Kırmızı Hap Mantığı: Öfke

Gelin bugün öfke hakkında konuşalım. Öfke, küçük bir kızgınlıktan yıkıcı bir öfke patlamasına uzanan seviyelere sahip bir insan duygusudur. İnsanda hem fizyolojik, hem de psikolojik değişikliklere neden olur, insanı kontrolü altına alabilir ya da insanın ileriye doğru hareket etmesini sağlayabilir.

Kırmızı hapa yöneltilen suçlamalardan en yaygını, kırmızı hapın erkekleri öfkelendirdiğidir. Bu suçlamaya göre kırmızı hap, erkekleri kadınlara karşı öfkelendirir ki uzun süredir bunun çok garip bir şey olduğunu düşünüyorum. Gerçekliği olduğu gibi görmeye başlamak, bir erkeği neden öfkelendiriyor? Bu kızgınlık evresi belki de doğal zira kırmızı hap bize uzun yıllardır aptal yerine konulduğumuzu gösteriyor. 9 – 5 çalışarak milyoner olacağı masalı satılmış ama emekli olma yaşı geldiğinde emekli olacak kadar bile parası olmadığını anlayan çalışanın karşılaşacağı öfke benzeri bir  şey bu.

Gerçeklikle karşılaşmak sizi yıllarınızı hatalı bir yönteme yıllarca kaynak ve zaman ayırdığınızı kabul etmeye zorlar ve aptal yerine konulduğunuzu kabul etmek zor bir şeydir. Öfkeyi aşmak için kişinin, geçmişte yaptığı tercihleri, kendisine sunulan bilgilere göre verdiğini ve karşılaşılan sonuçların kişinin başarısızlığından çok yanlış bilgilendirme sonucu olduğunu kabul etmesi gerekir.

Daha önce yazdığım gibi:

Kırmızı hap felsefesi ile karşılaşmanın ikinci aşaması, sıklıkla hissedilen öfkedir. Bazıları öfkelerini, “alfa siker / beta öder” cinsel stratejisi yüzünden genel olarak kadınlığa yöneltir, bazıları kendilerini doğru yetiştirmediği için babalarına yöneltir ya da bazılar yanlış bilgi yüzünden dünyaya kızgınlık duyarlar. Bir erkeğe bugüne kadar bir kadınla birlikte olmak için harcadığı kaynakların çoğunu, seks olmadan yaptığı 11 buluşma yaptıktan sonra kızdan “arkadaş kalalım” kelimelerini duymanın hüsranını, kadının “sağlayıcı erkek” algılarını harekete geçirmek ve bu nedenle ciddi ilişkiye karar verene kadar seksi ertelemek olarak kolayca açıkladığınızda, sadece kendisine değil, kadınlara ve her şeyi doğru yapıyorsun diye kendisini yanlış yönlendiren topluma öfke duyması normal bir reaksiyondur.

Bu, bir erkeğin birinin tek gecelik ilişkisi olarak değil de, annesinin kafasında babasının olmasını istediği  surete göre yetiştirilmesi şeklinde  bir asıl – vekil problemiydi. Erkek bu şekilde, kendisi için olabilecek en kötü fırsatı seçerken, sosyal grubu ve kadın için olabilecek en iyi fırsatı seçecek şekilde, sosyal programlamaya maruz kalmıştı. Bunun sonucunda da erkek, sadece herhangi bir yüzü olmayan toplum tarafından değil, en çok güvendiği insanlar tarafından kandırılmış hissedebilir.

En kötü farkındalık da, Matrix’in içinde uyuyan nüfus gibi, başka varlıkları güçlendirmek için kendi biyo enerjisini tükettiğidir. Mavi hap yapısı altında yaşayan erkek, ait olduğu toplum için kendi yaşam enerjisini yavaş yavaş tüketir.

Kısacası, erkek kandırılmış hisseder zira kendi hayali sistemini, en iyi senaryoda hatalı bilgilere ve en kötü senaryoda ise bilinçli bir şekilde yanlış yönlendirmek üzere kurulu bilgiler üzerine inşaa etmiştir. Hayatını iyi çocuk olarak ve toplumun sözde taptığı özelliklerin bir avatarı olursa, bu çabalarının ödüllendirileceğine inanarak geçirmiştir.

Kırmızı Hap ve Öfke

Ortalama bir beta erkeği düşünün. Bu erkeğe iyi çocuk , iyi çalışan, bilinçli bir vatandaş ve ahlaki açıdan bir örnek olmanın, kadınların kalbine giden yol olduğu söylenmiştir. Bu beta oyunu ona hayatı boyunca aralıklarla bir kız arkadaş kazandırır ve bu inancını güçlendirir. Ama bir yandan da sürekli olarak kadınların çoğunun, “götün teki” erkeklere yöneldiğini ve sonra da gelip kendi omzuna yaslanarak bu “göt herifler” hakkında ağladığını görür. Bu durum, içinde bir öfke doğmasına neden olur. Sonuçta kızlar onun omzunu kaybedilmiş alfalar için gözyaşı ile ıslatırlarken, ona ne kadar harika biri olduğunu ve onu alan kızın yaşadığını söylerlerken çekingen de olsa bu kızlara yürüdüğünde, “seni sadece arkadaş olarak görüyorum“, “arkadaşlığımıza zarar vermek istemiyorum” hatta bazen “seni kardeşim gibi görüyorum” gibi şeyler duyarlar. Bunun doğal sonucu ise bir miktar kızgınlıktır. Sonuçta erkeğin tümdengelen düşünce moduna göre, eğer kız kendisinin çok iyi bir erkek arkadaş olacağını düşünüyorsa, neden onu erkek arkadaş olarak kabul etmez ki? Neden o, sosyal programlamaya göre, “kötü” çocuğa koşar, kalbini kırar ve kendisine sadece ağlamaya gelir? Ama yine de kıza öfkelenemez zira onu gizli gizli sever ve ona hayrandır. Kız kendisini seçse, onunla beraber kurabilecekleri mükemmel aileyi, mükemmel evi, mükemmel hayatı hayat eder.

Bunun sonucunda da iyi çocuk, öfkesini kendisine, ailesine, arkadaşlarına ve topluma – kız hariç herkese – yöneltir. Ama sonra bu erkek “beni neden sevmiyor” gibi bir şey ararken, kırmızı hap ile tanışır ve kendisini tavşan yuvasının içine yuvarlanırken bulur.  Göklere çıkardığı, kafasında tanrıça yaptığı kızın, etten kemikten bir insan olduğunu anlar. Baldan şekerden ve olabilecek her güzel şeyden yaratılmış bir varlık değil, sadece bir insan olduğunu anlar. Erkeğin Afroditi, bildiğin Anna’dır.

Erkek aynı zamanda kendisinin “üremek” için bir partnerden çok, duygusal tampon ve buna benzer faydaları ile değerli biri olduğunu anlar. Özellikle de kadınların eğlenmelerine baktıkları parti yıllarında. Eğer 5-10 sene daha efendi bir erkek olarak beklerse, kız kötü çocuklardan bıkacaktır ve o da artık geriye ne kalmışsa ona sahip olabilir. Erkek kızın Jenny, kendisinin de Forest Gump olduğunun farkına varır.

Bunlar doğal olarak erkeğin öfkelenmesine neden olur. Ama yanlış bilgi ile hareket ettiğini, zamanının ve kaynaklarını yanlış kişilere harcadığını ve batık masraflarını kabul etmek yerine, tam bir aptal yerine konulduğuna karar verir. Bunu kafasında çevirip durur ve kendisine kızmak, bu öfkeyi kendisini daha değerli yapacak şeylere yönlendirmek, ağırlık kaldırmak, daha iyi giyinmek, kendini geliştirmek ve doğal yeteneklerinin gerçekleştirebileceğinin en iyisini gerçekleştirmeye çalışmak yerine, öfkesini kendisine değil, genel olarak kadınlara yönlendirir.

Kaybolan cennet

Erkeğin öfkesinde anlaşılmayacak bir şey yok. Sonuçta bu adam belki de on yıllarını, kendisini kadınların sevdiği söylenen erkeğe çevirmeye yatırdı. Aslında bu batık yatırımı kabul edebilirdi belki ama hayallerindeki geleceğin ve içselleştirdiği inançlarının yıkılmasını kabul edemez. Gelecek onun yalnızlığının yoldaşı ve kızların kötü çocuklara koşarken, kendi omzunda ağlarken, duygusal tampon görevini icra ederken kaçtığı pembe bir hayal olmuştur. Hayatı boyunca, kızın birinin ya da spesifik bir kızın birgün asıl kendisinin seçilmiş kişi olduğunu anlayacağını hayal etmiştir. Kafasında yarattığı ve ortalama bir romantik komediyi bile utanç içinde bırakacak hayal, onun sürekli olarak sığındığı, kendini avuttuğu mutlu cennetidir.

Kırmızı hap ise bu cenneti temellerinden dinamitleyip yok eder. Kırmızı hap erkeğe, kadının gelecek sigortası olmak için yaptığı onca yatırımın hiçbir değeri olmadığını anlatmakla kalmaz, aynı zamanda onunla ilgili kurduğu gelecek hayallarinin de bomboş olduğunu gösterir. “Ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar” diye bir gelecek ve mükemmel bir hayat olmayacaktır. En iyi ihtimalle erkek, kötü çocuklar artık kendisini kabul etmediği yıllarda, B planı olacaktır.  Tabii ki evlenebilirler, çocuk yapabilirler ama erkek hiçbir zaman o kötü çocuğun arzulandığı gibi arzulanmayacaktır. Kadın kendisini ona, o kötü çocuğa verdiği gibi vermeyecektir ve kadının içinde bir parça hep o kötü çocuğu hayal edecektir. Erkeğin hayali nasıl onunla sahip olacakları mükemmel gelecek ise, kadının hayali de kötü çocukla alternatif bir hayatta kurdukları mükemmel gelecektir. Bu erkeğin bir mücadelesine dönüşür: Kendi idealizmine inanmaya devam edebilseydi, güya kadın kötü çocuğun kendisine göre olmadığını anlayacaktı, erkek onun en iyisini alacaktı, mükemmel bir hayat, mükemmel çocuklar, mükemmel bir evlilik olacaktı ve erkek bu durumda acı çekmeye katlanabilecekti. Ama artık gerçeği görünce erkek, kadının en iyisinin başkasına verildiğini, kendisinin ise sağladığı kaynak ve güvenliği almak için verilen minimuma kaldığını anlayıp öfkeye kapılır.

Sonuçta erkek hayatını bir yalan üzerine kurmuştur ve hayatını kendisine değil içinde yaşadığı gruba fayda sağlayan bir yolda yürümüştür. Hayatı boyunca hayali bir mutlu gelecek için, şimdi ve burda kendisini mutsuz eden kararlar verip durmuştur. Çalışmak için partilere gitmemiş, tatil yerine staj yapmış, eğitimini karşılamak için sürekli yarı zamanlı çalışmış ve tüm şimdisini geleceği için harcamıştır. Ve bunların hepsi de boşaymış diye hisseder.

Özet ve Sonuç

Bir süre önce, savunma mekanizmaları ile ilgili bir yazı yazmıştım ve orada Yer Değiştirme mekanizmasını şöyle tanımlamıştım:

Yer değiştirme olarak bilinen savunma mekanizması, sizin başınıza iş açacak olan duyguların, hedefinden alınıp daha zararsız bir hedefe yönlendirilmesidir. Mesela, adam karısına kızgın olabilir ama kızgınlığını kendisinin yönetiminde çalışanlara yöneltir. Bir çalışana duyulan arzusunu karısına yöneltebilir. Temelde bu, duyguları bir hedeften diğerine aktarmaktır. Kişi başkasına olan kızgınlığını kendisine de yöneltebilir ve böylece kendisine zarar verebilir.

Kırmızı hapı “KH benim kadınlarla ilişki yaşamamı imkansız hale getiriyor zira beni kadınlara karşı kızgın yapıyor” ya da “kh kadınlardan sürekli olarak şüphe etmeme neden oluyor” gibi bahanelerle reddeden erkekler, öfkelerini kırmızı hap teorilerine yönlendiriyorlar. Sonuçta öfkeyi internette yazı yazan bir grup adama yönlendirmek, kendine, ailene veya eski kız arkadaşına yönlendirmekten daha kolay. Ya da bunların hepsi, gerçeği öğrendikten sonra kendini güvensiz bir ortamda hissettiğini itiraf etmekten daha kolay: Onun ilk tercihi misin yoksa eğlence bitince aldığı teselli ödülü mü?

