Başkası için terk eden sevgilinin geri dönmesi

Bu podcast yayınında, bir izleyicimizin 5 yıllık ilişkisinin, eski kız arkadaşının başka bir erkek için terk etmesi ile başlayan bitiş hikayesini konuştuk. Başkası için terk eden, aldatarak terk eden, daldan dala atlayan eski sevgili neden geri alınmamalı üzerine bir hikaye. Aslında ilişki de toksik ilişki ama bu bölümde o kısmı çok konuşamadık. Bunun yanında 5 seneden sonra sudan çıkmış balığa dönen bir genç erkeğin, üniversite ortamında kızlara nasıl yürüyebileceğini de konuştuk.

Bu duruma düşmemek için tabii bizim siteyi okumanızı, yayınları izlemenizi ve uzun süreli ilişkiler rehberine bakmanızı tavsiye ederim.

Yayının Youtube videosu aşağıda. Youtube’da izlerseniz, kanalımızın fazla sayıda insana ulaşması için beğenirseniz videoyu beğenmeyi, kanalı izlemeye almayı ve çan işareti ile uyarıları açmayı unutmayın. Tabii daha da iyisi, bir sorunuz ve yorumunuz olursa video altına yorum bırakmayı unutmayın.

Bu içeriğe Spotify ve Odysee kanalımızdan da ulaşabilirsiniz.

Yara bandı ilişkiden eski sevgilisine dönen kadın

Hocam merhabalar sizi bulduğuma aşırı sevindim. Maalesef ki günümüz ilişkileri pek sağlıklı değil bunun sebebi de karakterli güzel insanların zor bulunması ve herkes “ben”odaklı ilişki devam etmeleri.

Ben daha bu girişten, senin kadını hayatının odağı yapma üzerine kurulu zayıflıklarına”ben karakterli ve güzel bir insanım da dünya kötü” kılıfı uydurduğunu seziyorum.

Benim hayatımda 2 tane sevgilim oldu. Biri çocukluk aşkıydı(onu unuttum). Diğeri ise geçen sene sevgili olduğum bir kızdı. Bu kızla hikayem geçen sene bugünlerde başlıyor aslında ve 9 ay süren bir ilişkimiz oldu( son aylar kopuşlar oldu.) Bu kızın 3 senelik ilişkisi varmış ve yazın ayrılıyor kendisi daha sonra başka birisiyle (arkadaş grubundan biriyle) rebound ilişki yapıyor(ben bunu ilişkiye başladıktan sonra öğrendim.)

Karakterli insan istiyorsan, karakterli insan seçeceksin. Şimdi Rebound ilişki sağlıksız bir ilişkidir ve genelde duygusal olarak zayıf, duyguları ile baş etmeyi öğrenmek yerine kolaya kaçıp geçici duygusal dayanaklar arayan insanlar girerler. Bu insanlar genelde duygusal olgunluktan uzaklardır. Bu olay, kızın sağlam ayak olmadığına dair bir işaret. Sen yine de bununla ilişkiye girdiysen, sonra “insanlar karaktersiz, çirkin azizim” demeyeceksin.

Bizim ilişkimizin ilk ayları onun sürekli bana zaman ver demesiyle geçti.

Yok o zamanlar ilişkinizin ilk ayları olmuyor, ilişki olmayan ve senin fazla peşinden koştuğun aylar oluyor. Günümüzde ilişkilerin kötü olmasının birinci sebebi maalesef şurada sergilediğin gibi bir tarafın çok zayıf bir şekilde ilişki yürütmesi. Bu özellikle daha güçlü olması gereken erkekse o ilişki hiç de sağlam olmuyor.

Daha sonra kendisi kademe kademe ilişkiyi üst seviyelere taşımaya başladı ve bu seviyeler uzun süreliydi bir anda kısa sürede seviye atlatmadı.

Sana karşı cinsel ve dürtüsel arzusunun düşük olduğuna işaret. Sen sabırla bekleyerek ulvi bir şey yaptığını sanıyorsun ama maalesef. Kızın duygusal bağı zayıf ben bu kadar az şeyi ne yapayım deyip bırakmalıydın. Yokluktan azla yetinirim moduna girmemeliydin.

Ayrıca kız azar azar başka alternatifleri bekleyip gelmedikçe sana yanaşmaya başlamış da olabilir. Gerçi senin üst seviye dediğin ne onu bilemedim zira ilişki falan yok ortada.

Ben bu ilişkide çok istekliydim ve o yıpranmıştı onu hem empati kurarak anlamaya çalışıyordum hem de heyecan olduğu için de bir an önce olsun istiyordum

Bir ilişkide diğerine daha çok ihtiyaç duyan taraf, ilişkide daha güçsüz taraftır. Sen bir erkek olarak çok güçsüz bir konumdan, neredeyse bir kadın gibi, yuvayı yapan dişi kuş olma rolüne soyunduğundan başından itici başlamışsın.

ama kendimi tutmuştum ve sabretmiştim.

Ona halk arasında sabretmek denmez, yedek lastik denir. Sen, sana çok ilgisi olmayan ve daha iyisini bekleyen, daha iyisi gelmedikçe sana yanaşan birinin kıt sevgisine, kırıntılara tamam diyen biri olmuşsun.

Yaz tatiline kadar her şey güzeldi sonra kendisi bir işe girdi onu bahane ederek benimle sadece benim yaşadığım ilçeye yakın yerde işi çıktığı zaman buluşurdu.

Sen sanki sonunda ilişkiye girmişsin gibi başladın ama yaz geldi hala yedek lastik olarak sıranı bekliyorsun sanırım. Kız seninle zoraki buluşuyor. Muhtemelen o buluşmalar da senin ısrarların sonucunda.

Çok fazla yazıştığı bir çocuk vardı çocukluk arkadaşım dediği ve onu benimle tanıştırmadı ben kendi imkanlarımla onu buldum. Bunu ondan duymak istemiştim. Ve o çocukla küstükleri zaman kıza 7 buket çiçek alması beni kıskandırmıştı ve bunu kıskanmam onun için bir sorundu.

Kızın yedek lastiği birden fazla Maşallah. Yalnız bir numaralı yedek lastik sanırım o. Sen eğer daha fazla yedek lastik yoksa 2 numarasın. Ya da kızın yörüngesindeki uydu erkek olduğunuz için SAT-1 o, SAT-2 (belki de SAT-3 ya da SAT-4) sensin.

“Her ilişkilerde olduğu gibi benim bu ilişkimde de vaatler vardı gelecek için tabii bunlar gereksiz yer kaplamasın diye hepsinden bahsetmem saçma olur. Siz de takdir edersiniz ki.” Ne ilişkisi yahu? Seninle arada bir buluşuyor, ne ilişkisi? Tabii yörüngede kal diye kırıntı atacak arada. Sen sanırım o kırıntılardan vaatler falan çıkardın 🙂

En sonuna gelecek olursam her kavgamızda veya tartışmamızda hep 3 senelik ilişkisindeki kötü şeyleri hatırlardı bana sürekli ben çok kötü şeyler yaşadım derdi. Hatta ayrılma yoluna bile girdik ama en son zamanda benim iyi birisi olduğumu ve seninle yeniden denemek istiyorum dedi.

Kız seni aktif olarak da yedekte tutuyor.

O günden sonra bir buluşma daha oldu …

Lütfetmiş matmazel.

ama onda da 3 senelik eski sevgilisi uzun bir yazı yazmış ve etkilendiğini söylemişti …

Senin “bana müsade, sorun sende değil bende” diyerek tüymen gereken yer burasıydı.  Eski sevgilisi hala hayatında, kafasında olan kişi ile ilişkiye girmeyin, girmeye çalışmayın. Nokta. Azıcık kendinize saygınız olsun yahu.

ben de kızmıştım haliye ama takmayacağını söylemişti ki ben kuşkulandım.

O adam ilk adımda kızı götürür sen de öyle kalırsın. Ha sonra o salakta da kalmaz muhtemelen ama kız ilk adımda gider.

1 hafta sonra da tekrardan bu olayı ona sorduğumda bana o gün o işi ben bitirdim demişti ve bana yazmayacak demişti güvenmiştim birazcık ama yine kuşku vardı.

Son buluşmamızda kendisinin garip davranışlarından dolayı güzelce bahsettiğim bir şeyden dolayı konuşmayı iletişimi kesti her yerden engelledi ama açık kapı bıraktığı yerler oldu ben yazarım diye. Bunu yaptıktan 3 gün sonra 3 senelik eski sevgilisini ekledi instagramına. Yani o kişiyi hayatına tekrardan geri aldı.

Bak şu işe? Hiç beklemediğimiz bir şey olmuş 😀

Benim burdaki problemim şu maalesef ki ben ona çok alışmıştım ama şuanda ayrılmamızdan 3 ay bir süre geçti.

