Eski sevgilime iletişimi kes kuralını uyguladım ve bana ulaştı. 2 kere buluşma teklif ettim ama kabul etmedi. Buna rağmen bana haftada bir ulaşıyor ve bir şeyler anlatıp kapatıyor. Bu kızın amacı ne?
Bu kızın amacı ne sorusu, en yiğidi bile maymun edebilecek bir soru. Bu soru ile ilgili yazıda belirtmiştim, burada asıl sorulan “abi bu kızın bana ilgisi var mı?”
Bu durumda büyük ihtimalle yok. Burada kız, erkeğin telefonun öbür tarafındaki arkadaş olarak kullanıyor, adamdan boşalan boşluğu adamın “arkadaşlığı” ile dolduruyor. Burada aslında erkek, kendisini terk edene, kendisini unutması için yardımcı oluyor.
Çoğu takipçi, terk edildikten sonra iletişimi kes kuralı uygulanması gerektiğini ve bu kurala göre eski sevgili terk edilene ulaşmadan, terk edilenin eski sevgiliye ulaşılmaması gerektiğini biliyor. Yine çoğu kullanıcı, terk eden ulaştığında, mesajlaşmayı / konuşmayı kısa ve dozunda samimi tutup buluşma teklif edeceğini de biliyor. Umulan o ki, bu iki teklifin de terk edenin ulaşması ile teklif edilmesi gerektiğini de biliyor.
Peki bu arkadaşın geldiği noktada ne yapmak lazım? Bundan kitapta bahsediyorum, burada çok kısa bahsedeyim.
İki buluşma teklifiniz reddedildiğinde, siz terk edene ulaşmamaya devam ederken, bir daha size ulaştığında ona buluşma teklif etmiyorsunuz. Sadece 2 hak veriyorsunuz ve bir teklif etmeyeceksiniz.
Peki eski sevgili size ulaşmaya devam ederse? Bu aşamada eski sevgiliyi sizinle 30 saniyeden fazla konuşmayacak şekilde ya da sizinle mesajlaşamayacak şekilde başınızdan savacaksınız. Bunu yaparken atarlanmanıza gerek yok. Kibarca hep aynı şeyi söyleyerek başınızdan savın: “Hey, şu an bir işim var sonra görüşürüz”.
Bu durumda iki şey olacak ki birincisinin korkusu yüzünden zaten birçok erkek, eski kız arkadaşına pipisiz telefon arkadaşı oluyor. Birinci ihtimal, kız size ulaşmayı bırakacak ve çok büyük ihtimalle bir daha asla uğraşmayacak. İkinci ihtimal, size neden böyle davrandığınızı soracak. Sakin bir şekilde “eski kız arkadaşıma telefon arkadaşı olmak gibi bir niyetim yok, buluşmadığımıza göre bana bir daha ulaşmanın da bir anlamı yok” diyeceksiniz.
Şimdi normalde bir kadın, böyle bencilce ve terk ettiğinin psikolojisini düşünmeden ulaşmaz ama bir üst bencillikteki kadın, bu lafınız üzerine sizi utandırmaya çalışabilir ya da kurbanı oynayabilir. Sakin olun, aynı şeyi söyleyin ve kapatın.
Burada eski sevgilinin sizi bir daha hiç aramaması ve bir daha hiç görüşmemeniz, eski sevgilinize telefon arkadaşı, psikolojik destek ünitesi olmanızdan daha iyi. Küçük de olsa bir ihtimali çöpe atmak kısa vadede size çok acı verecektir ama orta ve uzun vadede sizin için en faydalısı bu.
Sonuçta eski sevgiliyi engellemiyorsunuz, görüşmeyi reddetmiyorsunuz, atar yapmıyorsunuz. Tek yaptığınız, eski sevgilinize telefon arkadaşı olmayı reddetmek. Düşünün bir. Eğer aranızda yeniden bir şey olma ihtimali gerçekten varsa, sırf telefon arkadaşı olmayı reddettiniz diye, bunun olmaması mümkün mü? Sonuçta gerçek hayatta buluşmaya açıksınız, eğer size asgari ilgisi varsa ya da sonradan böyle bir ilgi oluşursa, eski sevgili size ulaşır.
İletişimi kes kuralının bu aşaması, ama bir yere gitmeyen ya da kız tarafından önü kesilen flörtte uygulayacağınız next (bir sonraki) yönteminden farklı. Next eylediğiniz kızda, siz kıza ulaşmadan kız size 2-3 kere ulaştığında buluşma teklif ediyorsunuz ve bu da onun son şansı oluyor (genellikle 2 tane teklifi reddettiği için next ettiğiniz kıza, verdiğiniz 3. şans bu).
Bazı durumlarda eski sevgili, sizin söylediklerinizi takmadan size ulaşmaya devam eder. Bu durumda artık, sizden hoşlanan ama sizin kendisinden hoşlanmadığınız kıza ne yapacaksanız onu yapmanız lazım. Güzellikle “buluşma olmayacaksa bana ulaşma” dediniz, kız bunu iplemiyor. Artık aramalarını açmamaya, cevapsız bırakmaya başlayabilirsiniz.
Şunu unutmayın ki, eski sevgilinin arada bir mesaj ya da arama şeklinde attığı kırıntıları bırakamayanlar genellikle, eski sevgiliye, başka birini bulana kadar duygusal destek ünitesi oluyorlar.
Peki ya eski sevgili buluşalım dedi ama arkadaşça olacak dedi. Bu durumda ne yapacağız?
Sitede arkadaş kalalım diyen kıza cevap diye bir yazı var. Çoğu erkek bu durumda o yazıyı uyguluyor ama buluşma arkadaşça olacak diyen kızla, bunu bir kereliğine takmayıp buluşabilirsiniz. Önemli olan bunun yüzünüze söylenmesi ya da sonraki buluşma tekliflerinde de öne sürülmesi. O zaman “arkadaş kalalım diyen kıza cevap” yazısını uygulayabilirsiniz.
Abi merhaba. Benim sana no contact kuralı konusunda bir sorum var.
Eski kız arkadaşım ile aynı alışveriş merkezinde çalışıyoruz ve tesadüfen tanıştık. Biraz flört ettikten sonra sevgili olduk. İlişki 3 ay sürdü ve onun tarafından bitirildi. Ben seni takip ediyorum ve no contact kuralından haberim vardı. Bana “şu an bir ilişki yürütebilecek gibi hissetmiyorum” dediğinde buna saygı duyduğumu ve fikri değişirse beni aramasını söyledim.
Şimdi iletişimi kes kuralını uygulamışsın ama terk edilmenize saygı duymayın bence. Kararını kabul ettiğini söyleyin yeter.
Kızın sana “şu an bir ilişki yürütecek gibi hissetmiyorum” derken, kibarca “şu an SENİNLE bir ilişki yürütecek gibi hissetmiyorum” dediğinin farkındasındır ama hatırlatayım.
Ayrılalı 1 ay oldu. Bu 1 ay içinde kendisine bir kez bile ulaşmadım, aynı alışveriş merkezinde çalışmaya devam etmemize rağmen bir kez bile karşılaşmamayı başardım. Ama Instagram’da takipleşmeye devam ediyoruz. Ben onu takipten çıkmadım, beni takipten de çıkarmadım. Doğru mu yaptım bilemedim.
Birinden ayrıldıktan sonra onu takip etmeyi bırakmanız daha iyi. Onu sizi takipten çıkarmanız ise bence normal bir ayrılıkta kaba bir hareket ve bunu yapmanız kötü olur. Zaten çoğu kadın, siz onu takipten çıktınız mı sizi takipten çıkarır.
Yine de, eğer kızla irtibata geçmiyorsan, onun hikayelerini izlemiyorsan, kızın hesabına girmiyorsan (o fark etmese bile girmen zararlı), takip etmende ya da edilmende büyük bir problem yok.
Şimdi sorun şu. Bu kızın her hikayesine bakıyorum ve o da benim her hikayeme bakıyor. Ama iletişime geçmiyordum.
Şimdi 1 aydır iletişimi kes kuralını uyguladığını sanıyorsan yanılıyorsun. İletişimi kes kuralında doğru zihin yapısı, ayrıldığınız andan itibaren o sana ulaşmadığı sürece bu kızla bir daha başlamayacağınızı varsaymak ve bu varsayıma göre hareket etmektir.
Sen cinsel ve romantik bir ilişki istiyorsun ama o istemiyor. Burada masadan kalktın ve fikrin değişirse ara dedin. Diyelim ki bir araba satıyorsun ve arabaya 1 milyon lira istiyorsun. Ama karşındaki arabayı almam ya da o fiyata almam diyor. Bu durumda “tamam, fikrin değişirse ararsın” diyorsun. Şimdi bundan sonra telefon başında “ne zaman arayacak?”, “acaba fikri değişti mi?”, “acaba arar mı?” diye beklemezsin, arabayı da bekletmezsin. Tabii ki sürekli olarak arayıp “acaba fikrin değişti mi?” diye sormazsın zira alıcı o zaman senin muhtaç durumda olduğunu anlar ve hiç acele etmez ya da arabada ne defo var ki bu adam böyle diyerek hiç almaz.
Karşındaki insanın hikayelerine baktığın zaman, sanki mesaj atıp “hala beni düşünüyor musun?”, “fikrin değişti mi?” diye yoklamak gibi bir şey yapıyorsun. Sanki kızın evinin karşısında dürbünle konum almış, seni yeniden istediğini dair işaret arıyor gibi duruyorsun.
Sen kızın hikayelerine bakıp olumlu ya da olumsuz bir işaret görmeye çalışıyorsun. Ama bunu yaparken yanlışlıkla iki berbat şey yapıyorsun: (1) Kızın sanal olarak da olsa peşinde koşuyorsun ve kıza onu beklediğini gösterip kızı rahatlatıyorsun. Ve (2) seni terk etmiş insana duygusal yatırım yapmaya devam ederek ayrılık yarasının iyileşmesine neden oluyorsun. Böylece de bir kurşunla iki ayağına birden sıkıyorsun: Hem eski sevgiline itici oluyorsun hem de başka kızlara yönelemeyecek bir duygusal yatırıma giriyorsun.
Oysa iletişimi kestiğinde bir taşla iki kuş vurmak daha hayrına. Birincisi, kızın senin onu bıraktığını, arkanı dönüp gittiğini ve o sana ulaşmadığı sürece de ters istikamette yürüyüp kısa süre içerisinde geri dönüşsüz olarak bırakıp gideceğini düşünmesi lazım. Bunu umursayıp umursamaması ayrı konu ama gerçek iletişimi kes, karşı tarafta bu fikri her zaman yaratır. Yani kızın sana dönme ihtimali varsa bile bunu sıfırlıyorsun.
İkincisi, sen artık duygusal yatırım yapamadığın için, ayrılık acısından iyileşmeye başlarsın ve kız şansını kaybetmeden geri gelirse onunla yeni bir ilişkiye başlarsın, şansını kaybederse başka ilişkilere daha hızlı yelken açarsın.
AMA iletişimi kes kuralını, üzerinde durması gereken üç sütunun üstüne inşaa etmen lazım.
O sana ulaşmadan sen ona ulaşmıyorsun.
Ondan kesinlikle bilgi almıyorsun. Mümkünse Allah korusun ölse haberin olmayacak şekilde haber almıyorsun.
Ne kadar zor olursa olsun, ne kadar motivasyonun olmazsa olmasın, kendi hayatına odaklanıyorsun.
Bu eylem tabanlı üç sütundan sadece biri bile olmazsa, kural çalışmaz.
Sen şimdi sadece 2. Kuralı ihlal ettiğini sanabilirsin ama birincisini de ihlal ediyorsun. Ona ulaşıyorsun.
Benim tavsiyem, Instagramını takip ediyorsan bile sessize al ve asla girip bakma. Eğer bunu beceremiyorsan, 1-2 ay Instagrama girme.
Fakat son zamanlarda sürekli olarak benim hikayelerime bakmış mı diye bakıyorum.
O kadar da değil diyenler olacak ama bu da iletişimi kes kuralını bozar.
Sürekli ondan haber alıyorsun.
Yukarıdaki 3 kurala bir de 4. eklemek lazım. Ne kadar zor olursa olsun, bundan sonra bir daha hiç olmayacakmışsınız gibi davranmanız daha hayırlı. Bundan iletişimi kes kuralı süresince doğru zihin yapısı yazısında bahsetmiştik. Üç kuralı da uygulayan ama üstüne bir de ümidi kesen, daha iyi sonuç alıyor. Ümit sanki aranızda olan görünmez bir bağı yaşatıyor gibi hissedebiliyorsunuz ama ümit bu durumda adamı maymun ediyor.
Ne onun hikayelerine bak, ne de senin hikayene kim bakmış diye girip bak. Onun hesabına girme bile. Bitmiş, bir daha başlamama ihtimali yüksek bir ilişkiye yatırım yapıp duruyorsun ve bu maalesef yeniden olma ihtimalini de azaltıyor. “Yahu abi farkında değil, neden ihtimaller azalsın?” diyorsunuz ama eğer yeniden olacaksa eninde sonunda yeniden buluşacaksınız ve tüm o duygusal yatırım üstünüzden akacak. Duygusal yatırım kokacaksınız. Kendisi olmadan bir yere ilerleyememiş, zayıf bir adam kokacaksınız. İtici olacaksınız.
Dün birden bire benim bir hikayemi beğendi. Ne yapacağımı şaşırdım. Bunun bana ulaştığı anlamına gelmediğini biliyorum.
