Kadının sizden uzak geçirdiği zamana ihtiyacı var

Bir kadının sizi merak etmesi gerektiği fikri çoğu erkeğe mantıksız geliyor ve çoğu erkek bu kavramı anlamakta zorlanıyor. Biz erkekler görsel varlıklarız ve bir yerde olsun, ekranda olsun güzel, seksi bir kadın gördüğümüzde onunla birlikte olmaya neredeyse hazır hale gelebiliyoruz. Ama kadınların “ısınması” bundan daha fazla zaman alır. Birçok erkek ise kadın kendisi gibi hemen hazır olmayınca “beni daha fazla ve daha hızlı istemesi için bir şeyler yapmalıyım” hissine kapılır.

Ama kadınların genelde, özellikle de henüz birlikte olmadığınız başlangıç zamanlarında, sizden uzak kalmaya ihtiyaçları vardır.  Sizden uzak kalmaya dediğim, sizinle konuşmadığı ve sizi düşünüp merak edebileceği bir uzaklık olmalı. Sizin bir daha ne zaman arayacağınızı veya mesaj atacağınızı, sizin gözünüzde yerinin ne olduğunu merak edebileceği bir uzaklıktan bahsediyorum. Kız arkadaşlarınıza sizi ve sizinle buluşmanızı anlatabileceği, onlarla strateji geliştirip sizin ne istediğinizi bulmaya çalışacağı uzaklık. Bu nedenle kadına buluşma aralarında bir miktar (örneğin henüz beraber olmadığınız kadına bir iki gün) zaman ve uzaklık vermelisiniz ve kendi işinize bakmalısınız.

Bu biraz bir kek pişirmeye benzer. Keki fırına koyduktan sonra pişmesi için beklemelisiniz. Eğer kek pişti mi diye sürekli fırının kapağını açarsanız, kekin pişmesine engel olursunuz.  Aynı şekilde bir kadınla buluşmaya başladığınızda, ona duygularının gelişmesi için fırsat vermelisiniz. Eğer çoğu erkek gibi kadının duygularının gelişim hızını ve miktarını zorla arttırmaya çalışırsanız, o duygular hiçbir zaman gelişmez.

Maalesef on binlerce TV programı ve film, çoğu erkeğin beynini yıkıyor.  Bu propaganda, bir kadından hoşlandığınızda, onun sürekli peşinde koşmanızı ve bunu yaparsanız kadının bir süre sonra havlu atıp sizin hayatının aşkı olduğunuzu ve aslında sadece sizinle beraber olmak istediğini anlayacağını kafanıza işliyor. Bu şekilde koşullandığınızda da, şunu da yapmalıyım, bunu da denemeliyim, şunu başarmalıyım, şunun peşini bırakmamalıyım diye düşüncelere boğulursunuz.

Erkekler çocukluklarından beridir, kadın erkek ilişkilerinin bu şekilde kurulduğu propagandasına maruz kaldıkları için, çoğu erkek gerçek hayattaki kadın erkek ilişkilerinde zorlanır. Zira gerçek hayatta bunları yaparlarsa, hayırdan anlamayan tacizci muamelesi görürler ve reddedilirler.

Oysa siz bir şeyler yapmalısınız sanarken yapmanız gereken tek şey kendi hayatınıza dönüp, kendi işlerinize, hedeflerinize, sosyal hayatınıza, vs. odaklanıp, bir süre boyunca haftada bir iki ulaşıp buluşmak ve arada mesajlaşmak dışında kadın ile ilgili hiçbir şey yapmamaktır. Eğer kadının ilgisi varsa, arada o da size ulaşır. Bu şekilde ulaştığında da, buluşmak istediğini var sayar ve buluşma ayarlarsınız.

Şimdi şu hikayeye bakalım.

9 ay önce bir kızla çıkmaya başladım ve bir sürü hatadan sonra olay arkadaş kalalıma geldi. Ben de karşı hamle olarak iletişimi kes kuralı konuşması yaptım. Sonraki haftalarda onu 2 kere buluşmaya davet ettim ve ikisi de reddedildi. Bana ilgisinin oldukça yetersiz olduğunu gördükten sonra da kızı tamamen bıraktım.

Sana ilgisi yetersiz olan bir kızı tamamen bırakmak dışında yapabileceğin pek fazla bir şey yok. Zaten peşinde koşmanın bir işe yaramadığını bizzat deneyip görmüşsün. Bu arada bana sanki kız sana ulaşmadan ona ulaşıp buluşma teklif etmişsin gibi geldi ki büyük yanlış. O sana ulaştığında bile, eğer iki teklifin reddediliyorsa bir daha o buluşma isteyene kadar buluşma teklif etme. Ona ulaşmamaya devam et ama bu sefer sana ulaştığında, buluşma teklifi de getirmiyorsa, kızı kibarca başından sav. Merak etme. Eğer seninle buluşmak isterse seninle buluşmayı teklif eder. Eğer istemezse teklif etmez ve senin istemen de bir işe yaramaz.

Son bir haftadır bana yaklaşık 7 kere ulaştı. Kibarca sesini duyduğuma sevindiğimi ama şu an meşgul olduğumu söyleyerek konuşmayı 5-6 dakikadan fazla uzatmadım.

Evet kibarca başından sav. Burada verdiğin mesaj “madem buluşmuyoruz, telefonda arkadaşlık da yok”.

Ama en son ulaştığında işleri biraz çirkinleştirdi. Beni daha fazla konuşmaya zorladı ama ben yine de konuşmayı uzatmayınca saygısızlaştı. Sonrasında ona bana ulaştığında benimle bu şekilde konuşmamasını, şu an meşgul olduğumu yazdım.

Ertesi gün whatsapp’a özellikle girmedim. Onun online statüme baktığını hissediyorum zira işten ne zaman çıktığımı biliyor.

Bence boş işlerle uğraşıyorsun.  Problemlerinden birisi, anladığım kadarıyla, başka kadınlarla görüşmemen ve tamamen bu kıza odaklanman. Bu kızdan arama bekleyip durmak yerine dışarı çık ve başkaları ile buluş. Sen sanırım bunu yapmıyorsun ve bunun acısını çekiyorsun. Terk edildiğin pozisyonda kalıp bu kızı kafanda evirip çevirmek de mantıklı düşünmeni engelliyor.

Ona şöyle bir şey yazmayı düşünüyorum: “Seni seviyorum ve istiyorum ama sende bana karşı bir istek göremiyorum. Zamanımı, bana karşı istekli kızlarla harcamayı tercih ederim.  Eğer benimle görüşmek istersen bana ulaş.”

Sen bunu yaptın zaten ve üstüne de iki kere reddedildin. Bu yazacaklarının gösterdiği tek şey, senin artık muhtaç ve kendine güvenmediğin bir noktaya düştüğün ve artık tek çare olarak bir şeyleri zorlaman gerektiğini düşündüğün. Bunun nedeni tabii ki istediğin şeylerin, istediğin hızda olmaması. Ama sen bu yazacaklarının bir baskı veya kaygı yaratacağını umarken, bu kızın seninle buluşma fikrini bir kere bile belirtmediğini tamamen unutuyorsun. Seninle buluşma isteği olmadığı sürece, seninle buluşmaya hazır değil ve sen de bunu böyle üstü kapalı tehditlerle zorlayamazsın.

Hadi diyelim zorladın ve buluştun. Seninle buluşmaya pek de istekli olmayan bir kızla vaktini ve paranı boşa harcarsın.  Orada olmaya çok da gönüllü olmadığı için genellikle kötü bir buluşma olur ve sen de genellikle buluşmayı zorladığında pişman olursun.

Bu aşamada bu kız söz konusu olduğunda hiçbir şey yapmamalısın. Sonuçta ya sana buluşmayı teklif edecek ya da seni aramayı bırakacak. Ya onunla yeniden birlikte olacaksın ya da başkasıyla birlikte olacaksın. Ama şunu unutma ki, bu kız seni aramayı bırakırsa bu, sen ona ulaşıp bir şeyleri zorlamadığın için olmaz. Zorlamayarak kendini küçültmekten ve zaman kaybından kurtulursun.

Şu an zayıf ve muhtaç hissettiğin için, eski usül peşinden koşmak istiyorsun. Ama zaten bunu denedin ve reddedildin. Reddedilmene neden olan şeyi tekrar tekrar yapınca ne olacağını sanıyorsun?

Bu sefer kızı kendi haline bırak, seni uzaktan düşünsün ve hazır olursa da seni arayıp görüşmek istesin. Belki hiç hazır olmayacak ama onu hazır olmaya zorlayamazsın. Ama onu zorlayarak, belki de hazır olabilecek iken, hiçbir zaman hazır olmamasını sağlayabilirsin.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Sosyal hayatınızı geliştirin

“Muhtaç erkekler mutlu hissetmek için kendilerini tamamlamaya, kendilerini tamamlamak için de bir kadına ihtiyaç duyarlar. 
Bu erkekler olayı tersten anlamışlardır. Önce kendilerini tamamlamalı ve mutlu olmalılar, sonra da kadınlara yönelmeliler. 
Yaşa, gül ve sev.
Sıralamayı görüyor musunuz? Önce hayatını düzene sok ve kendini mutlu et. 
Sonra kadınlara yönel.”

 

Birçok erkeğin kadınlarla bir başarı elde etmek konusunda görüşmelerde ya da yorumlarda sorduğu sorulardan gördüğüm bariz bir gerçek var. Bu siteye ya da bu gibi sitelere kadınlarla başarısız oldukları için gelen erkeklerin büyük çoğunluğu, oyundan ya da kadınlar konusunda maskülen bir erkek zihniyeti elde etmeden önce ya da bunların paralelinde, sosyalleşme konusundaki problemlerini halletmeliler. Ve şunu da rahatça söyleyebilirim ki eğer sosyalleşme konusundaki problemlerini hallederlerse,  oyunu ve maskülen davranmayı geliştirmeden bile kadınlarla daha fazla başarılı olurlar. Sadece kendi eski hallerine göre değil, oyunu ve kadınlarla maskülen davranma konusunu ezbere bilen ama kadınlarla etkileşime girmeyen adamlardan da daha başarılı olurlar. Yalnız daha başarılı olurlar derken özellikle ilişkilerinde dikiş tutturma konusunda başarılı olurlar demiyorum yani oyunu öğrenmek, maskülen bir erkek olmayı öğrenmek ve uygulamak da önemli.

Şimdi sosyalleşin diye partilerden partilere akan, son modaya göre hareket eden bir hipster olun demiyorum. Genel olarak insanlarla sosyal bir şeyler yapın, iletişim yoğunluğunuzu arttırın ve belli bir ortak frekansı yakalayın diyorum.

Sorun şu ki çoğu genç erkek ve kadın, uzun süreli izolasyon nedeniyle, kendi kafalarına hapsolmuş bir şekilde yaşıyorlar. Günümüzde birçoğumuz uzun süreler boyunca yalnız çalışıyoruz ya da çok dar bir ofis ortamına hapsoluyoruz. Çalışırken çok yoruluyoruz ve sonra da direkt eve gidip internete ya da televizyona fişimizi takarak, %99’u hiçbir işimize yaramayacak enformasyonu, kaygılı zihnimizi bastırmak için damardan uyuşturucu niyetine alıyoruz. Bu bizi daha fazla izole ediyor ve bizi daha da fazla internete gömüyor ve bir sarmal içinde aşağı doğru yuvarlanıp gidiyoruz.

15 sene öncesine kadar böyle yaşamak insanı çok hızlı bir şekilde sıkar ve bunaltırdı. Bu yoğun sıkıntı da insanın resmen kıçına tekmeyi vurur ve evinden dışarı atardı. Günümüzde maalesef eve kapandığınızda yoğun bir sıkıntıdan mahrumsunuz. Gerçek dünyadaki hayatınız boktan, izole ve tamamen siyah beyaz olabilir. Ama bugün birkaç ekrandan sınırsız “zevk” akıyor. Porno, oyun, sosyal medya, youtube, vs. ile yıllarca sıkılmadan, dışarı çıkma zorunluluğunuzu uyuşturarak yaşayabilirsiniz.

Bir de parantez açayım. Benim sitem ve kanallarım da dahil, bu tür erkek kişisel gelişim sayfaları da eğer gereğinden fazla takılırsanız aynı şekilde uyuşturucuya dönüyor. Biliyorum, bu sizi çok rahatlatıyor ama en güzel şeyin bile fazlası zararlı.

Şimdi çoğu takipçim beni sürekli takip etmiyor. Olması gereken de bu. Ben 20’lerimde böyle sitelere bazen bir iki hafta, bir yerde hata yapıyorum neydi doğrusu der girer ve bir daha da aylarca uğramazdım. Pook’un Kitabında Pook bir yerde, “önce çok kaba hatları ile okuyun sonra sahaya çıkın ve yanın. Yandınız mı acaba bunun doğrusu nedir diye okuyun ama sonra sahaya çıkın” diyordu. Önce her şeyi öğrenmeye ve bir zihin yapısı kazanmaya aylar harcayıp sonra aktiviteye geçmeyin.  Önce aktivite, sonra okuma. Tersi değil.

Maalesef büyük bir grup takipçi sürekli böyle içerikleri okuyor ve izliyor. Bunu yapmanızı tavsiye etmem. Bakın sizin sürekli okumanız ve izlemeniz bana yarar, fazla etkileşim alırım, biraz daha fazla kazanırım belki ama buna rağmen böyle yapmayın diyeceğim arkadaşlar.  Siz rahatlamak, benim gibi içerik üreticilerine etkileşim sağlamak ya da teorik bilgiler deposu olmak için burada değilsiniz (tabii ki çok kötüyseniz ve okumak rahatlatıyorsa birkaç gün belki bir iki hafta gelin sığının ama abartmayın). Siz, gerçek hayatınızı daha iyi olmak için buradasınız. Eğer bir şeyler kapıp piyasaya döndükten sonra “Mahmut biliyoz bunları, bunlar artık çocuk oyuncağı, bize başka şeylerle gel” diyorsanız bu iyi bir şey.