Sen ayrılmamız, ilişkimiz dedikçe bana bir fenalık geliyor.

Unutuyorum derken rüyama giriyor bir anda ne yapacağımı şaşırıyorum.

Rüyana girme sebebini yazmıştık.

Ondan herhangi bir beklenti içerisinde değilim ki dönerse de tercih yaptığından dolayı Hayır! diyeceğim.

Oh be. Neyse ki senin kurtulma ihtimalin var ve yüksek. Onu nasıl geri alırım vs. diye sormuyorsun. Doğrusu bu.

Neler önerirsiniz? Teşekkürler.

Birincisi sana ulaşamasın. Hemen her yerden engelle ki sana ulaşıp manipülasyon yapmasın. Bu tür hatunlar o döndükleri adamla olmadığında yine yedek lastiklerini sıraya dizerler. O aptal sen olma.

İkincisi bu kadını hayatından tamamen at. Stalklama, engel açtı mı diye bakma.

Üçüncüsü maalesef aylarca kırıntılarla beslenen yedek lastikliğin seni düşürdüğü çukurdan çıkman yine aylar alacak. Yaptığının neden aptalca olduğunu, aslında güzel ve karakterli bir insan olmaktan değil yedek lastiklikten kaybettiğini anlaman ve bundan sonra bu duruma neden düşmeyeceğine kendini ikna etmen gerekiyor. Ama maalesef aylarca düşen, aylarca sürünerek çıkar, bir süre acı çekeceksin.

Bir de ilişkiler konusunda çok acemisin, şimdi reklamlar diyerek sitemizi okumanı ve kitap setimize de bakmanı tavsiye ederim.

Vaka çalışması – Sanal flört

Sanal ilişkiler konusunda daha önce yazmıştım ama o yazı daha çok uzun süreli olarak sanalda ilişki yürüten daha doğrusu ilişki yürüttüğünü sanan insanlarla ilgiliydi. Bundan daha çok rastladığım şeye sanal flört diyeceğim zira iki kişinin sanalda tanışması, uzun süre mesajlaşıp konuşması ve bu uzun sürenin sonunda da genellikle bir tarafın “biz ne yapıyoruz, bu bir yere gitmez ki” diyerek iletişimi kesmesi ile bitişi şeklinde oluyor. Eminim bu uyanışı önce yapan erkek de çoktur ama okuyucu kitlemizin çoğunun erkek olması nedeniyle bize genelde uyanamayan tarafın erkek olduğu hikayeler geliyor.

Bir örneği yorumlayacağım ama çoğu hikaye bunun neredeyse aynısı.

Abi sosyal medyada tanıştığım bir kızla 2 aydır flörtleşiyordum.

Flörtleşmek nedir yahu, flört ediyordum desen neyse de sanki telefon ekranında yalaşıyorsunuz gibi absürt bir kelime bu.

Bilmiyorum, bunun bir zararı var mı? Ben çok keyif alıyordum ama buluşma şansımız yoktu zaten. Aramızda çok büyük mesafe var. Fakat bana kadınlarla mesajlaşma ve flört etme konusunda tecrübe olacağını düşünerek devam ettim. Ayrıca hergün günaydın canım yazan, mesajlaşabildiğim bir kadının olması açıkçası beni duygusal olarak da daha rahat hissettiriyordu.

Şimdi böyle iki faydası var gibi görünüyor ve bir miktar da vardır. Yalnız, yeterince kadın ilgisi görmeyen ve/veya sosyal hayatı neredeyse bomboş bir erkek için sanal da olsa bir ilgi ve sevgi kaynağı edinmenin rahatlatıcı olacağı kesin. Ama bu rahatlama maalesef porno ve fazla mastürbasyon gibi bir rahatlama. Hemen her zaman gerçek hayatta sevgi ve ilgi kazanacağınız bir flört ya da ilişki bulmak için emek harcamamanız için bir bahaneye dönüşen ve zararı hızlıca yararının çok üstüne geçen bir rahatlama.

Tecrübe konusu da aynı. Mesajlaşma başta olmak üzere bir miktar tecrübe edineceğiniz gerçeğine rağmen yine aynı şekilde gerçek hayatta bir flört veya ilişki bulmanız gerekirken sanal flört için vakit ayırmak sizi edinmeniz gereken tecrübeden mahrum bırakır.

Bu konudaki fırsat maliyetini hafife almayın. Birkaç kişiyle aramda şuna benzer bir konuşma geçti:

Mahmut Abi : Küçük bir şehirde de değilsin, dışarı çıkıp gerçekten flört edecek birilerini bulsana.

Danışan: Abi ona hiç vaktim yok.

Mahmut Abi : Bu kızla günde kaç saat mesajlaşıyorsun?

Danışan : Rahat 3 saat abi.

Mahmut Abi : Ayda 90 saatini bu kızla sanal flörte ayırıyorsun ama dışarda gerçek flörte zamanın yok?!?

Danışan : ….

Mahmut Abi : Madem sanala meraklısın, günde üç saatini evde çöpçatan uygulamalarında harcasan en azından kendi şehrinde veya çok yakınında bir kızla eşleşip buluşurdun ki muhtemelen o kadar zaman ayırsan bir kızdan çok daha fazlası ile eşleşip buluşurdun.

Danışan : ….

Mahmut Abi : Orda mısın?

Danışan : (Buradayım abi error verdim, sistemi yeniden başlatmam lazım.)

Kızı oldukça etkilediğimi düşünüyorum zira sürekli olarak mesaj başlatıyor ve çok sıcak konuşuyordu.

Bir kadının sana sanal olarak duyduğu çekim adı üstünde sanaldır. Kağıttan kaledir, bir üflemede yıkılır. Kadın yokluktan sana düşebilir ama gerçek hayatta ya da daha yakında herhangi bir erkek ile karşılaşırsa, sana olan o sanal ilgi, senin sağlam sandığın sanal etkileme bir anda biter.

Fakat son birkaç haftadır soğumaya başladığını hissediyordum. Her şeyi kitabına uygun bir şekilde yaparak durumu yönetmeye çalıştım. Onun mesajlaşmalarına senin yazdığın gibi aralıklar koydum, kendimi geri çektim ama hiçbiri işe yaramadı.

O kadar uzun süre sanal kalmanın, pipisiz mesaj arkadaşına dönmenin dezavantajı, pipisiz mesaj arkadaşına dönmendir. Belki başlarda bu kadar uzun süre ve gerçek bir buluşma olmadan mesajlaşacağınız gerçeğini bilinçaltınız algılamaz ama gerçek 3-4 haftada veya bazen birkaç ayda bir tarafın kafasına dank edecektir. Aynı zamanda siz buluşmadan mesajlaştıkça, bir tarafın daha gerçek veya daha yakın biriyle karşılaşma ihtimali de artacaktır.

Bu nedenle soğuma çoğunlukla kaçınılmazdır. Buluşamamanın etkisi ile erkeğin pipisiz mesaj arkadaşı durumu onu kısa sürede arkadaş alanına atar. Aynı zamanda kadına yürüyen daha fazla olacağı için kadının başka biriyle tanışması ile erkek henüz uyanmadan, önce ikinci plana ve sonra çöpe atılabilir.

Sonra abi kız birden bire ortadan kayboldu. Daha birkaç hafta öncesine kadar sana sarılmak ve kollarında uyumak için neler vermezdim diye kıvranan kız, birdenbire tüm iletişimi kesti ve beni engelledi. Bir açıklama borcu olduğunu düşündüğüm için normal telefondan aradım ve email attım ama ona ulaşamadım.

Bu şekilde ghosting genelde 3 nedenden olur: 1) Kız başkasını bulur, onunla başlar ve senin mesajın o başka biri tarafından görülmesin diye engellenirsin. 2) Kızın zaten erkek arkadaşı veya kocası vardır ve seninle sanal ilgi beslemesi yapıyordur. Bu adamla arası nanedir ya da adam bir nedenden dolayı uzaktadır (askerlik gibi). Adam geldiğinde seninle ilgili her şeyi siler ve seni engeller. 3) Senin bildiğin veya bilmediğin bir eski erkek arkadaş vardır ve kız bu adamla yeniden bir araya gelir.

Başka nedenler de olabilir ama bunlar en sık rastlanan nedenler. Sen gerçeği bilemezsin ama zaten bilmenin de bir gereği yok. Sonuçta sanal kız, hayalet oldu ve senin de hemen şimdi aslında çoktan yapman gereken şeyi yapıp zaten olmayan kızı hayatından çıkarman lazım.

Bazen bu şekilde sanal flört edilen kadın “bizden olmayacak”, “böyle olmuyor” diye konuşarak da flörtü bitirebilir. Bu durumda da uyanın ve çoktan yapmanız gereken şeyi yapıp bu kadınla görüşmeyi bitirin. Bir daha da başlamayın.