Evet. Hikayeni beğenmesi, direkt sana hitap etmeyen yorum atması, sana yönelik imalarda bulunan hikayeler atması, vs. sana ulaştığı anlamına gelmiyor. Terk edenin ulaşması demek, mesaj atması veya araması demek.
Ama abi darmadağın oldum. Düne kadar azar azar da olsa iyi hissediyor gibiydim ama birden bire çok kötü hissetmeye başladım. Şiddetli bir mesaj atma isteği ile boğuşuyorum. Acil durumlarda aranacak arkadaşımı aramasam ve beni durdurmasa mesaj atardım herhalde. Adam bir yerde telefonu elimden almak zorunda kaldı ☹ Fazla içtim sanırım.
Bu tür kilit zamanlarda hiç içmeyin, içmeye gitmeyin.
Sanki 1 aylık iletişimi kes süreci boşa gitmiş gibi hissediyorum. Bugün de aynıyım. Bana bir akıl ver abi.
Şimdi merak etme, iletişimi kes kuralını uygulamadığın için boşa giden bir şey yok 😊 Ama iletişimi kes kuralını uygulamamanın cezasını çekiyorsun. Sen kendine itiraf etmesen bile sürekli olarak “kızın bana ilgisi var mı, fikri değişti mi” diye penceresinin önünde hoplaya zıplaya premsesi izliyordun. 1 ay boyunca bu kafa sana daha fazla duygusal yatırım yaptırdı, seni daha da zayıflattı. Bir tek tetikleyici ile tüm bu birikim ortaya çıktı.
Bu aşamada yapabileceğin tek şey, kızın hesabına bir daha hiç girmemek ve içindeki buhranı zamana bırakmak. Eğer kızı takip etmeyi bırakırsan ve gerçekten iletişimi kesersen buhran soğur. Alt tarafı bir hikayene beğeni attı diye çocuklarının anası olmayı isteyeceği yola girdi mi diye hayallere dalarsan, daha fazla işaret ararsan, eninde sonunda patlarsın ve kıza en zayıf halinle ulaşırsın. İletişimi kesmemenin zararı da bu zaten. En zayıf halinde ulaşıyorsun ve işi daha beter hale getiriyorsun.
Kızı takipten mi çıksam?
Eğer kızın hesabına girmemeyi beceremezsen evet. Ama şimdi sana beğeni attıktan hemen sonra çıkarsan, bu kıza “bana ulaşma” demek gibi bir şey. O nedenle eğer becerebiliyorsan Instadan çıkıp bir ay hiç girmemeni tavsiye ederim.
Bu konuda çok karşılaştığım bir soru var, eminim bu durumda olanların çok canını sıkacak bir cevabım var:
“Terk eden o ama sürekli olarak hüzünlü parçalar paylaşıyor, ne kadar üzgün olduğunu ima ediyor, sence benim ona ulaşmamı mı istiyor” diye soran arkadaşlar, sizin değil de başkalarının tesellisini arıyor olma ihtimalini gözden kaçırmayın. “Bakın üzgünüm ama boştayım, yakışıklı taliplerimin tesellisini beklerim” amacıyla yapıyor olabilir. Hemen sinirlenip depresifleşmeyin, zira böyle olmayabilir ama yakışıklı taliplerin tesellisini istemiyorsa bile arkadaşlarından ilgi arıyor olabilir. Yani üstünüze alınmayın. Yahu üstünüze alınmayı bırakın, bundan haberdar olmayın.
Merhaba, Ben tek çocuk olarak büyüdüm. Annem ve babam ben 7 yaşındayken boşandılar ve boşanmadan sonra babam yeni bir aile kurdu ve benimle pek ilgilenmedi. Gerçi ben ilgilenmedi sanıyordum ama zamanla, duygusal ve fiziksel şiddete yatkın bir psikopat olan annem yüzünden ilgilenemediğini anlamaya başladım.
Yine de bir şekilde ilgilenmesi lazımdı diyeceğim ama bazı kadınlar gerçekten inanılmaz derecede saldırganlar. Bir yerden sonra erkek tamamen havlu atabiliyor. Çocukları ile ilgilenmeyen, kendi benliğine boğulmuş iğrenç babalar var, yok değiller. Ama çocukları ile kopan bazı babalarda durum eski eşin bunu imkansız hale getirmesi oluyor.
Annem aşırı narsist, duygusal olarak mesafeli ve depresif bir kadındı. Annem ile büyüdüm ama evde yapayalnız büyüdüm de diyebilirim. Annem gece geç saatlere kadar çalışıyordu ve gündüz ise neredeyse tamamen uyuyordu. Aslına bakarsanız uyuması daha iyiydi, her ne kadar yapayalnız kalsam da yalnız kalmak, onun uyanık zamanlarındaki bitmek bilmeyen aşağılamalarından iyiydi.
Bu kadar duygusal ihmal, bir şekilde çözümlenmezse yetişkinlikte ciddi bağlanma sorunlarına yol açabilir.
20 yaşındayken hayatımın aşkını daha doğrusu saplantısını buldum. Aslına bakarsanız o beni buldu. Ben o zamanlar liseyi bitirmiştim ve esnaf olarak çalışıyordum. 20 yaşına kadar hiç kız arkadaşım olmamıştı. Sadece 16-18 yaşları arasında platonik olarak sevdiğim bir kız vardı ama lise bitince o üniversiteye gitti ve kendisini bir daha hiç görmedim.
İlk kız arkadaşımla milli oldum. Beni buldu demiştim, evet kendisi 22 yaşındaydı ve seri halde takıldığı serserilerden bıktığı için artık iyi bir çocuk istediğini, benim hem yakışıklı hem de iyi bir çocuk olduğum için ideal olduğumu söyleyerek bana yürüdü. Güzel bir kız, o zaman bizim muhitte bir dükkanda çalışıyor. Ben hayır diyemedim, demeyi hiç istemedim tabii.
Şimdi bahsettiğin kız ciddi kırmızı alarm. Böyle bir kadın genelde serserilerle tükenir ama şarjı yeniden dolunca serserilere ve serserilerle hopladığı kötü yaşama dönmeden duramaz. Daha yaşını başını almış olsa durmak zorunda kalabilirdi ama bu kız çok genç olduğu için durması zor.
Ben bir iyi çocuk olarak, iyi çocukluğun hakkını verdim 😀 Bu bataklık çiçeğine bir gül gibi davrandım, mutlu olsun diye bir dediğini iki etmedim. Onu kaybetmekten çok ama çok korktum. Onu hayatımın merkezi yaptım. Tam bir embesil olduğum için, onu kötü bir hayattan kurtaran şövalye gibi hissediyordum kendimi.
Beyaz şövalye, kurtarıcı planı, ecnebilerin çok yerinde tabiri ile Captain Save a Hoe ☹
Tahmin edebileceğiniz gibi bütün bunların sonucunda tam bir ayak paspasına döndüm. Üstüne sadece ayakkabı temizlemek için basılmayıp, sürekli tekmelenen ve üzerinde tepinilen bir ayak paspası oldum.
Ne ekersen, onu biçersin ☹
6-7 ay içerisinde ilişkimizden, hayatından sıkılmaya başladı ve yavaş yavaş eski saçmasapan hayatına geri döndü. Onu kaybedeceğim, beni aldatacak korkusundan tırnaklarımı yedim. Serseri “sadece” arkadaş olan erkek arkadaşlar, bar, kulüp, içki, madde her şeyi var.
Şarjı doldurmuş, şimdi boşaltma zamanı.
1 yıl sonunda beni terk etti ve tamamen eski hayatına döndü. Bunun beni yıktığını söylememe gerek yok. Ağladım, bağırdım, kendime zarar verdim, daha geri dönüşsüz zararlar verme fikirleri ile boğuştum. Kendimi çok ama çok değersiz hissettim.
Bu tür saplantılı aşk durumları genellikle çok erken yaşlarda bize ilgi ve değer vermesi gereken kişiden bunları alamamanın ve sonra romantik ilişki hatta sadece karşılıksız ilgi ile hayatımıza giren biri ile, bu çok önemli ilgi açığını kapama ihtiyacından kaynaklanır.
Kendime gelmem 2 sene sürdü ve 2 sene sonra kötü bir tercih daha yaptım. Bu kötü tercih beni aldattı.
25 yaşında, karımla evlendirildim. Görücü usulü evlendik. Karım gerçekten de bir erkeğin görebileceği en nazik, en cefakar eş. Bana sürekli destek oldu. Ama çok erken evlendim. Aklım hala eski sevgilimde olarak evlendim.
Kızın başını yakmadın umarım. Bundan sonra gerilimli bir hikaye oldu.
Ona kendimi olduğumdan çok daha nitelikli biri olarak pazarladım, eski yaralarımı sakladım.
Karım gerçekten iyi bir insan ve onu insan olarak, çocuklarımın annesi olarak çok seviyorum ve kaybetmekten de korkuyorum. Şimdi geriye dönüp baktığımda, onunla evlenmenin, hayatımı kurtardığını görebiliyorum.
Ama aramızda o kimya, o çekim yok. Çirkin bir kadın değil ama yok işte. İlk kız arkadaşımla olduğu gibi hissetmenin yanından bile geçemez.
Zira sen bombok maddelere bağımlı olup hayatın gerçek güzelliklerini bok eden bir bağımlısın, keşsin. Seni ayak paspası, şarj aleti gibi kullanıp sonra posanı çöpe atan bir orospuya bağımlı olmuşsun ve kendini düzeltmediğin sürece de öyle kalacaksın.
Annenden alamadığın daha doğrusu annenin senden esirgediği o sevgiye, ilgiye yetişkin bir erkek olarak artık ihtiyacın olmadığın anlayıp kendini sağaltacağına (kolay değil ama mümkün), o sevgi ve ilgiyi annen gibi seni sevmeyen, sana değer vermeyen bir serseri artığından alarak düzeleceğin hayaline sarılmışsın. Bu nedenle de ancak ve ancak sana ilgisi, sevgisi olmayan kadınlara çekim duyabilirsin. Seni seveni hor görürsün.
Belki de sevgi nedir bilmediğimden, onu sevemedim. Ama eski kız arkadaşımı çok sevmiştim.
Eski kız arkadaşını çok sevdiğini sanmam. Saplantılı aşk sevgi değildir. Sen eski kız arkadaşına bağımlı oldun, takıntılı oldun. Sevgi değil bu.
Senin durumunda, eski kız arkadaşını annen yerine koydun, o seni sevse annenin açtığı yara kapanacak sandın.
Bütün evliliğim boyunca sıklıkla, eski kız arkadaşımı düşündüm. İlk çocuğum doğduğunda, karım hastanede çocuğu kucağına alırken ben onun yerinde eski kız arkadaşımı hayal ettim.
Önce kamu spotu: eski kız arkadaşının ya da erkek arkadaşını düşünen, başkasının artığı insanlarla ilişkiye girmeyin, girenleri uyarın.
Şimdi sana geri dönelim. OHA.
Ona olan hislerimden hiç kurtulamadım.
İlk çocuğumun doğumu ile bunları hissetmem ile evliliğimi sorguladım ama bir sene geçmeden ikinci çocuk yola çıktı.
Bugün iki yetişkin çocuk sahibi bir aile babasıyım ve çalkantılar içindeki ruh halime uyup evliliği bitirmedim. Onların da benim gibi boşanmış bir ailede büyümesini istemedim. Aslına bakarsanız boşansak bile eşim, annem gibi lanet biri olmadığı için benim yaşadığım cehennemi yaşama ihtimalleri çok azdı ama o riski göze almadım.
Adını Bekir koyacaktım ama neyse ki Bekir gibi çocuklarını yalan etmemişsin.
Şimdi 47 yaşındayım ve kendimi bildim bileli hiç mutlu olamadım.
Takdir edilesi bir şey yapmışsın ama mutluluk evini terk etmekte değil, bu eski sevgili takıntısından kurtulmaktaydı zaten. Bu konuda hiç çaban oldu mu acaba?
Karım mutlu olmadığımın farkında ve birkaç kere bana yıllar boyunca ne zaman terk edip gideceğimi merak edip durduğunu, bundan korktuğunu ama bunun olmamasına çok şaşırdığını söyledi. Buna rağmen kendisi beni hiç bırakmadı.
Senin profilinde adamları biraz tanıyorsam, seni bıraksaydı birden bire değere binerdi, peşinde koşardın. Özdeğeri düşük insanlar, kendilerine değer vereni, kendilerini isteyeni hor görürler, kendilerine değer vermeyenin, kendilerini istemeyenin peşinde koşarlar.
Babamla yeniden bağ kurdum ama annemle bağımı tamamen kestim. Çocuklara yaklaşmasına asla izin vermedim, kendisini de hayatımdan tamamen attım. Tabii ki ölene kadar benim ne kadar nankör bir çocuk olduğumu, benim için yaptığı onca şeyden sonra benim ona sırtımı çevirdiğimi vs. sayıklaya sayıklaya, tek bir öz eleştiri bile yapmadan öldü gitti.
Hak etmiş.
Büyüdükçe, anneme karşı olan öfkem, ona acımaya dönüştü. Ailemden uzak tutma sebebim, her girdiği ortamı çirkinleştireceğini bilmemdi.
Evet acınası biriymiş. Böyle bir insanın çocuğuna kustuğu neyse, kendi içlerindeki acı onun 10 mislidir.
Şimdi asıl konuya gelelim.
Yuh, bu giriş miydi?
İlişkimizden tam 25 sene sonra, eski kız arkadaşım hayatıma yeniden girdi.
Yani 25 sene önceki şeye “ilişkim” demene mi eyvah diyeyim, kadının hayatına girmesine mi bilemedim!