Yalnız bir podcastte belirttiğim şekilde de yuvadan uçup sonra şöyle geri gelmeyin: Bir kız bulunca “Mahmut Emmi iyi diyon da bunlar genelleme, her kızda geçerli değil benim kız öyle değil bak salıyom bir şey olmuyor” diye uçup 3-4 ay sonra “Mahmut Ağabeeeeyyyy” diye gelmeyin 😀 Yani gelin Al Haplılar Dergahının kapısı açık da bu duruma düşmeyin.

Sizin dışarı çıkmak, sosyalleşmek için gerçekten çabalamanız lazım. Sadece sosyal fobinizi ve başlarda yaşayacağınız bocalamanın korkusunu yenmeniz yetmiyor. İzolasyonunuz içinde alıştığınız uyuşturuculardan da arınmanız gerekiyor.

Dışarı çıkmak, sosyalleşmek ve sadece sosyal bir ortamda işten güçten uzaklaşıp rahatlamak için çabalamanız lazım. Bunun için arkadaşlarınızla biraz daha fazla dışarı çıkın. Dışarı sadece kafeye, bara ve spor salonuna gitmek için çıkmayın. Etkinliklere gitmeye çıkın, birkaç hobi faaliyetine gitmeye çıkın. Hiçbirine gücünüz yetmiyorsa ya da gücünüz yetse bile ara ara yürümeye çıkın, caddelere çıkın.

Bu arada bana faaliyetler için parası olmadığını söyleyenler oluyor. Ben üniversitede parasızlıktan bazen haftalarca kampüsten çıkamazdım ama üniversitede ücretsiz yapabileceğim hemen her şeyi yapmaya gayret ederdim. Ya da yarı zamanlı çalışarak sosyalleşirdim. Bugün konuştuğum üniversiteliler, hadi kampüsü olmayan üniversitelerde okuyanları anlarım da, İTU, ODTÜ ya da Boğaziçi gibi üniversitelerdekiler bile tek bir kulüp faaliyeti içine girmiyorlar.

Hiçbir şey bulamayan ya da hiçbir şeye gücü yetmeyenlere söyleyeceğim ise en azından gönüllü kuruluşlara gidin bir şeyler yapın. Bu arada arkadaşlar, gönüllü çalışmak, özellikle psikolojik olarak depresif bir durumdaysanız oldukça etkili bir anti depresan. Denemenizi şiddetle tavsiye ederim.

Sosyal Fobi

Geçmişten gelen bir sosyal fobiniz yoksa bile, uzun süre izaolasyon ile de sosyal fobi geliştirebilirsiniz. Bu da size başka insanlarla rahat bir frekans yakalamanıza ve doğal bir etkileşime girmenize engel olur. Örneğin onlarla ya etkileşime girmezsiniz ya da etkileşime girseniz bile

  • fazla hızlı konuşmak
  • hareket etmek,
  • göz teması kurmamak,
  • kendi düşüncelerinize boğulup konuşamamak,
  • insanların en ufak iğnelemelerinde bile aşırı sinirlenmek ya da kapanmak,
  • kaygılı bir şekilde kıpraşmak,
  • nasıl bir izlenim bıraktığınıza aşırı dikkat etmek ve bu nedenle çekingen olmak,
  • kapalı bir vücut diline sahip olmak

gibi hatalar yaparsınız.

Ya da kendinizi fazlaca satmaya çalışabilir ve genel olarak rahat, sakin ve neşeli olamazsınız. Bütün bunlar da dışarıya kaygılı ve muhtaç biri olduğunuz sinyalleyerek insanların sizinle iletişim kurmak istememesine neden olabilirler. Yani bir ortama girseniz bile özellikle sabırsız ve erkenden pes eden biriyseniz, hiç arkadaş edinmeden o ortamdan çıkarsınız.

Kimse kaygılı, huzursuz ve muhtaç sinyalleri yayan biriyle sosyalleşmek istemez. Siz de istemezsiniz. Yukarıdaki listeyle ilgili başlangıçta yapmanız gereken şey, bunları bilip bunları yapıp yapmadığınız konusunda sürekli olarak kendinizi taramak ve herhangi birini yapıyorsanız tam tersini yapmak.

Bakın sosyalleşmenin kitabını yazmanıza, insanları eğlendirmenize ya da bir palyaço olmanıza, ortamda gözleri ve dikkatleri üzerinize çekmenize falan gerek yok. Sadece insanların sizinle konuştuklarında bir miktar eğlenmeleri, negatif sinyaller almamaları yeterli. Burada amacınız insanlarla ve tabii ki kızlarla etkileşiminizi arttırmak.

Eğer üniversite ortamınız yoksa, mesela hiç okumadıysanız ya da mezunsanız size tavsiyem, gelirinizin bir kısmını bu faaliyetlere ayırın. Ortam pahalı ve geçinmek zor ama bu tür şeylere ihtiyacı olan adamların da sırtında bir aile yükü yok. O nedenle bütçeleri içinde faaliyetlere girmelerini tavsiye ediyorum, bunun için artan bir miktar paraları oluyor. Benim izleyici kitlem çok geniş bir yelpazeden, öğrencisi de var, beyaz yakası da var, esnafı da var, işçisi de var, teknisyeni de var. Hepsiyle şöyle bir oturduğumuzda yapacakları bir şeyler buluyoruz. Bazen biraz kendi düşüncelerinizden çıkmanız gerekiyor.

İzolasyona yatkın ve inek biriyseniz, mümkünse kendiniz gibi adamların doluştuğu inek gruplara odaklanmayın. Bakın eğer saatlerce maket uçak yapıp bundan zevk alıyorsanız bunu yapın ama sadece bununla kalmayın. Konfor alanınızdan çıkın ve sosyal bir iki şey daha yapın.

Hayır, spor salonu sayılmaz. Spor yapın ama spor salonu tek başına yetmez ve hatta gördüğüm kadarıyla sayılmaz. Hani bir bisiklet grubu falan gibi şeyler tamam ama spor salonlarını biliyorsunuz, herkes kendi halinde takılıyor.

Ortamın saldırayı olmayın.

Sosyalleşmek için birden fazla faaliyet grubuna katılabilirsiniz ve her birinde bazen fırsatları değerlendirebilirsiniz. Ama bazen sosyalleşmeleri için kendi imkanları içinde bazı sosyalleşme gruplarına gönderdiğim arkadaşlar, birden bire önlerine gelen güzel kadına yürümeye başlayıp bir anda tüm kızların arkalarından dalga geçtikleri saldıray abilere dönüşüyorlar. Bunu da yapmayın.

Bu tür faaliyet gruplarında en iyisi, gelip geçen kızlara yürümek. Örneğin dans kursuna yazıldıysanız, kendi grubunuzda sosyalleşin ama dans gecelerinde gördüğünüz başka kızlara yürüyün ama bunlar küçük topluluklar olduğu için orada da abartmayın. Ya da siz sosyalleşin, 2-3 hafta gelip sonra bir daha gelmeyen kızlara yürüyebilirsiniz. Ben mesela üniversitede kulüpte çekirdek kulüp takımına yürümezdim. 2-3 hafta kalıp sonra gelmeyenlere kampüste yürürdüm.

Bu tür faaliyetlerde en önemli şey, o faaliyeti öğrenmek için çaba harcamanız ve bir kabiliyet edinmeniz. Bu tür kulüplerde en çok göze batan adamlar, kulübün faaliyetlerine çok az zaman harcayıp sadece lak lak yapan ve kızlara yürüyen adamlar. Hep örnek veriyorum ama diyelim bir dans kursuna gittiniz ve 6 ay bir şey çıkmadı. Ama en azından dans etmeyi öğrendiniz ve hayat boyu sosyalleşmenize yardımcı olacak bir yetenek geliştirdiniz.

Bu tür faaliyetlerde nereden ne çıkacağı belli olmaz. Yıllar önce sadece 3 ay bir tekvando kursuna gitmiştim. Öyle beyaz yaka bir şey de değil, gecekondu mahallesinde bir yerdi. Gelenlerden biri, polis bir kızdı. Normalde benim sosyal ortamım polis bir kızla etkileşeceğim bir ortam değil ama oradan mesela o kızla çıkmaya başlamıştık. Silahı olan bir kız arkadaş azıcık stres yapıyor ama yine de çok cici ve güzel bir kızdı.

Yahu kızı bırakın, normalde yine aynı ortamda olmadığım adamlarla tanışmıştım. Tekvando hocası ve diğer birçok öğrenci barlarda ve kulüplerde güvenlikte çalışıyorlardı ve onların çalıştığı barlara gittiğimde damsız giriyordum. Yani böyle güzellikler de oluyor.

Son not olarak da bu bahsettiğim kabuğundan çıkma hikayesini birçok filmde görebilirsiniz. Fight Club filminde ofis – ev – IKEA / alışveriş döngüsüne sıkışmış bir beyaz yakanın, — spoiler –  içindeki Tyler Durden’ı o döngüden ve kendi kafasından çıkıp,  destek gruplarında ve kulüp faaliyetlerinde (ama ne kulüp :)) devşirdiğini hatırlayın. Tabii umarım kişilik bölünmesi yaşayacak kadar batmadınız – spoiler -. Yine 99’un Ofis / Kendini bırakma üçlemesinin bir diğer güzel filmi Office Space filminde Peter da kabuğundan çıkarak hayatı buluyordu. Ya da üçlemenin üçüncü filmi olan Matrix’te Thomas Anderson kendini, beyaz tavşanı takip etme davetini kabul ederek, kabuğundan çıkıp kulübe giderek buluyordu. 

Bu üçleme aslında dörleme de diyebiliriz. Bir de American Psycho var ama onun tonu çok daha karanlık. Orada Patrick Bateman diğer üçündeki ana kahramanlar gibi sarmaldan çıkmak için adım atmadığından (daha doğrusu narsist olduğundan atamadığından) ve sosyal hayatta takındığı maskesini kıramadığından, Jung’cu anlamdaki gölgesince ele geçirilip korkunç fantezilerde yok oluyordu (filmdeki cinayetlerin gerçek olmadığı ama Bateman’ın içinde boğulduğu fanteziler olduğu yönünde büyük bir ima var ki bence de öyle).

Bu kadar ağır konulara belki sonra başka yazıda gireriz ama 90’ların sonunda birden patlayan “çalışma – ev – tüketim hayatından, izolasyondan gına gelmesi” akımının devam edemedi. Önce ekonomik krizler ve sonrasında ama daha önemlisi internet – sosyal medya – porno ile uyuşturuldu gitti.  

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Bu konuda Patreon kanalımızda daha fazla yayın ve içerik var:

Daha fazla sosyalleşmeniz için tavsiyeler

Sosyalleşmek için kullanabileceğiniz oluşum ve uygulamalar

Eski sevgilim buluştuktan sonra soğudu

Merhaba, Bir iş arkadaşımla 4 ay kadar sevgili olduk ama ilişkinin son bir ayında soğuk davranmaya başladı ve benden ayrıldı. Arkadaş kalmayı teklif etti ama kabul etmedim ve iletişimi kes kuralı uygulamaya başladım. Aynı iş yerinde olduğumuz için birbirimizi görüyorduk ve bu da duygusal olarak zordu. Ama bunun haricinde iletişime geçmedim, sosyal medyasına da bakmadım.

İki hafta geçtikten sonra bana ulaştı. Kısa bir mesajlaşmadan sonra buluşmaya çağırdım. Buluşma iyi geçti. Nereden anladın diyeceksen sonunda öpüşme oldu 😊 Fakat ikimiz de ailelerimizle kaldığımız için akşamı birlikte geçirmedik.

Şimdi iletişimi kes kuralını uygulamışsın yani kapıyı açık bırakarak arkanı dönüp gitmişsin. Arkadaşlık teklifini de kabul etmemişsin. Muhtemelen sana ulaşmadığı iki hafta zor geçti ve sıklıkla zikerim iletişimi kesmeyi ben bu kızı arıyorum noktasına yaklaştın. Evet maalesef bu zor bir süreç zira kaygı doluyorsun ve kıza ulaşırsan geçici olarak büyük bir rahatlama duyarsın. Ama bu rahatlama kısa ömürlüdür ve sonrasında genellikle, ulaşmadan önceki halinden daha kötü hissetmeye başlarsın.

Kendine hakim olup terk edene ulaşmazsan, o rahatlamayı yaşamazsın ama bu ufak kriz geçtiğinde, öncesine göre daha güçlü ve iyi durumda olursun. Eğer başlangıçta güçlü bir şekilde gelen bu krizleri atlatırsan, kriz dalgalarının gücü azalırken, senin gücün artar. Ama tam tersi bu krizlere yenilirsen, kriz dalgalarının gücü artarken, senin gücün azalır.

Bu tuzağa düşmedikten sonra sana ulaştığında gördüğün gibi ilgi seviyesi 10 üzerinden 5’in üstünde. Ama unutma, çok da üstünde değil sadece sınırda. O nedenle buluşmaya çağırıp işleri ilerletiyorsun ve sizde işler ilerlemiş ve ilgi seviyesi 10 üzerinden 6’nın üstüne çıkmış.