Abi birden bu şekilde engellenmek ve yok sayılmak beni çok sarstı.

Sen zaten yoktun.

Bu kızı etkilediğimden emindim.

Sanal olarak etkiledin yani hayal dünyasında etkiledin. Bu da zaten çok zayıf bir etkileme.

Sorun şu ki sosyal hayatım neredeyse yok denecek kadar az ve yürüyecek kız da yok.

Sen de zaten bu sorunları düzeltmeye girişmemek için sanal uyuşturucuya sarmıştın. Sosyal hayatının sığlığı ve kızlara yürüyeme sorunlarını düzeltmeye girişmek, seni gerçekten rahatsız edici, hüsranlarla dolu bir yola sokacak ve o yola girmeyi göze alamadığın için sanal flört ve sonrası olsaydı sanal sevgili yoluna girdin. Ama bu kızla sanal sevgili olsaydınız bile, sosyal hayatını zenginleştirme ve gerçek hayatta kızlara yürüme ihtiyacından uzun süre kaçamayacaktın. Ama maalesef sen bu sorunlarını düzeltmekten geçici olarak kaçabildiğin sürece, bu sorunların büyüyor ve çözümü daha zor ve hüsran dolu bir hale geliyor. O nedenle ne kadar erken başlarsan o kadar iyi. Bugün bu fırsatla şimdi başlasan diyelim 6-8 ayda düzelteceğin şey, sanal sevgili ile bir sene mastürbasyon yaptıktan sonra başlasan belki 12-18 ayda düzelecek hale gelecekti.

Şimdi tabii şunu sorabilirsin: Ben bir yandan sanal flört ederken diğer yandan sosyal hayatımı düzeltmeyle uğraşsam. Bir yandan gerçekten kızlara yürüsem ve bu kızla sanal olarak konuşup iyi hissetsem yararlı olmaz mı?

Maalesef büyük oranda hayır, yararlı olmaz. Hatta zararlı olur. Zira gerçek kızlarla hüsran yaşadıkça, sanala daha fazla kaçarsın ve hüsranın hırsı ile gerçek hayatta daha fazla emek harcamak yerine sanal ilişkinin uyuşturucu etkisine kaçarsın. Böyle bir kaçış yolu bırakmaman çok daha iyi. Ayrıca sanala ayıracağın zamanı gerçek hayata ayırsan daha hızlı sonuç alırsın.

Bak kızlarla sanal tanışabilirsin ve hatta sana yakın bir şehirdeki kızlarla sanal tanışman bile ideal olmasa da %100 sanal flörtten çok daha iyidir. Ben dışarda da oynamanı tavsiye ederim ama dışarda oyun oynayamayacağın bir yerde yaşıyorsan bile sanal tanışmayı kullanabilirsin. Sanal tanıştıktan sonraki 2-3 hafta içinde buluşmaya başlayabilecekseniz, sanal tanışmanın bir zararı yok.

Sence neden birden ortadan kayboldu? Bana olan sevgisi nasıl birden bire bitebildi.

Yukarıda nedenlerini yazdım.

Bana bir akıl ver abi kafayı yiyeceğim.

Yukarıda yeterince akıl verdim sanırım. Sosyal hayatını renklendirme ve hayatında gerçek ilişkiye yer verme ödevinden kaçamazsın ve kaçmamalısın. Sanal flörtü, sanal ilişkiyi hemen hayatından at, acı çekeceksen çek ama bir daha asla yeniden başlama.

 

 

Vaka Çalışması – Sevgilim ilgisiz oldugumu söylüyor

“Sevgilim ilgisiz olduğumu söylüyor. Acaba ben mi ilgisizim yoksa bu işin içinde başka bir iş mi var?” sorusu ile çok karşılaşıyorum. Aşağıya spesifik bir tanesini biraz değiştirerek koyacağım (en çok rastladığım senaryo). Ama kısa cevap vermemiz gerekirse, eğer ilgisiz olduğunuzu düşünmüyorsanız muhtemelen işin içinde başka bir iş var.

Kız arkadaşımla 8 aydır sevgiliyiz. Son 3 aydır terfi ettim ve işlerim çok yoğun. Daha önce bu kadar yoğun değildim. Haliyle daha önceki gibi çok fazla ilgi gösteremiyorum. Eskiden gün içerisinde hem ona zaman ayırıp hem de işimi yapabiliyordum.

İşiniz hafif de olsa, işsiz de olsanız bu zaman ayırma kısmını fazla abartmayın. Kız arkadaşınıza günde toplam 1 bilemedin 1.5 saat ayırmanız yeterli. Bazı günler hiç görüşmeyebilirsiniz ve bazı günler de 3 saat konuşursunuz ama ortalamada 1 saat yeterli.

(Bu arada geçen bir arkadaşla konuşurken kız arkadaşımla herhangi bir sorun olmadan bazen 1-2 gün konuşmadığımızı veya iletişime geçmediğimizi söylediğimde çok şaşırmıştı. Sanırım hergün görüşmeniz gerekli gibi absürt bir inanç var. Hergün konuşuyorsanız buluşunca konuşacak ne buluyorsunuz, hergün konuşmaktan sıkılmıyor musunuz?)

Kız arkadaşımla sadece akşamları konuşabiliyorum ve mesaj atabiliyorum, güzelce günümüzü anlatıp konuşuyoruz vs. , gün içerisinde de ise tek tük mesaj atıyorum. Çalışırken konuşacak konu bile aklıma gelmiyor, yazasım gelmiyor, asla ona sevgimin az olup olmamasıyla alakası yok.

Normal, işin gücün arasında kız arkadaşınla az miktarda mesajlaşman ya da birçok gün hiç mesajlaşmaman normal.

Yani kız arkadaşıma gün içinde(gece ağırlıklı olarak) ortalama olarak istisnasız 3-4 saat(bu bile bence çok fazla) zaman ayırdığım halde, bana ilgisiz olduğumdan dert yanıyor, gün içinde 4-5 saat ona mesaj yazmadığımı ortadan kaybolduğumu söylüyor, onu eskisi gibi sevmediğimi sevgi sözcükleri vs kullanmadığımı söylüyor.

Evet 3-4 saat çok fazla. Buna rağmen ilgisizlikten dert yanıyorsa sorun ilgisiz olman değil. Ayrıca, balayı ayları bittiğinde eskisi gibi yoğun bir ilişki yaşamamanız da bir dereceye kadar normal. Muhtemelen ilk 5 ayda bundan da daha fazla zaman harcadın ve kendini kıza bir beta öder (zamanla ve ilgiyle öder) olarak alıştırdın. Şimdi ondan geri adım atman zor. Senin kız arkadaşına bazı günler hemen hiç görüşmeden en fazla 1.5 bilemedin 2 saat zaman ayırman lazım.

Bir de tabii günümüzde popüler kültür dolmalarını erkeklerden daha çok yiyen, ilgi kusmayı sevgi sanan, kendine güvensiz ve hak sanrılı kızlar var. Bu kızlar da popüler mavi hap kültürünü yiyen beta erkekler gibi kendi ilişkilerini baltalamaya, yüksek değerli partnerlerle uzun süre birlikte olamamaya programlı, mahkum kızlardır. Kala kala beta erkeklere kalırlar ve onlara da eziyet ederler. Yüksek değerli erkekler bunların arıza mızmızlanmalarını çok çekmez ve bu kızları bırakırlar.

Son olarak da eğer çok az buluşuyorsanız bu senin hatan. Yani haftada 2-3 kere buluşmanız lazım yoksa evet ilgisizlik.

Dediğim gibi sen mesaj ve aramada beta öder seviyesinde ilgi gösteriyorsun. Kız senden talep edince muhtemelen çizgilerimi çizersem ayrılırız korkusu ile kıza sınırlarını da gösteremediğin için kız daha da azıyor.

Tartışma çıkarmaya çalışıyor. Kendisi de sabahtan akşama kadar çalışıyor, üstelik benim de yorulduğumu gayet iyi biliyor. Normal hayatında sosyal medyada vs ilgi dilenen biri de değil, fakat benim ilgimi aşırı şekilde istiyor.

Önemli değil. Dediğim gibi popüler kültürden bunları öğrenen birçok kadın, erkek işte eşek gibi ödeyecek kafasında olabiliyor. Ya da özgüven veya özdeğer problemi nedeniyle çok ilgi görmezse yalnız kalacağım korkusuna kapılıyor. Fakat sorun şu ki bu zayıflık nedenli ihtiyaçları giderirseniz bu davranışlarınız ilkel kadın beyninin zayıf bulduğu erkeğe dönüşmenize neden olduğundan genelde daha fazla ilgi isteği ve sizden daha fazla soğuma ile karşılanır.