Hayat boyu yapılan kötü yatırımın farkına vardıktan sonra erkeğin öfkelenmesi anlaşılır bir şey. Sonuçta aileleri, arkadaşları, toplum ve kadınlar onlara bir metodoloji verdi ve bu metodoloji de erkeğin çıkarlarına karşıydı. Ama Hanlon’un Usturası (Hanlon’s Razor) kuralına göre “bir şeyi aptallıkla açıklayabiliyorsan, kötülükle açıklama” der.  Çoğu beta erkek size aşılanan yanlış bilgiden daha iyisini bilmiyor ve ailedeki kadınların odaklandıkları şey gelecekte kadınlara arzu mıknatısı değil, gelinleri için harika bir koca yaratmak. Erkeğin ailesindeki kadınlar, solipsizme ve bağlama göre davranıyorlar. Verdikleri tavsiyeler kendi ihtiyaçlarına ve kendi ilişkilerindeki problemlere göre şekilleniyor.  Çoğu erkeğin çevresi, kırmızı hapı bilmiyor. “Doğal” erkekler ile arkadaş şanslı azınlık ise zaten kırmızı hapı aramıyorlar bile. Çevrelerindeki adamlara bakarak öğreniyorlar.

Öfke ile en çok boğuşmak zorunda kalan erkekler, en idealist, en sert ahlakçı ve geçmiş odaklı olanlar. Daha önce burada, Akrep ve Kurbağa hikayesini anlatmıştım.

Akrep ve Kurbağa

Akrep ile kurbağa, dere kenarında karşılaşmışlar. Akrep kurbağadan kendisini karşıya geçirmesini istemiş. Kurbağa, “beni sokmayacağını nereden bileceğim?” deyince akrep, “eğer seni sokarsam ben de ölürüm” demiş.

Bu cevabı yeterli bulan kurbağa, akrebi almış sırtına ve dereyi yüzerek geçmeye başlamış. Tam derenin ortasına geldiklerinde, akrep kurbağayı sokmuş. Kurbağa felç olup dibe batarken, ikisinin de boğularak öleceğinin bilincinde, son nefesini vermeden sormuş, “neden?”

Akrep de, “ne yapayım, benim doğam bu!” demiş.

Bu hikayeden çıkarılacak ders, kurbağanın akrebe kızamayacağı zira akrebin doğasının tasarımına göre hareket ettiğidir. Bunun yanında kurbağanın, kendi doğal dürtüsünü, akrepten kaçmayı, ihmal ettiğini de unutmamak gerekir. Büyürken kendi perspektifini sürekli olarak canlı tutan her erkek, kadınların sosyal normların dikte ettiği “iyi çocuk” protatipine tamamen zıt adamlara aktığını gözlemleyebilir. Dinin ve tutucu sosyal değerlerin, bu eğilimi frenlediğini iddia edebilirsiniz ama bu nereye kadar mümkün ki? Kadın doğası son 100 yılda pek fazla değişmedi ama onu saklama zorunluluğu çok değişti. Dürüst olmak gerekirse, bazı sosyal muhafazakarların kafalarındaki geçmiş dünyanın geçmişte varolduğuna da emin değilim zira “çocuklar postacıya / sütçüye benziyor” şakası, postacılar ve sütçüler varolduğundan beridir var.

KH farkındalığı, erkeklerin çok farklı şekilde davranmalarına neden oluyor. Bazıları öfkelerini, kendilerini daha iyi versiyonları haline getirmek ve istediklerini alabilecek şekilde gelilmek için kullanıyorlar ki kırmızı hapın çekirdeği budur. Arzu ettikleri hayatı gerçekleştirmek için yeterince değer ve güç inşaa etmek, geçmişin, şimdinin ve daha önemlisi geleceğin tüm sorumluluğunu kabul etmek. Bu arzu edilen hayat artık ne ise: bir aile babası ya da bir playboy olmak gibi. Bazıları ise, her türlü yöntemi kullanarak yatabildikleri kadar kadınla yatarak öfkelerini yatıştırmaya çalışıyorlar. Ama göze göz mantığının, tüm dünyayı kör edebileceği gerçeğini unutmamak lazım. Diğer bir alternatif ise erkekleri suçlamak, başka erkekleri ahlak oyunları ile, duyguları cezbederek, korku ve utandırma ile cezalandırmaya çalışmak ve “kız kardeşlerin” koruyucusu olmak. Bunlar, kendi çıkarlarını kenara bırakan, toplumun ve kadınların çıkarları için feda eden erkekler.

Benim öfke, öfkenin nedeni ve erkeklerin bu aşamadan nasıl geçtiği ile ilgili tezim bu. Şu an öfkeli olanlarınız hala buradaysanız, size neden öfkeli olduğunuzu söyleyeceğim. Öfkelisiniz çünkü kafanızda yarattığınız, fantezi dünyasını, idealize edilmiş hayali bırakmadınız. Kadınlara öfkelisiniz zira kadınların gerçekliği, kafanızda canlandırdığınız idealize edilmiş kadın versiyonuna uymuyor.

Zor you seçip, masalları bırakabilirsiniz ve böylece öfkeniz azalır ve siz de ilerlemeye başlayabilirsiniz. Öfkenizi, daha güçlü, daha değerli, opsiyonları olan ve kendi kaderini belirleyen bir erkek olmak için yakıt haline getirebilirsiniz. Gerçek şu ki öfkenin varoluş nedeni bu zaten: erkeği konfor alanından çıkarıp harekete geçirmek.

Eğer zor yolu yürümeyi reddederseniz, tam olarak iki opsiyonunuz var:

A) Matrix’e geri dönersiniz ve inandığınız masalları öğrendiklerinizi unutmaya çalışarak yeniden inşaa etmeye çalışabilirsiniz. Ama bu durumda beyninizin bir köşesinde gerçeklik sizi rahatsız edecek ya da siz utandırma, korkutma, görev hatırlatma, duygusal çağrılar ve ahlak ile matrixe geri dönmeyen erkekleri dogmatik bir şekilde cezalandırmaya çalışacaksınız.

B) Katı bir MGTOW yoluna girip kadınlarla iletişimi kesebilirsiniz.

Zehirinizi siz seçin.

Çeviri: Red Pill Logic: Anger

Kendi Kırmızı Hap Vaka Analizim

Bu yazıda kendi kırmızı hap vaka analimizi yapacağım 🙂

2 yıldır beraber olduğum Ukraynalı kız arkadaşım (Son yıllarda her yaz tatile Antalya’ya giderim ve oradaki yabancı hatunlarla daygame’den tanışırım, bu kızla da o şekilde tanıştım) ilerleyen yaşından kaynaklanan evlenme telaşı içindeydi. Bir yandan da daha iyi bir hayat için Türkiye’ye taşınmak ve burada çalışmak istiyordu. Kendisine evlenme konusunda pek yardımcı olmadığım için sonunda bana “ara vermek” 🙂 istediğini söyledi. Bu beklentilerini karşılayamadığım ve artık bana dert olmaya başladığı için ayrılmak benim için de güzel bir seçenekti ve buna itiraz etmedim. Zaten itiraz etmiş olsam da sonuç değişmezdi.

Onunla bir daha hiçbir şekilde iletişime geçmedim. 6 ay kadar sonra bana ulaştı. Bana neden haber verdiğini bilmediğini ama Antalya’ya taşınıyor olduğunu ve orada iş arayacağını söyledi. Benimle güzel giden ilişkisini mahvettiğini de ekledi.

Yaşı gereği olan bu telaşının (kadınların duvara toslama evresi) yanında ona gelecek vadetmeyen bana daha fazla zaman ayırmak istememesini anlayışla karşılaşmıştım zaten. Şimdi tam olarak neler dediğini hatırlamıyorum ama kız aslında benden bayağı kavgalı ve saldırganlaşarak ayrılmıştı. Ben de bu ilişki miadını doldurduğu için ona ulaşmamıştım bile. Aslına bakarsanız bu kadar kavgalı giden bir kızın bana ulaşmasına şaşırmıştım. Demek ki “no contact” yapınca bu durumdayken bile ulaşabiliyorlarmış. Neyse, Antalya’da ev tuttuğunu ve olurda görüşme şansımız olursa çok sevineceğinden bahsediyordu.

Ben de o sıralar motosikletle yarım Türkiye turu yapmak üzereydim ve rotam Antalya’dan da geçiyordu. Yanına uğrayacağımı söyledim. 1 ay sonra yanına gidene kadar zaten konuşmadık. Arada “ne zaman geliyorsun?” diye soruyordu. Sonunda oturduğu eve gittim, ben yakınlaşmak istedim ama aramızda bir şey olmadı. Artık arkadaş olduğumuzu söyledi. Ben biraz zorlayınca yeni bir ilişkiden çıktığını söyledi. Tabi böylesine gözden çıkardığım bir kız da olsa, hatırı sayılır bir geçmişim olan bir kızın başka bir erkekle olduğunu duymak beni biraz sarstı. Çıkıp gittim. Antalya’ya tatil için gitmiştim, yeni yabancı kızlarla tanışmak için bu her sene benim için kaçırılmayacak bir fırsattı. Bu tatili zaten eski sevgilimle harcamak istemiyordum. Ona gitme amacım da bir skordu sadece.

Neyse… Kıza benden sonra başka bir erkekle beraber olduğu için artık onunla bir ilişkiye başlamamızın imkansız olduğunu ve bunu kabul etmeyeceğimi söyledim. Kız “bu durumu anlamıyorum, seni bekleyemezdim ki tabi ki kendime bir ilişki arayacaktım. Ne önemi var ki başka biriyle beraber olmuş olmamın ?” gibi konuştu.

Kırmızı Hapta kızların sizle ilişkilerine “ara vermek” istediklerini söyleyerek başka erkeklerle beraber olup, umduklarını bulamayınca tekrar size dönmek istemeleri çokça işlenen bir konudur. Ama bir erkeğin bu noktada doğru seçimi yapması için kırmızı hap okumasına gerek yok. İçgüdüsel olarak onu kabul etmemeniz gerektiğini biliyorsunuz çünkü bu durumu mideniz kaldırmıyor. Artık başka birinin olmuş eski sevgilinizi kabul etmek kendinize aşırı bir saygısızlık olarak geliyor. Ben de bu durumu söyledim, tabi ki salağa yattı. Güya bu durumda nasıl bir yanlışlık olduğunu anlayamıyordu. Kız başka limanlara açılmıştı ama aradığını bulamamıştı. Şimdi ayrıldığı liman ona daha mantıklı geliyordu. Alternatifsiz bir erkek bu durumda onu kabul ederdi tabi. Bir erkek için onu tekrar kabul etmenin gurur kırıcılığını yaşamaktansa elime kadın eli değmemesi daha güzel bir seçenek.

Antalya’ya geliş amacım tatil yapmanın yanı sıra rus ve ukraynalı kızlarla tanışmak demiştim. Artık hangisi denk gelirse :)… Bu kızla görüşmemizden 1 gün sonra daygame (gündüz oyunu) sayesinde bir otelde animatör olarak çalışan Kiev’li bir kızla tanıştım. Avm’de gezerken kızı gördüm, biraz muhabbetten sonra Starbucks’ta kahve içmeye davet etim ve kabul etti. Akşamına bu kızla canlı müzik dinlemeye gitmek falan derken bayağı eğlendik. Tabi samimi fotolarımız da oldu. Fotoğraflardan birinde Antalya’daki tarihi Hadrian kapısının önünde kızla ayakta ve yan yana poz verirken, ben kızın belinden tuttum, kızda bir dizini kırıp bacağını kaldıraraktan benim vücuduma yapıştırdı. Dansçı olduğu için bu tarz hareketlerde kıvraktı 🙂 Tabi bu fotoğrafı hemen instagrama attım.

Normalde benden ayrılınca eski kız arkadaşımı instagramdan engellemiştim ancak dün gene onunla instagramda ekleşmiştik. Beklediğim üzere bu fotoğrafı görür görmez bana mesaj attı. Bana tekrar bir ilişki için şans vermek istemiş güya, ama şimdi gerçek yüzümü görmüş. Yeni kız arkadaşımla mutluluklar diliyormuş falan. Böyle diyordu.

Bu kız onun benden sonra başka bir adamla olmasının onunla bir ilişki kurmamı net olarak engelleyecek olması durumunu bir türlü anlamıyordu. Yani hayal dünyasında geziyordu. Ya da anlamamazlıktan geliyordu! Ne de olsa birçok kadın bir erkeği ne kadar betalaştırabileceklerini görmek için bu tarz şeyleri hobi olarak dibine kadar denerler.

