Nasıl Yetişkin Bir Erkek Olunur?

Hayat, kaostan düzene giden bir yol değildir.
“Şu an kötü bir durumdayım, ancak kendi sorunlarımı çözeceğim ve ardından sonsuza dek mutlu bir yaşam sürdüreceğim.” diye hayal etmeyi bekleyemezsiniz.

Bunun yerine, hayatı bir yok olma ve tekrar yaratılma süreci olarak görebilirsin.
Kaos, düzen ve sonra tekrar kaos ve düzen
Bu her zaman böyleydi, böyle de olmaya devam edecek.
O yüzden bunu anlamak önemlidir, çünkü yaşadığınız her şeyin sonsuza kadar durağan olmayacağını farketmeniz için gerekli bakış açısını öğretecektir.

Sen zaten ihtiyacın olan her şeysin.
Ancak üretmemekten, üretmeye geçmek için çok çalışmak gerekiyor
– bunun başka yolu yok.

1. Hayatınızı geriye sarın ve her şeyin nerede koptuğunu hatırlamaya çalışın.
Tam olarak düşüşüne sebep olan ne yaptın?

2. Baştan başlayın ve sizi başarıya götüreceğini düşündüğünüz farklı bir şeyi deneyin.
Düştüğün zaman hayat zorlaşır.
İnsanlar sürekli size bir şeyler yapman gerektiğini söyler. Ve her bir fikir birbirinden farklıdır.
Tüm sorunların için kendini ve çevreni suçluyorsun; onlar da sana “bizim kurallarınıza göre oyna” diyorlar.

Ama ne var biliyor musun? Onlar kendi hayatlarını yaşadılar ve senin artık kendi kurallarına göre kendi hayatını yaşamaya başlamanın lazım.

3. Profesyonel ve kişisel hayatta başarısız olmak, deneyim biriktirmek demektir.
Bunun için stres yapmayın, sadece büyük resme odaklanın.
Nasıl ve neden başarısız olduğunuzu da tabii ki kendinize sorun ama şunu da yapmayı ihmal etmeyin; kazandığınız deneyimleri ve bir sonraki planınızın ne olacağını düşünün.

4. Kendinizi cesaretlendirmeniz gerek
Kendine inan. Kendini sev. Başarısızlık kaçınılmazdır. Kendi hayatının sorumluluğunu üstlenmeden önce bu gerçeği kabul etmen gerekiyor.

5. Hayatta bir amacın olsun.
Bir amacı olmayan veya hangi hedefi hedefleyeceğini bilmeyen kişi için başarı umudu yoktur.
Erkeklerin %98’inin bir amacı yoktur.

6. Alternatif şeyler yapacak hırsa sahip olun
Bedel ödemeyeceksen kazanamayacaksın. Bu her şey için geçerlidir.

7. Mümkün olan her şekilde bilgi edinin
Eğitimliyseniz, başkalarının haklarını ihlal etmeden arzularınızı gerçekleştirmeyi öğrenirsiniz (ya da haklarına nasıl geçeceğinizi).
Eğitim, tutarlı ve etkili bir şekilde UYGULANAN bilgidir.

8. Disipline sahibi olun
Disiplin içinizden gelir.

Bu, kişinin tüm olumsuz şeyleri kontrol etmesi gerektiği anlamına gelir (tabii kontrol edebileceğiniz ölçüde).
Hayatınızı kontrol edebilmeniz için önce kendinizi kontrol etmeniz gerekir.
Kendine hakim olmak da, yapabileceğin en zor iştir.

9. Ertelemeyi bırakın
Bir projeye başlamak veya bir sonraki adımı atmak için doğru zamanı beklerken çok zaman kaybediyorsun. Aslında sadece tek bir doğru zaman vardır ve o zaman ŞİMDİ’dir.
Eğer beklemeye devam edersen, asla başaramayacaksın.

Şu anda olduğun yerden başla. Şu an emrin altındaki araçlarla çalış. Yolculuğunda ilerledikçe daha iyi araçlar bulunacaktır.
Bu kaçınılmazdır.

10. Olumsuz bir kişi  olmayı bırakın
Başarı, her şeye olumsuzca yaklaşan kişilere asla gelmeyecek.

11. Kararlı Olun
Başarılı insanlar, hızlı karar alır ve sonuca çabucak ulaşır ve aldıklara karar sımsıkı yapışırlar. Başarısız olan erkekler, daha yavaş karar alır ve kararlarını sık sık değiştirirler.

Kararsızlık ve erteleme kardeşlerdir. Birinin bulunduğu yerde, diğeri de çok yakındadır.

12. Batıl inançları ve önyargılarınızı bırakın
Batıl inanç, korkunun bir belirtisidir. Aynı zamanda bilgisizliğin bir işaretidir. Başarılı insanlar açık fikirli olurlar ve hiçbir şeyden korkmazlar (ya da korkularıyla yüzleşme cesareti gösterirler).

13. Para Biriktirme Alışkanlığı Kazan
Açıkçası tasarruf ederek başarılı olamazsın. Çünkü bu yöntem yoksulluğu hissettirir. Gelirinizin belirli bir yüzdesini bir kenara koyarak, adım adım tasarruf alışkanlığınızı geliştirin..

14. Sahtekâr veya Yalancı Olma
Dürüstlüğün yerini hiçbir şey tutamaz.

Bazen insanlar istemsiz olarak sahtekar olabilir. Ama, isteyerek dürüst olmayan kişi için durumlar tamamen çıkmazdadır. Er ya da geç, yaptığınız her şey sizi bulacak ve bunun bedelini itibar kaybı ve hatta belki de özgürlüğünle veya özgüvensizlikle ödeyeceksin.

Erkek Adam Twitter Hesabında Gezinti Yayını #4 (Podcast)

Bu yayında da erkekadam twitter hesabında gezindik.

Tüm Twitter hesabında gezintiler videoları için Twitter hesabında gezintiler.

Aşağıda yayının Youtube videosu var. Yayına Spotify kanalımızdan da ulaşabilirsiniz.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

İlişkiler Soru Cevap Yayını – Ağustos 2024

Sitenin yorumlarında sorulan bazı soruları, yayın yaparak cevapladım.

Patreon’a özel üyelere ayrıca ayda iki kere 10 soru 10 cevap ilişkiler yayını da yapıyorum. Şu ana kadar 12 yayında 120 soru – cevap yapmışız.

Aşağıda yayının Youtube videosu var. Yayına Spotify kanalımızdan da ulaşabilirsiniz.

00:00 Giriş ve Katıl duyurusu
00:37 Sevgiliye cıbıldak fotoğraf atmak hakkında ne düşünüyorsun?
01:55
Eski sevgilim evlendi ama hala aklımdan çıkmıyor. Neyleyim?
06:56 30 yaşındayım, 28 yaşındaki kız arkadaşım evlilik diyor. Zamanı geldi mi?
08:50 Sanalda tanıştık, hiç buluşmaya görüşmeye niyeti yok. Bu kızın derdi ne?
12:14 Bu alfa erkek nasıl olunacak, neden öyle değil de böyle?
15:30 Çok peşinde koştum beni engelledi. Sence bu işin oluru var mı?
17:57
İş yerindeki kız ben evlenmek istemiyorum dedi. Bu kız ne şimdi? 20:28 Ağır hakaretlerle, saygısızca terk eden sevgili hala arayıp soruyor. Ne oluyor?

Daha İyi Bir Yaşam İçin Psikoloji ve Nöron Bilimi Temelli Pratik İpuçları – 401

(E-Kitap – 144 sayfa – PDF/EPUB)

Merhaba,

Bu kitap, son bir iki senedir izlediğim ve bana 40 yaşından sonra bile birçok pratik şey öğreten Dr. K’nın podcastlarından derlediğim serinin dördüncü kitabı.

Not: Serinin tüm kitaplarından oluşan daha iyi bir yaşam için kitap setine de bakınız.

Dr. K, psikiyatrist ve nöron bilimi çalışmalarının yanında zamanında bir süre rahip olarak da yaşamış ilginç birisi. Kendisi Hint kökenli bir Amerikalı ve internette herkese açık kanalında çok pratik ve faydalı paylaşımlar yapıyor. Özellikle günümüz dünyasında teknolojinin yarattığı ortamın, beynimizin evrimleştiği uzun geçmişimizden oldukça farklı olmasından kaynaklanan disiplinsizlik, odaklanamama, sürekli yorgunluk, motivasyon eksikliği, başarısızlık, vs. gibi sorunlar üzerine eğilen ve bu konularda iyileşmeniz için oldukça pratik bilgiler veren bu yayınları İngilizceniz varsa izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.

Son zamanlarda yaptığımız nöroplastisite serisindeki bölümlerin aksine, bu kitaptaki bölümler çok daha kısa ama yoğun ve oldukça pratik bilgiler içeriyorlar. Birçoğunu ben kendi hayatımda da uyguluyorum ya da uygulamaya başladım ve oldukça dönüştürücü ve iyileştirici pratikler olduklarına şahit olduğum için sizinle paylaşmak istedim.

Şimdiden iyi okumalar,

Mahmut Abi

Kitabı Türkiye’den almak için tıklayınız.
(Not: Sepete ekleyerek %30 indirim alabilirsiniz).
(Alım güvenilir Shopier ödeme sisteminden olup sizin ödeme bilgileriniz bize gelmiyor.)

Kitabı Türkiye dışından almak için tıklayınız.
(Alım güvenilir Payhip ödeme sisteminden olup sizin ödeme bilgileriniz bize gelmiyor.)

Yeni koşullara adapte olabilen biri olmalısınız 9
Giriş 9
Toplum bizi yeni koşullara daha az uyum sağlayabilen insanlar yapıyor 10
Siyah / beyaz düşünmek 11
Bilişsel esneklik 13
“Bu çözüm benim için çalışmaz” 16
Sizin için çalışır hale getirin 17
Erkeklerin kazanmaları gereken en önemli duygusal zeka yetenekleri 19
Giriş 19
Erkeklerden duygusal destek isteme dili 21
Öfkeyi sorumluluğa çevirmek 22
Siyah – beyaz düşünmek 23
Dönüşmeye çalışmayın, kabul etmeyi öğrenin 24
Analiz Felcinden kurtulmak için 27
Giriş 27
Nöroekonomi 28
Kayıptan kaçmak 28
Düşünce Sıralaması 32
Kayıpları ve kazançları bir potaya koymak 33
Rahatlama ve Gamsızlık 34
Dikkatinizi dışsallaştırın 36
Özet 36
Sanal Öfke ve Reel Motivasyon arasındaki ilişki 39
Giriş 39
Travma Tepkisi 39
Öfkenin güvenli dışa vurumu 40
Motivasyonsuzluk 41
Sanalda öfkeli gerçekte motivasyonsuzsanız ne yapmalısınız? 42
Öfke Yönetimi, Sağlıklı ve Sağlıksız Öfke 44
Giriş 44
Sağlıklı öfke 44
Sağlıksız, uygunsuz öfke 45
Öfkenin Fizyolojisi 46
Sağlıksız öfkenin kaynağı 48
Hayatı otomatik pilota bağlayarak yaşamak 51
Giriş 51
Otomatik pilot, travma tepkisi ve başlama felci 51
Başlama felci ve baskıcı kontrol 52
Beynin sağ ve sol yarım kürelerinin birbirinden kopması 53
Beynin sağ ve sol yarım küresinin yeniden entegrasyonu 54
Reddedilme korkusu ile nasıl başa çıkarsınız? 56
Giriş 56
Reddedilmeye Duyarsızlaşma Yöntemi 56
Reddedilme Duyarlılığı ve Algı 57
Algının Farkında Olma 60
İyi Bir Uyku Düzeninin Nöron Bilimi 62
Giriş 62
Uykunun işlevi nedir? 62
Uyku penceresini kaçırmak 63
Yatakta uykuyu erteleme 64
Duygusal sel 64
Uyanık olduğunuz zamanı nasıl geçiriyorsunuz? 66
Anabolizma 67
Yeni şeyler öğrenme 68
Yeme içme 69
Stres 69
Uyku düzeni sonuçtur 70
Uyku ile ilgili son bir tavsiye 71
Uyku için yatma düzeni çözüm değil 73
Uykuya dalma stresi 73
Pozitif sapma prensibi 74
Retiküler Aktivasyon Sistemini anlamak 76
Duygularınızı yönetin 77
Oreksin 79
Diurnal ritmi harekete geçirmek 80
İşleri ertelemenin yeni bir seviyesi 80
Kaygı erkekler için neden daha farklı? 83
Giriş 83
Cinsiyete dayalı bir yapı olarak kaygı 83
Erkek kaygısı nasıl bir şey 84
Çözülmesi imkansız problemler yaratmak 85
Kaygının etkisi 87
Bir problemi çözemediğinizde ne olur? 88
Varsayımlardan gerçeklik yaratmak 88
Çözüm önerileri 89
Hayatı daha kolay hale nasıl getirirsiniz? 91
Giriş 91
Bilimin size öğretemeyecekleri 91
SSRI ve antidepresanlar 92
Kolay ve zor arasındaki fark 93
Kalkülüs örneği 93
3 guna 94
Motivasyon ve irade 95
Sattvas geliştirmek 96
Özet 98
Sonuç 98
Neden çaresiz hissediyorsunuz? 100
Giriş 100
Kabullenmenin gücü 101
Kabullenme ile öğrenilmiş çaresizlik arasındaki fark 102
İnsanlarla aranıza sınırlar çizmeniz neden işe yaramıyor? 105
Giriş 105
Sınırlar koymak ne zaman çalışır? 105
Güçsüz olun 106
Manipülasyona nasıl karşı konulur? – Duygularınızı hareketlerden ayırmayı öğrenmek 109
Sonuç 113
Günümüzde empati neden çok daha önemli? 115
Giriş 115
Evrimsel şefkat 117
Romantik ilişkiler 119
Profesyonel ilişkiler 120
Duygusal bulaşma 121
Empatiyi hayatımıza nasıl uygulayabiliriz? 123
Yardım et, düzeltme 123
Zihinselleştirme 124
Kendi isteğinizle yardım edin 125
Sonuç 126
Efendi erkekler ve empati 126
Empatinin karanlık yüzü 128
Giriş 128
Duygusal bulaşma / kötü etki 128
Vekaleten travma 129
Empatinin istismar edilmesi 130
Sosyopatlar empatiyi nasıl etkilerler 132
Empati ve ilişkiler 133
“Zihinsel körlük” 134
Şefkat empatiden üstündür 135
Kendine güvenin rolü 136
İçsel çatışma 136
Başarısızlık korkunuz motivasyonunuzu yok ediyor 138
Takipçi Sorusu 138
Uzun vadeli motivasyon, yapılan işe duyulan heyecandan gelmez 139
İnsanın fabrika ayarı motivasyondur 140
Negatif duyguların doğal iniş çıkışları kaldıraç yapması 141
Problemlerinizi ciddiye alın 141
Daha İyi Bir Yaşam İçin Okuyabileceğiniz Diğer Kitaplarımız 144

Aldatan kadının sapkın sırları – Bölüm 7 – Mia’nın sonu (1)

Önceki bölüm için, Aldatan kadının sapkın sırları – Bölüm 6 – Mia’nın sırrı

Yorum: Sanırım bir önceki yazının yorumlarında Becca ile ilgili soru soran kişi bendim. Görünen o ki artık arkadaş değiller zira ailesinin evinden atıldıktan sonra onun evinde bulunmamış.