Ben zaten işyerinde posası çıkmış halde eve dönerken, bir de kız arkadaşımdan böyle şikayetler duymak beni acayip bunalttı.

Ama buna rağmen kız seni bunaltıp durmasının negatif sonuçlarını yaşıyor mu? Normalde beta öder kafada bir erkek olmasan bu kıza çoktan çizgini çekmiş, hala anlamıyorsa da bırakmış gitmiştin. Alt tarafı 8 aydır berabersiniz. Önce tatlılıkla çizgini çekersin, bir iki kere açıklarsın, anlamıyorsa bırakırsın. Sen ne yapıyorsun? Katlanıyorsun.

Bu tartışmadan sonra günlerdir eskisi gibi samimi davranmadığını hissediyorum.

Seni soğuklukla cezalandırıyor olabilir zira kadının soğuması kadın erkek ilişkilerinde zayıf bir erkeğin korkup boyun eğmesini sağlar. Bir yandan da kendini savunamadığın ve kavga ettiğin için iticileşmiş olabilirsin.

Bakın tekrar ediyorum. İlgisizseniz ayrı konu. Ama günde 3-4 saat iletişimde olduğun kız ilgisizlikten şikayet ediyor ve fazlasını vermiyorsunuz diye soğuyorsa, bu karakterde bir kadının kendi ilişkisini baltalamasına engel olamazsınız. İlgiyi arttırmazsınız soğur, arttırırsınız daha fazlasını talep eder ve/veya yine soğur. Beta erkekler de böyle, kendi ilişkilerini baltalamaya programlılar (özgüven ve özdeğer krizine girdikleri için) ve karşılarındaki kadın bu konuda pek bir şey yapamaz.

Bir insana bu kadar meşguliyetin yanında 3-4 saatimi ayırdığım halde neden böyle yapıyor?

Muhtemelen kızın gözünde bir beta ödersin. Erkek olarak eksikliğini eşek gibi ödeyerek kapayacaksın. Tabii bu kıza “senle mi uğraşacağım” diye yol vermek yerine bunalmaya devam etmen senin gerçekten beta öder olduğunu gösteriyor. Ekstra olarak da eksta olarak da kız muhtemelen erkeğin beta versiyonu yani sürekli ilgi görmezse yalnızlık korkusuna kapılıyor.

Beni hayatının merkezine koymuyorsun ben seni koyuyorum, çalıştığım halde sana vakit ayırabiliyorum, sen gün içinde yoksun sadece geceleri benimle konuşuyorsun, ben senin objen miyim vs diyip duygu sömürüsü yapıyor.

Dediğim gibi bu kızların kendi ilişkilerini sabote etmesine engel olamazsın ve kızı kibarca “sorun sende değil bende güzelim yapamadık” deyip terk etmen gerekebilir.

Bu ilgiyi vermezsem kız arkadaşımın bu ilgiyi başka yerde aramaya başlayacağından çekiniyorum.

(Buraya kadar arkadaşa beta öder dememi haksız buluyorsanız haklısınız ama bakın bu cümle bu adama bu şekilde hitap etmemi haklı çıkarıyor.)

İşte bu yüzden sen düşük değerli beta öder bir erkeksin ve kendi ilginin değerini bilmek yerine kızın ilgisine aşırı değer verip korku içinde yaşadığın sürece de böyle eziyete mahkumsun. “Seninle mi uğraşacağım git kimi bunaltacaksan bunalt bana bulaşma” kafasında bir erkek senden daha çok rağbet görüyor ve daha az ilgi vererek ilişki yürütüyor, bunu biliyor musun? Sen kızın ilgisini kaybederim korkusu ile ilgi verdikçe ve bunaldıkça daha değersizleşiyorsun ve daha da fazla ödemen talep ediliyor. Sen tonla ilgi vermeye çalışınca ne olacağını söyleyeyim: muhtemelen tüm o ilginin beş kuruş değeri olmadığını düşünerek başka yerde ilgi aramaya başlayacak yani korktuğun, korktuğun şey başına gelmesin diye yaptığın şeyler sayesinde başına gelecek.

Çevremdeki erkek arkadaşlarımın da sevgilisinden bu konuda çektiğini biliyorum. Bu problemler hakkında ne düşünüyorsun Mahmut Abi

Evli ya da uzun süreli ilişki içinde birçok erkek senin gibi. Özellikle belli bir eğitim seviyesindeki erkeklerin çoğunun bu durumda olduğunu düşünmeye başladım. Kendi ilgisinin değerini zerre bilmeyen ve karşısındaki kadını kaybedebileceği değerli bir şey olarak görürken kendisinde bir değer görmeyen beta erkek modunda. Bütün bu site zaten sizi bu sefil varoluştan kurtarmak için var.

bazı kadınlar neden böyle ?

Canını sıkacağım ama çoğunlukla kadınlar senin gibi erkeklere böyleler. İlgisinin değerini bilen, kırmızı çizgilerini “kız gider yalnız kalırım” korkusuna kapılmadan çeken erkeklere böyle değilller.

Fakat burada tabii şu da var: Özdeğer ve özgüven problemi olan erkekler sadece ve sadece özgüven ve özdeğer problemi olan kadınları çekebiliyorlar. Bu bir. Bir de bazı kızlar çizgilerini çekebilen erkeklere bile öyleler ama bil bakalım o erkekleri en fazla kaç ay bu şekilde bunaltabiliyorlar? Ya da o erkekler bu bunaltıcı, düşük değerli kızlarla ilgili “ben beta öder olmazsam gider başkasını bulur” korkusu duyuyorlar mı?

Ayrıca bu tür kızlarla nasıl başa çıkılacağı hakkında bir yazı gelse süper olabilir.

Bir kere günde 3-4 saat zaman ayıracak duruma gelmezsin, elini verip kolunu kaptırmışsın. Sonra gayet mantıklı olan sınırlarını çizer ve 1-2 kere anlatırsın. Eğer ilişki materyali bir kızsa bir süre mırın kırın eder sonra sana uyar. Eğer değilse ya da sen artık onun gözünde geri dönüşsüz beta ödersen arıza çıkarmaya devam eder. Bu durumda kızı terk edersin. Belki de o seni terk eder. Sen de böyle bir kadından (ya arıza ya da senin betalığından arıza olmuş) kurtulursun.

Bu kızlarla böyle baş edersin. Senin gibi terk eder başkasından ilgi alır korkusu ile kuzu kuzu ödeyen erkekler şanslılarsa sırf bu zayıflıklarından terk edilirler. Şanssızlarsa evlenip acı çeker dururlar.

Son olarak da arkadaşlar, ilişkilerde maskülen erkek – feminen kadını çeker ama onun harici özelliklerde aynı kutuplar biribirini çeker. Yani siz ne kadar maskülen bir erkek adamsanız, bu tür kızlarla o kadar az muhatap olursunuz ya da birçok kadın (hepsi değil) kendini feminen olacak şekilde ayarlar. Ne kadar çok özgüven ve özdeğer sahip bir erkekseniz, o kadar çok özgüven ve özdeğere sahip kadınları çekersiniz. O kadınlar genelde bu arızaları çıkarmazlar.

Ayrıca bakınız ilgi yönetimi, uzun süreli ilişkilerde iletişim sanatı ve uzun süreli ilişkiler rehberi.

Türk kızlarının %90’ı ruh hastası mı?

Ekşi sözlükte biri, Türk kızlarının %90’ının ruh hastası olması başlığına “tabii ki ruh hastaları bunlar” diye kendi deneyimini yazmış, bir inceleyelim dedim.