Neyse bu yeni ve güzel dansçı Ukraynalıyla takılınca eski kız arkadaşımın başka bir adamla beraber olması fikrinin rahatsız ediciliğinden ışık hızında uzaklaştım. Onun bana geri dönerek ilişkiyi altın tepside gibi sunma durumuna da güzel bir cevap vermiş oldum.

Kırmızı hapı bilmesem, kızlarla tanışmayı (daygame) bilmesem ve kadınlarla tecrübesiz bir erkek olsam kabus bir senaryo yaşamam çok olasıydı. Oysa oldukça sarsıcı olabilecek bu olayı çok hızlı atlatmayı başarmıştım.

Öncelikle bu kız beni bırakıp gittiğinde alternatif yaratabileceğime güvenim olmasaydı ona daha fazla yapışırdım. Sonrasında no contact yapamayarak onu arar ve reddedilirdim. Ve bana ulaşmasına fırsat vermemiş olurdum. En önemlisi başka bir adamla takılıp, umduğunu bulamayarak bana geri gelmek istediğinde bunu kabul etmek durumunda kalabilirdim. Başka kızlarla hızlı bir şekilde tanışarak kafamı bana değer veren başka kızlara odaklayamazdım ve tatilim zehir olurdu. Mutlu tatil anıları biriktiremeden eve dönerdim.

Sonuçta benim de başıma kırmızı hap camiasında yaygın olarak yaşanan bir olay geldi. Ve kadınların başka limanlara açılıp tekrar eski sevgilisine geri dönüp erkeği betalaştırması gibi şeyleri kestirebiliyordum. Aslına bakarsanız bu olayı ilk elden kırmızı hapta okumamıştım, başıma geldikten sonra bu konseptten Dr.Redpill’in youtube kanalında bahsettiğini duydum. Bu yalnızca içgüdüsel olarak reddettiğim bir durumdu. Duygusal olarak yıkılmamak ve başka kızlarla tanışma becerimin yüksek olması da beni güçlü kıldı.

Diğer tanıştığım Kiev’li kızla olan macerayı bir sonraki yazımda anlatacağım.

Yazar: Secret

Hemen her sene Antalya’da dünyanın en güzel kızlarıyla tanışıyorum. Gerçekten öyleler. 5 yıldızlı otellere ya da gece kulüplerine gitmeme gerek kalmıyor. Tek yapmam gereken güneş yanığı olmamaya dikkat etmek 🙂 Tabi ki bunları daygame sayesinde yapıyorum. Daygame konusunda bildiklerimi mezara götürmek istemediğim için bu konuyla ilgilenenler için detaylı bir eğitim seti hazırladım. Şimdiye kadar çok beğenildi. İsterseniz buradan inceleyebilirsiniz.

Stoacılık üzerine

Stoacılık ve stoik olmak, birçok durumda sıklıkla karşıma çıkan şeyler ama insanların bu konuda, kendilerine sorun çıkaracak ölçüde bir kafa karışıklığı var. Bize “erkek adam duygularını göstermez” denir. Bazı insanların, erkekler ile ilgili yanlış anladığı şey, kadınların aksine erkeklerin, duygularını dışarıya göstermediklerini düşünmektir. Buna (İngilizce’de) “stoik” olmak denir ve dışarda sakin iken aslında içeride patlamaya hazır bir volkan saklamak gibi düşünülür. Oysa bu, stoacılığın tamamen yanlış yorumlanmasıdır. Ne yazık ki bu yanlış yorum, günümüz Batı dünyasında çok yaygın.

Merriam-Webster’deki basit “stoik” tanımı şu:

olanları şikayet etmeden ve duygusal tepki vermeden kabul eden kimse

Ama aynı kaynakta terimin tam açıklamasına bakarsak, şunu görebiliriz:

Milattan önce 300 yıllarında Kıbrıslı Zenon tarafından kurulan, bilge kişinin tutkuların tutsaklığından kurtulmuş, neşe ve acı ile sarsılmayan, doğa yasalarına itaat eden biri olduğunu söyleyen bir felsefe okulu 

Bu ikincisi daha doğru bir tanım ve bir şeyden yoksun olmayı değil kontrolü ima ediyor. Marcus Aurelius’un Meditasyonlar kitabından alıntılanan şu cümleye bakarsak, fark daha da iyi ortaya çıkıyor:

Dışsal bir şey tarafından strese maruz kaldığınızda, acı bu şeyin kendisi yüzünden değil, o şey hakkındaki değerlendirmenizden ortaya çıkar ve siz bu değerlendirmeyi istediğiniz zaman hükümsüz kılabilirsiniz.

Marcus Aurelius burada, duyguların dışsal şeylerden değil, bizim bunlara verdiğimiz tepkilerden kaynaklandığını söylüyor. Tepkilerimiz üzerinde kontrolümüz olduğu için, duygularımızı da kontrol edebiliriz diyor. Burada vurgulanan duyguların kontrolü, olmaması değil.

Seneca’da bunu destekliyor:

“Fethedilemez olan, zihnin gücüdür.”

Burada vurgulanan, kişinin kendisini kontrol edebilmesidir, dışındaki dünyayı değil. Stoacılar insanın akla, konsantre olmaya ve kendi duygularını dönüştürecek şekilde derin düşünmeye bel bağlaması gerektiğini ve böylece de dünyayı berrak bir algı ve içsel sükunet ile görebileceklerini düşündüler. Batı dünyasındaki günümüz çarpıtması ise, dışsal sakinliği, içsel sakinlik ile karıştırıyor ve stoacı sakinliği yüzeysel olarak görüyor. Bunu tabii, modern Batı kültürünün imaj merkezli olmasına bağlayabiliriz.

Stoacılığı anlayabiliyor görünen az sayıdaki modern yazardan biri olan Nassim Nicholas Taleb şöyle diyor:

Stoacı, korkuyu ihtiyata, acıyı dönüşüme, hataları yeniden başlamaya, arzuları ise girişime dönüştüren kişidir.

Stoacılığın özü budur. Duyguların varolmaması değil ama duyguların aksiyona dönüştürülmesi ve bunu yaparken de berrak bir zihne sahip olunması. Burada yaptığımız 3 alıntının 3 ana mesajı var:

A) Dışsal olanın içsel durumuna hükmetmesine izin verme. (Aurelius)

B) İç benliğinin kontrolünü elinde tut. (Seneca)

C) Hissettiklerini aksiyona dönüştür. (Taleb)

O zaman Stoacı düşüncenin temeli, duygularının farkında olmak ve böylece onları kontrol etmektir. Zira farkında olmadığınız bir şeyi kontrol altında tutamazsınız.  İç benliğinizi kontrol altında tutarak ve mantıklı yargılar ile öz kontrolünüzü kullanarak içinizdeki çalkantıyı, bu çalkantıyı dışsal aksiyonlar için yakıt olarak harcayıp,  iç sükunete çevirmektir.

Çevresel güçler iç huzurunuzu tehdit ettiklerinde, öz kontrolü bir an önce elinize alın ve kontrolü kaybettiğiniz zamanı en aza indirin. Ahenki yeniden yakalama alışkanlığı, sizin bu konudaki ustalığınızı arttıracaktır. Marcus Aurelius – Meditations

Burada açıkça ifade edilen şey, sarsılacaksınız ama önemli olan kendinizi toparlamanız değil, kendinizi toparlamayı, kendini toparlamada usta olacak şekilde yapmanız.

Bu kavrama Epictetus’da değiniyor:

Şunu unutmayın: Size vurulması, aşağılanmanız ya da zarar görmeniz yetmez, sizin de zarar gördüğünüze inanmanız lazım. Biri sizi tahrik etmeyi başarırsa, zihninizin bu provokasyona suç ortağı olduğunu unutmayın. Bu nedenle de, etkilere fevri şekilde tepki vermemek çok önemlidir; tepki vermeden bir anlığına da olsa durun. Bunu yaparsanız, kontrolü elden kaçırmamanın daha kolay olduğunu göreceksiniz.

Bu alıntı aynı zamanda algıyı, Stoacı felsefenin merkezi ilkelerinden biri olarak tanıtıyor. Tepkiyi ve fevri doğamızı durdurarak, kendi kontrolümüzü ve dışsal olan üzerindeki etkimizi güçlendirecek şekilde davranabiliriz.

Stoacılığın günümüzdeki değeri ve Kırmızı Hap Felsefesi ile bağlantısı

Günümüzde dışsal olanın, bizi tarihte eşi benzeri görülmemiş şekilde derin ve sürekli olarak etkilediği bir toplumda yaşıyoruz. Antik filozoflar kendi arka bahçelerindeki çatışmalara ve kendi komşuları ile olan tartışmalara aşinaydılar. Biz ise 7/24, haberlerin, internet sitelerinin ve sosyal medyanın dışsal imgelerinin saldırısı altındayız.

Çoğumuzun haritada bile gösteremeyeceği yerlerde meydana gelen savaşları izliyoruz. Neyi yapmamız, nasıl yapmamız ve neden yapmamız konusunda sürekli olarak yargı ve fikir saldırısı altındayız. Bu noktada Stoacılık, daha önce hiç görülmemiş seviyede olan bu duyusal imgelerin sellerini alıp, aksiyon ve güce dönüştürmenize olanak verebilir.

Stoacılığın modern insan için en büyük faydası ise muhtemelen, Dark Triad’ın Kevin Dutton gibi yazarlarca ortaya konan faydalarını taklit etmenizi sağlamasıdır. Karşınızdaki kişi duygusal kontrolü kaybettiğinde, siz akılcı ve sakin kaldığınız sürece, avantajlı olan siz olursunuz.

Yazıyı, gelmiş geçmiş en büyük Stoacılardan biri olan Otto Frank’ın söylediği, duyduğum en güçlü sözlerden biri ile bitireceğim:

Zihninizi dört duvara arasına, zincirlere ve kilitlere hapsedemezler.

Çeviri: Musings on Stoicism

Erkek Adam Soru Cevap – Youtube yorumlarında kalan sorular

Youtube kanalımızda sorulan ve orada kalan soru – cevapları buraya taşıyorum. Zaman zaman sosyal medyada geçen soru – cevapları siteye taşıyacağım. Anladığım kadarıyla sitenin soru – cevap kısımları, en az yazıların kendisi kadar ilgiyle takip ediliyorlar:

***

“Mahmut abi, bir kızın kıskandırma shit testlerini geçtikçe kızın onu kıskandığımı anlayana kadar bu testlerin sıklığını ve büyüklüğünü artırması durumu normal mi ?”

Shit test ile ilgili anlamanız gereken şeylerden biri, bunların belli bir sınırı aşması durumda kızın şansını kaybetmesi gerekliliği. Yani kız yüzünüze tükürse “yarabbi şükür shit test” demeyeceksiniz. Sıklık ve büyüklük artıyorsa bir yerde kızın kıçına tekmeyi basmanız lazım.

Senin durumuna gelelim. Şimdi burada iki durum olabilir:

(1) Eğer kıza yürüyorsan ve aranızda henüz cinsel / duygusal bir ilişki yoksa, kız muhtemelen sana shit test atmıyor. Seni kanka olarak görüyor ve her geçen gün daha fazla kanka olarak gördüğü için sana her geçen gün daha fazla şey anlatıyor. Bu durumda kızı tamamen bırak. Ya birden değere binersin ve senin peşine düşer (ama bu durumda da çok şans vermezsin) ya da seni kanka gören kızla boşa zaman harcamazsın.

Şunu unutmayın. Size ilgisi yüksek olan kız, size artan oranda shit test atmaya cesaret edemez.

(2) Eğer kızla cinsel / duygusal ilişkin varsa, kız ya arızadır ya da seninle casual takılıyordur.  Bu şekilde kıskandırmaya çalışan sevgili, rütbe düşümü gerektirir, bir daha yukarı çıkmamak üzere. Kızı tamamen bırakabilirsiniz de. Eğer kız casual ise, bırak anlatsın. Sen yemene bak.

***

Bir takipçi youtube’a yazmış:

Saat 2.53 olmuş ben hâlen bu videonu izliyorum o kadar seviyorum yani seni mahmut abi. Adamsın.

Beni sevmek yerine dinleseydin de 1100’den sonra ekrandan uzak durup en geç 11:30‘da yatsaydın. Gece vardiyan varsa onu bilemem.

***

Mahmut abi sevgilim bana haksız yere küfür edip engelledi , bende onu engelledim , 1 gün sonra engeli açtı ,bende açtım ama 3 gün geçti hâlâ yazmadı , cevap verirsen sevinirim uzun zamandır sıkı takipçinim.