Buluşmadan sonraki günlerde sanki beni çok istiyor gibiydi. Sürekli mesaj atıyordu. Ama sonra bu durum birden değişti. Bana pek mesaj atmıyor ve attıkları da kısa mesajlar oluyor.

Bu, buluşmadan sonraki ilgi seviyesinin düştüğüne işaret. Öpüşmüş olsanız da buluşmada ufak tefek hatalar yapmış olmalısın. Ya da bunu belirtmemişsin buluşmadan sonra mesajların fazla istekli olabilir. Bu ufak tefek hataların ne olduğunun farkında olmayabilirsin ama mümkün olduğu kadar uyanık olup kendini gözlemlemeni tavsiye ederim. Bunlar genellikle kızdan daha ilişki öncelikli olma ile ilgili hatalardır.

Şimdi siz ayrıldınız, önceki ilişkiniz bitti. Seni o terk etti. Sana ulaştı ve buluştunuz. Öpüşme oldu. Ama hala ilişkide değilsiniz ve eğer yeni bir ilişkiye başlayacaksanız da bu ondan gelmeli.

Bir erkeğin bu aşamada yaptığı en büyük hata, fazla umursamaktır. Burada umursamaz olmanız lazım ama umursamaz olmaktan götün teki olmayı, kadını umursamamayı kastetmiyorum. Onunla devam edip yeni ilişkiye başlasam da mutlu olurum, devam etmeyip tamamen birbirimizin hayatından çıksak da mutlu olurum. O benimle de olabilir, başkasına da gidebilir. Ben iki durumda da mutlu olurum (tabii başkasına gittiği için değil, ben de başkasını bulacağım için)”. Umursamamak budur. Bu zihin yapısını elinden geldiğince korumazsan, mimiklerinde, ses tonunda, vücut dilinde fazla “umursar” hareketler yapar ve karşındakini soğutursun.

Beni kendinden uzak tutuyor gibi hissediyorum.

Yazmamışsın ama anladığım kadarıyla buluşmadan sonra kıza fazla ulaşıyorsun. Oysa yeni tanıştığın bir kadından farklı olarak ilk buluşmadan sonra (burada ayrılık sonrası yapılan ilk buluşmadan sonra), onun sana ulaşmasını beklemen gerekiyor. Ve o sana ulaştı mı da ona, onun sana ulaştığından fazla ulaşmaman, ondan daha sık, daha fazla yazmaman gerekiyor. Anladığım kadarıyla sen buluşma ve öpüşme sonrası, fazla umursamaya başladın yani “onunla yeniden olursak mutlu olurum, onunla yeniden birlikte olmazsak mutsuz olurum” kafasına girdin. Bu kaygı yaratır ve kaygından kurtulmak için de kıza fazla ulaşmaya başlarsın.

Senin yapman gereken ise “onunla olsa da mutlu olurum, olmasa da” kafasını geliştirmek için, kız sana ulaşmadığı sürece işine bakmak ve onsuz da mutlu olma yolunda yürümek. Senin onun peşinde koşmanan, seni çekici yapacak şey. Tam tersi onun peşinde koşman ise, bu abartı bir peşinden koşma olmasa bile, seni itici yapıyor.

Lütfen yardımcı ol, ne yapmam lazım? Onu çok istiyorum.

Şimdi öncelikle bu “lütfen yardımcı ol … onu çok istiyorum” zihniyetinden kurtulman lazım ama ona gelmeden söyleyeyim bu aşamada yapman gereken hiçbir şey yok. Sana bir daha ulaşana kadar ona ulaşma ve sana ulaşırsa bir sonraki buluşmayı ayarla. Ama hemen pat diye teklif etme. 5-6 karşılıklı mesajlaşın ve ona teklif etmesi için fırsat ver. Eğer teklif etmiyorsa o zaman sen buluşma teklif et.

Bu arada da elinden geldiğinde kendi içinde umursamamayı geliştir.

Tekrar ediyorum. Umursamamak demek “onunla yeniden bir şeyler olsa da mutlu olurum, olmasa da” demek. Bu ise oturduğun yerde bunu kendine tekrarlayarak olmaz. Üç şeyi bir arada yaparak olur. Ona ulaşma, onu takip etme ve kendi hayatına odaklan.

Bu arada sana ulaştığında uzun uzun mesajlaşma. 5-6 mesaj yeterli. Ayrılık sonrası ilk buluşmada ya da iletişimde en çok yapılan hatalardan biri, terk eden ile fazla mesajlaşmaktır. Ya da uzun uzun konuşmak. Eğer daha fazla konuşmak istiyorsa, yüzyüze buluşun.

Şimdi öpüşme de olduğu için aslında en iyisi kızı evine çağırmak olurdu ama senin böyle bir imkanın yok. Şu aşamada onunla beraber kalmak için ev tutman da fazla. Yani yine dışarda buluşacaksınız ama seninle her iletişime geçtiğinde senin tek hedefin, iyi vakit geçirip fiziksele gitmek. İlişki değil, olmamalı.

Bu aşamada bir kadının seni hergün aynı seviyede istemeyeceğini, ilgisinin dalgalanacağını ve bazen bir süre sana ulaşmayacağını da önceden bilmen lazım. Yapman gereken şey, eğer aranızda mesafeye ihtiyacı varsa o mesafeyi vermek.

Erkek olarak biz, sorunlara çözümler düşünüyoruz ve hemen bu çözümleri harekete geçirmsek istiyoruz. Maskülen enerji hedef belirlemek ve bu hedef için çalışmak ile alakalı olduğu için, terk edildiğimizde de kızı yeniden kazanma gibi bir hedef koyup sürekli olarak o hedef için bir şeyler yapmaya çalışabiliyoruz. Örneğin kız ulaşmadığı zaman, kızın daha fazla ulaşması için ona ulaşmaya çalışabiliyoruz.

Eğer geçmişte zayıf davranışlar gösterdiğiniz için, beta ve dominant olmayan bir şekilde davrandığınız için sizden soğuduysa, yapmanız gereken şey alfa ve dominant davranmak. Umursamaz olmalısınız. Kadınlar, kendilerine karşı duygularından emin olmadıkları erkekleri daha çekici bulurlar. Sizin ondan hala hoşlandığını görmesine rağmen, sizin ona ulaşmıyor olmanız, onda böyle bir etki yaratır. Siz ona ulaşmıyorken ne halt yediğiniz konusunda hayal gücü çalışır ve bir süre sonra kadın, size ulaşmazsa bir daha hiç ulaşamayacağından korkmaya başlar ya da başlayabilir. Bu da onun size olan duygularını arttırır.

Bu arada sadece 4 ay çıkmışsınız. Daha uzun süreli bir ilişki olsaydı bir iki ay bekle derdim ama bu durumda senin başka kızlarla da görüşmeye başlaman lazım. Ya eski sevgili ya sıfır gibi bir moda girme. Sadece bu kıza odaklanmak istemezsin. Bunu yapman, bu kızla olma ihtimalini de azaltır. Tamam, bu kıza karşı yoğun duygular besliyor olabilirsin ama o duyguların kontrolünde olursan, hem bu kızla yeniden olma ihtimaliniz azalır hem de başka biriyle beraber olma ihtimalin azalır.

Erkekler için İlişkiler Setimize de bakabilirsiniz.

İyi çocuklar narsist kadınları kendilerine çekerler

Bu yazı, Toksik İlişkiler – Narsist / Borderline Partner Rehberi kitabından alınmıştır.

Bu yazıda, iyi çocukların / efendi erkeklerin narsist kadınları nasıl kendilerine çektiklerinden ve normal kadınlar için tercih edilmez erkekler olmalarına rağmen, narsist kadınlar için nasıl da ideal partner ya da kurban olduklarından bahsedeceğim.

İyi çocuk diye nitelendirebileceğimiz bazı erkekler, tüm kadınlar narsist diyerek tüm kadınlara sırtlarını çevirmek istiyorlar. Bazı iyi çocuklar ise, aynı tip ilişkiye tekrar tekrar düştüklerini ve bu ilişkilere düşmelerinin kendileri kaynaklı olduğunu görebiliyorlar. 

Bunun nedenine geçmeden önce iyi çocuk ne demek onu tanımlayalım. İyi çocuk sendromuna sahip kişilerin “iyi” sıfatının ve yaptığı şeyin iyilikle alakaları yoktur. İyi çocuğun yaptığı, pasif bir şekilde kadınları kendileri ile birlikteliğe ikna etmektir. Bu erkekler genellikle uyumlu, kibar, duyarlı ve kırılgandırlar. Başkalarının özellikle de hedeflerindeki kadının ihtiyaç ve isteklerini, kendi ihtiyaç ve isteklerinin önüne koyarlar, çatışmalardan kaçınmak için yapabilecekleri her şeyi yaparlar, insanlara duygusal destek sağlarlar.

Fakat iyi çocuklar bunları karşılıksız ya da iyi birer insan olduklarından yapmazlar. Bu kişiler iyi insan olabilirler ama bu davranışlarını karşılık bekleyerek yaparlar. Bu karşılığı talep etmedikleri için karşılıksız bir fedakarlık yapıyor gibi görünselerde, aslında insanlardan bu yaptıklarını ödüllendirmelerini beklerler. Örneğin iyi çocuk, cinsel birliktelik istediği kadına yürümek yerine onun arkadaşı olmaya, ona duygusal destek vermeye, onun ihtiyaçlarını karşılamaya çalışır. Tamamen arkadaşça davransa da istediği, kadının bu yaptıklarını takdir ederek onun özellikle kötü çocuk olarak tanımladıkları ve aslında çoğu kararlı olan erkeklerden farklarını anlamalarını ve onlarla seks yapmasını bekler.

Şimdi ise bu tip bir erkeğin neden narsistleri kendilerine çektiğine, bazen sadece narsist kadınların kendilerini kabul ettiğine bakalım.

Birincisi, iyi çocuk, partnerinin istediği her şeyi yapmasına ve tüm kararları vermesine izin vermeyi, her dediğine evet demeyi, harika bir ilişkinin temeli sanar. Sonuçta partnerimizin istek, arzu ve hedeflerine uymazsak, partnerimiz üzülebilir ya da sinirlenebilir ve bu da iyi çocuğa göre mutsuz bir ilişki demektir. Fakat iyi çocuğun bu düşüncesinin altında, genellikle çatışmadan korkma yatar. İyi çocuk hayır demekten korkar çünkü karşı tarafı kızdırabilir ya da ne istediğini açıkça söyleyemez zira bu, partnerini mutsuz edebilir. Yani iyi çocuk, mutlu bir ilişki için bunu yapması gerektiğini düşünerek kendini feda eder.

Burada sorun şu ki, sağlıklı bir kadın bunu itici bulur çünkü her şeye evet diyen, her söylediğini onaylayan erkeğin bunu korkudan yaptığını hisseder ve aynı zamanda bu adamın bu iyi çocuk maskesinin altında ne olduğunu bilemememekten tedirgin olur.  Bir kadını memnun etmek için her şeye evet diyen, kendini feda eden erkek iyi değil korkaktır ve sağlıklı bir kadın bu iticilikten uzak durur.

Narsist bir kadın ise, kendi ihtiyaç ve isteklerini, onun ihtiyaçları ve istekleri için feda edecek, sürekli onu mutlu etmeye çabalayacak erkeklere bayılır. Çünkü narsist kadın, herkesin istek ve ihtiyaçlarını, kadının etrafında pervane olmak için feda etmesini bekler. Bu nedenle iyi çocuk, narsist parazit için iyi bir taşıyıcıdır. Pardon narsist birey için iyi bir partnerdir. 

İkincisi, bazı erkekler kendi benliklerini sevmedikleri için, iyi çocuk olmaları gerektiğini ve böylece diğer insanların ah ne iyi çocuk diyerek kendilerini seveceğini düşünürler. Problem şu ki eğer içten gelen, sağlıklı bir öz sevginiz yoksa, kendini seven, sağlıklı bir partneri çekmeniz, ona çekici gelmeniz çok zordur.

Bunun yanında erkek içten gelen, yeterli bir öz sevgiye sahip değilse, narsist kadın bu erkeğe çekim duyacaktır zira böyle bir erkek sevgi açlığından dolayı kolay bir avdır.

Bazı erkekler, bir narsist ile birlikte olmaya başladıklarında, burada sıklıkla belirtilen aşk bombardımanını çok az yaşarlar ya da neredeyse hiç yaşamazlar. Bu erkekler içten gelen bir öz sevgi yoksunluğu nedeniyle sevgiye o kadar muhtaçlardır ki, narsist bir kadının böyle bir erkeği kendine tamamen bağlamak için çok fazla sevgi vermesine, çok fazla çaba harcamasına gerek kalmaz. Zira böyle bir erkek, kendisine atılan kırıntılara büyük bir muhtaçlıkla yapışır. 

Üçüncüsü, iyi çocuk aşırı derecede uzlaşmacıdır ve bu da yine başkalarını hoşnutsuz etme korkusundan kaynaklanır. İyi çocuk, bazen de eğer uzlaşmacı olmazlarsa reddedilecekleri korkusu ile uzlaşmacı davranırlar.

Sağlıklı bir kadın, aşırı uzlaşmacı bir erkeği çekici bulmaz. Böyle bir erkek, sağlıklı bir kadın için sıkıcıdır, herhangi bir şey vaad etmez zira böyle bir erkeğin tek yaptığı, kız ne yapıyorsa, ne istiyorsa onu yapmaktır. Bir erkeğin uzlaşmacı olması kötü bir şey değil ama bir kadın için yeterli değil. Sağlıklı bir kadın kendine güvenen, kendi hayatı ve tutkuları olan ve gerektiğinde omurgalı olacak bir erkeğe ihtiyaç ve çekim duyar.