Önce tamamen bir okuyun ve bakalım bu adamın asıl derdini görebilecek misiniz?

biri nişanlılık olmak üzere son 5 sevgilimde de illallah etmiştim artık. dünya bile değil, evren bunların etrafında dönüyor resmen. hiçbir konuda hiçbirini tatmin edemiyorum. mutlu olmuyorlar. ne yaparsanız yapın her an ilgi bekleyen, kendinizle 10 dk zaman geçirseniz “benle ilgilenmiyosun” zorbalığına başlayan, istekleri hiçbir zaman bitmeyen bir topluluk bunlar.

bir uğraş ya da hayata dair merak ettikleri, dert edindikleri bir şey yok. bir hobileri yok. müzik zevkleri yok. spor, sanat, genel kültür ne bileyim sikindirik siyaset falan bile “ıyghh öff püff” şeyler bunlar için. statü denen şeyi follower sayısıyla eşdeğer görürler. örneğin bir tanesiyle bile açıp cosmos belgeseli izleyemedim, biriyle bile hayata dair ya da özel niş alanlara dair bir sohbetim olmadı. daha doğrusu olamadı. çünkü çok denedim. bu arada bu arkadaşlar bildiğin yüksek fakültelerden mezunlar ve çalışan insanlar. ama birinden bile bir konuda etkilenmedim. beni açacak, merak ettirecek, hayret ettirecek hiçbir anım olmadı.

damızlık adam gibiydim. kamış istediklerinde hazır bir şekilde görevimi yapmam gerekir. ben 2 saat atıyorum satranç oynadığımda oooo “beni unuttun yine”. araban varsa o haftasonu hanfendiyi istediği yere götürceksin. bak senin istediğin de değil. araban var olum sonuçta. hatta sen hastasın köpek gibi evde yatıyosun, hanfendi yazıyor paydosa doğru “alcak mısın beni çıkışta aşkooo”. sen hastaysan banane amk servise mi bindirceksin beni yaa ıyghh.

nişan yapıp evimi açtığım insan her gün beni birinden kıskanıyodu. her allahın günü. ayrılık ultimatomları veriyodu. evli çoçuklu insanlara yürümedigimin hesabını verirken buluyodum kendimi. bi süre sonra ben de ruh hastası oldum tabi. iş yerinden ayrılan bir arkadaşın fotoğraf karesinde olduğum icin birilerine yürümekle suçlanıyodum. ve ben bu psikopatlara her seye ragmen saygılı davranıyordum. bildiğin açıklama falan yapıyodum.

o kadar çok ruh hastası tanıdım ki artık bu genellemeyi yapacak seviyeye geldim. türk kızı %90 ı ilgi budalası, bencil, hayata dair hiçbir merakı, ilgisi ya da dert edindiği bir uğraşı olmayan boş bir topluluktur. nokta

Şimdi de sazı ben elime alayım.

biri nişanlılık olmak üzere son 5 sevgilimde de illallah etmiştim artık.

Bir, iki kadında aynı şeyi yaşasan,  bunlar ruh hastası dersin. 5 kadında da aynısını yaşayınca “acaba bütün bu ilişkilerin ortak paydasında – bende – bir yanlış var mı” diye düşünmen lazım. “Kadınlar bana niye böyle davranıyor, benden neden sürekli ödemem, itaat etmem, alttan almam bekleniyor?” dersin. Arkadaş kendisini bir kez bile suçlamış mı? Hayır. Bu şekilde de tabii ki egosunu sıvazlayıp duruyor ama bu tür kaybeden narsizmi maalesef %90 kendisine zararlı.

Bu adam kendi arızaları nedeniyle, normal kızlar tarafından sürekli reddedilip, sadece ruh hastası kızlarla birlikte olabiliyor olabilir. Bu tür bir “tüm kadınlar / erkekler şöyle böyle” ağlamasında çoğu zaman durum bu. Örneğin “tüm erkekler sikip atan, aldatan götlerdir” diye ağlayan kadın size saçma geliyor zira muhtemelen kendinizi ve birçok erkeği biliyorsunuz ve bu tür erkeklerin azınlıkta olduğunu da biliyorsunuz. Ama bu kız için gerçeklik bu. Neden? Zira normal erkekler onun için görünmez (itici, heyecan verici değil) ve sürekli bu tip adamları buluyor. Sonra da tabii onun için “tüm erkekler” kötü, göt, piç. Burada da aynı durum olabilir. Sen mazoşistsen, seni sadece sadistler çekici bulur ve sonra da tüm kadınları sadist sanarsın mesela. Oysa gerçekte sorun, senin normal kadınlar tarafından tercih edilmemendir.

Örneğin ben burada çok görüyorum. Kız arkadaşım çok kıskanç, sürekli bir şey istiyor, kavga çıkarıyor, vs. diyen adamlarla biraz konuşunca şu çok bariz. Adam kendine güvenmeyen, öz değer yoksunu biri ve kendine hep böyle kızları çekiyor. Sonra da tüm kızlar bu şekilde kendine güvensiz, drama sanıyor.

Fakat burada başka bir mekanizmanın olma ihtimali daha yüksek. Kadınlar omurgasız, kendi çizgilerini savunamayan, bu çizgiler ihlal edildiğinde çekip gidemeyecek kadar muhtaç ve korkak erkeklere çok acımasız davranırlar. Aynı kadın böyle bir erkeğe arkadaşın yazdığı gibi eziyet ederken, omurgalı, eğer çizgilerini fazla ihlal ederse elinden kaçırabileceğini bildiği bir erkeğe feminen, sevgi dolu ve gayet iyi davranabilir.

Bu arkadaşın temel probleminin omurgasızlık olabileceğini nereden anlıyoruz? Şu iki örneği verelim:

“araban varsa o haftasonu hanfendiyi istediği yere götürceksin. bak senin istediğin de değil. araban var olum sonuçta. hatta sen hastasın köpek gibi evde yatıyosun, hanfendi yazıyor paydosa doğru “alcak mısın beni çıkışta aşkooo”. sen hastaysan banane amk servise mi bindirceksin beni yaa ıyghh.”

ve ben bu psikopatlara her seye ragmen saygılı davranıyordum

Sen, kadın seni şoför olarak kullanmak istediğinde, gıkını çıkarmadan itaat ediyorsun, hasta olsan bile. Ya da belki gıkın çıkıyor ama ben senin şoförün değilim diye yerini bildirecek cesaretin olmadığı için, kıza yerini bildiremiyorsun.

Dikkat edin, kız ağzıma sıçsa da korkumdan (kızı kaybederim, yalnız kalırım, kimse beni sevmez korkusu muhtemelen) gıkımı çıkaramıyorum demek, kırılgan narsist egosunun kaldırabileceği bir gerçek değil. Bunun yerine “ve ben bu psikopatlara her seye ragmen saygılı davranıyordum” diyor. Buna da muhtemelen inanıyor. Ben “zayıfım”, “muhtaç davranıyorum” demek yerine, “büyüklük bende kalıyor”, “ben yine de çok efendiyim” diye zayıflığına güzelleme düzüyor.

Arkadaşlar, kadınlar bu noktaya birgünde gelmezler. Bu sitede defalarca belirttiğimiz gibi, bir kadın sizin erkek adam mı yoksa bir sünepe mi olduğunuzu size bakarak tam olarak göremez. Arada sizin sünepe iseniz ona göre davranacağınız küçük testler yaparlar. Bu testler başında çok küçüktür ama siz muhtaçlık, kaybederim ve beni kimse sevmez korkularının esiri bir erkekseniz, bu testlere hafif bir omurga bile gösteremeyebilirsiniz. Bu durumda da kadın acaba ne kadar sünepesiniz diye testlerin şiddetini arttırır ve bir de bakarsınız hasta yatağınızdan kalkıp ona şoförlük yapmıyorsunuz diye size telefonda bağırıp çağırdığı bir noktaya gelmişsiniz.

o kadar çok ruh hastası tanıdım ki artık bu genellemeyi yapacak seviyeye geldim. türk kızı %90 ı ilgi budalası, bencil, hayata dair hiçbir merakı, ilgisi ya da dert edindiği bir uğraşı olmayan boş bir topluluktur. nokta

Sen de bu kadın çöplüğünün kıymetini bilmediği bir pırlantasın değil mi? Yersen. Maalesef kendi yiyordur. Muhtemelen bunu okusa direkt savunmaya geçer. Şişkin ama aşırı kırılgan egosu bu gerçekleri kaldıramaz. Ama sorun şu ki, egomu koruyacağım diye ilişki hayatını cehenneme çeviren, üstelik düzeltme olanağı kendi elinde olan hatalarını düzeltemiyor. Bunun yerine sorunu kadınlara atıyor ve egosunu rahatlatıyor ama bu sefer de sorunu çözmesi mümkün değil. Zira “tüm Türk kadınları ruh hastası” ve bu konuda yapabileceği ne var ki?

Bakın beraber olduğunuz kadın gerçekten ruh hastası olabilir. Ama durum buysa sizin bu kadını bırakmanız lazım. Fakat şimdi bu çocuğu düşünün. Kız arkadaşı gerçekten ruh hastası olsa bile nasıl bıraksın? Zira ona göre ruh hastası olmayan bir kız yok ki?

Oysa azıcık alçak gönüllü olsa, 5 kızda da aynı şeyi yaşadım o zaman bendeki problem ne olabilir diye kafa yorsa, kendi zayıflıklarını bulup giderse, hem böyle kızları kendine çekmeyi bırakacak, hem daha nitelikli kızları kendine çekecek hem de omurgasızlığı yüzünden normal kızları bile ruh hastası canavarlara çevirmeyecek! Evet, yeterince uzun süre böyle omurgasız davranırsanız, en iyi kızı bile çıldırtabilirsiniz. Gerçi normalin üstünde niteliğe sahip kızlar sizi ilk aylarda terk edeceği için, onlarla tecrübeniz çok olmayabilir.