Mia avukat toplantısında cevap verdikçe resim daha da netleşiyor. Mia cevabında, seninle birlikte olma sebebinin, ona sağladığın güvenlik olduğunu belirtmiş. Ona utanç duyup duymadığını sorduğunda, utanç duyduğunu ama senin öğrenmenden sonra değil de özellikle ailesinin bunu öğrenmesinden sonra utanç duyduğunu belirtmiş.

Mia imajı, güvenliği ve seni kaybettikten sonra az da olsa elinde kalan konforu kaybetmek gibi bir çok şeyden korkuyor. Ama endişe duymadığı tek şey, sen, seninle olan evliliği ve çocuklar. Burada yazdıkların bana, Mia’nın gerçekten sadece kendisini düşündüğünü gösteriyor. Bu aslında anlaşılır bir şey zira son 6 yıldır kendini bu zihin yapısına sahip olacak şekilde eğitti. Bu öyle birdenbire geride bırakabileceği bir şey değil.

Geçen yorumunda sana dikkatli olman gerektiğini söylediğim zihin yapısı da bu. Mia artık daha fazla kaybedecek bir şeyi olmadığını anlayacağı bir noktaya konuldu. Şu an çaresiz bir durumda ve çaresiz insanlar öngörülemez şeyler yapabilirler. Karşı saldırıya karşı hazır olman lazım.

Benim aklıma iki olasılık geliyor. Birincisi, çocuklara ulaşıp, annelerine ne kadar kötü davrandığını onlara göstermeye çalışabilir. Onları sana karşı manipüle edebilir ya da senin dikkatini çekmek için daha kötü şeyler de yapabilir ki umarım o noktaya gitmez.

Kendine ve çocuklara çok iyi bak. Eğer Mia’nın anne ve babasına ulaşabiliyorsan, onlara çocukları istedikleri zaman görebileceklerini söyle. Terapiye ve güçlü durmaya devam et. Ve hazırlıklı ol.

Selam Krantik. Son avukat toplantısına kadar Mia’nın teşhis edilmemiş bir ruh hastalığı olduğunu hiç düşünmemiştim. Depresyonda olduğu konusunda şüphem yok, en azından şu an. Ama bir olay yüzünden depresyonda olmak ile klinik, uzun soluklu depresyon farklı şeyler. Michael doğduktan sonra depresyona girmişti ama bunun çoktan geçtiğimi düşünüyordum.

Nadia, Mia’nın kötü göründüğünü ve her an kriz geçirebilecek gibi durduğunu söylüyor. Son toplantıda ona söylediklerimin bu konuda pek de yardımcı olacak şeyler olmadığını söyleyebilirim. Ama ne olursa olsun, davranışları affedilecek şeyler değiller. Ruh hastası olsun ya da olmasın, benden sempati görmeyecek ama terapi onun en azından makul bir insan gibi davranmasına yardımcı olacaksa terapiye gitsin. Ama umarım bunu sürekli olarak ben ödemem.

Çaresiz olduğu konusunda haklısın. Köşeye sıkışmış vahşi bir hayvan gibi çaresiz. Şimdi söyleyeceklerim için bana yılın pis herifi diyebilirsiniz ama yine de söyleyeceğim. Beni 6 yıl boyunca ona sağladığım stabilite sayesinde kandırdı. Şimdi sadece o stabilite gitmedi. Aynı zamanda onunla tanışmadan önce bile sahip olduğu stabiliteyi elinden aldım. O benim hayatımı mahvetti ben de ondan hayat boyu sahip olduğu bir şeyi aldım.

Yani evet, bu noktada her şeyi yapabilecek kapasitede olduğunu biliyorum. Kaybedecek hiçbir şeyi yok. Şu an çocukları bile göremiyor. Anne ve babası çocukları gördüler ama kendisi Mandy ile konuştuğumuz günden beridir çocukları göremiyor. Bu onu daha çaresiz yapıyor olmalı ama çocukları görebileceği bir mekanı yok. Arabada göremez zira bu onun zaten dibe vuran imajını daha da mahveder. Herkes onun hakkında konuşuyor ve hasar yönetimi yapacak imkanı yok. Her geçen gün kendisi için daha kötüye gidiyor.

Sanırım kendi geleceği konusunda hiçbir şey yapamadığını fark etmek onu tüm ağırlığı ile eziyor. Geleceği benimle yazılmıştı ama o bunu mahvetmeyi tercih etti. Bunu kendi ile mahvetmesi onu daha beter kahrediyor olmalı.

***

Bu hesaba neredeyse bir yıldır girmiyordum. Birkaç hafta önce yeniden girdiğimde bir sürü yorum ve mesaj gördüm. Birçoğu çocukların be benim nasıl olduğumu, en son yazdığımdan beri neler olduğunu soruyorlar.

Bir tarafım tüm bu mesajları görmezden gelmemi ve hesaptan bir daha hiç girmemek üzere çıkmamı söyledi. Çünkü hem kendi hayatımı, hem de çocukların hayatını yoluna koymayı başardım ve geçmişi deşmek, geleceğe doğru ilerlememizi sekteye uğratan bir şey. Ama Reddit’ten aldığım tavsiyeler, başından beri ve en dipte olduğum zamanlarda hep destekleyici ve faydalı oldular. Bana yardımcı olan tüm insanlar için son bir güncelleme yapacağım çünkü mayın tarlasında yürüdüğüm günlerde bana yardımcı olan insanlara borcum var.

En son yazmamın üzerinden çok zaman geçti. O kadar çok şey oldu ki, bunlar öyle bir iki paragrafta özetlenecek sayıda değiller. Sonuçta işler benim niyet ettiğim ya da hayal edebileceğimden çok farklı bir noktada finale erdi.

***

En son yazdığımda, kısa süre sonra eski karım olacak olan Mia, Carrie’nin biyolojik babası olmadığım bilgisini ailesine söylemeyi ihmal ettiği için, ailesinin evinden kovulmuştu.

Onlara aramızdaki enkazı anlattığım gün, kızlarını bana ihanet ederken yakaladığımı söylemiştim. Ama Mia onlara bu adamın, çok uzun bir erkek listesinde sadece bir kişi olduğunu söylememişti.

Mia ailesi tarafından kovulduktan sonra arabasında yaşamak zorunda kaldı zira gidebileceği başka hiçbir yer yoktu. Bu arada ben de Carrie’yi, mahkeme yoluyla onun biyolojik babası olmadığımı kayıtlara geçirdikten sonra, yasal olarak evlat edinme sürecindeydim.

Avukatım Nadia ise, Mia’nın bir ruh sağlığı uzmanı ile konuşması için çalışıyordu ve bunun benim lehime olacağını umuyordu. Nadia, Mia’nın avukatına yerel iki psikiyatrist önerdi. Mia bunlardan birini ya da istediği birini görebilirdi. Ben Mia’nın psikiyatrist masraflarını ödeme ya da ona yararı olacak herhangi bir şey yapma konusunda son derece isteksizdim. Benim hikayemden öğrenebileceğiniz tek bir şey varsa, o zaman onları sevseniz de nefret etseniz de, her zaman avukatınızı dinlemeniz gerektiği.

Kısaca anlatmak gerekirse, Mia yerel bir psikiyatrist seçti. Psikiyatrist ise Mia’nın ruhsal olarak dengesiz olduğunu anında fark etti ve kendi iyiliği için bir geceliğine hastanenin psikiyatri kliniğine yatırılmasına karar verdi. O bir gece aylara dönüştü. Gizlilik nedeniyle ne teşhis aldığını hiç öğrenemedim ama avukatı Mia’yı her gördüğünde ağır yatıştırıcı etkisinde olduğunu söyledi. Bu süreçte boşanma ve vesayet duruşmalarını erteleyebildiği kadar erteledi ama Mia karşı çıkmadığı ve avukatı onu temsil edebildiği için, Carrie’yi evlat edinmem ertelenmedi. Hayatımdaki onca üzücü şeye rağmen, Carrie’nin yargıcın sorularına verdiği cevaplar beni inanılmaz mutlu etti. Carrie benim nüfusumdan çıkarıldığını bile bilmiyordu ve bu nedenle yargıcın ona benim onun babası olmamı isteyip istemediğini sorması komikti. Ona onu sevdiğimi söylediğimde neden mutlu olduğunu bile tam anlayamasa da, sonunda evlatlık olarak babasına ilk defa sarıldı. Michael’in de orda olmasından mutluydum ve daha da mutluluk verici olan şey, Mia’nın orada olmamasıydı. Ne Carrie ne de Michael, duruşmanın ne hakkında olduğunu anlamadı ama sonuçta Carrie biyolojik olarak alakasız olsak da artık yasal olarak benim kızım.

Annesinin ihanetinden sonra Carrie’ye hiç sevgi duymayacağımdan ya da ondan nefret edeceğimden çok korkuyordum. Onu hala eskisi gibi sevdiğimi hissetmek beni çok ama çok rahatlattı. Kim ne derse desin, ona karşı sevgi duyamamaya da sonuna kadar hakkım vardı ve duymasam da yanlış bir şey yapmış olmazdım. Eğer bir erkek kendi çocuğuna mahkeme kararı ile nafaka ödemek zorunda ise, kendisinin olmayan bir çocuğu da kabul etmek zorunda değil. Ama benim Carrie’nin hayatımda olmasına gerçekten ihtiyacım var. Çok fazla şey kaybettim bir de onu kaybedemem. Onun da zaten hayatı boyunca kendisini sevmekte olan bir babaya ihtiyacı var.

Dürüst olmam gerekirse, kalbimin bir tarafı her zaman kırık kalacak çünkü o benim biyolojik olarak kızım değil. Bunu öğrenmenin ve kabul etmenin nasıl yıkıcı bir şey olduğunu anlatamam.

Böyle bir durumda bir ebeveyn olarak yapabileceğimin en iyisini yaptığımı biliyorum. Çocuklara sevgi ile verilen zamanın, bir ebeveynin çocuk için alabileceği her şeyden daha değerli olduğuna inanıyorum. Bu nedenle bunu sağlamak benim her zaman odağımda olacak.

Mia’nın ruhsal problemleri dışında, boşanmanın tamamlanmaması için hiçbir neden yoktu. Benden tek kuruş almayacaktı ve avukatı bile içinde bulunduğu durumda vesayet için hiçbir umudu olmadığını söylüyordu. Hücre cennetinden çıktığında, o da çıkarsa, yaşayacak güvenli bir yer bulursa, mahkemeye gidip bir ziyaret hakkı ve vesayetini isteyebilirdi.

Mahkeme Mia’nın ne yaptığının bilincinde olduğuna kefil olması için bir yardımcı atadı. Avukatı Mia’nın boşanma kağıdını şahit huzurunda imzalamasını sağladı ve notere onaylattı.

Bir hafta sonra, avukatların hakim ile birkaç sorunu halletmesi için, Nadia ile beraber mahkemeye gitmem gerekti. 2 hafta sonra da, hayatımın en büyük hatasından ve en büyük ömür israfından yasal olarak boşanmıştım. Bu beni mutlu etmeliydi ve benim kağıtları imzalamam, evliliğimizin tabutunun sembolik çivileriydi. Ama tüm olay bir şekilde hissizdi.

Mia’nın ailesinin, her şeyi öğrendikten sonra onu evlatlıktan reddetme kararlılığı beni çok şaşırttı. Bunun bir kısmının, benimle iyi geçinerek torunlarını görebilme isteğinden kaynaklandığına eminim. Ebeveynleri ve kız kardeşi, onun psikiyatri kliniğinde yattığını bilmelerine rağmen, bir kere bile ziyaretine gitmediler. Ben de tabii ki bir kere bile gitmedim. Ebeveynleri ile yaptığım birkaç konuşmada, kızlarının ahlaksızlığından ne kadar da midelerinin bulandığını görebiliyordum. Kızlarının ne yaptığını bilen insanlardan utanıyorlardı.

Mandy kız kardeşinin ve Rebecca’nın babalık sahtekarlığı yaptıklarını sosyal medyada ve yüz yüze görüşmelerde elinden geldiğince arkadaşlarına anlatıyordu. Birkaç ay içerisinde, Mia’nın aldatma maceralarından hemen hepsinin haberi oldu. Onunla karşılaşan herkes bu konudaki fikirlerini yüzüne söylemek zorunda hissediyordu. Herkesin yıllarca nasıl da bir aptal olduğumu bilmesi beni utandırmadı diyemem. Ama sonuçta bir ilişkide karşınızdakine ya güvenirsiniz ya da güvenmezsiniz.

