Porno : Maskülinitenizi öldüren bir zehir

Bugün Family Alpha Hunter Drew, Stephen C. Storey’in bir tweetini paylaşmış :

Yani diyor ki :

“Benim gibi birçok erkek 10 – 12 yaşından beridir porno izleyip mastürbasyon yapıyor. İlk porno izlediğimde 5 yaşında idim. Benden daha büyük olan kuzenimle idim ve izlediğim şeyi hala çok net hatırlıyorum. Bu olay hiç yaşanmamalıydı.”

Storey’in burada bahsettiği çok yeni bir olay. 35 yaş üstü erkekler için mesela, bu pek söz konusu değildi. Bizim ulaşabildiğimiz tek materyal, içinde çıplak kadınların poz verdiği dergilerdi. Her ne kadar 90ların başında Star TV gibi yerlerde Playboy Late Night Show’lar başlasa da, evde tek televizyon olduğundan çoğu erkek bunları izleyemezdi.

Bugünkü çocuklar gibi güzel kadınları başka erkekler tarafından ağır sikilişini izleyip mastürbasyon yapılmazdı. Mastürbasyon, kendini o kadını sikerken kafanda canlandırarak yapılırdı. Bence aradaki fark çok büyük.

Hunter Drew bunu kendi tweetinde çok güzel yakalamış :

Hunter Drew diyor ki :

“Porno, maskülinitenin geliştirilmesi ve muhafaza edilmesi açısından zehirli bir şey.

Bu kelimenin tam anlamı ile boynuzlanmak.

Beynini, senin çekici bulduğun bir kadını başka bir erkeğin sikmesini izlemekten zevk almaya programlıyorsun.”

Porno’nun, özellikle de bugünkü hızlı internet üzerinden akan pornonun en bilinen zararı, beyni sürekli olarak değişik kadınları izleyerek boşalmaya iterek, zamanla beynin sadece kadınların sürekli değişmesi ile zevk almaya alıştırılması. Bu durumda gerçek seksten zevk alamaz duruma gelinebiliyor ve genç yaşta iktidarsızlığın artmasının en büyük sebeplerinden biri de muhtemelen budur.

Porno'ya hayır
Porno’ya hayır

Ama yukarıda bahsettiğim zararını da es geçmemek lazım. Bugünün 35 yaş üstü erkekleri mastürbasyon yapmıyor değillerdi. Ama elde bir dergide ya da kafada bir canlandırmada olan kadını düşünerek, o kadını siktiğini düşünerek mastürbasyon yapılırdı. Şahsen 20 yaşıma kadar izlediğim ve başkasının bir kadını siktiği videoları tek tek sayarım zira o kadar azdır. Ama bugünkü gençlere ekrandan çıplak ve güzel kadın yağmakla kalmıyor, aslında düşünürsen absürt gelecek bir şekilde başkasının / başkalarının bu kadınları sikmesini izleyerek mastürbasyon yapıyorlar. Bu açıdan bakınca bundan beta tek şey herhalde gerçekten beğendiğin kızı birinin yatakta yediğini izlerken, yatak kenarında mastürbasyon yapmaktır.

Pornoyu bu açıdan düşünün ve izlemenin sizi ne kadar aşağıladığının farkına varın. Porno filmindeki olay olurken kendinizi köşedeki sandalyede mastürbasyon yapan ezik olarak kafanızda canlandırın. Pornoyu hayatınızdan 100% atın. Burada yorumlarda tartıştık, biz mastürbasyona karşı o kadar sıkı değiliz ama porno hayatınızdan bir daha geri gelmemek üzere çıkmalı.

Ayrıca Pornoyu bırakmanın çok kolay yolu kitabına da bakabilirsiniz.

Kağıttan kaplan

Bir okur genç erkeklerin kırmızı hapla ilgili en çok yaptığı hatayı şöyle özetlemiş :

Mahmut Abi,

Senin, hayatınızda ipleri elinize almadan, önünüzde aşmanız gereken çok daha ciddi meseleler varken karı, kız toplarına çok girmemeyi tavsiye ettiğini biliyorum gençlere.

Misal, adamın ösym sınavı var, ya da hayatında tam sorumluluklarını eline alamamış, bağımlılıklarından tam anlamıyla kurtulamamış, disiplin kazanmamış vs. gidiyor burada okuduğu ilişki dinamikleri hakkında yazılarla, maskülin, alfa olmak ile ilgili şeylerle hemen “ava” çıkıyor. Eee oğlum senin hayatın akıp gidiyor boşuna, bi hedefin yok, ziyandasın… sitede okudukların arasında bunu mu anladın bir tek?

Ben red pilli ve bu siteyi, skeptico nun sitesini bazı genç arkadaşlara tavsiye ediyorum çevremde. fakat kadın erkek ilişkilerinin gerçek yüzünü görüp, sonra bunu bir kenara/cebine koyup, asıl yapmaları gereken hayatta güç kazanmak, iyi bir yerlere gelmek, sorumluluk almak olması gerekirken, gidiyorlar kız peşinde koşuyorlar güçlü bir karakter ve hayat inşa etmeye girişmeden.

Bu konuda bir yazı yazmanı ve bunu “14 – 18 yaş arası gençlere tavsiyeler” ile beraber en tepeye sabitlemeni çok isterim. çünkü bu “ben anlatırım isteyen mgtow olur, isteyen oyunu oynar veya bu bilgileri başka türlü kullanır buna karışamam” şeklinde düşünmenden çok daha farklı. bilhassa gençler kırmızı hap’tan öğrendiklerini nasıl kullanacaklarını bilmiyorlar, hata ediyorlar. bu adamlara nasıl kullanırsanız kullanın demek (bunu dediğini görmedim. kendilerine tatlı geldiği ve gerçeği göremedikleri için böyle yapıyorlar) çok büyük bir hata.

Gençlerin en eften püften sorularıyla bile ilgilenen birisin. bu konu dikkatini çekebilir diye düşündüm. benim zeki bildiğim arkadaşlar bile bu tuzağa düşüyorsa bunu es geçmemeli.

“14 – 18 yaş arası gençlere tavsiyeler” yazısı bence yeterli değil sözünü ettiğim nokta için. başlı başına bunun üzerinde duran, “gençler dikkat-danger-ölüm tehlikesi” girişiyle “1. amacınız hayatta başarılı, güçlü, disiplinli, çalışkan olmak olsun. sonrasında zaten kızlar kendiliğinden gelecektir. kız konusunu erteleyin, hayatınızı ve geleceğinizi rayına koyup, ayaklarınız yere sağlam basana kadar” minvalinde bir yazı çok iyi olur.

Çok sevdiğim bir sözü de buraya bırakayım.

“sorunlu insanları düzeltmek yerine, güçlü çocuklar yetiştirmek daha kolaydır.” Frederick Douglass

Ben önce hayatınızı disiplin altına alın sonra kızlar zaten gelir yolunu değil de hem hayatınızı yoluna koyun hem de aktif olarak avlanın diyen biriyim. Ama bunun çoğu erkek tarafından hayatını yoluna koymadan ava çıkmak şeklinde uygulandığını biliyorum.

Bu sitedeki kişisel gelişim ve disiplin tavsiyelerini uygulamadan, sadece PUA teknikleri ile kız tavlamayı öğrenebilirsiniz. Aslında teknikler işin kolay tarafı. Asıl zor olan işin kendi hayatını kontrol altına alma kısmı. O kısım olmadan sürekli yapana kadar yapıyormuş modunda takılırsınız. Eninde sonunda ya bir kadını oneitis yaparsınız ya da 40larında amaçsız bir erkek olarak kalakalırsınız.

Kadınlarla ve hayatta gerçekten başarılı olmak için dominant / egemen olmak zorundasınız. Daha kendi hayatına ve düşüncelerine egemen olamayan erkek, başkalarına egemen olamaz. Olsa olsa zorba ya da götün teki olur.