Narsist bir kadın ise, iyi çocuğun kendisi ile asla zıtlaşmamasına, kendi ihtiyaçlarını görmezden gelirken kadının ihtiyaçları için her şeyi yapmasına bayılır. “Bu harika, ne kadar da ortak yönlerimiz var!” der. “Ben sadece kendi ihtiyaçlarımı düşünüyorum ve o da sadece benim ihtiyaçlarımı düşünüyor!”

Dördüncüsü, iyi çocuk kararlı (assertive) olmayı, saldırgan (agresif) olma ile eş tutar. Oysa kararlı olmak demek, pasif bir şekilde yanlışı kabul etmeden, agresif ya da pasif – agresif saldırganlığa başvurmadan, sakin ve pozitif bir şekilde kendinin ve başkalarının haklarını savunabilecek bir omurgaya sahip olmak demektir. Kararlı biri, düşünce, duygu ve inançlarını uygun, direkt ve dürüst bir şekilde ifade edebilir. 

İyi çocukların kararlılık ile ilgili yanlış görüşleri, çocukluklarında her kararlı olma teşebbüslerinde, negatif bir tepki ile karşılaşmalarına, yanlış bir şey yapmış gibi hissettirilmelerine dayanır.

Kararlılık, sağlıklı kadınların çekim duydukları bir özelliktir. Sağlıklı bir kadın, liderliğini takip edebileceği, omurgalı, düşüncelerinin arkasında durabilen, zor anlarda hem kendisi hem de beraber olduğu kadın için dik durabilen bir erkeğe çekim duyar.

Narsist bir kadın ise kararlılık göstermeyen erkeklere çekilir zira böyle erkekleri kontrol edebilir, yönlendirebilir ve bir şeyler ters giderse suçu erkeğe atabilir. 

İyi çocuk kararlı olmadığı için bir şey canını sıktığında, bundan bahsetmemeye meyillidir. İlişkide bir sorun olduğunu görmeye başladığında, bunu görmezden gelmeye çalışır ya da aslında gördüğü gibi olmadığı konusunda kendini kandırır. Bu şekilde rahatsızlıklarını içine atar ve birgün patlayana kadar da içine atmaya devam eder.

Narsist kadın iyi çocuğun bu özelliğine bayılır ve “bu adam birçok şeyi uzun süre sineye çekebiliyor, bakalım nereye kadar dayanacak” diye düşünür. Böylece iyi çocuk, narsist kadın için bir oyun, bir oyuncak olur. 

Beşincisi, iyi çocuk genellikle liderlik etmez ve karar vermek ya da bir şey yapmak için partnerinin ne hissettiğini anlayana kadar bekler ve partnerinin suyuna gider. Aynı zamanda iyi çocuk yanlış yapmaktan, eleştirilmekten çok korkar. Bu nedenle de liderliği kadına bırakmaya meyillidir.  İyi çocuk bunun nezaket olduğunu düşünür ama sağlıklı bir kadın, peşinden gidebileceğini düşündüğü bir erkek ister. Yanılmaktan ya da eleştirilmekten korkmadan liderlik edebilecek bir erkek ister. Liderlik etmek, kararları vermek ve hatta partnerini korumak zorunda kalan kadın için böyle bir ilişki oldukça iticidir. 

Narsist kadın ise her istediğini, her istediği zaman yapabilecek olmaya bayılır.

Sonuçta iyi çocuk, karşılığında pek bir şey almadan verir durur. İnsanların kendisine nasıl davrandığını kendisinin kontrol ettiğinin farkına varamadan, zihnindeki programlama yüzünden bu halde ve böyle ilişkiler içinde olduğunu göremeden yaşar gider. Ama geçmişimiz zor ve ebeveynlerimiz kötü olsa da, zihin programları değiştirilebilirler. 

İyi çocuk zamanla tüm suçun kadında ya da kadınlarda olduğunu düşünmeye başlar. Partneri narsist ise tabii ki narsistin sorumluluğu ve suçu vardır ve ilişkide yaptıklarının bir mazereti yoktur ama iyi çocuk böyle kadınlara kendisinin düştüğünü, normal kadınları iterken sadece bu tip kadınlara – yanlış nedenlerden – çekici geldiğini anlamalıdır.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Narsistin Partnerini Ailesinden Koparması

Bu yazı, Toksik İlişkiler – Narsist / Borderline Partner Rehberi kitabından alınmıştır.

Narsist karısı tarafından yetişkin bir erkek olan oğlundan koparılan bir annenin hikayesiyle başlayacağız.

“Oğlum son 1.5 yıldır, sizin kırılgan narsist kadın tanımınıza neredeyse tamamen uyan bir kadınla evlendiğinden beridir, çok büyük sıkıntı çekiyorum. Onunla evlenir evlenmez, tüm ailemizle iletişimini kesti. Anne babasıyla, kardeşleriyle, büyük anne ve babalarıyla ve hatta canından çok sevdiği 14 yaşındaki kardeşiyle bile iletişimi kesti. Sadece bizimle değil, çocukluk arkadaşları ile ve en yakın arkadaşlarıyla da iletişimi kesti.

Bugün onun doğum günü. 31 yaşına basıyor. Onu düşünmeden duramıyorum. Bir kart gönderdim ama bu karta cevap vermeyeceğini biliyorum. Eşi onu, sadece eşinin ve eşinin ailesinin çevresinde olacak şekilde herkesten izole etti.

Oğlum yıllar süren kısırlık tedavisinden sonra doğan ilk çocuğum. Çok isteyerek yapılan ve her zaman çok sevilen bir çocuktu. Bunun bizim başımıza geleceğini asla düşünemezdim. Bunun olduğuna hala inanamıyorum.

Evet kırılgan narsist bir partnerin, bir yetişkini ailesinden nasıl ayırdığına bakacağız. Ayrıca bir narsist tarafından kapana kısılmış sevdiğiniz birinin, ailesine ve sevdiklerine yabancılaştırılmasını engellemek için kullanabileceğiniz tek silahtan da ve eğer bu başınıza gelmiş ise korkularınızla nasıl başa çıkabileceğinizden bahsedeceğim.

Burada yetişkin bir erkeğin, kırılgan narsist bir kadınla evlendiği senaryoyu ele alacağım ama kurbanın kadın ya da erkek olması fark etmeksizin, olay büyük oranda aynı gelişir. Tabii ki kişiden kişiye değişiklikler olabilir ve her kural herkes için geçerli değildir ama olay genellikle şimdi anlatacağım şekilde gelişir.

İlişkilerinin başında kendisi ile tanıştığınızda, narsist partner çok tatlı biridir. Erkek arkadaşının bulabileceği en iyi partner olduğunu herkese inandırmak için büyük bir çaba gösterir. Buna, sizinle ve tüm aile ile çok iyi bir ilişkiye sahip olmak istediği konusunda rol yapmak da dahildir. Oğlunuzun narsist ile olan ilişkisinin aşk bombardımanı aşamasında, narsist büyük bir oyunculuk sergiler. Neredeyse kusursuz görünmek için çok büyük çaba harcar ve kimsenin asıl yüzünü görmesini istemez. Siz onun asıl yüzünü görebiliyor olsanız bile, henüz ailenizdeki diğer bireyler neyden bahsettiğinizi bilmezler ve onun gerçek yüzünün farkına varmazlar. Bu aşamada kendi başınıza kalırsınız, “bazı şeyleri ben mi abartıyorum?” ile “diğerleri neden göremiyorlar” düşünceleri arasında gider gelirsiniz.

Narsist genellikle erkeği evlilik ya da hamilelik ile kilitleyene kadar çok iyi davranmaya devam edecektir. Ama maskesinin düşmesi çok daha erkenden olabilir. Buradaki gerçek kriter, kırılgan narsist kadının, erkeğin boyunduruğu altına girdiğini, onu kaybetmekten korktuğunu görmesidir. Bu olduğunda, maske düşer ve narsist kadın, aile bireyleri üzerinde çalışmaya başlar, özellikle de yakında kaynana olacak aile bireyine yönelirler. Zira muhtemelen oğlan üzerinde en çok etkisi olan kişi oğlanın annesidir ve narsist kadın, erkeğin annesini bir numaralı rakip olarak görür. 

Narsist kadın, erkeğin annesini hafif hafif aşağılamaya, duyarlı olduğu noktalardan hafif hafif vurmaya ve çatışma yaratmak için fırsat kollamaya başlar. Narsist kanserin ne kadar öldürücü olduğuna bağlı olarak bu çatışmalar basitten çok şiddetliye kadar değişirler.

Bu kısım oğlan annesine ama kurbanın kardeşi, akrabası ya da yakın arkadaşı tarafından da kullanılabilir: Eğer oğlunuz narsist partneri tarafından cezalandırıldığı bir durumda tavsiye için size gelirse, ne diyeceğiniz konusunda çok ama çok dikkatli olun. Dürüst davranmayı ve oğlunuzun durumu bir an önce görmesini istiyor olabilirsiniz ama bu tam olarak da narsistin istediği şey! Zira siz oğlunuzla konuştuktan sonra oğlunuz eve gidecek ve evdeki narsist de oğlunuza söylediklerinizi kullanarak oğlunuzu manipüle edecek. Yani narsist, sizin ona karşı olduğunuz ve onları ayırmak istediğiniz konusunda güçlü bir kanıta sahip olacak ve bunu kullanarak oğlunuzu size karşı dolduracak.

Peki yetişkin bir erkek olan, böyle bir ilişkiye hapsolmuş ve istismar edilen oğlunuz size gelip tavsiye istediğinde nasıl bir tavsiye vereceksiniz? Birincisi, ona ne düşündüğünüzü söylemeyin. Bunun yerine onun ne düşündüğünü sorun ve söylediği tüm negatif şeyleri, içgüdülerine güvenmeleri gerektiğini söyleyerek onaylayın. Ya da bu şekilde negatif şeyler söylediğinde “bence bu kız hakkında tamamen haklısın” deyin.

İkincisi, eğer en iyi arkadaşı, onun olduğu durumda olsaydı, ona ne tavsiye verirdin diye sorun. Ve üçüncüsü de, bu tavsiyeye dayanan kendi planını oluşturmasında ona yardımcı olun.

Yani ona direkt tavsiye vermek yerine, onun kendi tavsiyesini vermesine ve bunun üzerine de bir plan inşaa etmesine yardımcı olun. Ama eve gider gitmez narsist tuzağa yeniden düştüğünü görürseniz şaşırmayın. Narsist kadın, erkeğin sadakatinde ufacık da olsa bir değişim sezdiğinde, onu yeniden büyüsü altına almak için elinden gelen her şeyi yapar. Ve sonra da büyük ihtimalle erkek size gelerek onu savunan bir hikaye anlatır.

Kapalı kapılar ardında narsist sizi sürekli alçaltıp küçümserken, oğlunuzu da sizinle ya da aslında onu manipüle etmesine engel olacağını düşündüğü başka herhangi biri ile zaman geçirmek istediği için alçaltıp küçültmeye devam eder. Narsist bu aşamada sizden ve ailenizden uzak durmaya başlamış ve sizin de onları ziyaret etmenizi engelliyor olabilir. Narsist kadın bu süreç boyunca, oğlunuzu manipüle etmeye çalıştığınız konusunda onun beynini yıkamak için sürekli olarak manipülasyon yapar.

Narsist kadın partnerinin zihninde ailesine karşı yeterince şüphe oluşturduğunu düşündüğünde, partnerinin ailesini daha büyük bir çatışmaya girmek için tahrik eder. Oğlunuzu taraf seçmeye zorlamak için bu büyük çatışmaya ihtiyacı var. Tabii bu aşamada oğlunuz artık tamamen onun büyüsü altında ve siz de filmin bariz kötü adamısınız.

Bu çatışmayı çözmek için gösterdiğiniz tüm çaba, narsist tarafından kontrol ve manipülasyon hilesi olarak görülür. Kapalı kapılar ardında narsist kadın oğlunuza, sizin toksik ve narsist biri olduğunuzu, bunu görememe sebebinin sizin ve tüm ailenizin onu manipüle etmeniz olduğunu söyleyip durur.  Narsist kadın bu süreçte, ne kadar desteksiz de olsa, sizin manipülasyonlarınızı kanıtlamak için kanıtlar ortaya atar. Arada yalandan çatışmayı çözmeye çalışıyor gibi görünebilir ama söylediğiniz her şeyi, onları ayırmak için sinsi planlar yaptığınız yönünde oğlunuza gösterilecek birer kanıt olarak kullanır.

Bu aşamada narsist partner ve erkek, erkeğin ailesinden uzak dururken, kadının ailesi ile daha fazla zaman geçirmeye başlayabilir. Yüksek derecede narsist bir kadının kendi ailesi ile de problemleri olabilir ve bu durumda erkeği hemen herkesten izole eder. Ama eğer ara sıra görüşmenize “izin verse” bile, oğlunuzun sizinle yalnız görüşmesine izin vermez. Genellikle erkeğe, ailesinin istismarından ve manipülasyonundan korunmak için, her zaman kendisine yakın olmasını söyler. Bu aşamada erkek henüz bir taraf seçmedi ise, “ya ben ya onlar” tercihine zorlanır. Narsist kadın ailesinden gelen “istismara ve manipülasyona” izin vermeye devam ederse, onu terk etmekle tehdit eder. 

Erkek sizin manipülatif ve istismarcı olduğunuza tam olarak inanmasa bile, seçim yapmaya zorlandığı için çok zor bir durumdadır. Erkek bu seçimi yaptıktan sonra, narsist kadın tarafından sadakatini sürekli olarak ispatlamaya zorlanır. Sizinle aralarına daha fazla sınır çizer ve oğlunuza bu sınırı korumayı dayatır. Erkeğe kendisini, sizin gibi canavarlardan koruyacak bir kahraman, şövalye olduğuna inandırır.