Bu arada, iyi çocuk sendromu olan adamlar normal kadınları iterken, narsist kadınları kendilerine çekerler. Bu konuda iyi çocuklar narsist kadınları kendilerine çekerler yazımıza da bakabilirsiniz.

Bu konu, Modern iyi kocalar ve erkeğe psikolojik şiddet uygulayan kadınlar cehennemi podcastında da işlenmişti.

Sorularınız varsa site yorumlarında sorabilirsiniz ya da bana özel olarak ulaşabilirsiniz. İlişkiler konusundaki ilişkiler setimizi de tavsiye ederim.

Önceliğin kadının değil, kendi misyonun olmalı

III. Önceliğin kadının değil, kendi misyonun olmalı

Esas oğlanın kendisini tamamlayan kadına ilanı aşk ettiği tüm o romantik klişeleri unutun. Bunun her fırsatta aksini iddia etmelerine rağmen kadınlar bir erkeğin “her şeyi” ya da varlığının merkezi olmayı istemezler. Tam tersine değerli bir erkeğin hayat amacına destek olmayı arzularlar, o erkeğin amacını gerçekleştirmesine yardım eden dişil güç olmak ve o erkeğin gösterdiği yolu takip etmek isterler. Bir kadının bütünlüğüne saygı gösterin ve ona “benim her şeyimsin” diye yalan söylemeyin. O sizin “her şeyiniz” değil, ve eğer öyle ise, yakında öyle olmayacak merak etmeyin.

Amcığın 16 Buyruğu yazısından.

Bu da Ekşi itiraftan (silerse diye buraya aktarıyorum):

benim bir evliliğim vardı; aslında dünya tatlısı bir kadının birlikteliğimizin uzun bir döneminde beni gerçekten çok sevdiği, gözümün içine aşkla baktığı tutku dolu bir şeydi. nasıl bu kadar şanslı olabildiğime inanamazdım.

birbirimizin bedeninde yaşardık biz. sabaha kadar hiç ayrılmadan sarılarak uyuyan insanlardık. aslında hep kolum ağrır ve uyuşurdu ama ben çekmezdim hiç, çekmek aklıma bile gelmezdi. keyif alırdım bundan. televizyon izlerken bile neredeyse benim üstümde yatardı mesela, bana sarılmadan film izlemeyi reddederdi. tek başına yatağa gitmezdi hiç, hatta ne zaman uykum yok desem gerekirse kavga çıkarır bir şekilde beni o yatağa getirirdi, uyuyamazdı bensiz. uyumadan önce kafa kafaya verirdik, benim verdiğim nefesi o alırdı, onun verdiği nefesi ben alırdım. birbirimizin nefesi olurduk.

benim bir evliliğim vardı; sabahları işe hep geç kalırdık. tüm gece sarılıp uyuduktan sonra çıkamazdık yataktan bir türlü, öyle tatlı gelirdi ki ayrılamazdık. sonra işe geç kalacağız diye panikler kavga etmeye başlardık. ben kavgadan dolayı gergin görünürdüm ama içten içe hep gülümserdim bu yüzden, fark etmezdi. panikti zaten hep, hemen heyecanlanır ve acele edeceğim diye daha fazla vakit kaybederdi.

benim bir evliliğim vardı; eşim olmadan bir şey yaptığımda veya bir yere gittiğimde eksik hissederdim. o yanımda olmadığında geri kalan her şey eksik kalırdı, tat vermezdi. mutlu olabilmenin ön şartıydı benim için; dünyanın en eğlenceli şeyi bile onsuz yetersiz kalırdı. tamamlayıcı parçam, diğer yarımdı benim.

benim bir evliliğim vardı; öyle güvenirdim ki ona. ne sevgisi ne de sadakati için o uzun yıllar boyunca bir an bile şüphelenmedim. o da bilirdi beni, gözümüz arkada kalmazdı hiç. zaten benim için dünyanın en güzel kadınıydı, fiziksel kusurları o kadar tatlı gelirdi ki bana, kepçe kulaklarına aşıktım mesela anlamazdı.

benim bir evliliğim vardı; sorumluluk paylaşabildiğimizde birlikte bir şeyler yapmaktan çok zevk alırdık. kavgalı olmadığımız zamanlarda mutfağa birlikte girer harikalar yaratırdık mesela. temizlik konusunda çok kavga ederdik ama; beğenemezdi bir türlü.

benim bir evliliğim vardı; şu hayattaki en büyük zevkim onun neşeli olduğunu görmekti. “ceylan gibi sektiğinde..” derdim ona, işte o zaman dünyalar benim oluyor. o neşeli olduğunda yaşadığımı hissederdim, onun neşesi kadar mutlu edemedi hiçbir şey beni tüm hayatım boyunca.

benim bir evliliğim vardı; babamı kaybettiğimde limanım olmuştu benim eşim. bu kadar zaman geçti, hala sadece onun yanında ağlayabildim mesela. artık babam için ağlayamıyorum tek başıma.. “büyük adam” olmak zorunda hissetmediğim tek yerdi onun kolları. benimle birlikte ağladığında hafiflerdi acım. güvenirdim ona.

bunlar sadece bir kısmı, daha binlerce güzel şey anlatabilirim. biz bir zamanlar birbirimizi gerçekten çok sevdik. iki değil, bir kişiydik. birbirimizin nefesiydik.

ama benim evliliğim yukarıdakiler gibi mükemmel şeylerden ibaret değildi. bir zaman sonra çok kötülük ettik birbirimize. kavga ettiğimizde çok kırdık birbirimizi, utanılacak şeyler yaptık ve söyledik. egolarımız ve intikamlarımız önüne geçti sevgimizin. en sonunda kötülüğün sevgiden bile güçlü olduğunu öğrendik. güzel şeyler önemsizleşti, elimizde kin kaldı sadece. faturalar kesmeye başladık birbirimize.

en temiz duygularla seven, gerçekten birbirine aşık iki insandık bir zamanlar ve ne yapıp edip bunu mahvetmeyi başardık. artık sebepler, gerekçeler ve bahaneler önemli değil. acı gerçek şu ki; her şeye rağmen kaybettik. artık “eş” değiliz, birbirimize nefes değiliz, yabancılaşmaya başladık. sonunda anladım ki artık beni sevmekten vazgeçmiş. canı sağ olsun; insan isteyerek aşık olmuyor ki isteyerek bundan vazgeçsin, kimsenin elinde değil.

itiraf kısmı ise şu; ben öyle sevmişim ve öyle güvenmişim ki onun beni sevmekten vazgeçtiği, nefeslerimizin birbirimize ait olmadığı bir senaryoyu aklımın ucuna bile getirmemişim hayatım boyunca. şu anda hiç tecrübe etmediğim, daha önce aklımdan hiç geçmeyen bir şeyi yaşıyorum. çocukluğumuzdan beri, insanın aşık olabileceği ilk yaşından beri seviyorduk biz birbirimizi, var mı ötesi?

ama işte sonunda anladım ki öyle veya böyle, şu veya bu sebeple; uzun uzun anlattığım bu kadın artık bana ait değil. benim bildiğim, özlediğim ve sevdiğim kadın; şu anda aynı isimle tek başına nefes alabilen kadınla aynı kişi değil. benim eşim, bana ait olan nefesim ölmüş.

boşanmaya karar verdiğimizde değil; boşanmamızın onun için üzücü değil bilakis heyecan verici bir şey olduğunu hissettiğimde anladım. benim düşündüğümden çok daha önce benden vazgeçtiğini, son zamanlarımızda birlikteyken bile aslında benden ayrılmış olduğunu, gözünün artık bana değil dışarıya baktığını, beni nefesi olarak değil de sadece aşılması gereken bir engel olarak gördüğünü, kendini başka insanların yanında hayal ettiğini ve yeni insanlar, yeni heyecanlar için heveslendiğini görünce anladım.

kabullendim, bitti.

Masalların ardından ağıt yakmak

İnstagram’da ya da Twitter’da çok karşılaşılan ve muhtemelen öfke yemi olan kısa bir hikaye var:

“Yeni evliyken Ankara’ya gitmiştik. İnce mont almış kışın, tüm uyarılarıma rağmen. Montumu vermiştim sonra. Boşanırken seni hiç sevmedim dedi. Gerek yok yani. “

Bunu benimle paylaşıp duruyorlardı, en son bir takipçi şöyle yazarak paylaşmış:

Artık ilişki düşünmek bile midemi bulandırıyor. Herhangi bir kızla flörtleşsem cok fazla iyi gitsek bile ileriyi düşünemiyorum. Bu durumdan nasıl çıkılır.