Mesela, buraya gelip ya da eposta atıp “abi acil yardım” diye kız meselesi / sorunu çözmek için tüyo / yardım isteyen ama bahsettiğimiz disiplin ve spor hayatını ısrarla yapmayan adamlara tek kelime yazmak israf. Siz gerekli ağır antrenmanı yapmadan ringe çıkan boksörlere benziyorsunuz. Biz size kenardan en iyi gardı, en seri yumruk kombinasyonlarını bağırsak ve siz hepsini tek tek yapsanız bir işinize yarayacak mı sanki? O tıfıllıkla isterseniz en teknik gardı alın, en seri yumrukları atın. Dayak yemeye ve nakavt olmaya mahkumsunuz. Ve süpriz süpriz süpriz … Bu maçtan çıkıp da yine ağır antrenman yapmadan ringe çıkarsanız, bilin bakalım ne olacak?

Aynı örnekten gidersek, o dayağı önemli bir toplantıdan birgün önce de yemek istemezsiniz. İnsanın hayatındaki önemli dönemeçlerde, benim hem hayatını düzene koy hem de kızlara yürü felsefem (tam olarak paralel değil, belki disiplin 4 – 6 ay pratik edildikten sonra yürümeler başlayabilir) zararlı olabilir. Bunun sebebi şu. Siz ne kadar öğretiyi hatmedip disiplini sağlarsanız sağlayın, ilişkilerde alfa davranışlar gösterecek kadar çelikleşmek, bir iki tavında dövülme gerektirir. Yani ilk bir – iki ilişkinizde sağlam betalık yapıp tekme yiyeceksiniz. Yılların betalığını öyle düşünce gücüyle sakin sakin atamazsınız. İşte bu yanmaların üniversite sınavı gibi bir şeyin hemen öncesinde olması sınavda ayağınızı kaydırabilir. Bu nedenle yürüme kısmını yapmamanız daha hayırlı.

Yanlış anlamayın. Tehlike yürümelerin başarısız değil başarılı olması. Reddedilmek sizi pozitif bir MGTOW dönemine bile sokabilir. Bende öyle olmuştu mesela. Lisenin ve aile ile yaşamanın kısıtlayıcı hayatından kurtulmak ve ortaokuldan bozma bir üniversiteye değil de iyi bir üniversiteye gitme motivasyonunu ateşleyen lisedeki abazanlığımdı ve derece yapıp üniversite kazanmamı sağladı. 16 – 17 yaşlarımda zoraki MGTOW yaşamamı boşa giden zaman olarak görmüyorum. Şimdi olsa yine aynısını yaparım. O sayede 23 yaşından itibaren kendi parasını kazanan, kendi evi olan ve bekar bir erkek olarak hayatın tadını çıkarabilen biri oldum. Üniversitede part – time çalışmadan okuyamayan biri olmama rağmen.

Rollo Tomassi’nin dediği gibi oyun tekniklerinin problemi, kırmızı haplı olmayan erkeğin herhangi bir kızı tavlaması :

Ama PUA idealinin en önemli problemlerinden biri, AFCizm’in temel sorununa hiç değinmemiş olması. Bu da şu : AFC (beta), AFC (beta) olmayı bırakmak istemiyor ki! Çoğunlukla istedikleri ONEitislerinin (ya da hayallerinin kadınının) kendileri ile uzun süreli beraber olmalarını ve böylece de yan gelip yatacakları şekilde “kendileri olmak” istiyorlar. Oyuna göre PUA Tanrısı Mystery bile PUA senaryosunun kendi ONEities’i olan Katya ile uzun süreli ilişkiye girmek için işe yaramadığında intihara meyilli, zavallı bir AFCye dönüşüyor. Tarihin en meşhur PUAsı bile hala AFC zihniyetinde zira o zihniyeti öldürmek için birşey yapmamış – içindeki AFCyi öldürmemiş.

Başka çok yaygın birşey de reform olmuş ve OYUN yolunda iyi ilerleyen AFCnin, oyun sayesinde hayallerindeki kızı tavlaması ve bunu başarır başarmaz onunla eski AFC çerçevesi temelli bir uzun süreli ilişkiye girerek onu kaybetmesidir. Ben büyük bir Ross Jefferies hayranı değilim ama zamanında dediği bir laf çok doğru : “PUA yeteneklerini bu kalaslara öğretmek, küçük çocukların eline dinamit vermek gibi birşey”. Bu laf kendi tahmin edebileceğinden daha doğru muhtemelen, çünkü felaket potansiyeli çok fazla. Birçok erkek, hedefteki kızı kapatabilecekleri sihirli değnek ya da sihirli formül peşinde. Ama bu onların uzun süredir fantaziledikleri tembel ve beta uzun süreli ilişkiye onları hazırlamak konusunda hiçbir şey içermiyor. Bu adamlar erkek adam değil, ellerinde dinamit olan oğlan çocuklarına dönüşüyorlar. Sonra OYUNu öğrenmek sayesinde hayallerinin kadınının kalbini çalan arkadaş, “başına gelmiş en güzel şey” olan bu hatun kendini terkedince yıkılıp, intihara meyilli bir hale gelince şaşırıyor muyuz? Ya da sevgili ONEities’i bipolar bozukluktan müzdarip çıkınca ve elemanın hayatı OYUN sonrası uzun süreli ilişkiye hazır olmadığı için tepetaklak olunca?

Herhangi bir kadını tavlamak için sadece PUA yeteneklerini kullanmanın problemi, bunun bazen gerçekten HERHANGİ bir kadını tavlaması. Önden araştırma yok, muhakeme yok, düşünmek. AFC oyun sayesinde güzel bir kızı ya da eskiden uydusu olduğu kızı tavlayabilmeye başlayınca o kadar kendilerinden geçiyorlar ki, nasıl bir kadınla beraber olmaları gerektiği konusundaki kriterleri boşveriyorlar. Bu nedenle duygu manipulasyonu yapan kadınlara karşı tamamen hazırlıksız oluyorlar, özellikle de bu kadınlar çok güzelse. Bu nedenle kısa zamanda bu kadını takıntı ve ONEitis haline getiriyorlar.

Bu teknikleri daha pişmemiş bir oğlan çocuğu olarak kullanıp, bir erkeğin girmeyeceği ilişkilere (sorunlu kızlarla) ya da anca yetişkin bir erkeğin başa çıkabileceği ilişkilere girmeleri. Bu durumda ya bir kızı kız arkadaş tutmaya çalışarak ya da kız tarafından terk edilip bunalıma girerek hayatının en önemli fırsatlarından birini heba etmesi.

Kendi hayatınızı kazandığınız ve kendi evinizde yaşadığınız dönemde, eğer o döneme iyi kazanan biri olarak girmişseniz, kadın – erkek ilişkileri daha güzel. Eğer aceleniz varsa hayata hemen atılmaya bakın (okulu uzatmayın, askere gitmemek için master yapmayın ve askerliğinizi yapın, iyi bir iş hayatına sahip olmak için çalışın, vs …). Tamamen kızlaran uzak durun demiyorum ama odağınızdan kızlar için sapmayın. Kızlar kaçmıyorlar.

