daha çok rağbet görüyor ve daha az ilgi vererek ilişki yürütüyor, bunu biliyor musun? Sen kızın ilgisini kaybederim korkusu ile ilgi verdikçe ve bunaldıkça daha değersizleşiyorsun ve daha da fazla ödemen talep ediliyor. Sen tonla ilgi vermeye çalışınca ne olacağını söyleyeyim: muhtemelen tüm o ilginin beş kuruş değeri olmadığını düşünerek başka yerde ilgi aramaya başlayacak yani korktuğun, korktuğun şey başına gelmesin diye yaptığın şeyler sayesinde başına gelecek.

Çevremdeki erkek arkadaşlarımın da sevgilisinden bu konuda çektiğini biliyorum. Bu problemler hakkında ne düşünüyorsun Mahmut Abi

Evli ya da uzun süreli ilişki içinde birçok erkek senin gibi. Özellikle belli bir eğitim seviyesindeki erkeklerin çoğunun bu durumda olduğunu düşünmeye başladım. Kendi ilgisinin değerini zerre bilmeyen ve karşısındaki kadını kaybedebileceği değerli bir şey olarak görürken kendisinde bir değer görmeyen beta erkek modunda. Bütün bu site zaten sizi bu sefil varoluştan kurtarmak için var.

bazı kadınlar neden böyle ?

Canını sıkacağım ama çoğunlukla kadınlar senin gibi erkeklere böyleler. İlgisinin değerini bilen, kırmızı çizgilerini “kız gider yalnız kalırım” korkusuna kapılmadan çeken erkeklere böyle değilller.

Fakat burada tabii şu da var: Özdeğer ve özgüven problemi olan erkekler sadece ve sadece özgüven ve özdeğer problemi olan kadınları çekebiliyorlar. Bu bir. Bir de bazı kızlar çizgilerini çekebilen erkeklere bile öyleler ama bil bakalım o erkekleri en fazla kaç ay bu şekilde bunaltabiliyorlar? Ya da o erkekler bu bunaltıcı, düşük değerli kızlarla ilgili “ben beta öder olmazsam gider başkasını bulur” korkusu duyuyorlar mı?

Ayrıca bu tür kızlarla nasıl başa çıkılacağı hakkında bir yazı gelse süper olabilir.

Bir kere günde 3-4 saat zaman ayıracak duruma gelmezsin, elini verip kolunu kaptırmışsın. Sonra gayet mantıklı olan sınırlarını çizer ve 1-2 kere anlatırsın. Eğer ilişki materyali bir kızsa bir süre mırın kırın eder sonra sana uyar. Eğer değilse ya da sen artık onun gözünde geri dönüşsüz beta ödersen arıza çıkarmaya devam eder. Bu durumda kızı terk edersin. Belki de o seni terk eder. Sen de böyle bir kadından (ya arıza ya da senin betalığından arıza olmuş) kurtulursun.

Bu kızlarla böyle baş edersin. Senin gibi terk eder başkasından ilgi alır korkusu ile kuzu kuzu ödeyen erkekler şanslılarsa sırf bu zayıflıklarından terk edilirler. Şanssızlarsa evlenip acı çeker dururlar.

Son olarak da arkadaşlar, ilişkilerde maskülen erkek – feminen kadını çeker ama onun harici özelliklerde aynı kutuplar biribirini çeker. Yani siz ne kadar maskülen bir erkek adamsanız, bu tür kızlarla o kadar az muhatap olursunuz ya da birçok kadın (hepsi değil) kendini feminen olacak şekilde ayarlar. Ne kadar çok özgüven ve özdeğer sahip bir erkekseniz, o kadar çok özgüven ve özdeğere sahip kadınları çekersiniz. O kadınlar genelde bu arızaları çıkarmazlar.

Ayrıca bakınız ilgi yönetimi, uzun süreli ilişkilerde iletişim sanatı ve uzun süreli ilişkiler rehberi.

Erkek Adam Türkçe Podcast: Mutsuz, pırlanta gibi erkekler, piç gibi it gibi mutlu herifler

Bu hafta sitede yayınlanmış olan 3 yazı üzerinden, ortak temalı bir podcast yaptım:

  1. Duygusal anlamda birşey hissetmemiş olması dış görünüşle mi alakalı?
  2. Anneciğim gibi olmazsa olmasın (a.k.a Dar Paçalı Go Cadde!)
  3. Mutsuz, pırlanta gibi erkekler, piç gibi it gibi mutlu herifler

Yayınları sitemizin Odysee kanalından ya da  spotify kanalından da izleyebilirsiniz.

Youtube yayını aşağıda. Bu yayını beğenerek ve youtube kanalına üye olarak yayınların daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz.