Mia beni aldattığı süre boyunca bana kendisine güvenmemem için tek bir sebep vermedi. Onu yakalamadan birkaç ay öncesine kadar, beni aldatacağı aklımdan bile  geçmemişti. Geriye dönüp baktığımda birkaç kırmızı alarm görebiliyorum ama Mia kendini saklamayı çok iyi becermişti.

Depresyonu azaldığında, kız kıza geceleri dışarı çıkmalara prensip olarak tabii ki bir son vermeliydim. Ama tüm gece dışarıda kaldığı o gece, tüm gece dışarıda kaldığı ilk ve son geceydi. Daha önce 15 dakika bile gecikecek olsa arardı ki bu gecikmeler de çok nadirdi. O gece aramadığı zaman gerçekten endişelenmiştim zira bunu daha önce hiç yapmamıştı.

Birçok insanın bunca zaman aldatıldığımı bilemediğim için benim gerizekalı ve kör olduğumu düşündüğünü biliyorum. Mia işi sadece fizikselde tutup, her erkekle çok az görüştüğü için iz bırakmadan hareket edebilmiş. Bu işi gerçekten bir profesyonel gibi icra etmiş. Örneğin telefonuna yapışık değildi ya da telefonunu hiç gizlemiyordu. Hiçbir zaman telefonuna göz atma isteği duymadım.

Mia tüm bu süreç boyunca kendini güzel ve sevgi dolu bir anne olarak gösteriyordu. Tek kandırılan ben değildim. Birçok arkadaşım bana, Mia’nın beni aldattığını duyduklarında şok olduklarını söylediler.

Herkes Mia’ya sırt çevirdi. Bunun tek problemi ise, hastane Mia’yı taburcu etmeye karar verdiğinde, kimsenin haberinin olmaması ve bizi uyarmamasıydı. Yasalar da bunun bize haber verilmesini engelliyordu. Nasıl dışarı çıktı bilmiyorum. Belki doktoru iyi olduğuna ikna etti, belki de hastane yapabilecekleri her şeyi yaptıklarını düşünüp Mia’yı taburcu etti.

Mia’yı bir Salı güne tam öğleden önce taburcu etmişler. Bir şekilde, avukatının ofisinin önünde park etmiş olarak duran arabasına ulaşmış. Ondan sonra da arabayla çocukların okuluna gitmiş.

Mia’ya çocukları kontrol edemeyeceğini veya alamayacağını söylendiğinde olay çıkardığı için okul beni aradı. Onlara polisi aramalarını söyledim ve en kısa sürede orada olacağımı söyledim. Yolda da Mandy’yi arayıp, küçük kız kardeşinin dışarıda olduğunu ve oradan salındı mı yoksa kaçtı mı bilmediğimi söyledim. Okula vardığımda Mandy bana, ebeveynlerini, Doug’ı ve benim anne babamı aradığını söyledi.

Okula vardığımda iki polis arabası ve bir ambulans vardı. Arabayı park ettikten sonra en yakındaki polise yaklaştım ve kendimi eski koca olarak tanıttım. Beni okul kantinine götürdü. Neyse ki kimse, Michael ve Carrie’ye okul ofisinin önündeki dramadan bahsetmemişti.

Polis Mia’yı kantinde bir sandalyeye oturtmuştu. Mia beni görünce ayağa kalkmaya çalıştı ve çocuklarını görmek istediğini söyledi.  Bana yaklaşmasına izin vermediler. Polise psikiyatri kliniğini arayıp, Mia’nın taburcu olup olmadığını kontrol ettiler mi diye sordum. Mia’yı taburcu etmişlerdi.

Mia ağlamaya başladı ve çocuklarını görmeyi talep etti. Ona çocuklarım tüm vesayetinin bende olduğunu ve onu bu duygu durumunda görmelerine izin vermeyeceğimi söyledim. Bana “çocuklarımı görmek istiyorum” diye bağırdı. Ona avukatına gitmesini ve çocukları görme hakkı için yasal başvuruyu yapmasını söyledim. Ama bir psikiyatrist aksini gösterir bir belge sunana kadar, benim için Mia manyak bir anne ve annelik yapamayacak biriydi.

Mia çocuklardan başka kendisini seven kimsenin kalmadığını söyledi. Ona bunun muhtemelen doğru olduğunu ama çocuk oldukları için her şeyin farkında olsalar durumun böyle olmayabileceğini söyledim. Bazı okul çalışanları gülüştüler.

Mia bana doğru gelmeye çalıştı ama polis buna izin vermedi. Çocukları aylardır görmediğini ve kendisine hastanede dayanma gücü veren tek şeyin çocuklar olduğunu söyledi. Ona kendi davranışlarının sonucunda hastanede ne ile mücadele ettiğinin beni ilgilendirmediğini, ama çocukları bugün onun yalanlarına ve dramasına maruz bırakmayacağımı söyledim.

Polise, Mia’yı benden ve çocuklardan uzak tutmak için uzaklaştırma kararı aldıracağımı söyledim. Polis bana gerekli kağıtları dolduracağını ama kararın çıkmasının yargıca bağlı olduğunu söyledi.

Polis daha sonra Mia’ya, çocukları görmesine izin vermeyeceğimi söyledi. Okul müdürü ile konuştuklarını ve okulu hemen terk etmesi ve bir mahkeme kararı olmadan okula adım atmaması gerektiğini söyledi. Sanırım yapabileceği hiçbir şey olmadığının farkına vardığı için, sürpriz bir şekilde daha fazla olay çıkarmadı. Çantasını ve anahtarlarını aldı ve polis eşliğinde arabasına binip gitti. Bu arada polisle ben uzaklaştırma kararı için dökümanları doldurduk.

Kısa süre sonra çocuklar okuldan çıktılar. Onları arabaya bindirdim ve eve doğru yola çıktım. 3 kilometre kadar gitmiştik ki, biz yanından geçtikten hemen sonra, Mia’nın arabasının bir ayaküstü yemek restoranından yola çıktığını gördüm gibi geldi. Hemen bir sonraki sağa, sonra yine sağa ve sonra son kez sağa dönerek aynı yola çıktım. Mia’nın arabasını ileride görebiliyordum. Biraz hızlanıp ne yaptığını kontrol etmek istedim. Benim manevra yaparak arkasına geçtiğimi görememişti. Birini aradığı kesindi ve o aradığı insan çocuklarla ilgilendiği için Mia’nın aracını önünde görememişti. Neyse ki bir Reddit kullanıcısı aracıma, ses kaydı da yapabilen ön ve arka kamera taktırmamı tavsiye etmişti. Bu kameralar, Mia’nın bizden uzak durması konusunda polis tarafından uyarılmasına rağmen, bizi takip ettiğine dair kanıtları kaydetmişlerdi. Soluğu karakolda aldım ve tüm kanıtları polise verdim. Polis bunun uzaklaştırma kararı için dosyaya konulacağını söyledi.

2 gün sonra polis bana uzaklaştırma kararının çıktığını ve Mia’ya tebliğ edildiğini söyledi. Mia artık bize 200 metreden daha fazla yaklaşamayacaktı. Aynı zamanda avukatı aracılığıyla benim avukatımla iletişime geçmek dışında bizimle hiçbir şekilde iletişime geçemeyecekti. Mia eğer uzaklaştırma kararını ihlal ederse, hemen kendilerini aramamı söylediler.

Yasalar yanımda olduğu için rahattım ama bir yandan da Mia’nın yasaları çiğneyerek bize ulaşmaya çalışacağını bekliyordum. Ama sürpriz bir şekilde, o günden sonra kimse Mia’dan haber alamadı. Kız kardeşine ve ailesine hiç ulaşmadı. Çocuklarla görüşebilmek için bir başvuru yapacağını düşünüyordum ama bunu da yapmadı.

Mia’dan hiç haber alınmayan aylar geçti. Dürüst olmak gerekirse, ortadan kaybolma süresi arttıkça, olay endişelendirici olmaya başladı. Ama 3 ay kadar önce eve geldiğimde, posta kutusunda büyük bir zarf buldum. Adres elle yazılmıştı ve geri dönüş adresi olarak da Sidney Avustralya yazılmıştı. Zarfı kimin gönderdiğini tahmin bile edememiştim ama zarfın içinde Mia’dan çok uzun bir mektup vardı. Nerede olduğunu anlatıyordu ve bir daha asla geri gelmeyeceği konusunda bana garanti veriyordu.

Mektubun bu kadar uzaktan gelmesi çok şaşırtıcıydı ama daha şaşırtıcı olan şey, mektupta yazanlardı. Geceleri bir sürü adamla yatmasına gerekçe olarak öne sürdüğü şeytani ve hedonistik bahaneler, deli saçması manifestosu, ne yaşadığı ve neden oraya gittiği konusunda boşlukları dolduruyordu.

İlk terapisinde sinir krizi geçirmiş ve psikiyatri kliniğindeki ilk iki ayı da genelde ağır sakinleştirici etkisinde geçmiş. Grup terapi seanslarında kendini anlatırken diğerleri ona, tüm hayatını böyle çöpe attığı için embesilmiş gibi bakıyorlarmış. Diğerleri berbat ailelerden, istismar dolu evlerden, madde bağımlılığı ve şiddet içeren çocukluktan gelen insanlarmış. Kendisinin onlara göre çok daha rahat bir hayattan geldiğini fark etmesi, birdenbire nasıl da her şeyi mahvettiğini anlamasını sağlamış.

Geçmiş yaşamının bir daha asla geri gelmeyeceğini anladığında bir sinir krizi daha geçirmiş. Birinci sinir krizi geçmişi yüzünden olmuş, ikincisi ise geleceği ya da bir geleceğinin olmaması yüzünden.

Mia mektupta bundan sonra kendisine sempati çekmek için nasıl da kaybolmuş ve kalp kırıklığı içinde olduğunu anlatıyor. Utanmadan, onu aldatırken yakaladığım gece, kendisini üzen şeyin benim onu birden bire sevmeyi bırakmam ve bir daha asla sevmeyecek olmammış. Yıllar boyunca yaptıkları konusunda utanç duyduğunda, bu yaptıklarını duyarsam onu sevmeyi bırakacağımı düşünerek yaptıklarına kılıf uydurmuş. Onu hep sevmemi istemiş.

Onu yakaladığım gün, ona karşı tüm sevgimin anında silindiği konusunda haklıydı.

Kendisini birden bire sevmiyor olmam Mia’yı çok yaralamış. Tüm bunlara rağmen o hala beni çok seviyormuş. Tüm o adamlarla maceralarının beni daha az sevdiği anlamına gelmediğini yazmış. Bir de benden nefret etseydi bana neler yapardı acaba diye düşünmeden edemedim.

Mia daha sonra hiç utanıp sıkılmadan benim onun en iyi arkadaşı ve ruh ikizi olduğumu yazmış. Benden başka kimseyle romantik bir bağlantı kurma isteği yokmuş. Erkeklerle temel içgüdülerine düşünmeden dalmasının sonuçlarının çok ağır olduğunu yazmış.

Mektupta Mia, Rebecca’nın kendisini, insanların tek eşli olmak üzere yaratılmadığına ikna ettiğini itiraf ediyor. Benim başka kadınlarla da yatmama gönül rahatlığı ile izin verebileceğini ama benim böyle bir şeyi asla istemeyeceğimi bildiğini söylemiş. Rastgele karşılaştığı rastgele bir adamla yatabilmenin, sadece bir anne ve eş olmanın umutsuzluğunu ve yavanlığını daha az hissettirdiğini yazmış.

Sonra da onun başka erkeklerle yatmasından benim de faydalandığımı açıklamaya çalışıyor. Zira bu maceralar ona benimleyken daha iyi bir aşık olmayı öğretmiş. Oysa ben tamamen ölü bir yatak odasını, profesyonel olmaya can atan ahlaksız bir fahişeye tercih ederdim. Ayrıca hangi erkek, kendisini başka erkeklere bu kadar çabuk veren bir kadını ister ki? Tüm o adamlar da en az Mia kadar değersiz insanlar. Bana eski kafalı diyebilirsiniz ama eğer macera yaşamak istiyorsanız, bunu evlenmeden ve çocuk yapmadan önceki dönemlerde yapın. Tabii ki evliyken kocanızın arkasından bir sürü adamla yatıp, sonra birinden hamile kalıp, çocuğu kocanızınmış gibi adamın nüfusuna geçirmeden yapın.

Eğer dışarıda macera yaşama dürtüsüne karşı koyamayacaksanız, sadece en muhtaç ve zavallı erkekler sizi karısı diye alırlar. Eğer sevgiliyken herhangi bir noktada Mia bana ayrılmamız gerektiğini zira rastgele adamlarla yatmak istediğini söyleseydi, bu benim için sorun olmayacaktı. O adamlardan biri ben olmadığım sürece, kaç erkekle yattığı umrumda bile olmazdı.

Mia ya başından beri benim zamanıma değmeyecek biriydi ya da affedilmesi mümkün olmayan davranışları ile öyle birine dönüştü. Yaptıkları kimsenin zamanına değecek biri olmadığını gösterdi ki zaten sevgiye değecek biri asla değilmiş. Muhtemelen Avustralya’da bir dalış barında gecenin sonunda 15 dakikalık zevk arayanların oyuncağı olacak.