Savaşçı

Hz Odin, Yeni Bir Umut yazısına yazdığı yorumda Doğan Cüceloğlu’nun Savaşçı kitabını önermiş :

ben okudum özellikle kadınlarla başa çıkma bölümünü okumanı tavsiye ediyorum skepticonun dırdır başlığından daha etkili yani baktığın aslında zaman aynı şeyi söylüyorlar skeptico da dedida da ( örneğin maskulen erkeğin hayattaki amacı ilişkisinden önce gelir ) fakat skepticonun yolu fazla makyevelist ve win/win durumunu reddediyor bu bana insanı gelmiyor ve açıkcası win/lose yolundaki eylemleri (taktikleri) tamamen çıkarcı ve samimiyetsiz buluyorum ( tabi samimi arkadaşlık ve eş ilişkisini kabul ettiğini düşünmüyorum robertgreene , makyevelli kafasının ) david deida burada bize ilişki kurduğumuz insanla beraber nasıl win/wine geçilebileceğini gösteriyor ayrıca doğan cüceloğlunun savaşçısınıda okumanı öneririm yine makyevelist olmayan bir yönden maskülen yapmaya çalışıyor hemde özü sözü bir bağımlılığı olmayan şerefli elinizi sıktığında aklından bin tane çıkarcı fikir geçmeyen insan yaratmaya çalışıyor doğan hoca …

Doğan Cüceloğlu’nun kitabındaki savaşçı kavramı, Carlos Castaneda’nın Don Juan adlı Yaqui kızılderili büyücüsünün öğretisidir. Cüceloğlu sağolsun, Castaneda’nın tüm kitaplarını okumuştum, o yüzden bu konuda birkaç şey söylemek istiyorum.

Öncelikle belirteyim, Carlos Castaneda’nın bu kitaplarının tamamen fiction olduğuna dair öteden beri ortaya atılan iddialar bence gerçek. En azından kitapların bir kısmı (bana göre Don Juan’ın kendisi) fiction. Bunun, Castaneda’nın Don Juan’la iki ay çölde kaldım diye anlattığı süre boyunca üniversite kütüphanesinden çıkmadığının kayıtlara yansıması (ve kütüphanede kitabın o bölümünde anlatılanlarla ilgili kitapları ödünç aldığının görülmesi) gibi kanıtları var. Bu cidden talihsizlik zira adam açık açık fiction olduğunu söylese kitapların değerleri azalmazdı zira ciddi bir kızılderili kültürü ve doğu Budist kültürü harmanlaması var. Muhtemelen bir sürü şamanla görüşmesini ya da başkalarının görüşmelerini Don Juan kişiliğinde yazmış. Fakat ısrarla “bütün bunlar gerçek” diye diretince, şimdi kitapların ardına yalan koymuş oldu ve kitapları önerirken bir parçam rahatsız oluyor. Bu kitapların New Age olması ve 70lerde kafasını uyuşturucu ile siken hippi salaklarca popüler hale getirilmesi de bir başka çekincem.

Cüceloğlu’nun kitabını öneriririm ama Cüceloğlu savaşçı kavramını fazlaca evcilleştiriyor. Asıl kitaplardaki savaşçı kavramı daha (pozitif anlamda saldırgan) ve sert. Öğretinin kendisi ile ilgili biraz fikir vermek için aşağıda Castaneda’nın kitaplarında Don Juan’ın ağzından bazı tanımlar paylaşıyorum.

“Savaşçılar kafalarını önlerine çıkan duvara vurup durarak zaferler kazanmazlar, duvarları aşarak zafer kazanırlar. Savaşçılar, duvarların üstünden atlarlar, onları yıkmazlar.”

“Cesaret, korkunun olmaması demek değildir. Cesaret, başka bir şeyin korkudan daha önemli olduğu sağduyusudur.”

“Bu dünyada hiçbir şey bir hediye değildir. Öğreneceğin her ne var ise, zor yordan öğrenmek zorundasın.”

“Biz kendimizi ya bir zavallıya çeviririz ya da güçlü birine. İkisi için de gerekli çaba aynıdır.”

“En etkili yaşama şekli, bir savaşçı gibi yaşamaktır. Savaşçı, bir karar vermeden önce düşünüp, endişelenebilir. Ama bir kez karar verdi mi, artık düşünüp endişelenmeden yoluna devam eder. Daha verecek milyonlarca karar kendisini beklemektedir. Savaşçının yolu budur.”

“Bir savaşçı, belli bir anda, yıllar önce asla yapamayacağı bir sürü şeyi yapabilir. O şeylerin kendileri değişmemiştir; değişen şey savaşçının kendisi ile ilgili düşünceleridir.”

“Kimse savaşçı doğmaz. Kimsenin sıradan bir insan olarak doğmadığı gibi. Biz kendimiz, kendimizi bunlardan biri haline getiririz.”

“Hiç kimse beni sinirlendirecek kadar önemli değildir.”

“Sıradan bir erkek ile savaçı arasındaki temel fark şu : savaşçı başına gelen her şeyi bir meydan okuma olarak alır, sıradan bir erkek ise nimet ya da lanet olarak”.

“Ölümün avcı olduğu bir dünyada, arkadaşım, pişmanlık ve şüpheye harcanacak zamanımız yok. Sadece karar vermek için zamanımız var.”

“Bilge insan eylem ile yaşar, eylem hakkında düşünerek değil.”

“Herhangi bir şeyi, göz açık kapayıncaya kadar kısa bir sürede, hayatımızdan kesip atabileceğimizin farkında değiliz.”

“Yardıma ihtiyacın olduğunu söylüyorsun. Ne için? Hayatım dediğin bu abartılı yolculuk için ihtiyaç duyduğun herşeye zaten sahipsin.”

“Şunu bir düşün : bizi zayıf düşüren, diğer insanların eylemleri ya da yapmadıkları yüzünden sürekli kırgın hissetmek. Kendimize fazla önem vermemiz hayatımız boyunca birilerine küskün hissetmeye gereksinim duyar.”

“İnsan bilgiye savaşa gider gibi gider : tamamen uyanık, korkarak, saygı ve mutlak bir özgüven ile. Bilgiye ya da savaşa başka herhangi bir ruh haliyle gitmek hatadır ve insan hatasından pişman olacak kadar uzun yaşayamayabilir.”

“Ölüm, sahip olduğumuz tek gerçek danışmandır. Ne zaman herşeyin kötüye gittiğini ve yok olmak üzere olduğunu düşünürsen, ki sen sürekli öyle düşünüyorsun, dönüp ölümüne “gerçekten öyle mi” diye sor. Ölümün sana yanlış düşünüyorsun ve benim sana dokunmam dışında hiçbir şeyin önemi yok diyecek.  Ölümün sana, “ben sana daha dokunmadım ki” diyecek.” (Don  Juan’a göre her insanın kendi ölümü, doğumundan itibaren onu sürekli takip eder ve ona dokunacağı ana kadar sol tarafında bir kol uzaklıkta sabırla bekler).

“Benim için dünya dehşet verici, muhteşem ve akıl sır ermez olduğu için büyülü bir yer. Seni burada, bu harika dünyada, bu harika çölde, bu harika zamanda bulunuyor olmanın sorumluluğunu almaya ikna etmek istiyorum. Seni, bu dünyada, tüm muhteşemliğine şahit olmana yetmeyecek kadar çok çok kısa bir süre bulunacağın için, her eyleminin önemli olduğuna ikna etmek istiyorum.”

 

 

 

 

Araştırma: Güçlü duruş davranışlarınızı değiştirebilir

Yapana kadar yapıyormuş gibi yap” oyun kuralının hayatın bir gerçeği olduğuna dair her gün yeni kanıtlar ortaya çıkmakta.

“Duruş şekliniz alavere, çalma ve trafik kurallarını ihlal etme olasılığınızı nasıl arttırabilir?

Kişinin duruş şeklinin -spesifik olarak, geniş duruş veya yayılmasının- kötü davranışlara meyilli olmasını nasıl etkilediğini araştıran araştırmacılar şaşırtıcı bir sonuçla karşılaştılar. İnsanları yayılmış bir vücut pozisyonuna sokmanın onları para çalmaya, sınavda kopya çekmeye hatta bir sürüş simülasyonunda trafik kurallarını ihlal etmeye daha meyilli hale getirdiğini buldular. Sadece bu da değil. New York City sokaklarında daha geniş koltuklu arabaların yasak yerlere park etmiş olma olasılıkları daha fazla. Gözlemledikleri bu etkilerin, kendilerini daha güçlü hissetmelerini sağlayan geniş vücut pozisyonundan kaynaklandığını varsayıyorlar. Bilindiği üzere, güçlü insanlar hilekar ve ikiyüzlü olmaya daha meyillidirler.