Küfür eden kız özellikle de haksızsa ve engellemişse biter. Bence haklı olsa bile bitmesi lazım, küfür eden kızla ne işiniz var? Bu kız maalesef kendisini bitirmiş, zaten engellemiş de. Bu fırsatla hayatından çıkar ve bir daha da hayatına alma. Başka limanlara yönel. Sana yazsa da buluşma, görüşme, başından sav, yakandan düşür.

***

Abi ben kız arkadaşım olmasını gerçekten çok istiyorum, ama bi kızla o amaçla konuşmak için çıktığımda sebepsizce vazgeçiyorum. Eminim tek değilimdir, güzel bir konuşma konusu olabilir.

Alakalı bir diğer soru:

yks sürecinde karı kız meselerini nasıl halletmeliyiz sanırım set açma bağımlısı gibi bir şey oldum %80 istediğim kızı elde edebilecek gibi hissediyorum ve çabuk sıkılıyorum tamamen bırakmalı mıyım ?

Genç yaşta kız arkadaşının olmasını gerçekten çok istemen saçma, kızlarla cinsel ve duygusal ilişki istemen daha mantıklı. Şu sulu romantizmi bir  tarafa bırakırsak, sen sebepsizce vazgeçmiyorsun, reddedilme korkuna yeniliyorsun. Egonu kurtarnak için de sıkıldım, sarmadı, sebepsizce bıraktım, vs. gibi şeyler uydurup kendini kandırıyorsun.

İkinci çocuk da benzer durumda: “Ben var ya ben, istesem yapardım ama işte istemiyorum. Ah bir istesem var ya …” Egonuzun birincil işlevi, sizi rahat hissettirmek. O nedenle de böyle şeyler düşünmenizi sağlıyor. Bu durumda egonuza fazla kapılırsanız, zarar görürsünüz çünkü sizin egonuzca pışpışlanmanız, gerçekleri acı da olsa kavrayıp onlara göre harekete geçmenizi engeller.

Bu arada YSK sürecinde kız meselelerine bulaşmayın. O soruyu da yanıtlayayım. Kağıttan kaplan yazısına bakın.

Bazı erkeklerde bu durum, kızla azıcık ilerlese ve kız ilgili olsa da var. Yani geçmişte başında kendilerine ilgili kızları, hemen muhtaçlaşarak soğutup durdukları için, “hacı kız ilgiliydi ama sonra birden soğudum bıraktım” gibi de büyüklenerek konuşurlar. Ama aslolan korkudur. Yani birçok kızı ilişkiye girdikten sonra beğenmeyip bırakırsın, o sorun değil. Ama bu nedenle hiçbir kızla ilerlemiyorsan sebebi senin korkundur.

***

Bir kızı mükemmel olarak görme ve ondnan daha iyisini gelecekte bulamayacağını düşünmek (bir kız var ve beni böyle peşinden koşturuyor ) bu düşünceden nasıl vazgeçebilirim bu kızdan daha iyisi bulabilceğimi kendime nasıl anlatabilirim ? Duygusal kontrol güçle mi alakalı mahmut abi 2 3 cümle yazda kendime gelim gerekirse fırça at bana

Öncelikle muhtemelen bu kız var ama seni peşinden koşturmuyor. Seni istemiyor ama sen buna rağmen peşinde koşmaya devam ediyorsun.

Bu iş daha çok pratikle ilgili. Evet duygusal güç kontrolü gerekli ama duygusal güç kontrolünü kendi kendini telkin ederek veya okuyarak kazanamazsın. Kas gücünü kazandığın gibi ağırlık altına girerek kazanırsın. Yani duygusal olarak güçlü biri gibi davrandın mı, duygusal gücü olmayan biri olarak çok acı çekeceğin bir durumda, kendi isteğin ile ve ağlaya ağlaya, duygusal olarak güçlü biri gibi davranmayı seçerek acı çekerek kazanırsın. Ve sadece o anlarda kazanırsın. Okuduğun şeyler seni fazla dönüştürmez ama o anlarda ne yapacağını sana anlatır. Sen tam o anlarda acı çekmeyi seçerek dönüşüm konusunda sıçrama yaparsın.

Şimdi senin örneğine bakalım. Bu kızın yüzüne kapadığı ya da arada açar gibi yapıp içeriye almadığı  kapısına arkanı dönüp gitmen senin için çok zor. Sen duygusal olarak zayıf her erkek gibi, muhtaç ve aç bir şekilde çevresinde dolanıyorsun ve bunu da ah bu kız çok mükemmel gibi saçma sapan bahanelerle yapıyorsun. Ondan daha iyisini bulamam ise komik bir bahane zira sanki bunu bulabilmişsin de bırakacaksın gibi kendini avutmandan kaynaklanıyor. Sen muhtemelen bu kızla hiç beraber olmadın. Ama bir de şu var: Sen kendini dibe batırmadan, bir kızı mükemmel bir tanrıça yapamazsın. Senin şu anki halin gerçekten daha iyisini bulamaz. Aslında daha kötüsünü de bulamaz.

Her neyse, duygusal olarak güçlü bir adam ne yapardı? Bu kızı tamamen, geri dönüşsüz bırakırdı. Sen eğer duygusal güç kazanmak istiyorsan, bu kızın çok mükemmel olmadığını, aslında senin çok aşağıda olduğunu görmek istiyorsan, bu kızı ağlaya ağlaya bırakacaksın. Hayatından çıkaracaksın. Kendi gelse bile almayacaksın. Erkekliğe geçmek için, oneitisini sembolik olarak kurban edeceksin.

Bunu yaparsan, ilerde duygusal olarak güçlenebilirsin. Hem bu kızın yörüngesinde bir zavallı gibi döneyim, hem de duygusal olarak güçlü olayım diye bir şey istiyorsan, hem bütün gün Netflix izleyip hazır gıda tüketeyim, hem de sağlıklı ve iyi vücuda sahip bir erkek olayım gibi bir şey istiyorsun. Olmaz. Her geçen gün daha kötüye gidersin.

Bu kız senin hayatına beraber olman için girmedi. Bırakıp giderek erkekliğe geçişine yardımcı olmak için girdi.

***

abi şimdi 11 aylık samimiyetimin olan hoşlandığım kız geçen ekimde bana açıldı sevgili olduk geçen hafta da ayrıldık şimdi kız bana aniden hiç bir şey yokken soğuk yapmaya başladı bende yapmam gerekeni yaptım şimdi bana karşı hiç birşey hissetmiyormuş Eyvallah. Bu kızın 1-2 tane kız arkadaşı var şuan kızı bana karşı kışkırtmaya çalışıyolar beni aşağılamaya ve rezil etmeye çalışıyor bunlara karşı nasıl bi çizgi çekmeliyim.

Kız arkadaşlarının dolduruşuna gelebilen ve bu nedenle bir şans daha vermemen gereken kızla ayrıldığına göre, artık o kızlarla ilgili yapman gereken tek şey, hepsini hayatından çıkarıp kendi aralarında ne hale yerlerse yesin umursamamak.

***

Merhaba Play Türk diye bir kanal var Manüpulasyonla kız tavlamayı üstelik bunun bir öğreti olduğunu iddia ediyor. Kızları belirli tiplere bölüyor ve her bir kız tipini detaylı olarak analiz edip onlara nasıl davranmalısın gibi psikolojik taktikler veriyor birnevi nabza göre şerbet olayı. Sizin bu konudakı fikirlerinizi önemsiyorum. Yazım hatalarım olabilir şimdiden affola. Teşekkürler.

Kanalı bilmiyorum ve izlemedim o nedenle senin yazdığın yoruma göre fikir bildireceğim. Eski usül Pick up Artist genelde manipülasyondur. Kadınları analiz edip, sınıflandırma, NLP temelli manipülasyonlar, vs.

Benim bu konuda bir şansım oldu. PUA’ları bilmeden önce İlişki Sihirbazı ile tanıştım, Pook‘u okudum (2004 – 2005 civarı) ve başından itibaren odağım erkek adam olmak, kadınları değil erkek olmayı analiz etmek oldu. Kadınlar bizim için birer ayna olarak analiz ediliyorlar yoksa dikkat et saatlerce, “dokumacı kadınlar”, “yıkamacı kadınlar” vs. diye tartışmıyoruz.

Manipülasyon işe yarar mı? Kısa süreli olarak yatmak için eskiden çok işe yarıyordu ama bunlar filmlere bile girecek kadar bilinir olunca, kızlar bunları öğrendiler. Şimdi o kadar etkili olmadığını diye düşünüyorum. Dediğim gibi ben genel olarak bunlara hiçbir zaman sıcak bakmadım ve gereksiz olduklarını, aslolanın erkek adam olmak olduğunu düşünüyorum. Hele bir de NLP tabanlı manipülasyonlar var ki onlarla ilgili düşüncelerim tamamen negatif var.

***

Mahmut abi geçen günlerde geçen bir muhabbetten bahsetmek ve size danışmak istiyorum:

Ben: akşam parti var orda çok güzel kızlar olacak onlarla takılacağım

Kız : (alaycı bir gülüşle)sanki kızlar da seni bekliyordu gelse de eglensek diye

Böyle bir shit teste nasıl karşılık verilmeliydi abi cevaplarsan sevinirim.

Senin yaptığın manipülasyona girer ve genelde ters teper. Kızlara erişim olan adamlar bunu gizli yaparlar, erişimi olmayan adamlar ise erişimi varmış gibi laf yaparlar. Senin erişimin ne bilmem ama bu laf ile “benim kızlara erişimim yok” diyorsun. Kız söylemesi gerekeni söylemiş. Senin bu konuya hiç girmemen gerekiyordu.

Bugün şöyle bir tweet gördüm, onu da konuyla ilgili olduğu için bırakayım buraya:

Babam psikolog olarak derdi ki “oğlum, bir kişi sürekli bir özelliğini dile getiriyorsa, o özellik büyük olasılıkla onda yoktur.” Bir insan dürüst ise neden sürekli ben dürüstüm deme ihtiyacı duysun, bir insan ahlaklı ise neden sürekli hatırlatma yapma ihtiyacı duysun ki.

***

Belcikada yasiyorum, fransizca ingilizce ve turkce konusuyorum, turkiyedeki asgari ucretle kiyaslanamayacak para kazaniyorum ,25 yasinda, cevremdekilerin yakisikli diye tanimladigi birisiyim. Ben herhalde yuzde 20 nin icerisindeyim.

Bunların hepsine rağmen kadınlar konusunda çekingen, tutuk ve duygusal olarak zayıfsan değilsindir, bu konularda en azından normalsen öylesindir. Bir de hangi çöplüğün %20’sindesin onu da hesaba katman lazım. Boğaziçi Üniversitesinde okuyan adam mesela statü olarak genelin tepesinde olabilir ama sadece o okul içinde yürüyorsa (ki çoğu öyle yapıyor) orada %20’de mi acep? Sen de gelip TR’da yürüyorsan tamam ama senden binlerce kilometre uzaktaki pazarda tepede olmanın sana bir faydası var mı?

***

Benim kızlar hakında bir inancım var: Bana göre kızların çoğu ilgi peşinde yani karşıdaki erkekten hoşlanma numarası yapıp, dişiliğini kullanarak onun ilgisini sömürmek istiyor. Sırf bu inancım yüzümden kızlardan soğudum, kendimi aseksüel hissediyorum ve aşka olan inancım kalmadı belki yanlış düşünüyorumdur ama tecrübelerim bu yönde.

Bu inancın, senin ve senin gibi olan büyük çoğunluğun gerçekliği maalesef. Sen karşılaştığın her kızda bunu yaşıyorsun sanırım. Bunun sana işaret etmesi gereken şey, senin cinsel / duygusal olarak etkileşime değer olmadığın ve bu nedenle tek işe yarar tarafının ilgin olduğu gerçeği. Ama tabii bunun yerine “kızlar şöyle böyle” demek daha kolay. Zira şöyle böyle olmasalardı var ya … benim  gibi pırlantayı seçerlerdi ama işte şöyle böyle olduklarından seçmiyorlar.”

Ama maalesef tek bir cümleyle kendini ele veriyorsun: “aşka olan inancım kalmadı”. Masal dünyasındasın. Masal dünyasında yaşayan erkek zayıftır, gerçeklikte güçsüz kalır ve kadınlar için iticidir.

***

Abi ben şunu anlayamıyorum, kadın erkeğin çerçevesine girmeyi her halükarda arzular tamam. Fakat girmek istediği çerçevenin tanımı ne tam olarak? Yani çerçevenin %90’ı işi gücü oturtmak iyi paralar kazanmak mı? Örneğin mesleki bir işi olmayan fakat kendi hobileri, dostları, eğlenceleri olan 20’lik bir genç düşünelim (yaşını genç söyleme sebebim anca bu yaştaki bir insanın çalışmıyor olabileceği) kırmızı hapı da çerçeveyi de bildiğini varsayalım bu herifin çerçevesi olabilir mi? Yani ben çerçeveyi spesifik olarak sınıflandırmadım hiçbir zaman, genel anlamda kadının kendi uğraşları ve eğlenceleri olan bir erkek ile birlikte olması olarak yorumladım. Aklımda erkeğin %70 kendine %30 kadına odaklı olması olarak kaldı. Yanlış mı bu söylediklerim?