O da evli ve yetişkin çocukları var. Daha önce gittiğim bir terapist, bir kapanış için onunla görüşmemi söylediği için ona ulaştım. Evet bunun çok yanlış bir şey olduğunu biliyorum.
Yahu, tamam bu konuda eğitimi sertifikası var ama çok kötü bir tavsiye ☹
Karım bunu biliyor ve ilk defa yaşadığım bir sinir krizinden sonra, bunun benim sorunumu çözeceğini umduğu için eski sevgilime ulaşmamı onayladı.
O kadının seni 100 kez terk etmesi lazımdı. Gerçi garanti değil ama bir kez terk etse eski sevgilini unuturdun muhtemelen. Sana çok toleranslı davranmış ve davranıyor. Bu da bence büyük bir hata.
Bu arada bu yaşıma geldim, hiç arkadaşım yok. Birkaç psikolojik problem teşhisim var ve onlarla boğuşuyorum.
Benim de okumaya devam etmek için, sert bir içkiye ihtiyacım var. Hikayen bir yandan da çocuk sahibi olanlar için ibretlik. Çocuğunu ihmal etmenin nasıl sonuçlar doğuracağına dair.
Neyse, eski kız arkadaşım ile buluştuk. Benden geçmiş için özür diledi. Sosyal medyadan ekleştik. Beni sıklıkla gönüllü çalıştığı bir yardım kuruluşuna çağırdı.
Fiziksel olarak karımı hiç aldatmadım ama duygusal olarak kendimi çok kaptırdım. Kaygı ve gözyaşı dolu bir süreçteyim. Resmen bütün gün ondan telefon ya da mesaj bekler haldeyim. Yetmiyor, sosyal medya fotoğraflarıma bir beğeni atar mı diye bekleyip duruyorum. Atmadığı zaman çok kötü hissediyorum.
“Kaygılı bağlanma stiline sahip birisi reddedildiğinde, beyni otomatik olarak kişinin çocukluğuna döner. Geçmişin bırakılıp gidilme korkusu, yalnızlığı, ihmal edilmişliği yeniden ortaya çıkar. Beyin reddeden kişiyi ve bu kişiyi elde etmek için yapılabilecek şeyleri düşünmekten başka bir şey yapamaz hale gelir. Beyin sanki bunu, çocukken hiçbir zaman “kazanılamamış” olan sevgiyi kazanmak için “son bir şans” olarak algılamaya başlar.”
Ona yardıma gitmeye devam ettim ve bu süre zarfında kendimi kullanılıyor hissettim. Peşinde koştum. Bir süre sonra bu kuruluşa gitmeyi bıraktım, eskisi kadar görüşmüyoruz ama onu düşünmeden duramıyorum.
Yıllar önce beraberken onun için yeterli olamadığım için çok üzülüyorum.
Birader yıllar önce bu kadın aşırı yolluydu, bir erkek hiçbir zaman yetmez modundaydı. Sen ise çocukluğunda annene karşı geliştirdiğin daha doğrusu annenin sende geliştirdiği “sen benim için yeterli değilsin” inancını, bu kıza da yansıtıyorsun. Gerçi bu nedenle gerçekten yetersiz olup, olayı kendi kendini gerçekleştiren kehanete dönüştürüyorsun ama yetersizlik hissi annenden kalma ve bir şekilde bu kadına aktarmışsın:
“Beyin reddeden kişiyi ve bu kişiyi elde etmek için yapılabilecek şeyleri düşünmekten başka bir şey yapamaz hale gelir. Beyin sanki bunu, çocukken hiçbir zaman “kazanılamamış” olan sevgiyi kazanmak için “son bir şans” olarak algılamaya başlar.”
Sürekli olarak onunla olmayarak yaşamaktan kurtulduğum kötü şeyleri ve sahip olduğum iyi şeyleri düşünsem de düşüncelerimi durduramıyorum.
Bakınız, “çocukken hiçbir zaman “kazanılamamış” olan sevgiyi kazanmak için “son bir şans” olarak algılama” olayı.
Bu şekilde arkadaş olarak devam etmeli miyim?
Hayır.
İki eski partner, başkaları ile evliyken bu şekilde arkadaş kalmalı mı?
Kesinlikle hayır.
Bu hissettiklerim gerçek duygular mı yoksa travma bağı gibi bir şey mi?
Bu hissettiklerin sevgi değiller, daha önce söylediğim gibi annen ile ilişkinde beyninde kablolanan bir devrenin, bu kadının imajına takılmasından kaynaklanıyorlar.
Yani bizim anne babadan ayrılma ve yeniden birleşme durumlarına tepki verme işine ayrılmış nöronlarımız ve hormon sistemlerimiz var. Aynı nöron devreleri, aynı hormon sistemleri, bir şekilde yeniden tasarlanıp hayatın ilerleyen aşamalarında tamamen farklı tipteki bağlanmaları yönetmeye başlıyorlar.
Bir psikolog, konuşmaya bile başlamadan hayatımızın tamamında kullanacağımız bir şablon oluşturduğumuzu ve şablonların ilişkilerimize uyarlandığını ya da daha doğrusu ilişkilerimizin bu şablonlara uyarlandığını söylediğinde, bu söylemin fizyolojik bir temeli var.
…
Romantik ilişkileri nasıl bulduğumuzu, nasıl sürdürdüğümüzü, nasıl bitirdiğimizi ve nasıl yeniden kurduğumuzu belirleyen şablonlar, yeni ortamlarda ebeveynlerimizin varlığı ve yokluğunda nasıl ve ne kadar güvende hissettiğimizi belirleyen yani tamamen farklı önceliklere sahip olan bir şablona bağlı. Ve nöron resimleme yani beyin tarama araştırmaları, vücuttaki hormon ölçümleri ve beyindeki nörokimyasal ölçümleri bunu destekliyor.
Bunu anlamanız çok önemli. Bir insan eğer romantik bağlanmalar kurma ve yürütme konusunda başarılı ya da başarısız ise bu, o insanın hayatının çok önceki aşamalarda sahip olduğu şablonları yansıtıyor. Ama daha önce söylediğim gibi, bu şablonlar zaman içinde değişebilirler. Ve bu şablonları zamanla değiştirme konusunda elinizdeki en güçlü silah, bu bağlanmaların varlığını ve yeniden şekillendirilebilir olduklarını bilmeniz. Bu şablonlar, nöroplastisite sayesinde değişebiliyorlar.
Senin karını istememen ve bu kadını istemen, karının yetersiz olmasından değil (aslına bakarsan sana fazla bile), senin annen tarafından yaratılan eksikliği, spesifik olarak sadece eski sevgilinin (bu kadına eski sevgili demek de garip geliyor, 3 asır olmuş antik sevgili desek daha doğru) kapatacağını hissetmen ki bu gerçekdışı bir inanç. Ama maalesef her kör inanç gibi oldukça güçlü bir inanç.
Peki bu sağlıksız devreler neden karına değil de bu kadına bağlandı? Muhtemelen karın senin annen gibi davranmadığı için. Karın annen gibi davranmadığından, bu derin boşluğu kapatacak hayali rövanşı temsil edemiyor. Bu kadın annen gibi davrandığından sendeki somut kablolamayı tetikliyor.
Benim tecrübeme ve gördüklerime göre ilişkilerde kapanış, iletişimi tamamen, bir daha asla başlatmayacak şekilde bitirmekle, arkanı dönüp gitmekle olur. Bu antik sevgiliyi hayatından tamamen çıkarman lazım. Sosyal medyadan, her yerden.
Benim son olarak sana iki tavsiyem var. Birincisi, hiç arkadaşım yok diyorsun ve bu sorunu bu yaşta bile çözmen gerekecek. Hayatına daha fazla doyurucu ilişki ve eğlence katman lazım. Zaten varolan düşkünlüğünü daha da beter hale getiriyorsun.
İkincisi, bu kadının senin somut şekilde kablolanmış ama artık var olmayan bir muhtaçlığını giderecek tek figür olması konusu. Evet bu belki doğru, diyelim doğru ama hem tek çözüm değil hem de doğru çözüm değil. Senin için doğru çözüm annenin seni duygusal olarak, baban da fiziksel olarak terk etmesi ile oluşan çocukluk açlığından, artık çocuk olmadığını ve bu kablolamaya hiç ihtiyacın olmadığını anlayıp kurtulman. Yani şiddetli ihtiyacını, muhtemelen gelip doyurmayacak bir kadınla doyurma fantezini bırakman lazım. Bunun yerine yetişkin bir erkek olarak, çocukluk ihtiyacının artık varolmadığını kavraman lazım.
Eski kız arkadaşım konusunda yardıma ihtiyacım var.
Bu yılın Ocak ayında tanıştık ve 6 ay çıktıktan sonra ayrıldık. Hemen eski sevgilisine döndü. Eski sevgilisini de benimle aldatıp terk etmişti.
Bu karakterde bir kızın sana kazık atmaması mümkün mü? Kız gözünün önünde bir adamı aldatmış, sen de hiç utanmadan, düşünmeden bu kıza kız arkadaşım demişsin. Nasıl olacaktı sanıyorsun, sonsuza kadar mutlu mu olacaktınız? Hani şu Hollywood filmlerinde eski serseri aşığını ile nişanlıyken karşılaşan, sonra da ikisi arasında gidip geldikten sonra eski serseri aşığını seçerek, mantık yerine aşkı (!) seçerek, sonsuza kadar mutlu yaşayan kadın hikayelerinden mi etkilendin?
Sonunda seni biriyle aldatarak terk edecekti, daldan dala atlayarak terk etmiş, atladığı da eski sevgilisi.
Hele bir de “o adam betaydı ona yaptı, ben daha alfayım bana yapmaz” diye kendini kandıran, hatta başkasını aldatıp kendi dalına atlayan orta malını alınca, herkese zaten açılabilecek bacakları açınca, kendini bir şey sanan aşağılık kompleksli adamlar var ki, tam facia.
Bu kadın eski erkek arkadaşını aldatarak, sadakate önem vermeyen, ahlaksız biri olduğunu göstermiş. Sen de ahlaksızsın gerçi.
Erkek arkadaşı olan kadınlardan uzak durun. Senin gibi eden bulur elemanlarına yardım etmeye bile gerek yok ama hadi bu seferlik devam edelim.
Eski erkek arkadaşı ile 3 sene süren uzak mesafe ilişkisi vardı. Bizim ilişkimiz boyunca da eski sevgilisi sürekli olarak arka plandaydı. Sürekli olarak gizli gizli kız arkadaşımı arıyordu.
Bu eski erkek arkadaş da ayrı malmış ama asıl problem senin bu olayı anlatış tarzın. Gizli gizli arıyordu ne demek, gizli olan her şeyi senin eski kız arkadaşın gizliyor. Senin eski kız arkadaşın bu adamın kendisini aramasına izin veriyor. Kız mı manipüle etti, sen mi böyle safsın? Kızın sorumluluğunu, suçunu sanki eski erkek arkadaşına yıkıyorsun.
Eski erkek arkadaşı ayda bir iki kere mesaj atıp onu hala çok sevdiğini söylüyordu. Eski kız arkadaşım bu aramalardan rahatsız görünüyordu ama yine de cevaplıyordu. Engellemesini söylediğimde “engellersem kendine zarar verir diye korkuyorum” diyordu.
Şimdi erkek arkadaşını boynuzlamış kızı alan adama bu diyeceğim lüks ama, eski erkek arkadaşı hala hayatında olan kızlarla sevgili olmayın. Kızın suçu bile olmasa. Kaldı ki burada kızın suçu. O “kendisine zarar verir diye korkuyorum” ayakları da nedense hemen her zaman eski sevgiliye dönüyor.
İlişkinin başlarında buna çok sinir oluyordum ve sürekli olarak ayrılmak istiyordum. Ama her ayrılma denememde, buna kesinlikle izin vermedi. O kadar yoğun bir ağlama nöbetine giriyor, sensiz yaşayamam diye o kadar çok krize giriyordu ki, bir türlü ayrılamadım.
Bakın, kadınlar ağlarlar. Ama ayrılık ya da kritik konuların konuşulması esnasında çok yoğun ağlama, ciddi bir manipülasyondur. İzin vermedi ne demek? Ne kadar yoğun ağlıyorsa o kadar sahte olduğunu anlayıp, bırakıp gidecektin. Bir insan size ne kadar uçlarda şeyler söylüyorsa o kadar sahtedir. “Sensiz yaşayamam” diyorsa mesela. Kendi inanıyor olabilir ama yine de sahte.
Sonunda beni çok sevdiğini görünce bu konuyu kapadım ve kendimi suçlu hissedip duygusallaştım.
Manipülasyon %100 başarılı olmuş.
Zayıflıklar yapmaya başladım. Sanırım dönüm noktası, eski sevgilisi ile konuştuğunu öğrendiğim birgün hırsımdan ağlamam oldu.
Bir tarafın bu kızın sağlam ayak olmadığını ve terk etmen gerektiğini biliyor. Ama zayıf tarafın terk edemiyor ve böyle hırsından ağlama noktasına geliyorsun.
O günden sonra bana olan ilgisi hızla düştü ve saygısızlık yapmaya başladı. Sonunda saygısızlıkları tepemi attırdı ve kavga ettik. Kavgadan sonra 15 gün konuşmadık.
15 gün sonra onu aradım ve özür diledim.
Artan oranda saygısızlık yapan kızdan özür diledin? Neden? Küfür mü ettin, fiziksel şiddet mi uyguladın? Sana zaten omurgan yok diye soğuyan kız, daha da omurgasız olursan sana ısınacak mı yoksa senden daha da mı soğuyacak?