Ve kadınlara daha çekici gelirler. Mrowr.

Evet “alfa erkek” güç pozları (alfa erkek gibi davranmak) gerçekten de kendinizi daha alfa hissetmenizi sağlar. Ve tavırlarınızı doğuştan alfa olanların tavırlarına benzeyecek şekilde değiştirir. Hatta bu değişime hormonal profiliniz de dahildir.

Kısacası, alfa erkeğin hal ve hareketlerini taklit etmeniz sizi yaşayan bir alfa haline getirir. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: “gerçekten yapana kadar taklit et”. Çünkü “Oyun” kavramını hayatınıza sokmanız, kendi alfa versiyonunuzu yaratır. Eğer hali hazırda zaten alfa iseniz sizi daha alfa yapar.

“İlk üç deney, -bilinçli ya da farkında olmadan- yayılmış şekilde duran insanların para çalma, kopya çekme veya sürüş simülasyonunda kuralları ihlal etme olasılıklarının daha fazla olduğunu ortaya koymuştur. Sonuçlar, katılımcıların kendi bildirdikleri güç duygularının geniş vücut pozisyonu ile sahtekarlık arasındaki bağlantıya aracılık ettiğini düşündürmekte. 4. araştırma ise, New York sokaklarında daha geniş sürücü koltuğu olan araçların yasak yerlere park etme olasılığının daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Bu sonuçlar birlikte ele alındığında, birincisi, geniş vücut pozisyonuna imkan veren ortamlar insanları farkında olmadan daha güçlü hissetmelerine sebep olabiliyor. İkincisi, bu güç algısı kötü davranışlara sebep olabiliyor.”

Eğer güçlü bir adam gibi yani alfa erkek gibi oturur veya durursanız kendinizi daha güçlü hissedersiniz. Bu güç duygusu, kişisel çıkarlarınız için kullanmanız gereken diğer insanlara karşı size gerçek sonuçlar verir. Ve bir faydası daha vardır: kızlar sizinle yatmak isterler.

Çeviri : Study: Power Poses Can Change Your Behavior

Konuk Yazar : The Man From Earth

Performans Yükü

Love Story yazısından :

“Erkeklerin performans göstermesi gerekir. Başarılı olması, kızı kapması, iyi bir hayat sürmesi. Erkek yapmalı. Tatlı bir kızın dikkatini çekmek için motorsikleti sokak boyu sürmek olsun ya da kişisel gelişiminiz ve gelecekteki ailenizin rahatı için doktora yapmak olsun, erkeklerden “tuttuklarını koparmaları” beklenir. Erkekler “icra etmek” zorundalardır. Kadının baştan çıkması, ilgisi, arzusu ve aşkı, bu şartlı performanstan kaynaklanır. Bu performansın beklentileri ne kadar karşılayıp karşılamadığının değerlendirmesi tabii ki oldukça özneldir, ve ne kadar kolaylıkla “yapabildiğiniz” de önemlidir, ama performans zorunludur.

Fişe takılı (mavi haplı) erkeklerin kadın – erkek ilişkilerinde en çok yanlış bildikleri şeylerden biri, performans konusudur. Geçen Mart’ta, Roosh’un ilginç bir makalesini okudum, “Erkekler modern kadın için palyaçodan başka bir şey değil” (Men are nothing more than clowns to the modern woman) ve makale ile gösterdiği bağlamda aynı fikirde olsam da, “eğlenceli” olma konusunda kadını eğlendirmekten daha fazlası var.

Kadınlar artık erkeklerde konfor ve istikrarlılık aramıyorlar – eğlence arıyorlar. Vakit geçirmeyi arıyorlar. Hedonist zevkler arıyorlar. Sağlayıcı (beta) erkeklerin günümüzde güzel bir kadının en genç çağında bağlılığını kazanmakta umutsuzca yenilmelerinin sebebi bu. Hatta daha alt rütbeli alfaların bile kadınlarla birkaç vuruşmadan öteye ilişki yaşayamamalarının nedeni de bu. Bir kez sağladığınız eğlence ve değişiklik azaldığında – ki azalması kaçınılmaz – hatun başka birine ya da bir şeye yönelecek. Özünde, bir kızı elde tutmanın tek yolu TV dizisi zihniyetinde, her bölümün sonuna bir arkası yarın / en heyecanlı yerinde kesme koyarak kadının ilgisini canlı tutmaktır. İyi bir erkek olmak artık yetmiyor.

Bunu okuduktan sonra kendimi henüz yeni fişten çekilmiş ve kırmızı hapın rahatsız edici gerçekleri ile tanışmış, herkesin beni inandırdığı bütün o konforlu “sadece kendin ol ve eninde sonunda doğru kadın karşına çıkacak” retoriğinin, vasat bir hatunun ilgisini canlı tutmak için kendini ikiyüzlü bir çizgi film karakteri gibi sürekli dönüştürmesi ihtiyacı ile yer değiştiği, genç bir erkek olarak hayal ettim.

Bu oldukça bunaltıcı bir şey, özellikle de kırmızı hap farkındalığı için gerekli olan büyük çaba ve kişisel sezgiyi düşünürseniz. Roosh daha sonra bunu Nasıl daha iyi bir palyaço olunur ve palyaço oyunu – iyi erkek oyunu ile yumuşattı. Her ne kadar olayı Oyun terimleri ile açıklığa kavuştursa da, birçok erkeğin palyaço faktörü konusundaki hüsranı, bu şartlarda ve bağlamda, performanslarının gerçekte kim oldukları ile alakasız olması. Bu ortamda MGTOW’un neden kırmızı haplı erkek için anlaşılır bir opsiyon olduğunu görmek zor değil. Erkeğin kendisini kadınlar konusundaki performans denkleminden basitçe azad edebileceğini düşünmek çok cazibeli. Buna sonradan değineceğim ama burada önemli olan erkeklerin performans oyununu oynamaya zorunlu oldukları. İster beğenin, ister beğenmeyin, oynayın ya da oynamayın, bir erkek olarak her zaman performansınıza (ya da onun nasıl algılandığına) göre değerlendirileceksiniz.

Bence kırmızı hap transformasyonunun erken aşamalarında birçok erkeğin ayağına takılan şey, kadının ilgisini tutmak için kendileri olmayan bir karaktere bürünme ve “olmadıkları kişi olma” zorunluluğu yüzünden kadınlara duydukları öfke. Bu fikri Have a Look yazısında anlattım ve kadınların kendilerini eğlendireceğini umdukları erkekler için nasıl kasting ajansı gibi olduklarını belirttim. Ben bu konuyu tamamen cinsel bağlamda yazmıştım, ama Roosh’un yazısını okuyunca kadınların ‘karakter’ rolü beklentisinin onların hayatının olgunluk aşamasına ve CPDlerinin gerçekçi bir şekilde isteyebileceği şeye göre değiştiğini hesaba katmaya başladım. Başka deyişle, Parti Yıllarında istedikleri “karakter”, yaşlandıklarını anladıkları zaman istedikleri karakter ve orta yaşta iken istedikleri karakter birbirlerinden farklılar. Bir erkeğin o karakter olmasının ne kadar gerçekçi olduğu ise, kadınların hayatlarının çeşitli aşamalarında, hak sanısı ile gerçekçi bir şekilde bekleyebileceklerini düşündükleri karaktere, erkeğin uymamasın durumunda hayal kırıklığı yaşamak üzere sosyalleştiklerinden, önemli değil.