Çerçevenin dediklerinle hiçbir alakası yok. Kadının erkeğin çerçevesine girmesi demek, onu evin / ilişkinin direği, kaptan pilotu olarak görmesi demek.

İlişkiyi erkeğin yönlendirmesi demek yani. Spesifik tek bir örnek verme şansın var mı buna? Yani ilişkiyi yönlendirmeye.

Sadece yönlendirme değil sorumluluk da demek. Kaptan pilot – yardımcı pilot çok güzel açıklıyor aslında.

Mesela kız arkadaşının nasıl giyineceğini senin çerçeven belirler. Ben istediğimi giyerim diyorsa senin çerçevende değil. Ama genel hatları ile senin ne kadar açık giyineceğine ait çerçevenin içinde istediğini giyer.

iyi de bu kısıtlamak olmaz mı mesela? Yani kıza onu giyemezsin diyeceksin demediğini biliyorum ama örneklendirmen daha iyi olur söylediğin şeyleri. Misal kız elbise giymek istedi fakat elbise senin anlayışına göre kısa, kıza ne diyeceksin? Kız genel hatlarıyla senin çerçevende olsa bile reddedemez mi sonuçta? Aynı şekilde reddederse veya reddetmese bile bunu giymek istiyorum ama derse ne yapacaksın?

Kıza pek bir şey demeyeceksin. Kimseye çerçeveni dayatamazsın. Sen sınırlarını belli edeceksin, o ona uyacak. Uymuyorsa, zorla kısıtlamayacaksın, kızı salacaksın.

Ve evet bu bir kısıtlama. Bir kadının giyiminin açıklığı, dışarı verdiği cinsel sinyal şiddetini belirler. Bir erkeğin bu konuda çerçevesine uymayan hatun, uymamakta özgürdür ama erkek de kızı sevgili olarak tutmamamta özgürdür.

Kız giyim gibi önemli bir konuda senin çerçevende değilse, genel olarak çerçevende falan değildir. Kendini kandırırsın. Son sorunun cevabını yukarıda ve sitede verdim: Bir kız giyim gibi bir konuda dikleniyorsa, o kız çerçevesi olan bir erkekle sevgili olarak kalamaz.

Çerçevenin camiada pek takılmayan anlamı “kişinin kendisini (kendi ilke, ihtiyaç ve isteklerini) zihinsel dünyasının merkezine koyması”. Günümüzde erkeklerin çerçeve konusunda en çok sorun yaşadıkları yer burası. Kadınını ilke, ihtiyaç ve isteklerini merkeze koyması.

Çerçeve nedir? yazısından:

Bir erkeğin eğer bir kadınla ilişkiye girecekse ilk dikkat etmesi gereken şey, bağlılık sözü vermeden önce kendi çerçevesinin ilişkinin temel çerçevesi olacağını garantilemesidir. Tabii ki arada çevçeve dengesi kadın – erkek arasında gidip gelecektir ama toplamda ilişkinin teması erkek tarafından belirlenmeli ve şekillenmelidir.

Yukarıdaki genelde yanlış anlaşılır zira çerçevenin güç ile pek alakası olmamasına rağmen çerçeve güçmüş gibi algılanır ve böylece çerçeve kontrolü kafada zorbalık gibi canlandırılır. Fakat burada zorlama veya zorbalık yoktur. Her kadın, doğru adamın gelip kendi çerçevesi ile hayatına yön vermesini arzular. İkincisi ise çerçeve, duygusal ya da fiziksel şiddet veya duygusal manipülasyon ile değil, bir duruş alıp onu korumakla sağlanır ve korunur.

***

Mahmut abi diğer kişilere nazaran daha iyi bir tipim var 10 üzerinden 7 veya 8 gibisinden bakımlıyım ama bu 50 kg zarganalara kızlar yanılmak için giderken bize gelen yok fiziğim gayet iyi ve ama anlamıyorum neden

Şuradan başlayayım:

diğer kişilere nazaran daha iyi bir tipim var 10 üzerinden 7 veya 8 gibisinden bakımlıyım

Kadın olsan çok işine yarardı ama “maalesef” erkeksin. Tip önemli ama yanında erkek adamlığın, cesaretin, kendine güvenin falan olacak. Eğer oralarda eksiksen, istersen 10/10 adam ol, 50 kg ama kendine güvenli adam sana nal toplatır.

Günümüzde erkeklerin feminist propagandaya düşmesinin ve feminenleşmesinin en önemli sonuçlarından biri de, kadınları kendileri ile aynı sanmaları. Kendileri çoğunlukla tipe bakıyorlar ya, kadınlar da öyle olmalı! Ama durum bu değil. Erkeğin cinsel pazar değeri birçok şeyin toplamı.

Kadınlarla başarılı erkeklerin önemli bir kısmı, bu başarılarını desteklemek için hem kadınlar hem de çevrelerindeki kadınlardan anlamayan erkekler üzerinde bir ilüzyon yaratırlar. Bu adamlar mesela arka planda kızlara yürürler, defalarca reddedilirler, vs. ama bunları ustaca saklarlar ve sadece kızların kendilerine geldiği anları, başarılı oldukları kızları, vs. gösterirler.

Fakat işin pis tarafı şu ki bu adamlar sizi bilinçli olarak sözle de kandırırlar. Kızı gidip tavlamıştır mesela, bununla ne zaman tanıştın dedin mi, kendilerini çok çekici gösteren bir hikaye yazarlar. Atıyorum kıza yürümüş işi ısıtmıştır, kız senin de göreceğin şekilde pat diye geldiğinde ve oğlana düştüğünde sana “ya işte kendi geliyor hacı, başımdan da atamıyorum” gibi bir hikaye anlatırlar. Ya da belki geçmişte acısını çekip erkek adam olmuştur ama sana bunu doğal şeytan tüyü diye satar.

Bu adamlar burada bir taşla iki kuş vuruyorlar: Bir sizin moralinizi bozarak sizi olduğunu başarısız konumda tutuyorlar ve (2) çok revaçtaymış imajı ile daha da tercih edilir oluyorlar.

Siz kadınlarla başarılı olduğunuzda da bunu yapmalısınız. Zira bu önseçilimdir yani tercih edilen erkek imajı. Fakat işte sen kadınlardan anlamadığın ve tecrübesiz olduğun için, bu ilüzyonu yiyorsun.

 

Erkekadam Türkçe Podcast – Gürkanzone ve Freddie ile başarı zihin yapısı

Daha önce e-ticaret ve dijital pazarlama üzerine söyleşi yaptığımız Gürkanzone ile başarı, iş yapma ve girişimcilik zihin yapısını konuştuk.

Yayınları sitemizin Odysee kanalından ya da  spotify kanalından da izleyebilirsiniz.

Youtube yayını aşağıda. Bu yayını beğenerek ve youtube kanalına üye olarak yayınların daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz. İyi izlemeler.

“İyi” geçen ilk buluşmadan sonra yazmayan kız

Ekşi Sözlükte biri süper geçen bir buluşma sonrası yazmayan kadın diye bir başlık açmış ve ilişki uzmanı ekşici kardeşlerine fikirlerini sormuş. Bize sormamış ama burada bu soruya cevap vermeye çalışacağım ki okurlarımıza bir faydası olsun.

Şimdi öncelikle başlık çok iddialı. Bir buluşmanın süper geçmesinin kriteri eğlenip evlere dağılmak ise, buluşma sonrası seks yapıp sarılarak uyusa nasıl geçmiş olacaktı acaba? Zaten bazı ekşiciler de buna dikkat çekmişler:

süper geçmemiş –  tasasizpenguen

iş görüşmesi gibi. güzel geçtiğini sanırsın ama dönmezler – esmiyor01

Neyse, soruya gelelim:

uzun zamandır tanıdığım ve hoşlandığım kız ile uzun zaman sonra buluşma ayarladım ve onunla güzel bir akşam geçirdim.

Neden bu kadar bekledin ki? Hem tanışıyorsun, hem hoşlanıyorsun hem de harekete geçmiyorsun. Bütün bunlar kızın seni arkadaş olarak görmesine neden olabilir. Sen beklersen, beklemeyen biri kızla birlikte olur. Falan filan.

beraber biletli bir etkinliğe gittik ordan çıkışta yemek yedik.onu evine bırakana kadar yaklaşık 4-5 saat çok tatlı ve eğlenceli vakit geçirdik güzel sohbet ettik.

İlk buluşmada biletli etkinlik dediği sinema, konser gibi bir şey ise bu da yanlış. 2 saat oturup ekrana ya da sahneye bakıyorsun. Oysa iki saat konuşsanız, aranızda bir pozitif cinsel gerilim oluşsa çok daha iyi. Boşa giden birkaç saat alt tarafı ama ilk buluşmada önemli birkaç saat heba olmuş.

yeri geldi fiziksel temasta bulunduk(gülerken el ele değme, evine bıraktığım zaman sarılması vs.)

Gülerken el ele değme kino sayılabilir ama daha fazlası olabilirdi. Fakat burada asıl sorun sarılmak. Eve bıraktığınız kızı öpmüyorsanız sarılmayın. Sarılmayı iyi yönde işaret sayanlara şaşırıyorum. Sarılmak çok arkadaşça bir şey (öpüşmeden sarılmadan bahsediyorum). Aynı şekilde yanağa öpücük de öyle. Arkadaşça bir şey. Gerçi bizimkisi erkeklerin bile birbirlerini yanaktan öptüğü bir kültür (özellikle Batılıların bunu nasıl garip karşıladıklarını bileniniz vardır) o nedenle hadi ondan kaçamazsınız diyelim. Yine de günün sonunda arkadaşça sarılarak arkadaşız sinyalleri vermemen lazımdı.

bir dahaki buluşma için de sözleştik

Bu bir hata. Bir daha buluşacak mıyız, arayacak mı sorusu, bir kadının eve bıraktıktan sonra kendi kendine ve arkadaş mesajlaşmalarında iyi pişmesi için önemli bir malzeme. İlk buluşmada ya da herhangi bir buluşmada, bir sonraki buluşmayı ayarlamayın. Buluşmanın olduğu gece de ayarlamayın. Gerçi kadın sizden hoşlanmamışsa, bunu yaptınız diye hoşlanacağı yok ama sınırda bir yerde ise sizin istediğiniz tarafa gelmesi ya da ilgiliyse daha da ilgili olması için bu önemli. Fakat, eğer kızın kendisi bir sonraki buluşma için plan yapıyorsa, ona da çıkıp “bakarız güzelim” demeyin. Buluşmak için sözleşin ama bu sizden gelmesin.

hatta o efsane soru olan eve vardın mı sorusu da geldi ondan.

Güzel, burada doğru olanı yapıp kızı aramamış, kızdan mesaj gelmiş. Buluşma gecesi kızı aramayın. Ama o ararsa, aradığına sevindiğinizi saklamadan konuşun ya da mesajlaşın.

buraya kadar her şey süper.

Kullandığı kelimeler tesadüfen ağzından çıkmıyor maalesef. Buraya kadar iyi sayılabilecek bir buluşma olmuş ama sorun şu ki, kendi aşırı isteğini kıza yansıtıyor. Bu, buluşmada kendi farkına varmayacağı hatalar yapmasına neden olabilir.

Buluşmalarda kendi yüksek ilginizi karşınızdakinde görmeye çalışmayın. Gerçeği olduğu gibi – ne olduğundan iyi, ne de olduğundan kötü – görmeye çalışın.

Bu anlattığı buluşma, iyi bir buluşma ama bir sonrakinin olacağına dair bir işaret yok (sözleşmeleri hariç) ya da süper değil.

fakat bundan sonra tatsızlık başlıyor. ertesi gün onunla iletişimde kalmaya yazışarak devam etmek için konu açıp bir şeyler paylaşıyorum fakat çok soğuk ve kısa cevaplar veriyor.

Asıl hatayı da burada yapıyor. İlk buluşmanın ertesi günü kıza ulaşması normal hatta olması gereken. Bir 24 saat sonra mesela. AMA bu ulaşma, arkadaşın yaptığı gibi kızla zararsız tavşan mektup arkadaşı olmak şeklinde olmamalı. Arkadaş burada birden bire kıza kanka gibi davranmaya çalışıyor. Amacı tabii ki kızı sıcak tutmak ama bu tek başına kızı soğutacak bir zihin yapısı.