Şimdi şunu da söylemeliyim ki, kaynananın gerçek narsist olduğu, sınırlar ardına itilmesi gerektiği ve hatta çiftin kaynana ile tamamen iletişimin kesmesi gereken durumlar da gördüm. Ama bu gibi durumlarda, aile bireylerinin, bu yeni kadın gelmeden çok öncesine dayanan bir istismar ve manipülasyon geçmişi var ve aile bireyleri de bunun farkındalar. Aynı zamanda kaynananın narsist olduğu durumlarda, sadece kaynana dışarı itilebilir ama genellikle aile ile iletişime devam edilir. Yani erkeğin ailesi, arkadaşları ve diğer yakın akrabaları dışarı itildiğinde ve erkek kadının ailesi ile yakınlaştığında, yeni gelinin narsist olduğu oldukça bellidir.

Ama durum ne kadar bariz olursa olsun narsist, özellikle de kırılgan narsist, diğerlerini istismarcı göstermek için elinden gelen her şeyi yapar. Hemen her zaman kendilerini mağdur rolünde gösterirken, partnerlerini de kendilerini koruyacak bir kahraman rolüne sokarlar. Ve erkeğin kendisini korumak konusunda – en azından onun standartlarında – kötü iş çıkarması durumunda, erkeğin yetersiz ve sadakatsiz hissetmesini sağlar. Erkeğe şöyle şeyler söyler:

“Bana ne dediğini duymadın mı? Beni hiçbir zaman savunmuyorsun ya da benim tarafımı tutmuyorsun. Gerçek bir erkek kimsenin karısına böyle bir şey söylemesine izin vermez. Böyle birine nasıl güvenebilirim?”

Yani erkeğin annesi, narsist kadının kötülüğü için çabalayan bir kötü kadın rolünü alırken, erkek ise mağduru koruması gereken kahraman rolüne zorlanır. Bundan sonra da bir sürü kötü söz, mesaj, e-posta, vs. draması yaşanır. Kadınla ya da oğlunuzla aranızda zor konuşmalar geçer. Her buluşma, buluşmanın kendisi bir dramaya dönüşmese bile sonrasında bir dramaya yol açar. Bu siz ya da oğlunuz artık yeter deyip ilişkiyi kesene kadar devam eder.

Keşke daha olumlu bir şeyler söyleyebilsem ama siz narsist ile iyi geçinmek için ne kadar iyi davranırsanız davranın ya da ne kadar suyuna gitmeye çalışırsanız çalışın, durum değişmeyecek. Zira bu olanlar tesadüfi değiller ve narsist kadının amacı başından beri, oğlunuzu sizden ve ailesinden koparmak.

Peki böyle bir durumu engellemenin bir yolu yok mu? Olaya hiç karışmadan, ağzınızı açmadan oturup, oğlunuzun ya da kardeşinizin bir kadın tarafından enkaza çevirildiğini sessizce izlemediğiniz sürece, bu oyunu kazanmanın bir yolu yok ya da en azından benim bildiğim bir yolu yok. Narsist ne olursa olsun oğlunuzun, kardeşinizin ya da yakın arkadaşınızın hayatından tamamen çıkmanızı istiyor ki böylece onu daha kolay kontrol edebilsin. Ve siz erkek ile ne kadar yakınsanız ya da eskiden yakın idiyseniz, onu sizden koparmak o kadar önemli hale gelir.

Yani oğlunuzla ve torunlarınızla herhangi bir ilişkiniz olsun istiyorsanız, bunun tek yolu, her zaman narsistin suyuna gitmek, özür dilemek ve onun kuklası olduğunuza onu inandırmak. Tabii bunu yapsanız bile narsist sizi eleştirmenin ve küçümsemenin bir yolunu bulur.

Yani oğlunuz ve torunlarınız ile ilişki kırıntıları için sürekli olarak kullanılmak ve istismar edilmek istemiyorsanız, karşı tarafın sizinle iletişimi tamamen kesmesi daha iyi bir seçenek.

Ama ne olursa olsun böyle bir durumda elinizden geldiğince yardım alın. Profesyonel yardım alın, destek gruplarına girin.

Bu konuda bir hikaye ile bitirelim:

“Bir terapistin yardımı ile, eşim ve ben, bir narsistin oğlumuzun hayatından çıkıp gitmesini bekledik. Bu, oğlumuzla çok az iletişim kurabildiğimiz, narsist partneri ile hiç ilişki kurmadığımız 2 koca yıl sürdü. Çoğu narsistin, yarattıkları izolasyona hiç karşı koymazsanız, yaklaşık 2 yıl içinde ilişkiden yorulacağını okumuştuk. Bizim durumumuzda bu tam 2 yıl sürdü. Ama oğlumuzun geçmiş ilişkisinin nasıl da toksik olduğunu ve eski sevgilisinin nasıl bir yaratık olduğuna uyanması da 1 sene daha sürdü. Ama neyse ki şimdi her şey normale döndü.”

Ayrıca bkz. Kırılgan narsist kadınların kullandığı 10 toksik taktik ve Kişilik bozukluğu olan kadınlarla ilişkiler podcastı

Çeviri: How the Narcissist Isolates Their Partner From Family

Aldatma ve Boşanma Hukukunun Tarihçesi

Bu yazıyı ne zamandır yazmak istiyordum ama erteliyordum. Mahmut Abi’nin Karımı aldattım, hani affederdi? yazısından sonra en sonunda yazıyorum. Ben SBF mezunu olduğumdan hukuki konulara bir aşinalığım vardır ama tabi bir hukukçu kadar olamam. Bu yazının daha detaylı ve yetkin makaleler için bir öncül olmasını dilerim.

Ama öncelikle Mahmut Abi sana teşekkür ederim, gerek bu yazınla, gerekse “Fresh & Fit ve Tomassi’nin Silikondan Kanunları” yazınla benim kendi düşünce yapımda oluşmaya başlayan sağlıksız durumu bir hayli iyileştirdin. Bu tarzda yazılarının devam etmesini isterim.

Şimdi bu yazı aldatmanın yani zinanın hukuki gelişimiyle alakalı. Burada odaklanacağım konu 1996’ya kadar kadın ve erkeğin aldatmasının tanımının farklı olması. Bu konunun Mahmut Abi’nin bahsettiği “erkeğin aldatması elinin kiri” düşünce yapısını anlamada yardımcı olacağını düşünüyorum.

Şimdi öncelikle Hamurabi kanunlarından (MÖ 1760) beri aldatma yani zina bir suç. Aslında muhtemelen daha önceden de suçtur ama ilk yazılı kanun o olduğu için kesin olarak onu bilebiliyoruz. Ayrıca dinlerde ve bu dinlerin hukuk düzenine hakim olduğu toplumlarda da zina suç ve çoğu zaman cezası ölüm. Örneğin İslam hukukunda bu ceza evli olanlar için ölüm, bekar olanlar için ise dayak ve/veya sürgün.

Osmanlı’da batılı anlamdaki ceza kanunları 19. yy’da yazılmaya başlanıyor ve zinanın cezası Fransa’dan alınmış olan 1858 tarihli kanuna 1860’ta giriyor. Ne yazık ki bu kanuna ulaşmak için imkanım (ve zamanım) olmadığı için analizini yapamıyorum.

Cumhuriyetin kuruluşundan sonra 1926’da ceza kanunu yenileniyor. Bu kanun 1889 tarihli İtalyan Ceza Kanunun çevirisi. Bu kanunun 440 ve 441. maddelerinde zinaya ilişkin suçlar ve bunların cezaları yer alıyor. Bu maddeler şöyle:

“Madde 440: Zina eden zevce hakkında üç aydan otuz aya kadar hapis cezası tertip olunur. Zevcenin bu fiiline şerik olan kimse hakkında dahi aynı ceza hüküm edilir.”

“Madde 441: Karısiyle birlikte ikamet etmekte olduğu hanede yahut herkesçe bilinecek surette başka yerde karı koca gibi geçinmek için nikahsız kadın tutmakta olan koca hakkında üç aydan otuz aya kadar hapis cezası hüküm olunur.”

Burada gördüğümüz gibi zina konusunda kadın ile erkeğe farklı hükümler uygulanıyor. Yani evli bir kadın bir kerelik başka bir erkekle zina yaparsa cezalandırılırken, evli bir erkeğin başka bir kadınla cinsel ilişkisinin cezalandırılması için bu kadınla karı koca gibi yaşaması gerektiği hüküm altına alınmış.

1943 yılında yazılan bir makaleye göre (Naci Şensoy) kadın ve erkeğin zinaları arasındaki farklılık/eşitsizlik (“müsavatsızlık”) “yeni İsviçre Ceza Kanunu” hariç tüm batı ceza kanunlarında var. Yine bu makale ye göre Batı hukuk düzenlerinde daha önceleri sadece kadının zinasına ceza veriliyordu, ve bu büyük bir eşitsizlik yaratıyordu. Erkeğin zinasına da ceza verilmesi bu eşitsizliği azalttı. Yazara göre eşitsizliğin temel nedeni kadının zinasının toplumun gözünde kocasını gülünç ve şerefsiz hale sokmasıdır. Ayrıca kadının zinasının aileye, babanın soyundan olmayan bir çocuğun (babanın rızası olmadan) sokması olasılığı da bu eşitsizliği mazur göstereceği belirtilmiştir. Ayrıca başka bir argüman da erkeğin zinadan sonra karısına duyduğu şefkat ve muhabbeti sürdürebileceği ancak kadın için bunun mümkün olmadığıdır.

1960’lardaki feminizm dalgasıyla beraber kadının toplumdaki konumunda değişimler oluyordu. Bu değişimler Türkiye’de de etkisini göstermiş olacak ki, 1967 ve 1968 yıllarında Anayasa Mahkemesine zina ile ilgili maddelerin anayasanın eşitlik maddesine aykırı olduğu itirazı yapıldı. Yerel mahkemeler tarafından yapılan bu itirazlar Anayasa Mahkemesinin 02.03.67 tarihli (E:1967/30-K: 1967/9) ve 28.11.68 tarihli (E:1968/13-K:1968/56) kararları ile reddedildi. Anayasa Mahkemesinin bu itirazları reddetmesinin sebebi md. 440 (kadının zinası) ile md. 441’in (evli bir erkeğin evli olmadığı kadınla karı-koca gibi yaşaması) nitelikleri farklı iki ayrı suç olduğu kanısında olmasıydı.

Ayrıca mecliste siyasi partilerin yaptığı kanun değişikliği önerilerini daha önceden görmüştüm, ama şimdi bulamadım. Bunlar da siyasi olarak bir sonuç alınmadığını biliyoruz, ama gerek kanun tekliflerini gerekse meclis tutanaklarını bulamadığım (zaman-imkan) için analizini yapamıyoruz:)

1996 yılında ise yine bir mahkemenin aynı maddelerin anayasanın eşitlik maddesine aykırı olduğu hususunda Anayasa Mahkemesine itirazda bulunduğunu görüyoruz. 23.09.1996 (E:1996/15, K: 1996/34) tarihli kararda Yekta Güngör ÖZDEN başkanlığında toplanan -üyeleri arasında Ahmet Necdet SEZER’in de bulunduğu- mahkeme heyeti 441. (erkeğin zinası) maddeyi Anayasa’ya ve uluslararası anlaşmalara aykırı bularak iptal etmiştir.

Ardından da yasa koyucunun (meclis) zina ile ilgili yeni bir düzenleme yapmaması sonucu AYM’nin 23.06.1998 tarihli (E:1998/ 3, K:1998: 28) kararıyla 440. madde de iptal edilerek zina tümüyle suç olmaktan çıkmıştır.

Bu tarihi süreç hakkında kısa bir yorum yapmak gerekirse:

Şimdi öncelikle evlilik dediğimiz kurum, farklı zamanlarda ve farklı coğrafyalarda farklı şekillerde olabilir, olmuştur ve olacaktır! (seçim yaklaştı ya ondan:)). Ama temel olarak geçmişten beri evliliğin temel amacı doğacak çocukların bakımıdır. Bildiğimiz gibi çoğu hayvanda ve insanlarda kadın ve çocuk doğumdan sonra bir süre bakıma ihtiyaç duyuyor. Bu bakımı sağlayan kişi ise erkek oluyor. İnsanlarda -diğer hayvanların aksine- üreme amacıyla olmayan ve her mevsim süren cinsel ilişkinin, söz konusu bakımın sağlanabilmesi için kadınların erkeği yamacında tutmak istemesi sayesinde olduğunu öne süren tezler var. Çünkü erkek sürekli bir seks arayışı içerisinde ve bunun için diyar diyar geziyor, dağları deliyor falan. Kolay seksi de bulunca karısının ve çocuğunun yanında kalıyor.

Dolayısıyla tarihsel süreçte bir evlilikte kadının erkekten beklediği “bakım- koruma”, erkeğin kadından beklediği ise “cinsel ilişki” ve “çocuk”. Yani kadınların tek gecelik aldatılmaya karşı daha toleranslı olabilmelerinin sebebi evrimsel olarak ilişkiden beklentilerinin farklı olması.

Ayrıca kadınların cinsellik sağlama kapasitelerinin ve isteklerinin ilerleyen yaşla ve çocuk sayısının artmasıyla beraber düşmesi de, kendisinin ve çocuklarının bakımını aksatmayan erkeğin kaçamaklarını görmezden gelmelerini sağlayabileceği de söylenebilir.