Uyarak Yaşamak

Buraya kadar okuyan erkeklerden bazılarının “sikerim, ben kendim olacağım ve beni böyle kabul etmeyecek her kadın düşük kalitededir” diye düşündüğüne eminim. Bu sizi muhtemelen öfkelendirecek ama bu tam olarak betaların içselleştirdiği mavi haplı “sadece kendin ol” mentalitesi. Sahip olamadığını küçümsemek gücün kurallarından biridir aslında. Bunu anlamak zor değil ama siz ne derseniz deyin sonuçta erkek olarak hayattaki performansınıza göre değerlendirileceksiniz. Yani “siktir et, ben kendim olacağım” zihniyetiyle bile ne kadar iyi bir şekilde “kendiniz” olduğunuzla değerlendireceksiniz.

Basit gerçek şu ki, esasen hayat performansınızın ta kendisi olmalısınız – bunu içselleştirmelisiniz. Siz yönetim yönlendirseniz de, siktir edip kadınların (ve aslında diğer herkesin) doğal, kendiliğinden performansınızı takdir edeceklerini umsanız da, kadınlar sizi kendi CPDleri bağlamında istedikleri erkeğin nasıl olması gerektiği kriterlerine göre değerlendirecekler ve hipergamik optimizasyon filtresinden geçirecekler.

Görünüm, yetenek, elle tutulur faydalar ve diğer temel ön şartlar kadından kadına değişebilir. Ama bir erkek hayatta performans göstermek zorundadır. Siz kendi yoluna giden ve kendi kendini tanımlayan ve ihtiyaçlarını eskortlarla gideren bir erkek olsanız bile, bu zevkleri yaşayacak kadar kazanmanız için hayatta belli bir performans göstermeniz lazım.

Daha kolaylaşmaz, siz daha iyileşirsiniz

Erkek için, hayatta performans gösterme zorunluluğundan kaçış yoktur. Bundan kaçabileceğine inanmak, kadınların, erkekleri performanslarına göre eleyen hipergami dürtülerini bastıracak yüce bir empati kapasitesi olduğu mitine inanmak demektir. Kadınlar, erkeklerden bekledikleri performans beklentilerine benzer şeyleri asla kendilerinden beklemeyeceklerdir. Hipergami, erkeğin kadının bağlılığını hakettiğini sürekli ve ince bir şekilde göstermesini bekler ama kendinden buna paralel bir performans beklentisi yoktur.

Kadınlar erkeklerin kendilerinden belli fiziksel standartlara uymalarını beklediklerini iddia ederler. Bu genel olarak doğru olsa da, bu yine de erkeklerin kadınlardan bekledikleri ama onların kendilerinden beklemedikleri bir şeydir. Kadınların hayat performansını değerlendirme mekanizması gibi bir olay yoktur. Aslına bakarsanız bir erkeğin kadını birliktelik için bazı kriterlere göre değerlendirdiğini söylemesi, onun kadın düşmanı ve önyargılı biri olarak yaftalanmasına neden olacaktır.

Bu tür sosyal gelenekler, kadının hipergamik cinsel stratejisinin sosyal olarak baskın stratejisi olarak kurmak için vardırlar. Bir kadının erkek için performans göstermesini beklemek, “kadının ödül statüsüne” hakaret olarak algılanır.

İnsani açıdan bu performans gereksinimine rasyonel bir çözüm bulma isteği var. Ama daha önceki yazılarda belirttiğim gibi, kadınların mantığına hitap etmek, hipergaminin sinsi etkisinden koruma sağlamaz.

Tamamen dürüstlük ve kendini kadına açma tavsiyesi veren bir sürü “ilişki koçu” (dating coach) okuyorum. Umut ettikleri, aynı kafada ve rasyonel bir kadının, erkeğin bu açıklığını doğal olarak takdir edeceği. Ama bu umut, sinsi etkilerin karşılıklı rasyonalite ile bastırıldığı bir eşit oyun sahası varsayıyor.

Gerçekten umulan ise kadınların, erkeklerden performans bekleyen hipergami dürtülerini, bu duyarlı ve kırılgan dürüstlüğü takdir ederek bastıracaklarıdır.

Halının altına süpürdükleri şey ise, erkeğin hayat performansındaki gerçek bir eksikliği affetmesi için, kadının mantığına ve hislerine başvuramayacak oluşumuzdur. Aşk da, mantık da, ortak bir bağlamda karşılıklı takdir gerektirir ama ne aşk ne de mantık erkeğin performans gösterme zorunluluğunu ortadan kaldıramaz.

Kadınlar, hipergamiyi kendi kendilerine bypass etmeye gönüllü değillerdir. Karşılıklı ihtiyaçtan kaynaklanan bir durumu, dolaysız yöntemlerle kabul etmeye zorlanamazlar.

Bir kadını ilişkide karşılıklı ihtiyaçları karşılamaya motive eden şey, erkeğin performansı ve bunu göstermesidir (hiçbir zaman izahata başvurmadan) – o ilişki ister tek gecelik vuruş, isterse de 50 yıllık evlilik olsun.

Yüksek Statü Göstermek (YSG) – Demonstrating Higher Value

YSG’nin hem mavi haplı eleştirmenler hem de kırmızı hap camiası içinde kötü bir şöhreti olduğunu düşünüyorum. Birçok kişi kafayı YSG pratiğine ve tekniğine takıyor. Bu kavramı “gösteriş” ve “böbürlenme” varsayıp es geçmek kolay ama YSG, prensip olarak egoist ölçülerle ya da bir erkeğin kendisini kadınların yanında ne kadar iyi “pazarladığıyla” tanımlanamaz.

Birçok YSG bilinçsizce yapılır. Aslında en iyi ve öz YSGler, erkeğin performans gösterdiğinin farkında bile olmadığı zamanlarda ortaya çıkarlar. Bu bir odaya doğru bağlam ve ortamda girmek şeklinde bile olabilir. Burda anlatmaya çalıştığım şu : bu yazdıklarımı okuduktan sonra, kadınların performans standartlarını karşılamak için üstüninsan olmanız gerektiğini söylediğimi düşünebilirsiniz ve bu da oldukça bunaltıcı. Benim gelmeye çalıştığım nokta bu değil. Bir kadının performans beklentisi çok değişkenli şeylere bağlıdır ve kadının hem arzu edilir hem de çekici bulduğu karakter ihtiyacına ve bunu isteyebilme kapasitesine bağlıdır.

Nasıl performans gösterdiğinizden ziyade performans göstermeniz önemlidir. Hayatta performans göstermek ve kendi olabileceğinizin en iyisi olmak için sahip olduğunuz hırs ve içten gelen ateşin kadınları etkilemeyle hiçbir alakası olmayabilir, ama siz bu durumda performans gösteriyor olacaksınız ve bu performansa göre değerlendirileceksiniz.

YSG ve DSG (Düşük Statü Göstermek), bilinçli olsa da olmasa da performanstır. Kendinizi bu performans denkleminden azad edemezsiniz. Bu performans gösterisinde kendi bölümünüzü yönetmeyi bırakabilirsiniz, ama ölene kadar oyundan dışarı çıkamazsınız.

Çeviri : Burden of Performance

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.

Biyolojik determinizm ve kırmızı hap

Sitenin yorumlar bölümünde, biyolojik determinizm konusunda oldukça fazla yorum görüyorum. Şu aşağıdaki yorum en son gelen ve bu yazıya örnek olsun diye koyuyorum. Yoksa sadece yorumu bırakana cevaben yazmıyorum :

Sitedeki yazıların çoğu hatta redpill in neredeyse tamamı temel olarak biyolojiyi alır, ve neredeyse sitedeki her yazıda en az bir kere geçen arzunun dinamiği ya da saf-doğal cinsel çekim biyolojiden ve onun üstüne inşa edilen sosyal dinamiklerden kaynaklanır(feminizm yapay bir sosyal dinamik olduğundan gerçekte bi boka yaramıyor gibi). Dolayısıyla bu adamların bu çekimde ve saf arzu dinamiğinde yeri yok, sağlıklı hiç bir kadın bu adamlar beni döllesin demeyecek. Biyolojinin acıması yok ki.