Bir şeyler yapmalıyım yanılgısı

Burada soru soran erkeklerin önemli bir kısmının hikayesi genellikle şöyle: Kadın ile olmayacak kaygısına kapılıyorlar ve stres hormonu ile dolan beyinlerini “bir şeyler yapmalısın” düşüncesi kemirmeye başlıyor. Korku ve muhtaçlık temelli bu stres ile bir şeyler yaptıklarında ise, her şeyi mahvediyorlar. Buraya geldiklerinde ise “şimdi ne yapmalıyım?” diye soruyorlar. Aslında sordukları ise daha önce yaptıkları ve her şeyi mahveden şeyleri daha fazla ve değişik şekilde yapma izni. Fakat hemen hemen tamamı için cevap basit: Hiç bir şey yapmamalısın. Bu noktaya sürekli bir şey yaparak geldin zaten.

Örnek:

“6 haftadır görüştüğüm bir kız vardı. Her şey çok iyi başlamıştı. Birlikte iyi vakit geçiriyorduk, cinsellik çok güzeldi. Ben de bahsettiğin gibi işi ilişkiye sürme işini ona bırakmıştım.”

Buraya kadar sorun yok.

“Birgün bana işi için birkaç ay sonra başka bir şehre taşınacağını ama her haftasonu İstanbul’a geleceğini söyledi. Benimle görüşmeye devam etmek istediğini de ekledi.”

Uzak mesafe ilişkisi ideal değil ama şu aşamada zamana bırakılabilir.

“Ben ne yaptım peki? Bu olay canımı sıktı. Bir yandan da kız gidiyor paniğine kapıldım sanırım. Pat diye ona aşık olduğumu ve bu taşınma işinin beni çok üzdüğünü söyledim.”

BAM. Burada ilişkinin kadını olarak ne kadar iticileşeceğinin farkındasındır umarım.  Erkek gibi davransaydın en fazla “ben de seninle görüşmeye devam etmek istiyorum” der ve nasıl gideceğine bakardın.

Kız aynı şeyi tekrarladı. Ama ben akşam dayanamayıp bunun beni ne kadar üzdüğünü yazdığım bir mesaj attım. Onu çok sevdiğimi bilmesini istedim.

Emin ol, senin onu ne kadar çok sevdiğini biliyor 🙂 Şu an bu davranışlarınla bilemediği, senin ne kadar erkek ruhlu olduğun.

Bu taşınma işinin beni çok üzdüğünü söyledim ve işi olduğunu söylemesine rağmen ertesi gün görüşme konusunda ısrar ettim. Önce kabul etti ama ertesi sabah “bu işin yürüyeceğine emin değilim” diye bir mesaj attı ve görüşmeye gelmeyeceğini söyledi.

Burada oluşmakta olan bir şey yapmalıyım sarmalını görebiliyor musunuz? Bir şey yapmalıyım diye aptalca bir şey yapıyor ve o şey tam tersi etki yaptığı için daha fazlasını yapmalıyım diye yeni bir şey yapıyor. O şey daha da çok ters tepince de ne yapıyor? Daha daha fazlasını yapmalıyım diye her şeyi mahveden şeylerden daha fazlasını yapıyor. Kaybediyorum, kuş kafesten kaçıyor korkusu, bak bu da olmadı, bu da beni sevmeyecek, bu da gidiyor korkusu ile bir şey yapması gerektiğini düşünüyor. Oysa hiçbir şey yapması gerekmiyor ve yapmasa çok daha iyi.

Bunun üzerine 4 gün ne o mesaj attı ne de ben mesaj attım. Fakat 4 gün sonra dayanamadım ve daha etkili olacağını düşünerek bir çiçek aldım ve iş yerine gittim.

Oha, bir de arızaya bağladın yani. Şu çok seviyorum Gönüüül diye ağlayıp sızlayan sonra da kızın hayatını karartan, uç noktalarda çekip vuran adamlar gibi davranmaya başladın. Her kadının korkulu rüyası ve topuk topuk kaçacağı bir adam gibi. Bir şey yapmalıyım sarmalında dipsiz bir kuyunun dibine doğru düşüyorsun.

Benimle görüşmeyi kabul etti …

Lütfetmiş matmazel.

Ama ayrılma kararının kesin olduğunu söyledi. Ne yaptıysam ikna edemedim.

İkna etmeye çalışmasan belki kararı kesin olmazdı. Lütfen beni terk etme diye yalvarınca seni terk etmesi gerektiğine emin oluyor zaten. Yarın şehirden ayrılma planını çöpe atsa bile seninle birlikte olmaz artık.

Şimdi ne yapmam lazım? Son bir kez aramayı düşünüyorum ama nasıl bir şey söylemem lazım?

Bir şey yapmalıyım yanılgısı böyle bir şey işte. Şu aşamada bile kesinlikle hiçbir şey yapmaman gerekiyor. Bir şeyler yaparak kızı 5 günde hayatından kovaladın zaten, daha da kovalamak mı istiyorsun? Kızın peşinde koşarak kaybettin, daha da peşinden koşarak mı kazanacaksın?

Bu aşamada bir şey yapmalıyım yanılgısından kurtulman lazım. O sana ulaşana kadar ona ulaşmayacaksın. O sana ulaşmazsa bir daha hiç görüşmüyorsunuz. Sana ulaştı mı da şu zayıflıklar hiç olmamış gibi “senden haber almak güzel, görüşelim bir şeyler yapalım” diye flörte devam ediyorsun. Buluşursanız da bu olayları konuşmuyorsun, iyi vakit geçirmeye odaklanıyorsun.