Şimdi tabii kız belki de gece nezaket gereği güler yüzlü kaldı, insani olarak iyi vakit geçirdi ama adamdan hoşlanmadı. Fakat yine de böyle davranmamalıydı. Yapması gereken şey normalde bir mesaj atıp dün geceden çok zevk aldığını yazmak ve … İşte buluşma günü bir sonraki buluşmayı ayarlamanın ikinci zararı geliyor. Zira burada “en kısa zamanda tekrar buluşmak” istediğini belirtip yer – gün – zaman buluşma ayarlamalıydı.

Burada buluşma zaten ayarlandığından “selam, dün seninle vakit geçirmekten çok keyif aldım, sözleştiğimiz yerde görüşmek üzere” yazabilirdi. Ve sonra kız ona yazmadan ya da 2-3 gün geçmeden yazmamalıydı.

konuşmak istemiyormuş havası yaratıyor. sanki o güzel akşamı hiç geçirmemişiz gibi davranıyor.

Şunu çok açık söylüyorum, eskiden telefonlarda mesaj uygulaması olmadığu zamanlarda ikinci buluşma ihtimali daha çok oluyordu. Eski kafalı diyeceksiniz ama bu mesaj uygulamaları erkekleri kadınlaştırıyor. Senin ne işin var mesajlaşma ile konuşma ile. İlk buluşmadan sonra ilişki peşine düşmesi gereken kadındır. Kadınlar mesajlaşmaya ve konuşmaya meraklıdır ve bunu yürütürler. Arkadaş burada kadın rolüne bürünmeye çalışıyor.

Bu kız adamın kız arkadaşı değil. Hergün mesajlaşmak zorunda değil. Duruma bakar mısınız? İlk buluşmadan sonra kız hayatına bakıyor, erkek mesajla, konuşma ile ilişki yürütme peşinde.

bu da benim aklımı kurcalayıp o akşam sonrası beslediğim güzel umutları bi tık yıkıyor.

Dünyanın “gizemlerinden” biri de, ilk buluşmadan sonra bir mesajla kıza ulaşıp sonra kendi hayatına bakan adamın, pembe hayaller, mavi umutlar besleyerek mesaj / konuşma ilişkisi bekleyen adamdan daha fazla iş yapacağı gerçeği.

İlk buluşma olmuş, ikinci buluşma ayarlanmış. Daha neden kızın uzaktan mesaj arkadaşı olmaya çalışırsın ki?

ne yapacağımı bilmiyorum ne yapılır bilmiyorum.

Bir şeyler yapmalıyım yanılgısı budur işte. Senin burada hiçbir şey yapman gerekmiyor. Tek yapman gereken kıza dediğim gibi mesaj atmak ve sonra buluşmak. Arada kız sana ulaşırsa muhabbet edersin, mesajlaşırsın. Kız 2 kere ulaşırsa bir kere de sen ulaşırsın. Ama mesaj / telefon kadın sahasıdır, o sahaya onun çabasıyla girersin, sen kadın olup o sahada top koşturmaya çalışmazsın.

Fakat oğlumuz bir kere “kaybediyorum, kız gidiyor, aman Allah’ım” moduna girdi mi artık bundan sonrası yokuş aşağı. Arkadaşın yazış şekli, kendinin de ödül olduğuna güvenen bir erkek adam gibi mi duruyor yoksa ödülü kaçıracağım tedirginliğinde bir erkek gibi mi duruyor? Arkadaşın zihin yapısı ki çoğu erkek böyle, şu son cümlelerinde açık seçik görülüyor:

biliyorum bu başlığın altı erkek kadın ilişkileri ile ilgili stratejik taktikler ile dolacak. sorun da bu zaten. hislerle hareket etmek gerekirken satranç mı oynanıyor bilmiyorum.

Bir erkek olarak, hislerle hareket etmek gerektiğini düşünüyor! Bana kadın erkek ilişkileri ile ilgili çalışır da olsa tavsiye vermeyin, ben mantığımla, zekamla değil, hislerimle hareket etmek istiyorum diyor. Kadınlar hisleriyle hareket etmeye meyillidirler ama kadınlar bile bu tip erkeklere göre daha mantıkla hareket etmeye meyillidirler.

Bir ömür süren beyin yıkamanın sonucu bu işte: hislerle hareket etmek gerektiğini düşünen erkekler.

Muhtemelen buluşmada da hisleri ile hareket etmiş ve bu nedenle kızın verdiği sinyalleri, davranışları yorumlamak yerine kendi hislerinin fantezi dünyasına kapılarak “süper” bir ilk buluşma geçirmiş.

Benden bu kadar ama bazı tavsiyeler o kadar kötü ki, onları da ele almadan edemeyeceğim:

“30 yaş üstü abilerden genç erkeklere tavsiyeler ;” yazmış biri:

“peki ben şimdi ne yapmalıyım?” sorusuna gelince, içinizden ne geliyorsa onu yapacaksınız tabii ki. merak ettiyseniz karşı tarafa neden öyle davrandığını soracaksınız. üzüldüyseniz hissettireceksiniz, belirteceksiniz. strateji kaygısı gütmeyeceksiniz. saygı çerçevesinde, içinizden nasıl geliyorsa o şekilde davranacaksınız. sadece ikili ilişkiler açısından söylemiyorum bunları. siz hayata karşı net olacaksınız ki karşınıza size “layık” birisi çıksın.

Başkası olma kendin ol, o seni olduğun gibi sevmiyorsa sana layık değil diye kendini avut. Bahse girsek, paramı bu çocuğun bu 30luk abisini dinleyeceğine koyarım. Hislerine göre hareket etmekse al işte sana hislerinle hareket etmek.

Böyle davranırsa ne olacağını biliyorsunuz. Ya da bilmiyorsanız söyleyeyim:

“merak ettiyseniz karşı tarafa neden öyle davrandığını soracaksınız” ve böylece karşı tarafa “neden sen de benden hoşlanmadın, neden beni sevmedin, sen de benden hoşlanmadın” diyecek. Bu çekici bir hareket mi?

“üzüldüyseniz hissettireceksiniz, belirteceksiniz.” Bir buluşmada sana kapıldım, üzüldüm diye hissettireceksin ki kız senin opsiyonsuz, tercih edilmeyen bir erkek olduğunu anlasın. Pardon onu zaten anlamıştır bu sayede kesin olarak bilsin.

“içinizden nasıl geliyorsa o şekilde davranacaksınız” ve içinizden kaybediyorum, o ödül ben ise onu kapması gereken biri işte diye geliyor ve ona göre davranacaksınız. Ne güzel.

“siz hayata karşı net olacaksınız ki karşınıza size “layık” birisi çıksın.” Yani siz ne olduğunuzu ortaya koyun ki kızlar sizi seçme hatası yapmasınlar, siz de opsiyonsuz olduğunuz gerçeğini kabul etmeyip karşına daha bana layık biri çıkmadı diye pornoya dalın.

Şu tavsiyelerin tek bir cümlesi bile bir erkek davranışı gibi geliyor mu? Aslına bakarsan tamamen bir kadından geliyor gibi.

Biri şunu yazmış:

senin için mükemmel geçmiş olabilir; ama karşı taraf için pek de öyle olmamış demek ki mına koyiyim. bunun neyini sorguluyorsun. tek taraflı bi şey olmuş gibi. öteki türlü yazar dururdu zaten.

Bu da fazla kötümser. Muhtemelen bu çocuk, kendi aşırı ilgisi nedeniyle fantezi dünyasına gömüldü ve kızın aslında kendisinden o kadar da hoşlanmadığını anlamadı bile. Kızın davranışı da o yönde.

Ama buna karar vermesinin yolu bir sonraki buluşmaya gelecek mi, arada arayacak mı, o buluşma daha iyi geçecek mi gibi somut davranışlar olmalı. Erkek satışı oldu kabul edip işine bakmalı. Somut davranışlardan ise sonuç ortaya çıkacaktır. Kabul edelim, o buluşma kız için süper falan geçmedi. Muhtemelen iyi bile geçmedi. Yani arkadaşça çerçevede iyi geçmiştir ama kız elektrik alamadı muhtemelen. Ama şu aşamada kızı kendi haline bırakıp kendi işlerine odaklanmalı, ikinci buluşmaya gelip gelmediğine göre bir karar vermeli.

 

Flörtleşilen kızın sevgili yapması

Bir takipçi ekşi sözlükteki bir girişe dikkatimi çekti. Linki aşağıda ama ben sonra silebilir diye tüm metni aldım:

yaklaşık 2 aydır görüşüyoruz. neredeyse her hafta sonunu birlikte geçiriyoruz, yani öyle ki örneğin cumartesi öğlen birde buluşup gecenin 2’sine kadar, ertesi gün pazar yine aynı şekilde görüşmeye devam ediyoruz.

2 ayda sürekli görüşüyorsun ama aranızda eğer bir ilerleme yoksa, kıza biz arkadaşız, benim kesinlikle cinsel bir tarafım yok diyorsun. Yürüme işi genellikle erkekten geldiği için, sen yürümeyince arkadaşa evriliyorsunuz.

ikimizde birbirimizle görüşeceğimiz anı iple çekiyoruz.

Bu konuda kesin bir şey söyleyemem zira sen “ben arkadaşım” sinyalleri vermeden önce belki senden cidden hoşlanıyordu ama muhtemelen kendi fantezini kıza da yansıtıyorsun.

hafta içi işten çok fırsatımız olmadığından dolayı 1 ya da 2 kez akşamları görüşebiliyoruz. ikimizde de mükemmel bir çekim var. bazen çaktırmadan birbirimize dokunmaya çalışıyoruz, elele tutuşuyoruz, kolkola giriyoruz, buluşma ve ayrılık anları özellikle daha bir çekim alanına giriyoruz, hadi ben gidiyorum ya da merhaba bahaneleriyle sarılma öpüşme çabaları karşılıklı. ama henüz o ince çizgiyi geçmeye ikimiz de cesaret edemedik.

Sen cesaret edemedin. Kızlarda genellikle o cesaret olmaz, erkeklerde olur. Şimdi bu arkadaş burada tamamen hayal aleminde olabilir zira kızlar erkek kankaları ile sarılıp, dokunup, kol kola girip ve hatta bazen el ele tutuşup yürüyebiliyorlar ama el ele tutuşmanın özel bir anlamı olmasından, kızın en azından başında da olsa ilgili olduğunu varsayacağım.

2 ay, kızın yörüngesinde atak yapmak için uygun anı beklemişsin ama sende cesaret olmayınca uygun an diye bir şey yoktur zaten.

Burada dikkat çekmek istediğim bir nokta da, kızdan ve kendinden bahsederken, tamamen aynı doğaya sahip iki kişiden bahsediyor gibi konuşuyor. Kadınlar ve erkekler eşittir özellikle yasalar önünde ve fırsat eşitliği olarak tamam. Ama bunu popüler kültür ve feminizm, kadınlar ve erkekler aynıdır gibi pazarlıyor ve birçok erkek bu propagandayı yiyor. Bu çocuk burada ben yürümedim demiyor bile. Karşılıklı yürümedik diyor.

Tekrar ediyorum, kızlar çekingendir genellikle. Cesaret erkekte olmalı. 2 ay tavşan tavşan yörüngede beklemek yerine, yürüyüp nihayete erdirmeliydi. Yapmamış.

onun da sebepleri var elbette ama onları sonra anlatırım.

15 gün önce iş seyehati için çok uzak bir ülkeye gitti. 12 saatlik falan bir uçuş yaptı. 10 gün orada kaldı ve önceki hafta döndü. jetlag vs falan derken, bir de yakın bir akrabamın cenazesi oldu o nedenlerle ancak dün görüşebildik.

gelelim sonrasına.

ilk muhabbeti “oo yüzün çok neşeli sevgili mi yaptın len sen” oldu. ben de “senden dolayı, 15 gündür yüzünü görmüyorum özledim” diye cevap verdim ama bir garip geldi yaklaşımı. işkillendim. neyse…

Evet, kızın muhabbeti kanka muhabbeti. Oğlumuz fark etmemiş ama kız bir yerde oğlumuzdan mesajı almış. Bu çocuk gibi davranan erkekler aslında 2 ay arkadaş arkadaş takılarak kızı sonunda “evet ya arkadaşız” demesine neden olabilirler. Gerçi 2 ay sürmemiştir o.