Feministlerin ve genel olarak şu an akademiyi, görsel sanatları ve yüksek kültürü elinde tutan neo-marksistlerin en büyük hatası biyolojiyi tamamen gözardı edip herşeyin tamamen bir sosyal yapı olduğunu sanmalarıdır. Mesela geçen sene Jordan Peterson karşısına çıkan bir profesör (!) aynen şöyle demişti “biyolojik seks ile cinsiyet arasında hiçbir ilişki yoktur, bu 40 yıldır da bilimsel konsensustur”.  Yani XY ya da XX kromozomları ile doğmanızın sizin kadın mı erkek mi olacağınıza etkisi yüzde sıfırdır, bu tercihin 100%ü sizin yetiştirilişinizden gelir gibi bir abuklukla konuşuyordu.

Aynı hatayı red pill camiasında ters uçta yapanlar var. Tamamen biyolojik determinizme savrulup “birader genetiğin iyi değilse ne yaparsan yap bittin” demeye getiriyorlar. Biz bu sitede biyoloji hep ihmal edildiği için onu vurgulasak da aynı hatayı yapmıyoruz / yapmayalım.

Evrimsel psikoloji alanında çalışan bilimadamı Gad Saad (namı diğer Gad Father)’ın dediği gibi bir davranışta hem biyoloji hem de sosyal yapılar rol oynar. Sonuç davranışın neresi hangisinden kaynaklanır gösteremezsin. Buna örnek olarak kek yapımını verir. Kekin içinde yumurta, un, şeker, kakao, vs … olsa da sonuç ürünün neresinde un, neresinde yumurta var, parmağını koyup gösteremezsin. Bunun içinde hiç un yok diyen adama unu gösteremezsin. Ama un vardır ve kekin analizi ile ispatlanabilir.

Genetik önemli ama kıçını yırtarak ağırlık kaldıracak disiplin daha önemli. Fotoğraftaki iki adam da Chris Patt

Alfa’nın kökeni yazısında da belirttiğimiz gibi saf arzu yaratan maskülinitenin genetik kökleri kadar sosyal kökleri de var. Genetiği iyi (yakışıklı) adamların bu konuda önde olduğu gerçek. Özellikle de erkeklerin erkek adam değil de daha çok oğlan çocuğu olduğu 13 – 20 (şimdilerde neredeyse 25) yaş arasında. Ama maskülinitenin en önemli öğesi olan duygusal güç erkeğin disiplin, cesaret, ataklık, çalışkanlık, vs … gibi şeylerle oğlan çocukluğundan erkek adamlığa geçerken kazandığı bir şey ve bunun içinde sosyolojinin payı yüksek. Genetiğin payı az olsa da kadınlarda saf arzu yaratan bir şey bu.

Bunu, bu gibi sitelerde kadın – erkek dinamiğinin gerçekliğini anlayıp, disiplinli bir şekilde çalıştıktan sonra kadınlarda saf arzu yaratabilmeye başlayan erkekler onaylayacaktır (gerçi orada da genetik var. Son yapılan araştırmalara göre, unutturmayın onu da bulup linkleyeyim, bir kişi yeni bir ortama konulduğunda, ona adapte olurken DNA’sında daha önce tamamen uyuyan bölgeler aktif hale geçip yeni proteinler üretiyor! Yani örneğin daha sosyal ve dışa dönük olduğunuzda biyolojiniz ve davranışlarınız beraber değişiyor. NOT : Bir insanın DNA dizgisinin sadece 8.2%si aktif. Diğer 91 – 92%si ise ‘uykuda’ ve neden orada olduğu yaptığı belli değil).

Biyolojinin acıması yok ki derken doğru söylüyorsun ama biyolojik determinizme düşmeyin. Öncelikle herhangi bir evrimsel psikologla konuşursanız size ilk söyleyeceği şey şu olacak : genetiğin davranışa etkisi rastlantısaldır (probabilistic), deterministik değildir.

Disiplini, duygusal gücü ve cesareti, görünüşün önüne koyun. İnanın bana bunlarda yetkin olan erkeğe isterse hiçbir kadın dönüp bakmasın mühim değil. Böyle bir erkek, hergün başka kadına atlayan ama bu üçüne sahip olmayan adamdan daha iyidir, daha mutlu ve doyumlu yaşayabilir.

Alfa Erkek – Jason MOTHERFUCKING Statham modu

1.78 cm boyunda, kel ve 50 yaşında bekar bir erkek. Henüz evlenmemiş … Böyle girince “yazık lan …” demek geliyor içinden ama amcamız Jason MOTHERFUCKING Statham (JMS). Maskülinitenin boyu, saçı ve yaşı nasıl önemsizleştirdiğinin yeryüzü temsilcisi. Bu amcamız, 2010 yılından beridir kız arkadaşı olan Rosie Huntington-Whiteley ile (çıkmaya başladıklarında Jason Statham 42, Rosie Huntington-Whiteley 22 yaşında idi) hayatından memnun görünüyor. Kel istemem, 185 altı erkeğe bakmam diyen kızlarla çıkamaz ama. Çok da sikindeydi o kızlar 😀

JMS’yi buraya ara ara taşıyoruz zira kız arkadaşıyla hep maskülin pozlar veriyor. Biri de aşağıdaki. Illimitable Man bu fotoğrafa “bir erkek kız arkadaşıyla böyle poz vermeli” diye yorum yazmıştı. Donald Jr. örnek almalı 🙂

Tamam, eğer erkek kadından bir 8 – 10 yaş veya daha fazla büyükse bu tür bir ilişki liderliği ve eğlenen ustalık yakalamak zor değil. Zaten 20li yaşlarının ilk yarısındaki gençlerin problemlerinden biri de kız arkadaşları ile aralarına koyabilecekleri yaş farkının sınırlı olması.

JMS, klasik pozu kusursuz veriyor :

  • Kalçadan – omuza kadına bitişik fakat kadından öteye dönmüş vücut.
  • Hatunu kollarıyla sarmış ama hatuna dönük olmayan vücut.
  • Kadın kendisine hayranlık ile bakarken uzağa bakmak (eski Türk aile fotoğraflarındaki babalar gibi uzağa bakmış).
  • Kontrapost pozisyonu.
  • Hatun HB9 (HB10 teorik üst sınırdır, gerçek hayatta bulunmaz :))

Jason MOTHERFUCKING Statham, alfa tanrı Mars‘ın yeryüzü temsilcisi.

 

Karım sürekli ailemi ve beni aşağılıyor

Bir erkek kızlar soruyor sitesine sormuş :

4 yıllık evliyim. karım sürekli ailemi ve beni aşağılıyor. bana sen erkek değilsin, adam değilsin vb. şeyler söylüyor. Çevremde sevilen biriyim bunları haketmediğimi düşünüyorum. sizce ne yapmalıyım?

Baştan ne yapmalı sorusuna cevap vereyim.

“Sen erkek değilsin” gibi hakaretler ve “aileye hakaret” eden kadını boşamak lazım.  Eğer boşayamıyorsan, bunları demesine izin vermeyeceksin. Şiddete vurmadan haddini bildireceksin. “Sen kimsin ki bana bunları söylüyorsun? Kendini bana hakaret etmeye çalışarak iyi hissetmeye çalışan aşağılık kompleksli yaratıktan başka bir şey değilsin” gibi bir şey söylemen ve bir daha da sana hakaret etmesine izin vermemen lazım.

Kocanı erkek olarak görmüyorsan, adam olarak görmüyorsan, koca olarak da kullanamazsın. Çocuk var tabii ama emin olun o çocuk için babaya böyle davranılan ve babanın bu davranışları çocuk için sineye çektiği bir evde büyümese çok daha iyi.

Bu adam önce bir avukatla ve sonra da boşanmış erkeklerle görüşüp plan yapmalı. Bu süreç boyunca ise karısının tüm hakaretlerini mahkemede kullanmak üzere gizlice kaydetmeli. Bütün hazırlıklar tamamlanınca da avukatla beraber bir metin yazılıp bu metin kadına okunmalı ve boşanma süreci başlamalı.