İşte kanunlar da toplumun durumunu dikkate aldığı için zina konusunda farklı hükümler getirebiliyorlar. (Ama dediğim gibi eski hukuki düzenlerde her iki cinsiyeti de aynı sertlikte cezalandıran hükümler de mevcut.) Bu biraz sosyo-ekonomik yapı, biraz da zamanın ruhu dedikleri Zeitgeist’e göre değişiyor. Dolayısıyla eski Ceza kanunundaki hüküm farklılıklarını “kahrolasıca ataerkil düzeninin kadınlara zulmü” olarak görmek yerine, çağın şartlarına göre erkeklerin fütursuzca çok eşlilik eğilimlerini kısıtlamayı amaçlayan bir düzenleme olarak görmek daha mantıklı. Aynı şekilde Kuran’da yer alan erkeklerin 4 kadınla evlenebilmelerini “erkeklere 4 kadın hakkı verildi” şeklinde değil, “erkeklerin sınırsız kadın istekleri 4 kadınla sınırlandı” olarak düşünmek daha doğru olur. Çünkü Ortaçağ ve öncesinde gerek Avrupa’da gerekse diğer coğrafyalarda güçlü olan erkekler 10-20 eş alabiliyordu ve kadınlar da bunu kabul ediyordu, etmek zorunda kalıyorlardı.

İçinde bulunduğumuz koşullarda kadınların bir erkeğin bakıma ihtiyaç duymadan çocuklarıyla beraber yaşamaları çok daha kolay olduğu için, her ne kadar içgüdüsel olarak aşırı tepki göstermeseler de, tek gecelik aldatmaları tolere etmeleri beklenmiyor. Zaten Mahmut Abi’nin dediği gibi etmiyorlar da.

Dolayısıyla durum buyken kadının affetmesini umarak aldatmak çok mantıklı değil. Zaten kadın affetse bile içinde hep bir şeyler kalıyor ve bu da hem ilişki kalitesini düşürüyor hem de intikam aldatması riskini arttırıyor.

Burada geniş bir etik tartışmasını da girmek isterdim ama kısaca söz etmek gerekirse; evlilik bir sözleşmedir ve bu sözleşmenin önemli unsurlarından birisi sadakat yükümlülüğüdür. Sadakat yükümlülüğü kanunlarda (medeni kanun) tek gecelik ilişkiyi de kapsadığı için, tek gecelik ilişkide bulunmak ahlaken sorunludur.

Burada topluma yön verebilme kabiliyetine sahip kişilerin daha sorumlu davranmaları önemli. Zaten Mahmut Abi en baştan beri bir sosyal sorumluluk projesi olan Erkek Adam sitesinde olabildiğince sorumlu davranıyor. Erkeklere yönelik yayın yapan ve Erkek Adam sitesinde sohbetlere katılmış diğerlerinin de sorumlu davrandığını ve buna gayret gösterdiklerini düşünüyorum.

Ama mesela bazılarını dinledikçe kadınlardan biraz soğuduğumu hissettim ve dolayısıyla onları dinlemeyi azalttım/bıraktım. Aslında Calvin Newport’a uyarak “Dijital Minimalizm”e başladım, çok yaradı, tavsiye ederim.

Son olarak Mahmut Abi siteyle ilgili şöyle bir önerim olacak. Şimdi siteye yapılan çevirilerden bazıları çok “sert”. Sen de bunu yayınlarda söyledin ve bu yazılardaki bazı şeylere katılmadığını belirttin. Ama saatlerce yayın var ve bunun içinde senin bunu söylemiş olduğunu herkes bilemez. Dolayısıyla katılmadığın yazıların altına (yorumlara değil de ek paragraf olarak yazının kendisine) kendi fikirlerini eklersen çok yararlı olur. Yani yazıda sıkıntılı gördüğün yerler nereler, sence onun yerine nasıl olmalı, hangi söz ilişki başlangıcı için geçerli, hangi söz Türkiye’ye uymaz, v.s…

Ayrıca Huberman’ın çevirileri için de çok teşekkür ediyorum, 1. kitap için 4-5 ay önce yazdığım ama atmayı unuttuğum “2. bölümün faziletleri” adlı yazıyı yorumlara attım.

Yazan : Mistik Bilge

Karımı aldattım, hani yüksek değerli olduğum için affederdi?

Son 2 senedir bizim Aldatan adam yazısı gibi yazıların altına, yeni tip bir sorun düşmeye başladı.

Abi karımı aldatıyordum ama kısa süreli, “dert olmayan” şeyler.
Benim aldattığımı öğrendi.
Şimdi evliliğimiz çok kötü. Benimle konuşmuyor, boşanma davası açıyor.
Bakın buraya dikkat:
Abi alt tarafı elimin kiri olan bir iki kadın için evliliği çöpe atıyor abi.
Abi ona da söyledim, dedim alt tarafı bir gecelik, yapma böyle.

Şimdi ise can alıcı ve daha önce çok karşılaşmadığım ama son 2 yıldır çok gördüğüm problem:

Abi hani kadınlar yüksek değerli erkekleri paylaşmaya ses çıkarmazdı, yüksek değerli erkek aldatsa da affederlerdi.

Bu okur sorularından birini feministin biri alıntılayıp tweet atınca bu kafa yapısı viral olmuştu. Orada benim verdiğim yanıtlara da itirazlar oldu.

“Sen bilmiyon, yüksek değerli erkeği kadın affeder.”

“Sen bilmiyorsun ama erkeğin aldatması aldatma sayılmaz.”

“Erkek evine baktığı sürece arada aldatsa sorun olmaz.”

Bu saçmasapan kafa yapısının nereden geldiği konusunda benim teorim, son 2 senede meşhur olan Congo Dandy kılıklı Kevin Samuels ve online pezevenklikten Kayıp Oğlanların Kralı rolüne oynamaya çalışan Andrew Tate. Ondan önce de babasının Wall Streetten çaldığı milyonları pokerden kazandım diyerek kiraladığı yatlarla, kadınlarla, evlerle ve arabalarla hava atan erkek Kardashian Dan Bilzarian vardı ama  o sadece hava atıyordu. Tate hem hava atıyor hem de Neverland’in maskülen kanaat önderliğine oynuyor. Gerçi çoğu davranışı toksik maskülenden ziyade toksik feminen – adam Flesh & Filth programında kız arkadaşınızı disiplin altına almak için seksten mahrum bırakın dedi yahu! Neyse konu o değil.

Şimdi “yüksek değerli erkeksen kadınlar seni seslerini çıkarmadan paylaşır” argümanı özellikle evlilikte çok yıkıcı.

Biliyorsunuz erkeğin aldatma konusunda toleransı çok azdır. Zira aldatma, erkeğin başka bir erkeğin çocuğunu yetiştirmesi ile sonuçlanabilir.

Eğer kadınların aldatmayı affetme ihtimali, erkeğe göre daha fazladır deseler belki.

Ama aldattım affeder ne olacak. Bak eskinin kadınları affediyordu diye bir kafa var.

Bunun ardından da yahu erkek ailesine baktıktan sonra arada bir Zikinin Götürdüğü Yere Gitmiş ne olacak? diyen var.

Bu çok sığ bir bakış.

Ne olacağını bir düşünün, ama tarihsel ve evrimsel perspektifte.

Şimdi şu araştırmaya bakalım:

“Individuals who commit an infidelity are attempting to increase their own reproductive success at the expense of that of their partners.

Aldatan bireyler kendi üreme başarılarını, partnerleri aleyhine arttırmaya çalışıyorlar.

“Evolutionary psychological meta-theory, therefore, predicts that infidelity will have produced evolutionary selection pressures for individuals to evolve adaptations by which to reduce the likelihood of their partners committing an infidelity.”

Bu nedenle evrimsel psikoloji meta teorisine göre, aldatma, bireylerin partnerlerinin aldatma ihtimalini azaltacak adaptasyonlar geliştirmesi için evrimsel seçilim baskısı oluşturur.

“Romantic jealousy is hypothesized to be such an adaptation.”

Romantik kıskançlığın böyle bir adaptasyon olduğu hipotezi ortaya atıldı.

“Thus, in response to a partner’s suspected or actual infidelity, individuals’ psychological mechanism for jealousy is expected to be activated, causing them to be motivated to enact behaviors that either restrict their mate’s interactions with individuals of the opposite-sex or avoid the reproductive costs they might suffer as a result of an infidelity.”

Bu nedenle patnerin şüphelenilen veya gerçek aldatmasına karşı, kişinin psikolojik kıskançlık mekanizmalarının harekete geçmesi beklenir ve böylece partnerinin karşı cinsle etkileşimini azaltma ya da aldatma sonucu ortaya çıkacak üreme maliyetinden kaçma sonucu ortaya çıkabilir.

Yani bununla beraberlik benim gelecek nesillere kalmam açısından tehlikeli diyerek partneri bırakıp gidebilir arkadaşlar.

Bu makalede daha sonra kadınların çocuk doğurma ve çocuğun kendi başına hayatta kalma yaşına gelene kadar hayatta kalması amacıyla girdiği ilişkide en büyük tehdidin, partnerinin ilişkiden çekilmesi ile çocuğun o yaşa gelmeden ölmesi olduğunu söylüyor.

 Arada bir dışarıda yatan erkeğin, başka bir kadını hamile bırakma ve kaynaklarını ona yöneltme ihtimalini düşünün. 1900’lere kadar arka arkaya 2-3 kötü hasadın çocukların açlıktan ölmesine neden olduğu dünyada, bunun çocukların ve kadının hayatını nasıl tehlikeye düşürdüğünü düşünün. Ne olacak değil mi? Elini kiri.

Arada bir dışarıda yatan erkeğin, ailesini tamamen terk edip gitmesi ihtimaline bile gelmedik.

Abi ben yapmam öyle şey karımı seviyorum?

Birincisi, yapıp yapmayacağını sen bile bilmiyorsun. Kaçamak diye başlayıp başka bir kadının etkisine kapılan erkek sayısı az değil. İkincisi, evrimsel olarak ortaya çıkan mekanizma, senin bireysel durumunla ilgilenmiyor.

Her neyse.

Arada bir dışarıda yatan erkeğin, cinsel yolla bulaşan tehlikeli bir hastalık kapıp karısına ve hatta doğmamış çocuğuna bırakma ihtimalini düşünün. 1900’lere bu hastalıkların önemli bir kısmı ölüm fermanıydı mesela. Bunun kadın içgüdülerine büyük bir iğrenme olarak işlenmediğini düşünmek için saf olmanız lazım.

Arada bir dışarıda yatan erkeğin, çiftlerin çocuk yetiştirmek için kurdukları eş bağının sağlamlığını sarsmasının, kadın için sarsıcı olduğunu görmemek çok saçma.

Eskinin kadınları affetmiyordu belki de. Hiç düşündünüz mü? Belki de başka çareleri yoktu. Eskiden öyle 1-2 çocuk, çalışan kadın ve nafaka falan yoktu. 8-9 çocuk, aileye ait toprakta çalışan kadın vardı sadece.

Bunları anlatma sebebim, aldatmanın kadın için gerçek yıkıma neden olacak bir sürü sonuca sahip olması ve bu nedenle de aldatmanın erkeklerdeki gibi ilişki bitirici olması.

Hele günümüzde, kadınların ekonomik özgürlüğü varken.

Ama kadın terk etmese de genelde hiçbir şey eskiye dönmüyor.

Abi ben eskiye dönelim istiyorum diyen adamlara da söylüyorum. Beraberliğiniz devam edebilir ama eskiye dönme ihtimaliniz artık çok az.

Kırmızı Hap kanallarında gördüğüm en yıkıcı yalan bu.

Şimdi bazılarınız bu söylediklerim olmasını istediğiniz dünyaya uymadığı için beni betalıkla, mor haplı olmakla falan suçlayacak.

Birileri kesin, “gerçekler acıdır” bla bla diyecek.

Gerçek acı evet ama gerçek ne bilmek istiyorsanız, erkekadam.org aldatan adam yazısı altındaki birkaç hikayeyi okuyun. Boşanmış ve ailesinden olmuş erkekler gerçek birader.

Bakın affeden kadın da var ama ben yüksek değerliyim kesin affeder diye girip yanan daha çok.

Bazıları da bu adamlar yeterince yüksek değerli değil ondan kadınları terk ediyor diyebiliyorlar.

Ama bu adamlar tam tersi yüksek değerli adamlar.

Şimdi arkadaşlar bu tavsiyeleri veren insanların hayatları, %99’unuzun yaşadığı hayatlar değiller.

Kevin Samuels’in ne olduğu belli değil, onu geçelim.

Andrew Tate, net değeri milyon dolarlar olan biri. Adamın sanal pezevenk olmadan önceki sevgililerinin hepsi, kendi anlatımına göre ring bebekleri. Sana pezevenk olduktan sonra “yok abi o sanal fahişelerle poz veriyor ama uzun süreli beraberlikleri normal kızlar” diyenler var ama ben Tate’in “kadınımın onlyfans hesabı var, %20 komisyon almazsam gavat gibi hissedeceğim” dediğini, hep şeker bebek ya da yüksek sosyete modeli tadında kadınlarla çıktığını gördüm. Ki Tate ünlü olmadan öncesinden takip ediyordum.

Şimdi o adam tamamen kendi tecrübesinden konuşuyor.

Çok paranız varsa ve yahu cebime paramı koysun gözümü kapayayım tarzı insta modelleri ile sevgili olacaksanız, evet elinizin kiri der sıyırırsınız.

Ama çoğunuzun paranız olsa da o kadınlarla evleneceğinizi sanmam.