Bu sitenin Youtube kanalında en son Joker ve Nevzat ile yaptığımız söyleşide de söylemiştim. Bizim siteye gelip soru soran çocukların %90’ının derdi, sorunları kadınlaşarak çözemeyeceklerini anladıkları zaman çözülür. Sadece ilişkiler konusunda değil.

Bu arkadaş da burada tamamen kadın gibi düşünüyor. Kadın gibi ileriyi düşüneceğine, erkek gibi hatunu beraberliğin tadını çıkarıp, ilişki bitince de özgür kaldığını düşünse, böyle pembe hayalli genç kız dertlerinden muzdarip olmaz.

Sizin ileriyi düşünmeniz gerekmiyor. Erkek bıraksan, ilişkiye bağlamasan yuvadan uçacak modda olur.  Gözünüzün dışarda olmasından, dışarda kaçamaklardan falan bahsetmiyorum. Ama kadın bir şekilde ilişkiye bağlayıp durmazsa, yavaş yavaş uçup gidecek moddadır.

Arkadaş ben bunu yazınca şunu söyledi:

Öyle yapıyorum zaten de genelde hatunu yatağa attıktan sonra soğuyorum.

Ben yatağa attıktan sonra soğuyun demiyorum. İlişki gittiği yere kadar tadını çıkar, bittiğinde “ne güzel özgürüm” diye yoluna bak. Sen yatağa attığında soğumuyorsun. Daha fazla kapılırsam yapışırım, ayrılırsak yırtılırım korkusu ile kovulmadan istifa ediyorsun. Bunun bir dengesi var. Benim dediğimin bas – soğu – geç ile alakası yok.

Kadın gibi sevmeyin, erkek gibi sevin diyorum. Erkek gibi sevmeyi beceremem o zaman sevmeyim gibi saçma sapan bir stratejiden uzak durun. Hayattan zevk alamazsınız. Çok gençken özellikle de kadın onayı bağımlısı iseniz, dildo vatandaş olmak size bir şey başarıyormuş hissi verebilir ama o şekilde hayattan ve ilişkilerden alabileceğiniz zevkin çok azını alabiliyorsunuz.

Yukarıdaki mont hikayesine bakıp ilişkilere değmez demeniz için masal dünyasında yaşıyor olmalısınız. İlişkiler başlarlar, gelişirler ve biterler. Her şey doğar, yaşar ve ölür. Ne demiş dilenci kıyafetleri içindeki prens:  “Ey keşişler, size söylüyorum: Hayatınızdaki her şey değişir. Hiçbiri sonsuza kadar yaşamaz. Kendi kurtuluşunuz için çok çalışın.”

Hayatı olduğu gibi kabul etmeniz lazım. Ne olduğundan iyi, ne de olduğundan kötü. Yoksa acı çekersiniz. Evet ilişkiler biterler. Gerçi bu arkadaşın derdi ilişkinin bitmesinden ziyade, kadının seni hiç sevmedim ki demesi. Kadınlar tarihi yeniden yazarlar.  Bugün seni sevmiyorsa, hiç sevmemiştir. Yarın seni yeniden sever aslında hep sevmiş ama sonradan anlamıştır. Bunu çok acımasız bulabilirsiniz (o zaman sevdiğimiz insanların ölmesi, ölümcül hastalıklar, savaşlar, vs. karşısında ne yapacaksınız bilemem) ama bu böyle. Kadınların doğasından kaynaklanıyor ve siz istediğiniz kadar ağlayın, türün devamlılığında bunun bir işlevi var. Sizden ayrılan kadının sizin aşkınızla mecnun olup zaten görece kısa olan doğurganlık döneminin önemli bir kısmını boş geçmesi insan türü için kötü, sizi hemen tamamen hiç olmamışsınız gibi unutup hemen bir başkasına gidebilmesi tür için iyi. Bu kadar basit.

Kadından ayrıldınız mı,  Hollywood masalları ile var olduğunu sandığınız ağlak ihtiyaçlarınızı bir kenara atarsak, onun sizi geçmişte hiç sevmediğini düşünmesinin veya sizi büyük aşkla sevdiğini düşünerek yaşayıp gitmesinin sizin için hiçbir önemi yok.

Kadınlar tarihi yeniden yazarlar. Bugün sevmiyorsa hiç sevmedim der. Yarın bırakır gidersin yeniden hoşlanır, hep sevmişim der. Rollo’nun dediği gibi bunları bilmeniz “kadınların kafanızdaki aptal masallara uymamasına öfkelenerek kadınlara düşman olmanızı” engellemek ama tabii zamanında Rollo, uzun süre boyunca da ben, bu masalların ne kadar derine işlediğini hafife almışız. Ben buna benzer şeyleri ilk öğrendiğim dönemde forumlarda (2003-5) genel hava “tabii ya, budur abi. Bunu yanlış bilip anlıyor muşuz. Demek ki gerçekte olan buymuş, o zaman doğrusunu öğrenelim” havası hakimdi. Bugün ise dehşet verici bir “masallar çok güzel, onlar gerçek olsun istiyorum, pis karılar onları gerçek oldurun” ağıdı var.

Burada anlattığımız erkek adam tipi, gerçeği olduğu gibi kabul edebilecek yetişkin bir erkektir. Her şey, ilişkiler de dahil, doğar, yaşar ve ölürler. Siz, kız, çocuklarınız, torunlarınız, vs.  Masallardaki gibi sonsuza dek olmazsa olmaz diye ağlamayın. Masalların ardından ağlamayın. Masallar kısa süreli pozitif duygu patlamaları ve uzun süreli depresyonlarla dolu bir hayata çıkarlar. Gerçekliği olduğu gibi kabul etmek, sizi patlamalardan uzak olsa da daha istikrarlı olarak pozitif duygu içinde tutar.

Bill Burr – Meriçler ve kızgın karıları / kız arkadaşları

Bill Burr’dan, karılarından korkan sünepe erkekler ile ilgili harika bir skeç.

Metni:
Karımla iyi geçinmeye çalışıyorum … işleri alttan almaya.

İlişkimde götlüğü azaltmaya …

Pilot ateşini tamamen söndürmüyorum tabii. İçimde biraz savaş bırakıyorum … O kılıbık erkek olmayacağım … Oracıkta durup “sanırım tatilde kurabiye yapıyoruz” diyen. Şu düşük omuzlu eleman …

“O … o şeyleri yapıyor işte benim de onların üstüne toz şeker serpmem gerekiyor.”
“O kadar lezzetli olduklarını bile düşünmüyorum”

Hayır, ben bazen kuyruğumu dik tutuyorum … bazen görmezden geliyorum. Ayarlamanız gerek … biliyorsunuz.

Geçen gece kavga ettik, bana çok kızdı ve “biliyor musun, gidip aşağıda (koltukta) uyuyabilirsin”.

İnanamıyorum. Hayatım boyunca duyduğum en küstah şeylerden biri.

İnanabiliyor musunuz, bir yetişkin, diğer bir yetişkine nerede uyuyacağını söylüyor.

“biliyor musun, gidip aşağıda (koltukta) uyuyabilirsin”

Ne yani ayağa kalkıp Linus (Linus van Pelt) gibi battaniyeyi kapıp “TAMAM

“AŞAĞIDA NEREDE BU ARADA. BURASI AŞAĞIDA MI ORASI AŞAĞIDA MI?”

“NEREDE YATAYIM?”

“Kafayı mı yedin, aşağıda falan uyumuyorum.”

“Nerede uyuyacaksın peki!” … “Nerede olacak ya, her gece uyuduğum yerde.”

“Yatağın senin olmayan siktiğim tarafında istersem.”

“Ne yapacaksın! Ben senden daha iriyim.”

“Çarşafa yapışacağım gel beni at … Gıdıklamak yok … Eeghhh”

“Bana nerede uyuyacağımı söyleme (kadın) … nerede istersem orada uyurum”.

Hatun “sen bana nerde uyuyacağımıs söyleyemezsin”. “İNSANLARA NEREDE UYUYACAKLARINI SÖYLEYEN BEN DEĞİLİM”

Bildiğin ilişki kavgalarından biri idi. Gecenin ikisi … İkiniz de yarı çıplaksınız. Hatun sütyensiz, sizin taşaklardan biri bokserdan sarkıyor …

“BUNU SÖYLEMEM LAZIM … KENDİMİ AŞAĞILANMIŞ HİSSEDİYORUM!”

Evet gerçek ötesi. Beni öldüren de dışarda öyle erkekler var. Bu boku gerçekten dinliyorlar.

Evet adama dersin “hey Simon nasılsın?” …

“Biliyorsun … son birkaç gündür kanepede uyumak zordu … ne demek istediğimi biliyorsun değil mi?”

Hayır! Bilmiyorum.

Anlamıyorum.

Kendini o duruma nasıl soktun?

Neden korkuyorsun ki?

Hayır dersen ne yapacak ki?