Kadın erkek ilişkilerinde de her şeyde olduğu gibi sabır ve duygusal güç sizi başarıya ulaştırır, sabırsızlık ve duygusal zayıflık sizi başarısızlığa mahkum eder. Kadın erkek ilişkilerinde temel kural çok basit aslında:

Çekici ol. İtici olma.

En temel kural bu. Ve ilişkilerde erkeğin sabırsız olması, duygusal olarak zayıf olması, ilişkinin kadını olması İTİCİDİR. Sabırlı olması, duygusal olarak güçlü olması ve ilişkinin erkeği olması ÇEKİCİDİR.

Sana seni istemiyorum diyen birinin, istediğin kadar güzel çiçek ve çikolatalarla destekle, peşinde koşmak iticidir. Sana seni istemiyorum diyen birine blöf yapmadan arkanı dönüp gitmek ve o sana ulaşana kadar başka limanlara açılmak çekicidir.

Bir şey yapmalıyım yanılgısının sebebi, kaygı. Kaygı insanda bir şeyler yapmazsa işlerin kötüye gideceği, başına bir iş geleceği duygusudur ve beyniniz bu duyguya tepki veriyor. Ama şunu unutmayın. Beyninizin tepkisini harekete dönüştürmek zorunda değilsiniz. Zira birçok durumda kaygı zaten gerçeklikten değil, kişinin kendi sanal korkularından kaynaklanıyor.

 

 

Hayatımda kimseyi istemiyorum diyen kadın

Kıza yazdım ve hayatımda kimseyi istemiyorum dedi. Galiba beklemem gerekiyor. Attığım mesajlara da bakmıyor. Ne düşünüyorsunuz?

Hayatımda kimseyi istemiyorum demek, seni istemiyorum demektir. Birinin suratına seni istemiyorum demek kolay bir şey değil. Karşınızdakini kırmaktan çekinmenin yanında, nasıl bir tepki göstereceğini de kestiremeyebilirsiniz. O nedenle birçok kadın, bu tür politik cevaplar vermeye meyillidirler. Fakat maalesef eğer karşılarındaki, ilişkilerden anlamayan bir erkek ise, bu lafı bir umut ışığı olarak algılar! Zira bu kişi, kendi duygularını karşısındakine yansıttığı için şöyle düşünebilir:

“Hayatında kimseyi istemiyormuş. Demek ki hayatında birini istemeye başladığında orada olursam, beklersem ve hatta hayatında birini istememesine neden olan sorun ne ise onu bulup çözmesi için ona destek olursam, beni isteyebilir. (Bu arada bu sahte umudu daha da körükleyen laf ise reddeden kişinin ‘şu an hayatımda kimseyi istemiyorum’ demesidir.)”

Bu lafı duyduğunuzda beklemeyin. Direkt ve şahsen reddedildiğinizi anlayın. Arkanızı dönün ve gidin. “Hayatında birini isteyen” ve bu birinin siz olmasını isteyecek birini bulmaya zaman harcayın. Sizi reddeden birinin yörüngesinde dönüp durmayın. Hayatımda kimseyi istemiyorum diyen kadının kısa bir süre sonra hayatına başka birini aldığını görürseniz şaşırmayın. “Yahu beklesem kapı açıldığında kapının önünde olsam, hayvan barınağında evlat edinilmeyi bekleyen masum köpek yavrusu gözleri ile baksam, beni alırdı” gibi zeka yoksunu düşüncelere kapılmayın. Ya da daha kötüsü aylarca kızın yörüngesinde ona destek olacağım ayağında donun içine girmeye çalışıp durduktan sonra, kızı başkası ile el ele görmek gibi pek nahoş bir durumda kalmayın. Bu arada bu reddedilmeyi daha da açarsak aslen bu sözler tam olarak “şu an hayatında isteyebileceğim biri yok ve buna sen de dahilsin” anlamına gelir. Bu lafı bir umut olarak alıp, aylar hatta bazen yıllar kaybeden birçok insan var. Onlardan biri olmayın.

Yeri gelmişken şunu da söyleyeyim, bu  reddediş özellikle erkekleri içine düşüren bir tuzak zira erkeklerde kurtarıcı planına neden olan bir biyolojik mekanizmanın çarpıtılmış bir hali var: zor durumdaki kadınlara yardım etme içgüdüsünün, “ben sana yardım etmek, sen bana vermek” şeklinde çarpıtılması. Özellikle de bu mekanizmaya sahip birçok toy erkek, internette şu tip kadın yorumlarını okuyup gaza geliyorlar:

daha önce pişman olmuş olabilir ya da güveni sarsılmış olabilir o yüzden onu demiştir.

Daha önce kötü yasanmışlıkları vardır yine aynısı olacak korkusu yasar.

Olumsuz şeyler yaşadığı içindir.Güve problemi yaşamıştır,ihanet edilmiştir,yalan söylenmiştir.