Kaldı ki Tate’in evlilik tecrübesi de yok. Çocukları bildiğim kadarıyla farklı kadınlardan ve hiçbirisi ile aile kurmamış. Abu Amerika gibi 4 karısı ile aile şeklinde yaşamıyor.

Bir de ölü aylarda yüzbinler kazanan insanlar var, onların çevresinde de zengin adamın karısı protatipini bilirsiniz. Çok da hoşlanmadığı kocası rahat bıraksın, konken partilerini, alışveriş turlarını karşılasın, metreslerine gözümü kaparım kadını.

Bu çevrenin de deneyimi bu olabilir.

Ama normal aile kuran %99 için, özellikle de sizi seven normal bir karınız varsa, aldatma büyük ihtimalle ailenizin yıkımına gider.

Yani bu tavsiyeyi dinleyip ilişkisinden olan adamlar hadi neyse, acı bir tecrübe ile burunları sürtülüyor.

Ama evli adamlar? Kendileri, çocukları ve karıları acı çekiyor.

Aileleri yıkılıyor.

Yani bize yazanlar, aldattım, yakaladı, mühim değil boşadım diyen vurdumduymaz adamlar da değiller.

Karıları ile eski hallerinin özlemiyle yanan, boşanmış olmanın acısını çeken insanlar.

Yapmayın arkadaşlar.

Bu tavsiyeleri dinlemeyin.

Bu tavsiyeler evrimsel psikolojiye, toplum değerleri, vs. her aklı başında teoriye göre saçmalık.

Sonunda olan size olur, size bu tavsiyeleri verenlere değil.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Sorularınıza Patreon chat alanında daha hızlı cevap verebiliyorum.

 

İlişkilerde Duygusal Yatırım nedir? (Erkek Adam Podcast)

Bu bölümde duygusal yatırım yazısından bahsettik. Daha önce sitemizde yayınladığımız duygusal yatırım yazı dizisini direkt çevirmiştim ve Erkekler İçin Uzun Süreli İlişkiler kitabında bu konuyu ele alırken, o serinin sadece ilişki başına odaklandığını fark edince kitapta o bölümü yeniden yazdım. Burada da, Wouju’nun kendine özgü aşırılıklarından ayıklayarak ele alıyorum.

Podcast Youtube yayını aşağıda. Yayını spotify kanalımızdan da dinleyebilirsiniz. Yayının daha fazla insana ulaşmasına yardımcı olmak, bu tür yayınların devam etmesini desteklemek için Youtube kanalına abone olabilirsiniz, videoyu beğenebilir ve yorum bırakabilirsiniz.

Vaka Çalışması – “İlişkide” feminenleşme ile terk edilmek

Popüler kültür erkeklere ilişkilerinde problem çıktığında, stoik – maskülen yani sakin ve güçlü bir şekilde davranmak yerine duygusal ve feminen davranmaları gerektiğini sadece öğretmemiş, otomatik çalışan bir program olarak beyinlerine kablolamış vaziyette.

Aşağıdaki arkadaş, çoğu erkek gibi, sonradan neden ve nasıl yaptığını bilmeden, bu program tarafından ele geçirilmiş. Yaşı genç ve hatasının utancıyla kıvranıyor yani kendisinde umut var.

Arkadaşlar, feminen – maskülen, tam olarak kadın – erkek demek değil.  Feminen enerji daha çok duygusal yatırım, daha çok ilişki fedakarlığı, ilişkiyi ve partneri daha merkeze koyma, daha çok ilişki çabası, maskülen enerji ise daha çok hedef ve çalışma odaklı olma, ilişkiyi ikinci planda tutma, partneri yoldaş olarak görme ile alakalı.

Kadınlar erkekte maskülen enerjiyi, erkekler ise kadında feminen enerjiyi daha çekici bulurlar. Aynı şekilde kadınlar, erkekte feminen enerjiyi itici bulurlar. Örneğin bir kadının erkeğine bütün gün seni düşünmekten çalışamadım demesi erkeğe çekici gelir (ilişkiyi merkeze koyan feminen enerji) ama bir erkeğin bunu demesi kadınına genellikle itici gelir. Kadın ilk duyduğunda yalanını seveyim diye pek ciddiye almayacağı için kurtarır ama ciddiye alırsa itici gelir.

Erkekte feminen enerji ve kadında maskülen enerji itici. Ama sorun şu ki, erkek daha çok görsel olarak etkilendiğinden, kız güzelse kızdaki maskülen enerjiye toleransı daha yüksek ama kadın daha çok davranışlardan etkilendiğinden, erkek ne kadar yakışıklı olursa olsun erkekte feminen enerjiye toleransı düşük.

Şimdi aşağıdaki hikayeye bakın. Erkek burada sadece kaygı ve korkudan değil, böyle davranırsan kazanırsın diye iplerini ele alan otomatik programlama nedeniyle de feminen tarafa kayıyor. Başlangıç noktası zaten maskülen tarafta olmadığından (sanal ilişki masalları) kayışı çok hızlı.

Selamın aleyküm Mahmut abi,

Aleyküm selam.

Size kendimden ve yaşamış olduğum kısa dönem (4 Ay) ilişkimden bahsetmek istiyorum. Yaklaşık 6-7 ay önce dış görünüşünü beğendiğim birisini instagramdan ekledim ve yazışmaya başladım. Kendisi 2004 Doğumlu gayet bakımlı ve güzel bir kızdı ve başka şehirde oturuyordu ben ise İstanbulda. Daha önce ilişki işleriyle pek uğraşmadığım için uzak mesafe olup olmamasını umursamamıştım.  Herkesin yaşadığı gibi bizim de ilişkimiz güzel ilerliyodu.

Çoğu aç gencin yaşadığı gibi sanal mastürbasyonu ilişki sanıyordun.

Övgülü sözler, iltifatlar ve hediyeler benim tarafımdan havalarda uçuşuyordu.

Bu leylalığının cezasını çekmemen mümkün değil ve çekmen de lazım ki ders alıp bir daha yapmayasın.

Şimdi dönüp bakıyorum da sürekli iltifat eden taraf benmişim.

Uydu erkeklik pişmanlıktır, sanal uydu erkeklik daha beter pişmanlıktır.

Kendisine kanım çok ısındı hatta böyle ilişkilerin olmazsa olmazı evlilikten vs bile bahsettik ve ilk 1. ayda ondan hoşlandığımı, onu sevdiğimi söyledim.

Kıza tek söylediğin şey, nasıl aç abazan ve tercih edilmeyen bir erkek olduğun. Kendinizi bu kadar aç bırakıp düşmeyin. Yahu İstanbul’da oturuyorsun!

Kendisi de aynı sözleri 15 20 gün sonra doğum gunumde söyledi.

Ne kadar şirin. Sanal uyduluktan olmayan ilişki sanrısına terfi ettin.

Belirli süre geçtikten sonra bir tavrı dikkatimi çekti. Mesajımı yazdıktan sonra mesajı umursamayıp instagramda gönderi beğendiğini gördüm.

Bu kız seni neden umursasın? Gerçek hayatta yoksun ki? Ayrıca sen de yavaş yavaş feminen ağırlıklı bir ruh haline bürünüyorsun. Şu laf tamamen bir kadın lafı. Instagram stalklaması yapıp, erkeği başkalarıyla kırıştırıyor şüphesi ile kıvranan kadın halleri.

Başlarda bunu dert etmedim ve görmezden geldim ama sonraki günlerde görmezden gelinmek veya yanlış anlaşılmak hiç istemediğim ve hoşlanmadığım şeylerdir diye kendisine bahsetmiştim.

Ee? Yine yapsa ne yapacaksın? Kuzu kuzu sineye çekecek bir aç erkek izlenimi veriyorsun çünkü.

İlişkimizin 3. ayında

Off ya yokluk bir insanı bu kadar da zavallı yapmamalı. Sizin ilişkiniz milişkiniz yok.

İngiltere’deki kız kuzeniyle beraber istanbula geleceğini söyledi. Gelmeden öncede Kuzenine ” Hayatımda biri var, sana ondan bahsetmek istiyorum ama yüz yüze gelince” dedi. Normalde kuzeniyle aynı günde geleceğini ama ben olduğum için 3 4 gün erken gelmek istediğini söyledi ben de çok sevindim. Günü geldi ve İstanbuldaydı. Onu aracımla havalimanından aldım sarıldım, öptüm ve yengesinin evine götürdüm.

İlk defa şimdi bir şeyler başladı ve işin içine koku, vücut dili, duruş, vs. gibi bir sürü faktör girdi.

2. gün de buluştuk herşey çok güzeldi.

Sen fazla hayal dünyasında olduğun için sana öyle gelmiş olabilir. Ya da bu hayal dünyasındaki şapşikliğin yüzünden kısa sürede her şey kötüye dönebilir.

3. gün de buluştuk. 4. gün buluşmayalım şüphelenmesin yengem dediYengesinde kalıyordu) ve başka güne erteledik. Buluşmadığımız süre içinde beni çok özlediğini, Şehrine dönünce bu özlemle ve yokluğumla nasıl baş edeceğini sordu hatta ve hatta evlilik, söz nişan gibi konuları açtı ve ciddi ciddi bunu tartışmaya başladı. Onu çok seviyordum ama böyle birşey söylemesini beklemiyordum biraz da olsa aklımı bulandırmaya çalılştı ama ben pek oralı olmadım.

İyi biraz da olsa kafan çalışıyor.

3. Buluşmamızdan hemen önce, önceki geceden yorulduğunu, boynunun ağrıdığını ve üşüttüğünü söyledi. Ben de gayet normal karşılayıp ”Başka gün yine buluşuruz o zaman bugun dinlen dedim”. O ise konuyu uzatıp ”Ben öyle demek istemedim”e getirdi ve tartışma çıkardı.Haklı olduğum bir konuda özür dilemek zorunda kaldım.

Özür dilemek zorunda değildin, seni “bırakır korkusu” ile boyun eğdin. Burada artan oranda feminenleşiyorsun. İlişki devam etsin diye çilelere katlanan, alttan alan, hırpalanan kadın modundasın.

Ben de o zaman buluşalım dedim ama bu sefer kendisi istemedi çünkü ben ”O zaman sonra buluşalım dinlen” dediğim için buluşmak istemiyordu. Gönlünü almak için önceden hazırladığım çiçeği alıp yengesinin evinin önüne gittim ve kapının orda olduğumu söyledim(Büyük hata farkındayım).

Yaltaklanarak boyun eğmeye devam.

Şaşkınlık ve sinirli bir biçimde neden böyle yaptığımı. Aşağıya gelemeyeceğini, temizlik vs yaptığını söyledi. Ben de gelmeyeceğini anladıktan sonra biraz daha bekleyip eve gittim. Bir kaç mesajına geç cevap verdim çünkü o sinirle birşey yazıp yeni bir tartışmaya girmek istemiyordum. geri dönüş yaptım ama o 4 5 saat boyunca yazmadı ve üstte de bahsettiğim şeyi tekrarladı. Mesajıma cevap vermeyip İnstagramdan birkaç post beğendiğini gördüm.

Full stalk modundasın, aşırı feminenleşmiş vaziyettesin. Erkek adam olsan bunu fark etmezdin bile. Gerçi erkek adam olsan olay buraya kadar da gelmezdi.

Bu sefer ciddi ciddi söyledim.

Sadece arıza bir stalker olduğunu itiraf etmekle kalmıyorsun aynı zamanda ilgi dileniyorsun.

Kendisinin kusurunu bir kenara koyup benim nasıl böyle bir şeye takıldığımı ve öyle birşey olmadığını dile getirdi. Yine haklı olduğum bir konuda geri adım atmak zorunda kaldım.

Korkaklığından, zayıflığından, kendine değer vermemenden ve kadını kaybetme korkusundan eğilip itaat ettin. Daha da sub (alt) oldun. Kızı da dom (üst) yaptın. Aranızdaki dinamikte sen feminensin, o maskülen. Buradan genelde tamamen kaybedwrek çıkarsın.

Şimdi bu öğrenilmiş çaresizlik size popüler kültürden dikte ediliyor. Gerçekten bir erkek olarak ilişkide en iyi şekilde ilerlemenin, sorun çözmenin, kadınlaşmak olduğunu öğreniyorsunuz. Sen de çoğu erkek gibi, ne kadar feminen olursam o kadar beğenilirim diye bir programa sahipsin.

Kuzeni gelmişti ve onunla geziyordu. Kuzenine benden bahsettin mi dediğimde evet bahsettim. Öyle yani kötü birşey söylemedi dedi ama hoşuma gitmeyecek sözler sarfettiğini anlayabiliyordum yine de uzatmadım. Yeni yerler gördüğümde hep ona atardım ve ondan da aynısını beklerdim ama o kendince story atmaya ve gezmeye devam etti. Anlayışla karşılamaya çalıştım ve ses etmedim.

Neredeyse %100 feminen enerjiye geçtin. Şu aşamada inanılmaz iticisin. Hoşlandığın kız kıllarla kaplı bir şekilde karşına çıksa seni nasıl itecekse sen de öyle iticisin.

Kuzeni için kuaföre gittiklerinde ”Sen de bir şeyler yapsana sana çok yakışır dedim”. Ama o sanki ben ona saldırmışçasına ”Ben halimden memnunum herhangi bir değişiklik istemiyorum yani”. vs dedi ben de yine uzatmadım.

Çoktan nextlemen gereken kızı kendini küçülterek takip ediyorsun. Senin kendine saygısız hareketlerin onu da sana saygısız hale getiriyor.