Beni artık sevmediğini söyledi.
Sensiz yaşayamam aşırığı yapan birinden beklenen bir şey.
Eski sevgilisinin de kendisini aramadığını, onu çok özlediğini söyledi.
Bir ilişkide asla böyle bir üçgene girmeyin. Böyle üçgenler ahlaksızlığı, omurgasızlığı romantizm, vıcık vıcık cinsel yükselmeyi aşk diye satan filmlerde çalışır (!).
Onu terk ettiği için pişman olduğunu söyledi.
Sadece terk etmedi, başka erkekle sikişip terk etti. Böyle bir kadını sevgili yaptın, utanmazlıkta sınır tanımamak için bir de arayıp özür diliyorsun. Çevrende suratına tükürecek bir arkadaşın bile mi yok?
Onu aradığım için çok pişmanım. Aslında no contact kuralını biliyorum ama bunu 20 – 30 gün şeklinde öğreten birinden etkilendim.
Evet, piyasada süreli iletişimi kesme diye bir şey var ama nasıl çalıştığını deneyimlemiş oldun. Senin bu durumunda iletişimi kes yerine ghosting daha uygun yani kızı tamamen, sana ulaşamayacağı şekilde hayatından çıkarmak.
Bir şekilde sordum, soruşturdum ve kızın bana bunları derken aslında eski erkek arkadaşı ile olduğunu öğrendim.
Bana asıl o zavallının ulaşması lazım da, sen bu kızın ne yaptığını neden öğrenmek istedin ki? Ya eskiye gidecek, ya yeni dala atlayacak zaten. Bilince ne olacağını sanıyordun?
Bunun üzerine ona çok kızgın bir mesaj attım. “Sen ilişkilik bir kız değilsin, orospular bile senden daha ilişkilik” gibi bir şey yazdım.
Jetonun kız eski sevgilisini aldatınca düşmedi, eski sevgilisi ile gizli gizli konuşunca düşmedi ama kız seni eskisi için bırakınca düştü. Terk edildiğinin hem de aldatılarak terk edildiğinin farkındasın umarım. Sürpriz olmadı umarım. Kızın erkek arkadaşını aldatarak terk etme geçmişine bizzat şahit olmuştun. Aynısını sana yaptı. Karma sevdiğimiz bir bitchdir.
Yalnız bu kıza “sen ilişkilik bir kız değilsin,orospular bile senden daha ilişkilik” yazdığında kızın canını yakacağını sanmıyorsun umarım. Kızda o mekanizma var mı sence?
Berbat bir ilişkin olmuş, başlamaman gereken bir ilişkide bu kadar durmuşsun. Başkasının kız arkadaşı ile yatmışsın, bunu da ödemişsin. Hak ettiğini buldun aslında, umarım senin ders alacak yüzün vardır. Kızda olduğunu sanmam.
Benim, sorum şu? Bu şekilde hakaret edip köprüleri yaktığım kız bana geri döner mi?”
Yuh! Rolleri değiştir, şimdi kız eski sevgilisi ile yeni sevgili iken, sen o adam gibi ayda bir ara, “beni aldattın ama ben o kadar değersiz bir yaratığım ki, en fazla sana layığım lütfen geri dön” diye ağla. Belki belki sana geri döner. Böylece bir o elemanın kucak, bir senin kucak olur belki. Sonra ikinizi bırakıp başka kucağa atlayana kadar. O zaman siz Eskimo biraderler meyhanede beraber içersiniz.
Bu insanı hayatıma geri almalı mıyım?
Senin çok ciddi özdeğer problemlerin var. Bir görünmen lazım. Görünür müsün, görünmez misin bilmem ama bu kızdan uzak dur. Bu kızla elde edeceğin tek şey, daha da küçük düşmek ve kaybetmek. Azıcık özsaygın olsun yahu. Azıcık erkeklik onurun olsun.
Kız seni aldatarak eski sevgilisine döndü! Bu kız sana geri dönse ne olacak sanıyorsun? Seni aldatacağı adam değişebilir ama aldatılacaksın. Aldatmasa ki bak teorik konuşuyorum, aldatmasa diye bir şey yok, bunu yapan birini geri aldığın için küçük düşeceksin, ruhun yaralanacak. Bok gibi bir ilişkiye saplanacaksın. Bu kızın hayatında olduğu ve iyi bir ilişki yaşayacağın hiçbir senaryo yok. Masal dünyandan çık.
“Eğer ayrılmak istiyorsan söyle” ya da “ayrılmak istiyorsan ayrılalım” gibi kelimeleri çok kolay kullanan insanlar var. Bu insanlar genellikle kendi terk edilme korkularını artık kontrol edemediklerinden, yatıştırmaları için partnerlerinin suratına fırlatıyorlar. “Ayrılmak istediğini düşünüyorum, belirsizliğe dayanamıyorum, lütfen bana ayrılmak istemediğini söyle, rahatlat beni” demeye çalışıyorlar. Bazen de üstü kapalı karşı tarafı tehdit ediyorlar, “böyle devam edersen ayrılacağız” demeye çalışıyorlar.
Ayrılmak istiyorsan söyle diyen sevgili sıklıkla istediği rahatlamayı alıyor. Ya da tehditi kısa ve orta vadede işe yarayabiliyor. Ama bu yaptığının bir bedeli var. Ayrılık kelimesini birkaç kere bu şekilde kullanmanız, karşı tarafta ayrılığa gidecek birkaç süreci başlatabiliyor.
Birinci süreç, karşı tarafın, ayrılmak istiyorsan söyle diyen sevgilinin ayrılma planları yaptığını düşünerek kendisini ayrılığa hazırlaması ve bu hazırlama sürecinde soğuyup kendisinin ayrılması. İkinci süreç ise, ayrılmak istiyorsan söyle diyen sevgilinin bunu terk edilme korkusundan, zayıflığından yaptığını anlamaya başlaması ve bu zayıflık nedeniyle partnerinden soğuması. Bir de tabii bir şeyi yeterince söyleyip karşı tarafı ikna etme durumu da var. Yani ayrılmak istiyorsan söyle diye tekrarlayınca partnerin “evet ya, galiba ayrılmak istiyorum” diye düşünmeye başlaması.
Uzun süreli ilişki içinde olanlara tavsiyem, gerçekten ayrılık kelimesini, gerçekten ayrılmak istediğinize az çok karar verdiğiniz bir süreçten geçmeden kullanmayın. Kesinlikle kullanmayın. Ayrılık kelimesini bir iki kere kullanmanız, ayrılık korkunuzun kendi kendini gerçekleştiren bir kehanete dönüşeceği süreci başlatmak için yeterli olabilir.
Peki bir şekilde o hatayı yaptınız ve “ayrılmak mı istiyorsun” diye sordunuz. Cevap olarak da “bilmiyorum” diye bir şey söyledi. Bu ne demek? Bu genellikle, senden ayrılmak istiyorum ama henüz ayrılığa hazır değilim biraz daha bekle ayrılacağım” demek. Zaten bu nedenle çoğu durumda, kişi bilmiyorum cevabını görmezden gelip devam ederse, karşı tarafın değişmediğini, daha doğrusu daha kötüye gittiğini ve hazır olunca ayrıldığını görüyor.
Ayrılmak mı istiyorsun sorusunu sormasanız daha iyi ama sordunuz ve bilmiyorum cevabı aldınız diyelim. Ne yapacaksınız? Siz ayrılacaksınız. Orada hemen ayrılmak zorunda değilsiniz, 2-3 hafta hazırlanarak, kendinizi çekerek bekleyip ayrılabilirsiniz ama sizin ayrılmanız daha iyi. Yoksa genellikle size bunları sorduran davranışları çekmeye devam edersiniz.
Blöf ayrılığı
Konumuzla az çok alakalı bir başka kavram da blöf ayrılığı. Bu tip bir ayrılıkta ayrılan partner aslında karşı tarafın kendisini çok da istemediğini, kısa süre içerisinde terk edeceğini anlamaya başlıyor. Kendisi ayrılmak istemiyor olsa bile ondan ayrılırsam benim peşimden koşar umuduyla ayrılıyor. Karşı taraf özellikle de henüz vicdanen buna hazır olmadığı için ayrılmıyorsa, birden önüne gümüş tepsi ile sunulan ve vicdan azabı çekmeden ayrılığı sağlayacak teklifi cebine koyup gidiyor. Belki giderken tiyatro niyetine bir iki damla gözyaşı da döküyor.
Bölf ayrılığını, genellikle terk eden tarafın karşısındaki insanın peşinden koşmadığını görmesi ile terk ettiği insanın peşinden koşması izliyor. Ama bu kolay ayrılığı cebine koymuş olan taraf tabii ki geri gelmiyor.
Böyle bir durumda benim tavsiyem kendinizi geri çekmeniz ve eğer işler bu şekilde düzelmezse diye kendinizi ayrılığa hızlıca hazırlamanız. Bu süreç zor olacağı için mümkün olduğu kadar kısa olsun ama mümkün olduğunca hazırlanın.
Bir insan blöf ayrılığına sıklıkla, karşı tarafın artık sürekli olarak, çok küçük nedenlerle kavga çıkarmasına tepki olarak gidiyor. Karşı taraf artık sevgilisine tahammül edemediği için küçük şeylerden bile rahatsız olabiliyor ya da daha beteri, karşı tarafı ayrılığa sürüklemek, terk edilmek için kavga çıkarıyor.
Bu durumda karşınızdakinden ayrılmayın demiyorum. Blöf olarak ayrılmayın diyorum. Mümkünse o terk etsin ama hem terk etmiyor hem de kavgalara devam ediyorsa bir yerde sizin kendinizi tamamen geri çekmeniz gerekecek. İşte bu süreçte ayrılığa hazırlanın ve gerektiğinde gerçekten terk edin. Blöf yapmayın.
Bu yazıda çok kısa ama çok sorulan bir soruyu ele alacağım. Bu soruyu çok büyük oranda terk edilenler soruyorlar o nedenle engelleyen eski sevgilinin terk ettiği senaryo hakkında konuşuyorum.
Eski sevgilim engelimi kaldırdı, ne yapmalıyım / ne yapmaya çalışıyor / amacı ne sorusunu soranların çok büyük bir kısmı, sürekli olarak eski sevgililerini takip eden kişiler. Engellenmiş olmalarına rağmen, sürekli olarak engel açıldı mı, hala engelli miyim diye bakıyorlar.
Öncelikle şunu söyleyeyim, benim burada çokça bahsettiğim iletişimi kes kuralını (no contact kuralı) uyguluyor olsaydınız, eski sevgilinizin engeli kaldırdığından haberiniz olmazdı. Daha doğru bir şekilde söylemem gerekirse, sizin iletişimi kes kuralı uyguluyor olmanız yani eski sevgilinizin, size direkt ulaşması hariç, engeli kaldırıp kaldırmadığından haberinizin olmaması gerekiyordu.
Bunu söylüyorum zira bu sorunun şu versiyonu ile çok karşılaşıyorum: “Abi şu kadar zamandır iletişimi kes kuralı uyguluyorum, eski sevgilim engeli kaldırdı. Ne yapmalıyım?”
Şimdi bu soruyu soranların çok az bir kısmı tesadüfen engellerinin kaldırıldığını görüyorlar ama çoğu engelin kaldırıldığını biliyorlar zira bunu sıklıkla kontrol ediyorlar. Yani çoğu, iletişimi kes kuralı uygulamıyor. Sadece aramamayı beceriyorlar, o kadar.
Sizi engelleyen eski sevgilinin engeli kaldırdığını görmemeniz lazım ama sonuçta gördünüz. Bu ne anlama geliyor? Bu sorunun cevabı, ne anlama gelmediğinde gizli ki aslında soruyu soranların asıl öğrenmek istediği de bu:
Eski sevgilinin engeli kaldırması, sizin kendisine ulaşmanızı istediği anlamına gelmiyor. Eski sevgilinin engeli kaldırması, kendisine ulaşmanız için bir davetiye değil.
Bu soruyu soranların çoğunun öğrenmek istediği bu. Asıl soru, “eski sevgilim engeli kaldırdı, ona ulaşmamı mı istiyor?” Cevabı ise muhtemelen hayır.
Şimdi tabii ki eski sevgiliniz sizin ona ulaşmanızı tahrik etmek için engeli kaldırmış olabilir ama sizin ona ulaşmanızı istiyor olsa bile, bu otomatik olarak sizi istiyor anlamına gelmiyor. Sizi istemediği halde sizden haber almak için bunu yapıyor olabilir. Onu unutup unutmadığınızı görmek için engeli açıyor olabilir. Olabilir de olabilir.
Kısacası, eski sevgili engeli açtığında, hem sizin ona ulaşmanızı hem de sizi isteme ihtimali düşük. Yani “ne yapmaya çalışıyor?” ya da “amacı ne?” diye sorduğunuzda almayı umduğunuz cevabın gerçek olma ihtimali düşük. Peki bu gerçek olsa ne yapmalısınız?
Eski sevgili sizi engelledikten sonra sizin engelinizi açsa bile, bu engeli açması sizi yeniden istiyor ya da özlüyor olması nedenli olsa bile, sizin ona ulaşmamanız gerekiyor. Siz zaten amacının bu olup olmadığını biliyorsunuz ama emin olun, amacının bu olması daha düşük ihtimal.
Yani bu durumla karşılaştığınızda, en iyisi bilmemek ama bunu bildiğinizde, iletişimi kesmeye devam edin. Sadece ona ulaşmayın demiyorum, onun engeli açtıktan sonra ne yaptığını da bilmeyin. Örneğin yeniden engellerse bunu bilmeyin. Hala açık tutuyorsa bunu da bilmeyin.