Seni boğarcasına mutfak masasına mı yapıştıracak?

Tamam anlıyorum eğer UFC, MMA bokunu yapan bir kadınla birlikte iseniz …

hatun nerde yat diyorsa orda yatacaksın tabii .. mecburen …

Size gelecek siz de .. TAMAM … TAMAM …

Böyle vurarak … Daha kötüsü sizi boğup bayıltır …

11 dakika sonra koltukta ayılırsınız böyle …

Ceketinizi kanepenin arkasından alıp “bunu yapmasından nefret ediyorum”

“Yani, adil değil bu”

“Hiç normal bir insan gibi tartışamıyoruz”.

Burda birine konuşacağım … gerçekten kapenede uyuyan birine. Bu birinci korku.

At pencereden dışarı. Hatun sizi fiziksel olarak ezemez.

Bu gitti, diğer korku ne? Hatun seksi kesecek?

Siktir et. Etkisiz hale getir.

En boş tehdit.

Önünde yap … “KATIL BANA …”

Bu tehditi hiç anlayamadım.

Sanki biri buzdolabının etrafına zincir sarıyor ama

cebinizde zaten bir sandeviç var. Doğru değil mi?

Hiç bitmeyen bir sandeviç.

İncilsel birşey sanki İsa ekmek dağıtıyor .. ya da her neyse.

Yani son olarak yapabileceği şey ne? Ne yapacak? Trip atacak?

Bununla başa çıkamayacak mısınız yani? TV’nin yanından size bakmadan geçecek?

Mutfakta sadece kendine birşeyler hazırlayacak? Kimin umrunda.

“Hayır benim karım yapar .. ben ben sadece orda otururum …

“Ah yine geliyor, TV’nin yanından geçiyor”

“Hatun cidden çok kızgın olmalı”

Hatun beni bir kere bile vurup yere sermedi! Hiçbir kere!

Efendi Beyin gündüz düşleri

Oyun – Kadınlarla Tanışma kitabından alınmıştır.

Kadın erkek ilişkilerinde başarısız erkeklerin sıklıkla yaptığı ve ne kadar önemli olduğunu anlayamadıkları hatalardan biri, bir kadınla tanıştıktan ve o kadının kendisine karşı olumlu tepkiler vermesinden sonra, o kadınla bir daha buluşuncaya kadar, o kadınla ilgili gündüz düşlerine dalmalarıdır. Gerçi birçok erkek, bunu yapmak için kadınla tanışmaya bile ihtiyaç duymaz. Uzaktan bakışmak da yeter.  Erkek, kadınla sarıldığını, seviştiğini, pastane köşelerinde muhallebi yediklerini, Çamlıca sırtlarında birbirlerine doğru kollarını açarak koşup sarıldıklarını, gelecekteki çocuklarını, vs. hayal etmeye başlar.

Bunu yapan erkek, bu kadına durduğu yerde büyük bir duygusal yatırım yapar. Kadın kafasında bir tahta oturur ve kendisi de ona ister istemez aşağıdan bakmaya başlar. Sonunda kadınla buluştuğunda ise, çiftleşme dansı yapacak bir kadın ve bir erkek yerine, bir “tanrıça” ve onu ıslak gündüz düşleri ile idealize etmiş zavallı bir ölümlü insanoğlu vardır.

Bir kadını kafanızda göklere çıkarırsanız, size tepeden bakmak zorunda kalır.

Gündüz düşlerine dalmanız, sizin kadınlarla başarınıza büyük köstek olur. Bu, kadınla ilgili hareketlerinizin, şiddetli duygularınızın eline geçmesine neden olur ve sizin kadın karşısında kaygılı, korkak ve zayıf davranmanızı sağlar. Kafanızda gündüz düşleri ile idealize ettiğiniz kadının veya sanal “ilişkinizin” önünde çok fazla nazik davranmaya çalışırsınız ve bu nadide çiçeği kaçırmamak için yapacağınız bu aşırı temkinli hareketler, aranızda gelişebilecek tüm pozitif cinsel gerilimi katleder.

Şunu asla unutmayın: Kadınlar özgüvenli, güçlü, pozitif cinsel gerilimden ve kendileri ile gerektiğinde aynı fikirde olmamaktan çekinmeyen, elde etmek için emek harcamaları gerektiğini bildikleri erkekleri çekici bulurlar. Karşılarında aşırı nazik davranan, yanlış bir şey yapmaktan ve söylemekten çekinen, hiçbir şey yapmasalar bile kadın için ölüp biten erkekleri ise zayıf yani itici bulurlar. Bu kadınların suçu değil! Zira böyle erkekler gerçekten zayıf ve iticidirler. Düşünün bir: Pencereden dışarı bakıp hoşlandığı kızla ilgili hayaller kuran erkek deyince aklınıza James Bond mu geliyor yoksa herhangi bir Hollywood romantik komedi şapşalı mı?

Oyun ile yürüdüğünüz kadınlar hakkında gündüz düşleri kurma dürtüsüne karşı koyun. Zaten başlangıçta acemilik nedeniyle birçok şeyi yanlış yapacaksınız ama en azından kendi başınıza iken, kendi kendinizi zayıflatmayın.

Tahmin edebileceğiniz gibi, gündüz düşleri, içine kapanık insanların başvurduğu bir başa çıkma mekanizması. İçine kapanık insanlar, bilinçli olmasa bile gerçek dünyadan ve imajlarının sarsılmasından korkarlar. Bu nedenle de gerçek dünyada sosyal ve romantik ilişkilerin risklerini (reddedilmek) göze almaktansa, gündüz düşlerine dalarlar. Ya da gerçek dünyada bekledikleri olumsuz sonuçlarla (hoşlandıkları kişi tarafından reddedilmek) karşılaşma ihtimalini, gerçekliğe paralel bir gündüz düşü aleminde başarı ile dengelemeye çalışırlar. Fakat gündüz düşlerinin tam olarak da gerçek dünyada başarısızlık getirmesi, bu insanları daha da fazla gündüz düşü görmeye iter.

Gerçek dünyada yaşayabileceğiniz sonuçlardan korkarak girdiğiniz gündüz düşü aleminden çıkmak ve bu aleme girmemek için, gerçek dünya korkularınızın üstüne gitmeli, gündüz düşüne harcayacağınız zamanı gerçek dünyada harcamaya çalışmalısınız. Örneğin yüzünüze gülen ilk kadın ile ilgili gündüz düşlerine dalacağınıza, tabak çevirebilirsiniz.

Ama tabii ki, kadının sizinle ilgili gündüz düşleri görmesi, sizin yararınıza olacaktır. Onun düşüncelerini kontrol edemezseniz bile, onun sizinle ilgili gündüz düşleri görmesini teşvik edebilirsiniz. Bunun için, her şeyinizi direkt ortaya dökmek yerine biraz gizemli olmanız gerekir. Örneğin, bu konudaki en sağlam davranışlardan biri, her sorduğu soruya dümdüz cevap vermemektir. Bunu abartmayın ama. Hiçbir sorusuna dümdüz cevap vermezseniz, güvenilmez, sulu ve ergen görünürsünüz.

Dümdüz cevap vermemeye birkaç örnek vereyim:

  • “Ne içmeyi sevdiğimi sana beraber içtiğimiz gün göstereceğim.”
  • “Sence mesleğim ne? Bende ne tipi var?”
  • “Sence yaşım kaç? … 35 mi dedin? İyi rakammış, oldukça genç bir yaş. Tamam sen beni 35 bil.”

Kendinizle ilgili herşeyi ele vermemeniz, kadının hayal gücünü etkileyecektir. Bu da onun sizinle ilgili gündüz düşü kurmasına neden olabilir.

Partner (Sevgili) ile Tartışma | İlgi Yönetimi | Dırdır Eden Kadın (video)

Merhaba millet, Ben Mr. Deer. Kadınlar genel olarak dırdır eder, söylenir. Bu o kadar bilindik bir şey ki mizahta bile kullanılır. Kadınların söylediklerini direk ciddiye almak ve duygusal tepki vermenin hatalı bir davranış olduğundan daha önce çok kez bahsettik. Aslında kadınları duymazdan gelmeyi bir çok insan biliyor ama çoğu insan saygısızlık ve küçük görme karşısında ne yapmaları gerektiğini bilmiyorlar. Bilmedikleri diğer bir şeyde ilgi yönetimi, olaydan sonra ilgiyi azaltmak. Başımdan geçenlerle birlikte bunlardan bahsettiğim bir video hazırladım. Bir önceki postumda ilişki içerisindeki olmadığımız kadınlarla tartışma konusunu ela almıştım. onun içinde; link

 

Blog içi İlgili yazılar:  İlgi Yönetimi İlgi Yönetimi 2 | Solipsizm, Duygu Ve Tartışmalar