Çok basit daha önce onu defalarca kez üzüp hayal kırıklığına uğrattımışlardır. O da artık üzülmek istemiyordur mutlu olmak istiyordur ama yaşadıklarından dolayı yeni bir şey e hazır değildir bla bla.

Bu tür dolmaları yiyen birçok erkek bu lafı duyduğunda bir anda hayatın sillesini yemiş premsesi, hayal kırıklıklarının ejderhaları ile çevrili kule zindanından kurtaracak şövalye moduna giriyor. Yapmayın. Masallardan uyanın. Bir kadın gerçekten bu durumdaysa, onu kurtarmak sizin işiniz değil zaten, yetişkin bir birey olarak kendi kendisine yapması gereken bir şey. Ama çoğu durumda altta yatan sebepler de bunlar değil.

Karımın cinsel isteğini nasıl arttırabilirim?

Ben ve eşim 34 yaşındayız. Eşimde cinsel isteksizlik var. Baştan kendisinde bir rahatsızlık olduğunu düşünüyordu, doktora gitti gereken tahlilleri yaptırdı fakat hiçbir sorun olmadığını söyledi doktor.

Cinsel isteksizliğin sebebi nedir veya buna nasıl bir çözüm bulabilirim? Ben hergün istekli olmama rağmen eşimde tık yok. Neredeyse 2 haftada 1 kez yapıyoruz. 12 yıllık evliyiz ve evliliğimiz boyunca hiç değişmedi ve bu durum beni çok üzüyor. Cinsel terapi uzmanına gidelim mi diye düşünüyorum ama onların da seans ücretleri çok pahalı olduğu için gidemiyoruz. Evin içinde sürekli biryerlerini okşuyorum ama nafile. Bu konuda yardımınıza ihtiyacım var gerçekten. O da bu durumdan rahatsız ama nasıl bir çözüm bulabileceğimizi bilmiyorum.

Cinsel isteksizliğinin sebebi muhtemelen sana karşı cinsel istek duymaması. Genel bir cinsel isteksizlik değil. Ve bunun da sebebi belli.

Burada sen cinsellik için sürekli olarak eşinin peşinde koşarak kendini itici hale de getirmişsin. Yıllardır da böylesin. Ben hergün istekliyim diyorsun ve sürekli bir yerlerini elliyorum diyorsun. Sen resmen sürekli olarak benimle yat diye kadına yalvarıyorsun yani. Bunun seni nasıl itici ve abazan yaptığının da farkında değilsin.

İlk yapman gereken şey bu davranışını tersine çevirmek. Eşin seninle birlikte olmak isteyene kadar ona cinsel olarak yürümeyi bırak. Kesinlikle bu hergün bir taraflarını okşuyorum saçmalığını bırak. Sen sürekli seks isteyerek, kadını elleyip durarak onu tahrik edeceğini sanıyorsun ama eteğinde sürekli seks de seks diye yalvaran koca oldukça itici bir şey. Kendini aşırı itici yapıyorsun.

Sen cinselliği başlatma ama o seninle cinsellik başlatırsa bırak sana yürüsün ve cinsellik olsun. Şimdi bunu duyunca birçok erkek (evet cinsel isteksiz eş oran olarak az ama istisnai değil)  “ne yani o isteyince olacak ben isteyince olmayacak mı? Bu haksızlık” diye çıkışıyor ama hayır olay şu:

sen cinsellik için onun peşinde koşmayı bırakıyorsun, o ise senin peşinde koşacak diyorsun.

Bu arada bu yaptığını ona açıklama. Bir sorun olmadığını, çok yoğun olduğunu vs. söyle sadece.

Eğer sen bunu yaparsan ve bu nedenle o iki haftada bir seks bile olmazsa bırak olmasın. Zira bunun anlamı, o seksin erkeği evlilikte tutmak için yapılan görev seksi olduğudur. Bir kadın seninle arzudan değil görev icabı birlikte oluyorsa bırak olmasın.

Ama senin tek problemin muhtemelen karının seks seks diye peşinde koşman değil. Daha genel bir efendi erkek / iyi çocuk sendromu olma ihtimali çok yüksek. Muhtemelen evin erkeğinden çok kadını oldun. Kendini saldın. Ya da hırslarından koptun. Belki hepsi birden.

Bu aşamada tavsiye edeceğim şey, iyi çocuk sendromundan kurtulman ve onun da üstüne tavsiye edeceğim şey ise korku oyunu. Linklediğim Korku Oyununun 12 Seviyesi yazısına bak. Görünen o ki sen aşırı iyi çocuk modundasın. Hangi alanlarda kendini salıp düştüğünü bul ve onları düzelt.

Mesela belki fiziksel olarak saldın. Spor salonuna başla.

Giyimine dikkat etmeye başla.

Evde belki evin reisliğini bıraktın ve mülayim bir kocaya döndün. Daha dominant yani lider ol.

Kendine uğraşlar bul, arkadaşlarla takıl, dışarıda daha çok zaman geçir. Karın için çok ulaşılır olmanının sana isteksizliği ile bir bağı olabileceğini değerlendirmeye başla.