Engeli açtı, bu bir fırsattır diye ulaşanların çoğu hüsrana uğruyor. Büyük oranda direkt reddediliyorlar ama bu ulaşma sonrası buluşanların da çoğu havasını alıyor. Engel açılsa bile ulaşmayın.
Bunun tek istisnası, size bir iftira atıldığında, engeli açtığını görürseniz, gerçeği yazmak ama çoğu insan bu durumda değil. Bu durumda olsanız bile geri dönmesi için ikna etmeye kalkmayın.
Bu tavsiyem üzerine ulaşmayan insanlar, karşı taraf ulaşmadığında ya da yeniden engellediğinde, bir fırsat penceresi kaçırdıklarını düşünerek pişman oluyorlar. Oysa eğer engel açıldıktan sonra karşı taraf size ulaşmıyorsa, çok ama çok büyük ihtimalle siz ulaştığınızda da hüsrana uğrayacaktınız. O nedenle rahat olun.
Terk eden eski sevgili engeli açtığında, eğer sizinle görüşmek istiyorsa, siz ona ulaşmadığınız zaman, sizin engelin açıldığını görmediğinizi de düşünerek, size ulaşıyor. Eski sevgili çok inatçı, çok gururlu falan gibi şeylerle kendinizi kandırmayın. Bunlar karşı tarafa ulaşma bahanesi ama eğer gerçeklerse, terk ediyor, engelliyor ve engeli açınca da utanmadan sizin ulaşmanızı mı bekliyor? Öyle insanla ilişkiden hayır gelmez, yeniden başlamasanız çok daha iyi.
Son olarak söyleyeceğim şu ki, iletişimi kes kuralını doğru zihin yapısı ile uygulayın. “Engeli açtı ne yapmalıyım?”, “engeli açtı amacı ne?”, “bir daha engeller mi?”, “ulaşmazsam fırsat kaçar mı?” gibi sorular doğru zihin yapısından gelmiyor maalesef. Doğru zihin yapısı her şeyden önce engeli açtığını bilmemenizi sağlar ama engelin açıldığını bildiğiniz durumlarda doğru zihin yapısı “engeli açsa bile iletişimi başlatacak kişi ben değilim”, “iletişimi başlatmazsa kendi kaybeder” olmalı. Zira siz kendi kafanızda iletişime geçilmezse kaybedilecek kişi değilseniz, ilişkiyi çöpe atan karşı taraf olsa bile çöpe atlayıp ilişkiyi oradan çıkarması gereken kişi iseniz, karşı tarafın sizi kaybedilecek biri gibi görmesi, sizi ilişki için çabalamaya değer biri görmesi çok ama çok zor.
Terk edilmenin acısı şu an dayanılmaz olsa bile bu acı zamanla geçiyor. No contact ile daha hızlı geçiyor. Ama eğer eski sevgilinizi sürekli olarak düşünmekten, idealize etmekten kendinizi alamıyorsanız acınız dayanılmazlaşırken, bu süre uzayabiliyor. Bu bölümde size, bu saplantılı idealizasyonu, sürekli onu düşünmeyi yavaşlatıp durdurmanızı sağlayacak bir teknik öğreteceğim. Bu teknik hem sizin acınızı hafifletmenizi hem de aslında eski sevgiliniz ya da yeni biri ile yeni ilişki ihtimalinizi arttıracak bir teknik.
Eski sevgili konusunda “nasıl geri döner” sorunu bir kenara bırakırsak en çok duyduğum soru, “bu ezici acıdan nasıl kurtulurum” sorusu.
Saplantılı aşk (limerence) kavramından daha önce bahsetmiştim. 1970’lerde Amerikalı psikolog Dorothy Tennov tarafından ortaya atılan bu kavram, dopamin hormonu etkisiyle harekete geçen bir eğilimi yansıtıyor. Bu eğilim, kişinin romantik bir ilişki yaşadığı ya da yaşamak istediği bir kişiye karşı saplantılı bir sevgi duyması anlamına geliyor. Bu neredeyse bağımlılık gibi bir şey ama burada bağımlılık yapan şey, romantik ilgi duyulan kişi.
Saplantılı aşk durumu yaşayan kişi, saplantılı aşk duyduğu kişiyi idealize ediyor. Onu görmeden duramıyor, onu hayal edip duruyor ve sürekli onunla olmak, ona bakmak istiyor. Onu idealize ediyor, zihninde ya da bilinçaltında, neredeyse insanüstü bir meleğe çeviriyor. Burada saplantı nesnesi olan kişi gerçekten güzel, yakışıklı, karizmatik, güzel huylu, vs. olmak zorunda da değil. Örneğin saplantılı aşk yaşayan erkek, kadın 150 kilo, sarkmış ve ağzı kokan biri olsa bile baktı mı bir melek görüyor.
Şimdi aslında bu tür bir saplantılı aşk, ilişkilerin başında da olabiliyor ve ömrü 2 ay ya da aşırı durumlarda 18 ay kadar olabiliyor. Bunun makul şiddette ve sürede olanına balayı dönemi deniyor ve bu dönem bittikten sonra, yani ilişkinin ilk 2-5 ayından sonra, gerçek bağı devam ettiren gerçek ilişki başlıyor. Bu şekilde balayı dönemi gibi olan limerence aslında insanın zevk aldığı ve pek de zararı olmayan bir hal ve çoğu insan da bunu yaşayıp geride bırakıyor.
Fakat bir de insanı dibe çeken saplantılı aşk var. Bunlardan birisi, hiç beraber olamadığı birine yıllarca saplantılı bir aşk besleme şeklinde olanı. Diğeri de terk edildikten sonra terk edilen birçok insanın içine düştüğü. Bu bölümün konusu bu ikincisi.
Terk edilmek, reddedilmek takıntı yaratabildiği için, terk edildikten sonra terk edilen kişi, kendisine terk eden kişiyi abartı, olmadığı kadar harika bir insan olarak gördüğü bir zihin yapısına girebiliyor. Daha ayrılıktan birkaç gün önce, “pek de sevmiyorum aslında, ayrılsam mı?” dediği insan için, “o benim ruh ikizimmiş, onsuz yapamıyorum” diye ağlayabiliyor.
Yani ayrılıktan sonra tek edilen, terk edeni idealize etmeye, yeniden idealize etmeye başlıyor. Ama bu idealizasyon ilişkinin başındaki gibi insanın ayaklarını yerden kesen, sihirli bir masal yaşıyormuş gibi hissettiren, yüksek dopamin yüklü bir durum değil. Tam tersi! İnsanı dibe çeken, depresyona sokan, perişan eden, acı veren bir durum. Çoğu terk edilen bu durum içindeyken, zihni tarafından işkenceye uğruyor gibi hissediyor. Bu şekilde karanlık bir saplantılı aşk durumu, normalde oldukça sağlıklı olan birçok insanı bile gücün karanlık tarafındaki sınırlarını zorlamaya itiyor. Bir de zaten kaygılı bağlanan ya da duygu durumu bozukluğu olan biriyseniz, daha da işkence edici oluyor.
Kişi bu durumdayken karşısındakini idealize ediyor ve kendisini de yerin dibine sokabiliyor. Karşı tarafın yaptığı her hataya bir bahane bulurken, kendi hatalarını 10 kat abartıyor. Durum tam tersi olsa bile, kendisini resmen masalsı aşk hikayesini mahveden kötü karakter olarak kurguluyor. Ekstrem durumlarda terk edenin aldatarak terk etmesini bile kendi kötülüğü olarak görüyor! “Ona yeterince ilgi göstermedim abi, o da zavallım muslukçuda ilgi ararken adamın ayağı kaymış demek ki onun içine düşmüş. Hepsi benim suçum!” Zihni bu durumda olan bir insanın, kendisini nasıl fantastik şekillerde suçlu bulacağını, kendisini suçlu bulmak için gerçeklikten nasıl kopabileceğini görmek, böyle şeyleri sıklıkla gören birini bile şaşkınlığa boğabiliyor. “Ben suçluyum, o ideal! Bunu düzeltmem lazım, benim düzeltmem lazım!”
Şimdi bu durumun birinci ilacı tabii ki iletişimi kes kuralı. Ayrılık sonrası terk edene sürekli ulaşarak, terk edeni sürekli online takip ederek, ikna etmeye çalışarak, hayatı durdurup sadece onu düşünerek, bu tür bir idealizasyonu körüklemeyi bırakıyorsunuz. Terk edeni siz de terk ediyorsunuz ki “ideal” olanı, “onsuz yaşayacağı insanı” kimse terk etmeyeceği için, iletişimi kes kuralı ile zihninize, ne hissederse hissetsin, terk edenin ideal olmadığını, onsuz yaşayabileceğinizi sinyalliyorsunuz.
Ama tabii ki no contact ile saplantı bir anda sönüp gitmiyor. Beynin düşündüğü konuyu düzenleyen anterior cingulate gyrus adlı beyin bölgesi üzerine araştırmalar, bu zihin durumunda olan kişilerin düşünce konusunu değiştiremediklerini gösteriyor. Sanki zihniniz bir televizyon seti ama kanalı değiştiremiyorsunuz ve televizyonu kapayamıyorsunuz. Sürekli olarak terk edeni düşünüyorsunuz, özellikle geceleri ve sabahları onu düşünüyorsunuz. Uzun yolculuklar gibi düşünmek için boş vaktinizin olduğu zamanlarda onu düşünüyorsunuz. Bunlar takıntılı, zihninizi işgal eden ve durdurması neredeyse imkansız görünen düşünceler.
Şimdi bu karanlık dönemde, sonrasında sizi daha da acı içinde bırakma ihtimali çok yüksek olsa da, geçici de olsa rahatlama sağlamanın bir yolu var. Bu yol da maalesef no contact kuralını bazen dayanılmaz yapabiliyor.
Evet, o yol, terk edene ulaşmak. Terk edene ulaşmamak çok zor zira bu, geçici duygusal rahatlama yaratıyor. Kısa süre içerisinde sizi daha da dibe çekme ihtimali yüksek bir rahatlama. Hani alkoliğin sonunda bir şişe içip rahatlaması gibi. Rahatlıyor ama alkol durumu daha da kötüye gidiyor gibi. İletişimi kes kuralını zor yapan şey, bu rahatlamadan mahrum kalmanız ve kısa vadede, normalde olacağınızdan da kötü hissetmeniz.
Bu durumda da tabii ki zihniniz karşınızdakine ulaşmak için türlü türlü bahane uyduruyor. Bunlar ulaştıktan sonra %90 oranında ne kadar da saçma olduğunu anladığınız ama ondan önce gerçekten çok “mantıklı” görünen bahaneler.
Bu dayanılmaz acı zamanla geçiyor. No contact ile daha kaygılı olduğunuz bir zirveye çıkıyor ama daha hızlı geçiyor. Ama eğer bu tür bir saplantılı aşk düşünce döngüsüne takıldıysanız, karşınızdakini bilinçli ya da bilinçsiz şekilde idealize ediyorsanız, gerçekte olan kişi ile alakası olmayan bir yüksek avatar görüyorsanız, bu süre uzayabiliyor. Bu nedenle de size, bu saplantılı idealizasyon konusunda yapabileceğiniz bir teknik öğreteceğim. Bu teknik hem sizin acınızı hafifletmenizi hem de aslında eski sevgiliniz ya da yeni biri ile yeni ilişki ihtimalinizi arttıracak bir teknik.
Şimdi önce bir kağıt kalem alın. Derin bir nefes alın ve sonra da eski sevgilinizle ilgili tüm kötü şeyleri, tüm eksiklikleri yazmaya başlayın.
Şu an muhtemelen terk edeni idealize ediyorsunuz. Sorun şu ki, terk edeni idealize etmeniz, onunla yeniden birlikte olma ihtimalinizi ciddi ölçüde azalttığı gibi, sizin daha fazla acı çekmenize neden oluyor ve bu nedenle iletişimi kes kuralını bozma ihtimaliniz artıyor.
Evet biliyorum, Disney filmlerinde, izlediğiniz “büyük” “aşk” filmlerinde, karşı taraf onu nasıl da herkesten daha çok sevdiğinizi duymak istiyor. Ne olursa olsun onu bekleyeceğinizi, onu kazanmak için ne gerekiyorsa yapacağınızı duymak istiyor. Ama neyse ki (maalesef değil neyse ki) Disney filmlerinde yaşamıyoruz. Gerçek dünyada yaşıyoruz.
Gerçek dünyada Disney masalları zihin yapısı ile yaşadığınızda, “eski sevgiliyi geri döndürmenin en etkili yolu, anahtarı, ona olan bağlılığınız” diye düşünüyorsunuz. O bağlılığı ne pahasına olursa olsun korumanız gerektiğine kendinizi ikna ediyorsunuz. Bu bağı korumanın en önemli bileşeninin de, eski sevgilinin idealize edilmiş bir versiyonunu zihninizde tutmak olarak görüyorsunuz. Bu konuda görüştüğüm birçok insan, sanki eski sevgili ile aralarında mistik, masalsı bir bağ var ve eski sevgili bıraktıktan sonra kendileri de bırakırlarsa, aralarındaki bu mistik, doğaüstü bağ sönecekmiş gibi davranıyorlar.