Gezmelerinin 5. gününde Nusrete gitmişlerdi ve attığı hikayeden çok yakında yabancı uyruklu bir erkek sesi geliyordu. ”Ona Senle kuzenin mi gittiniz?, Sadece ikiniz gittiniz zannediyordum dedim” o ise ”Diğer sevgilimle gittim. Yani bu soruya böyle cevap verilir dedi”. O an çok ama çok bozulmuştum çünkü ona böyle konuşmalardan hoşlanmadığımı önceden de ifade etmiştim. Bozuntuya vermeyip mantık çerçevesinde cevap verdim ama 10 saat boyunce mesajıma dönmedi.

Kız artık peşini bırakman ve yakasından düşmen için iyice kabalaştı.

Ben de onun yanı sıra sohbet başlatma amaçlı konu dışı birkaç şey yazmıştım onlara da cevap vermedi.

Maalesef sülük gibi yapıştın ve peşinden koşup kendini alçaltmaya devam ediyorsun.

Mesajları okuyamıyordu çünkü uzun yazılardı.

 Bu aşamada engel yemen lazım. Duygusal yatırımın aşırı düzeyde. Aranızdaki etkileşimin kadını sensin, onu da erkekleşmeye itiyorsun.

Bakmamaya devam edince mesajları sildim Ona ”Sen böyle değildin” yazdım ve uzun bir yazıyla ondan ayrıldım.

Birincisi ayrılacak bir ilişkin yok, sadece 2 gün flört ettiğin ve sonra göremediğin bir kız var (evet 2 gün). İkincisi bu “bak gidiyorum ha bak bak giderim ha” blöfüdür kimse yemez. Gerçekten bıraksan kıza bir şey yazmadan bırakırdın.

Belki konuşularak daha iyi yere gelinirdi belki de onun gözünde artık bir betaydım çünkü sizin de dediğiniz gibi.

Betadan da öte, erkek vücudunda %100 feminensin.

Bizi alfa özelliklerimizden ötürü seçiyorlardı.

Normal maskülen bir erkek olsan yeterdi. İstenmediğim yerde durmam, beni istemeyenin peşinde koşmam demeniz için alfa kral olmanız gerekmiyor. Bu hiç de zor değil, özellikle hemen hemen hiçbir tarihçeniz olmayan kızla.

Senin bir erkek olarak bu aşamada çok az duygusal yatırıma sahip olman gerekirken, 5 senelik ilişkide bile adamı madara edecek kadar yüksek bir duygusal yatırıma sahipsin.

Şu podcastımızı dinlemeni şiddetle tavsiye ederim.

Ertesi gün gözyaşımın fotoğrafını çekip ona attım( Bunu yaptığıma hala inanamıyorum).

%100 feminen enerjide devam. İşin ilginç tarafı, sen bunu yaparak kadının seni seveceğini falan sanıyorsun. Şimdi popüler kültürün çoğu Batı’dan ithal ama bu seviyesi bizim kendi kültürümüze has bir arabesk. Ağıt yakarak kendisini zengin çocuk için terk eden kızı ağlatan, yeni ünlü türkücü arabeski.

Şuanki aklım olsa asla böyle birşey yapmazdım.

Neyse sende en azından umut var. Abi bu kızı çok istiyorum diye zırlamıyorsun. Hatandan duyduğun utanç canını yakıyorsa, sende umut var demektir.

Arkadaşlarım aracılığıyla bir kaç kere saçma sapan ”Bulunmaz hint kumaşı değilsiniz” veya ”Bizden olmadı kendine iyi bak kendine cok dikkat et” gibi şeyler de yazdım ama son 1.5 – 2 aydır birbirimizi engelledik ve iletişim kurmuyoruz. Daha çok gencim henüz 21 yaşındayım. Bu ilişkiyi atlattım ama ileride böyle olmaması için kendimi Yüksek değer erkek olma yoluna koydum.

Bakın arkadaşlar, tabii ki yüksek değerli erkek olun ama en azından hızlı bir şekilde erkek olup kalmayı öğrenin. Bir kadınla aranızdaki flört ya da ilişkide sorun çıktığında, bu sorunu en hızlı şekilde feminenleşerek çözmeye çalışma refleksinden kurtulmanız gerekiyor. Bunu yapmanız bile sizi ilişkilerde tepe %10’a sokar.

Böylesinin benim için daha iyi olduğunu ve bir sonraki ilişkimde ne yapmamam gerektiğini sizin sayenizde öğreniyorum. İyi çalışmalar.

Bir sonraki sefere gerçek bir ilişkin olduğunda ya da bir kızla flört ederken her zaman maskülen tarafta kalman gerektiğini öğrenmen lazım. Göğsünü yumruklayıp kabalaşmaktan bahsetmiyorum. Duygusal patlamalar yerine bırakıp kendi işine bakmaktan, gözyaşı acındırmaları, peşinden koşmalar, ilişki için saçını süpürge etmeler yerine olmadığı yerde bırakmaktan bahsediyorum. Haklı iken omurgalı olmaktan, omurgasız bir şekilde eğilip özür dilememekten bahsediyorum.

Unutmayın, %100 kibar be %100 maskülen olabilirsiniz. %100 kaba ve %100 feminen olabileceğiniz gibi.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Sorularınıza Patreon chat alanında daha hızlı cevap verebiliyorum.

Toksik evlilik hikayesi

“Toksik (çok zararlı) bir ilişkide olduğumu nasıl anlarım?”

“Ben toksik bir partner miyim?”

Bu yazıda toksik ilişkide olup olmadığınızı anlama konusunda zihin bulanıklığınızı açmaya çalışacağım ve yazının sonunda da size kendinize sormanız için bir soru vereceğim.

Şimdi sıklıkla duyduğum yorum ve mesajlardan birini okuyacağım. Eğer bu yazılanlar size hitap ediyorlarsa, maalesef toksik bir ilişki içindesiniz. Beni takip edenlerin ve danışanlarımın çoğu erkek olduğu için, bu yazı erkek bakış açısından yazıldı ama bunlar cinsiyet ve cinsel seçim ne olursa olsun geçerli şeyler.

Başlayalım:

“Hayatımı perişan hale getiriyor.”

Sadece bu ilk cümleye bakalım. Bu size hitap eden bir cümle ise, ilişkiniz kesinlikle toksik bir ilişki! Bu tabii ki partnerinizin tek sorun olduğu anlamına gelmiyor ama  partnerinizin hayatınızı perişan ettiğini hissediyorsunuz.

“Tüm umudumu kaybettim zira sürekli bir kötü bir iyi yaşamayı artık kaldıramıyorum. Buna ne sabrım, ne iradem ne de gücüm kaldı. Benim narsist olduğumu söyleyip duruyor ve ben de artık buna inanmaya başladım. Zira kavga gürültü çıkardığında onu tamamen görmezden geliyorum. Ona ultimatom verip duruyorum ve toksik davranırken ona duygusal destek veremiyorum.

Onunla dışarı çıkmayı reddediyorum zira her zaman bir olay oluyor. Karım tam anlamıyla bir bela mıknatısı. Terapiye gitmesi için baskı uyguluyorum, değişmesi gerektiğini söyleyip duruyorum. Bunun gibi yaptığım ve narsist diye tabir edebileceğimiz başka şeyler de var. Yani kendime sorup duruyorum: Çizgi nerede? Ben narsist miyim?”

Onun istismarlarının beni yıllar içinde kötü bir yönde değiştirdiğini biliyorum. Temel olarak o kadar stresli ve kaygılı bir hale geldim ki, doğru dürüst iş bile yapamıyorum. Tükenmiş, motivasyonsuz, verimsiz ve işte ihtiyacım olan yaratıcılıktan uzak hissediyorum. Sanki hiçbir anlaşılır nedene dayanmayan ve nereden çıkacağı belli olmayan saçma sapan belaları engellemek benim 7/24 işim olmuş gibi.

Bu kadınla karşılaşmadan önce bir sürü hobim, ilgi alanım, arkadaşım vardı. Ama bütün bunları yavaş yavaş yok etti. Beni sürekli aşağıladı, bana empati göstermedi ve ihtiyaçlarımı görmezden geldi. Buna paralel olarak hergün eleştirildim.

Tabii her şey kötüydü diyemem. Bu kadının çok iyi yanları da vardı ama ben kötü yanlarının ortaya çıkmamasını nasıl önleyebileceğimi bulamadım.

Zamanla bu kötü yanın ortaya çıkmasını beklemeyi ve bundan korkmayı öğrendim. Hatta yavaş yavaş bu kötü yanın adımlarını büyük bir kesinlikle tahmin edebilmeye de başladım.

Birinci Gün: Büyük bir kavga ve ayrılık noktasına gelme.

İkinci Gün: Barışma ve gelmiş geçmiş en iyi ilişki. Onun sevecen tarafına kavuşmam (ki bu benim sürekli ümit etmemi sağlıyor).

Üçüncü veya Dördüncü Gün: İstisnasız olarak gerilimin yeniden yükselmeye başlaması. Aman bir patlama olmasın diye parmak uçlarımda yürümem, onun kızgınlığını savuşturmak için buyurduklarını yapmam, dediği her şeyi onaylamam, istediğinde öpüp sarılmam. Ama zaman içinde artan oranda benim varlığımdan nefret etmeye başlaması ve …

Beşinci Gün: BAM. Tüm o çabamın boşa gitmesi, büyük bir kavga ve ayrılık noktasına gelme.

Bu döngü bazen daha kısa bazen de daha uzun süreli olabiliyor. Bazen omurgalı davranmaya ve karşı koymaya çalışıyorum. Bazen kendimi tamamen görünmez yapmaya çalıştım. Ve bunların arasında bir sürü şey de denedim. Ama hiçbir şey işe yaramıyor.

Bu döngüyü görmem zaman aldı ama gördükten sonra bunun bir kısır döngü olduğunu anladım. Bir şey yapsan da perişansın, yapmasan da.

Her zaman çok iyi bir problem çözücü oldum. Ama bu problemin iyi bir çözümü yok. Sonuçta ilişkiye devam ettim, daha fazla çabaladım ve sadık bir köpek gibi onun yoktan varettiği tüm sorunları çözmek ile uğraştım.

Kendime sürekli olarak hayatımı bu şekilde mahvetmeye devam edip etmeyeceğimi, 80 yaşında geriye bakıp da hayatımı nasıl çöpe attığımı anlamaya çalışıp çalışmayacağımı soruyorum.

Bu aşamada onun toksik davranışları yüzünden hiçbir yere gitmiyorum ve sosyalleşmiyorum. Aşırı kıskanç. Sürekli olarak gereksiz tartışma ve problemler yaratıyor. Bu çok yorucu.

Kendimi tükenmiş ve kapana kısılmış hissediyorum. Bu ilişkiyi bitirmek istiyorum. Ama yeniden başlamak için çok yaşlı olduğumu düşünüyorum. Çocuklar için kalmalıyım, finansal olarak perişan olmak istemiyorum. Karımın en büyük düşmanın olduğunu, ondan tamamen uzaklaşmam gerektiğini biliyorum ama gitmek imkansız gibi geliyor.

Bazen tek çözüm ölmek gibi geliyor. Kendimi onun ölümünü hayal ederken buluyorum. Dışa dönük, sosyal, hayalleri olan ve iyi niyetli biriyken içine kapanık, tutkusuz, sinirli ve umutsuz bir hale gelmem çok üzücü.  Suçluluk duygusunun, sorumluluk duygusunun ve korkunun beni nasıl olup da buraya getirdiğini görebiliyorum.

Yıllar boyunca sürekli bıçak sırtında olmaktan, aman ağzımızın tadı kaçmasın diye alttan alıp kıvırmaktan bıktım. Artık damarıma bastı mı ben de sözel olarak saldırganlaşıyorum. Bunu yaptığımda da bana hastasın, canavarsın diyor. Beni yıllardır bu şekilde suistimal eden kendi değilmiş gibi davranıyor. Artık kötü olan benmişim.

Kötü olan şu ki ben değiştim. Bazen kendi davranışıma bakıp, ne kadar kötü davrandığımı görerek dehşete düşüyorum. Bu ilişkiden önce, kesinlikle saldırgan biri değildim. İyi bir insandım. Artık bundan emin değilim.

Bu oldukça üzücü ve çok duyduğum bir hikaye. Eğer buna benzer bir durumdaysanız, toksik bir ilişki içinde olduğunuz %100.

Siz kendiniz narsist veya toksik bir insan mısınız? Geçmiş ilişkilerinize bakın. Sıklıkla bu duruma düşüyorsanız, siz de sorunun bir parçasısınız. Sorun sizin eş seçiminizde olabilir ve neden sizin en kötü halinizi ortaya çıkaran toksik insanlara çekildiğinizi anlamanız gerekiyor. Belki de güvensiz/kaygılı bağlanma gibi negatif başa çıkma mekanizmalarına sahipsiniz.

Sorun sizin iletişim yetenek seviyeniz ya da duygusal olgunluğunuz olabilir.  Herkes ilişkilerine belli miktarda sağlıksız davranış ve zihin yapısı getirir. İnsanın arada bir kötü davranması veya ilişkisinin sınırlarını test etmesi de doğasının bir parçası.

Ama sizi kronik olarak aşağılayan, aşağı çeken, yalnızlaştıran, tüketen ya da kapana kısılmış hissettiren ilişkiler toksiktir ve bu durumdaysanız bir profesyonele danışmanızı şiddetle tavsiye ederim.

Çeviri: Are YOU in a Toxic Relationship?

Zehirli ilişkiler konusunda daha fazla ayrıntı için Bu yazı, Toksik İlişkiler – Narsist / Borderline Partner Rehberi kitabımıza bakabilirsiniz.