Vaka çalışması – Evhamlı davranmak saygıyı ve çekimi mahveder

İlişkiler konusunda yapılan en büyük hatalardan biri, evhamlı (nevrotik) davranmak. Birçok insanın ilişki problemlemlerinin temelinde bu yatıyor. Biriyle tanışıyorlar, aralarında bir çekim oluşuyor ama kısa süre içerisinde sabırsız, evhamlı ve muhtaç davranmaya ve karşılarındakini ilişki ile kafeslemeye çalışmaya başlıyorlar. Karşılarındaki belli bir süre içerisinde geri aramadığında, aramalarını beklemelerine rağmen aramadığında ya da beklentileri gerçekleşmediğinde, bir kuyruk acısı hissi ile sinirleniyorlar.

Bu ruh haline giren insanların temel problemleri korku. Genellikle korktuğumuzda öfkeleniriz. Daha derinlerdeki problemleri ise “yeterince iyi olmadıklarına inanmaları.” Kimsenin birbirine sarılmadığı ve seni seviyorum demediği bir aile tipinde büyüyen biri,  bir süre sonra içe kapanıyor ve “annem / babam beni neden sevmiyor” düşüncesi “bende eksik olan şey ne?” şeklini alıyor. Bu duygu, yakınlık ve sevgi eksikliği  ile kişi sürekli sevilmek isteyen ama sürekli olarak sevilmemeye alıştığı bir durumda çakılı kalabiliyor.

Ben de genç yaşlarımda beklediğim sevgiyi alamamaya duygusal olarak o kadar koşullanmıştım ki, biriyle karşılaştığımda korku içinde oluyordum. Eğer 20 yıl sevgi almamaya alıştığın ve bunu olağanlaştırdığın bir durumda yaşayınca, ihtiyaçlarını zorla karşılamaya çalışmayı, kötü davranmayı ya da trip atmayı öğreniyorsun.  Sanki yetişkin bedeninde bir çocuk gibi oluyorsun. Biliyorsunuz çocuklar eğer ebeveynleri kendilerine ilgi göstermiyorsa, hayatlarına dahil olmuyorlarsa kötü davranışlar ile ilgi veya eksik gördükleri şey neyse onu almaya çalışırlar.

20’li yaşlarımın başında, gerçekten hoşlandığım kadınlarla  buluşmaya başladığımda, kafamın bir köşesinde her zaman korku vardı. Kafamın bir köşesinde bu sefer de işlerin yolunda gitmeyeceği konusunda bir korku ve inanç vardı. Beni gerçekten seven, romantik olarak hayatında olmak isteyen biri veya bu kişiyle birliktelik nasıl olur hiç bilmiyordum.

Arkadaş edinme konusunda bir problemim yoktu. Aslına bakarsanız bir sürü arkadaşım vardı. Arkadaşlarınızla karşılıklı tatmin için beraber iyi vakit geçirmeniz yeterli. Arkadaşlarımın olması güzeldi ama onların bana olan sevgilerine ihtiyacım yoktu. Kadın – erkek ilişkilerinde sevdiğim ve beni seven birine karşı ise büyük, muhtaçlık derecesinde bir ihtiyaç duyuyordum. Ama bunun mümkün olamayacağına öyle koşullanmıştım ki, korku ile karşımdakine zorla bir şeyler yaptırmaya çalışıyordum. Sürekli aramalar, sevdiğim kişiye yapışmak, vs. Onu kaybetmenin an meselesi olduğuna inandığımdan, tek odaklandığım şey bu kaybetme korkusu idi. Ve neye odaklanırsan o şeyin olma ihtimalini arttırıyorsun ve bir süre sonra korku ve inançların, kendi kendilerini gerçekleştiren kehanete dönüşüyorlar.

Eğer siz de benim 20li yaşlarımda olduğum gibi biriyseniz, öz kontrolünüzü sağlayacak ve devam ettirecek şekilde davranma alışkanlığını öğrenmelisiniz. Yani örneğin evhamlı hissetmeye başlayıp, size cevap vermekte 5 dakika gecikti diye karşınızdakinin telefonunu mesaj bombardımanına tutmak üzere olduğunuzda, derin bir nefes alıp geri çekilmelisiniz ve kendinize şunu söylemelisiniz: “Ben ona tekrar mesaj atmasam ve o bana mesaj atsa daha iyi olmaz mı?” Zira bu olayı bir tenis oyunu gibi görmelisiniz. Birini aradığınızda veya birine mesaj / email attığınızda o kişi size dönmezse biraz sağduyulu olun.  Belki meşgul, belki bir toplantıda, belki şarjı bitti, belki acil bir durum var.

Ya da belki siz onun hayatında düşük önceliğe sahipsiniz. Bu durumda ise sizin duruşunuz şu olmalı: “Ben birinin, sevdiğim birinin hayatında düşük öncelikli olmak istemiyorum, yüksek öncelikli olmak istiyorum.” Ama şunu da unutmayın, bu önceliği zorlayarak alamazsınız. Bunu sözle talep ederseniz, alamazsınız. Asıl duruşunuz bunu sizi düşük öncelikli  birinden talep etmek değil, sizi düşük öncelikli gören birini bırakıp yüksek öncelikli gören birini sevmektir.