Eski sevgilinizle aranızda böyle bir bağ yok. Gerçek dünyada bir insanı sizden yukarıda bir kaideye koyar idealize ederseniz, bu insana ne kadar çok taparsanız, o kadar çok iticileşirsiniz. Bu da çok mantıklı zira bir kere koşulsuz kabul aşk değil tapınmadır. Siz istediğiniz kadar abartma ya bu aşk deyin, koşulsuz, karşınızdakinin kötü yönlerini göremeden kabul tapınmadır. Tapan ölümlü (siz), tapınılan tanrı ya da tanrıçaya göre aşağıda ve itici olursunuz.
İnsanlar tapınılmak için yaratılmadılar ve bu nedenle de tapındığınız kişi sizi hor görür. Haklı olarak sizi kendisine layık görmez. Siz sürekli kendinizi suçlayıp, terk edeni kafanızda idealize ettikçe, onun idealize versiyonunu kafanızda çevirdikçe, ona tapınıyorsunuz ve ona tapındıkça, aşkı, sevgiyi ve bağlılığı korumak yerine, karşı tarafa sürekli olarak “biz seninle denk değiliz, ben sana layık bir partner değilim, sen çok yukarıdasın, ben çok aşağıdayım” diyerek aşkı, sevgiyi ve bağlılığı öldürüyorsunuz.
Bu nedenle nasıl hissederseniz hissedin, zihniniz size ne derse desin, oturun ve karşınızdaki insanın kötü yanlarını, hatalarını, ezikliklerini, hasta özelliklerini, vs. yazın. Bu insan kötü biri olmayabilir ama sizin kafanızda sürekli çevirdiğiniz idealizasyon kadar iyi biri de değil. Alakası yok.
Eğer şu an terk edeni düşünüp duruyorsanız, terk edilmenin acısı dayanılmazsa, emin olun ki onun şu an kafanızda yaşayan versiyonunun, gerçek versiyonu ile hiçbir alakası yok. Gerçeklik algınız darmadağın ve bunu yeniden düzeltmek için karşınızdaki kişiyi istememenizi sağlayacak, gözünüzden düşürecek her şeyi yazın. Benim gördüğüm, ortalama bir terk edilen, böyle bir sürü somut ve gerçek şey yazabiliyor.
Bu listeyi yazın, günde 4-5 kere okuyun ve yeni şeyler buluyorsanız onları da yazın. Bunu yaparak üzerinizde sanki büyü var gibi yaşamayı bırakıp, gerçek hayata gelmeye başlayabilirsiniz. His olarak hemen düzelmeseniz bile, bilişsel olarak eski sevgilinizin, kafanızdan atamadığınız düşüncelerdeki versiyonundan çok daha aşağıda olduğunu anlayın.
Size terk edenden nefret edin, öfke dolun ya da karanlık yerlere gidip saçmasapan şeyler yapın demiyorum. Bu süreçte iletişimi kes kuralına uyun ve terk edene asla ulaşmayın. Yapmanızı tavsiye ettiğim şey, terk edeni kafanızda, gerçekte olduğu kişiye indirgemek, o kişiyle ilgili sağlıklı, gerçekçi bir şekilde görmek.
Terk eden ile ilgili kötü özellikleri, onunla olmanızı kötü bir fikir yapan şeyleri, size partner olarak uyumlu olmadığı şeyleri, vs. ayrıntılı yazın.
Bunu yapmak size güç hissi vermekle kalmaz. Aynı zamanda bu güç hissinin karşıdaki tarafınca algılanmasını da sağlar. Terk edenle görüşmüyor olsanız bile, günümüz internet dünyasında terk eden sizi bir şekilde görüyor.
Siz terk edildikten sonra ne kadar çok güç yansıtır ve terk edeni unutmak için ne kadar istekli olursanız, karşı tarafa ve yeni partner adaylarına o kadar çok çekici görünürsünüz. Ama zayıf pozisyonda olduğunuz idealizasyon durumunda ne kadar çok kalırsanız, terk edeni ne kadar çok isterseniz, terk edene o kadar itici görünürsünüz. Böyle bir durumda, terk edenin endişelenmesi gereken bir durum yoktur zira siz zaten orada onu bekliyorsunuz. Aynı zamanda terk edenin sizi özlemesi de zor zira insan kaybetmediği şeyi özlemez.
Karşınızdakini idealize etmeyi bırakmak için onun kötü özelliklerini yazmak, size partner olarak uyumsuz olmasına neden olan özelliklerini ve hatta size yaptıkları nahoş şeyleri listelemek, sizin özdeğer kazanmanızı da sağlar. Bu bir gecede olmaz ama karşınızdakini tepeye çıkarmadığınız için zaman içinde, kendinizi değersiz ya da aşağıda hissetmeyi bırakmaya başlarsınız.
Yapabileceğiniz bir başka şey de, eğer yeni insanlarla buluşuyorsanız, onların eski partnerinizden daha iyi olan özelliklerini, eski partnerinizin onlardan daha kötü olan özelliklerini de yazmak. Bunu özellikle yeni buluştuğu insanları “aynı değil, onun ayarında değil” diye hemen bırakanlara tavsiye ediyorum. Bu tavsiyeme çoğu terk edilen “ama bu kendini kandırmak” diye itiraz etmeye çalışıyor. Ama aslında şu an yeni buluştukları insanı idealize edilmiş eski sevgili ile karşılaştırırken kendilerini kandırıyorlar ve gerçeklikten büyük oranda kopuklar. Bu insanlarla 8-10 ay sonra tekrar görüşmem mümkün olursa, “ya ben amma abartmışım” diyorlar zaten. Ama işin taze olduğu dönemlerde, tüm bilişsel güçlerini, eski sevgililerinin nasıl daha iyi olduğu konusunda kendilerini kandırmak için kullanıyorlar.
Uzun süreli, gayet sağlıklı güzel bir ilişkiydi. Son zamanlarda yeni bir iş telaşı falan derken bir sabah “artık heyecanım yok,eskisi gibi hissetmiyorum” diyerek pat diye gitti. Yani yıllarca her şeyin düzgün gitmesi bile fayda etmiyor, kız gidiyor. 2 haftadır no contact yapıyorum.
Ayrılık çok taze olduğundan aşırı duygusal düşünüyorsun. Bu normal ve ilerde geçer. Ama bu duygusallığa fazla kapılırsan gereğinden fazla uzun sürebilir ve küçük bir ihtimal de olsa hayat boyu yaralı kalabilirsin. En kalıcı dersleri en duygusal ve özellikle de negatif duygusal dönemlerde aldığımız için (tehlikeden korunma, hayattan doyum almadan daha güçlü bir dürtü), bu dönemlerde çıkardığınız “derslere” dikkat edin. Bunlar rasyonel görünen ama aşırı duygusal dersler.
Geri gelse de kabul edeceğimi sanmıyorum. Çünkü büyük hayal kırıklığı oldu. Artık kimseyle duygusal bi şekilde konuşmak falan içimden gelmiyor. Ruh gibi oldum. Çünkü bu kadar temeli sağlam ve güzel anıların bile olduğu ilişki pat diye birkaç ay sallantıyla gidiyorsa neden çabalayayım artık kafasındayım.
Her güzel şey başlar, gelişir, bir süre devam eder ve biter, bitmek zorunda değil ama biter. Kız gider, sen gidersin, ikinizin duyguları söner, vs.
Neden mi çabalayacaksın? Hayatında bu güzel dönemlerden aldığın şeyler için. Seninkisi çok güzel bir seyahate çıkıp, bu seyahat aniden ve tatsız bir şekilde bitince, nasıl olsa seyahatler bitecek neden bir daha seyahate çıkayım demek gibi. Neden bir daha seyahat için çalışayım, para biriktireyim, araştırma yapayım? Birincisi kötü de bitse seyahatin çoğu iyi geçti. İkincisi, her seyahat böyle bitmez. Bitebilir ama bitmez.
Günlerdir hala düşünüyorum. Yani bu kadar kolay mı? Yıllardır gözleri gülen,en ufak bi tartışmada bile ağlayıp iyi olalım diye çabalayan kadın,nasıl hiç mücadele etmeden pat diye gidebiliyor.
Şimdi onun sebebini açıklamak kolay. Eskiden seviyordu, ihtiyacı vardı ve o nedenle de çaba harcıyordu. Sevgi ve ihtiyaç bittiğinde, bırakmak çok kolay. Sen de aynı şekilde, çok kolay bırakırdın.
Ayrıca yaşın genç ya da tecrübesizsen, bırakmaların genelde pat diye olmadığını görebilirsin. Pat diye de olabilir ama çoğu zaman terk eden, işaretler orada olsa da gafil avlanıyor.
Problem muhtemelen senin kendini, kendi hayatını, gereğinden fazla oranda ilişkiye, bu spesifik ilişkiye bağlaman. Sağlıklı bir şekilde bağlanmak yerine biraz fazla bağlanmışsın ve ayrılıkta yırtılmışsın gibi. Ama şunu da söyleyeyim. Yıllar süren ilişki “pat diye bitince” özellikle çok kötü ve karamsar olduğunuz bir döneme girersiniz. Belki ilk bir iki ay kilitlenirsiniz.
Ben mi çok duygusal bakıyorum?
Evet, çok değil aşırı duygusal bakıyorsun. İletişimi kes üzerinden sadece 2 hafta geçtiği için anlaşılır bir duygusallık ama dikkatli olmazsan, gereğinden çok daha uzun sürebilecek bir duygusallık.
Kafan, varlığını bu ilişkiye aşırı bağladığın için tamamen gidende. Gelecek olanlarda değil. Şimdi normal, en azından 3-4 ay ilişkilerden de uzak durabilirsin ama 3-4 ay sonra da böyle olursan, kendini ileri doğru itmen gerekecek.
Tüm önyargımı,ilişkilere bakış açımı olumlu anlamında değiştiren kadının böyle gitmesini hala kaldıramıyorum. Ne öfke var ne bir şey sadece şaşkınım.
Mahmut abi sence bir süre ilişkilere ara verip kendimle mi kalmalıyım? ne yapacağımı bilmiyorum.
Uzun süreli ilişkiden sonra 2-3 ay ilişki konusunda bir şey yapmayın. Yapamazsınız zaten. Daha çok, kendinizi hayatınızda birkaç şeye odaklanmaya zorlayın, normalde olduğunuzdan daha fazla sosyalleşin, arkadaşlarınızla buluşun, dışarı çıkın, vs.
İlişkiler biterler. Yasını tutarsın ve sonra hayata devam edersin. Kaldıramayacak bir şey yok. Bunda kötü bir şey de yok. Hayat böyle ve hayatı böyle kabul ettiğinizde bu çok daha zevkli.
Senin gibi adamların temel derdi, bitişlerin sonrasında yeni başlangıçlar olacağını göremeyecek kadar eski ilişkiye takılı kalmak. Bu, ilk 3-4 ay normal ama sonrasında artık seninle ilgili bir zayıflığa işaret.
Bir süre sonra hergün kenarda bitti diye ağla istersen ama yasını tutup bitirmek ve yenisine yelken açmak daha doyurucu. Birinin birdenbire yaptığı bir şeyin, hayatınızın geri kalanını şekillendirmesine izin vermeyin. İzin vermezseniz şekillendirmez ama ağlamaya, zırlamaya takılırsanız, bir de bunlar sizin için kendi kendini gerçekleştiren kehanete dönüşür. Kafanızın bir tarafında gerçek dünya akışını, olayın pozitif tarafını da tutmak Polyanacılık değil. Kız gitti tamam ama kızın gitmesi seni daha yeni, muhtemelen daha iyi bir ilişki için serbest bıraktı.
bu kadar temeli sağlam ve güzel anıların bile olduğu ilişki pat diye birkaç ay sallantıyla gidiyorsa neden çabalayayım artık kafasındayım
Bu konuda da şunu unutmayın ki, her ilişki bitebilse de, geçmişte böyle bir ilişkinizin pat diye bitmesi, gelecekte aynı tip ilişkilerin pat diye biteceği anlamına gelmiyor. Birincisi, bir ayrılıkta yırtılmana neden olan aşırı düşkünlüğünün, ilişki içinde de olmadığını sanmıyorum. O taraftan temel ne kadar sağlam tartışılır. İlerde ilişkiye çok fazla yapışmayacak, kendini büyük oranda o ilişkiyle tanımlamayacak yani daha sağlıklı ve güçlü ilişki yaşayacak olgunluğa geldiğinde, temeller gerçekten sağlam oluyor. İkincisi, insanların 20’lerinde hayatları çok radikal şekillerde değişiyor (mezuniyet, yeni işler, insanların fikir ve duygularının oturma sancısı). İleri yaşlarda yani 26-27 yaşından sonra ne sen, ne de partnerin bu kadar dengesiz bir dönemde oluyorsunuz. Üçüncüsü, cinsel ve romantik birlikteliğin temel bileşeni çocuktur, ortak projeniz çocuktur. Genç yaşlardaki ilişkilerde bu ortak proje yok yani sandığınız kadar sağlam değiller.
Şimdi 2-3 ay kendine odaklan ama kendine kapanma. 3-4 ay sonra ise sonraki limana yelken açmaya bak. Şimdi gençseniz farkında değilsiniz ama, bu ilişkiler ve bekarlıklar, ilerde evlenip çoluk çocuğa karıştığınızda sahip olamayacağınız bir dönem. İlerde genellikle “Nermin ile evlendik, çocuklarımız oldu. Nalan’ı Nermin’den çok önce unutmuştum zaten ama, meğersem o dönem genç ve bekar olduğum son yıllarmış. Keşke 1.5 sene zırlayacağıma tadını çıkarsaydım. Ah eşek kafam” diye bir şey düşüneceksiniz. Bu kayıp 1.5 sene olmasın, 4-6 ayda kalsın.