Eğer bu adam illa bu evliliği kurtarmak istiyorsa, Korku Oyununun 12 Seviyesini deneyebilir. Ne de olsa çocuk var ve adam dipte bir beta gibi konuşmuyor. Buradaki adam bir önce ele aldığımız adamdan daha iyi durumda. Aşığım seviyorum salya sümüklüğü yok. Bir baba olarak çocuk için katlanmış ama ben böyle davranılmayı haketmiyorum diyor. Saygı görmüyorsam boşanırım lafını da ediyor. Derdi tabii ki çocuk.

Şimdi devam edeyim.

Adamın sonradan yazdıkları sorununu belli ediyor ama bu konuda pek bilinmeyen bir gerçeği önceden belirteyim. Bazı kadınlar bunu, buradaki kadın kadar ağır olmasa da, erkek betalaşmasa bile yaparlar. Nedeni de CPDdir. Gerçek CPD kavramı bilgi olarak bilinmese de, kadınlar 35 yaşına doğru kendi CPDlerinin kocalarınınkinin altına düştüğünü ve kocalarınınkinin ise yükselmekte olduğunu farkederler. Eğer koca tam maskülin değil ama yeterince erkek ise, bu CPD dengesizliğini, kocasını sürekli aşağılamaya çalışarak ya da onun başarılarını hafife alarak dengelemeye çalışır. Yani “lan ben mavi haplı değilim bu kadın birden neden böyle saçmalamaya başladı” diyorsanız, sebebi genellikle budur. Yani bu “aşağılama” olayı kadın sizi düşük statülü gördüğünden değil, tam tersi yüksek statülü gördüğünden olabilir. Hele de kendisi götü göbeği salmış ama siz hala fit iseniz.

Burada farklı bir durum olsa da adamın şu söylediğinden, yukarıdaki durumun da etkili olduğunu tahmin ediyorum :

ben lisans o lise maddi sıkkıntı var malum

yok ev hanımı

Eğitim seviyeleri farklı. Bu kendi başına sorun olmayabilir ama kadın eğer kişilik olarak bunu dert edecek biri ise, bu eğitim farkı da yukarıdaki dinamiğe etki edecektir.

“Sen erkek değilsin ya da adam değilsin” gibi laflar boşanma nedeni. Adam da zaten aşağıdaki yorumlarda “boşanmak istediğimi söyledim ona. ama çocuk var” diyor. Şöyle de problemini açık ediyor :

karakterim bunda etkili katılıyorum. ben hep demokratik olanı seçeyim diyorum. hatalarım mutlaka var . ama bu hakaretleri hakedecek kadar hata yok.

Kadın, kendi aşağılık kompleksini adamı aşağılayarak gidermeye çalıştığı gibi, adamı aşağılayarak kendisini bırakıp daha iyisini bulabilmesine de engel olmaya çalışıyor.

Ayrıca eşitlikçi evlilik her ne kadar günümüz mottosu olsa da, pratikte kadınlar geminin kaptanı olan ve gemiyi idare eden bir erkekle birlikte olmayı tercih ederler.  Adam burda muhtemelen şu 2 kuralı ihlal etmiş. Haldun Aydıngün, burada çalışan mekanizmayı 20 sene önce yazmış : magandalar kadınları daha çok mutlu ediyor.

III. Önceliğin kendi misyonun olmalı, kadının değil

Esas oğlanın kendisini tamamlayan kadına ilanı aşk ettiği tüm o romantik klişeleri unutun. Bunun her fırsatta aksini iddia etmelerine rağmen kadınlar bir erkeğin “herşeyi” ya da varlığının merkezi olmayı istemezler. Tam tersine değerli bir erkeğin hayat amacına itaat etmeyi arzularlar, o erkeğin amacını gerçekleştirmesine yardım eden dişil güç olmak ve o erkeğin gösterdiği yolu takip etmek isterler. Bir kadının bütünlüğüne saygı gösterin ve ona “benim herşeyimsin” diye yalan söylemeyin. O sizin “herşeyiniz” değil, ve eğer öyle ise, yakında öyle olmayacak merak etmeyin.

IV. Onun kuralları ile oynama

Eğer kadının kuralları koymasına izin verirseniz sizden en azılı tecavüzcülerin bile nail olmadığı bir şekilde tiksinecektir. En güçlü kadın da, en azılı feminist de güçlü bir erkeğe itaat etmeyi ve onun tarafından yönlendirilmeyi arzular. İki kutupluluk sağlıklı bir ilişkinin çekirdeğidir. Bir kadın, kaprisleri, istekleri ve sürekli değişen ruh hali ile sizin üzerinizden geçmeyi istemez. Kadının duyguları kasırga, ruhu ise kundakçıdır. Kendinizi onun fırtınalarına karşı duran bir kale duvarı gibi düşünün. Güçlü rüzgarlar ve en kötü dürtülerinin yarattığı fırtınalar karşısında tutunabileceği bir kaya aradığında, orada siz olmalısınız … güçlü, sağlam, sarsılmaz ve yerinden oynamayan.

Amcığın 16 Buyruğu

Türkiye hala o kadar kötü durumda değil. Şöyle bir soruya, Batı’da “ya yeterince ev işi yapmıyorsan, …” diye başlayan ve faturayı adama kesen bir sürü yorum yapılır. Burada ise genel konsensus “çekilir mi lan böyle hakaret, hemen boşa”.

Not 2: Biri şu yorumu yazmış :

Türkiye’de bu durumu yaşayan erkek sayısı az değildir, ama erkekler kadınlar gibi sürekli şikayet etmedğinmden kimse bilmezz.. aile içi şiddet deyince insanların aklına hep kadına şiddet geliyo..

Kadınlar fiziksel şiddeti de çok uygulasa da asıl uzman oldukları konu psikolojik şiddet. Erkeklerin şikayet etmesi ayıp olduğu için de, bunu yaşayan erkekler sineye çekerler genelde.

Bu durumlara düşmemek için, uzun süreli ilişkiler kitabımıza da bakabilirsiniz.

Alfa erkek – Steve MOTHERFUCKING McQueen mode

Alfa erkek – God mode yazısında arketip alfa erkek duruşunun MARS (Roma Savaş Tanrısı) ile enfes bir temsilini göstermiştik.

Şimdi de Coolun Kralı (King Of Cool),  Steve MOTHERFUCKING McQueen’e bakalım. Mars’tan aşağı kalır yanı yok.

Roissy’nin bu duruşu çözümlemesinden bazı alıntılar:

Vücudunun sadece yarısı kadına değiyor. Diğer yarısı kadından öteye dönük. Sanki kadına dikkatini verme ile kadını bırakıp ufukta görünen özgürlüğe kanat açma arasında bir pozisyonda. Kadınlar, tam olarak evcilleştirilememiş / evcilleştirilemeyecek erkekleri severler. Steve MOTHERFUCKING McQueen bu erkeği duruşu ile temsil ediyor.

Kadına tepeden ve koruyucu şekilde bakıyor. Dominantlık göstergesi. Rahmetlinin sadece 1.77 cm olduğunu belirtelim.

Kol kadının omuzlarını sarmış ama tam bir kapama yok. Hem dominantlık hem de “sana ihtiyacım yok” sinyali veriyor.

Saçlar dağınık. Az önce bir düzine kadınla yatmış da gelmiş gibi bir hali var.

Bugünün çoğu fotosundan farklı olarak hatun kameraya bakmıyor. Yüzü bile görünmüyor. Tüm ilgisi Steve MOTHERFUCKING McQueen’de.

Ve son olarak da kontrapost pozisyonunda duruyor ki kadınlara çekici geldiği bilinen bir pozisyondur (kadınların kontrapost pozisyonu da erkeğe çekici gelir).