Eğer biri size hemen geri dönmüyorsa, normal bir insan gibi davranın ve bunun iyi bir sebebi olduğunu varsayın. Karşınızdaki insana size mesaj atmak istemesi için zaman ve mesafe verin. Özellikle de bir erkek, birlikte olmak istediği kadına zaman ve mesafeyi vermeli zira bir kadının sizi merak etmek, sizinle ilgili düşünmek, sizin ne hissettiğinizi merak etmek, kendi ne hissediyor merak etmek (yani aşık olmak) için o zaman ve mesafeye ihtiyacı var! Bazı erkekler gerçekten de bir kadının kendilerine aşık olmasına izin vermiyorlar 🙂 Eğer kadının telefonunu mesaja boğarsanız, sürekli peşinde koşarsanız, kendinizi zorla onun hayatına sokmaya çalışırsanız, kolundan zorla tutup sizinle zorla zaman harcamaya zorlarsanız, onu suçlu hissettirmeye çalışırsanız (senin için bla bla yaptım sen benim için falan filan yapmıyorsun gibi), temel olarak kadınla sevgiye muhtaç çocuk gibi konuşursunuz. Bir çocuk gibi, “sevgiye ihtiyacım var, ama sen beni sevmiyorsun. Neyim yanlış, neyim kötü, beni neden sevmiyorsun ühü ühü ühü …” diye ağlıyorsunuz.

Bunu yaparsanız karşınızdaki eninde sonunda sizden soğur.  Zira siz bu davranışlarla farkında olmadan sürekli olarak “ben değersizim, seni hak etmiyorum ama yalvarırım bari sen sev beni” diye ağlıyorsunuz. Karşınızdakini bir kaideye koyuyorsunuz ve ona kraliçe gibi davranıyorsunuz. “Böyle soylu bir kraliçenin benim gibi sefil bir toprak kölesi ile zaman geçirmek istemeyeceğini biliyorum ama soylu efendim, bana 5 dakika bile olsa ayır lütfen.”

Yıllar önce çok güzel bir kadınla tanışmıştım. Bu kadın gerçekten çok güzeldi ama hayatımda gördüğüm en kendine güvensiz kadındı. Tanıştığımızda bir saat kadar konuşmuştuk ve birkaç kere de buluştuk. İlk konuşmamızda kaç kere “beni arayacaksın değil mi?” diye sordu inanamazsınız. “Doğru yazdın değil mi, o kağıdı kaybetme, vs.” Yanındaki kız arkadaşları onu rahatlatmaya ve bunu da mahvetmesin diye ona yardım etmeye çalışıyorlardı ama kız kendine hakim olamıyordu. İlk buluşmada öpüştük ve iyi vakit geçiriyorduk ama sürekli olarak onunla bir daha buluşmak istemeyeceğim korkusu ile konuşup hareket ediyordu.  Sonrasında telefonumu mesaj bombardımanına tuttu. Birkaç gün içerisinde onu bir daha görmek istemiyordum bile. Bu kız bazı kadınlarla nasıl davrandıysam bana öyle davranmıştı ve olayı onların gözünden görmemi sağladı.

Bu tür bir davranışın altındaki neden, sizin istediğiniz şeyi hak etmediğinize ve biri sizi şu an istiyor olsa bile bir süre sonra bir şekilde istememeye başlayacağına inanmanız. Bu inançlar kendi kendilerini gerçekleştiren kehanete dönüşür ve eğer bunlara sahipseniz ve bunlara karşı koymayı öğrenmezseniz, karşınızdaki kişiyi büyük bir çaba ile hayatınızdan kovalarsınız.

Şimdi daha önce telefonla da konuştuğum şu vakaya bakalım. Bu adam 40’ın üstünde ve işinde oldukça başarılı biri. Ama şimdi anlatacağı hikayedeki kadını hayatından dışarı nasıl kovaladığını izleyin.  Kadın onu önce friendzone’a attı ama ona tavsiye ettiğim gibi geri çekilince kadın onunla iletişime geçti. Fakat adam kendisine hakim olamayınca olayı yeniden mahvetti. Hem de görünen o ki bu sefer geri dönüşsüz bir şekilde mahvetti.

Koskoca adam 2 yaşında çocuk gibi öfke nöbetine giriyor ve resmen “ver oyuncaklarımı ben eve gidiyom, bir daha seninle oynamıyom” şeklinde davranıyor 🙂

Bir insanın size olan çekimini yok etmenin en hızlı yolu, aciz, evhamlı, sabırsız, kontrol manyağı ya da aşırı duygusal davranmaktır. Bu davranış, bir insanın kendisini yeterince değerli ya da sevilebilir hissetmediği, başından kaybettiği, istediğini elde edemeyeceği, vs. mesajlarını verecek şekilde düşünmesine ve davranmasına neden olan inanç sisteminin ve modelinin sonucudur. Bunlar nedeniyle ortaya çıkan kontrol manyağı, korku dolu ve çirkin davranışlar hemen herkese itici gelir. Kimsenin gerçekten kendisiyle birlikte olmak istemeyeceğine ve istediğini vermeyeceğine inanan insan, bu davranışlarla bu inancının gerçekleşmesine neden olur ve sonu gelmez bir kendi kendini gerçekleştiren kehanet sarmalında debelenir durur. 