Terk edildiyseniz ya da herhangi bir şekilde reddedildiyseniz ve iletişimi kes kuralı (no contact rule) uyguluyorsanız, iletişimi kes kuralını bozmamalısınız. Maalesef birçok durumda kişi bir şeyler yapmalıyım yanılgısına kapılıyor ve özellikle bir erkek doğal bir “engelleri aşmalısın, sorunu çözmelisin” dürtüsüne sahip olduğu için, bir şeyler yapmalıyım yanılgısına yeniliyor. Ama bu özel durumda özellikle de çekicilik söz konusu olduğunda, sizi elinde tutmak istemeyen birini elinizde tutmaya çalışmamalısınız.
Karşınızdaki işleri yoluna koyma konusunda çaba harcamıyorsa ve sizi itiyorsa, fikrini değiştiririm umuduyla ne kadar ararsanız arayın, ne kadar peşinde koşarsanız koşun, ikna etmeye çalışırsanız çalışın işe yaramaz. Bir kişi sizi terk ettikten ya da reddettikten sonra o kişi ile yeniden olma ya da olma ihtimalini en çok arttıracak şey, iletişimi kes kuralı uygulamaktır yani o kişi size ulaşana kadar ona ulaşmamak, onu gizlice takip etmemek ve kendi hayatınıza odaklanarak kendinizi daha çekici biri haline getirmektir.
Eski sevgiliniz size ulaşırsa da, hemen yeniden ilişkiye atlama ve ona bir şans daha verme konusunda aceleci olmamalısınız. Çünkü aslına bakarsanız siz kendinizi geliştirdiniz ya da geliştiriyorsunuz ve daha fazla sayıda ve daha iyi kadınları kendinize çekebilecek durumdasınız ya da o yoldasınız. Temiz bir sayfa açabileceğiniz birden fazla alternatifinizin olması, elinizde koz olan bir pozisyonda olmanız çok daha iyi. Çünkü bir kadın sizden ayrıldıktan sonra iletişimi kes kuralını birkaç aydır uygulamanıza rağmen kimseyle konuşmuyorsanız, kimseyle buluşmuyorsanız, kendinize odaklanıp kendinizi daha çekici yapmak için çalışmıyorsanız yani kadının bıraktığı yerde yerinizde sayıyorsanız, o zaman sizi itici yapan her şey yerli yerinde duruyor olacak ve eski sevgilinizi yeniden itecek.
Bu nedenle ilk yapmanız gereken şeylerden birisi, sizi itici yapan, sadece eski sevgilinizi değil diğer kadınları da iten şeylerin ne olduklarının farkında olmanız ve bunları düzeltme yolunda olmanız. Siz iletişimi kes kuralına başladığınızda sizin istediğiniz şey (devam etmek, cinsel ve romantik ilişki) ve onun istediği şey (bitirmek ya da arkadaşlık) birbirlerine en uç noktada olan isteklerdir ve bu nedenle de bir anlaşma imkanı yoktur. Bu nedenle onun teklifi ile ilgilenmediğinizi belirtirsiniz, senin gay erkek kız arkadaşın, duygusal tamponun, terapistin ya da uydu erkeğin olmayacağım, evine gelip musluğunu tamir etmeyeceğim, lastiğini değiştirmeyeceğim diyerek (davranışlarınızla tabii ki, sözlerinizle değil) masadan kalkarsınız. Eski sevgiliniz sizinle bir ilişki istemiyor ve bitirip ileri doğru siz olmadan devam etmek istiyor. Bu önemli değil. Siz de bir süre sonra başkasını bulursunuz belki de daha çekici, daha iyi, daha iyi huylu ve daha genç birini bulursunuz. Eski sevgiliniz görünen o ki sizin sunduklarınızı istemiyor ve sizin de orada ona bu sunduklarınızı istemesi için ikna çalışmasına girmenizin bir anlamı yok.
Tam tersi, onun sizinle yeniden bir şansı elde etmek için, sizin ona sunduklarınızı yeniden hak etmeye çalışması gerekiyor. Terk edildikten sonra zihin yapınız bu olmalı.
Şimdi ele alacağımız vaka çalışmasını yazan takipçinin bir yıl ilişki yaşadığı kız arkadaşı kendisinden 4 ay önce ayrılmış. Takipçi terk edildikten sonra kıza birkaç kere ulaşıp yeniden bir araya gelmeye çalışmış ama kız onunla buluşmak bile istememiş.
Birkaç ay geçtikten sonra spor salonunda birbirlerine rastlamışlar. Takipçi bu konuda kitap okudum o nedenle de şimdi aramızdaki şeyleri onarabilirim diye düşünüyor ve yeniden kızın peşinde koşmak istiyor. Çünkü “hey bak, ben değiştim, daha çekici bir erkek oldum” diye göstererek kendini ona kanıtlamaya çalışıyor. Fakat zihin yapınız bu olmamalı. Zihin yapınız, sizinle olmak için çaba göstermeyen biriyle olmak için çaba göstermemek olmalı. Sizin sunduklarınızı isteyen birini tercih etmek olmalı. Eski sevgilinizle yeniden beraber olmanızın tek yolu, onun sizin peşinizden gelmesi, sizi istediğini ve sizinle ilişki için emek harcayacağını size göstermesi olmalı. Eğer daha önce sizi rahatsız eden davranışları varsa bunları değiştireceğine sizi ikna etmeli. Çünkü ilişkiyi tek taraflı olarak o bitirdi, o çöpe attı. Çöpe girip ilişkiyi oradan çıkaracak ve ilişkiyi onarmak, yeniden başlatmak için ilk adımları atacak kişi o olmalı. Burada takipçi eski sevgilisinin peşinden koşmuş ve karşılığında da soğuk bir red yemiş. Bu olduktan sonra artık o masada durmaması gerekli.
Bir araba almaya gittiğinizde satıcı sizden 25 Bin Dolar istiyorsa ve siz arabaya 10 Bin Dolar teklif ediyorsanız, satıcı size “hayır bu mümkün değil ama eğer fikriniz değişirse beni arayın” der. Siz çok geç olmadan aramazsanız da sizi beklemeden arabayı satar. En güçlü pazarlık pozisyonu, blöf yapmadan masadan kalkabilmektir.
Vaka çalışmasına geçelim:
“Eski sevgilim, bir yıllık ilişkiden sonra 4 ay önce benden ayrıldı. İlk hafta ona iki kere ulaştım ve buluşma teklif ettim. İki teklifimi de reddetti.”
Böyle bir durumda bir kadının eski sevgilisine olan ilgisi, 10 üzerinden 5’in altındadır. Artık yeterince sevmiyordur, yeterince umrunda değildir. Böyle birinin sonsuza kadar gitmesine izin verin ve onu yeniden “kazanmaya” çalışmayın. İletişimi kes, iletişimi kes demektir. İletişimi kes ama istisnalar var demek değildir.
“Ona en son attığım mesajda, fikrin değişirse bana ulaş” yazdım. Bana anlayışım için teşekkür etti ve bu da onunla son mesajlaşmamız oldu.
Evet aynı zamanda bu senin ona, o sana ulaşmadığı sürece son ulaşman olmalı.
“Ama işte ve spor salonunda birkaç kez karşılaştık. Son birkaç karşılaşmamız spor salonundaydı ve biraz muhabbet ettik.
Bu sadece o sana gelip konuşursa olmalı. Sen onu görürsen sadece göz teması kurup başınla selam verirsin ve işine bakarsın. O gelip seninle konuşabilir ama sen gidip konuşuyorsan bu ciddi hata ve iletişimi kes kuralını bozar.
Unutma, bu kız seni terk etti. Sen devam etmek için bir şeyler yapmayı teklif ettin o ise bunu reddetti. Bu noktadan sonra o sana gelmeden senin ona vereceğin ekstra dikkatin ya da zamanın yok. Senin dikkatin ve zamanın sadece bunların değerini bilecek bir kadına verilebilir.
“En son konuşmamızı gelip o başlattı ve oldukça gülümsemeli ve gülmeli bir konuşma oldu. Ben gülümsememi korudum.”
Burada sen evli ya da ilişki içinde ya da birçok kızla ilişkide bir adam olsan zaten mutlu ve gülümseyen biri olurdun. Eğer evli veya ilişki içinde olsan ve spor salonunda güzel bir kadın seninle konuşsa, sadece gülümseyerek karşılık verebilirsin ama daha ileriye gitmezsin. Kadın bunu istediğini belirtir hareketler yapsa bile şeyler içmeye davet etmezsin ya da telefon numarasını almazsın. Burada da duruşun bu şekilde olmalı. Aç olmadığını sinyaller şekilde davranmalısın.
İlişki içindeki erkekler bunu yaşamışlardır. İlişkideyken kızlar kendilerine ilgi gösterirler ama yalnız kaldıklarında kadın ilgisi bir anda kurur. Bunun sebebi bu erkeklerin ilişki içindeyken verdikleri sinyallerin, yalnızken verdikleri sinyallerden farklı olmasıdır.
Burada sanki onun ilgisinden sıkılmış ama kibar, centilmen olmaya çalışan biri gibi de davranabilirsin. Sanki o seni istiyor, sanki o seninle yeniden beraber olmak istiyor, senden bir şans daha istiyor da sen ondan daha iyisini bulabileceğinin bilinciyle ama kibirlenmeden bunu istemeyen birisi gibi.
“Konuşmaları hep kısa tuttum ve sonrasında kendi işime baktım.”
“Kız bana karşı sıcaktı ve konuşurken mutlu görünüyordu. Ayrılık sonrası işte karşılaştığımızda oldukça soğuktu.”
Normal. Sen başkaları ile oluyorsan, iyi vakit geçiriyorsan, kibar ve arkadaşça davranıyorsun ama onunla bir şey yapmaya, buluşmaya çalışmıyorsun. Onu arayıp, ona mesaj atıp peşinde koşmuyorsun. Sana sıcak olmasının sebebi senin ona yönelik bir şey yapmaman. Eğer aranızda bir şey olma ihtimali varsa, bu ihtimal küçük bile olsa, o sana ulaşacaktır. Ama eğer onun peşinde koşmaya başlarsan, kendi hayatında ve dışarıda yaşadığın gelişmeleri çöpe atarsın, zihin yapın dağılır ve kadın sana soğuk davranmaya başlar. Belki yeniden beraber olacağız yönünde adım atmaya başlarsan, başkaları ile görüşme isteğin birden söner zira artık önemli olan eski sevgilini geri döndürmek olur.
Sana karşı duruşu değişmeden, sana “bir hata yaptım, çok katı davrandım, bencilce davrandım, sonradan düşündün özür dilerim” gibi bir şey söylemeden, sana adım atmadan aranızda bir şey olmayacak.
“Onun sosyal medyasına bakarken, ayrılık, öz sevgi ve iletişimi kes kuralı konularında içerikler yayınlayan bir kadının postaladığı şeyleri beğendiğini fark ettim.”
Eski sevgilini stalkladığın sürece no contact yapmıyorsun.
En çok sorulan sorulardan biri de, “ya o da bana iletişimi kes uyguluyorsa, o zaman ne yapacağım?” sorusu. Birader, kadın sana iletişimi kes uygulamıyor. Kadın seni terk etti ve istemiyor!
Ayrıca sen zaten işleri yoluna koymak istedin ama o istemedi. Şu bilimsel bir gerçek ki, kadınlar duyguları belirsiz olan erkeklere daha fazla çekim duyarlar. Eğer sen onunla karşılaştığında ona yürümezsen, peşinde koşmazsan, buluşmak istemezsen ne düşünecek? “Eskiden beni istiyordu ama şimdi umrunda değil gibi. Ayrıca oldukça kibar ve neşeli. Belki de şu an başka bir kadınla birlikte.” Siz diğer kadınların istediği bir erkekseniz, bir kadın sizi daha fazla ister, özellikle de sizi daha güzel bir kadınla olduğunuzu düşünürse. Az bulunurluk değer yaratır.
Eski kız arkadaşın sana daha sıcak davranıyor, belki sosyal medyana bakmaya ve bazı postalarını beğenmeye başladı. Ama sen ona ulaşmıyorsun, hiçbir şey yapmıyorsun.
Belki de sosyal medyanda yorum bırakmaya başladı. Bunu yaptıysa ya da yaparsa, o yorumları sadece beğen. Bunu yaparsan, konuşmayı bir yere götürmek için daha fazla adım atması gerekir. Eğer orada bir ışık varsa, bu aşamada sana direkt mesaj göndererek sana ulaşır. Ancak sana direkt ulaştığında, onun seninle buluşmak istediğini varsayabilirsin ve ancak o zaman buluşma teklif edebilirsin. Ama bu olana kadar sessizliğini koruman gerekiyor.
Sen arkadaşça, kibar ve mutlu davrandığında ama onunla konuşmak için ekstra bir şeyler yapmadığında, senin değiştiğini, bambaşka biri olduğunu düşünecek. Bir kadın seni başka hiçbir kadın istemiyor diye düşünürse, seni itici görecektir. Ama ortalama tipte bir adam olsan bile, bir kadın senin güzel kadınlar tarafından istendiğini düşünürse, o kadına daha çekici görünürsün. Bu sana hoş gelmeyebilir ama işler böyle yürüyor, kuralları ben koymadım.
“Onunla spor salonunda karşılaşmadan önceki üç ay onunla ne konuştum ne de mesajlaştım. Ona hala mesaj atmadım.”
Güzel. Böyle devam. İletişimi kes, iletişimi kes demektir. Doğum günü kutlaması yok, Kabotaj Bayramı kutlaması yok, herhangi bir bayram kutlaması yok.