Mia daha sonra ismimi Carrie’nin doğum belgesinden sildirmek için dava açtığımı öğrendiğinde nasıl da kalp kırıklığı yaşadığını yazmış. Yaptıklarından sonra onu görmeye tahammülüm olmadığını ve kızımızın da ona bu aldatmayı hatırlattığını anladığını yazmış. Fakat canını daha da acıtan şeyin, sonradan Carrie’yi evlat edinmem olduğunu yazmış. Çünkü bu ona ikinci bir şansı asla vermeyeceğimi ama kalbimde Carrie’ye ikinci bir şans verecek kadar sevgi olduğunu göstermiş. Mia daha sonra, artık kendisinin asla sahip olamayacağı kaynaklarla büyüyeceği için Carrie’ye karşı kıskançlık duyguları ile boğuştuğunu yazmış. Aslına bakarsanız yazdıkları, Mia’nın nasıl da ben merkezli biri olduğunu gösteriyor. Hadi beni umursamıyor ve bana öncelik vermiyor ama kendi çocuklarını bile umursayıp önceliği yapamıyor.

Bunun yanında çocuklarının hayatlarındaki önemli anlarda orada olamayacağını bilmekten nefret ediyormuş. Sosyal medyada paylaşılacak resimlerin ona neleri kaçırdığını hatırlatacağını ve nasıl da kalbinden bıçaklanmış gibi acı çekeceğini düşünüyormuş.

Sonraki bölüm, Aldatan kadının sapkın sırları – Bölüm 8 – Mia’nın sonu (2) ve kapanış

Aldatan kadının sapkın sırları – Bölüm 6 – Mia’nın sırrı

Önceki bölüm için, Aldatan kadının sapkın sırları – Bölüm 5 – Boşanmadan Önceki ve Yeni Hayat

Güncellemelerim arasında atıp tuttuğum için, kötü sözler için özür dilerim. Çocuklarla beraber geleceğimize doğru yürürken, daha iyi yazmaya çalışacağım. Ve hepinize teşekkür ederim.

Yorum: Siz benim gördüğüm en güçlü erkeklerden birisiniz. Sizi seven, size sadık ve sizi tamamlayan bir kadını hak ediyorsunuz. İleride böyle bir kadını bulacağınıza eminim. Daha fazla güncelleme yapmanızı umuyorum, birçok insana ilham kaynağı oluyorsunuz. 

Cevap: Ben diğer insanlardan daha güçlü değilim ama teşekkür ederim. Yolculuğum sırasında neyi nasıl yapacağımı öğreniyorum. Eğer yazdığım bir kelime, böyle bir durumdan geçen bir kişiye bile yardımcı olacaksa, yazdıklarıma değer.

Her insanın ya da en azından çoğu insanın içsel bir güce sahip olduğuna samimi bir şekilde inanıyorum. İnsanlar bu güce ihtiyaç duymadıkları sürece bu gücün farkında değiller. Umarım kimse bu güce ihtiyaç duyacağı bir duruma düşmez ama bir insan kanser teşhisi aldığında, sevdiği biri aniden hayatını kaybettiğinde ya da finansal olarak mahvolduğunda, ihtiyaçları olan güç, kendilerine yardımcı olmak üzere, orada içlerinde bekliyor olacak.

Eskiden o olmadan yaşayamayacağını düşündüğüm kişi hayatımdan çıktı gitti ve ben hala yaşıyorum. Bu, hayatımda kimseye ihtiyacım olmadığını kanıtlıyor. Sonuçta, bir kadının hayatıma getirebileceği her türlü yarar, hayatıma getirebileceği potansiyel kaosun yanında ufacık kalır. Las Vegas’ta buna sucker bet (bile bile lades) derler. Artık bu kumarı oynamayacağım.

Yorum: Bu yazdıklarını okurken gözlerim yaşardı. Sen gerçekten iyi bir insan ve iyi bir babasın. Sana bol şans diliyorum.

Cevap: Ben iyi bir babayım. Kıyamet gününden beridir en zorlandığım şeylerden biri de, onları Amazon’dan hediye sevgisine boğma içgüdüme karşı koymak oldu. Onlara o kadar çok şey alabilirdim ki! Ama onları zamanım ve ilgim ile şımartmak istiyorum.

Evet, onlara tüm haftasonu için yepyeni kıyafetler aldım ve her haftasonu, annelerinin yanına gittiler. Ama o kıyafetleri, anneleri kötü hissetsin diye aldım. Mia’nın çocuklarına kıyafet alacak parası bile yok ve ona çocukların benimle ve onsuz çok iyi durumda olduklarını göstermek istedim.

Carrie’ye bir midilli almadım ama eğer isteseydi, almak için bir bahane mutlaka bulurdum. Çocukların ikisi de oldukça hareketliler ve materyalistik değiller. Bu da enkazdan sonra benim için büyük avantaj.

Ağlamanızı istemezdim. İyi dilekleriniz için teşekkür ederim.

Yorum: Bugün nasıl hissettiğin, yarın nasıl hissettiğini belirlemek zorunda değil.

6 ay kadar önce, daha önce yaşadıklarına göre çok daha büyük ve kötü bir travma yaşadın. Şu an, gelecek ilişkileri ya da seksi düşünüyor olman şaşırtıcı olurdu. Neden böyle konuştuğunu anlıyorum şu an, bir daha bir kadınla asla romantik ilişkiye girmeyeceğini düşündüğünü (ve bunun değişeceğini) bilmeni isterim. Bu sorun değil ve hatta şu an senin için en iyisi. Ama bir yıl sonra ya a iki yıl sonra daha farklı düşünme ihtimalin var. Bu nedenle kendine karşı nazik ol ve kendine iyi bak. Zamana bırak.

Mia konusunda sana iki şey söylemek istiyorum. Sanırım avukatlarla toplandığınızda giydiği kıyafetleri ve saçını, en iyi ihtimalle senin bir tepki vermeni sağlamak ya da en kötüsü ona acımanı sağlamak için özel seçti. Bu kadın seni biliyor ve senin acıma duygularını ortaya çıkarmak üzere seni manipüle etmek istiyor. Senden istediği reaksiyonu alamadığını okumak güzel.

Şimdi bunu söyledikten sonra diğer konuya geleyim. Nefret daha fazla nefrete neden olur. Bence Mia, senin onu bir daha asla geri almayacağını anlayacağı noktaya çok yakın. Şu an sana karşı hissettiği ve kendisinin aşk diye tanımladığı duygular, dava nedeniyle değişecekler. Eski arkadaşlarının ve ailesinin onu nasıl bileceklerini düşünüyor. Çocukların eninde sonunda bu olanları öğreneceğini de biliyor. Rebecca ile bağlantısı da devam ediyor. Sana olan duyguları kısa süre içerisinde büyük bir nefrete dönüşecek.

Senin hislerin, nefret de dahil haklı. Sen bu nefreti, onun hayatını bir cehenneme çevirerek dışarı atıyorsun. Bunu yapabiliyorsun ama Mia’nın yakın zamanda karşı saldırıya geçmesine hazır ol. Mia sizin artık bir daha asla birlikte olmayacağınızı anladığında, bu saldırıya başlayacak.

Bu saldırıya hazır olmalısın. Bu kadın seni biliyor, senin canını nasıl acıtacağını da biliyor. Senin canını nasıl acıtacağını sen de ona söyledin. Aşıklarını çocuklardan uzak tutmasını söyledin ve o da bunu seni öfkelendirmek ya da senin canını acıtmak için kullanabilir. Böyle bir şeye hazır ol. Böyle bir şey olmazsa ne güzel, en kötü boşuna hazırlanmış olursun. Ama bana öyle geliyor ki, yakın bir zamanda, bambaşka bir Mia ile karşı karşıya kalacaksın. İki adım sonrasını düşünmeye ve sana nasıl tepki vereceğini tahmin etmeye çalış. Böylece Mia’nın saldırılarına karşı hazır olabilirsin.

Carrie ile olan durumunuza yaklaşımını sevdim. Birgün bu durumda ne yaptığının, onun için neler yaptığının farkına varacak.Umarım Mia’nın mektubunu çöpe atmadın. Eğer o mektubu atmadıysan, o mektubu zamanı geldiğinde çocuklara göstermek için saklamanı tavsiye ederim. İleride Mia çocuklara senin bir yalancı olduğunu, evliliği senin mahvettiğini söylerse, o mektup bir sürü itiraf ile dolu.

Böyle devam et ve bu durumu nasıl yönettiğin konusunda kendinle gurur duy.

Cevap: Bu çok ilginç bir bakış açısı ve ben bunu düşünmemiştim. Teşekkür ederim.

Mia ne giydiğine ve nasıl göründüğüne her zaman çok dikkat eder. Savaştan kaçan sığınmacı gibi görünmesi aklımı karıştırmıştı. Yani siz bunun bir manipülasyon girişimi olduğunu söylüyorsunuz. Beni avlamak için, onunla ilgili küçük de olsa pozitif şeyler hissetmemi umuyordu. Ama sanırım hem kendisi hem de avukatı, bunun olmayacağını çoktan anlamışlardır.

Evlilik danışmanlığı konusunu ortaya atması beni gerçekten de şoke etti. Bunun boş bir hile olduğunu biliyorum ama Mia’nın yaptıklarından sonra evlilik danışmanlığı, ölüyü diriltmeye çalışmak gibi bir şey.

Mia onu severken birden bire ondan nasıl nefret etmeye başladığımı anlamıyor. Ben duygularını kontrol edebilen bir insanım. Duygularımı istersem kapatabilirim, onlara köle değilim.

Mia’nın mektubunu Nadia’ya verdim. Avukatım, tüm kanıtlar ve belgeler ile, mahkeme için büyük bir dosya hazırlıyor.

Evet haklısın, ileride bana karşı saldıracağını bilip önlem almalıyım. Eğer evime gelmeye kalkarsa uzaklaştırma kararı aldırırım. Bunu o kadar hızlı yaparım ki, kendisine neyin çarptığını bile anlayamaz.

Çocukları manipüle etmeye kalkarsa, onu yasal yollardan süründürürüm, ailesine rezil ederim. Ailesi şu an Mia hakkında pek de mutlu değiller ve torunlarını çok seviyorlar.

***

Daha sık bilgi verme sözümü tutmak için, daha sık ama daha kısa yazılar yazacağım. Eğer daha önceki yazılarım gözlerinizi yorduysa ya da anevrizmaya neden olduysa özür dilerim.

Biri daha önceki yazılarımdan birinde, Rebecca hakkında soru sormuştu ve onunla hiç etkileşime girip girmediğimi öğrenmek istemişti. O yorumu bulup okumanıza gerek yok, burada açıklayacağım.

O kader gecesinden sonra Becca’yı ne gördüm ne de kendisi ile herhangi bir iletişimim oldu. Becca’nın şu an Mia’nın hayatında ne kadar yer kapladığını bilmiyorum. Görüşüp görüşmediklerini bilmiyorum ama tahminimce iletişim halindedirler.

Çocuklar Becca’dan hiç bahsetmediler. Ama cehennem kapıları açıldıktan birkaç hafta sonra, neler olup bittiğini bir arkadaşıma anlattım. Bu arkadaşımı özellikle seçtim zira arkadaşımın karısı, çok ünlü bir dedikoducudur. Kendisi de zaten benim yakın arkadaşım, bu nedenle onun negatif bir özelliğini kendi yararıma kullandığım için suçluluk duymuyorum.

Becca’nın 9 kişi çalıştırdığı bir kuaför dükkanı var. Dedikodu yavaş yavaş yayıldıktan sonra, iki çalışanı Becca’nın salonundan ayrıldı. Daha iyi iş buldukları için mi gittiler yoksa Becca’nın bu hikayedeki rolünü protesto etmek için mi gittiler bilmiyorum. Ama bu işler bittiğinde, Becca’nın tüm kirli çamaşırlarını ortaya dökeceğim ve umarım bu, insanların onunla çalışmak istememelerini ve kuaförüne gitmek istememelerini sağlayacak. Ama yapacaklarımın onun hayatını mahvedeceğini garantileyene kadar bekleyeceğim.

***

Alışveriş yaparken Mia’nın kızkardeşine rastladım. Bana sarıldı ve kız kardeşinin aptallığı ve aptallığı için benden özür diledi. Buradaki birçok insan bana onunla iletişime geçmememi zira onun düşman tarafta olduğunu söyleyecekti. Ama Mandy ve kocası Doug’ı her zaman sevdim ve bu nedenle onları ve çocukları havuz başında bir şeyler yemeye davet ettim.

Doug çocuklara ve barbeküye bakarken ben de Mandy ile konuşma fırsatı buldum. Çocukların konuştuklarımızı duymamasına çok dikkat ettik. Neyse ki çocukların dikkati tamamen havuzda ve yiyeceklerdeydi.

Kısacası Mia’nın ailesi, Mia’nın beni birden fazla erkekle aldattığını biliyorlar ama Mia toplam sayı konusunda ailesine yalan söylemiş. Mandy ve ailesi, Mia’nın Michael’in doğumundan sonra birkaç tane kısa süreli ilişki yaşadığını düşünüyorlardı.

Mandy’ye birkaç tanenin kaç tane olduğunu varsaydığını sordum. Belki iki üç tane diye cevapladı. Bunun üzerine Mia ve macera yaşadığı erkekler arasındaki mesajlaşmaları içeren dosyayı alıp getirdim. Ona şu ana kadar 47 değişik erkek ile seks yaptığını kesin olarak belirlediğimizi söyledim. Ona, 47 erkeğin, buzdağının görünen yüzü olduğunu da açıkladım zira Mia’nın birçok telefon uygulamasından iz bırakmadan yaptığı aktiviteleri bilmiyoruz bile.

Mandy bunu duyunca ne diyeceğini bilemedi ama hemen ailesini arayıp haber vermek ve Mia’ya küfür etmek istedi.