Bu hikayedeki erkek, bir kadınla tanışıyor ve çekim duyuyor. Erkeğin doğum günü yaklaşıyor ve bu kadının doğum gününde yanında olmak isteyeceğini varsayıyor. Yani henüz ilişki içinde olmasalar bile sanki ilişkideymişler gibi davranmasını bekliyor. Bu mantıksız beklentisi kadın tarafından gerçekleştirilmeyince de öfkeleniyor ve öfke nöbetine giriyor. 40 yaş üstünde, yetişkin bir erkek olmasına rağmen 5 yaşında çocuk gibi öfke nöbetine giriyor ve bu davranışlarının sonuçları da pek tahmin edilemez değil.

Sana daha önce bahsettiğim kız vardı ya? Hani tatildeyken karşılaştığım ve 10 gün kadar tanıdığım? Senin tavsiyene uyup onunla iletişimi kestim.

En azından burada doğru olanı yapmışsın.

Onun birkaç arkadaşı ile eğlenmeye gittim ve en yakın arkadaşından hergün birkaç defa mesajlaştıklarını öğrendim.

Bu ne demek? Onun arkadaşlarıyla takılarak onun hakkında bilgi topluyorsun ve görünen o ki onun arkadaşları ile onun hakkında konuşuyorsun. Ne yapıyor, kiminle yapıyor öğrenmeye çalışıyorsun. Bu arkadaşları tüm yaptıklarını ona yetiştirecekler.  Sen ne yapıyorsun farkında mısın? Git kendine başka arkadaş bul, kendi arkadaşların ile takıl. Başkaları ile takıl. Bu hatayı birçok erkek yapıyor. Kızın arkadaşları ile takılarak kendilerini kızın hayatına zorla sokmaya çalışıyorlar.

Kız bir yere gitmişti ve döndükten 2 gün sonra bana “hey, nasılsın? Ben döndüm ve ofise gideceğim” diye mesaj attı. Gitmeden bana döndüğünde birgün izin alıp beni görmeyi deneyeceğini söylemişti.

Bakın hemen sinirlenecek bir şeyler arıyor zira kadının kendisini görmek istemeyeceğini varsayıyor. Buradan çıkacak enkazı görmek zor değil.

Hemen cevap yazdım. Çok meşguldüm, beni özledin mi yazdım. Zamanın olduğunda buluşalım ve eğlenelim dedim.

Cevap olarak yolculuğunda zor birkaç gün geçirdiğini ve ofiste önemli işleri olduğunu yazdı. İyi hissetmiyormuş ve gelince en yakın arkadaşı ile yemek ayarlamış. Şu sürekli mesajlaştığı arkadaşı ile.

Bu arada adamın ve kadının doğum günleri aynı hafta içinde.

Yazdıklarını görmezden geldim ve konuşmak için mesela Çarşamba bana gelsene yazdım.

Burada kızın kolundan zorla tutup onu zorla sana getirmeye çalışıyorsun. Oysa seni görmek istediğini varsayıp “müsait olduğunda görüşmek isterim” demen lazımdı. Kız eğer seni görmek isterse, sana zaman ayırır. Sen ne yapıyorsun? Seni görmek istemediğinden korktuğun için onu kontrol etmeye ve bir şeyleri zorla oldurmaya çalışıyorsun.

Sana güzel bir yemek hazırlarım ve sana bakarım 🙂 yazdım …

Bu bir davet değil bir zorlama.

Cevap olarak birkaç gün erken uyumam lazım yazdı. Seni anlıyorum, iş gezisinden sonra ben de çok yorgun oluyorum yazdım. “Israr yok, senin sıcak yüzünü yeniden görmek güzel. Baksana doğum günü hazırlıklarını bana bırak. Arkadaşınla konuşacağım.”

Kadının doğum gününü seninle geçirmek istediğini varsayıyorsun ve kendini zorla doğum gününe katmaya çalışıyorsun. Oysa senin “tamam, planların değişirse bana haber ver” deyip arkanı dönmen ve gitmen lazım.  Kendini kadının hayatına zorla yerleştirmeye çalışıyorsun ve onun hayatında gerçekte olduğundan daha önemli olmaya çalışıyorsun.

Salı günü yağmur yağacak, eğer trafik kötü olmazsa seni iş yerinde ziyaret edeyim.

Şimdi de onun iş yerine zorla gitmeye kalkıyorsun. Oysa senin bir kere kesin bir buluşma ayarlayıp eğer kabul edilmiyorsa fikrin değişirse / gelebilirsen beni ara” diyerek gitmen gerekiyor. Bu söylediklerin kesin buluşma planları bile değiller.

Kız seni Çarşamba ziyaret etmeye çalışacağım dedi. Ben de güzel, akşam yemekte iyi vakit geçireceğiz dedim.