“Ona ulaşsam mı diye düşünmeye başladım. Ama o benden ayrıldı ve ben ona fikrin değişirse bana ulaş demiştim.”
Hayır. Ona ulaşmamalı. Sen her şeyi zaten yaptın. Sonrasında iletişimi kes kuralı konusunda fena iş çıkarmadın. Kendini tebrik et. Bunu yapmanın zor olduğunu biliyorum zira reddedilme ya da terk edilme, takıntıyı besler.
“Bu karşılaşmalardan önce onun geri dönme şansının çok az olduğunu düşünüp işime ve spora odaklanmıştım. Ama onun bana geri dönmesi için bir şans daha istiyorum.”
Hop hop dur orada! “onun bana geri dönmesi için bir şans daha istiyorum” çok ama çok yanlış bir zihin yapısı. O sana geri dönmek için bir şans isteyecek. Kızın bu şansı kazanması gerekiyor, senin değil. Bu, şu an olman gereken zihin yapısının tam tersi. Sen, “onun bana ilgi göstermesini nasıl sağlarım?”, “onun benden hoşlanmasını nasıl sağlarım?” diye düşünüyorsun. O ödül sen de onu hak etmeyen biri gibi düşünüyorsun. Ama sen kendini, onun aptallık edip gitmesine izin verdiği ödül olarak görmelisin. Bu durumu da düzeltmek için o adım atmalı.
Eski kız arkadaşın seni terk etti. Sen ona hiç ulaşmamalıydın ama ulaştın. Ama o, “seni istemiyorum” diye daha da itti ve daha da kötüsü onun kafasında seni istemediği, doğru kararı verdiği fikrini daha da güçlendirdi. Bu nedenle, iletişimi kes kuralını hemen uygulamanız lazım ama sen kendi bildiğin yolu denedin ve sonuçta bu çalışmadı.
Şimdi kız sana çok daha sıcak olduğu için bir adım atmanın mantıklı olduğunu düşünüyorsun. Ama bunun sebebi senin umduğun şey bile olmayabilir. Aslına bakarsan evet, sana ısınıyor da olabilir ama şu an biriyle olduğu için daha mutlu ve sıcak olabilir.
Şu an sen onun peşinde koşmadığın, dışarıda karşılaştığınızda medeni bir şekilde davranacak gücü gösterdiğin, sanki başka bir limana demir atmış gibi sıcak ve kibar olduğun için, sana ısınıyor olabilir.
“İlişki içinde onu cepte görüyordum. Şimdi onun sosyal medyamda yaptığı beğeniler ve ayrılık ile ilgili şeyler izlemesi nedeniyle, sence ona ulaşmalı mıyım yoksa iletişimi kes devam mı?”
Senin ona ulaşmadığın süre boyunca sana karşı duruşu daha iyiye gitti. Peki sen ona ulaşırken sana nasıl davranıyordu?
Kızın sana karşı sıcak olması iyiye işaret ama bu, şu an seni istediği ve sana geri döneceği anlamına gelmiyor. Bu nedenle de iletişimi kes kuralına, başka limanlara doğru açılmaya ve kendine odaklanmaya devam etmelisin. Başka alternatifler yaratmaya devam edersen ve ilerde sana ulaşırsa, buluşmadan fiziksele, fizikselden birlikteliğe gitmeni sağlayacak doğru zihin yapısında olabilirsin.
Eğer başka kadınlara yürümeye ve görüşmeye devam edersen bir yerde, “bu kızı istemiyorum sanırım, şu an yaşadığım deneyimler, yeni kadınlar daha iyi” diyebilirsin. “Ona bir şans daha vermeye çok sıcak değilim ama bunun için emek harcarsa, pişman olduğunu ve beni yeniden istediğini açıkça gösterirse, belki fikrim değişir” diyecek hale gelebilirsin. Ama şu ana kadar bunu gösterir bir davranışı yok.
Eski sevgilimi unutamıyorum diye beni arayanların çoğu, ayrılığın üzerinden çok uzun süre geçmediği için henüz unutmaya başlamamış olan insanlar. Eski sevgiliyi en hızlı şekilde unutmak için de bir şey yaptıklarını söyleyemem ve hatta çoğu unutmamak için yapılan şeyleri bol bol yapıyorlar. İnternette gizlice takip ediyorlar, eski sevgiliye ulaşıp duruyorlar, ondan haber almaya devam ediyorlar, arkadaş kalıyorlar ve hayatlarını donduruyorlar. Fakat bu insanların ezici çoğunluğu, eski sevgiliyi 3-4 ayda ya da en fazla 8-12 ayda unutup yollarına devam ediyorlar.
Eski sevgilimi unutamıyorum diyen insanların azınlık bir kısmı ise yıllarca bu durumda kalıyorlar. Burada böyle vahim durumdaki bir arkadaşın attığı mesaja bakacağız.
Merhaba Mahmut abi.Öncelikle seni Spotify da keşfettim ve en dibe battığım dönemleri bununla geçirdim.
Evet arkadaşlar bilmeyenler için bizim bir spotify kanalımız var ve dinlenme olarak sanırım geçen sene en tepe %3 içindeydik. Spotify kullanıyorsanız ve takip etmiyorsanız, sizi takip etmeye davet ediyorum 🙂
4 senelik bir ilişkim vardı,sonrasında ayrılık ve 1 sene daha aralıklı görüşmeler yükselmeler ile geçti.
Kim terk etti yazmamışsın ama yazdıklarından anlaşılacağı üzere o seni terk etti ya da sen onu terk ettin fakat sonra geri dönmek isteyip dönemedin. Eğer bu durumdaysanız yapabileceğiniz en kötü hareketlerden birisi,
Eski sevgili ile özellikle de terk edildiyseniz ve onu hala istiyorsanız, eski sevgili ile ara ara görüşmeyin. Siz bunu genellikle arkadaş olarak kalırsak buradan yeniden sevgili olmaya evriliriz diye yaparsınız ama pratikte yaptığınız şey, eski sevgilinin sizi unutmasına yardım ederken, sizin ona daha fazla düşmektir. Eski sevgili sizi özlemek, sizi düşünmek, sizden geriye kalan boşluğu yaşamak zorunda kalmadığı için sizi daha kolay unutur. Siz de ondan uzak kalıp iyileşmezsiniz ve daha da yaralanırsınız.
Hem eski sevgiliyi hem de platonik bir aşk hedefini ağır oneitis vakasına çeviren temel şeylerden birisi, oneitis hastasının hayatını durdurmasıdır. Biliyorsunuz iletişimi kes 3 ayaklı ve bu ayaklardan birisi olmazsa iyileşmeniz çok uzun sürer ya da belki yıllarca iyileşemezsiniz. Sen üç ayağını da kurmamışsın. Kıza ulaşıyorsun, ondan bilgi alıyorsun ve hayatına odaklanıp devam etmiyorsun.
Ama sonrasında ortak arkadaşlarım vasıtasıyla hayatında aslında birinin olduğunu vs öğrendim ve o günden sonra en dibi görme sürecine girdim.
Eski sevgilisi ile birgün beraber olabiliriz, arada yükseliyoruz diye iletişimde kalanların ezici çoğunluğunun yaşayacağı şey maalesef bu. Eski sevgilinin yeni sevgilisini görene kadar yörüngesinde arkadaş olarak dönmek. Bu sürede karşılığını görmeden yaptığı duygusal yatırımın bir anda patlaması ile de kişi derin bir bunalıma girebilir.
Her yerden engel yedim.
Sevgilisi olan birinin eski sevgilisini engellemesi normal.
20 günde 11 kilo verdim bu açıdan aslında kötü olmadı diyebilirim.
Kilo vermek için kötü bir yöntem 🙂
Psikolojik olarak darmadağın oldum.
Normal. Eski sevgilinin bir yıl boyunca yörüngesinde dönmene neden olan bir psikolojik düşkünlüğün zaten vardır ama bir sene boyunca umut kırıntıları ile yükselmen ağır bir duygusal yatırıma ve düşkünlüğe neden olmuş. Tüm varlığını bir şirkete yatırmışsın, şirket zaten batmış ama sen yine daha fazlasını yatırmışsın. Şirketin tarihe karıştığı %100 kesinken %10000 kesin olunca yıkılmışsın.
Bu süreci atlatmak için hep dışarda sosyalleştim hiç eve girmedim. Şimdi bunun üzerinden neredeyse 1 seneye yakın geçti ve hayatıma 4-5 kadın daha girdi, buluştuklarımı hesaba katmadan söylüyorum. Ama artık hiç kimseye hiçbir hissiyatım olmuyor ve sadece kendimi düşünüyorum.
Burada yumurta – tavuk olayı var. Hayatın hissiyat açısından berbat bir çöl olduğu için sen bu kıza bu kadar sene yapıştın. Herkes 3-4 yıllık ilişkisi bitince 6-8 ay acı çeker, başka birini görmeyebilir ama 2 sene! 2 sene artık ruh sağlığı problem kategorisine girer. Sen aslında hayatını duygusal olarak çorak bir çöl olarak tuttuğun için bu kızdan kopamıyorsun, ve kızdan kopamadığın için hayatın daha beter bir duygusal çöl. Ama bu kilitlenme, hayatını duygusal bir çöl olmaktan çıkarmakla olur, önce onu kafandan çıkarıp sonra hayatını güzelleştireceğini sanıyorsun.
En ufak şeyde kestirip atıyorum ve arkama bakmıyorum. Arkama tek baktığım yerin ne olduğunu tahmin edebilirsin. En ufak şarkı bile beni o anlara geri götürüyor. Bir türlü bu durumu aşamıyorum. İletişimim hiç olmadı bu kadar süre boyunca.
İletişimin olmaması yeterli değil, hayatın donmuş vaziyette. Kızın seni bıraktığı yerden bir milim bile hareket etmemiş orada zırlayıp duruyorsun. Bir de içinde bulunduğun durumun o kadar büyüklenerek anlatıyorsun ki, insanın sana sempati göstermesi bile zor.
Sen en ufak bir şeyde kestirip atıyorsun çünkü 2 senedir bir kızdan kopamamışlığın, zayıflığın biraz fazla kalsan ortaya çıkacak ve o büyüklenerek arkama bakmıyorum dediğin kişiler senden arkalarına bakmadan kaçacaklar. Her şirketten kovulmadan istifa ediyorsun ve egon o kadar şişkin ve kırılgan ki (özgüvensiz insanların egosu öyle olur), “ben her şirketten ayrıldım birader, hiçbiri sarmadı” diye anlatıyorsun. Kalsan atılacaktın zaten.
Diğer insanların hiçbiri de umrumda olmuyor bana değer versin vermesin. Bir kaç defa görüşüp sonrasında yol vermekten sıkıldım ama hayatımda olmalarını da uzun vaade de istemiyorum.
Dediğim gibi senin sorunun bu. Teşhisin yanlış. Senin kadar ağır kendini kandıranını az gördüm ama bu çok gördüğüm bir olay. Herkesin senden kaçtığını anlayamayacak kadar egonda boğulmuşsun.
Şu kelimelere baksana, tek bir kadının, şu an başkası ile hoplayan bir kadının önündeki mide bulandırıcı ezikliğini, başkaları hakkında “hiçbiri umrumda değil”, “yol veriyorum” gibi büyüklenmeci kelimelerle bastırmaya çalışıyorsun! Tipik narsist aşağılık kompleksi ve onu kapamak için sergilenen büyüklenmeler.
O kızlara karşı hissinin olmama sebebi, senin her yerinden akan oneitis zavallılığı. Onlar da sana o kadar meraklı olmuyorlar zira oldukça itici oluyorsun. Oneitis zavallılığından kaçıngan olan erkeğe anca kendine güven problemi ciddi boyutta olan kız düşer, onu da sen beğenmezsin. Yani hissiyatsızlığını sakın senin hayatına girenleri istememenden ibaret sanma. Hangi normal kadın 2 sene boyunca eski sevgilisini unutamayacak kadar düşmüş bir erkeği çekici bulur ki? Senin doyurucu bir şey bulamamanda, isteyebileceğin kadınlara itici olmanın payı çok daha büyük.
Sizinle seans yapmam daha mı mantıklı olur bana yol gösterebilir misiniz?
Şu yazdıklarımdan sonra benimle seans yapmak isteyeceğini hiç sanmam ama sen muhtemelen beni aşarsın, sana terapi lazım. Ama iyileşmenin yolu, içinde bulunduğun durumu doğru teşhis etmekten geçiyor. Yol veriyorum, umrumda değil dediğin insanlar bile sana çok şu an. Senin duygusal çölün, şu an beğenilmeyecek biri olmandan kaynaklanıyor. Kendini bu duruma düşürmüş bir adam olarak seni umursayan birinin çıkmasına şükredeceğine yol veriyorum diye kendini sıvazlıyorsun. Senin “çok ezik, itici biri oldum, bunu nasıl düzeltirim” sorununa odaklanman lazım, kızları beğenmiyorum, eskiyi unutamıyorum sorununa değil.
Bu yeni kızlarla daha uzun süreli ilişkiye kendini zorla. Terk edilmeyi, beğenilmemeyi göze al. Büyüklenmeden vazgeç. O kadar egona boğulmuşsun ki, şu an eski sevgilinin 10 katı, senin 100 katın iyi bir kız görsen ona da “hacı hissetmiyorum, yol verdim, sevmesin ya” dersin.
Şunu unutmayın. Eğer oneitis durumundaysanız, oneitisi atlatıp hayata devam etmeyeceksiniz, oneitise rağmen hayata devam edeceksiniz ve oneitis öyle geçecek.