Mia’nın aldatmaları ve erkek sayısı zaten kabul etmesi zor bir şeydi ama konuşmamız sırasında Mia’nın ailesinin, Carrie’nin benim çocuğum olmadığı konusunda en ufak bir fikirleri olmadığını fark ettim. Ama Mandy’ye bunu söylediğimde kocası Doug, karısının gözyaşları yüzünden barbeküyü bırakıp yanımıza gelmek zorunda kaldı. Mandy masanın etrafından dolaşıp bana sarıldı ve sürekli olarak ne kadar üzgün olduğunu söyledi. Doug ise şok olmuştu, sadece sırtıma elini koyabildi ve sonra içmeye gidebileceğimizi söyleyebildi. Kısa süre içerisinde eski karım olacak kadın ciğeri beş para etmez biri olabilir ama ailesi ve ailenin damatları pırlanta gibi insanlar. Yine de onlara güvenmek konusunda dikkati elden bırakmayacağım.

Mandy’ye o gece ne olduğunu ve babalık testini anlattım. Şok olmuş bir şekilde dinledi ve Becca’nın kahrolmasını diledi. Mandy’ye Becca hakkında ne düşündüğünü sordum.

Mandy Becca’dan çocukken bile nefret ettiğini anlattı. Mandy benden, Becca ve Mia’dan 4 yaş büyük. Biz liseye başladığımızda o liseyi bitiriyordu.

Becca’yı birkaç kez kendisinden makyaj malzemesi çalarken yakaladığını ama Becca’nın yakalanmasına rağmen hiç de özür dilemediğini söyledi. Becca manipülatif ve drama yaratmayı seven biri olduğu için ondan hep nefret etmiş. Becca’nın babası annesini boşadığında, ona ablalık yapmaya bile çalışmış ama Becca her zaman nankör ve diğer insanları hiç dinlemeyen bir kızmış.

Mandy’ye Mia’nın Rebecca’yı baş nedimesi yapmak istediğini bilip bilmediğini sordum. Cevap vermedi ama gözlerinden geçen yoğun uyanış bana bunu bilmediğini söyledi.

Mandy, Mia’nın daha liseye geçmeden bile, hayatı boyunca sadece benimle olmak istediğini söylediğini anlattı. Bunun Mia’nın çok erken yaşlardan kendini kandırdığı anlamına mı geldiğini yoksa sonradan mı değiştiği anlamına geldiğini bilemedim. Tek bildiğim şey, bir insan hem bir insanı sevip hem de vücudunu başka insanlara veremeyeceği. Mia’nın sevgisi ya başından beri gerçek değildi ya da çoktan ölmüştü. Mia’nın kalbinin şu an bana ait olduğunu ve hep bana ait olacağını söylerken yalan söylediğini biliyorum. Aslına bakarsanız, artık Mia’nın birini sevme kapasitesi olduğundan bile emin değilim. Gerçi bu artık önemli değil. Zira Mia’nın kalbi gerçekten bana ait olsaydı bile, o kalbin ne kadar defolu olduğunu bilsem de, söküp başkasına takmaları için bağışlardım.

Yemekten sonra çocuklar oynamaya devam ettiler. Ben de Mandy ve Doug’a daha fazla bilgi verdim. Çocuklara dondurma vermek için kalkıp geri geldiğimde, Doug’un gözlerindeki yaşları görebiliyordum. Doug geri döndüğümde bana büyük bir erkek kardeş gibi sarıldı.

Doug daha sonra bana Mia’yı beraber yakaladığım adamla ne olduğunu sordu. Tek bildiğim şeyin, adamı en son gördüğümde bilincinin kapalı olduğunu ve sol taraftaki alt göz kapağının darmadağın olduğunu söyledim. Bu konuda polis kapımı çalmadığına göre, arkadaşı onu polise götürmemişti. Ama kemiklerindeki kırıkların müdahale gerektirdiğine eminim ve bunun faturasını da bana göndermediler.

Doug adama daha fazla hasar vermem gerektiğini söyledi. Mia ve Becca üzerime atlamasalar muhtemelen adama daha fazla zarar verirdim ama bunu yapamadığım için mutluyum. O zaman aşırı derecede öfke ile doluydum, oradan uzaklaşabilmem iyi oldu.

Doug Carrie’nin babasının kim olduğunu bilen birinin olup olmadığını sordu. Ona Mia çok ama çok sayıda adamla yattığı için bunu bilmenin zor olduğunu ama hem boşanma hem de tazminat davası sırasında bu arayışın en yüksek seviyede yapılacağını söyledim. Her ikisi de, Mia’nın mahkemede mahvedileceğine sevinmişti. Bu terapi hepimize iyi gelecekti.

Onlara Mia’nın çalışıp iştirak nafakasını ve tazminatı ödeyebilmesinden endişelendiğimi söylediğimde, Doug bana babalık dolandırıcılığı bir suçsa, Mia’nın bu suçtan en yüksek cezaya çarptırılması gerektiğini söyledi. Ona Mia’nın annelik dolandırıcılığı yaptığını, Mia gibi bir kadının asla bir anne olamayacağını söyledim.

Mandy ve Doug evimden ayrıldıktan bir saat kadar sonra Mia’nın annesi ve babası beni telefon bombardımanına tuttular. Bir de gizli numaradan bir sürü arama aldım. Sonra Mandy aradı ve onun telefonunu açtım. Arka planda çok fazla çığlık ve bağırma olduğu için dışarı çıkmak zorunda kaldı.

Mandy anne ve babasına durumu anlatmış ve babası Mia’nın eşyalarını arabasına yüklemekle meşguldü. Annesi ağlayarak Mia’ya nasıl da büyük bir hayal kırıklığı olduğunu ve onun gibi bir kadın yetiştirdikleri için nasıl da utanç içinde olduklarını söylüyordu. Bana eski kafalı diyebilirsiniz ama anneniz size nasıl bir orospu olduğunuzu söylüyorsa, Ahlaksız Köye giden trende bir iki durak, hatta en az 47 durak fazla yolculuk yapmışsınız demektir.

Mia’nın ağlayarak gidecek bir yeri olmadığını söylediğini duyabiliyordum. Onun hak ettiği cezayı görmesine sevineceğime birden çocukları düşünmeye başladım. Çocukların büyükanne ve büyükbabaları ile kalmasında bir problem yoktu ama Mia’nın gidebileceği yerlerin hiçbirine çocukları götürmesini kabul edemezdim. Çocukların Becca’da kalmasına izin veremezdim. Çocukları her nası ödeyebilecekse bir otel odasına götürürse, oraya alabileceği adamlar yüzünden çocukları almasına izin veremezdim.

Ailesinin gerçeğin bir kısmını bilmesine sevindim ama bunun çocukları ziyaret konusunda sorun yaratacağını biliyordum. Eğer sabit ve güvenli bir ikamet bulamazsa, mahkeme onun çocukları bir gözetim olmadan almasına izin vermez. Çocukları gözetim altında sadece birkaç saat görmek can acıtıcı olsa da bu mezarı kendisine o kazdı. Bu kadın evsizler sığınağında da kalsa, lağım çukurunda da kalsa umrumda değildi, hala da umrumda değil.

Mia dışarı gelip telefondakinin ben olup olmadığımı sorduğunda, Mandy ile hala konuşuyorduk. Mandy Mia’ya ne söylememi istediğimi sordu. Muhtemelen gerçeği söylememem lazımdı zira Mia telefonu kaptı ve histerik bir şekilde yalvarmaya başladı. Onun hayatını mahvetme konusunda neden bu kadar istekli olduğumu sordu. Kısaca “çünkü sen benim hayatımı mahvettin” dedim. Bana sadece onu affederek hayatımı geri alabileceğimi söyledi. Ona o hayatın artık bittiğini ve onun yalanlarından dolayı aslında hiç var olmadığını söyledim. Yine yalan söyledi ve beni sevdiğine yemin etti. Ona, onun hayatında tek sevdiği şeyin kendisi ve seks olduğunu söyledi. Onların hiçbirinin kendisi için hiçbir şey ifade etmediğini söyledi. Ona onların benden ya da ailesinden daha fazlasını ifade ettiğini, yoksa bütün ailesini defalarca riske atmayacağını söyledim. Onu neden ailesine gammazladığımı sordu ben de onlara neden doğruyu özellikle de Carrie’nin babasının ben olmadığımı söylemediğini sordum. Bana lanet okudu ve benim Carrie’nin babası olduğumu ve her zaman da babası olacağımı söyledi.

Ailesinin onu evlatlıktan reddettiğini ve evden attıklarını söyledi. Ona bundan mutlu olduğumu ve hayatını daha da kötü hale getirmek için elimden gelen her şeyi yapacağımı söyledim. Bana beni sevdiğini söyledi ve beni seven birine karşı nasıl bu kadar acımasız olduğumu söyledi. Bunu kendisine 6 sene önce sorması gerektiğini söyledim. Ona sadece her şeyi kaybetmekte olduğu ve insanlar gerçekleri duyduğu için pişman olduğunu söyledim. Ama yaptıklarının onu uzak durulması ve hakkında kötü konuşulması gereken biri yaptığını söyledim. Ailesi ile yaşadıklarını hak ettiğini söyledim.

3 gün sonra Nadia aradı ve Mia’nın avukatının bir görüşme daha ayarlamaya çalıştığını söyledi. Görüşmeyi geçen Cuma’ya, Nadia’nın ofisinde olacak şekilde ayarladık. Mia’yı görmeyi ve onunla konuşmayı hiç istemediğimi söylememe gerek yok sanırım. Ama Mia’nın evsiz kalmasının, velayet konusunda sonuçlar doğurabileceğini biliyordum.

Toplantı başlar başlamaz Mia’nın avukatı bana Mia’nın aile evinden atıldığından beridir arabasında yaşadığını söyledi. Neden Rebecca ile kalmadığını sordum. Sonuçta onun bu duruma düşmesine sebep olan çürük elma Becca’ydı. Mia buna cevap vermedi. Bunun yerine bana evde kalıp kalamayacağını ve evlilik terapisi almamızın bir yolu olup olmadığını sordu. Ev konusunda anne ve babasına danışmasını, çocuklarla yaşadığımız eve yaklaşmasına bile izin vermeyeceğimi söyledim. Evlilik terapisini, bundan sonra onunla evlenecek aptal ile yapmasını söyledim. Ama o aptala da sadık kalmayacağından emindim.

Mia’nın avukatı kullandığım dile ve sözlerimin kabalığına itiraz etti. Ona, Mia’yı temsil etmekten başka bir şey bilmeyen, para yiyen bir osuruk olduğunu söyledim ve ona parasını OnlyFans ile ödeyip ödemediğini sordum.

Nadia ortamı yatıştırmak için elini omzuma koydu ve biraz daha medeni olup olamayacağımızı sordu. Ara vermek istedim zira yeni sözel bombalarımı zaten yüklenmiştim ve sinirimin yatışması gerekiyordu.

20 dakika ara verdik ve herkesten uzaklaşmak için arabama gittim. Mia’nın arabasını görünce aklımdan arabayı boydan boya çizmek geçti. Ama bunu yapamayacağımı biliyordum ve zaten yeterince avukatla uğraşıyordum.

Arabanın yolcu koltuğunda abur cubur yemek poşetleri vardı. Arka koltukta ise elbise yığınları. Hem kendi hayatını hem de benim hayatımı cehenneme çevirdi.

Bir psikolog yardımı ile nefretten kurtulmaya çalışıyorum ama bu kadına saygı ve nezaketin kırıntısını bile göstermek için bir neden görmüyorum. Kadının kendisine saygısı yok ki.

Nadia toplantıya geri döndüğümüzde, ne olursa olsun, mümkün olduğunca sadece evet ya da hayır cevapları vermemi tembihledi. Bunu yapmaya çalışacağımı söyledim ama eski karımın kaldırabileceğimden çok daha fazla yalan ve bahane ürettiğini söyledim. Bunun üzerine Nadia, toplantının en kısa sürede bitmesi için elinden geleni yapacağını söyledi.

Nadia toplantıya, Mia’nın herhangi bir terapi alıp almadığını sorarak başladı. Mia, fiziksel terapi ile uğraşırken buna vakti olmadığını, ayrıca parasının da olmadığını ve zaten sigortasının bunu karşılamadığını iddia etti. Mia, terapiyi biz ödersek, birkaç seans terapiye gidip gidemeyeceğini sordu. Başımı çok hızlı bir şekilde Nadia’ya çevirdim ama her şeyin kontrolü altında olduğunu belirtmek için masanın altında bacağıma vurdu.

Mia’nın avukatı, ücreti kim öderse ödesin, Mia’nın kendi seçtiği terapiste gideceğini söyledi. Nadia bunun sorun olmayacağını söyledi. Biraz terapinin, daha iyi bir anne olmak için Mia’nın duygularını işlemesine yardımcı olacağını söyledi. Ben hala böyle bir teklifte bulunduğu için Nadia’nın aklını kaybettiğini düşünüyordum ama konuşmasına müdahale etmedim. Mia’nın avukatı bunu aralarında konuşup bize döneceklerini söyledi.

Nadia her ne kadar karşı tarafın avukatı olsa da, bir kadın olarak dava içindeki bir kadının gerekli yardımı aldığından emin olmak istediğini söyledi. Bunu söylerken o kadar ikna ediciydi ki, kendi avukatımın benim aleyhime döndüğünü sandım.

Mia bir aile birliği içinde terapi görüp göremeyeceğimizi sordu. Nadia’yı bunun mümkün olmadığını söylemedi için masanın altından dürttüm ama Nadia beni geri dürttü ve eğer Mia birkaç terapi seansına giderse ve terapist bunun faydalı olacağını söylerse, bunu yapabileceğimizi söyledi. Nadia’nın bunu yapmasının bir nedeni olduğunu biliyordum ama bana önceden amacının ne olduğunu söylemesini çok isterdim. Bunu neden yaptığını sonra öğreneceğimi biliyordum ama toplantı bitene kadar ambale olmuş şekilde kaldım.