El ele deyince kızın baştan ilgisi var diye tahmin ediyorum ama çocuğun el ele dediği şey iki üç saniyelik bir şey de olabilir.

oturduk starbucks’ta her zamanki gibi, biraz sohbetten sonra “ee sende var mı bir şeyler sen bana sordun şimdi sıra bende” dedim. başladı anlatmaya. işte biriyle tanıştırmışlar, çok zenginmiş, evlenip oraya yerleşme ihtimali varmış, patronuna da anlatmış vs vs.. artık çalışmaktan yorulmuş, 40 yaşından sonra daha sakin bir hayat istiyormuş falan.

Sizleri, friendzone’a düşen kardeşimiz için saygı duruşuna davet ediyorum.

2 ay flörtleşmek ne demek?

.

.

.

Oturabilirsiniz.

Hikaye burada bana kurgu gibi geldi ama yazarın diğer girişlerine baktım, troll gibi durmuyor.

ama o arada parmaklarını koparırcasına parmağındaki yüzüklerle oynamaya başladı. bir eliyle sürekli saçını düzeltme çabası kahkül falan işte. sevgili gibiyiz, işte ben de bilmiyorum. ocakta gelecek diyerek konuyu kapattı.

iyice emin olmak ve tepkisini almak içini;

-ee dedim peki siz şimdi sevgili misiniz yoksa sevgili gibi mi? anlamadım ben dedim, sevgili gibi, gidişatına bakacağım dedi ama yemedim, yer gibi yaptım. hakkında hayırlısı dedim konuyu kapattım.

Kız o adamla ne bilemem ama seninle kanka olduğu kesin. Senin flört sandığın şey belki başından beridir ama muhtemelen büyük çoğunluğunda arkadaşlıktı.

bu arada da kendisinin doğum günüydü, yurtdışında olduğu için kutlayamadık ve bu hafta kutlamak üzere sözleştik. kutlamak derken pastanede çay kahve pasta değil, akşam yemeği ve ardından bir eğlence mekanında geceyi kapatmaktan sözediyorum. he bir de ordan bana bir hediye almıştı onu verecek falan, oradayken fotoğrafını da atmıştı ve üzerine biraz geyik çevirmiştik, işte çok pahalı sana bir daha 2022’de hediye yok falan gibi takıldı. güldük eğlendik kapattık.

ee şimdi ben ne yapayım? stepne gibi hissettim amk kendimi. görüşmeye devam edip akışına mı bırakayım yoksa uzaklaşayım mı? karar veremiyorum bir türlü. resmen bu gece sabah 5’e kadar oturdum uyuyamadım, hem sinirden ve hem de kafamdaki soru işaret ve işaretçilerinden dolayı.

Next. Burada bırakması lazım. Bu iş burdan zor toparlanır, toparlamak için çaba harcamaya da gerek yok.

son not: kendisiyle gerçekten çok keyifli ve bir o kadar da kaliteli vakit geçiriyorum. zevklerimiz örtüşüyor, sohbetlerimiz akıcı, 12 saat birlikteysek neredeyse hiç susmadan geçirebiliyoruz bu 12 saati.

Ve gittikçe de daha kanka oluyor. Bu ne kadar mantıklı görünürse görünsün, hemen her zaman yörüngesinde döneyim belki beni sever gibi bir muhtaçlığın bahanesi olacaktır (yok ama muhabbet çok iyi).

velhasıl derin düşünceler içindeyim dostlar.

Aylarca mesajlaşıp, buluşup yürümemenin doğal sonucu. Yürüseydi ya kızla olurdu ya da başından ne olduğunu anlar ve bu kadar duygusal yatırım yapmazdı.

Ekşi sözlükteki giriş:

Vaka Çalışması – Eski sevgiliyi unutamayan kadın, sabırla bekleyen iyi çocuk

Ağustos sonunda bir kızla tanıştım. Eski erkek arkadaşından yeni ayrılmıştı. Görüşmeye başladığımızda bana eski erkek arkadaşından yeni ayrıldığını ama arkadaş olarak görüşmeye devam ettiklerini söyledi.

Eski erkek arkadaşı ile “arkadaş” olarak görüşen kız, ilişki için tehlikelidir. Özellikle de yeni ayrılmışsa. Bu eski erkek arkadaş yedekte tutulur ve seninle bir sorun çıkarsa ona koşma ihtimali vardır.

Başlangıçta iyi vakit geçirmek için buluşuyorduk ama buluşmalarda birbirimizden hoşlandık. Birkaç buluşma sonra bana benden çok hoşlandığını söyledi. Bu, ayrılıktan bir ay sonra oldu ve beni şaşırttı. Zira ayrıldığı adamla 4 senelik bir ilişkileri vardı.

Rebound sınırındasın. 4 yıl çok uzun bir süre ve büyük bir duygusal bağ veya onun kalıntısı demek. Seninle bir şeyler kötüye gittiğinde, ona dönme ihtimali çok yüksek. 4 yıllık bir ilişkinin kalıntılarından kurtulmak 6 ay – 12 ay sürer. Yani eğer oyunun sağlam ve sen de hemen kapılmayan bir erkek isen rebound tehlikesine rağmen eğlencene bakabilirsin ama yüzüne gülene aşık olan bir AFC isen ya da yeni yeni erkek adam oluyorsan ateşle oynuyorsun. Yazmamışsın ama 1 ay sonra da o adamla arkadaş olarak görüşüyorsa, bu kızla casual hariç bir şey düşünmemelisin. Eğer eleman hayatından çıkarsa ve aranızda 6 ayı aşan bir beraberlik varsa o zaman düşünebilirsin.

2 ay kadar sonra zaten, eski erkek arkadaşını unutamadığını anladı.

Şaşırdık mı?

Eski erkek arkadaşına dönmedi ama bana aramızdaki şeyin çok hızlı geliştiğini ve daha yavaş olmak istediğini söyledi. Bu 3 ayın ilk ayında öpüşüyorduk ama seks yapmadık.

Sebep? Dur tahmin edeyim: tipik iyi çocuksun.

Onun emin olmadan seks yapmayacak bir kız olduğunu düşünüyorum.

Sana kötü haberlerim var ama neyse 🙂 Mr. İyi Çocuk. Kadına saygı şerefimizdir tipi. Belki ama belki diyorum, birlikte olsanız senin için daha iyi olurdu.

Aramızda sexting oldu, onun vücuduna sıklıkla dokunuyordum ama seks yapmadım. Çünkü ona saygı duyuyorum ve seks yapmadan önce bana aşık olmasını istiyorum. Bana olduğum gibi aşık olmasını istiyorum.

Başkası olma kendin ol, böyle çok daha güzelsin. Bu yaptığın, sandığının aksine çok yanlış. Tek başaracağın, kendine güveni olmayan pipisiz bir tavşan olduğunu kıza gösterip durmak. Sana bir haberim var: Kadınlar seks yapmayı isterler ve seks yaparlar. Sen yapmasan, ben yapmasam, köşedeki iyi çocuk yapmasa, yapacak birini bulurlar.

Dur bakalım doğru anlamış mıyım? Kız seninle 1 ay geçirdikten sonra sana “ben eski erkek arkadaşımı unutamadım” demiş. Seks yok. Arada öpüşüp koklaşıyordunuz ama aranızda ilişkiye benzer bir şey de yok. Şimdi o bile yok. Yani sen tabak gibi, uydu gibi bir şey oluyorsun.

En son olarak bana ilişkiye hazır olmadığını söyledi. Bunu anlayışla karşıladım.

Tabii ki. İyi çocuk her zaman anlar. Her zaman saygılıdır. Her zaman efendidir. Kendi isteklerini ve ihtiyaçlarını düşünüp karşılamak gibi kaka şeyleri asla düşünmez. Gel derler gelir, git derler gidemez 🙂

Eski ilişkisini atlatmakta zorlanıyor.

Atlatmasına yardım edecek biri de çıkmamış ki karşısına.

Onu anladığımı ona söyledim. Bence benimle henüz ilişkiye hazır olmamasının sebebi bu. Sebebini bilmese de, bana olan duygularını dışarı vuramıyor. Ama benden gerçekten hoşlandığını biliyorum zira benimle telefonla konuşmadan birgün bile duramıyor.

Allah’ım sana geliyorum 🙁 Dertlerini de anlatıyor mu bari?

Belki de onun peşinde çok koşuyorum zira başında gerçekten çok hoşlanıyordu.

Muhtemelen. Ama daha da kötüsü, sen böyle eski sevgilimi umutamadım diyen, seni yeterince sevmediği belli olan kızın yörüngesinde anlayışla, saygıyla, özveri ile dönüp duran pipisiz tavşan modunda kalarak, kızın saygısını – artık ne kadar kaldıysa – yitiriyorsun. Gerçekten erkek olan bir erkek, böyle ilgisi yetersiz kızların yörüngesinde durmaz.

Sanırım sizin deyişinizle çok iyi çocuk oldum. Anladığım kadarıyla bu itici bir şey.

Hem de nasıl.

Ama sorun şu ki ben bu kızı çok seviyorum. O benim tam aradığım kız.

ONEITIS!

Saçmalama yahu. Kız seni uydu yapmış, önden iki mucuk mucuk çevresinde yedek lastik olarak tutuyor, senin moda bak: Onu görünce anam dimişim, sanki ekşi börek, çemen yimişim, tam aradığım avrat dimişim!

Seni yeterince sevmeyen, seni herhangi bir şekilde sevdiği bile şüpheli olan avrat, aradığın avrat olamaz! Kendini ödül olarak görmeyen, değersiz gören insanlar, kendilerine ödül gibi davranmayan ve değersiz gören insanlara yapışmaya meyillidirler. Yapıştıkları bu insanlar kendileri ile ilgili öz değersizlik hissini doğrularlar. Ayrıca kendilerini değerli hissetmek için yapmaları gereken zorlu davranışsal ve içsel değişimi, o insanları elde ederek değerli hissetmeye çalışmak gibi hayali bir sürece havale ederler.

Kendilerini ödül olarak gören, özdeğere sahip insanlar, kendilerine değer vermeyen insanlardan uzaklaşmaya meyillidirler.

Bu kız senin tam istediğin kız değil. Senin kendine değer vermeye başlamak için girişmen gereken zorlu yola girmek yerine, onayını kazanarak kestirmeden değerli olacağını sanmana neden olan bir hayalin öznesi sadece.

Onu 3 aydan uzun süredir tanıyorum ve hemen hemen hergün mesajlaşıyoruz.

Ama eski erkek arkadaşını unutamamış, aranızda cinsele benzer hiçbir şey yok, ilişki istemiyorum diyor, vs. Kızın kız kankası olsan da seni hergün arar. Kızın mektup arkadaşı, terapisti, uydusu olmuşsun.

Benim acı çektiğimi gördüğü için görüşmemeyi teklif etti.

Acı çeken uydu erkek (temsili)

Ne kadar tatlı.

Bunu iki kere denedik ama birbirimizden 3 gün ayrı kalamadık.

Türkçesi: Ondan 3 gün ayrı kalamadım (ya da  yedek olmadan 3 gün güvende hissedemedi). Acaba hangisi? Belki de ikisi birden. Ben paramı birincisine koyarım.

Ondan vazgeçemiyorum. Vazgeçmek istemiyorum.

Kendini bir fantezi dünyasına hapsetmişsin ki, dışarıda kendine uygun, ilgisi yeterli bir kızla eşleşmek için gerekli reddedilme duvarını aşmaktan korkan çoğu çocuk, kendisine azıcık da olsa gülen kıza sarılıp, kendisini bu fantezi ile çerçeveler.

O benim sadece aşık olduğum kadın değil, en yakın arkadaşım, sırdaşım oldu artık!

Sırlarını da mı paylaştın? Mükemmel! Mükemmel 🙁

Ne yapmalıyım?

Şu an bir avuç oyun hamurundan müteşekkil t***klarını azıcık beton yapman ve kendi ihtiyaçların, isteklerin ve arzuların için sınırlarını çizmen lazım. Günde 2 saat erkekadam.org ve artık iyi çocuk olmak yok yazılarını okumanı, yatmadan hergün 30 dakika podcastlerimizi dinlemeni ve tahtaya 1000 kere “Ben çok efendi bir erkeğim” diye yazmanı, hergün sabah yüzüne bir su çarptıktan sonra sağlı sollu iki tokat atmanı tavsiye ediyorum.

Benim suçum olmasa da benimle ilgili duygularından emin değil.

Bu tamamen senin suçun. Son iki aydır tamamen arkadaş modunda yörüngesinde dönüyorsun.