Vaka Çalışması – İlteriş rahip modu

Abiler merhaba, yazı yazmayı pek bilmiyorum ama yazmam gerektiğini düşündüm. Bir söz var “dinlemeyi bilirsen, en aptaldan bile birşeyler öğrenebilirsin” O hesap benimki de..

11 yıllık ilişki sonrası “artık seni sevmiyorum” sözüyle terkedildim. Ben çok seviyordum, onun da beni çok sevdiğine emindim. Bu kadar emin olmam beni rahatlığa sürükledi. 178 boyum var. 80 kilonun üstüne çıkmışım o ara. Saçlarım iyice alarm veriyor. İş ve aile hayatımda sorunlar var. Ekonomik durumum Allah’a emanet. Efendi olacağım diye eziğin biri olmuşum falan baya sıkıntılıyım yani o dönem. Tabii bir beta olarak bütün bu problemlerimi sevdiceğime anlatıyor onun beni anladığını, bana destek verdiğini düşünüyordum.

Neyse abiler o dönem kız arkadaşım okulu bitirdi ve kpss dersanesine başladı. Benimle çok ilgisiz. Zorla buluşuyoruz. Buluştuğumuz da gereksiz yere gerginlik yaratıp kavga çıkarıyor, ağlıyor, sızlıyor. Ben de bir bok anlamıyorum tabi. Şimdi buraya dikkat! Birgün iş yerime geldi, konuşuyoruz falan şöyle dedi ; ” meriç var ya dersanede, çok komik taklidimi falan yapıyor benim”.  Ben de güldüm çok takılmadım.. Neyse kavga dövüş devam ediyoruz ilişkiye. Mesaj attı birgün “bitti artık yapamıyorum. seni artık sevmiyorum”. Ben dedim ” böyle mesaj ile olmaz gel yüzüme söyle”. Hay hay dedi. Buluştuk. Çatır çatır saydırdı suratıma : “senin dertlerinden bıktım, kendi hayatını mahvediyorsun benimkini mahvetmene izin vermiycem. Artık sevmiyorum seni. Zorla mı devam edeyim? Acıdığım için mi yanında olayım ? ” ben aptal oldum tabi sokak köpeği gibi inleye inleye dinliyorum sadece. “Bitti ilteriş dedi. Çık git hayatımdan ve sakın bana pişmanlık yaşatma. “Peki” dedim ilerledim. Ocak 2016 bir kar yağıyor o gün efsane.

İlteriş durur mu? Alkol sigara ver yansın ediyorum amk. İlyas Yalçıntaş, Oğuzhan Koç, Orhan Ölmez, arabesk rap (ulan yazarken kendimden utandım) ılık ılık akıtıyorum hergün. Arkadaşlarım geliyor “unut oğlum şu kızı” , “ben unutmak için sevmedim” falan kafasında yürüyorum. Sabahın köründe arabesk ile başlıyorum. Hatta bir gün ofiste yarak kürek şarkılar dinlerken bir kadın “ilteriş ağlıyor musun sen yeaaa” dedi. Yerin içine girmek istedim o an.

Daha sonra (en az 6 ay) bu durumu kabullendim. Uyku uyuyabilir hale geldim. Bu sefer de neden diyorum neden? Neden sorusunun cevabı aklıma geliyor aslında, adım gibi biliyorum neden terk edildiğimi fakat bu sefer de bunu kabullenmek istemiyorum. Ufak bir araştırma yaptım ve sonuç “meriç var ya dersanede, çok komik taklidimi yapıyor benim ” dediği o meriç var ya, he işte o meriç ile sevgili olmuş evlilik hazırlığı yapıp çeyiz diziyormuş (babayın düşmanlarını sikeyim).

Burada bir şeyler oldu abiler.. Burada işler nefrete dönüştü. Burada anladım ki mesele BENİM mesele BEN ile BENİM aramda. Orada burada kadın- erkek ilişkileri hakkında okurken MGTOW ile tanıştım. oradan da ERKEKADAM.ORG ile ve hikaye burada değişti (haziran 2017 ).

Sıralı liste okurken RAHİP MODU benim dönüm noktam oldu..

Neleri hayatımdan çıkardım ;
-İçki sigara uyuşturucu yok (az var )
-Porno, tatmin yok
-Arabesk/slow saçmalığı yok.
-Kimsenin hayatına bok atmak, özenmek yok.
-Gereksiz arkadaşlar, boş sohbetler yok
-Bir günümün diğeri ile aynı geçmesini sağlayacak hiçbir şey yok.
-Karı gibi mızmızlanmak ona buna dert yanmak yok.

Neler var ;
-Ağırlık kaldırmak var.
-Bir konu hakkında araştırma yapmak, okumak, bir şeyler hakkında bilgi toplamak var.
-Kılık kıyafeti yenilemek var.
-Eksikliklerini kabul edip onları zırh haline getirmek var.
-Saçma bir özgüven var.
-ağılık kaldırmak demişmiydim AĞIRLIK KALDIRMAK var.

Burada çoğu kişi şöyle düşünüyor; “ne değişecek amk”, “değiştiğini nasıl anlayacağım” , “kadınlar paraya gelir,paradan haber ver”. Ben böyle düşünmedim, sadece yaptım. KENDİME yaptım. Ne yaparsam KENDİM için yaptım. Tabi bu süreçte ERKEKADAM.ORG sıralı listeyi tekrar tekrar okuyorum. Not alıyorum. Altını çiziyorum. Çıktı alıp A4 kağıttan beğendiğim kısımları kesip duvarlarıma asıyorum. İnanın dostlar, değişim sürecini anlayamadan kendimi sahalarda buldum. Göz göze geldiğim her kız gözlerini önüne eğiyor, geceleri sürekli bir yerlere davet ediliyorum (çoğunu spora gitcem diye reddediyorum ama çoğu zaman param olmuyor). Kızlar benimle konuşmak için can atıyor. Abartmıyorum bakın iş ortamında, sosyal ortamlarda çoğu kadını ıslatıyorum. Hipergamisini kontrol edebilen duduklarını ısırmakla yetinirken, kontrol edemeyen (eski kaşar tipler) kucağımda zıplarken “ilteriş, ben ne zaman bu kadar aşık oldum sana” diyor. Gülüp geçiyorum. “Ne olur gitme bütün gün sevişelim” diyor kadın akşam daha genç bir kızla buluşacağımı, dinlenmem gerektiğini söyleyerek reddediyorum yine. Ve bu tarz, kadınlarda büyük bir arzu/istek/yanma /ıslanma ne derseniz onları uyandırıyor. Hatta yakın zamanda şöyle bir teklif aldım. Sana ben bakarım. Evini tutarım. Benim param ikimizi de yeter. (bunları diyen kadın 11 yaş büyük benden) ben özgürlüğüme düşkünüm diyerek bu teklifide reddettim.

Buradan sonra ki kısım saha raporları, hatun avı bölümü ve ne sıklıkla seks yaptığıma giriyor..

Son olarak; Benim sevdiceğim başka abi, bu kız bana değer veriyor abi, beni seviyor abi, evlencez abi, onun yaşadıklarını bilmiyorsun abi diyen parazitler için de şöyle bir dip not; geçen hafta bestekar da bir kızla tanıştım. Memur imiş kendisi. 2 erkek 3 kız oturuyorlardı. Tanımıyorum hiç birini. GİRDİM, HATUNU ALDIM ÇIKTIM masadan. Geceyi beraber geçirdik. Uyandığımda çıkmak için hazırlanıyordu. Acelen ne gibi bir soru sordum.. ve efsane bir cevap geldi.. “NİŞANLIMIN ABLASI İLE ALIŞVERİŞE GİTCEZ” …

Yazımı Mahmut Beyin efsane cümlesi ile bitiriyorum.

Not : Bu yazılanlar saçma geldi ise, sizi şuradan dışarı alalım hanımefendi.