Mia’ya şu an yaşadıklarının tüm o ucuz ve anlamsız maceralara değip değmediğini sordum. Onca sene yapabildiği şeylerin, her şeyi kaybetmeye değip değmediğini gerçekten merak ediyordum. Bundan zevk alıyor olması gerektiğini söyledim yoksa bunu defalarca yapmaya devam etmezdi. Tüm bu deneyimlerin, kendisini seven bir kocayı ve çocuklarının velayetini kaybetmeye değip değmediğini gerçekten merak ediyordum.

Mia bana cevap olarak hayır demeden önce, samimi gibi görünen gözyaşlarını dökmeye başladı. Gerçek bir utanç duyup duymadığını sordum. Hiçbir şey için olmasa bile yakalandığı için tonlarca pişmanlık altında ezildiğini zaten biliyordum ama gerçekten utanç duyup duymadığını merak ediyordum. Eninde sonunda herkes yaptığı iğrençlikleri öğrenecekti ve özellikle de şimdi ailesi bunları biliyordu. Ona gerçeği ailesinden sonsuza kadar saklayabileceğini gerçekten düşünüp düşünmediğini sordum. En azından işe başlayana ve kendi evine çıkana kadar saklamayı umduğunu ama bunun eninde sonunda ortaya çıkacağını bildiğini söyledi.

Sonunda benim canımı yaktığı için özür diledi ve bunu yapmayı asla istemediğini iddia etti. Ona benim canımı yakmadığını, beni mahvettiğini söyledim. Hergün, gün boyu acı çektiğimi, acının sadece ruhumun içinde olmadığını, acıyı eklemlerimde, kaslarımda hissettiğimi söyledim. Kalbim o kadar kırık ki, benim ruhumu zehirlediğinde, zehir ikincil organlarıma sızdı. İyi günümde tamamen hissizdim. Kötü günümde ise tüm vücudun geriliyor, depresyon bazen fiziksel ağrıya neden oluyor. Bazen hiçbir neden olmadan hamlamış olarak uyanıyorum.

Acımı ifade etmem üzerine ağlamaya başladı. Ona bu kadar acımasızca ihanet edilmeyi hak edecek ne yaptığımı sordum. Bu soru onun daha fazla ağlamasından başka bir işe yaramadı. Ona onun yaptığını yapan birinin ne hak ettiğini düşündüğünü sordum. Ne istediğini değil, onun yaptıklarını yapan birinin ne hak edeceğini düşündüğünü sordum. Daha beter ağlamaya başladı. Cevapsız gözyaşlarına tahammülüm kalmadı. Benim işim bitmişti, toplantı da bitti.

Mia’nın avukatı onu dışarı çıkarmaya çalışırken, Mia onu affetmem için bana yalvarıyordu. Ona konuşmanın bittiğini ve eve gitmesini söyleyip durdum.

Mia ve avukatı sonunda gidebildiğinde, Nadia ne yapmaya çalıştığını açıkladı. Mia’nın psikoloğunu ödememi önerme sebebi, bunun mahkeme tarafından bizim lehimize bir hareket olarak görülecek olmasıydı. Ama Mia bariz şekilde dengesizdi ve yaşamla baş edemiyordu. Eğer bir psikolog Mia’nın hastaneye yatırılmasında ısrar ederse, bu ona yardımcı olabilirdi ama mahkemenin Mia’nın bu kadar dengesiz olduğunu görmesi asıl bize faydalı olurdu.

6 yıldır beni kandıran bir kadını bu şekilde psikoloğa göndermekten vicdan azabı çekecek değilim. Eğer psikoloğa gitmesi için aile terapisine gitmem gerekirse ona da giderim. Mia kendi kuyusunu kazmakta çok iyi, umarım böyle devam eder.

Evet biliyorum, bu hiç de kısa bir güncelleme olmadı. Ama olabildiğince konsantre bir güncelleme olduğunu umuyorum. Çocuklar iyiler. Michael beyzbol oynuyor ve takımın en uzun boylu çocuğu olduğu için atıcı oldu. Michael’i Doug ve iki oğluyla beraber beyzbol maçına götüreceğim.

Carrie her zamanki gibi çok tatlı ve güzel. Havuzu çok seviyor ve çocuklu arkadaşların gelmesi de onun için çok iyi oluyor. Hayatı dolu dolu yaşayan ve burunlarını telefona gömecek zamanları olmayan iki çocuk yetiştirmek istiyorum.

Hepinize nazik sözleriniz ve desteğiniz için teşekkür ederim. Arkamda bu kadar insanın desteğinin olduğunu bilmek güzel.

Bitirmeden bir not düşmek istiyordum. Bazı insanlar, Mandy ve ailesinin, Mia’nın beni aldattığını, ben öğrenmeden önce bile bildiği fikrine kapılmış. Ben bunu kendi aileme anlattığımda, onun ailesinin olaydan haberi bile yoktu. Mia’nın Carrie’nin babası da dahil birçok erkekle ilişkiye girdiğini çok sonra öğrendim. Mia’ya Carrie’nin babasının ben olmadığımı ilk ben söyledim. Bundan sonra bu bilgiyi ailesi ile paylaştığını var saymıştım. Babası “o adamlardan” bahsettiğinde, çok fazla sayıda adam olduğunu bildiklerini var saymıştım.

Mia’nın ailesini seviyorum ve bu konuda daha fazla acı çekmelerini istemiyorum. Mia onlara birkaç erkek ile aldattığını itiraf etmiş sadece. Ben Carrie’yi korumaya çalışıyordum ve Mia’nın Carrie ile ilgili durumu gizlilik içinde ailesine anlattığını düşünüyordum. Ailesi ile görüşmüyordum ya da Nadia ve Jesicca aracılığı ile haberleşiyordum. Mandy ile karşılaşana kadar, onun ailesinden kimseyle konuşmamıştım. Mia’nın bunun böyle devam etmesini istediğini o zaman anladık. Kafa karıştırdıysam kusuruma bakmayın. Hepinize teşekkürler.

Sonraki bölüm Aldatan kadının sapkın sırları – Bölüm 7 – Mia’nın sonu (1)

Tüm seri:

Erkek Adam Patreon Community -> Chats açıldı.

Merhaba,

Patreon destekçilerinin kendi aralarında sohbet etmelerini sağlayan Community -> Chats açıldı. Community -> Chats, benim de aktif olarak katılacağım bir mini Discord ortamı sağlıyor.

Patreon uygulaması kullanıyorsanız, Chat’i Community sekmesinde bulabilirsiniz. Bilgisayardan bağlanıyorsanız da My Page sayfasının sol tarafında Community içinde.

Erkek Adam Patreon adresi: patreon.com/erkekadam

Erkek Adam Patreon Chats
Erkek Adam Patreon Chats

Beni reddetti ama bakıyor bunu neden yapıyor? – Vaka çalışması

Merhaba. Ben 30 yaşındayım. Çalıştığım yerde (aynı şirkette değil binada) bir süre bakıştığımız bir kız vardı. Sonunda gidip çıkma teklif ettim ve beni direkt reddetti. Ben kendi işime baktım ama neredeyse 2 ay oldu, hala bana bakıp duruyor. Habersiz bakıyor ama ben baktığını fark ediyorum. Ben hiç ona bakmıyorum ve o yokmuş gibi davranıyorum. Bunu neden yapıyor? Benimle dalga mı geçiyor yoksa egosunu mu tatmin ediyor?

Birincisi, çıkma teklifi pişmanlıktır. Sadece uzaktan bakıştığın kızla gider konuşursun, birkaç konuşmada sıcaksa buluşmaya davet edersin. Eğer iki teklifini reddederse kızı bırakırsın. Şimdi sen pat diye çıkma teklif ederek işi başından kilitlemişsin, direkt reddedilmişsin.

İkincisi, iki aydır bakmasan bile dikkatin muhtemelen sürekli olarak kızda. Kız da arada sırada sana bakacağı için, koca 2 ayda her bakışını kendine yorumladın. Bu tür kızın amacı nedir sorularının cevabı hemen her zaman “yoksa beni istiyor da ondan mı yapıyor” şeklindedir. Sen “benimle dalga mı geçiyor yoksa egosunu mu tatmin ediyor” diye sorarken aslında cevabın “ne dalgası, ne egosu, seni istiyor, pişman oldu, gel yiğidim demeye çalışıyor” gibi bir şey olmasını umuyorsun.

Muhtemelen özel bir sebeple yapmıyor, kıza bakmamaya çalışıp bir yandan da onun sana bakıp bakmadığını hissetmeye çalışırken kasıntı durman gülünç olabilir. Senin yöne her baktığında kendi üzerine alınıyor olabilirsin.

Bu durumda gidip bir daha teklif etsem mi?

Çıkma teklif etmesen gidip konuşabilirdin ama bir kere öyle direkt reddedildiğin için bu kızı pas geçmeni tavsiye ederim. Bu durumda “sürekli bakıyor, belki de beni istiyor” diye gidenlerin %90’I hüsrana uğrıyorlar. Senin için de ihtimaller bunlardan daha iyi değil.

Ayrıca komik bir şekilde yok saydığın kızla birden nasıl konuşacaksın. Çıkma teklif et sonra arıza bir şekilde yok say davranışların gerçekten absürt ve dediğim gibi arıza. Eğer kıza pat diye çıkma teklif etmek yerine kızla biraz muhabbet, bağ kurmaya çalışsaydın da sonra reddedilseydin, kız seni istiyor hale gelseydi sana ulaşırdı, seninle konuşurdu zaten. Pat diye teklif ederek ve üstüne kızı görmezden gelerek bu tür bir dönüşün önünü kesmişsin.

Bu arada iş ve okul ortamında bu şekilde çıkma teklifli ya da hemen hemen aynı anlama gelen “seni tanımak istiyorum” şeklinde yürüme yaptınız ve reddedildiyseniz, bunu ikinci kez yapmayın. Alt tarafı iki kere reddedilirim diye düşünebilirsiniz ama bu şekilde şikayet edilen çok adam gördüm. Şirketine şikayet ediliyor mesela ya da kadın bir daha bana yaklaşırsan seni şikayet ederim diye tehdit edebiliyor. Bazen nadir olsa da öfkeli bir erkek arkadaş ya da kocayla da muhatap olma ihtimaliniz var.

Özellikle iş yeri ve okul çevresinde, ortaokul çocukları gibi çıkma teklif etmek yerine, sürekli olarak bir makul bir şekilde reddedebileceğiniz incelikte hareket edin. Mesela gidin normal muhabbet edin, hemen telefon istemeyin, sonra gördüğünüzde bir iki kere daha konuşun ve sıcaksa bir şeyler yapmaya çağırın ve tel alın. Tüm bu aşamalarda kadın sizi soğuk ve kısa cevap vererek olsun, buluşma isteğini reddederek olsun dolaylı olarak reddedebilsin. Hani kadın da, bunu anlattığı kişiler de sizin neden konuştuğunuzu biliyor ama siz bir yerde çıkıp “yok canım, yanlış anladı, öyle bir niyetim yoktu” diye makul bir şekilde olayı reddetseniz, gerçekten de karşıdaki pek bir şey söyleyemez.

Bu bakıyor, neden bakıyor olayının bir de online versiyonu var onu daha fazla duyuyorum: Abi beni reddetti / terk etti ama hikayelerime bakıyor. Neden?

Senin hikayelerin, diğer hikayeler arasında gelip geçiyor, büyük ihtimalle öyle bakıyor. Seni istediğinden, pişman olduğundan değil. Bu kız senin hikaye ya da fotoğraflarını beğeniyor bile olabilir. Ama bunlar genellikle, soran kişinin umduğu amaçlarla olmuyor.

Kısacası bu soruların tamamı aynı şekilde ve cevabı muhtemelen senin umduğun şey değil.

Beni reddetti ama bakıyor yoksa (yoksa beni istiyor mu)?

Beni reddetti ama numaramı silmedi (yoksa beni istiyor mu)?

Beni reddetti ama hikayelerime bakıyor (yoksa beni istiyor mu)?

Beni reddetti ama göndermeli hikayeler paylaşıyor (yoksa beni istiyor mu)?

Reddettiyse niye bakıyor anlamış değilim. Hoslanmıyorsa niye bakıyor hala? Hoslanıyorsa niye reddetti?

Bir muhabbetin olmayan kız senden neden hoşlansın bilemeyeceğim ama seni reddetti zira senden hoşlanmıyordu. Niye bakıyor soruna cevap verdim ama burada sıkla verilen “acaba bana bakıyor mu? hala aklı bende mi? bana baksın da biraz egomu tatmin edeyim diyor” tadında cevaplara da değineyim. Zaten sen de burada “yoksa egosunu mu tatmin ediyor” diye sormuşsun.

Burada olan daha çok kızın sana bakıyor olması umudunun, kızın sana doğru baktığı her anı yakalayacak olan dikkatin ile birleşip sana oyun oynamasıdır.

Egoyu megoyu geç zira asıl sorun, seni reddetmiş kızı düşünüp duruyor, ona dikkat veriyor ve onunla ilgili hayal kuruyor olman (“bana bakiir demek beni seviiir”). Kıza duygusal yatırım yapıp duruyorsun. Bu da senin daha çok fanteziye boğulmana neden oluyor.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Youtube, Spotify ve Patreon kanallarımızı da takip etmeyi unutmayın.

Yüksek değerli erkek ol, kadınlar sana gelecekler

Erkeklere yönelik alanda salgın gibi yayılan “yüksek değerli erkek” merkezli tavsiye, “tip – para – statü en iyilemesi” şeklinde. Eğer bu üçüne en yüksek seviyede sahip olursanız, “kadınlar size gelecekler” şeklinde. Bu tavsiyeye uyup üçüne de sahip çoğu erkek, sadece bu üçüne sahip olup kadınların kendilerine gelmelerini bekliyorlar ama gelen giden olmadığını görüp hüsrana uğruyorlar. Bu insanların bir kısmı, gelen giden olmadığını görünce dünyaya ve kadınlara yönelik bir öfkeye kapılıyor.