Şimdi sana tavsiyem, bu kızı hayatından çıkar. Bu kızın hayatında olması senin için büyük bir fırsat maliyeti. Birçok erkek senin gibi yalnız olduklarını kabul edip, acılı ve reddedilme dolu piyasaya çıkmaktan ödleri koptuklarından, azıcık ilgi kırıntısı ile yetinip hayali umut limanlarında bekleşiyorlar. Ama bunun bir bedeli var. Kırıntı değil de gerçekten bir doyum alabilecekleri ilişkilerden mahrum kalıyorlar.

Bu kızla geçirdiğin her gün, sonradan hayatına girecek ve seni gerçekten isteyecek kızlarla geçirdiğin birkaç günden çalıyor.

Bir kadını oneitis yaptığınızda yapabileceğiniz en iyi şey, o kadını geride bırakıp gitmektir. Başta acı çekeceksin ama sonra kendine saygını kazanacaksın.

Sen bu kadına muhtaç olmuşsun. Bir kadına muhtaç olursan, ne o kadına çekici gelirsin, ne de başka kadınlara. Onun yörüngesinde beklemek, seni onun için de itici yapar, diğer kadınlar için de. Yani aslında bırakıp giderek aylar sonra da olsa bu kızla da bir şeyler yaşama ihtimaline sahipsin. Böyle yörüngesinde kalarak bu ihtimali sıfırda tutuyorsun.

NOT: Bundan daha kötü ama benzer bir vaka çalışması için bkz: Seni terk edenin peşinde koşma

Vaka Çalışması – Friendzone manipülasyonu

Burada friendzone ile ilgili sıklıkla söylediğim bir şey var: erkekler, arkadaş çağrışımı yapan davranışlarla, kendi kendilerini friendzone’a atıyorlar. Örneğin buluşmadan haftalarca mesajlaşmak ya da cinsel / duygusal olarak yürümeden defalarca buluşmak gibi.

Bu genellikle doğru bir önerme ama bazı kadınlar erkekleri özellikle friendzone diyarına atmaya çalışıyorlar ve bunun için manipülasyon yapıyorlar. Burada aktaracağım hikayedeki kadın, bu tür bir manipülasyon peşinde ve bu manipülasyonu bilmeniz sizin yararınıza. Soru bana gelmedi, internette gördüm.

Çok güzel, beni ne zamandır ilk defa böyle heyecanlandıran bir kızla tanıştım, telefon numarasını aldım ve çok güzel iki buluşmamız oldu. Birçok ilgi işareti aldım ve ilk buluşmamızın sonunda öpüşüp seviştik ama seks olmadı.

Yiyiştiniz yani, sevişmediniz. Her neyse. Ama asıl problem, senin daha başından kıza bu kadar düşmüş olman. Bu sana çok hata yaptırır. Sakin.

Ama ikinci buluşmanın sonunda soğuk davrandı ve kendini geri çekti. Bir önceki sefer öpüşüp sevişen kadın, …

Yiyişen olacak.

… bu sefer öpüşmedi.

Buluşmada, kızın ilgi seviyesini düşüren bir şey oldu muhtemelen. Belki konuşmalarda bir şeyler oldu, belki birinci buluşma sonunda yiyişmeyi abarttın, belki de kızın kötü bir günü. Ama eğer kız başında ilgili ise genellikle sen aptalca bir şey söylemeyip yapmadığın sürece bu şekilde bir ilgi düşüşü olmayacaktır. Ama eğer kızın ilgisi başından düşük ise, çok da ahım şahım olmayan bir iki hata ile kız bu seviyeye gelebilir. Yani ya kızın ilgisini kafanda abarttın ya da ciddi bir hata yaptın.

Bir tahminde bulunmam gerekirse kendi aşırı ilgini (Abi çok güzel, beni ne zamandır ilk defa böyle heyecanlandıran bir kızla tanıştım) kıza yansıttın. Yani ya o ilgi kızda da var fantezisine daldın ya da kızı kızın seni istediğinden çok daha fazla istediğini ona gösterdin.

Üçüncü buluşma için akşam bir yer düşünmüştüm ama ulaştığımda bana şu aralar pek vakti olmadığını ve vakti olduğunda bana haber vereceğini söyledi. Ben de tamam haber verirsin dedim ve kafamda kızı nextledim.

Güzel. Sen ona bana haber verirsin diyeceksin ama asla beklemeyeceksin. Burada kızı nextle ve kendi işine bak. Kız sana geri dönerse bir şans daha verecek misin buna bakarsın.

3-4 gün ne mesaj attım ne de aradım. Aslına bakarsan, eğer bana ulaşmasaydı, ona bir daha ulaşmayacaktım.

Aynen, burayı güzel uygulamışsın.

4 gün sonra o bana geri döndü.  2 gün sonra vakti olduğunu söyledi ve öğlen bir kafede buluşmayı teklif etti. Bu bana çok arkadaşça geldi. Bir şekilde friendzone gibi.

Evet, kesinlikle. Bunu yakalaman güzel.

Ona daha önceki teklifimi hatırlattım ve akşam orada buluşalım dedim. Kabul etti.

Güzel.

Ama buluşacağımız günün sabahı, akşam değil de öğlen bir kafede buluşabilir miyiz diye mesaj attı.

Kötü. Planı değiştirmeye çalışıyor. Kabul etmemen lazım.

“Güzel bir şarap içmek varken kahve içmeyi mi tercih edeceksin diye dalga geçtim. Sonra da, planı değiştirmeyelim, bu gideceğimiz yer eğlenceli, iyi vakit geçirebileceğimiz bir mekan.”

Güzel.

Cevabı şöyle oldu: Ben şu an bir ilişki istemiyorum …

Evet, bir kadın sana bunu söylüyorsa, o kadına fazla ilişki öncelikli erkek sinyali vermişsindir. Soğuma nedeni bu olabilir. Kız “bu adam benimle, benim onunla istediğimden çok daha fazla ilişki istiyor” dedi mi, adama ilgisi genellikle yokuş aşağı gider. Kadınlar, bir kadın tarafından çekilmeden kafese girmek için can atan kuşların bir arızası (tercih edilmemek, muhtaçlık, zayıflık, efendi erkeklik, vs.) olduğunu sezebilirler.

“ama umarım arkadaş olabiliriz.”

Friendzone teklifi geldi. Aslında çoğu kadın bunu darbeyi yumuşatmak için öylesine söyler ve arkadaş olmaya niyeti yoktur.

Ona kendisi ile arkadaş olmakla ilgilenmediğimi, daha fazlasını düşündüğümü söyledim ve fikrini değiştirirse beni aramasını söyledim. Burada bitse burada da bırakırdım zaten.

Güzel. Teklifini yapmış ve masadan kalkmış.

Bunun üzerine, daha fazlası ile ne demek istediğimi sordu. Ben de buluşmak, birlikte iyi vakit geçirmek, kadın erkek romantizmi yaşamak ve bunun nereye gideceğini görmek dedim.

Güzel.

Bunu anlayamadığını söyledi. Eğer daha fazlasını istiyorsam neden çok az mesaj atıyorsun ve sadece buluşuyoruz diye sordu. Sürekli aranmayı bekliyormuş ve buluşmalarda yaşadığımız şeyin mesajlaşma veya telefonla konuşmaya dönüşmemesine şaşırmış.

Palavra. Manipülasyon. Adam 3. buluşmayı ayarlamak istiyor. Kız ise arkadaş kalalım dedikten sonra bunu kabul etmeyince “sen beni aramadın / mesaj atmadın, vs.” diye faturayı ona kesmeye çalışıyor. Bazı kadınlar böyle karın ağrısıdır ama biraz düşünürseniz, demeye çalıştığı şeyin palavra olduğunu anlarsınız:

Beni yeterince aramadın, sormadın o nedenle sana arkadaş kalalım diyorum.

Yersen diyeceğim de, yiyen çok.

Bu aralar çok yoğun olduğumu söyledim (bu gerçekti) ve eğer mesajlaşmak veya konuşmak istiyorsa bana ulaşabileceğini söyledim.

Az önce arkadaşlıkla ilgilenmiyorum dedin ama şimdi bunu nezaketen söylemediysen mektup arkadaşlığını kabul etmiş oluyorsun! Oltayı yuttun sanki. Bu durumda eğer normalden az mesajlaşma sebebin buysa bir kere söyler orada bırakırdın. İstediğin zaman mesaj at dememeliydin zira sana mesaj attığında, fikrinin değiştiğini varsayman lazımdı. Şimdi bunu nasıl varsayacaksın?

Bu dediğinde haklı olduğunu düşündüm ve gündüz kafede buluşmayı kabul ettim?

Haydaaaa. İyi sıçmışsın. Buna kesinlikle hayır demen gerekiyordu. Kızın çerçevesine giriyorsun. Bu önemli deme, zira önemli. İlgi seviyesi düşük ve sana friendzone teklif eden bir kadınla karşı karşıyasın ve zamanını boşa harcaman önemsiz değil. Belki belki daha iyi bir yer önerseydi giderdin.

Buluşmada uzun uzun konuştu ve bana daha önce bu şekilde bir erkekle buluşup ilk buluşmada öpüşmediğini, bugüne kadar çıktığı erkeklerle önce arkadaş olarak başladığını ve oradan sevgililiğe gittiğini anlattı.

Eject, eject! Seni hala friendzone’a atmaya çalışıyor. Birbirini tanıyan ve sonradan araya hoşlanma giren iki arkadaş değilsiniz dikkat edersen. Senin ilgin arkadaşlıktan öte. Durum buyken bir erkeğin “arkadaşlıktan başlayalım bakalım nereye gidecek?” teklifini kabul etmesi, ilişki isteyen bir kadının “fuck buddy olarak başlayalım bakalım nereye gidecek” teklifini kabul etmesine benzer. Daha önce de belirtmiştik: Kadınlar için ilgi daha önemlidir, erkekler için seks. Erkeğin seks yapmadan arkadaşlık ilişkisinde sırasını beklemesi, kadının ilişki içinde olmadan seks yapıp ilişki sırasını beklemesine benzer.

Eğer geri dönebilecekleri bir arkadaşlık yoksa, hayatına giren kişi ile ilişkileri biterse onun tamamen hayatında çıkmasından korkuyormuş.

Traş. Sana da bravo, orada no contact yapacağına bu saçmalıkları dinliyorsun.

 Ona aynı şeyi tekrarladım: Seninle arkadaş olarak başlamakla falan ilgilenmiyorum.  Ama ilişki sürecinin bir parçası da zaman içinde arkadaşlığın da gelişmesidir …

Burada hem ilişki, hem arkadaşlık kelimelerini kullanman yersiz olmuş.

Sonunda kafede iyi vakit geçirdik ve sonra arabada öpüşüp seviştik.

Yiyiştiniz. Pump up the jam, pump it up yok. Your blue balls on the floor tonight (mavi topların yerlerde bu gece), bilmem farkında mısın?

Gerçi çok kötü değil ama bu kızla arkadaş olarak buluşmama planına sadık kal ve bir yerde yiyiş yiyiş nereye kadar deyip bırak.

Kız 23 yaşında ama ilişkiler konusunda pek tecrübeli birine benzemiyor.

Bunu bilmiyorsun. Yaptığın ya da yapmak istediğin şeyleri rasyonelleştirmeye çalışıyorsun. Yani la-pompa olmadan arkadaşça buluşmaları.

Belki de korkuları var ve kendini korumaya çalışıyor.

Ya da seninle o kadar ilgilenmiyor ve çevresinde uydu olarak dönmeni sağlamaya çalışıyor.

Çünkü, geçmişte kalbinin kırıldığından bahsetmişti.

23 yaşındaki her genç insan gibi. Buradan kurtarıcı planına düşersin. Pardon bir yere düşemezsin, kurtarıcı planı olan uydu olarak yörüngede yaşarsın.

Kızı birçok açıdan beğeniyorum o nedenle kararsız kaldım. Bu şekilde buluşmaya devam etsem mi, bıraksam mı?

Şu arkadaş olamayız dediğin yerde bıraksaydın ve kızın aramasını beklesen iyiydi. Orada tükürdüğünü yalamışsın. Kızın kafe buluşması isteğine boyun eğmişsin.

Kızın ilgi seviyesi sınırın azıcık üstünde. Bu aşamada 3-5 gün zaman ver belki o sana ulaşır ve bu şekilde olursa buluşmada kızla daha fazlası şansı yüksek olur. Eğer o sana ulaşmazsa ona ulaş ve buluşma ayarla. Sen mesaj atmadın zart – zurt olayına girerse “1950’lerde yaşamıyoruz, bak ben atıyorum sen de atabilirsin, başarabilirsin ha gayret” diye dalga geç.

Ama bu kızla bir yere gitmesi ihtimali düşük o nedenle 2-3 buluşmada da bir şey çıkmazsa, kızı hayatından çıkar.