Kız sana uğrayabilirim diyor sen ise … kadın ne diyor dinlemiyorsun bile.

Çarşamba sabahı bana mutlu yıllar mesajı attı. Ben de teşekkür ettim ve akşam görüşürüz yazdım. Akşam bana bir mail attı ve havanın çok yağmurlu olduğunu, taksi bulamadığını, ofiste kaldığını ve gelmeyi istemesine rağmen bu akşam gelemeyeceğini söyledi.

Ben “bugün doğum günüm. Gelmenin zor olmasını anlasam da bugün özel bir günüm ve seni kaç gündür görmüyorum.

Adamın içindeki 5 yaşındaki oğlan çocuğunun nasıl da öfke içinde ağladığını görebiliyorsunuz değil mi?

Beni umursamıyorsun ve sözlerinin bir anlamı yok. Bu haftasonu kızlarla iyi vakit geçirmeni diliyorum yazdım.

Offf offf …

Gitmeden önce iyi bir akşam geçirmiştik. Uzaktayken özellikle aramadı ama arkadaşı ile araşmaya devam etti.

Bu da sana kızın arkadaşı ile konuşmayı seninle konuşmaya tercih ettiğini ve senden uzak durduğunu söylemiyor? Neden senden uzak duruyor? Zira senin dramadan başka bir şey olmadığını biliyor.

Bana geleceğini söyledi ama gelemeyeceğini anlayınca aramak yerine mail atıyor. Bu kabul edilebilir bir davranış değil. Bunu bana birkaç kere daha yaptı. Onu görme ihtimali ile beni heyecanlandırıp daha sonra son dakikada ekti.

Bu da sana kızın davranışları ile seni görmek istemediğini açık açık gösterdiği anlamına geliyor. Aklı başında bir kadın senin gibi ağlak oğlan çocuğu ile görüşmeyi neden istesin ki?

Akşam evde sinir içinde bu kadını anlamaya çalışırken internette narsist kişilik bozukluğu diye bir şeye rastladım.

Yani başka bir deyişle kendi nevrotik davranışlarına kılıf bulmak için internette araştırma yaptın.

Bunu okudukça kızın bu problemin belirtilerini bana olan davranışlarında gösterdiğini anladım. Tamam onunla tanıştığımızdan beridir erkek gibi davranmıyorum ama  bence bu kadında narsist kişilik bozukluğu var.

Belki.  Ama sen ona sana ulaşması için gerekli boşluğu hiç vermedin zira sürekli olarak kadını bir şeyler yapmaya zorladın.

Bu sabah o kadar öfkeliydim ki ona narsist kişilik bozukluğu linkini gönderdim ve yardıma ihtiyacı olduğunu yazdım. Ayrıca ondaki anahtarları resepsiyona bırakmasını ve bir daha bana ulaşmamasını söyledim.

Haftasonu üç kızla buluşacağım ve onu aramaya niyetim yok. O bana ulaşırsa da bu bir sıcak bir soğuk davranışlarını çekebilir miyim bilmiyorum.

Kıza bu iş bitti demişsin yani bundan sonra araşmanın bir önemi yok.

Hem onu hem de beni değerlendirerek bu arıza kişinin peşinden koşmanın bir anlamı var mı bana söyler misin? Daha önce böyle birine rastlamamıştım. Onu asla aramam.

Onu bir daha aramaman muhtemelen onu çok mutlu edecektir. Senin ne yaptığını ve uygunsuz davranışlarını anlattım.  Yetişkin bir erkek gibi değil 5 yaşında bir çocuk gibi davranıyorsun. Üzgünüm ama gerçek bu.

Olur da sana ulaşırsa buluşmak istediğini var say ve kesin bir buluşma teklif et. Öyle bakarız, uğrarım, araşırız tarzı değil kesin bir buluşma. Bu olmuyorsa kesin bir tarih için uygun olursan bana haber ver de ve bırak git. Bir şeyler yapması için zorlama.

Kızın davranışları zaten seninle görüşmek istemediğini gösteriyor. Böyle atarlı davranan biri ile kim görüşmek ister ki? Bu aşamada bu iş geri dönüşsüz bitmişe benziyor. Bitti gitti dedikten sonra bu kızın araması düşük ihtimal.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Sorularınıza Patreon chat alanında daha hızlı cevap verebiliyorum.

Çeviri: Acting Neurotic Ruins Attraction & Respect

Bakire Kız Arayışı ve Evlilik | Bakire Kız Miti

Selamlar Dostlarım ben, Mr. Deer. Bu sefer konumuz Bakire kız miti. Konuyu Kırmızı Hap yazarı Karanlık Ruya ile birlikte ela alıyoruz. Erkeklerin neden evlilik için ilk kriteri bakireliktir? Bu strateji doğru mudur? Bir kadının geçmişi uzun dönemli ilişkide ne kadar önemdir? Geçmişini nasıl öğrenebiliriz, evelenmeyi düşündüğümüz bir kadında nelere dikkat etmeliyiz; Sorularını ve daha fazlasını aşağıdaki podcast de inceliyoruz.  İyi Seyirler!