Tip – para – statü ancak kadın – erkek ilişkilerinde gelişmek için sosyalleşmeye, kadınlarla tanışmaya zaman ve emek harcadığınızda işinize yarar. Haftada 2 ama bir dönem 3 kere sosyalleşmek için dışarı çıkmalısınız. Ev – iş – spor salonu üçgeninde kızların sizi keşfetmesini beklemeniz aptalca. Sosyalleşme kabiliyetiniz, sosyal ortamda kadınlarla tanışma kabiliyetiniz güdükse, işiniz zor. Tipiniz, paranız ve statünüz yerinde bile olsa, bir kadınla konuşurken rahat, abartmadan esprili ve belli bir karizmaya sahip olmanız lazım.

Tipinizi, finansal durumunuzu ve statünüzü en iyilemeyin demiyorum ama bunları kadınlarla tanışmaktan kaçmak için yapıyorsanız, siz aylardır veya belki yıllardır kendinizi en iyileyip kızların gelmesini beklerken, her gece sizden daha tipsiz, daha fakir ve daha düşük statülü ama sosyal ortamdan kaçmayan adamların, sırf daha fazla kızla karşılaştığı için kızlarla olduklarını bir düşünmenizi tavsiye ederim.

Aslına bakarsanız iş modeli olarak statü, finans ve fizik açısından en tepeye oynayın tavsiyesi oldukça başarılı bir tavsiye. Zira statü-para-fizik açısından en tepede insanların oranı binde birden daha az ve bu kadar başarması zor bir hedef koyduğunuzda, kadınlar nerede diye şikayet edenlere yıllar boyunca “daha o seviyeye gelmedin” demeniz mümkün.  Ayrıca bunu piyasaya çıkıp reddedilme ve hüsran ile dolu olan eşleşme ritüelinden aşırı derecede korkan erkeklere çok rahat satabiliyorsunuz. Bu erkekler sosyalleşmekten, kadınlar tarafından reddedilmekten o kadar korkuyorlar ki, “Everest’e tırmanman ve ünlü ol, kadınlar sana gelecek” desen, sosyal aktivitelerde 10-15 kadına yürümek yerine Everest’e doğru yola çıkarlar.

Yüksek değerli erkek tavsiyelerinin temel mantığı “tepe %1 erkekler kadınlarla başarılılar, o zaman kadınlarla başarılı olmak istiyorsan sen de tepe %1 içine girmelisin”. Oysa kadınlarla az çok başarılı erkeklerin %90’ından fazlası, tepe %1 içinde olmaktan çok uzaklar.

Tabii burada kadınlarla başarılı olmaktan ne anladığınıza da bağlı. Son zamanlarda Andrew Conman Tate ve Flesh and Filth gibi oluşumlar, parayı veren herkese açılan bacaklarla ard arda yatmayı başarı kriteri yaptılar. Kutsal kitap gibi The Rational Male’i ekrana sallayıp duran Flesh and Filth ikilisi, onlyfans kızlarıyla yatmak ya da sugar baby sitelerinden kadın bulmak gibi “giga beta öder” varoluşu “alfa” olarak tanımlamaya başladılar.

Oysa çoğu erkek için kadınlarla başarı, duygusal ve cinsel olarak az çok doyumlu, uzun süreli ve tek eşli ilişki. Özellikle Batılı dünyadaki kırmızı hapçılar ve genel manosphere dünyasındaki guruların çoğu, bu tür ilişkiler ve evlilik konusunda ya çok az tecrübeye sahipler ya da başarısız bir geçmişe.

Konumuza dönersek, araştırmalar bize kazanılan para, tip ve statü ile ilişki başarısı arasında doğru orantı olduğunu gösteriyor. AMA bu, sihirli üçlüye yüksek seviyede sahip olmayanların ilişkilerde başarılı olamayacağı anlamına gelmiyor. Bu aynı zamanda para- tip – statü üçlüsünün kendi başlarına ilişki başarısı sağladığı anlamına gelmiyor.

Kadın erkek ilişkilerinde tavsiye verenlerin birçoğunun derdi de bu zaten. İstatistik biliyor gibi durmuyorlar. İstatistik paylaşıp duruyorlar ama dünyayı olasılıksal değil, deterministik çalışıyor sanıyorlar. Dünya “tipi zirve %10 içinde puanlananların ilişki başarısı, ortalama erkeklere göre %35 daha fazla” şeklinde çalışıyor, “tipi %10 içinde puanlananlar ilişkilerinde başarılıdır” şeklinde değil. Tip – para – statü, kadın erkek ilişkilerinde başarı şansını önemli ölçüde arttıran faktörler ama tek başlarına “yeterli” değiller.

Burada hem araştırmaların hem de internetin yarattığı, devasa bir yanlış bilgi var. Örneğin araştırmaların çoğunda, “nasıl biri ile ilişki isterdiniz?” diye soruluyor. İnsanlar da bu sorulara “1.85 boyu olsun”, “90-60-90 olsun”, “ayda 5000 Dolar geliri olsun”, “çok güzel yemek yapsın, hamarat olsun” gibi cevaplar veriyorlar. Fakat “nasıl biri ile ilişli isterdiniz?” sorusu, “nasıl biri ile ilişkidesiniz” ya da “nasıl insanlarla ilişkiniz oldu?” sorularından çok farklı bir soru.

Twitter’da, İncel “It is oveerrrrr” hesaplarında bu tür “nasıl biri ile beraber olmak isterdin” araştırmalarına çok vurgu yapılıyor ama bu araştırmalar problemli. İnsanlara sorduğunuz “ne istersin” sorusunun cevabı ile ne yapacakları birbirlerinden farklı şeyler. Aslına bakarsanız birçok durumda bu ikisinin birbirleri ile bağlantılı olmadığını gösteren araştırmalar var.

Yani kadınların ve erkeklerin “nasıl birisi ile ilişki isterdin?” sorusuna verdikleri cevaplar ile gerçekten ilişkiye girdikleri insanların özellikleri birbirlerinden önemli ölçüde farklılar. Bu gerçeğe rağmen sosyal medyada “1.85 olsun, 5000 Dolar kazansın, yoksa asla beraber olmam” yazılarının altına, bunu ciddiye alıp öfke ile “sen kimsin ki ne istiyorsun?” diye döşeyen bir sürü insan var ya da bunları ciddiye alıp “abi kadınlar çok ama çok fazla şey istiyor” diye dünyayı kendine dar eden çok erkek var.

Bu arada bir parantez açayım ve bazılarınızın aklına gelen şu itirazı cevaplayayım. “İyi de öylesini istiyorlar, alamadıklarından daha azı ile ilişkiye giriyorlar ve sonra da hep akıllarında o oluyor. Öylesini buldukları anda terk ederler.” İnsanlar öyle çalışmıyorlar arkadaşlar. İstedikleri ile gerçekte yaptıkları farklı ama gerçekte yaptığı ile mutlu insan sayısı çok daha fazla.

Uzun süredir sosyalleşme konusuna değiniyorum. Bu konuda sosyal hayatınızı geliştirin diye yazmıştım, en son Patreon’da Daha fazla sosyalleşmeniz için tavsiyeler yayını yaptım. Bu konuda en çok sorulan soru, nasıl sosyalleşeceğim, insanlarla nasıl konuşacağım?

İnsan ilişkilerinin belli bir doğal gelişimi var. Doğal gelişim dediğim, “şu insanla gidip arkadaş olacağım” diye yapamadığınız, kasıtlı olmayan, kendiliğinden gelişen bir tarafı var. Niyet bu işin bir parçası ama hem arkadaş grubu, hem de kız arkadaş bulmanın yolu, spesifik kişilerle arkadaş / sevgili olmak için bir şeyler yapmaktan ziyade, yeterince insanla etkileşime girip organik olarak gelişen ilişkileri bulmak.

Burada insanın oyunu önemli değil mi peki? Önemli ve oyunda belli bir niyet de var. Bir kızı beğenip ona yürüyorsunuz, “o piti piti karamela sepeti” diye seçip yürümüyorsunuz. Ama yürüdüğünüz insanla olmanız sizin niyetinize, planlarınıza bağlı değil yani şu kıza yürüyeceğim diyorsunuz ama (1) yürüyemiyebiliyorsunuz ve (2) yürüdüğünüzde çoğunlukla o spesifik insanla olmuyor.

Bu nedenle tipe – paraya – statüye ya da oyuna sahip olmanız kadar ve bunlardan daha önemlisi, yeni insanlarla / kadınlarla etkileşime sıklığınızı arttırmanız lazım. %100 yürüme amacında da olmayın, orada eğlenmeye, iyi vakit geçirmeye, yeni insanlarla etkileşime girmeye ve bazı şeylerin kendiliğinden olmasına da olanak sağlayın.

Bir sosyal ortama girdiğinizde “burada kız bulmalıyım”, “burada arkadaş yapmalıyım” baskısı ile hareket ederseniz, tedirgin olursunuz, rahat olamazsınız. Rahatlık, insanı çekici yapan şeylerin başında geldiği için iticileşirsiniz. Yapmanız gereken haftada 2-3 kere sosyal ortama çıkmak, spesifik bir ortamda spesifik bir insanla konuşmaya odaklanmaktan ziyade, her hafta 4-5 yeni insanla etkileşime girmeye odaklanın. Kırk yılda bir sosyalleşip her sosyalleşmenizde diken üstünde olmak, performans beklentisi ile tedirgin olmak yerine, önünüzde her hafta 3 sosyal etkinlik olacağını, bu ortamda olmazsa o ortamlardan birinde bir şeylerin olacağını düşünerek rahatlayın.

İnsanları en çok strese sokan ve iticileştiren şeylerden birisi, spesifik bir sonucu, gerçeklikten koparak nihai hale getirmek. Örneğin “bu toplantıda mutlaka biriyle tanışmalıyım” kafası sanki bu son toplantın ve bu toplantıdan biri ile tanışmazsan bittin gibi gerçekdışı bir nihai sonuç varsayıyor. “Bu buluşmada bu kızı tavlamalıyım” da aynı bilinçaltı varsayımına sahip. Oysa gerçekçi düşünmeniz lazım. “Bu toplantıdan biriyle tanışmazsam bile bundan sonrakilerde biriyle tanışırım” ya da “bu buluşmadan bir iş çıkmazsa bundan sonrakilerden birinde çıkar” demeniz lazım. Gerçekçi olan bu. Sizi rahatlatacak ve daha çekici yapacak zihin yapısı da bu.

Eğer sosyal etkileşim konusunda kötüyseniz ve bu konuda iyi olmak istiyorsanız, sosyal etkileşimde iyi olmanın pratik gerektirdiğini bilmeniz lazım. Espri yeteneği, sosyal ortamda rahatlık, iletişim kabiliyeti, vs. %80 pratiğe bağlı. İnsanlarla ne kadar çok ve sık etkileşime girerseniz, bu işte o kadar iyi olursunuz.

“İnsanlarla nasıl sosyalleşeceğimi bilmiyorum, ne yapmalıyım?”

İnsanlarla nasıl sosyalleşmeniz gerektiğini bilmenize gerek yok. Sosyal kaygıya sahip, sosyal yetenekleri kullanılmadığı için körelmiş ya da hiç gelişmemiş insanların en büyük hatası da bu düşünce şekli. Sosyalleşmek için önce sosyalleşmeyi öğrenmeye ihtiyacınız yok zaten bu mümkün de değil. İhtiyacınız olan tek şey, sosyal beceriksizliğiniz yüzünden hissedeceğiniz negatif duygularla başa çıkabilmek! Başarmanız gereken tek şey bu.  Sosyal beceriksizliğiniz ortadan kalkana kadar yaşayacağınız negatif duygularla başa çıkabilecek güç. Gerisini beyniniz halleder zira insan beyni sosyalleşmeye programlı zaten. Çocuklara sosyalleşme matematik gibi derslerde öğretilmiyor. Çocuklar bir araya konuluyorlar ve sosyalleşmeyi kendiliklerinden öğreniyorlar.

Sosyalleşmeyi önceden okuyarak, bilgilenerek öğrenmeniz gerekmiyor ve böyle öğrenemezsiniz. Nasıl sosyalleşeceğinizi Mamut Abi’nin size söylemesi gerekmiyor ve söyleyemez. Sizin probleminiz sosyalleşmeyi bilmemek değil, sosyalleşmenin başında, sosyal güdüklüğünüz nedeniyle yaşayacağınız stresi kaldıramayıp erkenden pes etmek.

İlişkiler konusunda da bu geçerli. Kızlara nasıl yürüyeceğinizi, kızlara yürüye yürüye öğrenirsiniz. Önden bilgi alabilirsiniz ve bu da önemli ama asıl iş yürümek. Kadınlara yürümeyi bilmeyen erkeklerin temel problemi, yeterince yürüme yapmadan strese ve belirsizliğe dayanamayıp pes etmeleri.

Evet, stres toleransının bir parçası da belirsizliğe dayanabilmek. Çoğunuz beklemeye dayanamayıp mesajınıza hemen cevap vermeyen kıza ulaştığınızda, belirsizliğe dayanamadığınız için yeniliyorsunuz. İstiyor mu istemiyor mu belirsizliğine dayanamayıp “istemiyorsa bileyim daha iyi” diyerek kıza ulaşıyorsunuz. “İstemiyorsan söyle” demenizin ve bunun zayıflık olmasının nedeni de bu.

Stres ve belirsizlik toleransınızı arttırmanın yolu da pratik ama bence insanın niyetinin gerçekten etkili olduğu yerlerden birisi de burası. Sosyalleşirken ya da kadınlara yürürken, negatif duygulara dayanmak için elinizden gelenin en iyisini yapmaya niyet edin. Bu konuda kendinizi zorlayın. İnadınız bu konuda olsun. Yüksek değerli erkek olmadan önce düşük değerli erkek olmayı bırakın derken bahsettiğim şey bu. Strese ve belirsizliğe dayanacak duygusal güç, tip – para – statü üçlüsünden çok daha önemli.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz. Youtube, Spotify ve Patreon kanallarımızı da takip etmeyi unutmayın.

Erkeklerin duygusal destek ve onay için kadınlara bel bağlamaları

Geçenlerde yorumlarda şöyle bir şey okudum:

“O benim hem sevgilimdi hem de en yakın arkadaşımdı. Yalnız kaldım, bir başıma. Onu takip etmiyorum ama eminim ki hayatını yaşıyordur, ben ise dibine kadar yalnızlık yaşıyorum.”

Tam bu sırada Dr.K’dan “Erkeklerin kazanmaları gereken en önemli duygusal zeka yetenekleri” bölümünü Erkek Adam Patreon‘da yayına hazırlıyordum. Yıllardır bu sitede ve dışarıda şahit olduğum bir durumu özetlemiş:

Günümüzde erkeklerin mücadele ettiği en büyük problemlerden biri, erkeklerin ana duygusal destek kaynaklarının, genellikle romantik ilişki yaşadıkları kadınlar olması … Erkekler bir kadından ayrılsalar ya da terk edilseler bile, duygusal desteğe ihtiyaçları olduğunda, ayrıldıkları kadından başka gidebilecekleri bir yer bilmiyorlar.

Erkekler duygusal destek için diğer erkeklerle nasıl konuşacaklarını bilmediklerinden, hem kendileri hem de kadınlar için büyük bir problem yaratıyorlar zira duygusal destek için kadınları kullanmaya başlıyorlar. Ayrılık sonrasında erkeklerde intihar riskinin 4 kat yüksek olması şaşırtıcı değil zira erkekler ayrılık ile sadece kız arkadaş ya da eş kaybetmiyorlar aynı zamanda duygusal desteklerini de kaybediyorlar. Her şeyi bir anda darmadağın oluyor. Bu nedenle erkeklerin, kadınlar dışında sosyal bağlantılar geliştirmeleri çok önemli.

Bir kadınla beraberken ya da yalnızken, duygusal, sosyal ve hatta manevi ihtiyaçlarınızı sağlayabileceğiniz birden fazla kaynak, bir sosyal yaşantınızın olması lazım. Birçok erkek gerçekten de bu tür destek ağından yoksun yaşıyor ve tüm bu ihtiyaçlarını romantik ilişkisinden gidermeye çalışıyor. Bunu yaparken de, kadına bel bağlamaya başlıyor ve kadının sırtına, taşıyamayacağı bir yük bindiriyor. Yetişkin bir kadın, yetişkin bir erkeğe annelik yapmak istemeyeceği için de genellikle terk ediliyor ya da bu bağımlılığından dolayı berbat bir ilişkiyi bile terk edemiyor.

Uzun süreli ilişki yaşayanlar bilirler, partneriniz ile gerçekten arkadaş gibi birçok şeyi de beraber yapıp paylaşıyorsunuz. Ama tam da yukarıda bahsettiğim nedenden ötürü, partneriniz sizin en yakın arkadaşınız değil. Romantik bir ilişkide ya da evlilikte, kadın erkeğe bel bağlamak isterken erkeğin kendisine bel bağlamaya muhtaç olduğunu gördüğünde, kendini güvende hissedemiyor. Aynı zamanda bu bariz bir zayıflık olduğu için, erkekten soğumaya da başlıyor.

Günümüzde erkeklerin duygusal destek için kadınlara bel bağladığı doğru ama bence problem bundan da büyük. Buraya gelen birçok erkek, efendi erkek. Efendi erkek, psikolojideki kaygılı bağlanma stiline denk gelen bir durum. Ve kaygılı bağlanan erkeklerin ya da kadınların en büyük problemlerinden birisi, başkalarından destek değil daha çok onay (validation) aramaları. Bu şekilde onay aradıkları asıl kişi de, romantik partnerleri, eski romantik partnerleri ya da hiç ulaşamadıkları ama takıntı yaptıkları bir kadın oluyor.

Sağlıklı bağlanan bir erkek dışardan destek arayabiliyor ama onayı genellikle kendi içinden alıyor. Kaygılı bağlanan bir erkek ise onayı dışardan, birçok durumda spesifik bir kişiden, şu anki ya da geçmişteki sevgilisinden almaya çalışıyor. Bu nedenle de sevgili onu sevdiği sürece az çok güvende hissederken, bu sevgi bittiğinde tamamen güvensizliğe, kaygıya boğuluyor.

Sanırım duygusal destek ve onay için bir kadına bel bağlamak bir arada şu şekilde bir sonuç ortaya çıkıyor:

Mahmut abi biraz içimi dökecem canım yanıyor. Ben 18 yaşında bir üniversite öğrencisiyim. Üniversitede 2. kız arkadaşım oldu. ondan aylarca hoşlandım ve oda benden aylarca hoşlanmış. Çıkmaya başladık ancak ben ilişki içinde krizleri yönetemedim ve tecrübesizliğimle kızı soğuttum. Şimdi onun gibi birisi beni sevemeyecek ve çok iyi bir kızı kaybettiğim için asla unutamayacağımı düşünüyorum. 2 ay geçmesine rağmen aklıma geliyor abi.

Burada genç arkadaş “onu unutamıyorum”, “canım yanıyor” dese anlayacağım ama gerçekten empati kurmayı zorlaştıran bir şey söylüyor: “onun gibi birisi beni sevemeyecek ve çok iyi bir kızı kaybettiğim için asla unutamayacağımı düşünüyorum“. Bu sözleri birçok erkeğin papağan gibi söylediğini duyduğum için burada bir beyin yıkama, bir popüler kültür dolması da olduğunu düşünüyorum. Psikoloji ise sanırım bir kadını onay kaynağı yapmak.

Bu sözlere empati duyamama sebebim, sıfır alçak gönüllülük içermeleri. Sen 18 yaşındasın. Hiçbir şey bilmiyorsun. Daha 6 sene önce 12 yaşında bir çocuktun. Ama nedense dünyayı çözmeyi bırak geleceği tahmin edebilecek gibi zırvalıyorsun: “Onun gibi birisi beni sevmeyecek.” “Onu asla unutamayacağım”. Kimse geleceği tahmin edemez, senin gibi 18 yaşında ve hemen hiçbir hayat tecrübesi olmayan biri hiç tahmin edemez.

Ama burada daha önceden bahsettiğim onay bağımlılığı da var. Özdeğeri düşük, özdeğerini dışardan almaya çalışan erkekler, spesifik bir kadını özdeğer kaynakları yapıyorlar. O kadın kendilerini seviyor ve onaylıyorken görece rahatlar ama bu sevgi ve onay ortadan kalktı mı, onaylanmalarının tek yolunu, bu spesifik insanın onayını kazanmak olarak görüyorlar.

Özdeğeri yüksek, içten gelen biri, kendisini istemeyen kişiden soğuyup, kendisini isteyen birini, kendisi ile ödüllendirmek isterken, özdeğeri düşük erkek, kendisini istemeyen birini daha çok istemeye başlıyor. Takıntılı derecede merkeze aldığı bu sıradan kadın, bir anda “onun gibisini bulamazsam” mertebesine çıkıyor. Saplantılı aşkın psikolojisi: Kaygılı bağlanma stili yazısında da belirttiğim gibi:

“Kaygılı bağlanma stiline sahip birisi reddedildiğinde, beyni otomatik olarak kişinin çocukluğuna döner. Geçmişin bırakılıp gidilme korkusu, yalnızlığı, ihmal edilmişliği yeniden ortaya çıkar. Beyin reddeden kişiyi ve bu kişiyi elde etmek için yapılabilecek şeyleri düşünmekten başka bir şey yapamaz hale gelir. Beyin sanki bunu, çocukken hiçbir zaman “kazanılamamış” olan sevgiyi kazanmak için “son bir şans” olarak algılamaya başlar.”

Burada böyle bir durum var mı bilmiyorum, 18 yaşında bir çocuğun 5-6 ay sonra kendisinin bile güleceği çocukça saçmalamaları da olabilir ama günümüzde bu tür sağlıksız bağlanma stillerinin %50’lere dayandığını düşünürsek, problemin böyle bir şey olma ihtimali yüksek.

Bir erkeğin destek ve onay için kadınlara ya da spesifik bir kadına bağlı olmasının çözümü, kadınların ya da spesifik bir kadının onayının peşinde koşup bu onayı kazanmasından geçmiyor tabii ki. Aslına bakarsanız çözümün kadınlarla alakası bile yok. Çözümün kadınlarla alakasının olmaması iyi zira böyle bir durumdaysanoz, kadınların insiyatifinde, insafında değilsiniz. Çözüm zor ama sizin elinizde.

Bu iki arkadaşın en hızlı şekilde yapmaları gereken şey, ilk adım, tabii ki onay ve destek kaynakları olan kadını tamamen hayatlarından çıkarmaları yani iletişimi kes kuralı uygulamaları. Ama bu yeterli değil.

İkinci adım olarak, sosyal ve duygusal desteğin önemli bir kısmını sosyal hayatlarından, onayın önemli bir kısmını kendi içlerinden ve sosyal hayatlarından almayı öğrenmeliler. Bu konuda en dipte olan adamların, genellikle izole yaşayan insanlar olduklarını görüyorum. En geç de onlar iyileşiyorlar. Aynı zamanda yine bu insanlar sıklıkla beni arıyorlar ve sosyalleşmeleri konusundaki her önerimin neden kendileri için geçerli olmadığını refleks hızıyla öne sürüyorlar. Bu kişilere “seninle 10 saat konuşsak ve 1000 tane öneri yapsam, hepsinin neden olmayacağı konusunda “mantıklı” bir neden öne süreceksin ve bunu sanki daha önceden ezberlemiş gibi çok hızlı bir şekilde yapacaksın” diyorum ve bunun farkına varmalarını sağlıyorum. Zira bu yaptıkları, refleksif ve refleksif şeyler genelde kendini korumayla alakalıdır. İzole birinin sosyal hayata açılması acılı bir süreç olduğundan, zihinleri onları bu acıdan korumaya çalışıyor ama bunu yaparken de onları daha büyük bir acıya gömüyor.

Üçüncüsü, yoğun duygusal durumdan çıkmak için terapi ya da kendi kendine yapılabilecek duygusal basıncı azaltıcı aktiviteler ile (yürüyüşler, günlük tutmak, sosyal aktivite, yakın erkek arkadaşları ile konuşma, hayatlarına odaklanma, vs.)  duygusal yükü azaltmalılar. Zira dikkat edin bu iki arkadaş da psikolojide splitting (siyah – beyaz düşünce, ikili ya da “ya hep – ya hiç” düşünme şekli) diye bir şey var. Kişinin hiçbir gri görmeden, genellikle sürekli olarak siyah düşünmesi.

“Asla birini bulamam (it is over)” (ODTU’de okusan da, rasyonelim ayağına manifesto döşesen de tipik splitting. %100 duygusal düşünme, refleks olarak dakikada 5000 “rasyonel” “kanıt” üretse de %0 rasyonalite, %0 beyin korteksi)

“Bir daha asla böyle sevilmeyeceğim” (Bir daha asla böyle sevilmeyeceğim dediği de toplasan birkaç aylık ergen hoşlanması bu arada)

“Asla unutamayacağım.”

“Beni onun gibi seveni ASLA bulamayacağım.”

Bunlar yüksek duygu yükü nedeniyle, duygusal düşünmekten kaynaklanıyor.

Bu aşağıdaki Daha İyi Bir Yaşam İçin – 201 kitabından:

“Siyah – beyaz düşünme şekli amigdalada (limbik sistemde yer alan, kişinin korku, kaygı, öfke ve endişe gibi duygu alanlarını yöneten beyindeki bir bölge) ve hipokampusda (yaşanılan anıların olaylarla ilişkilendirilmesinde ve kişinin yön bulma duyusunu kontrol etmede de önemli bir rol oynayan beynin hafıza merkezi) duygusal aktiviteye işaret eder. Bu da, duygusal olarak yüklendiğiniz ve mantıklı düşünemediğiniz anlamına gelir yani duygusal düşündüğünüz anlamına gelir.”

Çok fazla oranda siyah – beyaz dili kullanan insanlar duygusal düşünürlerdir. Mantıklı konuştuklarını, acı gerçekleri söylediklerini düşünürler ama gerçekten mantıklı düşünemezler. Çünkü gerçek dünya nüanslarla doludur ve çok az şey siyah – beyazdır. Siyah – beyaz düşünce gerçeklikten kopuktur.

Siyah – beyaz düşünen insanlara meydan okuduğunuzda, itiraz ettiğinizde, karşıt görüş bildirdiğinizde, aşırı derecede duygusal tepkiler verirler. Sözlerinde mantık kullanırlar ama mantığın arkasında büyük bir duygusal yük vardır. Bu duygusal yükü boşaltmanız gerekiyor.”

Duygusal yükünüzü azalttığınızda, travmanızı aşmaya başladığınızda, bu ikili düşünme de ortadan kalkıyor. Ama bundan önce siz “ASLA”, “HİÇBİR ZAMAN”, “HEPSİ”, “İSTİSNASI YOK” diye düşündüğünüzde, ne kadar zor olursa olsun kendinize “nereden biliyorsun, sen müneccim misin?” diye sorun ve yine ne kadar zor olursa olsun, karşıt argümanı yazın. Kendinizle çatışmayın, bunu sadece sinsice nifak tohumu ekecek şekilde yapın. Zaman içinde her ikili düşüncenizde bunu yapmaya başlarsanız, bu tür düşünceler azalmaya da başlar. Ama asıl yapmanız gereken, bu tür düşüncelerin yakıtı olan duygusal yükü atmanız.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Youtube yayını aşağıda. Patreon üyelerimiz için daha fazla yayın da yapıyoruz.